12
Ünivers İEÜ İletişim Fakültesi Uygulama Gazetesi univers.ieu.edu.tr Aralık2011 Yıl 3 Sayı 26 Bu sayıda Şehir2-3|Gündem4-5|Dosya6-7|Kültür Sanat8-9|Spor10-11 Tütünün yolculuğu Avrupa Birliği’nin desteği ile çekilen Tütün Serüveni; Fransa’dan Türkiye’ye Re-ji’den Tekel’e belgeseli, Tekel dönemini ve tütünün tarihini anlatıyor. > 9. sayfada T ürkiye, ifade özgürlüğü hakkını tanıyan ülkelerden biri olmasına rağmen, son zamanlarda bu hakka sansür getirilen birçok olay yaşadı. Nedeni ise, Türkiye’nin, ifade özgürlüğünü kısıtlayacak veya tamamen yok edecek kanunlarının bu hakla çatışması. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda ‘Herkes düşünce ve kanaat hüriyetine sahiptir’ maddesi yer alır. Ancak, geçen yıl mart ayında Ahmet Şık ‘İmamın Ordusu’ kitabı yüzünden evine yapılan baskının ardından tutuklandı. Savcılık tutuklanmanın kitapla ilgisinin olmadığını açıklamasına rağmen, kitabın basıldığı yayınevine ve Radikal gazetesine bir baskın düzenleyip kitabın taslağına el koydu. Fakat, devlet yasak kitap diye adlandırdığı bu kitabı yaklaşık yedi ay sonra 125 imzayla ve değişen adı ‘000Kitap- Dokunan Yanar’la yayımladı. Kırıkkale F tipi cezaevinde tutuklu bulunan, hayvan ve hayvan ürünleri tüketmeyi reddeden ‘vegan-anarşist’ Osman Evcan da özgürce yaptığı tercih yüzünden zor durumda kalan insanlardan birisi. Evcan, sekiz yıl önce vejetaryan olarak yaşama kararı alarak, cezaevi yönetimine kendisine vegan yiyecekler getirilmesi talebinde bulunmuştu. Bu isteğe saygı duyulmamasından dolayı durumu kınayan vegan anarşistler Evcan’a destek yürüşü ile hak ihlallerinin giderilmesi için protesto gerçekleştirdi. Türkiye’yi ifade özgürlüğü kavramı üzerine en çok düşündüren konu ise vicdani ret oldu. Türkiye vicdani ret hakkını tanımıyor. Türk Anayasası'na göre herkes ifade özgürlüğü hakkına sahip. Bu çelişkinin varlığı nedeniyle, ifade özgürlüğünden doğan vicdani ret düşüncesini savunan birçok retçi Türkiye’de tutuklanabiliyor. Türkiye’yi ilk kez vicdani ret ile tanıştıran Osman Murat Ülke düşüncesini özgürce savunduğu için ceza alan insanlardan. Vicdani ret, BM İnsan Hakları Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu tarafından temel insani hak olarak tanınmasına rağmen, Türkiye bu hakkı hala tanımıyor. İfade özgürlüğünde Türk yargı sisteminin bozukluğunu eleştiren Avrupa Konseyi, hükümet ile konu üzerinde bir proje başlatma kararı aldı. Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve Avrupa Konseyi Genel Sekreteri orbjorn Jagland’ın, Strasbourg’da aldığı bu karar, Ocak ayında başlayacak. Kabul edilmeyen özgürlükler radyo.ieu.edu.tr Bugünlerde ardı ardına vicdani ret, yasaklı kitaplar ve cezaevindeki gazetecilerin durumu gündeme geldi. Türkiye’de temel hak ve özgürlüklerle ilgili konular bir türlü çözülemiyor. FELAKETLERİ VE BAHARLARIYLA 2011 Bir yılı daha ardımızda bırakırken, 2011’de Türkiye ve Dünya’da büyük iz bırakan olayların bir derlemesini hazırladık. Türkiye’de futbol şikesiyle, tutuklanan gazetecilerle, kadına yönelik artan şiddetiyle ve son olarak Van depremiyle; Dünya’da ise Fukuşima felaketiyle, Wikileaks belgeleri ve Arap baharıyla bir yılın özeti bu sayıda. > Sayfa 6 ve 7’de > 4. sayfada Bedelli askerlik yasa tasarısı meclisten geçti. 30-38 yaş arasını kapsayan yasaya göre 30 bin TL ödeyen herkes bedelli askerlikten yararlanabilecek. Bedelli yasalaştı > 3. sayfada 23 Ekim’de Van’da meydana gelen depremin ardından 800 depremzede Gümüldür’e getirildi. Depremzedeler burada yaralarını sarmaya çalışıyor. Van’dan Gümüldür’e İzmir endişeli 1. derece deprem kuşağında yer alan İzmir ve İzmir’deki binalar depreme ne kadar hazır? > 2. sayfada mutlu yıllar

Sayfa 6 ve 7’de Ünivers - İletişim Fakültesiiletisim.ieu.edu.tr/univers/pdf/Univers_Aralik-2011.pdf · Dersleri kaçırdığımız için haftada iki gün okuldan sonra öğretmenimiz

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Sayfa 6 ve 7’de Ünivers - İletişim Fakültesiiletisim.ieu.edu.tr/univers/pdf/Univers_Aralik-2011.pdf · Dersleri kaçırdığımız için haftada iki gün okuldan sonra öğretmenimiz

Ünivers İEÜ İletişim Fakültesi Uygulama Gazetesi

univers.ieu.edu.tr

Aral

ık20

11 Y

ıl3 S

ayı2

6

Bu sayıda Şehir2-3|Gündem4-5|Dosya6-7|Kültür Sanat8-9|Spor10-11

Tütünün yolculuğuAvrupa Birliği’nin desteği ile çekilen Tütün Serüveni; Fransa’dan Türkiye’ye Re-ji’den Tekel’e belgeseli, Tekel dönemini ve tütünün tarihini anlatıyor.

> 9. sayfada

Türkiye, ifade özgürlüğü hakkını tanıyan ülkelerden biri olmasına

rağmen, son zamanlarda bu hakka sansür getirilen birçok olay yaşadı. Nedeni ise, Türkiye’nin, ifade özgürlüğünü kısıtlayacak veya tamamen yok edecek kanunlarının bu hakla çatışması. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda ‘Herkes düşünce ve kanaat hüriyetine sahiptir’ maddesi yer alır. Ancak, geçen yıl mart ayında Ahmet Şık ‘İmamın Ordusu’ kitabı yüzünden evine yapılan baskının ardından tutuklandı. Savcılık tutuklanmanın kitapla ilgisinin olmadığını

açıklamasına rağmen, kitabın basıldığı yayınevine ve Radikal gazetesine bir baskın düzenleyip kitabın taslağına el koydu. Fakat, devlet yasak kitap diye adlandırdığı bu kitabı yaklaşık yedi ay sonra 125 imzayla ve değişen adı ‘000Kitap- Dokunan Yanar’la yayımladı.

Kırıkkale F tipi cezaevinde tutuklu bulunan, hayvan ve hayvan ürünleri tüketmeyi reddeden ‘vegan-anarşist’ Osman Evcan da özgürce yaptığı tercih yüzünden zor durumda kalan insanlardan birisi. Evcan, sekiz yıl önce vejetaryan olarak yaşama kararı alarak, cezaevi yönetimine kendisine vegan

yiyecekler getirilmesi talebinde bulunmuştu. Bu isteğe saygı duyulmamasından dolayı durumu kınayan vegan anarşistler Evcan’a destek yürüşü ile hak ihlallerinin giderilmesi için protesto gerçekleştirdi.

Türkiye’yi ifade özgürlüğü kavramı üzerine en çok düşündüren konu ise vicdani ret oldu. Türkiye vicdani ret hakkını tanımıyor. Türk Anayasası'na göre herkes ifade özgürlüğü hakkına sahip. Bu çelişkinin varlığı nedeniyle, ifade özgürlüğünden doğan vicdani ret düşüncesini savunan birçok retçi Türkiye’de tutuklanabiliyor. Türkiye’yi ilk

kez vicdani ret ile tanıştıran Osman Murat Ülke düşüncesini özgürce savunduğu için ceza alan insanlardan. Vicdani ret, BM İnsan Hakları Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu tarafından temel insani hak olarak tanınmasına rağmen, Türkiye bu hakkı hala tanımıyor.

İfade özgürlüğünde Türk yargı sisteminin bozukluğunu eleştiren Avrupa Konseyi, hükümet ile konu üzerinde bir proje başlatma kararı aldı. Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland’ın, Strasbourg’da aldığı bu karar, Ocak ayında başlayacak.

Kabul edilmeyen özgürlükler

radyo.ieu.edu.tr

Bugünlerde ardı ardına vicdani ret, yasaklı kitaplar ve cezaevindeki gazetecilerin durumu gündeme geldi. Türkiye’de temel hak ve özgürlüklerle ilgili konular bir türlü çözülemiyor.

FELAKETLERİ VE BAHARLARIYLA 2011Bir yılı daha ardımızda bırakırken, 2011’de Türkiye ve Dünya’da büyük iz bırakan

olayların bir derlemesini hazırladık. Türkiye’de futbol şikesiyle, tutuklanan gazetecilerle, kadına yönelik artan şiddetiyle ve son olarak Van depremiyle; Dünya’da ise Fukuşima

felaketiyle, Wikileaks belgeleri ve Arap baharıyla bir yılın özeti bu sayıda.

> Sayfa 6 ve 7’de

> 4. sayfada

Bedelli askerlik yasa tasarısı meclisten geçti. 30-38 yaş arasını kapsayan yasaya göre 30 bin TL ödeyen herkes bedelli askerlikten yararlanabilecek.

Bedelli yasalaştı

> 3. sayfada

23 Ekim’de Van’da meydana gelen depremin ardından 800 depremzede Gümüldür’e getirildi. Depremzedeler burada yaralarını sarmaya çalışıyor.

Van’dan Gümüldür’e

İzmirendişeli1. derece deprem kuşağında yer alan İzmir ve İzmir’deki binalar depreme ne kadar hazır?

> 2. sayfada

mutlu yıllar

Page 2: Sayfa 6 ve 7’de Ünivers - İletişim Fakültesiiletisim.ieu.edu.tr/univers/pdf/Univers_Aralik-2011.pdf · Dersleri kaçırdığımız için haftada iki gün okuldan sonra öğretmenimiz

şehir2 Aralık2011 Yıl3 Sayı26

Deprem İzmir’in gündemindeVan depreminden sonra, 1. derece deprem kuşağındaki İzmir’de, deprem öncesi gerekli önlemler gündemde.

Nurcan ElmasAyşegül Yıldırım

Kentsel dönüşüm için Çevre ve Şehirci-lik Bakanlığı’nın pilot bölge seçtiği

İzmir’de testten geçen 1725 binanın sadece 61’i iyi durumda çıktı. Bu durumun sonradan daha kötü sonuçlar getirmemesi için İzmir Büyükşehir Belediye-si, ‘Mevcut Yapı Stoku Envan-terinin Oluşturulması Projesi’ kapsamında Dokuz Eylül Üni-versitesi ve İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ile protokol imzaladı. Başkan Aziz Kocaoğ-lu, 10 ay içinde tamamlanacak olan projeyle, pilot bölge olarak seçilen Balçova ve Seferihisar’da toplam 9 bin 500 adet yapının deprem riski açısından mercek altına alınacağını, daha sonra projenin tüm İzmir’e yayılacağı-nı söyledi. Söz konusu projey-le, olası bir deprem sırasında binaların hasar görme riskleri belirlenecek ve elde edilecek sonuçların her iki ilçe bazında bölgesel olarak raporlanması sağlanacak.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, 2010-2017 Stratejik Planı doğ-rultusunda yapılan bu projeyle her yapının ilgili belediyesin-den temin edilecek dosyası ve mahalinden yapılacak inceleme sonucunda elde edilecek veriler doğrultusunda bina kimlik bilgilerinin oluşturulması amaç-lanıyor. Projeden elde edilecek sonuçlar, aynı zamanda İmar Bilgi Sistemi’nin oluşturulması ve afet zarar azaltma çalışma-

larında da bilgi altyapısı olarak kullanılacak. Proje sonuçların-dan yararlanarak, afet öncesi hazırlıklar yapmak mümkün olacak.

İzmir için ortak projeİzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı bu çalışmaların yanı sıra TÜBİTAK’ın desteği ile Dokuz Eylül Üniversitesi ve İl Afet ve Acil Durum Yönetimi Müdürlüğü ortaklığındaki ‘İzmir Metropolüyle Aliağa ve Menemen ilçelerinde Güvenli Yapı Tasarımı İçin Zeminin Sismik Davranışlarının Mo-dellenmesi’ projesine de katkı sağlamıştır. Bu projeyle ilgili görüşlerini aldığımız Dokuz Eylül Üniversitesi Jeofizik mühendisi Elçin Gök, şehirdeki

deprem riskinin araştırılması için İzmir genelinde 16 istasyon kurulduğunu ve bu istasyonlarla gerekli sismik araştırmaların yapıldığını belirtti. Ayrıca İzmir çevresinin zemin özelliklerine değinen Gök, alüvyon zemin-lerde deprem büyümesinin çok yüksek hissedildiği, orta ve sıkı zeminlerde daha düşük bir büyüme olduğunu belirtti.

