90
T.C. İSTANBUL 10. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2010/283 CELSE NO :58 CELSE TARİHİ :14.10.2011 BAŞKAN :ÖMER DİKEN 33944 ÜYE :ALİ EFENDİ PEKSAK 39800 ÜYE :MURAT ÜRÜNDÜ 40001 C. SAVCISI :SAVAŞ KIRBAŞ 34422 KATİP :ADEM CEYLAN 117864 2010/283 Esas sayılı kamu davasının oturumu Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü bitişiğinde müstakil girişi bulunan salonda Mahkeme Başkanı Ömer Diken, Üye Hakimler Ali Efendi Peksak ve Murat Üründü’den oluşan Mahkeme Heyeti tarafından zabıt katibi Adem Ceylan da hazır olduğu halde CMK’nın 147/1-h ve 219/1 maddeleri gereğince sesli ve görüntülü kayıt yapılmak suretiyle 14.10.2011 günü saat 09:44 itibari ile açıldı. Cumhuriyet Savcısı Savaş Kırbaş hazır. Mahkeme Başkanı: “Tutuklu sanıkların isimlerinin tespitine geçildi.” Tutuklu sanıklar Çetin Doğan (Evet), Özden Örnek (Evet), Halil İbrahim Fırtına (Evet), Nejat Bek (Yok), Mustafa Korkut Özarslan (Yok), Engin Alan (Evet), Şükrü Sarıışık (Evet), Ayhan Taş (Evet), Ramazan Cem Gürdeniz (Yok), İzzet Ocak (Evet), Süha Tanyeri (Yok), Bülent Tunçay (Evet), Mehmet Kemal Gönüldaş (Burada), Halil Yıldız (Burada), Refik Hakan Tufan (Burada), Orkun Gökalp (Burada), Erhan Kuraner (Burada), Yunus Nadi Erkut (Burada), Nuri Ali Karababa (Burada), Mustafa Kemal Tutkun (Burada), Gürbüz Kaya (Burada), Mustafa Çalış (Burada), Nurettin Işık (Burada), Hasan Basri Aslan (Burada), Ali Rıza Sözen (Burada), İlkay Nerat (Burada), Veli Murat Tulga (Evet), Behzat Balta (Burada), Halil Kalkanlı (Burada), Tuncay Çakan (Evet), Hasan Fehmi Canan (Evet), Salim Erkal Bektaş (Evet), Ahmet Yavuz (Evet), Ahmet Küçükşahin (Evet), Recai Elmaz (Burada), Erdal Akyazan (Burada), Ahmet Şentürk (Burada), Mümtaz Can (Burada), Ahmet Topdağı (Burada), Cemal Candan (Evet), Gökhan Murat Üstündağ (Burada), Fatih Altun (Evet), Faruk Oktay Memioğlu (Evet), Mehmet Kaya Varol (Evet), Recep Yıldız (Burada), Bekir Memiş (Yok), Ali İhsan Çuhadaroğlu (Burada), Harun Özdemir (Burada),

T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10. AĞIR CEZA MAHKEMESİ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI

ESAS NO :2010/283CELSE NO :58CELSE TARİHİ :14.10.2011

BAŞKAN :ÖMER DİKEN 33944ÜYE :ALİ EFENDİ PEKSAK 39800ÜYE :MURAT ÜRÜNDÜ 40001C. SAVCISI :SAVAŞ KIRBAŞ 34422KATİP :ADEM CEYLAN 117864

2010/283 Esas sayılı kamu davasının oturumu Silivri Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü bitişiğinde müstakil girişi bulunan salonda Mahkeme Başkanı Ömer Diken, Üye Hakimler Ali Efendi Peksak ve Murat Üründü’den oluşan Mahkeme Heyeti tarafından zabıt katibi Adem Ceylan da hazır olduğu halde CMK’nın 147/1-h ve 219/1 maddeleri gereğince sesli ve görüntülü kayıt yapılmak suretiyle 14.10.2011 günü saat 09:44 itibari ile açıldı. Cumhuriyet Savcısı Savaş Kırbaş hazır.

Mahkeme Başkanı: “Tutuklu sanıkların isimlerinin tespitine geçildi.”Tutuklu sanıklar Çetin Doğan (Evet), Özden Örnek (Evet), Halil İbrahim Fırtına (Evet),

Nejat Bek (Yok), Mustafa Korkut Özarslan (Yok), Engin Alan (Evet), Şükrü Sarıışık (Evet), Ayhan Taş (Evet), Ramazan Cem Gürdeniz (Yok), İzzet Ocak (Evet), Süha Tanyeri (Yok), Bülent Tunçay (Evet), Mehmet Kemal Gönüldaş (Burada), Halil Yıldız (Burada), Refik Hakan Tufan (Burada), Orkun Gökalp (Burada), Erhan Kuraner (Burada), Yunus Nadi Erkut (Burada), Nuri Ali Karababa (Burada), Mustafa Kemal Tutkun (Burada), Gürbüz Kaya (Burada), Mustafa Çalış (Burada), Nurettin Işık (Burada), Hasan Basri Aslan (Burada), Ali Rıza Sözen (Burada), İlkay Nerat (Burada), Veli Murat Tulga (Evet), Behzat Balta (Burada), Halil Kalkanlı (Burada), Tuncay Çakan (Evet), Hasan Fehmi Canan (Evet), Salim Erkal Bektaş (Evet), Ahmet Yavuz (Evet), Ahmet Küçükşahin (Evet), Recai Elmaz (Burada), Erdal Akyazan (Burada), Ahmet Şentürk (Burada), Mümtaz Can (Burada), Ahmet Topdağı (Burada), Cemal Candan (Evet), Gökhan Murat Üstündağ (Burada), Fatih Altun (Evet), Faruk Oktay Memioğlu (Evet), Mehmet Kaya Varol (Evet), Recep Yıldız (Burada), Bekir Memiş (Yok), Ali İhsan Çuhadaroğlu (Burada), Harun Özdemir (Burada), Mehmet Yoleri (Burada), Namık Koç (Burada), Fuat Pakdil (Burada), Behcet Alper Güney (Burada), Metin Yavuz Yalçın (Burada), Yurdaer Olcan (Burada), İhsan Balabanlı (Burada), Emin Küçükkılıç (Burada), Kasım Erdem (Yok), Kemal Dinçer (Burada), Hakan Akkoç (Burada), İkrami Özturan (Burada), Burhan Gögce (Yok), Mustafa Erdal Hamzaoğulları (Burada), Mehmet Alper Şengezer (Burada), Doğan Fatih Küçük (Burada), Dursun Tolga Kaplama (Yok), Doğan Temel (Yok), Hayri Güner (Burada), Recep Rıfkı Durusoy (Burada), Mehmet Fikri Karadağ (Yok), Hamdi Poyraz (Burada), Hasan Hakan Dereli (Burada), Gökhan Gökay (Burada), Fatih Musa Çınar (Burada), Zafer Karataş (Yok), Aytekin Candemir (Yok), Nihat Özkan (Yok), Hasan Nurgören (Burada), Sırrı Yılmaz (Burada), Barboros Kasar (Burada), Murat Ataç (Burada), Bahtiyar Ersay (Burada), Mustafa Yuvanç (Evet), Nedim Ulusan (Burada), Soydan Görgülü (Burada), İsmet Kışla (Burada), Abdullah Dalay (Yok), Lütfü Sancar (Evet), Ahmet Feyyaz Öğütcü (Evet), Engin Baykal (Evet), Özer Karabulut (Evet), Mehmet Otuzbiroğlu (Evet), Hasan Hoşgit (Evet), Hüseyin Hoşgit (Evet), Kadir Sağdıç (Evet), Ali Deniz Kutluk (Evet), Mustafa Aydın Gürül (Evet), Turgay Erdağ (Yok), Taylan Çakır (Burada), Ayhan Gedik (Yok), Ahmet Türkmen (Evet), Mehmet Fatih İlğar (Yok), Cem Aziz Çakmak (Yok), Muharrem Nuri Alacalı (Yok), Ali Semih Çetin (Yok), Şafak Duruer (Evet), Utku Arslan (Yok),

Page 2: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:2

Mehmet Ferhat Çolpan (Yok), Ümit Özcan (Burada), Fatih Uluç Yeğin (Yok), Levent Erkek (Evet), Levent Çehreli (Burada), Hakan İsmail Çelikcan (Yok), Ahmet Necdet Doluel (Yok), Dursun Çiçek (Burada), Ertuğrul Uçar (Yok), Ali Türkşen (Yok), Tayfun Duman (Yok), Nihat Altunbulak (Burada), Ercan İrençin (Yok), Mustafa Karasabun (Burada), Bora Serdar (Evet), Levent Görgeç (Yok), İbrahim Koray Özyurt (Evet), Dora Sungunay (Evet), Soner Polat (Yok), Meftun Hıraca (Yok), Yaşar Barbaros Büyüksağnak (Yok), Hasan Gülkaya (Burada), Faruk Doğan (Yok), Mücahit Erakyol (Yok), Ergün Balaban (Yok), Cemalettin Bozdağ (Burada), Taner Balkış (Burada), Abdullah Gavremoğlu (Yok), Kıvanç Kırmacı (Yok), Yusuf Ziya Toker (Burada), Cengiz Köylü (Burada),

Sanık Cengiz Köylü: “Başkanım yoklamadan sonra talebimi sunmak istiyorum. Müsaade ederseniz.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”Hanifi Yıldırım (Burada), Cemal Temizöz (Burada), Bulut Ömer Mimiroğlu (Burada),

Hakan Sargın (Burada), Hüseyin Özçoban (Burada), Mustafa Koç (Burada), Ali Demir (Burada), Kahraman Dikmen (Burada), Yusuf Kelleli (Yok), Hüseyin Polatsoy (Burada), Hüseyin Topuz (Yok), Murat Özçelik (Evet), Mustafa Önsel (Evet), Ali Aydın (Evet), Erdinç Atik (Burada), Abdurrahman Başbuğ (Burada), Ahmet Tuncer (Burada), Gökhan Çiloğlu (Yok), Halil Helvacıoğlu (Burada), Kubilay Aktaş (Burada), Mehmet Ulutaş (Burada), Memiş Yüksel Yalçın (Burada), Suat Aytın (Evet), Yüksel Gürcan (Burada), Taner Gül (Burada), Ahmet Erdem (Burada), Ahmet Dikmen (Burada), Ahmet Zeki Üçok (Yok), Ayhan Üstbaş (Burada), Beyazıt Karataş (Burada), Bilgin Balanlı (Burada), Bülent Günçal (Burada), Bülent Kocababuç (Burada), Hakan Büyük (Burada), Halit Nejat Akgüner (Burada), İsmail Taş (Burada), Mehmet Örgen (Burada), Mehmet Erkorkmaz (Burada), Mehmet Eldem (Burada), Mustafa Erhan Pamuk (Burada), Nedim Güngör Kurubaş (Burada), Onur Uluocak (Burada), Rafet Oktar (Burada), Refik Levent Tezcan (Burada), Servet Bilgin (Burada), Sinan Topuz (Burada), Turgut Atman (Burada).”

Mahkeme Başkanı:” Tutuksuz sanıklar.”Sanıklar İhsan Çevik, Abdullah Zafer Arısoy, Timuçin Eraslan, Mustafa Aydın, Ahmet

Çetin, Altan Dikmen, Ahmet Yanaral, Musa Farız, Ali Güngör, Rifat Gürçam, Cumhur Eryüksel, Doğan Ünsal, Ali Cengiz Şirin, Emin Hakan Özbek, Abdil Akça, Hakan Öktem, Selahattin Gözmen, Fikret Coşkun.

Mahkeme Başkanı: “Sanıklar müdafileri.”Sanıklar Halil Helvacıoğlu, İhsan Balabanlı, Bekir Memiş, Hakan Akkuş, İsmet Kışla, Zafer

Karataş, Mustafa Önsel, İkrami Özturan, Cemal Candan, Refik Hakan Tufan, İlkay Nerat, Hanifi Yıldırım, Orkun Gökalp, Yüksel Gürcan ve yetki belgesine istinaden Fuat Pakdil müdafii Av. Ziya Kara.

Sanıklar Ayhan Gedik, Şafak Duruer, Mehmet Ferhat Çolpan, Ümit Özcan, Hakan İsmail Çelikcan, Ahmet Necdet Doluel müdafii Av. Hakan Tunçkol.

Sanık Taylan Çakır müdafii Av. Hasan Adil Atabay.Sanık Taylan Çakır müdafii Av. Hasan Adil Atabay: “Sayın Başkan taleplerimizi bugün ne

zaman alabileceksiniz? Şimdi yapsak mı? Bilahare mi?”Mahkeme Başkanı: “Bugün bitirelim sonra kalan zamanda savunma için kullanabiliriz.”Sanık Taylan Çakır müdafii Av. Hasan Adil Atabay: “Tamam teşekkürler efendim.”Sanıklar Kadir Sağdıç ve Mehmet Fatih İlğar müdafii Av. Murat Ergün.Sanıklar Çetin Doğan, Süha Tanyeri, Kadir Sağdıç, Mehmet Fatih İlğar, Nedim Ulusan,

Dursun Çiçek, Hakan Büyük ve Ahmet Zeki Üçok müdafii Av. Hüseyin Ersöz.Sanıklar Turgut Atman, Beyazıt Karataş, Nedim Göngör Kurubaş, İsmail Taş, Mustafa

Erhan Pamuk, Mehmet Eldem, Bülent Günçal, Mehmet Erkorkmaz ve Ahmet Erdem müdafii Av. Ali Fahir Kayacan.

2

Page 3: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:3

Sanık Mehmet Alper Şengezer müdafii Av. Haldun Kepez.Sanıklar Abdullah Gavremoğlu, Ahmet Türkmen, Hasan Basri Aslan ve Meftun Hıraca

müdafii Av. Erkan Sarıtaş.Sanık Yunus Nadi Erkut müdafii Av. Ülkü Armay Keskin.Sanıklar Semih Çetin, Cem Gürdeniz, Cem Çakmak, Soner Polat, Kıvanç Kırmacı

Barboros Büyüksağnak, Utku Arslan, Fatih Uluç Yeğin, Taner Gül, Faruk Doğan, Ercan İrençin, Bora Serdar, Hasan Gülkaya, Mustafa Yuvanç, Harun Özdemir müdafii Av. Şule Nazlıoğlu Erol.

Sanıklar Bülent Kocababuç, Levent Görgeç, Ali İhsan Çuhadaroğlu, Nihat Altunbulak, Recep Yıldız, Turgay Erdağ, Mücahit Erakyol, Ergün Balaban, Levent Çehreli, Cemalettin Bozdağ, Mehmet Örgen, Rafet Oktar, Ayhan Üstbaş, Onur Uluocak, Servet Bilgin, Refik Levent Tezcan, Cumhur Eryüksel müdafii Av. Kemal Yener Saraçoğlu aynı sanıklar müdafii Av. İhsan Nuri Tezel.

Sanıklar Ali Rıza Sözen, Ali Demir, Erdinç Atik, Gökhan Murat Üstündağ, Hakan Sargın, Hüseyin Özçoban, Hüseyin Topuz, Kahraman Dikmen, Murat Özçelik, Yusuf Kelleli, Abdil Akça, İmdat Solak, Mustafa Kelleci, Mutlu Kılıçlı, Hakan Yıldırım müdafii Av. Mahir Işıkay.

Sanıklar Namık Koç, Bahtiyar Ersay müdafii Av. Erhan Tokatlı.Sanıklar Ayhan Taş, Nejat Bek, Salim Erkal Bektaş, Nurettin Işık, Memiş Yüksel Yalçın,

Hasan Nurgören, Behçet Alper Güney ve yetki belgesine istinaden Burhan Gögce, Fatih Altun, Sırrı Yılmaz, Mustafa Erdal Hamzaoğulları, Nihat Özkan, Veli Murat Tulga, Gökhan Çiloğlu, Ahmet Yanaral ve İhsan Çevik müdafii Av. İlkay Sezer.

Sanık Hasan Fehmi Canan müdafii Av. Mustafa Canan.Sanıklar Lütfü Sancar, Taner Balkış, Mustafa Karasabun yetki belgesine istinaden Şükrü

Sarıışık müdafii Av. Yakup Akyüz.Sanık Bülent Tunçay müdafii Av. Cengiz Erdoğan.Sanıklar Timuçin Eraslan ve yetki belgesine istinaden Ertan Karagözlü, Arif Bıyıklı, Ahmet

Çetin, Rifat Gürçam, Embiya Şen müdafii Av. Uğur Sayaner.Sanıklar Faruk Oktay Memioğlu, Mehmet Yoleri, Mehmet Kemal Gönüldaş müdafii Av.

Eyüp Sabri Gürsoy.Sanık Ahmet Yavuz müdafii Av. Selim Yavuz.Sanık Mehmet Otuzbiroğlu müdafii Av. İlkay Koyuncu.Sanık Halit Nejat Akgüner müdafii Av. Refik Ali Uçarcı.Sanıklar Halil Kalkanlı, Emin Küçükkılıç müdafii Av. Deniz Çil.Sanık Levent Erkek müdafii Av. Doğukan Ünüvar.Mahkeme Başkanı: “Evet taleplerinizi almaya devam ediyoruz. Sol baştan dün söz

almamış olanlar. Söz hakkı vereceğim. Müdafiler bitsin daha sonra isteyenlere söz hakkı vereceğim. Buyurun.”

Bir kısım sanıklar müdafii Av. Ziya Kara: “Sayın Başkan, Sayın Heyet. Bu yargılamanın başından beri her duruşmada veya müvekkilleri her ziyarete gittiğimizde bize klasik hem kendilerinin hem karşılaştıklarımızda ailelerin soruları şu oluyor; bu durum nereye gidiyor? Bu davanın sonucu ne olur? Bizi ne zaman tahliye ederler? Başlangıçtan beri onlara hukukun üstünlüğünden, haktan, adaletten, bahsederek kısa zamanda maddi hakikatin anlaşılacağını ve ortada bir yanlışlık olduğunu ve bu yanlışlığın farkına varılacağını söylüyordum. Bu beyanlarımın ve iyimserliğimin dayanakları müvekkillerin masum oluşu, hukukun üstünlüğüne olan inancım, karşımızda tecrübeli ve seçilmiş yargıçların olduğuna olan inancım ve özellikle daha önce bir tutuklama nedeni ile sizinle biliyorsunuz, bir 3 hakimin tutuklamaya sevki nedeni ile ilk defa sizinle bir duruşmaya çıkmıştık. O duruşmadaki tavrınıza olan güvencim nedeni ile Mahkeme Başkanının kişiliğine, şahsiyetine, hukukçuluğuna olan güvenim nedeni ile bu beyanlarımı belirtiyordum. Ama bir süre geçtikten sonra bu sorulara artık maalesef şu cevabı vermeye başladım. Bu dava hukuki değil. Bu dava siyasi bir dava ve bunu nasıl olacağını artık hukuk

3

Page 4: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:4

değil, başka etkenler etkileyecek onu da biz bilemeyiz. Aslında başlangıçtan beri bunun böyle olduğunu anlayabilecek pazılın parçaları, yapbozun parçaları vardı ama bu konuda başarısız olduğumuzu bunları birleştirmekte başarısız olduğumu da belirtmekte fayda var. Neydi bunlar? Yani bu davanın hukuki olmadığını, hukukun ön planda olmadığını başka etkenlerin olduğunu gösteren bazı şeyler vardı. Bunlar, daha bu soruşturma aşamasında kamuoyuna yansıyan ve bu davayı oldukça etkileyen o hakimleri dahi daha baştan çok ciddi bir kanaat, olumsuz kanaate sevk edilecek, Emniyet tarafından mı? Savcılık tarafından mı? Bilmiyoruz. Kamuoyunun bir kısım basına verilen tamamen aleyhe yayınlar nedeniyle oluşturulmuş bir olumsuz kanaat, daha sonra çok özensiz ve önyargılı toplu tutuklamalar. İddianamede siviller için yani bir kısım listelerde isimleri yer alan siviller için yapılan hukuki bir değerlendirmenin, tamamen katıldığımız hukuki bir değerlendirmenin, sırf asker oldukları için diğer insanlar hakkında uygulanmayışı yani nedir o? Milli mutabakat hükümetinde yer almakla, listede yer alan isimlerin bu şekildeki bir görevlendirmeden hiçbir şekilde haberinin olduğuna dair dosyada delil bulunmadığı için bunların hakkında dava açılmadığına dair hukuki bir değerlendirmenin, aynı durumda olan tek farkı asker olan diğer sanıklardan, onlar yönünden bunun sakınılmış olması, onlar yönünden bunun yapılmamış oluşu ve devamında mahkememin yargılama yapılacak mahkemenin ve itiraz mahkemelerinin ve diğer tüm mahkemelerinin dizaynının adım adım yapılışı, neydi bunlar? Hakkında 2 yıldır devam eden bir soruşturma olmasına rağmen bu Mahkemenin Başkanının yargılamanın, duruşmanın başlamasına çok kısa bir süre kala görevden alınması zatıalinizin bu göreve atanması, ardından itiraz mahkemelerinde daha önce tutuklamalar, tahliyelerle ilgili lehe karar vermiş olan tüm hakimlerin bir şekilde. Özel Yetkili Mahkemelerden uzaklaştırılması, ortada böyle bir aslında ipuçlarını daha önceden vermiş oluyordu ama bunları biz göremedik. Başkaca şeyler vardı. Sayın Mahkemenizce İddia Makamının bu iddianın temeli olarak alınan 11, 16 ve 17. CD’lerle ilgili tarafsız bir bilirkişi heyetini oluşturmayıp daha baştan bu konuda ne hikmetse, sorguların bitmesinin beklenmesi de aslında bu yönde bir göstergeydi. Yurtdışında olan kişilerin dahi tutuklanmış olması bu yönde bir göstergeydi. Bunların belgelerini biz benim bu şekilde iki müvekkilim var. Bunların pasaportlarının asıllarını dahi getirdik incelemenize sunduk. Siz emniyetten sordunuz. Genelkurmaydan sordunuz. Aynı mahiyette cevaplar verildi. Eğer bu cevapların bir önemi vardı ise, bunun sonucunda bir karar almanız lazımdı. Bir tahliye kararı almanız lazımdı. Bu alınmadı. Eğer önemi yoktu ise neden soruldu? Bu da anlaşılır bir şey değildi. CD’ler de çok ciddi zaman mekan çarpıklıkları vardı. Bunlar göz ardı edildi. Öyle ki, Tübitak raporuna göre 2003-2002 yılında hazırlandığı ve hiçbir şekilde sonradan ekleme yapılmadığı belirtilen bu CD’ler de 2004, 2005, 2006, 2007, 2008 yılına ait bilinmesi o tarihte mümkün olmayan bir değil onlarca, yüzlerce bilgi yer aldı. Bunlar da dikkate alınmadı. Camii bombalamalarıyla ilgili krokilerde bir takım sokak ve cadde isimlerinin 2003 yılından sonra değiştirildiğine ilişkin belediye, Büyükşehir Belediyesinin cevabi yazısı ve encümen kararları da sizin kanaatlerinizde hiçbir şekilde, değişmesinde hiçbir şekilde etkili olmadı. Burada savunmalar aşamasında şu da görüldü. Normal zamanda rızalarına bıraksanız bir araya gelmesi mümkün olmayan kişiler bir örgüt kapsamında zorlama olarak burada iddianameye alındı. Basında bu dava ile ilgili devam eden yayınlar tam bir yargıya müdahale olduğu halde hiçbir şekilde bunlara da müdahale edilmedi. Gayet tabi ki basının haber verme hakkı ve özgürlüğü vardır. Ama burada ta baştan beri müvekkilimizin evet bu belgeyi ben hazırladım. Yüksel Gürcan’dan bahsediyorum. Bu belgeyi ben hazırladım. Komutanınız bilgi mahiyetinde bir benden hazırlamamı istedi ve hazırladım dediğini beyan ettiği halde, müthiş itiraf ve bu itirafla donanmadaki belgelerin başkaları tarafından sonradan konulduğuna dair sav çöktü şeklinde yargı içerecek yayınlar olmasına rağmen hiçbir şekilde bunlara da Sayın Mahkemece müdahale edilmedi. Sorgular sırasında burada takınılan Heyetinizin tutumu da bu konuda maalesef bize olumlu bir kanaat vermedi. Neydi? Bir kanaat ifade eden beyanlar sanki maddi bir vakaymış gibi üzerine gidilerek bir çelişkiyi, özellikle savunma yapıyor insanlar savunma yaparken lehine

4

Page 5: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:5

olacak şeyler söylüyor. Susma hakkı olan insanlar da sırf bir kanaat belirdi diye o kanaatin üzerine gidilerek. Onun şaşırtılıp, onun köşeye sıkıştırılması ve bir şekilde aleyhine durum oluşturulmaya çalışılması da bir bizim açımızdan bir olumsuz kanaatti. Ve şu da çok açık görüldü. Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgili belki 40-50 yıllık bir hesap biriktirilmiş bir hesap, buradaki sanıkların üzerinden kapatılmaya çalışılıyor. Bu da çok net bir şekilde gözüktü. Ve tüm bu olumsuz göstergeler iflah olmaz bir iyimserliğe sahip iken şimdi bizim bu iyimserliğimiz maalesef tamamen ortadan kalktı biz artık bu davada hukukun ön planda olmadığını, çok ciddi bir ön yargının olduğunu ve gerçekten Einstein’ın dediği gibi önyargıyı yıkmak, parçalamak, atomu parçalamaktan daha zormuş. Biz şu güne kadar yaptığımız savunmalarda müvekkillerin yaptığı savunmalarda, söylediğimiz her şey hiçbir şekilde karşılığını bulmadı. Adeta bir duvara çarptı geri döndü. Bu kadar lehe delil varken en azından iddianamemin dayanağı olan CD’lerle ilgili bu kadar çelişki varken, hala bir kişinin bile tahliye olmamış olması, bu davada hukukun ön planda olmadığını ortaya koydu. Bu tespitlerimden sonra bir değişiklik olmayacağını bilmekle beraber, görevim icap ettirdiği için müvekkillerimin hakkında tahliye talep ediyorum. Her ne kadar müvekkilim Mustafa Önsel ben bu yargılamanın sonuna kadar hiçbir tahliye talebim yoktur demiş ise de, ben yasal görevimden dolayı tüm müvekkillerimin tahliyesine karar verilmesini talep ediyorum. Ancak bir konuda sizlerden istirhamım var. Bu her Cuma günleri bu talepleri bildirdikten sonra Heyetiniz 3, 3,5 saat müzakereye çekiliyor. Ve 5’den sonra 8’de 9’da da biz yollara düşüyoruz. 11, 12’de eve gidiyoruz. Malumaliniz bizim eskortlarla eve emniyet şeridinden gitme imkanımız yok. Yani ben şuna da inanmıyorum. Bu tutukluların durumunu tek tek inceleyip de hayır, hayır, hayır dediğinize de inanmıyorum. En kolay verdiğiniz karar tutukluluğun devamına yönelik karar. O zaman lütfen uzatmayın bunu, bunun bir bizim bu şekilde eziyet çekmemize neden oluyor. Bir de tabi müvekkiller de aynı şekilde buna tabi, bir de insanlar gereksiz yere bir beklenti içine giriyorlar. Aileler ve buradaki yargılanan kişiler gereksiz bir beklentiye giriyorlar. Lütfen bununda makul bir sürede müzakere edip, karar verirseniz çok sevineceğim teşekkür ediyorum.”

Bir kısım sanıklar müdafii Av. Hakan Tunçkol: “Değerli Başkan, tutuklamanın nedeni olarak 11 Şubat günü Gölcük, sözde Gölcük belgeleri olarak söylendi ve o belgelere istinaden de tutuklamalar yapıldı. Halen de balyoz 2, balyoz 3 ve önü açık olarak da tutuklamalar yapılıyor. Daha sonra tabi bir Eskişehir, sözde Eskişehir belgelerinden de bahsedeceğiz. Şimdi Semih Çetin savunması sırasında Mahkemenin tutuklama nedenini tamamen bertaraf edecek bir hususu belirti. Dedi ki, ben o sırada donanma kurmay başkanıydım. Aramanın yapılması, izin alınması, arama sonrası bütün olaylarda ben vardım. Peki, Semin Çetin balyoz davasını ne kadar hissetmiş biri, iliklerine kadar hissetmiş. Çünkü 70 güne yakın tutuklu kalmış. 6 Aralık’ta arama yapılıyor. 16 Aralık’ta da kendi davası var. Fakat bu kadar ilgili olmasına rağmen, bu konuda da bu kadar bilgili olmasına rağmen, bu kadar yetkili ve etkili olabilmesine rağmen. Gölcük’te bulunan sözde belgelere etki ediyor mu? Ki, kendisine de bırakıldığı halde. Kendisine bağlı merkez komutanlığına bırakıldığı halde bu belgelere hiçbir etkisi olmuyor. Yani daha evvelki biliyoruz. 51 nolu DVD’nin kırılması yani bunun üzerine çay dökülebilir, su dökülebilir, baş şey olabilir bunların hiçbiri olmuyor. Bu günden geriye dönsek olur mu? Hayır olmaz. Çünkü buradaki insanların kodlarında, programlarında yalan söylemek, delil karartmak, delillere etki etmek yok. Yargıya itimat var, güven var. Şimdi Gölcük ve Eskişehir sözde belgelerin hepsi sanıklar tutuksuzken, tutuklu değilken ele geçirildi ve Mahkemenin gerekçeleri arasında henüz delillerin tam olarak toplanmadığından bahsediliyor ki bu gerekçeyi anlamak mümkün değil. Deliller toplanmadan zaten dava açılması şuan hukukumuzda mümkün değil. Yeterli delil olmadan zaten dava açılamaz. Hele hele tutuklama yapmak için kuvvetli delil aranır ki, bu gerekçesi de kendi kedini bertaraf etmektedir. Şimdi sahtecilikler dijital olarak ve içerik olarak bu kadar ispatlanmış şekilde her türlü şüpheden uzak bir şekilde kanıtlanmışken, olaya bir de kronolojik olarak bakmak gerekiyor. Çünkü bu bir tertiptir. Bu tertip maalesef küresel güçlerin

5

Page 6: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:6

ulusal güçleri yok etme tertibidir. Ve bu tertip yapılırken bir kronoloji güdülüyor. Neden? Çünkü biz Eskişehir’deki sözde belgeleri önce bulsak. Mehmet Baransu’nun getirmesinden önce bulsak. Hiçbir anlam ifade etmeyecek veya Gölcük belgelerini bulsak hiçbir anlam ifade etmeyecek. Önce Mehmet Baransu bir takım belgeler getiriyor. Burada da listeler var ve bu listelerde deniyor ki, ya listelerle darbe mi olur. Ve bir nevi kamuoyu listelerle darbe olmayacağına inandığı vakit hemen bir manipülatif olarak müdahale ediliyor. Ve Gölcük’te evet bu liste değil artık iş operasyona dönmüş gibi bir hava estiriliyor. Eskişehir’de de belli kuvvetler arasında bağlantının olduğu bunun bir darbe havası içersinde verilmek isteniyor. Yani Kara Kuvvetlerindeki dizayn, Deniz Kuvvetlerindeki dizayn ve sonrada Hava Kuvvetlerindeki dizayn diyoruz biz buna. Jandarma şu anda eksik kalmıştır. Ben temenni etmiyorum ama bu tertipçilerin onları da yapacağına ben inanıyorum. Şu anda hukuk kuralları ile biz siyasal ve askeri olayları yorumlamaya kalkıyoruz. Bu da bence doğru olmuyor. Çünkü bu ya bir tertiptir diyeceğiz ya da ordu daha evvel müdahalede bulundu, darbede bulundu, ihtilal yaptı. Bunu da yapabilir diyeceğiz. Bu şekildeki bir düşünceyi bir gazete makalesi olarak yazabiliriz. Televizyon programlarında tartışabiliriz. Ama bunu bir dava konusu yapmamız için yeterli ve kuvvetli delil, her türlü şüpheden uzak, somut, inandırıcı, kesin delillere ihtiyacımız var. Bu delillerin hiçbiri yokken, bütün sözde deliller sahte olduğu zaman hataları, yer hataları, kişi hatalarıyla ispatlanmışken hala kuvvetli şüphenin olması gereken tutuklamalara devam edilmesini anlamak da mümkün değildir. Biz şunu da söylemek istiyoruz. Özellikle bu tertipçilerin bir oyunudur. 1 bilgi, 2 bilgi, 5 doğru bilgi verip 125 tane yanlış bilgi veriyorlar. Kaldı ki onun bilgi olup olmadığı da meçhuldür. Özellikle Yüksel Gürcan adlı kişinin belgenin kendisine ait olduğunu kabul etmesi, bu belgenin Gölcük’te bulunması diğer sanıkları bağlayıcı hiçbir özelliği yoktur. Kaydı kuydu olmayan bir belgedir. Bir istihbarat belgesidir. Şimdi ben kendim avukat olarak buradaki sanıkların veya diğer Meslektaşlarımın tuttuğu takımı, çayına attığı şekeri hesap etsem, yazsam taraf olduğu düşünceyi bir kenara yazsam bu saçma olur. Ama bir istihbaratçının bununla alakalı bilgi tutması, bunları dizayn etmesi, belgeye koyması bu son derece normaldir. Gereklidir. Dolayısıyla olaya askeri açıdan bakılması gerekir. Dediğimiz gibi askeri olayları, istihbarat olaylarını biz sivil olarak hukuksal bağlamda anlayamayız, yargılayamayız ve bu yargı da bizi yanlış sonuçlara götürür. Biz öncelik ve özellikle müvekkillerimizin tahliyesine bu ızdıraba son verilmesini, aksi takdirde de adli kontrol hükümlerine başvurulmasını talep ediyoruz.”

Bir kısım sanıklar müdafii Av. Ziya Kara: “Sayın Başkan Değerli Müvekkilim tahliye taleplerinde bulunurken benim müvekkilim ile ilgili Gölcük’te ele geçen Yüksel Gürcan ile ilgili belgeye atıfla, bu belge şeyi göstermez. Bizim müvekkiller yönünden aleyhe bir durumu göstermez diye bir beyanda bulundu. Şimdi bir kere baştan beri söylüyoruz. Bu belgeyi hazırladığını müvekkil kabul ediyor. Ama bakın bu belgenin hiçbir şekilde bu iddia ile ilgisi kesinlikle yok. Niye yok? Üzerinde tarihi var. Aslında bu belgenin Mustafa Önsel’de dijital bir belge olarak gösterilmişken, orada imzalı ve tarihli olarak daha sonra çıkması benim müvekkilim yönünden de Mustafa Önsel yönünden de lehe bir durum. Çünkü 12 Eylül 2002 tarihinde bir seçim yok ortada. Bir AK Parti hükümeti yok. Ve böyle iddia edilen oluşumun da bulunması mümkün değil, fiilen mümkün değil. Yani bu bir lehe delil bizim yönümüzden her zaman belirtiyoruz, lehe delil. Yüksel Gürcan’ın bu belgeyi hazırladığı ve bu şekilde bakın bir belge hazırladığı için burada tutuklu. Ve o belgenin de bu iddia ile en ufak ilgisi olmadığı, Gölcük’te çıkan ve tarihli imzalı dijital belgeden çok net bir şekilde anlaşılıyor. Bu hususu bir kere daha Heyetinizin dikkatine sunuyorum. Yanlış anlaşılmaması bakımından, teşekkür ediyorum.”

Sanık Taylan Çakır müdafii Av. Hasan Adil Atabay: “Sayın Başkan, Değerli Üyeler. Davanın başlangıcından bugüne kadar alınan sanık beyanları ve Meslektaşlarımın savunmalarında davaya esas delillerin yer aldığı CD’lerin sahteliği konusunda yüzlerce kanıt ortaya ileri sürülmüştür. Bunların delil kabiliyeti olmadığı da defalarca ortaya konulmuştur. Bugüne kadar ısrar ile bu delillerin delil olabilme kabiliyetinin araştırılması taleplerimiz hiçbir

6

Page 7: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:7

şekilde Mahkemenizce karşılanmamıştır. Bu hususların yeniden ve acilen bir bilirkişi heyeti kurularak araştırılmasını talep ediyoruz öncelikle. Bunun devamında da müvekkilimin daha önce verdiği savunmaları doğrultusunda CMK 100 maddesi anlamında asla ve asla kaçması, saklanması gibi bir durumun olmadığı, kaçmasını gerektirecek şüpheli bir durumunun bulunmadığını ortaya koyuyorum. Müvekkilimin delilleri yok etmek, gizlemek veya değiştirmek gibi bir amacı olmadığı ve olamayacağının gerçekliğini de şu nedenle ortaya koymak istiyorum. Mahkemeniz bugüne kadar yaptığı tüm celse ara kararlarında delillerin toplanması konusunda en ufak bir karar vermemiştir. Sadece kamu kurumları ile yaptığı yazışmalar ara kararlarında yer almaktadır. Müvekkilim herhangi bir kamu kurumunun Mahkemenize verecek cevabı etkileme durumu da söz konusu değildir. Müvekkilimin tanık, mağdur veya başkaları üzerine baskı yapabilme girişiminde bulunma hususu da söz konusu değildir. Çünkü dosyada müvekkilimin aleyhine bir tek tanık gösterilmemiştir. İddia olunun suçun aynı yasanın 100/3 bendindeki katalog suçlardan olması da tek başına tutuklamayı gerektirecek bir gerekçe değildir. Anayasamız ve CMK hükümleri çerçevesinde tutuklama bir tedbirdir. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İçtihatlarında da yer aldığı üzere esas olanın tutuksuz yargılamalı olduğu, tutukluluğun devamı için makul bir kuşku bulunması yanında kaçma, delilleri karartma, yeni bir suç işleme gibi olguların bulunması ve bunların somut verilere dayanması gerektiği de gerçektir. Gördüğünüz üzere biz her celse müvekkillerimizin mevcut tutukluluk şartlarını taşımadığını tüm gerekçeleri ile açıklıyoruz. Ancak sizlerin ara kararlarında bu gerekçelerin oldukça da yetersiz olduğunu belirtmek istiyorum. Son olarak efendim şunu belirtmek istiyorum. Bizim artık içimizde bir umut kalmadı. Müvekkillerimizin, müvekkillerimizin ailelerinin içlerindeki umut her celse gittikçe tükeniyor. Artık şunu demek geliyor içimizden; ne olur bir gün sabah kalksak da aynen malum gazeteciye geldiği gibi bize de bir bavul gelse, o bavulun içinden CD’ler, DVD’ler çıksa da bu sahtekarlığı yapanların suratlarına o DVD’ler ile bu suçlamaları yapıştırsak. Bunlarda suçlu değiliz diyebilsek. Tek umudumuz bu kaldı. Yukarıda belirlenen bu nedenlerle müvekkilin yapılacak tutukluk incelemesi neticesi tahliyesine karar verilmesini talep ediyorum. Teşekkürler efendim.”

