24
seta SİYASİ HARİTA SETA | Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı | www.setav.org | Eylül 2011 MISIR SİYASET HARİTASI RAMAZAN YILDIRIM, TARIK ABDULCELİL

seta SİYASİ HARİTAfile.setav.org/Files/Pdf/misir-siyasi-haritasi.pdfMısır’daki gelişmelerin hangi yönde evrileceğinin değerlendirebilmesi açısından eski ... “Sol”

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • seta SİYASİ HARİTA

    S E T A | S i y a s e t , E k o n o m i v e T o p l u m A r a ş t ı r m a l a r ı V a k f ı | w w w . s e t a v . o r g | E y l ü l 2 0 1 1

    MISIR SİYASET HARİTASI

    RAMAZAN YILDIRIM, TARIK ABDULCELİL

  • RAMAZAN YILDIRIM, TARIK ABDULCELİL

    S ayı: 1 | Ey lül 2011

    S E T A A N A L İ Z

    MISIR SİYASET HARİTASI

    2 0 1 1 © Y a y ı n h a k l a r ı m a h f u z d u r

    seta SİYASİ HARİTA

    İÇİNDEKİLER

    1. MISIR’DA SİYASİ PARTİ GELENEĞİ | 4

    2. MISIR DEVRİMİ (25 OCAK 2011) | 5

    3. DEVRİMİ SONRASI SİYASET: CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLARI | 8

    4. MISIR DEVRİMİ ÖNCESİ SİYASİ PARTİLER | 11

    5. MISIR DEVRİMİ SONRASI YENİ SİYASİ PARTİLER | 12

    6. SİYASİ PARTİ DIŞI SİVİL OLUŞUMLAR | 15

    8. MISIR’DAKİ RESMİ DİNÎ KURUMLAR | 18

    9. YENİ ANAYASA HAZIRLAMA KOMİSYONU BAŞKANI: TARIK EL BİŞRİ | 20

    10. MISIR SİYASETİNİN GELECEĞİ: DEĞERLENDİRME VE ÖNERİLER | 21

    AA

    , EPA

    /Moh

    amed

    Om

    ar

  • M I S I R S İ Y A S E T H A R İ T A S I

    3

    ÖZET

    25 Ocak 2011 yılında Tahrir Meydanında milyonlarca kişinin katılımıyla gerçekleşen ve “Nil Devri-mi” veya “Ful Devrimi” olarak isimlendirilen kitlesel eylemler sonuç vermiş ve Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek 1981 yılından beri kesintisiz olarak sürdürdüğü iktidarını terk edip yetkilerini orduya dev-retmek zorunda kalmıştır. Mübarek iktidarının devrilmesiyle birlikte, ülkeyi seçimlere gidilmesi ve yeni bir anayasanın hazırlanması sürecinde yönetmek üzere bir geçiş hükümet oluşturulmuştur. Bu hükümette görev alanlar arasında en çok ön plana çıkanlar cumhurbaşkanı, başbakan ve dışişleri bakanıdır. Bu aktörlerin kim oldukları, siyasi posizyonlarının ve idelojik tercihlerinin kökenleri geçiş döneminin nereye doğru evrileceği konusunda ipuçları vermektedir. Ayrıca Mısır’ın siyasi geleceği-nin şekillenmesine katkıda bulunabilecek siyasi figürler ve partiler kamuoyuna projelerini anlatmaya başlamışlardır. Mısır’daki gelişmelerin hangi yönde evrileceğinin değerlendirebilmesi açısından eski ve yeni siyasi aktörlerin incelenmesi yararlı olacaktır.

  • S E T A S İ Y A S İ H A R İ T A

    4

    1. MISIR’DA SİYASİ PARTİ GELENEĞİ

    Kuzey Afrika ve Ortadoğu’nun önemli aktörlerinden biri olan Mısır’da siyasi hayatın

    dinamik özellikler taşıdığı ve çok zengin bir siyasi kültür birikimi olduğu gözlenmek-

    tedir. Demografik ve ekonomik büyüklüğü ile bölge dengelerini etkileyen Mısır’da si-

    yasi gelenek sosyalizm, otoriter cumhuriyetçilik, liberal ve muhafazakar guruplardan

    gelen taleplerin izlerini taşır. Ülkede siyasi partilerin uzun ve köklü geçmişi vardır. Mı-

    sır’da 1900’lü yılların başlarından itibaren siyasi partiler kurulmaya başlanmıştır. 1907

    yılında Mustafa Kamil tarafından kurulan Vatan Partisi (Hizbu’l-Vatanî) siyasal hayatın

    güçlü bir aktörü haline gelmiştir. Kısa bir süre sonra Ahmed Lütfi es-Seyyid Ümmet/

    Millet Partisi’ni (Hizbu’l-Ümme) kurarak Mısır’ın İngiliz işgalinden kurtulması için si-

    yasi mücadeleye başlamıştır. Bu partilerle birlikte kurulan ve sonraki dönemlerde de

    Mısır’ın siyasal ve kültürel hayatında önemli bir yeri olan Vefd Partisi, Mısır’daki birçok

    güçlü çevrenin desteğini kazanmış ve Mısır’ı işgalden kurtarmak amacıyla İngilizlerle

    resmi olarak görüşme yetkisini almıştır. Bu partilerin dışında Hüsnü Urabi tarafından

    1922 yılında kurulan Mısır Komunist Partisi (el-Hizbu’ş-Şuyui’yyu’l-Mısri) ve Şeyh Ali

    Yusuf tarafından kurulan Islah Partisi (Hizbu’l-Islah) gibi birçok parti Hidivlik dönemi

    Mısır’ın siyasi ve sosyal hayatı üzerinde etkili olmuşlardır.

    1952 yılında Cemal Abdunnasır liderliğindeki Hür Subayların gerçekleştirdiği askeri

    darbeyle krallığa son verilmiş ve o güne kadar faaliyetlerini sürdüren tüm siyasi parti-

    ler kapatılarak Sosyalist Birlik ismi altında tek partili bir siyasi döneme girilmiştir. 1976

    yılında Mısır devlet Başkanı Enver Sedat kısmen de olsa çok partili hayata geçildiği-

    ni ve bu amaçla üç eğilimin/akımın öncüğünde partilerin kurulacağını duyurmuştur.

    1977 yılında ilan edilen 40 nolu siyasi partiler kanunuyla birlikte üç ana eğilim ve kur-

    dukları partiler şunlardı: (i) “Sol” eğilimi temsilen Halid Muhyiddin başkanlığında ku-

    rulan Sosyalist Birlik Partisi (Hizbu’t-Tecemmu’l-İştirakî), (ii) “Sağ” eğilimi temsilen Fuad

    MISIR SİYASET HARİTASI

  • M I S I R S İ Y A S E T H A R İ T A S I

    5

    Sıraceddin başkanlığında kurulan Delegasyon Partisi (Hizbu’l-Vafd) ve (iii) “Ilımlı/Orta”

    eğilimi temsilen Enver Sedat tarafından kurulan ve liderliği yürütülen Demokratik

    Vatan Partisi (el-Hizbu’l-Vataniyu’d-Dimukratî). Bu partilerin yanı sıra yasam zeminde

    varlıklarını sürdüren Sosyalist İşçi Partisi (Hizbu’l-Amelu’l-İştirakî) ile Özgür Anayasa-

    cılar Partisi (Hizbu’l-Ahraru’d-Dusturiyyin) gibi partiler de siyasi hayattaki yerlerini al-

    mışlardır. Bunların dışında hukuki zeminde partileşmeleri yasaklanan ama Mısır halkı

    üzerinde çok ciddi etkisi bulunan Müslüman Kardeşler Teşkilatı da sosyal, ekonomik,

    eğitim vb. alanlarda varlığını sürdürmüştür.

    1981 yılından 2011 yılına kadar Hüsnü Mübarek yönetiminde bulunan Mısır’da siyasi

    hayata katılan partilerin sayısında bir artış (yaklaşık 24 parti) olmuştur. 25 Ocak 2011

    yılında Tahrir Meydanında başlayan kitlesel protestolarla birlikte Mübarek dönemi

    sona ermiş ve yeni bir siyasal yapılanma süreci başlamıştır. Bu süreçle birlikte Mısır

    siyasal yaşamında etkili olmaya çalışan partilerin sayısında ve etki alanında köklü bir

    değişim gerçekleşerek siyasi dengeler yeniden şekillenmeye başlanmıştır. Yeniden

    şekillenen bu siyaset tablosunda yer alan en önemli aktör olan Müslüman Kardeşler

    Teşkilatı’nın bünyesinde birkaç parti resmen kurulmuştur. Ayrıca 1924 yılından beri

    faaliyet yapması yasak olan Mısır Komünist Partisi 2011 yılında yasal olmayan faaliyet-

    lerine son verdiğini ve artık Mısır siyasi hayatında boy göstereceğini ilan ederek yasal

    ve meşru bir parti olduğunu ilan etmiştir.

    2. MISIR DEVRİMİ (25 OCAK 2011)2011 yılının başlarında Tunus’ta başlayan ve “Yasemin Devrimi” olarak isimlendirilen

    geniş kitlesel protestolar karşısında fazla direnemeyen Zeynel Abidin b. Ali 23 yıllık ik-

    tidarını bırakarak ülkesini terk etti. Başarıya ulaşan bu hareket diğer Arap ülkerinde ya-

    rım asırdan beri devam edegelen korku duvarlarını yıkmış ve Araplar, modern tarihte

    ilk kez kendi elleriyle kendi ülkelerinde siyasi değişiklik yapabilecekleri bir özgüvene

    kavuşmuşlardır. Bunun en belirgin yansıması Mısır’da gerçekleşmiş ve 25 Ocak 2011

    yılında Tahrir Meydanında milyonlarca kişinin katılımıyla gerçekleşen ve “Nil Devrimi”

    veya “Ful Devrimi” olarak isimlendirilen kitlesel eylemler sonuç vermiş ve Devlet Baş-

    kanı Hüsnü Mübarek 1981 yılından beri kesintisiz olarak sürdürdüğü iktidarını terk

    edip yetkilerini orduya devretmek zorunda kalmıştır.

