34
Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* JAN JUST WITKAM Jan Just Witkam, [“Establishing the stem- ma: fact or fiction?”, Manuscripts of the Middle East 3 (1988), 338-101.] * Bu, 16-18 Ekim 1986 tarihinde Leiden’da yapılan Tenkitli Neşir ve Farsça ve Türk- çe Metinlerin Neşri konulu sempozyum- da sunulan tebliğin biraz daha geliştiril- miş şeklidir. Sempozyumdan kısa bir süre sonra konuyla ilgili yeni malzemelerle karşılaştım. Matbu sürümde bunları kul- landım. D. W. Morray’in Üsame b. Mun- kız üzerine yaptığı çalışmadan, bu çalış- manın nihai aşamasını tamamladıktan sonra haberim oldu.

Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

  • Upload
    others

  • View
    6

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

S t emma ( Soy Ağac ı ) Şemas ı O l u ş t u rmak :

Ku rgu mu Ge r ç e k m i ?*

JAN JUST WITKAM

Jan Just Witkam, [“Establishing the stem-ma: fact or fiction?”, Manuscripts of the Middle East 3 (1988), 338-101.]

* Bu, 16-18 Ekim 1986 tarihinde Leiden’da yapılan Tenkitli Neşir ve Farsça ve Türk-çe Metinlerin Neşri konulu sempozyum-da sunulan tebliğin biraz daha geliştiril-miş şeklidir. Sempozyumdan kısa bir süre sonra konuyla ilgili yeni malzemelerle karşılaştım. Matbu sürümde bunları kul-landım. D. W. Morray’in Üsame b. Mun-kız üzerine yaptığı çalışmadan, bu çalış-manın nihai aşamasını tamamladıktan sonra haberim oldu.

Page 2: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim
Page 3: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

Metin tenkidi,* sadece nispeten daha yakın zamana ait şahitleriyle yaşa-yan bir metnin asıl ifadelerini yeniden inşa ederken ortaya çıkan sorunla-rın, kendisi aracılığıyla çözümlendiği bir vasıtadır. Bu, “yazarın kaybolan nüshası” denilen şeye yaklaşmanın tek yoludur. Bir dilbilimcinin (filolog), bir metni neşretmeye karar verdiğinde, kendisini başarmaya programla-dığı görevler kısaca şunlardır: asıl ifadeyi yeniden kurmak; yazarın nüs-hasına yakınlaşmak. Burada özet olarak alıntılanan tanımlar klasik bi-limcilerin, yani Klasik Antikite’nin iki Avrupa dili olan Latince ve Grek-çenin ve bu dillerle bağlantılı kültürlerin uzmanı bilim adamlarının, elin-de geliştirildiği şekliyle metin tenkidi biliminden devşirilmiştir.1 Onla-rın geliştirdiği yöntem sadece Grekçe ve Latinceye mahsus olmayıp aynı zamanda İbrani filolojisine ve Doğu Hıristiyan dillerine ve zamanla diğer doğu dillerine de uygulanmıştır. Geçen yüzyıllarda, söz konusu dilleri ça-lışan araştırmacıların müşterek çabaları sayesinde, bu bilim dalı yöntem-leri açısından muazzam ve etkileyici gelişmelere konu oldu ve ayrıntılı kuramsal bir çerçeveye kavuştu. Klasik dilleri çalışan bilim adamı, anla-şılması zor, bozulmuş hatta zaman içinde kaybolmuş bir metnin asıl ifa-delerini yeniden inşa etmeye çalışırken, metin tenkidi yöntemlerine baş-vurabilir. İhtiyaç duyduğu araçlar yardımıyla klasik dilbilimcisi ‘yazarın kaybolmuş olan asıl metnine” yaklaşmayı deneyebilir. Bu yöntemleri doğ-ru uygulayarak birkaç veya daha fazla yüzyıl önceki geçmişe dönmenin ve metni, uzun ve sık kullanımın neden olduğu kir ve pastan arındırma-nın bir yolunu bulmaya çalışabilir.

* 1986 yazında Yeni Ahit tenkitli metin neşirciliği konusunda bana bibliyografik önerilerde bulunduğu için Leiden Üniversitesi’nden Profesör H. J. De Jonge’a müteşekkirim.

1 Textüberlieferung, s. 209. Eklektik yöntemin Yeni Ahit tenkitli metin neşrine uygulanması için bkz. Aland ve Aland, özellikle s. 283, 293; Bruce M. Metzger, s. 175-179: “Eclectisim, or ‘Rational Criticism’”, ve s. 209-210: “Basic Criteria fort he Evaluation of Variant Readings”.

Page 4: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

74 Stemmatik

Hemen anlaşılacağı gibi metin tenkidinin bu şekilde tanımlanması be-lirli birkaç varsayımı öngörmektedir. Bunların birincisi ve en önemlisi ‘yazarın kaybolmuş bir metni’ olduğu varsayımıdır; onun kadar önem-li bir başka varsayım ise, yazarın yaşadığı zamanla çalışılan metnin ya-şayan en eski nüshasının yazıldığı tarih arasında uzun bir süre geçtiği-ni farzetmektir. Klasik filolojide bu iki varsayım en merkezî ve temel tar-tışma noktalarıdır.2 Klasik Grekçe ve Latince metinleri neşreden bilim adamlarının elinde hiçbir müellif nüshası mevcut değildir. Bu naşirler, yazarın zamanıyla yaşayan en eski nüshanın istinsah tarihi arasındaki bazen iki bin-yıl (milenyum) veya daha fazla olan bir zaman aralığını da kapatmak durumundadırlar. Klasik metinlerin aktarımı genellikle dört aşamaya ayrılır:

1. Müellif nüshası (autograph) (her zaman kayıp)

2. Klasik antikitedeki nakil aşaması (her zaman kayıp)

3. İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon-lar aşaması

4. Ortaçağ’da düzeltilmiş sürüm/ler aşaması.

Grekçe dilbilimcisi öncelikle çoğunlukla İskenderiyeli ve Bergama-lı bilginlerin yoğun bilimsel emeklerinin neticesi olan Helenistik dönem sürümlerini yeniden inşa etmeyi amaçlar. Bir kez bunu yapmayı başar-dığında bir sonraki adımda, klasik dönemdeki bilgi aktarımının karma-şık ve dolambaçlı yollarında dolaşarak daha geriye doğru yolunu bulma-ya çalışmalıdır. Bu dönemde bilgi aktarımı, daha sonra ortaçağlarda ol-duğu gibi bir metni körü körüne aynen istinsah etme yerine, çoğu zaman nüshaların harmanlanması ve derlenmesi şeklinde cereyan etmekteydi. Son noktada o elindeki eserin yazarının zamanına ulaşmaya gayret eder. Genel olarak, bu son iki aşama pek gerçekleşebilir değildir. Açıkçası gö-rüntü o kadar bulanıklaşmış, ayna o kadar çok buğulanmıştır ki uzun za-man önceki bir günde yazarın tamamladığı şeyin bir belirtisini, anlık bir görüntüsünü almak bile zorlaşmıştır. Bu kadar umutsuz ve imkânsız bir görev ve faaliyet olmasına rağmen, bu iş yüzyıllar boyunca pek çok coş-kulu taraftar bulabilmiştir. Tarihin derinliklerine giden yol, dilbilimci-nin bir metnin müellifini ya da daha doğru ifade etmek gerekirse “emsal-

2 Bkz. Paul Maas, Textkritik.

Page 5: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

75Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?

nüshayı” bulmak için girdiği patika, bu bağlamda stemma (soyağacı) ola-rak adlandırılmaktadır.

Ancak klasik filolojinin (dilbilim) güçlü ve avantajlı yönü onun zaafın-da yatmaktadır. Tam da müellifin ‘kaybolan nüshasına’ ulaşmanın ya da ‘asıl ifadesini’ elde etmenin imkânsızlığı, bilim adamına zekasını ve deha-sını kullanma ve bunu neredeyse tam bir dokunulmazlık zırhı içinde yap-ma yönünde olağanüstü bir özgürlük vermektedir. Onun çözülemez so-runlar ağından kendisini nasıl kurtardığı sorusu bana her zaman Baron Münchausen’in atıyla beraber batmakta olduğu bataklıktan kurtuluşunu hatırlatır. Baron bunu, kendisini saçından tutup kaldırarak başarır ya da başardığını iddia eder; aynı şekilde dilbilimciler de, tenkitli metin ne-şirlerine bakıldığında, böyle bir başarı elde etmektedirler. Hiçbir şeyden bir şey üretmektedirler. Onların yaratıcı hareketlerine Baron’un hileleri-ni hayranlıkla seyredenler gibi bakmamız gerekmiyor; ama bu iki tuzak hareket arasındaki benzerlik o kadar fazladır ki bu bağlantıyı görmemek neredeyse imkansızdır.

Aşağıdaki satırlarda klasik Grekçe ve Latince araştırmaları için geliş-tirilmiş olan stemmatik (soyağacı yöntemine dayalı) denemelerin Arapça metinlerin neşri için ne ölçüde kullanılabilir olduğunu göstermeye çalışa-cağım. İnanıyorum ki, benim Arapça metinler için yaptığım oldukça ge-nel değerlendirmeler Farsça ve Türkçe ve dolayısıyla diğer ‘daha yakın’ (yani İslami dönem) Ortadoğu dillerindeki metinler için de geçerlidir. Ben bunu, Arapça metinlerin tenkitli neşrini yapan pek çok naşirin kendisini içinde bulduğu birçok durumu tasvir eden birkaç örnek yardımıyla yap-maya çalışacağım. İlk olarak, Arapçadaki ilk kitap olan Kur’an neşrine dönük dilbilimsel yaklaşımı ele alacağım. Dinî doğrular (dogmalar) hak-kındaki araştırmalar ve çok sayıda yazma nüsha burada en göze çarpan hususlardır. İkinci olarak, tek metinsel şahit yani ünik-yazmanın mevcu-diyeti durumunda yapılan stemmatik denemelere değineceğim. Üçüncü olarak yazma nüshaları aşağı yukarı birbirini tamamlayan büyük hacim-li metinlerle bağlantılı olarak stemmatik sorunları kısaca ele almaya çalı-şacağım. Son olarak sayısız yazma nüshası günümüze ulaşmış metinlerle bağlantılı olarak stemmatik sorunları ve bu sorunları çözmek için gelişti-rilmiş eklektik yöntemleri konu edineceğim. Çalışmamı, stemmatik yön-temin İslami dönem Ortadoğu dilleri filolojisi için yararlı olup olmadığı sorusuna cevap vererek tamamlayacağım.

Page 6: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

76 Stemmatik

Kur’an’ın Tenkitli NeşriYahudilik, Hıristiyanlık ve İslam kitabi dinlerdir. Bu dinlerin Kutsal Ki-tapları her şeyden önce o kültürel gelenekler içinde birer kitaptırlar ve fi-loloji bilimi, kendi başına çalışılan müstakil bir bilim olmadan önce bu ki-taplar etrafında bir yardımcı bilim (ilm-i âlet) olarak gelişti.

Üç dinin Kutsal Kitaplarıyla bağlantılı metin tenkidinin filolojik so-runlarıyla karşılaştığımızda sorunun tam da kalbine girmiş oluyoruz. Tevrat’ın (Torah) İbranice ve Grekçe metinlerinde karşılaşılan zorluklar Latince ve Grekçe klasik metinlerinde karşılaşılanlara benzer: elde mev-cut ya da yeniden kurgulanmış emsal-nüshalar, metinlerin ortaya çıktık-ları zamandan çok uzaklardadır. Yeni Ahid’in (İncil) Grekçe metni için de, her ne kadar daha küçük ölçekli de olsa, aynı durum söz konusudur: burada fasıla daha kısadır. Ancak burada yazma nüshaların çokluğu (beş binden fazla nüsha veya cüz [fragman, metin parçası]) soyağacı yapma girişimine başlamayı bile imkansızlaştırmaktadır. Hıristiyan dilbilimci-lerin Yeni Ahid metni için yapmaya karar verdikleri şey bir stemma (soy ağacı) üretmeye çalışmaktan kaçınmak, bunun yerine, epeyce sınırlı sa-yıda eski yazma nüshaya dayanan yaygın kabul görmüş bir metne (textus receptus) yapışmak olmuştur. Tefsiri (yorum, tevil) ilgilendiren neden-lerden dolayı bir vecih ya da vecihler dizisi şeklindeki farklı-vecihlerden yararlanıldı, zira bu dilbilimci ya da ilahiyatçının özel amacına uyuyor-du. Ben İbnü’l-Ekfânî’nin İrşâdü’l-kâsıd’ı örneğinin yardımıyla bu eklek-tik yöntemin, pek çok yazma nüshası günümüze gelen Arapça metinlerin neşrinde nasıl fayda sağlayabileceğini göstereceğim.

