2
h etme göstermek için islam ordusu istanbul'a girineeye kadar tan yemin etti. Mes- leme'ye fethi veya ken- disinden yeni bir emir almadan geri dön- memesini tembih etti. Ancak Süleyman, sonuçlanan ve yerine geçen Ömer b. Abdülazlz istanbul devam gün- lerde vefat etti. Öte yandan Irak tayin edilen Yeiid b. Mühelleb, vergi yüzün- den üzerine çekmernek için bir görevlendirit- mesini Halife bu lerle görevlendirilen Salih b. Abdurrahman el-Katib, kendisinin müsrifçe har- hazine ödenmesine önceden valilik Hora- san'a gitmek için da kendi ida- resine verilmesini istedi. sonra Irak valilik için ve- killer tayin edip Horasan'a gitti ve orada seferler düzenleyerek Cürcan ve Taberis- fethini (981716-17). Eyyüb'u veliaht tayin eden Süley- man, Eyyüb kendisinden önce ölünce is- tanbul'a ordunun olan ikinci Davud'u veliaht tayin et- meyi günlerde bir has- Bu meseleyi da- b. Hayve'ye Sonunda onun tavsiyesine uyarak ve kar- halde da her konuda en ve za- manda olan Ömer b. Abdülazlz'i veliaht tayin etmeye karar verdi. Ondan sonra da Yezld'i ikinci veliaht ola- rak gösterdi. Bu konudaki vasiyetini yaz- ölümünün Mescidi'n- de toplanacak hanedan vasiyetnarnede zikredilen biat sözü sonra Reca'- ya teslim etti. süre sonra da vefat et- ti ( 10 veya 12 Safer 991 22 veya 24 Eylül 71 7) otuz rivayet edilmekte- dir. iki sekiz ay sür- Süleyman b. Abdülmelik, devlete büyük hizmeti geçen valileri ve sebepler yüzünden ve bunu valilerinin eliyle yaparak kabile mü- cadelelerini sebebiyle mektedir. süren dönemi devletin du- raklama döneminin Öte yandan onun dik- kat çeken önemli bir din alimle- rinin halife üzerindeki artma- Abdülmelik döneminde Reca b. Hay- ve ve Kablsa b. Züeyb ile din alim- lerinin nüfuzu, yerine veliaht tayin Ömer b. Abdülazlz ve bu tayinde etkili olan Reca b. Hayve ile yüksek bir noktaya bir halife söylenen Sü- leyman ve süslü elbiseler giymeyi severdi. bir kefen içinde def- nedilmeyi vasiyet elbise giy- meyen görevlileri huzuruna kabul etme- zikredilir. Kaynaklarda yeme içmeye ve haline gelen birçok rivayet nakle- dilmektedir. Remle kanalla 12 km. Ebufut- rus nehrinden su getirtmesi, çok kuyu 96 (715) Nil'e el- Mikyasü'l-keblr'i ve ve süslemeleri ba- Emeviyye Camii'ne ben- zetilen, Velid devrinde Halep Ulucamii'ni onun imar önemi göstermekte- dir. : Sa'd, et-Tabakat, V, 335, 337-339; Halife b. Hayyat, et-Tarfi) (Ömer!), s. 298-299, 309-319; Kuteybe, I, 360-361; a.mlf .. ve's-siyase Ali Beyrut 1410/ 1990, ll, 63-68, 97-131; Belazürl, Fütah (Fayda), bk. a.mlf., Ensab (Zekkar). VIII, 99-121; Dineverl, el-Ai)btirü'Hwal, s. 329-330; Ya'kübi. Tarfi), ll, 288, 293-300; Agobios b. Kostantin ei- Menbic1, el-Müntei)ab min Tarfi)i'l-Menbicf Ömer Abdüsselam Tedmüri), Trablus 1406/1986, s. 83-84; Taberi, Tarfi) (Ebü'l-Fazl). VI, 414-416, 448-453, 498-499, 505-551; (Meynard) , V, 396-418; el-Ka- mil, IV, 513-514, 546-547; V, 10-40; Hallikan, Ve{eyat, ll, 302, 420-427; VI, 295, 299; Nüveyri, Nihayetü'l-ereb, XXI, 337-356; Zeheb1, A'lamü'n- nübela', V, 111-113; Kesir, el-Bidaye, IX, 188-208; Ali Muhammed Muhammed es-Sallabi, ed-Devletü'l-Ümeviyye, 1427/2006, ll, 149-165; J. Wellhausen, Arap Devleti ve Sukutu (tre. Fikret Ankara 1963, s. 121-125; Ab- M. Abdüllatif. ri'l-Ümevf, yeri yok!1984, s. 161-168; Ne- bih Tarfi)u /]i/afeti Benf Ümeyye, 1984, s. 239-253; Yusuf ed-Devletü'l-Üme- viyye, 1985, s. 252-258; G. R. Hawting, The First Dynasty of Islam, London-Sydney 1986, s. 72-76; Erol Ongunyurt, Süleyman b. Abdal- melik ve (yüksek lisans tezi, 2001 ), Sosyal Bilimler Enstitüsü; "Sü- leyman b. Abdülmelik", Xl, 170-172; R. Ei- sener. "Sulayman b. 'Abd al-Malik", EJ2 (Fr.). IX, 855-856. f;i;,l Yiöh L SÜLEYMAN ATA (bk. HAKIM ATA). _j L L L SÜLEYMAN b. BilAL SÜLEYMAN BEY, . 1813) Bozok merkez olmak üzere Orta Anadolu' da nüfuz kuran ayan ailesine mensup (bk. ÇAPANOGULLARI). SÜLEYMAN BEY, (ö. 701!1302) ve yörelerinde ortaya kurucusu ve ilk beyi (bk. SÜLEYMAN b. ( 0-! Ebu Muhammed Süleyman b. BilaJ et-Teymi . 172/788) Hadis _j _j _j 100 (718) Serberi soyundan olup Hz. Ebu Bekir'in to- Abdullah b. Muhammed b. Ab- veya b. Muhammed'in için Teyml ve nis- beleriyle, Ebu Eyyub künyesiyle de Hadis Süleyman b. Bilal, Ca'fer zahid Hablb el- Acemi, Reblatürre'y, Humeyd et-Tav'il, Zeyd b. Eslem, Yahya b. Said el-Ensarl, Abdul- lah b. Dinar, Salih b. Keysan, b. Ur- ve, Musa b. Ukbe gibi ha- dis rivayet etti. Yahya b. Said el-Ensarl'- den en çok onun rivayette be- lirtilmektedir. Kendisinden az hadis rivayet eden Eyyüb'dan Abdul- lah b. Mübarek, Ka'nebl, Vehb, b. Ebu üveys, Said b. Ufeyr, Yahya b. Sa- lih, ensab alimi ve tarihçi Zebale gibi alim ve muhaddisler rivayette bulundu . Abdurrahman b. Mehdi ondan daha çok hadis rivayet için duy- Rivayetleri Kütüb -i Sitte'de yer alan ve çok hadis rivayet et- kaydedilen Süleyman b. Bilal imam, müftü, gibi Sa'd, Yahya b. Main, Ahmed b. Hanbel, Ebü'l-Hasan el-icll, Ebu Hatim er- Razi gibi hadis münekkitleri onun sika ol- Medine'de fetva ver- zamanda arazi vergilerini (harac) ve Medine muhtesibi ol- 81

