Upload
others
View
9
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
OSMANLI TÜRKÇESİ
İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI
DOÇ. DR. ALİ ÖZTÜRK
DR. ÖĞR. ÜYESİ REYHAN ÇORAK
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ
İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA PROGRAMI
OSMANLI TÜRKÇESİ
DOÇ. DR. ALİ ÖZTÜRK
DR. ÖĞR. ÜYESİ REYHAN ÇORAK
Yazar Notu
Elinizdeki bu eser, İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi’nde okutulmak için
hazırlanmış bir ders notu niteliğindedir.
I
ÖNSÖZ
Osmanlı döneminin Türkçe yazılmış ilmî, edebî ve kültürel birikiminin günümüze
aktarılabilmesi Osmanlı Türkçesinin öğrenilmesiyle mümkündür. İslâmî ilimlere ait Türkçe
eserler bakımından fevkalade zengin olan kütüphanelerimiz, bütün beşerî bilimler için de eşsiz
bir hazine değerindedir. Tarih, edebiyat, ilâhiyat, iktisat, hukuk sosyoloji ve hatta tıp ve
eczacılık dahil geçmişin mirası üzerine bina edilen her ne varsa altı yüz küsur senelik
birikimden haberdar olmak durumundadır. Osmanlı Türkçesi, dersi İlâhiyat Fakültesi
öğrencisine bu engin hazinenin anahtarlarından birini sunmaktadır.
Elinizdeki çalışma, İlâhiyat Fakültesi müfredatında bir yarıyıl zorunlu olan Osmanlı
Türkçesi dersi için hazırlanmıştır. Bu alanda gerek Türk Dili ve Edebiyatı bölümlerinde gerekse
Tarih bölümlerinde kendi alanlarının temel ihtiyacını karşılayacak tarzda Osmanlı Türkçesi
kitapları hazırlanmıştır. Bu bölümlerde Osmanlı Türkçesi grameri ve metinleri ile ilgili
derslerin kredi sayıları fazladır. Ayrıca bölüme gelen öğrencilerin ihtiyaçları doğrultusunda
konular alfabeden başlayarak detaylı bir biçimde anlatılmıştır. İlâhiyat fakültelerinde ise hem
dersin kredi miktarı az hem de gelen öğrenci Arapça bilgisi bakımından belli bir düzeyde eğitim
alarak geldiği ve bu eğitimi sürdürdüğü için öğrencilerin mevcut birikimlerini dikkate alan bir
ders kitabına ihtiyaç vardır. Hazırladığımız kitap, belli bir düzeyde Arapça bilgisine sahip
İlâhiyat öğrencisinin alanıyla ilgili eski metinleri kolay okumasına yardımcı olmayı
hedeflemektedir.
Bu çalışmada ağırlıklı olarak Osmanlı Türkçesinin imlâ hususiyetleri anlatılacaktır.
Müteakiben farklı dönemlerde yazılmış dinî, tarihî ve edebî metinlerden seçmeler
okutulacaktır. Şu hususun altını çizmek gerekir: Osmanlı Türkçesi öğrenmekten maksat bu
metinleri okumak ve anlamaktır; yoksa Türkçe kelimeleri Osmanlı alfabesiyle yazabilmek
değildir. Gösterdiğimiz imlâ kuralları da yazabilmeye değil daha kolay okumaya yöneliktir.
Ancak bir merak, hobi olarak yazmak isteyenler için de imlâ kaidelerini öğrenmek gereklidir.
Osmanlı Türkçesinin imlâsı yüzyıllar içerisinde gelişerek çoğu hususiyetleri itibarıyla
oturmuştur. Ancak yine de bazı imlâ hususiyetleri zamanla değişmiştir. Bazı yeni uygulamalar
zamanla yaygınlaşırken bazıları da tutunamamıştır. Özellikle son dönemlerde yapılan
değişiklikler harf inkılâbının gerçekleşmesiyle birlikte yerleşik kural haline gelmesi test
edilememiştir. Bu yüzden eski metinleri okurken dönemlere göre imlâ farklılıkların bulunması
tabii bir durumdur; okuyucuyu şaşırtmamalıdır. Son dönem uygulamalarından haberdar
II
etmekle birlikte derslerimizde uzun dönem kullanılan ve daha çok yaygınlaşan kuralları
öğreteceğiz.
Osmanlı Türkçesini öğrenmek, geçmişin dili ve kültürüne aşina olmayı gerektirir. Örnek
metinleri okurken dönemin kültürünü, edebî zevkini ve dünya görüşünü anlamaya çalışılmak,
Osmanlı Türkçesini okumaya ve anlamaya çalışanlara faydalı olacağı muhakkaktır.
Doç. Dr. Ali ÖZTÜRK
III
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ ...................................................................................................................................................... I
İÇİNDEKİLER ............................................................................................................................................ III
YAZAR NOTU ........................................................................................................................................... VI
1. OSMANLI TÜRKÇESİ ALFABESİ ............................................................................................................. 7
1.1. Osmanlı Türkçesi Alfabesi ............................................................................................................... 13
1.2. Arapça, Farsça ve Türkçeye Mahsus Harfler ............................................................................. 14
1.3. Bölüm Soruları .......................................................................................................................... 24
2. OSMANLI TÜRKÇESİNDE İMLÂ HAFLERİ ............................................................................................ 28
2.1. Med Harfleri (hurûf-ı med) ve İmlâ Harfleri (hurûf-ı imlâ) ............................................................. 34
2.2. Ünlülerin Yazılışı ............................................................................................................................. 34
2.3. Yazıları Kalıplaşmış Kelimeler ......................................................................................................... 45
2.4. Soru Edatları ................................................................................................................................... 45
2.5. İmlâsı klişeleşmiş diğer bazı kelimeler: ........................................................................................... 46
Sayıların Yazılışı ...................................................................................................................................... 46
3. OSMANLI TÜRKÇESİNDE EKLER l ....................................................................................................... 54
3.1. Osmanlı Türkçesindeki Ekler ile İlgili Genel Bilgiler ................................................................... 60
3.2. İsim ve Fiillerde Ortak Kullanılan Ekler ...................................................................................... 61
3.3. İsme Getirilen Çekim Ekleri ....................................................................................................... 62
3.3.1. Hâl ekleri (-i, -e, -de, -den ekleri) ................................................................................... 62
3.3.2. Hâl Eki Alan Şahıs ve İşaret Zamirleri ............................................................................. 66
3.3.3. Vasıta Eki ....................................................................................................................... 67
3.3.4. Eşitlik Eki ........................................................................................................................ 68
3.4.5. İyelik Ekleri ........................................................................................................................... 68
3.4. İsme Getirilen Yapım Ekleri ....................................................................................................... 70
3.4.1. İsimden isim yapma ekleri ................................................................................................... 70
3.4.2. İsimden fiil yapım ekleri ...................................................................................................... 73
4. OSMANLI TÜRKÇESİNDE EKLER ll....................................................................................................... 83
4.1. Fiil Çekim Ekleri.......................................................................................................................... 89
4.1.1. Di’li Geçmiş Zaman Eki................................................................................................... 89
4.1.2. Miş’li Geçmiş Zaman Eki ................................................................................................ 90
4.1.3. Şimdiki Zaman Eki .......................................................................................................... 91
4.1.4. Gelecek Zaman Eki ......................................................................................................... 91
IV
4.1.5. Geniş Zaman Eki ............................................................................................................ 92
4.1.6. Dilek-şart Eki .................................................................................................................. 94
4.1.7. Gereklilik Eki .................................................................................................................. 94
4.1.8. Emir eki .......................................................................................................................... 95
4.2. Fiil Yapım Ekleri .............................................................................................................................. 96
4.2.1. Fiilden İsim Yapan Ekler ....................................................................................................... 96
4.2.2 Fiilden Fiil Yapım Ekleri ......................................................................................................... 99
4.3. Fiillere Getirilen Diğer Ekler ..................................................................................................... 100
5. OSMANLI TÜRKÇESİNE ARAPÇADAN GEÇEN UNSURLAR I .............................................................. 111
5.1. İsim ............................................................................................................................................... 117
5.2. Masdar .......................................................................................................................................... 117
5.3. İsm-i Fâil........................................................................................................................................ 120
5.4. İsm-i Mef’ûl .................................................................................................................................. 122
5.5. Sıfat-ı Müşebbehe ....................................................................................................................... 123
5.6. İsm-i tafdil ..................................................................................................................................... 123
5.7. Mübâlağalı ism-i fâil ..................................................................................................................... 124
5.8. İsm-i mekân .................................................................................................................................. 124
5.9. İsm-i zaman .................................................................................................................................. 125
5.10. İsm-i âlet ..................................................................................................................................... 125
5.11. İsm-i tasgîr .................................................................................................................................. 125
5.12. İsm-i mensûb .............................................................................................................................. 126
6. OSMANLI TÜRKÇESİNE ARAPÇADAN GEÇEN UNSURLAR II ............................................................. 135
6.1. Arapça Kelimelerde Müenneslik ve Müzekkerlik ......................................................................... 140
6.2. Arapça Kelimelerde Çokluk .......................................................................................................... 141
6.2.1. Tesniye (ikilik) .................................................................................................................... 142
6.2.2. Cemi (çoğul) ....................................................................................................................... 142
6.3. Arapça İsim ve Sıfat Tamlamaları ................................................................................................. 146
6.4. Arapçadan Dilimize Geçen Bazı Kalıp İfadeler .............................................................................. 148
7. OSMANLI TÜRKÇESİNE FARSÇADAN GEÇEN UNSURLAR ................................................................. 160
7.1. Farsça İsim ve Sıfat Tamlamaları .................................................................................................. 167
7.2. Birleşik Kelimeler .......................................................................................................................... 167
7.3. Masdar eki .................................................................................................................................... 168
7.4. Fiili İsmi ......................................................................................................................................... 169
7.5. İsm-i Fâil........................................................................................................................................ 169
V
7.6. İsm-i Mef’ûl .................................................................................................................................. 170
7.7. Başa Gelen Edatlarla Yapılan Kelimeler ........................................................................................ 170
7.8. Sona Getirilen Eklerle Yapılan Kelimeler ...................................................................................... 171
7.9. Farsçada Çokluk Eki ...................................................................................................................... 176
7.10. Farsça Sayılar .............................................................................................................................. 177
8.1. Ebced Hesabı ve Tarih Düşürme ................................................................................................... 191
8.2. Transkripsiyon Sistemi ve Çeviri yazı İle İlgili Bazı Hususlar ......................................................... 194
8.2.1. Transkripsiyon Alfabesi ..................................................................................................... 195
8.2.2. Çeviri Yazıda Dikkat Edilmesi Gereken Bazı Hususlar ........................................................ 198
8.2.3. Örnek Transkripsiyon ........................................................................................................ 200
9. OSMANLI HAT SANATI ..................................................................................................................... 208
9.1.İslam Hattına Genel Bir Bakış ................................................................................................ 214
9.2.Osmanlı Hat Üslupları ............................................................................................................ 228
9.3.Hat Sanatında Kullanılan Malzemeler ................................................................................... 233
10. ÖRNEK METİNLER .......................................................................................................................... 242
10.1. Muallim Nâci-Hulâsatü’l-İhlâs .................................................................................................... 248
9.2. Muallim Nâci-Hulâsatü’l-İhlâs (Çeviri yazı) ................................................................................... 259
11. ÖRNEK METİNLER .......................................................................................................................... 271
11.1.Tevhîd-i Bârî-Ömer Nasûhî .......................................................................................................... 277
10.2.Tevhîd-i Bârî-Ömer Nasûhî (Çeviri yazı) ...................................................................................... 288
12. ÖRNEK METİNLER .......................................................................................................................... 299
12.1. Târîh-i Dîn-i İslâm-Mahmud Esad ............................................................................................... 305
13. ÖRNEK METİN ................................................................................................................................ 326
13.1. Ahlâk-ı İslâmiyye-Namık Kemâl .................................................................................................. 332
14. ÖRNEK METİN ................................................................................................................................ 356
14.1. Hüseyin Vassaf - Mevlid ............................................................................................................. 362
14.2. Vesîletü’n-necât- Süleyman Çelebi ............................................................................................. 379
KAYNAKÇA ........................................................................................................................................... 389
VI
YAZAR NOTU
Elinizdeki kitap Osmanlı Türkçesi imla kurallarını örneklerle anlatan bir ders kitabıdır.
Öğrencilerimizin İlahiyat lisans tamamlama kısmında oldukları dikkate alınarak onların mevcut
bilgi seviyesine uygun olarak hazırlanmıştır. Bu yüzden başlangıç düzeyine ait kimi konular bu
kitapta yer almamıştır. Ayrıca seçme metinler çoğunlukla İlahiyat alanının temel konularından
seçilmiştir. Günümüz Türkçesine göre ağır sayılabilecek bu metinler sayesinde öğrencilerin
yedi yüz yıllık Türkçe dinî-edebî birikimin yazı dili ve terminolojisine aşina olmaları
hedeflenmektedir.
Kitabımız 14 üniteden oluşmaktadır. Birinci ünitede Osmanlı Türkçesi alfabesindeki
harfler ve özellikleri tanıtılacaktır. İkinci ünitede hurûf-ı imlâ denilen imla harfleri, üçüncü ve
dördüncü ünitelerde Osmanlı Türkçesinde eklerin yazılış biçimleri gösterilecektir. Beşinci ve
Altıncı ünitelerde Arapçadan Osmanlı Türkçesine geçen unsurlar, yedinci ünitede Farsçadan
geçen unsurlar öğretilecektir. Sekizinci bölümde Ebced harfleri ve hesabı ile transkripsiyon
alfabesini tanıtılacak, dokuzuncu ünitede Osmanlı Hat sanatı ile ilgili bilgiler verilecektir. On
ila on dördüncü ünitelerde okuma alıştırmaları yapılacaktır. Her ünitenin sonunda konunun
daha iyi anlaşılabilmesini kolaylaştırmak amacıyla hazırlanan değerlendirme soruları yer
almaktadır.
Doç. Dr. Ali ÖZTÜRK
7
1. OSMANLI TÜRKÇESİ ALFABESİ
8
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?
Bu bölümde Osmanlı Türkçesi alfabesinde yer alan harfler öğretilecektir. Bu harflerin büyük bir kısmı Arapça Farsça ve Türkçede ortak olan harflerdir. Bir kısmı sadece Arapça kelimelerde var olan, Bir kısmı Farsça ile ortak kullanılan harflerdir. Sadece Farsçada kullanılan veya her iki dilde olmayıp da Türkçe de var olan sesleri ihtiva eden harfler bulunmaktadır. Bu harflerin nerelerde kullanıldıkları, kalınlık incelik durumları, kelimenin başında ya da ortasında gelişine göre Türkçe kelimelerde kullanım şekilleri Osmanlı Türkçesi öğrenimi açısından önemli görülmektedir..
9
Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular
1) Osmanlı Türkçesinde kaç harf bulunmaktadır?
2) Bu harflerin hangileri sadece Arapça, Farsça yahut Türkçe kelimelerde kullanılmaktadır?
3) Alfabe sisteminde var olmakla birlikte Arapça, Farsça Türkçede kendine özgü bir kullanm şekli olan harfler hangileridir?
10
Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri
Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde
edileceği veya geliştirileceği
Osmanlı Türkçesi harfleri
Türkçe kelimelerin yazılşında kullanılan harfleri tanımak
Örnek metinleri okumak ve yazma alıştırmaları yapmak suretiyle bu kazanım elde edilebilir.
11
Anahtar Kavramlar
Alfabe
Arapça sesler
Farsça sesler
Türkçe sesler
Hâ-i resmiye
Kâf-ı nûni
Vav-ı ma’dûle
Kalın ince harfler
12
Giriş
Bu ünitede Osmanlı Türkçesi alfabesi ve ona temel teşkil eden Arap ve Fars alfabelerindeki
harfler ve sesler üzerinde durulacaktır.. Osmanlı Türkçesinde Arap ve Fars dillerinden geçen
kelimeler kendi asli harfleri ve kuralları üzerine yazıldığı için bu dillerin alfabesinin
öğrenilmesi zorunludur. Diğer taraftan Türkçe kelimeler için bu alfabelerdeki harflerin yanı
sıra Türkçenin ses yapısına uygun harfler de üretilmiştir. Bu ünitede Osmanlı Türkçesi
imlâsında kullanılan bütün harfler ve bunların kullanıldıkları yerler öğrenilecektir. Harfleri tam
anlamıyla tanıyan öğrenciler Osmanlı Türkçesindeki kelimeleri ve bunların kökenleri hakkında
daha kolay fikir sahibi olabileceklerdir.
13
1.1. Osmanlı Türkçesi Alfabesi
Türk dili, tarihin çok eski dönemlerinden beri var olduğu bilinmekle beraber ilk Türkçe yazılı
metinler Göktürk kitabelerine dayanır. Bu kitabelerdeki yazı dilinin gelişmişliği nazarı dikkate
alındığında Türklerin yazıyı kullanmaya başlamasını birkaç yüzyıl geriye götürmek
mümkündür. Türkler, tarih içerisinde pek çok alfabe değiştirmişlerdir. Bunlar, Göktürk
kitabelerinde yer alan Göktürk alfabesi, Uygurların kullandığı Uygur alfabesi, İslamiyet’le
birlikte Arap alfabesi ve nihayet 1928 yılında harf inkılâbının ardından kullanılmaya başlayan
Latin alfabesidir. Geçen yüzyılın başında Azerilerin ve Orta Asya’daki Türk devletlerinin Kiril
alfabesini kullanmaya başladıklarını da ilave edelim.
Tarih boyunca Türkçenin dönemleri vardır. Osmanlı Türkçesi de Türkçenin tarihî
dönemlerinden biridir. Günümüz modern Türkiye Türkçesi, Osmanlı Türkçesinin tarihî olarak
devamıdır. Günümüzde Osmanlı Türkçesine “Osmanlıca” denilmesi de yaygınlık kazanmakla
birlikte sanki Türkçeden farklı bir dilin adıymış gibi algılanmaya müsait olmasından dolayı
ayrı bir dil anlamında “Osmanlıca” tabirini kullanmak doğru değildir. Zira Osmanlıca diye
müstakil bir dil yoktur. Ancak kullanılan alfabe itibarıyla “Osmanlıca” denebilir. Bu nevi
tartışmalar bir yana bugün yaygın biçimde söylenen “Osmanlıca” tabirinden de başka bir dil
anlaşılmayıp Latin alfabesinden önce Arap alfabesiyle yazdığımız Türkçenin kastedilmekte
olduğunu söyleyebiliriz. Biz bu çalışmamızda hem kitabete hem de lafza şamil olduğundan
“Osmanlı Türkçesi” tabirini kullanacağız.
Osmanlı Türkçesinde harflerin temeli Arap alfabesine dayanır. Bununla birlikte Arapçada
bulunmayan sesleri karşılamak için yine Arap alfabesini kullanan fakat kendi ses sistemine
uyduran Farsçadan bazı harfler alınmış, ayrıca sadece bizde olan seslere de harf üretilmiştir.
Osmanlı Türkçesi harflerine temel olan Arap alfabesi aşağıdaki 28 harften oluşur:
ء ب ت ث ج ح
خ د ذ ر ز س
ش ص ض ط ظ ع
غ ف ق ك ل م
14
ن و ه ى
Türklerden önce Arap alfabesini kullanmaya başlayan İranlılar, Arapçada olmayan fakat
Farsçada olan seslere harf üreterek alfabelerine ilave etmişler Türkler de Farsçayla ortak olan
sesleri ifade etmek için Fars alfabesinden yararlanmışlardır. Farsçadan Türkçeye geçen harfler
şunlardır.
پ چ ژ گ
Bir de Arapça ve Farsçada bulunmayan, sadece Türkçede bulunan genizden gelen bir “N”sesi
vardır ki bu sesi göstermek için kef harfinden yararlanılarak bir harf meydana getirilmiştir: kâf-
ı nûnî ( ڭ ) (Bu harf üzerinde ayrıca durulacaktır). Buna göre Osmanlı Türkçesi alfabesi,
çizelgede gösterilen 33 harften meydana gelmektedir:
ا ب پ ت ث ج
چ ح خ د ذ ر
ز ژ س ش ص ض
ط ظ ع غ ف ق
ك گ ڭ ل م ن
و ه ى
Yukarıdaki çizelgede yer alan harfler Osmanlı Türkçesinde kullanılan harflerdir. Tekrara
düşmemek için “lâm elif”, “hâ-i resmiye” ve “kef” harfinin diğer şekilleri ayrıca yazılmamıştır.
1.2. Arapça, Farsça ve Türkçeye Mahsus Harfler
Aşağıdaki harfler, Türkçe ve Farsçada bulunmayan sadece Arapçaya ait olan sesleri gösterir:
15
ء ث ح ذ ص ض ط ظ ع
İçinde bu harflerden biri bulunan kelime, aşağıda söz edilecek bazı istisnalar hariç tutulmak
kaydıyla Arapçadır, denebilir.
Örnekler:
Mümin مۇمن Emir امر ء
Kesif كثيف Servet ثروت ث
Mahrum محروم Hayat حيات ح
Azap عذاب Zevk ذوق ذ
Musibet مصيبت Sabah صباح ص
Kadı قاضى Darbe ضربه ض
Matbah مطبخ Talebe طلبه ط
Nizam نظام Zarif ظريف ظ
Dua دعا Âlem عالم ع
İstisnai olarak Farsça bazı kelimelerde ص ,ث ve ط harfleri yer almaktadır. Türkçe
kelimelerdeki istisnasına gelince “ص” ve "ط” harfleri Arapçaya mahsus olmakla birlikte
Türkçe kelimelerin başındaki kalın “s”ler “ص” harfi ile, kalın “te”ler de “ط” harfi ile yazılır:
Sıcak صيجاق Sayı صايى ص
Su صو Sonra صوكره
Tırnak طيرناق Tarak طاراق ط
16
Top طوپ Toprak طوپراق
İlk harften sonra gelen “s” ve “t” kalın da olsa ince de olsa “س” ve “ت” harfleriyle yazılır:
Maske ماسكه Tutkal طوتقال
Yasak ياساق Yatak ياتاق
Tasma طاسمه Kota قوته
Susmak صوسمق Tatar تاتار
Kural yukarıdaki gibi olmakla birlikte kelime ortasında bazı kalın “s” ve “t”lerin “ص” ve “ط”
harfleriyle yazıldığı da olmuştur:
İmparator امپاراطور Masa ماصه
Kutu قوطو Islık ايصليق
Olta اولطه Isı ايصى
Suntur صونطور Basmak باصمق
Batarya بطاريه Kasa قاصه
Türkçe kelimelerdeki kalın “d”ler de “ط” harfi ile yazılabilmektedir. Bu durumda “ط” harfinin
kelimenin başında yazılma zorunluluğu yoktur; kelimenin ortasında veya sonunda da gelebilir:
Duygu طويغو Dağ طاغ
Oda اوطه Ada آطه
17
Yalnızca Arapça kökenli kelimelerde bulunan “ح”, Arapça ve Farsça kökenli kelimelerde
ortak olan “خ” ve üç dilde var olan “ه” Türkçede “h” sesiyle karşılanır. Türkçe kelimelerdeki
bütün “h” ler “he” (ه) ile yazılır:
Arapça kökenli kelimelerdeki “ث” ve “ص”, Türkçe kökenli kelimelerdeki “ص” ve “س”
harfleri Türkçede “s” şeklinde telaffuz edilir.
Örnekler:
Arapça kökenli kelimelerdeki “ظ “ ve “ذ “harfleri “z” olarak telaffuz edilir. Telaffuz
bakımından bu harflerin “ز” harfiyle farkı yoktur. Dolayısıyla bu harflerin yer aldığı kelimeler
Arapçada telaffuz edildiği gibi değil, kelimenin Türkçeye geçtiği şekliyle söylenir.
Örnekler:
Zarif ظريف Zuhur ظهور ظ
Zerk ذرك Zikir ذكر ذ
Mezar مزار Zindan زندان ز
Hoplamak هوپالمق Hesap حساب
Hıyâbân خيابان Mahlûk مخلوق
Hep هپ Hedef هدف
Kevser كوثر Senâ ثنا ث
Mesken مسكن Selâm سالم س
Tesadüf تسادف Sarraf صراف ص
18
harfine gelince, bu harfin karşılığı olduğu ses, sadece Arapçaya mahsus olduğu için ”ض“
başka dillerde bu sesin telaffuzu oldukça zordur. Türkçeye geçen kelimelerdeki ض sesi bazı
kelimelerde “z”, bazı kelimelerde de “d” sesiyle telaffuz edilmiştir. Mesela, Ramazan, fazilet,
zarar, zaruret, zamir, zam vb. kelimeler “z” sesiyle; dalâlet, darp, kadı, dumûr, darîr, duhâ vb.
kelimeler de “d” sesiyle söylenir:
ض
Dalalet ضاللت Ramazan رمضان
Darb ضرب Fazilet فضيلت
Kadı قاضى Zarar ضرر
Muzır مضر Zaruret ضرورت
Darir ضرير Zamir ضمير
Duha ضحا Zam ضم
“ :harfleri Türkçede olduğu gibi “t” sesiyle telaffuz edilir ” ط“ ve ” ت
Rütbe رتبه Tebrik تبريك ت
Katran قطران Târık طارق ط
Hatırlatma: Türkçe kelimelerdeki kalın “d”ler “ط” harfiyle yazılabilir ve “d” sesiyle okunur.
harfi sadece Arapça kelimelerde bulunan gırtlaktan çıkarılan bir sestir. Osmanlı ”ع“
Türkçesinde kelimelerin başındaki ayın sesi Türkçedeki “a,â,ı,i,î,o,ö.u,û” şeklinde söylenir.
Örnekler:
âlem عالم Ali على
Iyd عيد Itır عطر
Maîşet معيشت İsyan عصيان
19
Özür عذر Osman عثمان
Ûdî عودى Ukalâ عقال
.harfi, Arapça, Türkçe ve Farsçadaki ortak olarak bulunan seslere karşılık olarak kullanılır ”غ“
Türkçedeki kalın “g” ve “ğ” sesleri gayın ile yazılır.
Örnekler:
Mağdur مغدور Gâlip غالب
Yağ ياغ Oğul اوغول
Yağma ياغمه Gonca غنجه
Hatırlatma: Türkçedeki ince g ve ğ sesleri aşağıda belirtileceği üzere kâf-ı Fârisî ile yazılır.
Arapçadan Farsçaya geçen harfler dışında bir de sadece Türkçede kullanılan genizden gelen
“n” sesine karşılık gelen kef (ڭ ) harfi vardır ki, kef harfinin ortasına üç nokta ilavesiyle yazılır.
Genizden gelen n sesi, özellikle Ege ve Orta Anadolu bölgelerinde çoklukla kullanılmasına
rağmen günümüz alfabesinde ayrıca yer almamış olup “n” harfiyle gösterilmektedir. Bu sese
genizden geldiği için “nazal ne”, harf karşılığı olan “kef” harfine de “kâf-ı nûnî”, “kâf-ı Türkî”,
“sağır kef” gibi isimler verilmektedir. Bu durumda Osmanlı Türkçesi alfabesinde aynı harfle
sembolize edilen üç ses olduğu ortaya çıkmaktadır. Bunlar, kâf-ı Arabî (ك), kâf-ı Fârisî (گ) ve
kâf-ı Türkî (ڭ) dir.
Kef Kâf-ı Arabî ك
Çizgili kef Kâf-ı Fârisî گ
Noktalı kef Kâf-ı Türkî ڭ
20
Hatırlatma: “Çizgili kef” ve “noktalı kef”in üzerindeki işaretler el yazısında genellikle
konulmaz. Bazı matbu metinlerde bu işaretler bulunabilir. Ancak lügatlerde bu işaretlerin
kullanılmasına riayet edilir. 2. Üniteden itibaren örneklerde özel durumlar hariç kef üzerine
işaret konulmayacaktır.
Örnekler:
Ne ڭ Ge گ Ke ك
Geniz كڭيز Geyik گييك Kelâm كالم
Deniz دڭيز Gelmek گلمك Kemer كمر
Sinir سيڭير Göl گول Kitap كتاب
Senin سنڭ Gitmek گيتمك Kilim كيليم
Önlük اوڭلك Görmek گورمك Kömür كومور
Gönül كوڭل Gül گل Kümes كومس
Kef (ك) harfinin iki değişik kullanımı daha vardır: kâf-ı yâyî, kâf-ı vâvî.
kâf-ı yâyî, yumuşak “y”, Latin harfleriyle bazen “y” çoğu zaman da “ğ” olarak gösterilen ince
“g” sesidir.
Örnekler:
Diğer ديگر Meğer مگر
Eğer اگر Beğ (bey) بگ
Eğe اگه Değnek دگنك
Beğenmek بگنمك Eğmek اگمك
(beyenmek)
kâf-ı vâvî, bazı kelimelerdeki “g” lerin zamanla “v”ye dönüşmüş şeklidir:
21
Örnekler:
Döğmek دوگمك
(dövmek) Gögde گوگده
(gövde)
سوگمكSöğmek
(sövmek) Gögercin گوگرجين
(güvercin)
Bilgi notu: Kâf-ı yâyî ve kâf-ı vâvî, Şemsettin Sâmî’nin “Kâmûs-ı Türkî”sinde kef harfinin iç
kısmına çizgi çekilmek suretiyle gösterilmiştir. Kâf-ı Fârisî’den ayırıcı olması bakımından
böyle bir uygulamaya gidildiği anlaşılmaktadır. Ancak biz örneklerimizde font probleminden
dolayı Kâf-ı yâyî ve kâf-ı vâvî için kâf-ı Fârisî ile aynı şekli kullandık. Diğer taraftan el
yazılarında ve matbu eserlerde bu işaretler hemen hemen hiç kullanılmamıştır.
Hâ-i resmiye: Hâ-i resmiye yazılışta var olan ancak okunuşta olmayan “ه” harfidir. Hâ-i
resmiye kendisinden sonraki harfe bitişmez. Türkçe kelimelerin sonunda çoğu zaman “e”,
bazen de “a” sesi vermek için yazılır. Arapça kelimelerin sonunda okunmayan “ة” harfi
Osmanlı Türkçesinde hâ-i resmiye ile yazılır.
Torba طوربه Dede دده
Araba آرابه Deve دوه
Kırba قيربه Tane دانه
Kelime كلمه Lâle الله
İrade اراده Perde پرده
Medîne مدينه Köse كوسه
Hatırlatma: Kelimenin sonundaki “he”ler eğer kelimenin aslından ise kendisinden sonra
gelen harfe bitişir ve okunur. Mesela (فقه ) fıkıh kelimesinin sonundaki “he” hâ-i resmiyedir.
Vav-ı madule: Farsça kelimelerde “خ” harfi ile “ا” ya da “ى” harfi arasında kalan yazılan fakat
okunmayan “vav”dır.
22
Örnekler:
Hâb خواب Hane خوانه
Hâr خوار Hâce خواجه
Harezm خوارزم Hâhişkâr خواهشكار
Uygulama
1) Vâv-ı ma’dûle hakkında bilgi vererek iki örnek veriniz.
Çözüm:
Farsça kelimelerde okunmayan vav harfine “vâv-ı ma’dûle” denir. Aynı kelime içinde
,ي ya da ا harfi geldiğinde, bu “vav” okunmaz ve و harfi arasına ي ya da ا harfi ile خ
“vav” dan önceki harfi seslendiren uzun sesli görevi görür.
(Hâhişkâr( خواهشكار (hâb) خواب
2) Kâf-ı Arabî (ك), kâf-ı Fârisî (گ) ve kâf-ı Türkî (ڭ) hakkında bilgi veriniz.
Çözüm:
Kâf-ı Arabî: Türkçe, Arapça ve Farsça kelimelerdeki normal ‘kef’ harfidir.
Kâf-ı Farisî: Türkçe ve Farsça kelimelerdeki ‘ge’ sesiyle okunan harfdir. Arapça asıllı
kelimelerde kullanılmayan bu harf çift keşideli yazılabildiği gibi, karışması muhtemel
kelimeler hariç, Osmanlıcada tek keşideli yazılmaktadır.
Kâf-ı Türkî: Arapçadan Farsçaya geçen harfler dışında bir de sadece Türkçede
kullanılan genizden gelen “n” sesine karşılık gelen kef (ڭ ) harfi vardır. harfin ortasına üç nokta
ilavesiyle yazılır. Bu sese genizden geldiği için “nazal nun”; harf karşılığı olan “kef” harfine
de “kâf-ı nûnî”, “kâf-ı Türkî”, “sağır kef” gibi isimler verilmektedir.
3) Farsçadan Türkçeye geçen harfler hakkında bilgi veriniz.
23
Çözüm:
Türklerden önce Arap alfabesini kullanmaya başlayan İranlılar, Arapçada olmayan
fakat Farsçada olan seslere harf üreterek alfabelerine ilave etmişler Türkler de Farsçayla ortak
olan sesleri ifade etmek için Fars alfabesinden yararlanmışlardır. Farsçadan Türkçeye geçen
harfler şunlardır.
پ چ ژ گ
Uygulama Soruları
1. Sadece Arapçada kullanılan harfleri aşağıdaki kutucuklara yazınız.
2. Farsça ve Arapçada ortak olarak kullanılan harfleri aşağıdaki kutucuklara
yazınız.
3. Aşağıdaki kelimelerdeki “s” sesi hangi harf kullanılarak yazılmalıdır?
Karşılarına yazınız.
sevgi
saygı
servet
4. Aşağıdaki kelimelerdeki “k” sesi hangi harf kullanılarak yazılmalıdır?
Karşılarına yazınız.
Kabak
Koltuk
24
Kemik
5. Aşağıdaki kelimelerdeki “t” sesi hangi harf ile yazılmalıdır? Karşılarına yazınız.
Tabak
ticaret
Torba
6. Aşağıdaki yargılardan doğru olanların önüne (d), yanlış olanların önüne (y) harfi
koyunuz.
( )Arapça 33 harften meydana gelmektedir.
( )Osmanlı Türkçesinde Türkçeye ait hiçbir harf yoktur.
( )Dad sesi Türkçe kelimelerde bazen “d”, bazen de “z” olarak okunur.
( )Türkçe kelimelerdeki bütün “d”ler dal ile yazılır.
( )Sad ve tı harfleri istisnai olarak Türkçe kelimelerde kullanılabilir.
( )Türkçedeki bütün “g”ler kâf-ı Türkî ile yazılır.
( )Türkçe telaffuzda harflerin peltek olup olmadıkları önemli değildir.
( )Türkçe kelimelerdeki “tı” harfleri “d” sesiyle, “te” harfleri “t” sesiyle okunur.
( )Türkçe kelimelerde hemze bulunmaz.
( )Osmanlıca, Türkçe, Arapça ve Farsçadan müteşekkil bir dildir.
1.3. Bölüm Soruları
1. Aşağıdakilerden hangisi Arapça ve Farsçada ortak olarak kullanılan harflerden
biridir?
a. چ
b. گ
c. ث
d. خ
e. ء
25
2. Aşağıdakilerden hangisi hâ-i resmiyenin özelliklerinden biri değildir?
a. Türkçeye mahsus bir harftir.
b. Kendisinden sonra gelen harfe bitişmez
c. Her zaman cezimli olarak okunur.
d. Arapça kelimelerin sonundaki yuvarlak “te”ler hâ-i resmiye ile
yazılabilir.
e. Türkçe kelimelerde “e” ünlüsü yerine kullanılır.
3. Aşağıdaki hangi kelimede kâf-ı nûnî kullanılmalıdır?
a. Süngü
b. önlük
c. boncuk
d. soğan
e. onluk
4. Aşağıdaki kelimelerden hangisinde ayın harfi bulunmaz?
a. Minare
b. Mamur
c. İlim
d. Akıl
e. Arapça
5. Aşağıdaki harflerden hangisi sadece Farsça kelimelerde kullanılan harflerden
biridir?
a. Kâf-ı Arabî
b. Kâf-ı Fârisî
c. Kâf-ı Türkî
d. Hâ-yı resmiye
e. Vâv-ı Ma’dûle
6. Osmanlı Türkçesinde sadece Arapçaya mahsus kaç harf kullanılır?
a. 5
b. 6
c. 7
d. 9
26
e. 8
7. Harflerle ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi doğrudur?
a. Türkçe kökenli kelimelerde (ق) harfi bulunmaz.
b. Türkçe kökenli kelimelerde (غ) harfi bulunmaz.
c. Kâf-ı Farisî, sadece Farsçada kullanılan bir harftir..
d. Türkçe kökenli kelimelerde (ص) harfi bulunmaz.
e. Türkçe kelimelerdeki kalın “d”ler de “ط” harfi ile yazılabilir.
8. “Densiz” (دكسز) kelimesindeki (ك) harfi ne tür bir harftir?
a. Kâf-ı Farisî
b. Kâf-ı Arabî
c. Kâf-ı Türkî
d. Kâf-ı vâvî
e. Kâf-ı yâyî
9. Aşağıdaki kelimelerin hangisinin ilk harfi ayın olmalıdır?
a. Akraba
b. Aleni
c. Ay
d. Askı
e. Afet
10. Harflerle ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?
a. (ص) harfi Türkçe kökenli kelimelerde bulunabilir.
b. Kâf-ı Nûnî, sadece Türkçede bulunan bir harftir.
c. Türkçe kökenli kelimelerde (ط) harfi bulunmaz.
d. Türkçe kökenli kelimelerde (ع) harfi bulunmaz.
e. Türkçe kelimelerdeki kalın “g”ler de “غ” harfi ile yazılır.
Cevaplar: 1) d, 2) c, 3) b, 4) a, 5) e, 6)d, 7) e, 8) c, 9) b, 10) c.
27
Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti
Bu bölümde Arap alfabesini temel alan Osmanlı alfabesini tanımış olduk. Arapça ve Farsçada kullanılan ortak harflerin ve sadece Türkçeye mahsus harflerin Türkçe kelimelerin yazılışında ne şekilde kullanıldıklarını örnekleriyle öğrendik.
28
2. OSMANLI TÜRKÇESİNDE İMLÂ HAFLERİ
29
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?
Osmanlı Türkçesinde sesli harfleri karşılamak için imlâ harfleri denilen vav, ye, elif ve hâ-i
resmiyeden yararlanılmıştır. Bu harfler Osmanlı Türkçesindeki görevleri Arapçadan farklıdır.
Önüne geldikleri harfe Türkçedeki (a,e,ı,i,u,ü,o,ö) seslerini verirler. Ancak bu harfler sadece
Türkçe ve Türkçeye batı dillerinden geçen kelimelerin imlasında kullanılır. Arapça ve Farsça
kökenli kelimeler bu dillerde nasıl yazılıyorsa Osmanlı Türkçesinde de aynı şekilde yazılır.
Ünitede bu harflerin görevleri, istisna halleri örneklerle anlatılacaktır. Bu harflerin görevlerini
bilmek Osmanlı Türkçesi imlâsının temelini kavramayı kolaylaştıracaktır.
30
Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular
1) Günümüz Türkçe alfabesinde sekiz adet ünlü harf bulunmaktadır. Arapçada ünlü harfler yerine hareke kullanılmaktadır. Osmanlı alfabesinde ünlü harfler hangileridir?
2) Osmanlı Türkçesinde ünlü seslerin kullanılmadığı kelimeler var mıdır? Varsa
hangileridir?
31
Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri
Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği
veya geliştirileceği
Osmanlı Türkçesi İmlâsı
İmlâ harflerini tanıyarak Osmanlı Türkçesinde kelimelerdeki ünlü harflerin nasıl yazıldığı öğrenilecek ve eski metinlerin doğru okunmasının önündeki engel kalmış olacaktır.
İmlâ harflerinin kullanılışıyla ilgili yazı alıştırması yapmak ve eski metinlerdeki imlâ hususiyetlerini metin içerisinde görmeye çalışmak suretiyle daha
doğru ve kolay okuma becerisi kazanılmış olacaktır.
32
Anahtar Kavramlar
imlâ
hurûf-ı med
hurûf-ı hareke
ünlü harfler
kalıplaşmış yazılışlar
33
Giriş
Osmanlı Türkçesi iel yazılmış bir gazete, dergi veya herhangi bir metni okurken “elif”,
“vav”, “ye” ve “he” harflerinin yazıldıkları halde okunmadıklarını görürüz. Bu harflerden ilk
üçü Arapça ve Farsça bir kelimede kullanılıyor ise uzatma görevi yapan med harfleridir. Ancak
bu harfler Türkçe kelimelerde ünlü sesleri ifade etmek üzere kullanılır. Bu ünitede yukarıdaki
harflerin kelimelerin başında, ortasında ve sonunda yer alan ünlü sesleri göstermek için nasıl
kullanıldıklarını öğreneceksiniz.
34
2.1. Med Harfleri (hurûf-ı med) ve İmlâ Harfleri (hurûf-ı imlâ)
Türkçe kelimelerde uzun ünlü bulunmamaktadır. Dilimizde kullanılan uzun ünlü kelimeler
çoğunlukla ya Arapçadan ya da Farsçadan geçmişlerdir. Arapça ve Farsçada kısa ünlüler
hareke ile gösterilirken uzun ünlüleri göstermek için med harfleri (hurûf-ı med) kullanılmıştır.
Bunlar “vav”, “yâ” ve “elif” ( و - ى - ا ) harfleridir. Harekesiz olarak yazılan bu harflerden
“vav”, ötre harekeli bir harfin önüne, “yâ”, esre ile harekelenmiş bir harfin önüne, “elif” de
fetha ile harekelenmiş bir harfin önüne getirilirler ve bu harfi uzun okuturlar. Arapça ya da
Farsçadan dilimize geçmiş olan uzun ünlü içeren kelimeler Osmanlı Türkçesinde de aynı
şekilde yazılır. Burada şu hususu özellikle belirtmek gerekir: Arapça ve Farsçadan dilimize
geçen bütün kelimeler o dildeki orijinal harfleriyle yazılır. Bir başka ifadeyle Osmanlı Türkçesi
için meydana getirilen imlâ kaideleri yalnızca Türkçe ve Batı dillerinden geçen kelimeler için
geçerlidir; Arapça ve Farsça kökenli kelimeler için uygulanması söz konusu değildir.
Arapça ve Farsçada kısa ünlülerin hareke ile gösterildiğini belirtmiştik. Ancak günlük yazı
dilinde hareke kullanılmamaktadır. Osmanlı Türkçesi metinlerinde de hareke istisnai olarak
kullanılmıştır. Dolayısıyla bu dillerden geçen kelimeleri tanımak kelime yapısını kalıpları
bilmeye bağlıdır. Bunun detaylar sonraki ünitelerimizde ayrıntılı olarak ele alınacaktır.
Osmanlı Türkçesinde Türkçe kökenli kelimelerin imlasında ise hareke yerine “vav”, “yâ”,
“elif” ve “he” harflerinden yararlanılmıştır. Bunlara imlâ harfleri (hurûf-ı imlâ) denir. Bu
harfler harekesiz olarak yazılır. Önüne geldiği kelimeyi ünlü okuturlar.
u,ü,o.ö (vav) و
I,i (yâ) ى
a (elif) ا
a,e (he) ه
Hatırlatma: Türkçe kelimelerde bulunan harekesiz vav, ya, elif med harfleri değildir. Önüne
geldiği harfleri uzatma görevleri yoktur. Sadece ünlü sesleri göstermek için yazılırlar.
2.2. Ünlülerin Yazılışı
Türkçede sekiz tane ünlü harf bulunmaktadır. Bunlar, a,e,ı,i,o,ö,u,ü harfleridir. Şimdi de
Türkçedeki ünlülerin kelimelerin başında, ortasında ve sonunda nasıl yazıldığını örnekleriyle
35
göstermeye çalışalım. Örnekler seçilirken öğrenilen kuralları içermesine özen gösterilmiştir.
