2
dayet Mahkemesi As- keri Tekaüt tahrirat memuru ol - du. Bir müddet Zeyrek Fars- ça Askeriyye mühimme göreviyle Trablusgarp'a gönderildi. Orada üç dört kadar tan sonra Arif ile için ileri sürerek görevinden istifa etti. istanbul 'da mün- zevi bir hayat Hersekli Arif Hik- met Bey bir süre Damad Mah- mud Celaleddin meclislerine de- vam etti ve nedimi oldu. Bu arada Prens Sabahaddin'in özel ho- Mahmud Celaleddin Avrupa'ya üzerine onunla müna- sebetinden 1899 Halep'e sürüldü. Halep mektupçu gö- revinde iken tan kurtulamayarak 19 Haziran 1901 'de vefat etti ve hükümet Cübeyle defnedildi. Kaynak- lar onun içkiye bahseder. Rifat Bey, cem' söyledi tarih-i fevtin 1 cennete azmetti Sa- fi" (I 319) beytiyle vefatma tarih tür. Safi. genç bir ölmesi- ne dönemde eserleriyle dikkatleri üzerine Kemal, Muallim Naci, Süleyman Nazif ve Tev- fik gibi övgüsü- ne mazhar Süleyman Nazif, Sa- fi 'nin kendi vadisinde taklit edilemez ol- söylerken Tevfik onu mistik bir ruha sahip, her gören bir diye nitele- (bk bibL) Umumiy- ye Safi' den" verilen redifli irinin yer alan, " ... Safi Bey merhum memleketimizin en büyük ve Merhum, devr-i en sitem-dlde ve rencldelerinden maateessüf tir. manzumesi kemal-i i'tina ile - talaa olunursa Nef'l bir tezahür eder" ifadesi dikkat çekici bir dirmedir. Eserler i. 1. Di vançe-i Safi. Ta'lik hatla yirmi dört varaktan ese- rin tek ve Kredi Ser- met Çifter Kütüphanesi'ndedir (nr. 046076). Eserde iki na't, "regaibiyye" üç iki gazel, on üç ve on müfred yer 2. Cidal-i Sa'di 1303) . 164 beyitlik bu mesnevi, Sa'- dl'den Baladaki Unvan ile Gülistan'da Mün- deric Bir Muhaverenin Nazmen Tercüme- sidir" alt Eserin ba- Kemal'in manzum, Muallim Naci'nin mensur takrizleri 3. Nev- Bdve-i Kavaid-i Farisi 1307). 4. Hazret-i Ömer yahu d Bir Ha- rika 1 308) . Hz. Ömer'in müslü- man bu mesnevide "ifade" mensur olarak padi- övgü, eserin sebebiyle muh- eserini rüyada manevi bir üzerine söylemektedir. 353 beyitlik bu mesnevi "feilatün mefailün feilün" vezniy- le aradaki gazel ve murabbalarda ise Tahirülmev- levl mesneviyi Nazm ve Nazm'- da rivayat türüne örnek s. Safi 1317) . Ölümünden iki önce yirmi üç eserde Gazellerim" divançe- sinden yirmi dokuz : Ahmed Safi, Se{fnetü ' s-Safi, leymaniye Ktp., Mikrofilm nr. 2096, X, 1120-1121; lemin, Son Türk s. 1583-1587; Ne- cib Kitab, 1311/1893, s. 179; Ta- rih ve IV, 1130-1132; Tahirül- mevlevl, Nazm ve Nazm, 1329, s. 71-72; Müellifleri, ll, 292; Abdullah Uçman, "Safi", Büyük Türk Klasikleri, 1990, lX, 208; Umümiyye Mecmu- 111/68 (37). 1336/1918, s. 694; Sü- leyman Nazif, Gazel", Sabah, 12 Haziran 1338; Tevfik, MezhebineSalik Bir Safi", Yeni Sabah, 23 Haziran 1944; Alim Safi'nin Hazret-i ömer yahud Bir Harika Mesne- visi", XIII (2001). s. 219-249; a.mlf .. Safi'nin Safi" isimli Eseri üze- rine", Cumhuriyet Üniversitesi ilahiyat Fakül- tesi Dergisi, Vl/2, Sivas 2002, s. 269-287; "Safi Mustafa Bey Safi)" , TDEA, Yil, 413. L Iii YILDIZ SAFI MUSTAFA EFENDi . 1025/1616) tarihçisi. _j bilgiler daha ziyade kendi eserindeki Ata! de onun bir biyografisini verir. Buna gö- re Kesriye da Ailesi askeri züm- reye mensup olup bu bölgede zeamet sa- hibiydi. Daha sonra bu zeamet hissesi ken- disine intikal etti. Bu arada medrese tahsi- li görerek Katibzade Zeynl Efendi'den mü- oldu. Bir süre müderrislikte bulun- belirtilirse de hangi medreselerde görev dair bilgi yoktur. Kendi ifa- desine göre zeamet tasarruf ederken mü- SAFI MUSTAFA EFENDi Kanüe'nin fethiyle sonuçlana- cak sefere ( 009/1600). Kale camiye çevrilen binada ilk cuma hutbe okudu. bir müddet Bursa'da bulundu. Önce Gem- lik'te, daha sonra istanbul'da Cerrahpa- Camii'nde (1010/1601) . görevi sesinin güzelli- Ahmed kendisine sunulan, Asafi'nin Timurlu tak- dim manzum ü Cemal eserinin Türkçe'ye tercümesini isteyince Ahmed bu için Safi'yi tavsi- ye etti. Safi bir kadar tercümeyi (I 2 Receb 1 O 7/22 Ekim 1608). Eserin hatimesinde sarayda bir görev al- ma bulundu. 1. Ahmed tercüme- yi çok 1017 Ramazam da 1608 getirildi. Bu görevi sürekli bulundu. ilmi bir rüt- besi için önde gelen ulema ara- hissettirince ilmi bir rütbe sözünü Bu- nunla ilgili rivayete göre Sultan Ahmed Camii'nin temel atma merasimi (8 14 Ocak 1610) ulema için- de yer bir du- dikkatini durumu soran ilmi bir payesi dan ulema da ona yüksek bir rütbe vaadinde Nitekim az sonra kendisi- ne önce Edirne payesi verildi, 1024 Recebinde tos 6 5) Anadolu payesini al- tahsisatma zam Safi 1025 Zilhiccesinde 616) ve- fat etti. Ata! onu iyi huylu, her ilme biri olarak niteler, orta halli ve sade yazar. Bir kaynak onu çok iyi bir diye Tasawufa ve tari- bilinmektedir. Eserleri. Safi' nin en Zübdetü't-tevarih'tir. Ahmed'in emri üzeri ne kaleme eser onun nemi- ni ihtiva eder. cilt olarak düzenlenen ki- Zübdetü't-tevarih eserini pa- emriyle telife iltifattan Ahmed'in ni ve devrinin kaleme alarak pa- hislerini ifa- de yazar. Eserin cildi Receb 1 O 18 (Ekim 1609), 1019 1610) ve 1020 1611) tarihlerinde müs- vedde halinde kaleme ll. cilde 1024 (1615) Bunla- bir II I. cildi daha yazma ni de bu kaleme al- 471