SÜLEYMAN b. BilAL · Bilal, Ca'fer es-Sadık, Basralı zahid Hablb el Acemi, Reblatürre'y, Humeyd et-Tav'il, Zeyd b. Eslem, Yahya Said el-Ensarl, Abdul lah b. Dinar, Salih b. Keysan,

  • Upload
    others

  • View
    2

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: SÜLEYMAN b. BilAL · Bilal, Ca'fer es-Sadık, Basralı zahid Hablb el Acemi, Reblatürre'y, Humeyd et-Tav'il, Zeyd b. Eslem, Yahya Said el-Ensarl, Abdul lah b. Dinar, Salih b. Keysan,

h etme kararlılığını göstermek için islam ordusu istanbul'a girineeye kadar Dabık'­tan ayrılmayacağına yemin etti. Ayrıca Mes­leme'ye fethi gerçekleştirmeden veya ken­disinden yeni bir emir almadan geri dön­memesini tembih etti. Ancak Süleyman, başarısızlıkla sonuçlanan ve yerine geçen Ömer b. Abdülazlz tarafından kaldırılan istanbul kuşatmasının devam ettiği gün­lerde Dabık'ta vefat etti.

Öte yandan Irak valiliğine tayin edilen Yeiid b. Mühelleb, vergi toplaması yüzün­den halkın kızgınlığını üzerine çekmernek için marı işlerle bir başkasının görevlendirit­mesini istemişti. Halife tarafından bu iş­lerle görevlendirilen Salih b. Abdurrahman el-Katib, kendisinin yaptığı müsrifçe har­camaların hazine hesabından ödenmesine karşı çıkınca önceden valilik yaptığı Hora­san'a gitmek için Horasan'ın da kendi ida­resine verilmesini istedi. Maksadına ulaş­tıktan sonra Irak şehirlerine valilik için ve­killer tayin edip Horasan'a gitti ve orada seferler düzenleyerek Cürcan ve Taberis­tan'ın fethini gerçekleştirdi (981716-17).

Oğlu Eyyüb'u veliaht tayin eden Süley­man, Eyyüb kendisinden önce ölünce is­tanbul'a gönderdiği ordunun kumandanı olan ikinci oğlu Davud'u veliaht tayin et­meyi düşündüğü günlerde ağır bir has­talığa yakalandı. Bu sırada meseleyi da­nışmanı Reci'ı b. Hayve'ye açtı. Sonunda onun tavsiyesine uyarak oğulları ve kar­deşleri bulunduğu halde halifeliği sırasın­da her konuda görüşüne başvurduğu en yakın danışmanı , amcaıadesi ve aynı za­manda eniştesi olan Ömer b. Abdülazlz'i veliaht tayin etmeye karar verdi. Ondan sonra da kardeşi Yezld'i ikinci veliaht ola­rak gösterdi. Bu konudaki vasiyetini yaz­dırıp ölümünün ardından Dabık Mescidi'n­de toplanacak hanedan mensuplarından vasiyetnarnede zikredilen şahsa biat sözü aldıktan sonra açıklaması şartıyla Reca'­ya teslim etti. Kısa süre sonra da vefat et­ti ( 10 veya 12 Safer 991 22 veya 24 Eylül

71 7) Öldüğü sırada otuz dokuz-kırk beş yaşları arasında olduğu rivayet edilmekte­dir. Halifeliği yaklaşık iki yıl sekiz ay sür­müştür.

Süleyman b. Abdülmelik, devlete büyük hizmeti geçen valileri ve kumandanları şahsi sebepler yüzünden cezalandırması ve bunu valilerinin eliyle yaparak kabile mü­cadelelerini arttırması sebebiyle eleştiril­mektedir. Kısa süren dönemi devletin du­raklama döneminin başlangıcı sayılmak­tadır. Öte yandan onun zamanında dik­kat çeken önemli bir gelişme din alimle-

rinin halife üzerindeki nüfuzlarının artma­sıdır. Abdülmelik döneminde Reca b. Hay­ve ve Kablsa b. Züeyb ile başlayan din alim­lerinin nüfuzu, yerine veliaht tayin ettiği Ömer b. Abdülazlz ve bu tayinde etkili olan Reca b. Hayve ile yüksek bir noktaya ulaş­

mıştır.

Mağrur bir halife olduğu söylenen Sü­leyman nakışlı ve süslü elbiseler giymeyi severdi. Hattanakışlı bir kefen içinde def­nedilmeyi vasiyet ettiği, nakışlı elbise giy­meyen görevlileri huzuruna kabul etme­diği zikredilir. Kaynaklarda yeme içmeye düşkünlüğü ve darbımesel haline gelen oburluğu hakkında birçok rivayet nakle­dilmektedir. Remle şehrini kurdurması ,

şehre kanalla 12 km. uzaklıktaki Ebufut­rus nehrinden su getirtmesi, çok sayıda kuyu açtırması, 96 (715) yılında Nil'e el­Mikyasü'l-keblr'i yaptırması ve Dabık'ta kaldığı sırada, nakışları ve süslemeleri ba­kımından Dımaşk Emeviyye Camii'ne ben­zetilen, inşaatı ı. Velid devrinde başlatılan Halep Ulucamii'ni tamamlattırması onun imar işlerine verdiği önemi göstermekte­dir.