Sanık Mehmet Alper Şengezer müdafii Av. Haldun Kepez: “Sayın Heyet dosyada delil diye sunulan dijital belgelerin niçin hukuksal hiçbir geçerliliğinin bulunmadığını, sanıklar ile uygun illiyet bağının kurulamayacağını gerek Meslektaşlarım gerekse sanıklar örnekleri ile ve gerekçeleri ile ayrıntılı olarak bugüne kadar eksiksiz anlattılar. Ancak davanın gelinen bu aşamasında dahi savcılık hala şöyle bir mantık sergiliyor. Kanıt yokluğu, yokluğun kanıtı değildir. Sırf bir şeyin olduğuna dair kanıtımızın olmaması onun var olmadığının kanıtı sayılamaz. Bu mantık bir hukukçunun mantığı olamaz. Aslında nitekim değildir de. Böyle bir mantık yürütmeyi içeren bu meşhur ifadeyi ABD eski Savunma Bakanı Donald Rumsfeld Irak’taki müdahalelerinden 2 yıl sonra hala kitle imha silahlarının bulunamaması nedeni ile sorulan soruya cevabında kullanmıştır. Bu siyasi bir mantık geliştirme yöntemidir. Fakat maalesef bu dava da bu ve benzere mantık yürütmeyi Heyetinizin göz yummakta olması ile maalesef siyasi bir dava haline dönüşmüştür. Bu dava da siyasi bir dava haline dönüştüğü içindir ki Heyetinizden edindiğimiz izlenim artık savcılıktan sanıkların darbeye teşebbüse kalkıştıklarını ispatlamasını beklememekte, aksine sanıklardan darbeye kalkışmadıklarını ispatlamaları beklenir hale gelmiştir. Bu çarpıklığın örneği maalesef yakın tarihimizde Amerika’da Komünist Avının yapıldığı dönemde senato soruşturması esnasında yaşanmıştır. Senatör MacCarthy bir devlet yetkilisinin komünist olduğuna dair iddialar konusunda şöyle demiştir. Dosyalar da onun komünist bağlantıları olduğunu çürütecek herhangi bir şey bulunmadığına dair teşkilatın genel bildirisinin dışında bu konuda fazla bir bilgim yok. Sayın Mahkemenizde hala maalesef dosyalarda sanıkların darbeye kalkıştıklarını çürütecek herhangi bir şey bulunmadığına dair polis tutanaklarından başka bir bilgisi yokmuş gibi davranmaktadır. Sayın Heyet gelin siyasetçilerin mantığını değil hukukun kendi doğal mantığını kullanalım. Müvekkilime isnat edilen suçun kim

7

Page 8: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:8

tarafından ve ne şekilde düzenlendiği konusunda somut hiçbir tespitte bulunmaksızın Word belgesi şeklinde düzenlenmiş imzasız, hukuken hiçbir geçerliliği bulunmayan basit bir bilgisayar çıktısı niteliğindeki görevlendirmede yetkili personel listesinde salt adının geçmesinden ibaret olduğu, sanığın bizzat kendisinin iddia edilen herhangi illegal bir görevi kabul ettiği veya isnat edilen suça konu herhangi bir icrai hareketi gerçekleştirdiğini gösterir ses, görüntü kaydı, belge, imza, tebellüğ belgesi, tanık ve benzeri hiçbir delil bulunmadığı, sanki suçmuş gibi gösterilmeye çalışılan 05-07 Mart 2003 tarihindeki seminerin öncesinde veya sonrasında yurtdışında bulunduğu. Konumu itibari ile delillere tesir edeceği düşünülen müvekkilimin hakkında çıkartılan yakalama kararını İtalya ve Roma’da bulunan NATO görevi esnasında öğrenip kendisine bir tebligat yapılmasını dahi beklemeksizin kendiliğinden huzurunuza gelerek tutuklandığı, dolayısı ile neler olduğu hakkında zaten hiçbir bilgisinin dahi bulunmadığı delillere tesir etme ihtimalinin söz konusu olamayacağı hususları dikkate alınarak dosya içeriğine uygun bulunmayan adil yargılama hakkının açıkça ihlali anlamına gelen ve artık telafisi imkansız zararlar doğurmuş olan tutukluluk kararının kaldırılarak müvekkilimin tahliyesine, aksi takdirde sair güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına karar verilmesini talep ediyorum.”

Bir kısım sanıklar müdafii Av. Erkan Sarıtaş: “Efendim biz yazılı olarak tahliye taleplerimizi az önce ilettik. Ben buna sadece birkaç noktada ekleme yapmak istiyorum. Malumunuz olduğu üzere tutuklama kararı verilebilmesi ve tutuklamanın devamına karar verilebilmesi için her şeyden önce kuvvetli bir suç şüphesinin bulunması gerekir. Bir suç şüphesinin kuvvetli olması içinde bu şüphenin dayanağı olan delillerin artık nerede ise altını çizerek söylüyorum. Nerede ise tartışmasız olması gerekir. Ancak bu ihtimalde bir kuvvetli suç şüphesinin olduğundan bahsedilir. Burada hem sanıklar hem biz bu davanın dayanağı olan dijital verilerin sahte oldukları, manipülatif oldukları hususunda yüzlerce delil huzurunuzda ortaya konulmuştur. Bu deliller çerçevesinde bizce bu davanın dayanağı olan bütün dijital veriler sahtedir ve bırakın kuvvetli suç şüphesini basit bir suç şüphesine dahi dayanak olabilecek nitelikleri yoktur. Fakat ben biran için kendimi naçizane sizin yerinize koyduğum zaman şunu görürüm. Sonuç itibari ile bu bir ceza yargılamasıdır ve elbette bir şüphe söz konusu olmadan zaten bir yargılamanın olması da mümkün değildir. Bir şüphe vardır ki bu dava huzurunuza getirilmiştir. Fakat bu kadar delil ortaya konulmuşken siz de doğal olarak, yargılamanın gereği olarak bulunması gereken bu şüphenin kuvvetli olduğundan bahsetmek mümkün müdür? Bu suç şüphesi ile ilgili olarak biz zaten birçok şey söyledik. Bundan sonra söylemeye devam edeceğiz. Fakat artık bu suç şüphesini dayanak olan delillerin sahteliği hususundaki bu mevcut durum o kadar aşikar bir hale gelmiştir ki yakın zamanda John Hopkins Üniversitesinden Gary Thankis sadece tek bir cümle kurmuştur bu davanın konusu olan deliller ile ilgili, aynen okuyorum. Ya bu belgeleri yazanların bir zaman makinesi vardı ya da bunlar uydurma. Şimdi Türk Silahlı Kuvvetlerinde eğer bir zaman makinesi olsa idi ben bundan gurur duyardım. Fakat olmadığını çok iyi biliyoruz. O zaman tekbir alternatif kalıyor, bu deliller uydurma. Bu kadar manipülatif olduğu hususunda delil varken ve bu kadar şey söyleniyorken artık bunların hala kuvvetli suç şüphesine dayanak olarak gösterilmesi bence hukuka aykırıdır ve ortada kuvvetli bir suç şüphesi olmadığı için bu yargılamanın tutuksuz bir şekilde yürütülmesi de mümkündür. Bir şey daha eklemek istiyorum bu suç şüphesi ile ilgili. Biz gerek lisans eğitiminde gerek ondan sonra aldığımız yüksek lisans doktora eğitiminde bir şeyi çok net bir şekilde öğrendik. Bir ceza yargılamasının konusu ile ilgili olarak bakın burada suç şüphesinden başka bir şey söylüyorum. Biz burada bir suç vardır veya yoktur şeklinde bir yargıya girişirken öncelikle burada bir fiil vardır yoktur önce bunu belirleriz. Şimdi efendim müvekkillerimiz ile ilgili iddianamedeki ifadeleri aynen söylüyorum. Balyoz güvenlik harekat planına bağlı olarak hazırlanan EK-A listesinde isminin geçtiği, 3 nolu CD’de bulunan isimlik isimli listede isminin geçtiği, öncelikli ve özellikli görevlendirme listesinde isminin geçtiği, suga harekat planı eklerinde yer aldığı iddia edilen İstanbul bölgesi koordinatörlüğü listesinde isminin geçtiği, Ankara bölgesi müzahir subay ve astsubaylar listesinde isminin geçtiği, amiraller listesi 1

8

Page 9: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:9

xls isimli belgede isminin geçtiği şeklinde ifadeler var. Bunun dışında birkaç tane Sayın Savcının yaptığı hatanın dışında hiçbir ifade yok. Şimdi ben şunu net bir şekilde söylemek istiyorum. Bizim için Ceza Hukukunun temel cümlesi şudur; fiilsiz suç olmaz. Şimdi bir insan ile ilgili olarak siz şu listede ismin geçiyor diyebilirsiniz. Fakat bu ona isnat edeceğiniz bir fiil değildir. Bir kimsenin isminin bir listede geçmesi ona isnat edilen bir fiil değildir. Peki, ortada bir fiil yoksa bizim müvekkillerimize isnat edilen bir fiil yoksa biz burada niye savunma yapmak durumunda kalıyoruz ve müvekkillerimiz neden aylardır tutuklu? Ortada hem manipülatif deliller hem de müvekkillerimize atılı bir fiil olmadığı için ben kuvvetli suç şüphesinin bulunmadığını, bu nedenle de tutuklamanın en temel dayanağının söz konusu olmadığını tekrar ifade etmek istiyorum. Bunun dışında CMK’da aranan tutuklama sebeplerinin de bulunmadığı ile ilgili birkaç cümle kurmak istiyorum. Efendim buradaki müvekkilimiz, müvekkillerimiz ve diğer sanıklar, askerler. Bir kısmı muvazzaf asker, bir kısmı emekli. Suçsuzluğuna sonuna kadar inanan bir subay için yıllarca emek verdiği askerlik görevinin, kaçması ihtimalinde ne duruma geleceği çok aşikardır ve açıktır. Ve hiç kimse hiçbir asker böyle bir riski almaz. Müvekkillerimiz tutuklama kararı verinceye kadar aralıksız ve istisnasız bütün duruşmalara katılmıştır. Zaten tutuklama kararının az öncesinde ele geçirildiği iddia edilen Gölcük’teki belgelerde buradaki sanıklar zaten görev başında iken ele geçirilmiştir. Eğer bunların o belgelere müdahale etmeye niyetleri olsa idi zaten o belgeler ele geçirilmeden önce bu müdahaleyi yaparlardı. Dosyadaki bütün deliller toplanmış ve Sayın Mahkemenizin yeni bir delil olduğuna dair herhangi bir talebi herhangi bir yerden olmadığına göre artık delil karartma girişiminden de bahsedilemez. Doğal olarak ne müvekkillerimizin kaçma ihtimali vardır, ne de delil karartma ihtimali vardır. Tutuklamaya ilişkin Ceza Muhakemesi Kanununun da aranan hiçbir koşul söz konusu olmadığı için ben müvekkillerimin tahliyesini talep ediyorum. Başka bir diyeceğimiz yok.”

Sanık Yunus Nadi Erkut müdafii Av. Ülkü Armay Keskin: “Sayın Başkan, Değerli Üyeler. Öncelikle ve önemle beyan ederiz ki müvekkilin üzerine atılı suçlamalar ile ve balyoz hareket planı olarak adlandırılan oluşum ile hiçbir ilgi, bilgi ve irtibatı bulunmamaktadır. Savcılık Makamı tarafından düzenlenen iddianamede müvekkile isnat edilen suçun tek dayanağı kim tarafından hangi maksat ile ne şekilde düzenlendiği mutlak olarak bilinmemekte olan Word belgesi olarak düzenlenmiş bir belgede görevli personel olarak adının geçmesinden başka bir şey değildir. Kaldı ki bahsi geçen CD’nin ne derece sağlıklı bir delil olduğu da ispatlanmıştır. Sağlıksız pardon. İddianamenin temelini oluşturan plan seminerine kesinlikle katılmamış, seminerin hazırlık, icra ve sonuç aşamaları dahil hiçbir evresinde görev almamıştır. Kendisine herhangi bir harekat planı ismi altında bir görev verilmemişken gerek Türk Ceza Kanunu gerekse hukuk normlarının tümü irdelendiğinde herhangi bir kimsenin kendisinin bilgisi dahilinde bulunmayan ve iradesi dışında oluşturulan herhangi bir suç listesinde adının geçmesi o kişinin o suçun faili olarak adlandırılabilmesini yeterli kılmayacağı kesindir. İddia Makamı asli delil olarak kabul ettiği listenin herhangi bir yerinde müvekkilin herhangi bir paraf veya imzasının bulunmadığını açıkça bilmektedir. İddianame ve eklerinde sanık müvekkilimin herhangi bir, sanık müvekkilimin hangi eylem ve davranışları ile bu listelerin yazılmasında etkili olduğu belirtilmemektedir. Aksi sabit oluncaya kadar herkes masumdur. İsnat olunan suçun niteliği mutlak surette tutuklanmayı gerektirmemektedir. Genel ifadeler ile yetinilerek tutuklanmalarına karar verilmesi açıkça hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil etmektedir. Sayın Başkan, Değerli Üyeler sizler için bir kelime olan tutuklanmalarına kelimesinin sonuçlarının müvekkil yönünden telafisi imkansız yaşamsal riskler oluşturabileceğini ve bunun manevi yükü altından hiçbir insanın hele biz hukukçuların kalkmasının imkansızlığı gerçeği de dikkate alınarak, hukuka ve hakkaniyete ve vicdana aykırı tutuklama kararına itirazımızın kabulü ile bihakkın tahliyesine, kabul olunmadığı takdirde korunma tedbirlerinin uygulanmak sureti ile tutukluluk halinin kaldırılmasına karar verilmesini talep ederim.”

Mahkeme Başkanı: “Sıradan devam edelim.”

9

Page 10: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:10

Bir kısım sanıklar müdafii Av. Mahir Işıkay: “Efendim uygun görürseniz kürsüye gelebilir miyim? Birkaç tane şey göstereceğim. Efendim daha önce müvekkillerimin savunmalarında bazı şeyleri tespit etmiştik. En son geçen ayki son celsede savunmaları tamamladıktan sonra, ancak halihazırda geçen zaman içinde Bilgi Edinme Kanunu çerçevesinde tekrar bazı belgeleri istedik. Bu müvekkillerimin hazırladığı ya da isimlerinin geçtiği iddia edilen, özellikle camilerin bombalanması eylemleri ile ilgili rapor ve belgelerin sahteliği konusunda yeni belgelerimiz var, onları sunacağım. Kısa tutanağım. Zaten yeterince talepler ile ilgili de beyanları alacaksınız. Savunmalar esnasında müvekkilleri tarafından anlatılan sahtekarlıklara baktığımızda camiler ve çevresinde olmayan kamera sistemleri, bununla ilgili çarşaf eylem planının harekat emrinde C koordinasyon talimatının 4. maddesinde camii ve çevrede bulunan kameraların durumu tespit edilecektir ibaresi vardı. Ancak Fatih İlçe Emniyet Müdürlüğünden aldığımız yazıda Fatih ve Beyazıt Camilerinin etrafında mobese kameraları 2005 yılında itibaren kullanılmaya başlandığı, 2003 yılına ait mobese kamera görüntülerinin bulunmamakta olduğu bildirildi. Biz aynı bilgiyi Fatih İlçe Müftülüğüne de sorduk. Onların kendi, özel bir güvenlik şirketi ile anlaşıp öyle bir kamera sistemi kurmuş mudur diye. Onların yazısında da Aralık 2002 ve Şubat 2003 tarihlerinde Fatih Caminde kameralı sistem bulunmuyordu. 2 Ağustos 2011 tarihli yazısı. Üretilmemiş emniyetli cep telefonu ile ilgili de yine çarşaf eylem planının harekat emrinde komuta ve muhabere kısmında, b fıkrasında operasyon esnasında muhabere emniyetli cep telefonları ile sağlanacaktır. Jandarma Genel Komutanlığından biz bunu sorduk. Emniyetli cep telefonları ilk olarak Genelkurmay Başkanlığı tarafından 28 Kasım 2008 tarihinde Jandarma Genel Komutanlığına tahsis edilmiş olup, Jandarma Genel Komutanı tarafından 2 Aralık 2008 tarihinden itibaren kullanıcı makamlara tertip edildiği cevabi yazısı geldi. Olmayan cadde ve sokak isimlerini geçen savunmalarımızda zaten söylemiştik ama birkaç tane daha var. Gözlem formlarına baktığımızda buradaki Darüşşafaka Caddesi, Fatih Caddesi, Akdeniz Caddesi, yine Fatih Caminin keşfi formunda Karadeniz, Atatürk Bulvarı, Karadeniz Caddesi, Akdeniz Caddesi, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığından alınan yazıda yeni isimlerinin 18 Mayıs 2007 ile 15 Haziran 2006 tarihlerinde verildiğini, bununla ilgili de onların meclis kararını Mahkemenize daha önce 10 tane, sadece bu isnat edilen eylemler ile ilgili listelerde 10 tane yeni cadde ve sokak isminin değiştiğini, yani Haziran 2006 ve 2007 tarihlerinde verildiğini tespit ettik. Daha sonra tekrar bazı yazılar istedik. Yine İsmailağa Caminin keşif formunda yaklaşma yolları bölümünde Eminönü-Vezneciler arası tramvay hattı mevcuttur ibaresi vardı. Ancak yine İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Başkanlığından aldığımız yazıda Eminönü-Vezneciler arasında çalışan raylı sistem tramvay hattımız bulunmamaktadır demektedir. Bu savunmalardan sonra yeni belgelerimiz gelmeye başladı demiştim. Halihazırda da hala bununla ilgili başvurularımız var. Bunları da bekliyoruz. Geldiğinde Mahkemenize sunacığız. Gözlem formunda Fatih Camii ve Külliyesinin Taksim-Vezneciler-Edirnekapı hattı arasında çalışan belediye otobüs duraklarının olduğundan bahsediliyor. Devam ediyoruz. Büyük Şehir Belediyesi İETT Genel Müdürlüğüne sorduk. Kuruluşumuz İstanbul İşletme Şube Müdürlüğü hizmeti alanı içerisinde belirtilen tarihlerde Taksim-Vezneciler-Edirnekapı isimli bir hattımız bulunmamaktır diye bize 25 Ağustos 2011 tarihinde cevaben yazı yazıldı. Üretilmemiş emniyetli cep telefonlarını yine sakal ve çarşaf planları harekat emirlerinde 4. maddesinde komuta ve muhaberenin operasyon esnasında yine muhabere emniyetli cep telefonu ile sağlayacaktır ibaresi vardı. Tübitak’ın, bütün bilirkişi raporlarının en güvenilir kurumu olan ve bilirkişi raporlarını da Mahkemenize sunduğu ve buradaki birçok sanığın tutuklanmasına neden olan bilirkişi raporlarının düzenlendiği kuruma sorduk. 18 Ağustos 2011 tarihinde bize Türkiye’de emniyetli kriptolu mobil telefonun, özetle geçiyorum (1 kelime anlaşılmadı) 2008 yılı ile 2009 yılı itibari ile kullanıma sunulmuştur diye bir cevap geldi. Keşif sonuç raporu Beyazıt Camine baktığımızda burada bir sahaflar çarşısı ile devamındaki ara sokaklarda kurulu açık halk pazarlarından oluşmaktadır ibaresi mevcuttu. Bunu sorduk. Fatih Belediyesi Belediye Başkanlığı Zabıta Müdürlüğü bize sahaflar çarşısının

10

Page 11: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:11

çevresindeki ara sokaklarda ilgi dilekçenizde belirtilen tarihlerde açık halk pazarının kurulmadığı tespit edilmiştir yazısı geldi. Yine çarşaf eylem planı hedef analizi, sakal eylem planı hedef analizine baktığımızda her ikisi için Fatih Camii, Beyazıt Camii için burada Büyükşehir Belediyesinin web sitesinde ve şehir planlama broşürlerinden yararlanmıştır ibaresi vardı. Ancak öncelikle bize mail ortamında yolladılar. Resmi yazı geldiğinde Mahkemenize sunacağız. Şehir planlama müdürlüğü tarafından şehir planlama broşürü adında herhangi bir broşür hazırlanmamaktadır diye cevap geldi. Yine Beyazıt Camii keşif sonuç raporunda olmayan otobüs duraklarına rastladık. Keşif sonuç raporunda caminin batıya bakan kapısından ana caddeye çıkılmaktadır. Caddenin camii tarafındaki kesimi belediye otobüslerinin son durağıdır ibaresi mevcuttu. Yine İETT’ye sorduğumuzda Beyazıt otobüs durakları, Beyazıt Camii batı kapısından çıkılan ana caddenin camii tarafındaki kısmına hiçbir şekilde kurulmamış olup daha önceki tarihlerde ve hala bulunduğu yerde hizmete sunulmuştur diye 10 Ekim 2011 tarihli bir yazısı var. Bunların haricinde, bunlar gelen cevaplarımızdı efendim. Yine keşif formlarını kontrol ettiğimizde 2 tane keşif formundan bahsedeceğim. Bir tanesi Eyüp Camii, bir tanesi de Fatih Camii. Eyüp Camii ile ilgili keşif formunu sözde eylem planı çerçevesinde Nail İlbey’in hazırladığı iddia edilmişti. Onun üst veri bilgilerini de şimdi sunacağım size. Eyüp Camiinin keşif sonuç raporuna bakıyoruz. Bu 1. sayfa. 2. sayfada burada sarı ile işaretli olan bölüme dikkatinizi çekmek istiyorum. Tekrar ediyorum. Eyüp Camiini anlatıyordu. Eyüp Camii bölgesinin keşfini yapmıştı Nail, öyle iddia ediliyordu. Burada yine anti parantez belirtiyorum. Nail İlbey hakkında bu kadar rahat konuşmamın nedeni, kendisi balyoz 3 soruşturması kapsamında benim müvekkilimdi. Tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmıştır. Hedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da dikkatinizi çekiyorum. Sarı bölüm içinde. Nail Eyüp Camini anlatırken birden hedef ve harekat bölgesinin arazi durumuna geçtiğinde Fatih Camini anlatmaya başlıyor ne hikmetse. Devam ediyor. Bunu, ikisini şimdi karşılaştırıyoruz. Eyüp Camii ve Fatih Camii. Baktığımızda 2 tane imla hatasını tespit ediyoruz. Doğudan, Haliç istikametinden yaklaşima ve altında Fatih Camine intikalin 4-5 dakika olduğu ölçülmiüştür ibaresi var. 2 tane imla hatası var. Bunu Nail hazırlamıştı. Bakıyoruz üst veri yoluna evet Nail İlbey, Nail İlbey hazırlamış. 8 Ocak 2003 tarihinde oluşturmuş, son kaydettiği tarih 9 Ocak 2003. Keşif formunun altında da imza hanesi Nail İlbey’e açılmıştı. Şimdi birde Fatih Camiinin keşif raporuna bakıyoruz. Fatih Camiinin keşif raporunu Erdinç Atik benim müvekkilim, tutuklu kendisi ve Özgür Ecevit Taşçı imzası açılmıştı. Devam edelim. Fatih Camiinin keşif sonuç raporu, devam ediyoruz. Yine sarı kısma geliyoruz, yine aynı bölüm. Hedef ve harekat bölgesinde arazi durumuna geldiğimizde yine sarılı kesim içinde 2 tane imla hatası dikkatimizi çekiyor. Bunlar yine yaklaşima ve ölçülmiüştür kelimeleri. Devam ediyoruz. Kim hazırlamıştı? Özgür Ecevit Taşçı jandarma üsteğmen, Erdinç Atik jandarma teğmen. Bunların keşfi yaptığı ve bu keşif sonuç raporunu hazırladığı iddia ediliyordu. Yine aynı imla hataları, aynı yerde. Ancak bu sefer kendileri kendilerinin verilen görev, iddia edilen görevi yerine getirmişler. Bunlar hata yapmamışlar. Şimdi keşif raporlarına baktığımızda Özgür Ecevit Taşçı ve Erdinç Atik’in hazırladığı iddia edilen raporda 2 tane imla hatası vardı. Nail İlbey’in hazırladığında da 2 tane, aynı imla hatası var. Erdinç Atik’in biraz sonra bir belge daha göstereceğim. Dahil olduğu listedeki o operasyon ve görevli timlerdeki tim komutanlarının en kıdemsizi Erdinç Atik’tir. Listeye bakarsanız binbaşından teğmene kadar tim komutanları görevlendirilmesine rağmen orada sadece ve sadece Erdinç Atik tutukludur. Diğer sanıklar tutusuz ya da haklarında takipsizlik kararı verilmiştir. Bakıyoruz yine aynı hatalar, aynı imla hataları. Keşif formunu Özgür Ecevit Taşçı ile Erdinç Atik gidip keşif raporunu, keşfi yapmışlardı. E kim hazırlamış bunu? 6 Ocak 2003 tarihinde oluşturmak ve 8 Ocak 2003 tarihinde son kaydeden olmak üzere Hüseyin Topuz. Demek ki Özgür Ecevit Taşçı ile Erdinç Atik’in bilgisayar kabiliyetleri yok. Hüseyin Topuz’a isnat edilmiş. Devam ediyoruz. Özetle; Fatih Camiini, kimin hazırlamış? Erdinç Atik, Özgür Ecevit Taşçı ancak üst veri yolunda kimin adı var? Hüseyin

11

Page 12: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:12

Topuz. Eyüp Camiini kim hazırlamıştı? Nail İlbey. Üst veri yolunda da Nail İlbey var. Her 2 raporda da aynı hatalar, aynı imla hataları. Aynı metin, aynı imla hataları şimdi ben şuna geleceğim. Nail İlbey’in Eyüp Camii ile ilgili keşif yapıp ondan sonra da kendi o yaptığı bilgisayarda, oluşturduğu veride Fatih Camiinde ile ilgili bölümü yazmasının ihtimali kaçtır? Erdinç Atik ile Özgür Ecevit Taşçı’nın böyle bir veriyi hazırlayıp, Eyüp Camii ile ilgili veriyi hazırlayıp Hüseyin Topuz’a, Hüseyin Topuz’un bilgisayarında son kaydetme ihtimalleri kaçtır? Her 2, hem Nail’in hem de Erdinç’in ölçülmiüştür ya da yaklaşima diye 2 tane imla hatalarını yapma ihtimalleri kaçtır? Ya da bu her 2 dijital verinin tek bir bilgisayarda, kötü niyetli bir kişi tarafından, tek bir bilgisayarda aynı kişi tarafından hazırlanma ihtimali kaçtır? Mahkemenin takdirine sunuyorum. Başkanım bunun haricinde Sayın Mahkemeye ben yazılı olarak da tahliye ve diğer talepler ile ilgili beyanlarımı sundum. Burada sadece, bu belgeleri de şimdi sunduğum belgeleri de Mahkemenize takdim ettim. 2 konu daha var. Kısa geçeceğim. Sorgu aşamasında Sayın Ali Bey, Hakim Üye Ali Bey benim müvekkillerimden Hüseyin Özçoban’a iletişim tespit tutanakları ile ilgili sorular sormuştu. Biz bu konunun daha da aydınlığa kavuşturulması için özellikle Mehmet Ulutaş’ın sorgusu esnasında da sorulmuştu. Mehmet Ulutaş’ın kardeşi astsubaydır ve iletişim tespit tutanakları ile ilgili soruların sorulduğu dönemde müvekkilimin emrinde Konya’da görevlidir. Dolayısı ile iletişim tespit tutanağında eğer bir şey varsa ondan kaynaklanmaktadır. Ancak bu daha da açığa kavuşsun için ben müvekkilin kendisinin ya da üçüncü şahısla yapılan görüşmelerde adının geçtiği iletişim tespit tutanaklarının ve orijinal ses kayıtları ile tüm konuşma çözümlerinin Mahkemeniz tarafından getirtilmesini talep ediyorum. Müvekkillerimden Murat Özçelik dün getirdi. Duruşma tutanaklarında birçok teknik aksamalardan dolayı hatalar oluşmuştur. Bu nedenle bu hataların düzeltilmesi için ayrıca bir talepte bulunacak. Dilekçesini ekinde de. Duruşma tutanaklarının orijinal ses kayıtlarının da tarafımıza verilmesini talep ediyorum. Müvekkillerimden Ali Rıza Sözen’in adres değişliği oldu. Kendisi emekli olmuştur. Eskiden Hasdal’da kalıyordu. Silivri Cezaevine nakledilmiştir. Bununla ilgili dilekçemizi sunduk. Ancak bunun yanında kendisinin görevli olduğu birlikte bir tek kendisi tutukludur. Dolayısı ile bu konu ile ilgili tanık olarak dinlenmek üzere o dönemde Tugay Harekat Şube Müdürü olan Kenan Kalay, 1. Mekanize Tabur Komutanı olan Tahsin Tunalı, Tank Tabur Komutanı Bülent Yuraçu ve Kurmay Başkanı Sait Karaduman’ın tanık olarak dinlenmesini talep ediyoruz. Bunun haricinde demin de bahsettim. Erdinç Atik’ten başka tutuklu tim komutanı yoktur. Sadece o tutukludur, en kıdemsizdir. İsmi geçen bütün tim komutanları ya tutuksuzdur ya da haklarında takipsizlik, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiştir. Ben tutuklama ile ilgili hiçbir yasal gerekçenin bulunmadığına inandığımdan tüm tutuklu müvekkillerimin tahliyesine karar verilmesini talep ediyorum. Teşekkür ederim.”

Sanık Mehmet Ulutaş: “Sayın Başkanım, Hüseyin Özçoban ile ilgili durum ben hem Emniyet’de, hem Savcılık’da, hem de sorgu Hakimimiz’de sormuştu. Aynı soru burada da bana soruldu. Ancak ben Hüseyin Özçoban’ı 95 yılı ile 2009 yılı arası dışında görmediğimi, 2009 yılında tesadüfen sosyal tesislerde gördüğümü her yerde beyan ettim. Ancak Mahkeme salonunda da sorulunca kendisine sorma gereği hissettim. Çünkü telefon numaralarımız yok, ben kendisinin telefonunu almadım. O da bana telefonunu vermedi. Ancak ben kendisine kartımı verdiğimi burada da beyan etmiştim. Ancak herhangi bir iletişimimiz olmadı. Ancak, ağabeyim 2007 yılında Hakkari’den, Konya İl Jandarma Komutanlığına tayin olmuştu. Ereğli ilçesinde görevli idi. Sanıyorum Hüseyin Özçoban albayım da daha sonraki yıllarda oraya tayin oldu. Ancak ben buna rağmen yine kendisini aramadım. Daha önceki yıllarda da ağabeyim ile ilgili herhangi bir komutanımızı arama gereği de hissetmemiştim. Herhangi bir tavassut durumu söz konusu olmasın diye. Burada da geçince muhtemelen ağabeyim de bir çünkü emrinde çalışan, zaman zaman da ilçe jandarma komutanlığına vekalet eden bir astsubaydır. Görüşüp görüşmediğini sordum. Hüseyin albayım da kendisi ile zaman zaman telefonda görüştüğü

12

Page 13: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:13

söyledi. Acaba dedik hani bir iletişim tespiti var da ikimiz arasında böyle bir irtibat mı kurulmaya çalışılıyor düşüncesi ile bu konuyu açıklığa kavuşturmak istedim arz ederim.”

Bir kısım sanık müdafii Av. Murat Ergün: “Sayın Başkan.”Mahkeme Başkanı: “Avukat Bey söz istemişti arkadaki Avukat Bey’e söz hakkı vermiştik.

Orada yanlış anlaşıldı herhalde, buyurun.”Sanık Hasan Fehmi Canan müdafii Av. Mustafa Canan: “Hakimler tanrının yeryüzündeki

temsilcileridir. Bu sözü, üniversitedeki hocamız rahmetli Prof. Dr. Esin Konanç bize söylemişti. Bunu sizinle paylaşmak istedim. Çünkü yeri gelir insanların idamına karar verirler, yeri gelir özgürlüklerinden mahrum bırakırlar, yeri gelir müebbede hükmederler ki burada bu kadar insan haksız ve suçsuz yere sizlerin de gayet iyi anladığı ve burada defalarca izah edildiği üzere ortadadır. Böylesine kritik, hiçbir mesleğe benzemeyen, benzeri olmayan bu işi ifa ederken, çok daha özenli bir şekilde kararlarınızı bu günden itibaren vermenizi umut ediyorum. Ben hem babamın müdafiiyim, hem oğluyum. Bunca zamandır, bugün tam 8. ay. 8 aydır bizi birbirimizden ayrı koyan, diğer insanlardan ayrı koyan ailelerinden, kişiler her kimse daha büyük ayrılıkları yaşamalarını temenni ediyorum. Annelerinden ayrı kalmalarını temenni ediyorum ve babamın tahliyesini talep ediyorum, saygılarımla.”

Bir kısım sanıklar müdafii Av. Murat Ergün: “Efendim bugünkü kısa konuşmamız sadece sanıkların, tutuklu sanıkların tahliyesine yönelik taleplerimizi içerecek. Ve önceki açıklamalarımızı tekrardan kaçınacağız. Ancak bu konuşmamıza başlamadan önce bir hususu Mahkemenize izah etme gereği duyuyorum. Birazdan ifade edeceğim hukuki görüş ve taleplerim. Sadece sanık avukatı sıfatı ile bir prosedürü yerine getirmek amacı ile bu kapsamda dile getirilmiş sözler olmayacak. Bazen karşımıza çıkan, nasıl olsa sanık avukatı, başka ne diyecekti ki, mecburen savunacak fikri lütfen Mahkemenize hakim olmasın. Zira biz ve ben, sanıkların masum olduğuna, sanıkların düzmece ve sahte deliller ile sanık yapıldıklarına ve tutuklandıklarına yürekten inanıyorum. Sanıkların kimlikleri nedeni ile sanık olduklarına, mesleklerinin askerlik değil, bilhassa Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu asker değil, toplumda başka herhangi bir meslek olsaydı hedef seçilmeyeceklerini görüyorum, biliyorum ve anlıyorum. Bu oyunu, bu komployu derinden ve içinden yaşayıp hissettiğimi gördüğüm için ben ve diğer Meslektaşlarım sanıkları vatanı savunur gibi, bayrağı savunur gibi en saf hislerimiz ile savunuyoruz. Bu sebeple lütfen birazdan ifade edeceğim görüş ve taleplerimi az önce arz ettiğim açıklamalar ışığında değerlendirin. Sayın başkan, dün akşam çok önemli bir gelişme oldu. Bilmiyorum fark ettiniz mi? Hükümet sözcüsü bir açıklama yaptı geç saatlerde. Hükümet sözcüsü Milletvekili ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, tutukluluk nedeni ile ve örnek de verdi. Askerlerin toplu tutukluluğu dedi. Tutuklulukların toplu olması, uzaması, fazla sayıda sanığın olduğu yargılamalarda, yargılamanın uzaması, yeni sanıkların gelmesi, delillerin tartışılmaması gibi sebepler ile tutukluluğun devam etmesi. Milletvekillerinin tutuklu kalması, üniversite hocalarının tutuklanması, basın mensuplarının tutuklu kalması gibi sebepler ile toplumda bir huzursuzluk olduğunu, kendilerinin de bu huzursuzluğu yaşadıklarını, hükümet olarak söyledi. Şimdi buraya kadar normal, her zaman söylüyorlardı. Ve bu söylediklerimi Mahkemeyi bir siyasi baskı altına almak olarak düşünmeyin. Hukuki bir sonuca varıyor çünkü konuşması. Ve sonra dedi ki, Adalet Bakanımız çalışma yapıyor, Adalet Bakanı CMK 250’de değişiklik yapıyor hükümetimiz dedi. CMK 250’deki katalog suç tanımını, kavramını, içeriğini değiştiriyoruz dedi dün akşam. CMK 250 ve 100’deki katalog suça atıfta bulundu. Özellikle katalog suç tabiri ile atıfta bulundu ve dedi ki tutuklamayı yapan hakimlerimizin elini kolunu bağlayan, yani sizlerin tutuklama kararını vermenize, bir nevi sizleri mecbur bıraktığını düşündüğü yasal düzenlemeleri biz artık değiştiriyoruz dedi. Dün akşam bunu açıkça beyan etti ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in bizzat bu çalışmayı yaptığını söyledi. Ve ayrıca şunu da söyledi Sayın Başkan; bu çalışma Anayasa değişikliği sürecinin dışındadır, daha önce dedi. Bunu yapıyoruz, Anayasa değişikliği ile birlikte yapmayacağız, daha önce yapıyoruz dedi. Bu

13

Page 14: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:14

çok önemli ve sanıklar lehine çok hayati bir açıklamadır. Bunu sıradan biri veyahut da kabineden sıradan biri yapmadı bu açıklamayı bizzat Hükümet Sözcüsü yaptı. Sayın Başkan, biliyoruz ki eğer sanıklar lehine bir değişiklik yapacağını, olacağını, bu yönde kuvvetli bir delil olduğunu görüyorsak, bu değişiklik yapılmadan önce biz artık bunu sanıklara, tutuklu sanıklara uygulamalıyız. Çünkü ha bugün, ha yarın bu değişiklik olduktan sonra sanıkların bugünden itibaren, bu açıklamalar karşısında kalacağı her bir tutuklu gün haksız, öncekinden daha ağır bir haksız tutukluluk olacak. Çünkü bizzat sizin dayandığınız yasa maddesi değişiyor. Mahkemenizin elinde dayanak kalmadığı sürece artık sizin de tutuklama gerekçesine yazacak bir kanun maddeniz olmayacak. Dolayısı ile bu hususu lütfen vereceğiniz ara kararda gözönüne alın. Bakın ekonomik büyüklükte ilk 10’u zorluyor ülkemiz deniyor. Fakat hukuka uygunluk, hukuka saygı kriterleri kapsamında bildiğim kadarı ile 154’üncü. Şimdi 154. ülke demek, Afrika’nın falan gerisinde demek. Yani o açlara ekmek götürüyoruz, ama adalet onlardaymış. Ekmek bizde adalet onlardaymış. İşte hükümetin de bu tutukluluktan rahatsız olmasının sebebi o. Uluslararası camiada istedikleri kadar biz araba ürettik, istedikleri kadar biz uzaya gittik desinler siz adil değilsiniz diye karşılarına her ortamda, ülkemizin temsilcilerinin karşısına raporlar çıkartılıyor. Onlar da bundan kurtulmak istiyorlar ve onlar da kendilerini bu garabetten yani ekonomide ilerleme, insan hakları ve hukuka saygıda dibe vurma garabetinde bu tabloyu yaratan engellerden en önemlisinin tutukluluk olduğunu biliyorlar. Ülkemizin uluslararası yargılamada, mahkemelerde sürekli bu sebeple mahkum olduklarını görüyorlar, tazminat ödediğimizi biliyorlar. Ve bundan kurtulmak için yani buradaki sanıkları da sevdiklerinden falan değil, kendilerin de bir yerde elleri kolları rahatlasın diye bu değişiklikleri yapıyorlar. Sayın Mahkemenizin bu hususa da lütfen dikkat etmesini talep ediyorum. Son olarak müvekkillerimin tabi serbest bırakılmasını talep ediyorum. Sanıkların serbest bırakılmasını talep ediyorum. Ama bu talebimi, çadır mahkemesinde teröristlere hukuksuz kayırmacılık yapan hakimlerden talebi edilen gibi talep etmiyorum. Bu talebimi, hak eden masum sanıkların serbest bırakılmasını, Cumhuriyet Hakimlerinden talep eder gibi dile getiriyorum, saygılarımla.”

