28
HEDEFLER • Bu üniteyi çalıştıktan sonra • Din kavramı ve dinin mahiyetini öğrenebilecek • Dinin kaynağına ait yeterli bilgi elde edebilecek • Dinin önemini ve gereğini anlayarak İslam'ı diğer dinler ile karşılaştırıp İslam'ın güzelliklerini anlayabileceksiniz. İÇİNDEKİLER • Giriş • Din Kavramı ve Mahiyeti • Dinin Kaynağı • Tabii Din/Beşerî Din • Dinlerin Sınıflandırılması • İlahî Dinlerin Ana Özellikleri • Dinin Önemi • İslam Dini ve Diğer Dinler ÜNİTE 1 DİNİN TANIMI VE MAHİYETİ İSLAM İNANÇ ESASLARI Doç.Dr. Hatice ARPAGUŞ

İSLAM İNANÇ ESASLARI - kaabalive.netkaabalive.net/indirDiger/ilahiyatonlisansdersleriHafta1/İLH1009-Ünite 1.pdf · ile “Müslimîn” kelimeleri bir arada geçmektedir. (Hacc,

  • Upload
    others

  • View
    8

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: İSLAM İNANÇ ESASLARI - kaabalive.netkaabalive.net/indirDiger/ilahiyatonlisansdersleriHafta1/İLH1009-Ünite 1.pdf · ile “Müslimîn” kelimeleri bir arada geçmektedir. (Hacc,

HED

EFLE

R

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra

• Din kavramı ve dinin mahiyetini öğrenebilecek

• Dinin kaynağına ait yeterli bilgi elde edebilecek

• Dinin önemini ve gereğini anlayarak İslam'ı diğer dinler ile karşılaştırıp İslam'ın güzelliklerini anlayabileceksiniz.

İÇİN

DEK

İLER

• Giriş

• Din Kavramı ve Mahiyeti

• Dinin Kaynağı

• Tabii Din/Beşerî Din

• Dinlerin Sınıflandırılması

• İlahî Dinlerin Ana Özellikleri

• Dinin Önemi

• İslam Dini ve Diğer Dinler

ÜNİTE

1

DİNİN TANIMI VE MAHİYETİ

İSLAM İNANÇ

ESASLARI

Doç.Dr. Hatice ARPAGUŞ

Page 2: İSLAM İNANÇ ESASLARI - kaabalive.netkaabalive.net/indirDiger/ilahiyatonlisansdersleriHafta1/İLH1009-Ünite 1.pdf · ile “Müslimîn” kelimeleri bir arada geçmektedir. (Hacc,

Dinin Tanımı ve Mahiyeti

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2

Hayatın en vazgeçilmez

gerçeği: Din

GİRİŞ

“Din”, “tanımı zor olan” kavramların başında gelmektedir. Zira onu

tanımlarken öyle bir ifade kullanmak gereklidir ki bu ifade hem geçmişte ve hem de

günümüzde mevcut bütün inanç şekillerini kuşatan ve “hepsinde müşterek olan

esasları” kapsayan bir özelliğe sahip olsun. Böyle bir tanımın zorluğu aşikârdır.

Bütün zorluklarına rağmen yine de dinin çeşitli tanımları yapılmıştır.

En geniş anlamda “din”, dikey olarak insanın tanrı ile, yatay olarak da diğer

insan ve varlıklarla münasebetlerine esas olacak ve hayatına yön verecek kurallar

bütününe verilen addır. İslam dininde gerek Kur’an’da ve gerekse hadislerde birçok

anlamda kullanılan bu kelime, kavram olarak “insanlığın en önemli faaliyeti” olan

“inanma” yı, bir yaratıcıya olan “itaat” ve “ibadet” etmeyi, “ahlâkî davranışlar” ı,

“fazilet ve iyilikler” i, “toplumsal düzen” i, “doğru yolda olma” yı ifade etmektedir.

DİN KAVRAMI VE MAHİYETİ

Din Kavramı

Sözlük Anlamı

Arapça kökenli bir kelime olan ve “d-y-n” kökünden gelen din kelimesi

sözlükte “örf, adet, ceza, karşılık, mükâfat, itaat, üstünlük, egemenlik, zorlamak,

itaatkâr olarak kendini bir güce teslim etmek, borçlanmak, boyun eğmek, hakkını

almak, ödünç almak, boyun eğdirmek, idare etmek, hâkimiyet, galibiyet, saltanat,

mülkiyet, hüküm ve ferman, makbul ibadet, millet, şeriat, kanun, yol, taklit, hesaba

çekmek, ceza veya mükâfat vermek” gibi anlamlara gelmektedir.

Kur’an-ı Kerim’deki Anlamı

Kur’an-ı Kerim’de din kelimesi doksan iki yerde yalın hâlde geçmekte, üç

ayette ise değişik türevleri ile yer almaktadır.

Kur’an-ı Kerim’de din sözcüğü surelerin “nazil oluş” sırasına göre değişik

anlamlar kazanmaktadır. Bu nazil oluş sırasını “Mekkî” ve “Medenî” şeklinde;

Mekkî ayetleri de kendi aralarında Mekke döneminin ilk yarısında ve ikinci

yarısında inen ayetler olarak sıralamak mümkündür.

Mekke döneminin ilk yarısında inen ayetlerde din kelimesi, “yevmü’d-din”

(din günü, hesap, ceza-mükâfat günü) şeklinde geçmekte ve insanın, iman ve

ameline göre hesaba çekileceği ahiret gününü ifade etmektedir (Fatiha, 1/4;

Zâriyât, 51/6).

MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
Page 3: İSLAM İNANÇ ESASLARI - kaabalive.netkaabalive.net/indirDiger/ilahiyatonlisansdersleriHafta1/İLH1009-Ünite 1.pdf · ile “Müslimîn” kelimeleri bir arada geçmektedir. (Hacc,

Dinin Tanımı ve Mahiyeti

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3

Kur’an’da din kavramı

Mekkî surelerde ayrı

Medeni surelerde ayrı

bağlamda kullanılmıştır.

Mekke döneminin ikinci yarısında ise, ilk dönemdeki “sorumluluk” ve

“hesap” anlamından bir adım daha ileri gidilerek din kelimesine, “tevhit” ve

“teslimiyet” anlamları yüklenmekte, insanın sadece Allah’a ibadet etmeleri, ona

ortak koşmamaları vurgulanarak dinin Allah tarafından konulan ve insanları ona

ulaştıran yol olduğuna dikkatler çekilmektedir. Bu dönemde inen en önemli

ayetlerden birinde “dînen kayyimen” (dosdoğru din) ifadesi ile “millete İbrahim”

(İbrahim’in dini) ifadeleri, aynı ayette birbiri ardınca ifade edilmektedir. (En’âm,

6/161).

Medine döneminde ise tevhide inanan fertlerden, “ümmet” olarak

nitelendirilen ve kendisini Allah’a teslim edenler cemaatine/şuurlu birlikteliğine

geçildiğinden dolayı millet kavramıyla “ümmet” kastedilmekte ve “Millet-i İbrahim”

ile “Müslimîn” kelimeleri bir arada geçmektedir. (Hacc, 22/78) Ayrıca, “Dinü’l-hakk”

ifadesiyle de tahrif edilmiş olan batıl dinlere karşı bu “yeni dinin sağlam esasları”

belirtilmiş ve onun bütün dinlere üstün kılınacağı müjdelenmiştir (Tevbe, 9/29, 33;

Fetih, 48/28; Saff, 61/9).

Yine Medine döneminde

mealindeki ayetlerle İslam’ın diğer dinlere karşı üstünlüğü vurgulanmaya

çalışılmıştır.

Özetle söylemek gerekirse, Mekke döneminde din kavramı: tarihin akışına

ve tabiatın gidişine yön veren, zamana ve âleme hükmeden, dini ortaya koyan,

hesap gününü elinde tutan bir “Allah’ın otoritesi” anlamını ifade eden muhteva

kazanmıştır. Medine döneminde ise bu muhteva daha da genişletilerek kişinin

Allah’a bağlı bir hayat sürdürmesi, Müslüman topluluğa karşı görevlerini yerine

getirmesi; Allah’ın mutlak tasarruf ve hâkimiyete sahip olması (Bakara, 2/193;

Enfâl, 8/39) gibi anlam zenginliğine kavuşmuştur.

Şurası da asla unutulmamalıdır ki, Kur’an-ı Kerim’de din kelimesi sadece

“Müslümanların inançlarını” değil, aynı zamanda “başkalarının inançlarını” da

ifade etmek üzere kullanılmıştır. Fakat “özel anlamda” din kelimesiyle “İslam”

kastedilmiş (Âl-i İmran, 3/99), bütün peygamberlerin getirdiği dinin İslam olduğu

ifade edilmek suretiyle “İslam” ile “din” adeta özdeşleştirilmeye çalışılmış ve “eş

anlamlı iki kelime” gibi sunulmuştur (Âl-i İmran, 3/85; Nisa, 4/125; Mâide, 5/3;

Şûrâ, 42/13).

“Allah katında din şüphesiz İslam’dır” (Âl-i İmran, 3/19; Bakara, 2/193);

“Kim İslam’dan başka bir dine yönelirse, onun dini kabul edilmeyecektir, o

ahirette de kaybedenlerdendir” (Âl-i İmran, 3/85)

MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
Page 4: İSLAM İNANÇ ESASLARI - kaabalive.netkaabalive.net/indirDiger/ilahiyatonlisansdersleriHafta1/İLH1009-Ünite 1.pdf · ile “Müslimîn” kelimeleri bir arada geçmektedir. (Hacc,

Dinin Tanımı ve Mahiyeti

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4

Bütün dinlerde şu temel

unsurlar vardır:

Zihinsel unsur

Duygusal unsur

Taabbudî unsuru

Sosyal unsur

Son olarak ifade etmek gerekir ki, Kur’an’da din kelimesi hem “Uluhiyet”

hem “ubudiyet” anlamlarını ifade etmektedir. Buna göre din kelimesi “Hâlık” ve

“Mabûd” olan Allah ile ilintili olarak “hâkim olma, itaat altına alma, hesaba çekme,

ceza-mükâfat verme” gibi anlamlara gelirken; “mahlûk” ve “âbid” olan kul ile ilintili

olarak da “boyun eğme, aczini anlama, teslim olma, ibadet etme” gibi anlamlara

gelmektedir.

