66

Paris'in Nabzı Metroda Atar - M. Şehmus GÜZEL

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Emeğin Sanatı E-Yayınevi Anlatı (tarih-gezi-anı) Dizisi: 8 Şubat-2016

Citation preview

Emeğin Sanatı E-KitaplığıŞubat-2016

Anlatı Dizisi(Anı-Tarih) - 8

PARİS’İN NABZI METRODA ATARM. Şehmus GÜZEL

Kapak Fotoğrafı m. Ş. güzelKapak Düzeni: A.Z.ÇAMURYayın, Tasarım ve Düzenleme: A.Z.ÇAMUREmeğin Sanatı E-YayınlarıEmeğin Sanatı E-KitaplığıAnlatı Dizisi (Anı-Gezi-Tarih) - 8Şubat - 2016

Emeğin Sanatı E-YayınlarıEmeğin Sanatı E-Dergisinin yan kuruluşudur.İlgili web adresleri:http://emeginsanatie-yayinevi.blogspot.comhttp://emeginsanati.blogspot.comhttp://issuu.com/emeginsanatiEmeğin Sanatı E-Yayınları e-posta adresi:[email protected]

© Bu e-kitabın tüm hakları M. Şehmus Güzel’e aitt ir. Bu kitap ve kitabın özgün özellikleri Emeğin Sanatı kolektifine aitt ir. M.Şehmus Güzel’in izni olmadan hiçbir biçimde taklit edilemez, kopyalanamaz, çoğaltılamaz. Ancak kaynak belirtilerek alıntıyapılabilir.

M. Şehmus Güzel’in e-yayınevimizde yayınlanan diğer yapıtları:

Kıssadır Hayat – Şiirler: https://issuu.com/emeginsanati/docs/m._ehmus_g_zel-kissadir_hayat

Çok Kültürlülük – Düşünce Yazıları: https://issuu.com/emeginsanati/docs/m.__ehmus_g__zel-__ok_k__lt__rl__l_

3

SUNUDakikliği, sabahları saat 6 ile 9 arasında işe gidişlerde ve akşamüstleri 17 ile 20.30 arasında

işten dönüşlerdeki tıkabasalığıyla, yolcuları, müzisyenleri, delileri, bitirimleri, dilencileri, fırlamaları,yeraltı çeteleri, cepçileri, keşleri, yertsiz-yurtsuzları, yeni tür yoksulları, her türlü « kötülük adamları», sarhoşları, uyuşturucu satıcıları, clochar ’ları (« kloşar »ları diye telafuz edilmeli), pisliği, kokusu,iri ve artık yolcuları umursamayan fareleri, yolunu yitirmiş ve buralara kadar düşmüş ve artık uçmayıunutmuş güvercinleri, grevleri, o birkaç saatliğine bile olsa insanları insan yapan grevleri, bitmeztükenmez koridorları, yeni istasyonları, « istasyon-müzeleri », sabahtan öbür sabaha koşturmaları vedaha bilmem neleriyle Paris metrosu başkadır. Paris metrosu kendi başına bir dünyadır. Paris metrosubaşlıbaşına bir alemdir. Ama ne alem !

Karşılaşma, tanışma ve dostluk kurma mekanıdır. Kaç Paris’li metrodaki bir « Bonjour »dansonra evlilikle biten yolculuğa çıkmıştır ? Bilinmez. Bu alanda yapılmış herhangi bir araştırma,herhangi bir kamuoyu yoklaması da yoktur.

Ne kitaplar, ne gazeteler okunur, ne düşlere dalınır metroda. Gökle, yer, yerle yeraltı arasında birsürüngen. Paris’in altını üstüne getiren bir canavar.

Akdeniz’in masmavisi, İstanbul’un surları, Mardin’in sırt sırta vermiş ve sırtını dağlara dayamışkarataştan evleri, o siyah ve o yas tutan evleri, Siverek, Sivas, Amasra ve Çorlu, Diyarbakır küçeleri,Ergani’nin bağevleri, Fırat ve Dicle yatağı, Adana’nın Taş Köprü’sü, Hatay’ın tatlıları, Mersin’inbalıkları, Antep’in baklavaları, Urfa kebabı, Kütahya’nın çinileri, Denizli’nin horozları, Mugla’nıntertemiz duvarlı evleri, Marmaris’in otelleri, Ankara'nın kalesi, Çankırı’nın Mehmet’leri kalkar metroistasyonlarına kadar gelir.

Bunlar ve daha başka düşler peş peşe, üstüste Paris metrosunda yığılır kalır. Sizi yalnızbırakmamak için. Bir ses, bir bakış, bir ışık, bir yüz, bir nefes, bir gazete haberi bunun için yeter deartar bile.

