27
SAYI: 13 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2013 Özel Optimed Hastanesi’nin hasta, refakatçi ve ziyaretçileri için hazırladığı ücretsiz yayınıdır, alabilirsiniz. Dergimizi online okumak için optimedya.com.tr Topuklu Ayakkabılarım Olmadan Asla Diyenler Çocukluktan Yetişkinliğe Ayaklarımızın Kabusu Ağrılar Gebelik Döneminde Kişisel Beslenme Önerileri Çocuğunuza Yaptığınız Baskının Sebebi Sizin Koruyucu Aile Modeli Olmanız mı? Özel Optimed Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Recep ÇALIŞKAN: olarak büyümeye, gelişmeye ve sektörün en kaliteli hizmetini sunmaya devam edeceğiz. Kolum Ağrıyor Çocuklarda Göz Sağlığı Yumurtalık Kistleri Hizmet Kalitesi Nedir? Yeni Bir Çağ, Yeni Bir Kavram ‘Çalışan Temsilcisi’ Kurban İbadeti İslamiyetten Önce de Vardı

OPTİMEDYA SAYI 13 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL

Embed Size (px)

DESCRIPTION

ÖZEL OPTİMED HASTANESİ SAĞLIK DERGİSİ

Citation preview

Page 1: OPTİMEDYA SAYI 13 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL

SAYI: 13 TEMMUZ-AĞUSTOS-EYLÜL 2013Özel Optimed Hastanesi’nin hasta, refakatçi ve ziyaretçileri içinhazırladığı ücretsiz yayınıdır, alabilirsiniz.Dergimizi online okumak için optimedya.com.tr

Topuklu AyakkabılarımOlmadan Asla Diyenler

Çocukluktan YetişkinliğeAyaklarımızın Kabusu Ağrılar

Gebelik Döneminde Kişisel Beslenme Önerileri

Çocuğunuza Yaptığınız Baskının Sebebi Sizin Koruyucu Aile Modeli Olmanız mı?

Özel Optimed Hastanesi BaşhekimiOp. Dr. Recep ÇALIŞKAN:

olarak büyümeye, gelişmeye vesektörün en kaliteli hizmetinisunmaya devam edeceğiz.

Kolum Ağrıyor Çocuklarda Göz Sağlığı Yumurtalık Kistleri Hizmet Kalitesi Nedir?Yeni Bir Çağ, Yeni Bir Kavram ‘Çalışan Temsilcisi’ Kurban İbadeti İslamiyetten Önce de Vardı

Page 2: OPTİMEDYA SAYI 13 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL

Başhekimden

Aktivitelerimiz

Çocukluktan Yetişkinliğe Ayaklarımızın Kabusu Ağrılar

Kolum Ağrıyor

Çocuklarda Göz Sağlığı

Lazer Epilasyon

Yumurtalık Kistleri

Topuklu Ayakkabılarım Olmadan Asla Diyenler

Röportaj: Janset

Çocuğunuza Yaptığınız Baskının Sebebi Sizin Koruyucu Aile Modeli Olmanız mı?

Gebelik Döneminde Kişisel Beslenme Önerileri

Hizmet Kalitesi Nedir?

Yeni Bir Çağ, Yeni Bir Kavram ‘Çalışan Temsilcisi’

Kurban İbadeti İslamiyetten Önce de Vardı

Kıbrıs Gezisi

Eğlenelim

Yıl:4 Sayı:13 Temmuz - Ağustos - Eylül 2013

İmtiyaz SahibiOptimed Sağlık Hizmetleri San. Tic. A.Ş. adına

OP. DR. AYHAN AKBIYIK

OP. DR. AYHAN ARSLAN

OP. DR. RECEP ÇALIŞKAN

UZ. DR. ALİ BAŞKENT

OP. DR. İLKAY KIRKAÇ

OP. DR. KAMİL YÜCEER

UZ. DR. LEVENT KOR

OP. DR. NEVZAT KOÇ

Yayın AdıOptimedya Özel Optimed HastanesiSağlık Dergisi

YÖNETİM

ÖZEL OPTİMED HASTANESİAtatürk Cad. No:118Çerkezköy - TekirdağT: 0282 726 05 55F: 0282 726 55 [email protected]

Sorumlu Yazı İşleri MüdürüELÇİN SÜLEYMANOĞLU

Yayın KuruluOP. DR. AYHAN ARSLANAYSEL ÖZMENDERYA ZENGİNGAMZE BEYAZNURGÜZEL UÇARSİBEL YÜCEUĞUR YUVARLAKYILDIZ BAYIRMUSTAFA BAŞARAN

YAPIMEditörSİBEL YÜCE

Grafik TasarımMUSTAFA BAŞARAN

Baskı: Narfen MedyaÇ.O.S.B. Sanayi Cad. No:1 Çerkezköy

T: 0282 726 44 88

Dergide yer alan içeriklerin hiçbiri profesyonel danışmanlık, teşhis, tedavi veya tavsiye yerine geçmez. Dergimizde sözü geçen herhangi bir belirti veya rahatsızlığın tehşisi ve tedavisi için mutlaka konuyla ilgili nitelikli bir hekime veya resmi sağlık kuruluşlarına danışın.

www.optimedya.com.tr

3479

15

22

27

13

18

25

303335374143

1

MU

M

İKA

L

MEDİKAL

Sağlığı korumak ve sağlığa kavuşmak için yapılan tıbbi uygulamaların tümü

OPTİMUM

İdeal ortam, en uygun durum, en iyi, en etkin, en

ekonomik olan

Sağlığınız Güvende

OPTİMUM

MEDİKAL

Yayın Türü: Yerel Süreli / Üç ayda birISSN: 1309-9337

Page 3: OPTİMEDYA SAYI 13 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL

Sevgili Optimedya Okurları…

OPTİMEDYA Dergisi’nin on üçüncü sayısını sizlerle paylaşmaktan büyük mutluluk

duyuyoruz.

2013 yılı OPTİMED için yeniliklerin ve başarının yılı oldu. Bu yıl uzun zamandır haya-

lini kurduğumuz projelerin temelini attık. Hastanemiz; Çerkezköy İlçe merkezinde

, 5000 m2 kapalı alanda 8 kat, 70 yatak, yetişkin ve yeni doğan bakım, 30 hekim ve

250 personel ile hizmet vermektedir. 2013 yılında branşlarımızın, doktorlarımızın

sayısını artırarak Çerkezköy halkına daha iyi hizmet vermek için elimizden geleni

yapmış bulunuyoruz. Ama ne yaparsak yapalım OPTİMED olarak büyümeye, ge-

lişmeye ve sektörün en kaliteli hizmetini vermeye devam edeceğiz. Vizyonumuz

olan “Sağlık sektöründe hastalar ve çalışanlar tarafından tercih edilen lider kuruluş

olmak” OPTİMED ruhuna kazınmış durumdadır.

İşte bunun için sizlere söz verdiğimiz gibi elbirliği ile kaliteli bir sağlık ku-

ruluşu oluşturmak için çalışmalarımıza büyük bir heyecanla devam ediyoruz. Ben

OPTİMED sağlık kuruluşunun yeni Başhekimi olarak yönetimimizin bu hayallerine

ve hedeflerine ulaşması için elimden geleni yapacağım. Birlikte yeni hedefleri di-

siplin, sadakat ve işbirliği ile daha çabuk, daha güvenilir bir biçimde elde edeceği-

mize inanıyorum.

Sonbahar mevsimiyle birlikte, yeni sayımızla size Merhaba diyen dergimi-

zin, yeni başlangıçlara, güzel umutlara ve daha demokratik bir Türkiye’ye doğmuş

olmasını umut eder, yaşam boyu sağlık dilerim.

3

BAŞHEKİM OP. DR. RECEP ÇALIŞKAN

Page 4: OPTİMEDYA SAYI 13 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL

Çorlu Divan Otel’de

düzenlenen iftar yeme-

ğine Çor lu ve Çerkezköy-

Basın mensuplarının yanı

sıra Özel Optimed Hastane-

si Başhekimi Op. Dr. Ayhan

Arslan, yönetim kurulu üye-

leri ve doktorları da katıldı.

Gecenin ilerleyen saatlerin-

de yemeğe Tekirdağ Millet-

vekili Dr. Candan Yüceer ’in

de katılmasıyla unutulmaz

bir akşam yaşandı.

İftar yemeğinde bir ko-

nuşma yapan Op. Dr. Ayhan

Arslan; Ramazan ayının

birlik beraberlik ayı oldu-

ğunu söyleyerek “Geçen yıl

ramazan ayında da birlik-

teydik, bu yıl da birlikteyiz.

Allah izin verdiği takdirde

her 24 Temmuz’da bir araya

geleceğiz” dedi.

“Bundan 105 yıl önce Türk

Basını’nda sansürün kal-

dırıldığını belirten Arslan,

o tarihlerde kısmen ya-

kalanan basın özgürlüğü

ilerleyen yıllarda daha fazla

artarak günümüze geldi”

ifadelerini kullandı.

Özel Optimed Hastane Başhekimi Op. Dr. Ayhan Arslan ve Yönetim Ku-rulu Başkanı Op. Dr. Ayhan Akbıyık ramazan bayramında Özel Optimed Hastanesi ve Özel Optimed Tıp Mer-kezi çalışanlarının bayramını kutladı.

Basın Bayramı Nedeniyle Özel Optimed Hastanesi Basın Mensuplarına Yönelikİftar ProgramıDüzenledi.

14-18 Ağustos 2013 tar ihler i aras ında Çor lu Or ion’da yedincis i düzenlenen Tar ım Fuar ında standımızla Özel Op-t imed Hastanesi olarak Çor lu halk ının ve ç i f tç i ler imiz in yanındaydık . İ lginin

yoğun olduğu standımızda z iyaretçi le -re çeşit l i promosyonlar dağıt ı rken Özel Optimed Hastanesi ve Özel Optimed Tıp Merkezi tanıt ıc ı broşür ler imizle Çor lu halk ını bi lgi lendirdik .

“Özel Optimed Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Ayhan Arslan yoğun iş temposun-da, yorulan ve çoğu zaman birbirinin yüzünü bile göre-meyen sorumlu personel-ler için Büyükçavuşlu’ daki

evinin bahçesinde mangal partisi verdi.

4 Eylül 2013 Çarşamba akşamı 18:30’da başlayan yemeğe sorumlu personelle-rin yanı sıra yönetim kurulu üyeleri Op. Dr. İlkay Kırkaç,

Op. Dr. Ayhan Akbıyık, Op.Dr. Recep Çalışkan, Op. Dr. Kamil Yüceer katıldı. Birlikte yemek yiyerek sohbetlerin edildiği gecede eğlence geç saatlere kadar devam etti.

Çavuşlu’da Barbekü Partimiz

7ncisi Düzenlenen Çorlu Tarım FuarınaKatıldık.

Birlikte Daha Güzel, Birlikte Daha Mutlu...

4 5

Page 5: OPTİMEDYA SAYI 13 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL

Emzirme Haftası kapsamında Özel Optimed Hastane Başhekimi Op. Dr. Recep Çalışkan ve Kadın Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Funda

Doğaroğlu Kadın Doğum Servisini gezerek do-ğum yapmış annelere ve anne adaylarına anne sütü ve emzirmenin önemi hakkında bilgiler verdi.

Op. Dr. Funda Doğaroğlu; “Annenin ilk 4-5 günlük sütü olan ağız sütünün bebeğe veril-

mesi çok önemlidir. Çünkü ağız sütü adeta be-beğin aşısı gibidir. Anne sütü D ve K vitaminleri dışında bebeğe gerekli bütün vitaminleri içerir. Anne sütü ile beslenen bebekler daha az ağlar ve daha iyi uyurlar’’ dedi. Ayrıca bebeklere ilk 6 ay sadece anne sütü verilmesi gerektiğini söy-leyen Doğaroğlu, 6. aydan itibaren ek besinle-re başlanabileceğini ve 2 yaşına kadar da anne sütü verilmesi gerektiğini söyledi.

Emzirme haftası kapsamındaziyaretler yapıldı

6

Page 6: OPTİMEDYA SAYI 13 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL

Ayaklar en önemli uzuvlarımızdandır. Ayakta du-ran bir canlı olan insanın, tüm yükünü taşıma-sının yanı sıra yürümesi, koşması, iş yapması ve

benzeri gibi tüm işlemleri fonksiyonları yerine getire-bilmek için sağlıklı ve ağrısız ayaklar adeta bir zorun-luluktur. Ayak ağrılarının çok çeşitli sebepleri vardır. Bu sebeplerden en önemlisi ve yazımda değineceğim çocukluktan gelen defermitelerin neden olduğu ağ-rılardır. Çocukluktan başlayan ayak sorunları sırasıyla;

a) Pes-planus; (düz tabanlık) 2,5 yaşından son-ra tanı konulan bu ayak tabanı çökmesidir. Çocuklar için 2.5 6 yaş arası ayak daha kemikleşmeden, yani kemikler daha yumuşak ve kıkırdak yapıdayken dü-zeltici botlar kullanılabilir. 6-9 yaştan sonra düzelme beklenilmez. Bü yüzden ayağa eşit yük dağılımı sağ-lamak için tabanlıklar kullanılabilir. Ameliyat çok özel durumlar dışında uygulanmaz.

b) Pes plano-verus veya valgus; düz tabanlığa aya-ğın içe veya dışa dönüldüğünün eklenmesidir.Bun-larda yine botlar, ayakkabılar ile çocuklukta tedavi edilebilir. Geç dönemde artık tabanlıklar ve ayakkabı tabanındaki farklı uygulamalar ile ayak ağrıları engel-lenebilir.

c) Calcanes verun-valgun; topuk kemiğinin içe ve dışa eğilmesidir. Bu ayakkıbıların topuk kısımları eğilir ve ayakkabıları çabuk eskir ve aşınır. Bunlarda erken dönemde ayakkabı ve botlarla tedavi edilir. Geç dönemde eğer topuk eğilmesi fazla ise ameliyat yapılabilir.

d) Konfenital(doğuştan); kaynamış kemikler (tosal koolisyonlar ) bazen ayak kemiklerinin bir veya birkaçı kaynamış olabilir. Doğuştan olan bir durumdur. Düz tabanlık yapar. Ağır bir durumdur. Çocukların yürümeleri bozuktur. Te-davisi ameliyatlardır.

e) Pes cavun-cavo varun; ayak taban kavsi ve çukurunun aşırı ol-masıdır. Çocuk adeta topukları ve parmakları üzerinde yürür. Ayak ks-vsi derindir. Bel sorunları olan çocuklarda sık gö-rülür. Hem ayakkabı-bot ile hemde bazı olgular ameliyatarla tedavi edi-lirler.

f) Çocukların ayak kemiklerinin kıkırdak hastalıkları, kistleri ve tümörleri; ayak ağrısının bir başka nedenini oluştururlar. Büyüme dö-neminde topuk kemiği aşık (talun) kemiğin, topuk kemiklerindeki kemik yapıların bozul-mamasıdır. Ayrıca topuk kemiğinde ve diğer kemiklerde görülen kistler ve tümörler de ayak ağrısı nedenlerindendir.

g) Çocuk ayak parmak anormallikleri; bir

başka ayak ağrısı nedeni oluştururlar. Baş par-mağın içe-dışa açılması, 2-3 parmaklardan şe-kil bozuklukları, tumorlere bağlı bazı parmak-larda aşırı büyüme, eksik parmaklar veya çoklu parmaklar(6. 7.parmaklar gibi) da yine ağrı ne-denlerindendir.

Yukarıda özetlediğim bu çocukluk döne-mim ayak hastalıkları iyi tedavi edilmediği tak-tirde; mutlaka ileriki yaşlarda ayak ağrıları ola-rak yaşamımız da yer ederler.

Gözle görülen, şüphelenilen her ayak prob-lemi için mutlaka uzman bir hekime muayene olmak gereklidir. Muayene bulguları normal olabilir. Ama bu incelemeler en azından tedavi edilebilecek çocukların erken tanı almalarına neden olur.