Dinin Mahiyeti

Yukarıda, tanımı yapılabilen en zor kavramların başında dinin geldiğini ve

din kavramını tanımlarken gerek geçmişte yaşamış gerekse günümüzde mevcut

bütün inanç şekillerini kuşatan ve hepsinde müşterek esasları ifade eden bir tanım

yapmanın zorluğunu ifade etmiştik. Bizler şimdi bu zorluğu aşmak ve “çok genel”

bir din tanımı yapmak için önce Batılı ilim adamları tarafından ortaya konan din

tariflerini incelemek istiyoruz.

Batılı Bilim Adamlarına Göre Din

Çağdaş Batılı bilim adamları tarafından yapılmış olan din tarifleri

birbirlerinden farklılık arz etmekte olup bizim burada hepsini ele alarak teker teker

incelemeye konumuz uygun düşmemektedir. Fakat şu kadarını söyleyelim ki bu

tarifler büyük ölçüde, beş unsurun birini ya da birkaçını öne çıkararak yapılmış

tariflerdir. Bu beş unsur ferdî tecrübeile zihnî, hissî, taabbudî ve içtimaî unsurlardan

oluşmaktadır. Ferdî tecrübe dışında kalan ve hemen hemen bütün dinlerin özünde

bulunan bu “dört unsuru” şu şekilde açıklamak mümkündür:

Zihinsel (zihnî) unsur: İnsanda doğuştan gelen ve

kendiliğinden gelişen “üstün güç” ve “kudret” sahibi bir şeyin

varlığının zihnen kabulü. İşte bu kabullenmede “tanrı” kavramı

veya çok genel ifadesiyle “kutsal” kavramı, bütün dinlerin özünde

var olan en temel unsurdur.

Duygusal (hissî) unsur: Zihnen varlığı kabul edilen bu güç

ve kudrete karşı kalben duyulan “bağlılık” duygusu. Bu unsur da

bütün dinlerin özünde var olan en temel unsurlardan biridir.

Kulluk şuuruyla ilgili davranış (taabbudî) unsuru: Zihnen

varlığı kabul edilen, kalben kendisine bağlanılan yüce kudrete karşı

bazı davranışları yapma yükümlülüğü.

Sosyal (içtimaî) unsur: Bu üç unsuru birlikte paylaşan

insanların oluşturduğu sosyal grup.

MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
Page 5: İSLAM İNANÇ ESASLARI - kaabalive.netkaabalive.net/indirDiger/ilahiyatonlisansdersleriHafta1/İLH1009-Ünite 1.pdf · ile “Müslimîn” kelimeleri bir arada geçmektedir. (Hacc,

Dinin Tanımı ve Mahiyeti

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5

Dinin gerçek sahibi Allah

Teala’dır

İşte bütün dinlerde bu dört temel unsura ve bunlarla birlikte yaşanılan

“ferdî tecrübe” unsurunun varlığına şu veya bu şekilde mutlaka rastlanılmaktadır.

Ayrıca bu unsurlar yanında, hemen hemen bütün dinlerde bulunabilen şu

unsurlar da söz konusudur:

Tabiatüstü/insanüstü varlıklara inanç: Örneğin tanrı,

melekler, cinler gibi varlıkların mevcut olduklarına inanma.

Kutsal ile kutsal olmayanı ayırma.

Tabiatüstü/insanüstü varlık veya kutsalla ilgili korku,

güven, sır, günahkârlık, tapınma gibi duyguların varlığı.

Tabiatüstü/insanüstü varlık ile olan irtibat. Bu irtibat,

vahiy, peygamber, dua, niyaz, ilham gibi yollarla gerçekleştirilmeye

çalışılmaktadır.

İbadet, ayin ve törenler.

Kutsal kitap, ahlâkî kanunnameler gibi yazılı veya yazısız

gelenekler.

Âlem-insan, hayat-ölüm ötesi gibi ilişkilere ait görüşler ve

belli bir hayat nizamına ait prensipler.

Sosyal grup (cemaat) ve bu gruba ait olmak.

İslam Bilginlerine Göre Din

İslam bilginleri din kavramını tanımlarken Kur’an-ı Kerim ve hadis-i

şeriflerde yer alan açıklamaları esas almışlar, din konusundaki tüm açıklamaları bu

iki şeyi göz önünde bulundurarak yapmışlardır. Bundan ötürüdür ki, İslam

bilginlerinin din tarifleri “hak din” için düşünülmüş “dar kapsamlı” tariflerdir.

İslam bilginlerinin yapmış oldukları din tanımları çoktur ve elbette ki

bunların tümünü burada ele almanın imkânı yoktur. Bunları ayrı ayrı ele alma

yerine, söz konusu tanımlarda yer alan ortak noktaları sunmanın daha yararlı

olacağı aşikârdır.

İslam bilginlerinin yapmış oldukları din tanımlarının ortak noktalarını

maddeler hâlinde şöyle sıralayabiliriz:

Tanımlamalarda dinin “ilahî kaynaklı” olduğu

vurgulanmaktadır. Bu düşünce tarzına göre gerçek din “beşer

kaynaklı” olamaz.

MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
Page 6: İSLAM İNANÇ ESASLARI - kaabalive.netkaabalive.net/indirDiger/ilahiyatonlisansdersleriHafta1/İLH1009-Ünite 1.pdf · ile “Müslimîn” kelimeleri bir arada geçmektedir. (Hacc,

Dinin Tanımı ve Mahiyeti

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6

Bilimsel araştırma ve

incelemeler

insanoğlunun en eski

inancının “Tek Tanrı”

inancı olduğunu ortaya

koymaktadır.

Tanımlamalarda dinin “akıl” ve “irade” ile ilişkisi

gösterilmeye çalışılmaktadır. Bu da dinin bir “akıl” ve “tercih”

meselesi olduğu anlamını taşımaktadır.

Din insanları “özü itibariyle hayır olan” şeye yönelten bir

kanundur. Bu da dinin aynı zamanda bir “aksiyon alanı” olduğunu

göstermektedir.

Tüm bunlara göre İslam bilginlerinin yapmış olduğu tariflerde din, insanın

kâinattaki varlıkları gözlemleyerek “duyular-üstü” ilahî gerçekleri kavramasından

ibaret bir sistem şeklinde görülebileceği gibi, kişinin kendi çabasıyla ulaşamayıp,

sadece “vahiy” kanalıyla elde edebildiği gerçekler bütünü şeklinde de görülebilir.

Buna göre hak dinin tanımı şu şekilde yapılabilir: Din akıl sahibi insanları

kendi tercihleri, istek ve arzularıyla bizzat hayırlı olan şeylere götüren, onları

dünyada ve ahirette iyiliğe ve mutluluğa ulaştıran ilahî bir kanundur.

Bu duruma göre din, Allah Teala tarafından konulmuş bir kanunlar

dizgesidir. Akıl sahibi insanları kendi istekleriyle “mutlak hayır” olan işlere

yönlendirir, onlara mutluluk yollarını gösterir ve mutluluğa erişmelerine kılavuzluk

eder. Yaradılışlarındaki gaye ve hedefi, Allah’a ne biçimde ibadet yapılacağını

öğretir. Bu ilahî kanunu Peygamberler, vahiy yoluyla Allah Teala’dan alarak

insanlara tebliğ etmişlerdir. Şu hâlde hak din, peygamberlerin ilahî vahye

dayanarak yaptıkları bir “tebligat” olup onun gerçek sahibi ve kanunlarının

koyucusu Allah Teala’dır. Peygamberler bile din ve dinin kanunlarını (şeriat)

koyamazlar. Onların tek görevleri, dinin hükümlerini insanlara ulaştırmaktır. Onlara

bazı kaynaklarda “din ve şeriat koyucusu” denilmesi hakiki anlamda değil, mecâzî

anlamda söylenmiş bir sözdür.

Dinin Kaynağı

Dinler Tarihî Çalışmalarına Göre Dinin Kaynağı

“Tarih öncesi toplumların dinleri ve inançları” üzerine yapılan çalışmalar

Batı’da önce XVI. yüzyılda “ilkel kabilelerin hayat ve dinlerine ilgi duyma” süreciyle

başlamıştır. Bu ilgi, XVIII. yüzyıldan itibaren, “dinin kaynağı” konusunda “kutsal

kitapların verdiği bilgi” dışında bazı kaynakların da tespit edilmesine dönüşmüş ve

bu hususta yapılmış olan arkeolojik, antropolojik çalışmalarla elde edilen bulgular

değerlendirilerek geçmişteki milletlerin, hatta tarih öncesi toplumların dinleri ve

inançları üzerine bazı tezler ileri sürülmüştür.

Bu çalışma ve tezlerde şu iddialar ve varsayımlar dile getirilmiştir. İlk

dönemlerde insanlar ya tabiat olaylarının etkisi altında kalarak onlara kutsallık

atfetmiş (natürizm) ya ruhlara, özellikle de ecdat ruhlarına tapınmış (animizm) ya

MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Sticky Note
ed-dini en-nasiha
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
Page 7: İSLAM İNANÇ ESASLARI - kaabalive.netkaabalive.net/indirDiger/ilahiyatonlisansdersleriHafta1/İLH1009-Ünite 1.pdf · ile “Müslimîn” kelimeleri bir arada geçmektedir. (Hacc,

Dinin Tanımı ve Mahiyeti

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7

“İlahî” özelliğe sahip

olan bütün dinlerde

“Allah’ın varlığı ve

birliği” ile “nübüvvet” ve

“ahiret” inancı değişmez

üç temel ilke olarak yer

almıştır.

da büyüye, bitki ve hayvanların kutsallığına inanmış (totemizm)tır. Yine bu iddialara

ve varsayımlar göre “kutsal” olan şeyi toplum ve sosyal yaptırım belirlemiş ve ilkel

toplumlara ait olan bu inanışlar, ileri dönem dinlerinin temelini oluşturmuştur.

XIX. yüzyılın ortalarından itibaren Batı’da gelişen ve giderek etkili olan

“pozitivist” ve “materyalist” propagandaların sonucunda “evrim teorisi” ortaya

çıkmış ve bu teori, “kutsal kitaplarla çatışan iddia ve varsayımlara” kaynaklık

etmiştir. Bu teorilerin sahipleri, ilkel kavimlerde dinin en basit, en yalın ve en sade

şekline rastlanabileceği fikrinden yola çıkmış, zamanla bununla da yetinmeyerek,

tıpkı insan biyolojisinde iddia etmiş oldukları gibi “dinin kaynağı” konusunda da

evrimi esas almışlar, dinin çok tanrıcılık şeklinde başladığını evrim neticesinde

insanlığın değişip gelişerek tek tanrı inancına ulaştığını savunmuşlardır.