Kur’an’ın filolojik durumu Tevrat ve Yeni Ahit’ten biraz farklıdır. Emsal-nüsha ve zaman aralığının uzunluğu sorunlarının her ikisini de saf dışı etmek daha kolay gibi görünüyor. Yahudilik ve Hıristiyanlığın er-ken tarihleriyle ilgili bilinenlerle kıyaslandığında erken İslam tarihi hak-kında nispeten daha fazla şey biliniyor. Ve Kur’an metninin tespiti için elde daha fazla bilgi olmasına rağmen hayli çok sayıdaki eski Kur’an yaz-maları bir tenkitli metin neşri hazırlamak için henüz kullanılmamıştır. Müslüman için Kur’an Allah’ın yaratılmamış sözüdür.

Ancak bu yaratılmamış söz de, en azından kayda geçirilmiş şekliy-le, dilbilime konu olmaktadır; erken dönem Arap gramercileri, ilahiyat-çıları ve dilbilimcileri en başından beri bunun farkındadırlar. Kur’an söz

Page 7: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

77Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?

konusu olduğunda stemmatik problemler, en azından kuramsal açıdan, kolayca tasvir edilebilir. Kutsal Metin, semada İyi-Korunmuş Levha’ya, yani Levh-i Mahfuz’a ya da İlahi Emsal-nüsha’ya kadar uzanmaktadır.3 Bu Levha’daki metin harfiyen Peygamber Muhammed’e indirilmiştir ve bugün Kur’an diye bildiğimiz şey budur. İnsanlık için Öbür Dünyadan bu dünyaya bilgi akışını devam ettirmek mümkün olsaydı, ya da İslami ifadeyle söylersek, Peygamber Muhammed’in vefatıyla İlahi Vahiy sona ermemiş olsaydı, yeryüzünde dolaşan nüshalarla semadaki emsal-nüsha arasında bir karşılaştırma yapmak tüm tartışmalar için uygun bir çözüm olabilirdi.

Ancak Peygamber Muhammed peygamberlerin sonuncusu idi ve bu nedenle Kur’an metninin tenkitli bir neşrini hazırlamak hiçbir metafizik yardım olmaksızın yalnızca insana havale edilmiştir. Metnin Osmanî nüs-hasının (Hz. Osman Mushafı’nın) tarihi bilinmektedir. Sürekli büyüyen farklı okuma vecihlerinin hemen hemen eşzamanlı olarak ortaya çıkması da çok iyi bilinen bir olgudur; bu farklı-vecihlerin bir kısmı zamanı gelin-ce kanonik bir kabule mazhar olarak resmen tanınmıştır. 3./9. yüzyılda, mevcut farklı okumaların kıymeti takdir edilmekle birlikte Kur’an’ın her-kesçe kabul edilen bir metnini (textus receptus) oluşturmak için çaba har-candı. Bir süre sonra, İbn Mücahid, yedi resmî farklı kıraatın tümünün eşit derecede kabul edildiği bir sistem tasarladı.4 Daha sonra bilim adam-ları bu yedi kıraatı on ya da daha fazla kıraata genişletmeye çalıştılar, ama bugüne kadar o ilave kıraatların hiçbirisi ilk yedi kıraat kadar kabul görmedi. Hemen anlaşılacağı gibi bu genişleyen farklı kıraatlar bütünü bizi asıl ifadeden ve telaffuzdan gittikçe uzaklaştırmaktadırlar.

Flügel’in 1834 neşri eklektiktir, yani o birçok sabit farklı kıraat di-zisinin bir karışımından ibarettir. Böyle yaparak Flügel, Kur’an metni-nin aktarımıyla ilgili Müslüman geleneğin kabul edemeyeceği bir metin üretmiştir. 1925 Kahire neşri, mümkün olduğu ölçüde beşerî bir iş yapa-rak, 2./8. yüzyılın ilk yarısında varlık kazanan Hafs-Asım kıratına daya-

3 Kur’an’da sadece bir kez geçer (85:22). Zemahşerî’nin el-Keşşâf’ı bunun Şeytan’ın ellerine düşmekten korunması (el-mahfûz) anlamında olduğunu belirtir; ancak Beyzavî bunu gör-mezden gelir ve el-mahfûzu metinsel tahriften (kasıtlı değiştirme, bozma) korunmuş olarak anlar. Bu iki yorumun yan yana konması, Beyzavî’nin Zemahşerî’ye dayandığı düşünülür-se, oldukça anlamlı bir biçimde tahrifin şeytani bir etki sonucu ortaya çıkmış bir bozulma ile aynı anlama geldiği sonucunu doğurmaktadır.

4 324/936’da öldü, krş. GAS, I, 14.

Page 8: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

78 Stemmatik

lı nüshayı üretti. Ancak, bu açıdan Kur’an’ın tarihini, elde mevcut tarih-sel malzemenin yardımıyla, ta onun varlık kazandığı birinci yüzyıla ka-dar geriye doğru izleme görevi Müslüman bilim adamları ya da başkala-rı tarafından henüz deruhte edilmemiştir. Yaklaşık 50 ya da daha fazla yıl önce başlatılan, amacı eski Kur’an yazmalarından alınmış farklı kıra-atları derlemek olan bir Alman projesi II. Dünya Savaşı’yla kesintiye uğ-ramış ve ondan sonra da bir daha yeniden başlatılamamıştır. Son yıllar-da hayli bol miktarda eski Kur’an parçaları (fragmanlar) gün yüzüne çı-karılmıştır. Ancak bilebildiğim kadarıyla Kur’an’ın erken dönem tarihi-ni incelemek için bu yazmaları sistematik bir biçimde kullanma yönünde bir çaba henüz gösterilmemiştir; bununla birlikte, bu çok sayıdaki parça-nın herhangi bir orijinal farklı kıraat üreteceği kuşkuludur.

Hasılı, İslam’ın Kutsal Kitabı’nın tenkitli neşri, Müslümanların teolo-jik ve dogmatik mülahazaları yüzünden etkili bir biçimde engellenmekte ve bugün Kur’an’ın metinsel malzemesinin sistematik bir biçimde araş-tırılmasına götürecek hiçbir pratik çabaya girişilmemektedir ya da geç-mişte böyle bir şeye izin verilmemiştir. Yeterince tuhaf olan bir durum da eski Kur’an yazma nüshalarını toplamanın bugün çok revaçta olması-dır, ama bu yazmaların Kur’an’la ilgili bir metin tenkidine yol verebilece-ği şeklindeki aşikâr ve kaçınılmaz sonuç henüz dillendirilmemiştir. Bun-lara, dilbilimsel araştırma malzemesi olmaktan çok kutsal nesne muame-lesi yapılmaktadır.

‘Ünik/Tek’ Yazma NüshaŞimdi, yalnızca tek metinsel şahitle günümüze ulaşmış metinler hakkın-da, yani “‘ünik/tek’ yazma” nüsha adı verilenlerle ilgili konuşabiliriz. Or-tadoğu edebiyat ürünleri bibliyografyası söz konusu olduğunda bu “‘ünik/tek’ yazma nüsha” ifadesi sınırlı bir anlama sahiptir. Sayısız yazma ko-leksiyonu hâlâ tasvir edilmemiştir ya da hiç bilinmemektedir; dolayısıyla araştırmacı tek yazma nüsha olarak muhafaza edildiği sanılan bir met-nin bir başka yazmasının bulunacağı fikrini aklından hiç çıkarmamalıdır. Buna ilaveten, başka eserlerde paralel şahit olarak görülebilecek çok sa-yıda alıntı sorunu mevcuttur. Özellikle Arap edebiyatında, bu hesaba ka-tılması gereken bir durumdur. Sadece bu sebepten, bir metin neşri için ‘ünik/tek’ nüsha ifadesini kullanmak şimdiden tehlikeli bir iş olmaktadır, ama daha fazla zorlukla karşılaşmak muhtemeldir.

Page 9: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

79Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?

Naşirin yaratıcılığı özellikle ‘ünik/tek’ nüsha yazmalarla bağlantı-lı olarak tam manasıyla harekete geçirilebilir. Ünik/tek nüsha yazma-lar, naşirlerinin özel avlanma sahasıdır, zira naşirler faaliyetlerinde aşı-rı sayıdaki yazma şahitler tarafından engellenmemektedirler. Arap ede-biyatındaki en önemli metinlerin çoğunluğu günümüze ilginç bir biçimde tek nüsha olarak gelmiştir. Bu üzerinde düşünülmesi gereken çok önem-li bir durum olduğunu gösteriyor. Aşağıda kronolojik sırayı takip ederek tek yazmaya dayalı neşredilen üç metne göz atacak ve naşirlerinin elinde başlarına gelen kaderi anlatmaya çalışacağım.

İbn Hazm’ın Tavku’l-hamâme’siİlk olarak İbn Hazm’ın Tavku’l-hamâme’si örneğine bakalım. Başlığı “Gü-vercin Gerdanlığı” anlamına gelen bu çalışma aşk ve âşıklara dair bir eser olup, daha çok karşılaştırmalı dinler tarihine ve Zahirî hukukuna ilişkin çalışmalarıyla tanınan Endülüslü yazar İbn Hazm (ö. 456/1064) tarafın-dan 11. yüzyılın ilk yarısında kaleme alınmıştır. Kitap bize tek nüsha ola-rak gelmiştir. Bu nüsha, 1650’lerde veya 1660’larda İstanbul’da Levinus Wagner tarafından satın alınmış olup Leiden Üniversitesi’nde muhafaza edilmektedir.5 O, yazarın telifinden yaklaşık üç-yüzyıl sonra muhteme-len Suriye’de istinsah edilmiştir. Bu sırada Endelüsi ya da Mağribi hat-tından (yazısından) doğu [İslam] hattına (yazısına) bir dönüşüm geçirmiş ve şiirlerin bir kısmı bir ortaçağ editörü, muhtemelen Leiden nüshasının müstensihi tarafından estetik kaygılarla metinden çıkarılmıştır.6 Bu ger-çekten çok büyük bir kayıptır, zira İbn Hazm kendi şiirlerinin birçoğunu bu eserinde kaydetmişti. İbn Hazm’ın şiirlerinin önemli bir yekûnu 14. yüzyıldaki bu editör müdahalesi yüzünde kaybolmuştur. Bütün bunla-ra rağmen yazmanın hâlâ çok değerli olduğunu belirtmeye gerek yoktur, ama bununla beraber metin zaman zaman oldukça arızalı bir nitelik arz etmektedir. Hemen Arap edebiyatının en önemli noktalarından biri ha-line gelen kitabın yayınlanma tarihi şu şekilde özetlenebilir: Peşpeşe ba-sılan Leiden yazmaları kataloglarında kaydedilmesini bir tarafa bırakır-sak, metnin ilk kez gün yüzüne çıkması, R. Dozy’nin 1861’de Histoire des musulmans d’Espagne adlı çalışmasında bu yazmanın bir bölümünü ter-

5 Cod. Or. 927, bkz. Voorhove, Handlist, s. 377.6 Bu, ferağ kaydından anlaşılmaktadır, vr. 138b.

Page 10: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

80 Stemmatik

cüme etmesi sonucunda olmuştur.7 1914’te Pétrof ilk neşrini yapmıştır; bu, yazmanın çok ufak düzeltmelerle aslına sadık kalınarak yapılmış bir neşridir. Arkasından tümü Ortadoğu’da yapılmış dokuz ayrı neşir geldi ki bu, metnin etkisini göstermesi açısından önemlidir.8 İki tarihsiz Tunus neşri gibi eğitim amaçlı üretilmiş pek çok neşrin daha tedavülde olması muhtemeldir; zira son on-yıllarda orta öğretim okullarında kullanılmak üzere sayısız baskısı yapılmıştır. Bunlar sırf meraktan benim listemde sı-ralanmıştır. Bu neşirlerde onlu yaşlardaki çocuklara uygun olmayan pa-sajlar çıkarılmıştır. Bu popüler ve oldukça ileri düzeyde sansürlü sürüm-lerde hiçbir ciddi dilbilimsel çalışmaya rastlanmamaktadır. Eğer biz hâlâ yazma çağında yaşıyor olsaydık ve böyle bir sürüm kazara yaşayan tek metinsel şahit olarak varlığını sürdürmüş olsaydı çok önemli olacaktı.

