36
Sayı 4 27 Mart 2015 Haftanın filmi Danny Colllins Haftanın yönetmeni Tony Gatlif Bir afiş & bir hikaye Küçük Hanımefendi Özel dosya 100 yılın en iyi 10 Türk filmi Sine Haber 6. Altın Kestane Ödülleri SineStar Al Pacino

Sinemaskop dergi sayı 4

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Haftalık sinema dergisi

Citation preview

Page 1: Sinemaskop dergi sayı 4

Sayı 4 27 Mart 2015

Haftanın filmi Danny Colllins

Haftanın yönetmeni Tony Gatlif

Bir afiş & bir hikaye Küçük Hanımefendi

Özel dosya 100 yılın en iyi 10 Türk filmi

Sine Haber 6. Altın Kestane Ödülleri

SineStar Al Pacino

Page 2: Sinemaskop dergi sayı 4

Hayatınız filmse, rehberiniz burada!

www. filmrehberiniz.com

Page 3: Sinemaskop dergi sayı 4

web|medya grup

www.webmedyagrup.com

[email protected]

Genel yayın yönetmeni

Yayına hazırlayan

Mahir Gülcan

[email protected]

Reklam ve pazarlama

Serap Torun

[email protected]

İletişim

[email protected]

www.sinemaskopdergi.com

Dergide yayınlanan yazılar izin

alınmadan kullanılamaz.

Her hakkı web| medya grup’a aittir.

Haftalık süreli yayın

Sadece sinema aşkı...

Editö rden...

Bu haftaya imza atan iki film var. Eski bir

rock yıldızının hayatını anlatan ve büyük

oyuncu Al Pacino’nun hayat verdiği

Danny Collins, bir diğeri ise çingenelerin

hayatını işleyen ve filmleri ile bilinen, film

müzikleri ile öne çıkan Tony Gatlif’in

Geronimo’su. Dany Collins hafanın filmi

ve başrol oyuncusu Al Pacino SineStar

olurken bu sayımızda, Tony Gatlif’de haf-

tanın yönetmeni koltuğuna oturdu.

Bir afiş & bir hikaye’de bu hafta, sinema

tarihimize bir dönem imza sını atan büyük

oyuncular Ayhan Işık ve Belgin Doruk’un

oynadığı Küçük Hanımefendi konuğumuz.

47. SİYAD ödül töreninde açıklanan, sine-

ma otoritereleri tarafından seçilen 100 Yı-

lın En İyi 10 Türk Filmi, bu haftanın özel

dosyası. Akıllardan silinmeyen, Türk sine-

ma tarihine senaryoları, yönetmenleri,

oyuncuları ve kendi dönemlerinin sosyal ve

siyasi olaylarına köprü olmaları ile tarihe

geçen filmler. Mutlaka bu filmleri bilmeli

ve seyretmelisin bir sinema sever olarak.

Bu sene de Arka Pencere Dergisi’nin seçtiği

6. Altın Kestane Ödülleri sahiplerini buldu.

Bu hafta 2014’ün en fenalarına bir göz at-

tık SineHaber bölümümüzde.

İyi seyirler…

Mahir Gülcan

Genel yayın yönetmeni

[email protected]

Page 4: Sinemaskop dergi sayı 4

Haftanın

filmleri

Haftanın

filmi

Haftanın

filmi

Haftanın

yönetmeni

SineAfiş

SineHaber

Page 5: Sinemaskop dergi sayı 4

Gelecek

program

Özel

Dosya

Haftanın filmleri sayfa 6

Dany Collins

Şeytanın Kapısında (At the Devill’s Door)

Bizim Hikaye

Evim (Home)

Geronimo

İçimdeki İnsan

Güvercin Uçuverdi

Bir afiş & bir hikaye sayfa 14

Küçük Hanımefendi

Haftanın filmi sayfa 16

Danny Collins

Haftanın yönetmeni sayfa 20

Tony Gadlif

Özel dosya sayfa 22

100 Yılın Eniy 10 Türk Filmi

Gelecek program sayfa 28

Hızlı ve Öfkeli 7 (Furious 7)

SineDVD sayfa 29

Pek Yakında

SineKitap sayfa 29

Ve Sinema

SineHaber sayfa 30

6. Altın Kestane Ödülleri

SineStar sayfa 32

Al Pacino

Box office sayfa 34

27 Mart 2015

Sinemaskop dergi Sayı 2 13 Mart 2015

Page 6: Sinemaskop dergi sayı 4

Bu hafta ikisi yerli yedi film vizyöna girdi

HAFTANIN FI LMLERI

Dany Collins / Şeytanın Kapısında (At the Devill’s Door) /

Bizim Hikaye / Evim (Home) / Geronimo /

İçimdeki İnsan / Güvercin Uçuverdi

Page 7: Sinemaskop dergi sayı 4

7 0´li yıllarda epey popüler ve yetenekli

bir rock yıldızı olarak nam salan Danny,

oldukça çılgın bir hayat yaşamış, ken-

disine sunulan bu hayatın tüm olanak-

larını sonuna kadar kullanmış ancak artık bütün

o parıltılı ve albenili günleri geride bırakmıştır.

Menajeri John Lennon tarafından kendisine

tam 40 yıl önce yazılmış olan bir mektup eline

ulaştığı gün, son kez beste yapmaya ve geç-

mişte hem yapmay fırsat bulamadığı hem de

yapmaktan pişmanlık duyduğu şeyleri telafi

etmeye karar verir. Bir yandan ailesiyle arasında

gevşeyen bağları güçlendirmeyi hedefleyen

Danny, diğer yandan da kaldığı oteldeki görev-

liyle yakınlaşmaya başlar.

Film Tu ru : Kömedi, Dram

Orjinal Adı: Danny Cöllins

Yö netmen: Dan Fögelman

Vizyön Tarihi: 27 Mart 2015

Film Su resi: 106 dk

Senaryö: Dan Fögelman

Yapımcı: Jessie Nelsön

Mu zik: Theödöre Shapirö

Gö ru ntu Yö netmeni: Steve Yedlin.

Oyuncular: Al Pacinö, Annette Bening,

Böbby Cannavale, Jennifer Garner,

Christöpher Plummer, Jösh Peck,

Melissa Benöist, Giselle Eisenberg

Yapım yılı: 2015

Ü lke: ABD

Dag ıtım: Pinema

Orta yaşlarını geçmiş ölan

du nyaca u nlu mu zisyenin,

gerçek hayat hikayesinden

yöla çıkılarak öluşturulmuş

ö yku su nu perdeye aktaran

film; Danny adındaki bir

röck yıldızının geçmişi ile

ölan samimi yu zleşmesini

könu alıyör.

Danny Colllins

Haftanın

filmi

Page 8: Sinemaskop dergi sayı 4

H ırslı bir emlak danışmanı olan Leigh,

lanetli olduğu iddia edilen eski bir

evin satışını üstlenir. Leigh, satacağı

bu eski evi kontrol etmek için ziyaret

ettiğinde, ev sahibinin gizemli bir şekilde orta-

dan kaybolan kızı Hannah'yı görür. Genç kadın

başından geçen bu olayı kız kardeşi Vera ile

paylaşır. Fakat bu sır kendilerini büyük bir dehşe-

tin kucağına düşürecektir. Ruh (The Pact) filmi

ile dikkatleri üzerine çeken yönetmen Nicolas

McCarthy, korku - gerilim severleri bir kere daha

metafizik bir kabusun içine çekmeyi planlıyor.

Yönetmenin merakla beklenen filmi yine ölüm-

cül sırlara ev sahipliği yapan, yüksek temposuy-

la nefes kesen bir gerilim örneği olma iddiası

taşıyor.

Film Tu ru : Körku

Orjinal Adı: At The Devil's Döör

Yö netmen: Nichölas McCarthy

Vizyön Tarihi: 27 Mart 2015 Film

Su resi: 91 dk

Senaryö: Nichölas McCarthy

Yapımcılar: Sönny Mallhi

Mu zik: Rönen Landa

Gö ru ntu Yö netmeni : Bridger Nielsön

Oyuncular: Naya Rivera, Catalina

Sandinö Mörenö, Ashley Rickards, Nick

Eversman

Yapım yılı: 2014

Ü lke: ABD

Dag ıtım: M3 Film

Şeytanın Kapısında

Filmin başröllerindeyse

gençlerin gö zdesi “Glee”

dizisinin yıldızı Naya

Rivera ve “Che” filmleriyle

tanınan Catalina Sandinö

Mörenö yer alıyör.

Page 9: Sinemaskop dergi sayı 4

İ smail; yazdığı bir kitaptan dolayı 12 Eylül

1980 döneminde cezaevine düşer. Karısı

Nimet hamiledir ve iki çocuğuyla dışarıda ve

kimsesiz kalmıştır. Üç sene sonra kocasının

ölümü onu iyice yalnızlaştırır. Üç çocuğunu bü-

yütür ve okutur. Avukat olan büyük oğlu Ahmet

babasının haksız yere yattığını ve hiçbir suçu

olmadığını söyleyerek dava açıp babasının

günlüğünü alır ve iade-i itibar davası açar. Ah-

met’in hayatını, yarınını belirleyecek olan bu

davadır. Artık günlük Ahmet’in elindedir. Baba-

sının yaşadığı cezaevindeki üç seneyi onun gö-

zünden yaşamaktadır. Artık babası ona herkes-

ten yakındır.

Film Tu ru : Dram

Orjinal Adı: Bizim Hikaye

Yö netmen: Yasin Üslu

Vizyön Tarihi: 27 Mart 2015

Film Su resi: 97 dk

Senaryö: Seda Altaylı Turgutlu

Yapımcılar: Cem O zay

Mu zik: Mustafa Ceceli

Gö ru ntu Yö netmeni : Olcay Og uz,

Hu seyin Devrim.