Ancak bu yöntem yeterli örnek bulmayı güçleştirdiği için bazı kelimeler henüz öğrenilmeyen
kuralları ihtiva ediyor olabilir. Bütün kuralların aynı anda verilmesi ve öğrenilmesi
beklenmemelidir Bu yüzden örnekler incelenirken öğrenilen kurallara odaklanmak yararlı
olacaktır.
A sesi
Kelimenin başındaki “a”lar (آ ) ile yazılır. A olarak okunur.
Örnekler:
Açmak آچمق At آت
Adam آدم Av آو
Askı آصقى Aş آش
Alçak آلچاق Al آل
Araç آراچ Ak آق
Ağaç آغاچ Az آز
Asya آسيا Ay آى
Hatırlatma: Kelime başında yazılan (آ ) harfi “â” olarak uzatılmaz; sadece “a” sesi verir.
Arapçada uzun “â”lar ile karıştırılmamalıdır. Harekesiz metinlerde kelimeyi tanımak
önemlidir. Aşağıdaki kelimelerin yazılış ve okunuşlarını karşılaştırınız:
Âdem ادم Adam آدم
Âlet الت Alt آلت
Âleti التى Altı آلتى
Kelimenin ortasındaki “a”lar elif (ا) ile yazılır.
36
Bayrak بايراق Kar قار
Tarak طاراق Tas طاس
Çatal چاتال Çam چام
Dalak طاالق Kan قان
Kanal قانال Dal دال
Bardak بارداق Saç ساچ
Kalkan قالقان Nar نار
Sapan صاپان Sap صاپ
Kavşak قاوشاق Bal بال
Damar دامار- طامار Zar زار
Kelimenin sonundaki “a”lar elif (ا) ya da hâ-i resmiye (ه) ile yazılırlar.
دامله - طامال Baba بابا Damla
Araba آرابه Para پارا
Kakma قاقمه Kama قاما
Lamba المبه Kova قوغه
Salça صالچه Tartma طارتمه
Yama يامه Kara قارا
Soba صوبه Kaya قايا
Paşa پاشا Tasa طاسا
Tapma طاپمه Posa پوصه
Tabanca طابانجه Abla آبله
37
Hatırlatma: Kelime sonundaki “a”nın ha-i resmiye ile yazılabilmesi için bir önceki ünlü
harfin kalın okunması gerekir. Bu tarzdaki kelimelerin bir kısmının imlası klişeleşmişken bir
kısmı hem elif hem de hâ-i resmiye ile yazılabilmektedir. Bu durumda kelimenin sonundaki hâ-
i resmiye’den önceki ünlü kalın olmalı ve hâ-i resmiye’nin “e” ile okunması mümkün
olmamalıdır.
E sesi
Kelimenin başındaki “e”ler elif (ا) harfi ile yazılır:
etek اتك Et ات
Eski اسكى Ev او
Etki اتكى Eş اش
ekşi اكشى Ek اك
Eşsiz اشسز El ال
Erkek اركك Er ار
Evlek اولك En ان
Erken اركن erk ارك
Elmas الماس evli اولى
Ekmek اكمك Egri اكرى
Kelimenin ortasındaki “e”ler için bir şey yazılmaz. Ancak kelimede ikiden fazla “e” ünlüsü
varsa biri hâ-i resmiye ile yazılabilir.
Elek الك Tel تل
Erken اركن Çek چك
38
Evet اوت Bel بل
Keten كتن kel كل
Eğer اكر Sel سل
Petek پتك Yel يل
Yelek يلك Yer ير
Değer دكر Her هر
Şebek شبك Tek تك
بك كله - كلبك Kem كم Kelebek
Kelimenin sonundaki “e”ler hâ-i resmiye (ه ) ile yazılır.
Küpe كوپه Efe افه
Göre كوره Ebe ابه
Küme كومه Serçe سرچه
Gönye - künye كونيه Dede دده
Pembe (penbe) پنبه Deve دوه
Gölge كولكه Dere دره
Böyle بويله Tepe تپه
Levye لويه Gece كيجه
Teneke تنكه Hele هله
Beğenme بكنمه Anne (ana) اننه - آنا
I ve İ sesi
39
Kelimenin başındaki “ı” ve “i”ler elif ( ا ) ve ye (ى ) harfleriyle yazılırlar:
İş ايش Islak ايصالق
İp ايپ Iklamak ايقالمق
il ايل Irak ايراق
İz ايز Irgat ايرغات
İlk ايلك Ilgar ايلغار
İzbe ايزبه Irmak ايرماق
İnek اينك Issız ايسسز
İlmek ايلمك Ilk ايلق
İstek ايستك Irgalamak ايرغاالمق
İçmek ايچمك Isınmak ايصينمق
Kelimenin ortasındaki “ı” ve “i”ler ye (ى ) harfiyle yazılır.
İlik ايليك Ilık ايليق
Delik دليك Balık باليق
İrmik ايرميك Kaşık قاشيق
İplik ايپليك Işık ايشيق
Çizme چيزمه Kırık قيريق
Şişman شيشمان Şımarık شيماريق
Erik اريك Sıkışmak صيقيشيق
İzmir ازمير Kısa قيصه
40
Beşik بشيك Sıra صيره
Yeşil يشيل Tırmık طيرميق
Kelimenin sonundaki “ı” ve “i”ler ye (ى ) harfiyle yazılır:
Yedi يدى Altı آلتى
Deri درى Darı دارى (طارى)
Kedi كدى Martı مارتى
Sergi سركى Sargı صارغى
Eğri اكرى Ağrı آغرى
Deli دلى Salı صالى
Bilgi بيلكى Karşı قارشى
yirmi يكرمى Acı آجى
Gemi كمى Sarı صارى
Belli بللى Kaşağı قاشاغى
Hatırlatma: Osmanlı Türkçesinde şeddeli harf yoktur. Yan yana bulunan aynı iki ünsüz ayrı
ayrı yazılır. Bu kural Arapça Farsça kökenli kelimeler için geçerli değildir. Zira bu dillerden
geçen kelimeler aslî harfleriyle yazılır.
O, Ö, U ve Ü sesleri
Kelimenin başındaki O, Ö, U ve Ü ünlüleri elif ve vav (و ) ile yazılır.
Örnekler (O ve Ö)
Ön اوڭ Ok اوق
41
Öge اوكه Oda اوطه
Özel اوزل Orak اوراق
Öfke اوفكه Orta اورته
Örmek اورمك Otağ اوتاغ
Ölçek اولچك Ocak اوجاق
Ördek اوردك Otlak اوتالق
Özbek اوزبك Orman اورمان
كى اوته Oğlak اوغالق Öteki
Öğrenmek اوكرنمك Oynamak اوينامق
Örnekler (U ve Ü)
Ün (un,on) اون Uç اوچ
Üç اوچ Uçak اوچاق
Üst اوست Uyak اوياق
Üre اوره Uşak اوشاق
Ülke اولكه Umma اوممه
Ürkek اوركك Urgan اورغان
Ülker اولكر Utanma اوتانمه
Üzengi اوزنكى Uzatmak اوزاتمق
Üzerlik اوزرلك Oynamak اوينامق
Ürpermek اورپرمك Ufaklık اوفاقلق
42
Kelimenin ortasındaki O, Ö, U ve Ü ünlüleri vav (و ) ile yazılır.
Örnekler (O ve Ö):
Bön بوڭ Top طوپ
Kör كور Kor قور
Göz كوز Yol يول
Köşe كوشه Kol قول
Kötek كوتك Soba صوبه
Höyük هويوك Koçak قوچاق
Bölme بولمه Soluk صولوق
Börek بورك Toprak طوپراق
Görmek كورمك Korkmak قورقمق
Körfez كورفز Soğan صوغان
Örnekler (U ve Ü):
Tüp توپ Okul اوقول
Kül كول Uzun اوزون
Üzüm اوزوم Oluk اولوق
Ölüm اولوم Otuz اوتوز
Öğüt اوكوت Avukat آوۆقات
Üzgün اوزكون Ucuz اوجوز
Yüzük يوزوك Kulak قوالق
Öksürme اوكسورمه Yavuz ياوز
43
Örümcek اورومجك Koltuk قولتوق
Ürkütmek اوركوتمك Uçurum اوچوروم
Kelimenin sonundaki O, Ö, U ve Ü ünlüleri vav (و ) ile yazılır.
Örnekler (O ve Ö):
Mösyö موسيو Oto اوتو
Banliyö بانليو Bono بونو
Kanto قانتو
Banyo بانيو
Şişko شيشقو
Bordro بوردرو
Tokyo طوقيو
پالطو - پالتو Palto
Kakao قاقااو
Tiyatro تياترو
Örnekler (U ve Ü):
Ütü اوتو Ulu اولو
Ölü اولو Soru صورو
Örtü اورتو Ordu اوردو
44
Ölçü اولچو Bolu بولو
Örgü اوركو Koru قورو
Görgü كوركو Doğu طوغو
Sürgü سوركو Duru طورو
تورپى - تورپو Boru بورو Törpü
Tütsü توتسو Duygu طويغو
Devletlü دولتلو Kuytu قويتو
Osmanlı Türkçesindeki ünlülerin yazılışını tablo halinde şöylece gösterebiliriz:
Başta Ortada Sonda
A ٮه , ه – ا ا آ
E ٮه ,ه - ا
I ى ى اى
İ ى ى اى
O و و او
Ö و و او
O و و او
Ö و و او
Bilgi notu: Yukarıdaki genel kaidelerin dışında istisnalar da olabilmektedir. Bazen ilk
hecedeki “a”, “i” ve “o,ö,u,ü” harflerinin yazılmadığı olmuştur. Meselâ (طوشان) tavşan, ( تيكي )
yiğit, ( وكيب ) büyük, (كچوك) küçük, (صكره) sonra. Ancak bu yazılışlar kural haline gelmemiştir.
45
Hatırlatma: Osmanlı Türkçesinde bazı kelimelerin telaffuzu zaman içerisinde tabii olarak
değişmiş olabilir. Değişen telaffuza bağlı olarak kelimelerin yazımında da farklılıklar
bulunması tabii bir durumdur. Günümüz imlasıyla elli altmış yıl öncesinin imlası arasında
nasıl belirgin farklılıklar varsa yedi yüzyıllık bir yazı geleneğinde zaman içerisinde bazı farklı
uygulamalın bulunması normal görülmelidir. Başka bir ifadeyle aynı kelimenin farklı
yazılışlarının olması yanlış sayılmamalıdır. Son dönemlerde bu yazılışlar da dahil olmak üzere
imla konusunda pek çok değişiklik yapılmışsa da harf inkılabıyla birlikte Latin alfabesine
geçildiği için bu yeniliklerin tutunup tutunamayacağı meçhul kalmıştır. Bundan dolayıdır ki
son dönemde basılan kitap, gazete ve dergilerde, öğrenilen kurallardan farklı uygulamaların
görülmesi şaşırtıcı olmamalıdır. Bu yeniliklerin en barizi “e” sesinin imlasıyla ilgilidir. Klasik
imlada kelimenin ortasındaki “e”ler için her hangi bir imla harfi kullanılmazken son dönem
imlasında bütün “e”ler hâ-i resmiye (ه) ile yazılmıştır. Örnek: dede kelimesi klasik imlada دده şeklinde, son dönem imlasında ده ده şeklinde yazılır. Güzel كوزل kelimesi de ل كوزه şeklinde
yazılmıştır.
2.3. Yazıları Kalıplaşmış Kelimeler
Yukarıda vermeye çalıştığımız Osmanlı Türkçesinin imlâ özellikleri yüzyıllar içerisinde
gelişen üzerinde ittifak edilen kaidelerdir. Genel kaide böyle olmakla birlikte bazı kelimelerin
imlasında kurala aykırı olarak bir yazım tarzı gelişmiş ve bunlar kalıplaşmıştır. Dolayısıyla bu
kelimeleri okurken tereddüde düşülmemelidir.
2.4. Soru Edatları
Nasıl (ناصل): Türkçedeki “ne” soru edatıyla Arapçadaki “asıl” kelimesinin birleşiminden
meydana gelmiştir.
Nerede ( ده نره ) “ne” ve “yerde” kelimelerinin bitişmiş halidir.
Niçin ( چونين ) “ne” ve “için” kelimelerinin bitişmiş halidir. İçin kelimesinin aslı “içün”dür.
Sonradan küçük ünlü uyumuna girerek “için”e dönüşmüştür.
“-ki” bağlacı (كه):
46
Farsçadan dilimize geçmiş olan ve ayrı yazılan “ki” bağlacı, kef (ك) vehâ-i resmiye (ه) ile
yazılır. Osmanlı Türkçesinde de ayrı olarak yazılır. (ilgi ve sıfat eki olan –ki eki ( ىك ) kâf ve ye
harfi ile kelimeye bitişik olarak yazılır.)
2.5. İmlâsı klişeleşmiş diğer bazı kelimeler:
Gibi ( ىكب ): kâf-ı Fârisî (گ ) ile be (ب ) arasında imla harfi bulunmaksızın yazılmıştır.
Artık (آرتق): (ت) ile (ق) arasında imla harfi bulunmaksızın yazılmıştır.
Kuzu ( ىقوز ): kaf vav ze ye: Sondaki u’nun vav (و ) yerine ye (ى ) olarak yazılması
kalıplaşmıştır.
Kuru ( ىقور ): kaf vav re ye Sondaki u’nun vav (و ) yerine ye (ى) olarak yazılması
kalıplaşmıştır.
Sayıların Yazılışı
Sayıların yazılışı aşağıdaki şekilde kalıplaşmıştır:
Sıfır صفر On اون Bir بر Yirmi يگرمى İki ايكى Otuz اوتوز Üç اوچ Kırk قرق
Dört دورت – درت Elli اللى Beş بش Altmış آلتمش Altı آلتى Yetmiş يتمش Yedi يدى Seksen سكسان
Sekiz سكز Doksan
– طقسان طوقسان
47
Dokuz طوقوز – طقوز Yüz يوز Bin بيڭ
Uygulamalar
48
1) Osmanlı Türkçesinde imlâsı kalıplaşmış kelimelerden bazılarını örnekler vererek açıklayınız.
Cevap:
Osmanlı Türkçesinin imlâ özellikleri üzerinde ittifak edilmiş kaideler bulunmakla birlikte,
bazı kelimelerin imlası kurala aykırı olarak kalıplaşmıştır. Bu kelimelerden bazılarının yazımı
şöyledir:
Nasıl (ناصل), Nerede (نره ده), Niçin (نيچون) , “-ki” bağlacı (كه), ilgi ve sıfat eki olan –ki eki (كى),
Gibi (كبى), Kuzu (قوزى), Kuru (قورى).
2) Kelimenin başındaki, ortasındaki ve sonundaki “e” sesinin yazımı hakkında örneklerle bilgi veriniz.
Cevap:
A)Kelimenin başındaki “e”ler elif (ا) harfi ile yazılır:
(et) ات (etki) اتكى
B)Kelimenin ortasındaki “e” sesi harfle gösterilmez. Ancak kelimede ikiden fazla
“e” ünlüsü varsa aşağıdaki örnekte olduğu gibi biri hâ-i resmiye ile yazılabilir.
كله بك - كلبك kelebek
C)Kelimenin sonundaki “e”ler hâ-i resmiye (ه ) ile yazılır.
Küme كومه Serçe سرچه
3) İmlâ harfleri (hurûf-ı imlâ) hakkında bilgi veriniz.
Osmanlı Türkçesinde Türkçe kökenli kelimelerin imlasında hareke yerine “vav”, “yâ”,
“elif” ve “he” harfleri kullanılmıştır. Bunlara imlâ harfleri (hurûf-ı imlâ) denir. Bunlar med
harfleri değildir. Harfleri uzatmak için değil ünlü sesleri göstermek için kullanılırlar.
.a, e (he) ه ;a (elif) ا ;ı, i (yâ) ى ;u, ü, o, ö (vav) و
Uygulama Soruları
49
1. Aşağıdaki kelimeleri Osmanlı Türkçesiyle yazmaya çalışınız
Yastık
Püskürmek
Deli
Tırtıl
Kuyruk
2. Aşağıdaki kelimelerin okunuşlarını karşılarına yazınız.
ايپك
بوزوق
چامور
كوموش
باقير
3. Aşağıdaki yargılardan doğru olanların önüne (d), yanlış olanların önüne (y) harfi
koyunuz.
( )Arapça ve Farsçada kısa ünlüler med harfleriyle gösterilir.
( )Osmanlı Türkçesinde kelimenin başındaki “a”lar ayın ile yazılır.
( ) Osmanlı Türkçesinde Kelimenin ortasındaki “i”ler ye harfiyle yazılır
( ) Osmanlı Türkçesinde kelimenin sonundaki “a”lar hâ-i resmiye ile yazılabilir.
( ) Türkçe kelimelerin ilk hecesindeki “o,ö,u, ü sesleri imlada gösterilmez.
( ) Türkçeye batı dillerinden geçen kelimelerin imlasında Türkçe kelimelerin imla
kuralları uygulanır.
( ) Arapça ve Farsçada ünlü sesler hareke ile gösterilir.
( ) Arapçadaki uzatma harflerini Osmanlı Türkçesinde yazma zorunluluğu yoktur.
( ) Türkçe kelimelerin başındaki “e”ler elif ile yazılır.
( ) Bazı sayıların yazışlında kural dışılıklar olabilir.
50
Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti
Bu bölümde Osmanlı Türkçesi imlasında kullanılan imla harflerinin kelimenin başında, ortasında ve sonunda nasıl yazılmış olduğu gösterildi. Ayrıca kurallara rağmen imlâsı klişeleşmiş olan bazı edatların ve sayıların yazılışları öğrenildi.
51
Bölüm Soruları
1. “Yaprak” kelimesinin Osmanlı Türkçesi harfleriyle yazılışı hangi seçenekte
doğru verilmiştir?
a. اپراكي
b. اپرقي
c. اپركي
d. پرقي
e. اپراقي
2. “Karne” kelimesinin Osmanlı Türkçesi harfleriyle yazılışı hangi seçenekte
doğru verilmiştir?
a. كارنه b. كرنه c. قارنه d. قارن e. قرنه
3. “Sarık” kelimesinin Osmanlı Türkçesi harfleriyle yazılışı hangi seçenekte doğru
verilmiştir?
a. كيسار
b. كيصار
c. قيسار
d. قيصار
e. صارق
4. “Konya” kelimesinin Osmanlı Türkçesi harfleriyle yazılışı hangi seçenekte
doğru verilmiştir?
a. هيقون
b. ايقن
c. ايكون
52
d. هيكون
e. هيقن
5. “kurbağa” kelimesinin Osmanlı Türkçesi harfleriyle yazılışı hangi seçenekte
doğru verilmiştir?
a. كربغا b. قورباغه c. قرباكا d. كورباغه e. قربغا
6. Aşağıdaki kelimelerin hangisinde bir yazım yanlışı yoktur?
a. ناسل b. كمك ۀ
c. هيدون
d. عوردو
e. ىكب
7. Aşağıdaki eşleştirmelerden hangisi yanlıştır?
a. گيريش (giriş)
b. گوروش (görüş)
c. گورش (güreş)
d. قيريش (kiriş)
e. قاريش (karış)
8. “Gölge” kelimesinin imlâ kurallarına uygun yazılışı hangi seçenekte doğru
verilmiştir?
a. كولكه b. غولكه
c. ك
d. كلكه
e. كولغه
53
(قوراق) .9 kelimesinin okunuşu hangi seçenekte doğru olarak verilmiştir?
a. Kürek
b. Körek
c. Kıvrak
d. Koruk
e. Kurak
kelimesinin yazılışındaki hangi harf günümüzde telaffuz farklılığına ”بكقوز“ .10
uğramıştır?
a. ب
b. ق
c. ك
d. و
e. ز
Cevaplar
1) e , 2) c , 3) d , 4) a , 5) b , 6) e, 7) d, 8) a, 9) e, 10) c.
54
3. OSMANLI TÜRKÇESİNDE EKLER l
55
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?
Osmanlı Türkçesinde eklerin yazılışı imla kurallarından bağımsız olarak gelişmiştir. Bazıları imla kuralları ile uygunluk gösterebilir. Bu imla kurallarına uyması gerektiğinden değil öyle kalıplaşmış olduğu içindir. Bu bölümde Osmanlı Türkçesinde kelimelere getirilen eklerin yazılışı gösterilecektir.
56
Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular
1) Türkçe ekler bakımından nasıl bir dildir?
2) Ekler bir dil için ne ifade eder? Yabancı dillerden geçen ekler var mıdır?
3) Eklerin yazılışında günümüz imla hususiyetleri ile benzeşen ve benzeşmeyen yönler nelerdir?
57
Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri
Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği
Osmanlın Türkçesinde ekler
Kelime ve eklerin ayırt edilip metnin doğru okunmasını sağlayacaktır.
Yazı çalışması yapmak, metin okumak ve metinler üzerindeki eklerin yazılış şekillerini tespit etmek suretiyle öğrenilenler pekiştirilebilir.
58
Anahtar Kavramlar
Yapım eki
Çekim eki
Çoğul eki
Soru eki
Hâl ekleri
Vasıta eki
Eşitlik ekleri
59
Giriş
Osmanlı Türkçesi her ne kadar Arapça ve Farsçadan kelime almış olsa da ekler Türkçeye
mahsustur. Bir dile kimlik kazandıran da kelimelerden ziyade eklerdir. Osmanlı Türkçesinde
eklerin hususî yazılışları söz konusudur. Eklerin doğru anlaşılmasında isim ve fiil köklerinin
bilinmesi, yani kelimenin aslını oluşturan harflerle ekin ayırt edilebilmesi son derece önemlidir.
Bu ekler çekim eki veya yapım eki olarak gelir. Bu ünitede eklerle ilgili bazı temel bilgiler
verilerek isim ve fiillerde ortak olan eklerle isimlere getirilen çekim ve yapım ekleri üzerinde
durulmuş ve her ek ayrıntılı bir şekilde örneklendirilmiştir.
60
3.1. Osmanlı Türkçesindeki Ekler ile İlgili Genel Bilgiler
Ek, bir isim ya da fiil köküne getirilen o ismin ya da fiilin cümle içerisindeki görevini veya
anlamını değiştirme özelliğine sahip sözcük parçacıklarıdır. Ekler, bir dilin asli unsurları
olması sebebiyle o dilin ana karakterini ekleri oluşturur. Bu bakımdan Türkçe eklemeli bir
dildir ve ekler kelimenin sonuna gelir.
Osmanlı Türkçesinde eklerin yazılışı genel imlâ kurallarından farklılık arz eder. Aynı telaffuza
sahip bir kelime hece ile ek arasında yazılış beraberliği bulunmayabilir. Eklerin yazılışı
umumiyetle klişeleşmiştir. Eklerin yazılışına geçmeden önce bazı hatırlatmalarda bulunmak
gerekmektedir:
Türkçedeki kelimeler köken itibarıyla başka dillerden geçmiş olabilir;
ancak ekler tamamıyla Türkçedir. Arapça ve Farsçadan geçen kelimeler orijinal
harfleriyle, bu kelimelere getirilen ekler de eklerin yazım kurallarına göre
yazılırlar.
Önceki ünitede ünlülerin yazımıyla ilgili kurallar, eklerdeki ünlüler için
geçerli değildir. Eklerin yazılışı sadece kendilerine özeldir. Mesela herhangi bir
kelimenin bir hecesinde yer alan söz öbeğinin telaffuzu ile bir ekin telaffuzu
aynı olmakla birlikte yazılışları farklı olabilir.
Eklerin sonundaki “k” ünsüzünün imlâsı bu harften önce gelen ünlünün
kalınlık ya da inceliğine göre değişir. Mesela –mak, -cak eklerindeki “k” kaf ile
yazılırken –mek, -cek eklerindeki “k” ünsüzü kef ile yazılır. Benzer şekilde bu
eklerin sonundaki “k” ler ilave bir ekle yumuşadığında da kaf harfi gayın hafine,
kef harfi de kâf-ı Fârisîye dönüşür.
Eklerin telaffuzuyla imlâsı arasında farklılık olması mümkündür.
Telaffuzu farklı olsa da eklerin yazılışı değişmez. Günümüz imlâ kaidelerinde
ünsüz benzeşmesi dikkate alınırken Osmanlı Türkçesinde ekler kalıplaşmış
şekilleriyle yazılmış olup kelimenin son harfi ile ek arasında sertlik-yumuşaklık
benzeşmesi dikkate alınmamıştır. Yani eklerdeki ünsüzler kelimenin son harfine
göre şekil almazlar.
Eklerin imlâsının doğru yazılabilmesi için kelimenin ek ve kökünün ayırt
edilebilmesi önem arz etmektedir.
Kâf-ı Türki ile yazılan ikinci şahıs iyelik eki olan “n” ile diğer eklerde
yer alan “n”lerin yazılışı karıştırılmamalıdır.
61
Bir sözcük birden fazla yapım ya da çekim eki alabilir. Bu durumda her
ek tek başına geldiğinde nasıl yazılıyorsa öyle yazılır. Genel kaide böyle
olmakla birlikte eklerin arka arkaya gelmesi sırasında bazen imlâ harfleri
düşebilmektedir.
Eklerde tamamıyla Türkçe seslerin karşılığı olan harfler kullanılır.
Sözgelimi Türkçe kelimelerin başında kullanılmasına müsaade edilen ص ve ط
dâhil Arapça ve Farsçaya mahsus harfler eklerde asla kullanılmaz.
3.2. İsim ve Fiillerde Ortak Kullanılan Ekler
Çokluk eki: Çoğul bildiren –lar ve –ler ekleri, lâm ve rı (لر ) harfleri ile yazılır.
Örnekler:
Zenginler زنكينلر Yoksullar يوقسوللر
Erkekler ارككلر Kızlar قيزلر
لر جاده Sokaklar صوقاقلر Caddeler
Helaller حالللر Haramlar حرملر
Şerler شرلر Hayırlar خيرلر
Geliyorlar كليورلر Kalıyorlar قاليورلر
Geçtiler كچديلر Kaçtılar قاچديلر
جكلر ويره Varacaklar واراجقلر Verecekler
İçmişler ايچمشلر Uçmuşlar اوچمشلر
مزلر بوله Bulamazlar مزلر بيله Bilemezler
62
Hatırlatma: Fiillere getirilen ekler bir sonraki ünitede incelenecektir. Yukarıdaki örneklerde
sadece çoğul ekine dikkatinizi veriniz.
Soru eki: Soru eki (-mı, -mi, -mu, -mü) mim ve ye ( ىم ) harfleriyle yazılır:
?Çok mu چوقمى؟ ?Az mı آزمى؟
?Uzun mu اوزونمى؟ ?Kısa mı قيصه مى؟
?Zor mu زورمى؟ ?Kolay mı قواليمى؟
?Yağmur mu ياغمورمى؟ ?Kar mı قارمى؟
?Gönül mü كوكلمى؟ ?Kalp mi قلبمى؟
?Oldu mu اولديمى؟ ?Aldı mı آلديمى؟
?Durur mu دورورمى؟ ?Koşar mı قوشارمى؟
جكمى؟ كله Gelecek mi? صورسونمى؟ Sorsun mu?
?Ölmüş mü اولمشمى؟ ?Verdiler mi ويرديلرمى؟
?Gördün mü كوردكمى؟ ?İnsin mi اينسينمى؟
Hatırlatma: Günümüz imlâsından farklı olarak Osmanlı Türkçesi imlâsında soru ekleri (-mı,
-mi, -mu, -mü) ayrı yazılmamaktadır.
3.3. İsme Getirilen Çekim Ekleri
3.3.1. Hâl ekleri (-i, -e, -de, -den ekleri)
Belirtme hâli olan -ı,- i,- u ve- ü eki ünsüzle biten kelimelerin sonuna geldikleri zaman ye ( ى
) ile yazılır.
Örnekler (ı ve i):
63
Defteri دفترى Kitabı كتابى
Peteği پتكى Balı بالى
Ördeği اوردكى Kazı قازى
Güneşi كونشى Ayı آيى
Biteni بيتنى Olanı اوالنى
Örnekler (u ve ü):
Bölüğü بولوكى Okulu اوقولى
كىصو Sonu اوكى Önü
Gölü كولى Kolu قولى
Öğünü اوكونى Oyunu اويونى
Önlüğü اوكلوكى Onluğu اونلغى
Belirtme eki -ı,-i,-u ve -ü, ünlü biten kelimelerin sonuna geldikleri zaman kaynaştırma harfi ye
ile birlikte (يى) ile yazılır.
Örnekler (-yı ve -yi):
Keseyi كيسه يى Kasayı قاصايى
يى قوپه Kupayı يى كوپه Küpeyi
يى آرابه Arabayı كميى Gemiyi
Deliyi دلييى Akıllıyı عقللييى
64
يى بره Yarayı يارايى Bereyi
Örnekler (-yu ve-yü):
Sürüyü سورويى Soruyu صورويى
Kötüyü كوتويى Kutuyu قوطويى
Büyüyü بويويى Tapuyu طاپويى
Ütüyü اوتويى Suyu صويى
Türlüyü تورلويى Buzluyu بوزلويى
Yönelme eki olan –e, ünsüz ile biten kelimelerin sonuna geldiği zaman hâ-i resmiye (ه) ile
yazılır; ünlü ile biten kelimelerin sonuna geldiği zaman ye ve hâ-i resmye (يه) ile yazılır:
Örnekler (-e ve -a):
Göze كوزه Başa باشه
Söze سوزه Saza سازه
Eve اوه Okula اوقوله
İzmir’e ازميره Sivas’a سيواسه
Bölüğe بولوكه Balığa باليغه
Örnekler (-ye ve-ya):
يه آطنه Adana’ya يه اديرنه Edirne’ye
65
يه ه پار Paraya يه پيره Pireye
يه چته Çatıya چاتييه Çeteye
Sevgiye سوكييه Saygıya صايغييه
يه طوربه Torbaya يه توربه Türbeye
Bulunma hâli olan -de, -da, -te, -ta eki dal ve he (ده ) ile yazılır.
Örnekler (-de, -da):
Okulda اوقولده Evde اوده
Dokuzda طوقوزده Sekizde سكزده
Onlarda اونلرده Bizde بزده
Konya’da قونيه ده Gözde كوزده
ده دوزجه Düzce’de بولوده Bolu’da
Örnekler: (-te, -ta):
Altta آلتده Üstte اوستده
Dışta طيشده İçte ايچده
Başta باشده Beşte بشده
Kışta قيشده İşte ايشده
durakta طوراقده Yemekte يمكده
66
Ayrılma hâli olan -den, -dan, -ten, -tan eki, dal ve nûn (دن ) ile yazılır.
Örnekler :
Bakırdan باقيردن Demirden دميردن
Kumaştan قماشدن Gümüşten كوموشدن
دن قونيه İzmir’den ازميردن Konya’dan
Maraş’tan مرعشدن Karabük’ten قارابوكدن
Gökten كوكدن Yerden يردن
kıştan قيشدن Yazdan يازدن
3.3.2. Hâl Eki Alan Şahıs ve İşaret Zamirleri
Şahıs
Zamirleri -i -e -de -den
بن
Ben بنى Beni بكا Bana بنده Bende بندن Benden
سن
Sen سنى Seni سكا Sana سنده Sizde سندن Senden
او
O
اونى
آنى
Onu
اوكا
آكاOna
اونده
آندهOnda
اوندن
آندنOndan
بز
Biz بزى Bizi بزه Bize بزده Bizde بزدن Bizden
Sizden سزدن Sizde سزده Size سزه Sizi سزى Siz سز
67
اونلر
(آنلر)
Onlar
اونلرى
آنلرىOnları
اونلره
آنلرهOnlara
اونلرده
آنلردهOnda
اونلردن
آنلردنOnlardan
İşaret
Zamirleri -i -e -de -den
بو
Bu بونى Bunu بوكا Buna بونده Bunda بوندن Bundan
شو
Şu شونى Şunu شوكا Şuna شونده Şunda شوندن Şundan
او
O
اونى
آنى
Onu
اوكا
آكاOna
اونده
آندهOnlarda
اوندن
آندنOndan
3.3.3. Vasıta Eki
İle bağlacı ile aynı görevde kullanılan vasıta ekleri olan “-la” ve “-le” lâm ve hâ-i resmiye ile
yazılır (له ). Ünlüyle biten kelimelerde bu ek ي kaynaştırma harfiyle birlikte kullanılır. (يله )
Örnekler:
Gözle كوزله Kaşla قاشله
يله پاره Senetle سندله Parayla
يله كپچه Kaşıkla قاشيقله Kepçeyle
Sopayla صوپايله Korkuyla قورقويله
Eliyle الييله Delille دليلله
68
3.3.4. Eşitlik Eki
Eşitlik ekleri olan –ca, -ce, -ça ve –çe cim ve hâ-i resmiye ile yazılır (جه). Dikkat: Sert
ünsüzlerden sonra gelen eşitlik ekleri her ne kadar “ça” ya da “çe” şeklinde teaffuz edilse de
cim (ج ) ile yazılır.
Örnekler:
Yaşça ياشجه Boyca بويجه
Çocukça چوجوقجه Delice دليجه
جه اولكه Ülkece ملتجه Milletçe
Açıkça آچيقجه Kanunca قانونجه
Erkekçe ارككجه Kadınca قادينجه
3.4.5. İyelik Ekleri
İsimlerin sonuna getirilen ve aitlik bildiren eklerin yazılışı tablodaki gibidir. İyelik eklerinin
yazımında ünsüz harflerden sonra ek ile kelime arasında meydana gelen sesler yazıda
gösterilmez. Ünlü ile biten isim ile üçüncü tekil şahıs iyelik eki arasında ortaya çıkan “s” sesi
kalın ya da ince olsun sin ile yazılır.
Birinci tekil şahıs iyelik eki -m,-ım, -im, -um, -üm م
İkinci tekil şahıs iyelik eki -n, -ın, -in, -un, -ün ڭ
Üçüncü tekil şahıs iyelik eki -ı, -i, -u, -ü veya –sı, -si, -su, -sü سى , ى
Birinci çoğul şahıs iyelik eki -mız, -miz, -muz, -müz, -ımız, -imiz, -umuz, -ümüz مز
İkinci çoğul şahıs iyelik eki -nız, -niz, -nuz, -nüz, -ınız, -iniz, -unuz, -ünüz ڭز
69
Üçüncü çoğul şahıs iyelik eki -ları, -leri لرى
Örnekler:
Silgim سيلكيم Kalemim قلمم
Silgin سيلكيك Kelemin قلمك
Silgisi سيلكيسى Kalemi قلمى
Silgimiz سيلكيمز Kalemimiz قلممز
Silginiz سيلكيكز Kaleminiz قلمكز
Silgileri سيلكيلرى Kalemleri قلملرى
م ماصه Dolabım طوالبم Masam
ك ماصه Dolabın طوالبك Masan
سى ماصه Dolabı طوالبى Masası
مز ماصه Dolabımız طوالبمز Masamız
كز ماصه Dolabınız طوالبكز Masanız
لرى ماصه Dolapları طوالبلرى Masaları
Sorum صوروم Okulum اوقولم
Sorun صوروك Okulun اوقولك
70
Sorusu صوروسى Okulu اوقولى
Sorumuz صورومز Okulumuz اوقولمز
Sorunuz صوروكز Okulunuz اوقولكز
Soruları صورولرى Okulları اوقوللرى
Örtüm اورتوم Önlüğüm اوكلوكم
Örtün اورتوك Önlüğün اوكلوكك
Örtüsü اورتوسى Önlüğü اوكلوكى
Örtümüz اورتومز Önlüğümüz اوكلوكمز
Örtünüz اورتوكز Önlüğünüz اوكلوككز
Örtüleri اورتولرى Önlükleri اوكلوكلرى
Bilgi notu: Üçüncü tekil şahıs iyelik ekinden sonra ünlüyle başlayan bir ek gelmesi hâlinde
araya kaynaştırma “n” harfi girer ve iyelik ekinin “ı” ve “i”si yazılmaz. قلمنى (kalemini)
örneklerinde görüldüğü (kitaplarını) كتابلرينى ,(defterini) دفترينى Ancak .(silgisini) سيلكيسنى
gibi kendisinden sonraki harfe bitişmeyen harflerden sonra gelirse “ı” ve “i” yazılır.
3.4. İsme Getirilen Yapım Ekleri
3.4.1. İsimden isim yapma ekleri -lık, -luk eki, lâm ve kaf (لق), -lik, - lük eki lâm ve kef (لك) ile yazılır.
Örnekler:
لك اينجه Kalınlık قالينلق İncelik
71
Beşlik بشلك Başlık باشلق
Genişlik ككيشلك Darlık دارلق
Kömürlük كومورلك Odunluk اودونلق
Küllük كوللك Kolluk قوللق
Gözlük كوزلك Boyunluk بويونلق
-cı, -ci, -cu, cü, -çı, -çi, -çu, -çü eki, cim ve ye ( ىج ) ile yazılır.
Örnekler:
Deniz-ci دكيزجى Kara-cı قاراجى
Derici دريجى Arıcı آريجى
جى باصمه Basmacı جى پرده Perdeci
Üzümcü اوزومجى Turşucu تورشوجى
Gözcü كوزجى Yolcu يولجى
Türkücü توركيجى Oyuncu اويونجى
Yemekçi يمكجى Aşçı آشجى
Saatçi ساعتجى Kitapçı كتابجى
Kürekçi كوركجى Çarkçı چارقجى
Çöpçü چوپجى Kuşçu قوشجى
72
Tüpçü توپجى Topçu طوپجى
Sütçü سودجى Yoğurtçu يوغورتجى
-lı, -li, -lu, ve –lü eki lâm ve ye (لى )ile yazılır.
Örnekler:
لى قونيه Konyalı دكزليلى Denizlili
Ekşili اكشيلى Tatlı طاتلى
Kirli كيرلى Pasaklı پاساقلى
Görgülü كوركولى Gururlu غرورلى
Güçlü كوچلى Suçlu صوچلى
Köklü كوكلى Soylu صويلى
-sız, siz, -suz, -süz eki sin ve ze (سز )ile yazılır.
Örnekler:
Kalpsiz قلبسز Vicdansız وجدانسز
Kedersiz كدرسز Kaygısız قايغيسز
سز قهوه Çaysız چايسز Kahvesiz
Kültürsüz كولتورسز Şuursuz شعورسز
Usulsüz اصولسز yolsuz يولسز
Ölümsüz اولومسز Sonsuz صوكسز
73
-ce, -ca, -çe, -ça eki cim ve hâ-i resmiye (جه) ile yazılır. Bu ekle dil isimleri yapılır.
Hatırlatrma: İsim yapım eki olan bu ekin yazılışı, eşitlik bildiren isim çekim ekinin yazılışıyla
aynıdır.
Örnekler:
Kırgızca قيرغيزجه İngilizce اينكيليزجه
Arapça عربجه Türkçe توركجه
-ceğiz eki cim, kâf-ı Fârisî ve ze (جكز ) harfleriyle yazılır.
-cağız, eki cim, gayın ve ze (جغز ) harfleriyle yazılır.
Örnekler:
Köyceğiz كويجكز Kuşcağız قوشجغز
Evceğiz اوجكز Kızcağız قيزجغز
Elceğiz الجكز Çocukcağız چوجوقجغز
3.4.2. İsimden fiil yapım ekleri -la ve –le eki: -la, lâm ve elif ( ال ) harfleriyle, -le, lâm ve hâ-i resmiye (له ) ile yazılır.
Örnekler:
مك كوزله Kollamak قولالمق Gözlemek
مك كيليتله Başlamak باشالمق Kilitlemek
مك ترله Sulamak صوالمق Terlemek
مك ايزله Tuzlamak طوزالمق İzlemek
74
مك اكله Taşlamak طاشالمق Eklemek
-lan, -len eki: -lan lam, elif ve nûn (الن) harfleriyle, -len, lâm ve nûn (لن) harfleriyle yazılır.
Örnekler:
Büyülenmek بويولنمك Yaşlanmak ياشالنمق
Bitlenmek بيتلنمك Zorlanmak زورالنمق
Evlenmek اولنمك Avlanmak آوالنمق
Kirlenmek كيرلنمك Buzlanmak بوزالنمق
Gizlenmek كيزلنمك Nazlanmak نازالنمق
-laş, -leş eki: -laş lâm, elif ve şın (الش) harfleriyle, -leş, lâm ve şın (لش) harfleriyle yazılır.
Örnekler:
الشمقويوق Koyulaşmak لشمكزلوك Güzelleşmek
Eşleşmek اشلشمك Şakalaşmak شاقاالشمق
الشمقجاققو Kucaklaşmak برلشمك Birleşmek
Dertleşmek دردلشمك Uzaklaşmak اوزاقالشمق
Sözleşmek سوزلشمك İnatlaşmak عنادالشمق
Yüzleşmek يوزلشمك Yozlaşmak يوزالشمق
75
Uygulamalar
1) İsimden isim yapan ekler hakkında bilgi vererek her biri için ikişer örnek yazınız.
-lık, -luk eki, lâm ve kaf (لق), -lik, - lük eki lâm ve kef (لك) ile yazılır.
Kalınlık ( قالينلق ( (incelik) اينجه لك
-cı, -ci, -cu, cü, -çı, -çi, -çu, -çü eki, cim ve ye (جى ) ile yazılır.
(Derici) دريجى (Arıcı) آريجى
-lı, -li, -lu, ve –lü eki lâm ve ye (لى )ile yazılır.
Köklü كوكلى Soylu صويلى
-sız, siz, -suz, -süz eki sin ve ze (سز )ile yazılır.
Usulsüz اصولسز yolsuz يولسز
-ceğiz eki cim, kâf-ı Fârisî ve ze (جكز ) harfleriyle yazılır. -cağız, eki cim, gayın
ve ze (جغز ) harfleriyle yazılır.
Köyceğiz كويجكز Kuşcağız قوشجغز
2) İyelik ekleri hakkında bilgi vererek “masa” kelimesine iyelik eklerini getirip yazınız.
İsimlerin sonuna getirilen ve aitlik bildiren eklere iyelik eki denir. İyelik eklerinin
yazımında ünsüz harflerden sonra ek ile kelime arasında meydana gelen sesler yazıda
gösterilmez. Ünlü ile biten isim ile üçüncü tekil şahıs iyelik eki arasında ortaya çıkan “s” sesi
kalın ya da ince olsun sin ile yazılır.
masamız ماصه مز masası ماصه سى ,masan ماصه ك ,masam ماصه م
masaları ماصه لرى masanız ماصه كز
76
3) İsme getirilen hal eklerini örneklerle açıklayınız.
Türkçede ismin hal ekleri dört tanedir: -i, -e, -de, -den. Belirtme hâli olan -ı,- i,- u ve- ü eki
ünsüzle biten kelimelerin sonuna geldikleri zaman ye ( ى ) ile yazılır.
küpeyi كوپه يى kolu قولى ayı آيى
Yönelme eki olan –e, ünsüz ile biten kelimelerin sonuna geldiği zaman hâ-i resmiye (ه) ile
yazılır; ünlü ile biten kelimelerin sonuna geldiği zaman ye ve hâ-i resmye (يه) ile yazılır:
Edirne’ye اديرنه يه Okula اوقوله
Bulunma hâli olan -de, -da, -te, -ta eki dal ve he (ده ) ile yazılır.
yemekde يمكده sekizde سكزده
Ayrılma hâli olan -den, -dan, -ten, -tan eki, dal ve nûn (دن ) ile yazılır.
Karabük’ten قارابوكدن Gökten كوكدن
Uygulama Soruları
.kelimesinin hangi okunuşları doğrudur? İşaret koyunuz (كللك) .1
Küllük
Kellik
Kolluk
Kulluk
Güllük
2. Aşağıdaki cümlelerde ekler yanlış yazılmıştır Düzelterek yeniden yazınız.
قيزالر چيقان چوقچا صوقاغا. ايدى صوقاقته چوجوقالر كلن كچ اوه اوقولدان
يوقتو
77
3. Aşağıdaki ekleri bir kelimenin sonuna getirerek yazınız.
-mu?