Güvercin Gerdanlığı’nın birkaç çevirisi de yapıldı; onları listemde kay-dediyorum, çünkü birçok mütercim tatminkâr bir çeviri yapabilmek için metni tashih etmek zorunda kalmıştır. Hatta mütercim bunu yapmaya naşirden daha fazla mecburdur, çünkü naşir ne yapacağını bilemediği du-rumda bir ifadenin önüne bir soru işareti veya ‘anlaşılamıyor’ notu koy-makla yetinebilirken mütercim ibarenin ne anlama geldiğini daha fazla göstermek durumundadır. Buna ilave olarak birçok bilim adamı tashihleri içeren listeler yayınlamışlardır. En önemlileri I. Goldziher (1915), William Marçais (1928), C. Brockelmann (1932) ve Kasım es-Samerrai’dir (1983).

İbn Hazm’ın eserine yönelik tüm bu katkıları zikretmemin nedeni, ge-çen 75 yılda Arapça metnin kalitesini geliştirmek yönünde birleşik bir ça-banın sarfedildiğini göstermektir. Bu metin etrafında, bilim adamlarının kolektif yaratıcılığının eseri olan bir kütüphane dolusu metin ortaya çık-mıştır. Bu kütüphane dolusu kitap kümesinin bizzat kendisi zaman za-man şu hakikati gölgelemektedir: Bizim metnin yazarıyla olan bağlantı-mız yalnızca üç aşikâr sınırlayıcı faktörüyle Leiden Yazmasıdır. Bu sınır-layıcı faktörler; yazarın yaşadığı çağla yazmanın üretildiği tarih arasında yaklaşık üç asır geçmiş olması, Mağribî Arap hattının (yazısının) Meşrikî Arap hattına dönüştürülmesi ve son olarak şiirlerin pek çoğunun atlan-ması ve bu şekilde asıl metnin bize değişime uğramış bir biçimde ulaş-mış olmasıdır.

7 Burada şuna atıf yapılmıştır: Nouvelle édition revue e mise á jour par E. Lévi Provençal, 3. c., Leiden 1932, c. 2, s. 236 vd.

8 Benim bibliyografik atıflar listemdeki neşirlerin ve çevirilerin kronolojik listesine bkz.

Page 11: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

81Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?

Stemmatik açıdan durum çok basittir. Pétrof tarafından yapılan ilk neşre kadar (1914) bir tek (ünik) nüsha ve büyük oranda benzer nitelik-teki eserlerde yapılan alıntılardan oluşan ama sorunlu olan noktalarda hiçbirisi daha iyi bir okuyuş sağlamayan birkaç paralel şahit mevcuttu. 1914’ten sonraki gelişmelerin iki veçhesi var. İlki metin üzerinde naşir-ler, mütercimler ve diğerleri tarafından yapılan çok sayıda düzeltmenin ortaya çıkmasıdır. İkincisi ise yeni neşirlerin üretilmiş olmasıdır. Önem-li ölçüde zor ibareler karşılaştırıldığında, son yapılan neşirlerle birlikte metnin aktarımına ilişkin araştırmalar yeni bir ivme kazanmıştır. Ancak Pétrof’tan sonraki naşirlerin hiçbiri yazmayı kullandığını açıkça belirt-memiştir. Tenkitli olmayan anonim neşir bazı yeni bozulmuş pasajlar ek-lemekte, diğer yandan Bercher, Sayrafi, Mekki ve Sa‘d neşirleri yazmaya başvurmadan yapılan ve paleografik delille savunulması pek mümkün ol-mayan bir dizi düzeltme ihtiva etmektedir. Onların yazmadan sapmala-rı, çoğu kez metnin aşırı bir biçimde küçümsenmesi ve önemsiz görülme-si sonucunu doğurmuştur. 1980 tarihli İhsan Abbas neşri ise emsalsizdir, çünkü o yazmanın kendisini kullanmadığını dolaylı olarak kabul etmek-tedir. Öyle anlaşılıyor ki o, 1914’te ilk neşrin yapılmasını müteakip varlık kazanan metinler toplamına dayanarak metin tenkidi alanındaki tüm de-hasını gösterme imkânı bulmuştu. Onun neşri şu ana kadar yapılanların en iyisi olarak alkışlanmıştır.9 Ancak İbn Hazm’ın Tavku’l-hamâme’siyle ilgili bu neşir silsilesi hakkında asıl şaşırtıcı olan Pétrof’tan sonra istis-nasız hiçbir naşirin hâlâ ünik (tek) nüsha olmaya devam eden yazmaya başvurma kaygısı taşımamış olmasıdır. Bu durum, Pétrof’un normal şart-larda önemsiz olan ‘alâ zâlik sözcüklerini farkında olmaksızın atlama-

9 es-Samerrai (1983), s. 57: “Abbas neşri şu ana kadarki neşirlerin en iyisidir; daha önceki neşirlerde bulunmayan, metne yönelik yapılmış pek çok tashihi içermektedir.” Eğer yeni tashihler içermesi bir neşrin daha iyi olmasında etkili oluyorsa, önceki tüm neşirlerin, bir sonraki neşir tarafından geçilmedikçe ‘şu ana kadar yapılmış en iyi neşir’ olması gere-kir. Tabii ki, es-Samerrai daha iyi neşrin güzel bir neşir olduğunu söylemiyor. Bu, ancak yazma(lar)dan doğrudan yararlanan ve daha önceki tüm tenkitli neşirleri dikkate alan ne-şirler için söylenebilir. İhsan Abbas’ın neşri bu anlamda bir tenkitli neşir değildir, çün-kü bu şekilde yapılmamıştır, ve metodolojik açıdan o seleflerinden kendisini ayrıştıran bir özelliğe sahip değildir. Ayrıca şunu da belirtmem gerekiyor: Geçen 15 yıllık zaman içinde es-Samerrai’nin (Arap olmayan) bilim adamlarına karşı birçok vesileyle takındığı düşman-ca tavır ve saldırılırla karşılaştırıldığında onun buradaki değerlendirmesi şaşırtıcı derece-de mülayimdir. İhsan Abbas, (yaşı sayesinde) es-Samerrai’nin hedef tahtasında yer alma-dığı için gerçekten mutlu olmalıdır.

Page 12: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

82 Stemmatik

sı örneğiyle en güzel bir şekilde gösterilebilir. Yukarıda sözü edilen hiç-bir neşir bu sözcükleri içermemektedir; bunun nedeni tam olarak, onla-rın metnin anlaşılması için pek bir önem taşımamalarıdır. Ancak bunlar, hiçbir naşirin yazmaya müracaat etmeyi faydalı bulmadığı ve dolayısıy-la Pétrof’un atladığı kısmı aynen korudukları gerçeğini ispat etmeye ye-tecek kesinlikte delillerdir.10

Burada ters yönde merak konusu bir gelişmeyle karşılaşıyoruz. Za-manla metinsel malzeme sadece artmıştır ve bir süre sonra matbu neşir-lerin bir stemmasını (soyağacını) çıkarmak (ki metnin ufak bir parçasının deneysel derlemesinden elde ettiğim oldukça kafa karıştırıcı delilden ha-reketle böyle bir yargıda bulunmak sanıldığı kadar kolay bir şey değildir) ve onların farklı okuyuşlarını içeren bir tenkit araçları listesi oluşturmak gerekli olacaktır. Bu arada ünik (tek) nüsha, kullanılmayan, lüzumsuz ve naşirler ve metni inceleyen araştırmacılar nezdinde gereksiz bir belge olarak Leiden Kütüphanesi’nde huzur içinde kalmaya devam edecektir.

Üsame b. Munkız’ın Anılar ıBir başka Arap edebiyatı klasiği de 12. yüzyılda Suriyeli bir savaşçı ve edebiyatçı olan Üsame b. Munkız’ın (ö. 584/1188) Anılar’ıdır (Kitâbü’l-İ‘tibâr). Bu eser de, metinsel rivayette tek ve hatta eksik bir yazma nüshaya dayanmaktadır. Bu eser, yaklaşık 1 asır önce Hartwig Deren-bourg tarafından keşfedildiği İspanya’daki Escorial Kütüphanesi’nde muhafaza edilmektedir. Onun daha önceki menşei bilinmemekte-dir. Yazma keşfedildiğinde baş tarafından eksikti: bazı kağıt tabaka-ları yoktu ve ortasında da biraz eksiklik vardı. Ortasındaki kayıp yap-raklar (varaklar) daha sonra Derenbourg tarafından keşfedilerek yaz-maya eklendi. Ancak bugün yazma yanlış ciltlenmiş durumdadır. Bu

10 Krş. vr. 2a, str. 3 ve resme bkz. Bu resmi buraya, gelecekte yapılacak neşirlerin sıhhat de-recesi için bir nevi turnusol testi görevi görmesi amacıyla aldım.

Sadece İbn Hazm’ın Tavku’l-hamame’si örneğinde değil daha pek çok başka neşirlerde de Arap dünyasında edebî kültürel mirasın korunmasının pratikte ne anlama geldiğini gör-mek gerçekten kaygı verici bir durumdur: Daha önceki bir neşirden veya tesadüfen ele ge-çen bir el-yazma nüshadan aceleyle ve sistematik olmayan bir biçimde kopyalanmış bir metni hemen matbaaya vermek ve baş sayfaya bunu yapanın ismini bilgili bir naşir ola-rak kaydetmek. Ortaçağ Arapça metin neşirlerinin ezici çoğunluğu, üzülerek belirtmek gerekir ki, tamamen güvenilmez durumdadır.

Page 13: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

83Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?

İbn

Haz

m e

l-End

elüs

î, Ta

vku’

l-ha

mâm

e fi’

l-ül

fe v

e’l-

üllâ

f, M

S Le

iden

, O

r. 9

27,

ff. 1

b-2a

. 2a’

da 3

. sat

ırda

ki “

alâ

zâlik

” sö

zcük

leri

hiç

bir

neşi

rde

yokt

ur.

Page 14: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

84 Stemmatik

Anılar’ın kişisel ve canlı tarzı, onu klasik dönem kitaplarının en okuna-bilirlerinden biri yapmaktadır. Haçlı seferlerini çalışan tarihçilerin tümü onu, günlük yaşamın canlı ayrıntılarını ve Haçlıların Müslüman rakip-lerinin samimi psikolojilerini öğrenmek için kullanmaktadırlar. Ese-rin yayınlanma tarihi kabaca şöyledir: 1880’lerde eserin neşri ve Fran-sızca çevirisi, yazarının biyografisini de kaleme alan Hartwig Derenbo-urg tarafından yayınlandı. Ardından Ph. K. Hitti’nin (1931) ve Kasım es-Samerrai’nin (1987) neşirleri geldi. Hitti’nin neşrinden önce birçok çe-virisi yapılmıştı, ama bunlar Arapça metinden çok Derenbourg çevirisi-ne dayanıyorlardı. Yakın zamanlarda yapılan Arapça neşri ve yayınlanan çevirisi Üsame’nin Anılar’ının hâlâ cazip ve ilgi çekici olduğunu gösteri-yor. Hitti’nin neşri daha sonraki çevirilere her zaman temel teşkil etti, çünkü o, açıkçası Derenbourg’un öncü ilk neşrine göre daha gelişmiş bir sürümdü. Dahası, G. Rex Smith’in, Üsame’nin Anılar’ındaki av sahnele-rine ilişkin yakınlarda yayınladığı bir makalesi avcılıkta kullanılan tek-nik tabirlerle ilgili düzeltmeler içermektedir. es-Samerrai’nin yaptığı me-tin neşri bir ileri adımı temsil etmektedir, özellikle o yazmanın son dere-ce itinalı yapılmış bir kopyasını zor okumalara ilişkin zekice bir yorum-la birleştirmektedir. Bu açıdan es-Samerrai neşri, İbn Hazm’ın Güvercin Gerdanlığı’nın başına gelen kötü talihin Anılar’ın başına gelmesini engel-leyecektir. Ancak bu neşir de yapılması beklenen pek çok şeyi terk etmiş-tir. Bu neşrin en dikkat çekici özelliklerinden biri, Kitâbü’l-İ‘tibâr’ın baş tarafından kaybolduğu iddia edilen ama aslında çağdaş ve sonraki tarih-çilerce derlenmiş bazı ibareleri naşirin eleştiri süzgecinden geçirmeden metne eklemiş olmasıdır. es-Samerrai tarafından verilen 12 parça ibare-nin11 Üsame’nin Kitâbü’l-İ‘tibar’ının bir parçası olduğunu düşünmemi-zi haklı kılacak hiçbir neden yoktur ve naşir bile bir yerde bunu kabul etmiştir.12 Bir sonraki naşirin bu ibareleri mecmuaya eklemeyeceğini ve böylece onları metnin bir parçası olarak yerleştirmeyeceğini (kanonize et-meyeceğini) söyleyemeyiz. Bu son neşirdeki diğer tuhaflıklar naşirin yaz-madaki paragraf bölümlemelerini tamamen göz ardı etmesi ve yazmada-ki kenar notlarını gösteren işaretleri tamamıyla terk etmesidir. Bu not-lar, metin tenkidi kurallarına uygun bir biçimde kenardan alındığı be-lirtilmeksizin metnin aslına dâhil edilmiştir. Neşrin yazma sayfalarının,

11 es-Samerrai neşrinin 15-23 sayfaları. 12 A.g.y., s. 18, dipnot 1.