Bu materyalist ve pozitivist teorilerin yanında, yine aynı bilimsel yolları

takip eden fakat tümüyle farklı neticelere varan başka teoriler de söz konusudur.

Bu teorilerden birisi “ilkel monoteizm” dir. Bu teoriye göre insanoğlunun en eski

inancı “tek tanrı” inancıdır. Bu teoriyi ileri sürenlerden birisi, animizm nazariyesini

savunan ünlü dinler tarihçisi Taylor’un öğrencisi Andrew Lang’dır. Andrew Lang,

Taylor’un bu teorisine karşı ciddi itirazda bulunmuş ve Güneydoğu Avustralya ilkel

kabilelerinde animizme rastlanmadığını fakat insanların ahlâkî adaba uyup

uymadıklarını denetleyen ve gökte bulunan “tek” ve “bir” yüce tanrı kavramına her

yerde rastlandığını ortaya koymuştur. Buna benzer bir “ilkel monoteizm” de

Wilhelm Schmidt tarafından savunulmuştur. Wilhelm Schmidt, bütün ilkel

kabilelerde “tek” ve “bir” olan yüce varlık inancının izleri bulunduğunu

savunmuştur.

Bu teorilerin yanı sıra, ilmî çevrelerce savunulan çok önemli bir tez daha

vardır. Bu tezde, bütün dinî gelişmelerin başlangıcında görülen “her şeye kadir” ve

“bir” olan yüce varlık inancı, tarihi-kültürel değişmeler sonucunda “politeizm” ve

“animizm” gibi inançlara dönüşmüş, geçirmiş olduğu dönüşüme rağmen söz

konusu eski inancın “her şeye kadir olan yüce varlık inancının izleri ortadan

kalkmamıştır” görüşü açıklanmaya ve dikkatlere sunulmaya çalışılmıştır.

Görüldüğü üzere “dinin kaynağı” konusunda ortaya konulan en son ilmî

sonuçlar, vahyin bildirdiği verileri desteklemekte ve dinin kaynağının tevhit inancı

olduğunu teyit etmektedir.

İslam İnancına Göre Dinin Kaynağı

İslam inancına göre din, Allah tarafından “vahiy yoluyla” bildirilen bir

kurumdur. İlk insan olarak yaratılan Hz. Âdem, aynı zamanda “ilk Peygamber”

olarak Allah tarafından görevlendirilmiş olup kendisine tevhit dini bildirilmiştir. Hz.

Âdem’den sonra gönderilen bütün dinlerde “Allah’ın varlığı ve birliği” ile

MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
Page 8: İSLAM İNANÇ ESASLARI - kaabalive.netkaabalive.net/indirDiger/ilahiyatonlisansdersleriHafta1/İLH1009-Ünite 1.pdf · ile “Müslimîn” kelimeleri bir arada geçmektedir. (Hacc,

Dinin Tanımı ve Mahiyeti

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8

Yegâne şâri’ (din

koyucusu) Allah

Teala’dır.

“nübüvvet” ve “ahiret” inancı değişmez üç temel ilke olarak yer almıştır. Bundan

dolayı Hz. Âdem’den Hz. Muhammed’e kadar bütün peygamberlerin getirdiği

dinlerin ortak adı “İslam” olmuştur.

Şu da bir gerçektir ki insanlar, tarihin akışı içinde zaman zaman “hak

din”den uzaklaşarak yanlış yollara, temelsiz inanç ve anlayışlara yönelmişlerdir.

Allah’ın göndermiş olduğu “hak” dinde zaman zaman meydana gelen “bozulma” ve

“farklılaşma” sebebiyle Allah, yeni peygamberler göndermek suretiyle insanları ya

“eski dinlerini aslî şekilde öğrenip uygulamaya” çağırmış ya da “yeni din ve şeriat”

göndermiştir.

Bu nedenle İslam bilginleri Kur’an’ın bu konudaki açıklamalarına dayanarak

insanda bulunan “hak dini benimseme eğilimi” nin “fıtrî/yaratılıştan” olduğunu

ifade etmişler ve ayette (Rum, 30/30) geçen “fıtratullah” deyiminin “Allah’ın dinî”

olduğunu kabul etmişlerdir.

Sonuç olarak diyebiliriz ki, ayet ve hadislerde hak dinlerin ilahî kaynaklı

oldukları ısrarlı bir şekilde vurgulandığından, İslam bilginlerinin din

tanımlamalarında da bu kayıt daima yer almaktadır. Dinlerin kaynağı Allah

olduğundan, herhangi bir hak dinin, peygamberi veya ortaya çıktığı kavimle

ilişkilendirilerek adlandırılması doğru görülmemiştir.

İnsanlar Din Koyucusu Olabilirler mi?

İnsanlar din koyucusu olamazlar. Sıradan insanlar, bir tarafa peygamberler

bile din koyucusu olamazlar. Peygamberlerin görevi, dinin hükümlerini insanlara

ulaştırmaktır. Bundan dolayıdır ki peygamberler din koyucusu (şâri’) olarak değil,

din tebliğcisi (mübelliğ) olarak isimlendirilmişlerdir. Bazı dinî kaynaklarda

peygamberlere din koyucusu denilmesi, gerçek değil mecazî anlamdadır.

İnsanların din koyucusu olamayacakları şu şekilde temellendirilebilir:

İnsanlar, Allah Teala tarafından gönderilen bir dine sahip

olmadıkça, bilmeleri gerekli olan birçok gerçeklere ulaşamazlar.

Özellikle Allah’ın rızasına uygun düşecek ibadet ve amellerin

nelerden ibaret olduğunu bilemezler.

Beşerin ortaya koyduğu her türlü bilgi, asla tam ve

mükemmel değil, aksine pek çok eksikliklere sahiptir. Eksik ve

kusurlu olan şeyler ise dinden beklenilen yüce faydaları ve kamu

yararını sağlayamaz.

İnsanlığı ilgilendiren şeylerin başında gelen din şayet

insanlar tarafından ortaya konulacak olsa, konulan bu şey hiçbir

zaman hata ve yanlıştan arınmış olamayacağı gibi, beşerin

MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
Page 9: İSLAM İNANÇ ESASLARI - kaabalive.netkaabalive.net/indirDiger/ilahiyatonlisansdersleriHafta1/İLH1009-Ünite 1.pdf · ile “Müslimîn” kelimeleri bir arada geçmektedir. (Hacc,

Dinin Tanımı ve Mahiyeti

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9

Dinin emirleri

“akledilebilir” ve

“beşerin fıtratı ile

uyumlu” özelliktedir.

tabiatında gizli olan zorbalık, despotluk, baskı ve cebirden de

arındırılmış olamaz. Böyle bir özellikteki din asla insanlığın

genelinin refahına, hizmet edemez.

İnsanların din koyucusu olmalarının kabul edilmesi

durumunda, dünyadaki insanların sayısınca değişik dinin ortaya

çıkma söz konusu olabilir. Bu kadar çok farklı din ise insanlığı bir

“vahdet dairesi” içine çekecek özellikleri kendi bünyesinde

toplayan ve bütün insanlığın mutluluğunu sağlayan bir yetkinliğe

ve etkiye sahip olamaz.

İnsanların ortaya koyacakları din hiçbir vakit insanlığın

ruhunun derinliklerine nüfuz edemez. Dolayısıyla bireylerin böyle

bir dine itaat etmeleri ve boyun eğmeleri bütün kalbi

samimiyetleriyle gerçekleşemez.

Akıl ve Vicdan, Dinin Yerini Tutabilir mi?

Yukarıda dinin kaynağının “vahiy” ve “nübüvvet” olduğunu ifade etmiştik.

Şayet vahiy ve nübüvvet olmasaydı, beşer selim aklı ile iyiyi kötüden ayırt edebilir,

dine ve dinin “şeriat” kısmına kendiliğinden akıl erdirebilir miydi? sorusu üzerinde

geçmişte pek çok tartışma olmuş ve bir kaç mezhep görüş bildirmiştir. Mutezile,

vahiy ve nübüvvet olmasaydı “dinin esasları”nı aklın kesinlikle kendiliğinden

bulabileceğini iddia ederken, Eşarîler, aklın, sadece İlahî hitapları anlamaya

yarayan bir alet olduğunu, vahiy ve nübüvvet olmaksızın aklın, dinin esaslarını

kendiliğinden bulamayacağını söylemişlerdir. Mâturîdîler ise aklın, Allah’ın varlığını

ve kemal sıfatlarını düşünme ve delil arama yöntemiyle kavrayabileceğini, beşer

aklının böyle bir yetiye sahip olduğunu, bundan dolayı sadece bu kadarla insanların

mükellef olduklarını, bunun ötesinde dinin ve şeriatın hükümlerini anlamak için İlahî

hitaba muhtaç olduğunu ifade etmişlerdir.

Özetle dinin emirlerinin “akledilebilir” olduğu ve bunların beşerin fıtratında

“öz olarak” mevcut olduğu hususunda bütün İslam mezhepleri görüş birliği

içerisindedir. İhtilaf edilen tek nokta akıl ve fıtratın, “bağımsız bir kaynak” olup

olmaması problemidir.

Vicdana gelince, bazı filozoflar vicdanın dinin yerini alabileceğini

söylemişlerse de bu, asla doğru değildir. Zira insanların yaratılıştan gelen “iyiyi

kötüden, hayrı şerden ayırt etme yetenek ve yetisi” olsa da, “vicdan” denilen bu

yeteneğin, eğitim-öğretim ile ve güzel terbiye ile gelişip ilerleyeceği, kötü

alışkanlıklarla veya sosyal yönden kötü çevrelerin olumsuz telkinleriyle körleşeceği

ve hatta büsbütün yok olabileceği de şüphe götürmez bir gerçektir. Hem öyle olsa

bile acaba bu yetenek herkeste aynı derecede mi ortaya çıkmaktadır? Bunun böyle

MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
Page 10: İSLAM İNANÇ ESASLARI - kaabalive.netkaabalive.net/indirDiger/ilahiyatonlisansdersleriHafta1/İLH1009-Ünite 1.pdf · ile “Müslimîn” kelimeleri bir arada geçmektedir. (Hacc,

Dinin Tanımı ve Mahiyeti

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10

İslam bilginlerine göre

üç tür din vardır:

Hak din

Muharref dinler

Batıl dinler

olmaması, “vicdanın dinin yerini alamayacağı” gerçeğine en büyük delil değil

midir? Delil değilse, o zaman, ebeveynini boğazlayan, hatta evlatlarını diri diri

mezara gömmüş olan insanların hâline ne diyeceğiz? Gerçekten de dünyada öyle

caniler, öyle katiller ve öyle ölüm makineleri vardır ki, bunların doğuştan tertemiz

olarak yaratılmış olan vicdanları, kendilerinde meydana gelen kötü alışkanlıklar

sonucunda büsbütün sönüp gitmiştir. Nitekim bu hususta Jean Jack Rousseau’nun

şu sözleri ne kadar anlamlıdır: Vicdan, hata işlemez, yanılmaz bir “ilahî kılavuz” dur.

