Upload
others
View
8
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Nisan - Mayıs - Haziran 2014 | Ankara Trafik Vakfı
Trafik kaza istatistikleri, depremlerde ortaya çıkan can kayıpları, maden kazaları, daha da doğrusu iş kazaları is-tatistikleri hep birbirine benziyor ve “yaklaştık, yakaladık, geçeceğiz” dediğimiz ülkelerle karşılaştırıldığında; on, yirmi, otuz kat, bazılarında ise çok daha kötü durumda ol-duğumuz ortaya çıkıyor. Sanki birileri ile tersine bir yarış yapıyor gibiyiz; onlar iyiye doğru gelişirken, depremlerde can kayıpları sıfıra yaklaşıp, trafikte sıfır ölüm hedeflenir-ken, iş kazalarında hedef sıfıra yaklaşmak oluyorken, biz “geliştik, büyüdük, çoğaldık, başa güreşiyoruz.” diyoruz. Diyoruz ama rakamlar bizi yalanlıyor ve “yok canım, siz ancak kof konuşmalar yapıyorsunuz, aslında iyiye doğru gelişmeniz gerekirken siz bunların hepsinde negatif, kötü yönde rekorlar kırıyorsunuz.” diyor. İyiye doğru gitmek için “Pozitif yönde rekorlar kırmalısınız, trafik kazalarında yılda on binlerce insan ölmemeli, depremlerde binalarınız yıkıl-mamalı, can kayıpları olmamalı, maden kazalarında yüzler-ce insan, tersanelerde, inşaat şantiyelerinde, tüp patlama-larında yüzlerce insan ölmemeli” diyor.
Trafikte sıfır ölüm vizyonu olan ülkelerde kent içi hız limiti yükseltilmiyor, aksine düşürülüyor. Nedeni belli; hız yükse-lirse durmak zorlaşır, kazalar, ölümlü kazalar artar. Nitekim yapılan tüm araştırmalar hızla kaza, hızla yaralanma, hızla ölüm oranı arasındaki doğru orantıyı açıkça gösteriyor ki insanın kutsal olan can güvenliği çok önemli olunca ya-pılacak iş de doğal olarak belli; hızı mümkün olduğunca azaltmak. Biz ne yapıyoruz? Şehir içi yolları otoyol stan-dardına yükseltip, hızı bir taraftan tahrik ediyor, öte yan-dan şehirlerarası yollardaki uluslararası hız limiti seviyesine yükseltiyoruz. Bu durumda ne oluyor? Daha dün olan olu-yor; Ankara’da şehir içi yolda, yolcu otobüsü kırmızı ışıkta bekleyen kamyonete, yasal olarak hızlı gittiği için durama-
yıp çarpıyor; iki ölü, onu ağır kırk beş yaralı… Şimdi biz; “görünmez kaza, durup dururken oluyor böyle” mi diyece-ğiz? Ya da kimi suçlayacağız? Yarışı böyle yaparsak kimin kaybedeceği apaçık ortada değil mi?
Depremlerde yapıların neden zarar gördüğü belli; eylem-sizlik prensibi denilen çok basit bir fizik kuralı yüzünden. Deprem sırasında ortaya çıkan deprem kuvvetine direne-bilecek hafif, esnek ve sünek malzemeden, usulünce, yani yönetmeliğe uygun olarak inşa edilmiş bina, uygun zemine de oturuyor ise depremde hasar görse bile yıkılmaz. Yani içinde bulunan insanların ölmesine izin vermez. Bunu bili-yor ama gereğini yapmıyoruz. Yapıyoruz da tersini yapıyo-ruz. Öyle yapınca yılda ortalama bin kişiyi irili ufaklı dep-remlerde kaybediyoruz. Yediden büyük depremlerde on binlerce can yok oluyor. Yarıştığınız ülkelerde ise dokuz büyüklüğündeki depremlerde bile can kaybı, yüzü geçmi-yor. Bu yarışı kim kaybeder acaba?
İş kazalarında da maalesef çok kötü bir karnemiz var. Daha dün Soma’da üç yüz bir can, feci şekilde yok oldu. Hepi-mizi derinden sarsan olay, yüz kızartıcı bir şekilde, en basit uluslararası standartlara, kurallara uyulmadığını, üç kuruşa tamah edilip, insan hayatının hiçe sayıldığını gözler önüne serdi. Madende çıkıp içten içe yanan kömür, üç yüz bir insanın ocağını söndürdü… Alınması gereken hiçbir önle-mi almadan; insanları eğitmeden, uyarı sitemlerini, tahliye yöntemlerini uygulamadan, en basit alet edevatı sağlama-dan, minimum harcama, maksimum kâr ilkesine herkesin gözü önünde, körü körüne uyarak, kimseyle yarışamazsı-nız. Yarışırsanız kimin kaybedeceği besbelli…
İnsan her şeyden önemli, yaşama hakkı kutsal sayılmazsa kaybetmek kaçınılmaz, yarışmak ise anlamsız olur.
TRAFİK, DEPREM, SOMA, İNSAN…
1
Trafik’te Risk Algısı
Yrd. Doç. Dr. Özlem ŞimŞekoğluİzmir Ekonomi Üniversitesi, Psikoloji Bölümü
SAYI 53 / YIL 12 Nisan - mayıs - Haziran / 2014
Yönetim Yeri ATeSTAŞ Ankara Trafik Eğitim ve Sağlık Hizmetleri A.Ş. 8 (1314). Cadde 86 (1309). Sokak No:2/1
A. Öveçler-Dikmen/Ankara
Tel:: 0 312 473 04 23
Faks: 0 312 473 04 28
[email protected] www.ankaratrafikvakfi.org
Ankara Trafik Vakfı Dergisi Yayın No: 3304
Yayın Türü Yerel Süreli Yayın
ATeSTAŞ adına
İmtiyaz Sahibi mümtaz Fahri AYkIRI
Genel Yayın Yönetmeni Süleyman PAmPAl
Genel Koordinatör Hüseyin kIlAVuZ
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Hüseyin BekTAŞ
Yayın Kurulu Ahmet ÇiÇek Ahmet kuŞGÖZ Timuçin oNuRSAN Zeki AYDIN
Yapım/Organizasyon CAST GRAPHIC Tokdemir Ajans Prodüksiyon - organizasyon - Yayıncılık ltd. Şti. Turan Güneş Bulvarı 4. Cad. 712. Sk. 1/3Yıldız - Çankaya/ANKARATel: 0312 440 87 07(Pbx)Faks: 0312 440 12 92 www.tokdemirajans.com
Baskı Dumat ofset matbaacılık San. Tic. ltd. Şti. Bahçekapı Mah. 2477. Sk. No: 6 Şaşmaz / AnkaraTel: 0312 278 82 00Faks: 0312 278 82 30 www.dumat.com.tr - [email protected]
Ankara Trafik Dergisi, ATESTAŞ adına Cast@Graphic Ajans tarafından yayınlanmaktadır. YÖNeTim YeRi (ATeSTAŞ) ÜCReTSiZ YAYIN oRGANIDIR. Reklamların sorumluluğu reklam veren firmaya ait olup, Cast@Graphic Ajans hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Dergide yayınlanan yazılar yazarların düşüncelerini kapsamaktadır.Basım Tarihi20 Haziran 2014
DOSY
A
4
> > içindekiler
Fatma SemiZ ANGİAD Başkanı
HAkAN ÇelikPosta Gazetesi Ankara Temsilcisi
BİLECİK
RÖPORTAJ 10
OTOBİLİR 18
MEDYADA
BİLECİK
40
14
mustafa YIlDIRImTüm Otobüsçüler Federasyonu Genel BaşkanıULUSOY VARAN Otobüs İşletmeleriGenel Koordinatörü
dosya
Yrd. Doç. Dr. Özlem Şimşekoğluİzmir Ekonomi Üniversitesi, Psikoloji Bölümü
Nisan - Mayıs - Haziran 2014 | Ankara Trafik Vakfı
5
Trafikte farklı durumlardaki riskin
öznel bir şekilde değerlendiril-
mesi olarak tanımlanabilecek
trafikteki risk algısı (Deery, 1999),
sürücü davranışlarına etki eden önemli fak-
törlerden bir tanesidir. Trafikteki objektif
risk ile kişilerin algıladığı risk arasında çoğu
zaman fark vardır. Objektif risk; olasılık, so-
nuç ve sıklık gibi faktörler dikkate alınarak
istatistiksel yöntemlerle hesaplanabilirken,
algılanan risk kişilerin öznel risk değerlen-
dirmelerine dayanmaktadır. Örneğin, uçak
ile yolculuk etmenin objektif riski, araba
ile yolculuk etmeye göre çok daha düşük
olmasına rağmen birçok kişi uçak ile yol-
culuk etmeyi daha riskli olarak algılamakta
ve araba ile yolculuk etmeyi tercih edebil-
mektedir. Dolayısıyla çoğu zaman kişilerin
trafikteki davranışlarını yönlendiren objektif
risk hesaplarından ziyade kendi algıladıkları
risk seviyesidir.
Kötü hava ve yol koşulları ve trafikteki teh-
likelerin fazla olması sürücülerin risk algısını
arttıran faktörler arasında sayılabilir. Sürü-
cülerin genel eğilimi, trafikteki riski yüksek
algıladıkları zaman hız azaltma ve emniyet
kemeri takma gibi koruyucu davranışla-
rı gösterme yönündedir. Bu eğilim, Sağlık
İnancı Modeli (Rosenstock, 1974) gibi sağ-
lık inançları ile davranış arasındaki ilişkiyi
açıklamak için geliştirilmiş modellerin öne
sürdükleri argümanlara paraleldir. Trafikte
algılanan risk demografik değişkenler, kül-
tür ve kendimize ve diğerlerine yönelik risk
algısı olmak üzere farklı faktörlere göre de-
ğişkenlik göstermektedir.
“Trafikteki objektif risk ile kişilerin algıladığı risk arasında çoğu zaman fark vardır. Objektif risk; olasılık, sonuç ve sıklık gibi faktörler dikkate alınarak istatistiksel yöntemlerle hesaplanabilirken, algılanan risk kişilerin öznel risk değerlendirmelerine dayanmaktadır. Kötü hava ve yol koşulları ve trafikteki tehlikelerin fazla olması sürücülerin risk algısını arttıran faktörler arasında sayılabilir.”
dosya
“Trafikteki risk algısının cinsiyete ve yaşa göre değişip
değişmediğini inceleyen çalışmalar, özellikle genç
ve erkeklerin diğer yaş gruplarındaki ve kadın yol kullanıcılarına göre
trafikteki riski olduğundan daha az algılama eğilimi
gösterdiklerini ortaya koymaktadır.”
Nisan - Mayıs - Haziran 2014 | Ankara Trafik Vakfı
7
Yaş, cinsiyet ve eğitimin trafikteki risk
algısına etkisi
Trafikteki risk algısının cinsiyete ve yaşa göre de-
ğişip değişmediğini inceleyen çalışmalar, özellik-
le genç ve erkeklerin diğer yaş gruplarındaki ve
kadın yol kullanıcılarına göre trafikteki riski oldu-
ğundan daha az algılama eğilimi gösterdiklerini
ortaya koymaktadır (Örn. DeJoy,1992; Sivak ve
ark. 1989). Gençler arasında trafikteki risk algısı-
nın daha düşük olması, gençlerin risk değerlen-
dirmesi için gerekli bilişsel kapasitelerinin ve tra-
fikteki deneyimlerinin diğer yaş gruplarındakilere
görece daha düşük olması ve risk-almaya daha
açık olmaları ile açıklanabilir. Ayrıca, trafikteki risk
algısının eğitim seviyesi daha düşük olan kişiler
arasında eğitim seviyesi daha yüksek olanlara
göre daha yüksek olduğunu gösteren çalışmalar
da vardır (Örn. Hoseth ve Rundmo, 2005). Eğitim
seviyesi daha düşük olan kişilerin muhtemelen
daha düşük sosyoekonomik seviyede olmaları
ve bunun sonucu olarak yaşadıkları çevrede risk
faktörlerine daha fazla maruz kalmaları, trafikteki
risk algılarının daha yüksek olmasını açıklayabilir.
Trafikteki risk algısında ülkeler arası
farklılıklar
Farklı gelir düzeylerine sahip ülkelerin sürücü-
lerini trafikteki risk algısı açısından karşılaştıran
uluslararası çalışmalar, Afrika ülkeleri gibi gelir
düzeyi düşük olan ülkelerde gelir ve gelişmişlik
düzeyi yüksek olan Norveç gibi Avrupa ülkeleri-
ne göre sürücülerin trafikteki risk algılarının daha
yüksek olduğunu göstermektedir (Lund ve Rund-
mo 2009; Nordfjærn ve ark., 2011). Benzer bir
şekilde Türkiye ve Norveç’i yol kullanıcılarını risk
algısı ve tutumları açısından karşılaştıran yakın
zaman önce yapılan bir çalışma (Şimşekoğlu ve
ark. 2012), Türk yol kullanıcılarının Norveçli yol
kullanıcılarına göre beklenen bir şekilde trafikteki
risk algılarının daha fazla olduğunu göstermiştir.
Az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde in-
sanların trafik ortamında maruz kaldıkları risklerin
daha fazla olması bu ülkelerdeki yüksek risk algı-
sını açıklayabilir.
Trafikteki risk algısı ile trafiğe yönelik davranış ve
tutumların ne kadar ilişkili olduğu da ülkeler arası
farklılıklar göstermektedir. Örneğin, Norveçli yol
kullanıcıları arasında risk algısı arttıkça trafiğe yö-
nelik tutum ve davranışlarla daha güvenli yönde
değişir iken, Türk yol kullanıcıları arasında risk al-
gısı ile tutum ve davranışlar arasında anlamlı bir
ilişki bulunamamıştır (Şimşekoğlu ve ark., 2012).
