Upload
sinemaskop-dergi
View
261
Download
10
Embed Size (px)
DESCRIPTION
Haftalık sinema dergisi
Citation preview
Sayı 4 27 Mart 2015
Haftanın filmi Danny Colllins
Haftanın yönetmeni Tony Gatlif
Bir afiş & bir hikaye Küçük Hanımefendi
Özel dosya 100 yılın en iyi 10 Türk filmi
Sine Haber 6. Altın Kestane Ödülleri
SineStar Al Pacino
Hayatınız filmse, rehberiniz burada!
www. filmrehberiniz.com
web|medya grup
www.webmedyagrup.com
Genel yayın yönetmeni
Yayına hazırlayan
Mahir Gülcan
Reklam ve pazarlama
Serap Torun
İletişim
www.sinemaskopdergi.com
Dergide yayınlanan yazılar izin
alınmadan kullanılamaz.
Her hakkı web| medya grup’a aittir.
Haftalık süreli yayın
Sadece sinema aşkı...
Editö rden...
Bu haftaya imza atan iki film var. Eski bir
rock yıldızının hayatını anlatan ve büyük
oyuncu Al Pacino’nun hayat verdiği
Danny Collins, bir diğeri ise çingenelerin
hayatını işleyen ve filmleri ile bilinen, film
müzikleri ile öne çıkan Tony Gatlif’in
Geronimo’su. Dany Collins hafanın filmi
ve başrol oyuncusu Al Pacino SineStar
olurken bu sayımızda, Tony Gatlif’de haf-
tanın yönetmeni koltuğuna oturdu.
Bir afiş & bir hikaye’de bu hafta, sinema
tarihimize bir dönem imza sını atan büyük
oyuncular Ayhan Işık ve Belgin Doruk’un
oynadığı Küçük Hanımefendi konuğumuz.
47. SİYAD ödül töreninde açıklanan, sine-
ma otoritereleri tarafından seçilen 100 Yı-
lın En İyi 10 Türk Filmi, bu haftanın özel
dosyası. Akıllardan silinmeyen, Türk sine-
ma tarihine senaryoları, yönetmenleri,
oyuncuları ve kendi dönemlerinin sosyal ve
siyasi olaylarına köprü olmaları ile tarihe
geçen filmler. Mutlaka bu filmleri bilmeli
ve seyretmelisin bir sinema sever olarak.
Bu sene de Arka Pencere Dergisi’nin seçtiği
6. Altın Kestane Ödülleri sahiplerini buldu.
Bu hafta 2014’ün en fenalarına bir göz at-
tık SineHaber bölümümüzde.
İyi seyirler…
Mahir Gülcan
Genel yayın yönetmeni
Haftanın
filmleri
Haftanın
filmi
Haftanın
filmi
Haftanın
yönetmeni
SineAfiş
SineHaber
Gelecek
program
Özel
Dosya
Haftanın filmleri sayfa 6
Dany Collins
Şeytanın Kapısında (At the Devill’s Door)
Bizim Hikaye
Evim (Home)
Geronimo
İçimdeki İnsan
Güvercin Uçuverdi
Bir afiş & bir hikaye sayfa 14
Küçük Hanımefendi
Haftanın filmi sayfa 16
Danny Collins
Haftanın yönetmeni sayfa 20
Tony Gadlif
Özel dosya sayfa 22
100 Yılın Eniy 10 Türk Filmi
Gelecek program sayfa 28
Hızlı ve Öfkeli 7 (Furious 7)
SineDVD sayfa 29
Pek Yakında
SineKitap sayfa 29
Ve Sinema
SineHaber sayfa 30
6. Altın Kestane Ödülleri
SineStar sayfa 32
Al Pacino
Box office sayfa 34
27 Mart 2015
Sinemaskop dergi Sayı 2 13 Mart 2015
Bu hafta ikisi yerli yedi film vizyöna girdi
HAFTANIN FI LMLERI
Dany Collins / Şeytanın Kapısında (At the Devill’s Door) /
Bizim Hikaye / Evim (Home) / Geronimo /
İçimdeki İnsan / Güvercin Uçuverdi
7 0´li yıllarda epey popüler ve yetenekli
bir rock yıldızı olarak nam salan Danny,
oldukça çılgın bir hayat yaşamış, ken-
disine sunulan bu hayatın tüm olanak-
larını sonuna kadar kullanmış ancak artık bütün
o parıltılı ve albenili günleri geride bırakmıştır.
Menajeri John Lennon tarafından kendisine
tam 40 yıl önce yazılmış olan bir mektup eline
ulaştığı gün, son kez beste yapmaya ve geç-
mişte hem yapmay fırsat bulamadığı hem de
yapmaktan pişmanlık duyduğu şeyleri telafi
etmeye karar verir. Bir yandan ailesiyle arasında
gevşeyen bağları güçlendirmeyi hedefleyen
Danny, diğer yandan da kaldığı oteldeki görev-
liyle yakınlaşmaya başlar.
Film Tu ru : Kömedi, Dram
Orjinal Adı: Danny Cöllins
Yö netmen: Dan Fögelman
Vizyön Tarihi: 27 Mart 2015
Film Su resi: 106 dk
Senaryö: Dan Fögelman
Yapımcı: Jessie Nelsön
Mu zik: Theödöre Shapirö
Gö ru ntu Yö netmeni: Steve Yedlin.
Oyuncular: Al Pacinö, Annette Bening,
Böbby Cannavale, Jennifer Garner,
Christöpher Plummer, Jösh Peck,
Melissa Benöist, Giselle Eisenberg
Yapım yılı: 2015
Ü lke: ABD
Dag ıtım: Pinema
Orta yaşlarını geçmiş ölan
du nyaca u nlu mu zisyenin,
gerçek hayat hikayesinden
yöla çıkılarak öluşturulmuş
ö yku su nu perdeye aktaran
film; Danny adındaki bir
röck yıldızının geçmişi ile
ölan samimi yu zleşmesini
könu alıyör.
Danny Colllins
Haftanın
filmi
H ırslı bir emlak danışmanı olan Leigh,
lanetli olduğu iddia edilen eski bir
evin satışını üstlenir. Leigh, satacağı
bu eski evi kontrol etmek için ziyaret
ettiğinde, ev sahibinin gizemli bir şekilde orta-
dan kaybolan kızı Hannah'yı görür. Genç kadın
başından geçen bu olayı kız kardeşi Vera ile
paylaşır. Fakat bu sır kendilerini büyük bir dehşe-
tin kucağına düşürecektir. Ruh (The Pact) filmi
ile dikkatleri üzerine çeken yönetmen Nicolas
McCarthy, korku - gerilim severleri bir kere daha
metafizik bir kabusun içine çekmeyi planlıyor.
Yönetmenin merakla beklenen filmi yine ölüm-
cül sırlara ev sahipliği yapan, yüksek temposuy-
la nefes kesen bir gerilim örneği olma iddiası
taşıyor.
Film Tu ru : Körku
Orjinal Adı: At The Devil's Döör
Yö netmen: Nichölas McCarthy
Vizyön Tarihi: 27 Mart 2015 Film
Su resi: 91 dk
Senaryö: Nichölas McCarthy
Yapımcılar: Sönny Mallhi
Mu zik: Rönen Landa
Gö ru ntu Yö netmeni : Bridger Nielsön
Oyuncular: Naya Rivera, Catalina
Sandinö Mörenö, Ashley Rickards, Nick
Eversman
Yapım yılı: 2014
Ü lke: ABD
Dag ıtım: M3 Film
Şeytanın Kapısında
Filmin başröllerindeyse
gençlerin gö zdesi “Glee”
dizisinin yıldızı Naya
Rivera ve “Che” filmleriyle
tanınan Catalina Sandinö
Mörenö yer alıyör.
İ smail; yazdığı bir kitaptan dolayı 12 Eylül
1980 döneminde cezaevine düşer. Karısı
Nimet hamiledir ve iki çocuğuyla dışarıda ve
kimsesiz kalmıştır. Üç sene sonra kocasının
ölümü onu iyice yalnızlaştırır. Üç çocuğunu bü-
yütür ve okutur. Avukat olan büyük oğlu Ahmet
babasının haksız yere yattığını ve hiçbir suçu
olmadığını söyleyerek dava açıp babasının
günlüğünü alır ve iade-i itibar davası açar. Ah-
met’in hayatını, yarınını belirleyecek olan bu
davadır. Artık günlük Ahmet’in elindedir. Baba-
sının yaşadığı cezaevindeki üç seneyi onun gö-
zünden yaşamaktadır. Artık babası ona herkes-
ten yakındır.
Film Tu ru : Dram
Orjinal Adı: Bizim Hikaye
Yö netmen: Yasin Üslu
Vizyön Tarihi: 27 Mart 2015
Film Su resi: 97 dk
Senaryö: Seda Altaylı Turgutlu
Yapımcılar: Cem O zay
Mu zik: Mustafa Ceceli
Gö ru ntu Yö netmeni : Olcay Og uz,
Hu seyin Devrim.
Oyuncular: Cansel Elcin, Haluk Piyes,
Sera Tökdemir, Naz Elmas, Burcu
Kıratlı, Çig dem Batur Gu zel, I brahim
Kendirci, Erdinç Gu lener
Yapım yılı: 2015
Ü lke: Tu rkiye
Dag ıtım: Chantier
Bizim Hikaye
Film, yazdıg ı bir kitaptan
dölayı 80 dö neminde
hapis yatan babasının
iade-i itibar davası hakkı
için mu cadele eden bir
adamın dramını
anlatmakta.
