43

RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Trilye Restaurant

Citation preview

Page 1: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant
Page 2: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant
Page 3: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

Y›l: 6 Say›: 23

Ekim-Kas›m-Aral›k 2011

ISSN:1306-6595

Mavi fiemsiye Turizm Ltd. fiti. Ad›na

‹mtiyaz Sahibi ve Genel Yay›n Müdürü

Süreyya ÜZMEZ

Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü

Mahmure ÜZMEZ

Yay›na Haz›rlayan ve

Yay›n Koordinatörü

Recep Peker TANITKAN

[email protected]

Editör

Ayflegül DO⁄AN

Kapak Foto¤raf›

Sagrada Familia Kilisesi (Barselona)

Reklam Servisi

Mavi fiemsiye Turizm Ltd. fiti.

Yay›n ‹dare Merkezi

Trilye Restoran

Reflit Galip Caddesi

Hafta Sokak 11/B

Gaziosmanpafla-ANKARA

Tel:(0312) 447 12 00 (pbx)

www.trilye.com.tr

http://blog.trilyerestaurant.com/

http://social.trilyerestaurant.com/

http://www.facebook.com/trilyerestaurant

http://friendfeed.com/trilye

http://twitter.com/trilyefish

Grafik-Tasar›m

Yusuf MEfiE- (Ajans-Türk)

Bask› & Cilt

Ajans-Türk Gazetecilik Matbaac›l›k

‹nflaat Sanayii A.fi.

‹stanbul Yolu 7. Km. ‹nönü Mahallesi

Necdet Evliyagil Sokak No: 24

Bat›kent / ANKARA

Tel: 0312 278 08 24 - Fax: 0312 278 18 95

www.ajansturk.com.tr - [email protected]

Bas›m Tarihi: 03.10.2011

Dergideki reklamlar›n sorumlulu¤u firmalara,

yaz›lar›n sorumlulu¤u yazarlar›na aittir. Bu

yay›n›n bir bölümü ya da tamam› yay›nc›s›n›n

izni olmaks›z›n ço¤alt›lamaz ve yay›nlanamaz.

Yay›n Türü: Yerel Süreli Yay›n

Üç ayda bir yay›nlan›r.

Trilye, süratle çağın koşullarına ayak uyduruyor. Teknolojiyi yakındantakip ediyor. 4 aylık Apple’dan izin süreci sonrası menümüzü Ipad’egeçirdik. Yemekler hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler, özellikle deyabancılar tıklıyor, karşısında yiyeceği yemeğin gerçek fotoğrafınıgörüyor. Böylece hayal kırıklığına uğrama riskini sıfıra indiriyor. Ayrıcayedikleri yemeğin total ücretini görebiliyorlar. Kendi Iphone veIpad’lerine indirebiliyorlar.

ARTIK YERL‹ VOTKA SATMIYORUZ!Ailemizden bir yıldız daha kaydı. Çok sevdiğimiz, gündüzleri sık sıkdamadı Semih Eren ile birlikte Trilye’ye gelen eski UlaştırmaBakanlarından İbrahim Tekin aramızdan ayrıldı. İbrahim Bey yerlivotkayı çok severdi. Onun vefatından sonra artık yerli votkaya da elimizbir türlü gitmiyor.

Balık sezonunu açtık. Tezgahlar yine şenlendi. TRT HD’de “BalıkAnkara’da Yenir” isimli program büyük bir ilgiyle devam ediyor. Yayınsaatlerini kanalın yayın akışında ve gazetelerin TV programlarıbölümünden bulabilirsiniz. Birbirinden güzel yemek tarifleri, balıklar,gastronomi dünyası, ilgi çekecek konular ve ünlü konuklar ile hoşsohbetler programı zenginleştiriyor.

Bol balıklı ve sağlıklı bir sezon dileğiyle…

Süreyya Üzmez

Trilye’de Dijital Devrim...

Page 4: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

Trilye’den Esintiler . . . . . . . . . . . . . . . . . .8

Bal›k Ankara’da Yenir . . . . . . . . . . . . . . .20

Pazar Günleri Bal›k Yiyoruz . . . . . . . . . .24

Trilye’nin Çocuklar› . . . . . . . . . . . . . . . .26

Trilye Hamamönü’nde . . . . . . . . . . . . . . .28

Sinarit . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .30

Yenilebilir Kozmetikler Taba¤› . . . . . . . .32

Pastörize Olmam›fl Keçi Sütünde Lahoz . . .34

Patlam›fl M›s›rl› Mezgit . . . . . . . . . . . . . .35

F›r›nda Sinarit . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .36

Izgarada Bal›k Sucuk . . . . . . . . . . . . . . .37

Napolyon . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .38

Tiramisu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .39

Bülent Yergin . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .40

Barselona . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .42

Nepal . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .48

Samuray . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .54

Hotel Calamie . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .56

Kediler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .60

Mehmet Aydo¤du . . . . . . . . . . . . . . . . . .64

Küçük fieyler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .66

Waffle Corner . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .68

Yaflamsal Önem Tafl›yan Ya¤lar . . . . . . .70

Pioneers of Gastronomy in Ankara . . . . .74

Famous People Visit Trilye . . . . . . . . . . .76

Trilye’s Flavors . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .78

Küçük fieyler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .80

‹Ç‹NDEK‹LER

KEDİLER NEPAL

TRİLYEHAMAMÖNÜ’NDE

MEHMET AYDOĞDU

BARSELONA

HOTEL CALAMIE

NAPOLYON

IZGARADA BALIK SUCUK

KÜÇÜK ŞEYLER

YENİLEBİLİRKOZMETİKLER

TABAĞI

SAMURAY

WAFFLE CORNER

66 28 38

32 56 68

60 37 48

64 54 42

w w w . t r i l y e . c o m . t r

Page 5: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

98

Trilye’denGEL‹NC‹K PROJES‹Feyzioğlu, ailece balık ve deniz ürünlerine düş-kündür. Sık sık Trilye’yi ziyaret eder. Bir cumar-tesi günü Fazıl Say, bir pazar günü Müjde Aronun konuğudur. Ya da gece yarısı TV kuman-dasıyla zaplama yaparken Okan Bayülgen’inprogramında görürsünüz kendisini. Renkli vesosyal bir kişiliğe sahip olan Feyzioğlu son za-manlarda şiddet gören kadınlara destek olabil-mek amacıyla “Gelincik Projesi”ni başlatmıştır.Kadına verdiği değerle, güçle, kadının sosyal vesiyasal yaşamdaki etkinliğiyle öne çıkmasını ar-zulayan Metin Bey, bu faaliyetiyle itilen, dövü-len, ezilen, tecavüz edilen, psikolojik ve sosyo-lojik şiddete uğrayan tüm kadınlara sahip çık-mıştır. Gelincik Projesi’nin kadından özür dileme pro-jesi olduğunu söyleyen Feyzioğlu, “Her gün öl-dürülen, ezilen, kişiliği yok edilmek istenen,baskı altında tutulan, düşüncelerini açıklamasıen vahşi yöntemlerle engellenen kadınlarımız-dan özür diliyoruz” demekle ezilen kadınlarlailgili yepyeni bir sayfanın açılmasını sağlamıştır.Benim gençlik dönemimin siyaset sahnesindeher zaman yer alan merhum Başbakan Yardımcı-larından Prof. Dr. Turhan Feyzioğlu’nun torunuolan Metin Bey’in başarılarında en büyük des-tekçisi güler yüzlü ve zarif eşi Birgül Hanım’dır.Çocukları Begüm ve Ece’ye muhteşem bir anne-lik yapan Birgül Hanım mütevazı tavırlarıyla herzaman ilgi odağı olur. Metin Bey’i yakından tanırsanız sadece GelincikProjesi’nde değil buna benzer pek çok sosyal so-rumluluk konularında duyarlı davranışları ol-duğunu görürsünüz. Bilgisine ve zekasına, pay-laşımcılığına, insanlığına hayranlık duyarsınız.Enerjinizin nelere muktedir olduğunu kavrarsa-nız, başarı sizi izlemeye başlar. Hayatınızı da ce-surca kabullenmişseniz başarıya dönüştüğünümutlaka görürsünüz. Dedikoducu bir insan hep başkalarından, egoistbir insan kendisinden, akıllı bir insan da sizdenyani toplumun ilgilendiği şeylerden bahseder.

M‹RZAN MAHATH‹R

TR‹LYE'DEYD‹

Uzun yıllar iktidarda kalan, bir zamanlarMalezya’nın efsanevi Başbakanı Mahat-

hir Mohamad’in oğlu Mirzan Mahathir eylülayında yakın dostlarıyla Ankara’ya geldi.Türkiye ve Malezya’nın ortak yatırımları ko-nusunda büyük çabalar sarf eden Mahathir,Malezya’daki Türk iş adamı Cihangir Ormanile birlikte çok ses getirecek güzel gelişmele-re hazırlanıyor. Türkiye’ye karşı çok büyüksempatisi olan Mahathir, akşam yemeği içinTrilye’ye geldi. Balık ve deniz ürünlerine çokilgili olan grup, sunum şekillerinden de çoketkilendi. Kendisini Kuala Lumpur’daki birlokantada gibi rahat hissettiğini, Türkiye’yikendi evi gibi gördüğünü defalarca yineleyenMr. Mirzan, en kısa zamanda tekrar geleceği-ni belirterek restorandan ayrıldı.

Oklahoma’da güneşli bir cumartesi öğledensonrası, Bobby Lewis isimli iş adamı iki kü-

çük oğlunu mini golf oynamaya götürmüş. Biletçi-ye yaklaşmış ve “Biletler kaç para?” diye sormuş.Biletçi:“Büyük üç dolar, daha doğrusu altı yaşından bü-yükler üç dolar. Altı ve altı yaşın altındakileri be-davaya alıyoruz. Çocuklarınız kaç yaşındalar?” di-ye yanıt vermiş.“Küçük üç, büyük yedi yaşında. Sanırım size altıdolar vereceğim.”Biletçi, “Bayım siz piyangodan para falan mı ka-zandınız? Üç dolar kara geçebilirdiniz. Büyüğünaltı yaşında olduğunu söyleyebilirdiniz. Ben nere-den anlayacaktım?” diye yorumda bulunmuş. Bobby ise “Evet bu doğru olabilir ama çocuklar

doğrunun ne olduğunu biliyorlar” demiş. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nu vatani görevini yaptı-ğı yıllardan beri tanırım. Kıvrak zekasıyla, çalış-kanlığıyla, efendiliğiyle ve doğrudan sapmayan birkarakter yapısıyla o dönemde de dikkatimi çek-mişti. Bildiği ve inandığı doğrular üzerinde çok ça-lışarak genç yaşta pek çok faniye nasip olmayacakkonumlara geldi. TED Koleji’nden mezun olduk-tan sonra 1990 yılında Ankara Üniversitesi HukukFakültesi’ni bitiren Feyzioğlu, 2 yıl içinde de Ka-mu Hukuku yüksek lisansını bitirmiştir. Columbi-a Üniversitesi’nden Hukuk İngilizcesi sertifikasınıalan Feyzioğlu, 2005 yılında profesör olmuştur.Akabinde 2 yıl sonra Hukuk Fakültesi Dekanlı-ğı’na getirilmiş, görevini tamamladıktan sonra ka-yıtlı avukat olarak çalıştığı Ankara Barosu’na baş-kan seçilmiştir.

DO⁄RULAR ÜZER‹NDE ‹LERLEYENLER

Esintiler...

Page 6: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

1110

Trilye’den Esintiler...

Hayatta başarılı olmuş yaşlı bir adama bazı genç-ler:

“Hayatın bize en üst dereceden mutluluk ve başarı-yı sağlaması için ne yapmalıyız?” diye sormuşlardı. Ondan şu cevabı aldılar:“Sizin bu sorunuz, bana bir tek ineği olan köylüyühatırlattı.”Bir gün, o köylüye adamın biri sordu:“İneğin ne kadar süt veriyor?”Köylü şu cevabı verdi:

“İneğim hiç süt vermez. Sütü ondan sizin almanızgerekir.”İnsanlar gayret ve çabayla başarıyı yakalarlar. Bu-nun için de pratik kararlar almak, uygulayıcı ol-mak, laftan ziyade iş yapmak gerekir. Japonya ile Amerika savaşının ilk yıllarında Gene-ral MacArthur, bir mühendisi yanına çağırır ve küçük bir su üzerine köprüyü kaç günde yapacağı-nı sorar. Mühendis cevap verir:

“Üç gün.”MacArthur: “Pekala,” der. “Ressamlarını al ve hemen köprününplanlarını hazırlayıver.”Üç gün sonra, MacArthur mühendisi çağırır. Köp-rünün hazır olup olmadığını sorar.

Mühendis:

“Köprü hazır, generalim. Birlikler üzerinden geçe-bilir. Eğer projeleri isterseniz ressamlar henüz biti-remediler.”

Pratik zekasıyla ve durmak bilmeyen çalışkanlığıy-la marka olmuş bir iş adamı olan Ali Eligül’ü uzunyıllardır tanırım.

Sade yaşantısıyla, mütevazı tarzıyla hep dikkatimiçekmiştir. Ama Trilye’de konuk ettiği yabancı işadamlarıyla yakınlıklarına bakınca yaptığı önemliişleri, yakaladığı başarı trendini görmemek müm-kün değil.

Ali Bey, Ali Eligül Bronz Mobilya firmasının sahibi-dir. 1983 yılında kurduğu firma yemek odası, kol-tuk, yatak odası, aksesuar ve proje uygulama konu-larında özgün bir marka yaratmıştır. Bronzlu mo-bilya üretiminde Birleşik Arap Emirlikleri, Irak,Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan ve Rusyagibi ülkelerde aranan bir marka olmayı başarıp, buülkelere önemli ölçüde ihracat yapmaktadır.

Türkiye’de de Diyarbakır, Van, Erzurum, Konya ve

Ankara’da bayilikleri bulunan firma, petrol (termo-

pet bayiliği ve benzinlik) ve tarım ile de uğraşmak-

tadır.

A‹LE fi‹RKET‹Birbirine bağlı, güçlü bir dayanışma örneği sergile-

yen Ali Bey’in firması tam bir aile şirketi. Yetenekli

ve çalışkan bir baba, 5 oğul ve 1 torunla sürdürüle-

bilir bir grafik ile başarıdan başarıya koşmaktadır.

85 kişiye istihdam imkanı sağlayan Ali Bey herkesi

mutlu eden bir yaradılıştadır.

Ankara’nın gözbebeği Siteler; çalkantılarla dolu

ekonomilerde okyanusta fırtınalarla boğuşan kap-

tanlar gibi gemilerini limana getiren başarılı iş

adamlarıyla doludur. Yıllardır verdikleri mücadele-

ler girişimci ruhlarının hiç pes etmemesinden kay-

naklanmaktadır.

Girişimciliğin sihirli ve gizli bir yanı yoktur. Kalı-

tımsal bir yetenek de değildir. O, öğrenilebilecek

bir disiplindir. Mükemmelliği başaranlar beyinleri-

nin en becerikli kısımlarına ulaşarak, ondan yarar-

lanmada usta olanlardır, onları diğerlerinden farklı

kılan da budur.

Ankara’nın tanınmış iş adam-larından Ayhan Sümer za-

manının çoğunu eğitime alt yapıdesteği sağlamakla geçiriyor. Ay-han Bey, sonbaharda Nallıhan’daaçılacak olan Nallıhan Bilim veTeknoloji Yüksek Okulu ile ilgilifaaliyetleri görüşmek için Anka-ra Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.Cemal Taluğ, Nallıhan Kayma-kamı Dr. Ömer Toraman, okulaGenel Müdür tayin edilen BirdalŞenoğlu ve eşleriyle birlikte Tril-ye’de bir araya geldi. Ayhan Sü-mer ve zarif eşi Serpil Hanım’ıngüzel bir ev sahipliği yaptığı ye-mek çok keyifli geçti.

ANKARA’DAN ABU DAB‹’YE

AYHAN SÜMER'‹N E⁄‹T‹M ATA⁄I

Page 7: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

1312

Trilye’den Esintiler...

Yaşlı adam, başucundaki doktora; “Allahsenden razı olsun evladım” dedi. “Benim

için başka bir ülkeden gelmeni, yaşadığım sü-rece unutmam.”Yatakta yatan kişi, büyük bir hastanenin baş-hekimiydi. Tedavisi ancak yurt dışında müm-kün görülen hastalığı aniden arttığında dok-tor arkadaşları onun böyle bir yolculuğa daya-namayacağını anlamış ve yaşama şansının dü-şüklüğüne rağmen ameliyatı üstlenmeye ka-rar vermişlerdi. Fakat o konuda dünyanın sa-yılı uzmanlarından kabul edilen bu delikanlı,nerden duymuşsa duymuş, Hızır gibi yetişiponu kurtarmıştı.

