7
713 OSMANLI ZİRAİ MODERNLEŞMESİNE BİR ÖRNEK: İZMİD NUMUNE TARLASI TEŞEBBÜSÜ Burcu KURT * 1. Osmanlı İmparatorluğu ve Zirai Modernizasyon 19. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu açısından bir reformlar dönemi olmuştur. Osmanlılar yüzyıl başında artık Avrupa devletlerinin gerisinde kaldıklarını kabul etmiş ve varlığını idame ettirebilmek için bir dizi reform yapması gerektiğinin bilincine varmıştı. Her ne kadar Osmanlı reform projesi askerî amaçlarla başlamış da olsa, kısa zaman içerisinde bu amacı gerçekleştirebilmek adına eğitim, bürokrasi ve ulaşım alanlarında da çeşitli yeniliklere gidilmesi gerektiği idrak edilmiştir. Nitekim askerî alanda reform yapılabilmesi, büyük ölçüde Osmanlı hazine gelirlerinin arttırılmasına, bu artış ise büyük oranda farklı alanlarda yapılacak diğer reform tasarılarının hayata geçirilmesine bağlıydı 1 . Bu bağlamda Osmanlı İmparatorluğu’nda 19. yüzyıl boyunca reform yapılan alanlardan biri de tarım sektörü olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’nun zirai modernleşme projesinin altında yatan düşünce de 19. yüzyılın hemen hemen tüm ıslahat fikirlerinin ortaya çıkışında olduğu gibi İmparatorluğun gelirlerini arttırma kaygısı olmuştur. Osmanlı devlet adamları yaptıkları incelemelerde kendileri ile benzer nüfus ve arazi oranlarına sahip olan Avrupa devletlerinin modern tarım yöntemleri ile Osmanlı’ya oranla çok daha fazla hâsılat ve dolayısıyla vergi geliri elde etmekte olduklarından yola çıkarak son derece verimli olan Anadolu, Balkan ve Arap topraklarında benzer usulleri uygulama kararı almışlardır 2 . Avrupa devletlerine sanayi alanında yetişmekte zorlanan imparatorluğun, tarım reformu sayesinde sahip olduğu geniş ve tarıma elverişli toprakları verimli kullanarak Avrupa sanayisinin ihtiyaç duyduğu sınaî bitkileri ekmesi ve böylece gelirlerini arttırarak 3 dış ticaret dengesini sağlaması hedeflemekteydi. Zirai modernleşmenin bir diğer hedefi ise ithal ikamesi amacıyla kurulan yerli sanayi tesislerinin ihtiyaç duyduğu hammaddelerin yurt içi üretimle sağlanmasıydı 4 . Bu hedeflere ulaşmak için ise Osmanlı çiftçilerinin üretim alanlarının genişletilmesi, modern girdi ve araç kullanımının yaygınlaştırılması ve ticari değeri yüksek olan piyasaya * Dr., İstanbul Teknik Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü. 1 Donald Quataert, Ottoman Reform and Agriculture in Anatolia, 1876-1908, Yayınlanmamış Doktora Tezi, University of California, 1973, s. 6. 2 Ziraat Heyet-i Fenniyesi reisi Aram Efendi’nin 27 Şubat 1893 tarihli raporuna göre Osmanlı topraklarındaki yirmi dört milyon ceriblik tarım arazisinden 168 milyon lira gayri safi hâsıla ve 17 milyon liraya yakın aşar bedeli elde edilmesi gerekirken bu rakam ancak senelik 4 milyon civarında kalmaktaydı. BOA, A.MKT.MHM 727-31, Lef 1. 3 BOA, A.MKT.MHM 727-31, Lef 1. Bu konuda dönemin gazetelerinde çıkmış bazı yazılar için bkz. Türk Ziraat Tarihine Bir Bakış, Ankara: Birinci Köy ve Ziraat Kalkınma Kongresi, 1938, ss. 107-120. 4 Tevfik Güran, 19. Yüzyıl Osmanlı Tarımı Üzerine Araştırmalar, İstanbul: Eren Yayıncılık, 1998, s. 45.

OSMANLI ZİRAİ MODERNLEŞMESİNE BİR ÖRNEK: …714 yönelik ürünlerin ekiminin teşvik edilmesi gerekmekteydi5. 19. yüzyıl başında Osmanlı tarımı son derece ilkel bir görünüm

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: OSMANLI ZİRAİ MODERNLEŞMESİNE BİR ÖRNEK: …714 yönelik ürünlerin ekiminin teşvik edilmesi gerekmekteydi5. 19. yüzyıl başında Osmanlı tarımı son derece ilkel bir görünüm

713

OSMANLI ZİRAİ MODERNLEŞMESİNE BİR ÖRNEK: İZMİD NUMUNE

TARLASI TEŞEBBÜSÜ

Burcu KURT*

1. Osmanlı İmparatorluğu ve Zirai Modernizasyon

19. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu açısından bir reformlar dönemi olmuştur. Osmanlılar yüzyıl başında artık Avrupa devletlerinin gerisinde kaldıklarını kabul etmiş ve varlığını idame ettirebilmek için bir dizi reform yapması gerektiğinin bilincine varmıştı. Her ne kadar Osmanlı reform projesi askerî amaçlarla başlamış da olsa, kısa zaman içerisinde bu amacı gerçekleştirebilmek adına eğitim, bürokrasi ve ulaşım alanlarında da çeşitli yeniliklere gidilmesi gerektiği idrak edilmiştir. Nitekim askerî alanda reform yapılabilmesi, büyük ölçüde Osmanlı hazine gelirlerinin arttırılmasına, bu artış ise büyük oranda farklı alanlarda yapılacak diğer reform tasarılarının hayata geçirilmesine bağlıydı1. Bu bağlamda Osmanlı İmparatorluğu’nda 19. yüzyıl boyunca reform yapılan alanlardan biri de tarım sektörü olmuştur.

