3
191 ný, özellikle de baþýn dýþarýya çekilmesin- de karþýlaþýlan zorluklarda nasýl bir uygu- lama yapýlmasý gerektiðini göstermiþtir. Bu ameliyatlarda daha sonra Chamberlan ailesinin önerdiði forsepslerin bir ön mo- delini vermiþtir. Bu cerrahî uygulamala- rýn yaný sýra Zehrâvî’nin fýtýk ameliyatlarý (kasýk ve göbek fýtýðý), hidrosel, varikosel, basur memeleri, çeþitli yerde oluþan fis- tüller, çýkmayan týrnaklar, erkeklerde me- melerin büyümesi, kadýnlarýn memelerin- deki anormal büyümeler ve çift cinsiyet- lilik (hermafroditizm) konularýnda çeþitli cer- rahî tedavi önerileri bulunmaktadýr. BÝBLÝYOGRAFYA : Zehrâvî, et-Ta½rîf li-men £aceze £ani’t-teßlîf (nþr. Fuat Sezgin), Frankfurt 1406/1986, neþredenin giriþi, I, 5-8; a.mlf. [Albucasis], On Surgery and Instruments (nþr. ve trc. M. S. Spink – G. L. Le- wis), Berkeley 1973; Ýbn Hazm, Fe²âßilü’l-Endelüs ve ehlihâ (nþr. Selâhaddin el-Müneccid), Beyrut 1387/1968, s. 18; Humeydî, Ce×vetü’l-muštebis (nþr. Ýbrâhim el-Ebyârî), Kahire 1410/1989, I, 325- 326; Ýbn Beþküvâl, e½-Øýla (nþr. Ýbrâhim el-Eb- yârî), Kahire 1410/1989, I, 102-103, 264; Dabbî, Bu³yetü’l-mültemis (Ebyârî), I, 357; Ýbnü’l-Ebbâr, et-Tekmile (nþr. F. Codera), Madrid 1887, II, 551; Ýbn Ebû Usaybia, £Uyûnü’l-enbâß, s. 501; Makka- rî, Nef¼u’¹-¹îb, II, 691; III, 175, 185; D. Campbell, Arabian Medicine and its Influence on the Midd- le Ages, London 1926, I, 85-90, 166-172; Sez- gin, GAS, III, 323-325; M. Ullmann, Die Medizin in Islam, Leiden 1970, s. 149-151; R. Y. Ebied, Bibliography of Medieval Arabic and Jewish Medicine and Allied Sciences, London 1971, s. 89-90; Sami K. Hamarneh, “al-Zahrawý, Abu’l- Qasim Khalaf Ibn .Abbas”, DSB, XIV, 584-585; a.mlf., “Al-Zahrawý’s al-Tasrýf, Commemorating its Millenary Appearance”, Hamdard Medicus, XXXIII/2, Karachi 1990, s. 19-39; Muhammed el- Arabî el-Hattâbî, e¹-ªýb ve’l-e¹ýbbâß fi’l-Endelüsi’l- Ýslâmiyye, Beyrut 1988, I, 111-274; Âmir en- Neccâr, Fî TârîÅi’¹-¹ýb fi’d-devleti’l-Ýslâmiyye, Ka- hire 1994, s. 161-221; Ali Hüseyin eþ-Þatþât, Tâ- rîÅu’l-cirâ¼a fi’¹-¹ýbbi’l-£Arabî, Bingazi 1999, I, 174-184; M. Fuâd ez-Zâkirî, ªýbbü’l-esnân ve’l- cirâ¼atü’l-femeviyye fi’l-¼aŠâreti’l-£Arabiyyeti’l- Ýslâmiyye, Dýmaþk 1427/2006, s. 161-162, 233- 234, 320-346; Fuat Kamil Beksan, “Cerrah Þere- feddin Sabuncuoðlu Eserinin Abülkasým Zehravî Eseri ile Mukayesesi”, Türk Týb Tarihi Arkivi, III/11, Ýstanbul 1939, s. 96-101; A. M. Mansour, “Surgery of Abul-Qasim al-Zahrawý”, Islamic Medicine, II, Kuwait 1982, s. 394-406; A. Habib Khan – S. Riaz Ali Pervâz, “Zahrawý’s Contributi- on to Dentistry”, Studies in History of Medicine, VII/2, New Delhi 1983, s. 115-129; Emîn et-Tîbî, “el-Asîl fî Kitâbi’l-Cirâha li-Ebi’l-Kasým Palef ez- Zehrâvî”, Mecelletü’l-Bu¼û¦i’t-târîÅiyye, VIII/1, Trablus 1986, s. 89-125; Ismail A. Nabri, “Al-Zah- rawý (936-1013AC), The Father of Operative Sur- gery”, al-£Ilm: Journal of the Centre for Research in Islamic Studies, VI, Durban 1986, s. 131-137; Ýlker Uzel, “Yeni Bulunan Bir At’Tasrif Tercüme- si: Zahrawý ve .Ýlm-i Cerrah”, TTK Belleten, LII/ 203 (1988), s. 446-459; Münâ Ebû Zeyd, “Ebü’l- Kasým ez-Zehrâvî: Râ,idü’l-cirâhati’l-.Arabiy- ye”, ed-Dirâsâtü’l-Ýslâmiyye, XXVI/1-2, Ýslâmâ- bâd 1991, s. 411-430; G. Lewis, “The Surgery of Albucasis”, IC, LXXII/1 (1999), s. 21-36; Ahmet Acýduman – Berna Arda, “Ebu’l-Kasým ez-Zehrâvî, Eseri et-Tasrif ve Hidrosefalinin Tedavisi Üzeri- ne”, Çocuk Saðlýðý ve Hastalýklarý Dergisi, XLIX/ 2, Ankara 2006, s. 167-173; Emilie Savage-Smith, “al-Zahrawý”, EI 2 (Ýng.), XI, 398-399; Mahmûd el- Hâc Kasým Muhammed, “ez-Zehrâvî, Ebü’l-Ka- sým”, Mv.AU, XI, 325-330. ÿEsin Kahya ZEHRÜ’l-ÂDÂB ( א.