Upload
lyphuc
View
236
Download
7
Embed Size (px)
Citation preview
OZON TERAPİ PARASETAMOL HEPATOTOKSİSİTESİNİN
ÖNLENMESİNDE DOST MU, DÜŞMAN MI?
Selin AKYÜZ, Berkan KARABUĞA, Ekin KONCA, DoğuĢcan KURULAR, Özer TUÇ
Danışman: Yrd. Doç. Dr. Tolga ReĢat AYDOS
ÖZET
ÇalıĢmanın amacı, ozon terapinin parasetamol hepatotoksisitesi üzerine koruyucu etkisini araĢtırmak ve bu etkiyi parasetamol hepatotoksisitesini
antioksidan özelliğiyle önlediği bilinen taurin ile kıyaslamaktır.
ÇalıĢmamızda 30 eriĢkin Swiss albino fare (15 erkek, 15 diĢi) (38.9±0.71 g) kullanıldı. ÇalıĢma, her birinde rastgele seçilmiĢ 6 fare (3 erkek, 3 diĢi)
bulunan 5 grupta gerçekleĢtirildi: 1. Kontrol grubu (0,05 ml/gr ılık serum fizyolojik [SF] verildi)
2. Parasetamol grubu (400 mg/kg i.p. [SF’de çözüldü]) 3. Taurin (%10’luk sulu çözeltide, 7.5 ml/kg i.p.) ve 30 dk sonra
parasetamol uygulanan grup
4. Ozon terapi (1 mg/kg i.p., %5 O3-%95 O2) ve 30 dk sonra parasetamol uygulanan grup
5. Taurin+Ozonterapi ve 30 dk sonra parasetamol uygulanan grup SF ve parasetamol uygulamasından 4 saat sonra anestezi altında tüm
deney gruplarından karaciğer ve intrakardiyak kan örnekleri alındı. Kan örneklerinde serum ALT, AST, LDH düzeyleri; karaciğer örneklerinde ise
elektron mikroskobu ile histolojik değiĢiklikler araĢtırıldı.
Biyokimya sonuçları değerlendirildiğinde, tüm gruplarda parasetamol uygulamasının karaciğer enzim değerlerini anlamlı düzeyde artırdığı
saptandı. ALT düzeylerine bakıldığında taurin ve/veya ozon terapi uygulamasının parasetamol etkisiyle olan yükselmeyi istatistiksel anlamlı
düzeyde engellediği ve tek baĢına ozon uygulamasının koruyucu etkisinin daha belirgin olduğu görüldü (p<0.01). AST ve LDH düzeylerindeki
değiĢiklikler incelendiğinde ise taurin ve/veya ozon terapinin enzim
düzeyleri üzerinde anlamlı bir etkisinin olmadığı saptandı.
Histolojik değerlendirmede ise, parasetamolle belirgin hücre hasarı oluĢumu yanı sıra mitokondri zar bütünlüğünün ve krista yapısının
bozulduğu; sinüzoid dilatasyonu, safra kanallarında eritrosit ve apoptotik hücre varlığı saptanmıĢ olup taurin ve/veya ozon uygulanan gruplarda
hepatosit sitoplazmalarında belirgin vakuol oluĢumu ve bağlantı birimlerinde açılmalar gözlendi. Tek baĢına ozon uygulanan grupta ise
hasar oluĢumunun nispeten daha az olduğu tespit edildi.
Sonuç olarak, yüksek doz parasetamolün karaciğer dokusunda oluĢturduğu oksidatif hasar, intraperitoneal ozon ön-uygulaması ile kısmen
önlenebilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Parasetamol hepatotoksisitesi, Ozon terapi, Taurin,
Oksidatif hasar
GİRİŞ
Toplumumuzda yaygın kullanılan bir analjezik ilaç olan parasetamol
(Asetaminofen [APAP])’ün terapötik dozlarının karaciğerde detoksifikasyonu kolaylıkla gerçekleĢebilmektedir. Bu detoksifikasyon
karaciğerin faz 2 ilaç metabolize eden sistemleri ile sülfasyon ve glukuronidasyon aracılığıyla sağlanır (4, 8). Bu sistem N-asetil-p-
benzokinonimin (NAPBQI)’in indirgenmiĢ glutatyon (GSH) ile spontan
olarak veya glutatyon-S-transferaz (GST) aracılı GSH ile konjugasyonuyla sağlanır. Ancak parasetamolün aĢırı dozda kullanımı sitokrom p450
mikrozomal enzimleri aracılığıyla aĢırı reaktif elektrofilik arilleyici ara ürün NAPBQI’nın deriĢiminin artmasına neden olarak hepatik nekrozise ve ileri
aĢamalarda karaciğer yetmezliğine sebep olabilmektedir (1, 2). Hücre içinde NAPBQI deriĢiminin artması hücreyi birçok mekanizma ile ölüme
götürür. Bu mekanizmalar aĢağıda verilmiĢtir:
- NAPBQI, GST’nin aktivitesini bloke ederek GSH sentezini baskılar. Ayrıca serbest GSH’ı bağlayarak hücredeki mevcut GSH’ı tüketir.