Osmanlı İmparatorluğu’nun zirai modernleşme projesinin altında yatan düşünce de 19. yüzyılın hemen hemen tüm ıslahat fikirlerinin ortaya çıkışında olduğu gibi İmparatorluğun gelirlerini arttırma kaygısı olmuştur. Osmanlı devlet adamları yaptıkları incelemelerde kendileri ile benzer nüfus ve arazi oranlarına sahip olan Avrupa devletlerinin modern tarım yöntemleri ile Osmanlı’ya oranla çok daha fazla hâsılat ve dolayısıyla vergi geliri elde etmekte olduklarından yola çıkarak son derece verimli olan Anadolu, Balkan ve Arap topraklarında benzer usulleri uygulama kararı almışlardır2. Avrupa devletlerine sanayi alanında yetişmekte zorlanan imparatorluğun, tarım reformu sayesinde sahip olduğu geniş ve tarıma elverişli toprakları verimli kullanarak Avrupa sanayisinin ihtiyaç duyduğu sınaî bitkileri ekmesi ve böylece gelirlerini arttırarak3 dış ticaret dengesini sağlaması hedeflemekteydi. Zirai modernleşmenin bir diğer hedefi ise ithal ikamesi amacıyla kurulan yerli sanayi tesislerinin ihtiyaç duyduğu hammaddelerin yurt içi üretimle sağlanmasıydı4. Bu hedeflere ulaşmak için ise Osmanlı çiftçilerinin üretim alanlarının genişletilmesi, modern girdi ve araç kullanımının yaygınlaştırılması ve ticari değeri yüksek olan piyasaya

* Dr., İstanbul Teknik Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü.1 Donald Quataert, Ottoman Reform and Agriculture in Anatolia, 1876-1908, Yayınlanmamış Doktora Tezi, University of

California, 1973, s. 6.2 Ziraat Heyet-i Fenniyesi reisi Aram Efendi’nin 27 Şubat 1893 tarihli raporuna göre Osmanlı topraklarındaki yirmi dört

milyon ceriblik tarım arazisinden 168 milyon lira gayri safi hâsıla ve 17 milyon liraya yakın aşar bedeli elde edilmesi gerekirken bu rakam ancak senelik 4 milyon civarında kalmaktaydı. BOA, A.MKT.MHM 727-31, Lef 1.

3 BOA, A.MKT.MHM 727-31, Lef 1. Bu konuda dönemin gazetelerinde çıkmış bazı yazılar için bkz. Türk Ziraat Tarihine Bir Bakış, Ankara: Birinci Köy ve Ziraat Kalkınma Kongresi, 1938, ss. 107-120.

4 Tevfik Güran, 19. Yüzyıl Osmanlı Tarımı Üzerine Araştırmalar, İstanbul: Eren Yayıncılık, 1998, s. 45.

Page 2: OSMANLI ZİRAİ MODERNLEŞMESİNE BİR ÖRNEK: …714 yönelik ürünlerin ekiminin teşvik edilmesi gerekmekteydi5. 19. yüzyıl başında Osmanlı tarımı son derece ilkel bir görünüm

714

yönelik ürünlerin ekiminin teşvik edilmesi gerekmekteydi5.

19. yüzyıl başında Osmanlı tarımı son derece ilkel bir görünüm arz etmekteydi. Osmanlı çiftçisi genellikle ağaçtan yapılmış kara saban, tırpan, çapa gibi basit araçlar kullanıyordu. Bunlardan alınan verim ise Avrupa devletlerinin kullanmakta olduğu zirai aletlere oranla oldukça düşüktü6. Çift sürme işinde öküz başta olmak üzere çeşitli hayvanlardan faydalanırken, tarımın gelişmiş olduğu Avrupa ülkelerinde aynı iş buhar makineleri vasıtasıyla halledilmekte ve topraktan daha yüksek verim alınmaktaydı. Tohumun ekilmesi ve biçilmesi sürecinde de Osmanlı çiftçisi son derece basit zirai yöntemler kullanırken, Avrupa’da bu işlemler son model tarım aletleri ve makineler yardımıyla yapılmaktaydı. Bunların yanı sıra tarımsal olarak gelişmiş ülkelerde suni gübreleme yoluyla verim arttırılırken, Osmanlı tarımında gübreleme çok yaygın ve etkin kullanılan bir işlem olmayıp, ancak sınırlı sayıda doğal gübre yapılmaktaydı7.