Oyuncular: Cansel Elcin, Haluk Piyes,

Sera Tökdemir, Naz Elmas, Burcu

Kıratlı, Çig dem Batur Gu zel, I brahim

Kendirci, Erdinç Gu lener

Yapım yılı: 2015

Ü lke: Tu rkiye

Dag ıtım: Chantier

Bizim Hikaye

Film, yazdıg ı bir kitaptan

dölayı 80 dö neminde

hapis yatan babasının

iade-i itibar davası hakkı

için mu cadele eden bir

adamın dramını

anlatmakta.

Page 10: Sinemaskop dergi sayı 4

K endi halkı tarafından kovalanan ve

peşindeki düşmanlardan kurtulabil-

mek için Dünya'da bir yerlerde saklan-

maya karar veren Of, bu gezegende

güvende olacağına inanmaktadır. Fakat Of,

peşindeki düşmanlara yanlışıkla saklandıkları

yeri ifşa edince büyük bir karmaşa başlar ve

sevimli uzaylı dostumuz tek çareyi bir genç kız-

dan yardım almakta bulur. Şimdi her ikisini de,

dünyanın etrafında dolaşacakları son derece

eğlenceli ve renkli bir yolculuk beklemekte-

dir.Hem Of hem de kısa sürede kendisiyle dost-

luk kuran Lüle;farklı olmanın ve hatalar yapma-

nın insanlığın bir parçası olduğunu anlayacak-

lardır. Her ikisi de kendi dünyalarına ait olmayan

yabancılar konumuna düştükten sonra, kendile-

rini biraz daha tanıma ve yüzleşme fırsatı bulur-

lar.

Film Tu ru : Animasyön, kömedi, macera

Orjinal Adı: Höme

Yö netmen: Tim Jöhnsön

Vizyön Tarihi: 27 Mart 2015

Film Su resi: 94 dk

Senaryö: Töm J. Astle, Matt Ember

Yapımcılar: Christöpher Jenkins,

Suzanne Buirgy, Mireille Söria.

Mu zik: Lörne Balfe, Stargate

Gö ru ntu Yö netmeni : Betsy Nöfsinger.

Orijinal Sesler: Jim Parsöns, Rihanna,

Steve Martin, Jennifer Löpez, Matt L.

Jönes, April Winchell, Brian Stepanek,

Stephen Kearin

Yapım yılı: 2015

Ü lke: ABD

Dag ıtım: Möments Ent.

Evim

Filmin örijinal seslendirme

kadrösunda Jennifer

Löpez, Rihanna, Jim

Parsöns, Jennifer Löpez ve

Steve Martin gibi u nlu

isimler bulunuyör.

Page 11: Sinemaskop dergi sayı 4

Fransa’nın güneyinde yer alan St. Pierre mahal-

lesi kavganın ve gürültünün hiç bir zaman eksik

olmadığı, oldukça hararetli bir kasabadır. Sos-

yal eğitmenlik görevini üstlenen Geronimo, bo-

ğucu bir Ağustos güneşi altında, St. Pierre ma-

hallesinde gençler arasında aniden patlak ve-

ren gergin durumları yumuşatmaya çalışmakta-

dır. Türk kökenli genç bir kız olan Nil ise Çingene

bir sevgilisi olan ama başka bir adamla zorla

evlendirilmek istenen Türk kökenli bir genç ka-

dındır. Evlendirilmekten kaçan Nil, Çingene sev-

gilisine sığınıp birlikte kaçmaya karar verdiklerin-

de yaşadıkları mahalledeki ufak gerginlik, bir

anda aileler arası çatışmaya dönüşür. Müzik

savaşlarının yanı sıra tepkiler de yükselince, hu-

zuru yeniden sağlamak Geronimo'ya düşer.

Film Tu ru : Dram, Mu zik

Orjinal Adı: Gerönimö

Yö netmen: Töny Gatlif

Vizyön Tarihi: 27 Mart 2015

Film Su resi: 107 dk

Senaryö: Töny Gatlif

Yapımcılar: Delphine Mantöulet

Mu zik: Delphine Mantöulet, Valentin

Dahmani

Gö ru ntu Yö netmeni : Patrick

Ghiringhelli

Oyuncular: Ce line Sallette, Rachid Yöus,

David Murgia, Nailia Harzöune, Vincent

Heneine, Adrien Ruiz, Aksel Üstun, Tim

Seyf

Yapım yılı: 2014

Ü lke: Fransa

Dag ıtım: M3 Film

Geronimo

Cezayir dög umlu Fransız

usta yö netmen Töny

Gatlif'in kendi geçmişinde

de izler taşıyan filmi bölca

mu zik, yaşam enerjisi ve

aşk içeriyör.

Page 12: Sinemaskop dergi sayı 4

G azeteci-yazar Nuri'nin, uzun yılların

ardından doğup büyüdüğü taşra

kentine geri dönmesini konu alan

öykü, yazarın eski dostu sabri ile

buluşmasının aldından oldukça karanlık bir hal

almaya başlar. Tek amacı babasından kalan

bir bahçeyi satarak yeniden İstanbul’a geri

dönmek olan Nuri, Kentte eski dostu Sabri ile

karşılaştıktan sonra ilginç bir hesaplaşma içine

girerler. Sabri ise çalıştığı devlet dairesinde ge-

çirdiği ani psiko-travma sebebiyle şefinin kafası-

nı parçaladıktan sonra işler daha da içinden

çıkılmaz bir hal almaya başlar. Nuri İstanbul’a

dönmeye hazırlanırken, dostu Sabri’nin tutuk-

landığı hapishanede intihar ettiği haberini alır.

Artık Nuri'nin de bir amacı vardır. Eski dostu Sab-

ri’nin işlediği esrarengiz cinayetin ve intiharının

ardındaki nedenlerini bulmaya karar verir.

Film Tu ru : Dram

Orjinal Adı:I çimdeki I nsan

Yö netmen: Aydın Sayman

Vizyön Tarihi: 27 Mart 2015

Senaryö: Atay Sö zer

Yapımcılar: Aydın Sayman

Mu zik: Can Atilla

Gö ru ntu Yö netmeni : Eyu p Böz

Oyuncular: Vedat Erincin, Suavi Eren,

Şebnem Bözöklu, Macit Köper,

Menderes Samancılar, Melek Şahin,

Murat Karasu, Rıza Sö nmez

Yapım yılı: 2014

Ü lke: Tu rkiye

Dag ıtım: M3 Film

İçimdeki İnsan

I rfan Yalçın’ın “Fareyi

O ldu rmek” adlı

römanından yöla çıkılarak

senaryölaştırılan film,

Aydın Sayman tarafından

beyazperdeye aktarılıyör.

Page 13: Sinemaskop dergi sayı 4

" Güvercin Uçuverdi", hayatı boyunca pilot

olmak istemiş, ancak bunu bir türlü başara-

mamış bir halk otobüsü şoförü olan Yüksel

Güvercin´in hikayesidir. Yüksel Güvercin,

yıllar önce geçirdiği bir kaza sonucu kör olan

annesiyle birlikte yaşamaktadır. Annesi oğlunun

pilot olduğunu zannetmektedir ve en büyük

arzusu gözleri açıldığında oğlunun uçağında

uçabilmektir. Yüksel ise annesine söylemek zo-

runda kaldığı bu beyaz yalanı temizlemek için

bir an önce pilot olmalıdır. Çünkü annesinin göz

ameliyatına sayılı günler kalmıştır. Yüksel´in bir

diğer sorunu ise ilk ve son aşkı olan Sema’yla

evlenebilmektir. Ancak bu aşkın önünde büyük

engeller vardır. Sema´nın babası, Yüksel Güver-

cin´e kızını vermek istememektedir. Onun yerine

Yüksel´in ezeli rakibi, yıllardır ikinci pilot olan Tur-

gut´u damadı yapmak istemektedir. Bu müca-

dele Yüksel’i sürprizlerle dolu, komik bir macera-

nın içine sürükleyecektir

Film Tu ru : Kömedi

Orjinal Adı: Gu vercin Üçuverdi

Yö netmen: Selami Genli, Onur Köçal

Vizyön Tarihi:2 7 Mart 2015

Senaryö: Selami Genli, Onur Köçal.

Yapımcılar: Fikret Sög ancı, Barış

Abacıgil

Mu zik: Ender Akay, Sunay O zgu r

Gö ru ntu Yö netmeni: Mukö Tırmık

Oyuncular: Atalay Demirci, Gö khan

Yıkılkan, Ali Erkazan, Salih Kalyön,

Zerrin Su mer, Ayşen Gruda, Erdal

Tösun, Tuvana Tu rkay, Gö kçe O zyöl

Yapım yılı: 2014

Ü lke: Tu rkiye

Dag ıtım: Mars Dag ıtım

Güvercin Uçuverdi

Pilöt ölmak için yanıp

tutuşan bir halk ötöbu su

şöfö ru nu n kömedi, aşk ve

macera dölu hika yesi .

Page 14: Sinemaskop dergi sayı 4

F ilmde, birbirlerini tanımadan evlenmeye

mecbur kalan bir çiftin aşk hikâyesi anlatı-

lır. Ömer, lüks bir hayat sürdürdüğü konağı

ve beraberindeki tüm mal varlığını kaybe-

der. Kendisini bu müşkül durumdan kurtarması için

Avukat Feridun Bey’den yardım ister. Neriman’ın

üvey annesi Fehime kocasının mirasına sahip ol-

mak için Neriman’ı akıl hastanesine göndermeye

niyetlidir. Bu nedenle Neriman da üvey anne-

si Fehime’den kurtulmak için Avukat Feri-

dun’a başvurur. Bunun üzerine Feridun Bey,

Neriman’la Ömer’i evlendirmenin ikisi içinde

tek çıkış yolu olduğuna karar verir. Ömer bu anlaş-

maya itiraz etse de annesi ve dayısının ısrarıyla

evlenmeye razı olur. Neriman’ı bakımsız ve eski

kıyafetler içinde beğenmeyen Ömer evden ayrılır.