K endi halkı tarafından kovalanan ve
peşindeki düşmanlardan kurtulabil-
mek için Dünya'da bir yerlerde saklan-
maya karar veren Of, bu gezegende
güvende olacağına inanmaktadır. Fakat Of,
peşindeki düşmanlara yanlışıkla saklandıkları
yeri ifşa edince büyük bir karmaşa başlar ve
sevimli uzaylı dostumuz tek çareyi bir genç kız-
dan yardım almakta bulur. Şimdi her ikisini de,
dünyanın etrafında dolaşacakları son derece
eğlenceli ve renkli bir yolculuk beklemekte-
dir.Hem Of hem de kısa sürede kendisiyle dost-
luk kuran Lüle;farklı olmanın ve hatalar yapma-
nın insanlığın bir parçası olduğunu anlayacak-
lardır. Her ikisi de kendi dünyalarına ait olmayan
yabancılar konumuna düştükten sonra, kendile-
rini biraz daha tanıma ve yüzleşme fırsatı bulur-
lar.
Film Tu ru : Animasyön, kömedi, macera
Orjinal Adı: Höme
Yö netmen: Tim Jöhnsön
Vizyön Tarihi: 27 Mart 2015
Film Su resi: 94 dk
Senaryö: Töm J. Astle, Matt Ember
Yapımcılar: Christöpher Jenkins,
Suzanne Buirgy, Mireille Söria.
Mu zik: Lörne Balfe, Stargate
Gö ru ntu Yö netmeni : Betsy Nöfsinger.
Orijinal Sesler: Jim Parsöns, Rihanna,
Steve Martin, Jennifer Löpez, Matt L.
Jönes, April Winchell, Brian Stepanek,
Stephen Kearin
Yapım yılı: 2015
Ü lke: ABD
Dag ıtım: Möments Ent.
Evim
Filmin örijinal seslendirme
kadrösunda Jennifer
Löpez, Rihanna, Jim
Parsöns, Jennifer Löpez ve
Steve Martin gibi u nlu
isimler bulunuyör.
Fransa’nın güneyinde yer alan St. Pierre mahal-
lesi kavganın ve gürültünün hiç bir zaman eksik
olmadığı, oldukça hararetli bir kasabadır. Sos-
yal eğitmenlik görevini üstlenen Geronimo, bo-
ğucu bir Ağustos güneşi altında, St. Pierre ma-
hallesinde gençler arasında aniden patlak ve-
ren gergin durumları yumuşatmaya çalışmakta-
dır. Türk kökenli genç bir kız olan Nil ise Çingene
bir sevgilisi olan ama başka bir adamla zorla
evlendirilmek istenen Türk kökenli bir genç ka-
dındır. Evlendirilmekten kaçan Nil, Çingene sev-
gilisine sığınıp birlikte kaçmaya karar verdiklerin-
de yaşadıkları mahalledeki ufak gerginlik, bir
anda aileler arası çatışmaya dönüşür. Müzik
savaşlarının yanı sıra tepkiler de yükselince, hu-
zuru yeniden sağlamak Geronimo'ya düşer.
Film Tu ru : Dram, Mu zik
Orjinal Adı: Gerönimö
Yö netmen: Töny Gatlif
Vizyön Tarihi: 27 Mart 2015
Film Su resi: 107 dk
Senaryö: Töny Gatlif
Yapımcılar: Delphine Mantöulet
Mu zik: Delphine Mantöulet, Valentin
Dahmani
Gö ru ntu Yö netmeni : Patrick
Ghiringhelli
Oyuncular: Ce line Sallette, Rachid Yöus,
David Murgia, Nailia Harzöune, Vincent
Heneine, Adrien Ruiz, Aksel Üstun, Tim
Seyf
Yapım yılı: 2014
Ü lke: Fransa
Dag ıtım: M3 Film
Geronimo
Cezayir dög umlu Fransız
usta yö netmen Töny
Gatlif'in kendi geçmişinde
de izler taşıyan filmi bölca
mu zik, yaşam enerjisi ve
aşk içeriyör.
G azeteci-yazar Nuri'nin, uzun yılların
ardından doğup büyüdüğü taşra
kentine geri dönmesini konu alan
öykü, yazarın eski dostu sabri ile
buluşmasının aldından oldukça karanlık bir hal
almaya başlar. Tek amacı babasından kalan
bir bahçeyi satarak yeniden İstanbul’a geri
dönmek olan Nuri, Kentte eski dostu Sabri ile
karşılaştıktan sonra ilginç bir hesaplaşma içine
girerler. Sabri ise çalıştığı devlet dairesinde ge-
çirdiği ani psiko-travma sebebiyle şefinin kafası-
nı parçaladıktan sonra işler daha da içinden
çıkılmaz bir hal almaya başlar. Nuri İstanbul’a
dönmeye hazırlanırken, dostu Sabri’nin tutuk-
landığı hapishanede intihar ettiği haberini alır.
Artık Nuri'nin de bir amacı vardır. Eski dostu Sab-
ri’nin işlediği esrarengiz cinayetin ve intiharının
ardındaki nedenlerini bulmaya karar verir.
Film Tu ru : Dram
Orjinal Adı:I çimdeki I nsan
Yö netmen: Aydın Sayman
Vizyön Tarihi: 27 Mart 2015
Senaryö: Atay Sö zer
Yapımcılar: Aydın Sayman
Mu zik: Can Atilla
Gö ru ntu Yö netmeni : Eyu p Böz
Oyuncular: Vedat Erincin, Suavi Eren,
Şebnem Bözöklu, Macit Köper,
Menderes Samancılar, Melek Şahin,
Murat Karasu, Rıza Sö nmez
Yapım yılı: 2014
Ü lke: Tu rkiye
Dag ıtım: M3 Film
İçimdeki İnsan
I rfan Yalçın’ın “Fareyi
O ldu rmek” adlı
römanından yöla çıkılarak
senaryölaştırılan film,
Aydın Sayman tarafından
beyazperdeye aktarılıyör.
" Güvercin Uçuverdi", hayatı boyunca pilot
olmak istemiş, ancak bunu bir türlü başara-
mamış bir halk otobüsü şoförü olan Yüksel
Güvercin´in hikayesidir. Yüksel Güvercin,
yıllar önce geçirdiği bir kaza sonucu kör olan
annesiyle birlikte yaşamaktadır. Annesi oğlunun
pilot olduğunu zannetmektedir ve en büyük
arzusu gözleri açıldığında oğlunun uçağında
uçabilmektir. Yüksel ise annesine söylemek zo-
runda kaldığı bu beyaz yalanı temizlemek için
bir an önce pilot olmalıdır. Çünkü annesinin göz
ameliyatına sayılı günler kalmıştır. Yüksel´in bir
diğer sorunu ise ilk ve son aşkı olan Sema’yla
evlenebilmektir. Ancak bu aşkın önünde büyük
engeller vardır. Sema´nın babası, Yüksel Güver-
cin´e kızını vermek istememektedir. Onun yerine
Yüksel´in ezeli rakibi, yıllardır ikinci pilot olan Tur-
gut´u damadı yapmak istemektedir. Bu müca-
dele Yüksel’i sürprizlerle dolu, komik bir macera-
nın içine sürükleyecektir
Film Tu ru : Kömedi
Orjinal Adı: Gu vercin Üçuverdi
Yö netmen: Selami Genli, Onur Köçal
Vizyön Tarihi:2 7 Mart 2015
Senaryö: Selami Genli, Onur Köçal.
Yapımcılar: Fikret Sög ancı, Barış
Abacıgil
Mu zik: Ender Akay, Sunay O zgu r
Gö ru ntu Yö netmeni: Mukö Tırmık
Oyuncular: Atalay Demirci, Gö khan
Yıkılkan, Ali Erkazan, Salih Kalyön,
Zerrin Su mer, Ayşen Gruda, Erdal
Tösun, Tuvana Tu rkay, Gö kçe O zyöl
Yapım yılı: 2014
Ü lke: Tu rkiye
Dag ıtım: Mars Dag ıtım
Güvercin Uçuverdi
Pilöt ölmak için yanıp
tutuşan bir halk ötöbu su
şöfö ru nu n kömedi, aşk ve
macera dölu hika yesi .
F ilmde, birbirlerini tanımadan evlenmeye
mecbur kalan bir çiftin aşk hikâyesi anlatı-
lır. Ömer, lüks bir hayat sürdürdüğü konağı
ve beraberindeki tüm mal varlığını kaybe-
der. Kendisini bu müşkül durumdan kurtarması için
Avukat Feridun Bey’den yardım ister. Neriman’ın
üvey annesi Fehime kocasının mirasına sahip ol-
mak için Neriman’ı akıl hastanesine göndermeye
niyetlidir. Bu nedenle Neriman da üvey anne-
si Fehime’den kurtulmak için Avukat Feri-
dun’a başvurur. Bunun üzerine Feridun Bey,
Neriman’la Ömer’i evlendirmenin ikisi içinde
tek çıkış yolu olduğuna karar verir. Ömer bu anlaş-
maya itiraz etse de annesi ve dayısının ısrarıyla
evlenmeye razı olur. Neriman’ı bakımsız ve eski
kıyafetler içinde beğenmeyen Ömer evden ayrılır.
Ömer’e karşı hem sevgi hem de öfke duyan Neri-
man, ona bir oyun oynamaya karar verir.