א ) Ebû Ýshak el-Husrî’nin (ö. 413/1022) Arap edebiyatý antolojisi. ˜ Tam adý Zehrü’l-âdâb ve ¦emerü’l-el- bâb’dýr (¡imârü’l-elbâb). Husrî’nin þöhre- tini saðlayan kitap Arap edebiyatýnýn te- mel eserlerinden biridir. Birçok kaynakta müellif, Husrî nisbesiyle anýlan diðer âlim- lerden ayýrt edilmesi için “Zehrü’l-âdâb sahibi el-Husrî” diye nitelendirilir. Bazý kay- naklarda eserin 450 (1058) yýlýnda Kayre- van’da yazýldýðý ileri sürülürse de tarihî ba- kýmdan bunun doðru olmadýðý açýktýr. Ay- rýca bu tarihten bir yýl önce Kayrevan Hi- lâloðullarý’nýn istilâsýna uðrayýp tahrip edil- miþtir. Husrî’nin bu eserini 405’te (1014) kaleme aldýðý yolundaki görüþ genelde be- nimsenmektedir. Kitabýn mukaddimesin- de Husrî, Kayrevan’da devlet adamý Ebü’l- Fazl Abbas b. Süleyman’ýn Doðu’dan o dö- neme ait manzum ve mensur zengin bir edebî malzeme derleyip getirdiðini, kendi- sinden bunlardan bir seçme yapmasýný ve daha önceki eserlerden de benzer parça- lar seçip ilâve etmesini istediðini belirtir. Husrî de titiz bir ayýklama ile Zehrü’l- âdâb’ý meydana getirir. Eser, IV. (X.) yüz- yýlýn sonlarý ile V. (XI.) yüzyýlýn baþlarýna ait manzum ve mensur önemli parçalardan oluþur. Kitaba, yine mukaddimede dile ge- tirilen “zevkle okunma” prensibi doðrul- tusunda uzun parçalar alýnmamýþ; kýsa, nâdir, ilginç ve bilinmeyen örneklere yer verilmiþ, bazý uzun parçalar bölünerek ese- rin içine serpiþtirilmiþtir. Eserde ciddiden nükteye, hikmetten espriye, nazýmdan nesre, kýssadan fýkraya, haberden biyog- rafiye geçilmiþ, bunlarýn arasýna dinlen- dirme ve ilgiyi sürdürme amacýyla deði- þik metinler yerleþtirilmiþtir. Bu metot Câ- hiz’in el-Beyân ve’t-tebyîn’i, Ýbn Kutey- be’nin Edebü’l-kâtib’i, Müberred’in el- Kâmil’i ve Ebû Ali el-Kalî’nin el-Emâli’- sinde de izlenmiþtir. Arap edebiyatýnýn dört temel eseri kabul edilen ve fazlaca ilgi gös- terilen bu kitaplarla karþýlaþtýrýldýðýnda Zehrü’l-âdâb’ýn onlardan geri kalmadýðý, larýyla da ilgilenmiþ, günümüzde de etkili olabilecek bir tedaviyi “triciasis” için öner- miþ, “ptergium”u da ameliyatla uygun bir þekilde tedavi etmiþtir. Bu iki hastalýkla benzeri birçok göz hastalýðý ameliyatýnda zamanýmýza göre de baþarýlý sayýlacak te- daviler uygulamýþtýr. Mezopotamyalýlar’dan beri çok iyi bilinen katarakta limbusta bir kesme (inzisyon) yapmak suretiyle bir te- davi önermekte, “Kesmede eðer katarak- ta -kompaktlaþan lense kadar- ulaþýlýrsa hasta ameliyattan sonra tekrar görmeye baþlar” demektedir. Zehrâvî’nin baþarý ile tedavi ettiði hastalýklar arasýnda “trache- ostomi” uygulamalarý da zikredilebilir. Bu- rada soluk borusuna yapýlacak müdahale- lerde soluk borusunun yapýsýný, ona kom- þu yapýlarý ve bu tip müdahalelerde nere- den kesme yapýlacaðýný tarif etmekte, yi- ne boðazla ilgili olarak tonsilektomi uygu- lamalarýný da tanýmlamaktadýr. Diþ çeki- mini, gevþemiþ diþin sabitleþtirilmesini, yerinden oynamýþ diþlerde ne gibi tedavi- lerin uygulanabileceðini ayrýntýlý biçimde anlatmakta, bu sýrada kullanýlacak aletler hakkýnda bilgi vermektedir. Ayrýca takma diþleri, bunlarýn yapýmýný, düþen diþin ye- rine nasýl konulacaðýný açýklamakta, diþ et- lerinde meydana gelen iltihaplý hastalýk- larda bunlarýn kesilerek alýnmasýný ve da- ha sonra o kýsmýn daðlanmasýný önermek- tedir. Burun, çene ve omurga kýrýklarý da- hil kýrýk çýkýklarla da ilgilenen Zehrâvî ký- rýk patella kemiði için ilk defa cerrahî bir müdahale uygulamýþtýr. Damarlarý ve özel- liklerini çok iyi bilen Zehrâvî arterlerin eni- ne kesilmesi halinde çok kanama olacaðý- ný, kesiðin küçük olmasý durumunda par- makla kesilen yere bastýrýlmasý, daðlama uygulanmasý ve ardýndan soðuk su ile yý- kayýp kan dindiren bazý merhemlerin sü- rülmesiyle kanamanýn durdurulabileceði- ni söylemektedir. Daðlama yoluyla teda- vi Yunanlýlar’dan beri bilinmekle beraber Zehrâvî daðlamanýn sýnýrlarýný çizmiþ, ne- relerde kullanýlabileceðini daha kesin bi- çimde tesbit etmiþtir. Ýdrar yollarý hastalýklarýnda da cerrahî tedavi tavsiye eden Zehrâvî mesane taþý- nýn urethra kanalýndan dýþarýya atýlama- masý durumunda perineal bir kesik yapý- larak taþýn bulunduðu yerden çýkarýlmasý gerektiðini belirtmektedir. O, kadýnlarda litotomi uygulamasý yapan ilk hekim ve günümüzde “obstetrike Walcher pozisyo- nu” denen uygulamayý öneren ilk cerrah- týr. Bunun için yeni tip bir forseps öner- miþtir (Hamarneh, DSB, XIV, 584). Ayrýca zor doðumlarda fötusün nasýl alýnacaðý- ZEHRÜ’l-ÂDÂB