-ler
-lan
-leş
-çü
4. Aşağıdaki ek almış kelimeleri Osmanlı Türkçesi harfleriyle yazmaya çalışınız.
çiçekler
çocuklar
uzaktan
yakından
köşede
boyacı
geldikçe
sevgimiz
dersleriniz
dost mu?
düşman mı?
dönerci
gözlükçü
İstanbullu
yazlık
ortaklık
78
başkalaşmak
dinlenmek
kulaksız
sinirli
79
Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti
Bu bölümde kelimelerin müstakil yazılışıyla eklerin yazılışının farklı olduğu, eklerin imlâ kurallarına bağlı olmadığı, her ekin kendine mahsus bir yazılışı olduğu öğrendik. Hal eki, soru eki, çoğul eki, vasıta eki, eşitlik eki, isimden fiil yapma ekleri ve fiilden isim yapma eklerinin yazılışları gösterildi.
80
Bölüm Soruları
1. Eklerle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
a. Ekler bir dilin asli unsurlarıdır.
b. Eklerin yazılışı genel imlâ kurallarına uymak zorunda değildir.
c. Osmanlı Türkçesinde eklerin yazımında ünsüz benzeşmesi dikkate
alınmıştır.
d. Eklerin telaffuzu ile yazılışı farklı olabilir.
e. Eklerin kelime kökünden ayırt edilmesi imlâ için zorunludur.
2. Aşağıdaki yargılardan hangisi doğrudur?
a. Kelimeye bitişen her ek yazılmak zorundadır.
b. Kelime ve eklerdeki ünlü uyumuna dikkat edilir.
c. Türkçe önden eklemeli bir dildir.
d. İyelik eklerinde ek ile kelime arasındaki sesler gösterilir.
e. Soru eki ayrı yazılır.
3. Aşağıdaki yazılışlardan hangisi doğrudur?
a. قوراقليك b. كورلك c. قورولوق d. چوجوقلوغم
e. اللريم 4. Aşağıdaki yazılışlardan hangisi yanlıştır?
a. بوشلق b. باشلق c. بشلك d. قيشليق e. باليق
5. “Haklılar” kelimesinin doğru yazılışı hangi seçenekte verilmiştir?
a. حقليلر
b. حاقليالر
c. هاقلللر
d. حاقللر
81
e. حاقليالر
6. Aşağıdaki kelimelerin hangisinde bir ek yoktur?
a. قوراللر b. كوچلشمك c. كيملك d. ىسوروج
e. يلك 7. “Bilgelik” kelimesinin imlâ kurallarına uygun yazılışı hangi seçenekte doğru
verilmiştir?
a. بيلكه لك
b. بيلكلك c. بلكه لك
d. بيلكه ليك e. بيلكيلك
8. Hâl eki almış işaret zamirlerinden hangisi yanlış yazılmıştır?
a. وندنا
b. بونا
c. اونى d. شونى
e. شوندن
9. İyelik eki almış fiillerin hangisinde imla hatası vardır?
a. سيلكم
b. سيلكيك
c. سيلكيسى
d. سيلكيمز
e. سيلكيلرى
10. Ek almış kelimelerden hangisi yanlış yazılmıştır?
a. كوكلى b. كوروكجى
c. جكرجى
d. جانلى
82
e. روحسوز
Cevaplar
1) c , 2) a , 3) b , 4) d , 5) a , 6) e, 7) a, 8) b, 9) a, 10) e.
83
4. OSMANLI TÜRKÇESİNDE EKLER ll
84
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?
Bu bölümde Osmanlı Türkçesinde fiillere getirilen ekleri, yani, geçmiş zaman, şimdiki zaman, geniş zaman, gelecek zaman, dilek-şart, gereklilik eklerini ve fiil yapım eklerini öğreneceğiz.
85
Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular
1) Hangi zaman eki ekler ile ilgili kurala aykırı olarak imlâ kurallarına uygun olarak yazılır?
2) Fiillere getirilen ekler çekimlendiğinde telaffuz ve yazımda ne tür değişikliler olmaktadır?
3) Zaman eklerinin yazımı ve bugünkü telaffuzları arasındaki farklara dikkat ediniz.
86
Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri
Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği
Osmanlı Türkçesinde Ekler ll
Fiillere getirilen çekim ve yapım eklerinin yazılışlarını öğrenmek ve metinlerin doğru okunması becerisi kazanmak.
Yazı çalışması yapmak, metin okumak ve metinler üzerindeki fiil çekim ve yapım eklerinin yazılış şekillerini tespit etmek suretiyle öğrenilenler pekiştirilebilir.
87
Anahtar Kavramlar
Zaman ekleri
Çekim eki
Yapım eki
Emir eki
Dilek-şart eki
Gereklilik eki
88
Giriş
Eklerin yazımı Osmanlı Türkçesinin önemli konularından biridir. Eklerin nasıl yazıldığını
öğrenmek metin okumalarında kolaylık sağlayacaktır. Bu ünitede fiillere getirilen ekler
incelenecektir. Fiil çekimleri, fiilden fiil yapan ekler, fiilden isim yapan ekler örneklerle
anlatılacaktır.
89
4.1.Fiil Çekim Ekleri
4.1.1. Di’li Geçmiş Zaman Eki
Günümüz Türkçesinde sekiz farklı şekilde (-dı, -di, -du, -dü, -tı, -ti, -tu, -tü) yazılan di’li geçmiş
zamanın üçüncü tekil şahıs eki olan -di, Osmanlı Türkçesinde dal ve ye ( ىد ) harfleriyle yazılır.
Örnekler:
Aç-tı آچدى Kal-dı قالدى
Piş-ti پيشدى Gel-di كلدى
Uç-tu اوچدى Otur-du اوتوردى
Göç-tü كوچدى Sür-dü سوردى
Örnek çekimler:
Gör-düm كوردم Al-dım آلدم
Gör-dün كوردڭ Al-dın آلدك
Gör-dü كوردى Al-dı آلدى
Gör-dük كوردك Al-dık آلدق
Gör-dünüz كورديڭز Al-dınız آلديڭز
Gör-düler كورديلر Al-dılar آلديلر
Koş-tum قوشدم Geç-tim كچدم
Koş-tun قوشدڭ Geç-tin كچدڭ
90
Koş-tu قوشدى Geç-ti كچدى
Koş-tuk قوشدق Geç-tik كچدك
Koş-tunuz قوشديڭز Geç-tiniz كچديڭز
Koş-tular قوشديلر Geç-tiler كچديلر
4.1.2. Miş’li Geçmiş Zaman Eki
Miş’li geçmiş zaman eki -mış, -miş, -muş, ve –müş mim ve şın (مش) harfleriyle yazılır.
Örnekler:
Sat-mış صاتمش
Geç-miş كچمش
Koş-muş قوشمش
Öl-müş اولمش
Örnek çekimler:
Üz-müşüm اوزمشم Dal-mışım طالمشم
Üz-müşsün اوزمشسڭ Dal-mışsın طالمشسڭ
Üz-müş اوزمش Dal-mış طالمش
Üz-müşüz اوزمشز Dal-mışız طالمشز
Üz-müşsünüz اوزمشسڭز Dal-mışsınız طالمشسڭز
91
Üz-müşler اوزمشلر Dal-mışlar طالمشلر
4.1.3. Şimdiki Zaman Eki
Şimdiki zaman eki –yor, ye, vav ve re (يور) harfleriyle yazılır. Şimdiki zaman ekiyle fiil kökü
arasında ortaya çıkan (ı,i,u,ü) sesleri yazıda gösterilmez (örnek: كليورم). Ancak fiil kökü
munfasıl (kendisinden sonraki harfe bitişmeyen) bir harfle biterse bu sesler (ى) ile gösterilir
(örnek: ركيدييو ).
Örnek çekimler:
Gidi-yorum كيدييور م Geli-yorum كليورم
Gidi-yorsun كيدييورسڭ Geli-yorsun كليورسڭ
Gidi-yor كيدييور Geliyor كليور
كيدييورز Geli-yoruz كليورز Gidi-yoruz
Gidi-yorsunuz كيدييورسڭز Geli-yorsunuz كليورسڭز
Gidi-yorlar كيدييورلر Geli-yorlar كليورلر
4.1.4. Gelecek Zaman Eki
Gelecek zaman eki –cak, cim kaf (جق); -cek cim kef (جك) harfleriyle yazılır. Kelime ile ek
arasında ortaya çıkan “a” ve “e”ler hâ-i resmiye ( ٮه ٬ه ) ile gösterilir. Son zamanlarda “a”ların
elif ile yazıldığı da olmuştur. Ekteki “k” harfi kendinden önceki ünlü kalın olduğunda kaf (ق)
ile, ince olduğunda kef ile yazılır. Çekimlendiği zaman yumuşamaya uğrayan kaf (ق) harfi
gayın (غ) ile, kef harfi ise kâf-ı Fârisî (گ) ile yazılır.
Örnekler:
92
جق آله Alacak جك ويره Verecek
Örnek çekimler:
جغم باقه bak-a-cağım جكم كوره Gör-e-ceğim
جقسڭ باقه bak-a-caksın جكسڭ كوره Gör-e-ceksin
جق باقه bak-a-cak جك كوره Gör-e-cek
جغز باقه bak-a-cağız جكز كوره Gör-e-ceğiz
جقسڭز باقه bak-a-caksınız جكسڭز كوره Gör-e-ceksiniz
جقلر باقه bak-a-caklar جكلر كوره Gör-e-cekler
4.1.5. Geniş Zaman Eki
Geniş zaman ekinin imlâsı, Osmanlı Türkçesindeki ünlülerin yazımıyla ilgili kurallara tabi
olduğundan diğer eklerin imlâsından ayrılır. Aşağıdaki tabloda geniz zaman ekleri ve örnekleri
gösterilmiştir:
-ar آقار ار Ak-ar
-er چكر ر Çek-er
-ır وارير ير Var-ır
-ir ويرير ير Ver-ir
-ur قورور ور Koru-r
Örnek çekimler:
93
Göç-er-im كوچرم Kaç-ar-ım قاچارم
Göç-er-sin كوچرسڭ Kaç-ar-sın قاچارسڭ
Göç-er كوچر Kaç-ar قاچار
Göç-er-iz كوچرز Kaç-ar-ız قاچارز
Göç-er-siniz كوچرسڭز Kaç-ar-sınız قاچارسڭز
Göç-er-ler كوچرلر Kaç-ar-lar قاچارلر
Ver-ir-im ويريرم Al-ır-ım آليرم
Ver-ir-sin ويريرسڭ Al-ır-sın آليرسڭ
Ver-ir ويرير Al-ır آلير
Ver-ir-iz ويريرز Al-ır-ız آليرز
Ver-ir-siniz ويريرسڭز Al-ır-sınız آليرسڭز
Ver-ir-ler ويريرلر Al-ır-lar آليرلر
Süpür-ür-üm سوپورورم Bul-ur-um بولورم
Süpür-ür-sün سوپورورسڭ Bul-ur-sun بولورسڭ
Süpür-ür سوپورور Bul-ur بولور
Süpür-ür-üz سوپورورز Bul-ur-uz بولورز
Süpür-ür-sünüz سوپورورسڭز Bul-ur-sunuz بولورسڭز
94
Süpür-ür-ler سوپورورلر Bul-ur-lar بولورلر
Hatırlatma: Zamana bağlı olarak fonetik değişmeler imlâyı da etkilemiştir. Geniş zaman eki
olan –ır ve –ir, Osmanlı Türkçesinin klasik döneminde –ur ve –ür şeklinde vav ve re ile
yazılmıştır: var-ur, işit-ür vb.
4.1.6. Dilek-şart Eki
Dilek şart eki olan –sa ve –se’ler sin ve hâ-i resmiye (سه) ile yazılır.
Örnekler:
Geç-se كچسه Kaç-sa قاچسه
Örnek çekimler:
م طورسه Dur-sam م دورسه Dür-sem
ڭ طورسه Dur-san ڭ دورسه Dür-sen
Dür-se دورسه Dur-sa طورسه
ق طورسه Dur-sak ك دورسه Dür-sek
ڭز طورسه Dur-sanız ڭز دورسه Dür-seniz
لر طورسه Dur-salar لر دورسه Dür-seler
4.1.7. Gereklilik Eki
Gereklilik eki olan –malı ve -meli, mim, lam ve ye harfleriyle ىمل şeklinde yazılır. Kalın ünlü
içeren –malı eki ىمال , ince ünlü içeren –meli eki de ىل مه şeklinde yazılabilir.
Örnekler:
95
قوشملى (قوشمالى) koş-malı
( لى كچمه ) كچملى Geç-meli
Örnek çekimler:
يم آوچملى Uç-malı-yım يم يوزملى Yüz-meli-yim
سڭ آوچملى Uç-malı-sın سڭ يوزملى Yüz-meli-sin
Yüz-meli يوزملى Uç-malı آوچملى
يز آوچملى Uç-malı-yız يوزملى يز Yüz-meli-yiz
سڭز آوچملى Uç-malı-sınız سڭز يوزملى Yüz-meli-siniz
لر آوچملى Uç-malı-lar لر يوزملى Yüz-meli-ler
Dikkat: Gereklilik eki, kendisinden sonra gelen eklerle bitişmez.
4.1.8. Emir eki
İkinci tekil şahıs emir eki –ın, -in, -un ve –ün kâf-ı nûnî (ڭ) ile yazılır; eğer fiil gövdesi ünlü
ile bitiyorsa kâf-ı nûnîden önce ye (ى) getirilir:
Taşı-yın طاشييڭ Aç-ın آچڭ
يڭ بسله Seç-in سچڭ Besle-yin
Koru-yun قورييڭ Koş-un قوشڭ
Yürü-yün يورييڭ Boz-un بوزڭ
96
İkinci çoğul şahıs emir eki, -ınız, -iniz, -unuz ve –ünüz kâf-ı nûnî ve ze (ڭز ) harfleriyle yazılr;
eğer fiil gövdesi ünlü üle bitiyorsa kâf-ı nûnîden önce ye (ى) getirilir:
Sıçra-yınız صيچرايڭز Kal-ınız قالڭز
يڭز اله Geç-iniz كچڭز ele-yiniz
Koru-yunuz قورويڭز Dur-unuz طورڭز
Sürü-yünüz سورويڭز Sür-ünüz سورڭز
Üçüncü tekil şahıs emir eki, -sın, -sin, -sun ve –sün, sin vav ve nun (سون) harfleriyle
yazılmıştır. Son dönemlerde –sın ve –sin ekinin sin, ye ve nun harfleriyle yazılması
yaygınlaşmıştır.
Kır-sın قيرسون ( قيرسين )
( سين ايسته سون ايسته ( İste-sin
Dur-sun دورسون
Büyü-sün بويوسون
4.2. Fiil Yapım Ekleri
4.2.1. Fiilden İsim Yapan Ekler
-mak, -mek eki:
Mastar eki –mak, mim kaf مق ; –mek, mim kef مك harfleriyle yazılır.
Geç-mek كچمك Kaç-mak قاچمق
Ser-mek سرمك Sor-mak صورمق
97
Dür-mek دورمك Dur-mak طورمق
Küs-mek كوسمك Kus-mak قوسمق
Olumsuzluk durumunda ما ve مه şeklinden yazılır. مه yerine sadece م yazıldığı da olur.
Örnekler:
) Var-ma-mak وارمامق مك ويرمه Ver-me-mek ويرممك (
) Uç-ma-mak اوچمامق مك ايچمه İç-me-mek ايچممك (
) At-ma-mek آتمامق مك ايتمه İt-me-mek ايتممك (
) Bul-ma-mak بولمامق مك بولمه Böl-me-mek بولممك (
-ma, -me, eki:
Hafifletilmiş mastar eki de olan –ma ve –me mim ve he (مه ) ile yazılır. Son zamanlarda -ma
eki mim ve elif ( .harfleriyle yazıldığı da olmuştur ( ما
Örnekler:
Dök-me دوكمه Bas-ma باصمه
Sür-me سورمه Dol-ma طولمه
Böl-me بولمه Bur-ma بورمه
Ez-me ازمه As-ma آصمه
Hatırlatma: Yukarıda örnekleri verilen –ma ve –me fiilden isim yapma ekidir; olumsuzluk eki
değildir. Fiillere getirilen olumsuzluk eki olan -ma –me için ünitenin sonunda yer alan
“Fiillere Getirilen Diğer Ekler” konusuna bakınız.
98
-ış,- iş, -uş, -üş eki:
Mastar ve isim eki olan bu ek ش veya يش harfleriyle yazılır:
Örnekler:
Sat-ış صاتيش صاتش
Geç-iş كچيش كچش
Oku-y-uş اوقويش
Yürü-y-üş يورويش
Hatırlatma: Diğer birçok ekte olduğu gibi bu ekin yazışında da dönemlere göre farklılık
vardır. Son dönemlerde –uş ve –üş şekli eğer kendisinde sonraki harfe bitişmeyen bir harften
sonra gelmişlerse (و ش) ile yazılmıştır (örnek: كوروش طوروش).
-gı, -gi, (-kı, -ki), -gu, -gü eki:
Bu ek, kelimenin son hecesindeki ünlü kalın ise ىگ ve ىك ince ise ; ىق ve ىغ şeklinde yazılır.
Yuvarlak ünlüler ye harfi yerine vav harfiyle yazıldığı da olmuştur.
Örnekler:
Ser-gi سركى Sar-gı صارغى
بورغو - بورغى Bur-gu سوركو - سوركى Sür-gü
İç-ki ايچكى Bas-kı باصقى
Hatırlatma: Fiilden isim yapan ekler ebetteki bunlarla sınırlı değildir. Bunların dışında kalan
eklerin yazımı için eklerle ilgili mutlaka eski harfli lügatlere müracaat ediniz. Ayrıca fiillerin
yapım eki yoluyla isim haline gelmeleri onların müstakil bir isim gibi değerlendirilip imlâ
kurallarına uygun olarak yazılmış olmasına dikkat ediniz. Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz:
99
Kes-im كسيم Doğ-um طوغوم
Ölç-ek اولچك Uç-ak اوچاق
Üz-gün اوزكون Dar-gın طارغين
seç-ici سچيجى Bak-ıcı باقيجى
Gül-ünç كولونج Kork-unç قورقونج
Ser-gen سركن Unut-gan اونوتغان
Sağ-mal صاغمال
4.2.2 Fiilden Fiil Yapım Ekleri
-l- ve –n- edilgenlik eki:
Edilgenlik ve bazen de dönüşlülük bildiren bu ekler ل ve ن harfleri ile yazılır. Şayet ekten
sonra sesli harf gelmişse يل şeklinde yazılır.
Örnekler:
Büz-ül-mek بوزلمك Boz-ul-mak بوزلمق
Böl-ün-mek بولنمك Bul-un mak بولنمق
Giy-in-mek كيينمك Soy-un-mak صوينمق
Üret-il-en اورتيلن unut-ul-an اونوديالن
-dır, -dir, -dur, -dür, -tır, -tir, -tur, -tür eki:
Ettirgen eki در şeklinde yazılır. Son dönemlerde دير şeklinde de yazılmıştır.
Örnekler:
100
Sil-dir-mek سيلدرمك Al-dır-mak آلدرمق
Dök-dür-mek دوكدرمك Kur-dur-mak قوردرمق
Çek-tir-mek چكدرمك Yap-tır-mak ياپدرمق
Sök-tür-mek سوكدرمك Yut-tur-mak يوتدرمق
4.3.Fiillere Getirilen Diğer Ekler
-ma-, -me,
Fiilleri olumsuzlayan –ma ve –me مه şeklinde yazılır. Ancak fiiller çekimlendiğinde yani
olumsuzluk ekinden sonra başka bir ek geldiğinde ه düşer ve yalnız م kalır.
Örnekler:
Ver-me ويرمه Al-ma آلمه
ڭ قيزمسه Kız-masan ك سيلمسه Sil-mesek
Gör-mü-yor كورميور Bil-mi-yor بيلميور
Geç-meyiz كچميز At-mayız آتميز
سڭز صاتميه Sat-mayasınız سڭز ايچميه İç-meyesiniz
جقلر قالميه Kal-mayacaklar جكلر كلميه Gel-meyecekler
-mez, -maz,
Geniş zaman olumsuz eki de imlâ kurallarına uygun olarak yazılır: -maz (ماز), -mez (مز).
Örnekler:
Gül-mez كولمز Kal-maz قالماز
101
Eğil-mez اكيلمز Sol-maz صولماز
-an, en, -yan, -yen,
Fiile özne anlamı veren bu eklerde imlâ hususiyetleri dikkate alınır. –an, ان şeklinde, -en,
sadece ن ile yazılır. Fiil gövdesinin sesli ile bitmesi durumunda araya bir ى alarak يان ve
şekline ين dönüşür.
Örnekler:
Geç-en كچن Kaç-an قاچان
ين ديكله Yaşa-yan ياشايان dinle-yen
-ıcı, -ici, -ucu, -ücü, -yıcı, -yici, -yucu, -yücü
Bu ek de fiile özne manası veren bir ektir. (يجى) şeklinde yazılır. Fiil gövdesinin sesli ile
bitmesi durumunda araya bir ي daha alır.
Örnekler:
İç-ici ايچيجى Yan-ıcı يانيجى
Gör-ücü كوريجى Kur-ucu قوريجى
ييجى اله Tara-y-ıcı طاراييجى Ele-yici
Kürü-yücü كوروييجى Koru-yucu قوروييجى
-ınca, -ince, -unca, ünce, -yınca, -yince, -yunca
Fiileri zarf fiil haline getiren bu ek نجه şeklinde yazılır. Fiil gövdesi ünlü ile biterse araya bir
.harfi alır ي
Örnekler:
102
Devir-ince دويرنجه Bağır-ınca باغيرنجه
Öl-ünce اولنجه Duy-unca دوينجه
ينجه بله Dola-yınca طوالينجه Bele-yince
Yürü-yünce يوروينجه Kuru-yunca قوروينجه
-dığı, diği, duğu, -düğü, -tığı, -tiği, -tuğu, -tüğü,
Kalın ünlü barındıran –dığı, -tığı, -duğu, -tuğu (دغى) şeklinde; ince ünlü barındıran -diği, -tiği,
-düğü, -tüğü ise (دكى) şeklinde yazılır.
Örnekler:
Gir-diği كيردكى Kır-dığı قيردغى
İç-tiği ايچدكى Aç-tığı آچدغى
Büz-düğü بوزدكى Boz-duğu بوزدغى
Ürk-tüğü اوركدكى Kork-tuğu قورقدغى
Ip, -ip, up, -üp, -yıp, -yip, yup, -yüp,
Bağlaç sigası olan bu ek وب şeklinde yazılır. Fiil gövdesi ünlü ile bitiyorsa araya ي harfi
getirilerek يوب olarak yazılır.
Örnekler:
Geç-ip كچوب Kaç-ıp قاچوب
Dür-üp دوروب Dur-up طوروب
يوب آتله Atla-yıp يوب اكله Ekle-yip
103
Yürü-yüp يورويوب Koru-yup قورويوب
-arak, -erek, -yarak, -yerek
Hal sigası olan bu ek ince ünlü barındırıyorsa رك ه şeklinde; kalın ünlü barındırıyorsa رق ه
harfleriyle yazılır. Fiil gövdesinin ünlü ile bitmesi durumunda araya ye harfi getirilir.
Örnekler:
رك دله Dal-arak طاله رق Del-erek
رق آرايه Ara-yarak رك ارييه Eri-yerek
Uygulamalar
104
1) Fiillere getirilen –ma, -me; -maz, -mez; -an, -en; -ıcı, -ici; -ınca, -ince; -ıp, -ip;
eklerine birer örnek veriniz.
(kuruyunca) قوروينجه (içici) ايچيجى (dinleyen) ديكله ين (eğilmez) اكيلمز (silmesek) سيلمسه ك
(geçip) كچوب
2) Dilek-Şart ve gereklilik kip eklerine ikişer örnek veriniz.
Dilek şart eki olan –sa ve –se’ler sin ve hâ-i resmiye (سه) ile yazılır.
(Geçse) كچسه (Kaçsa) قاچسه
Gereklilik eki olan –malı ve -meli, mim, lam ve ye harfleriyle ملى şeklinde yazılır. Kalın ünlü
içeren –malı eki مالى, ince ünlü içeren –meli eki de مه لى şeklinde yazılabilir.
قوشملى قوشمالى (koşmalı) كچملى كچمه لى (geçmeli)
3) –di’li geçmiş zaman ve –miş’li geçmiş zaman eklerinin yazımını açıklayarak örnekler üzerinde gösteriniz.
Günümüz Türkçesinde sekiz farklı şekilde (-dı, -di, -du, -dü, -tı, -ti, -tu, -tü) yazılan di’li geçmiş zamanın üçüncü tekil şahıs eki olan -di, Osmanlı Türkçesinde dal ve ye (دى) harfleriyle
yazılır.
(pişti) پيشدى (geldi) كلدى
Miş’li geçmiş zaman eki -mış, -miş, -muş, ve –müş mim ve şın (مش) harfleriyle yazılır.
(ölmüş) اولمش (satmış) صاتمش
Uygulama Soruları
1. “Koşmak” fiilini geniş zaman çekimini Osmanlı Türkçesi alfabesiyle yazınız.
105
2. Aşağıdaki atasözlerini Osmanlı Türkçesi alfabesiyle yazınız.
“Sakla samanı, gelir zamanı.”
“Üzüm üzüme baka baka kararır.”
“Bir elin nesi var iki elin sesi var.”
3. Tabloda verilen kelimeleri eşleştiriniz.
Kilim قلم 1
kalem كيلوم 2
kelam كولم 3
م قوله 4 kolam
kolum كيليم 5
م كوله 6 kilom
kelem قولم 7
Külüm كللم 8
106
Kellem كلم 9
Kölem كالم 10
107
Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti
Bu bölümde zamanlara göre fiillerin aldığı ekler ve çekimleri, fiilden fiile yapan ekler ve fiilden isim yapan eklerin nasıl yazılmış olduğu öğrenildi.
108
Bölüm Soruları
1. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde di’li geçmiş zaman eki doğru yazılmıştır?
a. كوچتو b. ىقالد
c. و اوچد
d. ىسچت
e. ىياپت
2. “yapmışsınız” fiilindeki ekler hangi seçenekte doğru verilmiştir?
a. ياپميشسكز b. ياپمشسيكز c. ياپمشسكيز d. ياپمشسنز e. ياپمشسكز
3. Hangi fiil türünde eklerin yazılışı imlâ kurallarına uygundur?
a. Şimdiki zaman eki
b. Emir kipi
c. Geniş zaman eki
d. Gelecek zaman eki
e. Gereklilik eki
4. Hangi ek kendisinden sonra gelen eke bitişmez?
a. Gereklilik eki
b. Şimdiki zaman eki
c. Çoğul eki
d. Emir eki
e. Soru eki
109
5. “-mak” mastar eki hangi seçenekte yanlış yazılmıştır?
a. قوسمق b. كوسمك c. باقمق d. مق اوزله
e. دويمق
6. Aşağıdakilerin hangisinde geniş zaman eki yanlış yazılmıştır?
a. آقار
b. ويرر
c. وارير
d. چكر
e. قورور
7. “yollamak” fiili hangi seçenekte doğru yazılmıştır?
a. يولالمق b. يولماق c. يوللمق d. يللمق e. يولمق
8. Aşağıdakilerden hangisinde şimdiki zaman çekimi yanlış yazılmıştır?
a. كيدييور م
b. كيدييورسڭ c. كيدييورز
d. كيدييورسوڭز e. كيدييورلر
9. Aşağıdaki seçeneklerden hangisinde gelecek zaman eki doğru yazılmıştır?
a. جاغز باقه
b. جكسڭز كوله
110
c. جاقلر آله
d. جغم ويره
e. جاق ياقه
10. Aşağıdakilerden hangisinde miş’li geçmiş zaman çekimi yanlış yazılmıştır?
a. قاچمشيم b. قاچمشسڭ c. قاچمش
d. قاچمشز e. قاچمشسڭز
Cevaplar
1) b , 2) e, 3) c, 4) a, 5) d , 6) b , 7) a, 8) d, 9) b, 10) a.
111
5. OSMANLI TÜRKÇESİNE ARAPÇADAN GEÇEN UNSURLAR I
112
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?
Bu bölümde Arapça isimlerin çeşitlerini ve hangi yollardan türetildiğini, Türkçeye geçen kelimelerin kalıplarını öğreneceğiz.
113
Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular
4) Arapça isim ve sıfat mahiyetindeki kelimeler kaç grupta mütalaa edilmektedir?
5) Günümüz Türkçesinde pek çok örneği olan, günümüzde sıklıkla kullandığımız ve Arapçada fiili geçekleştiren özneye verilen isme ne denir?
114
Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri
Konu Kazanım
Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği
Osmanlı Türkçesine Arapçadan Geçen Unsurlar
Arapçadaki kelime türetme yollarını, kurallarını, Türkçedeki Arapça kökenli kelimeleri, Arapça isimlerin çeşitlerini ve hangi yollardan türetildiğini, Türkçeye geçen kelimelerin kalıplarını öğrenir.
Metinler, çözümlü örnekler, alıştırmalar ile
konuların daha kolay anlaşılması sağlanacaktır.
115
Anahtar Kavramlar
İsim
Masdar
İsm-i fâil
İsm-i mef’ul
Sıfat-ı müşebbehe
İsm-i tafdil
Mübalağalı İsm-i fâil
İsm-i zaman
İsm-i mekân
İsm-i âlet
İsm-i mensup
İsm-i tasgîr
116
Giriş
Osmanlı Türkçesinin kelime kadrosunun önemli bir kısmını Arapçadan geçen kelimeler
oluşturur. Arapçadan dilimize geçen kelimeleri kavrayabilmek için Arapçadaki kelime türetme
yollarının bilinmesi zorunludur. Arapçada kelime türetme belli kurallara tabi olduğu için bu
kuralları bilenler Türkçedeki Arapça kökenli kelimeleri daha iyi tanıyabileceklerdir. Bu
ünitede Arapça isimlerin çeşitleri ve hangi yollardan türetildiği bilgisine yer verilecektir.
Türkçeye geçen kelimelerin kalıpları tanıtılacak ve örnekler sunulacaktır.
Türkler, Müslüman olmalarıyla birlikte tabi oldukları yeni dinin prensiplerini
öğrenmek amacıyla ilk yıllardan itibaren Araplarla dolayısıyla da Arapça ile ilişki içerisinde
olmuşlardır. Başta Kur’an-ı Kerim olmak üzere İslam dinine ait pek çok kitap, zaman içerisinde
Türkçeye çevrilmiştir. Karahanlılar döneminde Kaşgarlı Mahmud’un Araplara Türkçeyi
öğretmek maksadıyla Türkçe kelimelerin Arapça karşılıklarını içeren sözlüğü bu ilişkinin
boyutlarını göstermesi bakımından önemlidir. Selçuklular devrinde Farsçanın resmi dil olması,
Arapçanın da ilim dili olarak medreselerde okutulması Türkçenin aleyhine bir durum olarak
tezahür etmiştir. Selçuklu Devletinin son bulmasıyla birlikte Anadolu’da siyasi hâkimiyet
Beyliklere kalmıştır. Arapça ve Farsçayı bilen, İyi yetişmiş Selçuklu sultanlarıyla
kıyaslandığında eğitim düzeyi bakımından daha zayıf durumda olan Beylerin çoğunun
Türkçeden başka bir dil bilmemeleri, himayelerine aldıkları âlimlerin Türkçe eser yazmalarına
vesile olmuştur. Bu dönemlerde yazılan eserlerde kullanılan dil oldukça sade, konuşma diline
yakın, Arapça ve Farsçanın etkileri az denebilecek derecedeydi. Osmanlı döneminde ise resmi
dil, edebiyat dili ve ilim dili Türkçe olmasına rağmen çelişkili bir şekilde, Türkçeye, Arapça
ve Farsçadan kelime akışı hızlanmıştır. Dolayısıyla bu dönemin Türkçe eserlerinde öncekilerle
kıyaslanmayacak derecede Arapça ve Farsça kökenli kelimelerin yer aldığı görülür.
Bir dilden başka bir dile kelime geçişi dilin niteliğini değiştirmez. Bugün dilimiz
Türkçe olduğu gibi o gün de Türkçe idi. Dönemin adıyla adlandıracak olursak Osmanlı
Türkçesidir. Ne var ki nasıl bugün batı dillerinin görünür bir etkisinden söz ediyorsak geçmişte
de Arapça ve Farsçanın belki biraz daha fazla etkisinden bahsetmek mümkündür. İşte dilimizin
bu tarihî dönemine ait metinleri okuyabilmek, anlayabilmek söz konusu dillerden geçen
hususiyetleri tanımakla daha kolay hâle gelecektir. Arapçadan dilimize geçen kelimelerin
birçoğu bugün de kullanılmaktadır. Ancak önemli bir kısmını sadece dönemin yazılı
eserlerinde görebilmek mümkündür. Bu dönemin metinlerini öncelikle okuyabilmek ve
ardından anlayabilmek için dilimize yerleşmiş bulunan Arapça unsurların öğrenilmesi
117
gerekmektedir. Biz burada öğrencilerimizin temel düzeyde Arapça bildiklerini varsayarak
detaylara inmeden, Arapçadan geçen hususiyetleri açıklamaya çalışacağız.
Öncelikle belirtmek gerekir ki Arapçadan geçen kelimelerin büyük çoğunluğunu isim
ve sıfatlar oluşturur. Arapçadan Türkçeye fiil geçişi olmamıştır. Bunun sebebi, Arapçanın
kelime türetme sistemiyle Türkçenin kelime türetme sisteminin farklı olmasıdır. Türkçede
kelimenin sonuna ekler getirilerek yeni kelimeler türetilmesine karşın Arapçada belirli kök
harflerin kalıp değiştirmesi ve bazen de önüne ek almasıyla kelime türetilir. Bu bakımdan
Arapçada kelime türetmeye yarayan kalıpları bilmek, bu kalıplarda Türkçeye geçen
kelimelerin tanınmasında büyük kolaylık sağlayacaktır.
Arapça isim ve sıfat mahiyetindeki kelimeler on iki grupta mütalaa edilmektedir. On
iki çeşit kelime şunlardır: İsim, Masdar, İsm-i fail, İsm-i mef’ul, Sıfat-ı müşebbehe, İsm-i tafdil,
Mübalağalı İsm-i fail, İsm-i zaman, İsm-i mekân, İsm-i âlet, İsm-i mensup, İsm-i tasgîr.
5.1. İsim
Arapçada iki tür isim bulunmaktadır. Bunlardan birincisi “câmid” denilen zaten isim
olarak bilinen hiçbir kelimden türememiş kelimelerdir. Burada isim başlığı altında söz konusu
edilen isim bunlardır. Üç, dört ve beş harfli olmak üzere çeşitli kalıpları vardır. Şems (شمس ),
kamer (قمر), racül (رجل), kalem (قلم ), şecer (شجر ) vb. bu tür isimlerdir.
Diğeri ise kalan on bir maddede örneklendireceğimiz, fiillerden türetilen “müştak” tabir edilen
kelimelerdir ki Arapçadan Türkçeye geçen kelimelerin çoğunluğunu bunlar oluşturur.
5.2. Masdar
Masdar, fiillerin şahıs ve zaman göstermeyen, iş veya oluşa delalet eden bir nevi isim
şeklidir. Türkçede fiillere getirilen -mek, -mak, -ma, -me, -ış, -iş, -uş, -üş ekleri masdar manası
verir. Osmanlı Türkçesinde Arapçada bulunan masdarların tamamı kullanılmıştır. Arapçada üç
kısım masdar vardır. Birincisi mücerred masdarlar (sülâsî ya da rubâî olabilir), ikincisi mimli
masdarlar, üçüncüsü de belli kurallar dâhilinde harf sayısı artan (mezîd) masdarlardır.
Sülâsî mücerred masdarların kırktan fazla kalıbı bulunmaktadır. Bu kalıpların belli bir
kuralı yoktur. İşitme yoluyla (semâî) öğrenilir. Bu masdarların Osmanlı Türkçesinde en sık
kullanılanları aşağıdaki tabloda örnekleriyle birlikte gösterilmiştir:
118
Darb ضرب Fa’l فعل
Fikr فكر Fi’l فعل
Hüsn حسن Fu’l فعل
Zarar ضرر Fa’al فعل
Sığar صغر Fi’al فعل
Gaflet غفلت Fa’let فعلة
Siklet ثقلت Fi’let فعلة
Gurbet غربت Fu’let فعلة
Gurûb غروب Fu’ûl فعول
Suhûlet سهولت Fu’ûlet فعولة
Zarûret ضرورت Fa’ûlet فعولة
Zalâm ظالم Fa’âl فعال
Silâh سالح Fi’âl فعال
Gubâr غبار Fu’âl فعال
Dalâlet ضاللت Fa’âlet فعالة
Dibâce دباجه Fi’âlet فعالة
İ’lân إعالن Fi’lân فعالن
Kurbân قربان Fu’lân فعالن
119
Hayavân حيوان Fa’alân فعالن
Garîb غريب Fa’îl فعيل
Kaylûle قيلوله fa’lûlet فعلولة
Da’va دعوى Fa’lâ فعلى
Tekrâr تكرار Tef’al تفعل
Rubâî mücerred masdaların Osmanlı Türkçesinde kullanılan tek bir kalıbı vardır: فعللة (fa’lelet) Örnek: zelzele (زلزله)
Hatırlatma: Arapçada yuvarlak te ile yazılan kelimeler Türkçeye geçerken te harfi ya
korunmuş ya da düşerek –e şeklinde telaffuz edilmiştir. Osmanlı Türkçesi imlâsında yuvarlak
te (ٮة , ة) kullanılmadığı için telaffuzda var olan “te” ler açık “te” (ت) olarak yazılır. شريعت
(şeriat ), هدايت (hidâyet) gibi. Eğer “te” telaffuz edilmiyorsa hâ-i resmiye (ٮه,٥) ile yazılır.
.gibi كلمه (kelime) ,(İrade) إراده
Sülâsî masdarların başına mim (م) harfi getirmek suretiyle mimli masdar elde edilir.
Anlam bakımından diğer sülâsî masdarlardan farkı yoktur. Mimli masdarların dört kalıbı
vardır. Mimli masdar kalıpları ve bunlara ait örnekler aşağıdaki tabloda örnekleriyle
gösterilmektedir:
Maksad مقصد Mef’al مفعل
Mantık منطق Mef’il مفعل
Meymenet ميمنت Mef’alet مفعلة
Ma’siyet معصيت Mef’ilet مفعلة
Mezid fiiller (kök harflerine bir ya da birden fazla harf ilavesiyle elde dilen fiiller)in
masdarları sülâsî mücerred fiillerin masdarları gibi semai olmayıp belli bir kural dâhilinde
120
yapılan masdarladır. Mezid fiillerin masdarlarının on iki kalıbı vardır. Bunlardan dokuz tanesi
Türkçede kullanılır. Türkçede kullanılan mezid fiillerin kalıpları ve örnek masdarlar aşağıda
tablo halinde gösterilmiştir:
İslâm اسالم İf’âl إفعال
Teslîm تسليم Tef’îl تفعيل
مفاعله
(فعال)
Mufâ’ale
(fi’âl)
مجادله
(جدال)
Mücâdale
(cidâl)
İnsicâm انسجام İnfi’âl إنفعال
İntizâm انتظام İfti’âl إفتعال
İhmirâr احمرار İf’ilâl إفعالل
Tekellüm تكلم Tefa’ul تفعل
Tenâsüb تناسب Tefâ’ul تفاعل
İstiğfâr استغفار İstif’âl إستفعال
5.2.1. Ca’lî Masdar
Yukarıda zikredilen masdarların dışında bir de yapma masdarlar vardır. Bu masdarlar
isimlerin sonuna şeddeli ي ve ت getirilmek suretiyle yapılır: ٮيت , ٮيت (-iyyet). İnsaniyet
İslâmiyet ,(محرميت) mahremiyet ,(مجبوريت) mecbûriyet ,(مكمليت) mükemmeliyet ,(انسانيت)
vb. Bu kelimeler, günümüz Türkçesinde tek “y”li olarak (ملليت) milliyet ,(اسالميت)
kullanılmaktadır.
5.3. İsm-i Fâil
İsm-i Fail, Arapçada fiili geçekleştiren özneye verilen isimdir. Bir diğer ifadeyle
masdarın ifade ettiği iş ve oluşu gerçekleştirene verilen isimdir. Fiilden türeyen bir kelimedir.
121
Sülâsî mücerredlerin ism-i fâili, fâ’il (فاعل) kalıbında gelir. Bu kalıpta Türkçede pek çok kelime
bulunmaktadır. Çok sık kullandığımız örneklerden bazıları şunlardır:
Zâlim ظالم Hâkim حاكم
Câhil جاهل Zâhid زاهد
Kâtil قاتل Âbid عابد
نئخا Hâfız حافظ Hâin
Kâfir كافر Tâlib طالب
Fâsık فاسق Mâlik مالك
Gâsıb غاصب Kâtib كاتب
Fâcir فاجر Tâhir طاهر
Rubâî (dört harfli) fiillerin (فعللة) ism-i fâili, “müfa’lil” (مفعلل) gelir. Örnek:
Rubâî مفعلل Müfa’lil مترجم Mütercim
Mezid fiillerin ism-i fâilleri değişik kalıplarda gelir. Aşağıdaki tabloda bu kalıplar
örnekleriyle birlikte gösterilmiştir:
İf’âl مفعل Müf’il مخلس Muhlis
Tef’îl مفعل Müfa’’il موحد Muvahhid
Mufâ’ale مفاعل Müfâ’il مناسب Münâsib
122
İnfi’âl منفعل Münfa’il منقطع Munkatı
İfti’âl مفتعل Müfte’il مستقل Müstakil
İf’ilâl مفعل Müf’all مغبر Muğberr
Tefa’ul متفعل Mütefa’il متشبس Müteşebbis
Tefâ’ul متفاعل Mütefâ’il متقارب Mütekârib
İstif’âl مستفعل Müstef’il مستحسل Müstahsil
5.4. İsm-i Mef’ûl
İsm-i mef’ûl, fâilin gerçekleştirdiği işten etkilenen kişi ya da nesneye delalet eden
kelimelerdir. Sülasî mücerred fiillerin ism-i mef’ûlü, mef’ûl (مفعول) kalıbında gelir. İsm-i
mef’ûl kalıbı da Türkçede çok kullanılmıştır. Bazı örnekler: ma’mûr (معمور), ma’sûm
,(مفلوج) meflûç ,(متروك) metrûk ,(مظلوم) mazlûm ,(مغدور) mağdûr ,(محكوم) mahkûm ,(معصوم)
me’yûs (مأيوس), mektûb (مكتوب), matlûb (مطلوب), ma’şûk (معشوق).
Mücerred rübâî fiillerin ism-i mef’ulleri müfa’lel (مفعلل) kalıbında gelir. Örnek:
Müselsel مسلسل Mütercem مترجم
Mezid fiillerin ism-i mef’ûlleri ve örnekleri aşağıdaki tabloda gösterilmiştir:
İf’âl مفعل Müf’al منحل Münhal
Tef’îl مفعل Müfa’’al مشخص Müşahhas
Mufâ’ale مفاعل Müfâ’al مبارك Mübârek
İnfi’âl -
123
İfti’âl مفتعل Müfte’al معتمد Mu’temed
İf’ilâl -
Tefa’ul متفعل Mütefa’’al متوزع Mütevezza’
Tefâ’ul متفاعل Mütefâ’al متداول Mütedâvel
İstif’âl مستفعل Müstef’al مستهجن Müstehcen
5.5. Sıfat-ı Müşebbehe
İsm-i fâillere benzeyen ancak faillik vasfı geçici değil daimilik arz eden kelimelerdir.