BİBLİYOGRAFYA :

İbn Sa'd, et-Tabakat, V, 335, 337-339; Halife b. Hayyat, et-Tarfi) (Ömer!), s. 298-299, 309-319; İbn Kuteybe, el-Ma'ari{(Ukkaşe), I, 360-361; a.mlf .. el-İmame ve's-siyase (nşr. Ali Şiri), Beyrut 1410/ 1990, ll, 63-68, 97-131; Belazürl, Fütah (Fayda), bk. İndeks; a.mlf., Ensab (Zekkar). VIII, 99-121; Dineverl, el-Ai)btirü'Hwal, s. 329-330; Ya'kübi. Tarfi), ll, 288, 293-300; Agobios b. Kostantin ei­Menbic1, el-Müntei)ab min Tarfi)i'l-Menbicf (nşr. Ömer Abdüsselam Tedmüri), Trablus 1406/1986, s. 83-84; Taberi, Tarfi) (Ebü'l-Fazl). VI, 414-416, 448-453, 498-499, 505-551; Mes'Cıdi, Mürücü'~­

~eheb (Meynard) , V, 396-418; İbnü'I-Esir, el-Ka­mil, IV, 513-514, 546-547; V, 10-40; İbn Hallikan, Ve{eyat, ll, 302, 420-427; VI, 295, 299; Nüveyri, Nihayetü'l-ereb, XXI, 337-356; Zeheb1, A'lamü'n­nübela', V, 111-113; İbn Kesir, el-Bidaye, IX, 188-208; Ali Muhammed Muhammed es-Sallabi, ed-Devletü'l-Ümeviyye, Dımaşk 1427/2006, ll, 149-165; J. Wellhausen, Arap Devleti ve Sukutu (tre. Fikret lşıltan) , Ankara 1963, s. 121-125; Ab­düşşafi M. Abdüllatif. el-'Alemü'l-İslamf fl'l-'aş­ri'l-Ümevf, [baskı yeri yok!1984, s. 161-168; Ne­bih Akıl. Tarfi)u /]i/afeti Benf Ümeyye, Dımaşk 1984, s. 239-253; Yusuf el-Iş, ed-Devletü'l-Üme­viyye, Dımaşk 1985, s. 252-258; G. R. Hawting, The First Dynasty of Islam, London-Sydney 1986, s. 72-76; Erol Ongunyurt, Süleyman b. Abdal­melik ve Zamanı (yüksek lisans tezi, 2001 ), MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü; Şinasi Altundağ, "Sü­leyman b. Abdülmelik", İA, Xl, 170-172; R. Ei­sener. "Sulayman b. 'Abd al-Malik", EJ2 (Fr.). IX, 855-856 . f;i;,l

IJl1ll!ıJ İsMAiL Yiöh

L

SÜLEYMAN ATA

(bk. HAKIM ATA). _j

ı

L

ı

L

L

SÜLEYMAN b. BilAL

SÜLEYMAN BEY, Çapanoğlu (ö . 1813)

Bozok merkez olmak üzere Orta Anadolu' da

nüfuz kuran Çapanoğulları ayan ailesine

mensup mutasarrıf (bk. ÇAPANOGULLARI).

SÜLEYMAN BEY, Eşrefoğlu (ö. 701!1302)

Beyşehir ve Seydişehir yörelerinde ortaya çıkan

Eşrefoğulları Beyliği'nin

kurucusu ve ilk beyi (bk. EŞREFOGULLARI).

SÜLEYMAN b. BİIAL ( J~ 0-! ı.:,ıı...,.,.t...)

Ebu Muhammed Süleyman b. BilaJ et-Teymi

(ö . 172/788)

Hadis hafızı.