Küçük Hanımefendi
Bir afiş & bir hikaye
Lütfi Akad, Ayhan Işık’ın “Küçük Hanımefendi” serisindeki oyunculuğuyla ilgili ola-
rak şunları söylemiştir: “Ayhan, yalnızca tatlı, güzel, hafif, duygusal, komedi filmle-
rinde çok güzel oynadı. Belgin Doruk’la birlikte oynadığı güldürüye yaklaşan tarzı
ona çok yakışıyordu. Tipi ve yüz mimikleri o tarza daha uygundu. Ayhan seyirciden
işte bu filmlerinde daha çok karşılık bulmuştur.”
Filmin künyesi
Yönetmen: Nejat Saydam
Senaryo: Nejat Saydam
Yapımcı: Nüzhet Özdemir ,
Özdemir Birsel
Müzik: Metin Bükey
Görüntü Yönetmeni: Mike Rafaelyan
Eser: Muazzez Tahsin Berkant
Vizyona Giriş Tarihi: 02 Ocak 1962
Tür: Dram, Duygusal, Komedi
Özellikler: Siyah Beyaz
Ülke: Türkiye
Murat Kaptan
UK2911 3D
B irkaç yıl önce, yazar, yapımcı ve yö-
netmen Dan Fogelman dikkatini çe-
ken sıra dışı bir hikâye duydu ve bunu
aklından bir türlü çıkaramadı. 1971
yılında, acemi folk müzisyeni ve şarkı yazarı
Steve Tilston’ın başarılı ilk albümü “An Acoustic
Confusion”ı çıkardığını öğrendi. Küçük bir müzik
dergisi olan Zig Zag’deki bir röportaj sırasında,
bir muhabir Tilston’ın müzik dünyasının en bü-
yük ismi olacağı görüşünü ortaya atmış. Tilston
şöyle diyor: “Bana, hayallerimin ötesinde bir
zenginliğe ve şöhrete kavuşmamın, şarkı yazar-
lığımı etkileyip etkilemeyeceği sorulmuştu. Ben
de kasıntı, iddialı bir yeni yetme şarkı yazarı
olduğum için etkileyeceğini söylemiştim. Bunun
çok kötü bir etkisi olurdu. Haber çıktı, ben de
bunu bir daha düşünmedim.” Takip eden 40
yılda Tilston, beğenilen bir şarkı yazarı ve müzis-
yen oldu, modern folk müziği camiasının demir-
başı hâline geldi. Fogelman şöyle diyor:
“Biletleri satıldı ama o kendini satmadı. Kendini
bozmadı.” Daha sonra 2005 yılında Tilston, Ste-
ve Tilston’a yazılmış bir mektup satın alan ve
bunu doğrulatmak isteyen Amerikalı bir anı
koleksiyoneriyle inanılmaz bir görüşme yapmış.
Mektup, Tilston’ın kahramanlarından biri olan
eski The Beatles üyesi John Lennon tarafından
yazılmıştı. Lennon görünüşe göre Zig Zag’deki
makaleyi okumuştu ve Tilston’a şöyle diyerek,
kişinin hem zengin hem de ünlü olup hem de
kendini bozmayabileceğine temin etmişti:
“Zengin olmak insanın düşünceleri açısından
tecrübelerini değiştirmez.” Tilston anlatıyor:
“Çok dostane bir mektup. Böyle duygular bes-
lediğim için beni kesinlikle hor görmüyor. Hatta
mektubun son cümlesinde bana ‘bu konuyla
ilgili ne düşünüyorsun’ demiş ve ev telefonu
numarasını da yazmış.” Fogelman, Tilston ve
Lennon irtibata geçseydi, Tilston’ın kariyerinde
ne gibi şeyler değişirdi diye düşünmüş ve Tils-
ton’ı bulup, bu soruyla ilgili müzisyenin görüşü-
nü almaya karar vermiş. Tilston şimdi “kim bile-
bilir ki” diyor. “Hayat ‘acaba’larla dolu. Onunla
tanışmak muhteşem olurdu. Çok iyi anlaşabilir-
dik. Ya da Lennon benden hiç hoşlanmaz ve
bana hemen kapıyı gösterirdi.” Yine de Fogel-
man, hayal gücü yüzünden neler olabileceğini
merak etmiş. Şöyle diyor: “Olaylar farklı geliştiği
takdirde neler olabileceğini düşünmeden ede-
medim. Ya çok ünlü, çok zengin ama çok mut-
suz olsaydı?
Yazdıkça, Fogelman’ın zihninde Danny rolünü
kimin canlandıracağına dair çok belirgin bir
görüntü oluşmuş. Şöyle anlatıyor: “Her zaman
Al Pacino’yu hayal ettim. Ona senaryoyu gön-
dermem ve onun bunu okuması bana gerçek
dışı geliyordu. Broadway’deki ‘Venedik Taci-
ri’nde oynuyordu. Onunla tanışmak için kulise
gittik. Bir anda Al Pacino’yla takılmaya başla-
mıştım, daha önce hiç yönetmenlik yapmamış
olsam da yönetmenlik konusunda bana gü-
venmesini rica ediyordum. Ona karşı doğru
hamleler yapmam gerektiğini biliyordum ve bu
çok stresliydi.” Pacino, Fogelman’ın teklifine
hem çok memnun olmuş hem de bu onun ka-
fasını karıştırmış. Pacino şöyle diyor: “Bu rol için
beni istiyordu, buna inanabiliyor musunuz? Bu
rolü oynaması için pek çok kişiyi bulabilirdi ama
Dan beni istedi ve bir yönetmen benden bek-
lenmedik bir rolü canlandırmamı istemişse be-
nim zaten çoktan tamam demem gerekir. Ba-
ba filminde bunu yapmıştım. Francis Ford Cop-
pola, benden Michael Corleone’yi oynamamı
istemişti. Hâlbuki hiç kimse, ben bile kendimi bu
role uygun görmemiştim. İşte şimdi de Dan be-
nim bu rolde başarılı olacağıma dair bende bir
şey gördü ve ben ona sonsuza dek minnettar
olacağım. Pacino, Fogelman’ın senaryo yaz-
ma becerilerine Tangled, Crazy, Stupid, Love
ve Last Vegas filmlerinden aşinaydı. “Onun
harika bir yazar olduğunu biliyordum,” diyor
oyuncu. “Yönetmenlik yapabildiğini de öğren-
miş oldum.
Danny Collins
Haftanın filmi
Ben harika yönetmenlerle çalıştım. İlk kez yönet-
menlik yapacaklara karşı biraz temkinliyimdir
çünkü kendilerini kanıtlamamışlardır ama ona
çok güveniyordum. Başından beri inancı vardı,
bu yüzden ben de inandım.” Senaryo da onu
hayal kırıklığına uğratmamış. Oyuncu şöyle di-
yor: “Çok yürekli bir şekilde yazılmıştı. İlk okudu-
ğumda gördüğüm şey buydu. Dan’i tanıyorsa-
nız, senaryonun niye böyle olduğunu anlarsınız.
Durum komik ve tuhaf – ki bunları ben de yaşa-
dım. Darbe alıp alkışlanmak sonra tekrar darbe
almak nasıldır bilirim. İnsan kendini bir masa te-
nisi maçında, masa tenisi topuymuş gibi hissedi-
yor.” Pacino’nun Danny’yi canlandıracağı ke-
sinleşince, Fogelman rolü biraz daha değiştirmiş.
Fogelman anlatıyor: “Al kabul ettikten sonra
rolü biraz daha ona özgü bir şekilde düzenle-
dim. Büyük oyuncular için mutlaka onlara uy-
gun düzenlemeler yapılmalı. Yazılalı belli bir za-
man geçmiş bir senaryonuz var, bu yeni bir ara-
ba almak gibi. İnsan ‘bu arabanın bunu yapa-
bileceğini fark etmemiştim’ diyor.” Yazar ve yö-
netmene göre hayatının en sinir bozucu anı, Al
Pacino’ya Danny Collins’i izlettiği günmüş. “Ona
bir söz vermiştim ve tutmak için de elimden ge-
leni yaptım ama birinin neyi seveceğini asla
bilemezsiniz. Al, filmin bitmiş hâlini sinemada tek
başına izlemeyi seviyor. Orada bir tek o vardı.
Beklemek acı veriyordu. Daha sonra ondan çok
güzel bir e-posta aldım. Bana abuk subuk şeyler
söyleyebilirdi ama kendi filmlerini izlerken ilk kez
bir final sahnesinde ağladığını söylemiş.” Fogel-
man, Danny Collins için hedeflerinden birinin de
kendinin de izlemekten hoşlanacağı bir film
yapmak olduğunu söylüyor. Şöyle diyor: “Bu film
yetişkinler için. Sizi hem güldürecek hem de bi-
raz ağlatacak. Her sahnede, en ağır sahneler-
de bile biraz mizah var. İnsan hikâyelerini, karak-
terler, konuşmalar ve aileyle ilgili olan hikâyeleri
severim. İnsanların ikinci bir fırsat elde ettiğini
görmeyi severim. Artık bu filmlerden gitgide da-
ha az yapıyoruz. Aynı zamanda insanların bu
filmi sinema salonlarında da izlemesini umuyo-
rum. Ben bunu, benim sevdiğim türde, arkadaş-
larımla artık yapılmadığı için şikayet ettiğimiz
türde filmleri seven, sofistike bir yetişkin seyirci
topluluğu için yazdım. Birinden alabileceğim en
güzel iltifat bana ‘filmi çok sevdim’ demesi olur.