Bu ve benzer çalışmalar az gelişmiş ya da Tür-
kiye gibi hızla gelişmekte olan ülkelerde insan-
ların trafikteki risk algılarının yüksek olmasına
rağmen bu durumun trafiğe yönelik davranış ve
tutumlarına çok da güçlü bir şekilde yansımadığı-
nı göstermektedir. Diğer bir deyişle insanlar riski
yüksek algılasalar bile kendilerini koruma amaçlı
daha güvenli bir şekilde davranmayabiliyorlar. Bu
durum az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeler-
de kabul edilen ya da hedeflenen risk seviyesi-
nin gelişmiş ülkelere göre daha yüksek olması ile
açıklanabilir. Risk Denge Teorisi’ne (Wilde, 1982)
göre kişilerin algıladıkları ve hedefledikleri risk se-
viyeleri birbirinden çoğu zaman farklıdır ve hedef-
lenen risk seviyesini kültürel, sosyal ve psikolojik
birtakım faktörler belirler. Türkiye gibi gelişmekte
olan ülkelerdeki trafik ortamlarında zaman ka-
zanma gibi pratik nedenlerle hız yapma gibi riskli
davranışların normal kabul edilmesi ve trafik ku-
rallarının ihlallerine yönelik yeteri kadar caydırıcı
cezai uygulamaların eksik olması kişilerin trafikte
kabul ettikleri risk seviyesinin fazla olmasını açık-
layabilir.
dosya
“Trafikteki risk algısı ile trafiğe yönelik davranış ve tutumların ne kadar ilişkili olduğu da ülkeler arası farklılık göstermektedir. Örneğin, Norveçli yol kullanıcıları arasında risk algısı arttıkça trafiğe yönelik tutum ve davranışlarla daha güvenli yönde değişir iken, Türk yol kullanıcıları arasında risk algısı ile tutum ve davranışlar arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Bu ve benzer çalışmalar az gelişmiş ya da Türkiye gibi hızla gelişmekte olan ülkelerde insanların trafikteki risk algılarının yüksek olmasına rağmen bu durumun trafiğe yönelik davranış ve tutumlarına çok da güçlü bir şekilde yansımadığını göstermektedir.”
Nisan - Mayıs - Haziran 2014 | Ankara Trafik Vakfı
9
Kendimize ve diğerlerine yönelik olarak
algıladığımız risk
Trafikte algıladığımız riskin değişkenlik gösterdiği
diğer bir konu, riski kime yönelik olarak algıladı-
ğımızdır. Trafikte diğerlerine yönelik algıladığımız
risk kendimize yönelik olarak algıladığımız riskten
daha yüksek olma eğilimindedir. Olayları kontrol
etme becerimize fazla güven (kontrol illüzyonu)
kendimize yönelik riski olduğundan daha az al-
gılamamızla ilintilidir. Örneğin, bir çalışmada katı-
lımcılar verilen senaryoda kendilerini sürücü ola-
rak hayal ettiklerinde daha yüksek bir hız seçer-
ken yolcu olarak hayal ettiklerinde daha düşük bir
hız seçmiştir (Horswill ve McKenna, 2006). Bu ve
benzer çalışmalar kontrol illüzyonu ile risk-alma
davranışı arasındaki pozitif ilişkiyi destekler nite-
liktedir. Ayrıca, iyimserlik yanlılığı da yani diğerle-
rine kıyasla kaza ve hastalık gibi negatif olayların
kendi başımıza gelme ihtimalini daha düşük gör-
me eğilimi, trafikte kendimize yönelik riski daha
az algılamamızı açıklayan diğer bir neden olabilir.
Öneriler
Yukarıda özetlenen çalışmalara dayanarak trafiğe
ilişkin davranış ve tutumlarını daha güvenli yönde
değiştirmek için yol kullanıcılarının algıladığı riski
hedef almaktan ziyade hedefledikleri ya da kabul
ettikleri risk seviyesini düşürmenin daha gerekli
olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle az gelişmiş ve
gelişmekte olan ülkelerde trafikte kabul edilen
risk seviyesini azaltmak için trafik ortamında gü-
venliği ön plana çıkarmak, güvenli davranışları
teşvik etmek ve riskli davranışlar için daha büyük
yaptırımlar uygulamak gibi gerekli önlemler alın-
malıdır. Yol kullanıcılarının trafikteki risklere yöne-
lik farkındalıklarını arttırmak ve hedefledikleri risk
seviyesini azaltmak, trafik güvenliği kampanyala-
rının amaçlarından biri olmalıdır.
Referanslar
Deery, H.A. (1999). Hazard and risk perception among young no-vice drivers. Journal of Safety Research 30, 225–36.
Dejoy, D. M. (1992). An examination of gender differences in traf-fic accident risk perception. Accident Analysis & Prevention, 24, 237–246.
Horswill, M. S. & McKenna, F. P. (1999). The Effect of Perceived Control on Risk Taking. Journal of Applied Social Psychology, 29, 377–391.
Hoseth, H. P. & Rundmo, T. (2005). Association between risk perception, risk affectivity and demand for risk mitigation. T. Rundmo, B.E. Moen (Eds.), Risk Judgement and Safety in Trans-port, Rotunde Publikasjoner, Trondheim.
Lund, I.O., & Rundmo, T. (2009). Cross-cultural comparisons of traffic safety, risk perceptions, attitudes and behaviour. Safety Science 47, 547–53.
Nordfjærn, T., S.H. Jørgensen, & Rundmo, T. (2011). A cross-cultural comparison of road
traffic risk perceptions, attitudes towards traffic safety and driver behaviour. Journal of
Risk Research, 14, 657–84.
Rosenstock, I.M. (1974). Historical origins of the health belief mo-del. Health Education
Monographs, 2, 328–35.
Şimşekoğlu, Ö., Nordfjærn, T., & Rundmo, T. (2012). Traffic risk perception, road safety attitudes, and behaviors among road users: a comparison of Turkey and Norway. Journal of Risk Re-search, 15:7, 787-800.
Sivak, M., J. Soler, U. Tränkle, & Spagnhol, J. M. (1989). Cross-cultural differences in driver
risk-perception. Accident Analysis & Prevention, 21, 355–62.
Wilde, J.S.G. (1982). The theory of risk homeostasis: Implications for safety and health. Risk
Analysis, 2, 209–25.
“Özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde trafikte kabul edilen risk
seviyesini azaltmak için trafik ortamında güvenliği ön plana çıkarmak, güvenli
davranışları teşvik etmek ve riskli davranışlar için daha büyük yaptırımlar
uygulamak gibi gerekli önlemler alınmalıdır. Yol kullanıcılarının trafikteki
risklere yönelik farkındalıklarını arttırmak ve hedefledikleri risk
seviyesini azaltmak, trafik güvenliği kampanyalarının amaçlarından biri
olmalıdır.”
röportaj
Ankara Genç İşadamları Derneği’nin ilk kadın başkanı seçildiniz. Kı-
saca sizi tanıyabilir miyiz?
Doğu Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünü tamamladıktan
sonra, Los Angeles’ta American İntercontinental University’de master eği-
timimi tamamladım. Ayrıca aynı dönemde UCLA (University Of California
Los Angeles)’da İnternational Business ve Java Script üzerine Extension
programlarını bitirdim. 13 yıl önce üye olduğum ANGİAD’da, üyelikten yö-
netim kurulu başkan yardımcılığına, kadın platformu başkanlığına kadar
pek çok kademede görev aldım. Şu anda da yönetim kurulu başkanlığı
görevi yapmaktayım.
Demokrasinin en önemli ayaklarından sivil toplum örgütleri ve bu an-
lamda ANGİAD’ın işlevleri nelerdir?
Türkiye, özellikle 1980 sonrası sivil toplum örgütlerinin sayısının oldukça
arttığı bir ülke. Bugün ülkemizde toplumun neredeyse tüm kesimlerine hi-
tap eden on binlerce sivil toplum kuruluşu bulunuyor. Demokrasinin vazge-
Fatma SEMİZANGİAD Başkanı
ANGİAD
“ANGİAD bir Ankara markasıdır. Ankara’yı ilgilendiren herşey bizi de ilgilendirir. Tıpkı “Ankara Trafik Vakfı’nın çalışmaları gibi” diyen Fatma Semiz ile trafik kültürümüzü değerlendirdik.
Nisan - Mayıs - Haziran 2014 | Ankara Trafik Vakfı
11
çilmez unsuru STK’lar... Ancak Türkiye’deki bu
örgütler gerek yapıları, mali güçleri ve gerekse
sayıları bakımından hâlâ gelişmiş ülkelerin çok
gerisinde. ANGİAD ise bu tablonun dışında bu-
lunan bir STK. Genç iş adamlarını çatısı altında
barındıran ANGİAD, yalnızca bir ekonomi der-
neği değil. Faaliyet gösterdiği Ankara’nın, hatta
Türkiye’nin siyasal, sosyal, kültürel sorunlarına
da sahip çıkan, sorunların çözümü noktasında
adım atan, projeler üreten, bütün bu değerlere
artı değer katan bir STK. Gerek kamu ve özel
kuruluşların gerekse sivil toplum kuruluşlarının
toplum lehine yapılacak çalışmalarda ilk baş-
vurduğu çözüm ortaklarından biri ANGİAD’dır.
Ülkemiz her yıl trafik kazalarında binlerce ki-
şiyi kaybediyor. Tüm önlem ve uyarılara rağ-
men bu durumun önüne geçilemiyor. Sizce
trafik kazalarının oluşmasında temel neden
nedir? Başka ne türlü önlemlerin alınması
gerekir?
Türk toplumu olarak ne yazık ki trafik kültürü-
müz çok gelişmiş değil. Siz ne kadar önlem alır-
sanız alın, ne kadar çok uyarıda bulunursanız
bulunun, insanların kafa yapısını değiştireme-
diğiniz sürece bu kazalar hep olacak. Avrupa
ülkelerine gittiğinizde özellikle trafikte insanların
birbirlerine karşı ne denli saygılı, trafik kuralları-
na uyma konusunda ne kadar hassas olduğu-
nu görürsünüz. Ancak bizim ülkemizde insanlar
trafik kurallarına uyanları, trafikte başkalarına
fırsat verenleri neredeyse ayıplayacak duruma
gelmişler. Dolayısıyla önce insanların kafa ya-
pısını değiştirmek zorundayız. Bunu da ancak
eğitimle başarabiliriz. Daha ilkokuldan başlaya-
rak çocuklarımıza trafikle ilgili her konuda yü-
zeysel değil, çok ciddi eğitim vermek zorunda-
yız.
Türkiye’de “trafik terörü” deyimi var. Bu te-
rörün en asgariye indirilmesi konusunda ne-
ler yapılması gerekir? Kimlere nasıl sorumlu-
luklar düşüyor?
Az önce de söylediğim gibi önce eğitim. Tra-
fik konusunda daha çocuk yaşlarda insanların
ciddi biçimde eğitilmesi önceliğimiz olmalıdır.
Trafik terörüne her yıl binlerce insanımızı feda
ediyoruz. Bu sorunun asgariye indirilmesi için
eğitim gereklidir ama bunun yanı sıra trafik ce-
zalarının mutlaka caydırıcı olması şarttır. Trafik
cezalarının Avrupa ülkelerindeki gibi katı ve ta-
vizsiz uygulanması, trafikle ilgili kişi ve kurum-
ların derin hassasiyeti trafik terörünün asgariye
indirilmesi için önemli etkenler olacaktır. Bu
noktada yalnızca kamunun değil, sivil toplum
kuruluşlarının da trafik kazalarının önlenmesi-
ne yönelik çalışmalar yapması, projeler yaşama
geçirmesi farkındalık yaratma anlamında önem-
lidir.
“Türk toplumu olarak ne yazık ki trafik kültürümüz çok gelişmiş değil.
Siz ne kadar önlem alırsanız alın, ne kadar çok uyarıda bulunursanız
bulunun, insanların kafa yapısını değiştiremediğiniz sürece bu kazalar hep
olacak. Öncelikle insanların kafa yapısını değiştirmek zorundayız. Bunu da ancak
eğitimle başarabiliriz.”
röportaj
Sivil toplum kuruluşları toplumun trafik bilincini
nasıl arttırabilirler?
Trafik meselesi, ülkemizin en önemli meselele-
ri arasındadır. Bu konu A işletmenin veya B sivil
toplum örgütünün konusu değildir. Toplumun tüm
bireylerini, sosyal hayatımızı, ekonomik yaşan-
tımızı ilgilendiren bir konudur. İnsanlar yaşamını
yitirirken, yaralanırken, araçlar hurda yığını haline
gelirken yalnızca bunu yaşayanlar değil, ülke zarar
görmektedir. Dolayısıyla bu meseleyi bir milli me-
sele haline getirmek, hep birlikte mücadele etmek
zorundayız. Kamu bu konuda gereğini yapmaya
gayret ediyor. Sivil toplum kuruluşlarının etkinliği
de artmalıdır. STK’ların toplumun trafik bilincini
arttırmak için bir araya gelmesi, insanların yüreği-
ne dokunacak yaratıcı projelerle, çocuklara yönelik
etkinliklerle varlık göstermesi gerekiyor.
Ankara trafiğine her gün yüzlerce araç katılıyor,
bu da beraberinde trafik yoğunluğuna neden
oluyor. Bir bayan olarak trafikte ne tür sıkıntılar
yaşıyorsunuz ve neler önerirsiniz?