Hücre içi GSH azalması hücre içinde oksidatif stres oluĢmasına neden olarak hücre içi GSH/GSSG (okside glutatyon) oranını düĢürür
(2). - NAPBQI, hücresel Ca++ ATPaz’ların -SH (sülfidril) gruplarını okside
ederek hücre içi Ca++ deriĢiminin sürekli artmasına ve buna bağlı olarak Ca++ ile aktive olan yıkıcı enzimlerin stimulasyonlarına neden
olur (3). - NAPBQI, lipid peroksidasyonunu aktive ederek membran
geçirgenliğini artırır (3). - NAPBQI, hücre içi proteinleri tüketerek hücreyi ölüme götürür (3).
Parasetamolün oksidatif strese bağlı hepatotoksik etkisinin diğer bir
mekanizması da parasetamolün reaktif oksijen türevleri, reaktif nitrojen türevleri ve peroksidasyon reaksiyon ürünlerinin formasyonuna yol
açmasıdır.
Ozon gazının kötü özelliklerinin yanı sıra antioksidan özellikleri olduğu da gösterilmiĢtir. ÇözünmüĢ ozon, plazmada bulunan uygun antioksidanlar ve
çoklu doymamıĢ yağ asitleri ile hemen reaksiyona girebilme özelliğine sahiptir. Peroksidasyon reaksiyonu H2O2 (hidrojen peroksit) formasyonuna
ve lipit peroksidasyon ürünlerinin (LOP) oluĢmasına neden olur (5).
OluĢan LOP’lar:
- Endotelde nitrik oksit radikali (NO.) salıverilmesini artırır.
- Kemik iliğinde süper yetenekli eritrosit (yüksek miktarda 2,3-DPG ve antioksidan enzim içeren eritrositler) yapılmasına neden olur.
- Antioksidan enzimlerin ve oksidatif Ģok proteinlerinin (OSP) artıĢına yol açar (5).
Ayrıca ozon, reaktif oksijen türevleri (ROS) üzerinden eritrositlerde O2
taĢınmasını artırır, lökositlerde immün aktivasyona neden olur, trombositlerden hormon ve büyüme faktörlerinin salıverilmesine neden
olur (5).Ozon terapi uygulamasından sonra plazmadaki total antioksidan (TAS) seviyelerinin oksijenden etkilenmediği ancak ozon eklenmesinden
yaklaĢık 10 dakika sonra önemli bir düĢüĢe geçtiği görülmüĢtür (5). Takiben, 1 dakika sonra, TAS seviyelerinin ilerleyici bir biçimde arttığı ve
20 dakika içinde ozon öncesi seviyelerine geri döndüğü tespit edilmiĢtir
(6). Bu olayın mantıksal açıklaması ise, kanda bulunan eritrositlerin ozon uygulamasına rağmen antioksidanları rejenere edebilmesi ve hızlı bir
Ģekilde normal TAS seviyelerine döndürebilmesi, eritrositlerin kısa bir süre içerisinde antioksidan depolarının yeniden oluĢturabilmesidir (6).
L-sistein metabolizmasının son ürünü olan taurin ise, birçok dokuda
bulunan serbest bir amino asittir (7). Yakın zamanlarda yapılan çalıĢmalarda sıçanlara koruyucu amaçla uygulanan taurinin, toksik dozdaki
parasetamolün oluĢturduğu hepatosellüler hasarı, GSH tüketimini, lipit peroksidasyonunu, DNA fragmantasyonunu, ROS üretimini ve oksidatif
stresin GSH döngüsünde yaptığı değiĢiklikleri azalttığı, mitokondriyal hasarı ve hem apoptotik hem de nekrotik hücre ölümünü engellediği
gösterilmiĢtir (7).