SAFI MUSTAFA EFENDi · 2020. 9. 4. · duğu, Venedik'le Korfu arasında seyahat ederken Adriyatik denizinde Osmanlı kor sanları tarafından kaçırılıp Manisa sancak beyi Şehzade

  • Upload
    others

  • View
    9

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: SAFI MUSTAFA EFENDi · 2020. 9. 4. · duğu, Venedik'le Korfu arasında seyahat ederken Adriyatik denizinde Osmanlı kor sanları tarafından kaçırılıp Manisa sancak beyi Şehzade

dayet Mahkemesi katipliğinin ardından As­

keri Tekaüt Sandığı tahrirat memuru ol­du. Bir müddet Zeyrek Rüşdiyesi 'nde Fars­ça öğretmenliği yaptı. Fırka-i Askeriyye mühimme katipliği göreviyle Trablusgarp'a gönderildi. Orada üç dört yıl kadar çalıştık­tan sonra fırka kumandanı Arif Paşa ile anlaşamadığı için hastalığını ileri sürerek görevinden istifa etti. istanbul'da mün­zevi bir hayat yaşarken H ersekli Arif Hik­met Bey aracılığıyla bir süre Damad Mah­mud Celaleddin Paşa'nın meclislerine de­vam etti ve maaşlı nedimi oldu. Bu arada paşanın oğlu Prens Sabahaddin'in özel ho­calığını yaptı . Mahmud Celaleddin Paşa'nın Avrupa'ya kaçması üzerine onunla müna­sebetinden dolayı 1899 Şubatında Halep'e sürüldü. Halep mektupçu muavinliği gö­revinde iken yakalanmış olduğu hastalık­tan kurtulamayarak 19 Haziran 1901 'de vefat etti ve hükümet konağı civarındaki

Cübeyle Kabristanı'na defnedildi. Kaynak­lar onun içkiye düşkünlüğünden bahseder. Manastırlı Rifat Bey, "Çıkıp cem' söyledi tarih-i fevtin 1 Safa-yı cennete azmetti Sa­fi" (I 319) beytiyle vefatma tarih düşürmüş­

tür.