Sonuç olarak; düşman ayağa bakar sözü doğru değildir. Önce anne baba çocuklarının ayağına bakar, birde hekim çocuğunun aya-ğına bakar, bakmalıdır diyebiliriz. Bu yazımda çocukluk döneminden başlayan ayak ağrılarını dile getirdim. Sonraki yazımlarımda gençler ve yaşlıların ayak ağrılarını kaleme alacağım.

Fransız cerrahların şu sözünü hatırlatarak bi-tiriyorum:

‘’Hastayı tedavi etmekten ziyade annelerin gözünü tedavi ediniz.’’ demişlerdir. Yani her ço-cuk ayağı hasta değildir. İyi muayene – değer-lendirme ve bilgilendirme en iyi hizmet şekli-dir. SAYGILARIMLA

ÇOCUKLUKTAN YETİŞKİNLİĞE AYAKLARIMIZIN KABUSU AĞRILAR

ÇOCUKLUKTAN YETİŞKİNLİĞE AYAKLARIMIZIN KABUSU AĞRILAR

Prof. Dr. Uğur YENSELOrtopedi ve Travmatoloji Uzmanı

7 8

Page 7: OPTİMEDYA SAYI 13 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL

Boyun vücudumuzun başımızla omuzlarımız

arasında kalan bölümüdür. Boyun, başımı-

zı dik

tutmamızı ve

g ö r ü ş ü m ü z ü

ayarlayıp gö-

rüş alanımızı

artırmaya ya-

rar. Boyun böl-

gesi omur adı

verilen 7 adet

kemik yapı ve

bunların ara-

sında hareketi

sağlayan disk

adı verilen kı-

kırdak yapılardan oluşur. Boynumuzda bulunan 7

omur boynumuzu 180 derece sağa sola çevirme-

mizi sağlar. Omur denilen bu kemik yapıların ara-

sında omurilik kanalı bulunur. Bu kanalda omurilik

ve kollara giden sinirler bulunur. Boyun fıtığı bu

disk denilen yapının balonlaşması ya da yırtılması

sonrası omurilik kanalına doğru taşarak omurilik

ve sinir köklerini basıya uğratarak oluşur.

Boyun ağrılarına; boyun fıtığı, disk deje-

nerasyonu, kireçlenme, miyofasyal ağrı send-

romları, romatizma, osteoporoz, kötü duruş

pozisyonu, boynu kötü kullanma gibi birçok

neden yol açar. Kaza ve aşırı sarsıntı durumla-

rında ani doku sıkışması veya boyun omurla-

rında zedelenme olabilir. Boyunu destekleyen

kasların terleme gibi aktivasyonlardan sonra

rüzgarda kalması ya da bu kasların yüklenme

sonucu gerilmesi gibi durumlarda kas tutulma-

sı ve boyun ağrısı görülür. Yine çok yüksek yas-

tıkta yatmak veya başı yataktan aşağı seviyele-

re salarak uyumak boyun ağrılarına neden olur.

Boyun ağrılarının en önemli sebebi ise boyun

fıtıklarıdır.

Boyun fıtıklarına neden olan alışkanlıklar

ise şunlardır;

1- Öne eğik durmak

Duruş bozuklukları boyun fıtığının en

önemli aynı zamanda önlenmesi en kolay ne-

denlerinden biridir. İki büklüm şekilde öne kay-

mış biçimde durmak ve oturmak boyuna ciddi

yük bindirir. Bu duruş bozukluğu boyunda nor-

mal şeklin bozulmasına ve düzleşme denilen

normal eğimin bozulmasına neden olur. Hasta-

lara belirttiğimiz boyun düzleşmesinin neden-

leri bunlardır. Bu düzleşme hali boyun yapıları-

na hatta beyne fazla yük binmesine sebep olur.

Disklere binen yük zamanla boyun fıtıklarına

zemin hazırlar. Elimizin ayasına koyduğumuz

çenemize başımızın ağırlığını vererek oturmak

yine boyun fıtığına zemin hazırlar.

2- Sürekli bilgisayar başında

çalışmak

Boyun ağrılarının en önemli suçlarından

birisi de masa başında başı önde çalışmaktır.

Bilgisayar ekranına uzun süre bakarak çalışmak

boyun fıtığına zemin hazırlar.

3- Kontrolsüz spor

Isınmadan yapılan spor diskler ve eklem-

ler üzerine fazla yük binmesine ve yıpranmala-

ra yol açarak boyun fıtığına zemin hazırlar.

4- Boynu kütletmek

Halk arasında boynu kütletmek olarak

tanımlanan zorlayıcı germe hareketleri boyun

kemiklerinin uygunsuz sürtünmelerine neden

olarak deformasyona neden olur. Boyun fıtı-

ğına zemin hazırlar. İlk başlarda rahatlıyor gibi

hissettirirken uzun dönemde boyun omurga-

sını giderek yıpratan kısır döngüye neden olur.

KOLUM AĞRIYOR BOYUN FITIĞI MI KAS AĞRISI MI KALP KRİZİ Mİ

KOLUM AĞRIYOR BOYUN FITIĞI MI KAS AĞRISI MI KALP KRİZİ Mİ ?Boyun ağrıları; günümüzde gün-

lük yaşamı etkileyen en önemli

ağrı nedenleri arasındadır. Özellik-

le çalışan kesimi etkileyen boyun

ağrıları, her yaş grubunda görül-

mektedir. Her üç kişiden birisi ha-

yatı boyunca en az bir kez boyun

ağrısından şikayetçi olur.

9 10

Op. Dr. Mehmet BÜYÜKKİRAZBeyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı

Page 8: OPTİMEDYA SAYI 13 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL

5-Desteksiz ağır yük kaldırmakUygunsuz ve desteksiz ağır yük kaldırmak

boyun disklerinde yıpranmaya ve zamanla yırtıl-malarına neden olabilir. Kişinin taşıyabileceğin-den fazla yükün altına girmesi, sırtta omuzda sürekli bir şeyler taşımak, ağır sırt çantası boyun omurgasını zorlayarak boyun fıtığına zemin ha-zırlar. Bir yük taşırken elimize yükün tamamını alıp diğer tarafa doğru yaslanmaya çalışarak yü-rümek, ağır cismi başla destekleyerek onu tut-maya çalışmak boyun fıtığına zemin hazırlar.

Boyun fıtığının en önemli belirtisi ağrı-sıdır. Hastalığın başlangıç döneminde boyun ağrısı ön planda iken olay ilerledikçe kollarda, parmaklara inen ağrı uyuşma ortaya çıkar. Si-nir baskı altında kalmaya devam ettikçe kuvvet

azalması başlar. Tedavi edilmeyen ileri olgularda bacaklarda güçsüzlük idrar kaçırma gibi şikayet-ler olabilir.

Özellikle sol kola vuran ağrılarda kalp kri-zi boyun fıtığı ayrımı yapılmalıdır.

Bu ayrımı EKG ile yapmak yeterli değildir. Hastanın hikayesi ve ileri tetkikleriyle tanı ke-sinleştirilmelidir. Hastaların bazılarında ise ağrı şayet kola vuruyorsa boyun fıtığı yok diye dü-şünürler. Boyun fıtığında ağrı kola vurmayabilir. Ağrı sadece boyunda, omuzda, kolun belli bö-

lümünde veya ellerde olabilir. Boyun fıtıklarında genellikle uyuşukluk görülür. Bazı boyun fıtıkla-rında hiç ağrı olmayabilir. İlerlemiş fıtıklarda kol-da güç kaybı olabilir.

Boyun fıtıklarında tanı yolları:Tanı koymada ilk basamakta hastanın şi-

kayetlerini dinlemek ve boyun fıtığı ile karışa-bilecek diğer hastalık gruplarını dikkate alarak

muayene etmek gerekir. Bundan sonraki aşama manyetik rezonans(MR) ile görüntülemedir. Bazı durumlarda omurlardaki kireçlenmeyi ya da kaymayı daha iyi saptayabilmek için bilgisayarlı tomografi veya direk grafi (röntgen) çekimi yapı-labilir. Bazı durumlarda birden fazla boyun fıtığı olduğunda ya da kollara giden sinirlerin etkileş-me derecelerini belirlemek için EMG (elektromi-yelografi) yapılabilir.

Boyun fıtıklarında tedavi yolları;Hastalığın tedavi seçenekleri ilaç, fizik te-

davi ve cerrahi müdahaledir. Başlangıç döne-minde şiddetli ağrı varsa istirahat ve ilaçlar verilir. Ağrının azaldığı dönemde fizik tedavi programı uygulanabilir. İlaç olarak ağrı kesici, ödem azaltı-cı ya da kas spazmı çözücü verilir. Özellikle akut dönemdeki boyun zedelenmelerinde kısa süre-li kullanım için boyunluk verilebilir. Fakat uzun süreli boyunluk takılması boyun kaslarını zayıf-latır. Boyun fıtıklarında fizik tedavi programı uy-gulanabilir. Fizik tedavi programında Yumuşak doku ve sinir baskısına bağlı ağrıları gidermek ve spazm oluşan kasları gevşetmek için sıcak uygu-lamalar ve elektriksel uyarı uygulanır.

Boyun fıtıklarında ilerleyici kas gücü kay-

bı, duyu kusuru, refleks kaybı olacak şekilde kol

sinirlerine ve omuriliğe baskı yapan boyun fı-

tıklarında, tedaviye rağmen şikayetleri devam

eden hastalarda, omurga kırığı ve kayması

olanlarda, ciddi omurilik ve sinir baskısı olan-

larda, omurga tümörü ya da enfeksiyonu olan

hastalarda cerrahi tedavi uygulanır. Gelişen

cerrahi teknikler son yıllarda boyun fıtıklarında

cerrahi tedavide başarı oranını artırmaktadır.

Tüm sağlık problemlerinde olduğu gibi

tedavi yollarından çok korunma yolları daha

önem kazanmaktadır. Duruşu düzeltmek, kont-

rollü bilinçli spor yapmak, ofiste çalışanların bil-

gisayar monitör seviyesini ayarlayıp monitörü

sağa veya sola değil tam karşısına konumlan-

dırması, uzun süre aynı pozisyonda masa ba-

şında kalmamak, ara sıra mola verip egzersiz

yapmak gereklidir. Ortopedik yatak ve iyi yastık

seçimi önemlidir. Yastık başı kaldıracak ya da

düşürecek kadar kalın ya da ince olmamalıdır.

Çok sayıda kalın yastıkla yatmamak gerekir.

Koltuk ya da kanepe iki büklüm el başın altın-

da uyumak boyuna zarar verir. Masa başında

çalışanların kol destekli sandalyede oturması,

sırtına ya da beline arkadan destek koyma-

sı gereklidir. Sandalyeden öne doğru kayarak

kalkmak gerekir. Uzun süreli bilgisayar kullan-

mamak, kitap ve gazete okumamak, televizyon

seyretmemek gerekir. Masa başında otururken

kısa aralarla mola vermek, ayağa kalkmak ge-

rekir. Telefon ahizesini omur ve boyun arasına

sıkıştırıp konuşmamak gerekir. Tüm omurga ve

kas hastalıklarında olduğu gibi sık sık yüzmek

çok yararlı olur.

11 12

Page 9: OPTİMEDYA SAYI 13 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL

ÇocuklardaGöz Sağlığı

Katarakt ameliyatlarında kullanılan FAKO yöntemi hakkında bilgi verebilir misiniz ?

Bütün yöntemleri görmüş ve uygulamış,

5 binden fazla katarak ameliyatı yapmış,

göz hastalıkları uzmanlarımıza göre “ka-

rakt ameliyatlarında tartışmasız en iyi yön-

tem FAKO yöntemidir. Halk arasında lazerli

ameliyat denilen bu yöntemle dikişsiz, kü-

çük kesili ameliyatlar yapıyoruz. Kullandı-

ğımız ileri sistem fako cihazları ve ameliyat

mikroskopları ile işimiz daha da kolaylaştı.

Ancak çok az sayıda hastada diğer yöntem-

lere de ihtiyaç duyduğumuzda tecrübemiz

devreye giriyor.

Retina hastalıklarında kullandığınız tedavi yön-temleri nelerdir ?

Retina hastalıkları için büyük yatırımlar

yaptık optik kohorens tomografi, fundus

flouressein angiografi (ffa) gibi tanıya yar-

dımcı cihazlar kullanıyoruz. Bu cihazlarla ya-

kaladığımız hastalıklar argon laser, intravit-

real tedaviler yapabiliyoruz. 10 yıl önce hiç

tedavi edilemeyen sarı nokta hastalıklarında

da bu tedavileri yapıyoruz.

Bildiğimiz kadarıyla şeker hastalığı-

nın göze zararlı etkileri vardır. Bu et-

kileri azaltmak için bazı tedavi yöntemleri-

nin olduğu bilinmekte bunlar nelerdir ?

Şeker hastalığının bir çok etkisi olduğu gibi

gözede bazı zararlı etkileri var. Bizde gözle-

rinde şeker hastalığının etkileri görülen 300

hastaya argon laser ve ilaç tedavileri yaptık,

takiba aldık.

Peki hastalar göz hastalıklarında Özel Optimed Hastanesini neden tercih etmeli ?

Özel Optimed Hastanesi’nde biz vit-

rektomi ameliyatlarına da başladık. Retina

ve Vitreus hastalıklarında yapılan bu ameli-

yatların yapılabileceği cihazların bulundu-

ğu, Türkiye’deki 10-15 hastaneden birisiyiz.

Çok hızlı teknik ilermelerin oldığu göz has-

talıkları alanında yeni yatırımlarımız devam

edecek.

Ameliyathaneleriniz göz ameliyatları için uygun mudur ?

Ameliyathanelerimizde yüksek stan-

dartta sterilizasyon var. Uygun mima-

ri yapısı, Hepa Filtreli (yüksek etkin-

likte partikül yakalayıcı filtre) havalandırma

sistemleri ile sterilizasyon sağlıyoruz. Bunun

yanı sıra şuanki hastanimizin kapasitesini 3

ameliyathaneden 5 ameliyathane çıkarmayı

hedefliyoruz. Bununla birlikte yatak sayımızı

70’ten 200’e ulaştıracağız.

ÇocuklardaGöz Sağlığı

13 14

A i l e l e r Ço c uğ u n u n g öz l e r i n i n s a ğ l a m o l u p o l m a d ı ğ ı n ı n a s ı l a n l a r ?

Bir göz doktoruna götürerek . Ancak çocuklar ın muayenesi ve hastalık lar ının teşhisi zordur. Ai-lenin katk ısı olmadan göz dokto-runa götürmek yeterl i sonuca ulaşmanızı sağlamayabil ir.

Pe k i b u d u r u m d a a n n e b a b a l a r n e l e r ya p a b i l i r ?

Öncelik le şunu söylemek gerek i-yor. İ lk üç yaş içinde mutlaka göz muayenesi gerek ir. Hiç bir sorun hissetmiş olmasanız bile çünkü görmeyle i lgi l i yapılar ın gelişi-mi i lk 7 8 yaş içinde Olur. Sorun varsa görmenin gelişimide aksar. Bu görme azlığı sorunu sonra-dan düzelti l irse eğer ar tmayabi-l ir. Görmenin gelişimini aksatacak sorunlar varsa bunu düzeltmek ve gelişimi yoluna koymak gerek ir.

A n n e b a b a l a r e vd e h a n g i yö n te m l e r i u yg u l a ya ra k ç o c u k l a r ı n g ö r m e g e l i ş i -m i n i g öz l e m l e ye b i l i r ?