Alüvyonlu bölgelerin, depremin hissedilen şiddetini artırdığı ve zeminler çok kötü olduğu için, yaratabileceği hasarın fazla olacağına değinen Elçin Gök, İzmir’in kıyı bölgeleri ve körfezin çevresinin dolgu zemin olduğu için deprem büyütme-sinin daha fazla olacağı ve olası bir depremde yıkım yaratabi-leceğini söyledi. Gök ayrıca,

yapılan mikro ölçümlerle zemi-nin sağlamlığını ölçtüklerini belirtti. Bu ölçümlerde İzmir’in büyük bir kısmı özellikle Mene-men ovası ve Bornova ovası gibi yerlerin zeminlerinin çok iyi olmadığını, kötü zemin sınıfına girdiğini, Yamanlar, Bayraklı, Atatürk Mahallesi’nin yukarı bölgesi ve Buca ilçelerinin zeminlerinin daha iyi olduğunu belirtti.

Deprem etüt merkezleri binaları denetliyorAyrıca Bornova ve Bayraklı Be-lediyeleri deprem etüt merkezle-rinde vatandaşların talepleriyle, düşük bir ücret karşılığında binaların depreme dayanıklılığı-nı test ediyor. Yapılan testlerde Bornova’da 100 binadan 10’u iyi durumda. 80’i orta seviyede, 10 bina da çok kötü durumda çıktı. Bayraklı Deprem Etüt Merkezi’nde ise 120 bina ince-lendi. İncelenen binaların 12’si iyi durumda çıkarken, 30 bina kötü, 78 binanın da orta sevi-yede olduğu belirtildi. Bayraklı Belediyesi’nden edinilen bilgiye göre yapılan incelemelerde, raporların sonuçlarının kötü çıkması halinde Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi’ne sevk edilecek. Belediye, yaptıkları araştırmanın sonuçlarının anlaşmalı oldukları DAUM’la paralel çıkması halinde binalara güçlendirme çalışması yapılması gerektiğini ya da mümkünse binayı yıkıp yeniden inşaa edilmesi gerektiği uyarılarını yaptıklarını belirtti.

11 Ağustos 1904, Sisam Adası Richter ölçeği= 6.819 Ocak 1909, Foça Richter ölçeği= 6.0

31 Mart 1928, Tepeköy-Torbalı Richter ölçeği= 6.522 Eylül 1939, İzmir-Dikili Richter ölçeği= 7.116 Temmuz 1955,Söke-Balat Richter ölçeği= 7.1

28 Mart 1969, Alaşehir Richter ölçeği= 6.514 Haziran 1979, Karaburun Richter ölçeği= 5.9

6 Kasım 1992, İzmir, Doğanbey Richter ölçeği= 6.224 Mayıs 1994, Karaburun Richter ölçeği= 5.4

Ayşegül Çığır

Depremzede aileler, 18 Kasım’da Gümüldür bölgesindeki TCMB Naim Talu Seminer ve Dinlenme Tesisleri’ne yerleştirildi.

Eshot Genel Müdürlüğü, depremzedeler arasında bulu-nan öğrenci ve öğretmenlerin İzmir’de bulundukları sürece toplu ulaşımdan indirimli yarar-lanabilmesi için harekete geçti.

Aralarında 30 çocuğun bulunduğu 800 depremzede-nin yerleştirildiği kampta 175 lojman bulunuyor. Lojmanlar-da kalan ailelere gıda, ısınma, sağlık ve her türlü eğitim imkanı sağlanıyor. Rehber öğretmenler ve psikiyatristler, depremzedelere psikolojik destek vererek, yaşa-

dıkları olaydan uzaklaştırmaya çalışırken, sosyal ve kültürel faa-liyetler de yürütülüyor. Kampta kalan 30 çocuğun 18’i Özdere Oğan Timinci İlköğretim Okulu’na yerleştirildi. Küçük çocuklara kreş imkanı sunuldu. Öğrencilerin ulaşımı, Menderes Belediyesi’nin depremzedele-re tahsis ettiği servis aracıyla sağlanıyor. Ünivers ekibi olarak, çocuklara günlerinin nasıl geçti-ğini sorduk.Arafat Menteş, 7 yaşında,1. sınıf öğrencisi

Gümüldür’ü sevdim ve mut-luyum ama eski arkadaşlarımı ve Van’ı özlüyorum. Her şey dü-zelince geri dönmek istiyorum. Van’da hava soğuk olduğu için kışları hep evde olurduk, burada ise dışarıda top oynuyoruz.

Bazen gidip denize bakıyoruz ve kumda yazı yazıyoruz. Okulu-muzda okumayı öğretiyorlar ve yeni defter, kitaplar hediye etti-ler. Evimiz de güzel ama annem hep ağlıyor.Üveys Gazaloğlu, 11 yaşında, 5.sınıf öğrencisi

Depremde evimiz yıkıldı. Hava soğumaya başlayınca ailecek buraya geldik. Burada yatağımız, televizyonumuz, sıcak bir odamız var ve bizi okula gönderiyorlar. Okulumuz çok güzel, Van’daki okulumuz çok küçük ve soğuktu. Buradaki arkadaşlarımız bize depremi so-ruyorlar ama bunu anlatmak çok zor. Evimiz yıkıldığı için arabada kaldık, herkese çadır dağıtılma-dı. Ailem sokakta buldukları tahta ve benzeri şeyleri yakarak

ısınmamızı sağladılar. Dersleri kaçırdığımız için haftada iki gün okuldan sonra öğretmenimiz kaldığımız lojmana gelip, bizi çalıştırıyor.Ezman Argut, 12 yaşında,5. sınıf öğrencisi

Daha önce İzmir’i hiç gör-memiştim. Depremde evimizi kaybettiğimiz için bir hafta önce buraya taşındık. Ailemiz çok ka-labalık ama bizim aileden sadece dokuz kişi geldik. Dedemler ve birçok akrabamız Van’da kaldılar, göçük altında kalan bazı eşyaları-mızı bulup çıkartabilirlerse gele-cekler. Yaşadığımız yeri bırakmak zor oldu ama buraya alışmamız için herkes yardımcı oluyor. İzmir çok büyük ve çok güzel bir şehir. Burada mutluyuz ama o kötü günü unutamıyorum.

“Burası çok güzel ama Van’ı özlüyorum”Van depreminden sonra evsiz kalan 800 depremzede, İzmir’de devletin sosyal tesislerine yerleştirildi.

Arafat Menteş, “Kışları hep evde olurduk, burada dışarıda top oynuyoruz.”

İzmirdeki binalar belediyeler tarafından denetleniyor. (Fotoğraf: Bayraklı Belediyesi)

Page 3: Sayfa 6 ve 7’de Ünivers - İletişim Fakültesiiletisim.ieu.edu.tr/univers/pdf/Univers_Aralik-2011.pdf · Dersleri kaçırdığımız için haftada iki gün okuldan sonra öğretmenimiz

şehir 3Aralık2011 Yıl3 Sayı26

Otistik çocuklara at ile terapiGamze Asan

Otistik Çocukları Koruma ve Yön-lendirme Derneği (ODER) ile İzmir

Otizm Spor Merkezi’nin, Karşıyaka Belediyesi’nin desteğini alarak başlattığı atla terapi hizmeti otistik çocukla-rın vazgeçilmezi oldu. Sosyal etkileşim, iletişim ve davranış bozukluğu biçiminde ortaya çı-kan otizm ile yaşayan çocuklar at ile buluştuğunda yavaş yavaş bu özelliklerinden sıyrılıyorlar. Özel eğitimli Pinokyo, Akide, Jopi ve Elmas isimli dört pony cinsi atla buluşan otistik çocuk-lar eğitmenler eşliğinde terapi alıyor. Sosyal uyum problemi yaşayan otistik çocukların atla terapi seanslarının ardından gelişim gösterdiklerini belirten Karşıyaka Belediyesi Veteriner

İş Müdürü Çağlayan İnanlı, Tay Park’ın, ODER, İzmir Otizm Spor Merkezi’nin önerisi ile ve Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat

Durak’ın katkılarıyla otistik çocukların hizmetinde kullanıl-maya başladığını ifade etti.Dernek tarafından belirlenen

çocuklar için özel dosyalar açıldığı ve davranış biçimleri konusunda eğitmenlerin bilgilendirildiğini belirten İnanlı,

“Her çocuğun yarım saatlik periyotlarla atla terapi almalarını sağlamaya başladık. Eğitmenler için kullanılan dört atımız da bu çocuklar için özel yetiştirildi. Eğitimler esnasında her çocuğun başında bir at antrenörü bir de eğitmeni bulunmaktadır” dedi. Dünyada bilimsel faydaları kanıtlanmış bu hizmet sayesinde ailelerin olumlu tepkilerini almaya başladıklarının altını çizen İnanlı, “İlk kez atın üstüne oturduklarında büyük tepkiler veren çocukların, zamanla onlara alıştıklarını hatta onlarla temasa geçtiklerinde rahatladıklarını gözlemliyoruz. Takıntılı olan ve insanlarla göz temasından sakınan çocuklar bu davranış bozukluklarından uzaklaşmaya başlıyor. Toplumda daha kabul görür bir hal almaları bizler ve bu aileler için çok önemli. Bunu başardığımız düşünüyoruz” dedi.

Otistik Çocukları Koruma ve Yönlendirme Derneği, İzmir Mavişehir’deki Tay Park’da otistik çocuklara atla terapi uygulayarak tedavilerine destek sağlıyor. Atla terapi alan 3-15 yaş arası çocuklar bu sayede rahatlıyor.

Aslı Tartar

Türkiye’nin ilk Cittaslow şehri olan Seferihisar’da 12. Mandalina

Şenliği yarışmalar ve gös-teriler ile yapıldı. 1970’li yıllarda başlayan ve aralıklarla dokuz kez yapılan Mandalina Şenliği, son üç yıldır üst üste düzenleniyor. Şenliğin açılışını Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve Seferihisar

Şenlikte, Seferihisar’dan Van’a mandalina

Seferihisar Belediye Başkanı Soyer

Belediye Başkanı Tunç So-yer yaptı. Volkan Sevarcan’ın sunuculuğunu yaptığı şenlikte mandalina güzeli ve kralı seçildi. Ayrıca çocuk tiyatrosu, sihirbaz, akrobasi ve dans gösterileri, tavla ve dama yarışmaları yapıldı.

CHP milletvekilleri Hülya Güven, Erdal Aksünger ve Musa Çam’ın katıldığı şenlikte Soyer, “Bu şenliğin çok temel bir amacı var. Ürünün pazarlama kabiliyetini attırmak ve Seferihisar mandalinasını markalaştırmaktır. Biz bu amaçla yola çıktık” dedi.

Depremzedelere mandalinaDepremzedeleri de unutmadıklarını söyleyen Soyer, Seferihisarlı üreticiler ve Aras Kargo desteğiyle 15 ton mandalinayı ‘Van için kardeşlik yüklüyüz’ sloganıyla deprem bölgesine doğru yola çıkardıklarını belirtti.

Mandalina kralı seçildi12 yıldır yapılan mandalina şenliklerinde her yıl mandalina güzeli seçilirken bu yıl ilk defa mandalina kralı seçildi. Birincilere tam altın hediye edildi. Yarışmada Salih Güney ve 1974 mandalina güzeli Gönül Çeki ile Modacı Zeynep Acar, reklamcı Uğurkan Akdeniz ve manken Duygu Akdeniz jüri üyeliği yaptılar. Şenlik Yavuz Bingöl konseri ile son buldu.

Vegan tutuklu Osman Evcan’a destekDicle Günay

Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan ve etin dışındaki hayvansal

besinleri de tüketmeyi reddeden ‘vegan-anarşist’ Osman Evcan, cezaevi yönetiminin, beslenme biçimine saygı göstermediğini ileri sürerek 4 Kasım’da süresiz açlık grevine başladı. 19 yıldır tutuklu bulunan Evcan, yaklaşık sekiz yıldır vegateryan olarak yaşamaya başladı. Etin yanısıra süt, yumurta ve bal gibi diğer hayvansal ürünleri de tüketmeyi reddeden Evcan, kendisine vegan yiyecekler

getirilmesi konusunda cezaevi yönetiminden istekte bulunmuş ancak talebine karşılık bulamamıştı. Evcan’ın eylemine destek çıkan anarşistler Eskişehir, Bursa, İstanbul ve İzmir’de yürüyüşler düzenleyerek cezaevi yönetimini kınadı. İzmir’deki yürüyüşlerin merkezi Alsancak’ta yapılan basın açıklamasında, sekiz yıldır vegan beslenme biçimini benimseyen Evcan’ın, yemekhaneden yeterli miktarda ve nitelikte vegan yemek alamadığı, defalarca dilekçe yazdığı halde cezaevinin herhangi bir düzeltmede bulunmadığı ifade edildi.

Evcan’a, tek kişilik tencerede verilen yemeğin kötü koktuğu, yemeğin üzerinde yapışkan ve ciltte yakıcı etkisi olan bir madde bulunduğu da belirtildi. Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunan Evcan’ın iddialarının yalanlandığı ve delillerin saklandığı ileri sürüldü. Evcan’ın açlık grevi eylemiyle kendi sorunlarının yanısıra buna benzer pek çok sorunun ve hak ihlallerinin de giderilmesini istediklerini söyleyen protestocular, “Bu eylem aynı zamanda, hayvana, doğaya, kadına ve sömürülen haklara da bir protestodur” diyerek tepkilerini dile getirdi.

Osman Evcan’a destek için dostları ülkenin çeşitli yerlerinde eylem yaptı.