Safi. genç sayılabilecek bir yaşta ölmesi­ne rağmen yaşadığı dönemde eserleriyle dikkatleri üzerine çekmiş, Namık Kemal, Muallim Naci, Süleyman Nazif ve Rıza Tev­fik (Bölükbaşı) gibi edebiyatçtiarın övgüsü­ne mazhar olmuştur. Süleyman Nazif, Sa­fi'nin kendi vadisinde taklit edilemez ol­duğunu söylerken Rıza Tevfik onu mistik bir ruha sahip, her şeyde Allah'ın sırlarını gören hurCıfimeşrep bir şair diye nitele­miştir (bk bibL) Edebiyyat-ı Umumiy­ye Mecmuası'nda "Mir'at- ı Safi' den" baş­lığıyla verilen "baktım ağladım" redifli şi­irinin başında yer alan, " ... Üsküdarlı Safi Bey merhum memleketimizin en büyük şair ve nazımlarındandır. Merhum, devr-i sabıkın en sitem-dlde ve rencldelerinden olduğundan maateessüf iştihar etmemiş­tir. Asar-ı manzumesi kemal-i i'tina ile mü­talaa olunursa zamanında Nef'l ayarında bir şair olduğu tezahür eder" ifadesi şa­irliği hakkında dikkat çekici bir değerlen­dirmedir.

Eserleri. 1. Divançe-i Safi. Ta'lik hatla yazılmış yirmi dört varaktan oluşan ese­rin tek nüshası Yapı ve Kredi Bankası Ser­met Çifter Araştırma Kütüphanesi'ndedir (nr. 046076). Eserde iki na't, "regaibiyye" başlığını taşıyan üç şiirle kırk iki gazel, on üç kıta ve on müfred yer almaktadır. 2. Cidal-i Sa'di btı-Müddei (İstanbul 1303) . 164 beyitlik bu mesnevi, "Hikemiyyat-ı Sa'­dl'den Baladaki Unvan ile Gülistan'da Mün-

deric Bir Muhaverenin Nazmen Tercüme­sidir" alt başlığını taşımaktadır. Eserin ba­şında Namık Kemal'in manzum, Muallim Naci'nin mensur takrizleri vardır. 3. Nev­Bdve-i Kavaid-i Farisi (İstanbul 1307).

4. İslfım-ı Hazret-i Ömer yahu d Bir Ha­rika (İstanbul 1 308) . Hz. Ömer'in müslü­man oluşunun anlatıldığı bu mesnevide "ifade" başlığı altında mensur olarak padi­şaha övgü, eserin yazılış sebebiyle muh­tevası tanıtılmaktadır. Şair eserini rüyada almış olduğu manevi bir işaret üzerine yazdığım söylemektedir. 353 beyitlik bu mesnevi "feilatün mefailün feilün" vezniy­le yazılmış, aradaki gazel ve murabbalarda ise farklı kalıplar kullanılmıştır. Tahirülmev­levl mesneviyi Nazm ve Eşktıl-i Nazm'­da rivayat türüne örnek göstermiştir. s. Şi'r-i Safi {İstanbul 1317) . Ölümünden iki yıl önce basılan yirmi üç sayfalık eserde " Bazı Gazellerim" başlığıyla şairin divançe­sinden seçtiği yirmi dokuz şiir vardır.