ra ve devlet adamlarýna karþý davranýþ ku-

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: ra ve devlet adamlarýna karþý davranýþ ku-

191

ný, özellikle de baþýn dýþarýya çekilmesin-de karþýlaþýlan zorluklarda nasýl bir uygu-lama yapýlmasý gerektiðini göstermiþtir.Bu ameliyatlarda daha sonra Chamberlanailesinin önerdiði forsepslerin bir ön mo-delini vermiþtir. Bu cerrahî uygulamala-rýn yaný sýra Zehrâvî’nin fýtýk ameliyatlarý(kasýk ve göbek fýtýðý), hidrosel, varikosel,basur memeleri, çeþitli yerde oluþan fis-tüller, çýkmayan týrnaklar, erkeklerde me-melerin büyümesi, kadýnlarýn memelerin-deki anormal büyümeler ve çift cinsiyet-lilik (hermafroditizm) konularýnda çeþitli cer-rahî tedavi önerileri bulunmaktadýr.

BÝBLÝYOGRAFYA :

Zehrâvî, et-Ta½rîf li-men £aceze £ani’t-teßlîf (nþr.Fuat Sezgin), Frankfurt 1406/1986, neþredeningiriþi, I, 5-8; a.mlf. [Albucasis], On Surgery andInstruments (nþr. ve trc. M. S. Spink – G. L. Le-wis), Berkeley 1973; Ýbn Hazm, Fe²âßilü’l-Endelüsve ehlihâ (nþr. Selâhaddin el-Müneccid), Beyrut1387/1968, s. 18; Humeydî, Ce×vetü’l-muštebis(nþr. Ýbrâhim el-Ebyârî), Kahire 1410/1989, I, 325-326; Ýbn Beþküvâl, e½-Øýla (nþr. Ýbrâhim el-Eb-yârî), Kahire 1410/1989, I, 102-103, 264; Dabbî,Bu³yetü’l-mültemis (Ebyârî), I, 357; Ýbnü’l-Ebbâr,et-Tekmile (nþr. F. Codera), Madrid 1887, II, 551;Ýbn Ebû Usaybia, £Uyûnü’l-enbâß, s. 501; Makka-rî, Nef¼u’¹-¹îb, II, 691; III, 175, 185; D. Campbell,Arabian Medicine and its Influence on the Midd-le Ages, London 1926, I, 85-90, 166-172; Sez-gin, GAS, III, 323-325; M. Ullmann, Die Medizinin Islam, Leiden 1970, s. 149-151; R. Y. Ebied,Bibliography of Medieval Arabic and JewishMedicine and Allied Sciences, London 1971, s.89-90; Sami K. Hamarneh, “al-Zahrawý, Abu’l-Qasim Khalaf Ibn .Abbas”, DSB, XIV, 584-585;a.mlf., “Al-Zahrawý’s al-Tasrýf, Commemoratingits Millenary Appearance”, Hamdard Medicus,XXXIII/2, Karachi 1990, s. 19-39; Muhammed el-Arabî el-Hattâbî, e¹-ªýb ve’l-e¹ýbbâß fi’l-Endelüsi’l-Ýslâmiyye, Beyrut 1988, I, 111-274; Âmir en-Neccâr, Fî TârîÅi’¹-¹ýb fi’d-devleti’l-Ýslâmiyye, Ka-hire 1994, s. 161-221; Ali Hüseyin eþ-Þatþât, Tâ-rîÅu’l-cirâ¼a fi’¹-¹ýbbi’l-£Arabî, Bingazi 1999, I,174-184; M. Fuâd ez-Zâkirî, ªýbbü’l-esnân ve’l-cirâ¼atü’l-femeviyye fi’l-¼aŠâreti’l-£Arabiyyeti’l-Ýslâmiyye, Dýmaþk 1427/2006, s. 161-162, 233-234, 320-346; Fuat Kamil Beksan, “Cerrah Þere-feddin Sabuncuoðlu Eserinin Abülkasým ZehravîEseri ile Mukayesesi”, Türk Týb Tarihi Arkivi,III/11, Ýstanbul 1939, s. 96-101; A. M. Mansour,“Surgery of Abul-Qasim al-Zahrawý”, IslamicMedicine, II, Kuwait 1982, s. 394-406; A. HabibKhan – S. Riaz Ali Pervâz, “Zahrawý’s Contributi-on to Dentistry”, Studies in History of Medicine,VII/2, New Delhi 1983, s. 115-129; Emîn et-Tîbî,“el-Asîl fî Kitâbi’l-Cirâha li-Ebi’l-Kasým Palef ez-Zehrâvî”, Mecelletü’l-Bu¼û¦i’t-târîÅiyye, VIII/1,Trablus 1986, s. 89-125; Ismail A. Nabri, “Al-Zah-rawý (936-1013AC), The Father of Operative Sur-gery”, al-£Ilm: Journal of the Centre for Researchin Islamic Studies, VI, Durban 1986, s. 131-137;Ýlker Uzel, “Yeni Bulunan Bir At’Tasrif Tercüme-si: Zahrawý ve .Ýlm-i Cerrah”, TTK Belleten, LII/203 (1988), s. 446-459; Münâ Ebû Zeyd, “Ebü’l-Kasým ez-Zehrâvî: Râ,idü’l-cirâhati’l-.Arabiy-ye”, ed-Dirâsâtü’l-Ýslâmiyye, XXVI/1-2, Ýslâmâ-

