252
EURO 2016 ÖZEL GRUPLAR . YENİ KURALLAR . MASKOTLAR . ŞARKILAR TOPLAR . HAKEMLER . 56 YILLIK TARİH . FORMALAR BAĞIŞ ERTEN . ILGAZ ÇINAR . CÜNEYT KAŞELER MUSTAFA ÇULCU . 24 KARAKTER . EKONOMİK BOYUT STADYUMLAR . ŞEHİR KÜLTÜRÜ HAZİRAN 2016 | SAYI: 4 OKUMAYI SEVEN DEFANSA GELSİN

Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Aylık, Türkçe, Ücretsiz Spor Dergisi Euro 2016 için özel hazırlanmış 250 sayfalık Haziran sayısıyla karşınızda.

Citation preview

Page 1: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

EURO 2016 ÖZEL

GRUPLAR . YENİ KURALLAR . MASKOTLAR . ŞARKILARTOPLAR . HAKEMLER . 56 YILLIK TARİH . FORMALAR

BAĞIŞ ERTEN . ILGAZ ÇINAR . CÜNEYT KAŞELER MUSTAFA ÇULCU . 24 KARAKTER . EKONOMİK BOYUT

STADYUMLAR . ŞEHİR KÜLTÜRÜ

HAZİRAN 2016 | SAYI: 4

OKUMAYI SEVEN DEFANSA GELSİN

Page 2: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

2 / HAZİRAN2016

İÇİNDEKİLER4. EURO 2016 MAÇ TAKVİMİ6. GRUP ANALİZLERİ36.MASKOTLAR40. BU TURNUVAYLA BİRLİKTE NELER DEĞİŞECEK?42. ŞARKILAR46. BAĞIŞ ERTEN RÖPORTAJI50.TOPLAR54. HAKEMLER60. MUSTAFA ÇULCU62. GERİDE KALAN TÜM AVRUPA KUPALARI98. FORMA İNCELEMELERİ152. ILGAZ ÇINAR&CÜNEYT KAŞELER RÖPORTAJI160. 24 FUTBOLCU 24 HİKAYE236. AVRUPA ŞAMPİYONASI EKONOMİSİ240.STADYUMLAR250. ŞEHİR KÜLTÜRÜ

/rotasyondergi

ROTASYON DERGİ EKİBİ

YAYIN SORUMLULARI

YAZI İŞLERİ

YAZARLAR

ANIL GÜLERCİHAT GEMİCİ

EGE KİMYONŞEN

ALİ CAN AKBULUTALPER ÜNLÜ

BERK BOZBURAK PAMUK

BÜLENT BAHADIRCANDAN VEZİROĞLU

CENGİZ UYGURDENİZ BALCI

DOĞA SAĞIROĞLUEFE CAN ERTEKİN

EMİR LEKİEZGİ YAZICIOĞLUFURKAN KARASOY

GÖKHAN BİLGİNHÜSNA KÖŞGER

MELİH OĞUZKANOĞUZHAN ŞAKARONUR GİRİŞKEN

ÖMER İNCESERCAN YAZGAN

TOLGA TEMELTUNA MENEVŞE

ALİ EMRE MAZLUMOĞLU

GRAFİK TASARIMANIL GÜLER

[email protected]

Page 3: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 3

SÖZANIL GÜLER

Ne uçurummuş arkadaş...Üçüncü sayımızın giriş kısmın-da sizlere Euro 2016 için sıkı bir hazırlık içerisinde olduğumuzdan bahsetmiştik. Herkesin yazmış olduğu şeylerin Rotasyon say-falarında hali hazırda olacağını, bunun yanında kimselerin değin-mediği ya da Türkçe kaynaklarda rastlamanızın zor olduğu konuları da yine bu sayfalarda gezinirken bulabileceğinizi söylemiştik.

Tehlikeli, kötü sonlanma ihtimali yüksek, sonucunda çevrenizdeki

pek çok kişinin güvenini kay-betmenize sebep olabilecek bir çalışma modelini sizlere sunmuş ve Haziran sayımız için bu mode-li uygulayacağımızı söylemiştik: Uçurumdan atlamak.

Altından normal şartlarda kalk-ması çok zor olan bir iş için, nor-mal şartları da zorlayarak, kendini rahatlığa teslim etmeyip tam tersi iki-üç kat fazla yükün altına gire-rek çalışmak. İşte prensibimiz bu sayı için tam olarak buydu.Yere çakılmadan önce kanatları-

mızı havada tasarlayıp tam yüzü-müz yeri görecekken havalanıp yeniden yükseleceğimizi söylemiş-tik.

Euro 2016’yı takip ederken, gözü-nüzün önünden ayıramayacağınız, her maç önünde, her maç sonun-da, canınız sıkıldığında, belki bun-dan yıllar sonra başka bir Avrupa Şampiyonası başlarken okumak isteyeceğiniz bir sayı yapacağımızı söylemiştik.

Biz sözümüzü tuttuk.

Page 4: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

4 / HAZİRAN2016

Page 5: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 5 BURAK PAMUK

Page 6: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

6 / HAZİRAN2016

Ve altın adamımız koşmaya baş-ladı… Gülüyor, ağlıyor, kollarını kaldırıyor ve formasını çıkarıyor-du. Bu Buenos Aires’li çocuğu hiç böylesine kendinden geçmiş bir şekilde görmemiştim. Roger Le-merre, taç çizgisinden David’e doğ-ru koşuyordu. Gözleri fal taşı gibi açılmış, yüzü kıpkırmızı olmuş önüne bakmadan koşuyordu. Tur-nuva ortasında babasını kaybetmiş ama bunu bize hiç yansıtmamıştı.

Bizi çocuklarını pikniğe götüren bir baba gibi seviyordu. Didier ya-nıma geldi “Marcel artık her şeyi kazandık Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası daha ne istersin ki?”Böyle anların bitmemesini ister-siniz. Tadını çıkarmak, hiçbir anı unutmamak, bütün gülümseyen mutlu yüzler aklınızda kalsın ister-siniz ama her şey göz açıp kapayın-caya kadar biter. Didier Descham-ps o gün tarihin sonunun geldiğini

düşünmüştü ama kazanılacak şey-ler asla bitmiyordu. 2016 yazında Fransa Milli Takımı’nın teknik di-rektörü olarak kazanılması gere-ken bir Avrupa Şampiyonluğu onu bekliyor. Hem de Fransa’da…

Fransa Milli Takımı dokuzuncu defa Avrupa Şampiyonası’na ka-tılıyor. 1984’te kendi evlerinde ve 2000’de Hollanda’da kupayı kazan-mayı başardılar. Bu kupayı onlar-dan daha fazla kazanan üçer kez ile sadece Almanya ve İspanya var. Fransa başarılı bir tarihe sahip olsa da son dönemde milli arenada bir düşüş içerisinde gözüküyor. Fransa Avrupa Şampiyonalarında oynadı-ğı son 8 maçın sadece 1’ini kazana-bildi. Yine bu maçların 5’inde gol dahi atamadı. Gol atma konusun-da en son Michel Platini ile yüzleri gülmüştü. Platini 1984’te kazan-dıkları turnuvada tam 8 gol atarak Fransa adına turnuva tarihinin en golcü oyuncusu oldu.

Didier Deschamps’ın kadrosunda bir turnuvada 8 gol birden atabi-lecek bir oyuncu var mı bu tartı-şılabilir fakat turnuvanın en güçlü kadrolarından birisine sahip oldu-ğu su götürmez bir gerçek. Ev sa-hibi olduğu için eleme maçı oyna-mayan Maviler, üst düzey hazırlık maçları ile turnuvaya hazırlandılar.

A GRUBUFRANSA

ROMANYAARNAVUTLUK

İSVİÇRECİHAT GEMİCİ

Page 7: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 7

En büyük şansları milli oyuncula-rın kulüp takımlarındaki perfor-mansları oldu.

Didier Deschamps seçtikleriyle dı-şarıda bıraktıklarıyla çok özel bir kadro açıkladı. 4-3-3 düzeninde seyredeceğimiz kadroda tanıdık isimler mevcut. Taktiksel anlamda en sevdiğim iş olan kadro dizilimi yapmanın tam zamanı… Kalede Lloris, Costil ve Mandanda’dan her hangi birisinin oynaması kimseyi rahatsız etmeyecektir. 3 üst düzey kaleciye sahipler. Benim tercihim Premier Lig’de Spurs formasıyla iyi bir sezon geçiren LLoris ola-cak. Sol bek pozisyonunda Digne ve Evra arasında kararsızım fakat tecrübeli Evra’yı seçiyorum. Tan-dem kesinlikle sabit olmalı Varane ve Koscielny turnuva boyunca ya-pışık ikiz gibi dolaşmalılar odaları da beraber tutulmalı dedikten iki gün sonra Varene sakatlığından dolayı kadrodan çıkarıldı. Manga-la City’de güven vermedi. Mathiu Barcelona’da çok az oynadı ve sol bek asıl pozisyonu kendileri bu se-beplerden ötürü yedek başlayacak-lar.

Orta sahada çılgın bir üçlü kur-mam gerekiyor. Leicester City’nin canavarı N’Golo kante savunma-nın önünde emniyet kemeri ola-cak. Biraz önünde Cabaye’nin iki yönlü oyun tarzından faydalan-mak istiyorum. Manchester Uni-ted altyapısında sağ kanatta, fuleli, dağınık, yetenekli bir gençken, Ju-ventus’ta ortasahanın ortasında bir süper yıldıza dönüşen Paul Pog-ba ise takımın merkezindeki isim olacak. Lass, Sissko ve Matuidi de turnuvada şans bulacaklardır. Çok üzülmelerine gerek yok.

Forvet hattında A. Griezmann’ın yeri garanti belki de takımın ve turnuvanın en büyük yıldız ada-yını kenarda bırakmam düşünüle-mez. Onu Payet ile kanatlarda de-

ğişmeli kullanmayı düşünüyorum. Tek santraforum Giroud olacak. Martial ise Coman ve Gignac ile maçın gidişatına göre şans bulacak isimler.

Hatem Ben Arfa, Gameiro, Laca-zette gibi isimler beni neden al-madın diye sorabilirler. Benzema ve Valbuena da sorabilir ama on-lara cevap verecek kişi ben değilim Fransız halkı gerekli cevabı verdi. Diğerlerinin yetenek olarak seçi-lenlerden geri kalır bir yanları yok. Oynadıkları ligler ya da takımları bu seçimlerde etkili olmuş olabi-lir mi? Bu soru işareti benim de kafamda yer alıyor. Asıl soru siz olsanız bu isimler için kimleri çı-karırdınız?

Fransa’nın dengeli ve üst düzey yeteneklere sahip kadrosu grup aşamasında Romanya, İsviçre ve

Arnavutluk ile karşılaşacak. Tur-nuvanın başlıca favorilerinden birisi olan Fransa bu grupta tüm maçlarını kazanabilecek kapasi-tede ve bir sürpriz beklenmiyor. Tabi kehanetlereinanmıyorsanız… Açılış maçlarında 2004’ten bu yana ev sahiplerinden sadece Ukrayna şampiyonaya galibiyetle başlaya-bildi. Portekiz, Avusturya, İsviçre, Polonya ilk maçlarında galibiyetle tanışamadılar. Fransa şeytanın ba-cağını Romanya karşısında kırabi-lecek mi hep beraber göreceğiz.

Romanya Romanya Milli Futbol Takımı Fransa’da düzenlenecek Avrupa Futbol Şampiyonasına katılmayı başarırken Hagi, Petrescu, Mutu gibi dünyaca ünlü yıldızlara ya da izleyenlere keyif veren bir oyuna sahip değildi. Romanya’yı turnu-

Page 8: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

8 / HAZİRAN2016

vaya götüren şey Karpat dağları gibi geçilmez bir etki yaratan ta-kım savunması oldu. A Grubu’nda sürpriz yapmak için beklentileri düşüren ve pusuda bekleyen Ru-menler’in hayal kurmasını sağlaya-cak en önemli etken 2004’te Yuna-ninstan’ın savunma zaferi.

Romanya elemelerin en iyi savun-ma takımı oldu. Grubunun göre-ce güçsüz takımlardan oluşması (K İrlanda, Macaristan, Finlandi-ya, Faroe Adaları ve Yunanistan) kafanızdaki soru işaretlerini yok edemeyebilir. Fakat Romanya ne olursa olsun 10 maçta sadece 2 gol yedi. Tatarusanu kalesine gelen 24 şutun 22’sini kurtarmayı başardı. Maçlarını neredeyse pozisyon ver-meden tamamlayan katı bir savun-ma disiplinine sahipler.

Hayal kurarken 5. Kez katıldıkla-rı Avrupa Şampiyonasında grup-lardan sadece 1 defa çıktıklarını unutmamaları gerekiyor. Finaller-de oynadıkları 13 maçın sadece 1 tanesini kazanabildiler. 2016 ele-melerinde ise 15 şut ile kaleyi en az yoklayan takım konumundalar.

Bu istatistiklerin hiçbirisi tesadüf değil. Bunların tek bir sorumlusu var. O da 65 yaşındaki kurt hoca Anghel Iordanescu’dan başkası değil. Takımı inanılmaz bir şekil-de geçit vermeyen bir kaleye dö-nüştürdü. Elinde Fiorentina’nın kalesinin koruyan Tatarusanu ve Napoli’li Chiriches ve Stuttgart’lı Alexandru Maxim dışında üst düzey ligde oynayan oyuncuları olmamasına rağmen kurduğu dü-zen ile emeklilik dönüşü takımını finallere götürmeyi başardı.

4-4-1-1 ve 4-2-3-1 formasyonla-rının tercih edildiği kadroya bak-tığımızda, Romanya’nın eleme maçlarında kalede ikinci bir tercihi dahi olmadı. Tatarusanu tek tercih konumunda gözüküyor. Sağ bek pozisyonunda Paul Papp 6 maç-ta görev aldı ve 2 golle takımın en golcü oyuncularından birisi oldu. Sol bekte Razvan Rat takımın kap-tanı ve değişilmezi konumunda. Romanya’nın en güçlü olduğu böl-ge tandemi burada Dragos Grigore ve Chiriches ikilisi hiç bozulmu-yor. Üstün performansı sonrasın-

da Vlad Chiriches takımın yıldızı oldu.

Orta sahanın ortasında Hoban Ovidiu ve Mihai Pintilii ikilisi en çok tercih edilen oyuncular. Kanat-larda Osmanlıspor’dan tanıdığımız Gabriel Torje sol tarafta kendine yer bulmuş gözüküyor fakat diğer isim sürekli değişiyor. Maxim ve Popa üç maç oynarken burada 4 farklı isim görev aldı.

Forvet hattında ikinci forvet veya ofansif orta saha olarak Chipcu 4 Budescu 2 maç oynadı burada za-man zaman Türkiye’den tanıdığı-mız santraforlar Stancu ve Rusescu da görev alabiliyorlar. Tek forvet olarak ilk maçlarda Keseru (5 defa ) tercih edilse de Stancu genç Stan-ciu da şans bulabiliyor.

Romanya sürpriz yapabilmek için turnuvanın en zayıf takımlarından birisi olarak gösterilen Arnavut-luk’u yenmek zorunda gözükü-yor. 2006 Dünya Kupası ve 2004 Avrupa Şampiyonası savunmanın da başarıyı getirebileceğini bizlere gösterdi. Romanya duvarı ne kadar sağlam örebilecek hep beraber gö-receğiz.

ArnavutlukTarihi geçmişi, ülkemizle bağlantı-sı aynı grupta yer aldığı İsviçre ile olan bağı ve Sırbistan maçı Arna-vutluk takımını özel yapan unsur-lardan birkaçı. Arnavutlar ülke-lerine kartallar ülkesi anlamında Shqipëria (Şıpiriaolarak okunuyor) diyorlar. Kartalının dışında inadı, ciğeri meşhur bir millet Arnavut-lar… Osmanlı döneminde İslam üçüncü din olarak kabul edildiğin-de de kültürlerini korumakta inat etmişlerdir. Teknik Direktör Gian-ni Di Biasi takımın başına geldi-ğinde ilk kez büyük bir turnuvaya katılma inatlarını da koruyarak so-nunda hedeflerine ulaştılar.

Page 9: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 9

Hedeflerine ulaşırken kadro kalite-sinin farkında olan Biasi takımını öncelikle gol yememe üzerine kur-du. Bu da beraberinde olaylı geçen Sırbistan maçı sayılmazsa sadece 7 gol attılar ve bu gollerin 5’i Er-menistan karşısındaydı. Takımda 1’den fazla gol atan oyuncu bulun-muyor.

Biasi’nin ilk onbirinde kalede ye-dek bir eldiven bulunuyor. Berisha bu sezon yalnızca 11 maçta Lazio kalesini korudu. Ama Arnavutluk için ilk ve tek isim. Savunma hat-tı en az Arnavutluğun ekonomisi kadar geride. Galatasaray’dan da tanıdığımız Lorik Cana takımın kaptanı ve savunmanın bel kemiği. Ülkemizde ön liberoda kullanılan Cana milli mesaide stoper olarak görev yapıyor. Yanında ekürisi Köln keçisi Mergim Mavraj var. İkili fizik olarak güçlüler ve Cana

topu oyuna iyi sokabiliyor. Sağ bekte Elseid Hysaj Napoli’den son-ra kartallara da sağ kanattan kalite katmayı başarıyor. Kontra atak oy-nayan bir takım için teknik ve sü-ratli bir bekten daha iyi ne olabilir ki? Sol bekte Agolli’yi izleyeceğiz Karabağ’lı oyuncu daha defansif bir görüntü içinde. Arnavutluk de-fans dörtlüsü kesinlikle umutsuz değil.

Orta sahada Granit Xhaka da ola-bilirdi fakat B Monchengladbach oyuncusu kardeşiyle değil İsviçre Milli Takımı’nda diğer göçmenler-le beraber oynamayı tercih etti. Ba-sel oyuncusu kardeş Taulant Xhaka orta sahada takımı yönetmeye çalı-şacak. Ona yardımcı olacak isimler ise PAOK’lu Ergys Kace ile savun-ma yükünü çekecek isim Freiburg oyuncusu Amir Abrashi olacak.

Forvet hattında ise büyük bir kısır-

lık söz konusu. Sol kanatta Nantes oyuncusu Ermir Lenjani sağ ka-natta ise Yunanistan Süper Ligi’nde Giannina takımında oynayan Andi Lila görev yapacak. Santrafor Balaj ilk tercih gibi gözüküyor ama o da Hırvat ligi’nde rijeka formasıyla sadece 9 gol attı. Yedeği Başakşe-hirspor’dan tanıdığımız Cikalles-hi’nin ise bu sezon yedek kaldığı-nı ve 5 gol attığını düşünürsek gol konusunda Arnavutların işi hiç de kolay gözükmüyor. İnter’in genç yıldızı Rej Manaj ise sürpriz bek-lenen isim olarak ön plana çıkıyor.Arnavutluk eğer İsviçre’de ve diğer ülkeler adına oynayan oyuncula-rını kadrosunda barındırabilseydi kartallardan bugün çok farklı bir biçimde bahsedebilirdik. Arnavut-luk’ta 7 oyuncu İsviçre doğumlu. Arnavutluk diasporası ülkesi için oynamaya karar verirse Arnavut-luk futbolu ivme kazanabilecek ka-pasitede. İlk maç Diaspora’ya karşı rakip İsviçre…

İsviçreİsviçre kantonlara bölünmüş ya-pısı, tarafsız statüsü ve dünyanın bankası olmasının yanı sıra alt-yapısına önem veren kalburüstü bir futbol ülkesidir. İlk kez 1996 yılında katıldığı Avrupa Şampiyo-nalarında 2004 Portekiz ve kendi evinde düzenlen 2008’de ilk turu geçememiştir. Oynadığı 9 maçta 1 galibiyet ile İsviçre’nin turnuva karnesi zayıf gelmiştir.

Milli takım kavramı İsviçre için biraz farklı bir anlam teşkil edi-yor. Özellikle 90’larda patlak veren Yugoslavya savaşı sonucunda İs-viçre’ye önemli miktarda Arnavut, Kosovalı ve Boşnak göçü oldu. Bu özel sebebin yanında İsviçre’nin ekonomik seviyesi diğer ülkeler-den de göç almasına sebebiyet ver-di. Son döneme kadar göç ve etkisi Milli Takım’a yansımamıştı fakat savaşın çocukları büyüdüler ve

Page 10: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

10 / HAZİRAN2016

doydukları topraklar olan İsviçre adına oynamayı tercih ettiler. İs-viçre 6 Arnavut kökenli oyuncusu için masa başında mücadele etmek durumunda kaldı. Bunların arasın-dan en ilginç olanı da Granit Xhaka tıpkı Boateng kardeşler gibi Granit kardeşiyle milli arenada karşı kar-şıya gelmek durumunda kalacak. Zira Taulant Xhaka da İsviçre ile

aynı grupta yer alan Arnavutluk ile mücadele edecek. Göçmenler mül-teciler konusunun bu denli revaç-ta olduğu bir dönemde İsviçre bu konudan maksimum verim almaya bakacak.

Samsunspor ve Lazio’dan hatırladı-ğımız antrenör Vladimir Petkovic de Bosna doğumlu ve İsviçre’ye

göç etmiş birisi. Sevenin halinden sevenler anlar düşüncesiyle takı-mın başına da bir göçmen geti-rildi ve sonuç alındı. İsviçre grup elemelerini rahat biçimde geçerek son iki maçını Slovenya ve İngil-tere’ye kaybetmesine rağmen grup ikincisi olarak finallere katılmaya hak kazandı. İsviçre kadrosu son yıllarda elemeleri rahat geçen ama

Page 11: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 11

finallerde başarı eşiğini geçemeyen bir görüntü verdi. Kadro kalitesi o eşiği aşabilecek mi bu haziranda göreceğiz.

Kadroya baktığımızda oyuncula-rın genelde Bundesliga’da oyna-dıklarını görüyoruz. Elemelerde forma giyen oyunculardan 14 ta-nesi Almanya’da top koşturuyor.

Kalede Monchengladbach forması giyen Yann Sommer’i izleyeceğiz. 27 yaşındaki kaleci bu seneki is-tikrarlı performansı ve Şampiyon-lar Ligi tecrübesi ile kalede güven veriyor. Sağ bek Juventusun sağ kanat savunucusu Lichtsteiner ve sol bek yükselen değer Ricardo Rodriguez İsviçre’yi kanatlandıra-bilir.Stoper’de Johan Djourou’nun

yeri garanti gibi eski Arsenal yeni Hamburg’lu oyuncunun partneri Senderos ya da Bergen olabilir.

Orta sahada genelde üçlü bir yapı tercih eden Petkovic, Xhaka, Gök-han İnler ve Behrami ile bir üçgen kuruyor bu oyuncuların alternatif-leri ise Galatasaray’lı Dzemaili ve Kasami oluyor. Önlerinde takımın yıldızı konumunda bulunan ve hü-cum gücünün önemli bir kısmını oluşturan Xerdan Shaqiri var. İnter macerası kısa süren cep herkülü Stoke City ile fena olmayan bir se-zon geçirdi ve 3 golle İsviçre adı-na elemelerin en golcü oyuncusu oldu.

Forvet hattında Mehmedi ve Sefe-rovic ikilisi gol arayacaklar bu ikili-nin alternatifleri ise Josip Drmic ve Eren Derdiyok olabilir. Manches-ter United radarındaki genç yıldız Breel Embolo da izlerken dikkat kesilinmesi gereken wonderkid olarak göze çarpıyor.

Grupta Fransa rahat bir şekilde li-der olacak izlenimi verirken İsviçre ikinciliğe en yakın aday durumun-da. Bakalım turnuva şanssızlığını yenebilecekler mi? Romanya, tec-rübesiyle sürpriz peşinde olacak. İsviçre’nin hayallerini yıkabilirler Karpatları geçmek hala çok zor. Arnavutluk grubun zayıf takımı konumunda onlar için turnuva-nın keyfini çıkarmak dahi yeterli olacak. Ama kartallar yüksek uçar. Arnavut inadı bizlere bir peri ma-salı yaşatabilir…

Page 12: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

12 / HAZİRAN2016

B GRUBUİNGİLTERE

GALLERSLOVAKYA

RUSYADOĞA SAĞIROĞLU

2016 Avrupa Şampiyonası’nda B grubunu “istikrarsızlar” grubu olarak da adlandırabiliriz. İngilte-re grubun kağıt üstünde en güçlü ekibi. Galler’in kaderini, gruptaki en değerli oyuncu olan Gareth Bale’ın perfor-mansı çizecek. Rusya

çok belirsiz bir turnuva takımı ve Slovakya rakiplerini şaşırtıp onla-rın hatalarından faydalanmak zo-runda. 3 takımın birden çıkma ih-timali olduğu yeni sistemde ilginç durumlara tanık edebilir bizi bu grup. Avrupa bahis oranlarına göre takımların şampiyonluk şanslarını incelediğimizde, grubun favori ta-kımı ile sürpriz takımı arasında en az farka sahip olan iki gruptan biri olduğunu görüyoruz. Ayrıca bu

grubun güç ortalaması olarak da diğer gruplara oranla daha güçsüz bir grup olduğunu takımların FIFA sıralamala-rına bakıp görebiliriz. Tabii ne şampiyonluk oranları ne de FIFA sıralaması takımları tam anlamıyla doğru yansıt-mıyor. Yine de bu bilgi bize

çok kritik olabilecek iki tane ipucu veriyor grubun nasıl şekil-lenebileceği hakkında. Birincisi İngilizlerin eleme aşamasında ken-dilerinden daha zayıf ekiplerle oy-nadığı maçlardaki performansının tekrar olasılığı. İkincisi ise Rusya, Galler ve Slovakya’nın birbirlerine güç olarak yakınlığının yeni for-mattaki dezavantajı.

İNGİLTEREİngilizler eleme aşamasında

oynadığı 10 maçını da kazanarak turnuvaya ne kadar hazır oldukla-rını herkese gösterdiler. Grup aşa-masında oynayacakları takımlar da elemelerde karşılaştıklarından çok daha zorlu değil. Aynı dominant performansı grup aşamasında da görebiliriz. İngiltere’nin yaklaşık 30 oyunculuk çok kullanışlı bir oyuncu havuzu var. Bu oyuncuları eleme aşamasında çok verimli bir şekilde kullandılar. Wayne Rooney (7 gol) ve Danny Welbeck’in (6 gol) gol yükünü çektiği baklava dilim ortasahalı 4-4-2 dizilişle elemelere başlayan İngiltere daha sonra 4-2-3-1 ve 4-3-3 dizilişine evrildi. Kane ve Vardy bu sezonki çok iyi perfor-manslarıyla Roy Hodgson’ın hamle oyuncuları olmayı başardılar. Wel-beck sakatlığı sebebiyle turnuvayı kaçırdı ama Sturridge’in Klopp yö-netiminde formunu tekrar bulma-sıyla forvet hattında sıkıntı olacağa benzemiyor. Manchester United’ın yeni umudu Marcus Rashford fi-nallere gitme adayı olan 26 kişilik kadroya çağrıldı. Elemelerdeki ilk 6 maça ilk 11 başlayıp sonra forma giyemeyen Henderson, sağlamken takımın bankolarından Wilshe-re ve Hodgson’ın birkaç mevkide oynatabileceği Sterling, Milner ve Lallana gibi esnek ya da Barkley, Alli gibi genç yıldız adayı isimle-

Page 13: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 13

ri izleyeceğiz İngiltere Milli Takı-mı’nda.

İngiltere’nin performansını, ka-lırlarsa Son 16 ve sonrasındaki rakiplere karşı oynayıp oynama-yacaklarını seçecekleri kontratak futbolu belirleyecek. Kapasitesi yüksek genç oyunculardan oluşan İngiltere; Tottenham, Leicester ve Liverpool karışımı bir stile sahip olabilir. Bu stil onlara çok iyi pres yapan, defansif özellikleri yüksek ve hızlı hücuma dayalı bir anla-yış sağlayacak. Bunu etkin şekilde kullanıp Dünya Kupası’nı kazana-bilmiş Avrupa takımları arasında Avrupa Şampiyonası kazanamamış tek ekip olmaktan çıkmak isteye-cekler. Eleme aşamalarındaki net görüntüsünü grup aşamasına yan-sıtıp burayı moralli ve mütevazi bir şekilde geçecek bir İngiltere, po-tansiyelli kadrosuna ihtiyacı olan özgüveni aşılayabilirse başarılı ol-mamaları işten bile değil. İlk ipu-cumuz bu. İkinci ipucumuz ise şöyle. Turnu-vanın yeni formatında 6 tane grup 3.’sünden önem sırasına göre en iyi puan, averaj ve gol atma sayısına sahip olan 4 tanesi Son 16 turuna çıkacak. Her ne kadar gruplardaki favori takımların dışında kalan 18 takımın bir şampiyon çıkarması-nın olasılığı %25 civarı verilse de, bu yeni grup aşamasında grubu 1. bitirmesi beklenen favori takım-dan daha önemli bir takım var bu özel turnuvada. O da grubun ka-ğıt üstündeki en zayıf takımı. En iyi 3.’lerden olabilmek adına son sıradaki takımı yenmek büyük bir öneme sahip. Buna örnek olarak Euro 2004 C Grubu’nu gösterebi-liriz. İtalya, İsveç, Danimarka ve Bulgaristan’dan oluşan bu grup is-tatistiksel olarak çok zor rastlanır bir şekilde tamamlanmıştı. Bulga-ristan karşısında galip gelen 3 ta-kım birbirleriyle berabere kalınca 5 puanlı İtalya’nın 3. olup elendiği bir

durum oluşmuştu. Aynı zamanda İsveç’in 89.dakikada bulduğu gol-le eşitliği sağlayıp komşusu Dani-marka ile 5’er puan toplayıp, el ele gruptan çıkması kafalarda şüphe uyandırmıştı. Bu turnuvada da böyle bir grup oluşursa o 5 puan-lı 3.’nün çıkmama ihtimali pratik-te %0. Ancak tahminime göre bu turnuvadaki 3.’ler için kritik puan 4. Bu amaçla gruptaki favorileri bir kenara ayırırsak geriye değişik üç-lüler kalıyor.

B Grubu’nda ise en denk güçteki takımlar üçlüsü oluşuyor. Bu bize her takımın beklenilen perfor-mansı gösterirse bu grubun 3.’sü-nün Son 16’ya kalamayabileceğini işaret ediyor olabilir. Neden mi? Burada kritik olan bu gruptaki ta-kımlarının birbirlerine güç skala-sındaki yakınlıkları. Bu bilgi bize maçların yakın geçebileceğini, yani beraberliklerin diğer gruplara oranla daha sık olabileceğini söy-lüyor. E malumunuz 3 puanlı sis-temde 1 galibiyet ve 1 mağlubiyet, 2 beraberlikten daha başarılı. Peki bu ne demek ? Bu kısaca bu gru-bun üçüncüsü elenenlerden olabi-lir demek. Grubun en güçsüz takı-mının kolay lokma olmaması diğer 3 takımın hanelerine yazılabile-cek 3 puan ihtimalini düşürüyor. Nasıl mı? Mesela A Grubu’ndaki Romanya’nın, turnuvadaki en güçsüz ekiplerden biri olmasına rağmen en iyi dört 3. arasına girip Son 16’ya katılma ihtimali daha fazla çünkü grupta Arnavut-luk gibi daha zayıf bir rakibi var. Romanya Arnavutluk’u yendiği takdirde kritik puan olan 4 puana çok yaklaşmış olacak. Yani en iyi dört 3.’den biri olabilmek adına 4 puan toplaya-bilmek çok önemli. İstikrarsızlar arasında çok net grup favorisi gibi gözükse de, İngiltere her zaman beklentilerin çok altın-

da bir performans gösterebilecek bir takım. Ancak İngiltere’nin son bir avantajı daha var. O avantaj da Avrupa genelinde evrilen futbolun şu anda İngilizlerin tarzına yarıyor olması. Buna örnek olarak Şampi-yonlar Ligi’nde son 3 senede 2 final gören Atletico Madrid ve Premier Lig’in mucize şampiyonu Leicester City verilebilir. Yetenekli ve atlet oyunculardan oluşan kompakt bir orta sahaya beklerden dönüşüm-lü Clyne ve Rose katkısı ve ileride en verimli dönemlerindeki Kane, Vardy ve Sturridge. Rooney’nin de çok İngiltere adına oynadığı maç-larda son 2 sene gayet iyi bir form yakaladığı gerçeğini unutmayalım. Son olarak, İngiltere hep şanssız-dır. Ya penaltılardan elenir ya da kale çizgisindeki en kritik toplar hakemler yüzünden aleyhlerine

Page 14: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

14 / HAZİRAN2016

sonuçlanır. İşte bu sefer bir kura şansı var İngiltere’nin. Eğer grubu beklendiği gibi lider bitirebilirse A,C ve D gruplarının 3.’lerinden biriyle eşleşecek. Eğer beklenildiği gibi olmaz da İngiltere grubu 2. bi-tirirse de turnuvanın pazar değer-leri olarak açık ara en ucuz grubu olan F Grubu ikincisi ile eşleşecek.

RUSYAElemelerde ne kadar istikrarsız bir futbola sahip olduğunu tam an-lamıyla gösteren bir başka takım olan Rusya’ya geçelim. Fabio Ca-pello ile 2012’de başlayan macera, ülkemizdeki kovulmalara benzer bir süreçle son buldu.

Capello yönetimi altında gruptan çıkılamayan 2014 Dünya Kupası sonrası futbolda kazanmayı ne ka-dar çok istediklerini belli etmişti Ruslar. Hemen sonrasında ortaya 2017/2018 Rusya Premier Ligi’n-de Capelo’nun Rusya Milli Takı-

mı’nı oynatma fikrini atmışlardı. Bu sıradışı proje evlerinde düzen-leyecekleri ve dolayısıyla eleme aşamalarında oynayamayacakları 2018 Dünya Kupası’nda başarılı olmak içindi. Aslında son büyük turnuvalardaki Bayern Münih ve Barcelona hakimiyetine bakınca kulüp gibi oynayan bir Rus Milli Takımı fikri çok akıllıca. Bu fikir gerçekleşir mi gerçekleşmez mi derken 2016 Avrupa Şampiyonası Elemeleri başladı. Capello gibi en üst seviyede başarılı bir teknik di-rektöre sahip olmanın verdiği ra-hatlıkla 4 yıl sonrasına plan kuran Ruslar önlerindeki maçlara bak-maya unutmuşlardı. 80 bin kişilik Lujniki Stadyumu’nda oynadıkları Lihtenştayn maçında 10 bin kişi-ye oynadılar ve bundan sonraki maçlarını 2018 Dünya Kupası için bakıma alınan Lujniki’de değil Ot-krytie Arena’da 40 bin kişi ortala-mayla oynadılar.

Bu maç ile ilgili bilinmesi gere-ken iki şey var. Capello’nun 4-4-2 dizilişinde çıkardığı takım ilk yarı kolay rakibi karşısında şanslı bir duran top sayesinde rakibinin di-rencini kırdı, ancak çift forvetli sistem umut vadetmedi. İkinci yarı Artem Dzyuba’nın oyuna girme-siyle değişen oyun ve atılan 3 gol bundan sonraki maçlarda hak et-tiği formayı almasını sağlayacaktı. Kazandıkları maçtan çıkarılan so-nuçlar şunlar: tek forvete dönelim, Dzyuba tek forvet oynasın.

1990’lardan önce olduğundan do-layı Sovyetler Birliği-Rusya du-rumları birazcık işleri karıştı-rıyor ama yine de ilk maçların sonuçlarına göre ve Avrupa Şampiyonalar’ında daha önce oynadığı 4 finalde aldığı 1 kupayla Rusya, eleme gru-bun da tarihsel favorisi konumundaydı. Ancak grubun kadro olarak en kaliteli ve sistem olarak en

modern ekibi Avusturya’nın kalan 9 maçını kazanıp 28 puanla grubu lider bitirecek olması Rusya’da işle-ri karıştıracaktı. Bundan sonraki 5 maçında sadece Karadağ’ı yenebi-len ki onu da kaleci Akinfeev’e isa-bet eden meşale sayesinde hükmen kazanan Rusya’da bütün planlar altüst olmuştu. Evlerindeki Dünya Kupası’nda başarılı olma planları kurarken bir anda işler zora girin-ce Capello gibi bir ismi kovmaktan çekinmedi Ruslar. Capello gibi bir isim dememin nedeni Capello’nun muhteşem taktisyenliği değil, ko-vulduğunda aldığı 16 milyon Do-lar tazminat. Capello’nun modern futboldaki son başarısının 2007’de Real Madrid’e 76 puanla kazan-dırdığı şampiyonluk olduğunu ve 76 puanın, 4 maçın eksik oynan-dığı Türkiye’de bile şampiyonluğa genelde yetmediğini hatırlatalım. Elemelerde Capello yönetimi al-tında oynadığı bütün maçlarda rakibinden daha çok topa sahip olmasına rağmen çok kısır ve he-vessiz bir Rusya vardı. İngiltere’nin başındayken çalıştığı ülkenin di-lini konuşabilmenin, oyuncularla birebir iletişim kurabilmenin çok önemli olduğunu söyleyen İtalyan hoca kısa sürede İngilizce’yi bir yere kadar halledebilmiş olabilir. Ancak tahmin edilebileceği gibi Rusça’da durum böyle olmadı. Bu adaptasyon ve sinerji açısından bü-yük problem yarattı.

Elemelerin bitmesine 4 maç kala 8 puan toplayabilen Rusya, ikinci İsveç’in 4 puan gerisindeydi ama fikstür avantajı Rusya’daydı. İs-veç, Moskova’ya gelecek ve evinde Avusturya’yı ağırlayacaktı. Rusya Futbol Federasyonu takımın yeni hocası için CSKA’yı 2009’dan beri çalıştıran Leonid Slutski’yi uygun gördü. Komik olacak belki ama bu karar önceki Capello kararı ile 4 konuda kontrast oluşturuyor. Bi-rinci konu Slutski’nin 25 yaş daha genç olması. İkincisi Rus olması.

Page 15: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 15

Üçüncüsü aktif olarak takım çalış-tırması. Dördüncüsü ve en önem-lisi ise kariyerinin gidişat eğrisinin Capello gibi negatif değil pozitif olması. Tabii “hocanın yerlisi, ya-bancısı ya da yaşlısı, genci olmaz bırak şu önyargıları” diyebilirsiniz. Ancak Şampiyonlar Ligi seviyesin-de bir futbolu en son 2007’de oyna-mış (Şampiyonlar Ligi tartışmasız en üst düzey futbol kalitesine sahip yer), Rusça bilmeyen (ki bu Rusya gibi milli değerlerin yüksek olduğu bir ülkede daha çok sorun olabilir) Capello ile Slutski arasında çok ge-çerli bir önyargı. Şems-i Tebrizi’nin bir lafı vardır “Dünya’m alt üst olur diye endişelenme. Nereden bilebi-lirsin altının üstünden iyi olama-yacağını” diye. Bu lafa mı uymak istediler bilinmez ama Rusya, sis-temi alt üst etti ve son 3 senede 2 şampiyonluk kazanmış, Rus futbo-luna çok hakim ve aynı zamanda formda bir teknik direktör getir-mesiyle kendi Euro 2016 kaderini değiştirdi.

Capello’lu ilk 6 maçta 4-4-2 ile başlayıp 4-2-3-1 ve 4-5-1 diziliş-leri arasında gidip gelen Rusya, Slutski’yle bir anda kimlik değiş-tirdi. Son 4 maçta ilk 11 ve taktik seçimlerinde çok net davranan Slutski 12 puan alıp direkt olarak Fransa’ya götürdü takımını. Öyle ki son 4 maçtaki ilk 11 seçimini 13 oyuncudan oluşturdu. Her konuda çok istikrarsız olan bir takım bir kez daha alt üst yapılınca istikrarlı gözüken bir yapı oluştu. Rusya’nın Haziran 2016’da Fransa’da nasıl oy-nayacağını hemen hemen biliyo-ruz.

Peki Rusya Euro 2016’da ne yapar? Önceden bu istikrarsız ülkenin nasıl oynayacağı belli olsa da per-formanslarını tahmin etmek zor. Ancak bu denk grupta hoca-takım uyumu çok önemli bir faktör ola-cak. Büyük resimde istikrarsız bir ülke ama Rusya’nın Slutski’yle ne

oynayacağı ve hangi futbolcularla oynayacağı az çok belli ve bu bir avantaj. Bu aynı zamanda diğer takımların Rusya’yı daha kolay ta-nıması anlamına geliyor. Slutski’li Rusya’nın bir şanssızlığı da İngilte-re ile ilk maçta oynayacak olması. İngiltere gibi favorilerle son maçı oynamak çoğu durumda avantaj-dır çünkü gruptan çıkmayı garan-tileyip son maça formalite icabı çıkması daha muhtemel.

Rusya, Slutski’yle beraber çok net bir 4-2-3-1 takımına dönüştü. Akinfeev’den Dzyuba’ya kadar ilk 11’de kimin olacağı hemen he-men belli gibi. Slovakya bu sisteme karşı çok başarılı sonuçlar etmişti 2014/2015 sezonunda oynadığı maçlarda. Grubun kağıt üstünde en zayıf takımına karşı kaybedi-len puan bu gruptan çıkmayı çok zorlaştırır. Dzyuba da her ne ka-dar takımı elemelerde taşımış gibi gözükse de yeterli bir forvet değil. Ancak ellerindeki en iyi seçenek o. Pazar değeri olarak grubun ikinci en pahalı takımı olan Rusya, gö-ründüğü kadar kaliteli bir ekip kesinlikle değil. İngiltere ilk maçta

saf dışı bırakabilmeli Rusya’yı.

GALLER85 milyon Euro pazar değeri ile grubun en değerli, turnuvanın en pahalı ikinci oyuncusuna sahip ül-kesi Galler. Gallilerin istikrarsızlığı da kadrolarındaki oyuncu spektru-mu yüzünden. 85 milyonluk adam da var, 150 bin euroluk da. Eleme aşamasında oynadıkları her maç başına toplam 1,5 gol ortalamasıy-la turnuvanın en sıkıcı ve kapalı ta-kımı. Ama aynı zamanda taktiksel olarak grubun en esnek ama aynı zamanda en disiplinli takımı.

Teknik Direktör Chris Coleman eleme aşamalarında 4 kere 3-4-3, 3 kere 4-4-1-1 ve birer kere 3-5-2, 5-3-2 ve 4-3-3 dizilimleriyle saha-ya çıktı. Takımın her şeyi Gareth Bale 5 farklı pozisyonda başlayıp 10 maça da 11’de çıktı. Batman’daki Robin misali Bale’ın ekürisi Aaron Ramsey ise yine 5 farklı pozisyon-da başlayıp sadece 2 maç kaçırdı eleme aşamalarında. Galler’in attı-

Page 16: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

16 / HAZİRAN2016

ğı 11 golün 9’unda Bale’ın payı (7 gol, 2 asist) var. Elemelerde top-lam 52 şut atan Bale, gruplarda da kendisinden beklenen performan-sı gösterebilirse çok değerli gollere imza atabilir. Galler’in en büyük şansı bu grubun maçlarının çok yakın geçme ihtimalinin yüksekli-ği. Rusya, Galler ve İngiltere eleme aşamalarında oynadıkları toplam 30 maçta sırasıyla 5, 4 ve 3 gol yani toplamda 12 gol yediler. Bu, arala-rındaki maçlarda da az gol olabilir demek. Ve bu da Gareth Bale’ın tehlikeli bir yerden kullanacağı bir tane duran topun öneminin daha da fazla olması demek.

Bir başka avantajları ise çok uyum-lu görüntüleri. Tek oyuncunun liderliğini yaptığı takımlarda oyuncuların arasındaki psikolo-jik denge normalden farklı değiş-kenlere sahiptir. Oyuncuların 100

Milyon Euro’luk Adam’a gerçek-ten saygı duyması için Bale’ın iyi bir performans göstermesi gereki-yordu, o ise takımı aldı, sırtladı ve finallere götürdü. Bale ve Ramsey arasındaki uyum da çok önemli. Zamanı geldiğinde Ramsey bölge-si olduğunu düşünüyorsa frikiği kullanabilmeli. Bale’dan tam ve-rim almaya çalışarak, onun yıldız egosunu şişirmeden, özgüvenini de daima yüksek tutarak kritik bir zihinsel sınav verecek Coleman. Championship’te attığı 16 golle Burnley’nin Premier Lig’e yüksel-mesinde büyük pay sahibi olan 1.87’lik Sam Vokes ise kilitlenmiş maçlarda hava hakimiyeti ile bir yedek anahtar rolü üstlenebilir.

Coleman her ne kadar elemelerde-ki performanslarında diğer oyun-cularında Bale ve Ramsey kadar payları var dese de durum pek öyle

değil. Bu hamle turnuva öncesi diğer oyuncularına psikolojik bir müdahale, özgüven aşılama olarak algılanabilir. Ancak Bale ve Ram-sey’nin 3 maçta da oynamaları ile Galler’in turnuva performansı ara-sında yüksek bir korelasyon var. Keza her ne kadar turnuva havası farklı olsa da Ramsey ve Bale’ın sakatlık sebebiyle olmadığı Mart ayında oynadıkları K.İrlanda ma-çında 1-1 berabere kalıp, Ukray-na’ya 1-0 mağlup oldular.

Galler’in dezavantajı ise bırakın daha önce Avrupa Şampiyonası oy-namış oyuncusu olmayışını daha önce ülkesinin katıldığı büyük tur-nuva izlemiş oyuncusu bile yok. Avantajı ise seçilen her oyuncu o formanın hakkını sonuna kadar verecek. Elemelerde 80. dakikalar-dan sonra 4 puan yazdırdılar hane-lerine ve bu azimlerinin turnuvada

Page 17: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 17

daha da artması muhtemel. Galler bütünleşmiş havasını doğru şekil-de kullanırsa Rusya ve Slovakya’yı ekarte edebilir. Bir fırsatları da gruba Slovakya galibiyeti ile baş-lama şansları olması, bunu çok iyi değerlendirmek zorundalar. Ama Slovaklar da Galliler gibi eleme aşamasında 80. dakikadan sonra 4 puan kazanıp hayallerinden kolay kolay vazgeçmeyeceklerini göster-diler. Aynı zamanda muhtemelen Rusya ile oynayacakları final gibi nitelendirilebilecek son maç gru-bun belirleyici maçı olacak dene-bilir. Kim bilir belki de en iyi dört 3.’nün çıktığı yeni format burada numarasını yapar ve Rusya-Galler maçında beraberlik iki takıma da yeter hale gelir. Bu küçücük ihti-mal o maçı formaliteye yakın bir maç yapar mı o da belli değil ancak daha önce bu tarz bir şüphe uyan-madı değil. Yeni formatı kafamızda

ne kadar oynatsak, hesaplasak ya da tahmin etsek boş. Turnuvaya nasıl bir etkisi olduğunu turnuva sırasında hep birlikte göreceğiz.

SLOVAKYAGelelim grubun eleme aşamala-rındaki en istikrarsızına. Galler gibi onlar da ilk defa bir Avrupa Şampiyonası’na katılıyorlar. Ama aynı zamanda Rusya gibi dağıl-madan önce şampiyonluğu bulu-nuyor. Topa az sahip olduklarında korkmanız gereken mütevazi ama tehlikeli bir takım. Marek Ham-sik’in kaptanlığını yaptığı Slovakya grubun kaderini çizecek. Grubun en ucuz kadrosuna sahipler ancak diğer gruplarla karşılaştırıldığın-da 90 milyon Euro’luk değeriyle en pahalı 4.kategori takımı oldu-ğunu görüyoruz. Yazının başında da dendiği gibi bu grup çok denk ve bunun en büyük sebebi Slovak-ya’nın gücü.

Slovakya’da gerektiği zamanlar or-taya çıkan büyük bir lider var: Ma-rek Hamsik. Eleme aşamaları bo-yunca ihtiyacı olunduğunda attığı gollerle takımına enerji ve inanç kattı. Slovakya’nın Hamsik dışın-da izlememiz gereken bir oyun-cusu daha var ve bu turnuva onun için kötü giden kariyerini şoklayıp pozitife geçirme şansı olabilir. O oyuncu Katar’da forma giyen 26 yaşındaki Vladimir Weiss. Manc-hester City altyapısı çıkışlı Weiss’in Glasgow Rangers ile 2010/2011 sezonunda Bursaspor karşısında son 20 dakika oynamış olduğunu ve Olympiakos ile şampiyonluk ya-şadığını belirtelim. Kariyeri bir ba-kıma Miroslav Stoch’a çok benzer. Defansın göbeğinde Skrtel gibi çok tecrübeli ve güçlü, aynı zamanda duran toplarda fark yaratabilecek bir oyuncuya sahip olmaları da bü-yük bir avantaj.

Slovakya eleme aşamalarına dep-

lasmanda Ukrayna ve sonra içerde İspanya’yı yenerek bomba gibi baş-ladı. Daha sonra oynadıkları 4 maçı daha kazanarak toplamda 18 puan elde ettiler. 2014/2015 sezonun-da oynadıkları 6 maçta da hemen hemen aynı oyuncularla oynadılar ve çok işlevsel bir iskelet oluştur-mayı başardılar. Bu sezon ise önce Eylül’de İspanya’ya kaybettiler ve aynı puanda olmalarına rağmen ikili averaj sebebiyle liderliği de İspanya’ya teslim ettiler. Ardından içerde Ukrayna beraberliği ve yine içerde Belarus yenilgisiyle bir anda gruptan çıkmayı tehlikeye attılar. Son hafta Lüksemburg deplasma-nında, İspanya ile oynayacak Uk-rayna ile aynı veya onlardan daha iyi bir sonuç elde etmeleri gereki-yordu. Nitekim öyle oldu ve aynı zamanda Türkiye’nin en iyi grup 3.’sü olmasını ilgilendiren maçta İspanya Ukrayna’yı yendi. Weiss Lüksemburg karşısında 3 asist ya-parak takımının çilingiri oldu.

Talihsiz bir sakatlık olmaz ise şu oyuncuları grup aşamalarında hep ilk 11 içinde göreceğiz. Hamsik, Juraj Kucka, Robert Mak, Martin Skrtel, Hubocan ve kaleci Kozacik. Orta sahada oynayan 32 yaşındaki Pecovski ve verimsiz bir sezon ge-çiren Bursaspor’lu Miroslav Stoch Fransa’da bu iskelete dahil olabilir-ler. Son bir genel bakışla, 2010 Dünya Kupası’nda İtalya ve Paraguay’ın olduğu gruptan çıkmayı başarmış Slovakya yine bir sürprize imza atabilir. Rusya turnuva sırasında elemelerdekinden daha organi-ze oynamazsa şansı yok. İngiltere yıllar sonra başarılı bir turnuva geçirebilir. Galler ise Bale önder-liğinde 2004 Yunanistan başarısını arayacak. Az gollü bir grup olacağa benzese de kesinlikle ilgi çekici bir grup.

Page 18: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

18 / HAZİRAN2016

C GRUBUALMANYAPOLONYA

K.İRLANDAUKRAYNAM. ONUR GİRİŞKEN

AlmanyaGruba Almanya milli takımıyla açılış yapmak en makul seçenekti kuşkusuz. Malum en son Dünya Kupası’nın şampiyonları, birileri onlardan bu ünvanı alana kadar da kağıt üzerinde “dünyanın en iyi

milli takımı”. Alışıldık isimlerle is-keleti önceki turnuvalarla benzer tutup bazı yan parçaların ismini değiştirerek Fransa’ya gelen Pan-zerler, Dünya Kupası zaferlerini perçinlemek için buradalar. Ve her zamanki gibi iddialılar. Zira 1968 yılında İtalya’da düzenlenen Avru-pa Şampiyonası dışında ‘her şey’e katılan bir ülkeden bahsediyo-ruz. Katılmakla da kalmayıp 4 kez Dünya Şampiyonu olan ve Avrupa şampiyonalarında 3 kez ipi göğüs-leyen(1972, 1980, 1996), 3 kez de final oynayan ‘makine’(1976, 1992, 2008) Paris’e giden final yolundaki en büyük adaylardan.

Hücum stratejileri, en temel ta-biriyle yüksek sayıda pas yap-mak üzerine. Toni Kroos bu istatistikte isabet oranı olarak da Avrupa’nın en iyisi. Ka-natlar ve bekler mutlaka hü-cuma çıkıyorlar. Topu ceza sahasına en yakın bölgeye getirip buradan ya içeriye girip şut çekiyorlar ya ikili

oynuyorlar ya da gördükleri

yerden bol bol şut çekiyorlar. Sağ ve sol savunma bekleri de hücu-ma katıldığında, bazen ceza sahası içinde 5-6 kişi olabiliyorlar. Çizgi-ye inen oyuncular topu dışarıdan gelen ve arkadan destek olan orta saha oyuncularına çıkarıyor ve bu sayede goller buluyorlar.

Dikine pasları da çok kullanıyor-lar. Kanatlardan orta yapmak gibi bir durumları nadiren oluyor. Hü-cumda top, en az bir kere Mesut ile buluşuyor ve mutlaka kanatlara dağılıyor. Özellikle Mesut ile öl-dürücü derin paslar atıyorlar ceza sahasına. Dizilimleri sahayı ta-mamen kapsıyor. Her oyuncunun birbiriyle olan mesafesi neredeyse eşit oluyor. Eşkenar üçgenler yapıp, topu sahanın her yerinde dolaştı-rabiliyorlar. Alman-İspanyol karı-şımı bir futbol oynuyorlar.

Müller ise nerede bulunacağını, hangi pozisyonda nasıl bir tercih yapacağını gayet iyi bilen bir gö-rüntüde. Kısaca oyunu oldukça zekice. Şut çekiyor, fırsat kolluyor,

Page 19: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 19

bazen sağ kanada kaçıyor. Diğer yandan, Almanlar özellikle sol ta-rafı çok ama çok etkin kullanıyor. Reus, Götze, Mesut, Bellarabi gibi isimler topun taşınacağı yön, yani atak yönü olarak özellikle sol kana-dı tercih ediyorlar.

Ancak hücum organizasyonlarını ballandıra ballandıra anlatırken, savunmada yaşayabilecekleri olası zaafiyetlere değinmeden geçmeye-lim. Örneğin, ön libero bölgesinde oynayan Kroos ve Schwensteiger gibi isimler pas ve oyun kurma ko-nusunda Dünya’nın en iyilerinden olmalarına rağmen sert oyuncular değiller. Yani Alman milli takımı genel olarak ‘taş’ gibi bir takım de-ğil. Sert takımlar Almanları çok zorlayabilir. Ek olarak, sağ ve sol bekler Hector, Emre Can, Rudy vb. isimler Alman milli takımı için he-nüz çok yeniler. Bu isimler ileriye çok fazla destek verirken, kontra ataklarda çok zor durumlarda kala-biliyorlar. Reus, Götze, Müller gibi ileri üçlüde oynayan isimler kanat-lardan savunmaya gelmediğinde, rakip takımlar Alman savunma-sında geniş boşluklar bulabiliyor ve Almanlar bocalıyor. Konoplyanka ve Yarmolenko gibi kanatları çok hızlı ve etkili kullanabilen oyuncu-lara sahip olan, savunma dörtlüsü ve kalecisi çok disiplinli bir Ukray-na, kontra ataklarda Alman savun-masını sınayacaktır. Hatta grupta onları en çok zorlayacak takımın Ukrayna olması muhtemel.

Grup aşamalarının son maçına kadar hiçbir Alman, birasını rahat rahat içemedi. Dünya şampiyonu takım, kimi zaman komşudan to-kat yedi, kimi zaman da Britanya topraklarında İrlanda cinlerinin oyunlarına maruz kaldı. Yine de büyülerden ve tokatlardan sıyrılan Almanlar, grubu-zorlanarak da ol-sa-lider tamamladı. Belki Alplere varmayı başardılar, ancak bu yolun yarısı bile değildi. Şimdi Alplerde

zirveyi görüp, geri kalan herkesi bir müddet yukarıdan izleyip, evin yolunu bulma zamanı. Eğer bunu başarırlarsa, Ekim Festivali’nde hep bir ağızdan söylenecek şarkı-lara konu olmaları işten bile olma-yacak.

PolonyaTarihindeki en büyük başarılarını 1974 ve 1982 yıllarında düzenle-nen Dünya Kupaları’nda yarı final oynayarak elde eden Polonya, bu turnuvalarda iki kez dünya üçün-cüsü olmayı başardı. Polonya, Dünya Kupaları’na 7 kez katılmayı başarsa da -2010 ve 2014’ü kaçırdı-lar- Avrupa Şampiyonaları’na katı-lım konusunda aynı başarıyı tekrar edemedi.

2008 yılında Avusturya-İsviçre ortaklığında düzenlenen Avrupa Şampiyonası’nda ilk kez boy gös-

termeyi başaran Polonya, Almanya ve Hırvatistan’a yenilmiş; eski im-paratorluk kankası Avusturya’yla ise berabere kalıp 1 puanla grubu son sırada tamamlamıştı. Brezilya doğumlu Güerrero, Polonya adına turnuvada gol atan ilk isimdi.

