188
T. C. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Türk Halk Edebiyatı Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folkloru Gamze Ilıcak 2501070782 Tez Danışmanı Yard. Doç. Dr. Abdulkadir Emeksiz İstanbul 2009

Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

  • Upload
    others

  • View
    2

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

T. C.

İstanbul Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü

Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı

Türk Halk Edebiyatı Bilim Dalı

Yüksek Lisans Tezi

Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folkloru

Gamze Ilıcak

2501070782

Tez Danışmanı

Yard. Doç. Dr. Abdulkadir Emeksiz

İstanbul 2009

Page 2: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

iii

ÖZ

Yüzyıllar boyunca farklı medeniyetlere başkentlik yapan, kendine has bir

kültür dokusu oluşturan, İstanbul halkının kültürü incelenmeye değer bir konudur.

Bu çalışmada hayatını Türk Halk Edebiyatı’na adamış Sadi Yaver Ataman’ın (1906-

1994) eserlerinden yola çıkılarak onun yapıtlarındaki İstanbul folkloru unsurları

tespit edilmiştir. Çalışmamızda küreselleşme sonucunda her geçen gün öz değerlerini

ve kimliğini yitirmeyle yüz yüze gelen İstanbul’un hayat damarlarını, köklerini

oluşturan folkloru, Sadi Yaver Ataman eserleri üzerinden kayıt altına alınmış ve

incelenmiştir. Böylece Türk folkloru açısından iki önemli öğe olan İstanbul ve Sadi

Yaver Ataman arasındaki ilişki irdelenmiştir.

ABSTRACT

Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

and it creates the culture of its own. Therefore, the culture of the people who lives in

Istanbul is an issue of worth examining. In this study, the elements of the folklore of

Istanbul have been established using the works of Sadi Yaver Ataman (1906-1994)

who devoted his life to the Turkish Folk Literature. The life veins of Istanbul and the

roots of the folk life are recorded and examined throughout the works of Sadi Yaver

since these elements come face to face to disappear because of globalization day by

day. Thus, two important elements of Turkish folklore, Istanbul and Sadi Yaver

Ataman, have been analyzed.

Page 3: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

iv

ÖN SÖZ Asaletin simgesi mor renkli erguvan ağaçlarla bezenmiş, boğazın

ışıltısıyla her yeni gün daha da parlayan, kendine ait bir ruha sahip İstanbul

şehri, üç büyük medeniyete ev sahipliği yapmıştır. İki kıtayı birbirine bağlayan

bu eşsiz şehir için pek çok kitap yazılmış, efsaneler, türküler dile getirilmiştir.

Farklı etnik gruplarından oluşan halkıyla kendine özgü bir kültür

yumağı oluşturan bu şehrin folklorunu daha iyi anlayabilmek ve tanıtabilmek

için folklorun etkili isimlerinden biri olan Sadi Yaver Ataman’ın

çalışmalarından bu tez oluşturulmuştur. İstanbul’un zengin folkloru Ataman’ın

çalışmalarıyla, onun metinlerinden kaynak alınarak değerlendirilmiştir.

Sadi Yaver Atamanla ilgili Hasan Or’un yapmış olduğu Sadi Yaver

Ataman ve Müzik Yaşamı (Halk Müziğine Katkıları) adlı tez çalışmasından

başka Ataman’la ilgili bir tez çalışması bulunmamaktadır. Bu çalışmanın amacı

önemli bir folklorist ve müzikolog olan Sadi Yaver Ataman’ın eserlerinden

yola çıkarak, gün geçtikçe folklorik unsurlarını yitiren İstanbul şehrinin,

Ataman’ın eserlerinde yer alan folklor unsurlarını tespit ederek bu değerli

ürünleri kayıt altına alarak hem tanıtmak hem de sahip çıkmaktır.

Çalışmada İstanbul folkloru ve genel olarak folklor kavramıyla ilgili

çeşitli kitaplardan, bu konuya yönelik ansiklopedi maddelerinden,

makalelerden vb. faydalanılmıştır. Ayrıca bu çalışmada, konuyla ilgili

doğrudan ve dolaylı kaynaklar araştırılarak literatür taranması yöntemi

kullanılmış ve 1., 2. ve 3. bölümler metin merkezli olarak incelenmiştir.

Çalışmada bölümler ve alt başlılar meydana getirilirken Özkul

Çobanoğlu’nun belirlediği folklor kadrolarından yararlanılmıştır. Tezde Sadi

Yaver Ataman’ın eserlerinde yer alan folklor ürünleri incelendiği için

çalışmanın bölümleri Ataman’ın eserlerinden çıkan folklor malzemesi

Page 4: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

v

doğrultusunda Çobanoğlu’nun kadrolarından yola çıkılarak bölümlenmiştir.

Araştırma sonucunda çıkan malzemelere göre Çobanoğlu’nun folklor

kadrolarına bölümler eklenip çıkarılarak bir tasnif yapılmıştır. Ayrıca

bölümlerin alt başlıkları hazırlanırken Ataman’ın kendisinin yaptığı

tasniflerinden de faydalanılmıştır.

Çalışmamız giriş bölümü dışında üç bölümden oluşmaktadır. Giriş

bölümünde Sadi Yaver Ataman’ın hayatı ve eserlerinin tanıtımı yer almaktadır.

Birinci bölümde halk edebiyatı ürünleri ve halk tiyatrosu, ikinci bölümde

eğlence hayatını oluşturan unsurlar ve son bölümde ise diğer folklor unsurları

incelenmiştir.

Çalışmanın sonunda elde edilen bilgiler değerlendirilerek sonuç

bölümünde verilmiş, yararlanılan kitaplardan oluşan kaynakça da bu kısımdan

sonra çalışmanın sonuna eklenmiştir.

“Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folkloru” adlı tez

çalışmamda her zaman kapısını çaldığım Arş. Gör. Ferhat Aslan’a, bilgileri ve

öngörüleriyle bana yol gösteren danışman hocam Yard. Doç. Dr. Abdülkadir

Emeksiz’e ve tezime verdiği desteğiyle değerli hocam Prof. Dr. Şeyma

Güngör’e, sonsuz teşekkür ederim.

Ayrıca bana her konuda destek veren, ilgilerini, sevgilerini hiçbir

zaman, hiçbir koşulda esirgemeyen biricik anneme, babama, ablam Güzin ve

abim Mehmet’e teşekkür ederim.

Nezire Gamze Ilıcak

Osmanbey 2009

Page 5: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

vi

İÇİNDEKİLER

ÖZ/ABSTRACT ...................................................................................................... iii

ÖN SÖZ …..……………………………………………………………………….. iv

İÇİNDEKİLER .………………………………………....………………......…..…vi

KISALTMALAR ..…………………………………………………..........……...... x

GİRİŞ ………………………………………………………………………………. 1

1. SADİ YAVER ATAMAN’IN HAYATI .............................................................. 1

2. SADİ YAVER ATAMAN’IN ESERLERİ …………………………………….. 5

1. HALK EDEBİYATI VE HALK TİYATROSU ……………………………... 20

1.1. Halk Edebiyatı ...……………….................................................................... 20

1.1.1. Destanlar ………………………….......................................................... 20

1.1.2. Efsaneler ................................................................................................. 28

1.1.2.1. İstanbul’un Kuruluşuyla İlgili Efsaneler ............................................ 28

1.1.2.2. Osmanlı Sultanıyla İlgili Efsaneler .................................................... 30

1.1.3. Halk Hikâyeleri ………………………………………............................ 31

1.1.4. Türküler …………………………………................................................ 33

1.1.4.1. İstanbul Türküleri ………………………………………................... 35

1.1.4.2. İstanbul’a Gelerek Yerleşmiş Türküler ………………….................. 42

1.1.4.3. İstanbul’un Meşhur Semt ve Yerlerinin Geçtiği İstanbul Türküleri .. 43

1.1.4.4. İstanbul ile İlgili Gurbet ve Sıla Türküleri ………………................. 45

1.1.4.5. Muayyen Bir Zümre ve İş Hayatına Ait Türküler ……………........ 47

1.1.4.6. İstanbul Şehrinin İsminin Geçtiği Türküler …………………........... 50

1.1.4.7. İstanbul Hasreti ve Tahassüsü ile Yakılmış Türküler ……................ 53

1.1.5. Atasözleri ………………………………………………......................... 54

1.1.6. Deyimler …………………………………………………...................... 59

1.1.7. Tekerlemeler …………………………………………............................ 61

1.1.7.1. Şaşırmacalı (Yanıltmalı) Tekerlemeler ………….............................. 62

1.1.7.2. Oyun Tekerlemeleri .……………………………………………….. 63

1.1.7.3. Masal Tekerlemeleri ……………………………………………….. 64

1.1.8. Bilmeceler ……………………………………....................................... 65

1.1.8.1. Din Unsuruyla Düzenlenmiş Bilmeceler …………………………... 66

Page 6: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

vii

1.1.8.2. Tabiat Varlıklarının Çeşitli Görünüşlerini İçine Alan Bilmeceler ..... 67

1.1.8.3. Özel Adlar Taşıyan Bilmeceler .........………………………………. 67

1.1.8.4. Eğlencelik Bilmeceler ……………………………………………… 68

1.1.9.Mâniler ………………………………………………………………….. 70

1.1.9.1. Düz Mâniler ………………………………………………………... 72

1.1.9.2. Mâni Fasılları ………………………………………………………. 73

1.1.9.3. Ayaklı Mâniler ……………………………………………………... 74

1.1.10. Argo …………………………………………………………………... 76

1.2. Halk Tiyatrosu ……………………………………………………………... 80

1.2.1. Meddahlık ……………………………………………………………… 81

1.2.2. Karagöz ………………………………………………………………… 83

1.2.3. Orta Oyunu ……………………………………………………………... 86

1.2.4. Tulûat …………………………………………………………………... 90

2. EĞLENCE HAYATINI OLUŞTURAN UNSURLAR………………………. 93

2.1. Eğlence Mekânları ……………………………………………………….. 93

2.1.1. Açık Mekân …………………………………………………………... 93

2.1.1.1. Mesire Yerleri ……………………………………………………. 94

2.1.2. Kapalı Mekânlar ……………………………………………………… 96

2.1.2.1. Meyhaneler ………………………………………………………. 96

2.2. Müzikli Eğlenceler ………………………………………………………. 99

2.2.1. Kanto …………………………………………………………………. 99

2.2.2. Sulukule Eşrafı ……………………………………………………… 101

2.2.3. Kahvehaneler ……………………………………………………….. 102

2.2.3.1. Çalgılı (Semai) Kahvehaneler …………………………………... 103

2.2.3.2. Âşık Kahvehaneleri …………………………………………….. 107

2.3. Halk Müziği ve Müzik Araçları ………………………………………… 109

3. DİĞER FOLKLOR UNSURLARI…………………………………………... 111

3.1. Geçiş Dönemleri …................................................................................... 111

3.1.1. Evlilik Çağı -Evlilik Yaşı- Evlenme İsteğini Belli Etme ..…………. 112

3.1.2. Düğün ……………………………………………………………….. 114

3.1.2.1. Düğün Öncesindeki Uygulamalar ………………………………. 115

3.1.2.1.1. Düğün Harcamaları …………………………………………. 115

Page 7: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

viii

3.1.2.1.2. Gelin Hamamı ………………………………………………. 116

3.1.2.1.3. Kına Gecesi …………………………………………………. 116

3.1.2.2. Düğün Esnasındaki Uygulamalar ………………………………. 118

3.1.2.2.1. Gelinin Kutlanması …………………………………………. 118

3.1.2.2.2. Yüz Yazısı …………………………………………………... 119

3.1.2.2.3. Silah Atmak ve Davul Dövmek …………………………….. 120

3.1.2.3. Düğün Sonrasındaki Uygulamalar ……………………………… 120

3.2. Yasak İlişkiler …………………………………………………………... 121

3.3. Halk Mimarisi …………………………………………………………... 123

3.4. Ulaşım …………………………………………………………………... 128

3.4.1. Karayolu Ulaşım Araçları …………………………………………... 128

3.4.2. Denizyolu Ulaşım Araçları …………………………………………. 132

3.5. Sağlık Folkloru …………………………………………………………. 135

3.6. Yemek Folkloru ………………………………………………………… 142

3.7. Giyim-Kuşam …………………………………………………………… 144

3.7.1. Erkek Giyimi ………………………………………………………... 145

3.7.2. Kadın Giyimi ……………………………………………………….. 146

3.7.3. Törensel Giyim ……………………………………………………... 148

3.7.4. Mesleki Giyim ……………………………………………………… 149

3.8. İstanbul’da Meslekler ve Meslek Kolları ………………………………. 154

3.8.1. Basmahâne …………………………………………………………. 156

3.8.2. Ciltçilik …………………………………………………………….. 156

3.8.3. Çedik-Papuççuluk ………………………………………………….. 157

3.8.4. Çinicilik …………………………………………………………….. 157

3.8.5. Gözlemeciler ………………………………………………………... 158

3.9. İnançlar …………………………………………………………………. 160

3.9.1. Dinsel İçerikli İnançlar ……………………………………………... 160

3.9.2. Büyüsel İçerikli İnançlar ……………………………………………. 163

3.10. İstanbul Kültüründe Tipler ve Şahıslar ………………………………... 164

3.10.1. Azınlıklar ………………………………………………………….. 164

3.10.2. İstanbulcular ……………………………………………………….. 165

3.10.3. Meşhur Kişiler …………………………………………………….. 166

Page 8: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

ix

3.10.4. Tipler ………………………………………………………………. 168

SONUÇ .........……………………….…………………………………………… 172

KAYNAKÇA ……………………………………………………………………. 175

Page 9: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

x

Kısaltmalar

A.e.: aynı eser

bkz.: bakınız

bs. : baskı, basım

C.: cilt

çev.: çeviren

DBİA: Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi

Dr.: doktor

haz.: hazırlayan, hazırlayanlar

Hz.: Hazreti

İA: İstanbul Ansiklopedisi

mec.: mecaz

nr.: numara

Prof.: profesör

s.: sayfa

TFAD: Türk Folklor Araştırmaları Dergisi

t.y.: basım tarihi yok

vb.: ve benzeri

v.s. : vesaire

y.y.: basım yeri yok

Page 10: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

1

GİRİŞ

1. SADİ YAVER ATAMAN’IN HAYATI

Sadi Yaver Ataman, 23 Nisan 1906’da babasının görevli bulunduğu

Yanya’da doğmuştur.1 Edebiyat tarihinin önemli isimlerinden biri olan Sadi Yaver

Ataman, “folklor uzmanı”, “müzikolog”, “saha araştırmacı”lığının yanı sıra

“eğitimci” kişiliği ile Türk edebiyatına yön vermiş bir bilim adamıdır.

Ataman’ın “Babası Kafkasyalı mücâhit Şeyh Şâmil’in baba soyundan Dr. Ali Yaver

Ataman; annesi, Safranbolu Cılız soyundan Habîbe Yektâ Ataman’dır.”2 Sadi Yaver

Ataman, Safranbolu İptidaî Mektebi, Safranbolu İdâdisi ve İstanbul Lisesi’nde

okumuştur.3

Lise eğitiminin ardından, İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği kısmına

kaydolduysa da; bu eğitimini yarıda bırakmıştır. Müziğe olan düşkünlüğü nedeniyle,

eski adı Dâru'l-Elhân olan İstanbul Konservatuarı’na girmiş ve buradan 1930 yılında

mezun olmuştur.4

Konservatuardan mezun olduktan sonra (1930) müzik öğretmenliği yapan

Ataman (1931-1940), radyocu olmak için öğretmenlik görevinden ayrılmıştır.5 Sadi

Yaver Ataman, Ankara Radyosu’nun Halk Müziği yayınları yöneticiliğini yapmıştır.

Büyük başarılar kazandığı yayınlarda halk müziğini insanlara tanıtmıştır. 6

1 Süleyman Şenel, Sadi Yaver Ataman, İstanbul, Form Reklam Hizmetleri, 1995, s. 1. 2 A.e., s. 1. 3 Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi Devirler/İsimler/Eserler/Terimler, “ATAMAN, Sadi Yaver”, C.I, İstanbul, Dergah Yayınlar, Ocak 1977, s. 213. 4 Şenel, Sadi Yaver Ataman, s. 1. 5 İhsan Işık, “ATAMAN, Sadi Yaver”, Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi, C.I, 1. bs., Ankara, Elvan Yayınları, 2006, s. 416. 6 Şenel, Sadi Yaver Ataman, s. 2.

Page 11: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

2

Ayrıca bir süre Ankara Polis Koleji’nde öğretmenlik yapan (1939) Ataman,

1940 yılında bağımsız olarak, Karabük Belediye Başkanlığı’na seçilerek siyasete

atılmıştır. Ataman, İstanbul’da Beyazıt ve Kumkapı Belediye Başkanlıkları da

yapmıştır.7

Bu dönemde aynı zamanda Karabük Halkevi Başkanlığını da yürüten

Ataman, belediye başkanlığı görevini sürdürürken ikinci kez, teğmen rütbesi ile

askere alınmış (1940) ve daha sonra üsteğmen rütbesi ile terhis edilerek belediye

başkanlığı görevine dönmüştür. (1942)8

1946 yılında üçüncü kez askere alınan Ataman, 1947 yılında yeniden terhis

edilmiştir. 1948 yılında İstanbul Beyazıt Bucak Müdürlüğü ve 1950 yılında, İstanbul

Radyosu’nda; Memleket Havaları Ses ve Saz Birliği’ni kurarak, bu topluluğun

yöneticiliğini yapmıştır. 1952 yılında Bucak’taki görevinden ayrılarak, İstanbul

Belediye Konservatuarı içinde Folklor İnceleme ve Derleme Kurulu başına

geçirilmiştir.9

1952 yılında, Bucak Müdürlüğü’nden kendi isteği ile ayrılıp aynı yıl içinde,

İstanbul Belediye Konservatuarı bünyesinde, kurulmasına öncülük ettiği Folklor

İnceleme ve Derleme Kurulu’na (1952) atanmış ve bu kurula bağlı olan Folklor

Tatbîkat Topluluğu’nun şefliğine getirilmiştir. (1953) Ataman, bir süre de, “Aksaray

Lisesi Müzik öğretmenliği” yapmıştır.10

7 İlhan Işık, “ATAMAN, Sadi Yaver”, Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi, C.I, Genişletilmiş 3. bs., Ankara, 2004, s. 224. 8 Sadi Yaver Ataman, Eski Safranbolu Hayatı, (Genişleterek Yayına haz.: Süleyman Şenel), 1. bs., İstanbul, Canyiğit Grafik, Eylül 1994, s. 22. 9 Reşad Ekrem Koçu, “İstanbul” Konuşmaları, (haz.: Süleyman Şenel, Raportör: Sadi Yaver Ataman,), İstanbul, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. Yayınları, Aralık 2005, s. 23-24. 10 Şenel, Sadi Yaver Ataman, s. 2.

Page 12: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

3

İstanbul Radyosu’nda raportörlük ve müzik danışmanlığı yapan Ataman,

1963 tarihinde İstanbul Belediye Konservatuarı Folklor İnceleme ve Derleme Kurulu

üyeliği’ne getirilmiştir. Daha sonra bu görevden emekli olmuştur. (1972) Özel bir

kuruluşun başarıyla kültür ve sanat danışmanlığını yapan Ataman, Türkiye’nin en

zengin folklor arşivlerinden birini kurmuştur. Ayrıca Ataman, Paris Müzikoloji

Enstitüsü’nün de fahri üyesidir.11

Ataman Karadeniz Ereğlisi İdman Yurdu Musiki Şubesi, Türk Halk

Oyunlarını Yaşatma ve Yayma Tesisi [Vakfı], Fatih Halkevi Müzik Kolu, Türk

Folklor Derneği, Halk Oyunları Derneği [HOYDER], Türk Sanat ve Halk

Musikilerini Yaşatma ve Yayma Kurumu, Türk Folklor Kurumu gibi kurum ve

derneklerde kurucu üyelik, fahri başkanlık ya da yönetim kurulu üyeliği gibi

görevlerde de bulunmuştur.12

Ataman Bozkurt, Çağımız, Doğu Büyük Ülkü Gazetesi, Dokuz Eylül Dergisi,

Folklor, Folklor (Halk Bilimi), Folklora Doğru, Folklor Postası, Genç Öğretmen,

Halk Bilgisi Haberleri, Halk Eğitimi, Hamsi, Işık Yolu, İstanbul Belediye, Karabük,

Karaelmas, Kemal Yolu, Kıyı, Maya, Musiki, Musiki Ansiklopedisi, Musiki

Mecmuası, Müzik ve Sanat, Müzik ve Sanat Hareketleri, Orkestra, Orkun, Özleyiş,

Pirelli, Sanat-Bilim ve Kültürde Orkun, Sır, Sigorta Dünyası, Sivas Folkloru, Şua,

Tarla, Türk Folkloru, Türk Basın Birliği, Türk Folklor Araştırmaları, Türk Musikisi

Dergisi, Ülkü, Ülkücü Öğretmen, Varlık, Yelken, Yeni Fırat, Yeni Musiki

Mecmuası, Yeni Öğretmen gibi dergilerde, ayrıca; Adalet, Bizim Anadolu, Son

Havadis ve Tan gibi gazetelerde, 1000 civarında makale ve tefrikaya imza atmıştır.

Görsel Türkiye Ansiklopedisi ve Renkli Büyük Türkiye Ansiklopedisi gibi

ansiklopedilerin, Folklor ve Halk Müziği maddelerini de yazan Ataman Unesco ve

çeşitli kültür-sanat kongrelerine davet edilmiştir.13

11 Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, “ATAMAN, (Sadi Yaver)”, C.II, y.y., Interpress Basın ve Yayıncılık A.Ş., 1986, s. 947. 12 Şenel, Sadi Yaver Ataman, s. 3. 13 A.e., s. 6-7.

Page 13: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

4

Ataman özellikle yaptığı saha araştırmalarıyla çok sayıda folklorik materyal

toplamış ve derinlemesine yaptığı incelemeleriyle Türk kültür hayatına binlerce

değerli malzeme kazandırmıştır. ‘Türkiye radyolarında bağlama çalarak türkü

söyleyen ilk sanatçı olan Sadi Yaver Ataman, 10 Aralık 1994 yılında İstanbul’da

ölmüştür.’14

14 İlhan Işık, “Ataman, Sadi Yaver”, Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi, s. 224-225.

Page 14: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

5

2. SADİ YAVER ATAMAN’IN ESERLERİ

Eğitimci, folklorcu, müzikolog Sadi Yaver Ataman, kırka yakın kitap yazmış,

yirmiye yakınını da yayımlayabilmiştir. Bu yayımlanan kitapları:

1. Safranbolu Düğünleri Oyunlar-Türküler, Bartın, 1936, Memleket Basımevi, 94

s., [Notalı].

Anadolu’nun çeşitli yörelerinde farklı konularda çalışmalar yapan Ataman,

Safranbolu düğünleri konusunda derinlemesine bir çalışmayı bu kitabında

gerçekleştirmiştir. 1936 yılında yayımlanan Safranbolu Düğünleri Oyunlar-

Türküler kitabında köy ve kasaba düğünleri konusunda bilgiler aktarılmıştır. Düğün

ritüeli, bu ritüelin yapılış biçimi ve halk tarafından çalınan ve de oynanan çeşitli

havalar da kitapta derlenmiştir.

Ataman’ın derlediği türkü notaları arasında: “Amani Oyun Havası, Aç Kapı

Oyun Havası, Çıtırdağ Oyun Havası, Kızılbelden Gelir Pekmez /Helosa Helosa, Kabem

Sana Varsam Konuk, Yük Dibine Yerin Ettim Nenni /Geline Kına Yakma Türküsü, Zurnanın

Köçek Başlangıç Havası, Seymen havalarının verdiği ilhamla 6 telli saz üzerinde yapılmış

bir kalem denemesi, Geyme Dedim Geydin Sen Bu Alleri / Kadın Oyun Havası, Seymen

Havalarının Başlangıç Havası” yer almaktadır.15

Ataman, kitabı kasaba düğünleri, köy düğünleri, Safranbolu düğünleri diye

bölümlere ayırıp, incelemiştir. Hayatının önemli bir bölümünü Safranbolu’da geçiren

Ataman, bu şehri çok iyi tanımakta, bu yüzden de bölge ile ilgili derlemeleri daha

kolay toparlamaktadır. Bölgeye ait kelime ve ağız yapısını eserlerinde işlemeye özen

gösteren Ataman, bu konuda başarılı da olmuştur. Yöreyle ilgili bilgi de veren

Ataman kitabında Safranbolu köylerinin kaç adet olduğunu en yakın, en uzak

köylerin isimlerinin neler olduğunu da yazmıştır. Çeşitli resim görsellerini de

eklediği kitabında, manilere de yer vermiştir.

15 Şenel, Sadi Yaver Ataman, s. 7.

Page 15: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

6

2. Aşık Naili, Zonguldak, 1937, Karaelmas Basımevi, 24 s., [Notasız].

Sadi Yaver Ataman’ın 1937 yılında yayımladığı Âşık Dertli kolundan Geredeli

Âşık Figani ve Gedayi’nin çırağı Ilgazlı Âşık Naili’nin hayatı ve şiirlerini içerdiği

Aşık Naili kitabı önemli bir yapıttır. Bu kitapta şairlerin biyografileri verilirken bir

yandan da şiirleri ve bu şiirleri yazarken geçirdikleri süreçleri de kavramış

olunmaktadır. Ataman kitabı için Âşık Naili ile Safranbolu’da görüşmüş ve bu

görüşmeden elde ettiği bilgileri kitabında yayımlamıştır.16

3. Anadolu Halk Sazları, Yerli Musikiciler ve Halk Müzik Karakterleri,

İstanbul, 1938, Bürhaneddin Matbaası, 72 s., [Notalı].

Sadi Yaver Ataman’ın 1938 yılında Anadolu Halk Sazları, Yerli Musikiciler

ve Halk Müzik Karakterleri, kitabı yayımlanmıştır. Kitabında Anadolu’daki halk

sazlarını; telli sazlar, tempolu sazlar ve nefes sazları diye bölümlemiştir. Burada bu

sazların özellikleri ve kullanış biçimleri de okuyucuya aktarılmıştır. Yerli musikiciler

ve bu musikicilerin çalışmalarından da kitapta bahsedilmiş ayrıca çeşitli türküler ve

bu türkülerin nota örnekleri de okuyucuyla paylaşılmıştır. Osman Pehlivan, Bolulu

Azmi Ağa, Âşık Naili gibi yerli musikiciler ve bu musikicilerin çalışmalarından da

örnekler verilmiştir. Ataman halk müziğinde kullanılan sazların biçimlerini anlatmış

ve bozuk sazını verirken bir şemadan faydalanmıştır. Sonuçta Ataman’ın bu

çalışmasında Anadolu halk sazlarının tipleri, bağlamaların savart ölçüleri, bazı

mahalli saz sanatçılarının tanıtımı, Anadolu halk müziğinin tonal özellikleri ve bazı

karakteristik yönleri ile türkü derleme yöntemleri hakkında bilgiler yer almaktadır.

16 A.e., s. 7.

Page 16: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

7

4. Toprak Kokan-Memleket Havaları, İstanbul, 1951, Şaka Matbaası, 160 s.,

[Notasız].

Memleket Havaları Ses ve Saz Birliği’nin 1950 yılında, İstanbul Radyosunda

yaptığı programları içeren, Toprak Kokan-Memleket Havaları kitabı 1951 yılında

yayımlanmıştır. Sadi Yaver Ataman bu kaynak kitapta, 195 türkü, uzun hava ve oyun

havası hakkında çeşitli açıklamalı bilgiler vermiştir. Kitabın ilk sayfasında, “8 parça

nota ihtiva ettiği” yazılı olmasına rağmen kitapta bu notalara rastlanmamaktadır.

Ataman, çalışmasında İstanbul radyosunda yaptığı programlardaki türkülere

yer verirken bazı türkülerin kim tarafından, hangi tarihte, türkünün hangi varyantının

kitaba alındığı bilgilerini okuyucuyla paylaşmıştır. Fakat bazı türkülerde bu çeşit

bilgilere yer verilmemiş, türküler hakkında bilgiler eksik bırakılmıştır. Türküleri

Anadolu fonetiğine uygun olarak, yani halkın kullandığı ağızla vermeye çalışan

Ataman, kitabına gelin ağlatma havasıyla başlamıştır.

5. Memleket Havaları/I: Esnaf Türküleri, İstanbul, 1954, V. Meti matbaası, 32 s.,

[Notalı].

Ataman’ın 1954 yılında yayımladığı Memleket Havaları/I: Esnaf Türküleri

kitabı İstanbul radyosunda memleket havaları programında söylenen bazı türkülerin

derlendiği bir çalışmadır.

Memleket Havaları/I: Esnaf Türküleri kitabında: “Terzi, Değirmenci, Berber,

Hamamcı, Keçeci, Arabacı, Balıkçı, Oduncu, Kahveci, Demirci-Kalaycı-Sobacı, Boyacı,

Leblebici, Bostancı ve Helvacı esnafına ait 16 parçanın notası yer almaktadır.”17

17 A.e., s. 8.

Page 17: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

8

6. Okullar İçin Halk Müziği ve Müsamere Türküleri, İstanbul, 1965, Anten

Yayınevi, 112 s., [Notalı].

Çocukların halk müziği dünyasını daha iyi kavramasını sağlayan kitaplardan

biri de Ataman’ın 1965 yılında yayımladığı Okullar İçin Halk Müziği ve Müsamere

Türküleri adlı kitaptır. Bu başucu kitabında temel müzik bilgileri okuyucuya

sunulmaktadır. Ayrıca çocuklar için tekerlemeler, rondlar, şarkılar, marşlar ve de

çeşitli türküler de yer almaktadır.

Okullar İçin Halk Müziği ve Müsamere Türküleri adlı kitabın önsözünde

Ataman, öğretmenlere ve öğrencilere yararlı olmak için halk müziği ürünlerini

kitaplaştırdığını ifade etmektedir, buradan da kitabın yazılış amacı anlaşılmaktadır.

Kitabında müzik, nota, ritim, ölçü, usul gibi konular hakkında bilgiler veren Ataman,

konuları anlatmak için notalardan ve şemalardan da faydalanmıştır. Kitapta çeşitli

resimlere de yer verilmiştir.

Page 18: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

9

“Notalar: Tren Gelir Hoş Gelir, Ebe Çıkarma-Güdek Tutma Tekerlemesi, Eveleme

Geveleme, Ebe Ebe Ebeci, Ali Ali Ali, Bir Elinde Deynek, Yumurtalı Tavuk, İki Şaşkın Yan

Yana, Alaylı Bulaylı, Aç Kapıyı Bezirgan Başı, Yağ Satarım Bal Satarım, Yağmur Yağıyor,

Üşüdüm Üşüdüm, El El Epenek, Çarşıya Gitme, Üşüdüm Üşüdüm, Gide Gide Uz Gide, Pire

Pire Tabur Tabur, Ay Doğuyor Tepeden/Manili Deyişme, Hom Hom Böceği, Ayağında

Köstek, Azadı Buzadı, Fini Fini Fincan, Bir Ağacı Oyarlar, Küçücük Kuşlar, Gün Gel Gün

Gel, Ay Dede, Ot Getirdim, Ak Baba Leylek, Karga Seni Tutarım, Dağlarda Keklik Dalaşır,

Ördek Ördek Yeşil Ördek, Pisi Pisi Mav Dedi, İbik Guguk İbik Guguk, Çil Horozum

Küllüklerde Eşinir, Sarı Mendil Eldedir, Çıktım Yola Çıktım Top Oynamaya, Yaylalar İçinde

Yaylayamadım, Kara Kuşum Havada, Arabanın Tekeri, Tuna Nehri Akmam Diyor, Kız Belin

İncedir İnce, Çimenli Bahçede Bulgur Eliyor, Yuvarlandı Yumak Oldu, Bico Nerden Geliyon,

Leylekler İçinde Adın Bir Leylek, Çoban Çoban Lay Lay Lay, Evleri Var Çukur, Kalede

Kavun Yerler, Ceddin Deden Rıeslin Baban/Mehter Marşı, Biz Gidelim Sazlara, Oynama

Yorulursun, Al Mendili Mendili, Birini de Yavrum Birini/Ziller, Zeynep Nerden Gelirsin, Şu

Çerkeş’in ne de boldur suları, Ey Sisdağı Sisdağı, Menevşe buldum derede, Başında pırlanta

Süpürgeçdağı, Ey Güzeller Güzeller, Hanım Kız Nere Gidersin, Kız Fadime Duydun Mu,

Gemiciler Kalkalım, İn Dereye Dereye, Gökderenin Çamları, Salina Salına da Gelinim

Girmiş Bahçaya, Dalda da Kuşlar Ötüşür, Arabacı Arabacı, Dondurmam Buz Kaymaklı,

Dımıdan, Sallama.”18

7. Okullar İçin Yeni Şarkılar ve Kahramanlık Türküleri, İstanbul, 1966, Tan

Gazetesi ve Matbaası, 48 s., [Notalı].

Sadi Yaver Ataman’ın çocuklar için derlediği bir diğer kitapta Okullar İçin

Yeni Şarkılar ve Kahramanlık Türküleri adlı kitabıdır. Ataman bu kitabı özellikle

ortaöğrenim öğrencileri için hazırlamıştır. Ataman’ın bestelediği eserler ve derlediği

çeşitli yörelere ait türküler de bu kitapla okuyucuyla buluşmaktadır.

18 A.e., s. 8-9.

Page 19: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

10

“Notalar: S. Y. Ataman’ın Besteleri: Benim şanlı bayrağım [Söz: 1. Alaaddin

Gövsa], Vur kılıcı asker Mehmet [Söz: Mehmet Gökalp], Kılıçların gölgesinde [Söz: Mehmet

Gökalp], Deli eser dağımızda [Söz: F. Edip Baksı], Hürriyet ve Cumhuriyet (Söz: H. H.

Saygılı], Koçaklama [Söz: Mehmet Gökalp], İman [Söz: Hamdi Akalın], Atatürk’e [Söz: ?],

Atatürk’e Ağıt [Söz: ?], Akdeniz [Söz: Lütfü Erçin], Karadeniz [Söz: Lütfü Erçin], 23 Nisan

[Söz: İ. Sami Bilici], Bozkurt ,[Söz: Aşık Ali İzzet Özkan], Ünleme [Söz ve Müziği

Uygulayan: S. Y. Ataman], Çağrı [Söz: Orhan Şaik Gökyay], Köroğlu Cengi [Söz: Behçet

KemalÇağlar] Türküler: Mert dayanır namert kaçar/Köroğlu Koçaklaması [Kars/Aşık

Dursun Cevlani’den], Benden selam olsun Bolu Beyine/Köroğlu Yiğitlemesi [Aşık

Mehmet’den], Haykırdı çıktı meşeden/Köroğlu Güzelleme-Yiğitleme [Artvin varyantı/Cevri

Altuntaş’dan], Çamlıbel’e süreyidim yolunu/Köroğlu-Kırat Güzellemesi, Bir gemimiz vardır

aman telli varaklı, İptida Bağdad’a sefer olanda/Genç Osman [Safranbolu varyantı / S. Y.

Ataman’dan], Anama söyleyin damda yatmasın / Şahine Ağıt [Gaziantepli Hasan

Hüseyin’den]”19

8. Başını Vermeyen Şehit Gencosman, İstanbul, 1972, Şua Mecmuası Kültür

Yayınları, 80 s., [Notasız].

Ataman’ın 1972 yılında yayımladığı Başını Vermeyen Şehit Gencosman’da

bir diğer önemli kitabıdır. Bu kitapta Ataman, Genç Osman’ın hayatını, menkıbevi

anlatımlarla ve halk şiiri örnekleri ile işlemektedir.20

9. İki Resimli Roman Birarada Başını Vermeyen Şehit Genç Osman [Yazan:

Sadi Yaver Ataman - Çizen: Hamit Yüksek] Han Buyruğu [Yazan: Mehmet

Taşdiken - Çizen: Hasan Karal], İstanbul, (tarih yok), Otağ Yayınları Resimli

Romanlar Serisi, 108 s., [Notasız].

Edebi metinleri Sadi Yaver Ataman tarafından yazılan Genç Osman’ın hayatı,

Hamit Yüksel’in çizgisi ile resimli roman olarak işlenmiştir.21 Bu kitapta Genç

Osman’ın başından geçen olayları Ataman yazmıştır. Resimli roman, çizgi roman

olarak hazırlanan kitap özellikle çocuk okuyucuların dikkatini çekmiştir.

19 A.e., s. 9-10. 20 A.e., s. 10. 21 A.e., s. 10.

Page 20: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

11

10. 100 Türk Halk Oyunu, İstanbul, 1975, Yapı Kredi Bankası Yayınları, Tifdruk

Matbaacılık A. Ş., 160 s., [Notalı].

Sadi Yaver Ataman’ın 100 Türk Halk Oyunu adlı kitabı İstanbul’da basılmış

ve de 1975 yılında yayımlanmıştır. Kitapta, Türk halk oyunlarının bölgelere göre

dağılımı ve tasnifi yapılmış, bölgeler haritası ve oyun türleri hakkında da okuyucuya

açıklamalar yapılmıştır.

Page 21: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

12

“100 Türk Halk Oyunu adlı kitapta ayrıca; 100 Türk Halk Oyununun notası yer

almaktadır. Notalar: Baş Bar [Erzurum], İkinci Bar [Erzurum], Hançer Barı [Erzurum],

Köroğlu [Erzurum], Sekme [Erzurum], Sallama [Erzurum], Çift Beyaz Güvercin [Erzurum],

Çimen Çiçek [Erzurum], Kayak [Erzurum], Atın Üstünde Eğer [Erzurum], Deli Kız

[Erzurum], Iğdır Barı [Erzurum], Düz Halay [Sivas], Abdurrahman Halayı [Sivas], Köylü

Halayı [Sivas], Madımak Halayı [Sivas], Çorum Halayı [Çorum], İğdeli Gelin [Çorum],

Dillala [Çorum], Kızık Halayı [Tokat], Ellik Oyunu [Tokat], Alaçam [Tokat], Maro Halayı

[Tokat], Kırat Halayı [Tokat], Gönüller Semahı [Tokat], Kartal Oyunu [Tokat], Çekirge

[Tokat], Burçak Tarlası [Yozgat], Küştahlı [Yozgat], Şirin Nar [Gaziantep], Leylim

[Gaziantep], Mendilli [Gaziantep], Çepikli [Gaziantep], Ağırlama [Kayseri /Pazarören],

Kıyılı [Kayseri], Serçe [Kayseri], Çoban [Kayseri], Çayda Çıra [Elazığ], Halay [Elazığ],

Delilo/Derilo [Elazığ], Güvercin [Elazığ], Tamzara [Elazığ], Meryemi Harkuşta [Bitlis],

Mutki Harkuştası [Bitlis], Ağır Govent [Muş], Aşoki [Muş], Papore [Van], Toycular [Van],

Havasor [Van], Sinanlı [Kemaliye/Eğin], Tırnana [Kemaliye/Eğin], Üç Ayak

[Kemaliye/Eğin], Karaçor [Kemaliye/Eğin], Hayrıye [Kemaliye/Eğin], Çeçen Kızı

[Kemaliye/Eğin], Tamzara [Kemaliye/Eğin], Trabzon Sıksarası [Trabzon], Rize Horonu

[Trabzon], Maçka Horonu [Trabzon], Atabar [Artvin], Düz Horon [Artvin], Dirvana

[Artvin], Uzundere [Artvin], Deli Horon [Artvin], Sarı Çiçek [Artvin], Ankara Zeybeği,

Misket [Ankara], Pamukçu Köyü Bengisi [Balıkesir], Edremit Güvendesi [Balıkesir], İkili

Zeybek [Dursunbey], Dörtlü Zeybek [Dursunbey], Karşılama [Dursunbey], Ağır Tavas

Zeybeği [Denizli], Eski Tavas Zeybeği [Denizli], Satı Zeybeği [Bodrum], Gün Görünmez

Melengicin Dalından [Bodrum], Ayva Dibi [Bodrum], Şah Boylum [Bodrum], Bilal’ım

[Bodrum], Afşar Zeybeği [Burdur/Aziziye Köyü], Kaba Ardıç [Burdur/Aziziye Köyü], Teke

Zortlatması [Burdur/Aziziye Köyü], Kaşıklı Zeybek [Eskişehir], Kaşık Oyunu [Eskişehir],

Sektirme [Konya/Bozkır], Genç Osman [Konya/Bozkır], Sallama [Silifke], Silifke’nin

Yoğurdu [Silifke], Yayla Yolları [Silifke], Keklik [Silifke], Silifke Zeybeği [Silifke], Horo

[Kırklareli], Çevik [Kırklareli], Peşrah [Bolu], Ceng-i Harbî [Bolu], Karşılama [Bolu],

Köroğlu [Bolu], Heyamol/Çardak Oyunu [İnebolu], Eski Mengi [Silifke/Kırtıl Köyü], Keklik

Mengisi [Silifke/Kırtıl Köyü].” 22

22 A.e., s.10-11.

Page 22: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

13

Ataman’ın bu kitabında Türkiye haritası üzerinde bölgelerde bulunan, halk

oyunları belirtilmiştir. Yani Ataman, hangi Türk halk oyunu varsa o bölgede onların

isimlerini saymıştır. Oyunları kitabında genel görünüş olarak tek oynanan oyunlar,

ikili (çift) oynanan oyunlar ve toplu oynanan oyunlar olmak üzere üçe ayırmıştır.

Ayrıca kitapta bu oyunların özellikleri hakkında bilgiler de vermiştir. Oyunları

oynayanların resimlerini de konuyu daha da zenginleştirmek için kitabında yer veren

Ataman, halk oyunlarının tanıtımı açısından bir başyapıt hazırlamıştır.

11. Dümbüllü İsmail Efendi, İstanbul, (tarih yok), Türkiye Yapı ve Kredi Bankası

Yayınları, 256+96 s., [Notalı].

Geleneksel tiyatronun önemli temsilcilerinden biri olan Dümbüllü İsmail

Efendi, Ataman’ın yapıtında daha da derinlemesine anlaşılma imkânı bulmuştur.

Dümbüllü İsmail Efendi’nin hayatının anlatıldığı Ataman’ın yayımladığı Dümbüllü

İsmail Efendi adlı kitapta, Tulûat ve Tulûatçılık hakkında bilgiler verilmektedir.

Ayrıca kitapta Usta Orta Oyuncuları, Anılar, Orta Oyunu prototiplerine örnekler

ayrılmakta ve de Orta Oyunu müziklerinin notaları okuyucuyla buluşturulmaktadır.