Yaşlı adam, dünyaya sanki yeniden gelmişti.Genç doktorun o usta ellerini, bir baba şefka-tiyle kavrarken:“Ameliyat için beni bayılttığınızda her neden-se gençlik yıllarıma döndüm” dedi. “Henüz bir asistanken, anne karnındaki birbebeğin ayaklarından sakat olduğunu anlamışve onu bu şekilde yaşatmaktansa basit bir iş-lemle öldürmek istemiştim. Böylelikle sözdeonu kurtaracaktım. Biraz sonra kalp atışlarınıduyunca bu cinayetten vazgeçip Allah’tan afdiledim. ‘Planlama’ bahanesiyle sapasağlamyavruları bile katleden canavarlara inat, o yav-runun yaşamasını istediğim için, Allah seniimdadıma koşturmuştur herhalde.”

Genç doktorun gözleri yaşarmıştı. Buna rağ-men sakin bir hali vardı. Oturduğu yerden ge-ri çekildi ve dizlerinden aşağısı protez bacak-larını göstererek:

“Allah hiçbir iyiliği unutmaz” dedi. “Kurtar-dığınız o çocuk bendim.”

Adnan Beker, Ankara’nın tanınmış hayırseveriş adamlarındandır. Her yıl Ramazan ayı gel-diğinde yapmış olduğu hayırlı hizmetlerle çokfazla anılır.

Esenboğa Havalimanı yakınındaki BüyükAnadolu Oteli’nin açılış zamanı yaklaşırkenhavaalanı yolunu çok kullanırdım. Ramazanayına denk gelen günlerde bir akaryakıt istas-yonunun önünde sürekli asılı duran “AdnanBeker Sofrası” yazılı pankart hep dikkatimiçekerdi. Halil İbrahim Sofrasını duymuştumama karşıma son zamanlarda sık çıkan AdnanBeker Sofrasını hiç duymamıştım. Merak et-tim ve inceledim.

Adnan Bey, Ankara ve İstanbul’daki akaryakıtistasyonlarında Ramazan ayı boyunca yaptır-dığı özel yemek salonlarında bütün vatandaş-lara bedava yemek veriyor. Adnan Beker sofra-ları herkese açık. Sadece yemek ile sınırlı kal-mayan Adnan Bey’in yardımseverliği diğeralanlarda da kendini gösteriyor. Yozgat’ta doğ-

duğu beldeye okul yaptıran Beker, sahibi oldu-ğu kömür şirketinden de durumu iyi olmayan-lara yıllardır yakacak kömür yardımı yapıyor.

Pursaklar’da oldukça sevilen Beker, halkın ar-zusu doğrultusunda belediye başkanı adayıolmuştur. İşlerinin yoğunluğu nedeniyle siya-set sahnesinde fazla kalmak istemeyen AdnanBey, insanlara istihdam sağlamak için sürekliyatırım yaparak kontrollü bir şekilde büyü-mektedir.

Beker Şirketler Grubu’nun sahibi olan AdnanBey’in başarılı işlerindeki en büyük yardımcı-ları eşi Selma Hanım, çocukları Huriye, Meh-tap, Oğuzhan ve Gökhan’dır. 10 köye sürekliyardım yapan, okullara yiyecek gönderen, pekçok öğrenciye okuma imkanı sunan AdnanBey, İstanbul Bağdat Caddesi’nde de örnekgösterilecek bir akaryakıt istasyonu işletmek-tedir. Tırnaklarını kazıyarak başarılı işlere imza at-mış Adnan Bey, mütevazı bir yaşam sürdür-mektedir. Şunu unutmamak gerekir ki iyilik insanınemniyet kemeridir.

Çok para kazanmış olsanız bile, birine size ge-ri ödeyemeyeceği bir şey yapmadıkça iyi birgün geçirmiş sayılmazsınız.

MARIA LUKITO TR‹LYE’DEYD‹

Endonezya’nın en çok okunan dergile-rinden “Indonesia Tatler”ın Genel Ya-

yın Yönetmeni Maria Lukito, eski Endo-nezya Büyükelçisi Aydın Evirgen ve eşiMeltem Hanım ile birlikte temmuz ayındaTrilye’deydi. Hayvanlara karşı da çok bü-yük sevgisi olan Lukito, Tontik ile fotoğrafçektirmek istedi. Jakarta’da da deniz ürün-lerine çok meraklı olan konuk, Trilye’dekisunumdan ve Türkiye denizlerinin lezzetliürünlerinden çok etkilendi. Endonezya’nıniş dünyası dergisi Globe Asia’nın yayınladı-ğı “Endonezya’nın en güçlü 99 kadını” lis-tesinde yer alan Maria Lukito, Trilye’dençok mutlu bir şekilde ayrıldı.

HAYIRSEVER ‹NSANLAR

Page 8: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

1514

Trilye’den Esintiler...

Fransa’da ağır işçilerin işlerihakkında ne düşündükle-

rini incelemek üzere araştır-mayı yürüten bir görevli, birinşaat alanına gönderilir. Gö-revli ilk işçiye yaklaşır ve so-rar; “Ne yapıyorsun?” “Nesinsen, kör mü?” diye öfkeyle ba-ğırır işçi. “Bu parçalanması im-kansız kayaları ilkel aletlerlekırıyor ve patronun emrettiğigibi bir araya yığıyorum. Ce-hennem sıcağında kan ter için-de kalıyorum, bu çok ağır biriş, ölümden beter.”Görevli hızla oradan uzaklaşırve çekinerek ikinci işçiye yak-laşır ve “Ne yapıyorsun?” diyesorar. İşçi cevap verir; “Kayala-rı mimari plana uygun şekildeyerleştirebilmeleri için kullanı-labilir şekle getirmeye çalışıyo-rum. Bu ağır ve sıkıcı bir iş, da-ha kötüsü de olabilirdi ama so-nuçta bir işim var, karım ve ço-cuklarım için para gerekiyor.”Biraz cesaretlenen görevliüçüncü işçiye doğru ilerler, “Yasen ne yapıyorsun?” diye sorar.

“Görmüyor musun?” der işçikollarını kaldırarak, “Bir ka-tedral yapıyorum.” Yıllardır belli aylarda Ankaraçok önemli uluslararası fuarla-ra ev sahipliği yapar. Akşamla-rı bu fuarlara gelen konuklar-dan pek çok restoran nasibinialır. Yine Ankara’da makine fuarı-nın olduğu bir akşam yeme-ğinde pek çok yabancıyı ağırla-yan bir Türk mühendis ile ta-nıştım. Rıza Toprakçı, konuk-larının çok fazla memnun ay-rılmasından dolayıdır ki uzunyıllardır iş yemeklerini hepTrilye’de planlar. Görüş açıla-rında farklılıklar hissettiğimmasadaki konukları donanımlıkonuşmalarıyla etkileyen RızaBey, ODTÜ Makine Mühendis-liği bölümü mezunudur. Rıza Toprakçı, 1987 yılındanberi İsveçlilerle birlikte çalışı-yor. 1862 yılında İsveç’te kuru-lan, 130 ülkede 47 bin çalışa-nın bulunduğu dünya deviSandvik’in 2001’den beri

Madencilik ve İnşaat GenelMüdürüdür. Rıza Bey’in titizve verimli çalışmaları netice-sinde Türkiye’de de oldukçabaşarılı işler yapan Sandvikfirması bir mühendislik ta-kım grubudur. Paslanmaz çe-lik, paslanmaz çelik alaşımla-rı, malzeme teknolojisi, ma-dencilik ve inşaat gibi konu-larda dünya liderliğine oyna-maktadır.

Son yıllarda Türkiye’de yaşa-nan inşaat ve madencilik alan-larındaki gelişmelere ayak uy-duran şirket, Anadolu’nunpek çok bölgesine servisleraçıp sektörün ayağına hizmetgötürerek önemli işlevleri ye-rine getirmektedir.

Rıza Toprakçı son derece mü-tevazı, işine odaklanmış biryapıdadır. Eşi Seyhan Hanım,kızı Kıvılcım Hanım ve oğluKıvanç Bey kendisine büyükdestek vermektedirler.

Türkiye İş Makinaları Distri-bütörleri ve İmalatçıları Birli-ği’nin de üyesi olan Rıza Bey,deniz ürünlerine oldukça ilgi-lidir. Özellikle yabancı konuk-larına Türkiye denizlerininnadide ürünlerini mutlaka tat-tırır.

Bir şeyin imkansız olduğunainanırsanız, aklınız bunun ne-den imkansız olduğunu sizeispatlamak üzere çalışmayabaşlar ama bir şeyi yapabilece-ğinize gerçekten inandığınız-da aklınız onu yapmak üzereçözümler bulma konusundasize yardım etmek için çalış-maya başlar.

Ankara'nın başkent oluşunun88. yılı onuruna gerçekleşti-

rilen resepsiyonda konuşmalarınardından Ankara'ya eserleri, hiz-metleri ve girişimleriyle değerkatan, Ankara'nın marka değeri-ni yükselten kişi, kurum ve ku-ruluşlara çabalarından dolayı"Seğmen Büyük Ödülleri" veril-di. Geçen yıl ilki verilen bu yıl daAnkara Valiliği, ATO, ASO gibisivil toplum örgütlerinin görüş-leri alınarak, meclis üyeleri vebelediye bürokratları tarafındanyapılan değerlendirme sonucubelirlenen Ankara'nın marka de-ğerini yükselten, Ankara'ya değerkatan hayırsever, şirket, kamukurumu, Ankaralı başarılı iş ada-mı, sanatçı, gazeteci, sporcu vebilim adamı gibi önde gelen isim-lere ödüllerini Başkan Gökçek

verdi. B‹L‹M ADAMI: Prof. Dr.

Halil İnancık. ULAfiIM: Ulaştır-ma Bakanı Binali Yıldırım,

ULUSLARARASI HASSAS‹YET:Mehmet Görmez (Diyanet İşleri

Başkanı). BÜROKRAT: TRT Ge-

nel Müdürü İbrahim Şahin. E⁄‹-T‹M: TOBB Üniversitesi KAMUKURULUfiU: THY ve Anadolu

Jet. HAYIRSEVER: Ülkü Ulusoy

ve Orhan Elmaağaçlı, SA⁄LIK:Yenimahalle Devlet Hastanesi

Başhekimi Uğur Yıldız, SANAY‹-C‹: Gen Power Yönetim Kurulu

Başkanı Müjdat Uslu, G‹R‹fi‹M-C‹: Akyurt süpermarketler yöne-tim kurulu başkanı Halil Uyanık,Bülbüloğlu Vinç Sanayi AŞ Yöne-tim Kurulu Başkanı Önder Bül-büloğlu, ANGİAD Başkanı Ab-

dullah Değer. MEDYA: Dergi:Cnbc-e Business. Radyo: AnkaraPolis Radyosu, Radyo On. Gaze-te: Habertürk Ankara ekibi. TVSinema: Aşk Tesadüfleri Sever'inyönetmeni Ömer Faruk Sorak,

Deniz Yıldızı ekibi

Sosyal Medya: Zeki KayahanCoşkun. Haber Programı: Abdul-lah Abdülkadiroğlu (STV). Yazar:Hüseyin Kocabıyık. Gazeteci:Milliyet gazetesinden Ayhan Ay-

demir, SANATÇI: Gülşen Kutlu,

SPORCU: ASKİ Spor Kulübüsporcularından Rıza Kaya Alp,Türk Telekom OyuncularındanMehmet Okur, engelli yüzücü

Caner Ekin. STK: Kimse Yok muDerneği, Türkiye Devlet Hasta-neleri ve Hastalara Yardım Vakfı

HASVAK. TUR‹ZMC‹: KervanSeyahat Acentası Nail Çimen,

Trilye Bal›k Restoran SüreyyaÜzmez, MARKA: Hacıbaba Bak-

lavaları Abdullah Baday. YERELHASSAS‹YET ÖDÜLÜ: Derici-zade Şirketler Grubu Faruk Kü-

çük, SE⁄MEN ONUR ÖDÜLÜ:Necmettin Aydıncılar.

TR‹LYE’YE SE⁄MEN BÜYÜK ÖDÜLÜ

FARK YARATAN BAfiARILAR

Page 9: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

1716

Trilye’den Esintiler...

Yönetmen Sibel Urgancıoğlu kızı Eylül’ündoğum gününü kutlamak için Trilye’ye

geldi. “Balık Ankara’da Yenir” programınınyönetmen yardımcısı Çiğdem Atik, sunucuBaşak Temel ve çocukları Selin ile Arda,Eylül’ün doğum gününde hep birlikte mutlubir akşam geçirdiler. Yaz boyunca programçekimi için 7 gün 24 saat mesai yapan

Urgancıoğlu, kızı Eylül’ün doğum günündeoldukça mutlu ve bütün yorgunluklarını atmışgörünüyordu. Pastanın üzerindeki mumları ikikez üfleyip söndüren güzel ve sempatik Eylül,annesine “Bir dahaki doğum günümü bekleme-den sık sık Trilye’ye gelip balık yiyelim, sağlıklıve zeki olalım” diyerek çok sevinçli bir şekilderestorandan ayrıldı.

EYLÜL’ÜN DO⁄UM GÜNÜNDE BULUfiTULAR

ING Emeklilik Genel Müdürü Jetse Frederik De VriesAnkara’ya her geldiğinde Trilye’de yemek molası verir.

Alanında dünya çapında isim yapmış ve balığa oldukçameraklı olan Jetse Frederik De Vries, restoranda çalışanpersonelin birçoğunun ING Emeklilikten poliçelerininolmasına da bir hayli seviniyor. Türkiye’ye çok geç ge-len bireysel emeklilik sistemi özellikle Avrupa ülkelerin-de çok yaygın. Benim de özellikle gemi seyahatlerindesık sık rastladığım emekli grupları, özel emeklilikleri sa-yesinde çok rahat yaşıyorlar. Çalışan insanların gelece-ğinin garanti altına alınması için önemli bir fırsat olanbireysel emekliliğin Türkiye’deki ilklerinden birisi INGEmekliliktir. Türkiye’yi de çok yakından tanıyan GenelMüdür, son gelişinde bahçede televizyon çekimini gö-rünce mutlaka izleyeceğini belirterek çok mutlu bir şe-kilde Trilye’den ayrıldı.

ING EMEKL‹L‹K GENEL MÜDÜRÜTR‹LYE’DEYD‹Hollanda Başbakan Yar-

dımcısı ve Ekonomikİşler, Tarım, Enerji ve Yeni-likçi Teknoloji Bakanı Maxi-me Verhagen 27 Eylül akşa-mı Başbakan Yardımcısı AliBabacan’ın konuğu olarakTrilye Restoran’daydı. Türki-ye’nin eşsiz deniz ürünlerinehayran kalan Verhagen’e anayemekte deniz levreği ve la-hoz ızgara ikram edildi. So-ğuk başlangıçlarda sadeceTürkiye’ye özgü olan, torik-ten yapılan lakerda, avoka-

dolu karides, közde patlıcan-lı enginar, deniz börülcesi,mozarella peynirli somon,ahtapot söğüş ikram edildi.Ara sıcaklarda karides nirva-na ve kalamar tava sunuldu.Ekonomi konularının konu-şulduğu, Hollanda ve Türki-ye’nin sağlam ekonomik ya-pıları nedeniyle iyi durumdaolduğu masadaki hoş ve ne-şeli sohbetten de belli olu-yordu. Çok tatlı geçen yeme-ğin sonunda Trilye’nin birbi-rinden lezzetli napolyon,makomat, tahinli profiterol

ve ateş tatlısı sunuldu. Sem-patik Başbakan YardımcısıVerhagen, çok neşeli bir şe-kilde restorandan ayrılırken“Okyanus kenarında yaşa-mamıza rağmen, bu kadarlezzetli deniz ürünleri haya-tımda ilk kez yedim, çok te-şekkür ederim” dedi ve du-varda yazılı olan “Sigara İçil-mez” levhasına takılarak “Buyazı karakterini hiç sevmiyo-rum, Hollanda’da da duvar-larda asılı görünce hiç hoş-lanmıyorum” diye ekledi.

HOLLANDA BAfiBAKAN YARDIMCISI VERHAGEN TR‹LYE'DEYD‹

Page 10: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

18

Trilye artık Türkiye’nin her yerinden yakın. Eskiden sadece Eskişehir, Bursa, Polatlı, Afyon,Kütahya, Çorum ve Konya’dan günübirlik gelen konuklarımız oluyordu. Artık havayolu

taşımacılığının yaygınlaşmasından sonra Trilye’ye balık severler daha kolay kavuşabiliyor.Geçtiğimiz aylarda Emre, teyzesi Deniz Samlı’nın Bilkent Üniversitesi İç Mimarlık Bölü-mü’nden mezuniyet törenine katılmak üzere Ankara’ya geldi ve tören sonrası Trilye’deki kut-lamaya katıldı.

GAZ‹ANTEPL‹ TR‹LYE SEVERLER

Trilye’nin şubesi gibidir KuleliTaksi. Mutlu bir şekilde Tril-

ye’den evlerine gitmek üzere ayrılan-ları emniyetli bir şekilde ulaştırır.

