144
Sayılabilen ve Sayılamayan İsimler 1) Hangi İsimler Sayılır Hangileri Sayılamaz 2) Sayılabilen ve Sayılamayan İsimler Temel Ingilizce Konulari 1) Cumle Yapısı ve Ornek Cumleler 2) Cumle Yapısı ve Farklı Cumle Kalıpları 3) Ingilizce Tekil ve Çoğul Yapılar 4) A,An,The Belirli ve Belgisiz Sıfatlar 5) Ingilizce Sıfatlar 6) There Is ve There Are 7) Kişi ve Nesne Zamirleri 8) Iyelik Eki-Possessive Adjectives 9) `s Iyelik Eki 10) Of Iyelik Eki 11) İşaret Sıfatları 12) Karşılaştırma Sıfatları 13) Countable and Uncountable English Tenses 1) Simple Present Tense Konu Anlatımı 2) Present Continuous Tense Konu Anlatımı 3) Past Tense Konu Anlatımı 4) Simple Future Tense Konu Anlatımı 5) Present Perfect Tense Konu Anlatımı 6) Past Continuous Tense Konu Anlatımı 7) Present Perfect Continuous Tense Konu Anlatımı 8) Present Simple vs Present Continuous Tense 9) Present Perfect Tense vs Simple Past Tense Modal Verbs 1) Can Modal Verb 2) Be Able To 3) Could Modal Verb 4) Must Modal Verb 5) Must Not 6) Should Modal Verb 7) Have to-Has to Modal Verb 8) Would Modal Verb Sıfatlar ve Zarflar

Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

  • Upload
    lamnga

  • View
    307

  • Download
    4

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Sayılabilen ve Sayılamayan İsimler

1) Hangi İsimler Sayılır Hangileri Sayılamaz

2) Sayılabilen ve Sayılamayan İsimler

Temel Ingilizce Konulari

1) Cumle Yapısı ve Ornek Cumleler

2) Cumle Yapısı ve Farklı Cumle Kalıpları

3) Ingilizce Tekil ve Çoğul Yapılar

4) A,An,The Belirli ve Belgisiz Sıfatlar

5) Ingilizce Sıfatlar

6) There Is ve There Are

7) Kişi ve Nesne Zamirleri

8) Iyelik Eki-Possessive Adjectives

9) `s Iyelik Eki

10) Of Iyelik Eki

11) İşaret Sıfatları

12) Karşılaştırma Sıfatları

13) Countable and Uncountable

English Tenses

1) Simple Present Tense Konu Anlatımı

2) Present Continuous Tense Konu Anlatımı

3) Past Tense Konu Anlatımı

4) Simple Future Tense Konu Anlatımı

5) Present Perfect Tense Konu Anlatımı

6) Past Continuous Tense Konu Anlatımı

7) Present Perfect Continuous Tense Konu Anlatımı

8) Present Simple vs Present Continuous Tense

9) Present Perfect Tense vs Simple Past Tense

Modal Verbs

1) Can Modal Verb

2) Be Able To

3) Could Modal Verb

4) Must Modal Verb

5) Must Not

6) Should Modal Verb

7) Have to-Has to Modal Verb

8) Would Modal Verb

Sıfatlar ve Zarflar

Page 2: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

1) İngilizce Sıfatlar ve Kullanımı

2) Comparative-Superlative Sıfatların Yapısı ve Kuralları

3) İngilizce Comparative – Karşılaştırma Sıfatlarının Kullanımı

4) Superlative Sıfatlar - Adjectives

5) Comparative ve Superlative Sıfatların Farkları

6) Sıfatlarda As…As Konusu ve Kullanım Şekli

7) İngilizce Zarflar – Adverbs Konusu

8) Karşılaştırma Zarfları – Comparative Adverbs

9) İngilizce Sıklık Zarfları – Always, Often, Never…

10) Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan Kelimeler

11) -ed ve –ing Takısı, Eki Alan Sıfat ve Zarflar

12) İngilizce Sıfatlar ve Türkçe Karşılıkları

13) Sıfatlar ve Zıt Anlamlıları

14) Kişilik Sıfatları ve Anlamları

15) Düzensiz Sıfatlar ve Anlamları

16) Sıfatlarla İlgili Örnek Cümleler

17) Sıfatlar ve Eş Anlamlıları

18) Resimli İngilizce Sıfatlar

Soru ve Olumsuz Cümle Oluşturma

1) Soru ve Negatif Cümle Oluşturma

2) Yes-No Soru Cümleleri, Yapısı

3) Soru Kelimeleri İle Soru Cümlesi Oluşturma; Where, What, Why…

4) Soru Kelimesinin Özne Olduğu Soru Yapısı

5) Negatif-Olumsuz Cümle Nasıl Kurulur, Yapısı

6) Nobody, Never vs Kelimelerle Olumsuz Cümle Kurma

7) Olumsuz Soru Cümlesi Nasıl Kurulur, Örnek Cümleler

Reported Speech - Dolaylı Anlatım

1) Reported Speech Genel Konu Anlatımı

2) Say ve Tell Fiilleri Kullanımı

3) Soru Cümlelerinin Bildirilmesi

4) Reported Commands: Emir Cümlesinin Bildirimi

5) Reported Request: Dolaylı İstekler

6) Bildirimde Bulunurken Kullanılan Fiiller

If Konusu - If Clause

1) İf Clause Konu Anlatımı, Sıfır Durumu, Zero Condition,Type 1

2) İf Clause Konu Anlatımı, First Condition,Type 1

3) İf Clause Konu Anlatımı,Type 2, Second Condition

4) İf Clause Konu Anlatımı,Type 3, Third Condition

Page 3: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

İngilizce Edatlar - Prepositions

1) İngilizce Zaman Edatları Konu Anlatımı

2) İngilizce Yer Edatları Konu Anlatımı

3) Yön ve Hareket Bildiren Edatlar

Pasif Konusu - Passive Voice

1) İngilizcede Pasif - Passive Voice Konusuna Giriş

2) Geniş Zaman İle Pasif Cümleler Konu Anlatımı

3) Gelecek Zaman İle Pasif Cümleler Oluşturma, Konu Anlatımı

4) Geçmiş Zaman İle Pasif Cümleler Oluşturma, Konu Anlatımı

5) Şimdiki Zaman İle Pasif Cümleler Oluşturma, Konu Anlatımı

6) Present Perfect Tense İle Pasif Cümleler Konu Anlatımı

7) İki Nesneli Fiillerin Pasif Yapısı, Nasıl Pasif Cümle Yapılır

8) Pasif Cümlelerde By Kullanımı

9) Pasif Cümle Mi Yoksa Aktif Cümle Mi

Gerund And Infinitive 1) Gerund And Infinitive

Sayılabilen ve Sayılamayan İsimler

Bu konumuzda sizlere ingilizcede sayılabilen ve sayılamayan isimleri açıklamaya çalışacağız.

İngilizce karşılığı: countable and uncountable nouns.

Sayılabilen İsimler

I eat a banana every day.

I like bananas.

Örnekten de anlaşılacağı gibi banana yani muz sayılabilen bir isimdir.

Sayılabilen bir isim tekil(banana) ya da çoğul(bananas) olabilir.

Sayabildiğimiz isimlere ingilizcede sayılabilen isimler denir. "one banana", "two bananas" şeklinde

söyleriz.

Sayılabilen isimlere bir kaç örnek:

There's a beach near here.

Eva was singing a song.

Have you got a ten-pound note?

It wasn't your fault. It was an accident.

There are no batteries in the radio.

We haven't got enough cups.

Page 4: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Sayılamayan İsimler

I eat rice every day.

I like rice.

Pirinç, ingilizcede sayılamayan bir isimdir.

Sayılamayan bir ismin tek formu vardur. O da tekil formdur.

Sayamadığımız isimlere ingilizcede sayılamayan isimler denir. Bu isimleri "one rice", "two rice"

şeklinde kullanamayız.

Sayılamayan isimlere bir kaç örnek:

There's sand in my shoes.

Ann was listening to music.

Have you got any money?

It wasn't your fault. It was a bad luck.

There is no electricity in this house.

We haven't got enough water.

a / an, sayılabilen isimlerle birlikte kullanılabilir.

a beach a student an umbrella

Tekil sayılabilen isimleri tek başına kullanamazsınız.

I want a banana. ("I want banana" yanlış.)

There's been an accident. ("There's been accident"yanlış.)

Çoğul sayılabilen isimleri tek başlarına kullanabilirsiniz:

I like bananas.

Accidents can be prevented.

Normalde a/an sayılamayan isimlerle birlikte kullanılmaz. Bununla birlikte a....of şeklinde kullanılır:

a bowl of rice a drop of water

a piece of music a game of tennis

Sayılamayan isimleri tek başlarına kullanabilirsiniz:

I eat rice every day.

There's blood on your shirt.

Can you hear music?

Page 5: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Aşağıdaki tabloda sayılabilen ve sayılamayan isimlerle birlikte "several, a few, a little, a lot of, many,

much" nasıl kullanılacağı anlatıldı:

sayılabilen sayılamayan

several chairs Boş Several, sadece sayılabilen isimlerle

kullanlır

a lot of chairs a lot of furniture

A lot of hem sayılabilen hem de

sayılamayan isimlerle

kullanılır.

many chairs much furniture Many, sayılabilen isimlerle kullanılır.

a few chairs a litte furniture A few, sayılabilen isimlerle kullanılır.

A little sayılamayan isimlerle kullanılır.

Çoğul sayılabilen isimlerle birlikte some ve any kullanılabiliriz:

We sang some songs.

Did you buy any apples?

many ve few, çoğul sayılabilen isimlerle birlikte kullanılabilir.

We didn't take many photographs.

I have a few jobs to do.

Sayılamayan isimlerle birlikte some ve any kullanılabilir.

We listened to some music.

Did you buy any apple juice.

much ve little, sayılamayan isimlerle birlikte kullanılırlar.

We didn't do much shopping.

I have a little work to do.

Aşağıdaki örneklerde a/an kullanımını açıklamaya çalışalım:

Jack goes everywhere by bike. He hasn't got a car.

Bu cümlede "car" sözcüğünden once "a" geldi. Çünkü car sayılabilen bir isimdir. Tekil olarak

kullanıldığından "a" kullandık.

Page 6: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Barbara was listening to music when arrived.

Bu cümlede "music" ismi, sayılamayan bir isim olduğundan öncesinden a/an kullanılmadı.

We went to a very nice restaurant last weekend.

I clean my teeth with toothbrush.

I use a toothbrush to clean my teeth.

Can you tell me if there's a bank near here?

My brother works for an insurance company in London.

I don't like violence.

Can you smell paint?

We need petrol. I hope we come to a petrol station soon.

Philip has got an interview for a job tomorrow.

I think volleyball is very a good game.

Aşağıdaki kelimeleri kullanarak cümleleri tamamladık. a/an kullanımını inceleyin.

accident biscuit blood coat electricity key letter music question sugar

It wasn't your fault. It was an accident.

Listen! Can you hear music?

I couldn't get into the house because I didn't have a key.

It's very warm today. Why are you wearing a coat?

Do you take sugar in your coffee?

Are you hungry? Would you like a biscuit with your coffee?

Our lives would be very difficult without electricity.

I didn't phone them. I wrote a letter instead.

The heart pumps blood through the body.

Excuse me, but can I ask you a question?

Sayılabilen ve Sayılamayan İsimler -2

İngilizcede bir çok isim hem sayılabilen hem de sayılamayan isim olarak kullanılabilir. Burada fark

oluşturan nokta, anlamdaki farklılıktır.

Aşağıdaki örnekleri inceleyelim:

Noise: Sayılabilen (countable)

Did you hear a noise just now?

(Belirli bir isimden bahsediyor.)

Page 7: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Noise: Sayılamayan (uncountable)

I can't work here. There's too much noise.

Paper: Sayılabilen

I bought a paper to read.

(= a newspaper, gazete)

Paper: Sayılamayan

I need some paper to write on.

(üzerine yazacak birşey)

Hair: Sayılabilen

There's a hair in my soup.

(tek bir saç)

Hair: Sayılamayan

You've got very long hair. ("hairs" değil)

(kafadaki bütün saçlar.)

Room: sayılabilen

You can stay with us. There is a spare room.

(evin içinde bir oda)

Room: sayılamayan

You can't sit here. There isn't room.

(boş yer yok anlamında.)

Experience: sayılabilen

I had some interesting experiences while I was away.

(başıma gelen işler)

Experience: sayılamayan

Page 8: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

They offered me the job because I had a lot of experience.

("experiences" değil)

Time: sayılabilen

Enjoy your holiday. Have a good time.

Time: sayılamayan

I can't wait. I haven't got time.

Coffee / tea / beer / juice gibi içecekler normalde sayılamazlar.

o I don't drink coffee very often.

Fakat, "bir bardak, fincan (a cup / a glass)" olarak düşünürsek sayılabilirler.

o (restoranda) Two coffees and an orange juice, please.

İngilizcede sayılamayan fakat diğer dillerde sayılabilen bazı isimler vardır.

o accommodation, behaviour, damage, luck, permission, traffic, advice, bread, furniture, luggage,

progress, weather, baggage, chaos, information, news, scenery, work

Bu isimler genellikle sayılamayan isimlerdir:

Bu kelimelerle birlikte a/an kullanamayız: "a bread", "an advice" söylenmez.

Normalde çoğul olarak da kullanılmazlar: "breads", "advices" söylenmez.

o I'm going to buy some bread. ya da … a lot of bread. ("a bread" değil.)

o Enjoy your holiday! I hope you have good weather. ("a good weather" değil.)

o Where are you going to put all your furniture? ("furnitures" değil.)

News, sayılamayan bir isimdir, çoğul değildir.

o The news was very depressing. ("the news were" değil.)

Travel, genel anlamda seyahat etmek anlamında kullanılır. "a journey" ya da "a trip" anlamında "a

travel" şeklinde kullanamayız.

o We had a very good journey. ("a good travel" değil.)

Page 9: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Aşağıdaki sayılabilen ve sayılamayan isimleri inceleyin:

Sayılabilen isimler Sayılamayan isimler

I’m looking for a job.

What a beautiful view!

It’s a nice day today.

We had a lot of bags and cases.

These chairs are mine.

It was a good suggestion.

I'm looking for work. (“a work”değil)

What beautiful scenery!

It's nice weather today.

We had a lot of luggage. (“luggages” değil)

This furniture is mine.

It was good advice.

Aşağıdaki örneklerde sayılabilen ve sayılamayan isimlerin nası kullanıldıklarını inceleyin:

o 1. "Did you hear a noise just now?" "No, I didn't hear anything."

o 2. If you want to know the news, you can read a paper.

I want to write some letters but I haven't got any paper to write on.

o 3. I thought there was somebody in the house because there was a light on inside.

Light comes from the sun.

o 4. I was in a hurry this morning. I didn't have a time for breakfast.

"Did you enjoy your holiday?" "Yes, we had a wonderful time."

o 5. Sue was very helpful. She gave us some very useful advice.

o 6. We had very good weather while we were on holiday.

o 7. We were very unfortunate. We had bad luck.

o 8. It's very difficult to find job at the moment.

o 9. Our journey from London to Istanbul by train was very tiring.

o 10. When the fire alarm rang, there was total chaos.

o 11. I had to buy some bread because I wanted to make some sandwiches.

o 12. Bad news doesn't make people happy.

o 13. Your hair is too long. You should have it cut.

o 14. Nobody was hurt in the accident but the damage to the car was quite bad.

Aşağıdaki kelimelerin nasıl kullanıldıklarını inceleyelim:

Chair experience progress furniture hair work

information luggage permission progress work job

o 1. I didn't have much luggage just two small bags.

o 2. They'll tell you all you want to know. They'll give you plenty of information.

Page 10: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

o 3. There is room for everybody to sit down. There are plenty of chairs.

o 4. We have no furniture, not even a bed or a table.

o 5. "What does Alan look like?" "He's got a long beard and very short hair.

o 6. Carla's English is better than it was. She's made progress.

o 7. George is unemployed. He's looking for a job.

o 8. George is unemployed. He's looking for work.

o 9. If you want to leave work early, you have to ask for permission.

o 10. I don't think Ann will get the job. She hasn't got enough experience.

o 11. Rita has done many interesting things. She should write a book about her experiences.

Temel Ingilizce Konulari

İngilizce Cümle Yapısı - The Sentence

İngilizce cümledeki kelime sırası

İngilizce cümlenin anlamı, cümledeki kelimelerin dizilişi ile yakından ilgilidir. Cümle kurarken bu sırayı

izlemek bize kolaylık sağlayacaktır.

Cümlenin kelime sırası şu şekildedir:

1. Özne (Subject) + Fiil (Verb) + Nesne (Object)

Örnek:

I bought a hat.

Bir şapka satın aldım.

2. Zarf ifade eden kelimeler ise (Nasıl? Nereye? Ne zaman?) genellikle fiil ya da

nesneden sonra gelirler.

Örnek:

He read the note quickly. (How?).

Notu çabucak okudu.

I waited at the corner(Where?) till 11.30(When?).

11 buçuğa kadar köşede bekledim.

3. Eğer kuracağımız cümle soru cümlesi ya da emir cümlesi değilse kelime sırası genellikle

şu şekildedir:

Page 11: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Özne Fiil Nesne Zarf İfadeleri

Nasıl? Nerede? Ne zaman?

I bought a hat yesterday.

The children have gone home.

We ate our meal in silence.

İngilizce cümle yapısını öğrendikten sonra cümle kurmak bizim için biraz daha da kolaylaşacaktır. Bu

yapıyı takip ederek, ingilizce cümle yapısını bilmek bize, cümlenin anlamını bulmada, çeviri yapmada da

yardımcı olacaktır.

Aşağıdaki ingilizce örnek cümleleri inceleyelim. Kelimelerin başına (Ö)-Özne, (F)-fiil ve (N)-Nesne

işaretlerini koyacağız.

(Ö)John Baily (F)has set (N)a new high-jump record.

(Ö)The passport officer (F)examined (N)the passport.

(Ö)The dogs (F)don't like (N)these biscuits.

(Ö)The shop assistant (F)is wrapping (N)the parcel.

(Ö)The visitors (F)have been (N)the new buildings.

Aşağıdaki örnek cümlelerde ise "(Ö)-Özne, (F)-fiil, (N)-Nesne, (NS)-Nasıl?, (Ne)-Nerede

ve (NZ)-Ne zaman" işaretlerini koyacağız.

(Ö)The children (F)slept (NZ)till 11 o'clock tihs morning.

(Ö)He (F)threw (N)the papers (Ne)into the bin.

(Ö)I (F)don't speak (N)English (NS)well.

(Ö)Mrs Jones (F)hides (N)her money (Ne)under the bed.

(Ö)You (F)didn't pack (N)this suitcase. (NS)carefully.

Farklı İngilizce Cümle Kalıpları

İngilizce cümle yapısı içerisinde farklı bazı yapılardan söz edebiliriz. İngilizce bir cümlenin

oluşturulabileceği bazı kalıplar vardır. Bu kalıplar çerçevesinde anlamlı cümleler oluşturabiliriz.

1. İngilizce bir cümle aşağıdaki 4 kalıpdan herhangi birisiyle oluşturulabilir:

Page 12: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

- İfade kalıbı: The shops close at 7 tonight. (Dükkanlar bu gece 7'de kapatıyor.)

- Soru kalıbı: Do the shops close at 7 tonight? (Dükkanlar bu gece 7'de mi kapatıyor?)

- Emir kalıbı: Shut the door. (Kapıyı kapat.)

- Ünlem kalıbı: What a slow train this is! (Ne yavaş bir tren.)

2.İngilzce cümle oluştururken büyük harfle başlamalı ve nokta (.), soru işareti (?) ya da ünlem

işareti ile bitirmeliyiz.

Aşağıdaki cümlelerin sonlarında cümlenin hangi kalıpla oluşturulduğunu belirten harfler koyacağız.

İfade= (İ), Soru= (S), Emir= (E), Ünlem= (Ü)

Don't spill the coffee. (E)

Have you seen today's paper? (S)

How to nice to meet you! (Ü)

Where did you put mu umbrella? (S)

The train arrived fifteen minutes late. (İ)

The plane won't arrive on time. (İ)

I can't play this electricity bill. (İ)

Please open the door for me. (E)

'Where's the nearest hotel?' he asked. (S)

Düzenli çoğul yapısına göre isimlerin sonunda bazı değişikler yapılır.

Düzenli Çoğul Yapılar

Genelde isimlerin sonuna -s eki getirilir.

Örnek Kelimeler:

Tekil Çoğul Anlamı

dog dogs köpek

apple apples elma

boy boys erkek çocuk

girl girls kız çocuk

Page 13: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

pencil pencils kurşun kalem

cup cups fincan

boy boys erkek çocuk

-ss, -ch, -sh, -x, -s ile biten isimlere ise -es ekini ekleriz.

Örnek Kelimeler:

Tekil Çoğul Anlamı

match matches kibrit

box boxes kutu

brush brushes fırça

glass glasses bardak

bus buses otobüs

Eğer isim -o ile bitiyosa, -es eki getirilir.

Örnek Kelimeler:

Tekil Çoğul Anlamı

potato potatoes patates

tomato tomatoes domates

İsim "sessiz harf + y" ile bitiyorsa, -y gider yerine -ies gelir.

Örnek Kelimeler:

Page 14: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Tekil Çoğul Anlamı

baby babies bebek

cherry cherries kiraz

Düzensiz Çoğul Yapıları

İngilizcede bazı isimler çoğul yapılırken, yukarıda saydığımız kurallara uymazlar. Bunlar düzensiz

yapılardır.

Tekil Çoğul Anlamı

man men adam

woman women kadın

child children çocuk

person people insan

foot feet ayak

tooth teeth diş

İngilizce belgisiz ve belirli sıfatlar (indefinite and definite articles: a, an, the)

İngilice belgisiz sıfatlar yani indefitine articles, “a ve an” dir. Türkçede “Bir” (1) anlamına gelirler. Belirli

olmayan bir obje ile birlikte kullanılırlar. Yani bu obje herhangi bir objedir, özel bir durumu yoktur.

Belgisiz Sıfat - indefinite article: a

Eğer kelimenin okunuşu (buraya dikkat edin, kelimenin kendisi değil) sessiz harf ile başlıyorsa “a”

kullanılır.

It's a gift.

O bir hediye.

It's a lovely day.

Çok güzel bir gün.

Page 15: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Belgisiz Sıfat - İndefinite article: an

Belirli olmayan objeler için kullanılır. Eğer kelimenin okunuşu sesli harf ile başlyorsa “an” kullanılır.

Can I have an orange juice?

Portakal suyu alabilirmiyim.

I am an English teacher.

Ben bir İngilizce öğretmeniyim.

I will be there in an hour.

Bir saat içinde orda olacağım.

Definite article: the

Eğer hakkında konuştuğunuz nesne ile ilgili konuşmacı ve dinleyici bilgi sahibi ise “the” kullanılır.

The player is very good.

Oyuncu çok iyi.

Did you clean the car?

Arabayı temizledin mi?

Burada söz konusu olan bizim arabamızdır. Sadece bir tane var. Belirli bir araba söz konusu.

Aşağıdaki örnekleri inceleyelim:

This is a beautiful painting. Does the artist live near here?

Güzel bir tablo. Sanatkar buralarda mı yaşıyor?