Yalnızca benim değil, tüm bayanların yaşadığı or-
tak sorunlardır anlatacaklarım. Her şeyden önce
trafikteki erkek sürücülerin tamamına yakını, ka-
dın sürücülerin tamamına yakınının acemi oldu-
ğunu düşünür. Erkek sürücü bir hata yaptığında
önemsenmez, kadın sürücü yaptığında, ‘bak işte
kadın, çıkmasın yahu bunlar trafiğe’ denir. Hâlbuki
kadın sürücüler daha dikkatlidir, kurallara uyma
konusunda daha hassastır. Bu nedenle daha az
kaza yaparlar. Kadın sürücülerin trafikte işitme-
diği hakaret yoktur herhalde. Sıkıştırmalar, selek-
törle tacizler her kadın sürücünün başına gelmiş-
tir. Türkiye’de kadın sürücü sayısı, çalışma haya-
tındaki kadın sayısına paralel olarak özellikle son
10 yılda çok arttı. Fakat sanırım erkekler bu artışa
Nisan - Mayıs - Haziran 2014 | Ankara Trafik Vakfı
13
henüz hazır değildi. Zamanla kadınların trafikteki
varlığına alışılacağına, onlara kadın değil, sürücü
gözüyle bakılacağına inanıyorum.
Trafik kazalarının önlenmesi ve insanların tra-
fik konusunda bilgilenmesi için çalışan kuru-
luşlardan biri olan Ankara Trafik Vakfı’nın ça-
lışmaları konusunda düşüncelerinizi ve öneri-
lerinizi öğrenebilir miyiz?
Ankara Trafik Vakfı 100’den fazla gönüllünün bir
araya gelerek oluşturduğu, ülkemizin önemli ve
etkin vakıflarından biri. Son derece hassas bir
konu olan trafik kazalarının önlenmesi için büyük
sorumluluklar üstlenmiş, bugüne değin de Sayın
Valimiz başkanlığında bu sorumlulukları başa-
rıyla yerine getirmiş bir vakıf. Türkiye’nin en va-
him sorunlarından birinin trafik kazaları olduğunu
düşünürsek, bu vakfın önemini daha iyi anlarız.
Temennimiz vakfın etkinliğinin daha da artması,
maddi ve manevi olarak desteklenmesi, daha çok
kişinin Ankara Trafik Vakfı’ndan haberdar olarak
çalışmalarına katılmasıdır. Trafik kazalarının ön-
lenmesine yönelik çalışmaların arttırılması hepimi-
zin ortak arzudur.
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Öncelikle bu sayıda ANGİAD Başkanı olarak şah-
sıma yer verdiğiniz için derneğim adına şükranla-
rımı sunuyorum. ANGİAD, bir Ankara markasıdır.
Ankara’yı ilgilendiren her konuda üzerine düşen
görevi yapmıştır, yapmaya devam edecektir. Bu
görev ekonomiyle ilgili olabilir, turizmle ilgili olabi-
lir, tıpkı sizin yaptığınız gibi trafikle ilgili olabilir. Biz
göreve hazırız.
Zaman ayırdığınız için teşekkür ediyor, iyi çalışma-
lar diliyoruz.
“Trafik meselesi, ülkemizin en önemli meseleleri arasındadır. Toplumun tüm
bireylerini, sosyal hayatımızı, ekonomik yaşantımızı ilgilendiren bir konudur.
Dolayısıyla bu meseleyi bir milli mesele haline getirmek, hep birlikte
mücadele etmek zorundayız. STK’ların toplumun trafik bilincini arttırmak için
bir araya gelmesi, insanların yüreğine dokunacak yaratıcı projelerle, çocuklara
yönelik etkinliklerle varlık göstermesi gerekiyor.”
medyada
“KuralsızlıK, kuralsızlığı doğuruyor.”
Bu sayımızda Posta Gazetesi Ankara Temsilcisi Hakan Çelik ile söyleşi yaptık. Posta Gazetesi ve Autocar dergisinde otomobil yazıları yazan ve ayrıca CNN Türk’teki televizyon programlarında otomobil ve özellikle sürüş güvenliği konularına yer vererek trafik konusunda duyarlı bir duruş sergileyen Hakan Çelik, Türkiye’de trafik kazalarının kanıksanmasında medyanın çarpık bakışının etkisi olduğuna da vurgu yapıyor. Emniyet teşkilatının bütün iyi niyetli girişimlerine rağmen mevcut sorunları çözmede etkili olamadığını söyleyen Çelik, trafik adına atılan bütün adımların çok kıymetli bulduğunu ancak katetmemiz gereken çok yolumuz olduğunu söylüyor.
HAKAN ÇELİKPosta Gazetesi ankara Temsilcisi
Televizyon, programı, radyo programı ve
bildiğimiz kadarıyla aynı zamanda otomo-
billerle ilgili köşe yazıları da yazıyorsunuz.
Trafik konusunda farkındalığı arttırmanın
en etkili araçlarından biri medya aynı za-
manda. Yıllardır medya sektörünün içinde
yer alan bir gazeteci olarak medyanın trafik
konusuna yaklaşımını nasıl değerlendiriyor-
sunuz?
Posta Gazetesi ve Autocar dergisinde otomo-
bil yazıları yazıyorum. Ayrıca CNN Türk’teki te-
levizyon programlarımda otomobil ve özellikle
sürüş güvenliği konularına yer veriyorum. Ne-
redeyse 25 yıldır otomobiller ve güvenlik konu-
lu uluslararası toplantılara katılıyorum. Volvo,
Mercedes, Renault gibi güvenlik konusunda
ileri gitmiş üreticilerin test sürüşlerine katılıyo-
rum. Çarpışma testlerini yerinde izliyorum.
Nisan - Mayıs - Haziran 2014 | Ankara Trafik Vakfı
15
“Medyanın trafik konusuna bakışı maalesef eksik ve yanlış bilgilerle dolu. Hâlâ birçok konu “Trafik canavarı” gibi klişe başlıklarla
gündeme getiriliyor. Türkiye’nin trafik kazalarını kanıksamasında medyanın bu çarpık bakışının da etkisi var.”
medyada
“Ülke genelinde trafik konusunda kitlesel bir şuursuzluk ve bilinçsizlik hakim. Yılda 10 bin kişinin hayatını kaybettiği herhangi bir olayın “ulusal felaket” düzeyinde ele alınması ve çözüm için kafa yorulması gerekir.”
Medyanın trafik konusuna
bakışı maalesef eksik ve yan-
lış bilgilerle dolu. Hâlâ birçok
konu “Trafik canavarı” gibi
klişe başlıklarla gündeme ge-
tiriliyor. Ciddi gazetelerde bile
“Emniyet kemeri öldürdü”,
“Hava yastığı kurtarmadı” gibi
ne demek istediği anlaşılma-
yan haberler dikkatimi çeki-
yor. Türkiye’nin trafik kazaları-
nı kanıksamasında medyanın
bu çarpık bakışının da etkisi
var.
Ülkemizde “trafik terörü”
diye bir kavram var. Size
göre bu sorunun temel ne-
denleri nelerdir? Nasıl bir
yol izlenirse çözüm yolun-
da ilerleme kaydedilmesi
mümkün olur?
Trafik sorunu ülkemizin
topyekûn güvenlik kültürüyle
yakından ilgili. Ülke genelin-
de trafik konusunda kitlesel
bir şuursuzluk ve bilinçsizlik
hakim. Yılda 10 bin kişinin ha-
yatını kaybettiği herhangi bir
olayın “ulusal felaket” düze-
yinde ele alınması ve çözüm
için kafa yorulması gerekir. Bu
sene son 5-6 ayda üst üste
otobüs ve minibüs kazaları
meydana geldi. Bu kazalarda
100’den fazla kişi öldü. Bu
kadar acı olay gazetelerde
en fazla bir gün ve kısa haber
olarak yer bulabildi.
Trafik sorunu tüm dünyada
olduğu gibi ülkemizde de
en önemli sorunların başın-
da geliyor. Trafik konusunda
Nisan - Mayıs - Haziran 2014 | Ankara Trafik Vakfı
17
bilinçlendirmeye yönelik eğitimler ilköğretim
ile başlıyor ancak; Türkiye henüz hedeflenen
noktaya ulaşabilmiş değil, bu durumu neye
bağlıyorsunuz, önerileriniz neler olabilir?
Türkiye’de mevcut yasal düzenlemelerle trafik
konusuna katkı sağlanamaz. Kırmızı ışıkta geç-
mek, hatalı sollama yapmak ve trafik güvenliği-
ni tehlikeye düşürecek şekilde araç kullanmanın
cezası ortada. Yasal düzenlemeler ve cezaların
yaptırım gücü yok. Trafik denetimleri yetersiz.
Emniyet teşkilatı bütün iyi niyetli girişimlerine
rağmen mevcut sorunları çözmede etkili olamı-
yor. Polis sayısı AB ve ABD standartlarının ol-
dukça gerisinde. Teçhizat konusunda da büyük
sıkıntı var.
Türkiye’nin trafik kültürü açısından geri kalmış ol-
masının önemli nedenlerinden biri de bu alandaki
eğitimsizliktir. İnsanlar neredeyse hayatının hiç-
bir alanında doğru dürüst trafik eğitimi almıyor.
Türkiye’deki sürücülerden kaçı ilkyardım vermeyi
biliyor? Kaç kişi doğru lastik kullanımını biliyor?
Direksiyon başında nasıl oturmamız gerektiği bile
kimsenin hakim olmadığı bir konu. Hâlâ milyon-
larca kişi emniyet kemeri kullanmadan direksi-
yon başına geçiyor.
Kaza nedenlerine bakıldığında en çok hangi
kural ihlalleri yapılıyor? Sizce ne tür önlem ve
girişimler ile kaza oranı düşük trafik akışı sağ-
lanabilir?
Aşırı hız, dikkatsizlik ve laubalilik önemli kaza
nedenleri arasında. Direksiyon başında telefon-
la konuşmak da son yılların önemli sorunu. Alkol
kullanımı da büyük problemler arasında. Türki-
ye’deki sürücülerin önemli bölümü direksiyon
başına geçince başka bir kimliğe bürünüyor.
Bunun psikolojik sorunlarla ilgisi olabileceği gibi
ulusal karakteristiklerimizle de alakalı olduğunu
düşünmeye başladım. Kuralsızlık kuralsızlığı do-
ğuruyor. Örneğin Almanya’da kurallara düzenli
olarak uyan bir Türk ülkesine geldiği zaman “ca-
navar” kesilebiliyor. Çünkü biliyor ki etkin bir de-
netimle karşılaşmayacak.
Bildiğiniz gibi Ankara Trafik Vakfı 1998 yılın-
dan bu yana faaliyetlerini yürütüyor. Ankara
Trafik Vakfı’nın çalışmalarını nasıl değerlendi-
riyorsunuz? Dergimiz aracılığıyla iletmek iste-
diğiniz görüş ve öneriniz var mıdır?
Trafik adına atılan bütün adımları çok kıymetli
buluyorum. Bu konuda emek veren kuruluşlar
var. Örneğin Renault yıllardır öğrencileri bilinç-
lendirmek için bir kampanya yürütüyor. Doğuş
Otomotiv, Toyota ve Volvo’nun kıymetli çalışma-
ları var. Ankara Trafik Vakfı’nın girişimlerini de bu
kapsamda önemsiyorum. Başkent, Türkiye’de
trafik kurallarının daha sıkı denetlendiği bir yer.
İnsanlar da birçok yere göre daha düzenli ve
dikkatli. Buna rağmen Ankara’da her yıl binlerce
kaza oluyor ve çok sayıda kişi yaşamını yitiriyor.
Ankara Trafik Vakfı’nı çalışmalarından ötürü kut-
luyorum. Ancak katetmemiz gereken hâlâ çok
yolumuz var.
“Türkiye’de mevcut yasal düzenlemelerle trafik konusuna katkı sağlanamaz. Yasal düzenlemeler ve cezaların yaptırım gücü yok. Trafik
denetimleri yetersiz. Emniyet teşkilatı bütün iyi niyetli girişimlerine rağmen
mevcut sorunları çözmede etkili olamıyor.”
otobilir
Uzun yıllardır Ulusoy Seyahat Nakliyat AŞ’nin Genel Müdürü olarak görev yapıyor-sunuz ve aynı zamanda Tüm Otobüsçüler Federasyonu’nun Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütüyorsunuz. Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
Taşımacı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gel-dim. Ulusoy’daki iş hayatıma üniversiteye hazırlık döneminde 1972 yılının ikinci yarısında başladım. Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi me-zunuyum
Şehirlerarası otobüs taşımacılığının dünyadaki yeri, Türkiye’deki konumu, geldiği yer, sorunla-rı, çözüm önerileriniz ve bu bağlamda Ulusoy’u anlatır mısınız?
“Trafik kazaları terörden çok daha büyük ve her geçen gün daha da artan bir evrensel sorundur.”
MusTAfA YıLdırıMTüm Otobüsçüler Federasyonu Genel BaşkanıULUSOY VARAN Otobüs İşletmeleriGenel Koordinatörü
“Otobüs taşımacılığı, bugün de yarın da diğer taşıma sistemlerinin hem tamamlayıcısı hem de alternatifi olmaya devam ederek önemini koruyacaktır. Türkiye tarifeli ve düzenli otobüs işletmeciliğinde dünyanın en iyisi konumundadır. Giderek kurumsallaşan Türkiye otobüsçülüğü; ulaşım güvenliği, hizmet, konfor, donanım ve tarife uyumunda dünyaya örnek teşkil edecek bir niteliktedir.”