Bu bilgiler ıĢığında proje çalıĢmamızın amacı, ozon terapinin parasetamol hepatotoksisitesi üzerine koruyucu etkisini araĢtırmak ve bu etkiyi
parasetamol hepatotoksisitesini antioksidan özelliğiyle önlediği bilinen taurin ile kıyaslamaktır.
GEREÇ VE YÖNTEM
Bu çalıĢma BaĢkent Üniversitesi Hayvan Deneyleri Etik Kurulu tarafından onaylanmıĢ (Proje No: DA12/18) ve BaĢkent Üniversitesi AraĢtırma
Fonunca desteklenmiĢtir.
ÇalıĢmamızda 15 erkek, 15 diĢi olmak üzere toplamda 30 eriĢkin Swiss albino fare (38.9±0.71 g) kullanıldı. AraĢtırma Ünitesinde fareler sıcaklığı
(25±2°C) ve bağıl nemi (%32±7) sabit, havalandırma (vantilatör ile) kontrollü, 12 saat aydınlık/karanlık döngüsü uygulanan ortamda standart
fare kafeslerinde barındırıldı. Yem ve su kısıtlaması yapılmadı. Her biri
rastgele seçilmiĢ 3 erkek 3 diĢi olmak üzere 6 fareden oluĢan 5 grup üzerinde çalıĢma yürütüldü.
Deney grupları:
1. Kontrol grubu: Diğer gruplara serum fizyolojik içinde çözünmüĢ
maddeler verildiği için kontrol grubuna da intraperitoneal (i.p.)0,05 ml/gr ılık serum fizyolojik (SF) enjeksiyonu yapıldı.
2. Parasetamol grubu: 0,05 ml/gr SF içinde 400 mg/kg parasetamol (EGAġ Eczane Gereçleri A.ġ. Ankara, Türkiye) i.p.olarak uygulandı.
3. Taurin+Parasetamol grubu: %10’luk sulu çözeltide, 7,5 ml/kg taurin (Sigma, St. Louis, USA) i.p. olarak uygulandı ve 30 dk sonra
parasetamol i.p. olarak uygulandı. 4. Ozon terapi+Parasetamol grubu: Ġ.p. ozon terapi (1 mg/kg, %5
O3-%95 O2) uygulaması gerçekleĢtirildi ve 30 dk sonra parasetamol i.p. olarak uygulandı.
5. Taurin+OzonTerapi+Parasetamol grubu: Önce taurin ardından
ozon terapi i.p. uygulandı ve bu iĢlemlerden 30 dk sonra parasetamol i.p. olarak uygulandı.
Parasetamol, taurin, ozon terapi dozları, her grup için ortalama ağırlıklar göz önünde bulundurularak hesaplandı.
Parasetamol uygulamasından 4 saat sonra tüm gruplara ketamin/ksilazin
anestezisi (100/10 mg/kg, i.m.) uygulamasını takiben toraks ve abdomen açılarak, tüm kan intrakardiyak olarak alındıktan sonra fareler sakrifiye
edildi. Kan örnekleri 20 dakikalık bekleme periyodunu takiben santrifüj edildikten sonra örneklerin serum fraksiyonları biyokimyasal olarak
incelendi; AST, ALT, LDH değerlerine bakıldı.
Ayrıca, farelerin karaciğerleri çıkartılarak 1mm3’lük parçalara bölündükten sonra 0.1M fosfat tamponlu %2.5’lik gluteraldehitte (pH 7.4) 2 saat tespit
edildi. Tespit süresi bitiminde tampon ile 3 kez yıkanan dokular 1 saat %1’lik osmium tetroksit ile etkin bırakılarak post fiksasyonları yapıldı. Süre
bitiminde dereceli alkol serilerinden geçirilen dokuların dehidrate olmaları sağlandı. Son olarak propilenoksite maruz bırakılan dokular Araldit CY212
kit ile hazırlanan gömme materyaline gömülerek bloklar hazırlandı. 56°C’lık etüvde 48 saat süreyle polimerize edilen bloklardan yarı-ince
kesitler alınarak toluidin mavisi ile boyandı ve ıĢık mikroskopta incelendi.
ĠĢaretlenen bölgelerden alınan yaklaĢık 0.5 ’luk ince kesitler “uranil asetat
– kurĢun sitrat” ile boyanarak Carl Zeiss 906 E geçirimli elektron
mikroskopta (TEM) değerlendirildi.
Ġntraperitoneal uygulanan ozon, EveozoneBasicPlus marka ozon üretim
cihazı kullanılarak üretildi.