İlk cümlede belirli olmayan bir tablodan bahsedildi. Ama ikinci cümlede ise tablonun sahibi, yani belirli bir

sanatkardan söz edildiği için “the” kullanıldı.

I bought a new toothbrush this morning and I can't find it. I'm sure I put it in the bathroom.

Bu sabah yeni bir diş fırçası aldım ama onu bulamıyorum. Eminim onu banyoya koydum.

Yine ilk cümlede sadece konuşan taraf diş fırçasından haberdar olduğundan “a” kullanıldı. Banyo ise belirli

olduğundan “the” kullanıldı.

There's a man at the door. He wants to see you.

Kapıda bir adam var. Seni görmek istiyor.

Page 16: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Bu cümlede de adam bilinen birisi olmadığında “a” kullanıldı. Ama “door” belli olduğunda the kullanıldı.

İngilizce Sıfatlar; nice, big, beautiful

İngilizce sıfatlar konusunu değişik başlıklardan oluşur.İyelik sıfatları (possessions), karşılaştırma

sıfatları (comparatives) ve derecelendirme sıfatları (superlatives) gibi konuları farklı konular

altında göreceğiz. Bunun yanında sıfatlar ve zarflar arasındaki ilişkilleri göreceğiz. Sıfatlarla ilgili örnek

cümleler ve anlamları konunun içerisinde yer alacak.

Sıfatlar, isimlerden önce kullanılan ve isimleri değişik yönlerden niteleyen ya da belirten sözcüklerdir.

İngilizcede de sıfatlar genellikle isimlerden önce kullanılırlar.

Bazı örnek cümleler:

It's a beautiful day.

Güzel bir gün.

My teacher is very young.

Öğretmenim çok genç.

It's an expensive restaurant.

O pahalı bir restoran.

They're very friendly people.

Onlar çok sıcakkanlı insanlar.

Sıfatlar “to be” fiilinden sonra da kullanılabilirler.

My teacher is very young.

Öğretmenim çok genç.

Sıfatlar kullanıldıkları yerlere göre, tekillik-çoğulluk durumlarına göre ya da erkek-kız kullanımına göre

değişiklik göstermezler.

a clever girl – aklı bir kız

clever girls – akıllı kızlar

Page 17: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

a clever boy – akıllı bir erkek çocuğu

clever boys – akıllı erkek çocukları

Aşağıdaki isim ve sıfatlarla ilgili örnek cümleler oluşturalım:

Small / rooms

The rooms are small. / They're small rooms.

Odalar ufak. / Onlar ufak odalar.

Not / long / story

It's not a long story. / The story's not long.

Uzun bir hikaye değil. / Hikaye uzun değil.

Happy / children

The children are happy. / They're happy children.

Çocuklar mutlu. / Onlar mutlu çocuklar.

Dirty / restaurant

The restaurant's dirty. / It's a dirty restaurant.

Restoran kirli. Kirli bir restoran.

Heavy / books

The books are heavy. / They're heavy books.

Kitaplar ağır. / Onlar ağır kitaplar.

Old / house

The house is cold. / It's a cold house.

Page 18: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Ev eski. / O eski bir ev.

Quiet / village

The village is quiet. / It's a quiet village.

Kasaba sessiz. / O sessiz bir kasaba.

pretty / garden

The garden's pretty. / It's a pretty garden.

Bahçe çok güzel. / O güzel bir bahçe.

İngilizce 'There is - There are' Yapısı

İngilizce there is there are, tekil ve çoğul yapılarla birlikte kullanılırlar. Bir şeyin var olup olmadığı ya da

miktarının ne olduğu hakkında bilgi vermek için kullanılır.

Gramer kalıbı şu şekildedir:

• Olumlu cümle formu:

There is, there's + tekil isim.

There are + çoğul isim.

• Soru cümlesi formu:

Is there ...?

Are there ...?

Örnek Cümleler ve Türkçeleri:

There's a cat in the garden.

Bahçede bir kedi var.

There are twenty students in the class.

Sınıfta 20 öğrenci var.

Page 19: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Is there a hotel near here?

Yakınlarda bir otel var mı?

Are there a lot of tourists in your town?

Kasabanızda çok turist var mı?

There are four girls and two boys in her family.

Ailesinde 4 kız 2’de erkek çocuğu var.

Is there a train to Manchester?

Manchester’a tren var mı?

Is there a good restaurant in this street?

Bu caddede iyi bir restoran var mı?

There are two hospitals in town.

Şehirde 2 tane hastane var.

İngilizce Kişi ve Nesne Zamirleri

İngilizcede “subject pronouns” öznelerin yerini tutan yapılardır yani Türkçedeki karşılığı “ kişi-şahıs

zamirleri” dir. Nesnelerin yerini tutan zamirler de “object pronouns” olarak isimlendirilir.

Kişi Zamirleri Fiil Nesne Zamirleri

I see them.

She knows me.

We don't like it.

Bunun yanında “object pronouns” yani nesne zamirleri prepozisyonlarla birlikte de kullanılırlar:

Do you live with them?

Onlarla mı yaşıyorsun?

Jenny works with him.

Page 20: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Jenny onunla çalışıyor.

Kişi Zamirleri - Subject pronouns

I Ben

You Sen

He O - Erkekler için kullanılır

She O - Kızlar için kullanılır

It O - Cansız varlıklar için kullanılır.

We Biz

You Siz

They Onlar

Nesne Zamirleri - Object Pronouns

I Ben

You Sana-seni

Him Ona-onu - Erkekler için kullanılır

Her Ona-onu - Kızlar için kullanılır

It Ona-onu - Caznsız varlıklar için kullanılır.

Us Bizi-Bize

You Sizi-Size

Them Onları-Onlara

Örnek Cümleler ve Türkçeleri:

Page 21: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Can you help us with these bags?

Bu çantaları taşımamızda bize yardım edermisiniz?

We usually see them at the weekend.

Onları genelde hafta sonları görürüz.

How did you teach him to read?

Ona okumayı nasıl öğrettin?

Dikkat edilirse 'kişi zamirleri - subject pronouns' öznelerin, yani eylemi gerçekleştirenlerin yerine

kullanılır.

I write to her once a month.

Ona ayda bir yazarım.

He loved her very much but she didn't love he.

O onu (kızı) çok sevdi ama o (kız) onu sevmedi.

Why did you ask them to come? I don't like them.

Neden onlardan gelip gelmeyeceklerini sordun? Onlardan hoşlanmıyorum.

Please don't wait for us.

Lütfen bizim için beklemeyin.

Did they tell her the news?

Ona olan biteni anlattılar mı ?

Would you like to come with me?

Benimle gelmek istermisin ?

Aşağıdaki cümlelerde nesne zamirlerinin ne şekilde kullanıldığını inceleyim. Nesne zamirlerinin neye

karşılık geldikleri koyu harflerle yazıldı.

I can't open this door. Could you open it for me, please?

Kapıyı açamadım. Benim için onu açarmısın lütfen?

Page 22: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

I can't do this homework. Can you help me?

Bu ev ödevini yapamam. Bana yardım edermisin?

I asked you a question but you didn't answer me.

Sana bir soru sordum ama sen bana cevap vermedin.

We're not ready. Please give us some more time.

Hazır değiliz. Lütfen bize biraz daha zaman verin.

She speaks very quickly. I can't understand her.

Çok hızlı konuşuyor. Onu anlayamıyorum.

I'm sorry about your birthday. I'm afraid I forgot about it.

Doğum gününden dolayı üzgünüm. Korkarım onu unuttum.

Jill's a very nice woman. Do you know her?

Jill çok iyi bir kadın. Onu tanıyormusun?

İngilizce Possessive Adjectives; İngilizce İyelik sıfatları

İngilizce possessive adjectives konusu Türkçe İyelik sıfatları - İyelik eki konusuna karşılık gelir.

Sahip olma durumlarını belirtmede kullanılırlar. İsimlerden önce kullanılırlar.

Aşağıdaki örnek cümle ve türkçelerini inceleyelim:

That's my daughter.

Şu benim kızım.

Is this your book?

Bu senin kitabın mı?

This is her office.

Page 23: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Bu onun ofisi.

I've got their phone number.

Telefon numaralarını unuttum.

Aşağıdaki tabloda konu bütünlüğü açısından kişi-şahıs zamirleri ile iyelik sıfatları bir arada verildi.

Kişi Zamirleri Possessive Adjectives-İyelik Sıfatları

I - Ben My - Benim

You - Sen Your - Senin

He - O (Erkek) His - Onun

She - O (Dişi) Her - Onun

It - O (Cansız, Cinssiz) Its - Onun

We - Biz Our - Bizim

You - Siz Your - Sizin

They - Onlar Their - Onların

"my, your, her, his, its, our, their" tekil ya da çoğul kullanımlarda değişime uğramadan aynen kalır.

Here's my book.

Kitabım burada.

Here are my books.

Kitapların burada.

Örnek Cümleler ve Türkçeleri:

Alison is doing her homework.

Page 24: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Alison ödevini yapıyor. (onun ödevini)

Do you live with your parents?

Ailenle mi yaşıyorsun? (senin ailen)

We love our new house.

Yeni evimizi seviyoruz. (bizim yeni evimiz)

He's in his office.

Ofisinde. (onun ofisinde)

The children are with their grandmother.

Çocuklar büyük anneleriyle beraberler. (onların büyük anneleri)

I like my new job.

Yeni işimi seviyorum. (benim yeni işimi)

Amsterdam is famous for its canals.

Amsterdam kanallarıyla meşhurdur. (onun kanalları)

She's with her boyfriend.

Erkek arkadaşıyla birlikte. (onun erkek arkadaşı)

Page 25: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

They haven't got their umbrellas.

Şemsiyeleri yok. (onların şemsiyeleri)

She's in her bedroom.

Yatak odasında. (onun yatak odasında)

He's looking for his shoes.

Ayakkabılarını arıyor. (onun ayakkabıları)

İyelik Eki: 's

's kullanılarak bir objenin bir kişiye ya da varlığa ait olduğunu söyleyebiliriz. "Apostrophe s" yani üst

tırnak olarak da bilinen bu yapı ile bazı kısaltmalar karıştırılmamalı.

Örnek bazı cümleler:

This is Derek's bike.

Bu Derek'in bisikleti.

Anne's paintings are beautiful.

Anne'nin tabloları güzel.

The doctor's surgery is in that street.

Doktorun muayenehanesi bu caddede.

That's the cat's bowl.

Bu kedinin kasesi.

Tekil bir kişi adı ya da isimden sonra gelen iyelik eki daima 's dir:

This is Sue's bag.

These are Sue's bags.

Page 26: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Eğer isim çoğul ise ve -s ile bitiyorsa, iyelik eki olarak üst tırnak gelir ' :

My parents' flat is quite small.

Anne babamın dairesi epey küçük.

The girls' bedroom is upstairs.

Kızların yatak odası üst katta.

İsim çoğul ise ama -s ile bitmiyorsa 's gelir:

The children's coats are here.

Çocukların paltoları burada.

The men's toilets are closed.

Erkeklerin tuvaleti kapalı.

Emma and Paul's car is outside.

Emma ve Paul'un arabası dışarıda.

Zaman ifade eden kelimelerle de 's kullanılır:

A week's holiday, today's weather, yesterday's newspaper

Bir haftanın tatili, Bugünün havası, dünün gazetesi

Örnek cümleler:

These are her books. (Anne) These are Anne's books.

Bunlar onun kitapları. Bunlar Anne'nin kitapları.

Where is his coat? (Andrew) Where is Andrew's coat?

Onun ceketi nerde? Andrew'in ceketi nerde?

Is that his car? (your brother) Is that your brother's car?

Şu onun arabası mı? Şu senin erkek kardeşinin arabası mı?

Page 27: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

It's on her desk. (the teacher) It is on the teacher's desk.

O onun masasındaç O öğretmenin masasında.

Its dinner is here. (the dog) The dog's dinner is here.

Onun akşam yemeği burda. Köpeğin akşam yemeği burda.

Her children are at school now. (Judy) Judy's children are at school now.

Onun çocukları şuan okulda. Judy'nin çocukları şuan okuldalar.

It's her idea. (my wife) It is my wife's idea.

O onun fikri. O benim eşimin fikri.

'Of' iyelik eki

İngilizce "of" kelimesinin iyelik eki olarak kullanımı şu şekildedir.

Cansız varlıklar için kullanımı:

isim + of + isim

Örnekler:

The bank is at the end of the

road.

Banka yolun sonunda.

There is a cafe at the top of the

hill.

Tepenin zirvesinde bir kafe var.

front, back, side, top, bottom, end, beginning 'dan sonra

daima "of" kullanırız.

Page 28: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

It's in the front of the car.

Arabanın önünde.

"It is in the car sport." şeklinde kullanmayız!

Yaygın olarak kullanılan isimlerle birlikte "of" kullanmak

gereksiz.

(ör: car, school, town, garden, kitchen, bedroom,

sea, country, hotel)

Have you got the car keys?

Arabanın anahtarları sende mi?

Can you close the bathroom door?

Banyonun kapısını kaparmısın?

Aşağıdaki örnekleri inceleyelim:

Have you got my car keys? (keys/car)

Arabamın anahtarları sende mi?

There's a chair at the top of the garden? (garden/top)

Bahçenin yukarısında bir sandalye var.

Can you close the bedroom window ? (window/bedroom)

Yatak odasının penceresini kapatırmısın.

The money is in my hotel room. (room/hotel)

Para benim oel odamda.

I met Sarah at the school gates. (gates/school)

Page 29: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Sarah ile okul kapısında buluştum.

They live at the bottom of the hill. (hill/bottom)

Yokuşun en altında yaşıyorlar.

There's an old tree at the side of the house. (house/side)

Evin yan tarafında yaşlı bir ağaç var.

Where's the bathroom light? (light/bathroom)

Banyonun ışığı nerde?

We always meet at the town clock. (clock/town)

Her zaman şehir saatinde buluşuruz.

The sea air (air/sea) is very good for you.

Deniz havası senin için çok iyi.

this, that, these, those, Here, There: demonstrative adjectives and pronouns -

İşaret sıfatları - Zamirleri

İngilizcede bir şeyi gösterirken kullanılan sıfatlar ve zamirlerdir.

This: Tekil ve yakınımızda olan nesneleri göstermek için kullanılır.

This book is really good.

Bu kitap gerçekten eski.

This game will be hard.

Bu oyun zor olacak.

That: Tekil ve uzakta olan nesneleri gösterme için kullanılır.

That house is beautiful.

Şu ev güzel.

I don't understand that word.

Page 30: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Şu kelimeyi anlamadım.

These: Konuşmacının yakınında olan, çoğul nesneleri gösterirken ya da onlardan bahsederken kullanılır.

These chips are cold.

Bu kızartmalar soğuk.

I am enjoying there lessons.

Bu derslerden zevk alıyorum.

Those: Uzağımızda olan çoğul nesnelerden bahsederken kullanılır.

What are those birds?

Şu kuşlar nedir?

Those potatoes weren't very nice.

Şu patatesler hoş değil.

Here: Yakınımızda olan şeylerden söz ederken here kullanırız.

Here is the pencil in my hand.

Kalem elimde.

There: Bizden uzak olan nesneler için there kullanırız.

Could you bring me the seat over there?

Bana oradaki sandalyeyi getirirmisin?

I am living the house over there.

Oradaki evde yaşıyorum.

"That, this, these ve those" işaret sıfatlarını isimsiz olarak kullandığımızda da "pronoun" yani zamir yerine

geçerler:

Bir kaç örnek:

This is my friend Doris.

Bu benim arkadaşım Doris.

Those are very nice.

Page 31: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Şunlar çok hoş.

That is my car.

Bu benim arabam.

Comparative adjectives- Sıfatlarda Karşılaştırma

İki şeyi birbiriyle kıyaslarken "Comparative Adjective" yapısını kullanırız. Sıfatların sonuna –er eki

getirerek kıyaslama anlamı katmış oluruz. Sıfatlara –er eklemenin bazı kuralları vardır.

Sıfatlara genellikle direk olarak '– er' ekleriz.

sıfat anlamı -er eki almış hali anlamı

fast hızlı faster daha hızlı

old eski older daha eski

tall uzun taller daha uzun

Eğer sıfat –y ile bitiyorsa ve –y den önceki harf sesli ise –y düşer –ier gelir.

sıfat anlamı -er eki almış hali anlamı

happy mutlu happier daha mutlu

easy kolay easier daha kolay

tall uzun taller daha uzun

Eğer tek heceli sıfat bir sesli ve bir sessiz ile bitiyorsa, son harf ikienir:

sıfat anlamı -er eki almış hali anlamı

big büyük bigger daha büyük

fat şişman fatter daha şişman

thin ince thinner daha ince

Bazı sıfatlar ise düzensizdirler:

Page 32: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

sıfat anlamı -er eki almış hali anlamı

good iyi better daha iyi

bad kötü worse daha kötü

Örnekler:

fast - hızlı - faster - daha hızlı

easy - kolay - easier - daha kolay

slow - yavaş - slower - daha yavaş

strong - güçlü - stronger - daha güçlü

dirty - kirli - dirtier - daha kirli

small - ufak - smaller - daha ufak

bad - kötü - worse - daha kötü

happy - mutlu - happier - daha mutlu

cold - soğuk - colder - daha soğuk

fat - şişman - fatter - daha şişman

thin - ince - thinner - daha ince

nice - hoş - nicer - daha hoş

heavy - ağır - heavier - daha ağır

old - eski - older - daha eski

big - büyük - bigger - daha büyük

angry - kızgın - angrier - daha kızgın

long - uzun - longer - daha uzun

good - iyi - better - daha iyi

clean - temiz - cleaner - daha temiz

short - kısa - shorter - daha kısa

İngilizcede iki nesneyi birbiriyle herhangi bir özelliğine göre karşılaştırırken, sıfata –er ekleriz ve “than”

kullanırız.

English is easier than Japanese.

İngilizce Japoncadan daha kolaydır.

Karen is shorter than her twelve-year-old son.

Page 33: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Karen 12 yaşındaki oğlundan daha kısadır.

My suitcase is heavier than your suitcase.

Benim bavulum seninkinden daha ağır.

Wool is warmer than cotton.

Yün pamuktan daha sıcaktır.

Trains are faster than buses.

Trenler otobüslerden daha hızlıdır.

The Empire State building is taller than the Statue of Liberty.

The Empire State binası özgürlük heykelinden daha uzundur.

My father is older than my mother.

Babam annemden daha yaşlıdır.

Boats are slower than planes.

Botlar uçaklardan daha yavaşdır.

The Mississippi is longer than the Nile.

Mississippi Nile’den daha uzundur.

Page 34: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

The Atlantic is colder than the Mediterranean.

Atlantik Akdenizden daha soğuktur.

Countable and uncountable Nouns

Ingilizcede isimler sayilabilir ve sayilamaz olarak ikiye bolunur. Ancak bazi durumlarda isimler, hem

sayilabilir hem de sayilamayan olarak cumle icinde karsimiza cikarlar.Ilerleyen bolumlerde orneklerle

gorebiliriz.

Sayilabilen isimler kolaylikla farkedilebilir. Ornegin "chair" sayilabilir. Dolayisiyla sayilabilen isimler tekil

yada cogul olabilir.

A chair yada one chair, two chairs, three chairs...

Sayilabilen isimler tekilse indefinite article( a/an) kullanilabilir, cogul ise indefinite article( a/an)

kullanilmaz.

Ornek:

I have a dog. I want an orange, please.

My dogs are trained. I like oranges more than apples.

Ayrica sayilamayan isimlerle de indefinite article( a/an) kullanilmaz.

Ornek:

Information indefinite article( a/an) kullanilmaz. Dolayisiyla bu "information" kelimesi cumlenin yapisina

fore some yada any ile cumle icinde kullanilir.

Can I have some information on boat trips?

I haven't got any information about how to fill out this form.

"Some", "any", "much", "many", "a lot of", "a little", "a few" sayilabilen ve/veya sayilamayan isimlerde

miktar belirtmek icin kullanilirlar. Cumlenin yapisina ve ismin tekil yada cogul olusuna uygun olarak

kullanilirlar.

Some and any

"Some" ve "any" sayilabilir isimlerle kullanilanilir. Cumlenin yapisina (soru, olumlu ve olumsuz cumle)

uygun sekilde kullanilirlar. "Any" daha cok soru ve olumsuz cumlelerde kullanilir.

Ornek:

I have some good news for you.

I haven't got any money on me.

Do you have any pets?

Do you have some money with you?

Much, Many, A lot of

"Much" sayilamayan, "-s" ekiyle cogul yapilamayan isimlerle, "Many" sayilabilen cogul isimlerle icin

kullanilir.

Ornek:

I haven't got many shoes.

Page 35: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Does he have many friends in the class?

She has many pens to share.

She has much milk that's enough for everyone.

I haven't got much food for all of us.

Do you spend much time playing tennis?

"A lot of" hem sayilabilen hem de sayilamayan isimlerle kullanilabilir. Dolayisiyla cumle icinde

"much" ve "many" yerine kullanilabilir.

Ornek:

There were a lot of students absent last week.

I haven't got a lot of money.

The teacher gave away a lot of book for students.

A lot of people suffer from dementia.

There aren't a lot of mountains in this part of the country.

Do you get a lot of tourists visiting the temple every year?

A little, a few

A little ve a few biraz anlamina gelir. Tekil isimlerle a little, cogul isimlerle a few kullanilir. Cumle icindeki

kullanimlari cumlenin yapisina(soru, olumlu ve olumsuz) gore degismez.

Ornek:

We have a little money to buy a house.

They have a few elderly neighbours.

Does she have a little knowledge about the area?

The teacher knows a few English poems.

Could you get me a few apples from the basket?

-Hem Sayilabilen ve Hem Sayilamayan Isimler-

Ilk bolumde de belirttigimiz gibi, bazi isimler hem sayilabilen hemde sayilamayan isimler olarak karsimiza

cikabilir. Dolayisiyla cumle icindeki tekil yada cogul kullanimlarina uygun olarak "much" veya "many" ile

kullanilabilirler.

Bu isimlere ornek olarak; hair, light, noise, room ve paper verilebilir.

Ornek:

Countable: Uncountable:

There are two hairs in my milkshake. I don't have much hair.

We have 3 rooms in our house. Is there a room for me, too?

There are so many noises in the city. It is hard to concentrate when there is so much noise.

Page 36: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

English Tenses

Simple Present Tense-İngilizce Geniş Zaman

Simple Present Tense Cümle Yapısı

Olumlu cümle: Özne + esas fiil + s takısı.

Örnek cümle: You sing. She sings.

Olumsuz cümle: Özne + yardımcı fiil + NOT + esas fiil.

Örnek cümle: You do not sing.

Soru cümlesi: yardımcı fiil + Özne + esas fiil.

Örnek cümle: Do you sing

Geniş zamanla ilgili 3 durumdan söz edebiliriz:

1. Olumlu cümlelerde yardımcı fiil kullanmayız.

2. 3. tekil şahıslar için (he,she,it) esas fiile –s takısı, yardımcı fiile de –es ekleriz.

(yani 3. şahıslar için does yardımcı fiilini kullanırız.)

3. to be fiilinde yardımcı fiil kullanmayız. Soru ve olumsuz cümleler için bile geçerlidir bu.

Esas fiili like olan aşağıdaki örneklere bakalım:

Özne Yardımcı Fiil

Esas Fiil

+

I, you, we, they

like coffee.

He, she, it

likes coffee.

-

I, you, we, they do not like coffee.