Bebekler i lk 1-2 ayda gördükle-r i ış ığa ve harekete tepk i ver-

meye başlar lar. Göz bozukluğu olan çocuklar her şeye yak ından bakmaya çalışır lar. Televiz yonu yak ından seyretmeye çalışır lar. Kayma önemli bir işaret olabil ir. Bebeklerin yüz-göz oranı yetiş-k inlerden değişiktir. Bu nedenle bebeklerde kaymadan şüphele-nilmesi sıktır. Göz bozukluk lar ı , az görmeye yol açan göz hastalık la-r ı , gözler in görüşünde anormal-l ik veya ik i göz arasında fark l ı l ık olması da kaymaya yol açabil ir . Sağ ve sol gözlerdek i yapılar ge-nell ik le simetriktir. Tek gözü az gören çocuklarda şüphelenecek çok az şey olur. Aile televiz yonu rahat seyrediyor, en küçük şeyle-r i görüyor diye düşündüğünden rahattır. Gözler in ayrı ayr ı değer-lendir i lmesi çok önemlidir. Önce sağ göz kapatı l ır sol göze görme nasıl anlaşı lmaya çalışı l ır. Sonra ters tersi yapılarak sağ göz de-ğerlendir i lmesi çalışı l ır. Sulanma, k ızar ık l ık , çapak lanma gibi anor-mall ik ler olması .

Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Ayhan AKBIYIK ile çocuklarda göz sağlığı, ebeveynlerin dik-kat etmesi gereken unsurları ve göz ameliyatlarındaki geliş-meleri sizin için konuştuk.

Page 10: OPTİMEDYA SAYI 13 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL

Güneş etkilerinin minimum seviyede olduğu bu dönem,

lazer epilasyon için en uygun dönem.

İstenmeyen tüylerden zahmetsiz, fazla para harcama-

dan ve kolayca kurtulmanın en kolay yolu olan lazerle epilasyon

uygulaması özellikle güneşin yakıcı ve bronzlaştırıcı etkisinin ol-

madığı bu aylarda uygulanmalıdır. Lazer Epilasyon Nedir?Vücuttaki istenmeyen kılların ve tüylerin alınması işlemidir.

Her kadın ve erkek lazer epilasyon adayıdır. Lazer epilasyon için

en popüler alanlar bacaklar, kollar, sırt ve göğüstür. Lazer epilas-

yon ağrısızdır. Lazer epilasyon sonrası komplikasyonlar genelde

geçicidir. Lazer epilasyon tedavisi kişiden kişiye değişmekle bir-

likte kadınlarda 4-8 seans, erkeklerde 6-8 seans gibidir.

Merkezimizde Alexandrite ve Nd YAG Lazer Kullanılmakta olup,

kıl tipi, cilt tipi ve her hastaya göre tıbbi gereksinimler doğrultu-

sunda en faydalı olacak yöntem tercih edilir.

Ağrısız, hızlı ve konforlu bir ortamda epilasyon yapma imkanı-

nı hastalarımıza sunmaktayız.

Alexandrite Lazer, Nasıl Epilasyon Yapar ?Lazer selective photothermolysis(renge ve

dokuya göre seçicilik) prensibine göre çalışır. Lazer işlemi süresince, tedavi bölgesine uy-gulanan enerji, etraftaki dokuyu etkilemeden, sadece belirli hücre yapısına ve dokuya kalıcı zararlar verir. Bu durumda lazerin hedefi olan renk bileşenleri, vücut kılında bulunan me-lanin pigmentleridir. 600 - 1100 nm’lik optik penceredeki dalga boyları melanin tarafından kolayca emilir ve ancak bu dalga boylarına sa-hip lazerler epilasyon için uygundur. Lazerin hedefi melanin üreten hücreleri içeren, bulb ve bulge bölgeleridir. Erken anagen (büyüme) devresinde bulunan kıllar daha ince yapıda ve yüzeye daha yakın bulundukları için daha ko-lay zedelenirler. Ancak Telogen fazı tamamlan-

dıktan sonra, tedavinin başarısı sorgulanabilir ve gerekirse başka bir tedavi yapılır. Anagen devresindeki kıl yüzdesine bağlı olarak, tam bir epilasyon genelde birden fazla seans gerektirir.

Alexandrite Lazer Tedavisi Aşağıdaki Hastala-ra Önerilmez.• Grivebeyazsaçlıhastalar.• Güneşlenmiş hastalar. Bu hastalarda

lazer tedavisi pigmentli değişimlere sebebiyet verebilir.

• Leke hikayesi olanlar, özellikle dahaönceden başka türden lazer tedavisi görüp leke olduğunu belirten hastalar.• Hiperpigmentasyon ve Hipopigmen-

tasyon eğilimi olanlar• Tetracyclineveyaretinoidlergibiışığa

karşı hassaslaştıran ilaçları kullananlar. Eğer mümkünse, doktora danışıldıktan sonra, bu ilaçların lazer tedavisinden üç veya dört haf-ta önceden kesilmesi gerekir.• VveVIcilttipindekihastalar.

Başarıyı Etkileyen Faktörler• Kıl koyuve kalınsa sonuçdaha iyidir.

Çünkü kalın kıl yeterli enerjiyi tutabilir. Bu sa-yede kıl köküne iletilen yüksek ısı kökü daha kuvvetli tahrip eder.• Yeterliderecedeenerjikullanılmalıdır.

Enerji cildi yakmayacak ama kıl kökünü de tahrip edecek düzeyde olmalıdır.• Pulsesüresicilde

ve kıla göre ayarlanmalı-dır. Long pulsed lazerler bu nedenle avantajlıdır.• Kıl rengi siyah

ise sonuç en iyidir. Beyaz tüylere lazer etkisizdir.• İyi ve etkin bir

soğutma sistemi etkin dozları kullanmaya imkan verir ve başarıyı arttırır. Komplikasyon oranını dü-şürür.• Uygulanan vü-

cut bölgesi başarıyı etkiler. Yüz bölgesi ve kollar problemli bölgelerdir. Koltukaltı geni-tal, bacak bölgesi en iyi cevap alınan bölge-lerdir.• Derin yerleşimli sırt vegöğüsbölge-

lerinde de bazen problem yaşanabilir.• Yine de tüm bu parametreler kişisel

farklılık gösterebilir. Kişinin genetik yapısı ve kıl yapısı bu parametreleri etkileyebilir.

Lazer Epilasyon

15 16

Aysel ÖZMENEstetisyen

Page 11: OPTİMEDYA SAYI 13 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL

Lazer Epilasyon Sonrası Görülebilecek Sorunlar• Tedavisonrasıkızarıklıkoluşabilirfakatbu

3- 4 saat sonra geçer. Yüksek enerjilerde su kabar-cıkları oluşabilir. • Pigmentli lezyonlar (lentigine) ve yaşlılık

lekelerinin rengi açılabilir veya tamamen ortadan kalkabilir. • Bazı uçuklar reaktive edilebilir, gerekirse

herpes tedavisi verilmelidir. • Nadiren hipo veya hiperpigmentasyon

görülür. Bir hafta ile bir ay arası bir zamanda da ge-nelde kaybolur. • Yüzeyselkabuklanmaolabiliruygunteda-

vi ile genellikle 15 gün içinde düzelir. • Kalıcıskaroluşumu(izoluşumu)yinedaha

çok koyu ciltlerde ve yanık sonrasında gözlenir. Bu nadir bir komplikasyondur ama oluşursa kalıcı ola-bilir ve tedavisi güçtür. • Kabarcıkveyaraoluşumunadirengörülür,

fakat görüldüğünde iyileşme süresini kısaltmak için topikal ilaçlarla tedavi edilmelidir.

Bunları Bilmelisiniz ! Hangi tür lazer cihazı kullanılırsa kullanılsın, epi-

lasyonda % 50’nin üzerinde başarı elde edilir. Lazer epilasyonun etkili olmasında cildin rengi ve tipi, kıl rengi, kıl kalınlığı ve kılın ciltteki derinliği önemli rol oynar. Kıl kalınlığı 0.003-1 mm arasında değişir. Kollarda kıllar daha ince ve açık renkli, bikini böl-gesindeki kıllar ise daha koyu ve kalındır. Genellikle açık renkli kıllar lazer epilasyona daha dirençlidir ve daha çok enerjiye ihtiyaç duyarlar. Bütün bu faktör-ler lazer epilasyonda uygun doz ayarlanmasında önemli rol oynar. Kılın kabul edilebilir düzeyde la-zer epilasyonu ile yok edilmesi için 3-6 seans ge-reklidir. Çok seyrek de olsa sekiz seans gerekebilir. Unutulmamalıdır ki, lazer epilasyonda %100 sonuç almak mümkün değildir. Ancak cildin rengi, kıl ren-gi, kıl yoğunluğu, kıl kalınlığı ve kılın ciltteki derinli-ği bu seans sayısını arttırabilir. Çoklu seans sayısına ihtiyaç duyulmasının en önemli nedeni ise kılların değişik büyüme evrelerinde bulunması ve sadece aktif büyüme evresi olan anajen fazdaki kılların la-zer epilasyon ile yok edilebilmesidir. Pasif evre olan

telojen fazdaki kıllar ancak aktif hale gelince lazer epilasyonla yok edilebilir. Seans aralıkları da kılların aktif büyüme evresine gelmesine göre 4-6 hafta aralıklarla yapılır. Her seanstan sonra seans aralıkları uzatılır. Yüz bölgesinde ince kıllar için 4 hafta arayla seanslara başlanırken, vücut bölgelerinde bu süre iki aya çıkar.

Hangi lazer cihazı ile lazer epilasyon yapılırsa ya-pılsın, güneş koruyucular düzenli olarak kullanılma-lıdır. 940 nm dalga boylu diod lazer ile UV ışınlarına duyarlılık en az olur, yine de güneş koruyucu kul-lanılması faydalıdır. 940 nm dalga boylu diod lazer ile her seans sonrası güneş koruyucular ile güneş altında dolaşılabilir. Unutmayın ki, size uygulanan lazer cihazını tanımıyorsanız, mutlaka her seans sonrası dört hafta süreyle güneşle veya solaryumla bronzlaşmayınız. Diğer lazer sistemlerinde nadiren

de olsa uygulama alanlarında kabuklanma veya sivilceleşme sorunları yaşayabilirsiniz. Uygulama sonrası lazer uygulanan bölgelerde geçici olarak bir saate kadar hassasiyet ve kızarıklık görülebilir. Bu etki daha uzun sürerse ki bazen 15 güne kadar uzayabilir, bir sonraki seans öncesinde nemlendir-me uygulanmalıdır.

Tartışmasız en değerli varlığınız; vücudunuzu ve sağlığınızı kime emanet ettiğinize çok dikkat edi-niz.

Alexandrite lazer ile epilasyon için en kısa za-manda merkezimize bekliyoruz. Düşündüğünüz-den çok daha kısa sürede fiyatlarla istenmeyen tüyleriniz kurtulmak elinizde...

Lazer epilasyon fiyatları ve kampanyalarımız ile ilgili e-mail veya telefon ile bilgi alabilirsiniz.

Hemen her kadının hayatının bir evresinde yumurtalıklarında saptanabilen birbirin-den farklı birçok türü olan ve hormonların

etkisinde gelişen içi sıvı dolu kitlelere kist denil-mektedir.

Yumurtalık kistleri, üreme çağındaki kadın-larda sık rastlanılan ve çoğu iyi seyirli olan, çoğu zaman tedavi gerektirmeyen ve kendiliğinden kaybolan oluşumlardır. Yumurtalıklardaki kistler genellikle belirti vermeyip, çoğu zaman rutin jinekolojik kontroller sırasında fark edilir. Yanlış inanışlarla halk arasında kansere meyilli bir du-rum olarak görülerek gereksiz yere endişe yarat-maktadır.

Yumurtalık kistlerini ve özelliklerini anlatma-dan önce normal bir kadında her ay olan döngü-yü anlamak gerekir.

Kadında bulunan ve tıp dilinde over denilen yumurtalıklar kadınlık hormonları denilen östro-jen, progesteron ve erkeklik hormonu denilen testosteronu üretmenin yanı sıra her ay insa-noğlunun üremesi için gereken yumurta hücre-sini (oosit) de oluşturmakla görevli bir organdır. Rahmin her iki yanında bulunurlar.

YUMURTALIKKİSTLERİ

YUMURTALIKKİSTLERİ

17 18

Op. Dr. Ufuk Göker TAŞDEMİRKadın Hastalıkları veDoğum Uzmanı

Page 12: OPTİMEDYA SAYI 13 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL

Yumurtalıkların görevi ergenlik dönemiyle birlikte başlar ve menopozla birlikte biter. Bu ne-denle adet dönemi başlamayan ya da menopoz-daki kadınlarda kist oluşumu nadir görülmekte-dir. Bu süreç boyunca ürettiği hormonlarla her ay kadının gebe kalması için uygun koşulu hazırlar ve kadın gebe kalmazsa oluşturduğu tüm koşul-ları adet kanaması döneminde eski haline getirir. Sağlıklı kadınlarda genellikle her adet dönemin-de yumurtalıkların birinde, yumurta içeren ve fol-likül denilen 20-22 mm boyutta kist oluşur. Folli-külün çatlaması ile içindeki yumurta atılır. Gebelik oluşmaz ise hasta adet görür. Bazen bu follikül çatlamaz ve büyüyerek kistleşir veya çatlama olsa bile içinde olan kanama ile basit folliküler veya hemorajik(kanamalı) kistler gelişir. Bu durum ço-ğunlukla hormonal düzensizliklerle birliktedir.

YUMURTALIK KİSTLERİNİN ÇEŞİTLERİ1-FOLLİKÜL KİSTİ (YUMURTA KİSTİ)Gençlerde en sık rastlanan kistlerin başında

gelir. Gelişen yumurta hücresinin çatlamaması ve büyümeye devam etmesi nedeni ile olduğu düşünülmektedir. Büyüklükleri genelde 2-3 san-timetredir, nadiren 4 santimetreyi aşar. Oldukça gergin ve içinde berrak sıvı içeren kistlerdir. Her-hangi bir komplikasyon yaratmazlar.

Follikül kistleri genelde belirti vermezler. Pat-laması ya da kendi etrafında dönmesi ve cerrahi gerektiren akut batın tablosu yaratması yok de-nebilecek kadar azdır. Bazen östrojen hormonu salgılayarak adet düzensizliğine neden olabilir. Sıklıkla başka bir nedenle yapılan ultrason incele-mesi esnasında fark edilen follükül kistleri, belirti verdiğinde en sık adet gecikmesine neden olur ve hastalar bu gecikme nedeni ile jinekoloğa mü-racaat ettiğinde fark edilirler.

Follikül kistleri genelde kendiliğinden kay-bolur ve tedavi gerektirmez. Üreme çağındaki kadınlarda saptanan ve 5 santimetreden küçük kistler takibe alınır. Hasta bir ay sonra yeniden muayeneye çağırılır. Kistin 1-2 adet dönemi son-rasında kendiliğinden kaybolması beklenir. Bazı zamanlarda kistin küçülmesini kolaylaştırmak için doğum kontrol hapları verilebilir. Burada amaç beyinden salgılanan gonadotropinleri baskılaya-rak overler üzerindeki uyarıyı ortadan kaldırmak-tır.

Tedaviye rağmen küçülmeyen ya da büyü-me gösteren kistlerde ameliyat gerekli olabilir. Bu kistler genellikle üreme çağındaki genç kadınlar-da görüldüğü için ameliyat esnasında yumurtalı-ğa zarar vermeden sadece kist çıkartılır.

2- ENDOMETRİOMA ( ÇİKOLATA KİSTİ)Çikolata kistleri, rahimin içini döşeyen en-

dometrium denen tabakanın yumurtalıklarda bulunması ve her adet döneminde kanayarak kistleşmesi sonucunda oluşur.

Her adet döneminde kanayan kist içerisinde uzun süre kalan kan zamanla pıhtılaşıp eriyerek, çikolata rengi ve kıvamında bir sıvı halini alır. Bu nedenle bu kistler “çikolata kisti” olarak anılmak-tadır.

Kötü huylu veya kanser türünden bir kist de-ğildir. Genellikle 4-5 santimetre boyutlarındadır ancak bazen daha küçük veya 10-15 cm kadar büyük de olabilmektedir.