Atla tedavi yöntemi sayesinde çocuklarda, kan dolaşımı, kas kontrolü ve kordinasyon gelişiyor.

Page 4: Sayfa 6 ve 7’de Ünivers - İletişim Fakültesiiletisim.ieu.edu.tr/univers/pdf/Univers_Aralik-2011.pdf · Dersleri kaçırdığımız için haftada iki gün okuldan sonra öğretmenimiz

gündem4 Aralık2011 Yıl3 Sayı26

Kitap okumak suç (mu?)Avukat Serkan Cengiz; “İfade özgürlüğü ile ilgili davalar bir ülkenin gelişmişlik düzeyini gösterir”.

Zeynep Yüncüler

Türkiye’de bu yıl birçok kişi, bulundurdukları kitaplar, resimler

ve afişler yüzünden terör örgütüne üye olmakla suçlanıp, gözaltına alındılar. Geçtiğimiz aylarda, Başbakan Erdoğan’ın Hopa’daki seçim mitinginde, emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan olayları protesto eden 28 kişi hakkında soruşturma başlatılmıştı. Yapılan operasyon sonucu sanıkların evinde bulunan kitaplar savcılık tarafından örgüt üyeliğine delil olarak gösterildi. Terör örgütüne üye oldukları gerekçesiyle suçlanan sanıkların evinden delil olarak, Mahir Çayan’ın Toplu Yazılar, Josef Stalin’in Strateji ve Taktik, Karl Marx’ın Fransa’ da İç Savaş, Lenin’in Devlet ve İhtilal ve Halit Çelenk’in İdam Gecesi

Anıları kitabı delil olarak kaydedilmişti. Kitaplarla ilgili toplatma kararının, eski Türk Ceza Kanunun (TCK) 141-142. Maddeleri (Komünizm propagandası yapmak suçu) gerekçe olarak gösterilmişti.

Bu Maddelerin Geçerliliği Devam Ediyor mu? Konu hakkında görüşüne başvurduğumuz Avukat Serkan Cengiz, “Yeni Türk Ceza Kanunu’nun 1 Haziran 2005 yılında yürürlüğe girdiğini, 765 sayılı TCK’nın 140, 141, 142 ve 163. maddelerinin ise 12.04.1991 tarihli Terörle Mücadele Yasası’yla (No: 3713) yürürlükten kaldırılmış olduğunu ifade etti. Av. Cengiz, ifade özgürlüğü ile ilgili davalar bir ülkenin gelişmişlik düzeyini gösterir ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarında şiddeti övmeyen, suça teşvik etmeyen, insan onuru ve haysiyeti açısından mütecaviz nitelikte

olmayan bir fikrin, bir düşünce açıklamasının, bir sanatsal faaliyet veya üretimin ifade edilmesinin, yayımlanması veya icrasının çoğunluğun görüşleri veya hakim olan değerler açısından sarsıcı, şok edici, rahatsız edici olsa bile devletin o fikrin veya ifadenin açıklanmasını sağlamak ve temin etmekle yükümlü olduğuna pek çok kez hükmetmiş olduğuna” dikkat çekti.

“Her Ülkede Bir Paradigma Vardır” Av. Cengiz devamında, “Bir kişinin salt bulundurduğu kitap, ziyaret ettiği bir websayfası ve benzer nedenlerle terör örgütü üyesi olarak algılanıyor olması özgürlükçü demokrasi anlayışı açısından kabul edilebilir bir durum değildir. Ancak her ülkenin üzerine inşa edildiği temel bir paradigma vardır. Örneğin, şeriat sistemine dayalı olduğunu

bildiğimiz Suudi Arabistan’da, bizim için normal olan bir moda dergisini yayımlamak ciddi bir sorun teşkil edebilir. Mesele evrensel değerlere dayanan bir paradigmanın tesis edilebilmesidir. Buna karşın hakim değerlere ve düşünce yapısına uymadığın veya bunları kabul etmediğin zaman çoğunluğu oluşturanlar nezdinde iyi görünmemeye başlayabilir, bir takım ötekileştirme eylemleriyle karşı karşıya kalabilirsin. (Örneğin Ahmet Altan’nın Milliyet’teyken yazdığı ‘Atakürt’ başlıklı yazısı yüzünden gazetedeki yazılarına son verilmesi olayı) Keza uluslararası standartlara uygun olmayan bir hukuk kuralında da zaman zaman AİHM’nin standartlarına aykırı bir takım uygulamaların zeminini oluşturabilir” dedi.

Benzer bir operasyon daha 4 Mayıs 2010 tarihinde de, Hopa’daki operasyonun bir

benzeri, Ankaralı iki üniversite öğrencisi Bahadır Söylemez ve Özgür Alkan’nın yurt odasına gerçekleştirildi ve odadan çıkan, Tolstoy’un Savaş ve Barış’ı, Mahir Çayan kitapları ve Deniz Gezmiş karpostallarını, savcılık delil olarak tanımladı. Operasyon sonucu iki genç 25 yıla yakın hapis istemiyle yargılanıyor. Çünkü, Söylemez ve Alkan 13 Mart 2011’de Ankara’da düzenlenen ‘Çok Ses Tek Yürek’ mitinginde, Sıhhiye köprüsüne, 1982 yılında idam edilen Ethem Coşkun, Necati Vardar ve Seyit Konuk için hazırladıkları, ‘İdamlar bizi yıldırmaz, 13 Mart savaşçıları yaşıyor, Lenistler savaşıyor’ adlı pankartları astılar. Bu yüzden, Ankara Özel Yetkili Savcılığı, iddanamede gençleri 1990 yılında kurulmuş TKEP/L örgütüne üye olmakla suçluyor. Örgüt propagandası ve örgüt üyeliğinden dolayı 25 yıl hapsi istenen gençlerin ilk duruşması 8 Aralık’ta gerçekleşecek.

Bedellinin bedeli ne?Bedelli askerlikte 30 yaşından gün almış, 30 bin lirası olan herkes, zorunlu askerlik görevini yerine getirmiş sayılacak, üstelik kışlaya hiç girmeden. Şimdi tartışılan konu ise 30 bin lira bulamayan gençlerin durumu...

Osman Girgin

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hedefini ‘Sosyal Yardımlaşma’ ve ‘Bakaya kalanların

azaltılması’ olarak belirlediği bedelli askerlik yasa tasarısı meclisten geçti. Bedelli, 1982 doğumluları kapsarken, yü-kümlülerin ödemesi gereken tu-tar 30 bin TL olarak belirlendi. Geçmiş uygulamalardan farklı olarak, bu kez bedelliye başvu-ranlar, 21 günlük temel askerlik eğitimini almayacak. Eğitimin kaldırılmasında ‘Askerlik hiz-metinin gerektirdiği sonuçları doğurmadığı’ gerekçe olarak gösterilirken, dövizli askerlik uygulamasında temel eğitimin kaldırılmasının gerekçesi ise, yurt dışındaki vatandaşların çalıştıkları yerlerden izin ala-maması, Türkiye’ye gelişlerinde sorun yaşamaları ve gurbetçile-rin kurduğu iş yerlerini kapat-mak zorunda kalmaları olarak belirlendi. CHP, dosyayı sosyal eşitsizlik gerekçesiyle Anaya-sa Mahkemesi’ne götürmeye hazırlanırken, Milli Savunma

Bakanı İsmet Yılmaz, yasanın zengin-fakir ayrımı yapmadığı-nı, sadece vatandaşa bir seçenek sunduğunu ifade etti. Vatanda-şın bir kısmı ibedelliyi profes-yonel orduya geçişin ilk adımı olarak görüp, kayıtsız şartız destek verirken, bir kısmı da 1999 Marmara depremindeki gibi maddi gereklilik olmadık-ça bedelliye karşı çıkıp, her ne olursa olsun herkesin kışlaya girmesi gerektiğini düşünüyor. Askerlikten muaf tutulmak için 30 bin liralık bedeli ödemenin yeterli olması, ‘Ödeyemeyenin hakkı ne olacak’ sorusunu orta-ya çıkarırken, bedelli için banka kredisi kullanma olanağının, faizler nedeniyle 30 bin liralık bedeli 50 bin liralara kadar çıkarması, adaletsizliği tartışı-lan bedellinin kendi içinde bir adaletsizlik yaratıyor.

“Nakitim yoksa kredim var demeyin.” Başbakanın açıklamasının ardından bankaların faizleri 1.30-1.46 arasında, bedelli kredisinin vadeleri ise 12 aydan 60 aya kadar uzanıyor. Ancak

bu kredi sistemi ‘adaletsizliği’ tartışılan bedelli yasasının kendi içinde bir adaletsizlik yaratıyor. Cebinde 30 bin lirası olmayıp, kredi kuyruğuna giren gençler için bedelli sınırı sadece yaş değil. Yasadan yararlanmak isteyenlerin bankadan kredi alması için aylık gelirleri, en az 2 bin 500 lira olmak zorunda. Çünkü, 30 bin liralık krediyi almak için gelirinizin, ödenecek aylık tutardan üç kat fazla olması gerekiyor. Kısacası ‘Nakitim yoksa kredim var’ diyerek bankaya koşan gençlerin çoğu, bedelliden faydalanamıyor.

“Artık sosyal adalete inanmıyorum.” Çiftçi Kamil Dilaver, herkesin eşit koşullarda askerlik yapması gerektiğini düşünenlerden. Bedelli askerliğin gündeme gelmesinden bile rahatsız olduğunu söyleyen Dilaver, “Bu ülkede herkes anayasal eşitliğe sahipse bu bedelli neyin nesidir” dedi. Dilaver, “20 yaşındaki çocuk terörle mücadele ederken, birinin 30 bin lira vererek

kamuflaj bile giymemesi, benim sosyal adalete inancımı yok ediyor” ifadelerini kullandı.

“Doğudakine 20 gün erken terhis çok görülüyor.”Geçen eylül ayında Milli Savunma Bakanlığı’na dilekçe yazan Dilaver, “Doğuda görev yapan askerlerin 15 ay boyunca çarşı izni kullanamadıkları-nı, batıdakilerin ise her hafta izinli olduğunu, bu adaletsiz-liği ortadan kaldırmak için de doğudakilerin batıdakilere göre 15 ya da 20 gün erken terhis edilmeleri gerektiğini ifade ettim. Ancak cevap olarak böyle bir düzenlemenin mümkün olmadığı ve asker yetersizliğine yol açacağı söylendi. Doğudaki çocuğa 20 gün erken terhisi çok görürlerken şimdi 30 bin lira veren 20 gün bile askerlik yapmayacak. Bu beni her şeyden soğuttu” dedi.

Askeri personel ne diyor? Bedelli de görüşü alınması gerekenlerden biri de askeri personel. İsminin açıklanmasını istemeyen bir deniz kuvvetleri

subayı, bedelliden ‘Asker nasıl etkilenir?’ sorusunu cevaplıyor. Subay, “Bedelli askerliğe hem bir vatandaş olarak, hem de bir subay olarak karşıyım. Yasanın toplumumuzda ikilik yarata-cağına, sınıflar arası uçurumu arttıracağına inanıyorum. Öte yandan bu askeri düzen içinde bir disiplinsizlik ve itaatsizlik yaratır. İşini gücünü bırakıp as-ker ocağına gelen gençler, bunu bir vatan borcu, bir vatandaşlık görevi olarak görmekten çok bir anayasal zorunluluk olarak gö-rürler. Birileri parası olduğu için bu görevden muaf tutulurken, kendilerinin maddi durumu yetersiz olduğu için emir altına girmiş hissederler. Bu durum silahlı kuvvetler içindeki yapıyı alt üst edebilir. Örneğin şu anda TSK’da er olarak görev yapan bir askerin maaşı sadece 20 TL. Bu onbaşı rütbesinde 22 TL, çavuş rütbesinde 24TL’ye çıkı-yor. Siz bu çocuğu emir altına alacaksınız ama birisi çıkacak 30 bin lira verecek ve kışlanın önünden bile geçmeyecek. Siz bu çocuğa devletin adaletli olduğunu anlatabilir misiniz?”

Page 5: Sayfa 6 ve 7’de Ünivers - İletişim Fakültesiiletisim.ieu.edu.tr/univers/pdf/Univers_Aralik-2011.pdf · Dersleri kaçırdığımız için haftada iki gün okuldan sonra öğretmenimiz

gündem 5Aralık2011 Yıl3 Sayı26

Türkiye’nin ‘Vicdani Reddi’Avrupa Konseyi’ne üye olan Türkiye, vicdani ret hakkını tanımıyor ve koşullar getirmek için çalışıyor.

Melis Bıyık-Ece İzmit Zeynep Yüncüler

Türkiye’nin gündemine bedelli askerliğin gelmesinin ardından, AİHM ve

Avrupa Parlamentosu’nun temel insanı hak olarak kabul etmiş olduğu ‘Vicdani ret hakkı’ konusu oturmuştu. Ancak Türkiye, medyada çıkan birçok haberin etkisiyle ve bedelli askerliğin gelmesiyle vicdani ret konusunun Türk kanunlarında hak olarak tanınacağı yanılgısına düştü. Bu yanılgının üzerine, açıklamada bulunan Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, “Türkiye’nin gündeminde vicdani ret yok” dedi. Bakan Yılmaz “Nedir Türkiye’nin gündeminde olan? Vicdani redde verilen hapis cezasının her tekerrüründe hapis cezasını kaldırıp, makul tek cezaya düşürmek. ‘Ben askere gitmeyeceğim veya üniforma giymeyeceğim’diyen insanlar için bir ceza yani her seferinde 3 yıl, 5 yıl, 3 yıl, 5 yıl değil. Bir ceza vereceğiz, o cezayı hapiste çektikten sonra da askerlikten muaf olacak. Düzenleme budur, bununla ilgili bir çalışma yapılacak” diye konuştu.