2012 yılında Ukrayna ile beraber düzenledikleri Şampiyona’da bu durumun değişeceğini düşünü-yorlardı. Lewandowski, Dortmund formasıyla 47 maçta 30 gol atıp hem Almanya şampiyonluğunu hem de Almanya Kupası’nı kazan-mıştı. Fakat Lewandowski’nin var-lığına ve taraftarlarının stadyumu hınca hınç doldurmasına rağmen Polonya, Yunanistan ve Rusya ile berabere kalıp Çek Cumhuriyeti’ne yenilince, 2 puanla son sırada kaldı ve şampiyonaya bir kez daha erken veda etti.

Bugüne kadar Avrupa Şampiyona-

Page 20: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

20 / HAZİRAN2016

ları’na 2 kez katılan Polonya, oyna-dığı 6 maçtan da galibiyet çıkara-madı. Ancak bu sonuçlar, 1978’te Arjantin’de gerçekleştirilen Dünya Kupası kadrosunda da yer alan Adam Nawalka için bir kıstas de-ğil. Grup aşamasında karşılaştıkla-rı Almanya’yı Varşova’da 2-0 yene-rek 19. karşılaşmalarında şeytanın bacağını kırdılar. Bu galibiyet ile Almanya’yı ilk kez bir resmi maç-ta yenmeyi başaran Polonya’nın bu turnuvada ilklere imza atıp atma-yacağı da merak konusu.

C grubu ilk maçında K.İrlanda ile karşılaşacak Polonya, sonrasında grup aşamalarında da karşılaştığı Almanya ile mücadele edecek. Ol-dukça çekişmeli geçmesi beklenen mücadelenin ardından, son turnu-vaya beraber ev sahipliği yaptıkları Ukrayna ile karşılaşacaklar.

Polonya, Adam Nawalka takımın başına geçtiğinden beri çok gol atıp

az gol yiyen bir takım. 10 maçta atı-lan 33 gol ve kalede görülen 10 gol, bu tezi destekler nitelikte. 4-4-2 ve 4-2-3-1 taktiklerini kontra atak futboluyla uygulamayı tercih edi-yorlar. Lewandowski gibi havada, karada ve suda gol atan bir oyun-cuya da sahipler. Eleme aşamasın-da, Lewa’nın 13 golüyle rekabet edebilecek bir golcü performansı olmadı. Ayrıca elemeler boyunca maç başına 2,4 isabetli şut çekti ve bu istatistikte ilk üçte yer aldı. Do-layısıyla Bayern München’in yıldız santraforunun adı, Polonya’nın üst turlara erişme ihtimaliyle beraber gol krallığı için de geçiyor.

Elemelerde dikkat çeken bir başka isim de Arkadiusz Milik’ti. Henüz 22 yaşında olan ve Ajax’ta for-ma giyen 1.86 boyundaki hücum oyuncusu, 9 eleme maçında 6 gol atarken 6 da asist yaptı. Gol pasla-rından dördü Lewa’yaydı.

Sevilla’da forma giyen defansif orta saha oyuncusu Krychowiak da ta-kımın önemli isimlerinden. İkili mücadelelerden kaçınmayan, top kazanma ve top kesme gibi önemli defansif özellikleri olan Krychowi-ak, aynı zamanda pasları da yüksek isabette verebiliyor.

Savunmanın sağında oynayan Bo-russia Dortmundlu Piszczek de sağ çizgiden hücumlara destek veren ve kanat organizasyonlarında so-rumluluk alan bir isim. Bir dinamo gibi çalışan yıldız oyuncu, takımı-nın en çok top kazanan oyuncula-rından.

Eleme maçlarında kaleye maç başı-na 13 şut gönderen ve bunların ya-rısından fazlasında kaleyi tutturan Polonya, fiziksel olarak kuvvetli oyuncuları kadrosunda bulundu-ruyor. Hava topları ve ikili müca-delelerde oldukça başarılı bir gra-fik çizen kırmızı beyazlılar, takım kimliğiyle hareket ediyor.

C grubu ilk maçında, duran top-larda elemelerin çok can yakan takımı K.İrlanda ile karşılaşacak Polonya’nın nasıl bir performans göstereceği merak konusu. Gru-bun zayıf ekibi olarak gösterilen K.İrlanda’yı mağlup etmesi hâlinde Polonya’nın yolu aydınlanabilir.

İkinci maçında grupta da karşı-laştıkları Almanya ile karşılaşa-cak Polonya maça pek tabii favori olarak çıkmayacak. Almanya’yı tarihlerinde ilk kez grup maçların-da yenen Polonya’nın bu galibiyeti birazcık şansla aldığını söyleyenler çok da haksız sayılmaz. Neuer’i kötü gününde yakalayan Lewan-dowski ve ‘saz arkadaşları’, bu kez o kadar şanslı olmayabilir. Bundesli-ga’yı ve Alman futbolunu yakından tanıyan Lewandowski ve Piszczek gibi isimler, Polonya’nın özellikle bu maçtaki en önemli avantajı ola-caktır.

Gruptaki son maçlarında 2012’de Avrupa Şampiyonası’nı beraber düzenledikleri eski ‘Pakt’ dostla-rından Ukrayna ile karşılaşacak Polonya’nın, Ukrayna’nın kilidini açmakta zorlanabileceği düşünü-lüyor. İki kontra atak takımı karşı karşıya gelecek. Biri golcü, biri sa-vunmacı…

Bugüne kadar Avrupa Şampiyo-naları’nda galibiyet alamamış Po-lonya’nın bu kez şeytanın bacağını kırması büyük beklenti. Kontra atak futbolları, mücadeleci oyun yapıları ve Lewandowski gibi bir golcüye sahip olmaları, onları gruptan çıkarabilecek faktörler.

UkraynaBir zamanlar Avrupa futbolunda söz sahibi olan SSCB’nin futbolcu kaynaklarının başında gelen Uk-rayna, bağımsızlığını kazandığın-dan bu yana, sadece 2012 yılında

Page 21: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 21

Polonya ile birlikte düzenledikleri Avrupa Şampiyonası’nda yer al-mıştı. İsveç, İngiltere ve Fransa ile aynı grupta yer alan ‘Sarı ve Mavi-ler’, ilk maçlarında İsveç’i efsanevi golcüleri Andrey Shevchenko’nun attığı gollerle 2-1 mağlup etmişti. Bu goller, Avrupa Şampiyonası’na ilk kez katılan takımın ‘şimdilik’ de son golleri olmuştu. Zira sonraki maçlarında Fransa’ya iki golle, İn-giltere’ye de tek golle yenilen Uk-rayna, başka gol atamayıp sonuncu olarak gruptan çıkamamıştı.

EURO 2000’e katılım hakkını pla-yofflarda dönemin yıldız oyun-cularından Zahovicli Slovenya’ya kaptıran Ukrayna, 15 yıl sonra ele-melerde bir kez daha playoff oyna-ma şansı elde etti. EURO 2016’daki yerini alıp Fransa’da yeni bir ma-ceraya atılmak isteyen Ukrayna, aşk tesadüfleri sevmiş olacak ki playofflarda bir kez daha Slovenya ile karşılaştı. Kıran kırana geçen iki maçın ardından, bu kez bileti ka-pan taraf ise Ukrayna oldu.

Avrupa Şampiyonası’na ikinci kez katılmayı başaran Ukrayna, 2014 Dünya Kupası elemelerinde pla-yofflarda karşılaştığı ve elemeye çok yaklaştığı Fransa’nın düzen-lediği turnuvada, C grubunda yer alacak. Almanya’nın ardında Po-lonya ile ikincilik mücadelesi ve-receği düşünülen Kuzey Karade-niz ülkesinin şüphesiz en büyük kozlarından biri elemelerde 6 gol ve 2 asist ile oynayan Yarmolenko olacak. 1.89’luk solak oyuncu, hü-cumda çok tehlikeli bir silah. 4-2-3-1 taktiğinde forvet arkasındaki üçlünün sağında ‘ters ayağı’ ile içeriye kat ederek çok isabetli şut-lar bulabilen oyuncu, uzun boyuna rağmen çok da teknik bir oyuncu. Serinkanlı kişiliği ve bitiriciliğinin yanı sıra takım arkadaşlarına da kilit paslar atarak onlara pozisyon-lar hazırlıyor.

Ukrayna’nın bir diğer kilit ismi de 2014/2015 sezonunda Avrupa Ligi’nde final oynayan Ukrayna takımı Dnipro’nun ‘her şeyi’ Ko-noplyanka. 4-2-3-1 taktiğinde for-vet arkasındaki üçlünün solunda oynayan yıldız oyuncu, Sevilla for-ması giyiyor. Top sürme becerisi üst düzey olan Konoplyanka, du-ran toplarda da çok ama çok teh-likeli bir isim. Uzaktan attığı şutlar, kanattan yaptığı isabetli ortalar, tıpkı Yarmolenko gibi ‘ters ayağıy-la’ ceza sahasına kat edip çektiği şutlar, elemeler boyunca birçok ta-kımı zor durumda bıraktı.

Orta sahada sert ve çalışkan isim-lere sahip takımda, Dynamo Kievli Garmash ve Shaktar Donetskli Ste-panenko dikkati çeken isimler. Sa-vaşçı kimlikleri ve ikili mücadele-lerde ayakta kalmaları Ukrayna’nın başarısında kilit rol oynuyor.

Savunmanın ortasında oynayan Khacheridi ve Rakitskiy ise uzun boyları ve savunmadaki sağlam-lıklarıyla ön planda. Tecrübeli sol bek Shevchuk ve top kazanmada takımının en önemli isimlerinden Fedetskiy de hem hücumlara des-tek veriyor, hem de savunmada iyi iş çıkarıyor.

Özellikle uzun boylu ve fizikli oyuncularıyla duran toplarda ve hava toplarında çok etkili bir takım olan Ukrayna’nın en önemli özelli-ği ise hücuma inanılmaz bir hızla çıkmaları. Konoplyanka ve Yarmo-lenko’nun hızına takımın diğer bü-tün oyuncuları da ayak uydurabili-yor. Tüm bu özelliklerinin yanında kalede Pyatov takıma güven veren bir isim. Elemelerde playofflar dâ-hil sadece 5 gol yiyen Ukrayna’nın kilidi çok kolay açılmıyor.

Page 22: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

22 / HAZİRAN2016

Takımın en büyük eksikliğiyse Shevchenko’dan beri istenilen dü-zeyde bir hedef santraforun olma-ması. Kravets ve Seleznyov gibi hücumcuların nispeten yetersiz kalması, takımın gol yollarında zorlanmasına sebep olabiliyor.

İlk maçlarında orta sahadaki Al-man dişlilerine çok dikkat etmeleri gerekecek. Makine düzeniyle pas-laşan ve kanatları çok daha orga-nize kullanabilen Almanların bu maçta favori olduğu düşünülse de, Ukrayna’nın kilidini açmak kolay olmayacaktır.

İkinci maçında oyun yapısı olarak kendilerine benzeyen K.İrlanda ile

karşılaşacak Ukrayna’nın duran toplara çok dikkat etmesi gereke-cektir. Lafferty ve arkadaşları da oldukça savaşçı bir yapıya sahip ve kontra atakları çok seviyorlar. Yine de bu maçın favorisi Ukrayna ola-rak görülüyor.

Komşu Polonya ile grubun son maçında karşılaşacak Ukrayna’nın ise bu maçta neler yapabileceği tam bir muamma. İki takımın da oyun yapıları birbirine çok benzi-yor. Grubun kaderinin belli olaca-ğı maçta, çok büyük bir ihtimalle grup ikincisi de belli olacak.

Uzun lafın kısası, Ukrayna’nın C grubunda Polonya ile ikincilik

mücadelesine gireceği öngörülü-yor. Yarmolenko ve Konoplyanka, Avrupa Şampiyonası’nda ülkeleri adına gol atmaya, pozisyon hazır-lamaya en yatkın isimler. Onların göstereceği performans, Kasım 2013’ten bu yana politik, ekono-mik ve sosyal istikrarsızlıklarla bo-ğuşan ülkeye bir nebze daha teselli olabilir. Yarmolenko’nun Slovenya maçı galibiyeti sonrasında belirtti-ği gibi:“Ülkemiz için mücadele ediyoruz.”

Kuzey İrlandaTarihinde ilk kez Avrupa Şampi-yonası’na katılan Kuzey İrlanda, aynı zamanda 1986 Meksika Dün-

Page 23: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 23

ya Kupası’ndan sonra da ilk kez uluslararası bir turnuvada boy gös-terecek. Euro 2016 elemelerinde F grubunda Romanya, Yunanistan ve Macaristan önünde gruplarını lider tamamlamaları herkesi şaşırt-tı. 2014 Dünya Kupası elemelerin-de Lüksemburg’un sadece 1 puan üstünde beşinci sırada kalmaları bu sürprizin temel kaynağıydı. Elemeleri Romanya önünde birin-ci tamamlayan Kuzeyliler, teknik direktörleri Michael O’Neill yöne-timinde 10 maçlık bir yenilmezlik serisi yakalamış durumda. Yüksek krallar çok mutlu!

Doğrusunu söylemek gerekirse Almanya, Polonya ve Ukrayna’nın

arasında 30 yıldır ilk kez bir tur-nuvaya katılacak olan K.İrlanda’ya kimse şans tanımıyor. Ancak ele-me grubunu da lider tamamlama-ları konusunda kimse onlara şans tanımıyordu kuşkusuz. İlk maçını Polonya ile oynayacak K.İrlan-da’nın en büyük silahı grup aşa-masında 9 maçta 7 gol atan 1.96’lık halk şövalyesi Lafferty olacak. Laf-ferty özellikle hava toplarına çok hâkim bir oyuncu ancak özellikleri bununla sınırlı değil. Top tekni-ği ve sürati de olan golcü oyuncu takımının ve belki de turnuvanın kaderini etkileyebilir.

Elemelerde duran toplardan en fazla gol atan takım konumunda bulunan K.İrlanda; şut çeken, iki-li mücadelelerde ayakta kalan, âni süratlenebilen ve bitirici vuruşları olan oyunculara sahip. Özellikle, Southampton forması giyen kap-tan Steven Davies; top tekniği, isa-betli şutları ve kilit paslarıyla dik-kat çekiyor. Kaptan yeri geldiğinde sorumluluktan da hiç kaçmıyor. Savunmada Johnny Evans ve Ga-reth McAuley de oldukça başarılı isimler.

Kanatları ve duran topları da çok etkili kullanabilen K.İrlanda’nın aslen en önemli parçası takımın teknik direktörü Michael O’Neill. 30 yıllık bir özlemi sona erdiren ve takımı Romanya önünde gruptan

birinci çıkaran O’Neill’a oyuncu-lar büyük saygı duyuyor. Ülkede politikacıların O’Neill’a ‘şövalye’ unvanı verip vermeyeceği Belfast medyasında geniş yer almıştı.

Takım oyununu, hızlı kontra atak futbolunu ve kanat kullanımını sıklıkla deneyen K.İrlanda takı-mında yıldız futbolcu yok; ancak mücadeleci ruhlarını sahaya sonu-na kadar yansıtan ve fiziksel olarak da oldukça diri futbolcular var.

Peri masallarına inanmayanlar koyu yeşillere pek şans tanımıyor. Zira Alman makine düzenine ve onların ışık hızındaki paslaşmala-rına, Polonya’nın dikine futboluna ve Ukrayna’nın kapalı savunması-na nasıl karşı koyacakları koca bir soru işareti. Uluslararası tecrübele-rinin yok denecek kadar az olma-sı da peri masalına inanmayanları haksız çıkarmayabilir. Ancak Euro 2016’ya giden yoldaki maçlarında Protestan Kilisesi’nin protestosu ve aynı pozisyon içerisinde iki kez sarı kart görme gibi ilginç vakalar yaşayan gizemli orman sakinleri-nin hem bu tarz ilginç durumlara reaksiyon verecek ve yoluna de-vam edecek kararlılıkları var, hem de kaybedecek hiçbir şeyleri yok. Masal zaten mutlu son ile bitti. Bundan sonra amaç, onu daha da okunur kılabilmek.

Page 24: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

24 / HAZİRAN2016

D GRUBUİSPANYA

ÇEK CUMH.TÜRKİYE

HIRVATİSTANALPER ÜNLÜ

İspanyaYakın tarihte ulus devlet kavra-mının en fazla yıprattığı ülkeler-den biri olan İspanya’da bir yanda Baskların mücadelesi sürerken; diğer yanda Katalanların ayrılma

hayalleri de sır değil. Buna rağmen üç turnuva üst üste kazanan İs-panya milli takımında takımın is-keletini oluşturan Puyol, Xavi gibi isimlerin Katalan olması da ilginç bir nokta. Bu iskeletin önemli bir diğer ayağı Gerard Pique de yakın zamanda ayrılıkçı olduğunu açık-lamasına karşın, İspanya milli ta-kımı için elinden geleni yaptığını da sözlerine eklemişti.

Bildiğiniz üzere boğalar bu or-ganizasyonda son iki şampiyona-nın kazananı unvanıyla yer alacak-lar. Xavi ve Xabi Alonso gibi önemli isimleri milli takım günlerini geri-de bıraksa da Busquets, Fabregas ve ilerleyen yaşına rağmen Iniesta gibi değerli orta saha oyuncularına sahipler. Bir de bunlara savunma-da Pique-Ramos ikilisiyle kalesin-de Casillas eklenince doğal olarak favoriler arasındalar.

İspanya’nın kadro kalitesini tartışıl-maz, ancak 2014 Dünya Kupası’n-daki hezimetin ardından Fransa’da nasıl bir performans gösterecekleri merak konusu. Son mağlubiyeti-ni eleme grubunda Slovakya’dan

2014’te almalarına rağmen gol yol-larındaki problem çözülmüş değil. C Grubu’nda kendilerine kıyasla fazlaca zayıf rakiplerine karşı oy-nadıkları on maçın beşini birer golle bitirmeleri kısır bir turnuva geçireceklerinin sinyalini veriyor. Fernando Torres’in eski günlerini tüm futbolseverler olarak mumla aradığımız dönemde David Vil-la gol yükünü üstlenmeye başlasa da; El Guahe’nin şaşalı milli takım performansı çok da uzun sürmedi. Geçirdiği ağır sakatlığın ardından boş kalan forvet hattına 4-6-0 re-çetesini yazan Del Bosque’nin son çaresi Brezilyalı Diego Costa’nın devşirilmesi olsa da, bu birliktelik de gol sorununu çözmüş değil.

Açıklanan kadroda Costa ve Tor-res bulunmuyor. Özellikle bu sene Atletico’ya ciddi katkı veren El-Ni-no’nun olmayışı fazlasıyla entere-san. Öte yandan grup aşamasında Paco Alcacer’in oynadığı her 89 dakikada 1 gollük ortalamayı ya-kaladığı performansı, bitiricilik konusunda boğaları umutlandır-makta. 23 yaşındaki futbolcu bu sezon Valencia formasıyla da ligde

Page 25: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 25

oynadığı 34 müsabakada 13 gol ve 6 asistlik performans ortaya koydu.

2010 Dünya Kupası’nı da 7 maç-ta 8 golle kazanmış bir takımın 6 yıl sonra aynı teknik adamla aynı sorunu yaşıyor olması düşündürü-cü. Lâkin, topu çabuk kazanmaları ve topa sahip olma özellikleri sa-yesinde kalelerinde de çok az gol gören bir ekip halindeler. Bir ekol olmaları sebebiyle yukarda bahset-tiğimiz orta saha ikilisinin vedası

İspanyollara bir darbe vurmuş olsa da, ev sahibi Fransa ve Almanya ile birlikte kupanın en iddialı üç eki-binden biri durumundalar.

HırvatistanCroata kelimesi birçoğumuza mut-laka bir çağrışım yapıyor. Günü-müzde de resmiyet ve şıklık için kullanılan, şahsımca dünyanın en gereksiz icadı olan kravatla “Cro-

atia” arasında da elbette bir bağ bulunmaktadır. 17. yüzyılda 30 Yıl Savaşları esnasında Fransızlar için savaşan Hırvat askerler, kıyafetle-riyle diğerlerinden ayrılmaktaydı. Sevgililerinin, eşlerinin ve annele-rinin uğurlama esnasında taktık-ları atkıları, eşarpları bir düğümle bağlamalarının erkeklerini kötü-lüklerden koruyacaklarına inanı-yorlardı.

Fransız modacılar zamanla bu aksesuarı günümüzdeki haline getirmiş, kullanımı hızla yaygın-laşmıştı. Batılılaşma sürecindeki Osmanlı’da 19. yy ortalarında ilk olarak Sultan Abdülmecid tarafın-dan kullanılmış, 20. yy ortalarında ise feministler mesajlarını kravat takarak vermeye başlamışlardı.

Norveç’in bir puan önünde ikinci-liği alan Hırvatistan, Azerbaycan’a ne kadar teşekkür etse az! İtalya’ya yenilmeyerek elde ettikleri krediyi Azerbaycan deplasmanında har-casalar da Norveç’in bu iki takıma karşı iki mağlubiyet bir beraberlik-le sahadan ayrılması grubun sonu-cunu doğrudan etkiledi.

Stadion Poljud’daki gamalı haç krizi Hırvatlara imaj çöküntüsü-ne, iki maç seyircisiz oynama ve 1 puan silme cezasına mal olsa da İtalya’yla birlikte şampiyonaya di-rekt katılma hakkını elde ettiler. Orta sahalarındaki üç kilit ismin de Real Madrid ve Barcelona for-maları giyiyor oluşu, bu alandaki kalitelerinin ne denli üst seviyede olduğunu özetlemeye yetiyor. Luka Modric ve Ivan Rakitic’ten kim-senin şüphesi olmasa da ilk sezo-nunda Real Madrid’de beklentileri karşılayamayan Mateo Kovacic, gol yollarında da Fiorentina’da başarılı bir sezon geçiren Kalinic ve Man-dzukic gibi tecrübeli isimlere sa-hipler. Fakat Dejan Lovren’in, Ante Cacic’le girdiği polemiğin ardın-dan Fransa’ya götürülmeyişi, Hır-

Page 26: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

26 / HAZİRAN2016

vatlar adına turnuvanın fazlasıyla spekülatif geçmesini beklememize yol açıyor.

İlk iki için İspanya’dan sonra Tür-kiye’yle birlikte en önemli aday ko-numunda bulunan Hırvatistan’ın en önemli rakibi ise forvet hattında bahsettiğimiz ikilinin milli takım performansları. Grup aşamasında birer gole sahip ikili yerine gol yü-künü çeken isim altı golle Inter’in başarılı kanat oyuncusu Ivan Peri-

sic olmuştu.

Hatırlayacağınız üzere 2008’de Klasnic’in son dakika golüne Se-mih’in son dakika golüyle cevap verip Hırvatistan’ı saf dışı bırak-mıştık. Slaven Bilic’in 2012 Avru-pa Şampiyonası play-off mücade-lesinde cevabı ağır olmuştu. Türk Telekom Arena’da üç golle gülen Hırvatlar, ikinci maçta gol sesi çıkmayınca milli takımımızı saf dışı bırakıp şampiyonaya katılma-ya hak kazanmışlardı. Hırvatistan Türkiye rekabetinde durum böy-lece 1-1 oldu. Gruplarda karşılaşa-cak iki ekip de durumu 2-1 lehine çevirmenin hesapları içerisinde.

Çek CumhuriyetiKırklı yaşlarını aşmış büyüklerimi-zin zihinlerinde hâlâ Çekoslovakya şeklinde yer eden Çek Cumhuri-

yeti ile severek ayrıldığı eski partneri Slovakya, bölünme-nin ardından ilk kez bir futbol şampiyonasına beraber katıla-caklar. 1989 yılındaki Kadife

Devrimi’nin etkisiyle iki ülke 1993’te kimsenin burnu kanama-dan barışçıl bir şekilde ayrılma ka-rarı almış, bu model Çekoslovakya tipi bölünme modeli olarak adlan-dırılmıştır.

Eleme grupları açıklandığı zaman A Grubu’nda neredeyse herkes Hollanda’yı maçlar oynanmadan birinci ilan etmiş, ikincilik yarışı için ise Çekleri ve Türkleri işaret etmişti. Ancak gruptaki tüm maç-larda gol yemelerine karşın lider olarak Avrupa Şampiyonası’na ka-tılmayı başaran Çeklerin, en büyük kozları tecrübeli kaleci Petr Cech olmasına rağmen, bu istatistik sa-vunma zafiyetini işaret etmekte.

4-2’lik Kazakistan galibiyeti dı-şında kazandığı tüm maçlarda tek farkla üstünlük sağlayan Çek Cum-

huriyeti, Hollanda gibi önemli bir ekolü iki maçta da mağlup etmeyi başardı. Bu sezon Hertha Berlin’in Bundesliga başarısında çok önem-li bir yeri olan Vladimir Darida, milli takımı için de üzerine düşe-ni fazlasıyla yerine getirdi. Oyunu iki yönüyle oynayabilmesiyle Rosi-cky’yi andırsa da ikili mücadeleler-deki zayıflığı en belirgin eksikliği. Dinamizmiyle takım arkadaşlarını rahatlatsa da bütün maça yayama-dığı bu özelliği sınıf atlaması konu-sunda bir diğer engel. Oyun kurma becerisi, ve liderliğiyle grupta var olma mücadelesinde Darida saha içinde takımının kilit ismi olacak-tır.

Rakip kaleye gitmekte aceleci dav-ranmayan ekibin düşük tempolu maçlarda istediğini elde edebil-mesi muhtemel; ancak gruptaki rakipleri buna ne kadar müsaade edecek diye soracak olursanız, pek de şansları yok gibi. Savunmada çektikleri sıkıntıları çözemedikleri takdirde bu mütevazı kadronun en önemli kozu kontra ataklar olarak dikkat çekiyor. Aksi takdirde, eve dönüş biletini alması pek de ge-cikecek gibi gözükmüyor. Yine de eleme grubunda aldıkları rüya gibi sonuçların ardından şampiyonada Çekleri kolay lokma olarak görmek çok büyük bir hata olur.

Türkiye8 yıl aradan sonra bir şampiyo-naya katılacak olan ay-yıldızlılar için grup elemeleri yine oldukça kötü başladı. İzlanda topu kale-mize elle getirmemesine rağmen üç gol atmış, ardından Çeklerin İstanbul’daki galibiyeti soğuk duş etkisine sebep olmuştu. 92 yıldır yenemediğimiz Letonya’ya kar-şı girilen pozisyonların cömertçe harcanmasıyla ilk üç maçta 6 gol yiyerek 1 puanla son sırada yer

Page 27: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 27

almıştık. Yedinci maçlar itibariyle sadece Kazakistan’ı iki kere yenebi-len milliler, Yiğit Özgür’ün meşhur karikatüründeki gibi gelişen skor-lar silsilesiyle birlikte, takımdaki rotasyon ve sistem değişikliği saye-sinde son üç maçını kazanmasıyla, formatı değişen Avrupa Şampiyo-nası’nda ilk en iyi üçüncü olarak Fransa biletini kaptı.

Oynadığı müsabakalardan ziya-de saha dışı olaylarıyla gündeme gelen milli takımda Gökhan-Ha-kan-Ömer skandalıyla Ömer ve Hakan milli takıma gelmeyecekle-rini açıklamışlardı. Spor filmlerin-de dahi benzerine rastlamadığımız bu olayın ardından Hakan Çalha-noğlu yeniden takıma katılsa da; Ömer Toprak hâlâ geri adım atmış değil. Rotasyon sürecinde milli ta-kımın gediklilerinden Emre Belö-zoğlu ve Volkan Demirel ise “ocak dışı” kamışlardı. Volkan Demirel kadro dışı kalmasına sebep olan süreçte takımını yarı yolda bırak-makla kalmamış, yaptığı davranış-tan ötürü özür dilemeyeceğini be-lirtip, örnek sporculuk sergileyerek Türkiye halkını yeniden kendisine hayran bırakmıştı.

Millet olarak işimizi son dakikaya bırakma alışkanlığımızdan mıdır, aldığımız 18 puanın yarısını son üç maçta elde ettik. Teknik açıdan baktığımızda az top kaybı yapan, yetenekli orta sahamız en güçlü kozumuz olarak göze çarpıyor. En az onlar kadar başarılı kanat bekle-rimiz de rakip savunmalara baş be-lası olacak gibi görünüyor. Grup-taki son beş maçta sadece bir gol yemiş olsak da, şampiyonada boy gösterecek stoper ikilisinin uyumu ve duran top savunmasındaki per-

formansımız, gruptaki konumu-muzu belirleyecek en önemli fak-törler olarak göze çarpıyor. Kalede ise Volkan Babacan, kulüp perfor-mansıyla güven vermekle beraber, grup aşamasında da Volkan De-mirel’i aratmayan bir performans gösterdi.

4. torbadan katılmış olsa dahi, mil-liler için bu grupta zayıf halka yo-

rumunu yapmak adil olmaz. FIFA sıralamasında ilk 15’e girmiş bir ekip olarak oldukça formdalar. Son zamanlarda yakalanan ivmeyi bu turnuvada da sürdürecek kaliteye sahibiz. Ancak asıl sıkıntı birey-sel yeteneklerin bir uyum içinde sahaya yansımaması. Fatih Terim bu problemi de çözdüğü takdirde gruptan çıkmak için oldukça iddi-alı bir durumda olduğumuzu söy-lemek hayalcilik olmayacaktır.

Page 28: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

28 / HAZİRAN2016

E GRUBUBELÇİKA

İRLANDAİSVEÇ

İTALYAEGE KİMYONŞEN

Euro 2016’da yine, önceki Avru-pa Şampiyonalarında olduğu gibi, gruplar rastlantılarla, kesişim nok-talarıyla, ortak paydalarda birleşen ve kolaylıkla bir araya gelip yeni hikayeler yazabilecek takımlarla dolu. Eğer E grubu, takımların ke-siştiği bir ortak nokta üzerinden yeniden isimlendirilmek istensey-di, adı “belirsizlikler grubu” olabi-lirdi. Altın jenerasyonuna kalpten güvenen Kırmızı Şeytanlar, bir önceki turnuvanın finalistleri Gök Mavililer, turnuvanın sürprizlerin-den Yeşilli Çocuklar ve Zlatan’ın önderliğinde Sarı-Mavililer. İşte bütün düğümleri ve çözümleriyle E grubu:

İtalyaEleme grubunu (H grubu) namağ-lup tamamlayan Gök Mavililer’in, turnuvaya büyük bilinmezlikler içerisinde geldiğini söylesek pek de yanlış olmaz. Antonio Conte’nin ekibini henüz hangi formasyon-la daha efektif bir oyun planı ku-rabileceğini kesinleştirmiş değil. Hatta üzerinde karar verilemeyen konu, birbirine benzer iki formas-yondan hangisinin seçileceği de-

ğil, 3’lü savunmanın mı yoksa 4’lü savunmanın mı tercih edileceği. Oyun planlarından, uygulanmaya en yakın duranı 3-5-2 gibi görü-nüyor. İtalya, eleme grubundaki on maçının altısında bu sistemle sahaya çıktı, mevzubahis maçlar-dan dördünde galibiyet ikisinde beraberlikle sahadan ayrıldı. Bu karneye bakıldığında 3-5-2 İtalya için gayet iyi sonuç vermiş gibi gö-rünebilir; ancak rakiplerin kimler olduğu da önemli bir soru. İtalya

galibiyetlerin ikisini Norveç’e, bi-rini Azerbaycan’a, diğerini de Mal-ta’ya karşı kaydetti. Beraberliklerin biri Hırvatistan’a, diğeri ise Bulga-ristan’a karşı. Hırvatistan maçına bir parantez açıp, üzerine biraz ko-nuşmak gerek. Gruptaki diğer dört rakibin, kadro kaliteleri ve turnuva oynama alışkanlıkları bakımından İtalya ve Hırvatistan milli takımla-rından çok daha geride oldukları aşikar. Gruptaki tek ciddi, zorla-yıcı rakibine karşı çimlere ilk ba-

Page 29: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 29

sışında İtalya’nın topla oynama ve pozisyon üstünlüklerini rakibine kaptırması kafalarda soru işareti yarattı. Marchisio-Candreva-De Rossi üçlüsüne karşı Rakitic-Bro-zovic-Modric üçlüsü orta sahada üstün gelirken, Hırvatistan İtal-ya’nın kanat oyuncularını İtalya yarı sahasında sınırlandırmayı, mümkün olduğunca ileri çıkma-larını engellemeyi başarmıştı. Bu da Antonio Conte’yi oyun sistemi konusunda farklı varyasyonlar de-nemeye itti.

Gök Mavililer, diğer dört maçları-nın hepsinde sahaya savunma hat-tını dörtleyerek çıkmayı tercih etti. Bu maçların üçünde oyun planını 4-3-3 olarak belirlediler, bir maçta ise 4-4-2’yi denediler. Malta’yı ve Bulgaristan’ı 4-3-3 ile birer farkla geçtiler; ancak yine Hırvatistan ile 1-1 berabere kaldılar. Tabii sonu-cun aynı olması, ilk maç ile aynı oyunun oynandığını göstermez. Yeni formasyonda, orta saha kanat pozisyonunda değil de defansif bek olarak görev yapan De Sciglio (bu maçta De Silvestri’nin yerine 27. dakikada oyuna girdi.) ve Darmi-an, ısı yoğunluklarına göre önceki Hırvatistan maçına kıyasla daha önde topla buluştular. Bu da İtal-ya’nın oyun kurgusunun merkezi-ni biraz daha öne taşımasına, topa daha fazla sahip olmasına yaradı. İlk maçta attıkları 9 şutun 2’si isa-betliyken, bu sefer 8 şutlarının 4’ü kaleyi buldu.

Grubun son maçı olan, Stadio Olimpico’da oynanan Norveç kar-şılaşması ise 4 maç aradan sonra Conte’nin 3’lü savunma sistemine dönüş maçıydı. 3-5-2 ile alışkanlık-larına dönüş yapan İtalya; bir önce-ki Norveç maçına kıyasla daha az farkla kazanmasına rağmen, yine önceki maça göre topa daha ha-kim, daha baskılı ve daha üstün oy-nadı. İsabetli şut ve pas başarı ista-tistikleri karşılaştırıldığında, sonuç

rahat biçimde gözlemlenebiliyor. Formasyon önceki Norveç maçı ile aynı olsa da, takımın sahaya yerleşimindeki belirgin değişiklik farkı yaratıyor olsa gerek: Darmi-an ve De Sciglio aynen Hırvatistan maçlarının ikincisinde olduğu gibi topla ağırlıkla önde buluştular. Bu da, 3. bölgedeki aktivitelerinin art-masını, dolayısıyla takımın oyunu daha önde kurgulamasını sağladı.

Özetle İtalya milli takımının başa-rısının sırrı, kanat oyuncularının topu ne kadar ileriye taşıyabildi-ğinde, oyunun ne kadar 3. bölgede oynandığında yatıyor. Darmian, De Sciglio, Florenzi ve Candre-va gibi oyuncular da takımın kilit oyuncuları olacak haliyle.

BelçikaElimize boş bir kağıt alıp Kırmızı Şeytanlar’ın tahmini ilk 11’ini diz-meye başlasak, forvet arkasındaki üçlüye varmadan şekillenen kadro yeteri kadar ilgi çekici olur zaten. Kanatlar, forvet arkası ve santrafo-run silüetleri kağıda aktarmadan hemen önce aklımızda belirdiğin-de ise, ilgi çekicilikten çok daha saf fakat kuvvetli bir duygu sarar insa-nı: Heyecan. Katıksız yeteneği ze-kayla, dinamizmle ve çabayla bir-leştiren, hem de yan yana oynama tecrübesine sahip bir oyuncu ekibi. Onları ne tökezletebilir, zaferlerin-den kim alıkoyabilir ki? Hayır, o kadar kolay değil.

Kısa bir önizleme: Belçika eleme-lerde B grubunu Galler’in üstün-de birinci sırada bitirerek finallere adını yazdırdı. Eleme gruplarında oynadıkları 10 maçın 7sini ka-zandılar, 2si berabere bitti, 1ini ise kaybettiler. Kaybettikleri maç, grup ikincisi Galler milli takımı-na Cardiff ’te kaybettikleri maçtı.

Gareth Bale, Radja Nainggolan’ın büyük hatası sonrası golü atan isim olmuştu. Takım adına eleme grup-larında en çok gol atan oyuncular attıkları 5’er golle Eden Hazard ve Kevin de Bruyne oldu.

Eleme grubunda zaten tartışmasız en dominant takımlardı. Neredey-se her açıdan eleme grubundaki diğer takımlardan üstünlerdi. Do-layısıyla grubu birinci bitirmeleri ve bunu 7 galibiyet 2 beraberlik ile yapmış olmaları gözümüzü bağ-lamamalı. Belçika’nın finallerdeki grubu çok daha zorlayıcı ve onları farklı konularda sınayacak takım-lardan oluşuyor. Grubun birinci-lik mücadelesinde en büyük rakibi olarak gösterildikleri takım, çok doğal bir biçimde İtalya. Bu yol-da onlara karşı birçok avantajları olduğu aşikar, yine de çeşitli de-zavantajları da görmezden geline-mez.

Page 30: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

30 / HAZİRAN2016

Avantajlar ile başlayalım. Birincisi ve belki de en önemlisi, oyun şab-lonları belli. Zaman zaman değiş-tirebilirler; ancak bu değişim İtal-ya’nınkiler gibi 3’lü savunmadan 4’lüye dönmek gibi radikal değişik-likler olmayacak, orası kesin. Mark Wilmots’un tercihleri, ancak 4-3-3 veya 4-2-3-1 gibi nispeten birbiri-ne daha çok benzeyen formasyon-lar arasında gidip gelecektir. İkin-cisi Belçika’da kimlerin ilk 11’de başlayacağı ve kenardan kimlerin oyuna dahil olacağı da İtalya ile kı-yaslanınca çok daha belirgin. Bel-çika elemelerde görece daha zayıf olan takımlara karşı De Bruyne’ün orta saha üçlüsünde bulunduğu, hücumcu bir anlayışla sahaya çık-tı. Nispeten daha güçlü takımlara karşı ise (nispeten diyorum, çünkü

güçlerini gerçek anlamda sınaya-cak bir takım yoktu eleme grubun-da) orta saha üçlüsünü tamamen Nainggolan, Witsel, Fellaini gibi box-to-box oynama özelliğine sa-hip oyuncularla oluşturdular. Böy-le durumlarda, De Bruyne kanat-larda görev aldı haliyle.

Peki ya olumsuz taraflar? Aslın-da olumsuz diye adlandırmasak daha iyi; olumlu sonuçlanmasını kalpten diledikleri kritik beklen-tileri var desek daha doğru ifade etmiş olabiliriz. Belirsizlikler gru-bu dedik ya, onların belirsizliği de en güvendikleri parçaların nasıl işleyeceği mevzusu. Bir nevi “be-lirleyicilerin belirsizlikleri”. Eden Hazard, çoğumuzun bildiği gibi bu sene kendisinden kesinlikle bek-lenmeyecek bir kulüp performansı sergiledi sezon boyunca. Premier League’de Chelsea ile çıktığı 31 maçın 25’inde ilk 11’de başlayıp yalnızca 4 gol attı ve 3 asist yaptı. Bu rakamların onun için ne kadar düşük olduğunu uzun uzun betim-lemeye gerek yoktur diye düşünü-yorum. Eleme grubunda takımının skor yükünü çeken iki isimden biri olduğu gerçeğini sorgulatan bir se-zon karnesi hiç kuşkusuz. Perfor-mansı merak konusu olan bir di-ğer isim Romelu Lukaku. Premier League’in orta zamanlarında gayet iyi performans sergileyen Lukaku, bir anda düşüşe geçti. Everton’ın skor yükünü çeken, takımını sırt-layan Lukaku gitti, başka biri geldi sanki ligin son bölümünde. Ligde bu sene attığı 18 golün hiçbiri li-gin son dokuz haftasında gelme-di. Yani başka bir deyişle, son iki buçuk ayda kulüp formasıyla hiç golü yok. Ayrıca Euro 2016 ele-melerinde de milli formayla skoru hiç değiştiremedi. Onun durumu, Hazard ile kıyaslandığında daha da tartışmalı duruyor.

Futbolda zaman zaman büyük umutlarla, senelerce emsali gö-

rülmeyecek jenerasyonlar ortaya çıkar. Fakat kendilerinden son-rakilere iz bırakmak öyle kolay iş değildir. Kimse onları altına bu-lamaz. Kendilerinden sonrakiler tarafından altın jenerasyon olarak anılmak istiyorlarsa, yeteri kadar ekipmana sahipler; tek gereken sahaya çıkıp başarmak. Bizim ya-pacağımız ise bekleyip görmek. Ya şahitlik edeceğiz, ya da hafızaları-mızdan sileceğiz.

İsveçÜnlü şairin dediği gibi: “Kral ola-rak geldim, efsane olarak ayrılıyo-rum.” Zlatan, Fransa’da efsaneleşti-ğini düşünüyor. Katılıyorum. Fakat onun bu görüşüne katılmayanlar da mutlaka olacaktır. Euro 2016 ise onun düşüncesini perçinlemesi için bulunmaz fırsat.

Sarı-Mavililer’in grup aşamasında 5 galibiyetleri var, hepsi de gru-bun en zayıf takımları olan Lich-tenstein, Moldova ve Karadağ’a karşı. Grubun oyuncu kalitesi ba-kımından 3. sıradaki takımı olarak gösterebiliriz onları, son sıraya İr-landa’yı yazmış oluyoruz böylece. B grubunda Galler, takımı nasıl Gareth Bale’in üzerine kurduysa, İsveç milli takımının çekirdeğinde yine Zlatan Ibrahimovic var. Tabii ki sürpriz değil, 2000’li yılların ba-şından beri durum böyle. 34 yaşın-daki yıldız santrafor, kendi de da-hil olmak üzere birçoklarına göre kariyerinin en iyi sezonunu geçir-di geçtiğimiz sezon. Takımı Paris Saint Germain ile tüm kupalarda çıktığı 51 maçta 50 gol atan Zla-tan, milli takımın da elemelerdeki 10 maçında 11 gol atarak, Robert Lewandowski’nin 13 gollük per-formansından sonra elemelerde en çok gol atan ikinci isim oldu.

İsveç milli takımı, eleme grubunu Avusturya ve Rusya’nın ardından üçüncü olarak bitirdi mevzuba-

Page 31: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 31

his 5 galibiyetli performansından sonra. Elemelerdeki en iyi üçüncü Türkiye milli takımı olunca, İsveç de mecburen Euro 2016 finalleri umutlarını Play-Off ’lara bırak-mış oldu. Play-Off aşamasındaki rakip komşu ülke Danimarka’ydı. Vikinglerin deniz muharebesi-ni iki maçta 4 gol atarak kazanan sarı-mavili takım olurken, bu gol-lerin 3’ünü kaydeden isim 40 yıl düşünülse akla gelmeyecek bir isimdi(!): Zlatan Ibrahimovic. Ta-kımda diğer oyuncuların neler ya-pacağı da önemsiz değil şüphesiz; ancak şu bir gerçek: Bu otomobilin motoru Zlatan ve o doğru ve efek-tif çalışmadan aracın bir sonraki durağa ilerlemesi mümkün görün-müyor.

E grubundaki rakiplerden İrlan-da’nın şu anki teknik direktörü Martin O’Neill, 2006 Dünya Ku-pası zamanında Zlatan için şöyle demişti: “Muhtemelen dünyada en çok abartılan oyuncu.” Kim bilir, belki de Zlatan bu zamana kadar O’Neill’ı haksız çıkarmaktan yo-rulmamıştır.

İrlandaYoncaları bu turnuvadaki konu-munu ifade etmek için yalnızca bir kelime seçilecek olsaydı, en uy-gun kelime “tuzak” olurdu. İdeal-leri yok mu? Bir sonraki aşamaya geçmek istemezler mi? Şüphesiz ki gruptan çıkmak isteyecekler. Ancak gruptaki diğer takımlar-la karşılaştırıldığında misyonunu tamamlamaya en yakın takım İr-landa milli takımı. Oyun tarzlarını ve neden tuzak takım olduklarını anlamak için grup aşamalarındaki birkaç maçı inceleyelim.

Yeşilli çocuklar, Polonya ve Al-manya’yla aynı eleme grubundan 3. olarak çıktı. Bunda en büyük etken Almanya ile deplasmanda berabe-re kalıp, iç sahada galibiyete ulaş-

malarıydı diyebiliriz. Almanya’nın İrlanda deplasmanındaki maçta %72’ye %28’lik bir topla oynama üstünlüğü vardı. İsabetli pas sayı-ları 642’ye 207’yle, şutlar ise 16’ya 5 ile Almanya’nın hakimiyetindeydi. Isı haritalarına geçecek olursak, Al-manya’nın ağırlıkla İrlanda yarı sa-hasında konuşlandığını görüyoruz. İrlanda’nın ise ısı yoğunluğu kendi ceza sahasında gözlemleniyor. Bu tabloda İrlanda’nın rakibine karşı hiçbir avantajı görünmüyor. An-cak Shane Long’un kaleciden ge-len uzun bir pasla defansın arasına sarkıp Neuer’in üzerinden ağlara gönderdiği golle, İrlanda dünya devi Panzer’den üç puanı kopar-masını bildi.

Play-Off periyodunda Bosna Her-sek’e karşı çıktıkları karşılaşma-lar, mevzubahis Almanya maçı ile benzerlikler taşıyor. İki maçta da Bosna Hersek milli takımı, pozi-tif yönlü istatistiklerin neredeyse hepsinde üstündü. İkinci maçta topla %69 oranında oynayan Bos-na’ya karşı, %31 ile oynayan bir İr-landa vardı; tıpkı Almanya maçın-da olduğu gibi. Başarılı paslarda da 409’a 143 ile hakimiyet yine Boş-naklarda. Ancak İrlanda deplas-mandaki maçta beraberliği bulup, evindeki maçta iki gol ile Pjanicli, Dzekolu, Begovicli Bosna Hersek’i kupanın dışına itmeyi başardı.

Buradan çıkarılacak iki temel so-nuç var. Birincisi, Martin O’Neill ve Roy Keane oyun stratejilerini topu rakibe vermek üzerine kurmuşlar. İkincisi, oldukça fırsatçı bir takım oluşturmayı başarmışlar. Topla oynamayı tercih etmeyen, rakibin topla oyunu süresince hatalarını hızlı hücumlarla değerlendirmeye çalışan veya rakibin konsantras-yonunun nispeten düştüğü, başka bir deyişle uyuduğu anları çabucak değerlendirmeye çalışan bir takım var karşımızda. Özetle, İrlandalı-lar yakaladıkları anda affetmiyor-

lar. İşte bu yüzden grubun tuzak takımı onlar. Bu şekilde gruptaki iddialı takımların canını feci şekil-de yaktıkları bir veya birkaç maça şahitlik edebiliriz.

James McCarthy, Seamus Cole-man, Shane Long…Süper kahra-man değiller belki de, ancak halk kahramanları oldukları kesin. Bu halk, kutlamalara çoktandır baş-lamış bir halk. Parti hala devam ediyor. Diğerleri dikkatli olmak zo-runda. Çünkü yere dökülen stout biraları, her an birilerinin kayıp düşmesine neden olabilir.

Page 32: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

32 / HAZİRAN2016

F GRUBUPORTEKİZİZLANDA

AVUSTURYAMACARİSTANALİ CAN AKBULUT

Uluslararası turnuvaların istikrar-lı takımı Portekiz, Avrupa şampi-yonalarında henüz hiç galibiyeti olmayan Avusturya, 30 yıl aradan sonra ilk Uluslararası turnuvasına

katılacak olan Macaristan ve tarihinde ilk defa bu tecrübeyi yaşayacak olan İzlanda. 2016 avrupa şampiyonası F grubu,

çekilen kura sonucu yukarıda saydığım takımlardan oluştu.

Şimdi biraz daha ayrıntılara ine-rek bu 4 takımı kura çekiminde ki bulundukları torba sırasına göre inceleyelim.

PortekizYazının başında da belirttiğim gibi turnuvaların istikrarlı takı-mı Portekiz 7.kez avrupa şampi-yonasında yer alıcak. İlk avrupa şampiyonasına bu yıl olduğu gibi ev sahibi olan 84 Fransa’da katılan Portekiz, yarı finalde ev sahibi ta-kıma uzatmalarda yenilerek tur-nuvaya veda etmişti. Fransa 84’ten sonra 2 şampiyonaya katılamayan takım, 96 İngiltere’den günümüze kadar tüm şampiyonalara katılma başarısı gösterdi. Üst üste katıldığı

5 turnuvada da gruptan çıkmayı başaran ulusal takım, bunların 2’sinde çeyrek final, 2’sinde yarı final ve 2004 yılında ev sahibi olduğu şampiyonada da finalde kaybetti. Turnuva-ya katılım konusunda istikrar elde eden ulusal takımın aynı

istikrarı grup aşamalarından sonrada kaybetme alışkanlığına

çevirmesi ve bunun sonucunda turnuva tarihinde kazanamadan en fazla yarı final oynayan takım

konumunda olması pek de tercih edilecek bir ünvan olmasa gerek.

Günümüze dönecek olursak, Porte-kiz’in 2016 Fransa’ya nasıl geldiği-ne, elemelerde nasıl bir performans gösterdiğine bakalım. Elemelerin tek 5 takımlı grubu olan I grubun-da yer alan ulusal takım, grubunda bulunan Arnavutluk, Danirmarka, Sırbistan ve Ermenistan takımla-rının önünde rahat bir şekilde bi-rinci gelerek Fransa yolunu tuttu. Grupta ki ilk maçında kendi evin-de Arnavutluk’a 1-0 yenilen takım gelen mağlubiyet sonrasında o sı-rada ki portekizli teknik direktör-leri Paulo Bento’nun görevine son verildi. Bento’nun yerine getiri-len yine portekizli hoca Fernando Santos oldu. Teknik direktörlük kariyeri boyunca sadece Porte-kiz ve Yunanistan da görev yapan Santos’un bu görevden önceki son durağı Yunanistan milli takımıydı. 2012 avrupa şampiyonası ve 2014 dünya kupasında yunan takımının başında bulunan Fernanda Santos bu turnuvalarda takımını sırasıyla çeyrek final ve son 16 turunda oy-natmayı başardı. Yeni hocanın da etkisiyle Portekiz, gruplarda kalan 7 maçı da kazanmayı başardı ve

Page 33: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 33

en yakın takipcisi Arnavutluk’un 7 puan önünde elemeleri tamamladı. Oynanan 8 maç sonunda en dikkat çekici istatistik ise tüm maçların tek farklı skorlarla tamamlanmış olmasıydı.

Takımının başında ki 7 resmi maç-ta da 4-3-3 taktik anlayışının çeşit-lerini kullanmayı tercih eden San-tos’un, tüm karşılaşmalarda süre verdiği oyuncular Sporting Lizbon kalecesi Rui Patricio, Zenit’li orta saha oyuncusu Danny ve Fener-bahçe de forma giyen Luis Nani oldu.Sakatlığından dolayı 6 maçta oynayabilen kaptan Cristiano Ro-naldo ise takımının elemelerde at-tığı 11 golün 5’ine imzasını atarak bu alanda ilk sırada yer aldı. Ronal-do için 2016 Fransa’nın özel yan-larıda var. Kariyerinde ki 4. avrupa şampiyonasında mücadele edecek oyuncu, turnuva boyunca en az 3 maçta süre alması durumunda ki sakatlık gibi bir durum olmaz ise süre bulacaktır. Turnuva tarihinde en fazla maça çıkan oyuncular olan fransız Lilian Thuram(16) ve hol-landalı Edwin van der Sar(16)’ın rekorunu kırmış olacak. İkinci bir özel yanı ise daha önce ki 3 şam-piyonada da gol atmayı başaran Ronaldo, bu turnuvada da gol ata-bilirse 4 avrupa şampiyonasında da gol atan ilk oyuncu olabilir. Bu durumun gerçekleşmesi için aynı istatistiğe sahip olan İsveçli oyun-cu Zlatan Ibrahimoviç’in Ronal-do’dan önce gol atmaması gereki-yor. İsveç’in maçının Portekiz’den önce olması ve Ibrahimoviç gibi bir futbolcunun böyle bir ünvanı elde etme fırsatını kaçırmak iste-meyeceğini düşünürsek, Ronal-do’nun yapabileceği tek şey İsveç’in ilk maçında karşılaşacağı İrlanda Cumhuriyeti’nin Ibrahimoviç’ten gol yememelerini beklemek ola-caktır.

Avusturya

2016 avrupa şampiyonası Avustur-ya’nın tarihinde katılacağı 2. avru-pa şampiyonası olacak. 2008’de ki şampiyona da İsviçre ile ev sahibi ülke olarak yer aldığını düşünürsek bu turnuva, elemeleri geçerek yer alacağı ilk avrupa şampiyonası ola-cak. Avusturya’nın elemeleri geçip katılıdığı son turnuva 1998 Fransa dünya kupasıydı ve aynı 2008 de ev sahibi olduğu avrupa şampiyo-nasında ki gibi yine gruptan çıka-mamıştı. 2008 de ki şampiyonada oynadığı 3 maçta da galibiyet ala-mayan takım bu maçlardan 2 mağ-lubiyet ve1 beraberlik almıştı. Tur-nuva tarihinde attıkları tek gölü ise grupta ki son maçlarında karşılaş-tıkları Polonya’ya penaltı atışından şu sıralar kariyerine Avusturya’nın Mattersburg takımında teknik di-rektör olarak devam eden hırvat asıllı Ivica Vastic atmıştı.

İlk hedefinin kupa tarihinde ki ilk galibiyetini almak ve sonrasında daha ilerisine gitmek olan Avus-turya’nın Fransa yolunda eleme-lerde neler yaptığına bir bakalım. 2011 yılından beri takımın başın-da bulunan İsviçreli teknik direk-tör Marcel Koller’in önderliğinde avrupanın çeşitli takımlarında oynayan başarılı bir oyuncu top-luluğundan oluşuyor Avusturya takımı. Koller göreve getirildik-ten sonra ki geçiş döneminde 2014 dünya kupası elemelerinde geçmiş performanslarına kıyas-la başarılı bir tablo çizen takım, grubunu 2. sırada ki İsveç’in 3 puan gerisinde 3.tamamlamıştı. Bu performans 2016 avrupa şampiyo-nası elemelerı içinde umut kayna-ğı olmuştu. Beklentiler karşılıksız çıkmadı ve 2016 elemelerinde Rusya, İsveç, Karadağ, Liechens-tein ve Moldova’nın bulunduğu G grubunu lider tamamlayarak Fran-sa biletini almış oldular. Puan du-rumuna baktığımızda Avusturya hanesinde 9 galibiyet ve 1 beraber-lik yazıyordu. Elemelerde ki ilk

maçında İsveç’le deplasmanda 1-1 berabere kalan takım devamında kalan tüm maçlarını kazanarak İn-giltere’den(10) sonra elemelerde en fazla galibiyet alan 2. takım olma başarını gösterdi.

Elde edilen bu başarının ayrıntı-larına baktığımızda ortaya çıkan sonuç gayet tatmin edici duruyor. Şöyleki: Gruplarda oynanan 10 maçta atılan gol 22 ve kalelerinde gördükleri gol sayısı sadece 5’te kalmış. Bu maçların 6’sında kale-lerini gole kapatmayı başaran bir takım karşımıza çıkıyor. Kadro yapılanmasına baktığımızda da iyi bir takım olmak için hem atan hem de tutan oyuncularının iyi olması gerektiğinin örneğini görüyoruz. Teknik Patron Koller, elemelerde

Page 34: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

34 / HAZİRAN2016

ki 10 maçta 7 oyuncusundan hiç vazgeçmemiş. Bu oyuncular kaleci, 3 defans oyuncusu, 1 orta saha ve 2 forvet oyuncusundan oluşuyor. Elemelerde ki attığı 7 golle takımın en golcü oyuncu olan, bir zamanlar ülkemizin kuzey kıyılarına golleri-ni atmak için gelen fakat daha çok ikamet edip giden ve şu sıralar İs-viçre’nin Basel takımında oynayan Marc Janko’nun bu 7 oyuncu içe-risinde olmadığını belirtmek iste-rim. Avusturya milli takımı deni-lince belki de akla ilk gelen oyuncu olan Bayern Münih’li David Ala-ba’nın da Janko’dan sonra attığı 4 golle 2.sırada geldiğini ve onun da her maçta oynamış olan 7 oyuncu içinde olmadığını söylemek ge-rek. Takımın iskeletini oluşturan 7 oyuncuyu belirtmek gerekirse eğer: Kaleci Robert Almer, Defans-lar: Aleksandar Dragovic, Christi-an Fuchs, Florlan Klein, Orta saha:

Zlatko Junuzovic. Forvetler: Mar-tin Harnik ve Marko Arnautovic isimleri karşımıza çıkıyor.

Bu bilgilerin ışığında Avusturya milli takımı için, 4 yıllık bir yapı-lanma dönemi içerisinde doğru teknik direktör seçimi ve mevcut oyuncu havuzundan oluşturulan istikrarlı takım yapısının sonucu ortaya çıkan bir başarı öyküsü ta-nımı yapmak yanlış olmaz.