bâd 1991, s. 411-430; G. Lewis, “The Surgery ofAlbucasis”, IC, LXXII/1 (1999), s. 21-36; AhmetAcýduman – Berna Arda, “Ebu’l-Kasým ez-Zehrâvî,Eseri et-Tasrif ve Hidrosefalinin Tedavisi Üzeri-ne”, Çocuk Saðlýðý ve Hastalýklarý Dergisi, XLIX/2, Ankara 2006, s. 167-173; Emilie Savage-Smith,“al-Zahrawý”, EI2 (Ýng.), XI, 398-399; Mahmûd el-Hâc Kasým Muhammed, “ez-Zehrâvî, Ebü’l-Ka-sým”, Mv.AU, XI, 325-330.

ÿEsin Kahya

– —ZEHRÜ’l-ÂDÂB

��א."א! ) )

Ebû Ýshak el-Husrî’nin(ö. 413/1022)

Arap edebiyatý antolojisi.˜ ™

Tam adý Zehrü’l-âdâb ve ¦emerü’l-el-bâb’dýr (¡imârü’l-elbâb). Husrî’nin þöhre-tini saðlayan kitap Arap edebiyatýnýn te-mel eserlerinden biridir. Birçok kaynaktamüellif, Husrî nisbesiyle anýlan diðer âlim-lerden ayýrt edilmesi için “Zehrü’l-âdâbsahibi el-Husrî” diye nitelendirilir. Bazý kay-naklarda eserin 450 (1058) yýlýnda Kayre-van’da yazýldýðý ileri sürülürse de tarihî ba-kýmdan bunun doðru olmadýðý açýktýr. Ay-rýca bu tarihten bir yýl önce Kayrevan Hi-lâloðullarý’nýn istilâsýna uðrayýp tahrip edil-miþtir. Husrî’nin bu eserini 405’te (1014)kaleme aldýðý yolundaki görüþ genelde be-nimsenmektedir. Kitabýn mukaddimesin-de Husrî, Kayrevan’da devlet adamý Ebü’l-Fazl Abbas b. Süleyman’ýn Doðu’dan o dö-neme ait manzum ve mensur zengin biredebî malzeme derleyip getirdiðini, kendi-sinden bunlardan bir seçme yapmasýný vedaha önceki eserlerden de benzer parça-lar seçip ilâve etmesini istediðini belirtir.Husrî de titiz bir ayýklama ile Zehrü’l-âdâb’ý meydana getirir. Eser, IV. (X.) yüz-yýlýn sonlarý ile V. (XI.) yüzyýlýn baþlarýna aitmanzum ve mensur önemli parçalardanoluþur. Kitaba, yine mukaddimede dile ge-tirilen “zevkle okunma” prensibi doðrul-tusunda uzun parçalar alýnmamýþ; kýsa,nâdir, ilginç ve bilinmeyen örneklere yerverilmiþ, bazý uzun parçalar bölünerek ese-rin içine serpiþtirilmiþtir. Eserde ciddidennükteye, hikmetten espriye, nazýmdannesre, kýssadan fýkraya, haberden biyog-rafiye geçilmiþ, bunlarýn arasýna dinlen-dirme ve ilgiyi sürdürme amacýyla deði-þik metinler yerleþtirilmiþtir. Bu metot Câ-hiz’in el-Beyân ve’t-tebyîn’i, Ýbn Kutey-be’nin Edebü’l-kâtib’i, Müberred’in el-Kâmil’i ve Ebû Ali el-Kalî’nin el-Emâli’-sinde de izlenmiþtir. Arap edebiyatýnýn dörttemel eseri kabul edilen ve fazlaca ilgi gös-terilen bu kitaplarla karþýlaþtýrýldýðýndaZehrü’l-âdâb’ýn onlardan geri kalmadýðý,