Ömer’e karşı hem sevgi hem de öfke duyan Neri-

man, ona bir oyun oynamaya karar verir.

Küçük Hanımefendi

Bir afiş & bir hikaye

Lütfi Akad, Ayhan Işık’ın “Küçük Hanımefendi” serisindeki oyunculuğuyla ilgili ola-

rak şunları söylemiştir: “Ayhan, yalnızca tatlı, güzel, hafif, duygusal, komedi filmle-

rinde çok güzel oynadı. Belgin Doruk’la birlikte oynadığı güldürüye yaklaşan tarzı

ona çok yakışıyordu. Tipi ve yüz mimikleri o tarza daha uygundu. Ayhan seyirciden

işte bu filmlerinde daha çok karşılık bulmuştur.”

Filmin künyesi

Yönetmen: Nejat Saydam

Senaryo: Nejat Saydam

Yapımcı: Nüzhet Özdemir ,

Özdemir Birsel

Müzik: Metin Bükey

Görüntü Yönetmeni: Mike Rafaelyan

Eser: Muazzez Tahsin Berkant

Vizyona Giriş Tarihi: 02 Ocak 1962

Tür: Dram, Duygusal, Komedi

Özellikler: Siyah Beyaz

Ülke: Türkiye

Page 15: Sinemaskop dergi sayı 4

Murat Kaptan

UK2911 3D

Page 16: Sinemaskop dergi sayı 4

B irkaç yıl önce, yazar, yapımcı ve yö-

netmen Dan Fogelman dikkatini çe-

ken sıra dışı bir hikâye duydu ve bunu

aklından bir türlü çıkaramadı. 1971

yılında, acemi folk müzisyeni ve şarkı yazarı

Steve Tilston’ın başarılı ilk albümü “An Acoustic

Confusion”ı çıkardığını öğrendi. Küçük bir müzik

dergisi olan Zig Zag’deki bir röportaj sırasında,

bir muhabir Tilston’ın müzik dünyasının en bü-

yük ismi olacağı görüşünü ortaya atmış. Tilston

şöyle diyor: “Bana, hayallerimin ötesinde bir

zenginliğe ve şöhrete kavuşmamın, şarkı yazar-

lığımı etkileyip etkilemeyeceği sorulmuştu. Ben

de kasıntı, iddialı bir yeni yetme şarkı yazarı

olduğum için etkileyeceğini söylemiştim. Bunun

çok kötü bir etkisi olurdu. Haber çıktı, ben de

bunu bir daha düşünmedim.” Takip eden 40

yılda Tilston, beğenilen bir şarkı yazarı ve müzis-

yen oldu, modern folk müziği camiasının demir-

başı hâline geldi. Fogelman şöyle diyor:

“Biletleri satıldı ama o kendini satmadı. Kendini

bozmadı.” Daha sonra 2005 yılında Tilston, Ste-

ve Tilston’a yazılmış bir mektup satın alan ve

bunu doğrulatmak isteyen Amerikalı bir anı

koleksiyoneriyle inanılmaz bir görüşme yapmış.

Mektup, Tilston’ın kahramanlarından biri olan

eski The Beatles üyesi John Lennon tarafından

yazılmıştı. Lennon görünüşe göre Zig Zag’deki

makaleyi okumuştu ve Tilston’a şöyle diyerek,

kişinin hem zengin hem de ünlü olup hem de

kendini bozmayabileceğine temin etmişti:

“Zengin olmak insanın düşünceleri açısından

tecrübelerini değiştirmez.” Tilston anlatıyor:

“Çok dostane bir mektup. Böyle duygular bes-

lediğim için beni kesinlikle hor görmüyor. Hatta

mektubun son cümlesinde bana ‘bu konuyla

ilgili ne düşünüyorsun’ demiş ve ev telefonu

numarasını da yazmış.” Fogelman, Tilston ve

Lennon irtibata geçseydi, Tilston’ın kariyerinde

ne gibi şeyler değişirdi diye düşünmüş ve Tils-

ton’ı bulup, bu soruyla ilgili müzisyenin görüşü-

nü almaya karar vermiş. Tilston şimdi “kim bile-

bilir ki” diyor. “Hayat ‘acaba’larla dolu. Onunla

tanışmak muhteşem olurdu. Çok iyi anlaşabilir-

dik. Ya da Lennon benden hiç hoşlanmaz ve

bana hemen kapıyı gösterirdi.” Yine de Fogel-

man, hayal gücü yüzünden neler olabileceğini

merak etmiş. Şöyle diyor: “Olaylar farklı geliştiği

takdirde neler olabileceğini düşünmeden ede-

medim. Ya çok ünlü, çok zengin ama çok mut-

suz olsaydı?

Yazdıkça, Fogelman’ın zihninde Danny rolünü

kimin canlandıracağına dair çok belirgin bir

görüntü oluşmuş. Şöyle anlatıyor: “Her zaman

Al Pacino’yu hayal ettim. Ona senaryoyu gön-

dermem ve onun bunu okuması bana gerçek

dışı geliyordu. Broadway’deki ‘Venedik Taci-

ri’nde oynuyordu. Onunla tanışmak için kulise

gittik. Bir anda Al Pacino’yla takılmaya başla-

mıştım, daha önce hiç yönetmenlik yapmamış

olsam da yönetmenlik konusunda bana gü-

venmesini rica ediyordum. Ona karşı doğru

hamleler yapmam gerektiğini biliyordum ve bu

çok stresliydi.” Pacino, Fogelman’ın teklifine

hem çok memnun olmuş hem de bu onun ka-

fasını karıştırmış. Pacino şöyle diyor: “Bu rol için

beni istiyordu, buna inanabiliyor musunuz? Bu

rolü oynaması için pek çok kişiyi bulabilirdi ama

Dan beni istedi ve bir yönetmen benden bek-

lenmedik bir rolü canlandırmamı istemişse be-

nim zaten çoktan tamam demem gerekir. Ba-

ba filminde bunu yapmıştım. Francis Ford Cop-

pola, benden Michael Corleone’yi oynamamı

istemişti. Hâlbuki hiç kimse, ben bile kendimi bu

role uygun görmemiştim. İşte şimdi de Dan be-

nim bu rolde başarılı olacağıma dair bende bir

şey gördü ve ben ona sonsuza dek minnettar

olacağım. Pacino, Fogelman’ın senaryo yaz-

ma becerilerine Tangled, Crazy, Stupid, Love

ve Last Vegas filmlerinden aşinaydı. “Onun

harika bir yazar olduğunu biliyordum,” diyor

oyuncu. “Yönetmenlik yapabildiğini de öğren-

miş oldum.

Danny Collins

Haftanın filmi

Page 17: Sinemaskop dergi sayı 4
Page 18: Sinemaskop dergi sayı 4

Ben harika yönetmenlerle çalıştım. İlk kez yönet-

menlik yapacaklara karşı biraz temkinliyimdir

çünkü kendilerini kanıtlamamışlardır ama ona

çok güveniyordum. Başından beri inancı vardı,

bu yüzden ben de inandım.” Senaryo da onu

hayal kırıklığına uğratmamış. Oyuncu şöyle di-

yor: “Çok yürekli bir şekilde yazılmıştı. İlk okudu-

ğumda gördüğüm şey buydu. Dan’i tanıyorsa-

nız, senaryonun niye böyle olduğunu anlarsınız.

Durum komik ve tuhaf – ki bunları ben de yaşa-

dım. Darbe alıp alkışlanmak sonra tekrar darbe

almak nasıldır bilirim. İnsan kendini bir masa te-

nisi maçında, masa tenisi topuymuş gibi hissedi-

yor.” Pacino’nun Danny’yi canlandıracağı ke-

sinleşince, Fogelman rolü biraz daha değiştirmiş.

Fogelman anlatıyor: “Al kabul ettikten sonra

rolü biraz daha ona özgü bir şekilde düzenle-

dim. Büyük oyuncular için mutlaka onlara uy-

gun düzenlemeler yapılmalı. Yazılalı belli bir za-

man geçmiş bir senaryonuz var, bu yeni bir ara-

ba almak gibi. İnsan ‘bu arabanın bunu yapa-

bileceğini fark etmemiştim’ diyor.” Yazar ve yö-

netmene göre hayatının en sinir bozucu anı, Al

Pacino’ya Danny Collins’i izlettiği günmüş. “Ona

bir söz vermiştim ve tutmak için de elimden ge-

leni yaptım ama birinin neyi seveceğini asla

bilemezsiniz. Al, filmin bitmiş hâlini sinemada tek

başına izlemeyi seviyor. Orada bir tek o vardı.

Beklemek acı veriyordu. Daha sonra ondan çok

güzel bir e-posta aldım. Bana abuk subuk şeyler

söyleyebilirdi ama kendi filmlerini izlerken ilk kez

bir final sahnesinde ağladığını söylemiş.” Fogel-

man, Danny Collins için hedeflerinden birinin de

kendinin de izlemekten hoşlanacağı bir film

yapmak olduğunu söylüyor. Şöyle diyor: “Bu film

yetişkinler için. Sizi hem güldürecek hem de bi-

raz ağlatacak. Her sahnede, en ağır sahneler-

de bile biraz mizah var. İnsan hikâyelerini, karak-

terler, konuşmalar ve aileyle ilgili olan hikâyeleri

severim. İnsanların ikinci bir fırsat elde ettiğini

görmeyi severim. Artık bu filmlerden gitgide da-

ha az yapıyoruz. Aynı zamanda insanların bu

filmi sinema salonlarında da izlemesini umuyo-

rum. Ben bunu, benim sevdiğim türde, arkadaş-

larımla artık yapılmadığı için şikayet ettiğimiz

türde filmleri seven, sofistike bir yetişkin seyirci

Page 19: Sinemaskop dergi sayı 4

topluluğu için yazdım. Birinden alabileceğim en

güzel iltifat bana ‘filmi çok sevdim’ demesi olur.

