167
T.C. ATILIM ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ ULUSLARARASI ĠLĠġKĠLER ANABĠLĠM DALI YÜKSEK LĠSANS TEZĠ ORTADOĞU’DAKĠ ENERJĠ KAYNAKLARININ ÖNEMĠ VE TÜRKĠYE ÜZERĠNDEN TAġINMASI ĠLE TÜRKĠYE’NĠN KAZANDIĞI JEOPOLĠTĠK KONUM BEġĠR ELMAS TEZ DANIġMANI Yrd. D. Dr. POYRAZ GÜRSON ANKARA 2012

T.C. - Stratejik Operasyon | strateji, güvenlik, araştırma, … · 2014-08-07 · IRAK ve TÜRKĠYE HAM PETROL BORU HATTI 109 3.4.10.1. ... BTCHPBH Bakü-Tiflis-Ceyhan-Ham Petrol

Embed Size (px)

Citation preview

1

T.C.

ATILIM ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

ULUSLARARASI ĠLĠġKĠLER ANABĠLĠM DALI

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

ORTADOĞU’DAKĠ ENERJĠ KAYNAKLARININ ÖNEMĠ VE

TÜRKĠYE ÜZERĠNDEN TAġINMASI ĠLE TÜRKĠYE’NĠN

KAZANDIĞI JEOPOLĠTĠK KONUM

BEġĠR ELMAS

TEZ DANIġMANI

Yrd. Doç. Dr. POYRAZ GÜRSON

ANKARA 2012

2

3

T.C.

ATILIM ÜNĠVERSĠTESĠ

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

ULUSLARARASI ĠLĠġKĠLER ANABĠLĠM DALI

ORTADOĞU’DAKĠ ENERJĠ KAYNAKLARININ ÖNEMĠ VE

TÜRKĠYE ÜZERĠNDEN TAġINMASI ĠLE TÜRKĠYE’NĠN

KAZANDIĞI JEOPOLĠTĠK KONUM

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

HAZIRLAYAN: BEġĠR ELMAS

TEZ DANIġMANI: YAR. DOÇ. DR. POYRAZ GÜRSON

ANKARA 2012

4

I

ĠÇĠNDEKĠLER

ĠÇĠNDEKĠLER I

KISALTMALAR LĠSTESĠ V

GĠRĠġ 1

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

ENERJĠ 5

1.1. ENERJĠ KAVRAMI 7

1.1.1. Enerjinin Tanımı 8

1.1.2. Uluslararası Alanda Enerji Tanımı 9

1.2. ĠNSANOĞLUNUN ENERJĠ KAYNAKLARINA OLAN TALEBĠ 10

1.2.1. Enerji Kaynak Krizi 11

1.2.2. Enerji Bağımlılığı 12

1.2.3. Diğer Kaynaklara Olan Arz 14

1.3. ULUSLARARASI ALANDA ENERJĠNĠN ANALĠZĠ 16

1.3.1. Enerji Kaynaklarının Uluslararası Etkileri 18

1.3.2. Uluslararası Alanda Enerji Dilemması 20

1.3.3. Enerji Güvenliği 22

1.3.4. Enerji Güvenliğinin Sağlanması 24

1.3.5. Ham Petrol ve Doğalgazın Uluslararası alandaki Yeri 25

1.4. HAM PETROL VE DOĞALGAZ 25

1.4.1. Petrolün YükseliĢi 27

1.4.2. Ham Petrolün Önemi 29

1.4.3. Doğalgazın Önemi 32

1.5. ENERJĠDE HAM PETROL VE DOĞALGAZ TALEBĠ 34

1.5.1. Talebin KarĢılanmasında Ortadoğu 35

1.5.2. Enerji Talebin KarĢılanmasında Çoklu Ġletim Hatları 36

1.5.3. Arzda Birincil Kaynak Olarak Petrol 37

1.5.4. Arzın KarĢılanmasında Doğalgaz 38

1.6. ENERJĠ KAYNAKLARI 39

1.6.1. Yenilenemeyen Enerji Kaynakları 40

II

1.6.1.1. Ham Petrolün Geleceği 41

1.6.1.2. Doğalgazın Geleceği 42

1.6.1.3. Kömür 43

1.6.1.4. Nükleer Enerji 44

1.6.2. Yenilenebilir Enerji Kaynakları 45

1.6.2.1. Rüzgâr Enerjisi 46

1.6.2.2. GüneĢ Enerjisi 47

1.6.2.3. Akarsu Hidro Elektrik Enerjisi 48

1.6.2.4. Jeotermal Enerjisi 49

1.7. ENERJĠ TALEBĠN KARġILANMASINDAKĠ SORUNLAR 50

1.7.1. Ham Petrol ve Doğalgaz Krizi 51

1.7.2. Enerji Krizi 52

1.8. ENERJĠ HUKUKU 53

1.9. ENERJĠ MÜCADELESĠ VE TÜRKĠYE 54

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

ORTADOĞU COĞRAFYASINDAKĠ ENERJĠ KAYNAKLARI 56

2.1. BÖLGE ÖZELLĠKLERĠ 57

2.1.1. Ortadoğu’da ĠĢgaller ve SavaĢlar 59

2.1.2. Ortadoğu’da Enerji ve SavaĢlar 60

2.1.3. Ortadoğu ve Uluslararası Güvenlik 61

2.2. ORTADOĞU’NUN JEOPOLĠTĠK ÖNEMĠ 62

2.2.1. Jeopolitiğin Kaynağı 64

2.2.2. Ortadoğu’ya Jeopolitik Kazandıran Unsurlar 65

2.3. HAM PETROL VE DOĞAL GAZ YATAKLARI 66

2.3.1. Ham Petrol ve Doğalgaz Rezerv Tespiti 67

2.3.2. Ham Petrol Rezervleri 68

2.3.3. Doğal Gaz Rezervleri 69

2.3.4. Ham Petrol ve Doğal Gaz Rezervlerinin Ömrü 70

2.4. ORTADOĞU ENERJĠ KAYNAKLARI VE BÜYÜK GÜÇLER 71

2.4.1. ABD ile Rusya Arasında Türkiye 73

2.4.2. ABD ve Ortadoğu’daki Enerji Kaynakları 74

III

2.4.3. Rusya ve Ortadoğu’daki Enerji Kaynakları 76

2.4.4. Avrupa Ülkeleri ve Ortadoğu’daki Enerji Kaynakları 79

2.4.5. Ġran ve Ortadoğu’daki Enerji Kaynakları 81

2.4.6. Enerjide Irak Belirsizliği 84

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ENERJĠ NAKĠL HATLARI 85

3.1. ENERJĠ KAYNAKLARININ TAġINMASI 87

3.1.1. Boru Hatlarının Belirleyiciliği 88

3.2. TÜRKĠYE’DEKĠ BORU HATLARININ ÖNEMĠ 89

3.3. ENERJĠ NAKĠL BORU HATLARI 91

3.3.1. Enerji Nakil Hatları 92

3.3.2. Boru hatları ve Enerji Güvenliği 92

3.4. ULUSLARARASI PROJELER 93

3.4.1. TÜRKĠYE YUNANĠSTAN ve ĠTALYA DGBH PROJESĠ 94

3.4.2. TÜRKMENĠSTAN TÜRKĠYE AVRUPA DGBH 96

3.4.3. MISIR - TÜRKĠYE DGBH PROJESĠ 97

3.4.4. IRAK - TÜRKĠYE DGBH PROJESĠ 98

3.4.5. RUSYA - TÜRKĠYE DOĞALGAZ BORU HATTI 99

3.4.6. DOĞU ANADOLU DOĞALGAZ ANA ĠLETĠM HATTI 100

3.4.7. SAMSUN - ANKARA DOĞALGAZ ANA ĠLETĠM HATTI 100

3.4.8. AZERBAYCAN - TÜRKĠYE DGBH (ġAH DENĠZ) 101

3.4.9. NABUCCO DGBH PROJESĠ 102

3.4.9.1. Nabucco Doğalgaz Hattının Türkiye’deki Konumu 104

3.4.9.2. Proje AĢamaları 105

3.4.9.3. Nabucco Projesinin Önemi 106

3.4.9.4. Nabucco Türkiye GeçiĢi 107

3.4.9.5. Nabucco Projesinin Türkiye Ġçin Önemi 108

3.4.10. IRAK ve TÜRKĠYE HAM PETROL BORU HATTI 109

3.4.10.1. ITHP boru Hattının Türkiye Ġçin Önemi 110

3.4.11. BAKÜ TĠFLĠS VE CEYHAN HAM PETROL BORU HATTI 111

3.4.11.1. BTC’nin Türkiye Ġçin Önemi 114

IV

3.5. DOĞALGAZ VE PETROL BORU HATLARI 115

3.5.1. ULUSLARARASI DOĞALGAZ BORU HATLARI 116

3.5.2. HAM PETROL BORU HATLARI 117

3.6. BORU HATLARININ GÜVENLĠĞĠ 118

3.6.1. Ġletim Hatlarının Güvenliğinin Önemi 119

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

TÜRKĠYE ve ORTADOĞU ENERJĠ KAYNAKLARI 120

4.1. TÜRKĠYE ve ENERJĠ POLĠTĠKALARI 122

4.1.1. Türkiye’nin Dünya Enerji Arzındaki Rolü 124

4.1.2. Türkiye’nin Dünya Enerji Krizindeki Rolü 125

4.1.3. Türkiye’nin Enerji Politikaları 126

4.1.4. Türkiye’nin Enerji Konusundaki Hassasiyetleri 127

4.1.5. Türkiye’nin Enerji Kaynaklarını ÇeĢitlendirmede Katkısı 129

4.1.6. Türkiye’nin Avrupa Ülkelerin Enerji Politikalarındaki Yeri 130

4.2. TÜRKĠYE’NĠN ETRAFINDAKĠ ENERJĠ KAYNAKLARI 132

4.2.1. Enerji Kaynaklarının Potansiyeli 133

4.3. TÜRKĠYE’NĠN HATLARIN GÜVENLĠĞĠNĠ SAĞLAMASI 134

4.3.1. Türkiye’nin Enerji Güvenliği Sağlamada Askeri Boyutu 136

4.3.2. Türkiye’nin Enerji Güvenliği Sağlamada Siyasi Boyutu 137

4.4. ENERJĠ OYUNUNDA TÜRKĠYE’NĠN ROLÜ 138

4.5. ULUSLARARASI ĠLĠġKĠLERDE TÜRKĠYE’YE KAZANIMLARI 140

SONUÇ 141

KAYNAKÇA 144

ÖZET 156

ABSTRACT 157

V

KISALTMALAR

AB Avrupa Birliği

ABD Amerika BirleĢik Devletleri

AGĠT Avrupa Güvenlik ve ĠĢbirliği TeĢkilatı

AO Anonim Ortaklığı

BM BirleĢmiĢ Milletler

BOTAġ Boru Hatları ile Petrol TaĢıma A.ġ.

BTCHPBH Bakü-Tiflis-Ceyhan-Ham Petrol Boru Hattı

BTU British Termal Unit (Ġngiliz Isı Birimi)

DEPA Yunan Kamu Doğalgaz ġirketi

DGBH Doğalgaz Boru Hattı

HES Hidro Elektrik Santrali

GKRY Güney Kıbrıs Rum Yönetimi

ITHPBH Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı

KKTC Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti

LPG SıvılaĢtırılmıĢ Petrol Gazı

LNG SıvılaĢtırılmıĢ Doğalgaz

MTOE Million Tons of Oil Equivalent

NATO North Atlantic Treaty Organization

OPEC Organization of the Petroleum Exporting Countries

SOCAR State Oil Company of Azerbaycan Republic

SSCB Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği

TYĠ Türkiye-Yunanistan-Ġtalya

TPAO Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı

TEKFEN Teknoloji ve Fen

UNIFIL United Nations Interim Force in Lebanon

1

GĠRĠġ

Enerji uluslararası iliĢkiler disiplininde geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkelerin

ekonomik ve sosyal kalkınmaları ile refah seviyelerini yükseltmelerinde ve ulus üstü

güçlerin iliĢkilerinin reaksiyonunda en önemli parametrelerden biri olarak kabul

edilmektedir. 21. yüzyılda geliĢmiĢ ve geliĢmeye devam eden ABD, Rusya

Federasyonu, Almanya, Fransa ve Türkiye gibi ülkelerin ulusal ve uluslararası

politikaların izlenmesinde ve stratejilerin belirlenmesinde en önemli etkenler olarak

enerji ve hammadde kaynaklarının olduğu göze çarpmaktadır.1 Bu değerlerin

önemleri de dünyada sınırlı bulunmaları sebebi ile her geçen gün daha da

artmaktadır. Bu kaynaklara sahip olan coğrafyalar ise stratejik önem kazanmaktadır

ve aktörlerin ilgisini çekmektedir. Enerji kaynakları olarak da ham petrol ve

doğalgaz diğer maden ve doğal kaynaklara göre uluslararası disiplinde ayrı bir

değere sahip olduğu görülmektedir. Hayatın her aĢamasında görülebilecek olan enerji

ve türevlerinin, ülkelerin geliĢmiĢliğini, refahını, toplumun yaĢam standartlarını ve

istikrarını belirlediği bilim çevreleri ve uzmanları tarafından sürekli olarak yapılan

her türlü çalıĢmada ifade edildiği görülmektedir. Bu bağlamda en yaygın biçimde

tüketilmeleri dolayısıyla baĢta ham petrol olmak üzere, doğalgaz, kömür ve nükleer

gibi enerji kaynakları, uluslararası enerji politikalarının ve stratejilerin

Ģekillenmesinde, izlenmesinde ve uluslararası güvenliğin sağlanması aĢamalarında

uzunca bir süreden beri ülkeler arası iliĢkilerde neredeyse birinci etken konumunda

buluna gelmektedir.2 Bu kaynakların bulunduğu coğrafyalar özellikle Ortadoğu

enerji mücadelesi arenası haline gelmiĢ bulunmaktadır. Bu süreçte aktör olan ülkeler

dâhil uluslar üstü kuruluĢlar ile birlikte uluslararası dev Ģirketlerde etkin rol almaya

gayret ettikleri, bu coğrafyaya çeĢitli bahaneler ile müdahil olmaya gayret ettikleri

dikkat çekmektedir.3 Ayrıca enerji mücadelesinde elde edecekleri kâr paylarını ve

menfaatlerini en üst seviyeye yükseltmeye çalıĢtıkları izlenmektedir.

1 Oğuzhan Akyener, Abdullah Altun, “Türkiye‟de Enerji Stratejileri ve Politikalarının

Belirlenmesinde Rol Oynayacak Kurumsal Bir Yapılanma Modeli”, EriĢim:

http://tespam.org/Documents/Turkiyede_Enerji_Stratejileri_ve_Politikalarinin_Belirlenmesinde_Rol_

Oynayacak_Kurumsal_Bir_Yapilanma_Modeli.pdf , 18 Ocak 2012, s.2. 2 Oğuzhan Akyener, Abdullah Altun, “Türkiye‟de Enerji Stratejileri…”, s.3.

3 Eren Okur, “Enerji Kaynakları ve Orta Asya‟nın Geleceği”, 20 Ağustos 2009, EriĢim:

http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=433:enerji-kaynaklar-

ve-orta-asyann-gelecei&catid=83:analizler-ortaasya&Itemid=149, 18 Kasım 2011, s. 2.

2

Enerji bir ülkenin ekonomisinin, toplumunun yaĢam standartlarının istenilen

seviyede istikralı ve devamlı bir Ģekilde sürdürülebilmesi için ihtiyaç duyduğu en

önemli parametrelerden biri olarak kabul edilmektedir.4 Teknolojinin, ulaĢımın,

iletiĢimin ve sanayinin baĢ döndürücü hızla geliĢmesi sonucu, toplumların refah ve

konfor seviyesinin hızlı bir Ģekilde yükselmeye devam etmesi, bu sonucun

doğmasında en büyük etmendir.5 Hızla artan dünya nüfusunun da enerjiye ve

türevlerine olan talebin hızına ivme kazandırmıĢ olduğu görülmektedir. Güç ve

gücün bir unsuru olarak hem literatürde hem de politikalar çerçevesinde enerjiden ve

enerji kaynaklarından bahsedilmektedir. 1990 yılında Irak‟ın Kuveyt‟i iĢgalinde

petrolün Saddam Hüseyin‟in eline geçme ihtimali güvenlik tehdidi ve güç kaybı

olarak değerlendirilmiĢtir.6 Ülkelerin geliĢmiĢlik düzeyi arttıkça enerji kaynaklarına

ve türevlerine olan talebin de enerji tüketiminin artması ile doğru orantılı olarak

sürekli arttığı görülmektedir. Toplum enerjinin türevleri olan elektrikten benzine

kadar pek çok kaynağı değiĢik amaçlar için kullanmaktadır. Günlük hayatın çeĢitli

aĢamalarında ulaĢımdan ev iĢlerine kadar enerjinin her yerde olduğu görülmektedir.

Ayrıca dünya ki ülkelerinin üçte ikisinden fazlasını oluĢturan geliĢmekte olan

ülkelerin enerjiye olan ihtiyacı da her geçen gün artmakta ve geliĢmiĢ ülkelerin

oranına yaklaĢmaktadır. Dünya nüfusunun son yıllarda hızla artıĢ göstermeye devam

etmesi ve paralelinde enerjiye olan talebin daha da büyümesi, sanayileĢme ve

kentleĢmenin büyük ilerleme kaydetmesi enerjinin ulusal ve uluslararası önemini

daha da belirgin hale getirmektedir. Artık enerji hayatın su gibi hava gibi

vazgeçilemez unsuru haline gelmiĢtir. GeliĢen teknoloji ile birlikte bilimsel araĢtırma

ve çalıĢmalar da dünyada bulunan mevcut ham petrol ve doğalgaz rezervlerin kısıtlı

olduğuna, sadece belirli coğrafyalarında bulunduğuna ve hızla tükendiğine iĢaret

etmektedir. Enerji konusu bunun neticesinde incelendiğinde, geliĢen ve geliĢmekte

olan ülkelerin politikalarını ve stratejilerini ulusal ve uluslararası açıdan

etkilediğinden enerji kaynakları ekonomik, siyasi ve sosyal bakımdan oldukça büyük

bir öneme sahiptir.

4 Devlet Planlama TeĢkilatı Resmi Ġnternet Sitesi, “IX. Kalkınma Planı”, Enerji Özel Ġhtisas

Komisyonu Raporu, Ankara 2006, EriĢim: http://plan9.dpt.gov.tr/oik21_enerji/21enerji.pdf , 15 Aralık

2011, s.6. 5 Devlet Planlama TeĢkilatı Resmi Ġnternet Sitesi, “IX. Kalkınma Planı…”, s. 6.

6 Veysel Ayhan, Ortadoğu ve Petrol Ġmparatorluk Yolu, Dora Basım Yayın Dağıtım, GüncellenmiĢ

2. Baskı, Bursa, 2009, s.43.

3

Toplumun en önemli enerji kaynakları olan ham petrol ve doğalgazın her

yerde bulunmadığı ve sadece Ortadoğu gibi coğrafyalarda zengin rezervlere sahip

olduğu görülmektedir. Ġstikrarsızlığın hüküm sürdüğü bu coğrafya ise enerji arzını

karĢılamak zorunda olan güçlerin ilgi ve hareket alanı haline gelmiĢ bulunmaktadır.

Buradaki enerji kaynaklarına sahip olmaktan ziyade bu kaynakların çıkarılmasından

tüketimine kadar olan proses yönetimi uluslararası alanda daha çok öneme sahiptir.

Bu bağlamda bakıldığında bu süreçte en önemli sorun kaynakların nakil aĢaması

olduğu görülmektedir.

Enerji kaynakları bakımından çeĢitli iddialar ortaya atılmasına rağmen

Türkiye özellikle ham petrol ve doğalgaz yönüyle çok fazla zengin sayılamayacak bir

ülke konumunda bulunmaktadır. ÇeĢitli doğal kaynak ve maden rezervlerine sahip

olan Türkiye‟de bulunan petrol ve doğal gaz yataklarının zenginliği net olarak

ispatlanabilmiĢ değildir. Buna rağmen özellikle Türkiye‟nin Güney Doğu bölgesinde

Batman ve civarında arama ve sondaj çalıĢmaları hız kesmeden devam etmektedir.7

Türkiye‟de bulunan zengin petrol ve doğalgazın çıkarılıp iĢlenmesini dıĢ aktörlerin

uzun yıllar boyunca engellediği iddia edilmiĢtir.8 Özellikle Türkiye‟nin Trakya ve

Güney Doğu Anadolu bölgelerinin zengin petrol yataklarına sahip olduğu ve bu

kaynakların Türkiye‟ye baĢka bir kaynağa ihtiyaç duymadan yeterli olacağı iddiaları

henüz kanıtlanmıĢ değildir. Bütün bunlar bir tarafa Türkiye‟yi bu kaynaklar

bakımından önemli hale getiren ise bulunduğu konum itibarıyla söz konusu ham

petrol ve doğalgaz enerji kaynakları açısından dünyanın en zengin bölgesi olarak

kabul edilen Ortadoğu coğrafyasında yer almasıdır. Bununla birlikte Türkiye enerji

arzını yani ihtiyacını güvenli ve sürekli bir Ģekilde karĢılaması gereken Avrupa

ülkeleri için ise tam bir köprü, koridor ve santral konumuna sahiptir. Uluslararası

iliĢkilerde enerji kaynaklarının taĢınmasının daha çok boru hatları ile yapılması

yönünde bir eğilim ve tercih bulunmaktadır. Bu çerçevede Türkiye yapılan ve

planlanan enerji iletim nakil hatları ile her geçen gün uluslararası alanda daha da

önemli hale gelmekte ve geleceği de değerlendirilmektedir.

7 Batman ve çevresinde 2009 yılında baĢlatılan petrol arama ve sondaj çalıĢmalarında 2011 yılı Kasım

ayında bölgede çok verimli zengin petrol yataklarının tespit edildiği açıklanmıĢtır. Milliyet Gazetesi

Ġnternet Sitesi, 21 Kasım 2011,EriĢim: http://ekonomi.milliyet.com.tr/batman-da-turkiye-de-bugune-

dek-cikarlmis-en-kaliteli-petrol-bulundu/ekonomi/ekonomidetay/21.11.2011/1465525/default.htm 8 Elektrik Mühendisleri Odası Ġnternet Sitesi, Ġlhami Binici, “Türkiye‟nin Petrol Politikası Nedir?”,

EriĢim: http://www.emo.org.tr/ekler/e0f65eb20acbfb2_ek.pdf?dergi=375, 12 Ocak 2012, s. 1.

4

Avrupa ile Ortadoğu coğrafyası arasında bir enerji terminali, santrali ve

koridoru olma doğrultusunda inĢa edilecek enerji nakil boru hatları Türkiye‟nin de

içinde bulunduğu coğrafyada Türkiye‟nin daha da etkili olmasına imkân

sağlayacağına kesin gözü ile bakılmaktadır.9 Dünyanın en önemli ülkeleri ve

coğrafyası arasında yer alan ve sahip olduğu kaynaklar, nüfus ve potansiyeller ile son

yıllarda Türkiye gösterdiği üstün gayretlerle dikkat çekmektedir.10

Türkiye dünya

sahnesinde figüran olmaktan kurtulup yeniden aktör olma niyetindedir. Çok kısa

zaman aralığında elindeki imkânları kullanarak Türkiye daha çok geliĢebilecektir.

Coğrafi ve stratejik avantajını da değerlendirerek büyük ve etkili bir bölgesel ve

uluslararası güç olma yönündeki arzusu kendini belirgin bir Ģekilde göstermektedir.

Dünya genelindeki enerji arzı incelendiğinde enerji piyasalarındaki hızlı geliĢmeler

yaĢanmaktadır. Ülkelerin enerji ihtiyaçlarını karĢılamak zorunda olduğu iĢte bu

noktada Türkiye enerji mücadele trafiğinin tam ortasında yer almaktadır. Enerji

trafiğinin kontrolünde baĢarılı olabileceği Türkiye‟nin bulunduğu coğrafya ile ulusal

ve uluslararası alanlarda daha da güçlü ve istikrarlı hale getirecek ve önemini ortaya

çıkaracaktır. 21. yüzyıl itibariyle Türkiye dünya enerji talebi ile bu talebin

karĢılanması konusunda önemli rol üstlenecektir. GloballeĢme ile birlikte geliĢen ve

geliĢmekte olan ülkelerin enerjiye olan talebinin karĢılanmasında Türkiye, özellikle

de Ortadoğu coğrafyasında bulunan en önemli jeopolitik öneme sahip tek ülke olarak

hep dikkat çekmektedir. Türkiye‟nin ayrıca baĢta NATO olmak üzere AGĠT, Avrupa

Konseyi, Karadeniz Ekonomik ĠĢbirliği TeĢkilatı, Ekonomik ĠĢbirliği TeĢkilatı ve

Ġslâm Konferansı TeĢkilatı gibi farklı uluslararası boyutta üyelikleri vardır ve

bunların yanında da AB üyeliği süreci devam etmektedir. Bu duruĢlar ile birlikte

Türkiye jeopolitik konum itibarı ile doğalgaz ve ham petrol boru hatlarının en

güvenli geçiĢ yolu olarak ilgili çevrelerce ifade edilmektedir.11

Türkiye sahip olduğu

üyeliklerin verdiği olumlu imaj sayesinde enerji transferinde güvenilir güzergah

olarak kabul edilmektedir.

9 Nusret Alemdaroğlu, Enerji Sektörünün Geleceği Alternatif Enerji Kaynakları ve Türkiye’nin

Önündeki Fırsatlar, yayın no: 2007–29, Ġstanbul Ticaret Odası, Ġstanbul, Prive Grafik, 2007. s. 2. 10

Joschka Fischer, “Türkiye Bölgede Önemli Aktör”, Türkiye Avrupa Vakfı Ġnternet Sitesi, EriĢim:

20 Kasım 2011, http://www.turkiyeavrupavakfi.org/index.php/arastirma-yorum/roportajlar/2306-

fischer.html, 2 Aralık 2011. 11

Hasret Çomak, “Türkiye‟nin Enerji Güvenliği”, Elektronik Makale, EriĢim: 20 Mart 2011,

http://www.konrad.org.tr/Enerji/08COMAK.pdf

5

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

ENERJĠ

Enerjinin milyonlarca yıldır insanoğlunun yaĢamını devam ettirebilmesi için

en önemli temel ihtiyaçları arasında çok önemli bir yeri vardır. Tarihte ilk yemeği

piĢirmesinden uzay yolculuğuna kadar her Ģeyini insanoğlu kullandığı enerji ve

türevleri sayesinde yapa gelmiĢtir. Gelecekte ise belli ki insanlığın bilimsel

çalıĢmalarını devam ettirebilmesi ve uygarlıkların refahı için enerjiye duyulan ihtiyaç

ise kesintisiz sürecektir. Bu bağlamda enerji konusu insanoğlunun daha doğrusu

ülkelerin geliĢmesinde, güçlenmesinde ve sürekliliğinde daha doğrusu hayatta

kalmasında en stratejik unsurlardan biri olarak göze çarpmaktadır. Özellikle On

sekizinci yüzyılın ikinci yarısında baĢlayan ve “Sanayi Devrimi” olarak adlandırılan

bilimsel ve teknolojik geliĢmeler sonucunda üretim ve tüketim sürecinde yaĢanan

hızlı makineleĢme ve endüstri beraberinde enerji ihtiyacını ve karĢılanmasını ortaya

çıkarmıĢtır. Sonuçta enerji konusu sınırları aĢmıĢ ve uluslararası boyuta taĢınmıĢtır.

Enerjiye duyulan bu ihtiyaç, teknolojik geliĢme ile birlikte zamanla üretim faktörleri

arasındaki en önemli parametre olmasına sebep olmuĢtur.12

Enerji ve türevleri

insanlık için adeta su gibi hava gibi hayat kaynağı olmuĢtur. Dünyadaki tüm

medeniyetlerin temeli ve hamuru enerji olarak görülmektedir. Enerji tüketim boyutu

bir ülkenin üretim gücünü simgelemektedir. Devletler halklarına çok iyi yaĢam ve

refah Ģartlarını ancak enerji sayesinde sağlayabilmekte oldukları

değerlendirilmektedir.13

Bir ülkenin GSMH‟nin büyümesi enerji tüketiminin artması

ile doğru oranda paralellik göstermektedir. Enerji, bilimsel tabirle bir sistemin iĢ

yapabilme yeteneği Ģeklinde tanımlanmaktadır. Diğer bir ifade ile enerji sistemde

yaratılan güç anlamına gelmektedir. Enerji kelimesi eski Yunancada bulunan aktif ve

iĢ kelimelerinin birleĢmesinden türetilmiĢtir.14

Çoğu dünya dilinde enerjinin aynı

sesler ile ifade edildiği görülmektedir.

12

Yüksel Yatar, “Avrupa Birliği Enerji Politikası ve Bu Politika Bağlamında Hazar Havzası Enerji

Kaynaklarının Önemi”, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal

Bilimler Enstitüsü, Isparta, EriĢim: http://tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00622.pdf, s.1. 13

Sencer Ġmer, “Dünyada ve Türkiye‟de Enerjinin Durumu ve Gelecekteki GeliĢimi Hakkında

GörüĢler”, Kuzey Doğu Akdeniz Uluslararası Sempozyumu, 2005, s.2–9. 14

Enerji; energeia ve ergon kelimelerinden türetilmiĢtir. The Free Dictionary Ġnternet Sitesi, EriĢim:

13 Ocak 2011, http://www.thefreedictionary.com/energy

6

Tarih boyunca insanoğlunun farklı biçimlerde ve türevlerde değiĢik amaçlar

için kullandığı enerji kaynakları keĢfedildiğinin farkına varılmadan beri insan

hayatının ayrılmaz bir parçası olmuĢtur. Dünyada bilinen enerji kaynaklarının sınırlı

ve kısıtlı olması yani günün birinde tükenme ihtimali, ülkeleri ve küresel aktörleri

diğer madenlerde olduğu mevcut enerji kaynaklara daha da ilgili hale getirmiĢtir.

Ayrıca bu durum insanlığı yeni enerji kaynakları ve yeni enerji türleri aramaya sevk

etmiĢtir. KüreselleĢme sürecinin içerisinde ulusal sınırları yıkıp aĢan rekabet

koĢullarında diğer ülke ve güçlere karĢı ayakta durabilmenin ve varlığını devam

ettirebilmenin en önemli Ģartının enerji hâkimiyetini elinde bulundurmak olmuĢtur.

Bu denli büyük önem taĢıyan enerjiye ulaĢmak ise yüksek maliyetli ve büyük ölçekli

yatırımlar gerektirmektedir. Enerji için verilecek kararlar, ülkeler ve coğrafyalar için

uluslararası alanda ileriye dönük radyoaktif reaksiyonlara benzeyen değiĢtirilemez ve

engellenemez uzun vadeli etkiler oluĢturmaktadır. Bu çerçevede enerji yataklarının

olduğu Ortadoğu gibi bölgelerde sebep sonuç iliĢkileri birbiri içerisine geçmiĢ

durumdadır. Enerjinin gelecek dünyada bugünde olduğu gibi insanoğlu için son

derece vazgeçilmez temel gereksinim, ülkelerin geliĢimi ve bilgi çağında yer

almalarında en önemli araçların baĢında olması enerji konusunu uluslararası

disiplinde ülkeler ve ulus üstü güçler boyunda etkilediğinden daha da önemli hale

getirmektedir. Üretim sürecinin gerçekleĢmesi, yaĢamın çağdaĢ koĢullarında

sürdürülmesi ve bunları sağlarken de karĢılanamayacak derecede yüksek maliyette

olmaması âzami ölçüde ülkelerin enerjiye kesintisiz ve güvenli bir Ģekilde sahip

olabilmelerine bağlıdır denilmektedir.15

Dünyada kullanılan enerji kaynaklarının

yaklaĢık % 80‟nini fosil yakıtlar oluĢturmaktadır. Fakat yapılan bilimsel çalıĢmalar

dünyada mevcut bulunan enerji kaynaklarının tükenmek üzere olduğunu ortaya

koymaktadır. YaklaĢık olarak 40 yıl sonra ham petrolün, 250 yıl sonra kömürün, 60

yıl sonra da doğalgazın tükeneceği iddia edilmektedir.16

Ortadoğu‟daki ham petrol ve

doğalgaz rezervleri enerji konusunda tartıĢılan en önemli baĢlıklardır. Uluslararası

iliĢkilerde enerji konusu genellikle bu coğrafya ile birlikte iĢlenmektedir.

15

Nehir Aydın, Orta Asya-Hazar-Ceyhan Boru Hattı ve Milli Güce Etkileri, HAK Basımevi,

1999, s.6. 16

Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Resmi Ġnternet Sitesi, “2010 Yılı Ham

Petrol Ve Doğal Gaz Sektör Raporu”, Türkiye Petrolleri A.O. Genel Müdürlüğü, Ağustos 2011,

http://www.enerji.gov.tr/yayinlar_raporlar/Sektor_Raporu_TPAO_2010.pdf, s. 4.

7

1.1. ENERJĠ KAVRAMI

Enerji bilimsel literatürde bulunduğu biçime göre birincil ve ikincil olarak

isimlendirilmektedir.17

Enerjinin herhangi bir değiĢim ya da dönüĢüm uygulanmamıĢ

hali birincil enerji veya primer enerji olarak adlandırılmaktadır. Uluslararası alanda

birincil enerji kaynakları ise ham petrol, doğalgaz baĢta olmak üzere; katı yakıtlar,

hidrolik enerji, güneĢ enerjisi, jeotermal enerjisi, hidrojen enerjisi ve rüzgâr enerjisi

gibi yenilenebilir enerji kaynakları ile odun, bitki ve hayvan artıkları yani biomas

gibi geleneksel veya ticari olan ve olmayan enerji kaynaklarından oluĢtuğu

görülmektedir.18

Birincil enerjinin dönüĢtürülmesi sonucu elde edilen enerji çeĢidi

ikincil enerji olarak adlandırılmaktadır. Ġkincil enerji kaynaklarının en önemli ve en

çok kullanılan türü ise elektrik enerjisi olarak bilinmektedir. Kömür gibi akıĢkan

olmayan katı yakıtlar, sıvı ve gaz halde bulunan ham petrol, doğalgaz ve değiĢik

elementlerden elde edilen nükleer enerji ise dünyadaki tükenebilir enerji yani

yenilenemeyen enerji kaynaklarını oluĢturmaktadır.19

Bu kaynakların nükleer enerji

ayrı tutularak yakın zamanda tükenmesinin muhtemel değil kesin olduğu ve

rezervleri sadece belli bölgelerdedir. Enerji kaynakları ve türevleri sahip oldukları

kimyasal ve fiziksel özelliklere göre elektrik, rüzgâr, nükleer, biokütle, kinetik ve

potansiyel gibi farklı sınıflandırmalara dâhil edilebilmektedir. Buna rağmen

uluslararası iliĢkiler arenasında enerji konusunun alt baĢlıklarını genellikle kömür,

ham petrol ve doğalgaz ile bu kaynakların yataklarının bulunduğu coğrafyalar

oluĢturmaktadır.20

Fakat kömür dünyadaki enerji talebinin karĢılanmasında önemli

bir paya sahip olduğu halde uluslararası enerji konusunu nükleer enerjiden ayrı

olarak genellikle ham petrol ve doğalgazın iĢgal ettiği dikkat çekmektedir.

Uluslararası iliĢkiler alanında 20. yüzyılla birlikte geliĢen dıĢ politika ve güvenlik

kavramlarının içine stratejik değer taĢıyan enerji kaynaklarından önce ham petrol,

daha sonra da doğalgazın dâhil olduğu görülmektedir.21

17

Fatma Fehime Aydın, “Enerji Tüketimi ve Ekonomik Büyüme”, Erciyes Üniversitesi Ġktisadi ve

Ġdari Bilimler Fakültesi Dergisi, sayı:35, Ocak-Temmuz 2010, s. 317–340. EriĢim:

http://iibf.erciyes.edu.tr/dergi/sayi35/aydin.pdf 18

Fatma Fehime Aydın, “Enerji Tüketimi…”, s. 319. 19

F. Behçet Yücel, Enerji Ekonomisi, Birinci Baskı, Akay Ofset Matbaacılık, Ankara,1994, s.142. 20

Mehmet Kocaoğlu, Petro-Strateji, Harp Akademileri Yayınları, Ġstanbul, 1996, s.4. 21

Veysel Ayhan, Ortadoğu ve Petrol Ġmparatorluk Yolu, Dora Basım Yayın Dağıtım,

GüncellenmiĢ 2. Baskı, Bursa, 2009, s.71.