Bu sayımızda ULUSOY VARAN Otobüs İşletmeleri Genel Koordinatörü ve aynı zamanda Tüm Otobüsçüler Federasyonu Genel Başkanı Mustafa Yıldırım ile otobüs taşımacılığının dünya ve Türkiye’deki konumu ve trafik konusunu görüştük. Taşımacı bir aileden gelen Yıldırım, günümüzde desteklenerek geliştirilen havayollarının uzun mesafelerde otobüs pazarını daraltmasına rağmen sosyal, ekonomik ve kültürel gelişmelere bağlı olarak artan ulaşım talep katsayısı kısa ve orta mesafelerde otobüs işletmeciliğini vazgeçilmez kılmaya devam edeceğinin altını çiziyor. Yıldırım, trafik kazalarının sadece ilgililerinin çözebileceği bir sorun olmadığını ve toplumun tüm katmanlarının vereceği her katkının son derece kutsal olduğunu söylüyor.
Nisan - Mayıs - Haziran 2014 | Ankara Trafik Vakfı
19
1900’lü yılların ilk yarısından iti-baren gelişmiş ülkeler, kentsel ve ulusal toplu ulaşımda raylı sistem-leri tercih ederek büyük yatırım-lar yapmışlardır. Havayollarındaki gelişmelere bağlı olarak, uzun me-safelerde ve uluslararası ulaşımda ağırlıklı olarak havayolunu tercih etmişlerdir. Karayolu taşımacılığı diğer taşıma sistemlerinin tamam-layıcısı olarak kısa mesafelerde kullanılmıştır. Kısacası gelişmiş ülkeler otobüsü kısa mesafelerde ve turizmde kullanmaktadır. De-miryolu ve havayolu sistemlerini kuramayan, gelişmemiş ülkeler ise zorunlu olarak karayolunu kullan-mak zorunda kalmışlardır.
Türkiye 1950 yılından itibaren yan-lış bir tercihle cumhuriyetin ilk yılla-rındaki demiryolu yatırımlarını dur-durmuş ve Marshall yardımları ile karayolu taşımacılığına hızlı geçiş yapmıştır. 2000 yılına kadar Türki-ye diğer gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkeler gibi ulaşımda ağırlıklı olarak karayolu taşımacılığını kul-lanmıştır. Şöyle ki diğer taşıma
“Trafikte sorunların ve kazaların azaltılması çalışanların kalitesi ile mümkündür. Bu anlayışla her düzeydeki çalışanımızı mesleki yeterlilik ve mesleki saygınlık kriterlerine uygun bir şekilde seçiyor, eğitip bilinçlendirerek otokritik ve otokontrol sistemleriyle çalıştırıyoruz. Ulusoy, ulaşımda bir akademi gibi çalışarak sektörde nitelikli insan yetişmesine büyük katkı sağlamaktadır.”
sistemlerinin payı yüzde 8 iken, karayolunun payı yüzde 92 olarak gerçekleşmekteydi. Yani karayolu yolcu taşımacılığı insan ulaşımının omurgasını teşkil etmiştir. Bugün bile diğer taşıma sistemlerine ya-pılan büyük yatırım ve desteklere rağmen otobüs taşımacılığında şehirlerarası uzun mesafede yılda 225 milyon, kısa mesafelerde (100 km) yılda 1 milyar 100 milyon, ha-vayolu taşımacılığında yılda 68 milyon, demiryollarında ise yılda 17 milyon kişi taşınmaktadır.
Bu sayılardan da anlaşılacağı gibi otobüs taşımacılığı, bugün de ya-rın da diğer taşıma sistemlerinin hem tamamlayıcısı hem de alter-natifi olmaya devam ederek öne-mini koruyacaktır. Desteklenerek geliştirilen havayolları uzun me-safelerde otobüs pazarını daralt-mıştır. Ancak sosyal, ekonomik ve kültürel gelişmelere bağlı olarak artan ulaşım talep katsayısı kısa ve orta mesafelerde otobüs iş-letmeciliğini vazgeçilmez kılmaya devam edecektir. Otobüs işletme-
otobilir
ciliğini tehdit eden önemli bir un-sur da büyük yatırımlarla gerçek-leştirilen ve popülist fiyatlandırılan hızlı demiryolu taşımacılığıdır. Tu-rizm ülkesi olan Türkiye’de turizm taşımacılığında otobüs işletmeci-liğinin önemi ise her geçen gün artmaktadır.
Türkiye tarifeli ve düzenli otobüs işletmeciliğinde dünyanın en iyisi konumundadır. Giderek kurum-sallaşan Türkiye otobüsçülüğü ulaşım güvenliği, hizmet, konfor, donanım ve tarife uyumunda dün-yaya örnek teşkil edecek nitelikte-dir. Büyük bir sosyal sorumluluğu üstlenen Türkiye otobüsçülüğü-nün; yüksek akaryakıt vergileri, mevzuatta verimlilikle ilgili düzen-lemelerin yetersizliği, diğer toplu taşıma sistemlerine karşı negatif ayrımcılığa tabi tutulması, altyapı işletme giderleri (otogarlar, köp-rü, otoyol ve feribot kullanımı), ücretsiz servis hizmetlerinin gi-derek yaygınlaşması, kazalarda-ki yüksek tazminatlar ve teminat yetersizliği (kusursuz sorumluluk, müteselsilen kefalet, manevi taz-
minatlarda ilgili düzenlemeler), gündemdeki engelli düzenlemesi, sektörler arası haksız rekabet ve düzenlemeler, sektör içinde artan atıl kapasitenin yarattığı haksız rekabet koşulları, kaçak yakıt ve yağ kullanımı, sigorta maliyetleri, taşıma iş kanunu olmayışı, hava-yolu ve demiryolu taşımacılığın-da sübvansiyonların uygulanması başlıca sorunlarıdır.
Çözüm önerileri sorunların içinde saklı olup, toplu taşıma desteği ve yasal düzenlemelerde verimlilik çalışmaları sorunları büyük ölçü-de çözecektir.
Otobüs işletmeciliğinin öneminin herkesçe kabul edilmesi, kavran-ması ve çözüm önerilerimize bu mantıkla bakılması çözümü bera-berinde getirecektir.
ULUSOY, Türkiye’de 78 yıllık geç-mişi ile ilklere imza atarak yenilikçi anlayışı ile Türkiye’de otobüs iş-letmeciliğinin geldiği yeri tanım-layan bir kurumdur. Geçmişte en önemli rakipleri olan BOSFOR ve VARAN markalarını satın alarak
sektördeki kalıcı varlığını sürdür-meye devam edecektir.
ULUSOY, üstünlüğünü nitelik ve nicelik arasında denge kurarak sağlamakta ve her dönemde li-derliğini sürdürmektedir.
Trafik sorunu tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en önemli sorunların başında ge-liyor ve Türkiye’de ulaşımın en çok karayolu ile yapıldığı göz önüne alındığında çalışanlarını-zı hangi kriterlere göre belirliyor ve işe alıyorsunuz?
Trafik; artan yoğunluğu, trafik kazaları ve çevre sorunları ile ha-yatı olumsuz etkilemeye devam edecektir. Sorunların ve kazaların azaltılması çalışanların kalitesi ile mümkündür. Bu anlayışla her dü-zeydeki çalışanımızı mesleki ye-terlilik ve mesleki saygınlık kriter-lerine uygun bir şekilde seçiyor, eğitip bilinçlendirerek otokritik ve otokontrol sistemleriyle çalıştırı-yoruz. Kısacası Ulusoy, ulaşımda bir akademi gibi çalışarak sektör-de nitelikli insan yetişmesine bü-yük katkı sağlamaktadır.
“Trafik sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en büyük sorunudur. Karayolunu zorunlu olarak daha yoğun kullanan Türkiye’de son yıllarda duble yolların artması, hız ve alkol denetimlerinin artması kaza ve çok ölümlü kaza sayılarında önemli ölçüde azalmaya neden olmuştur.”
Nisan - Mayıs - Haziran 2014 | Ankara Trafik Vakfı
21
Uzun zamandır şehirlerarası yolcu taşımacılığında yer alan dev bir kuruluş olarak Türkiye trafiğini nasıl değerlendirirsi-niz? Yaşanan kazaların ve buna bağlı olarak can kayıplarının bu kadar çok olmasının temel ne-denlerinin neler olduğunu dü-şünüyorsunuz?
Türkiye’de trafik sorunu artan ta-şıt sayısına bağlı olarak her geçen gün artmaya devam etmektedir. Trafik sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en büyük sorunudur. Gelişmiş ülkelerden farklı olarak Türkiye, karayolunu zorunlu ola-rak daha yoğun kullanmaktadır.
Kaza sayılarının ve çok ölümlü ka-zaların başlıca nedenleri;
- Trafik eğitim ve bilincinin yeter-sizliği (sürücü kurslarının niteliği, ilköğretimde ve aile içinde trafik eğitimi yetersizliği),
- Ticari taşıt sürücülüğüne geçişte lisansüstü eğitim ve belgelendiri-len yetersizliği,
- Yol ve altyapı eksiklikleri,
- Denetim ve yaptırımlardaki ek-siklikler (akıllı sistemlerin daha yo-ğun kullanımı),
- Yorgun dikkatsiz ve tedbirsiz araç kullanımı,
- Aşırı hız ve alkol kullanımıdır.
Kaza nedenlerine bakıldığında en çok hangi kural ihlalleri ya-pılıyor? Sizce ne tür önlem ve girişimler ile kaza oranı düşük trafik akışı sağlanabilir?
Son yıllarda duble yolların artma-sı, hız ve alkol denetimlerinin art-ması kaza ve çok ölümlü kaza sa-yılarında önemli ölçüde azalmaya neden olmuştur.
Sayın Başbakanımızın trafik ka-zalarını 2020 yılına kadar yüzde 50 oranında azaltma konusun-da yayınladığı genelgeye bağlı olarak, İçişleri Bakanlığı’nca ilgili
STK’ların katılımı ile sürdürülen çalışmalar kazaların azalmasında önemli katkılar sağlayacaktır.
Trafik kazalarının azaltılması ve trafik bilincinin toplum geneli-ne yaygınlaştırılması için eğiti-min yadsınamaz önemi herkes tarafından ifade ediliyor. Trafik konusunda özellikle büyük fir-malar bilinçlendirmeye yönelik eğitim kampanyaları düzenliyor. Ulusoy AŞ’nin bu yönde bir ça-lışması var mı veya böyle bir ça-lışma içine girmeyi düşünüyor-sanız hedefleriniz ne olurdu?
ULUSOY olarak trafik kazalarının azaltılması ve önlenmesi konu-sunda kendi yaptıklarımız dışında her türlü çalışmaya katkı sağla-mayı ilke edinmiş bir kurumuz. Biz otobüs işletmecileri olarak toplu insan taşımacılığı yaptığımız için büyük sorumluluk taşıdığımızın bilinciyle hareket etmek zorunda-yız. Özellikle ilköğretimden baş-layarak eğitim ve bilinçlendirme konusunda yaptığımız çalışmalar var. Sürücülerimizin hizmet içi eğitimi, bilinçlendirme çalışmala-rı, periyodik sağlık kontrolleri ileri sürücülük teknikleri, beslenme ve ilaç kullanma alışkanlıkları, dinlen-me ve çalışma sürelerinin dene-timi konularında sürdürülebilir bir çalışma düzeni kurulmuştur.
Ulusoy olarak bundan sonraki yatırım ve hedefleriniz nelerdir?
Ulusoy ve Varan olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan son-rada sektördeki liderliğimizi sür-dürmek, pazar payımızı yenilikçi anlayışla nitelikli bir şekilde arttır-maktır. Hizmetlerimizi yolcu bek-lentilerinin ötesinde planlayarak, eğitilmiş insan gücü, konforlu ve donanımlı otobüs filosu, tesis ve altyapı yatırımları ile belirlediğimiz hedeflere ulaşmaktır.
Türkiye’de yıllardır trafik konu-sunda farkındalığı arttırmak için çalışmalar yapan Ankara Trafik Vakfı yayın oranı Trafik dergisi aracılığıyla okurlarına iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?
Dünyada her yıl trafik kazalarında 1.300.000 insan canını kaybet-mekte, milyonlarca insan yara-lanmakta ve sakat kalmaktadır. Trafik kazaları terörden çok daha büyük ve her geçen gün daha da artan evrensel bir sorundur. Trafik kazaları sadece ilgililerinin çöze-bileceği bir sorun değildir. Toplu-mun her kesiminin her an ilgilen-mesi ve duyarlı olması gereken bir sorundur. Trafik kazalarının önlenmesine sağlanacak her katkı kutsaldır.
Bütün okurlara kazasız, sağlıklı ve mutlu bir yaşam diliyorum.
haberler
TRAFİK GÜVENLİĞİ MEDYA ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Emniyet
Genel Müdürlüğü ve Basın-Yayın ve Enformasyon
Genel Müdürlüğü’nün iş birliği ile gerçekleştirilen
Trafik Güvenliği Medya Ödülleri Nisan ayında dü-
zenlenen törenle sahiplerini buldu.
Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen
törene İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, RTÜK
Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun, Başbakanlık Basın
Yayın Enformasyon Genel Müdür Yardımcısı Erkan
Durdu, Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Eğitim ve
Araştırma Dairesi Başkanı Yusuf Avan, kamu kurum
yöneticileri ile sanat ve medya dünyasından davet-
liler katıldı.
Vatandaşların trafik konusunda bilinçlendirilmesi
amacıyla “Trafik Kültürünün Oluşmasında Medyanın
Rolü”nü dikkate alan bir proje yürüten Emniyet Ge-
nel Müdürlüğü, “Karayolu Trafik Güvenliği Strateji ve
Eylem Planı” kapsamında hayata geçirdiği projeyle,
gazete ve televizyon haberleri, eğlence programla-
rı, müzik klipleri, reklam filmleri ve dizilerde emniyet
kemeri, hız kontrolü, cep telefonu, kırmızı ışık, kask
kullanımı ile ilgili haber ve görüntülerde trafik güven-
liği bilincinin yerleşmesini hedefliyor.