Page 15: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

85Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?

yazmanın kendisinde görülen varak numaralarından farklı olarak numa-ralandırılıyor olması sadece basit bir yanlışlıktır, ama bu aynı zamanda genel bir gevşeklik olduğu izlenimi veren bir başka işarettir. Üsame’nin dilindeki Orta Dönem Arapça unsurlar, es-Samerrai’ye göre, müstensih-ten kaynaklanmaktadır; o bu konudaki hükmünü, metnin daha fazla yaz-ma şahidinin keşfedilmesine kadar ertelemektedir.13 Bununla birlikte o, I. Schens’in bu konuda ileri sürdüğü görüşlerden habersiz görünüyor.

Anılar, Üsame açısından, aile çevresinde okunmak ve hatırlanmak üze-re muhtemelen bir aile tarihi olarak düşünülmüştü. Tek mevcut el-yazma Üsame’nin torunlarından gelmektedir. O, Üsame’nin dördüncü kuşaktan bir torununun istinsah notunu ve birçok durumda babasının yazılarının vasisi olarak hareket eden Üsame’nin en sevdiği oğlu Murhaf’ın bir icazet nüshasını da içermektedir. Muhtemelen 13. yüzyıla ait olan el-yazması, küçük ve biraz titreyen bir elle yazılmış olup yazı neredeyse bütünüyle noktasızdır. Noktalamanın olduğu yerde de genellikle bunlar metnin an-laşılmasına hiçbir katkısı olmayan yüzeyselliktedir. Bu, el-yazmanın ek-sik ve tek bir nüsha olmasıyla birlikte dikkate alındığında, metnin rivayet halkasını daha da zayıf kılmaktadır.

Derenbourg’un neşri bir öncü çabaydı ve ondan yaklaşık 50 yıl son-ra çalışan Hitti’nin, düzelteceği pekçok husus bulmuş olması anlaşılabi-lir bir durumdur. Ancak Hitti sadece Derenbourg’u, yani naşiri tashih et-mekle kalmadı, aynı zamanda o müellifi de tashih etmenin gerekli oldu-ğunu, zira el-yazmada pek çok hatanın bulunduğunu düşünüyordu. Bu hata denilen şeylerin niteliği neydi? Üsame b. Munkız, cesur bir savaş-çı ve başarılı ve korkusuz bir avcı olması yanında, aynı zamanda ünlü bir edip (edebî eser veren) idi. Çoğu edebiyat olarak sınıflanacak birçok ko-nuda yaklaşık 34 eser verdi ve bunların 8 tanesi günümüze ulaşmış gibi görünüyor.14 Üsame’nin edebî Arapçaya hâkimiyeti, eserlerinde açıkça görülmektedir. O halde nasıl oluyor da onun Anılar’ı, zaman zaman kla-sik Arapçanın morfoloji ve sentaks (sarf ve nahiv) kurallarını çiğneyen pek çok örnek içeriyordu? Cevap basittir ve burada cevap Schen’in orta-ya koyduğu çizgi doğrultusunda verilmiştir. Anılar’da Orta Dönem Arap-ça (7. yüzyılda İslam’ın yayılışından günümüzde konuşulan yöresel lehçe-

13 A.g.y., giriş, s. 22-23. 14 es-Samerrai, neşrine yaptığı ekte, Makrizî’nin Kitabü’l-Mukaffa’sındaki listeden alınmış

34 başlık kaydediyor.

Page 16: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

86 Stemmatik

lerin (avamî Arapçanın) doğuşuna kadar geçen zaman diliminde gelişen şekliyle konuşulan Arapça) ile yazılmış büyük pasajlar mevcuttur. Ancak Hitti, el-yazmada karşılaştığı klasik Arapçadan sapmaları kabul edemi-yordu ve bunları düzeltmeye başladı. Ancak bunu sadece morfolojik (sarf) düzeyde yapabiliyordu; birkaç örnek vermek gerekirse, belirsiz doğrudan nesneye (nekre olan mef ‘ûl-i bih sarîhe) elif veya kısaltılmış sözcük form-larına nun ekliyor ya da rakamların telaffuzunu düzeltiyordu. Tenkit lis-tesinde (critical apparatus) bu değişiklikleri ancak nadiren izah etmiştir. Hitti’nin benzer düzeltmeleri sentaks (nahiv) düzeyinde yapma şansı ol-madığı açıktır. Aslında burada da Orta Dönem Arapça özellikleri olduk-ça yoğun bir oranda mevcuttur. Eğer Hitti metni sentaks düzeyinde de “düzeltmek” isteseydi bu durumda Üsame’nin ibarelerini bütünüyle fark-lı bir biçimle yeniden ifade etmek durumunda kalacaktı, bu da muhteme-len Anılar’ın canlı ve doğrudan tarzını büyük ölçüde kurban etmek ma-nasına gelecekti. Hitti’nin, klasik kullanımdan sapmaları Üsame’ye at-fedilemeyecek hatalar olarak gördüğü, onun bir sonraki adımda suçlu-yu bulma çabasından anlaşılmaktadır. Hitti’ye göre bu kişi, ihmalkâr ve cahil bir müstensih ya da Üsame’nin bir katibi (sekreter) olmalıdır. An-cak bu beceriksiz katibin neden sadece belirli pasajları kötü bir biçimde yazdığı ve diğer pasajlara ise dokunmadığı sorusu Hitti tarafından us-taca bir mantıkla cevaplandı. Ona göre, Anılar’ın bütünü aslında o za-man 90 yaşı aşmış olan Üsame tarafından imla (dikte) edilmişti. Müsten-sih ya da katip sayısız hata yaptı ve bunlar Üsame’nin oğlu Murhaf ve de muhtemelen ailenin bir başka ferdi tarafından düzeltildi. Ancak bir şe-kilde bu tashih işlemi tamamlanamadı. Hitti’nin izahının şu ana kadar özü olan, Anılar’ın imla edildiği tezi, muhtemel görünüyor; ancak müs-tensihin ya da katibin Anılar’ın gösterişli dilini bozduğu iddiası pek ola-sı görünmüyor. Üsame’nin Anılar’ındaki Orta Dönem Arapça unsurların varlığına ilişkin çok daha tatminkâr bir izah Schen tarafından önerilmiş-tir. Anılar, Üsame’nin yaşadığı dönemdeki mevcut Arap nesir edebiya-tının hiçbir türüne uymamaktaydı ve bu sebeple muhtemelen o kendini fasîh tarzını her zaman korumak zorunda hissetmemişti. Aynı zamanda Anılar’ını imla (dikte) ederken ve hatıralarını zihninde canlandırırken o, fusha (klasik Arapça) ile günlük konuştuğu yerel dil arasında sürekli gi-dip gelmekteydi ve bu iki uç arasındaki sözel düzeylerin tümünü kullan-maktaydı. Dolayısıyla bu durumda soru Schen’in de ortaya koyduğu gibi

Page 17: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

87Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?

daha ziyade şudur: Metinde klasik olmayan unsurlar neden çok azdır?15

Burada, daha fazlası arzulanabilse de, zaman içerisinde metin tenkit-çilerinin ilgisini biraz çekmiş bir metinle karşı karşıyayız. Hitti’nin klasik Arapça eğitimi, Orta Dönem Arapçaya ait ne kadar eşsiz bir belgeyi elin-de tuttuğunu fark etmesine mani oldu ve o el-yazmayı “düzeltmeye” gi-rişti. es-Samerrai’nin neşri, Anılar’ı, İbn Hazm’ın Tavku’l-hamâme’sinin uğradığı kaderden -çok sayıda dolaylı [el-yazmaya dayanmayan] neşir ve el-yazmanın kendisinin unutulmasından- korumuştur.

Abdüllatif el-Bağdadî’nin el-İfâde’siOtobiyografik özellikleri de olan, Mısır tarihine ilişkin bu eser MS. 13. yüzyılın başlarında yazılmıştır. Bu da, şimdilerde Oxford Bodleian Kütüphanesi’nde olan tek bir yazma nüsha ile günümüze gelmiştir. Ünik (tek) nüsha olmaktan başka bu aynı zamanda müellif nüshasıdır (otograf) ve açık ve temiz bir hatla yazılmıştır. Dolayısıyla bu nüsha ile ilgili stem-matik sorunlar yok gibi görünüyor. İnsan daha ne isteyebilir ki? Tam metni ilk kez Joseph White tarafından yayınlanmış (Tübingen 1789), ar-dından tam metni veya metnin bir kısmını içeren pek çok başka neşir ve Avrupa dillerine yapılan çeviriler gelmiştir.16

1231 yılında vefat eden Abdüllatif el-Bağdadî en az iki kez İngiliz spi-ritualistlerin (ruhçuların) eline düşmüştür. 1920’lerde pek çok seansta bir aracı vasıtasıyla “Büyük Farisî Doktor” olarak ortaya çıkmış ve tıp bi-liminin ümit kestiği hastaları tedavi etme becerisiyle, en azından spiri-tualist (maneviyatçı, ruhçu) çevrelerde, ün salmıştır.17 1960’ların başın-da o bir kez daha sahnede görünmüş ve bu sefer el-İfade’sinin bir fotoko-pi nüshasının genel halkın kullanımına Oxford’da olduğundan daha faz-la açık olacağı varsayımıyla Biritish Library’ye emanet edilmesine vesi-le olmuştur. O, kendi etkisi altında kalan (ya da kendisinin etkilendiği?) bir İngiliz çifte, söz verdiği üzere, İngilizce çeviriye yardım etmesi için Bağdat’tan bir hemşerisini göndermiştir. Birlikte çeviriyi tamamlamış-lar ve bu çeviri ünik-nüshanın faksimile neşrinin karşısındaki sayfalar-

15 Schen, s. 222. 16 Benim atıflar listemdeki kronolojik taramaya bkz.17 R. H. Saunders’in rapor ettiği örneklere bkz.

Page 18: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

88 Stemmatik

da yayınlanmıştır.18 Bu şekliyle o, hem İngiliz okuyucu hem de Arapça uzmanları için faydalı bir kitaptır. Abdüllatif’in mütercimlere zor pasaj-ların çevirisinde yardımcı olduğu ve kitabın sonuna eklenmiş iki listenin (ki bu listelerde el-yazmadaki kenar notları iki gruba ayrılmıştır: yazara ait olmayanlar ve olanlar) hazırlanmasında parmağı olduğu tahmini bile ileri sürülebilir.19

Burada hiçbir şeyin bozuk seyretmediği ve, en eski ve ünik-nüshaya, bizzat yazar tarafından kaleme alınmış olana sahip olduğumuzdan, tüm stemmatik sorunların önceden halledildiği bir durumla karşı karşıya-yız. Bununla birlikte, yazarın spiritüel (ruhi) dirilişi ise, sadece en baş-tan açık seçik olan bir durumu esrarlı hale getirmede başarılı olmuştur.

Uzun Metinlerin NeşriÇok uzun metinlerin neşriyle ilgili birkaç kelime edilmesi iyi olur. Bu me-tinler nadiren tam nüsha olarak muhafaza edilmişlerdir ve genellikle ta-mamen farklı metinsel ailelere mensup birbirini tamamlayan fragman-lardan inşa edilmek durumundadırlar. Böyle bir neşrin neticesi, yazarın en sonunda yayınlanmış olan biçimiyle asla tasavvur etmediği bir metin olacaktır.