8

1.1.1. Enerjinin Tanımı

Basit bir bilimsel tanım yapılması gerekirse enerji iĢ yapabilme yeteneği

olarak tanımlanmaktadır.22

Enerji, maddenin kendi iç yapısındaki atom ve

moleküllerin hareketleri ile ilgilidir ve elektronların bağlardan kopması ya da dâhil

olması sonucu ortaya çıkmakta olduğu değerlendirilmektedir. Bağlardaki enerjinin

elde edilebilmesi ancak gerekli iĢlemler yapılmasıyla gerçekleĢtirilir. Maddenin

yapısında bulunan enerjiyi yanma, sürtme, kırma, sürtünme veya benzer bir fiziksel

ya da birbiri ile reaksiyona geçirilen kimyasal değiĢim ve dönüĢümlerle açığa

çıkarmak mümkündür. Maddelerin içyapısında bulunan enerjinin esas kaynağının

güneĢ kabul edilmektedir.23

Dünyaya gelen ve dünyada var olan enerjinin % 99 gibi

büyük oranı güneĢ orijinlidir. Diğer yıldızlardan gelen enerji boyutunsa

hissedilmeyecek kadar küçük olduğu kabul edilmektedir. Enerjinin en temelde

ekonomik amaçlara yönelik olarak, ulaĢımdan iletiĢime, ağır sanayiden evin

mutfağındaki ocağa kadar değiĢik türdeki ihtiyaç alanlarında harcanmakta olduğu

görülmektedir. Ağır sanayide enerji tüketimi konusu, bir bakıma enerji kaynaklarının

var olduğu, arz edilip elde edildiği ve çok yüksek miktarlarda tüketilmesinin

gerçekleĢmesi anlamına gelmekte olduğu görülmektedir. Ağır sanayide üretim

faaliyetlerinin, makine ve motor gücü ile yapılabilmesinin ve üretim sürecinde

aksamaların yaĢanmamasının ancak sürekli ve düzenli ulaĢılabilir yüksek oranda

enerji kaynağının tüketmesini gerektirmektedir. Gerçekten de, l760 yılında buhar

makinesi icat edilince taĢ kömürü enerji kaynağı olarak değer kazanmıĢtır.24

1873‟de

dinamo icat edilmesi ile kömür kaynaklarının aranmasına baĢlanmıĢtır. 1900‟lerde

içten patlamalı motorlar ve 1910‟larda içten yanmalı dizel motorlar ve sonra benzinli

motorlar icat edilince petrol ve türevleri olan motorin benzin ve lpg hayati derecede

büyük önem kazanmıĢtır.25

Ayrıca petrolün ağır sanayi ve petro kimya endüstrisinde

hammadde olarak da kullanılmakta olması kendisine ayrı bir değer katmaktadır.

22

Ülker Güner Bacanlı, “Türkiye‟de Enerji Kaynakları ve Hidroelektrik Enerjinin Önemi”, Dünya

Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Türkiye 10. Enerji Konseyi, EriĢim:

http://www.dektmk.org.tr/pdf/enerji_kongresi_10/UlkerGunerBacanli.pdf, 18 Ocak 2011, s. 92. 23

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Makine Mühendisleri Odası Ġnternet Sitesi, “Yenilenebilir

Enerji Kaynakları”, EriĢim: http://www.mmo.org.tr/resimler/dosya_ekler/9514e888b8f2aca_ek.pdf,

10 Kasım 2011, s.6. 24

Hayati Doğanay, Ekonomik Coğrafya 2 Enerji Kaynakları, Erzurum, ġafak Yayınevi, 1998, s. 2. 25

Hayati Doğanay, “Ekonomik Coğrafya 2…”, s.2.

9

1.1.2. Uluslararası Alanda Enerji Tanımı

Uluslararası iliĢkiler alanında genellikle enerji konusunu daha çok ülkelerin,

aktörlerin ve uluslararası kuruluĢların ihtiyaçlarını karĢılamak için kullandıkları ve

ticaretini yaptıkları enerji kaynakları ile bu kaynaklarının rezervlerinin bulunduğu

coğrafyaların oluĢturduğu görülmektedir. Bu alan içerisinde enerji tanımına enerji

kaynakları olan ham petrol ve doğalgazın keĢfedilmesinden rezerv tespitine,

yeryüzüne çıkarılmasından enerji iletim yolları ile arz eden pazar ve piyasalara kadar

ulaĢtırılması konuları ile aktörlerin yaptığı gerekli anlaĢmalar, geliĢtirdiği iliĢkiler ve

uyguladıkları politika ve belirledikleri stratejiler dâhil olmaktadır. Ayrıca enerji

kaynaklarının iĢletilmesi sürecinde etkili olan ve olmaya çalıĢan güçlerin varlığı da

uluslararası enerji konusu içerisinde incelenmektedir.26

Bu aĢamalar içinde yaĢanan

geliĢmeler, yapılan ve planlanan stratejiler hepsi enerji konusunun alt baĢlıkları

alanında incelenmektedir. Dahası enerji kavramı, sondaj ve üretim aĢaması ile

birlikte, topluma hizmet sektörü, ağır sanayi ve endüstri gibi alanlarını da

kapsamaktadır. Lakin uluslararası iliĢkilerde enerjinin en önemli konu baĢlıklarını ve

bu tezin ana konusunu enerji kaynakları olarak ham petrol ve doğalgazın önemi ve

arz eden piyasalara ulaĢtırılmasındaki birbirine entegre çoklu enerji nakil hatları

oluĢturmaktadır. Sanayi Devrimi‟nden önce hammadde kaynaklarına sahip olmanın

önemi net olarak ortaya konamamıĢtır. Fakat devrimin gerçekleĢmesinden sonra ve

bugün dünyadaki maden, hammadde ve enerji kaynaklarına sahip olmak, bu

kaynakları kontrol etmek ve bunlar hakkında söz sahibi olmak uluslararası bir konu

haline gelmiĢtir. Yapılan incelemelerde geliĢmiĢ ülkeler olan ABD, Ġngiltere,

Almanya ve Fransa gibi ülkelerin bugünkü refah ve sanayi seviyesine

ulaĢmalarındaki en büyük belirleyicinin ham petrol ve doğalgaz rezervlerine sahip

olan coğrafyalarda güçlü belirgin etmen olmaları olduğu belirtilmektedir.

Uluslararası iliĢkilerde, enerji tanımında ham petrol ve doğalgaz da bulundukları

bölgelerden ihtiyaç duyan piyasalara ulaĢtırılması en çok incelenen konular olarak

dikkat çekmektedir. Ayrıca bu kaynakların, istikrarsız olan Ortadoğu‟da zengin

potansiyellerinin bulunması da bu bölgeyi enerji alanına dâhil etmektedir.

26

Abdurrahman Satman, “Dünya Enerji Kaynakları”, 24 Temmuz 2008, EriĢim:

http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=170:duenya-enerji-

kaynaklar&catid=131:enerji&Itemid=146, 14 Ocak 2011, s. 2.

10

1.2. ĠNSANOĞLUNUN ENERJĠ KAYNAKLARINA OLAN TALEBĠ

Tüketilen enerji kaynaklarının büyük bir bölümünü hidrokarbon olarak ifade

edilen fosil yakıtlar oluĢturmaktadır. Bu yakıtların alt baĢlıkları olan kömür, ham

petrol ve doğalgaz dünya enerji gereksiniminin yaklaĢık dörtte üçü gibi büyük bir

kısmını karĢılamaktadır. Kalan dörtte biri ise geliĢmiĢ ülkelerde nükleer enerji, HES,

rüzgâr, hidrojen, geliĢmemiĢ ülkelerde ise veya geliĢmekte olan ülkelerin kırsal

bölgelerinde odun, bitki ve hayvan artıkları gibi klasik biomas kaynaklar ile

karĢılanır durumdadır. Enerji talebinin ağırlık ile fosil enerji kaynaklarına yani ham

petrol, doğalgaz ve kömüre dayanması nedeni ile üretici ve satıcı ülkeler ile bu

kaynakları almaya zorunlu ülkeler arasındaki iliĢkiler uluslararası stratejik

dengesinin önemli unsurların parametreleri olmuĢtur. Enerji talebi geçmiĢ yıllara

göre artmıĢ ve gelecekte daha da artması öngörülmektedir. Bu durum sınırlı olan

enerji kaynaklarının önemini daha da hayati kılmaktadır.

ġekil–1.2. Yıllara Göre Dünyadaki Enerji tüketimi (Katrilyon Btu)27

Grafikten de anlaĢılacağı gibi 2000‟li yıllardaki enerji tüketimi 2040‟lı

yıllarda iki katına çıkacaktır. Gariptir ki dünyadaki ham petrol ve doğalgaz

yataklarının ömrünün bu yıllarda tükenmiĢ olacağı yönünde tahminler vardır.28

27

Meliha Ener, “Türkiye-Azerbaycan Petrol-Doğalgaz Boru Hattı Projelerinin Ülke Ekonomileri ve

Avrupa Birliği Açısından Önemi”, 2. Ulusal Ġktisat Kongresi / 20–22 ġubat 2008 / Dokuz Eylül

Üniversitesi Ġktisat Bölümü, Ġzmir,

EriĢim: http://www.deu.edu.tr/userweb/iibf_kongre/dosyalar/ener.pdf, 20 Kasım 2011, s.11. 28

“2010 Yılı Ham Petrol Ve Doğal Gaz Sektör Raporu…”, s. 4.

11

1.2.1. Enerji Kaynak Krizi

Dünyadaki enerji talebinin büyük hızla artması mevcut sınırlı kaynakların

tükenmesi ile neticelenecektir. Gelecek yıllarda dünyayı daha yoğun enerji

krizlerinin beklediğini ifade etmek yanlıĢ olmayacaktır.29

Bugünün dünyasında

herhangi bir ülkenin varlığını sürdürmesi için ihtiyaç duyduğu enerji rezervleri baĢta

ham petrol ve doğalgaz olmak üzere çok kısa zamanda tükenmiĢ olacağı da bilim

çevrelerin ortak kanaati olarak dikkat çekmektedir. Küresel iklim değiĢikliği, diğer

çevresel riskler, jeopolitik ve askeri anlaĢmazlıklar ve enerji ile hammadde

fiyatlarının artması gibi enerjiyle ilgili konular tüketici, üretici ve transit ülkeler

arasında kolayca anlaĢmazlıklar yaratabilecek potansiyele sahip olduğu yaĢanan

geliĢmelerden kolayca anlaĢılmaktadır.30

Bu durum, çok yakın zamanda enerji

kaynaklı her türlü bunalımın uluslararası arenada yaĢanmasını muhtemel kılmaktadır.

Ülkelerin gelecekte mücadele edeceği en büyük sorunların baĢında enerji krizleri

olacak gibi gözükmektedir. Enerjide kaynak krizinin temelinde dünyada kullanılan

kömür, ham petrol ve doğalgazın sadece belirli bölgelerde olup sınırlı kaynaklar

olması ve geri dönüĢümsüz olarak kullanılması yatmaktadır. Petrol ve doğalgaz

dıĢında kullanılan diğer enerji kaynakları talebi karĢılamaları açısından çok yetersiz

kalmaktadır. Petrol ve doğalgaz yakın zamanda tükenecektir. Bu nedenle, dünyadaki

büyük ülke ve güçler baĢta ABD, Rusya Federasyonu, Çin ve AB ülkeleri gibi

ülkelerin ayrıca uluslararası kuruluĢların ham petrol ve doğalgaz kaynaklarının

paylaĢımı ve hâkimiyeti için enerji kaynaklarının bulunduğu coğrafyalarda müthiĢ bir

Ģekilde büyük bir mücadele verdikleri görülmektedir. Dünyada, bilinen ispatlanmıĢ

üretilebilir fosil yakıt rezervleri için ise, son 50 ila 100 yılda tükeniĢ yaĢanacağı ifade

edilmektedir.31

Ayrıca tüm dünyadaki kiĢi baĢına düĢen enerji tüketim oranında artıĢ

süreklilik arz etmektedir. Bu artıĢın kesintiye uğramdan devam etmesine ise enerji

krizinin kuĢkusuz hep tetikleyicisi olarak bakılmaktadır.

29

Meliha Ener, “Türkiye-Azerbaycan Petrol-Doğalgaz Boru Hattı…”, s.11. 30

Mustafa Özcan Ültanır, 21. Yüzyıla Girerken Türkiye’nin Enerji Stratejilerinin

Değerlendirilmesi, Tüsiad, 1998, s.27. EriĢim: http://www.tusiad.org/__rsc/shared/file/21yy.pdf 31

“Türkiye‟de ve Dünyada Enerji Krizi ve Bu Krizin Çözümüne Yönelik Önemli Bir Alternatif:

Nükleer Enerji”, 2023 Dergisi, 71. sayı, s.1. EriĢim: (20 Ekim 2011)

http://www.enerji2023.org/index.php?view=article&catid=6%3Anuekleer&id=95%3Atuerkyede-ve-

duenyada-enerj-krz-ve-bu-krzn-coezuemuene-yoenelk-oeneml-br-alternatfnuekleer-

enerj&format=pdf&option=com_content&Itemid=232

12

1.2.2. Enerji Bağımlılığı

Endüstri ağır sanayi ve günlük hayatta kullanılan enerjinin veya dönüĢmüĢ

hali ile elektrik enerjisinin kaynağının büyük bir oranda petrol türevleri olan benzin,

dizel, fueloil ile kömür ve doğalgaz olduğu görülmektedir.32

Sürekli yaĢanan

geliĢmeler pazar ve piyasalardaki enerji ihtiyacını ve arzını daha da artırmaktadır.

Dünyada bilinen enerji kaynaklarında pek çok alternatif olsa da, yenilenemeyen

enerji kaynaklarında özellikle ham petrol ve doğalgazda dünya genelindeki dağılımın

oransız ve sınırlı olduğu dikkat çekmektedir.33

Çok yakın gelecekteyse kaynakların

tükeneceğine kesin gözü ile bakılmaktadır. Modern diye tabir edilen enerji

kaynaklarında ise teknolojik yetersizliklerden kaynaklı üretim azlığı görülmektedir.34

Nükleer enerjinin çevre sorunları tartıĢılmaktadır. Her geçen gün daha da hızla

geliĢen endüstrinin ihtiyacı olan enerjinin sağlanmasına yönelik giriĢimler enerjiye

olan bağımlılığın gün geçtikçe artmasına neden olmaktadır.35

Enerji adeta ülkelerin

hayat kaynağı olarak kabul edilmekte onsuz bir yaĢamın mümkün olması Ģimdilik

gözükmemektedir. Enerjiye bağımlılık hava ve su gibi çok önemli hal almıĢtır.

UlaĢımdan evdeki fırınlara kadar her Ģey enerji sayesinde iĢlevini yerine

getirebilmektedir. Enerjisiz bir teknoloji, sistem ya da varlık dünya ve var olan

kâinatta üzerinde ispatlanabilmiĢ değildir. Dünya genelinde var olan enerji

bağımlılığının büyük bölümü petrol ve türevleri, doğal gaz, kömür ve nükleer

kaynaklardan temin edilmektedir. Bu bağımlılıkta en büyük orana ham petrol ve

türevleri sahiptir.36

Enerji tüketiminin dünya üzerindeki en yoğun bölgesi olan baĢta

ABD, AB üye ülkeleri ve diğer geliĢmiĢ devletler, uluslararası alanda enerji

bağımlısı ve enerjiyi arz eden ülkeler olarak kabul edilmektedir. Amerika, Rusya ve

Çin gibi ülkeler ise AB ülkelerinin aksine kendi enerji kaynaklarına sahip olmalarına

rağmen onlar da dıĢarıdan da enerji kaynağı elde edebilmenin yoğun bir rekabetini

vermektedirler.

32

“Linyit Sektör Raporu 2010”, Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Kurumu Stratejik Planlama Koordinasyon

Birimi, Ankara, Mart 2011 T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı s.5.

EriĢim: http://www.tki.gov.tr/dosyalar/K%C3%B6m%C3%BCrSekt%C3%B6rRaporu2010.pdf 33

Hayati Doğanay, Selçuk Hayli, “Irak’ın BaĢlıca Coğrafi Özellikleri ve Petrol Yatakları”, EriĢim:

1 Ekim 2011, http://perweb.firat.edu.tr/personel/yayinlar/fua_299/299_19111.pdf, s. 2. 34

“Linyit Sektör Raporu 2010…”, s.5. 35

Yüksel Yatar, “Avrupa Birliği Enerji Politikası…”, s.40. 36

Veysel Ayhan, Ortadoğu ve Petrol Ġmparatorluk Yolu, Dora Basım Yayın Dağıtım,

GüncellenmiĢ 2. Baskı, Bursa, 2009, s.72.

13

AB üye ülkeleri özellikle Almanya ve Fransa enerji kaynakları açısından son

derece yetersiz hatta fakir durumdadır. Çünkü topraklarında bulunan kömür yatakları

bitme durumuna gelmiĢtir. Ayrıca zengin sayılabilecek ham petrol ve doğalgaz

yatakları da bu kıtada bulunmamaktadır. Dünyada bulunan radyoaktif elementlerin

uzun yıllarca yetecek kapasitelerinin olduğu belirtilmektedir. Bu kaynakların

dünyanın farklı bölgelerine dağılmıĢ olduğu görülmektedir. Ayrıca Türkiye‟de bu

kaynaklar açısından zengin sayılabilecek konumdadır. Fakat nükleer tesisler ise

enerjideki mevcut arzı Ģu an için karĢılamaya yeterli değildir. Yeni tesislerin inĢası

ve planlanması ise Ģimdilik durdurulmuĢ gibi değerlendirilmektedir. Ayrıca var olan

cevherleri iĢleyip enerji elde edebilmek petrol ve doğal gaz ile karĢılaĢtırma

yapılmayacak kadar çok ileri teknoloji ve bilgi birikimi gerektirmektedir.

Bünyesine yeni dâhil olan ülkeler AB‟nin enerji bağımlılığını daha da

artırmaktadır. AB‟nin enerji konusunda yetersiz özelliklere sahip ülkelerden

oluĢması nedeniyle enerji konusunda dıĢa bağımlılıkta azalma yerine sürekli bir artıĢ

yaĢamaktadır. Çünkü dâhil olan ve olacak olan yeni ve eski ülkeler enerji fakiri

olarak tabir edilmektedir.37

Aslında AB‟nin bağımlılığı ve fakirliği enerjide olduğu

gibi hammadde konusunda da aynı olduğu görülmektedir. Ayrıca etrafında enerji

kaynağı zengini sayılabilecek ülke de bulunmamaktadır. Neticede AB‟nin enerji

kaynaklarına olan bağımlılığı giderek artmaktadır. Bu durum enerji konusunda

AB‟nin bağımlı olmasını uluslararası alanda bir kez daha ön plana çıkarmaktadır ve

enerji bağımlılığından kurtulmak için yeni açılımların hayati öneme sahip olduğunu

kanıtlamıĢtır.38

Ülkelerin enerji bağımlılığında tek bir ülkeye ve güce mahkûm

olmaları istenmeyen bir durum olarak belirtilmektedir. Bağımlılığın kontrol

edilmesinde ön plana çıkan husus ise çoklu boru hatları projeleri ile enerji kaynak

çeĢitliliğinin yaratılması ve böylelikle enerji bağımlılığında bahsedilen yaĢanabilecek

enerji kriz durumlarından en az zararla çıkılması olacaktır.39

Çünkü hayata

geçirilecek birbirine entegre çoklu boru hatları sayesinde enerji bağımlılığında olan

tek mahkûmiyetten kurtulma imkânı elde edilmiĢ olunmaktadır.

37

M. Hakan Keskin, “Stratejik Açıdan Avrupa Birliği Enerji Politikası ve Uluslararası Güvenlik

Sistemine Etkisi”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Avrupa Birliği Anabilim Dalı

YayımlanmamıĢ Doktora Tezi, s. 83. 38

M. Hakan Keskin, “Stratejik Açıdan Avrupa Birliği Enerji Politikası…”, s. 98. 39

Yüksel Yatar, “Avrupa Birliği Enerji Politikası…”, s.41.

14

1.2.3. Diğer Enerji Kaynaklarına Olan Arz

Ham petrol ve doğalgaza alternatif olabilecek farklı enerji kaynaklarının keĢfi

bilim çevreleri tarafından uzun yıllardan beri sürekli olarak araĢtırılmaktadır. Bu

konuda geliĢmiĢ ülkeler baĢta Amerika, Çin ve Rusya Federasyonu gibi ülkeler

olmak üzere gelirlerinin önemli bölümünü enerji kaynaklarını çeĢitlendirmek için

araĢtırma geliĢtirme çalıĢmalarında harcamaktadır. DeğiĢen ve dönüĢen modern

dünyada enerjinin değiĢik yollardan elde edilmesi bilim camiası tarafından yeni bir

keĢif olarak görülmektedir. Hızla artan nüfus, telekomünikasyon, silah sanayi ve ağır

sanayi, ülkeler için daha fazla enerji kaynağı talebini beraberinde getirmektedir. Bu

meselenin çözümü için yeni teknolojiler ile iĢletim ve üretim maliyetleri düĢük, çevre

ile uyumlu, sosyal değerlere duyarlı etkin ve istikrarlı bir biçimde enerji kaynakları

temin edilmeye yönelik çalıĢmalarının hız kazandığı görülmektedir. Bu doğrultuda

kalkınma ve daha kaliteli bir yaĢam için vazgeçilmez unsur olan enerjinin güvenilir,

emniyetli, ulaĢılabilir, kesintisiz, ekonomik, çevreci ve kaliteli niteliklerde temin

edilmesinin planlanması ve buna yönelik uygun stratejik uygulamaların geliĢtirilmesi

bütün ülke ve ulus üstü güçlerin öncelikli konuları arasında yer almaktadır.40

Fakat

henüz tam olarak fosil yakıtlar olan ham petrol ve doğalgaz yerine geçebilecek enerji

kaynağı ne dünyada ne de evrenin keĢfedilen diğer yerlerinde bulunabilmiĢtir.

GüneĢ, rüzgâr, hidroelektrik, okyanus kaynaklı enerjiler, hidrojen pilleri ve

nükleer enerji de dâhil Ģu an için dünyadaki enerji ihtiyacını karĢılamakta yetersiz

konumdadır.41

TartıĢılan diğer bir enerji türü olarak nükleer enerji baĢta ABD, Rusya

Federasyonu ve Çin tarafından kullanılmakta ve Ġran gibi ülkeler tarafından ise

sürekli olarak geliĢtirilmeye çalıĢılmaktadır. Ġlk defa 1942 yılında Enrico Fermi

tarafından laboratuar ortamında deneysel olarak “Parçalanamaz” denilen atom

çekirdeklerinin parçalanması ile çekirdek enerjisi meydana çıkarılmıĢtır.42

Bu baĢarı

dünya tarihinin değiĢmesine sebep olmuĢtur.

40

Hamit Palabıyık, Hikmet YavaĢ, Murat Aydın, Nükleer Enerji ve Sosyal Kabul, Ankara, Usak

Yayınları, 2010, s.3. 41

Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Resmi Ġnternet Sitesi, “Linyit Sektör

Raporu 2010”, Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Kurumu Stratejik Planlama Koordinasyon Birimi, Ankara,

EriĢim: http://www.tki.gov.tr/dosyalar/K%C3%B6m%C3%BCrSekt%C3%B6rRaporu2010.pdf,

18 Haziran 2011, s. 5. 42

Ural Akbulut, “Atom Bombası Nasıl Yapıldı?”, EriĢim: http://www.uralakbulut.com.tr/wp-

content/uploads/2010/10/atom-bombasi.pdf, 12 Ocak 2011, s. 1–4.

15

Nükleer enerji kaynağının ilk büyük çapta kullanımı 1945 yılında Ġkinci

Dünya SavaĢında ABD tarafından Japonya‟daki HiroĢima ve Nagazaki Ģehirlerine

atılan atom bombası olmuĢtur ve dünyanın seyrini değiĢtirmiĢtir.43

Atom

çekirdeğinde bulunan enerjisinin ilk defa barıĢçıl amaçlarla enerji elde edilmesinde

kullanımı 1957 yılında yine ABD tarafından gerçekleĢtirilmiĢtir. Elektrik enerjisi

üretmek üzere kurulan ilk reaktörde atom çekirdekleri parçalanarak açığa çıkan atom

enerjisinden faydalanılmıĢtır.44

Nükleer enerji konusunda tartıĢmalar sıcaklığını

korumaktadır. Fakat nükleer konusu enerji kaynağı olarak bilinen diğer kaynaklar ile

karĢılaĢtırma yapılamayacak oranda çok farklı bir konumda bulunmaktadır.

Nükleer enerjiyi diğer enerji kaynakları ile kıyaslamak bile enerji literatürüne

tam olarak hâkim olunmadığını göstermektedir. Çünkü diğer enerji kaynaklarında

basit bir açıklama yapmak gerekirse elektronlar yer değiĢtirmekte ve kimyasal bağlar

arasındaki enerji açığa çıkmaktadır. Fakat nükleer enerji söz konusu olduğunda ise

atomların parçalanması ya da birleĢmesi durumları vardır.45

Nükleer santrallerin

kurulum, iĢletim süreçleri ve muhtemel sonuçlarında nükleer enerji diğer enerji

kaynaklarına göre kıyaslanamaz boyuttadır. Diğer enerji türleri doğada kendi

dönüĢümünü yapabilirken nükleer reaksiyonlarda çok uzun yıllar boyunca devam

edecek radyoaktif serpinti ve yayılım söz konusudur. Nitekim 2011 yılında yaĢanan

Japonya FukuĢima nükleer santralindeki sızıntı ve daha öncesindeki Çernobil felaketi

nedeniyle nükleer enerji daha tartıĢılır hale gelmiĢtir.46

Ayrıca geliĢmiĢ ülkelerde

enerji programlarından nükleer enerjinin askıya alınması söz konusudur. Ġran gibi

ülkeler de nükleer çalıĢmalarını sürdürse de bunun enerji ihtiyacını karĢılamak için

yapıldığı kesinlik kazanmamıĢtır.47

Kısacası dünyada bugün itibarıyla ham petrol ve

doğalgaza alternatif olabilecek ve onun yerini her Ģeyiyle tutup ikame edecek bir

enerji kaynağı kesin olarak bulunmamaktadır.

43

Ural Akbulut, “Atom Bombası Nasıl Yapıldı...”, s. 1. 44

Demir Ġnan, GeçmiĢten Bugüne Enerji Kullanımı, TÜBĠTAK Matbaası, Ankara, 2001, s.5. 45

Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Resmi Ġnternet Sayfası, EriĢim:

http://www.taek.gov.tr/ogrenci/bolum1_01.html , 12 Ocak 2012. 46

Hakkı Atıl, “Nükleer Santral TartıĢmasında Nereye Gidiyoruz?”, EriĢim:

http://www.jmo.org.tr/resimler/ekler/40286122786fc35_ek.pdf?dergi=HABER%20B%DCLTEN%D

D , 12 Ocak 2012, s. 33–37. 47

Hürriyet Gazetesi Ġnternet Sitesi, UAEK: Ġran‟ın Nükleer Silah Sahip Olmak Üzere, 8 Kasım 2011,

EriĢim: http://www.hurriyet.com.tr/planet/19194445.asp

16

1.3. ULUSLARARASI ALANDA ENERJĠNĠN ANALĠZĠ

Enerji kaynakları olarak ham petrol ve doğalgaz, hammadde kaynakları gibi

uluslararası iliĢkiler alanındaki en hassas konulardan birini oluĢturmaktadır. Bu

enerji kaynaklarının bulunduğu bölgeler itibarıyla ve de enerjiyi arz eden diğer

ülkelere taĢınmaları uluslararası iliĢkiler alanında sürekli olarak analiz yapılan

konulardandır. Enerji konusunda ayrıca ham petrolün ve doğalgazın üretiminden

tüketim piyasasına ve pazara sürülmesine kadar olan süreçten uluslararası alanda

sürekli olarak bahsedilmekte olduğu görülmektedir. Bu alanda uluslararası Ģirketlerin

ve ulus üstü kuruluĢların ve ülkelerin dıĢ politikalarını nasıl etkilediği ve nasıl strateji

izleyecekleri analiz edilip anlatıldığı görülmektedir.48

Uluslararası literatürde enerji

konusundan genellikle enerji kaynakları ve enerji bölgeleri Ģeklinde söz edilmekte

olduğu ve birlikte iĢlendiği görülmektedir.49

Ayrıca enerji kaynakları ve coğrafyası

konusu, uluslararası jeopolitik ve jeostratejik teorileri uygulamaları ile birlikte

iĢlenmektedir. Bağımsızlık ve güvenliğin teminatı olarak güce sahip olabilmek

anlatılmaktadır.50

Güce ulaĢabilmekte belirli bir zenginlik ve bu zenginliği devam

ettirip geliĢtirmekle mümkün olduğu görülmektedir.51

Bu zenginliğe ulaĢabilmenin

yolunda en keskin virajlardan biri Ģüphesiz ki aktörlerin karĢısına “enerji” olarak

çıkmaktadır. Enerji konusunu ise ham petrol ve doğalgaz ve bu kaynakların

bulunduğu coğrafyalar teĢkil etmektedir. Uluslararası iliĢkiler disiplinde enerjinin

konu baĢlığı olmasıysa dünyanın seyrini önemli ölçüde değiĢtiren sanayi devriminin

gerçekleĢmesi ile olmuĢtur. 18. ve 19. yüzyıllar ile beraber bugünün dünyasının

Ģekillenmesinde çok büyük etkisi olan Sanayi Devrimi neticesi olarak ekonomik

kaynaklara, stratejik hammadde yataklarına sahip olmanın büyük önem taĢıdığı

görülmekte ve uluslararası alanda değer taĢımaktadır.52

Bu bağlamda enerji

kaynaklarının da bu süreç ile birlikte hammaddenin iĢlenmesi için gerekli olduğu

görülmektedir.

48

Ġsmail Yücel, “Jeopolitik Güç OluĢturma Kriterleri ve Milli Güç Açısından Türkiye‟nin

Değerlendirilmesi”, Coğrafyadan Güç Kazanabilme ve Türkiye, Ocak 2004, EriĢim:

http://www.ismailyucel.com.tr/makaleler/jeopolitik-guc-olusturma-kriterleri-ve-milli-guc-acisindan-

turkiyenin-degerlendirilmesi, 19 Ocak 2011. 49

Ġsmail Yücel, “Jeopolitik Güç OluĢturma Kriterleri…” 50

Ġsmail Yücel, “Jeopolitik Güç OluĢturma Kriterleri…” 51

Veysel Ayhan, Ortadoğu ve Petrol Ġmparatorluk Yolu, Dora Basım Yayın Dağıtım,

GüncellenmiĢ 2. Baskı, Bursa, 2009, s.38. 52

M. Hakan Keskin, “Stratejik Açıdan Avrupa Birliği Enerji Politikası …”, s.181.

17

Daha sonrasında ise enerji kaynakları olan ham petrolü ve doğalgazı önemli

ölçüde kontrol edebilme, stratejik ulaĢtırma yollarının güvenliğini sürekli olarak

sağlama ve küresel pazarlara hâkim olma, ticareti belirleme yolu ile bir güvenlik

sistemi yaratılması uluslararası literatürün içerisinde geniĢ bir Ģekilde yer almaya

baĢlamıĢtır. Fakat güvenlik merkezli teorilerde enerji kavramının somut olarak ifade

edilmediği görülmektedir. Buna rağmen enerji kavramı hem ulusal hem de

uluslararası güvenliği çok yakından ilgilendirdiği değerlendirilmektedir.53

Bir

güvenlik sisteminin oluĢturması için uygulanması gereken uluslararası jeopolitik ve

jeostratejik teorilerin tümünün enerji merkezli olduğu ve hatta enerji konusunun

adeta parametreden ziyade referans noktası olduğu söylenebilir. Örneğin çok değerli

olan ekonomik kaynaklara sahip olma eyleminin bir güç için baĢarıya ulaĢabilmesi

ancak enerji kaynaklarının yoğun bulunduğu bölgelerin kontrol altına alınması ve bu

kaynakların kullanması ile mümkün olabilmektedir. Uluslararası disiplinde bir

ülkenin veya kuruluĢun jeopolitik ve stratejik enerji güvenliğini sağlama eylemi ise

ancak enerji nakil yollarının güvenliğinin sağlanması ile mümkün olabileceği

anlatılmaktadır. Bu yaklaĢımlardan da anlaĢılabileceği gibi güvenlik merkezli

jeopolitik teorilerin temelinde yatan temel unsurlardan en önemlilerinden biri enerji

konusu olduğu değerlendirilmektedir.54

Artık güçlerin ve aktörlerin ulusal ve

uluslararası güvenliği sağlanmaları ve sürdürmeleri konusuna enerji kavramı da dâhil

edilmiĢtir. Artık 21. yüzyıl sonrasında enerji kaynakları ve coğrafyası konusu

uluslararası iliĢkiler alanında politikaların ve stratejilerin belirlenmesinde en temel

parametrelerden biri haline gelmiĢtir. Neticede ülkelerin ve ulus üstü güçlerin

izleyeceği siyasetin referans noktası olacak Ģekilde önemli hale gelmiĢ olduğu

görülmektedir.55

Bu çerçevede enerji konusuna hâkim olan ülkeler, kuruluĢlar ve

uluslararası Ģirketler hem ulusal hem de uluslararası iliĢkilerde ellerinde önemli bir

gücü bulundurmakta olduklarının farkındadır ve bu etkileĢim içerisinde hareket

etmekte oldukları değerlendirilmektedir. Neticede uluslararası alanda enerji analizi

yapılırken ne kadar menfaat elde edilebilirin ortaya çıkmakta olduğu görülmektedir.

53

Volkan ġ. Ediger, “Enerji Arz Güvenliği ve Ulusal Güvenlik Arasındaki ĠliĢki”, Enerji Arz

Güvenliği, Askerî Tarih ve Stratejik Etüt BaĢkanlığı Stratejik AraĢtırma ve Etüt Merkezi,

Genelkurmay Basımevi, 2007, Ankara, EriĢim: http://www.v-

energy.net/makaleler/ediger%202007%20arz%20guvenligi.pdf, 12 Ocak 2012, s. 2. 54

M. Hakan Keskin, “Stratejik Açıdan Avrupa Birliği Enerji Politikası …”, s.181. 55

M. Hakan Keskin, “Stratejik Açıdan Avrupa Birliği Enerji Politikası …”, s.181.

18

1.3.1. Enerji Kaynaklarının Uluslararası Etkileri

Dünya genelinde görülen ve etkileri derinden hissedilen ekonomik ve siyasal

krizler neticesinde geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkelerin dikkati baĢta ham petrol ve

doğal gaz olmak üzere enerji kaynaklarına ve bu kaynakların bulunduğu istikrarsız

ve kontrolsüz coğrafyalara yönelmiĢ bulunmaktadır.56

Ülkelerin istikrarının

sağlanmasında ve geliĢimini devam ettirmesinde diğer hammadde kaynakları ile

enerji kaynakları olan ham petrol ve doğalgazın da çok önemli bir etken haline

geldiğinin su götürmez bir gerçek olarak kabul edildiği görülmektedir. Artık 21.

yüzyılda uluslararası iliĢkiler alanında enerji kaynaklarının güvenlik ile beraber

anılmaya baĢlandığı hatta güvenliği çok boyutlu olarak etkilediği görülmektedir.

Ham petrol ve doğalgaz ile bulundukları bölgelerinin aktörlere yansıyan çok ciddi

uluslararası etkilerinin olduğu görülmektedir. Uluslararası ve ulusal güvenliğin

sağlanmasında ham petrol ve doğal gaz kaynakları artık tartıĢma götürmez derecede

çok önemli hale gelmiĢtir.57

Doğalgazın ve ham petrolün 20. yüzyıldan itibaren baĢta

dıĢ politika ve güvenlik olmak üzere pek çok alanda derin etkileri uluslararası alanda

görülmeye ve hissedilmeye baĢlanmıĢtır. 21. yüzyılda ise savaĢların, iĢgallerin,

isyanlar ve halk hareketinin ve uluslararası aktörlerin desteği ile ülke içinde iktidarın

devrilmesinin sebebi haline geldiği görülmektedir. Nitekim Arap baharı diye

adlandırılan sürecin en büyük sebebinin doğal gaz ve ham petrolün kontrolünü baĢka

güçlere kaptırmamak içindir. Irak‟ın Kuveyt‟i iĢgali hep enerji kaynaklarının

uluslararası etkileri olarak açıklanmaktadır. Ġran ve ABD arasında baĢ gösteren

Hürmüz Boğazı gerginliği enerji trafiğinde yaĢanabilecek krizler ve bu krizlerin

tehdit olarak kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Ünlü jeopolitikçi Spykman‟a göre

bir coğrafyadaki stratejik enerji kaynakları olan ham petrol ve doğalgazı ele

geçirmeyi baĢarabilen ya da böyle bir Ģeye teĢebbüs eden herhangi bir güç ABD

ulusal menfaatlerine çok büyük derecede büyük gözdağı ve tehditler oluĢturmaktadır.

Bu stratejik kaynaklar sayesinde uluslararası güç dengesi yön değiĢtirip tehdit edenin

kendi menfaatleri doğrultusunda geliĢip ilerlemesinden bahsedilmektedir.58

56

Mustafa Atiker, “Ortadoğu, Petrol ve ABD”, http://www.kto.org.tr/dosya/rapor/ortadogu.pdf,

EriĢim: 12 Ocak 2011, s. 4. 57

Mustafa Kibaroğlu, “Dünya ve Türkiye‟deki Enerji…”, s. 1. 58

Veysel Ayhan, “Ortadoğu ve Petrol…”, s.42.

19

Enerji kaynakları olan ham petrol ve doğalgaza sahip olmanın uluslararası

arenadaki etkileri incelendiğinde birbiri ile bağlantılı birçok değiĢik durum ortaya

çıkmaktadır. Enerji kaynaklarının bulunduğu bölgeler ile birlikte komĢu

coğrafyalarına da fayda sağladığı tespit edilmektedir. Hammadde ve enerji

kaynaklarına sahip olmak kadar onlara sahip coğrafyalara yakın olmak ve bu

kaynakların taĢınmasında kullanılan hatların geçiĢ yollarında olmak uluslararası

arenada önemli bir stratejiye ve jeopolitiğe sahip olmak demektir. Çünkü bu enerji

kaynakların aktarımı ve sevkiyatı komĢu ülkelerin üzerinden gerekli anlaĢmalar ile

gerçekleĢtirilmektedir. Ülkeler ile küresel güçler, politika ve siyasetlerini artık enerji

ve hammadde kaynakları ile bu kaynakların bulunduğu coğrafyaları referans alarak

planlamakta ve geliĢtirmektedir. Ülkelerinin enerji ve hammadde konusunda

yaĢadıkları büyük rekabetler uluslararası iliĢkiler disiplininde enerji kaynakları

konusunun etkileri haline dönüĢmüĢ bulunmaktadır. Artık bir ülkenin veya bir

aktörün tek baĢına enerji politikası üretebilmesi imkânsız hale gelmiĢtir. Hele bir de

gücü çok fazla olmayan bir konumda ise tek baĢına olmak hayalden öteye

geçememektedir. Bir enerji politikasının belirlenmesinde bütün aktör ve figüranların

etkilerinin planlamasının gerekli olduğu görülmektedir. Çevre ve iklim Ģartları ile

gelecek zamandaki koĢulların iyi hesaplanması gerekmektedir. Enerji kaynaklarının

bulunduğu bir bölgeden arz eden bir pazara ulaĢtırılması birçok ülkenin, uluslararası

kuruluĢların desteği ve iĢbirliği ile ancak mümkün olabilmektedir ve ekonomik,

askeri ve politik yönleri ile birçok ülkeyi ve kuruluĢu da yakından ilgilendirmektedir.