Başka bir şey istemiyorum. Sinema salonunda

geçirdikleri iki saatten çok keyif aldıklarını söyle-

sinler, yeter.”

Dany aile buluyor

Fogelman, ilk kez yönetmenlik yapan birine gö-

re kıskanılacak bir konuma sahip. Oyuncu kad-

rosunda iki Oscar® sahibi, iki kez Oscar’a aday

olmuş biri, Altın Küre® sahibi ve iki kez Emmy®

adayı olmuş biri var. Şöyle diyor Fogelman:

“Kadromuz ağırsıklet. Al Pacino, Annette Be-

ning, Christopher Plummer, Jennifer Garner ve

Bobby Cannavale. Bu çok fazla. Onlar aynı za-

manda tanıdığım en kibar insanlardan. Oyun-

culuklarının zirvesinde olan ve birlikte vakit ge-

çirmekten keyif aldığım beş kişiyi filmimde oy-

natma fırsatı buldum.” Prodüksiyonun başların-

da Fogelman, oyuncu kadrosunun ortak bir ilgi

alanında birleştiğini gördüğüne çok sevinmiş.

Şöyle anlatıyor: “Hepsi tiyatro delisi. Birlikte ak-

şam yemeklerine çıkıp masada tiyatrodan bah-

settik. Al , Chris, Annette ve Bobby sürekli tiyatro

yapıyor zaten. Jen de New York Tiyatrosu’nda

bir şeylere başladı. Çılgın Hollywood yemeklerin-

de neler olduğunu mu merak ediyorsunuz? Sha-

kespeare konuşuluyor.”

Fogelman için Al Pacino ile çalışmak

İlk etapta efsanevi Pacino’nun yönetmenliğini

yapacağı için biraz gözü korkan Fogelman, çok

geçmeden oyuncunun başka bir yanını tanıma

fırsatı bulmuş. “O efsanevi biri ama aynı zaman-

da çok kibar, nazik biri. Filmdeki karakterin de

efsanevi özellikleri var ve Al buna tam oturuyor.

Üstünde şık takım elbisesiyle küçük bir kasaba-

daki otele gidiyor, herkes fotoğraf çekiyor. Ka-

rakter çok popüler ve ünlü olsa da kendisi alçak

gönüllü. Buradaki “Yaralı Yüz”deki Al değil. Bu

çok daha sakin bir Al.” Al Pacino ve Chris Plum-

mer birlikte oynadığı ikinci film. Plummer şöyle

diyor: “The Insider filminde birlikte çalışmıştık.

Bence bu müthiş ve önemli bir filmdi. Al’i kame-

ralar dışında da yıllardır tanıyorum ve bana karşı

müthiş davranıyor. Broadway’de yer aldığım

pek çok oyunu izledi ve son derece sadık oldu.

Ben ona hayran olmak dışında onun için hiçbir

şey yapmadım. Ona harika bir oyuncu diyorum

çünkü o bunu hem tiyatroda hem sinemada

Page 20: Sinemaskop dergi sayı 4

Tony Gatlif

Haftanın yö netmeni

F ilmlerinin genel temasını çingene azınlık-

ların oluşturduğu ve asıl adı Michel Dah-

mani olan Fransız Yönetmen Tony Gatlif,

10 Eylül 1948 günü Cezayir'de doğdu.

Sinema alanında yönetmenlik dışında senaryo

yazarlığı, oyunculuk ve yapımcılık işleriyle de

uğraşmaktadır. Kabiliyetli bir babanın ve Çinge-

ne bir annenin çocuğu olan Tony Gatlif, Ceza-

yir'de geçen çocukluğunun ardından 1960'ta,

Cezayir Bağımsızlık Savaşı sırasında Fransa'ya

geldi. 1966'da aktör Michel Simon ile tanıştı. Ar-

dından piyeslerde rol aldı ve 1975'te La Tête en

ruine filmi ile ilk yönetmenlik çalışmasını gerçek-

leştirdi. 1981'den beri Çingenelerle ilgili film çe-

ken Tony Gatlif'in 2002 yapımı Swing (Salınca)k

filminin senaryosu ve müziği kendisine aittir, yö-

netmenliğini de üslenmiştir. Filmde müzik aşkı

anlatılmaktadır. En önemli yapıtları olarak

Latcho Drom ve 2004 Cannes Film Festivali'nde

En İyi Yönetmen ödülünü aldığı Exils filmi gösteri-

lir. 2008 İstanbul Film Festivali bünyesinde davetli

olduğu İstanbul'da, çingenelerin yoğunlukla

ikâmet ettikleri Sulukule semtini ziyaret etmiştir.

Tony Gatlif’in 2009 tarihli yapıtı Korkoro

(Özgürlük), çingene soykırımı üzerine yapılan ilk

film. Fransız James Thierrée hariç filmde tümü

Romanya, Arnavutluk, Sırbistan ve Gürcistanlı

çingeneler rol almıştır. II. Dünya Savaşı öncesi

sayıları 2 milyon olan Avrupa Çingenelerinin yak-

laşık yarım milyonu Nazilerce katledildi. Tony

Gatlif, Özgürlük filminde bu Çingenelerden 15

kişilik bir ailenin öyküsünü etkili biçimde anlatıyor.

Film en çok karakterlerin doğaya, yaşama ve

masumiyetlerine olan inancı üzerinde duruyor.

Çingenelerin müzik sevgisi, bazen çok yakın ba-

zen de panoramik sahnelerle iyi vurgulanıyor.

Tony Gatlif için müzik çok önemlidir. Filmlerinin

de en önemli öğelerinden biri müziktir. Latcho

Drom, Gadjo Dilo, Vengo, Swing adlı filmlerin

müziklerini de kendisi bestelemiştir.

Bu hafta Geronimo ile vizyona giren Tony Gatlif', 1981'den beri Çingeneler-

le ilgili film çekiyor. En önemli yapıtları olarak Latcho Drom ve 2004 Can-

nes Film Festivali'nde En İyi Yönetmen ödülünü aldığı Exils filmi gösterilir.

Page 21: Sinemaskop dergi sayı 4

Yönetmen son filmi Geroimo ile ilgili şunları söylüyor:

“Geronimo önceki filmlerime göre farklı bir film. Daha

özgür hissettim. Setlerde hiç duvar ve araba istemedim.

Tüm bariyerlerden kurtulmak istedim böylece kamera

hiçbir yere çarpmadan gidip gelebilecekti. Kapalı alan-

lar, Saint-Etienne’e yakın bir katedralin iki katı büyüklü-

ğünde eski terk edilmiş bir metal işleme fabrikasında bir

alanda çekildi. Filmde açık mekanlar her yer. Yönet-

menliği kısıtlayacak hiçbir şey yoktu. Sahne ne olursa

olsun, sürekli 360°’de çekim yaparak oyuncuyu her şekil-

de izleyebiliyorduk. Kameranın ayağı yoktu, görüntü yö-

netmeni Patrick Ghiringhelli’nin sürekli omzunda olan bir

el kamerasıydı. Orta yakınlığı çekerken ve ileri geri git-

mek zorunda kaldığımızda, hep anlık oluyordu. Bunu

daha önce hiç filmlerimde yapmamıştım, bu demek

oluyor ki hiçbir zaman bir oyuncuyla veya duyguyla ya-

vaşlamak zorunda kalmadım. “

“O bir Apaçi’ydi, ailesinin onların öcünü almaya geldi-

ğinde kendilerini korumak için ‘Aziz Geronimo’ diye ba-

ğıran Meksikalılar tarafından katledildiğini görmüştü. Bu

yüzden bu adı benimsemişti. Geronimo ruhunun, topra-

ğının ve insanlarının kendisinden çalındığı bir kişinin sem-

bolüdür: ihanet edilen bir kişinin. Ayrıca bu hemen he-

men karaktere bir azizin adını vermek gibiydi tıpkı birine

Pierre ismini vermek istemeniz gibi. Bir kadına bir Kızılderi-

li’nin ismini vermek zaten biraz asiydi. “

Filmografi

La Terre au ventre (1978)

Corre gitano (1981)

Canta gitano (1981)

Les Princes (1982)

Rue du départ (1985)

Pleure pas my love (1989)

Gaspard et Robinson (1990)

Latcho Drom (1992)

Mondo (1995)

Gadjo dilo (1997)

Je suis né d'une cigogne (1998)

Vengo (2000)

Swing (2001)

Exils (2004)

Transylvania (2006)

Korkoro (2009)

Indignados (2012)

Geronimo (2014)

Page 22: Sinemaskop dergi sayı 4

100 yılın en iyi 10 Türk Filmi

O zel dösya

47. kez düzenlenen SİYAD ödülleri 11 Mart günü düzenlenen bir törenle sahiplerini

buldu. Özge Özberk'in sunuculuğu yaptığı gecede ''100 Yılın En İyi Türk Filmleri'' de

belirlendi. Belirlenen 10 Türk filmi arasında Umut-Yılmaz Güney, Yol - Şerif Gören,

Sevmek Zamanı - Metin Erksan, Anayurt Oteli - Ömer Kavur, Vesikalı Yarim - Ömer

Lütfi Akad, Muhsin Bey - Yavuz Turgul, Sürü – Zeki Ökten, Selvi Boylum Al Yazmalım

– Atıf Yılmaz, Masumiyet - Zeki Demirkubuz ve Bir Zamanlar Anadolu’da - Nuri Bilge

Ceylan var. Sinema Eleştirmenleri Derneği'ne (SİYAD) göre 100 yılın en iyi 10 Türk

filmini sizler için yazdık.