Osmanlı Türkçesinde yaygın olarak fa’îl (فعيل) ve ef’al (افعل) kalıplarında kullanılmıştır. Ef’al
kalıbı belli bir ayıbı kusuru veya rengi bildirmek için kullanılmıştır.
Örrnekler:
Hakîm حكيم Ahmak احمق
Fakîr فقير Ebkem ابكم
Harîs حريص A’mâ اعمى
Garîb غريب Ebleh ابله
5.6. İsm-i tafdil
Üstünlük, karşılaştırma, nispet bildiren kelimelerdir. Tek bir kalıbı vardır: Ef’al (أفعل)
Örnekler:
124
Echel اجهل Ekrem اكرم
Ender اندر Ehven اهون
5.7. Mübâlağalı ism-i fâil
Bir işi çokça, aşırı yapan anlamındadır. Türkçede en çok kullanılan kalıpları şunlardır:
fa’’âl (فعال), fa’ûl (فعول) ve fa’’âle (فعاله).
Örnekler:
Allâme عالمه Sabûr صبور Rezzâk رزاق
Tayyâre طياره Gafûr غفور Gaffâr غفار
Emmâre اماره Gayûr غيور Seyyâh سياح
Levvâme لوامه Şekûr شكور Heccâv هجاو
Bilgi notu: fa’âl (فعال) kalıbıyla iş ve meslek isimleri de yapılır. Mübalağalı ism-i fâil
ile karıştırılmamalıdır. Cerrrâh (جراح), hattâb (حطاب), kassâb (قصاب), nebbâş (نباش), fellâh
.vb (فالح)
5.8. İsm-i mekân
Yer bildiren kelimelerdir. Üç kalıbı bulunur: mef’al (مفعل), mef’alet (مفعلت) ve mef’il
.(مفعل)
Örnekler:
Menzil منزل Merhale مرحله Menfez منفز
125
’Merci مرجع Medrese مدرسه Mekteb مكتب
Meclis مجلس Mezbele مزبله Menhec منهج
Mescid مسجد Memleket مملكت Medhal مدخل
5.9. İsm-i zaman
Zaman bildiren isimlerdir. Mef’al (مفعل) ve mef’il (مفعل) olmak üzere iki kalıbı vardır.
Örnekler:
همزرع Mevlid مولد Mezraa
Mahşer محشر Mevkıt موقت
5.10. İsm-i âlet
Araç gereç isimlerini gösteren kelimelerdir. Osmanlı Türkçesinde mif’al (مفعل) ve
mif’âl (مفعال) kalıpları çok kullanılmıştır.
Örnekler:
Miftâh مفتاح Micmer مجمر
Mızrâk مزراق Miğfer مغفر
5.11. İsm-i tasgîr
Küçültme ifade eden kelimelerdir. Üç kalıbı vardır: Fu’ayl (فعيل), fu’aylil (فعيلل), fu’aylîl (فعيليل).
126
Örnekler:
Âbid عابد Bülbül بلبل Kandîl قنديل
Ubeyd عبيد Büleybil بليبل Kuneydîl قنيديل
5.12. İsm-i mensûb
Aitlik bildiren kelimelerdir. Kelimelerin sonuna şeddeli ve tenvinli bir ye (iyyun - ٮيون) getirilmek suretiyle yapılır. Osmanlı Türkçesinde tenvin ve şedde kaldırılarak “y” uzun i (î)
olarak okunur. Nispet “i”si günümüzde de sıkça kullanılan oldukça işlek bir ektir.
Örnekler:
Türkî توركى Lügavî لغوى
Arabî عربى Nebâtî نباتى
İstanbulî استانبولى Irsî ارسى
Mekkî مكى İmî علمى
Uygulamalar
1. Arapçada kaç çeşit masdar olduğunu belirterek her biri için ikişer örnek veriniz.
Çözüm:
Arapçada üç çeşit masdar vardır. Birincisi mücerred masdarlar (sülâsî ya da rubâî
olabilir), ikincisi mimli masdarlar, üçüncüsü de belli kurallar dâhilinde harf sayısı artan (mezîd)
masdarlardır.
127
Sülasi mücerred masdarlara örnek olarak فكر (Fikr) ve حسن (Hüsn);
mimli masdarlara örnek olarak مقصد (Maksad) ve ميمنت (Meymenet); اسالم (İslâm) ve
.verilebilir (İhmirâr) احمرار
2. mağdûr (مغدور), mazlûm (مظلوم), metrûk (متروك) kelimelerinin kalıbı hakkında
bilgi veriniz.
Çözüm:
Verilen kelimeler, günümüz Türkçesinde de sıklıkla kullanılan ve pek çok örneği olan
İsm-i mef’ûl (مفعول) kalıbındandır.
3. Mübalağalı İsm-i Fâ’il, bir işi çokça, aşırı yapan anlamına gelmektedir.
Türkçede en çok üç kalıpta kullanılmakta olan Mübalağalı İsm-i Fâ’ilin sıklıkla kullanılan her
bir kalıbı için birer örnek veriniz.
Çözüm:
Türkçede kullanılan Mübalağalı İsm-i Fâ’il kalıpları şunlardır: fa’’âl (فعال), fa’ûl
.(فعاله) ve fa’’âle (فعول)fa’’âl (فعال) kalıbı için رزاق (Rezzâk); fa’ûl (فعول) kalıbı için شكور (Şekûr),
fa’’âle (فعاله) kalıbı için de عالمه (Allâme) örnekleri verilebilir.
Uygulama Soruları
1. Aşağıdaki cümlelerde boş bulunan yerlere uygun kavramlar getiriniz.
Arapçada hiçbir kelimeden türememiş isimlere ………………….. ;
fiillerden türemiş isimlere de ……………………… denir.
Sülâsî masdarların başına mim getirilerek …………………………….
Yapılır.
Ca’lî masdarın Türke karşılığı ………………………………. dır.
128
Faillik vasfı daimilik arz eden kelimelere …………………………denir.
2. Tabloda verilen kelimelerin hangi türde isimler olduğunu karşılarına yazınız.
Gayûr غيور
Müsteşâr مستشار
Tabîb طبيب
Tanburî طنبورى
Musannif مصنف
3. Aşağıda kalıpları verilen sülâsî mücerred masdarlardan beşer örnek yazınız.
Fa’îl (فعيل) Fa’ûlet (فعولة) Fa’let (فعلة) Fi’âl (فعال)
4. Aş ağıda kalıpları verilen mezid ism-i fail kalıplarına örnekler yazınız.
(Müf’il) مفعل
(Müfa’il) مفعل
(Müfâ’il) مفاعل
(Münfa’il) منفعل
(Müfte’il) مفتعل
(Müf’all) مفعل
129
(Mütefa’il) متفعل
(Mütefâ’il) متفاعل
(Müstef’il) مستفعل
5. Aşağıdaki tabloya sülâsî mücerred fiilerin ism-i mef’ûl kalıbında örnekler
yazınız.
6. Aşağıdaki isimlerin türlerini ve kalıplarını karşılarına yazınız.
معمار
مسلح
موقف
تثبيت
مكرم
ج – ر - خ .7 sülâsî mücerred fiil kökünden Türkçeye geçen isimleri örnekte
görüldüğü gibi çıkarınız ve kalıbını karşılarına yazınız.
فعول خروج
130
Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti
Bu bölümde Arapça isimlerin çeşitleri ve hangi yollardan türetildiği, Türkçeye geçen kelimelerin kalıpları öğretildi. Arapçadan geçen kelimelerin büyük çoğunluğunun isim ve
sıfatlardan oluştuğu anlatıldı. Arapçanın kelime türetme sistemiyle Türkçenin kelime türetme sisteminin farklı olması sebebiyle Arapçadan Türkçeye fiil geçişinin olmadığı belirtildi.
Arapçada kelime türetmeye yarayan kalıpların bilinmesinin, bu kalıplardan Türkçeye geçen
131
kelimelerin tanınmasında büyük kolaylık sağlayacağı ifade edildi. Arapça isim ve sıfat mahiyetindeki kelimelerin on iki grupta ele alındığı anlatıldı. İsim, Masdar, İsm-i fail, İsm-i
mef’ul, Sıfat-ı müşebbehe, İsm-i tafdil, Mübalağalı İsm-i fail, İsm-i zaman, İsm-i mekân, İsm-
i âlet, İsm-i mensup, İsm-i tasgîr kavramları örneklerle açıklandı.
Bölüm Soruları
1. Arapçadan Türkçeye en çok hangi tür kelime geçmiştir?
a. Edatlar
b. İsim ve sıfatlar
c. Ekler
d. Zarflar
e. Fiiller
132
2. Aşağıdaki kelimelerden hangisi Arapça kökenli değldir?
a. متشبس b. مناقاشه c. مرديون d. مفترى e. قانون
3. Aşağıdaki kelimelerden hangisi yanlış yazılmıştır. (Uzatma-inceltme işaretini
dikkate alınız)
a. Hakîm
b. Hâkem
c. Hâkim
d. Hakem
e. Hüküm
?Kelimesi hangi kalıba uygun bir kelimedir (مجبوريت) .4
a. İsm-i mef’ul
b. İsm-i tasgîr
c. Sıfat-ı müşebbehe
d. Ca’lî masdar
e. İsm-i âlet
?Kelimesi hangi kalıba uygun bir kelimedir (رزاق) .5
a. Sıfat-ı müşebbehe
b. İsm-i mef’ul
c. İsm-i tafdil
d. İsm-i mensub
e. Mübalağalı ism-i fâil
6. Aşağıdaki eşleştirmelerden yanlış olanı bulunuz.
a. مظلوم - İsm-i mefûl
b. استانبولى – ism- i mekân
c. مجرم – ism-i fâil
d. اسمر – sıfat-ı müşebbehe
133
e. مجمر– ism-i âlet
7. Aşağıdaki eşleştirmelerden doğru olanı bulunuz.
a. الزم – ism-i tasgir
b. محروم – ism-i âlet
c. موضع – ism-i mekân
d. غيور – ism-i tafdil
e. مرات – ism-i mef’ul
8. Aşağıdaki kelimelerden hangisi ism-i mef’ul kalıbında değildir?
a. مستقل
b. معتمد
c. مكمل
d. مستشار
e. مستكره
9. “Tahsil” kelimesi aşağıdaki seçeneklerden hangisinde doğru yazılımıştır?
a. طاهسيل
b. تاهسيل
c. تحسيل
d. طاحصل
e. تحصيل
10. Türkçeye olduğu gibi geçmiş olan Arapça tamlamalardan hangisinin çeviri yazısı
doğrudur?
a. Beytü’l mâl
b. İbnül vakt
c. Zil-yed
d. İle’n-nihâye
e. Dârülfünûn
134
Cevaplar
1) b , 2) c , 3) b , 4) d , 5) e , 6) b, 7) c, 8) a, 9) e, 10) d.
135
6. OSMANLI TÜRKÇESİNE ARAPÇADAN GEÇEN UNSURLAR II
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?
136
Bu bölümde, Arapça kelimelerdeki müenneslik ve müzekkerlik durumunu, kelimelerin
çokluk hallerini, Arapça isim ve sıfat tamlamalarıyla Arapçadan dilimize geçen bazı kalıp ifadeleri öğreneceğiz.
Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular
1) Elif-i maksûre ve elif-i memdûde kavramları nedir, Osmanlı Türkçesindeki kullanımları nasıldır?
2) Arapça kelimelerin çoğulları nasıl yapılmaktadır ve Cem’-i müzekker sâlim,
Cem’-i müennes sâlim, Cem’-i mükesser kavramları neleri ifade etmektedir?
137
3) Arapça isim ve sıfat tamlamaları, Osmanlı Türkçesinde nasıl kullanılmaktadır?
Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri
Konu Kazanım
Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği
Osmanlı Türkçesine
Arapçadaki kelimelerin müzekker-müennes, müfred-tesniye-cemi’
Metinler, çözümlü örnekler, alıştırmalar ile
138
Arapçadan Geçen Unsurlar II
şekillerini, Arapça isim ve sıfat tamlamalarını ve Osmanlı Türkçesinde rastlanan Arapça ifade kalıplarını öğrenir.
konuların daha kolay anlaşılması sağlanacaktır.
Anahtar Kavramlar
Müenneslik
Müzekkerlik
Arapça kelimelerde çokluk
139
Arapça isim tamlaması
Arapça sıfat tamlaması
Bazı kalıp ifadeler
Giriş
Arapça kökenli kelimelerde Türkçe kelimelerden farklı olarak cinsiyet ayrımı vardır. Bazı kelimeler müzekker (eril), bazıları da müennestir (dişil). Kurallı olarak müennes olanların yanı sıra kurala uymamakla birlikte müennes kabul edilen kelimeler vardır. Yine Arapça kelimelerin müfred (tekil), tensiye (çift) ve cemi (çoğul) şekilleri vardır. Kelimeleri tensiye yapmanın kuralı vardır ve bu şekil Türkçede karşılığı olmadığı için az kullanılmıştır. Kelimeleri çoğul yapmanın da kuralı vardır; ancak kuralsız çoğul yapabilmek de mümkündür. Kuralsız çoğullar
140
belli kalıplarda yoğunlaşmıştır. Bu kalıpların tanınması benzeri çoğul kelimelerin öğrenilmesini kolaylaştıracaktır. Bu ünitede kelimelerin müzkker-müennes, müfred-tesniye-
cemi şekillerinin yanı sıra Arapça isim ve sıfat tamlamaları ve Osmanlı Türkçesinde rastlanan Arapça ifade kalıpları hakkında bilgi verilecektir.
Arapçadaki kelimelerin müzekker-müennes, müfred-tesniye-cemi’ şekillerini, Arapça isim ve sıfat tamlamalarını ve Osmanlı Türkçesinde rastlanan Arapça ifade kalıplarını öğrenir.
6.1. Arapça Kelimelerde Müenneslik ve Müzekkerlik
Arapçada kelimelerin müzekkerlik (eril) ve müenneslik (dişil) şekilleri vardır.
Arapçada kelimeler -eğer müennes kabul edilen kelimelerden biri değilse- müzekker
durumundadır. Kelimelerin görünüşte müennes olduğunu gösteren üç tane alameti vardır:
141
1. Yuvarlak te (ة): Osmanlı Türkçesinde müenneslik alameti olan “yuvarlak te”ler genellikle
okunmaz ve hâ-i resmiye (ه ٮه) ile yazılır. كاتبه (Kâtibe), مدرسه (medrese), ملكيه (mülkiye),
.vb (müdîre) مديره
2. Elif-i maksûre/kısa elif (ى) : Elif-i maksûre, kelimelerin sonunda “ye” harfiyle yazılan ancak
elif gibi okunan harftir. بشرى (Büşrâ), يحيی (Yahyâ), موسى (Mûsâ), مصطفی (Mustafa), فتوى (fetvâ) vb.
İsm-i tafdilin müennesi de فعلى (fu’lâ) kalıbında gelir ve elif-i maksûre ile yazılır: كبرى
(Kübrâ), صغرى (suğrâ) vb.
3. Elif-i memdûde/uzun elif (ا ء). Renk bildiren أفعل (ef’al) kalıbının müennesi فعالء (fa’lâ’)
şeklinde gelir. Osmanlı Türkçesinde kelimenin sonundaki hemze yazılmaz. سودا -اسود(Esved-sevdâ), حمرا -احمر (ahmer-hamrâ), بيضا -ابيض (ebyaz-beyzâ) vb.
Bu alâmetlerin dışında bir kelimenin müennes olduğunu anlamanın bazı yöntemleri vardır.
a. Kadın adları müennestir. زينب (Zeyneb), بتول (Betûl), مريم (Meryem) vb.
b. Kadınlıkla özdeşleşen cins isimler müennestir. ام (Ümm/anne), بنت (bint/kız)
.vs(uht/kız kardeş) اخت
c. Ülke ve şehir isimleri müennes kabul edilir. توركيه (Türkiye), انكلتره (İngiltere),
.vb (Bağdat) باغداد ,(İstanbul) استانبول
d. Çift uzuvlar müennes kabul edilir. يد (Yed/el), عين (ayn/göz), أذن (üzn/kulak)
vb.
e. Harf isimleri müennestir.
f. Cem’-i müzekker sâlim dışındaki bütün çoğul kelimeler müennes kabul edilir.
g. Semâî müennes denilen işitilerek müennes olduğu öğrenilen kavramlar. سماء
(Semâ), شمس (şems), قمر (kamer), نار (nâr) vb.
Bir kelimenin müzekker ya da müennes olması günümüz Türkçesi açısından bir
bağlayıcılığı yoktur. Ancak Osmanlı Türkçesinde isim ve sıfat tamlamaları Arapça ve
Farsça kurallara göre yapıldığından müzekkerlik-müenneslik uyumu aranmaktadır.
6.2. Arapça Kelimelerde Çokluk
142
Arapçada bir kelimenin tekil hali için “müfred”, ikili hali için “tensiye” ya da
“müsenna”, çoğulu için de “cemi” kavramları kullanılır.
6.2.1. Tesniye (ikilik)
Tesniye, ikilik ifade eden kelimelerdir. Türkçede karşılığı olmadığı için Osmanlı
Türkçesinde az kullanılmıştır. Müfred kelimelerin sonuna elif nun (ان) ya da ye nun (ين) getirilerek yapılır. Osmanlı Türkçesinde ye ve nun (ين) ile yapılan tensiye kelimeler
kullanılmıştır: بلدتين -بلده (belde-beldeteyn), طرفين -طرف (taraf/tarafeyn), حرم- حرمين
(Harem/Haremeyn) والد/والده - والدين vâlid/vâlide-vâlideyn) ya da ابوين (ebeveyn) vb.
6.2.2. Cemi (çoğul)
Klasik tasnife göre Arapçadaki çoğul kelimelerin üç şekli bulunmaktadır: 1. Cem’-i
müzekker sâlim, 2. Cem’-i müennes sâlim, 3. Cem’-i mükesser.
1. Cem’-i müzekker sâlim: Müzekker kelimelerin çoğulu olup, kelimelerin sonuna
ye nun ( ن) ve vav nun/vav ye (ون/ ين) harfleri ilave edilerek yapılır. Osmanlı
Türkçesinde ين (în) şekli daha çok kullanılmıştır: Mü’minîn (مۇمنين), me’mûrîn
.vb (معلمين) muallimîn ,(مفسرين) müfessirîn ,(مأمورين)
2. Cem’-i müennes sâlim: Kelimelerin sonuna elif ve te (ات) harflerinin ilavesiyle
yapılır. Sülâsî ya da mezîd bütün masdarlar. İsm-i fâiller, ism-i mensuplar, ism-i
mef’uller aynı şekilde cemi yapılır: وقعات (Vukuât), إدخاالت (ithâlât), تسليمات (teslîmât), إنقالبات (inkılâbât), إنتظامات (intizâmât), تكمالت (tekemmülât), إستخبارات (istihbârât), تعميرات (tâmirât), جنايات (cinâyât), مفروشات (mefrûşât), مۇمنات
(mü’minât), موجودات (mevcûdât) vb.
Sadece mufaale babında sonundaki te (ت) ya da onun yerine geçen hâ-i resmiye (ه) kaldırılarak elif ve te (ات) getirilir. محالت (Mahallât), مخابرات (Muhâberât), تجارات (ticârât), شقايات (şikâyât), زيارات (ziyârât) vb.
3. Cem’-i mükesser (Kırık cemi): Kelimenin müfred kalıbı değiştirilerek başka
harfler ilave edilerek yapılır. Kurala bağlı olmadığı için semaî olarak ya da sözlüklere
143
bakılarak öğrenilmesi gerekir. Kırık cemiler belli kalıplarda yoğunlaşmıştır. Şimdi bu
kalıpların en çok kullanılanlarını örnekler vererek tanıyalım:
افعال
Ef’âl
اطفال - طفل Tıfl / etfâl
اقالم -قلم Kalem/aklâm
امالك -ملك Mülk/emlâk
افاعل
Efâil
اكابر -اكبر Ekber/ekâbir
عساكر -عسكر Asker/asâkir
لاساف -اسفل Esfel/esâfil
افاعيل
Efâîl
احاديث -حديث Hadîs/ehâdîs
سانيدا -اسناد İsnâd/esânîd
اساطير -اوسطوره Üstûre/esâtîr
فعله
Faale
طلبه -طالب Tâlib-talebe
عمله -عامل Âmil-amele
كتبه -كاتب Kâtib-ketebe
افعالء
Ef’ilâ’
اشقيا -شقي Şakî-eşkıyâ
احبا -حبيب Habîb-ehibbâ
اطبا -طبيب Tabîb-etıbbâ
افعله
Ef’ile
اجوبه -جواب Cevâb-ecvibe
البسه -لباس Libâs-elbise
ادويه -دوا Devâ-edviye
فعل
Fu’al
جمل -جمله Cümle-cümel
درر -در Dürr-dürer
144
زمر -زمره Zümre-zümer
فعال
Fiâl
نقات -نقطه Nokta-nikât
كبار -كبير Kebîr-kibâr
بالد -بلده Belde-bilâd
فعال
Fu’’âl
طالب -طالب Tâlib- tullâb
كتاب -كاتب Kâtib-küttâb
عشاق -عاشق Âşık-uşşâk
فعالء
Fualâ’
غربا -غريب Garîb-gurabâ
عقال -عاقل Âkıl-ukalâ
رفقا -رفيق Refîk-rufekâ
فعاعل
Feâil
لئدال -دليل Delîl-delâil
ضئفرا -فريضه Farîza-ferâiz
دئعقا -عقيده Akîde-akâid
فواعل
Fevâil
شواهد -شاهد Şâhid-şevâhid
رئدوا -ره ئدا Dâire-devâir
سواحل -ساحل Sâhil-sevâhil
فواعيل
Fevâîl
قوانين -قانون Kânûn-kavânîn
دواوين -ديوان Dîvân-devâvîn
تواريخ -تاريخ Târih-tevârîh
فعالل
Feâlil
سنابيل -سنبل Sünbül-senâbil
دراهم -درهم Dirhem-derâhim
كواكب -كوكب Kevkeb-kevâkib
145
فعاليل
Feâlîl
Terkîb-terâkîb تركيب تراكيب
دنانير -دينار Dînâr-denânîr
رياحين -ريحان Reyhân-reyâhîn
مفاعل
Mefâil
مواطن -موطن Mavtın-mevâtın
مراسم -رسم/مرسوم Resm/mersum-merâsim
مناظر -منظر Manzar-menâzır
مفاعيل
Mefâîl
مناهي -منهي Menhî-menâhî
مجانين -مجنون Mecnûn-mecânîn
مساكين -مسكين Miskîn-mesâkîn
تفاعيل
Tefâîl
تراويح -ترويح Tervîh-terâvîh
تصاوير -تصوير Tasvîr-tesâvîr
تفاسير -تفسير Tefsîr-tefâsîr
فعول
Fuûl
حقوق -حق Hak-hukûk
صنوف -صنف Sınıf-sunûf
بروج -بوج Burc-burûc
افعل
Ef’ul
انفس -نفس Nefs/enfüs
ابحر -بحر Bahr-ebhur
انهر -نهار Nehâr-enhur
فعالن
Fu’lân
رهبان -راهب Râhib-ruhbân
بلدان -بلده Belde-buldân
عرجان -اعرج A’rec-urcân
اخوان -اخ فعالن Ah-ihvân
146
Fi’lân غلمان -غالم Gulam-gılmân
صبيان -صبي Sabi-sıbyân
فعل
Fuul
كتب -كتاب Kitab-kütüb
طرق -طريق Tarîk-turuk
رسل -رسول Rasûl-rusul
فعاة
Fuât
قضات -قاضى Kâdî-kuzât
غزات-غازى Gâzî-guzât
عصات - ىصاع Âsî-usât
فعاال
Feâlâ
تكايا - تكيه Tekye-Tekâyâ
قضايا -قضيه Kazıyye-kazâyâ
مزايا -مزيت Meziyet-mezâyâ
Hatırlatma: İlletli harf barındıran kelimelerin çoğul hallerinde kalıplar değişmektedir.
Tablodaki örneklerden bazılarında bu türden değişiklikler fark edilecektir. Bu konuyu daha iyi
anlamak için “aksâm-ı seb’a”yı yani sahih ve illetli fiilleri gözden geçiriniz.
6.3. Arapça İsim ve Sıfat Tamlamaları
Arapçada isim tamlaması iki unsuru vardır: Muzâf (tamlanan)ve muzâfun ileyh
(tamlayan). Türkçede tamlayan önce tamlanan sonra geldiği halde Arapçada bunun tersine
önce tamlanan, sonra tamlayan gelmektedir:
Sınıfın kapısı (sınıf: tamlayan; kapı: tamlanan)
(Muzâfun ileyh : الصف muzâf :باب) Alî (bâbu’s-saffi) باب الصف
Muzâf, elif lam takısı almazken, muzâfun ileyh eğer gayr-ı munsarıf değilse elif lam
takısı alır ve son harfinin harekesi esre olur. Bu zorunluluk sebebiyledir ki Arapça isim
tamlamaları Osmanlı Türkçesine olduğu gibi geçmemiş; Farsça tamlama kuralına uydurularak
geçmiştir. Aşağıdaki örneklerde Arapça isim tamlamaları, Osmanlı Türkçesine geçiş şeklini
göreceksiniz:
147
Halîfe-i müslimîn خليفۀ مسلمين Halîfetü’l-müslimîne خليفة المسلمين
Ehl-i kitâb اهل كتاب Ehlü’l-kitâbi اهل الكتاب
Erbâb-ı ilm ارباب علم Erbâbu’l-ilmi ارباب العلم
Fecr-i Âtî فجر آتى Fecru’l-Âtî فجر اآلتى
Nûr-ı İslâm نور اسالم Nûru’l-İslâmi نور االسالم
Dîvân-ı harb ديوان حرب Dîvânü’l-harbi ديوان الحرب
İlm-i belâgat علم بالغت İlmü’l-belâgati علم البالغة
Ehl-i tarîk اهل طريق Ehlü’t-tarîki اهل الطريق
Bazı Arapça isim tamlamaları sonundaki esre okunmaksızın kalıp olarak Osmanlı
Türkçesine geçmiştir. Şu örneklere inceleyiniz:
الندوهدار Dâru’n-nedve شيخ االسالم Şeyhü’l-İslâm
Beytü’l-mâl بيت المال Hayrü’l-beşer خيرالبشر
Beyne’l-milel بين الملل Fevka’l-âde فوق العاده
Darü’l-fünûn دار الفنون Rasûlü’llâh رسول هللا
Esmâ-i hüsnâ’ya ve ed-dîn kelimesine izâfe edilerek yapılan bütün özel isimler de
gramatik olarak birer isim tamlamasıdır ve son harfleri sâkin olarak Türkçede hâlâ
kullanılmaktadır.
Hayre’d-dîn خيرالدين Abdu’llah عبدهللا
Nure’d-dîn نورالدين Abdü’l-hakîm عبدالحكيم
148
الرحيمعبد Abdu’r-rahîm شمس الدين Şemse’d-dîn
Kutbe’d-dîn قطب الدين Abdü’l-kerîm عبدالكريم
Arapça sıfat tamlamaları da Farsça kurala uydurularak Osmanlı Türkçesine geçmiştir.
Arapçada, sıfat tamlamasında tamlayana sıfat, tamlanana da mevsûf denir. Sıfat ve mevsufun,
adet, müzekker-müenneslik, marife-nekrelik ve hareke bakımından uyumlu olması
gerekmektedir. Zira bir sıfat tamlamasında bulunması gereken uyumlulukların hepsini Osmanlı
Türkçesinde sağlamak mümkün değildir. Sadece adet ve müennes-müzekkerlik uyumu dikkate
alınarak Farsça tamlamaya dönüştürülmüştür. Aşağıdaki örneklerde Orijinal Arapça
tamlamaları ve Osmanlı Türkçesiyle yazılışlarını görüyorsunuz:
العلية الدولة Ed-Devletü’l-
aliyyetü Devlet-i aliyye دولت عليه
-Ed-düvelü’l الدول المعظمة
muazzamatü Düvel-i muazzama دول معظمه
Nizâm-ı cedîd نظام جديد En-nizâmü’l-cedîdü النظام الجديد
Kur’ân-ı Kerîm قران كريم El-Kur’ânü’l-kerîmü القران الكريم
Tıbb-ı Nebevî طب نبوى Et-tıbbu’n-nebevî الطب النبوى
Nazm-ı Celîl نظم جليل En-nazmü’l-celîlü النظم الجليل
Mescid-i Aksâ مسجد اقصى El-mescidü’l-aksâ المسجد االقصى
-El-kânûnu’l القانون االساسى
esâsiyyü Kânûn-ı Esâsî قانون اساسى
6.4. Arapçadan Dilimize Geçen Bazı Kalıp İfadeler
Tarih boyunca kültürel alışverişin bir sonucu olarak çok sayıda Arapça kelime
Türkçeye geçmiştir. Bu kelimelerin bir kısmı bugünkü Türkçede yaşamıyor olsa da eski
149
kitaplarda, arşiv belgelerinde, kitabelerde, vakıf kayıtlarında, hâsılı, kültürel mirasımız olan
bütün eserlerde mevcut durumdadır. Arapçadan Türkçeye çeşitli tiplerde kelime geçişi
olmuştur. Bunlardan bir kısmı Arapçada kullanıldığı şekliyle, tenvini de muhafaza ederek
Türkçeye geçen ve durum ifade eden kelimelerdir: راكبا (râkiben), سيانا ,(ahyânen) احيانا
(seyyânen), ثانيا (sâniyen), خارجا (hâricen), vb. Bir kısım kelimelerde kısa dua cümlecikler
halinde Türkçeye geçmiştir. باهلل نعوذ (neûzü bi’llâh), هللا حسبنا (hasbüna’llah), عليه هللا صلى وسلم
(sallahü aleyhi vesellem), هللا رحمه (rahimehu’llah) vb.
Arapçadan Osmanlı Türkçesine geçen kelimelerin çoğu edatlarla birlikte kullanılan ve
bir kalıp ifade oluşturan kelimelerdir. Şimdi bunların çok kullanılanlarını tanıyalım:
ب
Bi
Bi’l-fi’l بالفعل Bi’l-aks بالعكس
Bi’t-tabi بالطبع Bi’l-farz بالفرص
Bi’l-cümle بالجمله Bi’l-hâssa بالخاصه
الى
ilâ
هللا الى İla’llâh اليه مشار Müşârun ileyh
اخره الى (الخ) İlâ ahirihi (ilh) االبد الى İle’l-ebed
اليه مومى Mûmâ ileyh النهايه الى İle’n-nihâye
على
alâ
الخصوص على Ale’l-husûs العموم على Ale’l-umûm
الدوام على Ale’d-devâm العجله على Ale’l-acele
الدرجه على Ale’d-derece االطالق على Ale’l-ıtlâk
عن
an
قريب عن An-karîb اصل عن An-asl
القلب صميم عن An-samîmi’l-kalb عنه مبحوث Mebhûsün anh
عنه هللا رضى Raziya’llâhü anh قصد عن An-kasdin
فى
fî
الحال فى Fi’l-hâl الحقيقه فى Fi’l-hakîka
الواقع فى Fi’l-vâki هللا سبيل فى Fi-sebîli’llâh
150
العصل فى Fi’l-asl سنه فى Fî-sene…
ك
Ke
Ke-mâ كما Kezâ كذا
السابق فى كما Kezâlik كذالك Ke-mâ- fi’s-sâbık
حقها هى كما Ke-mâ hiye hakkuha كان كما Ke-mâ-kân
ل
Li
Li-hikmetin لحكمة Li’llâh هلل
Leh له Li-eclin الجل
Li-maslahatin لمصلحة Li-sebebin لسبب
مع
Maa
هذا مع Maa hâzâ الجماعه مع Maa’l-cemâ’a
االسف مع Maa’l-esef التأسف مع Maa’t-teessüf
لهئالعا مع Maa’l-âile الممنونيه مع Maa’l-memnûniyye
من
Min
بعد من Min-ba’d االزل من Mine’l-ezel
اجل من Min eclin هللا طرف من Min-tarafi’llâh
جهت من Min cihetin االيام من Mine’l-eyyâm
بال
Bilâ
اجرت بال Bilâ-ücret استثنا بال Bilâ-istisnâ
رخصت بال Bilâ-ruhsat اختيار بال Bilâ-ihtiyâr
تردد بال Bllâ-tereddüt شرط و قيد بال Bilâ kayd ü şart
بعد
Ba’de
بعد من Min-ba’d ازين بعد Ba’d ezin
الموت بعد Ba’dehû بعده Ba’de’l-mevt
الزوال بعد Ba’de’z-zevâl ذالك بعد Ba’de-zâlik
قبل
kable
الميالد قبل Kable’l-mîlâd الطعام قبل Kable’t-taâm
الطوفان قبل Kable’t-tûfân الوقوع قبل Kable’l-vukû
التاريخ قبل Kable’t-târîh العثمانى قبل Kable’l-Osmânî
151
بين
beyne
الناس بين Beyne’n-nâs الزوجين بين Beyne’z-zevceyn
العوام بين Beyne’l-avâm العلما بين Beyne’l-ulemâ
الملل بين Beyne’l-milel االقران بين Beyne’l-akrân
ذى/ذو
Zû/zî
الجالل ذو Zü’l-celâl ذوالوجهين Zü’l-vecheyn
شان ذى Zü’l-cenâhayn ذوالجناحين Zî-şân
النور ذى Zi’n-nûr حيات ذى Zî-hayât
ما
mâ
ملك ما Mâ-melek عدا ما Mâ-adâ
صدق ما Mâ-sadak حصل ما Mâ-hasal
بعد ما Mâ-ba’d جرا ما Mâ-cerâ
اال
illâ
İlla’llah االهلل
İllâ-ki االكه
اال و Ve-illâ
Uygulamalar
İlmü’l-belâgati علم البالغة Dîvânü’l-harbi ديوان الحرب (1
Yukarıdaki Arapça isim tamlamalarının Osmanlı Türkçesine geçiş şekillerini
yazınız.
Çözüm:
152
Arapça isim tamlamaları Osmanlı Türkçesine olduğu gibi geçmemi, Farsça tamlama
kuralına uydurularak alınmıştır. Bu sebeple ديوان الحرب Dîvânü’l-harbi ifadesi “Dîvân-ı
harb”; علم البالغة İlmü’l-belâgati ifadesi de “İlm-i belâğat” şeklinde yazılır.
2) Cem’-i müzekker sâlim, Cem’-i müennes sâlim ve Cem’-i mükesser
kavramlarını açıklayarak ikişer örnek veriniz.
Çözüm:
Cem’-i müzekker sâlim, müzekker kelimelerin çoğulu olup, kelimelerin sonuna ye nun
müfessirîn ,(مۇمنين) harfleri ilave edilerek yapılır: Mü’minîn (ون/ ين) ve vav nun/vav ye (ن )
.(مفسرين)
Cem’-i müennes sâlim, kelimelerin sonuna elif ve te (ات) harflerinin ilavesiyle yapılır:
.(ithâlât) إدخاالت ,(Vukuât) وقعات
Cem’-i mükesser (Kırık cemi): Kelimenin müfred kalıbı değiştirilerek başka harfler
ilave edilerek yapılır. Kurala bağlı olmadığı için semaî olarak ya da sözlüklere bakılarak
öğrenilmesi gerekir: اطفال - طفل Tıfl / etfâl, اقالم - قلم Kalem/aklâm.
Uygulama Soruları
1. Tabloda verilen kelimelerin müennes mi müzekker mi olduklarını karşılarına
yazınız.
طلحة
كتاب
153
اولياء
بيروت
سماء
2. Aşağıdaki kelimelerin çoğullarını bulunuz.
كاتب
كتاب
مكتوب
مكتب
3. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun kelimelerle doldurunuz.
a. Kelime sonlarında ى olarak yazılan ancak ا olarak okunan harflere ……….
denir.
b. Kelime sonlarında uzun elif olarak yazılan harflere …………………….. denir.
c. Osmanlı Türkçesinde, Arapçadan geçen kelimelerin sonundaki ………………..
yazılmaz.
d. Müennes kelimelerin sonuna …… ve ….. harfleri getirilerek kurallı çoğul
yapılır.
e. Arapça isim tamlamalarında önce ……....... sonra ……....... gelir.
4. Aşağıdaki cemi kalıplarına üçer örnek getiriniz.
مفاعل
افاعل
مفاعيل
تفاعيل
فواعل
افعال
154
افعل
افاعيل
فعله
افعله
5. Aşağıda karışık kelimeler verilmiştir. Bu kelimeleri kullanarak anlamca uygun
beş adet isim tamlaması yazınız.
عشق - درد دور - خزان – بالد - حاجت - فصل - عرض - عباسى - - ثالثه
6. Aşağıda karışık kelimeler verilmiştir. Bu kelimeleri kullanarak anlamca uygun
beş adet sıfat tamlaması yazınız.
ديوان - مخصوص - باب - ىقض - قلم - عالى - اجل- ممنوع - كبير -عشق
7. Arapçadan Türkçeye geçen sonu tenvinle biten on adet kelime bulunuz.
Örnek: حرفييا
8. Osmanlı Türkçesinde kullanılan geçen beş adet Arapça dua ifadesi yazınız.
Örnek: معاذهللا
على – الى - ب .9 edatlarıyla yapılmış ve Osmanlı Türkçesinde kullanılan beşer
kelime yazınız.
155
على
الى
ب
ىف – بال - مع .10 edatlarıyla yapılmış ve Osmanlı Türkçesinde kullanılan beşer
kelime yazınız.
فى
بال
مع
Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti
Bu bölümde, Arapçadaki kelimelerin müzekker-müennes, müfred-tesniye-cemi’ şekilleri, Arapça isim ve sıfat tamlamaları ve Osmanlı Türkçesinde rastlanan Arapça ifade kalıpları öğretildi. Arapça kökenli kelimelerde Türkçe kelimelerden farklı olarak cinsiyet ayrımı olduğu, kurallı olarak müennes olanların yanı sıra kurala uymamakla birlikte müennes kabul edilen
156
kelimelerin durumu, kelimeleri tesniye yapmanın kuralları açıklandı. Kelimeleri çoğul yapmanın kuralları, kuralsız çoğul yapabilmenin mümkün olduğu durumlar kavratıldı.
Bölüm Soruları
1. Aşağıdaki kelimelerden hangisi çoğul yapıda değildir?
a. البسه
b. عمله
157
c. فرائض
d. تراويح
e. مجنون
2. Aşağıdaki kelimelerden hangisi Osmanlı Türkçesinde tesniye olarak kullanılan
kelimelerden biri değildir?
a. İmameyn
b. Tarafeyn
c. Zevceyn
d. Mabeyn
e. Dareyn
3. Aşağıdaki Arapça kelimelerden hangisi çoğul kalıbında gelmiştir?
a. مكتوب b. اشقيا
c. ديوان d. معصيت
e. قربان 4. Aşağıdaki birleşik ifadelerden hangisi tamlama kuralına aykırıdır?
a. Esmâü’l-hüsnâ
b. Devlet-i aliye
c. Aşr-ı şerîf
d. Hayrü’l-beşer
e. Aksâm-ı seb’a
5. ( البشر فوق ) tamlamasının doğru çeviri yazısı hangi seçenekte verilmiştir?
a. Fevkalbeşer
b. Fevk-al beşer
c. Fevk’al beşer
d. Fevka’l-beşer
e. Fevka-l’beşer
6. Aşağıdaki kelimelerden hangisi Arapçadan dilimize geçmiş bir kelime değildir?
a. Ziyade
158
b. Zibâ
c. Ziya
d. Ziynet
e. Zeytin
7. Aşağıdaki kelimelerden hangisi Arapçadan Türkçeye geçen kalıp fifadelerden değildir?
a. Filvâki
b. Bilhassa
c. Hatâen
d. Mâteessüf
e. Bihaber
8. Aşağıdaki çoğul kelimelerden hangisi Osmanlı Türkçesinde kullanılmaz
a. Müksirûn
b. Müminîn
c. Katibîn
d. Küttâb
e. İthâlât
9. Aşağıdaki kelimelerden hangisi müennes sayılmaz?
a. Kadın adları
b. Şehir adları
c. Çift uzuvlar
d. Cemi müzekkerler
e. Semaî müennesler
10. Aşağıdaki kelimelerden hangisi çoğul kalıbında değildir?
a. قضات b. رهبان
c. إعالن d. عقال
e. جمل
159
Cevaplar
1) e , 2) d, 3) b, 4) a, 5) d , 6) b , 7) e, 8) a, 9) d, 10) c.
160
7. OSMANLI TÜRKÇESİNE FARSÇADAN GEÇEN UNSURLAR
161
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?
Bu bölümde; Farsçadan kurala göre yapılan isim ve sıfat tamlamalarını, birleşik
kelimeleri, başa gelen edatlar ve sona getirilen eklerle kelime yapma yollarını öğreneceğiz.
162
Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular
1) Farsça isim ve sıfat tamlamaları nasıl yapılmaktadır?
2) Farsçada fiil isimleri hangi ekler getirilerek yapılır?
3) Farsçada, başa getirilen edatlarla sona getirilen ekler kelimelere hangi anlamları kazandırmaktadır?
163
Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri
Konu Kazanım
Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği
Osmanlı Türkçesine Farsçadan Geçen Unsurlar
Bu bölümde; Farsçadan kurala göre yapılan isim ve sıfat tamlamalarını, birleşik kelimeleri, başa gelen edatlar ve sona getirilen eklerle kelime yapma
yollarını öğrenir.
Metinler, çözümlü örnekler, alıştırmalar ile konuların daha kolay anlaşılması sağlanacaktır.
164
Anahtar Kavramlar
Farsça İsim ve Sıfat Tamlamaları
Birleşik Kelimeler
Masdar Eki
Fiili İsmi
İsm-i Fâil
İsm-i Mef’ûl
Başa Gelen Edatlarla Yapılan Kelimeler
Sona Getirilen Eklerle Yapılan Kelimeler
Farsçada Çokluk Eki
Farsça Sayılar
165
Giriş
Osmanlı Türkçesindeki Farsça söz varlığının önemli bir yeri olduğu muhakkaktır.
Osmanlı Türkçesini kelime kadrosunu anlayabilmek için Farsçadan geçen kelimelerin
tanınması zaruridir. Bu ünitede Farsçadan kurala göre yapılan isim ve sıfat tamlamaları,
birleşik kelimeler, başa gelen edatlarla ve sona getirilen eklerle kelime yapma yolları üzerinde
durulacaktır. Her konu için yeterli miktarda örnek verilecektir. Bu üniteyi öğrendiklerinde
Osmanlı Türkçesinde kullanılmış olan Farsça kökenli kelimelerin kök ve ekleri konusunda fikir
sahibi olabilecek, Osmanlı Türkçesi metinlerini daha kolay okuyup anlayabilecektir.
Türklerin Müslüman olmalarıyla başlayan süreçte kendilerinden evvel İslam dinini
kabul eden İranlılarla yolları kesişmiş, aynı coğrafyada yüzlerce yıl kültür alışverişinde
bulunmuşlardır. Farsçanın köklü bir edebiyat dili olması, başlangıçta Türk şair ve yazarlarının
Farsçaya yönelmelerine sebep olmuştur. Selçuklular döneminde devletin resmi yazışma dili ve
edebî dil Farsçaydı. Türk edebiyatının kendi kimliğini bulduğu on beşinci yüzyıla gelindiğinde
Farsçadan Türkçeye pek çok kelime geçmiş bulunuyordu. Sadece şairlerin değil, günlük
konuşma dili de uzun yıllar coğrafya beraberliğinden dolayı Farsçadan etkilenmişti. Bu gün
dahi kullanılan abdest, namaz, oruç, peygamber vb. gibi Türkçede karşılığı bulunmayan bazı
dini kavramların Türkçeye yerleşmesi bu dönemlerin eseridir. Sayıları çok olmamakla birlikte
bazı Türkçe kavramların da Türkçeden Farsçaya geçtiğini belirtmek gerekir. Meselâ Türkçe
“katun” (kadın anlamında) kelimesi Farsça’ya geçmiş; tekrar Türkçeye “hâtun” telaffuzuyla
geri dönmüştür.