KULEL‹ TAKS‹ SORUMLULUK TAfiIRBu sloganın bilincindedir her za-man. Araçlarda dalgınlıkla bir eşya-nızı mı unuttunuz, hiç telaşlanma-yın kimse ona el sürmez.

Kuleli Taksi’de kendinizi emniyettehissedin.

KULEL‹ TAKS‹

Trilye’den Esintiler...

Türkiye’nin kalkınmasında, devler ligin-de oynamasında özel bir misyon yükle-

nen Rönesans Şirketler grubunun YönetimKurulu Üyesi Önder Sürenkök’ün merhumbabası Mehmet Sürenkök, Zafer ve Hürriyetgazetelerinde uzun yıllar görev yapmış birgazetecidir.

1944 yılında Ulus Gazetesi’nde Ulus Gazete-si’nde foto muhabirliğine başlayan Süren-kök, 1950 yılında Türkiye Fotoğraf Ajansı’nıkurdu. Türkiye’nin çok partili siyasi hayatageçiş döneminde pek çok siyasi olaya objek-tifiyle tanıklık etti.

Demokrat Parti’nin önde gelen isimleri Cum-hurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakan Adnan

Menderes’in yurt içi ve yurt dışı faaliyetleri-nin kamuoyuna aktarılmasına aracılık etti.

Aktif gazeteciliği Süleyman Demirel ve Tur-gut Özal dönemine kadar uzandı. MehmetSürenkök çok özel tasarlanan ve basın kuru-luşlarında nadir bulunan LINHOFF ve LACI-A marka fotoğraf makinalarıyla yapmış oldu-ğu çalışmalarıyla ünlendi. 1985 yılında vefateden Mehmet Sürenkök’ü ölümsüzleştirmekiçin oğlu Önder Sürenkök “Demokrasi Tari-himizden Kareler” isimli fotoğraf albümünühazırladı. Yakın tarihi anımsayan yaştaki in-sanların duygu dolu gözlerle bakacağı muh-teşem eseri Trilye’ye geldiğinizde isteyebilirve yemek esnasında göz gezdirebilirsiniz.

DEMOKRAS‹ TAR‹H‹M‹ZDEN KARELER

Page 11: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

Eğer heyecanınızın buharlaşıp uçmasına mü-saade ederseniz onlar da kolayca uçacak bir

yol bulurlar. Kendimi bildim bileli işimi hep he-yecanla yaparım ve Allah heyecanımı hiçbir za-man azaltmasın diye sürekli dua ederim.

Bundan birkaç ay önce benden daha heyecanlıbirisiyle karşılaştım. Duayen televizyoncu KürşatÖzkök “Süreyya Bey, balık tüketimimiz az ve de-nizlerimizde balık tükeniyor diye herkes hayıfla-nıyor, her şey sözde kalıyor. Hiç kimse üç tarafıdenizlerle çevrili güzel ülkemizde balık tüketimi-nin artması ve denizlerimizin korunması ile ilgi-li çalışmalar yapıp elini taşın altına koymuyor.Öğretici, zengin bir program yapalım” deyinceben de sevindim, “Çok yararlı olur. Hem de yıl-lardır konuşulan en lezzetli balığın neden Anka-ra’da yenildiğinin şehir efsanesi olmadığının bi-limsel gerçeklerini anlatalım” dedim.

Temmuz ayının başında çıktık sahillerin yoluna.Zorunlu mesleki yurt dışı seyahatlerim dışındarestoranımdan ve değerli konuklarımdan hiç bukadar uzun süre ayrı kalmamıştım. Sevgili eşimve ekibim benim yokluğumu aratmamaya çalıştı-lar. İlk durağımız Çeşme oldu. Çeşme Marina’dagenç girişimci Salih Çeçen’le bu güzel tesis veçevreye yararları üzerine konuştuk. Ildırı Kö-yü’nde “dünyanın en güzel orkinos çiftliği” kabuledilen çiftliğe gidip su altı çekimleri dahil muh-teşem görüntüler kaydettik. Tesis sahibi NedimAnbar’la orkinoslarla ilgili söyleşi yaptık.

Alaçatı’da “Çılgın Proje”nin mimarı iş adamı Ay-kut Mutlu ile Kanalkent’i dolaşıp çekimler yap-tık. Kuytu Restoran’da Yaprak Uziş’in maharetliellerinden güzel mezeler denedik.

Bodrum’da Kılıç Balık Çiftlikleri’ni gezdik. Yalı-kavak Marina, Gümüşsuyu’nda balıklarımız veBodrum’la ilgili anonslar yaptık. Ali Şen’le tekne-de dalgıçlıkla ve denizlerimizle ilgili güzel soh-betlerde bulunduk.

Balık restoranlarında deniz ürünleri mezeleri vebalıkların tadına baktık. Mimoza’yı biraz şımar-mış bulduk. Reklama ihtiyacı olmadığını söyle-yince şoke olduk. Coca-Cola ve Louis Vuitton’aşaşırdık! Dünyanın en ünlü markaları tanıtımaneden bu denli önem veriyorlar diye.

İskelede çekim yaparken Gümüşlük BelediyeBaşkanıyla tanıştık. Çok yardımcı oldu çalışma-lara. Başkanlık hayali yıllar öncesinden varmış.Başkan Mehmet Tire, Gümüşlük’ün su sorunu-nun kalmayacağını söyledi. Arıtma çalışmaları-nın son safhasına geldiğini müjdeledi. Her yıluluslararası sanatçıların geldiği klasik müzik fes-tivallerinin düzenlendiğini ve yoğun ilgiyle kar-şılaştıklarını anlattı. Yollara parke döşenmesi,çim ve halı futbol sahaları konularında bir haylimesafe kat ettiğini, başarılı çalışmalarının artarakdevam edeceğini ve kışın kalanların sayısındaönemli bir artış olacağını söyledi. Büyük bir aşk-la Gümüşlük’ü tanıtmak ve güzellikler kazandır-mak için uğraşı verdiğini gözlemlememiz bizimutlu etti.

İstanbul ve Büyükada’da, Galata Köprüsü’nde,Kumkapı’da programın ikinci ayağı devam etti.Büyükada çok güzeldi. Korumayı becermişler.Bir ara olumsuz bir yapılanma vardı ama zararınyakınından dönmüşler. İstanbul’da çok miktardaArap turist vardı. Mevsim nedeniyle sahillere ko-şanların eksikliğini turistler kapatmış. Lokanta-lar bayram ediyordu.

Üçüncü seyahatimiz Çanakkale’ye yapıldı. “BalıkAnkara’da Yenir”in yönetmeni “Çifte Kavrulmuş”,

Page 12: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

“Türkiye’de Gece Yarısı”, “Haberdar” programlarına im-za atmış ünlü yönetmen Sibel Urgancıoğlu’nun biz varışnoktamıza erişmeden gözüne uyku girmiyordu. Uçak bi-raz gecikince telefonumu defalarca aramış. Müthiş birlojistik planı uygulandı. Şehitler Abidesi, Boğaz ve Geli-bolu’da çok güzel faaliyetlerde bulunuldu. Ben bilememleketimin güzelliklerini bu kadar yakından fark et-memiştim. Yönetmen Yardımcımız Çiğdem Atik, edebi-yat öğretmenliğinden çok sevdiği mesleğine geçiş yap-mış ve inanılmaz çalışkan bir insan. Kameramanlar AliÇiçek, Alpertunga Türkdoğan, Halil Ertuğrul, HaşimDurtaş, Halil Elmas, Program Müdürü Banu Eryücel ka-muda çalışanlar konusunda gerçekten yüreğime su serp-tiler. Mesai mevhumu tanımadan gece gündüz cansipe-rane çalıştılar. Kim inanabilir iki ay deniz kıyısında çe-kim yap, ayağını suya sokmadan gel! Gerçekten hepsibirer ayrı kahraman.

Son etabı Sapanca’da tamamladık. Dağın yamacındakibir alabalık çiftliğini inceledik. Porselenin duayeni NafiGüral’ın eski bir askeri birliğin konuşlandığı yere yaptı-ğı oteli inceledik. Dudakları uçuklatan detayları gördük-çe dedik ki “Ey Türkiye, seni küçümseyen yasını tutar!”

Ve sunucu arkadaşım Başak Temel, yılların deneyimlisunucuları gibi çok iyi bir performans gösterdi. İleridefırsat bulduğumda sizlere bu değerli kahramanları ayrıayrı tanıtacağım.

Vizyon sahibi olmak bambaşka bir şey. Kürşat Bey birtaşta birkaç kuş vurulmasına neden oldu. Hem Anka-ra’daki tüm balıkçılara yardımcı oldu, hem balıkçılığınekonomideki yerinin daha önemli olduğunun bilinmesi-ne, hem turizm sektörüne, hem sağlıklı yaşamak için ba-lıksız sofraların olamayacağına ve buna benzer pek çokkonuya parmak basılmasına neden oldu. TRT HD’yi hiçtanımayanları şimdiden ekran başına çekmeyi başardı.Eğer bu kanalı bir de özel gözlüğüyle izlerseniz 3D gö-rüntüsünün akıllara durgunluk veren cazibesine kapıla-caksınız.

İnsanlar hep karanlığa küfrediyor, mum yakmak lazım.Akıllı insanlar tenkit etmezler anlamaya çalışırlar.

Şuna emin olun ki Türkiye’nin en kıymetli malı zaman-dır. En fena kullandığımız şeylerden biri de odur. İnsanbankada bulunan belirli bir parasını mantıksız yere, ora-ya buraya harcarsa bir gün elinde bir şey kalmaz. Zamanda böyledir. Hiç yapılmayan işlerin neden yapılmadığınıberaberce anlamaya çalışıp “En geç en erkendir” diyerekbir yerlerden başlayalım. “Balık Ankara’da Yenir” zeka vevizyonuyla her zaman takdir ettiğim TRT HD Kanal Ko-ordinatörü Kürşat Özkök’ün yarattığı müthiş yararlı birproje. Pazar günleri ve hafta içi tekrar yayınlarıyla TRTHD ekranlarında...

Page 13: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

2524

Pazar Günleri Balık Yiyoruz...Pazar Günleri Balık Yiyoruz...

Serpil ve FerhatKESK‹NSerpil ve Ferhat Keskin çifti kızlarıDefne Naz ile birlikte “Paella Günü”olan pazar günü Trilye’ye geldiklerin-de Tontik’i de sevmeyi ihmal etmi-yorlar.

Serap ve AtillaD‹KÇ‹

Serap ve Atilla Dikçi, çocukları Be-güm ve Atahan ile birlikte pazar gü-nünü, kalamar tava ve ızgara denizlevreği yiyerek geçirmekten çok hoş-lanıyorlar.

An›l AM‹KL‹O⁄LUve K›zlar›Anıl Amiklioğlu, kızları Naz ve Nil,pazar günü Trilye’de lezzetli soğukbaşlangıçlar ve ızgara balıklarını ye-dikten sonra Tontik ile bizlere pozvermeyi de unutmuyorlar.

Arzu ve SefaGÖRGÜN

Arzu ve Sefa Görgün çifti ve kızlarıArzum’un, balık çorbalarını içtiktensonra lahoz ızgaralarını beklerkençok keyifli oldukları her hallerindenbelli oluyordu.

Özlem ve ZaferKARAÖzlem ve Zafer Kara çifti, kızları Zey-nep ve yeğenleri Ece Yüksel ile pazargünü Trilye’de evlilik yıldönümlerinikutladılar.

Selma ve AdnanBEKER

Selma ve Adnan Beker çifti, çocukla-rı Huriye, Mehtap, Oğuzhan ve Gök-han ile birlikte pazar günleri aileceTrilye’de deniz ürünleri ve balık ye-mekten çok keyif alırlar.

Page 14: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

26 27

Feriyal ve Selahattin Düzbasan’›n o¤ulla-r› Engin, midye dolmas›n› yedikten sonrayo¤urtlu semizotunu da çok sevdi¤inisöyledi.

Sinem ve Emrah Erden çiftinin o¤ulla-r› Can, deniz levre¤ini flaflk›n bak›fllaralt›nda bir ç›rp›da bitirdi.

P›nar ve Altu¤ Yüzbafl›o¤lu’nun k›zlar› Ayça, anne ve babas› gibi Trilye müda-vimi. Kalamar tavay› afiyetle yiyen Ay-ça, bal›k ›zgaras›n› heyecanla bekledi.

Mahmure Han›m torun sevgisiniEmir’le yafl›yor. Emir ise bal›k çorbas›-n›n lezzetine bay›l›yor.

‹lgen ve Adnan Yücel’in k›zlar› ‹lyabal›k ›zgaras›n› yedikten sonra tahin-li profiterolünü hemen istiyor.

Süreyya ve Erdal Yenigün çiftinino¤ullar› Fikret, bal›k filetolar›n› ifltahlayerken Tontik’i heyecanla takip ediyordu.

Page 15: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

Trilye Hamamönü’nde

Trilye’nin Yeni Lezzetlerinden

Hamamönü Ramazan aylar›nda Erkan Tan’›n vazgeçilmez dura¤› oldu. Art›k Türkiye’nin d›fl›n-dan da tan›n›yor. Biz de TRT HD’de yay›nlanan “Bal›k Ankara’da Yenir” program›n› haz›rlarkenilk anonsu Eymir Gölü ve Hamamönü’nden yapt›k.

Evet iddial›y›z. Türkiye’ye bal›¤› sevdirece¤iz. Henüz y›ll›k kifli bafl› 7,6 kg olan taze bal›k tüke-timini art›rmaya kararl›y›z. Bu nedenle Türk insan›n vazgeçemedi¤i damak tatlar›n› bal›¤a uyar-lad›k. Bal›k Past›rma, Bal›k Adana, Bal›k Sucuk, Deniz Mahsullü Perde Pilav› sadece yeni ürün-lerimizden baz›lar›. ‹nan›lmaz ilgi görüyor. Bu seneki TV8’deki Ramazan program›nda tüm Tür-kiye’ye tan›tt›¤›m›z yeni ürünler bal›¤› sevdirme konusunda bir hayli yard›mc› olacak ve ilgi gö-recek kan›s›nday›z.

Page 16: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

3130

Saroz Körfezi, Ege Denizi ve Akdeniz'de yaşa-yan, çok özel bir yeri olan sinarit balığının

öyküsünü hiç ünlü öykücümüz Sait Faik Abası-yanık'ın ağzından dinlediniz mi?

“Beş sandal ocak ayının bir lodos akşamı balığaçıkarlar. Denize kırmızı renginin türlüsü yayıl-mış, ölü dalgalar, sandalları ağır ağır sallıyor. Ol-talar bekliyor, insanlar susuyor. Ömrü boyuncayalnız yaşamış sinarit baba, hiç evlenmemiş, hiçkonuşmamış ama kovuğundaki zümrüt pence-reden ne facialar seyretmiş, ne oltalar kopart-mıştır. Bu akşam kimin oltasını seçmeli de artıkbitirmeli bu yorucu ömrü, diye serzenişte bu-lunmuş. Bir gün sırtı renksiz, yapışkan ve para-zitli bir canavar vatozun dişine bir tarafını kap-tırmak var sonunda. İyisi mi, bu zaferle doluömrün sonunu beyaz şarapla muhteşem bir sof-raya kurmalı. Suların üstündeki başka dünyadayaşayan bir kıllı yaratığa kendisini teslim etme-li. Sinarit baba oltalardan birini koklar. Bu gözüaç balıkçı Hristo'dur, içinden pazarlıklıdır. Sina-rit baba fukaralıkta gururu sever. Diğer olta ba-lıkçı Hasan'ındır. Onu da geçer, çünkü Hasankorkaktır. Sinarit baba cesur insanlardan hoşla-

nır. Bir başka oltaya kafa atar. Balıkçı Yakup iyi-dir, hoştur ama kıskançtır. Kıskançları sevmezsinarit baba onu da geçer. Diğer olta Hasis'in tut-tuğu oltadır. Sinarit baba cömerttir. Hasis'in olta-sına bir kafa atar ve Hasis'in oltasını dümdüzeder, iğneden kopardığı yarım kolyozu çiğneme-den yutar. “Vay anasını be Nikoli'' dedi "iğneyidümdüz etti.” Nikoli sarhoştu, ahlaksızdı, ken-dini düşünürdü. Oltalar inip çıkıyordu. Mercan-lar oltalara saldırıyordu. Tam o sırada büyükışıklar saçan bir olta aşağıya inmişti. Sinarit babaümitle koştu. Bu oltayı da kokladı. Hiç tanıdığıbirisi değildi. Yemi ağzına aldığı zaman bu oltasahibinin tam aradığı adam olduğunu bir an san-dı. Bu anda da yakalandı. Kepçeden sandala düş-tüğü zaman sinarit baba büyük gözleriyle kendi-sini yakalayana sevinçle baktı; sandalı dövercesi-ne kuyruğunu döşemeye vurdu. Adamın kor-kunç iki yüzlü birisi olduğunu bizim göremedi-ğimiz bir yandan bakarak görmüştü. Ölmedenadama bir daha baktı. Hırsından tekrar tepindi.Bağırmak istedi, ağzını açtı ve kapadı. Son nefe-sini böylece insanlık imtihanı geçirmemiş biri-nin sandalında pişman ve mağlup verdi.”