Macaristan1950’lerin efsane takımı nam-ı diyar “yenilmez armada” Maca-ristan. Tarihinde katıldığı dünya kupası sayısı çok olsa da aynı ba-şarıyı avrupa şampiyonasında gös-teremeyen öyle ki 56 yıllık avrupa şampiyonası tarihinde katıldığı son turnuva üzerinden 44 yıl geç-miş bir takım çıkıyor karşımıza. Avrupa şampiyonasına tarihinde 3.kez katılacak olan Macaristan, ilk deneyimi olan 1964 İspanya’da turnuvayı 3.tamamlamış,1972 Bel-çika’da ki şampiyonada da 4. ol-muştu. O zaman ki sistem de şam-piyona finallerinde yer alan takım sayılarının az olmasından dolayı turnuvalarda ki maç sayısı 1 ga-

libiyet ve 3 mağlubiyet olarak 4 maçla sınırlı kalmıştı.

Macaristan’ın Fransa yolunda ki serüveni grubunda ki diğer ta-kımlara göre biraz daha uzun oldu. Elemelerde Kuzey İrlan-

da, Romanya, Finlandiya, Faroe Adaları ve Yunanistan’ın bulun-duğu F grubunda mücadele eden takım, grup maçları sonunda elde ettiği 4 galibiyet, 4 beraberlik ve 2 mağlubiyet sonucunda topladığı 16 puanla Kuzey İrlanda ve Roman-ya’nın ardından 3.olarak Play-Off oynamaya hak kazandı. Play-off kuraları sonucunda Macaristan’ın Fransa bileti Norveç aktarmalı çık-mıştı. Kasım ayında oynanan iki maçı da tek farklı skorlarla kaza-

nan macarlar 30 yıl aradan sonra uluslararası bir turnuvaya katılma-ya hak kazanmış oldu.

Macar takımının 12 maçlık eleme-ler ve play-off karnesinde takımın başında 3 farklı teknik direktör yer almış. Elemelere Macar hoca Atilla Pinter’le başlayan takım, ev sahibi oldukları ilk maçta önde götürdük-leri karşılaşmayı son dakikalarda yedikleri 2 golle Kuzey İrlanda’ya kaybetmiş ve bu maç Pinter’in ilk ve son maçı olmuştu. Daha sonra göreve getirilen yine Macar teknik direktör Pal Dardai yönetiminde 5 maça çıkan takım, bu maçlarda 3galibiyet ve 2 beraberlik elde et-mişti. Macaristan milli takım ho-calığı dışında alman takımı Herta Berlin’de de görev yapan Dardai, temmuz 2015’te milli takımda ki görevini bırakmış ve kulüp takı-mında ki görevine devam etmiş-tir. Zorunlu olan bu değişiklikten sonra göreve bu sefer alman teknik direktör Bernd Storck getirilmişti. Şu an hala Storck yönetimindeki takım elemelerde kalan 4 maçı 1 galibiyet, 2 beraberlik ve 1 mağlu-biyetle tamamlayarak play-offlara kalmayı başarmış ve play-offlarda da elde edilen 2 galibiyetle 3 fark-lı hocayla geçen elemeler macerası mutlu bir şekilde son bulmuştu.

3 farklı teknik direktörden ortaya çıkan sonuçta, macar takımının kazandığı ve kaybettiği karşılaşma-ların tümü tek farklı skorlarla so-nuçlanmış ve şampiyonaya katılan 24 takım arasında en düşük averaja sahip takım olma ünvanını elde et-miş olduğu görülüyor.

Takım kadrosuna baktığımızda avrupanın bir çok ülkesinde oyna-yan oyuncular görmek mümkün. Elemeler boyunca tüm maçlarda forma giyen oyuncu ise geçtiğimiz sezonu Bursaspor da geçiren ta-kım kaptanı Balazs Dzsudzsak ve 10 maçta forma giyen, ülkesinin

Page 35: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 35

takımlarından Haladas’da futbol yaşantısına devam eden, hafızala-rımızda gri eşorfman altlığıyla yer edinmiş olan 40 yaşında ki kaleci Gabor Kiraly ön plana çıkmakta. Elemeler ve play-offlar dahil atıl-mış olan 14 golün 10 farklı oyuncu arasında paylaşılmış olması macar takımının takım oyunana dayalı bir sisteme sahip olduğunun bir diğer göstergesi.

İzlandaTarihinde ilk defa uluslararası turnuvaya katılacak olan kuzeyin yalnız ülkesi İzlanda bir önceki turnuva olan 2014 dünya kupasına katılmaya da çok yaklaşmıştı. Ocak 2012 tarihinden beri takımın ba-şında olan İsveçli teknik direktör Lars Lagerback takımda ki bu far-kedilir gelişimin en büyük mimarı konumunda. 2014 dünya kupası elemelerine kadar katıldığı hiç-bir eleme grubunda kayda değer bir başarı elde edemeyen İzlanda milli takımı Lagerback’ın göre-ve gelmesinden sonra ki süreçte ilk sınavı olan 2014 dünya kupası elemelerinde yer aldığı E grubunu İsviçre’nin ardından 2.sırada bi-tirerek tarihinde ilk defa play-off oynamaya hak kazanmıştı. Hırva-tistanla oynanan play-off maçları sonunda dünya kupası hayallerini başka bahara ertelemek zorunda kalan İzlanda’nın bu sefer ki hedefi 2016 avrupa şampiyonası olmuştu. Avrupa şampiyonası elemeleri ku-rasına 5.torbadan giren İzlanda’nın yer aldığı A grubu Hollanda, Çek Cumhuriyeti, Türkiye, Letonya ve Kazakistan milli takımlarından oluşmuştu. Elemeler öncesinde kimse Lagerback’ın öğrencilerine kağıt üzerinde çok fazla şans ta-nımıyordu. Bu duruma bir örnek vermek gerekirse eğer, grupta ki ilk maçını a milli takımımızla yapa-cakları maçtan önceki bir televiz-yon yayınında eski milli futbolcu Hasan Şaş “ elle topu kaleye götür-

seler üç defa götürürler “ şeklinde bir demeçte bulunmuştu. Doksan dakika sonunda ortaya çıkan 3-0 İzlanda lehine olan skor sadece bizi değil tüm futbol dünyasının ilgisini bu kuzey ülkesinin üzerine çekmişti. İlk maçta alınan skorun şans eseri olmadığının oynanan diğer maçlarda da göstermişti İz-landa milli takımı. Nitekim grupta ki en büyük favori olan Hollanda’yı da yenmeyi başarmışlardı. Eleme-lerde ki 8.maçlar geride kaldığın-da İzlanda’nın puan hanesinde 19 yazıyordu. Elde edilen bu puan avrupa şampiyonasına gitmeyi ga-rantileyen ilk 3 ülkeden biri olduk-ları anlamına geliyordu. 10 maçlık grup karşılaşmaları sonucunda toplanan 20 puanla grubunu Çek Cumhuriyeti’nin ardından 2.sıra-da tamamlayarak tarihinde ilk defa büyük bir turnuvaya katılmayı ba-şarmışlardı.

İzlanda’nın bu başarısında tecrübe-li teknik direktör Lagerback’ın payı kuşkusuz çok fazla. Kariyerinde ki 7. büyük turnuvasına katılacak olan İsveçli hocanın, daha önceki 5 turnuvada ( 2000,2004,2008 av-rupa şampiyonaları ve 2002, 2006 dünya kupaları ) İsveç milli takımı-nın başında katılmıştı. 2004 avrupa şampiyonasında takımını çeyrek final oynatmasıda kariyerinde ki en iyi performans olarak dikkat çekiyor. 2010 dünya kupası önce-sinde de Nijerya milli takımının başına geçen Lagerback, başarısız geçen turnuva sonrasında da göre-vinden ayrılmıştı.

Lagerback’ın göreve geldiği 2012 yılında FIFA sıralamasında 123.sı-rada yer alan İzlanda bu 4 yıl için-de elde edilen başarılar sonucun-da şu anda 35.sırada bulunan bir takım haline dönüştü. Bu gelişimi elemelerde en az oyuncu kullanan takımlardan biri olarak gerçekleş-tiren İzlanda takımı aynı zamanda Fransa’ya gitmeye hak kazanan ta-

kımlar arasında İrlanda Cumhuri-yet’nin arından yaş ortalaması en yüksek 2.takım olarak dikkat çe-kiyor.

İsveçli teknik direktörün elemeler-de ki tüm maçlarda 4-4-2 sistemini benimsediği İzlanda milli takımı-nın kadrosunda avrupanın çeşitli kulüplerinde oynayan oyuncular yer almakta. Elemelerde ki tüm maçlarda oynamış olan 6 oyun-cu bulunması, takımın 10 maçlık periyotta istikrarlı bir çizgi çizme-sinde ki önemli noktalarından biri olduğunu söylemek gerek. Tüm maçlarda oynamış 6 oyuncudan biri olan Premier lig takımlarından Swansea City forması giyen Gylfi Sigurdsson takımın elemelerde at-tığı 17 golün 7’sine ( 6 gol – 1 asist ) direkt katkıda bulunurak bu alan-da en büyük paya sahip oyuncu olarak öne çıkıyor.

Ne Olur ?Takımların elemelerde ki ve daha önce ki turnuva tecrübelerini göz önüne alırsak grubu oluşturan torba sıralamalarının,oynanacak 6 maç sonunda grup sıralamasına da yansıyacağını beklemek yanlış ol-maz. Turnuvalarda ki çeyrek final ve ötesini oynama alışkanlığı fazla olan Portekiz takımı bu konuda di-ğer 3 takıma göre öne çıkan taraf konumunda. Portekiz’i bu konu-da en çok zorlayacak takım olarak elemelerde ki üstün performanıyla Avusturya dikkat çekmekte. Gru-bun diğer iki takımı Macaristan ve İzlanda arasında oynanacak maç ise en iyi dört üçünçü takımdan biri olma yarışında önemli bir yere sahip. Ama futbol süprizlerle dolu ve tüm bu tahminlerimizin ceva-bını 14-22 haziran tarihleri arasıda altı farklı statda oynanacak olan F grubu maçları tamamlandığında öğrenmiş olacağız.

Page 36: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

36 / HAZİRAN2016

Turnuva İtalya’da düzenlendi. Pinokyo’nun Maceraları adlı çocuk kitabının yazarı İtalyan Carlo Collodi’ydi. Bu yüzden o dönemde çok popüler olan Pinokyo’nun maskot olarak seçilmesi gayet normal. Uzun burnuyla ünlü maskotumu-zun burnu İtalyan bayrak renklerindedir.

Peno adlı horoz Fransa’daki turnuvanın maskotuy-du. Fransızca argo kullanımda penaltı kelimesinin kısaltılmışıdır. Bu tatlı maskotumuz onlara şans getirmiş olacak ki Fransa turnuvayı şampiyon ola-rak tamamladı.

Batı Almanya’da düzenlenen turnuvanın maskotu Berni’y-di. Kendisi sportif bir tavşan. Adını 1954 Dünya Kupa-sı’nda Almanya’nın kupayı kazandığı şehir olan Berne’den almaktadır.

EURO 80-PİNOCCHIO

EURO 84-PENO

EURO 88-BERNI

HAZIRLAYAN: CANDAN VEZİROĞLU

Page 37: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 37

İsveç’te düzenlenen turnuvanın maskotu Rab-bit’ti. O da bir önceki turnuvanın maskotu gibi bir tavşan.

Goaliath adlı aslan İngiltere’de düzenlenen turnuva-nın maskotuydu. World Cup Willie adlı aslanın 1966 Dünya Kupası’nda maskot oluşunun 30.yılında ona güzel bir selam yollamış İngilizler.

EURO 80-PİNOCCHIO EURO 92-RABBIT

EURO 96-GOALIATH

EURO 2000-BENELUCKYEURO 88-BERNI Benelucky bu zamana kadarki en çok detay

barındıran maskottu. İsmini Belçika-Hollan-da-Lüksenburg üçlüsünü tanımlamak için kul-lanılan “Benelux”tan almıştır. “Bene” latincede “iyi” anlamına gelir ve bu karışımla bütün katılımcılara “iyi şanslar” dileklerini iletmiş-lerdir. Aynı zamanda, Kırmızı Şeytanlar ola-rak bilinen Belçika’ya şeytan oluşuyla ve aslan oluşuyla da Hollanda’ya selam çakmış.

Page 38: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

38 / HAZİRAN2016

Portekiz’de düzenlenen turnuvanın maskotu Kinas adlı bir çocuktu. İsmini Portekiz bayrağının sim-gelerinden biri olan Quinas’tan almıştır.

EURO 2004-KINAS

EURO 2008TRIX&FLIX

EURO 2012SLAVEK&SLAVKO

Turnuva iki ayrı ülkede, Avusturya-İsviçre, düzen-lendi ve turnuvada iki maskotumuz vardı. Trix ve Flix adlı ikiz maskotlarımız sırasıyla 20 ve 8 numa-ralı formayı giyiyordu.

Polonya-Ukrayna ortaklığında düzenlenen turnuvada da iki ayrı maskot vardı. Slavek adlı maskot Polonya formasını Slavko adlı maskot Ukrayna formasını giyiyordu.

Page 39: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 39

EURO 2004-KINASEURO 2016

SUPER VICTOR

EURO 2012SLAVEK&SLAVKO

Bu seneki turnuvanın maskotu ise Super Vic-tor. Kırmızı pelerinli bir çocuk olan maskotu-muzun süper güçleri olduğu düşünülüyor.

Page 40: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

40 / HAZİRAN2016

Euro 2016 bu yıl Fransa’nın ev sahipliğinde Haziran ayında ger-çekleşecek. Bu seneki turnuvada birçok ilk’e de şahit olacağız. Euro 2016’da atılacak bir sürü gol ve ha-kemlerin vereceği sayısız kararlar olacak. Ancak bu turnuvada bazı şeyler eskisi gibi olmayacak. Yapı-lan bazı düzenlemeleri sizin için derledik.

Değişikliklerden en büyüğü belki de katılan ülke sayısı. Şampiyona bu yıl ilk kez 24 takım ile oynana-cak. “En İyi 3.cü” derecesi ile Tür-kiye de 8 yıllık aranın ardından turnuvaya katılan ülkeler arasında olacak. Sayının artması ile eleme gruplarında üçüncü sırayı alan ta-kımların turnuvaya katılma şansı verilmişti. Bu sayede Türkiye en iyi üçüncü kontenjanı ile turnuva-ya direkt katılım hakkı kazanmış, diğer üçüncüler ise play off oyna-yarak Fransa biletini almaya çalış-

mıştı.

Turnuvada bulunan 24 takım altı gruba ayrılmış durumda. Grup-larda ilk iki sırayı alacak takımlar direkt olarak son 16 turuna geçe-cekler. Grup üçüncüsü 6 ülkenin arasından en yüksek puana sahip dört takım da bu ülkelere katılarak son 16’yı tamamlayacaklar. Son 16 da, grupları üçüncü tamamlayan takımlar birincilerle, ikinciler ara-sından iki takım (E ve D grubu) birincilerle (F ve E grubu) eşleşe-cek, geri kalan dört takım da kendi aralarında oynayacak.

Bu seneki ilklerden bir diğeri de futbol tarihindeki önemli dönüm noktalarından birisinin Avrupa Şampiyonası’nda kendine yer bul-ması. UEFA bir karar alarak; yeşil sahalarda “gol” tartışmalarına son noktayı koymak için “gol çizgisi teknolojisini” geliştirmişti. Avru-

FORMATTEKNOLOJİPENALTILARKORNERLERHAKEM OTORİTESİESTETİK KAYGILAR

ÖMER İNCEHÜSNA KÖŞGER

İLKLERYENİLİKLER

DEĞİŞİKLİKLER

Page 41: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 41

pa’nın büyük liglerinde kendine yer bulmaya başlayan bu sistem Brezilya’da gerçekleştirilen Dünya Kupası’nda da kullanıldı. Bu tek-nolojinin Türkiye Süper Lig’de kul-lanılması için çalışmalar yapıldığı da konuşulanlar arasında. Gol çiz-gisi teknolojisinin EURO 2016’da kullanılacak olması ise kale arkası hakemlerini işinden etmedi. Bu turnuvada kale arkası hakemi uy-gulaması devam edecek. UEFA gol çizgisi teknolojisine her geçen gün daha da ısınıyor. Öyle ki bu tekno-loji gelecek sezon için Şampiyonlar Ligi’nde de kullanılacak. FIFA’da Infantino döneminin başlaması ile futbolda teknolojinin yeri her geçen yıl daha da artacak gibi du-ruyor. Yakın bir gelecekte büyük turnuvalarda ofsayt kamerası veya pozisyonların tekrarlarını izleye-rek karar alan hakemler ile karşı-laşmamız çok şaşırtıcı olmayacak gibi.

Kural Değişiklikleri1 Haziran’dan itibaren futbol ku-rallarında yapılan değişiklikler yü-rürlüğe girdi. Değişen bu kurallar İngiltere-Türkiye hazırlık maçı ile ilk kez uygulamaya koyuldu.

Bu değişikliklerden en dikkat çeke-ni ise ceza sahası içerisinde gole gi-den adamı düşürmeye verilen pe-naltı ve kırmızı kart cezasının biraz daha hafifletilmesi oldu. Aynı faul

pozisyonu için iki kez ceza anlamı taşıyan eski kural yerine, penaltıya sebebiyet veren oyuncunun sarı kart ile cezalandırılmasına karar verildi.

Hakemlerin yetki alanı da yeni kurallarla arttırıldı. Hakemin oto-ritesi oyuncuların sahaya çıkması ile beraber başlıyor. Bunun anlamı da oyuncular sahada ısınırken dahi hakemler kırmızı kartla oyuncula-rı oyundan atabilecekler. Daha ön-celeri hakemlerin yetkileri sadece maç sona erdikten sonra devam ediyordu. Su molaları artık sıradan bir hale geldi ve resmi olarak uzat-malara eklenmesine imkan sağlan-dı.

Bu turnuva içerisinde karşılaşa-bileceğimiz penaltı atışlarında da bazı değişiklikler var. Penaltılara giden bir maçta taraflardan birisi sayıca eksik ise, diğer tarafın da pe-naltı listesini aynı sayıya indirmesi isteniyor. Böylelikle sayıca eksik tarafın, penaltıların uzaması so-nucunda penaltı kullanan oyuncu listesinin başına daha erken geç-mesinin önüne geçiliyor ve avantaj sağlaması engelleniyor. Penaltı atı-şının kullanılacağı kaleyi ise artık hakem belirlemeyecek. Bu karar yazı tura atışı ile alınacak.

Yeni kurallarda korner kullanımı-na da düzenleme getirildi. Rakibi

kandırmanın önüne geçmek için yapılan düzenleme, topun oyu-na dahil olması için açıkça hare-ket halinde olmasını şart koşuyor. Böylelikle topun rakipten habersiz bir şekilde oyuna sokulup avantaj kazanılmasına engel olunuyor.

Ofsayt kararı alınırken de artık baş ve kolların durumu göz önünde bulundurulmayacak. Rakip takım taç atışı kullanan oyuncuya iki metreden fazla yaklaşamayacak. Saha dışarısında yapılan faullerde de oyun sahanın faul pozisyonuna en yakın bölgesinden başlayacak.

Bunlarla beraber estetik kaygılarla yapılan bazı değişiklikler de var. Futbolcuların formalarının altına giyecekleri içlik ve taytların forma ile aynı renkte olması şartı konul-du. Almanya’da Arjen Robben’in başını ağrıtan durumun bir daha yaşanmaması için çaba gösteril-miş. Ayrıca saha içerisinde korner bayraklarına logo ve reklam konul-masının da önü açıldı.

Euro 2016, tüm bu yenilikleriyle birlikte 1 ay boyunca müthiş bir futbol şölenini futbol severlere sunmaya hazırlanıyor. Hem milli takımımız hem de diğer milli ta-kımlara başarılı ve fair-play ruhuy-la geçecek bir turnuva diliyoruz.

Page 42: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

42 / HAZİRAN2016

EURO 92

EURO 96

EURO 2000

Turnuvanın resmi şarkısı Towe Jaarnek ve Peter Jöback tarafından seslendirilen “More Than a Game”. Şarkı size futbolun bir oyundan fazlası olduğunu yer yer sade-ce sözleriyle yer yer güçlü çıkışlarıyla derin bir şekilde hissettiriyor. Eğlenceli ve güzel bir motivasyon şarkısı.

Turnuvanın resmi şarkısı İsveçli müzisyen E-Type’tan “Campione 2000”. Çok hareket-li yapısıyla sizi heyecanlandırabilecek, gaza getirebilecek bir şarkı. Nakaratındaki mü-ziğe kulaklarımız çok aşina.

Turnuvanın resmi şarkısı Simpled Red gru-buna ait olan “We’re In This Together”. Ya-vaş,durgun yapısına rağmen şarkı, sözleriyle çok güçlü mesajlar veriyor. Bütün bileşenle-riyle futbolun, hepimize ait olduğunu bize hissettiriyor.

Resmi şarkı “We’re In This Together” olsa da turnuvaya asıl damgayı İngiltere takımının şarkısı “Three Lions” vurmuştu. Birleşik Kral-lık şarkı listelerini 3 hafta boyunca zirvede tamamlayan şarkı 2010 Dünya Kupası’nda başka bir versiyonuyla İngiltere milli takımı-na eşlik etmişti.

Page 43: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 43

EURO 2004

EURO 2008

EURO 2012Turnuvanın resmi şarkısı Alman şarkıcı Oceana’dan “Endless Summer”. Yaz partisi şarkısı kıvamında yapısıyla size dans etme-niz için gereken sebebi verebilir.

Ailesi Portekizli olan Nelly Furtado’nun “Força” şarkısı turnuvanın resmi şarkısıdır. Sizi güçlü olmanızı, her ne yapıyorsanız onu daha büyük bir istekle yapmanızı aşı-layan şarkı.

Birden fazla şarkının kullanıldığı turnu-vanın resmi şarkısı Enrique Iglesias’tan “Can You Hear Me”. Turnuva iki ayrı ülke-de düzenlendiği için iki ülkenin de kendi dillerinde resmi şarkıları vardı. İsviçre’nin şarkısı Baschi’den “Bring En Hei” Avus-turya’nın şarkısı ise Christina Stürmer’den “Fieber”. Aynı zamanda turnuvanın iki maskotu için de Shaggy iki tane şarkı yapmıştır: “Like a Superstar” ve “Feel the Rush”.

HAZIRLAYAN: CANDAN VEZİROĞLU

Page 44: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

44 / HAZİRAN2016

Page 45: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 45

EURO 2016Turnuvanın açılış şarkısı

David Guetta ve Zara Larsson’dan

“This One’s For You”. Kapanış şarkısı ise Maya Lavelle’nin “Free Your Mind”

adlı şarkısı.

Page 46: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

46 / HAZİRAN2016

Fransa’da düzenlenecek Euro2016 öncesinde Eurosport Genel Yayın Yönetmeni Bağış Erten ile içinde forma tasarımlarından göçmen oyunculara milliyetçilikten Avrupa Şampiyonasının değerine uzanan verimli bir sohbet gerçekleştirdik keyifli okumalar.

Cihat Gemici (CG): Merhabalar öncelikle birçok turnuvayı yakın-dan takip etmiş birisi olarak tur-nuvadaki Türkiye dışında favori takımınızı öğrenmek istiyorum.

Bağış Erten (BE): Avrupa Şampi-yonları ve Dünya Kupaları bizim küçüklüğümüzde hiç Türkiye ile olmadı. Haliyle alışkanlığımızda Türkiye’yi tutmak olmadı. Benim durumum ise biraz farklı ben bu tip turnuvalarda bir takıma bağlı kalmam hatta Banu Yelkovan bu konuda benimle dalga geçer. Dün-ya Kupalarında 32 takımın yaklaşık 30’unu Avrupa Şampiyonalarında ise 24 takımın 18-19’una sempati duyacak nedenlerim vardır. Bu du-rumumu şöyle açıklıyorum; yerel liglerde takım tutmak monogami-dir; tek eşliliktir. Ama böyle büyük şampiyonalarda poligami caizdir. O yüzden bir sürü takımı tutuyo-rum.

(CG): Dörtten fazlası caiz mi abi peki?

(BE): Bana her türlü caiz işte… Ben 22’ye falan çıkabiliyorum. Her takımı ayrı ayrı tutma nedenim vardır. Bazılarına daha çok sempa-ti duyarım. Örneğin sürpriz yapa-bilecek, zayıf takımlardan Galler’i tutuyorum. Şenlikliler, ilk defa ge-liyorlar ve oraya büyük renk kata-caklarına eminim.

(CG):O zaman Galler’e daha çok taraftar bazında da bakıyorsu-nuz?

(BE): Aynen öyledir. Şöyle anlata-

yım Avrupa Şampiyonları ve Dün-ya Kupaları gibi yerlerde şehre, turnuvaya zenginliği takımların taraftarları verir. O yüzden Bri-tanya’dan takım olması önemlidir. Britanyalılar turnuvayı güzelleş-tirirler. Hollanda zaten yok, onlar olmayınca renk eksilir. Diğer fa-vori takımlarımdan birisi futbol-larıyla artık patlama yapmalarını beklediğim Belçika olacak. Her zaman doğruları yapan, referans takım olarak Almanya’dan da vaz-geçemem. İyi örnek oldukları için onları da seviyorum. Başka kimler vardı?

(CG): Arnavutluk var abi mesela çok ilginç bir takım ve ilk defa bu seviyede olacaklar.

(BE): Evet onlar da Galler ile bir-likte turnuvanın renklerinden biri-si olacaktır. İskandinavlardan pek haz etmiyorum. İspanya’dan sıkıl-dık artık

(CG):İspanyollar da kendilerin-den sıkılmış olacak ki Torres ve Costa gibi isimleri almadılar de-ğişik bir kadro ile gelecekler.

(BE): Öyleyse Diego Costa ve Fer-nando Torres olmadığı için tutu-labilir. (Yeni bir favori takım daha ekliyor burada listesine)

(CG):Klasik sorulardan devam ediyoruz turnuvayı kim kazanır sizce?

(BE): Eğer öncesinde eşleşmiyor-

Page 47: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 47

larsa final Fransa ve Almanya ara-sında olur. Fransa ev sahibi olduğu turnuvalarda önemli işler yapıyor. Almanya’yı da tutmak çok zor ola-cak.

(CG): Artık İngiltere’den bir çıkış bekliyor musunuz?

(BE): İngiltere’den sürpriz bek-lemiyorum yeterli kadro zengin-liğine sahip olmadıklarını düşü-nüyorum. Liecester gibi formda ir takımdan oyuncularla farklı bir kadro kurup farklı oyun planları olsa bile biraz bizim Türkiye gibi kötü kaybetme huyları var.

(CG):1966’da da kötü kazanmış-lardı zaten.Turnuvanın yıldızı kim olur?

(BE): Büyük turnuvalar artık eski-si gibi büyük yıldızlar çıkarmıyor. Çok büyük yıldızların da turnuva performansları iyi olmuyor. Dün-yanın en büyük iki futbolcusu kabul edilen Messi ve Maradona (Allah söyletti diyor burada) Ro-naldo’nun her hangi bir turnuva-ya damga vurduklarını göremedik henüz. Bu da özellikle; milli takım düzeyinde takım oyunu oturmadı-ğı için daha kolektif yıldızlaşmayı gerçekleştirenlerin başarılı olma-sını sağlıyor. Almanya’da yıldız kimdi Müller mi Özil mi yani tam olarak kimdi bu tartışılır. Net isim yok. Lahm desem şaşırmaz kimse. Artık turnuvalar büyük yıldızlar üretmiyor genç yıldızlara vitrin oluyorlar sadece.

(CG):Genç Yıldız olarak kimden umutlusunuz o zaman? Granit Xhaka var mesela ondan başka bir soruya da geçmeyi planlıyo-rum

(BE): Xhaka’dan umutluyum zaten seviye de atladı yazın başında. Na-inggolan gibi kadri kıymeti bilin-meyen oyuncular ve aslında bildi-ğimiz ama aslında bu adam neymiş diyebileceğimiz adamlar da ortaya çıkacaktır. Rafael Varane da henüz 23 yaşında ama Fransa’da ikinci kaptan ve çıkış yapabilirdi.

(CG): Peki Griezmann gibi yük-selen yıldızların süperstara dö-nüşmesine tanıklık edebilecek miyiz?

(BE): Griezmann gibi oyuncuların dönüşümleri soru işareti çünkü taktikler Ronaldo, Ribery, Robben gibi bu tip kanat oyuncularına göre hazırlanıyor ve oyuncular o bölge-de sıkışabiliyorlar. Henüz hiç biri turnuvaya damga vuramadılar.

(CG):Granit Xhaka’nın kardeşi Arnavutluk adına oynarken ken-disi İsviçre için oynayacak. Göç-menler artık yerleştikleri ülke-lerde 3. Nesil oldular ve daha çok isimlerini duyuyoruz. Sizce bu yeni düzen milli takımları nasıl etkiliyor?

(BE): Güzel soru… Bu yaz değil ama 5-6 sene sonra bunlardan o kadar çok göreceğiz ki. Alman-ya’nın bu hale gelmesi biliyoruz ki göçmenlerle barışık futbolu sa-yesinde oldu. Bir anda Khedira, Boateng, Mesut derken başka bir Almanya haline geldiler. İsviçre de 10 yıldır çoğunluğu göçmen olan oyunculardan kurulu bir takım haline geldi. Behrami’ler Türkler, Rodriguezler... Dünyanın göç ha-ritasına göre göç ile barışık ve göç konusunda iyi politika yürüten ta-

BAĞIŞ ERTEN İLEFRANSA MUHABBETİ

RÖPORTAJ: CİHAT GEMİCİ

Page 48: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

48 / HAZİRAN2016

kımlar daha başarılı olacaklardır.

(CG): Göçmenler üzerinden de-vam edersek sizce milli takım sa-dece milli mi olmalıdır?

(BE): Ben bunun tersini düşünü-yorum Hatta ulusal şampiyonalar yerine ligler yarışsa yine de reka-betçi bir turnuva olabileceği görü-şündeyim. İbrahim Altınsay bunu ilk savunan kişidir. Benim de katıl-dığım bir görüş. Milliyetçiliği ho-mojenleştiren, özcü yaklaşımının kırılmasını önemsiyorum. Bu konu toplumsal olarak da önemli sadece futbol açısından değil. Almanya’da Rummenige’nin değil Mesut’un simge olabilmesi toplumsal yakla-şım farkıdır. (–Lafını bölerek “ulus devletlerin oluşması dünyanın fe-laketi olmuştur” diyorum arada). Katılarak, ekliyor; ulus devletin her şeyi aynı yapan yapısı yerine çeşitli kozmopolit toplumlar modeli bana daha cazip geliyor zaten bir arada yaşıyoruz. Milli takımda da böyle olmalı diyorum

(CG):Milliyetçiliğin en büyük imgesi formalar hakkında ne dü-şünüyorsunuz?

(BE): En güzel forma genelde İn-giltere ve Almanya’da oluyor. Bay-rak denilen sembolün savaş yerine forma hatırlatması çok hoşuma gi-diyor. Tasarım boyutuna gelirsek. Sponsor firmalar azalınca forma-

lar da tek tip olmaya başladı. Tür-kiye’nin şeritli forması kesinlikle olmalı ve ülkeler firmalarla bize özel tasarım yapmak zorundasınız diyerek anlaşması gerekiyor

(CG):Popüler konu kadro seçimi tartışmalarına nasıl bakıyorsu-nuz?

(BE): Eleştiriye açık olunmalı bu seçimler her zaman tartışılır bu her yerde var Podolski de eleştiriliyor. İki tip seçim biçimi var birincisi en başarılıların bir arada oynadığı di-ğeri de antrenörün kendi takımla-rını yaratma isteğiyle kafadaki pla-na göre oyuncu seçmesi. Ben son dönemde ikincisine yaklaştım.

(CG):Avrupa Şampiyonası neden özeldir? Galeano misali kapıya bir ay EURO 2016 nedeniyle ka-palıyız yazabilir miyiz?

(BE): Eskisi kadar kıymetli değil aslında. Dünya Kupasını hariç tu-tarsak Copa Amerika ve Avrupa Şampiyonası eski havasında değil. 56 ülkenin 24 takımından oluşma-sı çekici gelmiyor. En iyilerin en az sayıda takımla mücadele etmesi daha çekici. İki ülkeden bir geliyor zaten Yine de Her halükarda yazın en eğlenceli kısmı olacak. En güzel tarafı da sürekli maç izleyebileceği-miz bir ay bizi bekliyor.Zaman ayırdığınız için teşekkürler. Çok keyifli bir sohbet oldu

Page 49: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 49

Page 50: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

50 / HAZİRAN2016

TELSTAR ElAST 1968

TELSTAR MEXICO 1972

TELSTAR 1976

SPAIN 1964

FRANCE 1960

Avrupa kupalarının ilk resmi topu

Poliüretan kaplama ve derinin su direncini art-tıran durlast tekniği gibi yeni özelliklere sahip bir toptu.

Durlast materyalin yeni katmanlı yapısı sayesin-de suya dayanıklılığı biraz daha arttı.

Page 51: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 51

TANGO RIVER PLATE 1980

TANGO EUROPA 1988

ETRUSCO UNICO 1992

QUESTRA EUROPA 1996

TANGO MUNDIAL 1984

Daha gelişmiş poliüre-tan malzeme ve mal-

zemenin bağlantı nok-

talarını tıkayıp suyun içeri girmesini engelle-

yen dolgu kullanıldı.

Adidas bu topu 1990 Dünya Kupası’nda ta-nıtmıştı. Su geçirmez

özelliği olan ilk toptu. Ancak lastik malzeme, aldığı darbeler yüzün-den kısa sürede yerin-den çıkıyordu ve maç

içerisinde topun değiş-tirilmesi gerekiyordu.

Hakiki deriden yapılmış son toptu. Topun dizay-

nında kullanılan dil ve aslan başları Etrüsk ta-

rihinden ilham alınarak yapılmıştı.

Deriden üretilmeyen ilk toptu. Yeni poliü-

retan materyale ve yastıklamasını arttıran

gelişmiş bir katman

sistemine sahipti . Bu top UEFA EURO mar-

kası adı altında çıkan ilk resmi maç topuydu.

Bu yeni Tango dizaynı 2000 yılına kadar devam etti.

Büyük turnuvalarda kullanılan ilk renkli

toptu. Topun kontro-lünü ve yastıklamasını arttırmak için yeni po-

liüretan köpük eklendi. Dizaynı sırasında İngi-liz gülünden ve İngilte-re Federasyonu’nun üç aslanından esinlenildi. HAZIRLAYAN: ÖMER İNCE

Page 52: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

52 / HAZİRAN2016

TANGO12 2012

EUROPASS 2008

ROTEIRO 2004

TERRESTRA SILVERSTREAM 2000Dış katmanı ergono-mik olarak üretilen uzun ömürlü sentetik poliüretan köpük pa-nellerden yapılmıştı. Eklenen gelişmiş köpük

yapı sayesinde topun yastıklaması gelişmişti. Yeni Tango dizaynı için de Hollanda ve Belçi-ka’nın nehir ve denizle-rinden esinlenilmişti.

Panellerin kenarları ısı ile birleştirilmişti. Özel bir yapıştırıcı sayesin-de dayanıklılığı ve su geçirmezliği arttırıldı. Roteiro, elle dikilmemiş ilk futbol topu olması suretiyle tarihte yeni bir dönemi başlattı. Isı ile birleştirme teknolojisi

topun mukavemetini arttırdı, konrolünü ko-laylaştırdı ve artık daha az su tutuyordu. Dizay-nında Portekizli kaşif Vasco de Gama’dan esinlenildi. Açık mavi ve gümüşi renkli yüzeyi Portekiz’in kaşiflerini vurguluyordu.

Euro2008’in resmi topu. Dış katmanında kullanılan panellerde-ki özel dokulu yapısı sayesinde oyuncu ve

kalecilere daha iyi tu-tuş imkanı veriyordu. Eski Telstar tasarımı-nın modernize edilmiş haline sahipti.

Euro2012’nin resmi topu. Tango tasarımı bu top ile geri döndü.

Page 53: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 53

BEU JEU 2016

Brazuca’nın yenilikçi ve övgü toplayan panel şeklini içeriyor. Buna ek olarak dış katmanın yapısında geliştirmeler yapıldı. Bu sayede topun tutuşu ve gö-rünürlüğü biraz daha arttı.

Page 54: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

5-0

3 MAÇ 2 MAÇ

8-0

1 1

YAŞ: 43

2006

Björn KuipersMeslek: Market Sahibi

2012’deki Barcelona-Milan Şampiyonlar Ligi çeyrek finalini yönettikten sonra maç hakkındaki yorumları Uefa hakem komitesinin önde gelen isimlerinden Pierluigi Collina’nın hoşuna gitmemesi sebebiyle final yönetme şansını kay-betmişti.

Hollandalı 2013’te Benfica-Chelsea Uefa Avrupa Ligi finalinde düdük çal-dıktan sonra aynı yıl Brezilya-İspanya Konfederasyon Kupası finalinde de görev almıştı.

Öte yandan Kuipers, düdük çalacağı maçtan önce iki takımında videolarını izleyip oyuncuların tepkilerini ve oyun tarzlarını öğrenmeye çalışır.

- -

- -YAŞ: 45

2006

Martin Atkinson Meslek: Hakem

Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyona-larının grup aşamalarında düdük çaldı. İlk kez turnuvaya çıkacak.

İlk milli maçına Moldova-Türkiye maçı ile çıktı. Maç 1-1 tamamlandı.

2012 yılında Chelsea-Totenham FA Cup yarı final maçında verdiği golle büyük tartışma yarattı. Karambol içerisinde pozisyonu göremeden gol kararı verdiği iddia ediliyor. 2008-09 sezonunda henüz elit kategori değil-ken Şampiyonlar Ligi grup maçlarını yönetmeye başladı.

6-1

2 MAÇ

-

1 -YAŞ: 40

2007

Felix BrychMeslek: Avukat

2011’de vergi kaçırma suçlamasıyla başı belaya girdi. İş, polislerin evinde arama yapmasına kadar geldi. Hukuk alanın-da doktorası var. Doktora konusu da spor alanındaydı.

Alman hakem, Dünya Kupası ve Av-rupa Şampiyonası grup aşamalarında çok maçta görev aldı. Ayrıca 1 Konfe-derasyon Kupası finali yönetti.

Page 55: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

12-0

3 MAÇ 3 MAÇ

18-1

1 1

YAŞ: 39

2006

Cüneyt ÇakırMeslek: İşletmeci (Sigorta)

Hobileri okumak ve film seyretmek.

İlk uluslararası maçı olan Vaduz-Uj-pest maçında dokuz sarı iki kırmızı kart çıkarttı. Dünya Kupası’nda görev alan ikinci, Şampiyonlar ligi finali yöneten ilk Türk hakem.

- -

- -

YAŞ: 41

2006

Mark ClattenburgMeslek: İş Adamı

Saha dışında şirketi ile ilgili bazı borç-larını yetkililere bildirmediğinden dolayı 2008 yılında lisansı bir süre askıya alındı.

Tribün küfürleri yüzünden karısı maçla-ra gelemiyor.

Avrupa Şampiyonası elemelerinde 10 maçta düdük çaldı.

--

--YAŞ: 37

2007

William CollumMeslek: Din Öğretmeni

2010 yılında yönettiği Old Firm’den sonra polisin araştırmasına yetecek ciddiyette birçok ölüm tehdidi aldı za-manında ve bu tehditlerden bir tanesi-nin öğretmenlik yaptığı okulda okuyan küçük bir kız tarafından gönderildiği anlaşıldı. İçki ve sigara içmiyor

HAZIRLAYAN: TUNA MENEVŞE

Page 56: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

56 / HAZİRAN2016

- -

- -

YAŞ: 35

2008

Ovidiu HateganMeslek: Doktor

Avrupa Şampiyonası elemelerinde görev aldı. Kart göstermeye eğilimi yüksek. Şampiyonlar Ligi’nin de gedik-lilerinden, 5 sezondur maç yönetiyor.

Bunun dışında kendisi hakkında fazla bilgi bulunmuyor tam bir muamma.

- -

- -YAŞ: 37

2010

Sergey Karasev Meslek: Hakem

2006 Dünya Kupası’nda Valentin Ivanov’un ardından milli takım sevi-yesinde büyük bir turnuvada düdük çalacak olan ilk Rus hakem. Geride bıraktığımız sezonda 4 Şampiyonlar Ligi maçı yönetti. Bu maçların 3’ü grup aşamasında olurken biri Barcelona ile Arsenal arasında oynanan son 16 turu rövanş karşılaşmasıydı.

4 MAÇ 2 MAÇ

12-0

1 1YAŞ: 41

2003

Viktor Kassai Meslek: Hakem

Kassai, 2008 Pekin Olimpiyat Oyunla-rı’nda Nijerya’yla Arjantin arasında oy-nanan final maçını yöneterek adından söz ettirmişti. 2011’de de Barcelona’nın Manchester United’a karşı 3-1 kazan-dığı Şampiyonlar Ligi Finali’nde düdük çalmıştı. Macar hakem, İngilizce ve Almanca konuşabiliyor.

Euro 2012’de İngiltere ve Ukrayna arasındaki grup maçında Ukraynalı santrfor Marko Devic’in vuruşu kale çizgisini geçmesine rağmen Kassai, orta noktayı göstermemişti. Kale çiz-gisinde bulunan ilave hakemlerin de bu pozisyonda yanlış karar vermesi, futbol dünyasında gol çizgisi teknoloji-sinin temellerini atmıştı.

9-1

Page 57: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

- -

- -

YAŞ: 35

2011

Szymon Marciniak Meslek: İş Adamı

Hakemliğe başlamadan önce Polon-ya’nın Wisla Plock takımında, kendi de-yimiyle, “çılgın” bir orta saha oyuncusu olan Marciniak, verdiği bir röportajda futbolculuk kariyeri sırasında hakem olmayı asla düşünmediğini söylüyor-du. Üstelik kendisi hakemler açısından oldukça problem bir oyuncu olduğu-nu da inkar etmiyor. Fakat Polonyalı hakem, aynı röportajın devamında, futbolcuyken hakemlerle yaşadığı ha-raretli diyaloglar sayesinde kendisine benzer oyuncu profillerini saha içinde rahatlıkla kontrol altına alabildiğini iddia ediyordu.

3-1 -

1

2 MAÇ

-

YAŞ: 43

Milorad Mazic Meslek: Menajer

2014 Dünya Kupası’nda ilk büyük turnuva deneyimini yaşayan Mazic, yönettiği iki karşılaşmada da eleştiri oklarının hedefi olmuştu. Önce Alman-ya-Portekiz maçında Portekiz aleyhine verdiği penaltı ve Pepe’ye gösterdiği kırmızı kart, ardından Arjantin-İran maçının son dakikasında Tangocu-lara verdiği penaltı kararı, kendisini şiddetli tartışmaların içinde bulmasına yol açmıştı.

Öte yandan Sırp hakem, Türk futbolu-nun oldukça sıkı bir takipçisi.

--

--YAŞ: 37

2005

Svein Moen Meslek: Ambulans Şoförü

Moen, Uefa’nın elit hakem listesinde bulunan tek Norveçli isim. 2011’de U17 Dünya Kupası finalinde görev alan Moen, 2012 Londra Olimpiyat Oyun-ları’nda da iki karşılaşmada düdük çalmıştı.

2009

HAZIRLAYAN: EFE CAN ERTEKİN

Page 58: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

- 9-0

- 1

3 MAÇ

YAŞ: 39

2003

Damir Skomina Meslek: Emlakçı

2012’de St. Louis’de son kez oynanan, UEFA Süper Kupa Finali’ni yönetti. 2007’de U-21 Avrupa Şampiyonası’nda finalde düdük çaldı. Bu sene ise hem Şampiyonlar Ligi’nde hem de Avrupa Ligi’nde yarı finalde orta hakemdi.

13-0 8-0

1

4 MAÇ 3 MAÇ

1YAŞ: 44

2007

Nicola RizzoliMeslek: Mimar

Turnuvada görev alacak en tecrübeli isimlerden biri. 2010 yılında Avrupa Ligi finalini yönetti. 2012 Avrupa Şampiyo-nası ve 2014 Dünya Kupası’nda görev aldı. 2014 Dünya Kupası Finali’ni yö-netti. 2015’teki PSV Eindhoven-Man-chester United maçında PSV’li Hector Moreno’nun Manchester United’lı Luke Shaw’ın bacağını kırdığı pozisyonu kaçırarak eleştiri almıştı

-

- -YAŞ: 38

Pavel Kralovec Meslek: Mühendis

Uluslararası turnuvalarda fazla boy göstermeyen Pavel Kralovec, 2011’de U-17 Dünya Kupası ve 2012 Londra Olimpiyatlarında düdük çaldı. 2014 Dünya Kupası’nın 52 kişilik aday hakemler kadrosunda yer almasına karşın maç yönetemedi. Bu turnuva ilk Avrupa şampiyonası olacak ve sıranın kendine gelmesini bekleyecek.

2005

-

Page 59: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

- -

- -

YAŞ: 34

2010

Clement Turpin Meslek: Hakem

FİFA kokartı taşıyan en genç Fransız hakem. Fransa, Tupin’i Fransız ha-kemliğinin geleceği olarak görüyor. İlk büyük turnuvası olacak. 2 kez alt yaş gruplarında Avrupa Şampiyonası’nda görev aldı.

7-0 3-2

1

3 MAÇ 2 MAÇ

1

YAŞ: 45Velasco Carballo

Meslek: MühendisBu yıl, üst yaş sınırına ulaştığı için FİFA kokartını bırakacak.2010 yılında hakemliğe yönelmek için endüstri mü-hendisliğini bıraktı. 2011’de Avrupa Ligi finalini yönetti. 2012 Avrupa Şampiyo-nası ve 2014 Dünya Kupası’nda görev aldı. 2014 Dünya Kupası‘nda Brezil-ya-Kolombiya arasındaki çeyrek final maçında Neymar ve Zuniga arasında yaşanan mücadelesinde devam kararı vererek tartışmalara yol açtı. Neymar bu pozisyondan sonra sakatlanıp kupaya veda etti.

Jonas Eriksson Meslek: Hakem

Multimilyoner. 2007’de İsveç’te bir medya şirketinin yüzde 15 hissesini sattı. 2013’te UEFA Süper Kupa finalini yönetti. Bu yıl, Avrupa Ligi Finali’nde düdük çaldı. 2012 Avrupa Şampiyonası ve 2014 Dünya Kupası’nda görev aldı.

2008

YAŞ: 42

2002

8-010-0

11

3 MAÇ 2 MAÇ

HAZIRLAYAN: ÖMER İNCE

Page 60: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

60 / HAZİRAN2016

EURO-2016 Avrupa Şampiyona-sında 17 değişik ülkeden çağrılan, eğitimlerden ve testlerden geçiri-lerek hazırlanan 18 hakem görev yapacak. Ülkelerden genellikle bir hakem davet edilirken bu kez İngi-liz lobisi ağır bastı ve İngiltere’den 2 hakem Atkinson ve de Caletten-burg davet edildi. Şampiyonanın başlamasına bir hafta kala yine İngiliz lobisi medya aracılığıyla çalışmalarına devam etti. Alman F.Byrch, Hollandalı B.Kuıpers ve hakemimiz C.Çakır’ın daha önce yönettiği İngilizlerin milli ve kulüp maçlarında aleyhlerine gösterilen kartlar ve verilen kararlarla ilgili istatistik bilgiler yayınlayarak bu önemli hakemleri ve onların üze-rinden de şampiyonada görev ya-pacak diğer hakemleri etki altına

alma çalışmaları yaptı. Anlaşıldı ki İngilizler hakem konusunda bu kez iyi hazırlanmışlar!

20 Mayıs 2016 ile 08 Haziran 2016 tarihleri arasında Avrupa da 60 hazırlık maçı oynandı. Maçları 29 ayrı ülkeden UEFA’nın 1.ve 2.ka-tegori hakemleri yönetti. Bu maç-larda EURO-2016 da görev yapa-cak hiçbir Elit kategori hakemine görev verilmemesi UEFA prensibi olarak dikkat çekti.

Avusturya (9) İtalya (6) Belçika (4) İspanya, Polonya, Romanya (3) Hollanda, Portekiz, İrlanda, İsviç-re, İngiltere, Litvanya, Fransa (2) şer maçla öne çıkan ülkeler olur-ken Türkiye den hiçbir hakemin görev almaması oldukça manidar-

dı! Bu uygulama bize Elit katego-ride bulunan Cüneyt Çakır dışında UEFA’nın 1. ve 2. kategoride bulu-nan hiçbir Türk hakemine sıcak ve olumlu bakmadığı gerçeğini gös-terdi.

EURO-2016 da Çakır, Rizzoli, Byrch, Carbolla, Eriksson, Atkin-son, Kuıpers, Clattenburg, Kassai, Mazic ve Skomina gibi marka ol-muş isimlerin yanında Krolevec, Turpin, Collum, Hategen, Karasev, Marciniak ve Moen gibi gelişim gösteren ve gelecek de beklentile-rin yüksek olduğu hakemler de gö-rev yapacaklar.

Tüm hakemlerin UEFA ve Şampi-yonlar ligi maç trafiğine ve de yö-netimlerine baktığımızda hakemi-

HAKEM AÇISI

MUSTAFA ÇULCUEskİ FİFA Hakemİ,

MHK BaşkanıTFFHGD Genel Başkanı

şİmdİ sadece Mustafa Çulcu...

Page 61: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 61

miz Cüneyt Çakır’ın uzak ara diğer hakemlerden formda olduğunu söyleyebiliriz.

Bu sezon İsveçli J.Eriksson’un UEFA Ligi finali ve İngiliz M.C-lattenburg’un Şampiyonlar Ligi fi-nali yönetmesi onlar adına süper başarı olduğu gibi EURO-2016 ya daha bir kendinden emin gelme-lerine neden oldu. İtalyan N.Riz-zoli ise şampiyonlar ligi maçında yaptığı spesifik hata ile Barcelo-na’nın elenmesine neden olunca sıkıntıya girdi. Geçen sene Chel-sea-Paris st Germain maçında İb-

rahimoviç’i hatalı yorumla ikinci sarıdan oyundan ihraç eden Hol-landalı B.Kuıpers’ın sönen yıldızı bu sezon tekrar parlar gibi oldu. Fransa-Romanya açılış maçını yö-netecek olan uzun boyu ile dikkat çeken Macar V.Kassai bazen iyi götürdüğü maçlarda beklenmedik hatalar yapıyor. Yardımcıları ve ila-ve yardımcıları ile zaman zaman uyumsuzluk sorunu yaşıyor. En son yönettiği UEFA Ligi yarı final Lıverpool-Villarreal maçında çok formsuz gözüktü. İngiliz M.Atkin-son tatlı sert oyuna izin veren ya-pısıyla öne çıkarken Sırp M.Mazic

ise özelliği olmayan sıradan bir ha-kem görüntüsünde. Alman hakem F.Byrch her zamanki gibi istikrarlı çizgisini koruyor. Lakin ülkesinin takımı favori olduğundan dolayı maç alma trafiği gruplardan sonra sıkıntılı gözüküyor. Bu şampiyo-nada Sloven D.Skomina öne çıka-cak hakemlerin başında geliyor. Fransız C.Turpin ve Rus hakem S.Karasev de son zamanlarda UE-FA’nın tuttuğu, değer verdiği ve önemsediği isimler. İskoç W.Col-lum, Romen O. Hategen, Polonyalı S.Marciniak, Norveçlı S.Moen ve Çek hakem P.Krolevec için şampi-yona deneyim kazanma ve gelecek açısından çok önemli sınav olacak. Grup maçlarından sonra bir üst tura çıkacak ülkelerin durumları hakemlerin alacağı maçları belir-leyecek. Elenen ülkelerden gelen hakemlerin maç alma serbestliği onlar için avantaj olacak.

Finale kalacak takımların UEFA’da ki kuvvetli lobileri hakem atama-larında ne kadar etkili olur bunu şimdiden kestirmek zor! Ancak İngilizlerin tutum ve davranışla-rına tanık olunca kuvvetler savaşı olacağı kesin.

Yaşları dolayısıyla hakemlikleri bi-teceği için bir daha Avrupa Şampi-yonasına gelemeyecek olan İspan-yol C.Carbolla, İtalyan N.Rizzoli’ye ülke takımlarının durumuna göre UEFA final jesti yapar mı bile-mem! Ama bildiğim bir gerçek şu ki; form durumu ve son zamanlar-da UEFA ve FİFA da aldığı görev-lere baktığımda hakemimiz Cü-neyt Çakır finalin en büyük adayı. Lakin Türk milli takımının başarısı onun da alacağı maçları direk etki-leyecek. Gönül istiyor ki Türk milli takımı finale kalsın ve şampiyon olsun. Cüneyt Çakır maç almasa da final yönetmese de olur. Çünkü henüz 39 yaşında. Önünde daha gideceği çok şampiyona ve yönete-ceği çok final var.

Page 62: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

62 / HAZİRAN2016KUPA MAZİSİ

Page 63: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 63 KUPA MAZİSİ

1964

201220082004200019961992

1960

198819841980197619721968

Page 64: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

64 / HAZİRAN2016

SOVYETLER İSPANYA

Page 65: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 65

1960 yılı Avrupa Futbol Şampiyo-nası’nın düzenlediği ilk yıl. Ancak bu şampiyonaya ve onu takip eden 1964 yılındaki turnuvaya bu isim değil, siyasi konjonktürler nede-niyle bazı ülkeler katılmadığı için Avrupa Uluslar Kupası ismi veril-miştir. Bu yıllarda kupanın çeyrek finaline kadar olan kısmı eleme turları içinde yer alıp, yarı final iti-bariyle belirli bir ülkenin sınırları içerisinde final turnuvası düzen-lenmekteydi. 1960’taki bu turnu-vanın çeyrek finalinde, yani eleme-lerin son turunda Sovyetler Birliği ile eşleşen İspanya, faşist diktatörü Franco tarafından “komünistlerle top oynamak istemediği” gerekçe-siyle turnuvadan çekildi. Böylelikle

Yugoslavya, Çekoslovakya, Fransa ve direkt olarak Sovyetler Birliği finallere kaldılar. Final turnuvası-nı düzenleme hakkı ise Fransa’ya verildi. Paris ve Marsilya şehirle-rinde oynanan finallerde önce Çe-kolovakya’yı 3-0 ardından Yugos-lavya’yı 2-1 yenen Sovyetler Birliği, Avrupa Futbol Şampiyonası tarihi-nin ilk galibi oldu.

1960’taki turnuvayla aynı ismi paylaşan 1964 Avrupa Uluslar Ku-pası’nın eleme turlarından sonra final turnuvasına kalan dört takım İspanya, Macaristan, Sovyetler Bir-liği ve Danimarka oldular. Bir ön-ceki turnuvadan kanlı olan İspanya ve Sovyetler Birliği’ni barıştırmak

isteyen UEFA, Sovyetler Birliği’ni de turnuvaya dahil etmesi şartıyla final turnuvasını evinde düzenle-me hakkını İspanya’ya verdi. Bir şekilde Franco’yu razı eden İspan-yol yetkililer turnuvayı Madrid ve Barselona şehirlerinde düzenledi-ler. 17 Haziran tarihinde Estadio Bernabeu ve Nou Camp’ta oyna-nan yarı final maçları sonunda, hikâyeyi daha dramatik hale getir-mek için İspanya ve Sovyetler Bir-liği finale kaldılar. 21 Haziran’daki finali 2-1 kazanan İspanya, turnu-va tarihinin ikinci şampiyonu ve kendi evinde kupayı kazanan ilk ülke oldu.

SOVYETLER İSPANYA

SERCAN YAZGAN

-

Page 66: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

66 / HAZİRAN2016

İKİFİNALLİ

TURNUVAGÖKHAN N. BİLGİN

‘’Hayal gücü eksik olanlar neyin eksik olduğunu hayal edemez.‘’ Sadece bir ay önce Fransa ‘da başla-yan öğrenci hareketinin en önemli sloganlarından biriydi. 1968 Ma-yısının ilk günlerinden itibaren Kıta Avrupa’sında başka bir rüzgâr esmekteydi. Öğrenci hareketleriy-le başlayan olaylar, sendika ve işçi destekleriyle birlikte bambaşka bir hale bürünmüştü. Fransa’da-ki siyasi rejimin değişme ihtimali, tüm gözlerin 5 Haziran’da İtalya’da başlayacak olan futbol festivalin-

den Charles De Gaulle’in ülkesine çevrilmesine yol açmıştı. İtalyan Ulusal Takımı ise Paris ten yakla-şık 1420 km uzaklıktaki tarihi baş-kent Roma’da oynanacak olan kupa finalinde ilk şampiyonluklarını ya-şamayı hayal etmekten vazgeçme-mişti.

1960 yılında Fransa’da ve 1964 yı-lında İspanya’da Avrupa Uluslar Kupası adıyla düzenlenen turnu-valardan sonra 1968 yılında ilk defa Avrupa Futbol Şampiyonası

ismiyle İtalya’nın ev sahipliğinde oynanmıştır. Elemeler ise 1966-1968 yılları arasında gruplar şek-linde çift maçlı sistemde geçilmiş, kazanan takıma 2, beraberlik alan takıma ise 1 puan verilmiştir. Tür-kiye’nin birinci grupta bulunduğu elemelerde 8 grupta toplam 31 ülke mücadele etmiştir. Türkiye 6 maçta 1 galibiyet 2 mağlubiyet ve 3 bera-berlik alarak grubu sonuncu olarak tamamlamış, Ogün Altıparmak Türkiye’nin attığı üç golün ikisine imza atmıştır. Bu grubu İspanya ilk

Page 67: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 67

İKİFİNALLİ

TURNUVAGÖKHAN N. BİLGİN

sırada bitirmiş ve çeyrek final hak-kı kazanmıştır. 6. grupta mücadele eden İtalya şampiyona elemelerini 5 galibiyet 1 beraberlik ile tamam-lamış ve ülkesinde düzenlenecek olan Avrupa Futbol Şampiyona-sı’nda favori olduğu mesajını tüm Avrupa’ya vermiştir.