AB üyesi Belçika, Çek Cumhuriyeti, Fransa, Hollanda, İngiltere, İrlanda, İspanya, İtal-ya, Lüksemburg, Macaristan, Malta, Portekiz, Slovakya ve Slovenya vatandaşlarına vicdani ret hakkı tanıyarak, zorunlu askerliği şart koşmuyor. Türkiye kanunlarında ise bu hak tanın-mıyor.

Hükümet, eski Türk Ceza Kanunu’nun 155. maddesi nedeniyle hapis cezası almak zorunda kalan vicdani retçiler için hapis cezalarını kaldırıp, makul tek bir ceza hazırlamak için çalışmalar yaptığını vurgu-lamıştı. Örneğin, hükümetin açıklamasına göre, vicdani ret konusundaki çalışmaların ilk adımı 24 ay kamu hizmetinde bulunup, günlük 1 TL ödeme koşuluydu.

“Hükümet vicdanı retçileri daha az cezalandırarak sorunu çözemez”Ankara Üniversitesi Siyasal Bil-giler Fakültesi’nden Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak, vicdani redde koşul getirilmesiyle ilgili olarak “Bazı ülkelerde bu tür düzenlemeler olduğu doğru-dur. Ne var ki İnsan Hakları Komitesi alternatif hizmetle ilgili meşru bir gerekçe olmadığı takdirde vicdani retçilerle asker-

lik hizmetini yerine getirenler arasında ayrımcılık yapılamaya-cağını belirtiyor. Önerilen tipte genel bir düzenleme tam da bu tip bir ayrımcılık yaratacağı için kabul edilemez. İnsan hakla-rı ile ilgi düzenlemelerin her zaman daha açık ve danışmaya açık bir şekilde yürütülmesi gerekir. Birçok örnekte olduğu gibi bu vakada da gizli yürütü-len bir süreç var. Halbuki daha açık bir müzakere süreci ulus-

lararası ölçütlere uygun bir dü-zenlemeyi mümkün kılabilirdi” diyor. Altıparmak, vicdani ret için hükümetin yaklaşımının nasıl olması gerektiği konusun-daki görüşlerini şöyle belirtti: “Öncelikle hükümet vicdanı retçileri daha az veya bir kez

cezalandırarak sorunu çözemez. Hem adalet bakanının hem de Milli Savunma Bakanı’nın bu yönde açıklamaları var. Doğ-rudur, Osman Murat Ülke da-vasını takiben Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Hükümet-ten o davada alınması gereken önlemleri istedi. Orada da ihlal Ülke’nin defalarca hapis cezası almasından kaynaklanıyordu. Ancak bu yılın Bayatyan/Erme-nistan davasında AİHM vicdanı ret hakkını, din ve vicdan öz-gürlüğünün bir parçası olarak kabul etti.”

Hükümetin çıkış yolu dini gerekçeler olabilir mi?Vicdani ret için hükümetin çıkış yolunun ne olabileceği-ni analiz eden Altıparmak, “Görünen o ki hükümet çıkış yolu olarak en az ceza vererek vicdani ret nerede tanınmış onun peşine düşmüş durumda. Bazı haberlere göre sadece dini gerekçelerle vicdani ret tanına-cak. Bu da uluslararası hukuka aykırı. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi açıkça dini nedenlere dayanan vicdani ret ile vicdani nedenlere dayananlar arasında ayrımcılık yapılamaya-cağını belirtiyor” diyor.

Türkiye’ yi ilk kez vicdani ret ile tanıştıran Osman Murat

Ülke’nin Avukatı Hülya Üçpı-nar ise bu konu hakkında şöyle konuşuyor: “Ülke gibi diğer vicdanı retçilerin de mağdur olmaması için yasa çıkarılması gerekiyordu ancak çıkarılma-dı. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, her üç ayda bir, Türkiye’yi yeni bir yasa çıkar-ması için uyardı. Türkiye,“Bu politik bir konu, o kadar kolay karar veremiyoruz. Türkiye bu yıl genel seçimlerden sonra bir şeyler yapılacak” dedi. Üçpınar, “Bundan sonra Bakanlar Komi-tesi, Aralık ayına kadar hangi somut adımlar atılacağına dair hükümetten bir plan istediğini açıkladı. Temmuz’da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, vicdanı retle ilgili karar verdi. Ermenistan’la ilgili Bayatyan kararı olarak geçiyor. Orada vicdanı ret ilk defa hak olarak tanındı. Bunu şimdiye kadar anayasasında kabul etmeyen tek ülke Türkiyedir. Avrupa Birliği her yıl kasım ayında ilerleme raporu açıklıyor. Bu konu raporlarda sürekli gündemde. Türkiye ile ilgili vicdanı ret haktır, bunu kabul edin diye bir karar çıkacak. Aralık ayına kadar hükümetin buna cevap vermesi gerekiyor. Bu yüzden de bu konu şuanda gündemde. Öyle görülüyor ki vicdanı redde

ilişkin bir yasa kabul edilme-yecek. Sadece tekrar tekrar yargılamayı ortadan kaldıran bir yasa yapılacak. Yalnızca bir kez ceza verilecek. CHP ve BDP vicdanı reddin hak olarak kabul edilmesi ve düzenlenmesi için yasa taslağı hazırlıyorlar”. Hülya Üçpınar da bu iki partinin hazırlıklarına destek veriyor.

“Mesele sadece erkeklerin meselesi değil”Vicdani retçiyiz diyen kadınlar da var. Gazeteci Mutlu Tömbe-kici, “Mesele bir erkek meselesi değil. Ölenlerin, sakat kalan-ların arkalarında bıraktığı ka-dınlar var bu nedenle savaş bizi daha çok ilgilendiriyor. Savaşı durdurmanın yollarından biri askere adam göndermemektir. Kadın vicdani retçilik de işte budur. Benim ölecek ve öldü-recek kocam, sevgilim, oğlum, ağabeyim yok demek ve savaşa adam yollamamak”diyor.

Tömbekici’nin ‘Kadın Vicdani Ret’ yazısında bazı kadın retçile-rin düşünceleri de yer buluyor: “Biz öldürmeyi reddediyoruz. Savaşı, tek tipleşmeyi, militarizmi ve bunun yol açtığı sömürüyü, cinsiyet ayrımcılığını, ölmeyi,

öldürmeyi tüm vicdanımla bir anarşist kadın olarak reddedi-yorum.” Başka bir kadın şöyle anlatıyor: “Savaşın devamlılığı süresinde kadını bir araç olarak kullanan bu militarist sistemi kabul etmiyor, savaşın insan kaynaklarını kurutmak için mücadele ediyorum. Anarşist bir kadın olarak vicdani reddimi açıklıyor, halkı askerlikten soğu-tuyorum. Hayatlarımız çalın-madan, hayallerimiz buluşmalı.” Tömbekici’nin yazısında yer alan bir alıntıda da “Savaşı, tek tipleşmeyi, militarizmi ve bunun yol açtığı sömürüyü, cinsiyet ayrımcılığını, ölmeyi, öldürmeyi tüm vicdanımla bir anarşist kadın olarak reddediyorum” deniyor.

Vicdani ret konusu şimdilik çözülemese de yakında AİHM yüzünden yeniden gündeme gelmesi kaçınılmaz görünüyor.

TCK’ nın 318. maddesi (halkı askerlikten soğutma) yüzünsden hapis cezası alan vicdani retçiler için, bir grup anti-militaristin gerçekleştirdiği eylem.(Fotoğraf: Nilgün Yurdalan, savaskarsitlari.org)

Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak

Mutlu Tömbekici

Page 6: Sayfa 6 ve 7’de Ünivers - İletişim Fakültesiiletisim.ieu.edu.tr/univers/pdf/Univers_Aralik-2011.pdf · Dersleri kaçırdığımız için haftada iki gün okuldan sonra öğretmenimiz

6

2011’den aklımızda kalanlar, iz bırakanlar12 Haziran Genel Seçimleri12 Haziran’da yapılan genel seçimlerde 50 milyondan fazla seçmen sandığa gitti. Seçimde yüzde 49.95 oranında oy alan AKP 61. hükümeti kurdu. Seçimlerde CHP yüzde 25.49, MHP yüzde 12.98, BDP’nin desteklediği bağımsız adaylar ise yüzde 6.58 oranında oy aldı. 12 Haziran seçimleri, Türkiye’de 34 yıl aradan sonra erken ya-pılmayan ilk genel seçim olarak tarihe geçti.

Şike operasyonu3 Temmuz günü futbolda şike operasyonu kapsamında Fenerbahçe Klubü Başkanı Aziz Yıldırım, Sivasspor Başkanı Mecnur Odyakmaz, Trabzons-por Asbaşkanı Nevzat Şakar, Ümit Karan, Sezer Öztürk, Fenerbahçeli futbolcu Emeni-ke gibi birçok isim gözaltına alındı. Gözaltıların ardından aralarında Fenerbahçe Klu-bü Başkanı Aziz Yıldırım, Fenerbahçe Asbaşkanı Şekip Mosturoğlu, eski Fenerbahçeli futbolcu ve Alt Yapı Sorumlusu Cemil Turan, eski Eskişehirspor Teknik Direktörü Bülent Uy-gun, eski Eskişehirspor Sportif Direktörü Ümit Karan gibi isimlerin bulunduğu birçok kişi tutuklandı.

Van depremi23 Ekim’de Van’da Tabanlı köyü merkezli 7.2 şiddetinde deprem meydana geldi. En çok yıkımın Erciş ilçesinde yaşan-dığı depremde 601 kişi hayatını kaybetti. Deprem kadar sosyal medyada oluşturulan yardım etkinlikleri ve bazı faşist yak-laşımlar uzun süre gündemde kaldı.

Işık Koşaner’in istifasıYüksek Askeri Şura öncesinde Genelkurmay Başkanı Org. Işık Koşaner, görev süresi bir yılı doldurmadan istifa etti. Koşa-ner ile birlikte Kara Kuvvetleri Komutanı Erdal Ceylanoğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eşref Uğur Yiğit ve Hava Kuv-vetleri Komutanı Hasan Aksay da istifasını açıkladı.

Tutuklu gazetecilerErgenekon soruşturması kapsa-mında terör örgütü üyesi olma iddiasıyla 18 Şubat’ta gazeteci ve OdaTV’nin sahibi Soner Yalçın, 3 Mart’ta da gazeteci Nedim Şener ve İmamın Ordusu adlı kitabı nedeniyle Ahmet Şık tutuklandı. 22 Kasım 2011 itibariyle 12’si imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü olmak üzere 64 gazeteci tutuklu bulunuyor.

N.Ç.’ye tecavüz davasıKasım ayında ‘Utanç davası’ olarak da bilinen, 2003 yılında Mardin’de, aralarında devlet memurlarının da bulunduğu 26 kişinin tecavüzüne uğrayan 13 yaşındaki N.Ç’nin davasında, Yargıtay, yerel mahkemenin ‘Kızın rızası vardı’ gerekçesiyle verdiği hafif cezaları onayladı. Tepkiler üzerine tekrar açılan davada dosya tekrar Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gidecek.

24 asker öldürüldüHakkari’nin Çukurca ve Yüksekova ilçelerine sekiz ayrı asker ve polis noktalarına PKK tarafından düzenlenen saldırı-larda 24 asker şehit olurken 18 güvenlik görevlisi de yaralandı.

Erbakan öldüTürkiye Cumhuriyeti’nin eski başbakanı ve eski Refah Partisi lideri Necmettin Erbakan 27 Şubat’ta öldü. Erbakan 1996 ve 1997 yıllarında başbakanlık yapmıştı.

Ucube heykel yıkıldıBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Ucube’ heykel olarak nitelendirdiği Kars’taki İnsanlık Anıtı Ocak ayında yıkıldı.

Kadına şiddette artışKadın Statüsü Genel Müdürlüğü’nün ‘Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet’ araştırmasına göre kadınların yüzde 41,9’u fiziksel ve cinsel şiddete uğruyor. Yine resmi verilere göre kadın cinayetleri

Wikileaks sızdırdı, değişim başladıKurucusu Julian Assange tarafından yayın hayatına 2006 yılında başlayan ve sitenin kullanıcılarının yolladığı devlet-lerin ve özel şirketlerin gizli bilgilerini yayımlayan Wikileaks, ocak ve şubat aylarında Amerika Birleşik Devletleri’ne ait 251 bin 287 döküman yayınladı. ABD ordusunun Irak ve Afganistan’da sivillere düzenlediği saldırıları ve Dış siyasetini içeren dökümanlar, ocak ayında Tunus’ta işsizlik, yiyecek sı-kıntısı, yolsuzluk ve konuşma özgürlüğü için başlayan Yasemin Devrimi için katalizör oldu ve ülkeyi 23 yıldır yöneten Başkan Zeynel Abidin Bin Ali’nin devrilmesiyle sonuçlandı. Tunus’un başarılı devrimi, Aralık 2010’da protestoya başlayan Cezayir’i yüreklendirirken, yakınındaki Mısır ve Libya’ya da ilham kaynağı olup Arap Baharı’na dönüştü.

