18
o s y A SOL, SOSYALiZM VE iSLAMCILIKl Murat Güzel Türk siyasi tarihinin önemli problemlerinden biri de siyaset ve bilgi bedenlerinin hem birbirleriyle hem de içine veya za- ten içinde toplumsal ve siyasal olan eklemlen- me, ve yeterince ve bir biçimde ince- Bu sebeple, Türk ve ve siyasal ve incelemeye yönelik ve monografilerde bir halde bulunan bir çok ilginç tespit, bilgi ve bulgunun bir araya bu tür tespit, bilgi ve bul- bir Türk tarihi ne ölçüde bütün bu tespit, bilgi ve bulgulardan bugünkü siyasal ortam ve kav- rama içinde hususlan belirsiz Bu belirsizlik 2 en çok birer siyasal ve olarak sol ile eklemlenme, ve/ya Bu yazarken ve ufuk degerlendirmelerinden de- gerli dostum Cemaletlin özellikle ederim. 2 Belirsizlik, daha ilk elden, kavramsal bir belirsizliktir. Türkiye'de "ilerici-gerici'', "sag-sor. vb. eden genellikle ahistorik, bir tarihsel ve toplumsal ··öz", erek (tel os) ve içerikle tikel bir siyasal hadiseyi lamakLa bu yüzden de tarihsel ve toplumsal içerik derecede tikel gereken bu kavramiara atfedilen sonucu paradoksal olarak bu be- lirsizlikler katmerlenir. Böylelikle, sözgelimi belli bir momentte belli bir tarihsel erek için "ilerletici" bir nitelige sahip bir eylem ya da örümüsünün bir tarihsel momentte yi- ne o tarihsel erek için "engelleyici" gözden Gerçekte sorun buradaki t e z k i r e , siyaset, sosyal bilim dergisi, 11, 26, 1 2002, s. 29-46

SOL, SOSYALiZM VE iSLAMCILIKl - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2002_26/2002_26_GUZELM.pdf · Murat Güzel 1 Türhiye'de Sol, Sosyalizm ve lslamcılıh 31 likleri ve sorunları

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: SOL, SOSYALiZM VE iSLAMCILIKl - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2002_26/2002_26_GUZELM.pdf · Murat Güzel 1 Türhiye'de Sol, Sosyalizm ve lslamcılıh 31 likleri ve sorunları

o s y A

TÜRKİYE'DE SOL, SOSYALiZM VE iSLAMCILIKl

Murat Güzel

Giriş

Türk siyasi düşünce tarihinin önemli problemlerinden biri de farklı düşünce, siyaset ve bilgi bedenlerinin hem birbirleriyle hem de içine doğdukları veya za­ten içinde bulundukları toplumsal ve siyasal şartlarla olan bağlantı, eklemlen­me, çatışma ve ayrışmalarının yeterince kapsamlı ve ayrıntılı bir biçimde ince­lenmemiş oluşudur. Bu sebeple, Türk batılılaşması ve modernleşmesi çalışma­larında ve ayrıca farklı siyasal düşünce ve yaklaşım toplamlarını incelemeye yönelik araştırma ve monografilerde dağınık bir halde bulunan bir çok ilginç tespit, bilgi ve bulgunun nasıl bir araya getirileceği; bu tür tespit, bilgi ve bul­guların tutarlı bir Türk düşünce tarihi yazımına ne ölçüde yardımcı olacağı; bütün bu tespit, bilgi ve bulgulardan bugünkü siyasal ortam ve anlayışlan kav­rama çabası içinde nasıl faydalanılacağı hususlan belirsiz kalmıştır.

Bu belirsizlik2 en çok birer siyasal yaklaşım ve düşünce toplamı olarak sol ile İslamcılık arasındaki ilişki, eklemlenme, yakınlaşma ve/ya uzaklaşma, çatış-

Bu yazıyı yazarken tartışmalarından ve ufuk açıcı degerlendirmelerinden sıkça yararlandıgını de­gerli dostum Cemaletlin Haşimi'ye özellikle teşekkür ederim.

2 Belirsizlik, daha ilk elden, kavramsal bir belirsizliktir. Türkiye'de "ilerici-gerici'', "sag-sor. "ınuha­fazakar-reforınist" vb. ayınınları teşkil eden kavramların genellikle ahistorik, aşkın bir tarihsel ve toplumsal ··öz", erek (tel os) ve içerikle karşılanınaları; dolayısıyla tikel bir siyasal hadiseyi yonını­lamakLa kullanılan, bu yüzden de tarihsel ve toplumsal içerik açısından eş derecede tikel sayılma­ları gereken bu kavramiara atfedilen anlamın mutlaklaştırılıııası sonucu paradoksal olarak bu be­lirsizlikler katmerlenir. Böylelikle, sözgelimi belli bir ıaril1sel momentte belli bir tarihsel erek için "ilerletici" bir nitelige sahip bir eylem ya da düşünce örümüsünün başka bir tarihsel momentte yi­ne o tarihsel erek için "engelleyici" işleder kazandığı gözden kaçırılır. Gerçekte sorun buradaki

t e z k i r e , ılılşıiııcc, siyaset, sosyal bilim dergisi, yıl 11, sayı 26, mayıs 1 lıaziraıı 2002, s. 29-46

Page 2: SOL, SOSYALiZM VE iSLAMCILIKl - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2002_26/2002_26_GUZELM.pdf · Murat Güzel 1 Türhiye'de Sol, Sosyalizm ve lslamcılıh 31 likleri ve sorunları

tezkir e

ma, ayrışma vb. hususları incelerken görülür. Her şeyden önce bu iki siyasal düşünce ve yaklaşım temelde birbirinden farklı düşünme ve siyaset yapma tarziarına göndermede bulunurlar. Kontrol ve hitap ettikleri kitleleri motive etme tarzlarından tutun da kamusal alanda görünme biçimlerine kadar bir çok hususiyederi bir diğerinden farklıdır. Bu farklılık bazı özgül tarihsel ve top! um­sal şartlar altında zıtlık ve antagonizma olarak görünürleşirken başka bazı öz­gül tarihsel ve toplumsal şartlarda bir yol arkadaşlığına dönüşebilir. Tikel siya­sal hadiseler karşısında söz konusu antagonizma ya da beraberlikler gerçekle- · şir, sürer ya da sona erer. Yine bu hadiseler içinde tarafların tuttuğu stratejik ve taktik konuma göre savunma ya da eleştiri pozisyonları da farklılaşabilir. Elbet­te, herhangi bir siyasal yaklaşımın kendi gelişim sürecinde benimsediği ideolo­jik söylemdeki değişim ve farklılıkları o siyasal yaklaşımın kendine özgü kıldı­ğı siyasal problematik ve bu problematik çerçevesinde gelişen siyasal karşılaş­ma ve 'mevzi savaşı'ndaki konumuna bakarak değerlendirmek gerekir. Ama bütün bunlara rağmen bu iki farklı siyaset yapma tarzı ve siyasal düşünceler toplamı, yani solculuk ve Islamcılık arasında onların ideolojik ve toplumsal cia­yanakları ve genel eğilimsel amaçlarındaki benzerlikler ya da farklılıklar bakı­mından bir karşılaştırma ve kıyaslama yapmak mümkün değil midir ya da bu tür bir karşılaştırma ve kıyaslama için söylemsel benzerlik ve farklılıkları, ya­kınlaşma ve uzaklaşmaları tespit edip bir araya getirmenin uygun bir yolu bu­lunamaz mı? Dahası her iki siyasal yaklaşımı da içine yerleştirmeyi umut ede­bileceğimiz ortah bir tarihseVdüşünsel bağlam var mıdır? Bu sorular bize, ön­celilde Türkiye'nin siyasal ve toplumsal bir topografyasını çıkarmamızı ve ge­rek solculuğu ve gerekse de lslamcılığı bu topografya içinde tuttukları yere gö­re değerlendirmeyi ima eder ya da önerir gÇ?rünm~ktedir. Ancak yine de bu to­pografya çıkarma işleminin tipolajik niteliklerle sınırlı kalacağı aşikardır. Zira, genel olarak, Türkiye'de hem~solculuğa hem İslamcılığa hem de siyasetin anla­mına ilişkin bir çok şüphe vardır ve bu şüphelerin kısa bir makalede tamamıy­la izale edilmesini beklemek safdillik olacaktır. Ayrıca, bizatihi bir topografya ve harita çıkarma girişiminin kendisinden kaynaklanan telmih bazı sorunlar da (Borges'in ünlü hikayesinde olduğu gibi) göz önünde tutulmalıdır. Bu topog­rafya çıkarma işlemine ek olarak söz konusu yaklaşımların şimdiye dek bu or­tak tarihsel!bağlamsal mekana yerleştirilme biçimlerinin de yeniden değerlen­dirilmesi gerekecektir. Bu tür metodolajik sorunlar haricinde, ayrıca -bu tür makalelerde hep söylendiği gibi- incelediğimiz konudan kaynaklanan bazı in­celiklerin ve özel sorunların varolması kaçınılmazdır. Tabii ki bütün bu ince-

kavramların ·•bağlaınsal"lığını, onların kullanıldıkları bağlaınla girdikleri diyalojik ilişkiyi, böyle­likle tarihsel ve toplumsal açıdan sabit bir gerçekliği resınedici tam bir tasvir olmaktan öte metoni­mik bir inşa ve eksiltili bir anlatım olduklarını gözden kaçırmakla başlar. "Diyalojikleşııle" kavra­mının edebiyatteorisi bağlaınında detaylı bir yorumu için bkn. Bakhtin, 2001.

Page 3: SOL, SOSYALiZM VE iSLAMCILIKl - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2002_26/2002_26_GUZELM.pdf · Murat Güzel 1 Türhiye'de Sol, Sosyalizm ve lslamcılıh 31 likleri ve sorunları

Murat Güzel 1 Türhiye'de Sol, Sosyalizm ve lslamcılıh 31

likleri ve sorunları hassaten belirlemek, konumuzdan bir geri çekilişi icbar ve icap ettirmez. Aksine, bu konuları tartışmanın, yukarıda belirttiğimiz belirsiz­liğin üstüne gitme ve onu aşma hususunda bize yardımcı olacağı umulur.