8.Grupta yer alan İngiltere, 1966‘da yaşanılan dünya şampiyonluğu-nun tesadüf olmadığını kanıtlar nitelikte futbol oynamıştır. Kap-tan Booby Moore‘un önderliğinde

Geoff Hurst ve Booby Charlton‘lu kadro ilk dünya kupasından sonra ilk Avrupa şampiyonluk kupasının da peşinde gözüküyordu. 8.grupta bulunan İngiltere ve İskoçya ara-sında Wembley Stadyumu’nda oy-nanan ve İskoçya’nın 3-2 kazandığı maçın rövanşında tarihi bir gün yaşanmıştı. 24.02.1968 tarihin-de İskoçya’nın Glascow şehrinin Hampden Park stadında oynanan karşılaşmayı 130.711 kişi izlemiş ve en çok seyircinin izlediği maç ola-rak tarihteki yerini almıştır. Diğer

şampiyonluk adayları; Yugoslavya 3 takımlı 4.gruptan namaglûp ola-rak, Sovyet Sosyalist Cumhuriyet-ler Birliği ise zorlanmadan çeyrek finale ulaşmıştır.

Çeyrek final eşleşmeleri Bulgaris-tan-İtalya, Fransa-Yugoslavya, Ma-caristan-Sovyet Sosyalist Cumhu-riyetler Birliği ve İngiltere-İspanya şeklinde gerçekleşmiştir. Bulgaris-tan ilk maçta İtalya’yı 3-2 yenerek büyük sürprize imza atmış ancak İtalya, Napoli ‘deki rövanş karşılaş-

Page 68: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

68 / HAZİRAN2016

masında 2-0 yenerek ev sahibi ola-rak finallerdeki yerini ayırtmıştır. Macaristan’ın ise Budapeşte’de 2-0 kazandığı karşılamanın ardından Moskova’da 3-0 mağlup olarak fi-nallerde yer alamayacak olması şaşkınlıkla karşılanmıştı. Diğer eşleşme sonuçlarıyla beraber 5-10 Haziran’da İtalya’da finallerde ola-cak takımlar İngiltere, Yugoslavya, İtalya ve Sovyet Sosyalist Cumhu-riyetler Birliği olmuştur.

1968 yılının Haziran ayında İtal-ya’nın ev sahipliğinde finaller başlamıştı. Yarı finaller Napoli ve Floransa şehirlerinde, Avrupa şampiyonunun belli olacağı final ise Roma şehrinde yapılacaktı.Yugoslavya antrenörü Rajko Mitiç’e göre 1950’lerden beri en iyisi olan kadro Napoli şehrinin Comunale stadında son dünya şampiyonu İn-giltere karşısına çıkmıştır. Bir İngi-liz gazetesinin bir gün önce “İngil-

tere yenilgiyle yüz yüze‘’ başlığıyla çıkması Yugoslavya’nın ne kadar güçlü bir takım olduğunun haber-cisiydi ve gazete haklı çıktı. Maçın 86. Dakikasında Dragan Dzajic’in attığı golle Yugoslavya final bile-tini kazanmıştı. Dragan Dzajic ise attığı iki golle 1968 Avrupa Şampi-yonası’nın gol kralı olarak tarihteki yerini çoktan almıştı.

Ev sahibi İtalya ise 1964 Avrupa şampiyonası ve 1966 Dünya şam-piyonasında olmak üzere iki kere yenildiği Sovyet Sosyalist Cum-huriyetler Birliği karşısına çıkmış-tı. Napoli’nin San Paolo şehrinde oynanan yarı final mücadelesi 0-0 bitmiş uzatmalarda da sonucun de-ğişmemesi üzerine demir para final için İtalyanları işaret etmişti. 1968 yılında düzenlenen şampiyonada berabere biten pkarşılaşmalarda penaltı atışları öngörülmüyor, Para atışı veya maç tekrarı uygulanıyor-du. Sovyet takım kaptanı Albert Shesternev’in yanlış seçimi Dino Zoff önderliğindeki İtalya’yı finale taşımış, İtalya yerde duran paranın yüzünü asla unutmamıştır.Roma Olimpiyat Stadı’nda kay-bedenlerin oynadığı üçüncülük maçının galibi beklendiği gibi İn-giltere olmuş. Booby Moore’un muhteşem oyunu İngiltere’ye Sov-yetler Birliği karşısında Avrupa 3.lüğünü getirmiştir.

Page 69: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 69

Final günü gelip çattığında ise kimse tarihi bir gece yaşanacağı-nı bilmiyordu. 8 Haziran’da Roma Olimpiyat Stadı’ndaki karşılaşma-da İtalya Yugoslavya karşısında zorlanmaktaydı. Dragan Dzajic’in golüne engel olamayan İtalya ilk yarıyı 1-0 mağlup tamamlamış, ikinci yarının 80. dakikasında ise sonucu etkileyecek bir hakem ka-rarıyla beraberliği yakalamıştı. 80.dakika da düdük çalmadan baş-latılan oyunda Domenghini golü atmış ve İsviçreli hakem tarafından gol geçerli sayılmıştır. Uzatmalarda da sonuç değişmeyince kural gere-ği finalin tekrarlanması gerekmiş

ve 1968 Avrupa Futbol Şampiyo-nası çift finalli turnuva olarak tari-he geçmişti. Bundan sadece iki gün sonra aynı statta Yugoslavya’nın aynı kadroyla oynamasına karşın İtalya kadrosunda birçok değişik-lik yapmış ve yorgun gözüken Yu-goslavya takımı karşısında üstün-lüğü ele almıştır. İtalya takımında kırılan bacağı iyileşen Luigi Riva 12. dakikada takımının ilk golünü atmıştır. Genç yıldızı Pietro Anas-tasi ise 39.dakikada İtalya’nın ikin-ci golünü atarak finalde oynayan ve finalde gol atan en genç oyuncu ünvanıyla şampiyona tarihinde yer almıştır. Bu dakikadan sonra şam-

piyonanın en iyi kalecisi seçilen Dino Zoff İtalya kalesini gole ka-patmış ve maçın 2-0 kazanılmasını sağlamıştır.

Bir dahaki final için 32 yıl bekle-yeceğinden habersiz olan İtalya ilk kez katıldığı Avrupa Şampiyo-nası finallerinde ev sahibi olarak kupaya uzanmıştı. 1968 Mayısın-da Fransa‘da başlayan hareket en önemli günlerini yaşarken İtalyan Ulusal Takımı müzesindeki eksik kupayı hayal etmiş ve Roma’da da süren öğrenci eylemleri gölgesinde o kupayı kaldırmıştır.

“Bir dahaki final için 32 yıl bekleyeceğinden habersiz olan İtalya ilk kez katıldığı

Avrupa Şampiyonası finallerinde ev sahibi olarak kupaya uzanmıştı”

Page 70: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

70 / HAZİRAN2016

Birçok futbolsever, Dünya Kupası heyecanı sonlanır sonlanmaz ge-lecek Avrupa Futbol Şampiyonası için gün saymaya, bu futbol şö-leninin yolunu gözlemeye başlar. İşte Avrupa’nın milli takımlar dü-zeyindeki en büyük kupasının dör-düncüsü düzenlenirken sene 1972 idi. Belçika’nın ev sahipliğinde dü-zenlenecek turnuvaya katılacak 4 takımdan biri olmak için 32 ülke birbirleriyle yarıştı ve amacına ula-şanlar Belçika, Batı Almanya, Ma-caristan ve Sovyetler Birliği oldu. Şampiyona başındaki iki favori; o güne kadar oynanan tüm Avrupa Futbol Şampiyonaları’na katılmayı başaran ve 1960’da Fransa’da ku-payı kaldırmış Sovyetler Birliği ve 1970 Dünya Kupası’nda yarı final oynamış ve oldukça kaliteli bir je-

nerasyona sahip olan Batı Alman-ya olarak görülüyordu.

O dönem uygulanan format sebe-biyle turnuva yarı final müsabaka-larıyla başladı. İşte bu karşılaşma-ların ilki, daha önce Avrupa Futbol Şampiyonası tecrübesi bulunma-yan iki ekip; ev sahibi Belçika ile Batı Almanya arasındaydı. An-vers’teki seyircilerin de desteğiyle Almanları bozguna uğratmak için sahaya çıkan Belçika Milli Takımı, kendilerini bekleyen büyük tehli-keden habersizdi: Alman “bom-bacı” Gerd Müller. Şampiyona ele-melerinde Batı Almanya’nın attığı 10 golün 6’sının sahibi olan ve ne yazık ki bu gollerin 3’ünü Türkiye ağlarına gönderen Müller, turnuva başlar başlamaz “Buraların kralı

benim” demiş ve Belçika ağlarını iki kez havalandırmıştı. Başlan-gıçtaki şokun ardından maça ve turnuvaya geri dönmek için var gücüyle çalışan Belçika’nın çabala-rı bir golle sınırlı kalınca, final bi-letini alan 2-1’lik galibiyetle Gerd Müller ve arkadaşları oldu.

Yarı final mücadelelerinin ikincisi ise bir başka anlam taşıyordu. Sov-yetler Birliği ve Sovyet işgalinden muzdarip olan Macaristan fina-le çıkmak için karşı karşıya geldi. Bundan önce iki ülkenin su topu takımları 1956’daki Macar Devri-mi’nin hemen ardından Melbour-ne’deki Yaz Olimpiyatları’nda yarı finalde eşleşmişti. Oldukça gergin bir atmosferde oynanan müsaba-ka, iki takım oyuncuları arasında-

DER BOMBERFURKAN KARASOY

Page 71: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 71

ki kavgalar sebebiyle durdurulmuş ve finale çıkan tarafın o sırada 4-0 önde olan Macarlar olmasına karar verilmişti. Spor alanında da olduk-ça hararetli bir atmosfer oluşturan bu rekabette Macarlar, 1956 Olim-piyatları’ndaki su topu takımının başarısını tekrarlayamadı ve Av-rupa Futbol Şampiyonaları tarihi-nin o dönemki en tecrübeli takımı Sovyetler Birliği’ne yenildi. Ana-toly Kojnkov’un golüyle galibiyete ulaşan Sovyetler, “kaderin oyunu” mudur bilinmez ama finalde de Batı Almanya ile eşleşti.

Kupanın sahibi belirlenmeden önce iki mağlup, Belçika ve Ma-caristan, üçüncülüğü elde etmek için kozlarını paylaştı. Belçika yarı finaldeki gibi bir seyirci desteğine sahip değildi, Liege’deki taraftarlar kaybeden takımları izlemeye değer bulmamış ve 6.000 civarında bir seyirci topluluğu bu maça gelmiş-

ti. Avrupa kıtasının en iyi üçüncü takımını belirleyecek maça yaraşır bir ortam olmasa da, kaybedenle-rin kazananı 2-1’lik sonuçla Belçi-ka oldu.

Üçüncü de belli olmuştu, artık tek soru işareti kupanın kime gidece-ğiydi. 4. Avrupa Futbol Şampiyo-nası’nın en büyüğünün belirlen-mesi için başlama düdüğü çalarken tarihler 18 Haziran 1972’yi göste-riyordu. İlişkilerinin mazisi pek de parlak olmayan bu iki ülke Brük-sel’de 44.000 kişinin önünde şampi-yonluk için sahaya çıktı. Sovyetler güçlüydü, tecrübeliydi, bu kupanın en kıdemlisiydi ancak unuttukları bir şey vardı; “Bombacı”, Batı Al-manya forması giyiyordu.

İşte o Gerd Müller, finalde de şanı-na yaraşır bir performans sergiledi ve iki kez Rudakov’u aşarak meşin yuvarlağı ağlarla buluşturdu. Al-

manların bir diğer forveti Wim-mer de Müller’e “Hep sen atarsan olmaz, bir tane de biz atalım” deyip bir golle eşlik edince, Almanlar sa-hadan 3-0’lık galibiyetle ayrıldı.

Eleme turları ve ardından Belçi-ka’daki bu heyecan dolu maçların ardından Avrupa’nın en büyüğü Batı Almanya olmuştu. Batı Al-manya’nın turnuvadaki perfor-mansının da etkisiyle Avrupa’da yılın futbolcusu ödülü takım kap-tanı Franz Beckenbauer’e giderken, Gerd Müller de Altın Ayakkabı’ya uzandı. Ancak gerek Beckenbauer gerekse Müller bu başarılarla ye-tinmeyi düşünmüyordu. 1970’de yarı finalde veda ettikleri Dünya Kupası macerasının tadı damak-larında kalmıştı. 1972’deki zafer büyüktü ama hedefleri bitmiyordu; Avrupa’nın en büyüğü olan Batı Almanya, Dünya Kupası zaferi is-tiyordu.

Page 72: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

72 / HAZİRAN2016

Page 73: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 73

BELGRAD'DA BİR ŞAİRPANENKA

FURKAN KARASOY

Page 74: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

74 / HAZİRAN2016

Büyük şampiyonalar, her zaman heyecan dolu maçlara sahne olma-yabilir ama beklentilerin aşağısın-da kaldığında bile hep bir kahra-man, bir efsane yaratmayı başarır. 1976’daki Avrupa Futbol Şampiyo-nası’nı özel kılan ise saydığımız her iki özelliği de bünyesinde barındı-rıyor olması.

1980’de gerçekleşen format deği-şikliği öncesinde son kez 4 takımla oynanan bu şampiyonada, 32 ta-kımlı eleme turlarından Yugoslav-ya biletini kazananlar; Hollanda, Yugoslavya, Çekoslovakya ve son şampiyon Batı Almanya’ydı. Yarı final turunda Hollanda ile Çek Cumhuriyeti, Batı Almanya ile de Yugoslavya eşleşince ister istemez herkesin aklından “Acaba finalde 1974 Dünya Kupası’ndaki Hollan-da – Batı Almanya maçının rövanşı mı geliyor?” düşüncesi geçti.

Turnuva, 16 Haziran’daki Çekoslo-vakya – Hollanda maçıyla başladı. Hollanda, Çekoslovakya’nın aksine Avrupa Futbol Şampiyonası tecrü-

besine sahip bir takım değildi ama son Dünya Kupası’nda sergiledi-ği futbolun ardından turnuvanın favorilerinden görülüyordu. Zag-reb’deki izleyiciler maça Hollan-dalı süper yıldız Johan Cruyff ’un damga vurmasını beklese de, bunu gerçekleştiren isim hiç beklenme-dik bir şekilde Çekoslovakya’nın kaptanı Anton Ondrus oldu. Bir defans oyuncusu olan Ondrus, Hollanda ağlarını havalandırsa da maçın son anlarına gidilirken bir de kendi kalesine gol kaydetti ve Hollanda’nın final umudunu yaşat-tı. Normal sürede iki takım da 10 kişi kalmıştı ve uzatmalara gidildi. Uzatmalarda bir kırmızı kart daha gören Hollanda’ya şans tanımayan Çekoslovakya, 3-1’lik skorla fina-le uzandı. Bu sonuç 1974’teki total futboluyla tüm dünyayı büyüleyen Hollanda için büyük bir hayal kı-rıklığıydı. Portakallar’a tarihindeki en başarılı günleri yaşatan Rinus Michels’in ardından göreve gelen George Knobel, beklentileri yerine getirememişti.

Final biletlerinin biri Çekoslovak-ya’nındı ama ikincisi kimin ola-caktı? Turnuvanın ikinci gününde son şampiyon Batı Almanya ile ev sahibi Yugoslavya, Belgrad’da kozlarını paylaştı. Yaklaşık 51.000 kişinin tribünlerde olduğu maçta, büyük bir seyirci desteğini de ar-kasına alan Yugoslavlar, ilk yarıyı Popivoda ve Dzajic’in ayağından bulduğu iki golle önde kapattı. Tribünlerdeki kalabalık 45 dakika sonra son şampiyona el sallamaya ve final sevincini doyasıya yaşama-ya hazırlanıyordu ancak Almanla-rın pes etmeye niyeti yoktu. Heinz Flohe ile bir gol bulan Batı Alman-ya, son 10 dakikaya 2-1 mağlup girdi ama 1972’de olduğu gibi bu turnuvaya da bir Müller damga vu-racaktı. Ama bu seferki Gerd değil, turnuva esnasında sadece 22 yaşın-da olan forvet oyuncusu Dieter’di. Maçın 79. dakikasında oyuna giren genç Müller, 82. dakikada attığı golle ülkesinin umutlarını taze tut-mayı başardı. Ama genç Müller’in bununla yetinmeye hiç niyeti yok-tu. Dieter Müller, uzatmanın son

Page 75: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 75

beş dakikasına da iki gol sığdırdı ve Belgrad’daki binlerce taraftarın bütün ümitlerini tek başına yerle bir etti.

Yugoslavya’da yarı finaldeki hayal kırıklığı insanları epeyce etkile-miş olacak ki, üçüncülük maçın-da tribünlerde 6,766 kişi vardı. Turnuvada oynanmış ilk iki maç gibi oldukça gollü geçen Hollan-da – Yugoslavya mücadelesinin galibi uzatma bölümünde gelen golle 3-2’lik skoru yakalayan Por-takallar oldu. Turnuva sonrasında kupaya uzanamamanın hüznünü yaşayan Hollanda, asıl üzüntüsünü 1976’nın Johan Cruyff ’un milli for-mayla katıldığı son büyük turnuva olduğunu anladığında yaşayacaktı.

Üçüncülük maçının da tamamlan-masıyla turnuvada beklenen gün geldi çattı. 20 Haziran’da Çekoslo-vakya ve Batı Almanya, 1976 Avru-pa Futbol Şampiyonası’nda kupayı kazanan taraf olmak için Belgrad’da sahaya çıktı. Çekoslovakya, tıpkı yarı finalde Yugoslavya’nın yaptığı gibi mesaiye erken başladı ve ilk yarım saatte kaleci Sepp Maier’i iki kez mağlup etti. Ancak yarı fi-naldeki senaryoya uyan sadece Çe-koslovakya değildi. Final maçında ilk 11’de şans bulan Dieter Müller, ustası Gerd’in 1972’de yaptığı gibi turnuvaya damgasını vuruyor ve gollerine devam ediyordu. Çekos-lovakya, son dakikaya kadar dirense de 89’da forvet Höl-zenbein skoru 2-2’ye getirdi. Turnuvadaki her maç gibi bu da yine uzatmalara gitmişti. Turnuvada çekişme asla bitmiyor, gollerin ardı arkası kesilmiyordu. Maçın kaderi de futbolun kimi-leri için en acıklı, kimileri için de en mutlu anlarının müsebbibinin; penaltı atışlarının ellerine kalmış-

tı. Avrupa Futbol Şampiyonası ta-rihinde ilk kez, şampiyon penaltı atışlarının sonunda belirlenecekti.

Penaltılarda ne Çekoslovaklar ne de Almanlar hata yapacak gibi durmuyordu. Bu başarılı seriyi bo-zan ise Uli Hoeness oldu. Alman orta saha, topu üstten dışarı gön-derdi. Artık sıra Çekoslovakya’day-dı, topun başına gelen Antonin Panenka fileleri havalandırmayı başarırsa, son şampiyonu devirip kupaya uzanacaklardı. Panenka, sakin adımlarla meşin yuvarla-ğa doğru ilerlerken, kimsenin az sonra seyredecekleri şeyin futbol tarihinde bir çığır açacağından ha-beri yoktu. Vuruş esnasında solu-na atlayan kaleci Maier, top kaleye doğru gelirken şaşkındı. İnanması güçtü ama evet; Panenka topun al-tına girip, penaltıyı “aşırtma” yön-temiyle kullanmıştı. Top çizgiyi geçtiğinde, şampiyonun adı da be-lirlenmişti; Çekoslovakya, Avrupa şampiyonuydu. İnsanların bu bü-yük başarıyı mı yoksa bu penaltıyı mı konuşacaklarını şaşırması gayet doğaldı. Çünkü maçı izleyenlerin birçoğunun da belirttiği gibi bu asla normal bir penaltı olarak adlandırılamazdı, bu kuşaktan kuşağa aktarılacak bir şiirdi...

D.MULLER

Page 76: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

76 / HAZİRAN2016

ROMA’YA ÇIKAN

YOLBERK BOZ

Euro 1960 Fransa ile başlayan Av-rupa Futbol Şampiyonası finalleri, kupa için 4 takımın sahne alması-na fırsat tanıyordu. Yerleşen final-ler statükosunun kırılması içinse 20 yıl daha beklemek gerekecekti. Şampiyona tarihinde birçok ilkin yaşandığı Euro 1980 İtalya’ya bir göz atıyoruz.

1980 yılına gelindiğinde 20. yı-lını kutlayan şampiyonada deği-şim rüzgarları esmeye başlamıştı. Turnuvadan 2 yıl önce toplanan UEFA, birtakım kararlar almaya karar verdi. Buna göre, şampiyona-nın final etabı artık 4 değil 8 takım-dan oluşacaktı. Ayrıca daha önceki 5 turnuvadan farklı olarak, organi-zasyonu düzenleyecek ülke baştan belirleniyordu. Euro 1968’in ev sahibi İtalya, bayrağı bir kez daha devraldı ve turnuvaya eleme oyna-madan dahil oldu. Alınan bir diğer karar da eleme statüsüydü. Toplam 7 grupta 31 takım mücadele ede-cek ve grup liderleri İtalya’ya yolcu olacaktı.

1976’ya kadar şampiyonaları tele-

vizyondan bile izleyemeyen Tür-kiye’de de hedef şüphesiz ‘Çizme’ yolcusu olabilmekti. Elemelerde 7. Grupta yer alan millilerin payına ise; Batı Almanya, Galler ve Malta düşmüştü. Elemelere Sabri Kiraz yönetiminde hazırlanan Türkiye, oynadığı 6 maçta 3 galibiyet ve 1 beraberlikle grubu 2. sırada bitirdi ve bileti Batı Almanya’ya kaptırdı. Bu eleme grubundan bize yadigar ise, 1 Nisan 1979’da İzmir’de oyna-dığımız Batı Almanya maçı kaldı. Milliler güçlü Almanya karşısın-da iyi mücadele etmiş, fark bekle-yenleri yanıltmıştı. 68.000 seyirci önünde oynanan maçta Fatih Te-rim ve Erhan Önal, rakip forvetler Rummenige ile Toppmöller’e göz açtırmamış ve mücadele golsüz bitmişti.

Şampiyona eleme etabında heye-can diğer 6 grupta da sürüyordu. İngiltere, Belçika, İspanya, Hollan-da, Çekoslovakya ve Yunanistan diğer finalistler olarak öne çıkıyor-du. Elemelerin en büyük sürprizi komşu’dan gelmişti. Yunanistan, güçlü SSCB’nin olduğu grubu lider

bitirerek, İtalya’ya doğru yelken açıyordu. Eleme gruplarının en golcü takımı ise İngiltere olmuştu. Kevin Keegan ve Bob Latchford’un golcü oyunları, ada ekibini finalle-re güçlü bir şekilde taşıyordu.

Eski dostlar ile dolu bir Final Euro 1980 finallerine gelindiğinde bir ilk daha yaşanıyordu. Finaller-de 2 grup ve 8 takım ilk kez koz-larını paylaşacaktı. Grup liderleri final oynayacaktı. 2.’ler ise 3.’lük maçına çıkacaktı. 1. Grup’ta Batı Almanya, Çekoslovakya, Hollanda ve Yunanistan karşılaştı. Alman-lar, Çekleri ve Hollanda’yı mağlup ederek grupta öne fırlamayı başar-dı. Formalite maçında Yunanistan karşısında alınan beraberlik sonu-cu değiştirmedi ve Almanlar, fi-naldeki yerlerini ayırttılar. Grubun 2.’lik bileti ise Çek’lere gitti. Çe-koslovakya, Yunanistan’ı mağlup etti ve Hollanda ile berabere kaldı. Böylece bir dönem Fenerbahçe’yi de çalıştıran Josef Venglos yöneti-mindeki Çekoslovakya, şampiyona tarihinin son 3.’lük maçı için raki-bini beklemeye koyuldu.

Page 77: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 77

Turnuvanın 2. Grubunda ise Belçi-ka, İtalya, İngiltere ve İspanya yer alıyordu. Belçika, belki de futbol tarihinin en güçlü kadrolarından biri ile katıldığı turnuvada grubu ilk sırada bitirmeyi başarıyordu. Alınan 4 puan, liderlik için ye-terli olmuştu. 2.’lik koltuğuna ise, 3 maçta 1 gol atıp hiç gol yeme-yen İtalya oturmuştu. Enzo Beer-zot’nun ekibi, İngiltere’ye attığı gol-le 3.’lük maçında Çekoslovakya’nın rakibi olmaya hak kazanıyordu. 21 Haziran günü, 3.’lük maçı için San Paolo stadında karşı karşıya gelen Çek’ler ve İtalyan’lar, normal sürede yenişemediler ve mücadele 1-1 sona erdi. Uzatma da bu sonuç-la bitince penaltılar galibi belirle-yecekti. Oldukça bereketli geçen

penaltı vuruşlarında, 18 vuruştan 17’si gol oldu. İtalyan Collati’nin penaltısını kaleci Netolicka çıkardı ve Çekoslovakya’nın 3.’lüğünü ilan etti. İtalya turnuvayı 4. kapatıyordu belki ama yalnızca 2 yıl sonra dün-yanın zirvesine çıkacaktı. 22 Haziran 1980’deyse beklenen fi-nal gelip çatmıştı. Roma Olimpiyat Stadı’nda Jupp Derwall’in Alman-ya’sı, Guy Thys’in Belçika’sına karşı zafer arıyordu. Panzerler finale fır-tına gibi girdi. Henüz 10. dakikada Horst Hrubesch, takımını öne ge-çiren golü attı. Almanların baskın ataklarına ise Belçikalı kaleci Jean Pfaff, yıkım ekiplerine direnen ge-cekondu sahibi gibi karşı çıkıyordu. İkinci yarıda ise Belçika, dengeyi kurmayı başarmıştı. 75. dakikada

tartışmalı da olsa bir penaltı kaza-nan Belçika, Rene Vandereycken’in sert şutuyla eşitliği sağlıyordu. Herkes finalin uzamasını bekler-ken, sahneye yine Hrubesch çıktı ve Batı Almanya’ya kupayı getiren golü attı. Bayrağı hocası Helmut Schön’den alan Derwall, ülkesini şampiyonluğa taşıyordu. 2016’dan 1980’e bir dönüş yaptığı-mızda ise, bu final vasıtasıyla hoş anılar da akla düşüyor. Final günü Almanya kadrosunda yer alan tek-nik direktör Derwall, oyuncular Schumacher, Hans-Peter Briegel, Bernd Schuster ve Horst Hrubesch farklı görevler ile ülkemizde görev yaptılar. Belçika’da ise Jean-Marie Pfaff ve Erik Gerets rotasını bu di-yara çevirenler arasında yer alıyor.

Page 78: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

78 / HAZİRAN2016

Bugünlerde Michel Platini, futbol dünyasının en ‘’düşkün’’ adamla-rından biri olabilir. Fifa’nın bütün dünyayı sarsan skandallarında baş-rolü oynayan iki isimden biri. Rüş-vet aldığı ortaya çıkınca futboldan dört senelik men cezası aldı. Muh-temelen şu anda futbol aleminde en nefret edilen iki insandan biri. Ama, zamanında çok büyük fut-bolcuydu. İşte, Fransa’da düzenle-nen Euro 84 de adeta onun imzası.

Euro 84, eleme gruplarında büyük sürprizlerin yaşandığı bir organi-zasyondu. Son Dünya Şampiyonu İtalya berbat ötesi bir performans sergileyerek 8 maçta 5 puan almış ve Euro 84’ü pas geçmişti. Futbo-lun beşiği İngiltere de eleme gru-bunda Danimarka’ya geçilerek turnuvayı evinden izlemek duru-munda kalmıştı.

Eleme gruplarını lider bitiren sekiz takım, iki gruplu dört takım ola-rak ayrılırlar. A grubunda Fransa, Danimarka, Belçika ve Yugoslavya mücadele ederlerken, B grubunda ise İspanya, Portekiz, Batı Almanya

ve Romanya yer aldı. Grup maçla-rı tam bir Fransa fırtınasına sahne oldu. 82 Dünya Kupası’nda Brezil-ya ile birlikte ‘’gönüllerin şampiyo-nu’’ ünvanını alan Michael Hidal-go’nun Fransa’sı gruptaki maçları 3’de 3 ile geçiyordu. İki yıl önce bö-lüm sonu canavarı Batı Almanya’ya penaltılarla kaybeden ev sahibi, artık daha hırslı, daha kararlıydı. Michel Platini, Jean Tigana, Ala-in Giresse ve Luis Fernandez’den oluşan ‘’sihirli kare’’ Fransa’yı şam-piyonluğa taşımak istiyordu elbet. Artık zamanı gelmişti. Yenerken zorlandıkları tek takım da, daha sonradan ülke futbolundaki devri-min Derwall ile iki neferinden biri olarak gösterilen Piontek’in Dani-marka’sıydı.

A Grubunda Fransa ve Danimar-ka rahatça gruptan çıkarken, B grubunda ise daha çekişmeli bir durum söz konusuydu. Grubun mutlak favorisi, 82 Dünya Kupası finalisti Batı Almanya’ydı ama işler her zamanki gibi gitmedi. Grupta-ki son maçında beraberliğin yettiği Rummenige’li Batı Almanya, Real

Madrid efsanesi Miguel Munoz ta-rafından çalıştırılan İspanya’ya son dakikada Maceda’nın attığı golle boyun eğiyor ve Almanlar bu defa ‘’her zaman kazandıkları’’ oyuna veda ediyordu. Bu golle beraber li-derliğe yükselen İspanya ve Porte-kiz yarı finallere adını yazdırdı.

Grup müsabakalarında 3 maçta 7 gol atan Michel Platini önderliğin-de ev sahibi Fransa mutlak favoriy-di artık. Sihirli Kare rakipleri nakış gibi işliyor, Platini ‘’Dünyanın en iyi futbolcusu’’ ünvanını iyice per-çinliyordu. 1986’da Maradona bü-tün dünyayı büyüleyene kadar da öyle kalacaktı. Yarı finalde rakip, turnuvaya tamamen yerel ligden oyuncularla katılan Portekiz’di. Beklendiği gibi Fransa maça hızlı başladı ve Domergue ile golü bul-du. Ancak, Portekiz pes etmeye-cekti. Jordao ile beraberliği yaka-ladılar ve maçı uzatmaya taşıdılar. Uzatmalarda Jordao 98.dakikada bu sefer Portekiz’i 2-1 öne geçi-rir. Fransa’da endişe başlamıştır. 82 Dünya Kupası’ndaki gibi, yine yarı finalde mi eleneceklerdir? 114.

PLATINI’NİN İMZASICENGİZ UYGUR

Page 79: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 79

dakikada Domergue, bu sefer Ho-rozların kaybetmeye mahkum ol-madıklarını tüm dünyaya haykırır ve golü Portekiz ağlarına gönderir. 119. dakikada ise, tüm umutların sahibi sahneye çıkar. Michel Plati-ni skoru 3-2’ye getiren golü atmış-tır. Velodrome, Platini sesleriyle inlemektedir adeta...

İspanya-Danimarka yarı finali ise tamamen farklı profilli iki takımın mücadelesi anlamına geliyordu. Bir tarafta müzmin kaybeden, ku-lüp takımlarıyla Avrupa’yı kasıp kavursa da milli düzeyde şanssız-lığını asla kıramayan, oyun içinde atmaktan çok attırmamayı önem-seyen İspanya, diğer tarafta ise Sepp Piontek önderliğinde yeni çıkışa geçen, uluslararası turnuva-larda ilk kez maç kazanan, tecrübe-siz ama Soren Lerby, genç Michel Laudrup ve Elkjaer’le göze hoş ge-len bir futbol oynayan Danimarka. En önemli kozu Allan Simonsen’i turnuvanın ilk maçında sakatlı-

ğa kurban veren ve buna rağmen turnuvada önemli bir etki yaratan Danimarka henüz 7. dakikada Ler-by ile golü bulur. Golü bulduktan sonra da maçı forse etmeye de-vam eder Danimarka. Ama kalede devleşen bir Arconada vardır. Batı Almanya maçında da inanılmaz kurtarışlara imza atan Sociedad’lı kaleci İspanya’nın fark yemesindeki en önemli engel olur. Ne demişler, ‘’Atamayana atarlar.’’ Batı Almanya maçının kahramanı Maceda tekrar sahneye çıkar. 67. dakikada skoru 1-1’e getirir. Maçta başka gol olmaz ve penaltılardan hata yapmayan İs-panya finale adını yazdıran diğer ekip olur. Danimarka ise futbolse-verlerin kalbinde bir hatıra olarak kalacaktır. Ne de olsa bu turnuva, Piontek’in deyişiyle ‘’86 Dünya Kupası’nın fragmanı’’dır. 86 Dün-ya Kupası’nda çok daha büyük bir etki yaratacaktır Danimarka, ama bu başka bir yazının konusu.

27 Haziran 1984’te Parc des Princes

artık Fransa’nın şampiyonluğuna hazırdı. Her şey Fransa’nın şampi-yonluğu için müsaitti. Ancak oyna-nan oyun hiç de tatmin edici değil-di. Platini maçta etkisiz olunca, stat adeta sessizliğe bürünmüştü. Ta ki, o ana kadar. 57. dakikada harika bir turnuva geçiren, İspanya’nın fi-nale çıkmasında Maceda ile birlik-te en büyük paya sahip olan kaleci Arconada, Platini’nin adeta ağır çekimde salına salına kaleye giden topunu kontrol edemez ve top ade-ta kendi kendine çizginin ötesine zıplar. 90. dakikada Bellone’un Jean Tigana’nın asistiyle attığı gol sadece skoru belirler. Sihirli Kare, 82 ve 86 Dünya Kupalarında yarı finalde elenmekten kurtulamasa da, Euro 84’le tarihe adını yazdı-rır. Platini 9 golle gol kralı olur ve halen bir Avrupa Şampiyonası’nda en çok gol atan futbolcu ünvanını taşımaktadır. Fransa, tarihinin ilk Avrupa Şampiyonluğu’na işte böy-le uzanır. Belki de tarihin en kud-retli turnuva performansıyla...

Page 80: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

80 / HAZİRAN2016

Page 81: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 81

Page 82: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

82 / HAZİRAN2016

İkinci Dünya Savaşı sırasında Na-ziler Hollanda’yı işgal ettiklerinde, Wehrmacht, Hollanda’daki tüm bi-sikletleri toplamıştı. Bu olay, Hol-landalılar için tarihe dünyanın en büyük bisiklet hırsızlığı olarak geç-ti. Naziler Hollanda’dan çekilmiş olsa da, savaş sonrasında da Hol-landa ve Almanya’nın taraf oldu-ğu her olay, tartışmalı ve gergindi. Hatta 1965 yılında Prenses Beatrix, Alman Claus von Amsberg ile ev-lenirken; Amsterdam’da toplanan göstericiler, “Bisikletlerimizi geri istiyoruz” diye bağırmışlardı.

Euro 88 finalleri Almanya’da 8 şe-hirde yapılıyordu. Finallere 8 ta-kım katıldı. Turnuva öncesinde iki takım öne çıkıyordu; ev sahibi Almanya ve Hollanda. A grubunda Almanya ve İtalya, ilk maçta bera-bere kalmıştı. Devam eden maçlar-da ise hem Almanya hem de İtalya, diğer grup maçlarını kazandılar. Gruptaki sıralamayı ise Alman-ya’nın İspanya’ya, İtalya’dan 1 gol fazla atması belirledi.

B grubunda Sovyetler Birliği, Hol-landa’yı yenerek turnuvaya başla-mıştı. Sovyetler, peşinden İrlan-da’yla berabere kalıp İngiltere’yi yenerek B grubu birincisi oldu. Hollanda, Sovyetler Birliği’nin ar-dından ikinci oluyordu.

İlk yarı final eşleşmesi, Ham-burg’da Almanya ve Hollanda’yı karşı karşıya getirdi. Bir tarafta Koeman, Rijkaard, Gullit ve Van Basten; diğer tarafta Brehme, Matt-haus, Völler ve Klinsmann. 1940’da şartlar eşit değildi. Wehrmacht’ın, Hollandalılara göre hem teçhizat açısından hem de sayısal olarak üs-tünlüğü vardı. Fakat Euro 88’deki futbol sahnesinde, bu kez şartlar eşit görünüyordu.

Sahada iki ülkenin futbol maçın-dan daha çok, cephe muharebeleri var gibiydi. Her ikili mücadelede

dirsekler atılıyor, çalım atan fut-bolcuya tekmeler sallanıyor, ta-banlar gösteriliyor ve oyuncular birbirlerine çift dalıyordu. İki ta-kımdaki oyuncular, hakemin bak-madığı anlarda, çivili kramponlar-la ‘zalimce’ birbirlerinin ayağına basıyordu. Hatta faul sonrası düşen Alman Völler’in saçı bile çekilmiş-ti. Tüm bu ‘yeşil saha savaşında’ ilk yarı golsüz sonuçlanmıştı.

İkinci yarı da aynı sertlikle devam ederken, 54.dakikada Klinsmann topla ceza sahasına daldı ve Rijka-ard’ın müdahalesiyle yerde kaldı. Kazanılan penaltıyı orta sahada forma giyen Matthaus, kalecinin

müdahalesine rağmen ağlarla bu-luşturmayı başardı. Almanlar bu gergin maçta 1-0 öne geçmelerine rağmen, üstünlükleri yirmi dakika sürebildi. Alman savunmacı Koh-ler, ceza sahasının sağ tarafında Van Basten’i düşürdü. Hollanda, Koeman’ın kullandığı penaltıyla eşitliği yakaladı.

İki tarafın da ataklarından sonuç

gelmiyor, zaman hızla tükeniyor-du. Bitime iki dakika kala, Van Basten, ceza sahasına derinlemesi-ne atılan topa hareketlendi. Kaya-rak vurduğu topu ağlara göndere-rek Hollanda’ya galibiyeti getiren golü sol direğin dibine bıraktı.

Maç içerisindeki bir nevi kavga-yı kimin kazandığının resmi bir sonucu yoktu belki, ama hakem maçın son düdüğünü çaldığında, Hamburg’da kazanan ekip Hollan-da’ydı. Turuncular, belki bisikletle-rini geri alamamışlardı. Ancak Al-manları kendi evlerinde yenerek, Avrupa Şampiyonu olma rüyaları-nı bir başka bahara bırakmalarına

sebep olmuşlardı. Turuncuların finaldeki rakibi, İtalyanları 2-0 ye-nen Sovyetler Birliği’ydi.

Final, Bavyera’nın başkenti Mü-nih’te, ünlü ‘Münih Olimpiyat Sta-dı’ndaydı. Aynı stadyumda bundan tam 14 yıl önce bir Dünya Kupası finalinde, Hollanda tarihin en ünlü kaybedenlerinden olmuştu. Bu kez Hollanda’nın kupayla arasındaki

Page 83: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 83

engel, grup maçlarında kaybettik-leri Sovyetler Birliği’ydi.

Karşılaşmada ilk yarım saat dol-muşken rasta saçlı Hollanda kap-tanı Ruud Gullit sahneye çıkan ilk isim oluyordu. Sağdan yapılan or-tayı Van Basten kafayla Gullit’e in-diriyor; Gullit de bütün şiddetiyle yaptığı kafa vuruşuyla Sovyet file-lerini havalandırıyordu. İlk yarı bu golle Turuncuların üstünlüğüyle kapandı.

İkinci yarıda ise 54. dakikada bir futbol harikası yaşanacaktı. Sol ka-nattan yapılan ortaya Marco Van Basten, kalenin sağ tarafından ne-redeyse ‘sıfır’dan, gözlerin şahit olabileceği en güzel voleyi vurdu. Kaleci Dasaev’in çaresiz bakışla-rıyla top ağlarla buluştu. Van Bas-ten ellerini kaldırmış sevinirken; Sovyet ekibinin yüzünde üzüntü-lü, Hollandalılarda ise mutlu bir şaşkınlık vardı. Bu golün üstüne, yetmezmiş gibi Sovyetler bir de pe-naltı kaçırdı. 1974’te son düdük se-siyle üzülen, sahaya çöken turuncu forma, aynı yerde 14 yıl sonra sevi-nen taraftı.

İkinci Dünya Savaşından yıllar sonra Nazizm’in yükseldiği yer olan Bavyera’da, Avrupa Kupası, Surinam asıllı Hollanda kaptanı Ruud Gullit’in ellerinde göğe yük-seliyordu. Hollanda milli takımı sadece Hollanda’nın ilk uluslara-rası kupasını kazanmadı. Takım Almanya’dan, bisikletleri çalınmış bir halka, bisikletlerinin yerlerine koyabilecekleri değerde bir Avrupa Kupası da götürmüştü.

Page 84: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

84 / HAZİRAN2016

20. yüzyılın sonlarına yaklaşılı-yor. Bu asır içinde iki Dünya Sa-vaşı geçmiş ve Kore, Vietnam gibi daha küçük çaplı savaşlar olmuş. Avrupa’nın göbeği sayılabilecek Balkanlar’da ise sular biraz daha durgun gözükürken Yugoslavya’yı bir arada tutan güç Mareşal Ti-to’nun ölümüyle orada da durum iyice karıştı. Bu ölümün ardın-dan, çeşitli etnik ve dini grupların barındığı Yugoslavya’da özellikle Slobodan Miloseviç yönetimin-deki Sırbistan’ın, Büyük Sırbistan düşüncesi etnik çatışmaları kö-rükledi. 1990’da başlayan iç savaş, 2. Dünya Savaşı’ndan sonraki dö-nemde Avrupa’da gerçekleşen en kanlı olay oldu. İnsanlık ayıplarıy-la dolu bu savaş bütün dünyanın gözü önünde gerçekleşti. Ülkedeki durum, Yugoslavya’da önemli bir yere sahip olan sporu da etkiledi. Çatışma ortamı, ülkenin en sevilen iki sporundan biri olan futbolda da baş gösterdi. 1990’da oynanan Dinamo Zagreb – Kızılyıldız ma-çında çıkan olaylar sırasında bir Dinamo taraftarına saldıran polis memuruna tekme attı. Savaş, diğer alanlarda da farklı olayların yaşan-masına sebep olacaktı.

Bu savaş, futbolda ise bir peri ma-

salının gerçekleşmesini sağladı. Vahşetin yaşandığı tarihlerde, 10 Haziran- 26 Haziran İsveç’te dü-zenlenen Avrupa Futbol Şampi-yonası, turnuva öncesi ve sonrası yaşanan olaylarla adından söz et-tirecek. SSCB dağılmadan önce bu şampiyonaya katılma hakkı kazan-dı. Ama turnuva başlamadan da-ğıldı ve turnuvaya BDT(Bağımsız Devletler Topluluğu) adı altında katıldılar. Şampiyona, finallerin son defa 8 takımlı oynanması, ev sahibi ülkenin bayrağı ve UEFA yazısının birlikte son kez logo ola-rak kullanılmasıyla “Avrupa Futbol Şampiyonası” ismine veda etmesi gibi durumlara sahne oldu. Tur-nuvaya damgasını vuran olay ise Yugoslavya’nın savaş nedeniyle diskalifiye edilip aynı grubun 2. si Danimarka’nın dâhil olmasıydı.

Euro 92’ye büyük favori olarak son Dünya Kupasını alan Almanya, son Avrupa Şampiyonu Hollanda ve elemelerde tulum çıkarıp bütün maçlarını kazanan Fransa katılı-yordu. Almanya ve Hollanda’nın ağır silahları Çizme’de top koştu-ruyordu: Almanya’dan Brehme, Völler ve Klinsmann; Hollanda’dan Sacchili Milan’a damga vuran Ri-ijkard, van Basten, Gullit. Plati-

ni yönetimindeki Horozlar’da ise kadroda sadece Blanc ve Cantona Fransa dışında oynuyordu. Tu-runcular ve Panzerler aynı gruba düşerken, Fransızlar kısmen kolay gruba düştü. Ama beklenmeyen gerçekleşti ve Fransa gruptan çı-kamadı. İsveç ve Danimarka Ho-rozları geçip yarı finale çıktı. Diğer tarafta iki dev beraber son dörde yükseldi. Yarı finallerin çok çekiş-meli geçeceği beklenmiyordu fakat tersi oldu. Almanya 3-2 ile İsveç’i eledi. Diğer maç ise Vikingler 2 kez öne geçmesine rağmen Portakal-lar tarafından yakalandı ve uzat-malara gitti. Uzatmalarda durum değişmeyince penaltılara geçildi. Vuruşlarda Danimarka’nın kaleci-si Peter Schmeichel, van Basten’in penaltısını kurtararak takımını fi-nale çıkardı. Buna rağmen, finalde Danimarka’ya Almanya karşısında fazla şans verilmiyordu. Mucize bu ya, Almanya maça etkili başlasa da golü bulamadı ve maçın ilerleyen dakikalarında John Jensen ve Kim Vilford’un golleriyle Danimarka kupayı kazandı.

Bu turnuvadan sonra “plajlardan gelen şampiyon” olarak bilinecek Danimarka’da kupanın kazanılma-sındaki en büyük pay-kendisinin

TUNA MENEVŞE

Page 85: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 85

gerçekleştirdiği mucizenin bir ben-zerini oğlu Casper, Leicester City ile Premier Lig’de şampiyon olarak yaptı- kaleci Peter Schmeichel’day-dı. Özellikle yarı final ve finaldeki kurtarışlarıyla takımının başarı-sındaki önemli rol oynadı. Dani-marka’nın kaptanı Lars Olsen ‘ın turnuvadan önce Trabzonspor’da oynaması farklı noktalardan. Tur-nuvada yeteri kadar etkili olama-yan Brian Laudrup ise sonraki yıl-larda adından daha çok söz ettirdi. Kupanın alınmasında önemli bir faktör olan defansın, aşırıya kaçtı-ğını söyleyip Danimarka’yı suçla-yanlar da var.

Bir savaş, futbolda bir mucizeyi tetikledi. Fakat buna gerek kalma-saydı diye düşünüyor insan. Spo-run birleştirici güç sayıldığı bir dünyada, Yugoslavya Basketbol takımından iki arkadaş Vlade Di-vac ile Drazen Petrovic bu dönem-de oynanan bir milli maçta çıkan bayrak krizi nedeniyle birbirleriyle küstüler. “Bir Zamanlar Kardeş-tiler” belgeselinde de anlatılan bu olaydan birkaç yıl sonra Petrovic trafik kazasında hayatını kaybet-ti. Durumdan zaten pişmanlık duyan Divac, kahroldu ve “Keşke barışsaydık.” dedi. Keşke savaş ya-şanmasaydı da ölümler, acılar, piş-manlıklar da olmasaydı.

Page 86: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

86 / HAZİRAN2016

Böyle diyordu ev sahibi İngiltere için bestelenen Euro 96 şarkısın-da The Lightning Seeds. 1966’dan beri ilk kez bir turnuvaya ev sahip-liği yapıyordu. Ev sahibi oldukları son turnuvada dünya şampiyonu olmuşlardı. Bu sefer de Avrupa Şampiyonu olmamaları için hiçbir sebep yoktu. En azından İngilizler böyle düşünüyordu... Euro 96, radikal bir statü değişikli-ğine sahne oldu. Önce dört takımla başlayan ve ardından sekiz takım-la devam eden statü, 96 yılında on altı takıma çıkmış ve bu durum birçok ülkenin ilk defa turnuvaya katılma heyecanı yaşamasına vesile olmuştu. Bu takımlar; Bulgaristan, Hırvatistan, İsviçre, Rusya, Çek Cumhuriyeti ve Türkiye’ydi. Türkiye, eleme gruplarına iyi baş-lamış, deplasmanda Macaristan’la berabere kalıp içerde İzlanda’yı 5-0

gibi farklı bir skorla mağlup ede-rek iki maçta dört puanı cebine at-mıştı. Wankdorf ’daki tarihi İsviçre galibiyeti ve İlker Yasin’in ‘’Şapka çıkaracaksınız şapka!’’ haykırışla-rıyla hatırlanan eleme süreci milli takım için olumlu sonuçlanmış ve Teknik Direktör Fatih Terim ön-derliğinde Avrupa Şampiyonası’na katılım hakkı kazanmıştık. Eleme-lerde yaşanan sürprizlerden biri de son dünya üçüncüsü olan ve To-mas Brolin, Ravelli gibi yıldızlara sahip İsveç’in, milli takımımızın da olduğu gruptan çıkamamasıydı.

Yazının başında da belirttiğim gibi İngiltere’de kupa beklentisi ina-nılmazdı. Grup maçlarında da bu beklentiyi hak ettiklerini göster-diler. Turnuvaya İsviçre beraber-liği ile başlasalar da, daha sonraki iki maçta iki epik galibiyet aldılar. Önce ezeli rakip İskoçya’yı Gasco-igne ve Shearer’ın golleriyle 2-0’la

geçtiler, ardından Hollanda’yı mükemmel bir oyunla sürklase edip 4-1 yendiler ve grubu lider tamamladılar. Türkiye, ilk kez ka-tıldığı turnuvayı 0 gol ve 0 puanla tamamlarken Hırvatistan maçın-da gole giden Vlaovic’i düşürme-yen Alpay’ın aldığı fair-play ödü-lü, Euro 96’dan bize kalan tek şey oldu. Grup müsabakalarının sürp-riz takımı ise Çek Cumhuriyeti’y-di. Pavel Nedved, Karel Poborsky, Vladimir Smicer ve Patrik Berger gibi genç hücumculara sahip Çek-ler, grupta İtalya’yı altında bırakı-yor ve Almanya ile birlikte çeyrek finalin yolunu tutuyordu.

Grup müsabakalarının ardından İngiltere, Hollanda, Fransa, İspan-ya, Almanya, Çek Cumhuriyeti, Portekiz ve Hırvatistan çeyrek final oynamaya hak kazanmıştı. İngilte-re, 0-0 biten maçın sonunda penal-tı atışlarıyla İspanya’yı devirerek

FUTBOLEViNE

DÖNÜYORCENGIZ UYGUR

.

.

Page 87: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 87

ilk yarı finalist olurken, gene 0-0 biten maçın sonunda penaltılarla Hollanda’yı geçen Fransa onları ta-kip etmişti. Çeyrek finallerin ikinci gününde ise, Almanya, Hırvatis-tan’ı Jürgen Klinsmann ve Matthias Sammer’in golleriyle 2-1 mağlup etmiş, Çek Cumhuriyeti Pobors-ky’nin golüyle Portekiz’i devirmeyi bilmişti.

Yarı finallere gelindiğinde herkes İngiltere ve Almanya’yı konuşuyor-du. İki takımın yarı finalde eşleş-mesi erken final olarak nitelendiri-liyordu. Bu iki takımın oynadıkları futbolla turnuvadaki diğer takım-ları gölgede bıraktıkları açıktı. Al-manya, yarı finale kadarki süreçte sadece bir gol yerken, İngiltere, İskoçya ve Hollanda maçlarında oynadığı futbolla gözlerdeki pası silmişti. Alan Shearer’ın formu İn-gilizlerin en büyük dayanağıydı. İki ülkenin tarihsel rekabetini de göz önüne alınca, futbolseverle-ri klasikler arasına girmeye aday bir maç bekliyordu. Öyle de oldu. Wembley’i hınca hınç dolduran İngilizler henüz üçüncü dakikada turnuvanın yıldızı Shearer’ın go-lüyle sevindi. Lakin Almanya’nın

doğasında pes etmek yoktu. 16. da-kikada Beşiktaşlı Stefan Kuntz’un golüyle maça dengeyi getirdiler. Maçın normal süresi ve uzatma dakikalarında başka gol olmayın-ca penaltı atışlarına geçildi. İlk beş penaltıda hata yapılmazken, altın-cı penaltıda topun başına Gareth Southgate geçti. Topa vurdu ve Andreas Köpke mükemmel uzan-dı. Andreas Möller son penaltıyı gole çevirince, Wembley’de, futbo-lun beşiğinde finale çıkan takım Almanya’ydı. O gün için futbol 90 dakikadan fazlaydı ama bir kez daha kazanan Almanya olmuştu.

Diğer yarı finalde ise Almanya-İn-giltere maçının aksine kaliteli bir futbol izlenmedi. Old Trafford’da golsüz biten 120 dakikanın ardın-dan penaltılarla Fransa’yı eleyen turnuvanın sürpriz takımı Çek Cumhuriyeti finale uzandı. İlk tur-nuvasını oynayan Zinedine Zida-ne’ın futbola damga vurmak için iki sene daha beklemesi gerekecek-ti.

Wembley’deki finalin favorisi ev sahibinin umutlarını tüketen Al-manya’ydı tartışmasız. Ama Çek

Cumhuriyeti’nin kolay lokma ol-maya niyeti yoktu. Nitekim, Pat-rik Berger’le penaltı atışını gole çevirerek 1-0 öne geçti Çekler. 92’ Danimarka’dan sonra bir mucize daha yaşanabilir miydi? Almanya yine finalde turnuvanın sürpriz takımına mı kaybedecekti? Bu so-ruları yanıtlayan kişi Oliver Bier-hoff oldu. Önce 73’üncü dakikada attığı golle maça eşitliği getirdi. 90 dakikası 1-1 tamamlanan maçta son sözü söyleyen yine Bierhoff ’tu. 95’inci dakikada attığı altın golle kupayı Almanya’ya getirdi. İlk ve son defa Avrupa Şampiyonası fina-li altın gole şahitlik etmişti.

Turnuvayı Alan Shearer 5 golle gol kralı olarak tamamlarken, turnu-vanın en iyi oyuncusu şampiyon Almanya’dan Matthias Sammer oluyordu. Shearer, Gascoigne ve İngiltere turnuvaya damga vursa da, Çek takımının sonradan efsa-ne olacak futbolcuları bu turnuva ile dünyaya açılsa da, son sözü yine Almanlar söylemişti. Ne demişti Gary Lineker, ‘’Futbol 22 kişinin 90 dakika oynadığı ve sonunda hep Almanların kazandığı bir oyun-dur.’’

Page 88: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

88 / HAZİRAN2016

Page 89: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 89

YILDIZLI GECELERDE HÜZÜN DENiZ BALCI

Page 90: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

90 / HAZİRAN2016

Euro 2000’i düşündüğünüzde, ço-ğunuzun aklına Trezeguet’nin sol ayağı ile altın golü İtalya ağlarına bırakışı, Fransa Kaptanı Descham-ps’ın 1998 Dünya Kupasından son-ra Avrupa Kupasını da kaldırması, Zidane, Djorkaeff, Thuram’ın şam-piyonluk sevinçleri ve finali kaybe-dip üzülen İtalyan oyuncular geli-yordur. Benim gözümün önüne ise 9 yaşındaki bir çocuğun turuncu renge adım adım âşık olması geli-yor.

Euro 2000’nin başlangıç vuruşu Belçika’da yapıldı, bitişi ise Hollan-da’daydı. İki ülke tarafından ortak-laşa düzenlenen ilk Avrupa Şam-piyonası’ydı. Milenyumun da ilk turnuvası olan bu özel turnuvada maçlar; Belçika’nın Brüksel, Liege, Brugge, Charleroi, Hollanda’nın Amsterdam, Rotterdam, Eindho-ven ve Arnhem şehirlerinde oy-nandı.

Sahada oyunun kontrolü Porta-

kallar’daydı, Kraliyet ailesinden gelen turuncu renk, tribünlerde de en baskın haliyle göze çarpıyordu.Türkiye’de forma giyip maça git-meye daha yeni başlandığı yıllarda, başka herhangi bir rengin olmadığı turuncu tribün, hayranlık uyandı-rıcıydı.

Hollanda turnuvaya muhteşem başladı. Önce Çek Cumhuriyeti’ni, sonra da Danimarka’yı yendi. Gru-bun son maçı, son dünya şampiyo-nu Fransa ile oynanacaktı. Fransa, maçın başında Dugarry’nin kafa golüyle öne geçti. Hollanda, bu gole Barcelona’da forma giyen Pat-rick Kluivert ile cevap verdi. İlerle-yen dakikalarda ise Trezeguet topa altı pasta dokundu ve Fransa’yı tek-rar öne geçirdi. Böylece ilk yarıyı dünya şampiyonu Fransa 2-1 önde kapattı.