Bir buçuk yıl içerisinde yönetici, gazeteci, yazar, sa-
natçı, yapımcı, yönetmen, senarist ve dizi oyuncula-
rının yakın iş birliği ve desteği ile yüzde 90’a varan
oranlarda başarı sağlanan proje sonunda 2013 Ni-
san ile 2014 Nisan ayları arasını kapsayan izlemeler-
le elde edilen istatistiklerin değerlendirilmesi ve ba-
şarıların ödüllendirilmesi amacıyla “Trafik Güvenliği
Medya Ödülleri” organizasyonu gerçekleştirildi.
Nisan - Mayıs - Haziran 2014 | Ankara Trafik Vakfı
23
TV dizileri, köşe yazarları, TV magazin programları, ana haber bültenleri, TV
yarışma programları, TV programları, TV reklamları, müzik klipleri, gazete
haberleri, gazetelerin magazin ekleri, radyo programları, sinema şirketleri
kategorilerinde ödüller sahiplerini buldu.
TRAFİK GÜVENLİĞİ MEDYA ÖDÜL TÖRENİNDEKİ ÖDÜL
KATEGORİLERİ VE ÖDÜL ALANLAR
ØTV dizileri,
Emniyet Kemeri Takılması
1- Aramızda Kalsın
2- Medcezir
3- Deniz Yıldızı
4- Karagül
5- Zengin Kız Fakir Oğlan
Sürücülerin Cep Telefonu ile Kurallara Uygun Konuşması1- Benim Hala Umudum Var
2- Fatih Harbiye
3- Güneşi Beklerken
4- Unutma Beni
5- Beni Affet
ØKöşe yazarları
1- Esra Boğazlıyan Habertürk Gazetesi
2- Hilmi Gültay Milliyet Ege Gazetesi
ØTV magazin programı1- Kanal D Magazin
ØHaber bültenleri1- Habertürk 2- TGRT Haber 3- Fox4- Star
ØTV yarışma programları1- Ben Bilmem Eşim Bilir2- TRT Çocuk Yarışçı
ØTV programları1- Dolu Dolu Anadolu2- Oto Dünyası3- Arkadaşım Hoşgeldin
ØTV reklamları1- BP- Bonus2- Çilek3- OPET4- FIAT
ØMüzik klipleri1- Gökhan Özen2- Demet Akalın3- Ferhat Göçer
ØGazete haberleri1- Habertürk2- Posta3- Hürriyet
ØGazetelerin magazin ekleri1- Milliyet Cadde
ØRadyo kanalları1. Radyo Trafik2. NTV Radyo3. Kral FM
ØSinema Şirketleri 1- Cinemaximum2- Fida Film
ØÖzel Ödüller,1- TRT Müzik2- Digitürk3- Mint Yapım4- Ay Yapım
haberler
Sürücü belgesi kurs kaydına parmak izi şartı getirildi
Karayolları Trafik Yönetmeliği’ne bağlı olarak 04.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren Motorlu Taşıt Sü-
rücüleri Kursu Yönetmeliği’nde yapılan değişiklik gereği, sürücü belgesi almak için sürücü kursuna
kaydolmak isteyen adayların kayıt anında istenecek belgeleri içerisine ‘parmak izi’ belgesi de ilave
edildi.
Kısa Adı TÜSEKON olan Sürücü Kursları ve Eğitimcileri Konfederasyonu Genel Başkanı İsmail Yıl-
maz, yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Karayolları Trafik Yönetmeliği’ne bağlı 04.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren Motorlu Taşıt Sürücüle-
ri Kursu Yönetmeliği’nde yapılan bu değişiklik gereği sürücü belgesi almak için sürücü kursuna kay-
dolmak isteyen adayların kayıt anında istenecek belgeleri içerisine ‘parmak izi’ belgesi ilave edilmiş
olması neticesinde bu belgeyi almak için trafik tescil şubelerinde uzun kuyruklar oluşmakta, tescil
büroları talebi karşılayamadıkları için vatandaşın mağduriyetine neden olmaktadır. Altyapısı hazır-
lanmadan ve ortaya çıkaracağı sorunlar hesap edilmeden başlatılan bu uygulama, sürücü belgesi
almak isteyen vatandaşlara ve sürücü eğitimi veren kurumlarımıza eziyet haline gelmiştir.”
Yılmaz, teknik altyapılar ve eleman yetersizlikleri dikkate alınmadan başlatılmış olan bu uygulama
sonucunda oluşan sorunlara duyarsız kalındığını ileri sürdü.
25
Nisan - Mayıs - Haziran 2014 | Ankara Trafik Vakfı
ESP ile lastik basınç kontrol sisteminin kullanılması
zorunlu oluyorAB müktesebatı kapsamında Kasım ayından iti-
baren tüm binek ve hafif ticari araçlarda Elektro-
nik Stabilite Programı (ESP) ile lastik basınç kont-
rol sisteminin kullanılması zorunlu oluyor.
İlk kez 1990’lı yıllarda sadece üst sınıf otomobil-
lerde kullanılmaya başlanan elektronik denge sis-
temi (ESP), araçların yolda kaymasından kaynak-
lanan kazaların yüzde 80’ini önleyip, hayat kurta-
rınca yaygınlaştı.
Günümüzde satılan araçların çok büyük bölü-
münde kullanılan ABS ve ESP sistemleri, ülke-
mizde Kasım ayından itibaren zorunlu hale geli-
yor. Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde
binek otomobiller ve 1,3 tonun altındaki hafif ticari
araçlarda zorunlu hale gelecek ESP dışında, aynı
şekilde lastik basınç kontrol sistemi de standart
donanıma eklenmek zorunda.
ESP ve lastik basınç kontrol sistemi ülkemiz paza-
rında satılan araçların önemli kısmında üst dona-
nım paketlerinde sunuluyor. Bugün için özellikle
hafif ticari araçlarda isteğe bağlı olarak alınabilen
ve pek tercih edilmeyen bu iki sistem zorunlu hale
gelince en alt donanımda bile kullanılacak.
ESP’yi standart donanıma eklemenin maliyeti or-
talama 1000 TL’yi bulurken, lastik basınç kontrol
sistemi içinse yaklaşık 500 TL ödemek gereke-
cek. Her iki güvenlik donanımının araç başına ma-
liyeti ortalama satış fiyatının yaklaşık yüzde 3’ünü
bulacak.
Standart hale getirilen lastik basınç kontrol siste-
mi, özellikle ticari araçlarda hayati önem taşıyor.
Sürücü lastik basınçlarındaki azalmayı veya pat-
layan lastiği ekranında anında görüp, gerekli mü-
dahaleyi yapabiliyor. Tam yüklü ticari araçlardaki
devrilmelerin önemli kısmı, lastik basınçlarındaki
sorundan kaynaklanıyor.
ESP Hayat Kurtarıyor
Elektronik Stabilite Programı (ESP), sadece kay-
gan yollarda değil, taşıtların virajlara çok hızlı
girdiği durumlarda da yolda kalmasına yardımcı
olarak çoğu zaman ciddi sonuçlar doğuran kaya-
rak yoldan çıkma ile sonuçlanan kazaları önlüyor.
Araç üzerinde her zaman aktif durumda olan ESP
sistemi, işlemcisi ESP sensörlerinden gelen bilgiyi
saniyede 25 defa kontrol ediyor ve aracın gerçek
yönünden saptığı veya kritik bir durum olup olma-
dığını hesaplıyor. Sistem araç tekerlerine giden
motor gücünü azaltıyor, dengeyi sağlamak için
her araç tekeri ile farklı frenleme gerçekleştiriyor
ve aracı yolda tutuyor.
haberler
Hurda araçlarda ‘yıl sonu’ uyarısı! TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Halil Mazıcı-
oğlu, hurda araçların tasfiyesi ve sahiplerinin mağduriyetini önlemek için çıkarılan kanundan vakit
kaybetmeden faydalanılmasını gerektiğini söyledi.
Mazıcıoğlu, yaptığı açıklamada, hurda araçların tasfiyesi yönünde gelen talep üzerine yasa çıkartıl-
dığını belirtti.
Hurda araçların 2014 sonuna kadar elden çıkarılması gerektiğini belirten Mazıcıoğlu, şöyle konuştu:
“Bu yıl sonunda hurda araçlarla ilgili dönem bitiyor. Yasadan yararlanmak isteyenler hurda araçları
bir an önce ellerinden çıkarsın. Model yılı 1990 ve öncesine ait hurda aracı bulunanlar, yıl sonuna ka-
yıt ve tescillerinin silinmesi ve hurdaya çıkarılması için İl Özel İdarelerine bedelsiz teslim etmeleri ge-
rekiyor. İnsanlar bu konuda çok şikâyetçi, ‘arabayı satsak vergi cezasını ödemiyor’ diyorlardı. Hurda
araçların tasfiyesi ve sahiplerinin mağduriyetini önlemek için çıkarılan kanundan vakit kaybetmeden
faydalanılması gerekiyor.”
Mazıcıoğlu, yasal düzenlemeyi fırsat olarak değerlendirdiklerini ancak işlemleri yıl sonunu bekleme-
den yapılmasını beklediklerini dile getirdi. Hurda araç devrinde işlemin hemen bitmediğine dikkati
çeken Mazıcıoğlu, “Bunun işlem süresi var, haciz ve ipoteklerinin kaldırılması gerekiyor. Araç sahip-
leri, emniyet müdürlüklerinde trafik tescil bürolarına uğrayarak gerekli işlemleri yapacaklar. Ardından
İl Özel İdaresi ve Makine Kimya Enstitüsü’nün hurda alım noktalarına teslim edilecek.” dedi.
Mazıcıoğlu, model yılı 1990 ve daha eski olan araçların tüm borçlarının silineceğini, 2000 model ve
üstü araçların biriken vergilerinin ise 4’te birinin ödeneceğini kaydetti.
Kaynak: http://www.memurlar.net/haber/466810/
Nisan - Mayıs - Haziran 2014 | Ankara Trafik Vakfı
27
Trafik kazalarında sakat kalan veya hayatını kay-bedenler adına dava açarak para kazanan ‘ara-cı’ların işi yeni düzenleme ile zorlaşacak.
Karayolları Trafik Kanunu’nda yapılacak düzen-leme ile trafik kazalarında yaralanan, sakat kalan veya hayatını kaybedenlere ödenecek tazminatla-ra yeni bir düzenleme gelecek. Bilindiği gibi adına ‘aracı’ denen ve kazalarda yaralanan, sakat kalan veya hayatını kaybedenlerin üzerinden para kaza-nan bu kişiler sigorta sektörünün en büyük sorun-larından biri.
Acil servislerde, mezarlıklarda kazalarla ilgili bilgi alarak mağdurlardan vekalet alarak sigorta şirket-lerine dava açan bu kişiler, kanunu olmayan ve yönetmeliklerle yönetilen sigorta sektöründeki bu boşluktan yararlanıyordu.
Emniyet Genel Müdürlüğü ve Hazine ile iletişime geçen sigorta şirketlerinin çabaları sonuç verecek gibi görünüyor. Karayolları Trafik Kanunu ile kaza-larda yaralanan, sakat kalan veya hayatını kaybe-den kişilere ödenecek tazminatın hesaplanmasına bir standart getirilecek.
Poliçeler ucuzlayabilir
Sektörde, ‘aracı’ların taziye çadırları kurduğu bile konuşulurken, dava sonucunda ‘aracı’nın sigor-ta şirketinden alınan tazminatın çok azını mağdura ödediği belirtiliyor.
Konuyla ilgili görüşlerini aktaran Anadolu Sigorta Genel Müdürü Musa Ülken, trafik sigortalarında be-deni zararların hesaplanmasının destekten yoksun kalma adı altında yapıldığını hatırlatarak şunları söy-ledi:
“Ancak her bilirkişinin hesabı farklı oluyor. İki ayrı mahkemeden iki ayrı tazminat çıkabiliyor. Sektör olarak bu hesaplamaların belli bir formülü olsun isti-yoruz ki ona göre, fiyatlarımızı ayarlayalım. Bu konu-da bir düzenleme bekliyoruz.”
Musa Ülken, trafik sigortalarında bedeni zararlara yönelik yapılacak düzenlemenin poliçe fiyatlarını da aşağı çekebileceğini belirtti.
‘Mağdura ödensin’
Adına ‘aracı’ denen kişilerin kaza geçirenlere veya
hayatını kaybedenlerin mirasçılarına ulaşarak daha
fazla tazminat için sigorta şirketine yeniden dava
açtığını hatırlatan Musa Ülken, “Biz parayı mahke-
meye gitmeden, aracılar olmadan mağdura ödemek
istiyoruz. İlk başvurunun mahkemeye değil, sigorta
şirketine yapılması yönünde beklentimiz var.” diye
konuştu.
Trafik sigortalarında hasar ödemesinde yaşanan
sorunları gidermek için harekete geçen Sigorta Şir-
ketleri Birliği, Hazine ile yaptığı çalışmalar sonunda
‘doğrudan tazmin sistemi’ni devreye alacak. Buna
göre, trafik kazalarında zarar gören araç sahipleri,
artık hasar alabilmek için karşı tarafın sigorta şirke-
tine başvurmak yerine, hasarı kendi şirketinden ala-
cak.
Musa Ülken, doğrudan tazmin sisteminin müşteri
memnuniyetini arttıracak bir uygulama olacağını be-
lirtti.
‘Kaza aracısı’ için yasal tedbir yolda
Kaynak:
http://ekonomi.milliyet.com.tr/-kaza-aracisi-icin-yasal-tedbir/ekonomi/detay/1853793/default.htm
sarınotlar
Sizce trafik sorunlarına yeterince yer veriliyor mu? Burada medyadan neler beklersiniz?
Basında yer almıyor, duymuyoruz. Sadece Trafik radyosu burada biraz etkili... Medya bu işe daha çok eğilmeli.