Başka bir şey istemiyorum. Sinema salonunda
geçirdikleri iki saatten çok keyif aldıklarını söyle-
sinler, yeter.”
Dany aile buluyor
Fogelman, ilk kez yönetmenlik yapan birine gö-
re kıskanılacak bir konuma sahip. Oyuncu kad-
rosunda iki Oscar® sahibi, iki kez Oscar’a aday
olmuş biri, Altın Küre® sahibi ve iki kez Emmy®
adayı olmuş biri var. Şöyle diyor Fogelman:
“Kadromuz ağırsıklet. Al Pacino, Annette Be-
ning, Christopher Plummer, Jennifer Garner ve
Bobby Cannavale. Bu çok fazla. Onlar aynı za-
manda tanıdığım en kibar insanlardan. Oyun-
culuklarının zirvesinde olan ve birlikte vakit ge-
çirmekten keyif aldığım beş kişiyi filmimde oy-
natma fırsatı buldum.” Prodüksiyonun başların-
da Fogelman, oyuncu kadrosunun ortak bir ilgi
alanında birleştiğini gördüğüne çok sevinmiş.
Şöyle anlatıyor: “Hepsi tiyatro delisi. Birlikte ak-
şam yemeklerine çıkıp masada tiyatrodan bah-
settik. Al , Chris, Annette ve Bobby sürekli tiyatro
yapıyor zaten. Jen de New York Tiyatrosu’nda
bir şeylere başladı. Çılgın Hollywood yemeklerin-
de neler olduğunu mu merak ediyorsunuz? Sha-
kespeare konuşuluyor.”
Fogelman için Al Pacino ile çalışmak
İlk etapta efsanevi Pacino’nun yönetmenliğini
yapacağı için biraz gözü korkan Fogelman, çok
geçmeden oyuncunun başka bir yanını tanıma
fırsatı bulmuş. “O efsanevi biri ama aynı zaman-
da çok kibar, nazik biri. Filmdeki karakterin de
efsanevi özellikleri var ve Al buna tam oturuyor.
Üstünde şık takım elbisesiyle küçük bir kasaba-
daki otele gidiyor, herkes fotoğraf çekiyor. Ka-
rakter çok popüler ve ünlü olsa da kendisi alçak
gönüllü. Buradaki “Yaralı Yüz”deki Al değil. Bu
çok daha sakin bir Al.” Al Pacino ve Chris Plum-
mer birlikte oynadığı ikinci film. Plummer şöyle
diyor: “The Insider filminde birlikte çalışmıştık.
Bence bu müthiş ve önemli bir filmdi. Al’i kame-
ralar dışında da yıllardır tanıyorum ve bana karşı
müthiş davranıyor. Broadway’de yer aldığım
pek çok oyunu izledi ve son derece sadık oldu.
Ben ona hayran olmak dışında onun için hiçbir
şey yapmadım. Ona harika bir oyuncu diyorum
çünkü o bunu hem tiyatroda hem sinemada
Tony Gatlif
Haftanın yö netmeni
F ilmlerinin genel temasını çingene azınlık-
ların oluşturduğu ve asıl adı Michel Dah-
mani olan Fransız Yönetmen Tony Gatlif,
10 Eylül 1948 günü Cezayir'de doğdu.
Sinema alanında yönetmenlik dışında senaryo
yazarlığı, oyunculuk ve yapımcılık işleriyle de
uğraşmaktadır. Kabiliyetli bir babanın ve Çinge-
ne bir annenin çocuğu olan Tony Gatlif, Ceza-
yir'de geçen çocukluğunun ardından 1960'ta,
Cezayir Bağımsızlık Savaşı sırasında Fransa'ya
geldi. 1966'da aktör Michel Simon ile tanıştı. Ar-
dından piyeslerde rol aldı ve 1975'te La Tête en
ruine filmi ile ilk yönetmenlik çalışmasını gerçek-
leştirdi. 1981'den beri Çingenelerle ilgili film çe-
ken Tony Gatlif'in 2002 yapımı Swing (Salınca)k
filminin senaryosu ve müziği kendisine aittir, yö-
netmenliğini de üslenmiştir. Filmde müzik aşkı
anlatılmaktadır. En önemli yapıtları olarak
Latcho Drom ve 2004 Cannes Film Festivali'nde
En İyi Yönetmen ödülünü aldığı Exils filmi gösteri-
lir. 2008 İstanbul Film Festivali bünyesinde davetli
olduğu İstanbul'da, çingenelerin yoğunlukla
ikâmet ettikleri Sulukule semtini ziyaret etmiştir.
Tony Gatlif’in 2009 tarihli yapıtı Korkoro
(Özgürlük), çingene soykırımı üzerine yapılan ilk
film. Fransız James Thierrée hariç filmde tümü
Romanya, Arnavutluk, Sırbistan ve Gürcistanlı
çingeneler rol almıştır. II. Dünya Savaşı öncesi
sayıları 2 milyon olan Avrupa Çingenelerinin yak-
laşık yarım milyonu Nazilerce katledildi. Tony
Gatlif, Özgürlük filminde bu Çingenelerden 15
kişilik bir ailenin öyküsünü etkili biçimde anlatıyor.
Film en çok karakterlerin doğaya, yaşama ve
masumiyetlerine olan inancı üzerinde duruyor.
Çingenelerin müzik sevgisi, bazen çok yakın ba-
zen de panoramik sahnelerle iyi vurgulanıyor.
Tony Gatlif için müzik çok önemlidir. Filmlerinin
de en önemli öğelerinden biri müziktir. Latcho
Drom, Gadjo Dilo, Vengo, Swing adlı filmlerin
müziklerini de kendisi bestelemiştir.
Bu hafta Geronimo ile vizyona giren Tony Gatlif', 1981'den beri Çingeneler-
le ilgili film çekiyor. En önemli yapıtları olarak Latcho Drom ve 2004 Can-
nes Film Festivali'nde En İyi Yönetmen ödülünü aldığı Exils filmi gösterilir.
Yönetmen son filmi Geroimo ile ilgili şunları söylüyor:
“Geronimo önceki filmlerime göre farklı bir film. Daha
özgür hissettim. Setlerde hiç duvar ve araba istemedim.
Tüm bariyerlerden kurtulmak istedim böylece kamera
hiçbir yere çarpmadan gidip gelebilecekti. Kapalı alan-
lar, Saint-Etienne’e yakın bir katedralin iki katı büyüklü-
ğünde eski terk edilmiş bir metal işleme fabrikasında bir
alanda çekildi. Filmde açık mekanlar her yer. Yönet-
menliği kısıtlayacak hiçbir şey yoktu. Sahne ne olursa
olsun, sürekli 360°’de çekim yaparak oyuncuyu her şekil-
de izleyebiliyorduk. Kameranın ayağı yoktu, görüntü yö-
netmeni Patrick Ghiringhelli’nin sürekli omzunda olan bir
el kamerasıydı. Orta yakınlığı çekerken ve ileri geri git-
mek zorunda kaldığımızda, hep anlık oluyordu. Bunu
daha önce hiç filmlerimde yapmamıştım, bu demek
oluyor ki hiçbir zaman bir oyuncuyla veya duyguyla ya-
vaşlamak zorunda kalmadım. “
“O bir Apaçi’ydi, ailesinin onların öcünü almaya geldi-
ğinde kendilerini korumak için ‘Aziz Geronimo’ diye ba-
ğıran Meksikalılar tarafından katledildiğini görmüştü. Bu
yüzden bu adı benimsemişti. Geronimo ruhunun, topra-
ğının ve insanlarının kendisinden çalındığı bir kişinin sem-
bolüdür: ihanet edilen bir kişinin. Ayrıca bu hemen he-
men karaktere bir azizin adını vermek gibiydi tıpkı birine
Pierre ismini vermek istemeniz gibi. Bir kadına bir Kızılderi-
li’nin ismini vermek zaten biraz asiydi. “
Filmografi
La Terre au ventre (1978)
Corre gitano (1981)
Canta gitano (1981)
Les Princes (1982)
Rue du départ (1985)
Pleure pas my love (1989)
Gaspard et Robinson (1990)
Latcho Drom (1992)
Mondo (1995)
Gadjo dilo (1997)
Je suis né d'une cigogne (1998)
Vengo (2000)
Swing (2001)
Exils (2004)
Transylvania (2006)
Korkoro (2009)
Indignados (2012)
Geronimo (2014)
100 yılın en iyi 10 Türk Filmi
O zel dösya
47. kez düzenlenen SİYAD ödülleri 11 Mart günü düzenlenen bir törenle sahiplerini
buldu. Özge Özberk'in sunuculuğu yaptığı gecede ''100 Yılın En İyi Türk Filmleri'' de
belirlendi. Belirlenen 10 Türk filmi arasında Umut-Yılmaz Güney, Yol - Şerif Gören,
Sevmek Zamanı - Metin Erksan, Anayurt Oteli - Ömer Kavur, Vesikalı Yarim - Ömer
Lütfi Akad, Muhsin Bey - Yavuz Turgul, Sürü – Zeki Ökten, Selvi Boylum Al Yazmalım
– Atıf Yılmaz, Masumiyet - Zeki Demirkubuz ve Bir Zamanlar Anadolu’da - Nuri Bilge
Ceylan var. Sinema Eleştirmenleri Derneği'ne (SİYAD) göre 100 yılın en iyi 10 Türk
filmini sizler için yazdık.