Hollanda, ikinci yarı Frank de Bo-er’un Fransa kalecisi Lama’yı çare-siz bırakan serbest vuruşuyla önce eşitliği yakaladı, 8 dakika sonra da

bir başka Barcelonalı Zenden ile 3-2 öne geçti. Maç boyunca tribün-ler, fırtınalı bir deniz kadar dalgalı ve hareketliydi. Tek bir farkla; de-niz mavi değil, turuncuydu. Haya-tım boyunca Amsterdam’da olmayı 2 kere çok istedim. Biri o geceydi. Hollanda, kendi evinde şampiyon-luğa yürüyordu. Son dünya şampi-yonu, Portakallara 3-2 yenilmişti. Gruptan 9 puan ve 3 galibiyet ile çı-kan turuncular, çeyrek finalde kar-şılaştıkları Milosevicli, Stankovicli, Mihajlovicli, Kovacevicli, Mijato-vicli Yugoslavya ile karşılaştı. Bu maç tupturuncu tribünler için bir ‘gösteri’ şeklinde geçti. 6-1’lik skor, Kluivert’ın hat-tricki… Turnuva, Hollanda açısından Van Gogh’un ‘Yıldızlı Gecesi’ kadar güzel ve hu-zurlu geçiyordu.

Yarı final eşleşmelerinde; Hollan-da İtalya ile Portekiz ise Fransa ile eşleşti. Uzatmaya giden Portekiz- Fransa maçında, daha sonra Ga-latasaray’da da forma giyecek olan Abel Xavier, kaleye giden topu

Page 91: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 91

eliyle kesti. Penaltı kazanan Fran-sa’da topun başına geçen Zidane, sol köşeye gönderdiği net penaltı vuruşuyla Fransa’yı ilk finalist yap-tı.

İkinci yarı final maçı Amsterdam Arena’da yine ‘turuncu’ rengin hâ-kimiyetinde oynandı. Hollanda, İtalya’ya göre maça daha iyi başla-dı. Turuncular, mavilerin kalesine atak üstüne atak yapıyor, İtalya de-fansına nefes aldırmıyordu. İlk gol girişimi “Buz Adam” Bergkamp’tan geldi. Arsenal efsanesinin sağdan vurduğu top, Toldo’yu geçti ama direkte patladı. 34. dakikada Ju-ventus forması giyen Zambrotta, sol kanatta kendisini çalımlayan Zenden’i düşürdü. 15. dakikada gördüğü sarı karttan sonra ikinci sarı kartı gördü ve oyun dışında kaldı. Hollanda zaten üstün oynu-yordu, kendi evindeydi ve rakip 10 kişi kalmıştı. Finale çıkması için

gereken tek şey, bu kadar avantaj sahibiyken 1 tane gol bulmasıydı. Hollanda, İtalya maçına kadar 13 gol ile turnuvanın en golcü takı-mıydı. Bütün Hollanda’nın bek-lediği o gol ise ancak seri penaltı atışlarında gelebildi. İlk yarıda Frank de Boer, ikinci yarıda ise Kluivert birer penaltı kaçırmıştı. Maç boyunca sayısız gol girişimi de ya Toldo’dan, ya da direklerden dönüyordu. 120 dakikanın sonun-da seri penaltı atışlarında penaltı şanssızlığıyla ünlü İtalya, ilk üç penaltıyı gole çevirirken; Frank de Boer penaltı kaçırmaya devam etti, Jaap Stam da ona eşlik etti. İtal-ya’nın dördüncü penaltısı ise Van der Sar’da kaldı. Seyirciler “acaba” derken, penaltı kaçırma furyası-nın finalini Bosvelt geceye yakışır şekilde yaptı ve seyircilerin akılla-rındaki soruyu da yanıtlamış oldu. Böylece İtalyanlar, neredeyse Hol-landa kalesi görmeden finale çıktı.

2000 yılında âşık olduğum turun-cular, her turnuvada aynısını yap-maya devam etti. Harika bir baş-langıç, güzel futbol, kötü bir gol ve veda… Her seferinde, “ bu sefer olacak” derken beklenmeyen yer-den gelen darbe; yine hüsran. ‘’Üç doğru pas, %90 goldür.” Hollanda da ben de üç doğru pası hâlâ arı-yoruz.

Page 92: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

92 / HAZİRAN2016

Yenilgi insanoğlunun doğasında olan ve herkesin hayatının bir dö-neminde tattığı bir durumdur. Ki-mileri yenilince gururu bir yana bırakıp hüngür hüngür ağlar. Ki-mileri vakur duruşundan ödün vermez, gözyaşlarını içine akıtır. Farklı boyutlarda yaşanılan mağ-lubiyetlerin belki de en acısı sizi tanıyanların, sevdiklerinizin, de-ğer verdiklerinizin önünde aldık-larınızdır. Kendi evinizde, kendi taraftarınızın önünde kaybetmek; hatırlamak istemeyeceğiniz bir kâbus, düşünmek istemeyeceğiniz bir felakete dönüşür.

2004 yılında Portekiz’de düzen-lenen Avrupa Şampiyonası’nda güzel oyuna tepki olarak doğmuş Yunan Milli Takımı ve göze hoş ge-len futbolun temsilcisi Portekiz’in başrolünde oynadıkları ve sonun-da rüyanın kâbusa dönüştüğü bir turnuva izledik. Fiorentina’dan gö-nül bağımın olduğu Rui Costa ve Nuno Gomes, Manchester United maçlarında yedekten oyuna gir-sin diye beklediğim o zamanların pek tanınmayan genç oyuncusu Cristiano Ronaldo, sansasyonel sü-perstar ya da bir hain olan Figo, on numaraların son temsilcilerinden

Deco gibi oyuncularla Portekiz fa-vori takımımdı. Tarihlerinde bü-yük turnuva kazanamayan bu ülke artık kendi evinde zafere ulaşacak ve halk coşkuyla bu başarıyı doya-sıya kutlayacaktı. Figo’nun heykeli Lisbon’a dikilecek, genç yetenek Cristiano Ronaldo’nun bir Avrupa Kupası olacaktı. Scolari Dünya Ku-pası’ndan sonra Avrupa Şampiyo-nu da olacaktı. Olmadı…

Yunanistan’da Atina yakınlarında Yunan Milli Takımı sağ beki Fyssas evlilik hazırlıkları yapıyordu. Ni-şanlısı ile 9 Temmuz için arkadaş-

İYİKÖTÜÇİRKİN

CİHAT GEMİCİ

Page 93: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 93

ları ve ailesinin davetli olduğu 300 kişilik bir yer ayarladılar. Turnuva 4 Temmuz’da sona eriyordu ve ni-şanlısı Fyssas’ın düğün hazırlıkları-na yardım etmesi için en az bir haf-ta önce Atina’da olmasını istiyordu. Yunan oyuncu nişanlısına “Merak etme, Temmuz’un başında yanında olacağım. Yarı finalleri ve finali de beraber izleriz” dedi. Fyssas Yu-nanistan’a 5 Temmuz’da dönebildi ve kutladıkları şey evliliği değildi. Kutlayanlar da ne sadece aileleri ne de arkadaşlarıydı. Bütün bir ulus Fyssas ve arkadaşlarının Yunanis-tan’a gelişini kutluyordu. Gelen Avrupa Şampiyonu Takis Fyssas ve

Otto Rehhagel yönetimindeki Yu-nan Milli Takımıydı. Macera aynı grupta başladı. Porte-kiz ve Yunanistan gruptan beraber çıktılar. Çeyrek Finalde Portekiz İngiltere’yi çıplak elle kurtardığı penaltılarla nam salan kaleci Ricar-do’nun kuratardığı penaltı vuruş-larıyla geçti. Yunan takımı Fransa karşısında 90 dakika savunma yaptı ve golcüsü Charisteas’ın 65’te gelen golüyle yarı finale çıktı. Portekiz yarı finalde Hollanda’yı Ronaldo ve Maniche’nin unutulmaz golüyle eledi. Yunanistan yarı finalde grup aşamalarının flaş takımı Çek Cum-huriyeti ile eşleşti. Nedved, Pobor-sky, Koller ve turnuvanın gol kralı Milan Baros karşısında favori taraf kesinlikle Yunanistan değildi. Sonuç ise kom-şudan yanaydı. Çekirge sıçramaya devam edi-yordu. Dakika 105+1 Dellas ve Yunanistan finalde.

Finalde artık ev sahibi Portekiz çekirgenin daha fazla zıplamasına izin verme-meliydi. Işık stadında 62,865 kişinin karşısında sadece savun-ma yapan bir takım, yıldızlar top-luluğu Portekiz’i kendi sahasında yenemezdi. Yendi. 57. Dakikada turnuvanın en değerli oyuncusu seçilen kaptan Zagorakis sağdan getirdi. Charisteas kafayı vurdu. Artık Yunanistan Avrupa Şampi-yonuydu…

İyi ile kötünün mücadelesinde akıl-lara çirkin’in nerede olduğu sorusu gelebilir. Çirkin İskandinav sure-tine bürünmüş biçimde İsveç-Da-nimarka maçında ortaya çıktı. İki takımın gruptan birlikte çıkabil-meleri ve İtalya’yı saf dışı bıraka-bilmeleri için maçın 2-2 bitmesi gerekiyordu. Maç 2-2 bitti. Çirkin ördek yavrusu Zlatan İbrahimovic ise İtalya’ya attığı akrobatik gol ile yine hafızalarda yer edinmeyi bir

şekilde başardı. Rooney’nin yük-selişi, İspanya’nın yükselmeden önce dibe vurması ve savunma ekolünün altın çağı ve son olarak Cristiano Ronaldo’nun gözyaşla-rı turnuvanın göze çarpanlarıydı. Devir kötülerin devri. İyilerin çağı sona erdi.

Page 94: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

94 / HAZİRAN2016

Euro 2008 her yönüyle dünya fut-bolunun değişmekte olduğunu gösteren ilk turnuvaydı. Futbolda-ki önemli anlayışlar, taktikler, güç dengeleri Euro 2008 itibariyle de-ğişmeye başladı. Tırmanışta olan Alman ve İspanyol futbolu daha da yükselişe geçerken; İtalyan, Fransız futbolu gerileme dönemine giri-yordu. Turnuvaya katılamayan İn-giltere ise 2000’lerin ortalarından itibaren İtalyanlarla birlikte kulüp-ler bazında Avrupa’nın liderliğini İspanya ve Almanya’ya devrediyor-du.

Euro 2004’le birlikte yükselişe ge-çen defansif futbol anlayışına dur diyen Euro 2008’de günümüzde de hala etkisini sürdürmekte olan top hakimiyeti ve pasa dayalı futbol anlayışının temelleri atılıyordu. İs-panya’nın pasa dayalı, Almanya’nın seri futbolu günümüz takımları-nın temelini oluşturuyorken, Yu-nanistan, İtalya’nın başını çektiği defansif futbol anlayışı başarısız

oluyordu. Inter ve Chelsea defansif futbol oynayarak Şampiyonlar Li-gi’ni kazansa bile bu başarılar istik-rar kazanmıyordu. Euro 2008 iti-bariyle seri veya topa sahip olmaya dayalı futbol oynayan takımlar kulüpler bazında zirvede kalıyor-du. Barcelona topa sahip olmaya dayalı oyunu oynayarak, Bayern Münih ve Real Madrid ise daha hızlı bir oyun tarzı benimseyerek son sekiz yılda futbolun hakimleri oluyorlardı. Seri yani hızlı paslar-la kaleye inmeye çalışan Almanya 2014 Dünya Kupası’nı kazanırken, Barcelona gibi bir omurgaya sahip paslaşmayı seven İspanyollar ise Euro 2008&2012 ve 2010 Dünya Kupası’nı kazandılar.

Turnuvaya gelecek olursak, tur-nuva daha başlamadan çok büyük sürprizlere sahne oluyordu. Euro 2008’in önemli favorileri arasında gösterilen İngiltere son iki maça 2.sırada girerken önce Moskova’da Rusya’ya, 4 gün sonra ise Wemb-

ley’de 90 bin İngiliz’in önünde Hır-vatistan’a yenilerek Euro 2008 bile-tini Rusya’ya hediye edip Avrupa’ya ilk şoku yaşatıyordu.

Gruplarda ise Türkiye ve Hollanda Avrupa kıtasını şaşırtmaya devam ediyordu. Fatih Terim önderliğin-deki Ay-Yıldızlılar ilk maçta Porte-kiz karşısında varlık gösteremiyor ama İsviçre karşısında ilk yarısı-nı 1-0 geride kapattığımız maçı 90+2de Arda Turan’ın attığı golle kazanıyorduk. Son maçta ise futbol tarihinin en dramatik dönüşlerin-den birine imza atıyor, Çek Cum-huriyeti karşısında son 15 dakika-da attığımız 3 golle maçı 2-0’dan çevirip 2.tura yükseliyorduk.

Hollanda’nın olduğu C grubu ise bu turnuvanın “Ölüm grubu” laka-bını hak edecek nitelikte bir grup-tu. Turnuvanın favorilerinden, 2006 Dünya Kupası şampiyonu İtalya, finalisti Fransa ve Romanya Hollanda’nın rakipleriydi. Lakin

DEĞİŞİM TURNUVASI

EMİR RIZA LEKİ

Page 95: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 95

Portakallar, İtalya’yı ve Fransa’yı farklı skorlarla yeniyor ve oyun olarak da rakiplerini darmadağın ediyordu. İki favoriyi bu duruma düşüren Portakallar Euro 2008’in büyük favorisi olduğunu ispatlı-yordu.

Turnuvanın ilerleyen turlarında Türkiye ve Rusya favorilerin ara-sından sıyrılıp yarı finale yüksel-meyi başarıyorlardı. İspanya dışın-da bütün grup birincileri yarı finali göremezken turnuvanın favori-lerini bozguna uğratan Hollanda Rusya’ya elenerek adeta okyanusu

geçip derede boğuluyor ve bir turnuvayı daha hayal kırıklı-ğıyla noktalıyorlardı. Turnuva tarihine adını geri dönüşlerin

takımı olarak yazdıran Türki-ye ise Hırvatistan’ı efsane bir geri dönüşün ardından uzatmanın da uzatmasında gol atarak kupanın dışına itiyordu ve yarı finalde Al-manya’nın rakibi oluyordu. İspan-

ya ve Almanya ise peri masalını son-

landırıyorlar-dı. Almanlar Türkiye’nin ,

İ s - panyollar ise Rus-ya’nın hayallerini yıkarak fina-

le yükseliyorlardı.

Finale çıkan Almanya ve İspanya futbol tarihleri karşılaştırıldığın-da siyahla beyaz kadar farklıydı. Matadorlar tarihleri boyunca hep başarısızlıklarıyla anılırken, Pan-zerler ise kadroları nasıl olursa ol-sun neredeyse her turnuvada bir şekilde başarılı olmayı başarıyor-lardı. Finalde ise bu anlayışların tam tersi ortaya çıktı. İspanyollar sonunda şeytanın bacağını kırıp Fernando Torres’in attığı golle şampiyon olurken günümüze ka-dar gelen başarıların sinyallerini veriyorlardı. Yetenekli kadroları olmasına rağmen turnuvalarda ba-şarılı olamayan İspanya Euro 2008 sonrası dünya futbolunu domine ederken, Almanya ise yaptığı altya-pı yatırımlarının meyvelerini top-lamaya erkenden başlamıştı bile. Euro 2008’in finalistleri 2016’ya kadar geçen sürede milli takımlar bazındaki tüm kupaları toplayıp tüm dengeleri değiştirmişlerdi.

Page 96: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

96 / HAZİRAN2016

Ukrayna ve Polonya ortaklığında düzenlenen Euro 2012 genel olarak sürprizlerin fazla yaşanmadığı bir turnuva oldu. Son dünya ve Avrupa şampiyonu İspanya turnuva öncesi beklentileri karşılayıp Euro 2012’yi de kazanmayı başarırken üç büyük turnuvayı ve iki Avrupa şampiyo-nasını arka arkaya kazanan ilk ta-kım olmayı başardı. Matadorlar dünya futbolunun adeta patronu olurken 2010 Dünya Kupası’nda galibiyet bile alamayan İtalya Euro 2012’de Cesare Prandelli önder-liğinde finale çıkarak çoğu spor-severi şaşırttı. Turnuvanın İspan-ya’yla birlikte en büyük favorileri arasında gösteren Almanya’yı ve eleyen İtalyanlar 96’dan beri kupa kazanamayan Panzerlerin hayalle-rini bitiren takım oldu. Ayrıca İn-giltere’yi de eleyen Gök Mavililer, 1966’dan beri kupa kazanamayan ada temsilcisine bir sonraki turnu-vayı bekleyin dedi.

Euro 2012’de oynanan maçlara ve turnuvaya gelecek olursak ilk başta grupların her turnuva olduğu gibi biraz adaletsiz olduğunu söylemek yanlış olmaz. Dört yarı finalistin sadece iki gruptan çıkması da bu argümanımızı doğrular nitelikte. Turnuvanın kağıt üstünde en zayıf grubu olan A grubunun favorisi gösterilen Rusya, Çek Cumhuriye-

ti ve Yunanistan’ın altında kalarak turnuvadan elenirken, kaptan Ka-ragounis son maçta Rusya karşı-sında attığı golle takımın zafere ve ikinci tura taşıdı. Ev sahiplerinden Polonya ise grubu iki puanla son sırada bitiriyordu. Portekiz, Hol-landa, Almanya ve Danimarka’nın olduğu B grubu ise bu turnuvanın “Ölüm” grubu olma şerefine erişir-ken, Euro 2008’de ölüm grubun-da üç maçta dokuz puan alan son Dünya Kupası finalisti Hollanda bu sefer sıfır çekerek hayal kırık-lığı yaşıyordu. İlk maçta Portakal-lar’dan galibiyeti alan Danimarka ise Almanya ve Portekiz’e yenile-rek Hollanda’nın ardından elenen ikinci takım oluyordu. Grupta üçte üç yapan Almanlar ise yoluna dolu dizgin devam ediyor, turnuvanın favorilerinden olduğunu ispatlı-yordu.

C grubu ise B grubu kadar olma-sa da İtalya, İspanya ve Hırvatistan gibi üç favoriyi barındırıyordu. İs-panya’nın birinci çıkmasına kesin gözüyle bakılırken Hırvatistan’ın grup ikincisi olacağını düşünenle-rin sayısı hiç de az değildi. Lakin gruptaki ilk maçında İspanya’yla berabere kalan İtalya, İrlanda’yı yenip Hırvatistan’la berabere ka-lınca grubu beş puanla ikinci sıra-da bitirmeyi başarıyordu. D grubu

KALDIĞIYERDENDEVAM

EMİR RIZA LEKİ

Page 97: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 97

oluşturan takımlar milli takımlar düzeyinde iki ezeli rakip olan Fran-sa-İngiltere, ev sahibi Ukrayna ve İsveç’ti. Denk güçlerin rekabetinde gülen ülkeler Fransa ve İngiltere olurken futbola veda eden Shevc-henko ise son turnuvasında ülke-sini İsveç karşısında muhteşem bir zafere taşıyor, bir diğer efsane Zla-tan’ın attığı tek gole iki golle karşı-lık veriyordu.

Çeyrek finalde İspanya Fransa’yı, Portekiz ise Çek Cumhuriyeti’ni kupanın dışına iterek birbirlerinin rakibi oluyorlardı. Almanya da Yunanistan’ı farklı geçerken başa baş bir oyun sonunda seri penaltı atışlarında İngiltere’yi eleyen İtal-ya yarı finalin dördüncü takımı oluyordu. Yarı finallerde Portekiz karşısında çok zorlanan İspanya penaltılarla rakibini elemeyi başar-sa da Almanya’nın final hayalleri-ne ise “Süper” Mario Balotelli izin vermiyordu.

Turnuvanın en önemli maçında ise favorilerin birer birer hayalle-rini bitiren İtalya’nın hayallerini ise İspanya sonlandırıyordu. Gök Mavililer’i 4-0 yenen Matadorlar Avrupa Şampiyonası tarihinin en farklı final galibiyeti alarak rakibi-ni bozguna uğratıyordu.

Euro 2012’yi detaylı bir şekilde in-celeyecek olursak, turnuva sahada oynanan futboldan çok fazla keyif almadığımızı söylesek doğru söy-lemiş oluruz. Fakat her turnuvada olduğu gibi Euro 2012’de içinde çok değerli hikayeleri barındırıyor-du. İtalya Cesare Prandelli’nin yö-netimindeki finale kadar yükselir-ken Andrea Pirlo ise geçmiş yaşına rağmen takımını bir orkestra şefi gibi yönetmişti. Andriy Shevchen-ko’nun vedası ise bütün sporsever-leri üzerken efsane golcünün İsveç maçında attığı goller kariyerinin son golleri oluyordu.

Page 98: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

98 / HAZİRAN2016

FORMALARIN DİLİ

10BÜLENT BAHADIR

Futbolseverler için boş geçen sıcak yaz günleri kadar sıkıcı bir dönem yoktur. Her iki senede bir yaz ayla-rına denk gelen Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonası, yaz sıcağın-da kalan futbolsevere buz gibi bir limonata etkisi yaratır. Normal fut-bol sezonun bitmesinin ardından geçici ve kısa süreli yaz aşkı tadında heyecanlar yaratır milli turnuva-lar. Sezon ortası çekilen kuralar ile başlayan heyecan, futbolseverlere hayaller kurdurmaya yeter, hemen herkes ilk önce “ölüm” grubunu belirler daha sonra da favoriler or-taya atılır. Yaz aşkına olan bekleyiş bir kez daha alevlenir; turnuvanın yaz defilesi tadındaki birbiri ardı-na açıklanan forma tasarımları ile. Bazı takımların yıllardır süregelen çizgileri vardır, gözler aşinadır. Geleneksellik korunmaya çalışılır. Milli forma bir nevi milli bayrak gibidir, kolay kolay değişmez. Tabi

forma üreticileri ne yapsın, bazen ufak bazen de sıra dışı tasarımlar ile yüksek satış rakamlarına giden yolu kovalarlar. En rahat oldukla-rı alan ise deplasman formalarıdır. Farklı renk ve tasarım kullanmakta daha özgürdürler. Tasarımların bir bir açıklanması ile futbolseverler tarafından hemen en iyi ve en kötü formalar seçilir. Sempati duyduğu takımın yeni formasını beğenme-yen futbolsever, sanki turnuvaya en önemli oyuncusu eksik başlaya-cakmış gibi hisseder. Birde o tur-nuvanın en iyi forma tasarımına sahip takım belirlenir gönüllerde ve bu takımın erken elenmesini kimse istemez, o formayı daha çok sahada görmek için.

Euro 2016 formaları da turnu-va öncesinde birer birer tanıtıldı, kimini çok beğendik, kimini az. Hazırlık maçlarında giyildikçe ba-

zılarına biraz daha ısındık. Ama bir gerçek var ki, geçmiş forma-ları daha çok özlüyoruz. Tarihe iz bırakacak tasarımda formaya has-ret kaldı futbolseverler. Piyasanın öncüleri Adidas ve Nike özellikle milli formalarda artık bir tasarımı tüm takımlara uygular hale geldi. Forma üreticilerinin milli takımlar için aynı tasarımı kullanmasının yanı sıra artık her takıma da aynı isim ve numara fontu kullanma-yı da gelenek haline getirdi. Daha önce takıma özel olan fontlar ne yazık ki artık değil.

Nike da Adidas gibi tüm takım-larına aynı fontu uyguluyor. Adi-das’tan farklı olarak sırt numara-larının alt kısmına ülke logolarını yerleştirmiş. Türkiye hariç, Nike kullanan Fransa, İngiltere, Hırva-tistan, Portekiz ve Polonya fontla-rında ülke arması mevcut.

Page 99: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 99

Page 100: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

100 / HAZİRAN2016

Bu turnuva önemli bir değişikli-ğe şahit olacak. Adidas’ın ünlü “3 çizgisi” kol ve omuzlardan koltuk altına iniyor. Uzun yıllar forma-nın yakasından başlayıp kolun bi-tiş noktasına kadar uzanan 3 çizgi artık alışıldık yerinde olmayacak. Profesyonel ligler ve Şampiyonlar Liginde kol arması uygulanması ile birlikte, adidas’ın 3 çizgisi sıkıntılı günler yaşamaya başladı. Armalar önce kolda bulunan 3 çizgi üzerine uygulandı. Uygulaması 3 çizginin kabartıları yüzünden kolay olma-dı ve hoş bir görüntü çıkmadı. Bu soruna çözüm bulma adına Adidas kısa kollu formalarda 3 çizgiyi kol bitişine kadar sürdürmeyip arma-lık boş alanlar bırakmaya başladı. Bu boş alanlar uzun kollu forma-larda süreksiz ve hoş olmayan bir görüntü sundu. Kol armaları artık futbol müsabakalarının olmazsa olmazı. Yaz aylarında gerçekleşen

hazırlık turnuvaları bile artık ken-di logolarının bulunduğu kol ar-maları üretiyor ve turnuva boyun-ca takımlar bu armaları kollarında taşıyorlar. 3 çizgide meydana gelen kesik hareketi ortadan kaldırmak için, Adidas radikal bir karar alı-yor ve 3 çizgi formanın yan böl-gelerinde koltuk altından başlayıp formanın eteğine kadar devam eder halde uygulanıyor. Bu yeni tasarım, önümüzdeki sezon başta büyük kulüpler olmak üzere çoğu Adidas kullanan takım tarafından tasarımlarında kullanılacak. Tabi ki kollardaki 3 çizgi tamamen or-tadan kalkmıyor, Euro 2016’da Ku-zey İrlanda, Ukrayna ve Galler eski tarz tasarımı kullanmaya devam eden takımlar.

Nike ise bu seneki tasarımında “reglan” tipi bir kol yapısı ile karşı-mıza çıkıyor. Çoğu takımda reglan

tip kolları gövde renginden farklı renkte kullanırken, bazı örneklerde tek renk olarak karşımıza çıkıyor. Reglan kol nedir diyen arkadaşlara şöyle anlatabiliriz. Kol parçası ge-nel tişörtlerde ve formalarda omuz hizasından başlar, reglan kol ise boyun ve koltukaltından başlayan tarza denir. Ne yazık ki Nike da tüm Euro 2016 formalarında aynı tasarımı kullanıp renkler ile oyna-yarak farklılık yaratmaya çalışmış ama yetersiz kalmış gözüküyor.

Turnuvada 7 farklı forma üreti-cisinin formaları boy gösterecek; Adidas, Nike, Puma, Umbro, Joma, Macron ve Errea. Euro 2016’da nerdeyse her üç takımdan biri Adi-das tercih ederken, Umbro, Joma, Macron ve Errea ise birer takımla temsil edilecekler.

Sempati duyduğu takımın yeni formasını beğenmeyen futbolsever,

sanki turnuvaya en önemli oyuncusu eksik başlayacakmış gibi hisseder.

Page 101: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 101

OKUMAYI SEVEN DEFANSA GELSİN

Page 102: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

102 / HAZİRAN2016 FRANSA

Page 103: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 103

Son yıllarda Nike ile güzel tasarımlara sahip olan Fransa, bu senenin merakla beklenen forma tasa-rımlarından biriydi. Geçmiş senelerde daha koyu lacivert tonlara sahip iç saha forması, son tasarım-da açık renk tercih edilmiş ve koyu laci-vert ton kol detayın-da kullanılmış.

Sade yapı-daki Fransa

forması biraz bek-

lentilerin al-tında kalmış

gözüküyor.

Page 104: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

104 / HAZİRAN2016

Fransa deplasman forması iç saha for-ması ile aynı şablonda tasarlanmış. Geçmiş yıllardaki gibi deplas-man formasında tercih edilen renk yine beyaz. Kol detayları ile Fransa bayrağı ortaya kon-muş. İç saha formasına kıyasla daha göz alıcı durduğu kesin.

Page 105: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 105

ROMANYA

Uzun yıllar Adidas forması kulla-nan Romanya, 2015 Haziran ayın-da imzaladığı 4 yıllık sözleşme ile artık Joma formaları kullanacak. İspanyol forma üreticisi Joma’nın Euro 2016’daki tek temsilcisi Ro-manya olacak. Romanya’nın yeni forması, geleneksel bir şekilde sarı

ana renkten ve kollarda ve yanlar-da kırmızı detaylar ile süslenmiş. Joma’nın tasarladığı formalarda farklı ve dikkat çekici bir v-tipi yaka kullanılmış. Ana rengi mavi olan yakada sarı ve kırmızı kul-lanımı ile Romanya bayrağındaki ünlü üç renk bir arada bulunmuş

oluyor. Romanya’nın deplasman forması ise geçmiş yıllarda olduğu gibi kırmızı renkte. İç saha for-masının kontranstı şeklinde ana renk kırmızı ve sarı detaylar tercih edilmiş.

Page 106: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

106 / HAZİRAN2016

ARNAVUTLUK

Page 107: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 107

Geçmiş yıllarda sırasıyla Umbro, Nike ve Legea forma-

ları kullanan Arnavutluk, en son tercih ettiği forma ise Adi-

das formaları idi. İtalyan forma üreticisi Macron ile anlaşan

Arnavutluk, Macron’un Euro 2016’daki tek temsilcisi olacak. Euro 2016 için 3 forma dizayn

eden Macron, 3 formada da aynı tasarımı kullanmış. Arna-

vutluk bayrağından esinlene-rek forma önü detay eklenmiş,

forma da Macron’un Kore Yaka olarak isimlendirdiği yaka biçi-

mi tercih edilmiş. Bu yaka tipi aslında Güney Kore’nin 2014 Dünya Kupasında kullandığı

yaka biçimi ve ismi burdan gelmiş olabilir. Büyük ihtimalle gruptaki İsviçre maçında göre-ceğimiz Siyah ve Grinin hakim

olduğu forma kupanın dikkat çeken formalarından.

Page 108: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

108 / HAZİRAN2016

Page 109: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 109

Uzun yıllardır Puma tarafından üretilen İsviçre forması, her za-manki gibi mo-dern ve sade bir tasarıma sahip. İç saha formasında klasik kırmızı ren-ge kol ve yakadaki beyaz detaylar eş-lik ediyor.

Page 110: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

110 / HAZİRAN2016

Deplasman forması ise her zaman ki gibi beyaz tercih edilmiş. Göğüs bölgesinin aşa-ğısında kalın kırmızı hat, formanın aşağısına doğru gitgide incelen çizgiler ile takip edi-yor. 2010 yılından beri federasyon arması ile birlikte göğüste kulla-nılan İsviçre Haçı, bu sefer göğüs aşağısında bulunan kırmızı banda yerleştirilmiş ve İsviçre bayrağı havası vermiş.

Page 111: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 111

İNGİLTEREKlasik ve sade formaları ile bilinen İngiltere, bu turnuvaya oldukça sade ve geçmişten izler taşıyan formasıyla katılacak. Düz beyaz iç saha formasında lacivert çizgiler taşıyan İngiltere, bu tasarımda buz mavisi detayla-rı kullanmış. Deplasman forması ise aynı klasiklik ve kontrastta, genelde deplasman formasında kullanılan kırmızı ana renge lacivert detaylar eklenmiş.

Page 112: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

112 / HAZİRAN2016

Page 113: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 113

Page 114: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

114 / HAZİRAN2016

Page 115: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 115

Son yıllarda Adidas ile beraber güzel tasarımla-ra imza atan Rusya, bu turnuvada da dikkat çe-kici forması ile ön plan-da. Vişne çürüğü rengin-deki iç saha forması altın desenlerle süslenmekte. Yeni tasarım V yakası ile tarz duran formanın genelinde kabartma şeklinde Rusya Futbol Federasyonu amblemi şık bir detay katmış.

Rusya deplasman forması, iç saha formasına göre daha

sade ve modern tasarlanmış. Beyaz ana renk, koltuk altına inen Adidas’ın kırmızı renk 3

çizgisi ile desteklenmiş. İç saha formasında forma boyunca

küçük ama çok sayıda kullanı-lan amblem, deplasman forma-sının göğsünde beyaz ve grinin

tonları şeklinde kullanılmış.

Page 116: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

116 / HAZİRAN2016

Page 117: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 117

Adidas’ın bu turnu-vadaki kollardaki eski ve klasik 3 çizgili tasarımını kullanacak 2 ül-keden biri Galler. Oldukça temiz ve sade bir tasarıma sahip olan Galler iç saha formasında ana tema Ejderha kırmızısı. Yaka ve kollardaki beyaz detaylar ile birlikte, formada ince iğne izi çizgiler boydan boya inmekte.

Galler deplasman forması biraz klasiğin dışında modern çizgi

ve renklere sahip. Formanın ön tarafı

grinin iki tonuna sahip enine kalın

bantlar ve numara ve ismin yazılacağı

arka taraf ise düz gri olarak tasarlanmış.

Galler’in yeşil rengi, yaka ve omuzlardaki

3 çizgide fosforlu şekilde tercih edilmiş.

Page 118: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

118 / HAZİRAN2016 SLOVAKYA

Page 119: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 119

Avrupa Şampiyonasına ilk defa katılan Slovak-ya, Puma tarafından üretilen sade ve modern tasarımlı iç saha forma-sı ile yer alacak. Beyaz rengin hakim olduğu iç saha formasının gövde kısmında, beyazın tonu şeklinde bantlar yer almakta ve ışık/güneş altında değişik bir detay sunmakta. Sade ve rahat görünümlü yakada kul-lanılan mavi, kollarda da kalın bant şeklinde tercih edilmiş.

Slovakya deplasman forması klasikleşmiş mavi ton ile birlikte

yenilikçi turkuaz detay ile süslenmiş. İç saha formasının kontrastı halindeki

deplasman forması-nın gövdesinde ise

ince bantlar karma-şık şekilde mavinin

tonu halinde dağıtıla-rak tercih edilmiş.

Page 120: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

120 / HAZİRAN2016

ALMANYA

Page 121: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 121

Page 122: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

122 / HAZİRAN2016

Formanın sol kolu-na ise, Almanya’nın

Dünya Kupasını kazandığı seneler olan 54-74-90-14

işlenmiş. Ayrıca son Dünya Kupasının

sahibi olarak bu tur-nuvada, göğsündeki

Dünya Kupası ile yer alacak.

Turnuvanın en güzel formalarından biri-ne imza atan Adidas, her zaman klasikleşen Almanya formalarına bir yenisini daha ekle-miş. Beyaz ve siyahın uyumunu göz alıcı bir tasarımla hazırlamış. Beyaz ana renge siyah bisiklet yaka ve forma-nın yanına inen 3 çizgi eşlik ediyor.

Formanın önünde beyazın

tonu şeklinde Almanya’nın performans

grafiği çok hoş bir detay olarak

eklenmiş.

Page 123: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 123

Almanya deplasman forması ise Adidas’ın yine bu turnuva için hazırladığı özel for-malardan biri. Grinin tonlarında enine uza-nan bantlardan oluşan gövdeye koyu yeşil kol-lar eşlik ediyor. Forma-daki asıl önemli detay ise çift taraflı olması. Arka tarafında fosforlu yeşil antreman yeleği barındıran formanın ters tarafında Almanca “Sokak Futbolu” yazı-yor.

Page 124: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

124 / HAZİRAN2016

UKRAYNA

Adidas tarafından tasarlanan Ukrayna forması geleneksel şekilde sarı renge ha-kim. Adidas çizgileri ise klasik yerinde ve mavi renk ile Ukray-na’nın temel renkleri tamamlamış. Geçen sezonki Chelsea for-masını andırır şekilde düğmeli yakaya sahip formanın gövdesinde ise ekose desen kulla-nılmış.

Deplasman forması ise aynı tasarımın kontrastına sahip.

İç saha formasında kollarda kullanılan

mavi renk, ana renk olurken, kol çizgileri

sarı renkte.

Page 125: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 125

Nike’ın Euro 2016 için tasarladığı formalarda-ki dizayna sahip olan Polonya forması ana beyaz renge sahip. Diğer formalardan ayıran ufak bir detay eklenmiş, formanın etek kısmına doğru inen diagonel çizgiler hareketli bir de-tay olarak dikkat çekici. Deplasman forması ise çoğu takımda olduğu gibi kontrast olarak tasarlanmış. Kırmızı deplasman forması da diagonel detaylara sahip.

POLONYA

Page 126: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

126 / HAZİRAN2016

Adidas tarafından üretilen Kuzey İrlanda forması, ana yeşil renk ile birlikte lacivert kol detayları ile süslenmiş. Yakada ve kollarda bulunan 3 çizgi beyaz renkte iken göğüs kısmına mavi ince bir bant eklenmiş. Genelde yeşil ağırlıklı iç saha formaları olan Kuzey İrlanda’da ilk defa la-civert ve mavi rengin bu kadar kullanıldı-ğına şahit oluyoruz.

Kuzey İrlan-da deplasman

forması iç saha tasarımın kont-

rastı olmasına rağmen daha

sade renkler ter-cih edilmiş. İki renk üzerinde

durulan deplas-man forması,

beyaz gövde ve yeşil detaylardan

oluşmakta.

K.İRLANDA

Page 127: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 127 İSPANYA

Page 128: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

128 / HAZİRAN2016

Page 129: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 129

Page 130: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

130 / HAZİRAN2016

Son Avrupa Şampiyonası sahibi İspanya, Almanya’nın

formasını andıran sade ve şık bir iç saha forması ile kar-

şımızda. Adidas’ın Condivo 2016-17 tasarımının İspanya uyarlaması oldukça göz alıcı.

Kırmızı renkteki formada Adidas’ın 3 çizgisi sarı renkte

kullanılırken, kolda lacivert lastik kullanımı oldukça

yakışmış. Gövdede kullanılan değişik patern formaya ekstra

detay katmış.

Turnuvanın en ilginç deplasman formaların-da birine sahip takım İspanya. Beyaz tondaki formanın ön kısmında sarı ve kırmızının ton-larından oluşan üçgen paternlerden oluşan bir desene sahip. 94 yılında-ki deplasman formasın-dan esinlenen bu yeni forma oldukça modern bir tasarıma sahip.

Page 131: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 131

ÇEK CUMHURİYETİ

Page 132: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

132 / HAZİRAN2016

Oldukça modern formalar tasarlayan Puma, Çek Cumhu-riyeti için güzel bir forma ortaya çıkarmış. Daha önceki formala-rında kullanılan mavi detay bu formada bulunmasa da, kırmı-zının tonları iyi şekil-de değerlendirilmiş. Formanın önünde ki grafik detay formanın modern detayların-dan. Arma ise göğüs ortasında kullanımı ise ayrı bir tasarım olarak dikkat çekiyor.

Çek Cumhuriye-tinin deplasman

forması ise ol-dukça sade olarak

tasarlanmış. Ana beyaz renk

formada kalın la-civert kol bantları

eşlik ediyor.

Page 133: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 133

TÜRKİYE

Page 134: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

134 / HAZİRAN2016

Page 135: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 135

Gururumuz Milli Takım, bu turnuvaya oldukça farklı bir forma tasarı-mıyla çıkacak. Klasik-leşmiş kırmızı üzerine göğüste beyaz bant ye-rine tercih edilen yeni dizayn başta sporseverler tarafından kolayca ka-bullenilmedi. Kırmızı ana renk üzerine Türk mimarisindeki mozaik desenlerinden etkilene-rek eklenen siyah desen, formanın etek kısmına indikçe siyah renge bü-rünmesi ayrıca Türki-ye’nin savaşçı kimliğini yansıtan bir zırhı da andırmakta.

Deplasman forması iç saha formanın kontrastı olarak

tasarlanmış ve ana renk olarak Turkuaz ve beyaz tercih edil-miş. Yaka ve yanlar-da kırmızı detaylar

ise dikkat çekici.

Page 136: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

136 / HAZİRAN2016

HIRVATİSTAN

Page 137: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 137

Hırvatistan Euro 2016 forması kar-şımıza geleneksel damalı dizaynın modern yorumu olarak karşımıza çıkmakta. Damalı dizaynın dalgalı kullanımı bir bayrağı andır-makta.

Deplasman forması ise aynı dizaynın lacivert ve mavi tonlarda kul-

lanımı olarak tasarlan-mış. Her iki formada

turnuvanın dikkat çekici formalarından

biri olacağı kesin.

Page 138: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

138 / HAZİRAN2016

BELÇİKAAdidas tarafından ol-

dukça basit ve sade ola-rak tasarlanan Belçika

forması, bayrağındaki 3 renginde kullanımı ile zenginleştirilmiş. Kır-

mızı ana renk ile göğüs üstü armaların bulun-duğu bölge ve kollarda siyah tercih edilirken,

Adidas’ın ünlü 3 çizgisi ise sarı renk kullanılmış.

Belçika deplasman for-ması, turnuvanın akılda kalıcı formalarından bi-risi. Oldukça başarılı bir tasarıma sahip olan for-mada, Belçika’nın ünlü bisiklet formaları örnek alınmış. Açık mavi gövde üzerine göğüs bölgesinde Belçika bayrağı renkleri kullanılmış.

Page 139: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 139

Page 140: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

140 / HAZİRAN2016

İTALYA

Page 141: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 141

Sahanın yıldızı olduğu kadar forma-larında hası olan Gök Mavililer, yine akılda kalıcı bir forma ile karşımızda. Oldukça sade ve şık bir tasarı-ma sahip olan İtal-ya’nın forması ince mavi tonlardaki çiz-gilere ile süslenmiş. Kalın bisiklet yaka formada altın rengi detaylar ise dikkat çekici.

İtalya deplasman formasın-da, Puma tarafından olduk-ça şık bir tasarım uygulan-

mış. Beyaz ana gövdede formanın tam ortasında

ince hat boyunca İtalya bay-rağı renkleri kullanılmış. Bu detayın ortasında ise takım arması bulunmakta. Omuz

ve yakada mavi renk hakim-ken, V yaka ve polo yaka

karışımı şık yaka tasarımın-da dikiş izi şeklinde altın

detaylar mevcut.

Page 142: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

142 / HAZİRAN2016

İRLANDA

Umbro’nun turnuvada-ki tek temsilcisi İrlanda, klasik bir forma ile kar-

şımızda. Yeşil renkten oluşan ana gövdede yeşil

bir diğer tonundan çaprak kalın bantlar bulunmakta.

Beyaz yakadaki turuncu çizgi ve forma kenarların-daki beyaz bölgede kulla-nılan turuncu çizgiler hoş

detaylar sunmakta.

İrlanda’nın deplasman forması sadelik ve modern esintiler taşı-makta. Beyaz gövde-den oluşan formanın kollarında yatay yeşil çizgiler, formanın yan kısımlarında da devam etmekte.

Page 143: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 143

İSVEÇ

Page 144: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

144 / HAZİRAN2016

Adidas’ın turnuva için hazırladığı sade forma-lardan biri daha İsveç forması olarak karşı-mızda. Klasik Sarı-Mavi renklerin sade ve şık kombinasyonu oldukça başarılı bir forma ortaya çıkarmış. Formanın ön kısmında bantlar şeklinde sarının tonları kullanmış, diğer renk mavi ise yaka, kol ve Adidas’ın 3 çizgisinde tercih edilmiş.

Turnuvanın gündelik giyime en uygun forması

diyebileceğimiz bir tasarı-ma sahip İsveç deplasman forması. Koyu lacivert ana

renge sahip olan deplasman formasının göğüs kısmında

grinin 3 tonundan oluşan bloklar kullanılmış. For-

mada kullanılan kumaş ve renkler koton hissi ver-

mekte, gündelik kullanıma uygun bir forma haline

getirmekte.

Page 145: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 145

PORTEKİZ

Page 146: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

146 / HAZİRAN2016

İngiltere ve Fransa formalarının tasa-rımına sahip olan

Portekiz iç saha forması sade ve

sportif bir görü-nüme sahip. Açık

kırmızı ana renkle beraber kollarda

daha koyu bir ton kullanılmış.

Deplasman for-ması içsahanın kontrastı halin-de tasarlanmış ana renk olarak açık turkuaz ve kollarda koyu turkuaz ter-cih edilmiş ve ortaya göz alıcı bir deplasman forması ortaya çıkmış.

Page 147: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 147

İtalyan forma üreticisi Errea’nın turnuvadaki tek

forması İzlanda tarafından giyilecek. İzlanda bayrağı renklerini taşıyan forma-

larda iç saha ve dış saha kontrast olarak tasarlanmış.

Bir önceki tasarımında lacivert formada kırmızı ve beyazı göğüste yatak olarak kullanan Errea, bu turnuva-da kırmızı ve beyazı forma-

nın sol bölümünde dikey olarak kullanması ve arma bölgesinde ki geçiş forma-

ya ekstra hoşluk katmış durumda.

İZLANDA

Page 148: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

148 / HAZİRAN2016

Page 149: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 149

Bu turnuva için hazırla-dığı formalarda omuz-dan kola inen kalın bir

bant kullanan Puma, aynı tasarımı Avusturya formalarına da eklemiş.

İç saha forması daha modern çizgilere sahip-ken, deplasman forması

ise son derece klasik, sade ve şık olmuş. İç

saha formasında göv-dedeki kırmızı kademe

kademe açılırken bir yandan da çaprak çizgi

detaylar kullanılmış. Deplasman forması Slo-vakya formalarını andı-ran Avusturya, oldukça sade ve şık bir tasarıma

sahip. Klasik V yaka ayrı bir şıklık katmış.

Page 150: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

150 / HAZİRAN2016MACARİSTAN

Page 151: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 151

Macaristan bu tur-nuvada, Adidas ile

birlikte düzenledikle-ri oylama sonucunda

taraftarların seçtiği formalar ile müca-

dele edecek. Forma tasarımları aslında

biraz eski, Adidas’ın Mi Morona tasarımı-na sahip. 2014 sene-sindeki formalar ile hemen hemen aynı tasarıma sahip for-

mada koldaki beyaz detay bu sefer yeşil olarak kullanılmış.

Deplasman forması içsaha sadeliğinde ve kontrastında.

Page 152: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

152 / HAZİRAN2016

ILGAZ

ÇINAR FRANSA YOLLARI

RÖPORTAJ: ANIL GÜLER

Page 153: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 153

CÜNEYT

KAŞELER

FRANSA YOLLARIRÖPORTAJ: ANIL GÜLER

Page 154: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

154 / HAZİRAN2016

Anıl Güler: Euro 2016’da favori ta-kımlarınız hangileri?

Cüneyt Kaşeler: Tüm turnuvalarda İngiltere’yi destekliyorum. Bizim milli takımdan nefret ediyorum. Niye tutayım ki Türk milli takımı-nı? Bir tane sebep yok tutmak için.

Ilgaz Çınar: Normalde kazanan olarak bakacaksak, Fransa diyo-rum ben. Benim ilk adayım nor-mal şartlar altında Fransa’dır. Ben de Hırvatistan’ı destekliyorum. Futbolcularını seviyorum. Futbol-cu pazarlamaları, doğal futbolcu yeteneklerinin merkezi olması de-nilebilir. Eski Yugoslavya bölge-si olarak bakarsak, Sırbistan olsa Sırbistan’ı desteklerim. İngiltere ve Hırvatistan yani bizim destekledi-ğimiz takımlar.

CK: Favori olarak; Almanya’yı görüyorum. İngiltere, Fenerbahçe gibi geliyor bana. Dünya’nın en bü-yük takımı zannediyorlar da öyle bir şey yok yani.

AG: Aslında ‘loser’ yani.

CK: Tabii canım, en büyük kaybe-den yani. Ama bu sene güzel ola-cak gibi İngiltere. Beklentimiz bi-raz yüksek.

AG: Her sene öyle değil mi abi?

CK: 2000’lerden beri öyle. Dönü-şümlerini tamamladılar. İyi ço-cuklar geliyor. Beğenmediğimiz Milner orta sahada bayağı bir iş yapacak gibi oldu.IÇ: O insanların beğenmediği Mil-ner ama. Liverpool’a bakarsan eğer Milner bayrak adam oldu. Villareal eşleşmesinde özellikle harika bir performans ortaya koydu.

CK: Sen bize bakma, biz radyo-culuktan ötürü lafı başka yerlere götürebiliyoruz. Türk milli takımı-na param yetmiyor oğlum benim.

Forma alacak paramız yok. Forma 139 lira ya!

IÇ: 119 liraya çocuk forması satı-yorlar. Sen şimdi Fransa’ya gidiyor-sun. Paran var diyelim. Bir şekilde denkleştirirsin. Diyorsun ki oraya giderken milli takım forması ala-yım, Türk gibi dolaşayım-ki kötü bir şey aslında bu. Sopa da yiye-bilirsin. 139 liraya forma alıyor-sun, bir de çocuğunla gidiyorsun. Sadece forma parası olarak bak, 139+119 lira forma parası veriyor-sun. Bizim Fırat Demirtaş, Fran-sa’da yaşıyor. Burada store ya da şu âna kadar hazırlığımız da yok diyor. Burada yaşayan insanlar for-ma alamıyor.

IÇ: Şu âna kadar satıyor olman la-zım senin orada.

AG:Diğer takımlar ayarlamışlardır herhalde?

CK: İngiltere zaten 3 sene önce-den kurmuştur oranın düzenini. Abi adamların hazırlık yapmasına gerek yok. Çünkü zaten onlar kül-türleriyle, formalarıyla oraya ge-liyorlar. Şimdi mesela ben Hırva-tistanlıyım. Davor Suker’den kalan damalı formalarla gelecekler yani.IÇ: Hatta bak şunu da açalım. İn-giltere zaten formayı İngiltere’de satıyor. Ama senin en çok hepimi-zin bildiği gibi nedir? Fransa, Al-manya, Hollanda ve Belçika’da bir sürü gurbetçi var. Asıl onlar gide-cek maçlara. Buradan çok fazla kişi gitmeyecek. Senin onlara satman lazım. Satış ağının orada kuvvetli olması lazım.

CK: 600 bin kişinin olduğu Nantes

Page 155: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 155

bölgesinde, 60 bin gurbetçi yaşıyor. Ve bizim onlara bir hazırlığımız yok. Kendimizi pazarlayamama gibi bir sorunumuz var bizim. Yap-tığımız formalar da açıkçası çok da iyi formalar değil.

IÇ: Bir de TFF neden forma spon-soru alıyor ki? Paraya mı ihtiyacı var yani? Niçin nike yapıyor tasa-rımı?

CK: Tabii canım, bir Türk tekstil firması ile bunun reklamını yap.

IÇ: Orada Nike yazmasın, Adidas yazmasın önemli değil ki. Sen ucu-za sat bunu. Türkiye’de üretilmiş, isimsiz bir şey olsun. Bu senin de-ğerini düşürmez ki. Senin değerini piyasada Nike, Adidas belirlemi-yor.

CK: Daha da ötesi bir Türk mar-kasını tanıt dünyaya. Daha ağır bir şey söyleyeyim. Fenerbahçe, Ber-lin’e gitti. Orada herhangi bir satış mağazası yoktu. Bizim arkadaşlar anlattı; İspanyollar, İngilizler filan soruyormuş bu formaları nerede bulurum diye. Onun için giden in-sanlar var, ama forma yok. Sonra da açıkladılar, orada bir tane dük-kân varmış da, falan filan.

AG: Oraya stand kurmak varken…

IÇ: Stand kuracaksın tabii. Ama onu da bir gün önceden izin alma-ya çalışırsan vermezler.

AG: Bizim gruptan başlayalım mı değerlendirmeye?

CK: Eğer üçüncülük yeniliği ya-pılmasaydı, Türkiye gruptan çı-

kamazdı. Üçüncülük çok büyük avantaj oldu Türkiye için.

AG: 2008’te de Hırvatistan ve Çek Cumh. İle karşılaşmıştık. Ama o dönemden bu yana onlar nasıl fut-bolcular çıkardı, biz nasıl futbolcu-lar çıkardık?

IÇ: Türkiye aslında bu şampiyo-nada yarı finale, finale kadar gide-bilir. O kadar enteresan bir futbol yapımız var ki. Savunmada birçok seçenek olmadığı söyleniyor ama aslında birçok seçenek var. Kimi çağırdığına bağlı olarak orta saha, o kadar belirleyici ki. Yani biz orta sahamız ile birçok maçı kazanabi-liriz. Biz 3-6-1 bile oynayabiliriz. Öyle bir orta saha varyasyonuna sahibiz. Dolayısıyla Türkiye, İs-panya maçı dışında Hırvatistan ve Çek Cumh. maçlarına istinaden ikinciliğe de çok rahat oynayabi-lir. Bu grubun bu kadar kuvvet-li olmasının avantajı Çek Cumh, Hırvatistan veya İspanya’nın her-hangi birinden puan alabilir. Senin hedefin Çek Cumh. Olmalı. Çek Cumh. Yeneceksin, 3.lüğü cebi-ne koyacaksın,-yani bence hedef o-İspanya ya da Hırvatistan’ın her-hangi birinden puan alırsan; o seni ikinciliğe taşır. Ama bu gruptan İspanya 1.çıkar büyük bir ihtimal-le; Hırvatistan ikinci çıkar, ya biz ya Çek Cumh. Kalıyor geriye. Bir Fatih Terim faktörü var. Biz, Çek Cumh. yeniliriz, İspanya ile bera-bere kalırız, Hırvatistan’ı yeneriz. Hırvatistan dışarıda kalır yani.

CK: Bizim en büyük avantajımız, altyapı eğitimini Avrupa’da alan oyuncularımız. Olcay Şahan, Yu-nus Mallı,Hakan… Bir de Mehmet Topal’ın stoper oynama fikrine alı-şalım bence.

IÇ: Ki Fatih Terim bunu deniyor.

CK: Ilgaz senin dediğin Prandel-li’nin 3-6-1 taktiğiyle oynayabilir

Page 156: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

156 / HAZİRAN2016

Türkiye. İspanya’yı durdurmak için uyguladığı taktikti. Topal’ı stopere çektiğin zaman, onun önüne Ozan ve Selçuk’u koyduğun zaman orada öyle bir üçlü yakalıyorsun ki, hem oyun kuran hem de rakibi bozan adamlar. Onların önüne de iste-diğin 3 kişiyi koy. Mehmet Topal ile kim oynayacak, yanında oyna-yacak kişiyi belirlememiz lazım. Araştırdım, Egemen İsviçre’de 22 maça çıkmış. Ben Egemen’i gelip kulübede dursun diye çağırırdım. 1 maç bile oynasa… Çünkü Egemen Türkiye’nin en iyi sol stoperi. Son 10 senenin gelmiş geçmiş en büyük Türk stoperi. Büyük bir karakter.AG: Arda’ya değinelim biraz da. Son dönemde yaşadığı olaylar var. İnstagramdaki olayları, yılın en kötü on birine seçilmesi…

IÇ: Ben bunlara takılmıyorum. Barcelona, özelinde yeni transfer-lere bir süre tanıyor. Geçen sene Luis Suarez de hemen uyum sağ-layamadı. Ondan önceki sene Ney-mar’a bakın. Birden bire koymu-yorlar kadroya. Adaptasyon süresi tanıyorlar oyunculara. İlk transfer olduğu gün değil o da. Topa ilk vurduğu ve ilk on bire girdiği gün olarak düşünelim bu süreyi. Ben-ce Arda da gayet iyi oynadı değil mi? Önemli bir dönüşüm geçiriyor Arda. Bence Arda’da hiçbir sorun yok.

CK: Arda’yı en kötü 11’e seçen de goal.com galiba. Orada kriterler nedir? Neye Göre değerlendirmiş-ler Arda’yı? 34 maçın 32 sinde ilk on bir başlar; skor ve asist olarak bir şey veremez; dersin bu transfer tutmadı. Ama zaten bir cezası var değil mi? Arda, Ocak ayından iti-baren oynamaya hak kazandı. Al-mış olduğu süreye göre Arda’yı en kötü 11 gibi bir değerlendirmenin içinde tutamazsın. Kötü bir değer-lendirme olmuş o.

IÇ: İspanya’nın en kötü on biri,

Türkiye’nin en iyi 11’inden iyidir abi.

CK: En kötü 11’i İspanya’daki fut-bolcular seçer, o zaman dersin ki, ‘evet, bu doğru bir değerlendirme-dir’.

IÇ: Arda’nın düştüğüne biz ‘isim tuzağı’ diyoruz. Başka futbolcu yetiştiremediğimiz için hep Arda üzerinden konuşuyoruz.

CK: Arda gayet iyi yani ve 6 ay boyunca maç yapmamış bir oyun-cunun o şekilde değerlendirilmesi gayet normal. Beklentileri karşıla-yamaması da…

AG: Ayrı bir motivasyon da sağla-yabilir bence.

CK: Bence artı bir motivasyon sağ-layacaktır. Ayrıca İspanya ile bir maç olacak ve kendini göstermek isteyecek Arda. Bu eşikleri geçmeyi de iyi bilen bir isim.

AG: Bizim milli takım oyuncula-rının hemen hepsi transfer günde-minde yer alıyor. BJK’lilerin hepsi-nin adı geçiyor deyim yerindeyse. Bu turnuva da ayrı bir platform transfer için. Sürpriz bir transfer beklentiniz var mıdır milli takım-dan? Mesela, Oğuzhan’ın Arsenal’a geri dönmesi?

IÇ: Lazio istemiş galiba?

AG: Bizi daha öne taşıyacak, par-lama potansiyeli olan bir isim sor-sam? Lider bir oyuncu olacak…

IÇ: Ben, Volkan Babacan olabilir diyorum. Onun dışında Gökhan Gönül artık otuzlu yaşlarında. Sa-vunmada zaten bizim üst düzey diyebileceğimiz bir oyuncumuz yok. Ömer Dortmund ile görüşü-yor, Çağlar Freiburg’a gitti. Cenk BJK’da, bir yere gideceğini düşün-müyorum. Zaten Almancılar var.

Onlar da kendi takımlarında. Ha-kan Çalh. birisi alacaksa zaten Le-verkusen dolayısıyla alır.

CK: Bir tek gönderebiliriz dediği-miz Oğuzhan Özyakup var.