3-DERMOİD KİST (MATÜR KİSTİK TERATOM)Yumurtalıklarda görülen kistlerden birisi olan

matür kistik teratom daha çok üreme çağların-daki kadınlarda görülen, büyüklükleri 2-3 cm’den çok büyük 20-30 cm’ye kadar değişebilir iyi huylu kistlerdir. Bu kistler içerisinde saç, kıl, diş, tırnak, kemik, sinir gibi dokular bulundurmaları ile ilginç bir görüntü oluştururlar, içerisinde ayrıca yoğun yağlı sarı bir sıvı doludur.

Dermoid kist için ilaç tedavisi yoktur mutlaka laparoskopik veya açık ameliyat ile kistin alınması gerekir. Nadiren kist ile birlikte yumurtalığın ta-mamının alınması gerekebilir. Kistin içerisindeki sıvı ve diş, kıl, saç benzeri yapılar temizlenerek kistle birlikte karın dışarısına alınır ve patolojiye gönderilir.

4-KORPUS LUTEUM KİSTİNormalde her yumurtlamadan sonra yu-

murta hücresinin atıldığı doku farklılaşır ve korpus luteum adı verilen dokuya dönüşür. Korpus luteumun görevi olası bir gebelikte düşük olmadan gebeliğin rahime yerleşmesini sağlayan progesteron adı verilen hormonun plasenta fonskiyonel hale gelene kadar üretil-mesidir. Bu doku zaman içinde sıvı birikmesi nedeni ile kistleşebilir. Genelde 3-4 cm büyük-lüğündedir. Hormon salgılaması olduğu için adet rötarına yol açabilir. Kist içine kanama olursa kasıklarda ağrı görülebilir. Bazen patla-yıp karın içine kanamaya yol açabilir. Bu du-rumda dış gebelik ile karıştırılabilir.

Herhangi bir komplikasyon gelişmediği

durumlarda tedavi gerektirmez. Kendiliğinden kaybolur.

5-TEKA-LUTEİN KİSTİAşırı hormon salgısına bağlı olarak ortaya

çıkar. Hemen hemen her zaman çift taraflıdır ve 20 cm kadar büyük olabilirler. Sıklıkla kısırlık tedavisi alanlarda görülür. Tedavide yatak isti-rahatı ve takip gerekir. Bazı zamanlarda cerrahi tedavi gerekli olabilir.

YUMURTALIK KİSTLERİNİN BELİRTİLERİÇoğu kez rutin taramada fark edilirler.

Tüm belirti ve bulgular kistin özelliğine ve bü-yüklüğüne bağlı olarak değişebilmektedir.

Yumurtalık kistlerinin en sık belirtileri:-Adet düzensizlikleridir (En sık verdikleri

belirtidir) , -Karında şişlik,

-Karın veya kasık ağrısı, - Cinsel ilişki sırasında ağrı-Sindirim sitemi bozuklukları (kabızlık, ağ-

rılı dışkılama), -İdrar yolu şikayetleri (sık idrara çıkma) gibi

özgün olmayan (non-spesifik) belirtilerdir.Over kisti dışındaki pek çok durum da

benzeri şikayetler yarattığından, bu tür yakın-maları olan kişiler genelde durumlarını önem-semezler.

Çok fazla büyümeyen bir over kisti karın boşluğu içerisinde kendine rahatlıkla yer bula-bileceği için bir şişlik yapmaz.

Ağrı, over kirstlerinde görülen nadir bir bulgudur. Eğer ağrı varsa bu kitlenin büyüdü-ğünü, iltihaplandığını ya da bir endometriozis probleminin de olabileceğini gösterir.

Yumurtalıkta kistleri olan kişilerde nadiren kistlerin kendi etrafında dönmesi (“torsiyon”) veya patlaması (“rüptür”) şiddetli ağrı ve akut karın tablosuna yol açabilir. Bu problemler halk arasında “kistin patlaması veya kistin kanama-sı” olarak adlandırılmaktadır. Akut karın ağrısı yapan bu durumlarda acil ameliyat gerekebilir.

Unutulmaması gereken nokta, yumurta-lıktaki kistlerin çok farklı türlerinin olduğu ve yarattığı şikayetlerin türüne bağlı olabileceği-dir.

YUMURTALIK KİSTLERİNİN TANISIOver kistlerinin tanısı genelde rutin mua-

yeneler veya başka bir sebepten dolayı yapı-lan jinekolojik muayene ve ultrasonografiyle konulur. Kistlerin iyi veya kötü olduklarının ay-rımında ise genelde;

-Hastanın yaşı ( ileri yaşlar, menopoz son-rası, puberte öncesi kötü),

-Kitlenin büyüklüğü ve şekli (büyük ve dü-zensiz görünümdekiler kötü),

-Basit kist/solid kist ayrımı (basit kist iyi),-Etrafa olan yapışıklığı (ne kadar yapışıksa

o kadar kötü),-Hassas olup olmamasına bakılır.Tanıda hastanın ve kitlenin durumuna

göre bazen bilgisayarlı tomografi (BT), manye-tik rezonans (MRI), hormon tetkikleri vekanda tümör belirteçleri (tumor marker’ları) incele-nerek tedavi için bir karara varılır.

19 20

Page 13: OPTİMEDYA SAYI 13 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL

TUMOR MARKERLARI(tümör belirteçleri) NEDİR?

Yumurtalık kistlerinin durumlarını ve gidişatını izlemek için kanda bakılan tümör belirteçleri

(tumor markır’ları) önemlidir. Tumor markerları arasında en sık olarak Ca 125, Ca 15-3, Ca 19.9,

kullanılmaktadır.Pelvik ultrasonografide saf kist görünümün-

de olan ve 5-6 cm’den küçük çapta olan kistlerin iyi huylu (selim) ve fonksiyonel kist olma olasılığı yüksektir.

Ultrason muayenesinde içinde papilloma-töz (karnıbaharımsı) çıkıntıları olan, solid yapılı, 5-6 cm’den

büyük, batında asit (sıvı birikimi) yapan, çevre dokulara yapışık (immobil), böbreklerde “üreter” denen idrar kanalına bası yaparak geniş-lemelere (hidronefroz) sebep olan kistlerin kötü olma olasılığı yüksektir.

Ayrıca menapoz sonrası (postmenopozal dönemde) ortaya çıkan kistler de habis olma potansiyeline sahiptir.

TEDAVİBasit kistlerin çok büyük çoğunluğu bekle-

me tedavisi ile kaybolur. Doğum kontrol hapları yumurtalıkların aktivitesini durduğundan veril-meleri ile kistlerin küçülmeleri hızlansa da, rutin kullanmaları gereksizdir. Zaman içinde geçme-yen basit kistlerin transvajinal ultrasonografi ile aspire edilmesi-çekilmesi ve alınan sıvının sito-lojik tanıya gönderilmesi, hem tanı koydurucu hem de tedavi edicidir.

İnfeksiyon düşünülen kistlerde girişim ön-cesi antibiyotik tedavisi verilmelidir. 10 cm’ den büyük, sürekli büyüyen, ultrasonografik, dopp-ler (kanlanma artışı) ve tümör marker sonuçları malignite-kötü huyu düşündürüyorsa kist ope-rasyonla (laparoskopi veya açık karın ameliyatı ile) alınıp, patolojik tetkike gönderilmelidir. Me-nopoz dönemindeki kistlerin kötü huylu olma olasılığı çok daha fazla olduğu akıldan çıkarılma-malıdır

YUMURTALIK KİSTLERİ TEKRARLAR MI?Kistler alındıktan sonra hastayı 6 aylık mu-

ayene ve ultrasonografi ile takip etmek uygun-dur. Bazı kötü huylu kistler yaptıkları invazyonlar nedeniyle tekrar edebilir. Ancak uygun bir cer-rahi sınırla çıkarılmışsa ya da iyi huylu bir kistse nüks ihtimali azdır.

Çocuk sahibi olamama nedeni olabilirler mi? Kistle birlikte gebelik oluşabilir mi?

Kistler her zaman infertilite (kısırlık) nedeni değildir. Eğer oluşum sebepleri hormonal dü-

zensizlik ise infertilite görülebilir. Over kisti ile gebelik oluşabileceği gibi gebelik de over kisti oluşturur. İlk gebelik aylarında gebeliğin deva-mı için gerekli hormonları salgılayan ve boyut-ları bazen 8-10 cm’ye ulaşabilen bir kist oluşur. Ancak gebelik ilerledikçe genelde küçülür ya da kaybolur. Takip etmek gerekir.

Tedavi edilmezse ya da geciktirilirse hasta-nın karşılaşacağı sorunlar nelerdir?

Kist tedavi edilmezse daha da büyüyebilir, belli bir büyüklükten sonra yırtılarak karın içine kanama yapıp hastanın hayatını tehlikeye soka-bilir. Kötü huylu ise vücuda yayılarak ameliyat edilemez aşamaya gelebilir.

KORUNMA Yumurtalık kistinin oluşmasını engelleme-

nin kesin bir yolu olmasa da düzenli jinekolojik muayenelerle erken teşhis yapılabilir.

Sonuç olarak, hiçbir şikayet olmasa da her kadının mutlaka yılda 1 kez kadın doğum uzma-nı tarafından muayenesi önerilmektedir.

Ayakkabı hele ki topuklu ayakkabı denildiğinde anımsadığım Ömer Seyfettin’in “Yüksek Ökçeler” hikayesi gelir. Hikayede; genç yaşta dul kalmış,

zengin, temizlik ve namus düşkünü Hatice Hanım tip-lemesi vardır. Hatice Hanım, köşkünü hizmetçi Eleni ile evlatlığı Gülter’le beraber temizler, aşçısı Mehmet’i her gün traş ettirip, tepeden tırnağa beyazlar giydirirdi. Ev-den çıkmaz, pek kimseyle görüşmez ve çalışanlarının da bu şekilde çalışmasını öğütlerdi.Çalışanları da çok na-musluydu. Kileri kitlitli değildi ve paraları ortalıkta durur-du. Hatice Hanım’ın temizlik, namus merakından başka bir de yüksek ökçe merakı vardı ki günboyu evin içinde yüksek ökçeli ayakkabı ile bir aşağı bir yukarı koşturup dururdu.

Günlerden birgün hastalandı. Doktoru bütün kabahati yüksek ökçelere bulunca rahat yumuşak yünden terlikler kullanmaya başladı. Başdönmesi düzeldi, bacak ağrıları da geçti. Hatice Hanım yumuşak terlikleri ile rutin hayatı-na döndüğünde 2 gün içinde çalışanlarının ahlaklarının bozulduğunu, hırsızlık ve yolsuzluklarını farketti. Etrafı ki-lit altına alarak rahatladı. Ama kısa süre sonra evlatlığı ve hizmetçisini, aşçısı ile sarmaş dolaş vaziyette kendisinin henüz fark edemediği rezaletlerini anlatırken yakaladı-ğında 9 senelik hizmetçilerini kovdu. 2 yıl boyunca eve hizmetçi, işçi, aşçı sıfatıyla kimi almışsa hep arsız, hırsız, yüzsüz, namussuz çıktı.

TOPUKLU AYAKKABILARIM OLMADAN ASLA DİYENLER!

TOPUKLU AYAKKABILARIM OLMADAN ASLA DİYENLER!

21 22

Uzm. Dr. Kübra USTAÖMERFizik Tedavi veRehabilitasyon Uzmanı

Page 14: OPTİMEDYA SAYI 13 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL

Düzeni bozulan Hatice Hanım üzüntüden hastalandığını da farkedince yine yüksek ökçeli ayakkabılarını giymeye başladı. Hiz-metçilerin hırsızlığını, arsızlığını, namus-suzluğunu göremez oldu. Ve başı dönmeye devam etti. Terlik önerir korkusuyla doktora gözükmüyor: “-Hiç olmazsa şimdi yüreğim rahat ya” diyordu.

Sevgili okurlar, Hatice Hanımı yüksek ök-çeleri ve rahat vicdanı ile başbaşa bırakıp ayak sağlığınız için nelere dikkat etmeli, neler yapmalı ve nasıl ayakkabı seçmelisiniz kısaca bahsetmek istiyorum.

Öncelikle ayaklarınıza şöyle güzelce bakıp in-celeyin; şekil bozukluğu, asimetri, renk değişikliği, ciltte ve kemik çıkıntılara yakın bölgelerde kalınlaş-ma, sertleşme, çatlama var-lığını araştırın. Ayaklarınızın ısı farkı, şişlik açısından kontrol edin. Ağ-rılı bölgeler olup olmadığını kontrol edin. Kontrolünüz sonucunda yukarda saydıkla-rımda bir problem tespit ettiyseniz ve bu sorun uzun süreli mevcutsa mutlaka uzman görüşü alın.

Ayak bakımında ayak ve par-mak aralarını yıkamak ve sonrasında iyice kurulamak önemlidir. Eğer cildiniz ku-ruysa yer yer kalınlaşma ve çatlamalar varsa cilt bakımı yapmanız uygun olacaktır. Ayak tırnakları tırnak batmalarını önlemek açısından düz kesilmeli, çok kısaltılmamalı ve tırnak kenar-ları kesilmemelidir.

Ayakla ilgili şikayetlerin temelinde genetik,anatomik, fizyolojik faktörlere ek olarak uygun olmayan dar kalıplı, üstü ba-sık, sivri burunlu, sert tabanlı, taban deste-ği bulunmayan, yüksek topuklu veya topuk yükseltisi olmayan düz tabanlı ayakkabıların kullanılması yatmaktadır. En çok şikayet ta-rak kemiklerinde ağrı, başparmak yan kena-rında çıkıntı, nasır, topuk ve ayaktabanı ağ-rıları şeklindedir. Ayak tarak kemiklerindeki

ağrı ayak taban arkının düşüklüğünde veya yüksekliğinin yanısıra, ayak eklem, kemik ve yumuşak doku rahatsızlıklarında görülebilir. Genetik zemini olsa da özellikle ucu dar üstü basık sivri burun ayakkabıların kullanımı ile belirginleşmekte ağrı ve şekil bozukluğuna yol açmaktadır. Topuk ve ayak tabanı ağrıları ayağın mekanik bozukluklarının yanısıra ek-lem rahatsızlıklarında, sert tabanlı ve uygun

olmayan ayakkabı kullanımında, bazı ro-matizmal hastalıklarda görülmek-

tedir. Nasırlar büyük, küçük parmak, topuk ve ayaktaba-

nı yan kısımlarında oluşur. Uygun olmayan ayakkabı kullanımı, kemik ve eklem değişiklikleri, ayağın bel-li bölgelerinde fazla yük

veya baskı halinde oluşan derinin tepkisel cevabıdır. Çatlaklar, genelde topuk-

ta ve nasırlar ile birlikte görülür. Derinin elastikiyetini (su ve yağ ora-

nının azalması ile) kaybedip genişlemesiy-le oluşur. Mantar hastalıkları ayak derisi ve ayak tırnaklarında deri veya tırnağın hasar-lanması, bütünlüğün bozulması ile ortaya

çıkabilir. Ayrıca yanlış ayakkabı kullanı-mı, aşırı terleme veya ayak dola-

şımındaki bozukluklar mantar oluşmasına zemin hazırla-

yabilir.Ayak terlemesi, deri ter bezlerinin salgıladığı sıvımsı terin buharlaşa-madığı ciltte biriktiği du-rumlarda görülür. Aşırı

hareket, stress- gerginlik ve genetik yapı ile oluşabilir.

Ayak hijyeninin ve dolaşımının bozulduğu durumlarda virüsler

siğilllere yol açabilir. Siğiller nasırlar ile birlikte görülebilir. Pençe tırnak genellikle ileri yaşlarda ayakkabının ayağa baskı yap-ması, parmak yanlarının kalınlaşması gibi nedenlerle genelde başparmakta görülür. Tırnak kalın ve ters yönde büyümektedir.Tır-nak batması, tırnağın yanlarda çok derinden kesilmesi, uygunsuz ayakkabının tırnakların yan çeperine baskı uygulaması ve ayak ba-kım hataları nedeniyle oluşur.