ı

_j

ı

_j

_j

100 (718) yılı civarında doğdu. Serberi soyundan gelmiş olup Hz. Ebu Bekir'in to­runlarından Abdullah b. Muhammed b. Ab­durrahman'ın veya Kasım b. Muhammed'in mevlası olduğu için Teyml ve Kureşi nis­beleriyle, ayrıca Ebu Eyyub künyesiyle de anılmıştır. Hadis hi'ıfızı Süleyman b. Bilal, Ca'fer es-Sadık, Basralı zahid Hablb el­Acemi, Reblatürre'y, Humeyd et-Tav'il, Zeyd b. Eslem, Yahya b. Said el-Ensarl, Abdul­lah b. Dinar, Salih b. Keysan, Hişam b. Ur­ve, Musa b. Ukbe gibi şahsiyetlerden ha­dis rivayet etti. Yahya b. Said el-Ensarl'­den en çok onun rivayette bulunduğu be­lirtilmektedir. Kendisinden az sayıda hadis rivayet eden oğlu Eyyüb'dan başka Abdul­lah b. Mübarek, Ka'nebl, İbn Vehb, İsmail b. Ebu üveys, Said b. Ufeyr, Yahya b. Sa­lih, ensab alimi ve tarihçi İbn Zebale gibi alim ve muhaddisler rivayette bulundu. Abdurrahman b. Mehdi ondan daha çok hadis rivayet etmediği için pişmanlık duy­duğunu söylemiştir. Rivayetleri Kütüb-i Sitte'de yer alan ve çok hadis rivayet et­tiği kaydedilen Süleyman b. Bilal imam, müftü, hafız gibi unvanıarta anılmış; İbn Sa'd, Yahya b. Main, Ahmed b. Hanbel, Nesaı, Ebü'l-Hasan el-icll, Ebu Hatim er­Razi gibi hadis münekkitleri onun sika ol­duğunu söylemiştir. Medine'de fetva ver­diği, aynı zamanda şehrin arazi vergilerini (harac) topladığı ve Medine muhtesibi ol-

81

Page 2: SÜLEYMAN b. BilAL · Bilal, Ca'fer es-Sadık, Basralı zahid Hablb el Acemi, Reblatürre'y, Humeyd et-Tav'il, Zeyd b. Eslem, Yahya Said el-Ensarl, Abdul lah b. Dinar, Salih b. Keysan,

SÜLEYMAN b. BiLAL

duğu kaydedilmektedir. Süleyman b. Bi­la! tercih edilen görüşe göre 172'de (788) Medine'de vefat etti. Bu tarih 177 (793) olarak da zikredilmiştir.

BİBLİYOGRAFYA :

İbn Sa'd, et-Tabaf!:at, V, 420; Buhar!, et-Tar1-tıu 'l-keb1r, IV, 4; İbn Ebu Hatim, el-Cer/:ı ve't-ta'­d1l, IV, 103; Mizz!, Teh?1bü'l-Kemal, Xl, 372-376; Zehebl. A'lamü 'n-nübela', VII, 425-427; a.mlf. , Te?kiretü'l-/:ıuff~. I, 234; İbn Hacer, Teh?1bü't-Teh?1b, IV, 175-176. IN

M HASAN C iRiT

L

SÜLEYMAN b. CERİR ( Y-Y': 0-! u~ )

Süleyman b. Cerlr er-Rakkı ez-Zeyd! (ö. 187 /803'ten sonra [?])

Zeydiyye'nin tali tırkalanndan S üleymaniyye veya Cerir iyye'nin

kurucusu. _j

Rakki nisbesi dikkate alınarak Fırat neh­rinin Belh suyu ile birleştiği yere 1 O km. uzaklıkta bulunan Hakka'da doğduğu tah­min edilmektedir. Bağdat'ta Yahya b. Ha­lid el-Bermekl'nin huzurunda yürütülen ketarn münazaralarına katıldığı, özellikle imamiyye kelamcılarından Hişam b . Ha­kem'le imarnet hakkında, Mu'tezile'den Dırar b. Amr ve İbazıyye'den Abdullah b. Yezld ile değişik ketarn konularında tar­tışmalar yaptığı bilinmektedir (EJ2 [İng]. IX. 824) . Bu bilgilere dayanarak onun Ha­life Harunürreşld döneminde yaşadığı ve hayatının büyük bölümünü Bağdat'ta ge­çirdiği söylenebilir (Mu'cemü tabakati'l­mütekellimin, ı. 308-309). Zeydiyye'ye men­sup olmakla birlikte bu ekole aykırı bazı düşünceleri benimsernesi sebebiyle kay­nakların büyük bir kısmında Süleymaniy­ye, bazılarında Cerlriyye diye anılan tali fır­kanın kurucusu olarak kaydedilmiştir. Nev­bahtl kendisinden söz ettiği halde ekolü­nün isminetemas etmemiştir (Fıraf!:u'ş­Ş1'a, s. 9, 55-57). Hocaları, öğrencileri ve ha­yatı hakkında yeterli bilgi bulunmayan Sü­leyman b. Cerlr'in 187 (803) yılından son­ra öldüğü tahmin edilmektedir.