Kitapta yer alan notalar: “Pencereden gördüm ayı/Kanto, Seni budala şaşkın, (Ah)

Unuttun derd-i hicrânın çeken bîçâreyi/Hicrân Kantosu, Benim sevdiğim bahçenin gülü,

Kayserinin pastırması/Kanto Köylü, Yangın var ah yanıyorum, Başımı saldı ateşe/Çoban

düeti, Ocağıma incir dikti/Kanto, Ey şûh-u cihan/Mahmur bakar, Balatı kapusundan girdim

içeri/Yahudi Kantosu, Balat kapusundan girdim içeri/Yahudi Kantosu, Köse Hacı, Zabahtan

oturdum yaprak sarmaya/Dolma Türküsü, Vardım Haleb’e/Hayal Şarkısı, (Ah) Açtım âşıklar

Defterin/Karagöz Türküsü, (Ah) Sabah oldu tan yerleri atıyor/Hayal Şarkısı, On kere

demedim mi sana sevme dokuz yar/Yalova Safası, On kerre demedim mi sana sevme dokuz

yar/Harput Varyantı, Haydiyin hep köylüler/Arif’in Hilesi.”23

Dümbüllü İsmail Efendi adlı kitabın önsözünde Dümbüllü’nün ölümünden

bir ay önce kendi ağzından anlattıkları bilgilerin elde edildiği, Ataman’ın bu bilgileri

ses kaydına aldığı ve Dümbüllü İsmail Efendi’nin kendi kontrolünden geçirilerek

tespit edildiği Ataman tarafından ifade edilmiştir.

23 A.e., s. 11-12.

Page 23: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

14

Kitapta Ataman’ın soruları ve de Dümbüllü’nün cevapları yer almaktadır.

Dümbüllü kendi tecrübelerinden faydalanarak o dönemin tanınmış orta oyuncularını,

tulûatçılarını, kantocularını saymış bu önemli bilgiler de okuyucuyla paylaşılmıştır.

Kitapta özellikle çeşitli resimler kullanılarak, anlatılan konular

desteklenmiştir. Orta oyunu prototiplerinden ve tulûata ait oyun repertuarından

örnekler verilmiş, böylece halk tiyatrosuna yönelik bir kaynak kitap oluşturulmuştur.

Ayrıca Dümbüllü’nün hayatı anlatılırken yakınlarından onunla ilgili çeşitli görüşler

de alınmıştır. Dümbüllü İsmail Efendi kitabında karısı Feriha Dümbüllü, amca oğlu

Burhan Tanık, kırk yıllık sanat arkadaşı Tevfik İnce, son oyun arkadaşı İskender

Gülonar gibi isimler Dümbüllü hakkındaki izlenimlerini paylaşmışlardır.

12. Türk Halk Oyunları: 1/BARLAR, İstanbul, 1977, Sarıaltın Yayınları, 111 s.,

[Notalı].

“Türk Halk Oyunları” serisinin birinci kitabı olarak 1977 yılında bu eser

yayımlanmıştır. Ataman’ın Türk Halk Oyunları: 1/BARLAR adlı bu eseri, Barlar

ve Bar Bölgeleri hakkında geniş bilgiler vermektedir. Konuları anlatırken Ataman,

çeşitli resimlerden de faydalanmış, çizimler ve notaları da kitabına eklemiştir.

“Notalar: Başbar/Sarhoş Barı [Erzurum], Köroğlu Barı [Erzurum], Hançer Barı

[Erzurum], Nari Barı [Erzurum], Çift Beyaz Güvercin [Erzurum], Atın Üstünde Eğer

[Erzurum], Çimene Gel Gül Oğlan [Erzurum], Kavak [Erzurum], Aşşahtan Gelirem

[Erzurum], Deli Kız [Erzurum], Sekme Bar [Bayburt], Veysel Bar [Bayburt], Türkülü Oyun

[Bayburt], Ağır Bar [Ağrı], Ağır Bar [Kars/Iğdır], Oyun Havası [Kars], Oyun Havası

[Kars], Zarinci Ayağı [Kars], Yar Güzel [Kars], Baycan [Kars], Kars, Ay Maralım [Kars],

Ay Gülbeden [Kars], Şeyh Şaâmil [Kars]”24

24 A.e., s. 12.

Page 24: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

15

13. Mehmet Sadi Bey, Ankara, 1987, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Kültür

Eserleri Dizisi, 223 s., [Notasız].

“19. asır divan şairi Mehmet Sadi Bey’in hayatı ve güftekarlığı anlatılmakta; şairin

çağdaşı sanatçılardan Ali Bey, Tanburi Cemil Bey, Şevki Bey, Hacı Arif Bey ve Tanburacı

Osman Pehlivan’ın hayatları ve bazı hatıraları da yer almaktadır. Eserde ayrıca; Mehmet

Sadi Bey’in divanı “Gülşen-i Âsâr”ın tam metni de bulunmaktadır.”25

Ataman, 1987 yılında yayımladığı Mehmet Sadi Bey adlı yapıtında

güftekarların tam olarak hakkının verilmediğine işaret etmektedir. Kitapta Sadi

Yaver Ataman’ın akrabası olan ve adını almış olduğu Mehmet Sadi Bey’in hakkında

bilgiler yer almaktadır.

Mehmet Sadi Bey’in biyografisini anlatırken Ataman, aslında kendi ailesi

hakkında da okuyucuya bilgiler vermektedir. Anlatılan kişilerin bazılarının

resimleriyle eser desteklenmiş ve zenginleştirilmiştir. Mehmet Sadi Bey’in yanı sıra

araştırmalar ve tanıdıkların bilgilerinden yararlanılarak Tanburi Cemil Bey, Şevki

Bey gibi isimler hakkında da bilgiler eserde verilmiştir.

14. Atatürk ve Türk Musikisi, Ankara, 1991, Kültür Bakanlığı, Atatürk Dizisi, 144

s., [Notalı].

Türkiye Cumhuriyeti kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk

Musikisi ile ilgili görüşlerinin ve düşüncelerinin değerlendirildiği Atatürk ve Türk

Musikisi adlı eser 1991 yılında Ataman tarafından yayımlanmıştır. Ataman bu eserde

Atatürk’ün “müzik” ve genel olarak “Türk Müziği” hakkındaki görüşlerine yer

vermiştir. Ayrıca Atatürk’ün yakınında bulunmuş müzik adamlarının hatıraları da bu

kitapta yazılmıştır.

25 A.e., s. 12.

Page 25: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

16

Sadi Yaver Ataman, Atatürk’ün huzuruna kabul edilişi ve Atatürk ile yaptığı

konuşmaları da eserde aktarmıştır. Kitapta ayrıca, Atatürk’ün ölümünde sonra geçen

zamanda, Türk Müziğinin geçirdiği dönemlerin bir kritiği de yapılmaktadır.

Atatürk’ün sevdiği şarkı ve türkülerden bazılarının notaları da verilmektedir.

“Notalar: Havada bulut yok bu ne dumandır, Şahane gözler şahane/ Rumeli, Ey

benim mestane gözlüm/Rumeli, Misket/Ankara, Mızıka çalındı düğün mü sandın, Kahpe felek

kinin mi var alacak/Rumeli, Keten gömlek giyer evlat aman teninden nazik/ Rumeli, Şu

dalmadan geçtin mi/Aydın, Çanakkale içinde aynalı çarşı/Kastamonu, İki dilber söyleşirler

/Rumeli, Zeybek Havası, Harmandalı Zeybeği, Ah ne semtden canım bu geliş/Kemani Rıza

Efendi, Pek revadır sevdiğim ettiklerin/Ahmet Rasim Bey, Bade-i vuslat içilsin kase-i

fağfurdan/Tanburi Faize Hanım, (Ah) Kerem eyle mestane kıl bir nigah/Medeni Aziz Efendi,

ana rakibi handan edersin/Giriftzen Asım Bey, Gönlüm üzgün naz-ü istigna ile ey şivekar.”26

Ayrıca Atatürk’ün huzurunda saz çalma şerefine eren Ataman, bu deneyimini

de kitabında okuyucuya aktarmıştır. Atatürk’le ve Atatürk’ün diğer insanlarla

diyaloglarını ve o dönemin müzik şartlarını da anlatan Ataman, bu kitapla aslında

Türk musikisinin nerden nereye geldiğine de ışık tutmuştur.

15. Eski Türk Düğünleri ve Evlenme Rit’leri, Ankara, 1992, Kültür Bakanlığı,

Kültür Eserleri Dizisi, 151 s., [Notalı].

Sadi Yaver Ataman’ın Eski Türk Düğünleri adlı kitabı 1992 yılında

yayımlanmıştır. Eski Türk düğünlerinin anlatıldığı bu kitap dönem özelliklerini de

yansıtmaktadır. Ataman’ın memleketi olan Safranbolu ve civar yörelerin düğünler

ve bu düğünlerin özellikleri işlenmiştir.

26 A.e., s. 12-13.

Page 26: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

17

“Notalar: Yıkın şunların evini /Dünürcüler Havası, Mavili mavili eleni/Kız Satma

Havası [Bartın], Goc’adam Türküsü [Safranbolu], Gınası yoğrulur tasta [Afyonkarahisar],

Salına salına girmiş bahçaya, Kabem [Safranbolu], Helosa [Safranbolu], Kızardı kayalar al

geydi dağlar/Gelin Ağlatma Havası [Eğin], Uzağa kız verme anam kaybolur gider/Gelin

Ağlatma Havası [Ünye], Abuca hayın [Safranbolu], Aras dağına gelinim [Sarız], Arayı

arayı geldük/Gelin Alma Havası [Uşak], Gelin Alma (Göçürme) Havası [Safranbolu], Eşimi

dostumu/Gelin Ağzından Veda Türküsü [Safranbolu], İçeri girsem de evim değil/Gelin Yası

[Safranbolu], Beni kınamayın eller/İki Evlilik Türküsü [Kayseri], Güveyinin atı nallı/Güveyi

Koltuk Türküsü [Safranbolu], Seymen Irgalama ve Yürüyüşle Geçiş Havası [Safranbolu],

Açkapı Oyun Havası [Safranbolu], Züriyemin güğümleri kalaylı/”Mızmız” Kadın Oyun

Havası [Safranbolu], Gidiyom elinizden/Kadın Oyun Havası [Safranbolu], Seymen Havası

[Safranbolu].” 27

Eski Türk Düğünleri kitabında Ataman eski düğünlerde bulunan âdetler ve

bu âdetlerin nasıl uygulandıklarını da anlatmaktadır. Kitapta seymenlik ve seymen

oyunlarıyla ilgili bilgiler de yer almaktadır.

16. Türk Halk Musikisi ve Bağlama Metodu, İstanbul, (tarih yok), Akın Erkul-

Ataman Elektroteknik Yayınevi, 42 s., [Notalı].

Sadi Yaver Ataman, Türk Halk Musikisi ve Bağlama Metodu adlı eserinde

bağlama, bağlamacılık ve bağlama düzenleri hakkında teknik bilgiler vermiştir.

Ayrıca bağlama düzenleriyle ilgili çizimler de bu kitapta yer almaktadır.

27 A.e., s. 13.

Page 27: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

18

Notalar: “Bir ağacı oyarlar/Bilmece, Küçücük kuşlar/Bilmece, Demirciler demiri

neyle döğerler, Cövüzün etekleri/Keçeci, Güvercin uçuverdi, Çimenli bahçede bulgur eliyor,

Kız belin incedir ince, Evlerinin önü ayaş üzüm asması, Derede öten nedir/Bilmece,

İstanbul’da Uzun çarşı/Heyamol, Menevşe buldum derede, Ey Sisdağı Sisdağı, Sarıkız’ın

ayağında yemeni, Kediyi vurdum taşınan, Yükü yükledim kediye, Benim tavuğum ağıdı

balam, Kız Fadime duydun mi, Arabamın atları, Al mendili eline, Devem gelir daşlıkdan, İn

dereye dereye, Çaya indim çağlarım, Bu yoldur pınarın yolu, Haydi de gidelim Zeynep,

Goc’öküzün dizindedir dermanı, Zeybek Havası, Hürünü yavrum hürünü.” 28

17. Türk İstanbul, (haz.: Süleyman Şenel), İstanbul, 1997, İstanbul Büyükşehir

Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı Yayınları, s. 512., [Notalı].

Yahya Kemal’in “Türk İstanbul” konferansıyla (1942) aynı adı taşıyan eser,

İstanbul halkının folklor unsurlarının anlatıldığı bir başyapıttır. Sadi Yaver

Ataman’ın bu kitabı ‘Türk kültür hayatına hizmet eden Evliya Çelebi, İgnacz Kunoş,

Ahmet Vefik Paşa, Şinasi… gibi önemli folklor babalarının eserlerinin devamı

olarak’ nitelenmiştir.29

Sadi Yaver Ataman, Türk İstanbul kitabını anlattığı konulara uygun

resimlerle süslemiştir. Ayrıca İstanbul ve çevresiyle ilgili Ataman’ın verdiği folklor

bilgileri, İstanbul dışındaki folklor bilgileriyle birlikte verilmiş böylece okuyucuya

karşılaştırma imkânı sunulmuştur.

Ataman’ın yıllar boyu süren tecrübeleri, bilgi birikimi sonucunda meydana

getirilen, okuyucuyla konuşuyormuşçasına yazılan bu kitap, İstanbul ve genel olarak

folklor için önemli bir eserdir.

Notalar: Arabacı Arabacı, Bir Elinde Bağlama (Doktor Civanım), Daracık

Sokakları, Evlerinin Önü Nane De Maydonoz, Fındıklı Bizim Yolumuz, Oğlan Adın

Abdurahman, Oturmuş Nâzile De Yengem, Kara Kaşlı Penbe Geldi Kerize,

Külhanbeyi Kantosu, Ocağıma İncir Dikti, Seni Candan Severim.

28 A.e., s. 14. 29 Sadi Yaver Ataman, Türk İstanbul, (haz.: Süleyman Şenel), İstanbul, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı Yayınları, 1997, s. 13.

Page 28: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

19

18. Eski Safranbolu Hayatı, (Genişleterek Yayına Haz.: Süleyman Şenel), 1. bs.,

İstanbul, 1994, Canyiğit Grafik, s. 390., [Notalı].

Safranbolulu olan Sadi Yaver Ataman, Eski Safranbolu Hayatı eseriyle hem

kendi memleketini tanıtmış hem de bu şehre ait folklor unsurlarını kayıt altına almış

olmuştur.

“Genel olarak, Safranbolu’nun 20. yüzyıl kasaba ve köy yaşantısına ait çok çeşitli

bilgileri; 19. yüzyıldan 20. yüzyıla taşınmış kimi anlatım ve hâtıraları; bizzat bölge

insanlarından derlenmiş çok sayıda folklorik, etnografik ve sosyolojik ürünleri; yazarın

kendi hayatına ait hâtıra ve gözlemleri ve ayrıca yazılı ya da matbû belgelerle ve yoruma

dayalı karşılaştırmalı bilgilerle desteklenmiş olan çok çeşitli konuları içeren bu eser; eski

Safranbolu hayatının yeterince açığa çıkmamış çok farklı bir yüzünü birinci elden anlatıyor

olması bakımından büyük önem taşımaktadır.” 30

Birbirinden çeşitli resimlerle süslenmiş, Ataman’ın samimi ve yalın diliyle

yazılan eser Safranbolu için değerli bir üründür.

Notalı: Ceng-i Harbi, Karakucak ve Yörük Seymenlerinin Irgalanma Havası,

Ceng-i Harbi Seymen Yörüyüş Havalarından, Seymen Irgalama Havası, Ceng-i

Harbi, Albayrak, Ağırca, Ağırca.

30 Ataman, Eski Safranbolu Hayatı, s. 17.

Page 29: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

20

1. Halk Edebiyatı ve Halk Tiyatrosu

1. 1. Halk Edebiyatı

1. 1. 1. Destanlar

Destanlar, toplumların tarihini aydınlatan aynı zamanda tarihlerine yön veren,

ulusları derinden etkileyen olayların ve konuların işlendiği, fikri açıdan büyük değer

taşıyan ürünlerdir. Destan kelimesinin anlamı şu şekilde açıklanmaktadır:

“Destanlar, milletlerin din, fazîlet ve millî kahramanlık mâcerâlarının manzum

hikâyeleridir.”31 Bu tür ürünler epik destanlardır. Bu yaratımlarda milletlerin

bağımsızlık mücadeleleri, savaşları gibi epik konular işlenmektedir.

Başka bir tanıma göre de “Cemiyet hayatında meydana gelen büyük olaylar

üzerine hece vezniyle ve koşma tarzında düzülen, belli bir ezgiyle çalınıp söylenen uzun

manzumelere destan denir.” 32

İslamiyet sonrası destan kelimesi çeşitli edebi verilere isim olmuştur. Epik

destanlar ile sosyal konuları işleyen hece vezniyle, halk şiirine ait özellikleri içinde

barındıran âşık tarzı destanlar birbirlerinden farklı ürünlerdir. Ataman’ın eserlerinde

bulunan destan örnekleri bu ikinci tanıma uygun olan yaratımlardır.

Erguvan kokularıyla bezenmiş, Osmanlı İmparatorluğu’nun göz bebeği olan

nadide kent İstanbul, tarihe mal olmuş diğer şehirler gibi büyük olaylar atlatmıştır.

İstanbul’u İstanbul yapan, değiştiren öğelerin başında şiddetli kışlar, büyük

yangınlar, depremler ve fırtınalar gelir. Bu büyük felaketler çeşitli destanlara konu

olmuştur.

31 Nihad Sami Banarlı, Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul, Milli Eğitim Basımevi, 2001, s. 1. 32 Süleyman Şenel, “Aşık Edebiyatı ve Musikide Destan”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C.IX, Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı, 2003, s. 209.

Page 30: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

21

İstanbul’un kaderinde yer alan önemli olaylardan biri olan depremler

esnasında önemli hasarlar meydana gelmiştir. Ayasofya’nın kubbesi çökmüş,

İmparatoriçe Teodora’nın heykeli yıkılmış, Süleymaniye ve Nur-u Osmaniye... gibi

camiler zarar görmüştür.33

1894’te meydana gelen depremde binlerce insan hayatın kaybetmiş, İstanbul

halkı can korkusundan kırlarda, meydanlarda yatmıştır. İnsanları derinden etkileyen

bu olay üzerine bazı eserler verilmiştir. Buna örnek olarak Ataman Türk İstanbul

kitabında, Mehmet Halit Bayrı’nın İstanbul Folkloru eserinden aldığı Kanlıcalı

Hüseyin Poyraz adında bir tulumbacı reisine ait olduğunu belirttiği 1894 depremini

anlatan destan verilebilir.

Dinleyin vasfidem halim sizlere

Bakın neler geldi başıma ihvan

Vukuunu göstermesin bizlere

Bu cümle alemi yoktan yaradan

...

Bir salı sabahı borular urdu

Cümle talebeler sıraya durdu

Zulmet indi her tarafi bürüdü

Kaza vukuunda delil asuman

...

Elimde kitabım okur iken ah

Hareket oluyor dediler eyvah

İhvan bağrışarak derlerdi Allah

Bize imdad itsün ol Ulu Sübhan

33 Ataman, Türk İstanbul, s. 106.

Page 31: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

22

Aman Allah dedim nedir bu halet

Çıkarken kapıdan çünkü selamet

Yıkıldı başıma baca nihayet

Etti beni o dem Hak ile yeksan

...

Yirmi sekiz haziranda ihvanım

Kara toprak oldu işte mekanım

Okuyanlar benim garip destanım

Etsinler ruhuma fatiha ihsan 34

İstanbul’un peşini bırakmayan deprem felaketinin yanında büyük yangılar da

bu nadide kentin semtlerinin harap olmasına neden olmuştur. 1591’den

Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar İstanbul’da 500’den fazla yangın meydana geldiği

kaydedilmiştir.35

Nerdeyse bütün İstanbul’u etkileyen bu yangınlar esnasında meydana gelen

maddi zararlar çok fazladır. Ayrıca yangınlar yüzünden pek çok insan da hayatını

yitirmiştir. İstanbul’u yakan bu ateşlerin gönüllere de aksi olmuştur. Bu ürünlerden

biri olan, Ataman’ın Türk İstanbul eserinde yer verdiği Mehmet Halit Bayrı’nın

İstanbul Folkloru kitabından aldığı destan örneği de şöyledir:

Feleğin zulmünden kılam şikayet

Dinlesün ehl-i dil cümle ehibba

Büyük felaketi idem hikayet

Od ocak söndürdü bi aman kaza

34 Mehmet Halit Bayrı, İstanbul Folkloru, 2. bs., İstanbul, A. Eser Yayınları, 1972, s. 31. 35 Ataman, Türk İstanbul, s. 108.

Page 32: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

23

Semt-i viranımız idi Beşiktaş

Anam doğuraydı bizi kaşki taş

Görüp işitenler döktü kanlı yaş

Olmamıştı böyle afet evvela

...

Bir yangın afeti sardı her yanı

Her yeri bürüdü siyah dumanı

Etrafa savrulan ateş tufanı

Bir demde eyledi her şeyi ifna

...

Göklere dikildi alevden direk

Kopan feryatlardan yandı her yürek

Aman Allahım sen yetiş diyerek

Dağları inletti acıklı seda

Alevler içinde kaldık onüç can

Kalpleri sızlattı feryad ü figan

Yarab ne saatti bu saat bu an

Kar etmeyüp oldu emekler heba

...

Yandı gülşen uçtu bülbülüm benim

Küle döndü gülüm sümbülüm benim

Eyvah kim hallolmaz müşkülüm benim

Lokmanlar derdime bulamaz deva

Page 33: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

24

Kesilmiş dünyadan dane-i kısmet

Bin üçyüz on beşte eyledik rıhlet

Herkes ahvalimiz guş etti elbet

Böyle dilden dile destana düştük36

Çilekeş bir ana edasıyla İstanbul, başına gelen her türlü doğa olayını

atlatmayı, yitirdiklerine rağmen ayakta kalmayı başarmıştır. İstanbul’u âdeta anka

kuşu gibi bitiren, daha sonra küllerinden yeniden doğmasına sebep olan bu felaketler

zinciri sadece can ve mal kaybına neden olmamıştır. İstanbul’un toplum hayatı, sanat

ve kültür hayatı da bu doğa olaylarından etkilenmiştir.

İstanbul’da yaygın olarak görülen yangınlar sonucunda tulumbacılar zümresi

ortaya çıkmıştır. Tulumbacılar birbirleriyle rekabet halinde olduklarından bazı

semtlerdeki tulumbacılar şöhret kazanmıştır. Sabri mahlaslı bir ozana ait olan

destanda, İstanbul’un bazı semt adları geçmekte, özellikle tulumbası bulunan yerler

gösterilmektedir. Ataman’ın Türk İstanbul kitabında yer verdiği, Mehmet Halit

Bayrı’nın İstanbul Folkloru eserinden alınan bu destan şöyledir:

Nev-icad bir destan eyledim tahrir

Okuyup mealin anlayın rana

Her semtin sandığı olundu tasvir

Makbule geçerse bu da ne ala

Galatasaray dilde destandır

Beyoğlu Zaptiye adıyla şandır

Bunu tasdik eden halk-ı cihandır

Şan verdi cihana bu ism-i bala

36 A.e., s. 108-109.

Page 34: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

25

Hendek’le Cihangir bir de Topçular

Bunlar da en iyi tulumbacılar

Firüzağalılar oldu namidar

Uçan kuşa eder hüküm Voyvoda

Mabeyn kılavuzu Çeşme meydanı

Düşürür hayrete gören insanı

Bebek’in sandığı kazandı şanı

Hürmetle yadolur dilde Tatavla

Edirnekapılılar takdire layık

Çırçırlılara da oldu pek yazık

Evvelce olmuştu hepsine faik

Şimendifer diye atardı nara

Altıncı daire oldu pek meşhur

Beyoğlu’dur semt-i civarı mamur

Korkmadan dünyaya hep meydan okur

Cihana velvele salmakta hala

Zindanarkalılar şanlıdır şanlı

Hepsi de aslandır koç delikanlı

Bahriye prangalı garip zindanlı

Diyip de narayı atar biperva

Şan verdi cihane yaman Sünbüllü

Aksaray semtinin odur bülbülü

Meydan-ı hünerin işte bir gülü

Sultan Selim diye oldu hüveyda

Page 35: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

26

Keçeciler bir de Şehremini

Sarstılar çok zaman bunlar zemini

Gösterip aleme tarz-ı nevini

Badehu tuttular küşe-i hafa

Sultanhamamlılar ne idi evvel

Koğar geçitlerde sanursun ki yel

Hulasa herşeyi güzeldi güzel

Yazık ki mahvoldu o nam-ı ala

Vefameydanlılar aldılar meydan

Küçükpazarlılar olundu i’lan

Cibalikapılılar sanki küheylan

Üçüncü daireye bulunmaz baha

Heves ile yazdım etmeden tahkik

Elbette erbabı ederler tetkik

Yazdığım aslına olunmaz tatbik

Çünkü tulumbacı değil Sabriya37

Ataman’ın Eski Safranbolu Hayatı adlı eserinde Yazıköylü Âşık

Pekmez’den alınan, Âşık Hüseyin’e ait bir yemek destanı bulunmaktadır. Destanda

İstanbul şehrinin adı geçmektedir. İstanbul adının yer aldığı dörtlük kısmı şöyledir:

Bir zaman cihanda sağ olur isem

İstanbul içinde mukim olur isem

Bu yemekleri her gün bulur isem

İsterse altı ay Ramazan olsun38

37 Bayrı, İstanbul Folkloru, s. 36-37. 38 Ataman, Eski Safranbolu Hayatı, s. 110-111.

Page 36: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

27

Ataman, eserlerinde destan türünü derinlemesine incelemek yerine

destanların ortaya çıkışında rol oynayan önemli olayları ve bu olaylar sonucunda

vücuda getirilen destanları vermeyi tercih etmiştir. Bu ürünlerle de İstanbul arasında

çeşitli ilişkiler kurmuştur.

Page 37: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

28

1. 1. 2. Efsaneler

Mânilerin, efsanelerin, masalların baş şehri olan yedi tepeli İstanbul, Bizans

İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu gibi tarihe iz bırakan önemli

imparatorlukların da başkenti olmuştur. Şiirlere, şarkılara, kitaplara ilham kaynağı

olan bu erguvani şehir, uğruna kan dökecek kadar çok sevilmiştir. İnsanların hayal

güçlerinin limitlerini zorlayan, yeni şeyler keşfetmelerini sağlayan bu şehrin

kuruluşuyla ilgili çeşitli efsaneler bulunmaktadır.

Efsane kelimesi pek çok yazılı kaynakta açıklanmıştır. Prof. Dr. Saim

Sakaoğlu çeşitli tanımlardan yola çıkarak efsanelerin özelliklerinin belirtmiştir.

Sakaoğlu efsanelerin şahıs, yer ve hadiseler hakkında anlatıldıklarını, inandırıcılık

vasfı taşıdıklarını, genelde kişilerin ve olayların olağanüstü olduklarını, bu türün kısa

ve anlaşılır bir dile sahip olduğunu söylemiştir.39

Ataman, Türk İstanbul adlı eserinde İstanbul ile ilgili efsanelere yer

vermiştir. Bu efsaneler şu iki başlıkta incelenebilmektedir:

1. İstanbul’un Kuruluşuyla İlgili Efsaneler

2. Osmanlı Sultanıyla İlgili Efsaneler

1.1. 2. 1. İstanbul’un Kuruluşuyla İlgili Efsaneler

Ataman’ın eserinde Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nden aldığını belirttiği

İstanbul’un kuruluşuna dair efsaneler bulunmaktadır.

Bunlardan birine göre: Hz. Süleyman ele geçirdiği Terendüz Adası’nın

hükümdarının kızı Alina’ya âşık olur. Onu mutlu etmek için elinden gelen her şeyi

yapmasına rağmen kızın gözyaşları bir türlü kurumaz. Kız gözyaşlarının dinebilmesi

için Hz. Süleyman’dan dünyada eşi benzeri olmayan bir yerde saray yaptırmasını

ister. 39 Prof. Dr. Saim Sakaoğlu, Efsane Araştırmaları, Konya, Selçuk Üniversitesi Yayınları, 1992, s. 10.

Page 38: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

29

O da bunun üzerine yedi tepeden birinin üzerine dünyanın en güzel sarayını

yaptırır. İşte bu saray İstanbul şehrinin bugün Sarayburnu olarak anılan yerinde

yapılmıştır.40

Asya ve Avrupa kıtalarını birbirine bağlayan, hem doğulu hem batılı olan

İstanbul şehrinin kuruluşuyla ilgili efsaneler yaratılmış olması çok doğaldır. Çünkü

İstanbul can alıcı güzelliği, baştan çıkarıcı özellikleriyle insanlarda ‘doğaüstülüğü’

çağrıştırmış bir kenttir. Olağanüstülüklerle bezeli bu yerin kuruluşu da kendisine

yakışır ilginç efsaneleri içinde barındırmıştır.

Ataman’ın kitabında yer alan İstanbul’un kuruluşuyla ilgili efsanelerden

diğeri ise şöyledir:

“Akdeniz’de, Ege ve Yunanistan kıyılarında yaşayan Megaralılar, yeni kentler

kurmak için yer seçmek sevdasına düşmüşler, kahinlerinin, denizler ötesinde Körler Ülkesi

diye adlandırdıkları yeri bulmak için Korent denilen kentlerinden denize açılmışlar, günlerce

yol aldıktan sonra, bugün Marmara dediğimiz küçük denize girmişler, şimdiki Topkapı

Sarayı’nın kıyısına demir atmışlardı. Megaralılar, gördükleri manzaranın güzelliği

karşısında büyülenmişlerdi. Karşı kıyıda [bugünkü Kadıköy] küçük bir kentin bulunduğunu

gördüler. Bunca güzellik içinde, böyle kenar bir yeri seçen insanlar gerçekten kör

olmalıydılar, diye düşündüler ve kendi kentlerini küçük tepelerden birinin üzerine kurdular.

Adına da krallarının adı olan Vizgos dediler” 41

Efsaneler halkın düşüncelerinin akisleridir. Ataman’ın Türk İstanbul adlı

eserinde yer alan efsanelerden de anlaşıldığına göre, yedi tepeye bir gelin gibi

narince yayılmış olan İstanbul, efsanelere konu olacak kadar değerli bir şehirdir.

40 Ataman, Türk İstanbul, s. 23. 41 A.e., s. 23-24

Page 39: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

30

1. 1. 2. 2. Osmanlı Sultanıyla İlgili Efsaneler

İnsanlar kendilerinden dini açıdan üstün tuttukları, kerametlerine inandıkları

kişilerle ilgili efsaneler yaratmışlardır.

Ataman kitabında II. Beyazıt’a ait efsanelere yer vermiştir. Bunlardan biri

şöyledir: Beyazıt Cami yapılırken mimarı Hayreddin II. Beyazıt’a (1447-1506)

mihrabı nasıl koyması gerektiğini sorar, padişah bunun üzerine ayağını gösterir,

mimar padişahın ayağına baktığı yerde Kâbe’yi görünce ayaklarına kapanır ve

Kâbe’ye göre caminin mihrabını yerleştirir.42

Ataman, II. Beyazıt’ın vefatından yedi sene önceye kadar et yemediği, canı

çok paça istediği bir gün nefsinin ağzından iki gözü kör acayip bir yaratık olarak

çıkıp paça yediği, II. Beyazıt’ın emriyle adamlarının bu yaratığı öldürdüğü ve

yaratığın cenaze namazının kılındığıyla ilgili efsaneye de kitabında yer vermiştir.43

42 A.e., s. 103. 43 A.e., s. 103-104.

Page 40: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

31

1. 1. 3. Halk Hikâyeleri

Saz ezgi eşliğinde söylenen, genelde nazım nesir karışık meydana getirilen

halk hikâyeleri, toplumun düşüncelerinin ve duygularının yansımasıdır. Ataman’ın

Türk İstanbul eserinde Beyböyrek hikâyesinin İstanbul varyantı yer almaktadır.

Ataman, Dede Korkut’un âşıkların piri sayıldığını, Oğuz Türkleri açısından

önemli bir kişi olduğunu belirtmiştir. Hatta Ataman, Dede Korkut’un Oğuzların

düşmanlarıyla savaşlarını anlattığından da bahsetmiştir.44 Dede Korkut’ta sadece

savaşlar değil, evlenilecek kadının özellikleri, aile ilişkileri, büyüğe, kadına ve

çocuğa duyulan saygı gibi konular da işlenmiştir.

Beyböyrek hikâyesinin İstanbul versiyonunu eserinde veren Ataman,

buradaki kahramanların isimlerinin Oğuz İli hükümdarı Şah oğlu şehzade, Bengiboz,

Akkavak, Şems-i Banu… olarak saymıştır.45

Ataman’ın eserinde yer alan Beyböyrek hikayesinde çocuğu olmayan bir

padişahın pir elinden elma almasıyla erkek çocuğa kavuşması, Beyböyrek adı verilen

çocuğun büyüdüğünde yaşlı bir kadının bedduası yüzünden Akkavak kızına âşık

olması, başından türlü maceralar geçen Beyböyrek’in zindana düşmesi, tekfur kızının

aşkı sayesinde zindandan kurtulması, Oğuz İli’ne dönmesi anlatılmaktadır.46

Nesilden nesile sözlü yolla aktarılan halk hikâyelerinin varyantlarında

farklılıkların görülmesi, oluşturulduğu bölgenin özelliklerini taşıması doğaldır.

44 Ae., s. 33. 45 Ae., s. 34. 46 Ae., s. 34-40.

Page 41: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

32

Halk ağzında ve Ankara çeşitlemesinde Bengiboz diye geçen Beyböyrek’in

atının adının, İstanbul çeşitlemesinde Benliboz diye geçtiğini Ataman özellikle

vurgulamıştır.47

47 Ae., s. 40.

Page 42: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

33

1. 1. 4. Türküler

Türkü, bir milletin ruhunu, duygularını, isteklerini en iyi şekilde yansıtan halk

edebiyatı türlerinden biridir. Anadolu ezgilerinde, yaşanmışlıklar türkü ile hayat

bulur. Geçmiş ve geleceğin köprüsü olan türküler, kelime anlamı olarak bakıldığında

şu biçimde tanımlanmaktadır.

“Türkü, Anadolu’nun sözlü geleneğinde bir ezgi ile söylenen halk şiirlerine verilen

ad.”48 Bu tanımdan da anlaşıldığı gibi ezgi ile söylenmesi ve halk şiirine ait

özelliklerin olması türkünün vazgeçilmez öğeleridir. Tarihsel gelişim sürecine

bakıldığında ise türkülerin ilk nerede ve ne zaman doğduğunu söylemek zordur.

“Bir türkünün içinde bir memleket veya o memlekete ait bir yerin isminin bulunması,

o türkünün oradan çıktığını doğrulamaz. Çünkü türkülerin içindeki isimler, teşbihler,

gezdikleri, uğradıkları yerlere göre de değişmektedir.”49

Bu da türkülerin nerede ve nasıl bir süreçte ortaya çıktığı ile ilgili kesin

bilgilere erişilmesini engellemektedir.

Türkü zamanla yayıldıkları yerlerin duygularını bünyelerine alır. Böylece

türkü, dolaştığı diyarlar sayesinde değişir, gelişir ve halkın malı haline gelir. Millî

kültürün izlerini yoğun şekilde taşıyan türküler, bir kişinin değil bir toplumun

yüreğinin yansımasıdır. Bunlardan ötürü türkülerin yaratıcılarını tespit etmek çok

zordur. Türkülerde insanlığa ait konular, acılar, sevinçler, aşklar vb. işlenir.

48 Türk Ansiklopedisi, “Türkü”, C.XXXII, Ankara, Milli Eğitim Basımevi, 1983, s. 461. 49 Dr. Ali Yakıcı, Halk Şiirinde Türkü Tanım Tasnif İnceleme Metin, 1. bs., Ankara, Akçağ Yayınları, 2007, s. 52.

Page 43: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

34

“Türküler genel olarak bir olay üzerine doğarlar. Bu olay hakiki bir vaka

olabileceği gibi sılaya kavuşma isteği gibi basit bir arzu da olabilir.”50

Bundan da anlaşıldığı gibi insana ait, insanı yansıtan her türlü olay türkünün

konusu olabilir.

Türkülerin yaratımında yaşanılan, özlenilen şehirlerin de etkisi

yadsınamayacak kadar çoktur. İşte bu şehirlerden biri de İstanbul’dur. İstanbul

coğrafi güzellikleriyle, tarihi dokusuyla insanları etkilemiş ve uğruna türküler

yakılmasına sebep olmuştur. İstanbul’da İstanbul türkülerinin yanı sıra Anadolu

türküleri de çok benimsenmiştir.

“İstanbula her yerden gelen aşıklar (saz şairi ve yerli musikiciler) getirdikleri

türküleri ve diğer folklor mahsullerini, hatta kendi deyişlerini, faaliyetlerine sahne olan han,

kervansaray, semai kahveleri, mesire yerleri ve asker ocaklarından yaymışlardır.”51

Saz şairlerinin, göçlerin, ticaretin etkisiyle zamanla İstanbul’a ait türküler

Rumeli’de ve Anadolu’da, Anadolu ve Rumeli türküleri ise İstanbul’da yayılma

imkânı bulmuştur. Kültürlerin mozaiği olan İstanbul kentiyle ilgili türküler, Sadi

Yaver Ataman eserlerinde geniş yer tutmaktadır. Ataman, iyi bir Türkolog olmanın

yanı sıra aynı zamanda iyi bir müzikologdur. Ataman’ın yapıtlarında geçen

bilgilerden faydalanarak İstanbul türkülerini şu bölümler altında toplamak

mümkündür:

50 Cahit Öztelli (haz.), Halk Türküleri, İstanbul, Varlık Yayınevi, Şubat 1953, s. 4-5. 51 Sadi Yaver Ataman, “İstanbul Halk Türküleri”, TFAD, nr.: 46, Mayıs 1953, s. 730.

Page 44: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

35

1. İstanbul türküleri

2. İstanbul’a gelerek yerleşmiş türküler

3. İstanbul’un meşhur semt ve yerlerinin geçtiği İstanbul türküleri

4. İstanbul ile ilgili gurbet ve sıla türküleri

5. Muayyen bir zümre ve iş hayatına ait türküler

6. İstanbul şehrinin isminin geçtiği türküler

7. İstanbul hasreti ve tahassüsü ile yakılmış türküler

1. 1. 4. 1. İstanbul Türküleri

İstanbul Türküleri deyince Türkolog Ataman özellikle ‘Kâtip, Telgrafın

Telleri, Oğlan Kolunu da Sallama, Oğlan Oğlan Kalk Gidelim, Akşam Oldu

Yakamadım Gazımı’ gibi halk diline yerleşmiş ve de sevilmiş türküleri ‘İstanbul

Halk Türküleri’ makalesinde tasnif etmiştir. Ataman, diğer eserlerinde ise türkülerin

hikâyelerini ve halkta uyandırdıkları çağrışımları da açıklayarak ifade etmeye

çalışmıştır.

Dillere yerleşen ve herkes tarafından sevilen Kâtip türküsünün hikâyesi ise

çarpıcıdır. Ataman eserlerinde bu hikâyeden de bahsetmeyi ihmal etmemiştir.

Anlatılana göre, bu türkü Kırım Savaşı sıralarında ortaya çıkmıştır. Abdülmecit,

Kırım Savaşı başladığında İstanbul’da bütün sivil memurlara setre pantolonu zorunlu

tutmuş; şalvarı, cübbeyi yeni atan memurların dar pantolon giymeleri halk tarafından

alay konusu olmuştur. İşte bu türkü aslında genç bir kâtibi övmek amacıyla değil,

pantolon giyen kâtiplerin durumlarını inceden inceye alaya almak için yazılmıştır.

Hatta türkünün müziği de İstanbul’a gelen İskoç alayına ait bir marştır.52

52 Koçu, “İstanbul” Konuşmaları, s. 29-31.

Page 45: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

36

Kâtip

(İstanbul) Samiye Güler ve Safiye Anlıdan alınmıştır, 1950.

Üsküdara gideriken aldı da bir yağmur

Katibimin setresi uzun eteği çamur

Katip uykudan uyanmış gözleri mahmur

Katip benim ben katibin el ne karışır

Katibime kolalı da gömlek ne güzel yakışır

Üsküdara gideriken bir mendil buldum

Mendilin içine lokum doldurdum

Katibimi arariken yanımda buldum

Katip benim ben katibin el ne karışır aman aman

Katibime setre de pantol ne güzel yakışır53

Ataman’ın Toprak Kokan Memleket Havaları eserinde ‘İstanbul Türküleri’

olarak dâhil ettiği Kâtip türküsü, gerçektende nesilden nesile geçerek günümüze

kadar gelen ve hâlâ popülerliğini koruyan ve insanlar tarafından sevilen bir türkü

özelliğini de sürdürmüştür. Ataman’ın İstanbul türküsü olarak tasnif ettiği bir diğer

türkü de Telgrafın Tellerine’dir.

53 Sadi Yaver Ataman, Toprak Kokan-Memleket Havaları, İstanbul, Şaka Matbaası, 1951, s. 86.

Page 46: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

37

Telgrafın Tellerine

(İstanbul). Samiye Gülerden alınmıştır, 1950.

Telgrafın tellerine kuşlar mı konar

Herkes sevdiğine de yavrum böyle mi yanar

Gel yanıma yanıma da yanı yanı başıma

Şu gençlikde neler geldi garip başıma

Telgrafın tellerini arşınlamalı

Yar üstüne yar seveni kurşunlamalı

Gel yanıma yanıma da yanı yanı başıma

Şu gençlikte... (Nakarat)

Telgrafın direkleri semaya bakar

Senin o ahu bakışın çok canlar yakar.

Gel yanıma yanıma da yanı yanı başıma

Şu gençlikte... (Nakarat)54

Nakarat kullanılarak pekiştirilen ve anlaşılır kelimeleriyle dillere kolayca

yerleşen Telgrafın Tellerine, İstanbul türküsü olmasına rağmen Anadolu varyantları

meydana getirilecek kadar halk tarafından benimsenmiştir. ‘Yar üstüne yar seveni

kurşunlamalı’ dizesiyle o dönemin soysal hayatının hala günümüzde de devam ettiği

anlaşılmaktadır.

Telgrafın Tellerine türküsü kadar çok bilinmemesine rağmen Ataman

tarafından Toprak Kokan-Memleket Havaları eserinde İstanbul Türküsü olarak

adlandırılan bir başka türkü de ‘Oğlan Türküsü’ dür.

54 A.e., s. 87.

Page 47: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

38

Oğlan Türküsü

(İstanbul) (Safranbolu varyantı) Mehmet Tezer’den alınmıştır, 1939.

Oğlan da golunu da sallama (Tekrar)

Nafile benim için ağleme of aman aman aman

Beybubam beni sana vermiyor (Tekrar)

Nafile mektüp yollama of aman aman aman

Hanımım da gollarımı sallarım (Tekrar)

Her gece senin içün ağlarım aman aman aman

Beybuban seni bana vermezse (Tekrar)

Yeminettim yollarını gollarım aman aman aman

Bu bir ince sözdür inceden ince (Tekrar)

Bülbül feryadeder gülü görünce aman aman aman

Can bedenden ayırsalar kar etmez (Tekrar)

İki gönül bir araya gelince aman aman aman55

Yerel ağızlara ait kelimelerle oluşturulmuş bir türküdür. Oğlan Türküsü’nde

kadınla erkeğin birbirleriyle atışmaları en saf şekliyle yer almıştır. Ayrıca divan

şiirinde de sıklıkla kullanılan gül bülbül mefhumu da bu folklor ürününde karşımıza

çıkmaktadır.

Ataman tarafından tasnif edilmiş olan diğer önemli bir İstanbul Türküsü ise

‘Oğlan Oğlan’ türküsüdür.

Oğlan Oğlan

(İstanbul) Samiye Gülerden alınmıştır, 1950.