He, she, it does not like coffee.

?

Do I, you, we, they like coffee?

Does he, she, it like coffee?

Esas fiili to be olan bu örneklere bakalım. Herhangi bir yardımcı fiilin olmadığına dikkat edin:

Özne Esas Fiil

+ I am French.

Page 37: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

You, we, they are French.

He, she, it is French.

-

I am not old.

You, we, they are not old.

He, she, it is not old.

?

Am I late?

Are you, we, they late?

Is he, she, it late?

Simple Present Tense’i hangi durumlarda kullanırız:

1. Kalıcı ve süreklilik arz eden durumlardan söz ederken:

Örnek cümle: Summer follows spring. Gases expand when heated.

2. Şu sıralar olan periyodik olayları aktarırken:

My sister works in a bank.

3. Alışkanlık haline getirilmiş eylemler:

I get up at 7. I sometimes stay up till midnight.

4. Geleceğe dönük referans verilen olaylar:

The concert begins at 7.30 next Friday evening.

5.Gözlemleri ve demeçleri, bildirileri aktarırken:

I hope so. It says here that… . I love you. I hate him.

6. Talimat verirken:

First you weigh the ingredients.

Bu derste Simple Present Tense-Geniş Zaman'ın genel kullanımından bahsettik. Simple Present Tense'in

diğer bazı kullanım alanları da vardır; örneğin: if cümleleri ya da future=gelecek anlamına gelen

durumlar. Bunları daha sonra öğreneceğiz.

Page 38: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Present Continuous Tense-Ingilizce Şimdiki Zaman

Present Continuous Tense cümle yapısı.

Özne + yardımcı fiil + esas fiil + -ing Takısı - Nesne

Örnek: I am waiting for the train. (Treni bekliyorum.)

Şimdiki Zamanla ilgili 2 durumdan söz edebiliriz:

1. Durum: İngilizcede şimdiki zamanla cümle kurarken esas fiile -ing takısı getirilir. Tüm durumlarda bu

geçerlidir.

2. Durum: 3. tekil şahıslar için (he, she, it) "is" yardımcı fiili, I için "am" yardımcı fiili, you-we-they için

de "are" yardımcı fiili kullanılır.

Aşağıdaki örnekleri inceleyelim:

özne yardımcı fiil esas fiil

+ I am speaking to you.

+ You are reading this.

- She is not staying in London.

- We are not playing football.

? Is he watching TV?

? Are they waiting for John?

Present Continuous Tense-Şimdiki Zaman'ı kullandığımız durumlar ve

örnek cümlele:

1. Kullanım. Konuşma anında devam eden eylemlerden bahsederken:

Örnek cümle: He is working at the moment. (Şu anda çalışıyor.)

2. Kullanım. Geçici durumlardan söz ederken. Eylemin Konuşma anında olması gerekmiyor:

Örnek cümle: My daughter is studying English at ODTU University.(Benim kız kardeşim ODTU

üniversitesinde ingilizce öğrenimi görüyor.)

3. Kullanım. Planlanan eylemlerden bahsederken:

Örnek cümle: We are spending next winter in Australia.(Gelecek kışı Austuralyada geciriyoruz.)

4. Kullanım. Always, usually gibi zarfların kullanıldığı eylemleden söz ederken:

Page 39: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Örnek cümle: Sheis always helping people. (O her zaman insanlara yardım ediyor.)

5. Kullanım. Şartların uzun bir zaman periyodunda değiştiği durumlardan bahsederken: Örnek cümle: The earth is slowly getting warmer. (Dünya yavaşca ısınıyor.)

Simple Past Tense - Geçmiş Zaman

İngilizcede geçmiş zamandan bahsederken bir çok farklı grammer zaman yapısı kullanırız. Bunlar içinde

en çok kullanılanı Simple Past Tense'dir.

Simple Past Tense Cümle Yapısı

Fiilin Geçmiş Zaman Formu

ya da;

yardımcı fiil did + fiilin 1. hali

Burada bazı düzenli ve düzensiz fiilleri görebiliyoruz:

V1

1. Hali

V2

2.Hali-Geçmiş

V3

3. Hali-past participle

Düzenli Fiil

work

explode

like

worked

exploded

liked

worked

exploded

liked

Düzenli fiiller geçmiş

zamanda kullanılınca

-ed ile biterler.

Düzensiz fiil

go

see

sing

went

saw

sang

gone

seen

sung

Düzensiz fiillerin 2. ve 3.

hallerini ezberlemelisiniz.

Geçmiş Zamanda fiillerin

3. halleri kullanılmaz.

Konuyu tamamlamak

için burda verildi.

Olumlu cümlelerde yardımcı fiil kullanmayız:

Page 40: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

özne + fiil (geçmiş zaman formuyla kullanılır)

Örnek cümle: I worked today.

Negatif cümlelerde ise "did" yardımcı fiili kullanılır ve fiil 1. Haldedir:

özne + yardımcı fiil did + not + esas fiil (1. halde).

Örnek cümle: I did not work today.

Soru cümlesi yaparken de "did" başa gelir ve fiil 1. halde kullanılır:

did + özne + fiil (1. halde)

Örnek cümle:did you work today?

örnek cümleler tablosu

özne yardımcı fiil esas fiil

+

I went to school.

You worked very hard.

-

She did not go with me.

We did not work yesterday.

?

Did you go to London?

Did they work at home?

İstisna! to be fiili için durum farklıdır. to be fiilinin çekimi şöyle olur:

(I was, you were, he/she/it was, we were, they were).

subject main

verb

+

I,

he/she/it was here.

You, we, were in London.

Page 41: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

they

-

I,

he/she/it was not there.

You, we,

they were not happy.

?

Was I,

he/she/it right?

Were you, we,

they

late?

Durum bildiren ve geçmişte olan olaylar için "to be" kullanılır.

Örnek: I was a student.

Öğrenciydim.

Bu derste Simple Present Tense-Geniş Zaman'ın genel kullanımından

bahsettik. Simple Present Tense 'in diğer bazı kullanım alanları da

vardır; örneğin: if cümleleri ya da future=gelecek anlamına gelen

durumlar. Bunları daha sonra öğreneceğiz.

Future Tense-Gelecek Zaman (will)

İngilizcede 2 türlü "gelecek zaman" kavramı mevcuttur. Bu konuda "will" yardımcı fiili ile kurulan

durumdan bahsedeceğiz. "will"in kullanıldığı Simple Future Tense, konuşma anında ortaya çıkmış,

planlanmamış halllerde kullanılan şekildir.

Örnek cümle ile açıklayalım:

"I don't know how to use this computer."--"OK. I will teach you."

Bu bilgisayar nasıl kullanılır bilmiyorum.-- Tamam. Ben sana öğretirim.

"Goodbye! Have a nice holiday."--"Thanks. I will send you a postcard."

Hoşçakal. İyi tatiller.--Teşekkürler. Sana kartpostal göndereceğim.

Gördüğünüz gibi bu örneklerde "gelecek zaman" durmunu karşılayan cümleler konuşma anında, önceden

planlanmamış şekilde kurulmuş cümlelerdir. İşte bu durumlarda "will" kullanılır.

Simple Future Tense - Basit Gelecek Zaman ile Nasıl Cümle Kurulur?

Page 42: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Cümlenin fiili 1. halde (Verb 1), yani yalın halde

yardımcı fiilimiz will

Özne + yardımcı fiil WILL + Esas, ana fiil

Değişmez-Sabit

Yalın Halde

will V1

Olumsuz cümlelerde cümlenin esas fiili ile wiil'in arasına NOT yardımcı kelimesini getiririz. Soru

cümlelerinde ise will özneden önce gelir.

Özne yardımcı fiil

Esas fiil

+ I will phone him.

+ You will finish before me.

- She will not pass the exam.

- We will not invite lots of people.

? Will you come on time?

? Will they want breakfast?

Konuşma anında özne ve will birleştirilip söylenir (Bu genellikle böyledir ancak bir gramer kuralı değildir.)

I will I'll

you will you'll

he will

she will

it will

he'll

she'll

it'll

we will we'll

Page 43: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

they will they'll

Olumsuz cümlelerde ise won't şeklinde kullanılır (Bu genellikle böyledir ancak bir gramer kuralı değildir.)

I will not I won't

you will not you won't

he will not

she will not

it will not

he won't

she won't

it won't

we will not we won't

they will not they won't

Simple Future Tense - Basit Gelecek Zaman Kullanımı.

Yapılacak eyleme konuşma anında karar verilir. Olay kendiliğinden gelişir. Planlanmış bir durum söz

konusu değildir.

"We haven't got any milk."-"I'll go and get some.

Sütümüz kalmamış. Gidip biraz alacağım.

"Are you coming with us?"--"No. I think I will stay here"

Bizimle geliyormusun.-- Hayır. Sanırım burda kalacağım.

"I'm too tired to walk home. I think I'II get a taxi.

Eve yürüyemeyecek kadar yorgunum. Sanırım taksi çağıracam.

Söz verme durumu söz konusu ise Simple Future Tense kullanılır:

"I'll buy you a bicycle for your birthday.

Doğum gününde sana bisiklet alacağım.

Rica ve istek durumlarında Simple Future Tense kullanılır:

"Will you hold the door open for me, please?

Kapıyı benim için açık tutarmısın lütfen?

Herhangi bir şeye karar verdiğimizde Simple Future Tense'i kullanırız:

"I'll stop and ask the way.

Durup yolu soracağım.

Page 44: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

I think I'll... ve I don't think I'll... şeklinde kullanabiliriz:

I feel a bit hungry. I think I'll have something to eat.

Biraz açlık hissediyorum. Birşeyler yersem iyi olacak.

Öngörülerden bahsederken Simple Future Tense kullanırız:

It will rain tomorrow.

Yarın yağmur yağacak.

Present Perfect Tense

Present Perfect Tense ile cümle nasıl kurulur?

Özne + have/has + esas fiil (3. Halde) + nesne

İngilizcede Present Perfect Tense önemli bir zamanlardan biridir. Öğrenilmesinde bazı zorluklarla

karşılaşılmaktadır. Bunun nedeni de bu zamanın Türkçe'de ve birçok dilde karşılığının olmamasıdır. Yapısı

çok basittir. Kullanımıyla ilgili problem söz konusudur.

Present Perfect Tense ile ilgili 2 durumdan söz edebiliriz:

1. İngilizcede Present Perfect Tense ile cümle kurarken esas fiile have ve has yardımcı fiilleri kullanılır.

2. Cümlenin esas fiili de 3. haliyle kullanılır. (past participle)

Aşağıdaki örnekleri inceleyelim:

subject auxiliary verb main verb

+ I have seen ET.

+ You have eaten mine.

- She has not been to Rome.

- We have not played football.

? Have you finished?

? Have they done it?

Page 45: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Present Perfect Tense'i hangi durumlarda kullanırız:

Present perfect Tense'in 2 temel kullanımından bahsedebiliriz.

1.Geçmişte başlamış ve şu zamana kadar devam eden eylemleri anlatırken.

before(now), ever, never...before, up till now, so far gibi zaman zarflarıyla:

Örnek cümle: I have received 20 card so far. I have never tested papatya (before).

since/for ile birlikte:

I have lived here since 1980. I have lived here for 20 years.

2. Geçmişte olmuş ama zamanı bilinmeyen durumlardan söz ederken: Örnek cümle: Have you passed your driving test? (Şuana kadar olan herhangi bir zamanda olmuş

olabilir.)

just, recently, already, still, yet gibi zaman ifadeleriyle kurulan cümleler. İçinde bulunduğumuz ana çok

yakın zamnaları karşılarlar.

I have just eaten.

Past Continuous Tense

Past continuous tense ingilizcede önemli zamanlardan birisidir. Geçmişteki belirli bir zamanda

ne ile uğraştığımızı anlatırken kullanılır.

Past Continuous Tense ile cümle nasıl kurulur?

Past Continuous Tense'in yapısı şu şekildedir:

Özne + was/were/ + esas fiil + -ing

Past continuous tense ile ilgili 2 durumdan söz edebiliriz:

1. Bütün cümlelerde (olumlu-olumsuz-soru) yardımcı fiil vardır: was/were

2. Bütün çekimlerinde fiil -ing takısı alır.

Özne Yardımcı Fiil (Auxiliary verb)

Esas Fiil

+ I was watching TV.

+ You were working hard.

- He, she, it was not helping Mary.

Page 46: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

- We were not joking.

? Were you being silly?

? Were they playing football?

Past Continuous Tense’i hangi durumlarda kullanırız:

Past Continuous Tense, geçmişte, belirli bir zamanda olmuş bir olayı anlatırken kullanılır. Olay bu

"belli" zamandan önce başlamıştır

ama o zamanda bitmemiştir, halen devam etmektedir. Örneğin, dün TV'de bir filim izledim. Filim 7'de

başladı ve 9'da bitti. Filmi izlerken kapı çalındı. Film izleme eylemi hala devam ediyor.

At 8pm yesterday, I was watching TV.

past present future

8pm

At 8pm, I was in

the middle of

watching TV.

8'de TV

seyretme

eyleminin

ortasındaydım.

Past continuous tense'i kullandığımız zaman, dinleyici hangi zamandan bahsettiğimizi bilmekte ya da

anlamaktadır. Şu örneklere bakalım:

He was studying at 8pm last night.

Geçen gece 8'de ders çalışıyordu.

What were you doing when he arrived?

O vardığında ne yapıyordun?

Page 47: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

We were having dinner when it started to rain.

Yağmur yağmaya başladığında akşam yemeğini yiyorduk.

Hikayelerde arkaplanı açıklamak için past Past Continuous Tense kullanılabilir. Örnek cümle :

" James Bond was driving through town. It was raining. The wind was blowing hard. Nobody was walking

in the streets.

Suddenly, Bond saw the killer in a telephone box..."

James Bond arabayla şehre doğru geliyordu. Yağmur yağıyordu. Rüzgar sert esiyordu. Caddelerde

kimsecikler yoktu. Aniden Bond telefon kulübesinde katili gördü.

Past Continuous Tense + Simple Past Tense

Past continuous tense ve Simple past tense sıklıkla birlikte kullanılırlar. Uzun süren bir eylemi aktarırken

past continuous tense kullanılır. Bu uzun eylemin ortalarınde bir yerlerde olan kısa eylemi aktarırken de

simple past tense'i kullanırız. Bu iki durum while ve when ile birbirine bağlanabilir.

Aşağıdaki örnekte 2 tane eylem söz konusudur:

1. Uzun eylem (watching TV), past continuous tense ile ifade edilmiştir.

2. Kısa eylem ise (telephoned), simple past tense ile ifade edilmiştir.

past present future

Long action.

I was watching

TV at 8pm.

8pm

You telephoned

at 8pm.

Short action.

Uzun eylem: "I was watching TV at 8pm."

Saat sekizde TV seyrediyordum.

Kısa eylem: You telephoned at 8pm.

8'de telefon açtın.

Bu iki eylemi when ile de birleştirebiliriz.

Page 48: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

"I was watching TV when you telephoned."

Sen telefon açtığın zaman TV seyrediyordum.

Yani kısaca:

when + short action(uzun eylem, simple past tense)

while + long action (kısa eylem, past continuous tense)

4 temel kombinasyondan söz edebiliriz:

I was walking past the car when it exploded.

When the car exploded I was walking past it.

The car exploded while I was walking past it.

While I was walking past the car it exploded.

Kısa eylem ve uzun eylemler göreceli kavramlardır:

"TV seyretme" bir kaç saat sürebilir ama "telefonun çalması" bir kaç saniye alır.

Arabanın yanından geçmek bir kaç saniye sürer ama arabanın patlaması bir kaç milisaniye sürer.

Present Perfect Continuous Tense

Present Perfect Continuous Tense ile cümle nasıl kurulur?

Özne + have/has + been + esas fiil + -ing + nesne

Aşağıdaki örnekleri inceleyelim:

subject auxiliary verb auxiliary verb main verb

+ I have been waiting for one hour.

+ You have been talking too much.

- It has not been raining.

Page 49: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

- We have not been playing football.

? Have you been seeing her?

? Have they been doing their homework?

Present Perfect Continuous Tense'i hangi durumlarda kullanırız:

"Present Perfect Continuous Tense" adından da anlaşılacağı gibi "şimdi" ile "geçmiş" arasında bir

bağlantı kurar. 2 tür kullanımından bahsedebiliriz.

1. Bahsedilen olay ya şimdi bitti ya da biraz önce sonlandı:

İngilizcede Present Perfect Continuous Tense'i geçmişte başlamış ve kısa zaman önce sonlanmış olaylarda

kullanırız. Olayın etkisi genellikle konuşmanın geçtiği anda da görülür.

I'm tired because I've been running.

geçmiş şimdi gelecek

!!!

Yakında olmuş. Sonucu devam eddiyor.

2. Hala devam eden hareket ya da eylemleri anlatmak için kullanılır.:

Geçmişte başlamış, şu ana kadar devam eden eylemlerde Present Perfect Continuous Tense'i kullanırız.

Genellikle for ve since ile birlikte kullanılır.

I have been reading for 2 hours.

geçmiş şimdi gelecek

Olay geçmişte başladı. Olay şimdi de devam ediyor.

Page 50: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

PRESENT CONTINIOUS TENSE

(ŞİMDİKİ ZAMAN)

I am doing

SIMPLE PRESENT TENSE

(GENİŞ ZAMAN)

I do

past now ( I am doing) future

geçmiş şimdi ( yapıyorum) gelecek

past I do future

geçmiş şimdi gelecek

He is playing basketball now.(Şimdi

basketbol oynuyor.)

He plays basketball every weekend.(Her

haftasonu basketbol oynar.)

The water is boiling. Can you please make

the tea? (Su kaynıyor.Lütfen çay yapar

mısın?)

Water boils at 100° Celsius. (Su 100

derecede kaynar.)

It is raining now. (Yağmur yağıyor.) It rains very often in Germany. (

Almanya’da çok sık yağmur yağar.)

She is reading her book. ( Şu anda

kitabını okuyor.)

She reads a lot. ( Çok kitap okur.)

İçinde bulunduğumuz “şu anda” gerçekleşen eylemleri Present Continious Tense ( şimdiki zaman) ile

anlatırken, “genelde” gerçekleşen olayları, alışkanlıklarımızı, yapmaktan hoşlandığımız ya da

hoşlanmadığımız şeyleri, sıklıkla tekrarlanan eylemleri, insanlar ve nesnelerle ilgili genellemeleri Simple

Present Tense ( geniş zaman) ile anlatırız.

Modal Verbs

Can Modal Verb

Can bir yardımcı fiildir, modal yardımcı fiilidir. Can, bir şeyin mümkün olup olmadığı ya da birisinin

birşeyi yapma becerisinin olup olmadığını anlatırken kullanılır. Rica, istek, izin gibi durumlarda da can

kullanılabilir. Örnek kullanım alanları:

Olasılık, ihtimal, kabliyet ve yeteneklerden bahsederken.

İstekte bulunurken.

İzin verme ve isteme durumlarında can kullanılır.

Can'in Genel Yapısı

Özne + can + esas fiil

Özne yardımcı fiil esas fiil

Page 51: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

+ I can play football.

- He

cannot

play football.

can't

? Can you play football?

Yukarıdaki örnek cümlelerde şunlara dikkat edelim:

"Can" de herhangi bir dğeişiklik yok.

Esas fiil de yalın halde.

Can in Kullanımı ve örnek cümleler.

Can: Olasılık, ihtimal, kabiliyet ve yeteneklerin anlatıldığı durumlarda

kullanılır. Örnek cümeler:

He can drive a motorbike.

Motosiklet sürebilir.

Adam can speak French.

Adam Fıransızca konuşabilir.

I cannot see you. (I can't see you.)

Seni göremiyorum.

Can: İstek, Rica ve emir cümlelerinde kullanılır.Örnek cümeler:

Can i have a glass of water, please?

Bir bardak su alabilirmiyim lütfen?

Can you go there for a while.

Page 52: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Bir süre için oraya gidermisin.

Can you be quiet!.

Sessiz olurmusun lütfen.

Can: İzin durumlarında kullanılır. Örnek cümeler:

Can i borrow your dictionary?

Sözlüğünü ödünç alabilirmiyim?

Can i close the window?

Pencereyi kapatabilirmiyim?

Be able to

Be able to aslında modal verb değildir. Be fiiline sıfat olan able'ın ve mastar olan to'nun eklenmesi ile

oluşmuştur. Modal konusunda yer almasının nedeni, kimi zaman can ve could yerine kullanılmasıdır.

Can ve could şimdiki zaman ve geçmiş zaman cümlelerinde kullanılır. Be able to ise diğer zaman/tense

cümlelerinde kullanılabilir ve can/could ile aynı anlamı verir. Bu nedenle can/could ile be able to arasında

önemli bir ilişki vardır.

Yeteneklerden söz ederken be able to kullanılır.

Be able to'nun Genel Yapısı

Özne + be + able + infinitive (mastar)

özne

be

esas fiil

able

sıfat mastar

+ I am able to swim.

- She

is not

able to swim.

isn't

Page 53: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

? Are you able to swim?

Be able to bütün zamanlarda kullanılabilir:

I was able to swim...

I will be able to swim...

I have been able to swim...

Be able to mastar şeklinde de kullanılabilir:

I would like to be able to speak Chinese.

Be able to'un Kullanımı

Be able to: Yeteneklerden Bahsederken Kullanımı

Yetenekleri ifade ederken be able to kullanılır. Able sıfattır. Güçlü, yetenekli, muktedir anlamındadır. "I

am able to swim" ile "I can swim" aynı anlamı taşır. "Be able to", yetenek anlamında "can" ve "could"

yerine kullanılabilir. "Be able to" bütün zamanlarda kullanılırken, "can" sadece şimdiki zaman ile, "could"

ise geçmiş zamanda kullanılır. Ayrıca "can" ve "colud" un mastar çekimleri yokken, "be able to" un vardır.

Dolayısıyla, diğer zamanlarda ve mastarlı kullanımlarda can ve could yerine "be able to" kullanılır.

I have been able to drive since I was twenty. (present perfect)

20 yaşımdan beri araba kullanabiliyorum. (Perfect tense)

You will be able to speak perfect French very soon. (Future simple)

Çok yakında Fransızca'yı harika bir şkilde konuşabilceksin. (Gelecek Zaman)

I would like to be able to swim like a fish. (Infinitive)

Balık gibi yüzmek isterdim. (Mastar)

Page 54: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

İngilizce Could Modal Verb

İngilizcede Could bir yardımcı fiildir, modal yardımcı fiilidir(Modal Verb). Could, geçmişte bir şeyin

mümkün olup olmadığı ya da birisinin birşeyi yapma becerisinin olup olmadığını anlatırken kullanılır. Rica,

istek, izin gibi durumlarda da ingilizcede could kullanılabilir:

geçmişteki olasılık, ihtimal, kabliyet veya yeteneklerden bahsederken

istekte bulunurken

İngilizce Could'un Genel Yapısı

Özne + Could Modal Verb + esas fiil

Özne yardımcı fiil esas fiil

+ I could play tennis.

- He

could not

play tennis.

couldn't

? Could you play tennis?

Yukarıdaki örnek cümlelerde şunlara dikkat edelim:

Cümle içinde "Could" da herhangi bir dğeişiklik yok.

Esas fiil yalın halde kullanılır.

İngilizcede Could'un Kullanımı

İngilizce Could Modal Verb: Olasılıkların ve yeteneklerin anlatıldığı

durumlarda kullanılır:

My grandfather could speak five languages.