Sinarit bal›¤›n›n eti çok lezzetlidir. Çok kuvvetli çenesi oldu¤u için oltalar› ko-layl›kla açar ve k›rar. Çipura bal›¤›na benzer. Sular›m›zda bir metre boyundaolanlar›na rastlan›r. Olta ile avc›l›¤› çok zordur. Yass› bir bal›k oldu¤u için ka-yalar›n alt›na kolayca saklanabilmektedir. Tavas›, ›zgaras›, bu¤ulamas›, f›r›n-da sebzelisi ve tuzda piflirileni makbuldür.

ALYANAKLI BABA

Sinarit

Page 17: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

3332

Yenilebilir Kozmetikler Taba¤›

Karidesin kabuğu tam bir güzellik iksiri. Dünya-nın en büyük çiftliği Suudi Arabistan’da. Satılan

ürünlerin %25’ini karidesin kabukları teşkil ediyor.Baş alıcısı Fransa. Çünkü Fransızlar kozmetik sana-yinde hücre yenileyici ve yaşlanmayı geciktiriciözelliği nedeniyle karidesin kabuğunu kullanıyorlar.Trilye’de karidesin kabuklarını kavurup un halinegetiriyor ve karidesi bu ilginç karides ununa batıra-rak pişiriyoruz. Onun için karides çeşitlerinin servisedildiği “Yenilebilir Kozmetikler Tabağı”nı deneme-nizi isteriz.

Page 18: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

3534

Pastörize Olmam›flKeçi Sütünde LahozMALZEMELER• 1,5-2 kg lahoz balığı filetosu• 500 ml pastörize edilmemiş keçi sütü• 1 adet dolmalık sarı biber• 1 adet dolmalık kırmızı biber• 1 adet kabak• 1 adet havuç• 1 tatlı kaşığı sebze tozu• Yeterince tuz

YAPILIfiIBuhar tenceresine sütü koyun ve ısıtın.Tencerenin delikli bölümüne tuz ve sebzetozu serpiştirdiğiniz lahoz filetolarını vejülyen doğradığınız sebzeleri yerleştirip20 dakika pişirin. Afiyet olsun.

Patlam›fl M›s›rl› MezgitMALZEMELER• 1 kg mezgit balığı• 200 gr patlamış mısır• 200 gr rendelenmiş kaşar peyniri• 100 gr dövülmüş Antep fıstığı• 1 su bardağı ayçiçek yağı• 2 adet yumurta• Yeterince tuz

YAPILIfiIMezgit balıklarını iyice temizleyin, kılçığını çıkarın, kafave kuyruğunu bırakarak fileto yapın. Fileto çıkardıktansonra pirzola demiri ile dövün. Kaşar peyniri ve Antepfıstığını karıştırıp mezgit balıklarının içine koyun. Üzeri-ne tuz serpin ve rulo halinde sarıp kürdan yardımıyla birucundan tutturun.

Patlamış mısırı mikserde un haline getirin. Hazırladığınızmezgit rulolarını önce yumurtaya sonra un haline getirdi-ğiniz patlamış mısıra bandırıp kızgın yağda 5 dakika pişi-rin. Tavadan alıp kağıt peçete ile yağını kurulayın. Afiyet olsun.

Page 19: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

37

Izgarada Bal›k SucukTrilye’nin Yeni Lezzetlerinden

Yepyeni bir lezzet. Sucuk tadında balık. Hatta ba-lığı sevmeyenlere ikram edip sonradan balık su-

cuk olduğunu söyleyin. Kayserililer biraz kıskanacakama ne yapalım. Balığın da sucuğunu yaptık.

F›r›nda SinaritMALZEMELER• 5-6 kg sinarit balığı• 1 çay bardağı domates suyu• 1/4 demet maydanoz• 2 adet kereviz yaprağı• 1 adet elmanın suyu• 100 gr karides• 2 adet defne yaprağı• 10 adet tane karabiber• 1 adet dolmalık kırmızı biber

• 1 adet dolmalık yeşil biber• 1 adet dolmalık sarı biber• 2 yemek kepçesi balık bulyon• 1 adet domates• 1 diş dövülmüş sarımsak• 1 tutam safran• 1 parça damla sakızı• 1 yemek kaşığı çiğ krema• Yerince tuz

YAPILIfiISinarit balığının pullarını kazıyın ve iyice temizledikten sonra fileto çıkarın. 2 parçasını ayı-rıp geniş bir tepsiye koyun. Tepsinin tabanına ve balık filetosunun etrafına kabuğunu soydu-ğunuz domatesi dilimleyip yerleştirin. Üzerine ince ince kıydığınız biberleri serpiştirin. Ba-lık bulyonu balığın üzerine döktükten sonra damla sakızı, safran, defne yaprağı, tane kara-biber, domates ve elma suyu ekleyip üzerini alüminyum folyo ile kapatın. Önceden 225 de-receye ayarlanmış fırında 25 dakika pişirdikten sonra çıkarın, kereviz yaprakları ve kremayıekleyin. 3 dakika daha pişirip üzerine kıyılmış maydanoz serpiştirin ve servis edin. Afiyet olsun.

Page 20: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

38 39

TiramisuNapolyonİtalyanların vazgeçilmez hafif tatlısı tiramisu alışkanlık yaratan bir lezzet.

Eskiden Yugoslavya parçalanmadan önce beyaz kiraz likörüyle yapılan tiramisunun lezzeti tavan yapıyordu. Şimdilerde beyaz kiraz likörü yokama alternatifleri de fena değil.

Milföy ve hafif krema severleri de bu zevklerinden mahrum etmemekiçin menümüze çok hafif bir tatlıyı ekledik. Üzerine hafif karamel ile

pudra şekeri gezdiriyoruz. Ama kendinizi fazla kaptırmayın.

Page 21: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

4140

B ‹ R P O R T R E

Başlangıçtaki gelişmeler onu hemen yıldızyapmadı. Geceleri arabasında yatarak, kendi-sine destek olabilecek birilerini bulabilmekiçin tüm ülkeyi dolaştı. Fikirlerini değiştirerekkapıları çalmaya devam etti. Tam 1009 kezters yüz edildikten sonra mucizevi bir şey ol-du. Birisi “Evet” dedi. Artık Albay işindeydi.Böylece hepinizin kemiklerine kadar yiyebil-diği lezzetli Kentucky Fried Chicken doğdu.

Albay Sanders eyleme geçebilecek bir ka-rarlılığa sahipti. En çok istediği sonuçlarıoluşturabilecek kişisel gücü vardı. Bin kez“Hayır” cevabını almasına karşın, bir gün biri-sinin “Evet” diyeceğine olan mutlak inancı vekendisini bir sonraki kapıyı çalmaya yönelte-cek iç iletişimini sağlama yeteneği vardı.

Çok değil bundan 15 yıl önce Ankara’dakirestoran sayısı bir elin parmakları kadar azdı.Yurt dışına gidip gelenler ballandıra ballandıraoradaki restoranları, İtalya’da yedikleri pizza-ları anlatıp dururlardı. Hatta yeme içme konu-larında sohbeti paylaşacağınız insan sayısı bileçok azdı.

Bülent Yergin, girişimci ruhu, cesareti, gas-tronomiye olan ilgisiyle Ankara’daki yeme iç-me hayatının kıvılcımlarını ilk ateşleyen kişi-dir. Bir de yakın dostu Metin Terzi’yle kafa ka-faya verince çok güzel konseptler yarattı.

TADIM P‹ZZABülent Yergin, bana da emekli olup kendi

işimi kurarken inanılmaz cesaret verdi. Bu-günlere gelmemde önemli bir katkısı olduğu-nu yadsıyamam.

Geleneksel Türk damak tadını çok iyi bilenBülent Bey, pazarda dev, çok uluslu şirketlerinpizzaları cirit atarken Tadım Pizza’yı yarattı vearadan uzun yıllar geçmesine rağmen eskime-yen tat olarak kalmasını sağladı. AnkaralılarTadım Pizza gibi kaliteli bir markayla çok ön-celeri tanışma şansını yakaladılar.

Henüz Türkiye’de hiç yemek blogu yokkenilk teklifi Bülent Bey’den aldım. Yenilikçi kafayapısı, kurduğu hayalleri bir süre sonra haya-ta geçirme tutkusu onu hep farklı kılmıştır.

Şu anda sahibi olduğu By-Rest danışmanlıkfirması restoran alım satımından, konsept ya-ratmaya, yönetimden eğitime ve marka oluş-turmaya kadar çok çeşitli alanlarda hizmet ve-rirken, yatırımcının riskini minimuma indir-meye çalışıyor. 30 yıllık deneyimiyle anahtarteslim restoran hazırlıyor. Tadım Pizza, MyFish, Hayyami, Otantik Kumpir gibi markala-rın oluşumunda yer alan By-Rest Danışman-lık, yatırımcıya yön veriyor.

Marka oluşturma, fizibilite, hesap analizive bilgi yönetimi konularında deneyim sahibiolmayan yatırımcıların profesyonel danışman-lık hizmeti alarak sektöre yeni adım atarkenyanlış işler yapmamasını sağlıyor.

Şimdiye kadar 20’nin üzerinde markanınoluşumuna imza atan danışmanlık firması By-Rest’in Genel Müdürü Bülent Yergin ve Proje-ler Koordinatörü Metin Terzi ilk günlerindekiheyecanlarıyla sektörün her konuda zengin-leşmesi için büyük çaba sarf etmektedirler.

Titiz, inançlı ve inatçı çalışma tarzıyla sü-rekli yenilikler peşinde koşan Bülent Bey’inbaşarılı faaliyetlerindeki bir diğer yardımcısıeşi Betül Hanım’dır. Onu alışverişte, restoranı-na tek tek ürün seçerken, mutfakta ve işletme-sinin her köşesinde görebilirsiniz. Ev yemek-leri konusunda işlettiği Mantar Lokantası kali-tesini hiç bozmadan yıllara meydan okuyor.

Ankara’nın önemli markalarından HD res-toranlar zincirlerinin şu aralar dış oluşumlarıüzerinde çalışan Bülent Bey’in enerjisi ve he-yecanı sürdüğü sürece yeme içme dünyasınakatkısı da artacaktır.

Bazıları her şeyi olduğu gibi görür, “Ni-çin?” diye sorar. Bazıları da hiç var olmamışşeyleri düşünür, “Neden olmasın?” diye sorar.

İşte Bülent Yergin, Ankara’da “Neden olma-sın?”ları sürekli oluşturan yaratıcı bir iş ada-mıdır.

Eğer bir fırsatla karşılaştığınızda hazırlık-lıysanız bilin ki sıçrama tahtasındasınız.

Bir ulusun damak tadı alışkanlığını değişti-

ren ve kurduğu imparatorluk sayesinde

milyoner olmayı başaran Albay Sanders’i tanı-

yor musunuz? İşe ilk başladığında bir kızarmış

tavuk tarifinden başka sermayesi olmayan yaş-

lı bir emekliydi. Hepsi bu kadar.

Otoyol başka bir yere taşındığından iflasedecek olan küçük bir lokantanın dışında başkabir şeye sahip değildi. İlk sosyal güvenlik çeki-ni aldığında, kızarmış piliç tarifini satarak parakazanıp kazanamayacağını görmeye karar verdi.Aklına gelen ilk çare, lokanta sahiplerine tarifi-ni satarak onlardan piliç başına para almaktı.

ANKARA’DA GASTRONOM‹N‹N ÖNCÜLER‹

Bülent Yergin

Page 22: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

BarselonaBarselonaGAUD‹’N‹N DÜNYASI

YAZI: Murat ÖZSOYFOTO⁄RAFLAR : Recep Peker TANITKAN

“‹spanya’n›n Paris’i” olarak an›lan Barselona, kalabal›k ve gürültülü

bir kent görünümünde. 1950’li ve 60’l› y›llarda k›rsal kesimden göç

nedeniyle kent afl›r› büyür. Sorunlar ortaya ç›k›nca da hoflnutsuzlar

kenti terk etmeye bafllar.

Page 23: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

Rambles Caddesi’nde, LuisArmstrong’un kuklasını oy-

natıyorlar. Sprey boyayla, kaldı-rım üzerinde resim yapan genç-lere rastlıyoruz. Spreyden çıkankimyasal maddelerden korun-mak için ağızlarına maske, elle-rine eldiven takmış gençler, dizçökmüş vaziyette “kaldırım sa-natı” icra ediyorlar. Kafelerdeoturup gitar çalan gençler görü-yoruz. Sokak ortasında nefistango gösterileri yapan bir çiftlekarşılaşıyoruz. Barselonalılardövmeye hayli meraklı olsalargerek ki, “Dövme yapılır!” ilan-larına sıkça rast geliyoruz caddeboyunca.

Rambles Caddesi sonundakiPort Vell adlı limanı, Kristof Ko-lomb’un kocaman bir heykelisüslüyor. Limanın az ötesindeise son derece modern bir alış-veriş merkezi yükseliyor.F.C.Barcelona Futbol Kulü-bü’nün flaması hemen her hedi-yelik eşya dükkânı vitrininindemirbaşı sanki! Bir ayakkabıcı-

nın, vitrinine yerleştirdiği, insanboyundaki beyaz sandalet dehayli etkileyiciydi doğrusu.

Meydanda, ünlü yönetmen Spi-elberg tarafından yaratılmış devbir dinozor maketi, çığlığı andı-ran homurtular çıkararak kafa-sını ve kuyruğunu sallayıp du-ruyor, dilini oynatıyor, zamanzaman da iki ayağı üzerinde di-kilip izleyenleri dehşete düşürü-veriyor!..

Katalanya’nın merkezi Barselo-na’nın çilesi iç savaş sonrasındada bitmemiştir! Çünkü, Fran-co’nun savaştığı Cumhuriyetçi-leri desteklemiştir kent! ÜstelikBarselonalılar, kendilerine İs-panyol değil Katalan demekte-dirler! Katalan halkının kültürüve gelenekleri İspanyollarınkinebenzememektedir! Dahası, Ka-talanların anadili de farklıdır,Katalanca konuşmaktadırlar.Franco döneminde, sokakta Ka-talanca konuşanlara para cezasıverilmesi son derece olağan biruygulama haline gelir!

Ne zaman ki diktatör ölür, Kata-lanca, ülkenin resmi dillerindenbiri statüsünü yeniden kazanır.Artık, sokak isimlerinin çoğuKatalan dilindedir! Barselona’da,gezdiğimiz tüm müzelerde, açık-lamaların hem İspanyolca, hemde Katalan dilinde oluşu dikka-timizi çekiyor! Dünyada toputopu altı milyon insan konuşu-yor olsa da Katalanca Barselona-lılar için çok önemli!

İş yaşamındaki ciddiyetleri ne-deniyle Katalanlara “Güney Av-rupa’nın Protestanları” yakıştır-ması da yapılıyor. Vatandaş sa-bah erken kalkabilsin diye barve restoranlar erkenden kapanı-yor. Katalanların gurur duyduk-ları şeylerin başında ise, ünlümodernist mimar Gaudi ile Bar-selona Futbol Kulübü geliyor.

Barselona’nın en çok ziyaret edi-len müzesi Picasso Müzesi’ndensonra Barselona Futbol KulübüMüzesi ‘dir

““KKiimm kkii CCaannaalleettaass ÇÇeeşşmmeessii’’nnddeenn ssuu iiççeerr......””

Kentin en hareketli caddesi olanRambles boyunca, kuş ve çiçeksatıcılarından bin bir çeşit pan-tomimciye kadar her türlü akti-viteyle burun buruna geliyoruz!Katalunya Meydanı’ndan başla-yıp deniz kenarında parmağıylauzakları gösteren Kristof Ko-lomb heykeline dek uzanan buupuzun caddeyi Somerset Ma-ugham, “dünyanın en güzel cad-desi” olarak tanımlamış.

Efsane dermiş ki, “kim ki Cana-letas Çeşmesi’nden su içer, haya-tının sonuna kadar Barselona’dayaşayacaktır!” Biz de efsaneyeinanıp bu çeşmeden kana kanasular içiyoruz ama, durun baka-lım, kader bizi bir daha ne zamanbu kente getirip hayatımızın so-nuna dek burada yaşatacak? Çeş-menin suyunu tadan milyonlarcaturistten hangi birine Barselonakucak açabilecektir o da haylidüşündürücü doğrusu!

Page 24: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

Rambles Caddesi’nin çevresinde hoş bir meydangörüp giriyoruz! Çepeçevre revaklarla donanmışReal Meydanı Barselona’nın en güzel alanlarındanbiri olarak ünlenmiş. Ortadaki havuzun çevresinede ünlü Katalan sanatçı Gaudi’nin tasarladığı so-kak lambaları yerleştirilmiş.