Farsçadan aldığımız kelimeleri tanıyabilmek için Fars alfabesini, bazı kuralları
özelliklede kelime türetmenin olmazsa olmazı ekleri bilmek gerekmektedir. Farsça, Hind-
Avrupa dil ailesine mensup, ön ve son eklerle kelime türetilen bir dildir. Kelime türetmenin
Arapçada olduğu gibi bir sistematiği yoktur. Kelimelerin asıllarının ve fiil köklerinin sözlük
yardımıyla öğrenilmesi gerekmektedir. Biz burada başına veya sonuna ek almak suretiyle yeni
kelimelerin nasıl meydana getirildiğini göstermeye çalışacağız.
İranlılar İslâmiyet’i kabul etmelerini müteakip Arap alfabesini kullanmaya
başlamışlardır. Arapçada olmayan ve fakat kendi ses sistemlerinde olan harfleri de alfabelerine
ilave etmişlerdir. Bu alfabeye göre pe (پ), çe (چ), je (ژ)ve ge (گ) sesleri Arapçada olmayan
Farsçaya mahsus seslerdir. Bu harfler Arapçadaki benzeri olan harflerinden yararlanılarak
meydana getirilmiştir.
166
Noktalı harflerin noktaları üçe çıkararak, noktasız olan birinin üzerine de çizgi
çekilmek suretiyle elde edilmiştir. Sadece Arapçaya ait olan harfler dışında diğer harfler
Arapça ile ortaktır. Harflerin telaffuzunda bazı farklılıklar olabilmektedir. Mesela, Arapçadaki
kaf (ق) harfi Farsçada kalın “g” olarak telaffuz edilir buna karşın kef (ك) harfi de kalın “k”
olarak telaffuz edilir. Kef harfinden elde edilen g (گ) harfi ise hem kalın hem de ince olarak
telaffuz edilir. Türkçede ise kâf-ı Farisi denilen bu harf sadece ince seslilerle kullanılır ve ince
telaffuz edilir.
Farsçadaki ünlü harfler de Arapça ve Türkçedekinden farklıdır. Farsçada a,e,i,o,
ünlüleri bulunur. O ünlüsü bazen u olarak telaffuz edilir. Farsçada ayrıca â,î ve û uzun ünlüleri
vardır ve î uzun ünlüsü i sesi ile e sesi arasında “uzun e” şeklinde telaffuz edilir. Farsçada “ö”
ve”ü” ünlüleri yer almaz. Telaffuz bakımından Farsçanın her ne kadar kendine özgü bir şekli
varsa da Türkçeye geçen kelimeler tamamen Türkçe telaffuza uydurulmuştur. Mesela گل (gol)
kelimesi Türkçeye Farsçada olmayan ü ünlüsüyle “gül” olarak geçmiştir. Benzer şekilde گفته
(gofte) kelimesi de güfte şeklinde Türkçeye geçmiştir. Bir nevi Farsça kelimeler telaffuz
değişikliğine uğratılarak Türkçeleştirilmiştir.
167
7.1. Farsça İsim ve Sıfat Tamlamaları
Farsça isim ve sıfat tamlamaları Arapçada olduğu gibi tamlanan önce tamlayan sonra
gelmektedir. Farsça isim ve sıfat tamlaması şekil olarak aynıdır. Tamlamalarla ilgili şu
hususiyetlerin bilinmesi gerekir.
1. Tamlamaların en önemli özelliği birinci kelimenin sonunun esre okunmasıdır: ( دار
.çeşm-i ibret (چشم عبرت) ,dâr-ı dünyâ (دنيا
2. Eğer tamlanan kelimenin son harfi hâ-i resmiye (ه) ya da okunmayan ye (ى) harfi ile
bitiyorsa tamlama olduğunu göstermek bakımından bu harflerin üzerine “izafet
hemzesi” denilen bir hemze getirilir: (نالۀ بلبل) nale-i bülbül, (ساقئې كوثر) sakî-i
kevser
3. Birinci kelimenin uzun ünlü (â, û) ile bitmesi durumunda tamlama olduğunu göstermesi
bakımından araya bir ye harfi getirilir, buna “izafet yesi” denir: ( ىدن ىدنيا ) dünyâ-yı
denî, ( اضا فت ىيا ) yâ-yı izâfet.
4. Ye (ى)’li ve (ى)’siz şekilleri olan kelimeler tamlanan olduklarında (ى) ortaya çıkar:
( دلبر ىجا ) cây-ı dilber, ( سياه ىمو ) mûy-ı siyâh
7.2. Birleşik Kelimeler
Farsçada aynı iki kelime (ا), (ب), (م), (تا), (تاب) edatları vasıtasıyla birleşerek yeni bir
kelime meydana getirebilmektedir.:
,(Leb-â-leb) لبالب
(câ-be-câ) جابجا
(keş-me-keş) كشمكش
(ser-tâ-ser) سرتاسر
(ser-tâ-be-ser) سرتابسر
İsim ve sıfat tamlamalarında tamlanan ve tamlayanın yer değiştirmesi (izâfet-i maklûb)
suretiyle de birleşik isimler yapılabilmektedir.
,Eczâ-hâne (hâne-i eczâ) اجزا خانه
168
Hümâyûn-nâme (nâme-i hümâyûn) همايون نامه
meh-tâb (tâb-ı meh) مه تاب
ahû-çeşm (çeşm-i ahû) اهو چشم
Aynı kelimenin ilk harfi mim yapılarak meydana getirilen kelimeler de birleşik isim sayılır.
Herc ü merc (herc merc) هرج و مرج
târ u mâr (târ mâr).Birbirine anlamca yakın veya zıt kelimeler, aynı kökten gelen تار و مار
kelimeler arasına atıf vâvı getirilmek suretiyle de birleşik kelimeler elde edilir:
güft ü gû كفت و كو
cüst ü cû جست و جو
cevr ü cefâ جور و جفا
arş ü ferş عرش و فرش
zîr ü zeber زير و زبر
çûn ü çera چون و چرا
merd ü zen مرد و زن
cüz ü ferd جزۇ فرد
7.3. Masdar eki
Farsça masdarların sonu دن (-den) yahut تن (-ten) eki ile biter. –den eki ile biten
masdarlarda “d” den önce çoğunlukla ( - ر- ا - و- ن ى ) harflerinden biri gelir. –ten ile biten
masdarlarda da “t”den önce ( س- خ - ش ف - ) harflerinden biri gelir.
Örnekler:
تن دن
ا dâden / دادن
(vermek) خ
frûhten / فروختن
(satmak)
169
ر gerden / كردن
(yapmak) س
dânisten / دانستن
(bilmek)
ن Hânden / خواندن
(okumak) ش
güzeşten / گذشتن
(geçmek)
و şûden / شودن
(olmak) ف
goften / كفتن
(söylemek)
ى âferîden / آفريدن
(yaratmak)
7.4. Fiili İsmi
Farsçada fiil isimleri, fiillerin emir gövdesine,-e ( ه ٮه ), -iş (ش), geniş zaman gövdesine
de -âr (ار) ekini getirmek suretiyle yapılır.
( ه ٮه ) -e خنده Hand-e (gülüş) گريه Giry-e
شبخش iş- (ش) Bahş-iş نمايش Nümây-iş
Dîd-âr ديدار Reft-âr رفتار ar- (ار)
7.5. İsm-i Fâil
Fiillerin emir gövdesine –ende (انده), -ân (ان) ve –â (ا) getirilmek suretiyle ism-i fâil
yapılır.
Cûy-ende جوينده Gûy-ende گوينده ende- (انده)
Nâz-ân نازان Şitâb-ân شتابان ân- (ان)
Bîn-â بينا Gûy-â گويا â- (أ)
170
7.6. İsm-i Mef’ûl
İsm-i mef’ûl fiillerin gelecek zaman gövdesine –e (ٮه, ه ) getirmek suretiyle yapılır.
Dîd-e ديده Averd-e آورده
Mürd-e مرده Güzîd-e گزيده
7.7. Başa Gelen Edatlarla Yapılan Kelimeler
Aşağıdaki tabloda Farsçada kelimelerin başına getirilen ön ekleri ve bu eklerle yapılan
yeni kelimeleri anlamlılarıyla birlikte görmektesiniz. Bu eklerle yapılan kelimelerin çoğu
Osmanlı Türkçesinde de kullanılmıştır.
Bî- (بى)
Olumsuzluk
bildirir.
Bî-hicab Utanmaz, arlanmaz بيحجاب
Bî-pervâ Korkusuz بيپروا
Bî-çâre Çaresiz بيچاره
Nâ- (نا)
Olumsuzluk
bildirir.
Nâ-tüvân Güçsüz ناتوان
Nâ-hoş Hoş olmayan ناخوش
Nâ-mütenâhî Sonsuz نامتناهى
Ez- (از)
-den, -dan
Ez-ber Göğüsten ازبر
Ez-cümle Bu cümleden olarak ازجمله
Ez-kazâ Kazadan, kaza ile ازقضا
Der- (در)
-de, -da
içinde
,Der-âğûş Avuçta, kucaklama درآغوش
Der-akab Akabinde درعقب
Der-dest Ele geçirme دردست
171
Ber- (بر)
Üzeri, üzerinde
Ber-vech Alışılageldiği üzere بروجه
Ber-devâm Devam üzerinde بردوام
Ber-ceste Seçkin برجسته
fürû- (فرو)
alt, aşağı
Fürû-bürde Öne/aşağı eğilmiş فروبرده
Fürû-mâye Mayası bozuk, alçak فرومايه
Fürû-nihâde Alaşağı edilmiş فرونهاده
Bâ- (با)
İle, -a, -e
Vasıta edatı
Bâ-berât Beraat ile بابرات
Bâ-safâ Safâ ile باصفا
Bâ-kemâl Eksiksiz, mükemmel باكمال
Hem- (هم)
Birliktelik
Hem-derd Aynı derd sahibi همدرد
Hem-râh Yoldaş همراه
Hem-şehr Aynı şehirden همشهر
Tâ- (تا)
Dek, değin
Tâ-be-key Ne zamana kadar تابكى
Tâ-be-sabah Sabaha kadar تابصباح
Tâ-be-mahşer Kıyamete kadar تابمحشر
be- (به)
ile, -de, -den,
göre, -kadar
Be-dest El ile بدست
Be-düş Omzunda بدوش
Be-gâyet Olduğu kadar بغايت
7.8. Sona Getirilen Eklerle Yapılan Kelimeler
Farsçada sona getirilen eklerle yer ve zaman isimleri, meslek isimleri ve âlet isimleri
meydanda getirilmiştir. Küçültme isimleri de sona getirilen eklerle yapılır. Bu eklerle yapılan
kelimelerin önemli bir kısmı Osmanlı Türkçesine geçmiştir.
172
گاه
-gâh
Yer bildirir.
Bâzi-gâh Oyun yeri بازيگاه
Namaz-gâh Nazma kılınan yer نمازگاه
Sâye-gâh Gölgelik سايه گاه
استان
-istân
Yer bildirir.
Türk-istan Türklerin ülkesi توركستان
Bîmâr-istan Hastane بيمارستان
Gül-istan Gülbahçesi گلستان
زار
-zâr
Yer bildirir.
Çemen-zâr Yeşillik, çayırlık چمنزار
Gül-zâr Gül bahçesi گلزار
Harabe-zâr Harap olmuş yer حرابه زار
كده
-gede
Yer bildirir.
Mâtem-gede Matem yeri ماتمگده
Âteş-gede Ateşe tapılan yer آتشگده
Mey-gede Meyhane ميگده
سار
-sâr
Yer bildirir.
Kûh-sâr Dağlık كوخسار
Çeşme-sâr Çeşmelik چشمه زار
Seng-sâr Taşlık سنكسار
شن
-şen
Yer bildirir.
Gül-şen Gül bahçesi گلشن
بار
-bâr
Yer bildirir.
Cûy-bâr Irmak جويبار
Zeng-i bâr Zenci ülkesi زنكبار
Der-bâr دربارEv kapısı, padişah
kapısı
Seher-gâh Seher vakti سحرگاه گاه
173
-gâh
Zaman bildirir.
Şâm-gâh Akşam vakti شامگاه
Bâm-gâh Akşam vakti بامگاه
استان
-istân
Zaman bildirir.
Zem-istân Kış زمستان
Bahâr-istan Bahar بهارستان
Germ-istân Yaz گرمستان
بان
-bân
İş ve meslek
bildirir.
Gâh-bân Korucu گاهبان
Pâs-bân Bekçi پاسبان
Bâğ-bân Bahçıvan باغبان
وان
-vân
İş ve meslek
bildirir.
Kâr-vân Kervan كاروان
Püştî-vân Destek olan, yardımcı پوشتيوان
Bağçe-van Bahçıvan باغچوان
گر
-ger
İş ve meslek
bildirir.
Âhen-ger Demirci آهنگر
Zer-ger Kuyumcu زرگر
Dür-ger Dülger درگر
ى
-î
İş ve meslek
bildirir.
Cündî Asker جندى
Çengî Çalgıcı چنگى
Cengî Savaşçı جنگى
گان
-gân
İş ve meslek
bildirir.
Bâzâr-gân Pazarcı بازارگان
Dih-gân Çiftçi دهگان
174
چه
-çe, - içe
Küçültme eki
Ney-çe Küçük ney نيچه
Dîvân-çe Küçük divan ديوانچه
Derî-çe Pencere دريچه
دار
-dâr
-lı, -li, ilgili
mensubiyet
Haber-dâr Haberli خبردار
Nâm-dâr Ünlü نامدار
Kîn-dar Kinci كيندار
مند
-mend
-lı, -li, ilgili
sahiplik
Derd-mend Dertli دردمند
Acz-mend Aciz عجزمند
Arzu-mend İstekli آرزومند
ى-گى
-î, -gî
-lı, -li, ilgili
mensubiyet
Bağdâdî Bağdatlı بغدادى
Bünyevî Bedene ait بنيوى
Nasrânî Hıristiyan نصرانى
ناك
-nâk
-lı, -li, ilgili
mensubiyet
Ferah-nâk Sevinçli فرحناك
Derd-nâk Derdli دردناك
Nem-nâk Nemli نمناك
وار
-var
-lı, -li, ilgili
Ümîd-vâr Ümidli اميدوار
Şâh-vâr Şâha özgü شاهوار
وار پرى Perî-vâr Peri gibi
Hüner-ver Hünerli هنرور ور
175
-ver
-lı, -li, ilgili
Dâniş-ver Bilgili دانشور
Sühan-ver سخنورDüzgün konuşan,
edip, şair
يار
-yâr
-lı, -li, ilgili
Baht-yâr Talihli بختيار
Hoş-yâr Aklı başında خوشيار
Şehr-yâr Hükümdar شهريار
اينه -اين
-în, -îne
-lı, -li, ilgili
mensubiyet
Şîr-în Tatlı شيرين
Reng-în Renkli رنگين
Dîr-îne Eski ديرينه
گون
-gûn
Renk bildirir.
Âb-gûn Su renginde آبگون
Nil-gûn Lacivert نلگون
Gül-gûn Gül renginde گلگون
فام
-fâm
Renk bildirir.
Gül-fâm Gül renkli گولفام
Müşg-fâm Misk renkli, siyah مشگفام
Lâle-fâm Kırmızı الله فام
وار
-vâr
benzetme
Büzürg-vâr Büyükçe بزرگوار
Perî-vâr Peri gibi پرى وار
Bülbül-vâr Bülbül gibi بلبل وار
آسا
-âsâ
benzetme
Dîv-âsâ Dev gibi ديوآسا
Mihr-âsâ Güneş gibi مهرآسا
Behişt-âsâ Cennet gibi بهشت آسا
Meh-veş Ay gibi, güzel مهوش وش
176
-veş
benzetme
Sitâre-veş Yıldız gibi ستاره وش
Deryâ-veş Deniz gibi دريا وش
كار
-kâr
Faillik sıfatı
Beste-kâr Beste yapan بسته كار
Hîle-kâr Hileci, düzenbaz حيله كار
Günah-kâr Günah işleyen گناهكار
گار
-gâr
Faillik sıfat
Âmûz-gâr Öğreten آموزگار
Hudâvend-gâr Hükümdar خداوندگار
Dâd-gâr Adil دادگار
دان
-dân
Âlet ismi
Nemek-dân Tuzluk نمكدان
Cüz-dân Evrak çantası جزدان
Buhur-dân Tütsülük بخردان
وار
-vâr
Uygunluk ve
yakıştırma sıfatı
Sezâ-vâr Lâyık, uygun سزاوار
Şâh-vâr Şaha lâyık شاه وار
Gûş-vâr Küpe, kulağa lâyık گوشوار
انه
-âne
Uygunluk ve
yakıştırma sıfatı
Âmi-y-âne Avama yakışır tarzda آميانه
Safi-y-âne Safça صافيانه
Derviş-âne Dervişçe درويشانه
7.9. Farsçada Çokluk Eki
Klasik Farsçada kelimeleri çoğul yapmak için kelimelerin sonuna canlı varlıklar için –
ân (ان) eki cansız varlıklar için hâ (ها) eki getirilir.
Mürg (مرگ) mürg-ân (مرگان) kuşlar
177
Merd (مرد) merd-ân (مردان) insanlar
Tâlib (طالب) tâlib-ân (طالبان) talipler, öğrenciler
seng (سنگ) seng-hâ (سنگها) taşlar
Der (در)der-hâ (درها) kapılar
kitap (كتاب) kitab-hâ (كتابها) kitaplar
7.10. Farsça Sayılar
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
يك
Yek
دو
Dü
سه
Se
چهار/چار
Çâr/çehâr
پنچ
Penc
شش
Şeş
هفت
Heft
هشت
Heşt
نه
Nüh
ده
deh
20 30 40 50 60 70 80 90 100 1000
بيست
Bist
سى
Sî
چل/چهل
Çihil/çil
پنجاه
Pencâh
شصت
Şast/şest
هفتاد
Heftâd
هشتاد
Heştâd
نود
Neved
صد
Sad
هزار
hezâr
Farsça sayılar bazı kavramları iafde etmek için Osmanlı Türkçesinde sık kullanılmıştır.
Mesela, ,yek-çeşm (tek gözlü) يكچشم dü-âlem (iki alem, dünya ve علم دو ,yek-tâ (biricik) يكتا
ahiret), دوشش dü-şeş (altı altı, işlerin rast gitmesi), پا سه se-pâ (üç ayaklı, sehpa), چارشنبه
çâr-şenbe (dördüncü gün-çarşamba), چارياركزين çâr-yâr-ı güzîn (dört büyük sahabi), پنجشنبه penc-şenbe (beşinci gün-perşembe), جهت شش şeş cihet (altı yön), پيكر هفت heft-peyker (yedi
kat gök), بهشت هشت heşt behiş (sekiz cennet), فلك نه nüh-felek (dokuz gezegen), هزار صد sad-
hezâr (yüz bin,) vb.
178
Uygulamalar
1) Farsça isim ve sıfat tamlamaları hakkında bilgi vererek iki örnek yazınız.
Çözüm:
Farsça isim ve sıfat tamlamaları Arapçada olduğu gibi tamlanan önce tamlayan sonra
gelmektedir. Farsça isim ve sıfat tamlaması şekil olarak aynıdır. Birinci kelimelerin sonu esre
okunur. (دار دنيا) dâr-ı dünyâ, ( اضا فت ىيا ) yâ-yı izâfet.
2) İzâfet-i maklûb kavramını açıklayarak iki örnek veriniz.
Çözüm:
İsim ve sıfat tamlamalarında tamlanan ve tamlayan yer değiştirerek birleşik isimler
yapılır. Buna izâfet-i maklûb denir.اجزا خانه Eczâ-hâne (hâne-i eczâ),اهو چشم ahû-çeşm (çeşm-
i ahû).
3) İsm-i fâil’in nasıl yapıldığını açıklayarak örnek veriniz.
Fiillerin emir gövdesine –ende (انده), -ân (ان) ve –â (ا) getirilmek suretiyle ism-i fâil yapılır.
Bîn-â بينا Nâz-ân Gûy-â نازان Gûy-ende گوينده
179
Uygulama Soruları
1. Arapçada olmayan, Türkçe ve Farsçada ortak olan sesleri aşağıdaki kutucuklara
yazınız.
2. Farsçadan Osmanlı Türkçesine geçmiş beş adet isim tamlaması bulunuz ve anlamlarını
yazınız.
Örnek: زمين روى Ruy-ı zemîn Yer yüzü
3. Farsçadan Osmanlı Türkçesine geçmiş beş adet sıfat tamlaması bulunuz ve anlamlarıyla
birlikte yazınız.
Örnek: طابان ماه Mâh-ı tâbân Parlak ay
4. Aşağıdaki birleşik kelimelerin anlamlarını sözlükten bulunuz ve karşılarına yazınız.
,(Leb-â-leb) لبالب
(câ-be-câ) جابجا
(ser-tâ-be-ser) سرتابسر
(güft ü gû) كفت و كو
180
(cüst ü cû) جست و جو
(çûn ü çera) چون و چرا
(zîr ü zeber) زير و زبر
(sipeh-sâlâr) سپهساالر
(bed-hû) بدخو
(Hüner-mend) هنرمند
ىب - نا - بر .5 Ön eklerini yer aldığı beşer kelime bulunuz ve anlamlarıyla birlikte yazınız.
بر نا بى
بيكرانbî-kerân
sonsuz نادان
Nâ-dân
Bilgisiz,
cahil
بركمالBer-kemâl
mükemmel
گر - بار - استان .6 Son ekleriyle türetilmiş beşer kelimeyi anlamlarıyla birlikte yazınız.
استان بار گر
181
7. Aşağıdaki kelimeleri Farsça kurala göre çoğul yapınız.
آيينه
مسلم
زن
كشور
عالم
8. İki yüzden dokuz yüze kadar olan sayıları yüzer yüzer yazınız.
200 300 400 500 600 700 800 900
9. Sayılarla sıfatlarıyla üretilmiş Osmanlı Türkçesinde kullanılan on kelime yazınız.
Hezâr-fen Her konuda becerikli هزارفن
182
Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti
Bu bölümde Farsçadan kurala göre yapılan isim ve sıfat tamlamaları, birleşik kelimeler,
başa gelen edatlarla ve sona getirilen eklerle kelime yapma yolları öğretildi. Osmanlı
Türkçesinde kullanılmış olan Farsça kökenli kelimelerin kök ve ekleri kavratıldı. Farsça sayılar
hakkında bilgi verildi.
Bölüm Soruları
183
1. Farsça hangi dil ailesinin bir üyesidir?
a. Ural-Altay
b. Hâmi-Sâmi Dilleri
c. Çin-Tibet dilleri
d. Hind-Avrupa
e. Bantu dilleri
2. Aşağıdakilerden hangisi Farsça ön ek almış bir kelime değildir?
a. Ezber
b. Bermurad
c. Bihaber
d. Hemfikir
e. Endişe
3. Aşağıdaki Farsça son eklerden hangisi yer/yurt anlamı vermez?
a. -bân
b. -gâh
c. –istân
d. –zâr
e. -gede
4. Aşağıdaki birleşik kelimelerden hangisi diğerlerinden farklı bir yolla meydana
getirilmiştir?
a. Kıyl ü kâl
b. Arş ü ferş
c. Herc ü merc
d. Sîm ü zer
e. Bây ü gedâ
5. Farsça kelimelerde genellikle (خ) ile (ا) arasında bulunan, yazılan fakat okunmayan
harfe ne ad verilir?
a. Hâ-i resmiye
b. Elif-i memdûde
c. Kâf-ı Fârisî
d. Vâv-ı ma’dûle
e. Kâf-ı vâvî
6. Aşağıdaki birleşik isimlerden hangisi kelimelerin yer değiştirmesi (izafet-i maklûb)
suretiyle meydana getirilmiştir?
184
a. كشمكش
b. همايون نامه
c. چشم عبرت
d. زير و زبر
e. تار و مار 7. Aşağıdaki Farsça kelimelerden hangisinde ism-i fâil eki bulunmaktadır?
a. مريدان b. مستان
c. نازان d. درعهده
e. خيابان
8. Aşağıdaki Farsça kelimelerden hangisi çoğul eki almıştır?
a. نمايان b. دربان
c. خندان
d. باغبان
e. مهتران 9. Aşağıdaki kelimelerden hangisinde ism-i fâil eki bulunmamaktadır?
a. نمايان b. دربان
c. خواننده
d. دانا
e. طالبان
10. Aşağıdaki Farsça kelimelerden hangisi çoğul eki almamıştır?
a. مردان b. تنها
c. مريدان d. آتشها
e. كامرانان
Cevaplar
1) d , 2) e, 3) a, 4) c, 5) d , 6) b , 7) c, 8) e, 9) e, 10) b.
185
8. EBCED HESABI ve TRANSKRİPSİYON
186
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?
Bu bölümde; Ebced harflerini, ebced hesabı ile çeşitlerini, tarih düşürme geleneğini,
transkripsiyon alfabesi ile Osmanlı Türkçesi Metinlerini günümüz alfabesine çevirme usulünü
öğreneceğiz.
187
Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular
1) Ebced hesabı ve tarih düşürme kavramları nedir?
2) “Hüdâ” kelimesinin ebced hesabıyla değeri kaçtır?
?harflerinin transkripsiyon alfabesindeki karşılıkları nelerdir ذ -خ - ح (3
188
Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri
Konu Kazanım
Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği
Ebced Hersabı ve Transkripsiyon
Bu bölümde; ebced harflerini, ebced hesabı ile çeşitlerini, tarih düşürme geleneğini, transkripsiyon alfabesi ile Osmanlı Türkçesi metinlerini günümüz alfabesine çevirme usulünü öğrenir.
Metinler, çözümlü örnekler, alıştırmalar ile
konuların daha kolay anlaşılması sağlanacaktır.
189
Anahtar Kavramlar
Ebced Hesabı
Tarih Düşürme
Transkripsiyon ve Çeviriyazı
190
Giriş
Bu ünitede iki konu üzerinde durulacaktır.
1. Ebced harfleri ve ebced hesabı ve çeşitleri, tarih düşürme geleneği örneklerle
anlatılacaktır.
2. Transkripsiyon alfabesi ile Osmanlı Türkçesi Metinlerini günümüz alfabesine
çevirme usulü hakkına bilgiler verilecek ve bir örnek metnin transkripsiyonu
yapılacaktır.
Ebced hesabını öğrenmek, yazma eserler, mezar taşları ve tarihî eserler üzerindeki tarih
bilgilerinin öğrenilmesine yardımcı olacaktır. Çeviri yazıyı öğrenmek ise Osmanlı Türkçesi
metinlerinin günümüz alfabesine doğru aktarılmasını sağlayacaktır.
191
8.1. Ebced Hesabı ve Tarih Düşürme
Ebced, Arap alfabesinde harflerin rakam değerini gösteren kodlama sisteminin adıdır.
Ebced harfleri şu şekilde gruplandırılmıştır: ,(hevvez) هوز ,Ebced) ابجد كلمن ,(huttî) ىحط(kelemen), سعفص (sa’fes), قرشت (karaşet), ثخذ (sehhaz), ضظغ (dazığ). Ebced, bu sekiz
kelimenin ilki ve hepsinin birden adıdır. Şemseddin Sâmî’nin Kâmûs-ı Türkî ’sinde bildirdiğine
göre, eskiden, Sâmi, Yunan ve Mısır dillerinde harflerin sırası ebcede göre imiş. Araplar
birbirine benzeyen harflerin yan yana getirmek suretiyle bu sırayı bozmuşlar. Ancak harfleri
rakam yerine kullandıklarında yine ebced sırasını kullanmaya devam etmişler. Osmanlı
Türkçesinde kullanılan “ebced-han” birleşik kelimesi ebced okuyan demektir. Henüz öğrenim
hayatının başında bulunan çocuklara “tıfl-ı ebced-hân” denir. Ayrıca bir işte acemi ve toy
olanlar için de bu kavram kullanılır.
Ebced harflerinin ebced düzenine göre sırası ve sayısal karşılıkları şu şekildedir:
100 ق 10 ى 1 ا
200 ر 20 ك 2 ب
300 ش 30 ل 3 ج
400 ت 40 م 4 د
500 ث 50 ن 5 ه
600 خ 60 س 6 و
700 ذ 70 ع 7 ز
800 ض 80 ف 8 ح
900 ظ 90 ص 9 ط
1000 غ
192
Yukarıda görüldüğü gibi ebced sırasına göre dizilen harflerin sayısal değerleri her bir
harfe karşılık gelecek şekilde birden ona, ondan yüze, yüzden bine kadar yazılmıştır. Burada
yer almayan پ: pe, چ: çe, ژ : je, گ : kâf-ı Fârisî ve ڭ : kâf-ı nûnî harflerinin rakam değeri
benzeri olan harflerle aynı kabul edilir: گ ,7 :ژ ,3 :چ ,2 : پ ve 20 : ڭ.
Harflerin sayısal değeri tespit edilirken yazıda gösterilen bütün harfler dikkate alınır.
Mesela Farsçadan dilimize geçen kelimelerde okunmayan ama yazılan vâv-ı ma’dûleler hesaba
dâhil edilir. Arapça kelimelerdeki şeddeli harfler tek olarak yazıldığı için tek harf olarak hesap
edilir.
Ebced hesabı, bir kelime ya da cümledeki harflerin rakam değerlerini toplayarak bir
rakam elde etmektir. Mesela, Allah kelimesindeki harflerinin rakamları (5:ه ,30:ل, 1:ا) toplamı
66’dır. Dilimizde “işi altmış altıya bağlamak” deyimi de buradan doğmuştur. Lâle kelimesi de
Allah lafzı ile aynı harflere sahiptir ve sayısal değeri altmış altıdır. Bu yüzden lâle Allah isminin
sembolü olarak kültürümüze yerleşmiştir.
Ebced hesabı, farklı kullanım amaçları olmasına rağmen geçmişte en çok,
unutulmaması istenen bir hadisenin vukua geldiği tarihi ifade etmek amacıyla kullanılmıştır.
Harfler anlamlı bir bütün oluşturacak şekilde birleştirilerek, bilhassa doğum ve ölüm tarihleri,
fetihler, binaların yapım ve tamir tarihleri, kitapların telif tarihleri, padişahların cülusları vb.
önemli olayların tarihleri belirtilmiştir. Buna “tarih düşürme” denir.
Şimdi örnekler üzerinden ebced hesabını anlamaya çalışalım.
Mevlânâ Celâleddin Rûmî’nin vefat tarihi için ibret (عبرت) kelimesi ile tarih düşürülmüştür.
İbret kelimesinin harfleri (400 :ت ,200 :ر ,2 :ب ,70 :ع) toplamı 672’dir. Hicri 672, (milâdî 1273)
Mevlânâ’nın vefat tarihidir.
İstanbul’un fethi için Sebe Suresi 15. ayette geçen طيبة دةبل (beldetün tayyibetün) ibaresi tarih
olarak söylenmiştir.
Harflerin rakam değerleri: 400 : ت ,2: ب ,10: ى ,9: ط ,400 : ت 4 : د ,30 : ل ,2 : ب. Toplam: 857.
Hicri 857 (milâdî 1453) İstanbul’un fetih tarihidir.
193
Ahdî (ö.1002/1593) isimli tezkire müellifinin yazdığı “Gülşen-i Şu’arâ” isimli eserin adı aynı
zamanda eserin yazıldığı tarihi ( h.971/m.1564) vermektedir. Gülşen-i Şu’arâ’nın harfleri:
971 = 1: ا + 200: ر + 70: ع + 300: ش + 50 : ن+ 300 :ش + 30 : ل + 20 : گ
Edebi kültürümüzde önemli olayları ebedîleştirmek için tarih manzumeleri yazılmış; hatta tarih
manzumeleri divan tertiplerinde özel bir yer edinmiştir. Şimdi de manzum tarihlere birkaç
örnek verelim.
İstanbul’un fethi için söylenmiş bir tarih mısraı şöyledir:
“Ehl-i dîn İstanbul’u aldı cidâl ü ceng ile” (1453)
Kocamustafapaşa Dergâhı şeyhi Sünbül Sinan’ın vefatına (936/1529) Kemalpaşazâde’nin
düşürdüğü tarih:
“Eyledi bustân-ı zühdün sünbülü me’vâya ‘azm
Nûr ola Sünbül Sinân’ın gülistân-ı kabri hep”
Sultan III. Ahmed’in 1139 (1726) da yaptırdığı köşke Nedim şu tarih beytini söylemiştir:
“Du’â idüp Nedîmâ söyledi bu mısraı ol dem
Bu kasr-ı pâk Sultân Ahmed’e yâ Rab sa’îd olsun”
Sultan III. Ahmed, Topkapı sarayı önünde yaptırdığı çeşmenin (Sultan Ahmet Çeşmesi)
tarihini (1141/1728-29) bizzat söylemiştir:
“Târîhi Sultan Ahmed’ün cârî zebân-ı lûleden
Aç besmeleyle iç suyu Hân Ahmed’e eyle du’â”
Tarih düşürme maharet işidir. Söylenen söz grubu yahut mısra tarihi tam olarak veriyorsa buna
“tam tarih” denir. Eğer eksik ya da fazla gelmişse ilave ya da çıkarma yapmak gerekecektir.
Kaç ilave edileceği veya çıkarılacağı bizzat tarihi söyleyen tarafından ifade edilir. Bu tarihlere
de “tâmiyeli tarih” denir. Bir de elde edilmesi gereken rakamın iki katını veren tarihler vardır.
Buna da “dütâ tarih denir. Harflerin kullanılışına göre de üç türlü tarih söyleme şekli vardır.
Birinci şekilde metindeki bütün harfler hesaplamaya dâhil edilir. İkinci şekilde sadece noktalı
harfler hesaplanır ki bu tarih şekline “mu’cem tarih” denir. Diğer bir şekil de sadece noktasız
harflerin hesaplamaya dâhil edilmesidir ki buna da “mühmel tarih” denir. Tarih beyitlerinde
194
şairler, tâmiyeli, dütâ, mu’cem ya da mühmel tarih düşürdüklerinde beytin bir yerinde ilgili
kavramı mutlaka zikrederek okuyucuya haber verirler.
Bunların dışında bir de bilmeceli tarihler vardır. Bu yöntemde tarih ibarenin içine gizlenir.
Okuyucudan ibarenin lafzı ve manası dikkate alınarak tarihi bulması istenir. Rivayete göre
Mevlana’ya yaşını sormuşlar, “Hüdâ’dan bir küçüğüm, varın siz hesaplayın, bulun” demiş. Bu
ifadeye göre Mevlânâ’nın doğum tarihi şöyle hesaplanır. Hüda (خدا)kelimesinin harfleri
toplamı ( hı:600, dal: 4, elif:1) 605 eder. Mevlana Hüda’dan bir küçüğüm dediğine göre hicri
604 yılında doğmuştur. Gülşenî şeyhi Hasan Zarifî Efendi’nin vefatına şu tarih ibaresi
söylenmiştir: انسلخت روح ظريف (inselehat ruhu Zarîf). Anlamı “Zarîf’in ruhu çıktı.” Yani
Zarif öldü demektir. Hesaplama şöyle yapılır. Zarif kelimesi harf değerleri toplamı: 1190’dur.
Ruh kelimesi harf değerleri toplamı: 214’tür. İbarenin lafzına göre “Zarif”in toplamından
“Ruh”un toplamını çıkarmamız gerekir: 1190-214=976. Bu hesaba göre Hasan Zarifî Efendi
976/1568 yılında vefat etmiştir.
8.2. Transkripsiyon Sistemi ve Çeviri yazı İle İlgili Bazı Hususlar
Transkripsiyon ya da çeviri yazı (çevriyazı) bir yazıyı bütün ses inceliklerini belirterek
başka bir alfabeye çevirme yolu demektir. Transkripsiyon yabancı dillerde ve farklı alfabelerde
yazılan metinlerdeki terimleri orijinal haliyle nakletmek için kullanılabileceği gibi önceden
farklı alfabe kullanmış milletlerin geçmişine ait metinleri yeni yazıya çevirmek maksadıyla da
kullanılır. Batıda yayımlanan İslam Ansiklopedisi’nin Arapça terimleri Latin alfabesine
çevirmek için geliştirdiği transkripsiyon sistemi birincisine örnektir. Türkçede ise tarih
boyunca kullandıkları alfabelerle yazılan yazıları, özellikle de Arap alfabesini temel alan
Osmanlı Türkçesi ile yazılan metinleri Latin alfabesine çevirmek için kullanılan transkripsiyon
sistemi de ikincisine örnektir. Osmanlı Dönemi ile ilgili araştırmalarda, özellikle, edebiyat,
tarih ve ilâhiyat alanlarında pek çok metnin günümüz harflerine çevrilme zorunluluğu bir
gerçektir. Bu ihtiyaç sebebiyle Osmanlı Türkçesindeki harfler için özel bir transkripsiyon
sistemi geliştirilmiştir.
Transkripsiyonda hedef, bir alfabedeki harfleri ses özellikleriyle diğer alfabeye
aktarmaktır. Kendi harflerinde karşılığı olmayan sesleri ifade etmek için yakın harfler üzerine
bazı işaretler koyarak bunu gerçekleştirir. Başka bir ifadeyle Transkripsiyonda her harfe bir
karşılık bulunmak zorundadır. Eğer o harfin karşılığı çevrilen alfabede varsa aynısı kullanılır,
yoksa ses yakınlığı olan harflere bazı işaretler koymak suretiyle transkripsiyon harfi elde edilir.
195
Aşağıda görüleceği üzere Osmanlı Türkçesindeki bazı harflerin birebir karşılığı Latin
alfabesinde bulunmaktadır. Olmayanlar için de benzer sesi veren harflerin altına veya üstüne
nokta, çizgi vb. işaretler koymak suretiyle karşılıklar bulunmuştur.
İlmi neşirlerin transkripsiyonlu olarak yapılması zarureti ortadadır. İlmî ve edebî eserler
günümüz alfabesine titizlikle aktarılmalıdır. Bununla birlikte okuyucu kitlesi itibarıyla daha
geniş kitlelere hitap edeceği düşünülen eserlerde genel okuyucuyu yoracak ve faydalı
olmayacak bazı işaretlemelerden sarfınazar edilebilir. Bu bakımdan çeviri yazı yaparken
okuyucu kitlesinin belirlenmesi ve çeviri yazıdaki amacın tespit edilmesi gerekir. Burada şu
hususun da altını çizmeliyiz. Transkripsiyonu yapacağımız kelimelerin büyük çoğunluğu bu
gün de kullanılan kelimelerden biri olabilir. Kelimenin bugünkü kullanımıyla çeviri yazısı
arasında fark olması muhtemeldir. Bugünkü normal yazılarımızda doğru kullanımın adresi
Türk Dil Kurumunun yayımladığı “Yazım Kılavuzu” olmalıdır. Transkripsiyon işaretlerinin ve
çeviri yazı kurallarının günlük yazılarda kullanılmasının zorunluluğu yoktur.
8.2.1. Transkripsiyon Alfabesi
UYARI: TRANSKRİPSİYON HARFLERİNİN BİLGİSAYARINIZDA DOĞRU GÖRÜNMESİ İÇİN “OKTAY NEW TRANSKRİPSİYON” YAZI KARAKTERİNİN BİLGİSAYARINIZA YÜKLENMESİ GEREKMEKTEDİR!...
Bazı farklı uygulamalar olmakla birlikte ilmi çalışmalarda kullanılan transkripsiyon
harfleri şu şekildedir:
196
197
a, ā : آ
a,e,ı,i,u,ü :ا
’ :ء
b :ب
p :پ
t :ت
å :ث
c :ج
ç :چ
ó :ح
ò :خ
d :د
õ :ذ
r :ر
z :ز
j :ژ
s : س
ş : ش
ã :ص
ê, ø : ض
ù : ط
ô : ظ
è : ع
à :غ
f : ف
ú : ق
k : ك
g, ğ : گ
ñ, ŋ : ڭ
l :ل
m :م
n : ن
v : و
h : ه
y :ى
198
8.2.2. Çeviri Yazıda Dikkat Edilmesi Gereken Bazı Hususlar
1. Arapça ya da Farsçadan geçen uzun ünlüler “â”, “î”, “û” ya da “ā”, “ì”, “ū” şeklinde üzerine
çizgi konularak gösterilir: kânûnî ya da kānūnì.
2. Osmanlı Türkçesinde kullanılan Arapça kelimelerdeki “el-” takısı önceki kelimeye bitişik
olmayıp müstakil olarak yazılmışsa kameri harflerle başlayan kelimeler için “el-“ şeklinde,
şemsi harflerle başlayan kelimeler için “es-“ şeklinde yazılır:
El-kitâb, el-kamer, el-firâk, el-Harezmî, el-Cezîre,
es-selâm, eş-şems, et-tabîb, ez-Zebidî, en-nûr vb.
3. “El-“ takısı eğer kendisinden önceki kelimeye bitişmişse “el” takısının “e” si düşer ve onun
yerine kesme işareti (’) konur. Osmanlı Türkçesinde kullanılan Arapça tamlamalar bu şekilde
yazılır.
Rabbü’l-âlemîn, hayrü’l-beşer, füsûsü’l-hikem, el-esmâü’l-hüsnâ, Rûhu’l-beyân, hacerü’l-
esved, hılfu’l-fudûl, dârü’l-hadîs, ale’l-âde, beyne’l-milel, kısasü’l-enbiyâ, maa’l-esef vb.
Tezkiretü’-ş-şuarâ, Necmü’d-dîn, dârü’ş-şifâ, bâbü’s-saâde, ilmü’r-rûh, aynü’ş-şems, dârü’z-
ziyâfe, sîretü’n-nebî, beyne’n-nâs, bi’t-tabi, Dîvânu Lügati’t-Türk vb.
“Lafzatullah” ların yazılışında kısa çizgi “-“ kullanılmayıp sadece kesme işareti konulması
yaygınlaşmıştır: Lafzatu’llâh, Nûru’llâh, sübhâna’llâh, fî sebili’llâh, bâreka’llâh, beytu’llâh
vb.
4. İsim ve sıfat tamlamalarında ilk kelimeden sonra kısa çizgi ve “-ı“ “-i” getirilmektedir. İlk
kelimenin son hecesindeki ünlü kalın ise “-ı”, ince ise “-i” getirilir. Eğer ilk kelime uzun “â” ya
da “û” ile biterse kısa çizgiden sonra “-yı” yazılır. Kısa çizgiden sonra hiçbir şekilde u,ü ya da
–yu, yü yazılmaz.
Dâr-ı dünyâ, fasl-ı hazân, Kur’ân-ı Kerîm, gayr-ı menkûl, sükût-ı hayâl, rûh-ı mücerred, kurûn-
ı vustâ, ulûm-ı şer’iyye, nûr-ı hidâyet, katl-i âmm, Düyûn-ı umûmiye vb.
Mescid-i Nebî, dîn-i İslâm, hüsn-i zan, câmi-i kebîr, sû-i zan, mevlid-i neb’i, ömr-i tavîl, ibret-
i âlem, zülf-i yâr, nâle-i bülbül, hâne-i saadet, Cüneyd-i Bağdâdî, vb.
İ’lâ-yı kelimetu’llâh, deryâ-yı vahdet, da’vâ-yı İslâm, intihâ-yı leyâl, dârû-yı-Çîn (tarçın), arzû-
yı muhâl, âlû-yı cân, ebrû-yı yâr, ordu-yı İslâm vb.