Büyük babam 5 dil konuşabilirdi.

Alf played well but he couldn't beat Jack. .

Alf iyi oynadı ama Jack'i yenemedi.

Page 55: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Geçmişteki genel anlamlı yeteneklerden söz ederken olumlu durumlar için could, olumsuz durumlar için

de couldn't kullanılır. Eğer belirli bir zamandan bahsediyorsak, olumlu durumlarda be able to, olumsuz

durumlarda da couldn't kullanılır.

(Olumlu) Jack was an excellent tennis player. He could beat anybody.

Jack harika bir oyuncuydu. Herkesi yenerdi. (Herkese karşı genel bir yeteneği vardı.)

Jack and Alf had a game of tennis yesterday. Alf played very well but in the end Jack was able to

beat him.

Jack ve Alf dün tenis oynadı. Alf çok iyi oynadı ama sonunda Jack onu yenmeyi başardı. (Belirli bir

oyun söz konusu.)

(Olumsuz) My grandfather couldn't swim.

Büyük babam yüzemezdi.

İngilizce Could Modal Verb: İstek, rica durumlarında:

Could, soru cümlelerinde birisinden birşeyi yapmasını istediğimizde kullanılır. Bu kullanım şekli oldukça

kibar (resmi) bir kullanımdır.

Could you tell me where the hospital is, please?

Hastanenin nerde olduğunu bana söylermisiniz lütfen?

İngilizce Must Modal Verb

Bir şeyin gerekli ya da zaruri olduğu durumlarda must kullanılır. Must örnek cümlesini inceleyelim:

I must go to bank now.

Şimdi bankaya gitmeliyim.

İngilizcede Must'ın Genel Yapısı

Özne + must + esas fiil

Page 56: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

özne yardımcı fiil must esas fiil

I must go work.

You must visit us.

We must stop now.

Have to 'nun Kullanımı

Genel olarak ingilizcede must, kişisel olan zaruri, mecburi durumlar için kullanılır. Kişinin kendi fikrini

içerir. Nesnel bir yapıdadır. Şu must örnek cümlelerini inceleyelim:

I must stop smoking.

Sigarayı bırakmalıyım.

You must visit us today.

Bugün bizi ziyaret etmelisin.

They must study harder.

Daha sıkı ders çalışmalılar.

Yukarıdaki must örnek cümlelerinde zorunluluk durumu kişinin fikrine göredir. İngilizcede

Must/mustn`t kullanımında dışarıdan bir zorunluluk yoktur, "Have to" da ise bunun tam tersidir.

Have to diğer bütün zamanlarla ve modallarla birlikte kullanılabilir. Şu must örnek cümlelerini

inceleyelim:

özne yardımcı fiil esas fiil have mastar

geçmiş zaman I had to get up early yesterday.

geniş zaman I have to get up early today.

gelecek zaman I will have to get up early tomorrow.

Page 57: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

şimdiki zaman She is having to wait.

present perfect We have had to get up on the time.

modal (may) They may have to do it again.

Must not, Mustn't Konu Anlatımı

You mustn't do it.

İngilizcede must not, birşeye izin verilmediğini anlatmak istediğimizde kullanılır.

You must not smoke indoor.

Kapalı yerlerde sigara içmemelisin.

Must not'ın Genel Yapısı

Özne + must not + esas fiil

subject yardımcı must + not esas fiil

I mustn't forget my keys.

You mustn't interrupt him.

Students must not be late.

Önemli: ingilizcede must'dan sonra to gelmez! Örnek cümleyi inceleyelim:

You mustn't arrive late. ( You mustn't to arrive late. değil!)

Must not'ın Kullanımı

Must not yasaklı durumları anlatmak için kullanılır. Yapılmasına izin verilmeyen, müsade edilmeyen

durumlarda. Yasak nesnel de olabilir öznel de olabilir. Örnek cümleleri inceleyelim:

I mustn't eat so much fatty food.

Page 58: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Çok fazla yağlı yiyecekler yememeliyim.

Students must not speak in class.

Öğrenciler sınıfta konuşmamalı.

Drivers must not drink while driving.

Sürücüler araba sürerken içki içmemeli.

Geçmişten söz ederken must not kullanılmaz. Diğer modal verbler kullanılır. Örnek cümleleri

inceleyelim:

You are not allowed for voting

Oy kullanmak içi izniniz yok.

I couldn't park inside the hospital.

Hastanenin içine park edemedim.

Should Modal Verb

Should, bir modal yardımcı fiilidir. Şu durumlarda kullanılır:

Tavsiye verirken ya da öneride bulunurken.

Mecburiyetlerden söz ederken.

Olasılık ve beklentilerden bahsederken Should model verb`i kullanılır.

Should'un Genel Yapısı

Özne + should + esas fiil

özne yardımcı fiil esas fiil

+ He should go to bed.

- He should not go to bad.

Page 59: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

shouldn't

? Should he go to bed?

Should 'un Kullanımı

1) Tavsiye verirken should kullanılır. Örnek cümleler:

You should apply for that job.

Bu işe başvurmalısın.

You should visit your parents.

Anne babanı ziyaret etmelisin.

You should take care of your children.

Çocuklarınla ilgilenmelisin.

2) Zorunluluk durumlarında should kullanılır. Örnek cümleler:

You should be at work now.

Şu anda işte olmalısın.

You should brush your teeth after each meal.

Her öğünden sonra dişlerini fırçalamalısın.

You should not drive fast.

Hızlı araba sürmemelisin.

3) Olasılık içeren durumlarda should kullanılır. Örnek cümleler:

The bus should be here soon.

Otobüs birazdan burda olmalı.

Page 60: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

They should be here by noon.

Öğlenleyin burda olabilirler.

4) Koşullu durumlarda should kullanılır: Örnek cümleler:

If Tom should phone while I am out, tell him I'll phone him back later.

Ben dışardayken eğer Tom ararsa , onu sonra arayacağımı söyle. ("If Tom phones..." ile aynı anlamlı.

Should kullanılmasının nedeni, Tom'un arama olasılığının düşük olması.)

I have left the clothes outside. If it is should rain, can you bring it in?

Elbiseleri dışarda bıraktım. Eğer yağmur yağarsa, onları içeri alırmısın?

5) "If I were you I should..." Eğer yerinde olsaydım ...

If I were you i should buy that car.

Yerinde olsaydım o arabayı satın alırdım.

If I were you i shouldn't eat it.

Yerinde olsaydım onu yemezdim.

Have to Modal Verb

You have to do it.

Bir şeyin yapılmasının zorunlu, gerekli, mecburi olduğunu anlatırken have to kullanılır.

I have to go to hospital.

Hastaneye gitmeliyim. (Gitmek zorundayım.)

Have to'nun Genel Yapısı

Özne + yardımcı fiil + have + mastar (to ile)

özne yardımcı fiil esas fiil have infinitive (to ile)

Page 61: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

+ He

has to work.

- I do not have to see the doctor.

? Did they have to go to school?

Have to 'nun Kullanımı

Genel olarak have to, kişisel olmayan zorunlulukları anlatırken kullanılır. Yapılması zorunlu olan şeyler,

yasalarla ya da okul kuralları gibi kurallarla zorunlu tutulan şeylerdir.

In England, you have to drive on the left.

İngilterede arabayı sol şeritten sürmelisiniz.

In Turkey, school children have to wear a uniform.

Türkiye'de okula giden çocuklar üniforma giymek zorundadır.

Ahmet has to wear a tie at work.

Ahmet işte kravat takmak zorundadır.

Yukarıdaki örneklerde zorunluluk durumu kişinin fikrine göre değil dışardan bir etkiyle oluşmuştur.

Have to diğer bütün zamanlarla ve modallarla birlikte kullanılabilir. Şu örnekleri inceleyelim:

özne yardımcı fiil esas fiil have mastar

geçmiş zaman I had to get up early yesterday.

geniş zaman I have to get up early today.

gelecek zaman I will have to get up early tomorrow.

şimdiki zaman She is having to wait.

present perfect We have had to get up on the time.

Page 62: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

modal (may) They may have to do it again.

İngilizce Would Modal Verb

İngilizcede Would yardımcı fiil olarak kullanılır; "modal yardımcı fiili". Would'u kullandığımız durumlar

şunlardır:

Geçmişten bahsederken

Geçmiş bir zamanda, gelecekten söz ederken

Şart Kiplerinde

Arzular dile getirirken, kibarca soru ve istekte bulunurken, fikir ve beklentileri, pişmanlık gibi

durumlarda da would kullanılır.

Would'un Cümle Yapısı şöyledir:

özne + would + esas fiil

Özne yardımcı fiil ana fiil

+ She

would

like milk.

'd

- She

would not

like lemonade.

wouldn't

? Would she like coffee?

Şöyle bir kullanım sözkonusu değildir:

I would to like coffee.

İngilizcede Would, to ile kullanılmaz. Would bir yardımcı fiil gibi düşünülmelidir.

İngilizce Would Yardımcı Fiilinin Kullanımı

would: Geçmişten söz ederken kullanılır.

would, gelecek zamanda kullandığımız "will" ya da "going to" 'nun geçmiş zaman kullanımı anlamını taşır.

I thought it would be cold so I wore my coat.

Page 63: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Havanın soğuyacağını düşündüm ve paltomu giydim.

Even as a boy, he knew that he would succeed in football.

Çocukken bile, futbolda başarılı olacağını biliyordu.

Reported speech cümlelerinde (dolaylı anlatım) would, gelecek zamanda kullandığımız "will" ya da "going

to" 'nun geçmiş zaman kullanımı anlamını taşır.

She said that she would buy some apple. ("I will buy some apple.")

Biraz elma alacağını söyledi. ("Biraz elma satın alacak".)

would: Koşul, şart cümlerinde kullanılır. Örnek cümleler:

I'd be very frightened if somebody pointed a gun at me.

Eğer birisi bana silah doğrultsaydı çok korkardım.

If I didn't go to their party, they'd be offended.

Eğer partilerine gitmeseydim çok gücenirdiler.

If you took more exercise, you'd (= you would) probably feel healthier.

Eğer daha fazla egsersiz yapsaydın, muhtemelen daha sağlıklı olacaktın.

I wouldn't drink that if I were you.

Yerinde olsaydım onu içmezdim.

would: İstek, Eğilim anlatırken kullanılır. Örnek cümleler:

Would you like some tea?

Biraz çay isermisin?

What I'd really like is some coffee.

Tek istediğim biraz kahve.

Page 64: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

would: Kibar istekler ve Sorular için kullanılır. Örnek cümleler:

Would you open the window, please?

Pencereyi açarmısınız lütfen?

Would you know the topic?

Mesele nedir, biliyormusunuz?

Would you go with him?

Onunla gidermisin?

would: Dilekte bulunurken kullanılır. Örnek cümleler:

I wish you would not go.

Keşke gitmeseydin. (Kalmanı çok isterdim.)

Sıfatlar ve Zarflar

İngilizce Sıfatlar (Adjectives) Konu Anlatımı

İngilizcede sıfatlar, bir ismin önüne gelerek, o ismi sahip olduğu özellikler yönünden niteleyen ya da

belirten sözcüklerdir. Bu yazıda, sıfatların, isimlerle birlikte nasıl kullanıldığını göreceğiz. Bunun yanında

birden çok sıfat, cümle içinde nasıl sıralanır konusunu da (sıfatların sıralanışı) örnek cümlelerle

anlatacağız.

Sıfatlar, daima isimlerden önce gelirler:

a long journey ('a journey long' şeklinde değil!)

loud music ('music loud' şeklinde değil!)

Sıfatlar, tekil ya da çoğul şeklinde değişikliğe uğramazlar:

a fast car

fast car ('fasts cars' şeklinde değil:)

Page 65: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

İsimden önce, birden fazla sıfat kullanılıyorsa, bunların arasına 'and' gelmez:

big bad wolf ('a big and bad wolf' şeklinde değil)

Renk bildiren sıfatlar, genellikle diğer sıfatlardan sonra gelirler:

beautiful red apples ('red beautiful apples' şeklinde değil)

Aşağıda yer alan, parantez içindeki sıfatların, nasıl kullanıldığına bakalım. Sıralanışa dikkat edelim:

One day, a time ago, (long fine) One fine day, a long time ago

a girl (beautiful, little) a beautiful little girl

in a coat (red) in a red coat

though a forest (dark) though a dark forest

with a bag (big) with a big bag

of apples (red, wonderful) of wonderful red apples

to see her grandmother. (old) to see her old grandmother

Under a tree (tall green) Under a tall green tree

she saw a wolf (big, bad) she saw a big bad wolf

Yukarıdaki örneklerde, sıfatların kullanım şekillerini, sıralarını ve temel özelliklerini görmüş olduk.

Aşağıdaki örnekde ise, sıfatları düzgün şekilde kullanarak bir hikayenin nasıl tamamlandığını

görüyoruz. Sol taraftaki kelimeleri, sağ tarafta düzelterek, hikayenin içinde sıfatları kullanmış olduk.

Page 66: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

' good little, girl morning', said Good morning, little girl', said

big the bad wolf the big bad wolf.

'going you where are 'Where are you going

that with bag heavy with that heavy bag

day this fine on?' on this fine day?'

'going my see to grandmother I'm old' 'I'am going to see my old grandmother'

girl the said littler. said the littler girl.

'lives small she in house a 'She lives in a small house

new the supermarket near.' near the new supermarket.'

İngilizcede sıfatlar, be, become, get, seem, look ve feel fiillerinden sonra kullanılabilirler.

Örnek cümleler:

The wather is cold.

Su soğuk.

Everything became clear.

Herşey tertemiz oldu.

It's getting late.

Geç oluyor.

You seem tired.

Yorgun görünüyorsun.

Page 67: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Yukarıdaki fiilleri kullanırken, eğer birden çok sıfat kullanacaksak, son sıfattan önce 'and' bağlacı

getiririz:

He was tall, dark and handsome.

You look well and hapy.

İngilizce Comparative - Karşılaştırma ve Superlative - Üstünlük Bildiren

Sıfatların Yapısı

Bu yazımızda, İngilizce comparative, yani karşılaştırma sıfatları ve superlative yani üstünlük

derecesi bildiren sıfatların yapısını ve kurallarını göreceğiz. Bu yapıların nasıl oluşturulduğunu, nerelerde

kullanıldığını, düzensiz sıfatları, bunlarla ilgili örnek kelime ve örnek cümleler ve bunların Türkçe

anlamları ile birlikte göreceğiz.

Comparative sıfatlar yani karşılaştırma sıfatları şu şekilde oluşturulur:

Sıfat ya -er eki (takısı) alır, ya da sıfatın başına more getirilir.

colder, more famous

Superlative yani üstünlük bildiren sıfatlar ise şu şekilde oluşturulur:

Sıfatlara -est eki eklenir ya da sıfatların başına most getirilir.

coldest, most famous

Aşağıdaki sıfatların comparative ve superlative yazılışlarını inceleyelim. Türkçe anlamları şu şekildedir:

soğuk - daha soğuk - en soğuk

Sıfat Comparative Superlative Türkçe Anlamları

cold colder coldest soğuk

late later latest geç

green greener greenest yeşil

safe safer safest güvenli

Page 68: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

rich richer richest zengin

strange stranger strangest yabancı

fine finer finest iyi

high higher highest yüksek

small smaller smallest küçük

Bir sesli ve bir sessiz ile biten, kısa, tek heceli comparative sıfatlar yani karşılaştırma sıfatları şu

şekilde oluşturulur:

Sıfatın son kelimesi iki kere yazılır.

fat - fatter - fattest

thin - thinner - thinnest

w ile biten sıfatlarda ise son harf ikilenmez:

low - lower - lowest

Aşağıdaki sıfatların comparative ve superlative yazılışlarını inceleyelim:

Sıfat Comparative Superlative Türkçe Anlamı

red redder reddest kırmızı

slow slower slower yavaş

big bigger biggest büyük

hot hotter hottest sıcak

new newer newest yeni

İki heceli ve -y ile biten sıfatlarda ise, -y düşer -ier ve -iest gelir:

Page 69: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

happy - happier - happiest

Aşağıdaki sıfatların comparative ve superlative yazılışlarını inceleyelim:

Sıfat Comparative Superlative Türkçe Anlamı

friendly friendlier friendliest samimi

lazy lazier laziest tembel

hungry hungrier hungriest aç

İki heceliden daha fazla heceli sıfatlarda ise, comparative yapılacaksa başına more, superlative

yapılacaksa başına most getirilir:

hopeful - more hopeful - most hopeful

Aşağıdaki sıfatların comparative ve superlative yazılışlarını inceleyelim:

Sıfat Comparative Superlative Türkçe Anlamı

famous more famous most famous meşhur

careful more careful most careful dikkatli

beautiful more beautiful most beautiful güzel

intelligent more intelligent most intelligent akıllı

dangerous more dangerous most dangerous tehlikeli

Yukarıda saydığımız kurallara uymayan, 'ingilizce düzensiz sıfatlar' da mevcuttur:

good - better - best

bad - worse - worst

far - further - furthest ya da (farther - farthest)

Aşağıdaki örnek cümlelerde düzensiz fiillerin nasıl kullanıldığını inceleyelim:

I know that my handwriting is bad, but Ahmet's is worse.

I'm so tired. Is the bus stop much further/farther

Page 70: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

İngilizce Comparative - Karşılaştırma Sıfatları Kullanımı

Bu yazımızda, ingilizce karşılaştırma - comparative sıfatlarının kullanımını anlatacağız.

Comparative adjectives nerelerde kullanılır, örnek cümleler ve Türkçe anlamları, than, a lot, a bit,

much, less than gibi yapılarla birlikte nasıl cümle kurulur gibi konuları göreceğiz. Bu anlatım, her

seviyeden ve sınıftan öğrenciye yöneliktir.

İngilizce karşılaştırma sıfatlarını kullanırken, sıfattan sonra 'than' kullanırız. Burada 'than', -den,-dan

anlamında kullanılır.

Aşağıdaki örnek cümleleri inceleyelim:

Russia is bigger than China

Rusya, Çinden daha büyüktür.

Ali and Veli are older than Hüseyin.

Ali ve Veli, Hüseyinden yaşça büyüktürler.

The Sun is brighter than the moon.

Güneş Ay'dan daha parlaktır.

The moon is smaller than the sun.

Ay güneşten daha ufaktır.

İngilizce karşılaştırma sıfatlarının - comparative adjectives, ...than all the other... şeklindeki kullanımını

aşağıdaki örneklerle inceleyelim:

Alaska's area is 1,518,700 km^2. No other US state is so large.

Alaska is larger than all the other US states.

Alaska Amerikadaki diğer bütün Eyaletlerden daha büyüktür.

Cheetahs can run 110km/h. No other big cats are so fast.

Cheetahs are faster than all the other big cats.

Çitalar, diğer bütün büyük kedilerden daha hızlıdır.

Karşılaştırma sıfatları ile ...than I am / than you are şeklinde bir kullanım da söz konusudur. Resmi

olmayan konuşma İngilizcesinde ise şöyle bir kullanım tercih edilir: than

me/you/him/her/it/us/them.

Aşağıdaki cümleleri inceleyelim:

Ali was angry, but I was angrier than him / then he was.

Ali sinirliydi ama ben ondan daha sinirliydim.

John is very careful with money, but Maria is more careful than him. / than he is.

John, yanında para varsa çok dikkatlidir ama Maria ondan daha dikkatlidir.

Page 71: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

I am hungry, but you must be hungrier than me. / than I am.

Karnım aç ama sen benden daha aç olmalısın.

Karşılaştırma sıfatlarından önce a lot / a bit ya da much / a little kullanılabilir.

Aşağıdaki örnek cümleleri inceleyelim:

Your cooking is much better than my sister's.

Senin ahçılığın kızkardeşimin ahçılığından çok daha iyi.

This book is a lot more interesting than that one.

Bu kitap bundan çok daha ilginç bir kitap.

You sound a bit happier today.

Sesin bugün biraz daha neşeli çıkıyor.

more than ve less than, sıfat olmaksızın cümle içinde kullanılabilirler.

Aşağıdaki örnek cümleleri inceleyelim:

Aslı spent more than a week's pay on that dress.

Aslı bu elbise için bir haftalık harcamadan daha fazlasını harcadı.

It tooks us less than ten minutes to get home.

Eve gitmemiz 10 dakikadan az sürer.

How much is a minute? More than a second and less than an hour.

Bir dakika ne kadar zamandır? Bir saniyeden fazla ve bir saatten az.

İngilizce Superlative Adjectives - Üstünlük Derecesi Bildiren Sıfatlar

Bu yazımızda, ingilizce superlative adjectives yapısının kullanımını, örnek cümleler ve Türkçe anlamları ile

birlikte göreceğiz.

Üstünlük bildiren yani superlative yapısında, yer isimlerinden önce genellikle in kullanılır

Everest is the highest mountain in the world.

Everest Dünyadaki en yüksek dağdır.

Ahmet is the most intelligent person in the office.

Ahmet ofisteki en akıllı kişidir.

Page 72: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Ayrıca, bir grup insan içindeki bir kişiden bahsederken de in getirilir:

Sam is the youngest player in the orchestra.

Sami orkestradaki en genç çalan kişidir.

Ahmet is the oldest minister in this government.

Ahmet, bu hükümetteki en yaşlı bakandır.

Bir çok durumda da, superlative sıfattan sonra after getirilir.

Ayşe is the tallest of the three sisters.

Sami orkestradaki en genç çalan kişidir.

This is the shortest day of the year.

Bu yılın en kısa günüdür.

Comparative ve Superlative Sıfatlar Arasındaki Farklar

Bu yazımızda, comparative adjectives ile superlative adjectives arasındaki farkları, örnek cümleler

ve Türkçe anlamları ile birlikte göreceğiz.

İngilizce Comparative sıfatlar (adjectives), insanları ya da nesneleri, başka insanlarla ya da

nesnelerle kıyaslamak için kullanılır:

Ankara is bigger than İstanbul.

Ankara, İstanbul'dan büyüktür.

Bu cümlede görüldüğü gibi, Ankara ve İstanbul birbiriyle kıyaslanmaktadır. Sıfat, comparative -

karşılaştırma formunda kullanılmıştır ve sıfattan hemen sonra than getirilmiştir. Than burada cümleye

-den, -dan anlamını verir.

John is a more careful driver than Robin

John, Robin'den daha dikkatli bir sürücüdür.

Bu cümlede görüldüğü gibi, ingilizce comparative sıfat yapısı yazısında anlatığımız gibi, sıfat çok

heceli ve karşılaştırma bildirdiğinden başına more geldi.

İngilizce superlative sıfatlar (adlectives) yapısını ise, kişi ya da nesneleri, içinde bulundukları

bütün kişi ya da nesnelerle kıyaslarken kullanırız:

Ahmet is the most careful driver in the family.

Page 73: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Ahmet, ailedeki en dikkatli sürücüdür.

Bu cümlede görüldüğü gibi, Ahmet, bütün aile bireyleri ile kıyaslanmaktadır. most 'dan önce the

geldiğine dikkat edin.

Veli is the tallest player in the team.

Veli, takımdaki en uzun oyuncudur.

Aşağıdaki örnek cümleleri inceleyelim:

Mehmet is taller than all of her sisters.

Mehmet, bütün kız kardeşlerinden daha uzundur.

Kerim is the tallest person in her family.