    1980 yılından beri ülkede uygulanmakta olan olağanüstü hal, ülkenin bir polis dev-

    leti haline gelmesi, iktidara yakın olan çevrelerin aleni ve aşırı yolsuzlukları, ülkede

    baş gösteren yoksulluk ve işsizlik, barınma ve beslenme gibi doğal ihtiyaçlardan mah-

    rumiyet, ifade ve düşünce özgürlüğü önündeki engeller, her türlü sivil hareketlerin

    şiddetli baskılara maruz kalması, Ortadoğu coğrafyasındaki İsrail eksenli sorunlar kar-

    şısında suskun ve pasif politikalar ve halkın ümitsizliğe düşmesi gibi yarım asırlık so-

    runlar bu kitlesel eylemlerin başlıca sebepleri arasında zikredilebilir. Mısır devrimi için

    kullanılan isimlendirmelerden biri olan “Ful Devrimi” ismini Mısır halkının en önemli

    beslenme kaynağı ve fakirliğin sembolü olan “ful” isimli bakladan almış olması da bu

    bağlam da değerlendirilmelidir.

  • S E T A S İ Y A S İ H A R İ T A

    6

    Mısır’ın kendi içinde yaşadığı sorunlar halk hareketlerini tetikleyen birincil etken ol-

    muştur. Dolaylı etkiyi ise ekonomik gelişme, demokratikleşme ve dünya ile bütün-

    leşme konusunda başarılı adımlar atan Türkiye’nin yaptığı söylenebilir. 2002 yılından

    itibaren AK Parti hükümetlerinin politikaları bölgede sessiz bir devrimin ilk adımları

    olarak okunmuştur. Türk dış politikasında atılan dinamik adımlar bağlamında Filis-

    tin’in Türkiye’nin bir iç meselesi olarak konumlandırılmadı, bu konuda uluslararası dü-

    zeyde faaliyetlerin yürütülmesi, Davos’ta başlayan yeni süreç gibi olaylar Arap halkları

    nezdinde büyük bir heyecanla karşılanarak bugünkü mevcut durumun ortaya çıkması

    üzerinde etkileyici, motive edici ve cesaret verici fonksiyonlar icra eden dış faktörler

    arasında zikredilebilir.

    2.1. Geçiş Dönemi Siyasi Aktörleri

    Mübarek iktidarının devrilmesiyle birlikte, ülkeyi seçimlere gidilmesi ve yeni bir ana-

    yasanın hazırlanması sürecinde yönetmek üzere bir geçiş hükümet oluşturulmuştur.

    Bu hükümette görev alanlar arasında en çok ön plana çıkanlar cumhurbaşkanı, başba-

    kan ve dışişleri bakanıdır. Bu aktörlerin kim oldukları, siyasi posizyonlarının ve idelojik

    tercihlerinin kökenleri geçiş döneminin nereye doğru evrileceği konusunda ipuçla-

    rı vermektedir. Bu nedenle söz konusu aktörler üzerinde kısaca durulması Mısır’daki

    devrimin genel durumunu anlamamıza katkıda bulunacaktır.

    a) Muhammed Hüseyin Tantavi (Savunma Bakanı, Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi Başkanı, Devlet Başkanı)

    31 Ekim 1935 tarihinde doğan Tantavi, Mübarek döneminde Mısır Silahlı Kuvvetleri

    Başkomutanı olan bir mareşaldir. Mübarek iktidarının devrildiği 11 Şubat 2011 tarihin-

    den itbaren de Savunma Bakanı, Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi Başkanı ve Devlet

    Başkanıdır.

    1956, 1967 ve 1973 savaşlarında İsrail’e karşı savaşan Tantavi, Pakistan’da askeri ataşe,

    daha sonra da Silahlı Kuvvetler Operasyon Kurumu Cumhurbaşkanlığı Muhafız ve Baş

    Komutanı olarak orduda farklı görevler üstlenmiştir. 1990–1991 yılında Saddam’a kar-

    şı ABD öncülüğünde Koalisyon güçleri tarafından yapılan savaşa da katılmıştır. Mare-

    şal unvanı verilen Tantavi, 20 Mayıs 1991’de Savunma Bakanı ve Mısır Silahlı Kuvvetleri

    Askeri Üretim ve Baş Komutanı olarak atanmış ve 2011 yılına kadar bu görevde kalmış-

    tır. Bazı gözlemcilere göre Tantavi, Mübarek’in halefi olarak görülmekteydi.

    Tantavi, 2011 Mısır Devrimi gelişmelerinin yaşandığı Ocak-Şubat 2011 döneminde, 31

    Ocak 2011 tarihinde Başbakan Yardımcısı olmuştur. Mısır halkının protestoları sonucu

    18 gün sonra 11 Şubat 2011 tarihinde Hüsnü Mübarek’in istifası üzerine Tantavi baş-

    kanlığındaki Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi ülke yönetimine el koymuştur.

    Tantavi iktidarı devralmasından bu yana daha çok düşük profilli görüntü vermiştir.

    Göz önünde olmamaya özen göstererek, halkın önüne ilk kez 16 Mayıs 2011 tarihin-

  • M I S I R S İ Y A S E T H A R İ T A S I

    7

    de Polis Akademisi’ndeki mezuniyet törenine katılarak çıkmıştır. Basın açıklamarını ve

    kamu önündeki açıklama görevini diğer üst düzey yöneticilerine bırakmıştır. Bugün

    itibariyle, fiili olarak ülkeyi yönetmeye devam etmektedir. Başbakanı ve kabinesinin

    atamasını yapmıştır. Konsey Başkanı olarak diğer ülke heyetlerini kabul etmektedir.

    b) İsam Abdülaziz Şeref (Başbakan)

    1952 yılında Giza şehrinde doğan İsam Şeref, 2004–2005 yıllarında Ulaştırma Bakanlı-

    ğı da yapan önde gelen bir akademisyen ve siyasetçidir. Akademisyen olarak pek çok

    ödül almıştır. 3 Mart 2011 tarihinden itibaren Mısır Başbakanı olarak görev yapmakta-

    dır. Yüksek Lisans ve doktorasını ABD’deki Purdue Üniversitesi’nde inşaat mühendis-

    liği alanında yapmıştır. ABD, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ülkelerinde

    farklı görevler yapmıştır. Zamanın başbakanı Ahmet Nazif’le anlaşmaması üzerine ba-

    kanlıktan istifa etmiş ve akademyaya geri dönmüştür.

    İsam Şeref, 2011 yılındaki Tahrir gösterilerinde aktif olarak yer almış ve demokrasi ha-

    reketinin öncülerinden biri haline gelmiştir. Başbakan olduktan hemen sonraki gün

    Cuma namazı sonrasında Müslüman Kardeşler Teşkilatı liderlerinden birini yanına ala-

    rak cemaate hitap etmiştir. Halktan meşruiyet ve destek talebinde bulunan Şeref, aylık

    olarak “ulusa sesleniş” konuşmaları yapmaktadır.

    Şeref, İsrail ile ilişkilerin normalleştirilmesine şiddetle karşı çıkmaktadır. Filistin sorunu-

    nu ilişkilerin normalleştirilmesinin ve iki ülke arasındaki işbirliğinin ön koşulu olarak

    görmektedir.

    c) Muhammed Kamil Amr (Dışişleri Bakanı)

    1942 doğumludur. 1966’da İktisat ve Siyaset Bilimleri Fakültesi’nden mezun olmuş-

    tur. 2011 Haziran ayında Mısır’ın Dışişleri Bakanı olmuştur. Amr’ın yeni dışişleri baka-

    nı olarak seçimi pek çok gözlemci için sürpriz olmuştur. Çünkü kendisi 1997 yılından

    beri diplomasi ve dış politikadan uzak bir kişi olarak hayatını sürdürmekteydi ve Mı-

    sır Uluslararası Bankasında çalışarak ekonomi alanını tercih etmişti. Bununla birlikte

    Amr’ın çeşitli diplomatik görevlerde bulunmuşluğu da vardır. En son 1995-1997 yılları

    arasında Mısır’ın Suudi Arabistan büyükelçiliği görevini yürütmüştür. Daha öncesinde

    Mısır’ın Washington’daki büyükelçiliğinde maslahatgüzar olarak çalışmıştır. Yine Dışiş-

    leri Bakanı Afrika Örgütleri’nden sorumlu yardımcılığı ve Mısır’ın BM heyetinde tem-

    silcilik görevlerini üstlenmiştir. Riyad büyükelçisi olarak çalışmış ve Mısır Uluslararası

    Bankasında Yürütme Müdürlüğü görevini üstlenmiş, 1997-2008 yılları arasında Mısır’ı

    13 Arap ülkesinde temsil etmiştir.

    Muhammed Kamil Amr, yeni görevine başladıktan sonra yaptığı ilk açıklamalarda ge-

    lecekten ümitli olduğunu söylemiş, önümüzdeki dönem Mısır dış politika eğiliminin

    devrim öncesinden farklı olacağını vurgulamıştır. Amr, bu çerçevede Mısır dış politi-

    kasının önümüzdeki dönemdeki ilgi alanından bahsederken Mısır’ın Arap ve Afrika

  • S E T A S İ Y A S İ H A R İ T A

    8

    bölgeleri arasındaki stratejik önemine dikkat çekerek şöyle demiştir: “Mısır Arap Dün-

    yası’nın kalbidir ve Mısır’da olanlar bu dünyayı olumlu yahut olumsuz yönde etkile-

    mektedir. Mısır kalkınırsa Arap dünyası da kalkınır, Mısır tökezlerse Arap dünyası da

    tökezler. Mısır aynı zamanda Afrika bölgesinde de siyasi, ticari, ekonomik ve ortak çı-

    karlar doğrultusunda ilerleyecektir.”