Sözgelimi sol düşüneeye sahip bir çok araştırmacı kahir ekseriyetle lslam­cılığı Türk sağının önemli bir parçası olarak değerlendirme yanlısıdır. lslamcı­lık, Türk sağı içinde ya ideolojik olarak muhafazakarlık ve milliyetçilikten farklı bir ideolojik konum olarak bu konumsal komşuluk çerçevesinde bir ta­kım değerlendirmelere tabi tutulur ya da Türk sağını teşkil ettiği düşünülen 'hamule'nin değişik bir derişimi, kompozisyonu ya da yoğunluk 'hali' olarak ele alınır (Bora, 1999; Güzel, 2000a). Solcuların lslamcılarla ya da "dini hare­ketle" olan ilişkilerini belirleyen bir çok insiyaklarını Türk sağına göre ayarla­dıkları ~annedilir ya da düşünülür. Bu durumun ise lslamcılığın, Türkiye'deki sağ ve sol etrafında kilitlenmiş siyasal ekseni tartışmalı kılan konumunu göz ardı etmekle mümkün olacağı izahtan varestedir. Ayrıca, İslamcılığın Türk sa­ğı ile kurduğu zoraki "tarihsel ittifak" ın nitelikleri de sorgulanabilmelidir (Gü­zel, 2000a). Türk sağını genel olarak "siyasal özcülükle" suçlayan solcuların lslamcılık gibi tikel ve tarihsel sayılması gereken bir oluşumu, aynı özcü yak­laşımla kabaca "sağ düşünce"nin içine dahil etmelerinin paradoksu salt Türk solcularına özgü siyasal çıkarcılıkla ilişkilendirilip açıklanamayacak bir husus olarak önümüzde durmaktadır. İslamcılık ile sağcılık ilişkisini aynı maddenin farklı halleri ya da parça-bütün ilişkilerine indirgeınenin siyasallık ötesi imala­rı da göz ardı edilmemelidir. Türk solunun benimsediği bu 'vekaleten özcü' ko­nuın3 farklı ideolojik anlayış ve pozisyonların birbirlerine nazaran değişimleri­nin muhtemel kombinasyonlarını değerlendirirken bii çok-siyasal analisli yan­lış çıkarırnlara götürmeye namzettir. Asl.ında bu tehİike siyasallığın doğasını 'özcü' kavramlaştırmalara tabi tutup bizatihi 'ilişki(sizliğ)nin' siyasetin 'öz'ünü oluşturduğunu gözden kaçıran bütün analiz tarzları için geçerlidir. Islamcılığın Türk sağı ile girdiği tarihsel ittifakın bir çok önemli dönüm noktasında onun siyasal reflekslerini yanlış yönlendirdiği ortadadır; fakat, bu ittifakın siyasallı­ğın mahiyetine uygun bir biçimde bütünüyle "ilişkisel" ve "pragmatist" boyut­larda kaldığı da unutulmamalıdır.

3 "Vekaleten özcülüğü" Gayatri Spivak gibi bazı anti-özcü (antiessentialist) teorisyenlerin, ınadun (subaltern) oluşumlan yapıbozuma uğratarak anıi-özcülüğü mevcut hegemonik düzenin konsoli­dasyonu ve pekiştirilmesine yarayacak bir şekilde istihdam eden çabalara karşı önerdikleri "strate­jik özcülük"le karışurmamak gerekir. Spivak, anıi-özcü bir çerçevede madun oluşuıniara izin ver­mek maksadıyla, etrafında bir takım siyasal ve toplumsal mobilizasyonlann gerçekleşebileceği "kurgusal bir öz" tasariama işlemini stratejik özcülük olarak tanımlar. Ayrıntılar için bkn. San•id, 2000b:· 84. Oysa "vekaleten özcülük", doğası gereği özcü olması gerektiğini varsaydıgı bir teorik formasyonun başaramadıgı bu özcülügü onun yerine ona isnat etmek suretiyle işleyen daha farklı bir metinsel stratejidir. Çünkü, ancak, böylelikle söz konusu söylemsel oluşumu eleştirebileceği bilgisini keşfetmişıir.

Page 4: SOL, SOSYALiZM VE iSLAMCILIKl - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2002_26/2002_26_GUZELM.pdf · Murat Güzel 1 Türhiye'de Sol, Sosyalizm ve lslamcılıh 31 likleri ve sorunları

tezkir e

Aynı şekilde İslamcı yaklaşımların büyük bir bölümünün solu bir dönem için de olsa siyasal bir hasım olarak görüp böyle değerlendirmeleri olgusu on­lara solcular tarafından atfedilen "gerici", "işbirlikçi" vb. kötücül sı fatların yol açLığı özselci teorik yaklaşımların ötesinde tarihsel ve toplumsal bir izaha muhtaçtır4. Tarihsel açıdan bu iki yaklaşımın da birbirlerini siyasal hasımlar olarak görmelerinin oluşturduğu suçlama, karalama ve poJemik literatürün­denS kaynaklanan bu tür içeriğe ait sorunlar siyaseten görmezden gelinse bile - çünkü, bu iki siyasal yaklaşım arasındaki ilişkileri sorunsallaştırmayı hedef­leyen bir yazının ayrıca bu polemikleri de hesaba katması,, en azından tarafla­rın birbirlerine göre siyasal konumlarını kavrayabilmek açısından gerekliyse de, bu tür suçlamaların oluşturduğu önyargılar ve yanlış yönlendirmeler deni­zinde ratayı kaybetmek çok kolay olacaktır- bu anlamda, teorik düzeyde dine dayalı düşünceler ile ideolojik düşünceler arasında bir karşılaştırma ve kıyas­lama yapmanın, onları birbirine ekiemierne ya da birbirinden koparına girişim­lerinin geçerliliği hakkında bazı şüpheler varlığını hala sürdürecektir6.

Bu yazıda hem sol ve sosyalist düşüncelerin dine yaklaşımı irdelenmeye ça­lışılacak hem de iki farklı siyasal corpııs olarak sol düşünce ile İslamcılık ara­sında yaşanan gerilimin niteliği tartışılacaktır. Bu tartışmayı yürütürken eksen· alacağımız temel noktaların başında söz konusu siyasal beden ve ruhların (ya da hayaletlerin7) Türk siyasetinde ve Türkiye'deki siyasal düşünceler tarihinde kapladıkları yer gelecektir. Makalenin ilk bölümündeki değerlendirmelerimiz, bu sebeple: Türk siyasal sisteminin kurucu momentini ve bu momentin kuru­cu ideolojisini baz alacaktır.

4 Türkiye'de Islamcılığın sağcılık la kurduğu "tarihse~ iuifak"ın sebeplerine dair bir analiz girişimi için bkn. Güzel, 2000a. Bu çalışmamızda Islamcılığın Türk siyasetinde önemli bir siyasal aktör ol­maktan çok bir "hayalet" varoluşuna sahip olduğunu savunınuşıuk. O, bu niteliğiyle Türk siyasal sistemindeki "imkansız"ı ve köi noktayı teşkil etmekteydi. Türk siyasal sisteminin "kurucu ıno­ınenti"nin aşkınlaştırılmasından ve böylelikle tarihselliğinin izlerinin silinmesinden mütevellit söz konusu sorun, her ne kadar Islamcılar kendilerinin bir hayalet olmadığı noktasında tam anlamıyla emin olsalar da, laikçilerin onlara biçtiği bu hayaliliğin fenomenolojik statüsü dolayısıyla Türki­ye'de meşru siyasetin imkanlannı da tahrip eden bir etkiye sahiptir. Islamcılığın bu hayali (specı­ral) fenomenolojik staıüsünün daha ayrıntılı değerlendirmeleri için bkn. Güzel, 2000b ve 2001.

S Karşılıklı "bilimsel" ve etik suçlama ve karalamaya· dayanan bu polemik İiteratürü her iki kesim içinde de "ideolojik ınücadele"nin bir konusu olarak gelişmiştir. Bilhassa Kemalisı ve aıeisı solun bilimci, aydınlanmacı bakış açısıyla bu yönde bir üslup ürettiği gözlenmektedir. Bu üslubun güzel bir değerlendirmesi için bkn. Altaytaş, 2001. Gerçekte hangi kesimce üretiliyor olursa olsun po le­mik edebiyali taraOara ait siyasal sorunları depolitize etmeye yaraınaktadır.

6 Bu tür bir ıeorik ekiemierne girişimi için bkn. Çiğdem, 1992b. 7 Türk siyasetinde Islamcılık geçmişe ait bir hayalet, yani horılakkcn (laikçi ternıinoloji ile "horıla­

yan İrtica") sosyalizm ve komünizm geleceğe ait bir hayalet, bazen de kış gecelerinde gelmesi umu­lan bir gulyabani olarak değerlendirilmektedir. Elbette, bir hayalet, gulyabani ya da ho rtlaktan söz etmeye başlamışsak "geçmiş" ve '·gelecek" nosyonlarıııı da tanışmaya açnıaınız gerekecektir. Çün­kü, hayalet ve horılaklar nedense "zamanın çığrından çıkıığı'' zamanlara ait, ya da daha iyi bir de­yişle yaşanan zamanın kiriıliğini belirsizleştiren zatiyetlerdir (Derrida, 1 993). Aslında hem Islamcı-

Page 5: SOL, SOSYALiZM VE iSLAMCILIKl - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2002_26/2002_26_GUZELM.pdf · Murat Güzel 1 Türhiye'de Sol, Sosyalizm ve lslamcılıh 31 likleri ve sorunları

Murat Güzel 1 Türhiye'de Sol, Sosyalizm ve 1sltimcılıh 33 .