Paris sonuç itibariyle biraz da metro demektir. Parisli yaşamın belli b ir bölümü metroda başlarmetroda biter : « Yeraltı kentlerinde » Paris’in. Metro çünkü başkentin doyma bilmez « karnıdır ».

1960’ların metroları sabahları işçi sınıfını işe taşır, işçiler yolculuk boyunca gazeteleriniokurdu. 1968’de, kuşluk vakti, Paris'te metroyla ilk tanıştığ ım an herkesi elinde gazetesini, dergisini,kitabını okur görünce kendimi yürüyen bir kütüphanede sanmış ve epey şaşırmıştım. Ankara MilliKütüphanesi haltetmiş. Gelip Paris metrosunu görmeli. İstisnasız herkes bir şey okuyordu. Şimdikulaklarında walkmanleriyle, radyolarını, seçme müzik parçalarını, derslerini dinleme aygıtlarıylagençler ve daha az gençler başka dünyalarda « geziniyorlar ». Cep telefonlarıyla, « tabletleriyle »sürekli olarak bağlı oldukları « tarihi ve gündelik kanallarından » çıkamıyorlar. Kitap ve gazeteokuyanlar yine var ama sayıları oldukça az ve gittikçe de azalıyor. Ama metro yürüyüşünü sürdürüyor.Aralıksız yenileştirmelerle.

4

Metroda hareket ve hız var : İnsanlar koşturuyorlar, birbirini ezercesine, birbirini görmeden :İşe yetişmek için, randevuyu kaçırmamak için, alışkanlık olduğu için. Herkes bir an önce gideceğiyere ulaşmak, kavuşacağına kavuşmak ve aslında metrodan çıkıp, bir an önce bu yeraltı dünyasındankurtulmak sevdasında.

İyi hoş ta metrodan kurtulmak mümkün mü? Parisli metroya mahkum : Havasına, kokusuna,ivediliğine, pratikliğine.

Metro vazgeçilemez günlük bela. Başa bela.

Metro yaşamın ayrılmaz parçası Paris'te. Koşturmaca biraz da bundan, her günkü sıkıntıdan biran önce çıkabilmek arzusu.

Korsika’da dinlencede ince kumuyla ve Helenistik dönemden kalma Kilise’siyle ünlü Cargeskasabasının sakin plajında bir metro bileti bulabilirsiniz ve metronun sizi unutmadığını hemenanlarsınız. Ama bir kere Paris’e varınca metroda dönüp de gökyüzüne bakmak kimsenin aklınagelmez. Bulutlar istediği kadar biçimden biçime girsinler, birleşsinler, dağılsınlar, kimse oralı olmaz.Yıldızlar isterseniz elle dokunulacak kadar yakınlaşsın, kimin umurunda ? Onun için metro raylarınıgökyüzüne doğru döşemek gerek.

Tanımadığınız, merhabalaşmadığınız, hal hatır sormadığınız, göz göze gelemediğiniz onlarca,yüzlerce, binlerce, on binlerce insanla her gün git-gel dünyasıdır metro. Kurulamamış dostluklarınkimsesiz evreni.

Paris metrosu başkadır. Bambaşkadır : Bireyle toplum, ölümle yaşam biraradadır burada.Zenginlik ve yoksulluk da. Sanat eserleri ile çöplük, bok ve sidik kokuları aynı koridorlardadır.Yalnız, yapayalnız insanların kocaman ve anonim bir kalabalık içinde akıp gittiği kendine özgü birevrendir Paris metrosu.

İşçi sınıfı, çalışanlar, öğrenciler ve turistler metrosuz bir Paris’te yaşayamazlar. Üretemezler.Başlarının çaresine bakamazlar. Metro önce onlar için yaşamın olmazsa olmazıdır.

Metro filmlere konu olmasıyla, geçtikçe istasyonlarından uyandırdığı çağrıştırmalarıyla, düşdünyamızı uyandırmasıyla « ortak hafızamızın » kilometre taşlarından biridir. Bu anlamda metro Tbüyük harfle Tarih’le aşık atar.

Her türlü puştluğun, bitirimliğin, hainliğin, pezevenkliğin, çalıp-çırpmanın da « yuvası »dır. Buanlamda yerüstünün yeraltına aynen yansımasıdır bile denebilir.

Metro grevleri asla unutulamaz : Bütün hatların durduğu, Paris’in a’dan z’ye bir otomobilokyanusuna dönüştüğü anlarıyla.

Metroda yeraltı dünyası, yeraltı çeteleri yaşam ve ölümle dans eder : Ama buna « Paris’te SonTango » denilemez.

5

Daha neler var neler Paris metrosunda. İşte şimdi otuziki kısım tekmili birden huzurlarınızda.Yolunuz ve bahtınız açık olsun.