Fakat insanda bu kılavuzun mevcut olması insan için yeterli değildir. Mutlaka

bunun tanınması ve sürekli takip edilmesi gerekmektedir. Bu kılavuz kendi hâlini

her kalbe ifade ettiği hâlde onu işitenler neden bu kadar az bulunurlar. Bunu

anlamak gerçekten çok zordur. Çünkü o bize, yaratılış diliyle söylemekte ama her

şey bu dili bize unutturmaktadır.

Şu hâlde “iyi vicdan” a sahip olabilmek için iyi bir “din terbiyesi” almış,

ahlâkî bakımdan yüksek seviyelere ulaşmış çevrelerde bulunmak gerekmektedir.

Bu hususta ancak hakiki bir din terbiyesi almış, bu terbiyeden az çok istifade etmiş

olan insanların vicdanları, sahiplerini fenalıklardan alıkoyarak fazilet yoluna sevk

edebilir. Aksine yalnız başına vicdan, insana ne yaratılış gayesini bildirebilir, ne

gideceği yolu gösterebilir, ne de hayır ve şerri ayırt ettirebilir. Vicdan, sapıklığa

düşmemek ve yolunu şaşırmamak için kendisine yol gösterecek bir rehbere

muhtaçtır ki, o da ilahî vahiy ile oluşmuş bulunur.

Dinlerin Sınıflandırılması

İslam Bilginlerinin Sınıflandırması

Bilindiği üzere günümüz dünyasında birçok din bulunmaktadır. Dinler

tarihçileri bunları çeşitli şekillerde ele almış ve farklı sınıflandırmalar yapmışlardır.

İslam bilginleri ise dinleri temelde üç kısma ayırarak incelemektedirler:

Hak Din: Allah tarafından peygamber aracılığı ile insanlara

bildirilen, hiçbir değişikliğe uğramadan ve bozulmadan günümüze

kadar gelen dindir. Bu özellikleri taşıyan din, İslam dinidir.

Tahrif Edilmiş (Muharref) Dinler: Allah tarafından

peygamberleri aracılığı ile bildirildiği hâlde, sonradan insanlar

tarafından değiştirilen ve aslı bozulan dinlerdir. Bunlara en iyi

örnek Musevilik ve Hristiyanlık’tır.

Batıl Dinler: Baştan itibaren insanlar tarafından uydurulan

dinlerdir. Bunların, peygamberlerin tebliğ ettiği dinlerle hiçbir ilgisi

yoktur. Bunlara örnek olarak da totemizm, animizm, Brahmanizm

gibi ilkel dinler verilebilir.

MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
Page 11: İSLAM İNANÇ ESASLARI - kaabalive.netkaabalive.net/indirDiger/ilahiyatonlisansdersleriHafta1/İLH1009-Ünite 1.pdf · ile “Müslimîn” kelimeleri bir arada geçmektedir. (Hacc,

Dinin Tanımı ve Mahiyeti

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11

Kuran’da hak din – batıl

din ayrımı vardır.

İslam bilginlerinin yapmış oldukları bu din sınıflandırması, Kur’an-ı Kerim’e

dayanmaktadır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Allah Teala İslam için “Allah katındaki

din” (Âl-i İmran, 3/19), “dosdoğru din” (Rum, 30/30), “hak din” (Tevbe, 9/33; Fetih,

48/28; Saff, 61/9) ifadelerini, “İslam dışındaki dinler” için ise sadece din ismini

kullanmakta (Tevbe, 9/33; Fetih, 48/28; Saff, 61/9; Kâfirûn, 109/6), “muharref” ve

“batıl” gibi nitelemelerde bulunmaktadır. (Mâide 5/41 ; Âl-i İmran 3/85).

Bu temel sınıflandırma dışında tanınmış İslam bilginlerinden Şehristânî

dinleri, ilahî dinler-batıl dinler şeklinde bir ayırıma tabi tuttuktan sonra şöyle bir

sınıflamaya daha gitmektedir:

Asıl anlamda din ehli olanlar: Müslümanlar, Ehl-i kitap denilen Yahudiler ve

Hristiyanlar, kitabı bulunması şüpheli olan Mecusiler.

Kendi beşerî düşünüş biçimlerine uyan kimseler: Filozoflar, Sâbiîler, Dehrîler,

Putlara tapanlar, Brahmanlar.

İslam inancına göre bütün peygamberler hak dini tebliğ etmiş, onun

yaşanmasını teşvik etmiş, kendileri de örnek olmuşlardır. Hz. Musa’nın getirdiği

dine Yahudilik, Hz. İsa’nın getirdiği dine de Hristiyanlık denilmesi herhangi bir

temele dayanmamaktadır. Bu isimler onlara sonradan verilmiştir. Çünkü ne Hz.

Musa ve ne de Hz. İsa bu isimleri kullanmıştır. Hem Hz. Musa ve hem de Hz. İsa,

Allah’ın emirlerini tebliğ etmiş, “bir olan Allah” a iman ve kulluğa çağırmış, ilahî

kitap olan Tevrat ve İncil’e göre yaşamaya davet etmişlerdir.

Kur’an-ı Kerim, peygamberlerin getirdikleri dinlerin hepsinin “hak din”

olduğunu, Allah’a teslimiyete çağırdıklarını belirtmiş İslam ismini ise “son

peygamberin tebliğ ettiği din” e vermiştir. Bu husus Kur’an-ı Kerim’de

şeklinde ifade edilmektedir.

Diğer Sınıflandırmalar

Batıda dinler tarihçileri tarafından yapılan din sınıflandırmaları genelde üç

açıdan gerçekleştirilmektedir:

Tanrı kavramı açısından: Tanrı kavramı esas alınarak

yapılan tasniflerde dinler:

I. Tek tanrılı dinler (Bütün ilahî dinler),

“Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin

için din olarak İslam’ı seçtim”(Mâide,5/3).

MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
Page 12: İSLAM İNANÇ ESASLARI - kaabalive.netkaabalive.net/indirDiger/ilahiyatonlisansdersleriHafta1/İLH1009-Ünite 1.pdf · ile “Müslimîn” kelimeleri bir arada geçmektedir. (Hacc,

Dinin Tanımı ve Mahiyeti

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12

Dinler tarihçilerinin din

tarifleri çok çeşitlidir.

II. Düalist/iki tanrılı dinler (Mecusilik),

III. Çok tanrılı dinler (Eski Yunan, Roma ve Mısır dinleri),

IV. Tanrı konusunda açık ve net olmayan dinler (Budizm, Şintoizm

dini) şeklinde gruplandırılmaktadır.

Sosyoloji-Tarih açısından yapılan din sınıflaması: Bu

sınıflandırmaya göre dinler:

Yahudilik, Hristiyanlık, İslam, Budizm dini gibi kurucusu olan dinler, eski

Yunan ve Eski Mısır dinleri gibi geleneksel dinler, Nuer, Dinka, Ga dinleri gibi İlkel

kabile dinleri, genellikle bir kurucusundan söz edilmeyen, sadece bir millete ait

olan milli dinler, Hristiyanlık ve İslam dini gibi cihanşümul dinler şeklinde

gruplandırılmaktadır.

Coğrafi kriteri esas alan tasnifte ise dinler:

Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam dini gibi Ortadoğu veya Sami grubu dinler,

Hinduizm, Budizm, Jainizm dini gibi Hint grubu dinler, Konfüçyüsçülük, Taoizm,

Şintoizm dini gibi Çin-Japon grubu dinler ve Afrika grubu dinler, şeklinde

sıralanmaktadır.

Dinler aynı zamanda tipleri (tipolojik), biçimleri (morfolojik) ve olguları

(fenomonolojik) bakımlardan sınıflamaya tabi tutulmuştur. Bunları da şöyle

sıralayabiliriz:

1) Vahye dayanan ve dayanmayan dinler,

2) Misyonerliğe yer veren ve vermeyen dinler,

3) Ahiret inancı olan ve olmayan dinler,

4) Kutsal kitabı olan ve olmayan dinler,

5) Geçmişin ve günümüzün dinleri,

6) Bir bölge ve kıtaya özgü olan veya olmayan dinler.

İlahî Dinleri Diğerlerinden Ayıran Temel Özellikler

İlahî dinleri batıl dinlerden ayıran başlıca özellikler şunlardır:

İlahî dinler, bütün kâinatta “iradesi mutlak kanun olan” tek

bir yaratıcı olduğuna ve ahirete ait sorumluluğa imanı öngörürler.

İlahî dinler varlıklar âlemi kategorisi içinde melek denilen

varlıkları kabul ederler.

MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
Page 13: İSLAM İNANÇ ESASLARI - kaabalive.netkaabalive.net/indirDiger/ilahiyatonlisansdersleriHafta1/İLH1009-Ünite 1.pdf · ile “Müslimîn” kelimeleri bir arada geçmektedir. (Hacc,

Dinin Tanımı ve Mahiyeti

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13

Allah nezdinde gerçek

din İslam’dır

İlahî dinler, varlığı “zorunlu/vacip” olan bir yaratıcıya

inanmayı ve O’nun emirlerine samimi bir kalp ile saygı göstermeyi,

O’na ibadet etmeyi emredip O’ndan başkasına ibadeti yasaklarlar.

İlahî dinler, en yüksek bir ahlak ile seçkin hâle gelmiş olan

bir şahsiyetin (Peygamberin) Allah’tan vahiy ve ilham yoluyla aldığı

ve insanlara ulaştırdığı hüküm ve düsturlar bütünüdür.

İlahî dinler, ilahî vahye dayanan mukaddes kitaplara

dayanırlar.

İlahî dinlerin genel ilkeleri sosyal bir toplumun oluşumunu

ve bu toplumun en mükemmel bir sistem üzere devam edip

gitmesini, aklî ve medeni gelişimini ve genelin menfaatini hedef

edinir.