Tanzimat yönetimi zirai modernleşmeyi gerçekleştirmek amacıyla öncelikle böyle bir programı uygulayabilecek kadroları yetiştirmekle işte başlamıştır. Bu amaca yönelik olarak önce 1838’de Hariciye Nezareti’ne bağlı Ziraat ve Sanayi Meclisi ve akabinde, Meclis-i Umur-ı Nafia kurulmuştur8. Bunu müteakip 1843 senesinde Maliye Nezareti’ne bağlı bir Ziraat Meclisi kurulmuş ve vilayetlere o bölgenin zirai kapasitesini belirlemek ve arttırmak amacıyla Ziraat Müdürleri gönderilmiştir. 1846 yılında bir Ziraat Nezareti kurulmuşsa da bu çok kısa bir süre sonra Ticaret Nezareti’ne bağlanmıştır. Daha sonra Ticaret Nezareti’ne bağlı bir ziraat idaresi kurulmuş ve müdürlüğüne Fransa’da eğitim görmüş olan Kevork Efendi tayin edilmiştir9. Bunu 1868’de Nafia Dairesi’nin kurulması ve 1876’da açılan Ticaret ve Ziraat Cemiyetleri izlemiştir. Görevi, bulundukları bölgenin tarımsal koşulları ve zirai durumuna yönelik raporlar hazırlayarak bunları İstanbul’a iletmek olan bu cemiyetlerin kuruluşunu, 1880’de İstanbul ve taşrada Ziraat Odaları’nın kurulması takip etmiştir. 1892 senesinde yeniden müstakil bir Ziraat Nezareti kurulması planlanmışsa da bundan vazgeçilip 1893 Şubat’ında Orman ve Meadin ve Ziraat Nezareti kurulmuş ve başına Lübnanlı bir Hristiyan Arap olan Selim Melhame getirilmiştir10.

Osmanlı zirai modernleşmesinin ikinci safhasını ise modern ürün ve aletleri kullanabilecek kalifiye eleman yetiştirilmesi ve bu şekilde modern ziraatın imparatorluk genelinde yaygınlaştırılması oluşturmuştur. Bu amaca yönelik olarak önce Yeşilköy’de Ayamama Çiftlik-i Hümayunu’nda bir ziraat mektebi açılmış, ancak bir sene devam ettirilerek kapatılmıştır11. Bu okulun kapatılmasının ardından Islahhaneler içerisinde ziraat sınıfları açılması düşünülmüşse de daha sonra bu fikirden vazgeçilmiştir. Gene 1871 senesinde bir ziraat okulu açılması planlanarak nizamnamesi hazırlanmışsa da bu düşünceden de kısa sürede vazgeçilmiş, fakat bu nizamname taslağı daha sonra II. Abdülhamid döneminde açılacak olan ziraat okulu ve numune çiftliklerinin omurgasını oluşturmuştur12. 5 Aynı eser, s. 50.6 Kara saban toprağı 10-15 cm derinliğe kadar sürebiliyordu. Avrupa’da kullanılan pulluk ise 20-25 cm derinliğe kadar

inebilmekteydi. Aynı şekilde bir iş gününde kara sabanla 3, pullukla 12 dönüm toprak işlenebilmekteydi. Üstelik pullukla sürülen toprağın kalitesine ulaşabilmek için aynı toprağı kara sabanla 3-4 kez sürmek gerekmekteydi. Aynı eser, s. 85.

7 Aynı eser, ss.86-88.8 Türk Ziraat Tarihine Bir Bakış, ss. 76-77.9 Bu çabadan istenilen sonuç alınamaması üzerine ticaret, ziraat ve sanayi alanında bir meclis kurularak Kevork Efendi,

ziraat müdürlüğüne ek olarak, bu meclis azalığına tayin edilmiştir. Bu meclis de başarı sağlayamayınca 1879 senesinde Ziraat, Ticaret ve Sanayi ve İstatistik müdürlükleri ve iki tane Ziraat umumi müfettişliği kurulmuştur. Ziraat müdürlüğüne Amasyan Efendi, Ziraat müfettişliği görevine ise Kevork ve Aram Efendiler tayin edilmiştir. BOA, A.MKT.MHM 727-31, Lef 1.

10 1911 senesine kadar işleyen nezaret bu tarihte ilga edilerek yerine yeniden Ticaret ve Ziraat Nezareti kurulmuştur. Zirai bürokrasinin oluşumu ile ilgili detaylı bilgi için bkz. Güran, 19. Yüzyıl Osmanlı Tarımı, ss. 45-54; Quataert, a.g.t., ss. 64-91; Volkan Çeşme, Halkalı Ziraat Mektebi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi, 2011, ss. 1-5.

11 Ziraat Talimhanesi adı verilen okul, Yedikule’de bulunan Bez Dokuma Fabrikası’na kaliteli pamuk üreterek hammadde sağlamak amacıyla tesis edilmişti. Sevtap Kadıoğlu, “Osmanlı Döneminde Türkiye’de Ziraat Okulları Üzerine Notlar ve Tedrisat ı Ziraiye Nizamnamesi”, Kutadgubilig, 8, (2005), ss. 240-241.

12 Çeşme, “Halkalı Ziraat Mektebi”, ss. 8-10.