Sonuçların istatistiksel değerlendirmesi SPSS® 17.00 istatistik paket programı ile parametrik olmayan Kruskal-Wallis testi ve ardından çoklu
karĢılaĢtırma yöntemlerinden Dunn testi kullanılarak yapıldı. P<0.05 istatistiksel anlamlı farklılık olarak kabul edildi. Sonuçlar ortanca değer, 1.
çeyrek ve 3. çeyrek olarak ifade edildi.
BULGULAR
Biyokimya Bulguları:
Biyokimya sonuçları değerlendirildiğinde, tüm gruplarda parasetamol
uygulamasının karaciğer enzim değerlerini anlamlı düzeyde artırdığı saptandı. ALT düzeylerine bakıldığında taurin ve/veya ozon terapi
uygulamasının parasetamol etkisiyle olan yükselmeyi istatistiksel anlamlı düzeyde engellediği ve tek baĢına ozon uygulamasının koruyucu etkisinin
daha belirgin olduğu görüldü (p<0.01). AST ve LDH düzeylerindeki değiĢiklikler incelendiğinde ise taurin ve/veya ozon terapinin,
parasetamolün artırdığı enzim düzeyleri üzerinde anlamlı bir etkisinin olmadığı saptandı (ġekil 1).
Şekil 1. Sıçan kan serum ALT, AST ve LDH düzeyleri.
Histolojik Bulgular:
Kontrol Grubu: Santral ven çevresinde ıĢınsal yerleĢim gösteren
karaciğer hücreleri ve Disse aralığında normal yapısal özellikleri ile Kupffer hücresi ayırt edildi. Hepatosit sitoplazmasında hücre çekirdeği, elektron
yoğun matriksli mitokondri izlendi. Disse aralığı normal yapıdaydı. Büyük büyütmeli fotoğrafta (ġekil 2) hepatositlerin birbirine bakan yüzünde safra
kanaliküli ve bağlantı birimleri izlendi. Hepatosit sitoplazmasında az sayıda vakuol belirlendi.
Parasetamol Grubu: Küçük büyütmeli fotoğraflarda santral ven
çevresinde hepatosit çekirdeklerinin ökromatinden zengin olduğu saptandı. Mitokondri kristalizisine bağlı olarak oluĢtuğu düĢünülen çok sayıda
vakuolün Ģekillendiği görüldü. Hücrelerin Disse aralığına bakan yüzünde yapısal bütünlüklerini koruyamadıkları izlenirken sinüzoidal kapillerde
belirgin dilatasyon ve staz görüldü. GeniĢleyen sinozoitlerin çevresinde
kollajen lif birikimi belirgindi. Büyük büyültmeli fotoğrafta vakuoller ve açık renk sitoplazmalıdejeneratif hücreler görülürken safra kanalikülünde
normal yapısal özelliklerin kaybolduğu saptandı (ġekil 3).
Taurin ve Parasetamol Grubu: Küçük büyültmeli elektron mikroskop fotoğraflarında sinüzoitlerde dilatasyon, staz ve hücre sitoplazmasını
kaplayan dev vakuoller belirlendi. Hepatosit çekirdeklerinin yer yer heterokromatinden zengin olduğu ve normal yuvarlak Ģekillerini oluĢan
vakuoller nedeniyle yitirdikleri görüldü. Büyük büyültmeli fotoğraflarda iri
ve yoğun matriksli mitokondri ayırt edildi. Safra kanalikülünün oldukça geniĢlediği ve hepatositlerin bu alanlarda sıkı bağlantı birimlerini
yitirdikleri belirlendi (ġekil 4).
Ozon Terapi ve Parasetamol Grubu: Dejeneratif oluĢumlar ayırt
edilmesine karĢın yapının parasetamol uygulanan gruba göre biraz daha
korunmuĢ olduğu dikkati çekti. Sinüzoitler normal yapı sergilerken bazı alanlarda bu grupta da sinüzoit çevresinde kollajen lif birikimi gözlendi.
Hepatosit çekirdekleri ökromatinden zengin olarak görüldü. Kontrol grubunda olduğu gibi yoğun matriksli mitokondri görüldü. Disse aralığında
hepatosit mikrovillusları ve otofajik vakuoller içeren Kupffer hücreleri belirlendi. Safra kanaliküllerinin bazı alanlarda yapısal bütünlüğünü
korurken bazı alanlarda dilatasyon gösterdiği saptandı. Kontrol grubunda da görülen safra kanaliküllerinin her iki yanındaki sıkı bağlantı birimleri bu
grupta da belirgin olarak izlendi. Ayrıca vakuol oluĢumu da kısmen daha az olarak saptandı (ġekil 5).