IÇ: Salih Uçan belki, milli takıma girseydi onu konuşabilirdik.

CK: Ozan Tufan konuşuluyordu. Onu da sanmıyorum.

AG: O kalır artık FB’de. Yeni geldi zaten.

CK: Pereira sağ olsun oynatmadığı için.

IÇ: Ozan ve Alper Potuk oynar-sa-ben Alper’in çok önemli bir futbolcu olduğuna inanıyorum-di-kine oynayan ve rakibi yıpratan özelliklerimiz de olacaktır.

X: De şimdi bu konu Fatih Terim’in nasıl bir kurgu ile sahaya çıkacağıy-la da ilgili. Leverkusen 4-4-2 ile oy-nadı daha çok. Çalhanoğlu’nu sol iç olarak da kullandılar. Biz nasıl oynatacağız oyuncularımızı, onu bilmiyoruz. Olcay BJK’da oynadığı gibi oynayacak mı, ilk on birde mi başlayacak? Çalhanoğlu, şablonun neresinde yer alacak? Arda Turan üstüne mi oyun kuracağız, yoksa Arda’nın arkasındaki taşlar üze-rinden mi bir kurgu düşünüyoruz; bunları sahaya çıktığımız zaman göreceğiz.

AG: Mesela grup aşamaları bize bir tüyo vermedi mi bu açıdan?

CK: Dediğim gibi, Fatih Terim belki de ilk defa ‘coşkulu oynaya-cağız, önde basacağız’ gibi ifade-leri geride bırakarak daha bir set oyunu üstünde durabilir. Simeo-ne’nin Ath. Madrid’de uyguladığı bir taktikle de sahaya çıkabilir. İşte bahsettiğimiz orta saha oyuncuları böyle bir taktiği oynayabilecek mi?

Page 157: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 157

Bu seviyedeler. O eğitimi biliyorlar. Alan mesafesi nasıl korunur, blok olarak nasıl hareket edilir… Ön grubumuz bunu çok iyi biliyor. İşte M.Topal ile beraber burada Gönül ve Caner E.’e büyük görev düşüyor. Yani bizim geri beşlimiz, ileri altılı-mıza ayak uydurabilirse çok sorun yaşamayız. Sağlayamazlarsa da ya-narız.

AG: Biraz da farklı bir konuya de-ğinelim. Büyük turnuvalarda aslın-da biraz sahte bir coşku ortamı ya-ratılıyor. Ülkemizin geçtiği ‘kaotik’ ortamda bu sahte coşku ne kadar devam edebilir bütünleşme açısın-dan?

IÇ: Türkiye’nin başarılı olduğu dönemlerde hep böyle bir terör sorunu vardır. Ben mesela hatırlı-yorum. Hakan Şükür, Bülent Uy-gun milli takımda oynarken hep Mehmetçik selamı veriyordu ya; Türkiye, bundan besleniyor. Bu konunun böyle ilginç bir yanı var. O yüzden Türkiye ne kadar kötü durumdaysa, futbolda o kadar bü-yük başarılar kazanıyor ilginç bir şekilde. Milli takım her zaman bir bayrak hâline geliyor.

CK: 2002 yılında GS’nin getirdiği bir etki vardı. 2008’de aslında takı-mın oyuncuları belirli bir kulübün ağırlığında değildi.

IÇ: Mehmet Ayan’ın söylediği bir şey var. 2009’da BJK’nin şampiyon-luğunda 2008’deki Avp. Şampiyo-nasındaki başarının etkisi vardır.

CK: Ama Milli takım BJK’ya etki etmişti o dönemde.

IÇ: Hayır, o kadar çok FB’li ve GS’li futbolcu sakatlandı, toparlanama-dılar ve kadroda BJK’lı az oldu-ğundan kurtardılar gibilerinden bir teori var.

CK: Evet. Ama biz şimdi milli ta-

kımımız için bayrak olarak hangi kulübü alabiliriz dersen, her ta-kımdan alabiliriz. BJK’dan Oğuz-han, Olcay ve Cenk diyoruz. Onun dışında doğrudan orayı zorlayacak adam var mı? Belki İsmail’den bah-sedebiliriz. İsmail, Caner’i zorlar mı? Zorlayamaz. Birazcık daha BJK, FB üstüne Avrupa karması olacak bizim takımımız. Avrupa’da oynayan oyuncularımız nasıl bir performans gösterecekse, biz ona göre şekillendireceğiz kendimizi.

AG: Son zamanlarda kulüpçülü-ğün Milli Takım’a da sirayet ettiğini görüyoruz. Mesela Volkan Demirel olayı… Daha uluslararası bir kad-roya sahibiz. Bu kulüpçülüğü yıkar mı milli takımdaki?

IÇ: Kırılır. Ama şu da olacaktır; Topal ya da S.İnan bir hata yapar-sa “GS’de de böyleydi, FB’liler milli takımı bozuyor!” gibi sesler duyu-lacaktır. Biraz daha geçmiş döneme ait hatıralar bunlar. Ben böyle bir mesele yaşayacağımızı düşünmü-yorum çünkü çok fazla antipatik oyuncumuz yok takımda. Ben bu anlamda çok ‘hijyenik’ bir turnuva geçireceğimizi düşünüyorum.

CK: Tabii canım, baskın bir karak-ter yok. Ama ben kulüp taraftarı olsam hiçbir oyuncumun milli ta-kımda oynamasını istemem. Fay-dasız bir şey sonuçta… Sakatlanıp geliyorlar, sezon başı kampını ka-çırıyorlar. Bu arada Volkan Şen de var takımda. Ama onun bir ameli-yat olma olasılığı da var.

AG: Bu işin bir de psikolojik bir etkisi var. Yani BJK çerçevesinde; şampiyon olmuşsun bir anda he-men milli takım, toparlanma ve aynı sürecin karşına çıkması…

CK: FB-CSKA ile oynadı ya(bas-ketbol) kaybetti travmatik bir şe-kilde. Ben bile uyuyamadım gece 2’ye kadar.

AG: Yayıncılık açısından bakacak olursak, Türkiye bir turnuvaya ka-tıldığında genel olarak konuşulan-lar, yazılanlar, çizilenler Türkiye üzerinden oluyor. Mesela Dünya Kupası, keyif vericiydi. Çünkü ku-pada yoktuk ve diğer takımları ko-nuşmak zorundaydık. Şimdi yüzde seksen sadece Türkiye ağırlığı ola-cak. Bu konuda ne düşünüyorsu-nuz?

CK: Bu normal bir şey. Dünya üze-rinde de böyledir, kendi milli takı-mını daha fazla konuşursun. Daha bugün programda da konuştuk. Bu ülkede maçları izleyen kaç kişi var ki? Gerçekten o milli takımlar hak-kında bilgisi olan kaç kişi var? O TV’de görülen adamlar izlemedik-leri maçlar hakkında konuşuyorlar. En büyük sığırlık da bunun üstün-den dönüyor. Ben mesela bbc’yi zenmate uygulama üstünden izli-yorum ve onların maç değerlen-dirmeleri o kadar keyifli ki… Fut-bolu sevdiriyor sana, seni futbola yönlendiriyor. Türkiye’de senin de belirttiğin gibi milli takımı ‘geyiği’ üzerinden dönecek mevzular. Ora-ya koyabileceği yetişmiş eleman da yok ki. Oraya vatan millet Sakarya, 3 tane adam çıkarırlar. Senin be-nim için çok sıkıcı ama artık dünya küçüldü ya, internetten biz de BBC izleyeceğiz. BBC açıkladı ya, Thier-ry Henry filan olacak.

IÇ: Türkiye’de yayıncılık kısmı bi-raz daha iddia bültenine dönmüş durumda. Yayıncı kuruluşun cu-martesi pazar sabahı verdiği ‘maç sabahı’ diye bir program var, 1 sa-atlik kupon paylaşımına dönmüş durumda. Türkiye’de futbol izle-yen insanlar da evlerinde Avrupa Kupası maçı izlerken bile, sadece maçı izlemiyorlar. Telefondan in-dirdikleri uygulamalarla diğer ma-çın sonuçları ne oldu diye bakıyor-lar. Daha çok kuponun sonucu, ilk golü kim atar, ilk kartı kim görür…

Page 158: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

158 / HAZİRAN2016

Biz daha çok iddia gibi yaklaşıyo-ruz futbola. En büyük sorunumuz bu.

CK: Aynı dakikalarda bir TSL ma-çına bir de Premier Lig maçına bak, görüntü kalitesi bile o kadar farklı ki…

IÇ: Bizim bu turnuvadaki en bü-yük şansımız, süper ligi yıllardır yayınlayan kanal maçlarımızı ya-yınlayacak. En azından maç önü panaromik stüdyoda maç yorum-layan insanlar orada olacak. Maçı yayınlayan kuruluşla çok fazla sorun yaşamayız. Yayıncılık an-lamında yaşayacağımız sorunları diğer spor programlarında görece-ğiz. ROK’ların, Ahmet Çakarların olduğu bir dünya ile karşı karşıya kalacağız. İşte o zaman ne yapaca-ğız?

CK: Yayıncılık açısından şunu söy-leyeyim. Reklam pastası büyüye-cek. Radyoda program yapıyoruz, biz de çok fazla reklam almaya başladık. Ekonomik olarak özellik-le spor programlarını dolduracak. Yayıncılığa katkısı en fazla bu ola-bilir. Bizim cebimize giren herhan-gi bir şey yine olmayacak.(gülerek)

IÇ: Ben Lig TV’nin yerinde olsam, yorumcu kadrosunu genişletirim. Erman Yaşarları da alırım.

CK: TİVİBU’da İlker Dural an-latıyor. İlker’ler ve Ozan Can Sü-lüm’lerin anlattığı maçlar var. O kadrolara da aslında yer verilme-si lazım. Mesela İspanya maçını Ömer Üründül ve Ceyhun Eriş yorumlamasın artık. Erman Yaşar anlatsın, yanında İlker Dural yo-rumlasın. Öyle bir kadroyu da gö-relim artık.

AG: Onlar sadece maç anlatmakla kalmıyorlar çünkü bilgi de veriyor-lar. Kalıplara bağlı kalmıyorlar.

CK: Championship izliyorum ben mesela. O kadar güzel kelimeler kullanıyorlar ki. “Sunday lunch time is football time.”

AG: Heyecan var mı, beklenti var mı peki? Bu yaz turnuva var vs gibi?

CK: Elbette heyecan var. TSL o ka-dar kısır bir döngü ki… Hakkında konuşmaktan o kadar sıkılıyorsun ki. Avp. Futbol Şamp. Dediğin za-man futbol izleyebileceğin o kadar çok maç var ki? Oturup seyrede-bileceğin rahat rahat, seni tatmin edecek maçlar var. Farklı varyas-yonlar göreceksin, o kadar keyifli ki. Tabii ki heyecan var ama futbol adına heyecan var. Diyorum ya dün akşam Brighton maçı vardı Sheffield Wed. İle, onu seyrettiğin-de de çok keyifli oluyorsun. Sayısal lotodan para çıksa, hiç süper lig konuşmayacağımız bir program yapmak istiyoruz. Avp. Şamp. Vaha gibi, sizin için de öyle değil mi?

IÇ: Parayı bulursak zaten internet üzerinden kendi radyo yayınımızı yapacağız zaten. Filtresiz yayın ya-pacağız.

CK: 11 ayın sultanı ya.

AG: Başka bir Danimarka Euro 92 örneği bekliyor musunuz? Mesela Galler, İzlanda, K. İrlanda, Belçika gibi ülkeler var. İlle de şampiyon-luk ekseninden bakmıyorum.

CK: Ben Galler bir şeyler yapabilir diye düşünüyorum. Enteresan bir takım çünkü. Kadroları olsun, Co-leman olsun…

IÇ: Giggs’in yaşayamadığını Bale yaşayacak mesela. Bale’ sormuş-lar hatta İngiltere milli takımında oynamadığın için mutsuz musun diye, böyle bir soruyu duymak bile istemiyorum demiş. İlle ki bir sürpriz takım çıkar. Ben Türki-

ye’nin ilk dört yapacağına inanı-yorum.(Gülüşmeler)Enteresan bir kadro yapısına sahip olduğumuzu düşünüyorum.

CK: Belçika’nın derdinin Avrp. Şampiyonasında şampiyonluk ol-duğunu düşünmüyorum. Onların asıl vizyonu süreklilik. Süreklilik; çünkü bu sayede Belçika futbol pa-zarı Avrupa ve Dünya piyasasına hâkim kalabiliyor. Belçikalılar ve Hollandalılar kendi futbol ekono-milerini oyuncu satışı üzerinden döndürüyor. İstese Ajax, elindeki futbolcuları iki sene daha tutup Av-rupa’da Cruyff ’un sürdüğü gibi bir hükümranlık sürer miydi? Sürer-di. Niçin sürmüyorlar ya da futbol dünya piyasasına nasıl yayılıyorlar ona bakmak lazım. Şimdi Van Ga-al’in Memphis’e bu kadar para ver-mesinde sadece Memphis’in çok iyi bir oyuncu olduğu gerekçesi mi var? Çünkü Hollandalı futbolcuya Premier ligde tecrübe kazandırı-yor. Belçikalı oyuncuların büyük bir çoğunluğu da Premier Ligde forma giyiyor. Ligdeki oynama biçimleri milli takıma da yansıya-caktır. İsteseler dünyaca ünlü bir teknik adam da getirirler ancak Belçikalılar Mark Wilmots ile ça-lışmayı yeğliyorlar. Umurlarında değil Avp. Şamp.’Ları. Fellaini, Ori-gi, Benteke’ler çıkarmak amaçları.Ayrıca A grubundan İsviçre mese-la. Futbol adına sürpriz beklediğim takımlardan birisi.

IÇ: Ben de Avusturya’dan sürpriz bekliyorum.

CK: Çek’lere bakıyorsun, Ajax’ın U21’inde oynayıp F.de Boer’un son 7 maçta görev verdiği sağ-sol ka-natlarda oynayan Cerny forvetleri var. Epik hikâyeyi aslında takım-lardan değil de, hiç beklenmedik oyunculardan alabiliriz. K.İrlan-da’dan da bir şeyler bekliyorum. Efsane kalecileri Patt Jennings vardı. Maçlara yeşil ya da mavi ka-

Page 159: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 159

leci kazağıyla çıkardı. Ben mesela K.İrlanda kaleci kazaklarını yeşil ya da mavi bekliyorum. Yeni bir Jennings efsanesi doğacak mı, ona bakacağız. 86’dan beri yok mesela K.İrlanda, bu yüzden çok önemli. Lafferty var mesela. 7 gol 1 asistle geldi turnuvaya.IÇ: Bir de İrlanda Cumh. çalıştı-rıyordu herhalde Martin O’Neill. İrlanda, gruplardan çıkamasa bile çok zorlayıcı bir takım olabilir. Herkesi şaşırtacak bir performans sergileyebilir.

AG: O zaman son bir soru sora-yım. 2014 D.Kupası’nda genellikle G.Amerika takımları trend olarak 3-5-2’yi kullanmıştı. Acaba daha da yaygın kullanılır mı diye bekler-ken, 4-4-2 ve 4-2-3-1 taktiği kulla-nan takımlar çıktı karşımıza. De-vamı olmadı ama turnuva özelinde çok parladı. Bu turnuvada da öne çıkacak bir taktik trend bekliyor musunuz?

CK: Daha çok Diego Simeone fut-bolu damga vurabilir. Herkes Bar-celona gibi oynamak isteyebilir, ama seni başarıya götürecek kur-gu; en doğru kurgudur. Çok fazla alan bırakmayan, o ikili dörtlü sa-vunmanın, Yunanistan’ın 2004’te Rehagel ile uyguladığı taktiğin Galler’den tut, Kuzey ve Serbest İrlanda takımlarına, hatta İsviçre takımına kadar oynanacağı öngö-rülebilir. İsviçre özellikle bunu uy-gulayabilir, çünkü Bundesliga’daki İsviçreliler bu taktiği sıklıkla uy-guluyorlar. Bu turnuvada belki de çok akışkan bir futbol izleyemeye-ceğiz. Ama futbolun saha içindeki analitiğini görmek isteyenlerin çok keyifli bir turnuva geçireceğini dü-şünüyorum.

IÇ: Ben de şuna inanıyorum; tek santrafor var ya-aslında yok-say-sanız akla gelmiyor. Mario Gomez var Almanya’da. Ya 4-4-2’ye dö-necek takımlar, ya da 4-6-0 oyna-

yacaklar. Müller’in Almanya’daki pozisyonunu yazamıyoruz mesela. Artık orta saha futbolu konuşulu-yor. Fransa ve İspanya’nın orta sa-halarını konuşuyoruz. Forvet öze-linde konuşmuyoruz artık ve orta sahaları artık savunmaya da koyu-yorlar. Barcelona’da Pique dışında tam stoper diyebileceğimiz savun-macı da yok. Bekler de hücum-cu. Sadece orta sahalardan oluşan kurgular… Amerikan futboluna benzetiyorum. Tek çizgi üzerinde oynanan bir spora dönüştü futbol.

Page 160: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

160 / HAZİRAN2016

KİMİBAŞROL

KİMİKARAKTER

Page 161: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 161

KİMİBAŞROL

KİMİKARAKTER

24 TAKIM24 FUTBOLCU24 HİKAYE

Page 162: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

162 / HAZİRAN2016

HYSAJ

Page 163: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 163

SARRI’NİN ADAMIEMİR RIZA LEKİ

Geçtiğimiz sezonu Rafa Benitez yönetiminde sezonu beşinci sırada, hayal kırıklığıyla noktalayan Na-poli sezon bittikten sonra İspanyol teknik adamın takımdan ayrılma-sıyla Empoli’nin başında başarılı bir sezon geçiren Maurizo Sarri ile anlaşmıştı. Bu sezon ise Napoli’ye başarılı bir futbol oynatan herkesin takdirini kazanan İtalyan hoca eski takımından Elseid Hysaj’ı da ken-disiyle birlikte İtalya’nın güneyine götürmüştü. Hysaj Empoli’de baş-layan kariyerinin neredeyse her se-zonunda Sarri yönetiminde oyna-dı, onun kanatları altında yükseldi ve bugün Napoli gibi bir devin ilk on birinde sağ bek oynayacak ka-dar da iyi bir futbolcu oldu.

Elseid Hysaj’ın hayatı çocukluk yaşlarında şu an olduğu kadar toz pembe değildi. 2 Şubat 1994 tari-hinde Arnavutluk’ta doğan genç oyuncunun babası daha Elseid iki aylıkken birçok Arnavut gibi dok-sanlı yılların başında İtalya’ya, çalı-şıp ailesine bakmak için göç etmiş-ti. Babası İtalya’da çalışırken Elseid Hysaj Arnavutluk’un İşkodra şeh-rinde annesi, dedesi ve anneanne-siyle yaşıyordu. Zor bir çocukluk geçiren Arnavut oyuncu bu şartlar altında KF Vllaznia’nın altyapısına girmişti.

Bir gün Elseid’in babası, menajer Marco Piccioli’nin evinde çalı-şırken çocuğunun Arnavutluk’da futbol oynadığından ve çok yete-nekli olduğundan bahseder. Ancak Elseid o zaman on yaşında olduğu için Piccioli biraz daha beklemele-rini önerir ve on dört yaşına gel-

diğinde Elseid’i İtalya’ya getirirler. Çizme’de aralarında Fiorentina’nın da olduğu birçok kulüpte deneme antrenmanlarına katılan genç fut-bolcu sonunda Empoli’nin altyapı-sına dahil olur.

Elseid Hysaj ilk profesyonel maçına Empoli formasıyla 2011-12 sezo-nunda İtalya Kupası’nda çıkmasına rağmen takımın ilk 11 oyuncusu olmak için Maurizio Sarri’nin Ma-vi-Beyazlı ekibe katılmasını bek-ler. Sarri’nin başlarına geçmesiyle birlikte büyük bir çıkış yakalayan Empoli takımı sezonu dördüncü sırada bitirirken play-off ’ta elenir. Elseid Hysaj ise yirmi yaşında ol-masına rağmen yaptığı altı asistle Empoli’nin yükselişine önemli bir katkı yapar. Bir sonraki sezon doğ-rudan Serie A’ya yükselen takımda Sarri ve Elseid Hysaj’ın ismi parla-maya devam edecektir. Serie A’da-ki ilk sezonunda kümede kalmayı başaran Empoli cephesinin yıldız isimlerinden olan teknik direk-tör Sarri ve Elseid Hysaj ise bütün İtalya’nın dikkatini çekmeyi başar-mıştı. Önce Sarri’yi daha sonra da

Sarri’nin ısrarlarıyla Hysaj’ı kadro-suna katan Napoli, Arnavut oyun-cu için beş milyon avro bonservis bedeli ödeyip Elseid Hysaj’ı Lorik Cana’dan sonra en pahalı Arnavut oyuncu yapmışlardı.

Güney İtalya ekibine de hızlı bir giriş yapan Elseid Hysaj, geçtiği-miz sezon takımın ligi ikinci sırada bitirmesinde önemli bir pay sahibi oldu. Zuniga ve Maggio gibi önem-li oyuncuların önüne geçen Hysaj, Gianluca Di Marzio tarafından Se-rie A’nın en iyi genç 11’ine seçili-yordu. Hysaj hem sağ hem de sol bek oynayarak Napoli için önemli bir joker olurken birçok Avrupa ta-kımının radarına giriyordu.

Sarri’nin elinde potansiyelinin zir-vesine çıkan Elseid Hysaj yirmi iki yaşında olmasına rağmen Avru-pa’nın en önemli sağ beklerinden biri olma yolunda hızla ilerliyor. Genç yaşına rağmen hayatında bü-yük zorluklar atlatan Elseid Hysaj Arnavutluk milli takımının ilk defa katılacağı Avrupa Şampiyonası’nda ülkesinin en büyük umutlarından biri olacak.

Page 164: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

164 / HAZİRAN2016

GRI

EZMANN

Page 165: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 165

O akşam, yani 5 Şubat 2014 akşa-mı, Nou Camp’ta herkesin gözleri bordo lacivertli takıma çevrilmiş-ken, benim farklı bir yöne odak-lanmam da ilk etapta olanaksızdı. Kral Kupası yarı final ilk maçıydı, Barcelonalı devlerin kupa finalini Real Sociedad’a bırakmaları müm-kün değildi. Maçın başlangıcıyla birlikte Barcelona oyuna ağırlığını her zaman olduğu gibi tamamen koymuş, yavaş yavaş boğuyordu Real Sociedadlı oyuncuları. Klasik Barcelona işte. Rakiplerinin hayal-lerini yavaş yavaş söndürmeyi se-verler. Golü de ilk yarı bitmeden hemen önce Sergio Busquets ile bulmuşlardı. Her şey tam da iste-dikleri gibi gidiyordu.

Ancak benim gözüm saniyeler ilerledikçe şekillenen futbol re-sitalinde değil, mavi beyazlıların forvet hattındaki Fransız Antoine Griezmann’daydı. Çocukluğunda Lyon altyapısına fazla çelimsiz ol-duğu gerekçesiyle alınmayan genç yetenek, daha sonra Real Socie-dad tarafından fark edilmişti. San Sebastian şehri ona kucak açtığın-da henüz 14 yaşındaydı; evinden uzakta, ergenliğinin başında kendi ayakları üzerinde durmayı öğren-mek zorunda kalmıştı. Büyüdü

orada, yıllar geçtikçe Bask kültü-rünü ve yaşam tarzını biraz daha özümsedi. Fransız kimliğini ve ço-cukluğunda oynadığı futbolu bir kenara bırakmadan İspanyol fut-boluyla birleştirdi ve ortaya hem enerjik, patlayıcı hem de yüksek top tekniği, geniş saha görüşüy-le bezenmiş becerikli bir füzyon çıkardı. Sociedad’ın A takımına yükseldiğinde Segunda Division’da olan kulübün, Primera Division’a yani La Liga’ya çıkmasında önemli pay sahibiydi. Real Sociedad’ı eski günlerine kavuşturma, yeniden li-gin üst sıralarında yer edinme ve Şampiyonlar Ligi bileti alma gibi görevler zaman geçtikçe ve Griez-mann geliştikçe tamamlanmaya daha da yaklaştı. Sonunda gerçek-leştiğinde, Griezmann da takımın ışıldayan parçasıydı.

Dikkatimin Griezmann’a kayma-sının nedeni ise süregelen çıkışı veya yukarıda anlatılan başarıları değildi. Top Barcelona hakimiye-tinden her sıyrılışında ve her aya-ğına geldiğinde bu genç, takım ar-kadaşlarının teslim olmuşluğuna başkaldırırcasına; topu hep daha öteye sürmeye, ayağında hep daha uzun süre tutmaya, hep en iyi pas opsiyonunu bulmaya çalışıyordu.

Mutlak mağlubiyetten çıkarılabile-cek maksimum kazancı sağlamak gibi garip bir misyon edinmiş-ti kendine. Barcelona ikinci golü bulmuş, tamamen rahatlamıştı. Günün sonunda 2-0 mağlup olan Real Sociedad’a, bir hafta sonra kendi sahalarındaki rövanş maçın-da Griezmann’ın attığı gol yetme-yecek, Barcelona’yı final yolunda aşmayı başaramayacaklardı.

Bu yarı final serisinin, bir görülen, bir de hissedilen olmak üzere iki sonucu vardı. Görülen, artık Real Sociedad’ın Griezmann’a yetmedi-ğiydi. Bir yerden sonra onu kısıtlı-yordu La Real; kabuğunu kırmak, okyanuslara açılmak, çok daha yüksek hedefleri olan bir takıma dahil olmak kariyerini ivmelendi-rebilmesi için alması gereken nihai karardı. Öyle de yaptı ve Atletico Madrid’e transfer oldu. Atleti’nin Torres’ten, Agüero’dan, Forlan’dan, Falcao’dan sonra gözünü kırpma-dan forvet hattını emanet edebile-ceği bir hedef santrafora dönüştü Diego Simeone’nin ellerinde. Kafa vuruşlarını ne kadar geliştirdiğin-den bahsetmek, komple bir santra-for rolüne ne kadar çabuk adapte olduğunu anlatmak veya Atletico Madrid’le iki sezonda tüm kupa-

SEÇİLMİŞ KİŞİEGE KİMYONŞEN

Page 166: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

166 / HAZİRAN2016

larda çıktığı 106 maçta 57 gol 9 asistlik performansını vurgula-mak; bu etkileyici ve sonu kesti-rilemeyen yükselişinde hala emin adımlarla ilerlediği konusunda bizi ikna etmeye yeterli olabilir. Ama hikayenin ana fikri bu değil.

13 Nisan 2016 akşamı, Atletico Madrid için senenin en kritik maç-larından biri oynanıyordu. Barce-lona çeyrek final ilk maçında At-letico Madrid’i Nou Camp’ta 2-1 mağlup etmiş, o gece Atletico Mad-rid’in mabedinde, Vicente Calde-ron’da turu atlamayı umut ediyor-du. Ve işte, iki sene önceki maçta pek kimsenin dikkatini çekmeyen, bazılarınca hissedilen gerçeklik burada ortaya çıkıyor. Griezmann iki sene önce Nou Camp’ta yaşadı-ğı o mağlubiyeti unutmamıştı. İlk yarıda Saul Niguez’den aldığı asisti şık bir kafa vuruşuyla gole çevirdi. İkinci yarıda, Atletico penaltı ka-zandığında topun başında yine o vardı. Altın tepsiyle sunulan, Bar-celona’yı yıkma fırsatını da harca-madı. Buna isterseniz ideal deyin, isterseniz intikam. Antoine Griez-mann Atletico’yu sırtlamış, yarı fi-nale taşıyordu.

27 milli takım maçında 6 gol bel-ki o kadar da çarpıcı değil. Ancak bu turnuva Griezmann’ın belki de bir Henry, bir Trezeguet olabilece-ği “o” turnuva. Avrupa Şampiyo-naları’nın ne getireceğini önceden kestirmek her zaman çok da kolay olmayabilir, ancak Fransa’nın, yeni jenerasyonuna ve bu jenerasyonun “seçilmişlerine” güveni tam. Ve Euro 2016 kendi kahramanlarını yaratacaksa eğer, Griezmann şim-diden pelerinini taktı, uçmaya ha-zırlanıyor.

Page 167: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 167

Page 168: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

168 / HAZİRAN2016

STANCU

Page 169: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 169

Futbol oyununda forvet takımın vitrinidir. Oyunun sahipleri ge-nelde ilgi çekici, göze hoş gelen, tabelada ismi havalı duran bir vit-rin oluşturmak isterler. Bu sebeple vitrine koyulacakların yurtdışın-dan olması daha cazip gelmiştir. Amatör bir takım sahibi dahi eğer tek bir yabancı oyuncu hakkı var-sa bunu yabancı bir santrafordan yana kullanır. Bu ecnebi hayranlığı bazen güzel bir Latin isminin akıl-larda kalmasından öte gidemezken bazen de akıllardan silinmeyen efsaneler yaratır. Benim size bah-sedeceğim isim ise ikisi de değil. Sizlere kendi halinde neredeyse hiç konuşmayan, takım arkadaşlarının sesini dahi duymadığı ama düzen-li olarak gol atan ve işinin hakkını veren bir isimden bahsedeceğim: Sorin Bogdan Stancu.

Rumen oyuncu, Romanya’nın orta güneyinde başkent Bükreş’e 110 km uzaklıktaki Piteşti’de “babam” dediği efsane futbolcu Hagi’yi izle-yerek büyümüştür. Futbolcu olma hikâyesi sorulduğunda, ne bir peri masalından, ne de planlı programlı bir kariyer planlamasından bahse-der. Onun için futbolcu olma hikâ-yesi “diğerlerinden farklı değildir”. Tıpkı akranları gibi evlerinin arka-sındaki sahada yemek yemeyi dahi unutarak akşama kadar topun pe-

şinde koşar. Televizyonda Hagi’nin sol ayağının büyüsüne kapılır ve Rumen Milli Takımı formasının hayaliyle uykuya dalar.

Futbola doğduğu şehrin takımı Agreş Piteşti’de başlar ve 17 ya-şında A takıma yükselir. 19 yaşın-da ilk önemli transferini yaparak Unirea Urziceni takımına geçer. Burada iki yıl geçirir ve 51 maçta attığı 11 gol ile Rumen futbolunun en önemli takımı ve kahramanı Hagi’nin de efsanlerinden birisi ol-duğu Steaua Bükreş’e transfer olur. Stancu gerçek anlamda patlama-sını burada yapar. Sol kanat ikinci forvet ve santrafor mevkilerinde oynayabilen oyuncu ilk sezonun-da rakip filelere 11 gol kaydeder. Bükreş ekibi ile geçirdiği ilk sezo-nun ardından Ağustos ayında özel bir maç için ilk kez Romanya Milli Takımı’ndan davet alır. Bu maç İs-tanbul’da Türkiye ile yapılacaktır. Stancu maça yedek başlar ve 87. dakikada oyuna dâhil olur. İdolü Hagi gibi Türkiye ağlarına güzel bir frikik golü bırakamaz ama ilk milli heyecanını yaşadığı şehre pek de uzak kalmayacaktır.

Bükreş’te ikinci sezonunda 14 gol atar üçüncü sezonun ilk yarısında 13 gol atmışken bir transfer teklifi alır. Teklif zor günler geçiren Gala-tasaray’dandır. Stancu’yu o dönem-

de Atletico Madrid, Fiorentina gibi ekiplerin de izlediği ve bonservis fiyatını çok buldukları için vaz-geçtikleri bilinmektedir. Galatasa-ray’ın başında Stancu’nun babam dediği Hagi vardır ve bu Bogdan’ın karar vermesi için yeterli olmuş-tur. Antalya’da süren devre arası kampından İstanbul’a geçer ve 5.5 milyon euroya 4,5 yıllık resmi söz-leşmeyi imzalar.

Galatasaray’da ne beklediğini bulur ne beklentileri karşılar. Tarihin en kötü sezonlarından birisini geçiren sarı kırmızılılar sezon sonu fatura-yı Stancu’ya da keser. Yeni teknik direktör Fatih Terim Stancu’yu gönderilecekler listesine koyar. Ba-ros ile yoluna devam eder. Bu ka-rarda o dönemki yabancı sınırı da etkili olmuştur. Baros o dönemde kariyerinde düşüşteyken Stancu potansiyelli genç bir santrafordur fakat tercih Çek isimden yanadır. Stancu Orduspor ile anlaşır ve Ka-radeniz’e doğru yolculuk başlar. 30 maçta atılan 10 gol ve Romanya Milli Takımı ile ilk Avrupa Şam-piyonası elemeleri tecrübelerini yaşar. 3 Eylül 2010’da Arnavutluk karşısında ilk resmi maçına çıkar ve ilk golünü atar.

Romanya Milli Takımı Euro 2012 ve 2014 Dünya Kupası’na gitme hakkı kazanamaz. Euro 2016 grup

MEMUR KEDİCİHAT GEMİCİ

Page 170: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

170 / HAZİRAN2016

elemelerinde savunma futbolunu benimseyen Romanya’da forvet ve ikinci forvet oynar ve 2 gol atar bu goller onun takımın en golcü oyuncusu olmasına yetmiştir. Kedi lakaplı oyuncu Fransa’da ev sahibi, İsviçre ve Arnavutluk karşısında gollerine yenilerini eklemeye çalı-şacak.

Stancu bu süreçte kariyerine Tür-kiye’de Gençlerbirliği formasıyla devam eder. Ankara temsilcisinde sırasıyla üç sezonda 13, 11 ve 10 gol atar. Stancu gerek maç içindeki performansı gerekse skora katkısı ile sezonda 10 golün altına düşme-yen belki bir süperstar olamayacak ama her sezon güvenebileceğiniz bir golcüdür. Aslında Ankara’nın alâmetifarikalarından biri olan memuriyete yatkın gibidir Stan-cu, sezonlar boyu ne uzar ne kı-salır. Ama güven veren bir yapısı vardır. Stancu kadronuzdaysa gol sorununuz belli ölçüde çözülmüş demektir. Ayrıca arkadaşlarına da yardımcı olur ve teknik kapasitesi iyi olduğu için oyunu da rahatlata-bilir. Stancu’nuz varsa gözünüz ar-kada kalmaz. Düzenli golünü atar, işinin hakkını verir sorun çıkar-maz sizi mutlu eder. Fakat Stancu için ortam çok önemlidir Galata-saray’da geçirdiği kaos ortamında sadece 3 gol atmış ve faydalı ola-mamıştır. Sonraki röportajlarında Galatasaray’ın adını dahi duymak istemediğini ve oradaki ortamı kötü hatırladığını belirtmiştir.

Galatasaray ile ilgili hatırladığı tek güzel şey babam dediği idolü Hagi olsa gerek. Stancu sessiz sakin ya-pısı ile bilinir. İçine kapanıklığının belki de en önemli sebebi babasını 12 yaşında kaybetmiş olmasıdır. Yoksa bir insan neden idolüne ba-bam desin ki?

Page 171: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 171

Page 172: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

172 / HAZİRAN2016

RODRI

GUEZ

Page 173: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 173

İsviçreli bir sol bek dendiğinde kafanızda ne oluşur? Muhtemelen açık tenli, topraklarının huzuru çehresinde şekil bulmuş sakin bir adam olabilir, en azından benim kafamdaki tip bu. Ama Ricardo Rodriguez bu kalıpların biraz dı-şında bir adam. Dışarıdan baktı-ğımız zaman ne İsviçreli olduğu, ne de bir sol bek olduğu hızlıca anlaşılabiliyor. Aslında ilk bakışta onun hakkında oluşan algı bir kor-san olduğu yönünde. Bu birazcık kafamızdaki kalıp yargılardan kay-naklanıyor, birazcık da İsviçre’nin göçmen politikaları ve göçmen yo-ğunluğundan.

Rodriguez, 1992 yılında Zürih’te İspanyol bir baba ve Şilili bir an-nenin çocuğu olarak dünyaya gel-di. Göçmen bir aileden gelmenin ona getirdiği en büyük artısı, onun adaptasyon yeteneği. O bir sol bek, ama oyunun iki yönünü de iyi şe-kilde oynayabiliyor. Savunmada, yetiştiği kültürün disiplinine sa-hipken, hücuma katıldığı zaman ise daha farklı bir ruh haline bürü-nüp hırçın bir korsana dönüşen bir adam Ricardo.

Çok genç yaşta gemisiyle futbol dünyasına açılan Rodriguez, fut-bola doğduğu şehirdeki küçük bir takım olan FC Schwamendin-gen’da başladı. Bu limanda çok vakit kaybetmeyen Ricardo, 2002 yılında şehrinin asıl takımı olan

FC Zürich’e geçti. 2010’da A Takım seviyesine yükselene kadar, mil-li takımda çeşitli başarıları oldu. 2009 yılında Dünya Kupası’nı ka-zanan İsviçre U17 Milli Takımı’nın bir parçasıydı. Final maçında ta-kımının dördüncü golünü kayde-den Rodriguez, ilk ciddi başarısını burada yakaladı. Bu turnuvadan sonra onun futbolunun farkına va-ran bir tek kendisi değildi. Kariyeri ciddi bir yükselişe geçti ve o sene FC Zürich’te as takıma yerleşti. Yükselişi burada bitmeyecekti.

Standartların dışındaki fiziğiyle -1.83 boy ve 78 kilo-, ikili müca-delelerdeki başarısı ve pozisyo-nuna göre yüksek hücum gücüyle dikkatleri üzerine topladı. Barce-lona’nın da dâhil olduğu pek çok takım peşine düştü, ama o Wolfs-burg’u seçti. Hazır olmadan oraya gitmek istemedi, çoğu korsan gibi kendi yolunu çizmeyi tercih etti. Bu konu ona sorulduğunda ceva-bı netti: “Kariyer her şey demek değildir. Orada yedek kalacağıma, kendi kulübümde kendi takımımı yaratmayı tercih ederim.”

Peki, bunu başarabildi mi? Bu so-ruya evet diyebiliriz. Şu an Rodri-guez’in önünde parlak bir gelecek bekliyor. Wolfsburg’a geldiği gün-den beri üzerine katarak ilerliyor. Kurtlara katıldığı günden bu yana ilk on birde yeri var ve işini layığıy-la yerine getiriyor. Savunmada ga-

nimetini koruyan bir korsan kadar cesur, hücumda ise yeni definele-rin peşindeymişcesine girişken bir oyun sergiliyor.

Oyun olarak hep ileriye giden Rod-riguez için milli takım da ayrı bir öneme sahip. Göçmen oyuncuların çoğuna göre aidiyet duygusu daha fazla gelişmiş durumda. Daha ön-ceki basın açıklamalarında pek çok kez de belirttiği gibi kalpten İsviç-reli olduğunu söylüyor. Ülkesine ve takımına bağlılığı yüksek seviyede ve bu hareketlerine de yansıyor. Tüm zamanların en iyi İsviçre’si ol-duğunu iddia ettiği takımı için çok kritik bir rolü var.

Çok uluslu İsviçre Milli Takı-mı’nın gerçek bir takım olması için biraz bu aidiyet duygusuna, biraz da adanmışlığa ihtiyacı var. Bu özelliklerin hepsine sahip olan Ricardo Rodriguez de bu takımın kimyasını en iyi yansıtan oyuncu. O, Fransa’da başarı basamaklarını tırmanırken İsviçre’yi de kendisiyle birlikte yükseltmeye çalışacak.

Rodriguez kaliteli ve güçlü bir oyuncu, elit bir sol bek ve bir kor-san. Geçmişinde bu tarz karak-terler barındırmayan İsviçre için biraz farklı bir oyuncu, ama çok önemli bir yere sahip. Fransa onun için kritik bir savaş alanı olacak ve Rodriguez, kalitesini gösterip gani-metini toplamaya çalışacak.

İSVİÇRELİ KORSAN

TOLGA TEMEL

Page 174: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

174 / HAZİRAN2016

KANE

Page 175: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 175

İngiltere’de gol denilince son yıllar-da en çok akla gelen adam: Harry Kane. Londra doğumlu futbolcu, doğduğu kentin takımı olan Tot-tenham’da kendine yer edinmek için çok çabaladı. 4 kez kiralık olarak İngiltere içindeki takımlara gönderildi. 2009’da profesyonelli-ğe Kuzey Londra takımı ile atılan Kane, 2011 yılında, o yıl Hots-pur’ın oynadığı Avrupa Ligi’ndeki iki maçla hatırlanıyor. Shramrock Rovers ağlarına gönderdiği Avru-pa Kupalarındaki ilk golü ve He-arts maçında kaçırdığı penaltısıyla. 2013 yılında kesin dönüş yapan İngiliz, geliştirmeye devam ettiği futboluyla hem takımında yeri-ni sağlamlaştırdı hem de İngilte-re Milli Takımı’nda yerini almaya başladı. Türkiye ise onu Totten-ham’ın 2 Ekim 2014’te kendi stadı olan White Hart Lane’de Beşiktaş ile oynanan Avrupa Ligi maçında attığı golle hatırlar.

İngiltere Milli Takımı, Alan Shea-

rer’den sonraki dönemde aradığı forveti Kane ile bulacağa benziyor. Londra ekibinde golü koklayıp bul-duğu pozisyonları iyi değerlendi-ren Harry, Euro 2016 ile ilk büyük turnuvasını yaşayacak. Milli takı formasını geçen yıl ilk kez giyen İn-giliz futbolcu, Avrupa Şampiyonası elemelerinde grupta bütün maçla-rını kazanan takımda, oynadığı 5 maçta 3 golle “hatrı sayılır” oyun sergiledi. Harry Kane, bu sezon ligde attığı 25 golle gol kralı olma-sına rağmen aynı sezon içinde mu-cizevi Leicester City şampiyonluğu ve oynadığı futbol, attığı gollerin yanında tam manasıyla “peri ma-salına” benzeyen hayatı nedeniyle de ilgi çeken şampiyon Leicester’ın forveti Jamie Vardy’nin gölgesinde kaldı. Wayne Rooney istenilen fut-bolu milli takımda yeterince gös-terememesi, Sturridge’in sakatlığı nedeniyle bir görünüp bir kaybol-ması gibi nedenlerle Şampiyona ’da İngiltere Milli Takımı’nın en ucun-da Vardy ve Kane olacağa benziyor.

Bu ikilinin alternatifi olacak en bü-yük aday ise Manchester United’ın “şapkadan çıkan” forveti 18 yaşın-daki Marcus Rashford.

Kafa topları ve ayak becerileri bir arada bulunan “ender” ileri uç oyuncularından Kane, gol krallı-ğı nedeniyle verilen Premier Lig Altın Ayakkabı ödülünü aldı. Bu ödülü Teddy Sheringman’dan son-ra alan ilk Hotspurlu oldu. Fakat kaderin bir cilvesi olsa gerek Har-ry’nin ödülü sezonun ikinci ya-rısında şampiyonluk mücadelesi verirken son hafta - artık “Premier Lig” klasiği haline gelen- en büyük rakibi diğer Kuzey Londra takımı olan Arsenal’e geçilip ikinciliği de kaptırdığının ertesi günü alması oldu. Çocukken bir yılının geçtiği Arsenal Gençlik Akademisi’nden beğenilmemesi nedeniyle ayrılmak zorunda olan “yetişkin” İngiliz, şimdilerde ise Euro 2016’nın gizli favorisi sayılabilecek takımıyla çok işler başaracağa benziyor.

FINISHINGHEADING

16TUNA MENEVŞE

Page 176: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

176 / HAZİRAN2016

AKINFEEV

Page 177: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 177

Rusların kalesi 50’ler ve 60’larda büyük efsane Lev Yaşin’e emanetti. 80’lerde ise bir başka büyük efsa-ne Rinat Dasayev devraldı kaleyi. 2000’lerin ortalarına kadar istik-rarlı bir kaleci bulamayan Rus Mil-li Takımı sonunda İgor Akınfeev’i buldu. Gerçekten de Akınfeev için bir kelimelik özet yapmak gerekir-se “istikrar” ilk akla gelen şey olur. 1986 doğumlu kaleci altyapısından yetiştiği CSKA’dan başka takımda oynamadı. 2003’ten beri aralık-sız koruduğu CSKA Moskova’nın efsanesi haline gelmiş durumda. Toplamda tam 473 kez CSKA for-masını giydi. Bu maçların 192’sini hiç gol yemeden tamamladı. CSKA Moskova ile 1 Avrupa Ligi, 3 Rusya Premier Ligi, 1 Rusya Kupası ve 2 Rusya Süper Kupası zaferi yaşadı. Rus Milli Takımı’yla da 86 maça çıktı. Bunlardan 40’ında kalesini gole kapadı. Clean sheets rakamları bize zaten bildiğimiz iyi kalecilik özellikleri-ni belgeliyor. Kaleci için en kritik nokta önünde oynayan 10 oyuncu-ya güven vermektir, zira Akınfeev bu güveni kariyeri boyunca fazla-sıyla verdi. CSKA Moskova’nın ya-nında milli takımın da kaptanlığı-nı senelerdir yapıyor. Rusya onun önderliğinde Avrupa Şampiyonası

Elemeleri’nde sadece 5 gol yedi. Geçmiş büyük turnuva deneyimini incelemek gerekirse 2004 Avrupa Şampiyonası ilk büyük turnuva de-neyimi oldu. Sergei Ovchinnikov ve Vyacheslav Malafeev’in arka-sında 3. kaleci olarak kadrodaydı. Ancak bir sonraki şampiyonada Guus Hiddink’in 1 numarasıydı. Rusya’yla yarı final oynama ba-şarısı gösterirken Yuri Zhirkov, Roman Pavlyuchenko ve Andrei Arshavin’le beraber takımın loko-motiflerinden biriydi. 2008’den iti-baren 3 büyük kupayı alacak olan İspanya’ya elenerek serüvene nokta koydular. İyi giden kulüp kariyeri-ni yanına milli takım da eklenince Avrupa’nın büyük kulüpleri için ismi geçmeye başlamıştı.

Roman Abromovich hem Chel-sea’nin sahibi hem de CSKA Mos-kova’nın sponsor firmasının ortak-larındandı. Haliyle ismi Chelsea’yle anılıyordu. Ancak kaptan yuvadan uçmadı ve kariyerine Rusya’da de-vam etti. Rus eldivenin şu ana ka-dar kariyerinde yaşadığı tek Dün-ya Kupası deneyimi ise 2014 oldu. Rusya aynı Akınfeev gibi iyi bir turnuva geçiremedi. İstikrarlı ka-leci Güney Kore maçında yediği golle hala hafızalarımızda yer etti. Bu klasına yakışmayan kariyerinde

çok nadir yaşadığı anlardan biriy-di. Şimdi iki sene sonra bu kötü hatıraları unutturma vakti geldi. Akınfeev, Rusya’nın Euro 2016’da B Grubu’nda İngiltere ve Galler karşında belki de en büyük kozu olacak. Her turnuvada olduğu gibi bu turnuvada da özellikle kalecile-rin penaltı performansları da çok kritik olacak. Akınfeev bugüne ka-dar kariyerinde 49 penaltı vuruşu-nun 14’ünü kurtardı ve neredeyse %30’a varan bir oran tutturdu ve bu alanda da güvenilir olduğunu gösterdi.

Euro 2016’da Rusya üst turları gör-mek istiyorsa Akınfeev’in form du-rumu çok kritik noktalardan biri olacak. Bu sezon Rusya Premier Ligi’nde son haftalarda gösterdi-ği performansı turnuvada ondan beklentilerimiz açısından çok bü-yük öneme sahip. Özellikle de son hafta oynanan ve puan kaybı duru-munda şampiyonluğun kaybedi-leceği Rubin Kazan deplasmanın-da takımını ipten aldı. Muhteşem kurtarışlarıyla galibiyeti CSKA Moskova’ya getirdi ve şampiyon-lukta başrollerden birini kaptı. Euro 2016’da Rusya üst turları gö-recekse bu Akınfeev ile mümkün olacak. Bakalım o ve takımı bunu başarabilecek mi?

RUS KALESİOĞUZHAN ŞAKAR

Page 178: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

178 / HAZİRAN2016

HAMSIK

Page 179: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 179

Bayrak adamlar, günümüzde nes-li tükenmekte olan futbolcuların oluşturduğu bir kitle. Futbolun ar-sada değil borsada oynandığı bu-günlerde, sayıları gerçekten çok az. Roma’nın Totti’si var, Liverpool’un Gerrard’ı, Chelsea’nin Lampard’ı ve başkaları… Ama bu kalanlar da bayrağı indirmeye çok yakın. Ger-rard ve Lampard okyanusu aştı; Totti ise artık son zamanlarını ge-çiriyor. Bizim gibi futbolun arsada devam etmesini isteyen romantik-ler için umutlar tükeniyor gibi gö-rünüyordu. Fakat biz pek farkında olmasak da, bir sonraki nesilden bu yolda ilerleyen bir futbolcu hala arsada… Yanındaki yıldızlar gelip geçse de takımında kalmaya de-vam eden adam, Marek Hamsik; son Mohikan.

Modern zamanlarda bilgi gibi ya-şanmışlıkları da, zamanı da çabuk tüketiyoruz. Belki de bu yüzden, pek farkında olmasak da çoğumuz Hamsik’in aslında dokuz yıldır Na-poli’de olduğu gerçeğini göz ardı ediyoruz. İtalya’nın güneyine ilk kez indiğinde şehrin serserileri ta-rafından saldırıya uğrayan yirmi

yaşındaki Hamsik çok farklı yol arkadaşlarıyla başlamıştı Napoli kariyerine. Serie A’ya yeni çıkmış bir takım; kaptanı Paolo Cannava-ro, yanında ise onunla aynı sezon takıma katılan Ezequiel Lavezzi. Şu an ise dokuz yıl öncesinden çok farklı bir kitle var. Cavani, Inler ve Lavezzi gibi yıldızlar ayrıldı, yeri-ne Higuain, Immobile gibi başka-ları geldi. Fakat tek kişi değişmedi, Hamsik Napoli’de kalmaya devam etti ve takımının kaptanı oldu.

Hamsik sadece saç stiliyle değil, yaptıklarıyla da son Mohikan sıfa-tını hak eden bir karakter. Napoli gibi korumaya çalıştığı değerleri olan bir futbolcu. Gerçek bir bay-rak adam gibi bağlı olduğu yer ile sonuna kadar gitmeye çalışan bir yıldız. Durum böyle olunca, ken-dine örnek aldığı futbolcudan da bahsetmemek olmaz.

Marek Hamsik, uzun yıllar boyun-ca Pavel Nedved’i kendine rol mo-del olarak benimsedi. Büyük resme bakınca birçok ortak noktalarının olduğunu da görmek kolaylaşıyor. Hamsik, 1993’e kadar aynı ülke

çatısında barındığı, stil olarak ona benzeyen, onun gibi İtalya’da top koşturmuş ve kulübüne geldikten sonra kariyerinin sonuna kadar ona bağlı kalmış bir futbolcuyu örnek almıştı. 2003 yılında Avru-pa’nın en iyi oyuncusu seçilen Çek futbolcu da, aslında Hamsik’e kar-şı boş değildi. Güney Afrika’daki Dünya Kupası öncesi yaptığı açık-lamalarda Hamsik’e olan hayran-lığını açıkça belirtmiş, “Hamsik için benim varisim diyebilirim. Karakteri ve oyun stiliyle bana en çok benzeyen futbolcu.” şeklinde aktarmıştı.

Öncesinden de anlattığım gibi, Hamsik belli değerleri korumaya çalışan bir karakter. O, Napoli ta-raftarlarını mutlu ediyor, futbol romantiklerini mutlu ediyor ve bu yaz da Slovakya halkını mutlu et-meye çalışacak. Slovakya Milli Ta-kımı bu turnuvada ondan çok şey bekliyor. Liderlik yapmasını, takı-mın yıldızı olmasını ve artık Slo-vakya için başarı çıtasının yüksel-mesini… Yeni bir çekirdeğe sahip Slovakya, bu turnuvada hep daha fazlasını kovalamak istiyor ve bu

SON MOHİKANTOLGA TEMEL

Page 180: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

180 / HAZİRAN2016

yolda Hamsik’e çok iş düşüyor.

Takımın saha dışında da en çok dikkat çeken yıldızı olan Hamsik, bu ışıltısını sahaya da aktarmak zorunda. Jan Kozak ondan, pozis-yonu gereği takımın tam ortasın-da bulunarak savunma ile hücum arasındaki bağlantısını kurması-nı ve top akışını bir maestro gibi yönlendirmesini bekliyor. Ham-sik çalışkan, hızlı ve çok yönlü bir oyuncu. Yeteneklerinden ayrı olarak da mücadeleci bir karakter. Hem yaptıklarıyla, hem yapabile-cekleriyle takımın en önemli sila-hı durumunda. Takımdaki yerinin önemi arttıkça skora verdiği katkı da doğru orantıyla arttı. Şimdiye kadar milli takım formasıyla 16 gol kaydeden Hamsik, bunların 5’ini Euro 2016 elemelerinde kaydetti. Sahada vereceği doğru kararlarla, kritik anlarda sahneye çıkıp ata-cağı gollerle ve liderlik yapmasıyla Slovakya’nın yürüyüşünü sürdür-meye çalışacak.

Yazıyı kapatırken, başlığa adını ve-ren 1992 yılında çekilen Son Mo-hikan filmine değinmemek olmaz. Filmde Hawkeye ve Cora Munro arasında bir diyalog geçer. Hawke-ye’ın sıkıştığı bir anda Cora Mun-ro “Seni asacaklar. Neden fırsatın varken kaçmıyorsun?” diye sorar. Hawkeye ise halinden memnun bir şekilde “Çünkü ilgilendiğim şey tam olarak burada.” diye ce-vaplar. Hamsik’in hikâyesi de aynı Hawkeye’ın mücadelesi gibi gider. Onun ilgilendiği şey tam olarak burada; Napoli’de, Slovakya’da. So-nunda ölüm olsa bile Hawkeye gibi mücadeleye devam edecek. Yirmi yaşında bir çocukken ilk gününde saldırıya uğradığı şehir Napoli’de devam ettiği gibi, Slovakya Mil-li Takımı için de devam edecek. Çünkü o Marek Hamsik; son Mo-hikan…

Page 181: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 181

Cora M

unro: They

’re going to hang you. Why

didn’t you leave when you had the chance?

Haw

keye: Because w

hat I’m interested in is right here.

Page 182: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

182 / HAZİRAN2016

JOE

ALLEN

Page 183: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 183

“Öğrenilmiş acı dersler var ancak bunların üstesinden geldiğimizi düşünüyorum. Muhtemelen şu an daha deneyimliyiz; her şey eski-den olduğu kadar zor olsa da bazı yönlerden daha iyiyiz ve bu da bir şeyler yapabileceğimize dair kendimize olan güvenimizin ve inancımızın sebebi. Daha olgun ve bilgeyiz, başarıya ulaşmak için ha-zırız.”

Euro 2016 Elemeleri öncesi bu sözleri sarf etmişti Joe Allen. Gal-ler futbolunun en parlak günlerini yaşaması için oldukça elverişli bir ortam olduğunu sezmiş olsa gerek.

Euro 2012 Elemeleri ve 2014 Dün-ya Kupası Elemeleri’nde oynayan oyuncu grubu yaşadığı kötü gün-lerin tecrübelerini yol çantaların-da biriktirdiler. Şüphesiz en ağır çantaysa Allen’da. Zira, 26 yaşın-daki orta saha, Liverpool’la 24 yı-lın ardından Premier Lig şampi-yonluğuna yaklaşan kadronun bir parçasıydı. Bunun yanı sıra, Galler Milli Takımı’nın 2011’de menajer Gary Speed’in ölümüyle yaşadığı travmanın da tam göbeğinde bulu-nuyordu.

Ancak Galler takımının geçirdiği problemli günler, onları olgunlaş-tırmıştı. Allen’ın öngörüsü ve dileği gerçek olmuştu. Galler, 1958 Dün-

ya Kupası’ndan tam 58 yıl sonra, büyük bir turnuvanın finallerine kalmayı başarmıştı. Galler’in ba-şarısı, ülke futbolunda devrim ni-teliğinde bir başarı olsa da Joe’nun son durumunu tam olarak yansıt-mıyordu.

Allen, 4 sezondur forma giydiği Liverpool’da kendini taraftarla-ra hiçbir zaman kabul ettiremedi. Önceleri “Galli Xavi”, saç-sakal tar-zında değişikliğe gittikten sonray-sa “Galli Pirlo” lakabıyla -alaycı bir yaklaşımla- anıldı. “Chicken&Egg” adında kimsenin bilmediği bir der-giye, 14 tavuğu ve 2 horozuyla ilgili röportaj veren Allen’ın meslektaş-larına göre farklı ve garip hobileri olması da ona karşı mevcut bulu-nan küçümseyici tavrı bir üst sevi-yeye çıkarmıştı.

Brendan Rodgers’ın Swansea’den gelirken beraberinde transfer ettiği Allen, Rodgers döneminde hiçbir zaman beklentileri karşılayamadı. Fakat Kuzey İrlandalı menajerin geçtiğimiz Ekim ayındaki gidişinin ardından Liverpool’daki –oyun an-lamında- en efektif zamanlarını ge-çirmeye başladı. Rodgers’ın yerine gelen Jürgen Klopp, Galli oyuncu-nun enerjisini ve hücum bölgesin-deki pas meziyetlerini daha verim-li bir şekilde kullanmayı başardı. Keza, Klopp’un yüksek tempo ve

yoğun pres yapmaya dayalı oyunu da Allen için biçilmiş kaftandı. Tek sorun Alman menajerin, onu aşırı derecede tutumlu kullanmasıydı.