Trafikte “SARI NOTLAR” köşemizde soru sormadan; ilk aklınıza ne geliyor?
Şoförlerin sıkıntıları dinlenmeli, bunlar yazılmalı, taksiciler daha çok ön plana çıkarılmalı.
Trafik için “Bir kültür bir medeniyet yaşam biçimi, insanın algılaması önemlidir.” deniyor. Siz taksiciler buradan nasibinizi nasıl alıyorsunuz? Yani trafikte işleyişinde bu kavramlara rastlıyor musunuz?
Yıllardan beri bu işi yaptığımız için tabiiki nasibimizi alıyoruz. En azından ben bütün kurallara uyuyorum.
Taksiciler için çıkan yasa sizce nasıl işleyecek?
Aslında uymak mecburiyetinde yoksa müşteride kaybeder.
Sizce trafik sorunlarına yeterince yer veriliyor mu? Burada medyadan neler beklersiniz?
Medyada yer verilmiyor. Medya bu konuda öğretici olmalı.
Trafikte “SARI NOTLAR” köşemizde soru sormadan; ilk aklınıza ne geliyor?
Biraz daha taksicilere destek verilmesini isterim.
Trafik için “Bir kültür bir medeniyet yaşam biçimi, insanın algılaması önemlidir.” deniyor. Siz taksiciler buradan nasibinizi nasıl alıyorsunuz? Yani trafikte işleyişinde bu kavramlara rastlıyor musunuz?
Biz bu işleyişi trafikte görüyoruz. Bizde kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz.
Taksiciler için çıkan yasa sizce nasıl işleyecek?
Bu yasaların işleyeceğine inanıyorum. Toplum için de yararlı olduğunu düşünüyorum.
Remzi DOĞANYaş: 60
Ömer YILDIRIM Yaş: 25
‘Trafik’ sokak röportajlarına bir yenisini daha ekleyerek taksicinin sorunlarına kulak verdi. Bundan
sonraki sayılarımızda taksicilerle röportaj yaparak onların sorunlarını, sıkıntılarını dinledik.
Nisan - Mayıs - Haziran 2014 | Ankara Trafik Vakfı
29
Nisan - Mayıs - Haziran 2014 | Ankara Trafik Vakfı
Sizce trafik sorunlarına yeterince yer veriliyor mu? Burada medyadan neler beklersiniz?
Sorunlara yer verilmiyor. Medya sorunlara daha çok eğilmeli.
Trafikte “SARI NOTLAR” köşemizde soru sormadan; ilk aklınıza ne geliyor?
Yararlı bir bölüm olmuş, taksicilere daha çok yer verilmeli.
Trafik için “Bir kültür bir medeniyet yaşam biçimi, insanın algılaması önemlidir.” deniyor. Siz taksiciler buradan nasibinizi nasıl alıyorsunuz? Yani trafikte işleyişinde bu kavramlara rastlıyor musunuz?
Tabiiki alıyoruz, herkesin de almasını istiyoruz.
Taksiciler için çıkan yasa sizce nasıl işleyecek?
Herkes bu kurallara uymalı, yasal olarak da işlemeli.
Sizce trafik sorunlarına yeterince yer veriliyor mu? Burada medyadan neler beklersiniz?
Trafik sorunlarına yer verilmiyor. Medya bu konulara daha çok yer vermeli.
Trafikte “SARI NOTLAR” köşemizde soru sormadan; ilk aklınıza ne geliyor?
Trafik sorunlarına yer verilmeli, bu konuda herkes üzerine düşeni yapmalı.
Trafik için “Bir kültür bir medeniyet yaşam biçimi, insanın algılaması önemlidir.” deniyor. Siz taksiciler buradan nasibinizi nasıl alıyorsunuz? Yani trafikte işleyişinde bu kavramlara rastlıyor musunuz?
Kişi kendinden sorumludur. Trafikte kişinin kişiliğini bu konulardan nasibini alıp almadığını gösteriyor. Taksiciler buna dikkat ediyor.
Taksiciler için çıkan yasa sizce nasıl işleyecek?
Bence işlemez. Geçen dönem bu konuyla ilgili eğitim verdiler. Herkes buna uymalı.
Bahtiyar POLAT Yaş: 36
Eray YILDIZ Yaş: 24
notlar
Ambulansa Yol Veren Sürücü Ödüllendirildi Kazada Hayatını
Kaybeden Şahsın Dikkat Çeken Facebook Mesajı
Türkiye’de ilk defa Kırıkkale Sağlık Müdürlüğü ve Emniyet Müdürlüğü’nün yürüttüğü ‘Ambulans Dostu Sürücü’ projesi kapsamında, trafikte ambulansa kolaylık sağlayan sürücüye ödülü verildi.
Ambulanslara yol verilmesi için trafikte sorumluluğun tüm vatandaşlarca paylaşılması ve bu konuda farkındalığın
arttırılması amaçlanan proje kapsamında, ambulansa yol veren sürücüler İl Emniyet Müdürlüğü tarafından MOBESE kameralarından tespit ediliyor.
Proje kapsamında şiddetli karın ağrısı rahatsızlığı bulunan 7 yaşındaki Tuana Yayla’yı, Sanayi Mahallesi’nden Yüksek İhtisas Hastanesi’ne götüren ambulansa, Makro Kavşağı’nda aracını kaldırıma çıkarak yol veren Behzat Akkoç, MOBESE kameralarından tespit edildi. Örnek bir davranış sergileyen sürücü Akkoç için Valilik Toplantı Salonu’nda ödül töreni düzenlendi.Törene Tuana ve babası Yusuf Yayla ve ambulans kullanan ekip katıldı. Törende, Akkoç’a, teşekkür belgesi ve ilk yardım çantası hediye edildi. Vali Kolat da Tuana’ya oyuncak bebek hediye etti.
Bu tür olayların herkesin başına gelebileceğine dikkati çeken Vali Ali Kolat, ambulanslara yol vermenin hayata yol vermek olduğunu söyledi. Bütün vatandaşların aynı hassasiyeti göstermesi gerektiğini belirten Kolat, “Bu uygulama diğer sürücülere örnek olacak. Uygulamayı hayata geçirenleri tebrik ediyorum.” dedi. Vatandaşlık görevini yaptığını belirten sürücü Akkoç da “Ambulans olsun, itfaiye olsun her zaman yol vermek isterim. Saniyeler önemlidir. Çünkü bir hayat kurtaracaksın. O anda arkamda ambulansı görünce aracımı kaldırıma çıkartarak yol verdim.” diye konuştu.
Kırıkkale İl Sağlık Müdürü Dr. Mustafa Uzun, ambulansların trafikte yaşadığı sorunları en aza indirmek, trafikte sorumluluğun tüm vatandaşlar ile birlikte paylaşılması gerekliliğini vurgulamak, acil sağlık hizmetlerine trafikte kolaylık gösteren vatandaşları ödüllendirmek ve örnek göstermek amacıyla hazırlanan projenin hayata geçirileceğini bildirdi. Dr. Uzun, yaptığı yazılı açıklamada, 112 Ambulans Dostu Sürücü Uygulamasının Vali Ali Kolat’ın müsaadeleriyle, İl Sağlık Müdürlüğü ve İl Emniyet Müdürlüğü’nün ortak çalışması şeklinde planlandığını belirtti. Ambulansları trafikte oldukları sırada, seyir halinde bulanan sürücülerin arasından en kritik manevra ile yol veren sürücü bir komisyon tarafından değerlendirilerek her ay bir Ambulans Dostu Sürücünün belirleneceğini ifade eden Dr. Uzun, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: “Belirlenen sürücüye ilk yardımın hayati önemi düşünülerek ilk yardım seti Vali Ali Kolat tarafından verilecektir. Ani gelişen, ölüm riski taşıyan hastalık, trafik kazası gibi durumlarda hasta yaralıya ulaşma, hasta yaralıyı hastaneye sevk etme görevini üstlenen 112 Acil Sağlık Hizmetlerinin görevinin hayat kurtarmak olduğu unutulmamalıdır. Kim bilir kurtarılması gereken hayat belki de sizin bir yakınınız olabilir. Zira 112 Acil Sağlık Hizmetleri için her saniyenin önemi oldukça fazladır. İl Sağlık Müdürlüğü Acil Sağlık Hizmetleri konusundaki amacımız, her vakayı bir an önce, olabilecek en kısa zamanda hastane ortamına sevkini gerçekleştirmektir.”
Kaynak: Güncel Haber [6016343] Cihan – 12 Mayıs 2014
Kaynak: Güncel Haber [6016955] İHA, 12 Mayıs 2014
Diyarbakır’da meydana gelen
trafik kazasında hayatını
kaybeden sürücünün kazadan
birkaç saat önce sosyal
paylaşım sitesi Facebook
üzerinden paylaştığı mesaj
dikkat çekti.
Diyarbakır-Mardin karayolu Üçyol mevkiinde
yaşanan kazada, Diyarbakır’dan Bismil
istikametine seyir halindeki esnaf İbrahim
Özmen (34), direksiyon hakimiyetini kaybederek
kaza yaptı. Kaza yerinde yapılan incelemelerin
ardından aşırı hız dolayısıyla aracın direksiyon
hakimiyetini kaybettiği belirlendi. Kazada
hayatını kaybeden İbrahim Özmen’in birkaç
saat öncesinde sosyal paylaşım sitesi Facebook
üzerinden kaza yapan bir aracın paramparça
olan görüntüsünü paylaşarak, “Kazadan
hemen önce ortalama 90 kilometrenin üzerinde
giden araç tamamen bölünüp paramparça
olmuş. Yerdeki kanlara bakarak az çok tahmin
edebilirsiniz içindekilere ne olduğunu. Daha
önce çok kez duyduğumuz bir uyarıyı tekrar
yapıyorum; lütfen aracınıza güvenmeyin,
şoförlüğünüze güvenmeyin. Hız yapmayın,
emniyet kemerinizi takın ve arkada oturanlar
dahil her yolcuya emniyet kemerini taktırın. Seyir
halindeyken dikkatinizi yola ve aynalara verin,
cep telefonu, teyp gibi şeylerle uğraşmayın, belki
de uğraştığınız son şey olabilir ve dikkatli olun.”
mesajını yazdığı ortaya çıktı.
Özmen’in bu mesajı yayınladıktan saatler
sonra kullandığı araç direksiyon hakimiyetini
kaybederek bir ağaç çarptı. Kazada hayatını
kaybeden İbrahim Özmen’in kaza anında emniyet
kemerinin de takılı olmadığı belirlendi.
Nisan - Mayıs - Haziran 2014 | Ankara Trafik Vakfı
31
Trafik Ekipleri Elmadağ’da Broşür Dağıttı
Kaynak: Yerel Haber [6020245] AA, 13 Mayıs 2014
Elmadağ’da ‘Trafik Haftası’ dolayısıyla uygulama yapan polis ekipleri, sürücülere broşür dağıttı.
İlçe girişinde uygulama yapan trafik ekipleri, sürücüleri kurallar konusunda uyardı, emniyet kemeri kullananlara ise teşekkür etti.
Komiser Hasan Hüseyin Akbeyaz, amaçlarının Trafik Haftası dolayısıyla sürücülere bir kez daha trafik kurallarını hatırlatmak olduğunu belirterek, “En az oranda trafik kazasıyla yılımızı kapatmak istiyoruz, bu nedenle de sürücülerimizi kurallara uymaya davet ediyoruz.” diye konuştu
Kaza ‘Geliyorum’ Diyor, Umursamıyoruz
Kaynak:Güncel Haber [6020954] CİHAN, 13 Mayıs 2014
Dikkatsizlik, tedbirsizlik ve
umursamazlık yüzünden meydana
gelen trafik kazalarından ders
almayı bilmiyoruz. Açık kasada balık
istifi taşınan tarım işçileri, kasksız,
plakasız şekilde önündeki devasa
çuvalla neredeyse önünü görmeden
yol alan motosiklet sürücüsü bunlardan sadece ikisi.
Aydın-Denizli karayolu Sultanhisar ilçesine bağlı Atça Mahallesi girişinde seyir
halindeki bir kamyonet, kasasında mevsimlik işçileri balık istifi taşıyarak can
güvenlikleri hiçe sayılıyor. Açık kasada yolcu taşımasının yasak olmasına
rağmen mevsimlik kadın işçiler kamyonet kasalarında yolculuk yaptırılıyor. Balık
istifi kasalara doldurulan kadınların birçoğu ayakta bir yere tutunamadan yolculuk
yapmak zorunda kalıyor. Her yıl kamyonet kasasında taşınan ve bazı facialarla
biten mevsimlik işçi kazalarından ders alınmadığı ortaya çıkıyor. Yasağa rağmen
kadınları kamyonet kasasına dolduran sürücüsü, kasadaki kadınların canını hiçe
sayıp hız yapmaktan da çekinmiyor. Kamyon kasalarında işe giden tarım işçileri,
bu tehlikeli yolculuğu sabah akşam her gün yaşıyor.
Bir diğeri de kendi canını hiçe sayan, başında kaskı olmadan motorunun
arkasına ve önüne yüklediği erik çuvallarını taşıyan motosiklet sürücü. Kolları
arasında taşıdığı erik çuvalıyla önünü görmekte zorlanan sürücü, yoldaki trafik
polislerine de aldırış etmeden yolculuk yapıyor.
Fahri Müfettişler, En Çok Kırmızı Işık İhlali Yapan Sürücülere Ceza Yazıyor
Kaynak: Güncel Haber [6026479] Cihan, 14 Mayıs 2014
“Kırmızı ışıkta ‘kimse görmez’ diye geçmeyin, sizi gözetleyen birisi var”
Türkiye Fahri Trafik Müfettişleri Derneği Başkanı Avukat Sami Güleçyüz, ülke genelindeki 28 bin
400 fahri müfettişin en çok kırmızı ışıkta geçen sürücülere ceza yazdığını açıkladı.