Ham petrol ve doğalgaza sahip ülkeler ile bu kaynakları iĢleyip ticaretini yapan

ülkelerin izlediği politikalar ve belirlediği stratejiler uluslararası alanda karĢılıklı

olarak fırsat ve tehditler oluĢturabileceği Ģeklinde değerlendirmeler bulunmaktadır.59

Ham petrol ve doğal gaz için aktörlerin sarf ettikleri çabalardan anlaĢılacağı üzere

enerji konusu uluslararası disiplinin politika ve siyaseti ile iç içe geçmiĢ durumdadır.

Ayrıca güçlerin enerji konusunda birbirlerine karĢı bağımlı duruma gelmesinin,

uluslararası iliĢkilerde istikrarı korumaya yönelik faydalar sağlaması muhtemel

olduğu gibi çok farklı çatıĢma risklerini de içerisinde barındırmaktadır.

59

Zafer AkbaĢ, “Küresel Ekonomik Krizlerin Önemini Artırdığı Enerji Kaynakları Üzerinden

YaĢanan Rekabetin Uluslararası iliĢkilerde Etkisi”, Düzce Üniversitesi Akçakoca Meslek

Yüksekokulu, Düzce s.23–24.

EriĢim: http://web.inonu.edu.tr/~ozal.congress/pdf/2.pdf

20

1.3.2. Uluslararası Alanda Enerji Dilemması

Uluslararası iliĢkiler alanında enerji ve enerji kaynaklarının bulunduğu

coğrafyalar ile aktörlerin izledikleri politikalar konusu kendi içerisinde değiĢik

açmazlar ve sorunlar içermektedir. Ham petrol, doğalgaz ve kömür için geçmiĢ

zamandan bu zamana kadar çeĢitli ülkeler ve güçler arasında çok büyük mücadeleler

yaĢanmıĢ ve yaĢanmaktadır. Dünya geneline bakıldığında enerji kaynaklarına olan

arzın veya talebin enerji biçimlerine göre dağılımı incelendiğinde ham petrol ve

doğalgaz bu arzın % 60‟dan fazlası gibi çok önemli bir oranını oluĢturmaktadır.60

Fakat stratejik enerji kaynakların yakın gelecekte tükenecek olması beraberinde

enerjiyi arz edenlere için önemli bir açmazı doğurmaktadır. Enerji kaynakları ham

petrol ve doğalgaza olan ihtiyaç ile coğrafi dağılımlarının ise uluslararası

iliĢkilerdeki etkileri de farklı bir çıkmaz olarak ortaya çıkmaktadır. Ham petrol ve

doğalgaza ihtiyacı olan ülkelerin bu arzı en baĢta geliĢmiĢ ülkelerin ki olmak üzere

her geçen gün daha da hızlı bir Ģekilde artmaktadır. Ayrıca bu kaynakların küresel

enerji talebinin karĢılanması içindeki oranları da sürekli artıĢ gösterdiği

görülmektedir. Enerji konusunda dilemma yaĢanmasında diğer bir etken daha vardır.

Enerji talebini karĢılayacak kaynağın seçiminde kıstas alınan baĢlıca parametreler

kaynağın fiyatı, maliyeti, kaynağın elde edilme, güvenliği ve iĢlenme kolaylığı,

sürekli ve güvenli elde edilebilirliği, ülkenin kendi ihtiyacını karĢılayabilirliği ve

ayrıca üretim süreci ve faaliyetlerinin sebep olduğu küresel çevre, iklim değiĢiklikleri

ve sağlık etkileri olarak bu çıkmazlara eklenen sıkıntılar olmaktadır. Ham petrol ve

doğalgazın dünya üzerindeki tespit edilen dağılımı ile ülkelerin enerji tüketiminin

dağılımı büyük oranda örtüĢmemekte olduğu görülmektedir. Bu parametrelerden

kendi kendine yetebilirlik kriterinin sağlanması da çoğu ülke için mevcut Ģu durumda

mümkün olarak görünmemektedir. Sonuçta ise ülkeler arasında uluslararası boyutta

zorunlu olarak bir enerji anlaĢması ve ticareti bir kaçınılmaz olarak ortaya

çıkmaktadır. Diğer taraftan dünya piyasalarında ham petrol ve doğalgaz fiyatlarında

yaĢanan krizlerden kaynaklanan değiĢik zamanlarda yaĢanan belirsiz yükselme ve

düĢüĢ ile birlikte, enerji talebindeki hızlı artıĢ da devam etmektedir.61

60

“Linyit Sektör Raporu 2010…”, s. 5. 61

Hamit Palabıyık, Hikmet YavaĢ, Murat Aydın, Nükleer Enerji ve Sosyal Kabul, Ankara, Usak

Yayınları, 2010, s.4.

21

Enerji kaynakları ham petrol ve doğalgaz fiyatlarındaki bu belirsiz artıĢın ise

yavaĢlaması veya sabit kalması hele bir de fiyatların bir an evvel geri gitmesi artık

pek mümkün görülmemektedir.62

Ġzlenecek ulusal ve uluslararası enerji politikaları

ile stratejileri, dünya ülkelerinin baĢta ABD ve Batı ülkeleri olmak üzere

gündemlerinde güvenlik boyutundan kriz boyutuna kadar hep en üst sırada yer

almaktadır. Mesela Batı‟nın Ġran‟ı çeĢitli ambargolar ile tehdit etmesine Ġran Hürmüz

Boğazı‟nı kapatmakla cevap vermiĢtir. Bu durum enerji konusu alınacak uluslararası

kararlarda bile el kol bağlayıcı bir durum olarak ortaya çıkmaktadır.

Arzu edilen enerjinin güvenliği sağlanmıĢ boyutu ve sürdürülebilir çevre ve

ekonomi ile birlikte, sürdürülebilir kalkınma ve istikrarın en önemli bir unsuru

olduğu vurgulanmaktadır.63

Ekonomik ve sosyal büyümedeki hissedilen önemli rolü

ile enerji kaynakları olan ham petrol ve doğalgaz, artık ülkelerin planladıkları

kalkınma ve ilerleme programlarının vazgeçilemez en temel parametre ve

unsurlarından biri haline gelmiĢ bulunmaktadır.64

GeliĢmeyi sürdürebilmek için

belirlenen enerji politikaları özellikle baĢta Türkiye gibi geliĢmekte olan ülkelerde

kalkınma ve ilerleme planlarının temel bir parçası durumunda olduğu görülmektedir.

Uluslararası piyasalarda ülkeler rekabet ve mücadele güçlerini artırmak için

ekonomilerini daha da büyütecek, yaĢam ve refah seviyesinin standartlarını

yükseltecek yeterli, sürekli, temiz ve güvenli enerji kaynakların elde etmeyi

amaçlamaları enerji konusunda değiĢik dilemmaları beraberinde getirmektedir.65

Çünkü bir piyasada enerji arzı artarken diğer taraftan ise var olan enerji kaynakları

tükenmeye mahkûm görülmektedir.66

Bu mesele literatürdeki enerji konusundaki en

büyük sorunların baĢında gelmektedir. Ayrıca büyük aktörlerin güçlerin yaĢadıkları

kıyasıya olan enerji mücadelesinin en temel sebebini enerji kaynaklarının sınırlı

olması oluĢturmaktadır.

62

Taha Özhan, “Petrol Fiyatları”, Siyaset Ekonomi ve Toplum AraĢtırmaları Vakfı Ġnternet sitesi, 1

Aralık 2005, http://www.setav.org/public/HaberDetay.aspx?Dil=tr&hid=24967&q=petrol-fiyatlari, 11

Ocak 2011, s.1. 63

Meliha Ener, Orhan Ahmedov, “Türkiye-Azerbaycan Petrol-Doğalgaz Boru Hattı…”, s. 118. 64

Meliha Ener, Orhan Ahmedov, “Türkiye-Azerbaycan Petrol-Doğalgaz Boru Hattı…”, s. 118. 65

Rahim Biçici, “Türkiye‟de Enerji Ekonomisi”, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Zonguldak

Karaelmas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Ġktisat Anabilim Dalı, Zonguldak 2008, s.9. EriĢim:

http://tez2.yok.gov.tr/ 66

“Linyit Sektör Raporu 2010…”, s. 6.

22

1.3.3. Enerji Güvenliği

Bugünün dünyasında “Enerji Güvenliği” konusu uluslararası iliĢkiler alanında

en çok tartıĢılan konulardan biri haline gelmiĢtir. Güvenlik kavramı ile enerji

kavramı arasında meydana çıkan yakın bir iliĢkinin artık uluslararası boyuta ulaĢtığı

söylenmektedir. Neticede 21. yüzyıla gelindiğinde uluslararası disiplinde güvenlik

kavramı özellikle siyasal boyut ve askeri çerçeve ile birlikte ekonomik alanı da

içerisinde dâhil ederek enerji ile birlikte çok bilinmeyenli üst derecen uluslararası bir

denklem haline dönüĢtüğü görülmektedir. Uluslararası alanda enerji güvenliği

kavramının, bir devletin arzu ettiği yaĢam ve refah seviyesi standartlarını devam

ettirebilmek ve geliĢtirebilmek için gerekli olan baĢta ham petrol ve doğalgaz olmak

üzere gerekli enerji kaynaklarına kesintisiz, güvenli ve istenilen zaman içerisinde

sevkiyatının gerçekleĢtirilmesi olarak tanımlanmaktadır.67

Ham petrol ve doğalgaz

sevkiyatının devamlılığı için enerji boru hatlarında kesintisiz iletim ile mümkün

olduğundan dolayı akıĢ güvenliğinin sürekli olarak sağlanması zorunlu hal almıĢ

bulunmaktadır. Literatürde “Enerji Arzı” güvenliği kavramı ile istenilen miktardaki

enerji kaynağının herhangi bir nedenle kesintiye uğramadan güvenli bir güzergâhtan

istenilen zamanda piyasalara ulaĢtırılması ifade edilmektedir.68

Bu kavram içinde iki

tane risk ortaya çıkmaktadır. Gelecekte enerji krizlerinin olma ihtimali her zaman

mevcuttur. Ayrıca enerji kaynaklarında dıĢa bağımlılığın artması da tehdit olarak

değerlendirilmektedir.69

Bir ülkenin güvenlik konusu ile enerji arsında doğrudan ve

dolaylı yollardan kuvvetli bağlantılar olduğu belirtilmektedir. Enerji kaynaklarının

temin edilmesi ulusal güvenlik içerisinde değerlendirilmektedir.70

67

Celalettin Yavuz, “Küresel Felaket-Enerji Güvenliği Ġkilemi ve Milli Güvenlik”, TÜRKSAM,

EriĢim: http://www.turksam.org/tr/yazdir1996.html 68

Volkan ġ. Ediger, “Enerji Arz Güvenliği ve Ulusal Güvenlik Arasındaki ĠliĢki”, Enerji Arz

Güvenliği, Askerî Tarih ve Stratejik Etüt BaĢkanlığı Stratejik AraĢtırma ve Etüt Merkezi,

Genelkurmay Basımevi, 2007, Ankara, EriĢim: http://www.v-

energy.net/makaleler/ediger%202007%20arz%20guvenligi.pdf, 12 Ocak 2012, s. 3. 69

Özlem Arzu Azer, Hüseyin Tamer Hava, “Avrupa Birliğinin Enerji Güvenliği ArayıĢı: Inogate

Projesi”, 3. Uluslararası Strateji ve Güvenlik ÇalıĢmaları Sempozyum Bildirileri Enerji

Güvenliği, ed. Sait Yılmaz, Beykent Üniversitesi Yayınları, 2010, s.265. 70

Mehmet BarıĢ Tunca, “Avrupa Birliği Enerji Politikası ve Türkiye”, Marmara Üniversitesi Sosyal

Bilimler Enstitüsü Ġktisat Anabilim Dalı Uluslararası Ġktisat Bilim Dalı, Ġstanbul, 2009, s.24.

YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans tezinden, Necdet Pamir, Hazar Bölgesinde Enerji Politikaları:

Avrupa’nın ve ABD’nin Konseptleri, TÜRKSAM, 13 Kasım 2000, EriĢim:

http://www.turksam.org/tr/yazilar.asp?kat=27&yazi=291

23

1.3.4. Enerji Güvenliğinin Sağlanması

Uluslararası iliĢkiler disiplininde enerji konusunda en büyük sorun ulusal ve

uluslararası boyuttaki enerji güvenliğinin sağlanabilmesidir. Dünyanın değiĢik

coğrafyalarında enerji nakil hatlarında kendiliğinden meydana gelen kazaların enerji

güvenliğini hem ulusal hem de uluslararası boyutta büyük ölçüde etkilediği

görülmektedir.71

YaĢanan bu aksaklıklar petrol ve doğal gaz enerji piyasasında ülke

ve kuruluĢlar için çok büyük riskler taĢımaktadır. Enerji kaynakları iletim boru

hatları güzergâhları itibarıyla pek çok ülkeyi ve bölgeleri birbirine bağlamakta Ģehir

içerisinden kırsal alanlara kadar pek rotayı içerisinde barındırmaktadır. Enerji nakil

boru hatlarının geçtiği ülkelerin ve coğrafyalarının mevcut yapısından çok büyük

oranda etkilenmektedir ve ayrıca karĢılıklı olarak da bu enerji nakil hatları da geçtiği

rotaların mevcut siyasi ve ekonomik yapısını etkilemektedir. Bu durum enerjide

güvenlik konusunu sabotaj ve terör faaliyetlerinden dolayı uluslararası literatürde

sağlanmasını zorunlu hale getirmektedir. Bununla birlikte bu yöndeki yaĢanan

geliĢmeler aynı zamanda enerji alanındaki güvenlik konusunun çok daha güncel bir

hale gelmesine yol açmaktadır. Enerji alanındaki güvenlik gereksinimlerinin

artmasına vesile olan etkenlerin baĢında dünyada artan terör korkusu ve ülkelerin

enerji mücadelesi gelmektedir.72

Enerjide her türlü mücadelenin verildiği

düĢünülürse rekabet halinde olan ülkeler ya da güçlerin karĢı tarafı mağlup etmek

için güvenliği tehdit eden giriĢimlerde bulunabilecekleri ve farklı grupları doğrudan

ve dolaylı yollardan destekleyebilecekleri kesin olarak düĢünülmektedir. Ayrıca

yaĢanan geliĢmeler göstermiĢtir ki uluslararası alanda enerjide güvenliğin sağlanması

konusu enerji kaynaklarına sahip olunmasından ülkeler ve uluslararası kuruluĢlar için

daha önemli hale gelmiĢ durumdadır. Uluslararası alanda enerji güvenliğini etkileyen

en önemli faktör olarak artan enerji tüketimi gösterilmektedir.73

Artan enerji ihtiyacı

güçlerin mücadelesini de hızlandıracaktır.

71

Timur Devletov, “Rusya Federasyonu Enerji Güvenliği”, 3. Uluslararası Strateji ve Güvenlik

ÇalıĢmaları Sempozyum Bildirileri Enerji Güvenliği, ed. Sait Yılmaz, Beykent Üniversitesi

Yayınları, 2010, s.44.

EriĢim: http://www.beykent.edu.tr/WebProjects/Uploads/BusamSemp3contents.pdf 72

Timur Devletov, “Rusya Federasyonu Enerji Güvenliği…” 73

Veysel Ayhan, “Avrupa‟nın Enerji Arz Güvenliğinde Türkiye: Petrol, Doğal Gaz ve Entegrasyon”,

Uluslararası ĠliĢkiler, Cilt:5, Sayı:20 KıĢ 2009, s.157.

EriĢim:http://www.uidergisi.com/wp-content/uploads/2011/06/Avrupanin-Enerji-Arz-Guvenliginde-

T%C3%BCrkiye.pdf

24

1.3.5. Ham Petrol ve Doğalgazın Uluslararası Alandaki Yeri

Yapılan araĢtırmalarda enerji konusunu genellikle ham petrol ve doğalgazın

oluĢturduğu görülmektedir. Enerji kaynakları olarak nükleerden kömüre kadar pek

çok kaynağın farklı öneme sahip olduğu bilinse de genellikle uzmanlar ham petrol ve

doğalgaz ve bulundukları coğrafyalara yoğunlaĢmıĢ durumda gözükmektedir.74

Bu

kaynakların bulundukları coğrafya olarak da Ortadoğu bölgesi ve içerisinde

barındırdığı ülkeleri uluslararası araĢtırma konusudur. Zaten ham petrol ve

doğalgazın devletlerin ve enternasyonal güçlerin politikalarının oluĢumunda nasıl

belirleyici faktör olduğu uzmanlar tarafından sürekli olarak her yerde dile

getirilmektedir. Özellikle Ortadoğu‟ya yönelik geliĢtirilen politikalar ve izlenen

stratejiler hep ham petrol ve doğalgaz eksenli olmuĢtur. Bu bölgede meydana gelen

savaĢlardan iĢgallere ana unsurun enerji kaynakları olduğu belirtilmiĢtir. Bu

kaynakların uluslararası iliĢkiler politikalarındaki yeri Sovyetlerin bir anda

dağılması, Irak ĠĢgali ve 2011 yılındaki Arap Baharındaki proseslerde iyiden iyiye

belirginleĢmiĢtir.75

Bu zaman diliminde gerçekleĢen bütün olaylarda en önemli

etkenin kuĢkusuz dünyanın en çok arzu edilen enerji kaynakları ham petrol ve

doğalgaz olduğu su götürmez bir gerçek olarak araĢtırma yapanların karĢısına

çıkmaktadır. Yapılan enerji eksenli uluslararası çalıĢmalarda özellikle Ortadoğu

coğrafyasının ülkelerinin sürekli olarak istikrarsız olduğundan ve yaĢanan

çatıĢmalardan bahsedildiği dikkat çekmektedir. Bu bölgenin sahip olduğu diğer

potansiyellerden ayrı olarak istikrarsızlığın sebebinin ham petrol ve doğalgaz

kaynaklarının sağlayacağı menfaatler olduğu belirtilmektedir.76

Bölgedeki ülkelerin

uluslararası arenada belirgin bir aktör olmaması ve olmaya aday olanlarında ulus üstü

güçler ile sürekli sorunlar yaĢaması istikrarsızlığı tetikleyen faktörlerdir.

74

Mustafa Kibaroğlu, “Dünya ve Türkiye‟deki Enerji ve Su Kaynaklarının Ulusal ve Uluslararası

Güvenliğe Etkileri”, Enerji Kaynakları ve UlaĢım Yollarının Güvenliğe Etkileri, Harp Akademileri

Komutanlığı Silahlı Kuvvetler Akademisi, 15-16 Ocak 2004, Ġstanbul, EriĢim:

http://www.mustafakibaroglu.com/sitebuildercontent/sitebuilderfiles/HarpAkademileri-Sempozyum-

Enerji-15Ocak2004.pdf, 12 Ocak 2012, s.1. 75

Sedide Kayrak, “Rusya‟nın Arap Baharına BakıĢı”, Bilge Adamlar Stratejik AraĢtırmalar Merkezi,

21 Aralık 2011,

EriĢim: http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=1981:rusyanin-

arap-baharina-bakisi&catid=104:analizler-rusya&Itemid=136, 12 Ocak 2012. 76

Sedide Kayrak, “Rusya‟nın Arap Baharına BakıĢı…”

25

1.4. HAM PETROL VE DOĞALGAZ

Ġnsanoğlu için petrol ve türevleri benzin ve motorin dünya tarihine bakıldığı

zaman önemli bir yer iĢgal etmektedir. Fakat petrolü sadece araçlarda kullanılan

yakıt olarak düĢünmek literatüre yeterince hâkim olamamaktan kaynaklandığı

belirtilmektedir. Ġnsanoğlunun yaĢamının her aĢamasında kullanılan ham petrol

ürünleri çevreye ve iklime yaptığı artıları ve eksileri ile insanoğlu için artık

vazgeçilmezdir diye değerlendirilmektedir. En temel ihtiyaç olan su ĢiĢesinden

elektronik cihazlara kadar hayatın her yerinde petrol ve türevlerinden üretilen ürünler

kullanılmaktadır. Bugünün dünyasında elde edilen değiĢik kaynaklarının ham

petrolün kullanımının binlerce yıl öncesine dayandığını söylediği görülmektedir.

Asfalt diye bilinen kaplama malzemesi bugünün dünyasından yaklaĢık 4000 yıl

öncesinde Babil duvarlarının kerpiçlerinde ve kulelerinin inĢasında kullanıldığı tespit

edilmiĢtir.77

Çimentolama iĢleminde kimyasal katkı maddesi olarak ve gemi

inĢasında yalıtım maddesi olarak kullanılması ise en basit örnekleri olarak ifade

edilmektedir. Ayrıca tarihi kayıtlarda, milattan önce 300 yıllarında asfaltın

mumyalama iĢleminde de kullanıldığı görülmektedir. Tarihi tabletlerinde Pers

halkının petrolü aydınlatmada ve tıpta kullandığı ortaya çıkmaktadır.78

Bu bağlamda

insanlığın ham petrolün kullanması çok eski yıllara dayanmaktadır. Ham petrol ve

doğalgaz kimyasal yapı olarak birçok benzerlik göstermekle birlikte kullanıldıkları

hammadde özelliklerinden dolayı birbirinden ayrılmaktadır. Doğalgaz temiz ve

çevreci yakıt olmasının dıĢında petrol ve türevlerine alternatif olarak

görülememektedir. Hatta doğalgaz ile çalıĢan araçlardan bile yeterince performans

alınamadığı bilinmektedir. Bütün bunlar ıĢığında ham petrol ve türevleri ile doğalgaz

insanoğlunun en çok tercih ettiği enerji kaynakları olarak görülmektedir.79

Alternatifleri araĢtırılsa bile henüz bu kaynakların yerlerini alacak yeni kaynak henüz

bulunabilmiĢ değildir. BulunmuĢ olsa bile Ģimdilik bilimsel literatürde yer

almamaktadır.

77

Süheyl Akman, “Yapı Malzemelerinin Tarihsel GeliĢimi”, Türkiye Mühendislik Haberleri, sayı:

426- 2003-4, EriĢim:

http://www.imo.org.tr/resimler/dosya_ekler/d1fc573ea9fb2e5_ek.pdf?dergi=169, 11 Ocak 2012, s. 30. 78

ÇağdaĢ Acar, Sevtaç Bülbül, Fevzi Gümrah, Çiğdem Metin, Mahmut Parlaktuna, Petrol ve

Doğalgaz, Ankara, ODTU Yayıncılık, 2007, s.29. 79

ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.30.

26

ġekil 1.4‟te dünyadaki birincil enerji tüketiminin yıllara göre değiĢimi

petrolden nükleer enerjiye kadar birçok alanda verilmektedir. Grafikte geçmiĢ

yıllarda ve gelecekteki enerji tüketimi gösterilmektedir. TPAO‟ya göre birincil enerji

kaynağı olarak ilk sırayı sıvı yakıt olarak tabir edilen petrol kaynaklı yakıtlar baĢı

çekmektedir.80

Petrol ve türevlerinin tüketimi ise geçmiĢ yıllardan gelecek zaman

sürekli olarak artıĢ gösterdiği dikkate değerdir. Kömür ile doğalgaz tüketiminde ise

baĢa baĢ bir rekabet hali içinde oldukları gözükmektedir.

ġekil 1.4. Yıllara Göre Dünya Birincil Enerji Tüketimi81

TPAO‟nun raporuna göre yenilenebilir ve nükleer enerji kaynaklarının

gelecek yıllarda da tüketim oranlarının çok fazla değiĢiklik göstermeyeceği kanaatine

varılsa bile yenilenebilir enerji kaynaklarında belirli bir artıĢın yaĢanacağı

kuĢkusuzdur. Fakat bu artıĢın en az 30 yıl boyunca petrol tüketimine yaklaĢması ise

pek öngörülememektedir. Nükleer enerjinin 2005‟deki tüketim miktarı 2035‟de de

aĢağı yukarı aynı miktardadır.82

Böyle bir öngörüdeki ana sebep ülkelerinin enerji

programında nükleer için yeni planlarının olmaması değerlendirilmektedir.

80

2010 Yılı Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu, Mart 2011, Türkiye Petrolleri A.O. Genel

Müdürlüğü, s.2. EriĢim: http://www.tpao.gov.tr/v1.4/condocs/2011/2010_yili_rapor.pdf 81

“2010 Yılı Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu…” 82

“2010 Yılı Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu…”

27

1.4.1. Petrolün YükseliĢi

Ham petrolün endüstri ve ağır sanayi sektörüne vazgeçilmez olarak damgasını

vurması 19. yüzyılın ikinci yarısı ile yirminci yüzyılda gerçekleĢtiği görülmektedir.

Özellikle bu tarihten itibaren ham petrol ve türevleri ulaĢımdan sanayi sektörüne,

iletiĢimden tarıma kadar pek çok alanda önlenemez bir yükseliĢ yakalamıĢ olduğu

belirtilmektedir.83

Fakat petrolün binlerce yıl öncesine kadar uzanan geçmiĢi olduğu

görülmektedir. Hatta Büyük Ġskender zamanın da bile bilindiği görülmektedir. 1846

yılında ilk defa Kanadalı Abraham Gesner‟in kömürden damıtma yolu ile gerekli

iĢlemleri uygulayarak gazyağı elde edilmesi için geliĢtirdiği yöntem ham petrol

endüstrisinin baĢlangıcının simgesi olduğu kabul edilmektedir.84

Gaz yağının bu

yöntem ile üretimi ise aydınlatma alanında çok büyük kolaylık ve fayda sağladığı

için kelimenin tam anlamı ile bir devrim olarak kabul edilmiĢtir. Kısa süre içerisinde

de gaz yağına olan talebin kullanımda çok büyük kolaylıklar sağladığı ve verdiği

imkânlar sebebi ile daha da artmıĢ olduğu görülmektedir. Daha önceleri ne yazık ki

aydınlatma amacı ile toplumun balina yağı kullanılmakta olduğu belirtilmektedir.

Gaz yağının üretimi sonucu kullanılan balina yağına olan yoğun talebin hızla

azalması da beraber gelmiĢtir. Bu büyük baĢarı Gesner‟in “Balinaların Kurtarıcısı”

olarak anılması sonucunu doğurmuĢtur.85

Tabii ki daha sonraki çevre sorunlarında bu

durum ham petrolün sebep olduğu küresel iklim değiĢikliğinde affedilmesini

sağlamayacaktır. Birinci Dünya SavaĢı ile birlikte ham petrol çok büyük önem

kazanmıĢtır. Sonrasında ise benzin ve dizel ile çalıĢan motorların kullanımının

artması petrolü daha da değerlendirmiĢtir.

Gaz yağının, ham petrolün damıtılması yöntemiyle de elde ediliyor olması

keĢfedilmiĢtir. Neticede ham petrole olan talepte de çok büyük artıĢ yaĢanmıĢtır. Bu

süreçte petrolün yükseliĢi de baĢlamıĢ olacaktır ayrıca bir petrol sektörünün ve

piyasasının oluĢmasına neden olmuĢtur.86

Daha sonra gazyağı sanayide daha farklı

kullanım alanları bulmuĢ gazyağı ile çalıĢan motorlar icat edilmiĢtir ve petrolün

yükseliĢi bu neticeler sonucunda büyük hızla devam etmiĢ ve etmektedir.

83

ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.29. 84

ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.29. 85

ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.30. 86

ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.30.

28

Ortadoğu bölgesinde ham petrolün keĢfedilmesi bu bölgeyi uluslararası

alanda daha da önemli hale getirmiĢtir. Literatürde Ortadoğu ve petrol artık beraber

anılır olmuĢtur. Belki de Ortadoğu‟nun uluslararası alanı bu kadar büyük oranda

iĢgal etmesinin en büyük sebebi sahip olduğu zengin petrol ve doğalgaz yataklarıdır.

Ortadoğu coğrafyasında, Ġran‟ın Mescidi Süleyman kentinde ilk ham petrolün

bulunduğu kuyuyu bölgeye dıĢarıdan gelen yabancılar Tom ve John Morgan isimli

Avustralyalı iki kardeĢ açmıĢtır.87

Ortadoğu‟nun diğer bölgelerindeki ham petrol

rezervlerinin ne kadar değerli olduğu ise Ġkinci Dünya SavaĢı‟ndan sonra enerjiye

duyulan büyük ihtiyaç sonucu keĢfedilmiĢtir. Bu süreçten sonra ise ham petrolün

yüksek miktarlarda üretilmesine geçilmiĢtir.

Bugün Ortadoğu coğrafyasındaki ham petrolün tıpkı dünyanın diğer

bölgelerindeki petrol sahalarında olduğu gibi batılı büyük petrol Ģirketleri ve

konsorsiyumları tarafından kontrol edilmesi petrolün hammadde ve enerji kaynağı

olarak zirveye ulaĢması zamanının kesiĢtiği görülmektedir. Uluslararası batılı petrol

Ģirketlerinin Ortadoğu petrollerinin üzerindeki kontrolüne karĢı ilk ve en önemli

hareket Petrol Ġhraç Eden Ülkeler Birliği olan OPEC‟in 1960 yılında kurulması ile

gerçekleĢtiği ifade edilmektedir.88

Fakat yine kontrol her yönü ile ABD baĢta olmak

üzere Ġngiltere, Fransa ve Kanada gibi geliĢmiĢ batılı ülkeler ve ulus üstü büyük

Ģirketlerin elinde bulunduğu ise tartıĢma götürmez bir gerçek olarak kabul

edilmektedir. Bu kontrole son zamanda Çin, Rusya Federasyonu ve Hindistan gibi

doğunun yükselen güçleri de müdahil olma çabasına girmiĢlerdir. Ayrıca petrol ihraç

eden ülkelerde petrol mücadelesinde elde ettikleri menfaatleri korumak için uğraĢ

vermekte olmakla birlikte bazen de çok büyük geri dönüĢü olmayan zararlar

görmektedirler. Nitekim Arap Baharı‟nda Mısır ve özellikle de doğalgaz zengini

Libya‟daki uzun yıllar tek güç olan siyasi iktidarın bir anda devrilmesi uluslararası

iliĢkiler disiplinde bu durum için iyi bir örnek olarak değerlendirilmektedir.89

Ham

petrol sahip olduğu özellikler sayesinde yakaladığı önlenemez yükseliĢini hala dvam

ettirmektedir.

87

ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.31. 88

ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.35. 89

Sedide Kayrak, “Rusya‟nın Arap Baharına BakıĢı…”

29

1.4.2. Ham Petrolün Önemi

Hayatın her alanında hiçbir enerji kaynağı Ģimdiye kadar insanoğlunun

yaĢamına ham petrol ve türevleri kadar dâhil olmuĢ değildir. Ham petrol ağır

sanayiden günlük hayata kadar her alanda ya hammadde girdisi ya da türevleri olarak

doğrudan enerji kaynağı olarak kullanmakta olduğu görülmektedir.90

Dünya

ekonomisinin büyük gelir payını oluĢturan kimya sektörünün önemli üretimi

polyesterden plastiğe, ilaç ham maddesinden kozmetik malzemelerine, tarım

ilaçlarından bilgisayar parçasına varıncaya kadar günlük hayatta kullanılan neredeyse

hemen her Ģeyin üretiminde petrol ve türevleri hammadde olarak kullanılmaktadır.

Otomobildeki motorinden benzine, soğutma ve donmaya karĢı kullanılan antifrize

kadar her Ģey petrolden üretilmektedir. UlaĢım boyutu da iĢin içine dâhil edildiğinde

otomobilden süpersonik uçaklara kadar petrol ve türevleri vazgeçilemez bir ihtiyaç

konumunda değerlendirilmektedir.

Ham olarak çıkarılan petrol rafinerilerde gerekli damıtma ve kimyasal

iĢlemler yapılarak benzin, dizel ya da motorine kadar birçok bileĢenine

ayrılmaktadır. Ayrıca buzlanmayı önleyici olarak bilinen anti friz de petrolün

türevlerindendir. 21. yüzyıl itibarı ile petrolün alternatifi olabilecek kaynak halen

keĢfedilmiĢ ya da mevcut değildir. GeliĢmiĢ ülkeler ve uluslararası kuruluĢlar bu

konuda büyük arge çalıĢmaları yapmaktadır. Bio dizel enerji kaynakları buna bir

anlamda örnek verilebilir. Fakat ne hammadde olarak ne de ihtiyacın büyük

bölümünü karĢılayacak alternatif 21. yüzyıl itibarı ile bulunmamaktadır.91

Hatta

enerjisiz çalıĢan ve hiçbir kaynağa ihtiyaç duymayan makinelerin icat edildiği

söylentisi iddiadan öteye geçemediği görülmektedir.

Ham petrol, dünya enerji piyasası bilançosunda artık en büyük payı teĢkil

etmekte ve etmeye devam edecektir. Petrol esas önemini ise 20. yüzyılda

kazanmıĢtır. Motorlu araçların icadı, Amerikalı yatırımcı Henry Ford tarafından

Detroit‟de ilk otomobil fabrikaların kurulması ve 1908 yılında seri ticari

otomobillerin piyasaya sürülmesi petrole ve türevine olan talebi artırmıĢtır.

90

H. Naci Bayraç, “Uluslararası Petrol Piyasasının Ekonomik Analizi”, 21 Ocak 2007, Uluslar arası

ĠliĢkiler ve Stratejik Analizler Merkezi, EriĢim: http://www.turksam.org/tr/a1156.html, 10 Ocak 2012. 91

Nusret Alemdaroğlu, Ġstanbul Ticaret Odası, Enerji Sektörünün Geleceği Alternatif Enerji

Kaynakları ve Türkiye’nin Önündeki Fırsatlar, yayın no: 2007–29 Ġstanbul 2007 Prive Grafik

s.104.

30

Hiç Ģüphe yok ki söz konusu teknik icat ve geliĢme petrolün en önemli

türevlerinden olan benzin ve mazot gibi yakıtlara olan talebin artması petrole çok

büyük bir değer kazandırmıĢtır.92

Ayrıca süpersonik uçakların ve uzay mekiklerinin

akaryakıtları dikkate alındığında petrolün ne kadar önem taĢıdığı anlaĢılacaktır.

Petrolün hem hammadde hem de yakıt olarak yeryüzündeki en önemli kaynakların

baĢında geldiği tartıĢılmaz bir gerçek olarak durmaktadır. Çünkü petrol gibi enerji

kaynağı ve hammadde olarak kullanılan ikinci bir malzeme henüz keĢfedilmiĢ

değildir. Petrol yerine geçebilecek kaynak arayıĢları hızla devam etmektedir.

Üniversite çevreleri çok büyük emek ve para harcadıkları hidrojen pillerinden

nükleer enerjiye kadar birçok alanda alternatif enerji kaynakları geliĢtirme uğraĢında

oldukları görülmektedir. Fakat petrolün yerine geçebilecek kaynak henüz bilim

çevreleri tarafından keĢfedilmiĢ olsa bile kamuoyu tarafından Ģu an için

bilinmemektedir. Ayrıca petrol hammadde olarak kullanıldığından hem enerji hem

hammadde kaynağı olabilecek alternatif bulunamamıĢtır. Enerji sektöründe doğalgaz

da petrolün yanı sıra sıvı ve gaz formlarında kolay bir Ģekilde taĢınabilmesi ve ona

oranla daha temiz bir enerji kaynağı olması, daha az zararlı gazları açığa çıkarması,

onun kullanımını giderek piyasada daha yaygın hale geldiği görülmektedir. Bugün

Avrupa kıtasından Asya kıtasına kadar hem evde hem de ağır sanayide doğalgaz

enerji üretiminde kullanılmaktadır. Ayrıca doğalgaz ile çalıĢan araçlar dizel ve

benzinle çalıĢan araçlara rakip olmaya baĢlamıĢtır. Fakat petrolün endüstride ve ağır

sanayide hammadde olarak da kullanılmakta olması onu rakipsiz hale getirmektedir.

Ayrıca uçak ve uzay endüstrisinde de önemli oranda petrol kaynaklı yakıtlar

kullanılmaktadır. Dahası birim kütle baĢına düĢen ısı enerjisi bakımından doğalgazın

petrole yakın olması da onun piyasa değerini artırmakta olmasına rağmen petrol

kadar yüksek kaloriye sahip değildir.93

Ama çevreci olması dolayısıyla ham petrole

tercih edildiği alanlar vardır. Fakat küresel iklim değiĢikliğine sebep olmalarını

çevreci olmaktan ayrı tutmak gerekmektedir.

92

Hayati Doğanay, Ekonomik Coğrafya 2 Enerji Kaynakları, Erzurum, ġafak Yayınevi, 1998,

s.155. 93

Meliha Ener, Orhan Ahmedov, “Türkiye-Azerbaycan Petrol-Doğalgaz Boru Hattı Projelerinin Ülke

Ekonomileri ve Avrupa Birliği Açısından Önemi”, 2. Ulusal Ġktisat Kongresi / 20–22 ġubat 2008 /

Dokuz Eylül Üniversitesi Ġktisat Bölümü, Ġzmir, s.118. EriĢim

http://girisim.comu.edu.tr/dergiall/eskisyilr/2in2/ener.pdf

31

18. yüzyılın baĢından itibaren ticari üretime geçiĢ sonrasında ağır sanayileĢme

ve endüstride yaĢanan müthiĢ geliĢmelerle önemli bir enerji kaynağı haline gelen ve

tüm dünyada birincil enerji kaynakları arasında ilk sırada yer alan ham petrolün

uluslararası alanda stratejik konumunu daha uzun yıllar sürdürmesine kesin gözüyle

bakılmaktadır. Tüm dünyada yaĢanan ve derinden hissedilen küresel ekonomik krize

rağmen 2010 yılında dünyadaki enerjiye olan arzın 2009 yılına göre % 2 gibi bir oran

ile artıĢ gösterdiği görülmektedir. Bu durum sadece enerji kaynağı olarak bile ham

petrolün ne kadar stratejik öneme sahip olduğuna bir delil olmakla beraber

vazgeçilemez olduğunu göstermektedir. 2010 yılında dünya, enerji ihtiyacını yine

büyük oranda ham petrolün türevlerinden karĢılamaya devam etmiĢtir. TPAO‟nun

2010 yılı sektör raporuna göre enerji ihtiyacının % 35 gibi çok büyük kısmı ham

petrol kullanılarak karĢılandığı görülmektedir ve uzun dönemde değiĢmeyecek gibi

gözükmektedir.94

Petrolün diğer kullanım alanları da düĢünüldüğünde petrol

dünyadaki en önemli stratejik kaynak olarak dikkat toplamaktadır.