5. Manzum metinlerde atıf ya da bağlaç vavları “ve” olarak değil; birinci kelimenin son
harfinin ünlü ya da ünsüz oluşuna göre “u, ü” ya da “vü” şeklinde yazılır ve okunur. Mensur
eserlerde bağlaç vavları daima “ve” şeklinde yazılır; ancak, dilimize birleşik isim gibi yerleşmiş
199
kelimelerdeki atıf vavları manzum eserlerdeki gibi yazılır: güft u gû, derd ü gam, leyl ü nehâr,
neşv ü nema, zîr ü zeber, Leylâ vü Mecnûn, belâ vü derd, hevâ vü heves, dil ü cân vb.
6. Arapça harf-i cer ve Farsça ön ekler kısa çizgi ile kelimeden ayrılması gerekir.
İlâ-nihâyeti, bilâ-kayd, an-asl, alâ-zâlik, li-eclihi, mâ-hasal, fe-illâ, bi-nişân, bâ-safâ, ez-
kazâ,nâ-hak, ber-hayât, der-bend, be-ceyb vb.
7. Farsça kelimelerin sonuna gelen yönelme eki olan -ra (را) kısa çizgi ile ayrılır: Hz.
Muhammed Mustafâ-râ salavât. Farsça kelimelerin sonuna gelen yapım ekleri ayrılmaz; ancak
bitişik kelimeler kısa çizgi ile ayrılır.
Yapım eki alan kelimeler: şâdmân, âhenger, kalemdân, çemenzâr, kûhsâr, neyistân, câvidân,
çâlişger, âbgûn, dîvâsâ, zerrîn, şermsâr, mehveş vb.
Bitişik kelimeler: idâre-hâne, dil-âşûb, nasîhat-nâme, nev-civân, âb-dest, mevlid-hân, hoca-
zâde, gül-bahar, ser-muharrir vb.
Çeviri yazı ile ilgili detaylı bilgiler edinmek için aşağıdaki bağlantıda yer alan makaleyi
inceleyiniz.
http://www.turkishstudies.net/sayilar/sayi12/1unver_ismail.pdf
200
8.2.3. Örnek Transkripsiyon
Süleyman Nahifî Efendi (ö. 1151/1738 )’nin Manzûm Mesnevî Tercümesi
(İlk On Sekiz Beyit)
يريلقلردن شكايت ايتمدهآ
مرد و زنى ىنالشم زار ا يلد
ايليم تا شرح درد اشتياق روزكار وصلى ايلر مقتدا
همدم خوشحال و بد حاالنيم
صحبتمدن طالب اسرار اولور
كوشه فيض نورليك يوق هر چشم و
يت جانه بيلۇليك يوق دستور ر
كاآحيف يوغيسهكيمده بو آتش
جوشش عشق ايله درتشوير مى
مرد اولدي ني ۀچاكساز پرد
ني كبي دمساز و مشتاق اوله مزرير ايدرقعشق مجنون قصه سن ت
يوق زبانه مشتري االكه كوشسوز ايله همراه اولور چوقروزلر
پاكيزه تر ىاولور ا ىسن همان باق
اولور غايت دراز ىروز ىروز ب
اختصار اوزره كرك سوز والسالم
ديكله نيدن كيم حكايت ايتمده دير قامشلقدن قوپارديلر بني
شرحه شرحه ايلسون سينم فراق
هر كيم اصلندن اوله دور و جدا
بن كه هر جمعيتك ناالنيم هر كيشى زعمنجه باكه يار اولور
كرچه دورز نالشمدن ارم اولمس
پنهان دكل تنبر برندن جان و
اولدي آتش صيت ني صانمه هوا آتش عشق ايله در تأ ثير نى
ياردن مهجوره همدرد اولدي نى نى كبى بر زهر و ترياق اوله مز نى ويرر بر راه پرخوندن خبر بى دالندر محرم اسرار هوش دردمزدن روزلر بيكاه اولور غم دكلدر كونلر ايلرسه كزر
ز سيراب سازايى بحر اوله م ماهى
پخته حالن هيچ فهم اتسونمى خام
201
Diñle neyden kim óikâyet etmede
Ayrılıúlardan şikâyet etmede
Der úamışlıúdan úopardılar beni Nâlişim zâreyledi merd ü zeni
Şeróa şeróa eylesin sînem firâú
Eyleyem tâ şeró-i derd-i iştiyâú
Her kim aãlından ola dûr u cüdâ
Rûzgâr-ı vaãlı eyler muútedâ
Ben ki her cemèiyyetin nâlânıyem
Hemdem-i òoş-óâl ü bed-óâlânıyem
Her kişi zuèmunca bana yâr olur äohbetimden ùâlib-i esrâr olur
Sırrım olmaz nâlişimden gerçi dûr Lîk yoú her çeşm ü gûşa feyø-i nûr
Birbirinden cân ü ten pinhân değil Lîk yok destûr-ı rü’yet câna bil
Oldu âteş ãıyt-ı ney ãanma hevâ
Kimde bu âteş yoà ise óayf ana
Âteş-i èaşú iledir te’åîr-i ney
Cûşiş-i èaşú iledir teşvîr-i mey
Yârdan mehcûra hem-derd oldu ney
Çâú-sâz-ı perde-i merd oldu ney
Ney gibi bir zehr ü tiryâú olamaz
Ney gibi dem-sâz ü müştâú olamaz
Ney verir bir râh-ı pür-òûndan òaber
èAşk-ı Mecnûn úıããasın taúrîr eder
Bî-dilândır maórem-i esrâr-ı hûş
Yoú zebâna müşterî illâ ki gûş
Derdimizden rûzlar bî-gâh olur Rûzlar çok sûz ile hem-râh olur
áam deàildir günler eylerse güzer Sen hemân bâúî ol ey Pâkîze-ter
Mâhiyi baór olamaz sîrâb sâz
Rûz-ı bî-rûzî olur àâyet dirâz
Puòte óâlin hîç fehm etsin mi òâm
İòtisâr üzre gerek söz ve’s-selâm
202
Uygulamalar
1) Ebced hesâbı hakkında kısaca bilgi vererek “Allah” lafzındaki harflerin ebced
değerini hesaplayınız.
Çözüm:
Ebced, Arap alfabesinde harflerin rakam değerini gösteren kodlama sisteminin adıdır.
Allah kelimesindeki harflerinin rakamları (5:ه ,30:ل, 1:ا) toplamı 66’dır. Dilimizde “işi altmış
altıya bağlamak” deyimi de buradan doğmuştur.
2) Transkripsiyon sistemi hakkında bilgi veriniz.
Çözüm:
Transkripsiyon ya da çeviri yazı bir yazıyı bütün ses inceliklerini belirterek başka bir
alfabeye çevirme yolu demektir. Transkripsiyon yabancı dillerde ve farklı alfabelerde yazılan
metinlerdeki terimleri orijinal haliyle nakletmek için kullanılabileceği gibi önceden farklı
alfabe kullanmış milletlerin geçmişine ait metinleri yeni yazıya çevirmek maksadıyla da
kullanılır.
3) Aşağıdaki beyti transkripsiyon alfabesiyle yazınız.
بر دركاه ايتديكم اخالص عرض پرستم حق
بر هللا آيرلمدم توحيددن نفس بر
Çözüm:
Óaú-perestim èarø-ı iòlâã etdiğim dergâh bir Bir nefes tevóîdden ayrılmadım Allâh bir
ıã
Uygulama Soruları
203
.Kelimesinin ebced hesabıyla karşılığını bulunuz محمد .1
2. Hafız Hattat Kemal Batanay, 15 Temmuz Şehitler Köprüsünün (Eski adıyla
Boğaziçi Köprüsü) yapılışına tarih düşürmüştür.
Târih-i ikmâlini tam söyledi yazdı Kemâl
Avrupa Asya bir oldu bağladık canipleri
İkinci mısra köprünün yapıldığı 1973 tarihini vermektedir. Harflerin sayısal değerlerini
yazarak siz de hesaplayınız.
3. “Bir iki iki delik Abdülmecid oldu melik”
Yukarıdaki mısrada, harflerin rakam değerine dayanmamakla birlikte bilmeceli bir
ifadeyle Sultan Abdülmecid’in tahta geçiş tarihi verilmiştir. İzah ediniz.
4. Ali İmran Suresi 97. Ayet-i kerimesinde geçen آمنا كان دخله من و ibaresi meşhur
bir İslam bilgininin vefatına tarih olarak denk gelmektedir. Tarihi bulup, Hangi İslam
bilgini olduğunu öğreniniz. Böyle rastgelen başka tarihler var mıdır? Araştırınız.
5. Aşağıdaki Arapça tamlamaları çeviri yazı kurallarına göre günümüz alfabesiyle
yazınız.
بحرالعلوم
الثانى القرن
الشمس عين
القران غريب
مهئاال امام
6. Aşağıdaki Farsça kurala göre yapılmış tamlamaları çeviri yazı kurallarına göre
günümüz alfabesiyle yazınız.
كوفى خط
باال اوج
وسطى قرون
ظن حسن
مال قبض
204
7. Aşağıdaki ifadeleri çeviri yazı kurallarına göre günümüz alfabesiyle yazınız.
قال و قيل
مجنون و ليلى
زبر و زير
پريشان و محو
سمرقند و بخارا
8. Aşağıdaki kalıp ifadeleri çeviri yazı kurallarına göre günümüz alfabesiyle
yazınız.
لسبب
هللا سبيل فى
فيه ما مع
سبب بال
برابر
205
Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti
Bu bölümde; ebced harfleri, ebced hesabı ve çeşitleri, tarih düşürme geleneği örneklerle
açıklanarak öğretildi. Transkripsiyon alfabesi ile Osmanlı Türkçesi Metinlerini günümüz
alfabesine çevirme usulleri açıklandı.
206
Bölüm Soruları
1. Aşağıdaki harflerin hangisinin transkripsiyonunda nokta kullanılmaz?
a. ص
b. ط
c. ظ
d. ع
e. غ
2. Transkripsiyon alfabesinde altında çizgi bulunan “z” harfi Osmanlı Türkçesindeki hangi harfin karşılığıdır?
a. (ذ)
b. (ز)
c. (ظ)
d. (ض)
e. (ژ)
?tamlaması çeviri yazı kurallarına göre nasıl yazılmalıdır (مفهوم مخالف) .3
a. Mefhûmu muhâlif
b. Mefhûm-ı muhâlif
c. Mefhûm-u muhâlif
d. Mefhûm u muhâlif
e. Mefhûmumuhâlif
4. Aşağıdaki seçeneklerden hangisinde isim/sıfat tamlaması çeviri yazı kurallarına
uygun olarak yazılmıştır?
a. İ’lây-ı kelimetullâh
b. Şurâ-ı ümmet
c. Hüsn-i zan
d. Rasûl-ü Ekrem
e. Mecelle-yi İslâmiyye
?Tamlamasının çeviri yazısı hangi seçenekte doğru verilmiştir (دنياى دنى) .5
a. Dünyâ-ı denî
b. Dünyâ-yı denî
c. Dünyây-ı denî
d. Dünyâ-y-ı denî
e. Dünyâ-denî
207
6. Sadece noktalı harflerin hesaba dahil edilmesiyle tarih düşürmeye ne ad verilir?
a. Tam tarih
b. Tâmiyeli tarih
c. Dütâ tarih
d. Mu’cem tarih
e. Mühmel tarih
?Kelimesinin ebced hesabıyla değeri kaçtır (حضور) .7
a. 14
b. 44
c. 114
d. 444
e. 1014
?Kelimesinin ebced hesabıyla değeri kaçtır (ايمان) .8
a. 102
b. 142
c. 442
d. 112
e. 1012
?Kelimesinin ebced hesabıyla değeri kaçtır (رسول) .9
a. 66
b. 116
c. 296
d. 326
e. 266
?Kelimesinin ebced hesabıyla değeri kaçtır (غفور) .10
a. 1228
b. 1244
c. 1263
d. 1614
e. 1286
Cevaplar
1) d , 2) a, 3) b, 4) c, 5) b , 6) d , 7) e, 8) a, 9) c, 10) e.
208
9. OSMANLI HAT SANATI
209
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?
Bu bölümde, İslam hat sanatı hakkında genel bir bilgiye sahip olacak ve Osmanlı hat
sanatının tarihi gelişimini kısaca inceleyeceğiz. Ayrıca hat sanatında bulunan yazı çeşitlerini
öğrenecek ve bu sanatı icra ederken kullanılan malzemeleri tanıyacağız.
210
Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular
1) Hat sanatının tanımları nelerdir?
2) Aklâm-ı Sitte nedir? Nasıl ortaya çıkmıştır?
3) Aklâm-ı Sitte’nin dışında kalan yazı çeşitleri nelerdir?
4) Osmanlı hat sanatının üslupları nelerdir?
5) Hat sanatında kullanılan malzemeler nelerdir?
211
Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri
Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği
Osmanlı Hat Sanatı.
Osmanlı medeniyeti içerisinde gelişen hat sanatı hakkında tarihi bilgiye ve üslup bilgisine sahip olunur.
Yazı çeşitlerine dair örnek levhaların kullanılması ve tarihi mevzulara dair alıştırmalar yapılması konuların daha kolay anlaşılmasını sağlayacaktır.
212
Anahtar Kavramlar
Aklâm-ı Sitte
Diğer Yazı Çeşitleri
Osmanlı Hat Üslupları
Hat Sanatında Kullanılan Malzemeler
213
Giriş:
İslam sanatları içerisinde ayrı bir yere sahip olan hat, Arap kaynaklı olmasına rağmen
müstakil bir sanat olma özelliğini Türkler sayesinde kazanmıştır. Asıl karakterini, ahengini ve
estetiğini İslam tefekküründen alan bu sanat, önce sanatkarın zihninde yazılır. Bu sebeple, hat
her ne kadar, cismânî aletlerle meydana gelirse de aslında rûhî bir hendesedir veya hat, her ne
kadar bedenî duygularla meydana gelirse de o ruhun asâletindendir ifadeleri, terim olarak hattı
anlatan tanımlardan daha yaygındır. Hat sanatının en güzel örnekleri, temeli İslam dini ve
tefekkürü olması dolayısıyla, Kur’an-ı Kerim nüshalarında, hadis ve hikmetli sözlerin
bulunduğu yazı albümlerinde veya levhalarda görülmektedir.
214
9.1.İslam Hattına Genel Bir Bakış
Hat kelimesi “yazmak, çizmek, kazmak ve alâmet koymak” anlamlarındaki Arapça hatt
masdarından türemiştir. Çoğulu ‘hutût ve ahtat’tır. Terim olarak “Arap yazısını estetik ölçülerle
yazma sanatı” anlamına gelmekte ve hüsn-i hat veya hüsnü’l-hat terkipleriyle kullanılmaktadır.
Hat sanatıyla uğraşan sanatkarlara, hicri ilk asırlarda, kâtip, küttab, verrak denilmiştir.
Hattat tabiri, daha sonra yaygınlaşmıştır. İran’da hoş-nüvîs veya hûb-nüvîs kelimeleri
kullanılmış Osmanlılarda ise hattatların kullandığı yazı hususiyetlerine göre isimlendirmeler
yapılmıştır; tâ’lik yazana, tâ’lik-nüvîs; celî yazana, celî-nüvîs ve siyakat yazana, siyakat-nüvîs
gibi.
9.1.1.Kısa Tarihçe
Şarkiyatçıların İslamiyet öncesi Arapça kitabeler üzerine yaptıkları araştırmalar
sonucunda, Arapça’nın ortaya çıkışına dair genel görüş, onun Nabat yazısından türediği ve hattâ
gelişmiş bir devamı olduğu yönündedir.
215
Arap asıllı olan Nabatî Kavmi’nin merkezi bugün Ürdün sınırları içerisindeki Petra’dır.
Bölgede bulunan M.Ö. IV. yüzyıla ait kitabe yazılarının, Hz. Peygamber’in doğumundan
önceki döneme ait Arapça kitabe yazılarıyla benzerlik göstermesi, her iki dilin birbiriyle olan
bağlantısını kuvvetlendirmektedir.
Bu bağlantı Arap yazısının hangi yolla Mekke’ye intikal ettiği ile ilgili farklı görüşlerin
ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Enbar üzerinden Hicaz’a geçtiğine dair nakledilen rivayetlere
göre, adı geçen bölgeyle Hicaz halkının çeşitli münasebetleri sonucu yazı, Nabat Ülkesi’nin bir
bölgesi olan Havran’dan Enbar ve Hire’ye buradan da Dumetü’l-Cendel üzerinden Hicaz’a
geçmiştir. Öte yandan Hicazlılar’ın Suriye ile olan ticarî ilişkileri Nabat ülkesi üzerinden
yürümektedir. Bu durumda Arap yazısı, Havran, Petra ve el-Ûlâ yolunu takip ederek Hicaz’a
geçmiş olmalıdır. Rivayetlerin daha ziyade Enbar ve Hire üzerinde durması, bu bölgelerde
yazının bir tekâmül devresi geçirmiş olması ihtimalini ortaya koymaktadır. Ayrıca Nabat
yazısının “cezm” ve “meşk” diye adlandırılan iki mühim üslubunun olduğu da bilinmektedir.
Cahiliye devrinin sona ermesi ile İslam’ın doğuşu arasındaki döneme ait herhangi bir
vesika elde bulunmamaktadır. Dolayısıyla, bu arada, hattın gelişimine dair bir bilgi de elimizde
yoktur. Buna rağmen tarihi kaynaklarda okuma yazma bilen sîmâlardan bahsedilmektedir.
İslamiyet’in kabulüyle birlikte yazı, dinî bir mahiyet kazanarak yepyeni bir safhaya
girmiştir. Arap alfabesi, Müslüman olan hemen hemen bütün kavimler tarafından benimsenmiş
ve ümmetin ortak değeri haline gelmiştir. Yazı da zaman içinde “İslam hattı” vasfını
kazanmıştır.
Arap yazı sistemindeki bazı harflerin kelime başında, ortasında ve sonunda gösterdiği
yapı değişiklikleri, hat sanatının oluşmasına ve gelişmesine zemin hazırlamıştır. Ayrıca
harflerin kendi geometrik formlarının değiştirilmeye elverişli olması ve bitiştirildiklerinde
kazandıkları görünüş farklılıkları kompozisyon çeşitliliğine ve zenginliğine imkan sağlamıştır.
İslamiyet’in kabulünden sonra yazı, iki ayrı tarzda gelişmeye başladı. Sert ve köşeli yazı
sistemi mushaf, kitap ve önemli vesikalarda; yumuşak, kavisli ve yuvarlak formlu yazılar da
günlük yazışmalarda kullanıldı.
216
Tercih edildiği şehirlere nispetle yazı, önce Mekke’de Mekkî, Medine’de Medenî ismini
aldı. Hz. Ömer ve Hz. Ali’nin hilafetleri döneminde Basra’da Basrî ve Kûfe’de Kûfî olarak
adlandırıldı.
Yazı karakterleri Emevîlerin son dönemlerinde değişme yoluna girdi. Harflerin kendi
formlarında bulunan köşelilik kaybolmaya başladı. Bu arada kalem ağızlarının ölçüleri tespit
edildi ve buna bağlı olarak büyük boy kalemle yazılanlara celîl (celî), resmi devlet yazılarında
kullanılan yine büyük boy kaleme, dolayısıyla yazıya da tomar denildi. Kalem ağızlarının
ölçülerinin tespit edilmesi, değişen ölçüye göre yazı çeşitliliğini de arttırdı.
Abbâsîler döneminin veziri ve mühim bir hattatı olan İbn Mukle (ö.940), Arap yazısının
harf formlarını belli ölçülere bağlayarak “Aklâm-ı Sitte” denilen sistemini oluşturdu. Altı kalem
yani altı yazı anlamındaki terim, “muhakkak ve reyhânî, tevkî ve rikâ’, sülüs ve nesih” yazı
çeşitlerini ihtiva etmektedir. Bundan bir asır sonra yine Bağdat’ta yetişen İbn Bavvâb (ö.1022),
Aklâm-ı Sitte’yi, tekrar elden geçirerek geliştirdi.
Aklâm-ı Sitte, İbn Bavvâb’dan iki asır sonra, Hattat Yâkut (ö.1298) tarafından yeniden
incelenerek yeni bir tarzla ortaya konmuş kaideler belirginleşmiş yazı güzelleşmiştir. Yâkut, bu
güne kadar düz kesilen kalemin ağzını eğri keserek ve eğimini arttırarak bu üsluba büyük bir
farklılık ve zarafet kazandırmıştır. Hattâ eserleri Osmanlı hat mektebinin ortaya çıkışına kadar
İslam dünyasının en mühim örnekleri olarak kabul görmüştür. Abbâsîlerin siyasi dönemlerinin
bitişiyle ve Yâkut’un vefatıyla beraber Bağdat’ın sanat açısından bir önemi kalmamış önce
Kahire, sonra da İstanbul bu şehrin yerini almaya başlamıştır.
217
9.1.2.Aklâm-ı Sitte ve Diğer Yazı Çeşitleri1
(Yazılar sırasıyla kûfî, sülüs, celî sülüs, nesih, muhakkak, reyhânî, tevki’, ince tevki’, ta’lik,
ta’lik, dîvânî, celî dîvânî, rik’a, rikâ’ (hatt-ı icâze))
[http://www.kalemguzeli.org/hatteserleriayrinti.php?KNO=1153&HKNO=201]
1 Bu bülümde yazı çeşitleri hakkında yalnızca genel bilgiler verilmiş mümkün olduğu kadar teknik bilgiler konuya dahil
edilmemeye çalışılmıştır.
218
9.1.2.1.Aklâm-ı Sitte
1) Muhakkak: Sözlük anlamı; muhkem, muntazam, şüpheli bir yeri kalmamış demektir.
Sülüs yazıya göre harfleri daha büyüktür. Harflerin yatay kısımları daha yayık ve uzun,
çanaklar genişçedir. İstifli2 olarak yazılmaz, satır halinde yazılır. Bilhassa Kur’an-ı
Kerim yazılmasında kullanılmıştır.
[http://www.kalemguzeli.org/hatteserleriayrinti.php?KNO=1034&HKNO=201]
2) Reyhânî: Yazıda kullanılan harf şekillerinin büyük bir kısmı reyhan çiçeğine
benzetildiği için bu adı aldığı ileri sürülmektedir. Kuralları muhakkakın kurallarına
bağlıdır. Onun küçük yazılan şeklidir. XV. asra kadar Kur’an-ı Kerim yazımında
kullanılmıştır.
2 İstif: Hat sanatında harflerin üst üste getirilerek ahenkli ve göze hoş görünecek şekilde yerleştirilmesi.
219
(Muhakkak Reyhânî)
[http://www.kalemguzeli.org/hatteserleriayrinti.php?KNO=1087&HKNO=201]
220
3) Sülüs: Kelime anlamı, üçte bir demektir. Yazıda kullanılan harflerin üçte iki kısmında
düzlük ve üçte birlik kısmında meyil hakim olduğundan dolayı bu ismin kullanıldığı
düşünülmektedir. Ümmü’l- hutût (yazıların anası) olarak vasıflandırılan sülüs, levha,
kitap başlığı gibi pek çok farklı biçimde kullanılmış XVI. asırdan itibaren de bütün
İslam dünyasına yayılmıştır.
[http://www.kalemguzeli.org/hatteserleriayrinti.php?KNO=1099&HKNO=201]
4) Nesih: Kelime anlamı, bir şeyi kaldırmak, yerine bir başka şey koymak, demektir. Bu
ismi almasının sebebi hakkında değişik görüşler mevcuttur. Kur’an-ı Kerim yazmada
kûfînin yerini aldığı, Mushaf veya başka kitapların istinsahında diğer yazı çeşitlerine
nazaran daha fazla tercih edildiği ya da sülüsün üçte birini ibka (bırakma) ve üçte ikisini
nesh (ortadan kaldırmak) ederek oluşturulduğu için bu ismi aldığı söylenmektedir. Her
türlü kitabın yazılmasında kullanılmıştır.
Nesihin çok ince bazen gözle görülemeyecek kadar küçük yazılan formuna
“gubârî” adı verilmektedir. Bu yazı çeşidi daha ziyade maharet göstermek için
kullanılmaktadır; İhlas Suresi’nin bir pirinç tanesi üzerine yazılması gibi.
221
Hattat: Şeyh Hamdullah
[http://www.kalemguzeli.org/hatteserleriayrinti.php?KNO=1017&HKNO=201]
5) Tevkî: Kelime anlamı, bir şeyi vâkî ettirmek, oldurmak, demektir. Sülüsün biraz
küçüğüdür ve ihmal edilmiş şeklidir. Birleşmeyen harflerin bu yazıda birbirine
bağlanabilmesi en büyük özelliğidir. Halife ve vezir mektuplarının eskiden, bu yazı ile
yazılması sebebiyle bu ismi almıştır. Eskiden muâhedeler, elçilerin itimadnâmeleri ve
devlet mukâvelenâmeleri gibi yazılar bu hat ile yazılmaktaydı.
222
6) Rikâ’: Sözlük anlamı, küçük sayfa ve mektup, demektir. Tevkînin daha küçüğüdür.
Çabuk yazmaya çok elverişlidir. Vakıf işlerinde ve öğrencilerin sülüs ve nesih yazıda
aldıkları icazetnâmelerde kullanıldıklarından dolayı bu yazıya “icâze” ya da “hatt-ı icâze” de denilmiştir.
[http://www.kalemguzeli.org/hatteserleriayrinti.php?KNO=1505&HKNO=201]
9.1.2.2.Diğer Yazı Çeşitleri
223
1) Kûfî: İslamiyetin ilk yıllarında kullanılan sert köşeli yazı çeşididir. Kûfe şehrinde
geliştirildiği için kûfî ismiyle anılır. Bu ilk dönem kûfîlerine “basit kûfî” de denir.
Yazıda ağaç yapraklarına benzer süslemeler mevcut ise, “yapraklı kûfî”; yazı
zemininde kıvrık dallı motifler varsa “zemini süslü kûfî”; bazı harfleri örülerek
yazılmış ise, “örgülü kûfî” ve yazıda geometrik bir yapı hakim ise de “geometrik
kûfî” gibi isimler alarak çeşitlendirilir.
(Padişahım Çok Yaşa)
[http://www.kalemguzeli.org/hatteserleriayrinti.php?KNO=1305&HKNO=201]
2) Ta’lik ve Nesta’lik: Aklâm-ı Sitte’den sonra en fazla kullanılan yazı çeşididir. Sözlük
anlamı, asma, asılma demektir. Yazının, kırlangıç kanatlarının yayvan uçuşunu andıran
bir görüntüsü olduğundan dolayı bu isim verilmiştir. İran sanat anlayışının bir eseridir
ve orada gelişen yazıya İranlılar nesta’lik demektedirler. Anadolu’da bu İran üslubu
kullanılmakla birlikte yazı, Türk hattatlar elinde yeni bir form kazandı ve İran
ekolünden ayrıldı.
224
(Mesnevî-i Şerif’in ilk beyiti )
[http://www.kalemguzeli.org/hatteserleriayrinti.php?KNO=913&HKNO=20]
3) Dîvânî: Padişahın iradelerini ve emirlerini yazmak için kullanılmaktaydı. Akkoyunlu
ve Karakoyunlular’ın resmi yazışmaları, kadîm ta’lik denilen bir yazı çeşidi ile
yapılıyordu. Fatih’in, Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ı mağlup ettikten sonra,
İstanbul’a getirttiği İranlı sanatkarların, işte bu kadîm ta’lik hattını geliştirmeleriyle
divânî yazı çeşidinin oluşturulduğu söylenmektedir. Dîvânî, sadece devlet
yazışmalarına tahsis edildiği için girift yazılmıştır. Okuması zordur. Ayrıca Saray
dışında kullanılması da yasaklanmıştır.
225
[http://www.kalemguzeli.org/hatteserleriayrinti.php?KNO=1112&HKNO=201]
4) Celî Dîvânî: Dîvânî yazının büyüğü anlamında ise de aralarında farklılıklar mevcuttur.
Dîvânîde hareke ve tezyînî işaretler bulunmaz. Fakat celî dîvânîde hareke ve çok fazla
tezyînî işaret kullanılmaktadır. Dîvânînin istifsiz satır halinde yazılmasına karşılık celî
dîvânî hem istifli hem de çok girift yazılır. Bu yazı çeşidi de sadece devlet
yazışmalarında kullanılmıştır.
226
[http://www.kalemguzeli.org/hatteserleriayrinti.php?KNO=964&HKNO=201]
5) Rik’a: Türk hattatları tarafından icad edilmiş bir yazı çeşididir. Dîvânî yazının
küçültülmesi ve sadeleştirilmesiyle meydana getirilmiştir. Yazının yapısı süratli
yazmaya uygun olduğundan günlük yazışmalarda kullanılmıştır. Ayrıca sıbyan
mekteplerinde ilk yazı öğretimi de rik’a ile yapılmaktaydı.
227
[http://www.kalemguzeli.org/hatteserleriayrinti.php?KNO=1047&HKNO=201]
228
6) Siyakat: Temeli Kûfî’ye dayanan, sanat kaygısı gütmeyen ve daha ziyade, maliye, tapu
ve evkâfa ait kayıtlarda kullanılan yazı çeşididir. Kendine has, herkesin yazıp
okuyamadığı bir üslubu bulunmaktadır.
[ÖZTÜRK, S. (1994), Osmanlı Belgelerinde Siyakat Yazısı, Ankara, s.92-93.]
9.2.Osmanlı Hat Üslupları
Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan itibaren Bursa, Edirne ve Amasya, hat sanatının
gelişmesinde öncü şehirler olmuşlardır. Bursa’nın fethiyle beraber devlet teşkilatlanmaya
başlamış artan imar faaliyetleri de hat sanatına dair bir çeşitliliği beraberinde getirmiştir. Bu
arada Celî yazı Bursa camilerini süsleyerek gelişmeye başlamıştır.
Aynı şekilde Edirne’nin merkez olması bu kez de buradaki yapılarda ve özellikle
camilerde hat sanatının kullanılmasına vesile olmuştur. Edirne’nin en eski yapısı Yıldırım
Bayezid tarafından yaptırılan Yıldırım Camisi’dir. Çelebi Sultan Mehmet tarafından
tamamlanan Eski Cami, II. Murad’ın yaptırdığı Muradiye Camisi ve Üç Şerefeli Cami hem XV.
yy’ın mühim yapılarındandır hem de celî hattının gelişimini takip etmek açısından mühimdir.
Osmanlı hat sanatının gelişiminde Amasya, Hattat Şeyh Hamdullah’ın yetiştiği
topraklar olması sebebiyle, Bursa ve Edirne’den bir adım öndedir. Ayrıca yine Bursa ve
Edirne’de yeni yeni filizlenen Aklâm-ı Sitte’nin temeli de, Şeyh Hamdullah ve talebeleri
229
sayesinde Amasya’da atılmıştır. Bu yazı sisteminin ve diğer yazı çeşitlerinin tekamülü ise
İstanbul’da tamamlanmıştır.
9.2.1.Şeyh Hamdullah Üslubu
Osmanlı hat üslubunun kurucusudur. 1429 yılında Amasya’da dünyaya geldi. İlim
tahsilinin yanında Hattat Hayrettin Maraşî’den, Yâkut üslubuyla hat meşketti. II. Bayezit’le
olan yakın dostluğu sayesinde İstanbul’a geldi ve sanat hayatındaki asıl gelişme burada başladı.
Yine II. Bayezid’in arzusu ile Yâkut üslubu dışında bir tavır geliştirmek üzere çalışmalarda
bulunmuş ve Osmanlı hat üslubunun temellerini atmıştır. Aklâm-ı Sitte’nin kullanılmasında
değişiklikler yapmış, karışık kullanımı terkederek sadece nesih hattına öncelik vermiştir.
Böylece bu yazı çeşidine bir canlılık gelmiş harflerin birbiriyle uyumu bir bütünlük kazanmıştır.
Şeyh Hamdullah’ın, kırk yedi Kur’an-ı Kerim, pek çok En’am ve Kur’ân cüz’ü yazdığı
kaynaklarda belirtilmektedir. Ayrıca İstanbul’da bulunana Bâyezid, Füruz Ağa ve Davut Paşa
camilerinin celî sülüs kitabeleri de Şeyh Hamdullah’a aittir.
9.2.2Ahmed Karahisârî Üslubu
Asıl adı Ahmed Şemseddin’dir. Doğum tarihi ve hayatı hakkında fazla bilgi
bulunmamaktadır. Afyonkarahisarlı olması eserlerine attığı imzalardan tespit edilmiştir. Aynı
şekilde Yâkut ekolünden Esedullah-ı Kirmânî’nin talebesi olduğu da yine imzalarından
anlaşılmaktadır. Mutasavvıf bir sanatkâr olan Karahisârî, Şeyh Hamdullah’ın yazı
talebelerinden İshak Cemâleddin Halvetî’ye müntesiptir. Arapça ve Farsça’yı iyi bildiğinden
medrese tahsili yaptığı düşünülmektedir. Ayrıca Bursalı Şerbetçizâde İbrahim Efendi ile
mektuplaşdıkları ve şiirle karşılıklı tarizlerde bulundukları bilinmektedir:
Ger erişirse sana bu tâze hutûtumuz
Onlara dil uzatma sakın zehr-nâktir
Her harfi başka başka bahrdir deniz gibi
Kim satr mevc u nokta ona dürr-i pâktir
230
Çocuğu olmadığı için talebesi Hasan Çelebi’yi evlat edinmiş ve yazı üslubunda kendi
yolunu devam ettirmesi üzerine yetiştirmiştir. Karahisârî, 1556 yılında vefat etmiş, şeyhi İshak
Cemaleddin Halvetî’nin Sütlüce’deki kabrine gömülmüştür.
Kanûnî döneminde Karahisârî ile beraber Yâkut ekolüne bir dönüş yapılır. Karahisârî,
Aklam-ı Sitte’yi Yâkut ekolüne göre İstanbul’da yeniden yorumlar ve Yâkut’tan kat kat güzel
bir noktaya ulaştırarak liyâkatini ispatlar. Üslubu “Karahisârî ekolü” adını alır.
Sülüs yazılarında ciddi ve azametli olduğu, muhakkak yazılarında ise muhteşem bir
duruş ve görünüş sergilediği söylenir. Hattâ sülüs ve celî yazıda istif ve tertip bakımından Şeyh
Hamdullah’tan ileri olduğu düşünülmektedir.
Bütün bunlara rağmen üslubu Osmanlı hattatlarının zevkine uymadığı için sonraki nesil
tarafından devam ettirilmemiştir. Hattatın müze, kütüphane ve özel koleksiyonlarda pek çok
eseri bulunmaktadır. Talebeleri arasında Hasan Çelebi (ö. 1594’ten sonra), Ferhad Paşa (ö.
1574) ve Derviş Mehmed (ö.1591)’in isimleri zikredilebilir.
Hattat: Ahmed Karahisârî. Sülüs-Karalama
231
[http://www.kalemguzeli.org/hatteserleriayrinti.php?KNO=1088&HKNO=20]
9.2.3.Hâfız Osman Üslubu
1642 yılında, İstanbul Haseki’de dünyaya gelen Hattat Hâfız Osman Efendi, Köprülü
Fazıl Ahmed Paşa himayesinde eğitimini tamamlamıştır. Küçük yaşta Kur’an-ı Kerim’i
ezberlediği için “hâfız” lakâbı ile anılan hattat, yazıya Şeyh Hamdullah üslubunun en iyi
temsilcilerinden olan Büyük Derviş Ali’nin hocalığında başladı. Ardından sırasıyla
Suyolcuzâde Mustafa Eyyûbî ve Nefeszâde İsmail Efendi’den dersler aldı. Aklam-ı Sitte’yi
Nefeszâde ile yeniden meşkederek Şeyh Hamdullah üslubunun inceliklerini öğrendi.
Zamanının çoğunu yazarak geçiren hattatın şöhreti saraya kadar ulaştı.
Hattâ Sultan II. Mustafa’nın Hâfız Osman Efendi’ye çok hürmet gösterdiği ve yazı
yazarken hokkasını tuttuğu rivayet edilir: Bir ders esnasında Padişah “Artık Hâfız Osman gibi
bir hattat yetişmez” deyince, Hâfız Osman Efendi’nin “Efendimiz gibi hocasına hokka tutan
padişahlar geldikçe, daha çok Hâfız Osmanlar yetişir Hükârım” cevabını verdiği
söylenmektedir.
Hâfız Osman, hattat Yâkut ekolünün temsilcisi olan Şeyh Hamdullah’ın yazılarından
beğendiği harfleri alıp kullanarak yeni bir üslup oluşturmuş yukarıda adı geçen hattatların nesih
yazılarındaki sıkışıklığı ortadan kaldırmış ve harfleri fazlalıklarından ayırarak arınmış bir hale
getirmiştir. Aklam-ı Sitte ile pek çok farklı eser vermiştir. Yirmi beşten fazla Mushaf yazdığı
bilinmektedir. Bu sayede Türk yazı üslubunu dünyaya tanıtmıştır. Ayrıca İstanbul’da basılan
ve İslam ülkelerine gönderilen Kur’an-ı Kerimler’in de bunda rolü büyüktür.
Yazıda, yetiştirdiği pek çok talebe bulunmaktadır; Yedikuleli Seyyid Abdullah Efendi,
Rodosîzâde Abdullah Efendi, İkinci Derviş Ali ve Hasan Üsküdârî en meşhur
öğrencilerindendir.
Hâfız Osman Efendi, Sümbül Efendi Dergahı şeyhi Seyyid Alaaddin Efendi’den
intisaplıdır. Manevi eğitimini burada tamamlamış ve hilâfet almıştır. Hattat, 1698 yılında,
İstanbul’da vefat etmiştir. Kocamustafapaşa Sümbül Efendi Camii haziresine defnedilmiştir.
232
9.2.4.Mustafa Râkım Efendi Üslubu
Ordu Ünye’de 1758 yılında doğmuştur. Gençliğinde babası ile İstanbul’a gelmiş kendisi
gibi hattat olan ağabeyinden hafızlığını almış ve medrese tahsilini tamamlamıştır.
Aynı zamanda yine ağabeyinden sülüs ve nesih meşketmiş on iki yaşında icâzet almıştır.
Bundan sonra uzun süre Hâfız Osman yazıları üzerinde çalışarak harflerin gövde ve duruş
özelliklerini celîye uygulamış celî sülüste kendi sistemini kuracak bir inkılap gerçekleştirmiştir.
Ayrıca Padişah tuğralarını elden geçirerek sülüs, nesih ve sülüs celîde estetik ölçüleri ve
nispetleri yeniden düzenlemiş Mustafa Râkım Efendi üslubunu ve mektebini oluşturmuştur.
Râkım mektebi Sâmi Efendi’yle kemal noktasına ulaşmıştır.
Mustafa Râkım Efendi’nin yetiştirdiği hattatlar arasında II. Mahmut, Mehmet Hâşim
Efendi (ö. 1846) ve Mehmed Şâkir Recâî (ö. 1874) en meşhurlarındandır.
Râkım Efendi, 1826 tarihinde vefat etmiş eşi Emine Hanım tarafından yaptırılan
Karagümrük’teki türbesine defnedilmiştir.
9.2.5.Mahmud Celâleddin Efendi Üslubu
1829 tarihinde dünyaya gelmiştir. Dağıstanlıdır. Babası Şeyh Mehmed Efendi ile
beraber İstanbul’a gelmiştir. İlk yazı derslerini Abdüllatif Efendi’den alan Mahmud Celâleddin,
dik başlılığı sebebiyle diğer hattatlara yaptığı müracaatlar reddedilince Hafız Osman hattını
meşkederek kendi kendini yetiştirmiştir.
Celî sülüs tarzında kendine has sert tavrı ile bir çığır açmış Mushaf, dua mecmuaları,
kıt’a, murakka’ ve hilye şeklinde pek çok eser vermiştir.
1829 yılında İstanbul’da vefat eder ve Eyüp’teki Şeyh Murad Dergahı haziresine
defnedilir.
233
9.2.6.Sâmi Efendi Üslubu
Hattat Mustafa Râkım mektebinden gelen Sâmi Efendi, 1838 tarihinde İstanbul’da
dünyaya gelmiştir. Arapça ve Farsça öğrendikten sonra çeşitli devlet kademelerinde görev
yapmıştır. Yazı bahsinde kendi asrının büyük üstadı sayılmıştır. Pek çok yazı çeşidini farklı
hocalardan meşketmiş özellikle celî yazıda kendi üslubunu oluşturmuştur. “Celî yazmadıkça
hattın esrarına vâkıf olunmaz” dediği söylenir. Ayrıca celî sülüste Mustafa Râkım’ın, celî
nestalikte ise Yesârîzâde’nin üslubunu geliştirdiği ve güzelleştirdiği dile getirilir.
Altûnîzâde Camii ve Cihangir Camii’nde levhaları bulunmaktadır. Yeni Cami çeşme ve
sebilinin kitabesi, Kapalı Çarşı kapıları, Bâbıâlî Nallı Mescid, Şehzâde Camii, Erenköy Zihni
Paşa ve Galip Paşa camilerinin kitabe yazıları da Sami Efendi’ye aittir.
Tuğrakeş İsmail Altunbezer, Mehmet Hulûsi, Hasan Rıza, Ömer Vasfi ve Necmeddin
Okyay yetiştirdiği talebeler arasındadır.
Sâmi Efendi 7 Temmuz 1912 de vefat etmiş Fatih camii haziresine defnedilmiştir.
Hat sanatı, Sâmi Efendi ekolünün tekâmül etmesiyle beraber, Osmanlı Türk zevkine
uygun tarihi seyrini tamamlamıştır. XIX. yüzyıl ile birlikte bu devir sona ermiştir.
9.3.Hat Sanatında Kullanılan Malzemeler
“Kem âlât ile kemâlât olmaz”
9.3.1.Kalem
Hat sanatında kullanılan kalemler çok çeşitlidir.
1) Kamış Kalem: Dicle nehri kenarında bulunan Vâsıt şehrinden temin edilen
kalemlerdir.
2) Cava Kalemi: Yaprak dipleri sert, ince ve uzun olan ve Cava’da yetişen bir cins
ağaçtan elde edilir.
3) Bambu Kalemi: Bambu isimli bitkiden elde edilir.
4) Kargı Kalemi: Ney yapımında kullanılan kamıştan elde edilir.
5) Menevişli (Hindî) Kalem: Hindistan’da yetişen bir bitkiden elde edilir.
234
9.3.2.Kağıt Hat sanatının temel malzemelerinden birisidir. Kullanılabilir hale getirilmesi için bir kaç
işlemden geçmesi gerekir. Kağıt öncelikle farklı bitkilerden elde edilen boyalarla boyanır. Daha
sonra kalem ve mürekkeple uyum sağlayabilmesi için aharlanır. Bu işlem kalemin kağıt
üzerinde rahat hareket etmesini sağlar. Ayrıca mürekkebin kağıt tarafından emilmesini de
önlediği için tashih yapımı kolaylaşır. Aharlama işlemi iki şekilde yapılır. Su, nişastayla
karıştırılıp muhallebi kıvamına getilir. Soğuduktan sonra bir sünger yardımıyla kağıda
yedirilerek sürülür. Buna nişasta aharı denir. Aynı şekilde yumurta akıyla şap maddesinin
karıştırılıp tülbentten süzüldükten sonra kullanılmasına da yumurta aharı adı verilir. Kağıt bu
işlemden sonra mührelenip bir müddet baskı altında dinlendirilir. Böylece terbiye edilmiş olan
kağıt artık yazı için kullanıma hazırlanmış demektir.
Hat sanatında İtalya’da üretilen bir kağıt çeşidi çok kullanılmıştır. Toskana eyaletindeki
Livurna şehrinde yapılan bu kağıda A.Ligorna adı verilir. Zaman içinde tabir Ali Kurna olarak
değişmiştir.