Oğlan oğlan kalk gidelim

sigarayı feneri yak gidelim

Ne güzel oğlan yanasın çoban

55 A.e., s. 73.

Page 48: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

39

Oğlanın elinde lüver belinde

Oğlan çıkmış pencereye fesi elinde

Ne güzel oğlan...

Oğlan oğlan boynuma dolan

Kolum sana yastık saçlarını yorgan

Ne güzel oğlan...56

‘Oğlan Oğlan’ türküsü sözlerinden de anlaşıldığı gibi bir kadının bir erkeğe

karşı duyduğu hislerin sonucunda yakılmıştır. Bu türküde sosyal yapının alıştığı

geleneklere karşın beğendiği erkeğe iltifatlar eden, onunla birlikte olma isteğini

açıkça dile getiren bir kadın tipi görülmektedir. Oğlan Oğlan türküsü ile Oğlan

Türküsü’nün ortak özellikleri ise sevgiliye duyulan aşkın derin boyutudur.

Ataman’ın İstanbul türküleri içinde göstermiş olduğu başka bir türkü de

‘Akşam Oldu Yakamadım Gazımı’ olarak da bilinen bir ağıttır.

Ölen kişilerin ardından duyulan acılar sonucu meydana gelen, bu acıları

anlatan halk edebiyatı türü diye tanımlanabilecek olan ağıt, Anadolu ezgilerinde

yaşam bulmuştur. Mutsuzluğu, umutsuzluğu, acıyı ve kederi içine alan vurucu

kelimelerin yer aldığı ağıtlar yaşanmışlıkların en kalıcı tanıklarıdır.

“Bir ölünün ardından onun iyiliklerini, meziyetlerini, ölümünden duyulan acıyı dile

getiren ve makamla okunan şiir, mersiye”57 olarak ağıt tanımlanmaktadır.

56 A.e., s. 89. 57 İlhan Ayverdi, Misalli Büyük Türkçe Sözlük, Kubbealtı Lugatı A-G, C.I, İstanbul, Kubbealtı Neşriyat, 2005, s. 43.

Page 49: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

40

Cahit Öztelli ise ağıtları şöyle yorumlamaktadır:

“Ağıtlar genellikle ölüm olayları üzerine söylenir. Bu ölüm olayları doğal ölümler

dışında olanlardır. Ya genç bir gelinin vakitsiz ölümü, ya bir delikanlının vurulması olayı

gibi toplumu içinden yaralayan acıklı olaylardır.”58

‘Akşam Oldu Yakamadım Gazımı’ adlı ağıtın sözleri ise şöyledir:

Ağıt

(İstanbul) Hatice Sınavdan alınmıştır, 1936.

Akşam oldu yakamadın gazımı (tekrar

Yazan böyle yazmış alın yazımı

Kadir mevlam böyle yazmış yazımı

Alamadım kucağıma kuzumu (tekrar)

Yazan ellerine kurban olayım

Sen uyu ben sana hayran olayım

İstanbulun karşısında Beşiktaş (tekrar)

Ne anam var ne babam var ne kardeş

Uçan kuşlar olsun bana can yoldaş (tekrar)

Yazan ellerine (Nakarat)

Anasının adı yavrum Münevver (tekrar)

Ben ölürsem yavrum seni döverler (tekrar)

Hem döverler kara yere gömerler (tekrar)

Yazan ellerine…… (Nakarat)59

58 Cahit Öztelli, Evlerinin Önü Halk Türküleri, İstanbul, Hürriyet Yayınları, 1972, s. 423. 59 Ataman, Toprak Kokan-Memleket Havaları, s. 148.

Page 50: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

41

Bu içli İstanbul Türküsü, çocuğunu doğurduktan kısa bir süre sonra ölen genç

annenin hazin durumunu yaşadığı kederi, anlatmak için söylenmiştir. İnsanı derinden

etkileyen bu türkü, ‘Münevver’ adıyla da anılmaktadır. Halk tarafından sevilip,

benimsendiği için bu türkünün Anadolu çeşitlemeleri de meydana gelmiştir.

Ataman, ‘Kadifeden Kesesi’ türküsünü ‘İstanbul Halk Türküleri’ makalesinde

İstanbul Türküsü olarak belirtmemiştir. Fakat Toprak Kokan-Memleket Havaları

eserinde bu türküyü İstanbul türküsü olarak almıştır. Bu türkünün sözleri şöyledir:

Kadifeden kesesi

Kışladan gelir sesi

Oturmuş kumar oynar

Ciğerimin köşesi

Haydi yallah Üsküdara yolla

Yolla yolla yar yolla

Kadife yastığım yok

Odana bastığım yok

Kitaba el basarım

Senden başka dostum yok

Aman yallah.. (NAKARAT)60

Halk tarafından bilinen, dillerde hala canlılığını koruyan bu türkünün

sözlerinden bir erkek için yakıldığı anlaşılmaktadır. Kadın sevdiği erkekten başkasını

gözünün görmediğini ‘Kitaba el basarım senden başka dostum yok’ sözleriyle

anlatmaya çalışmaktadır. Ayrıca türküde İstanbul’a ait semt adları da geçmektedir.

60 A.e., s. 89-90.

Page 51: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

42

1. 1. 4. 2. İstanbul’a Gelerek Yerleşmiş Türküler

Ataman, ‘İstanbul Halk Türküleri’ makalesinde İstanbul’da söylenen türküleri

bölümlere ayırırken İstanbul’a gelerek yerleşmiş türkülerden de bahsetmiştir.

Bunlardan biri de ‘Oğlan Adın Abdurrahman’ türküsüdür.

Ataman, bu türküyü İstanbul/Kartal, Soğanlı Köy’den 55 yaşındaki Ayşe

Karaser’den tespit etmiştir.

Oğlan adı Abdurrahman

Ben bu evi yaptıramam

Küçücekten yar sevdim

Ellere kaptıramam

Aman aman oğlan

Boynuma dolan

Altına karyola

Üstüne yorgan61

Halk tarafından sevilen bu türküde Abdurrahman adlı bir erkekten

bahsedilmektedir. Abdurrahman adlı kişiyi seven âşık, onunla olma arzusunu,

isteğini ‘Aman aman oğlan boynuma dolan altına karyola üstüne yorgan’ sözleriyle

belirtmiştir.

61 Ataman, Türk İstanbul, s. 366.

Page 52: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

43

1. 1. 4. 3. İstanbul’un Meşhur Semt ve Yerlerinin Geçtiği İstanbul

Türküleri

Ataman, ‘İstanbul Halk Türküleri’ makalesinde İstanbul’un popüler semt ve

yerlerinin geçtiği türküleri şunlar olarak belirtmiştir: ‘İskender Boğazı, Saray Burnu,

Fındıklı…’ dır.

İskender Boğazı türküsü, İstanbul’un bir semtinin adının geçmiş olduğu

sevilen bir türküdür. Bu türkünün Anadolu varyantları da bulunmaktadır. Türküde

halka ait dil, sade bir üslup kullanılmıştır. Türkünün sözleri şöyledir:

İskender Boğazı

(İstanbul) Kamil Erdemden alınmıştır, 1939.

İskender boğazı şangır da şangır şungur dardır geçilmez

Acıdır suları şangır da şangır şungur oh bir tas içilmez

Oooof sıva mıva kollarını

Topla da şalvarını

Tara siyah saçlarını

Dolan da boynuma bidanem

Çaydan gecelim geçeliim

Doldur içelim

İskender boğazı şangır daşangur şungur dardır geçilmez

Anadan geçilir şangır daşangur şungur oh yardan geçilmez

Oooof sıva mıva kollarını

Kaldır beyaz fistanını

Tara siyah saçlarını

Sulayalım bostanını

Çaydan geçelim geçeliim

Doldur içelim62

62 Ataman, Toprak Kokan-Memleket Havaları, s. 86-87.

Page 53: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

44

İskender Boğazı türküsü halk tarafından çok sevilmiş bir türküdür. Türkünün

sözlerinden müziğinin ritmik havası anlaşılabilmektedir. Türküde sevgiliyi

kandırmaya çalışan bir aşığın çabaları görülmektedir.

Farklı etnik kültürleri, farklı yaşamları içinde barındıran Bizans’ın,

Osmanlı’nın ünlü başkenti İstanbul’un önemli semtlerinden biri de Sarayburnu’dur.

Bu eşsiz semt, İstanbul’un güzelliğini yansıtan İstanbul’u İstanbul yapan en çarpıcı

mekânlardan birisidir. Doğasının güzelliği, sakinliği, büyüleyici atmosferiyle halkın

gönlünde yer etmiş bu semtin türkülerde yer alması sevindiricidir.

Ataman’ın İstanbul Türküsü diye adlandırdığı türkülerden biri de işte bu eşsiz

semtin adını alan türkü olan ‘Sarayburnu’dur. Sarayburnu yine duygusal yönleri ağır

basan bir türküdür.

Sarayburnu

(İstanbul) Karakterine en uygun şekliyle Kamil Erdemden alınmıştır, 1950.

Sarayburnunun imanım ufak tefek taşları

Vak yak ötüyor şak şak ötüyor martı kuşları

Aman kalem olmuş bidanem o yarimin kaşları

Çil çil liralar mecidiye paralar

O beyaz gerdana taksak olmaz mı

Acanım dizsek olmaz mı

Sarayburnundan imanım gelip geçerken

Sırmalı burmalı burmalı sırmalı yelken açarken

O yar doldurup cıvanım ben içerken

Şişeler bir yana kızlar meydana

Sazlar divana doldur içelim bidanem

Doldur içelim63

63 A.e., s. 88.

Page 54: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

45

Bu türküde ‘Çil çil liralar mecidiye paralar’ sözleriyle dönemin ekonomik

hayatında kullanılan para birimiyle ilgili bilgiye sahip olunmaktadır. Ayrıca türkünün

genelindeki sözlerden anlaşıldığı kadarıyla eğlence, zevk, sefa unsurlarının ön planda

olduğu görülmektedir.

Ataman’ın ‘İstanbul Halk Türküleri’ makalesinde İstanbul’un meşhur

semtlerinin geçtiği türkülerde tasnif ettiği bir diğer türküde ‘Fındıklı’dır.

Fındıklı

(İstanbul) Safiye Anlıdan alan Masume Ufuk, 1950.

Fındıklı bizim de yolumuz eşim aman amman

Hovarda hovarda çıkdı soyumuz

Bu bizim eskide huyumuz eşim aman amman

Ben hancı sen yolcu yol bana dolaşır

O güzel endama allar ne de yaraşır

Fındıklıdan geçersin eşim aman amman

Savura aman savura sigara da içersin

Ne alır ne de vaz geçersin beyim aman amman

Ben hancı.. (Nakarat)64

Türküde ailesini de kendisi gibi hovarda olarak nitelendiren birinin, beğendiği

kişiyi kandırmak amacıyla söylediği sözleri, dil dökmeleri görülmektedir.

1. 1. 4. 4. İstanbul ile İlgili Gurbet ve Sıla Türküleri

İstanbul ile ilgili gurbet ve sıla türkülerini de Ataman, tasnif etmeye

çalışmıştır. Vatandan ayrılma, memlekete, yuvaya duyulan özlem, hasret, bu tarzda

türkülerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Ataman, bu türküleri eserlerinde kısım

kısım olarak vermiştir. Bunlardan bazıları şunlardır:

64 A.e., s. 88.

Page 55: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

46

İstanbul dedikleri bir kara bağdır

Mektubun gelmedi üç buçuk aydır

Ya sen gel ya beni yanına aldır

Hasret kıyamete kalmasın böyle65

Sözlerden de anlaşılacağı gibi İstanbul’a gurbete giden sevgilisinin ardından

ona seslenen, geri dönmesini ya da kendisini yanına aldırtmasını isteyen kalbi kırık

bir âşık anlatılmaktadır.

“Gurbet deyince eskiden Anadolu’yu iki hasretin ateşi yakardı. İstanbul ve Yemen.

İstanbul’a gidenin orada evlenip kalması, Yemen’e ise gidip gelmemek vardı. İşte

Anadolu’yu yakan hasretin ateşi halk efkarında derin izler taşıyan gurbet türkülerinin

yakılmasına amil olmuştur.”66

Bunlardan birisi de sözleri aşağıda yer alan türküdür.

Gurbet Türküsü

Burdurlu Ali Körsten alınmıştır, Edremit 1940

Tezgel ağam tezgel eğlenmeyesin

Elde güzel çoktur ağam evlenmiyesin67

Bu türküde sevgilisini İstanbul’a yolcu eden nişanlının iyi temennileri

görülmektedir. Nişanlı kız sevgilisinin kendini unutmamasını, onunla evlenmek için

en kısa sürede memleketine geri dönmesini de istemektedir.

65 Ataman, Türk İstanbul s. 365. 66 Ataman, Toprak Kokan-Memleket Havaları, s. 34. 67 A.e., s 34.

Page 56: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

47

1. 1. 4. 5. Muayyen Bir Zümre ve İş Hayatına Ait Türküler

Ataman, ‘İstanbul Halk Türküleri’ makalesinde belirli bir zümreye ait, o

zümreyi yansıtan İstanbul Türküleri diye de bir tasnif yapmıştır. İstanbul’da çok

fazla sanat kolu, farklı iş dalları olmasına rağmen Ataman’ın eserlerinde aldığı

türküler ‘Berber Türküsü, Külhanbey Türküsü, Lonca Türküsü…’ gibi türkülerdir.

‘İstanbul Halk Türküleri’ makalesinde yer alan ‘Berber Türküsü’nün sözleri

şöyledir:

Berber Türküsü

(Ali Serdar’dan alınmıştır)

Ocak başında kaldım

İnce fikire daldım

Her kapı açılışda

Berber geliyor sandım

Ah ah a berber oğlan oğlan

Boynuma dolan

Ocak başı mermeri

Ben severim berberi

Traş eder beyleri

Mis kokuyor elleri

Ah……..68

Bu türkü büyük olasılıkla bir kadın tarafından söylenmiştir. Türküde,

beğendiği berberle beraber olmak isteyen, onun meziyetlerini öven, iltifatlar yağdıran

bir kadın profili görülmektedir.

68 Ataman, “İstanbul Halk Türküleri”, TFAD, s. 731.

Page 57: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

48

Ataman’ın esnaf türküleri içine dâhil ettiği diğer bir türküde ‘Külhanbey

Türküsü’dür. Bunun sözleri ise:

Külhanbey Türküsü

(Veli Kanık’tan alınmıştır.)

Hovardayım hovarda

Savul karşımdan varda

Mantar yemem ben asla

Tosunum tosunum hayda

Anam babam kardaşım

Şöyle gel be yoldaşım. (“omuzdaşım” Tulumbacılarda)

Yedik içtik kime dedik

Hay hay dedik varda dedik69

Külhanbey Türküsü’nde umursamaz bir hayat tarzının, eğlence içinde geçen

bir yaşamın etkisini görmek mümkündür. Bu yaşayış biçimi türküde ‘Yedik içtik

kime dedik hay hay dedik varda dedik’ mısralarında fark edilmektedir. Osmanlı’da

önemli bir zümre olan Külhanbeylere ait olan bu türküden, topluluğun yaşam tarzı,

hayata bakış açısı anlaşılmaktadır.

‘Lonca Türküsü’ ise Ataman tarafından ‘Esnaf Türküsü’ olarak kabul edilmiş

bir eserdir. Zaten adından da toplumda olan bir zümreye ait olduğu açıkça

anlaşılmaktadır.

Lonca kelimesi Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nde

“Teşkilatlanmış esnafın birliğiyle ilgili çeşitli fonksiyonların icra edildiği özel yerin adı...” 70

olarak açıklanmıştır.

69 A.e., s. 732. 70 Ahmet Kal’a, “Lonca”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C.XXVII, Ankara, 2003, s. 211.

Page 58: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

49

Bu türkünün sözleri:

Lonca Türküsü

(Sulukule’den Zurnacı Sami Kokca’dan alınmıştır.)

Daracık sokakları duman bürümüş

Külhanda beyler gacoları almış yörümüş

Benim yarim küçücekten böyümüş

Sürü mürüden ayrılan sürmeli koyun

Döşekler yaptırdım gel yarim soyun

Yüksek minareden attım kendimi

Türlü de çiçeklerden aldım rengimi

Arayı arayı da buldum dengimi

Sürü mürüden…….71

Lonca Türküsü’nde hem külhanbeylerin hovardalıkları hem de kendisi de

çapkınlık peşinde olan bir kişi anlatılmaktadır. Bu durum ‘Külhanda beyler gacoları

almış yörümüş’, ‘Döşekler yaptırdım gel yarim soyun’ gibi sözlerden

çıkarılabilmektedir.

Ataman’ın Türk İstanbul eserinde ‘Esnaf Türküleri’ adlı bir bölüm

bulunmaktadır. Bu kısımda çeşitli meslek gruplarına ait esnaf türküleri yer

almaktadır. Fakat Ataman, bu türküleri verirken İstanbul ile ilişkilerini

belirtmemiştir. Bu türkülerden bazıları:

Demirciler demiri neyle döğerler

Şöyle döğerler böyle döğerler

Şöyle mi şöyle

Böyle mi böyle

Var yare söyle72

71 Ataman, “İstanbul Halk Türküleri”, TFAD, s. 732.

Page 59: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

50

Demir döverek hayatını kazanan bir sevgili için yakılan, âdeta demir

dövülürken yapılan ritmik hareketleri yansıtan bir türküdür.

“-Ey Hamamcı bu hamam’a güzellerden kim gelir

-Ne bileyim ay efendim günde yüzbin can gelir

Hadi leyli leyli leyli Leylam da gelir

Gel yavaş yavaş köprüyü dolaş

Küçücük sarac yanıma yanaş

İnsafsız yar, hayırsız yar, ar’sız yar

Allan da gel gel sallan da gel

Al hançeri sok kalbime gör içerde neler var”73

Bu türküde ise hamamda çalışan kişiye sevdiği kızın o hamama gelip

gelmediğini sorup, onunla ilgili bilgi almaya çalışan biri anlatılmaktadır.

1. 1. 4. 6. İstanbul Şehrinin İsminin Geçtiği Türküler

Ataman’ın İstanbul Türküleri ile ilgili tasnifte bulunduğu ‘İstanbul Halk

Türküleri’ makalesinde yer almamalarına rağmen İstanbul şehrinin adının geçtiği

türküler, başka eserlerinde bulunmaktadır.

Ataman’ın Toprak Kokan-Memleket Havaları adlı çalışmasında yer alan

‘Ayağına geyer üç güllü çorap’ mısrasıyla başlayan oturak havasında, ‘Kızıl belden

gelür pekmez helosa helosa’ ve ‘Yokuşdur çıkamadım arkama bakamadım’

sözleriyle başlayan türkülerde İstanbul şehrinin adı geçmektedir. ‘Ayağına geyer üç

güllü çorap’ mısrasıyla başlayan türkünün sözleri ise:

72 Ataman, Türk İstanbul, s.223. 73 A.e., s. 224.

Page 60: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

51

Oturak Havası

(Ürgüp varyantı) Ürgüplü Fadime’den alınmıştır, 1946.

Ayağına geyer üç güllü çorap (Tekrar)

Ben senin uğruna olurum turab (Tekrar)

İçmedim elinden üç gadeh şarap (Tekrar)

Yandım ataşına doyunman gayri

Geyindim garayı soyunmam gayri

İstanbul yolunda bir küfe üzüm (Tekrar )

Aklıma geldükce gan ağlar gözüm (Tekrar)

Benim yare diyecek çoğaldı sözüm (Tekrar)

Zalım düşmanlarım çekinmediler

Derdimi yarime anlatmadılar

Punar senden akan şeker bal gibi (Tekrar)

Yar yüzünü yıkar gonca gül gibi (Tekrar)

Ellere yidirdin olmuş nar gibi (Tekrar)

Olmuş nar yiyirdin garardı özüm

Sen nire gidersen sendedür gözüm74

Yedi tepenin üstüne kurulan erguvan kokulu İstanbul, bu türküde de

geçmektedir. İstanbul şiirleri, İstanbul filmleri ve İstanbul resimleri gibi birçok yerde

karşımıza çıkan bu eşsiz dünya kenti, bu türkülerde de hayat bulmuştur.

Bir diğer İstanbul şehrinin isminin geçtiği türkü ise ‘Kızıl belden gelür

pekmez helosa helosa’ dizesiyle başlayan türküdür. Bu türkü;

74 Ataman, Toprak Kokan-Memleket Havaları, s. 23.

Page 61: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

52

İstanbuldan gelür hekim helosa helosa

Hele mele yusa yusa hey

Cevahirdür benim yüküm helosa helosa

Hele mele yusa yusa hey

Kızıl belden gelir pekmez helosa helosa

Hele mele yusa yusa hey

Peştemala koysam akmaz helosa helosa

Hele mele yusa yusa hey75

sözlerini içermektedir.

Toprak Kokan-Memleket Havaları adlı yapıtta, İstanbul kentinin isminin

geçtiği diğer bir türkünün sözleri de şöyledir:

(Amasya varyantı) Alaaddin Palandökenden alınmıştır, 1950.

Yokuşdur çıkamadım

Arkama bakamadım

Şu İstanbul kızların

Kandırıp kaçamadım hey heeey

Ayvalar çiçeklendi

Muşmula pürçeklendi

Şaka maka derken

Aşkımız tazelendi hey heeey

Dağolur meşelerde

Gülsuyu şişelerde

Eller yarini almış

Ben kaldım köşelerde hey heeey76

75 Sadi Yaver Ataman, Safranbolu Düğünleri Oyunlar-Türküler, Bartın, Memleket Basımevi, 1936, s. 24-25. 76 Ataman, Toprak Kokan-Memleket Havaları, s. 90-91.

Page 62: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

53

1. 1. 4. 7. İstanbul Hasreti ve Tahassüsü ile Yakılmış Türküler

Ataman’a ait ‘İstanbul Halk Türküleri’ makalesinde yapılan diğer bir tasnifte

de İstanbul hasreti ve tahassüsü ile yazılmış türkülerden bahsedilmektedir. Bu

türküler ‘İstanbul’dan ayva gelir nar gelir, İstanbul’un hamamları köşeli, İstanbul’un

minaresi mercandan…’ gibi türkülerdir.

İki kıtayı birleştiren, yüzyıllar boyunca medeniyetlerin beşiği olan İstanbul

şehri destansı güzelliği, içinde barındırdığı derin kültürüyle türkülere konu olmuştur.

Denizi, güzelleri, semtleri… insanları o kadar etkilemiştir ki bunları yaktıkları

türkülerde dile getirmişlerdir. İstanbul şehri bazı türkülerde sevgilileri ayıran insafsız

bir kent, bazı türkülerde ise güzelliğiyle baş döndüren nazenin bir sevgili gibi

görülmüştür.

İnsan ruhunu anlatan âdeta ruhsal bir ihtiyaç olan türküler İstanbul kenti ile

hayat bulmuş, anlamlı hale gelmiştir.

Page 63: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

54

1. 1. 5. Atasözleri

Atasözleri, daha iyi bir toplum yaratmak için; ataların deneyimleri, gözlemleri

sonucunda oluşan, ulusların değer yargılarını yansıtan, kısa ve özlü sözlerdir.

İnsanların zenginleştirdiği, içine yaşanmışlıklarını katarak edebileştirdiği bir halk

edebiyatı ürünüdür. Atasözleri şu şekilde tanımlanmaktadır:

“Geniş halk yığınlarının yüzyıllar boyunca geçirdikleri denemelerden ve bunlara

dayanan düşüncelerden doğmuş, ulusun ortak düşünce, kanış ve tutumunu belirten, o ulusun

bireylerine yol gösteren sözlere denir.”77

İstanbul, Anadolu’nun farklı köşelerinden gelen folklor ürünleriyle beslenmiş,

gelişmiş bir kenttir. Ataman, Türk İstanbul eserinde İstanbul’da yaygın olarak

kullanılmış atasözlerini alfabetik olarak sıralamıştır. Bunlar:

1. Allah yağ mumu yakana yağ mumu, bal mumu yakana bal mumu verir.

2. Amelsiz ilim, yemişsiz ağaca benzer.

3. Ar gözden, kar yüzden [anlaşılır]

4. Arlının kızı, mallının kızdan üstündür.

5. Asma dibinde izin olsun, üzüm yemeğe yüzün olsun.

6. Aşikar düşman gizli dostdan yeğdir.

7. Atılan ok geri dönmez.

8. At murad, katır devlet, eşek kısmet, deve gurbettir.

9. Baba mirası yanan mum gibidir.

10. Bal bal demekle ağız tatlanmaz.

11. Baş başa vermeyince taş yerinden kalkmaz.

12. Başın çektiği dil belasıdır.

13. Bir ağızdan çıkan bin ağıza yayılır.

77 Ömer Asım Aksoy, Atasözleri Sözlüğü, 1971’den aktaran Atilla Özkırımlı, “Atasözleri”, Türk Edebiyatı Ansiklopedisi, C.I, 3. bs., İstanbul, Cem Yayınevi, 1984, s. 151.

Page 64: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

55

14. Cahil kendinin düşmanıdır başkasına dost olmaz.

15. Can cömertliği lakırdı ile olmaz.

16. Çabuk parlayan çabuk söner.

17. Çamura aldırmayan batağa saplanır.

18. Delikli boncuk yerde kalmaz.

19. Deveci dostu olan kapısını büyük açar.

20. Dil uzatılan yere el uzatılmaz.

21. Dil yarası onulmaz.

22. Doğru yolda düşen çabuk kalkar.

23. Dostun attığı taş baş yarmaz.

24. Edep en hayırlı mirasdır.

25. El atına binen tez iner.

26. El kazanıyla aş kaynamaz.

27. Ele dile bele ihanet olmaz.

28. Enine bakma sonuna bak.

29. Erkek getirmeyi kadın yetirmeyi [bilmeli]

30. Eskiyi beğenmeyen yenisini bulamaz.

31. Etli etini götüresiye kurular yükünü götürür.

32. Evvela hesap sonra kasap.

33. Fakirlik ayıp değil tenbellik ayıptır.

34. Fazla aş ya karın ağrıtır ya baş.

35. Garib’e bir selam bin altın yerine geçer.

36. Gezen tilki yatan aslandan yeğdir.

37. Gök ağlamayınca yer gülmez.

38. Güvenme varlığa düşersin darlığa.

39. Haddini bilmeyene haddini bildirmek öksüze kaftan giydirmek gibidir.

40. Hakkı tanıyan halka baş eğmez.

41. Harmandan gelen harmana gider.

42. Hatıra çok bakan sonra yere bakar.

43. İçme namerd elinden koaparsın su seni.

44. İçme üzüm suyunu döktün yüzün suyunu.

45. İğneyi önce kendine sok sonra çuvaldızı ele.

Page 65: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

56

46. İhmalcinin iki yakası biraraya gelmez.

47. İlim sahibine dost, mal sahibine düşman kazandırır.

48. İki bülbül bir dalda ötmez.

49. İnsan ne bulursa dilinden bulur.

50. İnsan yanıla yanıla öğrenir.

51. İnsanın söylemezinden suyun şarlamazından [korkulur]

52. İşe hor bakan boynuna torba takar.

53. Kalkacağın yere oturma.

54. Kazanmayınca kazan kaynamaz.

55. Kesene danışmadan pazarlığa girme.

56. Kişi mürekkep yalamakla alim olmaz.

57. Lakırdı ile iş bitmez.

58. Lezzetsiz çorbaya tuz kar etmez.

59. Mal adama hem dost hem düşmandır.

60. Marifet kılıçtan keskindir.

61. Meclisde dilini sofrada elini kısa tut.

62. Meramın elinden kurtuluş olmaz.

63. Minnetsize minder serilmez.

64. Mürüvvetsiz adam bendi yıkılmış değirmene benzer.

65. Namus insanın kanı bahasıdır.

66. Nasihat tutmayanı müsibet tutar.

67. Ne verirsen elinle o gider seninle.

68. Ortak malda hayır yoktur.

69. Önce düşün sonra söyle.

70. Örtük yüzün dostu olmaz.

71. Öz ağlamayınca göz ağlamaz.

72. Para adama akıl öğretir.

73. Pırlanta kara taştan çıkar.

74. Rüzgar eken fırtına biçer.

75. Rüzgar esmedikçe yaprak kımıldamaz.

76. Sabreyle işine hayır gelsin başına.

77. Silah sahibine bile düşmandır.

Page 66: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

57

78. Söz ne kadar ucuzsa iş o kadar bahalıdır.

79. Şahin küçük ama turnayı gökten indirir.

80. Şarap fıçıda durduğu gibi durmaz.

81. Şeytanın dostluğu dar ağacına kadardır.

82. Tabak sevdiği gönü yerden yere çarpar.

83. Tarlada izi olmayanın harmanda gözü olmaz.

84. Tartılırsan dengin ile tartıl.

85. Tuz ekmek hakkı bilmeyen akibet gözden çıkar.

86. Ucuz etin yahnısı yavan olur.

87. Uçkuruna sağlam olmayan hiç bir şeye sahip olmaz.

88. Ülfet ile külfet birarada olmaz.

89. Üren köpek ısırmaz.

90. Vakitsiz açılan gül tez elden solar.

91. Ver elindekini ellere sonra vur başını yerlere.

92. Yapmak güç yıkmak kolaydır.

93. Yara sıcak iken sarılır.

94. Yarını sen düşünmezsen yarın da seni düşünmez.

95. Yaz günü gölgede yatanın kış günü ekmeği esmer olur.

96. Yaz günü terlemeyen kış günü donar.

97. Yazın başı pişenin kışın aşı pişer.

98. Yel gibi gelen sel gibi gider.

99. Yiğidi kılıç kesmez bir acı söz öldürür.

100. Yoldaşın iyi ise Bağdat yakın olur.

101. Yörük at yemini artırır.

102. Zahmet çeken rahmet bulur.78

78 Ataman, Türk İstanbul, s. 387-390.

Page 67: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

58

Ataman, Türk İstanbul yapıtında âşıkların meydana getirdiği, insanları

derinden etkileyen sözleri de ‘Âşıklardan İnciler Edebiyatımızdaki Atasözleri’

başlığı altında vermiştir. Ataman Mesti, Havai, Güfrani, Bedri, Figani, Rahmi,

Menguşi, İhraki, Şikari, Dervişi, Yunus, Levni, Emrah, Karacaoğlan, Yesari, Seyrani

gibi isimlerin ürünlerine bu kısımda yer vermiştir.79 Fakat bunlar, atasözü özelliği

taşımadıklarından bu kısma alınmamıştır.

79 A.e., s. 390-392.

Page 68: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

59

1. 1. 6. Deyimler

Deyişler, insanların ruh dünyasının aksi olan halk edebiyatına ait türdür.

Deyiş kelimesinin çeşitli tanımları vardır. Türk Edebiyatı Ansiklopedisi’ndeki

tanıma göre: deyiş; “halk edebiyatında türkü, koşma, nefes, destan, tekerleme gibi

türlerdeki şiirlerin genel adıdır.”80

Ataman ise deyişi, halk deyimleri, halka ait buluşlar, yakıştırmalar, ağız

özellikleri olarak almıştır. Türk İstanbul kitabında, Ataman İstanbul’da sıklıkla

kullanılan deyiş örneklerini verdiğini belirtmiştir. Ataman’ın deyiş olarak almış

olduğu unsurlar, deyiş özelliği taşımadığından burada deyimler başlığı altında

verilmiştir. Çünkü Ataman’ın anlamlarıyla birlikte verdiği örnekler deyiş değil

deyimdir.

Deyimler, yol gösterme niteliği olmayan, hüküm bildirmeyen, bir kavramı

belirtmek için bulunmuş özel anlatım kalıplarıdır.81 Ataman’ın Türk İstanbul

eserinde verdiği deyim örnekleri şunlardır:

1. Dilin altında bakla saklamak: Bir olayı ya da bir haberi saklamak, açığa

vurmamak.

2. Eti ne budu ne: Çelimsiz, bir işe yaramaz.

3. Macuncu fırıldağı: Bir dalda durmayan, döneklik eden.

4. Maymun gözünü açtı: Akıllandı. Bir kez daha hataya düşmez, aldanmaz...

5. Mekik dokumak: Bir yerden bir yere sürekli gidip gelmek.

6. Mercimeği fırına vermek: Gizlice sevişmek.

7. Meydan okumak: Tehdit yollu kavgaya ya da tartışmaya çağırmak.

8. Mimlemek: İşaret koymak, bellemek.

9. Mum etmek: Uslandırmak, yumuşatmak, doğru yola getirmek.

80 Atilla Özkırımlı, “Deyiş”, Türk Edebiyatı Ansiklopedisi, C.II, 3. bs., İstanbul, Cem Yayınevi, 1984, s. 373. 81 Erman Artun, Türk Halk Edebiyatına Giriş, 3. bs., İstanbul, Kitabevi, Ağustos 2004, s. 228.

Page 69: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

60

10. Nabza göre şerbet vermek: Karşısındakinin hoşlanacağı ve işine gelen biçimde

konuşmak.

11. Nalları dikmek: Ölmek.

12. Nane molla: Beceriksiz, güç işlere gelmeyen.

13. Ne oldum delisi: Sonradan görme.

14. Nuh nebiden kalma: Çok eski zamandan kalma, modası geçmiş eşya.

15. Numara yapmak: Yapamayacağı ya da bilmediği bir şeyi bilir gibi görünerek

gösteriş yapmak.

16. Ocağına düşmek: Bir iş için ya da yardım için muhtaç duruma düşmek.

17. Ocak söndürmek: Mahvetmek, evsiz barksız bırakmak.

18. Sepetlemek: koğmak, başından savmak.

19. Sızdırmak: Para koparmak

20. Sofrası meydanda: Cömert insan.

21. Tekne kazıntısı: İhtiyar babadan olma çocuklar.

22. Veriştirmek: Azarlamak, söz yağmuruna tutmak.

23. Vız gelmek: Hiç önem vermemek, kulak şapırdatmak.

24. Vurdum duymaz: Laf anlamaz, ne desen aldırmaz.

25. Yağlı kuyruk: Büyük menfaat sağlıyan kimse, enayi.

26. Yaka sıyırmak: Kurtulmak, kaçmak.

27. Yakası açılmadık söz: Duyulmamış lakırdı, müstehcen söz.

28. Yakayı ele vermek: Tutulmak, yakalanmak.

29. Yan çizmek: İşten kaçmak, kaytarmak, vazgeçmek.

30. Yan gelip oturmak: İşsiz güçsüz yayılıp oturmak, tembelleşmek.

31. Yaş tahtaya basmak: Aldanmak, bilerek bilmeyerek yanlış iş yapmak.82

82 Ataman, Türk İstanbul, s. 406-407.

Page 70: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

61

1. 1. 7. Tekerlemeler

Medeniyetlerin beşiği olmuş İstanbul, folklor ürünleri açısından zengin bir

kenttir. Göçler, savaşlar ve ticaret gibi etkenler İstanbul’a Anadolu’nun dört bir

yanından gelen insanların kendi ürünlerini getirmelerini ve İstanbul’daki halk

edebiyatı verilerini etkilemelerini sağlamıştır. Bu halk edebiyatı ürünlerinden biri de

tekerlemelerdir.

Boratav’ın Tekerleme Türk Halk Masalının Tipolojik ve Stilistik

İncelemesine Katkı kitabında tekerlemelerin özellikleri şöyle verilmiştir: ritmik

etkileri barındıran, sözcük oyunlarının olduğu, masalın ortasında ya da sonunda

bulunan, uydurma veya gerçekçi temaların işlendiği, genellikle uyumsuz bir söz

dizisinin zincirlenmesiyle meydana gelen, halk anlatı türünde farklı biçimlere en iyi

uyarlanan biçimsel süstür.83

Tekerlemelerin bir başka özellikleri ise insanların duygu dünyalarını yansıtan

halk edebiyatının çoğu ürünleriyle ilişkisi bulunmasıdır. Tekerlemelerin halk

edebiyatı ürünlerinden; türküyle, âşık şiiriyle, Karagöz ve orta oyunu gibi seyirlik

oyunlarla yakın ilgisi vardır.84

Tekerlemeler neden söylendiği pek anlaşılamayan, kalıplaşmış kelime

gruplarıdır. Halk edebiyatına ait bu türle ilgili olarak Ataman eserlerinde bazı

örnekler vermiştir fakat bu türü tam olarak incelememiştir.

Tekerlemelerin şekillerine, bulundukları metne göre çeşitli tasnifleri

yapılabilmektedir. Ataman’ın eserlerinde bulunan tekerleme örnekleri şaşırmacalı

tekerlemeler, çocukların oyun tekerlemeleri ve masal tekerlemelerdir.

83 Pertev Naili Boratav, Tekerleme Türk Halk Masalının Tipolojik ve Stilistik İncelemesine Katkı, çev. İsmail Yerguz, Eklerle Yayıma haz.: M. Sabri Koz, İstanbul, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı, Mayıs 2000, s. 9-10. 84 Artun, Türk Halk Edebiyatına Giriş, s. 211.

Page 71: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

62

1. 1. 7. 1. Şaşırmacalı (Yanıltmalı) Tekerlemeler

Ataman’ın Türk İstanbul adlı eserinde yer alan ve İstanbul’da yaygın olarak

kullanılan şaşırmacalı (yanıltmalı) tekerleme örneklerinden birkaçı şunlardır:

1. Şu köşe yaz köşesi

Şu köşe kış köşesi [Dört kez ardarda]

2. Şu horozun kıl kuyruğu kıvrım kıvrım kıvıtlaşlanmış

Çevrim çevrim çevirtleşlenmiş

3. Şu yoğurdu sarımsaklamak mı iyi sarımsaklamamak mı iyi

Yoksa sarımsaklayıp da dolaba saklamak mı iyi

4. Şu karşıda beş boz eşek

Beşi de boz eşek

Biri yüklü dişi boz eşek

Biri yüksüz erkek boz eşek

Tepiştiler pepiştiler

Pepiştiler tepiştiler

5. Keşkekçinin keşkek kepçesi keşkeklenmiş mi

Keşkeklenmemiş mi

6. Kırk kırık küp

Kırkının da kulpu kırık küp

Page 72: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

63

7. Kırk kartal

Kırk kara kartal

Kırkının da kanadı kırık kara kartal

Kırk kanadı kırık kara kartal kalkar

Kırk kanadı kırık kara kartal konar

8. Şu tarlada iki kirpi biri kel kör

Kürkü bitli erkek kirpi kel kör

Kürkü bitli dişi kirpi biri kel kör

Kürkü bitli erkek kirpi kel kör

Kürkü bitli dişi kirpinin kürkünü silker

Kel kör kürklü bitli dişi kirpi

Erkek kel kör kürkü bitli kirpinin kürkünü silker

9. Değirmene girdi köpek

Değirmenci vurdu kötek

Hem kepek yedi köpek

Hem kötek yedi köpek85

1. 1. 7. 2. Oyun Tekerlemeleri

Ataman’ın Okullar için Halk Müziği ve Müsamere Türküleri kitabında

çocukların oyun tekerlemeleri kısmında verdiği bir tekerlemede İstanbul’a ait semt

ismi geçmektedir. Ayrıca Ataman, bu tekerlemenin ezgili tekerleme olduğunu da

belirtmiştir. Bu tekerleme şudur:

85 Ataman, Türk İstanbul, s. 404-405.

Page 73: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

64

Üşüdüm üşüdüm daldan elma düşüdüm

Elmamı yediler bana cüce dediler

Cücelikten çıktım Beyoğluna gittim

Beyoğlu hasta çorbası tasta

Püsküllü mavi inadına kavi

Gel çık bal çık ben çıktım86

1. 1. 7. 3. Masal Tekerlemeleri

Ataman’ın Türk İstanbul yapıtında masal tekerlemeleri örnekleri de

bulunmaktadır. Ataman, bu eserinde Beyböyrek hikâyesinin İstanbul varyantına ait

bir kısmını almıştır. Burada hikâyenin genellikle “Bir varmış bir yokmuş, eski zaman

içinde, ülkelerden birinde bir Padişah varmış…”87 masal tekerlemesiyle başladığı

belirtilmiştir. Bu tekerleme, Boratav’ın Tekerleme Türk Halk Masalının Tipolojik

ve Stilistik İncelemesine Katkı kitabında tekerlemelerin sınıflandırılması ve

çözümlenmesi kısmında kısa giriş kalıp sözlerinde Tip 2’de yer almaktadır.

Beyböyrek hikâyesinin İstanbul varyantı “Onlar erdi muradına, biz çıkalım

kerevetine. Gökten bir elma düştü, yarısı hikayeyi anlatana, yarısı çocuğu olmayanlara.”88

masal tekerlemesiyle bitmektedir. Bu tekerleme Boratav’ın Tekerleme Türk Halk

Masalının Tipolojik ve Stilistik İncelemesine Katkı kitabında tekerlemelerin

sınıflandırılması ve çözümlenmesi kısmında ara ve bitiş kalıp sözlerinde Tip 72’de

yer almaktadır.

86 Sadi Yaver Ataman, Okullar için Halk Müziği ve Müsamere Türküleri, İstanbul, Anten Yayınevi, 1965, s. 31. 87 Ataman, Türk İstanbul, s. 34. 88 A.e., s. 35.

Page 74: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

65

1. 1. 8. Bilmeceler

Bilmeceler insanların beğenilerini, düşünce yapılarını yansıtan; bir çeşit zekâ

oyunu özelliğinde olan halk edebiyatına ait türdür. Erman Artun bilmecenin tanımını

şöyle yapmıştır.

Bütün uluslarda görülen, hoşça vakit geçirmek amacıyla söylenen, zekâ ve

söz oyunlarına dayanan, kalıplaşmış sözlerden oluşan, en eski halk edebiyatı

ürünlerindendir.89

Bu tanımda özellikle bilmecenin zekâ ve söz oyunlarına dayanması ve de

kalıplaşmış sözlerden oluşması önemli bir özelliği olarak yansıtılmaktadır.

Ataman, İstanbul’da yaygın olarak kullanılmış bilmece örneklerine de

eserlerinde yer vermiştir. Bilmeceler biçimlerine veya içeriklerine göre

sınıflandırılabilmektedir. Ataman, Türk İstanbul adlı eserinde bilmeceleri

şekillerine ve oluşumlarına göre tasnif etmiştir. Ataman’ın bilmecelerin şekline göre

yaptığı tasnif şu biçimdedir.

1. Cümle halinde deyişler.

2. Eski deyimle seci’ denilen kelime ayağı ile oluşturulan deyişler.

3. Nazım şekli gösteren ayaklı (kafiyeli), bazen bir mısra, bir beyit, çoğunlukla

mani şeklinde dörtlükler.

4. Ayrı ve birkaç çözümü olan bilmeceler [bir dörtlük içinde çeşitli anlam

gösterenler].

5. Çözümü aynı, fakat kelime düzeni ve malzemesi değişik olanlar.

6. Tekerlemeli ve küçük fıkralar halinde oluşmuş bilmeceler.

7. Cinaslı bilmeceler.90

89 Artun, Türk Halk Edebiyatına Giriş, s. 191. 90 Ataman, Türk İstanbul, s. 392-393.

Page 75: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

66

Ataman’ın bilmecelerin oluşumlarına göre yaptığı tasnif ise:

1. Din unsurlarıyla düzenlenmiş, ritüel mahiyet gösteren bilmeceler.

2. Tabiat varlığının çeşitli görünüşlerini içine alan bilmeceler.

3. Özel adlar taşıyan bilmeceler [memleket adları, çeşitli meslekler, zenaatler,

renkler, insan organları, çeşitli araçlar] v.s. gibi maddeleşmiş konuları içine

alan bilmeceler.