Bu tür bir metin örneği M. b. Cerir et-Taberî’nin (ö. 310/923) Tarih’idir. Bu eserin basılı versiyonu 2500 sayfadan fazladır. Eserin neşri ulusla-rarası bir işbirliği projesiydi ve 20 yılı aşkın bir sürede 10 Avrupalı bi-lim adamı buna katkıda bulundu. Gerekli el-yazmalar Avrupa ve Orta-doğu kütüphanelerinden toplandı ve hatta bir kısmı proje belirli bir me-safe kaydettikten sonra satın alındı. Bu el-yazmaların bir kısmı diğeri-ni tamamlamakta, diğer bazıları ise örtüşmektedir. Bu el-yazmalara ila-ve olarak naşirler bu büyük eserden yapılan ortaçağlardaki iktibasla-rı, başka tarih eserlerinde alıntılanan pasajları ve paralel metinleri de kullandılar.20 Hemen anlaşılacağı üzere De Goeje’nin betimlediği şartlar altında21 stemmatik usul sorunu burada asla olamaz. Naşirler ellerinin

18 The Eastern key, Kitab al-İfada wa’l-I‘tibar of ‘Abd al-Latif al-Baghdadi, Kamal Hafuth Zand ve John A. ve Ivy E. Videan tarafından İngilizceye çevrildi, London 1965.

19 A.g.e., s. 284-285. 20 Bkz. M. J. De Goeje’nin girişi (1901). 21 A.g.e., s. xxii vd.

Page 19: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

89Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?

altındaki her eseri kullanmak durumundaydılar ve bazı ciltler yayınlan-dıktan sonra bile böyle yapmaya devam ettiler. Taberî’nin Tarih’i gibi bir metni neşretmek, ancak stemmatik gereklilikleri tamamen göz ardı ede-rek, bütünüyle pragmatik bir şekilde yapılabilirdi.

Birçok Nüshayla Günümüze Gelen Metinlerin Neşri: İbnü’l-Ekfânî’nin İrşâdü’l-kâsıd ’ı Örneği

Öyle anlaşılıyor ki, stemmatik usulün en ideal biçimi bir metnin pek çok el-yazma nüshaya dayalı olarak neşri halinde mümkün olabilmekte-dir. Ben bu hipotezi, son birkaç yıldır kendisiyle haşır neşir olduğum bir Arapça metni örnek göstererek ispat edeceğim: Bilimlerin Sayımı ya da İrşâdü’l-kâsıd ila esna’l-makâsıd (En Yüce Amaçlara Ulaşmayı Arzula-yan İçin Kılavuz). Bu eser Mısırlı bir doktor olan İbnü’l-Ekfânî tarafından yazıldı (İbnü’l-Ekfânî 749/1348’de bir veba salgınından vefat ettiğinde en az 65 yaşındaydı). Bu zat yaklaşık 30 eserin yazarı olup bunların yaklaşık 20 tanesi günümüze ulaşmıştır. Onun çalışmaları tıp alanında ve diğer bilimsel alanlarda yazılanlar olmak üzere kabaca iki grupta toplanabilir. Gerçekte İbnü’l-Ekfânî, beş asırlık bir geleneğin son temsilcisi, son büyük Arap oftalmolog (göz doktoru) olarak görülebilir. Kahire’deki Mansurî Hastanesi’nde malzemeden sorumlu bir görevde çalışıyordu ve özel bir muayenehanesi de vardı. Hayatının bir döneminde hekim olarak çalıştığı anlaşılıyor. Çalışmalarının diğer grubunun konuları geniş bir spektruma yayılmıştır: Sadece aritmetik, fizyonomi, mineraloji/maden bilim, simya değil aynı zamanda Kur’an tefsiri ve meliklere (yöneticilere) nasihat gibi konular. Onun şöhreti tıp alanındaki yazılarından gelir ama geniş kitle-lerce tanınmasının nedeni bu çalışma için örnek olarak kullandığım bi-limlerin tasnifine giriş mahiyetindeki küçük ansiklopedisidir. Salahad-din Halil b. Aybek es-Safedî’nin yakın arkadaşı olması sebebiyle onun ha-yatı ve çalışmaları hakkında oldukça iyi bilgiye sahibiz; Safedî’nin biyog-rafi eserleri İbnü’l-Ekfânî ile arkadaşlığına ilişkin bir hayli bilgi vermek-tedir; Hatta Safedî’nin bir başka eseri sayesinde bu iki arkadaş arasında-ki dost sohbetlerinin konularına dair bir izlenim edinmek bile mümkün-dür. Ansiklopedisini derlemek için İbnü’l-Ekfânî daha çok İbn Sînâ’nın kısa felsefi eserlerine ve daha az oranda da Fârâbî’nin İhsâü’l-ulûm’una dayanmıştır; ama o bu malzemeyi kendine has bir potada yeniden şekil-

Page 20: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

90 Stemmatik

lendirmiş ve çok dikkat çekici bir girişle ve faydalı bir bibliyografyayla süslemiştir. Onun eseri bilahare Taşköprüzade’nin [sic. Taşköprizade ola-cak] Miftâhu’s-sa‘âde’sinin ana kaynağı olacak ve daha sonra bu ikinci-si de Kâtip Çelebi tarafından Keşfü’z-zunûn’da yoğun bir biçimde kullanı-lacaktır. Katip Çelebi’nin ve Taşköprüzade’nin [sic] İbnü’l-Ekfânî’nin bu eserine bağımlılığı o kadar yoğun ve aşikârdır ki, bu iki eserdeki metinsel sorunlar bazen İbnü’l-Ekfânî’nin İrşâdü’l-kâsıd’ıyla karşılaştırılarak çö-zülebilmektedir. Şu ana kadarki tarihsel anlatı İbnü’l-Ekfânî’nin bilim-sel ve bibliyografik gelenekteki merkezî konumu hakkında bir fikir ver-miş olmalıdır.22

Bu metne ilişkin araştırmalarım sırasında, aynı nitelikte daha geniş eserler ortaya çıkıp da bu esere yönelik popüler ilginin yavaş yavaş kay-bolmasından önce metnin yüzlerce el-yazma kopyasının yapıldığını fark ettim. İbnü’l-Ekfânî’nin ansiklopedisinin yazmalarına yapılan atıfları, bu metnin bir tenkitli neşrini hazırlamak amacıyla toplamaya başladı-ğımda dünyanın çeşitli yörelerine dağılmış kırk küsur kadar el-yazma buldum. Bu arada otuz küsur el-yazma daha buldum. Toplamda yetmiş küsur olan bu el-yazmalarının yaklaşık yarısının mikrofilmini aldım ve pek çok el-yazmayı otopsi yoluyla inceledim. Önemli pasajları harman-ladım; ama elimdeki mevcut malzemeye dayalı bir stemma (soyağacı şe-ması) yapmam mümkün olmadı.23 Sadece birkaç noktada, herhangi iki yazma arasında, kendisi aracılığıyla daha geç olanın eleneceği doğrudan bir ilişkiyi ispat edebildim. Elimin altındaki malzemeye dayalı olarak bir stemma oluşturma çabalarım başarısızlıkla sonuçlandığında tenkitli neşri hazırlamaya devam etmek istiyorsam pratik bir karar vermem ge-rekiyordu. Örneğin İstanbul, Medine ve Rampur gibi bir yazmanın mik-rofilmini almanın son derece zor olduğu yerlerde24 mikrofilmleri almam mümkün olsa bile, daha fazla harmanlama sonucu elde edilecek sonuçlar konusunda yüksek beklentilere girmedim. Son yıllarda Arapça eserler bibliyografyası alanında kaydedilen ilerlemeler sonucu çok kısa bir za-

22 Daha fazla bilgi ve ayrıntı için benim İbnü’l-Ekfânî üzerine yazdığım makalelere ve kita-ba bkz.

23 Aslında tam da bu başarısızlık beni stemmatik yöntemin geçerliliğini sorgulamaya itti. Bu çalışma o araştırmanın bir neticesidir.

24 Makalenin yazıldığı tarih için geçerli bir gözlem olabilir; bugün İstanbul yazma kütüpha-nelerinden el-yazmaların dijital kopyasını almak, her ne kadar aşırı bir fiyat istense de, son derece kolaylaşmıştır. (çev.)

Page 21: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

91Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?

man diliminde tarama listeme yaklaşık 30 tane fazladan el-yazma nüs-ha daha eklemek zorunda kalmam da bir anlamda iyimser olmak için ye-terli gerekçe oluşturmuyor. Sadece gittikçe artan oranda yeni yazmala-rın gün yüzüne çıkacağını ümit edebilirim; çünkü taramaya başladığım-dan beri bunun doğrulandığını sürekli gözlemledim [sürekli yeni yazma-lar bulundu]. Bu iki pratik nedenden dolayı, stemma (soy-ağacı) çıkar-ma işlemini bir kenara bıraktım ve bunun yerine sadece ikincil özellik-lere dayalı olarak nüsha seçimi yapmaya karar verdim; ikincil özellik-lerden kastım, bir el-yazma nüshayı yazarla ilişkilendiren tarihler ve di-ğer deliller gibi erken ilişkiler ve bağlantılardır. Dolayısıyla tenkitli neş-rim için sadece 14. yüzyıl yazmalarıyla yazardan icazet içeren yazmaları esas aldım. Her ne kadar görülmeyen el-yazmalarla ilgili tahminler hiç-bir zaman kesin olmasa da, mikrofilmini almadığım el-yazmalar arasın-da bu özelliklere sahip nüsha olmadığına inanmamı gerektirecek geçer-li sebeplerim var. Sonuç olarak benim seçme işlemim yedi el-yazma nüs-hada karar kılmamı sağladı ve ben şimdi burada bu yazmaların özellik-lerini özetleyeceğim.

A. Bologna, Üniversite Kütüphanesi, Marsigli koleksiyonu No. 3406 (1),25 Safedî’nin onayladığı 737/1336 tarihli otograf (müellife ait) nüshadan 1007-1008/1599’da Akhisar’da (Prusac, Bosna’da) istin-sah edilmiştir ve müellifin icazetini içermektedir. Safedî’nin ken-di verdiği bilgiden anlıyoruz ki,26 o bu eseri daha 729/1329 gibi er-ken bir tarihte müellifle birlikte okumuştur; bu arada söz konusu ta-rih İrşâdü’l-kâsıd’ın varlığından söz edilen en erken tarihtir. Bolog-na nüshası, eski olmasa da, sıhhati tespit edilmiş ikinci dereceden bir metinsel şahittir.

B. Cambridge, Üniversite Kütüphanesi, Or. 1428 (10),27 749/1348 ta-rihinde (yazarın öldüğü yıl) Şam’da istinsah edilmiştir. Burada ter-cih edilmesinin nedeni eskiliğidir. Yazarla başka bir ilişkisi görülme-mektedir.

C. El. Escorial, No 949.28 Endelüsî ya da Mağribî hattıyla yazılmıştır. Tarihsizdir, ama muhtemelen 14. veya 15. yüzyıla aittir. Yazmanın

25 V. Rosen tarafından yapılan kataloga bkz. s. 106, no: 457.26 el-Vâfî bi’l-vefeyât, ed. S. Dedering, İstanbul 1949, c. 2, s. 26.27 Bkz. A. J. Arberrry, Second Supplementary Hand-list, s. 36, no: 220 (a).28 Derenbourg ve Renaud tarafından yapılan kataloga bkz. c. II/3, s. 81-82.

Page 22: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

92 Stemmatik

sonunda 741/1340 tarihli yazara ait bir icazetin kopyası mevcuttur. Hem eski hem de sıhhati onaylanmış bir nüsha ve ikinci dereceden bir şahit.

D. Kudüs, Darü’l-kitab,29 Eski Kudüs’ün 1967’de İsrail tarafından işga-linden sonra dağılmış bir özel koleksiyon. El-yazmanın halihazırdaki yeri bilinmemektedir. Şam yakınlarında Mizze’de 788/1386’da istin-sah edilmiştir; ferağ kaydında müellifin icazetinin kopyasının kopya-sı mevcuttur. Bu icazette İbnü’l-Ekfânî’nin eserlerinin bilebildiğimiz en eksiksiz listesi verilmektedir. Kudüs nüshası hem eski hem de sıh-hati tescil edilmiş üçüncü dereceden bir şahit konumundadır. Bunun-la birlikte metinde pek çok boşluk/eksiklik vardır.

E. Leningrad, Saltykov-Shchedrin Halk Kütüphanesi, No. 721.30 El-yazma tarihsiz olmakla beraber müellifin ölümünden kısa bir süre sonra kopyalanmış görünüyor. O müellifin müstensihi olduğunu id-dia eden biri tarafından istinsah edilmiştir. Bu nüsha hem eskiliği hem de müellifle olan bağlantısı sebebiyle seçilmiştir.