ġekil 1.4.1. Dünya Birincil Enerji Tüketimi95

94

“2010 Yılı Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu…”, s.2. 95

“Linyit Sektör Raporu 2010”, Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Kurumu Stratejik Planlama Koordinasyon

Birimi, Ankara, Mart 2011 T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı s.5.

EriĢim: http://www.tki.gov.tr/dosyalar/K%C3%B6m%C3%BCrSekt%C3%B6rRaporu2010.pdf

32

1.4.3. Doğalgazın Önemi

Yerin altından çıkan doğalgaz tıpkı petrol gibi milyonlarca yıl önce oluĢmuĢ

organik maddeler kapsamında fosil yakıt olarak incelenmektedir. Doğalgaz

yeryüzüne ham petrol gibi sıvı halde ve heterojen karıĢım halde olmayıp gaz halinde

çıkarılmaktadır; ancak, doğalgazın yüzeye çıkarılması ve kullanımı ham petrole göre

daha yakın tarihlerde gerçekleĢmiĢtir. Burada garip olan doğalgaz gibi bir kaynağın

milyonlarca yıl önce oluĢumunun gerçekleĢmesine rağmen insanlık tarihinde

yaklaĢık 200 yıllık geçmiĢi olmasıdır. Binlerce yıl öncesinde demirden ve karbon

karıĢımından çelik üretmeyi baĢarabilen insanoğlu doğalgazı ne yazık ki çok geç fark

etmiĢtir. Doğalgazın tam olarak anlaĢılamadığı yıllarda doğalgaz insanoğluna çok

değiĢik gelmiĢ hatta bazı toplumlar tarafından kutsal ya da uğursuz olarak

düĢünülmüĢtür. Bazen yıldırım düĢmesi gibi olaylar yer kabuğundan sızan doğalgazı

tutuĢturmuĢ ve insanlara kendiliğinden yanan ateĢ düĢüncesi vermiĢ olmasına rağmen

geniĢ boyutlu kullanımına pek rastlamak mümkün değildir. Doğalgazın alev alması

sonucu ortaya çıkan bu tür ateĢler birçok uygarlığı ĢaĢırtmıĢ, hayranlık uyandırmıĢ,

birçok efsane ve batıl inanca köken oluĢturması ise ayrı bir konudur.96

Doğalgaz

yerkürenin iç kesimlerinde yer alan biyolojik bitki ve hayvan organizmalarının

kimyasal değiĢimi sonucu meydana gelen metan ve etan gibi gazların yüksek oranda

olmak üzere çeĢitli hidrokarbon gazların karıĢımından oluĢmaktadır. Doğalgaz da

ham petrolün içersinde barındırdığı kimyasal gazlara sahiptir. Fakat karıĢım oranları

değiĢiklik göstermektedir. Ġçerdikleri gazların oranının değiĢik olması yanma sonucu

açığa çıkarılan enerji miktarının farklı olmasına sebep olmaktadır. Doğalgaz

sıvılaĢtırılmıĢ petrol gazı yani LPG ile kimyasal büyük benzerliklere sahiptir. Gerekli

dönüĢümler yapılarak birbirlerinin yerine kullanılabilmektedirler. Fakat birim

miktarda açığa çıkan enerji miktarı farklıdır.97

Doğalgazın sanayide üretim amaçlı

kullanılmaya baĢlaması petrol ile yakın zamanlara denk gelmektedir. Doğalgaz

üretim amacı ile açılan ilk kuyu 182l yılında Amerika kıtasında New York‟ta

William Hart tarafından kazılmıĢtır.98

96

ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.36. 97

Necip Fazıl Yılmaz, “Petrol ve Doğalgaz Boru Hatları Üzerine Genel Bir Değerlendirme”, Tesisat

Mühendisliği Dergisi Sayı:87, 2005, s. 5.

EriĢim: http://www.mmo.org.tr/resimler/dosya_ekler/559da2ba967eb82_ek.pdf?dergi=217 98

ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.37.

33

Doğalgaz iletiminin güvenli ya da verimli olarak sağlanması ham petrole göre

ayrı bir önem kazandırmaktadır. Doğalgazın kullanım alanları oldukça geniĢ

yelpazeye yayılmıĢtır. Doğalgazın konut ısıtmacılığında, ocak ve fırınlarda yakıt

olarak ve doğalgaz çevrim santrallerinde elektrik elde edilmesinde buhar üretimi

amaçlı kullanılmaktadır. Diğer enerji kaynaklarından farklı olarak doğalgaz ile

çalıĢan çevreye duyarlı araçlar yapılmıĢtır. Doğalgaz halen elektrik üretilmesinde,

sanayide ve konutlarda artarak kullanılmaktadır. Fakat karıĢtırılan bir konu ise

doğalgaz da küresel iklim değiĢikliğinde önemli paya sahiptir. Tüketiminde açığa

çıkan karbondioksit küresel iklim değiĢikliğine sebep olmaktadır. Doğalgaz çevreci

olarak değerlendirilebilir ve yanmasında artık ürün olarak sadece karbon dioksit ve

su buharı çıkarmaktadır. Bu sebeple petrol ve kömüre tercih edildiği görülmektedir.

Sanayide ve evlerde kullanılan elektriğin kaynağının büyük çoğunluğu artık

doğalgazdan sağlanmaktadır. Fakat burada karıĢtırılan önemli bir husus vardır.

Doğalgazın iklim değiĢikliğine sebep olmadığı gibi yanlıĢ kanılar mevcuttur. Tam

aksine doğalgaz da diğer fosil yakıtlarda olduğu gibi iklim değiĢikliğini tetikleyen en

önemli gaz olan karbondioksiti yanma sonucu açığa çıkarmaktadır. Uluslararası

piyasalarda değeri her geçen gün artan ve milenyum yakıtı olarak adlandırılan

doğalgaz enerji kaynağının ana vatanı olarak Rusya Federasyonu gösterilmektedir.99

Ayrıca Ortadoğu coğrafyasının da zengin doğalgaz kaynaklarına sahip olduğu

bilinmektedir. Bu çerçevede Rusya Federasyonu AB ülkelerinin doğalgaz merkezi

olarak gözükmektedir. Doğalgaz konusu Avrupa Biriliği ülkelerinin enerji arzını

büyük oranda karĢıladığı için uluslararası alanda değerlendirilen önemli konulardan

sayılmaktadır. Dahası AB ülkeleri, Ortadoğu‟da bulunan kaynaklara Rusya

Federasyonu sebebiyle ilgi duymaktadır.100

Buradaki doğalgaz kaynakları AB‟nin

enerji kaynaklarını çeĢitlendirmesine büyük katkı sağlayacaktır.

99

Mustafa Yücel, Serkan Ekmekçiler, “Alternatif Doğalgaz Boru Hattı Nabucco‟nun, Lojistik ve

Ekonomik Açısından Uluslararası Önemi”, Elektronik Makale, EriĢim:

http://idc.sdu.edu.tr/tammetinler/kalkinma/kalkinma23.pdf 100

AB Haber ve Politika Portalı, EuroActiv Ġnternet sitesi, 24 Kasım 2011, Rusya DıĢiĢleri Bakanı

Sergey Lavrov, ekonomik etki güçlerini kaybetmeye baĢlayan batılı ülkeleri, Orta Doğu ve Kuzey

Afrika'daki ayaklanmalar üzerinden kayıplarını tazmin etmeye çalıĢmakla suçladı.

EriĢim:http://www.euractiv.com.tr/politika-000110/article/rusya-disisileri-bakani-lavrov-bati-

ekonomik-kaybini-ortadogudan-telafi-etmek-istiyor-022610, 9 Aralık 2011.

34

1.5. ENERJĠDE HAM PETROL VE DOĞALGAZ TALEBĠ

GeliĢmiĢ ülkeler ve uluslararası organizasyonlar tarafından daha bundan

birkaç on yıl öncesine kadar yakıt olarak kullanılan petrolün ve türevlerinin ve

doğalgazın ekonomideki ve ağır sanayideki öneminin artık azalmaya baĢladığı iddia

edilmiĢtir. Fakat neticede geliĢmeler göstermiĢtir ki bu konuda uzmanlarca büyük

yanılgı yaĢanmıĢtır. Özellikle ülkelerin ve büyük kuruluĢların ham petrole ve

doğalgaza gösterdikleri talep her Ģeye rağmen sürekli artıĢ göstermektedir. Gariptir ki

yaĢanan küresel çaptaki iklim değiĢikliğinin de bu enerji kaynakların tüketimden

kaynaklandığı bilimsel olarak da bilinmektedir. Gelecek yıllarda enerji ihtiyacını

karĢılamak için ham petrol ve doğalgaza olan talep artıĢının en çok geliĢmekte olan

ülkelerde olacağı tahmin edilse de ve ayrıca geliĢmiĢ ülkelerin bu bağımlılığında bir

azalma beklenmemektedir. Artan ham petrol ve doğalgaz fiyatları ise ekonomileri ve

güncel hayatı adeta kâbusa çevirme riskine sahiptir. Dünyadaki rezervleri çok sınırlı

olmalarına rağmen bu kaynaklara olan talep, maalesef büyük hız ile artmaya devam

etmektedir. Halen dünyada ulaĢımdan sanayiye insanlığın enerji ve hammadde

ihtiyacını karĢılamak üzere neredeyse 10 günde bir 1 milyar varil ham petrol

tüketilmektedir.101

Bugün en iyi Ģartlarda düĢünüldüğünde tüketilen her iki varil ham

petrole karĢılık olarak ancak yeryüzünde bir varil ham petrol keĢfedilmektedir.

Maalesef dünyada ucuz ham petrol devri açıkça artık sona ermiĢ bulunmaktadır.

Bundan sonra da ucuz petrol ve doğalgazı hayal etmek artık mümkün

gözükmemektedir. Bilindiği gibi petrol ve doğalgaz yenilenemeyen ve sınırlı bir

enerji ve hammadde kaynağıdır. Bugün yüksek gibi görünen ham petrol ve doğalgaz

fiyatları ise ham petrolün ve doğalgazın ucuz olduğu dönem olarak tarihe geçecektir

denilmesi yanlıĢ olmayacaktır. Ne yazık ki ham petrole ve doğalgaza olan talep ve

arz daha büyük hızla artacaktır.102

Dünyadaki geliĢmiĢ ülke ve uluslararası kuruluĢlar

enerji talebini karĢılamada farklı kaynak arayıĢlarını büyük gayretlerle sürdürse de

ham petrol ve doğalgaza olan talebi azaltacak kaynak henüz ispatlanmıĢ değildir.

Hidrojen pilleri ya da rüzgâr belirli ölçüde enerji talebinde gelecek vaat edebilir.

Endüstride hammadde olarak kullanılacak ve ham petrolün yerini alacak kaynak

henüz keĢfedilememiĢtir.

101

Nusret Alemdaroğlu, “Enerji Sektörünün Geleceği…”, s.105. 102

Nusret Alemdaroğlu, “Enerji Sektörünün Geleceği…”, s.105.

35

1.5.1. Talebin KarĢılanmasında Ortadoğu

Dünyada ispatlanmıĢ en zengin ham petrol rezervlerinin yaklaĢık % 67‟si ve

doğalgaz rezervlerinin % 40‟ı istikrarsız konumda olan Ortadoğu bölgesinde

bulunmaktadır. Ortadoğu enerji kaynakları olarak ham petrol kıyaslamasında dünya

birincisidir. Doğalgaz olarak da bu bölge Rusya Federasyonundan sonra ikinci sırada

yer almaktadır.103

Bu durum dünyadaki enerji arz talebinin ve hammadde ihtiyacının

karĢılanmasında Ortadoğu coğrafyasının uluslararası arenada ne kadar önemli

olduğunu ortaya koyması bakımından çok önemlidir. Avrupa ve Amerika kıtası,

dünya ham petrol tüketiminde en büyük paya sahiptir. Enerji talebinin

karĢılanmasında bu bölge uluslararası arenada en önemli kaynak merkezi

konumundadır. Enerji ve hammadde konusunda ham petrol ve doğalgaza sahip olma

bakımından tabiri caiz ise Ortadoğu coğrafyası ve ülkeleri bir üretim merkezi, AB

ülkeleri ve ABD bir tüketim merkezi olarak uluslararası alanda dikkati çekmektedir.

Ayrıca dünya ham petrol rezervlerinin üçte ikisinin ve doğalgazın da nerede ise

yarısının bulunduğu Ortadoğu coğrafyasının sürekli olarak siyasi ve ekonomik

istikrarsızlık yaĢaması ve iĢgal ve savaĢların da devam etmesi gelecek yıllarda dünya

enerji piyasasında ham petrol ve doğalgaz krizlerine sebep olacak gibi

gözükmektedir. Ayrıca yapılan araĢtırmalarda yıllara göre diğer bölgelerin

ispatlanmıĢ oranları dünya genelinde düĢüĢ gösterirken ĢaĢkınlık yaratır derecede

Ortadoğu Bölgesinin oranları ise sürekli olarak bir artıĢ göstermektedir. Dünya‟da

ispatlanmıĢ petrol oranlarında 1980 yılında Amerika kıtası % 14 civarında rezerve

sahip iken Ortadoğu Bölgesinin oranı % 55 civarındadır. 2010 yılında yapılan

değerlendirmede ise bu oranlar Kuzey Amerika‟da % 8 ve Ortadoğu‟da % 60‟ın

üzerinde olduğu görülmüĢtür. Dünyanın en zengin ham petrol ve doğalgaz

kaynaklarının Ortadoğu‟da bulunması baĢta ABD olmak üzere bu coğrafyaya yönelik

politikaları net bir Ģekilde ortaya koymaktadır.104

Neticede denilebilir ki Ortadoğu

bölgesinde bulunan enerji kaynaklarından dolayı dünya enerji merkezi bu bölge

olmuĢtur.105

103

Veysel Ayhan, Ortadoğu ve Petrol Ġmparatorluk Yolu, Dora Basım Yayın Dağıtım,

GüncellenmiĢ 2. Baskı, Bursa, 2009, s.207. 104

BarıĢ Doster, “ABD‟nin Irak‟ı ĠĢgali, Enerji Kavgası ve Türkiye”, Jeopolitik Dergisi, Yaz–2004,

s.11. EriĢim: www.tsk.tr/SAREM/Dergiler/2007/sad10.pdf 105

Veysel Ayhan, Ortadoğu ve Petrol Ġmparatorluk Yolu…, s.208.

36

1.5.2. Enerji Talebinin KarĢılanmasında Çoklu Ġletim Hatları

GeliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkelerin enerji kaynakları talebinin karĢılanması

büyük oranda birbirine bağlı çoklu enerji nakil ve iletim hatları ile yapılmaktadır.

Enerji iletim hatlarını baĢta ABD, Rusya Federasyonu ve Avrupa ülkeleri enerji

arzını sağlamada sorun yaĢamadan güvenli taĢıma yolu olduğu için tercih

etmektedirler.106

Diğer taĢıma türleri olarak deniz taĢımacılığı, demir yolu ve kara

taĢımacılığı yapılsa da bu tercihler piyasaların enerji ihtiyacını karĢılamaya yetersiz

kalacak gibi gözükmektedir. Ayrıca bu tür taĢıma örnekleri beraberinde büyük

maliyet artıĢı da ve riskleri de getirmektedir. ġu an için enerji talebinin

karĢılanmasında enerji iletim hatları uluslararası alanda en uygun yol olarak

görülmektedir. Enerji kaynakları iletim boru hatları diğer taĢıma alternatiflerine kıyas

ile ham petrol ve doğalgazın sevk edildiği çok önemli ulaĢtırma ve taĢıma

teknolojisidir.107

Yapılan bilimsel araĢtırmalar ve raporlar incelendiğinde dünyadaki

mevcut durumdaki ham petrol naklinin % 35 gibi büyük bir oranı enerji iletim boru

hatları ile yapılmaktadır.108

Enerji piyasalarının ihtiyaç duyduğu doğalgazda ise

enerji talebinin karĢılanmasında % 75 gibi çok büyük bir oranı enerji iletim boru

hatları ile sağlanmaktadır. Dünyadaki mevcut bulunan iletim hatlarının uzunluğu

ham petrolde 300 bin kilometre iken doğalgazda uzunluk 1 milyon 250 bin kilometre

civarındadır.109

Enerjide iletim hatlarının kullanılması ile bu hatların güzergâhların

geçecek yollarının tespiti, devletlerin ve uluslararası kuruluĢların aralarında

mücadeleye sebep olmuĢtur. Enerji kaynaklarının boru iletim hatları ile taĢınması

ulusal bir durumdan uluslararası ve çok boyutlu bir hale dönüĢmüĢ ve ülkelerin

güvenlik meselesi haline gelmiĢtir. Çünkü boru hatlarının kilometrelerce ve açık

arazide olması her türlü müdahaleye açıktır. Ayrıca enerji nakil hatlarının geçeceği

güzergâhlar benzetme yapılır ise tıpkı akarsu ve ırmaklar gibi ülkelerin söz sahibi ve

müdahil olmaya çalıĢtıkları uluslararası sular konusuna benzemektedir.

106

Hasret Çomak, “Türkiye‟nin Enerji Güvenliği…” 107

Hayati Doğanay, “Ekonomik Coğrafya…”, s.362. 108

M. Melih BaĢdemir, Mithat Çelikpala, “Türkiye’de Petrol ve Doğalgaz Boru Hatlarının

Güvenliği: Uygulanan Politikalar ve Öneriler”, Stratejik AraĢtırmalar Dergisi, Genel Kurmay

Atase BaĢkanlığı Ocak, 2010 s. 99. EriĢim: www.tsk.tr/SAREM/Dergiler/2010/SAD14.pdf 109

Faruk Demir, Enerji Güvenliği, Enerji Ekonomisi, Enerji Diplomasisi, Ankara, 2007.

37

1.5.3. Arzda Birincil Kaynak Olarak Ham Petrol

Dünyadaki enerji arzının karĢılanmasında ham petrol birincil kaynak olarak

kullanılmaktadır. Gelecek yıllarda ham petrolün birincil enerji kaynağı olarak yerini

ve önemini koruyacağına bilimsel çevreler tarafından kesin olarak bakılmaktadır.

Yapılan bilimsel tahminlere göre dünya petrol arzı 30 yıl içinde % 60 artarak 2030

yılında günde 120 milyon varile ulaĢacaktır.110

Bu dönemde, dünya toplam enerji

kaynaklarının arzının içindeki petrol ve türevlerinin payı % 40 civarında olacağı

tahmin edilmektedir.111

Ham petrolün gerek sanayide ham madde olarak kullanılması

ve gerek akaryakıt olarak birçok türevinin bulunması ham petrole diğer kaynaklardan

ayrı bir önem katmaktadır. Otomobildeki benzinden uçaktaki yakıta ve donamım

parçalarına kadar her Ģey petrolden ve ürünlerinden imal edilmektedir. Ham petrolün

rafine edilmesi ile mutfak tüpünde kullanılan sıvılaĢtırılmıĢ petrol gazı yani LPG,

nafta, benzin ve çeĢitleri, parafin, solvent yani çözücü, uçaklarda kullanılan jet yakıtı,

gaz yağı, motorin, kalorifer yakıtı, fueloil, asfalt, madeni yağ gibi çok stratejik

değere ve ehemmiyete sahip ürünler elde edilmektedir. Burada sayılan hammadde

ürünlerin önemli bir kısmı, petrokimya sanayisinde çok önemli hammadde olarak da

kullanılmaktadır ve günlük hayatta kullanılan nerede ise tüm araç gereçte petrolün

içerikleri bulunmaktadır.112

Petrol bugünün dünyasında ülkelerin ekonomisinden

siyasetine kadar tartıĢılmaz bir öneme sahip olduğu bilinmektedir. Ekonomide

üretimden tüketime kadar pek çok sektörde kullanılan petrol ve ürünleri, ülke enerji

ihtiyacının çok önemli bir kısmını karĢılamaktadır. Ham petrol diğer enerji

kaynaklarından farklı boyutta ayrılarak stratejik bir değere sahip hale gelmiĢtir. Tüm

üretici ve tüketici ülkeler ham petrolün bu stratejik önemini çok iyi kavramıĢ

olduğundan dünyadaki nerede ise bütün ekonomik kalkınma ve büyüme ham petrol

sektörüne dayalı hale bulunmaktadır.113

Enerji arzında ham petrolün birincil kaynak

olması ham petrole stratejik değer katmaktadır.

110

Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi, Türkiye’de Enerji Dinamikleri, Ankara, 2004,

Poyraz Ofset, s.1. 111

“Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi…” 112

H. Naci Bayraç, Füsun Yenilmez, “Türkiye‟de Petrol Sektörü”, EskiĢehir Osmangazi Üniversitesi

Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi Ġktisat Bölümü, EskiĢehir, s.4. Elektronik Makale.

EriĢim: www.econturk.org/Turkiyeekonomisi/Naci1.doc 113

H. Naci Bayraç, “Türkiye‟de Petrol Sektörü…”, s.1.

38

1.5.4. Arzın KarĢılanmasında Doğalgaz

Dünyadaki enerji arzının karĢılanmasında doğalgaz, petrol ve türevlerinden

sonra ikinci sırada yer almaktadır. Doğalgaz dünyadaki enerji talebinde arzın

karĢılanmasında ikincil enerji kaynağı olarak birçok açıdan önemli bir konumda

bulunmaktadır. Doğalgaz en çok elektrik enerjisine dönüĢtürülerek kullanılmaktadır.

Enerji piyasasında doğalgaz üretimi incelendiğinde Rusya topraklarından ürettiği

doğalgazın % 20 civarındaki kısmını enerji boru hatları ile AB ülkelerine sevkiyatını

gerçekleĢtirmektedir. Ayrıca dünyadaki doğalgaz kaynaklarının üretiminde asıl söz

sahibinin ABD‟den ve diğer aktörlerden de önce Rusya Federasyonu olduğu

değerlendirilmektedir. Piyasalar tarafından doğalgaza kaynak olarak olan talebin

giderek artıĢ göstermekte olduğu görülmektedir. Uluslararası Enerji Ajansı‟nın

hazırladığı tahmini raporlara göre 2008 yılında 2600 milyar metre küp doğalgaz

tüketilmiĢtir.114

Ayrıca dünya doğalgaz talebinin sürekli artarak 2020 yılında 3000

milyar metre küp olacağı tahmin edilmektedir. Dahası 2030 yılına gelindiğinde ise

ĢaĢkınlık verircesine dünya doğalgaz talebinin yaklaĢık olarak 3750 milyar metre küp

olacağı öngörülmektedir.115

Neticede dünya enerji piyasalarında doğalgaza olan talep

ham petrolde de olduğu sabit kalmayacak ve sürekli olarak büyük bir artıĢ

göstereceğine kesin gözü ile bakılmaktadır. Doğalgaz için 2000 yılında AB ülkeleri

enerji arzının karĢıladığı enerji miktarı yaklaĢık olarak 2080 Mtoe olarak tespit

edilmiĢtir.116

Talep edilen enerji miktarının karĢılanmasında özellikle Batı

Avrupa‟daki ülkelerde yüksek bir artıĢ ile 2030 yılında ikiye katlanacağı ve 4200

Mtoe değerine yükselecektir.117

Burada Mtoe enerji miktarını ifade eden bir birimdir.

Toplam dünya enerji talebinin karĢılanmasında 1990 yılında % 16,7 olan doğalgaz

oranının 2030 yılına gelindiğinde ise % 26,7 olacağı öngörülmektedir.118

Yani enerji

talebinin karĢılanmasında doğalgaza olan talepte büyük artıĢ yaĢanması

beklenmektedir.

114

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Resmi Ġnternet Sitesi, 2010 Yılı Sektör Raporu, Boru Hatları

ile Petrol TaĢımacılığı A.ġ. BOTAġ, Bilkent Ankara, s.15.

EriĢim: http://www.enerji.gov.tr/yayinlar_raporlar/Sektor_Raporu_BOTAS_2010.pdf 115

“2010 Yılı Sektör Raporu…” 116

Buradaki “Mtoe” bilimsel enerji birimidir. Yani talep edilen enerji miktarının büyüklüğünü

bilimsel olarak ifade için kullanılmaktadır. EriĢim: http://www.aps.org/policy/reports/popa-

reports/energy/units.cfm 117

“2010 Yılı Sektör Raporu…” 118

“2010 Yılı Sektör Raporu…”

39

YaklaĢık 200 yıl süresince enerji ihtiyacını karĢılamaya yetecek kadar

doğalgaz rezervinin ispatlanmıĢ olduğunu göstermektedir; ancak, yeni doğalgaz

rezervlerinin keĢfedilmesi bu süreyi artırma ihtimaline sahiptir.119

Gerekli alt yapının

sağlanabilmesi ve teknolojik geliĢmelerin beraberinde doğalgaz iletim hatları ile

farklı yerlere de ulaĢtırılacaktır. Neticede dünya genelinde enerji ihtiyacının

karĢılanmasında doğalgaza olan bağımlılık yüksek hız ile artacaktır.120

Bu gerçek ile

birlikte doğalgazın uluslararası stratejik değerini daha da belirgin hale getireceğine

kesin gözü ile bakılmaktadır.

1.6. ENERJĠ KAYNAKLARI

Bilinen alternatif enerji kaynakları ve teknolojileri özellikle güneĢ enerjisi,

rüzgâr enerjisi ve hidrojen pilleri ısıtmada, ulaĢımda ve elektrik enerji üretiminde

kömürün, ham petrolün ve doğalgazın yerine yeni seçenekler sunmaya baĢlamıĢtır.

Hatta bu kaynaklar ile çalıĢan araçlar ve ısına soğuyan evler ve iĢ yerleri planlanıp

uygulamaya bile geçildiği görülmektedir. Dünya enerji arzının karĢılanmasında

kısmen de olsa ham petrol ve türevlerinin ve doğalgazın yerinin doldurulmasına

imkân sağlasa da ulaĢım sektöründe küresel çapta yerine geçebilecek kaynağın yakın

gelecekte pek mümkün olacağı gözükmemektedir. Bugün dünya birincil enerji

tüketiminde en büyük payı % 40‟a yaklaĢan pay ile ham petrol oluĢturmaktadır.121

Hâlihazırda dünyadaki günlük ham petrol üretiminin büyük bir bölümü ulaĢım

sektöründe tüketilmektedir.122

Burada ham petrolden rafinerilerde elde edilen benzin,

motorin ve LPG olarak bilinen sıvılaĢtırılmıĢ petrol gazı ulaĢım sektöründe büyük

oranda alternatifsiz olarak kullanılmaktadır. Bilinen ham petrol kaynaklarının

Ģimdilik 50 yıllık bir ömrü kaldığı vurgulanmakta olup, bu süre bitmeden yeni

kaynak arama çalıĢmaları büyük emekler harcanarak sürekli olarak devam

etmektedir. UlaĢım sektöründe petrolü ikame edebilecek yakıt türleri sınırlıdır.

119

2010 Yılı Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu, Mart 2011, Türkiye Petrolleri A.O. Genel

Müdürlüğü, EriĢim: http://www.tpao.gov.tr/v1.4/condocs/2011/2010_yili_rapor.pdf, s.3. 120

Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi, “Türkiye’de Enerji Dinamikleri…”, s.1 121

Tübitak Resmi Ġnternet Sayfası, “Enerji ve Doğalgaz Kaynaklar Paneli Raporu”, Vizyon 2023

Teknoloji Öngörü Projesi, Türkiye Bilimsel ve Teknik AraĢtırma Kurumu, 24 Temmuz 2003, Ankara,

EriĢim: http://www.tubitak.gov.tr/tubitak_content_files/vizyon2023/edk/enerji_son_surum.pdf, 23

Ocak 2012, s. 20. 122

“Enerji ve Doğalgaz Kaynaklar Paneli Raporu…”, s. 37.

40

Petrolün yerine alternatif olarak en iyi diye gösterilen hidrojen pillerinin

ihtiyacı karĢılaması beklenmektedir.123

Hidrojenden elektrik elde etme teknolojisi ile

çalıĢacak motorların dizel ve benzinli motorların yerine almaya baĢlaması bile uzun

zaman süreceği ve bu süreden sonra ham petrolü yakıt olarak tamamıyla ikame

etmesi beklenmektedir.

1.6.1. Yenilemeyen Enerji Kaynakları

Bilinen enerji kaynakları genellikle geri dönüĢümlerine göre kategorize

edilmektedir. Yenilemeyen ve yenilenebilir enerji kaynakları geri dönüĢümlerine

göre gruplara ayrılmaktadır. Yenilenemeyen enerji kaynakları daha çok fosil kökenli

enerji kaynaklarını ifade etmek ile birlikte nükleer enerjide bu gruba dâhil

edilmektedir. Bu kaynaklar kullanıldıktan sonra geri dönüĢümü mümkün olmayan

veya çok zor olan kimyasal değiĢime uğramaktadır. Enerji elde etme süreci bittikten

sonra geriye genellikle çevreye zararlı atıklar kalmaktadır. Dünya tarihinde

yenilemeyen sınırlı enerji kaynakların kullanımı ilk olarak kömür ile baĢlamıĢ kabul

edilmektedir. Fakat 21. yüzyılda en çok kullanılan yenilenemeyen enerji kaynağı

ham petrol olarak kabul edilmektedir. Petrolün en büyük kullanım alanı ise

taĢımacılık ve ağır sanayi sektörleri oluĢturmaktadır.. Bu kaynakların kullanımındaki

en büyük sorun yarattıkları çevre kirliliği ve yıllarca süren olumsuz etkileridir. Enerji

elde edilmesi için gerçekleĢen yanma sırasında kimyasal gazlar çıkmaktadır. Bunlar

arasında karbon dioksit gazı zararsız gibi gözükse bile çok önemli iklim

değiĢikliklerine sebep olmaktadır. Bu durumda dünyanın farklı yerlerinde aĢırı

yağmur, kar ve dolu yağıĢı gözlenmektedir. Bu yağıĢlara bağlı olarak sel felaketi ve

toprak kaymaları yaĢanmaktadır. Atmosferdeki ortalama sıcaklık artıĢı ile birlikte

buzullar erimekte ve okyanus ve deniz seviyesi yükselmektedir. Bu durum değiĢik

coğrafyalarda hava sıcaklığının aĢırı artmasına ya da düĢmesine neden olmaktadır.

123

Ġnci Eroğlu, “Sodyum Borhidrür ile ÇalıĢan TaĢınabilir Yakıt Pili GeliĢtirilmesi ve Savunma

Sanayiinde Kullanılabilirliği”, Savunma Sanayiinde Borun Kullanımı ÇalıĢtayı, 14 Haziran 2011,

EriĢim:

http://www.ssm.gov.tr/anasayfa/hizli/duyurular/etkinlikler/konferanslar/Documents/BorCalistayi/I.Ot

urum/Sodyum%20Borhidr%C3%BCrle%20%C3%87al%C4%B1%C5%9Fan%20Ta%C5%9F%C4%

B1nabilir%20Yak%C4%B1t%20Pili%20Geli%C5%9Ftirilmesi%20ve%20Sav.Sanayinde%20Kullan

%C4%B1labilirli%C4%9Fi,%20Pr.pdf

41

Bu gazın insan sağlığı için zararlı olmamasının yanı sıra, yarattıkları sera etkisiyle

dünyanın ısınmasına neden olarak çok ciddi tehlikeler yaratmaktadır.

1.6.1.1. Ham Petrolün Geleceği

Ham petrole alternatif olarak düĢünülen baĢta nükleer enerji, hidrojen pilleri,

biyolojik yakıtlar, rüzgâr, hidroelektrik santraller gibi çeĢitli alternatif enerji

kaynakları geliĢtirilmeye çalıĢılmaktadır.124

Fakat çevreye olumsuz etkileri veya arz

güvenliğinin sağlanamamasına rağmen, kullanımının ticari boyutu ve ölçeği göz

önüne alındığında yakın vadede ham petrolün yerini doldurabilecek bir enerji

kaynağı yoktur. Fakat bütün bu gerçekler ile birlikte diğer bir gerçekte dünyada

ispatlamıĢ ham petrolün yaklaĢık ömrü 50 yıl olarak hesaplanmıĢtır.125

Bu durumda

ham petrol rezervleri çok yakın bir zamanda tükenecek ve ülkeler arasında büyük bir

ham petrol mücadelesi yaĢanacaktır.

ġekil 1.6.1.1. 2010 Yılı Dünya ĠspatlanmıĢ Petrol Rezervi126

Yukarıdaki grafikte dünyada ispatlanan ham petrol miktarları coğrafyaları ile

birlikte gösterilmektedir. En büyük ispatlanmıĢ ham petrol rezervine baĢta Ortadoğu

ve Amerika kıtası sahip olsa bile enerji arzındaki hızlı artıĢ ve ham petrole olan

124

2010 Yılı Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu, Mart 2011, Türkiye Petrolleri A.O. Genel

Müdürlüğü, s.3. EriĢim http://www.tpao.gov.tr/v1.4/condocs/2011/2010_yili_rapor.pdf 125

“2010 Yılı Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu…” 126

“2010 Yılı Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu…”

42

yöneliĢ ile birlikte dünyadaki ham petrolün yakın zamanda tükeneceğine bilim

çevreleri tarafından kesin gözü ile bakılmaktadır ama ispatlanmıĢ değildir.

1.6.1.2. Doğalgazın Geleceği

Ülkelerin sahip olduğu ikincil enerji kaynağı doğalgaz da diğer kaynaklar gibi

maalesef sınırlı durumdadır ve günün birinde tükeneceğine uzmanlar tarafından kesin

gözü ile bakılmaktadır. Yapılan çalıĢmalarda, 2010 yılında dünyadaki ispatlanmıĢ

doğalgaz rezervleri yaklaĢık 190 trilyon metre küp olarak bulunmuĢtur.127

Bu

durumda enerji talebinde doğalgazın oranı ile hesaplandığında doğalgazın ömrü

yaklaĢık 60 yıl olarak hesaplamıĢtır.

ġekil 2. 2010 Yılı Dünya ĠspatlanmıĢ Doğalgaz Rezervi128

Yukarıdaki grafikte dünyadaki ispatlamıĢ doğalgaz miktarları

gösterilmektedir. Burada doğalgaza en fazla sahip olan bölgelerin Ortadoğu ve

Avrasya olduğu görülmektedir. Rusya Federasyonu dünyadaki en fazla doğalgaz

rezervine sahip ülke konumunda yer almaktadır. Fakat yerküre içerisinde doğalgaz

oluĢumu devam etmektedir. Sonuçta doğalgazın tükeniĢ tarihinin kesinleĢtirilmesi

mümkün değildir.

127

“2010 Yılı Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu…”, s.2. 128

“2010 Yılı Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu…”, s.2.

43

1.6.1.3. Kömür

Kömürün enerji ihtiyacının karĢılanmasında yaklaĢık 150 yıllık talebe yetecek

büyüklükte olduğu hesaplanmaktadır. Yapılan çalıĢmalar sonucu kömürün 1 trilyon

tona yakın rezerve sahip olduğu tahmin edilmektedir. Bu küresel rezerve baĢta Rusya

Federasyonu ve ABD olmak üzere pek çok farklı ülkelerin sahip olduğu

bilinmektedir. Toplam Dünya enerji talebinin yalnızca % 12‟sini sağlayan kömür

genel olarak ulusal ve bölgesel bir yakıt olarak düĢünülmektedir.129

Fakat kömür bile

ne ham petrole ne de doğalgaza tam olarak bir alternatif olabilir.

ġekil 3. Dünya Kömür Rezervinin Ülkelere Göre Dağılımı (Milyar ton)130

Uluslararası Enerji Ajansı tarafından yapılan tahminlerde, dünya birincil

enerji arzının dağılımında önemli farklılıkların olmayacağı öngörülmektedir. Buna

göre; 2030 yılında en büyük pay % 29,8 ile yine petrolün olacaktır. Petrolü % 29,1

ile kömür, % 21,2 ile doğalgazın izleyeceği tahmin edilmektedir. Yapılan tahminlere

göre, kömürün dünya toplam enerji arzı içerisindeki payı 2030 yılına kadar önemli

bir değiĢim göstermeyecektir.131

129

Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi, Türkiye’de Enerji Dinamikleri, Ankara, Aralık

2004, Poyraz Ofset s.2. 130

“Linyit Sektör Raporu…”, s. 5. 131

“Linyit Sektör Raporu…”, s. 5.

44

1.6.1.4. Nükleer Enerji

Bilinen dünyadaki nükleer enerji kaynakları olan uranyum gibi elementler ve

diğerleri de petrol ve doğalgaza alternatif kaynak olarak değerlendirilebilmektedir.