İlahî dinlerde tebliğ aracı olan ve peygamber ismiyle

şereflendirilmiş bulunan bu tarihi şahsiyetler, dinî, ahlakî ve sosyal

hayatta birer müceddid konumundadırlar. Öyleyse, her birisi birer

olağanüstü ve mükemmel sosyal müesseseler oluşturmuş olan bu

büyük insanları, ne sihirbaz ve kâhinlerle, ne de filozof ve cihangir

hükümdarlarla bir tutmak mümkün değildir.

Dinin İnsanlık İçin Önemi

Son yıllarda yapılan gerek antropolojik ve gerekse dinler tarihî çalışmaları

göstermektedir ki, tarihin hangi devresine bakılırsa bakılsın dinsiz bir toplumun

varlığı söz konusu değildir. Zira insana hitap eden ve insan için söz konusu olan din,

insanla beraber var olmuş, insanlık tarihinin her döneminde, canlılığını korumuş,

tarih boyunca varlığını sürdürmüş ve “insan hayatının ayrılmaz bir vasfı” olma

karakterini sürdüre gelmiştir. Öyleyse din, tarihin bütün devirlerinde ve bütün

toplumlarında daima mevcut olan “evrensel” ve “köklü” bir olgudur.

Din “insanlığın vazgeçilmez bir gerçeği” olması sebebiyle geçmiş devirlerde

olduğu gibi günümüzde de varlığını devam ettirmekte, gelecekte de devam

ettirecektir. Bunun temel sebepleri şu şekilde sıralanabilir:

Dinî duygunun, fıtrî ve insanın da “dinî bir varlık” olması:

İnsandaki “dinî” duygu, “fıtrî” (yaratılıştan gelen) bir özelliktir. Bu

duygu, “insanın kendi öz varlığı hakkındaki şuuru” ile birlikte

ortaya çıkar ve bu şuur ile birlikte gelişir. Çünkü din duygusu

insanın doğuştan beraberinde getirdiği bir yetidir. İnsan, her

zaman ve her yerde yüce, kudretli ve ulu bir varlığı kabul etme,

ona yönelme, ona sığınma, ona güvenme ona bağlanma ve ondan

MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
Page 14: İSLAM İNANÇ ESASLARI - kaabalive.netkaabalive.net/indirDiger/ilahiyatonlisansdersleriHafta1/İLH1009-Ünite 1.pdf · ile “Müslimîn” kelimeleri bir arada geçmektedir. (Hacc,

Dinin Tanımı ve Mahiyeti

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14

Dinsiz bir toplum

düşünülemez.

yardım dileme ihtiyacını hissetmiştir. Tüm bu duygular, din ile

karşılanmaktadır.

Dinin “fıtrî” olma özelliğini Kur’an şöyle açıklamaktadır:

Yapısı itibariyle insanın dine muhtaç olması: İnsan, ruh ile

bedenden mürekkep bir varlıktır. Bedenin ihtiyaçları olduğu gibi,

ruhun da kendi özelliğine uygun birçok ihtiyaçları vardır. Ruhun

ayrıca kendine özgü bir özelliği daha bulunmaktadır: Yüce âlemden

gelmesi, diğer bir ifadeyle maddi değil manevi özellikte olması.

Ruh, maddi olan bu beden kafesinde misafirdir. Bedensel

ihtiyaçların karşılanması nasıl hayatın bir gereği ise, maddesel

olmayan ruhi ihtiyaçlarının karşılanması da öyle gereklidir. Onun

bu ihtiyaçlarını karşılayan en köklü müessese ise dindir. Ruhun

ihtiyaçları ―daha önce de ifade edildiği gibi― doğuştan getirmiş

olduğu yüce bir kudretin mevcudiyetini kabul etme, ona yönelme,

dua ve niyaz ile ona sığınma, ona güvenme ve bağlanma

duygularıdır. Bu duygular insanda öylesine köklüdür ki, tarih

boyunca bütün insanlar, şu veya bu şekilde bir insana, herhangi bir

nesne veya varlığa, bu duyguların “doğal dürtüleri” ile kutsallık ve

yücelik nispet ederek bağlanmışlardır. Çünkü her şeyi var eden bir

yüce kudretin mevcudiyetini kabul edip ona bağlanma insanın

ruhsal ve manevi yapısını kuvvetlendirir. Dua, niyaz ve üstün

kudrete sığınma ise insanı yüceltir.

Kendisine sığınılacak en mükemmel varlık şüphesiz kâinatın yaratıcısı olan

Allah’tır. Çeşitli dinlerde farklı isimlerle anılan, çeşitli şekillerde tasvir edilen yüce

kudret veya kutsal varlıkların özünde bu inanç yatmaktadır.

Dinin, bireyleri kutsal duygu ve alışkanlıklarda birleştiren,

toplumları yücelten ve geliştiren bir kurum olması. Gerçekten de

din, insanlara yön verip onları iyi ve faydalı şeyler yapmaya

yönlendiren bir hayat sistemidir. Din aynı zamanda ahlâkî bir

müessese olarak da insanlara yön veren, en mükemmel

kanunlardan daha kuvvetli bir şekilde kişiyi içten kuşatan,

kucaklayan ve yönlendiren bir disiplindir.

“Sen yüzünü bir hanif olarak dine, Allah’ın, insanları

üzerine yaratmış olduğu fıtratına çevir. Allah’ın yaratması

değiştirilemez” (Rum, 30/30).

MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
Page 15: İSLAM İNANÇ ESASLARI - kaabalive.netkaabalive.net/indirDiger/ilahiyatonlisansdersleriHafta1/İLH1009-Ünite 1.pdf · ile “Müslimîn” kelimeleri bir arada geçmektedir. (Hacc,

Dinin Tanımı ve Mahiyeti

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15

Din, manevi gelişme

sağlar.

Dinin, insanın psikolojik yapı ve yaşayışında en son ve en güzel bir

sığınak olması. Bilindiği üzere her insan yaşayışı boyunca

yalnızlıklar ve çaresizlikler yaşar, korkularla, üzüntü, sarsıntı ve

hastalıklarla, musibet ve felaketlerle yüz yüze gelir. İşte bu

durumlar karşısında ona ümit, teselli ve güven sağlayan en son

sığınak dinidir. Bunun içindir ki, hakiki anlamda bir “dinî yaşayış”,

insanı ruhi bunalımlardan korur, kendisine ve çevresine karşı daha

duyarlı ve dengeli hâle getirir.

Dindeki ahiret inancının insan hayatında etkili olması din,

bireylerin dünya hayatındaki davranışlarında etkili olduğu gibi

insandaki ebediyet duygusuna da çok etkin bir şekilde cevap

vermektedir.

İnsanlığın manevi ve zihnî gelişmesinde dinin önemli payı vardır.

İSLAM DİNİ VE DİĞER DİNLER

Diğer Dinler

Hz. Muhammed, Allah Teala’dan almış olduğu yeni vahyi insanlara tebliğ

etmeye başladığında yeryüzünde birçok inanç ve din türü mevcuttu. Bu inanç

türleri içinde en belirgin ve en bilinir olanları: 1) Dehriyye, 2) Putperestlik / fetişizm,

3) Politeizm / paganizm, 4) Yıldızlara tapınma (Sâbiîlik) idi.

Din olarak ise Mecusilik, Brahmanlık, Budizm, Sâbiîlik, Yahudilik ve

Hristiyanlık mevcuttu. Bunlar, bir dereceye kadar “vahiy izlerini taşıyan dinler” idi

ve bu özellikte olmaları sebebiyle de o günün Mekkelileri tarafından “kolaylıkla

kabul edilebilir din” özelliği taşımaktaydı.

Şimdi bunları, bilgi olması bakımından kısaca ele alıp inceleyelim:

MECUSİLİK: Zerdüşt’ün getirdiği dinin bozulmuş şekline

verilen addır. “Zerdüşt” denilen kişi “tek Allah” (Ahura Mazda)

inancını tebliğ etmiş, O’nun seçtiği kimselere ilahî vahyin

geleceğine, meleklere ve ölüm sonrası hayata imanı emretmişti.

“Zend-Avesta” isimli Kutsal kitaplarında (Yaşt, 13, XXVIII, 129)

putları kıracak olan “Soeşyant” adlı birinin geleceği

bildirilmektedir. Ancak “Zerdüşt’ün tebliğ ettiği tek Allah”, nasıl

olmuşsa daha sonra biri “iyilik” öteki “kötülük” tanrısı olmak üzere

iki tanrı inancına dönüşmüş, tanrının kudret ve kuvvetini temsil

ettiğine inanılan “ateş” yüceltilerek “ateş kültü/Mecusilik”

oluşturulmuştur.

MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
Page 16: İSLAM İNANÇ ESASLARI - kaabalive.netkaabalive.net/indirDiger/ilahiyatonlisansdersleriHafta1/İLH1009-Ünite 1.pdf · ile “Müslimîn” kelimeleri bir arada geçmektedir. (Hacc,

Dinin Tanımı ve Mahiyeti

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16

Çok tanrılı dinler

insanın maddi ve

manevi ihtiyaçlarını

karşılamada yetersizdir.

BRAHMANİZM: Çok tanrılı bir dindir. Aslında Brahmanlar tek

tanrıya inanmakla birlikte O’nun yaratıkları veya O’nun sıfatları

şeklinde de olsa tanrının birtakım iz ve belirtilerine tapmaları

nedeniyle “çok tanrılı” imiş gibi gözükmektedirler. Hintliler, tarihin

her devresinde tanrının kendisini çeşitli şahsiyetlere büründürerek

insanlara gösterdiğine inanırlar. Bu inanç zamanla onları hulul (ava

tara = enkarnasyon) inancına sürüklemiş, hatta bununla da

kalmayarak “tanrı’nın bedenleşmesi” ve “maddi şekillerle tasviri”

inancını, bunun sonuncunda da “binlerce ilahın var olduğu”

kanaatini ortaya çıkarmıştır. Ayrıca kapalı bir din hüviyeti ortaya

koyan Brahmanizm’deki “kast sistemi”, “eşitlik” ve “kardeşlik”

ilkeleriyle de çelişmektedir. Bu dine mensup olan kişiler, sürekli

“tenasüh hâli” içinde olduklarına inanmaktadırlar.

BUDİZM: Kurucusu olan Buda’nın, Brahmanizm’deki puta tapma

inancını reddedip ona karşı çıkmasıyla ortaya çıkmış olan bir dindir.