F. Paris, Ulusal Kütüphane, Arabe 2331.31 779/1338 tarihli olup sadece yaşı sebebiyle tercih edildi.

G. Princeton, Üniversite Kütüphanesi, Yahuda Koleksiyonu, No. 551.32 Nüshada tarih yok ama muhtemelen 8./14. yüzyılda istinsah edilmiş olmalıdır; ancak bu sadece paleografik (hat biçimi) temelli yapılmış bir tahmindir. Tenkitli neşir için seçilmesinin nedeni yaşıdır.

Rabat Kraliyet Kütüphanesi, el-Hızanetü’l-Haseniyye No. 7174’te mu-hafaza edilen [müellifle] bağlantılı bir başka nüsha daha var.33 Ferağ kaydında yer alan bir ifade onun es-Safedî’nin icazetli/sıhhati tescil edil-miş nüshasından kopyalandığını ama daha sonra İrşâdü’l-kâsıd’ın bir başka el-yazma nüshasıyla harmanlandığını göstermektedir; bu durum Rabat nüshasının farklı okumalarının dikkate alınmayacak kadar zayıf olduğuna işaret etmektedir. Böylece Rabat yazmasını, yazarla derecesi tam bilinmeyen açık bağlantısına rağmen, metninin vasat kalitesi sebe-biyle neşir sırasında göz ardı etmeye karar verdim.

29 Fuad Seyyid’in Arap Birliği mikrofilmleri kataloguna bkz. c. IV, s. 79-80.30 Saleman and Rosen tarafından yapılan Indices’e bkz. s. 26.31 De Slane tarafından yapılan kataloga bkz. s. 409.32 Mach tarafından yapılan kataloga bkz. s. 4, no: 13.33 M. el-Arabî el-Kettâbî’nin hazırladığı kataloğa bkz. c. 4, s. 124-125, no: 251.

Page 23: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

93Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?

Tenkitli neşrimi hazırlamada kendimi bu yedi el-yazma nüshayla sı-nırlarken, daha geç döneme ait bir yazmanın müellifle bağlantılı daha er-ken bir başka yazma ile doğrudan ilişkisi olabileceği gerçeğini göz ardı etme riskini bilinçli bir şekilde tercih ettim. Ama yedi eski ve/veya önem-li el-yazma nüsha elimin altında olduğundan dolayı bu riski alabileceği-mi düşündüm. Bu yedi nüsha arasında bir mukayese, bunların hiçbiri-nin birbiriyle doğrudan bağlantılı olmadığını gösteriyor; başka bir ifadey-le hiçbiri feda edilemez. Bu yüzden tümünü tenkitli neşir dipnot listemde göstermek durumundaydım. Üç tane icazetli/sıhhati tescil edilmiş nüsha-nın varlığı (ACD) bile bu üçünün birbirleriyle yakın ilişkili bir grup teş-kil edeceği anlamına gelmiyor. Pek çok icazetli nüsha tedavülde olmuş ol-malıdır, zira eser müellif hayatta iken yedi ya da daha fazla yıl boyunca kendisine okunmuştur (kırâat). Ortak okuyuşu içeren diğer gruplar, be-nim tenkitli neşir dipnot listemdeki sembol dizininde görüldüğü gibi, şun-lardır: AB, FG, AFG, ABCG, ABCF, ABDG, DEFG, CDEG ve daha pek çok başkaları. Bu farklı okuyuşların hiçbirisi metnin anlaşılmasında çok büyük ve anlamlı bir fark teşkil etmemektedir, ama bu eski ve doğrudan şahitlere rağmen eserin metinsel tarihine ilişkin bir tarama vermek bile adeta mümkün değildir. Bunun nedeni şu varsayım olmalıdır: Müellif ha-yatta iken pek çok icazetli nüsha tedavülde idi ve bu nedenle müellifin ölümü sırasında “müellif nüshası” diyebileceğimiz bir metni inşa etmek zaten mümkün olmamıştı. Dolayısıyla yukarıda sözü edilen yedi nüshada belirginleşen gelişmenin emsal-nüsha (archetype) olarak alınması daha uygundur. Bu durum bana tenkitli neşri yaparken bu yedi nüsha arasın-da bir okuyuş dizininden diğerine mekik dokuma anlamında bir özgür-lük sağladı ve ben bunun, farklı okuyuşların tenkitli neşir dipnotunda verilmesi şartıyla, savunulabilir bir durum olduğunu düşünüyorum. Ben bunu eklektik (derlemeci) yöntem olarak adlandırmak istiyorum ve her ne kadar tartışmalı olsa da, bunun, bu özel örnek söz konusu olduğunda, uygulanabilir tek yöntem olduğuna inanıyorum. Yöntemin tartışılan bo-yutu müellif tarafından böyle bir metnin üretilmemiş olması gerçeğiyle il-gilidir. Bununla birlikte, pek çok el-yazma nüsha ile korunmuş olan me-tinler için, en azından bazı neticeler üreten tek yöntem muhtemelen bu-dur. Dilbilimcilerin müellif tarafından kabul edilebilir bir metin inşa et-meyi bir gün başarabileceklerinden emin değilim.

Page 24: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

94 Stemmatik

Birçok Nüshayla Günümüze Gelmiş Bir Başka Metin: 1001 Gece Masalları

Binbir Gece Masalları büyüleyici bir metin tarihine sahiptir. Pek çok yaz-ması günümüze ulaşmış olan bu eserin, hem dilbilimsel (linguistic) hem de anlatısal (narrative) düzeyde şifahi rivayet yönü vardır. Burada şifahi rivayet söz konusu olduğunda stemma (soyağacı şeması) ile ilgili güçlük-lere kısaca işaret etmek istedim. Bu çalışmada az önce söz ettiğim iki ör-nek vakada da aslında şifahi bir boyut vardır: Üsame’nin Anılar’ı büyük ihtimalle imla (dikte) edilmişti; İbnü’l-Ekfânî’nin ansiklopedisindeki bir-kaç farklı okuyuş da muhtemelen metin yazara okunurken (kırâat) yapıl-mış şifahi ilaveler olarak görülebilir. Bunlar es-Safedî’nin nüshasının ha-mişinde ‘min femi’l-musannif (müellifin ağzından)’ notuyla sıralanmış-tır ve bir başka yazma nüshada da mevcuttur, daha sonra da metnin bir parçası haline gelmiştir. Arap ortaçağlarında da bilindiği gibi, tüm bil-gi aktarım süreci belirli oranda şifahi bir öğe taşır: Metinler müellifle-rine veya müelliflerle birlikte okunmuştur. Şifahi rivayet örneği olarak 1001 Gece Masalları’nı seçtim. Şifahi edebiyatın araştırılması için üre-tilmiş olan son zamanlardaki kuralların, -Muhsin Mehdi’nin yakınlarda yaptığı 1001 Gece Masalları adlı eserin bilinen en eski Arapça sürümü-nün tenkitli neşrinde ortaya konulduğu şekliyle- klasik dilbilim fikirle-riyle karşılaşmasını görmeyi arzuluyordum. Ancak, (her ne kadar Muh-sin Mehdi’nin tenkitli neşir dipnot listesi ve el-yazma nüshalarla ilgili de-ğerlendirmesi 1984’ten beri ulaşılabilir olsa da) onun bu neşir için yaz-mayı planladığı girişin üçüncü bölümünün bu makale baskıya girdiğin-de hâlâ yayınlanmamış olması konu hakkında tam manasıyla kesin bir yargıda bulunmayı zorlaştırmaktadır. Bu, Muhsin Mehdi’nin üçüncü cil-di yayınlanıncaya kadar beklemek zorundadır. Bununla birlikte bazı ge-nel ve ham mülahazalar yersiz olmayacaktır.

Her şeyden önce Arap Geceleri’yle ilgili hikâyelerin, hem Ortadoğu’da hem de başka yerlerde süregiden hikaye anlatma geleneğinin bir parça-sı olduğu açıkça anlaşılmalıdır. Ancak Muhsin Mehdi’nin Arapça metni neşri, şifahi edebiyatın bir mecmuasını inşa etme çabası olmayıp aksine hikâyelerin bilinen en eski sürümünü kaydetmeyi amaçlamaktadır, ama bu tabiatıyla onların en eski versiyonu demek değildir. Ama bir naşir bundan başka ne yapabilir ki? El-yazma nüshalar eldeki yegâne somut

Page 25: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

95Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?

tanıklardır ve bunlar dilbilimsel harmanlama ve soyağacı şeması çıkar-ma süreçlerine tabi kılındıklarında en iyi bilgiyi üretirler. Yakın zaman-larda yapılmış neşir bu nedenle şifahi edebiyatı ve onun tarihsel pers-pektifte aktarımını ilgilendiren hususlarda pek fazla bilgi vermemek-tedir. Aksine Profesör Mehdi, şifahi edebiyat kuramcılarının 1001 Gece Masalları gibi bir kitabın aslının olmamasını izah ederken ileri sürdük-leri mazeretleri reddetmektedir: “… tembellik yüzünden bazıları araş-tırma ve incelemeden uzak duruyor ve fikirlerini dayandırdıkları ilke-leri oluşturmadan önce hemencecik boş konuşmalara dalıyorlar. Onlar 1001 Gece Masalları’nın, hikâyecilerin anlattığının ve şifahi bir yolla ak-tarılanın dışında bir asıl sürümünün olmadığından çok eminler. Onla-ra göre kitap, sanki üzerinden aktığı yerlerin rengini alan bir akarsu gi-bidir. Onlar bir metnin ya da bir kitabın olmadığını, naşirin, baskıcının, mütercimin ve okuyucunun, onu neşrederken, baskıya verirken, çevirir-ken ve okurken metinle istediği gibi oynama hakkına sahip olduklarını düşünüyorlar. Onlar matbu yayınların tenkitli neşriyle ve el-yazmaların oluşumuyla uğraşan ve zaman ve mekânda konuşlandırmak amacıyla bunları okumanın, ihtiva ettikleri bilmeceleri çözmenin ve ardından eski sürümü gözden geçirerek ona sonradan eklenen kısımları çıkarmanın faydalı olduğuna inanan naşirlere pek kulak asmıyorlar. Bu sonuncular sağlamı hatalıdan ayıran kimselerdir; onlar aslında eksik ve kusurların artmasını engellemeye, hataları düzeltmeye, farklı okuyuşların neden olduğu kargaşayı birbirine karıştırmadan düzene sokmaya ve metnin ri-vayetlerini icat etmeksizin onlara başvurmaya çaba harcayanlardır.”34 Bunlar gerçekten ağır sözler olmakla beraber, Muhsin Mehdi’nin, doğulu ve Batılı naşirlerin ve araştırmacıların ellerinde 1001 Gece Masalları’nın başından neler geçtiğine dair bilahare verdiği bilgileri okuduğumuzda tamamıyla haklı değerlendirmelerdir. Hiç kuşkusuz birinin bilinen en eski kaynaklara geri dönme zahmetine girişmesi ve metne yapılan daha sonraki ilaveleri ve bozulmaları göz ardı etmesi için en uygun zaman bu zamandır.

Şimdilerde 1001 Gece Masalları olarak bilinen hikâyeler toplamının Muhsin Mehdi’nin girişte söz ettiği35 en erken kaynaklardan daha eski

34 Bölüm I, (mukaddime), s. 13. 35 Bölüm I, Arapça metin (Leiden 1984), s. viii: “… bu erken dönemden 1001 Gece masalları-

nın bir fragmanı bile günümüze ulaşmamıştır.”