larýyla da ilgilenmiþ, günümüzde de etkiliolabilecek bir tedaviyi “triciasis” için öner-miþ, “ptergium”u da ameliyatla uygun birþekilde tedavi etmiþtir. Bu iki hastalýklabenzeri birçok göz hastalýðý ameliyatýndazamanýmýza göre de baþarýlý sayýlacak te-daviler uygulamýþtýr. Mezopotamyalýlar’danberi çok iyi bilinen katarakta limbusta birkesme (inzisyon) yapmak suretiyle bir te-davi önermekte, “Kesmede eðer katarak-ta -kompaktlaþan lense kadar- ulaþýlýrsahasta ameliyattan sonra tekrar görmeyebaþlar” demektedir. Zehrâvî’nin baþarý iletedavi ettiði hastalýklar arasýnda “trache-ostomi” uygulamalarý da zikredilebilir. Bu-rada soluk borusuna yapýlacak müdahale-lerde soluk borusunun yapýsýný, ona kom-þu yapýlarý ve bu tip müdahalelerde nere-den kesme yapýlacaðýný tarif etmekte, yi-ne boðazla ilgili olarak tonsilektomi uygu-lamalarýný da tanýmlamaktadýr. Diþ çeki-mini, gevþemiþ diþin sabitleþtirilmesini,yerinden oynamýþ diþlerde ne gibi tedavi-lerin uygulanabileceðini ayrýntýlý biçimdeanlatmakta, bu sýrada kullanýlacak aletlerhakkýnda bilgi vermektedir. Ayrýca takmadiþleri, bunlarýn yapýmýný, düþen diþin ye-rine nasýl konulacaðýný açýklamakta, diþ et-lerinde meydana gelen iltihaplý hastalýk-larda bunlarýn kesilerek alýnmasýný ve da-ha sonra o kýsmýn daðlanmasýný önermek-tedir. Burun, çene ve omurga kýrýklarý da-hil kýrýk çýkýklarla da ilgilenen Zehrâvî ký-rýk patella kemiði için ilk defa cerrahî birmüdahale uygulamýþtýr. Damarlarý ve özel-liklerini çok iyi bilen Zehrâvî arterlerin eni-ne kesilmesi halinde çok kanama olacaðý-ný, kesiðin küçük olmasý durumunda par-makla kesilen yere bastýrýlmasý, daðlamauygulanmasý ve ardýndan soðuk su ile yý-kayýp kan dindiren bazý merhemlerin sü-rülmesiyle kanamanýn durdurulabileceði-ni söylemektedir. Daðlama yoluyla teda-vi Yunanlýlar’dan beri bilinmekle beraberZehrâvî daðlamanýn sýnýrlarýný çizmiþ, ne-relerde kullanýlabileceðini daha kesin bi-çimde tesbit etmiþtir.

Ýdrar yollarý hastalýklarýnda da cerrahîtedavi tavsiye eden Zehrâvî mesane taþý-nýn urethra kanalýndan dýþarýya atýlama-masý durumunda perineal bir kesik yapý-larak taþýn bulunduðu yerden çýkarýlmasýgerektiðini belirtmektedir. O, kadýnlardalitotomi uygulamasý yapan ilk hekim vegünümüzde “obstetrike Walcher pozisyo-nu” denen uygulamayý öneren ilk cerrah-týr. Bunun için yeni tip bir forseps öner-miþtir (Hamarneh, DSB, XIV, 584). Ayrýcazor doðumlarda fötusün nasýl alýnacaðý-

ZEHRÜ’l-ÂDÂB

Page 2: ra ve devlet adamlarýna karþý davranýþ ku-

192

ZEHRÜ’l-ÂDÂB

Zehrü’l-âdâb’da ahlâkî ve dinî kaygý ileedebiyatýn müstehcen türüne yer veril-memiþse de güldürücü, eðlendirici kýsahikâye, fýkra, nükte ve latifeler ciddi konu-lar arasýna edebî bir zevkle serpiþtirilmiþ-tir. Hikâyelerin baþlýca kahramanlarý Eþ‘ab,Cemmâz, Gadirî, Ebû Nüvâs, Ebü’l-Ayna’ve Ýbn Ebû Atîk’tir. Daðýnýk vaziyette olanintihallerle bunlara ve diðer edebî ürünve þiirlere dair deðerlendirme ve eleþtiri-lere de sýkça rastlanýr. Yine eserin çeþitliyerlerine daðýtýlmýþ halde belâgat, beyân,meânî, belið kimse, belið kelâm hakkýndagenel taným ve açýklamalar bulunduðu gi-bi îcâz, ýtnâb, tatvîl, teþbih, istiare, kina-ye, iktidâb, iktibas, haþiv, tecnîs, kalb, taz-min, týbâk, târiz, hüsn-i taksîm, hüsn-i te-hallus, hüsn-i hitâm, hüsn-i teettî, istit-rat gibi belâgatýn türleriyle ilgili açýklama-lar ve örnekler de yer almaktadýr. Ýslâmîedebiyatýn bir geleneði olarak Hz. Peygam-ber’in sözlerinden, baþta dört halife olmaküzere sahâbe ve tâbiîn ileri gelenlerininsöz, þiir, hikmet, mersiye ve hutbelerindenseçmeler yapýlmýþ, zamanýn edebî eserle-rine yansýmýþ siyasî bir gelenek olarak daeþraf ve âyandan söz edilmiþtir. Peygam-berlerin uðradýðý musibetlerin konu edi-nilerek edebî bir mevzu haline getirilme-si eserin bir özelliði sayýlmaktadýr. Kitap-ta dönemin sosyal âdâbýna, hükümdarla-

ra ve devlet adamlarýna karþý davranýþ ku-rallarýna iliþkin didaktik bilgiler de vardýr.Kýsaca Husrî eserin baþýndan sonuna ka-dar edebiyat ve ediplerden, þiir ve þairler-den, belâgat ve beliðlerden, inþâ ve mün-þîlerden tekrar tekrar söz etmiþtir. Bu ara-da çaðdaþlarý içinde hayran olduðu Bedî-üzzaman el-Hemedânî’ye özel bir yer ver-miþ, Mašåmât’ýndan ve mektuplarýndanbol miktarda nakilde bulunmuþtur. Bumünasebetle eserin bir yerinde (Zehrü’l-âdâb [nþr. Ali Muhammed el-Bicâvî], I,261) makame türünün Bedîüzzaman el-Hemedânî ile deðil Ýbn Düreyd ile baþla-dýðý, Hemedânî’nin Ýbn Düreyd’in Erba£û-ne ¼adî¦en (kýrk aþk hikâyesi) adlý eserinitaklit ederek Mašåmât’ý yazdýðý kaydedil-mektedir. Yine çaðdaþ edipler içinde EbûBekir es-Sûlî, Ebü’l-Fazl Ýbnü’l-Amîd, EbûBekir el-Hârizmî, Ebû Ýshak es-Sâbî, Sâ-hib b. Abbâd, Ebû Ali el-Hâtimî, Ebü’l-Fethel-Büstî, Kabûs b. Veþmgîr, Ebû Mansûres-Seâlibî ve Ebü’l-Fazl el-Mîkâlî kendile-rinden en çok seçme yapýlan ediplerdir.Müellif eskilerden baþta Ýbnü’l-Mu‘tez ol-mak üzere Ahtal, Cerîr, Ferezdak, Beþþârb. Bürd, Ebû Nüvâs, Ebû Temmâm, Ýbnü’r-Rûmî, Buhtürî ve Mütenebbî’den, mualla-ka þairlerinden nakilde bulunmuþtur.

