Upload
others
View
8
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
1
T. C.
SELÇUK ÜN�VERS�TES� SOSYAL B�L�MLER ENST�TÜSÜ �LKÖ�RET�M ANAB�L�M DALI
SOSYAL B�LG�LER �RETMENL��� B�L�M DALI
PROF. DR. FARUK SÜMER’�N HAYATI VE ESERLER�
(YÜKSEK L�SANS TEZ�)
DANI�MAN YARD. DOÇ. DR. YA�AR BED�RHAN
HAZIRLAYAN FATMA U�URLU
KONYA 2005
2
3
PROF. DR. FARUK SÜMER’�N HAYATI VE ESERLER�
Prof. Dr. Faruk Sümer, Konya’n�n Bozk�r ilçesinde 1924 y�l�nda dünyaya
gelmi�tir. �lk ve orta ö�renimini �stanbul’da tamamlam��t�r. �stanbul Üniversitesi Tarih
Bölümü’nü bitiren Sümer, Ankara Üniversitesi’nde doktora çal��mas�n� yapt�ktan sonra
akademik hayat�na burada devam etmi�tir. Türk tarihine say�s�z eser kazand�ran Faruk
Sümer, dünya çap�nda de�ere sahip pek çok kitap yazm��t�r. Sümer’in en önemli eseri
O�uzlar kitab�d�r. Karakoyunlular, Safevîler, Kitab-� Diyarbakriyya, Çepniler, Yabanlu
Pazar�, Türk Devletlerinde �ah�s Adlar� ve Turk�sh Arch�tecture di�er kitaplar�d�r.
Bundan ba�ka makale, tebli�i, ansiklopedi maddesi ve ara�t�rmaya imza atm��t�r. Bu
eserlerinin bir k�sm� çe�itli dillerde de yay�nlanm��t�r. Türkiye’de oldu�u gibi yurt
d���nda da pek çok görev alan Sümer Türk tarihini özellikle O�uzlar�n tarihini
anlatmak için çal��malar yapm��, konferans, panel ve makaleler yay�nlam��t�r. Avrupa
ülkeleri ve Türkmenistan’da yapt��� çal��malar� de�erini bir kat daha artt�rm��t�r.
Yakaland��� hastal�k sonucu 1995 y�l�nda hayat�n� kaybetmi�tir.
4
PROF. DR. FARUK SÜMER’S LIFE AND HIS WORKS
Prof. Dr. Faruk Sümer was born in Bozk�r, Konya, in 1924. He attended primary
and secondary school in Istanbul. After finishing History Academy of Istanbul
University, he completed his doctorate in Ankara University and continued his academic
life there. Prof. Dr. Faruk Sümer, who published numerous works, wrote lots of
worldwide book. His best study is the book of O�uzlar. Karakoyunlular, Safeviler,
Kitab-� Diyarbakriyya, Çepniler, Yabanlu Pazar�, Türk Devletlerinde �ah�s Adlar� and
Turk�sh Architecture are his other books. Some of his works were published in other
languages. In addition to these, he published articles, conveying, the article of
encyclopedia and articles. As in Turkey, he also worked abroad and he made some
researches on the history of O�uzlar and published conference, panel discussion and
articles. With the studies in European Countries and in Turkmenistan, he became more
famous. Because of an illness he caught, he died in 1995.
5
��NDEK�LER
�çindekiler …………………………………………………………………….…...... I
K�saltmalar ……………………………………………………………………...….. II
Önsöz ………………………………………………………………………......….. III
Giri� …………………………………………………………...……………………. 1
I. BÖLÜM – HAYATI
Ailesi …………………………………………………………..……….…………... 4
Faruk Sümer’in E�itim Hayat� ……………………………………………….…..… 6
Faruk Sümer’in Ölümü ……………………………………………………………. 13
II. BÖLÜM – ESERLER�
A- Tezleri ………………………………………………………………………….. 15
B- Kitaplar� ………………………………………………………………………... 16
C- Yay�nlanm�� Makaleleri …………………………………………………..….... 27
Ç- Tebli�leri ……………………………….…………………………………....…. 41
D- Nekrolojileri …………...……………………………………………….…...…. 43
E- Konu�malar� …………….…………………………………………….……...… 43
F- Mülakatlar� ……………….……………………………………………….…..... 43
G- Tenkid-Tashih ve �laveleri ……………………………………………….…..... 43
H- Ansiklopedilerde Yer Alan Maddeleri ................................................................ 44
III. BÖLÜM – F�K�RLER� VE �AHS�YET�
Bir Tarihçi Olarak Faruk Sümer ……………………………………….….….…… 50
Faruk Sümer’in �lmi Faaliyetleri ve Yapt��� Görevler ……………….…….….….. 69
Sonuç ……………………………………………………………………………… 75
Bibliyografya ……………………………………………………………...…….... 76
I. Faruk Sümer’in Eserleri
A. Kitaplar�
B. Makaleleri ve di�er yay�nlar�
II. Genel Kaynaklar
6
Dizin ………………………………………………………………………………. 86
Ekler
KISALTMALAR
A.g.e. : Ad� geçen eser
A.g.m. : Ad� geçen makale
AÜ : Ankara Üniversitesi
C : Cilt
DTCF : Dil ve Tarih-Co�rafya Fakültesi
DTCFD : Dil ve Tarih-Co�rafya Fakültesi Dergisi
EF : Edebiyat Fakültesi
Ed. Fak. : Edebiyat Fakültesi
FP : Folklor Postas� (�stanbul)
�A : �slam Ansiklopedisi
�FM : �ktisat Fakültesi Mecmuas�
�la. Fak. : �lahiyat Fakültesi
�Ü : �stanbul Üniversitesi
MÜ FE Fak. : Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
Nr. : Numara
RTM : Resimli Tarih Mecmuas�
s. : Sayfa
S. : Say�
SAD : Selçuklu Ara�t�rmalar� Dergisi
TAD : Tarih Ara�t�rmalar� Dergisi
TDA : Türk Dünyas� Ara�t�rmalar� (Dergisi)
TDAV : Türk Dünyas� Ara�t�rmalar� Vakf�
TDTD : Türk Dünyas� Tarih Dergisi
TDV : Türkiye Diyanet Vakf�
TE : Türk Edebiyat� (Dergisi)
TK : Türk Kültürü (Dergisi)
TM : Türkiyat Mecmuas�
Trc. : Tercüme, tercümesi
TTK : Türk Tarih Kurumu
TY : Türk Yurdu (Dergisi)
7
vb. : Ve benzeri
Yay. : Yay�nlar�, yay�nlayan
ÖNSÖZ
Tarih her �eyini feda ederek kendi ona verenlerin eseridir. Bunlar kimi zaman bir
padi�ah, kral, sultan, devlet adam� kimi zaman da bir sanatç�, yazar, ara�t�rmac� veya halktan
biridir. Bu insanlar sayesinde tarih meydana getirilir ve kaleme al�n�r. Ancak meydana
getirilen bu tarihi olaylar onlar� yapanlar kadar inceleyen, yorumlayan ve geni� kitlelere sunan
ilim adamlar� sayesinde önem kazan�r. Bu görevi yerine getiren tarihçiler sayesinde
devletlerin ve milletlerin geçmi�i ortaya konur.
Bu insanlar sayesindedir ki; tarih ayd�nlanmakta, medeniyetler yeni nesillere
tan�t�larak milletlerin geçmi�iyle ba� kurmalar� sa�lanmaktad�r. �nsanlar�n ve milletlerin
varl���n� sürdürebilmek için geçmi�ini ve kültürünü bilmeleri gerekmektedir. Bunu en iyi
tarihi ara�t�ran ve ömrünü bu u�urda harcayan insanlar bilir. Ömrünü tarih ilmine ve
ara�t�rmalara adayarak, Türk tarihine birbirinden de�erli ve önemli eserler veren
tarihçilerimizden biri de Prof. Dr. Faruk Sümer’dir. Sümer üzerine dü�en tarihimizi ara�t�rma
ve yeni nesillere sunma görevini lay�k�yla yerine getirerek ebedi hayata intikal etmi�tir.
Faruk Sümer, binlerce talebe yeti�tirmi�, ilmi sahas� ile ilgili eserler vermi�, milletine
ve memleketine hizmet yolunda ömrünü vakfetmi� bir bilim adam�d�r. Onun ölümü
ara�t�rmalar�n�n sonu olsa da meydana getirdi�i eserlerinin sonu de�ildir. Eserleri tarih
ara�t�rmac�lar� taraf�ndan kullan�larak gelecek nesillere aktar�lacakt�r. Eserleri gün yüzüne
ç�kar�lan alimler, ebediyen ya�amaya devam ederken, ihmal edilenler ise sadece dönemleriyle
ve kendilerine yap�lan az say�daki at�flarla hat�rlanacakt�r.
8
Faruk Sümer’in eserleri ile ebediyen ya�amas� ve hak etti�i de�erin ona verilmesine
bir nebze katk� sa�lamak amac�yla bu çal��may� kaleme alm�� bulunuyoruz. Ara�t�rmam�z üç
bölümden olu�maktad�r. I. bölümde Faruk Sümer’in ailesini, e�itim hayat�n� ve ölümünü, II.
Bölümde kitaplar�, makaleleri ve yay�nlanm�� di�er eserlerini, III. Bölümde ise bir tarihçi
olarak Faruk Sümer’in fikirlerini, �ahsiyetini, ilmi faaliyetlerini ve ald��� görevlerini
inceledik. Çal��mam�za sonuç, bibliyografya, dizin ve ekler bölümünü de dahil ettik.
Faruk Sümer hakk�nda yapt���m�z ara�t�rma yeterli olmasa bile önemli bir ara�t�rma
oldu�una inan�yoruz. Pek çok i�imizde oldu�u gibi Faruk Sümer’i tan�tmakta da geç
kal�nd���n�n fark�nday�z. Geç de olsa bu çal��may� yapmaktan gurur duymaktay�z.
Prof. Dr. Faruk Sümer hakk�nda yapt���m�z ara�t�rman�n yararl� olmas� temennimizdir.
Ara�t�rmam� haz�rlarken bana yard�m eden ve yol gösteren de�erli dan��man�m Yrd. Doç. Dr.
Ya�ar BED�RHAN’a ve eme�i geçen herkese te�ekkürü bir borç bilirim.
Fatma U�URLU
KONYA – 2005
9
G�R��
“Hal tercümesi” olarak da bilinen biyografiyi M. Kütüko�lu �u �ekilde tan�mlar;
"Tarihe mal olmu� �ahsiyetlerin hayatlar�n�n hikayesi".1 Biyografiyi Mustafa Ar�kan; "Bir
ki�inin çal��malar�n�, aksiyonlar�n� anlatarak hayat�n� hikaye eden yaz�" olarak tan�mlamakta
ve tarih ilminin �ubelerinden birisi olarak kabul etmektedir. Ar�kan sözlerine �öyle devam
etmektedir: Bu nedenle biyografi tarihin; milletler, müesseseler ve hadiselerle de�il; fertlerle
u�ra�an k�sm�d�r.2 Biyografi kelimesi Yunanca olmas�na ra�men Klasik Yunan döneminde bu
kelimeye rastlanmamaktad�r.3
Türk tarihinde; Orta Asya’da dikilen kitabelerde, �slam sonras�nda ve Osmanl�
Devleti’nde 15. yy.a kadar dini karakter ta��yan ve “tezkire” ve “menk�be” gibi adlar verilen
biyografilere rastlamak mümkündür.4 Bu dönemden sonra Türk devletlerinde biyografi
yaz�m� geli�erek devam etmi�tir.
Biyografi kelimesi Avrupa’da ise ilk defa John Dryden taraf�ndan kullan�lm�� ve
1721’den sonra Frans�zcaya girmi�tir.5 18. yüzy�ldan sonra büyük biyografi sözlükleri,
ansiklopedileri düzenlenmi�tir. Bizde de �emseddin Sami’nin "Kamus ül-âlem"inden beri
buna benzer ansiklopediler derlenmi�tir.6 Zamanla Türkiye’de biyografi yaz�m� ço�alm�� ve
buna ba�l� olarak da yaz�m teknikleri de�i�tirilerek yeni biyografi eserleri verilmi�tir.
Genel olarak biyografiler konu olan ki�inin ölümünden sonra kaleme al�nm��t�r. Tarih
geçmi�te olan olaylar� inceler ve üzerinden belirli bir zaman�n geçmesi gerekir, biyografiler
de ki�ilerin “geçmi�”inin anlat�m�d�r. Bu nedenle Ar�kan’�n dedi�i gibi; “Ya�an�lan zaman,
1 M. S. Kütüko�lu., Tarih Ara�t�rmalar�nda Usûl, Kubbealt� Ne�riyat, �stanbul 2001, s. 23. 2 M. Ar�kan., Hamdi Rag�p Atademir (Hayat� �ahsiyeti ve Fikirleri), Kültür Bakanl��� Yay., �stanbul 1998, s. 1. 3 M. Ar�kan., a.g.e., s. 1. 4 E. Memi�., Tarih Metodolojisi, Öz E�itim Yay., �stanbul 1996, s. 84. 5 M. Ar�kan., a.g.e., s. 1. 6 E. Memi�., a.g.e., s. 85.