Ya n -l ı ş a ya k k a b ı

k u l l a n ı m ı , a ş ı r ı t e r l e m e v e ya a ya k

d o l a ş ı m ı n d a k i b o z u k -l u k l a r m a n t a r o l u ş -m a s ı n a z e m i n h a -

z ı r l a ya b i l i r .

Ş e k e r h a s -t a l a r ı , k a l p h a s t a l a r ı

g i b i k a n d o l a ş ı m ı n d a v e b a ca k v e a ya k s i n i r l e r i n d e h a s a r l a n m a o l a n k i ş i l e r d e a ya k b a k ı m ı n ı n d i k k a t l i v e

t e r c i h e n b a ş k a l a r ı t a ra -f ı n d a n ya p ı l m a s ı d a h a

u yg u n o l u r.

Ayakkabı seçimi kullanım amacına uygun ol-malıdır. Dar kalıplı, üstü basık, sivri burunlu, yük-sek topuklu ayakkabılar nasır ve benzeri bir çok probleme davetiye çıkarabilir.Ayakkabı seçerken model ve renkten önce rahatlık ve ayağın şekli-ne uygun olmasına özen göstermelisiniz. Daha sonra genişleyeceği düşüncesiyle alınan ayak-kabılar ayak sağlığını olumsuz olarak etkileyebilir (basma bozukluğu, tırnak batması, ayak manta-rı, nasır, ayak parmaklarında şekil bozuklukları, çabuk yorulma, bilek burkulması, ayak, bacak ve bel ağrıları ve ayakta kalı-cı deformasyon gibi).Günlük ayakkabı, yürüyüş ayakkabısı ve koşu veya spor dalları için kullanılan ayakkabılarda farklı özellikler aranmalıdır.

Tercihen öğleden sonra ayaklar şiş haldeyken ayak-kabı denemekte fayda var-dır. Denediğiniz ayakkabı (çift olarak denemelisiniz); ayağınıza göre olmalı,ayağı kavramalı ve kaymamalı ( to-puk iyice oturmalı, otururken ayağınızdan çıkmamalı,yü-rürken kaymamalı, çok sıkı olmamalı, ağız kısmı ayağı sarmalı ve bilek kemiğini kesmemeli), ön kısımda (parmak kutusu) ayak rahatça hareket edebilmeli,ayak fonksiyonu için uygun derinlik-te ve ende olmalı, taban normal yürüme fonk-siyonunu desteklemeli, dış taban kullanacağınız yüzeylerde kaymamalı, astar ve üst kısmında kullanılan materyal yumuşak ve esnek olmalı, ayakkabı içinde sağlıklı bir ortam oluşturmalı, baskı ortadan kalktığında kendi şeklini koruya-rak orjinal haline geri dönmeli, yürüdüğünüzde batma ve basınç hissi yapmamalı, topuk kısmı dengeyi sağlamalı ve sağlam olmalıdır. Bağcıklı ayakkabıların ayağı daha iyi kavradığı ve ayarla-nabildiği unutulmamalıdır.

Anatomik ayakkabılar ayakta bazı noktaları destekleyerek yürüyüşü rahatlatmakta,vücudun rahat taşınmasını sağlamakta, duruşu destek-

leyip yorgunluk hissini geciktirmektedir. Nasır, batık tırnak ve mantar gibi rahatsızlıklarda cilt sağlığının korunması için doğal malzemeden üretilen ayakkabıların kullanılması uygundur.

Yürüyüş ayakkabısı seçerken topuk kısmının alçak, destekleyici ve yuvarlak olmasına dik-kat edilmelidir.Yürüyüş yapanlarda ilk topuk-lar yere değip sonra hareket parmağa doğru yuvarlanarak devam ettiğinden parmakların rahat bükülüp dönmesi için yumuşak tabanlı ayakkabılar tercih edilmelidir. Ayakkabı hafif ,

havadar ve ayağa tam olmalıdır.Parmak kutusu parmaklar arasın-da ve ayakkabının ucu arasında parmakların oynayacağı kadar ge-niş bir mesafe olmalıdır.Ayak bile-ği ve ayak arkını sıkmamalı basınç hissi vermemelidir. Ayakkabıyı mutlaka yürüyüş sırasında giye-ceğiniz çoraplar ile deneyip satın almadan önce ayakkabılar ile bir-kaç dakika sert zeminde yürüyün. Yürüyüş ayakkabılarınız ile kaç km yürüdüğünüzü not edin ve her 500- 1000km mesafede kullanıl-dıktan sonra değiştirin.

KİTABE-İ SENGİ MEZAR IHiçbir şeyden çekmedi dünyadaNasırdan çektiği kadar;Hatta çirkin yaratıldığından bileo kadar müteessir değildi;Kundurası vurmadığı zamanlardaAnmazdı ama Allahın adını,Günahkar da sayılmazdı.Yazık oldu Süleyman Efendi’ye

ORHAN VELİ KANIKSevgili okurlar bilinçli ayakkabı seçimi ile

ayaklarınızda oluşabilecek problemleri engel-leyebileceğiniz gibi var olan problemlerinize de çözüm getirebilirsiniz. Ayakkabı tercihle-rinizde sağlık ve rahatlığı ilk sıralara koymanız dileklerimle. Sağlık ve sevgiyle kalın.

23 24

Page 15: OPTİMEDYA SAYI 13 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL

Oyunculuk kariyerine nasıl başladınız, kısaca anlatabilir misiniz?

Profesyonel anlamda oyunculuğa 1997 yılında Aram Gülyüz’ ün yönettiği ve başrollerinde Mehmet Ali Erbil ve Yalçın Menteş’in paylaştığı televizyon dizisi Tatlı Kaçıklar ile başladı.

Renkli bir kişiliğiniz olduğunu biliyoruz. En çok hangi karakter sizi yansıtıyordu?

Ayrılsak da Beraberiz’ deki Berna; çok inatçı ve kavgacı, Patron Kim’deki Sibel içine kapanık ve utangaç, Neredesin Firuze’deki Sibel; yırtmak için yırtınan, Yarım Elma’daki Yonca, yaşadığı hayatın yalan olduğunu öğrendikten sonra, yeni hayatına alışmaya çalışan, şehir hayatında ayakta durabilen, Baykuşların Saltanatı’ n da ki “Kiralık Katil”; intikam için büyütülmüş, kendi hayati olmayan… Karakterlerdi. Bu özellikler bütün insanların içinde var. Bazıları daha baskın oluyor ve o on plana çıkıyor. Dolayısıyla yakınlığım ya da benzerliğim bundandır diye düşünüyorum.

Sizi uzun zamandır ekranlarda görmememizin sebebi nedir peki? Çok mu seçicisiniz?

Son 5 senedir BIROY Sinema Oyuncuları Meslek Birliği’nde gönüllü olarak çalışıyorum ve Yönetim Kurulu başkanıyım. 2 senedir Oyuncular Sendikası’nın kurulumu ve işleyişi ile ilgili gönüllü çalışıyorum ve yine Yönetim Kurulu üyesiyim. Bu süreçte Otizm Platformu gönüllü olarak da çalışmalarımı sürdürüyorum. Müzisyen arkadaşlarımın müzik videolarında oynuyorum, öğrenci filmlerinde rol

alıyorum. Senaryo çalışmaları yapıyorum. Toparlarsak; televizyon ekranlarında olmadığım süreçte, mesleğimi çeşitli şekillerde yapıyorum ama televizyon dizisi olarak değil. Televizyonun, çalışma şartlarının yanı-sıra, konu ve çeşitlilik olarak da kısırdöngü içinde olduğunu düşünüyorum ve bu süreçte yapmamayı daha doğru buluyorum.

Şuan bir projeniz var mı? Sizi yakın zamanda ekranlarda görebilecek miyiz?

Projelerimiz her zaman var maşallah. Uzay cağının yaşandığı su dönemde; seyirci ile buluşmanın çok daha geniz alanlara yayıldığını düşünüyorum. Seyirci ile tekrar buluşmaya can atıyorum çünkü çok özledim. Sendika ve meslek birliğimiz de yoluna girmekte, o taraftaki islerimiz daha disiplinli gidiyor. Dolayısıyla ben de sahne tarafına daha fazla zaman ayırmayı planlıyorum. Ama bu televizyon mu olur… orasını bilmiyorum.

Türk halkı sizi en çok ayrılsak da beraberiz dizisinde tanıdı, halen de birçok izleyicinin hatırındadır. Dizinin bu kadar sevilmesinin sebepleri sizce nelerdir?

Senaryo çok dişi ve güzel idi, cast çok doğru oturmuştu, güzel yönetmenlerle çalışıldı, ekipte herkes işini disiplinli bir şekilde yapıyordu. Çok birimli bir denklemin her birimi doğru oturduğunda is seyre değer çıkıyor.

Türkiye ve dünyadan en çok etkilendiğiniz iki oyuncu desek kimler olurdu?

Haluk Bilginer, Kate Blanchet

‘‘Bir ülkenin sağlığı, sanatı ile doğru orantılıdır’’ Janset

Türkiye’de dizi sektörü ile sinema sektörünü karşılaştırır mısınız?

Kamera arkası işleyişi açısından bakıyorsak; İkisi de su anki durumu ile sektör değildir. Potansiyeli çok yüksek olduğunu, su anki haliyle bile belli eden, doğru yatırımlar ve yasaların yürütülmesi ile çok daha büyüme potansiyeli olan “pazar” konumunda. Çalışma şartları ve telif hakları doğru işletilmeye başlandığında sektör olunacak. Sektörümüzün özelliği; herhangi somut bir kavramı değil (bardak gibi, top gibi), bir fikri, bir hayali üretiyor olması. Görünmediği için yok sayılan bir değer. Sektörün besin kaynağı. Bu fikre yatırılan para on planda tutulduğu için de sistem tıkanmaktadır. Bir fikrin, gözle görülebilir hale gelebilmesi için para, zaman ve emek gerekmektedir.

Proje içeriği olarak bakarsak; yukarda saydığım teknik sebeplerden dolayı; aynı hikayeler riske girilmeden dönüyor da dönüyor. Verilmeyen zaman içinde, olması gerekenden fazlasını zorlayınca, isler de ister istemez zorlama oluyor.

Normal bir insanın; bir gün içinde 8 saat uyku, 8 saat, is, 8 saat kendi hayatına zaman ayırması gerekmektedir. Daha iyi bir performans ve kalite için, sağlıklı insanlarla isleyen bir sektör için, öncelikle bunun gözetilmesi doğru olan çalışma disiplinidir. Mutlu çalışan, zengin sektör demektir. Bunun için para kadar emeğin de gözetilmesi ve korunması zorunluluktur. Bir sektör, geleceğe ancak böyle ilerleyebilir -ki bizim sektörümüz hep bir adım önden gitmek durumundadır, yapısı gereği. Diğer mesleklerden ayrılan en önemli özellikleri göz önünde bulundurulmalı.

Bildiğimiz kadarıyla iyi bir rock müzik dinleyicisisiniz. Son zamanlarda Türkiye’de rock müzik açısından sizce ne gibi olumlu gelişmeler oldu?Rock müziğin; duyguların bas, gitar, davul iskeleti üzerine kurgulanmış bir ifade sekli olduğunu düşünüyorum. Çok “pop” dediğimiz parçalar bile; bir duyguyu anlatmak üzere yapılıyor. Aşkı sabun köpüğü kıvamında yaşıyorsan, şarkı da öyle bir his uyandırıyor. Bir ağıtsa bambaşka enstrümanlar ciğerinin ta içine kadar giriyor da giriyor. Bir Ankara Havası çaldı mı başlarsın ritim tutmaya, sonra fırlarsın piste, kaldırırsın kolları… Bütün müzikleri seviyorum. Rock müziğinin biraz daha on plana çıkmasının sebebi; vücut ritmime de en uygun müzik olması. İçimdeki coşkuyu uyandırması, heyecan vermesi, gaza getirmesi… bir de kızgınsam o an olan biten her şeye… kökleyince son ses… çok iyi geliyor. Bir belgeselde görmüştüm, rock müziğin insan bedenine olumlu etkisi, ile ilgili… ben de öyle hissediyorum.

Konserlerde bedenimle ruhum için güzel bir aksiyon oluyor. Hareket, dans, müzik… bunların insan sağlığı için önemli olduğunu ben demiyorum, uzmanlar diyor. Dans ve müzik her insanın kendine göre yapabileceği ve tek başına da yapabileceği en eğlenceli oyun. Evrenle kurduğun bağ. Sanat o yüzden ruhumuzun gıdası. Bir ülkenin sağlığı, sanatı ile doğru orantılıdır. Tüm bu yetenekler ve güzellikler hediye olarak verilmişken,

neden tadını çıkarmayalım ve ona layık olmayalım? Rock müzik ülkemizde ve dünyada dönem

dönem kendi kabuğuna çekilmiş dönem dönem çıkışlar yapmıştır

ama hep bir izleyicisi olmuştur. Gün geçtikçe, tüm dünyadaki

örnekleri de dinleyebiliyor olmak, örnek alınabilecek kaynakların çoğalması, ülkemizdeki rock müzik dinleyicisi ve müzisyenlerini olumlu yönde geliştiriyor.

Hatta ülkeler arası kurulan iletişim yine ortaya çok güzel

eserler çıkmasına vesile oluyor. Ünlü milli kalecimiz Rüştü ‘nün

de dediği gibi “müziğin, aşkın ve futbolun dili yoktur”. Ülkemizde de çok

yetenekli gruplar ve gençler var. Önemli olan, sektörün doğru yatırımların yapması ve sistemi doğru işletmesi. Ekonomisi “yetenek” olan sektörler; bütün dünyada bu konuya çok daha hassasiyet gösteriyor cünkü yeteneklerin sürekliliğidir, sektörün sürekliliğini sağlayacak olan… Dolayısıyla öncelikle yeteneklere, sanata, spora değerini vermeliyiz. Müziğin meslek olarak değil de bir hobi olduğunu düşünmek ebeveynler için normal olabilir ama milyon dolarlık sektör için doğru bir bakış değil. Kavramlar doğru yerini bulduğunda çok daha süratle gelişen bir sektöre tanıklık edeceğiz.

Oyunculuğunuzun en önemli yanlarından biri mimikleriniz. Kullandığınız mimikler de senaryonun bir parçası mı?Özellikle içeriği komedi olan projelerde; bazen duyguları anlatmak icin kelimelere ihtiyacınız olmuyor çünkü bazen bir mimik bir jest, bin replikten daha güzel ve komik olabiliyor. Ben de karakterimin o an hissettigi ruh halini dizginlemiyorum. O an ne istiyorsa onu yapıyorum. Elimdeki malzemeler, mimik ve jestlerim… Hepimiz konusurken bir seyler de yaparız, farkında olarak ya da olmayarak; tırnak yeriz, dudak ısırırız, diz sallarız, kaş göz yaparız, her etkiye bir tepkimiz vardir. Ana duygular senaryoyu okuduğumda ortaya cıkıyor, onu sahnede canlandırırken olanları ise karaktere bırakıyorum. Duygular çok planlanabilir seyler olmadıgından, o sürprizi sahnede yasamayı seviyorum. Eğlendirebiliyorsam ne mutlu bana. Röp: Mustafa BAŞARAN

25 26

Page 16: OPTİMEDYA SAYI 13 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL

Çocuklarımız en değerli varlıklarımız; onları nice emekle, sabırla, sevgiyle büyütüyoruz. Onla-

rı dünyadaki tüm tehlikelerden, kötülüklerden, çirkinliklerden korumak istiyoruz. Çocuklarımızı olası tehlikelerden korumaya çalışmamız doğal, ancak bu konuda aşırıya kaçmamız dış dünyadaki tehlikelerden daha az tehdit edici sonuçlar yarat-mıyor. Ailenin aşırı koruyucu tutumu çocuklarda birçok psikolojik soruna yol açabiliyor.Aşırı koruyucu tutumun çocuk üzerindeki etkileriAnne-babanın aşırı koruyucu tutumu çocuğun

kişilik gelişimini olumsuz yönde etkileyebilir; ço-cukta bağımlı kişilik gelişimine yol açabilir, çocu-ğun öz-güven kazanmasına engel olur. Çocuğun yapabilme yeteneğinin olduğu şeyleri, çocuğu korumak adına anne-babasının yapması, çocukta başarısız olduğu, anne-babasında güven uyandır-madığı duygularının ortaya çıkmasına neden olur. Öz-güven eksikliği ve başarısızlık kaygısı da hem çocukluk döneminde, hem de ileriki yaşlarda baş-ka bir çok soruna yol açabilir.