Kerim ailesindeki en uzun kişidir.

This is the best basketball team in the country.

Bu, ülkedeki en iyi basketbol takımıdır.

A basketball court is usually bigger than a tennis court.

Bir basketbol sahası genellikle bir tenis sahasından büyüktür.

Sıfatlarda as....as Konusu, Kullanımı ve Örnek Cümleler

Bu yazımızda, ingilizce as...as konusunu işleyeceğiz. As...as yapısı nasıl oluşturulur, nerelerde ve

hangi anlamlarda kullanılır konularını, örnek cümleler ve Türkçe anlamları ile birlikte göreceğiz.

İngilizce (not) as....as kalıbı, kişi ya da nesnelerin bir yönden benzer olduklarını ya da olmadıklarını

söylemek için kullanılır:

I don't think Ahmet is going to be as tall as his sister.

Ahmet'in kız kardeşi kadar uzun olacağını sanmıyorum.

Your hands are as cold as ice.

Ellerin buz gibi soğuk.

Veli's hands aren't as small as Mehmet's.

Veli'nin elleri Mehmet'inkiler kadar küçük değil.

as....as ile birlikte, ...as I am / as you are şeklinde bir kullanım söz konusudur. Konuşma İngilizcesinde

ise bu kullanım ..as me/you/him/it/us/them şeklindedir.

Aşağıdaki örnek cümleleri inceleyelim:

Page 74: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Ayşe's prettier than her sister. Ayşe's sister isn't as pretty as her.

Ayşe's sister isn't as pretty as she is.

Ayşe'nin kız kardeşi onun kadar hoş değil.

Bu örnekte görüldüğü gibi, iki cümlenin verdiği anlam, tek cümle ile verilmiş oldu.

as...as yapısından önce, just, nearly, not quite, half, twice, three times vs. gibi kelimeleri

kullanabiliriz:

Örnekleri inceleyelim:

He's just as handsome as his brother.

O tek kelimeyle kardeşi kadar yakışıklı.

My hair is not quite as fair as my sister's hair.

Benim saçım kız kardeşimin saçı kadar sarışın değil.

Brazil is half as big as Russia.

Brezilya, Rusya'nın yarısı kadar büyük.

as much as ve as many as yapısını isimlerle birlikte kullanabiliriz:

Ahmet doesn't work as many hours as I do.

Ahmet benim çalıştığım saat kadar çok çalışmıyor.

He makes just as much money as me.

O neredeyse benim kadar para kazanıyor.

Veli has twice as much money as Mehmet.

Veli'nin, Mehmetin iki katı kadar çok parası var.

İngilizce Zarflar - Adverbs Konu Anlatımı

Bu yazımızda, ingilizce zarflar - adverbs konusunu göreceğiz. İngilizcede zarflar nasıl kullanılır, yapısı

nasıldır, düzensiz zarflar nelerdir, -ly eki (takısı) alma kuralları nelerdir, yer,zaman ve miktar zarfları

nelerdir, bütün bunları açıklayıp, örnek cümleler ve Türkçe anlamları ile anlatmaya çalışacağız.

Page 75: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

İngilizcede sıfatlar, isimlerle ve zamirlerle bağlantılı yapılardır. Sıfatlar, genellikle insanlar hakkında ya

da nesnler hakkında biz birşeyler anlatırlar.

ingilizcede sıfatlar isimlerden önce ya da be, seem, look gibi fiillerden sonra kullanılırlar.

Zarflar ise, bir şeylerin 'nasıl ve ne şekilde' gerçekleştiğini anlatır. Zarflar genellikle -ly eki ile

sonlanırlar.

Örnek Bazı Cümleler

It's an easy language.

O kolay bir dil.

Bu örnek cümlede görüleceği gibi, 'easy' sıfatı, bir isimden önce gelmiş ve o ismi 'kolaylık'

yönünden nitelemiştir.

You can learn this language easily.

Sen bu dili kolayca öğrenebilirsin.

Bu örnek cümlede ise, dilin ne şekilde öğrenileceği anlatılmıştır. Yani 'easily' burada zarfdır.

The music is slow

Müzik yavaş. (Sıfat)

The pianist is playing slowly.

Piyanist yavaşça çalıyor. (Zarf)

Joe looked hungry

Joe aç görünüyor. (Sıfat)

Joe ate hungrily

Joe çok acıkmış gibi yemek yedi. (Zarf)

This is a slow train.- It stops everywhere.

Bu yavaş bir tren. Heryerde duruyor. (Zarf)

You walked away quickly.

Page 76: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Hızlıca uzaklaştın. (Zarf)

You have cooked the meat beautifully.

Eti çok güzel pişirmişsin.(Zarf)

I sing very badly.

Ben çok kötü şarkı söylüyorum. (Zarf)

Could you talk more quietly, please?

Daha yavaşça konuşurmusun lütfen? (Zarf)

Yukarıdaki örneklerle, ingilizcede zarf ve sıfat arasındaki farkı, her ikisinin de cümle içinde nasıl

kullanıldıklarını öğrenmiş olduk.

Zarflara -ly Eki Nasıl Getirilir -ly Eki Alma Kuralları

Genellikle sıfatlara -ly getirilir ve zarf yapılırlar:

quick - quickly

real - really

complete - completely

-y ile biten sıfatlarda, -y düşer ve -ily getirilir ve zarf yapılmış olur:

easy - easily

happy - happily

-ble ile biten sıfatlarda, -e düşer, -y getirilir.

possible - possibly

Aşağıdaki örnekleri inceleyelim:

wrong - wrongly

final - finally

sincere - sincerely

loud - loudly

thirsty - thirstily

probable - probably

usual - usually

Page 77: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

nice - nicely

wonderful - wonderfully

Yer - Zaman Zarfları

İngilizcede bazı zarflar, size, bir şeylerin nerede ya da ne zaman olduğunu anlatır:

Örneğin:

I am going away tomorrow.

We ran downhill.

The accident happened there.

Miktar Zarfları

Bunun yanında bazı zarflar da miktar bakımından bilgi verir: much, a lot, a bit

Örneğin

We don't go out much.

I watch TV a lot.

I play the guitar a bit.

He sings a little.

Burada dikkat ederseniz, 'nerede, ne zaman, nasıl ya da ne kadar' sorularına cevaplar veren zarflar,

cümlenin sonunda yer almaktadırlar.

She speaks English well.

O iyi İngilizce konuşur.

They make very good bread here.

Onlar burada çok iyi ekmek yaparlar.

I bought a lot of clothes yesterday.

Dün çok fazla elbise satın aldım.

We didn't enjoy holiday much.

Tatilden çok fazla hoşlanmadık.

Page 78: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

İngilizce Zarflar Konusunda Karşılaştırma - Comparative Adverbs

Bu yazımızda, ingilizce zarflar ile nasıl karşılaştırma yapılır konusunu öğreneceğiz. Comparative adverbs

yapısı nasıldır, kuralları nelerdir, düzensiz zarflarla nasıl karşılaştırma yapılır, bütün bunları örnek

cümlelerle öğreneceğiz.

İngilizcede zarflar (adverbs) kullanılarak karşılaştırma yaparken, genellikle şu yapı kullanılır: more +

adverb (...than)

Örnek cümlelere bakalım:

Can you speak more quietly, please?

Lütfen daha sessiz konuşabilir misin?

Ahmet writes more clearly than Veli.

Ahmet Veli'den daha anlaşılır yazar.

I'm working more slowly today than yesterday.

Bugün dünden daha yavaş çalışıyorum.

Mustafa drives more dangerously than Mehmet.

Mustafa Mehmet'ten daha tehlikeli bir şekilde araba sürer.

Early, late, fast, hard, near, soon gibi zarflar ile karşılaştırma yaparken ise, sıfatlarda olduğu gibi -er

eki getirilir:

I got to the station earlier than Veli.

İstasyona Veli'den daha önce vardım.

Ali lives nearer to school than Ahmet, so He gets up later.

Ali, okula Ahmet'ten daha yakın bir yerde oturur. Bundan dolayı O daha geç kalkar.

Düzensiz sıfatların karşılaştırma ve derecelendirme (comparative and superlative) formları ise şöyle

yapılır:

well - better, badly - worse, far - further/farther

little - less, a lot/much - more

Aşağıdaki örnek cümleleri inceleyelim:

My mother drives better than my father.

Page 79: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Annem, babamdan daha iyi araba kullanır.

He sings badly, but I sing worse.

O kötü şarkı söyler ama ben daha kötü söylerim.

She talks less than he does, but she thinks more.

O, ondan daha az konuşur ama daha çok düşünür.

I live further from the centre than you.

Ben sana göre merkezden daha uzakta yaşıyorum.

Sıklık İfade Eden Zarflar : Always, often, usually, sometimes, ever

Bu yazımızda, sıklık zarfları konusu işleyeceğiz. Sıklık zarfları neler olduğunu ve kullanım kurallarını,

örnek cümleler ve Türkçe anlamları ile birlikte açıklamaya çalışacağız.

İngilizcede bazı zarflar, fiillerle birlikte kullanılırlar. Aşağıdaki tabloda bu zarfları görebiliyoruz:

Ne sıklıkla: always often usually sometimes ever hardly ever ever

Ne kesinlikle: certainly definitely probably

Diğerleri: already also just still even only

Bu zarflar, fiilden önce, yardımcı fiillerden (have, will, can, must) sonra, am/is/are/was/were

fiillerinden sonra gelirler:

She always comes here at weekends.

O her zaman buraya hafta sonları gelir.

I certainly like London.

Ben kesinlikle Londrayı severim.

Ahmet often gets ill.

Ahmet sık sık hasta olur.

We already know each other.

Page 80: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Biz zaten birbirimizi tanıyoruz.

She hardly ever sees him.

Onu neredeyse hiç görmez.

You are certainly right.

Kesinlikle haklısın.

It will probably rain tomorrow.

Muhtemelen yarın yağmur yağacak.

I have already read that book.

Bu kitabı zaten okudum.

Soru cümlesi oluştururken, sıklık ifade eden zarflar genellikle özneden sonra gelir. Aşağıdaki örneklere

bakalım:

Do you ever write poems?

Hiç şiir yazarmısın?

Has Veli always lived here?

Veli daima burda mı yaşadı?

Are you often in London?

Sık sık Londra'da mısın?

Daha uzun ve sıklık ifade eden zarflar ise cümlenin sonunda yer alırlar:

She plays tennis two or three times a week.

Haftada 2 ya da 3 kere tenis oynar.

She wins a game once or twice a month.

Ayda bir ya da 2 kez bir oyunu kazanır.

Does she practise ever afternoon?

Page 81: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Her öğlenden sonra pratik yapar mı?

Hem Sıfat Hem de Zarf Olarak Kullanılan Kelimeler: fast, hard, late...

İngilizcede bazı kelimeler hem sıfat hem de zarf olarak kullanılırlar. Bunlara bazı örnekler verirsek: fast,

hard, late, early, daily, weekly, monthly

Örnek bazı cümleler:

He has got a fast car. (sıfat)

Hızlı bir arabası var.

He drives fast. (zarf)

Hızlı araba sürer.

It is hard work. (sıfat)

O zor bir iş.

She works hard. (zarf)

O sıkı çalışır.

The train was late. (sıfat)

Tren geç kaldı.

Trains are running late. (zarf)

Trenler geç çalışıyor.

I have got an early flight. (sıfat)

Erkenden bir uçağım var.

I went home early. (zarf)

Eve erken gittim.

It is a weekly paper. (sıfat)

Page 82: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

O haftalık bir rapor.

I buy it weekly. (zarf)

Onu haftalık satın alırım.

Hardly ve lately, hard ve late'den farklı anlamlara sahiptirler:

hardly : neredeyse hiç - lately : geçenlerde

He hardly works these days

O bugünlerde hemen hemen hiç çalışamıyor.

Have you heard from Ahmet lately?

Son zamanlarda Ahmet'ten ne haber?

Well kelimesi bazen sıfat (haslatın zıttı 'iyi' anlamında), bazen de zarf (kötü bir şekildenin zıttı

anlamında) olarak kullanılabilir:

'How are you?' 'Very well, thanks.'

'Nasılsın?' 'Çok iyiyim, teşekkürler.'

The team are playing well.

Takım iyi oynuyor.

Friendly, lonely, lovely, silly sıfat olarak kullanılırlar, zarf değil:

She gave me a friendly smile.

Bana dostça gülümsedi.

He was very lonely.

O çok yalnızdı.

Her voice is lovely.

Onun sesi güzel.

-ed ve -ing Eki Alan Sıfatlar: interested ve interesting vs.

Interested, bored, excited vs. zarflar, insanların nasıl hissettiklerini bildirir

Interesting, bored, excited vs. nesne ya da kişilerin ne gibi hislere yol açtıklarını bildirir.

Aşağıdaki örnek cümleleri inceleyelim:

She is very interested in the lessons.

Derste çok ilgili ve meraklıydı.

The lessons are always interesting.

Dersler her zaman ilginçtir.

I'm often bored at work, because I've got a boring job.

Page 83: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

İşte sık sık canım sıkılırdı çünkü sıkıcı bir içim var.

A women hears noises at night. She is frightened. The noises are frightening.

Kadın sesler duyuyor. Korkuyor. Sesler korkutucu.

A family makes exciting holiday plans. The children are very excited.

Aile meyecan verici tatil planları yapıyor. Çocuklar çok heyecanlı.

İngilizce Sıfatlar ve Türkçe Anlamları

Bu yazımızda, ingilizcede çok kullanılan sıfatlarla bu sıfatların Türkçe anlamlarını vereceğiz.

Olumlu ve İyi Anlam İfade Eden Sıfatlar

Sıfat Türkçesi Sıfat Türkçesi

happy mutlu healthy sağlıklı

helpful yardımsever lovely sevimli

perfect mükemmel proud gururlu

joyous sevinçli nice hoş

obedient söz dinleyen splendid söz dinleyen

pleasant hoş successful başarılı

thoughtful anlayışlı victorious muzaffer

wonderful harika vivacious hayat dolu

zealous gayretli lucky şanslı

lively neşeli kind sevecen

Page 84: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

zany delidolu witty esprili

Biçim ve Şekil Bildiren Sıfatlar

Sıfat Türkçesi Sıfat Türkçesi

broad geniş narrow dar

deep derin shallow sığ

steep dik round yuvarlak

wide geniş high yüksek

crooked eğri flat düz

skinny ince square kare

hollow çukur straight düz

curved eğri chubby tombul

Ses ile İlgili Sıfatlar

Sıfat Türkçesi Sıfat Türkçesi

cooing ötmek deafening sağır eden

moaning inleten raspy kulak tırmalayıcı

squealing cırlayan faint sönük

hushed sessiz hissing ıslıklayarak

resonant yankılanan soft alçak ses

Page 85: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

purring mırıltılı melodic melodik

mute sessiz shrill kulak tırmalayıcı

noisy gürültülü husky kısık

loud yüksek ses sessiz kısık

thundering gürültülü whispering fısıltılı

silent sessiz screeching cırtlak

Zaman ile İlgili Sıfatlar

Sıfat Türkçesi Sıfat Türkçesi

ancient antik old-fashioned eski moda

swift çabuk late geç

modern çağdaş young genç

Early erken old yaşlı

quick çabuk rapid çabuk

short kısa süren long uzun süren

Tat, Lezzet ile İlgili Sıfatlar

Sıfat Türkçesi Sıfat Türkçesi

bitter keskin salty tuzlu

fresh taze stale bayat

Page 86: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

sweet tatlı spicy baharatlı

thirsty kuru rotten çürük

tasteless tatsız sticky yapış yapış

tart mayhoş sour ekşi

juicy sulu greasy yağlı

icy buz gibi tasty lezzetli

delicious lezzetli ripe olgun

Kötü Duygularla İlgili Sıfatlar

Sıfat Türkçesi Sıfat Türkçesi

angry kızgın awful berbat

bored sıkılmış confused kafası karışık

bewildered şaşkın dangerous tehlikeli

combative kavgacı condemned ayıplanan

clumsy beceriksiz cruel zalim

creepy tüyler ürpertici anxious endişeli

evil kötülük fierce vahşi

disgusted nefret ettirmiş grieving kederli

smoggy sisli shiny parlak

Page 87: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

defiant meydan okuyan arrogant küstah ve kibirli

black kasvetli dizzy şaşkın

envious kıskanç annoyed sinirli

Dış Görünüş İle İlgili Sıfatlar ve Türkçeleri

Sıfat Türkçesi Sıfat Türkçesi

glamorous büyüleyici spotless tertemiz

misty sisli handsome yakışıklı

magnificent görkemli homely basit, sade

muddy bulanık, pis plain düz, sade

precious değerli, kıymetli sparkling parıldayan

gleaming parıldayan motionless parıldayan

unsightly nahoş grotesque gülünç

quaint tuhaf, acayip stormy fırtınalı

smoggy sisli shiny parlak

Görünüm İle İlgili Sıfatlar ve Türkçeleri

Sıfat Türkçesi Sıfat Türkçesi

elegant zarif adorable çok güzel, sevimli

beautiful güzel attractive çekici, göz alıcı

Page 88: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

blue-eyed mavi renkli bright parlak

clean temiz clear şeffaf, saf

colorful renkli cute sevimli

filthy çok pis fancy süslü

gloomy kasvetli dark karanlık

cloudy bulanık excited heyecanlı

filthy çok pis fancy süslü

İngilizce Sıfatlar ve Zıt Anlamları

Bu yazımızda, İngilizcede çok kullanılan bazı sıfatarı ve bu sıfatlara zıt anlamlı olan sıfatları göreceğiz.

Sıfat Türkçesi Zıt Anlamlısı Türkçesi

beautiful güzel ugly çirkin

easy kolay difficult zor

wide geniş narrow dar

fat şişman thin zayıf

fast hızlı slow yavaş

tall uzun short kısa

light aydınlık dark karanlık

Page 89: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

strong güçlü weak zayıf

young genç old yaşlı

clean temiz dirty kirli

happy mutlu unhappy/sad üzgün

sharp keskin blunt körelmiş

rough pürüzlü smooth düzgün

open açık closed/shut kapalı

old eski new yeni

wet ıslak dry kuru

high yüksek low alçak

big, large büyük small küçük

full dolu empty boş

hard sert soft yumuşak

cheap ucuz expensive/dear pahalı

Aşağıdaki örnek cümlelerde koyu harflerle yazılmış sıfatlar, birbirinin zıt anlamlılarıdır.

Nothing seems to fit me these days! This dress is too tight and the other one's too loose. (sıkı-

dar)

The swimming pool is deep at this end but shallow at the other. (derin-sığ)

Most of today's tame animals were once wild. (evcil - vahşi)

Peter Pan is an imaginary character, I tell you! He is not real. (hayali-gerçek)

Page 90: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

I want the names of everyone who was present at the meeting and everyone who was absent.

(mevcut-yok)

It is nice to have a quiet weekend after a week of noisy parties. (sessiz-gürültülü)

He asked me if I was married or single. (evli-bekar)

Is there a big difference between amateur and professional boxing? (amatör-profesyonel)

Are Scottish people supposed to be generous or mean. (cömert-cimri)

This loaf is stale. I'd better go out and buy a fresh one. (bayat-taze)

Kişilik Sıfatları

Bu yazımızda, ingilizcede yer alan ve en çok kullanılan kişilik sıfatlarını ve onların Türkçe anlamlarını

işledik.

Sıfat Türkçesi Sıfat Türkçesi

affectionate sevecen bad-tempered aksi

big-headed iri bossy patronvari

brave cesur cheerful neşeli

childish çocuksu clever akıllı

cruel zalim easy-going rahat

forgetful unutkan friendly cana yakın

greedy açgözlü honest dürüst

impulsive düşüncesizce davranan lively neşeli

materialistic meddeci modest mütevazı

optimistic iyimser pessimistic kötümser

Page 91: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

arrogant küstah cautious tedbirli

cowardly korkak dishonest sahtekar

frank açıksözlü kind iyiliksever

proud gururlu punctual dakik

reliable güvenilir self-confident özgüven sahibi

selfish bencil stubborn inatçı

sympathetic sıcakkanlı vain kibirli

talkative konuşkan sensitive duygusal

Düzensiz Sıfatlar ve Türkçe Anlamları

Aşağıdaki tabloda, ingilizce düzensiz sıfatları, Türkçe anlamlarını, comparative ve superlative

karşılıklarını görüyorsunuz.

Sıfat Türkçesi Comparative Superlative

good/well iyi better the best

evil/bad kötü worse the worst

little/less az lesser the least

much/many çok more the most

old eski elder the eldest

old (düzenli) eski older the oldest

Page 92: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

far uzak furher the furthest

far (düzenli) uzak farther the farthest

İngilizce Sıfatlarla İlgili Örnek Cümleler ve Açıklamaları

Bu yazıda, sıfatlarla ilgili örnek cümleler ve onların Türkçelerini vereceğiz. Bu sayede sıfatlar

konusunu iyice pekiştirmiş olacaksınız.

What a comfortable armchair! I could easily fall asleep sitting in this.

Ne rahat bir koltuk. Bunun üzerinde oturarak kolayca uyuyabilirim.

Japanese cars are the most popular foreign cars in this country.

Japon arabaları bu ülkedeki en popüler yabancı arabalardır.

Could I open the window, please? It's very hot in here.

Pencereyi açabilirmiyim lütfen? Burası çok sıcak.

He was very clever and was always top of the class at school.

O çok akıllıydı ve herzaman okulda sınıfın en iyisiydi.

He wasn't killed in the accident. He's still alive.

O kazada ölmedi. Hala hayatta.

That light is very bright! It's hurting my eyes!

Bu ışık çok parlak. Gözlerimi ağrıtıyor.

Everyone has heard of her. She's very famous.

Onu herkes tanır. O çok meşhur.

You don't have to pay for it. It's free.

Onun için ödeme yapmanıza gerek yok. Bedava.

Page 93: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Don't wake her up. She's still asleep.

Onu uyandırma. Hala uykusu varç

She's never had an accident since she started driving. She's a very careful driver.

Sürmeye başladığından beri kaza yapmadı. O çok dikkatli bir sürücü.

Be careful! The water is very deep here.

Dikkatli ol. Su burada çok derin.

To be a soldier you have to be quite brave.

Asker olmak için çok cesur olmalısın.

I like watching Charlie Chaplin films. I think they're really funny.

Charlie Chaplin filmlerini seyretmeyi severim. Bence o filmler çok komik.

Put a jumper on, Colin. It's quite cold outside.

Üzerine kazak giyin Colin. Hava dışarıda oldukça soğuk

I've got so many things to do this week. I'm going to be very busy.

Bu hafta yapacak çok şeyim var. Çok meşgul olacağım.

İngilzce Sıfatlar ve Eş Anlamlıları

Bu yazımızda, ingilizcede bazı sıfatları, eş anlamlılarını, bu sıfatların Türkçe'lerini aşağıdaki tabloda

inceleyeceğiz.

Sıfat Türkçesi Eş Anlamlısı

awful berbat terrible

dear kıymetli expensive

Page 94: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

dull sıkıcı boring

frightened korkmuş scared

good-looking yakışıklı attractive

happy mutlu glad

keen hevesli eager

mad çılgın crazy

polite kibar well-mannered

quick çabuk fast

quiet sessiz silent

rude kaba impolite

sad üzgün unhappy

strange tuhaf peculiar

very big kocaman enormous

well-known meşhur famous

wicked çok kötü evil

wide geniş broad

wonderful harika marvellous

Page 95: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

wrong yanlış incorrect

Resimli İngilizce Sıfatlar

Bu yazımızda, ingilizce sıfatları resimler yolu ile anlatmaya çalıştık.