4. Sırf eğlence ve tuhaflık olsun diye, genellikle tekerlemeli ve anlamsız gibi

görünen bilmeceler.91

Ataman’ın tasnifinden yola çıkarak eserlerinde yer alan bilmeceleri,

oluşumlarına göre bölümlere ayırmak daha mantıklıdır. Bölümlerdeki bilmece

örnekleri çözümlerinin baş harflerine göre alfabetik olarak sıralanarak verilmiştir.

1. 1. 8. 1. Din Unsurlarıyla Düzenlenmiş Bilmeceler

Dinle ilgili kelimelerin geçtiği, kavramların yer aldığı veya cevabı dinsel olan

bilmecelerdir.

Dağına bakar dağ verir

Bağına bakar bar verir

Çözümü: Allah

Yere vurur yumruğu

Bu Allah’ın buyruğu

Otuz okka kendisi

Otuz okka kuyruğu

Çözümü: Ramazan ayı92

91 A.e., s. 393. 92 A.e., s. 394.

Page 76: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

67

1. 1. 8. 2. Tabiat Varlıklarının Çeşitli Görünüşlerini İçine Alan

Bilmeceler

Tabiatta olan varlıklarla ilgili meydana getirilmiş bilmecelerdir.

Allah’dan almış izini

Göğe doğru uzanı

Yazın yeşil giyer

Kışın soyunu

Çözümü: Ağaç

Gökde açık pencere

Kalaylı bir tencere

Çözümü: Ay

Biz biz idik biz idik

Yüz bin tane kız idik

Gece oldu dizildik

Sabah oldu silindik

Çözümü: Yıldız93

1. 1. 8. 3. Özel Adlar Taşıyan Bilmeceler

Bilmece çözmek zekâ gerektirir. Bazen bilmeceleri çözmek için bazı anahtar

kelimeler kullanılır veya ‘memleket bağışlama’ yoluna gidilir. Bilmecenin çabuk

çözülmesi açısından kullanılan anahtar kelimeler ‘yenir mi yenmez mi?’, ‘canlı mı

cansız m?’ gibi şeylerdir.

Bilmeceler çözülemeyince, bilmecenin çözümünün sağlamak için memleket

bağışlanır, bu şekilde bilmece satan taraf pek çok memleket bağışlatarak doğru

çözümü söyler. Memleket bağışlama örneklerinden biri:

93 A.e., s. 395.

Page 77: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

68

“-Bartın’ı veedim

-Az gelü

-Zonguldağı veedim

-Yine az gelü

-Hadi, İstanbul’u vereyin

-Eyi hoş emme, onu bize veemezlee

-Öyleyise Zafranbolu’yu vereyin

-Gabul ettük.

Böylece matalı satan taraf çözümü bildirir.”94

Ataman, organ adlarıyla ilgili bilmeceleri de bu kısma dâhil etmiştir. Bunlar:

Bir küçük mil taşı

Dolanır dağı taşı

Çözümü: Göz 95

Kıvrımlı kaşık

Duvara yapışık

Çözümü: Kulak96

1. 1. 8. 4. Eğlencelik Bilmeceler

Eğlence olsun diye meydana getirilen, genellikle tekerlemeli olan, anlamsız

gibi görünen bilmecelerdir. Hiç bir anlamı yok gibi görünen bir bilmece örneği:

Lamba söndü “is” dedi

Tava düştü “tan” dedi

Anam geldi “bul” dedi

Çözümü: İstanbul 97

94 Ataman, Eski Safranbolu Hayatı, s. 151. 95 Ataman, Türk İstanbul, s. 393. 96 A.e., s. 392. 97 Ataman, Eski Safranbolu Hayatı, s. 153.

Page 78: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

69

Atdım atana

Değdi bostana

Suda balığa

Düzde alığa

Çözümü: Yıldırım98

98 Ataman, Türk İstanbul, s. 404.

Page 79: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

70

1. 1. 9. Mâniler

Mâni, yaratıldığı halkın isteklerini, arzularını, bilinçaltını yansıtan halk

edebiyatına ait türdür. Millet kimliğini oluşturmada mâniler önemli bir yere sahiptir.

Bu değerli sözlü edebiyat ürünü şöyle tanımlanmaktadır:

“Mani, Türkçe’nin konuşulduğu her coğrafyada farklı adlarla da olsa

yaygınlaşmış, kimi zaman söyleyicisinin bilindiği, çoğu kere anonim olarak

değerlendirilebilecek belli bir makam ya da ezgi ile söylenen genellikle sözlü olarak doğup

bireysel olarak icra edilen, Türk edebiyatına özgü nazım şekli ve türünün adıdır.”99

Halkın ortak duygu dünyasına seslenen mâniler, geniş coğrafyalarda hayat

bulmuştur. Mâniler, yaratıldıkları ve yayıldıkları bölgelerin gelenek ve göreneklerini

içlerinde barındırır. İşte bu özelliklerinden ötürü mâniler, âdeta halkın ruhunun

yansımasıdır. Ayrıca çok benimsendiği için insanlar, fırsat buldukça mâni söylemeyi

alışkanlık edinmişlerdir.

“Manilerin konuları her türlü hayat hadiseleridir. Köy, kasaba veya

şehirlerimizde okumamış, okumuş kimselerin ve hususiyle kadınların irticalen yarattıkları

eserlerdir.” 100

Mânilerde hasret, kıskançlık, aşk, vefasızlık… gibi insana özgü duygulara,

insanı anlatan davranışlara yer verilmiştir. Renkli toplum mozaiğini yansıtan mâniler,

halk yaşamının yadsınamaz bir parçasıdır.

99 Abdülkadir Emeksiz, İstanbul Manileri, İstanbul, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 2007, s. 154. 100 Prof. Dr. Şükrü Elçin, Türkiye Türkçesinde Maniler, Ankara, Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü Yayınları, 1990, s. 7.

Page 80: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

71

“Halk Edebiyatı türleri içinde, en yaygın olan, genellikle irticalen söylenen

maniler, hemen hemen her yerde, her vesileyle [Hıdırellez, Ramazan, Bayram, Düğün,

İmece, Saya Şenlikleri, Dübekbaşı Oyunları, Sıra Sohbetleri, Deyişme, Niyet, Kısmet

açmaları] halkın hayatına girmiştir, denilebilir.” 101

Özellikle Ramazan ayı mâni söylemenin paraya dönüştürüldüğü bir

dönemdir. İslamiyet dini için önemli olan Ramazan ayı, on bir ayın sultanı olarak

halk arasında bilinmektedir. İslam âlemi için mübarek olan bu ayda insanlar, sahura

davulcuların birbirinden güzel mânileriyle kalkar. Ramazan mânileri sahur

kültürünün vazgeçilmez bir parçası olarak hayatımızda yer almaktadır. Ramazan

mânisi söylemek zekâ, yaratıcılık işidir. Davulcular gittikleri evin sahibinin

karakterine, işine göre doğaçlama olarak mânilerini yaratmaktadır. Mizah açısından

kuvvetli olan bu parçalar sayesinde davulcular geçimlerini sağlar.

Ataman eserlerinde mâniye yönelik herhangi bir tasnifte bulunmamıştır.

Mânilerde pek çok konu işlediğinden dolayı bu türün konu açısından tasnifi mümkün

gözükmemektedir. Bu yüzden mâniyi yapı bakımından incelemek daha mantıklıdır.

Yapılarına göre mânileri Erman Artun Türk Halk Edebiyatına Giriş adlı

kitabında düz mâni, kesik mâni, artık mâni ve deyiş olarak dörde ayırırken, Şükrü

Elçin ise Türkiye Türkçesinde Maniler adlı eserinde mânileri düz ve cinaslı olmak

üzere ikiye ayırmıştır.

Ataman’ın eserlerindeki mânileri yapı bakımından düz mâniler, mâni

fasılları ve ayaklı mâniler olmak üzere üçe ayırmak mümkündür. Ataman’ın

eserlerinden alınan mâni örnekleri ilk mısralarının baş harflerine göre alfabetik

olarak dizilerek verilmiştir.

101 Ataman, Türk İstanbul, s. 379.

Page 81: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

72

1. 1. 9. 1. Düz Mâniler

Düz mâni: “dört dizeden oluşan, 7 heceli, kafiye düzeni aaxa olan ve kafiyeleri

genellikle cinassız olan manilerdir.”102 Ataman’ın, eserlerinde düz mâni örnekleri yer

almaktadır. Bunlardan birkaçı:

Aynam düştü yerlere

Karıştı gazellere

Çapkın gözüm alışmış

Hep bakar güzellere103

Dut ağacı boyunca

Dut yemedim doyunca

El kızının yüzünden

Oğul demedim doyunca104

Leblebi koydum tasa

Doldurdum basa basa

Yarim bana darılmış

Oda mı bana tasa105

biçimindedir.

102 Artun, Türk Halk Edebiyatına Giriş, s. 113. 103 Ataman, Türk İstanbul, s. 381. 104 A.e., s. 380. 105 A.e., s. 379.

Page 82: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

73

1. 1. 9. 2. Mâni Fasılları

Mâni fasılları ise dörtlüklerden oluşur. Bu dörtlüklere yazma ve taş basması

metinlerde, yani kendi geleneği içinde ‘fasıl’ adı verilmiştir.106 Fasıllarda konu

bütünlüğü bulunmaktadır. Ataman’ın Toprak Kokan-Memleket Havaları eserinde

İstanbul ve civarına ait mânilerden biri olan mâni faslı örneği yer almıştır.

Ramazan geldi dayandı

Camiler nura boyandı

A devletli cömert beyim

Top atıldı kandil yandı

Buna Ramazan ayı derler

Bal ile kaymağı yerler

Eskiden adet kurulmuş

Bekçiye bahşiş verirler

Davulu astım boynuma

Sarığı soktum koynuma

Bu evde baklava pişmiş

Kokusu geldi burnuma

Tavlada atın kişnesin

Daim nüfuzun işlesin

İki gözüm Ahmet Beyim

Allah evlatların bağışlasın

106 M. Sabri Koz (haz.), Bekçi Baba Ramazan Fasılları, İstanbul, Kitabevi, 1998, s. 16.

Page 83: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

74

Bahçelerde taze bakla

Gövercinler döner takla

İki gözüm hanım abla

Keseni dibini yokla

Ocak başında minder

Minderi tersine dönder

İki gözüm Ahmet Beyim

Bahşişimizi tez gönder

Bahşişimi aldım bergüzar

Alışım eylemem inkar

Veren eller dert görmesin

Hak bin berekat versin Settar107

1. 1. 9. 3. Ayaklı Mâniler

Yapısına göre mâni çeşitlerinden biri olan ayaklı mâniler, çoğu tasnifte kesik

mâni olarak adlandırılmaktadır. Bu tip mâniler cinaslı mânilerdir. Ataman’ın Türk

İstanbul eserinde İstanbul’un meşhur çalgılı kahvehanelerinden birinin sahibi olan

Zil İzzet’e ait ayaklı mâni örnekleri verilmiştir. Bunlar:

Dedim bizim terziye

Hemen şu keseyi dik

Dedi çoktan biterdi

Biz onu keseyidik

107 Ataman, Toprak Kokan-Memleket Havaları, s. 103.

Page 84: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

75

Terziye kumaş geldi

Düşünür ki ne kese

Ölçtü biçti kumaşı

Ne cep olur ne kese108

108 Ataman, Türk İstanbul, s. 58.

Page 85: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

76

1. 1. 10. Argo

Ana dil, kullanıldığı yere, bölgeye göre ağız olarak değişmekte ve bunun

sonucunda şive, lehçe gibi özellikler kazanmaktadır. Ana dilden ayrı fakat onunla

ilişkili olarak gelişen bir başka ‘ağız’ da vardır, buna ‘argo’ denmektedir.

“Argonun gramerinde ve sintaksında bazı hususiyetler bulunmakla beraber, ayrı

denebilecek kadar farklı bir grameri yoktur. Bu bakımdan argo, bir ana dil olarak değil,

sonradan türemiş bir yardımcı dil olarak konuşulur ve bu dili konuşanlar kendi ana dillerini

de bilirler.” 109

Argo kelimesi şu şekilde tanımlanabilmektedir:

“1. Kullanılan ortak dilden ayrı olarak aynı meslek veya topluluktaki insanların

kullandığı özel dil veya söz dağarcığı. 2. mec. Serserilerin külhan beyilerin kullandığı söz

veya deyim.” 110

Ataman’ın eserlerinde argo konusu bulunmaktadır. Ataman, Türk İstanbul

adlı kitabında argo konusuna kısaca değinmiştir. Argoyu anlatırken Ataman, İstanbul

ile argo arasındaki ilişkiye yer vermemiş, argonun bilimsel tarifini yapmıştır.

Bu tanıma göre argo: “Toplum dışında yaşayan zümrelerin, sadece maddi ve

toplumsal kazançlar peşinde işledikleri suçları gizlemek ya da yapacakları gizli işlerin,

başkaları tarafından anlaşılmamasını sağlamak için kullandıkları özel bir dil’dir.”111

109 Ferit Devellioğlu, Türk Argosu, 4. bs., Ankara, Türk Dil Kurumu Yayınları, 1959, s. 15. 110 Türkçe Sözlük, C.I, Ankara, Türk Dil Kurumu Yayınları, 1998, s. 83. 111 Ataman, Türk İstanbul, s. 409.

Page 86: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

77

Ataman, bu tarifin günümüzde geçerliliğini yetirdiğini ve artık argonun

toplumun tüm katmanlarına hatta okullara dahi ulaştığını belirtmiştir. Argo, zamanla

günlük dilde rahatlıkla konuşulan bir ağız haline dönüşmüştür.

Argo olan kelimelere, deyimlere Kaşgarlı Mahmut, Sabit, Süruri, Şeyh Galip,

Hızır Ağa Zade Sait Bey, Enderuni Vasıf, Şinasi, Ahmet Rasim, Şair Eşref… gibi

edebiyatımızın önemli isimleri eserlerinde yer vermişlerdir.112

Ataman, Türk İstanbul adlı eserinde bazı argo deyimlerin karşılıklarını

belirtmiştir. Bunlar şunlardır:

Adadiyoz: Külhanbey, çapkın, bitirim.

Afil: Gösteriş (fiyaka).

Afilli: Fiyakalı.

Aftoz: Dost, metres, kapama.

Ançizlemek: Kaçmak, uzaklaşmak.

Antin: Kötü, uygunsuz sokak kadını.

Aval: Budala, ahmak.

Cart kaba kağıt: Palavracılar için söylenir.

Cızlam=cızdam: Kaçmak, savuşmak.

Çakmak: Anlamak, bilmek, sezmek.

Dalga: Derin düşünce, esrar.

Dayı Polis: Çekinilen kimse.

Değirmen: Saat.

Dikiz: Gözetmek, gözlemek.

Dümen: Hile.

Dümen çevirmek: Hileye baş vurmak.

Evlek: 10 liralık kağıt para.

Fit: Anlaşmak, razı olmak.

Fiyaka: Gösteriş, alım.

112 A.e., s. 410-412.

Page 87: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

78

Fiyakalı: Gösterişli, alımlı.

Gaco: Dost, metres.

Hırbo: Ahmak, hantal, budala.

Kafeslemek: Pundunu getirip elindeki parayı ya da kadını almak.

Kamanço: Elden gelme, elden ele aktarma.

Keşlemek: Bir şeye ya da kimseye ehemmiyet vermemek, aldırış etmemek.

Kırmak: Savuşmak, kaçmak.

Kitaksi: Seyretmek, bakmak, gözetlemek.

Kur’a: Bu deyim Arapça sıradan ayırmak, numara çekmek anlamına. Burada, “kaçın

kurasıyız”: tecrübeden geçmişiz, demektir.

Matiz: Sarhoş.

Omuz vermek: Aldırış etmemek, dinlememek.

Otlakçı: Beleşçi, bedava geçinen.

Paçoz: Sokak kadını, uygunsuz kadın.

Papel: Para.

Pinpon: İhtiyar, moruk.

Piyz: Rakı.

Piyzlemek: Rakı içmek.

Resto: Yeter, dur, orada kal, anlamına.

Sipsi: Sigara.

Söğüşlemek: Para koparmak.

Taahhütlü: Tabanca.

Tayıncı: Cinsi sapık, götlek.

Toka etmek: Vermek, ödemek, kadeh tokuşturmak.

Tonel geçmek: Dalgınlık, ehemmiyet vermemek.

Tongaya bastırmak: Hile ve dalavere ile kandırmak.

Toslamak: Geri vermek.

Yan kırmak: Görünmeden sıvışmak.

Zilleri kırmak. Karın doyurmak, yemek yemek.

Zula etmek: Aşırmak, çalmak.113

113 A.e., s. 412-414.

Page 88: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

79

Ataman, argo konusunu anlatmış olması rağmen İstanbul’da kullanılan

argoya değinmemiştir. İstanbul’da kullanılan argo kelimeler, bu argoların kullanış

biçimleri veya bu argoyu kullanan kişiler ve bu kişilerin temel özellikleri gibi

konular Ataman’ın yapıtlarında yer almamıştır. Fakat Ataman’ın İstanbul halk

kültürünü işlediği Türk İstanbul kitabında argo konusu verildiği için bu bölümde

işlenmiştir.

Page 89: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

80

1. 2. Halk Tiyatrosu

Halk tiyatrosu, yüzyıllar boyunca farklı medeniyetler için önemli bir şehir

olmuş İstanbul’un kendine ait kültürünü, İstanbul halkının duygularını, dünyaya

bakış açısını yansıtmaktadır.

Halk tiyatrosuna ait türler, Osmanlı Devleti’nde yer alan kent kültürü

anlayışından doğmuştur.114 İstanbul gibi her dönem kozmopolit bir kent olma

özelliği taşımış bir şehrin halkına ait, halkını yansıtan, halk tiyatrosunun ortaya

çıkması olağan bir durumdur.

Ataman, eserlerinde İstanbul halkı tarafından benimsenmiş olan halk tiyatrosu

çeşitlerine yer vermiştir. İstanbul’daki geleneksel tiyatroyu anlatırken Ataman,

değişik kaynaklardan da bilgiler aktarmıştır.

Halk tiyatrosu birçok farklı mekânda karşımıza çıkmaktadır. Örneğin İstanbul

halkının çoğunun Müslüman olmasına rağmen ve İslam dininde müzik, eğlence,

raksın hoş görülmediği düşüncesi varken Ramazan gecelerinde dahi halk tiyatrosu

ürünleri oynanmıştır.

Halk tiyatrosu, zamanla İstanbul’un kenar mahallelerinden saraya kadar

ulaşmıştır. Ataman, genellikle aktüel olayları işleyen seyirlik oyunların taklitleriyle,

müzikleriyle halkın ilgisini kazanmanın yanında yüksek tabakayı hatta sarayı ve

padişahı da etkilediğini; bunun yansıması olarak konaklarda, sarayda oyun

takımlarının kurulduğunu belirtmiştir.115

114 Yavuz Pekman, Çağdaş Tiyatromuzda Geleneksellik, 1. bs., İstanbul, Mitos & Boyut Yayınları, Mayıs 2002, s. 21-22. 115 Ataman, Türk İstanbul, s. 250.

Page 90: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

81

Ayrıca Ataman, eserlerinde İstanbul’un geleneksel yaşamını yansıtan halk

tiyatrosu çeşitlerini ön plana çıkarırken, batılı anlamda tiyatronun gelişmediği

dönemde İstanbul halkının eğlence hayatında yer alan geleneksel tiyatrodaki işlenen

konuların ve tiplerin ortak tarafları bulunduğu görüşünü benimsemiştir.116

Ataman eserlerinde halk tiyatrosunu bölümler halinde işlememiştir. Fakat

Ataman’ın eserlerinde yer alan İstanbul’da sergilenen geleneksel tiyatro çeşitleri şu

başlıklar altında incelenebilmektedir.

1. Meddahlık

2. Karagöz

3. Orta oyunu

4. Tulûat

1. 2. 1. Meddahlık

Özdemir Nutku, Meddah kelimesinin Arapça “methetmek” kelimesinden

geldiğini methedici ve övücü anlamında kullanıldığını belirtmiştir.117 İlk başta

meddahlar peygamberi, Allah’ı öven sanatçılarken sonraki çağlarda yaptıkları iş

değişime uğramıştır.

Hikâye hazineleri geniş olan, sadece güldürme işlevi üstlenmeyen meddahlar

zamanla yoğunluk olarak güldürüye yönelmişlerdir.118 Meddahların anlatıcı

misyonları baskınken yaptıkları jest ve mimik hareketleri ile oyuncu, taklitçi yönleri

ağırlık kazanmaya başlamıştır.

116 A.e., s. 249. 117 Özdemir Nutku, Meddahlık ve Meddah Hikayeleri, 2. bs., Ankara, Türk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, 1997, s. 11. 118 Metin And, Geleneksel Türk Tiyatrosu (Kukla-Karagöz-Ortaoyunu), Ankara, Bilgi Yayınevi, 1969, s. 68-69.

Page 91: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

82

Meddahlar anlattıkları konuları yüz hareketleriyle süsleyen, pek çok hayvanın

sesini çıkarabilen, masalları, hikâyeleri aktarırken dinleyenleri hem eğlendiren hem

düşündüren kişilerdir.119

Musahipzade Celal’in Eski İstanbul Yaşayışı adlı eserinde, Meddah Şükrü

Efendi’nin bir hikâyesinde İstanbul’da yaşayan, yetişen meddahların taklitli

hikâyeler ve menkıbeler söyledikleri iddia edilmiştir.120

Ataman, meddahlık hakkında eserlerinde bilgi verirken özellikle geleneksek

tiyatronun önemli temsilcilerinden biri olan Dümbüllü İsmail Efendi’nin görüşlerine,

hatıralarına değinmiştir.

Ataman, Dümbüllü İsmail Efendi’ye göre meddahlığın taklitli fıkra ve hikâye

anlatmak olduğuna dikkat çekmiştir.121

Dümbüllü İsmail Efendi’den topladığı bilgileri Türk İstanbul eserinde

aktarırken Ataman, Dümbüllü’nün devrin ünlü meddahları olarak Abdi Efendi, Kadir

Efendi, İsmet Efendi’nin isimlerini verdiğini söylemiştir.122

Meddahlar, İstanbul folkloruna ait konuları, İstanbul hayatında yer alan

sahneleri ilgi çekici bir biçimde anlatarak geçimlerini sağlamaktadır. Meddahlar

aslında bir bakıma, nesnelerin ve canlıların taklitlerini yapan kişilerdir.

Ataman, Dümbüllü İsmail Efendi’nin anlattığı Meddah İsmet Efendi’ye ait

bir hikâyede İsmet Efendi’nin özellikle çok iyi Arnavut taklidi yaptığını

vurgulamıştır.123

119 Necdet Sakaoğlu, Nuri Akbayar, Binbir Gün Binbir Gece Osmanlı’dan Günümüze İstanbul’da Eğlence Yaşamı, y.y., Creative Yayıncılık, 1999, s. 34. 120 Musahipzade Celal, Eski İstanbul Yaşayışı, İstanbul, Türkiye Yayınevi, 1946, s. 67. 121 Ataman, Türk İstanbul, s. 264. 122 A.e., s. 262. 123 A.e., s. 262-263.

Page 92: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

83

Ataman, meddahlığın ne kadar önemli ve eskilere dayanan bir meslek

olduğunu belirtmek için eski kitaplarda meddahların yer aldığından söz etmiştir.

Hatta Evliya Çelebi’nin Hasanzade Ahmet Çelebi’nin IV. Murat’ın huzuruna

çıktığında herkesin ne kadar eğlendiğine dair verdiği bilgiye Türk İstanbul

kitabında yer vermiştir.124

Ayrıca Ataman, Çöğürcü Sarı Çelebi, Boncuk Kaptan, Mustafa Forsa, Tiryaki

Ağazade gibi usta meddahların adlarını da kitaplarında yer vererek, onların da bu

mesleğe olan katkılarını hatırlatmıştır.125

Ataman, Meddah Süruri’nin hikâyelerinde insan tabiatını ve toplum hayatını

anlattığını, olayları müstehcene kaçmayan zarif nüktelerle aktardığını, taklit

unsurlarına da başvurarak diğer meddahlardan farklı bir üslupla meddahlık sanatının

şaheser örnekleri arasında sayılabilecek ürünler verdiğini belirtmiştir.126

Türk İstanbul kitabının ‘diğer seyyar [gezici] esnaf’ bölümü altında

İstanbul’da hayatını kazanmaya çalışan gezici satıcıların birçoğunun mallarını

pazarlamaya çalışırken, meddah ve tiyatro oyuncularının etkisiyle çeşitli hareketlerde

bulunduklarını da söyleyen Ataman, bu konuda da derinlemesine analiz yapmıştır.127

1. 2. 2. Karagöz

Karagöz bir gölge oyunudur. Tam olarak ne zamandan beri Türkler tarafından

bilindiği ve oynandığına dair kesin bilgi bulunmamaktadır. Gölge oyununun

Türkiye’ye XVI. asırda Mısır’dan geldiği düşünülmektedir.128

124 A.e., s. 265. 125 A.e., s. 266. 126 A.e., s. 267. 127 A.e., s. 206. 128 And, Geleneksel Türk Tiyatrosu (Kukla-Karagöz-Ortaoyunu), s. 111.

Page 93: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

84

Genellikle gece oynanan, eski İstanbul eğlencelerinin önemli bir parçası

haline gelmiş Karagöz oyunu hakkında Ataman, Türk İstanbul adlı kitabında Evliya

Çelebi’den almış olduğu şu bilgiyi vermiştir:

“Mübalağayı çok seven Evliya Çelebi’ye göre; Karagöz’ün üç yüz pare taklidi

vardır. Hayal perdesinde görünen tipler, başta Karagöz-Hacivat (iki kafadar) olmak üzere

Karagöz’ün karısı, Çocuğu, Çelebi, Zenne, Tiryaki, Beberuhi, Tuzsuz Deli Bekir,

Külhanbeyi, Bezirgan, Mirasyedi, Aşık, Tuzakçı, Kadın tipleri [Kanlı Nigar, Küçük Hanım,

Arap Bacı...], Yahudi, Ermeni, Rum, Arnavut, Laz, Anadolulu… gibi taklitçi, gedikli

figüranların hepsi de İstanbul’un belli semtlerinden ve mahallelerinden kopmuş tiplerdir.

Orta Oyunu’nda, hatta Meddahlıkta da aşağı yukarı aynı tipler vardır.” 129

Karagöz’deki birbirinden farklı tipler, İstanbul’daki kültür mozaiğini,

çeşitliliği yansıtır. Karagöz genelde çocuk oyunu olarak düşünülse de içindeki tipler,

izleyen seyirciler, anlatılan konular aslında büyüklere de yönelik olduğunu

göstermektedir.

Ataman, İstanbul sanat hayatında Karagöz ve diğer seyirlik oyunların

genellikle ibret verici hikâyeleri işlediklerini belirtmiştir.130 Bundan da hareket

edilerek Karagöz’ün çocukları eğlendirmenin yanında öğüt veren, yol gösteren bir

misyonun da olduğu söylenebilir.

Türk İstanbul kitabında Ataman, eski İstanbul eğlencelerinden bahsederken

Direklerarası’nın özellikle Ramazanlarda yoğunluk kazandığını, insanların kadınlı

erkekli Meddah, Karagöz, Cambazlık… gibi seyirlik oyunları seyretmeye

geldiklerini, bu insan kalabalığı sayesinde ortamın canlılık kazandığının altını

çizmiştir.131

129 Ataman, Türk İstanbul, s. 32. 130 A.e., s. 43. 131 A.e., s. 347.

Page 94: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

85

Müziğin, raksın günah olarak kabul edildiği bir toplumda bu öğeleri hayal

sahnesinde olsa da gösteren bir oyun olan Karagöz’e özellikle Ramazanlarda ilginin

artması ise oldukça düşündürücüdür. “Din adamları bile fetvalarında Karagöz’ün İslam

ilkelerine değilse bile uygulamalarına aykırı düştüğünü bile bile, onu hoş görecek gerekçeler

bulmuşlar, ona açıktan açığa bir dokunulmazlık alanı tanımışlardır.” 132

Ataman, Karagöz’e ait özelliklerden bahsederken Karagöz oyununun

içeriğinde bulunan unsurları irdelemiştir. Ataman, Karagöz’de beyaz bir perde,

arkasında ona ışık sağlayacak mum veya kandil, oyunu oynatacak Karagözcü ve

Karagözcünün elinde tef bulunması gerektiğini açıklamıştır. Ayrıca Karagöz’de yer

alan oyun kişilerini de saymıştır. Bunlar: Karagöz, Hacivat, Karagöz’ün karısı,

Zenneler, Çelebi, Tiryaki, Arap, Anadolulu, Beberuhi, Mahalle kabadayısı (Sarhoş,

Tuzsuz Bekir), Tüccar, Âşık, Sevgili…dir.133

Ayrıca Ataman, Karagöz’de malzeme olarak merdiven, kafesli ev penceresi,

çeşme oyunun akışına göre iskemle, küp, satıcı tezgâhı… kullanıldığına yer

vermiştir.134

Seyirlik oyunlarda genelde aynı oyun isimlerinin geçtiğine dikkat çeken

Ataman, bu isimleri Karagöz’ün Evlenmesi, Karagöz’ün Esrar İçip Delirmesi,

Hamam Çıkması, Kanlı Nigar vb… olarak sıralamıştır.135

Ataman, Dümbüllü İsmail Efendi kitabında Dümbüllü’ye göre devrinin usta

Karagözcülerinden bahsetmiştir. Bunlar: Kâtip Salih Efendi, Kasımpaşalı Serçe

Mehmet, Üsküdarlı Arap Ömer’dir. Dümbüllü İsmail Efendi, anlattığı bir hatırayla

Arap Ömer’in taklitte diğer Karagözcülerden usta olduğunu, Sultan Abdülhamit’in

karşısında Hacivat’ın ve Karagöz’ün seslerini, şivelerini ayırt ederken diğerlerinden

başarılı olduğunu söylemiştir.136

132 Metin And, Cep Üniversitesi Türk Tiyatro Tarihi, 2. bs., İstanbul, İletişim Yayınları, 1994, s. 33. 133 Ataman, Türk İstanbul, s. 249. 134 A.e., s. 250. 135 A.e., s. 258. 136 Sadi Yaver Ataman, Dümbüllü İsmail Efendi, İstanbul, Yapı ve Kredi Bankası, t.y., s. 53.

Page 95: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

86

Hatta Ataman, Sultan Abdülhamit’in, Arap Ömer’e “Binbaşılık” rütbesi

vererek onun son zamanlarına kadar maaş almasını sağladığı bilgisini de kitaplarında

işlemiştir.137 Bu durum aslında Karagöz’ün sarayda bir dönem ne kadar

önemsendiğinin, usta Karagözcülere saygı duyulduğunun da kanıtıdır.

1. 2. 3. Orta Oyunu

Orta Oyunu Kitabı adlı eserde Nihal Türkmen’in ‘Orta Oyunun Eskiliği’ ile

ilgili bilgi verdiği kısımda, Orta Oyunu’nun geçmişine ilişkin yeterli kaynak, vesika

bulunmadığı açıklaması vardır.138

Necdet Sakaoğlu ve Nuri Akbayar’a ait olan Binbir Gün Binbir Gece

Osmanlı’dan Günümüze İstanbul’da Eğlence Yaşamı kitabında ise Orta

Oyunu’nun tarihiyle ilgili şu bilgi verilmiştir:

“Tanzimat öncesinde Kol oyunu, Meydan-ı Sühan (Söz Meydanı), Meydan Oyunu

gibi adlarla anılan Orta Oyununun en parlak dönemi 19. yüzyılda yaşanmıştır. Oyun kişileri

ve oyun dağarcığıyla İstanbul’a özgü bir gösteri türüdür.”139

İstanbul’u, İstanbul’da yaşayan farklı etnik gruplarla, kültür mozaiğinde var

olan çeşitli renklerle yansıtan Orta Oyunu’na dair Ataman, değişik eserlerinde farklı

bilgilere değinmiştir.

137 Ataman, Türk İstanbul, s. 262. 138 Abdülkadir Emeksiz (haz.), Orta Oyunu Kitabı, İstanbul, Kitabevi, Kasım 2001, s. 3. 139 Sakaoğlu, Akbayar, Binbir Gün Binbir Gece Osmanlı’dan Günümüze İstanbul’da Eğlence Yaşamı, s.177.

Page 96: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

87

Ataman, Türk İstanbul kitabında Orta Oyunu’nun yapısında bulunan

unsurlar arasında, baş oyuncuların Pişekâr ve Kavuklu olduğunu, Kavuklu arkası

denilen cücenin (mahalle yetimi), Deyno adı verilen aptal tipin bulunduğunu

aktarmış, Zenneler, Kıyarto denilen Zenne yancısı (dadı, kalfa, bacı), Çapkın

(Hovarda, Zampara), Tiryaki, Enayi, Mirasyedi, Matiz denilen sarhoş (belalı),

Çelebi, Rumelili, Anadolulu (Hırbo), Balama denilen tatlı su frengi (Genellikle

Rum), Cud denilen efendi, Külhani (Külhanbeyi), Hırpani Arnavut, Karadenizli

(Laz), Efe gibi birbirinden farklı tiplerin ve bunların yanında Saz takımı ve

Çengilerin bulunduğunu vurgulamıştır.140

Ataman’a göre Orta Oyunu’nda var olan tipler, kıyafetler, hareketler hatta

şiveler kalıplaşmış olarak gözükse de oyunun başarısı Kavuklu ve Pişekâr’ın

ustalıklarına bağlıdır.141

Ataman, Kavuklu’nun esprileri ve tuhaflıklarıyla Orta Oyunu’nun temelini

oluşturduğunu, Dümbüllü’nün yorumlarından da faydalanarak Kavuklu’nun hazır

cevaplılığı, tekerlemeleriyle insanları güldürdüğünü söylemiştir.142

Pişekâr ise oyunu açan, Kavuklu’yu konuşturan, elindeki şak şak adı verilen

sopayla, arada Kavuklu’ya hafifçe vurarak söz ebeliği yapan, fasıl açıp kapayan,

sorularıyla Kavuklu’yu coşturan tiptir.143

Ataman, Türk İstanbul kitabında zennelerle ilgili bilgiye yer vermiştir. Orta

Oyunu’nda yer alan tiplerden biri olan zenne, kadın kılığına giren erkeklerdir.

Dümbüllü İsmail Efendi’nin verdiği bilgiye göre zenne olmak için sadece yakışıklı

olma yeterli değildir. Zenne olacak gencin kadınımsı sesi, hareketleri de olmalıdır.144

140 Ataman, Türk İstanbul, s. 250. 141 A.e., s. 258. 142 A.e., s. 251-252. 143 A.e., s. 251. 144 A.e., s. 260.

Page 97: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

88

Ataman dönemin ünlü zennelerinin isimlerini de sıralamıştır. Bunlar: Zenne

Zihni, Zenne Cevdet, Zenne Hafız Cemal, Zenne Necdet, Zenne Sait… dir.145

Türk İstanbul eserinde Ataman, Orta Oyunu’nda müziğin çok önemli bir

yeri bulunduğunu, neredeyse oyundaki her tipin konuşma biçimlerine ve

hareketlerine göre kişiliklerini yansıtan takdim müziklerinin olduğunu söylerken

bunların Pişekâr havası, Kavuklu havası, Çelebi havası, Karadeniz havası… gibi

isimlerini de saymıştır.146

Ataman, Dümbüllü İsmail Efendi kitabında Dümbüllü’ye ait görüşleri

verirken Dümbüllü de Orta Oyunu ve Karagöz’de musikinin temel unsurlardan biri

olduğunu, Orta Oyunu’nda girişte mutlaka müziğin yer aldığını, zurna, tef, çiftenağra

ve davuldan meydana gelen bir çalgı takımının varlığından bahsetmiştir. Her tipin

kendilerini yansıtan bir müzikle sahneye çıktığını belirten Dümbüllü, semai, peşrev,

curcuna ve paşa havaları gibi birbirinden farklı müziklerin olduğunu

vurgulamıştır.147

Orta Oyunu’nun meydanlarda oynandığını söyleyen Ataman, Orta Oyunu’nda

yeni dünya adı verilen bir paravanın, iki iskemlenin, dükkân denilen tezgâh ve pusat

odasının yani oyuncuların kıyafetlerini değiştirdiği yerden ibaret dekorunun

bulunduğunu belirtmiştir.148

Ataman, Orta Oyunu’nda yer alan başlıca oyunların ise Bahçe, Büyücü,

Çeşme, Çivi Baskını, Eskici Abdi, Ferhat ile Şirin, Fotografçı ve Gözlemeci

olduğundan bahsetmiştir.149

145 A.e., s. 260. 146 A.e., s. 258. 147 Ataman, Dümbüllü İsmail Efendi, s. 75. 148 Ataman, Türk İstanbul, s. 258. 149 A.e., s. 258.

Page 98: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

89

Ataman, Orta Oyunu’nun en parlak devrini yaşatan sanatçıların Kavuklu

Hamdi Efendi (1841-1911) ve Pişekâr Küçük İsmail Efendi (1854-1931) olduğunu,

daha sonra onların temsilcileri olan Naşit Bey ve Dümbüllü İsmail Efendi ile bu

sanatın son bulduğunu düşünmektedir.150

Orta Oyunu’nda yer alan birbirinden farklı tipler oyuna renk katarken, Orta

Oyunu’na gönül vermiş çeşitli meslek grupları da bulunmaktadır.

Ataman, Orta Oyunu’na gönül vermiş din adamları, memurlar ve esnaflar gibi

farklı meslek gruplarındaki kişileri açıklamıştır. Bunlardan Hafız Cemal Efendi,

Hafız Mehmet Ali Efendi, İbrahim Hoca, Kör İmam, İmam Hakkı Efendi gibileri din

adamları; Kâtip Mehmet Efendi, Kâtip Salih Efendi, Telgrafçı Halil Efendi, Şair

Ömer Bey, İsmet Fahri Bey gibi memurlar; Attar Şükrü Efendi, Demirci İbrahim,

Deveci Ali, Divitçi Mehmet, Döşemeci İsmail Hacı Bekçi, Hamamcı Süleyman,

Kâğıtçı Ahmet, Külahçı Mehmet, Misk yağcı (Lavantacı) İzzet gibi oyuncular ise

esnaftan kişilerdir.151

Farklı meslek gruplarındaki pek çok kişinin bu oyuna ilgi duymaları, Orta

Oyunu’nda yer almak istemeleri o dönemde Orta Oyunu’nun ne kadar

benimsendiğinin ve beğenildiğinin bir göstergesi olarak kabul edilebilmektedir.

Hatta Ataman, Orta Oyunu’nda yer alan Armanakyan, Cüce Vasilaki,

Çeşmemeydanlı Minas, Dalgıç Takfor gibi Ermeni, Yahudi ve Rumların olduğunu da

hatırlatmıştır.152

150 A.e., s. 258. 151 A.e., s. 258-259. 152 A.e., s. 259.

Page 99: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

90

Ayrıca Ataman, bazı Orta Oyuncuları hakkında eserlerinde daha fazla bilgiye

değinmiştir. Ataman, Kel Hasan olarak da bilinen Hasan Efendi, Hassalar Ağası

Ahmet Efendi’nin oğlu olduğunu geçimini sağlamak için yoğurt sattığını Hasan

Efendi’nin daha sonra bir takım tesadüfler sonucunda Amerikan Tiyatrosu’na,

“Perdeci” olarak işe girdiğini Abdürrezzak Efendi’nin hastalanması sonucunda onun

yerine geçip, oyunculuk hayatına başladığını yazmıştır.153

Kavuklu Hamdi Efendi’nin Eyüplü olduğunu belirten Ataman, Kavuklu

Hamdi’nin tellallık yaptığını, okuma-yazması olmadığını çoğu şeyden korkan,

evhamlı bir adam olduğunu söylemiştir.154

Dümbüllü İsmail Efendi ile ilgili bir kitabı da bulunan Ataman, onunla

yaptığı söyleşiden yola çıkarak ise onun doğma büyüme Üsküdarlı olduğunu,

Üsküdar Süleymanağa mahallesinde dünyaya geldiğini, babasının Sultan

Abdülhamit’in silahşörlerinden Zeynelabidin Efendi, annesinin ise Fatma Azize

hanım olduğunu, annesi ve babasının Dümbüllü çok küçükken ayrıldığını, babasının

da annesinin de daha sonra tekrar evlendiğini açıklamıştır.155

1. 2. 4. Tulûat

Batı etkisindeki tiyatro yanında zamanla güncelliğini yitiren Orta Oyunu

varlığını sürdürmek için değişime uğramıştır. Batı tiyatrosuna ait perde ve dekor gibi

araçlar alınarak bilinen tekerlemelerin kullanımının genişletilmesiyle, Laz, Kürt,

Çerkez… gibi taklitlerden yararlanılmaya devam edilerek Tulûat adında yeni bir

tiyatro ortaya çıkmıştır.156

153 A.e., s. 255. 154 A.e., s. 259. 155 Ataman, Dümbüllü İsmail Efendi, s. 9. 156 Refik Halid Sevengil, İstanbul Nasıl Eğleniyordu (1453’ten 1927’ye kadar), 4. bs., y.y., İletişim Yayınları, Ekim 1993, s. 141-142.

Page 100: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

91

Tanzimat, Osmanlı İmparatorluğu’nda değişime neden olmuş ve ortaya yeni

bir insan modeli çıkmıştır. Geleneksel tiyatro türlerinden olan Karagöz, Orta Oyunu

ve Meddah’a olan ilgi azalmaya başladığı için bunların yerine “perdeli, suflörlü

Tulûat Tiyatrosu” ilgi çekmeye başlamıştır.157

Ataman eserlerinde, halk tiyatrosundan Tulûat’a da yer vermiştir. Meddah,

Karagöz ve Orta Oyunu’nu daha derinlemesine inceleyen Ataman, Tulûat’ı yüzeysel

incelemiş ve çok kısa olarak Tulûat’ın yapısında yer alan unsurların baş komik

(genellikle evin uşağı), evin beyi, evin kızı, Mahdum Bey (evin oğlu) ya da akraba

delikanlı (Sirar), kâhya (kötü adam), hizmetçi kız, kâtip... gibi tipler olduğuna dikkat

çekmiştir.158

Ataman, Tulûatla ilgili Dümbüllü’nün fikirlerini almış ve onun görüşlerini

eserlerinde desteklemiştir. Dümbüllü’ye göre Orta Oyunu ve Tulûat taklitler,

tuhaflıklar yaparak, cinaslı sözler söyleyerek izleyenleri eğlendirme sanatıdır.159

Ayrıca Ataman’ın Türk İstanbul eserinde Tulûat’ın başka bir tanımı da

bulunmaktadır. Buna göre Tulûat: yazılı metni olmayan, oyuncuların başarısına,

doğaçlama yeteneklerine göre şekillenen, güldürü öğelerinin çoğunlukta olduğu

oyunlardır.160

Ataman, Dümbüllü İsmail Efendi kitabında Dümbüllü’nün saymış olduğu

Tulûatçıların isimlerine yer ayırmıştır. Bunlar: “Tevfik İnce, Eyüp Sabri Bey, Kemal

Sahir, Genç Nuri, Ata Bey, Kunduracı Hüseyin.”161 dir. Tulûat, Orta Oyunun değişime

uğraması sonucunda meydana gelen bir tür olduğu için Tulûat oyuncuları eski Orta

Oyunculardır.