Türk Siyasal Sistemi, Solculuk ve İslamcılık

Bilindiği gibi Cumhuriyetçi kurucu moment, l923'ten ( Cumhuriyet'in ilanın­dan) l939'a (II. Dünya Savaşı'nın başlamasına) dek yaklaşık 16 yıllık bir za­man dilimine yayılmış bir dizi inkılabı içerir. Yer yer mahrem alana dahil olup bu alandaki ilişki biçimlerini dönüştürmeye gayret etse de bu bir dizi inkılabın teşkil ettiği radikal Batılılaşma programı bütünüyle kamusal alanda (idare, eği­tim ve ekonomi alanlarında) -bazı tereddütlerle birlikte- yürürlüğe konmuş­

turB. Kamusal alanda dinin etkisi mümkün olduğunca azaltılmaya çalışılmış, İslam sadece kişinin kendi vicdanİ sorunu olarak acidedilen bir konuma inciir­genrnek istenmiştir. Kurucu momentin kendine seçtiği "kurucu öteki" bu yüz­den kamusal alandaki İslam ve İslam'la temsil edildiği düşünülen her türlü ge­leneksel kültür ve davranış örüntüsüdür9. Bu sebeple cumhuriyetçi-laik kimli-

lığa atfedilen "hortlak" statüsü hem de sosyalizme atfedilen "hayali lik" niteliği, psikanalitik açıdan onlann önceden işlenmiş birtakım suçlan cezalandıncı bir statü içinde anlaşıldıklarını ihsas eder. Yeri gelmişken söyleyelim: toplumsal açıdan "suç" aynı zamanda bir borç olarak da değerlendirile­bilir. Heidegger'in schuld kavramının Almanca'da hem "suç" hem de "borç" anlamianna geldiğine dikkat çeken psikanalist Medard Boss "borç içinde oluş"u (Schuldigsein) "tüm aktüel, somut suç­luluk duygulan ve vicdan azaplan"nın insanı içine yerleştirdiği temel bir ontik hal olarak görmeyi önerir. Bu tür haller "ne kadar acayip biçimlerde olurlarsa olsunlar ... kimi ;;aman görünürler, kay­naklanndan ne kadar uzakta olurlarsa olsunlar çeşitli nörotik dummlarda mıhlanmış olabilirler" (Boss, 2002: 152). Buna uygun olarak Almanca shuld kelimesine -tam karşıtayamasa da- Türkçe "kefaret" karşılığını önerebiliriz. Bütün bu söylediklerimizden Türk siyasal sisteminin temel bir borçluluk, suçluluk, vicdan azabı ve kefaret sonımluluğu etrafında geliştiğini rahatlıkla iddia ede­biliriz. Bu yüzden andığımız hayaletlerin "ödenmemiş bir sembolik borcun tahsildarı" (Zizek, 1992; Güzel, 2001a) ya da mevcut bütün kötülükleri tecessüm ettiren ve onlann görünmez müseb­bibi olan, bu yüzden de toplumsal suçun bütün faturasının üzerine yıkılabileceği günah keçisi (Zi­zek, 1995; Güzel, 2000b) olarak algılanmalannı hayretle karşılamamak gerekir. Bu tür duyguların, tabii ki doğnıdan "kunıcu moment"ten kaynaklanması gerekmez. Bir çok vesileyle ortaya çıktığı gibi Türkiye'de siyasetin temel krizi bu borçluluk ve suçluluğun "maskelenişinden", üstünün çe­şitli yol ve yerdamlar aracılığıyla örtülüşünden, toplumsal borcun tamamının toplumsallığa do lay­lı yollarla ciro edilişinden, toplumun sürekli bir kefaret yükümlülüğüyle baş başa bırakılışından, böylelikle varoluşsal borç krizinin süreklileştirilmesinden ve tabii ki aynı zamanda Türkiye'nin yö­netici elillerinin yönetici vasıfiarını bizatihi ülkeyi bu "borç ve kefaret sarmalı"na sokarak edinme­lerinden kaynaklanmaktadır. Elbette, hemen hemen bütün "keder rejim leri" nin aynı şeyi yapmak suretiyle ayakta kaldıklannı söyleyebiliriz. Keder rejimleri konusunda aynca bkn. Deleuze, 2000: 67-69 ve Güzel, 2000b: 24-27.

8 Türkiye Cumhuriyeti, 1924 anayasasında geçtiği şekliyle "dini Islam" olan bir Cumhuriyet olarak kunılmuştur. Bu niteliği ile O, tarihteki ilk "Islam Cumhuriyeti" olarak görülebilir. Ancak, C um­

. huriyetçi radikal batılılaşma programı kunıcu momentin haiz olduğu "karar/kararsızlık" ikilemi­ne/açmazına çok daha farklı bir çözümün bulunabileceğini gösterdi. Üstelik bu çözüm, retrospek­tif açıdan önceki çözümlerin pragmatist niteliklerine de vurgu yapmayı kolaylaştırdı. Yine de son­raki dönemlerdeki bütün tereddütlerin bu kunıcu "karar/kararsızlık" ikileminden kaynaklandığı ya da beslendiği iddia edilebilir.

9 Bu kunıcu momentin arnodern bir örgütlenme tarzına sahip oluşu onun temel çelişki ve lıporiala­rından birini teşkil etmektedir. Kurucu moment ancak arnodern kalarak modernleştirme projesini uygulaya:bilir. "Aydınlanmış despotizm" kavramlaştırması bu açmazlan ifade etmede epey yararlı­dır. Bkn. Çiğdem, 1992; Güzel, 2000b.

Page 6: SOL, SOSYALiZM VE iSLAMCILIKl - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2002_26/2002_26_GUZELM.pdf · Murat Güzel 1 Türhiye'de Sol, Sosyalizm ve lslamcılıh 31 likleri ve sorunları

tezkir e

ğin imkansız referans noktası olarak lslamcılık belirlenebilir. Bu noktanın da­ğılması, beraberinde bu kimliği bir arada tutan unsurların da dağılmasını geti­recektir (Zizek, 1989). Fakat, lslam'a yönelik bu dıştalama hareketinin hiçbir zaman mutlah bir karakterde olamayacağını da ayrıca belirtmeliyiz. Çünkü, bü­tün sembolikliğiyle yaşayan dil ve kültür, hatta bizzat cumhuriyetçi-laik kim­liğin iç örgüsü buna izin vermez. Çünkü bu dıştalama hareketinin yanısıra, bu dil ve kültürün de cumhuriyetçi- laik kimlik tarafından yeniden temellük edil­mesi, onun kendi sürekliliğini temin edebilmesi için bu yönde bir mücadele­nin verilmesi gerekir. Bu itibarla kılık kıyafet ve şapka üzerinde ya da bugün karşılaştığımiz şekliyle başörtüsü vb. simgesel unsurlar Üzerinde bir baskı oluşturulmaya çalışılır. Bu tür baskılardaki en ilginç yan, onların savunulma biçimleridir. Kamusal alanda yasaklanmış kılık ve kıyafetleri giyenlerin, sözge­limi başörtüsü takanların "simgesel" bir eylemde bulundukları sanısı her ele geçen fırsatta açığa vurulur. Cumhuriyetçi ikonografinin dışındaki her türlü simgeselleştirmenin söylemsellik bazında da olsa ayrıca şedid bir bastırmaya tabi kılınışı, bu ikonografik-politik düzlernin egemenlik kazanmış gösterenle­rine tanınan nihai imtiyazlar ve rüçhan hakları mezkur ikonografik söylemin dinin şiarlarını da kendine malzeme kılmak arzusuna sahip olduğu anlamına gelmektedir. Kurucu moment, lslam'ı ve dini kendi anlayışına göre istediği bi­çimde yorumlamakta, bu simgesel sermaye kaynağını temellük etmeye çalış­makta, en azından başkalarına kaptırmak istememektedir (Aktay, 2002). Bun­dan dolayı, ls lam'ın batılılaştıncı devlet eliyle sekülerleştirilmesi süreci ( Çınar, 2002) aslında tersinden İslam'ın siyasallaştırılması sürecini de kuşatır. Onu sü­regelen bu siyasal mücadelede bir taraf olmaya zorlar. Devletin tercih ettiği

Türk İslam'ı modellerinin onun siyasal arzu ve çıkarlarına hizmet eden nitelik­leri taşıdıkları ölçüde şefkııtveseygiy~m;;ı~Pıar qldukları, aksi durumlarda ise kategorik olarak dışlandıkları bilinmektedir (Aktay, 1999). Bütün bu sebepler­den dolayı, iç içe geçmiş bu ikisüreç sayesinde, kurucu momentle lslam(cılık) arasında dışsal bir dalayını ayrıştırılabilir10.

Sol ise bu dönemde sadece Batı'dan gelen farklı siyasal düşünceler ve top­lumsal analiz yöntemleri arasında belki de pek makbul olmayanlarından biri-

10 Bobby 5. Sayyid'in Cumhuriyetçi söz dağarının ya Islami terimierin içeriklerinin sekülerleştirilme­siyle ya da Islami değerlerin simgesel sermayesinin yine aynı sekülerleştirilme sürecinden geçirile­re k temellük edilmesiyle ya da ödünç alınmasıyla oluşturulduğunu, bu yüzden bu söz dağarının kendi içinde kurucu bir "kararsızlık" taşıdığını savlayan çalışması için bkn. Sayyid, 1995. Esasen, Ermeni soykırımı ile ilgili tartışmalarda da görüldüğü gibi, Cumhuriyet kurulurken kendi ancient regime'sinin sadece düyun-u umumiye'den kaynaklanan mali borçlarını değil, onun tüm simgesel borçlarını da -bu borçları kirnileyin 'diyet' olarak kavramışsa da- ödemeyi üstlenmiştir ya da üst­lenıneye zorlanmışur. Ayrıca, kuruluşuyla birlikte, Türk halkını da kurtuluşçu-mesilıyen bir "ma­tem iktidarsızlığı" (lay; 1999) aracılığıyla borçlandırmaya girişmiştir. Burada basitçe şunu soralım: tüzel bir kişilik olarak Cumhuriyetin veremeyeceği ya da -tersinden söylersek- soramayacağı bir hesabın kalmadığı savunulabilir mi? "Ben de Müslüman'ım, ama ... " diye başlayan bir çok siyasal yorum ve yargı bir de bu açıdan değerlendirilemez mi? -

Page 7: SOL, SOSYALiZM VE iSLAMCILIKl - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2002_26/2002_26_GUZELM.pdf · Murat Güzel 1 Türhiye'de Sol, Sosyalizm ve lslamcılıh 31 likleri ve sorunları

Murat Güzel 1 Tiirhiye'de Sol, Sosyalizm ve Islamcılı/ı 35

dir. Özellikle l929'da gerçekleşen genel ekonomik bunalımın dünyada oluş­turduğu havaya uygun olarak Cumhuriyetçi yönetici elitin benimsediği içe ka­panmacı, korporatist siyasal ve ekonomik anlayışın bugün "sol" olarak adlan­dırdığımız türden düşüncelerin o dönemde neşv-ü nema bulup toplumsal kat­manlarda yaygınlaşmasına engel olduğunu söylemek elzemdir. Ancak, bu en­gel oluş salt psikolojiktir ve asla iradi ve kategorik değildir. l960'lı yıllarda

Cumhuriyet rejiminin kurucu partisinin (CHP) ve Cumhuriyetin ikinci Cum­hurbaşkanı İsmet İnönü'nün siyasal yelpazedeki yerlerini "ortanın solu"nda se­çişleri bu psikolojik engeli de en azından belli bir dönem için ortadan kaldır­mıştır. Bu sebepten dolayı, her ikisinde de ihtiva edilen aydınlanmacı!batılılaş­macı öğeler bağlamında sol ile "kurucu moment" arasındaki ilişkiyi içsel bir do­laymı, bir rekabet ilişkisi olarak adlandırabiliriz. Sol Kemalizm, bu içsel dola­yımı kuvvetlendirrnek ve liberalizm, milliyetçilik vb. diğer batılılaştırıcı-mo­dernleştirici ideolojik dolayımiara nazaran bir avantaj sağlamak gayretkeşliği­nin bir ürünüdür. Bu bağlamda kurucu momentten kaynaklanan bu içleme­dışlama prosedürünün üzerlerinde oluşturduğu etkilere bakılarak hem İslam­cılığın hem de solculuğun Türk batılılaşması ve modernleşmesi tarihi içinde tuttukları yer belirlenebilir. İslamcılık Türk batılılaşma projesinin kurucu öte­kisi ise solculuk ve sosyalizm bu kurucu momentin retrospektif bir yeniden yorumu ve tanzirnidir.