Budizm, bir bakıma Brahmanizm’deki putların kırılması yolunda bir

reform niteliği taşımış olmasına rağmen yine de ana din olan

Brahmanizm’den birçok izler taşımaktadır. Çünkü putlara karşı

olan Buda’nın getirdiği bu yeni din kendisinden sonra “Buda

heykellerine tapınma” şeklinde “putperest” bir karaktere

bürünmüş ve Brahmanizm’e benzer bir yapı arz etmeye

başlamıştır.

Buda’ya göre, “hayatın tabii olayları” bir “ıstırap” tır. Bundan kurtuluş ise

bütün nefsi arzu ve ihtiraslardan uzaklaştırmaya bağlıdır. Bu görüş, zamanla

Budizm’e inanan kişileri, aşırı riyazet, nefse eza etme ve hatta dünya hayatını

tamamen terk etme gibi “aşırılıklara” sevk etmiştir. Yapısındaki köklü değişiklik ve

bozulmalara rağmen Budizm’de de “ileride gelecek bir kurtarıcı” (Maitreya veya

Metteya) müjdesi ve beklentisi vardır.

SÂBİÎLİK: Sâbiîler’in oldukça eskiye dayanan tarihleri

olmakla birlikte bu dinin nasıl doğduğu, kim tarafından kurulduğu ,

onu kimlerin yaydığı açık ve net olarak bilinmemektedir. Bilinen şu

ki, İslam’ın geldiği dönemde mevcut olan inançlardan birisidir.

Sâbiîler hicri I. yüzyılda Müslümanların hâkimiyeti altına

girdiklerinden dolayı onlara zimmîlik statüsü tanınmıştır. Sâbiîlik’te

bir “yüce varlık” inancı mevcut olmakla birlikte bu inançla beraber

bir de “ışık âlemi” ile “karanlık âlem” arasındaki mücadeleye

dayanan “düalizm/senevîlik” söz konusudur. Sâbiîlik’te

“Peygamberlik” inancının mevcudiyeti tartışmalıdır. Fakat Hz.

MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
Page 17: İSLAM İNANÇ ESASLARI - kaabalive.netkaabalive.net/indirDiger/ilahiyatonlisansdersleriHafta1/İLH1009-Ünite 1.pdf · ile “Müslimîn” kelimeleri bir arada geçmektedir. (Hacc,

Dinin Tanımı ve Mahiyeti

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17

İslam, evrensel bir

dildir.

Yahya’ya büyük önem verirler ve “kendi peygamberleri” olarak

kabul ederler. Diğer taraftan Sâbiîler Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa

ve Hz. Muhammed’i “kötülük peygamberi”, “yalancı peygamber”

olarak nitelerler. Sâbiîlik, zamanla çeşitli inançların karıştığı ve

inananlarının azaldığı bir din hüviyetini almıştır.

İslam’ın geldiği asırda mevcut olan inançların en önemlilerinden olarak

ifade edilen Hristiyanlık ve Yahudiliğe gelince, bunları İslam dini ile karşılaştırmalı

olarak ele almayı düşünmekteyiz.

İslam Dini

İslam’ın Evrensel Özellikleri

İslam dini, Yüce Allah tarafından gönderilen son ve mükemmel dindir. Irkı,

kavmi veya coğrafyayı hedef almamıştır. Siyah, beyaz, sarı hangi renkten ve ırktan

olursa olsun bütün insanlara gönderilmiş bir dindir. İslam dinini diğer dinlerden

ayıran özelliklerden bazılarını şu şekilde ifade edebiliriz:

Her yerde ve her zaman, her sınıf ve her tabakadan bütün

insanlara şamil, en makul ve insan fıtratına en uygun bir şekilde

“inanç ve ibadet prensipleri” içeren, fert ve toplumlar arasındaki

hukukî ve ahlâkî ilişkileri düzenleyecek biçimde “yaşam gerekleri”

sunan, insanlığın maddi ve manevi alanda mutluluk ve esenliğini

sağlama sorumluluğunu üstlenen İlahî bir dindir.

Hedef ve gayesi, sadece insan olan ve insanı yalnızca bu dünyada

değil, hem bu dünya ve hem de öteki dünyada bütün nimetlere, en

şerefli ve en yüksek mertebelere yükselten, özetle; insanı

yaratılışına ve fıtratına en uygun bir şekilde yaşatan tek dindir.

Allah Teala bu gerçeği bizlere şöyle bildirmektedir:

Allah katında kabule layık tek dindir. Allah Teala, İslam dışı

inançların kabul olunmayacağını Kur’an’ı Kerimde çok açık bir ifade

ile şu şekilde açıklamıştır:

“O hâlde Resulüm, gerçek Müslüman olarak yüzünü doğrudan doğruya

İslam’a; Allah’ın yaratılış biçimine/fıtratına (dinine) çevir ki, Allah Teala bütün

insanları o bunun üzerine yaratmıştır. Allah’ın yaratmasında değişiklik yoktur.”

(Rum, 30/30).

MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
Page 18: İSLAM İNANÇ ESASLARI - kaabalive.netkaabalive.net/indirDiger/ilahiyatonlisansdersleriHafta1/İLH1009-Ünite 1.pdf · ile “Müslimîn” kelimeleri bir arada geçmektedir. (Hacc,

Dinin Tanımı ve Mahiyeti

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18

Yüceliğini, düşmanlarının bile kabul ettiği bir dindir. Bu konuda bilgi

sahibi olmak amacıyla, bir zamanların Anglikan kilisesi tanınmış

rahiplerinden olan İzak Taylor’un, 7 Ekim 1887’de yapmış olduğu bir

konuşmayı sunmak yeterli olacaktır. İzak Taylor, bir ruhaniler

topluluğu huzurunda yaptığı konuşmasında, şunları söylemektedir:

İslamiyet, medeniyeti yaymada Hristiyanlıktan daha fazla hizmet

etmiştir. Bu konuda İngiliz komutanları ve gezginleri tarafından,

İslamiyet’in pratik sonuçları hakkında ifade edilen şeyleri dikkate

almak yeterlidir. Hz. Muhammed’in dinini her ne zaman bir Zenci

kabilesi kabul etse derhal putperestlik, şeytanlara tapınma, Allah’a

şirk koşma, insan eti yeme, insandan kurban kesme, çocukları

öldürme sihirbazlık yapma gibi pek çok şeyi bırakmakta, çırılçıplak ve

vahşi bir tarzda ortalıkta dolaşan halk hemen elbise giymeye

başlamakta, kirlilik temizliğe dönüşmekte öze saygı ve ağırbaşlılık

meydana gelmektedir. Ayrıca misafirperverlik, dinî görevler arasına

girmekte, sarhoşluk veren tüm içecekler yok denecek kadar

azalmakta, kumar, kontrol altına alınmakta, edep dışı danslar,

cinsler arası gayri meşru ilişkiler ortadan kalkmakta, kadınların her

türlü haramlardan çekinmeleri fazilet sayılmaktadır. Fuhuş yerine

namus, tembellik yerine, sanat hâkim olmakta, kan davaları son

bulmakta, esir ve hayvanlara yapılan her türlü eza ve cefa

yasaklanmakta, insanî duygular gelişmekte, şahsiyetli ilişkiler,

dostluk ve kardeşlikler kurulmakta, çok evlilik ve esaret bir sisteme

bağlanmakta, kötülüklerin tamamı yasaklanmaktadır. (Esat,

Mahmud. (1311). Dîn-i İslam. İzmir. s.12)

Gerçekten de İslamiyet, bilim sanat, ekonomi gibi konularda

ilerlemesine paralel olarak âlemdeki kötülüklerin her türlüsünü

Bir

eyse

l Etk

inlik

• İslam'ın evrensel özelliklerinin başka neler olabileceğini düşündünüz mü?

“Doğrusu, Allah katında kabul edilmiş olan tek din, İslam’dır.” (Al-i İmran, 3/l9),

“Kim İslam’dan başka bir din ararsa, (arayıp da bulmuş olduğu) o din

kendisinden kabul olunmaz. Ahirette ise ebedî zarar çekenlerden biri olacaktır.”

(Al-i İmran, 3/85).

MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
Page 19: İSLAM İNANÇ ESASLARI - kaabalive.netkaabalive.net/indirDiger/ilahiyatonlisansdersleriHafta1/İLH1009-Ünite 1.pdf · ile “Müslimîn” kelimeleri bir arada geçmektedir. (Hacc,

Dinin Tanımı ve Mahiyeti

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19

İslam, akla ve fıtrata

uygun bir dindir.

önlemek için de önemli bir kuvvet olmuştur. Oysaki günümüzde

Avrupa, madde planında ilerleyip teknik alanda geliştikçe, zulüm,

haksızlık ve ahlak dışı hâllerin yayılmasına sahne olmuştur.

İslamiyet, ortaya koyduğu yüksek medeniyet neticesinde

okuma-yazma, ilim-sanat, giyim-kuşam, bedensel-ruhsal temizlik,

ağırbaşlılık ve doğruluk gibi pek çok alanda dünyaya çok şeyler

öğretmiş, şaşırtıcı bir şekilde medenî ve olgunlaştırıcı sonuçlar

ortaya koymuştur.

İslam’ın koyduğu ilkelerin insanın doğasına ve “tabii akla”

uygun olduğunu daha önce ifade etmiştik. Bunun en güzel örneği, on

sekizinci ve on dokuzuncu asır filozoflarının “din” hakkında ortaya

koydukları ortak görüşlerdir. Ferit Vecdi’nin “Medeniyet ve İslam”

isimli eserinde değinmiş olduğu bu görüşler iyice analiz edildiğinde,

kendileri Müslüman olmayan bu filozofların görüşlerinin, İslam’ın

ortaya koyduğu temel esas ve prensiplerle nasıl birebir örtüştüğü

çok net bir şekilde görülebilir. Vecdi, onların bu görüşlerini bizlere

şöyle aktarmaktadır: Evrende, kemal (yetkin) sıfatlarla nitelenmiş,

noksanlık ortaya koyan kusur ve eksiklerden uzak bir tanrı vardır. O

tanrı kadir ve hâkimdir. Ne bize ne de yaptığımız iş ve ibadetlere

ihtiyacı vardır. Eğer ders alma niyetiyle bakılırsa, bütün evreni, kendi

kemal sıfatlarına delâlet edecek tarzda ve müstesna bir sistem üzere

yarattığı basit bir şekilde görülebilir. Allah’ın fiilleri anlamsız

olmaktan ve çelişkiden çok uzaktır. İnsanların işleyecekleri

iyiliklerden ve kötülüklerden doğacak sonuçlar, kendilerine aittir.