Mahir Gülcan
Yol, senaryosu Yılmaz Güney tarafından yazı-
lan, Şerif Gören tarafından yönetilen 1981 yılı yapı-
mı Türk filmidir. Filmin senaryo aşamasındaki adı
Bayram'dı. 1982 Cannes Film Festival'inde büyük
ödül Altın Palmiye'yi kazanmıştır.
Şerif Gören'den önce "Bayram" adıyla Erden Kıral
tarafından çekilmeye başlanmıştır. Yılmaz Güney
bilinmeyen bir nedenden dolayı, filmi daha sonra
Erden Kıral'dan alıp Şerif Gören'e teklif etmiştir. Gö-
ren filmi, önceki ekipten bir tek Tarık Akan'ı tutarak
ve Yılmaz Güney'in senaryosundaki 12 karakteri
beşe indirerek yeni bir ekiple çekmiştir. Filmin çeki-
len ham görüntüleri yurtdışına kaçırılarak Yılmaz
Güney'in başında bulunduğu bir ekip tarafından
kurgulanmıştır.
Sıkı yönetimin en acılı günlerinde İmralı Adası Yarı
Açık Cezaevi'nden verilen izinle köylerine, evlerine
gitmek isteyen beş mahkûmun yolda yaşadıkları
zorluklar ve insan hayatlarının dramı sunuluyor.
Film, 1999 yılında Yılmaz Güney Kültür ve Sanat
Vakfı ve Fatoş Güney'in çabalarıyla İmaj Stüdyoları
tarafından restore edilmiş, aynı yılın Şubat ayında
gösterime girmiştir.
Umut (1970), senaristliğini, yönetmenliğini, yapımcı-
lığını ve başrol oyunculuğunu Yılmaz Güney'in yap-
tığı filmdir. Filmin oyuncu kadrosunda ayrıca Tuncel
Kurtiz, Osman Alyanak ve Enver Dönmez yer al-
maktadır. Filmde, atının araba çarpması sonucu
ölmesi ve geçimini bu ata bağlamış olan meçhul
bir definenin peşinden koşan faytoncunun öyküsü
anlatılmaktadır. Sansür Kurulu, filmde yer alan fay-
toncunun giyimi ve kuşamının, fakirliğin bir sembolü
olarak ele alınmasını, zengin otomobil sahibi hak-
kında takibat yapılamayacağı kanaati verilmesini,
faytoncunun iş ararken zengin-fakir ayrımı yapıl-
masını, Cabbar'ın (Yılmaz Güney) Amerikalı zenciyi
soymasını, sabah namazının güneş doğarken kılın-
masını sakıncalı bularak, filmi yasakladı.
Yılmaz Güney'in Umut adlı filmi, Türk sinemasında
bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Sonraki yıllar-
da, özellikle Yılmaz Güney tarafından peş peşe
çevrilecek siyasal filmlerin öncüsüdür. Kullanılan
sinema tekniğiyle ve diliyle de hem Yılmaz Gü-
ney'in önceki filmlerinden ayrılır, hem de sonrasın-
da başka yönetmenleri etkiler.
Anayurt Oteli, yönetmenliğini Ömer Kavur'un yap-
tığı, başrollerinde Macit Koper, Şahika Te
kand, Orhan Çağman ve Serra Yılmaz'ın rol aldığı
1986 yapımı bir filmdir. Film Yusuf Atılgan'ın aynı
adlı eserine dayanılarak Ömer Kavur tarafından
senaryolaştırılmıştır. Çekimleri Nazilli'de yapılan
Anayurt Oteli,1980 yılında gerçekleşen 12 Eylül
Darbesi'nin Türk sinemasında yaptığı büyük deği-
şikle siyasal toplumcu sinema ortadan kalkmış,
yerini bireyi anlatan edebiyat uyarlamaları almış-
tı. Anayurt Oteli bu öncü 'karakter çalışması" film-
lerinin ilki ve en önemlisidir.
Zebercet, eski bir otelde müdürlük yapan sıradan
bir adamdır. Görünürde hiçbir sorunu olmayan bu
adamın içinde fırtınalar kopuyordur aslında. Her
gün kendisiyle ve hayatla savaşır gizliden gizliye.
Takıntılar edinmiştir bu yüzden Zebercet. Bir gün
otelin kapısından giren güzel bir kadın, Zebercet'in
en büyük tutkusu, en büyük saplantısı olur. Kadın
otelden ayrılır ve bir hafta sonra tekrar geleceğini
söyler. Bir hafta boyunca bekler adam, kadının
kaldığı odaya müşteri almaz, titizlikle düzenler.
Geleceği gün heyecanla bekleyen Zebercet düş
kırıklığına uğrar, kadın gelmemiştir.
Sevmek Zamanı, 1965 yapımı siyah-beyaz Metin
Erksan filmi. Filmin teması surete aşık olmadır. Boya-
maya girdiği bir evin duvarında asılı kadın resmi-
ne aşık olan boyacı Halil'in ve resmin sahibi Meral'in
öyküsü anlatılır.
Film, çekildiği dönemde, alışılagelmişin dışındaki
sinema anlayışı, konusu ve konuyu ele alma biçi-
mi nedeniyle dağıtımcı bulamadığından gösterime
girememiştir. Ancak, aynı dönemin Avrupa sinema-
sına paralel ve yenilikçi sinema dili nedeniyle seyret-
me imkânı bulanlarca çok beğenilmiş, zaman-
la kült statüsü edinmiştir.
Halil (Müşfik Kenter), adada ustası Mustafa'yla (Fadıl
Garan) birlikte boyacılık yapmaktadır. Bir gün boya-
maya girdiği boş köşklerden birinin üst katında, du-
varda asılı bir kadın resmi görür ve resme aşık olur.
Bir yıl boyunca her gün köşke girer ve resmi seyre-
der. Ancak, bir gün, köşkün sahibinin kızı olan resim-
deki Meral (Sema Özcan), iki arkadaşıyla köşke gelir
ve Halil'i resmini seyrederken görür. Meral, Halil'in
kendisine aşık olduğuna inanarak bu aşka karşılık
verir. Oysa Halil, Meral'e değil, onun resmine aşıktır.
Muhsin Bey, 1987 yapımı, Yavuz Turgul'un yazıp yö-
nettiği film. Oyuncular Şener Şen ve Uğur Yücel,
sinema çevrelerine göre bu film ile oyunculuklarının
zirvesine çıkmışlardır. Film yine birçok otoriteye göre
Türk sinema tarihinin en başarılı filmlerindendir.
Film, prensiplerine bağlı eski bir müzik yapımcısı olan
Muhsin Bey ve şöhret olmak isteyen Ali Nazik ismin-
deki saf delikanlının basit macerası olarak başlayıp,
Muhsin Bey'in yaşam ve onur mücadelesine dönü-
şen olayları konu almaktadır. Ali Nazik türkücü ol-
mak için organizatör Muhsin Bey'den yardım ister.
Oysa Muhsin taş plaklardaki Safiye Aylalara, Müzey-
yen Senar' lara, eski Türk müziğine hastadır. Arabes-
ke ise karşıdır. Film boyunca süren çatışmaları, dost-
lukları beklenmedik olaylara yol açar. Muhsin, yar-
dım ettiği Urfalı uğruna dolandırıcılık suçuyla hapse
girerken Ali Nazik ünlü bir türkücü olmuş, tutkunu
olduğu kapı komşusu şarkıcı Sevda'yı da elinden
almıştır. Popüler güldürü sinemasının unutulmaz ör-
neklerinden.
Film St. Sebastian Film Festivali’nde 1988 St. Sebas-
tian Ödülü, Antalya Altın Portakal Film Festivali
‘de En İyi Film, En İyi Senaryo, En İyi Erkek Oyuncu,
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu, İstanbul Film Festivali
Özel Jüri Ödülü’nü almıştır.
Vesikalı Yarim, 1968 yapımı siyah-beyaz Lütfi
Akad filmi. Hüzünlü bir aşk hikâyesini anlatan film,
özgün sinema diliyle, Türk sinemasının klasiklerinden
sayılmaktadır.
Film, manav Halil'le pavyon şarkıcısı Sabiha'nın aşk
öyküsünü doğal ve çarpıcı diyaloglarla anlatır. Dö-
nemin diğer Türk filmlerine göre karakterler ve olay-
lar, gerçeğe daha yakındır. Film, Türkân Şoray'ın
1958 de başladığı sinema hayatında 1967 yılında
çevirdiği Ana filmiyle aldığı ödülden sonraki ikinci
büyük ödül aldığı filmdir ve oyuncunun gelecekte
hem Türk sinemasının en iyi oyuncularından biri,
hem geniş hayran kitlesine sahip bir yıldız olacağı-
nın işaretlerini taşır.
Filmin akılda kalıcı unsurlarından biri de, Şükran
Ay'ın seslendirdiği şarkılardır. Özellikle, finalde ça-
lan Kalbimi Kıra Kıra şarkısı, filmle özdeşleşmiştir.
Önemli özelliklerinden biri güçlü diyalogları olan
filmin kimi replikleri de klasikleşmiştir. Bunların belki
de en bilineni, Sabiha'nın Halil'e söylediği ve ilişkileri-
nin imkânsızlığını vurgulayan, "Çok eskiden rastlaşa-
caktık." cümlesidir.