Genellikle, "sol" acidedilen düşünme biçimlerinin batılılaşı:na karşısında al­dıkları tavra yönelik zıt iki yorum çizgisi ayırt edilir. lik yorum çizgisinde Tür­kiye'de sol düşüncenin "batılılaşmanın vicdan azabı" olduğu keşfedilir ya da ileri sürülürken ikinci yorum çizgisi solun "aşırı batılılaşmacı" niteliklerine vurgu yapar. Fakat, bu iki yorum çizgisi de solun batılılaşma sonrası nitelikle­ri noktasında hemfikirdir. lik yorum çizgisi büyük ölçüde sağcı ve İslamcı en­telektüellere has bir düşünme çizgisi ve solu anlamiandırma çabası olarak de­ğerlendirilebilir; ikinci yorum çizgisi ise solcular haricindeki hemen bütün Türk aydınlarının üzerinde uzlaşabileceği bir zemini oluşturmaktadır. Gerçek­ten de sol ve sosyalist düşüncelerin Türkiye'de etkinlik kazandığı ya da onlara bu etkinliğin kazandınidığı dönem, Türkiye'de çok partili bir demokratik ha­yata geçişin ertesindeki 27 Mayıs darbesini izleyen bir dönemdirll. Gerçi, bu dönem öncesinde de Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinden itibaren Türki­ye'de çeşitli sosyalist fikir akımiarına rastlanırl 2 ; ancak, bütün bu akım ve fi­kirler dar bir kadro hareketi çerçevesinde sıkışıp kalmışlardır; ayrıca, içerdik­leri batılılaşmacı-aydınlanmacı nitelikler daha o dönemde de belirgindir; bu

ll tezkire'nin bu sayısında kendisiyle yaptığımız röportajda Ö. Laçiner bu dönemin siyasal havası hakkında oldukça değerli bilgiler vermektedir. Bkn. Laçiner, 2002.

12 Bu konuda aynntılı bilgi için bkn. Tunçay,. Osmanlı devletinin son dönemlerinde ve Cumhuriyet'in ilk yıllannda sosyalist düşüneeye yönelik Türkçü eleştirllerin Ömer Seyfettin'in hikayelerine yan­sı)'lşı için bkn. Mert, 2002.

Page 8: SOL, SOSYALiZM VE iSLAMCILIKl - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2002_26/2002_26_GUZELM.pdf · Murat Güzel 1 Türhiye'de Sol, Sosyalizm ve lslamcılıh 31 likleri ve sorunları

36 tezkir e

yüzden, sarih olarak solun toplumsal açıdan SÖZ edilebilir bir hacme ulaştığı dönemi 1960 sonrası olarak belirlemek yanlı(ş) bir tespit olmayacaktır. 27 Ma­yıs'ı Türk solculuğu ve sosyalizmi için bir milat kılan şey elbette Soğuk Savaş ekseninde kurulan dünya düzeninin Türkiye'ye bu düzen içinde biçtiği roltlür. Sol, bir ölçüde de olsa, bu dönemde Türkiye'de bu role karşı çıkanların küme­leştiği bir mecra olmuştur. Bu sebeple, 12 Eylül 1980 tarihini de hem düşünce hem de siyasetbakımından solda önemli bir dönüm noktası olarak belirlemek gerekecektir. Sol, l2 Eylül sonrasında hem toplumsal hem de siyasal bakımdan önemli bir kan kaybına uğramış, bu kan kaybı Türk solunu 'halsiz'leştirmiştir. Dünyada reel sosyalizmin çöküşüyle birlikte yeni bir düny~ düzeninin/düzen­sizliğinin oluşumu bu kan kaybının sonuçlarını neredeyse ölümcül boyutlara vardırmış, "sol siyaset"i en azından Türkiye bağlamında etkisizleştirip işlevsiz­leştirmiştir. Yine bu dönemde, sol içinde mevcut krizi aşmak için farklı yöne­limler görülmeye başlamış, sivil toplumcu ve ahlakçı bir sosyalizm anlayışı kendine önemli bir kavramsal zemin bulabilmiştir. l990'ların ikinci yarısından itibaren ise Türk solunun Kemalizm'le hısım olan kesimleri sonuçta Kemalist hegemonyanın güçlenmesine yarayan, bu hegemonik işbirliğinden medet uman sinih konumlarını İslamcılık ve "irtica" karşıtlığı zemininde yeniden res­tarasyana tabi tutmuşlardırl3. Bu restorasyon sürecinde düşünsel yapıştırıcı olarak 'bağımsızlıkçı', bürokratik ve militarİst bir söylemin kullanılıyor oluşu ilginçtir; çünkü bu durum, en azından bir kısmıyla solun, l960'lardaki refleks­lerine geri döndüğü anlamına gelmektedir.

Burada yaptığımız bu kısa değerlendirme ve dönemselleştirmenin uylaşım­sal nitelikleri ihmal edilemeyecek düzeyde olsa da bu değerlendirme ve dö­nemselleştirme, üzerinde derinleşilebilecek bir ilk taslak olarak kabul edilebi­lir. Türk batılılaşması ile olan bu 'akrabalık' -l960'larda Kemalizm'in retrospek­tif değerlendirmesi olan "milli demokratik devrim" den diğer Sovyetçi-sosyalist anlayışların "devrimci" modellerinin Kemalist 'burjuva' inkılapçılığıyla olan ortak kavramsal zeminine14 dek izlenebilir. Türk solu, hemen her versiyonun-

13 TIP içinde Mehmet Ali Aybar'ın temsil ettiği çizgi ile ideolojik öndediğini Sadun Aren'in yaptığı Sovyetçi anlayışlar arasında Kemalizm' e bakış noktasında herhangi bir düşünsel ayrılığın olmadı­ğını, varsa bile bu ayrılığın son derece yüzeysel kaldığını da bu vesileyle belirtmiş olalım. Bu iki çiz­gi arasındaki düşünsel ayrılık ideolojik ve stratejik değil bütünüyle taktikseldir. Ancak bu ayırımın sosyalist solun daha sonraki tarihini ve siyasal reflekslerini önemli ölçüde etkilediği de görülecek­tir. Aren'in Kemalizm, sosyalizm ve Islamcılık hakkındaki görüşleri için Sefa Kaplan'ın kendisiyle yaptığı söyleşiye bakılabilir: Hürriyet, 15 Nisan 2002.

14 Ahmet Küskün, solda yeni bir atılım iradesine sahip kesimlerin bir partisi olarak ortaya çıkan ÖDP'nin 28 Şubat sürecinde benimsediği "Ne Şeriat ne darbe" 'sahte ikilemi'nin bu paninin politi­ka yapma zeminini ve imkanlarını kuruttuğUnu gözlemler. Bkn. Küskün, 1998: 7-8. ÖDP'nin hem Kemalizm'e hem de Islamcılığa karşı kendi konumunu bu tür ikircikli tutumlarla ifade etmesi sa­dece onlara mahsus değildir. Türkiye'de siyasetin "sol" öznesi kayıptır ve bu kayıp neticesinde sol gruplar ya doğrudan Kemalist hegemonyanın 'saçak'ları altında siyaset üretmeye çalışmakta ya da neticede yine bu hegemonyanın güçlenmesine yarayan sinik tavırlarını sürdünnektedirler.

Page 9: SOL, SOSYALiZM VE iSLAMCILIKl - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2002_26/2002_26_GUZELM.pdf · Murat Güzel 1 Türhiye'de Sol, Sosyalizm ve lslamcılıh 31 likleri ve sorunları

Murat Güzel 1 Türhiye'de Sol, Sosyalizm ve 1slamcılılı 37

da kendini Türk aydınlanmasının radikal prograrnı olma statüsüne, deyim ye­rindeyse, 'yüceltir' ya da tam tersi 'mahkum eder'15. Türk solu Türk batılılaş­masının içkin düzleminde kendine bir 'yer' edinrniştir. Solun bütün yerlilik id­dialarının bu açıdan Kemalist folklorizrnle kesişmesini garip karşılamamak ge­rekir16. Ancak Kemalist folklorizrnin Durkheirncı sosyolojinin solidarizrnine dayanan niteliklerini (bilindiği gibi bu nitelikler büyük ölçüde Ziya Gökalp'in kavrarnlaştırmalarından kaynaklanır) bu noktada sol popülizrnden ayırt etmek gerekir. Kemalist folklor çalışmaları namevcut bir bütünlüğü mevcut kılmaya, görünürleştirrneye yönelik romantik-milliyetçi bir arzuyu yansıtırken (Öztürk­men, 1998) sol folklorizrn siyasal-ekonomik yapıdaki çatışmaların gölge-feno­menlerini dinsel-kültürel yapıda da arayıp bulma amacına rnatuftur. Siyasal ça­tışmalarda kendisine toplumsal müttefik bulma arayışlarının sürekli tarihsel ve toplumsal açıdan heterodoks sayılabilecek unsurlara ve figürlere yönelmesinin siyasetin çatışmacı doğasına uygun düştüğünü varsaysak bile buradan solun yerliliğini kanıtiayacak bir delil ya da argürnan çıkarmamız güç olacaktır. Yine de haksızlık etmeden söylernek gerekirse benimsed ikieri bazı ternayüller bakı­mından, solun yerlilik iddiaları sağcıların onlara isnat ettiği yabancılık suçla­masının haiz olduğu ksenefobik ranteziyi tatmin etmekten uzaktır. İslamcılık ile solculuk arasındaki en önemli çekişme ve yarışma alanlarından birinin "yerlilik" olarak görünmüş olması, kanaatirnizce, "yerlilik" konusunun Türk düşünce ve siyaset hayatında önemli bir meşrulaştının ve politik kar santrali vazifesini deruhte ediyor olmasından başka bir anlama gelrnernektedir17.