    3. DEVRİMİ SONRASI SİYASET: CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLARI

    25 Ocak 2011 yılında gerçekleşen Mısır devrimiyle birlikte birçok siyasi aktör ortaya

    çıkmıştır. Bu aktörlerin bazıları önümüzdeki aylarda gerçekleştirilmesi beklenen Cum-

    hurbaşkanlığı seçimlerinde aday olduklarını şimdiden kamuoyu önünde açıklamış-

    lardır. Öne çıkan cumhurbaşkanı adayları ile parlamento seçimlerine girmeyi hedef-

    leyen eski ve yeni siyasi aktörleri parti aidiyetleri ve siyasal eğilimlerine göre genel

    bir sınıflandırmaya tabi tutmak mümkün. Mısır’da cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday

    olma niyetini açıklayan kişilerin sayısı günden güne artmaktadır. Bu kişilerin siyasi ve

    ideolojik eğilimleri farklılık göstermektedir. Adaylar arasında muhafazakar, gelenekçi,

    liberal, statükocu, ve yenilikçilerin olduğu görülmektedir. Ülkenin siyasi geleceğine

    ilişkin tasavvurları hakkındaki açıklama ve yorumlamalarına dayanarak devrim sonrası

    ön plana çıkan siyasi aktörleri en önemlilerine aşağıda yer verilmiştir.

    a) Dr. Muhammed El Baradey (Liberal)

    17 Haziran 1942 tarihinde doğmuştur. 1997 ile 2009 yılları arasında Uluslararası Atom

    Enerjisi Ajansı başkanlığını yapan Baradey, Mısırlı diplomat ve hukukçu olarak ulus-

    lararası popüleritesi olan bir kişiliktir. Yönetmelik ve kurallar çerçevesinde hukukun

    gözetilmesine ve korunmasına önem veren Baradey, hukuk ve adaletin devletin tüm

    kurumlarında egemen olması için mücadele vereceğini söylemiştir. Diplomatik yete-

    neklerini kullanarak ne istediğini ve istediğini nasıl elde edebileceğini bilen biri oldu-

    ğu düşünülmektedir. Fikirlerini mantıksal bir düzen içerisinde nasıl sunacağını bildiği

    kabul edilmektedir.

    Bazı çevreler, birçok dünya ülkesini nükleer silah elde etme rüyasından mahrum bı-

    raktığını ve bunu büyük küresel güçler adına yaptığını ileri sürerek onu şiddetle eleş-

    tirmektedir. Baradey, özellikle Irak’ta yürütülen nükleer çalışmaların sonuçsuz kalma-

    sına katkı vermekle, buna karşın İsrail gibi ülkelerin nükleer faaliyetlerine karşı sessiz

    kalmakla suçlanmaktadır. Baradey ise muhaliflerine kendisinin sadece nükleer silah-

    ların yayılmasını engeleme anlaşmasına (NPT) imza atan ülkeleri denetlediğini, ancak

    NPT’yi imzalamayan İsrail’i denetlemenin mümkün olmadığını söyleyerek eleştirile-

    re cevap vermektedir. Bu şartlarda Irak ve İran gibi ülkelerin imzaladığı anlaşmanın

    şartlarını ve kanunu uyguladığını söylemektedir. Baradey ayrıca Mısır’ın toplumsal

    değerleri ve İslami kimliği ile uyuşmayan Batıcı liberal düşünceye sahip olmakla da

    suçlanmaktadır.

  • M I S I R S İ Y A S E T H A R İ T A S I

    9

    Görec liberal fikirlere sahip olan Baradey, Müslüman Kardeşler Teşkilatı ve diğer dini oluşumlara ilişkin tutumunu şu beyanatında açıkça ortaya koymaktadır: “Toplumsal barış olmalıdır. Müslüman Kardeşler de siyasal sürecin bir parçası olmalıdır. Mısır top-lumu, her şekliyle, etnik ve mezhebi gruplarıyla, Kıptisiyle, Müslümanıyla, Müslüman Kardeşleriyle, laikleriyle temsil edilmelidir. Hepimiz bu vatanın bir parçasıyız. Hepimiz toplumsal ittifaklar içerisinde olmalıyız. Ortak bir vizyon üzerinde anlaşmalı ve gele-ceğe birlikte yürümeliyiz.”

    b) Dr. Abdulmunim Ebu’l Futuh (Liberal eğilimli Muhafazakar)

    Müslüman Kardeşler Cemaati İrşad Bürosu eski üyesi olan Abdulmunim Ebu’l Futuh 15 Ekim 1951 tarihinde doğmuştur. Tıp fakültesi mezunu olmakla birlikte hukuk ala-nında da lisans diploması vardır. Arap Tabipler Birliği Genel Sekreterliği görevini yü-rütmüştür. Müslüman Kardeşlerin liberal eğilimlere sahip kanadını temsil etmektedir. Müslüman Kardeşler içerisinde diğer gruplara karşı en fazla açılım eğilimi göstermesi ve hükümete karşı en cesur ve en sert muhalefet etmesiyle tanınmıştır. Her türlü ör-gütsel, partisel ve ideolojik bağlamı göz ardı ederek doğrudan yana taraf olmasıyla bilinir. Herkese saygılı, herkes de kendisine saygı duyar.

    2011 yılında Ocak devrimi sonrası Dr. Ebu’l Futuh, 2011 yılı cumhurbaşkanlığı seçimle-rine adaylığını açıklamıştır. Kararı bazı siyasi gruplar tarafından hoş karşılanırken, Müs-lüman Kardeşler Cemaati İrşad Bürosu daha önceden önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimleri için bir aday göstermeyeceğini açıkladığından dolayı bu karara itiraz etmiş-tir. Müslüman Kardeşler Cemaati Genel Mürşidi, hangi cemaat üyesi olursa olsun aday olmak istiyorsa bağımsız olarak adaylık ilan etmesi gerektiğini açıklamıştır.

    Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanması durumunda Mısır’ın hem Türkiye hem İran’la hem de Körfezle dengeli ilişkiler kuracağını açıklamış ve bu ülkelerin tamamının Orta-doğu bölgesinin istikrarı için temel unsurlar olduğunu söyleyerek Mısır’ın tüm önemli bölgesel aktörlerle dengeli ilişkiler yürütmesi gerektiğini savunmuştur.

    Ebu’l Futuh, hâlihazırda uzmanlardan oluşan bir ekibin seçim programını yazmakta ol-duğunu duyurmuş, programın dört temel eksene odaklandığını söylemiştir. Birincisi, Mısır’da özgürlüklerin güçlendirilmesidir ki bu, vatandaşların sendikalar ve sivil top-lum örgütleri kurma ve görüşlerini farklı araçlarla ifade etme haklarını kapsamaktadır. İkincisi, Mısır toplumunda adalet çıtasının yükseltilmesidir. Ona göre bu da bağımsız bir yargının kurulması ve yargıçların onur ve bağımsızlıklarını koruyabilecekleri ba-ğımsız yargı kadrolarının oluşmasıyla mümkündür. Üçüncüsü, Ebu’l Futuh eğitim ve bilimsel araştırma eksenini temel aldığını ve hiçbir devletin eğitime önem vermeden ilerleyemeyeceğini söylemektedir. Dördüncüsü de Mısır’daki yatırım olanaklarının özel olarak Arap ülkelerine, genel olarak da tüm yatırımcılara açılmasıdır.

    Muhalifleri, kendisinin toplumda pek çok akım için (Kıptiler, solcular, laikler ve liberal-ler) kaygı nedeni olan Müslüman Kardeşler Cemaatine bağlı olmasının kutuplaştaştı-rıcı bir rol oynayacağını dile getirmektedir. Batılılar tarafından yapılan yorumlarda da onun Mısır’da dini bir devlet hatta dini referanslı sivil bir devlet kurma ihtimalinden

    bahsedilerek bu konudaki endişeler dile getirilmektedir.

  • S E T A S İ Y A S İ H A R İ T A

    10

    c) Amr Musa

    3 Ocak 1936 doğumlu olan Amr Musa Hukuk Fakültesi mezunudur. 1991–2001 yılları arasında Mısır’ın dışişleri bakanı olarak görev yapmıştır. 2001 yılı Mayıs ayından 2011 yılına kadar Arap Birliği Genel Sekreterliği görevini yürütmüştür. Önümüzdeki cum-hurbaşkanlığı seçimlerine katılacağını açıklayan Musa, seçim programının en dikkat çekici noktalarının, geçmiş dönemin siyasi hataları ışığında ortaya çıkan toplumsal bozuklukları gidermek olduğunu söylemiş; Müslüman Kardeşler Cemaatini küçüm-senmeyecek bir güç olmakla nitelendirmiş; Cemaatin artık yasal ve kamuoyu oluştur-makta etkili olduğunu belirtmiştir.

    Amr Musa, dış politika tercihlerinin değiştirilmesinin önemine, Mısır vatandaşlarının içeride ve dışarıdaki imajının iyileştirilmesine ve Mısır’ın merkezi rolünün geri kazanıl-masına vurgu yapmıştır. Ona göre Mısır, Arap dünyasına bayraktarlık yapan ilk ülkedir. Musa, hâlihazırda seçim programını hazırlamak üzere uzman bir grupla çalıştığını ve uygun bir zamanda programı açıklayacağını vurgulamıştır. Musa, Mısır’ın gelecek li-derinin süresi kaç yıl olursa olsun sadece bir kez başkanlık yapması gerektiğini söyle-miştir. Bu süreçte başkanın reform ve değişim sürecine liderlik etmesi, ülkeyi istikrara kavuşturması ve işleri yoluna koyması gerektiğini savunmuştur. Musa, Mısır’ın gelecek dönemde yeni bir yüzyılla ve büyük meydan okumalarla karşı karşıya olduğuna, pek çok toplumsal, siyasal ve aynı zamanda ekonomik sorunlarla karşı karşıya kalınacağına işaret etmiştir.