157 Metin And, Tanzimat ve İstibdat Dönemi’nde Türk Tiyatrosu, Ankara, İş Bankası Yayınları, 1972’den aktaran Pekman, Çağdaş Tiyatromuzda Geleneksellik, s. 42. 158 Ataman, Türk İstanbul, s. 251. 159 A.e., s. 251. 160 A.e., s. 249. 161 Ataman, Dümbüllü İsmail Efendi, s. 15.

Page 101: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

92

Ayrıca Ataman, Tulûat’ta zurna, tef, çiftenağra ve davuldan meydana gelen

çalgı takımına trompet, trombon, klarnet, keman gibi müzik aletlerinin de girmesiyle

çalgı takımının orkestra biçimine geldiğini de belirtmiştir.162

162 A.e., s. 76.

Page 102: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

93

2. Eğlence Hayatını Oluşturan Unsurlar

2. 1. Eğlence Mekânları

Eğlence hayatı, İstanbul’un değişime dönmüş yüzünün göstergesidir.

Eğlenceler belirli yerlerde yapılır ve farklı zevklere göre şekillenir. Bu mekânlar

farklı kültürlerin de yansımasıdır. Bu yüzden çeşitli çalışmalarında Ataman, İstanbul

halkının özellikle eğlence mekânlarına yer ayırmıştır.

Padişahın İstanbul’da yaşaması, taşrada olan insanların rüyalarında dahi hayal

edemeyeceği şenliklerin ve kutlamaların İstanbul’da yapılmasına neden olmuştur.1

Bu da İstanbul halkının Anadolu’ya göre daha çeşitli eğlence türlerine, mekânlarına

kavuşmasını sağlamıştır. Böylece İstanbul’da yüksek zümreden, kenar mahallede

yaşayan kişilere kadar her kesimin kendine ait, kendini yansıtan bir eğlence anlayışı

ve gidebileceği bir eğlence yeri oluşmuştur.

Ataman eserlerinde yer alan eğlence mekânlarıyla ilgili herhangi bir tasnifte

bulunmamıştır. Ataman’ın kitaplarında bulunan bu mekânlar şu bölümlerde

incelenebilmektedir:

1. Açık Mekân

2. Kaplı Mekân

2. 1. 1. Açık Mekân

Ataman’ın eserlerinde açık eğlence mekânlarından mesire yerleri

bulunmaktadır.

1 Necdet Sakaoğlu, Nuri Akbayar, Binbir Gün Binbir Gece Osmanlı’dan Günümüze İstanbul’da Eğlence Yaşamı, y.y. , Creative Yayıncılık, 1999, s.12.

Page 103: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

94

2. 1. 1. 1. Mesire Yerleri

15 Nisan 1719 tarihinde İbrahim Paşa’nın padişaha Kâğıthane’de büyük bir

ziyafet vermesi, bu olayı vezirlerin ziyafetlerinin takip etmesi, halkta şehrin

çevresindeki mesire yerlerine günü birlik geziler yapma isteği uyandırmış, böylece

birbirinden değişik eğlence türleri mesirelerde, kırlarda uygulanmaya başlamıştır.2

III. Sultan Selim (1789-1807) ve damadı İbrahim Paşa döneminde ise

İstanbul’un çeşitli kıyılarında yer alan mesire yerleri ün kazanmış, İstanbul halkı tatil

günlerini Boğaziçi’nin iki yakasında bulunan mesire yerlerinde geçirir olmuştur.3

İstanbul’un coğrafi açıdan taşıdığı güzellikler, İstanbul’da pek çok suların,

derelerin bulunması… gibi nedenler gezinti yerlerinin halk tarafından ziyaret

edilmesi sonucunu doğurmuştur. Eski İstanbul eğlence hayatında âdeta gezinti yerleri

tutkusu bulunmaktadır.4 Bu yıllarda insanlar işlerini güçlerini bırakıp, zaman zaman

kiralık arabalar tutup mesire yerlerine gitmiş; âdeta mesire yerlerinde bulunma bir

moda halini almıştır.

Ataman, Musahipzade Celal’in Eski İstanbul Yaşayışı kitabından aldığı

kısımda, dönemin en gözde mesire yerlerinden biri olan Kâğıthane’yi anlatmıştır.

Burası canlı bir tablo gibi şu satırlarla verilmiştir: “Hicri 1158 senesi takvimlerinin

gösterdikleri evvel fasl-ı bahar gelmiş, yine Sâ’dâbâd’ın bülbülleri ötmeye, çimenleri

mevcelenmeye başlamıştı, nisan güneşinin ruhnevâz harâreti, her filizde bir çiçek, her

çimende bir renk uyandırıyor, erguvanlar, lâleler, güller, zerrinler açılıyor, derenin iki

sahilindeki ağaçların, taze yeşil yaprakları suları gölgelendiriyordu.”5

2 A.e., s. 94. 3 Refik Ahmet Sevengil, İstanbul Nasıl Eğleniyordu (1453’ten 1927’ye kadar), 4. bs., y.y., İletişim Yayınları, Ekim 1993, s. 99. 4 A.e., s. 133. 5 Sadi Yaver Ataman, Türk İstanbul, (haz.: Süleyman Şenel), İstanbul, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı Yayınları, 1997, s. 45.

Page 104: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

95

Kâğıthane’nin güzelliğinden bahsettikten sonra Ataman, Musahipzade

Celal’in tespitlerinden faydalanmaya devam ederek Kâğıthane sefasına İstanbul

halkının pek çok zümresinden insanların katıldığını, “Elvân-ı bahârı andıran mavi,

mor, erguvânî, pembe, gül rengi, tirşe sarı, al, ılgınî, güvez, eflâtun, yeşil libaslarıyle, üskûf,

kallâvî, burma, dolama, kavuk, külah, mücevveze, kavera, ışkırlak, kalpak, keçekülah, şapka

nev’inden eşkâl-i muhtelife, rengârenk serpuşları ile dolaşan halkın, Sâ’dâbâd’ı renk

tufanına boğduğunu” belirtmiştir. 6

İstanbul halkı havaların sıcak olduğu dönemlerde özellikle Kâğıthane

deresinin etrafındaki kıyılara toplanıp zevk ve sefaya dalmayı alışkanlık haline

getirmiştir.7

Gezinti yerlerinin her birinin kendine ait özelliği, âdeti bulunmaktadır. Bazı

mesire yerlerine suları için, bazılarına yeri ve görünüşü için gidilmektedir. Her

gezinti yerinin farklı saati vardır.8 İstanbul halkı da bu saat dilimlerine özen

göstermiştir. Hatta insanlar bu durumdan yararlanarak bir günde birbirine yakın

birden fazla mesire yerine gitmişlerdir.

Ataman, Türk İstanbul kitabında ‘İstanbul’un Meşhur Suları’ başlığı altında

İstanbul’un değişik yerlerinde bulunan İstanbul halkının gittiği mesire yerlerini

belirtmiştir. Bu mesire yerlerini Ataman, Rumeli ve Anadolu Yakası’nda yer

almalarına göre vermiştir.

Rumeli Yakası’ndakiler;

1. Çırçır Suyu

2. Hamîdiye Suyu

3. Hünkâr Suyu (Sarıyer)

4. Kanlı Kavak Suyu (Emirgan)

5. Kestâne Suyu

6. Şifâ Suyu

6 A.e., s. 45. 7 Sevengil, İstanbul Nasıl Eğleniyordu (1453’ten 1927’ye kadar), s. 100. 8 A.e., s. 135.

Page 105: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

96

Anadolu Yakası’ndakiler;

1. Ab-ı Hayat Suyu (Yûşâ dağı eteğinde)

2. Büyük Çamlıca Suyu

3. Çubuklu Suyu

4. Elmalı Suyu (Fethi Paşa çiftliğinden kaynayan üzeri kubbeli mermer havuz)

5. İshak Paşa Çeşme Suyu

6. Karakulak Suyu (Beykoz)

7. Kaymak Suyu (Beykoz)

8. Küçük Çamlıca Suyu

9. Libâde ve Kısıklı Suyu

10. Taşdelen Suyu

11. Tomruk ve Kayışdağı Suyu

12. Vaniköy Suyu (İskele Karşısı)

13. Yakacık Suyu (Ayazma)9

2. 1. 2. Kapalı Mekân

Ataman’ın eselerinde İstanbul eğlence hayatında yer alan kapalı mekânlardan

sadece meyhaneler bulunmaktadır.

2. 1. 2. 1. Meyhaneler

Çoğunluğu Müslüman olan İstanbul halkının eğlence hayatında meyhanelerin

önemli yerinin olması şaşırtıcıdır. İlk başta sadece gayrimüslimlerin gittiği az da olsa

kaçamak için Müslümanların uğradığı bu mekânlar, zamanla eski İstanbul

eğlencelerinin vazgeçilmez bir öğesi haline dönüşmüştür.

9 Ataman, Türk İstanbul, s. 147.

Page 106: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

97

Eskiden özellikle İstanbul’da gayrimüslimlerin yoğun olarak bulunduğu

bölgelerde meyhaneler vardır. Meyhanecilik Rumların, Ermenilerin işi olarak

görülmektedir.10 Eski meyhaneler, eski meyhane yaşamı hakkındaki bilgiler ancak o

dönemde yaşamış insanların verdiği bilgiler sayesinde bilinmektedir.11

Ataman, eserlerinde eski İstanbul eğlencelerinde önemli mekânlardan biri

olan meyhanelere de değinmiştir fakat İstanbul meyhaneleri ile ilgili verdiği bilgiler

yüzeyseldir.

Ataman’ın Reşad Ekrem Koçu’ya sorduğu sorular ve Koçu’nun

cevaplarından oluşturulan “İstanbul” Konuşmaları adlı eserde meyhaneler konusu

yer almaktadır.

Bu kitapta meyhaneleriyle ün salmış İstanbul’un meyhanelerinin kalmadığı,

eski İstanbul meyhanelerinin “Koltuk Meyhaneleri” ve “Gedikli Meyhane” olarak

sınıflandırıldığı, koltuk meyhanelerinin devlet tarafından ruhsatsız, gedikli

meyhanelerinin ise ruhsatlı meyhaneler olduğu, gedikli meyhanelerinin sonraları

“Selâtin Meyhane” olarak anıldığı belirtilmiştir.12

Bir Zamanların İstanbulu Eski İstanbul Yaşayışı ve Folkloru isimli

kitapta da İstanbul’un fethinden II. Meşrutiyete, İstanbul’da devlet izni ile açılan

sınırlı sayıdaki meyhanelere gedikli meyhane; kaçak olup, gizli çalışanlarına da

koltuk meyhanesi dendiği hatta gedikli meyhanelerin Abdülaziz döneminden (1861-

1876) sonra “Selâtin Meyhane”si olarak adlandırıldığına işaret edilmiştir.13

10 Sakaoğlu, Akbayar, Binbir Gün Binbir Gece Osmanlı’dan Günümüze İstanbul’da Eğlence Yaşamı, s. 229. 11 Selim Nüzhet Gerçek, İstanbul’dan Ben De Geçtim, (haz.: Ali Birinci, İsmail Kara), İstanbul, Kitabevi, Haziran 1997, s. 111. 12 Reşad Ekrem Koçu, “İstanbul” Konuşmaları, (haz.: Süleyman Şenel, Raportör: Sadi Yaver Ataman,), İstanbul, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. Yayınları, Aralık 2005, s. 45. 13 Sennur Sezer, Adnan Özyalçıner, Bir Zamanların İstanbulu Eski İstanbul Yaşayışı ve Folkloru, İstanbul, İnkılap, 2005, s. 300-301.

Page 107: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

98

Ayrıca yine “İstanbul” Konuşmaları’nda eskiden Galata’da bulunan ünlü

“Lavirentos Meyhanesi”nin Cenevizliler döneminden kaldığı, gemici meyhanesi

olarak da kullanıldığı, İstanbul’un imarıyla ilgili projeler yüzünden yıkılıp yerine

Maliye binasının yapıldığı vurgulanmıştır.14

Ataman, eski İstanbul meyhanelerinde akşamcıların toplandıklarını, buraya

gelen insanların aşka geldiklerinde söyledikleri mısralarla ve nağmelerle renkli,

cümbüşlü bir manzara gösterdiklerini de eserlerinde anlatmıştır.15

Eskiden dükkânlara o iş ile ilgili levhaların asılmasının moda olduğunu

söyleyen Ataman, İstanbul Balıkpazarı meyhanelerinden Barba Apostol’un

meyhanesinin duvarındaki levhasından şu sözleri aldığını söylemiştir:

İçelim âb-ı hayâtı neş’e verir bedene

Mevlâm rahmet eylesin rakıyı icâd edene16

14 Koçu, “İstanbul” Konuşmaları, s. 45 15 Ataman, Türk İstanbul, s. 149. 16 A.e., s. 151.

Page 108: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

99

2. 2. Müzikli Eğlence

Bizans İmparatorluğu’na daha sonra üç kıtaya hâkim Osmanlı

İmparatorluğu’na başkentlik yapan İstanbul şehri, yüzyıllar boyunca farklı etnik

kimlikleri, onların yaşamlarını ve onları yansıtan eğlenceleri içinde barındırmış bir

kenttir.

Eğlence denilince akla ilk olarak müzik, raks ve ritim gelmektedir. Ataman’ın

eserlerinde de bu özelliklere sahip İstanbul eğlenceleri konu edilmiştir. Ataman bu

tarz eğlencelerle ilgili herhangi bir tasnifte bulunmamıştır. Ataman’ın eserlerinde yer

alan müzikli İstanbul eğlenceleri şu bölümlemelerle incelenebilmektedir:

1. Kanto

2. Sulukule Eşrafı

3. Kahvehaneler

2. 2. 1. Kanto

Günümüz Türkiye’sinde Nurhan Damcıoğlu ile bütünleşen kanto, uzun

zamandır Türkler arasında müzikli eğlence kültürü içinde var olmaktadır. Zaman

zaman popülaritesini kaybetse de özellikle Ramazan ayı boyunca şarkılı oyunlar

olarak karşımıza çıkmaktadır.

Refik Ahmet Sevengil kantoyu, tulûat tiyatrolarında halkın ilgisini çekmek

için oyunun dışında yarı çıplak denebilecek kantocu kızların söylediği estetik değeri

olmayan beste, güfte ve dans olarak tanımlamaktadır.17

17 Sevengil, İstanbul Nasıl Eğleniyordu (1453’ten 1927’ye kadar), s. 143.

Page 109: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

100

Tarihsel gelişim süreci içinde baktığımızda ise Ataman, Türk İstanbul

eserinde 1870’te İstanbul’a gelen İtalyan tiyatrosunun verdiği temsillerde ilk kez

kantonun oynandığını, bu tarihten sonra tulûat tiyatrolarında oyun başlamadan caz

davulu, keman gibi müzik aletlerinin çaldığı şarkılı oyunlara kanto adı verildiğini

söylemiştir.18

Ataman, ilk kantonun Kadıköy, Yoğurtçu Parkı’ndaki Salaş Tiyatrosu’nda

Aramik Hanım tarafından oynandığına dair rivayetler bulunduğunu da açıklamıştır.19

Ataman, Dümbüllü İsmail Efendi kitabında Dümbüllü’ye göre zamanın en

iyi kantocuları olan Perüz, Şamram, Büyük Verjin, Küçük Verjin, Kamelya, Zarife,

Ağavni Necip, Mari Hasibe… isimlerini saymıştır. 20

Dümbüllü dönemin ünlü ve başarılı kantocularından biri kabul edilen Perüz

Hanım’ın beste yapmanın yanında güfte de yazdığını vurgulamıştır.21 Ataman ise

yaptığı çalışmalara dayanarak Perüz Hanım’ın kantolarını kendisinin yazmadığını

sadece tasarladığını, ona âşık olan Müzika-i Hümâyun’dan çıkan Kenan Bey’in

yazdığını iddia etmiştir.22

Ataman meşhur ‘Benim Sevdiğim Bahçede Gezer’, ‘Seni Budala Şaşkın’,

‘Yangın Var Yanıyorum’… gibi kantoları makamları, sözleri ve notalarıyla

Dümbüllü İsmail Efendi kitabında vermiştir.23

Bu dönemde “Forici” adı verilen bir zümre olduğuna da Ataman değinmiştir.

Foriciler kantocuların birden fazla kere sahneye çıkmaları için tezahüratta bulunan,

kantocuların adamları tarafından tutulan kişilerdir.24

18 Ataman, Türk İstanbul, s. 271. 19 A.e., s. 271. 20 Sadi Yaver Ataman, Dümbüllü İsmail Efendi, İstanbul, Yapı ve Kredi Bankası, t.y., s. 20. 21 A.e., s. 17. 22 Ataman, Türk İstanbul, s. 271. 23 Ataman, Dümbüllü İsmail Efendi, s. 21-32. 24 Ataman, Türk İstanbul, s. 272.

Page 110: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

101

Ataman, Reşat Ekrem Koçu’nun “Ahmet Rasim Bey’den Seçme Yazılar”

başlıklı yazılarından birinden aldığını söylediği devrin foricilerinin isimlerini

saymıştır. Bunlar: “Dramalı Sabri, Kakodi Hasan, Topçu Şakir, Tatar Kadir, Pehlivan

Rüstem, Takkeci Abbas, Ayı Hüseyin, Kırık Cemal, Ortaköylü Yasef, Hacamatçı Riza,

Kuyumcu Parsim, Çerkes Tevfik, Bulgar Yorgi, Arap Ahmet, Laz Nuri, Tersaneli Hurşit,

Boğazkesenli Abdi, Çurçur Emin, Tepegöz Mıstık...”25

Dönemlerinde şaşalı hayatlar yaşayan kantocuların sonlarını Ataman,

Dümbüllü’nün anılarından faydalanarak yoksulluk ve sefalet içinde olduğunu

üzülerek belirtmiştir.26

2. 2. 2. Sulukule Eşrafı

Sulukule’de yaşayan insanların kendilerine özgü kültürleri vardır. Sulukule

halkı müzikleriyle, danslarıyla eğlenmeye düşkün renkli bir topluluktur. Tüm

değişimlere direnen bu topluluk, neredeyse her dönem kendi çizgilerinde kalmıştır.

İstanbul eğlence hayatında önemli bir yere sahip olan bu zümreyle ilgili Ataman

eserlerinde çeşitli bilgilere yer vermiştir.

Ataman, Türk İstanbul eserinde çingenelerin bütün dünyaya Hindistan’dan

yayıldıklarını, Hindistan’da hor görüldükleri “Parya” adıyla anıldıklarını, göç etmek

zorunda kaldıklarını belirtmiştir. Ayrıca çingenelerin herhangi bir yeri yurt

edinemedikleri için göçebe bir topluluk olarak varlıklarını sürdürdüklerini de

söyleyen Ataman, İstanbul’da bazı mahallerde kendilerine mahsus âdet ve

gelenekleriyle çingenelerin yaşadıklarını da eserlerinde hatırlatmıştır.27 Bunun

yanında Ataman, İstanbul’da çingenelerin yaşadığı surlar civarındaki mahalle ile

Ayvansaray etrafındaki kısmın Sulukule olarak anıldığını, buranın İstanbul eğlence

yaşamında yer alan hareketli bir semt olduğunu da vurgulamıştır.28

25 A.e., s. 272. 26 A.e., s. 272. 27 A.e., s. 437. 28 A.e., s. 437.

Page 111: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

102

Hayatlarını devam ettirmek için çiçekçilik, çalgıcılık, falcılık gibi mesleklerle

uğraşan çingeneler, yaşam tarzlarının sonucu değişik sanatlara yatkın bir topluluk

olmuşlardır. Bundan dolayı bu topluluktan sanat ile uğraşan pek çok isim çıkmıştır.

Ataman, İstanbul’da yaşayan çingene kadınların dansta, çengilikte; çingene

erkeklerin ise müzikte, çalgıda usta olduklarını, çingeneliklerini saklayan insanlar

olmasına rağmen Zurnacı Takuhi, Udi Afet, Hanende Kurban, Kemani Meftun,

Klarnetçi İbrahim, Zurnacı Arap Mehmet, Zurnacı Emin gibi isimlerin

çingeneliklerini saklamayan kişiler olduğunu belirtmiştir.29 Ataman, eskiden İstanbul

çingenelerinin Sulukule’deki ve Ayvansaray’daki mahallelerinde eğlenmeye gelen

insanlara musiki ve oyun fasılları yaptıklarını hatta ilgi çekici sahte kavga sahneleri

düzenlediklerini söylemiştir.30

Ataman’ın tespitlerinden de çingenelerin, İstanbul eğlence yaşamında iz

bırakmış bir topluluk olduğu anlaşılmaktadır. Ataman, İstanbul çingenelerine ait

türkülerden Direklerarası’ndaki kantocuların etkilendiğini Perüz Hanım, Şamram

Hanım gibi dönemin meşhur kantocularının bu türkülere yapılan uygun bestelerle

kanto olarak söylediklerini ve bunlarla büyük ses getirdiklerini dile getirmiştir.31

2. 2. 3. Kahvehaneler

İstanbul eğlence hayatında kahvehanelerin önemli bir yeri bulunmaktadır.

Ataman, eserlerinde İstanbul kahvehaneleri ve kahvehane yaşamını işlerken farklı

kaynaklardaki bilgilerden faydalanmıştır.

İstanbul’da ilk kahvenin Kanuni Sultan Süleyman devrinde (1520-1560),

Habeşistan valisi Özdemir Paşa’nın Afrika’dan getirmesiyle içilmeye başlandığı

iddia edilmektedir.32

29 A.e., s. 438. 30 A.e., s. 437. 31 A.e., s. 437. 32 Sezer, Özyalçıner, Bir Zamanların İstanbulu Eski İstanbul Yaşayışı ve Folkloru, s. 291.

Page 112: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

103

Zamanla halk arasında kahve yayılarak bir tutku haline gelmiş ve Türkiye’de

ilk kahvehane İstanbul’da 1554’te açılmıştır.33

Gönül ne kahve ister ne kahvehâne

Gönül ahbap ister kahve bahane

ifadesinin de yansıttığı gibi kahvehaneler eskiden belli bir yaşa gelmiş

erkeklerin arkadaş edinmek, rahatça sohbet etmek için gittikleri yerler olarak

bilinmektedir.34

Ataman’ın sorularıyla şekillenen “İstanbul” Konuşmaları kitabında,

İstanbul’da tulumbacı kahveleri, yeniçeri kahveleri, semtlerde yer yer mahalle

kahvehaneleri ve otel tarzında olan sabahçı kahvehanelerinin bulunduğu

belirtilmiştir.35

Ataman’ın genel olarak eserlerine bakıldığında ise çalgılı kahvehaneler ve

âşık kahvehanelerini incelediği görülmektedir. Bundan dolayı Ataman’ın

kitaplarında yer alan kahvehaneler şu alt başlıklar altında incelenebilir:

1. Çalgılı (Semai) Kahvehaneler

2. Âşık Kahvehaneleri

2. 2. 3. 1. Çalgılı (Semai) Kahvehaneler

Ataman, Türk İstanbul kitabında müzikli eğlencelerin yapıldığı İstanbul’un

çalgılı kahvehanelerinden bahsetmiştir.

33 A.e., s. 291. 34 Gerçek, İstanbul’dan Ben De Geçtim, s. 68. 35 Koçu, “İstanbul” Konuşmaları, s. 44-45.

Page 113: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

104

Ataman, İstanbul’un Anadolu’daki âşıkların kendilerini ispat etmeleri için

önemli bir şehir olduğunu, âşıkların İstanbul semai kahvelerindeki başarılarının sanat

hayatları açısından dönüm noktası niteliği taşıdığını, burada başarılı olanların diğer

şehirlerde rahatlıkla boy gösterebilme imkânı bulduklarını ifade etmiştir.36

Ataman, Mehmet Halid Bayrı’nın araştırmalarından faydalandığını

vurgulayarak, İstanbul’da olan çalgılı kahvehaneleri semtleriyle birlikte Türk

İstanbul eserinde belirli bir sınıflama gözetmeksizin sıralamıştır. Burada ise

Ataman’ın adların saydığı İstanbul çalgılı kahveleri alfabetik sıraya uygun olarak

verilmiştir. Bunlar:

1. Aksaray’da: Kadayıfçı Ali Bey’in kahvesidir.

2. Balat’ta: Laz Yakup’un çalgılı kahvesidir.

3. Beşiktaş’ta: Saman iskelesinde Zil İzzet’in çalgılı kahvesidir.

4. Boğazkesen’de: Edepsiz Süreyya’nın işlettiği çalgılı kahvedir.

5. Çeşme meydanında: Tulumbacı reislerinden Galip Reis’in yönettiği çalgılı

kahvedir.

6. Divanyolu’nda: Arnavut Mehmet’in çalgılı kahvesidir.

7. Eyüp’te: Defterdar iskelesinde hamallar kâhyası İsmail’in işlettiği çalgılı kahvedir.

8. Galata’da: Tulumbacı reislerinden Ahmet Reis’in işlettiği çalgılı kahvedir.

9. Halıcıoğlu’nda: Dolmacı Mihran’ın çalgılı kahvesidir.

10. Kasımpaşa’da: Dere boyunda, Midyeci Süleyman’ın işlettiği çalgılı kahvedir.

11. Şehzâdebaşı’nda: Çukurçeşme’deki Kâtip Mahmut’un yönettiği çalgılı kahvedir.

12. Unkapanı’nda: Halid Hoca’nın yönettiği çalgılı kahvedir.

13. Yüksek Kaldırım’da: Arap Hüseyin’in kahvesidir.37

36 Ataman, Türk İstanbul, s. 51. 37 A.e., s. 51-53.

Page 114: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

105

Çalgılı kahvehanelerin çoğunlukla Ramazan’da teravih namazı sonrasında

fasıllara başladığını söyleyen Ataman, İstanbul’un pek çok semtinde çalgılı

kahvelerin görüldüğünü, çalgılı kahvehanelerin yetiştiricilik özellikleri bulunduğunu

dile getirmiştir.38 Ayrıca Ataman, semai kahvelerinin Sultan Abdülmecit (1823-

1861) döneminde en parlak devirlerini yaşadığına da işaret etmiştir.39 Buradan da

kahvehanelerin işlevleri arasında yetiştiricilik özelliğinin de öne çıktığı ortaya

çıkmaktadır.

Ataman, İstanbul’un çalgılı kahvehanelerinde bulunan isimleri sayarken

Osman Cemal Kaygılı’nın “Semai Kahveleri ve Meydan Şairleri” yazısından

yararlanmıştır. Burada yer alan isimler ise: Acem İsmail, Kafesçi Arif, Dolmacı

Mihran, Efe Mehmet, Defterdarlı Asaf Bey, Yenimahalleli Çiroz Ali, Teraseneli

Osman Nuri, Üsküdarlı Vasıf Zeytinburnulu…dur.40

Ataman Dertli, Gevheri, Âşık Ömer, Karacaoğlan gibi isimlerin İstanbul’un

çalgılı kahvelerine geldiklerini, bu yerlerden şiirlerinin ve deyişlerinin yayıldığını,

fakat XIX. yüzyılın sonlarında çalgılı kahvehanelerin miadını doldurmaya

başladığını, işlevlerini yitirdiklerini belirtmiştir.41

Ataman, semai kahvelerine gelen devrin önemli simalarını da kitaplarında

işlemiştir. Bunlar: Ali Bey, Zil İzzet, Acem İsmail, Safvet Baba gibi kişilerdir.

Ataman, araştırmalarına ve yakınlarındaki insanlardan edindiği bilgilere göre

Ali Bey’in kel olduğu için fesini başından çıkarmadığını, Bestekâr Kel Ali olarak da

anıldığını, devrin musiki meclislerinde saygı gördüğünü, sesinin güzelliğiyle

tanındığını, saraya bile çağırılan bir zat olduğunu söylemiştir.42

38 A.e., s. 57. 39 A.e., s. 53. 40 A.e., s. 79-80. 41 A.e., s. 70. 42 Sadi Yaver Ataman, Mehmet Sadi Bey, Ankara, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Kültür Eserleri Dizisi, 1987, s. 24.

Page 115: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

106

Ayrıca Ataman, Ali Bey’i ‘semai kahvelerinin bülbülleri’nden biri diye

nitelendirmiş, onun semai ve mâni düzmede başarılı olduğunu, şarkı türünde de

eserler verdiğini vurgulamıştır.43 Ataman, Ali Bey’in zamanın büyük güftecisi

Mehmet Sadi Bey’in (1839-1904) konağında yapılan toplantılara katıldığını da

söylemiştir.44

Ataman, İstanbul’un çalgılı kahvehane hayatında önemli kişilerin olduğundan

da bahsetmiştir. Bu kişiler özellikle mâni düzmedeki yetenekleriyle ün salmış

kişilerdir. Keyifli sohbetleriyle de ortamı neşelendirmişlerdir.

İstanbul’un çalgılı kahvehane hayatında Zil İzzet’tin önemli bir kişi olduğunu

özellikle açıklayan Ataman, Beşiktaş’ta Saman İskelesi’nde bulunan kahvesindeki

musiki hareketlerini bizzat Zil İzzet’in yönettiğini, mâni düzmedeki yeteneğinin

dillerde dolaştığını yapıtlarında işlemiştir.45

Belli bir mesleği olamayan Acem İsmail de İstanbul çalgılı kahvelerinin

önemli şairlerinden biridir. Ataman, Ramazan gecelerinde Acem İsmail’in devrin

önemli şairleriyle karşılaşarak, onların pek çoğunu mat ettiğini dile getirmiştir.46

Bunlardan da İstanbul’da kahvehanelerin âşıklık kültürünü, en güzel yaşatan

meskenlerden biri haline dönüştüğü anlaşılmaktadır. Önemli âşıklar buralarda

kendilerini ifade etme şansını yakalamışlardır.

Safvet Baba da çalgılı kahvelere gelmeyen fakat bu ortamlarda ona ait koşma,

destan, semai gibi ürünlerin okunduğu, devrin ünlü şairlerindendir. İstanbul Balat

civarında doğup büyüyen, Fransızca, Arapça gibi yabancı dilleri bilen, eczacı

okulundan mezun bir zattır.47

43 Ataman, Türk İstanbul, s. 54. 44 A.e., s. 54. 45 A.e., s. 57. 46 A.e., s. 60. 47 A.e., s. 68.

Page 116: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

107

Ataman, Safvet Baba’nın dönemine göre iyi eğitimli biri olmasına rağmen, bu

tarz kahvelere gitmemesine karşın, eserlerinin halk tarafından anlaşıldığını ve

sevildiğini özellikle vurgulamak istemiştir.

2. 2. 3. 2. Âşık Kahvehaneleri

İstanbul’un âşık kahveleri, Ataman’ın eserlerinde yer almış başka bir

konudur. Bu kahvelere gelen âşıklar, saz eşliğinde birbirleriyle atıştıkları için bu

konu müzikli eğlence başlığı altında incelenmiştir.

Ataman, Anadolu’dan İstanbul’a kendilerini tanıtmak amacıyla gelen,

hanlarda kalmaya parası olmayan âşıkların, Âşık kahvelerinde misafir edildiklerini

söylemiştir.48 Ayrıca Ataman, İstanbul’a gelen âşıkların Tavuk Pazarı’ndaki Âşıklar

kahvesinde başka âşıklarla karşılaştıktan sonra İstanbul’un çalgılı kahvehanelerine de

varlıklarını kanıtlamak için gittiklerini vurgulamıştır.49

Âşıkların farklı kentlerdeki âşık kahvehanelerine giderek, buralarda diğer

âşıklarla karşılaştıkları ve yeteneklerini göstermeye çalıştıkları anlaşılmaktadır.

Ataman âşıklara ait meclislerin geleneksel bir düzeni de olduğunu

açıklamıştır. “Bu düzen içinde fasıl açma, tapşırma, karşılama, danışma, tokuşma, askı

asma, nasihat, koşma, dudak değmez, güzelleme, koçaklama, deyişme, atışma, yerme, öğme,

âşıklama, rümuz bağlama, neticede bir tarafın hapt (mat) olması gibi bölümleri vardır.”50

Semai ve âşık kahvelerindeki en zorlu karşılaşmanın, aynı zamanda âşıkların

başarı göstergesinin muamma kabul edildiğini ifade eden Ataman, muammanın bir

bilmece tarzı olduğunu, muamma çözen âşıkların bu kahvelerde ödüllendirildiğini

belirtmiştir.51

48 A.e., s. 57. 49 A.e., s. 63. 50 A.e., s. 95. 51 A.e., s. 95.

Page 117: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

108

Âşıkların, kahvehanelerdeki performansları onların şanına şan katan,

tanınmalarını sağlayan unsurlardır. Ataman, özellikle muamma çözmenin bir âşığın

sanat hayatındaki en önemli imtihanlardan biri olduğunu Âşık Dertli üstünden

anlatmıştır.

Ataman, Âşık Dertli’nin Tavuk Pazarı’nda bulunan Âşıklar Kahvesi’ndeki bir

muammayı çok kısa bir sürede çözerek âşıklar başı seçildiğini ve böylece ün

kazandığını, gerçek adının İbrahim Lütfü olduğunu, Gerede’nin Şahmalar köyünde

doğduğunu, bir olay yüzünden intihara kalkmasına rağmen ölmediğini hatta bundan

dolayı “Dertli” mahlasına kavuştuğunun anlatıldığını belirtmiştir.52 Ayrıca

Karacaoğlan’ın da İstanbul’daki âşıklar kahvesine gelip başarılı olduğunu ve burada

boy gösterdiğini söylemiştir.53

Âşık kahveleri, birbirinden önemli âşıkların kendilerini göstermek için

geldikleri veya şöhrete kavuştukları yerler olduklarından İstanbul’un müzikli eğlence

yaşantısında vazgeçilmez unsurlar olmuşlardır.

Ayrıca Atman, Türk İstanbul kitabının ‘İstanbul Kahvehâneleri’ kısmında

semai ve âşık kahvehanelerinin dışında İstanbul’un kahvehane yaşantısının da önemli

bir konu olduğunun, eski İstanbul eğlencelerinin önemli bir kısmını oluşturan

kahvehanelerin dostluk muhitleri tarzında görüldüğünün, piri kelam adı verilen hoş

sohbet kişilerin buralarda dinlendiğini ve saygı gördüğünün, İstanbul

kahvehanelerinde özellikle Ramazan’da meddahlarla, hikâyecilerin insanları

eğlendirdiğinin üstünde durmuştur.54

52 A.e., s. 63. 53 A.e., s. 89- 95. 54 A.e., s. 99-100.

Page 118: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

109

2. 3. Halk Müziği ve Müzik Araçları

Toplumların duygularını en saf, en içten şekilde o topluma ait ürünler

yansıtır. Halk müziği de yaratıldığı millete ait, o milleti yansıtan müzik türüdür.

Ataman’ın araştırmacı kişiliği yanında müzikolog bir yönü de bulunmaktadır.

Ataman’ın eserlerinde İstanbul’a ait halk müziğiyle ilgili bilgiler yüzeysel olarak

verilmiştir.

Ataman, İstanbul’da Atatürk’ün huzurundayken ona bir uzun hava çeşidi olan

bozlak ayağını tarif ettiğinden bahsetmiştir.55 Ayrıca Ataman, yaylacı Türk

topluluklarında türkü çığırmaya ırlama denildiğini de Atatürk’e açıkladığını

söylemiştir.56

Farklılıkların bütünlüğüyle güzelleşen, kültürlerin mozaiği olan İstanbul

şehrinin içinde barındırdığı halkların da katkısıyla muhakkak ki etkileyici bir halk

müziği kültürü bulunmaktadır. Fakat müzikal yönü kuvvetli olan Ataman, -İstanbul

türküleri hariç57- yazdığı kitaplarda İstanbul’a ait halk müziğiyle, İstanbul’da

kullanılan halk müziğine ait kavramlarla ve İstanbul’daki halk müzik aletleriyle ilgili

çok fazla bilgi vermemiştir.

Ataman, eski İstanbulluların çığırtma denilen sazı, İstanbul’un saraylarında

ve tekke fasıllarında kullanıldığından ötürü bildiğini vurgulamıştır.58

İstanbul sanat hayatında halk müziği ve aletlerine çok rastlanmadığını

söyleyen Ataman, halka ait ürünlerin İstanbul gibi köylerle kültürel bağlantısı kopuk

olan merkezlere ulaşamadığını özellikle belirtmiştir.59

55 Sadi Yaver Ataman, Atatürk ve Türk Musikisi, Ankara, Kültür Bakanlığı, Atatürk Dizisi, 1991, s. 11. 56 A.e., s. 12. 57 Türküler konusu çalışmanın Halk Edebiyatı ve Halk Tiyatrosu adlı 1. bölümünde 1.1.4. başlığı altında verilmiştir. 58 Sadi Yaver Ataman, Anadolu Halk Sazları, Yerli Musikiciler ve Halk Müzik Karakterleri, İstanbul, Bürhaneddin Matbaası, 1938, s. 27. 59 Ataman, Mehmet Sadi Bey, s. 35.

Page 119: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

110

Bunlarla birlikte Ataman, Anadolu’da sazcılar tarafından yapılan yerli dillerin

kısa sürede bozulduğu için bunların İstanbul’dan getirtildiğini de kitabında dile

getirmiştir.60

Halk müziğine çok önem verilmediği özellikle söylenen İstanbul’da,

Anadolu’da kullanılan halk aletleri için malzemelerin üretilmesi ve Anadolu’da bu

malzemeler alınırken İstanbul’dakilerin tercih edilmesi durumu aslında

düşündürücüdür.

60 Ataman, Anadolu Halk Sazları, Yerli Musikiciler ve Halk Müzik Karakterleri, s. 23.

Page 120: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

111

3. Diğer Folklor Unsurları

3. 1. Geçiş Dönemleri

İnsan hayatı çeşitli evrelerden meydana gelir. Bu insanı yenileyen, değiştiren

evreler geçiş dönemleridir. İnsan hayatında dört geçiş dönemi bulunmaktadır.

Bunlar: doğum, çocuk, evlenme ve ölümdür.

İnsan hayatında eşik görevi üstlenen geçiş dönemlerinde kişi hiç tanımadığı

bir hayatla, aklına gelemeyen yeniliklerle karşılaştığı için ona yardım edecek, yol

gösterecek kişilere ihtiyaç duyar. İnsan hayatını derinden etkileyen bu dönemlerin en

rahat atlatılması, bireyin yeni yaşamına en kolay şekilde alışmasının sağlanması için

çeşitli âdetler ve inanmalar uygulanmaktadır. Bundan ötürü her geçiş döneminin

kendine ait pratikleri bulunmaktadır.

İstanbul halkı için geçiş dönemleri önemlidir. Ataman, eserlerinde İstanbul

halkına ait doğum, çocuk ve ölüm geçiş dönemlerine yer vermezken, evlenme geçiş

dönemini açıklamaya çalışmıştır. Hatta Türk İstanbul kitabında ‘Eski Evlenme

Düğünleri ve Düğünlere İlişkin “Rit”ler’ başlığı altında bu geçiş dönemini işlemiştir.

Ataman’ın eserlerinde verdiği evlenme geçiş dönemiyle ilgili bilgiler, kendisi

bu başlıklarla vermemesine rağmen şu alt başlıklar içinde incelenebilmektedir:

1. Evlilik Çağı –Evlilik Yaşı- Evlenme İsteğini Belli Etme

2. Düğün

2. 1. Düğün Öncesindeki Uygulamalar

2. 2. Düğün Esnasındaki Uygulamalar

2. 3. Düğün Sonrasındaki Uygulamalar

Page 121: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

112

3. 1. 1. Evlilik Çağı -Evlilik Yaşı- Evlenme İsteğini Belli Etme

Evlilik çağı ve evlenme isteğini belli etme her bölgede daha farklı bir biçimde

görülmektedir. Kimi bölgelerde 13-14 yaşlarında evlilik çağına gelen gençler, büyük

kentlerde, 18 yaş ve üstünde evlenmektedir.

İstanbul’da ise kız ve erkek, buluğa eren her çocuk, gençlik çağına girmiş

sayılmaktadır. Gençlik çağı, erkeğin kıza, kızın erkeğe alıcı gözüyle bakmaya

başladığı dönemdir. Bunun için gençlik çağına giren çocuk, İstanbul ailesine göre

hayatın en çetin ve tehlikeli devresine girmiş demektir. İstanbul’da gençlik çağına

giren kız ve erkek eskisine göre kendisini daha hür sayar, izzeti nefsine daha düşkün

olur.1 Bundan dolayı aileler en kısa sürede hayırlı bir kısmet bularak çocuklarını baş

göz etmek ister.

Ataman, eserlerinde gençlerin evlenme isteğini gösteren farklı yöntemlerden

bahsetmektedir. Çünkü geleneksel aile yapısından gelen anlayışla gençler yakışıksız

görüldüğü için büyüklerinin yanında evlenmeyle ilgili sözler söyleyememektedir. Bu

yüzden anne-babasına evlenme isteğini açamayan gençler, bu arzularını göstermek

amacıyla çeşitli yollara başvurmaktadır.

Ataman, Türk İstanbul eserinde ‘Evlenme isteğini göstermek için erkekler,

babalarının ayakkabılarını ters çevirir, hatta daha da ileri giderek çiviyle ayakkabıları

merdivenin tabanına çakar.’2 ifadesini kullanarak gençlerin o dönemdeki

uygulamalarını anlatmaktadır.

Aileler tarafından çocuklarının yaşı uygun görüldüğünde ve de çocuklar

evlenme isteklerini çeşitli yollarla belli ettiğinde kısmet aranmaya başlanmaktadır.

Eskiden İstanbul’da ve Anadolu’da evlenme kararlarını ebeveynler vermektedir.

1 Mehmet Halit Bayrı, İstanbul Folkloru, 2. bs., İstanbul, A. Eser Yayınları, 1972, s. 201. 2 Sadi Yaver Ataman, Türk İstanbul, (haz.: Süleyman Şenel), İstanbul, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı Yayınları, 1997, s. 320.

Page 122: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

113

Ataman, Türk İstanbul eserinde evlenecek çiftin evlilikle ilgili söz hakkı

olmadığından ve analar, babalar, büyükler ne isterse gençlerin de boyunlarını büküp

kaderlerine razı olduklarından bahsetmektedir.3 Ataman kız tarafının ve erkek

tarafının aradığı özellikleri şu biçimde sıralamaktadır. Bunlar:

Kız tarafınca, oğlanda aranılan vasıflar:

1. Her şeyden önce iyi ahlak sahibi olmalıdır. Baba malına güvenmemeli, belli

bir işi ve kazancı bulunmalıdır.

2. Babası ölmüşse, mirasından bir çöp bile satmamış olmalı, özellikle babasının

-tüccar ya da esnaf ise- işini yürütmeli, malına mülküne sahip çıkmış

olmalıdır.