Liverpool adına bir rotasyon oyun-cusu olan Allen’ın önümüzdeki sezon başka bir takımda forma giyme ihtimali var. Galler ve Li-verpool efsanesi Ian Rush’ın da vatandaşı hakkında yaptığı yo-ruma bakarsak, Allen’ın turnuva sonrası Anfield’da kalmaması çok da sürpriz olmayacak: “Kulübede oturmaktan mutlu olan çok faz-la oyuncu gördüm, ama Joe bunu yapmaktan ötürü mutlu değil. Eğer mutlu değilse, gitmek istemesi de gayet doğal karşılanabilir.”

Kısacası Joe Allen için Euro 2016, yeni bir başlangıç, yeni bir şans ve kariyerinde bembeyaz sayfa ola-cak. Belki turnuva sonunda onun Liverpool’dan ayrılacağından emin olacağız, belki Klopp’un güçlendir-mek istediği kadrosunun bir par-çası olmaya devam edecek. Bunu bilemeyiz. En azından Joe’yu yok saymadan önce ünlü Galli rock grubu Manic Street Preachers’ın Everlasting’ine kulak verin:

Stop thse thoughts control your mindReplace the things that you despise*O düşünceleri durdur, zihnini kontrol etKüçümsediğin şeyleri değiştir”*

GALLİ MUTSUZ TAVUKLU

EFE CAN ERTEKİN

Page 184: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

184 / HAZİRAN2016

MULLER

Page 185: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 185

13DENİZ BALCI

“Herhangi birimiz bu takımda olmasa Almanya yine Avrupa ve Dünya Şampiyonu olabilirdi. Ama Gerd Müller olmasaydı. İkisini de kazanamazdık.” Almanya efsane-si Paul Breitner bu cümleleri söy-lerken Beckenbauer’i Overath’ı ve Maier’i de işin içine katıyor. ‘’Der bomber’’ Almanlar için daima kurtarıcıydı. Bir şekilde topu ağ-larla buluşturmayı, en ihtiyaç olan yerde sahneye çıkmayı başarırdı. Panzerlerin 88mm’lik namlusuy-du.13 numaralı formasıyla sürekli kötü şansı karşı takıma getirdi. Şu anda Almanya Milli takımında 13 numaralı formada tekrar Müller yazıyor. Thomas Müller…

Thomas Müller’in çok iyi top tek-niği yok, çok hızlı da değil, çok iyi top da süremiyor ama çok iyi yap-tığı tek şey Thomas Müller’i çok iyi bir oyuncu yapıyor. Thomas her zaman en doğru kararı veriyor. Verdiği pas, kaleye çektiği şut, de-fans arkasına koşu, kaleciden seken

topun nereye düşeceği... Thomas’ın oyununu izlerken yaptığı hareket-ler, attığı goller hepimizin zihninde “ben de yaparım” dememize sebep oluyor. Johan Cruyff “Futbol basit oyundur ama zor olan futbolu basit oynamaktır.” sözünü söylerken bile bir oyuncunun futbolu bu kadar basit oynayabileceğini düşündüğü-nü sanmıyorum.

Müller her hareketiyle alışık olma-dığımız farklı bir oyuncu, 2010 Dünya Kupası’nda 4-1 yendikleri İngiltere maçından sonra verdi-ği röportajda ‘’ Selam göndere-bilir miyim ?’’ diye sorup iki bü-yükannesine ve büyükbabasına selam gönderen, antrenmanlarda ve kamplarda sürekli eğlencenin kaynağı olan, Bayern Munich’de galibiyet sonrası elinde megafonla “Gebe mir ein H(Bana bir H ve-rin)” ile başlayan ünlü “Humba Tatera” tezahüratının amigoluğu-nu yapan benzersiz bir karakter. Endüstriyelleşen futbol dünyasın-

da bu kadar eğlenceli karakterine, başarılarına ve popüleritesine rağ-men de metalaşmayan bir sporcu.

Thomas ve Gerd 40 yıllık zaman farkıyla neredeyse paralel hayatlar yaşıyorlar. 2010 Dünya Kupası’nda Thomas Müller gol kralı olurken Almanya turnuvaya yarı finalde veda etti. 2014’te ise Thomas Mül-lerli Almanya Dünya Kupasını kal-dırdı. Tıpkı 1970’de Gerd Müller’in gol krallığını kazanıp Almanya’nın yarı finalde elendiği, 1974’te de Dünya kupasını kaldırdığı gibi. Tek farklılık Gerd Müller Euro 72’yi kazanan Panzerlerin şans meleği iken Thomas Müller Euro 2012’ye yarı finalde veda etti. Almanya ta-raftarlarına göre Thomas Müller’in bu farkı 4 sene sonra olsa da ka-patmak için büyük şansı var. Son Dünya Şampiyonu Panzerler Euro 2016’ya giderken 13 numaralı for-mada tekrar Müller yazıyor yani 88mm’lik namlu dolu ve Panzer aynı hedefi iki kere ıskalamaz.

Page 186: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

186 / HAZİRAN2016

KUBA

Page 187: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 187

Hayat Lehçe öğrenmek için olduk-ça kısadır. Fakat anlamını bilme-seniz de size kuş cıvıltısını hatır-latan bu dili dinlemek keyif verici olabilir. Lehçede bir özel isim olan Blaszczykowski, yazımı ve okunu-şu zor olan ama ikisini de başara-bilirseniz kulağa hoş gelen bir ke-limedir. Kelimenin başına Jakub ismini getirirseniz okunması pek güç olan bu sözcük zorluklarla dolu bir hayat hikayesine evrilir. Bu karakteri iyi incelerseniz her şeye rağmen ayakta kalabilen ve yaşadığınız sıkıntılar karşısında size ilham kaynağı olabilecek bir futbolcuyu tanımış olursunuz.

Jakub’un kısaltması olan Kuba is-miyle tanınan oyuncu 1985 yılında Polonya’da Truskolasy’de doğmuş-tur. Futbol ile tanışması eski fut-bolcu dayısının yardımıyla çok er-ken yaşta olur. 8 yaşındayken yerel takım Rakow’un minik takımında antrenmanlara çıkmaya başlar. 16

yaşında Polonya’nın üst seviye ta-kımlarından Gornik Zabrze ile an-laşır fakat burada çok fazla kalmaz ve doğduğu şehre dönerek yıl so-nunda Czestochowa’ya gider. Bu-rada oynarken 2002 yılında Polon-ya 19 yaş altı takımına çağırılır ve ilk Milli Takım tecrübesini yaşar. Czestochowa’da 24 maçta attığı 11 gol ile ismini Leh futbol camiasına duyurur. 2004/2005 yılında dayı-sının da yardımıyla Wisla Krakow ile deneme idmanına çıktığında en iyilerle mücadele edebilmek için artık kendisini hazır hissediyordur.

Antrenör Werner Licka’yı etkile-meyi başaran Kuba, transfer ücreti olarak 70.000 zl (18.600 euro) aldı. İlk sezonunda iyi bir performans göstererek ilk on biri zorlayan bir oyuncu oldu. Yıl sonunda Polonya ligi Ekstraklasa’nın en iyi orta sa-halarından birisine dönüştü.

Bu yüksek form grafiği Kuba’nın

ilk kez Suudi Arabistan ile oyna-nan hazırlık maçında A Milli Ta-kım forması giymesiyle sonuçlan-dı. Fakat Kuba sakatlığı nedeniyle 2006 Dünya Kupası kadrosuna giremedi. Bu şanssızlık üzerine Dortmund’un 4 yıllık teklifi ilaç gibi geldi. Klopp ile bambaşka bir çehreye bürünecek olan sarı siyahlı ekip sağ cenahı Leh kumandanlara emanet etmek istemişti. Sağ bek-te Lukasz Piszczek önünde Kuba iyi bir ikili oldular. Sezon öncesi Roma ile oynanan maçta Kuba 1 gol 1 asist ile maçın adamı olurken Klopp’a “tercihin doğru patron” mesajını gönderiyordu.

Aynı yıllarda Polonya’nın en önemli oyuncularından birisi ha-line geldi. Başarılı oyunuyla Beyaz Kartallar’ın Euro 2008’e gitmesinde büyük katkısı oldu. Fakat talihsiz Kuba, bu önemli turnuva öncesin-de yine sakatlandı ve Avusturya İsviçre ortaklığında yapılan şam-

POLONYA’NIN UMUDU

CİHAT GEMİCİ

Page 188: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

188 / HAZİRAN2016

piyonayı kaçırdı. 2008 yılında Po-lonya’da yılın futbolcusu seçilmesi Kuba için ufak da olsa bir teselli oldu.

2012 yılında Polonya, ev sahibi olduğu Avrupa Şampiyonasına gi-derken Kuba için artık büyük tur-nuva oynamanın zamanı gelmişti. Futbol yetenekleri, düzgün karak-teriyle Milli Takım kaptanlığına kadar yükselen oyuncu ilk turnu-va heyecanını yaşarken üzücü bir haber aldı. Turnuva öncesinde babasının vefat haberini kendisine verildi. Hazırlık kampına gitmedi. Cenaze işlemlerine katılarak çok büyük bir karakter ortaya koydu.

Halbuki bir insanın babasının ce-nazesine katılmasından daha doğal ne olabilir ki? Burada ortaya ko-nulan bir karakterden bahsetmek hamaset kokan bir anlatım değil midir? Hayır değildir. Kuba 10 yaşındayken babasının annesini bıçaklayarak öldürmesine tanıklık etti. Bu dehşet verici olaydan son-ra 5 gün boyunca yataktan kafasını dahi çıkarmadı. Futbol oynamayı bıraktı. Olaydan sonra büyükanne-si ile yaşamaya başladı. Hayatının büyük bir bölümünde bu konuyu kendine dahi açıklayamadı. Fakat ilerleyen yıllarda Kuba bu elim olayla yüzleşmeyi başardı. Dayısı-nın ve büyükannesinin de deste-ğiyle futbol ile hayata tutunmayı başardı.

Kuba çok küçük yaşta büyük bir trajedi yaşadı. O dönemde küçük Kuba için futbol tutunacak bir dal gelecek için bir umut oldu. Şimdi ulusal bir kahramana dönüşen o küçük çocuk Polonya’nın umudu...

Page 189: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 189

Page 190: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

190 / HAZİRAN2016

YARMOLENKO

Page 191: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 191

10 yaşında bir çocuk. Çernigiv’de-ki evinden Dinamo Kiev’in yazdığı tarihe tanıklık ediyor. Andriy Shev-chenko, Sergiy Rebrov ve arkadaş-ları Avrupa futboluna Ukrayna’yı tekrar hatırlatıyorlar. O çocuk, bel-ki de yarım kalmış maceraların en güzellerinden birine tanık oluyor evinde. Ama işte, futbol acımasız. Dinamo Kiev, Şampiyonlar Ligi çeyrek finalinde Real Madrid’i ele-yen Dinamo Kiev, yarı finalde ta-kılıyor. Ukrayna’da iki kez iki farklı öne geçseler de Bayern 3-3’ü yaka-layıp Almanya’da 1-0’la işi bitiriyor. Bu macera da, biz futbol romantik-lerinin ağzına bir parmak bal çal-maktan öteye gidemiyor...

19 Haziran 2012... Şüphesiz, Uk-raynalı futbolseverler için son de-rece hüzünlü bir gün. Ev sahibi ola-rak katıldıkları turnuvaya İngiltere mağlubiyetiyle veda etmelerinin yanısıra, ülke tarihinin en iyi fut-bolcusunu da emekliliğe uğurladı-lar. Önce 1999’daki Dinamo Kiev kadrosunun, daha sonra ise ülke futbolunun lokomotifi olan And-riy Shevchenko’nun futbolu bırak-masıyla Ukrayna futbolunun yeni bir lidere ihtiyaç duyacağı açıktı. Ama bayrağı kim devralacaktı?

99’da Dinamo Kiev’i izleyen ve bel-ki de o takımla futbola aşık olan o

küçük çocuk, Andriy Yarmolenko. 10 yaşındayken şehrinin takımı Desna Çernigiv’de futbola başla-yan Yarmolenko, 13 yaşındayken Dinamo Kiev altyapısına katıldı. Lakin, bir sene sonra fiziksel test-leri geçemediği gerekçesiyle evine geri gönderildi. Hayatının ilk sı-navını bu durumla savaşarak verdi ve Desna’daki başarılı performansı sonrasında 2006 yılında, 16 yaşın-dayken Dinamo’yla beş senelik bir sözleşme yaptı.

Yarmolenko, Dinamo Kiev’in re-zerv takımında dikkatleri üzerine çektikten ve ‘’Yeni Sheva’’ olarak adlandırıldıktan sonra 2008-09 se-zonunda A takıma çıktı ve formayı bir daha vermedi. Kiev’deki ilk yıl-larında Shaktar Donetsk hegemon-yasını izlemek zorunda kalsa da, 99 kadrosunda Sheva’nın ileri uçtaki partneri Sergiy Rebrov’un takı-mın başına gelmesiyle toparlanan ve iki senedir şampiyonluğu kim-seye bırakmayan Dinamo Kiev’in bayrak adamı oldu Yarmolenko. Bu yaz artık takımdan ayrılması bekleniyor. Geçen aylarda 2020’ye kadar sürecek olan bir sözleşmeye imza atsa bile. Sözleşmeyle ilgili ‘’Takımdan ayrılmak ve kendimi en üst liglerde denemek istiyorum. Ancak, bunu yaparken Dinamo Kiev’e, yetiştiğim kulübe para ka-

zandırmak isterim. Bu yüzden bu sözleşmeyi imzaladım. Ben yüzde yüz Dinamo oyuncusuyum.’’ de-mesi yetiştiği ve parladığı kulübe verdiği önemi gösteriyor.

Milli takımla ilk maçına 2009’da Andorra karşısında çıkan Andriy Yarmolenko, Ukrayna milli takım teknik direktörü Mykhaylo Fo-menko’nun sisteminde çok kritik bir konumda. Fomenko’nun 4-3-3’ünde sol açık olarak görev yapan Yarmolenko, takımın en büyük gol umudu. Elemelerde 12 maçta attığı 6 gol ve özellikle Play-off ’taki Slo-venya eşleşmesinde gösterdiği per-formans, takımı için önemini an-latır nitelikte. Ukrayna, son derece az gol yiyen, yenmesi çok zor bir takım. Ama, bir o kadar da zor ye-niyorlar rakiplerini. Elemelerde 10 maçta yalnızca 14 gol atabildiler ve bunların 4 tanesi Yarmolenko’dan geldi. 26 yaşındaki oyuncu, adeta Ukrayna’nın çilingiri. Konoplyan-ka, Garmash ve Rakitskiy gibi kari-yerinin zirvesinde oyuncular mev-cut Ukrayna’da. Ancak, takımın belirleyici ismi Yarmolenko. Eğer turnuvada sonraki turlara kadar ilerleyeceklerse, saha içinde ve dı-şında asla kararlılığını kaybetme-yen, pes etmeyen Yarmolenko’nun payı çok büyük olacak.

ÇİLİNGİRCENGİZ UYGUR

Page 192: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

192 / HAZİRAN2016

DARI

O

SRNA

Page 193: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 193

“Srna” Hırvatça’da geyik kelimesi-ne tekabül eder ve Darijo’nun ba-cağında futbol oynayan bir geyik, kalbinde ise down sendromlu kar-deşi Igor’un adını taşıyan bir döv-mesi var. Bugüne kadar attığı tüm golleri de kardeşine adadı. (Spot)

Darijo Srna’yı uzunca zamandır Shakhtar Donetsk ve Hırvatistan’ın kaptanı olarak tanıyoruz. Hatta, onu tarihin en iyi orta açan bekle-rinden birisi olarak nitelendiren-lerimiz de olacaktır. Öte yandan, Euro 2008 çeyrek finalinde Türkiye Hırvatistan’ı penaltılar neticesinde mağlup ettikten sonra yere serilip hıçkıra hıçkıra ağlayan adam ola-rak da hatırlayabiliriz onu. Lâkin, Srna hafızasında daha beter anıları da barındırıyor.

Uzeir Srna 2. Dünya Savaşı başla-dığı sırada Doğu Bosna’da Cajnice

yakınlarında yaşayan müslüman bir aileninin bebeğiydi. Bir gece, serçe ve yüzük parmaklarını kapa-tarak verdikleri selamla bilininen Çeknik* adı verilen radikal milli-yetçi Sırp gerillalar köylerine bas-kın yapıp, köyü yaktılar. Uzeir’in babası o gece onu ve kardeşi Safet’i ormana kaçırmayı başardı. Fakat hamile olan annesi o kadar şanslı değildi. Keza kız kardeşi de…

Doğu Bosna’dan kaçış yolu olarak Kuzey’i belirleyenler sadece Srna ailesi değildi. Yaşanan bu göçmen kaosu esnasında babası ve abisini kaybeden Uzeir kendisini önce Slo-venya’da bir yetimhanede, akabin-de ise bir polis memuru tarafından evlat edilmiş hâlde buldu. Üstelik, yeni bir adı da vardı: Mirko Kelenc.

Küçük bir kafede çalışmaya başla-yan öz babası ise bir gün dışarıda

oturup dinlendiği esnada serseri bir kurşun tarafından vuruldu. Ai-lesinin geriye kalan son üyesi Safet ise çaresiz bir halde orduya katıldı ancak Uzeir’i asla unutmadı ve git-tiği her yerde insanlara Uzeir’i gö-rüp görmediklerini sordu. Nihayet bir gün Slovenyalı birlik komuta-nı, bir tanıdığı tarafından evlatlık edilmiş yetim bir çocuktan bah-setti. Kardeşini bulan Safer, Sloven ailenin Uzeir’in onlarla daha iyi koşullarda büyüyeceği konusunda-ki ısrarları ve Safet’in sahip olduğu imkanların yetersizliğine rağmen kardeşini alıp Bosna’ya geri götür-dü.

Burada bir okula yazılan Uzeir ge-lecekte fırıncı olma kararını aldığı zamanları şöyle anlatıyor: “Karnım hep açtı. Devamlı okuldaki arka-daşlarımın taze ekmekler ve sand-viçler yemesini seyretmek canımı

GEYİKMELİH OĞUZKAN

Page 194: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

194 / HAZİRAN2016

sıktı ve böylece fırıncı olmaya ka-rar verdim”. Lâkin fırıncı olarak iş bulmakta oldukça zorlandığından dolayı farklı kulüplerde kalecilik yapmaya başladı. Daha sonra ha-yatın onu getirdiği Hırvatistan’ın Metkovic şehrinde Milka’yla ev-lendi ve iki çocuk sahibi oldu: Igor ve Darijo.

Metkovic’te Neretva kulübünde altyapı koçluğu görevini üstlendiği sıralar Darijo onun öğrencilerin-den biriydi. “Diğer çocuklardan çok daha küçük olsa da herkes Darijo’nun olağanüstü yeteneği-nin farkındaydı” dedi oğlu için ve ekledi “Darijo hentbol, masa teni-si ve basketbolda da yetenekliydi. Bir gün eve gelip öğretmeninin ona futbol yerine basketbola odak-lanması gerektiğini söyledi. Neyse ki, onu dinlemedi”. Çocukken Di-namo Zagreb, Zagreb and Varteks Varaždin takımlarından teklif alan Darijo, Hajduk Split oyuncusu Ivan Gudelj’in evlerine gelip aile-sini ikna etmesinin ardından Split yolunu tuttu.

Bu Srna’lar için büyük bir riskti; zira, savaşın devam ettiği sıralarda müslüman bir ailenin çocuğunun Split’te nasıl karşılanacağından emin değillerdi. 2003 yılına ka-dar Split’te kaldıktan sonra kârlı bir antlaşmayla Şahtar Donetsk’e transfer olan Darijo, ilk önce ba-basına bir fırıncı açtı daha sonra ise birer BMW ve Mercedes hediye etti ona.

Babasının hikayesi Darijo için her zaman bir ilham kaynağıydı. “Ai-lem üst düzey bir futbolcu olma

hayalimin ardından gidebilmem için çok fazla fedakarlık yaptı. Ba-şarmaktan başka seçeneğim yoktu” der ve ailesine sebze satmakta yar-dım ettiği sıralar biriktirdiği paray-la ayakkabı aldığı hikayeyi de şöyle anlatır: “Babam ayakkabıları gö-rünce çok öfkelendi ve onları geri iade edeceğini söylerek gitti. Geri döndüğünde ise yanında en kalite-sinden iki Adidas krampon vardı.”

Bugünlerde ise Ukrayna’da fark-lı bir savaş vuku bulmakta. Uk-rayna’nın güney doğusunda yer alan Donetsk’te kamu binalarını işgal eden Rus yanlısı gruplar ba-ğımsızlık ilan edip “Donetsk Halk Cumhuriyeti”ni kurdukları gün-den beri Donetsk takımı maçları-nı stadyumları Donbass Arena’dan çok uzakta Lviv’de oynuyor. Fikret Özer yaklaşık bir sene önce yazı-hane.com’da Ukrayna İç Savaşı’n-daki futbol ortamını anlattığı nefis yazısında şöyle diyordu: “Şahtar Donetsk, Bayern Münih’le yaptığı ikinci maçta 7 gol yediği sıralarda Birleşmiş Milletler, Ukrayna’daki iç savaşla ilgili bir rapor yayınla-dı. Son bir senede, Donetsk’i içine alan Doğu Ukrayna’da 6000’in üze-rinde insan çatışmalar yüzünden hayatını kaybetmişti. Günde or-talama 16’nın üzerinde insan ölü-yordu. Savaş bittikten sonra en iyi ihtimalle bu insanlardan bazıları hakkında kahramanlık türküleri yazılacaktı.”

Hâlbuki Srna şehirde karışıklıklar başladıktan ve bir an önce şehri terk etmeleri gerektiğinin söylen-diği an yaşadıkları için: “Evimden hiçbir şey almadım. Yalnızca iki

arabamızı alıp ayrıldık. Gömlek-lerim hâlâ dolabımda asılı. Bunun bir an önce biteceğini düşünen yal-nızca ben vardım ve herkese altı ay sonra evde olacağımızı şöylemiş-tim.” demişti. Ne yazık ki Srna ya-nılan taraf oldu.

Darijo Srna Şahtar Donetsk ile bir-likte 1 UEFA Kupası, 7 Ukrayna Ligi Şampiyonluğu, 5’er Ukrayna Kupası ve Ukrayna Süper Kupası kazandı. Hırvatistan milli takımıy-la ise hâlâ başarıya aç ve muhteme-len Euro 2016 onun son şansı ola-cak. 2000 yılında Hajduk Split’te beraber oynadıkları, 2006’da ise Hırvatistan milli takımının başına geçtikten 4 sene sonra Darijo Sr-na’yı kaptanlığa getiren Slaven Bi-lic’e göre: “Hiçbir tekme ya da mü-dahele onu durduramaz. Yıkılmış hâlde acı içinde yatar, fakat sonra silkinip kalkar ve sanki bir Robo-cop veya başka bir şeymişçesine koşmaya devam eder.”

Srna, bu Avrupa Şampiyonası’nda yetenekli Hırvatistan jenerasyonu-na kaptanlık yaparak başarıya ulaş-maya çalışacak. Bu sene olmadı, sorun değil. Onu birkaç sene sonra Hırvat takımının başında kupalar kazanmaya çalışırken görebiliriz; zira, antrenörlük için Uefa Pro A lisansını aldı bile...

*(Çetniklerin Bosna Savaşı sırasın-da Bosnalıların ellerini keserek bu selamı vermeye zorladıkları da ifa-de edilir. Bazı Sırp sporcuların da bu selamı verip gündem oldukları-na çokça şahit olmuşuzdur.)

Page 195: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 195

Page 196: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

196 / HAZİRAN2016

ROSI

CKY

Page 197: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 197

“Kronik sakat” damgası yemek, şüphesiz ki her sporcunun korku-lu rüyasıdır. Bitmeyen ameliyatlar, adaptasyon süreci vs. derken kar-maşa içinde sahadaki kimliğini kaybeder oyuncular. Ancak bazıla-rı, kendisiyle savaşır, kaybeden ol-manın eşiğindeyken ayağına bağlı olan zincirleri parçalar ve işlerin ters gitmesi ona hayat dersi olarak geri döner.

18 ay boyunca süren diz sakatlığı, aşil tedonu ameliyatı ve sonunda tekrar eden diz problemleri. Tomas Rosicky, Arsenal’de geçirdiği 10 yı-lın çoğunluğunda sakatlıklarla bo-ğuşmak zorunda kaldı. Sezon ba-şına 20 maç ortalamayla oynadı ki bu sadece “sakatlık abidesi” Abou Diaby’den daha iyi bir veriye sahip olduğu anlamına geliyordu.

35 yaşındaki Tomas, geride bırak-tığımız sezonun başında umutluy-du, Arsenal’deki 10.sezonuna adım atmıştı ve sezon sonunda Avrupa Şampiyonası’nda kaptanlığını üst-leneceği bir milli takımı vardı. Fa-kat makûs talihi onun peşini bırak-

maya niyetli değildi, Rosicky yine ve yeniden dizindeki problemden ötürü Ocak ayının sonuna kadar forma giyemeyecekti. Bu seferki diğerlerinden farklıydı, çünkü Ar-senal’le olan kontratı sezon sonun-da bitecekti. Şüphesiz ki Londra günleri, hatıra defterinde en unu-tulmaz yeri alacaktı.

30 Ocak 2016. Arsenal’in FA Ku-pası 4.tur maçında Burnley’le karşılaştığı maçın 71.dakikasında oyuna dâhil oldu. Çizgide ısınır-ken taraftarların onun adına yap-tığı tezahüratlar, onu duygulan-dırmıştı. Maç sonunda böyle bir desteği beklemediğini ve karşılaş-tığı durum karşısında gözlerinin dolduğunu itiraf edecekti. Ancak Burnley maçında yalnızca 19 da-kika forma giyen Rosicky’nin ka-sığında bir problem vardı. Bu kez herkes Tomas’ın sona geldiğini dü-şünüyordu, gerçekten aksini iddia etmek oldukça zordu.

Buna karşın Rosicky’nin açıklama-ları her zaman olduğu gibi mücade-leye devam edeceğini gösteriyordu:

“Hayatta karşınıza çıkan engellerle nasıl baş ettiğiniz sizin karakterini-zi oluşturur. Şu ana kadar, her za-man hayatın karşıma çıkardığı zor-lukları alt etmeyi başardım ve yine geri geleceğim. Pes etmeyeceğim. Bir kez daha yapacağım, bir yolunu bulup geri döneceğim.”

Rosicky hem Arsenal hem de Euro 2016’ya gidecek olan milli takımı için sarf etmişti bu sözleri. Ne ya-zık ki, son bir kez Arsenal forması giyme hayalini gerçekleştiremedi. Fakat kulübün her parçasında iz bırakmayı başarmıştı. Topla olan ilişkisi, orta sahadan oyunu kurma yeteneği ve usta dokunuşları, To-mas’ı Arsenal taraftarlarının sevgi-lisi yapmaya yetmişti. Bunun yanı sıra Rosicky, kulübe bağlılığı ve teknik futboluyla Wenger’in kafa-sında oluşturduğu oyuncu profili-ne de örnek teşkil ediyordu. Zaten Wenger’in 35 yaşındaki oyuncu hakkında söylediği şu cümle her şeyi özetler nitelikte: “Eğer futbolu seviyorsanız, Tomas Rosicky’i de seversiniz.”

BEKLEYİŞ SONA ERDİ

EFE CAN ERTEKİN

Page 198: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

198 / HAZİRAN2016

Hal böyle olunca Tomas’ın taraftar-larla olan ilişkisi de oldukça özeldi. Öyle ki sıkı bir Arsenal taraftarı olan Chris Wheatley, “Little Mo-zart’ın son senfonisi” adlı yazısın-da Çek futbolcuyu izlemenin key-fini, en sevdiğiniz restorana yılda bir kez gitmeye benzetmişti. Onun yeteneklerle bezeli enfes futbolunu seyretmek maalesef sakatlıklarla kesintiye uğramıştı.

Velhasıl, Rosicky’nin önünde şu an tek bir hedefi var: Kaptanı olduğu Çek Cumhuriyeti milli takımıyla Euro 2016’da başarılı bir perfor-mans göstermek. Tomas, turnuva sonrasında futbolu bırakmayaca-ğını açıklayarak çoğumuzu ters köşeye yatırsa da bunu yapmayı sevdiğinden yukarıda da bahset-miştim.

Tomas Rosicky, bu yazı uzun süre-dir bekliyor. Arsenal U21 takımıy-la çıktığı maçlar, salonda geçirdiği ekstra zamanlar, yaptığı ek idman-lar… Koca bir sene üst seviyede futbol oynamamış bir oyuncuyu kadroya almak başka nasıl açıkla-nabilir ki? Pavel Vrba’nın eli yeteri kadar kuvvetli.

Son olarak Rosicky’nin en sevdiği parçalardan birini onun ağzından Fransa’ya iletelim:

“Hello I’ve waited here for you Everlong”*“Merhaba Senin için bekliyordum burada Çok uzun zamandır”* – Foo Fighters-Everlong

Page 199: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 199

Page 200: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

200 / HAZİRAN2016

BUSQUETS

Page 201: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 201

1988 yılında Barselona’da doğan Sergio, Barça takımının bütün DNA’sını zamanında bu takımın bir parçası olan babası Carles’in de etkisiyle bünyesinde taşıyor. İna-nılmaz çalımlarıyla tribünleri aya-ğa kaldırmıyor, birbirinin ardına sıraladığı gollerle ağları sarsmıyor ama takımın tuğlalarını harç gibi bir arada tutuyor. Çıplak gözler bu yeteneği algılamakta zorlanabilir. Efsane “Cruyff onu toplayken zoru basit gibi gösteriyor, topsuzken bize ders veriyor her zaman doğ-ru yerde olarak topu kapıp oyunu yönlendiriyor” diyerek anlatıyor. Busquets total futbolun sahaya yansımasında ve başarılı olmasın-da kilit rolü oynayan adam.

Ark mimaride önemli bir unsur olan ve görselliğiyle insanları etkisi altına alan bir elemandır ve içeri-sinde ilginç bir detayı da barındı-rır. Tam ortada yer alan “kilit taşı” sağında ve solunda dizilen taşları bir arada tutarak şaheserin ayakta durmasını sağlar. Busquets İspanya ve Barça için tam olarak bunu ifade ediyor. Defans ve forvetin arasında

yer alan ve her iki unsurun bir ara-da durmasını ve uyumlu bir şekil-de işlemesini sağlayan kilit adam; takım savunmasında atakları ke-sen ilk isim olurken kaptığı topları neredeyse hatasız bir şekilde oyu-na sokarak atağı başlatan futbolcu oluyor. Taktiğin önemli bir parçası olarak takım hücum halinde iken iki stoperin arasına girerek defansı üçleyen Sergio beklerin rahatlık-la hücuma katılmasına da olanak sağlıyor. Takımı hücuma çıkarır-ken o bölgede nadir görülen dikine pasları rahatlıkla vererek hücum katkısı da temin ediyor. “El Loco” Marcelo Bielsa onun için izlerken en çok zevk aldığım futbolcu di-yerek “Kilit Taşı”nın önemi bir kez daha gün yüzüne çıkıyor.

Topsuz oyundaki kilit rolü skor odaklı izleyicilerin gözünden kaçan Bus İspanya milli takım teknik direktörü Del Bosque ta-rafından şu şekilde özetleniyor; “Bütün maçı izlerseniz Busquets’i göremezsiniz fakat Busquets’i iz-lerseniz bütün maçı görürsünüz.” Oyun stili ve pozisyonu olarak

yaptıklarının algılanamadığı nan-kör bir noktada yer alan Sergio mevkisinde rakipsiz denilebilecek derecede iyi bir seviyede. Selefi olarak formayı kaptığı Yaya Tou-re hala en büyük rakibiyken halefi olarak alınan Mascherano stopere evrilmek zorunda kaldı bir diğeri Alex Song Arsenal’de harikalar ya-ratırken takımda tutunamayarak West Ham’ın yolunu tuttu. Barça’da 28 kupada ve aynı sistemi uygula-yan İspanya’ da Avrupa ve Dünya şampiyonluklarında onun ismi o kilit noktada yer alıyor. Zengin İs-panyol orta sahasında da alternati-fi olmayan bu adam aynı zamanda baba-oğul şampiyonlar ligi kaza-nan ender efsanelerin yanında da yer alıyor. Onun oyununu izlerken zevk almak aslında oyunun özünü sevmek ve anlamakla alakalı bazı lezzetlerin kalitesini herkes anlaya-maz sonuçta kaliteli şarabı da eks-perler anlayabiliyor ve futbol eks-perlerinin onun için sarf ettikleri sözler ortadayken bize arkamıza yaslanıp bu kalitenin keyfini sür-mek düşüyor.

KİLİT TAŞIBURAK PAMUK

Page 202: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

202 / HAZİRAN2016

OĞUZHAN

Page 203: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 203

Topu ayağına her aldığında sizi he-yecanlandıran futbolcular mutlaka vardır. Bu tip oyunculardan her se-ferinde enfes çalımlar, ya da jene-riklik goller beklemezsiniz. Zaman zaman bunları yapsalar da, onlar için futbol popüler olmaktan çok takıma katkı vermek üzerine kuru-ludur. Bu tarz oyuncular gollere di-rekt etki etmek kadar, rolü bu olan arkadaşlarını rahatlatıp onların ve-rimini de artırmayı kendisine rol biçmişlerdir.

Hücuma yaptıkları katkının ya-nında top kazanma becerileri dü-şük olsa da, savunma görevlerini de doğru pozisyon alarak ve ra-kiplerinin direncini kırarak yeri-ne getirmekteler. Scholes ve Pirlo gibi isimler bu ekolün en önemli temsilcileri konumundalardı. Ka-zandıkları başarılara baktığımızda bu tarz isimlerin çağdaş futboldaki rollerinin önemini de anlamak ko-laylaşıyor.

Bu ekolün futbol piyasasında ulus-

lararası seviyede bir Türk temsil-cisi de artık var. Bu isim henüz 10 yaşındayken AZ Alkmaar akade-misine adımını atmıştı. Ardından dünyanın en önemli kulüplerin-den Arsenal kendisini renklerine bağladığında ise 16 yaşındaydı. İmza töreninde Arsène Wenger, kendisi hakkındaki beklentileri-nin çok büyük olduğunu açıklıyor-du. “Hot prospect” olarak geldiği Topçular’da geliştiremediği fiziği ve savunma yönü nedeniyle A ta-kımda sadece 2 Lig Kupası maçın-da sonradan oyuna dahil olabildi. Ancak akademideki mevkidaşları Ramsey ve Wilshere’in kendinden daha çok şey vaat etmeleri ve has Britanya çocukları olmaları, Oz-zy’nin süre alma ihtimali oldukça azaldı. Bu noktada bir parantez açmak gerekir. Bu gibi durumlar-da kulüpleri ayrımcılıkla suçlamak pek de sağlıklı olmaz, çünkü takım kimyası ve kültürel etkenler göz önüne alındığında aynı özelliklere sahip oyunculardan yerlilerin ter-cih edilmesi, kulüpler açısından

çoğu zaman adaptasyon konusun-da daha az risk taşımaktadır.

Beşiktaş’ın feda sezonunda ilk kez 11’de başladığı Trabzonspor ma-çında taraflı tarafsız tüm futbol-severleri saha içindeki etkinliğiyle kendisine hayran bıraktı. Bu sezon takımı şampiyon olurken yaptığı 9 gol 7 asistlik katkı oynadığı mevki açısından Süper Lig standartları-nın üzerinde. Geldiği günden bu yana devam eden 8 numara mı, yoksa 10 mu tartışmalarında ise birinci grupta yer almayı tercih ediyorum. Bu mevkide oynadığı takdirde rakip savunma düzenini daha etkili bir biçimde bozmakla kalmıyor, ilerideki arkadaşlarının da boşa çıkmalarına katkıda bu-lunabiliyor. Ancak oyun görüşü ve müthiş pas yeteneğini sürekli kul-lanabilmesinin altında yatan asıl etken kolayca demarke olabilmesi. Bu yönüyle Zidane’ı bize fazlasıyla hatırlatıyor olsa da, gerek mevki farklılıkları, gerekse de bahsetti-ğimiz ismin ZINEDINE ZIDANE

KAŞIKÇI ELMASIALPER ÜNLÜ

Page 204: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

204 / HAZİRAN2016

oluşu kıyaslama yapmayı engelle-yen etkenler.

Bilic’in çift kesici orta saha mode-linde savunma etkinliği yetersiz bulunduğundan yedek kulübesi-nin değişilmez isimlerinden biri olmuştu. Forma şansı bulduğunda ise çoğu zaman forvet arkasında sıkışıp kalıyordu. Bilic’in 2 senelik denge oyununun ardından akıcı hücuma geçilmesi nedeniyle ka-litesini daha fazla gösterme şansı yakaladı. Bir de kendisine güvenen Şenol Güneş faktörü ve orta saha-nın birbirini uzun süredir tanıma-sı, bu seneki başarısındaki kilit et-kenlerdendi. Bir diğer etken ise iki sene önce Almeida’ya gol attırmak için uğraşan ekibin, bu sene aynı işi Gomez için yapmaları... Bu et-kenlerin uzatılabilmesi mümkün olduğundan başka bir yazının ko-nusu olabilir.

Altyapısında yetiştiği Hollanda’nın alt yaş kategorilerinde kaptanlığı-nı yapma başarısını göstermesine rağmen, şu ana dek A milli takım düzeyinde attığı tek golün Hollan-da’ya karşı olması da futbolun bir cilvesi. Bu maçın ardından Hollan-da’nın gruptan çıkma şansı fazla-sıyla azalmış, Ay-Yıldızlar kalan iki maçını da kazanarak Fransa bileti-ni almıştı. Ancak Oğuzhan şimdi-lik milli takım için vazgeçilmez bir konumda görünmese de, ondan faydalanmamak aptallık olur. Bu sezon kulübünde gösterdiği per-formansı Fransa’ya taşıyabildiği takdirde takım için “Kaşıkçı Elma-sı” kadar değerli olacağı da kesin.

Page 205: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 205

Page 206: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

206 / HAZİRAN2016

ORI

GI

Page 207: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 207

Eğer Dünya Kupası ya da Avrupa Şampiyonası takip edeceksek tur-nuva öncesi bir süper yıldız adayı-nı gözümüze kestiririz. Euro 2016 için bunu yapacaksak en uygun adaylardan biri Divock Origi ola-caktır. Eski futbolcu ve Kenya milli takımı için oynamış Mike Origi’nin oğlu olan 1995 doğumlu olan Origi Belçika için oynamayı seçti. Futbol yaşamı Belçika’da Genk Kulübü-nün altyapısında başladı. Belçika sınırına yakın şehirlerden Lille’in futbol kulübü yetkilileri onun yeteneğini fark etti. Daha sonra 2010’da Domaine de Luchin’in yo-lunu tuttu.

2012’de profesyonelliğe adım attı. Bir sezon sonra 2013’te ise A takı-ma yükselme başarısını gösterdi. İlk sezonunda 10 maçta 1 gol attı. Bir sonraki sezonda toplamda 35 kez Lille formasını terletti ve 5 gol buldu. Topla meziyetleri ve süra-tiyle dikkatleri üzerine çekti. Marc Wilmots kendisini 2014 Dünya Kupası kadrosuna dahil ettiğinde yaşı sadece 19’du.

Brezilya’da 5 çeyrek final gören Belçika’nın her maçında süre aldı, 1’de gol attı. Artık daha büyük kit-lelere ve büyük kulüplere kendini tanıtmıştı. 12 milyon Euro’ya İn-giltere’nin yolunu tuttu. Yeni adresi 5 yıllığına Liverpool oldu. Ancak 1 sezonluğuna tekrardan Lille’e kiralandı. Lille’de geçirdiği kiralık sezonunda Avrupa Ligi’nde dahil olmak üzere 44 maçta oynadı ve 9 gol, 3 asistli performans sergiledi. Bu sezonuysa Liverpool’da geçirdi. Jurgen Kloop takımın başına geç-tikten sonra yanı sezonun ikinci yarısı daha düzenli şekilde forma şansı buldu. Özellikle Avrupa Li-gi’nde finale yürüyen Liverpool’da çok kritik goller attı. Borussia Dortmund karşısındaki oyunu ve attığı goller eski kulübüne kar-şı Kloop’un en büyük yardımcısı oldu.

Günümüz dünya futbolunun hü-cum oyuncu tiplemesinin ör-neklerinden olan Origi atletik, güçlü, hem kanat hem forvette oynayabilen çok yönlü bir oyuncu.

En önemli silahıysa kuşkusuz hızı. Teknik özellikleriyle hızını çok iyi tamamlayan bir oyuncu. Ancak Origi için bir eksiklik sayacaksak eğer çok keskin bir şutunun olma-yışı olabilir. Var olan becerilerine oranla az gol atan bir oyuncu. Sınıf atlamak için bu noktada gelişme-si şart gibi duruyor. Euro 2016’da Belçika’dan beklentiler oldukça yüksek, Origi’nin de bulundu-ğu hücüm hattı hepsi Avrupa’nın elit liglerinde yer alan isimler. Bu nedenle işi hiç kolay değil. Bel-çika’nın bulunduğu E Grubu’nda özellikle İrlanda Cumhuriyeti ve İtalya gibi defans konusunda çok iyi ve dirençli takımlar karşısında hücumda kilit rol üstlenebilir. Bu rolü üstlenebilirse üst seviyeye göz kırpmış olacak. Origi’nin önünde çok büyük bir kariyer fırsatı var. Bunu iyi değerlendirmesi için ilk adımı Euro 2016’da atabilir. Eğer atabilirse çok büyük bir yıldızın doğuşuna tanıklık etmenin tarifsiz zevkini yaşayacağız.

FIRSATOĞUZHAN ŞAKAR

Page 208: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

208 / HAZİRAN2016

BONUCCI

Page 209: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 209

İtalyan futbolu dendiği zaman akla ilk olarak savunma gelir. Dünya futbolunda yetiştirdiği kaleci ve savunmacılarla nam salan İtalya, 2016’da da geri hattına olan itima-dına devam ediyor. Bu güveni yara-tan isimlerden biri de hiç şüphesiz Leonardo Bonucci. Juventus’un ve İtalya Milli Takımı’nın değişilmezi olan Bonucci’yi, Euro 2016 öncesi inceliyoruz.

2009-2010 sezonunda Serie A’da Bari’yi izleyen futbolseverler, bu takımın tandeminde oynayan iki oyuncuya dikkat kesilmişlerdi. O sezon beklentileri aşarak ligi 10. sırada tamamlayan Bari’de 22 ya-şında iki genç adam dikkat çeki-yordu. Bunlardan ilki, Genoa’dan kiralanan Andrea Ranocchia’ydı. Diğeri ise, İnter’in sıklıkla alt ligle-re kiraladığı Leonardo Bonucci’y-di. Bonucci, o sezon ligde oynanan 38 maçta da forma giydi ve kusur-

suz istikrarını gösterdi. Ranocchia ile olan uyumu ona kariyerinde bir sıçrama fırsatı yarattı ve 1 Temmuz 2010’da 15 milyon euro karşılığın-da Juventus’a transfer oldu. Ekü-risi Ranocchia da, bu yükselişten payını aldı ve aynı yıl 12,5 milyon euro’ya İnter’in yolunu tuttu. İkiz kuleler, “7 kız kardeşler”in en gör-kemli iki kulübünde forma müca-delesine başlıyordu. Andrea Ranocchia, geçen 6 sezon-da beklenen istikrarı bir türlü yaka-layamadı. Yaşadığı sakatlıklar onu oldukça etkiledi ve kulübü İnter’de 130 maça çıkabildi. Torino yolunu tutan Bonucci ise, Bari’de gösterdi-ği devamlılığı Juve’de de gösterme-yi başardı. Bonucci, 6 sezonda tam 200 kez forma giydi. Buna ek ola-rak, 2010 yılında milli takım tek-nik direktörü Marcello Lippi’den aldığı milli formayı bir daha bırak-madı ve tam 56 kez giymeyi başar-

dı. Bonucci şüphesiz İtalya’nın en kıymetli oyuncuları arasında yer alıyor. Öyle ki Pep Guardiola onun için, ‘gördüğüm en özel oyuncular-dan biri’ ifadesini kullanıyor. Peki onu bu kadar özel kılan ne olabilir? Cevabını belki de 2011 ile birlikte başlayan Juventus’un başarısına bakarak anlayabiliriz. 2011/2012 sezonu ile başlayan Ju-ventus dominasyonu, tam 5 yıldır İtalya’yı etkisi altına almış durum-da. Bu başarının kilit noktasını ise, milli takıma da ilham veren ve İtalyan oyununun en temel te-zahürü olan 3’lü savunma anlayışı oluşturuyor. Bonucci; Chiellini ve Barzagli ile birlikte takımın omur-gasının merkezinde bulunuyor. Bonucci’nin oyun stiline baktığı-mızda ise, yüksek bir oyun aklı, hava hakimiyeti ve başarılı uzun top denemelerini görüyoruz. Ay-rıca topa olan hakimiyeti Bonuc-

YIKILMAYAN ADAMBERK BOZ

Page 210: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

210 / HAZİRAN2016

ci’ye İtalya’da ilginç bir tanımlama yapılmasına da neden olmuş. İtal-yan La Repubblica gazetesi ondan “Beckenbonucci” olarak bahsedi-yor. Henüz bir Kaiser değilse de, gittikçe kazandığı tecrübe ve tur-nuva deneyimleri onu tarihin en müstesna savunmacıları arasına yazmamıza engel olmayacak gibi görünüyor. Bonucci’nin milli takım serüvenini irdeleyecek olduğumuzda ise karşı-mıza çokça hayal kırıklığı ve bir de buruk sevinç çıkıyor. Bonucci’nin de yer aldığı 2010 ve 2014 Dünya kupalarında gruptan dahi çıka-mayan Azzurri’ler, Euro 2012’de final oynamayı başarmıştı. Finalde İspanya’nın “tiki taka”sının kur-banı olan İtalyanlara gelen gümüş madalya şüphesiz bir üzüntü ya-ratmıştı. Kupayı ellerinden kaçır-dıklarına üzülenlerin başında ise Leonardo Bonucci geliyordu. Maç sonrası sahanın ortasında hüngür hüngür ağlayan bu korkusuz ama hüzünlü stoperin önünde bir şans daha bulunuyor. Son finalist ün-vanıyla katılacakları Euro 2016’da ülkesinin zaferi için sahada ola-cak olan Bonucci, bu kez mutlu-luk gözyaşları için Saint-Denis’te olmayı arzulayacak. Bonucci’nin bu yoldaki destekçileri ise 5 yıldır olduğu gibi yine Chiellini ve Bar-zagli olacak.

Page 211: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 211

Page 212: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

212 / HAZİRAN2016

O‘

SHEA

Page 213: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 213

2011-12 sezonu, Manchester Uni-ted dominasyonundaki ligde gü-rültücü komşular inanılmaz bütçe-ler ile inanılmaz bir kadro kurmuş ve Kırmızı Şeytanlar’a kafa tutma-yı başarmış. Sezonun son maçı, her iki takımda 86’şar puanda ve City averaj ile bir adım önde. Uni-ted, Sunderland deplasmanından 1-0’lık galibiyet alıyor ve City of Manchester stadından gelecek mutlu haberleri beklemekte. QPR, City’i 2-2’de 94 dakika tutmuş ve United’lı oyuncular Stadium of Light’da heyecanla şampiyonluk kutlamalarını beklemekte. Derken dakikalar 90+5’i gösterirken Agu-ero sahneye çıkıyor ve tarihi gole imza atıyor. City 44 yıl sonra ilk defa şampiyon olurken Sir Alex ve United’lı oyuncular yıkılıyor. Se-zon başı Sunderland’e transfer olan O’Shea Sir Alex Ferguson’a yaklaşı-yor. Gözleri kıpkırmızı ve ağlamak

üzere. “Patron, ne diyebilirim bile-miyorum” sözcükleri dökülür.

Bir sezon önce çok sevdiği Uni-ted’dan gitmek zorunda kalma-sına rağmen kalbi halen sevdiği kulüp için atmakta olan, duygusal bir lider John O’Shea. 99 yılında United’a transfer olduğunda daha 18 yaşındaydı. Milli maç önce-si doping testine katılmayan Rio Ferdinand’ın 8 ay ceza alması, bir yandan O’Shea’e United formasını daha sık giymesinin yolunu aça-caktı. 02/03 sezonunda Premier Lig şampiyonluğu yaşayan O’Shea, takımda önemli bir rol almaya iyi-ce başlamış, Sir Alex O’Shea’i çok yönlü bir futbolcu olması yönünde gelişmesini sağlamıştır.

2001 yılında ilk kez çağrıldığı milli takımda, son dakikada yaptırdığı penaltı ile İrlanda Hırvatistan ile

2-2 berabere kalmış ve O’Shea için pek de hatırlamak isteyeceği bir başlangıç olmamıştı. 2002 Dün-ya Kupası kadrosuna çağrılma-yan O’Shea’in, İrlanda’nın başına Brian Kerr geçmesi ile şans yüzü-ne gülmüştür. Kerr’in takımında vazgeçilmez olan O’Shea, defans 4’lüsünde görev almadığı pozisyon kalmamış, tam bir görev adamı olarak ön plana çıkmıştır.

O’Shea hiçbir zaman şık bir oyun sergilemedi veya PES-FIFA oyna-yanlar tarafından ilk11’e seçilmedi ama hem United forması ile hem de milli takımda tam bir joker oyuncu olarak görev aldı. United forması altında defans, orta saha ve hatta yardımcı santrafor olarak bile görev aldı. Aldığı her görevi şika-yet etmeden ve tüm gücünü ortaya koyarak yerine getirdi.

JOKER CONBÜLENT BAHADIR

Page 214: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

214 / HAZİRAN2016

4 Şubat 2007’de Manchester Uni-ted Tottenham deplasmandadır. Edwin van der Sar 85. dakika da sakatlanır ve tüm oyuncu değişik-lik haklarını kullanan United’da Ferdinand kaleye geçmek için ha-zırlanır. Takım “abi”lerinden sayıl-mayan Joker John, bir şekilde hem hocasını hem de Ferdinand’ı ikna ederek kaleye geçer. 5dk boyunca görev aldığı kalede, İrlanda’dan ta-kım arkadaşı Robbie Keane’in gol pozisyonunu da çıkarmayı başarır.

Rio Ferdinand ve Nemanja Vidic gibi iki büyük futbolcu ile oyna-ması, çalışması, Sir Alex’in çok yönlü oyun tarzına yönlendirmesi, O’Shea’i tam bir lider olarak geliş-tirmiştir. Takımı için pozisyonun-dan feragat edecek kadar alçakgö-nüllü ama bir o kadarda savaşçıdır.

100. milli maçına Dünya Şampi-yonu Almanya karşısında çıkar. 2016 Avrupa Şampiyonası Eleme Grubu maçında Gelsenkirchen’de oynanan karşılaşmada Alman-ya son dakikalara 1-0 önde girer. Kaptan O’Shea tüm maç elinden geleni yapmış defansta görevini kusursuzca yerine getirmiştir. Ar-tık sorumluluk alma sırasının ken-dine geldiği düşündüğü anda, pes etmeyen yapısı sayesinde 94. Da-kikada ülkesi için oldukça önemli bir puanı Dünya Şampiyonundan almayı başarır. Çünkü O’Shea asla pes etmez.

Page 215: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 215

Page 216: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

216 / HAZİRAN2016

ZLATAN

Page 217: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 217

Bireysel performanslara daya-lı oyunun yok olmaya yüz tuttu-ğu günümüz futbolunda, kolektif anlayışı tam anlamıyla oturtmuş takımları izlemek gerçekten bü-yük bir keyif unsuru. Tıkır tıkır işleyen bir sistem, görev tanımları gayet açık bir biçimde belirlenmiş oyuncular... Ancak insanoğlunun doğasından mıdır bilinmez, en sistem aşığı futbolseverde bile dö-nem dönem bir sürpriz görme, bir “mucize”ye tanıklık etme isteği baş gösterebiliyor. İşte bu arayışı dindi-rebilen isimlerden biri de, nesilleri yok olmaya yüz tutan futbol sihir-bazlarından Zlatan Ibrahimovic.

Zlatan hakkında konuşmak için önce şu konuyu tartışmakla başla-mak gerek belki de; o bu güzel oyu-nu bambaşka boyutlara nasıl taşı-yabiliyor? Çok mu çalışkan? Çok mu yetenekli? Çok mu farklı? Hep-sine birden evet. Ama hayatta bazı insanlar vardır, bir ışık huzmesini andırırlar ya... Zlatan da o familya-dan geliyor işte. Onu tanımlarken yukarıdaki “zeki, çalışkan, yete-

nekli” gibi başka birçok futbolcu-yu da anlatan sıfatlar kullanılabi-lir ama sonunda hep bir şey eksik kalır. Ibrahimovic’i farklı kılan, bu kadar özel yapan şey de bu; keli-melerin önüne geçmeyi başarması. Belki de bu sebeptendi, İsveçlilerin onun uğruna “zlatanera” diye bir sözcük türetip diline eklemesi.

Dünya üzerindeki dilleri çaresiz bırakan bir futbolcu mevzubahis-se, kariyerinin uzun uzun anlat-mak abesle iştigal etmek olur. Özet şeklinde değinecek olursak; yetiş-tiği Malmö haricinde her takımda şampiyonluk yaşayan, sayısız kupa ve bireysel ödülü kazanmış bir oyuncu Zlatan Ibrahimovic. Tüm bu kupalardan daha da önemlisi; meslektaşlarının çok büyük bir ço-ğunluğu için yolun sonu anlamına gelen yaşlarda, Paris Saint Germain gibi yarıştığı tüm kulvarlarda zir-veye oynayan bir takımın yükseli-şine önayak olması. 34 yaşındaki Ibrahimovic, fiziksel mücadelenin ve süratin ön plâna çıkışıyla “İhti-yarlara yer yok” felsefesini kendine

düstur edinen modern futbola, hala bir sezona 50 gol sığdırarak damga vurabiliyor. Tıpkı bir sanatçının ustalık eserini hazırlarken yaptığı son rötuşlar gibi; o da futbolunun olgunluk çağında gittiği Fransa’da şaşaalı kariyerini mükemmelleştir-meye yönelik eklemeleri yaptı. Son fırça darbesi hariç...

Modern futboldaki ‘imkansız’ ta-nımını kendine düşman seçen Zla-tan’ın önünde şimdi çok önemli bir hedef var: Milli takımını Euro 2016’da zafere ulaştırmak. Malum, günümüz futbolunun en büyük yıldızları için yapılan eleştirilerin büyük bir çoğunluğunu, bu isim-lerin kulüp takımlarındaki perfor-manslarını milli forma altında gös-terememesi oluşturuyor. Modern futbol tanrılarının en ‘aykırısı’ Zla-tan ise, öteki tanrıların bir adım önüne geçmek için yine ‘aykırı’ ol-mak ve birçoklarının kupa yolun-da ciddiye almadığı İsveç takımını zirveye ulaştırıp herkese o bilindik gülümsemesini atmak istiyor. İs-veç Milli Takımı’nın tarihinde çok

EFSANE GİBİ VEDA ETMEK

FURKAN KARASOY

Page 218: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

218 / HAZİRAN2016

daha dengeli ve kaliteli kadrolarla Avrupa Futbol Şampiyonaları’na katıldığını ancak o zamanlarda bile görebildiği son noktanın yarı final olduğunu düşünürsek, bunun ne denli büyük bir başarı olabileceğini anlamak çok da zor değil.

Bu belki de Zlatan’ın kariyerinin son büyük hedefi bu turnuva, belki de kariyerinin en önemlisi. Kade-rin oyunu bu ya, ayrılmaya karar verdiği Fransa’daki son günlerini de bu turnuvayla geçirmiş olacak. Meşhur müzik grubu R.E.M.’in so-listi Michael Stipe, uçağa atlamış çok sevdiği New York’tan ayrılır-ken, şehrin güzelliklerini bir de yukarıdan görme fırsatı bulmuş ve tüm benliğini kaplayan hüzün-le “Leaving New York” adlı şarkıyı yazmıştı. Stipe, şarkıda gitmenin hiçbir zaman gurur duyduğu bir şey olmadığını ve New York’tan ayrılmanın asla kolay olmadığını söylüyordu. İşte Zlatan da büyük bir ihtimalle kariyerinde oldukça önemli bir yer tutan Fransa’dan ay-rılırken bunları hissedecek. Ancak onun, Stipe’ın aksine gururla veda etmek için bir şansı var. Çünkü bu yaz ustalık eserinin son fırça dar-besini vurmayı deneyecek Zlatan. Eğer başarırsa, “Kral gibi geldim, efsane gibi gidiyorum” dediği şe-hirden futbol tarihinin en özel efsanelerinden birini yazarak gi-decek. Gerçi hayat bu belli olmaz, bir bakarız turnuvanın sonunda Fransızlar bu ‘aykırı’ tanrının git-memesi için Eyfel Kulesi’nden bile vazgeçer, bu hikaye de daha uzun yıllar sürer gider...