10
do�ru ve dengeli hüküm vermeyi önler. Hal, ancak neticelerini sergiledi�i zaman tarihe konu
olacakt�r. Bunun için, biyografiler; ancak �ah�slar öldükten sonra yaz�labilir.”7
Sümer’in hayat�n� ara�t�rd���m�z çal��mam�zda bu �ekilde yani ölümünden sonra
yap�lm��t�r.
Faruk Sümer, geçmi� zaman üzerine yap�lan her çal��may� desteklemi� ve bunlar�n
içeri�i kadar bilimselli�ine de önem vermi�tir. Bu amaçla her f�rsat�n kullan�lmas� gerekti�ini
sürekli olarak belirtmi�tir. Sümer’in �u sözleri dü�üncelerimizi desteklemektedir.
1940 y�llar�nda maddi ve manevi Türk kültürü birçok hususiyetlerini ve pek çok
unsurlar�n� muhafaza ederek varl���n� sürdürüyordu. Bu esnada ülkemizin büyük
�ehirlerindeki halkevlerinde de muntazam bir �ekilde kültür dergileri ç�kar�lmakta idi. Bu
dergilerin ba�l�ca veya biricik gayeleri ait olduklar� bölgelerin tarihleri ile kültürlerini
incelemek idi. Bunun, �üphesiz, Türk kültürünü incelemek için güzel bir f�rsat oldu�unu izah
etmeye ihtiyaç yoktur. Bununla beraber bu dergilere yaz� yazan muhterem zevat�n ço�u hangi
konular� ele alacaklar� ve bunlar� nas�l yapacaklar� üzerinde bir haz�rl��a sahip de�illerdi.
Onlara bu hususta izahl� bir program da verilmemi�ti. Bu yüzden bu güzel f�rsat lay�k�yla
kullan�lamad�. “At ve meydan bulunmu�” fakat iyi biniciler olmamas�ndan ba�ar�l� bir cirit
oynanmam��, yani Türk kültürü ile ilgili mühim konular ya hiç ele al�nmam�� veya istenilen
�ekilde i�lenememi�ti.8
Faruk Sümer, Türk kültürünün ara�t�r�lmas�na o kadar çok önem veriyordu ki bunun
için her f�rsat�n de�erlendirilmesini istemekteydi. Bu amaçla sürekli çaba harcamakta, her
yerde ve her f�rsatta ara�t�rma yapman�n önemini yukar�daki ifadeleri ile dile getirmekte idi.
Sümer, Türk tarihini ara�t�rman�n ve Türk karde�lerimizle iyi ili�kiler kurulmas�n�n
gereklili�ini kavram�� bir tarihçi olarak; Rusya’n�n parçalanaca��n� y�llar önce gören M.
Kemal’in �u sözlerine sonuna kadar sad�k kalm��t�r.
“Bugün Sovyetler Birli�i, dostumuzdur, kom�umuzdur, müttefikimizdir. Bu dostlu�a
ihtiyac�m�z vard�r. Fakat yar�n ne olaca��n� kimse bugünden kestiremez. T�pk� Osmanl� gibi,
t�pk� Avusturya-Macaristan gibi parçalanabilir, ufalanabilir. Bugün elinde s�ms�k� tuttu�u
7 M. Ar�kan., a.g.e., s. 2. 8 F. Sümer., Türklerde Atç�l�k ve Binicilik, TDAV, �stanbul 1983, s. III.
11
milletler avuçlar�ndan kaçabilirler. Dünya yeni bir dengeye ula�abilir. ��te o zaman Türkiye
ne yapaca��n� bilmelidir... Bizim bu dostlu�umuzun idaresinde dili bir, inanc� bir, özü bir
karde�lerimiz vard�r. Onlara sahip ç�kmaya haz�r olmal�y�z. Haz�r olmak yaln�z o günü susup
beklemek de�ildir. Haz�rlanmak laz�md�r. Milletler buna nas�l haz�rlan�r? Manevi köprülerini
sa�lam tutarak, dil bir köprüdür... �nanç bir köprüdür... Tarih bir köprüdür...”
“...Köklerimize inmeli ve olaylar�n böldü�ü tarihimiz içinde bütünle�meliyiz.
Onlar�n (Türkiye d���ndaki Türklerin) bize yakla�mas�n� bekleyemeyiz. Bizim onlara
yakla�mam�z gerekli...” (Türk Ocaklar�, 29 Ekim 1933)9
Türklerin özelliklede O�uzlar�n (Türkmenler) kurduklar� devletler ve siyasi, sosyal,
kültürel etkinlikleri üzerinde hususiyetle durmu� olan Sümer tarih literatürüne yeni kavramlar
ilave etmi�tir.
Dünya tarihinde önemli bir yere sahip olan Türkler, dünyada geni� bir co�rafyaya
yay�lm�� ve tarihleri boyunca birçok devlet kurmu�lard�r. Ancak böyle muazzam bir tarihe
sahip olan Türk topluluklar� özellikle O�uzlar (Türkmenler) tam olarak tan�t�lamam�� ve
meçhul birer kahraman olarak kalm��t�r. Prof. Dr. Faruk Sümer’in O�uzlar� tan�tan muazzam
eseri yaz�l�ncaya kadar bu durum devam etmi�tir.
Orta Asya’dan Anadolu’ya kadar her a�amada Türk göçebe kabile ya�ant�s�n�n
incelenmesine tüm ömrünü ay�ran Faruk Sümer’in en çok bilinen ve en önemli eseri O�uzlar
(Türkmenler) kitab�d�r. Kitab�n olu�mas� ona büyük bir mutluluk vermi� ve bununla ilgili �u
ifadelerde bulunmu�tur:
“Böylece dünya çap�nda meydana getirdi�i eserleri az çok bilinen, fakat kendisi
bilinmeyen büyük yazar (=O�uzlar) dünyaya tan�t�lm�� oldu.”10
9 E. Memi�-N. Köstüklü., Yeni ve Yak�n Ça�da Türk Dünyas� Tarihi, Çizgi Kitabevi, 2. Bask�, Konya 2000,
s. 3. 10 F. Sümer., “Kendi Kaleminden Prof. Dr. Faruk Sümer’in Hal Tercümesi”, TDAD, �ubat 1996, Say�: 100, s.
16.
12
I. BÖLÜM – HAYATI
A�LES�
Türkiye'nin yeti�tirdi�i de�erli ilim adamlar�ndan, tan�nm�� Türk tarihçisi Prof. Dr.
Faruk Sümer (Demirta�), Cumhuriyetin ilân�ndan bir y�l kadar sonra, eski Selçuklu ba�kenti
Konya'n�n Bozk�r ilçesinde do�mu�tur11 (5 Kas�m 1924). Faruk Sümer bu durumu kendi hal
tercümesinde �u �ekilde anlat�r:
“5 Kas�m 1924 tarihinde Konya'n�n 120 km. güneyinde bulunan Bozk�r kasabas�nda
do�dum. Bozk�r yörenin ad�d�r. Bozk�r ad� XIV. yüzy�lda ya�amas� muhtemel olan, bir
beyden gelmektedir. Bu ad�n anlam� boz k�r (yen ve yoket) olmal�d�r. �unu da ilâve etmeliyim
ki bozk�r kelimesi Frans�zca steppe manas�n� bu yüzy�ldan itibaren ta��maya ba�lam��t�r.
Bozk�r yöresinin halk� XV. yüzy�lda da tamamen yerle�ik hayat geçirmekte idi. An�lan
yüzy�lda da yörede Müslüman olmayan veya Türk olmayan herhangi bir az�nl�k yoktur.”12
Annesi, -ulemâdan Müftü Hüseyin Hilmi Efendi'nin k�z�- ev han�m� Zeliha
Han�m’d�r.13 Annesi Zeliha Han�m’�n ilkokulun 3. s�n�f�na kadar okumu�, fakat yüksek
meziyetleri olan bir kad�n oldu�unu ona özel bir sevgi ve sayg� duydu�unu,14 Faruk Sümer �u
�ekilde vurgular: “Annem Zeliha Han�m ilkokulu üçüncü s�n�fa kadar okumu�, evlendirildi�i
için tahsili yar�m kalm��t�r. Bundan dolay� rahmetli anam daima üzüntüsünü ifade eder;
kendisini evlenmeye zorlad��� için büyük anneme sitemde bulunurdu. Annem birçok meziyeti
nefsinde toplam��, mükemmel bir kad�nd�. Ailemden en fazla onunla gurur duydu�umu ifade
etmeliyim.”15 Annemin, benim ve karde�lerimin yeti�mesinde rolü büyüktür. Annem bir
müftü k�z�yd�. Annemin babas� Hüseyin Hilmi Efendi, Bozk�r'dan �stanbul'a gelmi�, medrese
11 F. �. Ar�k., “Prof. Dr. Faruk Sümer Hayat� ve Eserleri (ölümünün 3. y�ldönümü dolay�s�yla)”, Belleten, Cilt:
LXII, Say�: 235, TTK, Ankara 1999, s. 935.; “Faruk Sümer” Maddesi, Türk Ans., Cilt: XXX, Ankara 1981, s. 113.; G. Güngül., “O�uzlarda Yaprak Dökümü”, TE, Aral�k 1995, Say�: 266, s. 34.
12 Sümer., “Kendi Kaleminden …”, s. 14. 13 Ar�k., a.g.m., s. 935. 14 T. Akp�nar., “Bir Tarihçinin Ard�ndan Faruk Sümer'in Sessiz Ölümü”, Tarih ve Toplum, Aral�k 1995, Say�:
144, s. 43(383). 15 Sümer., “Kendi Kaleminden …”, s. 14.
13
tahsil etmi�. Sonra Selanik'e göndermi�ler müftü olarak.16 Daha sonra kasabam�zda
müderrislik ve müftülük yapm��t�r. Dedem bütün Bozk�rl�lar taraf�ndan sayg� gören erdem
sahibi bir zat idi.17
Annesi ile ilgili bu bilgileri veren Faruk Sümer, annesine duydu�u hayranl��� �öyle
dile getirmektedir:
“Dedem çocuklar�n� çok iyi yeti�tirmi�ti. Annem ud çalard�. Milli kültüre ba�l�,
muhafazakâr bir aileydik. Ben de ud çalard�m. Annem okumam�z� çok isterdi. Babam�
okumam�z için �stanbul'a gitmeye ikna eden odur. Fakat meslek seçiminde üzerimize
gelmemi�tir, �u mesle�i, bu mesle�i seçin diye yönlendirmesi olmam��t�r. Önceden de
belirtti�im gibi annemin üzerimdeki etkisi büyüktür.” 18
Faruk Sümer’in ailesi Türk kültürüne ba�l� bir ailedir. Bu ba�l�l��� �u sözleriyle ifade
etmektedir.
“O zamanki ortamda Türk musikisi ö�rendik. Yine zaman�n icaplar�ndan caz musikisi
hakk�nda bilgimiz oldu. O zamanlar öyleydi, dans ve sineman�n bile yeri vard� gencin
hayat�nda. Bununla beraber ailece �ahsiyetimiz biraz kuvvetli oldu�u için mahalli
kültürümüzü koruduk. �stanbul'a çal��mak için gelen hem�erilerimizle irtibat�m�z� kesmemi�
olmam�z da Konya kültürümüzü korumu� olmam�za bir vesiledir. Bugün dahi Konya
bölgesine ait türküleri kalbimde daima saklam���md�r. Dünyan�n neresine gitsem de o türküler
benimle beraber gelir.”19
Babas�, eski maliye memurlar�ndan ve �stiklal Sava�� gazilerinden Mehmet Zeki
Efendi’dir.20 Mehmed Zeki Efendi, kasabaya yayan yar�m saat uzakl�ktaki Akçap�nar
(Akçam�nar) köyündendir. �stanbul'da tahsile ba�lam�� ve subay olmak istemi�tir. Fakat a��r
bir hastal��a yakaland��� için Kuleli Askeri Lisesi’nden ayr�lmak zorunda kalm��t�r.21 Faruk
Sümer’in babas� Zeki Bey, milli mücadelede yer alm�� ve kendisine �stiklal Madalyas�
16 Güngül., a.g.m., s.35. 17 Sümer., “Kendi Kaleminden …”, s.14. 18 Güngül., a.g.m., s. 35. 19 Güngül., a.g.m., s. 35. 20 Ar�k., a.g.m., s. 935.; Akp�nar., a.g.m., s. 43(384).; Sümer., “Kendi Kaleminden …”, s. 14. 21 Sümer., “Kendi Kaleminden …”, s.14.; Sümer, babas�n�n ordudan ayr�l���n� �u �ekilde anlat�r: “Babam
Kuleli'de okumu� bir subayd�. Balkan Harbi ç�k�nca Çatalca’ya cepheye sürülmü�. Orada hastalanm��, askerli�e devam edemez yönünde doktorlar�n görü� bildirmesi üzerine ordudan ayr�lm��t�.”