    Amr Musa’nın muhalifleri, onu eski rejimin adamlarından biri olarak görmekte, uzun yıllar Hüsnü Mübarek’e dışişleri bakanlığı yaptığını, hiçbir şey başarmadığını, hiçbir ye-rel ve uluslararası olayda başarılı olamadığını söylemektedirler. Mısır’ın rolünün onun döneminde iyice azaldığını savunan muhalifleri, Arap Birliği Genel Sekreterliği döne-minde de Birliğin en dağınık ve pasif dönemini yaşadığını, karikatür oluşum haline geldiğini ve hiçbir etkinlik göstermediğini söylemektedir. Amr Musa, döneminde Su-dan bölünmüş, Lübnan parçalanmış, Libya iç savaşa gitmiş, Yemen silahlı iç çatışma-ların eşiğine gelmiş, İsrail devleti Gazze’de katliam yapmıştır. Tüm bunlara karşı Amr Musa açıklamalarda bulunmaktan başka bir şey yapamamıştr. Bu nedenle muhalifleri ona “el-Hancuri (Boşboğaz)” lakabını takmışlardır. Bu nitelemeyle Musa’nın sadece et-kisiz bir ses oluşuna dikkat çekmişlerdir.

    d) Dr. Muhammed Selim el-Avva (Muhafazakar / Demokrat)

    İslam dünyasında entelektüel kimliğiyle tanınmış İslamcı düşünür ve hukukçudur. 22 Aralık 1942 doğumludur. Uluslararası Müslüman Âlimler Birliği eski Genel Sekreteri ve Mısır Kültür ve Diyalog Cemiyeti Başkanı’dır. Mısır’da ulusal diyalogu savunanların başında gelmektedir. Müslüman-Hıristiyan diyalogu için Arap Grubu’nun kurucu üye-sidir. Fikirleri İslam dünyası-Batı çatışmasına karşı ılımlılık ve diyaloga yapılan vurguyla öne çıkmaktadır.

    Dr. Muhammed Selim el-Avva, 2011 Mısır Cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday oldu-

    ğunu, destekçileri ve sevenlerinin talepleri üzerine düzenlediği bir basın toplantısıyla

    duyurmuş, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde rekabetin prestij değil proje eksenli olması

  • M I S I R S İ Y A S E T H A R İ T A S I

    11

    gerektiğini savunmuştur. Selim el-Avva, İslam şemsiyesinin insanların tamamını ku-

    cakladığını, İslam dininden bahsetmenin tüm peygamberlerin ortak dininden bahset-

    mek olduğunu ve bunun tüm insanlığa seslenmek olduğunu vurgulamış, dünyanın

    gözünün Mısır’ın üzerinde olduğunu ve Mısır’ın dostlarına ne gibi katkıda bulunaca-

    ğına baktıklarını dile getirmiştir.

    Dr. Selim el-Avva, cumhurbaşkanlığına aday olduğunu açıkladığı basın toplantısında

    tüm Mısırlıları siyasi faaliyetlere katılmaya çağırmış ve sözlerine şöyle son vermiştir:

    “Allah’tan beni doğru yolda sebat ettirmesini, bu ülkeye hizmeti nasip etmesini, im-

    kânlarını korumama yardım etmesini ve Mısır evlatlarının en iyi şekilde yetişmesini

    sağlamama imkân vermesini niyaz ediyorum.”

    e) Şeyh Hazım Salah Ebu İsmail (Muhafazakar/Dini Eğilim)

    1961 doğumlu olan Ebu İsmail, şu ana kadar adaylığını ilan etmiş en genç devlet

    başkanı adayıdır. Mısırlı İslamcı entellektüellerdendir. Hukukçu kimliğiyle ve İslam

    düşüncesi, siyaset ve diğer güncel dini sorunlarla ilgili olarak halkın dikkatini çeken

    fikirleriyle tanınmaktadır. Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın Mısır’daki eski tanınmış

    simalarındandır.

    Şeyh Hazım Salah Ebu İsmail, cumhurbaşkanlığı için yapılacak olan seçimde aday ol-

    duğunu açıklamıştır. Adaylığını açıkladığı toplantıda verdiği mesajlar arasında “helal

    ile haram arasında net bir çizginin çekileceği bir ülke kuracağını” söylemesiyle dikkat

    çekmiştir. Ayrıca Mısır’da seyahat engeli getirme niyetinde olmadığını, ancak haram

    olmayan seyahate imkân vereceğini, erkek-kadın karışık hallere vb. izin vermeyeceğini

    belirtmiştir. Nihayetinde de tüm bunların öncelikli konuları olmadığını, temel mesele-

    sinin devleti ekonomik ve toplumsal açıdan inşa etmek olduğunu ifade etmiştir.

    4. MISIR DEVRİMİ ÖNCESİ SİYASİ PARTİLER Mısır’da siyasi partilerin, kuruldukları tarihten 25 Ocak 2011 tarihine kadar geçen süre

    zarfında ülke siyasetinde kayda değer bir rol oynamadıkları görülmüştür. 11 Şubat

    2011 tarihinde Hüsnü Mübarek’in görevini terk ederek başkanlıktan ayrılmak zorunda

    kalmasıyla birlikte geleneksel partilerden bazıları yeniden teşkilatlanma ve mevcut

    siyaset tablosu içinde varlık göstermeye çalışmışlardır. Bu partilerden bazıları bir şekil-

    de siyasi arenada varlık kazanmaya, ellerindeki görece meziyet sayılabilecek örgütsel

    teşkilat yapıları ile seçim süreci deneyimlerinden yararlanmaya çalışmaktadırlar. Bu

    partilerin en önemlilerinden bazıları şunlardır.

    a) Hizbu’l Vefd/Delegasyon Partisi (Liberal)

    En önemli partilerden birisidir. Tarihi, İngiliz işgaline karşı gerçekleştirilen 1919 devri-

    mine kadar uzanmaktadır. Şu anda teşkilat içi kongrelerini gerçekleştirerek kan tazele-

    meye çalışan parti, son zamanlarda Müslüman Kardeşlerin Özgürlük ve Adalet Partisi

    de dâhil pek çok partiyi, birlikte ulusal bir eylem planı çerçevesinde bir araya getirecek

    ittifak için yapılan çağrıda merkezi bir rol oynamıştır.

  • S E T A S İ Y A S İ H A R İ T A

    12

    b) Hizbu’l-Ğad/Yarın Partisi ve Hizbu’l-Kerame/Onur Partisi (Liberal)

    Her iki partinin liderleri Eymen Nur ve Hamedin Sabahi, başkanlık için adaylık niyetle-

    rini peş peşe açıklamışlardır. Her iki partinin kaderi de büyük ölçüde liderlerinin cum-

    hurbaşkanlığı seçimlerinde nispeten makul bir seçmen oyu almasına bağlıdır. Her iki

    parti de liberal eğilimli proğramlarıyla bilinmektedir.

    c) Hizbu’l-Vasat/Ortayol Partisi (Muhafazakâr-Liberal)

    Kuruluş çabaları 1970’lerin ortalarında Müslüman Kardeşler hareketinden ayrılanlar

    tarafından başlatılmıştır. Devrim öncesi büyük bir varlık gösteremese de devrim son-

    rası şansı diğer partilere göre daha fazladır. Zira muhafazkar ve dini eğilimli siyasal

    güçlerle liberal partiler arasında bir yerde durmaktadır.

    5. MISIR DEVRİMİ SONRASI YENİ SİYASİ PARTİLER 25 Ocak 2011 devrimi sonrası farklı kesimlerden siyasi-dini aktörler ve akımlar kim-

    liklerini ve programlarını siyasi partiler yoluyla ifade etmeye başlamıştır. Geçtiğimiz

    birkaç ay zarfında çok sayıda parti kurulmuştur ve çok sayıda parti de kurulma aşama-

    sındadır. Bu partileri ideolojik ve düşünsel referanslarını aşağıdaki şekilde sınıflandır-

    mak mümkündür.

    5.1. Dini Hareketlerin Havzasından Doğan Siyasal Partiler

    Dini hareketler ve cemaatlerin daha önceleri siyasal bir oluşum halinde teşkilatlanma-

    sının önündeki sıkı yasal engellerin ortadan kalkmasıyla birlikte bu çevreler hızlı bir

    şekilde partileşme sürecine girmişlerdir. Mısır’daki başlıca İslami oluşumlar Müslüman

    Kardeşler Teşkilatı ile özellikle de son 30 yıl içinde hızla yükselen ve halk arasında yayıl-

    ma istidadı gösteren ve Selefiler olarak tanımlanan gruplardır. Selefi gruplar Cemaat-i

    İslamiyye olarak tanınan akımın hinterlandı içinde yer almaktadırlar. Yeni kurulan bu

    partilerin ait oldukları dinî akımları göz önünde bulundurarak şu şekilde zikretmek

    mümkündür.

    a) Hizbu’l-Hurriye ve’l-Adale/Hürriyet ve Adalet Partisi (Müslüman Kardeşler Teşkilatı)

    Müslüman Kardeşler Teşkilatının siyasi koludur. Örgütsel gücü ve siyasi tecrübesi di-

    ğer siyasi hareketlerin tamamından daha fazladır. Başkanı Dr. Muhammed Mürsi’dir.