3. Kumar oynamamalı, sarhoşluk etmemeli, evinin yolunu bilmelidir. Yani işi

ve evinden başka bir şey düşünmemelidir.

4. Geçici bir iş sahibi olmamalı, başkasının yanında sığıntı iş görmemeli, kendi

işi, kendi toprağı, emeği ya da alın teri olmalıdır.4

Oğlan tarafının da kızla ilgili istekleri bulunmaktadır. Kız tarafında aranan

vasıflar da şunlardır:

1. Nişandan ya da nikâhtan ayrılmış olmamalıdır.

2. Dik kafalı, huysuz olmamalıdır.

3. Her şeye karşılık vermemeli, saygıdan yoksun olmamalıdır.

Özellikle kaynanaya karşı saygılı olmalıdır.

4. Hamarat ve eli işe yatkın olmalıdır.

5. Eli uzun olmamalı, ortalığı karıştırma huyu olmamalıdır.

3 A.e., s. 321. 4 A.e., s. 320.

Page 123: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

114

6. Dedikoducu, laf taşıyıcı olmamalıdır.5

Ataman kız tarafından istenenler arasına birkaç özellik daha katmıştır. Kızın

güzel, eli ayağının düzgün olmasının istendiğini vurgulayan Ataman en çok üzerinde

durulan hususun ise kızın ağzının kokmaması olduğunu belirtmiştir. Bunu anlamak

için, kızın yanında kadın bile yatırıldığından Ataman yapıtlarında bahsetmektedir.6

3. 1. 2. Düğün

Geçiş dönemlerinde yer alan önemli seremonilerden birisi düğündür.

Düğünler yuva kurma, soyun sürmesi, toplumun devamı gibi sebeplerden dolayı halk

tarafından kutsal kabul edilmiştir. Eski düğünlerde uygulanan âdetler, bölgeden

bölgeye farklılıklar göstermektedir. Aile birliğinin temelinin atıldığı düğünlerin

şatafatlı olarak yapılmasına dikkat edilmiştir.

Ataman Türk İstanbul eserinde, İstanbul’da yapılan düğünlerdeki âdetleri

belirtmeye çalışmıştır. Ataman’a göre eski düğünler, tarih boyunca, müzikle

hareketin birleştiği bir takım âdet ve törenlerle ilgili bir toplum kaynaşmasıdır. Çalgı

çalıp, türkü söylemek, oyunlar oynamak, görünüşte eğlenme amaçlı gibi gözükse de

aslında kutsal sayılan bir takım âdet ve geleneklerle ilgilidir.7

Toplumun inançlarını yansıtan düğünler, düğün için yapılan âdetler, halkın

kültürünü yansıtma açısından önemli törenlerdir. Ataman’a göre düğünler, her

safhasında gösterişli törenlerin yapıldığı, bir takım âdetlerle kutlanan, pazartesi günü

başlayıp cuma günü sona eren, yemek davetleriyle birkaç gün daha süren

merasimlerdir.8

5 A.e., s. 320. 6 A.e., s. 320. 7 A.e., s. 322. 8 A.e., s. 321.

Page 124: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

115

3. 1. 2. 1. Düğün Öncesindeki Uygulamalar

3. 1. 2. 1. 1. Düğün Harcamaları

Ataman Türk İstanbul kitabında ‘Eski Evlenme Düğünleri ve Düğünlere

İlişkin “Rit”ler’ başlığı altında ‘düğün harcamaları’na yer vermiştir. Ataman yeni

evlenen kıza İslami bir gelenek olarak “mehir” denilen ve nikâh bedeli sayılan bir

para verildiğini bunun aslında bir bakıma kıza değer biçmek anlamına geldiğini

belirtmiştir.9

Gençlerin evlenmesinde büyük zorluklara neden olan kız tarafının isteklerine

Ataman, eserlerinde yer vermiş, hatta orta halli bir çeyiz listesi vermiştir. Bu liste

şöyledir:

1. Bir ya da iki beşibirlik, birisi armalı zinet altını.

2. İki adet taban halısı

3. İki adet kilim

4. Bir çift sedir halısı

5. Altı adet halı yastık

6. Bir çift bakır güğüm ve ibrik (el yıkama leğeni)

7. Altı adet ağzı kapaklı bakır sahan ve biri büyük, biri küçük tencere

8. Biri meydan sinisi olmak üzere iki sini (tepsi)10

Bu liste o dönemin toplumsal ihtiyaçlarının ne boyutta olduğuna da ışık

tutmaktadır.

9 A.e., s. 333. 10 A.e., s. 333-334.

Page 125: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

116

3. 1. 2. 1. 2. Gelin Hamamı

Düğün öncesinde gelin olacak kız eğlenme amaçlı çeşitli âdetlerin yerine

getirilmesi için hamama götürülerek yıkanmaktadır. Genellikle kına gecesi öncesi

evlenecek kız için gelin hamamı yapılmaktadır. Erman Artun, Türk Halkbilimi adlı

yapıtında gelin hamamında türküler söylendiğine, mâniler atıldığında ve tef eşliğinde

oynandığına dikkat çekmektedir.11

Ataman, gelin yıkanırken söylenen ilahilerin, türkülerin, yeni kurulacak

yuvanın mutluluğu için gerekli olduğuna eserlerinde yer vermiştir.12

Ayrıca Ataman gelin yıkandıktan sonra, göbek taşının çevresinde üç kere

dolanıldığını, ailesinin varlığına göre, altından ya da gümüşten yapılmış taslarla

gelinin başından üç tas su döküldüğünü ve bu törenden sonra, yine altın ya da gümüş,

tercihen bakır tas içinde geline şerbet içirildiğini anlatmaktadır.13 Gelin hamamı ise

ilahiler, türküler, mâniler eşliğinde sona ermektedir.

3. 1. 2. 1. 3. Kına Gecesi

Kına gecesi genellikle yakın akrabaların ve arkadaşların katıldığı düğünün

olacağı hafta, düğünden önce gerçekleştirilen bir merasimdir. Genellikle kadınların

katıldığı kına gecesine, zaman zaman bazı bölgelerde erkeklerin de katıldığı

görülmektedir.

Ataman kına gecesini ve bu gecenin nasıl ortaya çıktığını şu ifadelerle

anlatmaktadır:

11 Erman Artun, Türk Halkbilimi, 2. bs., İstanbul, Kitabevi, Eylül 2005, s. 169. 12 Ataman, Türk İstanbul, s. 142. 13 A.e., s. 142.

Page 126: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

117

“Kına’nın Kâbe’den geldiği ve dini bir anlam ve değer taşıdığına inanıldığı için,

geline kına yakılması da bir külte dayanan kutsal bir uygulamadır. Bazı yerlerde güveyiye de

kına yakılır, ancak; bu kına sadece avuç içine da serçe parmağa yakılır. Gelinin sağ eline ve

sağ ayağına, hiç evlenmemiş bir kızın; sol eline ve sol ayağına, başı bozulmamış yeni bir

gelinin kına yakması, uğur sayılır. “Başı bozulmamış” demek, gelin olalı bir yılı geçmemiş

ve kocası sağ olan, demektir. Bu, bekâretle, ana olma çağını idrak etmiş olmanın da

kutsallığını belirten bir işarettir.”14

Kına gecesinde evlenecek kız mumlarla karşılanır. Kafasının üstünde

arkadaşları ve ailesi mumlar gezdirir.

Ataman mumla gelini kutlamak, yurdun hemen her köşesinde uygulanan bir

âdettir diyerek bu uygulamanın kapsamından bahsetmektedir. Ayrıca Ataman bu

törenin “Ateş kültü” ile ilgili bir uygulama olduğunu açıklamaktadır. Eski düğünlerin

kına gecelerinde yapılan bu merasimlerin, tarih kadar eski bir Türk âdeti olan ateşi

kutsal saymak esasına dayandığını söyleyen Ataman, ateş kültü ile ilgili törenlerin

çeşitli uygulama şekilleri olduğuna bunların İstanbul’un eski düğünlerinde de sıklıkla

uygulanan merasimler olduğuna ve kına gecesinde söylenen türkülerle, yapılan

konuşmalarda gelin olacak kızın ağlatılmaya çalışıldığına dikkat çekmektedir. Gelin

olacak kızının ağlatılmasının nedenini ise Ataman, gözyaşı dökmenin, yuvaya uğur

ve bereket getirmesinden kaynaklandığına işaret etmektedir.15

Kına törenin önemli kısımlarından biri de törenin son kısmıdır. Ataman kına

törenin son kısmında, gelin ağzından söylenen bir veda türküsünden sonra,

tepesindeki mumların, oradakilere verildiğini ve bu mumların, bunu uğur sayan genç

kızlar tarafından kısmet bulmak ümidiyle saklandığını anlatmaktadır.16

14 A.e., s. 329. 15 A.e., s. 327.-329. 16 A.e., s. 328.

Page 127: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

118

3. 1. 2. 2. Düğün Esnasındaki Uygulamalar

3. 1. 2. 2. 1. Gelinin Kutlanması

Evlenecek kıza düğün günü çeşitli uygulamalar, törenler yapılmaktadır.

Bunların yapılma nedeni halkın bu merasimleri uğurlu olarak görmesinden

kaynaklanmaktadır. İstanbul halkı da bu törenlere inanmış ve uygulamıştır.

Ataman düğüne ilişkin ritler içinde gelinin başından çerez serpme âdetinden

bahsetmektedir. Bu âdet, tohum taşıyan bitkiler ve tahıl ürünüyle, insan yaşamı

arasındaki ilişkinin, belli amaçlara yönelik bir belirtisidir. Genellikle buğday, arpa,

yulaf, çavdar, fıstık, üzüm kurusu, leblebi, tavşut, kızılcık kurusu, kabak çekirdeği

karışımı çerez gelinin başından serpilmektedir. Böylece bolluk, hayırlı rızk

sağlanacağına inanılmaktadır.17

Yapılan uygulamaların sadece geline değil orada bulunan diğer bekâr kızlara

da uğur getireceği düşüncesi yaygındır. Hatta ‘genç kızlar gelinin başından serpilen

çerezden bir avuç toplayıp sandıklarında sakladıklarında mutlu bir kısmete

ulaşacaklarına inanırlar.’18

Düğün esnasında yapılan uygulamalardan bir başkası da gelinin başında

ekmek ufalanması, gelin ve güveyiye tuzlu suya batırılmış ekmek yedirilmesi, gerdek

gecesi mutlaka baklava yenilmesidir.19 İnsanların bu âdetleri yapmalarının nedeni

Allah’ın verdiği nimetlere karşı saygılarını gösterme istekleri ve bolluk, uğur

getirdiklerine inanmalarıdır.

Ayrıca Ataman Türk İstanbul eserinde gelinin koca evine gelişinde

nacakdan atlatılması ya da üstüne bastırılması, aynaya ya da parlak bir çelik levhaya

baktırılması, ayakkabılarına “tongurdak” denilen tunçtan yapılmış ziller takılması,

kötü ruhların şerrinden korunmak için uygulanan ritlerden olduğunu belirtmiştir.20

17 A.e., s. 325. 18 A.e., s. 326. 19 A.e., s. 326. 20 A.e., s. 326.

Page 128: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

119

İlk Türk destanlarında dahi yer alan madenler, yapıları gereği sağlamlığın, gücün

sembolü olduklarından yeni kurulan yuvanın dayanıklı olması için madenlerle ilgili

bu tür uygulamalar yapılmaktadır.

3. 1. 2. 2. 2. Yüz Yazısı

Düğün esnasında uygulanan ritlerden biri de yüz yazısıdır. Ataman’ın Türk

İstanbul kitabında belirttiğine göre “Yüz yazısı, gelinin giydiği gelinlik urbasının art

eteğine kadar uzanan al bürümcük üzerine, altın ve gümüş tel geçirilmiş duvağının zülüfleri

hizasından yere kadar iki yanına salıverilmiş tellerinin bir tutamını alnına ve yanaklarına

renkli kağıtlarla tutturulması, düğme büyüklüğünde elmaslar ve pullar yapıştırılmasıdır.”21

Ataman’a göre yüz yazısının yapılma nedeni bir bakıma bu törenin gelinin

kaderiyle ilişkili olarak görülmesinden kaynaklanmaktadır. Gelinin bahtının açık ve

elmas gibi parlak olması, kısmetinin bol olması için bu âdet uygulanmaktadır.22

Ataman’ın Türk İstanbul eserinde ‘Eski Evlenme Düğünleri ve Düğünlere

İlişkin “Rit”ler’ başlığı altında yer alan ‘Yüz Yazısı’ kısmında şu âdetlere de yer

verilmiştir:

Ataman’ın belirttiğine göre düğün günü yapılan törenlerden biri de gayret

kuşağı bağlamadır. Gayret kuşağı olarak adlandırılan uygulamada gelinin koca evine

giderken, merdiven başında, babası tarafından beline bir kuşak sarılır. Bu aslında

gelinin eline, beline ve diline hâkim olmasını simgeleyen bir uygulamadır. Ayrıca

yine geline yönelik bir uygulama olan gelinin düğün yerine veya kocasının evine

götürülürken kılıçtan atlatılarak ata bindirilmesi ya da cibinliğe konulması “Sen de

ataların gibi kahraman evlatlar yetiştir, kılıç kullanmakta yiğit kişiler doğur”

anlamına gelen bir âdettir.23

21 A.e., s. 326. 22 A.e., s. 326. 23 A.e., s. 327.

Page 129: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

120

Ataman, “Güveyin, gerdek kapısında, sırtına yumrukla vurulmasının, bazı yerlerde

gelinin yalancıktan dövülmesinin -yanağına hafifçe vurulması- koca evine geldiği sırada,

kapının önünde bir demir baltadan atlatılmasının, kapıdan girerken önce sağ ayağını

atmasının, ocakta yağ yakılmasının, gerdek odasında künlük yakılmasının, gerdekten önce

mutlaka tatlı [genellikle baklava] yedirilmesinin, gelin yatağında bir oğlan çocuğunun

yuvarlanmasının, geline su içirilmesinin ritlere ilişkin uygulamalar…” dan olduğunu

bahsetmiştir.24

3. 1. 2. 2. 3. Silah Atmak ve Davul Dövmek

Türk toplumunun hayatında davulun önemli bir yeri vardır. Davul askerlikte,

halk hekimliğinde, törenlerde… yer alan önemli bir çalgıdır. Bu müzik aletiyle ilgili

Ataman’ın Türk İstanbul eserinde belirttiği düğünlere ilişkin uygulamalar

bulunmaktadır. Ataman eserinde “Eski düğünlerin ritlere ilişkin adetleri arasında silah

atmak ve davul dövmek, kötü ruhların gümbürtülü seslerden ürkerek kaçtıkları inancına

bağlıdır.” ifadesi bu inancın çıkışına da ışık tutmaktadır.25

3. 1. 2. 3. Düğün Sonrasındaki Uygulamalar

Ataman düğün sonrasında yapılan uygulamalardan eserlerinde çok

bahsetmemiştir. Aslında yeni evlenen çiftle ilişkili ritler düğün sonrasında da devam

etmektedir.

Ataman bu âdetlerden sadece gelinin koca evine gelişinden itibaren üç ay

ateşin söndürülmemesine, sönen ateşin kibritle yakılmaması ritine yer vermiştir.26

Ocak, yuva kavramlarının kutsal sayıldığı Türk toplumu için eskiden evdeki

ateşin sönmesi uğursuzluk olarak düşünüldüğünden bu inanç ortaya çıkmış olabilir.

24 A.e., s. 323. 25 A.e., s. 330. 26 A.e., s. 330.

Page 130: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

121

3. 2. Yasak İlişkiler

Toplumsal düzenin sağlanması, korunması, insanların güven içinde yaşaması

için halklar belirli yasal kurallar ve ahlak kuralları üzerlerine kurulmaktadır. Aile

birliğinin varlığını sürdürmesini sağlayan, nesillerin genetik açıdan bozulmasını

engelleyen evlilik kurumudur. Kadınla erkeğin toplum tarafın meşru olarak kabul

edilen evlilik durumları dışında halk tarafından uygun bulunmayan, sonuçları çok

büyük felaketlere yol açan yasak ilişkiler de vardır.

Ataman, eserlerinde İstanbul’da yer alan yasak ilişkilere de yer vermiştir.

Ataman’ın sorularıyla şekillenen “İstanbul” Konuşmaları kitabında Reşad Ekrem

Koçu eski İstanbul hayatında hanım oynaşların bulunduğunu, hanım oynaşların

genelde esnaf çırağı genç ve yakışıklı erkekler olduğunu, hanımın evine gelecek

oynaşa bohça içinde çeşitli hediyeler verildiğini belirtmiştir.27

Zengin dul kadınların gözlerine kestirdikleri genç erkekleri oynaşları yapmak

için onlara para verdiklerini, kılık kıyafetin bulunduğu bir bohça yolladıklarını, bu

erkeklerle aralarını yapmaları için bir çöp çatandan yardım aldıklarını Ataman

eserlerinde dile getirmiştir.28

Kafes arkası çağı olarak adlandırılan, kadınların özgürlüklerinin kısıtlı olduğu

bir dönemde, kadınların fikirlerine danışılmadan yaşlı erkeklerle evlendirilmesi,

adamın bir süre sonra ölmesiyle tek başına kalan zengin ve dul kadınların yasak

ilişkilere yönelebilmesi Osmanlı sosyal yaşamı açısından düşündürücü bir durumdur.

Ataman, Türk İstanbul kitabında Reşad Ekrem Koçu’nun “Hanım

Oynaşları” yazısında, hanımlarla esnaf delikanlıların oynaşmalarını anlattığını da

vurgulamıştır.29

27 Reşad Ekrem Koçu, “İstanbul” Konuşmaları, (haz.: Süleyman Şenel, Raportör: Sadi Yaver Ataman,), İstanbul, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. Yayınları, Aralık 2005, s. 48. 28 Ataman, Türk İstanbul, s. 192-193. 29 A.e., s. 192.

Page 131: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

122

Ayrıca Ataman, bu dönemde hanım oynaşı olacak delikanlıların yakalarına

veya kafalarına çiçek taktıklarını, bu çiçeklerin türlerinin, takılış biçimlerinin ve

renklerinin bile çeşitli anlamlara geldiğini belirtmiştir.30

İstanbul’da sadece zengin dul kadınlarla genç erkekler yasak ilişki

yaşamamaktadır. Bekâr genç kızlarla erkekler de toplum tarafından onaylanmayan

ilişkiler içerisindedirler.

Ataman, İstanbul’da yaşandığı söylenen, halk tarafından anlatılan, oynaşma

olarak nitelenen olaylara da eserlerinde yer vermiştir. Bunlardan biri Üsküdar’da

Benli Pakize adındaki bir bahçıvan kızının Arabacı Mustafa’yla yaşadığı gizli aşktır.

Bir paşa oğlu da Pakize’ye âşık olunca kız sevgilisine kaçmak zorunda kalmıştır.31

Yine Üsküdar’da yaşanan başka bir yasak aşk ise Hafız Hanım ile Altınbaş

Mustafa’nın ilişkileridir. Kızın babası durumu öğrenince onu dövdüğü, kızın hasta

hasta evden kaçtığı ve kedini öldüreceğiyle ilgili bir not bıraktıktan sonra ortadan

kaybolduğu anlatılmaktadır.32

30 A.e., s. 193. 31 A.e., s. 194. 32 A.e., s. 195-196.

Page 132: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

123

3. 3. Halk Mimarisi

Halk mimarisi bir toplumun dünyaya bakışını, değer yargılarını, gelenek ve

göreneklerini yansıtan en önemli halk yaratımlarından biridir. Ataman, eserlerinde

İstanbul halk mimarisi örneklerine değinmiştir.

1453’ten itibaren İstanbul şehrinde, Türklüğün izleri mimari ile kazınmaya

başlamıştır. Halk mimarisinin çeşitli eserleri sayesinde zamanla İstanbul, yeniden

kimlik kazanmış ve kültürel açıdan tamamlanmıştır.

Ataman, İstanbul yangılarından kurtulabilen yalıların, konakların, camilerin,

medreselerin çoğunun eski gelenekleri yansıtan yapılar olduğunu, bu mimari tarzının

İstanbul’da artık görülmediğini, yerlerini beton binalar ve evlerin aldığını üzülerek

belirtmiştir.33

Eski Türk mimarisinin insanların ihtiyaçlarına göre, ortak bir zevkle

yapıldığını, bu yalılarda ve köşklerde geniş bahçelerin bulunduğunu söyleyen

Ataman, bu tarz evlerin Anadolu’da ayakta kalmasına rağmen artık İstanbul’da

görülmediğinden bahsetmiştir.34

Ataman, özellikle İstanbul’da bulunan halk mimarisine ait eski yapıların,

bakımsızlıktan ve sahiplerinin maddi imkânsızlıklarından ötürü yıkıldığını, yerlerine

zevksiz beton binaların inşa edildiğini aslında bu mimari ürünlerin İstanbul’a estetik

değer katan unsurlar olduğunu ifade etmiştir.35

Halk mimarisine yeteri kadar sahip çıkılmadığından, değeri tam olarak

bilinmediğinden, İstanbul’daki geleneksel kültürü yansıtan yapıların çoğu

onarılamayacak ölçüde zarar görmüştür.

33 A.e., s. 102. 34 A.e., s. 131. 35 A.e., s. 131-132.

Page 133: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

124

Ataman’a göre İstanbul’a asıl güzellik katan mermer merdivenli, cumbalı,

etrafı bin bir çeşit çiçeklerle çevrili, geniş avlulu eski İstanbul evleri ve

konaklarıdır.36

Ataman, eski Türk evlerinin büyük odalarının ve pancurlarının olduğundan,

her evin papuçluğunun bulunduğundan, evlerde aile bireylerine ait ayrı odaların

varlığından bahsetmiştir.37

Özgürlüğe düşkün Türk toplumunu anlatan geniş odalar, rengârenk

bahçeleriyle huzur veren evler âdeta halkın ruh dünyasını dile getirmektedir. Ayrıca

her evde pabuçluk gibi bölümlerin bulunması da Türklerin temizliğe verdiği önemi

göstermektedir.

Konaklarda bulunan haremlik selamlık kısımlarının rahatlık açısından

önemini vurgulan Ataman, bu kısımlar sayesinde eve gelen misafirlerin serbest

hareket ettiklerini söylemiştir.38

Misafirperver Türk toplumunda misafirin rahat etmesi, iyi ağırlanması çok

önemlidir. Eski evlerde bulunan haremlik selamlık kısımları da bu geleneğe hizmet

etmektedir.

Ataman, aile bireylerinin özel yaşamına duyulan saygıdan eski evlerin iç içe

bölümlerden oluştuğunu, evlerde basamaklarla çıkılan büyük bir sundurma ve

yanlarında odaların, ortada ise salonun bulunduğunu belirtmiştir.39

Ayrıca Ataman, eski evlerin odalarında dört yanı şilteli halıların, yastıklı

sedirlerin, ocakların ve yüklük adı verilen dolapların olduğuna da eserlerinde yer

vermiştir.40

36 A.e., s. 102. 37 A.e., s. 134. 38 A.e., s. 134. 39 A.e., s. 134. 40 A.e., s. 134.

Page 134: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

125

Eski Türk evlerinde bugünkü beton binalarda bulunmayan birbirinden nadide

süslemeler vardır. Evin karakterine, sahibinin isteklerine veya mimarın öngörülerine

göre yapılan bu süslemeler, eski evlerin ruhları olmasını sağlamıştır. Süslemeler

sayesinde bu evler birer barınak olma özelliğinin yanında âdeta sanat eseri kimliği de

kazanmıştır.

Ataman, eski evlerde ve konaklarda dolapların, rafların ve tavanların ceviz,

abanoz gibi ağaçların tahtalarından yapılan elişleri ve oymalarla süslü olduğunu

vurgulamıştır.41

Köşklerin ve yalıların sahiplerinin çoğunun Osmanlı paşası olduğunu

söyleyen Ataman, bu yapıların sahiplerinin adlarıyla anıldığına, genellikle

Boğaziçi’nin Anadolu ve Rumeli yakasında yer aldıklarına işaret etmiştir.42

Zenginliğin ve gösterişin simgesi olan yalılar, İstanbul kıyılarına güzellik

katan, tarihi dokuyu içlerinde barındıran mimari yapılardır.

Ataman, yalıların da haremlik selamlık kısımlarının bulunduğunu, çoğu

odasının deniz gördüğünü, büyük güneş alan pencerelerinin boğaza nazır

manzaralarla süslendiğini, genelde iki katlı olan bu yapıların her birinde kayıklık

olduğunu söylemiştir.43 “Boğaziçi’nin en meşhur yalılarından bazıları şunlardır: Yılanlı

yalı (Bebek), Şerifler yalısı (Emirgan), Dr. Zagrafez yalısı (Tarabya), Hasip Paşa yalısı

(Rumeli Hisarı), Halil Elden yalısı (Çubuklu), safvet Paşa yalısı (Kanlıca), Vecihi Paşa

yalısı (Kanlıca), asterhen yalıları (Anadolu hisarı), Sadullah Paşa yalısı, Server Kesili yalısı

(Çengelköy), Hasip Paşa Yalısı (Salacak), Ömer Ağa/ Sabancılar yalısı (Emirgan)…”44

41 A.e., s. 135. 42 A.e., s. 135. 43 A.e., s. 135. 44 A.e., s. 135-136.

Page 135: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

126

Yusuf Ziya Ortaç’ın ‘Sarı Çizmeli Mehmet Ağa’ eserinde Türk evlerinden

bahsettiğini Ataman kitabında belirtmiştir.45

Halk mimarisinin önemli ürünlerinden olan hanlar, İstanbul’a gelen

yabancıların kaldıkları yerlerdir. Ataman, Evliya Çelebi’nin İstanbul’da doksan bir

hanın bulunduğunu söylediğini eserlerinde anlatmıştır.46

Eskiden hanlar, yalılar ve köşklerle süslü olan İstanbul şehri âdeta Osmanlı

İmparatorluğu’nun zenginliğini, cömertliğinin ve gösterişinin sembolü olmuştur.

Ataman, eski İstanbul’daki mimari yapılar arasında Kapıcılar Kervansarayı,

Koca Mehmet Paşa Kervansarayı, Baklacı Han Kervansarayı, At Pazarı Hanı, Sinan

Paşa Hanı… gibi binaları saymıştır.47

Eski İstanbul’un hayatında önemli yerleri bulunan yapılardan biri de

hamamlardır. Ataman, eserlerinde İstanbul hamamları konusuna da yer vermiştir.

Ataman, mimari açıdan camilerden sonra hamamların kubbe sanatının en

nadide örneklerini verdiğinden, eski hamamlardaki taşların çoğunun mermer

olduğundan, sıcak ve soğuk suyun aktığı çifte lülelerin pirinç veya tunçtan

yapıldığından, bazı konaklarda altın lüleli kurnaların dahi bulunduğundan, ayrıca

bazı hamamlardaki kurna taşlarının taş yontmacılığı açısından değer taşıdığından

bahsetmiştir.48

45 A.e., s. 135. 46 A.e., s. 137. 47 A.e., s. 137-138. 48 A.e., s. 139-140.

Page 136: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

127

İstanbul’un meşhur hamamlarını Ataman semtleriyle beraber şöyle

sıralamıştır: Beyazıt hamamı, Şehzâdebaşı’nda: İbrahim Paşa hamamı, Aksaray’da: Murat

Paşa hamamı, Beşiktaş’da: Sinan Paşa hamamı, Fındıklı’da: Müfüt hamamı, Galata’da:

Fatih Sultan Mehmet hamamı, Zeyrek’de Kaptan Paşa hamamı, Samatya’da: Davut Paşa

hamamı, Yatağan’da: Arabacılar hamamı… 49

Hamamın Türk kültüründe önemli bir yeri vardır. Hamamlarda kız beğenilir,

gelin hamamı yapılır, kadınlar eğlenmek amacıyla bile hamama gider. Bu durum eski

Türk evlerinde yıkanma yerleri bulunmadığı sonucunu çıkarmamalıdır.

Ataman, eski evlerde ve konaklarda her odada gasilhane adı verilen yıkanma

yerleri olduğundan da söz etmiştir. 50

Atatürk ve Türk Musikisi kitabında Ataman, Ata’nın bir davet üzerine

Necmettin mollanın Sarıyer’deki yalısına gittiğini ve kendisinin de o ortamda

bulunduğunu söylemiştir.51

49 A.e., s. 144. 50 A.e., s. 134. 51 Sadi Yaver Ataman, Atatürk ve Türk Musikisi, Ankara, Kültür Bakanlığı, Atatürk Dizisi, 1991, s. 62.

Page 137: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

128

3. 4. Ulaşım

İnsanoğlu yaratıldığı andan itibaren sonu gelmeyecek bir istekle

keşfedilmemiş kıtalar, yeni yerler, bulunmadık yollara ulaşmaya çalışmıştır. Gelişen

teknolojiyle birlikte amaçlarına erişebilmek için insanlar, karayolu, denizyolu,

demiryolu ve hatta havayolu gibi çeşitli yolları kullanmışlardır. Bu değişik yolların

kullanımı esnasında, farklı yerlere daha hızlı gidebilmek, yükleri daha kolay

taşıyabilmek gibi ihtiyaçlar yüzünden çeşitli icatlar geliştirilmiştir. Bu icatların en

başında ise tekerlekle bağlanan ulaşım araçları yer almaktadır.

Ataman eserlerinde, İstanbul’da karayolu ve denizyolunda kullanılan ulaşım

araçlarına yer vermiştir. Yapıtlarında, bu ulaşım araçlarının şekillerinden veya

işlevlerinden bahsetmemiş sadece çeşitli konuları anlatırken bu araçların adlarını

belirtmiştir. Ataman’ın ürünlerinde geçen, İstanbul’da kullanılan taşıtlar iki ana

başlıkta toplanabilmektedir. Bunlar:

1. Karayolu Ulaşım Araçları

2. Denizyolu Ulaşım Araçları

3. 4. 1. Karayolu Ulaşım Araçları

Ataman, eserlerinde İstanbul’da kullanılan karayolu ulaşım araçlarından

arabalara yer vermiştir. Çünkü arabalar İstanbul hayatının değişimini, Batı’ya yüzünü

dönmüş İstanbul halkını en açık şekilde anlatabilen önemli simgelerden birisidir.

Arabalar, İstanbul halkının hayatına geç girmiş taşıtlardır.

Çünkü İstanbul’da, insanlar bir yerden diğerine giderken araba kullanmak

yerine yürüyerek gitmeyi tercih etmişlerdir.52 Eski İstanbul hayatında, İstanbul’un

coğrafi yapısı, evlerin işlerin birbirine yakın olması gibi durumlardan ötürü araç

kullanımına çok gerek duyulmamıştır.

52 Çelik Gülersoy, “Arabalar”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.I, İstanbul, 1993, s. 289.

Page 138: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

129

İstanbul halkı, XVI. yüzyılın sonlarına kadar arabaya binmeye lüzum

görmemiştir. Hatta atı dahi çok nadir kullanmıştır.53 Bu yüzden Avrupa şehirlerine

göre arabayı daha geç fark eden İstanbul halkında zamanla araba kullanımı yaygınlık

kazanmıştır. Özellikle Abdülmecid devrinde araba merakı âdeta bir salgın halini

almıştır.54

İstanbul halkı için zamanla mesire yerlerine birbirinden farklı arabalarla

gitmek bir moda olmuştur. Geçen zaman içinde âdeta arabaların ulaşım aracı olma

özellikleri ikinci plana atılıp, arabalar gösteriş amaçlı kullanılmıştır.

Ataman’ın Türk İstanbul eserinde, Musahipzade Celal’in Eski İstanbul

Yaşayışı kitabından aldığı, eski İstanbul yaşamına ait renkli tabloların anlatıldığı

kısımda İstanbul’da kullanılan ulaşım araçlarından arabaya yer verilmiştir.

Musahipzade’den alınan kısımda koçu şöyle geçmektedir:

“Sarı pembe feraceli iki nazenin, yaldızlı koçularının küçük merdiveninden

Çimenzar’a iniyorlardı.”55 Bu ifadede İstanbul halkı tarafından özellikle mesire

yerlerine giderken sıklıkla kullanılan koçu arabaları belirtilmiştir.

Koçu arabaları, Osmanlı döneminde İstanbul halkının hayatına girmiş, iki

öküzün çektiği bir araba tipidir. Boyunduruktan geriye doğru kırık yay biçiminde iki

askıya püskül ve çıngırakların takıldığı, makassız ve yaysız olan, yüksek tabanlı, dört

büyük tekerleği bulunan, üstü yarım silindir biçiminde kasnakla örtülü bir taşıttır.

Koçu arabalarının saray tiplerinin içlerinde süslü minder ve yastık bulunurken, iki

uzun yan dayanak tahtaları ise dıştan altın varaklanmış motifleri ile boyalı ve desenli

olmuştur.56

53 Reşad Ekrem Koçu, “Araba, Arabacı”, İstanbul Ansiklopedisi, C.II, İstanbul, R. Ekrem Koçu ve Mehmet Ali Akbay İstanbul Ansiklopedisi ve Neşriyatı Kollektif Şirketi, 1959, s. 902. 54 A.e., s. 905. 55 Ataman, Türk İstanbul, s. 46. 56 Gülersoy, DBİA, s. 289.

Page 139: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

130

Ataman’ın Musahipzade’nin Eski İstanbul Yaşayışı eserinden aldığı başka

bir kısımda ise talika arabası şöyle yer almıştır:

“Açık mavi çuha üzerine zarif fermana, işlemeli dökme şalvarının beline ibrişim

kuşak sarmış, firuze taşlarla işlenmiş, altın saat kordonunu boynuna takmış, ipek sarığının

kabarıkları altında, burma bıyıklı, mütenasip çehreli esnaftan bir genç, karşıdan gelen sırma

şeritli, nar çiçeği renkli canfes feraceli güzel hanımın yanından geçerken, kulağına bir şeyler

fısıldıyor, kadın tetiğini bozmadan, süratle uzaklaşıyor ve talikada oturan arkadaşlarının

yanına koşuyordu.”57

Meydan Larousse Büyük Lugat ve Ansiklopedi’de ‘talikanın’ tanımı şu

şekilde yer almaktadır. Talika, yük taşımak için kullanılan, üstü kapalı olan, dört

tekerlekli bir at arabası çeşididir.58

Ataman, Türk İstanbul’da İstanbul halkının süslü giyim-kuşamından, eğlence

hayatında yaşanan olaylardan bahsederken, eski İstanbul eğlencelerinde sıklıkla yer

alan talika arabasına yer vermiştir.

Ataman, Dümbüllü İsmail Efendi yapıtında da İstanbul halkı tarafından

kullanılan ‘kupa ve muhacir arabaları’ çeşitlerine yer vermiştir. Dümbüllü İsmail

Efendi’nin konusu İstanbul’da geçen, rüya oyunlarından birini anlatan meslektaşı

İskender Gülonar’dan derlenen kısımda kupa arabası şu sözlerle geçmiştir: “Kapıda

bir kupa arabası, kapısını açtılar, buyurun dediler.”59

Kupalar, XIX. yüzyılın son çeyreğinde sosyal hayata giren, ahşap, üstü

kapalı, yan pencereleri camlı, kutu biçiminde dik, iki kişilik atlı arabalardır.60

57 Ataman, Türk İstanbul, s. 48. 58 Meydan Larousse Büyük Lugat ve Ansiklopedi, “Talika”, C.XI, İstanbul, Meydan Yayınevi, 1973, s. 861. 59 Sadi Yaver Ataman, Dümbüllü İsmail Efendi, İstanbul, Yapı ve Kredi Bankası, t.y., s. 66. 60 Gülersoy, DBİA, s. 289

Page 140: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

131

Ataman’ın Dümbüllü’nün bir rüya oyunundan aldığı kısımda, kupa arabasının

geçiyor olması aslında Dümbüllü’nün oyunda canlandırdığı karakterin anca

rüyasında böyle bir arabaya binebileceğiyle ilgili ince ironisini içinde

barındırmaktadır. Çünkü o dönemde İstanbul halkından kalburüstü olarak

nitelendirilen kesim, kupa arabalarına binebilmekteydi. Dümbüllü’nün oynadığı

rolün İstanbul’daki güzel hamamlara gitmesi, iyi arabalara binmesi sadece komiklik

unsuru olarak verilmiştir.

Ataman’ın Dümbüllü İsmail Efendi kitabında muhacir arabası da yer

almaktadır. Muhacir arabası, Kavuklu Hamdi Efendi’nin bir anısında, Üsküdar’a

gittiğinde bindiği bir araba olarak verilmiştir. Ataman, Dümbüllü İsmail’in aşırı

evhamlı meslektaşı Kavuklu Hamdi’nin özellikle muhacir arabalarına bindiğini şu

sözlerle belirtmiştir:

“Bineceği araba ille muhacir arabası olacak, ayağı yere uzanacak, arabaya bir şey

olursa aşağı atlasın, arabada ayağı yere sürünecek şekilde otururdu.”61 Çoğu şeyden

korkan Kavuklu Hamdi’nin muhacir arabasını tercih ediyor olması dönemindeki

diğer arabalara göre daha güvenlikli olduğu sonucunu verebilmektedir.

Muhacir arabası sandık arabaya benzeyen, yaysız, önü ve arkası açık olan,

yan pervazları kalkabilen, darca bir düz araba çeşididir.62

Ataman’ın Türk İstanbul kitabında İstanbul’un meşhur hamamlarından

bahsettiği kısımda, Yatağan Hamamı’nda gördüğünü söylediği resimde, İstanbul’da

kullanılan payton arabası da geçmiştir. Burada Ataman “Bir payton arabası, arabanın

içinde bir sultan, karşısında bir şehzade oturmuş, fesi başında arabacı başı ayağa kalkmış,

yerde bir harem ağası da el pençe divan duruyor…” diyerek etkilendiği resimdeki

gördüklerini özetlemiştir.63

61 Ataman, Dümbüllü İsmail Efendi, s. 33. 62 Koçu, “Araba, Arabacı”, İA, s. 914. 63 Ataman, Türk İstanbul, s. 145.

Page 141: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

132

Ataman’ın eserlerinde, İstanbul halkı tarafından kullanılmış bazı araba

çeşitleri çok derinden derine incelenmemekle beraber isimlerine yer verilmiştir.

3. 4. 2. Denizyolu Ulaşım Araçları

Denizyolu sayesinde İstanbul hem şehir içine hem yurt dışına bağlanabilen

bir kenttir. İstanbul’da denizyolu ulaşımında vapur, kayık vb. deniz taşıtları

kullanılmaktadır. Ataman’ın eserlerinde, İstanbul’da kullanılan denizyolu ulaşım

araçları çeşitlerine yer verilmiştir. Ataman, bu araçları incelenmemiş, isimlerini

vermekle yetinmiştir.

Ataman’ın eselerinde geçen deniz yolu taşıtları: alabana kayığı, pereme,

balıkçı kayığı, salapurya, selamet motoru, tenezzüh vapuru gibi araçlardır. Ataman’ın

eserlerinde bu araçlara yer vermesi sayesinde, günümüzde adlarının dahi unutulmuş

olduğu bu deniz yolu taşıtları yeniden hatırlanmaktadır.

Ataman’ın Türk İstanbul eserinde, Musahipzade Celal’in Eski İstanbul

Yaşayışı kitabından aldığı, Kâğıthane eğlencelerine yer verilen kısımda İstanbul’da

kullanılan deniz yolu ulaşım araçlarından alabana kayığı ve pereme geçmektedir.

Alabana kayığı şu ifadeyle yer almıştır:

“Kâhtâne deresinde, söğütlerin altında büyük bir Alabana kayığı dolmuş ayak

takımından bir gürûh çığırtma, zilli maşa, darbuka çalarak mestâne türküler

söylüyorlardı.”64 Bu sözlerle, eski İstanbul’da ayak takımı olarak tabir edilen kısmın

da alabana kayıklarını kullandıklarına dikkat çekilmiştir.

64 A.e., s. 46.

Page 142: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

133

Yolcu ve miktarı az yükleri taşımak üzere yapılan küçük deniz teknelerine

verilen ad olan peremeye ise aynı kitapta şöyle yer verilmiştir: “Balat iskelesine

mensup iki çifte bir peremeye, sakallı, sakalsız, cübbesi kavezalı Yahudiler dolmuş,

yanlarına renk renk yazmalardan başlarına kocaman hotoz yapmış, saçlar torbalar içinde

mahfuz, üzerine Selânik havlusu örtmüş Yahudi kadınları, kendilerine mahsus şamatalı

konuşmalarıyla dereden geçiyorlardı.”65

Ataman, İstanbul eğlence hayatına yer verdiği kısımlarda gidilen mesire

yerlerini, giyilen kılık-kıyafeti ve kullanılan ulaşım araçlarını özellikle belirtmiştir.

Böylelikle yanlış batılılaşma sonucunda ortaya çıkan abartılı davranışları göz önüne

sermiştir.

Türk İstanbul eserinde Ataman, Haliç ve Eyüp Sultan’ın anlatıldığı bölümde

Kâğıthane eğlencelerinden bahsederken, İstanbul’da deniz yolu ulaşımında

kullanılan balıkçı kayığına yer vermiştir.

“Nedim’in bu şûh gazelini, nağmelerle süsleyen güzel ses, perde perde uzaklaşırken,

kıyıya sürtünürcesine geçen alabandası renk renk poşularla süslenmiş balıkçı kayığındaki

neş’eli grup, kemençeyle tutturdukları bir horon havasıyla, bu deniz âhengine renk

katıyordu.”66 ifadesinden de anlaşılacağı gibi eski İstanbul hayatında balıkçı kayıkları

sadece ulaşım aracı veya ticari araç olarak kullanılmamış, eğlence hayatına da dahil

olmuş deniz taşıtlarıdır.

Ataman’ın Dümbüllü İsmail Efendi kitabında, Kanbur Nafiz ile ilgili bir anı

anlatılırken İstanbul’da deniz yolunda kullanılan taşıtlardan biri olan salapuryaya yer

verilmiştir.

“Bir gün yine Kandilli akıntısında bir salapurya içinde beş altı kişi, çala kürek

akıntıyı geçmeye çalışıyor.”67 sözüyle salapurya taşıtı geçmiştir.

65 A.e., s. 47. 66 A.e., s. 121. 67 Ataman, Dümbüllü İsmail Efendi, s. 60.

Page 143: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

134

Salapurya, İstanbul sularında ve Marmara denizinde ticaret eşyası taşımada

kullanılan, 10-15 tonluk, üçgen şeklinde yelkeni olan, ticaret kayığıdır.68

Yine Ataman’ın Dümbüllü İsmail Efendi kitabında Hüseyin Erişen’in

anlattığı bir anıda İstanbul’da denizyolunda kullanılan selamet motorundan

bahsedilmektedir. Kitabında Ataman,

“Selamet motoru tutuldu. O zamanlar, motorlar Adalara 8 liraya gidip gelirdi.”69

diyerek bu taşıttan eserinde bahsetmiştir. Selamet motoru, 1930’lu yıllarda Büyükada

seferi yapan deniz taşıtının adıdır. Dümbüllü ve arkadaşları Büyükada’da gösterileri

olacağı için bu aracı kullanmak zorunda kalmışlar böylece o dönemdeki denizyolu

taşımacılığının durumunun da anlaşılması sağlanmıştır.