Sistem sarsıldı, dünya değiştiYakında ‘geçtiğimiz yıl’ diye anılacak olan 2011, değişim mevsimini getirdi ve nükleer enerjinin ‘faydalarını’ gösterdi.

Diktatörler devrildi25 Ocak’ta Kahire’nin Tahrir Meydanı’nda toplanan Mı-sır halkı, 30 yıldır Mısır’ı yöneten Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in istifasını istedi. Kahire’den diğer şehirlere de yayılan, değişik statüden ve kültürden gelen milyonlarca insan daha demokratik bir Mısır için birleşti. Protestolara sert karşı-lık veren otorite yüzünden yaklaşık 846 kişi öldü ve 6000’den fazla kişi yaralandı. Mısırlıların kararlılığı, Mübarek’in 11 Şu-bat günü istifasını vermesiyle sonuçlandı. 15 Şubat’ta Libya’da Muammer Kaddafi’nin 41 yıllık yönetimine karşı başlayan değişim isteği ise daha ağır cevap aldı. Protestoların Libya’nın doğudaki şehri Mısrata’da güç kazanmasının ardından, mart ayının başında şehir Libya askeri güçleri tarafından kuşatılıp, bombardımana tutuldu. Libya İç Savaşı’nı başlatan bu harekete karşılık NATO, Libya’ya harekat düzenleyerek, Kaddafi kuv-vetlerine hava saldırıları düzenledi. Nato tarafından asilerden kurulan Ulusal Geçiş Konseyi’nin, ağustos ayında Trablus’u ele geçirmesiyle güç kaybeden Kaddafi, 20 Ekim’de asiler tarafın-dan yakalanarak linç edildi. Kaddafi’nin ölümüyle biten Libya İç Savaşı’nda yaklaşık 30 bin insan öldü. Arap Baharı esmeye devam ederek, Yemen’i de etkiledi ve 1978’den beri devlet baş-kanı olan Ali Abdullah Salih’in 23 Kasım’daki istifasına kadar dinmedi. Suriye’nin 15 Mart’ta başlayan protestoları, 2000 yılından beri yönetimde bulunan Beşar Esad’ın sert tepkisiyle karşılaştı. Hala süren olaylarda, yaklaşık 4 bin 300 kişi öldü.

Japonya, facia ve FukuşimaDünya doğaya karşı ne kadar korumasız olduğunu, Japonya’da yaşanan 9 şiddetindeki depremle hatırladı. 11 Mart günü Japonya’nın kuzeydoğusundaki Tohoku bölgesinin 70 km açı-ğında meydana gelen deprem, yüksekliği 40 metreyi geçen tsu-nami dalgalarının oluşmasına neden oldu. Depremde karanın 10 kilometre içine ilerleyen tsunami dalgaları yüzünden 16 bin kişi öldü, 5 bin 950 kişi yaralandı ve 3 bin 642 kişi kaybol-du. Can kaybına ek olarak tsunami dalgaları ayrıca Miyako kentinde bulunan Fukuşima nükleer santralinin üç reaktörüne zarar vererek, radyoaktif tehlikenin en üst aşaması olan seviye 7 derecesine gelmesine ve patlamalara neden oldu. Radyoaktif sızıntıların hala devam ettiği reaktöre 20 kilometrelik bölge devlet tarafından boşaltıldı.

Japonya’nın yaşadığı en büyük deprem olarak tarihe geçen olaydan sonra Japonya Başbakanı Naoto Kan, “İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Japonya’nın yaşadığı en zor durum” dedi. Yollara ve raylara ağır zarar veren depremde, yaklaşık 125 bin bina yıkıldı, 4 milyon ev elektriksiz kaldı.

son yedi yılda yüzde bin 400 oranında arttı. Kadın hakları konusunda dünya verilerinin çok altında kalan Türkiye’de kadın haklarını koruma adına hala ağır cezai yaptırımlar uygulanmıyor. 2011’in ilk dokuz ayında erkekler toplam 206 kadını öldürdü, 86 kadına tecavüz etti.

Ankara’da saldırı21 Eylül’de bomba yüklü araçla yapılan üç kişinin öldüğü, 34 kişinin yaralandığı bombalı saldırıyı, PKK’nin metropoller-de eylem yapan bağımsız kolu ‘Kürdistan Özgürlük Şahinleri’ (TAK) üstlendi.

Erzurum Kış Olimpiyatları27 Ocak-06 Şubat tarihleri arasında düzenlenen 25. Dünya

yeni yıla girerken

2011’i uğurlamaya hazırlanırken, aklımızda 12 haziran genel seçimleri, Van depremi, tutuklanan gazeteciler ve kadına yönelik artan şiddet kaldı.

Van depreminde resmi verilere göre 601 kişi hayatını kaybetti.

N. Gülin Küpelioğlu-Varsan Çekiç

Page 7: Sayfa 6 ve 7’de Ünivers - İletişim Fakültesiiletisim.ieu.edu.tr/univers/pdf/Univers_Aralik-2011.pdf · Dersleri kaçırdığımız için haftada iki gün okuldan sonra öğretmenimiz

7

2011’den aklımızda kalanlar, iz bırakanlar

Sistem sarsıldı, dünya değiştiYakında ‘geçtiğimiz yıl’ diye anılacak olan 2011, değişim mevsimini getirdi ve nükleer enerjinin ‘faydalarını’ gösterdi.

Japonya, facia ve FukuşimaDünya doğaya karşı ne kadar korumasız olduğunu, Japonya’da yaşanan 9 şiddetindeki depremle hatırladı. 11 Mart günü Japonya’nın kuzeydoğusundaki Tohoku bölgesinin 70 km açı-ğında meydana gelen deprem, yüksekliği 40 metreyi geçen tsu-nami dalgalarının oluşmasına neden oldu. Depremde karanın 10 kilometre içine ilerleyen tsunami dalgaları yüzünden 16 bin kişi öldü, 5 bin 950 kişi yaralandı ve 3 bin 642 kişi kaybol-du. Can kaybına ek olarak tsunami dalgaları ayrıca Miyako kentinde bulunan Fukuşima nükleer santralinin üç reaktörüne zarar vererek, radyoaktif tehlikenin en üst aşaması olan seviye 7 derecesine gelmesine ve patlamalara neden oldu. Radyoaktif sızıntıların hala devam ettiği reaktöre 20 kilometrelik bölge devlet tarafından boşaltıldı.

Japonya’nın yaşadığı en büyük deprem olarak tarihe geçen olaydan sonra Japonya Başbakanı Naoto Kan, “İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Japonya’nın yaşadığı en zor durum” dedi. Yollara ve raylara ağır zarar veren depremde, yaklaşık 125 bin bina yıkıldı, 4 milyon ev elektriksiz kaldı.

son yedi yılda yüzde bin 400 oranında arttı. Kadın hakları konusunda dünya verilerinin çok altında kalan Türkiye’de kadın haklarını koruma adına hala ağır cezai yaptırımlar uygulanmıyor. 2011’in ilk dokuz ayında erkekler toplam 206 kadını öldürdü, 86 kadına tecavüz etti.

Ankara’da saldırı21 Eylül’de bomba yüklü araçla yapılan üç kişinin öldüğü, 34 kişinin yaralandığı bombalı saldırıyı, PKK’nin metropoller-de eylem yapan bağımsız kolu ‘Kürdistan Özgürlük Şahinleri’ (TAK) üstlendi.

Erzurum Kış Olimpiyatları27 Ocak-06 Şubat tarihleri arasında düzenlenen 25. Dünya

Üniversitelerarası Kış Olimpi-yatlarına Erzurum ev sahipliği yaptı.

Aslantepe açıldıTürk Telekom Arena Aslante-pe açılışında TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar’ın seçim propogandası yaparcasına yap-tığı konuşma protestolara neden oldu. Açılışta konuşma yapması beklenen Başbakan Erdoğan, Galatasaraylı taraftaların protestosu üzerine konuşmasını iptal edip bakanlarla birlikte TT Arena’yı terk etti.

Fenerbahçe şampiyon olduSpor Toto Süper Lig’in 34. ve son haftasında deplasmanda Sivasspor’u 4-3’lük skorla mağ-lup eden Fenerbahçe 2010-2011 sezonunun şampiyonu oldu.

A. Kenan Yiğit-Eda Şahin-Nilay Aygün

Hüseyin Çelik-Çiçekçi

2011 iyi geçti, mutlu, huzurlu geçti. Bol kazançlı bir yıldı. 2012 yılından hayatımızda ilk önce sağlık ve tüm dünyada barış, mutluluk ve sağlık bekli-yoruz.

Vecdi Şay-Emekli tüccar

Hayatta üç şey beklerim; deniz, kadın, dondurma. Beklentilerim bunlar başka beklentim torunu-mun büyüyüp, okula gitmesini bekliyorum. İzmir’den çok bek-lentim var malesef, İzmir bugün için layık olduğu yerde değil, çok daha iyisine layık inşallah geliştiğini göreceğiz. 2012’de herkes için huzur, rahatlık, sağlık, mutluluk diliyorum.

Mehtap Dimen-Özel sektör

Mükemmel bir iş istiyorum, üniversite mezunuyum ve şu an sigara firmasında özel sektörde calışıyorum. 2012’de devletten bir iş istiyorum. Şu anki tek sıkıntım bu. Türkiye’nin iyiye gitmesini diliyorum, gidişatın-dan memnun değilim, bedelli askerliğe karşıyım, zengini askerlik yapmayacak, fakiri yapacak, karşıyım.

Melisa Kemen-Öğrenci

Derslerimizin güzel olmasını istiyorum, mutlu bir aile ve gelecek istiyorum. İzmir’deki metronun acilen tamamlanma-sını ve sınavlarımızın üst üste olmamasını ve kolay olmasını istiyorum.

Müzeyyen Sarman- Serbest

Benim ve eşimin yeşil kartı yok, evim yok kiradayım, verem geçirdim, böbreklerimden taş aldırdım, ekmek parası zor ka-zanıyorum. Devletten yeşil kart istiyorum. Türkiye’den beklen-tim, allah askerlerimizi korusun herkesi korusun, herkesin mutlu olmasını diliyorum.

Ali Gündoğan-Boyacı

Hepimize hayırlı, uğurlu gelir inşallah. İşlerimizin düzelme-sini istiyorum. Herkesin işi iyi olursa bütün esnaf iş yapar ve bundan sonrasının iyi olacağı-na inanıyorum. Türkiye’de en azında yeşil kartlılara altı ayda bir değil de, iki ayda bir para verseler, fakir olanların ev kira-larını karşılasalar iyi olur.

Murat Oktay-MüzisyenBeklentim ilk başta bütün dün-ya için barış ve artık bu savaşlar durmalı, önemli olan kendi sağ-lığımız sonuçta. İkinci olarak da ekonomiye çok ağırlık verme-

miz lazım, zamlar çok belimizi büküyor. İzmir’den beklentim trafik çok sıkışık yollar düzgün değil ve çok kalabalık.

Merve Sökmen-Sanatçı

Önce herkese sağlıklı, mutlu, huzurlu terörsüz, göz yaşlarımın yemek tabaklarına düşmediği, politikacıların huzur içinde olduğu, parlamentoda kavga değil de tokalaşıp birbirlerini öptüğü, başbakanımıza laf söylemedikleri, çocuklarımızın istikballerine umutla baktığı, biz yaşlanan insanların geleceği-mizden korkuyla değil, umutla bakmayı istiyorum. Avrupa Birliği’ne girmiyoruz, onlar Türkiye’ye buyursun gelsin. Biz Osmanlı torunuyuz en kıymetli milletiz.

Saim Mir-Dövmeci

Kendi işimle ilgili bir sürü bek-lentim var daha doğrusu yapa-cağımı kesinleştireceğim şeyler var. Bunlar bana iyi gelecek. İzmir’den hiçbir beklentim yok. Barış gerekiyor barış olursa, her şey çözümlenir zaman içinde.

Nurdan Tüzün-Esnaf2002 olsun 2012 olsun bek-lentimiz yok, çalışacaksın. Türkiye’den hiçbir şey olmaz aynı terane gider. Zengin zengindir, fakir fakirdir. Eşek

olursan semer vuran çok olur, dünya çok karışık bu kadar bü-yümeyle hiçbir yere varamayız. Bunun için de ne kadar mutlu olabilirsek iyi olur.

Saruhan Ege Örges-Öğrenci

Matematiğimin düzelmesi-ni, Van’daki kardeşlerimizin yaralarının sarılmasını bekliyo-rum, dünyadan barış ve dostluk bekliyorum.

Neşe Bayram- Menajer,Oğuzhan Gün- Ajans sahibi,

İlk etapta çevre düzeni çok önemli, belediye temizlik konusunda iyi iş yapmıyor. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne bu şekilde alınacağını sanmıyo-ruz. Yeni yıldan sağlık, mutlu-luk ve huzur diliyoruz.

Senem Yılmaz-Grafiker

Ben İzmir için bu belediye başkanımızın değişmesini ve İzmir’in hakettiği yere yüksel-mesini istiyorum. Türkiye’nin de daha ileriye gitmesini istiyo-rum her anlamda.

Yeni yıla az bir zaman kala İzmirlilere, 2012’den neler beklediklerini sorduk.

İzmir 2012’den ne bekliyor?2011’i uğurlamaya hazırlanırken, aklımızda 12 haziran genel seçimleri, Van depremi, tutuklanan gazeteciler ve kadına yönelik artan şiddet kaldı.