Mahir Gülcan

[email protected]

Page 23: Sinemaskop dergi sayı 4

Yol, senaryosu Yılmaz Güney tarafından yazı-

lan, Şerif Gören tarafından yönetilen 1981 yılı yapı-

mı Türk filmidir. Filmin senaryo aşamasındaki adı

Bayram'dı. 1982 Cannes Film Festival'inde büyük

ödül Altın Palmiye'yi kazanmıştır.

Şerif Gören'den önce "Bayram" adıyla Erden Kıral

tarafından çekilmeye başlanmıştır. Yılmaz Güney

bilinmeyen bir nedenden dolayı, filmi daha sonra

Erden Kıral'dan alıp Şerif Gören'e teklif etmiştir. Gö-

ren filmi, önceki ekipten bir tek Tarık Akan'ı tutarak

ve Yılmaz Güney'in senaryosundaki 12 karakteri

beşe indirerek yeni bir ekiple çekmiştir. Filmin çeki-

len ham görüntüleri yurtdışına kaçırılarak Yılmaz

Güney'in başında bulunduğu bir ekip tarafından

kurgulanmıştır.

Sıkı yönetimin en acılı günlerinde İmralı Adası Yarı

Açık Cezaevi'nden verilen izinle köylerine, evlerine

gitmek isteyen beş mahkûmun yolda yaşadıkları

zorluklar ve insan hayatlarının dramı sunuluyor.

Film, 1999 yılında Yılmaz Güney Kültür ve Sanat

Vakfı ve Fatoş Güney'in çabalarıyla İmaj Stüdyoları

tarafından restore edilmiş, aynı yılın Şubat ayında

gösterime girmiştir.

Umut (1970), senaristliğini, yönetmenliğini, yapımcı-

lığını ve başrol oyunculuğunu Yılmaz Güney'in yap-

tığı filmdir. Filmin oyuncu kadrosunda ayrıca Tuncel

Kurtiz, Osman Alyanak ve Enver Dönmez yer al-

maktadır. Filmde, atının araba çarpması sonucu

ölmesi ve geçimini bu ata bağlamış olan meçhul

bir definenin peşinden koşan faytoncunun öyküsü

anlatılmaktadır. Sansür Kurulu, filmde yer alan fay-

toncunun giyimi ve kuşamının, fakirliğin bir sembolü

olarak ele alınmasını, zengin otomobil sahibi hak-

kında takibat yapılamayacağı kanaati verilmesini,

faytoncunun iş ararken zengin-fakir ayrımı yapıl-

masını, Cabbar'ın (Yılmaz Güney) Amerikalı zenciyi

soymasını, sabah namazının güneş doğarken kılın-

masını sakıncalı bularak, filmi yasakladı.

Yılmaz Güney'in Umut adlı filmi, Türk sinemasında

bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Sonraki yıllar-

da, özellikle Yılmaz Güney tarafından peş peşe

çevrilecek siyasal filmlerin öncüsüdür. Kullanılan

sinema tekniğiyle ve diliyle de hem Yılmaz Gü-

ney'in önceki filmlerinden ayrılır, hem de sonrasın-

da başka yönetmenleri etkiler.

Page 24: Sinemaskop dergi sayı 4

Anayurt Oteli, yönetmenliğini Ömer Kavur'un yap-

tığı, başrollerinde Macit Koper, Şahika Te

kand, Orhan Çağman ve Serra Yılmaz'ın rol aldığı

1986 yapımı bir filmdir. Film Yusuf Atılgan'ın aynı

adlı eserine dayanılarak Ömer Kavur tarafından

senaryolaştırılmıştır. Çekimleri Nazilli'de yapılan

Anayurt Oteli,1980 yılında gerçekleşen 12 Eylül

Darbesi'nin Türk sinemasında yaptığı büyük deği-

şikle siyasal toplumcu sinema ortadan kalkmış,

yerini bireyi anlatan edebiyat uyarlamaları almış-

tı. Anayurt Oteli bu öncü 'karakter çalışması" film-

lerinin ilki ve en önemlisidir.

Zebercet, eski bir otelde müdürlük yapan sıradan

bir adamdır. Görünürde hiçbir sorunu olmayan bu

adamın içinde fırtınalar kopuyordur aslında. Her

gün kendisiyle ve hayatla savaşır gizliden gizliye.

Takıntılar edinmiştir bu yüzden Zebercet. Bir gün

otelin kapısından giren güzel bir kadın, Zebercet'in

en büyük tutkusu, en büyük saplantısı olur. Kadın

otelden ayrılır ve bir hafta sonra tekrar geleceğini

söyler. Bir hafta boyunca bekler adam, kadının

kaldığı odaya müşteri almaz, titizlikle düzenler.

Geleceği gün heyecanla bekleyen Zebercet düş

kırıklığına uğrar, kadın gelmemiştir.

Sevmek Zamanı, 1965 yapımı siyah-beyaz Metin

Erksan filmi. Filmin teması surete aşık olmadır. Boya-

maya girdiği bir evin duvarında asılı kadın resmi-

ne aşık olan boyacı Halil'in ve resmin sahibi Meral'in

öyküsü anlatılır.

Film, çekildiği dönemde, alışılagelmişin dışındaki

sinema anlayışı, konusu ve konuyu ele alma biçi-

mi nedeniyle dağıtımcı bulamadığından gösterime

girememiştir. Ancak, aynı dönemin Avrupa sinema-

sına paralel ve yenilikçi sinema dili nedeniyle seyret-

me imkânı bulanlarca çok beğenilmiş, zaman-

la kült statüsü edinmiştir.

Halil (Müşfik Kenter), adada ustası Mustafa'yla (Fadıl

Garan) birlikte boyacılık yapmaktadır. Bir gün boya-

maya girdiği boş köşklerden birinin üst katında, du-

varda asılı bir kadın resmi görür ve resme aşık olur.

Bir yıl boyunca her gün köşke girer ve resmi seyre-

der. Ancak, bir gün, köşkün sahibinin kızı olan resim-

deki Meral (Sema Özcan), iki arkadaşıyla köşke gelir

ve Halil'i resmini seyrederken görür. Meral, Halil'in

kendisine aşık olduğuna inanarak bu aşka karşılık

verir. Oysa Halil, Meral'e değil, onun resmine aşıktır.

Page 25: Sinemaskop dergi sayı 4

Muhsin Bey, 1987 yapımı, Yavuz Turgul'un yazıp yö-

nettiği film. Oyuncular Şener Şen ve Uğur Yücel,

sinema çevrelerine göre bu film ile oyunculuklarının

zirvesine çıkmışlardır. Film yine birçok otoriteye göre

Türk sinema tarihinin en başarılı filmlerindendir.

Film, prensiplerine bağlı eski bir müzik yapımcısı olan

Muhsin Bey ve şöhret olmak isteyen Ali Nazik ismin-

deki saf delikanlının basit macerası olarak başlayıp,

Muhsin Bey'in yaşam ve onur mücadelesine dönü-

şen olayları konu almaktadır. Ali Nazik türkücü ol-

mak için organizatör Muhsin Bey'den yardım ister.

Oysa Muhsin taş plaklardaki Safiye Aylalara, Müzey-

yen Senar' lara, eski Türk müziğine hastadır. Arabes-

ke ise karşıdır. Film boyunca süren çatışmaları, dost-

lukları beklenmedik olaylara yol açar. Muhsin, yar-

dım ettiği Urfalı uğruna dolandırıcılık suçuyla hapse

girerken Ali Nazik ünlü bir türkücü olmuş, tutkunu

olduğu kapı komşusu şarkıcı Sevda'yı da elinden

almıştır. Popüler güldürü sinemasının unutulmaz ör-

neklerinden.

Film St. Sebastian Film Festivali’nde 1988 St. Sebas-

tian Ödülü, Antalya Altın Portakal Film Festivali

‘de En İyi Film, En İyi Senaryo, En İyi Erkek Oyuncu,

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu, İstanbul Film Festivali

Özel Jüri Ödülü’nü almıştır.

Vesikalı Yarim, 1968 yapımı siyah-beyaz Lütfi

Akad filmi. Hüzünlü bir aşk hikâyesini anlatan film,

özgün sinema diliyle, Türk sinemasının klasiklerinden

sayılmaktadır.

Film, manav Halil'le pavyon şarkıcısı Sabiha'nın aşk

öyküsünü doğal ve çarpıcı diyaloglarla anlatır. Dö-

nemin diğer Türk filmlerine göre karakterler ve olay-

lar, gerçeğe daha yakındır. Film, Türkân Şoray'ın

1958 de başladığı sinema hayatında 1967 yılında

çevirdiği Ana filmiyle aldığı ödülden sonraki ikinci

büyük ödül aldığı filmdir ve oyuncunun gelecekte

hem Türk sinemasının en iyi oyuncularından biri,

hem geniş hayran kitlesine sahip bir yıldız olacağı-

nın işaretlerini taşır.

Filmin akılda kalıcı unsurlarından biri de, Şükran

Ay'ın seslendirdiği şarkılardır. Özellikle, finalde ça-

lan Kalbimi Kıra Kıra şarkısı, filmle özdeşleşmiştir.

Önemli özelliklerinden biri güçlü diyalogları olan

filmin kimi replikleri de klasikleşmiştir. Bunların belki

de en bilineni, Sabiha'nın Halil'e söylediği ve ilişkileri-

nin imkânsızlığını vurgulayan, "Çok eskiden rastlaşa-

caktık." cümlesidir.