    Yardımcıları ise Dr. İsam el-Aryan ile Hıristiyan düşünür Dr. Refik Habib’dir. Partinin Ge-

    nel Sekreteri Dr. Muhammed Sa’d el-Ketatini dini çevrelerde tanınan bir şahsiyettir.

    b) Hizbu’l-Adale ve’t-Tenmiye/Adalet ve Kalkınma Partisi (Müslüman Kardeşler Teşkilatı)

    Önce Cemaat-i İslamiyye’nin sonra Müslüman Kardeşlerin eski yöneticilerinden olan

    Halid el-Zaferani’nin liderliğini yaptığı partidir. 2005 yılında parti kuruluşu için başvur-

    muş, ancak reddedilmişti. Partinin kuruluş talebi devrim sonrası kabul edilmiştir. Za-

  • M I S I R S İ Y A S E T H A R İ T A S I

    13

    ferani, partisinin Türkiye’deki Adalet ve Kalkınma Partisinin vizyon ve programından esinleneceğini ilan etmiştir.

    c) Hizbu’n-Nahda/Uyanış Partisi (Müslüman Kardeşler Teşkilatı)

    Kuruluş aşamasında olan bu partinin kurucu vekili Müslüman Kardeşlerin eski yöne-ticilerinden İbrahim el-Zaferani’dir. Kendisine Müslüman Kardeşler Genel Mürşidi eski yardımcısı Dr. Muhammed Habib de katılmıştır.

    d) Hizbu’t-Teyari’l-Mısrî/Mısır Akım Partisi (Müslüman Kardeşler Teşkilatı)

    Kuruluş aşamasında olan diğer bir partidir. Müslüman Kardeşlerden ayrılan bir grup genç tarafından kurulmaktadır. Topluma muhafazakâr demokrat bir vizyon sunmak-tadırlar. Kurucuların vekili İslam Lütfü’dür.

    e) Hizbu’l-Vasat/Al Vasat Partisi (Müslüman Kardeşler Teşkilatı)

    Kuruluş düşüncesi 1970’li yıllardaki İslamcı Öğrenci Hareketi liderlerinden bir grup ile İslamcı akıma bağlı çeşitli sendikal kurum yöneticilerine dayanmaktadır. Çoğunluğu Müslüman Kardeşler Cemaati üyelerinden olan bu partinin lider ve kurucu kadrosu, 1996 yılında Müslüman Kardeşler Teşkilatından ayrılarak bu siyasi oluşumun içinde yer almışlardır. Partinin resmen kurulması için defaatle yaptıkları müracaatlar Müba-rek iktidarı tarafından reddedilmiştir. Ancak 19 Şubat 2011’de yaptıkları müracaat ka-bul edilerek parti resmen kurulmuştur. Partinin başkanı mühendis kökenli olan Ebu’l Âla Mazi’dir.

    f) Selefî Kökenli Partiler

    Selefi akımlar, genel olarak devrim öncesi siyasi alana girmekten kendilerini uzak tut-salar bile son aylarda güçlü bir biçimde etkinlik göstermişlerdir. Selefî akımların için-den gelerek siyaset arenasında varlık göstermeye çalışan bu partilerin bir kısmının kuruluşu tamamlanmışken bir kısmı da henüz kuruluş aşamasındadır. Bu partilerin Mısır’ın eğitimsiz, yoksul ve varoşlarda yaşayan halk üzerindeki etkinliği göz ardı edi-lemeyecek kadar fazladır. Genel olarak kullandıkları argümanlar arasında daha iyi bir Müslüman olma, şeriatı tüm ilkeleriyle uygulama, hırsızlık ve zina gibi suçlara İslam şeriatının öngördüğü el kesme ve recm gibi cezaları uygulama gibi hususlar yer al-maktadır.

    Selefi akımların devrim sonrası kurdukları ilk parti, başkanlığını Dr. İmad Abdu’l Ğa-fur’un yaptığı Nur Partisidir. (Hizbu’n-Nur). Bunun dışında, Selefi gelenek içinde kalan, bazıları kuruluşunu tamamlamış bazıları ise kuruluş aşamasında olan partiler arasında Islahat ve Uyanış Partisi (Hizbu’l-Islah ve’n-Nahda), Mısır Uyanış Partisi (Hizbu’n-Nah-datu’l-Mısrî), Köken Partisi (Hizbu’l-Asâle), Fazilet Partisi (Hizbu’l-Fadile) ve Islahat Par-tisi (Hizbu’l-Islah) gibi partiler sayılabilir.

    Bu partilerin dışında farklı ve radikal olarak değerlendirilen eğilimlere mensup bazı

    partiler de kuruluş aşamasındadır. Bunlar arasında Cihad Cemaati olarak bilinen ve

  • S E T A S İ Y A S İ H A R İ T A

    14

    Enver Sedat’a düzenlenen suikastin arkasında olduğu söylenen gurubun Kemal Habib

    öncülüğünde kurmayı planladığı Selamet ve Kalkınma Partisi (Hizbu’s-Selame ve’t-

    Tenmiye) ile Cemaatu’l-İslamiyye tarafından Tarık el-Zümer aracılığıyla kuruluş aşama-

    sında olan İnşa ve Kalkınma Partisi (Hizbu’l-Binâ ve’t-Tenmiye) yer almaktadır.

    5.2. Liberal ve Sol Eğilimli Partiler

    a) Hizbu’l-Mısriyyine’l-Ahrar/Özgür Mısırlılar Partisi (Liberal)

    İş adamı Necip Savirs tarafından kurulmuştur. Liberal partinin esas çabası Mısır’da

    dini eğilimli siyasi aktörlerin iktidarı ele geçirmesini ve ülkenin dini bir devlete dö-

    nüşmesini engellemektir. Parti, Savirs’in büyük mali gücü ve medya olanaklarının yanı

    sıra Hıristiyanların çoğunun desteğinden yararlanmaktadır. “Kıptilerin Partisi” olarak

    görülmesiyle birlikte seçimlerden büyük ölçüde umduğunu bulamayacağı yorumları

    yapılmaktadır.

    b) Hizbu Mısra’l-Hürriyye/Mısır Özgürlük Partisi (Liberal)

    Genç yazar, siyasi yorumcu ve ABD’deki Carnegie Enstitüsü uzman araştırmacıların-

    dan Amr Hamzavi tarafından kurulmuştur. Son yıllarda basın organlarından tekrar boy

    göstermesi ve çok sayıda siyasi alanda faaliyet göstermesi sonucu yıldızı parlamıştır.

    Hamzavi, gençler arasında popülerdir. Ancak şimdiye dek partisinin büyük halk taba-

    nına sahip olduğunu gösteren bir belirti yoktur.

    c) Hizbu’l-Adl/Adalet Partisi (Liberal)

    Liberal-merkezci bir partidir. Dr. Mustafa el-Neccar kurucuların vekili olarak ön plana

    çıkmıştır. Parti, siyasi hayata güçlü bir şekilde katılmayı ümit etmektedir. Çeşitli bölge-

    lerde kampanyalarına; vatandaşların sorunlarını incelemeye, toplumsal adaletin nasıl

    uygulanacağına dair araştırmaları fiili olarak başlamıştır. Liberaller ve solcular arasında

    ortada duran bir diğer partidir. Dini eğilimli aktörler ile seküler eğilimliler arasında sü-

    ren tartışmada da ortada durma konumunu korumaktadır. Adalet partisi, kurucuları-

    nın ve kadrolarının yaşlarına bakıldığında büyük ölçüde gençlerin partisi olmalarıyla

    öne çıkmaktadırlar.

    d) Hizbu’l-Ummal / İşçi Partisi (Liberal-Sol)

    Geleneksel solun ve işçi hareketi liderlerinin sembol isimlerinden birkaçını içinde ba-

    rındırmaktadır. Bu isimler, ülkede son yıllarda gerçekleştirilen pek çok toplumsal pro-

    testoda rol oynamışlardır. Parti şimdiye kadar varlığını güçlü suretle ifade etmemiş

    olsa da hitap etmeye çalıştığı milyonlarca Mısırlı işçi ve çiftçinin örgütü olmayı başarır-

    sa siyasi denklem içerisinde önemli bir parti haline gelebilir.

  • M I S I R S İ Y A S E T H A R İ T A S I

    15

    e) Cebhetu’l-Kuva’l-İştirakiyye/Sosyalist Güçler Cephesi (Sol)

    Bu hareket bir blok olarak ortaya çıkmış ve Halkçı Sosyalist İttifak Partisi, Mısır Sosyalist

    Partisi, Sosyalist Mısır Partisi ve Devrimci Sosyalistler Hareketi’ni içinde barındırmakta-

    dır. Tüm bu partiler tek bir şemsiye altında birleşmiş ve Sosyalist Güçler Cephesi ismini

    almış, ancak bir partide birleşmemişlerdir. Şimdiye kadar bu hareketlerin çok sayıda

    insanı kendisine çekmeyi başarıp başarmadığı yahut sadece solcu aydınlara yönelik

    olup olmadığı anlaşılabilmiş değildir.

    6. SİYASİ PARTİ DIŞI SİVİL OLUŞUMLAR

    a) Hareketu 6 April/6 Nisan Gençliği Hareketi

    Mübarek rejimine karşı protestocu grupların en etkili gurubu olarak son üç yıl içeri-

    sinde ortaya çıkmıştır. Devrimin Gençleri Koalisyonu kurucularından biri olan bu ha-

    reket, 25 Ocak gösterilerine genel bir çağrı yapmasına rağmen kendilerinden ayrılan

    bir grubun bu koalisyona katılmamasına tepki göstererek sonunda bu koalisyondan

    ayrılmıştır. Hareket, partiye dönüşmeyi reddetmekte, belirli meseleleri dava edinmiş

    baskı grubu olarak rolünü sürdürmeyi seçmektedir. Hâlihazırda hareket, özellikle de

    çeşitli bölgelerde vatandaşların siyasi olarak bilinçlendirilmesi kampanyalarına odak-

    lanmaktadır.

    b) el-Cem’iyyetu’l-Vataniyye li’t-Tağyîr/Değişim için Ulusal Cemiyet

    Mübarek yönetiminin son yılında ortaya çıkmış, çeşitli eğilimlerden (Kifaye Hareke-

    ti, Demokratik Cephe Partisi, Müslüman Kardeşler, vb.) çok sayıda politikacıyı safları-

    na katmıştır. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Eski Başkanı ve Mısır’daki en meşhur

    değişim çağrıcısı Dr. Muhammed el-Baradey’in değişim talepleri olarak dile getirdi-

    ği meseleleri esas almışlardır. Mübarek’in görevden ayrılması sonrası eski muhalefet

    liderlerinin çoğunu içinde bulunduran bir heyet olarak cemiyetin rolünü korumayı

    tercih etmişlerdir. Ancak cemiyetin varlığı, “önce anayasa mı, yoksa önce seçimler mi”

    tercihi olarak bilinen tartışmadan doğan içerideki şiddetli bölünmeler nedeniyle risk

    altındadır.

    c) İ’tilafu Şebabu’s-Sevra/Devrim Gençleri Koalisyonu

    Devrim sırasında önemli bir gençlik topluluğu olarak ortaya çıkmış ve farklı akımların

    temsilcilerini saflarına katmayı başarmıştır. 6 Nisan Gençlerine ek olarak Müslüman

    Kardeşler Teşkilatı gençleri temsilcileri ile el-Baradey’i ve değişim taleplerine destek

    için halk kampanyası ve Cephe Partisi temsilcilerinin yanı sıra diğer grupların temsil-

    cilerini de kazanmıştır. Ancak son zamanlarda rolü gittikçe azalmıştır. Zira herkes ta-

    rafından kabul gören taleplerin çoğu devrimle birlikte karşılanmamış ve bu koalisyon

    liderleri farklı siyasi projeler içine girmiştir.