Aralık2011 Yıl3 Sayı26

Page 8: Sayfa 6 ve 7’de Ünivers - İletişim Fakültesiiletisim.ieu.edu.tr/univers/pdf/Univers_Aralik-2011.pdf · Dersleri kaçırdığımız için haftada iki gün okuldan sonra öğretmenimiz

kültür sanat Aralık2011 Yıl3 Sayı26

Kısa filmler festivalde izleyicisiyle buluştu

Aslı Tartar

Bu yıl on ikincisi düzenlenen İzmir Kısa Film Festivali 16-20 Kasım

tarihleri arasında Fransız Kültür Merkezi’nde İzmirli sinemaseverlerle buluştu. Uluslararası dallarda gerçekleştirilen yarışmaya bu yıl 65 ülkeden 1300’ü aşkın film başvurdu ve 38 ülkeden 114 film seçildi.

İzmir Kısa Film Festivali için Berlin, Cannes, Oscar ve Bafta’da yarışan ve ödüllendiri-len filmlerden oluşan bir seçki hazırlandı. 16 Kasım’da başla-yan kısa film gösterimine ilk günden ilgi yoğundu. Festivalin açılış filmi, Nash Edgerton’un 2011 Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye Ödülü için yarı-şan ‘Ayı’ filmi oldu. Tüm kısa

film gösterimlerinin Türkçe ve İngilizce altyazılı yapıldığı festivalde İzmirli sinemaseverler filmleri ücretsiz olarak izledi.

Altın Kedi Ödülü114 film içerisinden dokuz film ulusal yarışma dalında, 11 film ise uluslararası yarışma dalında Altın Kedi Ödülü için yarıştı. Filmleri değerlendirmek üzere sinema alanında beş önemli isim ağırlandı. Jüri başkanlığı-nı Türkiye’nin önemli sinema yazarlarının başında gelen Atilla Dorsay’ın yaptığı jüride yönetmen Tayfun Pirselimoğlu, oyuncu Tülin Özen, yapımcı ve Avrupa Film Akademisi Üyesi Cedomir Kolar ve Cannes Film Festivali Quinzaine des Realisateurs bölümü yönetmeni Christophe Leparc görev yaptı. Ulusal Film Yarışması Jüri Özel Ödülü’nü yönetmeni Orhan

İnce’nin ‘Ali ata bak’ filmi, Uluslararası Film Yarışması Jüri Özel Ödülü’nü yönetmeni Halima Quardiri olan ‘Mokh-tar’ filmi, Ulusal Film Yarışması Altın Kedi Ödülü’nü yönetmeni Cem Öztüfekçi olan ‘Nolya’ filmi, Uluslararası Film Yarış-ması Altın Kedi Ödülü’nü ise yönetmeni Cote Soler olan ‘El vendedor del ano (yılın satıcısı)aldı.

İzmir Kısa Film Festivali kapsamında her yıl olduğu gibi bu yıl da sinema dünyasının deneyimli isimleri İzmirlilerle buluştu. Seneryo yazarı Önder Çakar, oyuncu Hatice Aslan ve yapımcı Sevil Demirci ile sine-ma üzerine söyleşiler yapıldı. Ayrıca festival süresince Gökçe Pehlivanoğlu’nun film setlerinde çekmiş olduğu ‘Setup’ fotoğraf sergisi Fransız Kültür Merkezi sergi salonunda sergilendi.

VİZYONDAKİLERThe MuppetsTür : Animasyon, Aile, KomediYönetmen: James Bobin1 AralıkArthur ChristmasTür : Animasyon, 3 Boyutlu, FantastikYönetmen: Sarah Smith, Barry Cook2 AralıkJack and Jill

Tür : Komedi, RomantikYönetmen: Dennis Dugan, Steve Koren2 AralıkSeeking JusticeTür : Aksiyon, Dram, GerilimYönetmen: Roger Donaldson2 AralıkLes Hommes LibresTür : Dram, Savaş

Yönetmen: İsmael Fereoukhi9 AralıkMargaretTür : Dram Yönetmen: Kenneth Lonergan6 AralıkIronclad

Tür: Aksiyon, Macera, DramYönetmen: Jonathan English9 AralıkWanderlustTür : KomediYönetmen: David Wain2 AralıkAlvin and the ChimpmunksTür : 3 Boyutlu, Animasyon, Aile, KomediYönetmen: Mike Mitchen16 AralıkAyhan HanımTür : Dram, Tarih, Politik Yönetmen: Levent Semerci2 AralıkAşk ve DevrimTür : Dram

Yönetmen: Serkan Turhan16 AralıkShark Night 3d

Tür : Aksiyon, Korku, Gerilim, Macera, 3 Boyutlu, ErotikYönetmen: David R.Ellis23 AralıkJane Eyre

Tür : Dram, Aile, Romantik Yönetmen: Cary Fukunaga 9 AralıkSümela'nın ŞifresiTür : Komedi, MaceraYönetmen: Adem Kılıç16 Aralık

Sherlock Holmes: A Game Of ShadowsTür : 3 Boyutlu, Aksiyon, Biyografi, Gizem, Macera, Romantik, SuçYönetmen: Guy Ritchie16 Aralık

TİYATROLARKuantum İyileşme/me 03 Aralık / 20.30AKM Tiyatro SalonuRobin Hood04 Aralık / 13.00-14.45/18 Aralık 13.00-14.45AKM Tiyatro salonu

OPERA VE BALEÇingene Baron (*)Tür: Operet1 Aralık Perşembe / 20.002 Aralık Cuma / 20.003 Aralık Cumartesi / 15.00Sihirli Dünya (*)Tür: Çocuk Müzikali5 Aralık PazartesiKamelyalı Kadın (**)Tür: Bale10 Aralık Cumartesi / 20.0012 Aralık Pazartesi / 20.0014 Aralık Çarşamba / 20.00Verdi Requıem (****)Tür: Konser15 Aralık Perşembe / 20.3016 Aralık Cuma / 20.30Arşın Mal Alan (*****)Tür: Operet

20 Aralık Salı / 20.0023 Aralık Cuma / 20.00Iphigenta Tauris’te (*)Tür Opera22 Aralık Perşembe /20.0024 Aralık Cumartesi / 20.00Guguk Kuşu (*)Tür: Dans Tiyatrosu27 Aralık Salı / 20.0028 Aralık Çarşamba / 20.00Yeni Yıl Konseri (***)Tür: Konser29 Aralık Perşembe /20.0030 Aralık Cuma / 20.00

KONSERLERModel 2 Aralık / Ooze VenueGripin 9 Aralık / Oooze VenueMakine 9 Aralık / Zeus BarFettah Can 16 Aralık /Ooze Venue

Zakkum 17 Aralık / Noxx StagePinhani 23 Aralık /Ooze Venue

Aralık’ta kültür-sanat

İzmir Kısa Film Festivali’nde, dünyada birçok ödül almış kısa filmler gösterildi. Altın Kedi ödülleri de sahplerini buldu.

Hazırlayan Aslı Tartar

8

Page 9: Sayfa 6 ve 7’de Ünivers - İletişim Fakültesiiletisim.ieu.edu.tr/univers/pdf/Univers_Aralik-2011.pdf · Dersleri kaçırdığımız için haftada iki gün okuldan sonra öğretmenimiz

Zeynep Yüncüler

Yönetmen ve senaristliğini Çağan Irmak’ın yaptığı ‘Dedimin İnsanları’

filminin galası 24 Kasım günü İzmir’de gerçekleşti. Gösterimi Kipa Balçova Cinebonus’da olan film galası EÇEV yararına yapıldı. Çetin Tekindor, Yiğit Özşener, Gökçe Bahadır, Hümeyra ve Zafer Alagöz gibi isimlerin rol aldığı filmin galasına Çağan Irmak’ın yanı sıra oyuncular da katıldı. Film gösterimi öncesi konuşma yapan Irmak, dedesinin yaşam hikayesini anlattığını belirterek, “Ben yıllardır bu işi yapıyorum. İzleyicileri ağlattığım kadar

güldürdüm. İnandığım şey ise izleyicileri eğlendirmemdir. Bu filmle hayata dil çıkarıyoruz” dedi. Gala gecesinde izleyicilerden tam not alan ‘Dedemin İnsanları’ 25 Kasım günü gösterime girerek sinema severlerle buluştu.

Filmin konusuIrmak, küçük bir Ege kasabasında geçen filmde, dedesinin hikayesinden yola çıkmış. Dede ile torun arasındaki ilişki üzerinden mübadele, ötekileştime, azınlık sorunu ve ihtilalleri konu alan Irmak, Türkler ve Yunanlar’ın yaşanan siyasi gelişmeler içerisinde değişen hayatları dramatik bir dille anlatıyor.

Akad 1926’da İstanbul’da doğdu, Fransız Sainte Jeanne d'Arc Okulu, Galatasaray Lisesi ve İstanbul Yüksek İktisat ve Ticaret Okulu’nda öğrenim gördü. Sinemaya girmeye karar verdiğinde, annesi oğlunun bu düşüncesinden dolayı tedirgindi. Sinemanın yeni ve gelişmeye açık bir alan olduğunu düşünen babasıysa, Akad’a

destek verdi. Yıllar sonra yapılan bir röportajda Akad, annesinin o dönemdeki tedirginliğini anladığını ama sinemanın tüm zorluklarına rağmen babasına hak verdiğini söylemiş ve “Sinema meslek değil, tutkudur” demişti. İstanbul, en gerçekçi haliyle filmlerinde yer aldı Akad’ın. 1970’li yılarda göç sorununun gündemde olduğu dönemde film çeken yönetmen modernizmin getirdiği sorunları tüm gerçekliğiyle izleyicilere yansıttı. Mimar Sinan Üniversitesi Sinema TV Bölümü’nde ders verdiği yıllardan bir öğrencisi şöyle anlatıyor; “Akad’a allı güllü, abartılı bir çingene hikayesi götürdüğümde Akad’ın cevabı şu olmuştu: ‘Sinema bir sirk değildir.’” Belki de Akad’ın ölümünden sonra onu en güzel şu sözleri tarif edecek, “Hiçbir şey çocuğun hayal dünyasına benzemez. Hep çocuk kalmak istedim... Kaldım da...” (Melis Bıyık)

Tütünün serüveni belgesel olduK2 Çağdaş Sanat Derneği ve Merkezi Fransa’da olan Quartier Rouge Sanat Kurumu tarafından, AB desteği ile “Tütün serüveni; Fransa’dan Türkiye’ye, Re-jiden Tekel’e” adlı belgesel film hazırlandı.

“Dedemin İnsanları” EÇEV’e destek verdi

Yönetmen Çağan Irmak ve oyuncu Gökçe Bahadır (Fotoğraf: İmge Özturanlı)

Merve Gürkan

Konak K2 Çağdaş Sanat Derneği ve Quartier Rouge Sanat Kurumu tarafından

'Tütün Serüveni; Fransa'dan Türkiye'ye Re-ji'den Tekel'e'' belgesel film projesi tamamlandı. ‘Türkiye & AB Sivil Toplum Diyaloğu II-Kültür ve Sanat Hibe Programı’ kapsamında finanse edilen filme yapılan fon miktarı ise 120 bin 963 Euro olarak açıklandı.

Avrupa Birliği Bakanlığı ile yürütülen projenin hedefi, Os-manlı İmparatorluğu'nun tütün, tuz ve alkol haklarını Fransız Reji Şirketi'ne devretmesinden başlayarak, Tekel dönemini de içine alan ve günümüze dek uzanan süreçte özellikle İzmir, Ege Bölgesi ve Türkiye'nin bir zamanlar en önemli gelir kaynaklarından biri olan tütünü kaydetmek. Ege Bölgesi'nde yer alan tütün depoları, bu depolar-

da bir zamanlar çalışmış işçilere ait belge, bilgi ve eşyaların, Tekel işçilerinin hikayelerinin yok olmadan, sosyal sorumluluk anlayışıyla kaydedilmesi gerek-tiğini açıklayan, K2 Çağdaş Sanat Derneği Başkanı Ayşegül Kurtel, Belgesel-filmin Mart 2012'de Türkiye ve Fransa'da galasının yapılacağını ve ulus-lararası alanda sergileneceğini belirtti.

‘‘Sergi alanı ararken olay farklı boyuta gitti’’Ayşegül Kurtel, proje için tütün-den nasıl esinlendiğini şöyle dile getirdi, “2010-Port İzmir II için mekan ararken, Alsancak Lima-nı yakınındaki tütün deposuna baktığım sırada, çalışmış olan bir grup insanın konuşmalarına kulak misafiri olmamla başladı. Geçen dialog beni çok etkiledi, bunun bir sosyal sorumluluk

projesi olduğunu düşünerek işe başladık.

''Tütün Belgeseli, AB’den yararlandığımız 4. fon''Kurtel, “T.C’nin kurulmasıyla Tütün Kullanım Hakkı geri alınsa da, 70’li yıllardan itibaren farklı iktidarlarca Tekel’in tekrardan özelleştirilmesi konu-şuldu. 90’lı yıllarda ise Tekel’in etkisi gitgide azalıp, piyasaya

Amerikan tütünü hakim oldu. Tütün 2009 yılında da zaten özelleştirildi. Aynı zamanda bize hızla bilgi yağıyordu. Özel-likle bu konu Avrupa Birliği Bakanlığı’nın web sayfasında yer aldı. Yurtdışındaki Tütün Exper-leri, İzmir’deki Tütün Experleri Derneği Başkanı ve Dernek Üyeleri'nden bilgi gelmeye başladı. Kendi imkanıyla tütünü eken önemli bir grup karşısında, Avrupa kurumunu görünce siste-me teslim olmayıp ciddi şekilde ölümlere varan direnç mekaniz-ması oluşturuyor” dedi.