Husrî, eserindeki edebî malzeme içindenseçtiði nükteli hikâye ve fýkralara dair par-

hatta yer yer üstün olduðu görülür. Çünküadý geçen eserlerde edebî malzeme ya-nýnda lugat, sarf, nahiv ve rivayet gibi ede-bî zevke hitap etmeyen alanlarda da bilgiverilmektedir. Zehrü’l-âdâb’da ise sýrfedebî zevk hâkimdir, edebî malzeme ba-kýmýndan da onlardan zengindir. Anýlandört eser Doðu’da, Zehrü’l-âdâb ise özel-likle Kuzey Afrika ve Ýspanya’da ilgiyle kar-þýlanmýþtýr.

Bölümlere ayrýlmamýþ olan eserde da-ðýnýk halde yer alan baþlýca konular için-de zamanýn edipleri arasýnda ekol halinegelen, bir amaca yönelik ayrýntýlý tasvirleren önde gelir. Bunun yanýnda bahar ve kýrtasvirleri, hayvan ve tabiat tasvirleri, sa-vaþ ve araçlarý, sosyal hayat ve gereçle-riyle ilgili somut tasvirlerin yanýnda vatanhasreti, kibir, haset, ahlâk ve siyaset gibikonularla ilgili soyut tasvirler; belâgat, þiir-nesir gibi didaktik tasvirler de bulunur. Ki-tapta hiciv nâdiren görülür, buna karþýlýkövgü tasvirden sonra ikinci sýrayý iþgal eder.Beþþâr b. Bürd, Ebû Nüvâs, Ebû Temmâm,Buhtürî, Ýbnü’r-Rûmî, Ebû Mansûr es-Se-âlibî ve Ebü’l-Fazl el-Mîkâlî baþta olmaküzere birçok nazým ve nesir ustasýnýn dev-let adamlarý ve ünlülerle ilgili kaleme al-dýðý övgülerin yaný sýra sefer, gurbet, kinvb.ne dair övgüler de bulunmaktadýr. Eser-de mersiyelere de hayli yer ayrýlmýþtýr. Ýs-lâm ve devlet büyükleriyle ilgili dair mer-siyelerin yanýnda öküz, maymun, kadeh,mendil gibi hayvan ve eþya üzerine yazýl-mýþ olanlar da vardýr. Bunlar arasýnda Han-sâ, Leylâ el-Ahyeliyye, Hind bint Esed, Üm-mü Hâlid en-Nümeyriyye, Ümmü Dahhâkel-Muhâribiyye, Halîme el-Hudriyye, Fâriabint Þeddâd, Zübeyde bint Ca‘fer, Hârisebint Bedr gibi kadýn þairlere ait mersiye-ler dikkat çeker. Zehrü’l-âdâb’da atýþma(münâkaza), övünme (müfâhare), yergi (mu-hâcât) tarzýnda süren; veciz, belið, hikmet-li söz yarýþlarý halinde devam eden; birçokedip, hatip ve þaire ait diyaloglar epeyceyer tutar. Ahbâr, menâkýb, kýssa, biyogra-fi, mektup ve inþa örnekleri yoðun biçim-de geçer. Mektuplar Bedîüzzaman el-He-medânî, Ebü’l-Fazl el-Mîkâlî, Abdülhamîdel-Kâtib, Câhiz, Ýbrâhim b. Abbas es-Sûlî,Ebû Bekir es-Sûlî, Ebü’l-Fazl Ýbnü’l-Amîd,Ebû Ýshak es-Sâbî ve Sâhib b. Abbâd gibiediplere aittir. Beþþâr b. Bürd, Ýbnü’l-Mu‘-tez, Ebû Firâs el-Hamdânî gibi þairlere aitgazeller; kutlama, tâziye, tayin ve azil ya-zýlarý; hikmetli söz ve özdeyiþler, hitâbe vehutbeler; nâdir olarak özür beyaný þiirleri(i‘tizâriyyât), zühd ve þarap þiirleri de (ham-riyyât) eserin konularý arasýndadýr.