Page 26: Sinemaskop dergi sayı 4

Selvi Boylum Al Yazmalım, Atıf Yılmaz tarafından

yönetilen, başrollerindeKadir İnanır ve Türkân Şo-

ray'ın oynadığı, 1977 tarihli film. Türk sinemasının

başyapıtlarından biri olarak sayılmaktadır. Kırgız

yazar Cengiz Aytmatov'un 1970 yılında yayımla-

nan aynı adlı romanından uyarlanmıştır. Filmin

özgün müziğini Cahit Berkay bestelemiştir. "Selvi

Boylum Al Yazmalım" 1978 Uluslararası 15. Antalya

Sanat Şenliği'nde ikinci en iyi film seçilmişti.

Kamyon şoförü İlyas, İstanbul'dan Asya'nın kaldığı

köye gelir. Birbirlerine aşık olup evlenirler. Çocuk-

larının adını Samet koyarlar. İlyas, kamyoncu oldu-

ğu için sık sık yollara çıkar ve Asya, Samet'le yalnız

kalır. Bir gün yine yola çıkan İlyas, eve dönmez.

Asya, bu acıya dayanamaz ve oğluyla birlikte

yollara düşer. Yolda Cemşit adında bir adamla

karşılaşırlar. Cemşit onlara kol kanat gerer. Birlikte

yaşamaya başlarlar. Bir gün İlyas karşılarına çıkar.

Asya, artık bir seçim yapmak zorundadır.

Yıllarca Türk halkının en sevdiği filmlerin başında

gelen Selvi Boylum Al Yazmalım, 2010 yılında res-

tore edilmiş haliyle yeniden vizyona girdi.

Sürü, yönetmen Zeki Ökten tarafından 1978'de çe-

kilmiş bir filmdir. Filmin senaryosu, o yıllar cezaevinde

bulunan Yılmaz Güney tarafından yazılmış, oyunca

kadrosunda ise Tarık Akan, Melike Demirağ, Erol

Demiröz, Levent İnanır, Soner Kökkaya, Tuncel Kurtiz,

Meral Niron ve Yaman Okay gibi ismler yer almak-

tadır. Zülfi KLivaneli filmin müziklerini yapmıştır.

Türkiye sinema tarihimizde bir başyapıt olarak litera-

türe geçen "Sürü" filminde, feodal sorunlar beyaz-

perde'ye başarılı bir gerçekçilik ile yansıtılıyor. Hamo

(Tuncel Kurtiz) geçimleri hayvancılık üzerine kurulu,

göçer bir ailenin reisidir. Hamo’nun oğlu Şivan (Tarık

Akan), kaderin bir cilvesi olarak, aralarında kan da-

vası olan düşman bir aşiretin kızı Berivan’la (Melike

Demirağ) evlidir. Hamo, oğlundan olan üç çocuğu

da yaşamadığı için Berivan’a bir türlü ısınamamak-

tadır. Berivan, Hamo’nun aşireti için uğursuz ve la-

netlenmiş bir gelindir. Hamo, sürekli oğlunun aklını

çelmek istemektedir. Şivan’ın Berivan’dan boşan-

masını ister. Şıvan ise, babasının baskılarına karşı,

yalnız ve çaresiz Berivan’i terketmez. Bu yüzden ba-

ba oğul surekli kavgalıdırlar.

Page 27: Sinemaskop dergi sayı 4

Bir Zamanlar Anadolu'da, Nuri Bilge Ceylan'ın

senaryosunu yazdığı ve yönettiği 2010 yapı-

mı filmin başrollerini Muhammet Uzuner, Yılmaz

Erdoğan

ve Taner Birsel'in paylaştığı film, bir doktor ile ci-

nayet soruşturması yürüten bir savcının 12 saatlik

gerilimli hikayesini konu almaktadır. On bir hafta

süren filmin çekimleri Kırıkka-

le'nin Keskin ilçesinde gerçekleşti.

Senaryoda Ebru ve Nuri Bilge Ceylan'ın yanı sıra

Ercan Kesal'ın da imzası var. Yolların tek düzeliği

ve kasabanın insana yeni bir şey sunmamasının

sıradanlığını fona alan Bir Zamanlar Anadolu'da

adıyla da klasiklere gönderme taşıyor.

TRT'nin de katkısıyla, Bosna-Hersek ve Türkiye'nin

ortak yapımı olan film11-22 Mayıs 2011 tarihleri

arasında gerçekleşen 64. Cannes Film Festiva-

li'nde büyük ödül Altın Palmiye için yarışan film,

Nuri Bilge Ceylan'a Uzak ve Üç Maymun zaferle-

rinden sonra Cannes'da Büyük Jüri Ödülü'nü de

kazandırdı.

Masumiyet, 1997 yılı yapımı bir Zeki Demirku-

buz filmi. Zeki Demirkubuz’u filmde senarist ve ya-

pımcı olarak da görmekteyiz.

Namus cinayeti nedeniyle girdiği hapishaneden

çıkan Yusuf amaçsız bir hayata sahiptir artık. İzbe

bir pansiyon köşesinde yolu Bekir ve Uğur’la kesiştik-

ten sonra hikayedeki tüm kişilerin hayatlarını derdin-

den sarsan hadiseler yaşanacak, herkes kendi ma-

sumiyetinin peşinden gidecek; bu seçimler de hep-

sinde derin yaralar açacaktır. Uğur güçlü bir hayat

kadınıdır, Bekir ise ona saplantılı bir adam. Fakat

Uğur'un gönlünde Zagor vardır... Türk sinemasının

önemli yönetmenlerinden Zeki Demirkubuz’un, iz-

lendikten sonra hafızalardan uzun bir süre silinme-

yen etkileyici filminin başrollerinde Derya Alabora,

Güven Kıraç ve unutulmaz tiradıyla hafızalara kazı-

nan Haluk Bilginer var.

Yapım vizyona girdiği yıl ayrıca Antalya Film Festi-

vali’nde 4 Altın Portakal ve Altın Koza Film Festiva-

li’nde de dört ödüle layık görülmüştü.

Page 28: Sinemaskop dergi sayı 4

Gelecek

program

Hızlı ve

Öfkeli 7

(Furious 7 )

Yönetmen: James Wan

Oyuncular: Vin Diesel, Paul

Walker, Dwayne Johnson,

Michelle Rodriguez, Jorda-

na Brewster, Tyrese Gib-

son, Kurt Russell

Konu: Serinin son bölümün-

de Hızlı ve Öfkeli ekibi bu

kez İngiltere'den gelen bir

intikam planından haber-

sizlerdir. Shaw kardeşi

Owen'ın hesabını sormak-

ta ve onu yaralayanların

karşısına çıkmaktadır.

Shaw kibin Toretto evini

havaya uçurduktan sonra

Dom yetkili bir devlet aja-

nından yardım ister. Böyle-

ce ekip bir kez daha hare-

kete geçer. Bu kez ABD

hükümeti için yaptırılan bir

takip cihazını ele geçirmek

zorundadırlar.

Page 29: Sinemaskop dergi sayı 4

V e Sinema; 1990 sonrası çekilen Türk filmlerinin

farklı disiplinlerden yazarlar tarafından seçilerek

ve yazarların kendi uzmanlık alanları perspekti-

finde kalarak analiz ettikleri metinlerle, Türk Si-

neması'nın dönemsel olarak incelenmesine katkıda bulun-

mayı amaçlıyor.

Kitap, sinemamızın resim, tiyatro, müzik, edebiyat, mimari,

fotoğraf, felsefe, psikanaliz, sosyoloji, tarih ve çağdaş sanat-

larla ilişkisini Cenneti Beklerken, Kosmos, Vizontele Tuuba,

Yeraltı, Yusuf Üçlemesi, Çamur, Uzak, Kıskanmak, ‹stanbul

Kanatlarımın Altında ve Oyun gibi, ağırlıklı olarak son döne-

me ait örnekler üzerinden inceleyen on bir makaleyi, Bülent

Diken'in sunuş yazısı eşliğinde bir araya getirirken alana dair

verimli bir tartışma zemini sunuyor.

DVD Özellikleri:

Orijinal Dil: Türkçe

Altyazı: Almanca, Flemenkçe, Fransızca, İngilizce

Süre: 128 dk.

Konu:

Eski bir figüran olan Zafer'in kanunsuz işlerinden tövbe

edip, ailesini ve hayatını geri kazanmak için 1970'lerden beri

çekilememiş fantastik bir film senaryosu olan "Şahikalar-

Kötülüğün Sonu" isimli projeyi hayata geçirmeye çalışmasını

anlatır. Arzu, Zafer'den ayrılmak istediğini söylediğinde Za-

fer artık hayatını düzene sokacağına birlikte mutlu olacakla-

rına söz verir. Eski sinemacılardan tanıdığı arkadaşlarını

projeye katarak film çekmeye karar veren Zafer'i hem film

çekmenin zorluklarıyla hem de eski hayatının sebep olduğu

sorunlarla mücadele ederken görürüz. Korsan DVD işinden

gelen Zafer, gizlice yapımcısı olduğu filmde hem karısı Ar-

zu'yu hem de ünü memleket sınırlarını aşmış sevilen dizi

yıldızı Boğaç Boray'ı oynatacaktır.

Detaylar:

Yönetmenliği ve senaryosu Cem Yılmaz'a ait olan yapımda

Yılmaz'ın yanı sıra Tülin Özen, Zafer Algöz, Özkan Uğur,

Ozan Güven, Çağlar Çorumlu, Cengiz Bozkurt, Zerrin Tekin-

dor, Hare Sürel, Ayşen Gruda ve Ülkü Duru gibi pek çok

önemli isim yer alıyor.