Page 3: OSMANLI ZİRAİ MODERNLEŞMESİNE BİR ÖRNEK: …714 yönelik ürünlerin ekiminin teşvik edilmesi gerekmekteydi5. 19. yüzyıl başında Osmanlı tarımı son derece ilkel bir görünüm

715

Osmanlı zirai modernleşmesini gerçekleştirebilecek kalifiye eleman yetiştirilmesi için II. Abdülhamid devrinde önemli adımlar atılmıştır. Bu çabaların en önemlilerinden biri imparatorluğun çeşitli bölgelerinde açılan ziraat mektepleri ve bunlara bağlı olarak tesis edilen numune çiftlikleri olmuştur. İlk olarak, 1881 senesinde Edirne’de yalnızca üç sene açık kalabilmiş Hamidiye Ziraat Mektebi ve Numune Çiftliği ve bunu takiben 1892 senesinde Halkalı Ziraat Mekteb-i Ali’si, 1887’de Selanik Ziraat Mektebi, 1891’de Bursa Ziraat Ameliyat Mektebi ve bu okullara bağlı numune çiftlikleri açılmıştır13. Numune çiftlikleri, ziraat mekteplerinin yanı başında kurulan ve bu okullarda öğrenim gören öğrencilerin pratik eğitime tabi tutulabilmesi için kullanılan kurumlardı. Numune çiftlikleri sayesinde öğrenciler teori ile pratiği birlikte tatbik edebilmekteydi14.

Ziraat mekteplerinin yanı sıra yine bu dönemde zirai modernleşmeye hizmet etmesi amacıyla çeşitli dallarda uzmanlık okulları açılmıştır. Bunların ilki 1887’de İstanbul’da açılan Amerikan Asma Fidanlığı, Numune Bağı ve Aşı Ameliyat Mektebi’dir. Bunu bir yıl sonra Bursa’da açılan Harir Darüttalimi, 1898 senesinde Ankara’da açılan Çoban Mektebi ve 1900 yılında İzmir’de tesis edilen Bağcılık Aşı Ameliyat Mektebi izlemiştir15.

2. Numune Tarlalarının Tesisi ve İzmid Numune Tarlası Teşebbüsü

Her ne kadar ilk etapta imparatorluk genelinde tarımın modernleştirilmesi İstanbul başta olmak üzere çeşitli bölgelerde ziraat mektepleri ve bunlara bağlı numune çiftlikleri açılmasıyla gerçekleştirilmeye çalışılmışsa da bu projenin imkânsızlığı kısa sürede anlaşılmıştır. Nitekim bu proje çerçevesinde imparatorluk genelinde yüzü aşkın numune çiftliği açılması gerekiyordu. Bu ise hem kuruluş hem de işletme aşamasında çok ciddi bir maliyet gerektirdiğinden devlet hazinesinin altından kalkamayacağı bir yüktü. Bu nedenle Ticaret ve Nafia Nezareti 1888 senesi Eylül’ünde İmparatorluk genelinde zirai modernleşmeyi yaygınlaştırmak adına yeni bir çözüm önerisi gündeme getirmiştir.

Bu yeni öneriye göre imparatorluk genelinde numune çiftlikleri yerine numune tarlaları kurulacak ve bu tarlalarda, Fransa ve Almanya’dan getirtilen modern aletler kullanılarak, modern tarım yöntemleriyle ziraat yapılacak, bu şekilde modern tarım metotlarının verimliliği çiftçilere fiilen gösterilecekti16. Bu tarlalar vasıtasıyla çiftçiler arasında suni ve doğal gübre kullanımı, meyve ağaçlarının ıslah edilmesi ve mahsulün verimliliğini arttırmak amacıyla kaliteli tohum ekiminin de özendirilmesi amaçlanmaktaydı. Üstelik tarlaların bir tarafında eski yöntemlerle, diğer tarafında yeni usullerle tarım yapılarak çiftçilerin modern zirai metotların faydasına bizzat şahit olarak bu yola teşvik edilmesi planlanmaktaydı17. Bu yöntem numune çiftliklerine göre çok daha az masrafla hayata geçirilebileceği gibi modern tarımın yaygınlaştırılmasına olan katkısının numune çiftlikleri ile eşdeğer olması bekleniyordu. Zira numune çiftlikleri öğrencilerin pratik eğitim alması amacıyla kurulmuşken, numune tarlaları doğruda üreticiye ulaşmayı ve daha hızlı bir şekilde sonuç almayı hedeflemekteydi.

Numune tarlalarında yetiştirilecek ürünlerin imparatorluğun çeşitli bölgelerinde hüküm süren değişik iklim koşulları göz önünde bulundurularak seçilmesi kararlaştırılmıştı. Tarlalarda kahve, deracin, karanfil, biber, şeker kamışı, rami, şeker pancarı, patates, Amerika fıstığı ve mısırı ile çeşitli lifli sebzelerin ekilmesi planlanmaktaydı. Bu şekilde bir 13 Çeşme, “Halkalı Ziraat Mektebi”, ss. 11-12; Quataert, a.g.t., ss. 92-109; BOA, İ.MMS 101-4282, Lef 3.14 Quataert, a.g.t., s. 111.15 Kadıoğlu, “Osmanlı Döneminde Türkiye’de Ziraat Okulları Üzerine Notlar”, ss. 241-244; Çeşme, “Halkalı Ziraat

Mektebi”, s. 13.16 Osmanlı devlet adamlarının büyük bir kısmı çiftçilerin yeni tarım usullerine alışmakta güçlük çekmeyeceğini aksine

hangi yöntem kendilerine daha faydalı olursa o yöne eğilmeye meyilli olduklarını düşünmekteydi. BOA, A.MKT.MHM 727-31, Lef 1.