Page 26: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

96 Stemmatik

olduğu, hikâyenin 9. yüzyıla ait bir fragmanı ile gösterilebilir.36 Esasın-da Mehdi’nin sözünü ettiği “bilinen en eski kaynaklar” N. Abbott tarafın-dan ‘büyüyen bir koleksiyonun son aşamaları’ olarak nitelenmiştir. An-cak bunda herhangi bir çelişki yoktur, zira Mehdi, Abbott tarafından ge-nişçe incelenen Chicago fragmanında korunan şekliyle metnin sadece birkaç satırıyla değil, aksine daha çok 1001 Gece Masalları’nı oluşturan hikâyeler bütününün en eski yazılı kaynağıyla ilgilenmiştir. Ona göre bu mecmua 13./14. yüzyılda telif edilmiştir. Daha erken sürümlerin ne içer-diğiyle ilgili tartışma spekülasyon olarak kalmak durumundadır. Metni-ni inşa ederken Mehdi, tenkitli neşirciliği bir yazmalar yığınına uygula-mak ve metnin rivayet halkasında bölümler ve alt-bölümler oluşturmak suretiyle sağlıklı bir dilbilimsel yöntem kullanmıştır. Mehdi Arapça giri-şinde 1001 Gece Masalları’nın neşredilmesi sırasında etkili olan bir dizi mülahazadan söz etmektedir.37 Ona göre, 1001 Gece Masalları bir yan-dan metin tenkidine tabi kılınabilecek bir yazma temeli olan herhangi bir kitap gibidir. Diğer yandan o yazarsız bir kitaptır ve bu durum ona, met-nin günümüze ulaşan yazmalarının müstensihleri adedince farklı yol ve yöntemle muamele edilmesine neden olmuştur. O halde naşir her bir yaz-mayı dikkatlice incelemeli ve müstensihler tarafından yapılan eklemele-ri çıkarmalıdır. Bu metin tenkidi, bir yazmanın neşrin tek temeli olarak işlev görmek üzere seçilmesi neticesine yol vermelidir. Asıl dilden veya terkipten sapmalara veya ‘düzeltmelere’ kalkışılmaması daha uygundur; ancak yazmalara dayanarak ya da naşirin sağlıklı yargısına bağlı olarak eksik olduğu tespit edilen, ilave edilen veya düzeltilen kısımlar gösteril-melidir. Bu, yazmalar üzerine çalışırken Profesör Mehdi’nin benimsedi-ği bir yöntemdi.

O, (şimdi kayıp olan daha önceki bir mecmuadan gelen) geç-Mısır ai-lesi olarak bilinen yazmaları toplamakla işe başladı. Mısır ve Suriye kol-ları arasını ayrıştırmanın mümkün olduğu görülmekteydi. Birleştiren ve ayıran okumaları tespit şeklindeki metin tenkidi her bir yazma nüsha-yı doğru yere yerleştirmek için önemliydi. Aynı zamanda, bazı başlıkla-rı ve birçok hikaye dışında hakkında bir şey bilmediğimiz eski sürümler-

36 Hikayeler koleksiyonunun müteakip adımlarının evrimi için bkz. Nabia Abbott, “A Ninth-Century Fragment …”, özellikle s. 163-164.

37 Bölüm I (Arapça metin), mukaddime, özellikle s. 24-34.

Page 27: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

97Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?

le (ümmehât) aranan emsal-nüsha/arketip (nushatü’l-ümm) arasında bir ayırım yapılması gerekiyordu. Bizim bildiğimiz şekliyle 1001 Gece Ma-salları Arapça metninin telifi Mehdi’nin tahminine göre 7./14. yüzyıldan daha önceki bir tarihte gerçekleşmemiştir. Kendisi, bugün mevcut olma-yan ama tüm mevcut nüshaların kendisine dayandığı bir nüshanın (en-nüshatü’d-destûr, sic. Doğrusu düstûr olmalı) var olduğunu farz ediyor (eğer böyle bir nüsha var olmuşsa ve metnin tarihindeki belirli bir aşa-ma için salt bir soyutlama değilse). Suriye ve Mısır kolları ve bunların ka-rışımından çıkan bir başka rivayet kolu Mehdi tarafından, yine anahtar yazma nüshalar varsayımıyla, iyi kötü inşa edildi. Kullanılan ölçütler-den biri yazmanın tahminî yaşıydı. Farklı okuyuşları tespit yoluyla Suri-ye ve Mısır rivayet dalları arasında bir ayrıma gidildi; bunlar arasında-ki ortak bölümler destûra (sic.) yani ortak bir ana kaynağa gitmektedir. Bu iki rivayet dalı uyumlu değilse kuramsal açıdan naşir istediği okuyu-şu serbestçe seçme hakkına sahiptir; ama aslında o Suriye rivayetini esas almış ve Mısır kolunu sadece Suriye kolunun çok ağır bir biçimde bozul-duğu durumlarda kullanmıştır.

Tüm bu bilgiler çok sayıda el-yazma nüshanın olağanüstü oranda har-manlandığına ve mukayese edildiğine ilişkin delil sunmaktadır. Pek çok dilbilimsel, paleografik (yazmanın hat biçimini ilgilendiren) ve kodikolo-jik (yazmanın fiziksel özelliklerini ilgilendiren) zorluk önceden belirlen-miş ve halledilmiş olmalıdır. Muhsin Mehdi tarafından üretilen metin ne-ticede Suriye koluna mümkün olduğunca sadık kalmış bir metindir. An-cak bir son değerlendirme daha yapmak gerekmektedir. Profesör Meh-di tarafından kullanılan tüm nüshalar Avrupa kütüphanelerinde muha-faza edilenlerdir. Gerçekten mevcut ve kullanılabilir olanlar sadece bun-lar mıdır, yoksa Mehdi’nin etkileyici eserini üzerine bina ettiği yazma te-meli çok mu sığdı? Başka bir ifadeyle, nihayetinde kullanılmayanlar da dâhil el-yazma nüshaların seçimi stemmatik mülahazalara mı dayanıyor-du yoksa bunların kolay ulaşılabilirliği mi belirleyici olmuştu?

SonuçKlasik dilbilimin bazı kurallarını, özellikle iki merkezî düşünme tarzına vurgu yaparak özetledim. Bunlar: müellif nüshasının (autograph) olma-

Page 28: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

98 Stemmatik

ması ve müellifle emsal-nüsha (archetype) arasındaki sürenin çok uzun olmasıydı. Birleştiren hatalarla (Bindfehler) ayıran hataların (Trennfeh-ler) tespiti usulüne dayanan tenkitli metin neşirciliği bu iki durumun ne-den olduğu soruna cevaptır. Tenkitli metin neşrinin neticesi stemmadır (soyağacı şeması). Kullandığımız tenkitli metin neşirciliği ders kitapla-rı –en minimum şekilde de kullansak- bu bakış açısıyla kaleme alınmış-tır. Bu çalışmada ben, klasik filolojinin bu iki varsayımının Ortadoğu dil-lerinin filolojisi için aynı oranda geçerli olmadığını göstermeye çalıştım. Buna ilave olarak Ortadoğu edebiyatlarının bibliyografyalarının henüz başlangıç aşamasında olduğuna da dikkat çektim.

Ardından Arapça metinlerin rivayetine ilişkin bir dizi örneği sırala-dım ve bunlarda stemma oluşturmanın öyle sanıldığı gibi basit olmadığı-nı gösterdim. Kur’an metnine ilişkin tenkitli neşirciliğin bazı veçhelerin-den söz ettim ve ünik (tek) nüshası bulunan üç metin, yani İbn Hazm’ın Tavku’l-hamâme, Üsame’nin Anılar ve Abdüllatif’in Mısır Tarihi adlı eserleri üzerine yapılan çalışmaların sistematik olmayan bir genel gö-rünümünü sundum. Daha sonra çok uzun metinlerin neşriyle ilgili prob-lemlere kısaca değindim ve bu bağlamda Taberî’nin Tarih’ini örnek ola-rak kullandım, ardından 1001 Gece Masalları’na göz attım. Pek çok el-yazma nüsha olarak günümüze ulaşan eserlerle bağlantılı sorunlarla bi-raz uzunca ilgilendim ve burada İbnü’l-Ekfânî’nin ansiklopedisini ve yine 1001 Gece Masalları’nın yakınlarda yapılmış bir neşrini örnek olarak ele aldım. Son olarak şifahi yolla aktarılan metinlerle bağlantılı zorlukla-ra sadece işaret ettim, daha fazlasını yapamadım ve bu sırada 1001 Gece Masalları’nın hikayeler mecmuasına örnek olarak baktım.

Tüm bu örneklerden anlaşılan, stemma (soyağacı şeması) oluşturma-nın, ders kitaplarının bize söylediği gibi kolay bir şey olmadığıdır. Bu alanda araştırmacı, stemmatik usulün sonuna kadar sürdürülebileceği-ni, yani belirli bir metnin tarihine ilişkin nihai hüküm olmak üzere te-miz bir stemma kurulabileceğini gösteren bir başarı hikâyesiyle neredey-se hiç karşılaşamıyor. Benim makalemin başlığı zaten bir kanaat belirt-mektedir. Eğer stemmatik yöntemin sağlıklı ve güvenli olduğundan kuş-ku duymasaydım onu sorgulamaz ve şu soruyu sormazdım: Bu bir gerçek mi yoksa kurgu mu? Kabul etmeliyim ki, bu muhalefet biraz suni görü-nüyor. Ancak ben belirli bir bilimsel saha (klasik araştırmaları) için ge-liştirilen bir usulün, şartların farklı olduğu bir başka bilimsel saha (Orta-

Page 29: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

99Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?

doğu dilbilimi) için sorgusuz sualsiz benimsenmesini sorgulamaya çalış-tım. Benim göstermeye çalıştığım şey, stemma oluşturmak dışındaki zen-gin fırsatlar listesi hakkında hiçbir görüşü olmayan yazarlar tarafından kaleme alınmış ders kitaplarımızın ileri sürdüğü gibi38 tenkitli metin ne-şirciliğinin katı kurallarına bağlı kalmanın uygulamada nadiren makul ve mümkün olduğudur.

Bütün bunlar benim soyağacı şeması çıkarma yöntemini tümden red-dettiğim anlamına mı geliyor? Kuramsal değerleri söz konusu olduğun-da cevabım hayır. Farklı okuyuşların değerlendirilmesi dilbilimcinin tek aracıdır ve bu hep böyle kalacaktır. Benim iddiam ise daha çok peda-gojik niteliklidir. Uygulamada sorunsuz ve deforme olmamış bir soyağa-cı (stemma) oluşturmak neredeyse imkânsızdır. Arapça metin neşreden bunu bilmeli ve bu konuda sessiz kalmamalıdır. Ancak eğer tenkitli me-tin neşirciliği ders kitaplarında klasik dilleri araştıran öğrenciler için ya-zılmış olanlara kuşku duymaksızın inanırsa eninde sonunda kuramsal açıdan sağlıklı olan mülahazaların dolambaçlı yollarında kaybolmaya mahkumdur. Bir dizi ortaçağ Arapça metnini pek de sistematik olmayan bir biçimde ele almak suretiyle ben daha ziyade pragmatik bir yaklaşımı savunarak, çoğu durumda elde edilemez bir ideal olarak kalan kuramsal bir yaklaşımı dengelemeye çalıştım.

38 Dikkat çeken bir istisna Martin L. West’in Textual Criticism (1973) adlı çalışmasıdır. West, “(düzeltmeler dışında) dikkate değer farklılıkların ilk kez görüldüğü el-yazma nüs-halar açıkça birbirleriyle bağlantılı olmadığında yani bir emsal nüsha inşa etme imkanı bulunmayan durumda” (kendi ifadesiyle) açık bir sürümün (open recension) varlığını ka-bul ediyor (s. 37-38).

Page 30: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

100 Stemmatik

Atıf Yapılan ya da Alıntılanan Yayınların Listesi

Nabia Abbott, “A Ninth-Century Fragment of the ‘Thousand Nights’. New Light on the Early History of the Arabian Nights”, Journal of Near Eastern Studies, 8 (1949), s. 129-164).

Abdüllatif el-Bağdadî (kronolojik sırayla):

Abdollatiphi Historiae Aegypti Compendium, [Oxford 1680?, ed. ve çev. E. Poc-ker jr?; bu başlık Library of Congress matbu katalogundan alındı. Ayrıca bkz. De Schnurrer, s. 150].

Abdollatiphi compendium memorabilium Aegypti, arabice, e codice mso Bodle-iano edidit Joseph White (…), Tübingen 1789.

Abdullatif’s eines Arabischen Artztes Denkwürdigkeiten Egyptiens in Hinsicht auf Naturreich und physische Beschaffenheit des Landes und seiner Ein-wohner, Alterthumskunde, Baukunde und Oekonomie, mit vielen medici-nischen Bemerkungen und Beobachtungen, historischen, topographischen und andern beiläufig eingestreuten Nachrichten auch vornehmlich einer merkwürdigen Annale der Jahre 1200 und 1201, Arapça çev. ve açıklama-lar S.F. Günther Wahl (…), Halle 1790.

Abdollatiphi historiae Aegypti compendium, Arabice et latine. Partim ipse ver-tit, partim a Pocockio versum edendum curavit, notisque illustravit J. Whi-te, Oxford 1800.