  • S E T A S İ Y A S İ H A R İ T A

    16

    d) el-Lecnetu’t-Tensikıyye li Cemâhiri’s-Sevra/Devrim Toplulukları Koordinasyon Kurulu

    Mübarek’in görevden ayrılmasından kısa bir süre sonra Koalisyon Grubu, diğer farklı oluşumlarla birleşip Tahrir Meydanı gösterisinin organizasyonunda rol oynamış ve bir-likte Devrim Toplulukları Koordinasyon Kurulu’nu kurmuşlardır. Bu kurula, koalisyon dışında beş grup daha katılmıştır. Bunlar Devrim Mütevelli Konseyi, Mısır Devrimcileri İttifakı, Mısır Devrim Koalisyonu, 25 Ocak Gençleri ve bağımsız akademisyenlerden oluşmaktadır. Koordinasyon Kurulu, Mübarek’in görevden ayrılmasından sonraki dö-nemde önemli bir rol oynamış, halkı Cuma günleri “bir milyon” ismiyle bilinen gösteri-lere çağırmış ve bu gösterilere lojistik destek vermişlerdir. Bu gösterilerle de devrimin taleplerinin gerçekleştirilmesi için gereken baskı sağlanmıştır. Ancak Müslüman Kar-deşler yanlılarının, üyeleri arasında büyük etkinliğe sahip olduğu bu “Koordinasyon Kurulu” 27 Mayıs’taki “İkinci Gazap Cuması” davetinden sonra yaşanan bazı tartışma-larda Müslüman Kardeşleri “halk ile orduyu bölen cemiyet” olmakla suçlamıştır.

    e) el-Meclisu’l-Vatanî/Ulusal Konsey

    Farklı güçleri birleştirmeye çalışan bir oluşum denemesidir. Meşhur Mühendis Mimar ve siyasi aktivist Memduh Hamza’nın çağrısıyla gerçekleşen büyük kongreye pek çok siyasi aktivist ve hukukçu katılmış, bu kongre sonrası “Ulusal Konsey” oluşturulmuştur. Ancak Müslüman Kardeşlerin kongreye katılmaması ve Ulusal Konsey’in açık bir hede-finin olmaması bu gurubun konumunu zayıflatmıştır.

    f) E’t-Tehalufu’l-Vatanî/Ulusal İttifak

    Ulusal İttifak olarak bilinen oluşum el-Vefd Partisi ile Müslüman Kardeşlere bağlı Hür-riyet ve Adalet Partisi’nin çağrısıyla son zamanlarda kurulmuştur. Ulusal İttifak, ikinci toplantısında 18 partiyi içine katmış, seçimlerin ve anayasanın düzenlenmesine ilişkin anlaşmazlığın aşılması için çabalamıştır. İttifak, yeni anayasanın kapsaması gereken bir grup ilke üzerinde uzlaşmış ve –daha önce uzlaşıldığı üzere- anayasanın seçimler-den sonra hazırlanması kararlaştırılmıştır. İttifak, aynı zamanda seçimlere tek bir liste altında girebilmek için bir uzlaşma formülü arayışı içerisindedir. Ancak Ulusal İttifak’ın fiili olarak farklı siyasi güçleri toparlayabilecek bir şemsiye olabilmesi, devrim sonrası ortaya çıkan partileri ve yeni güçleri çekebilme gücüne bağlı gözükmektedir.

    7. Müslüman Kardeşler Teşkilatı

    1928 yılında Hasan el Benna tarafından kurulan İhvan-ı Müslimin hareketi, Osmanlı devletinin yıkılması ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurulmasıyla başlayan politika-ların İslam dünyasında bırakmış olduğu boşluğu doldurmaya aday olmuştur. Kuruluş bildirgesinde dile getirilen temel esaslar, birinci dünya savaşı sonrası lidersiz ve da-ğınık kalan coğrafyanın yeniden hareketlendirilmesi ihtiyacını dile getirir. Cemal Ab-dunnasır’ın içinde yer aldığı Hür Subaylar hareketinin mensupları büyük ölçüde İhvan kökenlidir. Krallığa karşı birlikte hareket etmişlerdir. Mübarek döneminde İhvan-ı Müs-

  • M I S I R S İ Y A S E T H A R İ T A S I

    17

    limin hareketi büyük ölçüde pasifize edilmiştir. Suudi Arabistan bir süre desteklediği İhvan ile arasına daha sonra mesafe koymuştur. Suudi Arabistan ve benzeri ülkeler, Ce-

    mal Abdunnasır’ın sosyalist nasyonalizm merkezli politikalarını zayıflatmak amacıyla

    Mısır merkezli İhvan hareketine her türlü desteği vermekteydiler. Ancak Nasır sonrası

    dönemde bölge politikasındaki dengeler açısından İhvan hareketi tehlikeli olarak gö-

    rülmüş ve bu hareketi zayıflatmak için Vahhabi eksenli neo-selefilik desteklenmiştir.

    Hüsnü Mübarek döneminde bu politika başarılı olmuş ve başta Mısır olmak üzere tüm

    bölgede bu neo-selefi hareket hızla güçlenmiştir. Buna karşın İhvan hareketi, top-

    lumun büyük bir kesimi üzerindeki etkisini sürdürmüştür. İhvan mensupları, şehirli,

    kültürlü, eğitimli insanlar arasında daha fazla yer almaktadır. Barolarda, sağlık, eğitim,

    üniversite, kamu, iş dünyası gibi alanlarda ve hatta ordu içerisinde İhvanın etkisi ve

    gücü hissedilir ölçüdedir.

    Türkiye’de Ak Parti önemli bir syasal aktör olarak iktidarını sürdürürken, İhvan hareke-

    ti, kendi içinde çok köklü bir özeleştiri yapmış ve neo-selefilerin var güçleriyle yaptık-

    ları ve kendilerine dayattığı teolojik tartışma gündeminden uzak kalmayı başarmıştır.

    Bundan dolayı da son on yılda cemaat görüntüsünü korumakla birlikte bir siyasi par-

    tinin gereklerini yerine getirmiştir. Mesela 2000’li yıllarda inisiyatifi kendinde olan ve

    içinde Hıristiyan Kıptilerin, liberal ve sol eğilimli şahsiyetlerin yer aldığı “Vasat Partisini”

    kurmuştur. Ancak bu parti anayasa mahkemesi tarafından hemen kapatılmıştır. Müs-

    lüman Kardeşler arasında başlayan “cemaat mi yoksa parti mi” eksenli tartışmaların

    büyük ölçüde etkili olduğu bir olay İhvan tarihinde bir ilki de gerçekleştirdi. Teamüle

    göre İhvan’ın başına geçen lider (mürşid) hayatta olduğu sürece bu görevini sürdürür.

    2010 yılında genel başkan Muhammed Mehdi Akif, başkanlıktan çekilmiş ve yapılan

    yeni başkanlık seçiminde Dr. Muhammed Bedi Abdulmecid seçilerek yeni başkan ol-

    muştur. Muhammed Bedi, veteriner kökenli bir ilim adamı olup 1943 doğumludur.

    Arap dünyasında alanında yapmış olduğu akademik faaliyetleriyle bilinir.

    Müslüman Kardeşler Teşkilatından gelerek hem teşkilat tabanı hem de diğer kesimler

    üzerinde etkili olan bazı şahsiyetler şunlardır:

    a) Hayrat El Şatır

    Müslüman Kardeşler Cemaati Genel Mürşid Yardımcısı olup cemaat içerisinde plan-

    lama ve eğitimden sorumludur. Cemaatin “esas beyni” şeklinde nitelendirilmektedir.

    1950 doğumludur. İskenderiye Üniversitesi’nden 1974 yılında mühendis olarak me-

    zun olmuştur. El Mansure Üniversitesi’nde yüksek lisans yapmıştır. Yine Ayn Şems Üni-

    versitesi Sosyoloji Bölümü’nden lisansı bulunmaktadır. 1974 yılında Müslüman Kar-

    deşlere katılmıştır. 70’li yılların başlarında İskenderiye Üniversitesi’nde İslami Eylem

    grubunun kuruluşuna katılmıştır. Dört kez hapse mahkûm edilmiştir. 25 Ocak Devrimi

    sonrası serbest bırakılmıştır.