Fakat dünyada sınırlı miktarda bulunması sebebiyle bu nükleer kaynaklar da

yenilenemeyen ve geri dönüĢümü mümkün olamayan kaynaklar kategorisine dâhil

edilmektedir. Nükleer diye tabir edilen enerji, radyoaktif atom çekirdeğinin gerekli

iĢlemler ile parçalanması ile meydana çıkarılmaktadır. Radyoaktif atom

çekirdeklerinin parçalanmasından oluĢan nükleer enerjiye, bilimsel olarak

çekirdeksel veya fisyon ya da parçalanma enerjisi adı verilmektedir. Nükleer

enerjinin diğer türü olan füzyon veya birleĢme enerjisi ise hafif atom çekirdeklerinin

yani kütle numarası düĢük olanların gerekli Ģartlar sağlanarak birleĢmesinden

meydana gelmektedir. Okyanus ya da büyük deniz kenarlarına kurulan nükleer

santrallerde ise fisyon veya füzyon yoluyla açığa çıkarılan enerji elektrik üretiminde

kullanılmaktadır. Radyoaktif atom reaktöründe ortaya çıkan yüksek miktardaki ısı,

daha sonra buhar tribünlerine iletilerek elektrik enerjisine dönüĢtürülmektedir.

Nükleer enerjinin bilinen ilk kullanımı 1945 yılında askeri amaç ile olmuĢtur. Ġkinci

Dünya SavaĢı‟nın Japonya‟da HiroĢima ve Nagazaki‟de nükleer bombalar

kullanılarak sona ermesinden sonra nükleer enerjinin sivil amaçlarla kullanımı

gündeme gelmiĢtir.132

Ticari amaçlı ilk santral ise 1965 yılında iĢletilmeye

baĢlanmıĢtır. Nükleer enerjinin tercih edilmesinin en önemli sebebi çok düĢük

miktarlar ile yüksek kapasitede enerji elde edilebilmesidir. Bir kilogram kömürden 3

kilowatsaat, 1 kilogram ham petrolden 4,5 kilowatsaat elektrik üretilirken, 1

kilogram zenginleĢtirilmiĢ uranyumdan 50.000 kilowatsaat elektrik

üretilebilmektedir.133

Diğer nedenleri ise geliĢmiĢ nükleer santrallerin çalıĢmaları

sırasında gerekli önlemler ve tedbirler bütünü ile uygulandığında çevre kirliliği

oluĢmamasıdır. Fakat 2011 yılında Japonya‟da yaĢanan deprem sonrası nükleer

felaket bu durumu tartıĢmaya açmıĢtır. Nükleer santrallerin kurulması, iĢletilmesi,

bakımı, onarımı ve atıkların depolanması yüksek maliyet ve çok ileri teknoloji

gerektirmektedir.

132

Ural Akbulut, “Atom Bombası Nasıl Yapıldı?...”, s. 1-5. 133

Rahim Biçici, „Türkiye‟de Enerji Ekonomisi‟, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Zonguldak

Karaelmas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Ġktisat Anabilim Dalı, Zonguldak, 2008, s.9.

45

1.6.2. Yenilenebilir Enerji Kaynakları

Bilim çevreleri tarafından sürekli ve geri dönüĢümlü olarak tekrar elde

edilebilen enerji kaynakları yenilenebilir enerji kaynakları olarak

sınıflandırılmaktadır. Bilinen yenilenebilir enerji kaynakları biokütle, hidro elektrik

enerji, rüzgâr enerjisi, hidrojen pilleri, güneĢ enerjisi, jeotermal enerjidir. Ayrıca

okyanuslarda meydana gelen gel git olaylarından elde edilen enerji bu gruba dâhil

edilebilir. Yenilenebilir ve yenilemeyen enerji kaynaklarının nerede ise hepsinin

güneĢ orijinli olduğu değerlendirilmektedir. Nükleer enerji ise tartıĢmalı konumdadır.

Dünya uzay enerji dengesinde gelen ısı miktarı ile yayılan ısı miktarları çok yakın

değerlere sahip olduğu görülmektedir.134

Yenilenebilir enerji kaynakları doğrudan

kullanılabilme imkânı vardır. Doğrudan kullanım örnekleri güneĢ baĢta olmak üzere

jeotermal su ve rüzgâr enerjisi yine baĢka formlara çevrilebilmektedir. Bu tür enerji

kaynaklarına olan ilgi geri dönüĢümü mümkün olamayan fosil ve nükleer enerji

kaynaklarının çevresel etki ve risklerinden dolayı her geçen gün artmaktadır. Küresel

iklim değiĢikliği düĢünüldüğünde ve geçen yıllarda gündeme gelen Kyoto Protokolü

çerçevesinde ülkelerin enerji stratejilerinde alternatif yenilenebilir enerji

kaynaklarının çok büyük öneme sahip olduğu ortaya çıkmaktadır. Her ne kadar AB

ülkeleri toplam birincil enerji tüketimi içinde yenilenebilir enerji kaynaklarının

paylarını arttırmak istese de maalesef mevcut üretimde henüz yeterli seviyeye

ulaĢılamamıĢtır. Birçok yenilenebilir enerji kaynaklarının üretim maliyetleri petrol ve

türevleri, doğalgaz ve kömür gibi geleneksel yakıtlara nazaran oldukça yüksektir.

Yine bu kaynakların ticari olarak iĢletilmesi ve yaygınlaĢtırılması kuruluĢlar

tarafından çok büyük yatırımlar gerektirmektedir. Hatta yapılan çalıĢmalarda bazı

kaynakların enerji verimliliği de tam olarak kesinleĢmemiĢtir. Tüm bu kıstaslar

nedeniyle kısa vadede yenilenebilir enerji kaynaklarında istenilen hedefe ulaĢılması

Ģimdilik oldukça güç görünmektedir.135

Fakat yine de mevcut enerji kaynaklarının

yakın zamanda tükeniĢinin kesin olması alternatif enerji kaynaklarının çok iyi

değerlendirilmesini baĢta güneĢ ve akarsu kaynakları olmak üzere zorunlu hale

getirmiĢ bulunmaktadır.

134

Limitsiz Enerji, EriĢim: http://www.limitsizenerji.com/temel-bilgiler/yenilenebilir-enerji-

kaynaklari 135

Arzu Yorkan, “Avrupa Birliği‟nin Enerji Politikası ve Türkiye‟ye Etkileri”, Bilge Strateji, Cilt 1,

Güz 2009. EriĢim (20.03.2011): http://www.bilgestrateji.com/store/dergi1/arzuyorkan.pdf,

46

1.6.2.1. Rüzgâr Enerjisi

Yenilenebilir enerji kaynakları içinde özellikle rüzgâr enerjisi çok büyük bir

paya sahiptir. Rüzgâr enerjisi, bilimsel olarak atmosferdeki farklı sıcaklıklara ve

değiĢik ısı potansiyeline sahip hava kütlelerinin karĢılaĢması ve çarpıĢması sonucu

meydana gelmektedir.136

Kuyulardan su çıkarma ve topraklarındaki suları boĢaltmak

amacı baĢta olmak üzere yel değirmenleri sayesinde buğday, arpa ve değiĢik tane

öğütme iĢlemlerinde rüzgârın taĢıdığı enerji büyük bir baĢarı ile kullanılmıĢtır. Geçen

zaman ve geliĢen teknoloji ile insanoğlunun bu kullanım amaçları doğal olarak çok

fazla geliĢtirilmiĢtir.137

Elektrik üretimi rüzgârda var olan enerji sayesinde açık

alanlara kurulan dev rüzgârgülleri ile gerçekleĢtirilmektedir. Buradaki bulunan

sistem çok karmaĢık gibi gözükse de temel prensipler sayesinde iĢlemektedir. Rüzgâr

alan yüksek pozisyonlarda bulunan pervanelerin rüzgârın kuvvetli etkisi ile dönmeye

baĢlamasıyla rüzgârın ya da hava akımının sahip olduğu kinetik enerjinin çarklar ve

miller aracılığı ile aktarılıp manyetik alanda elektriğe dönüĢtürülmesi ile

çalıĢmaktadır. Burada sistem içerisinde hareketliliğin devamlılığının sağlanması en

çok önemli olan konudur. Zira rüzgârın sürekli olarak esip enerji sisteminin

hareketine devamlılık sağlayarak kesintisiz enerji üretiminin gerçekleĢtirilmesini

mümkün kılmaktadır. Rüzgârdan enerjisi üretilmesinde bakım ve onarım hariç hiçbir

yakıtın olmadığı görülmektedir. Basit doğal bir tabiat olayından yani atmosferin

olağan hareketinden oluĢan enerji bir bakıma faz değiĢtirmektedir. Bu yüzden rüzgâr

pervanelerinin kurulacağı yerler çok önemli bir fizibilite çalıĢması gerektirmektedir.

Santrallerin kurulacağı yerlerde senelik ortalama rüzgâr oranları enerji verimliliğinde

çok büyük önem taĢımaktadır. Bunun da ötesinde rüzgâr enerjisi diğer enerji

kaynakları arasında farklı bir konuma sahiptir. Burada rüzgârın ispatlanmıĢ hiçbir

zararı yoktur. Danimarka, Almanya ve Ġspanya gibi rüzgâr enerjisine büyük umutlar

bağlamıĢ bulunan ülkelerin mevcut potansiyellerinden yararlanmak için büyük çaba

sarf ettikleri gözlenmektedir.138

Bu sayede enerji talebinin bir bölümü karĢılanmıĢ

olacaktır.

136

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Resmi Ġnternet Sitesi, EriĢim:

http://www.enerji.gov.tr/index.php?dil=tr&sf=webpages&b=ruzgar&bn=231&hn=&nm=384&id=406

96 , 10 Mayıs 2011. 137

Yüksel Yatar, “Avrupa Birliği Enerji Politikası…”, s.81. 138

Yüksel Yatar, “Avrupa Birliği Enerji Politikası…”, s.81.

47

1.6.2.2. GüneĢ Enerjisi

Yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde güneĢten enerji elde edilebilmesinin

de ayrı bir yeri ve ehemmiyeti bulunmaktadır. Aslında her Ģeyin olduğu gibi rüzgâr

enerjisinden akarsulara kadar her Ģeydeki enerjinin kaynağı güneĢtir. Petrol ve

doğalgazda var olan enerji de aslında güneĢ orijinlidir. Hayat kaynağı olan güneĢ

dünyanın hemen her bölgesine ulaĢabilen yegâne enerji kaynağı olarak

görülmektedir. GüneĢten daha büyük diğer büyük yıldızlar ve dünyanın uydusu ayın

dünya üzerindeki enerji aktarımı güneĢ ile kıyaslanamayacak kadar küçüktür.

GüneĢin yenilenebilir enerji kaynağı olarak çeĢitli uygulamalar ile direkt ve

dolaylı yollardan kullanıldığı görülmektedir. Evlerde bulunan su ısıtma sisteminden

güneĢ pillerine kadar birçok konuda güneĢ enerjisinden bahsetmek mümkündür.

Özellikle bilim adamları tarafından ilk güneĢ pillerinin 1950 yılında yapılması ile

birlikte güneĢ enerjisinin doğrudan elektriğe çevrilmesi mümkün olmuĢtur.139

GüneĢ

ile çalıĢan ve saatteki hızı 80 ila 120 kilometreye çıkabilen araçların yapımı da artık

gerçekleĢtirilmiĢ durumdadır.140

Ayrıca uzaydaki iletiĢim merkezlerinde, yollardaki

ve parklarda bulunan ıĢıklandırmalarda, tarım arazilerindeki su pompalarının

çalıĢtırılmasında ve hatta uzayda bulunan uyduların enerji ihtiyacının sağlanmasında

güneĢin ıĢınlarında var olan enerji kullanılmaktadır.141

GüneĢ enerjisine olan artan

ilginin temelinde kullanımında güneĢin mevcut diğer enerji kaynaklarına kıyasla

önemli avantajlarının bulunması vardır. Öncelikle hemen her yerde var olan güneĢ

tükenmeyen, sonsuz diye tabir edilen bir enerji kaynağıdır. Ayrıca yılın büyük bir

zaman diliminde ulaĢılması mümkündür. Ayrıca kıĢın bile güneĢ ıĢınlarından fayda

sağlamak mümkündür. Gerekli mercek ve düzenekler kurularak 500 dereceye kadar

sıcaklık elde etmek mümkün hale gelmiĢtir. GüneĢ enerjisinin temiz enerji kaynağı

olması, yapılacak sistemlerin çok kısa bir zamanda iĢletime hazır hale getirilmesi,

uzun yıllar sorunsuz çalıĢması gibi özellikleri dünya genelinde özellikle enerji

bağımlısı ülkelerin ilgisini çekmektedir.142

139

Kamil B. Varınca, Gamze Varank, “GüneĢ Kaynaklı Farklı Enerji Üretim Sistemlerinde Çevresel

Etkilerin Kıyaslanması ve Çözüm Önerileri”, EriĢim:

http://www.yildiz.edu.tr/~kvarinca/Dosyalar/Yayinlar/yayin003.pdf, 12 Ocak 2012. 140

Otomotiv Bilim ve Teknoloji Topluluğu Ġnternet Sitesi, EriĢim:

http://www.obitet.gazi.edu.tr/obitet/gunes_enerjisi/gunes_arabalar_yapimi.htm 141

Yüksel Yatar, “Avrupa Birliği Enerji Politikası…”, s.84 142

Yüksel Yatar, “Avrupa Birliği Enerji Politikası…”, s.84.

48

1.6.2.3. Akarsu ve Hidro Elektrik Enerjisi

Su ve yolları konusu ve bu kaynakların kullanımı uluslararası iliĢkiler

disiplininin önemli konularının baĢında gelmektedir. Su kaynakları için uluslararası

çeĢitli sorunların yaĢandığı görülmektedir. YaĢanan sıkıntıların temelinde suyun

hayat kaynağı olmasının yanında enerji üretimi için kullanımı vardır. Su insanlık ve

tabiat için hem hayat hem de enerji kaynağıdır. Su kaynaklarına sahip olmak

özellikle kinetik enerjiyi içerisinde barındıran ve belirli bir rotada ilerleyip yüksek

debisi olan nehir ve akarsu kaynaklarına sahip olmak stratejik önem taĢımaktadır.143

Irmak ve nehirlerden enerji elde edilmesine ait önemli ilk bilgilere milattan yaklaĢık

2000 yıl önce Sanskript kitaplarında ve duvar kabartmalarındaki Mısır

hiyerogliflerinde rastlanmaktadır.144

Akarsu kaynakları yenilenebilir ve çevreci

olması ile ayrıca geri dönüĢümü mümkün olmayan atıklara sahip olmaması

bakımından enerji talebinin karĢılanmasında en çok araĢtırmaların yapıldığı

konulardandır. Fakat yapılacak baraj ve elektrik santrallerinin doğaya uzun süreleri

tahribat yapması ve ekosistemi derinden etkilemesi bazı çevrelerin tepkisine sebep

olmaktadır. HES diye bilinen hidro elektrik santralleri doğada uzun yıllar boyunca

geri dönüĢü mümkün olmayan değiĢimler netice vermektedir. Bütün bu olumsuz

etkiler bir tarafa hidrolik enerji yani sudan elde edilen enerji türü diğer enerji

biçimlerine göre daha yüksek bir verime sahip olduğu ve maliyet hesaplamalarında

çok büyük yatırım gerektirmektedir. Çok basit bir açıklamayla ırmak ya da nehirlerin

önünü yapılan setler ile suyun biriktirilip daha sonra suyun tribünlerden geçirilmesi

ile elektrik enerjisi elde edilmektedir. Akarsulardan elde edilen enerji miktarı birçok

değiĢkene bağlıdır. Suyun yıllık debisi, akarsu yatağına yapılan barajların durumu,

iklim Ģartları ve coğrafi koĢullar üretilecek enerji miktarını belirlemektedir. Hidrolik

enerjinin verimli olmasına rağmen kısa vadede ham petrol ve doğalgaza bir alternatif

kaynak olabilmesi Ģu an için mümkün değildir.145

Enerji kaynağı olarak kullanılsa da

ham madde olarak petrolün yerini dolduramamaktadır.

143

Debi bilimsel bir terim olup birim zamanda geçen akıĢkan veya su miktarını ifade için

kullanılmaktadır. 144

M. Hakan Keskin, “Stratejik Açıdan Avrupa Birliği Enerji Politikası…”, s.34. 145

“Stratejik Açıdan Avrupa Birliği Enerji Politikası …” s.34.

49

1.6.2.4. Jeotermal Enerjisi

Jeotermal kaynakların enerjisi yer altındaki suların yüksek sıcaklıklara sahip

olan ve yer kabuğunun orijini olan magma ile teması sonucu oluĢmaktadır. Isınan

suların yeryüzüne çıkması ile enerji elde edilmektedir. Basit bir tanım yapılması

gerekir ise jeotermal enerji, yerkabuğunun derinliklerindeki magmada bulunan

enerjinin doğal olarak yeraltındaki sulara aktarılması ve enerji aktarılan suyun

yeryüzüne ulaĢması sonucu ortaya çıkan bir enerji türüdür.146

Yerin derinliklerinde

bulunan kaya ve kayaçlar ile temas eden su ısınarak yeryüzüne su ve buhar Ģeklinde

ulaĢmaktadır. Jeotermal enerji kaynakları genellikle yerkabuğunda kırıkların

bulunduğu, magmatik ve tektonik hareketliliğin devam ettiği alanlarda

görülmektedir.147

Bu kaynaklardan genellikle 70 dereceden 140 dereceye kadar su ve

buhar elde edilip elektrik üretilebilmektedir.

Dünya genelinde özellikle geliĢmemiĢ ülkelerde Jeotermal kaynaklar

enerjiden daha çok sağlık ve ısınma amacı ile kullanılmaktadır. GeliĢmiĢ ülkelerde

ise sağlık amacı ile kullanıldığı gibi elektrik enerjisi üretildiği görülmektedir. Ġlk

jeotermal enerji için ilk sondaj 1841 yılında Paris‟te yapılan çalıĢmalar sonucu

gerçekleĢtirilmiĢtir. GeliĢmiĢ ülkelerde jeotermal kaynaklar genellikle sondaj

faaliyetleri sonucu elde edilirken geliĢmemiĢ ve geliĢmekte olan ülkelerde ise doğal

olaylar deprem ve volkanik faaliyetler sonucu yeryüzüne ulaĢmaktadır. Enerji

konusunda çok hassas olan ve arge çalıĢmalarına dünyada en çok önem veren

ABD‟nde jeotermal çalıĢmalar 1960‟lı yıllarda hız kazandığı görülmektedir.

Enerjinin her türünü değerlendiren ABD‟nin Kaliforniya eyaletinde örnek olarak

tüketilen elektriğin yarısı jeotermal kaynaklardan karĢılamaktadır. Ayrıca Yeni

Zelanda‟da soğutma faaliyetlerinde ve klima sistemlerinde yer altından gelen sıcak

su kaynakları kullanılmaktadır. Fakat jeotermal kaynakların üretim merkezine

nakledilmesi zor bir durumdur ve yer altı faaliyetler ile tekrar kaybolma riskine

sahiptir. Jeotermal ham petrol ve doğalgaza alternatif olarak değil ancak yardımcı bir

enerji kaynağı olarak kabul edilmektedir.148

146

M. Hakan Keskin, “Stratejik Açıdan Avrupa Birliği Enerji Politikası…” s.35. 147

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Resmi Ġnternet Sitesi, 1 Ağustos 2011,

EriĢim:http://www.enerji.gov.tr/index.php?dil=tr&sf=webpages&b=jeotermal&bn=234&hn=&nm=38

4&id=40697 148

M. Hakan Keskin, “Stratejik Açıdan Avrupa Birliği Enerji Politikası …” s.35.

50

1.7. ENERJĠ TALEBĠNĠN KARġILANMASINDAKĠ SORUNLAR

Ham petrol ve doğalgaz tüketiminde gözlenen hızlı artıĢ enerji talebinin

karĢılanmasında sorunlar meydana getirmiĢtir. Enerji konusundaki mevcut durumun

özellikle gelecek yıllardaki enerji talebini karĢılamakta yetersiz kalacağı tespit

edilmiĢtir. Bu alanda en önemli sorunların baĢında arz edilen kaynakların sınırlı

olması gerçeği dıĢında mevcut ham petrol ve doğalgaz kaynaklarının ihtiyaç duyulan

ülkelerin piyasalarına zamanında, güvence altında ve yeterince ulaĢtırılamaması

konusu gelmektedir. Böyle bir durumun yaĢanmasında ise enerji piyasalarında çeĢitli

krizlerin yaĢanması ve ham petrol ve doğalgaz fiyatlarında dalgalanmaların

yaĢanması kaçınılmaz olduğu görülmektedir. Muhtemel bu senaryolar ülkelerin

ekonomik durumunu etkilemekle birlikte siyasi durumunu da çok yakından

etkilemektedir. Böyle önemli sorunların yaĢanmaması için ülkeler çeĢitli enerji

taĢımacılığı yatırımların gerçekleĢtirmek zorunda kalmaktadır. Enerji taĢımacılığında

ve alt yapısında yapılacak yatırımlar sorunları büyük ölçüde azaltmak ile birlikte yeni

sorunlara da gebe olacağı kesindir. YaĢanabilecek diğer sorunların meydana

çıkmasında ülkelerin enerji kaynaklarının seçimine iliĢkin stratejiler ve enerji

politikaları da belirleyici durumundadır. Politikaların belirlenmesinde ülkeler

karĢılaĢacakları dar boğazların hesap edilmesi yaĢanacak enerji krizlerinde etkili

olacaktır. Enerji talebinin karĢılanmasında yaĢanan sorunların temelinde enerji

kaynaklarının yeryüzündeki dağılımının eĢit olmaması yatmaktadır. Fakat dünya ham

petrol ve gaz rezervlerinin büyük bölümüne sahip olan bu coğrafyanın politik ve

siyasi yönlerden hassas ve belirsiz bölgeler olması çeĢitli sorunları beraberinde

getirmektedir. Enerji kaynaklarına çok fazla ihtiyaç duyan ülkeler de kaynaklarını

tüketmiĢ veya yoksun bölgelerdedir. Bu durumda enerjiye ihtiyaç duyanlar bu

bölgelere müdahil olmakta ve neticede hem siyasi hem de ekonomik sorunlar ortaya

çıkmaktadır. Dünyadaki enerji gereksinimin karĢılanabilmesinde bu enerji

kaynakların harekete geçirilerek çeĢitli ülkeler üzerinden iletiminin sağlanması da

rekabet halinde olan piyasalarda farklı enerji sorunlarına sebep olmaktadır.149

Neticede enerji kaynaklarının ulaĢtırılması sorunu enerji talebini karĢılama

konusunda en büyük problemlerden biri olarak durmaktadır.

149

Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi, Türkiye de Enerji Dinamikleri, Ankara 2004 Poyraz

Ofset s.4.

51

1.7.1. Ham Petrol ve Doğalgaz Krizi

2011 yılı itibarıyla enerji piyasalarında ham petrolün varil fiyatının 100 ila

150 dolar civarında seyrettiği görülmektedir. Özellikle ABD‟nin Irak iĢgali ile

birlikte doğalgaz ve ham petrol fiyatlarında çeĢitli dalgalanmalar giderek artmakta ve

yeni dalgalanmaların beklentisi sürekli vardır. Bu durum içerisinde geliĢmekte olan

ülkeler ile enerji bağımlısı ve fakiri olan Türkiye, AB ülkeleri ve uzak doğu ülkeleri

için çok büyük ekonomik ve siyasal riskleri barındırmaktadır. Rusya Federasyonu ve

Ġran gibi ülkelerin batıya yönelik sert açıklamaları fiyatların yükseliĢini adeta

tetiklemektedir. Dahası ham petrol ve doğalgaz piyasasında yaĢanabilecek bir kriz

enerjiye bağımlı ülkelerin elini kolunu belirli bazı politikalarda açıklama

yapmalarında ya da tutum almalarında bağlamaktadır. Bu sebepten enerji konusu

artık sadece ekonomik ve siyasal bir sorun olmaktan çoktan çıkmıĢtır ve adeta ulusal

ve uluslararası bir güvenlik meselesi olmuĢtur. Ayrıca Libya‟da Muammer

Kaddafi‟nin isyandan önce ham petrol fiyatlarının dolar kuruna göre değil de altına

göre olması teklifi dıĢ güçlerin yönetimi devirmesine en önemli sebep olduğu iddia

edilmesi ise gerçeklik payına sahip olması muhtemeldir.150

Dünyada bilinen en

önemli enerji kaynakları olarak ham petrol ve doğalgaz Ģu an ki hayatın milyonlarca

yıl öncesinde yeryüzünde kara ve okyanuslarda bulunan hayvan ve bitki

organizmalarının, deprem ve volkanik oluĢumlar ile yer altında kalması ve çok

yüksek basınç ve sıcaklık etkisi ile kimyasal değiĢim geçirerek oluĢtuğu

bilinmektedir.151

Böyle bir gerçek ile birlikte yüzlerce milyon yılda oluĢan bu

kaynakların ortalama 300 yıl gibi bir zamanda tüketilmesi ise doğalgaz ve petrolde

yaĢanacak krizin en büyük sebepleri arasında yer almaktadır. Enerji krizini

tetikleyecek bir baĢka unsur ise Rusya Federasyonu ve Ġran‟ın baĢta AB ülkelerine ve

Türkiye‟ye tam olarak güven vermemeleridir.

150

Selin Palandöken, “Eminim Libya Olmak Ġstersiniz”, 23 Ekim 2011, EriĢim:

http://www.akfikir.com/eminim-libyada-olmak-isterdiniz-makale,507.html 151

Celalettin Yavuz, “Küresel Felaket-Enerji Güvenliği Ġkilemi ve Milli Güvenlik” isimli

makalesinden

Abdurrahman Satman, Dünyada Enerji Kaynakları, Türkiye‟de Enerji ve Kalkınma Sempozyumu,

(Editör: Atilla Sandıklı, Hasret ikici Bilgin), Tasam Yayınları, Ġstanbul, 2006, s.47.

EriĢim: http://www.turksam.org/tr/yazdir1996.html

52

Muhtemel enerji krizlerinden daha az etkilenmek için AB‟nin enerji

yelpazesini çeĢitlendirme gayretinde olduğu Nabucco gibi projeler ile daha da

belirginleĢmiĢtir.152

Bu çerçevede Ortadoğu‟daki enerji kaynaklarının AB‟ye güvenli

bir Ģekilde ulaĢtırılması enerji krizlerine çözüm olarak görülmektedir.

1.7.2. Enerji Krizi

ABD gibi büyük aktör ve güçlerin enerji bölgelerinde ve piyasalarında

izlediği politikaların gelecekte enerji krizlerinin yaĢanmasına sebep olacağı kesindir.

Zira enerji kaynaklarının çok sınırlı kalması mücadelenin tetikleyicisi olacaktır.

Ayrıca Ġran ve Kuzey Kore gibi geliĢmekte olan devletlerin nükleer enerji faaliyetleri

ve izleyecekleri stratejiler enerji piyasalarında dalgalanmalara gebe olarak

görülmektedir. Bu kaynakların ham petrol ve doğal gaz piyasalarını etkilemesi

muhtemeldir. Ayrıca piyasalarda gerekli düzenlemeler yapılmaz ise enerji arz

güvenliği ve sürdürülebilirliğinin uluslararası alanda büyük bir tehlike ile karĢı

karĢıya kalacağı Ģeklinde yorumlar yapılmaktadır. Özellikle yeterli kaynağı

bulunmayan Fransa, Almanya ve Ġspanya gibi ülkeler enerjilerini sağlayabilmek için

her Ģeyi göze almaya hazırdırlar.153

2006 yılı kıĢ aylarında Rusya Federasyonu‟nun

doğalgazı kesmesiyle Avrupa enerji piyasalarında siyasi krizlere sebep olmuĢtur.154

Ayrıca yeri geldiğinde petrol ve doğalgaz kaynaklarının diğer ülkelere karĢı caydırıcı

ve cezalandırıcı güç olarak kullanıldığı görülmektedir. Enerji krizi ve enerji

güvenliği kavramları birbiri ile çok yakın etkileĢime sahiptir. Enerjide yaĢanacak en

ufak bir kriz güvenliği direkt olarak etkileyecektir.

152

Türkiye Avrupa Vakfı Ġnternet Sitesi, “AB Nabucco‟yu Hızlandırmak Ġstiyor”, EriĢim:

http://www.turkiyeavrupavakfi.org/index.php/genel-haberler/2923-dogal-gaz.html 153

M. Hakan Keskin, “GeniĢleme ve DerinleĢme Süreçlerinde Avrupa Birliği Enerji Politikaları”,

Stratejik AraĢtırmalar Dergisi, sayı:9 ġubat 2007 yıl:5, Genel Kurmay Askerî Tarih ve Stratejik

Etüt BaĢkanlığı Yayınları, Genel Kurmay Basımevi, Ankara, s.84–85. EriĢim:

http://www.tsk.tr/SAREM/Dergiler/2007/sad9.pdf 154

Arzu Yorkan, “Avrupa Birliği‟nin Enerji Politikası…”, s. 27.

53

1.8. ENERJĠ HUKUKU

Dünyadaki enerji alanında yaĢanan hızlı geliĢmeler bu alanda bir hukukun

oluĢmasının zorunluluğunu beraberinde getirmiĢtir. Dünya genelinde enerji olan

ihtiyaç her geçen gün büyük hızla artmaktadır. BaĢta ham petrol ve doğalgaz olmak

üzere diğer enerji kaynaklarının değerlendirilmesi bu alanda belirli anlaĢmaların da

yapılmasını zorunlu hale getirmiĢtir. Enerji alanında belirli kurallar uygulanmaktadır.

Fakat enerji sektörü için ayrı bir kurallar bütünü oluĢturulması meydana gelebilecek

sorunların çözümünde daha etkili olacağı kesindir.155

Uluslararası boyutta

çıkabilecek enerji sorunlarının hukuk olarak çözüme kavuĢturulması ülkelerin enerji

güvenliğini de ilgilendiren bir boyutu olduğu için enerji konusunda hukuk mevzuatı

oluĢturulması zorunlu hale geldiği açıktır.156

Enerji hukuku konusu incelendiğinde

farklı mevzuatlar ortaya çıkmaktadır. Bunların en baĢında petrol ve doğal gaz

kaynaklarının çıkarılması gelmektedir. Ayrıca enerji kuruluĢlarının birbirleri

arasındaki rekabet dikkat çekmektedir. Dahası ülkeler ve Ģirketler arasında da farklı

sorunlar ortaya çıkmaktadır. Enerji kaynaklarının ihracatı ve ithalatı, gerekli lisanslar

ve izinler enerji hukukunun en temel konularını oluĢturmaktadır.157

Enerji kaynakları

olan baĢta ham petrol ve doğalgaz ve nükleer gibi kaynakların doğa ve çevre ile

uyumlu, rekabet edilebilir kamu ve özel sektör politikalarına uygun ayrıca ulusal ve

uluslararası iliĢkilerdeki etkileri açısından enerji hukukunun geliĢmesi ve

uygulanması zorunlu hale gelmiĢtir. Bu zorunluluğun geliĢim sürecinde

sürdürülebilir, güvenli ve maliyetli düĢük enerji politikalarının uygulanmasının

hayati önemi çok büyük etki taĢımaktadır. Enerji hukukunun geliĢmesinde çevre

konularından ticaretin yapıldığı ülkelere kadar pek çok konunun dâhil edildiği

görülmektedir.158

YaĢanan bütün geliĢmeler uluslar arası geçerliğe sahip enerji

hukukunun oluĢturulmasını zorunlu hale getirmiĢtir.

155

Enerji Hukuku Ġnternet sitesi, EriĢim: http://www.enerjihukuku.com/, 20 Kasım 2011. 156

“Enerji Hukuku Ġnternet sitesi…” 157

Leyla Melike Koçgündüz, “Hazar Bölgesi Enerji Politikaları”, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans

Tezi, Abant Ġzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası ĠliĢkiler Anabilim Dalı,

Bolu, Mayıs 2009, s. 15. EriĢim: http://tez2.yok.gov.tr/ 158

Enerji Hukuku AraĢtırma Enstitüsü Ġnternet Sayfası, EriĢim: http://www.ehae.org.tr/

54

1.9. ENERJĠ MÜCADELESĠ VE TÜRKĠYE

Dünyada insanoğlu var olduğundan beri enerjiye ihtiyaç duyduğu ve onu elde

edebilmek için hep mücadele verdiği anlatılmaktadır. Enerji temini içinde en önemli

savaĢ uluslararası alanda kömürü de geride bırakarak ham petrol ve doğalgazda

verilmektedir. Bununla birlikte petrol 20. yüzyılın özellikle ikinci yarısından itibaren

benzinli ve dizel motorların yaygın bir Ģekilde ulaĢımdan ağır sanayiye kadar birçok

alanda kullanılmaya baĢlaması ile dünya enerji tüketimi içinde giderek artan bir

öneme sahip olmuĢtur. Doğalgaz da ham petrol gibi taĢınmasının kolay olması ve

daha da çevreci olması ile birlikte önemli hala geldiği bilinmektedir. ĠĢte bu noktadan

itibaren ham petrol ve doğalgazın ihtiyacı olan endüstri geliĢimini tamamlamıĢ

ülkelerde bulunmaması bu kaynakların Ortadoğu coğrafyasındaki geliĢmemiĢ ya da

geliĢmekte olan ülkelerde bulunması çatıĢmayı ve mücadeleyi beraberinde

getirmektedir.

Dünyadaki güç mücadeleleri içinde de Ortadoğu bölgesi hep siyasi

belirsizliklerin olması ile ve içerdiği zengin ham petrol zenginlikleri açısından yirmi

birinci yüzyılın enerji üretiminin odak noktası olarak güçlü ülkelerin ve ulus üstü

aktörlerin hamle alanları olmuĢtur. Bununla birlikte ülkeler bazında bakıldığında

Ortadoğu Bölgesinde devlet yapısı olarak en belirgin olarak ve siyasal güç sahibi

ülke Türkiye‟dir. Türkiye Türk Cumhuriyetleri ayrıca Irak, Ġran gibi Arap ülkeleriyle

olan kültürel ve ekonomik iliĢkileriyle geçmiĢten geleceğe sürekli etkileĢim ve

iletiĢim halinde olmaya devam etmektedir. ĠĢte tam bu noktada Türkiye uluslararası

enerji mücadelesinin tam ortasında yer almaya çalıĢmaktadır. Ortadoğu

coğrafyasında bulunan zengin ham petrol ve doğalgaz kaynaklarının geliĢmiĢ batı ve

uluslararası piyasalara taĢınmasında projelendirilen yollar bağlamında büyük

mücadele yaĢanmaktadır. Bu hususta baĢta ABD, Ġngiltere, AB ülkeleri, Rusya

Federasyonu, Çin, Ġran ve diğer aktörler arasındaki enerji rekabeti hızla devam

etmektedir. Bu durum neticesinde Türkiye‟nin bu kaynakların dağıtımı bakımından

üretim ve tüketim piyasaları arasında enerji koridorunun kilit ve merkez ülkesi

durumuna gelmesi beklenmektedir.159

159

Gökhan Özkan, “Türkiye‟nin Orta Asya ve Kafkasya‟daki Bölgesel Politikasında Enerji

Güvenliği”, Gazi Akademik BakıĢ, Cilt:4, sayı:7, Ankara, KıĢ 2010, s.17. EriĢim:

http://asosindex.com/journal-article-fulltext?id=9978&part=1

55

Enerji ham petrol ve doğalgazın keĢfedildiğinden bugüne kadar uluslararası

iliĢkileri farklı Ģekillerde etkilemiĢ, enerji kaynaklarını kontrol altına almak için

yapılan savaĢlar, güçlü devletlerin arasında enerji deposu olan Ortadoğu üzerindeki

çekiĢmeler dünya politikasının gündemini meĢgul etmiĢ ve Türkiye bu mücadelenin

ne yazık ki zorunlu olarak tam ortasında kalmıĢtır. Uluslararası alanda güç

dengelerinde enerjiden kaynaklanan köklü bir biçimde değiĢmeler olması Türkiye‟yi

pek çok yönden etkilemiĢ, ekonomik sıkıntılardan çeĢitli krizlere kadar pek çok

önemli olay Türkiye‟de derinden hissedilmiĢtir. Ortadoğu Bölgesinde, enerji

kaynakları üzerine yaĢanan uluslararası mücadeleler gelecek dönemlerde de devam

edecek ve dünyanın yeniden Ģekillendirilmesinde temel faktör olacağı kesin

gözüktüğünden Türkiye bu mücadeleden etkilenmeye devam edecektir.

Türkiye bu mücadelelerin tam ortasında Ortadoğu coğrafyası ile AB ülkeleri

arasında bulunmaktadır. Ayrıca ABD ve Rusya Federasyonunun uyguladığı diğer

politikalar bir tarafa enerji politikalarından Türkiye nasibi almıĢ bulunmaktadır.

Hatta bu politikalın etkileri Türkiye içerisinde hala hissedilmekte ve hissedilmesine

devam edileceği belirtilmektedir. Türkiye yaĢanan uluslararası enerji çekiĢmelerinde,

enerji kaynaklarının bulunduğu bölgelerin paylaĢımında uzunca bir süre pasif kalmıĢ

ve uygulanan politikalarda terörden iç karıĢıklığa kadar hep etkilenmiĢ ve en ufak bir

müdahalesi bile söz konusu olamamıĢtır. ĠĢte bu mücadele içinde Türkiye artık kendi

rolünü kendisi belirlemek istemektedir. Enerji kaderini Rusya Federasyonu gibi Ġran

gibi ülkelerin elinden kurtarıp kendisi çizmek arzusunda olduğu artık hissedilmeye

baĢlandığı görülmektedir. Ayrıca enternasyonal petrol Ģirketlerinin kendi içinde söz

üstünlüğünü bitirmeyi de amaçlamaktadır. Tüm bunlar Türkiye‟nin uluslararası

enerji mücadelesinde kendisine belirlediği politikalar çerçevesinde

gerçekleĢtirilmektedir.