Zehrü’l-âdâb’ýn

ilk iki sayfasý(Süleymaniye Ktp.,

ReîsülküttâbMustafa Efendi,

nr. 812)

Page 3: ra ve devlet adamlarýna karþý davranýþ ku-

193

– —ZEHRÜ’r-RUBÂ

���א���� ) )

Süyûtî (ö. 911/1505) tarafýndanNesâî’nin es-Sünen’ine yazýlan þerh

(bk. es-SÜNEN; SÜYÛTÎ).˜ ™

– —ZEITSCHRIFT der DEUTSCHEN

MORGENLÄNDISCHENGESELLSCHAFT

Yayýmýna 1847 yýlýnda baþlananAlman þarkiyat araþtýrmalarý dergisi.˜ ™

Þarkiyatçýlýk XVIII. yüzyýlýn sonundan iti-baren Avrupa’da kurumsallaþmaya baþla-mýþ, 1822’de Fransa’da Société Asiatique,1823’te Ýngiltere’de The Royal Asiatic So-ciety kurulmuþtur. Alman þarkiyatçýlarý dabenzer bir müessese için giriþimlerde bu-lunmuþ, 1-4 Ekim 1844’te Dresden’de ger-çekleþtirilen yedinci filologlar toplantýsýn-da, Doðu araþtýrmalarýný destekleyecek,Fransa’da ve Ýngiltere’deki gibi bir cemiye-tin kurulmasý yönünde çalýþma baþlatýlmýþ,kurulacak cemiyetin bir dergi çýkarmasýkararlaþtýrýlmýþtýr. Ertesi yýl Darmstadt’tatekrar bir araya gelen þarkiyatçýlar, uzunbir hazýrlýk sürecinin ardýndan Heinrich Le-berecht Fleischer’in öncülüðünde 2 Ekim1845’te Deutsche Morgenländische Ge-sellschaft’ý (DMG) kurmuþlardýr. Tüzüktecemiyetin amacý, Asya ülkeleri ve Asya ileyakýn irtibatý bulunan ülkeler hakkýnda bil-gi toplanmasýný teþvik etmek, buna olanalâkayý geniþ bir çevreye yaymak, cemiye-tin Doðu’nun edebiyatý yanýnda tarihiyle,eski ve yeni dönemdeki durumuyla da il-gilenmek þeklinde belirlenmiþtir. Bu ama-cýn gerçekleþtirilmesi için çeþitli eserlerinyayýmlanmasý, çalýþmalarýn desteklenme-si, muhtelif cemiyet ve þahýslarla irtibatkurulmasý planlanmýþtýr (Jahresbericht, s.143-144).

Kuruluþundan itibaren çalýþmalarýný ara-lýksýz sürdüren cemiyet, Almanya’nýn II.Dünya Savaþý’nda yenilgiye uðramasýndansonra iþgal güçleri tarafýndan kapatýlmýþ,4 Haziran 1948’de Mainz þehrinde tekrarkurulmuþ ve 2006’da merkezi Halle an derSaale þehrine taþýnmýþtýr. 30 Nisan 2011’-de yayýmlanan tüzüðünün son þeklindecemiyetin amacý ve ilgi alaný hemen he-men deðiþtirilmeden býrakýlmýþtýr (tüzü-ðün son þekli için bk. http://www.dmg-web.de/pdf/satzung.pdf, 20.09.2012). Dünyanýnçeþitli ülkelerinden üyeleri bulunan cemi-yetin 1848’de üyeleri arasýnda Berlin’de-ki Osmanlý sefiri Þevket Bey, kâtip Cabuli(Kâbûlî) Efendi ile kâtip ve mütercim Dâ-

vud oðlu, 1869’da Bâbýâli mütercim-i ev-veli Münif Efendi ve 1922’de Ýzzet Paþagibi isimler yer almaktadýr. Ayrýca 1863’-te Evkaf-ý Hûmâyun Nâzýrý Abdüllatif Sub-hi Paþa, 1950’de Ahmet Zeki Velidi Togan,1989’da Aydýn Sayýlý ve 1995’te Nejat Gö-yünç cemiyetin onur üyeliðine seçilmiþtir.Deutsche Morgenländische Gesellschaftbünyesinde derginin yaný sýra çeþitli ku-rumlarý da oluþturmuþtur. Ýstanbul’da birþubesi bulunan Beyrut merkezli Orient-Institut ve merkezi Katmandu’da bulu-nan Nepal Research Centre bunlar arasýn-da sayýlabilir.

Deutsche Morgenländische Gesells-chaft’ýn 1845 tarihli tüzüðünde Zeitsch-rift der Deutschen MorgenländischenGesellschaft (ZDMG) adýyla bir dergininçýkarýlmasý kararlaþtýrýlmýþtý. Bununla bir-likte o güne kadar þarkiyat çalýþmalarýnýnyayýmlandýðý bir dergi olan ve DeutscheMorgenländische Gesellschaft’ýn kurucuüyeleri arasýnda yer alan, editörlüðünüChristian Lassen’in yaptýðý Die Zeitschriftfür die Kunde des Morgenlandes’in(ZFDKDM) âkýbetinin ne olacaðý gündemegelmiþ, Lassen, 1837’den beri yayýmlan-makta olan bu derginin, 1846’da VII. cildi-ni neþrettikten sonra Zeitschrift der De-utschen Morgenländischen Gesell-schaft adýna yayýmýna son vereceðini açýk-lamýþ (Preissler’in ZFDKDM’nin VII. cildi-nin 1850’de yayýmlandýðýna dair verdiðibilgi yanlýþtýr, bk. Preissler, CXLV [1995], s.320), böylece Zeitschrift der DeutschenMorgenländischen Gesellschaft fiilenZeitschrift für die Kunde des Morgen-landes’in yerine geçmiþtir. Yeni çýkarýlanderginin birinci sayýsýnda, derginin planýkonusunda Zeitschrift für die Kundedes Morgenlandes’in ilk cildinin giriþin-de kaydedilen fikirlerin benimsendiði,ancak içerik bakýmýndan biraz daha ge-niþ tutulmasý tasarlanan Zeitschrift derDeutschen Morgenländischen Gesell-schaft’ta cemiyetle ilgili haberlerin, ede-biyat notlarý, ilânlar, kýsa deðerlendirme-ler ve cemiyetin kütüphanesine gönderi-len kitaplar hakkýnda tanýtýmlarýn da yeralacaðý, ayrýca Doðu’ya seyahat eden veyaoralarda yaþayan Avrupalýlar’ýn gözlemleri-ne ve çalýþmalarýna dayanarak bu coðraf-yanýn Avrupa’yla iliþkileri hakkýnda haber-ler verileceði belirtilmiþtir. Baþlangýçta der-ginin yýlda altý sayý çýkarýlmasý amaçlanmýþ-sa da daha sonra dört sayý yayýmlanmasýkararlaþtýrýlmýþtýr. Dergide ilk yýllarda sade-ce Almanca makaleler bulunmakla birlik-te daha sonra baþta Ýngilizce olmak üzerebaþka dillerde de yazýlar çýkmýþtýr.