Selvi Boylum Al Yazmalım, Atıf Yılmaz tarafından
yönetilen, başrollerindeKadir İnanır ve Türkân Şo-
ray'ın oynadığı, 1977 tarihli film. Türk sinemasının
başyapıtlarından biri olarak sayılmaktadır. Kırgız
yazar Cengiz Aytmatov'un 1970 yılında yayımla-
nan aynı adlı romanından uyarlanmıştır. Filmin
özgün müziğini Cahit Berkay bestelemiştir. "Selvi
Boylum Al Yazmalım" 1978 Uluslararası 15. Antalya
Sanat Şenliği'nde ikinci en iyi film seçilmişti.
Kamyon şoförü İlyas, İstanbul'dan Asya'nın kaldığı
köye gelir. Birbirlerine aşık olup evlenirler. Çocuk-
larının adını Samet koyarlar. İlyas, kamyoncu oldu-
ğu için sık sık yollara çıkar ve Asya, Samet'le yalnız
kalır. Bir gün yine yola çıkan İlyas, eve dönmez.
Asya, bu acıya dayanamaz ve oğluyla birlikte
yollara düşer. Yolda Cemşit adında bir adamla
karşılaşırlar. Cemşit onlara kol kanat gerer. Birlikte
yaşamaya başlarlar. Bir gün İlyas karşılarına çıkar.
Asya, artık bir seçim yapmak zorundadır.
Yıllarca Türk halkının en sevdiği filmlerin başında
gelen Selvi Boylum Al Yazmalım, 2010 yılında res-
tore edilmiş haliyle yeniden vizyona girdi.
Sürü, yönetmen Zeki Ökten tarafından 1978'de çe-
kilmiş bir filmdir. Filmin senaryosu, o yıllar cezaevinde
bulunan Yılmaz Güney tarafından yazılmış, oyunca
kadrosunda ise Tarık Akan, Melike Demirağ, Erol
Demiröz, Levent İnanır, Soner Kökkaya, Tuncel Kurtiz,
Meral Niron ve Yaman Okay gibi ismler yer almak-
tadır. Zülfi KLivaneli filmin müziklerini yapmıştır.
Türkiye sinema tarihimizde bir başyapıt olarak litera-
türe geçen "Sürü" filminde, feodal sorunlar beyaz-
perde'ye başarılı bir gerçekçilik ile yansıtılıyor. Hamo
(Tuncel Kurtiz) geçimleri hayvancılık üzerine kurulu,
göçer bir ailenin reisidir. Hamo’nun oğlu Şivan (Tarık
Akan), kaderin bir cilvesi olarak, aralarında kan da-
vası olan düşman bir aşiretin kızı Berivan’la (Melike
Demirağ) evlidir. Hamo, oğlundan olan üç çocuğu
da yaşamadığı için Berivan’a bir türlü ısınamamak-
tadır. Berivan, Hamo’nun aşireti için uğursuz ve la-
netlenmiş bir gelindir. Hamo, sürekli oğlunun aklını
çelmek istemektedir. Şivan’ın Berivan’dan boşan-
masını ister. Şıvan ise, babasının baskılarına karşı,
yalnız ve çaresiz Berivan’i terketmez. Bu yüzden ba-
ba oğul surekli kavgalıdırlar.
Bir Zamanlar Anadolu'da, Nuri Bilge Ceylan'ın
senaryosunu yazdığı ve yönettiği 2010 yapı-
mı filmin başrollerini Muhammet Uzuner, Yılmaz
Erdoğan
ve Taner Birsel'in paylaştığı film, bir doktor ile ci-
nayet soruşturması yürüten bir savcının 12 saatlik
gerilimli hikayesini konu almaktadır. On bir hafta
süren filmin çekimleri Kırıkka-
le'nin Keskin ilçesinde gerçekleşti.
Senaryoda Ebru ve Nuri Bilge Ceylan'ın yanı sıra
Ercan Kesal'ın da imzası var. Yolların tek düzeliği
ve kasabanın insana yeni bir şey sunmamasının
sıradanlığını fona alan Bir Zamanlar Anadolu'da
adıyla da klasiklere gönderme taşıyor.
TRT'nin de katkısıyla, Bosna-Hersek ve Türkiye'nin
ortak yapımı olan film11-22 Mayıs 2011 tarihleri
arasında gerçekleşen 64. Cannes Film Festiva-
li'nde büyük ödül Altın Palmiye için yarışan film,
Nuri Bilge Ceylan'a Uzak ve Üç Maymun zaferle-
rinden sonra Cannes'da Büyük Jüri Ödülü'nü de
kazandırdı.
Masumiyet, 1997 yılı yapımı bir Zeki Demirku-
buz filmi. Zeki Demirkubuz’u filmde senarist ve ya-
pımcı olarak da görmekteyiz.
Namus cinayeti nedeniyle girdiği hapishaneden
çıkan Yusuf amaçsız bir hayata sahiptir artık. İzbe
bir pansiyon köşesinde yolu Bekir ve Uğur’la kesiştik-
ten sonra hikayedeki tüm kişilerin hayatlarını derdin-
den sarsan hadiseler yaşanacak, herkes kendi ma-
sumiyetinin peşinden gidecek; bu seçimler de hep-
sinde derin yaralar açacaktır. Uğur güçlü bir hayat
kadınıdır, Bekir ise ona saplantılı bir adam. Fakat
Uğur'un gönlünde Zagor vardır... Türk sinemasının
önemli yönetmenlerinden Zeki Demirkubuz’un, iz-
lendikten sonra hafızalardan uzun bir süre silinme-
yen etkileyici filminin başrollerinde Derya Alabora,
Güven Kıraç ve unutulmaz tiradıyla hafızalara kazı-
nan Haluk Bilginer var.
Yapım vizyona girdiği yıl ayrıca Antalya Film Festi-
vali’nde 4 Altın Portakal ve Altın Koza Film Festiva-
li’nde de dört ödüle layık görülmüştü.
Gelecek
program
Hızlı ve
Öfkeli 7
(Furious 7 )
Yönetmen: James Wan
Oyuncular: Vin Diesel, Paul
Walker, Dwayne Johnson,
Michelle Rodriguez, Jorda-
na Brewster, Tyrese Gib-
son, Kurt Russell
Konu: Serinin son bölümün-
de Hızlı ve Öfkeli ekibi bu
kez İngiltere'den gelen bir
intikam planından haber-
sizlerdir. Shaw kardeşi
Owen'ın hesabını sormak-
ta ve onu yaralayanların
karşısına çıkmaktadır.
Shaw kibin Toretto evini
havaya uçurduktan sonra
Dom yetkili bir devlet aja-
nından yardım ister. Böyle-
ce ekip bir kez daha hare-
kete geçer. Bu kez ABD
hükümeti için yaptırılan bir
takip cihazını ele geçirmek
zorundadırlar.
V e Sinema; 1990 sonrası çekilen Türk filmlerinin
farklı disiplinlerden yazarlar tarafından seçilerek
ve yazarların kendi uzmanlık alanları perspekti-
finde kalarak analiz ettikleri metinlerle, Türk Si-
neması'nın dönemsel olarak incelenmesine katkıda bulun-
mayı amaçlıyor.
Kitap, sinemamızın resim, tiyatro, müzik, edebiyat, mimari,
fotoğraf, felsefe, psikanaliz, sosyoloji, tarih ve çağdaş sanat-
larla ilişkisini Cenneti Beklerken, Kosmos, Vizontele Tuuba,
Yeraltı, Yusuf Üçlemesi, Çamur, Uzak, Kıskanmak, ‹stanbul
Kanatlarımın Altında ve Oyun gibi, ağırlıklı olarak son döne-
me ait örnekler üzerinden inceleyen on bir makaleyi, Bülent
Diken'in sunuş yazısı eşliğinde bir araya getirirken alana dair
verimli bir tartışma zemini sunuyor.
DVD Özellikleri:
Orijinal Dil: Türkçe
Altyazı: Almanca, Flemenkçe, Fransızca, İngilizce
Süre: 128 dk.
Konu:
Eski bir figüran olan Zafer'in kanunsuz işlerinden tövbe
edip, ailesini ve hayatını geri kazanmak için 1970'lerden beri
çekilememiş fantastik bir film senaryosu olan "Şahikalar-
Kötülüğün Sonu" isimli projeyi hayata geçirmeye çalışmasını
anlatır. Arzu, Zafer'den ayrılmak istediğini söylediğinde Za-
fer artık hayatını düzene sokacağına birlikte mutlu olacakla-
rına söz verir. Eski sinemacılardan tanıdığı arkadaşlarını
projeye katarak film çekmeye karar veren Zafer'i hem film
çekmenin zorluklarıyla hem de eski hayatının sebep olduğu
sorunlarla mücadele ederken görürüz. Korsan DVD işinden
gelen Zafer, gizlice yapımcısı olduğu filmde hem karısı Ar-
zu'yu hem de ünü memleket sınırlarını aşmış sevilen dizi
yıldızı Boğaç Boray'ı oynatacaktır.
Detaylar:
Yönetmenliği ve senaryosu Cem Yılmaz'a ait olan yapımda
Yılmaz'ın yanı sıra Tülin Özen, Zafer Algöz, Özkan Uğur,
Ozan Güven, Çağlar Çorumlu, Cengiz Bozkurt, Zerrin Tekin-
dor, Hare Sürel, Ayşen Gruda ve Ülkü Duru gibi pek çok
önemli isim yer alıyor.