Bir kısım sanıklar müdafii Av. İhsan Nuri Tezel: “Efendim müvekkillerim, diğer tüm sanıklarda olduğu gibi haklarındaki dijital veriler sebebi ile ve bu dijital verilerin içerisinde bir kısmının isminin yer alması, bir kısmının da dijital üst veri yolu denen üst veri yollarında isimlerini çağrıştıran kullanıcı adlarının bulunması sebebi ile haklarında kuvvetli suç şüphesi olduğu değerlendirilerek tutuklanmışlardı. Ancak bu dijital verilerin sahte olduğu, daha önceki yapılan tüm savunmalardaki, şu az önce Sayın Meslektaşımız Mahir Bey’in ifade ettiği gibi, çarşaf planında 2007 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından verilmiş cadde, sokak isimlerinin, 2003 yılında hazırlandığı iddia edilen planın içerisinde yer alması gibi zaman makinesi gerektiren bazı bilgi ve olayların yer alması, bu dijital verilerin içeriklerinin tamamen gerçek dışı olduğunu ortaya koymuştur. Yine dijital üst veri yollarından hareketle burada onlarca kişi tutuklanmıştır. Ancak bu dijital üst veri yollarına göre yurtdışındayken, Türkiye’de kurumsal bilgisayarlarında dijital veri hazırlandığı iddia edilen tutuklu onlarca arkadaş vardı. Yine bu dijital verilerde yapıldığı, gerçekleştirildiği iddia edilen toplantılar mevcuttu. İşte helikopterle ile hücumbotlar ile yapılan keşifler mevcuttu. Bu toplantıların yapıldığı iddia edilen yerde ve tarihte toplantıya katıldığı iddia edilen kişilerin orada olmadığı ispatlanmış ve sabit. Yine işte hücumbotlar ile ön keşif yapıldığı iddia edilmektedir. Bu hücumbotların tamamının, Jurnal sayfaların tasdikli fotokopileri getirilmiş Mahkeme dosyanıza girmiştir ve hücumbotların bu tarihlerde hatta o tarihlerin çok öncesinde ve sonrasında dahi o bölgede hiçbir seyir yapmadığı sabittir. Tüm bunlara rağmen hala bu dijital verilerin kuvvetli suç şüphesi olarak değerlendirilmesi ki ilk tutuklama aşamasında bu savunmanın ortaya koyduğu sabit hususları bilemediğimiz için tutuklamayı pek makul olarak değerlendirelim, kuvvetli suç şüphesi saydınız. Ancak artık deliller kirlenmiş, sağlıksız hale gelmiştir. Buna rağmen hala aynı dijital verileri kuvvetli suç şüphesi olarak değerlendirmenizi anlamak maalesef mümkün olmamaktadır. Hattızatında şöyle bir

14

Page 15: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:15

düşünce bu sefer hasıl olmaktadır. Dünya istatistiklerinde ve doktrinde bu tür uzun tutukluluklar müteaddit celselerde aynı gerekçelerle devam eden tutuklulukların sonucunda yüzde 90, 95 oranında mahkumiyet hükmü çıkmaktadır. O zaman sizin bu deliller ile mahkumiyet hükmüne doğru gittiğinizi anlıyoruz biz. Peki, mahkumiyet hükmüne doğru giderken, 2007 yılında, bu verilerin 2003’te hazırlandığı iddia edilen verilerin içinde 2007 verilerinin olmasını nasıl açıklayacaksınız? Yurtdışında olan insanların, Türkiye’de kurumsal bilgisayarlarında dijital belge hazırladığını nasıl açıklayacaksınız? Hükmünüze ne gerekçe tutacaksınız bu dijital verilerin sağlıklı olduğuna ilişkin? Tutamayacaksınız. Peki, tahliye edecek misiniz şimdi? Tahliye etmeyeceğinizi, hiç kimseyi tahliye etmeyeceğinizi biliyorum. Herkes biliyor buradaki. Yurtdışında olduğu sabit olan kişilerin, o esnada Türkiye’de kurumsal bilgisayarlarında dijital veri hazırladığı iddiası ile tutukladınız. Bunların, bu sabit hazırlamamışlar. Bunları salıverebilecek misiniz, salacak mısınız? Salmayacaksınız. Çünkü salarsanız bütün deliller kirleniyor. Yani siz bir sürahinin içerisini 2 damla arsenik damlattığınızda sürahinin tamamı kirlenir. Bu nedenle, neticeyi bile bile müvekkillerimin tahliyesini talep ediyorum. Tahliye etmemeniz halinde, tahliye etmemeniz halinde tutukluluk halinin devamını gerekçesinde yurtdışında bulunan kişilerin, burada dijital veri hazırladığı iddiası ile yine dijital verilerin içerisinde 2007, 2005, 2006 bilgilerinin nasıl yer aldığını ve hala bu dijital verilerin niçin, nasıl kuvvetli suç şüphesi olarak değerlendirildiğini kararınızda açıklamanızı talep ediyorum. Ayrıca dünkü celsede aynı sanıklar müdafisi olduğumuz Kemal Bey’in talep ettiği tanık dinleme taleplerine de katılıyorum. Arz ederim.”

Mahkeme Başkanı: “Ara verelim. Ondan sonra devam ederiz.”Duruşmaya kısa bir ara verildi Duruşmaya kaldığı yerden devam olunduMahkeme Başkanı:“Sabahki isim tespitinden sonra bir kısım sanıklar müdafileri Av. Ayşe

Gül Hanyaloğlu, Ahmet İnan Yılmaz, Sedat Küçükyılmaz, Özgün Duman, Selda Uğur Akyazan’ın duruşmaya katıldıkları bildirildi. Evet devam ediyoruz.”

Sanıklar Lütfü Sancar, Taner Balkış ve Mustafa Karasabun müdafii Av. Yakup Akyüz:“Sayın Başkan, Sayın Üyeler tahliye talebinde her üç sanık hakkında da ayrı ayrı yazılı beyanda bulunmuştum. Ancak, ancak uzun süre devam eden duruşmalarda zaman zaman gündeme gelen mahkemelerin bağımsızlığı hakkında, hukukun üstünlüğü hakkında ve bugüne kadar duruşmaların seyri esnasında izlenen yol hakkında birkaç cümle söyledikten sonra konuşmamı bitireceğim. Sayın Başkan, sürekli siz yargı bağımsızlığını öne çıkarıyorsunuz. Anayasamızın 159. maddesi de evet, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısını inceliyor, ortaya koyuyor. Bir anayasa hükmü, ama orada dikkat ederseniz. Başkanı, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun Başkanı Adalet Bakanı, Müsteşar Üyesi. Yıllarca, yıllarca bu böyle devam etti. Başkanı ve en önemli üyesi, siyasi olan bir kurumun kendisi de bağımsızlığını koruyabilmesi konusunda büyük tereddütler doğmuştur ve hiçbir zaman da korumamıştır. Benim bu şahsi kanaatimdir. Geçmişte de, geçmişte de mahkemeler bağımsız olamamıştır. Bugün de değil, yarında olacağından kesinlikle şüphe ediyorum. Bunu çok samimi olarak itiraf etmek istiyorum. Nedeni şu; kafalar değişmedikçe, insanlar değişmedikçe hangi kanunu, hangi yasayı, hangi anayasayı çıkarırsanız çıkarın, bunun düzelmesi mümkün değildir. Ama siz diyorsunuz ki, biz bağımsız hareket ediyoruz. Kimseden emir almayız. Emir alıyorsunuz demiyoruz. Zaten bu bir sistem içerisindeki uygulamadır. Emir almak diye bir şeyi ben de kabul etmiyorum. Sizin de kabul edeceğinizi asla düşünmüyorum. Yani siz Hakimlik mesleğini elde etmiş bir kasabada, herhangi bir yer çok rahat mahkemelerde hakimlik yapabilirsiniz. Bu yetkinizi elinizden hiç kimse alamaz bir suç işlemedikten sonra ama bu davalar bu Mahkemeler özel yetkili diye kanunda yazmasa da yaptıkları işin işlevi gereği özel yetkili Hakimleri özel, Savcıları özel bu çalışma düzenine ayak uyduramayanları da hemen değiştiren bir sistem. Bu sizinle ilgili değil. Ama bu sistem böyle çalışıyor. Ya buna uyacaksınız ve yahut da diğerleri gibi ya kendiliğinizden ve

15

Page 16: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:16

yahut da farklı davrandınız zaman birileri sizi görevden alacak. Ben, eğer siz gerçekten şunu söylemek istiyorum. Gerçekten, bağımsızın diyorsanız. Sizden dileğim şu, ben bugüne kadar 40 yıllık meslek hayatımda böylesine bir dava, böylesine delili olmayan, fiili olmayan daha doğrusu bir davada fail olarak bu kadar inansı burada tutuklu tutmanın hukuka, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına, Anayasaya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ve bütün doğru ve dürüst temel değerlere ters düşen bir karar olduğunu düşünüyorum ve Yüce Heyetinizden Sayın Başkan bir kez daha sırf söz olsun diye değil burasını gece yarılarını ağlama duvarına çevirecek bir karar vererek değil. Önceden düşünerek bu kararınızı vermenizi ve diğer bir kısım arkadaşlarım gibi saat 8’lere 9’lara kadar ağlayarak insanları evlerine göndermemenizi diliyorum ve bunu sizden bekliyorum. Dava başlangıçta bugüne geçen süre içerisinde çok değerli savunmalar yapıldı. Eğer, eğer siz bu savunmalara değer verseydiniz ve yahut vermek isterseniz ve bahsettiğiniz gibi biran önce bu davayı bitirmek istediğinizde bu sözünüzde samimiyseniz bu davayı bitirmek sizin için bir hafta zaman alır Sayın Başkan, bu davanın temelini teşkil eden delil niteliği olmadığını günlerce savunduğumuz. Çok değerli arkadaşlarımız ve bu konuda ilim sahibi olan arkadaşlarımızın yaptıkları açıklamalarda bu delillerin geçersizliği ortaya kondu. İkna olmadıysanız siz bizzat bu konuda ehil bir bilirkişi heyetine bunu inceletir. On gün içerisinde o bilirkişi raporunu alarak kararınızı verirsiniz ve hiç kimse de size savunma olarak bir şey söyleyemez. Kararınıza saygı duyar. Ama bütün bu konudaki taleplerinizi ne yazık ki, bugüne kadar hiç dikkate almadınız. İşleme koymadınız. Bu konuda bir adım atmadınız. O zaman bu Mahkemenin de bağımsızlığı konusunda ciddi şüphelerimiz olduğunu, üzülerek benim mahkemelerde konuşma üslubum bu değildir Sayın Başkan birbirimizi tanımıyoruz. Onun için yanlış lütfen değerlendirmeyin. Şüpheme neden oluyor ve ben bundan bağımsız yargı adına son derece, son derece üzüntü duyuyorum. Tutuklamalar özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri burada balyoz davası adı altında bir dava görülüyor. Sanki mahkemeler arasında bir yarış var. En çok paşa kim tutuklar. Yani böyle şey olabilir mi Sayın Başkan? Yani ve şunu da üzülerek söylüyorum. Ben sizin ilk kez bu duruşmaya geldiğiniz zaman, yüz ifadenizden ben bu yüz ifadesi bu şeklide müspet göründü. Mutlak suretle kararlarınıza yansıyacaktır diye düşündüm. Hala o düşüncemi değiştirmedim. Ama görüyorum ki, bu düşüncemde artık tereddütler doğmaya başladı. Artık bu kararların bu şekilde uzaması ve hiçbir neden olmadan aynı Hukuk Fakültesi’nden mezun olduk, aynı dersleri okuduk farklı zamanlarda olsa dahi, ben hiç tereddüt etmiyorum ve son derece, son derece bu konuda kararlı ve kararımı vermiş durumda size sesleniyorum. Bu tutuklama, tutuklu kalma süreleri hukuka uygun değildir. Siz bunu isterseniz hemen bir kararla bugün re’sen dahi bizden talep almadan tahliyeleri yaparak bu insanları, bu suçsuz, dürüst, namuslu insanları evlerine, ailelerine, birliklerine gitmesi gerekenleri de birliklerine gönderirsiniz Sayın Başkan. Bu yetki elinizde bu tarihi fırsatı yakaladınız. Bu herkese kesinlikle nasip olmayan bir fırsattır. Bunu lütfen değerlendiriniz. Sizin de çocuklarınız, sizin de aileleriniz, sizin de analarınız var. Bu insanları daha fazla üzmeyin, ağlatmayın. Çünkü tutuklu kalmaları haksız. Tahliye ettiğiniz zaman hak yerini bulacaktır Sayın Başkan. Hala Yüce Heyetin, geçen bir sanığa sorulan bir sorudan hareketle söylüyorum. Bunca çalışma, bunca izahat, bunca bilgilere rağmen Sayın Peksak bağışlasın beni, bir sanığa siz televizyonda ve mealen söylüyorum, kelime farklılığı olabilir. Çok mu etki altında kaldınız? Sayın Başkan ben de etki altında kaldım. Sorgu yapılırken, Sayın Bilal Bayraktar soruyor. Şöyle soruyor; ve burada huzurlarınızda Sayın Bilal Bayraktar’a teşekkür ediyorum. Konuştuk, sordu, derdimizi anlattık. Söyledikleri hala kulağımda artık bu tip şeyler. Bizim de doğruluğuna inanmadığımız bu olaylar karşısında bir kasabada hakimlik ya da savcılık yapmak için müracaat edeceğim. Bana söyledi. Müvekkil Lütfü Sancar’ın huzurunda söyledi. Şimdi hal böyle iken o durumda bunlar doğrudur deniyor. Bu plan doğru plan senin de görevin bu. Ne denir? Hiç konudan bilgisi olmayan televizyon ve radyodan veya gazeteden okuyan bir sanık bu durumda ne diyebilir. O doğru olabilir. Ama ben bu işte yokum. Ben böyle bir listede olmadım. Böyle bir bana kimse emir

16

Page 17: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:17

vermedi. Kimseye emir vermedim şeklinde beyanda bulunuyor ve bütün sanıklar 195 kişi, Sayın Başkan Türkiye’nin dört bir yanında, Türkiye’nin dört bir yanında sorgulanıyor. Savunmaları alınıyor. Hepsi aynı şeyi söylüyor. Yani böyle bir şey var olduğunu bilip de içlerinden bir tanesinin çıkıp, hani halk dilinde açık verme. Bunu yapmaz mı? Olmaz mı bu? Ama olmadı. Demek ki yok. Biz yokları ispat etmeye çalışıyoruz. Bizi son derece, son derece baskı altında tutuyorsunuz bu konuda ve tesir altında kalınmaz mı? Hepimiz kaldık. Ama ilerleyen safhalarda doğruyu gördük. Sanıklar da bunu yaptı. Değişikliği de zaten bunun için yapmış. Doğruyu gördüm. Burada herhangi bir suçun olmadığını gördüm. Bu değişikliği bunun için yapıyorum. Ama görüyorum ki, Sayın Başkan, Yüce Heyetiniz hala o televizyon kanallarında yapılan, basında yayınlanan, basında yayınlanan olayların etkisi altında kaldığını bunca olanlardan sonra, üzülerek belirtmek istiyorum. Hala düşüncelerin değişmediğini. Sayın Başkan, siz daha çok genç, bu görevi tamamlayıp umarım inşallah bu sıralara sizde gelecektiniz. Allah size sağlıklı ömür versin bu bizim duyduğumuz duyguyu yaşamamanızı, böyle bir haksızlıkla karşı karşıya kalmamanızı, savunma haklı olduğunuz halde taleplerinizin karşılanıp karşılanmadığı bir olayla karşı karşıya kalmadığınızı dilerim. Bir diğer husus hukukun üstünlüğü Sayın Başkan siz çok teşekkür ederim. Bunu sık tekrar ediyorsunuz. Anayasanın 2. maddesi de bu hukukun üstünlüğü, hukuk devleti. Evet. Ama bilesiniz ki yasalar hep namuslu insanlar için geçerlidir. Namuslu insanlar burada, konuşmalarına başlarken Sayın ve bitirirken de arz ederim diye bitiriyor Sayın Başkan. Siz diğer herhangi bir duruşmada böyle bir savunma yapan veya ifade veren kimseyi gördünüz mü? Ben görmedim. 40 senelik meslek hayatımda görmedim. Oysa, oysa kanun tanımaz, hukuku tanımayan insanlar bu olayların müsebbipleri dışarıda. Tutuklamak için büyük bir gayret gösteren Sayın İddia Makamı ve Sayın Heyetiniz o suçluları yakalamak için bu gayretin onda birini gösterselerdi. Ben inanıyorum ne bugün burada olacağız, bu sanıklar burada olacak ne de biz bu şeyleri söylemek zorunda kalacağız. Daha söylenecek Sayın Başkan çok şeyler var. Arkadaşlarım, arkadaşlarımızın hakkını ihlal etmiş olmayayım. Ben kısaca kısaca Lütfü Sancar, Taner Balkış, Mustafa Karasabun sanıkların savunmaları tamamlanmıştır. İddianamede belirtilen suç ile uzaktan yakından bir ilgilerinin olmadığına dair mahkemeye sunduğumuz önceki dilekçelerimizde gerekli savunmalarımızı yaptık. Dilekçelerimizi aynen tekrar ediyoruz. Geçen süre içerisinde müvekkiller ve dava ile ilgili olarak dosyaya konan veya durumda değişiklik yaratacak herhangi bir belgeye rastlanmamıştır. Deliller toplanmış, savunmalar yapılmış, tutuklamanın devamı konusunda hiçbir neden kalmamıştır. Lütfü Sancar, Taner Balkış, Mustafa Karasabun emekli deniz subaylarıdır. 11.02.2011 tarihinden beri tutukludur. Tutukluluk hali infaza dönüşmüştür. Tutukluluğun haksızlığı konusunda bugüne kadar gereken her şey söylendi. Yazılması gereken her şey yazıldı. Savunma olarak Sayın Başkan biz daha ne yapabiliriz. Sizi bu konuda inandırmak için söyleyin onu yapalım. Biz yasal olarak yapmamamız gerekeni, yani İddia Makamının yapması gerekeni bize yüklediniz. Bu delil, delil niteliği olmayan bir yoku bize ispat ettirmeye çalıştınız. Yani iğne ile kuyu kazdırdınız ama kazdık. O zaman bunun değerini emek en yüce değer ise lütfen bunun değerini ve haklılığımızı artık görün. İftiralar ve yalan dolan üzerine hazırlanan iddianame geçerliliğini, hukukiliğini, inandırıcılığını yitirmiştir. Bu durumun re’sen nazara alınarak bir an önce davanın bitirilmesi hukuki bir zorunluluk arz etmektedir. 11.02.2011 tarihinden beri Anayasa, CMK, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararlarına, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı olarak tutuklu bulunan sanıkların bihakkın tahliyesine karar verilmesi sanıklar adına saygı ile arz ve talep olunur. Bu arada bir şeyi daha bir düzeltme yapmak istiyoruz Sayın Başkan. Müvekkil Mustafa Karasabun’un 19 Ağustos 2011 tarihinde yaptığı ön savunmasından sonra Mahkeme kendisine son görev yeri ve son rütbesi ve emekli olduğu yıla ilişkin bir soru sordu. Son görev yeri Akdeniz Bölge Komutanı yerine zapta tutanaklara Akdeniz Bölük Komutanı olarak geçmiştir. Bunu düzeltiyoruz. Lütfen lütfen onu da hatırlatmak istedim. Efendim bugün, bugün bütün bu düşünceleri değiştirecek ve her defasında küçük bir kıpırdanış ile ikaz ettiğiniz, uyardığınız

17

Page 18: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:18

burada izleyen aileleri mutlu edecek bir karar verdiğiniz zaman göreceksiniz ki sizin ikazlarınızda para etmeyecek, alkışları salon dışına çıkacak, sokaklara taşacak. Bu kararınızı bekliyor, saygılar sunuyorum.”

Sanık Bülent Tunçay müdafii Av. Cengiz Erdoğan: “Bülent Tunçay müdafii Avukat Cengiz Erdoğan.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Ben bir hususu dile getireyim de. Şimdi Avukat Bey ben çok mu etki altında kaldınız şekli ile bir ifade kullanmadım. Ya da.”

Bir kısım sanıklar müdafii Av. Yakup Akyüz: “Çok mu etkiledi sizi.”Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Haberler çok mu inandırıcı mı dedim ben.”Bir kısım sanıklar müdafii Av. Yakup Akyüz: “Aynen, aynen.”Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “İkincisi o bölük ile veya bölge ile ilgili zapta geçtiği husus

var ya o çözümlemeyi ben kontrol etmiştim. Net bir şekilde hatırlıyorum müvekkiliniz herhalde o anda o kelimeyi Başkan Bey ile diyaloga giriyor. Birkaç kez bölük kelimesi şekli ile ağzından çıktığından dolayı o şekli ile yazdık. Onu net bir şekilde hatırlıyorum.”

Bir kısım sanıklar müdafii Av. Yakup Akyüz: “Sayın Peksak ben onu bir şey olarak söylemedim. Bir yanlış anlama veyahut da bu yanlış anlamadan yanlış söylem de olabilir. Onu onun için yani bir suçlama herhangi bir şekilde değil. Hani o düzeltmeyi de yapmış olalım şeklinde. Müvekkil böyle istedi. Bana kalsa onu da yapmayacaktım.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Bir şimdi. Artık askeri de olsa belirli bir ölçüde bölük nedir, bölge nedir ya da onları öğrendik ya. Şimdi ben hatta dikkatimi de çekti yani bu rütbedeki hatta Başkan Bey de o manada sordu. Artık savunmanın heyecanı veyahut da savunmanın şeyi ile herhalde birkaç kez de yineliyor o hali ile geçtiğinden dolayı o şekli ile kaldı zabıtta.”

Bir kısım sanıklar müdafii Av. Yakup Akyüz: “Doğrudur. Sayın Peksak onu bir şikayet olarak size karşı bir tavır olarak değil de bir eksiklik. Bizden de olabilir.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Yok bunun farkından olduğumuzu dile getirmek için söyledim.”

Bir kısım sanıklar müdafii Av. Yakup Akyüz: “Teşekkür ederim.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun Avukat Bey.”Sanık Bülent Tunçay müdafii Av. Cengiz Erdoğan: “Sayın Başkan, Değerli Üyeler. Biz

söze bundan önceki tahliye ve diğer taleplerimiz ile ilgili olarak Sayın Heyete arz ettiğimiz şifahi ve yazılı beyanlarımızı aynen tekrar ederek başlamak istiyoruz. Sanık ifadelerinin neticesinde yargılamanın hızlandırılması için bu aşamada esasa ilişkin hususlara girip sözü fazla uzatmadan sadece bizden önce söz alan Meslektaşlarımızın tutuklamaların haksızlığı ve hukuksuzluğu hususlarında ve delillerinin çürütülmesi konusundaki açıklamalarına katıldığımızı da beyan ederek, müvekkilim Bülent Tunçay’ın bihakkın veya Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 109/3-c mucibince tutuksuz yargılanmak üzere tahliyesine karar verilmesini bilvekale arz ve talep ederim. Saygılarımla.”

Mahkeme Başkanı: “Devam edelim.”Sanıklar Ali Deniz Kutluk ve Mustafa Aydın Gürül müdafii Av. Ayşe Gül Hanyaloğlu:

“Sayın Başkan, Değerli Üyeler. Yargılamanın gelindiği bu noktada hukuken söylenmesi gereken ve söylenmemiş bir husus olmadığını düşünüyorum. Ancak benim dikkat çekmek istediğim husus tutuklama sebebinize ilişkin bir husustur. Şöyle ki; Mahkemeniz 11 Şubat tarihindeki celsede vermiş olduğu toplu tutuklama kararının nedenini Gölcük Donanma Komutanlığında ele geçirilen dijital veriler olarak belirlemiştir. Yani Mahkemeniz bu verilere yeni delil rolü atfederek bir tutuklama kararı vermiştir. Malumunuz bu Gölcük verileri ele geçirilmesinden hemen sonra askeri savcılıkta derhal harekete geçmiş ve söz konusu dijital verileri inceleterek bir bilirkişi raporu oluşturmuştur. Bu raporun tarihi 14 Ocak 2011’dir. Yine bilindiği gibi askeri savcılığın bilirkişi raporu bu dokümanların manipülatif oldukları ve özellikle donanmanın hurda malzemeleri arasına dışarıdan konulmuş olduğunu ve donanmanın bilgisayarlarında yazılmadığını tespit

18

Page 19: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:19

etmiştir. Açıkça bu veriler sahtedir, demektedir. Zaten Mahkemenizin ve sanıkların, sanıklar için raporun da önemi burada yatmaktadır. Sayın Heyet, bu rapor ile tutuklama kararınız arasındaki zamanlama çelişkileri bakımından akla, vicdana ve hukuka sığmayan bir durumu gözler önüne sermek istiyorum. Şu tarihsel sıralamayı hatırlayalım. İlk kez 03 Ocak 2011 tarihli celsede Mahkemeniz Gölcük’te yapılan aramalar neticesinde belgelerin ele geçirildiğini ve balyoz dosyası ile ilgili olması nedeni ile de Savcılık kanalı ile dosyaya gönderildiğini sanık ve müdafilerine bildirmişlerdir huzurda. Aynı celsede bir takım sanıklar ve müdafileri olarak söz konusu delillere ilişkin öncelikle değerlendirmeleri gerektiği ve bu şekilde dosyaya dahil edilemeyecekleri konusunda taleplerimiz ve itirazlarımız olmuş ancak bu kabul edilmemiştir. Bu arada az önce de belirttiğim gibi söz konusu verilere ilişkin askeri savcılık derhal bir inceleme başlatmış ve bir bilirkişi raporu oluşturmuştur. Bu rapor İstanbul Cumhuriyet Savcılığına 25 Ocak 2011 tarihinde ulaştırılmıştır. Ancak bizim dosyamıza ne zaman ulaştı. İsterseniz bakalım. Tutuklama kararı verilmeden 1 gün önce. Yani 10 Şubat 2011’de müdafiiler bu rapora ulaşarak özellikle az önce söz alan Avukat Arkadaşımız Murat Ergün bir dilekçe ekinde raporun suretini sizlere takdim etmiştir. Dikkatinizi çekerim ortada henüz bir tutuklama kararı yok. Zira iddianame okunuyor. Ancak bu rapor yine dikkate alınmamıştır. Bir gün sonra 11 Şubat’ta. Hiçbir şekilde rapor incelenmeden ve bu rapordan bahsedilmeden 163 kişi Gölcük dosyaları nedeni, verileri nedeni ile topluca tutuklanmıştır. Sayın Mahkeme ancak ve ancak Gölcük verilerine ilişkin bilirkişi raporunu tutuklama kararından 13 gün sonra Cumhuriyet Savcılığına yazarak talep etmiştir. Tutuklamaya neden olan ve bu kadar önem addeden bu belgelere ilişkin raporun tutuklama kararı verilmeden önce incelenmesi gerekmez miydi? Mahkeme böylesine önem ve yeni delil rolü atfedilen belgelere ilişkin bilirkişi raporunu neden 13 gün sonra talep etmiştir? Bir diğer soru. Söz konusu rapor 25 Ocak 2011 tarihinde Cumhuriyet Savcılığına, Beşiktaş’a ulaşmış iken niçin 13 gün sonra rapor tekrar Gölcük’ten istenmiştir. 163 kişinin özgürlükten mahrum edilmişken bu kadar gecikmenin izahı mümkün müdür? Gölcük Donanma Komutanlığı tekrar 09 Mart 2011’de Cumhuriyet Savcılığına istemini yanıtlayarak raporu İstanbul’a göndermiştir. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı ise donanmanın bu yanıtına tam 13 gün sonra 22 Mart 2011’de Mahkemenize ulaştırmış. Oysa bu rapor 10 Şubat’tan itibaren birçok müdafilerinde dilekçelerinin ekinde dosyaya zaten sunulmuştu. İlk kez ve nihayet Mahkemeniz tutuklamaya esas aldığı belgelere ilişkin raporun sonuç kısmını Mart, 24 Mart 2011 tarihli celsede okumuştur. Oysaki 11 Şubat’ta bu belgeler için 163 kişi topluca tutuklanmıştır. Raporun sonuç kısmı malum, özetle veriler sahte. 28 Temmuz 2009’dan sonraki bir tarihte ve başka bir bilgisayardan aktarılmak sureti ile kaydedilmiştir. Sayın Heyet bu zamansal sıralamada bir gariplik yok mu sizce? Bu normal mi? Tutuklama kararı veriyorsunuz. Neye dayanarak? Gölcük belgelerine. O zaman neden bu belgeler ile ilgili raporu göz önüne almıyorsunuz. Diyelim askeri savcılık raporudur diye itibar etmediniz ki etmemeniz hiçbir yasaya ve usule uygun değil. Amaç doğruyu bulmak değil midir? Amaç ne olursa olsun sanıkların sorgusunu mu yapmaktır? Zaten sorgunun nihai amacı da doğruyu bulmaktır. Talebim öncelikle şudur Sayın Heyet; bir an önce bu verileri teknik olarak inceletin. Sayın Başkan çünkü bu nedenle bu kadar kişiyi tutukladınız. İnceletmeyecekseniz daha önce yapılmış olan incelemeyi kabul edin ve raporu göz önünde bulundurun. Sayın Başkan, Sayın Heyet Şubat, 11 Şubat 2011 tarihinde verdiğiniz tutuklama kararını halen sürdürülmesi CMK 100. madde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 5. madde ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Yerleşik İçtihatlarına açıkça aykırıdır. Bu gün itibari ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine 100’ü aşkın müracaat ulaşmıştır. Türkiye Cumhuriyetinin daha çok bu ihlal nedeni ile zarar görmemesi, kalıcı hasarlar almaması için ve masumiyet karinesinin artık ayaklar altına alınmasından vazgeçilmesi için müvekkillerim ile birlikte tüm sanıkların bihakkın tahliyesine karar verilmesini ve öncelikle daha önce de belirttiğim gibi duruşmaların periyotlarının hızlandırılmasını, duruşma günlerinin ona göre belirlenmesini talep ediyorum.”

19

Page 20: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:20

Bir kısım sanıklar müdafii Av. İlkay Sezer: “Sayın Başkanım ben de tahliye talebinde bulunmadan önce 1-2 bir şey söylemek istiyorum. Dün savunma yapan Meslektaşımız Hüseyin Bey bir belge gösterdi ve bu dijital verinin çıktısını aldığımızda bunun üzerinde Deli Dumrul, altında da Sarı Çizmeli Mehmet Ağa yazsaydı bu bir soruşturmaya konu olur muydu? Diye sordu. Bence olmazdı. Ancak bunun önünde Tümamiral Sarı Çizmeli Mehmet Ağa, altında da Albay Deli Dumrul yazsaydı o zaman soruşturmaya konu olurdu. Geldiğimiz aşamada ben bunu maalesef böyle düşünüyorum. Hafta içerisinde imajlar ile ilgili talebimizi sözlü olarak bir savunma esnasında iletmemize fırsat verdiniz. İmajların tarafımıza verilmesi ile ilgili tutanaklara geçen bu talebimizi yineliyoruz. Bizden sonra söz alan Sayın Özden Örnek’in anlatımları çerçevesinde bu talebimizi bir miktar genişletiyor ve 1’nci ve 2’nc imaj olarak tarif edilen imajların tarafımıza verilmesini ve suçsuzluğumuzu kanıtlamayı kabul ettik. Bu suçsuzluğumuzu kanıtlamamıza yardımcı olması açısından bunlara ilişkin bir bilirkişi raporu alacak olmamız nedeni ile inceleme yaptıracak olmamız nedeni ile bu imajların ivedilikle tarafımıza verilmesi talep ediyorum. Geçen gün tutuksuz sanıkların sorgusu yapılırken bir tartışma esnasında Sayın Savcım Adilcevaz İlçesi ile ilgili bir şey söyledi ve konuşmasının arasında yüzde yüz Türk’tür dedi yanlış hatırlamıyorsam. Bu tutanaklara da bakılabilir. Ben bunun düzeltilmesi gereken bir ifade olduğunu düşünüyorum. Bunun sanıklardan herhangi biri tarafından bu şekilde söylenmiş olması karşısında Sayın Savcım ve Sayın Heyetiniz tarafından ne derece değerlendirileceği konusunda takdiri Makamınıza bırakıyorum. Bugün şu kapı açılsa ve buraya bu komployu biz yaptık, bu valizi ben buradan aldım, faturası bu. Bu CD’leri buradan aldım, bunları da içine ben yazdım diye birileri girse ben bu kişilerin buradan tahliye olabileceğine dair ümit taşımıyorum. Sen de gel gir içeri, 4 nolu Cezaevine alırlar. Bunlar incelemeye tabi tutulabilir ama bu inceleme sanıyorum bir zaman alacak. Çok kritik bir süreçte olduğumuzu düşünüyorum. Çünkü bu dava ile ilgili olarak tutuklama gerekçesi olan, sanıkların henüz sorgusunun yapılmamış olması konusu birinci dosyanın sanıkları, üstelik tutuksuz sanıkları açısından da dahil olmak üzere tamamlanmıştır. Ben kararlara itiraz ettiğimizde, itirazları inceleyen 11. Ağır Ceza Mahkemesi Sayın Başkanı Şeref Akçay’ın muhalefet şerhlerine, bir kısmı eksik değerlendirmelere dayalı olsa da tamamen katıldığımı beyan etmek istiyorum. Eğer Mahkemeniz geçen gün de belirttiğim gibi aksi kanaatte olacak ise bunu da tutanaklara geçmesi için söylemek durumundayım. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tutanaklardan bunu istiyor, biz de tutanaklara geçiyoruz. 11 Temmuz 2006, başvuru no 41088/05 sayılı, Boicenco/Moldova Kararında oturmuş içtihadını yinelemiş ve hem tutuklama kararında, hem de tutuklamanın devamına dair verdiği kararlarda yerel mahkemelerin kalıp halinde ilgili kanun maddesini yazmak yerine detaylı olarak neden tutuklanan şahsın delilleri karartma, tekrar suç işleme veya kaçma ihtimali olduğunu belirtmesini özellikle aramış. Yine Bukov/Rusya kararında, başvuru numarası 4378/02’ye. Bu kararda da tutuklama kararı gerekçeli olmalıdır. Gerekçeli olmanın koşulu da sadece klasik nedenleri ardı ardına sıralamak değil, bu nedenlerin tutukluluğu söz konusu şahıs açısından mevcudiyetinin değerlendirilmesi yapılmasıdır. Bu değerlendirmenin de çok açık bir şekilde mahkeme kararında yazılması şarttır şeklindeki, oturmuş içtihada uygun olarak karar verilmesini talep ediyorum. Sayın Başkan gelinen bu aşamada süreci değerlendirecek olursak 16 Aralık tarihinde başlayan ve 11 Şubat tarihinde tutuklu olarak devam etmeye başlayan bu yargılamada tutukluluk süreri bugün itibari ile 8 ayı geçmiş durumdadır. Eğer daha önceki usul izlenecek ve yaklaşık 45 gün sonrasına bir duruşma günü verilecek olursa bu tutukluluğun duruşmada yapılan yargılama sonrasında tekrar değerlendirilmesi 10 ay’ı geçmiş olacak. Hatta daha önce soruşturma aşamasında tutukluluk yaşayanlar için bugün 14 ay’ı bulan tutukluluk süreri o durumda 16 ay’ı bulacaktır. Bunun açıkçası peşin bir cezalandırma olduğu kanaatindeyiz. Bu süreçte sorgulamalarını, sorgularını bir an önce bitirmek için sanıklar mümkün olduğunca kısa ama etkili savunmalar yapmışlar, iddianamede sözde delil denebilecek her şey çürütülmüş ve sahtelik ve sahtekarlıklar bütün açıklığı ile ortaya çıkarılmıştır. Sayın Başkan, Sayın Heyet. Balyoz ana

20

Page 21: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:21

davası, yani birinci dava böyle devam ederken biz müdafiler ve müvekkillerimiz bir an önce savunmalarını bitirmeyi hedeflediler. Ancak ikinci iddianame geldi, birleştirildi. Şimdi üçüncü iddianame, onun birleştirilmesi, yazılması eğer bunlar tutukluluk için gerekçe olarak gösterilecek ise o zaman bizim yapacak hiçbir şeyimiz yok. Bu üçüncü gurubun da sorgu aşamasında 100 civarında kişinin ve bunlarında önemli bir kısmının tutuklu olduğunu biliyoruz. Bunların davaya dahil edilmesi durumunda tutukluluk hali ne zaman, ne şekilde değerlendirilir konusunda tereddüdümüz var, ama biz tutukluluğun bugün ciddi bir şekilde değerlendirilmesini bekliyoruz. Bu tutukluluğun değerlendirmesi ile ilgili gerek kararlara geçen, gerek de bizim hissettiğimiz kişilerin, buradaki sanıkların hukuki durumlarını bir an önce görebilmek açısından sanıyorum Mahkeme bütün sanıkların sorgularının yapılmasını bekledi. Bu nedenle ben bugünü kritik gördüğümü yineliyorum. Üçüncü soruşturmanın, halen devam etmekte olan soruşturmanın ne zaman biteceğini şahsen biz öğrenebilmiş değiliz. Sayın Savcımıza Meslektaşlarımız sorduğu zaman bu sürecin bittiğini söylemiş olmasına rağmen dün yine ifadesi alınanlar oldu. Bu ne zaman iddianameye dönüşür bunu bilmiyoruz. Ama bunun tutukluluğun uzamasına bir gerekçe olmamasını talep ediyoruz. Sayın Başkan ben müvekkillerimle ilgili ve yetki belgesine istinaden Kürşad Bey’in, Meslektaşım Kürşad Bey’in müvekkillerine ilişkin dilekçelerimizi dün ve bugün itibaren Mahkemenize teker teker, ayrı ayrı ulaştırdık. Ben Sayın Savcımızdan tutuklamayı istediği gün, tutuklamayı talep etmediği 28 kişi ile ilgili bir inceleme yapmış olmalı ki bunu istemişti. Ben de bugün aynı şekilde kendisinin itinalı bir inceleme ile mütalaa vermesini talep ediyorum. Müvekkillerim açısından durumu değerlendirecek olursak öncelikle Nejat Bek ile ilgili söylemek istiyorum. Şimdi diğerlerinde de kullanacağım bu söylediklerimi. Nejat Bek savunmasını yaparken siz yanlış hatırlamıyorsam bir vefat nedeni ile burada değildiniz. Burada, salonda Nejat Bey savunmasını yaptıktan sonra iddianamenin 955. sayfasında, daha sonradan benim taleplerimi de geçti. O şekilde bilginiz oldu diye düşünüyorum. Üst yazı plan çalışması 2003 adlı, üzerinde hiçbir imza olmayan bir dijital veride bunun imzalanarak birliklere gönderildiği, birliklerin bunu aldığı ve görevlendirmeler yaptığı, bunu kabul ettiği şeklinde son derece yersiz bir değerlendirme vardı. Çünkü bu belgenin üzerinde hiçbir imza yoktu. Biz bu belgenin imzasız olması karşısında şöyle bir talepte bulunduk hatırlayacak olursak. Bunun imzalı olup olmadığının, imzalı bir suretinin bulunup bulunmadığının, birliklere ne şekilde yayınlandığının tespitinin savcılık tarafından yapılıp yapılmadığının sorulmasını talep ettik ve Sayın Savcım şöyle bir mütalaada bulundu. Benim dosyaya göndermediğim hiçbir evrak yok dedi. Yani bu evrak imzası hali ile dosyada. Bunun imzalandığına dair iddia doğru değil. Bu evrak imzalanmamıştır, birliklere gönderilmemiştir. Buradan bu anlam çıkıyor. Ama bu evrak EK-A görevlendirmede yetkili personel listesini barındırıyor. Şimdi böyle bakacak olursak bu listesinin birliklere gönderildiğine dair bugün elimizde hiçbir veri yok. Bu belgenin gerçek olduğuna dair hiçbir veri de yok. Ama burada bazı kişiler, EK-A’da ismi olduğu için, sadece ismi olduğu için tutuklu bulunuyorlar. Ben bu talebimi karara bağlanması konusundaki süreci takip ettiğimde Sayın Üyemiz Ali Efendi Peksak bunu biz gördük Avukat Bey dedi. Ben bu evrakın imzasız olduğunu, iddianamede imzalı olduğuna dair iddianın bugün gerçeği yansıtmadığının artık anlaşılması gerektiğini ve bunun da tutuklulukla ilgili değerlendirme de bir anlam ifade etmesini bekliyorum. Bu nedenle şimdi daha sonra.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Avukat Bey.”Bir kısım sanıklar müdafii Av. İlkay Sezer: “Buyurun.”Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Diğer konuya geçmeden. Neyi gördük dedik. Onu açıklar

mısınız?”Bir kısım sanıklar müdafii Av. İlkay Sezer: “Tabi efendim.”Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Ben neyi gördüm dedim?”Bir kısım sanıklar müdafii Av. İlkay Sezer: “Şöyle ben.”Üye Hakim Ali Efendi Peksak: ”İmzalı evrakı mı gördük dedik?”