Kitab al-Ifada wa-al-I‘tibar fi al-Umur al-Musahada wa-al-Hawadit al-Mu‘ayana bi-Ard Misr. Relation de l’Égypte, par Abd-Allatif, médecin ara-be de Bagdad; suvie de divers extraits d’écrivains Orientaux et d’un État des Provinces et- des Villages de l’Égypte dans le XIVe siècle; tamamını çe-viren ve tarihî ve eleştirel notlarla zenginleştiren M. Silvestre de Sacy, Pa-ris 1810.

Kitabü’l-İfâde ve’l-i‘tibâr fi’l-umûri’l-müşâhade ve’l-havâdisi’l-muâyene bi-ardi Mısr, Kahire 1286 [1869].

Health; its Recovery and Maintenance. By Abduhl Latif, ‘The Man of Baghdad’, nşr. R. H. Saunders, --, London 1928.

Abdüllatif el-Bağdadî fî Mısr, [ed. Selame Musa], Kahire 1934.

The Eastern Key. Kitab al-Ifada wa’l-I‘tibar of ‘Abd al-Latif al-Bagdadi, İngi-lizce çev. Kemal Hafuth Zand ve John A. ve Ivy E. Videan, Londra 1965.

Page 31: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

101Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?

Kurt Aland und Barbara Aland, Der Text des Neuen Testaments. Einführung in die wissenschaftlichen Ausgaben sowie in Theorie und Praxis der modernen Textkritik, Stuttgart 1982.

A.J. Arberry, A Second Supplementary Hand-List of the Muhammadan Manusc-ripts in the University & Colleges of Cambridge, Cambridge 1952.

C. Brockelmann, “Beiträge zur Kritik und Erklärung von Ibn Hazm’s Tauq al-Hamama”, Islamica 5 (1932), s. 462-474.

A. Dain, Les Manuscrits, Paris 1964.

Derenbourg & H.-P.-J. Renaud, Les Manuscrits Arabes de l’Escurial (…), Tome II, fascicule 3, Sciences exactes et sciences occultes, Paris 1941.

R. Dozy, Histoire des Musulmans d’Espagne Jusqu’à la Conquête de L’Andalousie par les Almoravides ( 711-1110), [1. bsk.: Leiden 1861; benim kullandığım: No-velle édition revue et mise á jour [Gözden geçirilmiş ve güncellenmiş yeni ne-şir], haz. E. Lévi-Provençal, 3 c., Leiden 1932. [İbn Hazm’ın metni için bkz. c. 2, s. 326 vd.].

Mia I. Gerhardt, The Art of Story-telling: a literary study of the thousand and one night, Leiden 1963.

Goldziher, [kitap tanıtımı: “Ibn Hazm, Tawk al-Hamama. Publié d’áprès l’unique manuscrit de la bibliothèque de l’université de Leide par D. K. Pétrof. Leiden 1914”], ZDMG 69 (1915), s. 192-207.

İbn Hazm (kronolojik sırayla)

Tawk al-Hamama, Leiden Üniversitesi Kütüphanesi’ndeki ünik-nüshaya göre nşr. D. K. Pétrof, Leiden 1914.

İmam Abi Muhammed Ali b. Hazm el-Endelüsî, Tawku’l-hamâme fi’l-ülfeti ve’l-üllâf, Dimeşk 1349 [1930-1].

Ibn Hazm al-Andalusi, A Book Containing the Risala Known as the Dove’s Neck-ring about Love and Lovers, çev. A. R. Nykl, Paris 1931.

Ibn Chazm, Ožerel’e golubki, Arapça çev. M. A. Sal’e, red. I.J. Krackowskij, Moskova 1933. [İkinci bir neşir Moskova’da 1957’de yayınlandı.]

Ibn Hazm al-Andalusi, Halsband der Taube über die Liebe und die Liebenden, Arapça çev. Max Weisweiler, Leiden 1941.

Ibn Hazm al-Andalusi, Le Collier du Pigeon; ou de l’Amour et des Amants; Tawq al-hamâma fîl-ulfa wal ullâf; Arapça metin, Fransızca çev., önsöz, notlar ve dizin Léon Bercher, Algiers 1949.

El Collar de la Paloma: Tratado sobre el Amor y los Amantes de Ibn Hazm de Córdoba, Arapça çev. Emilio García Gómez, önsöz Jose Ortega y Gasset, Madrid 1952.

The Ring of the Dove by Ibn Hazm (994-1064). A treatise on the art and practi-ce of Arab love, İngilizce çev. A. J. Arberry, Londra 1953.

el-İmâmu’l-fakîh Ebu Muhammed Ali b. Ahmed b. Said b. Hazm, Tavku’l-hamâme fi’l-ülfeti ve’l-üllâf, tahkik, dizin Hasan Kamil es-Sayrafî, önsöz İbrahim el-Ebyarî, Kahire, t.y. [= 1959?].

Page 32: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

102 Stemmatik

İbn Hazm el-Endelüsî, Tavku’l-hamâme fi’l-ülfeti ve’l-üllâf, metin ve notlar et-Tahir Ahmed Mekkî, Kahire 1975.

Ibn Hazm, De Ring van de Duif. Over minnaurs en liefde, Arapça çev. ve önsöz Remke Kruk & J. J. Witkam, Amsterdam 1977.

İbn Hazm el-Endelüsî, Tavku’l-hamâme fi’l-ülfeti ve’l-üllâf, tahkik ve önsöz Salahuddin el-Kasimî, Tunus 1980.

İbn Hazm el-Endelüsî, Tavku’l-hamâme fi’l-ülfeti ve’l-üllâf, haz. el-Mazirî el-Ğannuşî, Sus (Tunus), t.y. [1985 dolayları, orta öğretim okullarında kulla-nılmak üzere Bercher’in neşrinden sansürlenmiş bir tekrar basım].

Tavku’l-hamâme fi’l-ülfeti ve’l-üllâf, Te’lifü İbn Hazm el-Endelüsî. Ma‘a mu-kaddimetin tahliliyyetin ve şuruh ve vesâik ve es’ile ani’l-elfâz ve’l-ma‘ânî ve mahâvir li’d-dersi ve’t-tahrir min vad‘i Abdi’l-Kerim el-Habayilî, Tunus, t.y. [1985 dolayları].

Tawku’l-hamame fi’l-ülfeti ve’l-üllaf, [Resa’ilü İbn Hazm el-Endelüsî içinde, tahkik İhsan Abbas, c. 1 (Beyrut 1980), s. 17-310. İkinci bir neşir Beyrut’ta 1987’de yapıldı.].

el-Kettabî (M. el-Arabî), Fehârisü’l-Hizâneti’l-Haseniyye bi’l-Kasri’l-Melikî (bi’r-Rabat). el-Mücelledü’r-râbi‘: el-Fihrisü’l-vasfî li-mahtutati’l-mantık ve âdâbi’l-bahs ve’l-mûsîkâ ve nüzumi’d-devle ve’l-fünûni’l-harbiyye ve cevâmi‘i’l-ulûm. Ma‘a müstedrek ‘ale’l-mücelledeyni’s-sânî ve’s-sâlis, Rabat 1405/1985.

Rudolph Mach, Catalogue of Arabic Manuscripts (Yahuda section) in the Garett Collection, Princeton University Library (…), Princeton 1977.

William Marçais, “Observations sur le texte du ‘Tawq al-Hamama’ (‘le collier de la colombe’) d’Ibn Hazm”, Mémorial Henri Basset içinde, c. II, s. 59-88, (Publicati-ons de l’Institut des Hautes Études Maroccaines, tome 18), Paris 1928.

Bruce M. Metzger, The Text of the New Testament. Its Transmission, Corruption and Restoration, Oxford 1968. (2. nşr.).

D. W. Morray, The Genius of Usamah ibn Munqidh. Aspects of Kitab al-I‘tibar by Usamah ibn Munqidh, Durham 1987. (Centre for Middle Eastern and Islamic Studies: Occasional Paper Series, No. 34).

L.D. Reynolds & N. G. Wilson, Scribes and Scholars. A Guide to the Transmission of Greek and Latin Literature, Oxford 1975. (2. nşr.).

Victor Rosen, Remarques sur les Manuscrits Orientaux de la Collection Marsigli à Bologne (…), Rome 1885.

es-Safedî, Kitabü’l-vâfî bi’l-vefeyât. Das biographische Lexicon des (…) es-Safedî. İstanbul/Leipzig etc., 1931-. (Bibliotheca Islamica 6).

A.g.e., c. 2, nşr. Sven Dedering, İstanbul 1949.

C. Saleman & V. Rosen, Indices Alphabetici Codicum Manu Scriptorum Persico-rum Turcicorum Arabicorum qui in Bibliotheca Imperialis Literarum Univer-sitatis Petropolitanae Adservantur, St. Petersburg 1888.

Kasım es-Samerraî, “New remarks on the text of Ibn Hazm’s Tawq al-Hamama”, Arabica 30 (1983), s. 56-72.

Page 33: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim

103Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?

Fuad es-Seyyid, Fihrisü’l-mahtutati’l-musavvere. el-Cüz’ü’r-râbi‘: el-maârifü’l-amme ve’l-fünûnü’l-mütennevia, Kahire 1384/1964.

Schen, “Usama ibn Munqidh’s Memoiers: Some Further Light on Muslim Middle Arabic”, JSS 17 (1972), s. 218-236 ve JSS 18 (1973), s. 64-97.

C. F. De Schnurrer, Bibliotheca Arabica, Halle 1811.

De Slane, Bibliothéque Nationale. Départements des manuscrits. Catalogue des manuscrits arabes (…), haz. M. Le Baron de Slane, Paris 1883-1895.

Rex Smith, “A New Translation of Certain Passages of the Hunting Section of Usa-ma b. Munqidh’s I‘tibar”, JSS 26 (1981), s. 235-255.

et-Taberî, Annales quos scrisit Abu Djafar Mohammad ibn Djarir at-Tabari, Cum aliis edidit M. J. De Goeje. Introductio, glossarium, addenda et emendanda, Leiden 1901.

Textüberlieferung: Die Textüberlieferung der antiken Literatur und der Bibel, Herbert Hunger, Otto Stegmuller, Harmut Erbse, Max Imhof, Karl Büchner, Hans-Georg Beck, Horst Rüdiger, Zürich 1961.

The Thousand and One Nights. Alf Layla wa-Layla: From the Earliest Known So-urces, ed., giriş ve notlar Muhsin Mahdi, Pt. 1: Arabic Text. Pt. 2: Critical ap-paratus; description of the manuscripts, 2 c., Leiden 1984.

Usame b. Munkız (kronolojik sırayla):

Hartwig Derenbourg, Ousama ibn Mounkidg. Un Émir Syrien au Premi-er Siècle des Croisades (1095-1188). I. Vie d’Ousama. II. Texte arabe de l’autobiographie d’Ousama (…), 2 pts., Paris 1886-1889. (Publication de l’École des langues orientalis vivantes. Serie II, c. XII).

Kitab al-I‘tibar li-Usama b. Munqid. Usama’s Memoirs Entitled Kitab al-Itibar, Arapça metni İspanya’daki Escurial Kütüphanesi’ndeki ünik-nüshadan haz. Philip K. Hitti, Princeton 1930.

Üsame b. el-Munkız, Kitabü’l-İ‘tibar, tahkik Kasım es-Samerraî, Riyad: Daru’l-asale, 1407/1987.

P. Voorhoeve, Handlist of Arabic Manuscripts in the Library of the University of Leiden and Other Collections in the Netherlands, genişletilmiş 2. bsk., The Ha-gue vd. 1980.

Martin L. West, Textual Criticism and Editorial Technique applicable to Greek and Latin textes, Stuttgart 1973.

J. J. Witkam, “Ibn al-Akfâni, EIž, Supplement to vols. I-III, fasc. 5-6, s. 381, Lei-den 1982.

J. J. Witkam, “Ibn al-Akfânî”, (d. 749/1348) and his Bibliography of the Sciences”, MME 2 (1987), s. 37-41.

J. J. Witkam, De Egyptische arts Ibn al-Akfânî (gest. 749/1348) en zijn Inde-ling van de Wetenschappen. Editie van het Kitab Iržad al-Qasid ila Asna al-Maqasid met een inleiding over het leven en werk van de auteur, Leiden 1989.

Page 34: Stemma (Soy Ağacı) Şeması Oluşturmak: Kurgu mu Gerçek mi?* · İskenderiye’de (Helenistik dönemde) yapılan düzeltilmiş edisyon- ... taplar etrafında bir yardımcı bilim