BİBLİYOGRAFYA :

Ahmed Safi, Se{fnetü 's-Safi, Süleymaniye Ktp., Mikrofilm Arşivi, nr. 2096, X, 1120-1121; İbnü­lemin, Son Asır Türk Şairleri, s. 1583-1587; Ne­cib Asım, Kitab, İstanbul 1311/1893, s . 179; Ta­rih ve Coğrafya Lugatı, IV, 1130-1132; Tahirül­mevlevl, Nazm ve Eşkal-i Nazm, İstanbul 1329, s. 71-72; Osmanlı Müellifleri, ll, 292; Abdullah Uçman, "Safi", Büyük Türk Klasikleri, İstanbul 1990, lX, 208; Edebiyyat-ı Umümiyye Mecmu­ası, 111/68 (37). İstanbul 1336/1918, s. 694; Sü­leyman Nazif, "Edebiyatımızda Gazel", Peyam-ı Sabah, 12 Haziran 1338; Rıza Tevfik, "Hurfıfi

MezhebineSalik Bir Şair: Safi", Yeni Sabah, 23 Haziran 1944; Alim Yıldız. "Üsküdarlı Safi'nin islam-ı Hazret-i ömer yahud Bir Harika Mesne­visi", DÜİFD, XIII (2001) . s. 219-249; a.mlf .. "Üsküdarlı Safi'nin "Şi'r-i Safi" isimli Eseri üze­rine", Cumhuriyet Üniversitesi ilahiyat Fakül­tesi Dergisi, Vl/2, Sivas 2002, s. 269-287; "Safi Mustafa Bey (Üsküdarl ı Safi)" , TDEA, Yil, 413 .

L

Iii ALİM YILDIZ

SAFI MUSTAFA EFENDi (ö . 1025/1616)

Osmanlı tarihçisi. _j

Hayatı hakkındaki bilgiler daha ziyade kendi eserindeki kayıtlara dayanır. Ata! de onun kısa bir biyografisini verir. Buna gö­re Makedonya'nın Kesriye kasabası civarın­da Hurpişte'de doğdu. Ailesi askeri züm­reye mensup olup bu bölgede zeamet sa­hibiydi. Daha sonra bu zeamet hissesi ken­disine intikal etti. Bu arada medrese tahsi­li görerek Katibzade Zeynl Efendi'den mü­lazım oldu. Bir süre müderrislikte bulun­duğu belirtilirse de hangi medreselerde görev yaptığına dair bilgi yoktur. Kendi ifa­desine göre zeamet tasarruf ederken mü-

SAFI MUSTAFA EFENDi

teferrikalıkla Kanüe'nin fethiyle sonuçlana­cak sefere katıldı ( ı 009/1600). Kale alın­dığında camiye çevrilen binada ilk cuma namazını kıldırıp hutbe okudu. Ardından bir müddet Bursa'da bulundu. Önce Gem­lik'te, daha sonra istanbul'da Cerrahpa­şa Camii'nde imamlıkyaptı (1010/1601) .

imamlık görevi sırasında sesinin güzelli­ğiyle şöhrete ulaştı. ı. Ahmed kendisine sunulan, Asafi'nin Timurlu Şahruh'a tak­dim ettiği manzum Celfıl ü Cemal adlı eserinin Türkçe'ye tercümesini isteyince Hafız Ahmed Paşa bu iş için Safi'yi tavsi­ye etti. Safi bir yıl kadar çalışıp tercümeyi tamamladı (I 2 Receb 1 O ı 7/22 Ekim 1608).

Eserin hatimesinde sarayda bir görev al­ma isteğinde bulundu. 1. Ahmed tercüme­yi çok beğenince 1017 Ramazam başların­

da (Aralık 1608 ortaları) padişah imamlı­

ğına getirildi. Bu görevi dolayısıyla sürekli padişahın yanında bulundu. ilmi bir rüt­besi olmadığı için önde gelen ulema ara­sına girernediğini padişaha hissettirince ilmi bir rütbe verileceği sözünü aldı. Bu­nunla ilgili rivayete göre Sultan Ahmed Camii'nin temel atma merasimi sırasında (8 Şewal ıoı8 1 4 Ocak 1610) ulema için­de yer almayıp bir köşede yalnız başına du­ruşu padişahın dikkatini çekmiş, durumu soran padişaha ilmi bir payesi olmadığın­dan ulema arasına giremediği söylenmiş, padişah da ona yüksek bir rütbe vaadinde bulunmuştur. Nitekim az sonra kendisi­ne önce Edirne kadılığı payesi tekaütlüğü verildi, ardından 1 024 Recebinde (Ağus­tos ı 6 ı 5) Anadolu kazaskerliği payesini al­dı; ayrıca imamlık tahsisatma zam yapıldı. Safi 1025 Zilhiccesinde (Aralık ı 616) ve­fat etti. Ata! onu iyi huylu, her ilme aşina biri olarak niteler, inşasının orta halli ve şiirlerinin sade olduğunu yazar. Bir başka kaynak onu çok iyi bir münşl diye tanıtır. Tasawufa meylettiği ve Nakşibendl tari­katına girdiği bilinmektedir.