  • S E T A S İ Y A S İ H A R İ T A

    18

    b) Dr. Muhammed Mürsi

    Devrim sonrası kurulan Özgürlük ve Adalet Partisi Başkanlığını yürüten Muhammed Mürsî, Müslüman Kardeşler Cemaati İrşad Bürosu üyesi ve cemaatin siyasi liderlerin-

    den birisidir. 2000 yılında Müslüman Kardeşlerin desteğiyle parlamento üyesi seçilmiş

    ve Müslüman Kardeşlerin meclis grubunun sözcülüğünü yapmıştır. Parlamentonun

    en çalışkan üyelerinden biri olmuş ve 2000–2005 yılları arasında en iyi parlementer

    seçilmiştir. El Zekazik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Bölüm başkanlığı göre-

    vini yürütmektedir. 30 Nisan 2011’de Müslüman Kardeşler Şura Meclisi, kendisini ce-

    maatin kurduğu Hürriyet ve Adalet Partisi Başkanı seçmiştir. Kendisine yardımcı olarak

    İsam El Aryan ve Genel Sekreter olarak da Muhammed Saad El Ketatini seçilmiştir.

    c) Dr. İsam El Aryan

    28 Nisan 1954 doğumludur. Müslüman Kardeşler Cemaati’nin eski siyasi büro sorum-

    lusudur. Teşkilat içerisinde tasavvufi eğilimiyle bilinmektedir. 1987 yılında parlamento

    üyesi seçilerek meclisin en genç milletvekili olmuştur. Siyasi çalışmaları nedeniyle pek

    çok kez tutuklanmıştır. Şu anda Özgürlük ve Adalet Partisi Başkan yardımcısıdır. Kahire

    Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunudur. Hukuk, Edebiyat ve İslam Hukuku alanlarında

    lisansı vardır. 1970 yıllarından beri İslami Öğrenci Aktiviteleri’nin başını çeken üyeler-

    dendir. Pek çok gazete ve dergide yazılar yazmaktadır.

    8. MISIR’DAKİ RESMİ DİNÎ KURUMLAR Mısır’da resmi dini kurumları üç kategoride değerlendirmek mümkündür. En etkin

    olan resmi din kurumu Ezher Şeyhliği kurumudur. Bu kurumun tüm Sünni Müslüman-

    lar üzerinde bir etkisi vardır. Çünkü İslam dünyasının en eski ve en köklü din eğitim

    merkezi olan Ezher Üniversitesinin bir üst çatısını oluşturmaktadır. Ezher Üniversitesi

    Fatımiler tarafından Şiiliğin eğitim merkezi olarak kurulmuş ve davetçi yetiştirme ama-

    cını gütmüştür. Ancak Selahaddin Eyyubi’nin Mısır’ı fethetmesiyle birlikte bu kurum

    ehl-i sünnetin eğitim merkezi haline getirilmiştir. O günden itibaren de bu misyonunu

    kesintisiz olarak sürdürmektedir. Diğer resmi din kurumu olan Mısır Cumhuriyet Müf-

    tülüğü Mısır’ın fetva ve din işlerini yürütme görevini yürütmektedir. Bunların dışında

    Mısır’da yaşayan Ortodoks Hıristiyanlardan olan Kıptilerin tüm Hıristiyanlık dünyasın-

    da önemli bir konumu olan Kıbt Patrikliği bulunmaktadır.

    a) Ezher Şeyhi: Ahmed El Tayyip

    Ahmed Muhammed Ahmed El Tayyip 1946 doğumlu olup İslam Akaidi profesörüdür.

    Pek çok Fransızca kaynağı Arap diline çevirmiş ve Fransa’da öğretim görevlisi olarak

    bir süre çalışmıştır. Fıkıh ve İslam tasavvufu alanında çeşitli eserleri vardır. El Tayyip,

    tasavvuf ve tarikat geleneğinden gelmektedir ve babasının vefatından sonra boşalan

    tarikat şeyhliğini de sürdürmektedir.

    Tayyib’in şeyhliğini/başkanlığını yürüttüğü El Ezher, 20 Ocak 2011’de Vatikan’la diyalo-

    gu süresiz olarak dondurmuştur. Gerekçe olarak da Papa 16. Benedickt’in İslam’a olan

  • M I S I R S İ Y A S E T H A R İ T A S I

    19

    hakaretlerini göstermiştir. İsrail konusunda da El Tayyip, Şimon Peres’le tokalaşmayı

    yahut onunla aynı mekânda bulunmayı reddetmiştir ve bunun gerekçesini de şöy-

    le açıklamıştır. “Onunla tokalaşmak karşı tarafa bir kazanım olarak dönecektir ve bu

    da ‘Ezher, İsrail’le tokalaştı’ anlamını taşıyacaktır. Böylesi bir durum, hasma malzeme

    vermektir. Üstelik de Ezher’den malzeme vermektir. Zira tokalaşmak ilişkilerin normal-

    leşmesini kabul etmek anlamını taşır. Normalleşme İsrail, Filistinlilere meşru haklarını

    iade edene kadar gerçekleşmeyecek bir iştir.”

    Ezher Şeyhi Prof. Ahmed El Tayyip, Hüsnü Mübarek tarafından bu makama getirilmiş-

    tir. Aynı zamanda iktidardaki partinin de bir üyesi olduğu için devrim sonrası birçok

    eleştirilere maruz kalmıştır. Bundan dolayı da istifası istenmiş ama o bunu kabul etme-

    miştir. Daha sonraları katıldığı bazı televizyon programlarında Ezher’in başından beri

    devrimi destekleyen bir tavır aldığını, 25 Ocak Devrimi’ne birilerinin söylediği gibi asla

    düşman olmadıklarını savunmuş, buna kanıt olarak da devrim günleri sırasında yayın-

    ladığı ve devrimcileri destekleyen, onların arkasında durup onları cesaretlendiren beş

    açıklamayı göstermiştir.

    b) Cumhuriyet Müftüsü: Ali Cuma

    Ali Cuma Muhammed Abdulvehhab 1952 doğumludur ve 28 Eylül 2003’den beri Mısır

    Müftüsü olarak görevini yürütmektedir. Ezher Üniversitesi Usul-u Fıkıh (İslam Hukuku

    Metodolojisi) bölümünde profesördür. Geniş İslami kültürü nedeniyle dünyada en et-

    kili 50 Müslüman şahsiyetten biri sayılmaktadır. İyi derecede yabancı dil bilmektedir.

    Mısır’da okuyan başta Türk olmak üzere tüm yabancı öğrencilere olan yakınlığı, onlara

    yönelik yaptığı sohbet ve faaliyetleriyle tanınmaktadır. Osmanlı dönemi ve Türkiye po-

    litikalarına sıcak bakmaktadır.

    Cumhuriyet Müftüsü Ali Cuma, John Hopkins Üniversitesi’nin Washington’da düzen-

    lediği “Ilımlı İslam’ın meydan okuması: Mısır dini kurumları radikalliğe karşı” konulu

    panelde Müslüman Kardeşleri ya sosyal aktivitede bulunan bir hayır kuruluşuna dö-

    nüşmeye yahut dini esas üzere kurulu olmayan bir siyasi partiye dönüşmeye çağırarak

    şu düşünceleri dile getirmiştir: “Mısırlıların bir kısmı Müslüman Kardeşleri, dini, parla-

    mento ve sendikaları ele geçirmede fırsata çevirip kullanan bir cemaat olarak görmek-

    tedir.” Müslüman Kardeşlerin iç sorunlar yaşadığına değinen Cuma, “Mısırlıların çoğu,

    dini esaslar üzere kurulu partilerin kurulmasını hoş karşılamamaktadır” demiştir.

    c) İskenderiye Kilisesi: Papa lll. Şennude

    Mısır’ın kadim ve en yerleşik unsurlarından biri olan Kıbtiler bugünkü Mısır nüfusunun

    yaklaşık olarak %10’u civarını oluşturmaktadırlar. Tarih boyunca Mısır merkezli siyasi

    ve kültürel bir duruş sergilemişlerdir. Roma imparatorluğu döneminde Hıristiyanlıkla

    ilgili başlayan teolojik tartışmalarda kendilerine özgü konumlarını korumuşlar ve bas-

    kıya maruz kalmışlardır. Müslümanların Mısır’ı fethetmesiyle birlikte Bizans ordusuna

    destek vermemişlerdir. O günden itibaren Müslümanlarla birlikte barış içinde yaşa-

    maya devam eden ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa zamanında önemli mevkilere gelen,

  • S E T A S İ Y A S İ H A R İ T A

    20

    arkasından İngilizlerin Mısır’ı işgal etmesi üzerine İngilizlere karşı direnen Kıbtilerden

    önemli siyaset adamları da çıkmıştır. Mesela Osmanlının son dönemlerinde yıldızı par-

    layan bir siyaset ve devlet adamı olan Butros Gali Paşa kıbti kökenli olup onun torun-

    larından Butros Ebu Gali de son dönem Mısır hariciyesinin önemli diplomatı ve devlet

    adamıdır.

    25 Ocak 2011 yılında Mısır’da başlayan halk hareketleri içinde yer alan Kıptiler, Tahrir

    Meydanında kendi amblem ve sembolleriyle boy göstermişler, başta Ezher kökenli

    âlimler olmak üzere tüm Müslüman din adamlarıyla yakın ilişkiler kurmuşlardır. 2010

    yılında İskenderiye’deki kiliseye yapılan bombalı saldırı da sağduyulu hareket eden ve

    bu olayı bir provokasyon olarak değerlendiren Kıptilerin yeni dönemden en büyük

    beklentileri mevcut konumlarını korumak, kendilerine zımmi muamelesi yapılmaya-

    rak Müslümanlarla birlikte eşit vatandaşlık statülerinin devam etmesidir.

    Ortodoks Hıristiyanlığının en önemli kiliselerinden biri olan Mısır Kıbt Kilisesinin bu-

    günkü patriği III. Papa Şennude’dir. 1923 Mısır doğumlu olan Patrik, uzun bir dini eği-

    tim ve faaliyetler sonucunda 1971 yılında kendinden önceki patriğin ölümü üzerine

    bu göreve seçilmiş ve o günden itibaren patriklik görevini sürdürmektedir. Ilımlı ki-

    şiliğiyle bilinen patrik dini görevinin yanı sıra Mısır basınında da düzenli bir şekilde

    yazılar kaleme almakta ve bu özelliğiyle entelektüel çevreler tarafından takip edilen

    bir şahsiyettir.