21

Page 22: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:22

Bir kısım sanıklar müdafii Av. İlkay Sezer: “Hayır efendim. İmzasız olmadığı tarafımızdan anlaşıldı.”

Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Hayır gördük dediğim husus.”Bir kısım sanıklar müdafii Av. İlkay Sezer: “Anladım ben.”Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Sizin talep dilekçenizdi.” Bir kısım sanıklar müdafii Av. İlkay Sezer: “Tamam.”Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Okuduk ve kararımızı da ona göre yazdık dedik. Yani

yanlış anlaşılmalara vesile olacak şekilde.”Bir kısım sanıklar müdafii Av. İlkay Sezer: “O zaman, o zaman.”Üye Hakim Ali Efendi Peksak: “Beyanda bulunuyorsunuz.”Bir kısım sanıklar müdafii Av. İlkay Sezer: “O zaman düzeltiyorum. İkazınız üzerine

düzeltiyorum. Eğer Mahkemeniz bu evrakın imzalı olduğuna dair bir kanaate sahipse Savcı Bey’in bu delillerin tamamını ben gönderdim demiş olmasına rağmen derhal Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazsın ya da araştırma ile ilgili re’sen karar alsın. Bu evrak gönderilmemiştir, oluşturulmamıştır, sahtedir. Bunun gönderilmiş olduğuna dair iddia yersiz ve yanlıştır. Şimdi bu belge EK-A’yı barındırıyor. EK-A’nın başka türlü gittiğine, birliklere ulaştığına dair bir iddia da yok. Ben özellikle Nejat Bek ile ilgili olarak bu konuyu şey yaptıktan sonra dilekçem de yer alan diğer açıklamalar çerçevesinde Nejat Bek ile ilgili olarak ve daha sonra Sayın Ayhan Taş ile ilgili olarak kısaca şunu söyleyeceğim; öncelikle şunu söyleyeyim, bütün müvekkillerin sorgusu tamamlandı. Sorgusu yapılmayan kalmadı. Ayhan Taş ile ilgili olarak, Sayın Ayhan Taş’ın dilekçede de ayrıntılı olarak yazdım. Emir subayını, böyle bir hareketin içerisinde gizli bir hareketin içerisinde olduğu değerlendirilen Ayhan Taş’ın, emir subayını ahlaki zafiyet içerisinde bulunduğu gerekçesi ile Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilecekler içerisinde gösterilmiş olmasına rağmen, dosyaya da savunması esnasında sunduk. çok başarılı bir subaydır kendisi, emir subayı. İsmen de tanırız kendisini, biliriz. Ayhan Paşanın kendisine o dönemde yani bir taraftan Silahlı Kuvvetlerden ilişiği kesilecekler listesinde yer verirken, diğer taraftan ödül ve takdirler verildiği bir personel olduğunu, bu çelişkinin askerlik içerisinde bir ciddi çelişki oluşturduğunu, teamüllere uymadığını, hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, yine 15. Kolordudan görevlendirmede yetkili personel listesine alınan, O da müvekkilim Behçet Alper Güney ile ilgili olarak amirlerinin, sıralı amirlerinin kendisine görevde gösterilen başarısızlık gerekçesi ile yazılı ceza vermiş olduklarını, bu tugaydan da 4 kişiden en kıdemsiz subay olarak üsteğmen rütbesinde Behçet Alper Güney’in isminin o listeye yazıldığını, bunu yazanın müvekkilim olamayacağını burada tekrar dile getiriyorum. Müvekkilim Salim Erkal Bektaş ile ilgili olarak, dilekçem de belirttiğim hususların yanında, iddianamenin 962. sayfasını, lehine bir tespit var. Bunu tekrar hatırlatacağım Mahkemenize. 65. Mekanize Tugay Komutanlığının seminer sunumuna ilişkin olarak hazırlanan CD’de suç unsuru bulunmadığına dair tespit, Sayın İddia Makamı tarafından yapılmış ve o tespit, iddianamenin o sayfasında bulunmaktadır. Müvekkilim Nurettin Işık, tahliye talebinde kendisi bulunacak. Ayrıca dilekçe vermişti. Özet olarak bildirecek. Müvekkilim Memiş Yüksel Yalçın bu hafta içerisinde sorgusu yapıldı ve kendisine yapmış olduğu sunuma ilişkin olarak bir soru soruldu. O sunumun, o bölümünün kimler tarafından hazırlanıldığına dair burada bir konuşma da oldu, beyanlar da oldu. Bunun dikkate alınmasını, müvekkilim Hasan Nurgören ile ilgili olarak, müvekkilim o tarihte akademi sınavlarını kazanmış ve akademide öğrenci olan bir subaydır. O dönemde Kara Harp Akademisi, Kara Akademisi Komutanı düzeltiyorum. Kara Akademisi Komutanı olan, bugünkü Genelkurmay Başkanımızdır. Şimdi şöyle düşünelim. Emrinde öğrenci olan subaylardan bazılarının, farz ve kabul edelim böyle bir girişimi var. Bunları fark etmeyen bir komutan, ben bunun mümkün olmayacağını değerlendiriyorum. Fark ettiğini değerlendiriyorsanız o da ayrı bir durum olur. O da o zaman bu işin içinde değerlendirilmesi gerekir. Müvekkilim sadece ve sadece bir dijital veride, çıktısı alınmamış bir dijital veride, yayınlanmamış bir dijital veri de isminin bulunması nedeni ile sanıktır

22

Page 23: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:23

ve 8 aydır tutukludur. Kendisi bu seminere katılmamıştır diyeceğim. Seminere katılmak suç değil zaten. Suç olsa idi, seminere katılan diğer 162 kişiyi de karşı sıralarda görürdük. Onlar da burada olmadığına göre seminere katılım bir suç değil. Müvekkilim bu konumunun özellikle değerlendirilmesini bekliyor, bekliyoruz. Hepsi bekliyor. Diğer müvekkilim Behçet Alper Güney, bu soruşturma konusu olan tarihte üsteğmen rütbesinde ve tugayda muhabere bölük komutanı olan bir subaydır. Bir EK-A görevlendirme listesini, 15. Kolordu Komutanı ve o Tugayın Komutanı beraber yapıyor olsalardı, tugay Komutanı, kurmay başkanı ve tugay komutan yardımcısı ve bir üsteğmeni yazmakla yetinirler miydi? Bu hareket yapılacak olsaydı, bu tugaydan bir tabur komutanı, tabur komutanları, şube müdürleri, kurmay başkanı olmaz mıydı? Bu listenin çelişkisini, yanlışlığını ortaya koymak için bunları teker teker söylemek zorunda hissediyorum kendimi. Behçet Alper Güney de sadece ve sadece EK-A listede isminin bulunması nedeni ile 8 aydır tutuklu sanık olarak karşınızda. Meslektaşım Kürşad Veli Eren’in müvekkillerinden Burhan Gögce, yine EK-A listede isminin bulunması nedeni ile sanık olarak karşınızda. Ancak kendisi bu seminer tarihlerinde yurtdışında, İspanya’da olduğuna dair resmi evrakları dosyaya sundu. Bunlar dosyada mübrezdir. Bunların dikkate alınmasını, artık bir an önce dikkate alınmasını bekliyoruz. Müvekkil Fatih Altun da aynı şekilde sadece isminin EK-A listede bulunması nedeni ile 8 aydır tutuklu olarak yargılanmaktadır. Aynı konumda olan müvekkiller gibi kendisi hakkında da başkaca hiçbir delil ileri sürülmemiştir. Sanıyorum sorgusu da 3 dakika içerisinde tamamlandı. Benzer konumda olanlarında aynı şekilde geçildi. Müvekkil Nihat Özkan da aynı şekilde EK-A’da isminin bulunması nedeni ile huzurunuzda tutuklu sanık olarak bulunmakta. Veli Murat Tulga da aynı şekilde, Veli Murat Tulga’nın babası 1960 darbesine katılmaması nedeni ile re’sen emekli edilen bir subaydır. Bunun sıkıntılarını yaşamış bir ailenin çocuğu olarak bugün bir darbenin içerisinde bulunduğu iddiası ile yargılanmaktadır. Bunun çelişkili bir durum olduğunu, hayatın olağan akışına aykırı olduğunu değerlendiriyoruz. Müvekkil Sırrı Yılmaz da sadece akademi de öğrenci o dönem ve EK-A listede isminin bulunması nedeni ile tutuklu sanık olarak karşınızda. Müvekkil Mustafa Erdal Hamzaoğulları ile ilgili olarak, akademide öğrenci olduğunu ve sadece isminin EK-A listede bulunduğunu belirtmek, düzeltiyorum. Mustafa Erdal Hamzaoğulları ile ilgili olarak, akademide öğrenci değil, müvekkilimiz bu tarihte yurtdışında 31.12.2002 tarihine kadar yurtdışında. 1 Ocak 2003 tarihinde yurda dönmüş. Ordu plan seminerinden 6 Şubat 2003 tarihinde 1. sicil amirince seminere katılmak ve sunum hazırlamakla görevlendirildiği zaman haberdar olmuştur. Aldığı emri yerine getirebilmek için elinde yeterli zaman bulunmaması nedeni ile 3. Kolordu Komutanlığının milli görevlerini icra eden 52. Zırhlı Tümen Komutanlığı çalışmalarından istifade ederek bir sunum hazırlamıştır. Ağustos 2003 tarihinde yurtdışı sürekli göreve gideceğinden, plan seminerinden hemen sonra, Nisan 2003’te yurtdışı sürekli görevine yönelik kurslar görmek için 3. Kolordu Komutanlığındaki görevinden ayrılmıştır. Ve Ağustos 2003 tarihinde Belçika’ya gitmiş, Ağustos 2005’te dönmüştür. Müvekkilin bu nedenle listede isminin bulunmasının çelişkili olduğunu düşünüyoruz. Bunu takdirinize sunuyoruz. Müvekkil Gökhan Çiloğlu ise sorgusunda da belirtti. Atılı suça ilişkin tarihlerde Erdek İlçe Jandarma Komutanıdır. Seminer ve seminer kapsamındaki faaliyetlere katılmamıştır. EK-A’da ismi bulunmamaktadır. İsmi, Jandarma Bölge Komutanlığı kritik görevler icra edecek personel listesinde yer aldığı için huzurunuzda tutuklu sanık olarak bulunmaktadır. Burada, bu listede isminin, kendisinin neden yer aldığına dair savunmasında ileri sürdüğü, belirttiği konuların haricinde bir şey söylemeye gerek yok. Bu konu kendisinin iradesi ile oluşmuş bir olay değildir. Bu liste doğru mudur, değil midir? Sahte midir? Bunları her aşamada söylendi bunlar. Bunların ötesinde farklı bir şey söylemeye gerek görmüyorum. Sayın Başkanım, 13 Haziran 2011 tarihli duruşmada dosyaya gelen belgeleri okurken, şöyle bir beyan da geçti, tutanaklardan okuyorum. Orgeneral, şöyle söyleyeyim tam olarak, İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünün 11 Mayıs 2011 tarih ve yazısı ekinde, belgeler ile 1 adet CD’nin incelenmesi neticesinde ofis isimli klasörde 4 ile numaralandırılan, üzerinde eski CD’lerden

23

Page 24: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:24

kurtarılanlar, 22.11.2009 hafıza ibaresi bulunan CD içerisinde, Ordu ve demokrasi isimli klasörde, Sayın Tolon isimli bir Word belgesinin bulunduğu, Orgeneral Tolon, karşı devrimi durduracak hareketi Çetin Doğan ve Fevzi Türkeri engelledi şeklindeki ibareler ile başlayan ve içeriği açık kaynaklardan temin edildiği değerlendirilen bu belgelerin hala Mahkemenizde görülmekte olan dosya ile ilgili olduğu değerlendirildiği, gönderildiği dediniz. Ben aynı zamanda Ahmet Hurşit Tolon’un 2008 yılından beri avukatlığını yapmaktayım. Biz bunun üzerine bazı başka iddiaları da cevaplayacak şekilde 01 Temmuz 2011 tarihli bir basın açıklaması yaptık. Bu basın açıklamasından konuya ilişkin bölümünü söylemek ile yetineceğim. 2005 yılında, bir internet sitesinde yayınlanmasına müteakip bu iddianın ve bilahare kaldırılan yazıda, müvekkilimiz Emekli Orgeneral Ahmet Hurşit Tolon’un Ege Ordu Komutanlığı yaptığı dönemde Emekli Tümgeneral Erdal Şenel’in kendisini ziyarete gelerek yapıldığı ileri sürülen görüşme tamamı ile gerçek dışıdır. Öncelikle müvekkilimizin Ege Ordu Komutanlığı yaptığı dönemde kendisine Sayın Erdal Şenel tarafından herhangi bir ziyarette bulunulmadığı gibi haberde iddia edilen içerikte bir görüşme hiçbir yerde, hiçbir zaman ve hiçbir kişi ile gerçekleştirilmemiştir. Bu konuya ilişkin açıklamamız o tarihlerde Anadolu ajansından alınmak sureti ile bazı sitelerde yayınlandı. Ben bu örnek olmak üzere 7 siteden alınmış çıktılar ile beraber basın açıklamamızı dosyada konu ile ilgili olduğu için gönderiyorum. Ben müvekkillerim ile ilgili olarak bihakkın tahliye talep ediyorum, saygılarımı sunuyorum efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Savaş Kırbaş: “Avukat Bey’in Adilcevaz ilçesi ile ilgili söylediğimi iddia ettiği söz ile ilgili söz almak istedim. Tabi ben bazı Avukat Arkadaşların sık sık bize yaptığı gibi Avukat Bey’in sözünü kesip araya girmek istemedim, sözünü bitirmesini bekledim. Avukat Bey, Adilcevaz ilçesi ile ilgili söylediğim söz sizin hatırladığınız gibi değildir. Bunu yanlış hatırlıyorsunuz. Tutanakları incelediğiniz de ne söylediğim açıkça görülecektir.”

Mahkeme Başkanı: “Peki, gönderdiğiniz basın açıklamasına ilişkin internet çıktı örnekleri de alındı. Öğle arası veriyoruz.”

Duruşmaya öğle arası verildi.Duruşmaya kaldığı yerden devam olunduMahkeme Başkanı: “Duruşmanın öğleden sonraki bölümüne başlıyoruz. Bir kısım sanıklar

müdafileri Av. Atakay Bala, Av. Hakan Coşkuner, Av. Durgut Can, Av. Mustafa Uluşahin, Av. Muammer Küçük, Av. Ayhan Nacak, Av. Metin Çetinbaş, Av. Necip Kibar, Av. Şeref Dede’nin duruşmaya iştirak ettikleri bildirildi. Devam ediyoruz talepleri almaya.”

Sanık Mehmet Ulutaş Müdafii Av. Durgut Can: “Mehmet Ulutaş müdafii Avukat Durgut Can.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, müdahiller vekili.”Müdahil Av. Necip Kibar: “(mikrofona konuşulmadığı için anlaşılamadı) belirtmek

istiyorum. Müdahiller.”Mahkeme Başkanı: “Pardon, pardon müdahiller vekili Necip Kibar olarak düzeltiyoruz.”Müdahil Av. Necip Kibar: “Evet.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”Sanık Mehmet Ulutaş Müdafii Av. Durgut Can: “Başkanım tutuksuz sanıklardan Hüseyin

Durdu henüz yeni geldi. Benim başka bir dosyada müvekkilimdi. Dün kaza geçirdiği için gelememişti. Uygunsa önce onun ifadesinin alınmasını, sonra talebimizi.”

Mahkeme Başkanı: “Talepler bitince vakit kalırsa alırız. Buyurun.”Sanık Mehmet Ulutaş Müdafii Av. Durgut Can: “Ben çok fazla uzatmak istemiyorum.

Çünkü dün talepler bitebilirdi, o yüzden bitmedi. Müvekkil Mehmet Ulutaş savunmasını geçen hafta yapmıştır, Cuma günü. Ben de ekleyeceklerimi ekledim. Çapraz sorgusu da tamamlandı. Konu bellidir. Savunmalarımızı tekrar ediyoruz. Diğer sanıkların ve müdafilerin yapmış olduğu savunmaların örtüştüğü ölçüde savunmalarına iştirak ediyoruz. Kendisinin bihakkın veya uygun görülecek bir tedbir ile tahliyesini talep ediyoruz. Şimdiki talebimiz bu kadar.”

24

Page 25: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:25

Mahkeme Başkanı: “Devam edelim.”Sanık Erdal Akyazan müdafii Av. Selda Uğur Akyazan: “Efendim ben de uzatmak

istemiyorum. Diğer tüm talepleri sanık vekillerinin ve sanıkların taleplerine katılıyoruz. Biz de tahliye talebimizi tekrarlıyoruz.”

Sanık Nuri Ali Karababa müdafii Av. Hatice Özgün Duman: “Az önce katılan avukatlar sayıldığında adım geçmedi. Bunu kayda alınmasını istiyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Şu anda geçti. Buyurun devam edin.”Sanık Nuri Ali Karababa müdafii Av. Hatice Özgün Duman: “Efendim ben de sözü çok

uzatmak istemiyorum fakat şöyle bir genel algı var. Yani suçun vasfı katalog suçlardan olması otomatik tutuklama sebebiymiş gibi algılanıyor. Mahkeme bu biçimde davranıyor. Ama aslında aynı zamanda aynı Mahkeme bunun tam tersini de söylüyor. Bunu nereden anlıyoruz. 195 sanığın 163’ü hakkında tutuklama kararı verildi. Demek ki katalog suç olması tutuklama için yeterli değil. Biz eğer tutuklama, tutukluluğun devamına karar verilecekse bunun ayrıntılı ve tek tek gerekçesini merak ediyoruz. Çünkü müvekkilimiz bize soruyor. Niçin buradayız? Biz bunun cevabını bilmiyoruz. Eminim Mahkeme biliyordur. Bize anlatsın. Biz bunu öğrenmek istiyoruz. Ve bihakkın tahliye talep ediyoruz. Teşekkür ederim.”

Bir kısım sanıklar müdafii Av. Uğur Sayaner; “Sorgusu ve savunması yapılan tüm sanıkların ve müdafilerinin savunmalarına aynen katılıyoruz. Taleplerimizi yazılı olarak Sayın Mahkemenize sunduk. Müvekkiller hakkında duruşmalardan vareste talebimiz var. Ve yargılama sonunda beraatlerini talep ediyoruz. Efendim talepler bittikten sonra bir kısım hukukçu arkadaşlarımız ile görüştük. Öncelikle tahliye konusunda kararlarınızı, daha sonra ara kararlarınızı yargı tekniği açısından uygulamanızı da ayrıca talep ediyoruz. Taleplerimiz bundan ibarettir.”

Bir kısım sanıklar müdafii Av. Eyyup Sabri Gürsoy: “Ben öncelikle müvekkillerimin ikisinin rahatsızlığını tekrar ile başlamak istiyorum. Malumunuz olduğu üzere Faruk Oktay Memioğlu balyoz iddiası ile Emniyete alındığında orada kanama geçirmiş. Savcılık ifadesini aldıktan sonra tutuklamaya dahi gerek görmeden kendisini serbest bırakmıştır. Herhangi bir tutuklamayı gerektirecek suç unsuru bulamayınca mahkemeye sevk gereği dahi duymamıştır. Kendisi Emniyette kanama geçirdiği zaman ifadeden kaçınmamış, ifadesini verip serbest kalır kalmaz da hastaneye giderek bu kanamanın kolon kanserinden dolayı meydana geldiğini öğrenmiş ve bağırsağı 30 santim kesilmiştir. Şuan sandalyede otururken dahi ızdırap çekmektedir. Hele ki duruşmanın ara karar verilecek diye bekletilmesi esnasında iyice ızdırabı da artmaktadır. Mehmet Yoleri ise Mahkemede herhalde bilmeyen, izleyicilerden bilmeyen kalmadı. Malumunuz olduğu üzere tedavisi için Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine diye gönderdik. Meğer hastane değil tımarhaneden beter, akıl hastanesinin cezaevi bölümünde bir hücreye kapatıldı. Yemeği kapının altından verildi. Tuvalete gitmek için bağırıp seslendiğinde kimse gelip kapıyı açmadı, pet şişelere ihtiyaç gidermeye başladı ve öyle bir hale geldi ki dışarıdan gelen televizyon sesinde Erbakan’ın öldüğünü duyunca Erbakan ile konuşmaya bile başladı. Doktoruna ben Erbakan ile konuştum dediği zaman da doktor sen hayal görmüşsündür dedi. Bunları hep anlattım, tekrar oluyor. Mehmet Yoleri’ye doktoru, Mehmet Haberal’ın doktoru tutuklandı diye tedaviden bile kaçındı, hemen buraya gönderdi. 15 günde bir de bana gönderin şeklinde. Mehmet Yoleri’yi şuan koğuşundaki komutanları, arkadaşları tedavi etmekte ve terapide bulunmaktadır. Eşi de malumunuz olduğu gibi bey’inin balyoz olayı çıktığında kanser oldu. Hale kemoterapileri ve radyoterapisi devam ediyor. Yanında da hiç kimse yok. Tek başına, ara sıra buraya gelip de kocasını görmeye çalışıyor. Bu konumda işkence çekiyor, ızdırap çekiyor. Suçlu, suçlu da değil. Onun imzası denilen evrak Emniyet rapor yazdı bu imza ona ait değildir dedi. Bunları daha önce söylediğim için detaylara fazla girmek istemiyorum. Bütün bu savunmaları yapmıştım. Kemal Gönüldaş’ta ise kendisine sen MEBS’te görev yaptın dendi, iddianamede. Halbuki orada Yarımburgaz’da görev yapmadı. Harekat eğitim müdürüdür dendi.

25

Page 26: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:26

Harekat eğitim müdürü de değil. 2002’den emekli olduğu 2007’ye kadar denetleme kurulunda görev yaptı. Ben bütün yapılan savunmalara aynen iştirak ediyorum, daha önceki. Burada yapılan yargılamanın ben bir yargılama olduğuna değil, devletin bir terörü olduğuna inanıyorum. Ve ne yazık ki kendi üstlerinden yargıya biz karışamayız, müdahale edemeyiz diyerek demeçler vererek bu yükü sizin üstünüze attılar. Siz de bu yükten kurtulun. Müvekkillerim ve tüm sanıkların tahliyesine karar vermenizi talep ediyorum. Teşekkür ederim.”

Sanık Mehmet Otuzbiroğlu müdafii Av. İlkay Koyuncu: “Efendim benim talebim değil, iki tane ricam olacak. Neden talep olmadığı da izah edeceğim. Öncelikle gün sonunda müvekkilim ile ilgili verilecek olan tutuklamanın devamına ilişkin kararda iki satır da olsa ayrı bir gerekçe yazılmasını rica ediyorum. Talep değil çünkü nasıl ki sabah sanıkların yoklamasının yapılmasını talep edemezsek, zaten olağan bir şey ise CMK 101’e göre hukuki durumun ve fiilin zaten belirtilmesi gerekiyor. Biz bunu göremedik. Açıkçası dilekçe yazmakta dahi zorlanıyoruz artık. İkinci ricam ise, efendim artık biz burada ne yaptığımızı, niye burada olduğumuzu bilemiyoruz. Çünkü bir müdafii arkadaşımız çıkıyor veya sanıklardan biri çıkıyor bir sunum yapıyor ve diyoruz ki biz bu belgeler sahte. Sonra hiçbir şey olmamış gibi çapraz sorgusuna geçiliyor. Sorular soruluyor. Sen şunu tanıyor muydun? Şunun ile beraber aynı yerde görev yaptın mı? Sonra başka bir arkadaşımız çıkıyor, sunum yapıyor. Diyoruz ki bu belgeler yine sahte. Biz ne yapıyoruz efendim burada? Sahte belgeler var diyoruz. Sahtedir diyoruz. Delillerin değerlendirilmesine geçilmesini bekliyoruz ama ikinci bir balyoz geliyor. Sanık sayısı artıyor. Artık sanık sayısını bilmiyoruz. 196 sanık ile başladık diyoruz, o bile doğru değil. Bir sanığın kimlik bilgileri yanlıştı 195’e düştü. Ne olduğu, kaç kişi yargılandığı belli değil bu dava. Ondan sonra şimdi benim endişem bu duruşma yine bir Perşembe gününe bırakılacak ve ondan önceki Pazartesi, Salı günü üçüncü balyoz davasının sanıkları buraya gelecek. Salı günü iddianamenin okunması tamamlanacak ve bu davaya dahil edilecekler. Yaklaşık 100 kişi. Ve biz yine bir Meslektaşımız çıkacak, bu belgeler sahtedir diyecek. Sanıkların çapraz sorgusunu yapacağız ve tekrar devam edeceğiz. Artık ne yaptığımızı ben anlamıyorum. Niye geldiğimiz bilmiyorum. Dediğim gibi en azından bir gerekçe verilse bir kararda biz en azından dilekçe yazarken bir nebze bir şeyler ifade edebiliriz diye düşünüyorum. Efendim üçüncü bir husus da bir Meslektaşımız biraz önce söyledi, bu duruşma karara gidiyor dedi. Bu dava karara gidiyor dedi. Ancak kararda ne yazacak açıkçası anlayamıyoruz dedi. Ben Sayın Mahkemenin kararı olduğunu düşündüğüm ya da gazetede okuduğum bir bölüm var, müsaadeniz ile okumak istiyorum. Yanlışsa düzeltebilirsiniz. Dediğim gibi karar yok çünkü bende. 10 Ağır Ceza diyor ama zannedersem DHKPC ile alakalı. Kararda şöyle bir ifade var beni endişelendiriyor. Günümüzde bilgisayar sistemlerine kayıt edilmiş, iletilmiş verilerle ilişkisi olmayan çok az suç kalmıştır. Dijital veriler değerlendirme kapsamına alınmaz ise adaletin tesisi konusunda ciddi aksamalar olur. Efendim bizim kararda da böyle bir ifadenin geçmesinden endişe ediyorum. En azından böyle bir ifade geçecek ise o belgelerin o bilgisayarlardan çıktığına dair bir bilirkişi incelemesi veya bir değerlendirme yapılmasını tekrar ediyorum, rica ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “O heyette biz var mıyız? Okuduğunuz kararın heyetinde biz var mıyız?”

Sanık Mehmet Otuzbiroğlu müdafii Av. İlkay Koyuncu: “Efendim Heyet önemli değil, 10 Ağır Ceza Mahkemesi diyor. Bir bütünlük olduğunu düşünüyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Hayır hakim kendi oyundan sorumludur. Mahkemenin görüşü diye bir şey olmaz. Her hakimin kendi görüşü vardır.”

Sanık Mehmet Otuzbiroğlu müdafii Av. İlkay Koyuncu: “Sayın Başkan.”Mahkeme Başkanı: “Kendi hukuk bilgisi vardır.”Sanık Mehmet Otuzbiroğlu müdafii Av. İlkay Koyuncu: “Sayın Başkan. Muhakkak öyledir.

Ancak.”

26

Page 27: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:27

Mahkeme Başkanı: “Şimdi burada bir sene iki sene önce çalışmış heyetin verdiği kararda ben kendimi bağlı hissedemem. Ben kendi hukuk bilgim ile kendimi bağlı hissederim.”

Sanık Mehmet Otuzbiroğlu müdafii Av. İlkay Koyuncu: “Efendim zaten bağlı hissetmeniz diye bir şey de söz konusu değildir. Malumunuz.”

Mahkeme Başkanı: “Yani o kararın ben hangisi olduğunu tahmin ediyorum ama onun karar heyetinde 3 hakim de yok orada yani. O karar heyetinde. O Beşiktaş’taki heyetin kararı olması lazım.”

Sanık Mehmet Otuzbiroğlu müdafii Av. İlkay Koyuncu: “Efendim zaten temennimiz ortak, bu ifadenin bizim kararımızda yer almamasını ümit ediyoruz.”

Mahkeme Başkanı: “Yani bizim bir öngörüşümüz olarak sunulmamalı o. O zannediyorum o duruşmaya bir kere çıktım. Yani Başkan olduktan sonra Beşiktaş’taki duruşmalara katıldığım zamanlarda bir kere onun duruşmasına çıktım. Dosyayı da biliyorum. Karar duruşmasına bizim buradaki Silivri’deki duruşmalarımız sırasında olmuş. Oradaki heyet o dava hakkında bir karar vermiş.”

Sanık Ahmet Yavuz müdafii Av. Selim Yavuz: “Biz yazılı tahliye talebinde bulunmuştuk. Bunu tekrar ediyoruz ve müvekkilimizin tahliyesini talep ediyoruz.”

Bir kısım sanıklar müdafii Av. Refik Ali Uçarcı: “Ben konu ile ilgili olarak Sayın Başkan, Sayın Üyeler, Sayın Cumhuriyet Savcısı öncelikle bu davanın soruşturma aşamasının ilk başladığı döneme dönmek istiyorum. Bu konu ile ilgili yaşadığımız bir olayı Sayın Mahkemeye de sunmak istiyorum. 24 Şubat 2010 tarihinde bir müvekkilim ile bağlantılı olarak Emniyette yaklaşık 170 sayfaya yakın ifade verdikten sonra balyoz, sözde balyoz operasyon planı ile ilgili yapılan bütün işlemlerin ne olduğu, ne içerdiği, soruların nitelikleri ve değerlendirmeleri konusunda çok geniş bir bilgi sahibi oldum. Özellik mesleğime müfettişlik olması ve daha sonra avukatlığa başlamış olmam dolayısı ile de sorulan sorular ile bu sorulara ilişkin değerlendirme yapma imkanım çok daha da yüksek nokta da oldu. Sebebi de her ne kadar kısıtlama kararı dolayısı ile biz belgeleri, kanıtları bu suçlamaya ilişkin, iddialara ilişkin, değerlendirmelere ilişkin, dijital ortamdaki verileri görmemiş isek de sorulan sorular, bu soruların içerikleri üç aşağı beş yukarı olayın boyutlarını bütün kapsamı ile göstermişti. Cumhuriyet Savcısına gittiğimizde Emniyetteki sorgulama bittikten sonra. Cumhuriyet Savcısı o tarihteki müvekkilime yönelik olarak bu planı siz hazırladınız, bu planı sizin bilgisayarınızda bulduk şekli ile bir hitapta bulundu. Bunun üzerine Sayın Savcıya bunun bir suçlama olduğunu halbuki biz oraya sorguya gittiğimizi ve suçlamadan vazgeçerek sormak istediği hususlardaki sorularını yöneltmesini istedik ve sorularında önündeki 169 sayfalık beyanımızda bulunduğunu belirttik. Bunun karşılığı olarak Sayın Savcı dedi ki 1. Ordu Komutanlığından Bursa ve mülhak illere yönelik olarak yazılmış filan tarihli yazı, oradan şu tarih şu sayı ile geriye dönmüş ve bu konudaki yazı sizin bilgisayarınızda bulunmaktadır. Bunun üzerine Sayın Savcıya bir soru yönelttim. 1. Ordudan çıkan belgeyi görmek istiyorum. Bunun karşılığı olarak müvekkilimin bilgisayarında bulunduğu iddia edilen plan ile ilgili olarak el koyduğunuz hard diski görmek istiyorum. Aldığım cevap çok ilginçti. 7 yıl önceki hard diski ben nereden bulayım Avukat Bey dedi. Bir o noktadan başladık ve 2011 yılının 14 Ekimine kadar bu dava ile ilgili çeşitli ve sanıkların tamamı, 283’teki sanıkların tamamı savunma yaptılar. Bu savunma çerçevesinde bütün sanıklar dijital ortamda yapılmış, dijital ortamda iddialara esas tutulmuş bütün verilerin gerek hukuka aykırılığını, gerek sahteliğini, gerekse düzenlenmeleri itibari ile itibar edilmesi mümkün olmayan deliller olduğunu gerek savunmaları ile gerek sunuları ile gösterdi. Ben bu 283 Esas sayılı dosya ile bağlantılı olarak Sayın Mahkemeden 2 tane talebim var. Bunlardan bir tanesi mutlaka tutukluluk halinin kaldırılmasına ilişkin karar verilmesi verilmemesi aşamasının da dışında, delil denetlenmesinin yapılmasına ilişkin kararı bu gün itibari ile vermenizi talep ediyorum. Ayrıca bir ikinci talebim daha var. Bu Emniyetteki ifademiz sırasında ve daha sonraki yaptığımız incelemelerde gördüğümüz çok önemli bir husus daha var. Egemen harekat planı ile ilgili olan verileri

27

Page 28: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:28

incelediğimizde egemen harekat planının jargon dediğimiz kullanılan tümceler ve bilgi akışına ilişkin yazılım şekli 2002-2003 yılına ilişkin bir çizgi izliyordu. Ama sözde balyoz operasyon planı olarak geçen planı incelediğimizde, özellikle planın jargonunun 2007 ve 2009 arasındaki geçen süreçte kamuoyunda yer alan değerlendirmeler, siyasi düşünceler ve içerikleri içerdiğini gördüm. Özellikle bu planın bir bilirkişi marifetiyle söylediğim jargon yönünden de bir bilirkişiye inceletilmesini talep ediyorum. Bunun dışında 2011/142 Esas sayılı davaya ilişkin olarak müvekkilim Deniz Kurmay Kıdemli Albay Halit Nejat Akgüner ile ilgili olarak Mahkemeniz nezdinde 03/10/2011 tarihindeki birleştirme kararı ile sizin de bildiğiniz gibi buraya bağlantı yapıldı, birleştirildi. O tarihte ve 15/08 itibari ile müvekkilim savunma yapma imkanı bulamadı. Biz avukat olarak savunma yapma imkanı bulamadık, sadece tahliyeye ilişkin taleplerimiz oldu. Bu bağlamda ben 2011/142 Esas sayılı dosyadaki belgeler çerçevesinde müvekkilim halen savunma vermemiş olduğundan, bu bağlamda gerek savcılıkta gerekse sorgu yargıçlığındaki karşılaştığımız hukuka aykırılıkları dile getirmek sureti ile tutukluluğun kaldırılmasına ilişkin talebim olacak. Bunun ile ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Savcılığına müvekkilim ile ilgili olarak yazı ekinde bir takım belgeler sunduk, sağlığı ile ilgili belgeler idi. 2001-2003 yıllarındaki dönemde geçmişti bu sağlık konuları ile bağlantılı hususlar. Savcılık bu konu ile ilgili gerek soruşturma aşamasında gerekse iddianamede herhangi bir hususu belirtmekten nedense kaçınmış ve hiçbir husus yer almamış. İkincisi, müvekkilim Donanma Komutanı tarafından 2002-2003 yıllarını kapsayan dönem içerisinde her ne kadar istihbarat, Donanma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü olarak görevli ise de Donanma Komutanın verdiği yazılı emir üzerine Deniz Tarihi Arşivi hazırlanması ile ilgili yaklaşık 2002 yılından 2004 yılı başına kadar süren bir süreçteki farklı bir görevi yerine getirmişti. Bunun ile ilgili belge ve kanıtları sunduk. Nedense iddianamede bu hususta da herhangi bir lehe delil olarak değerlendirme görmedik. Diğer taraftan özellikle iddianameye baktığımızda iddianamede bir cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya ıskat etmeye yönelik bir suçlama geliyor. Bu suçlama özellikle suçlamanın yapılışı, iddianamenin düzenlenişi itibari ile 5237’nin 312. maddesine dayalı bir nitelikte bir düzenleme. Ama suçun işlendiği tarih itibari ile baktığımızda 765 Sayılı Türk Ceza Kanunun 147. maddesine dayalı olduğunu görmekteyiz. Suçun işlendiği tarih itibari ile. Bu çerçevede baktığımızda özellikle bu suç ile bağlantılı olarak dava nihayetinde davanın maddi ve manevi unsurlarının mevcut olmamasına dayalı olarak beraat kararı verilmesinin kuvvetle muhtemel olması, şüphelinin kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olguların varlığı, şüphelinin davranışları, delilleri yok etme ya da değiştirme, tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılmasına girişimde bulunma hususlarında kuvvetli şüphe bulunmasına ilişkin soruşturmayı yürüten 250. madde ile yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından iddianamede hiçbir delilin ortaya konulamamış olması, tutuklama aşamasında da bu delillerin hiçbir suret ile açıklanmamış, yer verilememiş olması ve rutin kelimelerden ibaret açıklamalar ile tutuklamaya karar verilmiş olması karşısında, ayrıca 15/08/2011 tarihinde tutukluluğun kaldırılmasının reddine ilişkin kararınıza yapmış olduğumuz itiraz İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı ile 2011/972 Sayılı değişik iş kararı ile reddedildi. Bu ret kararında sanıkların üzerine atılı suçun önemi ve atılı suç için öngörülen ceza süresi, atılı suçun vahamet arz eden niteliği, dosyadaki bilgi ve belgeler gözönüne alındığında itiraza konu tutuklama ve tutukluluk hallerinin devamına karar verilen sanıklar açısından kuvvetli suç şüphesinin var olduğu, ayrıca sanıkların delilleri karartma ve yeni delil elde edilmesine engel olma tehlikesinin bulunduğu, sanıklar hakkında bu aşamada Ceza Muhakemesi Kanunu 109 ve devamı maddelerindeki adli kontrol hükümlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağı anlaşılmakla talebin reddine şeklinde bir karar verildi. Öncelikle bu kararı biraz irdelemek istiyorum. Tutukluluk hallerinin devamı yönündeki karara itiraz eden sanıklar ve müdafilerinin itirazlarının reddi şeklinde verilen bu karar kesinlikle yukarıda daha önceki yapmış olduğumuz müracaatlarda da belirttiğimiz şekli ile gerekçelere dayalı olarak yapılmış bir açıklama değildir. Sadece kanunda

28

Page 29: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:29

yer alan tümcelerden ibaret bir gerekçe olarak ortaya konulmuştur. Halbuki yasa bu ileri sürülen değerlendirmelerin tamamının açık, net gerekçelere bağlanmasını söylemektedir. Bir defa tutukluluğun kaldırılmasının reddine itiraz talebinin reddi konusundaki karar belirtilen gerekçelerde soyut açıklamalar içermesinden dolayı hukuka uygun değildir. Atılı suçun vahamet arz eden niteliği kavramına ilişkin olarak müvekkilimizin hangi davranışın hükümeti görevini yapmaktan alıkoyan icra eylemi olduğu hakkında hiçbir maddi kanıt ortaya konulamamış ve iddianamede de mevcut olmaması karşısında bu suçun vahamet arz eden niteliğinin de hiçbir anlam ifade etmediği ortaya çıkmaktadır. Ayrıca vahamet arz eden, cebir ve şiddet eylemlerine ait hangi fiiller yapılmıştır? Bu konuda da hiçbir açıklık olmadığı gibi Soruşturma Savcılığınca herhangi bir kanıt da ortaya konulamamıştır. Bu çerçeve içerisinde değerlendirmelerimize devam ettiğimizde Sayın Mahkeme tarafından tutukluluk durumunun bugün yapılacak değerlendirmede özellikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5/3 ve 6. madde hükümlerine dayalı bir şekilde değerlendirilmesini ve ayrıca geçen celselerde Meslektaşımın belirttiği şekli ile Avrupa İnsan Hakları Komisyonu tarafından düzenlenen raporda ve özellikle de bu komisyonun komiseri olarak Türkiye’ye gelip değerlendirmeler yapan Thomas isimli komiser tarafından yapılmış değerlendirmeleri de 03.10.2011 tarihli duruşmada Mahkemeye sunmuştum. Onları tekrar etmeye gerek görmüyorum. Bu gerekçelere dayalı olarak müvekkilimin bihakkın tahliyesini, eğer tutukluluk halinin kaldırılması konusunda bir aksi kanaatiniz varsa adli kontrol tedbirlerinden birisine başvurarak tutukluluk halinin kaldırılarak serbest bırakılmasına karar verilmesini talep ediyorum. Teşekkür ederim.”