15 Türk aydınlanmasının 'tamamlanmamış bir proje'si var mıdır? Son dönemlerde, Kemalist sol için­de yeniden beliren sözde anti-emperyalist ve bağımsızlıkçı vurgunun Türk milliyetçiliğinin bazı da­marları ile kesişınesi nasıl değerlendirilmelidir? AB'ye üyelik tartışmalarıyla birlikte Türk batılılaş­masının içkin kavramsal düzleminde ortaya çıkan gerilim ve çatışkıların sol içindeki "millici" ve "evrensel ci" farklılaşmaya/ayrışmaya katkıları nelerdir? Aynı şekilde, solculuk -bizim de bu yazıda savunduğumuz gibi- genel olarak Türk batılılaşmasının rnütemrnim bir cüzü ya da görünmez bir eki/eklentisi (suplementary), imkanı mıdır- teorik ya da gerçek varlığının imkan(sızlığ)ı sayesinde batılılaşmanın hitama ve kemale erdiği sapa bir düşünsel uğrak? (Ek/eklenti kavramı için bkn. Der­rida, 1976: 144-167). Bu tür sorular burada uzun boylu tartışarnayacağımız bazı ek hususları gün­demimize taşır. Şimdilik, bu hususların tartışılmasının konu hakkındaki bütün mü lahazalan değiş­tirebilecek bazı imalarının olabileceğini; bu tür kuşkuların bizim mülahazalanmız için de geçerli­lik kazanabileceğini ifade etmekle yetiniyoruz.

16 Elbettesolcular nezdinde bu folklorizm ve popülizmin Gramsci vb. Marksist düşünürlerden devşi­rilen birtakım teorik doğrulamaları bulunabilir. Ancak, solun bir kısmına sirayet etmiş olan "Köy Enstitüleri" nostaljisinin ve "köy romancılığı"nın etkileri ne yazık ki bu tür bir teorik doğrulama mantığının geçerliliğini boşa çıkaracak düzeylerdedir. Bu romanlara yönelik bir içerik çözümleme­si halka ve köylülere bakışta solun da Kemalist bakış açısının ve değer yargılarının hegemonyasını büyük ölçüde koruduğunu, hatta bu hegernonyayı güçlendirdiğini ortaya çıkarmaya yetecektir. Türk sağcılarının sola yönelttikleri eleştirllerin başında hem Kemalizmin hem de solun halkçılığı­nın içi boş ve biçimsel bir kavramsaliaştırma olduğu da gözden kaçmarnaktadır. Bu yöndeki farklı sağcı eleştiriler için bkn. Alkan, 1991; Türköne, 1991; Bilgin, 1991. Sol ve Kemalizm arasındaki si­yasal yakınlaşmaların daha ayrıntılı bir analizi için bkn. Özdemir, 1991.

17 ldris Küçükömer'in Türkiye'deki sağ ve sola önerdiği soykütüğü bu hususu daha sarih bir biçimde görmemizi sağlar. Küçükömer'e göre, yeniçeri-esnaf-ulema ittifakı sol iken batıcı-laik bürokratik

Page 10: SOL, SOSYALiZM VE iSLAMCILIKl - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2002_26/2002_26_GUZELM.pdf · Murat Güzel 1 Türhiye'de Sol, Sosyalizm ve lslamcılıh 31 likleri ve sorunları

tezkir e

İslamcılığa ilişkin benzer bir dönemselleştirme yapmaya kalkıştığımızda ise Türkiye'deki siyasal ve toplumsal gelişmelerin istikrarsızlığına bağlı olarak, İslamcılık açısından üzerinde uylaşılmış bir dönemsellik modeli bulmak han­diyse zor olacaktır. Bu, aslında yine İslamcılığın öz niteliklerine ve tanımlarına bağlı olarak tarihsel ve toplumsal bağlamların değişmesiyle birlikte retrospek­tif açıdan değişen bir durum olarak da görülebilir. İslamçılık, siyasal bir hare­ket midir? İslamcılık, bir kimlik midir? İşlamcılık, bir ideoloji midir? İslamcı­lık, toplumsal bir yönelim midir? İslamcılık, Türkiye'de neyi ve hangi kesim­leri temsil etmekte; neyi, hangi kesimlere vaad etmekte; nelere, hangi sebepler­le karşı çıkmakta; neleri, hangi sebeplerle kabul etmektedii"? Bu soruların ce­vabı da belirsizdirıs. Daha doğrusu bu sorulara verilebilecek mümkün cevap­lardan yola çıkarak Türkiye'nin siyasal tarihi hakkında İslamcıların da tama­men katılacağı uylaşımsal bir dönemselleştirmeye varmak mümkün gorünme­mektedir. Çünkü bu tür bir dönemselleştirmenin doğrudan İslamcılık olarak adlandırdığımız siyasal, kültürel, ideolojik, kimlik kurucu ve aidiyet oluşturu­cu yönelimlerle irtibatı, bu yönelimlerin genel olarak Türk siyasal hayatında "imkansız bir siyaset"e işaret etmeleri ve ona böyle bir siyaset olarak dikişle­nişleri yüzünden kolayca ve doğrudan kurulamayacaktır. İslamcılık siyasal bir aktör olarak böylesi bir doğrudanlığa kendi öz etkinliği dolayısıyla değil siya­sal hasımlarının suçlamaları neticesinde 28 Şubat l997'den sonra ulaşabilmiş­tirl9. Bunu, kestirme bir yorumla, İslamcılığın her zaman Türk batılılaşması­nın ve Türk aydınlanmasının içkin düzleminin dışında bir çekim noktasına atıfta bulunuşuyla açıklayabiliriz.

lslamcılık, Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinden itibaren batılılaşma sü­recine ve batılılaşmayı savunanlara muhalif bir yaklaşım olarak entelektüel, si­yasal ve kültürel alanlarda varolmasına karşın bu alanların hiçbirinde bütünlük­lü bir program ortaya çıkar(a)mamıştır20. Her ne kadar bazı araştırmacılar bu

gelenek sağ olarak adlandınlrnayı hak eder (Küçükörner, 1989). Her iki geleneğin de aynı şekilde bu topraklarda, burada doğduğunu söylemek, her ikisinin de eş ölçüde "yerli"bir tavır olarak gö­rülmesini kolaylaştıracaktır. Küçükömer'in Türk düşünce dünyasında tuttuğu yer için bkn. Kaya­lı, 2002; Erdoğan, 2002.

18 Bu sorulara verilebilecek mümkün cevaplann bir kısmını tartıştığımız bir yazı için bkn. Güzel, 200lb.

19 Bu yargımız, elbette, 28 Şubat sürecinde Islamcılığın hiçbir dahiinin olmadığı anlamında okunrna­rnalıdır. Islamcılığın bu sürece dahli, bu süreci etkilerne ya da etkilenrne biçimleri "gerçek" islam­cılık ile "kavramsal" Islamcılık arasındaki kaygan mesafeyle ilişkili bir yoruma tabi tutulabilir. An­cak, bu dururnda Islamcılığın hem gerçeklik olarak yaşanan hem gerçek olan hem de nasıl değer­lendirihrse değerlendirilsin kavrarrısal kalan yanlannı ayrı ayrı bu yorurnlarla birlikte ele alabiliriz. Bu tür bir analiz ise ancak lslarncılığın, hayaliliğin fenomenolojik statüsüne ne kadar mahkum ol­duğunu ya da bu statüye hangi gerekçeler ve biçimler aracılığıyla mahkum edildiğini öngörüp tar­tışrnakla mümkündür.

20 Şimdiye dek Türkiye'de Islamcılığın siyasal plandaki en örgütlü ve istikrarlı yapısı olarak göze çar­pan M NP, MSP, RP çizgisinin ve onlann devarnı olarak kurulan diğer partilerin gerek siyasal gerek ekonomik gerekse kültürel prograrn ve anlayışlar bakırnından ortak bir anlayış zernininde hareket etınekten çok son derece pragmatist bir tutum izlediği görülmektedir. -

Page 11: SOL, SOSYALiZM VE iSLAMCILIKl - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2002_26/2002_26_GUZELM.pdf · Murat Güzel 1 Türhiye'de Sol, Sosyalizm ve lslamcılıh 31 likleri ve sorunları

Murat Güzel 1 Türhiye'de Sol, Sosyalizm ve lslamcılıh 39

durumun sebeplerini İslamcılığın "zayıf bir tarihselliğe" sahip olmasına hamle­diyariarsa da21 bu görüşün büyük ölçüde tartışmaya açık olduğu ortadadır22. öncelikle, zayıf bir tarihselliğe sahip olduğu iddia edilen akımın sadece İslam­cılık olarak belirlenmesi, Türk modernleşmesinin özgün gelişimi içinde pek tu­tarlı görünmemektedir. Böyle bir "zayıf tarihselliğe sahip oluş" İslamcılığın ala­rnet-i farikası değildir. Bu tezin geçerlilik kazanabilmesi için Türkiye'nin "gecik­miş modernliğinden" diğer akımların masun kalmış olmalarının sebebini daha ayrıntılı bir şekilde izah edebilmek, bu du,rumun onlara sirayet etmemiş olma­sının delillerini ortaya koymak gerekir. İkincileyin, her ne kadar "tarih bilinci" modernliğe mahsus bir icat (Gadamer, 1990) ise de, İslamcılık sadece ve sade­ce "zayıf bir tarihselliğe" değil "negatif bir tarihselliğe" sahip olmakla eleştirile­bilir-eğer siyasal açıdan geçerli bir eleştiri yapılmak isteniyorsa23.