14
verilmi�tir. Bu olay� kendisi �öyle anlat�r: “Babam, Milli mücadelede üzerine dü�en görevleri
yerine getirmi�tir. �stiklâl Madalyas� sonradan bana intikal etti. 82 ya��na kadar ya�ad�.”22
Faruk Sümer’in ailesi 1931'de Bozk�r'dan gelerek �stanbul'a yerle�mi�tir.23 1934'te
ç�kan soyad� kanunu üzerine önce "Demirta�", daha sonra ise, bunu b�rak�p "Sümer" soyad�n�
alm��24lard�r.
Faruk Sümer’in, iki karde�i vard�r. Bunlar; Cengiz Sümer ve Güner Sümer’dir. Prof.
Dr. Cengiz Sümer, hekim olup, halen ABD’de üniversitede ö�retim üyeli�i yapmaktad�r.25
K�z karde�i Güner Han�m ise, de�erli tarihçilerimizden Prof. Dr. Refet Yinanç'la evli olup, ev
han�m�d�r.26
FARUK SÜMER’�N E��T�M HAYATI
Ailesi, Faruk Sümer alt� ya��ndayken 1931 y�l�nda babas�n�n memuriyeti dolay�s�yla
�stanbul’a yerle�mi� ve Sümer bütün e�itimini �stanbul’da alm��t�r.27
�lkokulu, Alemdar'da 49. �lkokul'da okur.28 Sümer, ilkokul s�ralar�nda tarihe kar�� özel
bir ilgi ve sevgi duymu�, bu sahaya ili�kin yay�nlar� okumu�tur. Bu ilgisini kendisi �u �ekilde
ifade eder:
“�lkokulda 4. ve 5. s�n�flarda sosyal derslere ve bilhassa tarihe çok merakl� idim.
Bundan dolay� liselerde okutulan üç cildlik tarih kitaplar�n�n hepsini daha o zaman okumu� ve
kitaplardaki bilgileri ö�renmi�tim. Ortaokulda iken gazete ve mecmualarda yay�nlanan tarihi
makale ve romanlardan ba�ka bulabildi�im tarih kitaplar�n� da okurdum. Yaz tatillerinde
ricam�z üzerine babam beni ve benden iki ya� küçük karde�imi Bozk�r'a gönderirdi. Bazen
kasabada, bazen de Akçap�nar yaylas�nda otururduk. Yaylada s�k s�k bir kaç köyün halk�
birle�erek e�lenirlerdi. Erkekler, “Koca Oluk” denilen bir çe�menin ba��nda toplan�r, güre�,
arakesti ve di�erleri gibi oyunlar oynan�r; sonra müzi�e geçilirdi. Ba�lama, cura, def, keman,
g�rnata (klarnet) dan olu�an çalg� tak�m� hareketli, ahenkli ve ne�e verici Konya bölgesi
22 Güngül., a.g.m., s. 35. 23 Ar�k., a.g.m., s. 935. 24 Ar�k., a.g.m., s. 935. 25 Güngül., a.g.m., s. 937-938.; Akp�nar., a.g.m., s. 43(383). 26 Güngül., a.g.m., s. 938. 27 Sümer., “Kendi Kaleminden …”, s. 14.; Akp�nar., a.g.m., s. 43(383). 28 Güngül., a.g.m., s.34.; Bu konu ile ilgili Feda �amil Ar�k �u bilgiyi vermektedir. “�lkokulu Karaman Gazi Pa�a
�lkokulu’nda bitirdikten (1936) sonra, �stanbul Haydarpa�a Ö�retmen Okulu’na girmi� ve 1943’te buradan ba�ar�yla mezun olmu�tur.” Ar�k., a.g.m., s. 935.
15
türkülerini çalarlar; sadece delikanl�lar de�il, ya�l�lar da ka��klarla oynarlard�. Yaln�z ya�l�lar
gençlerin oyunlar� sür'atli oynamalar�n� tenkit ederler ve "bu oyun bu kadar sür'atli
oynanmaz" derlerdi. Gelin P�nar�'nda toplanan kad�nlar da ayn� oyunlar� oynarlard�. Onlar�n
çalg�c� olarak sadece defçileri vard�. Fakat kad�nlar�n oyunlar�n� erkekler seyretmezlerdi.
Bozk�r ilçesinin güneyindeki Alanya, Gündo�mu� ve Manavgat ilçelerinde Yörükler
ya�arlard�. Yörük, yörü- fiilinden -k eki ile yap�lm�� bir isim olup göçebe demektir. Bu
yörüklerin Bozk�r köylerinin yaylalar�na biti�ik yaylalar� vard�r. Bu Yörükler sadece davar
yeti�tirmekle yetinmezler, Koçhisar Gölü'nden tuz, Ayd�n ilinden kuru incir getirerek
köylülere satarlar veya bu�dayla "de�i�ik" ederlerdi. Yörükler boylu boslu, sa�l�kl� insanlard�.
Kad�nlar� da öyle olup üç etek k�yafetleri ve tak�lar� ile dikkati çekerlerdi. Bunlar�n deve
katarlar� ile birlikte kasabadaki evimizin alt�ndan ve yaylam�zdan derin bir sessizlik içinde
geçi�leri bana çok küçük iken tesir etmi� ve bende onlar� yak�ndan tan�mak arzusunu
uyand�rm��t�. Türk topluluklar�n� incelemeye giri�memde, �üphesiz, küçük ya�ta bu
Yörükler'e kar�� duymu� oldu�um ilginin büyük bir pay� vard�r.”29
Faruk Sümer’in okulda en çok sevdi�i ders tarih dersidir ve bu sevgi onu ilerde büyük
bir tarih profesörü yapacakt�r. Tarihe olan büyük ilgisi lise y�llar�nda da artarak devam
etmi�tir.
Liseyi, �stanbul Lisesi’nde okumu�tur. 9. s�n�fta iken tarihçi olmak için gerekli olan
çal��malara ba�lam��t�r. Bunu kendisi �öyle aç�klar:
“Lise IX. s�n�fta annemin yard�m� ile eski yaz�y� ö�rendim. �lk okudu�um kitab,
Ahmed Refik Bey'in “Bizans Kar��s�nda Türkler” adl� eseri idi. Sonra annem bir hoca tuttu.
Bu hoca Kur'ân okumakta ve eski metinleri anlamakta bana geni� ölçüde yard�mc� oldu.
Gerçekten faziletli bir insan olan hocamdan eski kültürümüz hakk�nda çok �ey ö�rendim.30
Pek çok eser okumu�tum eski yaz�da. Fuat Bey'in eserlerini, tarihi mecmualar�, iktisat
mecmualar�n� hep eski yaz�da bitirmi�tim. Bu arada Frans�zcam� da ilerletiyordum. Frans�zca
eserlerin pek ço�u ile de bu devrede kar��la�t�m.”31
29 Sümer., “Kendi Kaleminden …”, s. 14-15.; Akp�nar., a.g.m., s. 43(383). 30 Sümer., “Kendi Kaleminden …”, s. 15.; Ar�k., a.g.m., s. 935.; Akp�nar., a.g.m., s. 43(383). 31 Güngül., a.g.m., s. 34.
16
II. Dünya Sava��'n�n sürdü�ü lise y�llar�nda yaz tatillerini, ya memleketi Bozk�r'da
yayla ve da�larda do�a gezi ve incelemeleri yaparak veya �stanbul'daki kütüphanelerde kitap
okuyarak, çal��arak geçiren Sümer,32 o y�llar� �öyle anlat�r:
“O y�llarda II. Cihan Harbi devam ediyor. 1940’larda Almanlar�n �ehre hücum edece�i
korkusu belirdi. Müzelerimizdeki k�ymetli e�yalar�, kütüphanelerimizdeki de�erli kitaplar�
ba�ka yerlere ta��d�k. Halk�n bir bölümü memleketine geri döndü. Biz de o sene Toroslar'da
yaylaya ç�kt�k. Alaiye taraflar�ndan gelen Yörüklerle tan��t�k. O y�llarda onlar� yak�ndan
tan�ma f�rsat�m olmu�tu. Ben, karde�im ve Bozk�r'dan bir arkada� da�a ç�kar, tabiat gezileri
yapard�k. Bu s�rada lise ö�rencisiyim. Bizim, da�a gezi yapt���m�z� gören ya�l�lar bu i�e bir
türlü ak�l erdiremez, "ne var da� ta� geziyorsunuz, �rma��n boyunda serinleyin" diye nasihat
ederlerdi.”33
Faruk Sümer iyi bir lise e�itimi alm��t�r ve o da bunun fark�ndad�r. Lisedeki e�itimi ile
ilgili �unlar� söylemektedir:
“Okul y�llar�mda lise hocalar�m oldukça kuvvetliydi. �stanbul Lisesi’nde Orhan Seyfi
Orhon vard�. Onun �iirlerini severdik, okurduk, memnun olurdu. Orhan Seyfi o zamanlar
Vakit Gazetesi'nde de yazard�. Ondan ba�ka üzerimizde etkili olan bir ba�ka hoca Hakk� Süha
Gezgin'dir. Tan�nm�� bir tarihçi yoktu. Eh ben vard�m ya! �aka bir yana tarihe çok
merakl�yd�m. Lisede tarih bilgi birikimim tamd�. Bu �artlarda Fakülteye kaydolmu�tum.
Orada da hocalar�m benden çok memnundu.”34
Faruk Sümer, 1942 y�l�nda liseyi bitirir. Tarih okumak istemektedir. Bir ara tereddüt
geçirir. Ama sonunda tarih bölümüne kaydolmak için; gereken asgarî formasyon ve altyap�ya
fazlas�yla sahip olarak �stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'ne kay�t
yapt�r�r.35 Sümer, bu tereddüdünü �öyle aç�klar:
“1942 y�l�nda liseyi bitirdim. Tarih ara�t�r�c�s� olmak istiyordum. Buna lisede iken
karar vermi�tim. Yaln�z �stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’ne kayd
olaca��m günlerde bir tereddüt meydana geldi. ‘T�bbiye'ye gitsem daha iyi olmaz m�?
Çal��kan bir gencim, iyi bir doktor olur, çok para kazan�r�m’ diye dü�ündüm. Fakat tarihten 32 Ar�k., a.g.m., s. 935. 33 Güngül., a.g.m., s. 34. 34 Güngül., a.g.m., s. 34. 35 Ar�k., a.g.m., s. 935.
17
uzakla�mak, sevgiliden ayr�lmak demek olan bu dü�ünce, beni gittikçe daha fazla rahats�z
etti�i için, Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’ne kaydolarak bundan kurtuldum. Hekim
olmad���mdan dolay� da katiyen pi�manl�k duymad�m. Gerçi �imdi hiç bir mal�m yoktur. Ama
eserlerimle milletime ve ilme yapm�� oldu�um hizmet, bana gerçekten mutluluk vermektedir.
Onun için gençlere, yüksek tahsillerini mutlaka alâka duyduklar� konular üzerinde
yapmalar�n� tavsiye ederim. Bundan asla pi�manl�k duymayacaklar� gibi, milletlerine ve
insanl��a da hizmet etmi� olacaklard�r. Bu hizmetin verdi�i mutlulu�u para asla veremez.”36
Ailesi onun iyi konu�tu�unu söyleyip hukuk okumas�n� istemektedir. Ancak bu
konuda kendisine bask� yapmazlar ve tarih okuma karar�n� memnuniyetle kar��larlar.
Faruk Sümer, gayret ve çal��kanl��� ile fakültedeki hocalar�n�n da sevgi ve takdirlerini
kazanm��, zaman�n en tan�nm�� de�erli ilim adamlar� durumunda bulunan büyük
otoritelerinden dersler okumu�, onlar�n özel sohbetlerinde bulunmu� ve kendilerinden geni�
ölçüde istifadeye çal��m��t�r.37
Fakültede ders ald��� ve yararland��� hocalar� hakk�nda Sümer �u bilgileri vermektedir.
“Fakültedeki hocalar�m�z de�erli ilim adamlar� idiler. Çok zengin ar�ivleri dolay�s�yla
bize çok faydalar� dokunmu�tur.
Talebeli�imiz esnas�nda Ortaça� Türk Tarihi üzerinde ara�t�rmalar yapmakta olan M.
F. Köprülü, M. H. Yinanç, A. Z. V. Togan, A. N. Kurat, O. Turan gibi kuvvetli bir kadro
vard�. Hepsi de beka diyar�na göçmü� olan bu muhterem insanlar birinci s�n�f ilim adamlar�
idiler. Ço�unun derslerini dinledi�im gibi, hepsinin eserlerini okudum, sohbetlerinde çok
bulundum ve pek faydaland�m. �imdi bu aziz hocalar�m� hüzünlü bir özlemle
aramaktay�m.”38
36 Sümer., “Kendi Kaleminden …”, s. 15.; Bu olay� Türk Edebiyat� adl� dergide yay�nlanan röportajda �u �ekilde
anlat�r: “Liseyi bitirince Edebiyat Fakültesi’ne gitmeye karar verdim. Son s�n�ftayken Türkiyat Enstitüsü’nü gidip görmü�tüm. �imdiki üniversitenin sa� taraf�nda lokanta olarak kullan�lan bina eskiden Türkiyat Enstitüsü'ydü. Kendimi o okula gitmeye haz�rlam��t�m. Fakat okuldan mezun olunca arkada�lar söz birli�i etti-ler, hep birlikte T�bba girme karar� ald�lar. Bana da o yönde bask� yap�yorlard�. T�p daha iyi bir hayat verebilirdi, fakat o an kendimi sevgiliden ayr� kalm�� biri gibi hissettim. Bir hafta uykusuz kald�m. Bakt�m olmayacak, gittim Edebiyat Fakültesi’ne kaydoldum. Böylece sevgiliye kavu�mu�tum.”; Akp�nar., a.g.m., s. 43(383).