Yönetmen: Cem Yılmaz
Senaryo: Cem Yılmaz
Oyuncular:
Cem Yılmaz, Zafer Algöz,
Ozan Güven, Özkan Uğur
Görüntü Yönetmeni:
Gökhan Atılmış
Ülke: Türkiye
Tür: Komedi
Yapım yılı: 2015
Yazar: Gül Yaşartürk
Yayınevi: Doruk Yayınları
Dili: Türkçe
Baskı Yılı: 2013
Sayfa Sayısı: 304
Festivaller, Altın Küre’ler, Oscar’lar, SİYAD Ödül-
leri geride kalırken, Altın Kestaneler de nihayet
çiçek açtı. Arka Pencere’nin, “Yalnız havyarla
yaşanmaz!” anlayışından yola çıkarak yarattığı
bu ayrıksı ödül kurumu, altı yaşında. Sinemamız
açısından önceki yılın ‘en fena’larının yedi kate-
goride değerlendirildiği Altın Kestane Ödülleri
bir kez daha sahiplerini buldu. Sinemamızın 100.
yaşına bastığı 2014 yılı boyunca ticari gösterime
giren 108 yerli yapımın, Altın Kestane Ödülleri
Büyük Jürisi’ni oluşturan 43 eleştirmen ve kültür-
sanat gazetecisi tarafından ‘ayıklanmasıyla’
ortaya çıktı.
EN FENA FİLM: GULYABANİ (ORÇUN BENLİ)
2012’de çektiği “Bu Son Olsun”la ilk yönetmen-
lik çalışmasını gerçekleştirerek, neresinden bakıl-
sa politik-komedi türünde ‘enteresan’ bir 12
Eylül öyküsü anlatmış olan Orçun Benli, bu kez
korku-komedi için kolları sıvadı ama ‘enteresan’
olmayı bile başaramadı. Dört güzel kadın, korku
filmi senaryosu yazmak için ormandaki bir eve
kapanıyorlar, falcı kadının korku hikayelerini
dinliyorlar, köylülerle ‘musallat’ ilişkisi yaşıyorlar.
Derken bahçedeki kuyunun kapağı açılıyor,
Gulyabani fırlıyor, fakat film bir türlü dikiş tuttura-
mayıp tam manasıyla çuvallıyordu. Diyalogların
ve Gulyabani imajının alabildiğine yapay kaçtı-
ğı filmde “Süt Kardeşler”den 39 yıl sonra varılan
sonuç bu olmamalı, korku-komedi çekeceğim
derken ‘komik’ duruma düşülmemeliydi. Cü-
neyt Arkın, Perihan Savaş, Mustafa Üstündağ
gibi isimleri de barındıran kadroda başrolleri
üstlenen Deniz Uğur, Melike Öcalan, Ceyda
Ateş, Didem Balçın’ın da ‘içlerindeki korku’yla
değil, oyunculuk sanatıyla yüzleşmiş olmalarını
diliyoruz. “Sabit Kanca 2”, “İncir Reçeli 2”,
“Recep İvedik 4”, “Seni Seviyorum Adamım”,
“D@bbe: Zehr-i Cin” gibi rakiplerinin arasından
biraz zorlanarak da olsa sıyrılan “Gulyabani”,
Hüseyin Rahmi Gürpınar kaynaklı, Türk sineması-
nın istisnai özgün korku karakterini heba etme-
siyle Altın Kestane sahibi oldu, ödül tarihine adı-
nı altın harflerle yazdırmayı başardı.
EN FENA YÖNETMEN: BİRAY DALKIRAN (SENİ
SEVİYORUM ADAMIM + PERİ MASALI)
2014’ün hızlı yönetmenlerindendi Biray Dalkı-
ran… Yeşilçam dönemi rejisörlerini akla getirir-
cesine üç filmiyle, “Seni Seviyorum Adamım”,
“Peri Masalı” ve “Meleklerin Mucizesi”yle çıktı
seyircinin karşısına. Eleştirmenler kadar, sinema-
severlerden de “Daha kötüsü yapılana kadar,
en kötüsü bu” türünden yorumlar alan “Seni
Seviyorum Adamım”, yönetim, senaryo, kurgu,
oyunculuk ve yapım açısından gerçek bir fiyas-
koya karşılık geliyordu. Kıbrıs’ta inzivaya çekilen
yorgun müzik yapımcısının hayatının aşkıyla kar-
şılaşmasını öyküleyen filmin temel iddiası doğrul-
tusunda aşk ve müzik, öylesine ‘iç içe geçmiş’ti
ki ayırmak mümkün olmadı.
Alarm Zili O du lu :
Ju ri O zel O du lu ise bu yıla maalesef damgasını vu-
Arka Pencere dergisinin
du zenledig i “2014'ün En
Fenaları - 6. Altın Kestane
Ödülleri” sahiplerini buldu.
Deniz Üg ur'un öynadıg ı
'Gulyabani' yılın en fena filmi
seçildi.
*
Yönetmenin bir diğer filmi, hüzünlü, acılı bir ro-
mantizm vaat eden, onulmaz hastalık ve aşk
öyküsü anlatan “Peri Masalı” da benzer tepkiler
aldı. Nicel açıdan üretkenliğine karşın aceleyle
yazan ve aceleyle çeken yönetmen sıfatıyla
anılmaya başlanan Dalkıran, rol verdiği genç ve
çoğunlukla tanınmamış oyuncuları da ya kur-
ban etmekte, ya da onların kurbanı olmakta.
EN FENA KADIN OYUNCU: AZRA AKIN (ÇİLEK)
10 yıl önce “Anlat İstanbul” gibi kalburüstü bir
filmde Pamuk Prenses’i canlandırarak sinemaya
adım atan Azra Akın, Halil Sezai’nin yapımcılı-
ğında, Günhan Emrah Sönmez’in yönetmenli-
ğinde gerçekleştirilen yol-suç-mizah-gerilim serü-
veni “Çilek”te zarafetinin altında ezilen oyuncu-
luğuyla dikkat çekti ve bize sorarsanız Taranti-
no’yla çalışma şansını tümüyle yitirdi. Kasabanın
en güzel kızıyken İstanbul’a giderek, kendisine
âşık delikanlıyla birlikte hayallerinin peşine dü-
şen, fakat belalısı bar sahibiyle ve polisle başı
derde giren genç kız rolü, Akın’ın üstüne hiç mi
hiç oturmamıştı. Bu kez olmadı, bu gidişle olması
da zor ama dileriz ki manken Azra Akın, beyaz-
perde hayallerini bir gün gerçekleştirme fırsatı
bulur.
Azra Akın’ın geride bıraktığı rakipleri arasında
en iddialı isimlerin Derya Alabora (Deliha) ve
Pelin Batu (Bir Don Juan Öldürmek) olduğunu
da belirtmeden geçmeyelim.
EN FENA ERKEK OYUNCU: PEKER AÇIKALIN
(GÜLCEMAL)
2008’de Tuğçe Kazaz ve Engin Altan Düzya-
tan’lı “Cin Geçidi” filmiyle yönetmenlik kariyerini
başlatan Özgür Selvi’nin ikinci filmi “Gülcemal”,
Altın Kestane adaylığını kıl payıyla kaçırdı…
Ama başrol oyuncusu Peker Açıkalın, Tolga Çe-
vik (Patron Mutlu Son İstiyor) ve Halil Sezai (İncir
Reçeli 2) gibi rakiplerini birkaç oy farkıyla geride
bırakarak Altın Kestane’ye uzanmayı bildi. De-
neyimli oyuncu, tek başına yaşadığı vahşi do-
ğada gayet mutluyken hiç tanımadığı babasın-
dan kalan mirası almak için İstanbul’a gitmek
zorunda kalan adamın öyküsünde, tartışmasız
biçimde kendi kariyerinin de en fena çalışmasını
sergiledi. Filme film demeye, Açıkalın’a oyuncu
demeye dilimiz varmadı “Gülcemal”de.
ALARM ZİLİ ÖDÜLÜ: MURAT ŞEKER (ÇAKALLARLA
DANS 3: SIFIR SIKINTI + HAYAT SANA GÜZEL)
Murat Şeker, 2005’te “2 Süper Film Birden”le
başladığı yönetmenlik yaşamında genellikle
popüler güldürülere imza attı ve çıtayı hiç dü-
şürmemesiyle dikkat çekti. “Aşk Tutulması”,
“Plajda”, “Çakallarla Dans” gibi çalışmaları se-
yirciden geniş ilgi, eleştirmenlerden de genel
kabul gördü. Ve fakat 2014’teki “Çakallarla
Dans 3: Sıfır Sıkıntı” ve iki aylık ömrü kalmış ada-
mın hikayesini anlatan Şevket Çoruh’lu “Hayat
Sana Güzel” adlı filmleri, alarm zilinin onun için
çalmasını kaçınılmaz kıldı. İyi top sürmesiyle tanı-
nan Murat Şeker’den, ceza sahasında kusurlu
hareketler! Aman dikkat…
ALTIN ÇINGIRAK ÖDÜLÜ: ENGİN ARDIÇ
Köşesinde, “Nuh: Büyük Tufan” (Noah) filminden
söz ederken, yıllardır kadın yönetmen zannettiği
Ang Lee’nin “Pi’nin Yaşamı” (Life Of Pi) filmi ile
Darren Aronofsky’nin “Pi”sini karıştıran Hıncal
Uluç, geçen altı yılda olduğu gibi gene Altın
Çıngırak’ın en güçlü adayıydı fakat son anda
sağ kulvardan kopup gelen Engin Ardıç’a kay-
betti. 13 Kasım 2014 tarihli yazısında sinemamızın
100. yılını, “Sayın bana Türk sinemasının ‘dişe
dokunur’ filmlerini: Üç Arkadaş (son sekansı çö-
pe atılmak şartıyla), Kırık Çanaklar, Susuz Yaz…
Başka? Başka da sayamazsınız. (Gurbet Kuşları,
Visconti’nin Rocco ve Kardeşleri’nin adaptasyo-
nudur ve pek sayılmaz)” diyerek ‘kutlayan’ Ar-
dıç, hem Türk sinema tarihinden bihaberdi hem
de herkesten şişmandı. Ödülü, oy çokluğuyla
Uluç’tan kapmayı bildi. Sonuna kadar hak ettiği
Altın Kestane’sini kıvançla takdim ediyoruz Ar-
dıç’a.