İslamcılığa yönelik anakronizm ve anti-modernizm suçlamalarının bu ka­dar sıklıkla yapılabilmesinin bir sebebi de Türk siyasetinde sadece İslamcılığa mahsus sayabileceğimiz bu negatif tarihselliktir. Negatif tarihselliğin İslamcılı­ğa kazandırdığı en önemli görünüm onun sürekli 'tarihsel'in marjında, bazen bu yanda bazen ötede konurolanmış oluşudur. Aynı şey, sözünü ettiğimiz her üç alanın da modernlikle birlikte birbirinden farklı alanlar olarak belirebilmiş olmalarından yola çıkılarak yeniden söylenebilir: İslamcılık, bu üç alan arasın­daki sınır çizgilerini bulanıklaştıran, onların bir "sınır" olma haysiyetlerini iğ­fal eden bir konumdadır. tslamcılık, aynı belirsiz konumu Türk siyasal sistemi içinde de sürdürür. O, bu siyasal sistemin hem çepederi içinde hem de ötede­dir. İslamcılık, daha açık söylemek gerekirse, Türk siyasal sistemini dışarıdan sıııırlar. Dışındadır, çünkü kurucu moment kamusal alanda dinin herhangi bir görünümüne tahammül edememektedir. Aynı zamanda içindedir; çünkü kuru­cu moment kendi raisoıı d'etre'ini onu dıştalamakla edinmektedir. lslamcılık, öyleyse, Türk siyasal sisteminde hem içerde hem dışarıda, içerde oluşuyla bir­likte dışarıda ya da dışarıda bırakılışı sebebiyle içeride bir siyasal imkan olarak vardır. Spinozacı bir ifadeyle lslaıncılık, Türk siyasal sisteminin oınnis determi'­natio est ııegatio'sudur. Hatta 28 Şubat sürecinden beri lslamcılık, bu sınırın ve sınırlama işleminin handiyse kendisidir. Türk siyasal sisteminin çok partili ha­yata geçişle birlikte edindiği içkin düzlemde sağ ve sol siyaset geçerli ve meş­ru bir eksen olarak kabul gördükçe İslamcılık bu eksenin her iki kutbunu da

21 Bu tezin ayrıntılan için bkn. Göle, 1991. 22 "Gecikmiş modernliğin" sol entelijansiya üzerindeki benzer etkileri için bkn. Baydar, 2002. 23 Negatif tarihsellik, içinde bulunulan tarihsel momenti ve onun getirilerini geçmiş ve/ya da gelecek

adına, ama şimdide yadsıma girişimidir. Bu tür bir konum felsefi-sosyolojik açıdan "tarihsel olan"ın "evrensel olan" adına askıya alındığı bir durumu değil, aksine "tarihsel olan" ın bir başka tarihsel olan adına alınışını işaret eder. negatif tarihseili k, mevcut tarihselliği sınırlayanın ne olduğunu dü­şünme ve onu yadsıma anlamında negatif tir. Bu anlamda tarihselsürecin hem içinde hem de dışın­dadır. Ahmet Çiğdem'in eleştirel betimlemesiyle o tarihteki "tekrar edilebilirliğin" peşindedir: '·tek­rar edilebilirlik sürece rağmen işler; sürecin dışındadır, sürecin içindedir- çünkü sürece girdiğinde sadece tekrann zincirlerini önneyi amaçlar" (Çiğdeın, 1998: 9).

Page 12: SOL, SOSYALiZM VE iSLAMCILIKl - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2002_26/2002_26_GUZELM.pdf · Murat Güzel 1 Türhiye'de Sol, Sosyalizm ve lslamcılıh 31 likleri ve sorunları

40 tezkire

dışarıdan çaprazlama "kesen" ve etkileyen bir yönelim olmaya devam edecek­tir. Bu kutuplar arasındaki gerilimin genleşme (amplitude) ya da izale edilme düzeyine bağlı kalarak İslamcılık kendini her yeni siyasal dönemde farklı kılık­larda yeniden üretmeyi başaracaktır (Güzel, 2000a). Aslında onun bu kendini yeniden üretme arneliyesi için ek bir çaba sarf etmesi bile gerekmez; çünkü, imkansız bir siyaset olarak bütün imkansızlığı, yasaklanmışlığı, bastırılmışlığı, üstünün çizilmişliği ve dışarıda bırakılmışlığına rağmen, hatta onlar sayesinde burada ve şimdi, 'hazır ve nazır'dır. O, "namevcudiyetinin mevcudiyeti" üze­rindeki vurgu sayesinde siyasal bir söylem, kültürel ~ir yönelim ve toplumsal bir zatiyet olarak mevcuttur. İslam, Türk siyasal hayatının· Gerçek'i (Le Reel) olduğu ölçüde İslamcılık bu konumunu sürdürmeye devam edecek ve her se­ferinde ona ait olan yere, sınır bölgesine geri dönecektir.

l990'larda yani post-Özalist siyasal koşullarda RP'nin yükselişiyle birlikte İslamcı siyasallığın da daha berrak ve vazıh bir görünüm kazanması aynı sebep­lere istinaden açıklanabilir. Hem dünyada hem de Türkiye'de siyasallığın kuru­cu ekseni olarak sağ ve sol arasındaki dikatominin çöküşü ya da bu eksenin kendini tüketişi (elbette bu süreç içinde reel sosyalizmin çöküşü de önemli bir yer tutmaktadır) beraberinde siyasallaşmanın yönünün ve hatta siyasal alanda­ki eski sınırların belirsizleştiği, sol ve sağ ekseni haricinde yeni fay hatlannın oluşması için gerekli farklı imkanların ortadan kalktığı bir dönemi getirdi. Neo­liberalist post-politik ortamın getirisi merkezde "siyaset ötesi bir toplum" mo­deli olurken periferide batı-karşıtı siyasal mücadelenin ve kamil anlamıyla siya­sallığın yükselişi olarak ortaya çıktı Üstelik, bu siyasallığın yükselişi "merkez­periferi" metaforların bağlı analiz biçimlerinin de geçerliliğini yeniden sınama­ya götürebilecek önemli kuşkular doğurdu. Batının merkez, dünyanın geri ka­lanının çevre sayıldığı bir analiz biçiminin siyasal imalan bu açıdan tekrar sor­gulanabilmelidir. lslamcılık, bu bakımdan batılı siyasal anlayışların çeperlerini parçalamaya, bu sınırlan ihlal etmeye ve siyasallığa yeni imkanlar sunmaya yö­nelik bir mücadelenin önemli taşıyıcı aktörlerinden biri olarak göründü. RP'nin bazı yorumcularca "politik özcülük" olarak değerlendirilen söylemi (Yıldız,

2002; Çınar, 2002) bu tarihsel bağlamdaki hegemonik mücadelenin Türkiye şartlarında nasıl şekillendiğini okumanın güzel bir örneğini sunar.

İslamcılığın bu konumunu onun siyaset-harşıtlığı olarak yorumlamaya kal­kışı:nak, aynı zamanda, önemli bir kafa kanşıklığını da yansıtır24. İslamcılığın imlwıısız bir siyaset oluşu onun siyaseti inkar edişiyle değil, tam tersine ilk ba­kışta ahlakiliğe dayalı bir siyaset arayışı olarak değerlendirilebilecek "ortak iyi" tasarımında ve tanımında yatar. Bu aynı zamanda İslamcılığın kendi "nihai söz dağarını" (Rorty,l989) nasıl içeriklendirdiğiyle de alakah bir meseledir. İslam­cılığın siyaset karşıtlığına şu iki sebep yol açıyor görünmektedir: i) sorunları ve çözümleri kişiselleştirmesi ii) toplumu homojen bir kitle olarak tasavvur

24 Bu görüşün kapsamlı bir tartışması ve müdafaası için bkn. Çınar, 2002.

Page 13: SOL, SOSYALiZM VE iSLAMCILIKl - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2002_26/2002_26_GUZELM.pdf · Murat Güzel 1 Türhiye'de Sol, Sosyalizm ve lslamcılıh 31 likleri ve sorunları

Murat Güzel 1 Tiirhiye'de Sol, Sosyalizm ve lslaıncılıh 41

edip bireylerin ve alt-grupların varlığını inkar etmesi. Bu yoruma göre, islam­cılığın bu sorunları onu bir "karşı-sosyal mühendislik" projesine dönüştürür: "Eğer Batılılaştıncı bir ~evlet, bir sosyal mühendislik projesi yoluyla, (Batılılaş­mış) bir insan modeli meydana getirmeyi amaçlamışsa, İslamcılığın egemenli­ği altında, aynı devlet, yeni ideolojisi uyarınca bu kez de dindar bir Müslüman insan modeli inşa etmeyi amaçlayacaktır" (Çınar, ;2.002: 31). Burada hemen ni­çin "karşı" ön takısının kullanıldığını sormak gerekir. Eğer islamcılığın bu tür bir projesi varsa bu, bir "karşı-sosyal mühendislik" değil katıksız bir "sosyal mühendislik"tir ve bazı lslamcılarca bu projeci tavır "İslamcı Kemalizm" ola­rak yaftalanıp reddedilmiştir. Bu bağlamda İslamcılığın bazen arclıe-politih ba­zen ııltra-politih bazen de para-politih konumlara kaymasının neticesinde "de­mokratik gelişmeye kazara da olsa katkıda" (Çınar, 2002: 32) bulunması müm­kün hale gelmektedir. Bu katkı, elbette konsolide siyasete karşı bir siyasallığı25

kazanmakla, "meşru" siyasetin sınırlarını delik deşik etmekle, onu -hadi kabul edelim ki- lwrşıtına doğru sürüklemekle sağlanmaktadır. İslamcılığın siyasalı, ahlaki olanı da içerecek ölçüde genişleten bu tutumu elbette bütünüyle kabul edilebilir bir tutum olarak görülmeyebilir. Nihai söz dağarını dini ve ahlaki te­rimlerden devşiren bu tutum siyaseten kabul edilmeyebilir. Ancak, onun mev­cut siyaset düzleminin dışında yer almasını öne çıkarıp onu böylelikle Türk demokrasisinin gelişimine hazara katkıda bulunan bir akım olarak değerlen­dirmek restore edilmiş bir siyasal özcülüğü savunmaktan/olumlamaktan başka bir anlama gelmez. Böyle siııilı etkilere sahip yorumlarda da İslamcılık Türk de­mokrasisinin mülıemmelliğiııe yapılmış bir yama, hayali bir ekieklenti statüsü­ne, belki de asıl yeri olduğu düşünülen bir statüye iade edilir. Demokrasi, siya­set varken mümkün olduğu için İslamcılığa isnat edilen siyaset karşıtlığı böy­lece İslamcılığın demokrasi karşıtlığına dönüşür. Garip olan o ki, İslamcılık de­mokrasi karşıtlığına rağmen ya da onun aracılığıyla Türk demokrasisinin içe­ribel gelişimine, aııcal< katkıda bulunabilmektedir- tabii ki, lıazara! (Belki Çı­nar'ın yaptığı da "kazara" bir özcülüktür, kim bilir?). Böylelikle, lslamcılık, son kertede Türk demokrasisinin bir "semptom"u olarak değerlendirilebilir26.