Page 219: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 219

Page 220: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

220 / HAZİRAN2016

ALABA

Page 221: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 221

David Alaba’nın annesi Filipinli, babası Nijerya’lı kendisi Avustur-ya Viyana doğumlu. 10 yaşında Austria Wien’e katılan Alaba, Bre-men’de bir turnuvada Bayern Mü-nih’in U-14 hocası Heiko Vogel’in dikkatini çekti. Alman kulübü he-men harekete geçti ve Avusturyalı futbolcuyu kadrosuna kattı. 2008 yazında Bavyera ekibine gelen Ala-ba, 17 ve 19 yaş altı takımlarında oynadıktan sonra rezerv takıma yükseldi. Buradaki performansıyla A Takım kadrosuna geçti ve he-men Bayern’in 2009-2010 Şampi-yonlar Ligi kadrosuna kendine yer buldu. İlk maçına ise Almanya Ku-pası’nda Greuther Fürth karşısında oyuna sonradan dahil olarak çıktı. Bundesliga’da ilk maçını 6 Mart 2010’da Köln’e karşı 73 dakikada maça girerek oynadı. 3 gün sonra 9

Mart’ta ise Fiorentina ile oynanan Şampiyonlar Ligi maçında ilk 11’de oyuna başladı. 2011’de Hoffenhe-im’a kiralık olarak gitti. 2011-2012 sezonunda Bayern’e geri döndü.

Alaba, milli takım tercihini Avus-turya’dan yana kullandı. Tercihin-deki en büyük neden Avustur-ya’nın kendisine ilgi göstermesi. Alt yaş gruplarında gösterdiği fut-bol ve Das Team’in tekrar yüksel-me isteği birleşince daha 17 yaşın-da A milli takım formasını sırtında buldu. 2010 Dünya Kupası Eleme-leri’ndeki Fransa maçında 80. da-kikada oyuna girdi. Bu David için milat oldu ve bu maçtan sonra sa-katlık geçirdiği dönemler dışında çoğunlukla milli takıma çağrıldı. İlk golünü 2014 Dünya Kupası Ele-melerinde Kazakistan’a karşı attı.

Alaba’lı Das Team, 2016 Avrupa Şampiyonası Elemelerinde Rus-ya ve İsveç gibi güçlü Takımların bulunduğu grubu farkla lider bi-tirdi. Bu, Avusturya Milli Takımı tarihinde 2. Kez Avrupa Şampiyo-nası’na katılma başarısı oldu. İlki İsviçre ile ortaklaşa düzenlediği 2008’deki turnuva ve bu da pek futbol başarısı sayılmaz. Avustur-ya Milli Takımı Dünya Kupası’nda kıta şampiyonasına göre daha ba-şarı olmuştur. Gerçi 1982 Dünya Kupası’nda dilsel, kültürel ve bir-çok yönden bağlarının bulunduğu Almanya ile oynadığı maç, Dünya Kupası tarihinin “en kirli” müsaba-kalarından biridir.

David Alaba, mevkisiz futbolcular kervanından bir oyuncu sayılabilir. Oynadığı takım için “joker” niteli-

MEVKİSİZTUNA MENEVŞE

Page 222: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

222 / HAZİRAN2016

ği taşıyor. Kendisine verilen bütün görevleri yerine getirmeye çalışı-yor ve sahada hırsıyla ezmediği çim kalmıyor. Alaba alt yaş takım-larında orta saha oyuncusu olarak yetiştirildi. Milli takım ve kulüp takımlarında da orta sahada görev almaya devam etti. Bu durum ta ki, Münih ekibinde Van Gaal’in onu sol bek oynatmak istemesine kadar sürdü. İstekteki etkenler Alaba’nın oynamak istediği alanın dolu ol-ması ve Hollandalı hocanın başka mevkiden yararlanabileceği yete-neğe sahip olmasıydı. Van Gaal, Avusturyalıyı ikna etti ve Alaba sol bek oynamaya başladı. Hocası haksız çıkmadı ve defansın solun-da nerdeyse beklenen de fazlasını verdi. Dönüşüm gerçekleşmişti, o artık bir sol bekti. İşleri buradan da farklı boyuta taşıyan ise Pep Guardiola oldu. İspanyol hoca ile başlarda sol bekteki görevine da-vam ederken defansın ortasındaki sakatlıklar nedeniyle Avusturyalı futbolcu merkezi defans oyuncusu olarak denenmek zorunda kaldı. Ve bunu da başardı. Bu pozisyon-da başarılı olabileceğine kendisi de inanamıyorken.

David, dj’lik ve rapperlık yapan ba-basının etkisiyle hiphop müzikten hoşlanıyor. Alaba’nın futboldaki özelliği, babasının müzikte yaptığı gibi: eldeki malzemeyi iyi harman-lamak. David Alaba’nın çocukluk idolü Patrick Vieira idi ve Arse-nal için oynamak istiyordu. Orta sahada oynamak isteğinin nedeni olan Vieira’ydı. Bayern’li oyun-cu, Vieira gibi komple bir futbol-cu olma yoluna ilerliyor. Modern futbolun modern futbolcusundan Avusturya milli takımının beklen-tisi yüksek. Maestro gibi takımı yönlendirmesi bekleniyor ve bunu başaracak güçte yeter ki yardımına gelenler olsun.

Page 223: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 223

Page 224: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

224 / HAZİRAN2016

DZSUDZSAK

Page 225: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 225

Macaristan’ın Nyirlugos kasaba-sında dünyaya gelen Dzsudzsak “zamanının çoğunu futbol saha-sında harcayan çocuk” olarak bi-liniyordu. Futbola olan yeteneği çok küçük yaşta keşfedilen Macar yıldız, sağ kanat mevkiinde forma terletmektedir.

Babası da bir antrenör olan Dzsu-dzsak, futbola başladığı ilk kulüp olan Debreceni VSC’nin alt yapı-sına kendisini keşfeden Olasz Fo-cisuli’nin desteği ile adım attı. Fo-cisuli, ondaki sol ayak yeteneğini keşfetmişti ve onun büyük bir fut-bolcu olacağına da emindi. 1902 yılında kurulan Debreceni ta-kımında 10 yıl kadar forma terle-ten Dzsudzsak henüz 17 yaşınday-ken ülkesinin 3. Lig ekiplerinden Letavertes’e kiralık olarak transfer olması sebebiyle takımı Debreceni formasıyla ilk kez 19 yaşındayken sahaya çıkabildi.

İlk takımı olan Debreceni’ye karşı ayrı bir duygu yoğunluğu taşıyan Dzsudzsak, tatillerde fırsat bul-dukça buraya gelmek istiyor. –Ki burada oradaki zamanlarından ha-len kariyerini sürdüren arkadaşları

da mevcut. Büyüdüğü yer ile olan bağını hiç koparmayan genç yıl-dız, kuluüp hocaları, eğitmenleri ve oyuncuları ile devamlı iletişim halinde. Sahip olduğu deneyim ve bilgileri mümkün olduğunca takı-ma katmak istiyor. Bunun bir sebe-bi de hiç kuşkusuz takımına karşı duyduğu minnet borcu. Çünkü onun için; bugün bu noktadaysa bunu kulübü Debreceni’ye ve aile-sine borçlu.

Nitekim hocaları için de, kulüp için de eşdeğerde değerli bir isim: Hocaları tarafından bir evlat gibi benimsenirken, kulüp tarafından da fazlasıyla seviliyor ve ilgi görü-yor. Öyle ki PSV transferi bile ta-kımı için onun adına sevincin ya-nında büyük de bir gurur olmuştu. Tarihler 27 Ekim 2007’yi gösterdi-ğinde Dzsudzsak için dönüm nok-tası sayılabilecek olan o transfer gerçekleşti. Hollanda’nın önemli takımlarından biri olan PSV, genç yıldızla 5 yıllığına anlaştı. Macar yıldız ilk maçına Ocak 2008’de çık-tı. PSV formasıyla; ilk golünü Ven-lo maçında kaydeden Dzsudzsak, ilk asistini ise Sparta Rotterdam maçında kaydetti. İlk sezonundaki

başarısıyla takımının şampiyon-luğunda önemli bir rol oynayan genç yıldız, devamındaki süreç-te de yıldızını parlatan başarılara PSV forması altında imza attı: “İlk hat-trick” başarısı, Ajax maçında gösterdiği performans ile “Maçın adamı” ünvanı ve “Dünyada hafta-nın futbolcusu – Haftanın takımı” ödüllerine sahip oldu.

3 yıl sonrasında Rusya takımla-rından Anji Mahaçkala’ya transfer oldu. Sözleşmesi 4 yıllıktı ama tam 1 sene sonra ligin önemli takımla-rından Dinamo Moskova’ya trans-fer oldu. Burada 3 sene forma ter-leten Macar yıldız, 2015 sezonunda Bursaspor’a transfer olarak Türkiye Süper Liginde oynamaya başladı.Milli takım kariyeri henüz 17 ya-şındayken başladı. Genç Milli Ta-kım ile başlayan kariyeri 2007 yı-lında A Milli’ye yükselerek devam etti. Milli formayla ilk golünü 2008 yılında Yunanistan’a karşı kaydetti. Kariyeri boyunca; 8 kupa ve 8 ödül kaldıran Macarlı Milli oyuncu bu yıl Euro 2016 Futbol Şampiyona-sında da ülkesi Macaristan adına forma terletecek.

BALAZSHÜSNA KÖŞGER

Page 226: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

226 / HAZİRAN2016

SI

GTHORSSON

Page 227: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 227

Euro 2016 elemeleri A grubunu 2. sırada bitirerek turnuvaya doğ-rudan katılım hakkını elde eden İzlanda, futbolseverlerin dikkatini çekmeyi başardı. Uzun bir süre ‘Ey-jafjallajökull’ buzulu ile gündeme gelen ülkenin gözü Haziran-Tem-muz 2016 boyunca Fransa’da ola-cak. İzlanda’nın turnuvadaki en büyük gol umudu ise elemelerde 3 gol kaydeden Kolbeinn Sigthors-son. 17 yaşından beri Kıta Avrupa-sı’nda oynayan futbolcuyu mercek altına alıyoruz. 14 Mart 1990 Reykjavik doğum-lu Sigthorsson’un futbol macerası henüz 6 yaşında başladı. Ülkesinin Vikingur takımının gençlik aka-demisinde futbol oynamaya başla-yan oyuncu tam 10 yıl boyunca bu kulübün formasını giydi. 2006 yılı ise genç Sigthorsson’un kariyerin-de önemli bir basamak oluşturdu. Zira genç oyuncu, ilk defa ülkesi için oynama fırsatını yakaladı. İz-landa U-17 Milli Takımı ile çıktığı 12 maçta 7 gol atan Sigthorsson, özellikle İngiliz ve Hollanda ku-lüplerinin dikkatini çekti. 2006-2007 sezonunda yatay bir geçişle ülkesinin HK kulübüne transfer olan Kolbeinn, burada profesyonel seviyeye yükseldi ve İzlanda Ligin-de oynadığı 5 maçta 1 gol kaydetti. 2007 yazına gelindiğinde ise genç Kolbeinn için karar zamanıydı. Potansiyeli bu küçük ada ülkesini aşıyordu. İlk büyük deneme için

ise yine bir adanın yolunu tuttu. 2007’de Londra’da İngiliz kulüple-rinin seçmelerine katıldıysa da ba-şarılı olamadı ve dümeni kendisini uzun zamandır izleyen AZ Alkma-ar kulübüne doğru kırdı. Böylece 8 yıl sürecek Hollanda günleri başla-mış oluyordu. Sigthorsson, 2007’de AZ’ye katıl-dıktan sonra kulübün genç takı-mına gönderildi. Burada Hollanda futbolunun temellerini öğrenen İzlandalı, A takıma çıkmak için 3 yıl daha bekleyecekti. 5 Ağustos 2010’da takımda yaşanan sakat-lıkların da etkisiyle teknik direk-tör Gertjan Verbeek tarafından A takıma alındı ve UEFA Avrupa Ligindeki Göteborg karşılaşma-sıyla ilk kez sahne aldı. 2010-2011 sezonunda ligde attığı 15 golle ilgi odağı olmayı başardı. Ayrıca aynı sezon AZ’nin Venlo’yu 6-1 yendi-ği maçta 5 gol atması, başta Ajax olmak üzere Avrupa’nın dev ku-lüplerinin dikkatinden kaçmadı. AZ için, bu genç oyuncuyu elinde tutabilmek gittikçe zor bir hal alı-yordu. Nitekim Temmuz 2011’de beklenen oldu ve Kolbeinn, 4,5 milyon euro bedelle Amsterdam’ın yolunu tuttu. Artık gollerini Ajax için atacaktı. Kulüp kariyerinde yaşanan bu ge-lişmeler, kuşkusuz milli formanın derecesini etkileyecekti. 2010 yı-lına değin U-19 ve U-21 milli ta-

kımlarında oynayan Sigthorsson, milli formayı ilk kez Mart 2010’da Faroe Adaları karşısında giydi ve 1 gol kaydetti. O da milli takım da öğrenme aşamasındaydı ve üzer-lerine yapışan son kategori takımı olma duygusundan kurtulmak is-tiyorlardı. İzlanda, Avrupa futbol haritasında ben de varım demeye 2014 Dünya Kupası Elemeleri ile başladı ve eleme grubunu 2. ta-mamlayarak Play Off ’a kalmayı başardı. Play Off ’ta Hırvatistan’a elense de futbolseverlerin sempati-sini kazanmayı başaran İzlanda’da teknik direktör Lars Lagerback ile birlikte 2 futbolcu Gylfi Sigurdson ve Kolbeinn Sigthorsson ön pla-na çıkıyordu. Kolbeinn ve küçük ülkesi için tünelin ucundaki ışık daha da belirginleşiyordu. Sırada-ki hedef Euro 2016 olacaktı ve bu hedef artık kimseye mucize olarak gelmiyordu. Milli takımın başarısına omuz veren Sigthorsson’un Hollanda macerası ise zaman zaman sakat-lıklarla sekteye uğrasa da yaklaşık 4 yıl daha sürdü. 2011-2015 arası Ajax’ta 80 resmi maçta oynayan İz-landalı, 31 gole imza attı. Ancak bu performans Ajax’ı memnun etme-di ve Sigthorsson’un yolu 2015’te Amsterdam’dan ayrıldı. Bir dönem Galatasaray’ın da takip ettiği oyun-cu, 2015’te 3,5 milyon euro bedelle Nantes kulübünün yolunu tuttu. Avrupa’da piyasasını kaybetmişe

‘ACI VATAN’A DÖNÜŞ

BERK BOZ

Page 228: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

228 / HAZİRAN2016

benzeyen Sigthorrsson, Fransa’da çıkış arıyordu. Ancak 2015-2016 sezonu onun için çıkış şöyle dur-sun adeta bir çöküş dönemi oldu. 26 resmi maçta 4 gol attı ve Fransa onun için ‘Acı Vatan’ oluverdi. Kolbeinn Sigthorsson için kulüp kariyeri çalkantılarla sürerken, milli forma ile umuda yolculuğu devam ediyordu. 2014 Brezilya’yı baraj maçlarıyla kaçıran İzlanda’da hedef Euro 2016 olmuştu. Ancak yol bir hayli engebeliydi. İzlan-da’nın grubunda Hollanda,Türkiye, Çek Cumhuriyeti gibi rakipler var-dı. 9 Eylül 2014’te İzlanda, Türki-ye’yi 3-0 mağlup ederken gollerden birinin altında Sigthorsson imzası bulunuyordu. İzlanda, aralarında Hollanda’nın da bulunduğu ülkele-ri geride bırakarak, eleme grubunu 2. sırada bitirdi ve Fransa’nın yolu-nu tuttu. Kolbeinn Sigthorsson da bu başarıya 3 gol 1 asistle katkıda bulunarak Gyfli Sigurdsson’un ar-dından en skorer isim olmayı ba-şardı. İzlanda milli takımı teknik direk-törü Lars Lagerback’ın açıkladığı final kadrosunda da kendine yer bulan Sigthorsson, turnuvada ta-kımın en büyük gol umudu ola-cak. Uzun boyu, hava hakimiyeti ve orta saha oyuncularına alan açma meziyeti ile ön plana çıkan oyuncu Fransa’da ‘Peri Masalı’nın devamı için ter dökecek. Özellikle; Gyfli Sigurdsson, Aron Gunnarson ve Birkir Bjarnason gibi isimlerin merkez forvet Sigthorsson’a verece-ği destek ülkenin turnuvadaki ka-derini de belirleyecektir. Kolbeinn Sigthorsson’un en büyük hedefi ise şüphesiz Fransa’da yaşadığı hayal kırıklığını yine Fransa’da milli ta-kım ile telafi etmek olacaktır. Bol şans Kolbeinn ve İzlanda!

Page 229: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 229

Page 230: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

230 / HAZİRAN2016

QUARESMA

Page 231: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 231

Ricardo Quaresma namıdiğer Q7, onu hepimiz çok iyi tanıyoruz as-lında. 4 yaşında başladığı futbola 10 yaşında Sporting Lisbon altya-pısıyla devam etti. Yetenekleri sa-yesinde 17 yaşında ilk resmi ma-çına çıktı. O dönemki antrenörü László Bölöni tarafından sürekli oynatıldı. Bu sayede Avrupa’nın dev kulüplerinin de dikkatini çekti. Bu kulüplerden biri de İngiliz devi Manchester United oldu. İşte tam bu sırada hem Quaresma’nın hem de o dönem Sporting’de arkasında yedek bekleyen Cristiano Ronal-do’nun kariyerleri için dönüm nok-tası sayılabilecek bir olay oldu. Ba-sında çıkan haberlere göre Sir Alex Ferguson Quaresma’yı kadrosuna katmayı düşünürken, bulduğu şansı iyi değerlendiren ve Premier Lig’in yolunu tutan Ronaldo oldu. Hepinizin bildiği gibi Ronaldo gel-miş geçmiş en büyük futbolcular arasına girerken Quaresma kariye-rinin hiçbir döneminde beklentile-re tam olarak yanıt veremedi. Belki

de İngiltere’ye giden Quaresma ol-saydı, Sir Alex’in elinde bambaşka bir kariyer gelişimi olabilirdi.

Yine de Q7 kariyeri boyunca büyük takımlarda boy gösterdi. 6 milyon Euro bedelle Barcelona’ya transfer oldu. Sakatlıkların da etkisiyle ye-terince forma şansı bulamadı ve tüm sezon boyunca sadece 1 gol, 1 gol asistlik bir performans sergi-ledi. Porto’ya transfer oldu hemen 1 sezon sonrasında. Porto kariyeri görece en istikrarlı geçen dönemiy-di. Porto’daki 4 sezonunda çıktığı 112 maçta 32 gollük katkı verdi, takımda liderlik rolünü üstlendi ve 2 kez Portekiz’de yılın futbolcusu seçildi.. Bu performansıyla tekrar büyük bir transferle (24 milyon Euro) İnter’in yolunu tuttu.

Barcelona’dakine benzer şekilde iş-ler istediği gibi gitmedi. Jose Mou-rinho, Quaresma’nın çok yetenekli olduğunu ancak taktik disiplinsiz-likleri nedeniyle forma şansı ver-

medi. (Öyle ki Mourinho sadece 1 kez tam 90 dakika süre verdi.) Dünyanın en yetenekli oyuncula-rından biriyken bu kadar büyük potansiyele sahipken ve çok büyük bir futbolcu olarak dünya futbol tarihine geçebilecekken “evet, artık komple bir yıldız” diyemememizin temel nedeni “disiplinsizlik” olarak gösterildi. İşte bu kelime Quares-ma’nın kariyerinin tek kelimelik özeti gibi.

Bu dönemde Chelsea’ye 2 kez kira-landı ve bir kez daha hayal kırıklığı yarattı. Quaresma, istikrarsızlığı istikrar haline getirdi. Tam da bu esnada Beşiktaş taraftarının özel-likle de Çarşı grubunun da isteğiy-le Beşiktaş’a 7.3 milyon gibi yüksek bir fiyata transfer oldu. Binlerce kişi havaalanında karşıladı, imza törenini on binler İnönü’de izledi. Belki disiplinsizdi ancak Beşiktaş taraftarı ona özel bir sevgisi vardı ve bağrına basmıştı. 2 sezon bo-yunca toplamda 73 maçta 18 gol

SON GÖSTERİOĞUZHAN ŞAKAR

Page 232: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

232 / HAZİRAN2016

27 asist rakamlarına ulaştı. Ancak 2.sezonunun sonundan itibaren yine sorunlar ortaya çıktı. Saha-da takımını önemsemeyen bencil görüntüsüyle takımına zarar verir oldu. Binlerce kişinin karşıladığı Quaresma kadro dışı bırakıldı söz-leşmesi feshedildi. Al-Ahli’ de ge-çen sezonun ardından yarım sezon futboldan uzak kaldı.

Portekize ve en başarılı günleri-ni geçirdiği Porto’ya döndü. Por-to’da tekrar kendini buldu. Daha iyi performanslar gösterdi. Geçen yaz sürpriz şekilde tekrar Beşik-taş’a dönüş yaptı. Aynı pozisyonda önceki sezonu çok iyi geçiren Gök-han Töre’den formayı kaptı. 7 sene sonra gelen şampiyonlukta büyük pay sahibi oldu. Futbolu sevenler olarak Quares-ma’yı sevmemiz için de birçok se-bep var. O futbolu sıradışı pasları, rabona ortaları, trivela şutlarıyla oynuyor ve topu her ayağına alı-şında merakta bırakıyor şimdi ne yapacak diye. Forma şansı verilir-se Avrupa Şampiyonası’nın renkli isimlerinden olabilir. Kariyerinin başında ondan çok şey bekleyenle-re son bir gösteri yapabilir.

Page 233: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 233

Page 234: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

KUP£ EKONOMİ$İ

DOĞA SAĞIROĞLU

Page 235: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 235

Page 236: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

236 / HAZİRAN2016

2010 yılında Türkiye Futbol Fe-derasyonu’nun EURO 2016’ya ev sahipliği yapmak adına UEFA’ya verdiği dosyada dönemin başba-kanı R. Tayyip Erdoğan’ın yatı-rımlar için hazırladığı 920 milyon Euro’luk devlet garantili bir temi-nat mektubu yer alıyordu. 6 sene geçti ve artık başlamasına günler kalan EURO 2016’ya ev sahipliğini Fransa yapacak. Peki Fransa ne ka-dar yatırım yaptı? Maddi olarak ne bekliyor? Fransız futboluna nasıl bir katkı olacak? Neden beklentile-rin altında kalınabilir? Bütün bun-lar daimi aday ülkemiz Türkiye’yi nasıl ilgilendiriyor? 2006 Dünya Kupası Almanlar için bir fırsat turnuvasıydı. Bunun ne-deni bütün ülkeyi statlarla donatıp ülke futboluna direkt bir katkı ya-pacak olmalarıydı ve başarılı oldu-lar. Şuan NFL (Amerikan Futbol Ligi) maç başına ortalama seyirci sayısında açık ara 1. ve hemen ar-kasında Bundesliga var. Fransa ise 98 Dünya Kupası fırsatını değer-

lendirememiş çünkü bunu öngö-rememişti. Ancak şimdi bu fırsatı değerlendirdiler ve ne sonuç ala-caklarını hep birlikte göreceğiz.

Fransa Ligue 1’in 8 sezondur se-yirci ortalaması yaklaşık 20 bin. Avrupa Ligi Bundesliga’nın son 2 sezonki seyirci ortalaması ise 43500 civarı. Premier Lig’de son 2 sezonun ortalamaları da yaklaşık 36000. İngiltere’nin ikinci kade-mesi olan Championship’in bile bu sezon 17000 civarı bir ortala-maya sahip. Sadece stattan izleme-ye değil televizyona da baktığımız zaman yine olmaması gereken bir durum söz konusu. Premier Lig’in yayın hakları Fransa’da %53 artış gösterirken, Ligue 1 yayın hakları sadece %20’lik bir artış gösterebil-di. Bunun nedeni ligdeki açık ara Paris Saint-Germain hakimiyeti olabilir ancak statlardaki seyirci sorunu PSG ligi domine etmeden önceden de vardı. Fransız takım-larının bir diğer sorunu da maç günü gelirleri. Geçtiğimiz sezon

toplam 144 milyon Euro maç günü gelir elde etti Ligue1 takımları ki bunun %44’ü PSG’ye ait. Toplam gelirlerinin sadece %10’unun maç günü gelirlerinden olması devam edebilecek bir yapı değil. Bu yatı-rımın asıl amacı insanlara maçlara gitme aktivitesinin ne olduğunu gösterip, onlara keyifli zaman ge-çirtmek yani dolaylı olarak pazarı büyütmek ve yeni jenerasyonlar-dan sürekli olarak üst düzey verim alınabilecek sportif bir altyapı kur-mak. Tüketen lig yapısını modern futbolun evrildiği şekilde yeniden kurup, gençleştirip, üreten bir yapı kuran Fransa, ilerleyen yıllarda tri-bünlerini doldurmayı başarabilirse Avrupa’nın ilk 3 liginden biri olma tırmanışına başlayabilirler.

Yatırımın amacını gördükten son-ra şimdi de kendisine gelelim. Fransa sadece statlara 1,7 milyar Euro’luk yatırım yaptı. Bunun %62’si (1,05 milyar Euro) özel sektörden sağlanırken geri kalan 0,65 milyar Euro devlet tarafından

Page 237: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 237

sağlandı. Lyon’un yeni stadı “Parc Olympique Lyonnais”i 203 milyon Euro’ya tamamen kendi imkanla-rıyla yapması da ilginç bir detay. 400 milyon Euro tutarında ulaşım ve şehirsel altyapı yatırımı yapıldı. Küçük kulüplerin soyunma odası, ışıklandırma gibi tesisleriyle ilgili sorunlarına yatırım için 40 milyon Euro harcandı. Ülkenin dört bir yanında binlerce koç ve gönüllü eğitmen yetiştirmesi hedeflenen bir programa başlandı. Turnuvaya ev sahipliği yapmayacak 20 şehre, o şehirlerin de bu işe dahil oldu-ğunu göstermek adına turlar dü-zenlendi. 6 ve 10 yaş arası çocuklar okullarında ziyaret edilip futbolla tanıştırıldı. Bütün bu süreçte 7000 gönüllü EURO 2016 için çalıştı.

UEFA, 2014 sonunda Zidane ve Laurent Blanc’ın eğitim aldığı Li-moges Üniversitesi’ne “Center for Law Economics of Sport of Limoge” kapsamında bir rapor hazırlattı. Bu raporun yazarlarından ekonomist Christophe Lepetit turnuva saye-sinde yaklaşık 1,3 milyar Euro bek-lediğini söyledi ve yazdı. Yine aynı raporda tahmini seyirci sayısı ola-rak 2.387.000 seyirci ve dolayısıyla 842 milyon Euro stat geliri beklen-diği açıklandı. EURO2016, 5 bini geçici olmak üzere 20 bin iş imkanı yarattı. Turnuvanın organizasyo-nundan sorumlu EURO2016 SAS, turnuva için çalışan şirketlerin %58’nin Fransız olduğunu açık-ladı. Statların bölgelerine bakıldı-ğında ise açılış ve final maçlarının

yapılacağı Saint-Denis 221 milyon Euro, Marsilya 181 milyon Euro, Lyon 166 milyon Euro, Paris (Parc des Princes) 161 milyon Euro, Lil-le 151 milyon Euro, Bordeaux 126 milyon Euro, Nice 81 milyon Euro, Saint-Etienne 77 milyon Euro, Lens 71 milyon Euro ve Toulouse 66 milyon Euro’luk ekonomik etki bekleniyor.

Turnuva boyunca futbolu sevecek çocuklar, yetişecekleri tesisler, bü-yüyecek futbol pazarı göz önüne alındığında Fransa futbol devrimi olarak zaten kazanan tarafta. Fran-sa’nın kupayı alıp almayacağını sa-hadaki hatalar belirleyecek.

Şimdi geldik işin pis tarafına. Bu turnuvaya kötü ne olabilir diye dü-şündüğümüzde ne yazık ki akla ilk gelen şey terör. 2015 Kasım ayın-da Paris’te yaşanan terör saldırısı turnuvaya gelecek turist miktarını azaltmasa bile en ufak bir güvenlik zafiyetinde işler sıkıntıya girebilir. Böyle bir tehlikede herhangi bir şe-hirdeki maçları başka şehre aldır-ma ihtimali var. Premier Lig’in son haftasında Old Trafford’daki Man-chester United-Bournemouth ma-çının terör şüphesiyle ertelendiğini de hatırlatmakta fayda var.

Brezilya 2014’teki ev sahipliği yap-tığı turnuva için 11 milyar Dolar harcamıştı. Turnuva sırasında bek-lenen 600 bin turist sayısının üstü-ne çıkılmış 1 milyon rakamına ula-şılmış, anketlere göre bu turistlerin

%95’inin bir daha Brezilya’ya gel-mek istediği açıklanmıştı. Ancak turnuva sonrası turizm rakamları istenen seviyede olmadı. Şiddet, yüksek fiyatlar, yanlış pazarlama ve ulaşım ağının eksikliği ağır bastı ve yeteri kadar turist çekilemedi.

“EURO2016’nın ekonomik ola-rak Fransa’ya nasıl bir etkisi ola-cak?” sorusunun cevabını ararken Türkiye’yi de ilgilendiren bir sürü kriter olduğundan, gelelim işin bizi ilgilendiren tarafına. Türkiye gibi büyük turnuvalara ev sahip-liği yapmak istediğini her fırsatta belli eden ve “gelişmekte?” olan bir ülkeyseniz, bu konuyu dikkatli bir şekilde irdelemek zorundasınız. Çünkü biz ülke olarak Fransa’dan çok Brezilya’ya benziyoruz. Bize rehberlik eden örnek de bu yüzden Brezilya. Büyük turnuvalardan bi-rine ev sahipliği yapacak olursak ülkemizdeki terörün, eksik ula-şımın kuvvetle muhtemel negatif etkilerini unutmamalıyız. Güzel ülkemize çekmeyi hedeflediğimiz turistleri terör tehlikesi, kötü ula-şım, eksik pazarlama ve olmayan spor kültürümüz ile çekmeyi başa-ramayız. Taraftarların maksimum düzeyde entegrasyonuna dayalı, muhteşem bir eğlence pazarlama-sına sahip modern futbol ekono-misi anlayışını oturtmadığımız sürece bir turnuva yapsak da sür-dürülebilir bir sistem kurma konu-sunda sıkıntı çekebiliriz.

Fransa ne kadar yatırım yaptı? Maddi olarak ne bekliyor?

Fransız futboluna nasıl bir katkı olacak? Neden beklentilerin altında kalınabilir?

Bunlar daimi aday ülkemiz Türkiye’yi nasıl ilgilendiriyor?

Page 238: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

238 / HAZİRAN2016

1897 yılında yapılan stat Tour de France’ın varış noktası olarak inşa edildi. İlk Şampiyon Kulüpler Ku-pası finaline ev sahipliği yapan mabet 1960’da Avrupa Kupası fi-naline de ev sahipliği yaptı. 1932 yılında velodromdan futbol sa-hasına dönüştürüldü. 1967-1972 yılları arasında mimar Roger Tail-libert tarafından yeniden inşa edi-len stadyum 1938 ve 1998 Dünya Kupalarının yanında EURO 1960 ve 1984’e de ev sahipliği yaptı. Son olarak EURO 2016 öncesi yenilen stat tarihinin en dolu günlerini Ib-rahimovic günleriyle yaşıyor. Sta-

dın ismi 18. yy.’ a kadar dayanıyor, o zamanlar Fransız kraliyet ailesi stadın yer aldığı ormanlık bölgede av partileri düzenliyordu. 1973’ten bu yana PSG’nin evi olan stat Ve-lodrome’la karşılaştırıldığında muhteşem akustiğiyle ön plana çıkıyor. “Caisse de Resonnance” müzik kutusu olarak tabir edilen stadın sahibi Tribune Boulogne Fransa’nın en ünlü taraftar grubu olarak nitelendiriliyor ve şiddet eğilimi olan aşırı sağ holigan grup bu lakabın alınmasında pay sahibi olanların başında geliyor. Stadyu-ma karakteristiğini veren 50 büyük

beton kiriş stadın eliptik yapısı bo-yunca devam ediyor. Kirişler ça-tının görünümünü sağlamak için merkeze doğru eğilim sağlıyor ve kirişlerin arasını tek parça halin-de dolduran beton stadın mimari başarısını parlak bir şekilde gün yüzüne çıkarıyor. Köşelerin daha aşağıda olması stadyum dalgasal bir form alıyor ve bu form stadın akustiğine katkı sağlıyor. Stadın bir prens tacının soyutlanması olarak ele alınarak inşa edildiği ve bu ima-jın insanların gözünde de canlan-dırdığını söyleyebiliriz.

12.06.2016-16.00 Türkiye-Hırvatistan D grubu15.06.2016-19.00 Romanya-İsviçre A grubu18.06.2016-22.00 Portekiz-Avusturya F grubu21.06.2016-19.00 Kuzey İrlanda-Almanya C grubu25.06.2016-19.00 Son 16 Turu 2. Maçı

Parc des Princes – Paris

Page 239: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 239

10.06.2016-22.00 Fransa-Romanya A grubu13.06.2016-19.00 İrlanda Cumhuriyeti-İsveç E grubu16.06.2016-22.00 Almanya-Polonya C grubu22.06.2016-19.00 İzlanda-Avusturya F grubu27.06.2016-19.00 Son 16 Turu 7. Maçı03.07.2016-19.00 Çeyrek Final 4. Maçı10.07.2016-22.00 Final

Stade de France – Saint Denis

1998 Dünya Kupası için o zaman 45000 kapasite üstü stat bulun-mamasından dolayı inşasına karar alınan stat 81338 kapasiteye sahip. Stadın ismi Michel Platini tarafın-dan önerilmiş ve kabul edilmiştir. Statta ilk golü atan isim Zinedine Zidane’dır. Stadın mimarisi Archi-tectur-Studio tarafından yapıldı.

Stadyumun yapımıyla birlikte Pa-ris’in hemen yakınında küçük bir kent olan Saint Denis’in yeniden planlanması tasarlanmış ve stad eski İspanyol şehirlerindeki boğa arenaları gibi merkez olarak kabul edilmiş. Sahanın yanında yer alan koltukları kaldırıp atletizm pistine dönüştürülebilen statta en çok ilgi

çeken kısmı kuşkusuz ki çatısı. Bir CD görünümündeki çatının ya-rısı buzlu camlardan oluşuyor ve bu sayede gün ışığını stadın içine sızabiliyor. Dünya’daki en büyük modüler stat olan Fransa’nın milli stadı aynı zamanda futbol ve rug-by dünya kupasının oynandığı tek stadyum olma özelliğini taşıyor.

Page 240: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

240 / HAZİRAN2016

1933 yılında inşa edilen stadın ka-pasitesi 41225 olarak tasarlanmıştı ve bu her zaman en büyük tartışma konusu oldu çünkü şehrin nüfusu 38000 civarındaydı. Stadın ismi şe-hirdeki spora yaptığı katkılardan ötürü Felix Bollaert’den gelmek-tedir. 2012 yılından sonra bakan Andre Delelis adı da eklenerek bugünkü halini aldı. Stat mima-ri yapısıyla oval değil dikdörtgen şeklindedir buda klasik İngiliz

statlarını andırır. Her tribün birbi-rinden ayrı şekilde yer alır ve hep-sinin kendine özel adları var. Hen-ri Trannin 18 yıl boyunca kulübün kaleciliğini yapmıştı. Tony Marek 50’lerde kaptanlık ve teknik adam-lık yapan önemli bir isim. Taraftar grubu başkanı Elie Delacourt ve eski başkanlardan Max Lepag-not’un isimleri tribünlere verilmiş-tir. Bu isim kalabalığının yaşandığı stadyum direkler yüzünden görüş

engeline sahipti ve yenilenme son-rası kapasitesi düşürülmek zorun-da kalsa da bu problemden kurtul-muş. Şehrin nüfusunu biraz geçen 38000 kapasiteyle hizmet veren stat 2013’te Atelier Terret Architectures tarafından renovasyona uğratılmış. 4 köşede demir kolonlarla askıya alınan çatısıyla küçük şehirde iz bı-rakamayan bir mimariye sahip.

11.06.2016-16.00 Arnavutluk-İsviçre A grubu16.06.2016-16.00 İngiltere-Galler B grubu21.06.2016-22.00 Çek Cumhuriyeti-Türkiye D grubu25.06.2016-22.00 Son 16 Turu 3. Maçı

Stade Bollaert-Delelis – Lens

Page 241: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 241

12.06.2016-22.00 Almanya-Ukrayna C grubu15.06.2016-16.00 Rusya-Slovakya B grubu19.06.2016-22.00 İsviçre-Fransa A grubu22.06.2016-22.00 İtalya-İrlanda Cumhuriyeti E grubu26.06.2016-19.00 Son 16 Turu 5. Maçı01.07.2016-22.00 Çeyrek Final 2. Maçı

Stade Pierre Mauroy – Lille

2013 yılında tamamlanan stat eski başbakan ve belediye başkanı Pier-re Mauroy’un ismini taşıyor. 50186 kışı kapasitesi ile tam bir mühen-dislik ve mimarlık harikası olan stadyum örnek proje olarak göste-rilebilecek niteliklere sahip. Mimar Pierre Ferret imzası taşıyan stadın çatısı açılıp kapanabilme özelliği

taşıyor ve güneş panelleri kaplı bu-nun yanısıra rüzgâr enerjisinden de faydalanmak amacıyla yapılmış iki tane rüzgar gülüne sahip stad-yumun teknolojik özellikleri bun-larla da bitmiyor. Saha zeminin yarısı modüler ve kaldırılabiliyor. Bunun sayesinde stadyumda kon-serler, tenis, basketbol maçları da

düzenleniyor. Eurobasket 2015’e de ev sahipliği yapan stat dış cephesi-nin transparan özelliğiyle de dik-kat çekici. Gün ışığını içeriye davet eden stadın giriş kısmı sokak tara-fında ve bir bina gibi algılanıyor. Lille’in yeni yüzünü temsil eden bu mabet şehrin simge yapıları arasın-da yerini alabilir.

Page 242: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

242 / HAZİRAN2016

İçinde bulunduğumuz yılın Ocak ayında açılan stat kompleks olarak planlanmış antrenman sahaları, oteller ve ofis binalarının bulundu-ğu bir alanda yer alıyor. 1950’den bu yana kullanılan Stade de Ger-land’ın yerine yapılan stadyum Ol-ympique Lyonnais taraftarlarının rüyalarının gerçeğe dönüşmesini sağladı. Fransa’da bir kulübü sahip olduğu tek stadyum olma özelli-ğini taşıyor. 59186 kişilik stadın

turnuva dışı ismi Stade des Lu-mieres sinemanın doğum yeri olan Lyon’da kamera projektörlerinden geldiği söylenen “Işık stadı” ismi sponsorluk sözleşmeleri gereği turnuvada kullanılmıyor. Mima-risi Populous tarafından yapılan yapının yine en ilgi çekici kısmı çatısı. Taraftarı tasarımın kalbine oturtturmuş grup şemsiye şeklinde stadın üstünü kapatan çatıyla; hem içerideki akustiği sağlamak istemiş

ve bununla birlikte etraftaki orma-nın dinginliğini kuzey ve güney tribünlerinin maç boyunca karşı-lıklı olarak birbirlerine yaptıkları tezahüratların çıkardığı muhteşem gürültüyle harmanlayarak kakofo-nik bir birleşim yakalamışlar hem de çatının stat dışına taşmasıyla dı-şarıda toplanan taraftarlara da bir yuva oluşturmuş.

13.06.2016-22.00 Belçika-İtalya E grubu16.06.2016-19.00 Ukrayna-Kuzey İrlanda C grubu19.06.2016-22.00 Romanya-Arnavutluk A grubu22.06.2016-19.00 Macaristan-Portekiz F grubu26.06.2016-16.00 Son 16 Turu 4. Maçı06.07.2016-22.00 Yarı Final 1. Maçı

Stade de Lyon, Lyon

Page 243: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 243

12.06.2016-19.00 Polonya-Kuzey İrlanda C grubu17.06.2016-22.00 İspanya-Türkiye D grubu22.06.2016-22.00 İsveç-Belçika E grubu27.06.2016-22.00 Son 16 Turu 8. Maçı

Stade de Nice, Nice

2013 yılında Mimar Jean-Mic-hel Wilmotte tarafından bitirilen stadyum 35624 kapasiteye sahip. Allianz Riviera olan ismi sponsor-luk nedeniyle Euro 2016 boyunca Stade de Nice olarak anılıyor. Stade du Ray’in yerine yapılan stadyum aynı zamanda Milli Spor Müzesi’ne de ev sahipliği yapıyor. Son dönem yapılan diğer statlarda olduğu gibi bu yapıda transparan bir cepheye

sahip bu gündüz gün ışığını içeriye gece de stadyum ışıklarını çevreye vermeye imkan sağlıyor. Stadyu-mun önündeki meydan hem çev-redeki konut alanından stadı ayırı-yor hem de taraftara toplanacakları ve etkinlikler düzenleyebilecekleri bir alan oluşturuyor. Stadyum 4000 güneş paneliyle ihtiyacından fazla enerji ürettiği gibi jeotermal ener-jiyi kullanarak kendinin ısıtma ih-

tiyacını da karşılıyor. Ayrıca yağ-mur sularını biriktirerek çimlerin sulanması için kullanan çevre dos-tu bir stat. Şehrin yapısına aykırı olmayan, sırıtmayan ve transparan görünümüyle modern görünümü minimalist denilebilecek bir çizgi-ye çekebilen tam manasıyla çevrey-le uyumlu bir stadyum.

Page 244: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

244 / HAZİRAN2016

Tarihi olan ve ateşli taraftarlara ev sahipliği yapan mabet ilk olarak 1930 yılında yapıldı ve son ola-rak EURO 2016 öncesi yenilendi. 42000 kapasiteye sahip stadyum adını Casino grubun sahibi Geo-ffroy Guichard’dan alıyor. Stat “le chaudron” kazan olarak anılıyor hem yakınında yer aldığı eski ma-denlerden çıkan dumanlar hem de ateşli taraftarı sayesinde bu ünvanı kazanmış. Daha önce 1984 Avrupa

Şampiyonası ve 1998 Dünya Kupa-sı’na da ev sahipliği yapan stadyum Atelier d’architecture Claix Morel tarafından yenilendi. Renovas-yonla birlikte bir klasik halini alan güneş panellerinin eklendiği stat fazşa enerjiyi 60 evde kullanılmak üzere satıyor. Bu mabedin karşılk-lı kale arkası tribünleri Associes Supporters, Magic Fans ve Green Angels gibi taraftar gruplarının sahnesi. Son yıllardaki başarısız

görüntüsüne rağmen Fransa’nın en çok şampiyonluğa sahip takımı AS Saint-Étienne’nin ev sahipliğini yapmaya devam ediyor. Yine diğer statlarda karşımıza çıkan transpa-ran cephe geleneği burada da bizi karşılıyor. İngiliz tipinde dikdört-gen stat kazan ismine zıt olarak ge-ometrik keskin köşelerle dikkat çe-kiyor ve eski yorgun görünümüne nazaran taraftarının dinamizmini bizlere aktarıyor.

14.06.2016-22.00 Portekiz-İzlanda D grubu17.06.2016-19.00 Çek Cumhuriyeti-Hırvatistan E grubu20.06.2016-22.00Slovakya-İngiltere B grubu25.06.2016-16.00 Son 16. Turu 1. Maçı

Stade Geoffroy-Guichard – St. Etienne

Page 245: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 245

13.06.2016-16.00 İspanya-Çek Cumhuriyeti D grubu17.06.2016-16.00 İtalya-İsveç E grubu20.06.2016-22.00Rusya-Galler B grubu26.06.2016-22.00 Son 16 Turu 6. Maçı

Stadium de Toulouse – Toulouse

İlk inşası 1937 yılında tamamla-nan stadyum 1938 Dünya Kupası için yapıldı. 1949 ve 1997’nin ar-dından 2016 içinde yenilenen stat 33150 kişilik kapasitesiyle EURO 2016’nın en küçük stadyumu.

Doğu tribününün adına 2009 yı-lında Partizan deplasmanında öl-dürülen Brice Tarton ismi verildi ve son renovasyon sırasında büt-çenin kısılmasından dolayı kapasi-tesini düşürmek zorunda kaldılar.

Wembley’e benzerliğinden dolayı Mini Wembley olarak da adlandı-rılıyor. Son hali Vodafone Arena’ya benzeyen yapı antik dönem kolez-yumlarını andırıyor.

Page 246: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

246 / HAZİRAN2016

1937 yılında Mimar Henri Ploquin tarafından dünya kupası için yapıl-mış stat bisiklet pistiyle yapılma-sından ötürü bu ismi almıştır. 1985 yılına kadar bu pist statta yer almış sonrasında kaldırılmış. 1998 Dün-ya Kupası öncesi yenilemelerinden sonra son olarak EURO 2016 için yapılan renovasyonların sonucun-da kapasitesi 67394’e çıktı. Tarihi boyunca tenis, çim hokeyi, boks, motorsporları, hentbol, beyzbol, Amerikan futbolu, bisiklet, bou-les, tazı yarışları, rugby gibi birçok spora ev sahipliği yapan stadyum 1938 ve 1998 Dünya Kupalarının yanı sıra 1960, 1984 ve son olarak 2016 Avrupa Şampiyonalarına da ev sahipliği yapacak. Stat bu kadar

önemli müsabakaya ev sahipliği-ni üstlenmiş olsa da asıl sahipleri Olympique de Marseille taraftar-ları tarafından benimsenememiş Akdeniz’den gelen şiddetli mist-ral rüzgârlarının üstü açık olması sebebiyle ve yapılan tezahüratla-rın aynı rüzgarlara kapılarak ha-vaya karışması onun sevilmeyen ilan edilmesine neden oldu. Buna rağmen Fransa’nın en köklü ta-kımlarından olan Olympique de Marseille takımının taraftarları Virage Nord tribünlerinin adı-nı MTP (Marseille Trop Pursuit) Marsilya hep güçlü grubunun ku-rucu lideri Patrice de Peretti olarak adlandırmış ve sahiplenmişlerdir. Maçları -12 derecede Moskova

deplasmanında bile çıplak izle-yen bu ateşli ve kimilerine göre tehlikeli taraftar grubu yenilenen stada daha çok bağlanmış görü-nüyorlar. Üstü açık rüzgâr alan ve akustik sorun yaşayan sembol olsa da sevilmeyen stadyum harika bir çözümle adeta yeniden canlandı. Muhteşem formdaki gündüz süt beyazı transparan, gece ışıklandır-mayla birlikte göz alıcı hale gelen çatı gece ve gündüz şehrin simgesi olarak endam ediyor. Bu eşsiz dal-ga formundaki yeni stat Akdeniz sahilindeki tarihi şehir Marsilya’da rastlayabileceğiniz onlarca güzellik arasından sadece biri.

11.06.2016-22.00 İngiltere-Rusya B grubu15.06.2016-22.00 Fransa-Arnavutluk A grubu18.06.2016-19.00 İzlanda-Macaristan F grubu21.06.2016-19.00 Ukrayna-Polonya C grubu30.06.2016-22.00Çeyrek Final 1. Maçı07.07.2016-22.00 Yarı Final 2. Maçı

Stade Velodrome – Marsilya

Page 247: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 247

11.06.2016-19.00 Galler-Slovakya B grubu14.06.2016-19.00 Avusturya-Macaristan F grubu18.06.2016-16.00 Belçika-İrlanda Cumhuriyeti E grubu21.06.2016-22.00 Hırvatistan-İspanya D grubu02.07.2016-22.00 Çeyrek Final 3. Maçı

Stade de Bordeaux – Bordo

Turnuvanın tartışmasız yıldızı sponspor ismiyle Matmut Atlan-tique, Stade Chaban-Delmas’ın yerine EURO 2016 için yapıldı. Diğer statlara nazaran daha düşük bir bütçeyle yapılan stadyum bir mimari başyapıt. Allianz Arena, St. Jakop-Park ve Pekin Olimpiyat stadı gibi başarılı işlerin altına im-zasını atan Herzog & de Meuron mimarlık stüdyosunun spor dün-yasına sunduğu son armağan. Ya-nında yer alana Avrupa’nın en bü-yük dikilmiş ormanından referans

alınarak 900 adet beyaz kolondan oluşan soyut bir ormanı tasvir eden stadyum çatısından ve cephe-sinden aldığı doğal ışıkla son tren-di yalın bir şekilde yakalıyor. İnce kolonlar sayesinde hafif ve uçan bir çatıya sahipmiş gibi algılanan bu stat belediye başkanı “bu sanat eseri kültürel mirasımızı daha da zenginleştirecek” sözleriyle eserin hakkını teslim ediyor. Yapının kâğıt gibi ince görünen ve organik çizgi-lerle homojen bir yapıya bürünen çatısı bu eseri tamamlayan başka

bir unsur. Eser sahibi mimarlar tarafından 3 kelimeyle özetleni-yor; zarafet, samimiyet ve hafiflik. Stadyumlar gibi devasa katı kütle-lerin bu kadar çevreyle bütünsel ve hafif hissiyat yaratarak çözümlen-mesi yeni mimarinin dışa vurumu olarak algılanabilir. Uyuyan güzel Bordo’yu uyandırabilecek ve ünlü şaraplarından sonra yıllandıkça şehre daha da çok değer katacak stadyum Girondins taraftarlarına heyecanla stada akın edecek bir başka neden veriyor.

Page 248: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

248 / HAZİRAN2016

TURNUVANINSAKLI

KÖŞELERİ

Page 249: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 249

SAKLI

KÖŞELERİ

Sıcak havaların herkesi bunalttı-ğı şu zamanlarda klimalı alanlara kaçmaya çalışıyor, tatil planlarımı-zı düzenlemeye uğraşıyor ve soğuk içeceklerle ferahlamaya çabalıyo-ruz. Ancak yazın gelişiyle beraber hepimizin beklediği başka bir akti-vite bizi televizyonlara kilitlemeye hazır: Fransa‘da düzenlenecek olan 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası.

Bu sene bizi Fransa’da ağırlayacak ve ılık rüzgarlarla içimizde ate-şi yakmaya kararlı tam tamına 10 stadyum var: Paris’teki Parc des Princes, Marseille’deki Stade Vé-ledrome, Nice’teki Allianz Riviera, Toulouse’daki Stadium Municipal, Bordeaux’daki Matmut Atlantique, Lyon’daki Parc Olympique Lyon-nais, Lille’deki Villeneuve-D’ascq, Saint-Etienne deki Stade Geof-froy-Guichard, Saint-Denis deki Stade de France ve Lens’deki Stade Bollaert Delelis.

Daha önce tarihindeki düzenledi-ği turnuvalarla bu tür organizas-yonlara pek de yabancı olmayan Fransa, ülkenin dört bir yanındaki statlarını kullanarak hem gelecek olan turist ekonomisini değerlen-dirmeye hem de futbol kültürünü kendi ülkesine ve bütün Avrupa’ya aşılamaya çalışıyor.

Elbetteki Fransa’nın tamamı sa-dece başkent Paris’ten oluşmuyor. Ülkenin Paris Saint Germain takı-mından sonra en büyük taraftara sahip takımlarından biri olan L’Ol-ympique de Marseille’in evi Stade Vélodrome da, büyük bir heyecan yaratacak gibi.

Aix –en Provence bölgesinde bu-lunan Marseille, Fransa’nın en bü-yük liman kenti olmakla beraber; Türkiye’deki antik balıkçı kasaba-sı Phokaialılar (Foça) tarafından kurulmuş bir şehir. Şu ana kadar bir sürü Mağrip ülkesine ve göç-menlere ev sahipliği yapan Mar-seille, 2013 yılında Avrupa kültür başkenti seçilmişti. Kişisel tavsiye: Vélodrome daki maçlara gitme-den önce muhakkak Vieux-Port’da bir adet bira içip, Calanques sa-hillerinde yüzüp, Basilique Notre Dame de Garde kilisesinin manza-rası ile güneşi batırmanız. Tabii be-nim de zamanında çalıştığım kül-türü ve mimarisi bir başyapıt olan Villa Meditérranée‘de gerçekleşen muhteşem sergi ve enstalasyonları görmeyi unutmamalısınız.

En fazla maç sayısına (4 açılış maçı,1 sekizincilik maçı,1 çeyrek final ve 1 final) ev sahipliği yapa-cak olan Stade de France ise 81338 sayılık kapasitesiyle Fransa’nın en büyük futbol-rugby stadyumu. 1998 yılındaki Dünya Kupası’nın Fransa’ya verilmesiyle başlayan macera, Parc des Princes’in çok küçük olduğuna karar verilip, yeni bir stadyuma ihtiyaç duyulmasıy-la gerçekleşiyor. Fransa-İspanya maçıyla açılan stadyum ise açılış gecesi gazeteci Daniel Bialian tara-fından ”İlk defa Fransa’nın futbol tarihine layık bir yapı“ olarak de-ğerlendiriliyor. Yapımı ise yaklaşık 290 milyon Euro tutan bu inşa, sa-dece maçlara değil, bir sürü konser ve festivale de ev sahipliği yapıyor. Rihanna, Madonna, Paul McCart-ney, U2 gibi sanatçılar bu alanda konser vermiş. Bilinenlere göre bu

stadın dizaynı, PanAm‘in John F. Kennedy New York Havaalanı’n-daki Worldport binasına ilham ol-muş.

Çeyrek ve yarı finallere ev sahipliği yapacak olan Stade des Lumières (ışıklar stadı) ya da Parc Olym-pique Lyonnais ise Lyon merkezine 12 km uzaklıkta. 59 bin 186 kişilik kapasitesi ile Fransa’nın üçüncü en büyük stadı ünvanına sahip bu inşa, Chistpohe Mae ve Will.İ.Am gibi sanatçıların konserine de daha önce ev sahipliği yapmış.

Multi fonksiyonlu Alpes-Mariti-mes bölgesinde bulunan Nice’teki Allianz Riviera ise aynı zamanda Fransa’nın Ulusal Spor müzesine ev sahipliği de yapıyor. 2011 yı-lından beri ise L’Olympique Gym-naste Club Nice‘in resmi evi olan bu yapı, ilk başta kararlaştırılan Olympique Nice Stadium yerine sponsorluklar sebebiyle Allianz Riviera adını alıyor. Maçlara git-tiğiniz zaman Monaco-Porto Fino –Nice üçgeni arasında bir tatil yap-ma olanağı bulacağınız zaman ise, size unutulmaz bir tatil yaşatabilir.

Başka bir çeyrek final evi olan Bor-deaux’daki Mamut Atlantique ise turnuva harici Girondins de Bor-deaux futbol takımını ağırlıyor.

Lille’de yer alan Stade Pierre-Ma-uroy ise LOSC Lille adlı futbol ta-kımına ev sahipliği yapıyor. 29922 kişilik kapasitesiyle bir çeyrek finale ev sahipliği yapacak olan stadyum, ismine eski Başbakan ve Lille Belediye Başkanı Mauroy’dan alıyor. Çok fonksiyonlu bu stat ise

EZGİ YAZICIOĞLU

Page 250: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

250 / HAZİRAN2016

daha önce futbol harici hentbol, basketbol, rugby ve tenis gibi spor-lara da ev sahipliği yapmış.

Paris’in güneybatısında bulunan Parc Des Princes (Prensler Par-kı) ise bölgenin en çok bilinen ve Fransa’nın en büyük beşinci stadı. Stade de France‘dan önce ülkenin ulusal stadyumu olan yapı, 18. Yüzyılda asil bir ailenin av köşkü-ne ev sahipiliği yapıyordu. Esasın-da olimpiyat oyunları için yapılan ve 1924 olimpiyatlarını ağırlayan park; futbol stadyumu haline geti-rilmek için 1972 yılında yıkılmış ve Roger Tallibert tarafından 48.713 kişilik kapasiteyle tekrar tasarlan-mış. 1984 Avrupa Futbol Şampiyo-nası’na da ev sahipliği yapan stat, boks, futbol , rugby ve çeşitli mü-zik organizasyonlarını ağırlamaya devam ediyor.

Hazır Paris’i ziyaret ediyorsanız, Zlatan’ın haftalar önce şampiyon-luğu getirdiği Paris-Saint Germain formasıyla Seine nehrinde güzel bir Bateaux-Mouches turu yapma-yı unutmayın.

Turnuva’nın kendisi ve Türkiye’nin performansı çok konuşulabilir. Ama konuşulacak bir başka konu da ev sahipliği yapan futbolun ön-cülerinden Fransa ve onun ilginç tarihli statları.

Eğer herhangi bir turnuva maçını ziyarete giderseniz, klasik bir tu-rist gibi hemen croissant yemek ve kafanıza bere almak yerine kişisel bir tavsiye olarak önce bir futbol topuyla yerin tozunu attırın, son-ra ise güzel bir Bordeaux şarabıyla şampiyonanın tadını çıkarın!

Page 251: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

SAYI #4 / 251

Page 252: Rotasyon Dergi 4.Sayı Haziran Euro 2016 Özel

GELECEK AY GÖRÜŞMEK

ÜZERE