Ataman’ın Atatürk ve Türk Musikisi kitabında ise, Atatürk’ün İstanbul

Beylerbeyi Sarayı’ndaki bir anısı anlatılırken İstanbul’da denizyolu ulaşımında

kullanılan tenezzüh vapuru şöyle yer almıştır: “Biraralık sarayın önüne bir tenezzüh

vapuru geldi.”70

‘Tenezzüh kelimesi gezinti anlamına gelmektedir.’71 ifadesinden de yola

çıkılarak vapurun bir gezinti vapuru olduğu söylenebilir.

68 Meydan Larousse Büyük Lugat ve Ansiklopedi, “Salapurya”, C.X, İstanbul, Meydan Yayınevi, 1972, s. 875. 69 Ataman, Dümbüllü İsmail Efendi, s. 140. 70 Ataman, Atatürk ve Türk Musikisi, s. 60. 71 Çelik Gülersoy, Kayıklar, y.y., Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu, 1983, s. 198.

Page 144: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

135

3. 5. Sağlık Folkloru

Günümüzde her ne kadar bilim ve teknik gelişmiş olsa da, insanlar eski

çağlardan itibaren alternatif tıpla ilgilenerek kendilerinin doktorları olmuşlardır.

Hastalıkların nedenleri bilinmediğinden ilk insanlar hastalıkları geçirebilmek için

bitkilerden, taşlardan, yıldızlardan, güneşten faydalanarak çeşitli tedavi yöntemleri

uygulamaya çalışmışlardır.

Halk hekimliği ile bilgiler asırlarca birikerek, nesilden nesile aktarılarak

gelişmiş ve tıp biliminin temelini oluşturmuştur. Ataman, eserlerinde İstanbul halkı

tarafından kullanılan halk ilaçlarına, ilaçların yapılışlarına da yer vermiştir.

Folklor ürünleriyle ilgilenen Ataman, farklı kitaplarında sağlık folklorunu

içeren çeşitli bilgilere de yer vermiştir. Ataman, Türk İstanbul eserinde özellikle

bitkilerin halk hekimliğindeki önemine de değinmiştir. Ataman bu eserinde

“Tarih öncesine kadar dayanan halk hekimliğine ve tedavi usullerine inanmış ve

bağlanmış olan topluluklar, manevi etkilerden faydalandıkları kadar, maddi imkanlardan da

faydalanmakta büyük başarı göstermişlerdir. Bu imkanlar arasında başvurulan en etkin

vasıta bitkiler olmuştur” 72

diyerek bitkilere dikkat çekmiştir. İnsanlar, bitkilerden farklı türde hastalıklara ilaçlar

hazırlamış bunları sağlıklarına yeniden kavuşabilmek için kullanmışlardır.

72 Ataman, Türk İstanbul, s. 415.

Page 145: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

136

Ataman’a göre halk hekimliğinin zararlı yöntem ve uygulamalardan oluşan

koca-karı ilaçlarıyla ilgisi yoktur. Hatta çeşitli bitkilerden oluşan tedavilerin şifa

kaynağı olduğu anlaşılmıştır.73 Bu ifadesiyle karı-koca ilaçlarıyla halk hekimliğinin

arasında fark gördüğünü açıklamıştır.

Ataman’ın Eski Türk Düğünleri ve Evlenme Rit’leri kitabında, Malik

Aksel’den almış olduğu İstanbul’da baş ağrısını geçirmek için kullanılan bir yöntemi

anlattığı görülmektedir. Davul Yakısı adı verilen bu yöntem şöyle yapılmaktadır:

‘Başı ağrıyan kişi peykenin üstüne oturtulur, yanı başına gelen iki davulcu

davula bütün kuvvetleriyle vururlar.’ bu yöntemle başı ağrıyan kişinin baş ağrısının

geçeceğine inanılmaktadır.74

Ataman Türk İstanbul eserinde, esnaf loncalarını anlattığı bölümde ise

İstanbul’daki gezici satıcıların sattığı halk hekimliğine ait olan bir ilaçtan

bahsetmiştir. Ataman’ın ifadesine göre, gezici satıcılar tarafından satılan “Her derde

deva Hacı Baba hapı” diye bilinen içeriğinin ne olduğu bilinmeyen, çeşitli şifa verici

bitki köklerini ya da yapraklarını satmışlardır. Bu bitkilerin ve hapların romatizma,

bel ağrısı, basur, öksürük, diş ağrısı gibi pek çok hastalığa iyi geldiği söylenerek

satılmıştır.75

Ataman’ın Türk İstanbul yapıtında, sağlık folkloru kısmında çeşitli bitkiler,

meyveler ve nelere iyi geldikleri yer almaktadır. Ataman bitkileri ve meyveleri

uygulamalar, halk tedavi usulleri, halk ilaçları gibi başlıklar altında vermiştir. Bu

kısımda ise bitkiler ve meyveler alfabetik sırayla karşılıklarına iyi gelen hastalıklar

belirtilerek verilmiştir.

Acıbadem: Yaş iken ve kurutulduktan sonra aç karnına yenirse, karın ağrılarını

giderir.

73 A.e., s. 415-416. 74 Sadi Yaver Atman, Eski Türk Düğünleri ve Evlenme Rit’leri, Ankara, Kültür Bakanlığı Yayınları, Kültür Eserleri Dizisi, 1992, s. 48. 75 Ataman, Türk İstanbul, s. 207.

Page 146: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

137

Acıelma: Ateşte börtletilerek yenirse mide ağrısına iyi gelir. “Acı elma yağı” denilen

bir çeşit macunsu madde de mide ekşilikleri ve ağrıları için faydalıdır.

Acı Dölek: Suyu kaynatıldıktan sonra ayazda bekletilirse sarılığa iyi gelir.

Adem Ağacı: Kaynatılarak melhem şeklinde sürülürse adale ve bel ağrılarına iyi

gelir.

Aksoğan: Basur memesi (emoroit) için, ateşte hafif börtletilerek, ılık ılık uygulanır.

Alabalık: Kemik eğrilikleri, adale gerginlikleri, ağrı ve sızılarına taze taze

uygulanırsa iyi gelir. Alabalıktan çıkarılan bir çeşit yağ da aynı tedavi için kullanılır.

Ardıç Katranı: Ergenlik, saçkıran, uyuz ve egzamaya iyi gelir.

Ay Işığı Görmüş Su: Ekmekle yoğrulursa bunu yiyen çocuklar akıllı ve zeki olur.

Ayı ve Deve Yağı: Verem hastalıklarına, el ve ayak çatlaklarına iyi gelir.

Bal: Yağmur suyu ile karıştırılarak içilirse her derde devadır.

Bademyağı: Öksürük için faydalıdır. Küçük çocuklara bir kahve kaşığı, büyüklere

bir tatlı kaşığı verilmelidir.

Bağrıkara: Kaynatılıp içilirse, nefes darlığına iyi gelir.

Bergamut Yağı: Diş ağrılarına iyi gelir.

Biberiye: Ada çayı ve ıhlamur ile kaynatılarak içilirse mideye ve hazma yardım

eder.

Page 147: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

138

Böğürtlen: Olgun olmayanı kaynatılıp içilirse mesanedeki taşa iyi gelir.

Böğürtlen Şurubu: Midevidir.

Civa Merhemi (Sürur): Kel başa ve bitleri öldürmek için kullanılır.

Çam Filizi: Kaynatılarak içilirse vereme iyi gelir.

Çınar Kabuğu: Kaynatılarak dıştan sürülürse romatizmaya iyi gelir.

Filikin: Kaynatılarak içilirse öksürüğe iyi gelir.

Gelin Feneri: Kurutulup havanda dövülerek, elde edilen toz enfiye gibi buruna

çekilirse baş dönmesini giderir.

Gelincik Suyu ve Macunu: Her derde devadır. İştah açar, hazmettirir. Suyu ele ve

yüze sürülürse sivilceleri giderir, cildi yumuşatır ve güzelleştirir. Toplanan

gelincikler bir kap içinde bol limon sıkılarak, bir kaç gün bekletildikten sonra, hafif

ateşte kaynatılarak, macun kıvamına gelince alınır. Suyunun elde edilmesi için,

gelincik yaprakları ayrılarak bir şişeye konulur. Üstüne su doldurulur ve tercihen

limon tuzu konulur ve öylece, dışarıda sabah güneşini gördüğü yerde bırakılır. Beş

on gün bekletildikten sonra alınır ve kullanılır. Bu iki formüle ait kullanış şekli;

çocuklara macundan bir kahve kaşığı, yemeklerden sonra, büyüklere bir tatlı kaşığı

verilir. Gelincik suyundan da çocuklara yemekler arasında bir çorba kaşığı,

büyüklere ise bir fincan içirilir.

Güzel Avrat Otu: Kaynatılarak içilirse sinir bozukluğuna iyi gelir.

Isırgan Kökü: Asma yaprağı ile kaynatılıp, günde iki defa suyu ile el ve yüz

yıkanırsa, cilt yumuşar ve güzelleşir.

Page 148: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

139

Isırgan Lapası: Sütle kaynatılarak meydana getirilir. Kulak ağrılarına ve kadın

hastalıklarına karşı şifa verir. Bir bez içinde dayanılacak kadar sıcak olarak kulak

üstüne ve hasta olan yere uygulanır.

Isırgan Otu: Üzüm suyu ile kaynatılarak içilirse ishale, tuzda dövülerek meydana

gelen toz çıbanlara, arpa ve maydanozla kaynatılarak içilirse kum dökmeye, çörek

otu, pelin yaprağı ve biraz tuz ile kaynatılıp yemeklerden yarım saat önce içilirse

asabi yorgunluk ve sinir bozukluğuna iyi gelir.

Isırgan Yaprağı: Arpa ve hava-cıva denilen bitki köküyle karıştırılarak iyice

kaynatılıp ılık suyu içilirse, göğüs darlığına ve mide ağrılarına iyi gelir.

Kavun Çekirdeği: Kurutularak yenirse, idrar zorluğuna karşı iyi gelir.

Keten Tohumu: Kaynatılarak, lapası, çıbanların deşilmesi ve ufunetin

giderilmesinde kullanılır.

Kırkdan Otu: Dıştan sürülürse çıbanlara iyi gelir.

Kızılcık ve Kızılcık Murabbaı: İshali durdurmakta yararlanılır.

Kuru Isırgan: Dövülerek meydana gelen toz, bir yere çarpmaktan açılan yaralar,

özellikle köpek ısırmasına iyi gelir.

Kuş Burnu: Olgunlaşmamış olanı kaynatılıp içilirse mayasıla iyi gelir.

Malatura ve Ardıç Tohumu: Kaynatılarak içilirse idrar zorluğuna iyi gelir.

Mayasıl Otu: Kaynatılarak, günde bir kaç fincan içilirse mayasıla iyi gelir.

Meyan Kökü: Kaynatılarak içilirse karın ağrısına iyi gelir.

Page 149: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

140

Nohut Lapası: Kaynatılan nohut lapa halinde adale ağrılarına, börtülmelere bir bez

içinde, dayanılacak kadar sıcaklıkta uygulanır.

Özerklik Otu: Kaynatılarak melhem şeklinde sürülürse kulunç ve romatizmaya iyi

gelir.

Palamut Pelidi: Kaynatılarak içilirse kanlı basura iyi gelir.

Pelin: Kaynatılarak içilirse sıtmaya iyi gelir.

Selvi Kozalağı: Kaynatılıp içilirse basura, gargara yapılırsa diş ağrısına iyi gelir.

Sinameki Yaprağı: Kaynatılarak içilirse kabızlığa iyi gelir.

Söğüt Ağacı Yaprağı: Kaynatılıp melhem şeklinde sürülürse göz ağrılarına iyi gelir.

Şalgam ve Turp: Gece ayazda bırakılırsa suları böbreklere iyi gelir.

Şeftali Çekirdeği: Bir havanda dövülerek, en çok bir tatlı kaşığı yedirilir ve karın

ağrılarına iyi gelir.

Yabani Kestane: Kaynatılarak içilirse nefes darlığına iyi gelir.

Yılan burçağı: Posası dıştan sürülürse karın ağrısını geçirir.76

Ataman, bitkilerin, meyvelerin özelliklerinden ve hangi dertlere deva

olduklarından bahsederken Türk İstanbul kitabında çeşitli hastalıklara iyi gelen

bitkilerden oluşturulan ilaçlara da değinmiştir. Bu eserinde Ataman, insan sağlığı için

zatürre ve verem hastalıklarına iyi gelen yedi bitkiden oluşan şu formülü vermiştir:

76 A.e., s. 416-420.

Page 150: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

141

1. Çam pürü yaprağı: 500 dirhem

2. Ak ağaç yaprağı: 300 dirhem

3. İt ağacı (bir çeşit meşe yaprağı): 350 dirhem

4. Havza (bir çeşit ot): 150 dirhem

5. Deve havzası (bir çeşit ot): 150 dirhem

6. Pınar ağacı yaprağı: 500 dirhem

7. Dağ püreni (pırna ağacı yaprağı): 500 dirhem

Hepsi bir kapta iki saat kadar kaynatılıp, günde iki kaşık bir bardağa katılarak

içilecektir. Dıştan da ağrıyan yerlere günde dört kere sürülecektir.77

Bu bitkiler, tedavi yolları yanı sıra Ataman’ın Türk İstanbul eserinde

sarılığa ve sıtmaya karşı ayazda bırakılmış idrar içirilmesi, iki kaşın arası ya da

dilaltının kör ustura ile kazınması gibi yanlış uygulama tarzları da verilmiştir.

Ataman, bu tedavilerin tesadüf sonucu başarıya ulaşmış olması durumunda dahi

insanlar tarafından uygulanmaması gerektiğini belirtmiştir.

77 A.e., s. 419.

Page 151: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

142

3. 6. Yemek Folkloru

Toplumdan topluma farklılık gösteren, halkın ihtiyaçlarına göre şekillenen,

insanların ağız tatlarını yansıtan yemek folkloru, milletlerin alışkanlıkları sonucunda

meydana gelmektedir.

Yemek folkloru denilince akla halk tarafından tercih edilen yiyecekler, bu

yemeklerin yapımında kullanılan araçlar gelmektedir. Pek çok etnik kültürü içinde

barındıran İstanbul şehrinin de yemek kültürü, halkı gibi kendi içinde ahenkli bir

çeşitliliğe sahiptir.

Ataman’ın eserlerin İstanbul yemek folklorunda bulunan yemekler, sofralar

yüzeysel bir biçimde anlatılmış, bunlarla ilgili herhangi bir bölümleme

yapılmamıştır.

“İstanbul” Konuşmaları kitabında Reşad Ekrem Koçu sofra muaşeretinin

olduğunu, İstanbul’da öğle ve akşam yemeklerinde sofra kurulduğunu, bu kurulan

sofraların ve İstanbul sofralarındaki oturuşun dahi Anadolu’dakine benzemediğinden

bahsetmiştir.78

Ataman, insanların Eyüp’ün yoğurtlu kebabını, Alibeyköy’ün kaymağını

yemek için dükkânlarda sıra beklediklerini, İstanbul halkının bazı eğlence yerlerine

giderken yanlarında dolmalar, helvalar götürdüğünü söylemiştir.79

Türkler, hamam kültürüne dahi yeme içme alışkanlıklarını sokmuştur. Sosyal

hayatta çok yeri olmayan Türk kadını hamamları temizlenme yanında sohbet ve

eğlence yeri olarak da görmüştür. Bu durum İstanbul hamamları için de geçerlidir.

78 Koçu, “İstanbul” Konuşmaları, s. 35. 79 Ataman, Türk İstanbul, s. 120.

Page 152: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

143

Kadın hamamlarını anlatırken Ataman, kadınların komşularıyla önceden

anlaşarak belli bir günde hamama geldiklerini, hamam günü yanlarında zeytinyağlı

dolma, börek, turşu, şerbet ve ayran gibi gıdalar getirdiklerini ve bunları bir yandan

yiyip bir yandan sohbet ederek eğlendiklerini belirtmiştir.80

Türk toplumunda pek çok vesileyle sofralar kurulup, yemekler verilmektedir.

Düğünlerde, ölümlerde, hamamlarda ve eğlencelerde yani insanların bir araya

toplandığı üzücü veya sevindirici her olaya yemek kültürü dâhil olmuştur.

Ataman Varma-gelme, Aş verme, Hayır aşı, Can aşı, Düğün aşı, Bayram aşı,

Harman aşı, İmece aşı, Danışık aşı, Bostan aşı, Doğum aşı, Asker aşı, Sünnet aşı,

Muharrem aşı gibi isimlerle kurulan sofralarda tatlısından tuzlusuna her çeşit

yemeğin bulunduğunu ve bu sofraların aslında Türk yemek kültürünün zenginliğine

işaret ettiğini düşünmektedir.81

Eski Ramazanlarda en güzel iftar sofralarının kurulmasına özen gösterildiğini

dile getiren Ataman, bir toplumu tanımada yemeklerin, sofra düzeninin ve adabının

da önemli olduğunu vurgulamıştır.82

Elindekini başkalarıyla paylaşmayı, insanlara yardım etmeyi seven İstanbul

halkı, özellikle Ramazanlarda mükellef sofralar kurmaya özen göstermiştir.

Ataman, gençken Atatürk’ün huzuruna çıkmak için beklediği esnada

kendisine ve yanındakine küçük bir sürahide rakı ve küçük tabaklarda çeşit çeşit

mezeler konduğundan da bahsetmiştir.83

80 A.e., s. 142. 81 A.e., s. 335. 82 A.e., s. 358. 83 Ataman, Atatürk ve Türk Musikisi, s. 10.

Page 153: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

144

3. 7. Giyim-Kuşam

Giyim kuşam eski İstanbul yaşamında onlarca etnik grubun bulunduğu

İstanbul halkının; kültürünü, değişimlerini yansıtan öğelerin başında gelmektedir.

İstanbul’daki insanlar meslekleri gereği veya değişik din ve uluslardan olmaları

yüzünden birbirinden farklı kıyafetler giymişler ve dönemin modasından

etkilenmişlerdir.

Bir Zamanların İstanbulu Eski İstanbul Yaşayışı ve Folkloru kitabında

giyim kuşamın toplumsal gereklilikler, çıkarılan kanunlar gibi yaptırımlarla

düzenlendiği; Osmanlı’da Müslümanların ve gayrimüslimlerin giyimlerinin belli

olduğu hatta âdeta giyim kuşamın bu dönemde insanları yaftalayan bir unsur niteliği

taşıdığı belirtilmiştir.84

“İstanbul’da giyim kuşamı etkileyen, kimi zaman tümüyle değiştiren atılımlar da

yaşanmıştır. Bunlardan en önemlileri II. Mahmud’un ve Atatürk’ün giyimle ilgili

devrimleridir. Bunlardan ilki, özellikle erkek giyimini etkilemiş, memur sınıfından

başlayarak fes, setre, pantolon zorunluluğunu getirmiştir. Atatürk’ün giyim devrimiyse, hem

kadın, hem erkek giyimini etkilemiş, fesin yerini alan şapka ve kasket, kadınlarda peçenin

kalkmasıyla birlikte çarşafın “sıkma baş” denilen baş örtüsüne geçmesini sağlamıştır.”85

Ataman, eserlerinde İstanbul halkının giyim kuşamıyla ilgili bilgileri pek çok

kaynaktan faydalanarak, herhangi bir başlık altında toplamadan, dağınık olarak

işlemiştir. Ataman’ın eserlerinde yer alan giyim kuşam konusu şu alt başlıklarda

incelenebilmektedir:

84 Sennur Sezer, Adnan Özyalçıner, Bir Zamanların İstanbulu Eski İstanbul Yaşayışı ve Folkloru, İstanbul, İnkılap, 2005, s. 53. 85 A.e., s. 54.

Page 154: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

145

1. Erkek Giyimi

2. Kadın Giyimi

3. Törensel Giyim

4. Mesleki Giyim

3. 7. 1. Erkek Giyimi

İstanbul erkeklerinin kendilerini yansıtan bir giyim tarzları vardır. Ataman,

çeşitli kitaplarında İstanbul’daki erkek giyimi konusuna yer vermiştir.

Musahipzade Celal’in Eski İstanbul Yaşayışı eserindeki renkli tablodan

faydalanan Ataman, İstanbul’da yaşayan erkeklerin kıyafetlerini şöyle açıklamıştır:

“... Sünnet köprüsünden, samur kalpaklı siyah çuha şalvar ve saltalı, siyah çizmeli

bir ihtiyar Ermeni, şeker renk sakangor yaşmaklı, kısa yakalı, siyah dibâ ferâceli iki Ermeni

kadını ile geçiyordu. Siyah keçe külâhına yazma yemeni dolamış, üçetek entâri üzerine kısa

salta geymiş Rum delikanlıları, beyaz başörtülerinin ucu ile, şâhâne bir vaziyetde yüzlerini

örtmüş, sırma işlemeli entarili, şalvarlı Rum kadınları, erkekleriyle dolaşıyorlardı”86

Ayrıca Ataman, İstanbul eğlencelerini anlatırken aziziye kalıbı fes ve (Sultan

Aziz’in giydiği fes biçimi) siyah istambolin giymiş bir kişiye insanların teveccühte

bulunduğunu belirtmiştir.87

86 Ataman, Türk İstanbul, s. 46-47. 87 Sadi Yaver Ataman, Mehmet Sadi Bey, Ankara, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Kültür Eserleri Dizisi, 1987, s. 22.

Page 155: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

146

Ataman’ın sorularıyla şekillenen “İstanbul” Konuşmaları kitabında Reşad

Ekrem Koçu, kılık kıyafette kullanılan bazı şekillerin çeşitli anlamlara geldiğini bir

delikanlı gül motifli çorap giyerse ailesine âşık olduğunu ima etmeye çalıştığını dile

getirmiştir.88

Buradan seçilen kıyafetlerin dönemin gelenek ve göreneklerine ışık tutuğu

anlaşılmaktadır.

Ataman, Musahipzade Celal’in canlı anlatımlarından yola çıkarak İstanbul’da

tulum çalıp, oynayarak halktan para toplayan bir Bulgar’ın, geniş kolları olan beyaz

bir gömlek üstüne ise siyah yelek ve aba bir potur giydiğini hatta esnaftan olan genç

bir delikanlının ise açık çuha üstüne zarif fermana, işlemeli şalvar, beline de ibrişim

kuşak sardığını, firuze taşlarla işlenmiş, altın saat kordonunu boynuna taktığını, ipek

sarık giydiğini aktarmıştır.89

3. 7. 2. Kadın Giyimi

Osmanlı toplumsal yaşamında kendine sonradan yer bulabilen kadınlar ise

uzun yıllar boyunca evde oturmak, çocuklarını büyütmekten başka bir şey

yapmamıştır. Osmanlı’nın yüzünü Batı’ya dönmesiyle birlikte Osmanlı toplumsal

yaşamı da değişime uğramış ve kadın mesire yerlerine giderek, eğlencelere katılarak

toplumsal yaşama karışmıştır.

Bu dönemle beraber giyim kuşam kadınlar için önem taşımaya başlamıştır.

Ataman, kitaplarında İstanbul’daki kadınların kılık kıyafetlerine değinmiştir.

Ataman, Türk İstanbul’da Musahipzade Celal’in Eski İstanbul Yaşayışı eserinden

aldığı Kâğıthane deresinin etrafındaki kadınların kıyafetlerini şöyle anlatmıştır:

88 Koçu, “İstanbul” Konuşmaları, s. 51-52. 89 Ataman, Türk İstanbul, s. 47-48.

Page 156: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

147

“Sarı pembe ferâceli iki nâzenin, yaldızlı koçularının küçük merdiveninden

Çimenzâr’a iniyorlardı. Billûr gibi şeffaf yaşmaklar, sünbül kâkülleri, gül gül yanakları, sîm

gerdanları, enzâr-ı tahassürden gizleyemiyor, açık yakalı, sırma ipek harçlı ferâceler,

endamlarının tenâsübünü olanca letâfetiyle arzediyordu. Hele mini mini çetik papuçlarla,

paçalı güvercinler gibi, yeşillikler üzerinde nazlı nazlı yürüyüşleri, görenleri meftûn

ediyordu”90

Ataman’ın kadın giyiminde özellikle vurguladığı ferace Türk Giyim Kuşam

Sözlüğü’nde kadınların sokakta giydikleri, saçları örten, yaşmakla tamamlanan bir

üstlük olarak tanımlanmıştır.91

Kâğıthane’deki kadınların giyimlerini Ataman, Eski İstanbul Yaşayışı’nda

yer alan şu bilgilerden yola çıkarak vermeye devam etmiştir: “Balat iskelesine mensup

iki çifte bir peremeye, sakallı, sakalsız, cübbesi kavezalı Yahudiler dolmuş, yanlarına renk

renk yazmalardan başlarına kocaman hotoz yapmış, saçlar torbalar içinde mahfuz, üzerine

Selânik havlusu örtmüş Yahudi kadınları, kendilerine mahsus şamatalı konuşmalarıyla

dereden geçiyorlardı”92

Kadının sosyal yaşamda görülmesiyle kıyafetleri değişmiş ve renklenmiştir.

Musahipzade Celal her rengin bir anlamı olduğunu al’ın aşkı, ateşi; sarı’nın aşk

derdini; mor’un aşk elemini; siyah’ın ayrılığı… ifade ettiğini, bu dönemde kılık

kıyafette seçilen renklerin sevgililerin arasında çeşitli duyguları belli etmek için

kullanıldığını belirtmiştir.93

Böylece kıyafet ve renk arasındaki bütünsel ilişki de artık devreye girmiş ve

kıyafet renklerinden çeşitli göstergeler çıkarılmıştır.

90 A.e., s. 46. 91 Reşad Ekrem Koçu, Türk, Giyim, Kuşam ve Süslenme Sözlüğü, 1. bs., Ankara, Sümerbank Kültür Yayınları, 1967, s. 108. 92 Ataman, Türk İstanbul, s. 47. 93 Musahipzade Celal, Eski İstanbul Yaşayışı, İstanbul, Türkiye Yayınevi, 1946, s. 129.

Page 157: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

148

Ataman’ın raportörlüğünü yaptığı “İstanbul” Konuşmaları kitabında, Reşad

Ekrem Koçu bir hatırasından yola çıkarak İstanbul’da gençken gördüğü, giyimi

kuşamı ve tavrından etkilendiği bir kızı anlatmıştır. Koçu’nun bahsettiği kızın basma

entarisi, belinde sıkıca sardığı bir kuşağı, ayağında takunyası ve başında yemenisi

vardır.94

Ataman, Musahipzade Celal’in eserinden eski İstanbul kadının giyimiyle

ilgili bilgilerinin yanı sıra bu devirde yaşayan, giyim kuşama özen gösterenleri

beğenmeyen kişilerin de bakış açılarını yansıtan şu cümleleri almıştır: “Fersûde

cübbeli, kocaman papuç ve kavuklu iki softa, süslü kadınları ve erkekleri tenkit ederek,

erbâb-ı zevk u safayı takbih, her gördüklerinden bir ahkâm çıkararak, bütün âfat-ı

semâviyeyi halkın harekât ve sekenâtına hamlediyor ve birbirine: Allah ıslah eyleye, duasını

tekrar ederek yürüyorlardı”95

3. 7. 3. Törensel Giyim

Törenlerde birbirinden değişik kıyafetler giyinilmektedir. Ataman İstanbul

düğünlerinde kadınların giyim kuşamı konusuyla ilgili bilgiler vermiştir. Düğün

töreni çalışmamızın ‘3.1. Geçiş Dönemleri’ kısmında anlatılmıştır. Düğün

törenleriyle ilgili bilgi edinmek için o kısma bakılabilir.

İstanbul düğünlerinde kadınlar, birbirinden şık görünmek için giyinip kuşanır

özellikle kıyafetlerine dikkat ederler. Ataman, İstanbul’un önemli ailelerinin

kadınlarının düğünlerdeki giyimlerinin saray kadınlarına benzediğini

94 Koçu, “İstanbul” Konuşmaları, s. 49. 95 Ataman, Türk İstanbul, s. 48.

Page 158: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

149

“Salma yemeni, alın çatkısı, hotoz; felek tabancası, denilen çatkı, kundak, yemeni,

gümüş tepelik. Avrupa modası bluz etek, yanağı lâden benli ince tül yaşmak, top burma

püsküllü fino fes, omuzları balta çevre, kırma şetarı yelek, dört peşli sırma işlemeli entari,

kadife üstüne altın sırma işlemeli dallı tefebaş, ayakda sırma işlemeli edik (pedik). Sokak

kılığı: ferace. Gümüş telli kemha entari, malakof fistan, tandır baş, şal ince kuşak, gümüş

savatlı ve altın kakmalı kemer, yanaklarda yapıştırma ben.”96

kullandıklarını belirtmiştir.

Çocukluktan erkekliğe geçiş dönemini yansıtan sünnet düğünü ise Türk

toplumunda bir bayram havasında kutlanmaktadır. Aileler için hem dinin vecibelerini

uygulamak hem de çocuklarının ergen olduklarını görmek gibi bir misyonu olan bu

merasimin toplum yaşamında önemli bir yeri bulunmaktadır. Sünnet düğününe

uygun, töreni yansıtan çeşitli kıyafetler vardır.

Ataman’ın Dümbüllü İsmail Efendi kitabında, Dümbüllü’nün sünnet

düğününün babasının mesleği yüzünden Yıldız Sarayı’nda olduğu vurgulanmıştır.

Burada yaşadığı olayı anlatırken Dümbüllü, Sultan Abdülhamit’in ve Harem

Ağasının sünnet törenine birlikte geldiğini, Abdülhamit’in bu tören esnasında

istanbolin ve fes giydiğini gördüğünü söylemiştir.97

3. 7. 4. Mesleki Giyim

Mesleklere ait çeşitli kıyafetler bulunmaktadır. Ataman’ın eserlerinde, değişik

meslekleri yansıtan giyim tarzları vardır. Ataman eserlerinde mesleki kılığı dağınık

olarak işlemiştir.

96 A.e., s. 336-337. 97 Ataman, Dümbüllü İsmail Efendi, s. 33.

Page 159: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

150

Ataman, Atatürk’ün İstanbul’a geldiği bir dönemde huzuruna bağlama

çalmaya çağrılmıştır. Bu esnada Anadolu’dan yeni geldiği ve çok genç olduğu için

kendisine hizmet eden garsonun beyaz ceket, papyon ve siyah pantolonlu haline çok

şaşırdığını kendisi dile getirmiştir.98

Ataman’ın sorularıyla şekillenen “İstanbul” Konuşmaları kitabında

kayıkçıya hamlacı denildiği, hamlacıların belli bir kıyafeti olduğu da söylenmiştir.

Bu eserde hamlacı kıyafeti, İtalyan ressam Preziosi’nin Galata’daki kayıkçıları

gösteren tablosundan yola çıkılarak mintanlı, hamlacı şalvarlı ve mavi püsküllü

kırmızı bir fesle anlatılmıştır.99

Safranbolu düğünlerinde yer alan efelerin giyim kuşamlarını Eski

Safranbolu Hayatı eserinde anlatan Ataman, efelerin İstanbul’a askerliğe gittikten

sonra kıyafetlerinin değiştiğini özellikle İstanbul külhanbeylerinin saltalarına ve önü

geniş cepli çapraz düğmeli yeleklerini taklit ettiklerini söylemiştir.100

Dümbüllü’nün bilgisinden yararlanılarak meydana getirilen Dümbüllü

İsmail Efendi eserinde ise Ataman, orta oyununda bulunan tiplerin kıyafetlerini

vermiştir.

Ataman, orta oyunundaki oyuncuların kıyafetlerinin belli olduğunu ve oyuna

çıkanların buna uygun giyindiklerini; Pişekâr’ın başına kavuk dilimine benzeyen

sarı, kırmızı, mavi ve beyaz dört dilimden oluşan bostan sarığı taktığını, kavuğun

üstüne de yazma sardığını, yakası, kolları ve içi kürklü cübbemsi bir Biniş giydiğini,

sarı renge yakın çuha çakşır ve sarı terliğe benzeyen az topuklu bir pabucu olduğunu

ayrıca elinde şak şak bulunduğunu söylemiştir.101

98 Ataman, Atatürk ve Türk Musikisi, s. 10. 99 Koçu, “İstanbul” Konuşmaları, s. 37. 100 Sadi Yaver Ataman, Eski Safranbolu Hayatı, (Genişleterek Yayına haz.: Süleyman Şenel), 1. bs., İstanbul, Canyiğit Grafik, Eylül 1994, s. 54. 101 Atman, Dümbüllü İsmail Efendi, s. 67.

Page 160: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

151

Kavuklu’nun ise kırmızı giydiğini ifade eden Ataman, kafasında abani kallavi

bir kavuk olduğunu, üstüne kırmızı beyaz yahut kırmızı mavi yollu Şetari cinsinden

üç etek şeklinde entari bulunduğunu, kırmızı cübbe, şalvar, şal kuşağı ve ayağına

çedik pabuç giydiğini yapıtlarında anlatmıştır.102

Kavuklu ve Pişekâr’ın yanı sıra Orta Oyunu’nda zenne, çelebi gibi tipler de

vardır. Her tipi canlandıran oyuncu o tipe uygun giyinerek oyuna çıkmaktadır.

Ataman, zennelerin kafalarına hotoz, ferace ile birlikte yaşmak taktıklarını,

bazen yakası ve önü dantelli ferace ile manto arası kollu çarşaf giydiklerini, altlarına

dans ettiklerinde görünsün diye ince ipek fistan veya gecelik olduğunu, ayaklarının

da topuklu, parlak rugan olduğunu dile getirmiştir.103

Ahmet Rasim’in zennelerin kıyafetleriyle ilgili görüşlerine de Ataman

eserinde yer vermiştir. Ahmet Rasim zennelerin genellikle püsküllü fes üstüne

kandilli yazması giydiklerini, alınlarına mücevher, başlarına yapma saç taktıklarını,

çuhadan feraceler ve feracelerin altına üç etekli, kalın harçlı entari, canfes şalvar

olduğunu açıklamıştır.104

Zenne rolü için kadın kılığına giren erkekler, rolleri yüzünden kadınların

giyim kuşamlarında kullandıkları kıyafetleri giymektedir. Oyun esnasında,

kılıklarından da aldıkları güçle zenneler bir kadın gibi işveli, cilveli davranmaktadır.

Orta oyunu tiplerinden Çelebi ise bazen gösterişi seven varlıklı bir esnaf gibi

başına abani sarık, üstüne lata ve potur, beline ibrişim kuşak, ayağına ise az ökçeli

kunduramsı yemeni giyerken bazen de kâtip gibi fes, redingot ceket ve siyah

pantolonla sahneye çıkmaktadır.105

102 A.e., s. 67. 103 A.e., s. 67. 104 A.e., s. 70. 105 A.e., s. 68.

Page 161: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

152

Ataman, orta oyununda taklide çıkanların rollerine göre giyindiğini Laz

taklidine çıkanın Laz başlığı, Karadeniz cepkeni ve zıpka şalvar; Kürt taklidine

çıkanın keçe külah, koyun postu camedan yelek, kaytanlı potur ve Kürt çarığı

giydiğine işaret etmiştir.106

Geleneksel tiyatroyla uğraşan kişiler rolleri yüzünden bu tarz giyinmek

zorunda kalmışlardır. Gerçek hayattaki kıyafetleri ise sahnedekiyle ilişkili değildir.

Hatta çoğunlukla bu oyuncular İstanbul’un şık, düzgün giyinenlerindendir.

Önemli bir orta oyuncu ve tulûatçı olan Kel Hasan Efendi’nin Ataman,

oyunlarında canlandırdığı tip gereği komik gözükmek için sahneye renkli basmadan

bol gömlek ve orantısız pantolonla; kaşlarını, bıyığını ve yanaklarını boyayarak

çıktığını oysa gerçek hayatta çok şık giyindiğini hatta insanların onu düzgün

giyiminden tanıyamadığının üstünde durmuştur.107

Ayrıca Ataman, bir başka halk tiyatrocusu Kanbur Nafiz’in de döneminde şık

giyinenlerden biri olduğunu, zamanının modası Redingot veya İstanbolin denilen

kuyruklu ceket ve çizgili pantolonu giydiğini belirtmiştir.108

Devrin oyuncuları kıyafet modasını da takip etmişlerdir. Ataman bunu semai

kahvehanelerinin usta oyuncularından biri olan Feshâneli Kel Mehmet’in üzerinden

vermiştir.

Çünkü Feshâneli Kel Mehmet dönemin modasına uyarak oyunlara beyaz

gecelik entari, ince basmadan pembe hırkayla çıkarmış.109

106 A.e., s. 68. 107 A.e., s. 45. 108 A.e., s. 59. 109 Ataman, Türk İstanbul, s. 80.

Page 162: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

153

Ataman, çingene kızlarının da para kazanmak için dans ederken kabak çiçeği

rengi şalvar giydiklerini, kafalarına pullu yemeniler taktıklarını, sağ şakaklarının

üstüne ise kırmızı karanfil iliştirdiklerini belirtmiştir.110

110 A.e., s. 437-438.

Page 163: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

154

3. 8. İstanbul’da Meslekler ve Meslek Kolları

Toplum hayatında derneklerin, kuruşların önemli yeri bulunmaktadır.

Ekonomik sistemin düzenli bir şekilde devam edebilmesi, üreticinin ve tüketicinin

haklarının korunabilmesi için bu kuruluşlara ihtiyaç vardır.

Osmanlı İmparatorluğu’nda iş bölümü oluşturulduğundan zamanla kuvvetli

dernekler, teşkilatlar kurulmuştur. Osmanlı’da ilk dönemlerde esnaf kelimesi yerine

iş, güç sahibi anlamında olan herif kelimesi kullanılmıştır. Abartıyı seven Evliya

Çelebi, Türkiye’de bin bir çeşit esnaf bulunduğunu belirtmiştir.111

Ataman, eserlerinde dinsel kuruluşları, komşuluğu, cinse ve yaşa dayalı

örgütleri işlememiştir. Fakat Ataman, lonca teşkilatına, İstanbul’daki esnaflara ve

esnafların pirleri gibi konulara kitaplarında yer ayırmıştır.

Lonca teşkilatının Türk halkına ait bir örgütlenme olduğunu belirten Ataman,

loncayı esnaf arasında hukuk düzeni, meslek ahlakı oluşturan bir sistem olarak

görmüştür.112 Ataman, esnafı ise “Küçük sermaye ile meydana gelen, çeşitli zenaat, el

san’atları ve iş kollarını içine alan, hareketli ve gelenekçi alış-veriş erbâbı” olarak

tanımlamıştır.113

Loncanın, “Ahilik” adında bir töreye bağlılığını vurgulayan Ataman,

Ahilik’in kurucusunun “Ahi Ören” adında biri olduğunu, bu zatın özellikle meslek

sahibi olmanın önemini insanlar arasında yaydığını söylemiştir. Ayrıca Ataman, iş

hayatında düzen sağlamak amacıyla birtakım kurallar tespit etmiş olan Ahi Ören’in,

bu kuralları insanlara benimsetmede ve iş terbiyesini, ahlakını oluşturmada toplum

hayatına hizmet etmiş bir kişi olarak anlatmıştır.114

111 Enver Behnan Şapolyo, “Osmanlı İmparatorluğunda Esnaf Teşkilatı Esnaf Kâhyaları ve Lonca”, Çınaraltı, C.XV, Sayı: 65, 19 Birincikânun 1942, s. 11. 112 Ataman, Türk İstanbul, s. 215. 113 A.e., s. 153. 114 A.e., s. 215-216.

Page 164: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

155

Ahilik kurumuyla temelleri atılan, üretici ve tüketici haklarına saygılı, iyi

hizmet verme amacı taşıyan bu sistem, uzun yıllar bozulmadan Osmanlı toplumunda

daha sonra ise sendikalar adıyla Türkiye Cumhuriyeti’nde varlığını sürdürmüştür.

Ahilik’te özellikle Loncada ustanın önemli bir yeri bulunmaktadır. Çünkü

usta, çırağına hem sanatını öğreten, sevdiren hem de ona iş ahlakı ve terbiyesini

veren kişidir. Aslında Loncanın asıl amacı nitelikli elemanlar yetiştirerek esnafların

arasındaki düzenin devamını sağlamaktır.115

Ataman’ın sorularıyla şekillenen “İstanbul” Konuşmaları kitabında Reşad

Ekrem Koçu, usta çırak ilişkisinde olan problemlerin, yanlışların düzeltilmesinde

Lonca teşkilatının yaptırımlar uygulayabilme gücüne sahip kuvveli bir örgüt

olduğunu özellikle vurgulamıştır.116

Lonca teşkilatı halkın ve esnafın ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak her

iki taraf için de adaletli olan kanunlar uygulamış bir kurumdur.

Eski İstanbul Yaşayışı kitabında sanatlara hâkim kişilerin bağlı bulunduğu

Lonca teşkilatı olduğu, bu teşkilatların üretilen malları kontrol ederek malın değerini

düşürecek uygulamaların yapılmasını engellediklerine işaret edilmiştir.117

Hatta düşman askerini güçlü ezgileriyle korkutan, savaş alanında yeri göğü

inleten, Osmanlı ordusunun önemli geleneksel simgelerinden biri olan, mehterin de

loncasının bulunduğuna Ataman eserlerinde yer vermiştir.

Ataman çalışmalarında, XVII. yüzyılda İstanbul’da binlerce profesyonel

musikicinin ve “mehter” dışında, yetmiş bir çalgı loncasının bulunduğunun Evliya

Çelebi tarafından ifade edildiğini söylemiştir.118

115 A.e., s. 218. 116 Koçu, “İstanbul” Konuşmaları, s. 43. 117 Musahipzade Celal, Eski İstanbul Yaşayışı, s. 39. 118 Ataman, Türk İstanbul, s. 30.

Page 165: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

156

İstanbul’da bulunan çalgıcı loncalarının sayısının fazlalığı ve mehtere verilen

önem aslında Türk toplumunda müziğe verilen değeri de yansıtmaktadır.119

Ataman, İstanbul’daki eski esnaf çeşitlerinin teknolojik ilerlemeler sonucunda

yok olduğunu özellikle bu durumdan küçük el sanatlarının etkilendiğini dile getirmiş

ayrıca maliyetlerin yüksek olması, arananların rahatlıkla bulunamaması ve esnafın

emeğinin karşılığını alamaması gibi nedenlerden de küçük el sanatlarının sekteye

uğradığını belirtmiştir.120

Türk İstanbul eserinde Ataman, günümüzde çoğu olmayan eski İstanbul’da

yer alan çeşitli iş kollarını işlemiştir. Ataman’ın kitabında açıkladığı İstanbul’daki iş

kollarından bazı örnekler burada alfabetik sırayla verilmektedir. Eski İstanbul’daki

iş kollarıyla ilgili daha fazla bilgi edinmek için Türk İstanbul eserinin 155-188

sayfalarına bakılabilir.

3. 8. 1. Basmahâne

Ataman, III. Sultan Ahmet döneminde (1703-1730), Üsküdar’da

Ayazma’daki bir iş yerinde mendil, yemeni, yatak çarşafı gibi basma eşyaların

üretildiğini, Kıbrıs’tan gelen bu tarz basmaların İstanbul’da rağbet gördüğünü ve

“Kıbrıs basması” diye satıldığını, Üsküdar’daki basmahânenin son sahibinin

Basmacızade Ferit Bey olarak anlatıldığını belirtmiştir.121 İşte Türk kadının uzun

yüzyıllar kullandığı hatta hâlâ kullanılmaya devam edilen basma eşyalar, İstanbul’da

bu tür basmahanelerde meydana getirilmiştir.