Eserleri. Safi'nin en meşhur çalışması Zübdetü't-tevarih'tir. ı. Ahmed'in emri üzerine kaleme alınan eser onun dönemi­ni ihtiva eder. İki cilt olarak düzenlenen ki­tabın giriş kısmında Zübdetü't-tevarih adını verdiği eserini imamlığı sırasında pa­dişahın emriyle telife başladığını, gördüğü iltifattan dolayı ı. Ahmed'in menkıbeleri­ni ve devrinin olaylarını kaleme alarak pa­dişaha karşı duyduğu şükran hislerini ifa­de ettiğini yazar. Eserin ı. cildi Receb 1 O 18 (Ekim 1609), Şaban 1019 (Kasım 1610) ve Şewal 1020 (Aralık 1611) tarihlerinde müs­vedde halinde kaleme alınmış, ll. cilde 1024 ( 1615) yılı başlarında başlanmıştır. Bunla­rın dışında bir II I. cildi daha yazma isteği­

ni belirtmişse de bu kısmı kaleme alıp al-

471

Page 2: SAFI MUSTAFA EFENDi · 2020. 9. 4. · duğu, Venedik'le Korfu arasında seyahat ederken Adriyatik denizinde Osmanlı kor sanları tarafından kaçırılıp Manisa sancak beyi Şehzade

SAFI MUSTAFA EFENDi

Safi Mustafa Efendi'nin Zübdetü't-teuarih adlı eserinin ilk iki sayfası (Beyazıt Devlet Ktp., Veliyyüddin Efendi , nr. 2428)

madığı bilinmemektedir. Kitabın ilk cildi I. Ahmed'in cülusu, kılıç kuşanması, ilk cu­ma narnazına çıkışıyla başlar ve padişahın manevi ve fiziki hususiyetlerini içine alır. Burada onun şeriata, adalete riayeti, din­darlığı, mabed inşası, Kabe'nin tamiri, ha­zırcevaplılığı, şiire meyli, tevazuu, ok atma ve ata binmede hüneri menkıbevi tarzda anlatılır. Cildin son kısımlarında padişahın ecdadının gazaları özetlenir. Burada Os­man Bey'den itibaren I. Ahmed'in tahta cülusuna kadar olaylar hulasa edilmiştir. ll . cilt, 1012-1023 (1603-1614) yıllarını kap­sayan kronolojik sırayla düzenlenmiş bir vekayi'name özelliği gösterir. Avusturya ve İran savaşları, Celal! takibi, eşkıyalık olay­ları, İstanbul ve saray hadiseleri, padişahın Bursa ve Edirne seyahatleri, iran'la barış imzalanması gibi konuları içine alır. İlk cilt daha çok şifahY bilgilerden oluşur. Başlıca ravileri arasında Vezir Mustafa Paşa. Da­vud Paşa, Halil Paşa, Anadolu Kazaskeri Karaçelebizade Mahmud Efendi, Kadı Vii­danzade Ahmed, Cerrahzade Mehmed, Darüssaade Ağası Mustafa Ağa ve diğer saray görevlileri sayılabilir. ll. cilt müellifin şahidi olduğu hadiseleri ihtiva eder. Ağır sayılabilecek bir üslupla kaleme alınan ese­ri Katib Çelebi'den itibaren daha sonraki tarihçiler kaynak olarak kullanmıştır. Kita­bın başlıca nüshaları Beyazıt Devlet (Ve­liyyüddin Efendi, nr. 2428, 2429) ve Top­kapı Sarayı Müzesi (Reva n Köşkü, nr. 1304)

472

kütüphanelerinde mevcut olup i. Hakkı Çu­hadar tarafından yayımlanmıştır (1-11, An­kara 2003). Safi'nin diğer eserleri içinde Vesiletü'l-vüsul ila mahabbeti'r-Resul adlı bir siyer kitabı (TSMK, Revan Köşkü, nr. 1994/2), Cami risalelerinden birinin şer­hi (Nuruosmaniye Ktp., nr. 49948) ve 3500 sahabenin biyografisini toplayan İbn Ab­dülberr'in el-İsti'ab adlı eserinin kısmiter­cümesi zikredilebilir. Bu son eseri 1. Ah­med'in emriyle tercümeye başlayıp "I:ıa" harfine kadar getirmiştir (N uruosmaniye Ktp., nr. 723). Celal ü Cemal tercümesi Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'nde­dir (Revan Köşkü, nr. 1304, vr. 160b-228b) .