37 Ar�k., a.g.m., s. 935-936. 38 Sümer., “Kendi Kaleminden …”, s. 16.; Ar�k., a.g.m., s. 935.
18
“Osman Turan’�n, eserleriyle Selçuklu Devleti üzerinde yeti�meme katk�s� oldu. Ona
da Köprülü gibi siyasete girme diye çok yalvarm��t�k. Çünkü ilim adam� zor yeti�iyor. Ben
çok iyi hat�rl�yorum. Doçentlik imtihanlar�nda 4-5 safha vard�, ilk, olmazsa ikinci sene tekrar.
Türkçe’den yabanc� dile çeviri, kaynak diller Arapça-Farsça, bileceksin. Bunlar olmasa bir
sene sonra tekrar gel. 6 ders verilir. Yaz�n �unu haz�rla derler, 45 dakika sürede onu sun.
Ali �nanç derin bir his duydu�um büyük alimdi. Bir bilim adam� hocas�yla yeti�ir.
Nas�l bir usta olmazsa iyi ç�rak yeti�miyor, iyi hoca olmay�nca da talebe yeti�miyor, bu her
meslekte böyledir. Bir merakl�n�n iyi bir ustan�n yan�nda yeti�mesi lâz�md�r.
Ali K�raç'la Bayaz�t'ta yaz mevsiminde sabah� etti�imiz günler olurdu. Küllük'te oturur
bir tarih sohbeti ba�lat�rd�k, güne� üstümüze do�ard�. Atalar�m�za lay�k olamad���m�z�,
onlar�n yolundan gidemedi�imizi, geri kalmam�z�n sebebinin bu oldu�unu dü�ünüp
hay�flan�rd�k. Bir gün Ali K�raç gidelim onlardan özür dileyelim dedi. Kanuni’nin, Yavuz
Sultan Selim’in türbesine gittik. Dua ettik, onlardan özür diledik.
Tek �eflikten sonra kültür hayat�na kavga girdi. Üniversite son derece itibarl�yd�. �lmin
sa�lam temelleri kurulmu�tu. O y�llarda Alman ilim adamlar� gelmi�ti. "Haçl�lar Tarihi"nin
yazar� Stefan Rainsman bize Bizans Tarihi verdi. Mezopotamya Tarihinde Alman
tarihçilerinden ders ald�k. Avrupa ülkelerinde Dil-Tarih-Co�rafya alan�n�n en büyük
otoritelerinden ders al�yorduk. Fuat Köprülü, Zeki Velidi Togan, Cavit Baysal feyz ald���m
hocalar�md�. Usta-ç�rak ili�kisine inan�yorum. Fuat Köprülü’yü çok iyi okumu�tum.
Ankara'da asistanken bana hususi imtiyaz ve alâka gösterirdi. Her türlü meseleyi tart���rd�k.
Mümtaz Turhan, Orhan �aik Gökyay, Mehmet Kaplan, �dris Küçükömer ders ald���m,
faydaland���m di�er �ahsiyetlerdi.”39
Sümer, Osmanl� tarihine -özellikle klasik devir- de oldukça ilgi duymakla beraber, o
zamanlar Selçuklular ve Beylikler Devri Türk Tarihi pek ara�t�r�lmam��, bakir bir saha
oldu�undan, Ortaça� Türk tarihini ihtisas alan� olarak seçmi�tir.40 Bununla ilgili olarak
Sümer, bir yandan as�l derslere devam ederken, di�er yandan da ihtisas sahas�n�n kaynak
39 Güngül., a.g.m., s. 34-35. 40 Ar�k., a.g.m., s. 936.; Sümer., “Kendi Kaleminden …”, s. 16.; Akp�nar., a.g.m., s. 43(383).
19
dilleri olan Arapça ve Farsça derslerine devam etmi� ve bunlara hakim olmak için hususî bir
gayret sarf etmi�tir.41
Selçuklular ve Beylikler Tarihi ile ilgili çal��malar�n� devam ettirirken fakülte
hocalar�n�n ona ilgisini ve çal��malar�n� �öyle anlat�r:
“Okulda eski gelenek devam ediyordu. �stikbal gördükleri ö�renciyi destekleyip,
elinden tutuyorlard�. K�saca hocalar� ö�renciye sahip ç�kard�. Ben de gece gündüz çal��t�m.
Burs alm��t�m, onu hak etmeye çal���yordum.”42
Fakültede dördüncü s�n�ftayken Anadolu'daki Türk topluluklar� hakk�nda bilgi
toplamak için ar�ivlerdeki Tahrir Defterleri üzerinde çal��maya ba�lam�� ve "XVI. Yüzy�lda
Anadolu'da Türk Oymaklar�" ba�l�kl� mezuniyet tezi, bu çal��ma sonucunda meydana
gelmi�tir.
Faruk Sümer �stanbul Üniversitesi Tarih Bölümü’nden, "Anadolu Türk Boy ve
Oymaklar� (XVI. ve XVII. As�rlarda)" adl� lisans teziyle (�stanbul 1947, 68 sayfa,
bas�lmam��t�r), 1948 �ubat�’nda, Ord. Prof. M. H. Yinanç'�n ba��nda bulundu�u Ortaça�
Tarihi Kürsüsü'nden "pekiyi" derece ile mezun olmu�tur.43
Yüksek ö�renimini ba�ar�yla tamamlayan Faruk Sümer, akademik kariyer yapmak is-
temi�, fakat mezun oldu�u fakültede kendi ifadesiyle "kadrosuzluk" dolay�s�yla buna imkân
bulamad���ndan, Millî E�itim Bakanl���'ndan ald��� bir bursla, AÜ DTCF Ortaça� Tarihi
Kürsüsü'nde 01. 07. 1948'de Doktora çal��malar�na ba�lam�� ve esas itibariyle lisans tezinin
mekân bak�m�ndan geni�letilmesiyle haz�rlad��� "XVI. ve XVII. Yüzy�llarda Anadolu-Suriye
ve El-Cezire'de O�uz Boylar�na Mensup Te�ekküller" (Ankara 1950, 262 sayfa,
bas�lmam��t�r.) adl� tezle, "pekiyi" derece ile 24. 05. 1950'de "Edebiyat Doktoru" unvan ve
payesini kazanm��t�r.44
Bu durumu kendisi �u �ekilde anlatmaktad�r. “�stanbul Üniversitesi Tarih Bölümü’nü
bitirmeme ra�men, kadrosuzluktan dolay� doktoray� Ankara'da yapt�m. Osman Turan'�n 41 Sümer., “Kendi Kaleminden …”, s. 16.; Ar�k., a.g.m., s. 936.; Akp�nar., a.g.m., s. 43(383). 42 Güngül., a.g.m., s. 35. 43 Ar�k., a.g.m., s. 936.; Sümer., “Kendi Kaleminden …”, s. 16.; Akp�nar., a.g.m., s. 43(383).; “Faruk Sümer”
Maddesi, Türk Ans., Cilt: XXX, s.113. 44 Ar�k., a.g.m., s. 936.; Sümer., “Kendi Kaleminden …”, s. 16.; Akp�nar., a.g.m., s. 43(383).; “Faruk Sümer”
Maddesi", Türk Ans., Cilt: XXX, s.113.
20
yan�nda asistanl�k yapt�m. Tarihçi olmam�n sebebi ara�t�rma yapmakt�. Türk tarihine, ilmine
hizmet etmek istiyordum. Ne para, ne �öhret dü�ündü�üm �eyler de�ildi.45
Ancak MEB’ndan ald��� burs nedeniyle üniversiteden ayr�lmak ve burs kar��l���,
kendisine yüklenilen iki y�l yedi ay, yirmibe� günlük zorunlu hizmet mükellefiyeti
dolay�s�yla, Milli E�itim Bakanl���’nca, �stanbul Süleymaniye Kütüphanesi'ne memur olarak
31. 08. 1950 tarihinde tayin edilmi�tir. Burada, dört ay, on gün kadar çal��t�ktan sonra,
görevinden ki�isel nedenler dolay�s�yla, 05. 01. 1951 tarihinde istifa etmi�tir.46
Bu aradan sonra tekrar akademik çal��malar�n� devam ettirmek için üniversiteye
geçmek istemi�tir. 29. 09. 1952'de aç�lm�� olan bir s�nav� kazanarak evvelce d��ar�dan, MEB
ad�na doktora yapt��� AÜ DTCF Ortaça� Tarihi Kürsüsü'ne iki y�l aradan sonra, asistan olmu�
(31. 01. 1953) ve 14. 01. 1951'de asilli�i onanarak akademik hayata resmen intisap etmi�tir.47
1955'de " Karakoyunlular, I. Kabilevî Bünyeleri ve Ba�lang�çtan Cihan�ah'a Kadar
Siyasî Tarihleri" (Ankara 1954, 182 sayfa) adl� tezle, doçentlik s�nav�na girmi� ve "Üniversite
Doçenti" unvan�n� kazand�ktan sonra, ayn� y�l kurulan Ortaça� Tarihi Komisyonu'nun 03. 12.
1955 tarihli müspet raporuyla, AÜ DTCF Ortaça� Tarihi Kürsüsü "Eylemli Doçentli�i"ne
getirilmi�tir (16. 12. 1955). 48
Doç. Dr. F. Sümer, eylemli doçent olu�undan alt� ay sonra, askerlik görevini yapmak
üzere, 1956 yaz�nda silah alt�na al�nm�� (01. 06. 1956), ilk alt� ayl�k e�itim devresini Ankara
Yedeksubay Ordu Donat�m Okulu'nda, geri kalan hizmetini de Genelkurmay Ba�kanl��� Harp
Tarihi Dairesi Tetkik Kurulu'nda yerine getirmi�tir. Burada terhisine kadar (30. 11. 1957)
tamamen mesle�iyle ilgili çal��malarla görevlendirilen Yd. Ord. At�m. F. Sümer, öte yandan,
1957 y�l� Mart-Haziran aylar� aras�nda haftada iki gün resmî izinli olarak fakültesinde dersler,
konferanslar da vermi�, kürsüsünün ilmî faaliyetlerine kat�lm��, ara�t�rmalar�n� da
sürdürmü�tür. Böylece askerli�inde geçen birbuçuk y�l�n, bir y�l�n� da tamamen bilimsel ve
akademik çal��malar içinde geçirmi�tir.49
45 Güngül., a.g.m., s. 35. 46 Ar�k., a.g.m., s. 936. 47 Ar�k., a.g.m., s. 936.; “Faruk Sümer” Maddesi, Türk Ans., Cilt: XXX, s.114. 48 Ar�k., a.g.m., s.936.; Sümer., “Kendi Kaleminden …”, s.16.; Ar�k., a.g.m., s.936.; Akp�nar., a.g.m.,
s.43(383).; “Faruk Sümer” Maddesi, Türk Ans., Cilt: XXX, s.114.; Güngül., a.g.m., s.35. 49 Ar�k., a.g.m., s.936-937.