Olimpiyat Köyü’ne kısa bir ziyaretten sonra, mo-dernist mimar Gaudi’nin yarattığı, dünyada eşibenzeri bulunmayan Güell Parkı’na yöneliyoruz.Bir kazancının oğlu olan Gaudi’nin 1926’da ölü-müne dek yirmi yıl süreyle oturduğu iki katlıpembe ev, kendisinin ve yakın çalışma arkadaşla-rının eserleriyle dolu.

Dev bir mamut heykelinin bulunduğu bir başkaparktan geçip Modern Sanat Müzesi’ne ulaşıyo-ruz. Gaudi’nin son derece ilginç sandalye tasarım-larını da gördükten sonra bu derece yetenek biri-

kimi karşısında şaşkınlığımızı gizleyemiyoruz!

Gaudi’den sonra, sıra bir başka dâhinin yapıtları-na geliyor. Otuz odalı Picasso Müzesi’nde, ünlüsanatçının ilk dönem ürünlerinin yanı sıra, pekbilinmeyen seramik eserlerini de izliyoruz heye-canla. Ancak, müze içinde ne video, ne de fotoğ-raf çekimine izin verilmesi biraz neşemizi kaçırı-yor doğrusu! Bir sergide, Picasso’nun resimlerin-den bir şey anlamadığını söyleyen bir bayanı, dâ-hi sanatçı, kendisini tanıtmaksızın “üzülmeyinhanımefendi, kuşların seslerinden de bir şey an-lamıyoruz!” diye yanıtlar.

İspanya İç Savaşı sanata da ciddi biçimde damga-sını vurur. Picasso’nun en ünlü yapıtlarından bi-ri olan “Guernica”, Bask bölgesindeki Guernicakentinin 1937’de Franco’yu destekleyen AlmanNazi uçakları tarafından bombalanmasını konu

alır. Miro da iç savaş sırasında Picasso gibi Paris’eyerleşmiş Franco karşıtı cumhuriyetçi ressamlar-dandır. Katalanlar, Picasso, Miro, Chagall, Dali veGaudi gibi dünyaca ünlü sanatçılarıyla gururduyduklarını her fırsatta belirtiyorlar…

6 Eylül. Sabah kahvaltısından sonra doğrucaSagrada Familia Kilisesi’nin yolunu tutuyoruz.Daha uzaktan görür görmez, mimarlık dehasıGaudi’nin en önemli eserinin bu kilise olduğunahiç şüphemiz kalmıyor. Rivayet o ki, ünlü sanat-çı sanatını icra ederken iki şeyden esinlenmiş.Bunlardan biri, Rus mimari tarzının soğan başlıkubbeleri, diğeri ise Kapadokya’mızın peri baca-ları imiş!..

Gerçi Gaudi, 1926 yılında bir tramvayın altındacan verdiğinden bu kiliseyi bitirmek ona kısmetolmaz, ama 1883’te üstlendiği eserin tüm tasarı-

mını yapan o. Kilisenin sadece birisi bitirilmişolan üç cephesi Hz. İsa’nın üç özelliğini simgeli-yor. Katalanlar, dâhi sanatçılarına son görevleri-ni yerine getirir ve mezarını en ünlü eseri olanSagrada Familia (Kutsal Aile) Kilisesi’ne yerleş-tirirler.

Tıpkı, 1789 ihtilalinden sonra Fransa’da olduğugibi, İspanya İç Savaşı sırasında da kiliselere du-yulan nefret o dereceye ulaşır ki, Barselona’dakibüyük kiliselerin hemen tamamı yağmalanır. Do-kunulmayan kiliselerden biri, Barselona Katedra-li’dir diğeri ise Sagrada Familia Kilisesi!.. İşte, Pi-casso’dan Gaudi’ye sayısız dâhi sanatçıyı yetişti-ren Barselona ile de vedalaşma zamanımız geldi.Her ayrılık gibi, kentlerle vedalaşmak da hüzünverici! Gece yarısına doğru, Akdeniz’in en önem-li limanı Marsilya’ya doğru hareket ediyoruz…

Gaudi, Picasso, Miro, Chagall, Dali…

Page 25: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

4948

NepalNepal’e gitmek için önce Türk Hava Yollar› ile Delhi’ye,oradan da Nepal’in baflkenti Kathmandu’ya uçuyoruz.Kathmandu’da otelimize yerlefltikten hemen sonra gecik-meksizin Durbar Meydan›’na gidiyoruz. Meydana do¤rugiderken yolumuzun üzerinde irili ufakl› birçok mabetve tanr› heykelleri var. Ço¤unu çiçeklerle ve mumlar-la süslemifller. Hatta bir k›sm›n› kök boyalarla darenklendirmifller. Hangisine bakaca¤›m›z›,hangisinin foto¤raf›n› çekece¤imizi flafl›r›yoruz.fiu bir gerçek ki, Nepal foto¤raf merakl›lar›için mükemmel.

GÜZEL ‹NSANLAR ÜLKES‹

YAZI ve Foto¤raflar: Olay SALCAN

Page 26: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

Durbar Meydan›’na geldi¤i-

mizi hemen anl›yoruz. Bu

meydanda bir çok mabet bulu-

nuyor. Meydan›n ortas›ndaki be-

yaz renkli saray›n karfl›s›nda

Türkçesi “yaflayan tanr›ça” olan

“Kumari”nin yaflad›¤› ev var.

Meydan›n en güzel binas›. Kap›-

s›nda da hediyelik eflya satan ye-

rel rengarenk giysili Nepalli ka-

d›nlar duruyor. Tarihi bina ile

yerel k›yafetli kad›nlar›n bera-

berli¤inden ortaya ç›kan görün-

tü görülmeye de¤er. Binay› koru-

mak için kap›n›n iki taraf›na ya-

p›lm›fl arslan heykelleri de ayr›

bir güzellik kat›yor. Kumari,

kral taraf›ndan seçilen 4-5 yaflla-

r›nda küçük bir k›z çocu¤u ve

regl olana kadar burada yafl›yor.

Regl oldu¤unda onun Kumarili-

¤i, kral›n da krall›¤› bitiyor. Ye-

niden bir kral ve onun seçti¤i bir

Kumari. Düzen böyle devam edi-

yor. Binadaki a¤aç ifllemecili¤i

görülmeye de¤er nitelikte. Hay-

ranl›kla seyrediyoruz.

Meydan, UNESCO Dünya Kül-

tür Miras› Listesi’ne al›nm›fl, iri-

li, ufakl› birçok tap›naktan olu-

fluyor. A¤açtan yap›lm›fl olanla-

r›n›n tanr›, çiçek ve insan figür-

lerinden oluflan a¤aç oymac›l›¤›

birer sanat eseri.

Kumari’nin evinden yukar›ya

do¤ru yürümeye bafllad›¤›m›zda

daha yo¤un bir mabet toplulu¤u

ile karfl›lafl›yoruz. Bir mabetin

önünde çiçek ve mum satan bir

kad›n görüyoruz. Çok sevimli,

yüzündeki güzel gülümsemesi ile

çiçekleri ve mumlar› iflaret edi-

yor. Yüzündeki o gülümseme bi-

zi kendine do¤ru çekiyor. Biz de

dayanamay›p mum ve çiçek ala-

rak bir tanr› figürünün önüne

koymak için o tarafa yöneliyo-

ruz. Telaflla yan›m›za geliyor ve

bize nas›l yapaca¤›m›z› hareket-

leri ile anlatmaya çal›fl›yor.

Onun hareketleri ile anlatmak

istediklerini, dua eden Nepallile-

ri de taklit ederek yapmaya çal›-

fl›yoruz. Mum ve çiçekleri tanr›

figürünün taban›na yerlefltiriyo-

ruz ve selam vererek geri geri

uzaklafl›yoruz. Kad›n›n bize kar-

fl› davran›fl›n› ve bu seremoniden

sonra duydu¤u mutlulu¤u belir-

ten o yüz ifadesini unutam›yo-

ruz.

Çok önemli bir noktay› kaç›r›-

yordum. Selam ifadesini kulla-

n›nca akl›ma geldi. Nepal’de se-

lam vermenin çok önemi var.

Çok ciddi ve özel, k›sa bir tören.

‹nsanlar buna çok önem veriyor-

lar. Yaln›zca bir sözcükle selam

verilmiyor. Baz› hareketleri de

bir uyum içerisinde yapmak ge-

rekiyor. Sizlerin de onlara sela-

ma karfl›l›k verirken bu özeni

göstermeniz halinde çok mutlu

oluyorlar. Sizin selam›n›za ver-

dikleri karfl›l›k, samimi ve sevgi

dolu oluyor. Bunu an›nda hisse-

biliyoruz. Birbirlerine selam ve-

rirken “namaste” diyorlar. Biz-

deki karfl›l›¤› “merhaba”. Mer-

haba gibi de güzel anlamlar›

kaps›yor. Bunu sadece söylemek-

le kalm›yor, vücut ve ellerini de

kullanarak bir renklilik kat›yor-

lar. Nas›l yap›ld›¤›n› anlatmaya

çal›flay›m. Ellerimizi avuç içleri

birbirine de¤ecek flekilde birlefl-

tiriyoruz,

yukar› kald›r›p dudak hizas›nagetiriyoruz, güler bir yüzle na-maste derken bafl›m›z› öne e¤ipellerimizi hafif ileri do¤ru uzat›-yoruz. Anlatabildim mi bilemi-yorum? Belki televizyonda bir-çok kere görmüflsünüzdür. Karfl›taraf da ayn› flekilde davranarakselam›n›za cevap veriyor.

Ertesi günkü gezimizin progra-m›nda olan Patan Durbar meyda-n›na do¤ru yola ç›k›yoruz. Bumeydana ulaflabilmek için araç-tan inip yürümek durumunday›z.Bu da sokaklar, dükkanlar ve in-sanlar aras›ndan geçecek ve onla-r›n havas›n› soluyaca¤›z demek-tir. Fevkalade bir fley. Hemenmahalle aralar›na dal›yoruz. Herköflede, meydanda bir mabet vekutsal bir heykel. Ama bunlar›nen güzeli Alt›n Mabet. ‹ki ayr›sokaktan aç›lan kap›s› var. Karefleklinde ahflaptan yap›lm›fl ve or-tas›nda avlusu olan bir Budistmabeti. Bizi kap›da o ay için se-çilmifl 8-9 yafllar›nda bir kutsalerkek çocu¤u karfl›l›yor. Kendisi-ne önem verildi¤inin fark›nda ol-du¤u her halinden belli oluyor.Bahçede ise bordo ve kavuniçisatileri ile yere oturarak ayin ya-pan bafllar› dazlak rahipler, bura-ya renkli ve gizemli bir hava ve-riyorlar. Kendilerinle ilgilenil-diklerinin ve foto¤raflar›n›n çe-kildiklerinin hiç fark›nda de¤il-mifl gibi, dualar›n› okumaya de-vam ediyorlar. Göz ucu ile bilebakm›yorlar. Avlu içerisinde fil,maymun ve ejderha fleklindekiheykeller çok güzel ve ahflap oy-mac›l›¤› görülmeye de¤er. Du-alar›n yaz›l› oldu¤u silindirleriçevirerek bu kutsal havaya biz debir katk› sa¤lamaya çal›fl›yoruz.Buray› gezmeyi tamamlad›ktan

sonra di¤er kap›dan ç›k›yoruz.Kap›dan ç›kmadan önce kaplum-ba¤an›n üzerinde bulunan fillerebinmifl insan figürleri bizi namas-te diyerek u¤urluyorlar. Dar vealçak bir kap›. Mecburen e¤ilerekç›k›yoruz. Bu kap›, daha ufak biravluya aç›l›yor. Çok güzel a¤açoymac›l›¤›n›n oldu¤u bir avlu.Avluyu bir kap›yla terk etti¤inizanda kendimizi di¤er sokakta bu-luyoruz. Kap›n›n iki taraf›ndamabedi koruyan arslan heykelle-ri, bütün ihtiflam› ile bizi selaml›-yorlar.

Bu soka¤›n sonunda DurbarMeydan› var. Hedefimiz oras›.Patan ve Bhaktapur Durbar Mey-dan’lar› ile ilgili olarak buradafazla bir bilgi anlatmayaca¤›m.Kathmandu’daki Durbar Meyda-n›’na çok benzeyen ve birçokmabetten meydana gelmifl mey-danlar. A¤aç ve tu¤lan›n beraberkullan›l›fl›n›n güzel örnekleri.Arslan figürleri her yerde var.Baz› mabetlerde gördü¤ümüza¤aç oymac›l›¤› çok güzel. Bumeydanlar› dolaflmak, mabetlerinmerdivenlerine oturarak soluk al-mak, yan›n›zdaki Nepalli ile ko-nuflmaya çal›flmak inan›lmaz birduygu.

Kathmandu’nun d›fl›nda Bung-mati ve Khonkana adl› köylerigezmek fikri bize çok cazip geli-yor. Bugün de oralar› geziyoruz.Tu¤ladan yap›lm›fl iki ya da üçkatl› evlerden oluflan köylerin so-kaklar› da gayet düzgün. Bazençok daral›yorlar, ama genifl olan-lar› da var. Ancak her köfle bafl›n-da ufak kutsal heykel ve mabetlerbu köylere her zamanki gibi de¤i-flik bir hava veriyor ve renk kat›-yorlar.

Page 27: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

Araçlar›m›zla bir meydana geliyo-ruz. Burada köylüler yerlere pi-rinçlerini sermifller ve havaya sa-vurarak kurutuyorlar. Biraz onlar›seyrettikten sonra sokak aralar›nado¤ru ilerliyoruz. Binalar›n d›flcephelerinde m›s›r koçanlar› kuru-sunlar diye as›lm›fl. Bunlara ilave-ten kurusun diye as›lm›fl renga-renk çamafl›rlar da farkl› bir gö-rüntü veriyorlar. Kap›lar›n önüneba¤lanm›fl koyun ve keçilerin ya-ratt›¤› ola¤anüstülük çarp›c›. ‹n-sanlar çok sevimli, cana yak›n veçok mahcuplar. Sizden birazc›k il-gi gördüklerinde daha da cana ya-k›n oluyorlar. ‹nsanlarla konufla-rak çocuklar› severek ilerliyoruz.Hele çocuklar, çevrenizde bir sev-gi yuma¤› oluflturuyorlar. Ne-pal’de bulundu¤um süre içerisin-de insanlardan hiç negatif enerjialmad›m.

Sokak aralar›nda dolafl›rken bir-den bir müzik sesi duyuyoruz.Çok hofl ve k›vrak. Do¤unun gi-zemli ve kula¤a hofl gelen müzi¤i-nin na¤meleri bizi o tarafa do¤ruçekmeye bafll›yor. Önümüze ikitaraf› arslanl› bir kap› ç›k›yor veonu geçince karfl›laflt›¤›m›z mer-divenleri iner inmez, köyün dörtadet güzel k›z›, özel yöresel k›ya-fetleri içerisinde bizi karfl›l›yorlar.Müzikteki en güzel na¤meler dedevam ediyor. K›zlar bir masan›netraf›nda toplanm›fllar. Masan›nüstünde bir tarafta k›rm›z› kök bo-yas› ile boyanm›fl pirinç taneleri,di¤er tarafta k›rm›z› kurdelelerduruyor. fiafl›r›yoruz. Bu flaflk›nl›-¤›m›z›n fark›nda olan k›zlar gü-lüflmeye bafll›yorlar. ‹lk flaflk›nl›-¤›m›z› hemen atlat›nca masan›nönünde s›raya giriyoruz. Herbiri-mizin boynuna birer k›rm›z› kur-dele tak›yorlar. K›rm›z› boyanm›flpirinç tanelerini ise aln›m›z›n or-tas›na yap›flt›r›yorlar. ‹laveten ya-naklar›m›za k›rm›z› renkte çizgi-ler çiziyorlar. Birbirimize bak›p

gülüflüyoruz. Müzik, flimdi dahada oynak. Biz de dayanamay›pköylülerle beraber oynamaya bafl-l›yoruz. Çok ama çok e¤leniyoruz.Bizleri hiç yad›rgam›yorlar. Sankik›rk y›ld›r birbirimizi tan›yoruz.

Bu havay›, gördü¤ümüz baflka birmanzara bozuyor. Dikkatimiz ora-ya kay›yor. Befl metre kadar ileri-mizde köyün çeflmesi var. Bir ka-d›n, yar› ç›plak herkesin bak›fllar›alt›nda, alt k›sm›na bir pefltamalsarm›fl, ama üstü tamamen ç›plakolarak y›kanmaya bafll›yor. Her-kesin bak›fllar› derken bizim flafl-k›n bak›fllar›m›zdan bahsediyo-rum, Nepalliler hiç oral› de¤iller.Nepal’de birçok yerde genç anne-lerin kalabal›kta, herkesin içindeve gö¤üslerini hiç saklamaya ge-rek duymadan çocuklar›na memeverdiklerini gördüm. Kimseninkafas›n› çevirip ona bakmamas›-n›n gerçek nedeninin, onun bir anaolmas›ndan dolay› ona duyduklar›sayg›dan kaynakland›¤›na emi-nim. Ne büyük bir duygu ve in-sanl›k de¤il mi? Y›kanan bu kad›-na bir di¤eri de kat›l›yor. Etraf hiçumurlar›nda de¤il. Onlar›n derditemizlenmek. Kimse de ald›rm›-yor. Ama bizim için çok entere-san. Olay› dikkatle ve heyecanlaizliyoruz. Banyo bitti. Han›mlartertemiz. Biraz daha oynuyor veköylüler ile beraber oluyoruz.Sonra da onlardan namaste diye-rek ayr›l›yoruz. Bizi keyifli gör-mekten son derece mutlu oldukla-r›n› yüzlerine yay›lan güzel tebes-sümden anl›yoruz.