Aşırı koruyucu tutumun nedenleri Aşırı koruyucu anne-babalar çocuklarına zarar

verebileceklerini bilseler bile bazen bu tutumla-rından vazgeçemiyorlar. Bunun nedeni de, bu tutuma belli kişilik özelliklerinin yol açması. Tabii, bu yüzden umutsuzluğa düşmeye veya kişilik özelliklerimi değiştiremem deyip mücadeleden çekilmeye gerek yok. Aşırı koruyucu tutumu çok tehlikeli boyutlara varmış anne-babalar bu ko-nuda hem kendi sağlıkları, hem de çocuklarının kişilik gelişimi ve ruh sağlığı açısından psikolojik destek almaktan kaçınmamalıdırlar. Aşırı koru-yucu tutum, bazen başka bir psikolojik sorunun uzantısı olarak ortaya çıkabilmektedir. Örneğin, obsesif-kompulsif bozukluğu, yaygın anksiyete bozukluğu veya depresyonu olan kişiler çocuk-ları üzerinde aşırı koruyucu tutum sergileyebili-yorlar.

Çevrenize dikkatlice baktığınızda, aşırı koru-yucu anne-babaları davranışlarından tanıyabi-lirsiniz. Çocuğunu okul servisine elinde yarım bardak sütle bindirmeye çalışan bir anne ilk şüphelenilecek aşırı koruyucu anne örneğidir. İlkokul çağında bile çocuklarını yedirmeye çalı-şan anneler, lisedeki çocuğuna her akşam mey-ve soyup götüren babalar, çocuğunun korkma ihtimalini düşünerek ileri yaşlarına kadar onunla birlikte uyuyan anne-babalar, kaydırak merdive-ninden düşme tehlikesine karşın, yaşı uygun ol-masına rağmen, çocuğuyla birlikte basamakları çıkan anne-babalar, iki yaşındaki çocuklarına ha-len yemekleri püre yapan anneler ve ilk adımla-rını atmaya çalışan bebeği düşünce ondan önce bağırmaya başlayan anneler de aşırı koruyucu anne-babalara örnek olarak gösterilebilir.Aşırı koruyucu tutumu değiştirmek için öneriler

Aşırı koruyucu tutumu değiştirmek için yapıla-cak şeyler o kadar zor değil. Ancak bunları uygu-larken bu tutumun bulaşıcı (!) olduğunu aklınız-dan çıkarmayın; sizde varsa, eşinizde veya diğer aile bireylerinde olma olasılığı çok yüksektir. Bu yüzden aşırı koruyucu tutumla ilgili çalışmaları-nıza başladığınızda bunu diğer aile bireyleriyle paylaşın. Dikkat edilmesi gereken bir başka nok-ta ise çocuğa yardım etmekle ve onu tehlike-lerden korumakla, aşırı koruyuculuk arasındaki farktır. Çocuğunuzun deneyerek bazı şeyleri yapmasına izin vermeden, yaşına ve gelişimine

uygun olduğu halde, onun yapabileceği şeyleri onun yerine yapmak aşırı koruyuculuktur. Ona zarar gelmesine engel olmanın tek yolu onun yerine bir şeyleri yapmak değildir, ona hissettir-meden de onu kontrol edebilirsiniz. Ne yaparsa yapsın, sizden yardım alabileceği mesajını verin ona, yardıma gereksinim duyduğunda zaten bunu talep edecektir. Bunun dışında, aşağıdaki maddeleri de uygulayarak aşırı koruyucu tutu-munuzu değiştirebilirsiniz;

ÇOCUĞUNAZA YAPTIĞINIZ BASKININ SEBEBİ SİZİN KORUYUCU AİLE MODELİ OLMANIZ MI?

27 2828

Nur KÖKPsikolog

Yeni şeyler denemesi için çocuğunuzu cesaretlendirinDeneme-yanılma yoluyla yapmaya ça-lıştıklarını onayladığınızı ve onu des-teklediğinizi söyleyin Sizin işlerinizde size yardımcı olması için ona fırsatlar tanıyın Kendi odasıyla ilgili küçük sorum-luluklar vermeye çalışın Başarısızlıklarını değil, başarılarını ön plana çıkartın Başarılı olduğunda onu sözleri-

nizle ödüllendirin; aferin, harika-sın vb.

Başarısız olduğunda onu küçümse-meyin, aşağılamayın ve alay etme-

yin Yapmak istemediği şeyleri yapması

için onu zorlamayın, sadece teklif edin, ısrarcı davranmayın

Gün içinde onu ne kadar uyardığınıza dikkat edin ve bunları yazın, sonra da bu

sayıyı yarıya indirmeyi hedefleyin.

Page 17: OPTİMEDYA SAYI 13 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL

1

GEBELİK DÖNEMİNDE KİŞİSEL BESLENME ÖNERİLERİ

GEBELİK DÖNEMİNDE KİŞİSEL BESLENME ÖNERİLERİ

Gebelik dönemimde kişiye özgü bir beslenme progra-mı gerekir. Gebelik insan yaşamında beslenmenin en önemli olduğu devrelerden biridir. Gebelikte bazal

metabolizma hızı artar. Bu artışın gerektirdiği besin ögelerinin karşılanması annenin kendi sağlığı kadar fetüsün normal geli-şimi için de önemlidir.Ayrıca bebeğin, yetişkinlik döneminde oluşabilecek kronik hastalıklarının görülme riskinin önlenme-sinde yine beslenmenin önemli bir rolü vardır.

Gebelik süresinde kazanılacak toplam ağırlık ortalama 12.5 kg (9-14 kg) kadardır. 7 kilodan az ağırlık kazanmak anne ve bebeğin sağlığını tehlikeye sokar. Fazla vücut ağır-lığı kazanımı ise bazı sağlık so-runlarını (gebe-lik zehirlenmesi, doğum güçlüğü, şeker hastalığı, iri bebek doğumu vb) beraberinde getirebilir.

30

Tuğçe ÜNLÜDAĞBeslenme ve Diyetetik Uzmanı

Page 18: OPTİMEDYA SAYI 13 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL

Bu dönemde dikkat edilmesi gerekenler

Öğünlerinizi atlamayın. Yemekler genellikle

3 ana öğün ve 2-3 ara öğün şeklinde yenilme-

lidir.

Dört temel besin grubundan hergün diye-

tisyeninizin önerdiği miktarlarda tüketin.

Taze sebze ve meyve tüketiminizi arttırın.

Hergün enaz 10 bardak su için.

Yemekten bir saat önce ve sonrasına kadar

çay ve kahve içmeyin.

Demir yönünden zengin olan et, tavuk, ba-

lık, yumurta, pekmez, kurubaklagiller, koyu ye-

şil yapraklı sebzeler ve kurutulmuş meyvelerin

tüketimine önem verilmelidir.

Bitkisel kaynaklı demirin vücutta kullanımını

arttırmak için her öğün C vitamini içeren besin-

lere yer verilmelidir.

İyotlu tuz kullanın.

Gebe olmanız iki kişilik yemek yemeniz ge-

rektiği anlamına gelmez. Unutulmamalıdır ki

gebelik öncesi ağırlığınız, boyunuz,yaşınız ve

kan değerlerinize bağlı olarak tüketeceğiniz

besin çeşidi ve miktarları farklılık gösterir.

131

Page 19: OPTİMEDYA SAYI 13 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL

Kalite, günümüzde işletmeler tarafından stratejik bir kavram haline gelirken, tüketiciler tarafından tercihleri belirleyen ana unsurlardan biri haline gelmiştir.

Kalite ile ilgili ilk kayıtlar M.Ö. 2150 yılında kadar uzanır. Ünlü Hamurabi Kanunları’nın 229. Maddesinde şu ifadeler yer alır; ‘eğer bir inşaat ustası bir adam ev yapar ve yapılan ev yete-rince sağlam olmayıp sahibinin üstüne çökerek ölümüne sebep olursa o inşaat ustasının başı uçurulur’. Kalite (Qualistes) Latince ‘’nasıl oluştuğu’’ anlamına gelen ‘’qualis’’ kelimesinden gelmekte-dir. Buna göre kalite hangi ürün veya hizmet için kullanılıyorsa, onun ne olduğunu ifade etmeğe yöneliktir. Oysa günümüzde kalite, daha çok üstünlüğü ve iyi oluşu ifade etmek için kullanılır. Bu nedenle kalite, kişisel değerleri içermektedir. Günümüz kalitesi şu şekilde tanımlanabilir:Kalite, müşterinin mal ya da hizmet ile ilgili duyduğu doyum ve hoşnutluk düzeyidir.Kalite, müşterinin istediğidir.Kalite, mal veya hizmetin müşteri beklenti ve gereksinimle-rini karşılayabilme yeteneğidir.Kalite, insanların performansların hatasız olarak gerçek-leştirmeleridir.

Kalite, her türlü hatanın ortadan kaldırılmasıdır.Kalite, istenen özelliklere uygunluktur.

Kalite, standartlara uygunluktur.Kalite, müşterinin parasının değerini almasıdır.

Kalite, zamana uygunluktur.

HİZMETKALİTESİ NEDİR?

HİZMETKALİTESİ NEDİR?

Sonuç olarak ka-lite en genel anlamıyla, “müşteri isteklerinin tat-mini, maliyetlerin düşü-rülmesi vb. amaçlar için kullanılan stratejik bir yönetim aracıdır” şeklin-de tanımlanabilir.

. Ürün kalitesin-den farklı olarak hizmet kalitesi daha karmaşık ve daha fazla bileşen-den oluşan bir kavramdır. Hizmet kalitesini genel olarak ‘’gerçek ve algılanan arasındaki fark’’ olarak tanımlayabiliriz.Hizmet kalitesi 10 bileşenden oluşmak-tadır. 1. Güvenilirlik: Hizmetin güvenilir ve doğru biçimde, verilen sözler doğrultusunda yapılması anlamına gelmektedir.2. Duyarırlılık / Karşılık Vermek: Çalışanla-rın, müşterilere anında hizmet vermek ve yardım etmeye istekli olmalarını ifade etmektedir. Hiz-metin zamanında olmasını içerir.3. Yeterlilik: Hizmet sunmak için gerek firma-nın gerekse de çalışan personelin gerekli bilgi ve beceriye sahip olmaları anlamına gelmektedir.4. Erişebilirlik: Yaklaşılabilir olma ve ilişki kur-ma kolaylığını içermektedir. Hizmete kolay ulaş-mayı, bekleme zamanının kısa olmasını, faaliyet saatlerinin uygun olmasını ifade etmektedir.5. Nezaket: Müşteriyle ilişkide bulunan perso-nelin kibarlığı, saygınlığı, ve dostluğunu içerir.

6. İletişim: Müşterileri anlayabilecekleri dilde bilgilendirmek ve onları dinlemek, anlamak an-lamına gelir. Firma farklı müşteriler için dilini uy-durabilmeli ve farklılaştı-rabilmelidir.7. İtibar: Firmanın; ina-nılırlığı, güvenirliliği, dü-rüstlüğü ve müşteri çıkar-larını kalben hissetmeyi

içermektedir. 8. Güvenlik: Şüphe, tehlike ve riskten uzak olma. Fiziksel ve finansal güvenlik ile mahremi-yet güvenliği oluşturan unsurlardır.9. Müşteriyi Bilmek ve Anlamak: Müşteri-yi ve müşteriye ilişkin ihtiyaçları bilmek için çaba sarf etmeyi içerir.10. Fiziksel Varlıklar: Fiziksel tesisler, perso-nelin, görünüşü, hizmet sunmak için kullanılan araç ve ekipmanlar fiziksel unsurları oluşturmak-tadır.SONUÇ

Kalite gibi çok boyutlu bir kavramın hiz-met bazında özellikle tüketicilerin algıladığı şek-liyle değerlendirilmesi çok kolay olmamaktadır.

Yapılan tüketici ve müşteri tatmini araş-tırmalarında tüketicilerin bir ürünü veya bir hiz-meti tercih etme nedenlerinin başında ‘’kalite’’ gelmektedir. Hastalarımızın optimed ailesini tercih nedenlerinin bu yönde olduğu da bir gerçektir.

33 34

Filiz ALBAYRAKKalite Sorumlusu

Page 20: OPTİMEDYA SAYI 13 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL

30 Haziran 2012 tarihinde yayınlanan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile yeni bir dönem başlamıştır. Bu kanun ile Sağlık Sektörüne de İş Sağlığı ve Güvenliği girmiştir. Özel sektör 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren bu sürece dahil olmuşken, kamu sektörü ise 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren bu sürece dahil olacaktır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Ka-nunu ile çalışanların her aşamada görüşlerinin alınması ve süreçlere dahil olmaları istenmiştir. Bu kapsamda tüm kurumlarda İş Güvenliği Ku-

rullarının aktif hale getirilmesi ve çalışanların bu kurulda belirli oranlarda temsil edilmeleri-ne karar verilmiştir. Ancak çalışan temsilcilerin seçimi ile ilgili süreçte birçok belirsizlik göze çarpmış ve kanunda yeterli bilgi olmadığı için kurumlar bu konuda çeşitli sorunlar yaşamıştır.

29 Ağustos 2013 tarihinde yayınlanan İş Sağlığı ve Güvenliği İle İlgili Çalışan Temsilcisi-nin Nitelikleri ve Seçilme Usul ve Esaslarına İliş-kin Tebliğ ile yasal mevzuat tam olarak yerine oturmuştur.

Y E N İ B İ R

K AV R A M

‘ÇALIŞANTEMSİLCİSİ’

Y E N İ B İ R

Ç A Ğ

İlgili tebliğe göre çalışan temsilcisi; iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili çalışmalara katıl-ma, çalışmaları izleme, tehlike kaynağının yok edilmesi veya tehlikeden kaynaklanan riskin azaltılması için tedbir alınmasını isteme, tek-liflerde bulunma ve benzeri konularda çalı-şanları temsil etmeye yetkilidir. Bu basit gibi görünen tanım aslında çok karmaşık ve yoğun bir iş yükünü de ifade etmektedir.

Çalışan temsilcileri, aynı zamanda İş Sağlığı ve Güvenliği Kurullarında aktif ola-rak görev yapmaktadırlar. Kurulda çalışanları temsil ederek iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili politikaların belirlenmesinde, risklerin tespiti ve değerlendirilmesinde, alınacak önlemlerin belirlenmesinde görev alırlar. Bu görevi yap-mak için de kurulun diğer üyeleriyle beraber çok yoğun bir eğitim programına dahil olurlar.

Çalışan temsilcisinin en önemli görev-lerinden biri risk değerlendirme ekibinde aktif olarak görev yapmalarıdır. Çalışan temsilcile-ri, gerek kendilerine yapılan bildirimler, gerek tespitleri ve öneriler ile birlikte risk değerlen-dirme ekibi bünyesinde görev alarak riskleri değerlendirip, alınacak önlemlerin belirlen-mesinde, uygulanmasında önemli rol oynar-lar.

Kişisel koruyucu donanımlar, kaza ris-kini ve bu riskin vereceği zararları azaltan en önemli donanımdır. Bu donanımlar ile ilgili ça-

lışan görüşlerinin alınması, değerlendirmele-rin yapılması ve seçilmesi gibi konularda çalı-şan temsilcilerinin belli başlı görevleri arasına girmektedir.