Taurin, Ozon Terapi ve Parasetamol Grubu: Parasetamol kaynaklı
dejeneratif değiĢikliklerin diğer gruplara karĢın daha belirgin olduğu izlendi. Hücre çekirdeğinin heterokromatinden zengin olduğu izlendi. Bazı
alanlarda mitokondri kristalizisinin yeni vakuol oluĢumlarına neden olduğu saptandı. Safra kanaliküllerinde dilatasyon ve bağlantı birimlerindeki
açılma bu grupta da belirgin olarak izlendi. Herring kanalı çevresinde kollajen lif birikimi gözlendi (ġekil 6).
Ayrıca, deney gruplarındaki sıçanların karaciğerleri makroskopik olarak
incelendiğinde kontrol grubunda karaciğer normal yapıya sahip olarak gözlenirken (ġekil 7A) parasetamol grubundaki sıçanların karaciğerlerinde
büyümenin ve kanama odaklarının mevcut olduğu, renk ve Ģekil bozukluğunun oluĢtuğu görülmektedir (ġekil 7B, D, E). Ozon terapi
uygulanan gruptaki sıçanların karaciğerleri incelendiğinde ise kontrol grubu karaciğerlerine benzer normal yapıya ve renge sahip oldukları tespit
edilmiĢtir (ġekil 7C).
Tüm histolojik bulgular göz önünde bulundurulduğunda, yüksek doz
uygulanan parasetamolle belirgin hücre hasarı oluĢumu yanı sıra mitokondri zar bütünlüğünün ve krista yapısının bozulduğu;
sinüzoitdilatasyonu, safra kanallarında eritrosit ve apoptotik hücre varlığı saptanmıĢ olup taurin ve/veya ozon uygulanan gruplarda hepatosit
sitoplazmalarında belirgin vakuol oluĢumu ve bağlantı birimlerinde
açılmalar gözlendi. Tek baĢına ozon uygulanan grupta ise hasar oluĢumunun nispeten daha az olduğu tespit edildi.
Şekil 2. Kontrol grubu sıçan karaciğer dokusuna ait elektron mikroskobu
görüntüsü (Ç: Çekirdek, M: Mitokondriyon, : Disse aralığı, : Vena sentralis, : Safra kanalikülü, : Kupffer hücresi, : Sinüzoit, :
Dejenere hepatosit, ; Sıkı bağlantı birimleri).
Şekil 3. Parasetamol grubu sıçan karaciğer dokusuna ait elektron
mikroskobu görüntüsü (Ç: Çekirdek, M: Mitokondriyon, : Disse aralığı,
: Vena sentralis, : Safra kanalikülü, : Kupffer hücresi, : Sinüzoit, :
Dejenere hepatosit, ; Sıkı bağlantı birimleri).
Şekil 4. Taurin-Parasetamol grubu sıçan karaciğer dokusuna ait elektron
mikroskobu görüntüsü (Ç: Çekirdek, M: Mitokondriyon, : Disse aralığı,
: Vena sentralis, : Safra kanalikülü, : Kupffer hücresi, : Sinüzoit, :
Dejenere hepatosit, ; Sıkı bağlantı birimleri).
Şekil 5. Ozon-Parasetamol grubu sıçan karaciğer dokusuna ait elektron
mikroskobu görüntüsü (Ç: Çekirdek, M: Mitokondriyon, : Disse aralığı,
: Vena sentralis, : Safra kanalikülü, : Kupffer hücresi, : Sinüzoit, :
Dejenere hepatosit, ; Sıkı bağlantı birimleri).
Şekil 6. Taurin-Ozon-Parasetamol grubu sıçan karaciğer dokusuna ait
elektron mikroskobu görüntüsü (Ç: Çekirdek, M: Mitokondriyon, : Disse
aralığı, : Vena sentralis, : Safra kanalikülü, : Kupffer hücresi, :
Sinüzoit, : Dejenere hepatosit, ; Sıkı bağlantı birimleri).
Şekil 7. Farklı deney gruplarına ait sıçan karaciğerlerinin makroskopik görünümleri (A: Kontrol grubu; B, D, E: Parasetamol grubu; C: Ozon-
Parasetamol grubu).
A)
E)
C) D)
B)
TARTIŞMA
ÇalıĢmamızda farelerde yüksek doz parasetamolün oluĢturduğu
hepatotoksisite üzerine ozon terapinin etkisi taurinin etkisiyle kıyaslanarak araĢtırıldı.