21
Askerlik dönü�ünde, mevzuat gere�ince, kurulan komisyonun 26. 11. 1957 tarihli
müspet raporuyla, yeniden eski kürsüsüne eylemli doçent olarak atanm�� ve görevinin ba��na
dönmü�tür.50 Bu durumu Sümer �öyle anlat�r:
“1.5 y�l süren askerlik görevimi yapt�m. Terhis olunca tekrar ara�t�rmalar�ma
ba�lad�m. Ara�t�rmalar kütüphanelerde, ar�ivlerde ve arazide yap�l�yordu. Ayr�ca dünyan�n
her yerinden Finlandiya, Hindistan, Amerika ve Japonya gibi ülkelerden de, bütçemin verdi�i
imkân nispetinde, kitaplar getirtiyordum.”51
1959-1960 y�llar�nda Ankara Üniversitesi ad�na misafir ö�retim üyesi (doçent) olarak
Londra'da bulunmu�tur.52
Doçentlikteki be� y�ll�k bekleme süresini doldurmu� ve "O�uzlar'a Ait Destan�
Mahiyette Eserler" (AÜ DTCFD, XVII/3-4, 1959, Ankara 1961, 359-456) adl� takdim teziyle,
kurulan bilim komisyonunun 21. 12. 1962 tarihli müspet raporuyla, 15. 02. 1963'de üniversite
profesörlü�üne yükseltilmi�tir. 01. 04. 1970'te de AÜ DTCF Ortaça� Tarihi Kürsüsü eylemli
profesörlü�üne atanm��t�r.53
18. 06. 1974'te, Prof. Dr. A. N. Kurat’�n ölümü ile bo�alan mezkur kürsünün
ba�kanl���na getirilmi�, 10. 07. 1982'de de uzun y�llar görev yapt��� DTCF'den,
ara�t�rmalar�na daha fazla zaman ay�rmak için, kendi iste�iyle 58 ya��nda emekli olmu� ve
bundan sonra kendisini tamimiyle ilmî çal��malara vermi�tir.54
FARUK SÜMER’�N ÖLÜMÜ
1958'de bir iltihap sonucunda sa� gözünü kaybetmi�, 1977'de de bir mide ameliyat�
geçirmi� olmas�na ra�men, güçlü bir bünyeye sahipti ve sa�l�kl� görünüyordu. Son
zamanlar�nda, çal��malar�n� evinde büyük bir h�zla sürdürmekte ve ilim dünyas�na yeni eserler
vermekte iken, karaci�er kanserine yakalanm��t�. Bu arada, ne yaz�k ki, bir trafik kazas� 50 Ar�k., a.g.m., s.937. 51 Sümer., “Kendi Kaleminden …”, s.16.; Ar�k., a.g.m., s.936.; Akp�nar., a.g.m., s.43(383). 52 Güngül., a.g.m., s.35. 53 Ar�k., a.g.m., s.937.; Sümer., “Kendi Kaleminden …”, s.16.; Akp�nar., a.g.m., s.43 (383).; “Faruk Sümer”
Maddesi, Türk Ans., Cilt: XXX, s.114. 54 Ar�k., a.g.m., s.937.
22
sonucunda ikiz o�ullar�ndan büyü�ü Kutlu'yu da kaybetmi�ti. Bundan çok müteessir olan ve
sars�lan hocam�z�n hastal��� -belki bunun da etkisiyle- �iddetlenmi�55tir. O�ullar�ndan birinin
erken ya�ta vefat� Sümer’in k�sa bir süre sonr
a ölümünde büyük rol oynam��56 ve kurtulamayarak tedavi gördü�ü �Ü Cerrahpa�a T�p
Fakültesi Hastanesi'nde, 21 Ekim 1995 Cumartesi günü, saat 17.15’te57 71 ya��nda hakk�n
rahmetine kavu�mu�tur. Cenazesi, 26 Ekim 1995 Per�embe günü Türk Dünyas� Ara�t�rmalar�
Vakf�'nda saat 10.00'da düzenlenen bir töreni müteakip, Fâtih Camii’nde k�l�nan ö�le
namaz�n�n ard�ndan Kozlu'daki aile mezarl���nda defnedilmi�tir.58
Prof. Dr. Faruk Sümer, Evli ve dört erkek çocuk babas�d�r. �ki kez evlenmi�tir. Kendisi
gibi bir tarihçi olan ilk e�i Prof. Dr. Mine Erol Han�m'dan (�imdi emekli) Selçuk adl� bir,
ikinci e�i, ev han�m� Cemile Nilay Sümer Han�m'dan (do�. 1936)'da, Ali Kutlu (do�. 1970-
ölm. 1995), Cevat Mutlu (do�. 1970) ve Zeki Gültekin (do�. 1971) adlar�nda üç o�lu
olmu�tur. 59
�ngilizce, Frans�zca, Arapça ve Farsça bilen Prof. Dr. Faruk Sümer'in, tez, kitap,
makale, tebli�, ansiklopedi maddesi, tenkitli metin ne�ri, çeviri, tenkit, konu�ma vb. gibi pek
çok eseri mevcuttur.60 Bizim tespitlerimize göre, 400'ün üstünde bas�lm�� ve bas�lmam�� eseri
ve yay�n� bulunmaktad�r. Yapt��� çal��malarla, verdi�i orijinal eserlerle Türk Tarih ve
kültürüne büyük katk�larda bulunmu�tur.
55 Ar�k., a.g.m., s.937. 56 Akp�nar., a.g.m., s.44 (384).; Ar�k., a.g.m., s.937. 57 “Türk Dünyas� En Büyük Tarihçilerinden Faruk Sümer’i Kaybetti”, TDTD, Say�: 119, Kas�m 1996, s.17.;
Ar�k., a.g.m., s.937. 58 Ar�k., a.g.m., s.937. 59 Ar�k., a.g.m., s. 937.; Akp�nar., a.g.m., s. 44(384). 60 Ar�k., a.g.m., s. 940.
23
II. BÖLÜM – ESERLER�
A-TEZLER
Lisans Tezi: �stanbul Üniversitesi Tarih Bölümü’nü bitirme tezi olarak; "Anadolu
Türk Boy ve Oymaklar� (XVI. ve XVII. As�rlarda)" adl� konuyu haz�rlam��t�r. Fakültede
dördüncü s�n�ftayken Anadolu'daki Türk topluluklar� hakk�nda bilgi toplamak için
ar�ivlerdeki Tahrir Defterleri üzerinde çal��maya ba�lam�� ve "XVI. Yüzy�lda Anadolu'da
Türk Oymaklar�" ba�l�kl� mezuniyet tezi, bu çal��ma sonucunda meydana gelmi�tir. Tezini
1947 y�l�nda tamamlam�� ve mezun olmu�tur.
Lisans tezi 68 sayfa olup (bas�lmam��t�r) bugün �Ü Merkez Kütüphanesi, Nr. 1471’de
yer almaktad�r. Ayr�ca bu tez �Ü EF Tarih Seminer Kitapl���, Nr. 410’da da yer almaktad�r.61
Doktora Tezi: Yazar�m�z�n doktora tezi; "XVI. ve XVII. Yüzy�llarda Anadolu-Suriye
ve El-Cezire'de O�uz Boylar�na Mensup Te�ekküller"dir. Lisans tezinin mekan olarak
geni�letilmi� hali olan bu tezi AÜ DTCF’nde 1950 y�l�nda haz�rlam��t�r. Tez, 262 sayfad�r
(bas�lmam��t�r.).
Doktora Tezi, AÜ DTCF Tarih Enstitüsü, Nr. 90’da yer almaktad�r. Ayr�ca yine AÜ
DTCF Kütüphanesi, Nr. 69’da da bir nüshas� mevcuttur.62
Doçentlik Tezi: "Kara-Koyunlular (Ba�lang�çtan Cihân-�ah'a Kadar)" adl� doçentlik
tezini 1955 y�l�nda tamamlam�� ve yap�lan imtihanlar� ba�ar�yla vererek doçentlik ünvan�n�
kazanm��t�r. Doçentlik tezi 169 sayfa olup, daha sonra kitap haline getirilmi� ve TTK
taraf�ndan 1967 y�l�nda bas�lm��t�r. Doçentlik tezi Kara-Koyunlular kitab�n�n birinci cildi
olarak dü�ünülmü� ancak ikinci cildi yazar�m�z�n ömrü vefa etmedi�i için yaz�lamam��t�r.
Kara-Koyunlular kitab�, 1984 ve 1992 y�llar�nda TTK taraf�ndan iki defa daha bas�lm��t�r.
61 Ar�k., a.g.m., s. 940. 62 Ar�k., a.g.m., s. 940.
24
Profesörlük Tezi: Profesörlük takdim tezi olarak, "O�uzlara Ait Destani Mahiyette
Eserler" adl� incelemesi ile 1963 y�l�nda profesörlük unvan�n� alm��t�r. Bu inceleme AÜ
DTCF Dergisi’nde de yay�nlanm��t�r.63 "O�uzlara Ait Destani Mahiyette Eserler" adl�
incelemesi; daha sonra yazd��� ancak ölümünden sonra yay�nlanabilen, Türk Cumhuriyetlerini
Meydana Getiren Eller ve Türk Destanlar� adl� kitab�na da kaynakl�k etmi�tir.
B-K�TAPLAR
Prof. Dr. Faruk Sümer’in bizzat yazm�� oldu�u kitaplar�, kaynak yay�nlar� ve çevirileri
olmak üzere Türk ve dünya tarihine kazand�rd��� yirmi iki tane eser vard�r. Bunlardan 19
tanesi hayatta iken veya vefat�ndan sonra bas�lm��t�r. Ancak üç eseri hiçbir �ekilde
bas�lamam��t�r. Faruk Sümer’in kitaplar�n� üç bölüm alt�nda incelememiz uygun olur.
1. Kendisinin Yazd��� Veya Yaz�lmas�na Katk�da Bulundu�u Kitaplar�: Prof. Dr. Faruk
Sümer bu kitaplar� ya kendisi yazm�� ya da yaz�lmas�na katk�da bulunmu�tur. Bu kitaplar
�unlard�r:
Turk�sh Arch�tecture (Türk Mimarisi): Turk�sh Arch�tecture orijinal ismiyle �ngilizce
olarak yay�nlanm��t�r. Kitab�, Faruk Sümer’in kendisi ile birlikte alt� ki�i yazm��lard�r.
Kitab�n yaz�lmas�nda; Ord. Prof. Suut Kemal Yetkin, Ord. Prof. Hilmi Ziya Ülken, Prof. Dr.
Tahsin Özgüç, Prof. Dr. Ne�et Ça�atay, Prof. Dr. Faruk Sümer ve Dr. Haluk Karama�aral�
yer alm��t�r. Kitab� Prof. Dr. Ahmet Edip Uysal tercüme etmi�tir. Ankara Üniversitesi
Bas�mevi (�lahiyat Fakültesi Türk ve �slam Sanatlar� Enstitüsü Yay�n�) taraf�ndan 1965’de
yay�nlanm��t�r. Ankara’da bas�lan kitap 190 sayfadan olu�maktad�r. Kitapta; Anadolu’yu
Anadolu yapan ve Türk damgas�n� Anadolu’nun dört taraf�na vuran tarihi eserler ve bu
eserlerin mimarisi hakk�nda bilgi verilmi�tir. Türk Mimarisi adl� bu eser yedi ba�l�ktan
olu�maktad�r. Bu ba�l�klar; 1. Giri�, 2. Camiler, 3. Medreseler, 4. Türbeler, 5. Saray ve
kö�kler, 6. Kervansaraylar, 7. Plan ve figürler �eklindedir.
Türk Mimarisi adl� kitap, daha önce UNESCO taraf�ndan sermaye sa�lanmak suretiyle
iki defa daha bas�lm��t�r. 1959 y�l�nda düzenlenen “First International Congress of Turkish
63 F. Sümer., "O�uzlara Ait Destani Mahiyette Eserler", AÜ DTCFD, Cilt: XVII, Say�: 3-4 (Temmuz-Eylül-
Aral�k), 1959, Ankara 1961, s. 359-456.
25
Arts” da bilim dünyas�na sunulmu�tur. Daha sonra “Turkish Decorative Arts” ad�yla ikinci
defa bas�lm��t�r. AÜ’nin bask�s� kitab�n üçüncü bask�s�d�r.
O�uzlar (Türkmenler) Tarihleri-Boy Te�kilat�-Destanlar�: Faruk Sümer’in en önemli eseri
olan O�uzlar (Türkmenler), kitab�n�n bizim inceledi�imiz 5. bask�s� Türk Dünyas�
Ara�t�rmalar� Vakf� taraf�ndan 1999 y�l�nda �stanbul’da bas�lm��t�r. Kitap 488 sayfa ve
eklerden olu�maktad�r.
Sunu�, daha önceki bask�lar�n önsözleri, giri� ve as�l bölümlerden olu�an O�uzlar
kitab� üç bölümden olu�maktad�r. Birinci bölümde; O�uzlar�n tarihi, ikinci bölümde; boy
te�kilat� ve boylar, üçüncü bölümde ise; destanlar anlat�lmaktad�r. Bunlar� özet bölümü
izlemektedir. Özetten sonra O�uzlarla ilgili baz� ek bilgiler (O�uz boylar�n�n nüfus ve
damgalar�) ve haritalar verilmi�tir. Bunlar �öyledir:
- XVI. yüzy�lda Anadolu’da O�uz boylar�na ait yer adlar�
- Yer adlar� say�s�na göre O�uz boylar�
- Anadolu ve Suriye’deki Türkmen oymaklar� ile ilgili listeler
A. En eski liste (XIV. Yüzy�l)
B. Halil Zahiri’nin listesi (XV. Yüzy�l�n birinci yar�s�)
C. Katip Çelebi’nin listesi (XVII. Yüzy�l ortalar�)
Ç. Seyyah Niebuhr’un listesi (1764)
D. V. Langlois’nin Çukurova’daki oymaklara dair listesi (1857 y�l�)
E. Dr. Çak�r O�lu’nun Bat� Anadolu’daki Yörük oymaklar�na dair listesi (XIX.
Yüzy�l�n ikinci yar�s�)
- �ran’da ya�ayan Türkmen as�ll� oymaklar ile ilgili listeler
A. Dupré’nin listesi
B. Lady Shell’in listesi
- Hazar-Ötesi Türkmenleri’nin oymak te�kilat� ile ilgili listeler.