Yönetmen: Cem Yılmaz

Senaryo: Cem Yılmaz

Oyuncular:

Cem Yılmaz, Zafer Algöz,

Ozan Güven, Özkan Uğur

Görüntü Yönetmeni:

Gökhan Atılmış

Ülke: Türkiye

Tür: Komedi

Yapım yılı: 2015

Yazar: Gül Yaşartürk

Yayınevi: Doruk Yayınları

Dili: Türkçe

Baskı Yılı: 2013

Sayfa Sayısı: 304

Page 30: Sinemaskop dergi sayı 4

Festivaller, Altın Küre’ler, Oscar’lar, SİYAD Ödül-

leri geride kalırken, Altın Kestaneler de nihayet

çiçek açtı. Arka Pencere’nin, “Yalnız havyarla

yaşanmaz!” anlayışından yola çıkarak yarattığı

bu ayrıksı ödül kurumu, altı yaşında. Sinemamız

açısından önceki yılın ‘en fena’larının yedi kate-

goride değerlendirildiği Altın Kestane Ödülleri

bir kez daha sahiplerini buldu. Sinemamızın 100.

yaşına bastığı 2014 yılı boyunca ticari gösterime

giren 108 yerli yapımın, Altın Kestane Ödülleri

Büyük Jürisi’ni oluşturan 43 eleştirmen ve kültür-

sanat gazetecisi tarafından ‘ayıklanmasıyla’

ortaya çıktı.

EN FENA FİLM: GULYABANİ (ORÇUN BENLİ)

2012’de çektiği “Bu Son Olsun”la ilk yönetmen-

lik çalışmasını gerçekleştirerek, neresinden bakıl-

sa politik-komedi türünde ‘enteresan’ bir 12

Eylül öyküsü anlatmış olan Orçun Benli, bu kez

korku-komedi için kolları sıvadı ama ‘enteresan’

olmayı bile başaramadı. Dört güzel kadın, korku

filmi senaryosu yazmak için ormandaki bir eve

kapanıyorlar, falcı kadının korku hikayelerini

dinliyorlar, köylülerle ‘musallat’ ilişkisi yaşıyorlar.

Derken bahçedeki kuyunun kapağı açılıyor,

Gulyabani fırlıyor, fakat film bir türlü dikiş tuttura-

mayıp tam manasıyla çuvallıyordu. Diyalogların

ve Gulyabani imajının alabildiğine yapay kaçtı-

ğı filmde “Süt Kardeşler”den 39 yıl sonra varılan

sonuç bu olmamalı, korku-komedi çekeceğim

derken ‘komik’ duruma düşülmemeliydi. Cü-

neyt Arkın, Perihan Savaş, Mustafa Üstündağ

gibi isimleri de barındıran kadroda başrolleri

üstlenen Deniz Uğur, Melike Öcalan, Ceyda

Ateş, Didem Balçın’ın da ‘içlerindeki korku’yla

değil, oyunculuk sanatıyla yüzleşmiş olmalarını

diliyoruz. “Sabit Kanca 2”, “İncir Reçeli 2”,

“Recep İvedik 4”, “Seni Seviyorum Adamım”,

“D@bbe: Zehr-i Cin” gibi rakiplerinin arasından

biraz zorlanarak da olsa sıyrılan “Gulyabani”,

Hüseyin Rahmi Gürpınar kaynaklı, Türk sineması-

nın istisnai özgün korku karakterini heba etme-

siyle Altın Kestane sahibi oldu, ödül tarihine adı-

nı altın harflerle yazdırmayı başardı.

EN FENA YÖNETMEN: BİRAY DALKIRAN (SENİ

SEVİYORUM ADAMIM + PERİ MASALI)

2014’ün hızlı yönetmenlerindendi Biray Dalkı-

ran… Yeşilçam dönemi rejisörlerini akla getirir-

cesine üç filmiyle, “Seni Seviyorum Adamım”,

“Peri Masalı” ve “Meleklerin Mucizesi”yle çıktı

seyircinin karşısına. Eleştirmenler kadar, sinema-

severlerden de “Daha kötüsü yapılana kadar,

en kötüsü bu” türünden yorumlar alan “Seni

Seviyorum Adamım”, yönetim, senaryo, kurgu,

oyunculuk ve yapım açısından gerçek bir fiyas-

koya karşılık geliyordu. Kıbrıs’ta inzivaya çekilen

yorgun müzik yapımcısının hayatının aşkıyla kar-

şılaşmasını öyküleyen filmin temel iddiası doğrul-

tusunda aşk ve müzik, öylesine ‘iç içe geçmiş’ti

ki ayırmak mümkün olmadı.

Alarm Zili O du lu :

Ju ri O zel O du lu ise bu yıla maalesef damgasını vu-

Arka Pencere dergisinin

du zenledig i “2014'ün En

Fenaları - 6. Altın Kestane

Ödülleri” sahiplerini buldu.

Deniz Üg ur'un öynadıg ı

'Gulyabani' yılın en fena filmi

seçildi.

*

Page 31: Sinemaskop dergi sayı 4

Yönetmenin bir diğer filmi, hüzünlü, acılı bir ro-

mantizm vaat eden, onulmaz hastalık ve aşk

öyküsü anlatan “Peri Masalı” da benzer tepkiler

aldı. Nicel açıdan üretkenliğine karşın aceleyle

yazan ve aceleyle çeken yönetmen sıfatıyla

anılmaya başlanan Dalkıran, rol verdiği genç ve

çoğunlukla tanınmamış oyuncuları da ya kur-

ban etmekte, ya da onların kurbanı olmakta.

EN FENA KADIN OYUNCU: AZRA AKIN (ÇİLEK)

10 yıl önce “Anlat İstanbul” gibi kalburüstü bir

filmde Pamuk Prenses’i canlandırarak sinemaya

adım atan Azra Akın, Halil Sezai’nin yapımcılı-

ğında, Günhan Emrah Sönmez’in yönetmenli-

ğinde gerçekleştirilen yol-suç-mizah-gerilim serü-

veni “Çilek”te zarafetinin altında ezilen oyuncu-

luğuyla dikkat çekti ve bize sorarsanız Taranti-

no’yla çalışma şansını tümüyle yitirdi. Kasabanın

en güzel kızıyken İstanbul’a giderek, kendisine

âşık delikanlıyla birlikte hayallerinin peşine dü-

şen, fakat belalısı bar sahibiyle ve polisle başı

derde giren genç kız rolü, Akın’ın üstüne hiç mi

hiç oturmamıştı. Bu kez olmadı, bu gidişle olması

da zor ama dileriz ki manken Azra Akın, beyaz-

perde hayallerini bir gün gerçekleştirme fırsatı

bulur.

Azra Akın’ın geride bıraktığı rakipleri arasında

en iddialı isimlerin Derya Alabora (Deliha) ve

Pelin Batu (Bir Don Juan Öldürmek) olduğunu

da belirtmeden geçmeyelim.

EN FENA ERKEK OYUNCU: PEKER AÇIKALIN

(GÜLCEMAL)

2008’de Tuğçe Kazaz ve Engin Altan Düzya-

tan’lı “Cin Geçidi” filmiyle yönetmenlik kariyerini

başlatan Özgür Selvi’nin ikinci filmi “Gülcemal”,

Altın Kestane adaylığını kıl payıyla kaçırdı…

Ama başrol oyuncusu Peker Açıkalın, Tolga Çe-

vik (Patron Mutlu Son İstiyor) ve Halil Sezai (İncir

Reçeli 2) gibi rakiplerini birkaç oy farkıyla geride

bırakarak Altın Kestane’ye uzanmayı bildi. De-

neyimli oyuncu, tek başına yaşadığı vahşi do-

ğada gayet mutluyken hiç tanımadığı babasın-

dan kalan mirası almak için İstanbul’a gitmek

zorunda kalan adamın öyküsünde, tartışmasız

biçimde kendi kariyerinin de en fena çalışmasını

sergiledi. Filme film demeye, Açıkalın’a oyuncu

demeye dilimiz varmadı “Gülcemal”de.

ALARM ZİLİ ÖDÜLÜ: MURAT ŞEKER (ÇAKALLARLA

DANS 3: SIFIR SIKINTI + HAYAT SANA GÜZEL)

Murat Şeker, 2005’te “2 Süper Film Birden”le

başladığı yönetmenlik yaşamında genellikle

popüler güldürülere imza attı ve çıtayı hiç dü-

şürmemesiyle dikkat çekti. “Aşk Tutulması”,

“Plajda”, “Çakallarla Dans” gibi çalışmaları se-

yirciden geniş ilgi, eleştirmenlerden de genel

kabul gördü. Ve fakat 2014’teki “Çakallarla

Dans 3: Sıfır Sıkıntı” ve iki aylık ömrü kalmış ada-

mın hikayesini anlatan Şevket Çoruh’lu “Hayat

Sana Güzel” adlı filmleri, alarm zilinin onun için

çalmasını kaçınılmaz kıldı. İyi top sürmesiyle tanı-

nan Murat Şeker’den, ceza sahasında kusurlu

hareketler! Aman dikkat…

ALTIN ÇINGIRAK ÖDÜLÜ: ENGİN ARDIÇ

Köşesinde, “Nuh: Büyük Tufan” (Noah) filminden

söz ederken, yıllardır kadın yönetmen zannettiği

Ang Lee’nin “Pi’nin Yaşamı” (Life Of Pi) filmi ile

Darren Aronofsky’nin “Pi”sini karıştıran Hıncal

Uluç, geçen altı yılda olduğu gibi gene Altın

Çıngırak’ın en güçlü adayıydı fakat son anda

sağ kulvardan kopup gelen Engin Ardıç’a kay-

betti. 13 Kasım 2014 tarihli yazısında sinemamızın

100. yılını, “Sayın bana Türk sinemasının ‘dişe

dokunur’ filmlerini: Üç Arkadaş (son sekansı çö-

pe atılmak şartıyla), Kırık Çanaklar, Susuz Yaz…

Başka? Başka da sayamazsınız. (Gurbet Kuşları,

Visconti’nin Rocco ve Kardeşleri’nin adaptasyo-

nudur ve pek sayılmaz)” diyerek ‘kutlayan’ Ar-

dıç, hem Türk sinema tarihinden bihaberdi hem

de herkesten şişmandı. Ödülü, oy çokluğuyla

Uluç’tan kapmayı bildi. Sonuna kadar hak ettiği

Altın Kestane’sini kıvançla takdim ediyoruz Ar-

dıç’a.