Yüksek doz parasetamol uygulaması diğer çalıĢmalarda gösterildiği Ģekilde
karaciğer enzim düzeylerinde belirgin artıĢa yol açtı (9). Taurin ve/veya ozon terapi uygulamaları ile ALT düzeyindeki artıĢ anlamlı olarak
önlenebildi. Tek baĢına ozon terapi uygulamasının önleyici etkisi daha belirgin olarak ortaya çıktı. Diğer çalıĢmalarda parasetamol ile olan AST ve
LDH düzeylerindeki artıĢın taurin ve diğer antioksidan ajanlarla önlendiği gösterilmiĢ olmasına rağmen (9) çalıĢmamızda taurin ve/veya ozon
terapinin AST ve LDH düzeyleri üzerine herhangi bir etkisi gözlenmedi. Bunun sebepleri Ģunlar olabilir:
1. Kan alımı sırasında eritrosit hemolizine yol açılması (10)
2. Parasetamolün oksidatif reaksiyonları artırmasına bağlı olarak eritrosit membran hasarı sonucu hemolize yatkınlık (10)
Histolojik inceleme sonuçlarında ise safra kanaliküllerinin mikrovillüs
yapılarının ve iki yanındaki sıkı bağlantı birimlerinin az olmakla birlikte, ozon terapi uygulanan grupta daha fazla korunduğu ve vakuol
oluĢumunun da daha az olduğu gözlendi.
ÇalıĢmamızda, bir non-steroidal antiinflamatuar, antipiretik ve analzejik ilaç olan ve dünya çapında yaygın olarak kullanılan parasetamolün yüksek
doz kullanımında oksidatif strese bağlı oluĢturduğu hepatotoksik etkilerinin antioksidan özellikli ozon ile önlenebilmesi için bir deney hayvanı modeli
üzerinde çözüm yolu geliĢtirilmesi hedeflenmiĢtir. Bulgularımız ıĢığında, özellikle ozon terapinin yüksek doz parasetamol uygulaması sonucu
meydana gelen karaciğer hasarı üzerine kısmen koruyucu etkilerinin olduğu sonucuna varılmıĢtır.
Kaynaklar:
1-Dahlin DC, Miwa GT, Lu AYH, Nelson SD. N-Acetyl-p-benzoquinone imine: A cytochrome P-450-mediated oxidationproduct of
acetaminophen. Proc Nat Acad Sci 1984, 81: 1327-1331.
2-Jaeschke H, Bajt LM. Intracellular signaling mechanisms of acethominophen-induced liver cell death. Tox Sci 2006, 89 (1): 31-41.
3-Rang H.P., Dale M.M., Ritter J.M., Flower R.J., Henderson G.: Rang&Dale’s Pharmacology, 7th Ed.: Elsevier Churchill Livingston, An
imprint of Elsevier Ltd., Spain; 2011: 698-709.
4-Henderson CJ, Wolf CR, Kitteringham N, Powell H, Otto D, Park BK.
Increased resistance to acetaminophen hepatotoxicity in mice lacking S-transferase Pi. Proc Nat Acad Sci 2000, 97: 12741-12745.
5-Bocci V. Is it true that ozone is always toxic? The end of a dogma.
Toxicology and Applied Pharmacology 2006, 216: 493-504.
6-Bocci V. Ozone as janus: this controversial gas can be either toxic or
medically useful. Mediators of Inflammation 2004, 13(1): 3-11.
7-Das J, Ghosh J, Manna P, Sıl PC. Acethominophen induced acute liver
failure via oxidative stres and JNK activation: protective role of taurine by the suppression of cytochrome P450 2E1. Free Radical Research
2010; 44(3): 340-355.
8-Acharya M, A Lua Cam C. Comparison of the protective actions of N-
acetylcysteine, hypotaurine and taurine against acethominophen-induced hepatotoxicity in the rat. 17th International Meeting of Taurine
Fort Lauderdale, FL, USA. 14-19 December 2009.
9-Waters E, Wang J, Redmond H, Wu Q, Kay E, Bouchier-Hayes D. Role
of Taurine in Preventing Acetaminophen-Induced Hepatic Injury in Rat. Am J Physiol Gastrointest Liver Physiol. 280:G1274-G1279, 2001.
10-Manor E, Marmor A, Kaufman S, Leiba H. Massive Hemolysis Caused
by Acetaminophen Positive Determination by Direct Coombs Test. JAMA vol. 236 Dec 13, 1976.