O�uzlar kitab� bu güne kadar be� bask� yapm��t�r. Bu bask�lar�n ilki 1967 (468 sayfa)
y�l�nda ikincisi ise; 1972 y�l�nda AÜ DTCF taraf�ndan yay�nlanm��t�r. Üçüncü bask� baz�
ilavelerle 1980 y�l�nda Ana Yay�nlar� taraf�ndan yay�nlanm��t�r. Dördüncü (1992) ve be�inci
(1999) bask�lar� Türk Dünyas� Ara�t�rmalar� Vakf� taraf�ndan yap�lm��t�r. O�uzlar kitab�n�n
ortaya ç�k���n� Faruk Sümer kendi hal tercümesinde �u �ekilde anlatmaktad�r:
26
“1964 y�l�nda benim için en büyük gaye olan "O�uzlar" adl� kitab�m� yazmaya
ba�lad�m. Konunun tamam�na yak�n k�sm�, 15 y�ldan beri bölümler halinde incelenerek
yay�nlanm��t�. O�uzlar’�, umumiyetle, geceleri yaz�yordum. Bu �ekilde daha fazla bir ilerleme
görülüyordu. Yazd�klar�m� be�enmez isem, ü�enmeden onlar� yeniden kaleme al�yordum.
Eserin yaz�lmas� iki y�l, bas�lmas� da bir y�l sürdükten sonra 1967 y�l�nda yay�nland�. Böylece
dünya çap�nda meydana getirdi�i eserleri az çok bilinen, fakat kendisi bilinmeyen büyük
yazar (=O�uzlar) dünyaya tan�t�lm�� oldu.”64
Eser 1992 y�l�nda “O�uz Boylar� Damgalar�” ile haritalar ç�kar�larak, Kiril harfleri ile
Azeri Türkçe’sine çevrilmi�, (Trc. Ramiz Esger, önsöz. Prof. Dr. Kamil Veliyev), Bakü 1992,
432 sayfa (Azerbaycan Republikas� Devlet Matbuat Komitesi).65
Faruk Sümer’in O�uzlar (Türkmenler) adl� kitab� Türkmenistan Türkçe’sine de
çevrilmi�tir. Dünya Türkmenleri Ara�t�rma Enstitüsü Ba�kan� Muhammet Aydo�duyev
taraf�ndan Türkmen Türkçe’sine çevrilen bu kitab�n bir örne�i, Türkmenistan Cumhurba�kan�
Saparmurat Türkmenba��’na hediye edilmi�tir.66
Ayr�ca yine bu kitab�n giri� k�sm�, Yeni Türkiye Dergisi, Cilt: III, Say�: 15, May�s-
Haziran 1997, s. 251-260 (Türk Dünyas� Özel Say�s�)67 ‘nda yay�nlanm��t�r.
Kara-Koyunlular (Ba�lang�çtan Cihan-�ah’a Kadar): Bu kitap, Türk Tarih Kurumu
taraf�ndan Ankara’da 1967 y�l�nda bas�lm��t�r. Kara-Koyunlular kitab� 167 sayfadan
olu�maktad�r.
Kara-Koyunlular kitab�nda, önsöz, kaynaklara dair (Kara-Koyunlu Devleti ile ilgili
kaynaklar), Kara-Koyunlular ulusu ve siyasi tarihleri ba�l�klar� yer almaktad�r. Kitap iki
bölümden olu�maktad�r. Birinci bölüm Kara-koyunlu ulusu, ikinci bölüm siyasi tarihleridir.
Kitab�n iki ciltten olu�mas� tasarlanm�� ancak bu gerçekle�memi�tir. Yazar�m�z�n
ömrü kitab�n ikinci cildini yazmaya yetmemi�tir. Prof. Dr. Faruk Sümer doçentlik tezini (Kara
64 Sümer., “Kendi Kaleminden …”, s. 16. 65 Ar�k., a.g.m., s. 941. 66 Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Bülteni, Cilt: XII, Say�: 37, Eylül-Aral�k 1999, AÜ
Bas�mevi, Ankara 2000, s. 196. 67 Ar�k., a.g.m., s. 941.
27
Koyunlular-Ba�lang�çtan Cihan-�ah’a Kadar) geli�tirerek Kara-Koyunlular kitab�n� meydana
getirmi�tir. Yazar�m�z bu durumu �u �ekilde anlatmaktad�r.
“Bu eser "doçentlik tezi" olarak 1954 y�l�nda haz�rlanm��t�r. Eserin bu zamana de�in
yay�nlanmamas� Kara-Koyunlu tarihinin geri kalan k�sm�n� da yaz�p tek bir cilt halinde
bast�rmak istememden ileri gelmi�ti. Hattâ daha sonralar�, baz� bak�mlardan beni tatmin
etmeyen bu cildi de yeniden kaleme almay� dü�ünüyordum. Fakat ba�ka konu ve meseleler
üzerinde sonu gelmez me�guliyetlerim sebebiyle bu istek bir türlü tahakkuk etmedi. Bunu
yak�ndan bilen baz� meslekta�lar�m eserin bu hali ile yay�nlanmas� hususunda beni te�vik
etmekte idiler. Onlar bu yay�n�n, ayn� zamanda, eserin II. cildinin haz�rlanmas�nda da âmil
olaca��n� söylüyorlard�. Zaman geçtikçe bu meslekta�lar�m�n mütalaalar�nda ne kadar hakl�
olduklar� anla��l�yordu.”68
Eserin birinci cildinin ilk bask�s� bu �ekilde 1967 y�l�nda Türk Tarih Kurumu
taraf�ndan yap�lm��t�r. Kitap, sonra iki bask� daha yapm��t�r. 1984, 1992 y�llar�nda yap�lan
bask�lar da Türk Tarih Kurumu yay�n�d�r.
Safevî Devleti’nin Kurulu�u ve Geli�mesinde Anadolu Türklerinin Rolü (�ah �smail �le
Halefleri ve Anadolu Türkleri): Faruk Sümer’in bu eseri Türk Tarih Kurumu taraf�ndan
Ankara’da 1992 y�l�nda bas�lm��t�r. Kitap 265 sayfad�r.
Kitap; önsöz, giri� ve dört bölüm ile sonuçlar, �ah �smail’in �iirlerinden seçmeler ve
�ngilizce özet bölümlerinden olu�maktad�r.
Önsöz bölümünde eserin yaz�l�� gayesi hakk�nda bilgi verilmi�tir. Giri� bölümünde
�eyh Cüneyd ve �eyh Haydar’�n faaliyetlerinden bahsedildikten sonra, �ah �smail’in Safevî
Devleti’ni kurmas� anlat�lm��t�r. Birinci bölümde, �ah �smail devri, ikinci bölümde, �ah
Tahmasb devri, üçüncü bölümde, II. �ah �smail ve Sultan Muhammed devirleri, dördüncü
bölümde ise; �ah Abbas devri anlat�lm��t�r.
68 F. Sümer., Kara-Koyunlular (Ba�lang�çtan Cihan-�ah’a Kadar), TTK, Ankara 1967, s. IX.
28
Kitap bugüne kadar iki bask� yapm��t�r. Birinci bask� 1976 y�l�nda Ankara’da Selçuklu
Tarih ve Medeniyeti Yay�n� taraf�ndan; ikinci bask� ise, 1992’de Türk Tarih Kurumu
taraf�ndan yay�nlanm��t�r.
Safevî Devleti’nin Kurulu�u ve Geli�mesinde Anadolu Türklerinin Rolü adl� kitap,
Türk ve dünya tarihi aç�s�ndan son derece büyük öneme haizdir. Çünkü, “Walter Hinz,
Almanlar�n en tan�nm�� �ranistlerinden biridir. Bu bilgin, oldukça genç ya�lar�nda (30) önemli
bir iddia ve tezle “Irans Aufstieg zum Nationalstaat im 15. Jahrhundert, 1936” (15. yüzy�lda
�ran’�n Milli Bir Devlet Haline yükseli�i) adl� bir eser yazm��t�r. Bizde Tarih Kurumu’nca
(Uzun Hasan ve �eyh Cüneyd) üst ba�l��� ile yay�nlanan bu eserin ana tezi, ad�ndan da
anla��laca�� üzere Safevî Devleti’ni milli bir �ran devleti olarak göstermesidir. Gerçi Hinz’in
bu tezi baz� bat�l� bilginlerce (Brockelmann, Rypka, Cahen) k�saca tenkit edilmi�se de bu tez
as�l, bütün belge ve delilleriyle ve aç�kl��� ile Faruk Sümer’in yukar�da zikredilen eseriyle
cerh edilmi�tir. Kendisi bu konuda �öyle der: ‘Bu eserle, 1501 y�l�nda Safevî Devleti’ni kuran
Türk unsurun, ezici ço�unlu�unun Anadolu’dan �ran’a göçen Türkler oldu�u kesin bir �ekilde
meydana ç�km�� oldu.’ 69
Türklerde Atç�l�k ve Binicilik: Türklerde Atç�l�k ve Binicilik kitab� 1983 y�l�nda TDA
taraf�ndan �stanbul’da bas�lm��t�r. 132 sayfa olan bu kitap I. Cilt olarak yaz�lm��t�r.
Kitap, giri� ve iki bölümden olu�maktad�r. Birinci bölümde binit tak�m�, ikinci
bölümde binit tak�m� ile ilgili deyimler ve tarihi bilgiler verilmi�tir. Ayr�ca çe�itli yöre ve
�ehirlerden al�nm�� at süs ve e�yalar�n�n resimleri de kitab�n sonunda verilmi�tir. Faruk
Sümer, bu kitab� yazmaktaki gayesini �u �ekilde aç�klar:
“Zaman�m�zdaki binit tak�m�n�n incelenmesi, anla��laca�� üzere etnograflar�n çal��ma
sahas�na giren bir konudur. Fakat onlar bu vazifelerini yapmad�lar. Durum böyle devam
ederse –ki bana edecek gibi göründü- bir Türk e�erini, k�sa bir zaman sonra, müzelerimizde
dahi görmek mümkün olmayacak ve hatta onun k�s�mlar�na ait isimlerin emin bir �ekilde
tesbit edilememesi tehlikesi ile kar��la��lacakt�. Esasen epeyce bir müddetten beri ülkemizin
birçok bölgelerinde Türk e�erinin yerini yabanc� as�ll� e�erler alm�� bulunuyorlard�. ��te, bu
konuyu ele al�p incelememizin ba�l�ca sebebi budur. Tarihteki Türk atç�l���, binicili�i ve binit
tak�m� ile ilgili meselelerin ara�t�r�lmas� tarihçilerin vazifesi oldu�undan bunlara dair
69 Akp�nar., a.g.m., s. 383.
29
kaynaklardaki bilgileri eskiden beri toplamakta idim. Bugünkü binit tak�m�n� incelemeye
karar vermem bu bilgilerin de i�lenip burada ne�redilmesine güzel bir vesile te�kil etti.
Bundan dolay� daha fazla bir mutluluk hissetti�imi ifade etmek isterim.”70
Türklerde Atç�l�k ve Binicilik adl� kitab�n ikinci cildi de dü�ünülmü� ancak
bas�lamam��t�r. Bunu I. cildin önsöz bölümünden ö�reniyoruz. Faruk Sümer II. cilt hakk�nda
önsözde �u bilgileri vermi�tir:
“II. bahis’te binit tak�m� ile ilgili deyimlerin tarihi geli�meleri incelenmi�tir. Bundan
�u netice de ç�km��t�r ki, en eski deyimlerin ço�u Türkiye Türkçesi’nde muhafaza edilmi�tir.
Binit tak�m�na dair eski kaynaklarda rast gelinen bilgilere de daha çok bu bahiste yer
verilmi�tir.
Ara�t�rmam�z�n II. bölümü de k�sa bir zaman içinde yay�nlanacakt�r. Bu bölümde
atlar�n beden yap�lar�, donlar� ve yürüyü� �ekillerine ait isimler üzerinde durulacak, bak�mlar�
ve hastal�klar� hakk�nda gerek halk�m�zdan elde edilen, gerek tarihi kaynaklardan ç�kar�lan
bilgiler anlat�lacakt�r. Atlar ile ilgili baz� mühim tarihi geleneklerden de bu bölümde söz
edilecektir.”71
Eski Türklerde �ehircilik: Sümer’in bu kitab� Türk Tarih Kurumu taraf�ndan 1994 y�l�nda
Ankara’da bas�lm�� olup 112 sayfad�r. Kitap önsöz ve as�l bölümden olu�maktad�r.
Kitapta, Türklerin yerle�ik hayata (�ehir hayat�na) geçi�leri hakk�nda bilgi verilmi�tir.
Yerle�ik hayata geçildikten sonra Türkler taraf�ndan kurulan �ehirler anlat�lm��t�r. Mo�ol
istilas� ile bu �ehirlerin büyük zarar gördü�ü aktar�lmaktad�r. Eski Türk devletlerinin
�ehircilik konusunda Çin’den etkilendi�i anlat�l�r. Ayr�ca kitapta, Türk kültüründen de
bahsedilmektedir.