Tanrı rahimdir; rahmet ve yardımı geniştir. Bundan dolayı tanrı,

dünyanın iyi olmasını ve bu iyiliğin devamını ister. İnsanın yararına

olan şeyleri sever ve sadece kendi menfaatleri için mükellef tutar.

Şefkatli ve merhametli olan tanrının kullardan istediği ibadetler,

yaşam kurallarına, tabiat kanunlarına ve insanın tabiatına uygun

şeylerdir. Bunlar, hiçbir zaman insan doğasına ters düşmez. Zira

ibadet, insanın yaratılışına ve doğasına esas teşkil eden temel

kanunlara, duygulara ve doğuştan gelen eğilimlere uygun olmalıdır.

Öyleyse ibadet, insanın yararına olan şeylerdir. İbadetten esas gaye,

nefisleri kötülüklerden arındırmaktır.(bkz. Akseki, Ahmet Hamdi.

(1943). İslam. İstanbul. c. I, s. 390)

Sonuç olarak, beşerî ve semavi dinlerin en gelişmişi olan ve Allah katında

yegâne din unvanını taşıyan İslam, son peygamber Hz. Muhammed tarafından

MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
Page 20: İSLAM İNANÇ ESASLARI - kaabalive.netkaabalive.net/indirDiger/ilahiyatonlisansdersleriHafta1/İLH1009-Ünite 1.pdf · ile “Müslimîn” kelimeleri bir arada geçmektedir. (Hacc,

Dinin Tanımı ve Mahiyeti

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20

İslam’la Yahudi ve

Hristiyanlık arasında

yapısal farklılıklar

mevcuttur.

evrensel bir din olarak bütün dünyaya duyurulan, maddi ve manevi saadeti

garantileyen, ahlak ve medeniyetin dayanağı bir dindir.

İslam’ı Diğer Semavi Dinlerden Ayıran Özellikler

İlahî kaynağa dayanan Yahudiliği, Hristiyanlığı ve İslamiyet’i temel

özellikleri bakımından incelediğimizde İslam’ın diğer iki semavi dinden farklı olduğu

yönleri şu şekilde ifade etmek mümkündür:

Allah İnancı: Musevilikteki Allah inancı, tıpkı İslam’daki gibi

“tanrının birliği” üzerine bina edilmiş ve bu inanç üzerinde ısrarla

durulmuştur. Bununla beraber tanrıya birtakım beşerî nitelikler

nispet ettiklerine, O’nu beşerî organ ve duygular taşıyan bir insan

gibi tasvir ettiklerine şahit olmaktayız. Hristiyanlar ise, tanrının

birliğini farklı şekilde ele alıp “teslisi” savunmuşlar, Hz. İsa’yı tanrı

konumuna yükseltmişlerdir. Oysaki İslam, gerek Yahudilerin gerekse

Hristiyanların Allah inancı hususunda sonradan düştükleri yanlışlık

ve “aşırılıkları” düzeltmeye çalışmış, “insan biçimci tanrı” anlayışını

reddederek hem Musevilikte olduğu gibi “tanrının beşerîleşmesini”

hem de Hristiyanlıkta olduğu gibi “beşerin tanrılaştırılmasını”

reddetmiştir. İslam bu noktada onlara, Hz. Musa ve Hz. İsa’nın

gerçek mesajını hatırlatarak “Allah’ın bir ve benzersiz olduğunu”

vurgulamaya çalışmıştır.

Melek İnancı: İslamiyet, hem Musevilerin hem de

Hristiyanların melek inancı konusunda düştükleri yanlışları

düzelterek, “meleklerin Allah’ın oğulları veya kızları oldukları”

iddialarını ve beşerî şekillerdeki tasvirlerini reddetmiş ve Allah’ın

yüceliği ile onların yaratılmışlığı arasındaki farkı vurgulamaya

çalışmıştır.

Kutsal Kitaplar: Gerek Yahudiler gerekse Hristiyanlar, Allah

tarafından Hz. Musa ve Hz. İsa’ya verilmiş olan kutsal kitaplarını

(Tevrat ve İncil’i) orijinal şekilleriyle koruyamamışlardır. Çünkü

Tevrat da İncil de zaman içinde tahrif edilmiş, yeniden yazılma veya

çeşitli ilave ve eksiltmelere maruz kalmışlardır. Kur’an-ı Kerim ise

hem vahyedildiğinde yazıya geçirilmiş olması hem de ezberlenmek

suretiyle muhafaza edilmesi yönüyle orijinal ve aslına uygun şekliyle

günümüze kadar gelmiştir.

Peygamberlik: Yukarıda hem Museviliğin hem de Hristiyanlığın

sonradan tahrif edildiklerini ifade etmiştik. Bu tahrif neticesinde,

önder şahsiyetler olan peygamberler hakkında her iki dinde de

MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
Page 21: İSLAM İNANÇ ESASLARI - kaabalive.netkaabalive.net/indirDiger/ilahiyatonlisansdersleriHafta1/İLH1009-Ünite 1.pdf · ile “Müslimîn” kelimeleri bir arada geçmektedir. (Hacc,

Dinin Tanımı ve Mahiyeti

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21

İslam, yaşanabilirliği en

kolay dindir.

çeşitli iddia ve iftiralar ortaya çıkmış, hatta daha sonra gelecek

peygamberler bile kabul edilmemiştir. Hâlbuki İslam’da bütün

peygamberlere iman şart koşulmuş ve layık oldukları güzel sıfatlarla

nitelenmişlerdir.

Dünya-Ahiret Dengesi: Musevilik, ağırlıklı bir şekilde dünya

hayatına, Hristiyanlık ise dünyadan uzaklaşıp manevi hayata daha

çok ağırlık verirken İslam her ikisi arasındaki dengeyi kurmuş ve

korumuştur. Bu husus Kur’an-ı Kerim’de şu şekilde ifadesini

bulmuştur:

Mükellefiyetlerin Azlığı: İslam dini, diğer iki dine oranla madde-mana,

dünya-ahiret dengeleri açısından en ölçülü ve kolayca yaşanabilir bir

dindir. İslam, emir ve hükümlerinde “itidali” öngörmesi açısından “rahat

yaşanabilecek” bir dindir. Nitekim İslam, insanın yaratılışına en uygun ve

yaşanabilir kuralları sunmak suretiyle diğer ilahî dinlerde var olan bazı

“ağır dinî yükümlülükleri” ortadan kaldırmıştır. Hatta bundan da önemlisi,

“dini daha da ağırlaştıran ve yaşanmasını zorlaştıran din yorumcuları” na

da önemli bir uyarıda bulunmuştur. Bu husus, son dinin peygamberi olan

Hz. Muhammed’in şahsında bizlere Kur’an’da şöyle ifade edilmektedir:

Bu ayette, hem Musa şeriatında mevcut olan kural ve görevlere (örneğin

temizlik kuralları, yiyeceklerle ilgili esaslar, adetli kadınla ilgili yasaklar gibi) hem de

İnciller’de ortaya konan aşırı riyazetçi (nefsin isteklerini kırıcı) eğilimlere işaret

edilmektedir. Oysaki İslam, daha önceki şeriatlarda mevcut bazı ağır yükleri

kaldırmış veya hafifletmiş, dini daha “kolay” ve “yaşanabilir” kılmıştır. Nitekim bu

husus Kur’an’da:

“Allah’ın sana verdiğinden (O’nun yolunda harcayarak) ahiret yurdunu

iste. Ama dünyadan da nasibini unutma...” (Kasas, 28/77).

“Yanlarındaki Tevrat ve İncil’de yazılı buldukları o elçiye, o ümmî

peygambere uyanlar (var ya) işte o Peygamber onlara iyiliği emreder, onları

kötülükten engeller, onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar.

Ağırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri indirir. O peygambere inanıp ona saygı

gösteren, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen nura (Kur’an’a)

uyanlar, işte kurtuluşa erenler onlardır” (Araf, 7/157).

“İşte böylece siz insanlığa şahitler olmanız, Resulün de size şahit olması

için sizi mutedil bir ümmet kıldık” (Bakara, 2/143).

MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
Page 22: İSLAM İNANÇ ESASLARI - kaabalive.netkaabalive.net/indirDiger/ilahiyatonlisansdersleriHafta1/İLH1009-Ünite 1.pdf · ile “Müslimîn” kelimeleri bir arada geçmektedir. (Hacc,

Dinin Tanımı ve Mahiyeti

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22

şeklinde dile getirilmiştir. Bu prensip Resulullah tarafından da “Kolay ve yüce

Haniflik ile gönderildim” (Müsned, V, 266; Buhârî, “İman”, 29) biçiminde açıklanmış

ve İslam’ın diğer şeriatlara göre daha “mutedil”, daha “kolay” ve daha

“müsamahalı” olduğu vurgulanmıştır. Ayrıca hem Kur’an’da hem de sünnette dini

mükellefiyetlerin azaltılarak “gerekli” ve “yeterli” seviyede tutulduğu, İslam’ın

insanlara “ağır yükler” yüklemek için değil, “rahmet” ve “inayet” olarak

gönderildiği sıklıkla tekrarlanmaktadır. Kur’an ve sünnetteki bu vurgu sebebiyle de

İslam bilginleri dinin anlatım ve yorumunda daima “kolaylığı” ve “uygulanabilirliği”

tercih etmişlerdir.

Tart

ışm

a •“İlahî kaynaklı” diğer dinlerden olan Yahudilik ve Hristiyanlık ile İslamın farkını tartışınız.

•Düşüncelerinizi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer alan “tartışma forumu” bölümünde paylaşabilirsiniz.

MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
Page 23: İSLAM İNANÇ ESASLARI - kaabalive.netkaabalive.net/indirDiger/ilahiyatonlisansdersleriHafta1/İLH1009-Ünite 1.pdf · ile “Müslimîn” kelimeleri bir arada geçmektedir. (Hacc,

Dinin Tanımı ve Mahiyeti

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23

Öze

t •Arapça kökenli bir kelime olan ve “d-y-n” kökünden gelen “din” kelimesi sözlükte “örf, âdet, ceza, karşılık, mükâfat, itaat, üstünlük, egemenlik, zorlamak” gibi çok çeşitli anlamlara gelmektedir.