İslamcılık ile Türk siyasal sistemi arasındaki ilişkiyi bu sebeple sadece 'mo­dernleşme' zemininde kalarak açıklama çabaları yetersiz kalacaktır. Çünkü, ay­nı şekilde İslamcılık ve modernlik ilişkisi, dahası İslamcılığın modernliği de bi­zatihi modernist-batılılaşmacı dilin kapanmacı, modernlik ile batılılığı özdeş­leştiren27 kipselliğinden dolayı tartışmanın bu noktasında açıklanmaya muh-

25 Siyasalı, toplumun herhangi bir alanı ve düzeyiyle sınıriandırmaya çalışmak mevcut siyaseti pekiş­tirmeye yarar. Oysa siyasal, bu düzeylerde sıkıştırılamayacak temel bir insani duruma işaret etmek­tedir. Bkn. Schmitt, 1976.

26 "Semptom" kavramının ideoloji kuramındaki yeni bir yorumu için bkn. Zizek, 1989. 27 Modernlik ile batılılığı özdeşleştiren felsefi yaklaşımların iyi bir tartışması için bkn. Sayyid, 2000:

136-155.

Page 14: SOL, SOSYALiZM VE iSLAMCILIKl - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2002_26/2002_26_GUZELM.pdf · Murat Güzel 1 Türhiye'de Sol, Sosyalizm ve lslamcılıh 31 likleri ve sorunları

tezkir e

taç bir durumdadır28_ Bu kapanmacı dil Ishlmcılığın Türk modernleşmesine yaptığı pozitif ve/veya negatif bütün katkıları inkar etmeye ya da bu katkıların gene "kazara" gerçekleştiğini ve "istisnai" olduğunu savlamaya yarar ancak. Bu yüzden aşağıdaki bölümlerde Islamcılığın modernliğini verili kabul edip sade­ce Türk batılılaşmasına karşı aldıkları tavır bağlaınında Islamcılık ve solculuk arasındaki ilişkinin "özgüllüğüne" odaklanacağız. Bu özgüllük, her şeyden ön­ce, Türkiye'nin özgüllüğü olarak da kavranabilir; çünkü diğer Islam coğrafya­larında Islami hareketler ile sol-sosyalist hareketler arasında müşahade ettiği­miz türden. bir yakınlaşma yerine bu coğrafyada tam anlamıyla, bir zıt! aşma ve "kapışma" olmasa da bir gerilim vardır.

Türkiye'de Sol Siyaset ve Islamcılık

Türkiye dışındaki bir çok Islam ülkesinde, sözgelimi Mısır, Suriye, Iran vb. ül­kelerde Islami hareketler ile sol ve sosyalist akımlar önemli düşünsel ve siyasal akrabalıklar kurmuşlardır. Suriye Müslüman Kardeşler (ilıvaıı-ı müslimiıı) ce­maatinin lideri Mustafa es-Sıbai'nin 1sliim Sosyalizmi adıyla_1972 yılında Türk­çe'ye çevrilen kitabı bu yakınlık ve akrabalıkların iyi bir belgesi olarak okuna­bilir. Yine Seyyid Kutup, Ebu! Ala el-Mevdudi, Ali Şeriatİ gibi 1970 ve 80'li yıl­larda İslamcı kuşaklar üzerinde kalıcı etkiler bırakan bir çok müellifin eserleri

. de bu tartışma bağlarnma aittir. Bu ülkelerde sol ve sosyalizm, antikapitalist ve antisömürgeci bir Üçüncü Dünyacılıkla iç içe geçerek çeşitli milliyetçi ve/veya dini hareketlere de esin kaynağı olmayı başarabilmiştir (Ray, 1994). Bu ülkele­rin sömürge deneyimi yaşamış ülkeler olmaları dolayısıyla Islamcılık ile milli­yetçilik ve sosyalizm arasında çeşitli yakınlaşmaların vuku buluşu normal kar­şılanabilir. Bilhassa, Baasçı politikal(lrın etkili. 9l._d11ğu Arap ülkelerinde İslam, Arap milliyetçiliğinin tabii kurucu unsurudur ve Arap milliyetçiliği ile Arap sosyalizmi arasındaki yakınlaşmalçı_rda handiyse zararlı çıkan bir katalizör ve dolayım rolünü üstlenmiştir. Özellikle Mısır'da Nasır dolayısıyla Müslüman Kardeşler'in (ihvaıı-ı müsliıniıı) yaşadığı hayal kırıklığı bu bakımdan ilgi çeki­cidir. Bu darbeye kadar hareket içinde eğitimci-ideolog olarak 1sliim'da Sosyal Adalet, 1sliiın-Kapitalizm Uyuşmazlığı gibi İslam'ın sosyalizmden daha iyi bir sistem olduğunu vurgulayan ve büyük ölçüde sosyalizme karşı apolojetik bir

28 S. Sayyid, Islamcılığın modernliğinin ancak modernlik ile batı arasında varsayılan klasik özdeşliğin reddedilmesiyle kavranabileceğini savunur. O'na göre "Kemalizm ile Islamcılar arasındaki çatışma, modernleşip modernleşmernekten ziyade hangi modernleşme stratejisinin takip edileceği hakkın­da bir çatışma olarak görülebilir". lslamcılann batılılaşmayı reddedip modernleşmeyi kabullerinin cazibe kazanışı ve Islamcılığın dünya çapında dikkate değer bir siyasal hareket olarak ortaya çıkışı ancak modernlik ile batı arasındaki ilişkinin yapıçözümü ve Avrupamerkezciliğin çözülüşüyle bir­likte başlamıştır. Artık batı, modernliğin düğüm noktası (nodal point) olarak lanse edilemez. Bu durum Islamcılığa kendini modern zamanlarda konumlandırabileceği söylemsel bir mekan, _bir aralık sağlamıştır (Sayyid, 2000: 134-165).

Page 15: SOL, SOSYALiZM VE iSLAMCILIKl - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2002_26/2002_26_GUZELM.pdf · Murat Güzel 1 Türhiye'de Sol, Sosyalizm ve lslamcılıh 31 likleri ve sorunları

Murat Güzel 1 Türhiye'de Sol, Sosyalizm ve Islamcılıh 43

tutum takınan Seyyid Kutup, düşüncelerinde önemli bir kopuş yaşamış; he­men hemen bütün İslam dünyasındaki hareketler üzerinde kalıcı bir ideolojik etkiyi haiz Yoldahi lşaretlet adlı eseri, bu dönüşüm neticesinde yazmıştır. Bu üç eserin Türkçe'ye çevriliş yıllarının bir değerlendirmesi benzer bir sürecin Tür­kiye için de geçerli olduğunu ortaya çıkaracaktır. Islam'da Sosyal Adalet, l960'ların sonunda, Islam-Kapitalizm Uyuşmazlığı l972'de yükselen sol dalga­nın ideolojik etkisinde ve yine bu etkiye karşı savunmacı bir cevap olarak ya­yınlanmış görünmektedirler. Özellikle l978'lerden sonra İslamcı gençlik üze­rinde büyük etkisi olduğu görülen Yoldahi işaretler'in bu kitaplar arasında en son çevrilen kitap oluşu ilgi çekicidir. Yine Nurettin Topçu'nun Harehet dergi­sinde benzeri bir yönelim keşfedilebilir.

Yaptığımız bu küçük gözlem bile İslamcılığın ortak bir tarihsel, sosyal ve si­yasal bağlamda 27 Mayıs askeri darbesi sonrasında solculukla, Türk demokra­sisinin sol-sağ ekseninde tekrar kuruluşuyla birlikte yeniden biçimlendiğini göstermektedir. Fakat bu ilişkiselliği bir söylemsel bağımlılıklmaduniyet kipin­den ziyade yararlanma ya da ideolojik müracaat kipinde düşünmek daha yerin­de olur. İslamcılığın ana akım dışında kalan bazı damarları sağcılıkla kurulan tarihsel ittifakın tazammun ettiği olumsuz unsur ve temalardan uzaklaşabil­mek için, kısmen, sol tezlerin araçsallığına başvurmuş; bu tür unsurlara ve te­malara fırsat düştükçe söyleminde bir yer açmaya çalışmıştır. Sol ile sağ arasın­daki sıcak çatışmada mümkün olduğuncalelinden geldiğince taraf olmaktan kaçınan bir siyasal tutumu benimsemiştir. Fakat, özellikle l960'larda gelenek­sel dini çevre.lerin sola karşı aşırı hasmane tutumunun izlerinin bu dönemde de kolay kolay silinmediği gözlemlenebilir. MSP'nin I. ve II. MC!erde yer al­ması, yine MSP'nin l973'de CHP ile kurduğu koalisyonun "üstad" Necip Fazı! Kısakürek başta olmak üzere çeşitli cemaatlerce protesto edilişi bunun önemli bir göstergesidir. Özellikle CHP'yle, yani Cumhuriyetin kurucu partisiyle MSP'nin bir koalisyon ortaklığına girmesi hem bu partideki bazı solcu Kema­list fraksiyonların hem de geleneksel dini çevrelerin hışmına uğramış tır. Bu ko­alisyondan MSP'nin oy kaybıyla çıkması öncelikle geleneksel dini çevrelerin Cumhuriyetçi politikalara karşı benimsediki eri klasik tepkici tutumun bir yan­sıması olarak okunabilirse de onların milliyetçi- muhafazakar sağ ile kurduk­ları ittifakın bir neticesidir.