Süleyman b. Cerlr'in günümüze ulaşan herhangi bir eseri bilinmediği için görüş­ler i genellikle Ebü'l-Hasan el-Eş'arl, Ab­dülkahir el-Bağdadl, ŞehfGr b. Tahir el-İs­feraylnl, Ebü'l-Muln en-Nesefı ve Şehris­tani gibi Sünni müellifleriyle Ebü'l-Hü­seyin el-Hayyat ve Kadi Abdülcebbar gibi Mu'tezile alimlerinin nakillerinden öğrenil­mektedir. Bu nakillerde ona atfedilen gö­rüşler şöylece özetlenebilir: Allah insanı bütün ihtiyar! fiilieri için geçerli olan bir

82

güçle (istitaat) donatmıştır. Allah alimdir. ancak O'nun ilmi ne kendisidir ne de gay­ridir. Hayat. kudret, sem', basar gibi sıfat­lar da böyledir (Eş 'arl. s. 64, 68, 70, 71-72, 73) . Allah'ın sıfatları vücud, adem veya hu­dus, kıdem gibi özelliklerle nitelenmiş de­ğildir (Kadi Abdülcebbar. ŞerJ:ıu'l-Uşüli'l­i]amse, s. 183). İbn Cer!r'in düşüncelerinde istikrarsızlık görülmektedir. Eş' ari'nin nak­line göre Allah'ın sıfatları hakkındaki bazı

görüşleri zamanla değişmiş. ayrıca istita­atin cismin bir parçası olduğunu ve onun­la birlikte bulunduğunu iddia etmiştir (Ma­ka/at, s. 171 , 306,514, 522) . Süleyman b. Cer1r'e göre imarnet halk arasında şura ile gerçekleşir, hatta müslümanlardan hayır­lı iki kişinin akdiyle de oluşabilir. Hz. Pey­gamber'den sonra imamete en layık olan kişi Hz. Ali'dir; bununla birlikte daha az üstün olan birinin imam seçilmesi müm­kündür. Bu sebeple Süleyman b. Cer!r, Hz. Ebu Bekir ile Hz. ömer'in imametini ka­bul etmekte, fakat onları seçenterin fıska varmayan bir hataya düştüğünü belirt­mektedir. Ebu Bekir ile ömer'i tekfir eden Carudiyye'yi ise küfre girmiş saymaktadır (Nesefl'. II. 896; Şehri stanl. s. 162- 163). Ayrıca ilk iki halifenin hilafeti kabul etmek­le hataya düşmediklerini, sadece Hz. Ali'­ye biat etmemek suretiyle en uygun ola­nı terkettiklerini söylemektedir. Kendisi­nin Ehl-i sünnet tarafından tekfir edilme­sine sebep olan Hz. Osman'ı tekfir edişini ise onun döneminde cereyan eden olay­lara bağlamaktadır. Hz. Ali 'nin hiçbir za­man dalalete düşmediğini ve adil bir ta­nıklığın onu sapıklıkla suçlamadığını belir­ten Süleyman b. Cer!r (Eş ' arl . s. 68; isfe­raylnl, S. ı 7; Watt, S. 205-206) Aişe. Zü­beyr ve Talha'nın Ali'ye karşı çıkmaları se­bebiyle küfre girdiklerini iddia etmekte, Rafiiller'in de beda' ve takıyye inançları yü­zünden hakyoldan saptıklarını söylemek­tedir (Şehristanl. s. 163) .

Mu'tezile ketarnının zaman içinde geli­şip Ş!a tarafından benimsenmesi Süley­man b. Cer!r ekolünün devam etmesine engel olmuştur. Nitekim Hakka'nın güney­doğusunda bulunan Anat'ta kendisine ta­bi bir topluluğun Ca'fer b. Mübeşşir vası­tasıyla Mu'tezile'ye geçtiği belirtilmekte­dir (Hayyat. s. 89) . Eş'ar1, Süleyman b. Ce­r!r'in istitaatle ilgili görüşünü onun bir ki­tabından naklettiğini belirtmektedir (Ma­ka/at, s. 73) . Yine Eş'arl'nin, Süleyman b. Cer!r'i İbn Küliab ile bir arada zikretmesine dayanılarak aralarında bazı fikri paralel­likterin bulunduğu da kabul edilir (Watt, s. 357) .