Bugünkü son dura¤›m›z, Boudha-nath Stuba. Çok say›daki Hindutap›naklar›n›n yan›nda Budist ta-p›naklar› da Nepal’in birçok ye-rinde konufllanm›fl durumda. Bun-lardan en büyü¤ü ve gösteriflli ola-n› ve ayn› zamanda en çok tan›na-n›, Kathmandu’daki BoudhanathStupa ad› ile olan›. Birçok Budisttap›na¤› gördükten sonra bununneden en çok bilinen ve UNESCOtaraf›ndan Dünya Kültür Miras›Listesine al›nd›¤›n› anlayabiliyor-sunuz. Kathmandu’nun merkezin-den 11 kilometre uzakl›kta ve Ti-betli göçmenler taraf›ndan inflaedilmifl bir stupa. Di¤erlerine na-zaran çok büyük. Kademeli bir tü-mülüs fleklinde. Beyaza boyan-m›fl. Tepesinde ise dört tarafa ba-kan Buda’n›n gözleri var. Bina,bir meydan›n ortas›nda ve etraf›n-da Nepal’de baflka bir yerde pekfazla göremeyece¤iniz tarzda inflaedilmifl, modern ve temiz görü-nümlü binalar var. Bunlar›n tama-m›na yak›n› da hat›ra eflya satandükkanlar ile kafeler. Stupa’n›netraf› duvarla çevrili ve bu duva-r›n binalara bakan taraf›nda daStupa’y› çepeçevre dönen bir yolvar. Budistler bu yolda yürüyerekStupa’n›n etraf›n› dolan›yorlar.Ço¤u kavuniçi ve bordo renkler-den oluflan satilerini giymifller.Buraya hac› olmak için gelmifller.Ola¤anüstü bir manzara. Bunlar›nço¤u Tibetliler, ancak içlerindedi¤er ülkelerden (Avrupa ve Ame-rikal› budistler) gelmifl budistleride görmek mümkün. Ben de iki

tur att›m ama s›rf foto¤raf çekmekiçin. Stupa’n›n içerisine yaln›zcabudistler girebildi¤inden biz gire-medik. Bahçesinde budistler iba-detlerini yap›yorlar. Uzun bir süreonlar› seyrettik. ‹badete bafllarkenellerini bafllar›n›n üzerine avuçlar›birbirine de¤ecek flekilde götürü-yorlar, sonra diz çöküyorlar, dahasonra da tüm vücutlar› yere gele-cek flekilde yüz üstü uzan›yorlar.Bunu defalarca yap›yorlar. So-nunda da avuçlar› yukar› gelecekflekilde dua ediyorlar. Boyunlar›n-da da tesbihleri. Size tan›d›k geldimi acaba?

Nepal’de çok uzun kalamad›k,ama çok fleyler gördük ve yaflad›k.Hepsi birbirinden farkl›, de¤iflik,güzel ve çarp›c› idi. Nepal çok fa-kir olmas›na ra¤men sahip oldu¤ude¤erler çok fazla. Muazzam birkültürleri var, turistik aç›dan daçok zenginler. Yaln›zca kültür tu-rizmi yok, çok genifl bir yelpazedeturizm kaynaklar› var. Bunlar› tu-ristlere iyi bir flekilde sunuyorlar.Ancak bana göre en büyük zen-

ginlikleri, kuflkusuz insanlar›. Bukadar sab›rl›, iyi niyetli, dürüst,samimi, sevecen, sempatik, ufakfleylerden mutlu olan, fakir olduk-lar› halde gönlü zengin ve sakininsan› hiçbir ülkede görmedim.Tüm dünya insanlar›n›n Nepallilergibi oldu¤unda, dünyan›n da hu-zur ve bar›fl içerisinde olaca¤› ke-sin. ‹nan›lmas› zor olan, dünyadabu kadar az›nl›kta olmalar›na ra¤-men hala iyi insan olarak kalabil-mifl olmalar›. Bu yetenekleri bilebir üstünlük. Düflündürücü de¤ilmi? Neden yaz›m›n bafll›¤›na“Güzel ‹nsanlar Ülkesi” ifadesinikoydu¤umu flimdi anlam›fls›n›zd›rumar›m. Di¤er tüm dünya insanla-r›n›n Nepal insan›ndan ö¤renece¤içok fley var. Bunlar da insan, di¤erdünya insanlar› da. Bu iflte biryanl›fll›k var ama nerede?Sevgili okuyucular›m sayg›lar›m-la, namaste.

Page 28: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

Ölümsüz Savaşçı adıyla bi-linen Jimmu Tenno,

M.Ö. 660’da bir kabilenin ba-şına geçti. Tenno ve kabilesiYamato bölgesine yerleştiler.Yamato klanı Asya’ya çeşitliseferler düzenledi. Kore veÇin’in kültürel zenginliklerin-den, teknolojilerinden ve sa-vaş sanatlarından etkilendiler.İmparator Keiko, tarihte"Shogun" unvanını taşıyan ilkkişi oldu. Bir nevi generallikrütbesi gibi de anlaşılabilecekShogun unvanı, Keiko’nun sa-vaş sanatlarında geldiği üstnoktayı da belirliyordu. Onunoğlu Prens Yamato da savaşsanatları konusunda çok yete-nekliydi. Korkusuz, güçlü,gözüpek bir genç olarak ta-nındı ve Samuraylık anlayı-şında bir örnek teşkil etti.

9.-12. yüzyıllar arasında sa-muraylar bir sınıf haline geldi.İki adla anılırlardı: Samuray(şövalye), Buşi (savaşçılar).Bu insanların bir kısmı yöne-tici sınıflara bağlıydılar. Birkısmı ise para karşılığı sava-şırlardı. Samuraylar, feodalderebeylerine (Daimyo) bütü-nüyle bağlıydılar. Hizmetleri-

nin karşılığında mevki ve ara-zi alırlardı. Daimyo’lar, Samu-rayları daha fazla arazi kazan-mak ve gücünü arttırmak içinkullanırlardı.

Samuraylar, at üstünde, yaya,silahlı, silahsız dövüş konu-sunda eğitilmişlerdi. Ok dakullanırlardı. Ancak, 13. yüz-yılda Moğol savaşları yaşan-dıktan sonra, Samuraylarınkılıç kullanımı ağırlık kazan-dı. Hatta mızrak ve naginatadenen ucu kılıç şekilli mız-raklar kullanmaya başladılar.Samurayların iki kılıcı olurdu.Uzun kılıç daito-katana, kısakılıç shoto-wakizashi’ydi. Ay-rıca tanto adı verilen bıçaklarasahiptiler. Samuraylar çoğun-lukla kılıçlarına isim (mei)verirler ve onların ruhunainanırlardı. Çift kılıç taşımave kullanmaya daisho denirdi.

1605 yılında Japonya’nın gel-miş geçmiş en ünlü samurayıMiyamoto Musaşi, savaşçı ye-tiştirmek için bir okul açtı. 30yaşına gelmeden 60’ın üzerin-de kılıç dövüşünden galip çık-mayı başaran bu usta, yıllarcakendi okulunda dersler verdi.1615 yılında bir başka tanın-

mış Samuray, Tokugawa Ieya-su, samuraylık hakkında birkitap yazdı ve Samuraylarınbarış zamanı yaşam biçimlerikonusunda çeşitli bilgiler ver-di. Samuray geleneği, 1876 yı-lında İmparator Meiji tarafın-dan ortadan kaldırıldı. Kılıçtaşıma kanunlarını değiştirenMeiji, Samuraylığı tarihe ka-rıştırdı. Ancak ve ancak impa-ratorluk ordusunda bazı rüt-beli subaylar tören amaçlı kı-lıçlar taşırdı. 20 yüzyılda kılıçtekrar serbestleşti ancak aske-ri kullanım dışında sportif ge-lişim için kullanılmaya baş-landı. 2. Dünya Savaşı'ndanda hatırlanacağı gibi tüm rüt-beliler, hatta kamikaze pilot-ları da kılıçlıydı. Bushi öğreti-sinde, hece olarak geçen shiibaresinin aynı zamanda ölümdemek olduğunu hatırlatalım.Yani, bir nevi bushidoka ölümkorkusunu yenmiş kişidir.

Bu dönem öncesinde efendisizkalan samuraylar, yani ronin-ler zamanla ya isyan ederek öl-dürüldü ya da kılıçlarıyla sep-puku harakiri yaparak intiharettiler.Bunun en güzel örneğiSon Samuray filmidir.

SamurayJAPONYA’NIN SOYLU DÖ⁄ÜfiÇÜLER‹

Samuraylar "buflido" anlay›fl›n› temel alm›flt›r. Buflido,"Savaflç›n›n Yolu" anlam›na gelir. Buflido felsefesinde korkununyeri yoktur. Samuray, ölüm korkusunu yenmifl kiflidir. Bu, dingin-lik kazand›r›r ve efendiye sadakat sa¤lard›.

Page 29: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

Silifke’nin Narl›kuyu Beldesi’nde tarih, kültür, do¤a ve denizin bütünleflti¤i bir noktada bulunmak-tad›r. Mersin flehir merkezine 55 km Adana fiakir Pafla Havaalan›na 130 km (1 saat 15 dakika.)

Silifke’ye 19 km mesafede olup, tarihi ve turistik merkezlerin yan›nda bulunmaktad›r.5 Aile odas›, 6 Suit, 29 Standart oda olmak üzere toplam 40 oda, 100 yatak kapasitelidir.Odalarda; klima, banyo tuvalet, telefon mini bar, uydu kanall› TV, balkon ve 24 saat s›cak su mevcuttur. HOTEL CALAMIE’de: 1 Adet 350 kiflilik Teras Restaurant, bar, yazl›k aç›k restaurant, jakuzili yüzmehavuzu, havuz bafl› snack bar, çok amaçl› toplant› ve oyun salonu, otopark› mevcuttur.

HOTEL CALAMIE : Atatürk Caddesi No: 1 Narl›kuyu/ Silifke/ MERS‹NTel: +90 324 723 30 61(4 HAT) • Faks: +90 324 723 30 65 • www.hotelcalamie.com • e-mail: [email protected]

TAR‹H, KÜLTÜR, DO⁄A VE DEN‹Z

Hotel CalamieHotel Calamie

Page 30: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

Hotel Calamie’de Kal›n, Tarihi Yerleri Görün...Hotel Calamie’de Kal›n, Tarihi Yerleri Görün...

KIZKALES‹

Kara Kalesi’nin tam karsısında, denizden 200 m içe-ride bir ada üzerindedir. Çevreden gelebilecek teh-

likelere karşı korunmak amacıyla 12.yy’da yapıldığı bi-linen kalenin bir de efsanesi var. Efsaneye göre, ‘Kıyı-daki Corycus Kralı’nın çok güzel bir kızı varmış ve onuçok severmiş. Buraya gelen falcılardan bir gün kızınıngeleceğini sormuş. Falcılar, bu kızın büyüyünce bir yı-lan tarafından sokularak öldürüleceğini söylemişler.Kral, kızını bu kötü gelecekten kurtarmak için denizinortasına yılanların gelemeyeceği bir kale yaptırmış. Kızbu kalede yaşamaya başlamış. Fakat bir gün kaleye ge-tirilen üzüm sepeti içinde saklanan bir yılan tarafındansokularak öldürülmüş.’

CENNET ÇÖKÜ⁄Ü

Bir yeraltı deresinin yol açtığı kimyasal erozyonla tavanınçökmesi sonucu meydana gelmiş büyük bir çukurdur.

Elips biçimindeki ağız kısmı çapları 250 m ve 110 m olup,derinliği 70 m’dir. Çökük tabanın güney ucunda 200 muzunluğunda ve en derin noktası 135 m olan büyük bir ma-ğara girişi ve bu mağaranın ağzında küçük bir kilise vardır.

Kilisenin giriş kapısı üzerindeki 4 satırlık kitabede, bu kili-senin V.yy’da Meryem Ana’ya ithafen yaptırıldığı yazılmak-tadır. Cennet Çöküğü’nün içine her biri oldukça geniş 452basamaklı taş bir merdivenle inilir. Kiliseye 300. basamaktavarılır. Kiliseden sonraki mağaranın bitim noktasında mito-lojik bir yer altı deresinin sesi duyulur.

ÜÇ GÜZELLER MOZA‹⁄‹ ve POIMENIOS HAMAMI

Narlıkuyu koyunda hemen deniz kıyısında bu-lunan hamam IV.yy Roma dönemine aittir.

İmparatorluk yönetiminde etkin bir kişi olan Po-imenios tarafından yaptırıldığı bilinmektedir. Cen-net obruğu içindeki yeraltı deresinin denize ulaştı-ğı yerdeki tatlı su kaynağından yararlanılarak bu-rada yaptırılan hamamın yıkanma bölümünün ta-banında yarı tanrıça üç kız kardeş tasvir edilmek-tedir. Baskın renkleri beyaz, siyah, kahverengi vesarı olan olan mozaikte Zeus’un kızları Aglaia,Euphrosyne ve Thalia çıplak olarak kumru ve kek-likler arasında dans ederken görülmektedir. Moza-ik tablonun üst kenarındaki Grekçe yazının Türk-çe’si şöyledir: ‘Ey konuk dost! Bu mucizeli suyu ki-min bulduğunu, saklı kaynağın kimin gün yüzüneçıkardığını merak ediyorsan bil ki O, imparatorla-rın dostu ve kutsal Adalar’ın dürüst yöneticisi Poimenios’tur.’

AYA TEKLA YERALTI K‹L‹SES‹

Taşucu yolu üzerinde 4. kilometredensağa dönülüp 1 km gidildiğinde Hıris-

tiyanlığın en eski ve en önemli merkezle-rinden biri olan Meryemlik’e varılır. Mer-yemlik’in tarihi Azize Tekla’nın buraya ge-lişi ile başlar.

İsa Peygamber’in havarilerinden St. Pa-ul’un vaazlarından etkilenen 17 yaşındakiTekla kendini Hıristiyanlık dinine adar. St.Paul’un bu değerli öğrencisi Konya ve Yal-vaç’ta Hıristiyanlığı yaymak için propogan-da yaparken paganların baskılarına maruzkalıp, öldürüleceğini düşünür. Kaçıp Sele-ukiaya’ya gelir ve sonradan kiliseye çevri-len bir mağaraya saklanır. Sığındığı mağa-radan yöredeki insanlara çok tanrılı dinekarşılık Hıristiyanlık inancını yayarkenmucizeler yaratarak hastaları da iyileştirir.Yine öldürüleceği bir sırada bu mağaradakaybolduğuna inanılır.

Aya Tekla’nın içinde yaşadığı mağara onunkayboluşundan sonra Hıristiyanlarca kut-sal sayılmış, ta ki bu din I.S 313 yılında ser-best bırakılıncaya kadar gizli bir ibadet ye-ri olarak kullanılmıştır. Bu mağara dahasonra IV.yy’da kiliseye dönüştürülmüştür.

Hıristiyanlığın resmen kabulünden sonrakidönemlerde birçok yapı ile bezenen Mer-yemlik’te Mağara Kilisesi’nden başka, bumağaranın üzerinde bugün sadece apsisi-nin bir bölümü ayakta kalan Azize TeklaKilisesi; İmparator Zenon tarafından AyaTekla’ya ithafen yaptırılan kilise ile KuzeyKilise, hamam, birçok sarnıç, mezarlıklarve şehir suru kalıntıları günümüze kadargelmiştir.

UZUNCABURÇ

İçel’in en önemli ve en iyi korunmuş tarihi kalıntıları Silif-ke’nin 30 km kuzeyindeki Uzuncaburç beldesindedir. He-

lenistik çağda merkezi Uzuncaburç’un 4 km doğusundakiOlba Krallığı’nın ibadet yeri olan bugünkü Uzuncaburç yer-leşim yeri, Roma döneminde, I.S 72 yılında imparator Vespa-sianus zamanında Olba’dan ayrılarak Diocaesarea (Tanrı-İmparator Kenti) adıyla özerk, kendi adına para basabilenyeni bir site durumuna getirilmiştir. Diocaesarea’daki ZeusTapınağı, burç ve piramit çatılı anıtmezar Selefkoslar, yaniHelenistik, sütunlu cadde, tiyatro, tören kapısı, çeşme, SansTapınağı ve Zafer Kapısı Roma döneminden kalma yapılar-dır. Anadolu Türkleri buraya şehrin sembolü olan yüksekburcun ismini vererek ‘Uzuncaburç’ demişlerdir.