56

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

ORTADOĞU COĞRAFYASINDAKĠ ENERJĠ KAYNAKLARI

Ham petrol ve doğalgaz enerji kaynakları sahip oldukları stratejik önem

sayesinde yirmi birinci yüzyılda uluslararası alanda dünya siyasetini belirleyen en

önemli etmenlerden ve parametrelerden biri haline gelmiĢtir. SanayileĢmiĢ ve

geliĢmiĢ ülkeler ve aktörler açısından, özelikle ABD, Rusya Federasyonu ve Avrupa

Ülkeleri için Ortadoğu coğrafyasında bulunan enerji kaynaklarının elde edilmesi ve

güvenliğinin sağlanması, vazgeçilmez hayati önem arz eden hedeflerdir. Ayrıca

Ortadoğu‟daki bu yarıĢa Çin ve Kanada gibi ülkeler de dâhil olmuĢ ve baĢka ülkeler

de bu yarıĢa katılma gayretine girmiĢtir. Fakat enerji mücadelesinde ön planda

gözükme çabaları zamanın Ģartlarına göre el değiĢtirmiĢtir. Bu çerçevede enerji

kaynaklarının bu ülkelere arzu edilen ölçüde taĢınması ve ulaĢtırılması da çok önemli

hale gelmiĢtir. ĠĢte bu noktada Ortadoğu coğrafyası sahip olduğu enerji kaynakları

sebebi ile büyük güçlerin ve aktörlerin hareket alanı olmuĢtur.

Literatürde Ortadoğu coğrafyasının merkezinde Irak ve Ġran‟ın yer aldığı

görülmektedir. Ortadoğu‟nun merkezini Basra Körfezi etrafındaki alan

oluĢturmaktadır. Bu coğrafyaya uluslararası iliĢkiler terminolojisinde uzmanlar

tarafından ayrıca “Güney Batı Asya” ismi de kullanılmaktadır. Bölgenin sınırları

literatürde tam olarak kesinleĢtirilmese de aslında u merkez etrafından ve petrolün

doğalgazın yoğun olarak bulunduğu bölgeler ifade edilmektedir.160

GeçmiĢ tarihten

bu zamana kadar Ortadoğu toprakları kurulmuĢ devletleri doğudan batıya uzanan

baharat ve ipek ticaretinin ana güzergâhlarının yollarının bulunduğu kesiĢtiği çok

hassas bir bölge konumunda yer almaktadır. Dünyada bulunan en zengin stratejik

özellikteki ham petrol ve doğalgaz kaynaklarının keĢfedilmesi ile bu coğrafya

uluslararası iliĢkiler alanında daha da kıymetli hale gelmiĢtir. Enerji kaynaklarının

egemenliğine dayalı bir siyasi anlayıĢın zorunluluğu dünya siyasetine yerleĢmesi ile

Irak bölgesindeki Basra Körfezi‟nde zengin ham petrol rezervlerinin olduğu

anlaĢılınca, Ortadoğu‟nun ekonomik ve siyasal durumunun önemi daha da

artmıĢtır.161

160

Tayyar Arı, “Irak Ġran …”, s.93. 161

Hayati Doğanay, Selçuk Hayli, “Irak’ın BaĢlıca Coğrafi Özellikleri…” s. 3.

57

Sovyetler Birliği‟nin dağılması ve yeni cumhuriyetlerin ortaya çıkması ile

ayrıca yaĢanan Körfez SavaĢı ve Irak‟ın iĢgaliyle bütün dikkatler bölgeye

yönelmiĢtir. Sovyetler Birliği‟nin dağılmasının ardından beliren güç boĢluğu nedeni

ile Ortadoğu bölgesinde yer alan ham petrol ve doğalgaz rezervleri bölgede

ekonomik güç mücadelesinin baĢlamasında birinci derecede etkili olmuĢtur.162

Arap

baharı diye adlandırılan 2011 yılında bölge ülkelerinde baĢ gösteren halk isyanları

tüm dünyanın dikkatini Ortadoğu‟ya çevirmiĢtir. Özellikle bu bölgede belirgin bir

güce sahip tek bir ülkenin bile bulunamaması hep dıĢ güçlerin doğrudan veya dolaylı

olarak bu bölgeye müdahalesini gerektirdiği düĢünülmüĢ hem de kolaylaĢtırmıĢtır.

YaĢanan Ġran ve Irak savaĢı, Irak‟ın Kuveyt‟i iĢgali, demokrasi getirme çabaları bu

süreçte birer bahane olarak kullanılmıĢ, binlerce kilometre uzaklıktaki Ġngiltere‟den

ABD‟ye kadar pek çok güç bu bölgeyi Ģekillendirmeye çalıĢmıĢtır. Ayrıca bu

bölgeye yakın Libya‟ya müdahale Rusya Devlet BaĢkanı Putin‟e göre zengin enerji

kaynaklarının kontrolünü kimseye kaptırmamak ve Batılı ülkelerin çıkarları

içindir.163

Ortadoğu coğrafyası uluslararası alanda sahip oldukları zengin enerji ve

hammadde kaynakları ile birlikte iĢlenmektedir.

2.1. BÖLGE ÖZELLĠKLERĠ

Uluslararası iliĢkiler alanında Ortadoğu coğrafyası için yapılan çalıĢmalar

bölgenin özelliklerini ortaya koymaktadır. Ortadoğu coğrafyası sahip olduğu

özellikleriyle dünyanın gözünü diktiği bölge olmuĢtur.164

Sovyetler Birliği‟nin

yıkılması ile birlikte baĢlayan süreçte daha doğrusu farklı ülkelere ayrılması ile

Hazar bölgesini içine alan Kafkaslar ve Ortadoğu ülkeleri, ya da daha genel

tanımıyla Avrasya, Batılı güçlü devletlerin özellikle Amerika BirleĢik Devletleri gibi

ülkelerin ilgi odağı haline gelen bölge olmuĢtur.165

162

Hayati Doğanay, Selçuk Hayli, Irak’ın BaĢlıca Coğrafi Özellikleri ve Petrol Yatakları, s.2.

Elektronik makale. EriĢim (01.10.2011)

http://perweb.firat.edu.tr/personel/yayinlar/fua_299/299_19111.pdf 163

Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Resmi Ġnternet Sitesi, “Putin‟den Libya ÇıkıĢı”, 27 Nisan

2011, EriĢim: http://www.trt.net.tr/haber/HaberDetay.aspx?HaberKodu=b1b3bffc-5896-48e3-9834-

6ef6c98f7e8c, 21 Ocak 2012. 164

Mustafa Kibaroğlu, “Enerji Kaynakları ve UlaĢım Yollarının Uluslararası Güvenliğe Etkileri”,

Dünya ve Türkiye’deki Enerji ve Su Kaynaklarının, Ulusal ve Uluslararası Güvenliğe Etkileri,

15–16 Ocak 2004, Ġstanbul, Harp Akademileri Basım Evi, 2004, s.205. 165

Mustafa Kibaroğlu, “Enerji Kaynakları …”, s. 205.

58

Bölge özelliklerine bakıldığında batının Ortadoğu‟ya ve ülkelerine olan

ilgisinin yeni bir hadise olmadığı dikkat çekmektedir. Bu bölge hep batının ve

uluslararası kuruluĢ ve güçlerin sürekli projeler geliĢtirdiği coğrafya olmuĢtur.

Birçok farklı faktörler niçin bu bölgeyi önemli hale getirdiğine dair

sıralanabilmektedir. Doğanaya‟a göre hiç kuĢkusuz bölgedeki zengin madenler ve

özellikle geniĢ bir coğrafyaya yayılmıĢ bulunan zengin ham petrol ve doğalgaz

yatakları en önde gelmektedirler. Söz konusu zenginliklerin gerçek boyutları bugün

için halen çok tam olarak bilinmemektedir. Batılı devletler tarafından bölge

ülkelerine yönelik izlenen temel politikalar da Türkiye dıĢ politikasına da uygunluğu

hep gündemdedir. Türkiye ülke olarak bu coğrafyada kendisine düĢen söz hakkını

elinde bulundurma gayretindedir.166

Ortadoğu coğrafyası uluslararası güvenliği tehdit

eden pek çok unsuru içerisinde barındırdığı belirtilmektedir. Bölgenin istikrarsız

kırılgan ve çatıĢmalı yapısı birbirinden farklı riskleri ortaya çıkarmaktadır.167

Bölgedeki mevcut ortam batı tarafından sürekli olarak bir tehdit algılanmaktadır.

Dünyanın diğer bölgelerinden farklı olarak bu algının sebebi olarak zengin

hammadde ve enerji kaynaklarının paylaĢımı gösterilmektedir.

Dünya ham petrol rezervinin üçte ikisine sahip olan Ortadoğu büyük güçlerin

tarihten gelen böl parçala ve yönet politikalarına maruz kalmıĢ durumdadır.

Kendisini biraz güçlü görmeye baĢlayan bölge ülkelerinin hırsı da bu politikaları

uygulayanların ekmeğine yağ sürmektedir. Bölge ülkelerinin aralarındaki

uyuĢmazlılar ve çekiĢmeler istikrarsız ortamın devam etmesine neden olmaktadır. Bu

sebeple Ortadoğu‟nun en belirgin özelliği olarak istikrarsızlık ön plana

çıkmaktadır.168

Ortadoğu coğrafyası dünyanın en zengin hammadde ve enerji kaynaklarına

sahip olma özelliğinden dolayı Batılı güçler tarafından süratle demokrasi ve insan

hakları getirme çabaları ve gayretleri görülmektedir.169

Çok enteresandır ki

166

Hayati Doğanay, Selçuk Hayli, “Irak‟ın BaĢlıca Coğrafi Özellikleri ve Petrol Yatakları”, s.2.

http://perweb.firat.edu.tr/personel/yayinlar/fua_299/299_19111.pdf. 167

Gamze GüngörmüĢ Kona, “Ortadoğu‟da Güvenlik Algılaması ve Dâhili Risk Faktörlerinin Etkisi”,

Akdeniz Ġktisadi Ġdari Bilimler Fakültesi Dergisi sayı:8, yıl: 2004, s. 113. EriĢim:

http://asosindex.com/journal-article-fulltext?id=2844&part=1 168

Hakan Cirit, “Sınırı AĢan Sular ve Türkiye”, Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu

Hukuku Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Diyarbakır, 2007, s.106. 169

Sait Yılmaz, “Ortadoğu‟ya Demokrasi Getirmek”, EriĢim:

http://www.kenancelik.com/documents/s5MAKALE_53.doc.pdf, 12 Ocak 2012, s. 71.

59

Avrupa‟nın göbeğinde enerji ve hammadde kaynakları bakımından kayda değer bir

zenginliği bulunmayan Balkanlar‟daki ülkelerde yaĢanan benzer hatta daha vahim

süreçte aynı Batılı ülkelerin tutumları çok farklı olmuĢtur. Ayrıca bu bölgede

yaĢanan katliamlar ve insanlık suçları bir ülke içerisinde meydana gelen politik ve

siyasi çekiĢme olarak algılanmıĢtır. Özelikle bu durum Afrika ülkesi olan Mısır‟da ve

Libya‟da yaĢanan geliĢmeler onlarca yıllık iktidarların bir anda yok edilmesi

çerçevesinde daha iyi anlaĢılmaktadır. NATO gibi ulus üstü kuruluĢlar ile Fransa gibi

ülkelerin Libya‟yı günlerce bombalaması hiç Ģüphesiz halka demokrasi getirmek için

değildir. Balkanlarda büyük insanlık katliamı gerçekleĢtirenler Avrupa Ülkelerinde

uzunca bir süre yakalanamazken Libya lideri Kaddafi‟nin linç edilerek öldürülmesi

bu bölgenin durumunu anlatmak için bir örnektir.

2.1.1. Ortadoğu’da ĠĢgaller ve SavaĢlar

Ortadoğu coğrafyası uluslararası gündemde sürekli olarak sahne olduğu

iĢgaller ve savaĢlar ile anılmaktadır. Dünyanın diğer bölgelerinden farklı olarak bu

bölgede yaĢanan yakın zamandaki savaĢ ve iĢgallerin kaynağında hep zengin enerji

kaynakları var olduğu belirtilmektedir. Ortadoğu‟da enerji kaynakları açsısından

dünyanın en zengin ham petrol kaynaklarına sahip olan Irak‟ın yaĢadığı savaĢ ve

iĢgallerin sebebi petrol yataklarını ve bu petrolün sevkiyatını kontrol edebilmek

olarak gösterilmektedir. ABD‟nin Irak‟ı iĢgalinde enerji kaynağı ham petrolün asıl

sebep olduğu uzmanların yorumlarından direkt anlaĢılmaktadır.170

Ortadoğu

coğrafyasında Irak lideri Saddam Hüseyin‟in Kuveyt‟i iĢgali sonrasında ABD‟nin

Irak‟a müdahalesi hep zengin petrol rezervleri üzerine geliĢen olaylar olarak

değerlendirilmektedir. ABD‟nin Irak‟a askeri müdahale yapıp Saddam Hüseyin

rejimini yok etmesinde petrol kaynaklarını kontrol ile doğrudan bağlantılı olduğu ile

ilgili birçok destek ve kanıt bulunmaktadır.171

Müdahalenin aslında dünya

güvenliğine bir tehdit olarak görülen kitle imha ve nükleer silahların Irak‟ta

bulunduğu sebebi ile gerçekleĢtiği iddia edilmesine rağmen kesin olarak

ispatlanabilmiĢ değildir.

170

Sinan Oğan, “Türkiye‟nin Bölgesel Enerji Güvenliğinde Yeri ve Rolü”, Enerji Enstitüsü, 21 Aralık

2009, EriĢim, 20.04.2011: http://www.turksam.org/tr/a1884.html 171

M. Hakan Keskin, “Stratejik Açıdan AB Enerji Politikası ve Uluslararası Güvenlik Sistemine

Etkisi”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü AB Anabilim Dalı Doktora Tezi s.304.

60

Ortadoğu‟daki iĢgallerin gelecek yıllarda neler getireceği henüz netlik

kazanmıĢ gözükmemektedir. ABD‟nin özellikle soğuk savaĢ sonrası ortaya çıkardığı

“Önleyici VuruĢ” politikası uluslararası hukukun hiçe sayılıp yok edildiği Ģeklinde

yorumlanmaktadır. Ayrıca bu anlayıĢın Ortadoğu ile sınırlı kalmayacağı, enerji ve

hammadde olan her yere uygulanacağı belirtilmektedir. ABD‟nin “Yeniden ĠĢgal”

politikası ekonomik çıkarlarının enerjiyi kontrol altına alma çabası olarak

görülmektedir.172

Bu çerçevede bölge sürekli olarak iĢgal ve savaĢlara sahne

olabilecek konumdadır.

2.1.2. Ortadoğu’da Enerji ve SavaĢlar

Ortadoğu coğrafyasının isimlendirilmesi Ġkinci Dünya SavaĢından sonraki

dönemde Avrupa‟ya olan uzaklığına göre yapılmıĢtır. Bu bölge 12 Arap ülkesi ve

ayrıca Ġsrail‟den oluĢmaktadır. Bölgenin yüzölçümü ise yaklaĢık olarak 6 milyon 420

bin kilometre kare olarak hesaplanmıĢtır.173

Bu bölgenin dünya gündemini meĢgul

eden en önemli özelliği dünyanın en zengin ham petrol yataklarına sahip olmasıdır.

Ayrıca bölgede belirgin ve istikrarlı bir gücün bulunmayıĢı ve ülkelerin birbirleri

arasındaki siyasi çekiĢmeleri hep savaĢlar ile neticelenmektedir. Bu savaĢların arka

planındaki en önemli gerçek hiç Ģüphesiz enerji kaynaklarıdır. Aslında bu bölgenin

stratejik öneminin olmasında ilk olarak zengin suyollarına sahip olması öncülük

etmiĢtir. 20. ve 21. yüzyılda hızlı teknolojik geliĢmeler ile paralel olarak enerji

kaynaklarının öneminin uluslararası alanda belirginleĢmesi ile bu bölge gücün odağı

ve oyun sahnesi haline dönüĢüvermiĢtir.174

Bu oyunun enerji kaynakları olan ham

petrol ve doğalgaz eksenli olduğu açıkça görülebilmektedir.

Uluslararası alanda küresel güvenlik sistemlerinde çeĢitli nedenlerle SavaĢ ve

Ortadoğu terimleri birlikte anılmakta ve bu kritik bölge savaĢlara sahne olan bir

coğrafya olarak iĢlenmekte olduğu görülmektedir. Tabii ki savaĢlar ile gündemde

sürekli olarak var olan bu bölgenin çok stratejik önemi, sahip olduğu ham petrol ve

doğal gaz rezervlerine küresel aktörlerin ve güçlerin ilgisinden kaynaklanmaktadır.

172

Mete Çubukçu, “Ortadoğu‟nun Yeniden ĠĢgali”, Kalkedon Yayıncılık, Ġstanbul, 2006.

EriĢim: http://www.nadirkitap.com/ortadogu-nun-yeniden-isgali-mete-cubukcu-kitap517261.html 173

Mehmet Tomanbay, Dünya Su Bütçesi ve Ortadoğu Gerçeği, Birinci Baskı, Gazi Büro Yayınları,

1998. s.75. 174

Ġzzetin Önder, “Ortadoğu Ülkeleri ve Türkiye”, Derleyen: Sabahattin ġen, Su Sorunu, Türkiye ve

Ortadoğu, Birinci Baskı, Bağlam Yayınları, Ġstanbul, 1993. s.22.

61

Ham petrolün bulunması ve kullanılması ile bu bölgedeki ilk sıcak

çatıĢmalarda baĢ göstermeye baĢlaması aynı zaman dilimlerine denk gelmektedir.

Ortadoğu ham petrolü ticari olarak batılı ülkeler tarafından ilk defa kullanılmaya

baĢlanması çatıĢmaların reaksiyon hızını artırmıĢtır. Sırasıyla Ġran, Irak, Arabistan‟da

yeni büyük petrol yatakları bulunması ve böylece Ortadoğu‟nun ham petrol üreten

bölgelerden biri olması enerji ve savaĢ birlikteliği getirmiĢtir.175

2.1.3. Ortadoğu ve Uluslararası Güvenlik

Ortadoğu ülkeleri ve bölgesi uluslararası güvelik kavramı ile araĢtırmalarda

sürekli olarak beraber iĢlendiği görülmektedir. Ortadoğu‟da var olan pek çok

unsurun, uluslararası güvenlik açısından büyük riskler barındırdığı

değerlendirilmektedir. Bu bölgenin mevcut siyasi yapısından barındırdığı ülkelerden

Ġran‟ın nükleer çalıĢma faaliyetlerine kadar pek çok konu uluslararası güvenlik

açıĢından tehdit olarak algılanmaktadır. Örnek olarak bazı ülkelerin El-Kaide gibi

örgütlere doğrudan ve dolaylı yollardan sağladığı imkânlar bunlardan birisidir.

Ayrıca ABD ve ulus üstü kuruluĢların terör örgütü olarak gördüğü gruplar

bazılarınca kurtuluĢ savaĢçıları olarak algılanmaktadır. Diğer bir yandansa

Türkiye‟nin 30 yıldır hem ulusal hem de uluslararası boyutta büyük sıkıntılar çektiği

terör örgütü PKK‟nın bazı güçler tarafından tam olarak terörist grup sayılmaması

dikkat çekicidir. Bütün bunlar ıĢığında Ortadoğu coğrafyası ulusal güvenliği

derinden etkilemektedir.

Ortadoğu coğrafyasının ham petrolleri ve doğalgazı üzerinde söz sahibi

olabilmek enerjiyi arz eden ülkeler için uluslararası güvenlik açısından çok önemli

hale gelmiĢtir. Bu bölgede Osmanlı Dönemi‟nin bitmesiyle süreklilik arz eden

istikrarsızlık ve çeĢitli gruplar arasında çatıĢmalar baĢ göstermiĢtir. Bu durum

giderek daha da Ģiddetlenmektedir. Özellikle 1990 yılında Kuveyt‟in Irak tarafından

iĢgal edilmesiyle iyice hararetlenen süreçte bu bölgeye ABD gibi batılı güçlerin uzun

süre sonra uluslararası güvenlik bahanesi ile askeri müdahalesi için yeterli olacak en

önemli koz olduğu görülmektedir. Neticede Ortadoğu coğrafyasına yönelik

gerçekleĢtirilen uluslararası güçlerinin ve büyük aktörlerin operasyonlarının ve

175

M. Hakan Keskin, “Stratejik Açıdan AB Enerji Politikası…” s.301.

62

müdahalelerinin devam etmesinde bölgenin yaĢadığı dini, etnik ve kültürel

çatıĢmalar uzun yıllar devem edecek olması etkili olacaktır. Bu durum istikrarsızlığı

kalıcı kılacağından uluslararası güvenlikte doğal olarak etkilenecektir.

2.2. ORTADOĞU’NUN JEOPOLĠTĠK ÖNEMĠ

Jeopolitik kelime anlamı ile literatürde küresel ve bölgesel güçlerin belirli bir

bölgeye göre izlediği ve uyguladığı dıĢ politika ve siyaseti belirleyen stratejik

düĢüncenin coğrafyanın sahip olduğu unsurlara ve özelliklere dayandırılması

Ģeklinde tanımlanmaktadır. Uluslararası alanda devletlerin diğer ülkelere karĢı

siyasal davranıĢlarını ve iliĢkilerini mevcut bulunan coğrafi koĢullar, fiziksel Ģartlar,

unsurlar, özellikler, doğal yapılar ve mevcut bulunan güç dengeleri ıĢığında analiz

eden jeopolitik terimini ilk kez Ġsveçli bilim adamı Rudolf Kjellen kullanmıĢtır.176

Uluslararası iliĢkilerde gerçek durumu görebilmek için bazen dünya

haritasının incelenmesi gerektiği tavsiye edilmektedir. Bu bağlamda Ortadoğu‟nun

sınırlarının net olarak belirlenmediği ve duvarlarının çok kötü örüldüğü benzetmesi

yapılmaktadır. Ayrıca sınırlarını oluĢturan tuğlalardan birinin yerini değiĢtirmek

imkânsız derecede zor olduğu belirtilmektedir.177

Literatürde Ortadoğu kavramının

kültürel iliĢkileri bir kenarda ayrı tutularak yapılan değerlendirmelerde kapsadığı

alanların bir merkez bir referans noktası olduğu görülmektedir. Bu coğrafyanın en

belirgin özelliği “Afroavrasya” diye tabir edilen yer kürenin ana kıtasının birleĢtiği

nokta olması Ģeklinde yorumlanmaktadır.178

Ortadoğu bölgesinin ve ülkelerinin uluslararası iliĢkiler alanında sahip olduğu

jeopolitik önemini net olarak daha iyi anlayabilmek için öncelikle bu bölgenin

kapsadığı alanın ve tarihteki öneminin iyi bilinmesi gerektiği

değerlendirilmektedir.179

Ortadoğu coğrafyası tarihin en eski çağlarından bu zamana

kadar birçok imparatorluğun ve devletin kurulduğu ve zamanla yine birçok

imparatorluğun ve devlerin battığı bir bölge olarak anlatılmaktadır.

176

Mesut Hakkı CaĢın, “Türkiye‟nin Bölgesel Güç Olma DeğiĢkenleri ve Jeopolitik Etkenleri”

SAREM Seminer Bildirileri, Haziran 2002. s.2. 177

Ahmet Davutoğlu, Stratejik Derinlik Türkiye’nin Uluslararası Konumu, Küre Yayınları,

Ġstanbul, 2010, s.323. 178

Ahmet Davutoğlu, “Stratejik Derinlik …”, s.324. 179

Ahmet Davutoğlu, “Stratejik Derinlik …”, s.327.

63

Ortadoğu özellikle insanoğlunun ilk olarak tarih sahnesine çıktığı günden beri

hem dini hem de tarihsel kaynaklarda hep savaĢların ve mücadelenin yaĢandığı yer

olarak iĢlenmektedir. Çok önemli ticaret yollarının merkezi ve kesiĢme noktası

olmasından medeniyet beĢiği olmasına kadar bu bölgenin dünya döndükçe her zaman

hareketli ve hararetli olduğu görülmektedir. Bu özellik ise zaman içerisinde geliĢen

siyasi otorite boĢlukları da beraberinde getirmiĢ ve siyasi boĢluklarda bölgeyi

karĢılıklı olarak hararetli hale getirmiĢtir.

Neticede küresel güç ABD‟nin tarihinin en güçlüsü Selçuklu

Ġmparatorluğu‟na kadar bütün büyük güçler hâkimiyetini hep bu bölge üzerinden

kurmaya çalıĢmıĢ ve bu uğurda savaĢmıĢtır. Bu coğrafyanın kontrolünü eline

geçirerek kurulan her devlet dünya medeniyet merkezlerine siyasi, kültürel,

ekonomik ve askeri bakımdan direkt ve dolaylı etki edebilme kabiliyetine

kavuĢmuĢtur.180

Bu durum Ortadoğu coğrafyasının uluslararası iliĢkiler alanındaki

jeopolitik öneminin anlaĢılması bakımından uzmanlar tarafından sürekli olarak

değerlendirilmektedir. Uluslararası iliĢkiler disiplininde dünya çapında bir politika

belirleme gücüne sahip olan aktörlerin sahip olacakları menfaatleri ve avantajları en

üst seviyeye çıkarmaya çalıĢtıkları görülmektedir. Bu çerçevede aktörlerin belirlediği

stratejilerin dinamiği maksimum seviyede seyrettiği alan olarak Ortadoğu belirgin

olarak kendini göstermektedir.181

Bu coğrafyaya jeopolitik önem kazandıran baĢlıca

özellikler verimli topraklara sahip olmasının yanı sıra zengin kültürel içeriği, içinde

barındırdığı ülkelerin ve toplumların tarihsel etkileĢimi ve yirmi birinci yüzyılda

daha da dikkat çeken hammadde kaynakları ve dünyanın en zengin ham petrol ve

doğalgaz rezervleridir. Bu gerçekler ıĢığında bu coğrafyaya geliĢmiĢ ülkeler

tarafından uzun yıllar boyunca uluslararası arenada jeopolitik önemini hep koruyacak

gözü ile bakılmaktadır.

180

Yavuz Özdemir, “Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan‟ın Enerji Potansiyelleri ve

Politikaları”, Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi,

Ankara, 2007, s.3. 181

Ahmet Davutoğlu, “Stratejik Derinlik …”, s.341.

64

2.2.1. Jeopolitiğin Kaynağı

Uluslararası iliĢkiler alanında jeopolitik bilimi bir ülkenin coğrafi yapısının

özellikleri ile siyasi iliĢkilerinin etkileĢimi ve politik reaksiyonu olarak açıklandığı

görülmektedir. Bir ülkenin veya coğrafyanın jeopolitiğinin oluĢumunda zaman ile

birçok unsurun ve parametrenin etkili olduğu görülmektedir. Su gibi önemli doğal

kaynaklar her zaman belirleyici olmak ile birlikte ekonomik ve sosyal değerler ise

değiĢim gösterdiklerinden jeopolitiğe etkileri farklılık göstermektedir. Özellikle

soğuk savaĢın bitmesi ile uluslararası dengeler açısından izlenecek politikaların

belirlenmesinde jeopolitik kavramının çok önemli hale geldiği görülmektedir.182

Tarihin baĢladığı ilk zamanlardan beri fiziksel çevre Ģartları ile politik yapıların

birbiri ile olan iliĢkileri sürekli olarak incelenmektedir. Ancak ülke ve bölgelerin

sınırların net olarak belirlenmesi jeopolitik ve jeostratejik teorilerin geliĢmesini

mümkün hale getirmiĢtir.183

Ortadoğu bölgesine jeopolitik önemi kazandıran en

önemli etken verimli topraklara sahip olmanın yanı sıra dünyadaki ispatlanmıĢ en

zengin ham petrol ve doğalgaz yatakları olmuĢtur. Zenginlik açısından Amerika

kıtasında bulunan ham petrol yatakları da çok büyük öneme sahiptir. Fakat bu

bölgeye ABD ya da Kanada dıĢında bir ülkenin müdahale bir tarafa söz söylemesi

bile mevzu bahis değildir. Ortadoğu Bölgesi ise uzun yıllardan beri iç karıĢıklıkların

sürdüğü, otorite boĢluğunun olduğu ve bu durumun giderek devam edeceği kesin

olan bir konumdadır. Bu durum ise benzetme yapmak gerekirse yıllar önce ölmüĢ bir

babanın mirasını üvey yeğenlerin yetim torunlara söz hakkı tanımadan paylaĢması

gibidir. Bu kaynakların kontrolünü elinde bulunduran, söz hakkına sahip olan

devletler büyük kazançlar elde etmekte ve bugünün olduğu gibi geleceğinde

siyasetini ve gündemini belirlemektedirler.

182

Atilla Sandıklı, “Jeopolitik ve Türkiye-Riskler ve Fırsatlar”, Bilge Adamlar Stratejik AraĢtırmalar

Merkezi, BĠLGESAM Yayınları, Rapor no:27, Ġstanbul, Ocak 2011.

EriĢim: http://www.bilgesam.org/tr/images/stories/rapor/jeopolitikveturkiye.pdf 183

Ahmet Davutoğlu, Stratejik Derinlik Türkiye’nin Uluslararası Konumu, Küre Yayınları,

Ġstanbul, 2010, s.102.

65

2.2.2. Ortadoğu’ya Jeopolitik Kazandıran Unsurlar

Ortadoğu coğrafyası, baĢta zengin enerji kaynakları rezervleri olmak üzere

değiĢik kültür ve uygarlıkları içerisinde barındıran, geliĢmiĢlik ve geri kalmıĢlığın

birbirine geçtiği çatıĢma ve istikrarsızlığın hüküm sürdüğü bir yer olarak

anılmaktadır. Asya‟nın büyük bölümü ile Avrupa ve Afrika kıtalarının kilit noktası

olan çok hassas ve önemli bir coğrafya olarak uluslararası iliĢkiler disiplininde sahip

olduğu jeopolitik unsurlar ile göze çarpmaktadır.184

Bu bölgenin hangi sınırlara sahip

olduğu ise her ülkenin kendi çıkarına göre belirlendiği dikkat çekmektedir. Bernard

Lewis‟in tespitlerine göre Ortadoğu artık Rusya‟nın sahip olduğu toprakları da içine

alarak çok geniĢ bir alanı kapsadığı görülmektedir. Fakat 21. yüzyıl itibarıyla bu

bölge içine genellikle Türkiye, Irak, Suriye, Ġran, Afganistan, KKTC, GKRY ile

Arap ülkeleri dâhil edilmektedir. Diğer baĢka bir ifade ile üç kıtanın kesiĢtiği bölge

olarak görülmektedir. Ortadoğu coğrafyasına jeopolitik önem kazandıran unsurların

en baĢında ham petrol ve doğalgaz gelmektedir.185

Ayrıca Türkiye‟den doğan ve

bölgenin hayat kaynağı olan ırmaklar ve akarsuların bu bölgeden geçmesi de

uluslararası alanda sıklık ile değerlendirilen konuların baĢında yer almaktadır. Dahası

bölgede çok zengin hammadde ve maden yataklarının bulunması ise baĢka bir

boyutudur. Bunlarında ötesinde geçmiĢten gelen önemli ticaret yollarına sahip olması

ve enerji nakil hatlarının da bu bölgede olması Ortadoğu‟ya stratejik önem

kazandırmaktadır. Ortadoğu coğrafyası yaĢanabilir iklim özelliklerine sahip olma

bakımından coğrafyası ve yaĢam Ģartları incelenmeye değerdir. Tarım alanlarının çok

elveriĢli olması ve su kaynaklarının ulaĢılabilirliğinin kolay olması bu bölgeye

stratejik değer kattığı görülmektedir. Ayrıca dünyanın en zengin kültürüne sahip

olması ile tek tanrılı dinlerin doğduğu bölge Ortadoğu‟dur. Sadece coğrafi koĢullar

değerlendirilerek yapılan kıyaslamalarda bile bu bölgeden baĢka stratejik önemi fazla

olan bir baĢka yerin olmadığı belirtilmektedir.

184

Coğrafya Dünyası Ġnternet sitesi, EriĢim:http://www.cografya.gen.tr/siyasi/jeopolitik/ortadogu.htm,

20 Kasım 2011. 185

“Coğrafya Dünyası Ġnternet Sitesi…”

66

2.3. HAM PETROL VE DOĞAL GAZ YATAKLARI

Ortadoğu coğrafyası ham petrol ve doğalgaz yataklarının sahip olduğu

rezervlerin uluslararası alanda dikkatleri üzerinde toplayacak kadar çok olduğunun

keĢfi 1870‟li yıllarda Bakü‟de ilk rafinerilerin kurulmaya baĢlandığı 19. yüzyıla

rastlamaktadır.186

Ardından Irak bölgesinde dünyanın en verimli ham petrol yatakları

tespit edilmiĢtir.187

ġekil 2.3-1. Dünyadaki ĠspatlanmıĢ Petrol Kaynaklarının Coğrafi Dağılımı188

Yukarıdaki grafikten de anlaĢılacağı üzere Ortadoğu bölgesi tek baĢına

dünyadaki ispatlanmıĢ ham petrol rezervlerinin % 60 gibi çok büyük oranına sahip

olduğu görülmektedir.

186

Yüksel Yatar, “AB Enerji Politikası…”, s.97. 187

188

Zeliha Vural, “Hazar Havzası Enerji Kaynaklarının Uluslar arası Politikalardaki Yeri ve

Türkiye‟ye Etkisi”, Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslar Arası ĠliĢkiler Anabilim

Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2006, s.10.

EriĢim: www.acikarsiv.atilim.edu.tr/browse/168/180.pdf

67

2.3.1. Ham Petrol ve Doğalgaz Rezerv Tespiti

Bilimsel olarak dünyada yerkürede üzerinde veya içerisinde mevcut bulunan

herhangi bir madenin veya cevherin bulunduğu miktarın büyüklüğü terminolojide

“rezerv” olarak ifade edilmektedir.189

Yapılan jeolojik bilimsel çalıĢmalar sonucu

yerküredeki cevher veya enerji kaynakları rezervleri kanıtlanmıĢ, potansiyel ve

muhtemel olmak üzere üç kategoride değerlendirilip incelenmektedir. Her bir

kategoride, ham petrol ve doğalgazın hesaplanan miktarının olasılık değeri farklı

olmaktadır. Çünkü hata payları mevcuttur. Ham petrol endüstrisinde doğalgazdan

rezervlerinden farklı olarak yapılan hesaplar genelde kanıtlanmıĢ rezervler dikkate

alınarak yapılır. Ayrıca bulunan ham petrolün gravitesinin yüksek olması değerini ve

iĢlenilebilirliğini artırmaktadır. KanıtlanmıĢ rezerv jeolojik ve mühendislik

bilgilerinin ıĢığında, güncel ekonomik koĢullarda üretilebilir kaynaklar olarak

tanımlanmaktadır. Bu tür rezervlerde yapılan hesaplamalar % doksan gibi büyük

olasılıkla doğruluk payına sahiptir.190

Tabiî ki burada rezerv çalıĢmalarında

kullanılan teknolojinin önemi doğru tespitler yapabilmek açısından çok önemlidir.

Ayrıca maliyet hesabı rezerv tespitinde göz önünde tutulan unsurlardan biridir. Diğer

hammadde kaynaklarında da olduğu gibi ham petrol ve doğalgaz rezerv tespitinde

sadece zengin olması tek baĢına yeterli olmamaktadır. Diğer birçok unsur bu

kaynakların iĢletilmesinde devreye girmektedir.

Ham petrol rezervleri bulmaya yönelik Kıbrıs etrafında yapılan çalıĢmalar

dikkat çekmektedir. Ortadoğu‟ya yakın olan bu kilit adanın çevresinde özellikle

ABD ve AB rezerv arama faaliyetlerine büyük ilgi duymaktadır.191

Çünkü Kıbrıs-

Suriye-Lübnan-Ġsrail-Mısır hattı boyunca olan bölgede zengin doğalgaz ve ham

petrol yataklarının olduğu yönündeki açıklamalar rezerv tespitinin uluslararası

iliĢkiler bakımından ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuĢtur.

189

ÇağdaĢ Acar, Sevtaç Bülbül, Fevzi Gümrah, Çiğdem Metin, Mahmut Parlaktuna, Petrol ve

Doğalgaz, Ankara, ODTU Yayıncılık, 2007, s.30. 190

ÇağdaĢ Acar, Sevtaç Bülbül, Fevzi Gümrah, Çiğdem Metin, Mahmut Parlaktuna, Petrol ve

Doğalgaz, Ankara, ODTU Yayıncılık, 2007, s.38. 191

Ulvi Keser, “Jeostratejik ve Güvenlik Bağlamında Doğu Akdeniz ve Kıbrıs”, Birlik Dergisi

sayı:191 Ocak-ġubat-Mart 2011, Yerel Süreli Yayın, s.30. EriĢim:

http://www.tesud.org.tr/Shared/Birlik/fc904b09-2fd7-41fb-9d62-

9cb7801b9731/Download/Birlik_Sayi_191.pdf

68

2.3.2. Ham Petrol Rezervleri

Ortadoğu ülkeleri arasında Suudi Arabistan ve Irak sahip olduğu ham petrol

rezervleri bakımından dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer almaktadır. YaklaĢık

olarak 140 milyar ton yani bir trilyon varilin üzerinde olduğu tahmin edilen

iĢletilebilir dünya rezervlerinin yaklaĢık % onluk bir payının, Irak topraklarında

bulunduğu bilimsel olarak tespit edilmiĢtir. Buna göre Irak, Ortadoğu ülkelerinin

toplam ham petrol rezervlerinin yaklaĢık olarak % on beĢine sahip olarak dünyadaki

ikinci olarak tespit edilmiĢtir. Bu ülkeler arasında, Suudi Arabistan dünya ham petrol

rezervlerinin yaklaĢık olarak % 26‟ısına sahiptir. Suudi Arabistan, Ortadoğu‟nun ve

dünyanın ham petrol rezerv bakımından birinci zengin ülkesi durumundadır.192

Dünyadaki enerji kaynakları olan ham petrol ve doğalgazın % 60‟ından fazlası

Ortadoğu bölgesindeki ülkelerde yer aldığı bilimsel olarak ispatlanmıĢ durumdadır.