Kitab�n sonunda eski Türk �ehirlerinin resmi ile bu �ehirleri gösteren harita yer
almaktad�r. Bu haritay� Faruk Sümer kendisi haz�rlam��t�r. Bunu �u ifadesinden anl�yoruz.
“Epeyce zahmet çekilerek taraf�m�zca meydana getirilmi� olan bu haritan�n, metnin
anla��lmas�nda yard�mc� olaca��n� umuyorum.”72
70 F. Sümer., Türklerde Atç�l�k ve Binicilik, s. IV. 71 Sümer., a.g.e., s. V. 72 F. Sümer., Eski Türklerde �ehircilik, TTK, Ankara 1994, s. VII.
30
Yabanlu Pazar� - Selçuklular Devrinde Milletler Aras� Büyük Bir Fuar (An Important
International Fair During The Saljuk Period): Türk iktisat tarihi aç�s�ndan önemli bir eser
olan bu kitap 1985 y�l�nda �stanbul’da Türk Dünyas� Ara�t�rmalar� Vakf� taraf�ndan
yay�nlanm��t�r. 132 sayfa olan kitap uzun u�ra�lar sonucu kaleme al�nm��t�r. Faruk Sümer,
Yabanlu Pazar�’n�n yerini tespitinde uzun süre çaba harcam��t�r. Çünkü bu tarihe kadar
Yabanlu Pazar�’n�n kuruldu�u yer tam olarak bilinmemektedir.
Yabanlu Pazar� hakk�nda �slam kaynaklar�nda bilgi vard�r. Bu bilgilere göre o
dönemde kurulan pazar Faruk Sümer’in ifadesiyle, “dünyan�n en büyük milletleraras� fuar�”
özelli�ini göstermektedir. Bu fuardan Mevlana’n�n Mesnevi’sinde de bahsedilmektedir. 73
Kitap, önsöz, giri�, Yabanlu Pazar�, �ngilizce tercümesi ve iki ekten olu�maktad�r. I.
ekte Zamant� Kalesi, II. ekte ise Bey Bars’�n 1277 y�l�ndaki Anadolu seferine dair �bnü’z-
Zâhir’in risalesinin tercümesi verilmi�tir. Ayr�ca eklerin �ngilizce tercümesi de verilmi�tir.
Kitab�n sonunda ise Yabanlu Pazar� ve Zamant� Kalesi ile ilgili vesikalar bulunmaktad�r.
Eshâbü’l-Kehf (Yedi Uyurlar): Türk Dünyas� Ara�t�rmalar� Vakf� taraf�ndan 1989 da
�stanbul’da bas�lan kitap 92 sayfad�r. Önsöz ve konuyu takiben kitab�n sonunda harita ve
resimlere yer verilmi�tir.
Kitapta; �slam dünyas� için önemli olan Eshâbü’l-Kehf hakk�nda bilgi verilmektedir.
Faruk Sümer bu eseri ile Eshâbü’l-Kehf’in 309 y�l uyudu�u ma�aran�n Mara�’�n Af�in
ilçesinde yer ald���n� ileri sürmektedir.
Selçuklular Devrinde Do�u Anadolu’da Türk Beylikleri: Faruk Sümer taraf�ndan yaz�lan
bir di�er kitap olan Selçuklular Devrinde Do�u Anadolu’da Türk Beylikleri, Türk Tarih
Kurumu taraf�ndan 1998 y�l�nda Ankara’da bas�lm��t�r. Kitap 100 sayfad�r.
Kitap; önsöz, Mengücekler, Saltuklular, Ahlat �ehri ve Ahlat�ahlar bölümlerinden
olu�maktad�r.
73 F. Sümer., Yabanlu Pazar�, TDAV, �stanbul 1985, s. 11. “Çûn Yabanlu der miyân-i �ehr hâ Ez nevâhi âyed ânca behr hâ” “Yabanlu �ehirler aras�nda bulundu�u için oraya bölgelerden (ülkelerden) emtia gelir.”
31
Önsöz bölümü giri� mahiyetinde olup Selçuklular devrinde Do�u Anadolu hakk�nda
bilgi verilmektedir. I. bölümde, Mengücekliler’in siyasi tarihi, sosyal ve kültürel yap�s�
hakk�nda bilgi verilmektedir. Bölümün sonuna Mengücekliler’in soy kütü�ü ve
Mengücekliler’e ait tarihi eserlerin resimleri konulmu�tur. II. bölümde, Saltuklular’�n tarihi ve
kültürü hakk�nda bilgi verilmi�tir. Bölümün sonuna Saltuklular’�n soy kütü�ü ve Saltuklular’a
ait tarihi eserlerin resimleri konulmu�tur. III. bölümde ise; Ahlat �ehri ve Ahlat�ahlar
hakk�nda bilgi verilmi�tir. Bu bölümün sonuna da Ahlat�ahlar’�n soy kütü�ü ve Ahlat�ahlar’a
ait tarihi eserlerin resimleri konulmu�tur.
Faruk Sümer’in, Selçuklular Devrinde Do�u Anadolu’da Türk Beylikleri adl� kitab� iki
bask� yapm�� olup, birinci bask� 1990’da, ikinci bask� ise 1998 y�l�nda Türk Tarih Kurumu
taraf�ndan yap�lm��t�r.
Çepniler Anadolu’nun Bir Türk Yurdu Haline Gelmesinde Önemli Rol Oynayan O�uz
Boyu: Anadolu tarihinde önemli bir yere sahip olan Çepnilerin tarihi anlat�lan kitap, Türk
Dünyas� Ara�t�rmalar� Vakf� taraf�ndan 1992 y�l�nda �stanbul’da 144 sayfa olarak bas�lm��t�r.
Bir önsöz ve alt� bölümden olu�an kitab�n önsözünde, Çepniler’in Anadolu’nun
fethinde ve bulunduklar� bölgelerin korunmas�nda (özellikle Trabzon Rum �mparatorlu�u’na
kar��) oynad�klar� rol anlat�lm��t�r. I. bölümde; Türkiye’deki Çepniler hakk�nda bilgi ve
ya�ad�klar� bölgeler verilmi�tir. II. bölümde; Çepnilerin kat�ld��� dini hareketler (isyanlar)
anlat�lm��t�r. Anadolu’nun dini tarihinde üç önemli hadise görülür. 1. Babai Türkmenleri’nin
ayaklanmas�, 2. �lhanl� Hükümdar� Olcaytu’nun Oniki-imam �iîli�ini kabul etmesi, 3. Safevî
�eyhi Cüneyd’in Anadolu’daki faaliyetleri anlat�lm��t�r.
III. bölümde; �ehzade Selim (Yavuz) döneminde Anadolu’da Çepniler ve �iîlik
hareketleri anlat�lm��t�r. Bu dönemde Çepnilere ait defterlerden yerle�im yerleri say�s� vergi
askerlik vb durumlar� aktar�lm��t�r. Bunlar tablolar halinde rakamlarla gösterilmi�tir. Çepni
Boyunun Damgas� da verilmi�tir. IV. bölüm; Trabzon sanca��nda yerle�mi� olan Çepniler ve
yerle�im yerleri hakk�ndad�r. Trabzon’daki Çepni vilayetine ba�l� köylerin listesi ve Trabzon
Sanca��’nda Çepni Yöresi (Vilayet-i Çepni Der Livâ-i Trabzon) listesi verilmi�tir. V. bölüm;
Çepni Vilayeti d���nda yer alan köyler hakk�ndad�r. Bu köylerin listesi verilmi�tir. VI. bölüm
32
ise; Türkiye’nin di�er bölgelerinde ya�ayan Çepniler hakk�ndad�r. Bu bölümü takiben bir özet
bölümü vard�r. Bu bölümde, Tahrir Defterleri’nde Çepnilere dair kay�tlar verilmi�. 74
Tirebolu Tarihi: Karadeniz Bölgesi’nin özelliklede bu bölgede bulunan Çepnilerin tarihi
hakk�nda yaz�lm�� olan bu kitap Eski�ehir’de (Etam A.�. Matbaa Tesisleri) 1992 y�l�nda
bas�lm��t�r. Tirebolu Kültür ve Yard�mla�ma Derne�i taraf�ndan yay�nlanan kitap 255
sayfad�r. Bölgedeki Türklerin özellikle Çepnilerin Trabzon Rum �mparatorlu�u ve di�er
devletlere kar�� mücadelesini Anadolu’ya ilk ak�nlar�ndan ba�layarak anlatm��t�r. Kitab�n
sonunda konu ile ilgili resimler vard�r.
Türk Cumhuriyetlerini Meydana Getiren Eller ve Türk Destanlar�: Faruk Sümer’in
ölümünden sonra bas�labilen kitaplar�ndan biri olan Türk Cumhuriyetlerini Meydana Getiren
Eller ve Türk Destanlar�, Ders Kitaplar� Anonim �irketi taraf�ndan 1997 y�l�nda �stanbul’da
bas�lm��t�r.
Kitapta Türk devletleri ve bu devletleri kuran Türk topluluklar� hakk�nda bilgi
verilmi�tir. Ayr�ca bu devletlere ait ya da devletleri kuran Türk topluluklar�na ait destanlara
da yer verilmi�tir.
Türk Devletleri Tarihinde �ah�s Adlar� I: Prof. Dr. Faruk Sümer bu kitab� sa�l���nda
tamamlam�� ancak kitap bas�lamam��t�r. Bu nedenle kitab�n sunu� bölümünü Prof. Dr. Turan
Yazgan yazm��t�r. Ayr�ca kitab�n bas�lmadan önceki düzenlemelerini de Turan Yazgan
yapm��t�r. Kitap, Faruk Sümer vefat ettikten sonra Türk Dünyas� Ara�t�rmalar� Vakf�
taraf�ndan bas�lm��t�r. �stanbul 1999 bas�m� olan birinci cilt 450 sayfad�r.
Eser sunu� ve Türk devletlerinde �ah�s adlar� bölümlerinden olu�maktad�r. I. bölümde
Türk devletlerinde ad koyma gelene�i hakk�nda k�saca bilgi verilmi�tir. Birinci ciltte onbe�
Türk devleti dönemindeki �ah�s adlar� verilmi�tir. Gök Türkler'den Osmanl�lar'a kadar Türk
devletlerinde kullan�lm�� olan Türkçe �ah�s adlar� incelenmi�tir. Kitapta; bu isimler
dolay�s�yla, Türk devletinin hususiyetleri, �ah�s adlar�n�n manalar�, bu adlar� ta��yanlar�n hal
tercümeleri, ilgi çekici birçok gelenek ve görenekler hakk�nda da bilgi verilmi�tir.
74 Bu bölümde I. Selim, III. Murad, II. Selim, Sultan �brahim ve IV. Murad devrine ait bilgiler verilmi�tir.
33
Türk Devletleri Tarihinde �ah�s Adlar� II: II. cilt Türk Dünyas� Ara�t�rmalar� Vakf�
taraf�ndan �stanbul’da 1999 y�l�nda bas�lm��t�r. Bu cilt 428 sayfadan olu�maktad�r. Birinci
ciltte oldu�u gibi II. ciltte de sunu� bölümünü Prof. Dr. Turan Yazgan yazm��t�r.
Birinci kitab�n devam� olarak devletlerde kullan�lan �ah�s adlar� ve unvanlar�
verilerek bunlar aç�klanm��t�r. II. ciltte sekiz devlet ve bu devletlerde kullan�lan �ah�s adlar�
verilmi�tir.
Faruk Sümer’in yay�nlanm�� bu kitaplar� d���nda yay�na haz�rlad��� ancak
bas�lamayan kitaplar� da vard�r. Bu kitaplar, �slam Devletleri (Tarihçeleri, Kronoloji ve Soy
kütü�ü Cetvelleri), Köro�lu’nun Tarihi �ahsiyeti, Menemenci-O�ullar� Tarihi’dir.75
2. KAYNAK YAYINLARI: �slam ve Türk tarihi ile ilgili kaynak metinleri toplay�p bir araya
getirdi�i veya unutulmaya yüz tutmu� tarihi eserleri yeniden ilim dünyas�na kazand�rd���
çal��malar�d�r.
Kit�b-i Diy�rbakriyya Akkoyunlular Tarihi (I. Cüz): Faruk Sümer bu kitab� Necati Lugal
ile birlikte düzenleyerek ilim dünyas�na kazand�rm��t�r. Ab� Bakr-i Tihrn taraf�ndan yaz�lan
kitab�n düzenlenmi� hali Türk Tarih Kurumu taraf�ndan Ankara’da 1993 y�l�nda 309 sayfa
olarak bas�lm��t�r.
Kitb-i Diyrbakriyya Akkoyunlular Tarihi adl� eser önsöz, giri� ve as�l
bölümlerinden olu�maktad�r. Önsöz ve giri� bölümlerini Faruk Sümer yazm��t�r. Önsöz
bölümünde kitab�n (Akkoyunlu ve Karakoyunlu tarihi için) önemi ve bas�l�� serüveni
anlat�lm��t�r. Kitb-i Diyrbakriyya’n�n bilinen tek nüshas� Ba�dat’ta avukat Muhammed
Amin’dedir. Bu nüshay� elde etmek ve tahsislerini yapmak hususunda pek çok mü�küllerle
kar��la��lm��t�r.