6. Altın Kestane Ödülleri, Yılın En Fenaları
En Fena Film: Gulyabani (Orçun Benli)
En Fena Yö netmen: Biray Dalkıran (Seni
Seviyörum Adamım ve Peri Masalı filmleri ile)
En Fena Kadın Oyuncu: Azra Akın (Çilek)
En Fena Erkek Oyuncu: Peker
Açıkalın (Gu lcemal)
Alarm Zili O du lu : Murat Şeker (Çakallarla Dans 3:
Sıfır Sıkıntı ve Hayat Sana Gu zel filmleri ile)
Altın Çıngırak O du lu : Engin Ardıç
Ju ri O zel O du lu ise bu yıla maalesef damgasını vu-
ran "Sansu rcu Zihniyet"e gitti.
*Kaynak: Arka Pencere Dergisi
U zun süren sinema
kariyeri boyun-
ca, Hollywood'un
baş aktörlerinden
biri olarak görülen Al Pacino,
25 Nisan 1940'ta New
York, Doğu Harlem'de dünya-
ya geldi. Oyunculuk dersleri
alan Pacino, zaman zaman
çıktığı gösterilerde oyunculu-
ğunu geliştirdi. 1966 yılın-
da Actors Studio'da eğitim için
hak kazandı. Daha son-
ra James Earl Jones ile çalıştı-
ğı The Place Creep'de rol aldı.
1967-68 tiyatro sezonunda
zalim bir sokak serserisini oyna-
dığı The Indian Wants the
Bronx ile Obie Ödülleri En İyi
Erkek Oyuncu ödülünü aldı.
Al Pacino'nun Broadway'de
sahneye çıktığı ilk oyun Does
the Tiger Wear a Necktie?'dır.
Her ne kadar oyun kırk göste-
rimden sonra kaldırıldı ise de
Pacino, topluma uyum sağla-
yamayan bir uyuşturucu ba-
ğımlısını canlandırdığı rolüy-
le Tony Ödülü'nün sahibi oldu.
Al Pacino'nun kariyerindeki ilk
filmi, 1969 yılında çevirdiği Me,
Natalie' dir. Buradaki başarısıy-
la, yapımcılığınıParamount'un
üstlendiği, Francis Ford Cop-
pola'nın The Godfather (Baba)
filminde Michael Corleo-
ne rolünü oynamaya hak ka-
zanacaktır. Bu filmdeki perfor-
mansı ile En İyi Yardımcı Erkek
Oyuncu Oscar'ına aday gös-
terildi. Çareyi Broadway oyun-
larına dönmekte buldu ve
başrolünü oynadığı The Basic
Training of Pavlo Hummel ile
ikinci kez Tony ödülünün sahibi
oldu.
Pacino'nun daha sonra rol
aldığı filmleri, homoseksüel bir
seri katilin peşinde olan bir
polis memurunu canlandırdı-
ğıCruising, ve Author Aut-
hor adlı komedi iş yapmadı.
1983 yılında Brian De Pal-
ma'nın yönettigi, şiddeti
bol Scarface (Yaralı Yüz) ise ilk
gösterildiğinde sinemanın kült
filmleri arasındaki yerini aldı.
Fakat başarının arkasından
tekrar başarısızlık geldi ve Paci-
no tarihsel
epik Revolution (Devrim)'dan
sonra gözlerden uzaklaştı. Bu
arada The Local Stigma-
tic filmiyle yönetmenliği dene-
di. Bu filmi piyasaya sürmeme
kararı almıştır.
Al Pacino'nun dönüşü, 1989'da
çekilen Sea of Love (Aşk Deni-
zi) filmi ile oldu. Film büyük sük-
se yaptı. Pacino yeniden bir
stardı! 1990'da gösterişli bir
gangsteri oynadığı Dick
Tracy ile altıncı kez Oscar'a
aday olan Pacino, aynı yıl
çevrilen, üçlemenin üçüncü
ayağı "The Godfather Part
III" (Baba 3)'de yer aldı
Ertesi yıl çevirdiği romantik ko-
medi Frankie and Johnny ve
ardından gelen Glengarry
Glen Ross, sevilen filmleriydi.
Uzun süren sessizliğin ardın-
dan Scent of a Woman (Kadın
Kokusu)'ndaki oyunculuğu ile
nihayet Oscar ödülüne kavuş-
mayı başardı.
1993'te Brian De Palma ile tek-
rar çalıştığı Carlito's Way ve
1995'te Michael Mann'in yazıp
yönettiği, ve Robert De Ni-
ro'nun canlandırdığı bir hırsızın
peşindeki polisi oynadığı Heat
ile kariyerine devam eden
Pacino, 1996'da politik bir
dram olan City Hall'da rol aldı.
Fakat o sene dikkatleri daha
çok yazıp yönettiği ve rol aldı-
ğı Looking for Richard ile çekti.
1997 senesinde genç
Hollywood starları ile çevirdiği
filmler gündemdeydi. Ön-
ce Johnny Depp ile Donnie
Brasco ve sonraKeanu Ree-
ves ile The Devil's Advoca-
te (Şeytanın Avukatı)... Al Paci-
no, 1999 yapımı The Insi-
der (Köstebek) ile sinemase-
verlerin karşısında. Başro-
lü Russell Crowe ile paylaşan
Pacino, sigara şirketlerinin
halktan gizlediği sırların anlatıl-
dığı ve yayın aşamasında kıya-
metin koptuğu "60 Dakika" adlı
programın yapımcısı Lowell
Bergman'ı canlandırdı.
2000 yılında yönetmenliği-
ni Oliver Stone'un üstlendiği ve
başrollerinde Cameron
Diaz, James Woods ve Dennis
Quaid gibi deneyimli oyuncu-
ların yer aldığı Any Given Sun-
day (Kazanma Hırsı) adlı film-
de oynayan aktör, Tony D'A-
mato adında futbol aşığı bir
koçu canlandırdı.
2002 yılında cover Andrew
Niccol'ün yönettiği, Rachel
Roberts'in S1M0NE karakterini
canlandırdığı S1M0NE adlı
eserde Al Pacino Hollywood
yıldızlarının kaprislerine karşı
tesadüfen eline geçen bir fır-
SineStar
Al Pacino
Ü ç Oscar ö du lu ne
sahip ABD'li
sinema ve tiyatrö
öyuncusudur
satla tepki göstermeyi amaçla-
yan bir yönetmen olan Viktor
Taransky'yi canlandırdı. 2003
yılında genç yıldızlardan olan
Colin Farrell ile Çaylak isimli
filmde oynadı. 2003 yılında rol
aldığı Angels in America adlı
mini dizi 12 dalda emmy ödülü
aldı, Al Pacino da bu dizi ile ilk
emmy ödülünü almış oldu. Aynı
yıl Venedik Taciri ismli filminde
yahudi tefeci Shylokcu oynadı.
2005 yılında Kirli Para adlı pek
beğenilmeyen filimde rol aldı.
2007 yılında ise Jon Avnet'in
yönetmenliğini yaptığı 88 Mi-
nutes isimli filmde başrolü oy-
nadı. Bu filmde geçmişte ken-
disinin tespitleri sonucu yakala-
nan ve idama mahkûm edilen
bir cinayet zanlısının suçunu
kaldırmak isteyenler tarafından
tehdit edilen bir cinayet psiki-
yatristi ve üniversite hocasını
canlandırdı.
Diğer taraftan en son 1995 yı-
lında Michael Mann tarfından
yönetilen "Heat" filminde usta
oyuncu Robert De Niro ile bir
araya gelen Al Pacino, bu kez
Jon Avnet'in yönetmenliğini
üstlendiği Righteous Kill filmin-
de başrolü paylaştılar, film 2008
yılında gösterime girmiştir. 2011
yılında “Jack ve Jill” filmi ile En
Kötü Yardımcı Erkek Oyuncu
Altın Ahududu Ödülü ve En
kötü çift/Ensemble için Altın
Ahududu Ödülü’ ne de, bu
kadar sayısız başarılardan son-
ra, layıl görüldü. “Wilde Salo-
me “ filminde 2011 yılında di-
rektör, oyuncu, ve senarist ola-
rak görev aldı. “Despicable
Me 2 “ filminde Gru's nemesis‘
e sesi ile hata verdi.
Kocan Kadar Konuş
Son Mektup
Selam: Bahara Yolculuk
Kuralsız
Cindirella
Çarşı Pazar
Kingsman: Gizli Servis
Fokus
Sevimli Ejderha:
Kokonat
Bana Adını Sor
❶
❷
❸
❹
❺
❻
❼
❽
❾
❿
20 Mart 2015
Sinemaskop dergi
uygulamaları ile
her yerde!
www.sinemaskopdergi.com