Yeşil Kutu Kırmızı Kutu

This is a small box. This is a big box.

Ali'nin arabası 5.000TL Veli'nin arabası 25.000TL

Mehmet'nin arabası 50.000TL

Ali's car was less expensive than Veli's car. It's cheaper than Veli's car.

Veli's car is more expensive than Ali's car, but less expensive than Mehmet's car.

Ali's car is the least expensive car. It's the cheapest car.

Mehmet's car is the most expensive car.

Page 96: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Tuna Nehri Amazon Nehri

Ni Nehri

The river Amazon is longer than the river Tuna.

The river Amazon is longer than the river Tuna, but shorter than the river Nil.

The river Tuna is the shortest river.

The river Nil is the longest river.

Snowdon Dağı - 1,085 metres Fuji Dağı - 3,776 metres

Everest Dağı - 8,848 metres

Page 97: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Mount Fuji is higher than Mount Snowdon.

Mount Fuji is higher than Mount Snowdon, but lower than Mount Everest.

Mount Snowdon is the lowest mountain.

Mount Everest is the highest mountain.

Yeşil Kutu Mavi Kutu

Kırmızı Kutu

The red box is bigger than the green box.

The blue box is smaller than the red box.

Page 98: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

The green box is smaller than the red box and the blue box.

The red box is bigger than the blue box and the green box.

The green box is the smallest box.

The red box is the biggest box.

Soru ve Olumsuz Cümle Oluşturma

İngilizce Soru Cümlesi ve Negatif Cümle Oluşturma

İngilizcede soru cümlesi oluşturmak için, yardımcı fiil öznenin başına getirilir.

John has gone. Has John gone?

She's leaving. When is she leaving?

Yukarıdaki cümlelerde görüldüğü gibi soru cümlesi oluşturmak için genellikle yardımcı fiil öznenin başına

getirilir.

Olumsuz cümle oluşturmak için ise, yardımcı fiilden sonra not ya da bunun kısaltılmışı olan n't getirilir.

John is working. John is not working.

I could swim. I couldn't swim.

Eğer cümlede bir yardımcı fiil yok ise, o zaman cümle geniş zamanlı ya da geçmiş zamanlı olabilir. O

zaman da fiilin durumuna göre ya do-does ya da did yardımcı fiillerini kullanırız.

I live in Manchester. Where do you live?

He said 'Hello'. What did he say?

She likes cold weather. She doesn't like cold weather.

Eğer soru kelimesi cümlenin öznesi ise yardımcı fiil kullanılmaz.

What happened?

Aşağıdaki cümleleri doğru kurulup kurulmadıkları yönünden inceleyelim. Doğru şekillerini

yazalım.

I not speak English.

Page 99: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Burada olumsuz bir cümle kurulmak istenmiştir. Not'dan önce bir yardımcı fiil getirilmelidir.

Does she works in London?

Bu cümle yanlış kurulmuş bir soru cümlesidir. Geinş zamanda soru cümlesi kurulurken fiil -s eki almaz.

Play you tennis?

Bu cümle incelendiğinde, play fiilinin yanlış yerde kullanıldığını görürüz. Fiil özneden sonra gelmeliydi.

Cümle, soru cümlesi olduğundan özneden önce zamana göre yardımcı fiil getirilmeliydi.

Why you are tired?

Bu cümlede yardımcı fiil özneden önce kullanılmalıydı.

What time does the film start?

Bu cümle doğru kurulmuş bir cümledir.

What is your new boyfriend like?

Bu cümle doğru kurulmuştur. Like, bu cümelde fiil anlamında değil, 'ne gibi, neye benziyor' anlamlarına

gelecek şekilde, edat olarak kullanılmıştır.

Yes/No Soru Cümle Yapısı - Evet/Hayır Soru Yapısı

AM I? HAVE YOU? CAN SHE? DO YOU?

İngilizcede Yes-No sorusu yapmak için tek yapmanız gereken yardımcı fiili cümlenin başına getirmektir.

Bu yardımcı fiiller şunlardır:

be (am,is,are), have/has/had, will, would, can, could, shall, should, may, might ve must

Örnek bazı cümleler:

Olumlu cümle: The taxi is here. Ann has arrived. You can play.

Soru cümlesi: Is the taxi here? Has Ann arrived? Can you play?

Aşağıdaki tabloda, solda karışık verilen kelimeler, sağda düzeltilerek soru cümlesi yapılmıştır:

you ready are Are you ready?

Page 100: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

telephoned she has Mary Has she telephoned Mary?

swim your brother can Can your brother swim?

tired ate you Are you tired?

he at is home Is he at home?

go must now you Must you go now?

Spanish they speak can Can they speak Spanish?

tomorrow you be here will Will you be here tomorrow?

she will arrive by train Will she arrive by train?

Eğer olumlu cümlede bir yardımcı fiil yok ise, özneden önce do/does/did yardımcı fiilleri cümlenin

başına getirilir. Fiiller de yalın yani mastar halde (to olmadan) kullanılır. -s almış ise -s kaldırılır, fiil 2.

halde kullanılmış ise 1. hale çevrilir.

Olumlu cümle: I need a visa.

Soru cümlesi: Do I need visa?

Olumlu cümle: John wants to go home.

Soru cümlesi: Does John want to go home?

Aşağıda you ile kurulmuş yes/no sorularını inceleyelim:

Do you understand?

Did you call me?

Do you drink coffee?

Do you like jazz?

Did you know Andrew?

Do you work in London?

Page 101: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Aşağıda he ile kurulmuş yes/no sorularını inceleyelim:

Does he play football?

Does he speak Arabic?

Does he know Mr Peters?

Does he work in London?

Özneden önce sadece yardımcı fiil kullanılır:

Doğru: Is her father working today

Yanlış: Is working her father today?

Doğru: Has your brother got children?

Yanlış: Has got your brother children?

Eğer cümleler uzun öznelere sahipse buna da dikkat edelim:

Is Ann coming tomorrow?

Are Ann and her mother coming tomorrow?

Aşağıdaki cümlelerin, Yes-No soru cümlesi yapılmış hallerini inceleyelim:

The boss's secretary travels a lot.

Does the boss's secretary travel a lot?

The President and her husband have arrived.

Have the President and her husband arrived?

Your sister Caroline is talking to the police.

Is your sister Caroline talking to the police?

All the people here understand Spanish.

Do all the people here understand Spanish?

The man at the table in the corner is asleep.

Page 102: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Is the man at the table in the cornet asleep?

Soru Kelimeleri İle Soru Cümlesi Oluşturma

WHERE IS ...? WHERE CAN...? WHY DOES...?

where, when, why gibi soru kelimeleri ile soru cümlesi oluştururken, yes-no soru cümlesinin başına bu

soru kelimelerini getiririz.

Olumlu cümle: Anna is in Russia. I will see her on Tuesday.

Soru cümlesi: Where is Anna? When will you see her?

Eğer olumlu cümle içinde yardımcı fiil yok ise, bu cümleler geniş ya da geçmiş zamanlı cümlelerdir ve

soru kelimesinden sonra do/does/did yardımcı fiillerini zamana göre getiririz.

Olumlu cümle: He likes his job. I came here to learn English.

Soru cümlesi: How does he like his job? Why did you come here?

Aşağıda soru kelimeleri ile kurulmuş soru cümlelerini inceleyelim:

(you staying?) Where are you staying? 'At the Park Hotel'

(you arrive?) When did you arrive? 'Last Nihgt'

(you here?) Why are you here? 'to see Scotland'

(you been today?) Where have you been today? 'To Edinburg'

(you going to Glasgow?) When are you going to Glasgow? 'Next weekend'

(you like Scotland?) How do you like Scotland? 'It is great!'

(you come here?) How did you come here? 'By car.'

(you come by car?) Why did come here by car? 'I like driving.'

(you live?) Where do you live? 'In Germany.'

(you leaving?) When are you leaving? 'Next Tuesday.'

(we see you again? ?) When will we see you again? 'I'll be back next summer.'

How ile ilgili soru sorarken genellikle how + sıfat/zarf yapısını kullanırız:

How old is your sister? How tall are you? How fast can you run?

Aşağıdaki tabloda ve örnek cümlelerde how soru kelimesinin nasıl kullanıldığını inceleyelim:

Page 103: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

How old ...? How far ...? How long ...? How tall ...?

How big ...? How fast ...? How often ...? How well ...?

How far is your house from here? 'About 5 km.'

How tall is John? 'Very tall-nearly two metres.'

How fast was she driving? 'The police say she was doing 160 km/h.'

How often do you see your parents. 'Every week.'

How big is Ann's flat? 'Very small-just one room and a bathroom.'

How long did you stay in China? 'I was there for six months.'

How well do you speak Spanish? 'Not very well.'

Bazı soru cümleleri what+isim ile başlarlar:

What time is the film?

What time does the train leave?

What colour are her eyes?

What size are you?

What sort of books do you read?

What sort of films do oyu like?

Aşağıdaki örnek cümleleri ve verilen cevapları inceleyelim:

What time does her plane arrive?

Eight o'clock, if it is not late.

What colour is the baby's hair?

She hasn't got any.

What kind of music do you play?

Pop, mostly.

I'd like a packet of rice, please.

What size, small or large?

Can I borrow one of your sweaters?

Page 104: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Sure. What colour would you like? Blue? Green?

What kind of holidays do you prefer?

We usually go to the mountains.

What time did yo get home?

I don't remember. It was very late.

I need a sweather. What size are you?

Extra large.

Eğer bir şeyin tanımını soruyorsa, What is/are/was/were .... like şeklindeki yapıyı kullanırız.

Where have you been? 'In Ireland'

What was the weather like? 'OK.'

What is your new boyfriend like?

He is very nice.

Aşağıda verilmiş örnek cümleleri inceleyelim:

What is your new boss like?

He is not very good at his job.

What is your new girlfriend like?

She is beautiful.

What is your new neighnours like?

Very noisy. They have parties all night.

What is your new car like?

OK.-it is a bit slow.

What is your new house like?

Great - we've got much more room.

Page 105: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

What is your new school like?

The teachers aren't much good.

Aşağıda bazı kullanışlı soru cümlelerini verdik:

Where are you from?

Where do you come from?

How long have you been here?

How long are you here for? (=until when ...?)

How long does it take to get London?

How long does it take to learn English?

How do you spell that word?

How do you pronounce this word?

Soru Kelimesinin Özne Durumunda Olduğu Soru Cümleleri

Soru cümlelerinde insanlar yerine who, nesneler yerine de what kullanırız.

Who did you see? John.

Kimi gördün. John'u gördüm.

What did he say? 'Nothing much'

Ne dedi? Çok şey değil..

Yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi, öznenin sorulmadığı yapılarda soru cümlesi o şekilde oluşturulur.

Cümlede Who ve What eğer öznenin yerini tutoyorsa, o durumlarda soru cümlesi yaptığımızda

do/does/did kullanılmaz.

Who phoned?

Mike phoned. (Mike özne durumunda.)

Bu cümlede görüldüğü gibi, kimin telefon ettiği sorulduğunda, telefon eden özne olduğundan yardımcı fiil

kullanılmadı.

Who did you see?

I saw Mike. (Mike nesne durumunda.)

What happened?

Something terrible happened.

What did he say?

He said something terrible.

Aynı durum, which, what, how much/many söz konusu olduğunda da geçerlidir:

Page 106: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Which team won?

What country won the World Cup in 1966?

How many people work here?

Aşağıdaki örnek cümleleri inceleyelim:

Who lives in that house?

What happened to Joe?

Who plays the piano?

What made that noise?

Who told you?

Aşağıdaki soru cümlelerinin nasıl oluşturulduğunu inceleyelim:

I saw some dogs. How many dogs did you see?

One of the those cars belongs to Mary. Which car belongs to Marry?

A lot of people came to her party. How many people came to her party?

One of those buses goes to the station? Which bus goes to the station?

Douglas speaks a lot of languages. How many languages does Dauglas speak?

Aşağıda koyu yazılmış kelimelerle ilgili sorular hazırladık. İnceleyelim.

John broke the window.

What did John break?

John broke the window.

Mary bought a coat.

What did Mary buy?

Mary bought a coat.

Who bought a coat?

The bus hit that tree.

Which tree did the bus hit?

The bus hit that tree.

What hit that tree?

Page 107: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

İngilizcede Negatif Cümle Kurma, Negatif Cümle Yapısı

AM NOT HAVE NOT WILL NOT DO NOT

İngilizce de negatif cümle yapmak için, yardımcı fiilden hemen sonra not gitirilir.

Yardımcı fiiller: be(am/is/are), have/has/had, will, would, can, could, shall, should, may, might, must.

It is not raining. I have not seen Bill. She cannot understand me.

Konuşma dilinde genellikle kısaltmaları kullanırız:

aren't, isn't wasn't weren't haven't hasn't hadn't won't=will not, wouldn't can't couldn't shan't shouldn't

mustn't

Şu tarz kullanım da söz konusudur:

I'm not, He's not, she's not v.s.

Aşağıdaki örnek cümleleri inceleyelim:

Dogs can swim. Dogs can't fly.

Milk is white. Milk isn't red.

The children are at school. The children aren't at home.

Joe has been to Japan. Joe hasn't been Japan.

You must give this letter to Ann. You mustn't give this letter to her mother.

I'm Scottish. I'm not English.

Nobody, Never Gibi Kelimelerle Kurulan Olumsuz cümleler

İngilizcede nobody, nothing, nowhere, never, no, hardly gibi kelimeleri kullanarak olumsuz cümle

oluşturabiliriz. Bu kelimeleri kullandığımız cümlelerde not kullanmayız.

Aşağıdaki örnek cümleleri inceleyelim:

Nobody loves me.

Beni hiçkimse sevmez. Bu cümlenin anlamı olumsuzdur.

He said nothing.

She never writes to me.

I have got no money.

I can hardly understand him.

Aşağıdaki cümlelerin nasıl değiştirildiğini inceleyelim:

She didn't say anything. She said nothing.

Page 108: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

I didn't see anybody. I saw nobody.

We didn't have any trouble. We have no trouble.

My parents don't go out. My parents never go out.

I didn't eat anything yesterday. I ate nothing yesterday.

It didn't rain for three months. It rained hardly for three months.

Aşağıdaki cümlelerin nasıl olumsuz cümle yapıldıklarına bakalım:

I drink coffee. I don't drink coffee.

I drink coffee. I never drink coffee.

Somebody telephoned. Nobody telephoned.

My grandmother drives fast. My grandmother never drives fast.

Andrew plays the guitar. Andrew doesn't play guitar.

I like Ann's new shoes. I don't like Ann's new shoes.

I watch TV. I hardly watch TV.

Something happened this morning. Nothing happened this morning.

Somebody wants to play tennis. Nobody wants to play tennis.

Olumsuz Soru Cümlesi Yapma

Bu noktada iki durum söz konusudur. Konuşma esnasında kullanılan yapı ile resmi dilde kullanılan yapılar

söz konusudur.

Konuşma dilinde kullanılan yapı şu şekildedir:

Why isn't it ready yet?

Bu cümlede görüldüğü gibi 'not' olumsuzluk eki, yardımcı fiilden hemen sonra geldi. Bir kaç örneğe daha

bakalım:

Aren't I next?

Doesn't she know?

Resmi dildeki kullanımda ise, 'not' olumsuzluk eki özneden sonra gelir:

Why is it not ready yet?

Does she not know?

Aşağıdaki örnekler, konuşma dilindeki kullanıma çevrilmiştir. İnceleyelim:

Are you not well? Aren't you well?

Can you not swim? Can't you swim?

Do you not speak Spanish? Don't you speak Spanish?

Were the shops not open? Weren't the shops open?

Page 109: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Has Ali not arrived? Hasn't Ali arrived?

Did she not know him? Didn't she know him?

Olumsuz soru cümlesi yapısını işlerin yolunda gidip gitmediğini kontrol etmek için kullanırız:

I think you went to Scotland last week.

Didn't you go to Scotland last week?

I think that's Bill over there.

Isn't that Bill over there?

I think you can speak Arabic.

Can't you speak Arabic?

I believe you studied at Oxford.

Didn't you study at Oxford?

I think your mother is a doctor.

Isn't your mother a doctor?

Negatif soru cümlelerini ünlem bildiren durumlarda kullanırız:

Isn't it cold!

Doesn't your hair look nice!

Weren't those children noisy!

Isn't it surprising!

Doesn't she look tired!

Page 110: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Reported Speech - Dolaylı Anlatım

İngilizce Reported Speech Konu Anlatımı

Bu dersimizde sizlere reported speech konusunu açıklamaya çalışacağız. “Reported Speech” türkçeye

çevrilirken dolaylı “anlatım” olarak çevrilmiştir.

Report: rapor etmek, anlatmak, söylemek, bildirmek.

Speech: konuşma, demeç, nutuk, hitabe, söylev, anlatma, savunma, konuşma yeteneği, söz söyleme,

konuşma şekli, şive, dil, ses

Kelimelerin anlamlarından da anlaşılacağı gibi bu konu, söylenmiş bir cümlenin aktarılması anlamına

gelir.

Bir cümleyi aktarmanın iki yolu vardır.

Örnek:

Eric: I’m feeling sick.

Eric’in cümlelerini aynen tekrar edebilirsiniz (direct speech=dolaysız söz): Eric said, “I’m feeling sick.”

Ya da “reported speech” kullanabilirsiniz: Eric said (that) he was feeling sick. (that kullanımı isteğe

bağlıdır)

Eric said, “I’m feeling sick.”

Eric said (that) he was feeling sick.

İki cümleyi karşılaştırırsak,

am → was

I → he

şeklindeki dönüşüme dikkat edelim.

Buradan çıkarılacak sonuç, reported speech kullandığımız zaman “genellikle” cümlenin geçmiş zamana

çevrilerek söylenmesi söz konusudur. Bundan dolayı reported speech kullanırken fiiller geçmiş zamana

dönüştürülerek kullanılır.

Örneğin:

am/is → was

have/has → had

can → could

are → were

will → would

do/want/know → did/wanted/knew

Bu değişikliklerin yanında, dolaysız anlatımla söylenen cümle (direct speech), reported speech’e

çevrilirken bazı kelimeler de dönüştürülmelidir:

tomorrow → the next day / the following day

yesterday → the day before

here → there

Page 111: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

this/→ the

this morning → that morning

today → that day

tonight → that night

next / on Tuesday → the following Tuesday

last Tuesday → the previous Tuesday

the day after tomorrow → in two days’ time

ago → before / previously

Bazı fiiller ise değişmezler:

would → would

could → could

might → might

should → should

ought to → ought to

Aşağıdaki örnekte, Edward bize bazı şeyler söylüyor ve biz de bize söylenenleri reported speech

kullanarak başkasına aktaracağız:

I’m going away for a few days. I’ll call you when I get back.

Barbara has bought a new car.

I want to go on vacation, but I don’t know where to go.

I’m going to quit my job.

I can’t come to the party on Friday.

My parents are very well.

Şimdi bu cümleleri reported speech ile aktaralım:

Edward said (that) he was going away for a few days and would call me when he got back.

Edward said (that) Barbara had bought a new car.

Edward said (that) he wanted to go on vocation, but he didn’t know where to go.

Edward said (that) he was going to quit his job.

Edward said (that) he couldn’t come to the party on Friday.

Edward said (that) his parents were very well.

Burada görüldüğü gibi, aktarma cümlesinde geçmiş zaman dilini kullanıyoruz.

I’m going → he was going

will → would

2. örnekte present perfect tense’in past perfecte dönüştüğüne dikkat edelim:

has bought → had bought

want to go → wanted to go / don’t know → didn’t know

Page 112: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

going to quit → was going to quit

can’t come → couldn’t come

are very well → were very well

Geçmiş zaman cümlelerini aktarırken cümleyi genellikle aynı zaman kalıbı ile aktarırız. Bununla beraber

past perfect zamanını da kullanabiliriz.

Direct: Terry said “I woke up feeling sick and so I stayed in bed.”

Reported: Terry said (that) he woke (or had woken) up feeling sick so he stayed (or had stayed) in bed.

Aşağıdaki örnekte Eric ile buluşmamız ve onun bize söylediği cümlelerin nasıl reported speech’e

dönüştüklerini inceleyelim:

1. I’m living in London now.

2. My father isn’t very well.

3. Sharon and Paul are getting married next month.

4. Margaret has had a baby.

5. I don’t know what Fred is doing.

6. I saw Helen at a party in June and she seemed fine.

7. I haven’t seen Diane recently.

8. I’m not enjoying my job very much.

9. You can come and stay at my flat if you are ever in London.

10. My car was stolen a few weeks ago.

11. I want to go on holiday but I can’t afford it.

12. I’ll tell Ann I saw you.

Bir gün sonra Eric’in anlattıklarını başka bir arkadaşımıza anlatıyoruz (reported speech ile):

1. Eric said that he was living in London now.

2. He said that his father wasn’t very well.

3. He said that Sharon and Paul were getting married next month.

4. He said that Margaret had had a baby.

5. He said that he didn’t know what Fred was doing.

6. He said that he had/He’d seen Helen at a party in June and she had seemed fine, or He said that he

saw Helen...and she seemed fine.

7. He said that he hadn’t seen Diane recently.

8. He said that he wasn’t enjoying his job very much.

9. He said that I could come and stay at his flat if I was ever in London.

10. He said that his car had been stolen a few weeks ago. ya da ...that his car was stolen.

11. He said he wanted to go on holiday but he couldn’t afford it.

12. He said he would / he’d tell Ann he had / he’d seen me. ya da ...he saw me.

Fiilin Zamanının Değişmeyeceği Durumlar

Reported Speech kullanımlarının tamamında zamanı değiştirmek gerekmez. Eğer rapor ettiğiniz bilgi hala

doğru bir bilgi ise, fiilin zamanını değiştirmeniz gerekmez.

Page 113: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Direct: Philip said ‘New York is more lively than London.’

Reported: Philip said that New York is more lively than London.

(New York hala Londra’dan daha canlı, heyecan verici bir yer. Durum değişmedi.)

Direct: Nicole said ‘I want to go to New York next year.’

Reported: Nicole said that she wants to go to New York next year.

Bu iki örnekteki fiilleri geçmiş zamana çevirerek de rapor edebiliriz:

Philip said that New York was more lively than London.

Nicole said that she wanted to go to New York next year.

Reported Speech’de Say ve Tell Kullanımı

Eğer bir olayı bir kişiye rapor ediyorsak, tell kullanırız. (me, her, etc)

Ashley told me that you were ill. (not ‘Ashley said me’)

What did you tell the police? (not ‘say the police’)

She told me she was going to be late.

‘It’s too late,’ she told me.

tell, soru cümlesinden önce kullanılmaz:

He told me, ‘Have we met before?’ kullanımı yanlıştır!

Diğer durumlarda say kullanırız. say’den sonra me, her gelmez.

Ashley said that you were ill. (not ‘Ashley told that...’)

What did you said?

‘It’s too late,’ she said.

Say kullanmak istiyorsak; to me, to her, to us şeklinde kullanırız:

‘I don’t like them very much,’ she said to me quietly.