    9. YENİ ANAYASA HAZIRLAMA KOMİSYONU BAŞKANI: TARIK EL BİŞRİ

    Tarık Abdulfettah Selim El Bişri, 1933 doğumludur. Tarık El Bişri, 1953 yılında Kahire

    Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuştur. Mısır’ın köklü ailelerinden birine

    mensup olan Bişrî’nin büyük dedesi Selim El Bişri, Mısır’da Ezher Şeyhliği yapmış bir

    ilim adamıdır. Babası Abdulfettah El Bişri, 1951 yılında ölene kadar Temyiz Mahkemesi

    Başkanlığı yapmıştır. Emekli yargıç ve tanınmış bir düşünür olan Bişri, daha önceleri

    sosyalist bir düşünceyi benimsemişken 1967 yılında İsrail karşısındaki yenilgiden son-

    ra daha muhafazakar bir çizgi benimsemiş ve İslam düşüncesinin modern sorunları

    üzerinde entelektüel çevreler tarafından büyük ilgi uyandıran makale ve kitaplar ka-

    leme almıştır.

    Tarık El-Bişri, Mısır Devlet Konseyi Başkanı eski Birinci Yardımcılığı görevinde bulun-

    muştur. Yine uzun yıllar hukuk ve yasama bölümleri umumi cemiyeti başkanlığı yap-

    mıştır. 2011 yılı Şubat ayında Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi tarafından Mısır anaya-

    sasını değiştirme komisyonu başkanlığına getirilmiştir. Mısır’daki siyasi ve düşünsel

    akımların çoğu tarafından geniş kabul görmektedir.

  • M I S I R S İ Y A S E T H A R İ T A S I

    21

    10. MISIR SİYASETİNİN GELECEĞİ: DEĞERLENDİRME VE ÖNERİLER25 Ocak 2011 tarihinden itibaren Mısır’da yaşanan değişim ve dönüşüm hareketleriyle

    birlikte yeni kurulan geçiş hükümetine güven duyulmakla birlikte ordunun derin yapı-

    sının hala devam ettiği konusunda kuşkular yaşanmaktadır. Halkta değişimin mutlaka

    gerçekleşeceğine dair olan beklentiler yüksektir. Ancak eğitimli olan insanlar, bu de-

    ğişimin sırasıyla parlamento seçimleri arkasından bir anayasa yapımı ve son olarak da

    cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılacağı uzun bir sürece yayılacağının farkındadır.

    Devrim sonrası Mısır’da bugün itibariyle birçok konu sıcak bir şekilde tartışılmaktadır.

    Tartışılan bu konular arasında üç husus öne çıkmaktadır:

    1. Devrimin rotasından çıktığı kanaati yaygınlaşmaktadır. Pek çok siyasi ve top-

    lumsal güç, devrimin esas hedeflerinin gerçekleşmediğini, gerçekleşenlerin de

    istenen ölçütlere uymadığını belirtmektedir.

    2. Mevcut hükümetin anayasa üstü ve anayasanın hazırlanmasında ölçüt olacak

    hakim ilkeler bildirgesi hazırladığına dair açıklaması geniş kesimler tarafından

    kaygıyla karşılanmıştır. Bu belgenin, İslami eğilimli akımların güçlü muhalefeti-

    ni dizginlemeye yönelik ilkeler içerdiği iddia edilmektedir.

    3. Devrim sonrası sokakta çıkan güvenlik boşluğu halkı rahatsız etmektedir. Va-

    tandaşlar, polis güçlerinin güvenliği kasıtlı olarak ihmal ettiklerini bilakis gü-

    venlik boşluğu yarattıklarını ve bunun da bir şekilde polisin onurunun intikamı,

    vatandaşların korkutulması ve polise olan büyük ihtiyacın hissettirilmesi olarak

    gördüklerini düşünmektedir.

    Parlamento seçimleri arifesine giren Mısır’daki siyasi çevre ve aktörlerin büyük bir

    çoğunluğunun Türkiye’den beklentisi yüksektir. Bu beklenti bazı köşe yazılarına da

    yansımakta, devrimden sonra yüksek oranda takip edilen günlük yayın organlarında

    Mısır’ın Türkiye’nin mevcut durumunu takdir ettiği dile getirilmektedir. Özellikle Türki-

    ye’nin mevcut demokrasisi, ekonomik durumu ve dış ilişkilerde takip ettiği yol haritası

    Mısır’ın dikkatle incelemesi gereken unsurlara arasında sayılmaktadır.

    Halk hareketlerinden sonra Mısır’da bağımsız ve adil seçimlerin yapılması, tüm çevre-

    lerin memnun olacağı bir anayasa yapılarak cumhurbaşkanlığı seçimlerinin gerçekleş-

    tirilmesi muhalefetin en önemli isteğidir. Eğer bu başarılı olursa asıl domino etkisi o

    zaman başlayacaktır. Tüm bölgede halkıyla barışık iktidarların iş başına gelmesiyle bir-

    likte Türkiye’nin bölge politikaları da daha fazla bir önem kazanacaktır. Eğitim, sağlık,

    hukuk, yerel yönetimler ve diğer sosyal alanlarda başlayacak olan yenileşme arayışla-

    rında Türkiye’nin tecrübesi önemli olacaktır. Türkiye’nin bölgedeki rolü konusunda 22

    Arap ülkesinde üç farklı eğilimin ortaya çıkması muhtemeldir:

    1. Körfez ülkeleri, Türkiye’nin rolünü yapıcı olarak değerlendirebilir. Bu noktada

    tarihi ve kültürel ortaklık mirası siyasal bir söylem ile dış politikaya yansıtılabi-

    lirse Türkiye ile bölge ülkeleri arasında daah güçlü iletişim kanalları kurulaabilir.

    Ekonomik ilişkiler de bu kanlları sürdürülebilir biçimde güçlendirebilir.

  • S E T A S İ Y A S İ H A R İ T A

    22

    2. Yemen, Sudan, Tunus, Libya ve Cezayir gibi nispeten az gelişmiş veya gelişmek-

    te olan, sürtüşme ve siyasal dalgalanmaların yaygın olduğu ülkelerde Mısır ile

    yakın işbirliği kurulması halinde Türkiye söz konusu ülkelerde daha etkin roller

    üstlenebilir.

    3. Suriye, Irak ve Lübnan da ise İran ile Türkiye’nin dış politika tercihleri iki ülke

    arasında gerilimlere neden olabilir. Ancak bu gerilimler Türkiye’nin bölgedeki

    ekenomik yatırımları ve ilişkileri ile yönetilebilir bir düzeyde tutulabilir. Bu ne-

    denle Türkiye siyasi yakınlaşmalara paralel yürüttüğü ekonomik bütünleşme

    politikalarını sürdürmelidir.

  • 25 Ocak 2011 yılında Tahrir Meydanında milyonlarca kişinin katılımıyla gerçek-leşen ve “Nil Devrimi” veya “Ful Devrimi” olarak isimlendirilen kitlesel eylemler sonuç vermiş ve Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek 1981 yılından beri kesintisiz olarak sürdürdüğü iktidarını terk edip yetkilerini orduya devretmek zorunda kalmıştır. Mübarek iktidarının devrilmesiyle birlikte, ülkeyi seçimlere gidilmesi ve yeni bir anayasanın hazırlanması sürecinde yönetmek üzere bir geçiş hü-kümet oluşturulmuştur. Bu hükümette görev alanlar arasında en çok ön pla-na çıkanlar cumhurbaşkanı, başbakan ve dışişleri bakanıdır. Bu aktörlerin kim oldukları, siyasi posizyonlarının ve idelojik tercihlerinin kökenleri geçiş döne-minin nereye doğru evrileceği konusunda ipuçları vermektedir. Ayrıca Mısır’ın siyasi geleceğinin şekillenmesine katkıda bulunabilecek siyasi figürler ve par-tiler kamuoyuna projelerini anlatmaya başlamışlardır. Mısır’daki gelişmelerin hangi yönde evrileceğinin değerlendirebilmesi açısından eski ve yeni siyasi aktörlerin incelenmesi yararlı olacaktır.

    S E T A | S İ Y A S E T , E K O N O M İ V E T O P L U M A R A Ş T I R M A L A R I V A K F IN e n e H a t u n C d . N o : 6 6

    G O P Ç a n k a y a 0 6 7 0 0 A n k a r a T Ü R K İ Y ET e l : + 9 0 3 1 2 . 4 0 5 6 1 5 1 | F a k s : + 9 0 3 1 2 . 5 5 1 2 1 9 0

    w w w . s e t a v . o r g | i n f o @ s e t a v . o r g

    S E T A | W a s h i n g t o n D . C . O f f i c e1 0 2 5 C o n n e c t i c u t A v e n u e , N . W . , S u i t e 1 1 0 6

    W a s h i n g t o n , D . C . , 2 0 0 3 6T e l : 2 0 2 - 2 2 3 - 9 8 8 5 | F a k s : 2 0 2 - 2 2 3 - 6 0 9 9

    w w w . s e t a d c . o r g | i n f o @ s e t a d c . o r g

    Dr. Ramazan YILDIRIMİstanbul Üniversitesi öğretim üyesidir. Uludağ Üniversitesinden mezun oldu. Yüksek Lisansını Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde, doktorasını Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde tamamladı. Çalışmaları İslam düşüncesi, İslam dünyasında dini hareketler ve din- siyaset ilişkileri üzerine yoğunlaşmaktadır.

    Dr. Tarık ABDULCELİLMısır Ayn Şems Üniversitesi öğretim üyesidir, Kahire Türk Araştırmaları Merkezi Müdürüdür. Mısır’da “Türkiye’de İslami Hareketler” tezi ile yüksek lisans, “Türk Ordusunun Siyasetteki Rolü” tezi ile doktorasını tamamlamıştır. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun kaleme aldığı “Stratejik Derinlik” isimli kitap ile Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ı hayatını anlatan “Bir Liderin Doğuşu” isimli kitapları Arapçaya çevirmiştir.