Diğer bölgeler, sırası ile % 12 Avrupa ve Asya kıtası arasındaki bölümler, % 10 ile

Afrika ve % 9 ile Güney Amerika coğrafyası Ģeklinde sıralanmaktadır.193

Burada çok

farklı bir ironi durum ortaya çıktığı gözlenmektedir. Ham petrol potansiyeline

bakıldığı zaman dünyadaki rezervlerin % 62 gibi çok büyük paya sahip olan

Ortadoğu ülkeleri, ham petrol tüketiminde sadece % 30‟luk paya sahipken % 5‟lik

rezerve sahip Kuzey Amerika kıtasındaki ülkeler ise % tüketimde dünyada % 17‟lik

orana sahiptir. Bu Ağır sanayisi ve ekonomisi geliĢmiĢ olan AB, ABD ve Uzak Doğu

ülkeleri yüksek miktarlarda petrol ve türevlerini tüketirken, en zengin rezervlere

sahip olan Ortadoğu ülkeleri ise tüketimde en alt basamaklarda yer almaktadır.

Örneğin yapılan çalıĢmalarda dünyadaki toplam üretimin % on üçünü karĢılayan

diğer ülkelere göre geliĢmiĢ sayılabilecek Suudi Arabistan bile ürettiğinin sadece

1/6‟sını kendisinin kullandığı tespit edilmiĢtir.194

Ağır sanayi ve endüstri ürünleri

olarak kıyaslandığında oranlar daha da açılmaktadır. Diğer taraftan hiç petrolü

bulunmayan Japonya dünyada üretilen petrolün nerdeyse % 10‟nu kullanmaktadır.

Petrol geliĢmemiĢ olan üçüncü dünya ülkelerinde bulunmasına rağmen onu geliĢmiĢ

olan AB ve Uzak Doğu ülkeleri ile ABD gibi ülkeleri tüketmektedir.195

192

Hayati Doğanay, Selçuk Hayli, “Irak‟ın BaĢlıca Coğrafi Özellikleri ve Petrol Yatakları, s.8.

http://perweb.firat.edu.tr/personel/yayinlar/fua_299/299_19111.pdf. 193

Zeliha Vural, “Hazar Havzası Enerji Kaynaklarının…” 194

ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.39. 195

ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.39.

69

2.3.3. Doğal Gaz Rezervleri

Dünyada doğalgaz enerji kaynakları rezervleri yapılan bilimsel çalıĢmalar

neticesinde yaklaĢık olarak 180 trilyon metre küp kanıtlanmıĢ olarak tespit edilmiĢtir.

Bu rezervin % 40‟ı Ortadoğu coğrafyasında, % 36‟sı ise Avrupa ve Asya ülkelerine

bulunmaktadır. Bu ülkeleri sırası ile % 9 ile Kuzey Amerika, % 8,3 ile Pasifik, % 8

ile Afrika ülkeleri izlemektedir.196

Ayrıca Rusya Federasyonu dünyadaki en büyük

doğalgaz potansiyeline sahip ülkedir.197

Doğalgaz rezervine sahip olmak ham petrole

sahip olmaktan biraz farklıdır. Sanayide doğalgaz henüz tam anlamı ile hammadde

olarak petrol gibi kullanılamamaktadır. Doğalgaz sanayide ve üretimde sadece enerji

kaynağı olarak kullanılmaktadır. Enerji kaynaklarının taĢınması bağlamında da

doğalgaz biraz daha karmaĢık iliĢkiler içermektedir; ancak uygun enerji iletim hatları

sayesinde stratejik güç konumuna gelebilir. Mesela oldukça büyük doğalgaz

rezervine sahip olan Türkmenistan gibi bir ülke Hazar Denizi‟nin statüsü henüz belli

olmadığı için Hazar Denizi‟ni boru hattı ile geçemeyip tek baĢına doğalgaz

satamamaktadır.198

Ġhtiyaç duyan diğer geliĢmiĢ piyasa ve ülkelere doğrudan satıĢ

Ģansı bulamadığı için doğalgazını geliĢmiĢ boru hattı alt yapısına sahip olan ve

kendisi de doğalgazda söz sahibi olan Rusya Federasyonu‟na çok düĢük fiyat ile

satmak zorunda kaldığı uluslararası iliĢkiler uzmanları tarafından ifade

edilmektedir.199

Doğalgaz rezervine sahip olmanın uluslararası alanda stratejik

olabilmesi alıcı ülkelerin piyasalarında cazip hale getirilmesi doğrudan ve dolaylı

yollardan geliĢtirilen iliĢkilere bağlıdır. Ayrıca doğalgazı deniz yolu ile sıvılaĢtırılmıĢ

formlarda “LNG” diye tanımlanan Ģekli ile taĢınması mümkün olmaktadır. Burada

doğalgaz çok düĢük sıcaklıklara kadar soğutularak gaz formundan sıvı hale

getirilmektedir. Deniz ve okyanus üzerinden kıtalar arası taĢınması mümkün hale

getirilmektedir. Ayrıca doğalgaz iletildiği merkezde tekrar gaz haline

dönüĢtürülmektedir. Doğalgaz rezervine sahip olmanın yanı sıra üretilecek

doğalgazın pazarlanması ve bu pazarlara taĢınması iyi geliĢtirilen uluslararası

iliĢkilere bağlıdır. Burada ülkelerin yanı sıra uluslararası kuruluĢlar ve

konsorsiyumlar devreye girmektedir.

196

ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.40. 197

ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.40. 198

ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.41. 199

ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.41.

70

Bununla birlikte ülkelerin Doğalgaz alım ve satım anlaĢmalarında, her iki

taraf için doğalgazın sürekliliğin yani devamlılığının sağlanması çok önemlidir.

Doğalgazın taĢındığı iletim boru hatları belli bir akıĢ kapasitesi için tasarlanmıĢtır.

Ancak soğuk kıĢ aylarında doğalgazı olan ihtiyacın çok artması nedeniyle boru

hatları kapasitesi bazen yetersiz kalabilmekte ve hava Ģartlarından direkt olarak

etkilenmektedir.200

2.3.4. Ham Petrol ve Doğal Gaz Rezervlerinin Ömrü

Dünyada mevcut bulunan enerji kaynaklarının rezervi bilim çevreleri

tarafından sürekli tartıĢılmaktadır. Fakat rezervler konusunda bilimsel olarak kesin

bir karara varılabilmiĢ değildir. Rezervler konusunda en çok merak edilen ve

tartıĢılan konu bu enerji kaynaklarının rezervlerin ömrü olmuĢtur. Ham petrol ve

doğalgazın ömrü, kanıtlanmıĢ toplam rezerv miktarının yıllık toplam üretime

bölünmesi ile bulunmaktadır. Yapılan bir tespite göre gerek sanayide gerek ulaĢım

sektöründe ham petrol tüketimi bugün ki hızı ile sabit olarak gider ise yaklaĢık olarak

40 yıl sonra biteceği tahmin edilmektedir.201

Yani benzin ve dizel yakıtın tükendiği

gibi petrolden üretilen mürekkep de boya da plastik bardak da artık olmayacaktır. Bu

zaman dilimi eğer petrolün tüketim hızı daha da artar ise 20 yıla kadar inmesi

muhtemel gözükmektedir. Doğalgazın bu tüketim hızı ile yaklaĢık 65 yıl dayanacağı

tespit edilmiĢtir. Tabiî ki bu süreler yeni keĢiflerle değiĢebilir ama sınırlı olan

hammaddenin tükenmesi kaçınılmazdır. GeliĢmekte olan ekonomilerin ham petrol ve

doğalgaz talepleri de bu zaman dilimini çok fazla oranda kısaltacak gibi

gözükmektedir. Özellikle son yıllarda büyük ekonomik atılım içinde olmaları ve

kalabalık nüfusları ile Çin ve Hindistan yüksek miktarda ham petrol ve doğalgaz

talep etmekte ve ham petrol ve doğalgaz tüketiminde sürekli olarak bir artıĢa sebep

olmaktadır.202

200

ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.41. 201

2010 Yılı Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu, Mart 2011, Türkiye Petrolleri A.O. Genel

Müdürlüğü, s.3. EriĢim http://www.tpao.gov.tr/v1.4/condocs/2011/2010_yili_rapor.pdf 202

ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.45.

71

2.4. ORTADOĞU ENERJĠ KAYNAKLARI VE BÜYÜK GÜÇLER

Ortadoğu için büyük güçlerin kavgası uluslararası alanda son yirmi yılda çok

kızıĢmıĢtır. Özellikle dünyayı korkutan güç olan SSCB‟nin dağılmasından sonra

Ortadoğu Bölgesi‟ne yönelik yeni oyun projeleri sahneye konulmuĢtur. Bu süreçte

Irak‟ın iĢgali gerçekleĢmiĢ, terör bahanesi ve El-Kaide tehdidi çerçevesinde

Afganistan‟a müdahale edilmiĢtir. Bu zaman diliminde Rusya Federasyonu güç

olarak çok farklı bir pozisyona geçmiĢtir. Rekabetin en önemli bölümü dünyada

enerji kaynaklarının hayati boyuta ulaĢmasıyla Ortadoğu‟da yer alan bu kaynakların

nasıl iĢleneceğinden çok nasıl çıkarılıp, nasıl taĢınacağı kısmı olmuĢtur. Bütün

uluslararası aktörlerin dikkatleri ham petrolün ve doğalgaz yataklarının yoğun olarak

bulunduğu ve rezervlerinin artması muhtemel olarak beklenen bu coğrafyaya

toplanmaya baĢlamıĢtır. Ayrıca bu kaynaklar üzerine büyük devletler ve uluslararası

kuruluĢ ve Ģirketler kıyasıya bir rekabet içine girmiĢlerdir.

Gelecek 50 yılın nasıl olacağına kendileri karar verme çabasında oldukları

yorumlanmaktadır. Uluslararası iliĢkililer disiplininde 19. yüzyılda bu bölgenin

kontrolü Ġngiltere ile Rusya arasındaki mücadelede olarak dikkat çekmektedir.

“Büyük Oyun” yani literatürdeki ifadesiyle “Great Game” olarak tanımlanmıĢtır.203

Enerji kaynaklarının üretim, dağıtım ve fiyat politikalarına yön verebilmek yolundaki

çıkar çatıĢmaları, 20. ve 21. yüzyılda büyük hız kazanarak küresel boyuta taĢınmıĢtır.

Ham petrol ve doğalgaz mücadelesi büyük güçlerin en önemli gündemi haline

gelmiĢtir. Büyük tarafların ordularından ziyade siyasi ve politik mücadeleleri bu

coğrafyada daha fazla ham petrol ve doğalgazı elde edebilmek ve kontrollerinde

bulundurabilmek için karĢı karĢıya gelmiĢlerdir.204

19. yüzyıldan itibaren oluĢan

Büyük Oyundaki jeopolitik hamlelerin artık 21. yüzyılda doğalgaz ve ham petrol

boru hatları çerçevesinde geliĢtiği değerlendirilmektedir.205

203

Haydar Efe, “Türkiye‟nin AB‟nin Enerji Arz Kaynaklarını ÇeĢitlendirme Politikalarına Muhtemel

Katkıları”, 3. Uluslar arası Strateji ve Güvenlik ÇalıĢmaları Sempozyum Bildirileri Enerji

Güvenliği, ed. Sait Yılmaz, Beykent Üniversitesi Yayınları, 2010, s.76. 204

Haydar Efe, “Türkiye‟nin AB‟nin Enerji…”, s.76. 205

Mehmet Seyfettin Erol, “11 Eylül Sonrası Türk DıĢ Politikasında Vizyon ArayıĢları ve Dört Tarz-ı

Siyaset”, Akademik BakıĢ, cilt 1, sayı 1 kıĢ 2007, s. 46.

EriĢim: http://www.ataum.gazi.edu.tr/pdf/11-eylul-sonrasi-turk-dis-politikasinda-vizyon-arayislari-ve-

dort-tarz-i-siyaset-1236245618.pdf

72

ABD son yıllarda yaĢadığı çeĢitli sıkıntılar sebebi ile ekonomik üstünlükten

siyasal üstünlüğe kadar pek çok farklı alanı diğer güçler ile paylaĢmak zorunda

kaldığı görülmektedir.206

Büyük güçlerin Ortadoğu müdahalesinde geçmiĢ dönem ile

Ģimdiki zaman benzerlik göstermektedir. 19. yüzyılda özellikle Ġngiltere ve Fransa,

Ortadoğu coğrafyasında kendi aleyhlerinde geliĢebilecek aykırı kuvvetlerin

palazlanmalarına asla müsaade etmek istemedikleri görülmektedir. Soğuk savaĢın

sona ermesi ile baĢlayan süreçte bu bölgede ABD‟nin Rusya Federasyonu karĢın

rakipsiz olduğu görülmektedir. Bu çerçevede Ortadoğu‟da güç oluĢmasını

engellemek için savaĢ ve iĢgaller gerçekleĢtirmiĢtir. Bu bağlamda Irak ve Afganistan

savaĢlarının meydan bulması hep Ortadoğu‟da gücü elinden kaçırmamak için

yapıldığı Ģeklinde yorumlanmaktadır.207

Ortadoğu‟daki büyük güçler ve aktörler

ABD ve Rusya Federasyonu ile sınırlı değildir. AB Ülkeleri, Çin ve Japonya gibi

ülkeler de bu yarıĢta büyük hevesle yer almaktadır. Bu yarıĢ çeĢitli bölümlerden

oluĢmakta üretimden pazarlanmasına kadar olan süreçte en önemli bölüm ise güvenli

olarak taĢınması göze çarpmaktadır. Enerji stratejisinde ülkeler tek baĢına

kalamamakta mecburen çıkarları doğrultusunda iĢbirliği içerisine girmektedir ve

diğerlerini azami ölçüde saf dıĢı bırakmaya gayret etmektedir. Bu oyunda tabiî ki her

hamle kurallara uygun hale getirilmekte bir anda iç karıĢıklık, terör faaliyetleri ya da

ayaklanmalar bölgenin ağrıyan diĢi haline gelmektedir. Batılı güçlerin baĢta ABD ve

Ġngiltere olmak üzere Ortadoğu coğrafyası ve yapısı üzerine yapmıĢ oldukları

faaliyetler çok geniĢ kapsamlıdır. Bilindiği üzere bu bölgeye en büyük politikaları

geliĢtiren ABD olmuĢtur. Bu politikalar içerisinde hammadde kaynakları onlar

içerisinde de ham petrol ve doğalgaz büyük yer tutmaktadır. ABD ve Batılı ülkeler

bu konuda kendilerine en büyük tehlike olarak her konuda olduğu gibi Rusya

Federasyonu‟nu görmektedirler. Bu çerçevede izledikleri politikalar Türkiye‟yi

enerji konusunda önemli bir konuma getirmektedir. Bu durumun Türkiye için de

fayda sağlayacağı kanaatinde olunduğu görülmektedir.208

206

Ufuk Çolak, “11 Eylül Sonrası ABD‟nin Orta Asya Politikası”, Abant Ġzzet Baysal Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü, YayınlanmamıĢ Yüksek lisans tezi, Bolu, 2009, s.35. 207

Poyraz Gürson, Suriye, ABD’nin Ortadoğu Politikaları, Atılım Üniversitesi Yayınları, 32.

ĠĢletme Fakültesi Yayınları no: 3, Desen Ofset A.ġ., s.186. 208

Haydar Efe, “Türkiye‟nin AB‟nin Enerji…”, s.77.

73

2.4.1. ABD ile Rusya Arasında Türkiye

Türkiye‟nin de bulunduğu Ortadoğu coğrafyasında diğer alanlarda da olduğu

gibi enerji alanında da iki önemli oyuncu olarak ABD ve Rusya Federasyonu

hâkimiyet mücadelesi vermektedir. Enerji konusunda çok stratejik bir konumda olan

Türkiye de bu hâkimiyet mücadelesinden çok derinden etkilenmektedir. Türkiye‟nin

ekonomisinden iç politikasına kadar her alanda bu mücadelenin sonuçları çok

rahatlıkla gözlenebilmektedir. ABD‟nin baĢtan beri temel yaklaĢımı tüm dünyada

olduğu gibi Ortadoğu‟da hâkimiyet kurabilmektedir. Rusya Federasyonu ise kendi

var olduğu bu coğrafyada baĢka güçlerin varlığından büyük rahatsızlık duymaktadır.

ĠĢte burada Türkiye‟nin iki gücün mücadelesinin tam ortasında bulunması ülke

olarak Türkiye‟ye çeĢitli tehditlerin yanı sıra farklı stratejik önem kazandırmaktadır.

Ortadoğu bölgesinin ham petrol ve doğalgaz enerji kaynaklarının doğu ve batı

enerji koridoru ile ve Türkiye üzerinden uluslararası piyasalara ulaĢtırılmasında

Türkiye tam bir koridor vazifesi görmeye aday konumdadır. Burada ABD ve Rusya

bunu sağlayacak doğu ve batı enerji koridorunu oluĢturulmasını kendi çıkar

politikalarına göre bazen desteklemekte ve bazen de karĢı çıkarak engelleme

gayretine girdikleri görülmektedir. ABD, Türkiye‟nin Rusya ile enerji iĢbirliğine ve

projelerine karĢı durduğu uzmanlar tarafından değerlendirilmektedir. Rusya ise

gücünü dünyada hissettirdiği andan beri kendi yakın etki alanında bulunan

Ortadoğu‟da Avrupa ülkeleri ve ABD‟yi istemediği açıkça görülmektedir.

Ortadoğu‟ya ek olarak Hazar Bölgesinde bulunan enerji kaynaklarının özellikle

Azerbaycan ve Türkmenistan ham petrol ve doğalgazının uluslararası pazarlara ve

piyasalara ulaĢtırılmasında ABD‟nin varlığına ve projelerine hep karĢı durmaktadır.

ABD‟nin varlığı Rusya‟nın hayat alanındaki etkisini kaybetmesine yol açmaktadır.

Bu nedenle Türkiye enerji hamlelerinde ABD ile Rusya Federasyonu arasında

sıkıĢmaktadır.209

Türkiye enerji politikalarında kendisine ileriye yönelik stratejik

adımlar belirlemek zorunda kalmıĢtır.

209

“Türkiye‟nin Enerji Satrancı”, Stratejik AraĢtırmalar Enstitüsü, Ekim 2007, s.1–6. EriĢim:

http://www.turksae.com/sql_file/337.pdf

74

2.4.2. ABD ve Ortadoğu’daki Enerji Kaynakları

Yirmi birinci yüzyılda uluslararası boyuta ulaĢan enerji mücadelesinde

ABD‟nin çok büyük paya sahip olduğu görülmektedir. Uluslararası enerji

mücadelelerinin stratejik planlarında enerji kaynakları olan doğalgaz ve ham petrolün

bulunması, kullanımı, elde edilmesi ve devamında taĢınması hep en ön planda yer

almakta olduğu değerlendirilmektedir. Soğuk SavaĢın sona ermesi ile baĢlayan

süreçte Ortadoğu‟da bulunan enerji kaynakları olan ham petrol ve doğalgaz ABD

için dıĢ politikada daha da ehemmiyet kazanmıĢtır. Ortadoğu bölgesinin özellikle 11

Eylül saldırılarından sonra ABD için yeni bir tehdit bölgesi olarak hissedildiği ortaya

çıkmaktadır. Ayrıca bu bölge ABD için istikrarsızlık ekseni olarak tanımlanmaktadır.

Bu bölgenin en belirgin özellikleri adaletsizlikler, demokrasi yoksunluğu, yetersiz

yönetimler olarak dikkat çekmektedir.210

Bu durum ABD‟nin bölgeyi iĢgal etmesinde

en önemli sebep olarak ön plana çıkmaktadır. ABD dünyadaki enerji kaynaklarının

yaklaĢık olarak % yirmi beĢini sadece kendi baĢına tüketmektedir. Sahip olduğu

nüfus ile dünya enerji tüketimi kıyaslandığında çok büyük fark ortaya çıkmaktadır.

ABD‟nin enerji piyasası ihtiyacının karĢılanmasında % 27 gibi bir oranını ithalat

yolu ile tedarik etmektedir.211

Dahası yapılan çalıĢmalarda bu ülkenin enerjiyi

verimli kullanmasına rağmen enerji ihtiyacı gelecek yıllarda artacağına kesin

gözükmektedir. 2025 yılında ithal etmek durumunda kalacağı oran yaklaĢık % 38

olarak tahmin edilmektedir.212

ABD‟nin her alanda olduğu gibi enerji alanında da

dünya liderliğini sürdürmesi ve enerji güvenliğini sağlaması için özellikle ham petrol

ve doğalgaza çok fazla önem vermektedir. ABD‟nin Irak iĢgali bazı çevrelerce

baĢarısızlık olarak değerlendirilmektedir. Bu çerçevede ABD Ortadoğu‟da baĢarılı

politikalar izleyebilmek için diğer ülkelere ve uluslararası kuruluĢlara daha da ihtiyaç

duyacağı uluslararası uzmanlar tarafından sürekli olarak vurgulanmaktadır.213

210

Poyraz Gürson, “Suriye, ABD’nin Ortadoğu Politikaları…”, s.254. 211

Necdet Pamir, “ABD, AB, Rusya ve Çin‟in Enerji Ġhtiyaçları ve Stratejileri”, Sempozyum:

Türkiye‟nin Enerji Stratejisi Ne Olmalıdır? (26–27 Ocak 2006), Harp Akademileri Basımevi, Ġstanbul,

2006, s.24. 212

Necdet Pamir, “ABD, AB, Rusya ve Çin‟in Enerji Ġhtiyaçları ve Stratejileri”, Sempozyum:

Türkiye‟nin Enerji Stratejisi Ne Olmalıdır? (26–27 Ocak 2006), Harp Akademileri Basımevi, Ġstanbul,

2006, s.24. 213

Talha Köse, Ġran Nükleer Programı ve Ortadoğu Siyaseti: Güç Dengeleri ve Diplomasi

Ġmkânları, Seta Yayınları III, Ağustos 2008, s.13.

EriĢim: http://www.setav.org/ups/dosya/24693.pdf

75

ABD‟nin Ġran‟ı nükleer çalıĢmalarından dolayı tehlike olarak görmeye devam

etmesi ABD‟yi baĢta Türkiye olmak üzere diğer ülkeler ile iliĢkilerin daha

sağlamlaĢtırılmasına sevk etmektedir. Ayrıca Rusya ile yıllardan beri devam eden

mücadelede Ortadoğu artık en önemli oyun alanı haline gelmiĢtir.214

Dünyanın

hemen her coğrafyasında etkisi görülen, hissedilen ve çeĢitli strateji ve planlar

uygulayan ABD, Rusya Federasyonu‟na karĢı Ortadoğu bölgesinin de daha etkili

olmak istemektedir. Bu engellemeyi baĢarabilmek için diğer etkili olabilecek güçleri

devreye sokarak Rusya Federasyonu‟na karĢı kullanmaya gayret ettiği dikkat

çekmektedir.215

Ayrıca ABD dünyanın en fazla ham petrol tüketen ülkesi olarak

bilinmektedir. ABD ihtiyaç duyduğu bu enerji kaynaklarını Ortadoğu coğrafyasından

özellikle Irak ve diğer ülkelerden teminini sürdürmektedir. Ayrıca elde ettiği ham

petrolü ağır sanayide ham madde olarak kullanmakta ve ulaĢımdaki ihtiyacını

karĢılamaktadır. YaĢanan ve yaĢanması muhtemel enerji ve hammadde krizlerinden

dolayı ABD kendi ham petrol ve doğalgaz kaynaklarını garanti altına almak için

zengin rezervlere sahip Ortadoğu Bölgesi‟ne yoğun ilgi göstermektedir ve politika

stratejilerini özellikle Ortadoğu‟ya yönelik olarak geliĢtirdiği gözlenmektedir.

Özellikle ABD‟nin Irak‟ı iĢgali ile iyice hızlanan enerji mücadelesinde Ortadoğu‟da

istikrarsız ve iktidar kavgası ile bu süreçte yaĢanan savaĢ ve iĢgaller dikkat

çekmektedir. Bu çerçevede ABD‟nin arkan planda bu bölge için farklı stratejiler

ortaya koyduğu görülmektedir. ABD, Ortadoğu‟ya yönelik izlediği politikalarda

küresel enerji güvenliğini sağlama yolunda Ġran politikalarına özellikle dikkat

etmektedir. Bir taraftan Ġran‟ın nükleer programlarını tehdit olarak algılar iken, diğer

taraftan Ġran‟ın sahip olduğu enerji kaynaklarını ve bölgedeki statüsünü dikkate

almakta olduğu görülmektedir. Ayrıca bu bölgede ABD‟ye karĢı çıkan bir gücün

varlığının bölgeyi daha da istikrarsızlaĢtırdığı düĢüncesi ile ABD‟yi, rahatsız

etmektedir.216

214

Talha Köse, Ġran Nükleer Programı ve Ortadoğu Siyaseti: Güç Dengeleri ve Diplomasi

Ġmkânları, Seta Yayınları III, Ağustos 2008, s.13.

EriĢim: http://www.setav.org/ups/dosya/24693.pdf 215

Veysel Ayhan, Ortadoğu ve Petrol Ġmparatorluk Yolu, Dora Basım Yayın Dağıtım,

GüncellenmiĢ 2. Baskı, Bursa, 2009, s.181. 216

Veysel Ayhan, Ortadoğu ve Petrol Ġmparatorluk Yolu, Dora Basım Yayın Dağıtım,

GüncellenmiĢ 2. Baskı, Bursa, 2009, s.418.

76

ABD‟nin Ortadoğu‟da bulunan ham petrol ve doğalgaz için bu bölgedeki

Amerikan Ģirketlerinin faaliyetlerini büyük önem vermektedir. Bölgedeki ham petrol

ve doğalgaz arama, iĢletim ve ihraçlarına yönelik kurulan büyük Ģirketler birliği

önemli yatırımlara sahiptir ve en büyük payları ellerinde bulunmaktadırlar. ABD

Ortadoğu bölgesindeki temel çıkarlarının baĢında ham petrole kolay bir Ģekilde

ulaĢmak gelmektedir. Körfez bölgesinde bulunan zengin enerji kaynaklarının dünya

piyasalarına en ufak bir aksaklık meydana gelmeden sevkiyatının gerçekleĢtirilmesi

ulusal stratejilerinin ana hedefleridir.217

ABD‟nin dıĢ politika ve stratejilerinde temel

hedef olarak Ortadoğu‟da kendisine meydan okuyup karĢı çıkabilecek güçlerin hayat

bulmasına imkân vermemek olarak belirlediği görülmektedir. Bu bölge bu durumda

iken sahip olduğu ham petrol ve doğalgaz rezervleri ise ABD‟nin en çok iĢtahını

kabartan etken olarak dikkat çekmektedir.218

2.4.3. Rusya ve Ortadoğu’daki Enerji Kaynakları

Dünya haritasına bakıldığı zaman yer kürenin yaklaĢık % 13‟ün uluslararası

önemli aktörlerden Rusya Federasyonu Devleti‟ne ait olduğu görülmektedir. Ayrıca

hidrokarbon olarak da bilinen ham petrol ve doğal gaz gibi enerji kaynaklarının ise %

15‟ine Rusya tek baĢına sahip bulunmaktadır. Ham petrol üretiminde dünya ikinci

iken doğalgazda dünyanın en büyük üreticisidir. Rusya sahip olduğu potansiyeller ile

dünyadaki en önemli güç olmayı hedeflediğine uluslararası uzmanlar tarafından

kesin gözü ile bakılmaktadır. Bu hedefi gerçekleĢtirebilmek için Ortadoğu coğrafyası

Rusya Federasyonu için çok hassas bir mesele olarak karĢısında durmaktadır. Zira

dünyada hâkim güç olabilmenin yolu Ortadoğu‟daki hâkimiyetten geçtiği net ve

açıktır. Bu çerçevede Rusya Federasyonu dünyada artan ABD ve emperyalist

politikalara karĢı özellikle son dönemde Ortadoğu‟da ABD politikalarının karĢısında

duruyor gözükmeye hep gayret etmektedir. Ayrıca bu bölgenin enerji ve ham madde

kaynakları için önceden mesafeli davrandığı Avrupa Biriliği ile yakın iliĢki kurma

gayreti de diğer taraftan dikkat çekmektedir.

217

Poyraz Gürson, “Suriye…”, s.240. 218

Poyraz Gürson, “Suriye…” , s.154.

77

Buradaki yakınlaĢmanın kaynağı AB ve Rusya‟nın politikalarının Ortadoğu

Bölgesi‟nde benzerlik göstermesi olarak açıklanmaktadır.219

Ayrıca Rusya özellikle

ABD‟nin Irak‟ı iĢgalinden sonra bölge ülkeleri ile daha yakın temasa geçme

gayretinde olduğu görülmektedir. Bu çerçevede Rusya enerji bakımından zengin

olmayan Suriye ile iliĢkilere çok önem verdiği devlet baĢkanı seviyesindeki

ziyaretlerden anlaĢılmaktadır. Dahası bölgede çok önemli güç olan Ġsrail ile de

iletiĢimini devam ettirmektedir ve hatta Ġsrail‟in en büyük düĢmanı olarak görülen

Hamas ve diğer gruplar ile de görüĢmeler yapıldığı belirtilmektedir.220

Diğer taraftan

Rusya Devlet BaĢkanı Putin‟in NATO‟nun Libya‟ya müdahalesini enerji ve

hammadde kaynaklarına yönelik olduğunu açıklaması bu bölgede ABD ve AB‟ye

karĢı duruĢu ifade etmesi bakımından önemlidir.221

Rusya‟nın Ortadoğu‟da özellikle

dikkat çeken ülkelerin baĢında olan ve önemli aktörlerden Ġran ile olan iliĢkileri de

uluslararası çevreler tarafından yakından takip edilmektedir. Rusya, ABD‟ye ve diğer

uluslararası kuruluĢlara karĢı Ġran ile de iliĢkilerini geliĢtirme gayretindedir. Ayrıca

Ġran‟a nükleer programlarında açıktan ve gizliden destek verdiği de artık bilinen bir

gerçek olarak kayda değerdir. Siyasi ve ekonomik çıkarları için Rusya

Federasyonu‟nun Ortadoğu coğrafyasında etkinliğinin sağlanması uluslararası

arenada da etkin olabilmenin ana unsuru olduğu görülmektedir.

Soğuk savaĢın sona ermesi ile birlikte Ortadoğu coğrafyasında ABD‟nin

rakipsiz hale gelmesi de Rusya Federasyonu‟na yeni politikalar geliĢtirmesine neden

olmuĢtur. Bu durumda bu bölgede oluĢan tek taraflı ABD politikaları özellikle

Vladimir Putin döneminin baĢlaması ile Rusya‟nın bu bölgede uyguladığı politikalar

ile ABD‟nin burada istediği gibi rahat davranamayacağı görülmektedir.Rusya

Federasyonu yıllardan beri kendisine rakip ve tehlike olarak gördüğü Amerika

BirleĢik Devletleri ve Avrupa Ülkeleri olmak üzere hep mücadele içindedir. Ayrıca

diğer büyük uluslararası güçleri de Ortadoğu bölgedeki etkinliklerini önlemek için

her türlü gayreti sarf etse de tek baĢına yeterli olamamaktadır. Afganistan ve Irak

iĢgaline karĢı olmasına rağmen sadece kendi baĢına yeterli olamadığı açıktır.

219

Aslan Yavuz ġir, “Rusya Federasyonu‟nun Ortadoğu Politikası Çerçevesinde Gazze Krizine

YaklaĢımı”, Ortadoğu Analiz, ġubat 2009, Cilt 1, Sayı 2, s.30. EriĢim 27.10.2011

http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/2009214_yavuz.subat.pdf 220

Aslan Yavuz ġir, “Rusya Federasyonu‟nun Ortadoğu Politikası...”, s. 30. 221

Vatan Gazetesi Ġnternet Sayfası, 2 Mart 2011, EriĢim: http://haber.gazetevatan.com/putin-libya-

operasyonu-hacli-seferlerini-cagristiriyor/366460/30/Haber

78

Bu mücadele içerisinde etrafındaki ve bu bölgedeki ülkeler ile güçlü

iliĢkilerin oluĢturulması Rusya için artık zorunlu hale geldiği görülmektedir. Bu

sayede Ortadoğu‟da AB ve ABD‟nin güç kaybetmesi ve hareket alanının

kısıtlanması sağlanabilir. Arap Baharı ile baĢlayan süreçte Rusya‟nın Afrika

kıtasından Mısır ve Libya‟ya yapılan uluslararası müdahaleleri devlet baĢkanı

düzeyinde eleĢtirdiği görülmektedir. Afrika kıtasında demokrasi ve özgürlük için

yapılan bu müdahalelere karĢı çıkan Rusya‟nın bu müdahalelerin arka planında enerji

ve hammadde olduğu iddiası vardır.222

Bu durumda kendisine çok daha yakın olan

Ortadoğu bölgesi için ABD ve AB karĢı sessiz sedasız kalmasını beklemek çok

yanlıĢ olur değerlendirilmesi yapılmaktadır. Rusya‟yı Ortadoğu‟daki oyuna dâhil

eden en önemli unsurların baĢında enerji ve hammadde kaynakları gelmektedir.

Rusya için artık Ortadoğu stratejik ehemmiyete sahip arka bahçe ya da yakın çevre

olarak tabir edilmektedir.223

Rusya bu bölgede kendi menfaatlerini koruyacak

tampon bölgeler oluĢturmak gayretinde olduğu görülmektedir. Enerji kaynaklarından

en üst seviyede kar elde etmeyi düĢünen Rusya, Irak ve diğer bölgelerde de

menfaatlerin peĢinde olduğu görülmektedir. Bu bağlamda ve enerji kaynakları

dikkate alındığında kendisinden daha güçlü olabilecek bir baĢka aktörü burada

istememektedir. Rusya güç olarak oyuna müdahil olmadığı zaman Rusya‟yı doğalgaz

ve ham petrolde piyasada çok büyük avantaj kaybedeceği açıktır. Burada dikkat

çeken baĢka bir unsur da enerji konusunda Rusya‟ya büyük oranda bağımlı olan

Avrupa ülkelerini mahkûmiyetinin sürmesi Rusya‟nın bu bölgedeki gücüne bağlıdır.

AB bu duruma çeĢitli çareler ararken Rusya Federasyonu‟nun ise kontrolü elinde

tutma gayreti görülmektedir. Rezerv, üretim, ihracat yönü ile dünyanın en büyük

doğalgaz sahibi olan Rusya Federasyonu özellikle gücünü kaybettirecek ya da

gücüne güç katacak olan Ortadoğu‟daki kaynaklara büyük bir iĢtah ve ilgi

göstermektedir.224

Rusya için dıĢ politikada siyasal güvenliğin sağlanması bu

bölgedeki enerji kaynaklarını yönetebilmeye bağlıdır. AB gibi çok önemli piyasaya

enerji kaynakları sevk eden Rusya bu gücü elinden kaçırmama gayretindedir.

222

Haydar Efe, “Türkiye‟nin AB‟nin Enerji…”, s.76. 223

Aslıhan Turan, “Hazar Havzası‟nda Enerji Diplomasisi”, Bilge Adamlar Stratejik AraĢtırmalar

Merkezi, BĠLGESAM, cilt:2, sayı:2, s. 53, Bahar 2010.

EriĢim: http://www.bilgestrateji.com/store/dergi2/dergi2.pdf 224

Haydar Efe, “Türkiye‟nin AB‟nin Enerji…”, s.77.

79

2.4.4. Avrupa Ülkeleri ve Ortadoğu’daki Enerji Kaynakları

Avrupa ülkeleri baĢta Almanya ve Fransa olmak üzere enerji stratejilerinde

ABD ve Rusya kadar etkili olarak güçlü olamasa da uluslararası enerji piyasasında

önemli paya sahip oldukları görülmektedir. Ayrıca Ġngiltere de Ortadoğu bölgesinde

hala etkin olmaya devam etme gayretinde olduğu görülmektedir. Bunun en önemli

sebebi kendi içlerinde büyük miktarda enerji kaynaklarına sahip olamayıp dıĢa

bağımlı olmaları düĢünülmektedir. AB ülkeleri de kendi aralarında ortak enerji

politikaları belirlemeye çalıĢsalar da bünyesine dâhil olan ve olacak ülkelerin

hepsinin de enerjide dıĢa bağımlı olması Ortadoğu‟ya olan ilgiyi baĢta enerji ve

hammadde kaynakları sebebi ile artırmaktadır.

GeniĢleme sürecini devam ettirmeye çalıĢan AB‟nin enerjiye olan talebinin de

paralel olarak artması enerji güvenliği bağlamında birlik için çok tehlikeli riskler

barındırdığı yorumlanmaktadır. Özellikle Bulgaristan, Romanya ve Yunanistan gibi

ülkelerin enerji üretim tüketim dengesinden notu oldukça düĢüktür. Fakat GKRY

çevresinde Amerikan Ģirketi olan Noble‟nin petrol rezervleri arama çalıĢmalarında

teknik destek vermesi batının desteğini göstermektedir.225

AB önceki senelerde ve

Ģimdi ortak bir Ortadoğu siyaseti geliĢtirme gayreti içinde olduğu görülse de ABD ve

Rusya sebebi ile net bir strateji ortaya koyamadığı görülmektedir. Fakat burada da

ABD ve Rusya arasında tercih yapabilmesi pek mümkün gözükmemektedir. Çünkü

AB ülkeleri dünyadaki güç dengesinde yerlerini koruyabilmek için Rusya‟dan

faydalanmaları gerektiği gibi Rusya‟ya karĢı bağımlı olmaktan kurtulmak için de

Ortadoğu‟daki ham petrol ve doğalgaza çok büyük ihtiyaç duymaktadır. Ayrıca

Ġngiltere Ortadoğu konusunda ABD ile ortak hareket etmeyi düĢünürken AB ülkeleri

ise ABD‟den uzak durmayı tercih ettiği Ģeklinde yorumlar dikkat çekicidir. AB

tarafından Ortadoğu siyasetinin hep Ġsrail Devleti üzerinden yürütülmeye gayret

gösterildiği görülmektedir. Çünkü AB, Ġsrail‟i bu coğrafyada kendisine tek dost

olarak görmektedir. Fakat özellikle 2003 yılında gerçekleĢtirilen Irak iĢgali süreci

AB‟yi Ortadoğu ve coğrafyası için yeni politikaların ve stratejilerin geliĢtirilmesini

zorunlu hale getirmiĢtir.