Sanıklar Emin Küçükkılıç, Halil Kalkanlı müdafii Av. Deniz Çil: “Efendim biz dün UYAP’dan taleplerimizi içerir dilekçemizi göndermiştik. Bugün herhalde dosyaya girmiştir. Dilekçemizi tekrar ediyoruz. Müvekkillerin tahliyesini talep ediyoruz. Teşekkür ederim.”

Sanık Levent Erkek müdafii Av. Doğukan Ünüvar: “Hem tekrardan kaçınmak, hem savunmaların biran evvel tamamlanması, hem de müdafileri burada bulunmayan sanıklarında en az tutuksuz yargılanmak ya da tahliye taleplerini değerlendirmek için 2 kelime söylemesi için çok uzatmayacağım. Lehe delillerin göz ardı edilişi, aleyhe olan delillerin sahteliği, tutukluluğun gerekçeleri, tutukluluğun süresi, yazılı ve görsel basındaki habere duyarsızlık bunların hiçbirini anlatmayacağım. Sadece deminden beri tek düşündüğüm bir şey var. Bundan 20 ay evvel, 20-22 ay evvel Levent Bey ile ilk kez karşı karşıya geldiğimizde sizin hakkınızda takipsizlik kararı var denildiğinde bugün beşinci kez tahliye talep edebileceğim hiç aklımın ucundan geçmemişti. Bugün Levent Bey ile ilgili beşinci defa tahliye talebinde bulunuyorum. Kendisi suçun işlendiği iddia edildiği tarihte 25 kuruşluk bir CD hazırladığı iddia ediliyor. Bu CD’yi hazırladığı iddia edilen tarihte Akdeniz’in tam ortasında, gemisinin başında NATO görevinde. Tamamen imkansız, fiilen imkansız bu suçu işlemesi. Dolayısı ile bu dava hem Levent Bey bakımından, hem de diğer tüm sanıklar bakımından fiilen çöktü, tamamen çöktü. Açıkça ortaya konmuş. Defalarca bu tüm sanıklar ve diğer tüm müdafiler tarafından, Meslektaşlarım tarafından defalarca ortaya kondu. Ama buna rağmen ben bugün beşinci defa tahliye talebinde bulunuyorum. Daha fazla uzatmamak ve diğer tüm sanıkların da söz alması anlamında Levent Bey’in ve diğer tüm sanıkların tahliyesine değil, derhal beraatlerine karar verilmesini talep ediyorum.”

Sanık Sinan Topuz müdafii Av. İnan Yılmaz: “Sayın Mahkeme Heyeti ben birkaç dakikanızı çalmak zorunda hissediyorum kendimi ve tabi ki diğer savunman arkadaşlarımın çok açık biçimde dile getirdiği hususları tekrar etmekten kaçınacağım. Ama birkaç tane cümlenin sizin zihninizde önemli bir yer tutması gerektiğine inanıyorum. Ben size ne diyeyim ki diyen çaresizlikli bir savunma var burada. Ben ne isteyeyim ki ben daha ne diyeyim ki. Herhalde bu tür ceza yargılamaları fazla arabesk bir tarza dönüşmeye başladı. Toplumların tarihinde böyle olağanüstü yargılama dönemleri vardır ve olağanüstü mahkemeler vardır. Ve olağanüstü mahkemelerde olağanüstü kararlar vardır. Bizim Cumhuriyet tarihimiz bu açından şanslı bir pratiğe sahiptir. Ben bir tek şeyi söylemekle yetiniyorum. Hukuksal bir süreç olarak gözüken bu

29

Page 30: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:30

süreçlerin sonunda utananlar, bir dönem kahraman gibi gözükmüş olabilirler. Bu hukukçu olarak herkesin üzerinde ağır bir yük olarak durmaktadır. Dilerim tarihimiz böyle tekrarlardan bizi alıkoyar. Sayın Mahkeme Heyeti. İzninizle buradan kendi sözlerimiz yetmiyor diye, aklımızda tutalım diye hocalarımıza başvuruyoruz. Ceza Muhakemesi Kanunu söylem halinde, muhabbetin esnasında sanık hakları Anayasasıdır. Ceza Muhakemesi Kanunu sanıklar için çıkartılmıştır. Oradaki haklar sanıklar için düzenlenmiştir. Kralların, imparatorlarının buyruklarına hak ve adalet anlayışı ile itiraz etmek için bu kurallar konmuştur. Dolayısı ile sanık hakları yargılamanın özüdür. Şimdi burada bazı prensipler var. Bunu hepimiz biliyoruz. Suçsuzluk karinesi, şüpheden sanık yararlanır gibi meseleler. Siz arkanızda toplumların, ulusların, insanlığın, küçücük bebeklerin iyilik dolu duygularının, şereflerinin, haysiyetlerinin kudreti ile insanları mahkum ediyorsunuz. Özgürlüklerinden mahrum bırakıyorsunuz. Bu bize, kürsülere, cübbelere ait bir yetki ve kudret değildir. Arkasında onurlu bir dünyanın yarattığı pratik bir birikim vardır. Dolayısı ile kahramanları sizler ve bizler değilsinizdir. Bu kararlar tarihe notlardır. Üzerinden bazen 20 geçer, bazen 30 yıl geçer ama her zaman ortaya çıkar. Ama bize bu kudreti veren, bize bu yetkiyi veren milletin kendisidir. Dolayısı ile bu çerçevede bu işe kafa yoran insanların bazı ifadelerini aktarmak zorunda kalacağım. Bir kişi hangi fiile Ceza Kanununu ihlal ettiği, mahkeme önünde çözülmek üzere iddianamede gösterilir. Dolayısı ile iddianamede fiilin kendisi belirsiz olamaz. Buna biz şeklen bir iddianame demiş olsak bile cezai uyuşmazlık, bu durumda ancak mahkemece belirlenebileceğinden, çünkü iddianamede biz ne olduğunu yazamadık ya ama iddianame önümüze geldi. Dolayısı ile Mahkeme bir zihin jimnastiği yapacak gibi kalacağından, biz buna davasız yargılama diyoruz. Davasız yargılama nedir? Davasız yargılama tahkik sistemidir. Yani ortaçağ kilisesindeki engizisyondur. Dolayısı ile bizim karşımızda bir iddianame var. İddianamede de bazı iddialar var. Benim müvekkilim ile ilgili iddialar şunlar. 2 tane belge hazırlamış. 1 tanesinin tarihi 4 Kasım 2002. Bu belgede birileri raportör, birileri kurye. Ama belge balyoz hareket planı kapsamında hazırlanmış. 4 Kasım 2002 tarihinde iddianame gereğince gene bir balyoz harekat planı yok. Dolayısı ile olay tarihinde kendisinin olağanüstü bir sıfatı ve yetkisi bulunmayan müvekkilim henüz dünyada, henüz memlekette gündemde olmayan bir planın koordinasyonunu yapıyor. Yani buna doğmamış bebeğe mi, ölmemiş bebeğe mi, birisine kefen mi diyorlardı, zıbın mı diyorlardı?”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu, söyledikleri anlaşılamadı.Sanık Sinan Topuz müdafii Av. İnan Yılmaz: “Ha oymuş. İkinci iddia ise şu. Benim

müvekkilim gene bu sefer 2 Ocak 2003 tarihinde aynı müneccim edası ile tutmuş henüz ortada oraj planı yokken oraj ile ilgili koordinasyon yapmış. Eğer iddianamede Savcılık Makamı o yazdığı sayfalarca, yüzlerce, binlerce hikayenin tamamına inanıyorsa benim müvekkilim hakkındaki iddiaları hemen düşürmelidir. Aksi takdirde sadece benim müvekkilimin pozisyonu gereğince bile, olmayan bir plana koordinasyon ve kuryelik yapan bir gerçeklik aynı iddianamenin içerisinde olmuş olacaktır. Dolayısı ile şunu demek istiyorum. İddianamenin kendisi bizzat benim müvekkilimin suçsuzluğunu gösteriyor. Sayın Mahkeme Heyeti. Huzurunuzda pek çok Meslektaş, pek çok sanık bu dijital, kurmaca, işte neyse kayıtlarla ilgili olaraktan, o kadar çok fazla sunum yaptılar ki ben büyük bir çoğunluğunda bazen şaşırarak bunları izledim ama bir Meslektaşım celselerce çırpındı. Sayın Başkan size bir şey göstereceğim ve dava düşecek. Bir şey göstereceğim dava düşecek. İlgilenme gereği bile hissetmediniz. Bunu niye söylüyorum? Suçsuzluk karinesi nedir? Suçsuzluk karinesi öncelikle yargılama yapan Mahkemenin sanık hakkında önyargısız bir yargılama pratiği gerçekleştirmesini gerektirir. Yani sanığın suçlu ya da suçsuz olduğuna karar verip yargılama yapamazsınız. Sayın Başkanım bir Meslektaş tahliye vermeyeceksiniz ama hadi istiyoruz diye biliyor. Acaba bu sadece Meslektaşların kendi kusurları mıdır? Bu izlenim yanlış bir yerden mi kaynaklanıyor. Sayın Mahkeme Heyeti. Birleştirme konusunda usulde yeri yoktur diye savunmaya söz vermediniz. Bir Meslektaşım koşarak peşinizden yakalamaya çalıştı ama yakalayamadı. Elindeki dilekçeyi

30

Page 31: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:31

sadece sallamakla yetindi. Efemdim bir şey söylemek istiyorum. Bizden önce, biz balyoz 2’de yargılanıyoruz. 3’ün geldiği biliyoruz. Bunların daha önce başka bazı dosyalarda 15’e, 45’e kadar gittiklerini biliyoruz. Bizden önce 200 tane sanığı sorguladınız ve şu anda 225 olduk, bir süre sonra 350 olacağız. Dosyayı birleştirme konusunda usulde Savunamaya bir imkan verilmemiş olunabilir. Ama ben size basit bir şey soracağım? Benim müvekkilimin yokluğunda burada 200 tane adamı dinlediniz ve sorular sordunuz. Şimdi ben sizden yasadaki hakkım gereğince, 215 yanılmıyorsam ezberimde değil. Sırayla savcıya sorulur, katılana, savcıya, sanığa sorulur. Ben şimdi size desem ki ben bu daha önce dinlenenler ile ilgili olaraktan 200 tane soru sormak istiyorum desem, bunu icra edebilir miyiz? Ama Ceza Muhakemesi Kanunu öyle kanundur ki sanığın bir tanesi bile suç ortağı, tanık, bilirkişi gibi bir tanesine ya çağırın soru soracağım dediğinde, çağırın soru sorsun diyor. Bunu şunun için söylüyorum. Mahkemenizin saygınlığı, İddia Makamının saygınlığı, Savunmanın saygınlı yargılama pratiğinin beraberce öznesi olmamızdan kaynaklanıyor. Yani İddia Makamı saygındır, Sayın Heyetiniz saygındır, e Savunma da bu kadar çaresiz, bu kadar şey değildir yani. Savunmanın da bir kıymeti harbiyesi vardır. Buradaki Meslektaşlarımızın büyük çoğunluğu bir süre önce sizin Meslektaşlarınızdı ve biz size Meslektaşımız diyoruz. Yani onun için sizin de belki bir süre sonra, inşallah nasip ederse geleceğiniz yer bu sıralardır. Savunmanın hakları konusunda Mahkemenizden biraz fazlaca özen rica ediyorum. Bu yasada karşılıdır ama celse arasında atlanıyor olabilir. Dikkatinizi celp etmek istedim. Bir hususu belirtmek istiyorum. Mahkemenizde bir kanaat oluştu mu, elbette ki oluşmamıştır. Fakat bu delillerin sahteliği konusunda ben bilirkişi incelemesi isteyeceğim dediğimde 1’nci balyozdaki Meslektaşlar bana güldüler. Ya orada da çok su aktı onun üstünden dediler. Ya ama dedim, yani dosyada bir tane sahte değil gerçek var. Ortada bir sahtelik var. Nasıl gidereceğiz bunu? Şimdi Sayın Başkan Mahkemeniz tahliye taleplerini, yazılı tahliye taleplerine çoğu zaman cevap vermiyor. Benim bu yönde 3 tane dilekçem dosyanızda bulunuyor. Fakat ben asıl şunu merak ediyorum. Bu delillerin sahteliği konusunda ve gerçekliği konusunda bir tartışmayı biz üstün bilgisayar bilgisine sahip değiliz. Sizin böyle bir meziyetiniz var mı bilmiyorum. Acaba aleni olarak çözebilecek miyiz? Yani bu çünkü objektif bir delil kıymetli, dönüştürülebilecek bir dışsal bir varlıksa, bir zihin süreci değilse acaba müştereken yani avukatlar, mahkeme, sanıklar, katılanlar, savcılık beraberce biz bunu çözebilecek miyiz? Dışarıdan gördüğümüz şeyin tarifini gözlerimiz açıkken yapabilecek miyiz? Bu çok önemlidir. Mahkemeniz bu yönde bizim zihin egzersizlerimiz yetersiz olsa bile bu dijital CD’yi taşınabilir bellek gibi sonradan üretilmesinin son derece basit olduğu ve burada bir sürü sunum ile gösterildiği, bu delillerin huzurunuzda gerektiğinde çağırılacak bilirkişiler ile burada dinlenecek, sorgulanacak kimseler ile çözülmesi muhakkaktır. Bu yapılmadan verilecek bir karar hukuki bir nosyona sahip olmayacaktır. Sayın Başkan son bir hususu daha belirterek bitirmek istiyorum. Hukuk’ta edebiyat iyi bir şey değildir. Fakat bu tür davalar da nedense biraz dokunaklı gelişiyor süreç. Mahkemeler özünde şefkat ve sevgi kanallarıdır. Ve cesaretli insanların özgür düşüncesi ile yaptıkları bir pratiktir. Yargılama süreci insanlığa inançla ancak yapılabilinir. Dolayısı ile sahip olduğumuz ve devraldığımız o üstünlük, o kudret ancak sevgi ve şefkat ile beraber harmanlanırsa zorbalık olmaktan çıkar, inandırıcı ve adil olur. Ben bu nedenle Mahkemenizin hiçbir düşünceye, hiçbir simgeye, hiçbir insana, etnik sosyal hiçbir kimliğe ait referansa bağlı olmaksızın karar verileceğine inanmak istiyorum. Ve bu nedenle de sahteliği konusunda bu kadar paçasından akacak kadar düşmüş deliller huzurunda tutuklu müvekkilimin derhal serbest bırakılmasını talep ediyorum. Teşekkür ederim.”

Sanıklar Hasan Hoşgit ve Hüseyin Hoşgit müdafii Av. Hakan Coşkuner: “Efendim bu yargılamada ben enteresan bir şey gözledim. Yani buradaki sanıklar ve seyirciler için ilk mahkemeler, bizler çok daha deneyimliyiz vekil olarak. Birçok mahkeme, yargılama görüyoruz. İlk defa bu yargılama sefahatinde ben bir tek sanık, bir tek avukat gibi bir intiba alıyorum. Bunun böyle olmaması gerektiğini savunmalarımızla belirttik. Suç ve cezaların şahsiliği ilkesinin

31

Page 32: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:32

uygulanması gerektiğini savunmalarımızla belirttik. Ama geldiğimiz aşamada hala tek sanık, tek avukat intiba ile gidiyoruz. Bu böyle olmamalı. Bu aşamada bizim de öyle ise tahliye gerekçelerimiz tüm sanıkların savunmaları baz alınarak ve önceki savunmalarımız baz alınarak yapılmak durumunda kalacak ve böyle yapıyoruz. Gelinen yargılama aşamasında tüm sanıkların savunmaları ve kendi müvekkillerimizin savunmaları artan değil azalan şüphe eğiliminde olduğu için Hasan Hoşgit ve veya Hüseyin Hoşgit tahliyesini talep ediyoruz. Sadece bir hususu da eklemek istiyorum. Biz konuşan Mahkeme istiyoruz. Bütün gelişmiş ülkelerde hukuk bürokrasisi şeffaftır, konuşur, diyaloga açıktır. Ancak böyle sağlıklı bir yargılama olur. Şifahi olarak konuşuyorsunuz kabulümüzdedir. Ama biz kararlarınız ile ayrıntılı olarak konuşmanızı talep ediyoruz.”

Sanık Murat Ataç müdafii Av. Murat Eltutan: “Müvekkil yokluğunda verilen yakalama kararı üzerine Avusturalya’dan kendi rızası ile gelmiş ve Nisan ayında tutuklanmıştır. Müvekkil Haziran ayında ifadesini vermiştir. Alınan ifadelerde, toplanan delillerde müvekkil aleyhine en ufak şüphe doğuracak belge, hatta ifade geçmemiştir. Müvekkilin yargılama nedeni isminin EK-A tabiri edilen listede rızası dışı yer almasıdır. Bu nedenle tahliye talep ediyorum.”

Sanık Taner Gül müdafii Av. Atakay Bala: “Sayın Başkanım, Değerli Üyeler. İddianamenin okunup, sanıkların ifadesi alınmaya başladıktan sonra burada bulunan bütün sanıkların hepsi iddianamede yegane delil olan dijital verilerin ne kadar yanlış, sonradan düzenlenmiş olduğunu bütün açıklığı ile gözler önüne serdiler. Şimdi ortada sadece bu delil varken halen tutuklama ve tutuklama kararı verilmesi ve sonrasında da bu tutuklamanın devam ediyor olmasını sanıklar sorguluyorlar. Altında başka sebepler arıyorlar ve Mahkeme bir nebze zan altında kalıyor. Şimdi bizler biliyoruz. Tabi ki savunmalar yapıldıktan sonra, tanıkların ifadeleri alındıktan sonra delillerin değerlendirilmesi safhasına geçilecek ve bu aşamada bunlar değerlendirilecek. Ancak bu kadar sonradan oluşturulduğu belli olan ve bu kadar delil varken halen tutuklamada devam edilmesi yanlıştır. Bu itibarla biz Mahkemeden şunu talep ediyoruz; öncelikle bu delillerin sıhhati konusunda bir bilirkişi incelemesi yapılmasını talep ediyoruz. Öte yandan benden evvel savunmasını yapan bütün Meslektaşlarımın savunmasına iştirak ediyorum. Ve ben de müvekkilimin bihakkın tahliyesini talep ediyorum. Ayrıca müvekkilimin özel bir durumunu da ifade etmek istiyorum efendim. Benim müvekkilim hukuk fakültesi 4. sınıf öğrencisi. Bu tutuklama kararından sonra okuldaki sınavlara iştirak edebilmek için Milli Savunma Bakanlığından izin istedi. Milli Savunma Bakanlığı bunu uygun gördü ve cezaevi idaresi İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanlığı ile yazışmalar yaptı. Ancak yazışmalar sonrasında rektörlük, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğünün 2001 tarihli senato kararı gerekçe gösterilerek, tutuklu öğrencilerin sınava alınmayacağı, bu sebeple sınavlara kabul edilemeyeceği belirtildi. Buna ilişkin rektörlüğün kararını Mahkemenize iletiyorum. Bu tutuklama sebebi ile müvekkilimin eğitim öğretim hakkı da elinden alınmış bulunmakta. Bu sebeple müvekkilimin bihakkın veya Ceza Muhakemeleri Kanununda öngörülen adli kontrol tedbirlerinden biri ile tahliyesini talep ediyorum.”

Bir kısım sanıklar müdafii Av. Şeref Dede: “Sayın Başkanım, çok fazla uzatmadan bir talebimiz olmayacaktı aslında ama bir iki söz söylemek herhalde gerekiyor. Biliyorsunuz bu aşamada yani bugün artık bu davada tutuklama nedeni olarak kabul edilen ve tutuklamanın devamı olarak gösterilen kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olgudan ve bir tutuklama sebebinden bahsedilemez. Yani öyle olduğuna inanıyoruz. Bizim tahliye konusunda Mahkemenizden bir talebimiz yok. Özellikle bastırarak söylüyorum. Müdafii olduğum sanıklar için söylüyorum. Tahliye konusunda Mahkemenizden bir talebimiz yok. Niye yok, olmak zorunda mıdır? Hayır. Siz, resen göreviniz gereği bunu gözetmek durumundasınız. Burada belki sanıklar meslekleri hukukçuluk değil, bunu bilmiyorlar, bilebilecek durumda da olamayabilirler. Ama biz biliyoruz. Tutuklama için evet bir talep gereklidir. Cumhuriyet Savcılığının tutuklama talebi şart ve zorunludur. Hakim kendiliğinden bir şüpheli hakkında tutuklama kararı veremez. Ama tahliye

32

Page 33: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:33

kararı öyle değildir ki. Tahliye kararı konusunda, tahliye için illa da sanıkların tahliye, CMK’daki tutuklama koşullarının oluşmadığını, gerçekleşmediğini tekrar tekrar Mahkemenizde defalarca anlatmasına bir gerek yok ki. Siz hakimsiniz, mesleğinizin ve görevinizin gereği olarak bunu takdir edersiniz, etmelisiniz. O nedenle de bizim tutuklama konusunda, tahliye konusunda bir talebimiz yok. Bitirirken bir şey okuyacağım artık çünkü, bir Meslektaşımız biraz önce size bir şey söyledi. Beşiktaş, İstanbul aslında dedi. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi. Siz şaşırtıcı bir şekilde Beşiktaş Silivri dediniz. Beşiktaş Silivri diye Mahkemeler yok. Bu Mahkeme, bizim bildiğimiz anlamda söylüyorum Sayın Başkanım. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi. Evet bir cezaevinin içinde yapıyor yargılamasını. Her duruşmayı açtığınız da özellikle vurguladığınız bir şey var. Bağımsız girişi olan. Her seferinde unutmadan tekrarlıyorsunuz. O tekrar olmasa burası cezaevimi olacak. Yani şuraya bağımsız bir giriş var diye, burası cezaevi olmaktan çıkıyor mu? Her neyse bunu söylemiştik Sayın Başkan. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, bu Mahkeme. Siz gene güzel bir şey söylediniz. Biz o Heyette değiliz dediniz. Ben, yani Başkan olarak siz, o Heyette bir kere duruşmaya çıktım. Karara iştirak etmedim dediniz. Meslektaşımız, aslında bir şüphesinden, bir kaygısından, bir korkusundan söz etti. Dijital kayıtlara dayalı olarak verilmiş ve Türk Mahkemesinden çıkmış, bir Türk Hakimi veya Hakimlerinin imzası olan bir karardan söz etti. Ve biz bundan endişe duyuyoruz dedi. Aslında samimi olduğuna inandığımız beyanlarınız bizi sevindiriyor. Ben o Heyette değilim dediniz. Bu hakimlerin hiçbir değil. Bu, o kararın yanlış olduğu ya da dijital kayıtlara dayanarak bir mahkumiyet hükmü kurulamayacağı şeklinde algılandı. Ben öyle algıladım. Direk ve hemen söylediniz. Bu çok önemli bir şey. Sıcağı sıcağına, hani Ceza yargılamasında var ya Sayın Başkanım. O nedenle Beşiktaş Silivri ayrımı şaşırtıcı. Silivri diye bir Mahkeme yok. Silivri yargılamaları yok. Eğer bir Mahkeme bunu Silivri yargılaması diye kabul ederse ve bu uygulama hayata geçerse, o zaman o korku ya da kuşku gerçekleşmiş olur. Bunu söylemek istiyorum. Bu bakımdan, bu Mahkemede yargılanan dava da dijital kayıtlardır. O hükme iştirak etmemeniz ve gene bir şey daha söylediniz Başkanım, her hakim kendi kararından sorumludur. Mutlaka ki öyledir ama her hakim kararını hukuka göre verir ve o hukuk mümkün olduğu kadar tek düze olmak durumundadır. Yargıtay’ın varlığının sebebi de budur. Çünkü, mahkemeler arasında verilen ve birbiri ile çelişen kararları bozma şeklinde, hukuka uyarlı hale getirir. Bu nedenle, o bir Mahkeme kararıdır. Dileriz ki yanlıştır. Kararı bilmiyorum çünkü o sebeple hakkında olumlu ya da olumsuz bir görüş belirtemem ama talihsizlik bu Silivri Beşiktaş Mahkemesi demeniz. Bitirirken bir şiirle bitirmek istiyorum o kadar. Bazen okuyoruz. Affınıza sığınarak, yargılama ile ilgili değil belki ama durumla, somut durum ile çok ilgili. Hepimiz bir kukla sahnesindeyiz. Kuklacı felek usta, kuklalar da biz. Oyuna çıkıyoruz birer birer, ikişer. Bitti mi oyun sandıktayız hepimiz. Şu zamanda bir sürü dostun olacakta ne olacak. Şöyle uzaktan bir selam, nasılsın, iyi misin? O kadar. Tam inanır güvenirsin, bağrına basarsın. Bir de can gözünü açtın mı ne göresin, can dediğin, dost değil yılan. Her sabah yeni bir gün doğarken, bir günde eksilir ömrümden. Her şafak bir hırsız gibidir. Elinde solgun bir fenerle gelen. Bu yıldızlı gökler ne zaman başladı dönmeye. Ne zaman yıkılıp gidecek bu güzelim kubbe. Aklın yolları ile ölçüp biçemezsin bunu sen. Yani biz, hepimiz. Mantıkların, kıyasların sökmez senin bu işe. Ömer Hayyam. Teşekkür ederim efendim.”

Sanık Hakan Dereli müdafii Av. Mustafa Uluşahin: “Taleplerimizi yazılı olarak sunmuştuk, tekrar ediyoruz.”

Sanık Suat Aytın ve İzzet Ocak müdafii Av. Muammer Küçük: “Ben öncelikle Pazartesi günkü duruşmada Mahkeme Başkanı ile aramda geçen bir diyalogda, bize verilmeyen belgeler var diye söylediğimde, Mahkeme Başkanı tarafından hayır, böyle bir şey yok dendi. 06/01/2011 günlü duruşmanın 4, 5 ve 6. sayfalarında tutanaklarının 1. maddenin e fıkrasında, yukarıda başka şeyler var da orayı okuyacağım. Adli emanetin, 2010/144 sırasında kayıtlı, 9 adet klasör içerisindeki belgelerin dava konusu suçlamalar ile ilgisi bulunmadığı, atılı suçlamanın lehinde ya da aleyhinde kullanılabilecek delil niteliği de bulunmadığı ve bu konuda tutanak da

33

Page 34: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:34

tutulduğundan, CD’ye aktarılarak taraflara verilmesine yer olmadığına, adli emanete iadesine. Şimdi dosyaya sunulan bir belgenin, kayıtın sanıkların aleyhine ya da lehine olup olmadığını Mahkeme sonradan takdir eder, değerlendirir. Ancak savunmanın lehinde olup olmadığını, savunma görmek zorundadır. Savunma, bunların bizin lehimize olup olmadığını incelemeden, savunmanın da yerine geçerek, hani Mahkeme bazen iddianın yerine geçiyor da. Savunmanın da yerine geçerek, savunma adına da bir karar vermesi düşünülemez. Bu hususu öncelikle belirtmek istiyorum. Bu durum, Ceza Yöntem Yasamızın 153/4 maddesine açıkça aykırıdır. Aynı konuda Pazartesi günkü sunum sırasında verilmeyen hiçbir şey yok dendiği zaman bir Avukat arkadaşımız, o zaman imajları da verin deyince, onları da veririz diye Mahkeme Başkanı belirtti. Madem böyle bir şey de söylendi. Bu imajları da istiyoruz, 153/4 gereğince bunların da verilmesi zorunludur. Daha önce de söyledim. Bu görüntülü ve sesli kayda göre tutulan tüm kayıtların bizlere verilmesi yine 153/4 gereğince zorunludur. Geçen, dünkü oturumda Sayın Özden Örnek’in sunumunun 1. ve 2. sayfaları okunduğunda, esasında bu dava ile ilgili söylenecek fazla da bir söz olmadığını düşünüyorum. O sunumun diğer kısımları da çok çarpıcı şeyler ifade ediyor. Ancak özellikle 1. ve 2. sayfalar, diğer konular daha çok teknik. Ben o konuları fazla bilmiyorum. Çok önemli ve çarpıcıdır. Bunun karşısında, bütün bunlar karşısında ben her iki müvekkilim ile ilgili özgürlüklerin iadesi konusunda bir istemim yok. Kendileri böyle bir şey istiyorsalar, kendileri bunu Mahkemeden isteyebilirler. Çünkü şimdiye kadar ben istedim, sonuç alamadım. Belki onlar isterse bir sonuç alabilirler. Sayın Meslektaşım bir şiir okudu. Ben de Bekir Coşkun’un 8 Ekim 2011 günlü bir yazısını okuyup, bitireceğim. Yazının başlığı, Hukuku Geri İsteyin. Her şeyinizi kaybedebilirsiniz. Huzurunuzu, özgürlüğünüzü, geleceğinizi, umutlarınızı. Hukuk varsa onları geri alma olasılığı vardır. Gidip adalet denilen bir yüce kapının önünde bekler, o kapı açıldığında elinizden alınan hukuktan geri istersiniz. Hatta canınızı aldıklarında hukuk varsa o bedelini mazinize geri iade eder. Ama hukuk yoksa, kesilmiş bir ağaç gibi geri dönülmezliğin ve yakılmanın yazgısı kalmıştır size. Hukuk size lazım da olmayabilir. O an için hukuka gereksinimiz yoktur belki. Uzakta bir yerde hukukun olmayışına aldırmayıp gözlerinizi yumar, kulaklarınızı tıkar, vicdanınızı susturabilirsiniz. Benim dışımda diyerek aklınızı kapatabilirsiniz. Uzakta da olsa çökmüş yuvaların, ağlayan çocukların, yakılan yaşamların, zulmün varlığı siz ilgilendirmeyecek kadar insansanız sorun yok zaten. Dönüp bir bakın, binlerce insan hukuku arıyor. Çoluk çocuk on binler, dünkü gazetelerde vardı. Sadece bağırdı diye 500 öğrenci hapiste. Hiç saymış mıydınız? Hücrelere kapatılmış, suçunun ne olduğunu dahi bilmeyen, hakkında hiçbir mahkumiyet bulunmayan, yaşlı, genç, kadın, erkek, ünlü, ünsüz, bilinen, bilinmeyen ne çok insan. Başlarını vuracak duvar yok. Yüksek mahkemeleri değiştirdiler. Alt mahkemeleri kendi kadrolarından kurdular. Çaresiz kalan yargıçlar, savcılar cüppelerini atıp, lanet okuyarak gittiler. Direnenlerin yaşamları karardı. Zulüm sahibinin kirli dosyalarını araladığı için kaç yargıcın, kaç savcının, kaç hukuk devlet adamının yaşamı karardı, haberiniz var mı? Hukuksuzlukta dünyanın 4. sü, Avrupa’nın 1. si oldu ülkemiz. Suçsuz insanlar hücrelerde her sabah demir parmaklılıklar arasından hukuku bekliyorlar. Gelen yok, giden yok. Hukuk kimsenin değil, sizin. Yollara düşün, bağırın, çağırın, çığlık atın. İnsansınız sizi ilgilendirir, gidin hukuku geri isteyin.”

Sanık Mustafa Korkut Özraslan müdafii Av. Tolga Akalın: “Sayın Başkanım, Muhterem Heyet, bu dejavu etkisi denen süreci uzun yıllardır belirli Meslektaşlarımız burada yaşıyor. Sanırım ben de onlardan bir tanesiyim. İlk dönemlerde hep usulü açıklamalar ile meseleler başlıyor. Daha sonra Ömer Hayyam’ın rubailerinden başlayarak işte dönemin güncel köşe yazılarının mütemadiyen her biri burada okunur hale geliyor. Sebebi çok basit. Çünkü hukukun olmadığı yerde insanlar arayışlarını, dolaylı da olsa taleplerini ima yoluyla da olsa her halükarda Heyetinize ifade etmek istiyorlar. Aslında bu olumsuz bir şey değil, çünkü bir yargılamanın meşruiyetini sağlayan en önemli unsurlardan biri müdafa, huzurda oturan Sayın Hakimler ve Savcılar bir yargılamaya meşruiyet vermezler tek başına. Ona meşruiyet tanıyan müdafa, bu

34

Page 35: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:35

anlamda çaresizliğini çeşitli yollarla Sayın Heyete ifade ediyor. Peki, bu çaresizliği oluşturan ana etken ne? Bu çaresizliği oluşturan ana etken 5271 Sayılı CMK hükümlerinin bu ülkede, özellikle bu Mahkemelerde uygulanmasından ısrarla sarfı nazar edildiğine ilişkin savunma algısı, sadece şu kadarı ile ifade edeyim; süreci çok fazla ben de uzatmadan. Bir terditli ceza yargılaması yapıyorsunuz. Bir tarafta Cumhuriyet Savcıları açık soruşturmalara devam ediyor. Diğer tarafta siz bugün için bitiremeyeceğiniz bir davanın kovuşturmasını yapıyorsunuz. Yani bugün halihazırda buradaki sanıkların hepsi kalksalar, ikrar ile Mahkeme bağlı değildir ama. Yapmadık ama yaptık hadi diyelim deseler. Bir karar ihdas edin deseler. Siz karar verme imkan ve kabiliyetine sahip bir Mahkeme değilsiniz. Niye? Çünkü ucu açık bir soruşturma sürecini kovuşturuyorsunuz. Israrla daha önce de bu konuda talepte bulundum. Bütün hazırlık işlemleri, CMK’da belirtilen bütün hazırlık işlemlerinde yasal tanımlar dikkat edilirse Sayın Başkanım, şüpheli veya sanık kavramını kapsar. Yani bir arama kararı, soruşturma esnasında verilebildiği gibi esasen kovuşturma esnasında da verilebilir. Yapacağınız şey çok basit. Bu süregelen sözde balyoz soruşturmalarının tamamı ile ilgili bu yargılamayı, kovuşturmayı durdurmak durumundasınız. Cumhuriyet Savcısına açık bir yazı yazarak elindeki tüm bilgi ve belgeleri isteyerek ek iddianamesi ile beraber bu davayı bir kovuşturma haline getirmelisiniz. Kovuşturma esnasında yeni deliller bulunması gerekiyorsa, kovuşturma esnasında yeni arama kararları verilmesi gerekiyorsa da bununla ilgili de yasal engel yok önümüzde. Bu davayı bir soruşturma sürecinden çıkarıp, müstakil bir kovuşturmaya getirmek zorundasınız. Aksi halde az önce Sayın Meslektaşım çok haklı olarak söyledi. 201. madde de çapraz sorgu hakkı var. Balyoz 2 sanıkları bugün buradalar. Bu insanlar bir örgütlü teşebbüs ile yargılanıyorlar ve kendi önlerindeki 190 tane adamın hiçbirine soru soramadılar. CMK hükümleri, kanla yazılmış yasalardır ve insanlık özgürlüğünün, insanlık tarihinin özgürlük abidesidir. Bu hakların hiçbiri Monaglar tarafından insanlara verilmemiştir. İnsanlar kan, bedel ve gözyaşı dökerek bu hakları almışlardır. Dolayısı ile bu haklara saygı, insanlık tarihine de saygıdır diye düşünüyorum. Bu kapsamda müvekkilimin de esasen adalet gereği olan hakkının, bihakkın teslimi gerektiği de saygılar sunuyorum efendim.”

Bir kısım sanıklar müdafii Av. Ali Fahir Kayacan: “Bu davaya birleşen sanık müdafii olarak, katıldığım andan itibaren bu salona girince kendimi yabancı bir ülkede hissettiğimi gerçekten geçen zaman içinde daha iyi algılayabiliyorum. Bunun nedenleri şu; birincisi, daha önce de bir arkadaşımız ifade etti. Ben ilk girdiğim zaman çok yadırgamıştım, nedenini sormuştum. Bu müdafa kısmının üstünde bulunan mikrofon tabir edilen cihazlar. Yine sanık sıralarında bulunan. Biz müdafii avukat olarak 2 kişi, savunma stratejisi arasında, hakkında aramızda konuşursak ve bu strateji, bu dinleniyormuş. 25 metreden fısıltılara kadar olan şeyleri alıyormuş. Bu hangi yasada var? Kişilerin dinlenilmesi, rızaları hilafına bunun emrini kim verdi bilmiyorum. Kendi halkından korkan bir devlet içindeyiz şu anda, kendi halkının bir bölümünden korkan bir devlet. Şu andaki bütün uygulamalar. Geçen gün girerken çantamda 2 tane poğaça yasak diye alınmadı. Hangi Mahkemede var bu, bunlar kendimi yabancı bir ülkede sanıyorum ben. Yani işgal ülkesinde, işgal edilmiş başka bir Mahkemede yargılanan ve öyle bir pozisyonda hissetmeye başladım kendimi ben gün geçtikçe. Bir kere eğer Sayın Mahkemenin bu konularda yetkisi, daha doğrusu talimatı varsa, yani gerçekten bunu inanılmaz buluyorum ben. Hiçbir kimse, hiçbir devlet kendi halkının bir bölümüne öteki muamelesi yapamaz. Özellikle hem yargılayıp, hem de öteki muamelesi yapamaz. Geçmişte bazılarını ötekileştirdi diye eleştirenler, şimdi bazılarını ötekileştirme muamelesi yapıyorlar. Bunu ne olarak algılanırsa algılansın bu savunma burada bir şu anda mahkeme adı altında oynanan arkadaşlarımız soruyorlar, tahliye etmeyeceğinizi biliyoruz diyorlar. Evet, gerçekten öyle çünkü ben sizin tarafsız olmadığınıza inanıyorum. Şüphe duymuyorum. Kesin inanıyorum artık. Bu kadar sahtecilik altında olan deliller karşısında hiçbir harekete geçmeyen bir mahkeme, tarafsız değildir. Tarafsızlığınızdan şüphe duyuyorum, demiyorum. Tarafsız olamazsınız. Çünkü insan hiçbir hukukçu hiçbir insan bu kadar

35

Page 36: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:36

açık, seçik sahtecilik kokan deliller karşısında bu kadar tepkisiz olamaz. Benim isyanım bu. Arkadaşlarımız ifade ettiler. Geçen duruşmada ifade ettim. Hakim şüpheci olmalı dedim. Hiç mi şüphe duymuyorsunuz? Ve ben şuna inanıyorum. Mahkeme Heyeti arasında daha doğrusu insan ilişkileri arasında hiçbir konuda bütün 3 kişi, her konuda aynı fikirde olması mümkün değildir. Bu insanın doğasına aykırıdır. Bu davanın tüm ara karalarını inceledim. Bütün kararlar oybirliği ile en küçük ayrıntısına, kadar bu mümkün değil. Biz de aynı kürsüde görev yaptık. Bunu kimseyi aldatamayız bu konuda, açık söylüyorum. Bunu millette aldanmaz, kimse buna inanamaz. İnandırmaya da çalışılmasın. Ben inanıyorum ki Sayın Heyette bazı Üyelerin mutlak ve mutlak surette aykırı oyları düşünceleri en azından olmasına rağmen, Heyette çatlak görüntüsü verilmemesi için bütün kararlar oy birliğine alındığını ben düşünüyorum. Aynı bütün büyük davalarda heyette çatlak olunması istenilmez, o şekilde bir gösterge istenilmez. İşte Şeref Akçay bu çatlaktı, dayanamadı emekliye ayrıldı. Aynı şekilde değişik hakimler oldu. Ben ne yazık ki artık bu davada hukuk ile savunma yapılacağına inanmıyorum. Gerçekten inanmıyorum. Burada ne söylenirse söylensin biz mühürlenmiş kalpler, perde inmiş gözler, duymak istemeyen kulaklara hitap ediyoruz ve gerçekten biraz önce bir Meslektaşımızın da söylediği gibi hakimin re’sen görevidir. O nedenle de tahliye talebimiz yoktur. Esasen onu değerlendirmek zaten sizin göreviniz. Teşekkür ederim.”