17 Numune tarlalarının tesisinde Fransa örnek alınmıştı. Nitekim aynı tarihlerde Fransa’da modern tarım tekniklerini yaygınlaştırmak amacıyla takriben elli adet numune tarlası bulunmaktaydı. BOA, A.MKT.MHM 727-31, Lef 4.

Burcu KURT

Page 4: OSMANLI ZİRAİ MODERNLEŞMESİNE BİR ÖRNEK: …714 yönelik ürünlerin ekiminin teşvik edilmesi gerekmekteydi5. 19. yüzyıl başında Osmanlı tarımı son derece ilkel bir görünüm

716

yandan yerli tohumlar ıslah edilecek diğer yandan ise Osmanlı topraklarında yetiştirilmesi gerekli olan ve Avrupa piyasalarında talep gören sınaî tarım ürünlerinin yaygınlaştırılarak tarıma dayalı ihracat arttırılmış olacaktı.

Bir numune tarlasının kuruluş masrafı ortalama 110.000 kuruş, senelik işletme masrafı ise yıllık 30.000 kuruş olarak hesaplanmıştı. Bu tarlalarda yetiştirilecek olan ürünlerden elde edilecek gelirlerle senelik masrafın yarı yarıya düşeceği tahmin ediliyordu. Numune tarlalarının kuruluş masrafı menafi sandıklarının 1887 senesi hâsılatından18, tarlalardan elde edilecek gelir düşüldükten sonra arta kalan işletme masraflarının ise Ziraat Bankası’nın temettuatından karşılanması hedeflenmişti19. Daha fazla üreticiye ulaşmak amacıyla numune tarlası projesinin belirli bölgelere açılacak daha sonra yaygınlaştırılacaktı20. Numune tarlaları ilk etapta Suriye, Halep, Adana, Konya, Ankara, Sivas, Manastır, Yanya vilayetleri ile İzmid Sancağı’nda kurulacak, daha sonra tüm imparatorluk geneline yayılacaktı21.

Ticaret ve Nafia Nezareti tarafından numune tarlalarının tesisine dair sunulan bu öneri dönemin hükümeti22 ve Padişah II. Abdülhamid tarafından23 kabul görerek kısa zamanda uygulamaya geçilmiştir.

Numune tarlalarında görev alacak personel sayısı yalnızca iki veya üç kişiyle sınırlı tutulmuştu. Buna göre müdürler, günlük aktiviteleri düzenlemek, zirai hastalıklarla mücadele etmek, modern tohum ve zirai aletleri kullanmakla; müdür muavinleri ise bunların hayata geçirilmesiyle görevliydi. Müdür muavin yardımcısı ise müfettişlere sunmak üzere tarlanın yıllık gelir ve giderlerini tutmakla mükellefti. Tüm bu görevlilerin faaliyetleri İstanbul’dan tayin edilen müfettişlerin denetimi altında yapılacaktı24. Numune tarlalarında personel istihdamı süreci kısa zaman içerisinde başlamıştır. Bu tarlalarda görev almak üzere Osmanlı vilayetlerinin her birinin iklim ve toprak faktörüne göre gerekli zirai usulleri uygulayabilecek; yağ ve peynir yapımına vakıf, son model tarım aletlerinin yapımına aşina olan yirmi beş kişinin sınavla alınmasına ve bunların numune tarlalarında yetiştirilmelerine karar verilmişti25. Her ne kadar ilk etapta sınavda başarılı olanların tamamının uzmanlaşmak üzere Fransa’nın çeşitli bölgelerinde bulunan ziraat ameliyat mekteplerine gönderilmesi düşünülmüşse de maddi imkânsızlıklar nedeniyle bu sayı daha sonra ona düşürülmüştü26. Bu öğrencilerden öğrenimlerini bitirip dönenler aylık ortalama 800 kuruş maaşla ve en az beş sene müddetle numune tarlalarında görev yapacaklardı27. Yurt dışına eğitime gönderilecek öğrencilerin her birinin görev bölgesi önceden belirlenmiş ve bunların görev yapacakları bölgelerin iklim ve ziraat şartlarına uygun uzmanlık alanlarında

18 İlerleyen süreçte menafi sandıkları ilga edilerek sermayesi Ziraat Bankası’na nakledilmiştir. BOA, BEO 161-12021, Lef 2.

19 Ziraat Bankası, nizamnamesinin 39. maddesi uyarınca tarımsal alanda yapılan modernleşme faaliyetlerini desteklemek durumundaydı. BOA, İ.MMS 101-4282, Lef 3.