•Batılı bilim adamlarının yaptıkları din tanımında şu “beş asli unsur” öne çıkmaktadır: Zihinsel (zihnî) unsur, duyusal (hissî) unsur, taabbudî (kulluk şuuruyla ilgili davranış) unsur, sosyal (içtimai) unsur ve ferdi tecrübe.

•İslam bilginlerinin yaptıkları tariflerde ise şu ortak noktalar bulunmaktadır: Dinin “ilahi kaynaklı” olduğu, “akıl” ve “irade” ile ilişkisi olduğu, “tercih” konusu olduğu, insanları “özü itibariyle hayır olan” şeye yönelten bir kanun olduğu.

•Dinin kaynağı konusunda da farklı görüşler ileri sürülmüştür. Bir kısım Batılı bilginler dinin kaynağı konusunda tabiat olaylarının etkisi ile onlara kutsallık atfedilme (natürizm) veya ruhlara, özellikle de ecdat ruhlarına tapınılarak (animizm) yahut büyüye, bitki ve hayvanların kutsallığına inanılarak (toteme dayanma) şeklinde teoriler ileri sürerken; bazı ilmi çevreler de Güneydoğu Avustralya ilkel kabilelerinde animizme rastlanmadığını, fakat insanların ahlaki adaba uyup uymadıklarını denetleyen ve gökte bulunan “tek” ve “bir” yüce tanrı kavramına her yerde rastlandığını ispat etmeye çalışmıştır. İslam inancına göre ise dinin kaynağı “vahiy” olup onu bildiren Allah’tır.

•Hz. Âdem’den Hz. Muhammed’e kadar bütün peygamberlerin getirdiği “hak dinlerin ortak adı” her zaman “İslam” olmuştur. Bunun içindir ki insanlar din koyucusu olamazlar. Çünkü insanlar, özellikle Allah’ın rızasına uygun düşecek ibadet ve amelin nelerden ibaret olduğunu bilemezler. Allah’ın rızasına ulaşılmadıkça da insanlık için hidayet ve mutluluğa ulaşma asla mümkün olamayacaktır.

•Dinlerin sınıflandırılması problemi, dinler tarihinin, önemli konularından biridir. Çok çeşitli din sınıflaması yanında İslam’ın da kendine özgü din sınıflaması mevcuttur. İslam’a göre dinler en genel anlamda üçe ayrılmaktadır: 1) Hak dinler, 2) Tahrif edilmiş (muharref) dinler, 3) Batıl dinler.

•İslam’a göre ilahi dinleri diğer dinlerden ayıran özellikler şunlardır: Tek ve Bir olan yaratıcı’ya, meleklerin varlığına, bir olan Allah’a ibadet edip itaat etmenin gerekliliğine, Peygamber’in Allah’tan vahiy ve ilham yoluyla aldıkları hükümlere/düsturlara ve mukaddes kitaba iman etmektir.

MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Sticky Note
Hadisi şerifte yaklaşık 124000 peygamber gelip geçtiği ifade edilmektedir.
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
Page 24: İSLAM İNANÇ ESASLARI - kaabalive.netkaabalive.net/indirDiger/ilahiyatonlisansdersleriHafta1/İLH1009-Ünite 1.pdf · ile “Müslimîn” kelimeleri bir arada geçmektedir. (Hacc,

Dinin Tanımı ve Mahiyeti

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 24

İlahî dinlerin Allah-ahiret ve peygamber görüşlerini

araştırıp iki yüz kelimeyi aşmayacak şekilde bir yazı yazınız

Hazırladığınız ödevi sistemde ilgili ünite başlığı altında yer

alan “ödev” bölümüne yükleyebilirsiniz.

Page 25: İSLAM İNANÇ ESASLARI - kaabalive.netkaabalive.net/indirDiger/ilahiyatonlisansdersleriHafta1/İLH1009-Ünite 1.pdf · ile “Müslimîn” kelimeleri bir arada geçmektedir. (Hacc,

Dinin Tanımı ve Mahiyeti

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 25

Değerlendirme

sorularını sistemde ilgili

ünite başlığı altında yer

alan “bölüm sonu testi”

bölümünde etkileşimli

olarak

cevaplayabilirsiniz.

DEĞERLENDİRME SORULARI

1. Kur’an’ı Kerim’de “din” kelimesinden “hesap-ceza-mükâfat günü” kastedildiği sure hangi dönemde inmiştir?

a) Mekke döneminin ilk yarısında

b) Medine döneminin son yarısında

c) Mekke döneminin son yarısında

d) Medine döneminin ilk yarısında

e) Hicret esnasında.

2. Allah’ın varlığının ve birliğinin bilinmesi alanında aklın yeri ve yeterliliği hususunda birtakım görüşler mevcuttur. Bu görüşlerden biri olan “Peygamber gönderilmemiş olsa da beşer aklı, Allah’ın varlığını ve Allah’a ait diğer kemal sıfatları düşünme ve delil arama yöntemleriyle kendiliğinden kavrar ve bunu anlar.” şeklindeki görüş aşağıdakilerden hangisine aittir ?

a) Eşariler

b) Cebriye

c) Maturidiler

d) Selefiyye

e) Kaderiye

3. Aşağıdaki din sınıflamalarının hangisi “tanrı kavramı açısından yapılan din sınıflandırması” başlığı altında değerlendirilmektedir?

a) Dünya dinleri

b) Tanrı konusunda açık ve net olmayan dinler

c) Kurucusu olan dinler

d) Milli dinler

e) Geleneksel dinler

4. Zihnen varlığı kabul edilen ve kalben kendisine bağlanılan Yüce Kudret’e karşı yapılması gerekli olan yükümlülükleri ifade eden unsur aşağıdakilerden hangisidir ?

a) Taabbudi unsur

b) Ferdi tecrübe

c) Duyusal unsur

d) Sosyal unsur

e) Zihinsel unsur

MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
Page 26: İSLAM İNANÇ ESASLARI - kaabalive.netkaabalive.net/indirDiger/ilahiyatonlisansdersleriHafta1/İLH1009-Ünite 1.pdf · ile “Müslimîn” kelimeleri bir arada geçmektedir. (Hacc,

Dinin Tanımı ve Mahiyeti

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 26

5. Aşağıdaki kavramların hangisinin tanımı yanlış verilmiştir?

a) Tabiata kutsallık atfedilmesi: Natüralizm

b) Ecdat ruhlarına kutsallık atfedilmesi: Animizm

c) Büyü bitki ve hayvana kutsallık atfedilmesi: Totemizm

d) Çok tanrı edinilmesi: Monoteizm

e) Puta tapınma: Paganizm.

Cevap Anahtarı:

1.a 2.c 3.b 4.a 5. d

MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Highlight
MehmetAli
Sticky Note
mono tek demek, poli çok demek
Page 27: İSLAM İNANÇ ESASLARI - kaabalive.netkaabalive.net/indirDiger/ilahiyatonlisansdersleriHafta1/İLH1009-Ünite 1.pdf · ile “Müslimîn” kelimeleri bir arada geçmektedir. (Hacc,

Dinin Tanımı ve Mahiyeti

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 27

YARARLANILAN VE BAŞVURULABİLECEK DİĞER

KAYNAKLAR

1. Akseki, Ahmet Hamdi. İslam Dini.(21. Baskı). Ankara.

2. Aliyyu’l-Kârî, Ali b. Muhammed Sultan el-Herevî. (1984). Şerhu’l-Fıkhi’l-Ekber.

Beyrut.

3. Aydın, Ali Arslan. (1984). İslam İnançları Tevhid ve İlm-i Kelam. Ankara: Gonca

Yayınevi.

4. Bilmen, Ömer Nasuhi. Muvazzah İlm-i Kelam. (1972). İstanbul.

5. Buhârî, Muhammed b. İsmail. (1987). Sahîhu’l-Buhârî. Tah. Mustafa Dîb el-

Buğa, Beyrut.

6. Bûti, Said Ramazan. (1986). İslam Akaidi. Ter. Mehmet Yolcu, Hüseyin

Altınalan. İstanbul: Madve Yay.

7. Esat, Mahmud. (1311). Dîn-i İslam. İzmir.

8. Gölcük, Şerafettin-Toprak, Süleyman.Kelam. (1988). Konya.

9. Heyet. Diyanet İlmihali. (1998). İstanbul.

10. İsfehânî, Ebu’l-Kâsım Hüseyin b. Muhammed Râğıb. (1961). el-Müfredât fî

Ğarîbi’l-Kur’ân. Tah. Muhammed Seyyid Keylânî. Mısır.

11. İsferâyinî, Ebu’l-Muzaffer Şahfûr b. Tâhir. (1955). et-Tabsîr fi’d-Dîn. Nşr.

Muhammed Zâhid el-Kevserî. Mısır.

12. Mâlik b. Enes, Ebû Abdillah el-Esbahî. (tsz.). Muvatta, Tah. Muhammed Fuad

Abdulbaki. Mısır.

13. Mâturîdî, Ebû Mansûr Muhammed b. Muhammed b. Mahmud. (tsz.). Kitâbu’t-

Tevhîd. Tah. Fethullah Huleyf. Mısır.

14. Müslim, Ebu’l-Hüseyn Müslim b. el-Haccâc. (tsz.). es-Sahîh, Beyrut.

15. Nesefî, Ebu’l-Mu‘în Meymûn b. Muhammed. (2004). Tabsiratu’l-Edilles I. Nşr.

Hüseyin Atay. Ankara.

16. Tahânevî, Muhammed A’la b. Ali. (1862). Keşşâf-u Istılâhâti’l-Fünûn. Tas. el-

Mevlevî Muhammed Vecîh, el-Mevlevî Abdu’l-Hak, el-Mevlevî Ğulam Kadir.

Kalküta.

17. Topaloğlu, Bekir. (1992). Allah’ın Varlığı. Ankara: DİB Yay.

Page 28: İSLAM İNANÇ ESASLARI - kaabalive.netkaabalive.net/indirDiger/ilahiyatonlisansdersleriHafta1/İLH1009-Ünite 1.pdf · ile “Müslimîn” kelimeleri bir arada geçmektedir. (Hacc,

Dinin Tanımı ve Mahiyeti

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 28

18. Topaloğlu, Bekir-Yavuz, Şevki-Çelebi, İlyas. (2009). İslam’da İnanç Esasları,

İstanbul.

19. Yazır, Muhammed Hamdi. (tsz.). Hak Dini Kur’an Dili. İstanbul.

20. Yüksel, Emrullah. Sistematik Kelam. (2005). İstanbul.