çalarý Cem£u’l-cevâhir fi’l-müla¼ ve’n-nevâdir adlý eserinde toplamýþtýr (nþr. Ze-kî Mübârek, Kahire 1344-1350; I-IV, Bey-rut 1972; nþr. Muhammed Emîn el-Hancî,Kahire 1353; nþr. Ali Muhammed el-Bicâvî,Kahire 1372/1953; Beyrut 1407/1987; nþr.Ruhâb Hýdýr Akkâvî, Beyrut 1413/1993).Zehrü’l-âdâb’ýn, Nûrü’¹-¹arf ve nevrü’¾-¾arf (nþr. Abdülkuddûs Ebû Sâlih, Beyrut1416/1996) adýyla yine müellif tarafýndanyapýlan bir ihtisarý bulunduðu gibi Ýbn Ber-rî et-Tâzî’ye ait Ýšti¹âfü’z-zeher ve ic-tinâßü’¦-¦emer (nþr. Mustafa Hicâzî, Ka-hire 2012) adlý bir muhtasarý da mevcut-tur. Kitabý Ýbn Manzûr da özetlemiþ, eser-den yapýlan seçmeler Suriye Kültür Ba-kanlýðý tarafýndan Min Kitâbi Zehri’l-âdâb ve ¦emeri’l-elbâb adýyla yayýmlan-mýþtýr (I-III, Dýmaþk 1996). Muhammed b.Sa‘d eþ-Þüvey‘ir, Zehrü’l-âdâb’ýn tahlili veeleþtirisi üzerine el-¥u½rî ve kitâbühûZehrü’l-âdâb adlý hacimli bir doktora ça-lýþmasý yapmýþtýr (Libya-Tunus 1401/1981;Riyad 1404/1984). Zehrü’l-âdâb’ýn ilk bas-kýsý Bulak’ta yapýlmýþ (1293), daha sonraÝbn Abdürabbih’in el-£Ýšdü’l-ferîd’i kena-rýnda basýmý gerçekleþtirilmiþtir (Kahire1302, 1305, 1316; nþr. M. Abdüllatîf el-Ha-tîb, Kahire 1321). Zekî Mübârek’in yaptýðýneþir (Kahire 1344-1350; I-IV, Beyrut 1972)eserin yazmalarýna dayanmadýðýndan ha-talarla doludur. Mustafa Sâdýk er-Râfiî,Âle’s-seffûd adlý eserinin (Kahire 1931)II. cildinde bu hatalarý ele almýþtýr. Zeh-rü’l-âdâb’ýn ilmî neþri Ali Muhammed el-Bicâvî (I-II, Kahire 1372/1953, 1389/1969,1970, 1985) ve Muhammed Muhyiddin Ab-dülhamîd (Kahire 1372-1374/1953-1955)tarafýndan gerçekleþtirilmiþtir.

BÝBLÝYOGRAFYA :

Ebû Ýshak el-Husrî, Zehrü’l-âdâb (nþr. Ali Mu-hammed el-Bicâvî), Kahire 1389/1969, I, 261;ayrýca bk. neþredenin giriþi, I, c-z; a.e. (nþr. ZekîMübârek), Beyrut 1972, I, 168; ayrýca bk. neþre-denin giriþi, I, 14-32; a.mlf., Cem£u’l-cevâhir fi’l-müla¼ ve’n-nevâdir (nþr. Ruhâb Hýdýr Akkâvî),Beyrut 1413/1993, neþredenin giriþi, s. 8-10; a.mlf.,Nûrü’¹-¹arf ve nevrü’¾-¾arf (nþr. Abdülkuddûs EbûSâlih), Beyrut 1416/1996, neþredenin giriþi, s.34-36; Brockelmann, GAL, I, 314-315; Suppl., I,472; Abdülvehhâb b. Mansûr, A£lâmü’l-Ma³ri-bi’l-£Arabî, Rabat 1399/1979, I, 47-49; Muham-med b. Sa‘d eþ-Þüvey‘ir, el-¥u½rî ve kitâbühû Zeh-rü’l-âdâb, Tunus 1401/1981, s. 201-235, ayrý-ca bk. tür.yer.; a.mlf., “el-Husrî ve kitâbühû Zeh-rü’l-âdâb”, ed-Dâre, XI/3, Riyad 1985, s. 151-164; Sâlihiyye, el-Mu£cemü’þ-þâmil, II, 203-204;Muhammed Bû Zîne, Tûnisiyyûn fî târîÅi’l-¼aŠâ-rât, Tunus 1998, s. 497-510; Muhammed Selâ-me Yûsuf, “Ebû Ýshâk Ýbrâhîm b. .Alî el-Husrî vekitâbühû Zehrü’l-âdâb”, £Âlemü’l-fikr, XII/1, Kü-veyt 1981, s. 235-262; Ch. Bouyahia, “al-Husrý”,EI 2 (Ýng.), III, 639.

ÿÝsmail Durmuþ

ZEITSCHRIFT der DEUTSCHEN MORGENLÄNDISCHEN GESELLSCHAFT

44. CÝLT 3. FASÝKÜL (272) 1. Forma / 2. Kontrol12 Eylül 2013