20 Quataert, a.g.t., s.111.21 BOA, İ.MMS 101-4282, Lef 3. Yaklaşık bir sene sonra alınan Ticaret ve Nafia Nezareti’nin talebi üzerine bir kararla

numune tarlaları projesi için Avrupa’dan sipariş edilen aletlerin yanı sıra tohum, fidan ve suni gübrelerin de gümrükten muaf tutulması kararlaştırılmıştır. BOA, İ.MMS 110-4723, Lef 1-3; BOA, MV 52-18.

22 BOA, MV 36-31; BOA, İ.MMS 101-4282, Lef 1.23 İ.MMS 101-4282, Lef 2.24 Quataert, a.g.t., ss.113-114.25 Sınava Mekteb-i Sultani, Mekteb-i Mülkiye, Darüşşafaka ve Sanayi Mektebi mezunları başvurabilecekti. BOA, MV 60-

48.26 Bu öğrencilerden beş tanesi eğitimlerini tamamladıktan sonra Fransa’da ziraatle ilgili çeşitli konularda yüksek öğrenim

kurumlarına devam etmiştir. BOA, BEO 91-6803. Bu sayı daha sonra 14’e çıkarıldığı gibi öğrenciler Fransa’nın yanı sıra Almanya’ya da gönderilmiştir. Avrupa’ya gönderilen bu öğrencilerden bir tanesi vefat etmiş, bir diğeri tahsilini yarıda kesmiş, diğerleri ise kısa sürede öğrenimlerini tamamlamıştır. Başarılı olanlar ülkeye döndüklerinde numune tarla ve çiftliklerinde muallimlik, müdür muavinliği ve müdürlük pozisyonlarına atanmıştır. BOA, ŞD 521-12; BOA, BEO 704-52742; BOA, BEO 769-75605, Lef 2.

27 Avrupa’da öğrenim görüp de daha sonra gösterilen vazifelerde çalışmak istemeyenlere, öğrenim süreleri boyunca kendilerine harcanan masrafı Ziraat Bankası’na yatırma zorunluluğu getirilmişti. Bunlar aksi takdirde başka bir işkolunda çalışamayacaklardı. BOA, MV 60-48.

Page 5: OSMANLI ZİRAİ MODERNLEŞMESİNE BİR ÖRNEK: …714 yönelik ürünlerin ekiminin teşvik edilmesi gerekmekteydi5. 19. yüzyıl başında Osmanlı tarımı son derece ilkel bir görünüm

717

eğitim sağlanmıştı28. Yurt dışına gönderilenlerin yanı sıra Ziraat Ameliyat Mekteplerinden mezun olanlar da numune tarlalarına müdür muavinliği vazifesiyle görevlendirilecekti. Buna göre numune tarlalarının müdürleri Avrupa’da ziraat eğitimi almış olan şahıslar arasından seçilecek, ziraat mekteplerinden bu tarlalara muavin tayin edilen personel ise bu şekilde kısmen fiili bir eğitime tabi tutulmuş olacaktı29.

Numune tarlalarında yetiştirilen buğday, arpa, yulaf gibi hububat ile koyun, öküz, kısrak gibi hayvanların müzayede usulüyle idare meclisi veya belediye vasıtasıyla satılması; sebze, meyve, yumurta, tavuk, süt, peynir, tereyağı ve yoğurt gibi kolay bozulan ürünlerin ise tarlaların bağlı bulundukları belediyeler tarafından tespit edilen fiyatlara uygun olarak müdürler vasıtasıyla perakende olarak piyasaya sürülmesi öngörülmüştü30. Bunun yanı sıra tarlalarda yetiştirilen patates gibi sebzelerin, çeşitli ağaç fidanlarının ihtiyaç fazlası kısmı ise talep edilmesi durumunda halka satılarak gelir elde edilecekti31. Numune tarlalarının arazileri Ziraat Bankası tarafından satın alındığı için bunlar miri emlak sayılmış ve bina vergisi ile aşardan muaf tutulmuştu32.

Bu şekilde işletilecek olan numune tarlalarında denenen ve başarılı olan ürün ve aletlerin ise İrae tarlalarında sergilenmesi ve böylece çiftçilerin modern tarım teknolojilerini kullanmak üzere ikna edilmesi amaçlanmıştı33. İrae tarlaları, numune tarlaları olan bölgelerdeki çiftçilerin arazilerinin bir kısmını devlete tahsis etmesiyle kurulacaktı. Böylece hem bu çiftçilerin tarlalarının bir kısmı modern zirai yöntemlerle ekilmiş olacak, hem de devlet bu vesileyle diğer çiftçileri modern tohum ve aletlere özendirmiş olacaktı34.

Tüm bu planlamalara rağmen 1893 senesine gelindiğinde, üzerinden beş sene geçmiş olmasına rağmen yalnızca Sivas vilayetindeki numune tarlası teşebbüsü tamamlanabilmişti35. Bununla birlikte dönemin ziraat uzmanları çeşitli raporlarla modern zirai tekniklerin ülke genelinde yaygınlaştırılabilmesi için numune tarlalarının önemini ve yaygınlaştırılması gereğini ısrarla vurgulamaktaydı36. İşte bu raporların etkisiyle, numune tarlalarının açılması projesine hız verilmiş ve Mayıs ayında Sadaret tarafından, İzmid mutasarrıflığı da dâhil olmak üzere, numune tarlası açılması planlanan vilayetlerle iletişime geçilerek projenin hayata geçirilmesini engelleyen eksiklerin giderilmesine yönelik teşebbüslerde bulunulmuştu37.