Kurtel ayrıca, “Filmin içinde geçen oyunculara gelince, ger-çek kişi ve mekanlar kullanıldı. Kurgu yerine zamana tanıklık edenler, şirketlerin sahipleri ve işçilerin seslerini filme koyduk. Hiçbir zaman aktör-aktris oynat-ma çabasına girmedik. Projenin senaryosunu Sibel Öz, müziğini ise Ayşe Tütüncü üstlendi" dedi.

kültür sanat 9Aralık2011 Yıl3 Sayı26

1916-2011Ömer Lütfi Akad

K2 Çağdaş Sanat Derneği Başkanı Ayşegül Kurtel

Page 10: Sayfa 6 ve 7’de Ünivers - İletişim Fakültesiiletisim.ieu.edu.tr/univers/pdf/Univers_Aralik-2011.pdf · Dersleri kaçırdığımız için haftada iki gün okuldan sonra öğretmenimiz

BUCASPOR

Bu sezon düştüğü Bank Asya 1 Lig’de genç bir takımla yola devam eden Bucaspor, son 4 maçında sahadan 2 galibiyet, 1 beraberlik ve 1 yenilgiyle ayrıldı. Sezon başından bu yana Civar Çetin, Mehmet İncebacak ve Torric Jebrin gibi genç futbolcular ile orta sahayı diri tutmayı hedefleyen teknik direktör Sait Karafırtınalar’ın planları, Torric Jebrin’in takımdan ayrılmasıyla birlikte bozuldu. Bu ayrılıktan sonra iki maç oynayan Fırtına, önce sahasında Akhisar Bld.’ye, daha sonra da deplasmanda Gaziantep Bld.’ye mağlup oldu.

GÖZTEPE

Özcan Kızıltan yönetimindeki Göztepe, bu sezon çıktığı Bank Asya 1. Lig’de beklenen performansı ortaya koyamasa da üst sıraları hedefleyen rakiplerine çelme takmaya devam ediyor. İlk olarak sezonun başında güçlü rakibi Çaykur Rizespor’u deplasmanda mağlup eden Göz Göz, daha sonra da Elazığspor ve Kayseri Erciyesspor’u mağlup ederek üst sıraların kaderini değiştirdi. Sezon başından bu yana sakatlıklar yüzünden problemler yaşayan sarı kırmızılılar, taraftarlarının da desteğiyle üst sıralara tırmanmayı hedefliyor.

İzmir’de Futbol

Tuğçe Bayar

Mustafa Denizli Lig TV Yorumucusu

Abdullah Avcı ismi içime sinmedi diye bir şey yok ama bu konuyla ilgili söyleyebileceğim pek fazla bir şey de yok. Gidişa-tı bekleyip göreceğiz. Bu konuda ne söyleyebilirim, hiçbir şey söylemem sadece öyle bakıyorum.

Mehmet Arslan Hürriyet Spor Müdürü

Ben isimlerin çok önemli olduğu kanaatinde değilim. Abdul-lah Avcı için de düşüncem son derece olumlu. Ama bunun için bunu tamamlayacak birtakım aktörler de var, eğer onları hayata geçiremezsek Hiddink’te yaşadığımız hayal kırıklığını tekrara aynen yaşarız.

Sergen Yalçın Habertürk Spor Yazarı

Ben şans verilmesi gereken bir isim olduğunu düşünüyo-rum, inşallah bulduğu bu şansı da çok iyi şekilde kullanır ve Hiddink’in yaptığı hataları yapmaz. Abdullah Avcı’nın isimlere değil, gerçekten mücadele edecek, yüreğini koyacak oyunculara ihtiyacı var. İsimlere dikkat etmemeli ve performansa bakmalı, takımını böyle oluşturmalı. Yolu açık olsun.

Fatih Terim Galatasaray Teknik Direktörü

Ben teknik direktör kararı ile ilgili bugüne kadar hiçbir yorum yapmadım, sorulara cevap vermedim. “Aklımda şu isim vardı, iyi olur, kötü olur vb.” gibi şeyler söylemek istemedim.Bunun sebebi de yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermemek. Böyle de kalırsa çok sevineceğim, yorum yapıp yanlış anlaşılmak istemiyorum

Mehmet Demirkol Milliyet Spor Yazarı

Bence Avcı için her hafta çalıştırabileceği bir takımla olma-sı daha iyiydi. Çünkü çok genç ve ilerlemesi lazım. İstanbul Belediye ve milli takımı birlikte götürseydi ben daha olumlu bakardım ama böyle bir karar vermek de kolay değil. Federas-yonu niye böyle bir karar vermediler diye eleştiremeyiz. Ama bu karar, zamanlaması nedeniyle çok büyük dezavantaj Abdullah Avcı için.

Milli takımda Avcı dönemi

spor10 Aralık2011 Yıl3 Sayı26

Yavuz Kara

Futbolda antrenör-ler başarısızlıkta ilk kurban olarak görülür. Takımlar üzerindeki

sportif başarı baskısı nedeniyle Avrupa’nın birçok ülkesinde antrenör değişikliklerine çok sık rastlanır. İşte tam bu noktada devreye daha önce görev almış teknik adamlar girer devreye. Kimisi o takım için sembol olmuştur ve bu zor dönemde görevi bir namus meselesi gibi görüp göreve gelir, bazıları ise ilk döneminde istediklerini yapamamıştır ve ikinci şansını kullanmak ister.

Ülkemizde son 20 yıla baktı-ğımızda Fatih Terim, Cristoph Daum, Şenol Güneş, George Hagi, Ziya Doğan, Hikmet Ka-raman, Reha Kapsal’dan oluşan liste uzayıp gidiyor. Türkiye’de ikinci, üçüncü hatta dördüncü baharını yaşamış teknik direk-törlerin kariyerlerinden satır başlarına bakalım.

Fatih Terim Fatih Terim 1996 yılında Galatasaray’da teknik adamlığa başladı. 2000 yılına kadar görevde kalan Terim, bir UEFA, dört Türkiye Ligi şampiyonluğu ve iki Türkiye Kupası sevinci yaşadı. Sarı kırmızılı ekipte ikinci Terim dönemi 2003’te başladı. Alınan başarısız sonuçların sonrasında Galatasaray’la yolları ayrıldı. Ünal Aysal’ın başkan seçilmesinin ardından tekrar göreve geldi.

Fatih Terim, A milli futbol takımında iki kez görev aldı. 1993-1996 arasında milli takım ile önemli başarılar yakalayan teknik adam, Euro 96 sonrası görevinden ayrıldı. 2007-2009 yılları arasında yeniden ay yıldızlı ekibin başına geçti. Terim, Euro 2008’de sergilenen

başarılı performansa rağmen, 2010 Dünya Kupası’na bilet alamayınca istifa etti.

Cristoph DaumAlman teknik direktör Türk futboluna ilk kez 1994 yılında Beşiktaş’la başladı. İlk döne-minde başarılı sonuçlar alan Daum, bu dönemde Beşiktaş’la yaşadığı Türkiye Ligi Şampiyonluğu’nun ardından 1996’da Bayer Leverkusen’in başına geçti. 2001’de ise Türkiye’ye dönen Daum yeni-den Beşiktaş’ın başına geçti. İlk dönem yakaladığı başarıları tekrarlayamayınca ikinci kez ayrılmak zorunda kaldı.

Daum’un Türkiye macerasında adresi bu kez Fenerbahçe oldu. 2003-2004 göreve gelen Alman teknik adam, ilk iki sezonunu şampiyonlukla tamamladı. Üçüncü sezonunda ise şampiyonluğu son olan Denizlispor maçında kaybeden tecrübeli çalıştırıcının görevine son verildi. Cristoph Daum, 2009-2010 sezonunda yeniden Fenerbahçe ile anlaştı. Fenerbahçe’yi yine şampiyonluk potasına sokan Daum, son maçta şampiyonluğu kaçırınca Türkiye’den ayrıldı.

Şenol GüneşEski kalecilerinden Şenol Güneş daha önce formasını giydiği Trabzonspor’u çalıştırdı. İlk olarak 88-89 sezonunda Trabzonspor’un başına geçen Güneş, 1993-2009 yıllarında bordo-mavili ekipte görev aldı. Görev aldığı sürece Şenol Gü-neşli Trabzanspor, iki Türkiye Kupası ve bir Cumhurbaşkanlı-ğı Kupası sevinci yaşadı.

George HagiFutbolculuğunda Galatasaray taraftarının büyük sevgi ve say-gısını kazanan Hagi, teknik di-rektör olarak da Galatasaray’da çalışma şansı buldu. İlk olarak 2004 yılında Galatasaray’ın başına geçen Rumen hoca, takımına Türkiye Kupası fina-linde 5-1’lik Fenerbahçe zaferi yaşattı. Ancak daha sonra ligde beklenen sonuçlar gelmeyince görevinden ayrıldı.

Hagi, 2010 yılında ye-niden Galatasaray’a döndü. Bu döneminde özellikle Romanya’dan yaptığı transfer-ler ve Misimovic’in kadro dışı kalması konularında eleştirilen teknik adamın lig performası da pek iç açıcı olmayınca geçtiği-miz sezonu tamamlayamadı ve ülkesine geri döndü.

Son olarak biz de ki bu antrenör sirkülasyonundan farklı örneklere bakalım. Örneğin İngiltere PremierLigi takımlarından Manchester United’ın teknik direktörü Alex Ferguson 1985’in aralık ayından beri görevinin başında. Binin üzerinde maçta takımını yöneten Ferguson bu süre içinde United’a dokuz lig şampiyonluğu kazandırdı. Bir başka Premier Lig Arsenal’in çalıştırıcısı Arsene Wenger de 1996’dan beri takımının başında. Bu süreçte tecrübeli teknik adam üç lig şampiyonu ve üç FA Cup zaferi yaşadı.

Futbolun emanetçileriBirçok teknik

adamın yolu daha önce görev aldığı takımlarla ikinci,

hatta üçüncü kez kesişir. İşler

kötü gitse akla ilk onlar gelir. Ancak, bu görevler kimi zaman ilkinden

daha başarılı, kimi zamansa hüsranla

biter…

KARŞIYAKA

Ekim ayının son günlerinde Reha Kapsal ile yollarını ayırıp, teknik direktörlüğe Mustafa Uğur’u getiren Karşıyaka’da yüzler hala gülmüyor. Mustafa Uğur yönetiminde ilk olarak Kartalspor’u mağlup eden yeşil kırmızılılar, Denizli ve Sakarya deplasmanlarından birer puanla ayrıldıktan sonra, Çaykur Rizespor’a evinde 4-2 mağlup oldu. Bu sonuçlarla birlikte sezon başında konulan ilk 6 hedefinden de uzak bir görüntü sergilense de Güngören Belediyespor deplasmanında alınan galibiyet Kaf Kaf ’ı yeniden umutlandırdı.

ALTAY

Kadrosunda Süper Lig ve Bank Asya 1. Lig tecrübesi bulunan oyuncularla birlikte 2. Lig Beyaz Grup’ta mücadele veren Altay, iyi başladığı sezona durgun devam ediyor. İlk 6 haftada, 5 galibiyet ve 1 beraberlik alarak Bank Asya 1. Lig’e geri dönüş sinyali veren siyah beyazlı ekip, son 4 haftada sadece 1 galibiyet çıkarttı. Ancak son olarak alınan Konya Torku galibiyeti ve üst sırları zorlayan Şanlıurfaspor’un Bozüküyükspor’a evinde mağlup olması 2. Lig Beyaz Grup’ta işleri biraz daha karıştırdı.

Guus Hiddink’in ardından göreve gelen A Milli Futbol Takımının yeni teknik direktörü Abdullah Avcı için basında öne çıkan görüşleri derledik.

Yavuz Kara

Page 11: Sayfa 6 ve 7’de Ünivers - İletişim Fakültesiiletisim.ieu.edu.tr/univers/pdf/Univers_Aralik-2011.pdf · Dersleri kaçırdığımız için haftada iki gün okuldan sonra öğretmenimiz

Belediye Vanspor, depremin ardından soğukla da mücadele etmek zorunda

kalan Van halkının yüzünü güldürebilmek için lig mücadelesine devam ediyor.

Deprem felaketleriyle sarsılan Van’da çadır sıkıntısı devam ediyor, ağır kış şartları halkı zorluyor, bölgeye gönderilen yardımların ihtiyaç sahiplerine dağıtılması konusunda da problemler yaşandığı konuşuluyor. Fakat bu olumsuzluklara rağmen şehri temsil eden tek profesyonel futbol takımı olan Belediye Vanspor, bulunduğu ligde mücadelesini sürdürüyor.

Spor Toto 3. Lig 1. Grup’ta yer alan Belediye Vanspor, çalışmalarına İbrahim Tolgay Kerimoğlu yönetiminde devam ediyor. 23 Ekim 2011 gününde meydana gelen depreme kadar, özellikle sahasında başarılı olan kırmızı siyahlı ekip, depremden sonra çıktığı ilk maçında Gebzespor’u deplasmanda mağlup ederek dikkatleri üzerine çekti. Gebze maçından sonra ligin güçlü takımlarından

Sandıklı Belediyespor karşısında da 1 puanı kurtaran Belediye Vanspor, bu zor süreçten en az hasarla çıkmış oldu.