M. Şehmus Güzel

Paris, 20 Aralık 2015

6

GİRİŞGeçmiş yıllarda da kimi kez yaptığım gibi, bu yıl sonunda da bir çalışmamı, Paris’in Nabzı MetrodaAtar başlıklı çalışmamı, yeni yıl armağanı olarak pdf /e-dergi biçiminde sunuyorum. Umarımokumak, bir göz atmak fırsatınız olur.

Sizi Paris’le ve yeraltı dünyasıyla başbaşa bırakmadan önce, burada, kitabı tanıtan kısa bir nota ve«içindekiler»e yer veriyorum: Haydi yola çıkıyoruz, herkese iyi yolculuklar, 2016’da kolaylıklar,başarılar, esenlikler, mutluluklar, bir çorba kaşığı kadar da barış ve huzur:

Evet neresinden bakarsak bakalım, isterseniz Eyfel Kulesi’nin tepesinden, isterseniz Notre-Dame’ınçatısından, isterseniz Seine Nehri köprülerinin birinin üstünden veya altından, Paris sonuç itibariylebiraz da metro demektir. Parisli yaşamın belli bir bölümü metroda başlar metroda biter: «Yeraltıkentlerinde» Paris’in.

1960’ların metroları sabahları işçi sınıfını işe taşır, işçiler yolculuk boyunca gazetelerini okurdu.1968’de, kuşluk vakti, Paris'te metroyla ilk tanıştığ ım an herkesi elinde gazetesini, dergisini, kitabınıokur görünce kendimi yürüyen bir kütüphanede sanmış ve epey şaşırmıştım. Ankara MilliKütüphanesi haltetmiş. Gelip Paris metrosunu görmeli.

Evet o zamanların sabah metrolarında istisnasız herkes bir şey okuyordu. O sabah metroları artıktarihe karıştı: Kulaklarında walkmanleriyle, radyolarını, seçme müzik parçalarını, derslerini dinlemeaygıtlarıyla gençler ve daha az gençler başka dünyalarda «geziniyorlar». Gezinsinler. Ceptelefonlarıyla, «tabletleriyle», «şımartfonlarıyla» (yazımda hata yoktur) sürekli olarak bağlı oldukları«tarihi ve gündelik kanallarından» çıkamıyorlar. Çıkmasınlar. «Evrenselleştik lerini» iddia edenlerelleri ve ayaklarıyla bağlı oldukları «klanlar» ve “tarihi” ya da “geleneksel”«kanallarla» bağlarını aslakoparamıyorlar. Koparamasınlar.

Bu arada birdenbire kendi kendine tebessüm eden, kimi kez apaçık gülen gençleri, daha az gençlerive yaşlıları görmek te fena değil hani bu asık suratlılar evreninde. Hani ?

Ne olursa olsun, hatta Seine Nehri’nden bütün dünyanın suları akadursun, metro yürüyüşünü, hızınıda artırarak, sürdürüyor. Aralıksız yenileştirmelerle. Yeraltı yılanının ömrü uzun. Çok uzun. Sürüngen.Sürünüyor.

Metroda hareket ve hız, yaşam ve ölüm, geçmiş ve gelecek yan yana : İnsanlar, kadın, erkek veçocuklar koşturuyorlar, birbirini ezercesine, birbirini görmeden: İşe yetişmek için, öğretmendenpapara yememek için, randevuyu kaçırmamak için (Ah Charlotte! Yok bu olmadı: Ah Müzeyyen! Buda olmadı. Ah! Nancy! Bu tamam) alışkanlık olduğu için. Herkes bir an önce gideceği yere ulaşmak,kavuşacağına kavuşmak ve aslında metrodan çıkıp, bir an önce bu yeraltı dünyasından paçayıkurtarmak ve yerüstü dünyasıyla yeniden sarmaş dolaş olmak sevdasında. Yerüstü dünyası vegüneşle. Güneş sözünde durmuşsa elbette. Ah! Güneş!

7

İyi hoş Da metrodan kurtulmak mümkün mü? Değil! Maalesef değil. Parisli metroya mahkum:Havasına, kokusuna, ivediliğine, pratikliğine.

Metro vazgeçilemez günlük bela. Başa bela.

Metro yaşamın ayrılmaz parçası Paris’te. Koşturmaca biraz da bundan, her günkü sıkıntıdan bir anönce çıkabilmek arzusuyla.

Bir parça ara verelim burada. Dahası çalışmada sizleri bekliyor.