Bunun gibi birçok iş sağlığı ve güven-liği ile ilgili konular çalışan temsilcisinin görev alanına girmektedir. Çalışan temsilcilerinin görevlerini yürütmeleri nedeniyle hakları kı-sıtlanamaz ve görevlerini yerine getirebilme-leri için işveren tarafından gerekli imkanlar sağlanmak zorundadır. Ancak çalışan temsilci-lerinin de gizlilik ilkesine uymaları önemlidir. İşverenin bilgilerinin işveren ile kendi araların-da bir sır olduğunu unutmamaları gerekmek-tedir. Bu tip bilgileri üçüncü kişilerle paylaş-mamaları yasal bir sorumluktur.

İş Sağlığı ve Güvenliği çalışmaları, çalı-şan ve işverenin ortak adım atarak yürütmele-ri durumunda başarıya ulaşır. Bu çalışmaların her adımında iletişim ve koordinasyon çok önemlidir. 6331 İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile bu iletişim ve koordinasyon noktasında en önemli görev çalışan temsilcilerine verilmiştir. Çalışan temsilcisi görevini yaparken kimsenin etkisi altında kalmadan tarafsız hareket etme-leri, sorun odaklı değil çözüm odaklı çalışma-ları, tüm çalışmalarda kaynakları ekonomik ve verimli kullanmaları ülkemizin iş sağlığı ve gü-venliği konusunda arzulanan yere gelmesin-de en önemli rolü oynayacaktır.

35 36

Yıldız BAYIRİnsan Kaynakları Sorumlusu

Page 21: OPTİMEDYA SAYI 13 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL

Kurban, kurban bayramı günlerinde ibadet niyetiyle belli hayvanlardan birini keserek yapılan bir ibadettir. Kurban, Allah Tealâ’nın

ihsan buyurduğu varlığa bir teşekkürdür.Cenab-ı Hakk’ın dostu olma şerefiyle şe-

reflenmiş bir peygamber olan İbrahim (a.s.) bir adak ta bulunmuş, bir oğlu olduğu takdirde onu Allah’a kurban edeceğini adamıştı. Aradan geçen zaman içerisinde oğulları olmuş ama o, adağını nasılsa unutmuştu. Rüyada oğlunu kur-ban ediyor görmüş ve irkilmişti. Hz. İbrahim bu rüyayı üç ayrı gece görmüştür. Peygamberlerin rüyası vahiy olduğu gibi onlar tarafından yapılan tabirleri de vahiydir. İbrahim a.s. da rüyasını, oğ-lunu kurban etmesi gerektiği şeklinde tabir et-miş ve böylece bu tabir de vahiy olmuştur. Artık Hz. İbrahim’in bu vahyi yerine getirmesi gereki-yordu.

Elbette bu çok zordu ama Allah’tan aldığı vahye uymaması daha zordu. İbrahim a.s büyük bir imtihan karşısında olduğunu anladı. Hiç te-reddüt etmeden Allah’a teslim oldu.

Kurban ibadeti İslâmiyetten önce de vardı

İbrahim (a.s.), Allah’ın emrine boyun eğe-rek oğlunu kurban etmek üzere şakağı üzerine yatı rınca Cenab-ı Hak, İsmail’in yerine bir ko-yun kurban etmesini emretmiştir. Bu, Allah’ın insan lığa büyük bir lütfudur. Allah, insanları Hz. İbrahim’in aracılığı ile insanı kurban etmek-ten koru muş olmasaydı muhtemelen insanlar, insan kurban etme, gibi korkunç bir geleneğe sahip ola bilirdi ve insanları bu korkunç gele-nekten kimse de kurtaramazdı.

İbrahim (a.s.) oğlu yerine Cenâb-ı Hakk’ın kendisine gönderdiği koçu kurban etmiştir. Böyle ce kurban Hz. İbrahim’den sünnet olarak bize intikal etmiştir.

Kurban, insanın Allah’a yaklaşmasına ve O’nun rızasını kazanmasına vesile olan bir iba-dettir. “Kurban” kelimesinde bu mana vardır. İn-san kurban kesmekle İbrahim (a.s.) gibi Allah’a ve O’nun emirlerine bağlılığını, gerekirse O’nun rızasını kazanmak için her fedakârlığa katlana cağını göstermiş olur.

Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için ya-pılan her şeyde esas olan iyi niyettir. Kurban-da da böyledir, iyi niyet ve ihlas esastır. Kur’an ‘da Hac Suresinde geçen şu ayet, kurbanın is-lam inancındaki yerini özetler: “Onların etleri

ve kanları asla Allah’a ulaşmaz Allah’a ulaşacak olan ancak, sizin O’nun için yaptığınız, gösteriş-ten uzak amel ve ibadettir” (Hacc 22/36;37)

Kurban Bir İbadet midir Yoksa Gelenek midir?

Kurban bir gelenek değil, kitap ve sün-netle meşrûiyeti sabit olan bir ibadettir. Kurban da zekat gibi Hicretin ikinci yılında meşru kılın-mıştır. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruluyor:

“Kurbanlık deve ve sığırlar, Allah’ın size olan nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. O halde onları ön ayaklarından biri bağlı olduğu halde keserken üzerlerine Allah’ın adını anın. Yanları yere yaslandığı vakit onların etlerinden yiyin, kanaat edip istemeyene de, is-teyene de yedirin. Böylece onları sizin emrinize verdik ki, şükredesiniz.”

Peygamberimiz de bir hadis-i şeriflerin-de şöyle buyurmuşlardır:

“Ademoğlu kurban bayramı günü, Allah katında kurban kesmekten daha sevimli bir iş yapmamıştır. Şüphesiz ki o kesilen kurban kıya-met günü boynuzları ve kılları ile gelir. Hiç şüp-he yok ki, kurbanın kanı yere düşmeden önce Allah katında kabul görür. Öyle ise gönüllerinizi kurban ile hoş edin.”

Peygamberimiz kurbanı tavsiye ederler-ken kendileri bizzat kurban keserek de örnek olmuşlardır. Müslim’in rivayetine göre Enes (r.a.) şöyle demiştir :

“Allah’ın Resûlü, beyaz renkli iki koç kur-ban ederdi.”

İmam Azam Ebû Hanife’ye göre kurban vaciptir. Delili de:”Rabbin için namaz kıl ve kur-ban kes” âyet-i kerimesinin delâletiyle Peygam-berimizin :

“Kimin hali vakti yerinde olur da kurban kesmezse namazgahımıza yaklaşmasın.” Hadi-sinde ki vaid (korkutma) dır. Böyle bir korkutma ancak vacip olan bir ibadetin terki için yapılır. Yani İmam Azam demek istiyor ki, kurban va-cip olmasaydı peygamberimiz onu terk edene böyle bir tehditte bulunmazdı.

37 38

Uğur YUVARLAKGece Yöneticisi

Page 22: OPTİMEDYA SAYI 13 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL

Kurban Kimlere Borçtur? Kurban, mukim olan ve sadaka-i fıtır nisabı-

na malik olan her kadın ve erkek müslümana va ciptir. Bu tariften şu anlaşılıyor: Müslüman olma-yan, seferde bulunan müslümana ve fakir ola na kurban vacip değildir.

İmam Azam Ebû Hanife ile Ebû Yusuf’a göre kurbanın vacip olmasında, akıl ve erginlik çağı na gelmiş olmak şart değildir. Yani zengin olan çocu-ğun ve delinin mallarından babaları veya vasileri kurban keserler. Bu kurbanlardan sadece kendileri yiyebilir, başkaları yiyemez.

Zenginliğin Ölçüsü Herhangi mali bir ibadetin borç olması için

ön görülen zenginlik ölçüsü ‘Nisap’ kelimesi ile ifa de edilmektedir. Kurban nisabı, kişinin temel ihti-yaçları olan oturacak evi, evinin yeter derece de eşyası, binek için olan hayvanı, üç kat elbisesi, ken-disinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin bir yıllık nafakalarından ve borcundan fazla 80.18 gr. altın veya bunun kıymeti pa ra ve eşyaya malik olan kimse kurban kesecek kadar zengin demek-tir. Bu kimseye yılda bir defa kurban günlerinde kurban kesmek vacip olur. Bu ölçü aynı zamanda zekat için de geçer lidir. Ancak zekat nisabında ma-lının artıcı olması ve üzerinden bir yıl geçmiş bu-lunması şart tır. Kurban nisabında bunlar aranmaz. Kurban kesme günlerinde zengin olan kimseye kurban kesmek vacip olur.

Hangi Hayvanlar Kurban Edilir? Kurban edilecek hayvanlar; koyun, keçi,

deve, sığır ve mandadır. Bu hayvanlardan devenin 5, sığır ile manda-

nın 2 ve koyun ile keçinin 1 yaşını doldurmuş ol ma ları gerekir. Ancak koyunlar altı ayı tamamladıkları halde bir yaşını doldurmuş gibi göste rişli olurlarsa bunlar da kurban edilebilir.

Bir koyun veya keçiyi ancak bir kişi kurban edebilir. Fakat sığır, manda ve deve yedi kişiye ka-dar ortaklaşa kurban edilebilir. Ortakların tek veya çift olmalarında bir sakınca yoktur.

Ortakların hepsi ibadet niyetiyle katılmak durumundadır. Mesela ortaklardan biri vacip olan kurbanı, diğeri adak kurbanı, bir diğeri de nafile kurbanı niyet edebilir. Çünkü hepsinin niyeti iba-dettir. Fakat ortaklardan biri her hangi bir ibadet değil de et kastiyle katılmış olursa bu sa hih olmaz, diğerleri de niyet etmiş oldukları kurbanı kesmiş, sayılmazlar.

Kurban Etinin Taksimi Deve ve sığır gibi hayvanlar ortaklaşa kur-

ban edildiğinde etleri ortaklar arasında tahmini ola rak değil, tartılarak taksim edilir. Ancak bir ailenin fertleri için kurban edilen hayvanın etini tak sim etmek gerekmez. Bunun gibi ortaklaşa kurban ke-senler kurban etini tamamen yoksullara veya bir hayır kurumuna verecek olurlarsa yine kurban etini taksim etmeleri gerekmez.

Kurban etinin hepsini yoksullara sadaka

olarak dağıtmak veya kendisi ve çoluk çocu-

ğu için alıkoymak caiz ise de, en uygun olanı,

kurban etini üçe taksim edip, birini kurban

kesmeyen yoksullara sadaka olarak dağıtmak,

bir bölümünü de akraba, tanıdık ve komşula-

ra ikram etmek, birini de kendi çoluk çocuğu

ile yemektir.

Kurban etinden müslüman olmayan

komşulara da vermek caizdir.

Şayet kurban kesen kimsenin çoluk ço-

cuğu kalabalık ve hali vakti de çok iyi değil-

se butakdirde kurban etini sadaka ve hediye

olarak dağıtmayıp, tamamını çoluk çocuğu

için alıkoyması daha uygun olur. Çünkü kan

akıtmakla kurban vecibesi yerine getirilmiştir.Bayram namazı Güneş doğduktan ve kerahet vakti çık-

tıktan sonra, öğleye kadar kılınır. Herhangi bir

sebeple ilk günü kılınamazsa ertesi günü kılı-

nır. Bayram namazı Cuma namazı gibi ancak

cemaatle kılınır. İki rekattır.Bayram Peygamberimizin Mekke’den Medi-

ne’ye hicretlerinin ikinci yılında meşru kılın-

mıştır.

Peygamberimiz Medine’ye hicret bu-

yurduklarında Medinelilerin eğlendikleri iki

günleri vardı. Peygamberimiz: “Bu günler ne

oluyor?” diye sorduğunda, onlar “Biz cahiliyet-

te bu günlerde oynayıp eğlenirdik.’’ dediler.

Bunun üzerine peygamberimiz : “Bunların ye-

rine Allah Teâla size daha hayırlı iki gün verdi:

Ramazan bayramı ve Kurban bayramı” diye

buyurdular. Ramazan bayramı namazı gibi

Kurban bayramı namazı da vaciptir ve Cuma

namazının şart larına tabidir. Yani Cuma na-

mazını kılmakla yükümlü olanlar, bayram

namazını kılmakla da yükümlüdürler. Ancak

Cuma namazı farz, bayram namazı ise vaciptir.

Bayram günleri sevinç günleridir. Bu

günlerde sevinçli ve güler yüzlü görünmek

tavsiye edil miştir. Bu itibarla bayramın top-

lum hayatımızda üstün yeri ve değeri vardır.

Bayram günleri toplum şuuru bütünleşir. Top-

lum fertleri birbirleriyle sevinip kaynaşır. Ha-

yatın bitmek tüken mek bilmeyen sıkıntıları

içinde bunalan, bitkin ve yorgun hale gelen

insanları bayramlar dinç leştirir ve çalışma

azimlerini artırır.

Bu günlerde akraba ve komşularımızla

olan ilişkilerimiz kuvvetlenir, birlik ve kardeş-

liğimiz güçlenir. Bayram sabahı camilerimizi

dolduran kalabalıkların hep birlikte ve içten-

likle yüce Allah’a yönelmeleri, O’ndan af ve

bağış dilemeleri ayrı bir önem taşır. Çünkü

böyle bir amaçla bir araya gelen, aynı iman

ve heyecanı taşıyan toplulukları yüce Allah’ın

rahmeti kuşatır ve onları affeder.

Bu günlerde annemizin-babamızın

ellerini öpüp hayır dualarını almalıyız. Dini-

mizde Allah’a ibadetten sonra anne ve baba-

ya saygı ve iyilik emredilmiş, onlara karşı “öf”

demek dahi ya saklanmıştır. Akraba ve kom-

şularla tebrikleşerek, karşılıklı sevgi ve saygı

duyguları aktarıl malı, karşılaştığımız herkesle

selamlaşarak tebrikleşmeliyiz. Tanıdıklarımızı

ziyaret ederek hatırlarını sormalı ve gönülle-

rini almalıyız. Hastanelerde ve evlerde yatan

hastaları ziyaret etmeli, şifa dileklerimizi sun-

malıyız. Yetimlerle ve kimsesiz çocuklarla ilgi-

lenmeli ve onlara anne ve baba gibi davran-

malıyız. Çevremizdeki yoksullara ve bakıma

muhtaç çocuklara yar dım ellerimizi uzatmalı,

onların da bayram sevinci yaşamalarını sağ-

lamalıyız.

Bu duygularla hepinizin Kurban Bay-

ramını tebrik ediyor, daha nice bayramlara

sağlıkla, hu zurla erişmemizi Cenabı Hak’tan

diliyorum. Mübarek bayramın Ülkemize, İslâm

alemine ve bütün insanlığa iyilik ve hayırlar

getirmesini diliyorum.

39 40

Page 23: OPTİMEDYA SAYI 13 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL

Vuni Antik KentiLefkenin yaklaşık 8 km kuzey-batısı.Persler tarafından MÖ 525 - 425 yılları arasında inşa edilen antik kent Lefkenin aklaşık 8 km kuzey-batısında deniz se-viyesinden yüksekliği 250 metre olan bir tepe üzerindedir. Şehrin yaşamı bir asırdan daha kısa olmuş ve rakip komşu-ları Soli tarafından imha edilmiştir.

Bellapais Manastırı Şehir merkezinden yaklaşık 8 km güney doğudaki Beyler-beyi köyü. Gotik mimari tarzının mükemmel bir sunumudur. İlk manastır binası 1198 ile 1205 yılları arasında Lüzinyanlar döneminde inşa edilmiş 1267 ile 1284 yılları arasında ise bu-gün görünen yapı haline getirilmiştir. Kıbrıs adasındaki en önemli turistik yerlerden biri olan Manastır, her yıl Mayıs ayın-da Uluslararası Müzik Festivaline ev sahipliği yapmaktadır.