KORKUSUZ KRAL ANITMEZARI

Susanoğlu’nun içinden kuzeye doğru giden yolun 10. kmsinde Paslı’ya ulaşılır. Paslı’da Roma dönemine ait çok

sayıda ev, sarnıç ve mezar kalıntıları ile bir nekropol görü-lebilir. Paslı’nın 3 km doğusunda, küçük bir tepe üzerinde,korkusuz kral anıtmezarı vardır. Yöre halkı tarafından Mez-git Kale olarak bilinen I.S II.yy veya III yy Roma dönemineait bu kalıntılar oldukça iyi korunmuş durumdadır. Anıt-mezar 7.80 m ebadında olup, ön kısımdaki korint tarzındabaşlıklı sütunların ortasında konsollar vardır. Bu konsollar-dan ortadaki ikisi üzerinde bulunan ayak oyuklarından za-manında mezarın heykel-ler taşıdığını anlıyoruz.Anıtmezarın arka pedi-mentinde ortada bir kal-kan iki yanına kılıç ve ak-rep rölyefleri vardır. Anıt-mezarın en önemli özelli-ği öndeki podyumun yanduvar taşı üzerine yontul-muş ‘Fallus’ kabartması-dır. Fallus, döl ve dirimtanrısı Priapos mitini çağ-rıştırmaktadır.

Page 31: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

61

Bir kediyle yaşayan bilir, onun ne zaman neyapacağı asla kestirilemez, özel hayatına

müdahale edilemez, canının istediğini istediğizaman yapar, kuralları daima o koyar. Zorluşehir şartlarında kocaman kamyonlar, hızlıarabalar, kendisini kuyruğundan çevirip duva-ra fırlatmak isteyen ilkokul çocukları arasındadoğarlar; yürümeyi öğrenir, çöp karıştırır, ra-hat ev şartlarında yumakla oynar, pencere per-vazında uyuklarlar. Pek çok kültürde ve dindeözel bir yerleri vardır. Gizemli hallerinden mi-dir, sevimliliğinden midir bilinmez ama ötekidünyayla ve kadınla en çok ilişkilendirilen ya-ratıklardır.

M›s›r’›n Tanr› KedileriBundan beş bin yıl önce Nil Vadisi’nde tarımyaparak yaşayan insanlar, ürünlerini depola-dıkları ambarları fareler ve haşereler basıncakedilerin yardımına başvurdular. Ülke zengin-leştikçe ve ambar sayıları arttıkça kedilere olanihtiyaç da aynı ölçüde arttı. Mısırlılar, Yunanlı-lar gibi doğa güçleriyle özdeşleşen tanrı ve tan-rıçalar sisteminden geliyorlardı. Tanrıları arka-larına alan kralların her zaman kral olmaktanöte bir ayrıcalıkları vardı. Bu nedenlerle devre-ye firavunlar girdi ve kediler üstün yaratıklarilan edilerek tanrılaştırıldı. Bir kediyi öldürme-nin cezası idamdı. Ev yansa önce kedi kurtarıl-malıydı. Kedi eceliyle ölürse öteki dünyadabirlikte olabilmek için hemen mumyalanırdı.

Mısır Mitolojisinde kediler, neşe ve müziğin,güzel şarkıların, kıvrak dansların temsilcisitanrıça Bastet olarak tasvir edildiler. İnanışagöre kedi her miyavladığında evin içi tanrıça-nın insanlara hediyesi sayılan neşeyle dolar-mış. Bir tarihçi; “Bastet; garip bakışı, çekikgözleri, kıvrak beli, soylu duruşu ve hayvanihayasızlığıyla her Mısırlı kadının aklını karıştı-ran ve benzemek istediği bir yaratıktı” diye ya-zıyor. Başta cinsellik ve doğurganlıkla ilişkilen-dirilen kediler; daha sonra ölüleri koruma,yağmur yağdırma, hastalara ve çocuklara şifaverme, analık, aşk, müzik ve dansın temsilcisiolmuşlar.

Talihsiz Avrupal› kediler…Hıristiyanlığın kabulünden önce Avrupa’da Pa-ganizm oldukça yaygın bir inanç sistemiydi.Bir Pagan tanrıçası olan Freya bir kediydi. Fre-ya’nın günü Friday yani Cuma günü kutsalolarak kabul edilirdi ve tanrıça adına pek çoktören düzenlenirdi. Kediler evlerde büyük biritibar görerek beslenirdi. Tek tanrılı bir dinolan Hıristiyanlığın kabulüyle Freya şeytanilan edildi ve kediler lanetlendi. Kutsal Cumagünleri uğursuz sayıldı. Özellikle ortaçağda ki-lise insanları, kedilerin şeytan tarafından cadı-lara cin olarak verildiği ve büyü işlerinde yar-dım ettiğine inandırdı. Bu nedenle kedi besle-yen pek çok masum kadın cadı ilan edilereköldürüldü. İnsanlara Freya’yı anımsatmasın di-ye binlerce kedi itlaf edildi. Ama ne demişler;alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste…Kedilerin toplu katliamının ardından kentleri

SOKAKLARIN VE EVLER‹M‹Z‹N SAK‹NLER‹

KedilerKediler, hayatta kalmaya programlanmış, adaptasyon yeteneğimüthiş ölçüde gelişmiş hayvanlardır. Bu nedenle kedilere“Dokuz canlı” dendiğini sıkça duymuşsunuzdur. Antartika’yasefer düzenleyen gemilerden atılan birkaç kedinin -50 derecesıcaklıkta, penguen ölülerini yiyerek hayatta kalabildiğini veAntartika’da bir kedi nüfusu oluşturabildiğini biliyor muydu-nuz? Peki sıcaklığın +50 dereceye kadar çıkabildiği çöllerdeçok az su ve yiyecekle yaşayabilen kedi türlerinin var olduğu-nu? İşte böylesine şaşırtıcı hayvanlar onlar.

Page 32: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

6362

fareler bastı. Büyük bir veba salgını başgösterdi. Hastalıktan o kadar çok insanöldü ki kedilerin uğursuzluğu bir andaunutuluverdi. Rönesans döneminde ke-diler toplumda yine saygın bir yere sa-hip oldular, pek çok ressama ilham ver-diler. Viktorya dönemi, kediyi sadeceyararlı bir ev hayvanı olarak değil, gü-zellik sembolü olarak da yüceltti. Bu-gün, istatistiklere göre kedi, Avrupa’daevlerde en çok beslenen hayvan halinegeldi.

Do¤uda KedilerUzakdoğulular kedilere tarih boyuncabüyük önem verdiler. Japonlar kedi öl-düren katilin ailesinin yedi kuşak bo-yunca lanetlendiğine inanırlar. Çinlileriçin kediler, belli bir yaşa geldiklerindebaşka bir canlıya dönüşür. Hint kültü-ründe kedinin yeri bambaşkadır. İnsan-lar öldükten sonra bir kedi olarak dün-yaya yeniden gelir bu nedenle tüm kedi-ler insan ruhu taşır. Kedi aynı zamandagücü simgeler. Eski adı Siyam olan Tay-land’da rahipler mutlaka kedi besler.Tayland (Siyam) kedilerinin başındakive kuyruğundaki renk değişimi kutsalsayılır.

Ünlü Kedi SeverlerMısır’ın ünlü kraliçesi Kleopatra kedile-re olan düşkünlüğü ile bilinirdi. Hattakedi kelimesinin Kleopatra’nın ismin-den geldiği öne sürülür. Hz. Muham-med’in de en çok sevdiği hayvandı kedi.Peygamberin yaşamını konu alan hadis-lerin birinde eteğinde uyuyan kedisiMüezza’yı uyandırmaya kıyamadığı içinelbisesini kestiği yazılıdır. “Çanlar Ki-min İçin Çalıyor”un ünlü yazarı ErnestHemingway’in otuz tane kedisi vardı. İç-lerinde en çok bir gemi kaptanı tarafın-dan kendisine verilen altıparmaklı kedi-sini severdi. Uzun yıllar İngiltere Başba-kanlığı yapmış Sör lakaplı WinstonChurchill’in kedisi Jock, İkinci Dünya

Savaşı sırasında yapılan tüm kabinetoplantılarına katılmıştı. Churchill sa-vaşa bile kedisiyle gitmişti. Gelmişgeçmiş en büyük kahin sayılan Nostra-damus, kedisi Grimalkin’den bir an ol-sun ayrılmak istemezdi. 1809’da Ame-rikan Başkanı seçilen Abraham Lin-coln’un kedisi Beyaz Saray’da yaşayanilk kedi unvanına sahipti. Bilim adamıIsaac Newton çok sevdiği kedileri içinbugün dünyada kapılara yaygın olarakmonte edilen kedi kapaklarını icat etti.Üç Silahşörler’in ünlü yazarı Alexan-der Dumas’ın kedisi Mysouff ise zama-nı tahmin etmek konusunda acayip biryeteneğe sahipti. Alexander Dumas ça-lışmasını ne zaman bitireceğini kendi-si bile bilmezken kedisinin bildiğinisöylerdi. Kırım Savaşı ile dünyaca ünekavuşan Florence Nightingale şişmanİran kedisine Bismarck ismini vermiştive Nightingale'in yavru kedileri çalı-şırken bile cebinde taşıdığı biliniyor.Bizde de kedi sever ünlülerin başındaAjda Pekkan geliyor. Pekkan’ın “Ya ke-diler ya ben” diyen sevgilisine, kedilerdiyip kapıyı gösterdiği çok konuşul-muştur. Ünlü işadamı PET HoldingYönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr.Güntekin Köksal’ın da “Dodi” isimliİran kedisi var. Edebiyat dünyamızdaise Bilge Karasu, kedileri en çok sevenve eserlerinde işleyen yazarlarımız ara-sında. “Ne Kitapsız Ne Kedisiz”, “Göç-müş Kediler Bahçesi” yazarın en ünlüromanlarından.

Bireyselliklerini ne pahasına olurlarsaolsun koruyan kedilerin, yakından in-celediğinizde sağlam bir kişilikleri ol-duğunu görürsünüz. Bazen agresif, ba-zen çıkarcı, bazen oyuncu bazen dedost olabilen bu yaratıklar, aslında çokyakından tanığınız birilerini anımsatırsize; kendinizi… Belki de bu nedenlebir kediyle beraber yaşamalısınız. Yü-reğinizin aynasında yansımanızı göre-bilmek ve beklentisiz sevebilmek içinaslında olduğunuz gibi olan kişiyi.

Page 33: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

KÜRS‹YÜS SARAYI’NDA ULUSLARARASI RESSAMIMIZ

1958 y›l›nda Karaman’da do¤an ve çocukluk y›llar›ndan bu yanaBelçika’da yaflayan sanatç› Liège flehri Güzel Sanatlar KraliyetAkademisi ile Güzel Sanatlar Yüksek Enstitüsü St. Luc’de e¤itimgörmüfltür. ‹lk kiflisel sergisini 1976 y›l›nda açan sanatç›n›n 78 ki-flisel sergisi ile 200’e yak›n karma sergilerle uluslararas› kariyeridevam etmektedir.

Bügüne kadar 8 ayr› retrospektifsergilerle onurland›r›lan Meh-

met AYDO⁄DU’nun eserleri Ame-rika, Almanya, Arjantin, Avustralya,Belçika, Bosna Hersek, fiili, K. K›b-r›s, Fransa, ‹talya, ‹srail, Japonya,K.K›br›s, Türkiye, Uruguay veyaYunanistan gibi birçok ülkelerdesergilenmifltir.

KÜRS‹YÜS SARAYIMehmet AYDO⁄DU’nun son on y›liçinde üretmifl oldu¤u eserlerin birk›sm› Grand Curtius/Kürsiyüs Sa-ray›’nde sergilenecek.

Liége kentinde tadilat› 2010’da bi-terek « Grand Curtuis » ad› alt›ndayeni bir müzeler grubu aç›lm›flt›r.Bir seri eski ve tarihi binalardanoluflan bu mekan›n en çarp›c› veen eski mimari yap›s› -tarihlemesi1597 ile 1604 y›llar›na dayanan-Palais Curtius’dür/Kürsiyüs Sara-y›’d›r. Bu tarihi yap›ya ça¤dafl mi-mari eklemeler yap›larak, arkeoloji,silah, inanç ile mozan sanat›, deko-ratif ile cam sanat› gibi dünyaca ün-lü koleksiyonlar› sergileyen bir mü-zeler gurubu oluflturulmufltur.

XVI ile XVII y›llar› aras›nda Liégekültürünün en verimlice yafland›¤›sembolik mekan› olarak bilinenPalais Curtius/Kürsiyüs Saray›, gü-nümüzde uluslararas› prestij sergi-lerini a¤›rlamak üzere düzenlen-mifltir. ‹lk faaliyetler aras›nda dün-yaca ünlü yazar Georges Sime-non’un hayat› veya ispanyol mimarCalatrava sergileri bu mekandagerçeklefltirilmifltir.

mehmet aydo¤du

Page 34: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

6766

Şehrin keşmekeşinden biraz sıyrılarak bir şey-ler yiyip, dostları ile sohbet etmek isteyen, bir

de üzerine, sağlıklı beslenmeye özen gösterenlerealternatif olarak farklı bir mola durağı olmayı he-defleyen Küçük Şeyler kapılarını açtı!!!...

Hem sağlıklı hem lezzetli yemekleri bir araya ge-

tiren “Küçük fieyler”, pratik yaşamak isterkensağlıktan ödün vermeye gerek olmadığını görenve göstermek isterken, farklı lezzetlerle karşılaşıpbunları paylaşmak isteyen iki beslenme uzmanı

Hande Dede ve Baflak Sefero¤lu tarafından ku-ruldu… Küçük Şeyler’de ne yediğinize dikkatederken, alışkanlıklarınızdan vazgeçmek zorun-da kalmayacaksınız çünkü burada yediğiniz herürünün bir besin değeri künyesi vardır.. Bu sizeçorbadan tatlıya kadar yediğiniz her şeyin besindeğeri hakkında fikir sahibi olup kendinizi kon-trol altına alma kolaylığı sağlar. Bizde her günbambaşka lezzetlerle karşılaşmanız mümkün…

“Enerji ve besin öğesi değerleri hesaplanmışürünler…

Sağlıklı beslenmenize destek olacak ara öğün se-çenekleri…

Ortalama sağlıklı bir bireyin ihtiyaçları göz önü-ne alınarak oluşturulmuş ama kişiye özel olarakda şekillendirilebilen kahvaltı, sandviç ve salataseçenekleri…

Dünyanın farklı yörelerinden gelen filtre kahveçeşitleri ile İtalya’nın en özel kahve çekirdekle-rinden elde edilen espresso kahveler ile hazırla-nan kahve çeşitleri…

Tamamı doğal ürünler kullanılarak elde edilen;kurutulmuş ve taze meyveler, meyve suları, sütve yoğurtla zenginleştirilmiş meyveli soğuk içe-cek alternatifleri…

Her gün yaratıcılığımızın ürünü olarak ortaya çı-kan tatlı, kurabiye ve kek çeşitleri…”

Kısacası sabahın ilk ışıkları ile birlikte, güne zin-de bir başlangıç yapmak için ihtiyacınız olan herşey burada…

Kuveyt Caddesi 7/A A. Ayranc›/Ankara • Tel: 0 312 468 78 70

www.kucukseylerde l i .comwww.facebook.com/Küçükfieyler • www.twitter.com/kucukseylerdeli

Page 35: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

Ankara'da 7 y›ld›r faaliyet veren Waffle Corner sadece waffle sunuyor. ‹ki katl› ve bah-çeli mekanda üst katta 16, alt katta 20, bahçede 24 kifli a¤›rlanabiliyor. Mekan›n

standart Waffle'›nda siyah ve beyaz çikolata taze meyve muz, çilek ve f›nd›k parçalar› var.Ama iste¤e göre malzemeler de¤ifltirilebiliyor. Çikolata çeflitlerinden siyah, beyaz, sütlü,frambuazl›, nutella, f›nd›kl›, karamelli, antep f›st›kl› ve muzlu çikolatalar var, ek olarak ta-hin pekmez ve bal da tercih edilebilir. Meyvelerde muz, çilek, kivi, yeflil ve k›rm›z› kiraz,portakal, kestane, tutti frutti, f›nd›k, f›st›k, çikolata parçalar›, tafl çikolata var. Sos olarakçikolata, karamel, çilek, kivi, viflne ve ahududu kullan›labiliyor, iste¤e göre üzerine vanil-yal› dondurma da eklenebiliyor. Buras› Bilkentli ö¤rencilerin s›k s›k u¤rad›klar› bir mekan. Her gün saat 12:00-24:00 aras› aç›k.

WAFFLE DÜNYASI

Waffle CornerWaffle

Corner

W A F F L E C O R N E RArjantin Caddesi Turan Emeksiz Sokak No:7 G.O.P.