M. ŞEHMUS GÜZEL

İÇİNDEKİLERSunu —3Giriş — 6

«Kül tablası Adam» — 8Nerede O Eski Metrolar — 9

Metropolitain — 10 Metrosuz Olmaz Paris — 11

Sürücüsüz Metro — 11İntihar İstasyonları — 12

Vurdumduymaz — 14Onaltı Hat — 15

«Yeni Kentler» ve RER — 1658.000 Kişilik Dev Şirket — 17

«Fransa Adası» — 19Aynalar Aynalar — 21 Dikkat Denetim! — 22Metroda Lifting — 24Grev Meydanı — 25

En Yeni Metro İstasyonları — 27Metro Şık Metro Şok — 29

Robespierre’i de Sorun — 30«Yeraltında Ahenk» — 30

Tarihin Bıraktığı — 31Metroda Rock’n’roll — 32

Metro «Divan» — 33Farzet ki Bir Serüven — 34

Hırsız Var — 36Cumartesi Metroları — 38

Biletiniz? — 39«Dönen Grevler» — 40

Grev Parislileri İnsanlaştırıyor — 41Değişen Günlük Alışkanlıklar — 42

Kamyonlar — 44Ya sonra — 45

«Ofsayta Düşmek İstemiyorsanız» — 45Yeraltı Çeteleri — 46Yaşam ve Ölüm — 50

Metronun Yeni Yüzü — 51Reklamlar:Daha Çok Tüketim, Daha çok «Firar» —52

Duvar gazetesi— 52Durak:Ölümün eşiğinde — 54

Çankırılı Mehmet — 55İncelik —57

Aşk ve Cinsellik Dilencileri — 58Kısa Kesilmişler — 60

İçindekiler - 62

62

Dakikliği, sabahları saat 6 ile 9arasında işe gidişlerde ve akşamüstleri 17 ile 20.30 arasında iştendönüşlerdeki tıka basalığıyla,yolcuları, müzisyenleri, delileri,bitirim-leri, dilencileri, fırlamala-rı, yeraltı çeteleri, cepçileri,keşleri, yertsiz-yurtsuzları, yenitür yoksulları, her türlü «kötülükadamları», sarhoşları, uyuşturu-cu satıcıları, clochar’ları («klo-şar»ları diye telafuz edilmeli),pisliği, kokusu, iri ve artık yolcu-ları umursamayan fareleri, yolu-nu yitirmiş ve buralara kadardüşmüş ve artık uçmayı unutmuşgüvercinleri, grevleri, o birkaçsaatliğine bile olsa insanları insanyapan grevleri, bitmez tükenmezkoridorları, yeni istasyonları,«istasyon-müzeleri», sabahtanöbür sabaha koşturmaları vedaha bilmem neleriyle Paris

«metrosu başkadır. Paris metrosu kendi başına acaip bir dünyadır. Paris metrosu başlıbaşına bir âlemdir. Ama ne alem!Karşılaşma, tanışma ve dostluk kurma mêkanıdır. Kaç Paris’li metrodaki bir «Bonjour»dansonra evlilikle biten yolculuğa çıkmıştır? Bilinmez. Bu alanda yapılmış herhangi bir araştırma,herhangi bir kamuoyu yoklaması da yoktur.Ne kitaplar, ne gazeteler okunur, ne düşlere dalınır metroda. Metro dediğin nedir ki ? Gökle, yer,yerle yeraltı arasında bir sürüngen. Paris’in altını üstüne getiren bir canavar. Homur homurhomurdanması boşuna mı?Akdeniz’in masmavisi, İstanbul’un surları, Mardin’in sırt sırta vermiş ve sırtını dağlara dayamışkarataştan evleri, o siyah ve o yas tutan evleri, Kütahya’nın çinileri, Siverek, Sivas, Amasra veÇorlu, Diyarbakır küçeleri, Ergani’nin bağevleri, Fırat ve Dicle yatağı, Adana’nın Taş Köprü’sü,Hatay’ın tatlıları, Mersin’in balıkları, Antep’in baklavaları, Urfa kebabı, Denizli’nin horozlarıve iki dirhem bir çekirdek güzelleri, Mugla’nın tertemiz taptaze boyalı renkli duvarlı evleri,Marmaris’in otelleri, Ankara'nın kalesi, Çankırı’nın Mehmet’leri kalkar metro istasyonlarınakadar gelir. Kalır veya kalmaz, ama mutlaka bir iz, bir ses, bir nefes bırakır.Bunlar ve daha başka düşler peş peşe, üstüste Paris metrosunda yığılır kalır. Sizi yalnızbırakmamak için. Bir ses, bir bakış, bir ışık, bir yüz, bir tebessüm, bir nara, bir çığlık, bir ana-avrat küfür, bir gazete haberi bunun için yeter de artar bile.Paris sonuç itibariyle biraz da metro demektir. Parisli yaşamın belli bir bölümü metroda başlarmetroda biter: «Yeraltı kentlerinde» Paris’in. Metro çünkü başkentin doymak bilmez«karnıdır».