2013 yılı içerisinde fahri müfettişlerin kural tanımaz 150 bin sürücüye yaklaşık 20 milyon lira ceza
yazdığını belirten Güleçyüz, Türkiye’nin hastanelerde ölenlerle birlikte trafik kazalarında her yıl 7
bin insanını trafik kazalarında kaybettiğini kaydetti.
MOBESE ve elektronik sistem uygulamaları hemen tüm şehirlerde kural tanımaz sürücüleri tespit ederken, özellikle büyükşehirlerde kırmızı
ışık ve hız kontrolü yapan kameraların bulunduğu yerde sürücüler ayaklarını gaz pedalından çekiyor. Ancak kamera bulunmayan bölgelerde
ise devreye giren fahri trafik müfettişleri, kural çiğneyen sürücüleri affetmiyor.
Şehiriçi hız limiti değişti
“Emniyet kemeri, yolculuk sırasında meydana gelebilecek ani fren, önden veya arkadan çarpma, kayma, yuvarlanma gibi durumlarda can kaybını önlemede önemli bir faktördür. Ölüm riskini % 50’ye varan oranda azaltan başka bir önlem bulunmamaktadır. Emniyet kemeri hayat kurtarıcı olarak düşünülmeli, şehir içi ve şehir dışı yolculuklarda emniyet kemeri kullanımı konusunda toplumsal bilinç yaratılmalıdır.”
notlar
Polislerden Öğrencilere Trafik Eğitimi
Tekirdağ’ın Çerkezköy İlçesi Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil ve Denetleme Büro Amirliği ekipleri, İnci Narin Yerlici İlkokulu öğrencilerine trafik eğitimi verdi.
Çerkezköy İlçe Emniyet Müdürü Murat Ogan, İlçe Milli Eğitim
Müdürü Ahmet Hamdi Zenginal, Okul Müdürü Nihat Uçtepe, Çerkezköy İlçe Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil ve Denetleme Büro Amiri Ekrem Çiçek, polis memurları Fatih Kılıç, Yaprak Türkay, Tamer Akgül, Mustafa Özmen, Toplum Destekli Polis memurları Cansu Akın ve Furkan Kırali, öğretmenler ve öğrencilerin katıldığı program büyük beğeni topladı.
Trafik güvenliğine ilişkin genel hususlar, yaya ve yolcu güvenliğine ait trafik kuralları, okul servis araçlarında yolculuk esnasında uyulacak kurallar, trafik kazalarının sonuçları, kazalardan korunmak için yapılması gereken davranış ve uyulması gereken kurallar, özellikle bilinmesi gereken trafik işaretleri konularında ayrıntılı bilgilerin aktarıldığı eğitimi Trafik Polisi Fatih Kılıç verdi. Trafiğin kelime anlamını ‘İnsanların, araçların ve hayvanların karayolları üzerinde hal ve hareketleri’ olarak açıklayan Kılıç, trafik kuralları olmaması durumunda trafikte daha çok kaza ve karmaşa olacağını söyledi.
“Trafik kurallarına uymak, bizim ve sevdiklerimizin hayatını kurtarır. Sokakta kaldırımlarda ve yayalar için ayrılan yerlerde yürümeliyiz” diyen Kılıç, “Karşıdan karşıya geçerken de yaya geçitlerini kullanınız. Trafikte tehlikeli hareketlerden kaçınınız. Trafikte yayaların ve sürücülerin birbirlerini görmesi trafik güvenliği açısından çok önemlidir. Trafikte araçları, insanları, trafik görevlilerini, trafik işaretlerini, yolu ve yol işaretlerini görerek hareket etmeliyiz.” dedi.
Bisiklet kullanılacak olan güvenli alanlar hakkında öğrencileri bilgilendiren Kılıç, “Bisikleti evimizin bahçesinde, okul bahçesinde, çocuklar için ayrılmış parklarda, bisiklet yolu işaretinin olduğu alanlarda, taşıt trafiğine kapalı ve güvenli diğer alanlarda kullanabiliriz. Cadde, sokak ve otoparklarda bisiklet kullanmayınız. Karşıdan karşıya bisiklet üzerinde geçmeyiniz.” ifadelerini kaydetti.
Programın ardından Çerkezköy İlçe Emniyet Müdürü Murat Ogan, Çerkezköy İlçe Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil ve Denetleme Büro amiri Ekrem Çiçek, trafik polisleri ve toplum destekli polis memurları öğrencilere günün anısına boyama kitabı ve çikolata hediye etti.
Kaynak: Yerel Haber [6027666] İHA, 14 Mayıs 2014
Araç Muayene Randevu İşlemleri / TÜVTÜRK Muayene Öncesi İşlemler
Kaynak: Güncel Haber [6016955] İHA, 12 Mayıs 2014
Randevu Almanız Çok Önemli: Online randevu alarak daha hızlı ve kolay hizmet alabilirsiniz. Aracınızın Borç Durumunu Kontrol Edin: Aracınızın trafik cezası ve OGS kaçak geçiş cezası gibi borçları olup olmadığını mutlaka kontrol edin.Unutmayın, borçları olan araçların muayene işlemleri başlatılmıyor. Egzoz Gazı Emisyon Ölçümünüz Geçerli mi?: Geçerli bir “Egzoz Emisyon Ölçümü”nüz olmazsa aracınız muayenede “Ağır Kusurlu” olarak değerlendiriliyor. Tüm sabit istasyonlardan bu hizmeti alabiliyorsunuz. Gerekli Belgeler Yanınızda Olsun: Aracınızın muayene işleminin başlatılabilmesi için belgelerinizi eksiksiz bir şekilde yanınızda bulundurun. Hangi belgeleri yanınızda bulundurmanız gerektiği aşağıda belirtilmiştir.»» Ruhsat»» Trafik Sigortası»» Geçerli Egzoz Gazı Emisyon Ölçümü»» Vekalet Durumu»» LPG/CNG’li Araçlar: Muayeneye gelirken
LPG/CNG tankının üzerinde yer alan bilgi etiketindeki bilgilerinin okunur şekilde gelmesi gerekmektedir.
LPG/CNG tadilatı sonrası muayenelerde “Montaj Tespit Raporu” ve “Gaz Sızdırmazlık Raporu” zorunlu evraktır
LPG/CNG’li aracın, “Sıvı gaz sistemi onaysız” kusuru varsa muayene tekrarına veya yeni bir muayeneye gelirken yeniden düzenlenmiş montaj tespit raporu ve sızdırmazlık raporu getirilmesi zorunludur (İlk muayenesinde getirilen rapor geçerliliğini yitirmiştir).
İlk muayenelerinde LPG/CNG sistemi ile ilgili olarak “Sıvı Gaz Sistemi Onaysız” kusuru dışında LPG/CNG sistemine ait başka bir ağır kusur almaları durumunda, muayene tekrarına veya bir sonraki muayenesine gelirken “Yeni Tarihli Gaz Sızdırmazlık Raporu” getirmek zorundadırlar. Bu evrakı olmayan araçlara hizmet verilmiyor.
Nisan - Mayıs - Haziran 2014 | Ankara Trafik Vakfı
35
Emniyet: Hız limiti 82 km olmalı
Emniyet Genel Müdürlüğü, şehiriçi bazı yollarda hız
limitinin 90 km’ye çıkarılacağı yönündeki haberler üzerine
açıklama yaptı.
Hız limitinin 90 değil, bazı yollarda 50+32=82 km olarak
artırılmasının önerildiği belirtilen açıklamada özetle şöyle
denildi:
“İçişleri Bakanlığı’nca hazırlanan yeni düzenlemede, yerleşim
yerlerindeki hız limiti 50 km olarak devam ettirilmekle birlikte
UKOME ve İl Trafik Komisyonlarına verilen 20 km hız limiti arttırma yetkisinin aşağıda nitelikleri belirtilmiş yollarda 32 km’ye kadar
arttırılması (50+32=82) öngörülmektedir. Hız limitinin arttırılabileceği yollar ise;
*Yerleşim yerlerindeki devlet ve il yolları,
*Belediyelerin yapım ve bakımdan sorumlu olduğu; can ve mal güvenliği açısından gerekli tedbirlerin alındığı karayollarıdır.
Taslakla ilgili yetkili bakanlıkların görüşleri beklenmektedir.”
19 Şubat 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmelik değişikliği ile;
- Asker, polis ve diğer güvenlik kuvvetleri görevlilerine,
- Şehir içinde ticari amaçla yolcu taşımacılığı yapan araç sürücülerine,
- Ambulans sürücüleri ile sürücü yanındaki yolcularına
emniyet kemeri takma zorunluluğu getirilmiştir.
Şehirlerarasında yolcu taşımacılığı yapan otobüslerden; 01.08.1998 ve 19.02.2009 tarihleri arasında üretilmiş olan otobüslerin belirli koltuklarında, 19.02.2009 tarihinden sonra üretilen otobüslerin ise tüm koltuklarında emniyet kemeri bulundurulması ve kullanılması zorunludur.
Ayrıca elektrikli bisiklet sürücülerine koruma başlığı ve koruma gözlüğü, yolcularına ise koruma başlığı takma zorunlu hale gelmiştir.
Emniyet Genel Müdürlüğü
Emniyet Kemeri Yönetmeliği’nde değişiklik
KONU
ŞAN
FOTO
ĞRAF
LAR
Nisan - Mayıs - Haziran 2014 | Ankara Trafik Vakfı
KONU
ŞAN
FOTO
ĞRAF
LAR
Nisan - Mayıs - Haziran 2014 | Ankara Trafik Vakfı
gezi
Kuruluş ve Kurtuluş Şehri
Bilecik İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne katkılarından dolayı teşekkür ederiz.
Bilecik ili, Marmara Bölgesi’nin güney doğusunda; Marmara, Karadeniz, İç Anado-lu ve Ege bölgelerinin kesim noktaları üzerinde yer alır. İlin bilinen en eski isimleri arasında Agrilion ve Belekoma vardır. Bilecik, Osmanlı İmparatorluğu’nun doğduğu topraklardadır. Sakarya Irmağı’nın etrafında kurulan, göletleri ve derelerinin zenginliği ile tanınan yöre, antik çağlardan günümüze tarihin izlerini taşır. İlin ilçeleri; Bozüyük, Gölpazarı, İnhisar, Osmaneli, Pazaryeri, Söğüt ve Yenipazar’dır.
Tarihte pek çok kavmin uygarlık ve egemenliğine sahne olan Bilecik, Kayı Boyu’nun Orta Asya’dan 400 çadırla gelip Söğüt’te, Osmanlı Devleti’nin kuruluş merkezliğini yapması dolayısıyla farklı bir özelliğe sahiptir. İlin kuruluş tarihçesinin çok eskilere da-yanması ve Osmanlının kurulduğu yer olması ayrıcalığı yanında, Kurtuluş Savaşı’nda verdiği çetin mücadeleler ve kazanılan zaferlerle Cumhuriyetin kuruluşunda da önemli bir role sahip, tarihi-kültürel varlıklar bakımından zengin bir ilimizdir.
Bilecik adının nereden geldiğiyle ilgili halk arasında da söylene gelen farklı hikâyeler vardır. Şöyle ki; Anadolu’ya doğudan gelen bir topluluk Bilecik yöresinde kendilerine bir yerleşim yeri arar. Kentin kurulacağı yeri belirleyip temellerini kazarken ilginç bir olayla karşılaşırlar; kullandıkları araçların bıraktıkları yerden başka bir yere taşınmış olduğunu görürler. Aynı olay birkaç kez tekrarlanınca topluluğun yaşlı üyelerinden biri araçların bulunduğu yeri göstererek “bileydik” kentin temellerini buraya atardık” der. Söylentiye göre bu ‘Bileydik’ sözcüğü zamanla değişerek Bilecik olmuştur. Yörede-ki yaşlıların anlattığı ikinci bir söylentiye göre de Osman Bey, çevredeki kasabaların fethine çıkmadan önce yiğitlerine ‘kılıçlarını iyi bileylemelerini’ söylermiş. Böylece Os-man Gazi’nin ‘bileyleme’ sözü zamanla değişmiş ve Bilecik olmuştur.
Nisan - Mayıs - Haziran 2014 | Ankara Trafik Vakfı
41
TarihçeBilecik’te ilk yerleşim MÖ 3000 yıllarına kadar uzanmakta ve günümüze kadar kesintisiz bir şekilde gelmektedir.
Siyasi ve kültürel gelişimi Anadolu’nun geneliyle paralellik gösteren il, MÖ 2.binde Hitit, ardından da İÖ1200’de Frig egemenlik bölgeleri içerisinde kal-mıştır. Bu süreçte Bilecik hem maden ticareti hem de Trakya ve Anadolu arasında bir geçiş noktası olması nedeniyle hızlı gelişen bir yerleşim merkezi olmuştur.
Roma İmparatorluğu’nun MS 395 yılında ikiye ayrılmasıyla birlikte Bithynia Bölgesi ve Bilecik Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans) sınırları içerisinde kal-mış ve Bilecik tekfurluk olmuştur.
1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra Anadolu fatihi ve Anadolu Türk devletinin kurucusu Selçuklu Kutalmışoğlu Birinci Süleyman Şah’ın ordularınca Bilecik fethedilmiş; Birinci Haçlı Seferinde ise Bilecik yeniden Bizans tarafından alın-mıştır. Selçukluların bir boyu olan Kayıların bir bölümü (400 çadırlık bir oba) Ertuğrul Gazi yönetiminde batıya doğru yer değiştirerek Söğüt ilçesi ve çev-resine gelmişlerdir.