Why did he say that to you?

tell fiilinin kullanıldığı ve ismin hallerini almış zamirlerle (me, you her, us, him) kullanılmadığı bazı

durumlar da vardır:

tell the truth

tell a lie

tell lies

Page 114: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

tell the time

tell a story

Bunun yanında ‘say something to somebody’ kullanımı da mevcuttur:

Emily said goodbye to me and left.

What did you say to the police?

“Tell/ask somebody to do” Kullanımı

Reported Speech ile birlikte fiilleri mastar haliyle kullanabiliriz. Bu daha çok emir ve istekte

bulunulduğunda kullanılır.

Direct: ‘Stay in bed for a few days,’ the doctor said to me.

Reported: The doctor told me to stay in bed for a few days.

Direct: ‘Don’t shout,’ I said to Jim.

Reported: I told Jim not to shout.

Direct: ‘Please don’t tell anybody what happened,’ Ann said to me.

Reported: Ann asked me not to tell anybody what (had) happened.

Aşağıda say ve tell kullanılmış örnek cümleleri inceleyelim:

Terry said goodbye to me and left.

Tell us about your holiday. Did you have a nice time?

Don’t just stand there! Say something!

I wonder where Sue is. She said she would be here at 8 o’clock.

Jack told me that he was fed up with his job.

The doctor said that I should rest for at least a week.

Don’t tell anybody what I said It’s a secret just between us.

‘Did she tell you what happened?’ ‘No, she didn’t say anything to me.’

George couldn’t help me. He told me to ask Kate.

George couldn’t help me. He said to ask Kate.

Aşağıda direct speech cümleler verilmiş. Bu cümleleri kullanarak reported speech cümleler kuracağız.

Hurry up!

Please slow down!

Don’t worry, Sue.

Do you think you could give me a hand, Tom?

Can you open your bag, please?

Could you repeat what you said, please?

Don’t wait for me if I’m late.

Will you marry me?

Mind your own business.

Page 115: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

1- Bill was taking a long time to get ready, so I told him to hurry up.

2- Sarah was driving too fast, so asked her to slow down.

3- Sue was very pessimistic about the situation. I told her not to worry.

4- I couldn’t move the piano alone, so I asked Tom to give me a hand.

5- The customs officer looked at me suspiciously and asked me to open my bag.

6- I had difficulty understanding him, so I asked asked him to repeat what he (had) said.

7- I didn’t want to delay Ann, so I told her not to wait for me if I was late.

8- John was very much in love with Marry, so he asked her to marry him.

9- He started asking me personal questions, so I told him to mind his own business.

Reported Questions: Soru Cümlelerinin Bildirilmesi

Wh Soruları

Çoğu bildirilen soru cümlesi geçmiş zaman ile oluşturulmuş bir fiile sahiptir. Bu yapıda, aynı reported

speech konusunda anlatıldığı gibi aynı kelime ve zaman değişimleri kullanılır.

Rapor edilen (bildirilen) soru cümleleri, orjinal soru cümlesinin kelime sırasını değiştirir.

Direct: 'What's the time?'

Reported: She asked what time it was.

Direct: 'How's your mother?'

Reported: He asked me how my mother was.

Aşağıdaki örnekleri inceleyelim:

1- 'What's your name?' he asked. (wanted to know)

He wanted to know what my name was.

2- 'How old are you?' she said. (asked)

She asked how old I was.

3- 'When does the train leave?' I asked. (asked)

I asked when the train left.

4- 'How are you?' he said. (asked)

He asked how I was.

5- 'Who did you see at the meeting?' my mother said. (wanted to know)

My mother wanted to know who I had been at the meeting.

6- 'Why did you take my wallet?' he asked. (wanted to know)

Page 116: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

He wanted to know why I had taken his wallet.

7- 'How did you get to school?' she said. (asked)

She asked how I had got to school.

8- 'Where do you live?' the boy asked. (wanted to know)

The boy wanted to know where I lived.

9- 'Why wasn't Judy at the party?' she asked. (asked)

She asked why Judy hadn't been at the party.

10- 'Why didn't you telephone?' my father asked. (wanted to know)

My father wanted to know why I hadn't telephoned.

11- 'Why are you so late?' the teacher asked. (demanded to know)

The teacher demanded to know why I was so late.

12- 'Why didn't the police report the crime?' the judge asked (inquired)

The judge inquired why the police hadn't reported the crime.

13- 'Why won't you let me in?' he shouted. (demended to know)

He demanded to know why I wouldn't let him in.

14- 'What time does the plane arrive?' we asked. (inquired)

We inquired what time the plane arrived.

15- 'Who do you want to talk to?' she said. (asked)

She asked who I wanted to talk to.

If / Whether Soruları

Wh ile başlamayan soru cümlelerini rapor (bildirme) ederken, if ya da whether kullanılır.

Direct: 'Are you angry?'

Reported: He asked if I was angry.

Direct: Did you see the film?

Reported: She asked whether I had seen the film.

Bu örneklerde görüldüğü gibi, kelime sıralamasının ve zamanların değiştiğini görüyoruz.

Page 117: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Aşağıdaki örnekleri inceleyelim:

1- 'Do you like Marlon Brando?' she asked.

She asked if/whether I liked Marlon Brando.

2- 'Are you enjoying yourself?' he asked.

He asked whether I was enjoying myself.

3- 'Does your father work here?' she asked.

She asked if/whether my father worked there.

4- 'Do you live near your family?' he asked.

He asked if I lived near my family.

5- 'Are you a foreigner?' she asked.

She asked if I was a foreigner.

6- 'Have you met Danny before?' she asked.

He asked if I had met Danny before.

7- 'Are you hungry?' she asked.

She asked if I was hungry.

8- 'Did you borrow my dictionary?' she asked.

He asked if I had borrowed his dictionary.

9- 'Have you finished your exams?' she asked.

She asked if I had finished my exams.

10- 'Did you invite Judy and Pat?' he asked.

He asked if I had invited Judy and Pat.

11- 'Does your brother live in London?' she asked.

She asked if my brother lived in London.

12- 'Do you know who broke the window?' he asked.

He asked if I knew who had broken the window.

13- 'Did they tell you when they were leaving?' she asked.

Page 118: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

She asked if they had told me when they were leaving.

14- 'Did you lend them your camera?' he asked.

He asked if I had lent them my camera.

15- 'Have you hurt yourself?' she asked.

She asked if I had hurt myself.

Reported Commands: Emir Cümlelerinin Bildirilmesi

Emir cümlelerinin bildirilmesi konusu, verilen bir emrin iletilmesidir. Bu kullanımda dolaylı yoldan

anlatılan emir, isimin hallerini almış zamir (me, you, her, us) ve fiilin mastar haliyle birlikte kullanılır.

Direct: Stop!

Reported commands: He told them to stop.

Negatif kullanımda ise to+infinitive (mastar) den önce "not" kullanılır.

Direct: Don't stop!

Reported commands: He told them not to stop.

Direct: Don't go!

Reported commands: He told me not to go.

Aşağıdaki örnekleri inceleyelim:

1- "Sit down Mary." (he told)

He told Mary to sit down.

2- "Don't go near the sea, children." (the children's mother warned)

The children's mother warned them not to go near the sea.

3- "Don't be late, Tim." (Tim's father told.)

Tim's father told him not to be late.

4- "Be quit, children." (the librarian)

The librarian told the children to be quiet.

5- "Don't shoot, men!" (the officer ordered)

The officer ordered the men not to shoot.

6- "Have your tickets ready, please." (the inspector told us)

The inspector told us to have our tickets ready.

7- "Don't use the telephone after eleven o'lock." (the landlady told us)

The landlady told us not to use the telephone after eleven o'clock.

8- "Leave your keys on the desk, please." (the receptionist told us)

The receptionist told us to leave our keys on the desk.

Page 119: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

9- "Have your passports ready, please."(the customs officer told us)

The customs officer told us to have our passports ready.

10- "Finish the job tonight, please." (my boss told me)

My boss told me to finish the job tonight/that night.

11- "Run!" (the general ordered the soldiers)

The general ordered the soldiers to run.

12- "Open the door, please" (my mother told me)

My mother told me to open the door.

13- "Don't spend too much money on your holiday." (my father told me)

My father told me not to spend too much money on my holiday.

14- "Hurry up." (he told me)

He told me to hurry up.

15- "Don't be frightened." (she told me)

She told me not to be frightened.

Reported Requests: Dolaylı İstekler

Dolaylı istekler (birisinden sizin için bir şey yapmasını istemeniz), dolaylı emirler (reported commands)

konusunda olduğu gibi aynı gramer yapısına sahiptir.

Direct: "Would you open the door, please?"

Reported: She asked me to open the door.

Direct: "Could you lend me some money, please?"

Reported: He asked me to lend him some money.

Reported request (dolaylı istek) durumunda genellikle ask fiilini kullanırız.

Aşağıdaki örnekleri inceleyelim:

1- "Would you pass my suitcase, please?" he asked.

He asked me to pass his suitcase.

2- "Would you like some coffee?" she asked.

She asked if I would like some coffee.

3- "Would you take the children to school for me?" he asked.

He asked me to take the children to school for him.

4- "Would you sit down, please?" she asked.

She asked me to sit down.

5- "Would you talk more quietly, please?" he asked.

He asked me to talk more quietly.

Page 120: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

6- "Would you like a lift into town?" she asked.

She asked if I would like a lift into town.

7- "Would you like to go out at the weekend? He asked.

He asked if I would like to go out at the weekend.

8- "Would you turn on the radio, please?" she asked.

She asked me to turn on the radio.

9- "Would you move your car, please?" he asked.

He asked me to move my car.

10- "Would you like to eat in the hotel or in a restaurant?" she asked.

She asked if I would like to eat in the hotel or in a restaurant.

11- "Would you pass my cup, please?" he asked.

He asked me to pass his cup.

12- "Would you check the oil for me, please?" he asked.

She asked me to check the oil.

13- "Would you turn the car engine off, please?" he asked.

He asked me to turn the car engine off.

14- "Would you like to stay with us?" she asked.

She asked if I would like to stay with them.

15- "Would you check the bill for me, please?" he asked.

He asked me to check the bill for him.

Bildirimde Bulunurken Kullanılan Fiiller

Söylenen bir cümleyi rapor ederken, kişinin söylediği kelimelerin aynılarını söylemek zorunda değiliz. Bazı

fiiller cümlenin anlamını özetlemek için kullanılabilir:

Direct: "Oh, dear," she said, "I'm terribly sorry I'm late."

Reported: She apologized for being late.

Direct: "Yes, you're right. I was very foolish", he said.

Reported: He agreed that he had been very foolish.

Aşağıdaki örnek cümleleri reported speech formunda yazarken, verilen fiillerin nasıl kullanıldıklarını

inceleyin:

Mastar alan fiiller: advise, invite, offer, promise, refuse, refuse, remind, warn

İsim halinde kullanılan fiiller: apologize for, insist on, suggest.

Indirect speech olarak kullanılan fiiller: agree, announce, boast, claim, concede

Page 121: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

1- "We're going to get married in June," she said.

She announced that they were going to get married in June.

2- "Don't go near that dog," she told him.

She warned him not to go near the dog.

3- After the meal, he said, "Please don't argue - I'm going to play."

After the meal, he insisted on paying.

4- "I'm sorry I didn't write," she said.

She apologized for not writing.

5- "Would you like to come round for dinner on Friday evening?" he asked them.

He invited them to come/go round for dinner on Friday evening.

6- "I think you should give up smoking," the doctor said to her.

The doctor advised her to give up smoking.

7- "Alright, yes, I was wrong and you were right," he said.

He admitted that he had been wrong and I had been right.

8- "Yes, I'll write every week," she said.

She promised to write every week.

9- "Shall I carry that suitcase for you?" she said.

She offered to carry the suitcase for me.

10- "How about going to the theatre on Saturday?" he said.

He suggested going to the theatre on Saturday.

11- "The newspaper report's not true," said the Prime Minister.

The Prime Minister claimed that the newspaper report wasn't true.

12- "Don't forget to post that letter," she said to him.

She reminded him to post the letter.

13- "Yes, it was a difficult exam," the teacher said.

The teacher agreed that it was a difficult exam.

14- "No, I won't give you a pay rise," the manager told her.

The manager refused to give her a pay rise.

15- "My parents have got three cars," she said.

She boasted that her parents had three cars.

Page 122: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

If Konusu - If Clause

Sıfır Koşul Durumu - Zero Conditional

Sıfır koşul durumunda cümle yapıları aşağıdaki şekildedir:

if + geniş zaman, geniş zaman

If you press the button, the machine switches off.

If you go in the best seats, you get a free drink.

If cümlesi ile diğer cümle yer değiştirebilir.

The machine switches off, if you press this button.

Kullanım yerleri:

Direktif, açıklama, yönergelerden ve genel doğrulardan bahsederken sıfır koşul durumu kullanılır.

If you select reverse gear, the car goes backwards.

If the camera is on, a red light appears.

If he's got no money, he doesn't go out.

İngilizce If Konusu - If Clauses, Conditionals

İngilizcede 4 çeşit koşul bildiren durum söz konusudur.

Birinci Koşul Durumu - First Conditional

Birinci koşul durumu şu şekilde yapılır:

if + geniş zaman, gelecek zaman

If 'den sonraki cümle geniş zaman ile kurulurken, diğer cümle ise gelecek zamanla oluşturulur.

If you drop it, it will break.

Eğer onu düşürürsen, kırılır.

If you come at ten, we will be ready.

Eğer saat onda gelirsen, hazır olacağız.

If you phone me, I will pick you up at the park.

Bana telefon edersen, seni parktan alacağım.

Önce gelecek zamanlı cümle, sonra da if cümlesi şeklinde de cümle kurulabilir.

Page 123: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

It will break if you drop it.

We will be ready if you come at ten.

I will pick you up at the park if you phone me.

Kullanım Yerleri

Birinci koşul cümlesi, gelecekle ilgili gerçekleşmesi muhtemel durumlardan söz ederken kullanılır.

If it rains, we'll go to the cinema.

Eğer yağmur yağarsa, sinemaya gideceğiz. (yağabilirde yağmayabilirde)

If the sun shines, we'll go to the beach.

Eğer güneş çıkarsa, sahile gideceğiz.

If Konusu, İkinci Koşul Durumu - Second Conditional

If konusu ikinci koşul durumunda cümle yapıları aşağıdaki şekildedir:

If + geçmiş zaman, would/could/might + fiil (mastar halde)

If I lived by the sea, I would do a lot of swimming.

Eğer deniz kenarında yaşasaydım, çok fazla yüzerdim.

If they asked me to work for them, I might accept.

Eğer onlar için çalışmamı isterseler, kabul edebilirim.

If içeren cümle ile diğer cümle yer değiştirebilir.

I would do a lot of swimming if I lived by the sea.

Buradaki geçmiş zaman, istek kipi anlamındadır. Şu örneklere bakalım:

If I were you, I'd change my job. (Eğer yerinde olsaydım, işimi değiştirirdim.)

would genellikle 'd şeklinde kısaltılır.

Kullanım Yerleri

İkinci koşul yapısı, genellikle varsayımsal ve de olası olmayan durumlar için kullanılır.

If I worked in that factory, I'd soon change things.

Eğer bu fabrikada çalışsaydım, kısa zamanda birçok şeyi değiştirirdim.

If she left her husband, she might be habbier.

Eğer hocasından ayrılsa, daha mutlu olacak. (muhtemelen ayrılmayacak)

Birinci ve İkinci Koşul Durumlarının Karşılaştırılması

Bazı durumlarla bu iki durum birbiriyle karıştırılmaktadır. Aşağıdaki örneklere bakalım:

Page 124: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

If she works harder, she'll pass her exams.

Eğer sıkı çalışırsa, sınavlarını geçecek.

If she worked harder, she'd pass her exams.

Eğer sıkı çalışsaydı, sınavlarını geçerdi.

Bu iki cümle arasındaki en önemli fark şudur: Birinci koşul cümlesinde, eğer koşul yerine getirilirse, diğer

cümledeki yargı gerçekleşebilir. Ama ikinci koşul cümlesinde ise, koşul cümlesi yani if cümlesinin

gerçekleşme olasılığı yoktur çünkü geçmişteki bir durumdan bahsedilmektedir.

Üçüncü Koşul Durumu - The Third Conditional

Üçünçü koşul durumu şu şekilde oluşrutulur:

if + past perfect tense, would/could/might + perfect infinitive(fiil 3. halde)

If I had met you earlier, I wouldn't have married Joe.

Bu cümlede görüldüğü gibi, if cümlesi, "past perfect tense" ile kuruldu, 2. cümle ise would + fiil 3.

halde şeklinde kuruldu.

if cümlesi ile 2. cümle yer değiştirebilir.

I wouldn't have married Jo if I'd met you earlier.

Kullanımı:

Üçüncü koşul durumu, geçmişten söz ederken kullanılır. "Olsaydı, yapsaydım, etseydim" anlamlarında

gelecek şekilde kullanılır.

I'd have warned you if I'd seen you last week.

Eğer seni geçen hafta görseydim seni uyaracaktım. (Görmediğimden dolayı uyaramadım.)

If I'd passed by exams, I would have gone to Art College.

Eğer sınavlarımı geçseydim, sanat okuluma gidecektim.

İngilizce Edatlar – Prepositions

İngilizce Zaman Edatları Konu Anlatımı: At, In, On

at Kullanımı: de, da, ye, ya, e, a

at İngilizcede zaman edatı olarak saatlerle birlikte kullanılır.

I will see you at 4:15.

Seninle saat 4:15'de görüşeceğim.

Page 125: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

The plane leaves at six.

Uçak saat 6'da kalkacak.

Call me at lunchtime.

Beni öğlen vaktinde ara. (lucnhtime: yemek vakti anlamına da gelir.)

Önemli: Zaman ile ilgili soru sorarken şu yanlışı yapmayalım:

At what time ...?

Bu şekilde sorulmaz. Doğrusu şöyledir:

What time ...?

on Kullanımı: üstünde, üzerinde, de, e doğru, yönünde, ile, civarında, esnasında

Zaman edatı olarak on, günlerde, tarihlerde ve Monday morning, Friday afternoon gibi ifadelerde

kullanılır.

I'll be at home on Tuesday.

Salı günü evde olacağım.

The meeting's on June 23rd.

Toplantı haziranın 23'ünde yapılacak.

I had to work on Christmas Day.

Noel gününde de çalışmalıyım.

We get up late on Sundays.

Pazar günü geç kalkarız.

I'm always sleepy on Monday mornings.

Pazartesi sabahları daima uykulu olurum.

Aşağıdaki örnek cümlelerde at ve on zaman edatlarının kullanımlarını inceleyelim:

What are you doing on Saturday?

Can you wake me at 6:30?

The classes start on September 8th.

I'll be at work late on Tuesday morning.

I have my guitar lessons at 10:00 on Wednesdays.

She got married on Easter Monday.

My new job starts on April 17th.

Can we meet at lunchtime on Tuesday?

In Kullanımı: de, da, içinde, içine, halinde, olarak, içeriye, içeri

Page 126: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

In edatı, in the morning, in the afternoon, in the evening ile birlikte kullanılır.

Önemli: night ile birlikte in kullanılmaz, at kullanılır: At night

In edatı, haftaları, mevsimleri, ayları, yılları ve yüzyılları söylerken kullanılır.

We're going to Denmark in the first week of May.

I always get unhappy in the winter.

Shakespeare died in 1616.

There were terrible wars in the 17th century.

My birthday's in March.

Bunların yanında at the weekend, at Christmas, at Easter kullanımları da vardır.

What are you doing at the weekend?

Did you go away at Christmas?

Aşağıdaki örneklerde in, at ve on kullanımlarını inceleyelim:

We all went to Wales at the weekend.

I usually go skiing in February.

She finished school in 1996.

My mother usually comes to stay in Christmas.

I don't like driving at night.

Our garden looks wonderful in the spring.

I usually stop work at 5:00 in the afternoon.

I will finish university in June.

I last saw her in 1998.

I'm never hungry early in the morning.

Önemli: This, next, last ve every gibi genel ifadelerden önce preposition-edat kullanmayız.

What are you doing this afternoon?

Googbye. See you next week.

Bill was here last Tuesday.

We go on holiday to the same place every year.

Bir işin ne kadar sürede biteceğinden söz ederken in kullanırız.

They built our house in three months.

Your soup will be ready in ten minutes.

From ... to, until ve by kullanımı:

Page 127: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Until ya da till (informal), "kadar, değin, dek" anlamlarına gelmektedir ve bir işin ne zaman biteceğini

anlatmakta kullanılır.

We played football until 5 o'clock.

I will be in London till Thursday.

It was a great party. We danced until six o'clock in the morning.

I'm going to have a sandwich now. I can't wait until/till lunchtime.

Granny's coming on Monday for a few days. She's going to stay until/till Saturday.

When I was young, you had to go to school until/till the age of 14.

I didn't like the film, so I didn't stay until/till the end.

I'm doing a three-month computer course; it goes on until/till July.

From ... to/until/till, bir olayın ya da durumun başlangıç ve bitiş zamanını verirken kullanırız.

He read the paper from 7:30 to 8:30.

He read the paper from 7:30 until/till 8:30.

He washed the car from 8:00 to 9:00.

He washed the car from 8:00 until/till 9:00.

He played tennis from 10:00 to 11:00.

He played tennis from 10:00 until/till 11:00.

Eğer belli bir zaman diliminde bir eylemin gerçekleşmesini istiyorsak (o zamanı geçmemeli), until yerine

by kullanırız.

You can keep the car until Sunday.

(Araba pazar gününe kadar sende kalabilir.)

You really must bring it back by 12:00 on Sunday.

(Arabayı pazar günü en geç 12:00'da geri getirmelisin. Bundan önce de getirebilirsin.)

Aşağıdaki örnek cümlelere bakalım:

This book must go back to the library by Tuesday.

The film goes on until 9:30.

Can you finish painting the room by Friday?

For, during ve while kullanımı:

For, bize olayın ya da durumun ne kadar sürdüğünü anlatırken kullanılır. During ise ne zaman olduğunu

anlatırken.

Page 128: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

I slept for 20 minutes during the lesson.

(Derste 20 dakika uyudum.)

The journey lasted for three days.

There was a rainstorm during the night.

I lived in Mexico for six years.

I got a headache during the examination.

We visited Kyoto during our holiday in Japan.

The electricity went off for two hours during afternoon.

Alex and his wife met during the war.

During, preposition yani edat olarak kullanılır. During + isim

While ise bağlaç olarak kullanılır. While + özne + fiil.

They got into the house during the night.

They got into the house while I was asleep.

He got ill during the jurnay.

He got ill while he was travelling.

Aşağıdaki ifadelerin nasıl değiştiklerine dikkat edelim:

during the meal (I/eat) .. while I was eating.

while I was travelling (journey) .. during the journey.

during the game (they/play) .. while they were playing.

while we were listening (lesson) .. during the lesson.

while they were fighting (war) .. during the war.

during the conversation (they/talk) .. while they were talking.

Aşağıdaki örnek cümlelerde, for ile birlikte kullanılan faydalı bazı ifadeleri inceleyelim:

They waited for a long time, but the bus didn't come.

I will love you for ever.

Could I talk to you for a minute or two.

I played tennis for a couple of hours and then went home.

I went to sleep for a moment during the opera.

They put him in prison for life.

Yer Bildiren Edatlar-Prepositions Konu Anlatımı ve Örnek Cümleler

In ve On Kullanımı:

Page 129: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

İngilizcede In, kutu, oda ve ülke gibi üç boyutlu şeylerin içinden bahsederken kullanılır. On ise zemin,

masa ve duvar gibi iki boyutlu yüzeylerin üstünden bahsederken kullanılır.