Mahkeme Başkanı: “Müdafiler bittikten sonra söz hakkı verilecek buyurun.”Sanık Barboros Kasar müdafii Av. Metin Çetinbaş: “Sayın Başkan geçen celse yazılı

savunmalarımızı vermiştik onları tekrar ediyoruz. Daha öncekileri tekrar ediyoruz. Ben bir bilimsel çalışmaya değinmek istiyorum. Biraz vaktinizi alacağım. Şimdi Türkiye Avrupa Konseyinin 23/11/2001 tarihli Siber Suç Sözleşmesini imzaladı. 2010 tarihinde henüz genel kuruldan, meclisten geçmedi. Fakat Anayasamızın 90. maddesi gereği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu sözleşme hükümlerini içtihatlarında kriter olarak alıyor. Yine yakın zamanda bu sözleşme meclise sunulacak, öyle anlaşılıyor. Bu sözleşmeyi de inceleyen değerli teorisyen Prof. Dr. Feridun Yenisey muhakeme hukuku dalı olarak Ceza Muhakemesi Hukuku isimli kitabının 18. baskısında dilekçemin içeriğinde var. Bilgisayarda yapılan arama el koyma ile ilgili uzun bir çalışma yapmış. Şimdi davanın özünü teşkil eden hadise dijital verilerin incelenmesi meselesi. Uluslararası mahkemelerin çalışmalarından örnekler de vermiş, kararlarından da almış. İnsan Hakları Mahkemesi kararlarından örnekler almış. Ve burada hem bir kısım avukat Meslektaşlarımızın hem sanıkların talep ettiği dijital verilerin nasıl incelenmesi gerektiği, nasıl delil olabileceği konusunda tespitlerde bulunmuş. Ben duruşma tutanaklarına geçmesi bakımından biraz bundan bahsetmek istiyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Avukat Bey dilekçenizde var o konu da biraz daha kısa tutarsanız. Çünkü başka bir Meslektaşınızda bizi 5’ten sonraya bırakmayın diyor. Yani.”

Sanık Barboros Kasar müdafii Av. Metin Çetinbaş: “Tamam Sayın Başkanım.”Mahkeme Başkanı: “Diğer sanıklar da söz almak istiyor. 2 saatlik bir zamanımız bu

anlamda.”Söz almadan konuşan oldu. Anlaşılamadı.Sanık Barboros Kasar müdafii Av. Metin Çetinbaş: “O zaman şunları sıralayayım Sayın

Başkan.”Mahkeme Başkanı: “Müdahale etmeyin, lütfen.” Sanık Barboros Kasar müdafii Av. Metin Çetinbaş: “Arkadaşlar sabretmeyi bilelim lütfen

yani.”Mahkeme Başkanı: “Avukat Bey savunma hakkını kullanıyor. Biz sadece kendisinden

biraz daha sınırlı vakit kullanması konusunda istekte bulunuyoruz. Siz müdahale edemezsiniz savunma hakkını nasıl kullanacağına. Buyurun.”

Sanık Barboros Kasar müdafii Av. Metin Çetinbaş: “Şimdi Sayın Başkan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin diğer bu konularda karar veren mahkemelerin teorinin, öğretinin ortak

36

Page 37: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:37

noktaya vardığı bazı kriterler var. Dijital verilerle ilgili bilgisayar kütüklerinde aramalarla ilgili, şimdi burada Değerli Meslektaşlarımız bilirkişi incelemesi yapılsın diyor haklı olarak doğrudur, önce bunu yapmanız lazım. Ama hangi kriterlere göre yapılacak? Onları sıralayacağım. Bir kere öncelikle bir suç soruşturmasına başlamak için yeterli şüphe olmalıdır. Kovuşturma aşamasına geçilmemiş olmalıdır. Bilgisayarda veya bilgisayar kütüklerinde arama yapılması delil elde edilebilmek için son çare olmalıdır. Başka türlü delil elde etme imkanı olmamalıdır. Önce bir makul şüphe olmalıdır. O bilgisayarda arama yapıla bilmesi için. Makul şüphe orta zekalı, orta hayat tecrübesine sahip insanlar tarafından rahatlıkla evet, o bilgisayarda bu dosyada şu delil bulunabilir. O halde burada bu arama yapılabilir, şeklinde bir kanaati ifade eder. Bu makul şüpheye dayalı yeterli gerekçe olmalı ve bir hakim kararı olmalıdır. Hakim kararında hangi delilin aranacağını ve bulunacağını muhafaza, el koyma işlemi yapılıp yapılmayacağını, hangi incelemenin yapılacağını göstermelidir. Ve esas bütün bu mevzuatın ortaya çıkmasının sebebi, verilerin ve iletişim izlerinin kesinlikle olduğu gibi muhafaza edilmesidir esas amaç. Ve bu verileri inceleme, dosyaları inceleme yetkisi kesinlikle kolluğa tanınmamıştır. Hem bizim mevzuatımızda, hem de uluslararası mevzuat ve mahkeme karalarında. Bilişim sisteminde CMK 206. maddesinde delil olabilecek delil elde edilebilmesi için mutlaka, mutlaka bilirkişi incelemesi yapılması öngörülmüş Sayın Başkanım. Bilirkişi gerçekten konunun uzmanı ve tarafsız olmalıdır. Tekrar vurgulanmış özellikle kolluk görevlisi olmamalıdır diye. Uzmanın incelediği veriler değiştirilmeden muhafaza edilmeli hatta uzman ya da bilirkişini incelediği veriler duruşmada inceleme sırasında orijinalinin değiştirildiği, bozulduğu, yanlış değerlendirildiği anlaşılırsa itibarını kaybetti demektedir. Bilirkişiye mahkemeler tarafından sorulması gereken sorular şöyle yönlendirilmiş. Bilgisayar verisinin hangi tarihte, hangi kelimeler kullanılarak nasıl bir akış içerisinde hazırlandığı, özellikle belirli bir verinin kayıt öncesindeki kayda hazırlık usulleri, programdaki yapısal hatalar, veri girişinin ayrıntıları, bilgisayara verilen konularda yapılan hatalar, kaydedilerek saklanan verideki hasar ve bozukluklar, bilgisayarın çalıştığı sırada elektrik kesintisi olup olmadığı, bilgisayarın hata verip vermediği, veri içerisinde kelime araması veya belirli bölümlerin kesilmesi, verilerin başka bir karaktere çevrilmesi gibi işlemler yapılırken rutin, kişiye özgü hatalar yapılıp yapılmadığı, kullanılan bilgisayarın standart tipte bir bilgisayar olup olmadığı, bilgisayarın hassas çalıştığına güvenilip güvenilemeyeceği gibi teknik hususların da sorulması gerekir. Yine bilirkişi dinlenildikten bilgisayardaki verilerin sağlam olduğu anlaşıldıktan sonra, mutlaka tanık dinlenilmesi öngörülmüş. Ve tanıktan bilgisayar cihazını, içindeki programı, veri tabanını, kaydın yapıldığı ortamda nasıl ve kimin tarafından kullanıldığını, söz konusu veri tabanına girişin denetim altında olup olmadığını, belli bir program söz konusu ise bunu kullanan kişinin tespit edilip edilmediği, inceleme konusu olan veride hangi tarihte ne gibi değişiklikler yapıldığı, yedekleme sisteminin yapısı ve kullanımı ile veri tabanının bozulmadan varlığını sürdüre bilmesi için ne gibi denetim usullerinin uygulandığı sorulmalıdır, denmiş bu kriterlerde ve ana başlık olarak 11 kriter daha ilave edilmiş mutlaka mahkemelerin bunu istemesi öngörülmüş. Birincisi kişinin, şüpheli ya da suçlanan şahısın bilgisayarı gerçekten kullanıp kullanmadığı, bilgisayarının 2. olarak güvenilir bir bilgisayar olup olmadığı, 3.’sü bilgisayar belli bir ofiste kullanılmakta ise bilgisayara veri eklemek, bilgisayarda çalışmak isteyen kişilerin uyacakları belli kuralların bulunup bulunmadığı, bilgisayarın içerisinde bilgisayarın hatasız çalışmasını ve yapılabilecek hataları teşhis etmeyi sağlayacak teknik donanım bulunup bulunmadığı, bu hususta yapılan değişikliklerin log olarak kayıt edilip edilmediği, yedeklemenin hangi aralıklarla nasıl yapıldığı ve bilgisayara verilen bilgilerin düzenli olarak denetlenip denetlenmediği gibi hususların tanıkla ispatı gerekir. Bilgisayarın tamirden geçip geçmediği, bozuklukları varsa giderilip giderilmediği, tanığın bilgisayarın içinde mevcut olan belirli bir veriyi ekrandan bizzat izleyip okuyup okumadığı, tanığın ekranından çıktı alarak okuması halinde, bu çıktıyı almaya yetkili olup olmadığı, tanığın çıktıyı alıp okuduğu veya ekrandan okuduğu sırada bilgisayarın düzenli çalışıp çalışmadığı, çıktı söz konusu ise duruşma sırasında tanığa daha evvel okuduğu

37

Page 38: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:38

çıktıdan oluşan delillerin gösterilerek önceden gördüğü belge ile uyum olup olmadığı, tanık belgenin daha evvel okuduğu ve gördüğü belge olduğunu söylerse, evvelki belgeyi duruşma salonunun da tanımasına neden olan, hatırlamasına sebebiyet veren özelliğin ne olduğu, tanık çıktıda yer alan bazı farklı işaretleri veya kelimeleri hatırladığını söylerse tanığa bu şekli veya terimlerin ne anlama geldiğini bilip bilmediği sormak ve denetlemek gerekir. Sayın Başkan. Bunu özellikle kayıtlara geçiyorum ki. Bu davada birçok bilirkişi incelemesi daha önceden yapılmış gözüküyor. Sanıkların aleyhine olan bilirkişi incelemelerinin bu çap ve kapsamda kriterlere uymadığı belli. Sayın Mahkemeniz sadece bir kısım bilgisayar verilerine dayanarak gerek müvekkilim gerekse diğer sanıkların tutuk haline devamına karar vermekte ve yargılamaya devam etmektedir. Israrla bu görüşlerini dile getirmektedir. Yapılan bu uygulama, yapılan bu uygulama Anayasanın 19. maddesinde 5. maddesinde yer alan hürriyet ve güvenlik hakkını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin, Anayasanın 20. maddesindeki özel hayatın gizliliği, 21. maddesindeki konut dokunulmazlığı, 22 maddesindeki haberleşme hürriyetinin gizliliği ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8. maddesindeki özel hayatın gizliliğinin korunmasına ilişkin hakları ihlal etmektedir. Yine Anayasamızın 35. maddesinde yer alan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ek protokol 1’de yer alan mülkiyet hakkını, Anayasamızın 36 Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde yer alan adil yargılanma hakkını, Anayasamızın 40. maddesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 13. maddesinde yer alan etkin başvuru hakları ihlal edilmektedir. Sayın Mahkemenizden önceki savunmalarımızda tekrarla öncelikle, Anayasamızın 38. CMK 206, 217, 289. maddeleri gereğince bir davada duruşmada belgenin okunabilmesi hükme esas alınabilmesi için, bu belgenin delilin yasak yöntemlerle elde edilmemiş bir delil olması gerektiğinden önce bütün kararlarınıza dayanak olan belge delil olarak kabul ettiğiniz hususlar konusunda ivedilikle bir karar verilmesi gerektiği görüşündeyim. Diğer taleplerimi tekrar ediyorum. Müvekkilim Barboros Kasar’ın tutuklanması ve tutuk halinin sürdürülmesi için hiçbir yasal delil ve gerekçe olmadığından tahliye kararı verilmesini talep ediyorum.”

Sanık Aytekin Candemir müdafii Av. Oğuz Kayıran: “Sayın Başkan, Değerli Heyet, Değerli İddia Makamı, elbette ki Değerli Sanık ve Meslektaşlarım. Yani şimdi bu dava muhteva olarak, muhteva olarak bu dava aşılmış, çökmüş, bitmiş bir dava. Bir kere bunu anlamamız gerekiyor. Bu dava özel yetkili ağır ceza mahkemelerini özel ve siyasi nitelikli mahkemeler olduğunu biliyoruz. Özel yetkili ağır ceza mahkemeleri sadece gördükleri davanın konusu muhtevası itibari ile değil aslında tam da bu konu itibari ile siyasal iktidarların psikolojik ve organik etkisine manipülasyonuna maruz kalmaları dolayısı ile öteden beri sürekli siyasal iktidarların etkisine maruz kalan bir alt kültür ile yetişmiş olduklarından dolayı da siyasidir. Dolayısı ile yani bizim davamız bunun dışında bir dava değildir. Ya dava muhteva olarak iddia edilen deliller babında tamamen artık tartışılmayacak, bu konu muhakeme edilmeyecek noktayı çoktan aştı. Yani bizim sorgulamamız gereken yargılamanın tarafsız ve bağımsız bir Heyet tarafından icra edilip edilmediği noktasıdır. Ben bütün Meslektaşlarımıza buradan çağrı yapıyorum. Heyetin tarafsızlığının ve bağımsızlığının her yönden sorgulanmasını noktasındadır. Meslektaşımız biraz önce söyledi. Ötekileştirme ya elbette ötekileştirecek, düşman ceza hukuku uygulanıyor burada. Hukukun üstünlüğü evrensel kurallar uygulanmıyor. Elbette Heyete ben %100 siyasal iktidar size talimat veriyor, Şeref Akçay gibi Köksal Şengün gibi Köksal Şengün gibi sizi sürgüne gönderir, Şeref Akçay gibi aforoz eder adliyede ve istifaya zorlar, Erzurum bilmem ne idare mahkemesi yürütmeyi durdurduğu için bilmem nerelere üye olarak atar, işte Deniz Feneri Savcılarını tutuklama kararı veren Savcıları görevden aldığı gibi sizi de bu şekli ile gerekli şeyi yapar demiyorum. Bunlar bilinen görünen şeyler. Kamuoyu da bunu biliyor. Biz Mahkemeden şunu talep ettik. Kamuya açıklık ilkesi apaçık ihlal ediliyor. Dağın başında, cezaevinin içinde yargılama yapıyorsunuz. Heyetin şu yetkisi var. Hayır, Bakanlığa yazacak ben bu koşullarda adil yargılanma hakkını ihlal ederim. Ben böyle bir yargılama yapmıyorum.

38

Page 39: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:39

Duruşmayı erteleyeceksiniz süresiz. Bakanlıktan adil yargılanma, kamuya açıklık ilkesinin yerine getirilmesini sağlayacak bir duruşma salonu talep edecek Heyet. İstanbul içinde büyük salonlar mı yok? Böyle bir salon mu yok? Bu yetki Adalet Bakanlığının, Cumhurbaşkanının, Başbakanının, Obama’nın mobamanın yetkisinde değildir. Heyetinizin yetkisindedir. Kararını alacak süresiz duruşmayı erteleyecek. Yer tayini isteyecektir. Bu apaçık bir göstergedir. Eski zamanlarda kamuya açıklık ilkesi şöyle icra edilirdi. Büyük modern şehirler gelişmemişti. Küçük mekanlar, küçük kasabalar, küçük ilçeler, küçük şehirler söz konusuydu. Herkes gelip izlerdi bu davayı ama günümüz modern şehirleşmenin devasal küreselleşme çağında sadece duruşmaya sanıkların yakınlarının girmiş olması, kamuya açıklık ilkesinin yerine getirilmesi ilkesi değildir efendim. İddia Makamı ile Heyet yan yana olacak, sanıklar savunma ve yakınlar bir tarafta olacak. Böyle bir yargılama dünyanın neresinde görülmüş? Bu dava Türkiye’nin hatta dünyanın gündemini işgal eden muhteva olarak dolayısı ile bütün ülkeye yansıyacak imkanların, iletişim kanallarının, televizyon kanallarına aktarılacak şekilde açıklığının yerine getirilmesi gerekir. Birde duruşmanın duruşma salonunun mevcut kamuya açıklık ilkesini yerine getirecek şekilde şehrin içimde, merkezde uygun bir yere alınması gerekir. Bir iki uzatmayacağım sadece bir iki tane örnek vereceğim. Yani Heyetin tarafsızlığı ve bağımsızlığı noktasındaki şüphemiz kesin ya da şüphe %70, %80 şüphe vesaire bu konulara da girmiyorum. Kamuoyunun bilinen kanaatidir bu. Wikileaks belgelerine yansıdı. Bakan kanıt yok dedi. Bu nasıl bir skandaldır ya. 3 Temmuz 2011 Vatan. Can Ataklı; hepimizin bildiği gerçeği niye saklıyoruz ki. Başbakan salınsın bunlar dese sanki mahkemeler bağımsızmış gibi davranacaklar. Var mı bunun aksini gözlerimin içine baka baka söyleyebilecek bir babayiğit? Değişik örnekler vereceğim. Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu. 4 Temmuz 2011 Vatan gazetesinde haber olarak çıkmış. Kılıçdaroğlu’nun açıklaması; engel sadece iki tane yargıcın takdiri, başka bir engel yok. Emir aldıklarında söyleyebilirsiniz. Her şeyi söyleyebilirsiniz. Oraya girmiyorum daha, oraya girersek orada başka facialar çıkacak. Apaçık diyor. Emri aldıklarını ama oraya girmiyorum diyor. Girerse diyor girersek diyor facialar çıkacak diyor. Hukuk katliamı çıkacak o konunun altından bunun daha ötesi yok. Bir tanede Güngör Mengi’den vereyim. Güngör Mengi 02 Ağustos 2011 tarihli Vatan gazetesinde, çok kısa. Sivil yönetimin asker ile çatışma halinde olduğu görüntüsü artık son bulmalıdır. Bunun ilk şartı yargı eli ile baskı uygulamaktan vazgeçilmesidir. Güngör Mengi Vatan gazetesinin başyazarı. Daha dengeli yazan bir yazar. Başka örneklerde var, okumaya gerek yok. Uzatmak istemiyorum. Bunların hepsini bir kenara bırakıyorum. Müvekkilim 9 ay, savcı soruşturmasından sonra tutuklanmadı, 9 ay. Müvekkilimi fiziki takibe alaydınız. Telefonlarını dinliyeydiniz, konu gereği delilleri karartacağı ihtimali varsa Savcı Bey, İddia Makamı böyle bir talepte bulunsaydı. Neden bulunmadı? 9 ay boyunca müvekkilim hangi, konumu gereği hangi bir delil karartma girişiminde bulundu. Bir tek örneğini istiyorum ben. Evet delillerin tartışılması aşamasına geçmedik ama kuvvetli suç şüphesini gösteren delillerden bahsediyorsa tutuklama kararında Heyet, demek ki bu konuda bir delil var elinde. Bunu istiyoruz. Hemen şimdi sözlü olarak ya da tutukluluğun devamına karar verildiğinde bunu belirtmesini istiyoruz. Heyetiniz şunu da yapar. Müvekkilimi tahliye edin, fiziki takibe alın, telefonlarını dinleyin. Ayrıca ben kefil de oluyorum. Herhangi bir delil konumu gereği karartma girişiminde bulunacaksa, o zaman tutuklanmasını ben talep edeceğim müvekkilimin. Katalog suçlar, katalog suçlar 3. fıkra apaçık Anayasaya aykırıdır. Evrensel kurallara aykırıdır. Hukukun temel mantığına aykırıdır. Genel mantığa aykırıdır. Anayasada uluslararası belgelerde tutuklama fiili, olgusal nedenlere dayanır. Ama 3. fırka bir şeytan işi gibi oraya sıkıştırıldı. Normsaldır. Normsal sebeptir. Normsal sebebe dayalı olarak fiili bir durum hakkında yani sanığın özgürlüğünün kısıtlanması fiili bir durumdur. Fiili bir durum hakkında karar veremezsiniz. Tanrıdan başka hiçbir kimse normsal bir sebebe ve salt normsal varsayıma dayanarak bu bir totolojidir kendi içerisinde. Heyetinizin yapması, ben daha öncede talepte bulundum. Bütün sanıklar hakkında tahliye kararı verip, ilgili fıkranın Anayasaya aykırılığı dolayısıyla dosyaya, Anayasaya aykırılık davası açması gerekirdi. Bu

39

Page 40: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:40

konuda da Heyetiniz bir girişimde bulunmadı. Ben somut fiili bir fiil var olan Heyetinizden değil ama ideal, varsayılan hukukun üstünlüğüne eksen almış. İdeal, varsayılan adil bir Heyetten müvekkilimin tahliyesini talep ediyorum. Teşekkür ederim.”

Sanık Çetin Doğan:“Sayın Başkan.”Mahkeme Başkanı:“Bir dakika Avukat Bey bir şey mi? Söz hakkı almıştınız.”Mikrofona konuşmadığından anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı:“Tamam buyurun.”Bir kısım sanıklar müdafii Av. Ziya Kara:“Müvekkil İlkay Nerat’la ilgili Genelkurmay

Başkanlığından bir talebimiz üzerine bir yazı geldi. Onu sunacağım. Bu yazıda müvekkilin 18 Mayıs 2002, 22 Mart 2003 tarihleri arasında görevli olarak yurtdışına gönderildiği ve bu süre içerisinde kıta özlük dosyasının emirle Genelkurmay Harekat Başkanlığında gönderildiği ve o dönemdeki sıralı sicil amirlerinin de kimlik bilgileri ve görev yerleri bildirilmiş. Şimdi iddianameye göre o tarihte 8. Mekanize Tugay Komutanlığı emrinde görülen ve 2. Kolordu Komutanlığında ilgili EK-A listede yer alan müvekkilin, birinci sicil amiri o tarihlerde Topçu Yarbay Eyyüp Arslan, YUNIKOM kıdemli subayı, yani yurtdışındaki kıdemli subay. İkinci sicil amiri Tümgeneral Bekir Kalyoncu, Genelkurmay Plan Harekat Daire Başkanı. Üçüncü sicil amiri Korgeneral Köksal Karabay, Genelkurmay Harekat Başkanı. Yani dolayısıyla o listede yer almış olmasının hiçbir önemi yok. Çünkü o tarihte hem yurtdışında sicil dosyası Genelkurmay Harekat Başkanlığında, sıralı sicil amirleri 1, 2, 3. sicil amirleri de hiçbir şekilde 8. Mekanize Tugay Komutanlığından biri değil, dolayısıyla bir isminin bir yerde yazılı olmasının hiçbir önemi yok. Kaldı ki burada da iddianamenin 589. sayfasında plan seminerine de katıldığı belirtiliyor. Şimdi böyle birkaç kişi olduğu, burada en ufak bir çelişkide Heyetten herkes soruyor. Bu çelişkiyi gidermeye çalışıyor. Normalde İddia Makamının bir açıklama getirerek bu tür olaylarda evet, iddianameye böyle yazılmış ama bu yanlıştır. Bunu tashih ediyoruz demesi gerekir veya Sayın Başkan sizin bunu İddia Makamına sorarak bu konuda bir açıklamanız var mı? Çünkü maddi bir hakikat yani bir yanlış bilgi suçlamaya esas, tutuklanmasına belki esas bir bilgi orada yer aldığı halde, İddia Makamından bu konuda hiçbir açıklama alınmıyor. Biz bu konuda da İddia Makamından açıklama alınmasını talep ediyoruz ve belgeyi sunuyoruz. Teşekkür ederim.”

Mahkeme Başkanı: “Sizin bir talebiniz var mı müdahil olarak? Şey sesini açalım.”Müdahil Av. Necip Kibar: “Bu aşamada bir talebim yok efendim.”Mahkeme Başkanı:“Şimdi vakit de daraldı. Şimdi müdafisi olmayan sanıklar var mı?

Öncelikle onlara söz hakkı vereceğim. Müdafisi olmayanlardan başlayalım.”Sanık Çetin Doğan:“Ben Sayın Başkan.”Mahkeme Başkanı:“Şimdi sizin müdafiiniz bulundu. Sıra sonra zaman kalırsa.”Sanık Çetin Doğan:“Eksik bir durum var onu belirtmek için söyleyeceğim.”Mahkeme Başkanı:“Tamam şeyden sonra. Önce müdafisi olmayanlar haklarını yerine

getirsinler, talep hakları yerine gelsin sonra. Buyurun. Müdafisi olmayan sanıklar sadece. Evet.”Sanık Engin Baykal:“Sayın Başkan, şuana kadar tamamlanan savunmalarda sanık ve

müdafiler tarafından ortaya konan sahtecilik gerçekleri, dün 837’ydi. Bugün artarak devam ediyor. 1000’lere yaklaşıyor. Yüce Allah bizleri de görüyor, verdikçe veriyor. Şimdi bakın 1. Ordu Komutanlığı tarafından 26 Ocak 2010 tarihli emre istinaden hazırlanan soruşturma kapsamında 07 Eylül 2010 tarihinde tamamlanan Askeri Savcılığın kovuşturmaya yer olmadığına dair bir karar var. Bu karar dün de bahsedildi. 2003-2010 yılları arasındaki 7 senelik süre zarfında karargahın ilgili birimlerinde görev yapmış muvazzaf, emekli, subay, astsubay ve sivil memurların tamamının ifadelerini kapsıyor. Yapılan 5 tane bilirkişi raporlarının inceleme ve değerlendirmelerini kapsıyor ve sonunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veriliyor. Bu soruşturmanın parçası olan Kara Kuvvetleri Komutanlığından teşkil edilen Daysal Başkanlığında bilirkişi raporu var. Gerekli inceleme yapılmadan, polis memurlarının tespitlerine dayanılarak ne tesadüftür ki, 21 Şubat’ta gözaltına alındığımda Emniyette benim sorgulamamı yapan polis

40

Page 41: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:41

memuru, bu tespit tutanaklarından benim hakkımda tespit tutanağını yazan polis memuru çıkıyor. Görev bölümünü yapmışlar ve derslerine iyi çalışmışlar gibi gözüküyor. Bizlerin tutuklanmasına neden olan Gölcük belgelerine ilişkin Donanma Komutanlığı Askeri Savcılığı tarafından hazırlanan bilirkişi raporu da var. Nihayet Hava Kuvvetleri Komutanlığı tarafından hazırlanan bilirkişi raporu da var. Bunlar 1000’lerce sayfa teknik, son derece detaylı ve bilimsel raporlar. Hepsinde ortak nokta, sahtecilik konusunda ciddi şüphelerin varlığı, belgelerin manipülatif ve hayal mahsulü olduğu, bununla da kalmayıp bu belgelerin hazırlanma tarihlerini dahi veriyorlar ve hatta son gün yapılan takdimlerde, tüm belgelerin tek bir bilgisayardan çıktığı ve bilgisayarın dahi tespit edildiği konusunda çok ciddi bulgular da var. Sayın Başkan bu bilirkişi raporlarına yandaş basının, yandaş köşe yazarları itibar göstermeyebilir. Bunları asker hazırladı. Dolayısıyla yanlıdır diyerek görsel ve yazılı basında kamuoyu ve Mahkemeniz yanlış yönlendirilebilir. Ancak Yüce Türk Milleti adına yargılama yapan Yüce Mahkemeniz, bu raporları gözardı edemez, yok sayamaz. Bu hafta sizin ağzınızdan ortak bir noktamız olduğunu memnuniyetle müşade ettim. Biz askerler de hesabını veremeyeceğimiz hiçbir karara, hiçbir evraka belgeye, yönergeye, talimata imza atmayız. Attığımızın arkasında durur, yaptığımızı yapamadığımızı açıklıkla söyleriz. Onun için delillerin toplanmamış olduğunu, bahane yapmayın. Çünkü gerçekten delil yok. Artık çete sonuna geldi. Çete çöktü. Gölcük ve Eskişehir’de iyice battı. Artık çete enerjisini kaybetti. Şu anda kendilerini kurtarmak için zannediyorum çareler arıyorlar. Bakın yargılamanın geldiği aşama, sahtecilik ile tüm ilgili, tüm gerçeklerin ortaya konmuş olması ve kişiliğinizi açıklayan bu söyleminizi de ben dikkate alarak, tahliyemi talep ediyorum tüm sanıklarla beraber. Ancak tutukluluğa karar vermeniz halinde istirhamım, kuvvetli suç şüphesinin varlığı gerekçesini kullanamayacağınızı ve bu karara imza atmayacağınızı da yürekten inanıyorum ve bunu değerlendiriyorum. Saygılarımla arz ediyorum. Teşekkür ediyorum.”

Sanık Nurettin Işık:“Sayın Heyet, İddia Makamı yazılı talebimi, tahliye talebimi tekrar ediyorum. İddianamede bana yüklenen suçun yegane delaletini EK-A görevlendirmeye yetkili personel listesinde adımın geçmesi ve buradan hareketle Orgeneral Çetin Doğan’ın görevlendirmeye yetkili personele görev teklif etmesi ve onlarında bu görevi kabul etmesi. Buradan hareketle balyoz güvenlik harekat planının çeşitli evrelerinde faaliyetlere katıldığımız, personel görevlendirdiğimiz ve ilişiğini kesecek personel teklif ettiğimiz iddia ediliyor. Beni görevlendirdiği iddia edilen Orgeneral Çetin Doğan ve karargahı görev süremce, görev yerim adalara hiç gelmedi. Hiçbir konuda hiçbir zaman bana hiçbir konuda emir vermedi. Kendisiyle hiç görüşmedim. Zaten Orgeneral Çetin Doğan da savunmasında kimseye görev vermediğini belirtmiştir. Yani iddia edilen balyoz güvenlik harekat planı kapsamında ve plan seminerine ilişkin konularda bir görüşmem olmamıştır. Balyoz güvenlik harekat planı ve EK-A görevlendirmeye yetkili personel listesi hiçbir şekilde hiçbir kanaldan bana gelmemiştir. Ulaşmamıştır. Haberdar değildim. Hiç faaliyetlere katılmadım. Bu maksatla hiçbir konuda birliğimden personel görevlendirmedim. Sözde dini inançlarından ötürü birliğimden ilişiği kesilmesi için personel teklif etmedim. Birliğimden de ne dini inançlarından ötürü ne diğer konularla ilgili birliğimden ilişiği kesilen personel yoktur. Seminere katılmam konusunda ben sadece Genelkurmay Başkanlığı Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı gözlemcilerinin bulunduğu, katılmam gerekli olan zorunlu seminere katıldım. Onun haricinde başka bir faaliyete katılmadım. Sayın Başkanım, Mahkemenizin Esas no 2010/283 ve 06 Mayıs 2011 tarihli arar kararının 13. maddesinde, Savcılık ifademdeki yazılı savunmamda Ankara Cumhuriyet Savcısının imzası bulunmadığı için, müzekkere yazılarak istenmesine karar verilmiştir. Oysa Mahkemeniz ben ve avukatım tarafından imzalı, size Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca resmi yazıyla gönderilen savcılık ifademi, ben ve avukatımdan kaynaklanmayan bir imza eksikliğinden dolayı, resmi belge olarak kabul etmiyorsunuz. Ama her yerde her zaman üretilebilecek imzasız belge olmakta, imzasız belge olmaktan uzak sahte bir dijital verisinde

41

Page 42: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:42

ismim geçmesi nedeniyle özgürlüğüm elimden alındı. 8 aydır tutukluyum. Şimdi arz edeceğim hususlara yapılan uygulamanın yanlış olduğunu belirtmiyorum. Bunlar doğrudur. Rakamları tespit ettiğim kadarıyla hakkımda sözde iddialara ilişkin görev kabul etme, yapılanma içerisinde olma, personel görevlendirme, ilişiği kesilecek personel teklif etme konularında hiçbir somut kanıt bulunmayan ben de, sözde Milli Mutabakat Hükümeti üyeleri gibi suçsuzum. Sözde darbenin beyin takımı olarak nitelendirilen EK-A görevlendirmeye yetkili personel olan 96 kişiden ifadesine hiç başvurulmayan 17 kişi ve haklarında kavuşturmaya yer yoktur kararı verilen 46 kişi gibi ben de suçsuzum. Sözde darbenin görüşüldüğü iddia edilen, seminere katılan 162 kişiden ifadesine hiç başvurulmayan 63 kişi ve haklarında kovuşturmaya yer yoktur kararı verilen 24 kişi gibi bende suçsuzum. 1. Ordu Komutanlığında görevli olup, seminere katılan ve aynı statüde bulunduğum 11 alay komutanı ve tugay komutan yardımcısından ki bunlar arasında ordu ve kolordu seminerinde olasılığı en yüksek tehlikeli senaryoyu içeren konulara takdim yapanlarda vardır. Haklarında kovuşturmaya yer yoktur kararı verilen 5 kişi gibi ben de suçsuzum. Aynı kolordu, 2. Kolordu Komutanlığı görev yaptığımız EK-A görevlendirmeye yetkili personel listesinde ismi olan, seminere katılan ve söz alan birliğinden görevlendirilecek kategoriler ve hassas tesislerde personel görevlendirdiği iddia edilen ve hakkında soruşturma başlatılmayan 8. Mekanize Tugay Komutanı Tuğgeneral Uğur Uzal ile seminere katılan, birliğinden görevlendirilecek kategoriler ve hassa tesislerde personel görevlendirildiği iddia edilen aynı konum ve statüde bulunduğum, savcılık ifadesinden sonra hakkında kovuşturmaya yer yoktur kararı verilen 102. Topçu Alay Komutanı Kurmay Albay Ünal Akbulut gibi ben de suçsuzum. Bu arkadaşların suçsuz olduğunu değerlendiriyorum. Yukarıda belirttiğim sözde EK-A görevlendirmede yetkili personel listesinde yer alan, birliğinden personel görevlendirme kategorileri, hassas tesislerde personel görevlendirilen ve ilişiği kesilecek personel tespit eden, haklarına hiç ifadesine başvurulmayan ve kovuşturmaya yer yoktur kararı verilen personel için nasıl isimlerinin bir yerde yazılmasında, listenin hazırlanmasında, sözde bir iradeleri yoksa ve haklarında nasıl bir somut bir kanıt bulunmadı ise, benim için de aynı şey söz konusudur. Dijital ortamda bulunan ve kimler tarafından hazırlandığı ne maksatla hazırlandıkları hususunda sübut bir delil bulunmayan bir takım çizelgelerde iradeleri dışında isimleri geçen şahıslardan bir kısmının ifadelerine başvurulmamış ve ayrıca bazıları hakkında kovuşturmaya gerek yoktur kararı verilmiş olmasına rağmen, şahsımın iradem dışında sadece ve sadece sözde EK-A görevlendirmeye yetkili personel listesinde adımın geçtiği için sanık yapılması ve müteakiben 11 Şubat 2011 tarihinde itibaren tutuklu olarak yargılanması hususu Anayasa ile uluslararası sözleşmenin eşitlik ve objektiflik ilkesinde de, ilkesine de açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Ayrıca alınan dijital verilerin hiçbirisi de şahsımla illiyet bağı olan bir bilgisayarda bulunmamıştır. Dolayısıyla söz konusu dijital verilerden şahsımın hiçbir şekilde haberdar olması mümkün değildir. Suçsuzum. Adaletin tecelli edeceğine inanıyorum. Önce tahliyemi sonra beraatimi arz ediyorum.”

Sanık Kubilay Aktaş:“Sayın Heyet, 6-7 Ekim günü sorgum tamamlandı. Bana isnat edilen suçlamayla ilgili hiçbir kanıt olmadığını hep beraber gördük. Hatta Sayın Üye Hakim Ali Efendi Peksak çapraz sorgum sırasında suçlu olduğumu ortaya çıkarabilmek için sorulacak başka soru bulamayınca, iddianamede bile konu edilmeyen, ne maksatla sorulduğuna anlam veremediğim konusu, zamanı, yere ve kişileri farklı dava ile uzaktan yakından ilgisi olmayan, tarafımdan hazırlandığını belirten hiçbir işaret taşımayan, sadece evimde yapılan aramada bulunarak el konan Camiye yardım diye bir çizelgeyi, kendisi de gerçi emekli olduktan sonra hazırlamış diye belirterek, bunun ne olduğunu sormak zorunda kaldı. Bu da gösteriyor ki, sözde balyoz darbe planıyla ilgili hiçbir faaliyetim olmamıştır. Bu konuyla ilgili hukuki geçerliliği olan ne bir belge, ne ses kaydı, ne sunum, ne iletişim tutanağı vesaire hiçbiri yoktur. Ben hala buradayım. Bu aşamadan itibaren tahliyemi değil beraatimi talep ediyorum. Arz ederim.”

Mahkeme Başkanı:“CD’lerin değişmesi gerekiyor. 1-2 dakika ara verelim CD değişsin.”

42

Page 43: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:43

Duruşmaya kısa bir ara verildi.Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.Mahkeme Başkanı: “Evet duruşmaya başlıyoruz. Oturur musunuz lütfen yerlerinize. Bir

kısım sanıklar müdafii Av. Yahya Koç ve Av. Metehan Arısoy’un da duruşmaya iştirak ettikleri bildirildi. Buyurun söz alın.”