9.3.3.Mürekkep Yazıda kullanılan temel mürekkep, is ve Arap zamkının karışımından elde edilen siyah
renkli is mürekkebidir. Arap zamkıyla çeşitli renk pigmentlerinin karışımından kırmızı la’l
mürekkebi; beyaz üstübeç mürekkebi ve altın renginde zerendud mürekkebi üretilmiştir. XIX.
yüzyılda sodyum ve arsenik sülfürünün Arap mürekkebiyle karışımından sarı renkli zırnık
mürekkebi de kullanılmıştır.
9.3.4.Mühre Akik taşı, çakmak taşı veya camdan üretilen bir malzemedir. Kağıt üzerine yapılmış
olan aharın parlatılması ve pürüzlerin düzeltilmesi için kullanılır.
9.3.5.Kalemtraş Kamış kalemin ucunu düzeltmeye yarayan alet.
9.3.6.Makta’ Kelime anlamı, kesim yapılan yer, demektir. Kamış kalemin dil denilen kısmını
şakkederken (ortadan keserken) hem kaleme hem de bıçağın ağzına zarar gelmemesini sağlayan
alettir. Kemik, abanoz, fildişi gibi maddelerden yapılır.
235
9.3.7.Mürekkep Hokkası Yazıda kullanılan mürekkebin hassasiyetini kaybetmemesi bu sanat için oldukça
önemlidir. Bundan dolayı cam veya seramik hokkalar kullanılmış böylece mürekkebin uzun
süre muhafaza edilmesi sağlanmıştır.
9.3.8.Mıstar
Yazıda formun ve satır çizgisinin tespit edilmesi için kullanılan malzemedir. Her eser
için ayrı mıstar kullanılır. Yazı yazılacak kağıdın ebatlarına göre bir mukavva hazırlanır. Satır
çizgilerinin başı ve sonu bu mukavva üzerine iğne ile delinerek ibrişim geçirilir. Aynı şekilde
sayfanın sağına ve soluna da dikey olarak ibrişim çekilir ve yazı yazılacak kağıt bu sistemin
üzerine yerleştirilir. Ardında parmak uçlarıyla iplerin izi kağıda çıkartılır. Böylece yazı
yazılacak zemin enine ve boyuna sınırlandırılmış olur.
9.3.9.Yazı Altlığı Kamış kalemle yazı yazarken zeminin ne çok yumuşak ne de çok sert olması gerekir.
Bundan dolayı bir miktar kağıt üst üste konulup birbirine tutturularak yazı altlıkları
hazırlanmıştır.
Uygulamalar
1. Aklâm-ı Sitte nedir, hangi yazı çeşitlerinden oluşur?
Çözüm: Altı kalem yani altı yazı anlamındadır. Bunlar; “muhakkak ve reyhânî, tevkî ve
rikâ’, sülüs ve nesih” yazı çeşitleridir.
236
2. Türk hattatların icad ettikleri yazı çeşidi nedir?
Çözüm: Rik’a
3. La’l, üstübeç, zerendud ve zırnık tabirleri hangi renklere tekabül etmektedir ve hangi
yazı malzemesiyle ilgilidir.
Çözüm: Mürekkeb ile ilgilidir. La’l kırmızı; üstübeç beyaz; zerendud altın rengi ve zırnık
da sarı renklidir.
4. Celî yazıya en fazla önem veren hattatımız hangisidir?
Çözüm: Hattat Sâmi Efendi’dir. “Celî yazmadıkça hattın esrarına vâkıf olunmaz” dediği
söylenir.
5. Her türlü kitabın yazılmasında kullanılan en yaygın yazı çeşidimiz hangisidir?
Çözüm: Nesih
Uygulama Soruları
1. Tablodaki yazı çeşidini yazınız ve cevabınızı açıklayınız.
237
(Gel Keyfim Gel)
[http://www.kalemguzeli.org/hatteserleriayrinti.php?KNO=1068&HKNO=20]
Cevap: Yazı çeşidi kûfîdir. Harfler sert ve köşeli yazılmıştır.
2. Tablodaki yazı çeşidini yazınız ve cevabınızı açıklayınız.
Hattat: Hafız Osman [http://www.kalemguzeli.org/hatteserleriayrinti.php?KNO=1490&HKNO=20]
Cevap: Yazı çeşidi nesihtir. Kur’an-ı Kerim yazımında en fazla kullanılan yazıdır. Diğer
yazı çeşitlerine göre daha sadedir.
3. Tablodaki yazı çeşidini yazınız ve cevabınızı açıklayınız.
238
Hattat: Mustafa Râkım Efendi. (Allahu Vahdehu)
[http://www.kalemguzeli.org/hatteserleriayrinti.php?KNO=1237&HKNO=20]
Cevap: Yazı çeşidi celî sülüstür. Yazıda kullanılan harflerin üçte iki kısmında düzlük,
üçte birlik kısmında ise meyil hakimdir. Yazının yazıldığı kalemden daha kalın bir
kalemle yazılmasına celî denir. Celî sülüs de sülüs kaleminden daha kalın bir kalemle bu
yazının meşk edilmesidir.
9.3.10. Bölüm Soruları
239
1. Aklâm-ı Sitte denilen yazı sistemi hangi hattat tarafından oluşturulmuştur?
a) Şeyh Hamdullah
b) Hattat Yâkut
c) Ahmed Karahisârî
d) İbn Mukle
e) İbn Bavvâb
2. Aşağıdakilerden hangisi Aklâm-ı Sitte yazı sisteminin dışındadır?
a) Muhakkak
b) Reyhânî
c) Dîvânî
d) Rikâ’
e) Tevkî
3. Aşağıdakilerden hangisi Aklâm-ı Sitte yazı sistemine dahildir?
a) Nesih
b) Kûfî
c) Dîvânî
d) Rik’a
e) Siyâkat
4. Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan itibaren hangi üç şehir hat sanatının gelişmesinde
öncü olmuştur?
a) Bursa, Edirne, Manisa
b) Amasya, Bursa, Konya
c) Edirne, İstanbul, Diyarbakır
d) Bursa, Edirne, Amasya
e) Manisa, Amasya, Karahisar
240
5. Osmanlı hat üslubunun kurucusu kimdir?
a) Ahmed Karahisârî
b) Hafız Osman
c) Mustafa Râkım Efendi
d) Şeyh Hamdullah
e) Samî Efendi
6. “Harflerin yatay kısımları daha yayık ve uzun, çanaklar genişçedir.” Tanımı hangi
yazı çeşidi için geçerlidir?
a) Sülüs
b) Muhakkak
c) Ta’lik
d) Celî Dîvânî
e) Rik’a
7. Türk yazı üslubunun dünyaya yayılmasını sağlayan hattatımız kimdir?
a) Samî Efendi
b) Mahmud Celâleddin Efendi
c) Ahmed Karahisârî
d) Şeyh Hamdullah
e) Hâfız Osman
8. Celî yazıda kendi üslubunu oluşturan hattatımız kimdir?
a) Samî Efendi
b) Mahmud Celâleddin Efendi
c) Ahmed Karahisârî
d) Şeyh Hamdullah
e) Hâfız Osman
9. Kağıt üzerine yapılmış aharı parlatmak ve pürüzleri gidermek amacıyla kullanılan
alete ne ad verilir?
241
a) Mıstar
b) Mühre
c) Makta’
d) Hokka
e) Mürekkep
10. Mıstar ne işe yarar?
a) Kamış kalemin ucunu açmaya
b) Mürekkebi renklendirmeye
c) Satır çizgisini tespit etmeye
d) Kağıdı parlatmaya
e) Mürekkebin kağıt tarafından emilmesini önlemeye
Cevaplar: 1. d 2. c 3. a 4. d 5.d
6. b 7. e 8. a 9. b 10. c
242
Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti
Bu bölümde Hat sanatının doğuşuna ve gelişimine kısaca değindikten sonra
Aklâm-ı Sitte ve diğer yazı çeşitleri ile Türk Hat sanatının önemli isimleri hakkında
bilgi edindik. Bu sanatta kullanılan malzemeleri öğrendik.
10. ÖRNEK METİNLER
243
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?
Bu bölümde Osmanlı Türkçesi ile yazılmış bir metni okuyarak kelime ve eklerin nasıl yazılmış olduğunu metin üzerinde göreceğiz. Bu bölmde metnin çeviri yazısı verilmiştir.
244
Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular
1) Osmanlı Türkçesi ile yazılan metinlerle günümüz harfleri ile yazılan metinler arasında telaffuz farkı var mı?
2) Okuyacağınız metinde bugün kullanılmayan kelimeler var mı? Bu kelimeleri öğrenmek için bakacağınız sözlükleri ve nasıl bakacağınızı biliyor musunuz?
245
Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri
Konu Kazanım
Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği
Örnek Metinler Osmanlı Döneminde yazılan klasik dinî metinleri hızlı okuma becerisi
Metnin çeviri yazısı verildiği için okunamayan yerleri karşılaştırmak suretiyle okumaya çalışmak bilinmeyen kelimelerin
anlamlarını sözlükten öğrenmek.
246
Anahtar Kavramlar
Tefsir
İhlas Sûresi
Muallim Nâcî
Ondokuzuncu Yüz yıl
247
Giriş
Elinizdeki metin Muallim Nâcî (ö. 1893)’nin Hulâsatü’l-İhlas ismini verdiği İhlas Sûresi Tefsiri’nin başlangıç kısmıdır. Dili kullanma konusunda üstün bir yeteneğe sahip olan Nâcî’nin Fahreddin-i Razî’nin tefsirinden özetleyerek yaptığı çeviri, İslam dini ile ilgili eserlerde rastlayacağımız pek çok dinî kavramı ihtiva etmesi bakımından önemlidir. bakımından önemlidir. Her sayfanın arkasında o sayfanın günümüz harfleriyle çeviri yazısı bulunmaktadır.
248
10.1. Muallim Nâci-Hulâsatü’l-İhlâs
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
9.2. Muallim Nâci-Hulâsatü’l-İhlâs (Çeviri yazı)
HÜLÂSATÜ’L-İHLÂS
“De ki: O Allah birdir. Samed ancak Allah’dır. Vâlid olmadığı gibi mevlûd de değildir.
Ana kimse nazîr olamaz.”
İbâresiyle terceme edilebilmekde ve ekseriyâ –hâiz olduğu yirmi kadar esmâ-i şerîfenin
eşheri bulunan- “Sûre-i İhlâs” nâmıyla yâd edilmekde olan:
مد للا (1) أحد قل هو للا ﴿ ا أحد ولم يكن ( 3)ولم يولد لم يلد (2) الصم ﴾(4)له كفو Sûre-i celîlesi esâs-ı
dîn-i İslâm’a, ya‘nî tevhîd-i Rabb-i enâma müte‘allık olmağla bir hadîs-i münîf mûcebince
Kur’ân-ı Kerîm’in üçde birine mu‘âdil addolunmuş ve kâffe-i ulûmun illet-i gâ’iyyesi tahsîl-i
ma‘rifetu’llâh olduğu re’yinde sebât eden erbâb-ı tevhîdin yegâne vird-i zebânı bulunmuşdur.
Binâ’en-aleyh sûre-i mezkûrenin tefsîrine dâir kütüb-i ulemâ-yı ümmetde havâs
tarafından görülüp avâm nazarından müstetir kalmakda olan îzâhât-ı müdekkikāneden
ba‘zılarının olsun erbâb-ı mütâla‘amıza arzı -i‘tikād-ı acizânemize göre- umûr-ı mühimmeden
olmasıyla me‘ânî-cûyân-ı Kur’ân’a “İ‘câz-ı Kur’ân” ve “Mu‘ammâ-yı İlâhî” kabîlinden bir
hizmet olmak üzere şu sahîfelerin tesvîdi bir muvahhidin hâme-i himmetine terettüb eden vezâif
sırasında tutulmuşdur.
İşte o kalem maksûda şürû‘ ediyor:
Sûre-i İhlâs’ın sebeb-i nüzûlünde ber-minvâl-i âtî üç vecih menkūldür:
Vech-i evvel:
İmâm-ı Dahhâk’in rivâyetine nazaran müşrikîn-i Kureyş ba‘zı ifâdâtın teblîği zımnında
(Âmir bin et-Tufeyl)’i nezd-i âlî-i nebevîye göndermişler idi. Âmir gidip Hazret-i Resûl ile
telâkī edince efendimize şu yolda hitâb eyledi:
“Beynimize tefrika düşürdünüz. Âbâ vü ecdâdınızın müttehazı olan dîn-i kadîme
muhâlefet etdiniz. Ma‘bûdlarımızı tezyîf ediyorsunuz. Bu teşebbüsâtdan maksadınız nedir?
Fakīr iseniz sizi iğnâ edebiliriz. Muhadderât-ı kabîleden birine ‘âşık oldunuzsa onu size tezvîc
edelim. Yok, mecnûn iseniz bâri müdâvâtınıza i‘tinâ olunsun!”
260
Cenâb-ı Nebî cevâben buyurdu ki:
“Kimseye ihtiyâcım yok. Hiçbir muhaddereye âşık da olmadım. Mecnûn dahi değilim.
Resûlullâhım! Sizi ibâdet-i esnâmdan ibâdet-i Rabb-i enâma da‘vet ediyorum.”
Bunun üzerine Âmir nezd-i müşrikîne avdetle lisân-ı peygamberîden işitdiği sözleri nakl
etdi. Ba‘zı îstîzâhâtda daha bulunmak üzere kendisini yine gönderdiler.
Âmir ikinci mülâkātda Hazret-i Resûl’e: “Bize ma‘bûdunuz olan şey’in cinsini beyân
ediniz. Altundan mıdır, gümüşden midir, anlayalım.” dedikde efendimiz neşr etmek istedikleri
fikr-i ulvî-i tevhîde nisbetle ağreb görünen bu istîzâha, o sâ‘atde nâzil olan Sûre-i İhlâs’ı tilâvet
buyurmak sûretiyle cevâb vermişdir.
Âmir’in suver-i esnâm ile memlû olan zihn-i süflîsi bu fikr-i ulvî-i tevhîdi kabûle müsta‘id
bulunmadığından nüzûl eden cevâb-ı Samedânî ile kanâ‘at hâsıl edemeyip yine “ bizim üç
yüz altmış ma‘budumuz olduğu hâlde havâyicimizi tamâmıyla tesviye edemiyorlar. Yalnız bir
ma‘bûd ne iş görebilecek? Bu kadar halkın tesviye-i ihtiyâcâtına ma‘bûd-ı vâhidin kifâyet
etmesi kābil midir?” yollu bir ta‘rîz-i istîzâhkârânede bulunmağla “ve’s-Sâffât” Sûresinin ﴿ إنم
﴾هكم لواحد ل إ te’kîdine kadar olan kısmı nâzil olmuşdur.
Âmir bu cevâbları üç yüz altmış ma‘bûdlu küberâ-yı kabîleye îsâl edince bunlar
“Muhammed’in ma‘bûd-ı yegânesi ne gibi işler görüyormuş? Bir de bu cihetini sor!”
ta‘lîmâtıyla kendisini yine i‘ade eylemeleriyle Âmir bu def‘a da huzûr-ı nebevîde:
“ma‘bûdunuz nasıl ef‘âl ile iştigâl eder?” su’âlini der-miyân eyledikde buna cevâb olarak dahi
ماوات وال [للا ]إنم ربمكم ﴿ ﴾رض المذي خلق السم âyet-i kerîmesi nüzûl etmiştir.
Vech-i sânî:
Hazret-i İbn Abbâs’dan mervî olduğu vechile ba‘zı ser-âmedân-ı Yehûd “Ka‘b bin el-
Eşref” dahi yanlarında bulunduğu hâlde nezd-i sâmî-i risâlet-penâhîye gelerek: “Sizin kavlinize
göre bütün halkı Allah yaratmış. Ya Allah’ı kim yaratmış?” gibi istihzâ-âmîz bir su’âl-i
câhilânenin îrâdına cür’et etmeleriyle vech-i cenâb-ı nebîde âsâr-ı gazab hüveydâ
olduğunumüte‘âkib Sûre-i İhlâs nüzûl etmiş ve taraf-ı ‘âlî-i nebevîden Yahûdîlere cevâben
tilâvet buyrulmuşdur.
Bunun üzerine münkirîn “Rabbinizi bize tavsîf ediniz. Dest ü bâzûsu, pây ü zânûsu
nasıldır?” tarzında bir teklîf-i echelânede daha bulunduklarından efendimiz evvelkinden ziyâde
gazabnâk olmasıyla Cibrîl-i Emîn ﴿ حقم قدره وما قدروا للا ﴾ âyetini getirerek ıztırâb-ı kalb-i
hümâyûnu teskîn eylemişdir.
261
Vech-i sâlis:
Yine İbn Abbâs’dan rivâyet olunduğu üzere tâife-i Nasârâ’dan ba‘zıları huzûr-ı se‘âdete
vürûd ile: “Ma‘bûdunuzu bize ta‘rîf ediniz. Yâkūtdan mı, yoksa zebercedden midir?”
dediklerinde cenâb-ı tevhîd-âmûz-ı cihân: “Ma‘bûdum hiçbir şeyden değildir. Zîrâ her şey anın
mahlûkudur.” cevâbını der-miyân buyurmağla te’yîd-i kavl-i peygamberî zımnında ﴿ قل هو للا
﴾(1)أحد inzâl olunmuşdur.
Lisân-ı mu‘ciz-beyân-ı resûlden bunu işiden erbâb-ı istîzâh “o vâhid ise siz de vâhidsiniz.
Vâhidiyyet her şahısda tasavvur olunabilir.” demeleriyle Hazret-i Nebî ﴿ ليس كمثله شيء﴾
buyurmuşdur.
Bunlar daha ziyâde îzâh talebinde bulundukları cihetle efendimiz ﴿ مد للا ﴾(2) الصم dedikde
bu def‘a dahi Samed ne demek olduğunu sorduklarından ( ج ائ و ح ال يف ق ل خ ال ه ي ل إ د م ص ي يذ لم ا ) ya‘nî
“kâffe-i havâyicin tesviyesi hususunda halkın yegâne mürâca‘atgâhı olandır.” cevâbını i‘tâ
buyurmuş ise de bununla da iktifâ etmek istemediklerine mebnî “Cenâb-ı Hakk ne Meryem gibi
oğul tevlîd etmiş, ne de ‘Îsâ gibi anadan tevellüd eylemişdir. Mahlûkātı içinde hiçbir şey ana
nazîr olamaz.” demek olarak ﴿ ا أحد ولم يكن ( 3)ولم يولد لم يلد ﴾(4)له كفو cümleleri dahi nâzil olmuşdur.
Vücûh-ı selâse-i mezkûrenin mütâla‘asından anlaşılacağı üzere Sûre-i İhlâs’ın nüzûlüne
sebeb, vech-i evvele göre su’âl-i müşrikîn, vech-i sânîye göre su’âl-i Yehûd, vech-i sâlise göre
su’âl-i Nasârâ olmuş demek oluyor.
Tefâsîrde müşrikîn ta‘bîrinin vech-i mezkûr üzere Yehûd ile Nasârâ mukābilinde olarak
îrâd edilmesi müşrikîndenmaksad Yehûd ile Nasârâdan mâ-adâ erbâb-ı inkâr olduğunu gösterir.
Her hâlde sûre-i şerîfenin nüzûlü ashâb-ı teksîre karşı isbât-ı tevhîd hikmetine mebnî
olduğu der-kârdır.
Müsbit-i vahdâniyyet-i Hak olduğu içündür ki sûre-i mezkûrenin esmâsından biri de
“Sûre-i Tevhîd”dir.
Sûre-i Tevhîd’in tefsîrine müte‘allik ba‘zı îzâhât ber-vech-i âtî arz olunur:
Üç kelimeden ibâret olan ﴿ (1) أحد هو للا﴾ cümlesinin her bir lafzı erbâb-ı fikrin taleb-i Hak
husûsunda hâiz olabilecekleri makāmâtdan üç makāmın birine işâretdir ki bu merâtib-i
selâseden birincisi mukarrebîne, ikincisi ashâb-ı yemîne üçüncüsü ise ashâb-ı şimâle teveccüh
eder.
Birinci makāmın –ki ma‘rifeu’llâh talebinde bulunanların iktisâb edebilecekleri makāmâtın
bâlâ-teridir- ashâbı olan mukarrebîn haysiyyet-i zâtiyyesi i‘tibârıyla hakāyık-ı eşyâya nazar
262
etdiklerinde Cenâb-ı Hak’dan gayrı mevcûd göremezler; zîrâ Hak li-zâtihî vâcibü’l-vücûddur.
Mâ-siva’llâh ise li-zâtihî mümkinü’l-vücûddur.Li-zâtihî mümkinü’l-vücûd olan bir şey’e
haysiyyet-i zâtiyyesi nokta-i nazarından bakıldığı vakit ma‘dûm olduğu görülür. İşte bu vechile
Hakk’a yakīn olan mukarrebîn Hak’dan başka bir şeyde mevcûdiyyet müşâhede edemezler.
Vâkı‘â “hüve” bir işâret-i mutlaka ise de müşârun ileyh mu‘ayyen olunca elbette o
mutlak bu mu‘ayyene munsarif olur. Binâ’en-aleyh “hüve” zamîri inde’l-mukarrebîn
münhasıran Hakk’ı müşîr bulunur.
Mukarrebîn bu işâretde müşârun ileyhi mâ-‘adâsından ayıracak bir mümeyyize ihtiyâc
göremezler. Nasıl görsünler ki –yukarıda beyân olunduğu üzere- nazarlarında Hak’dan gayrı
mevcûd yokdur? “Hüve”nin merci‘ini ta‘yîn içün mümeyyize iftikār, mevcûd bir değil,
müte‘addid olduğu zamân tahakkuk eder. Mevcûd birden ibâret olunca işâretin ancak ana râci‘
olması lâzım gelir. Bu hâlde mümeyyize ne lüzûm kalır?
Bundan dolayıdır ki mukarrebîn nezdinde ma‘rifet-i kâmile husûlü içün “hüve” lafzı
kifâyet etmekde ve her mukarreb “hüve”den cemî‘-i sıfât-ı kemâl ile muttasıf olan Allah’ı
bilmekdedir.
İşte “hüve” merâtib-i selâseden mertebe-i ûlâ ashâbına bu sûretle kâfî görünmekdedir.
İkinci makāmın erbâbı olan ashâb-ı yemîn, ya‘nî suver-i fâniyeye mültefit bulunan
mü’minîn Hakk’ı mevcûd buldukları gibi halkı da mevcûd gördüklerinden kesret içinde
kalırlar. Bunlar içün –müşîr-i Hak olmak üzere- yalnız “hüve” kâfî görülmez. Hakk’ı halkdan
ayıracak bir mümeyyize ihtiyâc görünüyor. Binâ’en-aleyh sâde “hüve” ile iktifâ etmeyip buna
bir de “Allah” ilâve eyleyerek “Hüva’llâh” demeleri iktizâ eder.
Böyle dedikleri hâlde halkı tasavvurla ber-â-ber her mümkinü’l-vücûdun min-külli’l-
vücûh muhtâc olduğu Vâcibü’l-Vücûdu ve anın bi’l-aks her şeyden müstağnî bulunduğunu
tefekkür ederek kesb-i irfân eylerler.
İşte “hüve”den sonra bir de “Allah” îrâd buyrulması bu ikinci mertebe ashâbının
kābiliyyetine göredir.
Ehass-ı makāmât olan üçüncü mertebenin erbâbı –ki ashâb-ı şimâl, ya‘nî ehl-i dalâldir-
Vâcibü’l-Vücûdun birden ziyâde olmasını tecvîz eylediklerinden “hüva’llâh” a bir de
263
“ehad”zammıyla ﴾)1( هو للا أحد﴿ buyrularak bunların fikr-i âlihe-cûyânesi redd ü ibtâl
olunmuşdur.[3]
Fikrimizi bir az daha ta‘mîk etdiğimiz hâlde diyebiliriz ki: Sıfât-ı ilâhiyye izâfî veya
selbî olmak üzere iki dürlüdür. Sıfât-ı izâfiyye “ ‘Âlim, Kādir, Mürîd, Hallâk” gibi izâfiyyâtdır.
Sıfât-ı selbiyye dahi “cisim değildir, cevher değildir, araz değildir.” gibi selbiyyâtdır.
Mahlûkāt evvelen sıfât-ı izâfiyyeye, sâniyen sıfât-ı selbiyyeye delâlet eder. İnsân kâ’inâta
bakdığı zaman bunun Hâlik’ının ‘Âlim, Kādir, Mürîd olduğuna hükmedeceği gibi cisim, cevher
ve araz olmadığına dahi hükmeyler.
Şu kadar var ki birinci hükmü hemân nazra-i ûlâda verdiği hâlde ikinci hükmü bir
mikdâr te’emmülden sonra verir.
“Allah” lâfzı mecâmi‘-i sıfât-ı izâfiyyeye delâlet eylemekde olduğu gibi “ehad” kelimesi
dahi mecâmi‘-i sıfât-ı selbiyyeyedelâlet eylemekdedir. Demek oluyor ki ﴿ (1) أحد للا﴾ kavli ukūl-
i beşeriyyeye lâyık olan ma‘rifetu’llâhı………. ediyor.
Allah lafzı mecâmi‘-i sıfât-ı izâfiyyeye şunun içün delâlet eder ki Allah “ibâdete
müstahık olan mevcûd.” demekdir. ‘İbâdete müstahık olan, îcâd husûsunda müteferrid olur.
Îcâd hususunda müteferrid olan, kudret-i kâmileye, idâre-i nâfizeye, külliyyât ve cüz’iyyâta
müte‘allik kâffe-i ma‘lûmâta mâlik bulunur. Mecâmi‘-i sıfât-ı izâfiyye demek de bundan başka
bir şey değildir.
Ehad kelimesi dahi mecâmi‘-i sıfât-ı selbiyyeye şunun içün delâlet eder ki ehadiyyetden
murâd bu hakīkatın fî-nefsihâ müfred ve şâ’ibe-i terâkîbden münezzeh olmasıdır.
Her mâhiyyet-i mürekkebe anı terkîb eden eczâdan her birine ayrı ayrı müftekırdır. Anın
eczâsından her biri andan başka bir şeydir. Her mürekkeb kendinden başka şey’e muhtâcdır.
Her gayra muhtâc olan, li-zâtihi mümkin bulunan eşyâdandır. Binâ’en-aleyh her mürekkeb li-
zâtihi mümkin olan şeylerdendir. Bu hâlde kâffe-i kâ’inâtın mebde’i olan ilâhın mümkinâtdan
olması mümkün müdür?
İlâh fi-nefsihî ehâddir. Ehadiyyeti sâbit olunca mütehayyiz olmaması lâzım gelir. Zîrâ
her mütehayyizin yemîni yesârına uymaz.
[3] Fahr-i Râzî “Mefâtîhu’l-gayb”da esmâ-i muzmereden hâsıl olan esmâ-i ilâhiyyeden bahs etdiği sırada “hüve” ism-i celîline dâ’ir îzâhât-ı nefîse vermişdir.
264
Uygulamalar
1. Okuduğunuz metinde geçen aşağıdaki kelime ve eklerin yazılışını inceleyiniz
,(ممكنميدر) ,(اوندن) ,(آندن) ,(كندندن) ,(محتاجدر) ,(باشقه) ,(بشقه) ,(اجزادن) , (تركيب) ,(ماهيت)
.(اويماز) ,(اولمامسى)
265
Çözüm:
Metindeki bazı kelime ve eklerin yazılışı:
Mahiyet (ماهيت): Ca’lî mastarın yazılışını hatırlayınız.
Terkîb (تركيب): Tef’îl babından olan kelimede keften sonra yazılan med harfine dikkat ediniz.
Eczâdan (اجزادن): Ayrılma ekinin (-dan) yazılışına dikkat ediniz.
Başka (بشقه) Kalın harf kullanımına dikkat ediniz. (باشقه) şeklinde de yazılabilir.
Muhtaçtır (محتاجدر): -dır, ekinin yazılışına dikkat ediniz.
Kendinden (كندندن): kelimenin eksiz hâlinde var olan imla harfi ye (ي) nin düşmüş olmasına dikkat ediniz.
Andan (آندن): Ondan kelimesi eski telaffuzla andan şeklinde yazılmış olabileceğini hatırlayınız. Yeni telaffuzla (اوندن) yazılır.
Mümkün müdür? (ممكنميدر): Soru ekinin yazılışına dikat ediniz.
Olmaması (اولمامسى): Olumsuzluk ekinin yazılışını hatırlayınız.
Uymaz (اويماز): -maz, -mez ekleirnin yazılışını hatırlayınız.
Uygulama Soruları
1. Metinlerde, öğrenilen imlâ kurallarına aykırı yazıldığını düşündüğünüz beş kelime
tespit ederek doğrularıyla birlikte yazınız
266
2. İsim iken fiil haline dönüşen kelimeleri tespit ederek aşağıdaki kutucuklara yazınız. (en az 10 örnek).
3. Fiil iken isim haline dönüşen kelimeleri tespit ederek aldıkları eklerle birlikte
kutucuklara yazınız. (en az 10 örnek).
4. Metinde geçen fiillerden şimdiki zaman eki, geniş zaman eki, gelecek zaman eki, geçmiş zaman eki almış olanları tespit ederek beşer örnek yazınız.
Şimdiki zaman eki
Geniş zaman eki
Gelecek
zaman eki
Geçmiş zaman eki
5. Metindeki Arapçadan geçen ism-i fâil, ism-i mef’ûl, ism-i âlet, ism-i zaman ve ism-i
mekân olan kelimeleri tespit ederek beşer örnek yazınız.
İsm-i fâil
İsm-i
mef’ûl İsm-i âlet İsm-i
zaman ve
267
ism-i
mekân
6. Metinde geçen Arapça kalıp ifadeleri tespit ederek aşağıdaki kutucuklara yazınız.
7. Metinde geçen Farsça birleşik kelimeleri tespit ederek en az on örnek yazınız.
8. Metinde geçen Farsça başa ve sona getirilen eklerle yapılan Farsça kelimeleri tespit ederek beşer örnek yazınız.
268
9. Metindeki Farsça kurala uygun olarak yapılan isim ve sıfat tamlamalarını tespit ederek en az on örnek yazınız.
Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti
Bu bölümde metin okuyarak daha önce öğrenilmiş olan imlâ kuralları pekiştirildi. Metnin çeviri yazısı verilmek suretiyle İslâmî ilimlerle ilgili bir metnin doğru okunması, kelime
ve tamlamalara âşinalık kazanılması sağlanmış oldu.
269
Bölüm Soruları
2. Aşağıdaki harflerden hangisi Türkçe kökenli kelimelerden kullanılan harflerden biri değildir?
a. (غ)
b. (ق)
c. (ص)
d. (ط)
e. (ء)
harfleri hangi seçenekte doğru olarak (ك) kelimesinde kullanılan (كرچك) .3sıralanmıştır?
a. Kâf-ı Fârisî-Kâf-ı Arabî b. Kâf-ı Vâvî- Kâf-ı Yâyî c. Kâf-ı Arabî- Kâf-ı Türkî d. Kâf-ı Türkî- Kâf-ı Arabî e. Kâf-ı Fârisî-Kâf-ı Yâyî
4. Aşağıdaki kelimelerden hangisinin imlası yanlıştır?
a. Ocak ( اوجاق ) b. Büyük ( بويوك ) c. Yaprak ( ياپراق) d. Düğme ( دوغمه) e. Kiriş (كيريش )
5. Aşağıdaki kelimelerde imla harflerinden hangisi yanlış kullanılmıştır?
a. Sinek ( سينك)
b. At (آت ) c. Arslan (ن آرسله)
d. Karınca (قارينجه ) e. Deve ( دوه)
6. Aşağıda kelimelere getirilen eklerden hangisi yanlış yazılmıştır?
a. Kışa (قيشه) b. Yazdan (يازدان) c. Bursa'ya (بروسه ده) d. Okulda (اوقولده) e. Kepçeyi (كپچه يى)
7. Aşağıdaki seçeneklerden hangisinde iyelik ekinin yazımında imla yanlışlığı bulunmaktadır?
a. Araban (ك آراابه)
270
b. Tapusu ( طاپوسى)
c. Saksımız ( صاقسيمز)
d. Evim ( اويم ) e. Yolları ( يوللرى )
8. Gelecek zaman eki aşağıdaki seçeneklerden hangisinde yanlış çekimlenmiştir?
a. ( كوره جكسن) b. ( كوره جكز) c. ( كوره جكسكز) d. ( كوره جكلر) e. (كم كورجه)
9. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde isim yapım eki doğru yazılmıştır?
a. (يولجو) b. (صوچلى)
c. (كومورلوك) d. (پوللوق) e. (آشچى)
10. Geniş zaman eki aşağıdaki seçeneklerden hangisinde yanlış yazılmıştır?
a. (كلير) b. (چكر)
c. (كورر) d. (اوقور) e. (آقار)
11. Aşağıdaki cümlede hangi ek kurala aykırı biçimde yazılmıştır?
كوچلشير.حياتده باشاريلى اولمق اٮچون صبرلى اولماليسك. اكر اولمازسه ك حيٮات سنك اٮچون .
a. Dilek-şart eki b. Gereklilik eki
c. Geniş zaman eki d. Bulunma hâli eki e. Olumsuzluk eki
Cevaplar
1) e , 2) a , 3) d , 4) c , 5) b , 6) d , 7) e , 8) b , 9) c , 10) a.
271
11. ÖRNEK METİNLER
272
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?
Bu bölümde Osmanlı Türkçesi ile yazılan bir metni okuma çalışması yapılacaktır.
273
Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular
1) Klasik dinî tabirlerden ne anlıyorsunuz?
2) Okuduğunuz metinde geçen dinî tabirlerden bugün kullanılmayanları anlamaya çalışınız?
3) Klasik metinleri daha iyi anlamak için Latin harfleriyle yazılmış hangi eserleri okumak gerektiği konusunu tartışınız?
274
Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri
Konu Kazanım
Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği
Örnek Metinler Osmanlı Döneminde yazılan klasik dinî metinleri hızlı okuma becerisi
Bilinmeyen kelimeleri
Osmanlıca sözlükleri kullanarak doğru okunması ve anlaşılmasını sağlayarak metinleri okumalıyız.
275
Anahtar Kavramlar
Münâcât
Ömer Nasuhî Bilmen
Dinî makale
276
Giriş
Bu bölümde Ömer Nasûhî Bilmen’in “Tevhîd-i Bârî” başlığını taşıyan bir makalesini okuyacaksınız. Makale bir nevi mensur münacaat örneğidir. İçerisinde dinî edebiyatımıza dair pek çok terimi barındırmakta olan bu makale klasik dinî metinleri anlamaya faydalı olacaktır.
277
11.1.Tevhîd-i Bârî-Ömer Nasûhî
278
279
280
281
282
283
284
285
286
287
288
10.2.Tevhîd-i Bârî-Ömer Nasûhî (Çeviri yazı)
TEVHÎD-İ BÂRÎ
Ey kürsî-i ‘azameti önünde bütün mükevvenâtın secde-i takdîse kapanmakda olduğu
maʻbûd-ı zî-şânım! Senin vücûd-ı akdesin, vahdâniyyet-i ilâhiyyen en bedîhî hakīkatlerden
daha bedîhîdir. Senin varlığındır ki şu ʻuzviyyâta hayât vermiş, şu gördüğümüz elvâh-ı tabîʻatı
vücûda mazhâr etmişdir.
İlahî! Sen bir “mevcûd-ı hakīki”sin. Her zerre, bir müʼessirin vücûduna şehâdet eder
dururken şu bî-nihâye ecsâm ü ecrâmın teşkîl etmekde olduğu bu koskoca manzûme-i kâʼinât,
senin varlığına en mükemmel bir şâhid değil midir?
Hiç şübhe yok ki şu bî-pâyân hâdisâtın zuhûru, şu silsile-i masnûʻâtın nizâm u intizâmı,
bütün zerrât-ı kevniyyenin birer gâyeye müteveccih, birer hikmete müstenid olması, senin
vücûd-ı ʻizzetine pek açık bir tarzda şehâdet edip durmaktadır.
Artık nasıl gâfildir ki senin mevcûdiyyetini bilip iʻtirâf etmesin! Eğer senin vücûd-ı
rubûbiyyetin olmasaydı beşeriyyet bir hayâlden ibâret kalmaz mı idi? Şu bî-ʻaded elvâh-ı
bedîʻa, birer tayf-ı zâʼilden ibâret bulunmuş olmaz mı idi? Daha doğrusu bu hayâlden bile bir
eser görülebilir mi idi? Bu tayf-ı zâʼilden bile bir nişâne bulunabilir mi idi?
ʻAcabâ senin vücûd-ı zî-ʻazametine kᾱʼil olmayanlar şu muʻammâ-yı hilkati nasıl îzâh
edebilirler? Bu kâʼinâtın muğfil bir serâbdan ʻibâret olmadığını nasıl kesdirebilirler?
Tabîʻatdaki ıttırada; kuvâ-yı fıtratdaki tahavvüle, bu muntazam kânunların mevcûdiyyetine
nasıl olur da kᾱniʻ olabilirler? (…)
Ya Rabbî! Sen bir “hayy-ı kayyum”sun. Hayât-ı ʻumûmiyye-i kâʼinât; senin nefha-i
rûhunla hâsıldır. Bütün mükevvenât; olanca letâfetiyle, olanca ihtişâm ve intizâmıyla ber-â-ber
ancak senin feyz-i kayyûmiyyetinle kᾱʼimdir. (…)
Ey hakîm-i müteʻâl! Sen “alîm”sin, bütün külliyyât ve cüzʼiyyâta muttaliʻsin, bütün
zevi’l- ukûlün ʻilm ü irfânı senin bahr-i muhît-i ʻilminden bir katredir. En büyük hükemâ ve
fuzalânın şaʻşaʻa-i kemâlâtı, senin fürûğ-ı hikmetinden bir zerredir. Sen bütün kullarının serâʼir-
i derûnunu bilirsin, hücre-i inzivâda dem-güzâr-ı ʻubûdiyyet olan bi’l-cümle sâliklerin
münâcâtına, mâ-fi’z-zamîrine hissiyât-ı kalbiyyesine vâkıfsın.
(…)
Ey Rabb-i lâ-yezâl! Sen “semîʻ”sin, sen ʻâşıkların enînini, kudsîlerin tazarruʻâtını, bî-
çârelerin hüzn-âmiz giryesini, nahif kuşcağızların terânesini, en küçük bir yaprağın bile sadâ-
289
yı ihtizâzını işidirsin. Kâʼinâtın bütün âhengi, bütün terennümâtı seni tesbîh eder, senin
ʻazametini tebcile çalışır. Bütün mükevvenâtın ıztırâbâtı, teheyyücâtı ancak senin neşve-i
vuslatınla sükûnet-yâb olur. (…)
Ey sâniʻ-i kadîm! Sen “basîr”sin. Şu milyonlarca heyâkil ve ecrâmın tecellî-gâhı olan
fezâ-yı lâ-yetenâhîde hiçbir zerre bulunamaz ki bir sütre-i zulmetle istitâr ederek kendisini
senden ihfâya kâdir olabilsin. Sen bi’l-ʻumûm zevi’l-hayâtın harekâtını görürsün, bi’l-ʻumûm
ʻavâlimin şuʼûnâtını müşâhede edersin. Senin Pertev-i iltifâtına mazhar olan her hareket, büyük
bir saʻâdetden nişânedir. Senin şerer-i kahrına uğrayan her hâdise, pek ʻazîm bir felâketin bir
mukaddimesidir. (…)
Ey hâlık-ı azîm! Sen “mürîd”sin. Bütün ʻavâlim, bütün havâdis, irâde-i ezeliyyenin
hikmet-karîn birer eseridir. Şu kâʼinât içinde hiçbir zerre yokdur ki senin irâde-i ezeliyyene
iktirân etmeksizin vücûd bulmuş olsun. Yine hiçbir zerre mutasavver değildir ki senin irâde-i
celîlene rağmen sâha-i vücûda gelmeyebilsin. (…)
Ey müʼessir-i kâʼinât! Sen “kadîr”sin. Senin kudretin gayr-i mütenâhîdir. Sen nice
ʻâlemleri bir anda vücûda getirebilirsin, nice ʻâlemleri de bir anda adem-âbâda götürebilirsin.
Sen dergâh-ı ulûhiyetine baş koyup ʻarz-ı ubûdiyyetde bulunan herhangi nâ-tüvân bir kulunu
bir anda pek ʻazîm bir şükûh ve iclâle nâʼil edebilirsin, bi’l-ʻaks “Ene Rabbikumu’l-aʻlâ”
dâʻiyesinde bulunan nice firʻavnları, nemrûdları da sarsar-ı kahrınla hurûşân olan bir deryâ-yı
celâlin âteşîn dalgaları arasında derhâl nâ-bûd eyleyebilirsin.
(…)
Ey mürebbî-i mevcûdât! Sen “mütekellim”sin. Senin mukaddes kelâmın bütün halâʼik
için bir reh-ber-i hidâyetdir. Senin maşrıku’l-envâr olan kelimât-ı ezeliyyen tecellîhâne-i
ʻizzetinin makbûlü olan nice Mûsaları dem-beste-i hayret etmiş, nice pür-sükûn Sînâları
ihtizâza getirmiş, nice dil-nişîn vâdîleri zülâl-i hikmetle leb-rîz etmişdir.
En natûk hatîblerin o pür-maʻâlî sözleri sözleri senin kelâmının bir lemʻa-i ilhâmıdır.
Nezîhü’t-tab ʻedîblerin sünûhât-ı fikriyyesi, senin rahîk kelâmından bir reşhâdır. Fazîlet-perver
hakîmlerin leâlî-i efkârı, senin hazâʼin-i kelimâtından birer dürdânedir.
(…)
Ey mübdiʻ-i hakîm! Sen “mükevvin-i kâʼinât”sın. Gözlerimizin önünde parlayan levha-
i semâ, şu üzerinde yaşadığımız küre-i zemîn ile onu muhît olan tabaka-i hevâ bütün senin feyz-
i tekvîninle vücûda gelmiş şeylerdir.
290
Esrâr-âlûd geceler, hassâs tabîʻatlere neşve-bahş olan yıldızlar, tatlı bir uykudan
uyanarak o semâvî gözleriyle etrâfı mahmur-âne bir tarzda temâşâya dalan tulûʻlar, neşretdiği
zerrîn ziyâlarıyla ufukları yaldızlayan güneşler, bütün senin birer eser-i hikmetindir. Senin feyz-
i kudretinle bahâr olur, şükûfe-zâr-ı cihân yeniden nemâ bulur, hazânın hulûliyle kûşe-i ʻademe
çekilmiş olan çemenler, yapraklar, çiçekler yeniden baş gösterir, bütün bunlar bizim de karîn-i
fenâ olduktan sonra tekrâr senin kudret-i muʻazzamanla sâha-i vücûda geleceğimizi kendilerine
has bir lisân ile bize ifhâma çalışırlar. Her varakı bir kitâb-ı ledünnîden nişâne olan ağaçlar,
yeşil câmelere bürünerek senin hâlikıyyetini bütün hâk-dâne iʻlân ederler. Tâze dallarda yuva
yapan reng-â-reng kuşlar, hissiyyât-ı ʻâşıkᾱne tehyîc eden latîf terâneleriyle seni temcîde
çalışırlar.
Dağların tepelerindeki menbaʻlardan fışkırarak kayalara çarpına çarpına aşağıya
dökülen şeffâf şelâleler, pek rûh-perver bir âheng ile seni tesbîhe devâm ederler.
Yeşil derelerin arasından şevk-engîz bir gürültü ile cereyân eden ırmaklar, gâh muztarib
gâh sükûn-perver birer manzara gösteren engîn denizler, bütün seni tevhîd ve tehlîle koşarlar.