Bufavento Kalesi Beşparmak dağları üzerine Girne’ye yaklaşık 11 km me-safede. Beşparmak dağları üzerinde 7. yüzyıda Bizanslılar tarafından Arap akıncılara karşı savunma amacıyla inşa edilmiştir. Kale Beşparmak dağ sırasının doğu bölümün-de derniz seviyesinden yaklaşık 1000 mt yüksekliktedir. Kale, St. Hilarion ve Kantara kaleleri ile birlikte gözetleme kulesi olarak görev yapmıştır.Akdeniz’in üçüncü bü-

yük adası konumun-daki Kıbrıs’ın %29’u

Türklerden, %71’lik kesimi de Rumlardan oluşmaktadır. İlk insan yerleşimlerinin M.Ö. 10000 yıllarında başladığı sa-nılan Kıbrıs, birçok medeni-yetin sömürgesinden sonra 1571 tarihinde Osmanlı hi-mayesine girmiştir. Sonrasın-da 1914 yılında Birleşik Krallık tarafından ilhak edilen Ak-deniz Adası, 1960 senesinde bağımsızlığını Kıbrıs Cumhu-riyeti olarak ka Güney Kıbrıs Rum Kesimi olmak üzere iki farklı cumhuriyetle idare edilmektedir. Kıbrıs’ın baş-kenti Lefkoşa’dır. Gazimago-sa, Girne, Güzelyurt ve İskele Ada’nın diğer ilçeleri arasın-da gelir.

Tarihi, arkeolojik ka-lıntıları ve doğal güzellikleri ile ideal bir tatil cenneti olan Kıbrıs’ta başlıca görülecek yerler arasında; Otello Kale-si, Lala M. Paşa Cami, Namık Kemal Zindanı, St. Barnabas Arkeoloji Müzesi, Salamis Ha-rabeleri (Gazimagosa), Girne Kalesi (Girne), Selimiye Cami, Arap Ahmet Sokağı, Yiğitler Burcu Parkı, Büyük Han, Bar-barlık Müzesi, Derviş Paşa Konağı, Belediye Pazarı (Lef-koşa), Güzelyurt Müzesi, Vuni Kalesi, Soli Harabeleri (Gü-zelyurt), Aytrias Bazilikası ve Apostolos Andreas Manastırı (İskele) dir.

Akdeniz iklimi tesi-riyle Kıbrıs’ın bitki örtüsünü

makilik alanlar oluşturur. Aynı şekilde zeytingiller ve turunçgiller de bölgeyi çe-peçevre kuşatmıştır. Kıbrıs’ta yaklaşık olarak 1.900 farklı türde çiçek yetişmektedir. Orkide türlerinden ise yakla-şık 30’u Kıbrıs’ta bulunur.

Zengin bir hayvan çeşitliliğine sahip olan Kıbrıs, kuşların üreme merkezi ola-rak bilinir. Bunun yanında ca-retta caretta, 26 çeşit sürün-gen, amfibyum ve chelonia mydas kaplumbağaları da Kıbrıs’ta yaşamlarını sürdürür. Yine Kıbrıs ülke sınırları içinde yer alan Kapaz Milli Parkı’nda yaklaşık 250 tane yabani eşek yaşar.

41 42

Kıbrıs

Page 24: OPTİMEDYA SAYI 13 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL

Zürafalar, Orta Afrika’da yaşarlar. Özellikleri: En karada yaşayan en uzun boylu memeli olma-larıdır. Yerden yükseklikleri 4-5 metredir. Ağaç yaprakları ve filizlerle beslenirler. Yaşam süreleri 25-30 yılı bulur. İki çeşit zürafa türü vardı; Lekeli zürafa, Ağlı zürafa

Zürafagiller (Giraffidae) familyasın-dan bir Afrika memelisidir. Dün-yanın en uzun hayvanlarından

biridir. Erkeklerinin boyu 4.4 ve 5.5 met-re boyunda olup 1.5 ton ağırlığındadır. Bugüne kadar kayıt edilmiş en büyük zürafa 5.87 m. olup 2 ton ağırlığındadır. Dilleri boynuzumsu yapıya sahiptir. Di-şileri genellikle erkeklerine göre hafif ve daha kısa olurlar. Her iki cinsinde boy-nuzları vardır, dişilerin boynuzu daha kısadır. Boynuzları kemikleşmiş kıkırdak-tan oluşmuştur ve erkekler yaşlandıkça

kafasındaki boynuzları da kalsiyumun etkisiyle gelişir. Zürafaların derilerini kaplayan siyah noktalar bulunmaktadır. Karınları vücutlarında olmasına karşın ayrıktır. Bu noktalar zürafanın desenle-ridir. Zürafaların ses telleri yoktur. 35 cm uzunluğunda siyah bir dile sahiptirler. Boyunlarının uzun olması bakımından kafa kısmına da kan gitmesi için çok bü-yük kalplere sahiplerdir. Bu büyük hay-vanlar günlerinin ortalama 2 dakikasını uyuyarak geçirirler

Afrika çayırlarında sürüler halinde yaşayan en yüksek memeli hayvanlar-dır. Boynu ve ön ayakları çok uzundur. Sarımtrak vücudunda koyu lekeler var-dır. Erkek ve dişilerin her ikisinde de kıllı deri ile örtülü kısa boynuzları, başından sırtına kadar uzanan kısa tüylü bir yelesi vardır. Kuyruk ucunda uzun bir püskül bulunur. Uzun kulakları oynaktır. Görme duyusu çok güçlüdür. Burun deliklerini istediği zaman kapatabilir. Tırnakları iki parçalı, geviş getiren, yaprak ve ağaç fi-lizleriyle beslenen bir hayvandır. Nadir hallerde çalı ve ot da yer. Bu durum-da ön ayaklarını bir pergel gibi açarak başını yere eğebilir. Su içerken de aynı hareketi yapar. Sert ve kıllı dudakları ha-reketlidir. 45-50 cm’ye kadar uzayabilen diliyle yaprak ve filizleri kavrayarak yer. Fazla su ihtiyacı duymaz. Bazen bir ay kadar su içmeyebilir. Su bulunan böl-gelerde normal su içer. Dişiler 5 metre boyunda, 900 kg ağırlıktadır.

Doğan yavru 2 metre boyunda, 70 kg ağırlıktadır. Hemen ayağa kalkarak annesini takip eder. 9 ay kadar emziri-

lir. Zürafa uysal bir hayvandır. Çok hız-lı koşar. En hızlı at bile ona yetişemez. Aslandan bile çekinmez. Fakat uysal karakterli olduğundan koşmayı tercih eder. Zürafanın tekmesi ünlüdür. En büyük düşmanı insan ve aslandır. Eti ve derisi için avlanır. Nesli tükenme tehli-kesi ile karşı karşıyadır.

En çok akasya ağaçlarının filiz ve yapraklarını sever. Sulak ve çamurlu yerlerde güçlükle yürüdüğünden sert arazileri tercih eder. Çoğunlukla Se-negal, Beyaz Nil ve Natal bölgelerinde rastlanır.

Zürafanın şekli deveye, başı öküze, rengi leopara benzer. Yavruları kuzular gibi meler. Yetişkinler daha kaba sesler çıkarır. Koşarken sağ ön ve arka ayağını aynı anda öne atar, sol ön ve arka ayağı-nı da aynı anda öne atar. Onun için yal-palayarak koşar. Ayakta veya uzanarak uyur. Fırtınalı havalarda kumların bur-nuna dolmaması için burun deliklerini kapatır.

ZürafaZürafa

43 44

Page 25: OPTİMEDYA SAYI 13 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL

Yönetmen: Chris Renaud, Pierre Coffin

O yuncular : Steve Carell, K risten Wiig, Russell Brand

Tür : A nimasyon , Komedi , A ile

Ülke: ABDEski süper kötü Gru, suç dolu geçmişini bir kenara

bırakır ve evlatlık edindiği kızları Margo, Edith ve

Agnes i le birl ikte sakin bir hayata adım atar. Gru,

kurduğu işiyle ve ailesiyle vaktini geçirirken, bazı gi-

zemli olaylar yaşanmaya başlar. Anti-Vil lain League

isimli son derece gizli bir örgüt, Gru’yu tehlikeli bir

olayı araştırması için göreve çağırır ve ona bu gö-

revde Minyonlar ’ın yanısıra bu organizasyonun en

iyi ajanı olan Lucy de yardım edecektir. Gru ar tık iyi

adamlarla anlaşma imzalamış ve dünyanın kur tulu-

şu için mücadele eden birine dönüşmüştür. Lucy i le

birl ikte kötücül bir süper kötünün peşine düştükleri

bu avda, çeşitl i suçlularla da mücadele etmek zo-

runda kalacaklardır.

Yönetmen: Aydın BULUT

O yuncular : Uğur POL AT, Eyşan ÖZHİM, Z eynep KUMR AL

Tür : Komedi, Dram

Ülke: TürkiyeTalihsiz bir olay sonrasında ceza alarak hapishaneye

gönderilen Sibel, sekiz yıllık mahkumiyetin ardından

özgürlüğüne kavuşur. İlk işi ise bu süreçte yetimha-

nede büyüyen kızı Rüya’ya tekrar kavuşmaktır. Kızını

yanına alıp doğduğu günden bu yana yaşadığı Be-

şiktaş semtinden, Antalya’ya taşınmayı planlar. Ne var

ki Rüya’nın bu güzel semti bırakmaya niyeti yoktur.

Zira Rüya annesinin yokluğunda Beşiktaş’a sımsıkı

sarılmış ve büyüdüğünde Beşiktaş’ta futbol oynayan

bir oyuncu olmanın hayallerini kurar olmuştur. Bu ne-

denle annesiyle başka bir şehre taşınmayı istemeyen

Rüya’nın acil olarak yapması gereken daha önemli bir

iş vardır: Annesinin hapse düşmesine neden olan ba-

basını bulmak...

Yönetmen: Brad FURMAN

O yuncular : Justin TIMBERL AKE, Ben AFFLECK , Gemma AR-

TERTON

Tür : Geril im, Polisiye

Ülke: ABDPrinceton’da matematik okuyan Richie Furst, son derece zeki

ve parlak bir öğrenci olsa da burs alabilecek başarıyı yakala-

yamamıştır. Öğrenim harcı olan 60.000 dolarlık bir birikimi

olmadığı için bu parayı bir hafta içerisinde bir şekilde bulması

gerekmektedir. Ufak tefek birikimleri vardır ve şansını online

poker oynama sitesinde denemeye başlar. Bir süre epey başarı-

lı ilerlese de kader oyununda, kazanacağından emin olmasına

rağmen tüm parasını kaybeder. Richie, bu işte bir hile olabile-

ceğine inanmaya başlar ve sitenin sahibi Ivan Block’u bulmak

için Kosta Rika’ya kadar gider. Block, burada lüks içerisinde yaşa-

maktadır ve Richie’yi tersleyip kovmak yerine ona misafirperver

bir şekilde yaklaşır. Block, genç adamı oyundaki hileyi keşfettiği

için tebrik edip kendisi için çalışmasını teklif eder.

Yönetmen: James WAN

O yuncular : Vera FARMİQA, Pa trick WİLSON, Ron LIVIN-

GSTON

Tür : Korku, Dram

Ülke: ABDKonusunu gerçek bir hikayeden alan Korku Seansı,

doğaüstü olayları inceleyip aydınlatmaya çalışan

dünyaca ünlü çift Ed ve Lorraine Warren’ın karşı-

laştıkları ürkütücü bir vakayı ele alır. Ed ve Lorraine

Warren bir gün Perron ailesinden bir telefon aldık-

larında hayatlarının en korkutucu görevine atıldık-

larının farkında değildir. Perron ailesinin gözlerden

uzak çiftlik evi nedeni bilinmeyen karanlık bir varlık

tarafından kuşatılmıştır ve bu nedenle de hayatları

tam bir kabusa dönüşmüştür. Bu vakayı çözebile-

ceklerine inanan deneyimli Warren çifti, ne kadar

şeytani bir varlık la karşı karşıya olduklarını çok geç

fark edeceklerdir.. .

Yönetmen: Luc BESSON

O yuncular :Rober t De NIRO, Michelle PFEIFFER, Tommy Lee

JONES

Tür : Komedi, A ksiyon

Ülke: ABDManzoni ai lesinin kökenler i , asl ında kötü şöhretl i

bir mafya geleneğine dayanmaktadır. Fransa’nın

Normandy bölgesine, tanık koruma programı

çerçevesinde yer leştir i len Manzoniler, Black

soyadını al ır lar ama yeni çevreler ine al ışmakta

“biraz ” zor luk çekerler. Anne Maggie kasabanın

merkezini talan ederken, kardeş Blake’ ler okulda

gizl ice terör estir ir ler ; Fred Blake adını alan Gio-

vanni Manzoni ise her şeyi kontrol alt ında tut-

maya çal ış ırken el inde ‘kazalar ’ çıkar! Bu yüzden

de Manzoni ai lesini beladan uzak tutma görevine

atanan Ajan Stansfield’ın görevi bir hayl i zor lu-

dur.

Yönetmen: Ron HOWARD

O yuncular : Chris HEMSWORTH, Daniel BRÜHL , Olivia WIL-

DE

Tür : Dram

Ülke: ABD, A lmanya, İngiltere1976 yılında gerçekleşen Alman Grand Prix yarışın-

da Niki Lauda’nın kullandığı Ferrari ikinci round’un

sonunda yaşadığı bir sorun nedeniyle yarış dışı kalır

ve birincilik ezeli rakibi James Hunt’a gider. Bu kaza

sonrasında Lauda yaralanır; aradan geçen altı hafta-

nın ardından olağan hırsı ve öfkesiyle pistlere geri

döner. İki yarışçı arasında italyan Grand Prix ’i ile baş-

layan mücadele diğer yarışlarda katlanarak devam

eder. Hedef dünya şampiyonluğudur...

Avusturyalı F1 yarışcısı Niki Lauda ve İngiliz rakibi

James Hunt arasındaki dillere destan rekabeti konu

alan film, Formula 1’in altın döneminde, 1970’lerde

geçiyor.

vizyondaki filmler...

Yumurtayı dörde bölün, tabağa çi-çek şeklinde dizin.

Kurabiye kalıbı ile kaşar peynirin üzerine bastıra-rak dilediğiniz şekli verin, servis tabağına yerleştirin. Salamı rulo şeklinde sarın ve çiçek şekli verdiğiniz yumurtalara sap yapın.

Salatalığın uç kısım-

larını kesip atın. Tekerlek için 4 yuvarlak dilim kesin. Salatalığın üzerinde dik-dörtgen şeklinde bir boş-luk oluşturun. Tekerlekleri kürdanla salatalığın iki ta-rafına tutturun. Arabanız hazır.

Göz için kaşar pey-nirin kalanından 2 küçük yuvarlak parça kesin. Önce

kuş üzümlerini, ardından peynirleri kürdana geçi-rin. Kürdanları domatese batırın. Şoförün gözlerini yaptınız. Kürdanların uzun gelen kısımlarını kesin. Sü-rücüyü salatalığın üzerin-deki boşluğa yerleştirin.

Eğlenceli kahvaltı ta-bağınız hazır, haydi çocuk-lar afiyet olsun.

Malzemeler 1 adet haşlanmış yumurta

1 dilim salam

1 adet salatalık

1 adet cherry domates

50 gr kaşar peyniri

1 adet siyah zeytin

4 adet kürdan

Kurabiye kalıbı

EĞLENCELİ KAHVALTI TABAĞI

45

Page 26: OPTİMEDYA SAYI 13 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL

7 HARFLİ

MAHALLE

Sarıdır sallanır, dalında ballanır.

Yeraltında uzun minare.

Elsiz ayaksız kapı açar

Suda yayılır, karada bayılır.

Bilmeceler

PORTAKAL

HAVUÇ

ANAHTAR

BALIK

Göğüs Hastalıkları

Göğüs Hastalıkları UzmanıUzm. Dr. Hüseyin ÇEBİ

hastanemizde göreve başlamıştır.

Göğüs Hastalıkları

Page 27: OPTİMEDYA SAYI 13 TEMMUZ/AĞUSTOS/EYLÜL