3. 8. 2. Ciltçilik

İslamiyet’in kutsal kitabına ait ilk vahiynin “Oku!” olduğu Türk toplumunda

kitaba çok değer verilmektedir. Kitapların korunması, içindeki bilgilerin uzun yıllar

kullanılabilmesi için Türkler tarafından kitaplara pek çok işlemler yapılmıştır. 119 Mehterle ilgili daha fazla bilgi edinmek için bkz.: Sadi Yaver Ataman, Türk İstanbul, (haz.: Süleyman Şenel), İstanbul, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanlığı Yayınları, 1997, s. 421-431. 120 A.e., s. 155. 121 A.e., s. 155.

Page 166: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

157

Ataman, ciltleme uygulamasının eski bir geçmişe dayandığını, Türklerin

İslamiyet öncesinde de ciltçiliği bildiklerini, yüzyıllar geçtikçe Türklerde ciltçiliğin

bir sanat halini aldığını söylemiştir. Ayrıca Ataman, Türklerin önemli gördükleri

eserleri deri ve maroken kaplarla kapladıklarını, üzerlerine altın yaldız plakalarla

süslediklerini yani bu ürünlerin ciltlenmesine daha bir özen gösterdiklerini

belirtmiştir.122

3. 8. 3. Çedik-Papuççuluk

Ataman, çoğunlukla giyim kuşamı seven kadınlara hitap eden çedikleri;

yumuşak ince deriden yapılan, yanları içten dikişli, kırmızı, pembe ve sarı renklerde

olan, ökçesiz ayakkabılar diye anlatmış, hafif olan bu ayakkabıların özellikle uzun

yollarda ve mesirelerde tercih edildiklerini vurgulanmıştır.123 Ayrıca Ataman,

İstanbul’da artık azalan bu zenaat dalının eskiden İstanbul’un Anadolu’ya açılan

önemli zenaatlerinden biri olduğunun da altını çizmiştir.124

Bugünlerde kullanımı sadece düğünlerde olan bu ayakkabılar, eskiden

İstanbul’da giyim kuşama değer veren, şıklığı önemseyen kadınlar tarafından tercih

edilen ürünlerdir. Giyim kuşam zevkinin değişmesi bu ayakkabıların kullanımının

azalmasına ve bu sanat dalının zarar görmesine neden olmuştur.

3. 8. 4. Çinicilik

Ataman, İstanbul’da Tekfur Sarayı’nda, XVIII. yüzyılda çini imalathanesinin

açıldığını, buranın çiniciliğin bir dönem İstanbul’da hareketlenmesini sağladığını,

fakat bu imalathanenin devam ettirilemediğini söylemiştir.125

122 A.e., s. 155-156. 123 A.e., s. 158. 124 A.e., s. 158. 125 A.e., s. 158.

Page 167: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

158

Çinicilikte desenin, boya hamurunun yoğrulmasının ve pişirilmesinin

önemine dikkat çeken Ataman, Türklerin icadı olarak çiniciliğin anıldığını,

İstanbul’da Şehzâde Türbesi, I. Selim Camii ve Türbesi, Kara Ahmet Paşa Camii,

Haseki İmâreti çinilerinin çiniciliğin en nadide örneklerinden olduğunu da

belirtmiştir.126

Osmanlı’nın şaşalı, baş döndüren havasını mavi rengin baskın olduğu ebruli

renkleriyle yansıtan çiniler, imparatorluk gösterişinin ve inceliğinin en güzel

örneklerindendir. Bugün çiniler Türkiye’de Kütahya şehrinin simgesi halini almıştır.

3. 8. 5. Gözlemeciler

Ataman, İstanbul’un çoğu semtinde gözlemeci dükkânlarının bulunduğunu,

en ünlü gözlemeci dükkânlarının İstanbul’da Balıkpazarı’ndakiler olduğunu, hatta

İstanbullular tarafından “çiğ börek” denilen böreği yemek için Zeyrek Yokuşu’ndaki

dükkâna pek çok yerden gelenlerin olduğundan bahsetmiştir.127

İstanbul esnaflarına dâhil olarak alınabilen fakat belli dükkânları bulunmayan

bir de seyyar satıcılar zümresi vardır. İstanbul sokakları ve vapurlarıyla özdeşleşmiş

bu esnaf grubu ellerindeki malları satarak hayatlarını devam ettirmeye çalışmaktadır.

Ataman, kitaplarında İstanbul’un gezici esnaflarına da yer vermiştir.

İstanbul’u dolaşarak para kazanan esnaflar: sahlepçi, simitçi, bozacı, şerbetçi…dir.

Ayrıca Ataman, seyyar satıcıların insanların ilgilerini üstlerine çekip ellerindeki

malları satabilmek için süslü urbalar ve kendi memleketlerinin yöresel kıyafetlerini

de giydiklerini söylemiştir.128

İstanbul’daki turşucu, leblebici, kadayıfçı gibi gezici satıcıların çoğunun

Anadolulu olduğunu Ataman eserlerinde vurgulamıştır.129

126 A.e., s. 158. 127 A.e., s. 160. 128 A.e., s. 189. 129 A.e., s. 191.

Page 168: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

159

Ataman, esnafların bağlı bulundukları, uğuruna inandıkları pirler olduğunu,

bunlarla ilgili levhaları dükkânlarına astıklarını belirtmiştir. Ataman’ın eserinde yer

alan, çalışmada alfabetik olarak sıralanan esnaf pirleri şunlardır:

Aşçıların Pîri: Hz. Hasan Basri

Avcıların Pîri: Hz. İsmail

Balıkçıların Pîri: Hz. Yunus

Basmacıların Pîri: Hz. Nakkaş-ı Velî

Berberlerin Pîri: Hz. Selmân-ı Pâk

Çiftçilerin Pîri: Hz. Adem

Debbağların Pîri: Hz. Ahi Ören

Değirmencilerin Pîri: Hz. Hızır

Demircilerin Pîri: Hz. Davut

Dülgerlerin Pîri: Hz. Neccâr

Ekmekçilerin Pîri: Hz. Hızır

Gemicilerin Pîri: Hz. Nuh

Helvacıların Pîri: Hz. Hasan Basri

Kahvecilerin Pîri: Hz. Şehzâdeli

Kalaycı ve Tenekecilerin Pîri: Hz. Ahmet Zemcerî

Keçecilerin Pîri: Hz. Nakkaş-ı Velî

Kuyumcuların Pîri: Hz. Yusuf

Oymacı ve İşlemecilerin Pîri: Hz. Nakkaş-ı Velî

Saatçilerin Pîri: Hz. Yusuf

Saraçların Pîri: Hz. Aktâr-ı Velî

Semercilerin Pîri: Hz. Ak Yusuf Abaziy-ü’l Gaffar

Sobacıların Pîri: Hz. Ahmet Zemcerî

Şekercilerin Pîri: Hz. Hasan Basri

Terzilerin Pîri: Hz. İdris

Yemenicilerin Pîri: Hz. Mehmet Ekber Yamâni130

130 A.e., s. 220-221.

Page 169: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

160

3. 9. İnançlar

İnsanlar yüzyıllardır bitmez tükenmez bir arzuyla bir şeylere inanma ihtiyacı

duymuştur. Kimi zaman gökyüzündeki varlıklara kimi zaman yeryüzündeki

nesnelere inanmış, hatta bunlara tapmıştır. Âdeta insan için inanma duygusu

mantığın, aklın, bilimin önünde yer almıştır.

İstanbul halkının da inandığı ve uyguladığı dinsel, büyüsel içerikli inançlar

bulunmaktadır. Ataman eserlerinde bu inanışları tam olarak incelememiş, inançları

üstün körü olarak vermiştir. Ataman’ın, Türk İstanbul kitabında yer alan inançlar ve

inançlarla ilgili uygulamalar şu alt başlıklar altında incelenebilmektedir:

1. Dinsel İçerikli İnançlar

2. Büyüsel İçerikli İnançlar

3. 9. 1. Dinsel İçerikli İnançlar

Ataman, Türk İstanbul eserinde ‘İstanbul’un Yatırları’ bölümünde

İstanbul’un çeşitli semtlerinde bulunan yatırları belirtmiştir.

“…Yatırlar; inananların çeşitli hâcet ve dileklerinin yerine gelmesi için ziyaret

ettikleri kutsal yerlerdir. Bu türbeleri ziyaret edenler, dileklerinin yerine gelmesi için yatırın

başucuna ya da pencere oymasına mum dikerek, bez bağlayarak ya da tel asarak çeşitli

adaklarda bulunur, fâtihâ okuyup dua ederler.”131

131 A.e., s. 237.

Page 170: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

161

Kutsiyeti olduğuna inanılan bu mekânlar, İstanbul halkı tarafından ziyaret

edilen, saygı duyulan, adaklar adanılan yerlerdir. “İstanbul’da, inananlarca, en çok

ziyaret edilen kutsal makamlardan en başta geleni, kısaca “Eyüp Sultan” diye anılan ve

burada yatan Eyyub-el Ensârî Hazretleri’nin türbesidir.”132 Ataman’ın Türk İstanbul

eserinde, bazı yatır adları ve bu yatırların semtleri belirtilmiştir. Bunlar:

1. Ahmet Turâni Dede: Dolmabahçe’de

2. Aziz Mahmut Hüdâî: Üsküdar’da

3. Baba Câfer: Zindankapı’da

4. Baba Haydar: Eyüp’de

5. Çifte Gelinler: Eyüp’de

6. Çifte Sultanlar: Koca Mustafa Paşa’da

7. Deryâlı Ali Baba: Kazlıçeşme’de

8. Eyüp Sultan: Eyüp’de

9. Güllü Baba: Tophane’de

10. Helvacı Baba: Şehzâdebaşı’nda

11. İsmail Mâşukî: Çukurçeşme’de

12. Karaca Ahmet: Kısıklı’da

13. Kıral Kızı: Eyüp’de

14. Koyun Baba: Vatan Caddesi’nde

15. Lâleli Baba: Lâleli’de

16. Lohusa Sultan: Şişhâne’de

17. Mahmut Baba: Kadıköy/Kuşdili Çayırı’nda

18. Merkez Efendi: Merkezefendi mezarlığı yanında

19. Nalıncı Dede: Unkapanı’nda

20. Nurettin Cerrâhî: Fâtih’de

21. Selâmi Dede: Kısıklı’da

22. Sofu Baba: Fındıklı’da

23. Sünbül Efendi: Koca Mustafa Paşa’da

132 A.e., s. 238.

Page 171: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

162

24. Şeyh Vefâ: Vefâ’da

25. Şeyh Yahya Efendi: Yıldız Parkı yanında

26. Takkeci Baba: Topkapı’da

27. Telli Baba: Boğaziçi/Yeni mahalle’de

28. Tuzcu Baba: Beşiktaş’da

29. Üryâni Dede: Üsküdar’da

30. Yâvedût Sultan: Eyüp’de

31. Yûşâ Hazretleri: Beykoz’da

32. Zembilli Ali Efendi: Zeyrek’de

33. Zuhûrat Baba: Bakırköy’de133

İstanbul halkının umutlarını, isteklerini, inançlarını içlerinde barındıran farklı

mekânlarda olmalarına rağmen insanların aynı duygularla yaklaştıkları bu türbeler,

zamana karşı direnen yapılardır.

İnananların varlıklarından gücünü alan İstanbul’un çeşitli türbeleriyle ilgili

halk arasında var olan inançlar vardır. Bunlardan birine göre, Hz. Halid’in türbesi

ziyaret edildikten sonra, Sünbül Sinan ve Merkez Efendi türbeleri ziyaret

edilmelidir.134

Türbelere hürmet gösteren İstanbul halkı mübarek yatırların bulunduğu

semtlerdeki hamamların sularının da bazı hastalıklara karşı iyi geldiğine

inanmaktadır.135 Eyüp’teki niyet kuyusu ile Merkez Efendi’deki kuyu, İstanbul

halkının büyük bir inançla bağlandığı kutsal yerler arasındadır.136

Folklor ürünleriyle ilgilenen Ataman eserlerinde türbelerde olan inanışları,

uygulamaları derinlemesine vermemiştir.

133 A.e., s. 237-238. 134 A.e., s. 121. 135 A.e., s. 141. 136 A.e., s. 121.

Page 172: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

163

Ataman Türk İstanbul yapıtında İstanbul’daki Şehzade Türbesi’nin, I. Selim

Cami ve türbesinin çini sanatının ince örneklerini barındırdığını nakletmiştir.137 Bu

ifadeyle Ataman, İstanbul’da yer alan bazı türbe isimlerine işaret etmiş olmuştur.

3. 9. 2. Büyüsel İçerikli İnançlar

Geleceği bilmek, dileklerine ulaşmak için çeşitli yöntemlere başvuran

insanlar, inanç sistemleri dâhilinde çingenelere fal baktırmak yada büyü yaptırmak

gibi uygulamalara başvurmuştur.

İstanbul’da yaşayan insanlar da diğer şehirlerde yaşayan insanlar gibi

kısmetlerini açmak için kâğıt, bakla bazen de kahve falından faydalanmıştır. Büyüsel

içerikli inanışlardan olan fal konusuna, Ataman eserlerinde fazlaca yer vermemiştir.

Ataman’ın Türk İstanbul kitabında ‘İstanbul Eğlence Hayatında Sulukule’ kısmında

fal konusu şu ifadelerle yer almaktadır:

Çingeneler, özellikle “fala bakmak” gibi insanların bir zaafı olan geleceği

öğrenmek merakını tahrik edecek bahaneler bulmakta usta insanlardır.138

Fal türlerinden biri olan bakla falı Ataman’ın Türk İstanbul eserinde şöyle

geçmektedir: “Genç çingene kadın, adamın kolundan çekerek çökertir, kendisi de önüne

çömelir, koynundan bir çıkın çıkarır, içindeki baklaları bir bezin üstüne yayar, başlar bakla

falına…”139

137 A.e., s. 158. 138 A.e., s. 437. 139 A.e., s. 441.

Page 173: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

164

3. 10. İstanbul Kültüründe Tipler ve Şahıslar

İmparatorlukların gözdesi, Avrupa ve Asya kıtasını birbirine bağlayan İstanbul

şehrinin içinde yaşayan farklı etnik gruplarıyla, ünlü kişileriyle, garip tipleriyle

kendine özgü şahısları bulunmaktadır. İstanbul kültüründe yer alan tipler ve kişiler,

Ataman’ın eserlerinde yer almıştır.

Ataman’ın kitaplarında olan bu tipler ve şahıslar, bütün yaşamlarını

İstanbul’da geçirmemiş olmalarına rağmen İstanbul kültüründen etkilenmiş ve bu

kültürle anılmışlardır. Ataman’ın eserinde işlenen bu konular şu alt başlıklarla

incelenebilmektedir:

1. Azınlıklar

2. İstanbulcular

3. Meşhur kişiler

4. Tipler

3. 10. 1. Azınlıklar

Osmanlı Devleti’nin bir imparatorluk olmasından dolayı başkenti İstanbul’da,

pek çok azınlık yaşamaktadır. Osmanlı’da önemli mevkilere azınlıklar getirilmiş,

hatta çeşitli zanaat dallarında usta kişilerin yeteneklerinden ötürü belirli azınlıkların

tekeline geçmiştir. Ataman’ın eserlerinde İstanbul’daki azınlıklar çok yer

almamaktadır.

Ataman eserlerinde azınlık olarak Arnavutlardan özellikle bahsetmiştir.

Patrona Halil olayına (1730) kadar tellakların genelde Arnavutlar olduğunu, bu

isyandan sonra padişahın isteğiyle bu göreve Anadolulu gençlerin getirildiğini

belirtmiştir.140

140 A.e., s. 141.

Page 174: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

165

Ayrıca Ataman eserinde, ‘Tahir Paşa’nın Arnavut olduğundan kabadayılarını

da Arnavutlar arasından seçtiğini’ vurgulamıştır.141

Ataman’ın eserlerinde geçen diğer bir azınlık topluluğu ise Rumlardır.

Ataman esnaflar arasında atölyesi bulunan fotoğrafçıların çoğunluğunun Rum

olduğunu da söylemiştir.142

3. 10. 2. İstanbulcular

Ataman, Anadolu’da evlenmeye imkânı olmadığından İstanbul’a para

kazanmak amacıyla gelen, simitçilik, fırıncılık gibi mesleklerde çalışan gençlerin

“İstanbulcu” olarak adlandırıldığını dile getirmiştir.143

İstanbul, Anadolu’daki gençler için rüyaları gerçekleştiren, iş olanaklarının

çok olduğu, bir gurbet şehri olmuştur.

İstanbul’a para biriktirmek amacıyla gelip daha sonra başarı kazanan,

İstanbul’a yerleşen, gençlerin olduğunu da vurgulayan Ataman, Türkiye’nin ilk

milyonerlerinden biri olan Seğmenzade Ali Bey’in, Hacı Bekir’in, Hacı Ömer

Sabancı gibi isimlerin İstanbulcular olduğunu söylemiştir.144

Ataman, İstanbulcuların memleketlerinden uğurlanırken ailelerinin

durumlarına göre bu gençlere birkaç ay yetecek para ve gıda verdiklerini, bu

yolculuklara çoğunlukla gençlerin güz ayının sonlarına doğru çıktığını, İstanbulcu

gençlerin ardından ailelerinin, komşularının birleşerek hocayla dua ettiklerini

anlatmıştır.145

141 A.e., s. 315. 142 A.e., s. 204. 143 A.e., s. 433. 144 A.e., s. 433. 145 A.e., s. 434.

Page 175: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

166

Maddi sıkıntılar yüzünden İstanbul’a çalışmaya gelen geçler günümüzde de

varlığını sürdürmektedir. Yanlış sanayileşme ve yatırımlar yüzünden Anadolu’daki

gençler için hâlâ iş imkânları İstanbul’da görülmektedir. Bu yüzden insanlar

İstanbul’a gelmek zorunda kalmaktadır.

Ataman, Kayıkçı Kul Mustafa adındaki âşığın da İstanbulcu olduğunu hatta

İstanbul’da kayıkçılık yaptığından “kayıkçı” lakabını aldığını ifade etmiştir.146

3. 10. 3. Meşhur Kişiler

İstanbul halkı tarafından sevilen giyinişleri ve yaşam tarzlarıyla farklı olan

sanatçılar vardır. Ataman, Türk İstanbul eserinde bu kişilerden bahsetmiştir.

Ataman İstanbul’un renkli simalarından biri olarak nitelendirdiği Borazan

Tevfik’in küçük yaşlarda taklit yapmaya başladığını, kendi yaratımı olan fıkraları ve

hikâyeleriyle insanları eğlendirerek İstanbul’un renkli kişiliklerinden biri haline

geldiğini, borazancılık yaptığı için ona “Borazan Tevfik” denildiğini belirtmiştir.147

İstanbul’un meşhur kişileri genelde eğlenmeye düşkün olan insanlardır. Bu

kişiler, İstanbul halkını davranışlarıyla, yarattıkları ürünleriyle ve komiklikleriyle

eğlendirmişlerdir.

İstanbul’un önemli bir başka ismi ise Pazarola Hasan Bey’dir. Ataman,

Pazarola Hasan Bey’in acayip görünüşlü olduğunu, esnaf tarafından uğur getirdiğine

inanıldığı için saygı gördüğünü, bazı insanlara göre deli bazılarına göre ise ermiş

olarak kabul edildiğini ifade etmiştir.148

146 Ataman, Eski Safranbolu Hayatı, s. 261. 147 Ataman, Türk İstanbul, s. 275. 148 A.e., s. 278-279.

Page 176: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

167

Ataman, “Pazarola Hasan Bey” isminde bir mizah gazetesinin çıkarıldığını

hatta 1920’de İstanbul gazetelerindeki bir ilandan yola çıkarak “Pazarola Hasan Bey”

adında bir oyunun dahi oynandığını açıklamıştır.149

Bu olay, İstanbul’un renkli kişilerinin etraflarındakileri etkilemenin yanında

İstanbul sanat hayatını da etkilemiş olduklarını göstermektedir.

Tıflı Hasan da İstanbul’da şakalarıyla tanınmış, gönüllü jandarmaya

yazılmasına rağmen jandarma disipline dayanamamış, köprü üstünde dilenirken

yakalanıp işinden kovulmuş İstanbul’un meşhur simalarından birisidir.150

Tek Telli Saz Şairi Âşık Cemal’le ilgili Ataman, 1922’lerde İstanbul’da

özellikle Fatih’te görüldüğünden, sürekli aynı paltoyu giydiğinden, kara gözlü ve

kırçıl sakallı, saz çalıp söyleyen bir adam olduğundan bahsetmiştir.151

Ataman’ın saydığı İstanbul’un bu meşhur kişileri, İstanbul halkı tarafından

çok sevilmiş ve önemsenmiştir. Halk, bu isimleri o kadar benimsemiştir ki normal

olmayan davranışlarını, yaptıkları garip hareketleri ve bağımlılıklarını dahi hoş

görmüştür.

Bekri Mustafa’yı Ataman, döneminde sarhoşluğuyla tanınmış, hoş sohbet ve

eğlenceli biri diye tanıtmıştır. Hangi tarihte yaşadığı tam bilinmeyen “Bekri Mustafa,

adeta sarhoşluğun sembolü haline gelmiş, halk arasında içkicilerin hatırasına saygı

gösterdikleri bir kişi olmuştur, hatta “Pirimiz Bekri Mustafa’dır’ diyenler de vardır.152

149 A.e., s. 278-279. 150 A.e., s. 280. 151 A.e., s. 280-281. 152 A.e., s. 285-286.

Page 177: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

168

Ataman’ın bizzat tanışmış olduğu Neyzen Tevfik, Bodrum’da doğmuş, ilk

önce kaval çalarken sonra neye gönül vermiş, Mısır’da kalırken geçimini neyle

kazanmış, aşırı içki yüzünden gösterdiği dengesiz davranışlar onun tımarhaneye dahi

girmesine neden olmuş, ney ve içkiyi seven bohem yaratılışlı, dünyaya, paraya ve

pula önem vermeyen birisidir.153

Ataman, İstanbul’un renkli karakterleri arasında sesinin güzelliğiyle dillere

destan olmuş Hafız Sami’yi de saymıştır.

Hafız Sami, İstanbul’da tanınan, mesleğini iyi icra eden, paraya itibar

etmeyen, her çağırılan yere gitmeyen, gittiği yerdeki insanları beğenirse yanlarında

kalan biridir.154

İstanbul’un renkli simalarına başka bir örnek olarak Ataman, Şemsi

Yastıman’ı da vermiştir. Şemsi Yastıman, mizah yönü kuvvetli, saz çalmada ve türkü

söylemede başarılı bir kişi olarak bilinmektedir.155

3. 10. 4. Tipler

Ataman’ın eserlerinde İstanbul halkında yer alan külhanbey, tulumbacı ve

kabadayı tipleri bulunmaktadır. Birbirinden değişik bu tipleri Ataman, eserlerinde

derinlemesine işlememiştir.

Ataman’ın raportörlüğünü yaptığı “İstanbul” Konuşmaları’nda Reşad

Ekrem Koçu külhanbeyliğin bir çeşit serserilik, çapkınlık, bıçkınlık olarak yanlış

anlaşıldığını, aslında külhanbeyliğin XVII. yüzyıldan itibaren varlık gösteren bir

“apaşlar tarikatı” olduğunu söylemiştir. Hatta buna “Tarikat-ı Layhariyye”

denildiğini, kendine ait kuralları, törenleri ve teşkilatlarının bulunduğundan

bahsetmiştir.156

153 A.e., s. 289-290. 154 A.e., s. 297. 155 A.e., s. 302. 156 Koçu, “İstanbul” Konuşmaları, s. 39.

Page 178: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

169

Reşad Ekrem Koçu, külhanbeylerin sokakların ilk temizlik işçileri olduğunu

yine bu kitapta ifade etmiştir.157

Külhanbeyler, İstanbul kültüründe yer alan kendilerine özgü âdetleri bulunan

önemli tiplerdir. Genelde külhanbeylik ve tulumbacılık birbirine karıştırılmaktadır.

“İstanbul” Konuşmaları eserinde külhanbeyler ve tulumbacıların farklı

oldukları, hatta birbirleriyle ilgilerinin bulunmadığı, külhanbeyliğin külhanilik

kavramından geldiği, külhaniliğin de laubaliliği zariflikle birleştirerek hayat tarzı

edinmiş kişiler olduğu vurgulanmıştır.158 Ayrıca Ataman, tulumbacılığın ve

külhanbeyliğin İstanbul halkının renkli bir topluluk olduğunun göstergesi olarak

kabul etmiştir.159

İstanbul, çok uzun dönem büyük hasara neden olan yangınlarla savaştığı için

âdeta kent yeniden kurulmuştur. İstanbul’da meydana gelen yangınlar yüzünden

Ataman, tulumbacılık teşkilatının kurulduğunu belirtmiştir.160

Ataman, Refi’ Cevad Ulunay’ın Sayılı Fırtınalar kitabında İstanbul

Tulumbacılığından bahsettiğini vurgulamış hatta ondan yararlanarak İstanbul

Tulumbacılığında En iyi Sandıklar: Silivrikapılılar, Odabaşılılar, Koca Mustafa Paşalılar,

Ali Paşalılar, Aksaraylılar, Langalılar, İbrahim Paşalılar, Kadırgalılar, Mengeneliler,

Ahırkapılılar, Kumkapılılar, Edirnekapılılar, Karagümrüklüler, Fatihliler... diye ifade

etmiştir.161

Tulumbacılık teşkilatı ilkel bir kuruluş olduğundan, İstanbul’daki yangınlara

tam zamanında ulaşılamadığından, eldeki teçhizatın yetersizliğinden bir müddet

sonra bu kurum işlevini yitirmeye başlamıştır.

157 A.e., s. 40. 158 A.e., s. 42. 159 Ataman, Türk İstanbul, s 43. 160 A.e., s. 111. 161 A.e., s. 112.

Page 179: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

170

Ataman, 1923’te İtfaiye teşkilatının kurulmasıyla tulumbacılığın ortadan

kalktığını dile getirmiştir.162

Ataman, Refi’ Cevad Ulunay’ın kabadayılığı şehir şövalyeliği olarak

gördüğünü, külhanbeylerden farklı bir zümre diye nitelediğini, genelinin cahil

olmasına rağmen güçsüzlere yardımcı olan terbiyeli adamlar olduklarını belirttiğini

söylemiştir.163

Tulumbacılar, külhanbeyler ve kabadayılar ne kadar korkutucu olarak

görülmüşse de muhtaçlara yardımcı olduklarından halk tarafından sevilmiş

insanlardır.

Ataman, işi gücü olmayan, insanlardan aldığı haraçla geçinenlerin kabadayı

değil şehir haydudu olduklarını, kabadayıların olay çıkarmamaya özen gösteren,

haksızlıklara direnen, zora düşmedikçe silah kullanmayan onun yerine attıkları

tokatlarıyla işi bitiren kişiler olduğuna dikkat çekmiştir.164

Ataman devrin kabadayılarıyla ilgili şu isimleri saymıştır: Kara Musallı Tahir

Bey, Emirganlı Rakım Bey, Tonga Fuat, Deli Hasan, Tatar Emin, Tatar Ömer, Yenikapılı

Faik, Kavanoz Mehmet, Arnavut Gani, Haddehaneli Arap Hulusi, Arap Hüsam,

Mevlanakapılı Hilmi, Askeri Kaymakamlardan Nusret Bey, Ali Bey, İzzet Bey, Akif Bey,

Aksaraylı Kadayıfçı Hamdi, Suyolcu Mehmet Pehlivan, Kanbur Cemal, Yenibahçeli Lütfi,

Deli Faik, Acem Şevki, Sarraf Niyazi, Acem İsmail, Kıl Ahmet, Ayvansaraylı Talat, Borucu

Vasıf, Çakır Ramiz, Kadırgalı Kör Emin... 165

Kavgacı karakterlerinin etkisi ve çeşitli anlaşmazlıklar yüzünden devrin

kabadayıları arasında sorunlar oluşmuş, kabadayılar bunları kendilerince çözmeye

çalışmışlardır.

162 A.e., s. 113. 163 A.e., s. 309. 164 A.e., s. 309-310. 165 A.e., s. 315.

Page 180: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

171

Ataman, İstanbul’un meşhur kabadayılarının kadın, kumar, haraç alma

yüzünden ya da başka nedenlerden birbirleriyle mücadele ettiklerini, yaralansalar

bile birbirlerinden şikâyetçi olmadıklarını kozlarını kendi aralarında paylaştıklarını

söylemiştir.166

166 A.e., s. 315.

Page 181: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

172

SONUÇ

Halka yönelik, halkın kültürünü yansıtan birbirinden farklı pek çok konuyla

ilgili eser vermiş olan Sadi Yaver Ataman, Türk Halk Edebiyatı’nın önemli

isimlerinden biridir. Halk kültürüne büyük bir aşkla bağlı olan Ataman, çalışmalarını

bu konularda oluşturmuştur.

Ataman’ın eserleri incelediğinde müzikolog ve folklorist yapısının baskın

olması nedeniyle özellikle bu konuları daha derinlemesine çalıştığı ve de çeşitli

eserler verdiği görülmektedir.

Halk kültürünü yüzyıllardır içinde barındıran ve yaşatan İstanbul kenti, Sadi

Yaver’in çeşitli eserlerinde incelenmiştir. Bu çalışmada ise Ataman’ın eserleri

İstanbul başlığı altında araştırılarak halk edebiyatı unsurları irdelenmiştir.

Tezde edebiyat tarihinin önemli isimlerinden biri olan Sadi Yaver Ataman’ın

yayımlanan on sekiz kitabında yer alan İstanbul bağlamında folklor unsurları, diğer

folklor materyallerinden de faydalanılarak, zenginleştirilerek değerlendirilmiştir.

Ataman’ın yayımlanmamış olan kitapları bu kapsamın dışında bırakılmıştır.

Çalışma, Sadi Yaver’in eserlerinde bulunan İstanbul şehriyle ilgili ve

İstanbul’da görülen folklor unsurlarını bir araya getirmeyi hedeflemiştir. İstanbul’un

yaşatılmaya çalışılan folklor unsurlarının Ataman’la günümüze ulaşması

amaçlanmıştır.

Giriş bölümünde Ataman’ın hayat hikâyesi verilmiş ve de eserleri

tanıtılmıştır. Böylece yazar ve yapıtlarıyla ilgili bir bağ kurulmaya çalışılmıştır.

Page 182: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

173

Eserlerinde Ataman, İstanbul halkının duygularını yansıtan türkülere, İstanbul

şehrinde meydana gelen önemli olaylar sonucunda yaratılan destanlara, İstanbul’un

kuruluşuyla ve Osmanlı sultanıyla ilgili oluşturulan efsanelere, Beyböyrek

hikâyesinin İstanbul varyantına yer vermiştir. Bu çalışmada bunlar işlenmiştir.

Ayrıca Ataman çeşitli eserlerinde İstanbul halkı tarafından sıklıkla kullanılan

deyimlere, atasözlerine ve mânilere, İstanbul’la ilişkili tekerlemelere ve bilmecelere,

İstanbul’da kullanılan argoya örnekler vermiş, bu çalışmada bu örnekleri de

bölümlenmiştir.

İstanbul halkının vazgeçilemez bir unsuru olan halk tiyatrosu ve eğlence

hayatı da Ataman’ın eserlerinde incelenmiştir. Bu çalışmada da Ataman’ın

derlemeleri bir araya getirilmiş ve İstanbul’daki eğlence mekânları, İstanbul’daki

müzikli eğlencelerin yapılış biçimi, İstanbul’daki halk müziği ve müzik araçları

Ataman’ın ifadeleri ile işlenerek, İstanbul’un eğlence hayatı ile ilgili bilgiler

saptanmaya çalışılmıştır. İstanbul’un renkli yaşamı Ataman’ın eserleri yoluyla gözler

önüne serilmiştir.

İstanbul’da geçiş dönemlerine ilişkin âdetler ve uygulamaların, İstanbul

şehrinde yaşanan yasak ilişkilerin, İstanbul halkının zevkini yansıtan mimarinin ve

giyim-kuşamın, İstanbul halkı için bir zorunluluk olan ulaşımın, İstanbul’daki halkın

sağlık ve yemek folklorunun, İstanbul’daki meslek ve meslek kollarının işleyişinin,

İstanbul halkının inançlarının, İstanbul kültürü sonucunda meydana gelen tipler ve

şahısların da Ataman’ın kitaplarında yer bulduğu tespit edilmiştir.

İstanbul’u ve İstanbul halkını derinden anlayan, insanlara da anlatmaya

çalışan Ataman, geniş bir yelpaze içinde İstanbul halkıyla ilgili folklorik bilgileri

eserlerinde sunmuş ve böylece halk kültürünün yitirilmemesi için yoğun çalışmalarda

bulunmuştur. Ataman, özellikle İstanbul halkının kültürüne çok değer vermiş ve bu

kültürü eserlerinde işlemeye ve de tanıtmaya özen göstermiştir.

Page 183: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

174

İşte bu çalışmada, zamanın unutturamadığı Sadi Yaver Ataman’ın ürünlerinde

işlediği İstanbul folkloru, onun gözüyle, düşünceleriyle ve yer yer

bölümlendirmeleriyle verilmeye çalışılmıştır.

Küreselleşen dünyada tüm değerler, kavramlar yitirilirken ve de iç içe

geçerken, folklor unsurlarını ve ulusal kültürünü unutmaya yüz tutan İstanbul şehri,

Sadi Yaver Ataman gibi Türk Halk Edebiyatı açısından yeri doldurulamayacak edebi

kişiliklerin eserlerinin incelenmesi ile tekrar hayat bulabilir.

Page 184: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

175

Kaynakça

And, Metin: Geleneksel Türk Tiyatrosu (Kukla-Karagöz-

Ortaoyunu), Ankara, Bilgi Yayınevi, 1969.

And, Metin: Cep Üniversitesi Türk Tiyatro Tarihi, 2. bs.,

İstanbul, İletişim Yayınları, 1994.

Artun, Erman: Türk Halk Edebiyatına Giriş, 3. bs., İstanbul,

Kitabevi, Ağustos 2004.

Artun, Erman: Türk Halkbilimi, 2. bs., İstanbul, Kitabevi,

Eylül 2005.

Ataman, Sadi Yaver: Safranbolu Düğünleri Oyunlar-Türküler,

Bartın, Memleket Basımevi, 1936.

Ataman, Sadi Yaver: Anadolu Halk Sazları, Yerli Musikiciler ve

Halk Müzik Karakterleri, İstanbul,

Bürhaneddin Matbaası, 1938.

Ataman, Sadi Yaver: Toprak Kokan-Memleket Havaları, İstanbul,

Şaka Matbaası, 1951.

Ataman, Sadi Yaver: “İstanbul Halk Türküleri”, TFAD, nr.: 46,

Mayıs 1953, s. 730-732.

Ataman, Sadi Yaver: Okullar için Halk Müziği ve Müsamere

Türküleri, İstanbul, Anten Yayınevi, 1965.

Ataman, Sadi Yaver: Mehmet Sadi Bey, Ankara, Kültür ve Turizm

Bakanlığı Yayınları, Kültür Eserleri Dizisi,

1987.

Ataman, Sadi Yaver: Atatürk ve Türk Musikisi, Ankara, Kültür

Bakanlığı, Atatürk Dizisi, 1991.

Atman, Sadi Yaver: Eski Türk Düğünleri ve Evlenme Rit’leri,

Ankara, Kültür Bakanlığı Yayınları, Kültür

Eserleri Dizisi, 1992.

Page 185: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

176

Ataman, Sadi Yaver: Eski Safranbolu Hayatı, (Genişleterek Yayına

haz.: Süleyman Şenel), 1. bs., İstanbul, Canyiğit

Grafik, Eylül 1994.

Ataman, Sadi Yaver: Türk İstanbul, (haz.: Süleyman Şenel),

İstanbul, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür

İşleri Daire Başkanlığı Yayınları, 1997.

Ataman, Sadi Yaver: Dümbüllü İsmail Efendi, İstanbul, Yapı ve

Kredi Bankası Yayınları, t.y..

Ayverdi, İlhan: Misalli Büyük Türkçe Sözlük, Kubbealtı

Lugatı A-G, C.I, İstanbul, Kubbealtı Neşriyat,

2005.

Banarlı, Nihad Sami: Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul,

Milli Eğitim Basımevi, 2001.

Bayrı, Mehmet Halit: İstanbul Folkloru, 2. bs., İstanbul, A. Eser

Yayınları, 1972.

Boratav, Pertev Naili: Tekerleme Türk Halk Masalının Tipolojik ve

Stilistik İncelemesine Katkı, çev. İsmail

Yerguz, Eklerle Yayıma haz.: M. Sabri Koz,

İstanbul, Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih

Vakfı, Mayıs 2000.

Büyük Larousse Sözlük

ve Ansiklopedisi: “ATAMAN, (Sadi Yaver)”, C.II, y.y., Interpress

Basın ve Yayıncılık A.Ş., 1986, s. 947.

Celal, Musahipzade: Eski İstanbul Yaşayışı, İstanbul, Türkiye

Yayınevi, 1946.

Devellioğlu, Ferit: Türk Argosu, 4. bs., Ankara, Türk Dil Kurumu

Yayınları, 1959.

Elçin, Prof. Dr. Şükrü: Türkiye Türkçesinde Maniler, Ankara, Türk

Kültürü Araştırma Enstitüsü Yayınları, 1990.

Emeksiz, Abdülkadir (haz.): Orta Oyunu Kitabı, İstanbul, Kitabevi, Kasım

2001.

Page 186: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

177

Emeksiz, Abdülkadir: İstanbul Manileri, İstanbul, İstanbul

Büyükşehir Belediyesi, 2007.

Gerçek, Selim Nüzhet: İstanbul’dan Ben De Geçtim, (haz.: Ali

Birinci, İsmail Kara), İstanbul, Kitabevi,

Haziran 1997.

Gülersoy, Çelik: Kayıklar, y.y., Türkiye Turing ve Otomobil

Kurumu, 1983.

Gülersoy, Çelik: “Arabalar”, Dünden Bugüne İstanbul

Ansiklopedisi, C.I, İstanbul, 1993, s. 289-290.

Işık, İhsan: “ATAMAN, Sadi Yaver”, Resimli ve Metin

Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür

Adamları Ansiklopedisi, C.I, 1. bs., Ankara,

Elvan Yayınları, 2006, s. 416.

Işık, İlhan: “ATAMAN, Sadi Yaver”, Türkiye Yazarlar

Ansiklopedisi, C.I, Genişletilmiş 3. bs., Ankara,

2004, s. 224-225.

Kal’a, Ahmet: “Lonca”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam

Ansiklopedisi, C.XXVII, Ankara, 2003, s. 211-

212.

Koçu, Reşad Ekrem: “Araba, Arabacı”, İstanbul Ansiklopedisi,

C.II, İstanbul, R. Ekrem Koçu ve Mehmet Ali

Akbay İstanbul Ansiklopedisi ve Neşriyatı

Kollektif Şirketi, 1959, s. 902-918.

Koçu, Reşad Ekrem: Türk, Giyim, Kuşam ve Süslenme Sözlüğü, 1.

bs., Ankara, Sümerbank Kültür Yayınları, 1967.

Koçu, Reşad Ekrem: “İstanbul” Konuşmaları, (haz.: Süleyman

Şenel, Raportör: Sadi Yaver Ataman,), İstanbul,

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş.

Yayınları, Aralık 2005.

Koz, M. Sabri (haz.): Bekçi Baba Ramazan Fasılları, İstanbul,

Kitabevi, 1998.

Page 187: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

178

Meydan Larousse Büyük Lugat

ve Ansiklopedi: “Salapurya”, C.X., İstanbul, Meydan Yayınevi,

1972, s. 875.

Meydan Larousse Büyük Lugat

ve Ansiklopedi: “Talika”, C.XI, İstanbul, Meydan Yayınevi,

1973, s. 861.

Nutku, Özdemir: Meddahlık ve Meddah Hikayeleri, 2. bs.,

Ankara, Türk Kültür Merkezi Başkanlığı

Yayınları, 1997.

Özkırımlı, Atilla: “Atasözleri”, Türk Edebiyatı Ansiklopedisi,

C.I, 3. bs., İstanbul, Cem Yayınevi, 1984.

Özkırımlı, Atilla: “Deyiş”, Türk Edebiyatı Ansiklopedisi, C.II,

3. bs., İstanbul, Cem Yayınevi, 1984.

Öztelli, Cahit (haz.): Halk Türküleri, İstanbul, Varlık Yayınevi,

Şubat 1953.

Öztelli, Cahit: Evlerinin Önü Halk Türküleri, İstanbul,

Hürriyet Yayınları, 1972.

Pekman, Yavuz: Çağdaş Tiyatromuzda Geleneksellik, 1. bs.,

İstanbul, Mitos & Boyut Yayınları, Mayıs 2002.

Sakaoğlu, Necdet, Nuri, Akbayar: Binbir Gün Binbir Gece Osmanlı’dan

Günümüze İstanbul’da Eğlence Yaşamı, y.y. ,

Creative Yayıncılık, 1999.

Sakaoğlu, Prof. Dr. Saim: Efsane Araştırmaları, Konya, Selçuk

Üniversitesi Yayınları, 1992.

Sevengil, Refik Ahmet: İstanbul Nasıl Eğleniyordu (1453’ten 1927’ye

kadar), 4. bs., y.y., İletişim Yayınları, Ekim

1993.

Sezer, Sennur, Adnan Özyalçıner: Bir Zamanların İstanbulu Eski İstanbul

Yaşayışı ve Folkloru, İstanbul, İnkılap, 2005.

Şapolyo, Enver Behnan: “Osmanlı İmparatorluğunda Esnaf Teşkilatı

Esnaf Kâhyaları ve Lonca”, Çınaraltı, C.XV,

Sayı: 65, 19 Birincikânun 1942, s. 11-12.

Page 188: Sadi Yaver Ataman’ın Eserlerinde İstanbul Folklorunek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/44783.pdf · Istanbul has been the capital of different civilizations throughout the centuries

179

Şenel, Süleyman: Sadi Yaver Ataman, İstanbul, Form Reklam

Hizmetleri, 1995.

Şenel, Süleyman: “Aşık Edebiyatı ve Musikide Destan”, Türkiye

Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C.IX,

Ankara, Türkiye Diyanet Vakfı, 2003, s. 209.

Türk Ansiklopedisi: “Türkü”, C.XXXII, Ankara, Milli Eğitim

Basımevi, 1983, s. 461.

Türk Dili ve Edebiyatı

Ansiklopedisi Devirler/İsimler/

Eserler/Terimler: “ATAMAN, Sadi Yaver”, C.I, İstanbul, Dergah

Yayınlar, Ocak 1977, s. 213.

Türkçe Sözlük: C.I, Ankara, Türk Dil Kurumu Yayınları, 1998.

Yakıcı, Dr. Ali: Halk Şiirinde Türkü Tanım Tasnif İnceleme

Metin, 1. bs., Ankara, Akçağ Yayınları, 2007.