İzmid Sancağı da imparatorluk genelinde numune tarlası kurulması planlanan bölgelerden birisiydi38. İzmid Sancağı başkent İstanbul’a yakınlığı nedeniyle önemli bir pozisyona sahipti. Zira her ne kadar İstanbul’un iaşesi meselesi klasik dönemdeki biçimini

28 BOA, MV 60-48.29 BOA, A.MKT.MHM 727-31, Lef 4.30 BOA, ŞD 524-16; BOA, BEO 993-74470, Lef 2.31 BOA, BEO 1067-79982, Lef 2; BOA, ŞD 524-59.32 BOA, ŞD 342-55. Bu şekilde idare edilen numune tarlaları her sene müfettişler tarafından teftiş edilmiştir. BOA, ŞD

519-13.33 İrae Tarlalarının kurulmasında da yine Fransa örnek alınmıştır. BOA, A.MKT.MHM 727-31, Lef 4.34 İrae tarlaları için çiftçilerinin arazilerinin kullanılması düşüncesi tabi ki giderleri azaltma amacına hizmet etmekteydi.

Bu şekilde hükümet bu tarlalarda yalnızca tohum ve amele yevmiyesi için masraf yapmış olacaktı. BOA, A.MKT.MHM 727-31, Lef 4.

35 BOA, A.MKT.MHM 727-31, Lef 1.36 Modern zirai tekniklerin imparatorluk genelinde yaygınlaştırılmasının bir ayağı olan numune tarlası projesinin bu denli

yavaş işlemesi üzerine devlet kademelerindeki ziraat uzmanları tarafından kaleme alınan çeşitli raporlarla numune tarlalarının arttırılarak yaygınlaştırılması gereği ve önemi dile getirilmişti. Uzmanlara göre mevcut koşullarda modern tarımın ülke genelinde yaygınlaştırılmasının en efektif yolu numune tarlalarından geçmekteydi. Zira modern tarım metotlarının yaygınlaştırılması için en önemli ayak olan ziraat mekteplerinin çoğaltılabilmesi için öncelikle yeterli sayıda personel yetiştirilmesi gerekmekteydi. Bu nedenle büyük oranda ziraat ameliyat mektepleri mezunları vasıtasıyla idare edilebilecek olan numune tarlalarını modern tarım tekniklerinin Osmanlı çiftçilerine benimsetilmesi açısından en maliyetsiz ve elverişli yol olarak gözükmekteydi. BOA, A.MKT.MHM 727-31, Lef 4.

37 BOA, A.MKT.MHM 727-31, Lef 2.38 BOA, A.MKT.MHM 727-3, Lef 3.

Burcu KURT

Page 6: OSMANLI ZİRAİ MODERNLEŞMESİNE BİR ÖRNEK: …714 yönelik ürünlerin ekiminin teşvik edilmesi gerekmekteydi5. 19. yüzyıl başında Osmanlı tarımı son derece ilkel bir görünüm

718

kaybetse de halen önemini korumaktaydı39. Bölgede numune tarlası kurulması için önce İzmid’de Feshane fabrikası yakınlarında bulunan40 ve meclis-i maliye azasından Rıza Efendi’ye ait olan arazi uygun görülmüş fakat sahibi satmaya razı olmamıştı. Sadaretin yazısı üzerine bu defa İzmid kasabası civarında numune tarlası olarak kullanmaya elverişli başka arazi bulunmaması nedeniyle bölgeye Ziraat Heyet-i Fenniyesi ikinci şube müfettişi Ağaton Efendi gönderilerek ve daha geniş bir alanda bu amaca hizmet edecek arazi tespitine başlanmıştı41. Ağaton Efendi’nin araştırmaları neticesinde İzmid kasabasına yarım saat mesafede bulunan Paylar mevkiinde şose yolu üzerinde numune tarlası olmaya uygun yaklaşık bin dönümlük, sulak ve ziraata elverişli bir arazi tespit edilmişti42. Bununla birlikte bahsedilen arazi birden fazla şahıs elinde bulunmaktaydı. Arazi sahiplerinin bir kısmının arazi için fahiş fiyatlar talep etmiş, diğer kısmı ise satmaya yanaşmamıştı. Bunun üzerine söz konusu arazinin istimlâk edilmesine karar verilmişti43.

Her ne kadar İzmid numune tarlası için bulunan arazinin istimlâk edilmesi konusunda girişimlere başlandıysa da Kasım 1895 tarihli bir kararla bu çabalar akim kalmıştır. Zira numune tarlasına tahsis edilecek olan arazi bedeli ve kuruluş masraflarının Ziraat Bankası bütçesinden karşılanması gerekmekteydi. Bununla birlikte banka bütçesinde İzmid numune tarlası masraflarına karşılık bulunamamıştı. İlk etapta kuruluş masraflarının, daha sonra yerine koyulmak kaydıyla, bankanın sermayesinden karşılanması düşünülmüşse de bu usulün dönemin Padişahı II. Abdülhamid tarafından uygun görülmemesi üzerine bundan vazgeçilmişti. Bunun üzerine söz konusu tarla için hal-i hazırda para verilmeyerek daha sonra bankanın temettuatında artış söz konusu olunca tahsis edilmek üzere İzmid numune tarlası projesinin dondurulmasına karar verilmiştir44. Her ne kadar Ekim 1912 senesinde, kurulması planlanıp da atıl kalan numune tarlalarının yeniden açılması için bütçeye ek yapılması Ticaret ve Ziraat Nezareti tarafından gündeme getirilmişse de, imparatorluğun içerisinde bulunduğu mali buhran nedeniyle bu teklif hayata geçirilememiş ve İzmid’de kurulması planlanan numune tarlası için son ümit de ortadan kalkmıştır45.