Where is Joe? 'In the kitchen.'

There is nothing in the fridge.

Ann's in Poland.

Why are all those papers on the floor?

She had photos of all her family on the wall.

İnsanlar elbisenin içindedirler, elbiseler ve takılar ise insanların üstünde:

Who is the man in the grey suit?

Gri takım elbisenin içindeki adam kim?

That sweater looks good on you.

Kazak senin üzerinde iyi görünüyor.

She had a ring on every finger.

Parmağının üzerinde bir yüzük var.

Gördüğünüz gibi, elbisenin içinden söz ederken in, kişinin üzerindeki bir nesneden söz ederken ise on

kullanıldı.

Aşağıdaki kullanımlara bakalım:

In a bath

On the roof

In a tree

On a table

In a cup (fincan)

On her arm

On the plate

In your head (düşünce)

On your head (şapka)

On a door

Şu durumlara da dikkat edelim:

in a book, in the newspaper, in a story, on a page, in a street.

Is there anything interesting in the paper?

Her photo is on the page 4.

They live in Park Street.

Page 130: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Aşağıdaki cümlelerdeki in ve on kullanımlarına bakalım:

In children stories, animals can talk.

'Are you free next Tuesday?'

'Just a minute. I'll look in my diary.'

Is Sandra in the office today?

She had a wonderful diamond ring on her first finger.

'Where is the salt?' 'In the cupboard.'

The cat likes to sleep on the roof or the car.

Don't leave your keys in your car when you get out.

They live in a little village near Belfast.

Önemli: Arabadan söz ederken "in a car" denir ama otobüsten, trenden vs. bahsederken de "on a

bus/train/plane/ship" şeklinde söylenir.

At edatının kullanımı:

At edatı genellikle mekan bildirirken, olayın nerede olduğunu söylerken kullanılır.

I'll see you this evening at Sarah's house.

You have to change planes at Karachi.

I saw Ann waiting at the bus stop.

Turn left at the next corner.

At, insanların yaptığı işlerden ya da o işleri nerede yaptıklarından söz ederken kullanılır:

at a football match

at breakfast, lunch

at a restaurant

at work

at the office

at the theatre

at the cinema

at the station

at a party

at (the) college/university

Aşağıdaki örnek cümleleri inceleyelim:

Paul crashed his car because he didn't stop at the traffic lights.

Are there any good films at the cinema this week?

Her train was terribly late- I spent hours waiting at the station.

Page 131: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

The boss doesn't let us take personal phone calls at work.

The top, the bottom, the side, the beginning, the end gibi ifalerle birlikte at kullanılır.

My room's at the top of the house.

Begin at the beginning.

Their house is down at the bottom of the hill.

I never have any money at the end of the month.

Diğer yer bildiren edatlar ise şunlardır:

Above: üstünde

Against: karşısında, dayalı

Behind:arkasında

Betweeen: arasında

By: yanında

In front of: önünde

Near: bitişiğinde

Opposite: karşısında

Under: altında

Bu edatlarla ilgili aşağıdaki örnek cümleleri inceleyelim:

Ann is sitting between Eric and Julia.

Come and sit by me.

We camped by the lake.

Montreal is in the eastern Canada, near Ottowa.

I left my bicycle against the shop window.

Joe's car is pasked in front of the house.

There is a bus stop opposite our house.

Lucy is in the front of Pat.

Pat is behind Lucy.

Andy is opposite Mike.

The dog is hiding under the table.

The plane is flying above the clouds.

Aşağıdaki örnek cümleleri inceleyelim:

I usually sit by a window in class,

so I can look out if I get bored.

Page 132: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

There was a big bird flying high up above the trees.

They live in a beautiful old house by a river.

There is a big clock above the door of the station.

I sat down by Mary and looked into her eyes.

You can park your car behind the house.

I will meet you at the station under the clock.

Hareket-Yön Bildiren Edatlar - Prepositions

İngilizcede hareket bildiren edatlar bize bir hareketin şeklini ya da nereye, hangi yöne doğru yapıldığını

gösteren ifadelerdir. Aşağıda bunlardan bazılarını sıraladık:

across: karşısında, içinden, ortasından

along: boyunca

down: aşağıya doğru, boyunca

into: içine, içeriye

off: den, dan, dışında, haricinde

over: üstünde, üzerinde, üstüne, üzerinden, aracılığı ile, boyunca, baştan sona

out of: den dışarı, den, den dolayı, dolayı, dışında

past: ötesinde, öte, yanından geçerek

round: çevresinde, etrafında, yakında, yakınında

through: bir uçtan bir uca, sayesinde, içinden, arasından, yüzünden

under: altından, aşağısına

up: yukarı, yukarıya

Örnek ifadeler:

Across the river: nehrin karşısında

Along the yellow line: sarı şerit boyunca

Down the mountain: dağdan aşağıya

Into the river: nehrin içine

Off the bike: bisikletten aşağıya inmek

Over the fence: çitin üzerinden

Out of the shop: dükkandan dışarı

Past the cafe: kafenin yanından geçerek

Round the corner: köşenin etrafında

Through the gate: kapının içinden

Under the bridge: köprünün altından

Aşağıdaki cümlelerde geçen edatları inceleyelim:

Page 133: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

I went up the stairs and along the passage.

Mrs Andrews got out of the taxi and ran across Oxford Street.

Alice walked down the steps to the river and over the bridge.

He walked slowly along the road for a few minutes, then he stopped and

went through a small door into a garden.

Mary went up the stairs and into her office, took a letter off the

table and started to read it.

Go past the supermarket, under the railway bridge, round the first corner,

and the police station is on your right.

Pasif Konusu - Passive Voice

İngilizce Pasifler Konusu - Passives - Giriş

Eğer ortada bir eylem var ve bundan etkilenen 2 kısım varsa, bu noktada iki durumdan söz edebiliriz:

aktif ve pasif

Eğer eylemi gerçekleştiren, cümlede özne ise, o zaman aktif kullanım söz konusudur. Eğer eylemden

etkilenen, özne ise, o zaman da pasif kullanım söz konusudur.

Örnekleri inceleyelim:

Mrs Fatma cooks our meals.

Bu cümlede Fatma hanım yemekleri pişirmiştir. Cümlenin de öznesi konumunda olduğundan bu cümle

aktif cümledir.

Our meals are cooked by Mrs Fatma.

Bu cümlede ise yemeklerin, Bayan Fatma tarafından pişirildiğini söylüyor. Cümlenin öznesi yemekler

olduğundan pasif kullanım söz konusudur.

Somebody saw her in Belfast. Aktif Kullanım.

She was seen in Belfast. Pasif Kullanım.

Aşağıdaki örnek cümleleri inceleyelim:

English is spoken in Australia.

This window was broken by your little boy.

Her clothes are made in Paris.

This book was written by my brother.

She was stopped by the police.

Page 134: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Geniş Zaman İle Pasif Cümleler Oluşturma - Simple Present Passive

+ I am woken you are woken he/she/it is woken

? am I woken? are you woken? Is he/she/it woken?

- I am not woken? You are not woken he/she/it is not woken

Yukarıdaki tabloda görüldüğü gibi, eğer geniş zamanla pasif bir cümle oluşturacaksak, be fiilini

kullanmalıyız ve fiil ya 3. halde olmalı ya da -ed eki almalıdır.

Esasında bu durum bütün zamanlar için geçerlidir. Bunu örneklerde ve diğer konularda daha açık bir

şekilde göreceğiz.

Geniş zamanın pasif kullanımı, aktif kullanımında olduğu gibi, sürekli tekrar eden durumlar için kullanılır.

Aşağıdaki örnekleri inceleyelim:

A lot of paper is made from wood.

Bir çok kağıt odundan yapılır.

What is this called in English?

Bu İngilizcede nasıl söylenir?

I am paid on the first of every month.

Are any classes taught on Wednesday?

More chocolate is eaten in the US than in any other country.

We are woken by the birds every morning.

Aşağıdaki örneklerde parantez içindeki fiilin geniş zamanla nasıl pasif yapıya dönüştüğünü görüyoruz:

A lot of olive is used in Greek cooking. (use)

Arabic is written from right to left. (write)

Stamps are sold in most newsagents in Britain. (sell)

The police say that nothing is known about the child's family. (know)

Spanish is spoken in Peru. (speak)

Cricket is played by two teams of eleven players. (play)

Our windows are cleaned once a month. (clean)

Aşağıdaki örneklerde soru ve olumsuz cümlelerin nasıl oluşturulduğunu görelim:

Page 135: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Jaguar cars are not made in America. (not made)

Where are they made? In the UK.

My name is not spelled with a Y. (not spell)

How is your name spelled? L,E,S,L,I,E

That kind of bird is not usually seen around here. (not usually seen)

Where is that kind of bird is seen? In warmer countries.

Diamonds are not found in Scotland. (not find)

Where are the diamonds found. In South Africa, for example.

My sister is not paid very well. (not pay)

How much is your sister paid? I don't remember.

Gelecek Zaman İle Pasif Cümleler Oluşturma - Future Passive

+ I will be woken you will be woken he/she/it will be woken

? will I be woken? will you be woken? will Is he/she/it be woken?

- I will not be woken? You will not be woken he/she/it will not be woken

Yukarıdaki tabloda görüldüğü, gelecek zaman pasif cümlelerinde, genel pasif kuralında olduğı gibi "be

yrd. fiili gelir ve fiil 3. hal yada -ed eki alır" kuralı geçerlidir.

Gelecek zaman pasif cümlelerini, genellikle gelecek ile ilgili tahminler ya da bildiğimiz şeylerden söz

ederken kullanırız:

One day all the work will be done by machines.

Where will the match be played?

Aşağıdaki cümleleri inceleyelim:

The motorway will be closed for three days.

The museum will be opened by the Quenn.

One day English will be spoken everywhere.

This job will be finished in a few days.

Page 136: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Your room will be cleaned while you're out.

Your tickets will be sent to you next week.

Aşağıdaki örneklerde gelecek zaman pasif olumsuz ve soru cümleleri verildi:

The football match won't be played on Saturday. (play)

When will it be played? "On Sunday"

The visitors won't be taken to the hotels by bus. (take)

How will the visitors be taken? "By taxi"

The new library won't be built in the Central Square. (built)

Where will the library be built? "Behind the Police Station."

English won't be spoken at the conference. (speak)

What language will be spoken? "Chinese"

Geçmiş Zaman İle Pasif Cümleler Oluşturma - Simple Past Passive

+ I was woken you were woken he/she/it was woken

? was I woken? were you woken? was he/she/it woken?

- I was not not woken? You were woken he/she/it was not woken

Yukarıdaki tabloda görüldüğü gibi, pasif cümlelerde "be + fiilin 3. hali ya da -ed eki almış hali"

kullanılır kuralı geçmiş zaman için de geçerlidir. Aradaki tek fark, be fiili geçmiş zaman hali ile kullanılır,

yani was,were

Geçmiş zaman pasif yapısını, bitmiş eylemler için kullanırız:

This table was made by my grandfather.

Was the letter signed?

We weren't met at the door.

Aşağıdaki örnek cümleleri inceleyelim:

Page 137: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

The fire was seen in Renton, a kilometre away.

Most of the matches were won by Indian teams.

These keys were found in the changing room - are they yours?

We couldn't find the station, but we were helped by a very kind woman.

I was stopped by a policeman in the Green Road this morning.

Yesterday a man was caught trying to burn down the Town Hall.

Pasif cümle oluştururken fiil ya -ed eki alır ya da 3. halde kullanılır. Aşağıdaki cümlelerde parantez

içindeki fiillerin nasıl kullanıldıklarına bakalım:

Our passports were taken by a tall woman in a uniform. (take)

These books were left in the classroom yesterday. (leave)

I don't think this room cleaned yesterday. (clean)

We were met at the airport by a driver from the university. (meet)

Nobody was told what was happening. (tell)

He was sent away to school when he was twelve. (send)

Aşağıdaki örneklerde geçmiş zaman pasif olumsuz ve soru cümlesi örneklerini inceleyelim:

We weren't paid when we finish the work. (not pay)'

When were you paid? 'Two months later.'

My father wasn't educated in England. (not educate)

Where was your father educated? 'In Germany'

The letters weren't posted on Tuesday. (not post)

When were the letters posted? 'On Thursday.'

This wasn't cooked in butter. (not cook)

How was this cooked? 'In margarine.'

My suit wasn't made in England. (not make)

Where is your suit made? In Hong Kong.

Pasif geçmiş zamanı, birisinin doğum gününden bahsederken de kullanırız:

I was born in 1964.

Page 138: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

My sister was born in Egypt.

İngilizce Şimdiki Zaman İle Pasif Cümleler Oluşturma - Present Progressive

Passive

+ I am being watched you are being watched he/she/it is being watched

? am I being watched? are you being watched? Is he/she/it being watched?

- I am not being watched? You are not being watched? he/she/it is not being watched

Şimdiki zaman pasif yapısında, olayın devamlılığını bildirmek için being kullanılır. Bununla birlikte be ve

fiilin 3. hali ya da -ed eki almış hali kullanılır.

Where's the carpet? It's being cleaned.

When are you being seen by the doctor?

Aşağıdaki örnek cümlelerde sorular ve onların cevapları söz konusudur. Yapılarını inceleyelim:

Can we play on the football pitch?

No, the grass is being cut.

Can't you wear your blue suit tonight?

No, It is being cleaned.

Did Alice get that new job?

Not yet - She is being interviewed.

What time is it?

Sorry, I don't know: My watch is being repaired.

Why the big smile?

I am being sent to Hawaii for a week.

I usually read a magazine while my hair is being cut.

Page 139: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Present Perfect Tense İle Pasif Cümler Kurma

"I" öznesinin kullanımı:

+ I have been seen

? have I been seen?

- I have not been seen

"You" öznesinin kullanımı:

+ you have been seen

? have you been seen?

- You have not been seen

"he/she/it" öznesinin kullanımı:

+ he/she/it has been seen

? has he/she/it been seen?

- he/she/it has not been seen

Yukarıdaki tablolarda görüldüğü gibi, pasif cümle oluştururken kullandığımız "be" yapısı, present perfect

tense ile pasif cümle oluştururken "been" yapısına dönüştü. Fiil 3. halde ya da -ed eki alarak kullanılır.

Presen perfect tense pasif yapısını, present perfect tense aktif yapısında olduğu gibi geçmişte olmuş ama

etkisi, önemi şimdi de devam eden yapılar için kullanırız.

The house on the corner has been sold.

We haven't been invited to Ann's party.

Aşağıdaki örnek cümeleleri inceleyelim:

A new university has been opened in Kew today by the Prince of Wales.

An 18-year-old soldier has been killed in an accident in Devon.

The two lost children have been found alive and well in a London park.

An unknown actor has been chosen to star in the new film of "Macbeth".

An old painting from a school in Wales has been bought for $250,000 by an American museum.

Page 140: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

İki Nesneli Fiillerin Pasif Durumu

Bazı filler cümle içinde kullanılırken iki tane nesne ile birlikte kullanılırlar. Örneğin: "give, lend, promise,

send, show" fiilleri gibi. Bu iki nesneden birisi kişi diğeri de nesne olabilir.

Aşağıdaki örneklere bakalım:

They gave Susan a prize.

ya da,

They gave a prize to Susan.

Bu tip cümlelerde 2 türlü pasif yapılabilir:

Susan was given a prize.

A prize was given to Susan.

Bu tip pasif cümlelerde kişinin önce yazıldığı (Susan was given...) daha çok tercih edilir.

Aşağıdaki cümleleri inceleyelim:

Everyone was lent skis fot the day.

Skis were lent to everyone for the day.

The younger children were given picture books.

The picture books were given to the younger children.

Anna and Joe were lent a car by the Watsons.

A car was lent to Anna and Joe by the Watsons.

Nathan was promised a new computer.

A new computer was promised to Nathan.

Some people were sent two invitations by mistake.

Two invitations were sent to some people by mistake.

Most of us were shown a film about Wales.

A film about Wales was shown to most of us.

Page 141: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Pasif Cümlelerde by Kullanımı

Pasif cümlelerde genellikle eylemin oluşuyla ilgilenilir. Örneğin:

The missing child has been found.

German is spoken in Austria.

Eğer eylemi yapanın kim olduğundan söz edeceksek, by kullanırız:

The missing child was found by a French family.

Urdu is spoken by a lot of people in London.

Thousands of fish were killed by the chemicals.

Aşağıdaki örnek cümleleri inceleyelim:

The name of the new school is being decided by a committee of parents and governers.

Most of the cost of universisty education is paid by the government.

I'm being taught how to use a computer by granddaughter.

The window was broken by a tree that fell over in the storm.

Pasif soru cümlelerinde ise şu yapıyı tercih ederiz:

Who... by?

I really like the statue in the square. Who was it made by?

Who were you invited by?

Aşağıdaki cümlelerde Who ...by? soru yapısını inceleyelim:

Look at this beautiful photo.(take)

Dune is my favorite science fiction book. (write) Who was it written by?

Do you remember that song Over the Rainbow? (sing) Who was it sung by?

That is a wonderful picture. (paint) Who was it painted by?

Casablanca is the greatest film of all time. (direct) Who was it directed by?

Our village school is a beautiful building. (build) Who was it built by?

I really like the name of the new school. (choose) Who was it chosen by?

Pasif Yapı mı Yoksa Aktif Yapı mı? Hangi Zaman?

Cümle kurarken, bu cümlenin aktif mi yoksa pasif bir cümle mi olacağınan karar veririz ve cümleye,

hakkında konuşacağımız nesne ya da kişi ile başlarız.

St Paul's Cathedral was built between 1675 and 1710. (Katedral hakkında konuşuyoruz.)

Page 142: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

St Paul's Cathedral was built by Christopher Wren. (Katedral hakkında konuşuyoruz.)

Christopher Wren built St Paul's Cathedral. (Christopher Wren hakkında konuşuyoruz.)

Aşağıdaki aktif ve pasif olarak kurulan cümleleri inceleyelim:

Shakespeare/Hamlet/1601/write

Shakespeare wrote Hamlet in 1601.

Hamlet was written by Shakespeare in 1601.

this sweater/Ann's mother/make

Ann's mother made this swerter.

This sweater was made by Ann's mother.

Janet/the electricity bill/last week/pay

Janet paid the electricity bill last week.

The electricity bill was paid by Janet last week.

the first television/J.L. Baird/1924/build

The first television was built by J.L. Baird in 1924.

J.L. Baird built the first television in 1924.

Aşağıdaki örnek cümlelerle ingilizce pasif (pasif voice) konusunu tekrar edelim:

Baseball is played by two teams of nine players.

How many languages will be spoken in 2100?

Yesterday, letters were sent to all the members of the club.

What kind of oil is used in Mexican cooking?

Where is your coat? It's being repaired.

Oh, dear, I'm late - has my name been called yet?

Aşağıdaki cümlelerde parantez içindeki fiillerin kullanımlarına göz atalım:

Potatoes were brought to Europe from South America in the 1500s. (bring)

Your class will be taught by Mrs Nash on Monday next week. (teach)

Five hundred years ago, Latin was spoken by people all over Europe. (speak)

I'm working at home today because my office is being painted. (paint)

Page 143: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Someone's been using my desk - all my papers have been moved. (move)

'Two' and 'too' are pronounced the same. (pronounce)

Gerund And Infinitive

GERUNDS AND INFINITIVES

GERUNDS- "Ing"

**A gerund is a form of verb that functions as a noun and ends in ing.

Gerund isim olarak kullanilan ve sonuna ing eki getirilerek kullanilan bir fiil seklidir.

Example: Ornek:

He enjoys studying English. O(erkek) Ingilizce calismaktan hoslanir.

**Gerunds are used after the expressions to be worth, no use and do you mind.

Gerund seklindeki fiiller bazen "deger", "bosuna" ve "onemi yoksa-sorun degilse" gibi kaliplardan sonar

da kullanilabilir.

Example: Ornek:

a) The Edinburgh Castle is worth seeing. a) Edinburgh Kalesi gorulmeye deger.

b) It's no use trying to wake him up so early b) Onu bu kadar erken kaldirmaya calisman bosuna.

c) Do you mind closing that window? c) Sorun degilse su cami kapatir misin?

**Gerunds may also be used after prepositions.

Gerund seklindeki filler edatlardan sonra da kullanilabilirler.

Example: Ornek:

Jack is fond of playing football Jack futbol oynamayi cok sever.

Gerund (-ing eki)soru, olumlu ve olumsuz cumlelerde ayni sekilde kullanilir.

Ornek:

The sales man got tired of waiting for Mrs. Smith.

Do you admit breaking the vase?

My brother doesn't enjoy travelling long distance.

The new film is not worth seeing.

She left suddenly without saying anything.

The teacher can't blame me for coming late.

INFINITIVES -"To" ( Mastar )

A verb form that functions in many forms in a sentences.

Fiilin "to" eki ile bir cok cumle icinde farkli sekilde kullanilmasidir.

a)To indicate the purpose or intention of an action:

Amac belirtmek icin(yapilan is icin)

Example: She is here to see her brother. Ornek: O(kiz) erkek kardesini gormek icin burda.

b) As the subject of the sentence:

Cumlenin oznesi olarak

Page 144: Sayılabilen ve Sayılamayan İsimlercontent.lms.sabis.sakarya.edu.tr/.../79591/28123/genel_ingilizce.pdf · Temel Ingilizce Konulari 1) ... Hem Sıfat Hem Zarf Olarak Kullanılan

Example: To be or not to be. Ornek: Olmak yada olmamak

c) Used after adjectives.

Sifatlardan sonraki kullanimi

Example: It is very rude of you to say that. Ornek: Bunu soyledigin icin cok kabasin.

d)After an adjective+noun.

Sifat ve isimden sonraki kullanimi

Example: It is a nice place to live in summer. Ornek: Yazin yasamak icin guzel bir yer.

Certain verbs can be followed by either gerunds or infinitives i.e. Start, begin, continue, like, neglect,

hate, love, prefer and intend.

Yukarida ornek olarak verilen(alti cizili) fiiller hem gerund'dan hem de infinitive (mastar) den sonra

gelebilir.

Example:

She has started to take swimming lessons.

O(kiz)yuzme dersleri almaya basladi.

She has started taking swimming lessons.

However, there are certain verbs such as Enjoy, mind, stop, consider, appreciate and finish can only be

followed by gerunds not infinitives.

Ancak bazi fiiller vardir ki(yukarida ornek olarak verilen-alti cizili) infinitive(mastar) dan sonra degil,

sadece gerund'dan sonra kullanilabilir .

O(erkek)sigara icmeyi birakti.

Dogru: He has stopped smoking.

Yanlis: He has stopped to smoke.

Onlar arabayla seyahat etmeyi umursamazlar.

Dogru: They don't mind travelling in a car.

Yanlis: They don't mind to travel in a car.

Quick Test:

*Complete each of the following sentences with a gerund.

Mark intends............(take)science lessons this semester.

Julie will not neglect.............(tell)her husband about the accident.

The enemies have continued ...........(build)up their armies.

Does your friend mind................(sleep) on sofa?

*Complete each of the following sentences with an infinitive.

Jason intended...........(say) sorry to his brother.

The doctor will start..........(see) patients shortly.

Do you like...........(work) outdoors?

We hope..............(wash) our car today.