Sanık Cengiz Köylü: “Sayın Başkanım, Sayın Üyeler. Öncelikle burada bulunan herkese saygılarımı sunuyorum. Biraz geç oldu sizleri yoracağım ama maddi gerçeğin ortaya çıkması açısından çok önemli, somut deliller sunacağım. Sayın Başkan. Tıpkı birinci iddianamede olduğu gibi ikinci iddianame de tamamı ile sahte deliller üzerine kurulmuştur. Tartışma götürmeyecek derecede bu delillerin tamamı sahtedir. Bunlar, bunlar tek tek alındığında, sanıklar tarafından tek tek sizlere sunulduğunda genel çerçeve kesinlikle görülmemektedir. Ben takdimimi yaptıktan sonra bu iddianame birinci iddianame gibi ikinci iddianame de kesinlikle tartışılır boyuta gelecektir. Ortada kalınan sorulara cevaplar bulunmadığı sürece burada yapılan savunmalar, çapraz sorguda sorulan soruların hiçbir değeri yoktur. Şimdi bu Eskişehir’de elde edildiği iddia edilen flash belleğin içerisine girdiğimiz zaman bakınız 5 tane klasör var. Bu davaya esas olan birçok sahte dijital belge bir kısım çalınan belgeler ile aynı klasör içerisine konulmuş ve gerçek belge görüntüsü verilmiştir. Bu dijital belgeler tek tek incelendiğinde ve bir bütün olarak değerlendirildiğinde sahte oldukları ortaya çıkmaktadır. Bakınız burada Bilvanis Çiftliği diye bir klasör var. Diğer bir klasör de deniz kuvvetlerinden gelenler klasörü. Bu deniz kuvvetlerinden gelenler klasörlerinden 12 tane dijital belgenin 10 tanesi Bilvanis Çiftliğinde de bulunuyor. Buraya baktığınızda göz ile kesinlikle ayırt etmeniz mümkün değil. Dosyaların, bakınız oluşturma tarihine baktığınızda içeriklerindeki aynı ismi taşıyan dijital belgeler mukayese edildiğinde bir biri ile her 2 klasörde, üst verileri ve içeriklerinin birbirinden farklı olduğu, Bilvanis Çiftliği klasöründe bulunan dijital belgelerin ilk önce oluşturulduğu görülmektedir. Yani bu yapılan bu komplonun ilk versiyonudur. Göz ile ayırt etmek çok zor. İçerisine girmek, girseniz dahi dikkatlice bakmadığınız zaman bunu da fark etmek çok zor. Bakınız Bilvanis Çiftliğindeki bir dosyayı, transfer.doc isimli dosyayı aldığınızda, deniz kuvvetlerine taşıdığınızda aynı dosya var zaten deyip üzerine dahi atmamaktadır. Şimdi birinci soru. 10 dijital versiyonun 2’nci versiyonu, 2 versiyonu aynı makama neden gönderilmiştir? Hadi 1 olabilir, 2 olabilir ama 12 dijital belgenin 10 tanesi, ilk versiyonu ve 2’nci versiyonu neden aynı makama gönderiliyor? İkinci soru. Gönderilmesi 5 aylık bir zaman dilimi alan bu dijital veriler, yani ilk oluşturulan ile son oluşturulan 12 belge arasında 1’nci ve 2’nci versiyon olarak 2 klasörde nasıl toplanmıştır? İnanın toplamak çok zor. Yani ben size 10, 12 dahi versem bunları ayırt edemezsiniz. Üçüncü soru. Bilvanis Çiftliği ve deniz kuvvetlerinden gelenler klasöründeki dijital belgeler biriktirilerek topluca mı gönderilmiştir? Bu belgelerin hangisi dikkate alınacak ve uygulanacaktır? Sadece 1’nci versiyon dijital veriler neden Bilvanis Çiftiği klasörüne konulmuştur? Alakasız bir dosya. Ne işi var orada? Aradan 7 yıl geçtikten sonra, bakınız oluşturma tarihlerine bu dijital veriler 1’nci ve 2’nci versiyon olarak 2 klasörde nasıl toplanmıştır? Birçok farklı şehir ve komutanlıktaki görevli kişilere gönderilen bu dijital belgelerin 2 farklı versiyonu 3’ncü bir şahısta, aynı flash bellek içerisinde ve aynı klasörde nasıl yer alabilir? Bu soruları 2 katına çıkarabilirim inanın. Şöyle biraz düşündüğünüz zaman sahtekarlık ortaya çıkıyor. Yani bu soruların cevabı, tüm bu olasılıklar sizlere sıraladığım, bu belgeler tek merkezden üretilmiş ve komplo ile konulmuştur. Başka cevabı yoktur. Sizlere bu koymuş olduğum durumu destekleyecek şimdi birçok deliller sunacağım. Özetle; 1’nci versiyon dijital veriler yanlışlıkla bu flash belleğe, klasöre konulmuş ve unutulmuştur. Yani iftira çetesi bu belgeleri buraya, burada unutmasaydı şu anda ben size hiçbir şey ispat edemiyordum. Bu dosyalar akıl, mantık, bilimsel yönden incelendiğinde sahte olduklarını ortaya koyan birçok somut delil ortaya çıkmaktadır. İlk önce deniz kuvvetlerinden gelen klasörüne giriyorum. Lütfen dikkatlerinizi verin. Bakınız bu klasörün içerisinde 12 tane dijital belge var. İlk gireceğim belge hukuk koruması klasörü. Bunun içerisinde kalkon diye bir dosya var. İşin, faaliyetin başlaması

43

Page 44: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:44

zamanı. Bunun içerisine girdiğimiz zaman suga harekat planı ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yeniden yapılandırma faaliyetleri kapsamında, hukuki tedbirlerin belirlenmesi amacı ile bir mevzuat çalışma gurubu oluşturuluyor ve birbirinden uzak, belki birbiri ile yan yana gelmeyen 5 hakim subayımıza görev veriliyor. Ben bu olayların özeline girmiyorum. Zaten kendileri de sahteliği burada anlatarak beni perçinleyecekler. 2 kişi dinledik ikinci balyoz davasında. İkisini de gördünüz, elle tutulur yanları yok. Sahta çünkü. Ve bu 5 kişi gece gündüz çalışıyor, yan yana gelmemişler, hepsi başka bir birlikte. Bir tane komutana bilgi notu hazırlıyor ve içerisine EK-A diye 926 Sayılı Teklifler diye bir kanun tasarısı koyuyor. Bu 926 Sayılı Personel Kanununun 65. ve 49. maddeleri ile ilgili kanun tasarı hazırlanıyor. Bakınız bu kanun tasarısının Bilvanis’teki birinci nüshasına bakın, deniz kuvvetlerinden gelen birinci nüshasına bakın. Meta dataları ve içerikleri farklı. Yani bunu almış, sağa yaslamış, düzenlemiş, bir paragrafını yok etmiş, orada unutmuş. Bu belgeyi tıklıyorum. Bakınız burada Tanju Ünal, Cumhur, hakim subaylarımız, kıymetli hakim subaylarımız, Cengiz Şirin, birer defa ilginç, sırf suç olsun diye bir kere sakladı göstermişler. İsmini buraya çakmışlar geçmişler. Daha sonra Cem Gürdeniz saklamış 4 tane. Daha sonra 2’nci belgede Cem Gürdeniz bir defa daha saklamış gözüküyor. Bakınız vision number, tekrar sayısı 10. Burada 11. Burada kaç 30. Burada kaç 32. Cem Gürdeniz’in son sakladığı 2’nci belgenin tarihine bakın 13:53. 1’nci belge kaç? 14:50. Mümkün mü Sayın Başkanım? Neden? Tarihi kolaylıkla oynuyorlar fakat zaman durmuyor. Devamlı işlediği için bilgisayarın zamanı dikkate almıyorlar. İşte sahteciliğin en büyük işareti. Ama tek başına yeterli değil tabi ki. Bunu destekleyecek birçok, çünkü hep bu kürsüde söylüyorum. Yalanı kurgulamak çok zor. Dünyada en zor şey. Dökülüyor. Bakınız bu dosyaların dosya yoluna bakın. Bilgisayar kullanıcı isimlerinin farklılığı, bakınız burada Tanju Ünal’da doğru yapmışlar. Cumhur Eryüksel’de burada büyük harfler ile saklarken son saklayan Eryüksel diye saklamış. Sanki bu belgelerin hepsinde aynı, tek elden çıkmış. Tek elden, imkansız olasılığa vursanız. Ve bu 2 kullanıcı isminin olması mümkün değil. Mümkün fakat olası değil. Her kullanıcı bunu yapamaz. Bilgisayarın içerisine girip bir şeylerden ayarlaması lazım. Bakın 11 tane kullanıcı, masum subayımız, hakim subaylar. Görüyor musunuz Mehmet Örgen burada değişmiş. Sitilde aynı. İlk hep büyük harf girmiş, aynı kişi girmiş. Daha sonra bir şekilde oynayarak son anda kullanıcısı değişmiş. 1 kişide olma olasılığı milyonda birdir. Ama bu 11 tane denizci subaylar aynı şekilde olma olasılığı milyarda birdir. Bu durum, bu verilerin tek elden üretildiğinin bir kanıtıdır. Ama tek başına yeterli değildir. Sahteliği sıralamaya devam ediyorum. Bakın 11 nolu CD’de yüzlerce gerçek belge var. Bakınız doküman and settingden sonra kullanıcı uyumunu. Gerçek bilgisayarda böyledir, birebirdir. Bakınız burada 31:01 en son saklayan. Bütün dosya yolları böyledir. Bilgisayarınızda deneyebilirsiniz. Mümkün mü? Mümkün. İçine girip bir program ile oynadığınızda bunu yapabilirsiniz. Şimdi komutana bilgi notunun sahteliğini koydum. Bakınız elinde ne var. Ben bunu Mahkemenizde 2 kez sizlere arz ettim. Evet, bir hata kod tablosu diye iftira çetesi bir şey uydurdu. Daha önceki yaptığı hataları telafi etmek için. İnanın ben bu belgeyi gördüm mü, bu salonda imdat kurtarın beni diye bağırasım geliyor. Her şeyi hata kod tablosu uydurduk. Bunu da iftira çetesi uydurmak istese nasıl uydurabilirdi? Bu darbeciler geleceği öngörüyor. 5 tane hakim subayımız 2003 yılında, 2005 yılında olacak, hem de 15 Haziranda günü ile hangi yasayla çıkacağını ve hangi madde ile çıkacağını tahmin etmiş Başkanım. Aman Allah’ım, Allah nasıl bir güç vermiş onlara. Düşünün sizde de böyle bir güç olduğunu. Ne büyük bir güç. Şu anda bizim alnımızın inanın tertemiz olduğunu, suçsuz olduğumu görürdünüz. Bu davanın bu kamburudur. Bunun cevabını bulmadan bu davanın yürümesi sakattır Sayın Başkanım. Lütfen bunun cevabını bulun. Türkiye Büyük Millet Meclisi Kanununda açık bir şekilde bu kanuna neler yapıldığı, nerelerden geçildiği açık bir şekilde yazmaktadır. Bunu 2 yıl önceden kimse öngöremez. Sahtekarlığın en büyük somut delilidir. Bu delil yüzde yüz sahtedir, kesindir. Bu delilin üst yazısı da yüzde yüz kesindir. Bununla aynı klasörde olan yazılarda yüzde iki yüz kesindir. Bunlar sahte ise o dosyanın içerisinde bulunan bütün belgeler yüzde yüzdür.

44

Page 45: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:45

Bunların üçü de sahtedir, klasör de sahtedir. Sayın Başkanım size bir altın diye bir şey sunmuşlar, bu altın sahtedir. Anadolu’da bizim köyümüze de gelseniz orada Mehmet amca var, bunun sahte olduğunu söyler. Hiçbir yerde değişmez. Lütfen bakınız. İddia Makamı 66 sayfa, 2’nci paragrafta ne diyor. Şüpheliler ile ilgili delillerin değerlendirilmesi. Soruşturma delillerinin sahte olduğu, bir kısım şüpheliler tarafından iddia edildiği, ancak yukarıda iddianamede ilgili bölümlerde genişçe deliller izah edildiği üzere, dijital verilerin ilgili yerlerinde izah edildiği üzere diğer deliller ile doğrulandı. Lütfen, nasıl doğruladınız bu kanun maddesini? Mümkün mü doğrulamak? İnanın imdat diye bağırasım geliyor bu salonda. Ben bunun cevabını istiyorum lütfen. Dediğim gibi altın sahte. Bu belgelerin 3’ü sahte. Şimdi bakınız 2’nci klasöre giriyorum İKK güvenlik brifingi diye. Burada güvenlik tedbirleri emri diye bir doc diye emir var. Tıklıyorum ve giriyorum. Şu ilk belge önleyici hukuk tedbirleri ve 5 masum hakim subayımızın isminin olduğu yüzde yüz sahte. Bunu benimle kimse tartışamaz, kimse doğru da diyemez bu belgeye. Bakınız burada ne geçiyor? Yeniden yapılandırma. Burada ne geçiyor? Yeniden yapılandırma, aynısı. Bakınız iç tehdit unsurları üzerindeki etkinin tam olarak sağlanamadığı. Burada da aynısı yazıyor. İç tehditlerin adli ve idari konular, adli idari konular. Sahtecilik bulaşıyor. Aynı kalemden çıkmış. Yani yüzde yüz sahte dediğim belgenin aynısını yazan bunu da yazmış. Ekinde ne var Sayın Başkanım? Güvenlik brifingi diye gene sahte bir yazı var. Ne bu? Bakınız bir tane Powerpoint sunum. 2007 ve sonrasında hazırlanmış detayına girmiyorum. Yani 2008 sonrasında çıkan bir yönergelerden birebir alıntılar var. Çok zamanınızı almak istemiyorum. Ne zaman hazırlanmış? Görüyorsunuz 24.10.2002. Ne zaman saklanmış? 05.11.2002. Balyoz harekat planı yok bakınız tarihleri mukayese ettiğinizde. Henüz ortada yok. Yine bakıyoruz 24.10.2002. Oraj ne zaman? 20 Şubat 2003. Oraj planı ortada yok Sayın Başkanım. Suga, suga da yok ortada. Henüz ortada yok. E genel seçim yapılmamış. Partimiz, Hükümet kurulmamış. O zaman bu brifing niye hazırlanmış? Amacı ne? İftira çetesi yalanlarını kurgulamakta zorlanmaktadır. 2008 yılı ve sonrasında üretmiş olduğu sahte belgeler ile zaman tünelinde gittiği yılın olaylarını bağdaştıramamaktadır. Başka bunun açıklanacak hiçbir nedeni yoktur. E o zaman bu yazının üstü zaten sahteydi. Bu klasörde komple sahte oluyor. Hem de yüzde yüz. Bunun yüzde yüz olduğunu bakın nasıl bir, bu dosyanın İKK güvenlik brifingi klasörünün sahte olduğunu şimdi başka bir yönden size ispatlıyorum. Bakınız bunun ekinde ne var Başkanım görüyor musunuz? Yüzde yüz hukuk koruması, İKK güvenlik brifingi. E bu da yüzde yüz sahte. Bizim meşhur o kanun değişikliği var 2005 yılının. E bu belgeye de gerçektir diyebilir misiniz? Hayır. Bu da yüzde yüz sahte. Bakınız gitmişler klasörün ismini 5 yıl, 5 ay önce yazılan yazıyı ek vermiş buraya. Sahte, kimse bana bunun gerçek bir belge olduğunu söyleyemez. Bakınız bununla ilgili iddianamede ne yazıyor? İddianamenin 50. sayfa, 4. paragrafında. Dosyada mevcut deniz kuvvetlerinden istekler.doc isimli belgede Deniz Kuvvetleri Komutanlığının yeniden yapılandırılması faaliyetlerinde istenilen seviyeye ulaşılamaması durumunda adli ve idari konularda oluşabilecek güçlüklere karşı korucu tedbir olarak en kötü senaryolar dikkate alınarak yapılan mevzuat çalışmaları. Söylediğim gibi hep sahte belge üzerine dayanılmış iddialar bunlar. Hukuk koruması yüzde yüz sahte. İKK güvenlik brifingi yüzde yüz sahte. E bunu biz bu iddianame yazılmadan bu salonda söyledik. Tüm bunlara rağmen bunun iddianamede olması, yazanlar belli, İddia Makamını yanıltmak değil mi? Mahkemenize sahte bilgiler sunmak değil mi? Sizi aldatmak değil mi? Bakınız bu yazının nüshasına bakınız Bilvanis Çiftliğinde. İkinci nüshasına bakınız. Neden her iki belge aynı flash bellekte ayrı klasörlerde yer almakta ve içerikleri farklı? Bakınız yapılandırma demiş. Burada düzeltmiş yapılandırılması diye. Çünkü burada hata yapmış. Daha sonra Tümgeneral Bilgin Balanlı’yı çıkartmış buradan. Amacı neyse? Bilgi notu çünkü. Bilgi notu oraya gitmez ki. Denizciler içerisinde olan bir yazı. Yani gidecekse akademiye gelmesi lazım. Özden Örnek amiralim yazdıysa bu yazıyı. Tarihine bakınız Sayın Başkanım. Dikmen yazmış, Dikmen yazmış. Kendisi anlattı bunun sahteliğini, savunmasını yaptı. En son Cem Gürdeniz saklamış. Bakınız bire bir. En son bir fazla dosya satırı var. Cem

45

Page 46: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:46

Gürdeniz bir kere daha saklamış. 5 kere vision number, burada da 6 olmuş. Zamana bakın. 25:31. Saate bakın 16:05. Burada kaç? 16:57. Tarihi oynuyor. Zaman tünelinde sıçraya sıçraya zıplıyor iftiracılar. Saati ama saat çalışıyor. Dikkate almadığı için işte bu Deniz Kuvvetlerinden gelenler sahte oluyorlar. İşte yalanı kurgulamak çok zor. Hele çok yalan söylerseniz birbirine karışmaya başlıyor. Şimdi iddianamenin 43. sayfası, 7. paragrafı ne diyor bakınız. Ayrıca inceleme raporunda belirtilen dosyalara ait meta data bölümünde yer alan başlık, konu, yazan, son kaydeden, açıklamalar, oluşturma tarihi, son kaydetme tarihi, son 10 yazan bilgilerinde değişiklik yapıldığına dair tarafımızca herhangi bir bulguya rastlanmamıştır. Mümkün mü size arz ettiğim bilgilerden sonra bunu söylemesi? İnanın o tespit tutanaklarının hepsi yalan, satır satır. Girmek istemiyorum. Oraya benim telefon numaramı koymuş devre arkadaşımla konuşmamı. 2004 yılından sonraki telefon konuşmamızı koyuyor. Ben o telefonu 2006’nın Temmuzunda satın aldım. Böyle bir şey olabilir mi? 10 yıllık tip kayıtlarım var elimde. Baştan sona yanlış, meta datalar yanlış. Yani art niyet ve kin o kadar bariz ki. Yani biz de bu ülkenin insanıyız. Yani bilmediğimiz gizli bir iddianame varsa yüzümüze onlar söylensin kendimizi savunalım. Çıktığımız yer belli, ismimiz belli. Bizim siyasi görüşümüz de yok, askeriz. Yani ne isteniliyor bizden anlamıyorum. Alnım açık. Adaletinize sığındık. Başka sığınacak bir yerimiz yok. Ama bu iftiracıların yakalarına yapışacağım yönündeki ümitlerimi kaybediyorum huzurunuzda. Ve burada yargılanacaklarını ümit ediyorum. Bir tek Allah’a kaldı. Ama onun huzurunda onların inanın yakasına yapışacağım. Ve bunların hesabını soracağım. Bugün 1002 gündür tutukluyum. 1002 gündür Sayın Başkanım. Bunun 1 yılı bu balyozdan tutukluyum 1 yılı. Çocuklarım, 2 oğlum var. Biri üniversiteye başladı, birinci sınıfta. Öbürü lise 1’de. Ben yokken mezun oldular. Yemin ediyorum Allah’ın huzurunda. 2 elim yakalarında olacak. Bakınız, e bu sahte. Bunu ispat ettim. Havkoor.doc diye bakınız buraya kadar 7 tane belgenin sahteliğini yüzde yüz ispat ettim. Bunu her yerde tartışırım. Kimse bunu savunamaz. O 2005 kanunu ve üzerine koyduğum birçok deliller o tek başına yetiyor ama diğer koyduğum, çelişkileri falan koyduğum da buradaki 12 belgenin 7 tanesi gidiyor. Bu 7 belgeden burada kaç kişi tutuklu biliyor musunuz? Yani. Bakınız Ahmet Dikmen anlattı. Bilvanis Çiftliğindeki nüshasına bakın. Bire bir aynı bakınız. Şurada elle verilen boşluklara bakın, şuradaki işarete bakın, altındaki işarete bakın. Bir tek R harfi bir de şurada paragraf fazladan yapılmış. Neden? Çünkü birinci nüshalarda R harfini koyduğundan uyanmış, ikincilerde düzeltmiş. Yani düzeltme nedeninden o. Şimdi verilerine bir bakıyorsunuz, burada ilk nüshada bakınız zaman çelişkisi de var. Neden? Zamanı elinle istedikleri tarihi verebiliyorlar. Burada Ahmet Dikmen iken Cem Gürdeniz burada son kez saklamış. Fakat nasıl olduysa 24’ünde sakladığı halde gitmiş ayşirin diye birine verdirmiş, yazdırmış. Şimdi ikinci kişiye neden yazdırılır? Beğenmedim bunu, al bir de sen yaz denilir. Ama iki kişinin bir yurtdışında, biri Türkiye’de yazdığı yazı yüzde yüz bir birine benzer. Yüzde doksan dokuz nokta dokuz diyeyim R harfi nedeni ile. Şimdi nasıl yazabilir birbirine bu kadar benzer. Bakınız bu belgenin metninde neden bir değişiklik yapmamış o ikinci kişi veya birinci kişi? Hiçbir değişiklik yapılmayacaksa neden yeniden hazırlanmış bu yazı? İçerik aynı iken üst verileri neden farklı? Bakınız bu yazıdan yararlanarak, bu yazı hazırlansaydı bunun ilk oluşturma ve yazar üst verileri aynı olması gerekirdi. Neden? Çünkü burada cevabı belli. Son anda başka hedefler. Yani aynı suçu iki kişiye yaptırmışlar farkında olmadan. Bunu da unutunca orada kalmış. Bu da sahte. Personel görevlendirilmesi.doc’a giriyorum. Bakınız burada ne yazıyor. Deniz kuvvetlerinin yeniden yapılandırılması. Sahtecilik zaten bulaşıyor, aynı şeyler. Fakat burada bir iki avukatımız ve sanıklar söyledi. Burada oraj hava harekat planından bahsetmiş Sayın Başkanım bakınız. 1. Taktik Hava Kuvveti Komutanlığında devam eden oraj hava harekat planı. Tarih kaç? Ocak 2003. Bu belge ne zaman hazırlanmış? 2 Ocak 2003’te hazırlanmış. O günde saklanmış. Şimdi bu zamanı lütfen şöyle bir aklınızda tutun. O tarihte daha Fırtına komutanım bir direktif vermemiş. 6’sında yazıyor bakınız 4 gün sonra. Bu direktifi alan Pulatsu generalim direktife işlem yapıyor, 10’unda cevap veriyor. Bakınız emre bakınız. Ne zaman vermiş? İlgi olarak, sözlü

46

Page 47: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:47

direktif olmaz. 6’sında vermiş gözüküyor. Kendisi de 10’unda cevap vermiş gözüküyor. Bakınız Fırtına generalimin yazısında oraj ismi yok. Diyor ki bir harekat planı diyor sözde, kurgulayan. Oraj isminin konulduğu yazı bu. İlk defa burada diyor ki Ziya Toker başkanlığı, koordinatörlüğünde bir planlama grubu, yani planlama grubu bu sözde sahte yazıya göre 10.01.2003’te çalışmaya başlıyor ve 20 Şubat 2003’te de oraj hava harekat planı hazırlanıyor. Şimdi şu tarih ile bunu kıyasladığınızda bakınız. Oramiral Özden Örnek 02.01.2003 tarihinde, daha kimse ismini bilmezken 20 Şubat 2003 tarihinde hazırlanan oraj hava harekat ismini nasıl bilebilir? Henüz direktifi verilmeyen çalışmalarına, hiç başlanılmayan ve hazırlanmayan oraj hava harekat planı hazırlık çalışmaları ta Eskişehir’de nasıl devam edebilir? Ve sözde oraj hava harekat planı ve eklerinin hiçbirisinin Eskişehir’de hazırlanmadığı görülmektedir. Hiç hazırlanan yok. Ve bu yazıya baktığınız zaman, bakınız birinci nüshası. Burada kuvvet demiş yanlış yazmış. Daha sonra i’yi eklemiş, aynı şekilde r’yi yok etmiş düzeltme yapmış. Bakınız üzerinde tam 11 defa fazla çalışmış. Fakat el ile oynama yaptığı için dosya yollarında hiçbir değişiklik yok. Yani yazılar sahte olunca her şeyi dökülüyor. Sonuç olarak bu deniz kuvvetlerindeki klasörünün içerisindeki belgelerin hepsi sahtedir Sayın Başkanım. Yani tartışmaya, bir bilirkişiye falan gerek yok. Eğer o 2005 tarihli yazıyı ikna ederseniz kabul ederiz. Yani bunun cevabı, tek bir cevabı kalıyor müneccimlik. 2 yıl önce bilmem. Ve şimdi İhtimalat klasörüne giriyorum. Bunun içerisindeki 12 tane yazı ver gene. Askeri yazım kurallarına uymuyor, içeriği basit, anlaşılmaz, uygulanması imkansız, ekleri olmadan hiçbir anlamı olmayan, tek elden iftira amacı ile üretilen dijital belgeler. İçeriğine girmiyorum. Tek tek sanıklar burada size anlatacak. Zaten bir tanesini anlattım. Bakınız bu klasörün içerisinde tam 29 tane gerçek belge var Sayın Başkan. Bu gerçek, yani meta datalarından belli oluyor sahte olduğu. Bir bakıyorsunuz 12 general ve subayı suçlu göstermek için bu iftira belgeleri onların kendisine ait bilgisayarda hazırlanmış gibi gösterilmiş. Her yere ismi yazılmış. Şirket ismine bakıyorsunuz. Şirket ismi, şimdi önünüzdeki bilgisayarlarda dahi ilk kurulum aşamasında verilir bu isim. 12’si de ismini vermiş şirket ismini. Kendi elleri ile kurmuşlar. Kimse başaramaz. Ben bile hiç kurduğumu hatırlamıyorum, program kurduğumu yani. Bakıyorsunuz gerçek belgelere yazarı, son kaydedeni, şirket ismi aynı kişiye ait bir belge yok. 29 tane gerçek belge aynı klasörde. Şimdi burada diyor ki planların deşifre olmaması, olması ve hayata geçirilmemesi ihtimalleri gözönünde bulundurularak bir takım tedbirler alınmak istemiştir. E bunu düşünen mantık neden her yere ismini yazsın Sayın Başkanım? Neden soyadını, adını versin mümkün mü? Gerçek belgelerin bakınız son yazdırma tarihi yok. Gerçeklerin varken, sahtelerin yok. Bakınız görüyorsunuz beyazlar gerçek belge. Sonra sahte belgelerin dosya yolları tek elden aynı mantıkla verilmiş. Nasıl? Bakınız documents and settings, bkocababuç desktop. Masaüstü, masaüstü, masaüstü, masaüstü diye gidiyor. Tabi ki tek başına bir şey değil de yani bu bile sizde bir şüphe uyandırması gerekir. Ama gerçek belgelere bakıyorsunuz hiç öyle bir dosya yolu yok. Bu 12 kişinin aynı. Son kayıt tarihleri, bakınız son kayıt tarihlerine bakıyorsunuz. Nasıl öğleden sonra oturup aynı kişi bilgisayarda sıra ile bunu oluşturmuş. Daha önce Mahkemenize birçok anlattım. Gölcük ikiz kardeş diye. 29 tane Gölcük’te çıkan belge vardı. Yüzde doksan beş ve yüzde yüz arasında birbirine benzer. Yani inanılmaz bir benzerlik var. Ayrı şehirde, ayrı kişi, birbirini tanıyor, tanımıyor, hiç tanımıyor, hepsi aynı ayarları kapsayacak şekilde yazı yazmış. Bunu gören iftira çetesi Eskişehir’de uyanıyor. Bütün dijital belgelerin ayarını bozuyor bu sefer yakalanmamak için. Ama bir bakıyorsunuz bu 12 belge de 12 farklı yerde, makamda hazırlanmış. Ayrı ayrı şehirler bakınız Eskişehir, Bandırma, Diyarbakır, Milli Savunma Bakanlığı, Akıncı. Şehir isimler aynı ama birlikler de farklı. Bakınız o belgelerden birini seçtim. Burada şu ayarların sayfa yapılarını falan hep oynamış, silmiş, değiştirmiş. Ama şu dikdörtgen içine aldığım üst veri bilgisine bakın. Tıklıyorum Sayın Başkanım. Bunu tıkladığınız zaman bakınız ortaya ne çıkıyor görüyor musunuz? Bunu unutuyor tabi ki göremediği için. Tıklasa bunu da görecek, bunu da değiştirecek. Ama işte yalanı eline, ayağına bulaşıyor. Şimdi her bilgisayar kullanıcısı bunu defalarca anlatsam, bu da çok önemli bir delildir. Özür dileyerek

47

Page 48: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:48

buradaki büyük bir ilginçliği bir kez daha size anlatacağım ve bir daha bu konuya girmeyeceğim. Çünkü bir dahaki sefere değiştirirler. Her bilgisayar kullanıcısı bu ayarları kendi verir. Nasıl verir Başkanım? Bakınız Microsoft Office Word yardımını açtığınız zaman bunun nasıl verileceğini anlatıyor. Şurada bakın L şeklinde bir işaret var sol sekmede. Buna tıkladığınız zaman bu işaret devamlı değişir. Sol sekme olur, sağ sekme olur, sekme olur, ondalık sekme. Bu işaret değiştiği zaman bu mausu getiriyorsunuz şurada tıkladığınız zaman onu alıyor otomatik ayar. Bunun diğer bir yöntemi de var. Şurada yazıyor. Şurada biçime giriyorsunuz sekmeler diye, eliniz ile rakam vererek ayarlıyorsunuz bakınız buraya. Yani iki yöntemi var. Bunu bilgisayar otomatik vermiyor. Herkes parmağı ile yapmak zorunda. Şimdi bu yazılardan size 3 tane yazı seçtim. Bir tanesi Diyarbakır’da adli müşavir. Bir tanesi batıda Bandırma, bir tanesi de Hava Kuvvetleri Birliği olmayan Milli Savunma Bakanlığından seçtim. İlk birinci paragrafına bakınız. 10 tane eli ile 3’ü birden işaret vermiş milimetresine kadar aynı. İkinci paragrafa geçiyorum. 7 tane eli ile işaret vermiş 3’ü de aynı. Milimetresine kadar 3’ü de aynı. Dördüncü paragrafa geçiyorum. 7 tane elleri ile ayar vermiş 3 kişi de, 3’ü de bir biri ile aynı ve ölçüleri de aynı. Dördüncü paragrafa geçiyorum. 2 tane vermiş, milimetresine kadar aynı. Yani 8 ayrı kişi, 8 ayrı birlikte görevli ve başka şehirlerde ve bunların büyük bir kısmı da yurtdışında bulunuyorlar ve kendi bilgisayarlarında konuları farklı yazılar yazıyorlar. Bu kişilerin 4 paragrafta vermiş oldukları sekmelerin sayı ve yerleri milimetresine kadar nasıl aynı olabilir? Bir şekilde birbirlerinden aynı formatı göndermiş olabilirler. Bu nedenle sekme ayarları aynı olamaz mı diye sorusu yöneltilebilir. Bakınız ben bunun bir tanesini aldım. Bülent Günçal Albayımın Adli Müşavir Hava Kuvvetleri. Üzerinde çalıştım ve farklı kaydettim evrakı Microsoft son kaydedeni olarak. Bakınız neler değişmedi. Konu asla değişmiyor. İsim, yazar ismi asla değişmiyor. Şirket ismi asla değişmiyor. Ama bu 12 havacı general ve subayın şirketine, ismine baktığımız zaman bu olasılığında olmadığını görüyoruz. Yani birbirlerinden bu şekilde bir şey alıp hiçbir işlem yapmamışlar. Yani bunu bir Microsoft Office kullanıcısına sorsanız, buradaki arkadaşıma da sorsanız bunun mümkün olmayacağını Mahkemenize söyleyecektir. Sonuç olarak ihtimalat planının hepsi sahtedir. Dinleyeceğiz, sahte evraklar üzerine savunma yapacak silah arkadaşlarım. Bakınız hızlı geçiyorum, özür diliyorum. Maddi gerçeğin çıkması için bunlar önemli. Az kaldı Sayın Başkanım. Şimdi Bilvanis klasörüne giriyorum. İhtimalat planını sahteliğini ispatladım. Deniz kuvvetlerinden gelenin sahteliğini ispatladım. Şimdi Bilvanis Çiftliğine giriyorum, girdim. Burada ne var? Eskişehir klasörü, tıklıyorum. Bakınız o unutulan 10 tane evrakı görüyor musunuz? Bu o kanun teklifi 2005 yılında hazırlanan yüzde yüz sahte. Şimdi bu klasörün güvenirliğinden bahsede bilir miyiz? Yüzde yüz sahte bir yazı var içerisinde bunun. Ama yetmiyor, çünkü ben şimdi bir şeyler sunduktan sonra daha büyük bir şekilde sahte diyeceğiz. Bakınız burada ıslak imzalılar diye bir klasör var. Bu gündeme getirildi birkaç kişi tarafından. Ne zaman hazırlanmış Sayın Başkanım bakın. Bilimsel olarak bir arşiv dosyası oluşturulduğu zaman o arşiv dosyasının içerisindeki dosyaların hepsinin tarihi o tarihten önce olmak zorunda. Ne zaman hazırlanmış? 19.04.2007. Saati de var herhalde 18:01 şeklinde. İçerisine giriyoruz. Bu kişi, tam Sayın Başkanım 59 şurada çift verilen 60. 61 dosyayı gayet güzel, eli ile taramış ve sıra numarası vermiş. Şurada bakınız şu 14’ncü taranın üzeri aslında 13. Yani bunu 1, 2, 3, 4 diye almış bu ilk 13’ü tasniflemiş sonra üşenmiş bırakmış. Ne zaman? Bakın dakika dakika 2007 yılında bunlar oluşturulmuş gözüküyor. Şimdi işte yalan kurgulamak zor ya eline ayağına dolanacak. Tıklıyorum, tıkladım. Islak imzalılar bu dosyanın içerisinde bir belge 2008 tarihinde, 5 belge de 2009 tarihinde oluşturulmuş Sayın Başkanım. Sahteciliğin daniskası. İnsanın gözünü, kafasını patlatacak kadar sahte. Bakınız 2008 tarihli evrak içinde. Ne zaman taramış gözüküyor? 19.04.2007. 2008 tarihindeki bir evrakı siz 2007’de tarayabilir misiniz? Bakınız o 5 tanesini de tek tek hepsi 2009 yılına ait. Bakınız tıkladım. 12 Mayıs 2009 Cumhuriyet gazetesinin manşeti. Ne zaman taramışlar Sayın Başkanım? 19.04.2007. Mümkün mü? 2 sene önce. Şimdi Hakan Büyük mü yaptı acaba bunu? Yoksa birileri tarafından konuldu mu? İnanın

48

Page 49: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:49

bizden şüphe duyduğunuz kadar yüzde bir şu delillerden şüphe duysanız gerçek, maddi gerçek ortaya çıkacak Sayın Başkanım ve bununla ilgili döneceğim. Bu bu sahtelikle ilgili çok önemli bir şey daha arz edeceğim. İyice perçinlen, bakınız bu aynen bu sahtelerin içerisinde bir tane yazı var. Sahte belgelerin anası, Bilvanis Çiftliği diye. Hızlandırıyorum Sayın Başkanım. Bakınız yani Türkiye’de bırakın teknik verileri filan size arz etmiyorum. Yıl 2007, düşünün 2007. Fazla geçmemiş şurada ve kendi topraklarınızda çiftlikti, köy olmuş, muhtemelen hızla gelişiyor ilçe olacak orası. Nüfusu çok. İbadet amaçlı birçok insanlar tarafından ziyaret ediliyor ve siz burayı havadan bombalıyorsunuz. Yani akla mantığa uygun mu? Yani bu tarihte bir tane boş kovanın dahi hesabı soruluyor. Yani bir belgenin hani ikna kabiliyeti olması gerekir derler ya hukukta, şimdi bu belgenin ikna kabiliyeti var mı? Bunu kim emredebilir? Ama psikolojide şöyle bir mantık var. Yani yalanı öyle büyük bir atacaksın ki kimse doğru mu, yanlış sorgulamasın. Ne yapacaksın kendi camini bombala. Bombalanır mı? Tarihte var mı? Biz yani kiliselere dokunmamışız yıllarca kendi camimizi bombalayacağız. Kendi uçağımızı düşüreceğiz. Yani böyle bir şey olabilir mi? Aynı toplumda infial yaratmak amacı ile uydurulmuş bir belge. Bakınız Bilvanis’e bakın. Koskocaman olmuş. Sayın Başkanım yüzlerce insan yaşıyor ya kim kime anlatabilir. 2007 yılı böyle emri kim verebilir? Kim uygulayabilir? Yazının içeriği daha önce ve sonra yazılan yazılar ile asla uyuşmuyor. Uygulanması imkansız. Bu yazının sahte olduğuna ilişkinde bir çok somut delil var. Bu konuda hazırlanan ve Balanlı generale yazılan tek yazı bu, başka yok. Kendisi zaten bu işler olana kadar orada görev yapmamış. 2007’de olduğu için o tarihe çakmaları lazım. İşte 2007’ye yazmışlar. Bakınız bu yazıyı hazırlarken 2008 tarihindeki bir yazıdan faydalanmışlar. Nereden anlıyoruz bunu? Çünkü bu belge gerçek, 2008 belgesi gerçek bu konuda yazılan. Islak imzalısı var. Bakınız ıslak imzalısı bu. Bunu almış bir bakıyorsunuz sayfa yapısı aynı, elle verilen bu ayarlar birebir aynı. Şuradakini seçiyorum siyah olarak bölümü ikisinin sözcük sayımını yap diyorum birebir aynı. Şu satırı seçiyorum. Sözcük sayımını yaptırıyorum. 30, 100 işte 17 birebir aynı. Bakınız eklerine bakın. EK-B’yi silmiş EK-A’yı burada bırakmış. Her şeyi ile aynı. Fakat elle verilerde oynadığı için yanı olması lazım. Meta dataları olması lazım. Burada kafadan uydurmuş üst verileri. Hiçbir gerçek belgede İKK diye bir şirket yok hiçbir bilgisayarda. 30, 29 tane belgede yok. Bakıyorsunuz gerçek belgenin 1. Taktikten çıkışı var. Hava Kuvvetlerine girişi var evrak kayıtlarında. Bu sahte belgenin yok. Birde bu sahte olduğunu, 2007 tarihli yazının sahte olduğunu zaten şu gerçek belgeden anlıyoruz. Bakın bu gerçek belgeye bir ilgi verilmiş. 2003 yılına ait. Ve diyor ki; ilgi ile gönderilen hususlara ilave olarak gönderilen diyor. Yani bu 2008 yazısına göre 2003’ten itibaren hiçbir şey gönderilmemiş. Eğer bu 2007 tarihli yazı gerçek olsaydı bu 2008 tarihli gerçek yazı da ilgi olarak verilmesi gerekirdi. Zaten işte havadan yere taarruz diye bir şey bahsetmiyor. Yani bunları bırakıyorum Sayın Başkanım. Bakınız Genelkurmay Başkanı bu evrak ile ilgili yaptığı açıklamaya bakın. Sahte diyor. E biz yani Genelkurmay bir açıklama yapmış. Yani bunun üzerinde durmaya gerek var mı? Koskoca Genelkurmay Başkanlığı sahte diyor bu yazıya Sayın Başkanım. Yani bu yazı görülmez mi? iddianamede bahsedilmez mi? Geçtim, bunu da sahteledim. Bakınız seçim. Az kaldı, çok. Seçim klasörüne giriyorum. Burada birtakım iddianamede seçimlerden bahsedilmiş. İçerisine giriyorsunuz aynısı. Üzerinde oynamaya çalışmışlar ama seçimler ile ilgili belgeleri bulamamışlar. Bir kısmı doğru olabilir. Bakınız bir tanesine giriyorum 2007 tarihliye. Bakınız Başkanım burada ne yazıyor? Bu birinci sayfası bu ikinci sayfası. Temmuz 2007. İkinci sayfada ne yazıyor? Kasım 2002. Ne yazıyor? Bak birliğin adı 1. Hava Kuvveti Komutanlığı Eskişehir. Burada neyi unutmuşlar? 1. Taktik Hava Kuvveti. 2002’deki ismini unutmuşlar. Neden? 2000’in evrakından bir şeyler benzetmeye çalışmışlar gene ve şuradakilerin, sayfanın tamamı 2000 yılına ait. Buradaki kişiler orada görev yapmıyorlar o tarihte. Rütbeler yanlış, bu kişiler orada görevli değil. Sahtecilik ama neden İddia Makamı veya tespit tutanağını tutan polislerimiz bunları belirtmiyor bunlar böyle böyle diye içerisinden bahsetmiyor? Bakınız 4 klasörün sahteliğini ortaya koydum. Şimdi son klasördeyiz. Burada Mehmet Nuri Kureş’ten aldığım Mayıs 2009 diye

49

Page 50: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:50

zip demiş. Mehmet Nuri Kureş’ten almış bunu sözde. Tıklıyorum ne göreceksiniz? Bakınız biraz önce sahteliğini koyduğum belgeler ismi ile buraya taşınmış. Sahteliğini, tarih çelişkisini fark etmişler. Bari şu dosyaların ismini değiştir. Yani tara, bilmem başka isim koy. Bu sefer uygun olsun diye 2009’un ismini koymuşlar bu sefer. Ama öbür tarafta unutmuşlar bunu. Bakınız Cumhuriyet gazetesi burada 2007, orada 62 tane evrak ile beraber sıra ile verilen bir tara sıfırı vardı. Bunu alıyorlar orada birden, kimden kimden aldım diyerekten değiştirmeyi unutuyorlar. Son kaydedeni de düzeltiyorlar 2009’a götürüyorlar. Şimdi işte görüldüğü gibi burada 2007 burada. Yani buradan almışlar oraya götürmüşler. Tarihini düzeltmemişler. Sonuç olarak. Yani bir flash bellekte birçok sahte dijital belge bulunursa o flash belleğe gerçek diyebilir miyiz? Bunların hepsi sahtedir Sayın Başkanım. Söylediğimi gibi tüm ikinci iddianame, birinci iddianame tamamı ile sahte dijital veriler üzerine kurulmuştur. Bugün biraz önce size koyduğum sahteliklere cevap bulmadan en bariz örneği 2005 yılına ait kanun burada yapılan savunmaların, çapraz sorguların hiçbir manası yoktur. Belirttiğim gibi bizden şüphe duyuluyor. Ama biraz da bu delillerden şüphe duyulursa gerçekler ortaya çıkacaktır. Bizim alnımız açık. Benim alnım da açık. Veremeyeceğim hiçbir şey komutanım. Size sığındık, gerçeği ve adaleti istiyoruz. Tam 1 yıl geçti. Mağduriyetimiz asla telafi edilmez. Kayıplarımız asla telafi edilmez. Geri dönüşü yok. Veremeyeceğimiz hesap yok. Çıkacak daha çok delil çıkacak. Hepsi lehimize olacak. Saygılarımı sunuyorum.”