İlerleyen tarihlerde yine İzmid Mutasarrıflığı dâhilinde fakat değişik bir lokasyonda bir numune tarlası açılması yeniden gündeme gelmiştir. 1909 senesi başında İzmid Mutasarrıflığı’na bağlı Adapazarı ve civarında zehirlenme, zatürre ve sıtma gibi hastalıklar ortaya çıkmış ve hızla yayılmaya başlamıştı. Bu gelişmeler üzerine bölgeye bir tıp heyeti gönderilmiş ve yapılan incelemelerde hastalığın bölgede bulunan bataklıklardan ileri geldiği ve bu duruma bir çare bulunmadığı takdirde bölgede kamu sağlığının tehlikeye girebileceği tespit edilmişti. Dile getirilen bu çekinceler üzerine Adapazarı ve civarında bir numune tarlası kurulması ve bu tarla projesi çerçevesinde bölgede okaliptüs ağacı ekiminin teşvik edilmesi gündeme gelmişti. Hatta bu hususta Mart ayında bir irade de yayınlanmışsa da bu tarlanın açılabilmesi için Ziraat Bankası bütçesinde yeterli karşılık bulunamamıştı. Adapazarı numune tarlasının daha sonraki tarihlerde banka bütçesine eklenmesi düşünülmüşse de Adapazarı numune tarlası da hayata geçirilememiş ve tasarı olarak kalmıştır46.

39 Güran, 19. Yüzyıl Osmanlı Tarımı Üzerine Araştırmalar, s.50. 40 Quataert, a.g.t., s.115.41 BOA, A.MKT.MHM 727-3, Lef 9. Fransa’da ziraat eğitimi alan ve Fransa, İngiltere ve Belçika’da ziraatle ilgili

çalışmalar yapan Ağaton Efendi, ilk olarak Ayamama’da kurulan Ziraat Talimhanesi’nin kuruluşunda görev almıştır. Krikor Ağaton Efendi, bunun akabinde Nafia Nazırlığı da dâhil olmak Osmanlı bürokrasisinde bir çok zirai ve mali görevlere tayin edilmiş ve 1868 senesinde hayatını kaybetmiştir. Ağaton Efendi ile ilgili detaylı bilgi için bkz. Mahmut Akpınar, “Bir Tanzimat Bürokratının Portresi: Krikor Ağaton Efendi (1823-1868)”, Tarih İncelemeleri Dergisi, 28/2, (2013), ss.329-354.

42 BOA, A.MKT.MHM 727-3, Lef 16, 20.43 BOA, A.MKT.MHM 727-3, Lef 19.44 BOA, BEO 712-53328, Lef 2; BOA, ŞD 1205-8.45 BOA, BEO 4109-30811, Lef 2; BOA, ŞD 527-7.46 BOA, DH.MKT 2801-55, Lef 1-2.

Page 7: OSMANLI ZİRAİ MODERNLEŞMESİNE BİR ÖRNEK: …714 yönelik ürünlerin ekiminin teşvik edilmesi gerekmekteydi5. 19. yüzyıl başında Osmanlı tarımı son derece ilkel bir görünüm

719

3. Sonuç

Numune tarlaları projesi imparatorluk genelinde büyük oranda başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Tarlalardan çoğu zaman istenilen sonuç alınamamış ve bu durum üreticilerin kullanmakta oldukları klasik zirai yöntemlere daha sıkı bağlanmalarına neden olmuştur. Dönemin devlet erkânı her ne kadar hem ziraat mektepleri-numune çiftlikleri, hem de numune tarlaları projesinin başarısızlıkla sonuçlandığını kabul ederek bunları kapatmayı düşünse de bu kuruluşların bir kısmı varlığını sürdürmüştür. Bununla birlikte numune tarlalarının, ziraat mektepleri ve numune çiftliklerine alternatif bir zirai modernleşme yolu olduğu yönündeki umutlar kırılmıştır. Bununla birlikte numune tarlaları projesi, kuşkusuz ziraat mektepleri ve numune çiftlikleri projesiyle birlikte, Osmanlı İmparatorluğu genelinde zirai modernleşmenin ve buna dair bir bilincin oluşmasında önemli köşe taşlarından olmuştur47.

Ek 1: Ağaton Efendi’nin araştırmaları neticesinde İzmid kasabası civarında bulunan Paylar mevkiinde numune tarlası yapılması planlanan arazi.

Kaynak: BOA, HRT.h 2399-2.

47 Quataert, a.g.t., ss. 125-128.

Burcu KURT