6. Altın Kestane Ödülleri, Yılın En Fenaları

En Fena Film: Gulyabani (Orçun Benli)

En Fena Yö netmen: Biray Dalkıran (Seni

Seviyörum Adamım ve Peri Masalı filmleri ile)

En Fena Kadın Oyuncu: Azra Akın (Çilek)

En Fena Erkek Oyuncu: Peker

Açıkalın (Gu lcemal)

Alarm Zili O du lu : Murat Şeker (Çakallarla Dans 3:

Sıfır Sıkıntı ve Hayat Sana Gu zel filmleri ile)

Altın Çıngırak O du lu : Engin Ardıç

Ju ri O zel O du lu ise bu yıla maalesef damgasını vu-

ran "Sansu rcu Zihniyet"e gitti.

*Kaynak: Arka Pencere Dergisi

Page 32: Sinemaskop dergi sayı 4

U zun süren sinema

kariyeri boyun-

ca, Hollywood'un

baş aktörlerinden

biri olarak görülen Al Pacino,

25 Nisan 1940'ta New

York, Doğu Harlem'de dünya-

ya geldi. Oyunculuk dersleri

alan Pacino, zaman zaman

çıktığı gösterilerde oyunculu-

ğunu geliştirdi. 1966 yılın-

da Actors Studio'da eğitim için

hak kazandı. Daha son-

ra James Earl Jones ile çalıştı-

ğı The Place Creep'de rol aldı.

1967-68 tiyatro sezonunda

zalim bir sokak serserisini oyna-

dığı The Indian Wants the

Bronx ile Obie Ödülleri En İyi

Erkek Oyuncu ödülünü aldı.

Al Pacino'nun Broadway'de

sahneye çıktığı ilk oyun Does

the Tiger Wear a Necktie?'dır.

Her ne kadar oyun kırk göste-

rimden sonra kaldırıldı ise de

Pacino, topluma uyum sağla-

yamayan bir uyuşturucu ba-

ğımlısını canlandırdığı rolüy-

le Tony Ödülü'nün sahibi oldu.

Al Pacino'nun kariyerindeki ilk

filmi, 1969 yılında çevirdiği Me,

Natalie' dir. Buradaki başarısıy-

la, yapımcılığınıParamount'un

üstlendiği, Francis Ford Cop-

pola'nın The Godfather (Baba)

filminde Michael Corleo-

ne rolünü oynamaya hak ka-

zanacaktır. Bu filmdeki perfor-

mansı ile En İyi Yardımcı Erkek

Oyuncu Oscar'ına aday gös-

terildi. Çareyi Broadway oyun-

larına dönmekte buldu ve

başrolünü oynadığı The Basic

Training of Pavlo Hummel ile

ikinci kez Tony ödülünün sahibi

oldu.

Pacino'nun daha sonra rol

aldığı filmleri, homoseksüel bir

seri katilin peşinde olan bir

polis memurunu canlandırdı-

ğıCruising, ve Author Aut-

hor adlı komedi iş yapmadı.

1983 yılında Brian De Pal-

ma'nın yönettigi, şiddeti

bol Scarface (Yaralı Yüz) ise ilk

gösterildiğinde sinemanın kült

filmleri arasındaki yerini aldı.

Fakat başarının arkasından

tekrar başarısızlık geldi ve Paci-

no tarihsel

epik Revolution (Devrim)'dan

sonra gözlerden uzaklaştı. Bu

arada The Local Stigma-

tic filmiyle yönetmenliği dene-

di. Bu filmi piyasaya sürmeme

kararı almıştır.

Al Pacino'nun dönüşü, 1989'da

çekilen Sea of Love (Aşk Deni-

zi) filmi ile oldu. Film büyük sük-

se yaptı. Pacino yeniden bir

stardı! 1990'da gösterişli bir

gangsteri oynadığı Dick

Tracy ile altıncı kez Oscar'a

aday olan Pacino, aynı yıl

çevrilen, üçlemenin üçüncü

ayağı "The Godfather Part

III" (Baba 3)'de yer aldı

Ertesi yıl çevirdiği romantik ko-

medi Frankie and Johnny ve

ardından gelen Glengarry

Glen Ross, sevilen filmleriydi.

Uzun süren sessizliğin ardın-

dan Scent of a Woman (Kadın

Kokusu)'ndaki oyunculuğu ile

nihayet Oscar ödülüne kavuş-

mayı başardı.

1993'te Brian De Palma ile tek-

rar çalıştığı Carlito's Way ve

1995'te Michael Mann'in yazıp

yönettiği, ve Robert De Ni-

ro'nun canlandırdığı bir hırsızın

peşindeki polisi oynadığı Heat

ile kariyerine devam eden

Pacino, 1996'da politik bir

dram olan City Hall'da rol aldı.

Fakat o sene dikkatleri daha

çok yazıp yönettiği ve rol aldı-

ğı Looking for Richard ile çekti.

1997 senesinde genç

Hollywood starları ile çevirdiği

filmler gündemdeydi. Ön-

ce Johnny Depp ile Donnie

Brasco ve sonraKeanu Ree-

ves ile The Devil's Advoca-

te (Şeytanın Avukatı)... Al Paci-

no, 1999 yapımı The Insi-

der (Köstebek) ile sinemase-

verlerin karşısında. Başro-

lü Russell Crowe ile paylaşan

Pacino, sigara şirketlerinin

halktan gizlediği sırların anlatıl-

dığı ve yayın aşamasında kıya-

metin koptuğu "60 Dakika" adlı

programın yapımcısı Lowell

Bergman'ı canlandırdı.

2000 yılında yönetmenliği-

ni Oliver Stone'un üstlendiği ve

başrollerinde Cameron

Diaz, James Woods ve Dennis

Quaid gibi deneyimli oyuncu-

ların yer aldığı Any Given Sun-

day (Kazanma Hırsı) adlı film-

de oynayan aktör, Tony D'A-

mato adında futbol aşığı bir

koçu canlandırdı.

2002 yılında cover Andrew

Niccol'ün yönettiği, Rachel

Roberts'in S1M0NE karakterini

canlandırdığı S1M0NE adlı

eserde Al Pacino Hollywood

yıldızlarının kaprislerine karşı

tesadüfen eline geçen bir fır-

SineStar

Al Pacino

Ü ç Oscar ö du lu ne

sahip ABD'li

sinema ve tiyatrö

öyuncusudur

Page 33: Sinemaskop dergi sayı 4

satla tepki göstermeyi amaçla-

yan bir yönetmen olan Viktor

Taransky'yi canlandırdı. 2003

yılında genç yıldızlardan olan

Colin Farrell ile Çaylak isimli

filmde oynadı. 2003 yılında rol

aldığı Angels in America adlı

mini dizi 12 dalda emmy ödülü

aldı, Al Pacino da bu dizi ile ilk

emmy ödülünü almış oldu. Aynı

yıl Venedik Taciri ismli filminde

yahudi tefeci Shylokcu oynadı.

2005 yılında Kirli Para adlı pek

beğenilmeyen filimde rol aldı.

2007 yılında ise Jon Avnet'in

yönetmenliğini yaptığı 88 Mi-

nutes isimli filmde başrolü oy-

nadı. Bu filmde geçmişte ken-

disinin tespitleri sonucu yakala-

nan ve idama mahkûm edilen

bir cinayet zanlısının suçunu

kaldırmak isteyenler tarafından

tehdit edilen bir cinayet psiki-

yatristi ve üniversite hocasını

canlandırdı.

Diğer taraftan en son 1995 yı-

lında Michael Mann tarfından

yönetilen "Heat" filminde usta

oyuncu Robert De Niro ile bir

araya gelen Al Pacino, bu kez

Jon Avnet'in yönetmenliğini

üstlendiği Righteous Kill filmin-

de başrolü paylaştılar, film 2008

yılında gösterime girmiştir. 2011

yılında “Jack ve Jill” filmi ile En

Kötü Yardımcı Erkek Oyuncu

Altın Ahududu Ödülü ve En

kötü çift/Ensemble için Altın

Ahududu Ödülü’ ne de, bu

kadar sayısız başarılardan son-

ra, layıl görüldü. “Wilde Salo-

me “ filminde 2011 yılında di-

rektör, oyuncu, ve senarist ola-

rak görev aldı. “Despicable

Me 2 “ filminde Gru's nemesis‘

e sesi ile hata verdi.

Page 34: Sinemaskop dergi sayı 4

Kocan Kadar Konuş

Son Mektup

Selam: Bahara Yolculuk

Kuralsız

Cindirella

Çarşı Pazar

Kingsman: Gizli Servis

Fokus

Sevimli Ejderha:

Kokonat

Bana Adını Sor

20 Mart 2015

Page 35: Sinemaskop dergi sayı 4

Sinemaskop dergi

uygulamaları ile

her yerde!

www.sinemaskopdergi.com

Page 36: Sinemaskop dergi sayı 4