BİBLİYOGRAFYA : Ata!, Zeyl-i Şekaik, s. 589; Katib Çelebi, Fezle­

ke, I, 382; Osmanlı Müellifleri, I, 34 7 -348; Bıoc­het, Catalogue, I, 373; Babinger (Üçok), s. 161-162; Bekir Kütükoğlu, "Safi'nin Zübdetü't-teva­rlhi", Vekayi'nüvis: Makaleler, istanbul1994, s. 17 -23; Orhan Şaik Gökyay, "Zübdetü't-tevarih" , TT, sy. 9 (1984), s. 66-71.

li] BEKiR KÜTÜKOGLU

ı ı

SAFIR (~f)

Arap alfabesine ait bazı harflerin telaffuzunda

ıslığa benzer bir sesin duyulmasını belirten terim

L (bk. HARF).

_j

L

SAFiYE SULTAN (ö. 1028/1619)

III. Murad'ın hanımı ve lll. Mehmed'in annesi.

_j

1 550 yılında dünyaya geldiği tahmin edil­mektedir. Hangi millete mensup olduğu hususu tartışmalı olmakla birlikte döne­min Venedik kaynaklarında Arnavut asıllı olup Dukakin'de Rezi köyünde doğduğu belirtilir. 1573-1 578 yılları arasında İstan­bul'da bulunan Stephan Gerlach ise onu Bosna asıllı diye tanıtır ve daha şehzade­lik yıllarında Manisa'da bulunan Murad'a Perhad Paşa tarafından hediye edildiğini yazar (Türkiye Günlüğü, II, 637). Babası­

nın Korfu valisi, asıl adının Cecilia Baffo ol­duğu, Venedik'le Korfu arasında seyahat ederken Adriyatik denizinde Osmanlı kor­sanları tarafından kaçırılıp Manisa sancak beyi Şehzade Murad'a takdim edildiği şek­

lindeki yaygın bilgi ise doğru olmayıp Nur­banu Sultan ile karıştırılmasından kaynak­lanmıştır.

Venedik kaynaklarına göre 1 563'te on üç yaşında iken Şehzade Murad'a takdim edildi ve 7 Zilkade 973'te (26 Mayıs 1566)

Manisa'da Şehzade Mehmed'i dünyaya ge­tirdi. 1 574'te lll. Murad tahta geçince an­nesi Nurbanu Valide Sultan ile Safiye Sul­tan arasında çekişme başladı. Bu çekişme­ye Nurbanu tarafında katılan kızları İsmi­han ve Gevherhan ile Kanuni Sultan Sü­leyman'ın kızı Mihrimah sultanlar Safiye Sultan'ı padişahın gözünden düşürmek için çaba gösterdiler. Zira şehzadeliği sırasın­da Murad'ın Safiye Sultan'ın dışında bir ka­dını olmamıştı. Ancak Nurbanu ve kızları­nın padişaha güzel cariyeler sunması her ne kadar padişahın ilgisini Safiye Sultan'­dan uzaklaştırmak amacıyla izah edilirse de bu aynı zamanda hanedanın devamını sağlamak üzere şehzade sayısını arttırmak­

la da alakah olmalıdır.

All Mustafa Efendi, Safiye Sultan'ın lll. Murad'ın nikahlı karısı olduğunu ifade eder; fakat özellikle yabancı kaynaklar göz önün­de tutulduğunda bunun doğru olmaması gerekir. Safiye Sultan, söz konusu rakip­lerinin ölümünden sonra 1 585'ten itiba­ren haremin hakimi olabildi; bununla da yetinmeyip devlet işlerine müdahale et­meye başladı. Saraydaki en büyük destek­çileri bir Macar mühtedisi olan Babüssa­ade Ağası Gazanfer Ağa ile Bestancıbaşı Perhad Ağa idi. Safiye Sultan'ın bu sınırsız gücü sadrazamları ve diğer devlet adam­

larını rahatsız ediyordu.