Tel: 0312 427 10 41

Page 36: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

Vücut tarafından üretilemediği ve dışardan alın-maları gerektiği için Omega 3 ve Omega 6, el-

zem yaşamsal yağlar olarak adlandırılırlar. Bu adlaronların yapılarından kaynaklanmaktadır. Yaşamsalöneme sahip bu yağların dengeli alınması gerekir.Çünkü biri diğerine dönüşemez. Örneğin yediği-miz Omega 6 oranı artarken Omega 3 düzeyi dü-şer. Bu yağları vücuda alırken Omega 6 miktarınınOmega 3 ün 4-5 katından çok olmamasına dikkatedilmelidir. Omega 6, Omega 3 e göre daha sık tü-ketilebilmektedir.

KALP SAĞLIĞI İÇİN GEREKLİ

Omega 3 den zengin bir beslenme,kanyağlarının bir türü olan Trigliserid’le-rin kandaki düzeyini düşürmekteve kanın damarlarda daha rahatakmasını sağlamaktadır. Omega 6yağ asitleri ise, LDL kolesterol(kötü kolesterol) düzeyini düşüre-rek damar sertliğine engel oluyor.

KANSERE KARfiI KORUYUCU

Balık yağında ve bazı sebzelerde bulunan Omega 3yağ asitleri kansere karşı koruyucu etkinlik göster-mektedir. Balık yağlarının insanlarda ve hayvanlar-da prostat, göğüs, melanoma, fibrosarkoma ve bar-sak kanserlerini önledikleri bilimsel çalışmalarlagösterilmiştir. Melanoma ve göğüs tümörlerininakciğere yayılmalarını (metastaz) da engellediklerisaptanmıştır. Bu etkisini kanser hücrelerinin zar-ları için gerekli bazı maddelerin üretimini baskıla-yarak yapar. Bu arada bağışıklık sistemi hücreleri-ni koruyarak da kanser oluşumuna karşı direnciartırırlar.

D‹⁄ER YARARLARI

• Omega 3 yağ asitleri, gelişme döneminde başlıcayağ asitlerinin eksikliğini önler, gözlerdeki retinatabakası gelişimini sağlar.

• Bebeklik dönemlerinde alınmamasının ileriki

yaşlarda depresyon ve şizofreniye yol açabildiğigözlenmiştir.

• Özellikle Omega 3 uzun zinciri cilt için yaşamsalöneme sahiptir. Cildin pürüzsüz ve esnek olma-sını sağlar. Cildi yara ve iltihaplanmalara karşıkorur. Omega 6 eksikliğinde ise cilt problemlerive egzama gibi rahatsızlıklar ortaya çıkar.

• Araştırmalar Omega 3’lerin tansiyon üzerinde deetkili olduğunu kanıtladılar. Sadece sebze vemeyve ile beslenen vejeteryanlarda, balığa daya-lı bir diyeti uygulayanlara göre tansiyon yüksek-liğinin daha sık olduğu saptandı.

• Vücut ısısını düzenleyen reaksiyon-ların oluşumunda görev alırlar. Su

kaybını düzenlerler.

• Alerjilerin önlenmesinde roloynarlar.

• Beyin gelişimine ve fonksiyon-larının gerçekleşmesine katkıda

bulunurlar.

BALIK YEME⁄‹ ‹HMAL ETMEY‹N

Omega 3 özellikle soğuk denizlerdeki yağlı balık-larda daha çok bulunuyor. Ringa ve somon balığıgibi yağlı balıklar başta olmak üzere, uskumru, sar-dalye, istavrit gibi balıklar ve deniz ürünleri en iyiOmega 3 kaynaklarıdır.

Ancak tabi ki balığı pişirirken ızgara fırında veyahaşlama olmasına dikkat edilmeli, yağda kızart-maktan kaçınılmalıdır.

D‹⁄ER KAYNAKLAR

Soya fasulyesi, kanola bitkisi, yeşil yapraklı sebze-ler, (ıspanak, pazı, brokoli, marul, lahana), kabakçekirdeği, fındık, ceviz, keten tohumu Omega 3bakımından zengindirler.

Tahıl ürünleri, ayçiçek yağı, mısırözü yağı ve soyafasulyesi ve yağı ile bu yağlardan üretilen diğermargarinlerde Omega 6 bulunur.

Son zamanlarda ya¤ deyince akla ilk gelen… zararl›, yenilmemesi gerekli bir madde oldu-¤udur. Oysa yaflam için ihtiyac›m›z olan en önemli besin ve enerji kaynaklar›m›zdan biriya¤lard›r. Bütün ya¤lar zararl› de¤ildir. Aksine baz› ya¤lar vücut için yaflamsal önem tafl›r-lar. Bu ya¤lar vücut taraf›ndan üretilemezler ve mutlaka d›flardan al›nmalar› gerekir. Ancakya¤›n, zihinlerdeki olumsuz imaj› nedeniyle, yanl›fl beslenme al›flkanl›¤› kazanm›fl kifliler buya¤lar› sa¤l›klar›n› tehdit edecek kadar az tüketmektedir.

Yaşamsal Önem Taşıyan YağlarYaşamsal Önem Taşıyan Yağlar

Ferin BATMANBeslenme ve Diyet Uzmanı

www.ferinbatman.com

REFORM Beslenme E¤itimi ve Dan›flmal›kTunalı Hilmi Cad. Kuğulu İş Hanı B-Blok 6.Kat No:171 Kavaklıdere-ANKARA

TT ee ll :: 00 33 11 22 44 66 88 88 33 00 22

Page 37: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

73NN ooww ii nn EE nn gg ll ii ss

hh

Page 38: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

7574

Do you know Colonel Sanders, who changedthe eating habits of a nation and became a

millionaire thanks to the empire he built?In the beginning, he was an ordinary old retiredman with no capital other than a fried chicken re-cipe. That’s all.He had nothing but a small restaurant on the ed-ge of bankruptcy as the highway moved elsewhe-re. When he received his first social securitycheck, he decided to see if he could earn moneyby selling the recipe of fried chicken. The first re-sort he could think of was to sell his recipe to therestaurant owners and get paid per chicken. Initial developments did not immediately turnhim into a star. He wandered around the wholecountry to find someone to support him, sleepingin his car at nights. He changed his ideas and con-tinued knocking doors. After 1009 upside-downs,something miraculous happened; someone said“Yes”. Now Colonel was in the business, giving ri-se to delicious Kentucky Fried Chicken that you

can all eat to the bones. Colonel Sanders was determined enough to getinto the act. He had the personal power to createthe results he wanted most. Regardless of recei-ving a thousand “No” answers, he still had abso-lute faith in the idea that someday, somebody wo-uld say “Yes” and the gift to establish inside com-munication to lead him to knock the next door.Just 15 years ago from now, the number of restau-rants in Ankara could be counted on the fingers ofone hand. Those who go and return from abroadwould rhapsodize over the restaurants they hadbeen there and the pizzas they ate in Italy. In fact,there were barely a few people with whom you co-uld have a conversation on food and beverage. Bülent Yergin is the first one to spark the food andbeverage sector in Ankara, thanks to his entrepre-neurial spirit, courage and interest in gastronomy.He created delightful concepts, putting heads to-

gether with a close friend of him, Metin Terzi.

TADIM PIZZABülent Yergin also provided me with great support toestablish my own business after I retire. I could notsee these days if it were not for his significant contri-butions.Knowing traditional Turkish taste inside out, Mr.Yergin created Tadım Pizza while pizzas of multina-tional companies prevailed in the market and madesure that it remained as an ageless taste even aftermany years. Residents of Ankara got the chance ofmeeting a quality brand like Tadım Pizza well in ad-vance. I received the first offer for opening a foodblog from Mr. Yergin, while there was none in Turkey.What always made him different from other was hisinnovative attitude of mind and passion for realizingthe dreams he had without delay.By-Rest consulting firm currently owned by BülentYergin does not only offer services in a great varietyof fields, from creating concepts to management, trai-ning and developing a brand, but it also strives to mi-nimize the investor risk. On the grounds of the 30-year experience of the company, By-Rest preparesturn-key restaurants. Taking part in developingbrands like Tadım Pizza, My Fish, Hayyami andOtantik Kumpir, By-Rest Consultancy steers the in-vestor. The firm ensures that investors without ex-perience in developing brand, feasibility, accountanalysis and information management receive pro-

fessional consultancy service and avoid being enga-ged in wrong businesses. Bülent Yergin, the GeneralDirector of By-Rest consulting firm, which played akey role in developing over 20 brands up to now, andMetin Terzi, the Project Coordinator, have been exer-ting every effort for a flourishing sector in every as-pect, overwhelmed with excitement as in the firstdays of business.The other assistant of Mr. Yergin, who constantly se-eks innovation in a rigorous, faithful and persistentmanner of working, is his wife, Betül Yergin. You cansee her at shopping, picking products for her restau-rant one by one, in the kitchen and at every corner ofthe establishment. Mantar Restaurant serving home-made food she has been operating has defied the ye-ars without sacrificing its quality.Mr. Yergin is currently working on foreign expansionof HD restaurant chains, one of the significant brandsof Ankara. As long as his energy and excitement lasts,Mr. Yergin will increasingly continue his contributi-ons to the food & beverage sector.Some people see everything as they are and ask“Why?” Some others think of anything that has ne-ver existed and as “Why not?”Bülent Yergin is a creative businessman who continuo-usly raises “Why not?” questions in Ankara.When you come across an opportunity and you areprepared, know that you are on the springboard tomake that jump.

PIONEERS OF GASTRONOMY IN ANKARA

Bülent Yergin

Önder Sürenkök’s deceased fat-her Mehmet Sürenkök,

Member of the Board of Directorsof the Rönesans Corporate Gro-ups which undertook a specialmission in Turkey’s developmentand playing in the big leagues,was a journalist served for manyyears in newspapers titled Zaferand Hürriyet. Sürenkok, who star-ted working as a newspaper pho-tographer at the newspaper titledUlus in 1944, established TurkeyPhotograph Agency in 1950. Hewitnessed several political eventswith his camera during Turkey’stransition to multi-party system.He interceded in communicating

domestic and foreign activities ofCelal Bayar, President of the Re-public and Prime Minister AdnanMenderes, two prominent politi-cians of Democratic Party to thepublic. His active journalism reac-hed the political term of Süley-man Demirel and Turgut Özal.

Mehmet Sürenkök earned reputa-tion for his works he producedwith special design cameras bran-ded LINHOFF and LACIA, whichare seen very rarely in media es-tablishments. His dear son ÖnderSürenkök designed a photo al-bum named “Demokrasi Tarihi-mizden Kareler” (Shots from OurHistory of Democracy) to makehis father Mehmet Sürenkök’smemory eternal, who died in1985. You may ask for this greatwork of art, which would touchthe hearts of people who witnes-sed recent history, when you co-me to Trilye and leaf through itwhile enjoying your meal.

SHOTS FROM OUR HISTORY OF DEMOCRACY

Page 39: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

7776

Famous People Visit Trilye

Director General of ING Retire-ment Jetse Frederik De Vries has

a meal break at Trilye whenever hecomes to Turkey. Jetse Frederik DeVries, who has a worldwide reputati-on and who is interested in fish, plea-sed when he heard that most of thepersonnel working at the restauranthave insurance policies in ING Reti-rement. Individual RetirementSystem, which reached Turkey verylate, is very common especially in theEuropean countries. Groups of retiredpeople, with which I often encounterin cruises, live in comfort thanks totheir individual insurances. ING Reti-rement is one of the first companiesto offer individual insurance, an important opportunity to guarantee the future of the working peop-le. Director General, who is also quite familiar with Turkey, left Trilye very happily, stating that he wo-uld definitely watch TV after witnessing a video shoot in the garden.

Maria Lukito, Chief Editor of “IndonesiaTatler”, one of the most read journals in

Indonesia, was in Trilye in June with the for-mer Endonesia Ambassador Aydın Evirgenand his wife Mrs. Evirgen. Lukito, who lovesanimals very much, wanted to have her phototaken with Tontik. Our guest, who is also veryinterested in sea foods in Jakarta, was impres-sed by the food presentation in Trilye and bythe delicious products of Turkish seas. MariaLukito, who is on the list of “The most power-ful 99 women in Indonesia”, which is publis-hed by Globe Asia, business world journal ofIndonesia, left Trilye very happily.

MARIA LUKITO WAS IN TR‹LYE

Ayhan Sümer, one of the distinguished bu-sinessmen in Ankara, spends most of his

time providing infrastructure support to edu-cation. Mr. Sümer, met with Ankara Univer-sity Rector Prof. Dr. Cemal Taluğ, Nallıhandistrict governor Dr. Ömer Toraman, BirdalŞenoğlu who was appointed to Nallıhan Sci-ence and Technology High School as GeneralDirector and their wives in Trilye to discussthe activities regarding Nallıhan Science andTechnology High School. Lunch, hosted byAyhan Sümer and his elegant wife Serpil Sümer, went great.

EDUCATION ATTACK OF AYHAN SÜMER

DIRECTOR GENERAL OF THE ING RETIREMENT WAS IN TR‹LYE

Maxime Verhagen, Deputy Prime Minis-ter and Minister of Economic Affairs,

Agriculture, Energy & Innovation Techno-logy, was in Trilye Restaurant as a guest ofDeputy Prime Minister Ali Babacan on thenight of September 27. Sea bass and grilledwhite grouper were served to Vergahen, whowas amazed with the unique sea foods ofTurkey, as the main dish. Lakerda preparedwith bonito, which is special to Turkish cuisine, shrimps served with avocado, roas-ted artichoke with aubergine, sea beans, sal-mon served with mozzarella cheese and boi-led octopus were offered as cold starters.Shrimp nirvana and fried calamari were pre-

sented to his taste. It was shining out that economy was discussed and that Turkey and Netherlandswas in a good state as their sound economical structures. At the end of this sweet meal, Trilye’s Napo-leon Dessert, Makomat Dessert, Profiterole with Tahini and Chickpea Dessert, each one more delicio-us than the other, were offered. Sympathetic Deputy Prime Minister Verhagen said “Even though welive in a coast of ocean this is my first time eating such delicious sea foods, thank you so much,” andjoked with the “No Smoking” plate placed on the wall by saying “I don’t like this typeface, I don’t like it either when I see it on the walls in Netherlands.”

VERHAGEN, DEPUTY PRIME MINISTER OFNETHERLANDS, WAS IN TR‹LYE

Page 40: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

Trilye’s Flavors

WHITE GROUPER STEAMED IN UNPASTURIZED GOAT’S MILKOf all the methods of cooking fish, steaming is the healthiest. It’s not necessary to use water,

in fact goat or cow milk can yield very good results when steaming fish. Because vegetablesand fish have different cooking times, it is important to make note of that. If you are using nor-mal steam (water), you can add a couple of cloves of peeled garlic and approximately 4oz. of whi-te wine. You will also find that using a bamboo container for steaming is the most effective.

FISH SAUSAGEAbrand new taste. Sausage-flavored fish. But for those that don’t like fish, offer it first, then

let the secret out that it’s actually fish. Residents of Kayseri, famous for its sausage, mayget jealous...but we’ve made sausage from fish now, too!

POPCORN WHITINGIt doesn’t seem that there’s much that will taste good with popcorn, but it does go well with

whiting fish. We’ve taken the most preferred white meat fish and combined it with popcorn.Both the presentation and the taste are better than you could imagine. It’s worth a try.Especially those from the Black Sea region will love this recipe, because they often use corn-flour when cooking fish. Popcorn gives this recipe a more exotic taste.

EDIBLE COSMETICS PLATEShrimp shells are recognized as a beauty elixir. The world’s biggest producer is in Saudi Arabia,

as their share constitutes 25% of the products made from shrimp shells. France is the top con-sumer, due to the fact that the French cosmetics industry uses shrimp shells for cell regeneratingand anti-aging products. Trilye’s shrimp are dipped in a shrimp shell flour batter and cooked. That’swhy we’d recommend you to try our “Edible Cosmetics Plate” from our variety of shrimp.

Page 41: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant

Küçük Şeyler was founded bytwo nutritionists.

We set out thinking that one canstill keep a balanced diet eatingsandwiches, and does not have togive up being healthy for the sakeof being practical. That's how wecame together in Küçük Şeyler.

Küçük Şeyler opened its doors toprovide an alternative place forthose who wish to peacefully enjoya cup of coffee or tea in a welco-ming atmosphere as well as thosewho would like to know what it isthat they are actually eating.

Everything you will eat here is ourown product and there is a set nut-rition value for all of them.

Before we forget! You can alwayscontact us for any questions regar-ding a healthy diet.

Enjoy!

Kuveyt Caddesi 7/A A. Ayranc›/AnkaraTel: 0 312 468 78 70

www.kucukseylerde l i .comwww.facebook.com/Küçükfieylerwww.twitter.com/kucukseylerdeli

Sandwich - Breakfast - Salad

Page 42: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant
Page 43: RPT PRODUCTION | Trilye Restaurant