Sanık Onur Uluocak: “Bir talebim var. Onu arz edeceğim. 6 Ekim 2011 günü okunan belgeler ile ilgili. Bu belgede Mahkemenizin bir müzekkeresi üzerine Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliğin verdiği bir cevabi yazı. Şimdi efendim iddiaya göre buradaki bir kısım sanıklar bazı elektronik belgeler hazırlamışlar ve onları koordinatör olarak bilinen kişilere göndermişler. Hoş kendisine belge atfedilmeyenler de var ama birçoğu bu durumda. Herkese bazı belgeler atfedilmiş. İddiada böyle. Fakat Cumhuriyet Savcısının bu sanıkların bu belgeleri muhataplarına nasıl gönderdiğine ilişkin bir varsayımı iddianamede yer almamış. Bu eksikliği Heyetiniz de fark etmiş olmalı ki Genelkurmay Başkanlığına 5 Eylül 2011 günü şunu sormuş. Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıkları ile Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde ülke çapında ya da bölgesel düzeyde intranet, internet ya da kendi kurumlar arası bağlı ağ sisteminin bulunup bulunmadığı, bulunmuş olması halinde hangi tarihten itibaren bu ağ sisteminin kullanılmaya başlanıldığı, ağ sisteminin var olması halinde sivil, askeri personelin bu sistemde nasıl çalıştıkları hususlarında bilgi verilmesini istemişsiniz. Şimdi ben sadece deniz kuvvetleri mensubu olduğum için bununla ilgili eleştirilerde buluna bilirim. Öyle bir cevap vermişler ki hiçbir yargı içermiyor. O gün Sayın Üye bunu okuduğunda okundu anlaşıldı dedi. Buna itirazlar oldu. Siz de her zaman bu itirazları dile getirebileceğimizi söylediniz. Şimdi ben de bu itirazı dile getiriyorum. Öyle bir cevap vermişler ki hiçbir yargı içermiyor. Sizin sorduğunuz soruyu kesinlikle cevap vermiyor. Ama öyle bir yorumlanabilir ki bu sanki bu sistem 2002’de başlanmış ve 2011’de hala devam ediyor gibi görünüyor. Yani bir kesin ifade içermiyor. Sanıkların aleyhine yorumlanma ihtimali büyük. Bu sebeple sizin bu müzekkerenizin sanıkların her birinin suç tarihi itibari ile görev yerlerinin neresi olduğunun tespitini müteakip ki bu zaten sabittir dosyalarda görev yerlerinde bu tür yetenekleri ve imkanları olup olmadığının sorulması şeklinde olması gerekir. Bu hali ile hatalıdır. Sanık aleyhine yorumlanabilir. Bu müzekkerenin tekrar en azından Deniz Kuvvetleri Komutanlığı için her sanığın suç tarihindeki görev yeri esas alınarak yeniden sorulmasını talep ediyorum.”

Sanık Ahmet Erdem: “Onur arkadaşımızın söylediğini ben hava kuvvetleri için de isteyeceğim, birincisi bu. İkincisi, 15 Ağustos tarihli duruşmada görevsizlik talebinde bulunmuştum. 3 Ekim tarihli duruşmada da bu görevsizlik talebi ile ilgili ret kararı verildi. Ancak bir gerekçe yok. Sadece gerekçe olarak askeri şahıs olmamız gösterildi. Zaten dünkü duruşmada da Zeki Üçok bunu uyuşmazlığa getireceğini söyledi. Önce uyuşmazlık ile ilgili bir, iki cümle edeyim. Bildiğim kadarı ile uyuşmazlığa götürülmesi hususunda sizin bir takdir hakkınız yok. Yani sizden talepte bulundu. Siz reddettiniz. Siz tekrar bakacaksınız. Reddettiğiniz takdirde,

50

Page 51: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:51

yani talebi aynı tutuklamayı şey gibi düşünelim talebi uygun görmediğiniz takdirde dilekçesini Yargıtay, Askeri Yargıtay Başsavcılığına göndereceksiniz ekleri ile beraber. O tarihe kadar da herhangi bir şekilde yargılanmayı durdurmayacaksınız. Ancak o tarihte, yani Yargıtay Başsavcılığı bu talebi Zeki Üçok’un bu talebini ciddi görürse Uyuşmazlık Mahkemesine bu dilekçeyi gönderdiği tarihten itibaren size de bilgi verecek o tarihten itibaren durduracaksınız. Geçen gün sanki bu dilekçeyi Başsavcılığa gönderirken de yargılama durur gibi bir kanı oluştu da onun için bunu açıklama ihtiyacı duydum.”

Mahkeme Başkanı: “O gün onu açıklarken Ahmet Zeki Üçok hayır yargılama durmaz dedi.”

Sanık Ahmet Erdem: “Evet.”Mahkeme Başkanı: “Ben de fazla üzerinde durmadım. İhsas-ı rey de bulunuyorsunuz diye

de bir ithamda bulununca biz de bu konuda zaten karar vermiştik de demedim ondan sonra. Yani açın kararlara bakın şeklinde bir sonuca bağlandı. Orada demin sizin dediğiniz yasada yazıyor. Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunun.”

Sanık Ahmet Erdem: “Evet.”Mahkeme Başkanı: “10 ve devamında maddelerinde geçen hükümler onlar. Yani yasada

olan bir şey.”Sanık Ahmet Erdem: “Yani efendim. Sayın Başkan şunu söylemek istiyorum. Şimdi

internet andıcı davasında da tabi biz sanıklar birbirimizden haberimiz olabiliyor. İnternet andıcı davasında da bildiğim kadarıyla Genelkurmay Adli Müşaviri Hıfzı Çubuklu 4 kez dilekçe verdi ve maalesef o mahkeme bu talepleri reddetti. Eğer böyle bir şeye, bu ihtimale karşılık bunu söyledim. Çünkü bu Mahkemenin yetkisinde değil. Böyle bir talebi reddetmek ve dilekçeyi göndermemek o mahkemenin yetkisinde değil. Ben bunu hatırlatmak istedim. Başka bir şey değil. İkincisi.”

Mahkeme Başkanı: “Mahkemeler kanunlarına bağlı. Kanunlar neyi emrediyorsa o yapılır.”Sanık Ahmet Erdem: “Tabi tabi. İkinci konu şu. Benim görevsizlik talebim birinci sınıf

hakimlerin yargılanmasına ilişkindi. Ben bunu, buna ilişkin gerekçeyi açık olarak istiyorum. Nedir? Ben diyorum ki askeri hakimlerle, adli hakimler arasında bir fark yoktur ve geçen celsede özellikle söyledim. Eğer dedim siz bu Mahkemede, bu suçtan dolayı yargılanabiliyorsanız bizi de yargılayın. Yok eğer siz ,ben de çünkü 14 yıldır Mahkeme Başkanıyım. Eğer siz bu Mahkemede yargılanmayıp, Yargıtay’ın ilgili dairesinde yargılanıyorsanız o zaman, o zaman benim de hakkımda görevsizlik verip Yargıtay’ın ilgili dairesine göndermeniz gerekir. Bunu söylemiştim. Gene aynı şeyi söylüyorum. İkincisi de şu. Efendim siz askeri hakimsizin, biz adli hakimiz aramızda fark var diye düşünüyorsanız bu da zaten hakimler arası eşitlik ilkesine aykırı Anayasanın. Bunu da söylemek istiyorum. O zaman da yani bu yüzden gerekçeyi istiyorum. Diğer konulara gelince de sanık müdafilerinin bazıları tahliye talebinde bulundular. Bazıları da adli kontrol istediler. Tabi siz de re’sen bunları gözeteceksiniz. Ben kendi adıma şunu söylüyorum. Tahliye talebinde bulunmuyorum. Ancak tahliye edildiğim takdirde siz bunu re’sen göz önüne alacaksınız, adli kontrol kesinlikle ve kesinlikle istemiyorum. Bunu da niye söylüyorum. Bir askeri şahsa adli kontrol en büyük hakarettir. Askeri Mahkemeler zaten, mesela biz adli kontrol hükümlerini askeri şahıslar için veremeyiz. Kanun cevaz vermez. Bu sizin için de etik olmaz. Neden etik olmaz? Zaten bizim bir amirimiz vardır. İzin veren, görev veren bir amirimiz vardır. Mahkemesi devam eden adama mahkemesine sorulmadan izin verilmez. Yurtdışı izni hiç verilmez. Onu da arz edeyim. Yani bu kararlarda bunu da muvazzaf personel için gözönünde tutun. Teşekkür ederim.”

Mahkeme Başkanı: “Şimdi sadece avukatı olmayanlara söz vereceğiz. Yani bir hayli zaman geçiyor.”

Sanık Yurdaer Olcan: “Sayın Başkan avukatım burada olmadığı için söz almak durumunda kaldım. Dün ve bugün söz alan tüm müdafilerin beyanlarına katılıyorum. Samimi

51

Page 52: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:52

ikrar ve somut açıklamalar içeren savunmalarımızı yaptığımız ve sahtelikleri ortaya koyduğumuz için aynı hususları tekrar etmek istemiyorum. Ancak sabahleyin söz alan Avukat Sayın Ziya Kara’nın açıklamaların benim hislerimi de tercüman olduğunu özellikle belirtmek istiyorum. Bütün konuşmalara ve açıklamalar rağmen daha önceki ara kararlarınızdan önce ümitlenmemize rağmen maalesef tahliye olmadık. Şu anda da tahliye edilmeyeceğimize dair burada ortak bir kanaat oluştuğunu düşünüyorum. Bu kanaatin de haklı şekilde oluştuğunu düşünüyorum. Ancak ben yine de o derece ümitsiz olmadığımı gönül rahatlığıyla burada açıklamak istiyorum. Bunun sebebi de şudur. Evet ümidim var. Çünkü ben inancım gereği ilahi gücün, daima haklıların, dürüstlerin ve masumların yanında olduğuna inanıyorum ve ilahi adaletin de er veya geç tecelli edeceğini inanıyorum. Tek dileğim bu tecellinin sizin marifetinizle tez zamanda olmasıdır. Tahliyeme karar verilmesini talep ederim. Teşekkür ederim.”

Sanık Ahmet Küçükşahin: “Benim de avukatım burada olmadığı için söz aldım. Talep etmek demek saygıyla istemek demektir. Yani sahte dijital verilere dayanarak oluşturulan ve adına iddianame denen sahtekarlık belgesini, belgesine dayanarak elimden aldığınız özgürlüğümü sizden saygı ile istemek onuruma dokunuyor. Bugüne kadar ortaya koyduğunuz tutum ve davranışlarınıza dayanarak iradenizi kullanmak cesaretinde olmadığınız kanaatine sahibim. Bu nedenle sizden tahliyeye yönelik bir talebim yoktur. Ancak hakkım olan, hakkım olan özgürlüğümü bana vermek zorundasınız. Bunu şimdi olmasa bile siyasiler sizin iradenizi kullanarak yapacaklar. Sonuç olarak biz tahliye edilmiş olacağız. Ancak siz yine iradenizi kullanmamış olacaksınız. Teşekkür ederim.”

Sanık Halil Yıldız: “Ben de avukatım olmadığı için daha önce vermiş olduğum 10 dakikalık savunmamdan dolayı suçsuzum. Tahliyemi talep ediyorum. Arz ederim.”

Sanık Çetin Doğan: “Sayın Başkan.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”Sanık Çetin Doğan: “Bu dava ile ilgili çok kısa bir açıklama yapacağım. Dava başlamadan

evvel şu hususu belirtmiştim. Daha duruşmalar tam, duruşmada sanıklar konuşmadan evvel dedim ki; gerçek olarak meşru bir zemini olmayan, daha başlamadan bütün delilleri çürütülen, haksız, hukuksuz yapılan bir davanın sanığı olmaz tanığı olur. Gerçekten de ben kendimi bir tarihin tanığı olarak görüyorum. Bunu ifade edeyim. Ve burada da gerçekten de şunu samimiyetle benim gibi düşünenlerinde çoğunlukta olduğunu sanıyorum. Kemal’in askerlerine laik, demokratik Cumhuriyete inanlara bir kefalet ödenmek, ödetmek istendiğini sanıyorum. Bütün yaptığımız, ettiğimiz, bütün meslek hayatımızda yaptığımız bundan ibarettir. Tek bir ciddiye alınacak delil yoktur. Bu nedenle sizler hatırlarsınız daha kendi konuşmama geçemeden evvel duruşmaların başlangıcında şunu söylemiştim. Burada ciddi alınacak delil yok, ciddi bir Mahkeme yürütülüyor. Ama bu Türk Ulusuna, Devletine, ülkenin güvenliğine çok ağır bedeller ödetme gibi bir durumda yaşıyoruz, yaşayacağız. Onun için gelin evvela bu davanın, delil dediklerinizin, dijital verilerin gerçekten delil sayılıp sayılmayacağını, yasal delil niteliğini soruşturalım. Bunu, bunu yapalım. Bunları göreceksiniz siz de. Bunlar dijital veriler, sahte belgelerdir. Ve böylelikle burada seminere katılan sadece 48 kişi var. 48 kişi dışındaki olanları tahliye edin. Geriye kalan 162 kişi ile seminer yapmıştık. Seçmece 48 kişiyi burada tuttunuz. Onların hesabını ben veririm. Çünkü ben ordu komutanıydım. Benim emir komutamda cereyan etmiştir. Ve seminerin 2,5 saat sürdüğünü, 2,5 gün sürdüğünü ve gün, saat saat seminerlerin kayıt alındığını ve bir size seminer cereyan tarzı planı yapıldığını ve burada da bunu sunduk. Her dakikası dakikasına bunun örtüştüğünü ve Daysal Tümgeneralin Başkanlığında yapılan bilirkişi raporunda 3000 sayfalık bilirkişi raporunda da ayrıntı verilerek bunun ortaya konduğunu söylemiştir. Şimdi benim derdim tahliye falan değil. Benim derdim büyük bir suç işleniyor. Türkiye’nin güvenliğine gerçekten de büyük bir suç işlenmektedir. Hukuk cinayeti işlenmektedir. Ve bir çete vardır. Bunu ifade etmiştim. Şimdi size tekrar o zaman başlangıcında söylediğim bunun parmak izlerini tekrar şimdi gelişen durumlara göre tekrar kısaca takdirlerinize

52

Page 53: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:53

sunuyorum. Ben tarihe not düşmek için bunu söylüyorum. Takdir sizin hakkınızdır. Şimdi evvela çetenin içersinde TEM Şube Müdürlüğü’nün bütün elamanlarının belki de, belki birkaç kişi hariç tamamının bulunduğunu sanıyorum. Bunun, bunun tespit tutanaklarında izleri vardır. Bunun yazışmalarda izleri vardır. Burada belirtmiştim. Yurt Atayün kendisi 16 Haziran’da kendisine sorulan bu soruya karşılık savcılıkta 24 Haziran’da Türkiye Gençlik Birliği hakkında bilgi sorulduğu ve bu çarpıtılmış değişik bir evrakla değiştirilmiş gelen bir cevap vardır mutlaka. Bunu tahrifata uğratarak buraya yönlendirdi. Lütfen bunu araştırın. Bu büyük suçtur. Bunu biz suç duyurusunda bulunduk. Tabi bizim suç duyusunda bulunmamız havada kalıyor. Siz maddi gerçeği araştırma durumunuzda olduğunuz için bunu araştırmak durumundasınız. Ve size şunu ifade etmiştim. Yine Yurt Atayün 03 Şubat 2010 tarihinde kendisine verilen evrakı inceleyin, bütün belgeleri inceleyin diye bütün bu CD’lerin hepsini veriyorlar ve kendileri bunların 23 Şubat’ta cereyan ediyor. Toplam sayfa adeti 516 sayfaymış. Bir kitap yazıyorlar. Bu kitapta neler neler var. İndiği değerlendirmeler bir tespit tutanak değil, bir bilirkişi raporu niteliğinde bir fezleke var ve maalesef savcılarımızda bunun birebir tamamını 900 küsür sayfalık şeye bu 516 sayfayı geçiriyorlar. Bununla da kalmıyor. Daha sonra bakın elimde, burada daha sonra da tabi başka tespit tutanakları da var. Onları da kayda koyduğunuz zaman bütün davanın, iddianamenin tamamı tespit tutanaklarına da dayanır. İkinci balyoz iddianamesi elimde var şimdi. Nerden alınmış? Birinci balyoz iddianamesinden birebir kopya bölümü var. Efendim ikinci Poyrazköy davası, bütün müşterek aynı laflar. Elimde isterseniz tetkik için size verebilirim. Siz de bulabilirsiniz çok basit. Bunları ben bulabildiğim kadar şimdi buldum. Vaktimiz olursa, bilgisayarı fazla kullanamıyoruz. Eğer kullanırsak bunların çok çok daha fazlasını çıkartacağımızdan eminim. İnternet andıcı varyosu. Okumak istemiyorum. Birebir aynı olduğu bölümü var. Hepsini şeyle işaretledim. Böyle (bir kelime anlaşılamadı) renkli kalemle işaretledim. Bunun dışında aynı şekilde ikinci işte iddianame diyoruz. Balyozun Eskişehir’den gelen belgede olanlar yine burada var. Ve aynı zamanda yine internet andıcında ve savcıların isimleri de farklı farklı aynı savcılar değil tabi. Aynı savcılar kim? Birisi Cihan Kansız, bir tanesi burada belirtmiştim şey içerisinde Hüseyin Aksoy. Ayrı ayrı kimseler. Hüseyin Ayar ama tesadüfe bakın ki bütün şeyler tamamı birbirinden ayrı ve iddianamenin daha da evvel söylediğim gibi savcıların kendi koydukları konu tamamen tasnifler de yapmıştım. Hiçbir delili olmadan dijital belge hazırlamaya da lüzum kalmadan bazı şeyler koymuşlar. Nedir bunlar? Söylemiştim. Efendim ben arkadaşımla anlaşmışım, 2 tane Jandarma Bölge Komutanı ile anlaşmışım. Nerde delilleri? Yok. Jandarma Bölge Komutanı nerede? Aramızda mı? Yok. Efendim şeyler yapılmıştı. Hükümet Üyeleri tespit edilmişti. Hükümet Üyeleri, tespit edilen Hükümet Üyeleriyle ilgili arkasından benim konuşma notum varmış. Nerede? Dijital belge bile yok. Nereden koyuyorlar? İşte bu savcılar bu iddianameden, tamamen şeyden alındığı için bunun içerisinde olduğunu görüyorlar. Ben yine Yurt Atayün’ün ekibiyle ilgili tespitlerime bakayım. Daha sonra şeyleri ortaya koyarım. Şimdi Eskişehir’de bulunan Hakan Büyük’ün flash diski meşhur. Burada çok ayrıntılı olarak anlatıldı ve verilen CD’nin içerisinde, kendilerine delilleri sunmak için verilen delilerin içerisinde bu enteresandır. 21 Şubat’ta baskın, yahut arama yapılıyor. İçinde o belgenin içinde size burada da sunulan 14 Şubat tarihli bir tespit tutanağı var. Daha baskın yapılmamış. Düşünün ki böyle bir olay var. Burada da bir suçu yok mu? Burada ciddi bir suç var. Sehven oldu denilemez. Yani bir teğmen öyle yattı burada 1,5 sene, ondan sonra çıktı. Bu bir sehven olacak bir olay değil bu. Ciddi bir olay. Burada bir arkadaşımız, Kazım Gözüşirin sizlere bu tespit tutanağına dayanıyor tabi bu da yine aynı. Edirne İlinde bulunan belgeler içerisinde bir tanesi neydi? İrticai örgüt liderleri. Kaç kişi vardı? 1 kişi vardı. Bunu, polis hafiyesi gibi araştırıyor bu kimseyi, bunu buluyor. 1971 ile 75 arasında orada kaldığını tespit ediyor. İrticai faaliyetlerden dolayı takibat altında olduğunu görüyor ve kendi evinde yapılan arama sonucunda bu adam bulunuyor ve o sırada burada ifade edeyim. Bulut Ömer Mimiroğlu daha 12 yaşında, 11 yaşında ve Görele’de kendi memleketinde. Şimdi buraya geldiği zaman Edirne’ye 2003 yılında, bu belgeyi hazırladığı

53

Page 54: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:54

iddia ediliyor. Bu halbuki o şahıs 2005 yılından sonra Edirne’de hiç bulunmamış. 75’ten sonra özür dilerim. 1975’ten sonra hiç bulunmamış. Kendi ifadeleri var. Bu araştırılmaz mı? Bu bunu polis tespit, buradaki belgeye kimler sahip çıkabilir? Herhangi bir çete sahip çıkabilmez. Bu adli arşivlerin olduğu ancak kimseler bunu yapabilir. Bunun dışında bunu kimsenin yapabileceğini sanmıyorum. Ayrıca size yine burada sicil numaralarını da vermiştim. Karargah koordinasyon toplantısı diye ve karargah koordinasyon toplantısı balyoz planı koordinasyonu diye benim yaptığım, 20 Aralık tarihinde yaptığım bir toplantıyı polis tespit tutanakları burada şey kendilerinde bir balyoz planı koordinasyonu toplantısı olarak belirtiyorlar. İddianamede bu aynı şekilde. İddianamenin sayfaları 269, 270, 271, 234. Bütün bu sayfalarda bunlar var. Bu bir suç. Çünkü bunun içerisinde neler olduğunu ben çok açık ve seçik bir şekilde sizlere bahsetmiştim. İşte burada neler var neler. Bunun içerisinde olanlar, eğitim tazeleme birliğinden tutun, kıtalarda başarılı olmuş teğmen, üsteğmen ya da orduya sakallı girilebilmesini sağlayan teklif dahil bunun içerisinde. Kışın zorda kalan vatandaşlara yardım faaliyeti var bunun içerisinde. Bunun içerisinde Askeri Şuura’ya gidiyorum, bunun ile ilgili direktiflerim var. Bilgi edinme, beceri kazanma kursları var. Çobanyıldızı tatbikatı var. Ordu plan semineri ile ilgili verdiğim direktif var. Bunları çarpıtarak bunların içerisinde o belgenin birkaç sayfalık belgenin içinde bunlar var ama kendileri destanlar yazmışlar. Bu destanlar içerisinde bir darbe planının yapıldığını. Bundan dolayı bunların üzerine lütfen gidin. Çetenin içerisinde Emniyet, polis var. İşte dijital belleğin imajı alındı yahut CD’si alındı, verildi. İçinde Emniyetin parmak izi çıktı. Parmak izleri burada, parmak izleri her yerde. Yazışmalar ben şimdi kısaca daha fazla uzatmadan savcılar ile ilgili birkaç konuya da geçeyim. İşte kaç kere belirtildi. Hakan Erdoğan’ın, Hakan Erdoğan konuyu ayrıntılı olarak incelemiş, sunmuş ve ortadan birden toz olmuş. Bunu ama veren kafes davasına girdiği için tanık sıfatı ile dinlendiği için bunu veren polis sicil numarası ile tespit edildi, arkadaşlarımız aynı zamanda bu davada, o davada oldukları için kendilerine sordular. Ben, siz onu savcıya sorun. Ben savcıya verdim. E bu zaman, bu savcı bunu suç değil mi? Savcının işlediği ağır bir suç değil mi? Bunu buraya koymamak, bunun ötesinde yazışmalar yapmış. Nereye, nerede yazışmalar yapmış? İlgili kurumlar ile yapmış. İlgili kurumlardan gelen cevaplar tamamen hepsi uyumlu içerisinde değil. Şu adam olmamış, bu adam burada değil. Birçok kimseler var. Tek burada teker teker anlatmaya lüzum yok. Ama bunların hepsinin uyumlu olduğunu, genel olarak uyumlu olduğu gibi tabirlerle geçiştirmiş. Ve bunları sonra, bu gelen cevapları bize yardım edecek diye, sanıklara yardım edecek diye ek klasörlere koymamış, emanete kaldırmış. Bu suç değil midir? Sehven kaldırılmaz bu. Bile bile ve kaldırıldığı dosyalar içerisinde noksan sayfalarda var. Hala var, hala var. Noksan sayfalar hala var. Bu noksan sayfaları savcılarımız aldı diyorum. Başka kimseyi bulamıyorum yani. Başka kim olabilir? Bunun ötesinde, bu dava içerisinde şunu ifade edeyim. EK-A listesinden birçok arkadaşımız burada bulunuyor. Ama yine benzer tarzda polisler için de listeler yapılmış. Polisler için yapılmış, bir de Hükümet Üyeleri için bir liste var. Deniliyor ki bunlara tebliğ edildiğine dair hiçbir belge olmadığı için bunları duruşma veya soruşturma kapsamı dışında tuttuk. E EK-A’da olan arkadaşlarla ilgili bunların kendilerine tebliğ edildiğini nereden buluyorlar. Belge var mı? Yok. Yine bu da suç unsuru. Fakat ben biliyorum polislerin niçin şey yapıldığını. Özel, küçük bazı nokta araştırmalar da yaptırttırdım. Polislerin hepsi Cumhuriyetin polisleri. Türkiye Cumhuriyetine, Devletine yürekten bağlı insanlar. Bunları karalamak isteyen bir çete tarafından tasfiye etmeye yönelik olmuşlardır. Bakın sorun. O listede yer alan polislerin akıbetini sorun. Onların cezalandırılması da bu türlü olmuş. Evet şimdi en önemli konu, bunun içerisinde polislerin yaptığı bir, atladığım bir hata var. Polislerin yaptığı tespit tutanaklarında bir konu var. Melek Üçtepe’nin şeylerini alıyorlar, ifadelerini. İfadesi var zaten ve 11, işte 16, 17’nci şeyleri tanıyorum diyor. Tespit tutanağında ise diyor ki bunları tanımıyorum, bizim arşivimizde bunlar yok. İlk defa görüyorum. Öbürlerinde isimleri var, yazıları var. Bunun üzerine tespit tutanağı tutuluyor. Hiç bundan bahis yok. Bunu işleyen polis, bu suç değil mi? Polis, yapan isimleri, her şeyi bunun içerisinde var. Ve size aynı zamanda işte donanmada

54

Page 55: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:55

bulunan bir TDK ve bunun içinde çıkan belgeler konusunda duruşmada bilgi vermiştim. Bunlarda yapıştırma, şey yapılma imal edilme. Hard diskinde işte en son arkadaşımız Nevzat Bey 2005 yılında alındığını söylüyor. Bu tarzda bütün konular var. Bunun üzerine tuz biber eken konu bunun içerisinde, basın yayın bu çetenin bir ağı. Baransu’nun sizlere dün şeyini okumuştum, ifadesini okumuştum. Baransu’nun okuduğum ifadesinde, en son yazısında, bir ben alçakça olarak tarif ediyorum, alçakça. Bir yalan ifadeyi kamuoyunu yanıltmak için, Mahkemeye etki etmek için yalan bir ifade bulunuyor. Bir insan bir yalanı, bir iddiayı müfteriler ne yapmak zorunda hele hele bir yazarsa kamuoyunda ispat etmek zorunda. Bu müfteri dün okuduğumu tekrar ediyorum. Ses kayıtlarında nelerin olduğunu söylüyor. Ses kayıtlarımın biraz evvelde söylediğim gibi 2.5 günde neler olduğunu, neler cereyan ettiğini söylüyoruz. Ama bunlar var mı? Efendim, ses kayıtları tankların nereye konuşlanacağı, evet bir plan yapılacaksa gerçekten tankların nereye konuşlanacağı mantıken olması lazım. Ama bizim böyle bir şeyimiz olmadı. Kimlerin gözaltına alınacağı hiç konuşuldu mu? Ses kayıtlarında bunlar var mı? Hangi siyasilerin cezaevine gireceği var mı ses kayıtlarında? Akom’un sıkıyönetim merkezi olacağı.”

Mahkeme Başkanı: “Tamamlayalım.”Sanık Çetin Doğan: “Bunlar var mı? Bunların hiçbirisi yok. Ve darbenin kimin tarafından

önlendiğini yazıyor. Hiçbir delili, hiçbir şeyi olmayan, olmayan bir darbenin tabi önlemesini yapacak kimse de yoktur. Bu yüzden bunlar hakkında savcılar ve bu Emniyet mensupları ve bu kişi hakkında özellikle suç duyurusunda bulunmasını istiyorum. Savcıların üzerinde bir zırh var. Onları açılan tazminat davalarının biliyorum devlete hükmediliyor. Devlete icra ediyor. Yalnız giydirilen zırh hiçbir zaman bir cürüme iştirakin zırhı olamaz. Bir suça iştirak etmiş, bir suça yardımcı olmuş veya işlenmesine göz yummuşsa o savcıyı hiçbir şey kurtaramaz. Teşekkür ederim.”

Mahkeme Başkanı: “Talepler alınmıştır. Mahkememize gelen yazıları ve dilekçeleri kısaca başlıkları ile belirtelim. Bugün duruşmaya getirilemeyen sanıklar Nuri Alacalı, Ergün Balaban, Nejat Bek, Yaşar Barbaros Büyüksağnak, Aytekin Candemir, Cem Aziz Çakmak, Hakan İsmail Çelikcan, Ali Semih Çetin, Gökhan Çiloğlu, Mehmet Ferhat Çolpan, Abdullah Dalay, Faruk Doğan, Ahmet Necdet Doluel, Tayfun Duman, Mücahit Erakyol, Abdullah Gavremoğlu, Ayhan Gedik, Burhan Gögce, Levent Görgeç, Meftun Hıraca, Mehmet Fatih İlğar, Ercan İrençin, Dursun Tolga Kaplama, Zafer Karataş, Yusuf Kelleli, Kıvanç Kırmacı, Bekir Memiş, Mustafa Korktut Özarslan, Nihat Özkan, Soner Polat, Hüseyin Topuz, Ali Türkşen, Ertuğrul Uçar, Ahmet Zeki Üçok, Fatih Uluç Yeğin, Utku Arslan, Ramazan Cem Gürdeniz, Mehmet Fikri Karadağ, Süha Tanyeri ve Doğan Temel’in sağlık sebebi ile getirilemedikleri bildirildi. Tahliye talebine ilişkin dilekçe verenler. Sanıklar Halil Kalkanlı, Emin Küçükkılıç müdafileri Av. Ali Kamburoğlu, Av. Mustafa Kavaklıoğlu, Av. Deniz Çil. Sanık Hasan Basri Aslan, sanık Ahmet Şentürk, sanık Bulut Ömer Mimiroğlu, sanık Ahmet Türkmen müdafii Av. Naim Karakaya, Abdullah Gavremoğlu, Hasan Basri Aslan sanıklar müdafii Av. Naim Karakaya. Sanık Sinan Topuz müdafii Av. Ahmet İnan Yılmaz. Meftun Hıraca müdafii Av. Naim Karakaya. Nihat Özkan, Fatih Altun, sanıklar Burhan Gögce, Mustafa Erdal Hamzaoğulları, Gökhan Çiloğlu, Veli Murat Tulga, Sırrı Yılmaz müdafii Av. Kürşad Veli Eren. Sanıklar Bülent Kocababuç, Ali İhsan Çuhadaroğlu, Nihat Altunbulak, Mücahit Erakyol, Levent Çehreli, Mehmet Örgen, Ayhan Üstbaş, Servet Bilgin, Cumhur Eryüksel müdafii Av. Kemal Yener Saraçoğlu. Sanıklar Ali Rıza Sözen, Ali Demir, Erdinç Atik, Yusuf Kelleli, Hakan Sargın, Hüseyin Özçoban, Hüseyin Topuz, Kahraman Dikmen, Murat Özçelik, Gökhan Murat Üstündağ müdafii Av. Mahir Işıkay. Evet bunlar tahliye talebi verenlerdi. Ayrıca içlerinde tanık ismi bildirenler de var. Onları da ve diğer belge verilmesine ilişkin talep içerenler de var. Onlar da değerlendirilecek. 11, 16, 17 nolu CD’lerin imajlarının verilmesine dair Çetin Doğan ve Süha Tanyeri müdafilerinin talebi var. Sanık Nuri Ali Karababa müdafii Av. Özgün Duman’ın tahliye talebi var. Tutuksuz sanıklar müdafilerinin duruşmadan vareste tutulma talepleri var. Mustafa Koç’un tahliye talebi mevcut. Barboros Kasar müdafii Av.

55

Page 56: T - WordPress.com€¦  · Web viewHedef ve harekat bölgesinin arazi durumu bölümünü buradan kırmızı ile de işaretli, 2 tane imla hatası var. Oraya da ... Sayın Tolon

T.C. İSTANBUL 10.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 14.10.2011 ESAS NO: 2010/283 CELSE NO:58 Sayfa:56

Metin Çetinbaş’ın duruşmada uzun özetini okuduğu dijital veriler ile ilgili bir öğretim üyesinin kitabından alınan alıntılar ve tahliye talebine ilişkin ve savunmaya ilişkin taleplerini içerir dilekçe ve ekleri var. Av. Şule Nazlıoğlu Erol Cumhuriyet Savcısı hakkında suç duyurusunda bulunulmasına ilişkin talep yazısı var. Sanık Ahmet Zeki Üçok’un dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesine götürülmek üzere Askeri Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine ilişkin talep yazısı ve ekleri mevcut bunlar Mahkememize ulaşmıştır. Evet, bu şeyde bu 2 haftalık periyotta duruşma.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu, söyledikleri anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Evet.”Sanık Hüseyin Durdu müdafii Av. Durgut Can: “Hüseyin Durdu başka bir dosyadan benim

müvekkilimdir. Tutuksuz sanık. Kendisi mesleğinden ilişiği kesilmiştir. Gerçekten ekonomik olarak çok zor bir durumdadır. Dünde kaza geçirmiştir. Kendisi burada. Çok kısa bir ifadesi var. Gerçekten birkaç dakikayı geçmeyecek şekilde. Mümkünse alınmasını istirham ediyoruz. Çünkü buraya gelip gitmesi çok zor. Gerçekten çok zor. “

Mahkeme Başkanı: “Evet sanığın bu duruşmaya iştirak ettiği anlaşıldı. Bir dahaki duruşma günü verildiğinde bir gün gelirse.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu, söyledikleri anlaşılamadı.Mahkeme Başkanı: “Şimdi şeyi tamamladık. Yani zaman da bir hayli geçti. Bunun tabi

soru sorma aşaması var. İleriki aşamalarda gelir savunmasını yapar. Bu aşama, yani bu 2 haftalık süreçteki duruşma tamamlanmıştır. Talepler konusunda İddia Makamından görüşü soruldu.”

Cumhuriyet Savcısı Savaş Kırbaş: “Savunması alınmayan sanıkların savunmalarının alınması, sanıkların üzerine atılı bulunan suç iddianamede açıkça yazılmış olup bu suçla ilgili yargılama yapma, görev ve yetkisi mevcut Mahkemeye ait olduğundan görevsizlik kararı verilmesi talebinin reddine karar verilmesi, ayrıca atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu CMK’nın 100. maddesindeki koşulların devam ediyor oluşu gözönüne alınarak sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesi kamu adına talep mütala olunur.”

Mahkeme Başkanı: “Evet duruşmaya ara veriyoruz.”Duruşmaya kısa bir ara verildi.Duruşmaya kaldığı yerden devam olunduMahkeme Başkanı: “Ara kararlarını açıklıyoruz. Saatin gecikmiş olması ve daha fazla ara

kararların değerlendirilmesinin uzamaması açısından sair talepler daha sonra değerlendirilecektir. Sadece yakalama, tutukluluk ve vareste tutulma konularında karar verilmiştir. Savunmaları alınan ve talepte bulunan tutuksuz sanıkların CMK 196/1 maddesi gereğince duruşmalardan vareste tutulmasına, Duruşmaların 24, 25, 28, 29 Kasım ile 01, 02 Aralık 2011 tarihine bırakılmasına, Yakalamalı sanıkların yakalamalı halinin devamına, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmiştir. Duruşma sona ermiştir.”14/10/2011

BAŞKAN 33944 ÜYE 39800 ÜYE 40001 KATİP 117864

56