Bilecik, Yıldırım Bayezid dönemine kadar Osmanlı yönetiminde kalmış ancak 1402 yılında Ankara Meydan Savaşı’nda Bayezid’in Timur’a yenilmesi sonu-cunda 2 ay kadar Timur’un hâkimiyetine geçmiş ve Çelebi Sultan Mehmet tarafından geri alınmıştır. Bu tarihten sonra, Osmanlı yönetimi sırasında Bile-cik giderek gelişmiş ancak şehrin kurulu bulunduğu alanın iskân için uygun olmaması daha hızlı gelişmesini engellemiştir. Bununla birlikte Bilecik, Bursa ve İznik’ten Eskişehir’e ve Anadolu içlerine giden yol üzerinde önemli bir ko-naklama ve dinlenme yeri olarak önemini korumuştur.
Kurtuluş Savaşı’ndan çok büyük yaralar alarak çıkmış olan Bilecik, savaşın getirdiği sosyal ve ekonomik çöküntü nedeniyle Cumhuriyet dönemine çok güçsüz başlamıştır.
Bilecik halkı Kurtuluş Savaşı’na tüm varlığı ile katılmış gerek milis kuvvetle-ri gerekse düzenli ordularımıza on binlerce evladını vermiştir. Bilecik, Kurtu-luş Savaşı’ndan yanmış, yıkılmış; tam bir enkaz halinde çıkmıştır. 1920’lerde 12.000 olduğu tahmin edilen şehir nüfusu, savaştan sonra 4000’e kadar in-miştir.
geziSavaştan önce Bilecik, bölgenin en önemli ipek endüstrisi merkezi olup; şehirde çok sayıda ipekçilik tesisi ve ipek kadife üreten fabrika bulunmaktay-dı. Ancak Yunanlıların çıkardığı intikam yangınlarında bu fabrika ve tesislerin tümü yanmıştır. Bu arada diğer fabrika ve iş yerlerinin de yanmış olması il eko-nomisini çökertmiştir. Cumhuriyet dö-neminde sosyal ve ekonomik yaralarını sarmaya çalışan Bilecik’in ilk gelişmesi tarım faaliyetleri olmakla beraber bunu 1970 yıllarından başlayarak endüstriyel gelişme izlemiştir.
Üzerinde çok sayıda arkeolojik ve tarihi eser bulunan Bilecik’teki tarihi eserlerin çoğunu, Osmanlı döneminde yapılan camiler, türbeler, hanlar, hamamlar, sivil mimari örnekleri, imaret ve benzeri yapı-lar oluşturmaktadır.
Kültür-TurizmŞeyh Edebalı (1206/1326) Rüyası: Şeyh Edebalı, Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarında yaşamış bir İslam ilahiyatçısı-din bilgini, Ahi şeyhi, Osman Gazi’nin kayınbabası ve hocası, Orhan Gazi’nin dedesi ve en önemlisi de sonradan im-paratorluk olacak Osmanlı Devleti’nin bir anlamda fikir babasıdır. Doğum ta-rihi kesin olmamakla beraber 1206 yıl-larında Horosan’ın Merv şehrinde dün-yaya geldiği bilinmektedir. Çocuklu-ğunu Horosan’da geçirmiştir. Tahsilini Şam’da tamamlamış; devrin büyük bil-ginlerinden dersler almış ve tefsir, hadis ve özellikle İslam hukukunda uzmanlaş-mıştır. Mevlana gibi, zamanın büyükle-rinin sohbetinde bulunmuştur. Tasavvuf yoluna girdiği, Baba İlyas halifelerinin ileri gelenlerinden olduğu belirtilmekte-dir.
Edebalı, Bilecik’in fethinden sonra da Bilecik kadılığına tayin edilmiştir. Devlet yapısının kurulmasında büyük hizmet-ler veren ve yardım eden, bu bakımdan Osmanlı Devleti’nin ‘manevi lideri’ ola-rak kabul edilen Şeyh Edebalı, 1326’da 120 yaşlarında Bilecik’te vefat etmiş, dergâhının yanında gömülmüştür.
Nisan - Mayıs - Haziran 2014 | Ankara Trafik Vakfı
43
Orhan Gazi Camii: Orhan Gazi Camii’nin ilk yapı-lış tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber Orhan Gazi’nin diğer eserleriyle birlikte 14. yüzyıl başında yapıldığı sanılmakta olup, 365 cemaat kapasiteli mabet 1973 yılında tamirattan geçirilmiş ve restore edilmiştir. Edebalı Türbesi’ne 50 m uzaklıkta olup, en ilginç yanı, minareler camiye bitişik olurken, burada ise asıl minaresi ana binadan 30 m uzakta bir kayanın üzerine inşa edilmiş olmasıdır.
II. Abdülhamid zamanında önemli bir onarım görmüş-tür. Orhan Gazi Camii, Osmanlı devri Türk mimari sanatının dini mimari alanında ilk kubbeli yapı dene-mesinin örneğidir. Kubbe üzeri restorasyon sırasında kurşunla kaplandığı için Kurşunlu Camii adıyla bilinir.
Ertuğrul Gazi Türbesi: Kayı Boyu Türklerinin değerli önderi Ertuğrul Bey; Kayı boyu ise Os-manlı Devleti’nin nüvesi, çekirdeği olmuştur. Anadolu’yu Türklerden temizlemek isteyen Bi-zans hükümdarlarına karşı genç ve dinç bir kuvvet olarak yarım asır karşı koymak suretiyle Türklerin Anadolu’da yerleşmesini ve kalıcılığını sağlamış ve savaş alanlarında gösterdiği cesaret ve kahramanlık-larla “Gazi” unvanını almıştır. 1281 yılında 93 yaşında vefat etmiştir.
Türbenin yapılış tarihi kesin olarak bilinmemekle be-raber, ilk olarak Osman Gazi tarafından açık mezar olarak yapılmış, daha sonra Çelebi Mehmet tarafın-dan türbe haline getirilmiştir. Çevresi geniş duvarlarla çevrili, ağaçlandırılmış bir bahçe içerisinde yer alan türbe en son 1886-1887 tarihlerinde II. Abdülhamit tarafından onarılmıştır.
Dursun Fakıh Türbesi: Şeyh Edebalı’nın damadı, Osman Gazi’nin bacanağı Dursun Fakıh’ın türbesi, Söğüt’e 16 km uzaklıkta Küre beldesinin batısında siv-ri bir tepe üzerinde bulunmaktadır. Türbe ziyaretgâh, çevresi ise mesire yeri olarak kullanılmaktadır. Dur-
sun Fakıh, Osman Gazi 1299 yılında Karacahisar’ı fethettikten sonra onun adına ilk hutbeyi okuyarak Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu ilan eden ve devletin resmi olarak ilk kadılığını yapan kişidir.
Metristepe Zafer Anıtı: Yakın tarihimizde çok önemli yeri olan ve Türk İstiklal Savaşımızın en çe-tin mücadelelerinin geçtiği, dönüm noktalarından biri olan İnönü Savaşları’nın kazanıldığı ve Büyük Önder Atatürk’ün ifadesiyle “milletin makûs talihinin yenil-diği yer” olan Bozüyük Metristepe’de şehitlerimizin yüce anılarını yaşatmak amacıyla yapılan Metristepe Anıtı, o muhteşem görünüşüyle Türk’ün yenilmezliği-ni simgelemektedir.
Betonarme olarak 24 metre yüksekliğinde yapılan anıt üzerinde rölyefler, savaşa katılan birlikler ve ko-mutanlarıyla ilgili bilgiler bulunur. Metristepe’nin ta-rihsel önemi dikkate alınarak Valilikçe 2001 yılında anıt ve çevresinde yeniden restorasyon çalışmaları yapılmıştır. Anıtın dört bir tarafına ve anıttan ayrı İnö-nü Savaşları ve tarihi telgrafları içeren dört adet rölyef ile anıtın ön tarafına iki ayrı kaide üzerinde heykeller yapılmış, çevresinde siperler kazılmıştır.
gezi
Köprülü Mehmet Paşa Kervansarayı: Kervansarayın ya-pım tarihini gösteren kitabesi olmamakla beraber XVII. yüz-yılda (muhtemelen l655 yılında) Kanuni Sultan Süleyman’ın veziri olan Rüstem Paşa tarafından yaptırıldığı bilinmektedir. Köprülü Mehmet Paşa’nın vakıf eseri olarak tapuda kaydı bulunmaktadır. 3008 metrekarelik bir alan üzerinde bulu-nan kervansaray, 101,52x27,21 m ölçülerinde dikdörtgen planlı olup, taş ve tuğla malzemeden harç ile inşa edilmiştir. Simetrik planlıdır. Üç bölümlü kervansarayın orta kısmı iki yandakilere göre biraz daha farklıdır. Bu bölüm girişe ayrıl-mış, yapımında taş ve tuğla kullanılmıştır. İç kısmında her iki yanda duvarlara ocaklar yerleştirilmiştir. Yanlara sekiler yapılmış ve bunlar zeminden daha yüksek tutulmuştur. Bu durumda ortada araba ve atlar, iki yanda da yolcuların ko-naklaması sağlanmıştır. Duvarlardaki ocakların üzerine de küçük, mazgal niteliğinde pencereler açılmıştır. Dışa kapalı, payandalarla desteklenen kale görünümündeki kervansara-yın üzeri iki yana meyilli ahşap kırma bir çatı ile örtülmüştür. İçerideki ahşap sütun dizisi ve kirişler çatıyı taşımaktadır. Bu çatı 1912 yılına kadar sağlam durumda kalmış, bundan sonra yıkılmış ve kervansaray kendi haline terk edilmiştir. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün, atıl ve yıkıntı durumundaki vakıf eserlerini ayağa kaldırmak için başlattığı restorasyon çalışmaları kapsamında projesi hazırlanan ve 2007 yılında restorasyonuna başlanan tarihi kervansarayın restorasyonu 3 yılda tamamlanmıştır. Kuruluş amacına uygun şekilde 36 odalı butik otele dönüştürülen Kervansaray, 400 yıl sonra yeni misafirlerini ağırlamaya hazırlanıyor.
Pelitözü Göleti
Etrafı çam ağaçları ile kaplı olan gölet, il merkezine 7 km uzaklıktadır. 213.50 hektar alanı olan gölet sulama amaçlı oluşturulmuştur. Ulaşım kolaylığı ve geniş bir alana sahip ol-ması nedeniyle özellikle hafta sonları büyük ilgi görmektedir.
EL SANATLARIÇömlekçilik
İlin Pazaryeri ilçesine bağlı Kınık köyünde yapılan Kınık Çömlekçiliği seramik yapımı el sanatlarında önemli bir yer tutmaktadır. Geçen yüzyılın başında Bulgaristan’dan ül-
Nisan - Mayıs - Haziran 2014 | Ankara Trafik Vakfı
45
kemize göç eden ünlü seramik ustası Şakir Ağa saye-sinde seramik yapımı ile tanışan Kınık köylüleri, 45-50 civarını bulan atölyelerde 120 yıldır bu sanatı gerçek-leştirmektedirler. Kaliteli seramik için en önemli unsur olan fildişi tonundaki fon astarının en kusursuz şekil-de uygulanabileceği çamurun Kınık köyü topraklarında olması, Kınık çömleklerine ayrı bir değer katmaktadır. En iyi toprak katmanına ulaşabilmek için 5 m derinliğe inilerek Anadolu’da en yaygın yeraltı tekniği ile işlenen Kınık çömlek ve seramiği, krem fildişi rengi fon üzerine bej, koyu yeşil, lacivert, kobalt mavisi, turuncu, kahve-rengi gibi renklerde desenler verilmekte, Kınıklı erkekle-rin ellerinde şekillenen toprak, Kınıklı kadınların verdiği ruh ve el emeği ile süslenerek, vazodan bardağa, tes-tiden güvece kadar her türlü hediyelik eşya haline ge-tirilmektedir. Toptan ve perakende alışveriş olanakları bulunan köy, Türkiye’nin ilk çömlekçilik araştırma ve uygulama köyü olarak da hizmete başlamış durumda-dır. Türkiye’nin hemen her üniversitesinden öğrenciler Kınık köyüne pratik yapmak üzere gelmektedirler.
Ertuğrul Gazi’yi Anma ve Söğüt Şenlikleri
Ertuğrul Gazi’nin ölüm yılı olan 1281 yılından sonra baş-latılan ve Kayı Boyu’nun kendilerine yeni bir yurt hedi-
ye eden Ertuğrul Gazi’ye olan vefalarını gösteren anma törenleri 2013 yılı itibarıyla 732 yıldır yapılmaktadır. Bu törenler özellikle son yıllarda Türk dünyasını buluşturan bir platforma dönüşmüştür.
Yapmadan Dönme
Ertuğrulgazi’yi Anma ve Söğüt Şenlikleri ile Bilecik’in Düşman İşgalinden Kurtuluşu, Ahilik ve Şeyh Edebalı Kültür Sanat Festivali’ni görmeden,
Şeyh Edebalı, Ertuğrulgazi, Dursun Fakıh Türbelerini; Metristepe Zafer Anıtı, Söğüt Türk Büyükleri Platformu-nu ziyaret etmeden,
İnhisar’ın nar ve nar lokumunu, Pazaryeri’nin meşhur bozası ile helvasını, Osmaneli’nin ayva ve ayva loku-munu tatmadan,
Bilecik ve Söğüt Ertuğrulgazi Müzesi’ni gezmeden, ilin tabi ve doğal güzellikleri (Göl, gölet, yayla vb.) ile sivil mimari örnekleri (Osmaneli) ve Köprülü Mehmet Paşa Kervansarayını (Vezirhan) görmeden,
Pazaryeri Kınık köyü toprak ürünleri ile ağaç oymacılığı ve Bilecik bezi ürünlerini almadan,
DÖNMEYİNİZ…
D.2600.21 E.90
E.900.21
400 m
D.260
Radyo
TRTFM
88.8