Bu maçların ardından görüşlerini aldığımız Belediye Vanspor yöneticisi Harun Bağlı, kulüp bünyesindeki futbolcu ve diğer çalışanlar arasında hayatını kaybedenlerin olmadığını; ancak yakınlarını kaybedenlerin olduğunu belirterek, “Psikolojik olarak zorlanıyoruz. Her şey üst üste geldi. Ailelerimiz, yaşantımız alt üst olmuş durumda” diye konuştu.

Projeler üzerinde çalışıyoruzPsikolojik etkenler dışında TFF’nin kendilerine büyük destek sağladığını açıklayan Bağlı, “Kasım ayı boyunca, TFF’nin bize tahsis ettiği Antalya Kremlin Palace Otel’de çalışmalara devam ediyoruz. Ayrıca TFF’den bir takım yardımlar alıyoruz. Burada bir sıkıntımız yok” derken, Belediye Vanspor yönetiminin de ek gelir sağlayabilmek için bazı projeler üzerinde çalıştığını ve yönetimin görevine devam ettiğini söyledi.

Süreç dolayısıyla ligde üç maçlarının eksik olduğunu vurgulayan Bağlı, bu maçların ne zaman oynanacağı konusunda bilgileri olmadığını belirtirken, ligde bu sezon gidilebilecek en üst noktaya gidileceğini; fakat bu durumda konuşmanın çok zor olduğunu ifade etti.

Belediye Vanspor, İstanbul’a taşınıyorBelediye Vanspor kendi liginde mücadelesini sürdürürken, TFF’de kulübe, özellikle maddi konularda, destek olmaya devam ediyor. Federasyon’dan yapılan açıklamada Belediye Vanspor’a üçlü destek paketi hazırlandığı açıklandı. Aralık ayı itibariyle kırmızı siyahlı ekibin, TFF’ye ait olan, Riva tesislerini kullanacağı ve iç saha maçlarını da sezon sonuna kadar İstanbul’da oynayacağı belirtildi.

Ayrıca, yapılan açıklamada, “Belediye Vanspor takımının oyuncu ve teknik kadrosunun Kasım ayına ait alacakları da, karşılık olmaksızın, Türkiye Futbol Federasyonu tarafından ödenecek” ifadelerine yer verildi.

Belediye Vanspor, depremin ardından soğukla da mücadele etmek zorunda kalan Van halkının yüzünü güldürebilmek için lig mücadelesine devam ediyor.

Azmin adı Belediye Vanspor

Yavuz Kara-Cem TuralCem Tural

Ülkemizde çok bilinmeyen ancak dünyada spor kültürü gereği bir

çok takipçisi olan bir çok spor dalı var. Bu dallardan biri de Curling. Türkiye’de çok ilgi görmese de bu spor dalı 1500’lü yılların başında İskoçya’da orta-ya çıktı. 19. yüzyılda İskoçyalı-ların Amerika Kıtası’na göç edip Kanada’ ya yerleşmeleriyle bu spor Kanada’da da oynanmaya başlandı. Günümüzde neredey-se bütün Avrupa ülkeleri dahil olmak üzere Curling sporu, Kanada, Amerika, Çin, Japon-ya, Kore, Avustralya ve Yeni Zelanda’da oynanıyor. Yine de bu sporun popülerliği ve en iyi kurumsallaştığı ülke Kanada.

Curling nasıl oynanır?Curling, 42 metre boyu, 4.3 metre eni olan ve rink olarak adlandırılan buzdan bir pist üzerinde oynanan olimpik takım oyunu. 4’er oyuncudan 2 takım ile oyanan Curling’in amacı curling taşlarınının kaydırılarak hedefe gönderilme-si. Bir maç 10 oyundan oluşur. Her oyunda oyuncular 2 kaya gönderme hakkına sahiptir. 10

oyun sonunda eşitlik bozulma-mış ise tie break adında yani uzatma adı altında son oyun oynanır ve galip belirlenir. Curling’de yeteneğin yanı sıra akıl ve stratejinin payı büyük olduğu için bu spora Buzda Satranç’da denir. Curling’in ol-mazsa olmaz üç temel malzeme-si curling taşı, süpürge ve özel ayakkabı. Süpürge, Curling taşı fırlatıldıktan sonra taşın önün-deki buzun süpürülüp güzer-gahını kaybetmemesini sağlar. Ayakkabının ise bu spora özgü farklılıkları var. Ayakkabı, teki-nin tabanında teflondan ya da başka bir malzemeden oluşan kaydırıcı adında bir hatta sahip. Öteki tekinde ise altında çekişi arttırmaya yarayan kauçuk bir hat bulunur.

Türkiye’de Buz Pateni Fede-rasyonu çatısı altında oynanan Curling, bu sene Erzurum Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü’ nün ev sahipliğin-de başladı. Ülkemizin ilk Cur-ling Arena’ sı olan Milli Piyan-go Curling Arena’da başlayan ligde 18 kadın 18 erkek toplam 36 takım bulunuyor. Başvuran takımlarla birlikte yapılan kura çekimiyle har ayın son haftasın-da yapılacak müsabakarla, mart ayında son bulacak.

Buzda satrançÜnivers Spor sayfamızda bu sayıda yeni bir yazı dizisine başlıyoruz. Az bilinen spor dallarını sizlerle paylaşacağız. İlk spor dalımız Curling.

Süpürge oyunu olarak da bilinen Curling, tamamen stratejiye bağlı bir spor.

Fedarasyon, Vanspor’a depremin ardından üçlü destek paketi hazırladı.

11Aralık2011 Yıl3 Sayı26 spor

Page 12: Sayfa 6 ve 7’de Ünivers - İletişim Fakültesiiletisim.ieu.edu.tr/univers/pdf/Univers_Aralik-2011.pdf · Dersleri kaçırdığımız için haftada iki gün okuldan sonra öğretmenimiz

Merve Gürkan

Uluslararası başarılara imza atmış iki usta fotoğraf sanatçısı Yusuf Tuvi ve Birol

Üzmez‘in objektifinden ‘Basma-ne Oteller Sokağı’ sergisi, yıllarca asıl değeri arka planda kalmış, ayrım yapmaksızın her insana kucak açan bölge olma özelliğini yitirmemiş olan Basmane Oteller Sokağı’nı, farklı bir fotoğraf sergisiyle dünyaya açtı. Yetmiş üç yıllık ömrüne çektiği fotoğraf-larla bir ömür daha sığdırmayı başarmış ve halen bu işi büyük bir zevkle sürdüren iki büyük ustanın kareleri Basmane Semt Merkezi’nin tarihi havasını süsledi. Sergi Konak Belediyesi Basmane Semt Merkezi’nde çe-kilmiş toplam 60 renkli fotoğraf-la sergilendi.

Yusuf Tuvi, İzmir’de yaşayan-ların çoğunun Basmane’yi ta-nımadığını belirterek, Basmane Garı’nın Anadolu’nun giriş kapısı olduğunu dile getirdi. Geçmişte varlıklı ailelerin yaşadığı fakat bugün düşkünlerin barınak yeri olan Basmane için Tuvi, “İnsan çekmeyi seven bir fotoğrafçı olarak buradaki yaşam beni çok ilgilendiriyor. İzmir buradan doğmuş ve Anadolu’dan gelenler ilk adımlarını attığı yerler bu

sokaklardır” dedi. Agora antik kenti, sinegoglar, kortejolar, kiliseler, eski köşkler, bekâr odaları, oteller eski Rum evleri ile kozmopolit ve kültürel açıdan zengin bir ada durumunda olan Basmane’de, Türkiye’nin en büyük yazarlarından Halit Ziya Uşaklıgil’in evinin de bu bölgede olduğunu söyleyen ünlü fotoğrafçı Tuvi, “Bu ev kaderine terk edilmiş durumda. Ne yazık ki İzmirliler bu zenginliklerin farkında değil” dedi.

Fotoğraf sanatına yeni baş-

layanlara tavsiyelerde bulunan Yusuf Tuvi şunları söyledi; “Öncelikle fotoğrafta mesaj çok önemlidir ve fotoğrafa bakıldı-ğında sade olmalı, karışıklık-tan mümkün olduğunca uzak durulmalıdır. Fotoğrafa bakan kişi, karışan figürler gördüğü zaman, ben bu fotoğraftan bir şey anlamadım diyerek hemen kaçar. Çünkü düzensizlik anlam bozar. Bununla birlikte kompozisyon kurallarını da bilirsen vermek istediğin mesajı daha kolay ifade edebilirsin. Bu

anlamda kompozisyon size fo-toğrafta temel hazırlayan görev üstlenir. Diğer yandan fotoğraf çekerken elinizden geldiğince kadrajınıza alacağınız objelerin yerini değiştirmeden siz yer değiştirmelisiniz. Sonrasında istediğin kadar kompozisyonu boz, üzerinde değişiklikler yap. Sadece fotoğrafa anlam yüklemekle de olmaz. Kritik anı beklemeyi bileceksin. Şu bir gerçek ki, fotoğraf sanatı büyük emek ve sabır gerektiren bir uğraştır. Belgesel fotoğrafa

gelince, fotoğrafını çektiğiniz mekana tekrar tekrar gidin oradaki düzeni, yaşam şeklini görün.Beklemeye başaldığınızda ve anı yakaladığınızda ise geriye sadece denklanşöre basmak kalacak. Gerekirse aynı şeyi çekmek için tekrar tekrar oraya gidilmesi gerekecek. Dediğim gibi fotoğraf ciddi emek ve sabır gerektirir. Fotoğraf öyle rastgele çekilmez görerek, dikkati bozan her ne varsa kaçının, arka plan hiçbir zaman ön planı bozma-malı. Bu bilgiye temel fotoğraf eğitim alarak ya da albümlere bakarak sahip olabilirsiniz. Alan derinliği arka plan, ön plan, kritik an, açılar, altın kesim bu temel eğitimi bir kitap alarak öğrenebilirsiniz illa kursa gitmenize gerek yok. Mesela bir kadın mı çekeceksiniz mutlaka önünde bir yürüme mesafesi olsun ki kadın çerçeveden kaçıp gidiyor gibi gözükmesin. Uygun zamanda, uygun açıyla ve ışıkta çekilmesi de diğer önemli detaylardan birisi. Ya da en basiti iki vazoyu koyun aralıklı şekilde, yan yana alan derinliği-ni deneyin, vazoya yaklaşarak ve uzaklaşarak çekin aradaki farkı göreceksiniz. Fotoğraf makina-nızın tüm değerlerini program-larını deneyin kurcalayın.

Aralık2011 Yıl3 Sayı26 arka sayfa

Yazı İşleri MüdürüGülin Küpelioğlu

Kampüs Yazı İşleri MüdürüEda Şahin

Spor Editörü Erman Gönülşen

Haber Ekibi Web Editörü Turgut F. Şentürk

Fotoğraf Editörü Nilay Aygün

Tasarım ŞefiVarsan Başyıldız Çekiç

Editoryal AsistanlarNurcan Elmas, Zeynep Yüncüler,Ayten Kan, Merve Gürkan, Aslı Tartar

İEÜ Haber Merkezi III. Yıl Haber Opsiyonu Öğrencileri

Yerİzmir Ekonomi Üniversitesi, Balçova

Yerel, aylık süreli yayındır.Aralık 2011

Üniversİzmir Ekonomi Üniversitesiİletişim Fakültesi Uygulama Gazetesi

SahibiProf.Dr. Attila Sezgin

Sorumlu Yazı İşleri MüdürüProf.Dr. Sevda Alankuş

Basım YeriYabaneri Mat. Ltd. Şti.

Bornova Cad. No:9/A-MÖztim İş Merkezi

35070 Işıkkent, İzmir Tel:0 232 472 21 22Fax:0 232 472 22 23

[email protected]Ön Hazırlık

Toprak Ofset Ltd. Şti. İzmir

‘Esas İzmir’ İzmir’de sergilendiİzmir en eski yerleşim birimlerinden Basmane‘ye sahip çıkan özgün fotoğraf sergisine ev sahipliği yaptı.

Yusuf Tuvi ve Birol Üzmez’in objektifinden ‘Basmane Oteller Sokağı’ sergisi. (Fotoğraf: Merve Gürkan)

Biz İEÜ Haber Merkezi’nin yeni öğrencileri olarak Ünivers ekibine katıldık. Ünivers’i geçen yıldan bu yana hazırlayan arkadaşlarımızın yönetiminde sizlere iyi bir gazete sunmak için çalışıyoruz. İzmir Ekonomi Üniversitesi Medya ve İletişim Bölümü Habercilik Opsiyonu öğrencileriyiz. Bütünüyle bir öğrenci çalışması olarak çıkardığımız bu gazeteyle gazetecilik mesleğine adım atıyoruz. (Cem Çaglar Tural, Gamze Asan, Melis Başak Bıyık, Ayşegül Çığır, Osman Girgin, Merve Gürkan, Ece İzmit, Ayten Kan, Aslı Tartar, Ayşegül Yıldırım, Arda Yılmaz, Mert Erten, Dicle Nurşah Günay, Alptekin Azılı, Tuğçe Bayar, Yavuz Kara, Zeynep Yüncüler, Merve Zorer, Nurcan Elmas)

12

Ünivers ekibinin yeni üyeleri