Giri� bölümü iki k�s�mdan olu�maktad�r. Birinci k�s�mda, eserin müellifi ve o dönem
siyasi olaylar� hakk�nda bilgi verilmektedir. Müellif �sfahanl� olup müverrih, mün�i
(ba�katip), müderris ve üç devletin hizmetinde bulunmu� bir devlet adam�d�r. �kinci k�s�mda
eser hakk�nda bilgi verilmektedir. Esere Kitb-i Diyrbakriyya denilmesinin nedeni hem
kendi lakab� hem de Hasan Beg’in yurdu olan bölgenin isminin ikinci kelimesi (Cüz’i Sanisi)
75 Ar�k., a.g.m., s. 942.
34
Bakr olmas�d�r. Giri� bölümünde ayr�ca; eserin muhtevas�, eserin de�eri, eserden faydalanan
eski müellifler, eserden faydalanan yeni müellifler, nüshan�n tavsifi (tasvir), eserin ne�rinde
takip edilen usul konular� yer almaktad�r.
Akkoyunlu Devleti ile hiçbir resmi vakayinamesi olmayan Karakoyunlular Devleti
içinde önemli bir kaynak olan Kitb-i Diyrbakriyya’da yer alan metinler Farsça’d�r.
Kit�b-i Diy�rbakriyya Akkoyunlular Tarihi (II. Cüz): Kitb-i Diyrbakriyya’n�n II. cildi
1993’de TTK taraf�ndan yay�nlanm��t�r. II. cilt 369 sayfad�r.
Prof. Dr. Faruk Sümer, �kinci cüze yazd��� giri� bölümünde eserin ne zaman sona erdi�i
fikri üzerinde durmu�tur. Eser yar�md�r ve eserin sona ermesini muhtemelen Otlukbeli Sava��
878 (1473) olarak dü�ünmektedir. Bunu baz� delillerle (o dönem olaylar�) ispatlamaya
çal��m��t�r. Giri� bölümünde bu delilleri anlatm��t�r. Bütün bu mülahazalara dayanarak,
kitab�n Uzun Hasan’�n Van Gölü kuzeyindeki Alada�’a var��� ile son bulmu� olmas� kuvvetle
muhtemeldir. II. cüzde Farsça olarak kaleme al�nm��t�r.
Kitb-i Diyrbakriyya, tek cilt halinde �ran’da da yay�nlanm��t�r. ("Zebân-� Ferheng-i
�ran" Yay�n�, Tahran 1997.)76 Eser, Mehmet Demirda� taraf�ndan Türkçe’ye çevrilmi�tir
(�stanbul 1999).77
�slam Kaynaklar�na Göre Malazgirt Sava�� (Metinler ve Çeviriler): Faruk Sümer bu
kitab� Prof. Dr. Ali Sevim ile birlikte haz�rlam��t�r. Türk Tarih Kurumu taraf�ndan 1971’de
Ankara’da bas�lan kitap 148 sayfad�r.
�slam Kaynaklar�na Göre Malazgirt Sava�� adl� kitap dört bölümden olu�maktad�r.
Birinci bölüm; önsöz, ikinci bölüm; giri� ve sonuçlar, üçüncü bölüm; tercümeler, dördüncü
bölüm ise; as�l metinlerden olu�maktad�r.
Malazgirt Sava�� ile ilgili Arapça ve Farsça eserlerdeki metinleri bir araya getiren
Prof. Dr. Faruk Sümer ve Prof. Dr. Ali Sevim bu metinleri Türkçe’ye tercüme ederek �slam
Kaynaklar�na Göre Malazgirt Sava�� adl� eseri ortaya ç�karm��lard�r. Ayr�ca kitaba önsöz ve
76 Ar�k., a.g.m., s. 960. 77 F. Sümer., “Kitab-� Diyarbekriyye” Maddesi, �A, Cilt: XXVI, s. 75.
35
giri� bölümü de yazm��lard�r. Önsöz bölümü kitap ve yaz�l�� amac� hakk�ndad�r. Giri�
bölümünde ise; Malazgirt sava�� ile ilgili kaynaklar ve yazarlar� hakk�nda bilgi verilmi�tir.
Sonuçlar bölümünde; bu metinler hakk�nda bir de�erlendirme yap�lm��t�r.
�slam Kaynaklar�na Göre Malazgirt Sava�� adl� eser iki bask� yapm��t�r. Birinci bask�
1971 y�l�nda, ikinci bask� ise 1989 y�l�nda yap�lm��t�r. Her iki bask� da Türk Tarih Kurumu
yay�n�d�r.
3. ÇEV�R�LER�: Türk tarihi ile ilgi eserlerin çevrilmesinde katk�da bulundu�u eserlerdir.
Bunlar bir kitap ve bir makaledir.
The Book Of Dede Korkut a Turkish Epic: Faruk Sümer, A. E. Uysal, W. S. Walker “Dede
Korkut Destan�” kitab�n� �ngilizce’ye tercüme etmi�tir. Kitap yurt d���nda iki defa bas�lm��
olup 235 sayfad�r. The Book Of Dede Korkut a Turkish Epic kitab�n�n olu�umu ile ilgili
Faruk Sümer kendi hal tercümesinde �u bilgiyi vermektedir.
“Milli destan�m�z olan Dede Korkut Destanlar�’n�n dünya destan edebiyatlar� aras�nda
yer alarak tan�nmam�� olmas� beni devaml� bir �ekilde üzüyordu. Bu kaç�n�lmaz görevi de
yerine getirmek için iki arkada��mla birlikte destanlar� �ngilizce’ye çevirdikten sonra, ona
giri�, notlar ve bibliyografya ilave ettik. Bu tercüme 1972 y�l�nda Amerika’da, Texsas
Üniversitesi taraf�ndan yay�nland�. 1992 y�l�nda da The Book Of Dede Korkut’un ayn�
üniversite taraf�ndan ikinci bask�s� yap�ld�.”78
Avrupa ve Türkler-Osmanl� �mparatorlu�u’nun Medeniyeti: Makalenin yazar� Bernard
Lewis’tir. Faruk Sümer bu makaleyi eski e�i Prof. Dr. Mine Erol ile birlikte Türkçe’ye
çevirmi�tir. 7 sayfa olan bu makale Türk Yurdu dergisinde 1954 y�l�nda yay�nlanm��t�r.79
C- YAYINLANMI� MAKALELER�
O�uzlar: 80 O�uzlar ( Türkmenler) tarihinin en büyük uzman� olarak bilinen Faruk
Sümer bu makalede O�uzlar hakk�nda geni� bilgiye yer vermi�tir. Makalede ele al�nan ba�l�ca
konular �unlard�r;
78 Sümer., “Kendi Kaleminden …”, s. 16. 79 Ar�k., a.g.m., s. 960.
36
A) O�uzlara dair en eski bilgiler
1. O�uz ad�n�n men�ei
2. Barl�k Irma�� k�y�lar�nda O�uzlar
3. Tula boylar�nda O�uzlar
Göktürkler idaresinde O�uzlar
B) IX-XI. Yüzy�llarda O�uzlar (Sirderya O�uzlar�)
1. O�uzlar�n yurtlar�
2. O�uzlar�n ya�ay�� tarz�
3. �ktisadi hayatlar�
4. Dini inan��lar�
5. Ba�ka gelenek ve görenekleri
6. O�uzlar�n �slamiyet’e giri�i
7. O�uz Yabgu Devleti
8. Uzlar�n maceras� ba�l�klar� yer almaktad�r.
Anadolu’da O�uz Boylar�na Dair Yer Adlar�: 81 O�uzlar’�n Anadolu’ya göç
etmeleri, bu göçler sonucu Anadolu’da kurulan yeni yerle�im yerleri ve baz� �ehirlerin isim
de�i�ikli�i üzerine yaz�lm��t�r. Sümer, bu makaleyi üç ba�l�k alt�nda toplam��t�r.
1. Ka�garl�’daki O�uz boylar�
2. Re�idud-din’e göre O�uz boylar�
3. Yaz�c�o�lu’ndaki O�uz boylar� listesi verilmi�tir.
Azerbaycan’�n Türkle�mesi Tarihine Umumi Bir Bak��: 82 Makalenin giri�inde
Azerbaycan ile ilgili yap�lan ara�t�rmalar� vermi�. Daha sonra Azerbaycan’�n Türkle�mesi
tarihini üç bölüme ay�rm��t�r. Birinci bölümde, Selçuklu Devri, ikinci bölümde, Mo�ol Devri,
üçüncü bölümde ise; Mo�ol devrinden sonra (�kinci Türkmen Devri) Karakoyunlular,
Akkoyunlular, Safevîler Devri anlat�lm��t�r.
A�açeriler: 83 A�açeriler hakk�nda bilgi verdi�i bu makalede, A�açerilerin tarihi,
sosyal ve kültürel yap�s� ile hizmetlerinde bulunduklar� devletlere faydalar� üzerinde
durulmu�tur.
80 F. Sümer., “O�uzlar”, Türkler, Cilt:2, Yeni Türkiye Yay�nlar�, Ankara 2002, s. 289-315. 81 F.Sümer., “Anadolu’da O�uz Boylar�na Dair Yer Adlar�”, Türkler, Cilt:6, s. 335-357. 82 F.Sümer., “Azerbaycan’�n Türkle�mesi Tarihine Umumi Bir Bak��”, Belleten, Cilt: 21 (XXI), Say�: 83
(Temmuz), Ankara 1957, s. 429- 443. 83 F. Sümer., “A�açeriler”, Belleten, Cilt: 24 (XXIV), Say�: 96 (Ekim), Ankara 1960, s. 521-528.
37
XIII. – XV. Yüzy�llarda Mara�-Elbistan ve Malatya dolaylar�nda büyük bir Türkmen
toplulu�u olan A�açeriler hakk�nda geni� bilgi verilmektedir. Selçuklular döneminde
Anadolu’ya geli�leri, Mo�ollarla mücadeleleri ve daha sonraki yüzy�llarda varl�klar�,
ya�ay��lar� ve kültürel etkinlikleri hakk�nda da çe�itli bilgiler verilmi�tir.
Bu makale �slam Ansiklopedisi (Diyanet Vakf�)’nde ve Türk Dünyas� Ara�t�rmalar�
Dergisi’nde de yay�nlanm��t�r.
Anadolu’ya Yaln�z Göçebe Türkler Mi Geldi?: 84 Türk milleti hakk�nda genel bir
bilgi (yerle�ik hayat, madencilik, hayvanc�l�k vb.) verdikten sonra eski Türk devletlerinden
bahsetmi�tir. O�uzlar ve di�er Türk boylar� hakk�nda bilgi verilmi�tir. O�uzlar�n Anadolu’ya
gelmesinden sonraki sosyal, ekonomik ve kültürel faaliyetleri hakk�nda bilgi vermi�tir. Ayr�ca
Anadolu’ya gelen Türkmenlerin dili, dini, ölü gömme adetleri ve ya�ay��lar� anlat�lm��t�r.
Eski Türklerde �ehircilik:85 Türklerin yerle�ik hayata geçi�i bunun sonunda kurulan
�ehirler, �ehircilik anlay���n�n geli�imi ve baz� Türk devletlerinde �ehircilik hakk�nda bilgi
verilmi�tir.
Kay� Boyu ve Karakeçililer: 86 Makalede, Kay� boyu ve oyma�� olan Karakeçililer
hakk�nda bilgi verilmektedir. Faruk Sümer, Osmanl� Devleti’ni olu�turan Türk boyunun
Kay�lar olmad��� ihtimali üzerimde durmaktad�r. Osmanl� Devleti’ni kuranlar�n ba�ka bir
O�uz boyuna mensup olabilece�ini dü�ünmektedir.
Bu konu ile ilgili Sümer’in; Osmanl�lar�n Mensup Oldu�u Boy-Kay�lar ve Osmanl�
Devrinde Anadolu’da Kay�lar adl� makalelerine de bak�labilir.
Türklerde Atç�l�k ve Binicilik: 87 Tarihteki Türk atç�l���, binicili�i ve binit tak�m� ile
ilgili meselelerin yer ald��� bu makale giri� ve iki bölümden olu�maktad�r. Giri�, Türklerin
84 F. Sümer., “Anadolu’ya Yaln�z Göçebe Türkler Mi Geldi?”, Belleten, Cilt: 24 (XXIV), Say�: 96 (Ekim),
Ankara 1960, s. 567-594. 85 F. Sümer., “Eski Türklerde �ehircilik”, TDA, Say�: 31, A�ustos 1984, s. 1-103. 86 F. Sümer., “ Kay� Boyu ve Karakeçililer”, TDTD, Say�: 34, Ekim 1989, s. 4-8. 87 F. Sümer., “Türklerde Atç�l�k ve Binicilik”, Türk Dünyas� Ara�t�rmalar� Dergisi, Say�:24, Haziran 1983, s.
1-120.
38
tarihteki atç�l�k ve binicilikleri ile ilgili bilgileri ihtiva etmektedir. Birinci bölümde bini