Zümürrüdîn yaprakların üzerinde birer pırlanta gibi parlayıp duran jâleler ya ne kadar
safâ-perverdir. O jaleler ki her biri bir küçük, berrâk kürecikdir. Bu elmâs küreciklerin içine şu
lâceverdî semânın bir parçası ʻaks ederek o tatlı lemeʻâtıyle insâna ne kadar inşirâh verir, insân
bu parlak katrelere bakdıkca bunları tecelliyât-ı Hakk’a mazhar olan mukarrebînin gözlerinden
serpilmiş birer eşk-âbe-i (?) tahayyür gibi telakkī etmek ister, işte bu nûrânî jaleler de yâ Rabbî,
seni takdîs ve tesbîha çalışırlar. Bu jaleler o kadar küçüklükleriyle ber-â-ber yâ Rabbî, senin
kudret ü ʻazametine delâlet husûsunda en büyük, en şaʻşaʻalı kürelere muʻâdil değil midir?
(…)
El-hâsıl: Ey maʻbûd-ı zî-şânım! Senin o şerîk ve nazîrden münezzeh olan vücûduna,
senin ʻazamet-i zât ve sıfâtına bütün bu muhtelif, bu mütenevviʻ mevcûdât en belîğ birer lisân
ile şehâdet edip durmakdadır. Şu kadar var ki hiçbir mahlûk senin künh-i zâtını, esrâr-ı
ulûhiyetini idrâk edemiyor. Senin en güzîde kulların olan peygam-berân-ı ʻizâm bile senin
hakīkat-i ezeliyyeni bi-hakkın idrâke kâdir olamıyor, senin hilye-i cemâlini bi-hakkın tasvîre,
levha-i celâlini bi-hakkın tersîme muktedir bulunmuyor, onlar da : “Mâʻarefnâke hakka
maʻrifetike Yâ Maʻrûf!” diye izhâr-ı ʻacz ediyorlar. Artık senin pîş-i melekûtunda kemâl-i ʻacz
ile istiğrâka dalan, senin kevkebe-i ceberûtuna karşı mebhût olan bu nâ-çîz kulun, seni nasıl
taʻrîf ve tavsîfe kudret-yâb olabilir? Bu ʻâciz kulun ancak senin menbaʻ-i merâhim olan bâr-
gâh-ı ehadiyyetine dehâlet eder. Senin icâbet-gâh-ı sermediyyetinden ʻafvlar, keremler niyâz
291
eyler. Bu zaʻîf kulunun âmâl-i kalbiyyesine, temenniyât-ı rûhiyyesine vâkıfsın. Bu günâh-kâr,
bî-çâre mahlûkunu ʻafv et. Sarsar-ı hatîʼât ile solmuş olan gonce-i fuʼâdına pertev-i tevhîdinle
küşâyiş ver Allah’ım!
ʻÖMER NASÛHÎ
Uygulamalar
292
1. Okuduğunuz parçanın baş kısımlarında yer alan bazı kelime ve tamlamaları görmektesiniz. Bu kelimeleri anlam ve çeviri yazı yönünden inceleyiniz.
( عظمت كرسئ ), ( ذيشان معبود ), ( نهايه بى ), ( اجرام و اجسام ), ( انتظام و نظام ), ( معماى (قانع) ,(مغفل) ,(خلقت
Çözüm:
Kürsî-i azamet: Cenab-ı Hakk’ın ululuğunu anlatan bir ifadedir. Kürsî kelimesi oturulacak yer anlamında Arapça bir kelimedir. Azamet kelimesiyle birlikte sıfat tamlaması oluşturmuştur. Kürsî-yi azamet şeklinde yazmak doğru değildir. Ayrıca azamet kelimesindeki ikinci “a”nın uzatılmadığına dikkat ediniz. Metindeki yazılışına bakınız. Bu kelimeyi “azâmet” şeklinde okumak ve yazmak hatalıdır.
Ma’bûd-ı zî-şân: Bu tamlamada şân kelimesi sahiplik edatı “zi” ile birleşerek Mabud kelimesinin tamlayanı olmuştur. Farsça kurala göre yapılan isim ve sıfat tamlamalarında izafet kesresi kısa çizgiden sonra (-i/-ı) ile gösterilmiştir.
Bî-nihâye: “Bî” Farsçada olumsuzluk anlamı veren ön ektir. Çeviri yazıda önüne geldiği kelimeden kısa çizgi ile ayrılır.
Ecsâm ü ecrâm: Cisim ve cirm (yıldız, cansız cisim) kelimelerinin çoğulu olan bu kelime grubu yakın anlamda olduğundan dolayı atıf vavı ile birleşik kelime oluşturmuştur.
Nizâm ü intizâm: Nizam ve intizam, aynı kökten gelen anlamları yakın olan kelimelerdir. Atıf vavı ile birleşik kelime oluşturmuştur.
Muammâ-yı hilkât: Hilkat/yaratılış bilmecesi anlamındaki bu tamlamada tamlanan konumundaki muamma kelimesinin son harfi uzun “a” ile bittiği için izafet –ı/-i’sinden önce kaynaştırma “y”si almıştır.
Muğfil: Bu kelimeyi ism-i meful olarak muğfel olarak da okumak mümkündür. Ancak bu okuyuş manaya uygun değildir. Metinde serabın aldatıcılığından bahsetmektedir. Dolayısıyla ism-i fâil anlamı verecek şekilde okunması gerekir.
KÀni’: Burada farklı bir işaret okulduğunu görüyorsunuz. Bu işaret uzatma işaretidir. Örnek çeviri yazılarda telaffuzda anlamı değiştirmediği durumlarda uzatma işareti olarak “^” kullanıldı. Ancak Söz konusu işaret sadece uzatma değil, aynı zamada inceltme işaretidir. Kâf ve kef harfinin karışmasını önlemek için uzatma işareti olarak ünlü harfin üstüne düz çizgi koymak zarureti vardır.
Uygulama Soruları
293
1. Yukarıdaki metinde geçen dinî tabirlerden beş tanesini tespit ederek anlamlarını öğreniniz.
Örnek: Vahdaniyyet-i ilâhiyye
Allah’ın birliği
2. İsim iken fiil haline dönüşen kelimeleri tespit ederek aşağıdaki kutucuklara yazınız. (en az 10 örnek).
3. Fiil iken isim haline dönüşen kelimeleri tespit ederek aldıkları eklerle birlikte kutucuklara yazınız. (en az 10 örnek).
4. Metinde geçen fiillerden şimdiki zaman eki, geniş zaman eki, gelecek zaman eki, geçmiş zaman eki almış olanları tespit ederek beşer örnek yazınız.
Şimdiki zaman eki
Geniş zaman eki
Gelecek
zaman eki
Geçmiş zaman eki
294
5. Metindeki Arapçadan geçen ism-i fâil, ism-i mef’ûl, ism-i âlet, ism-i zaman ve ism-i
mekân olan kelimeleri tespit ederek beşer örnek yazınız.
İsm-i fâil
İsm-i
mef’ûl İsm-i âlet İsm-i
zaman ve
ism-i
mekân
6. Arapça kuralsız çoğul (Cem’i-i Mükesser) kelimeleri tespit ederek kalıplarıyla birlikte yazınız. (en az on örnek).
Kelime
Kalıp Kelime Kalıp
7. Metinde geçen Arapça kalıp ifadeleri tespit ederek aşağıdaki kutucuklara yazınız.
295
8. Metinde geçen Farsça birleşik kelimeleri tespit ederek en az on örnek yazınız.
9. Metinde geçen Farsça başa ve sona getirilen eklerle yapılan Farsça kelimeleri tespit ederek beşer örnek yazınız.
10. Metindeki Farsça kurala uygun olarak yapılan isim ve sıfat tamlamalarını tespit ederek en az on örnek yazınız.
296
Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti
Bu bölümde dinî içeriki bir metinde geçmesi muhtemel olan kelime ve kavram ve tamlamaların okunuşu ve çeviri yazıda dikkat edilecek hususlar öğrenildi.
297
Bölüm Soruları
1. Aşağıdaki seçeneklerden hangisi Osmanlı Türkçesinde kullanılan tesniye bir kelimeye örnek teşkil eder?
a. (قلمين) b. (مسلمان) c. (والدين)
d. (مأمورين) e. (طالبين)
2. Aşağıdaki Arapça kökenli kelimelerden hangisinde bir yazım yanlışı bulunmaktadır?
a. (ضرر)
b. (مرحمت) c. (ضرورت)
d. (عظامت)
e. (فكر)
3. Günümüz Türkçesinde de kullanılan ( اعفاسى معروفك ) ifadesindeki kelimelerde Arapça hangi kalıplar kullanılmıştır?
a. İsm-i mensup-ism-i fâil b. İsm-i mef’ûl-masdar
c. İsm-i âlet-ism-i fâil d. Sıfat-ı müşebbehe-ism-i tafdîl e. İsm-i mef’ûl-ism-i mensup
4. "Sıla-i rahm” tamlamasının Osmanlı Türkçesi ile yazılışı nasıl olmalıdır?
a. ( رحم ۀصل )
b. ( رحيم ۀصل )
c. ( رحيم ۀصيل )
d. ( الرهيم ۀسل ) e. ( رهيم ۀصل )
5. Aşağıdaki kelimelerden Farsça kurala göre oluşmuş ve Osmanlı Türkçesine geçmiş birleşik kelimelerden biri değildir?
a. Havf ü recâ
b. Nebiyy-i zîşân
c. İns ü cinn
d. İbâdet-hâne
e. Ahd ü mîsâk
6. Ebced hesabına göre “sabr-ı cemîl” terkîbinin karşılığı olan sayı kaçtır?
a. 550
b. 189
c. 159
d. 847
e. 375
7. Aşağıdaki tamlamalardan hangisi çeviri yazı kurallarına uygun yazılmıştır?
a. Ecr u mesûbât b. Belâ-vü mihnet
298
c. Hakperest
d. İ’lây-ı kelimetu’llâh
e. Dâr-u bekâ
8. Ayraç içersindeki (شيخ االسالم) tamlaması çeviri yazı kurallarına göre hangi seçenekte doğru yazılmıştır?
a. Şeyh’ül İslâm
b. Şeyhül-İslâm
c. Şeyh-ül İslâm
d. Şeyhü’l-İslâm
e. Şeyhülislâm
9. ( االخالص خالصة ) tamlaması aşağıdaki seçeneklerden hangisinde doğru yazılımıştır?
a. Hulâsa-i ihlâs
b. Hulâsatül-ihlâs
c. Hulâsatü’l-ihlâs
d. Hulâsa el-ihlâs
e. Halâsat’ül-ihlâs
10. ( بالمعروف امر ) ifadesi hangi seçenekte doğru yazılmıştır?
a. Emr-i bi’l-ma’rûf b. Emr bi’l-ma’rûf c. Emrü bi’l- ma’rûf d. Emri bil-ma’rûf e. Emir bi’l-ma’rûf
Cevaplar
1) c , 2) d , 3) b , 4) a , 5) b , 6) e , 7) a, 8) d , 9) c , 10) b
299
12. ÖRNEK METİNLER
300
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?
Bu bölümde metin okuma alıştırması yaparak ait imlâ kurallarının, tamlamaların, eski devirlere ait kelime yapılarının metin içinde kullanışını öğreneceğiz.
301
Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular
1) Okuduğunuz metin hangi yüzyılda yazılmış olabilir.
2) Metin içerisinde bugün kullanılmayan kelime ve tamlama grupları var mı?
3) Metindeki Arapça kelimelere getirilen Farsça ekler; Farsça kelimelere getirilen Türkçe ekleri farkedebildiniz mi?
302
Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri
Konu Kazanım
Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği
Örnek Metin İlahiyat alanına ait bir metni kavram bilgisiyle birlikte
doğru okuma ve anlama
Bilinmeyen kelimeleri
Osmanlıca sözlükleri kullanarak doğru okunması ve anlaşılmasını sağlayarak metinleri okumalıyız.
303
Anahtar Kavramlar
İslam Tarihi
Siyer
Asr-ı Saadet
Hz. Muhammed
304
Giriş
Bu ünitede Osmanlı Türkçesi ile yazılmış İslâm Tarihine ait bir metin yer almaktadır. Sade ve
okunaklı bir metindir. Metnin içerisinde zaman zaman Arapça şiirlere yer verilmiştir. Osmanlı
Türkçesi dersi bakımından bu metinlerin okunması zorunlu değildir. Zaten anlamları peşi sıra
verilmiştir. İlgi duyanlar karşılaştırarak okuyabilirler. Osmanlı Türkçesi ile yazılmış dinî
tabirlerin doğru okunup, doğru telaffuz edilmesi ve anlamaya çalışılması dersin hedefleri
açısından önemlidir.
305
12.1. Târîh-i Dîn-i İslâm-Mahmud Esad
306
307
308
309
310
311
312
313
314
315
316
317
Uygulamalar
1. Aşağıdaki manzum metni Osmanlı Türkçesi harfleri ile yazınız.
Bin dört yüz şu kadar sene evveldi; Mekke’ye Yemen’den bir düşman geldi. Çil yavrularından çokluk ordular, Kâbeyi yıkmaya geliyordular. Önlerinde bir fil vardı, kocaman... Ot bitmez çöllerde bir sel ki, yaman.
Kureyş, yeryüzünde en soylu oymak, İbrahim Peygamber neslinden yumak,
Dağlara çekildi hâli görünce. Ev, Allah’ın Evi, bütün düşünce... Dediler: Kâbeye sahibi kefil! Birden bir şey oldu, yere çöktü fil. Ebabil kuşları... Gök benek benek... Olur... Elverir ki, Allah ol desin:
Küçük serçe koca kartalı yesin! Derya derya ahenk, dalgalarında, Minicik birer taş, gagalarında, Düşmanın üstüne kuşlar üşüştü. Her taş bir askerin başına düştü. Ölen, kaçan, çığlık, nâra, kıyamet! Keremli Mekke’de, derken selâmet...
Fil tarihi, işte oluş, sene bir! Bin dört yüz şu kadar evvel, gene bir! Necip Fazıl KISAKÜREK
318
Osmanlı alfabesiyle yazılışı:
بيك دورت يوز شو قدر سنه اولدى مكه يه يمندن بر دشمان كلدى
چل ياوريلرندن چوقلق اوردولر
كعبه يى ييقمغه كليورديلر
فيل واردى قوجه مان اوكلرنده بر
اوت بيتمز چوللرده بر سيل كه يامان
قريش، يير يوزينده اك صويلى اويماق، ابراهيم پيغمبر نسلندن يوماق
طاغلره چكيلدى حالى كورينجه
...او آللهك اوى بتون دوشونجه
!ديديلر كعبه يه صاحبى كفيل
.بردن بر شي اولدى، ييره چوكدى فيل
...نك بنكابابيل قوشلرى... كوك ب
اولور... ال ويرير كه هللا اول ديسون
!كچوك سرچه قوجه قارتالى ييسون
دريا دريا آهنك، طالغه لرنده،
مينيجك بر طاش غاغه لرنده،.دشمانك اوستينه قوشلر اوششدى
.هر طاش بر عسكرك باشينه دوشدى
!اولن، قاچان، چيغلق، نعره، قيامت
...كرملى مكه ده ديركن سالمت
!تاريخى ايشته اولش، سنه برفيل
!بر گنه اول كدر شو يوز دورت بيك
كورك هصقي فاضل نجيب
319
Uygulama Soruları
11. Yukarıdaki metinde hâ-i resmiye alan Arapça kökenli kelimeleri tespit edip aşağıdaki kutucukların içerisine yazınız. (en az 10 örnek).
12. İsim iken fiil haline dönüşen kelimeleri tespit ederek aşağıdaki kutucuklara yazınız. (en az 10 örnek).
13. Fiil iken isim haline dönüşen kelimeleri tespit ederek aldıkları eklerle birlikte kutucuklara yazınız. (en az 10 örnek).
14. Metinde geçen fiillerden şimdiki zaman eki, geniş zaman eki, gelecek zaman eki, geçmiş zaman eki almış olanları tespit ederek beşer örnek yazınız.
Şimdiki zaman eki
Geniş zaman eki Gelecek zaman
eki
Geçmiş zaman eki
320
15. Metindeki Arapçadan geçen ism-i fâil, ism-i mef’ûl, ism-i âlet, ism-i zaman ve ism-i
mekân olan kelimeleri tespit ederek beşer örnek yazınız.
İsm-i fâil
İsm-i mef’ûl İsm-i âlet İsm-i zaman ve
ism-i mekân
16. Arapça kuralsız çoğul (Cem’i-i Mükesser) kelimeleri tespit ederek kalıplarıyla birlikte yazınız. (en az on örnek).
Kelime
Kalıp Kelime Kalıp
17. Metinde geçen Arapça kalıp ifadeleri tespit ederek aşağıdaki kutucuklara yazınız.
18. Metinde geçen Farsça birleşik kelimeleri tespit ederek en az on örnek yazınız.
321
19. Metinde geçen Farsça başa ve sona getirilen eklerle yapılan Farsça kelimeleri tespit ederek beşer örnek yazınız.
20. Metindeki Farsça kurala uygun olarak yapılan isim ve sıfat tamlamalarını tespit ederek en az on örnek yazınız.
322
Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti
Bu bölümde metin okuması alıştırması yapıldı. Öğrenilen imlâ kuralları pekiştirildi.
323
Bölüm Soruları
اشيت 1
بربرينه 2
ايكى 3
دگيلدر 4
كونى 5
بزدن 6
اوالن 7
1. Yukarıda dağınık olarak verilen kelimeler düz cümle olarak sıralandığında ilk
ve son kelime hangileri olmak zorundadır?
b. 1 ve 2
c. 3 ve 4
d. 3 ve 1
e. 2 v e 4
f. 6 ve 4
2. “Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi” mısraının doğru yazılışı hangi
seçenekte verilmiştir?
a. اولميه دولة جهانده بر نفس صحت كبي
b. اولميه دولت جحاندا بر نفس صحت كبي
c. اولميه دولت جهانده بر نفس صحت كبي
d. اولميه دولت جهانده بر نفس صحت كيبي
e. اولميه دولت جهانده بر نفس سحت كبي
3. Aşağıdaki şiirde yer alan kelimelerden hangisi yanlış yazılmıştır?
Hudâ vardır velî varlığına yok evvel ü âhir
Her işde hikmeti vardır abes fiil işlemez Allah
a. خدا
b. وارلقنه
c. اول و اخر
324
d. حكمتى
e. ايشله مز
4. 622 sayısı hangi seçenekte doğru olarak yazılmıştır?
a. وز يرمى ايكىآلتى ي
b. آلطى يز يكرمى ايكى
c. آلتى آلتى يوزيكرمى ايكى
d. آلطى يوز ييكيرمى ايكى
e. يوزيكېرمى اكى
5. Aşağıdaki beyitte boş bırakılan yere gelmesi gereken kelimeleri hangi seçenekte
verilmiştir. عليم اولدر )...( ايرشمز كيمسه نك عقلى
هللاا يله مشدر جمله بو اشيايى علم (...)
a. هالك -دولته
b. دوست -علمنه
c. نسبت -كيم
d. احاطه –علمينه
e. رحم –اوكه
6. Aşağıdaki cümlelerde ek almış işaret ve şahıs zamirlerinden hangisi doğru yazılmıştır?
a. اوناكتابى ويردم
b. كتابى اوندان الدم
c. اونالردان برشي آلمه
d. بونومعلمه وير
e. باكا كوتولك ياپمه
7. Günümüz Türkçesinde de kullanılan ( مخالف مفهوم ) ifadesindeki kelimelerde
Arapça hangi kalıplar kullanılmıştır?
a. İsm-i mef’ûl-ism-i fâil
b. İsm-i mensup-ism-i fâil
c. İsm-i âlet-ism-i fâil
d. Sıfat-ı müşebbehe-ism-i tafdîl
e. İsm-i mef’ûl-ism-i mensup
325
8. İstiklâl Marşımızın’nın “Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,” mısraının Osmanlı Türkçesi imlâsına göre doğru yazılışı aşağıdakilerden
hangisidir?
a. قوركمه سنمز بو شفقالرده يوزن ال سانجاك
b. قورقمه سونمز بو شفقلرده يوزن آل سانجاق
c. قورقما سونمز بو شافاقلرده يوزن آل سانجق
d. قورقما سونمز بو شافقالرده يوزن آل صانجق
e. قورقما سويونمز بو شفقلرده يوزن آل صانجق
(رحت ياشامش وارمى كروه عقالدن)
9. Yukarıdaki dizede hangi kelime yanlış yazılmıştır?
a. Rahat
b. Yaşamış
c. Var mı?
d. Gürûh-ı
e. Ukalâdan
?tamlamasının doğru çeviri yazısı hangi seçenekte verilmiştir (خيراالبشر) .10
a. Hayrülbeşer
b. Hayr-ül beşer
c. Hayr’ül beşer
d. Hayrü-l’beşer
e. Hayrü’l-beşer
Cevaplar
1) b , 2) c , 3) b , 4) c , 5) d , 6) e , 7) a , 8) b , 9) a , 10) e .
326
13. ÖRNEK METİN
327
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?
Bu bölümde Osmanlı Dönemi Mecmualarından birinde yayımlanmış olan “İslam Ahlakı”na dair bir makaleyi okuyacağız.
328
Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular
1) Makaledeki ayet ve hadis tercümelerini gözden geçiriniz.
2) Makalenin yaımlandığı yer ve üslubuna dikkat ediniz?
329
Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri
Konu Kazanım
Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği
Örnek Metinler Osmanlı Türkçesi ile yazılmış metinleri okuma ve anlama becerisi
Metinlerin sözlük kullanılarak okunması gerekmektedir.
330
Anahtar Kavramlar
Namık Kemal
Mecmua
Ahlâk
331
Giriş
Bu ünitede yer alan metin, İslâm Akaidine ait Osmanlı Türkçesine tercüme edilmiş bir kitaptır.
Konunun özelliği gereği Osmanlı Türkçesinde kullanılmış çok sayıda dinî tabir yer almaktadır.
Yer yer ayraç içinde Arapça alıntılar bulunmaktadır. Bu kısımların okunması dersin hedefleri
bakımından gerekli değildir.
332
13.1. Ahlâk-ı İslâmiyye-Namık Kemâl
333
334
335
336
337
338
339
340
341
342
343
344
345
346
347
348
349
Uygulamalar
1. Aşağıdaki Metni çeviri yazı kurallarına uygun olarak günümüz harflerine çeviriniz.
يعنى نه كيرچ كبى آق، نه ده قاره ياغيز، بلكه ايكيسى او نبى مجتبى ازهر اللون ايدى، اورتاسى و كل كبى قرمزييه مائل بياض و نورانى و براق اولوب مبارك يزنده نور لمعان ايدردى. كوزلرينك آقنده دخى قرمزيلق وار ايدى. ديشلرى اينجى كبى آبدار و
سعادتى بر لطيف تابدار اولوب سويلركن اوك ديشلرندن نور صاچيلير، كولركن فم . شيمشك كبى ضيالر صاچه رق آچيلر ايدى
Çözüm (Metnin Çeviri yazısı):
O Nebiyy-i Müctebâ ezherü’l-levn idi. Ya’nî ne kireç gibi ak, ne de kara yağız, belki ikisi ortası ve gül gibi kırmızıya mâil beyâz ve nûrânî ve berrâk olup mübârek yüzünde nûr leme’ân ederdi. Gözlerinin akında dahi kırmızılık var idi. Dişleri inci gibi âbdâr ve tâbdâr olup söylerken ön dişlerinden nûr saçılır, gülerken fem-i sa’âdeti bir latîf şimşek gibi ziyâlar saçarak açılır idi.
Uygulama Soruları
21. Yukarıdaki metinde hâ-i resmiye alan Türkçe kelimeleri tespit edip aşağıdaki kutucukların içerisine yazınız. (en az 10 örnek).
22. İsim iken fiil haline dönüşen kelimeleri tespit ederek aşağıdaki kutucuklara yazınız. (en az 10 örnek).
350
23. Fiil iken isim haline dönüşen kelimeleri tespit ederek aldıkları eklerle birlikte kutucuklara yazınız. (en az 10 örnek).
24. Metinde geçen fiillerden şimdiki zaman eki, geniş zaman eki, gelecek zaman eki,
geçmiş zaman eki almış olanları tespit ederek beşer örnek yazınız.
Şimdiki zaman eki
Geniş zaman eki
Gelecek
zaman eki
Geçmiş zaman eki
25. Metindeki Arapçadan geçen ism-i fâil, ism-i mef’ûl, ism-i âlet, ism-i zaman ve ism-i
mekân olan kelimeleri tespit ederek beşer örnek yazınız.
İsm-i fâil
İsm-i
mef’ûl İsm-i âlet İsm-i
zaman ve
ism-i
mekân
26. Arapça kuralsız çoğul (Cem’i-i Mükesser) kelimeleri tespit ederek kalıplarıyla birlikte yazınız. (en az on örnek).
351
Kelime
Kalıp Kelime Kalıp
27. Metinde geçen Arapça kalıp ifadeleri tespit ederek aşağıdaki kutucuklara yazınız.
28. Metinde geçen Farsça birleşik kelimeleri tespit ederek en az on örnek yazınız.
352
Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti
Türk dilinin büyük ustalarından Namık Kemal’in bir makalesi üzerinde okuma alıştırması yapıldı.
353
Bölüm Soruları
1. Aşağıdaki cümlede, hangi seçenekteki kelimelerin tamamı yanlış yazılmıştır?
زيا پاشا تجدد ادبياتمزك طاريحنده ايكنجى بر ناظرى اولميان نوعى كندينه محسوس بر سيمادر.
a. Teceddüt-edebiyatımızın-tarihinde-kendine
b. Ziya-teceddüt-nazîri-nev’i
c. Tarihinde-ikinci-nev’i-mahsûs
d. Teceddüt-kendine-mahsûs-simadır
e. Ziya-tarihinde-nazîri-mahsûs
( حضرت ناظمك زماننده چلبى 2(هر نه زامان مولد شريف جمعيتنده بولنسه م نائل ذوق معنوى اولرم. )1)
( كرك 4( بو سببله مولد سليما چلبى حضرتلرينه قارشى قلبمده بيوك بر محبت واردر. )3قولالنلدغى ثابتدر. )
(سليمان چلبى حضرتلرينك تأليف ايتدكى 5نده تتبعاتده بولنمش ايدم. )ترجمۀ حالى كرك منظومۀ مرغوبه سى حق
مولد شريفك تنظير و تقليدى غير قابلدر.
2. Yukarıdaki parçada hangi cümle anlamı bozmaktadır?
a. 1
b. 2
c. 3
d. 4
e. 5
3. Aşağıdaki Arapça ifadelerden hangisi doğru yazılmıştır?
a. (اللهك غضابى)
b. (محشرى قاالبه لق)
c. (معلومك اعالنى)
d. (اللهك عظمتى)
e. (قاتل ظنليسى)
( ده بلخده تولد ايتمشدر. پدرينك ٦٠٤موالنا جالل الدين رومى خراسان افاضل علماسندن بهاء الدين ولدك صلبندن )
وفاتنده كرسئ تدريسنه توارث ايدن حضرت موالنا اوال چلبى حسام الدين ارشاديله طريقت صوفيه يه انتساب ايتمش،
354
( ده قونيه ده وفات ايتمشدر. موالنانك آثارى آراسنده نادرا بر ايكى ٦٦٤ايله مالقى اولمشدر. ) ىباالخره شمس تبريز توركجه پارچه يه تصادف اولونور.
4. Yukarıdaki parçada Mevlana ile ilgili hangi bilgiye yer verilmemiştir?
a. Babası âlim bir kişidir.
b. Ailesiyle birlikte Konya’ya hicret etmişlerdir.
c. Önce Hüsameddin Çelebi’nin irşadıyla tasavvuf yoluna girmiştir.
d. Sonradan Tebrizli Şems ile karşılaşmıştır.
e. Eserlerinde çok az Türkçe parçaya rastlanmıştır.
5. Mevlânâ’nın anlatıldığı parçada kaç tane şehir adı geçmektedir?
a. 1
b. 2
c. 3
d. 4
e. 5
6. Aşağıdaki ifadelerden hangisinin yazımı yanlıştır? (parçaya göre)
a. Mevlânâ Celâleddîn Rûmî
b. Efâzıl-ı ulemâ
c. Kürsî-i tedris
d. Tarîkat-ı sûfiyye
e. Şems-i Tebrîzî
ايكيسى بر بونلرك (3( قانون ياپمق اونك اراده سى، اجرا ايتمك افعالى حكمنده در. )2( دولت بر شخص معنويدر. )1)( حكم ينه طرف سلطنتدن منصوب اوالن قاضى يه 4الده اولدقجه حركات حكومت بر وقت اختيار مطلقدن قورتلماز. )
ايشته شوراي امتك لزومى بوندن ترتب ايدر. (5عائد ارلور. )
7. Yukarıdaki sıralı cümlelerden hangisi anlamı bozmaktadır?
a. (1)
b. (2)
c. (3)
d. (4)
355
e. (5)
در. حضرت امامك اجدادى انسال فرسدن اولوب ” ابو حنيفه“و كنيه سى ” نعمان“رضي هللا عنهك اسمى امام اعظم
ده سكساننجى سال هجري ده تولد ايتمكله مستعربدر. خارق العاده بر ذكا و ” كوفه“كندوسى عرقك شهر شهيرى اوالن مان سن تمييزه وصولنى متعاقبا حفظ قرأنه حافظه يه صاحب و لسان عربيدن باشقه فارسي يه ده آشنا اوالن جناب نع
موفق اولدى. و مشاهر قراء سبعه دن امام عاصم حضرتلرندن اخذ قرائت ايلدى. صرف، نحو، اشتقاق، معانى، بيان، بديع، كالم... اوقومغه و كوزل كوزل شعرلر سويلمكه باشلدى.
8. Aşağıdaki bilgilerden hangisi İmam-ı Azam ile ilgili parçada yoktur?
a. Kûfe şehrinde doğmuştur.
b. Kur’an’ı ezberlemiştir.
c. Şair tabiatlıdır.
d. Ataları Fars asıllıdır.
e. Çok defa hacca gitmiştir.
9. Aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlış yazılmıştır? (parçaya göre)
a. İmâm-ı A’zâm
b. Radiya’llâhü anh
c. Şehr-i şüheyri
d. Sâl-i hicrî
e. Sinn-i temyize
10. Aşağıdaki ifadelerden hangisi doğru okunmuştur? (parçaya göre)
a. Ensâl-i fars
b. Tevlid etmekle
c. Müsta’ribdir
d. Meşahir-i kurrâ-i seb’a
e. İmâm Âsım
Cevaplar
1) e , 2) b , 3) d , 4) bd , 5) c , 6) a , 7) c , 8) e , 9) c , 10) d
356
14. ÖRNEK METİN
357
Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?
Bu bölümde mensur ve manzum metinler üzerinde okuma alıştırması yapılacaktır.
358
Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular
1) Metinde hangi noktalama işaretleri kullanılmıştır? İnceleyiniz.
2) Manzum kısımlardaki beyit düzenine dikkat ediniz.
359
Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri
Konu Kazanım
Kazanımın nasıl elde edileceği veya geliştirileceği
Örnek Metin Eski harfli Metinleri Okuma
Becerisi
Metinlerin sözlük kullanılarak okunması gerekir.
360
Anahtar Kavramlar
Hz. Muhammed
Süleyman Çelebi
Vesîletü’n-necât
Mevlid
361
Giriş
Bu ünitede yer alan metin Hüseyin Vassaf’ın Süleyman Çelebi’nin Mevlid manzumesine ilişkin
kitabının bir bölümü ve Mevlid manzumesinin baş kısmı yer almaktadır. Süleyman Çelebi’yi
ve “Vesîletü’n-necât” isimli eserini tanıtmaktadır. Metin içerisinde çok sayıda beyit
geçmektedir.
362
14.1. Hüseyin Vassaf - Mevlid
363
364
365
366
367
368
369
370
371
372
373
374
375
376
377
378
379
14.2. Vesîletü’n-necât- Süleyman Çelebi
380
381
Uygulamalar
1. Aşağıdaki Osmanlı Türkçesi ile yazılmış metni çeviri yazı kurallarına göre günümüz harfleriyle yazınız.
امامك حضرت. در "حنيفه ابو" سى كنيه و "نعمان" اسمى عنهك هللا رضي اعظم امام سال سكساننجى ده "كوفه" اوالن شهيرى شهر عرقك كندوسى اولوب فرسدن انسال اجدادى عربيدن لسان و صاحب يه حافظه و ذكا بر العاده خارق. مستعربدر ايتمكله تولد ده هجري موفق قرأنه حفظ متعاقبا وصولنى تمييزه سن نعمان جناب اوالن آشنا ده يه فارسي باشقه نحو، صرف،. ايلدى قرائت اخذ حضرتلرندن عاصم امام دن سبعه قراء مشاهر و. اولدى
.باشلدى سويلمكه شعرلر كوزل كوزل و اوقومغه... كالم بديع، بيان، معانى، اشتقاق،
Çözüm (Metnin çeviri yazısı):
İmâm-ı Azam radiyallahu anhın ismi “Numan” ve künyesi “Ebû Hanife”dir. Hazret-i İmam’ın ecdadı
ensâl-i Fürs’den olup kendisi Irak’ın şehr-i şehîri olan “Kûfe”de sekseninci sâl-i hicrîde tevellüd etmekle
müsta’rebdir. Hârikulâde bir zekâ ve hafızaya sahip ve lisân-ı Arabîden başka Farisîye de âşinâ olan
Cenab-ı Numan sinn-i temyize vusulünü müteakiben hıfz-ı Kur’an’a muvaffak oldu. Ve meşâhir-i kurrâ-
i seb’a’dan İmâm-ı Âsım hazretlerinden ahz-i kırâat eyledi. Sarf, nahiv, iştikak, me’âni, beyân, bedî’,
kelâm… okumağa ve güzel güzel şiirler söylemeğe başladı.
382
Uygulama Soruları
1. Okuduğunuz metinde isim iken fiil haline dönüşen kelimeleri tespit ederek aşağıdaki kutucuklara yazınız. (en az 10 örnek).
2. Fiil iken isim haline dönüşen kelimeleri tespit ederek aldıkları eklerle birlikte kutucuklara yazınız. (en az 10 örnek).
3. Metinde geçen fiillerden şimdiki zaman eki, geniş zaman eki, gelecek zaman eki, geçmiş zaman eki almış olanları tespit ederek beşer örnek yazınız.
Şimdiki zaman eki
Geniş zaman eki
Gelecek
zaman eki
Geçmiş zaman eki
4. Metindeki Arapçadan geçen ism-i fâil, ism-i mef’ûl, ism-i âlet, ism-i zaman ve ism-i
mekân olan kelimeleri tespit ederek beşer örnek yazınız.
İsm-i fâil
İsm-i
mef’ûl İsm-i âlet İsm-i
zaman ve
ism-i
mekân
383
5. Arapça kuralsız çoğul (Cem’i-i Mükesser) kelimeleri tespit ederek kalıplarıyla birlikte yazınız. (en az on örnek).
Kelime
Kalıp Kelime Kalıp
6. Metinde geçen Arapça kalıp ifadeleri tespit ederek aşağıdaki kutucuklara yazınız.
7. Metinde geçen Farsça birleşik kelimeleri tespit ederek en az on örnek yazınız.
384
8. Metinde geçen Farsça başa ve sona getirilen eklerle yapılan Farsça kelimeleri tespit ederek beşer örnek yazınız.
9. Metindeki Farsça kurala uygun olarak yapılan isim ve sıfat tamlamalarını tespit ederek en az on örnek yazınız.
385
Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti
Metinleri doğru okuma ve günümüz alfabesine aktarma alıştırması yapıldı.
386
Bölüm Soruları
“Akşemseddin urefâ-yı ümmetden Şerefüddin Hamza-i Şâmî’nin mahdûmudur.”
1. Yukarıdaki cümle, aşağıdaki seçeneklerden hangisinde doğru yazılmıştır?
a. آق شمس الدين عرفاى امتدن شرف الدين حمزۀ شامى نڭ مخدوميدر
b. رفاى امتدن شرف الدين حمزۀ شامى نڭ مخدوميدراآق شمس الدين
c. آق شمس الدين عرفاى امتدن شرف الدين حمز شامى نڭ مخدوميدر
d. مخدومدر نعرفاى امتدن شرف الدين حمزۀ شامى نآق شمس الدين
e. دوميدرهآق شمس الدين عرفاى امتدن شرف الدين حمزۀ شامى نڭ م
“Peygamberimiz Efendimizin ahlakı güzeldir.”
2. Yukarıdaki cümle, aşağıdaki seçeneklerden hangisinde doğru yazılmıştır?
a. أخالقيپيقمبريمز أفنديمزڭ كوزلدر
b. كوزلدر پيغمبريميز أفنديمزن أخالقي
c. كوزلدر پيغمبريميز أفنديمزڭ أحالقي
d. كوزلدر پيغامبريمز أفندمزڭ أخالكي
e. كوزلدر پيغمبريمز أفنديمزڭ أخالقي
“İnsan âdâba riâyet eder.”
3. Yukarıdaki cümle, aşağıdaki seçeneklerden hangisinde doğru yazılmıştır?
a. انسان آدابا رعايت ايدر
b. انسان آدابه ريعايت ايدر
c. انسان آدابه رعايت اه در
d. انسان آدابه رعايت ايدر
e. انسان آدبه رعاية ايدر “Pek âlâ bilirsiniz.”
4. Yukarıdaki cümle, aşağıdaki seçeneklerden hangisinde doğru yazılmıştır?
a. بك اعال بيليرسڭز
b. پك آال بيليرسڭز
387
c. پك اعال بيليرسڭز
d. پك اعال بيليرسنز
e. پك اعال بلرسڭز
“Amelsiz insan hiç olur mu?”
5. Yukarıdaki cümle, aşağıdaki seçeneklerden hangisinde doğru yazılmıştır?
a. اولورمي چهياملسز انسان
b. اولورمي چهيعملسز انسان
c. اولورمو چهيعملسز انسان
d. الرمي چهيعملسز انسان
e. اولورمي چهيعملسز انسن
“Güneş her maddenin hükmünü i’tâ ediyor.”
6. Yukarıdaki cümle, aşağıdaki seçeneklerden hangisinde doğru yazılmıştır?
a. حكمني إعطا ايديور كونش هر ماده نك
b. كونش حر ماده نك حكمني إعطا ايديور
c. كونش حر ماده نك هكمني إعطا ايديور
d. كونش هر ماده نك حكمني إيطا ايديور
e. كونش هر مده نك حكمني إيطا ايديور
“Topraklarda nema istidâdı bulunması ve suların fışkırıp akması”
7. Yukarıdaki ifade, aşağıdaki seçeneklerden hangisinde doğru yazılmıştır?
a. توپراقلرده نما استيدادي بولنمسي و صولرك فيشقروب اقمسي
b. توپراقلرده نما استيدادي بولنمسي و سولرك فيشقروب اقمسي
c. طوپراقلرده نما استعدادي بولنمسي و صولرك فيشقروب اقمسي
d. صولرك فيشقروپ اكمسيطوپراقلرده نما استعدادي بولنمسي و
e. طوپراقلرده نما استعدادي بولنمسي و سولرك فيشقروپ اكمسي
388
“ Hâlbuki bu ecrâmdan başkası gözlerimize gelmedi.”
8. Yukarıdaki cümle, aşağıdaki seçeneklerden hangisinde doğru yazılmıştır?
a. كوزلريمزه سى هالبوكه بو اجرامدن بشقه كلمدى
b. كوزلريمزه سى البوكه بو اجرامدن بشقهح كلمدى
c. كوزلريمزه سىا هالبوكه بو اجرامدن بشق كلمدى
d. زهيكوزلريم سى هالبوكه بو اجرامدن بشقه كلمدى
e. وزلريمزهق سى هالبوكه بو اجرامدن بشقه كلمدى
“ Dîn-i hak ve hidâyet-i kâffe-i halk için ba’s ve irsâl etti.”
9. Yukarıdaki cümle, aşağıdaki seçeneklerden hangisinde doğru yazılmıştır?
a. دين هق و هدايت كافۀ خلق ايچون بعث و ارسال ايتدي
b. دين هق و هدايت كافۀ حلق ايچون بعث و ارسال ايتدي
c. هلق ايچون بعث و ارسال ايتدي دين حق و هدايت كافۀ
d. اه تدي ين حق و هدايت كافۀ خلق ايچون بعس و ارسال
e. دين حق و هدايت كافۀ خلق ايچون بعث و ارسال ايتدي
“ Her umûru tebşîr ve teshîl ediniz ta’sîr ve ta’sîb etmeyiniz.”
10. Yukarıdaki cümle, aşağıdaki seçeneklerden hangisinde doğru yazılmıştır?
a. حر عموري تبشير و تسهيل ايديكز تعسير و تعصيب ايتميكز
b. تبشير و تسهيل ايديكز تعسير و تاصيب ايتميكز حر اموري
c. هر اموري تبشير و تسهيل ايديكز تاسير و تاصيب ايتميكز
d. هر اموري تبشير و تسهيل ايديكز تعسير و تعصيب ايتميكز
e. هر اموري تبشر و تسهل ايديكز تعسر و تعصب ايتميكز
Cevaplar
1) a , 2) e , 3) d , 4) c , 5) b , 6) a , 7) c , 8) b , 9) e , 10) d.
389
KAYNAKÇA
ATEŞ, A., TARZİ, A. (1970), Farsça Grameri, İstanbul.
ATEŞ, A., YAZICI, T., ÇETİN, N. (1964) Arapça Dilbilgisi, İstanbul.
DEVELİ, H. (2012) Osmanlı Türkçesi Kılavuzu I-II, Kesit Yayınları, İstanbul.
EMİNOĞLU, M. (1996) Osmanlı Vesikalarını Okumaya Giriş, Ankara.
ERGİN, M. (2000) Osmanlıca Dersleri, İstanbul.
ERSOY, M. A. (t.y.) Safahat, Birinci Kitap Eşref Edip Neşri,
Hanbelîzâde M. Ş. (2009) Temrinli ve İ’rablı Arapça I. Kitap Sarf, (Hzl. Hüseyin Elmalı),
İzmir.
Hüseyin Vassaf (1329), Vesîletü’n-necât, Necm-i İstikbal Matbaası, İstanbul.
Mahmud Es’ad (1315) Târîh-i Dîn-i İslâm, İstanbul.
Muallim Naci (1987) Lügat-ı Nâci, İstanbul.
Muallim Naci (1304) Hulâsatü’l-ihlâs, Matbaa-i Ebuzziya, İstanbul.
Namık Kemal (1327) Makâlât-ı İslâmiye ve Edebiye, Selanik Matbaası, İstanbul.
Ömer Nasuhî [BİLMEN] (1343) “Tevhîd-i Bârî”, Mahfil Mecmûa-i İslâmiyesi, cild: 5, sayı: 59, s. 202.
PARLATIR, İ. (2006) Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, Ankara.
Süleyman Çelebi (1299) Mevlid-i Şerîf (Hikâye-i Mevlid), İbrahim Efendi Matbaası, İstanbul.
Şemseddin Sami (1317) Kâmûs-ı Türkî, İstanbul.
TİMURTAŞ, F. K. (2000) Osmanlı Türkçesine Giriş, İstanbul.
ÜNVER, İ. (2008) “Çevriyazıda Yazım Birliği Üzerine Öneriler”, Turkish Studies International
Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 3/6 Fall
2008. http://www.turkishstudies.net/sayilar/sayi12/1unver_ismail.pdf
YAKIT, İ. (2010) Türk-İslam Kültüründe Ebced Hesabı ve Tarih Düşürme, İstanbul.
YILMAZ, A., GÜNGÖR, Z. (2006) Türk Dili ve Edebiyatı, Ankara.