Buna karşın, Türk solunundine yaklaşımını genel olarak aydınlanmacı-ba­tılılaşmacı bir tavır olarak özetlemek mümkündür. Özellikle, lslam'a ve Islam­cılığa yönelik sol Kemalist ve ateist polemiklerde doruk noktasına varan bir düşünsel-siyasal gerilim, bir nebze de olsa Soğuk Savaş dönemindeki poJemik ve mücadelelerden besleniyor görünse de, genel olarak sol ile batılılaşmacı si­yasal dil arasındaki akrabalığın bir ürünüdür. Sol Kemalizm'in !dris Küçükö­mer'in teşhisine konu olduğu üzere, batıcı-laik bürokratik gelenekle içli dışlı-

Page 16: SOL, SOSYALiZM VE iSLAMCILIKl - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2002_26/2002_26_GUZELM.pdf · Murat Güzel 1 Türhiye'de Sol, Sosyalizm ve lslamcılıh 31 likleri ve sorunları

44 tezkire

lığı hemen bütün sol yaklaşımları29 insiyaki olarak dini, sosyolojik bir katego­ri (bir "üstyapı" kurumu) olarak değerlendirmeye götürmüştür. Aynı şekilde, Kemalist yaklaşımların "modernliğe gecikme" den geleneksel kültür ve dini tu­tumları sorumlu tutmaları, bu kültür ve tutumların kaynağı olarak da Islam'ı ve onun şeriatını göstermeleri Türk aydınlanmacılığının (belki de bütün aydın­lanmacılıkların) temel yönelimlerinden biridir. Bu noktada, bazen Türk solcu­larının tanım gereği sadece Müslümanların 'içişlerini' ilgilendirmesi gereken fıkhi meselelere bile müdahil olma isteklerini Türk siyasal sisteminin "estab­lishment"ı içinde bir yere oturtmak mümkün olmaktadır.

1960'larda CHP'nin siyasal yelpazedeki yerini "ortanın solu" olarak belirle­miş olması sol ile Islamcılık arasındaki ilişkileri gerginleştiren bir başka faktö­rü devreye sokmuştur. Türk devlet erkanının sosyal demokrat-sol bir elitçiliğe yönelmeleri Islamcılığın sağ ile kurduğu tarihsel ittifakın ana saiklerinden bi-

. rini ve belki de bu ittifakın en geçerli mazeretini teşkil etmiştir. 12 Eylül 1980'den itibaren sol ve sosyalist çevrelerde gözlemlenen sivilleşme ve sivil toplumculuk olgusu ile Islamcılığın giderek kendini sağcı temayüllerden arın­dırma istenci arasında gözlenen 'seçmeci yakınlaşma' (selective affinity) bu ta­rihsel arkaplan göz önüne alınarak tartışılabilir.

Sonuç Yerine

Türkiye'de herhangi bir düşünce bütününün ve siyasal hareketin tarihini sade­ce kendi fç gelişimiyle açıklamanın araştırmacıları bazen yanlış yönlere sevk et­tiği görülmektedir. Bu problemierin üstesinden gelebilmenin tek yolu bu dü­şünce bütünleri ve siyasal hareketlerin tarihini yeniden yapılancimrken hem Türkiye'deki siyasal hayatın genel şekillenişini1ıem de bu tür düşünce bütünü ve siyasal hareketlerin birbirleriyle ilişki(sizlik)lerini hesaba katmaktan geç­mektedir.

Bu noktada Türk siyasetinin en önemli aktörü "toplum" dan ve "toplumsal hareketler"den çok "devlet" lafzıyla simgeselleştirebileceğimiz establilıment

olarak görünmektedir. Diğer bütün siyasal özneler Türkiye'deki bu süper siya­sal özne aracılığıyla diyaloğa geçebilmekte ya da çatışabilmektedirler. Bundan siyasi olarak ne Islamcılığın ne de solculuğun muaf olmadığını gözlemlemek bu hareketlerin taşıdıkları siyasallığın değerini küçümsemek anlamına gelmez:

29 Bu noktada, her ne kadar teori konusunda klasik Marksizm'in di ne yaklaşımını benimsemiş olsa da politik praxis açısından Dr. Hikmet Kıvılcımlı'nın tutumunu genel sol jargondan ayrı tutmak bir hakşinaslıktır. Bilindiği gibi Dr. Kıvılcımlı 163. maddeden dolayı hapis cezası alan ilk ve tek Türk solcusudur. Sonuçta Kıvılcımlı'nın bu konuşması son derece oportünist ve "istismarcı" olsa da po­litik açıdan bir solcunun hitap ettiği kitlenin diliyle bir iletişim kurma ve yakınlaşma çabası olarak; görülebilir. Kıvılcımlı'nın ceza almasına sebep olan ünlü Eyüp konuşmasının metni için bkn. Kıvıl~ cımlı, 2000. - ·

Page 17: SOL, SOSYALiZM VE iSLAMCILIKl - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2002_26/2002_26_GUZELM.pdf · Murat Güzel 1 Türhiye'de Sol, Sosyalizm ve lslamcılıh 31 likleri ve sorunları

Murat Güzel 1 Türhiye'de Sol, Sosyalizni ve 1sliimcılıh 45

Sadece onlar arasındaki tarihsel zıtlaşmanın İslamcılık ve Türk solculuğu ara­sındaki gerilimin temel sebepleri arasında Türk modernleşmesinin "özgül" ge­lişim çizgilerini göstermek yanlış olmayacaktır.

REFERANSLAR

Altaytaş, Muhammet, 2001, "Türkiye'de Ateist Solun Din Söylemi", lsliimiyat, C.4, No.4. Ayvazoğlu, Beşir, 1991, "Türkiye'de Solcu Olmak", Tıirlıiye Gıinlıiğıi, No: 15. Bakhtin, Mihail,2001, Kamavaldan Romana, çev. Cem Soydemir, Istanbul: Ayrıntı yayınları. Bilgin, Vedat, 1991, "Türkiye Solunun Toplumsal Özellikleri Üstüne", Tıirlıiye Gıinlıiğıi, No:

15. Bora, Tanı!, 1999, Tıtrlı Sağmm Üç Hali: lslamcılılı, Milliyetçililı, Mıılıafazalıarlılı, Istanbul:

Birikim yayınları Boss, Medard, "Dasein Analizinin Anahatları", çev. Erol Göka,.lezlıire, No: 25. Çiğdem, Ahmet, 1992a, "Cezayir: Aydınlam ış Despotizmin Yeni Bir Örneği", tezizi re, No: 2. Çiğdem, Ahmet, 1992b, "Din ve Ideolojik Düşüncenin Eklemlenmesi Sorunu: Islam ve

Marksizm", tezizi re, No: 4. Çiğdem, Ahmet, 1998, "Siyasal Islam vs. Kültürel Islam", tezlıire, No: 14-15. Derrida,jacques, 1993, Spectres ofMaıx (trans. P. KamuO, London: Routledge. Erdoğan, Necmi, 1998, "Popüler Anlatılarve Resmi Ideoloji", Birilli m, No: 105-106 .. Göle, Nilüfer, 1991, Modem Malırem, Istanbul: Metis Yayınları. Gadamer, Hans-George, 1990, "Tarih Bilinci Sorunu", Toplımıbilimleıinde Yonımcıı Yalılaşım

(ed. P. Rabinow, W. Sullivan; çev. Taha Parla) içinde, Istanbul: Hürriyet Vakfı Yayın­lan.

Güzel, Murat, 2000a, "Türkiye'de Islamcılık ve Sağcı lık", tezlıire, No: 17. Güzel, Murat, 2000b, "Özeleştiri Temrinleri: Mağlupların Dili ve Ethosu", tezlıire, No: 18. Güzel, Murat, 2001a, "Simgesellik(ler), Siyasal Noıııos ve Tahayyül: Hayaliliğin Ekonomi-

Politik Eleştirisine Bir Katkı", tezlıire, No: 19. Güzel, Murat, 2001b, "Islam, Islamcılık ve Siyaset: Mücahit Bilici'ye Bazı Yanıtlar", tezlıire,

No: 21. Kıvılcımlı, Hikmet, 2000, "Eyüp Konuşması", Teoıi ve Politilıa, No: 17. jay, Martin, 1999, "Kıyametçi Tahayyül ve Matem lktidarsızlığı", Talıayyıil Gıicıinıi Yeniden

Dılşıtmııelı (der. G. Robinson ve ]. Rundell, çev. E. Başer) içinde, Istanbul: Ayrıntı. Küskün, Ahmet, 1998, "Zor Günler Türkiye'si", tezlıire, No: 13. Laçiner, Ömer, 2002, "Türkiye'de Sol ve Sosyalizm Üstüne" (söyleşi C. Haşimi, M. Güzel),

tezlıire, No: 26. Öztürkmen, Aslı, 1998, Tıirlıiye'de Follılor ve Milliyetçililı, Istanbul: lletişim Yayınları. Rorty, Richard, 1989, Contingency, Solidaıity and Irony, Cambridge: Cambridge University

Press. Sayyid, Bobby S., 1995, "Savaşan Kafider ve Zındıklar", Siyasal Kimli/ılerin Olıışımııı (ed. Er­

nesto Laclau, çev. A. Fethi) içinde, Istanbul: Sarmal Yayınları. Sayyid, S., 2000a, Fıındemaııtalizııı Korlııısıı: Avnıpamerlıezcililı ve Islamcılığın Doğıışıı (çev.

E. Ceylan, N. Yılmaz), Ankara: Vadi Yayınları. . Sayyid S. 2000b "Kötü Niyet: Aııti-Özcıtlıtlı, Evrenselli/ı ve lsliimcılılı", çev. N. Yılmaz, tezkire,

No: 18. Schmitt, Cari, 1976, Tlıe Concept of tlıe Political, Massachusets: MIT Press.

Page 18: SOL, SOSYALiZM VE iSLAMCILIKl - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01353/2002_26/2002_26_GUZELM.pdf · Murat Güzel 1 Türhiye'de Sol, Sosyalizm ve lslamcılıh 31 likleri ve sorunları

46 tezkire

Tunçay, Mete, 1991, Tıirlıiye'de Sosyalizmin Tarihine Elı Bir Katlıı, Istanbul: lletişim Yayınla­rı.

Türköne, Mümtazer, 1991, "Seçkin Kültürü Olarak Türk Sosyalizmi", Tıirlıiye Gıinlıiğıi, No: 15.

Zizek, Slavoj, 1989, Tlıe Sııblime Object of Ideology, London: Verso. Zizek, Slavoj, 1992, Loolzing Awry, Massachusets: MIT Press.