BİBLİYOGRAFYA :

Hayyat, el-İntişar ( nşr. H. S. Nyberg), Kahire 1344/1925, s. 89, 201, 236; Nevbaht!, Fıraf!:u'ş­Şı'a, s. 9, 55-57; Eş'ar!, Maf!:alat (Ritter). s. 64, 68, 70, 71-72,73, 171 , 306,514,522, 559-560, 582, 586; KM! Abdülcebbar, el-Mugn1, Vl/2, s. 5; VIII, 334 ; a.mlf., Şer/:ıu'l-Uşüli 'l-i)amse, Kahire 1408/1988, s. 183; Abdülkahir ei-Bağdad!, el-Pari): beyne'l-firaf!:, Beyrut 1977, s. 23-24; isferayln!, et­Tebş1r (Kevserl). s. 17; Nesefi. Tebşıratü 'l-edille

(Salame), ll, 896; Şehristani, el-Milel ve'n-ni/:ıal (nşr. Abdüllatif Muhammed el-Abd), Kahire 1977, s. 162-164; ibn Hacer el-Askalan!, Lisanü'l­M1zan ( nş r. M. Abdurrahman el-Mar'aş ll), Beyrut 1416/ 1996, lll , 361 ; W. MontgomeryWatt, İslam Düşüncesinin Teşekkül Devri (tre. Ethem Ruhi Fığlalı ). Ankara 1981 , s. 204, 205-206, 207, 326, 357; ŞerifYahya ei-Em!n, Mu'cemü'l-fırai):i'l-İsla­miyye, Beyrut 1406/1986, s. 81-82, 135-136; M. Takl et-Tüster!, Kamüsü'r-rical, Kum 1414, V, 244-245; Ca'fer es-Sübhan!. Bu/:ıüş fl'l-milel ve'n­ni/:ıal, Kum 1416, VII, 454; Mu'cemü tabal):ati 'l­mütekellimfn, Kum 1424/1382, I, 308-309; W. Madelung, "Sulayınan b . .Qjarir al-Ra]5]5i" , Ef2 (İng . ) , IX, 824; M. Hüseyin RGhan!, "Ceririyye" , DMT, V, 348. IN

M MUHAMMED ARuçi

L

SÜLEYMAN ÇELEBİ, Dede (ö. 825/1422)

Türkçe kaleme alınmış

mevlidlerin ilki ve en meşhuru olan Vesiletü'n-neca t'ın müellifi

(bk. MEVLİD) .

SÜLEYMAN ÇELEBİ, Emir (ö. 813/1411)

_j

L Fetret dönemi Osmanlı şehzadesi. _j

Yıldırım Bayezid'in Ertuğrul Çelebi'den sonra doğan ikinci oğludur. Bazı Batı kay­naklarında Fetret dönemindeki hüküm­darlığı sebebiyle Osmanlı padişahları ara­sında sayılarak ı. Süleyman diye anılır. Ha­yatının ilk yılları hakkında fazla bilgi yok­tur. Tarih! kayıtlar ondan ilk defa. Yıldırım Bayezid'in 1389-1390 kışında gerçekleşti­r ilen Batı Anadolu seferinden sonra Balat ve Ayasuluk limanlarını kontrol eden Ay­dın ilinin idarecisi diye bahseder. Nicolae lorga, Süleyman'ın bu göreve tayin edil­meden önce Kuzey Rumeli'nin beyi oldu­ğunu belirtir. Bu muhtemelen 1387-1388 kışından 1389 ilkbaharına kadar Çandarb Ali Paşa kumandasındaki Osmanlı ordu­sunun Bulgaristan 'ın kuzeydoğusunun fet­hini tamamlaması hadisesiyle bağlantı­lıdır. Süleyman Çelebi'nin 1393'te Bulgar Çarlığı'nın merkezi Tırnova'yı fethetmesin­den (Jorga, s. 253) Osmanlı kaynaklarında söz edilmez. Bazı kroniklerde ona 794'te (ı 392) Sivas'ın , ertesi yıl Kastamonu yöre-