225

Mustafa Kultay, “Güney Kıbrıs‟ın Petrol Arama Hamlesi: Kıbrıs Sorununu Denize TaĢıma

Stratejisi”, 21 Eylül 2011, EriĢim: http://www.usak.org.tr/makale.asp?id=2327, 23 Ocak 2012.

80

AB ülkeleri ihtiyaç duydukları ham petrol ve doğalgazın büyük bölümünü

özellikle ithalat yolu ile karĢılamaktadır. Ayrıca bu kaynaklara olan arz da yeni

katılımlar ile beraber sürekli olarak artmaktadır. Bu durumda Ortadoğu‟da bulunan

ham petrol ve doğalgazının Avrupa ülkeleri için artık hayati önemi bulunmaktadır.

Dahası bu kaynakların güvenli ve sürekli olarak tedarik edilmesinde Türkiye çok

önemli ve elzem olarak ortaya çıkmaktadır. Birlik bu konuda Türkiye‟ye çok büyük

önem vermektedir.226

Bir bakıma Türkiye, Avrupa ülkeleri için arz ettiği Ortadoğu

petrol ve doğal gazı için santral ve koridor konumundadır.227

Avrupa ülkeleri Ortadoğu‟daki kaynakların kendisine ulaĢtırılmasında mevcut

ve proje aĢamasındaki enerji nakil ve iletim hatlarına büyük önem vermektedir.

AB‟nin Rusya Federasyonu‟na bağımlı olması ve ABD‟nin Ortadoğu‟yu

kontrolündeki etkinliği göz önüne alındığında, AB, enerji kaynakları olan ham petrol

ve doğalgaz konusunda bağımlılığı azaltmak için kendisine en güvenli yol olarak

Ortadoğu kaynaklarını ulaĢtırmak olduğu görülmektedir. AB ülkeleri Ģu an sahip

olduğu yüksek yaĢam Ģartlarını devam ettirebilmek için Ortadoğu‟daki enerji

kaynakları olan ham petrol ve doğal gazı tek yol olan Türkiye üzerinden geçen boru

hatları ile kendi enerji ve sanayi piyasalarına kesintisiz ve güvenli olarak ulaĢtırmak

zorunda olduğu görülmektedir. Bu bağlamda Türkiye, AB‟ne olan entegrasyon

sürecinde önemli bir ilerleme yaptığını göstermektedir.228

Ayrıca AB‟nin iç

politikalarında enerji ulaĢtırma sistemlerin ve yolları projelerinin geliĢtirilmesi ve

desteklenmesinin yer aldığı görülmektedir.229

Mevcut ve planlanan enerji nakil

hatları için adeta AB bakımından enerji kaynaklarını temini bakımından can damarı

benzetmesi yapılmaktadır.

226

Murat Ercan, “Avrupa Birliği‟nin Enerji Politikasında Türkiye‟nin Önemi”, Akademik BakıĢ

Dergisi, sayı:25, Temmuz-Ağustos 2011, EriĢim: http://www.akademikbakis.org/25/24.pdf, 23 Ocak

2012, s. 1. 227

Murat Ercan, “Avrupa Birliği‟nin Enerji…”, s. 1. 228

Eralp Özil, “Dünyadaki Stratejik Enerji Kaynakları ve UlaĢım Yolları”, Dünya ve Türkiye deki

Enerji ve Su Kaynaklarının, Ulusal ve Uluslararası Güvenliğe Etkileri, 15–16 Ocak 2004,

Ġstanbul, Harp Akademileri Basım Evi, 2004, s.62. 229

Rahim Biçici, „Türkiye‟de Enerji Ekonomisi‟, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü Ġktisat Anabilim Dalı, Zonguldak, 2008, s.9.

81

2.4.5. Ġran ve Ortadoğu’daki Enerji Kaynakları

Ġran‟ın dünyadaki önemli büyük doğalgaz ve ham petrol rezervlerine sahip

ülkelerden olduğu görülmektedir.230

Ülke olarak izlediği politikalardan dolayı ve

sahip olduğu kaynaklar bakımından enerji arenasında etkili olabilecek konumdadır.

Ġran ülke olarak ABD‟nin Irak‟ı iĢgalinin ardından baĢlayan süreçte Ortadoğu‟nun

genelinde oluĢan istikrarsızlık ve iktidar mücadelesi, artan ham petrol fiyatları ve

enerji nakil hatları konusundaki mücadelenin stratejik öneminin artması neticesinde

Ortadoğu coğrafyasında belirleyici güç olduğu kesin olarak ortaya çıkmıĢtır.231

Ġran‟ı

daha da önemli hale getiren ise kendi iç siyasetinde bölge ülkelerine kıyasla

Türkiye‟den de ayrı tutularak Ģu ana kadar gösterdiği sağlam otoritesi ve dıĢarıya

tamamen kapalı iç yönetimi Ģeklinde yorumlar vardır. Bölgesel faktörler açısından

incelendiğinde Ortadoğu‟nun üç temel direği olan Ġran, Mısır ve Türkiye‟den

Mısır‟da çok kısa bir sürede iktidar değiĢimi yaĢanmıĢtır. Ġran ve Türkiye

Ortadoğu‟da devlet geleneğine sahip ve bunu devam ettirebilen iki ülke olarak

gözükmektedir. YaĢanan Arap Baharı ile gelen değiĢimin Ġran‟ı ve bölgeyi nasıl

etkileyeceği enerji konusunda da tartıĢılan konulardan merakla beklenen

sonuçlardandır. Ayrıca Ġran‟ın Türkiye‟ye karĢı izlediği açıktan ve gizliden

politikalarda Türkiye üzerinde uzun süren hem politik hem de dini yansımalara sebep

olduğu değerlendirmeleri yapılmaktadır. Ayrıca Ġran‟da meydana gelecek herhangi

bir durum yine Türkiye‟de siyasal alandan ekonomik alana kadar pek çok etki

doğuracaktır.232

Ġran bulunduğu Ortadoğu‟da diğer konularda olduğu gibi enerji

konularında da ABD karĢıtı görünümü ile kilit konuma sahiptir. Fakat geçmiĢ

zamanlardan gelen batı karĢıtlığı Barack Obama yönetimi ile enerji konusunda iyi

iliĢkiler geliĢtirme gayretinde olduğu gözlenmektedir. Bir önceki yönetimde iyice

gerilen ve kopma noktasına gelen durumda sorun hep enerji odaklı olduğu

görülmektedir.

230

Talha Köse, “Ġran Nükleer Programı ve Ortadoğu Siyaseti: Güç Dengeleri ve Diplomasi

Ġmkânları”, Seta Yayınları III, Ağustos 2008, s.12. 231

Talha Köse, “Ġran Nükleer Programı…”, s.13. 232

Türkiye Ekonomi Politikaları AraĢtırma Vakfı Ġnternet Sitesi, “Ġran Sorununun Geleceği:

Senaryolar, Bölgesel Etkiler ve Türkiye‟ye Öneriler”, EriĢim:

http://www.tepav.org.tr/upload/files/haber/1281448797-

3.Iran_Sorununun_Gelecegi_Rapor_Ozeti.pdf, 23 Ocak 2012, s. 3.

82

Ġran‟ın enerji için geliĢtirdiğini iddia ettiği nükleer faaliyetlerin, ABD

tarafından nükleer silah programı dâhilinde yapıldığını iddia etmesi enerji ve silah

iliĢkisini ortaya koymaktadır. Ġran‟ın özellikle son zamanlarda Rusya Federasyonu ve

diğer ülkelerden yardım alarak nükleer teknoloji geliĢtirmesi ve Ortadoğu‟daki

belirleyici siyasi ve politik etkisi ve yine iddia edildiği üzere terör örgütlerine destek

sağladığı nedeni ile uluslararası alanda farklı yaptırımlar ile karĢı karĢıya olduğu ve

kalacağı görülmektedir.233

Bu sorunun temelinde de enerji konusu ve Ġran‟ı Ortadoğu

etkisizleĢtirmek olduğu açıktır. Burada Ġran Türkiye ve Rusya ile yakınlaĢmaya önem

verdiği görülmektedir. Bu yeni geliĢmeler Amerika BirleĢik Devletlerinin ile Ġran

arasında nerede ise askeri müdahale olasılığının yükselmekte olduğu bir döneme

denk gelmesi dikkat çekicidir. Irak‟ta olduğu gibi Ġran için de askeri müdahale olma

ihtimali vardır. Bush iktidarı zamanında Ġran‟ın komĢu ülkeleri olan Afganistan ve

Irak‟ın demokrasi bahanesi ile iĢgal edildiği görülmektedir. Bu dönemde ise Ġran,

ABD baĢkanı tarafından “ġer Üçgeni” diye tabir edilen gruba dâhil edilmiĢtir. Bu

zaman diliminden itibaren Ġran‟ın ABD tarafından iĢgal edileceği yönünde haberler

ve iddialar yayılmıĢtır.234

Ancak bu beklenti Obama iktidarı ile bir nebze de olsa

ertelenmiĢ ve diyalog yolu ile çözüm arandığı izlenimi verilmiĢtir. Ayrıca ABD‟nin

Ġran ile sıcak diplomatik iliĢkiler geliĢtirmesi, Afganistan ve Irak bölgelerinde

istikrarın sağlanabilmesi ve Ġran‟da bulunan zengin ham petrol ve doğalgaz

rezervlerinin enerji piyasalarına taĢınması da ABD politikalarına daha elveriĢli

görülmektedir. Dahası Ġran‟ın diğer güç odakları olan iĢbirliğini de koparmaya

yönelik çalıĢmalarında devam ettiği bilinmektedir.235

Fakat ABD ve müttefik

güçlerin Irak‟ta net bir baĢarı sergileyebildiği de söylenmemektedir. Bu çerçevede

Irak, Ġran konusunda küresel güçler için bir nebze de olsa öğretici olduğu Ģeklinde

yorumlar vardır. Fakat 2011 yılında baĢ gösteren dıĢ güçler destekli halk

ayaklanmalarının Ġran içinde gerçekleĢmesi mümkün gözükmektedir. 2009‟daki

seçimler sonra iktidar karĢıtı eylemler ilk belirtiler olarak değerlendirilebilir.

233

“Türkiye‟nin Enerji Satrancı…”, s.1–6. 234

AyĢe Bahar Hurmi, “Bush ve Obama KarĢılaĢtırılması Çerçevesinde Amerikan DıĢ Politika

Analizi”, Alternatif Politika, Cilt.2, Sayı: 1, 56-81, Nisan 2010 s. 65.

EriĢim: http://www.int.atilim.edu.tr/news_image/Ayse_Bahar_Hurmi_1298892965.pdf 235

AyĢe Bahar Hurmi, “Bush ve Obama KarĢılaĢtırılması…”, s.66.

83

Ġran‟da dıĢ güçler destekli rejim karĢıtı faaliyetler yıkıcı olmadığı sürece

Ġran‟ın kapalı rejimini daha da güçlendirmektedir. ġu an itibariyle Ortadoğu‟da

dengeleri tümüyle değiĢtirecek bir boyutta Ġran‟da rejim değiĢimi kolay olmayacağı

kesindir.236

Muhtemel bir askeri operasyonda ise Ġran askeri ve coğrafi yapısı ile

daha fazla direnç gösterecektir. Dahası istihbarat servislerinin rejim karĢıtı grupları

hızlı bir Ģekilde organize edebilmesi kolay hayat bulması oldukça zor olacağı

belirtilmektedir. Ġran‟a ABD müdahalesi mevzu bahsinde bu ülkenin aslında yalnız

olmadığı Rusya‟nın yapmıĢ olduğu açıklamalardan çok rahatlıkla anlaĢılmaktadır.

Rusya Federasyonu Ġran‟a yapılacak askeri müdahalelere karĢı çıkmaktadır.

Müdahalenin bahanesi olan Ġran‟ın nükleer faaliyetlerin Rusya tarafından tamamen

barıĢçıl amaçlı ve enerji üretim maksatlı olduğu açıklanması bu konuya açık bir

destek olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca açıklamalarında Ġran‟a nükleer

programlarda destek verildiği belirtilmektedir.237

Uluslararası iliĢkiler alanında

Michael T. Klare‟in Ġran‟ın niçin ABD tarafından hedef tahtasında olduğuna

açıklama getirdiği görülmektedir.238

Nükleer silah yaptığı suçlamasına maruz kalan

Ġran‟ın tehdit olarak nitelenmesinin en büyük sebebi global enerji denkleminde

literatür tabiri ile kilit rol oynadığı diğer bir ifade ile bu denklemde bilinmeyen üst

dereceli fonksiyonları içerisinde barındırdığı Ģeklinde değerlendirilmektedir. Kan ve

Petrol kitabında yazar ayrıca dünya ham petrollerinin en az % 50 oranının bulunduğu

coğrafyada ve dünya tüketiminin % 40 gibi bir oranının karĢılandığı bölgede

jeostratejik bir konumda yer alması Ġran‟ın hep tehdit olarak değerlendirilmesine

sebep olacağı belirtilmektedir.239

Ortadoğu‟da Ġran‟ın sert çıkıĢları ABD baĢta olmak

üzere AB ülkelerini de rahatsız etmekte ve iliĢkiler son zaman da daha da

gerilmektedir. Bu çerçevede Ġran Rusya ve Çin ile nükleer faaliyette olduğu gibi

Ortadoğu‟da varlığını devam ettirebilmek için daha fazla gayret sarf ettiği

görülmektedir. Bu çabaların ülkeler arasında karĢılıklı olması Ortadoğu‟da bulunan

zengin ham petrol ve doğalgazın kontrolünde söz sahibi olmak, kâr elde edebilmek

ve hiç değilse zarara uğramamak için olduğu kesinlikle vurgulanmaktadır.

236

Talha Köse, “Ġran Nükleer Programı ve Ortadoğu Siyaseti: Güç Dengeleri ve Diplomasi

Ġmkânları”, Seta Yayınları III, Ağustos 2008, s.13. 237

Tayyar Arı, Irak Ġran ABD ve Petrol, 2. Baskı, Alfa Basım Yayım Dağıtım, Ġstanbul, 2007, s. 26. 238

Veysel Ayhan, Ortadoğu ve Petrol Ġmparatorluk Yolu, Dora Basım Yayın Dağıtım,

GüncellenmiĢ 2. Baskı, Bursa, 2009, s.419. 239

Veysel Ayhan, “Ortadoğu …”s.419.

84

2.4.6. Enerjide Irak Belirsizliği

ABD Büyük Ortadoğu Projesi ve Irak‟ta rejimin değiĢtirilmesi ve demokrasi

getirme çabaları çerçevesindeki hedeflerine ulaĢıp ulaĢamadığı uluslararası alanda

henüz netlik kazanmıĢ değildir. Bazı uluslararası görüĢler Irak‟taki belirsizliğin ABD

politikalarına uygun olduğunu savunur iken diğer uzman görüĢler ise ABD‟nin Irak

iĢgali ile Ortadoğu‟da batağa saplandığını savunmaktadır. Çekilmenin içeriği ve

takvimi henüz bilinmemekle birlikte, Irak‟ın geleceği de bu çerçevede belirsiz olarak

yorumlanmaktadır. Ayrıca bu coğrafyada askeri müdahale gücücünün devam ettirip

ettirmeyeceği ise henüz netlik kazandığı da belli olmayan konulardandır. Fakat 2011

Ekim ayında Türkiye‟nin PKK hedeflerini ve diğer terörist unsurları yok etmek için

Kuzey Irak‟a operasyon baĢlatması ise çok hassas ve üzerinde düĢünülmesi gereken

konudur. Ancak Amerika BirleĢik Devletleri‟nin Irak‟ın geleceğinde Kuzey Irak‟taki

Kürt devletine destek vereceği ve askeri olarak da burada yer alacağı öngörülmesi de

belirsizliği iyice artırmaktadır.240

Bu çerçevede Kuzey Irak‟taki bu belirsiz süreçte

ham petrolün uluslararası pazarlara taĢınması büyük önem taĢıyacağı gibi

beraberinde belirsiz bir süreç baĢlatacağı kesindir. Burada ham petrolün taĢınma

konuda en önemli santral olarak Türkiye‟ye görev düĢmektedir. Mevcut Kerkük-

Ceyhan boru hattı tam kapasite ile çalıĢtığında yılda 70 milyon ton ham petrol

taĢınması mümkündür. Ayrıca Kuzey Irak‟ta bulunan doğalgazın da Türkiye

üzerinden AB ülkelerine taĢınması da planlanan projelerdendir. Ancak Türkiye için

Irak‟ın bütünlüğü ve siyasi otoritenin oluĢması son derece önemlidir.241

Fakat

Irak‟taki bu belirsizlik enerji piyasasında da belirsizliğe yol açması muhtemel

dâhilindedir.

Irak‟ın topraklarında sahnelenen savaĢların temelinde ABD ve batılı güçlerin

bu topraklarda bulunan zengin petrol rezervlerinin Irak yönetiminin kontrolüne

geçerek kendilerinin bu durumdan büyük kaygı duymaları yatmaktadır. Petrolun

batıya güvenli bir Ģekilde akıĢının tehlike girmesi ulusal ve uluslararası güvenliği

riske atmıĢ olması bu bölgeye demokrasi müdahalesi getirdiği belirtilmektedir.242

240

“Türkiye‟nin Enerji Satrancı…”, s.1–6. 241

“Türkiye‟nin Enerji Satrancı…”, s.1–6. 242

Tayyar Arı, “Irak Ġran…”, s. 454.

85

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ENERJĠ NAKĠL HATLARI

19. yüzyılın sonlarında ham petrol ve doğalgaz taĢımacılığı ülkelerin kendi

içlerinde küçük çaplı ve kısa mesafeli olarak baĢladığı görülmektedir. Hızlı

teknolojik geliĢmeler, sanayi ve endüstrinin son sürat geliĢmesi ve artan tüketim ile

birlikte enerji kaynaklarına daha fazla ihtiyaç duyulması daha büyük çaplı ve daha

uzun mesafelere ulaĢacak Ģekilde ülkeler hatta kıtalar arası denizler aĢan enerji nakil

ve iletim boru hatlarının inĢa edilmesini zorunlu hale getirmiĢtir. GeçmiĢten bugüne

kadar olan zamanda gücü elinde bulundurmak isteyen aktörler petrol ve doğal gazın

bulunduğu bölgeler ile bu bölgelere ulaĢım yollarına sahip olma gayretinde oldukları

görülmektedir. Bu çerçevede enerji nakil hatlarının kontrolünü elinde bulundurmak

stratejik öneme sahiptir.243

Enerji kaynaklarının nakli deniz, okyanus, kara ve tren

yolu taĢımacılığı ile de yapılmaktadır. Fakat maliyet, güvenlik ve çevre konuları

dikkate alındığında enerji kaynaklarının boru hatları ile taĢınmaları daha uygun

görülmektedir. Örneğin boğazlardan geçen bir tankerin nasıl bir felakete yol

açabileceği korkutucudur. Ayrıca büyük ham petrol ve doğalgaz tankerlerin geçiĢleri

diğer kimyasal ve kuru yük taĢıyan gemilerinin de geçiĢleri için çok büyük tehlike

oluĢturmaktadır. Ayrıca kara ve deniz trafiğinde yaĢanan yoğunluk boru hatlarını

zorunlu hale getirmiĢtir. Doğal olarak ülkeler aĢan uzun mesafelere gidecek Ģekilde

inĢa edilen enerji nakil boru hatları yüksek yapım ve iĢletme masrafları ve güvenliğin

sağlanması dolayısı ile hem devletler hem de uluslararası ham petrol Ģirketleri

açısından büyük öneme ve hassasiyete sahiptir.244

Birden fazla iki merkezi noktayı

birbirine bağlayarak iletim ve sevkiyatın gerçekleĢtirilmesi için iletim hatları

oluĢturulmaktadır. Bu hatların oluĢturulmasında coğrafi koĢullar, ekonomik ve siyasi

Ģartlar, güvenlik boyutu, ulaĢtırma süreci ve gelecek zaman büyük rol

oynamaktadır.245

243

Atilla Sandıklı, “Petrol ve Doğalgaz Boru Hatları Stratejisi”, Türkiye Uluslar arası ĠliĢkiler

ÇalıĢmaları, TUĠÇ Akademi, 13 Ocak 2011, EriĢim:

http://www.tuicakademi.org/index.php/yazarlar1/73-atilla-sandikli-tum-yazilari/411-petrol-ve-

dogalgaz-boru-hatlari-stratejisi 244

Yüksel Yatar, “AB Enerji Politikası…”, s.126. 245

Erol Tümertekin, Nazmiye Özgüç, Ekonomik Coğrafya: KüreselleĢme ve Kalkınma, Çantay

Kitabevi, Ġstanbul, 1999, s. 556.

86

Uluslararası iliĢkilerde ise enerji iletim koridoru, merkezleri belirli bir kural

çerçevesinde birbirine bağlayan ve sevkiyatın gerçekleĢmesi için oluĢturulan ağ

sistemi olarak tabir edilmektedir.246

Bu bölümde özellikle Ortadoğu‟daki dünyanın

en zengin ham petrol ve doğalgaz kaynaklarının dünya piyasalarına ulaĢtırılmasında

Türkiye‟den geçen ve proje aĢamasında olan enerji nakil boru hatları üzerinde

durulmaktadır. ġu an için mevcut olan ve yapılması planlanan boru hatları projeleri

geçtikleri ve geçecekleri Türkiye‟de kazanım ve endiĢeleri beraberinde

getirmektedir. GeliĢmenin ve hayatın vazgeçilmez unsuru haline gelen enerji

kaynaklarının, küreselleĢen dünyada üretim kaynaklarından talep merkezlerine

ulaĢtırılmasında enerji nakil boru hatları, en güvenli ve en verimli yolları olarak

uluslararası iliĢkiler disiplininde önemli konuların baĢında gelmektedir. Artık hayatın

vazgeçilmez ihtiyacı olduğu kesin kabul gören ve değeri de her geçen gün artan

enerji kaynakları olan ham petrol ve doğalgazın arz eden ülke ve enerji piyasalarına

deniz, kara ve tren ulaĢım yollarından daha çok birbirine entegre olmuĢ çoklu boru

hatları ile taĢınması artık zorunlu bir hal aldığı uluslararası iliĢkiler uzmanları

tarafından sürekli olarak iĢlenmektedir.

246

United Nations, “Development of Trans-Asian Railway Trans-Asian Railway In The North-South

Corridor Northern Europe To The Persian Gulf”, Economic and Social Commission For Asia and

Pasific, New York, 2001, s.98. EriĢim: http://www.unescap.org/ttdw/common/tis/tar/tarns-

fulltext_2182.pdf

87

3.1. ENERJĠ KAYNAKLARININ TAġINMASI

Ham petrol ve doğalgaz rezervlerinin bulunduğu bölgelerden çıkarılarak

iĢletilip talep eden ülkelerin piyasalarına ulaĢtırılması enerji rekabetinde hayati

derecede büyük önem taĢımakta olduğu tezin diğer bölümlerinde de olduğu gibi

uluslararası alanda sürekli olarak iĢlendiği görülmektedir. Ham petrol ve doğalgaz

enerji kaynaklarının naklinde ve sevkiyatında özellikle boru hatları ve deniz

taĢımacılığı ön plana çıktığı görülmektedir. Özellikle doğalgazın taĢınmasında boru

hatları dünya genelinde %95 gibi çok büyük bir orana sahiptir.247

Bu enerji

kaynaklarının taĢınması ihraç ve ithal eden ülkeler ve piyasalar için büyük önemde

uluslararası iliĢkiler arenasında tartıĢılan konulardandır. Enerji kaynaklarının

çıkarıldıktan sonra ortaya çıkan en önemli mesele bu kaynakların taĢınmasıdır. Bu

konu sadece ulusal bir konu olmaktan çoktan çıkmıĢtır ve uluslararası bir mesele

haline dönüĢmüĢtür. Bu durum ise dünyadaki uluslararası politikaları derinden ve

çok uzun süreli olarak etkilemektedir. Güce sahip olmanın vazgeçilmez unsuru olan

enerji kaynakları olan ham petrol ve doğalgazın taĢınması literatürdeki enerji

kavramının önemli meselelerindendir. Kara, tren ve deniz yolları taĢımacılığına göre

çok fazla miktarda yatırım ve politika gerektiren enerji nakil boru hatları diğerlerine

göre daha süratli, ekonomik ve güvenli olduğu yönünde tespitler bulunmaktadır.248

Enerji kaynaklarının taĢınması 19. yüzyılla birlikte küçük ve kısa mesafelerde

halinde baĢlamıĢtır. Ham petrol ve doğalgaz sevkiyatı yirmi birinci yüzyıla

gelindiğinde çok büyük çaplı ve birbirine bağlı hatlar ile yüksek basınç sağlanarak

her türlü iklim Ģartlarında kıtaları aĢabilir hale gelmiĢtir. Bugünün önemli

sorunlarından biri olarak kabul edilen çevre kirliliğinde enerji taĢımacılığının rolü

oldukça fazladır. Emniyetli ve ekonomik olması ham petrol ve doğalgazı boru hatları

ile taĢımayı uygun hale getirmektedir. Ayrıca kara ve deniz taĢımacılığı talebi

karĢılamaya yetmemektedir. Dünyadaki enerji kaynaklarının talep merkezlerine

ulaĢtırılmasında enerji nakil hatları artık en güvenli ve verimli olarak görülmektedir.

247

Leyla Melike Koçgündüz, “Hazar Bölgesi Enerji Politikaları”, Abant Ġzzet Baysal Üniversitesi,

Bolu 2009, s. 77. 248

Turan Paksoy, “Lojistikte TaĢıma Tipleri”, 2 Kasım 2010, EriĢim:

http://www.turanpaksoy.com/index.php?option=com_content&view=article&id=116%3Alojistikte-

tama-tipleri&catid=37%3Alojistik-ve-tedarik-zinciri-yoenetimi&Itemid=181&lang=tr, 23 Ocak 2012.

88

19. yüzyıldan itibaren baĢlayan süreç ile hammadde ve enerji kaynaklarına

sahip olmak, üretim ve dağıtım aĢamalarını kontrol edebilmek büyük güçlerin

hedefleri olduğu görülmektedir. Gelinen bu zaman içinde enerji kaynaklarının boru

hatları ile taĢınması uluslararası alanda çok büyük ehemmiyete sahiptir. Güvenli boru

hatları geçtikleri coğrafyaya istikrar da getirecektir.249

Bu kaynakların nakil iĢinde

devamlılığın ve güvenliğin sağlanması baĢlı baĢına bu kaynaklara sahip olmak kadar

önemli olduğu yaĢanan geliĢmelerden anlaĢılmaktadır.

3.1. Boru Hatlarının Belirleyiciliği

Enerji nakil hatları kaynakları taĢımasının önemi ile birlikte siyasi

belirleyiciliğe sahip olduğu görülmektedir. Boru hatları enerji alan ve satan aktörlerin

karĢılıklı iliĢkilerinden geçtiği güzergâhların siyasi yapısına kadar birçok alanda

belirleyici faktör olma özelliği göstermektedir.250

Petrol ve doğalgaz taĢınmasında

enerji nakil hatları, ham petrol ve doğalgaz ticareti yapan ülke ve kuruluĢlar ile

koridor olan ülkelerin iliĢkilerinin belirlenmesinde hayati bir fonksiyona sahiptir.251

Enerji piyasalarının Ģekillenmesi de bu iliĢkiler çerçevesinde geliĢmektedir ve bu

durum ileri zamanlarda da devam edecektir. Dünyadaki mevcut hatların büyük

kısmının Rusya bağlantılı olması bu ülkeden doğalgaz alan ülkelerin Rusya

Federasyonu‟na karĢı izledikleri ve izleyecekleri politikalarda belirgin faktör olarak

değerlendirilmektedir.252

249

Sina Kısacık, “Alternatif Petrol ve Doğalgaz Boru Hatları Çerçevesinde Türk-Amerikan ĠliĢkileri”,

23 Ağustos 2010, EriĢim:

http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=786:alternatif-petrol-

ve-doalgaz-boru-hatlar-cercevesinde-tuerk-amerikan-likileri&catid=131:enerji&Itemid=146, 23 Ocak

2012. 250

Sedat Laçiner, “Hazar Enerji Kaynakları ve Enerji Siyaset ĠliĢkisi”, OAKA, Cilt1, No: 1 s.36–66,

2006, USAK, Ankara. EriĢim:

http://www.usak.org.tr/dosyalar/dergi/vRPhzIqgAaUzEbsqIgyiYdXFvT60sp.pdf 251

Sedat Laçiner, “Hazar Enerji Kaynakları…” 252

Gökhan Özkan, “Türkiye‟nin Orta Asya ve Kafkasya‟daki Bölgesel Politikasında Enerji

Güvenliği”, Akademik BakıĢ cilt: 4, sayı: 7, KıĢ 2010,

http://www.ataum.gazi.edu.tr/e107_files/sayi7/02-Gokhan-Ozkan.pdf, EriĢim: 12 Ocak 2012, s. 21.

89

3.2. TÜRKĠYE’DEKĠ BORU HATLARININ ÖNEMĠ

Ortadoğu coğrafyasının enerji kaynaklarının ihtiyacı olan ülkelere

ulaĢtırılmasında kullanılan ve tamamlanması durumunda kullanılacak olan ham

petrol ve doğalgaz boru hatların Türkiye üzerinden geçmesi ile Türkiye uluslararası

arena baĢta olmak üzere birçok alanda büyük kazanımlar elde edeceğine yönelik

uzmanlar tarafından görüĢler ortaya konmaktadır.253

Enerjide çoğunlukla dıĢarıya

özellikle Rusya Federasyonu‟na bağımlı olan Türkiye topraklarından geçecek çoklu

boru hatları sayesinde enerji konusunda Türkiye‟nin de bu piyasada belirleyici faktör

olabilmesi açısından önemlidir. Enerji nakil hatları sayesinde AB ülkelerinin

Türkiye‟ye enerji konusunda muhtaç konuma geleceği Ģeklinde öngörüler

oluĢmaktadır. Burada enerji nakil hatları AB ülkeleri için önemli hale geleceği için

hatlarda meydana gelebilecek en ufak bir sorun depremden terör faaliyetlerine kadar

AB ülkelerin istemeyeceği bir durum olacaktır. Bu çerçevede Türkiye‟de

yaĢanabilecek terör faaliyetlerine karĢı ve önlenmesi konusunda bu ülkeler mecburen

Türkiye‟ye engel olamayacaklar ve destek olmak zorunda kalacaklardır. Enerji nakil

hatlarının Türkiye‟den geçmesiyle yapım aĢamasından iĢletim aĢamasına ve güvenlik

boyutuna kadar Türkiye büyük bir ekonomik, siyasal ve politik kazançlar

sağlayacaktır.254

Türkiye‟de boru hatlarının geçtiği kırsal bölgeler dikkate

alındığında sağlanacak gelirin ve istihdamın katkısı uzun yıllar hissedilecektir.

Türkiye‟nin uluslararası ham petrol ve doğalgaz bağlantıları açısından enerji nakil

boru hatları, petrol ve doğalgaz ithalatında da ülke olarak güvence elde edecektir.

Önceki yıllarda Türkiye‟de kıĢ aylarında yaĢanan enerji krizi benzeri vak‟aların

önüne bir Ģekilde geçilmiĢ olacaktır. Türkiye sahip olduğu topraklarla coğrafi ve

jeopolitik açıdan çok önemli bir konumda yer almaktadır. Fakat 1990‟lı yıllarda

özellikle Hazar bölgesinde bulunan ham petrolün Sovyet topraklarından geçen hatlar

ile batıya taĢınması daha avantajlı değerlendirmeleri yapıldığı görülmektedir. Fakat

Türkiye güzergahı rotada en önemli istasyon olarak dikkat çekmektedir.

253

Murat Ercan, “Avrupa Birliği‟nin Enerji Politikasında Türkiye‟nin Önemi”, Akademik BakıĢ

Dergisi, sayı:25, Temmuz-Ağustos 2011, EriĢim: http://www.akademikbakis.org/25/24.pdf, 23 Ocak

2012, s. 1. 254

Sina Kısacık, “Alternatif Petrol ve Doğalgaz Boru Hatları…”

90

Rusya Federasyonu yönetiminin ham petrolün dünya piyasalarına dağılımında

tekelci davranmaya çalıĢması bu yaklaĢımın hayat bulmasını zorlaĢtırdığı

belirtilmektedir.255

Türkiye, dünyanın en büyük ham petrol ve doğalgaz rezervlerinin

bulunduğu Ortadoğu ve Orta Asya ülkeleri ile enerji kaynaklarına muhtaç olan

Avrupa ülkelerinin ham petrol ve doğalgaz ithal eden ülkeleri arasında köprü santral

ve koridor konumunda bulunmaktadır. Türkiye‟nin bölge ülkeleri ile iyi iliĢkileri ve

Ortadoğu ülkeleriyle tarihi, dini ve kültürel bağları ve bölgedeki hayati önemi zaten

bilinmektedir. Boru hatlarının hayata geçirilip iĢletilmesinde bu faktörler Türkiye‟ye

yardımcı olacaktır. Enerji nakil boru hatları çerçevesinde dünyada yaĢanan rekabet,

belirli bölgelerin özellikle AB ülkeleri gibi enerjiye olan bağımlılığı ile ulusal mesele

olmaktan çıkıp küresel seviyede uluslararası bir rekabete dönüĢmüĢtür. Enerji

kaynakları olan ham petrolün ve doğalgazın ulaĢacağı AB ülkeleri ise enerji baĢta

olmak üzere iç ve dıĢ güvenliklerinin en iyi sağlayacağı güzergâhı ve rotaları

istemektedirler.256

Söz konusu enerji nakil boru hatları Türkiye‟yi uluslararası

arenada adeta bir enerji köprüsü ve santrali konumuna getirmektedir. Türkiye

üzerinde planlanan enerji nakil hatları yerine bazı alternatif güzergâh bulma

çalıĢmalarının da yapıldığı görülmektedir. Bu alternatifler ile aslında Türkiye‟nin

enerji konusunda pasifize edilmek istendiği açıktır. Türkiye‟yi devre dıĢı bırakmayı

hedefleyen alternatif güzergâhlar ise hem ekonomik hem de güvenlik açısından

olumlu not alamamaktadır. Bu hatlar ayrıca değiĢik riskleri üzerinde taĢımaktadır.

Aslına bakıldığında ise deniz yolu kullanılarak yapılması planlanan hatlar maliyeti

yüksek olması ve bakım ve iĢletim aĢamaları büyük zorluklar taĢımaktadır.257

Türkiye, enerji kaynakları transferinde AB için en avantajlı pozisyonda görülmekte

ve bu rolü en iyi Ģekilde yerine getireceği değerlendirilmektedir. Zaten Türkiye

dıĢında baĢka seçenek de pek gözükmemektedir.

255

Faruk Sönmezoğlu, Türk DıĢ Politikasının Analizi, Gözden geçirilmiĢ 3. Baskı, Der Yayınları,

Ġstanbul, 2004, s.703. 256

Zeliha Vural, “Hazar Havzası Enerji Kaynaklarının Uluslararası Politikadaki Yeri ve Türkiye‟ye

Etkisi”, Atılım Üniversitesi, Ankara 2006, s.39. 257

Veysel Ayhan, “Avrupa‟nın Enerji Arz Güvenliğinde Türkiye: Petrol, Doğal Gaz ve Entegrasyon”,

Uluslararası ĠliĢkiler, Cilt:5, Sayı:20 KıĢ 2009, s.156.

EriĢim:http://www.uidergisi.com/wp-content/uploads/2011/06/Avrupanin-Enerji-Arz-Guvenliginde-

T%C3%BCrkiye.pdf

91

3.3. ENERJĠ NAKĠL BORU HATLARI

On dokuzuncu yüzyılın sonlarına doğru Amerika BirleĢik Devletlerinde

Pensilvanya eyaletinde ilk defa Vladimir Shukhov ve Branobel Ģirketler tarafından

Ģimdiki zamana oranla çok basit sayılacak boru hatları ile ham petrol taĢınmaya

baĢlanmıĢtır. Enerji nakil boru hatlarının geliĢme süreci ise aslında 20. yüzyılda

gerçekleĢtirilmiĢtir. Genellikle çelik ve betondan üretilen boruların birleĢtirilmesi

sonucu oluĢan iletim hatları ham petrol ve doğalgaz taĢımacılığı için

kullanılmaktadır. OluĢturulan hatların uzunluğu binlerce kilometre olmaktadır.

Büyük miktardaki ham petrol ve doğalgazı baĢka bir coğrafyaya ihtiyaç duyan

piyasaya ve rafinerilere nakledilmesinde en ekonomik yol olarak iletim boru hatları

öngörülmektedir. Demir, kara ve deniz yolları mukayese edildiğinde gönderilen

kapasite baĢına daha az masraf ve daha yüksek kapasite ve güvenli nakliye olarak

boru hatları ön plana çıkmaktadır.258

Mümkün olan yerlerde coğrafi Ģartlar elverdiği sürece genellikle enerji nakil

boru hatları toprak üstünde inĢa edilmektedir. Fakat son dönemde artan kentleĢme ile

birlikte yerleĢim merkezlerinde ve hassas bölgelerde veya çevre için potansiyel

tehlike görülen bölgelerde boru hatları toprak altında döĢenmektedir. Ama bu durum

enerji nakil hatlarından ham petrol çalınma riskini de beraberinde getirmektedir.

Ayrıca boru hatları deniz ve okyanus altına da inĢa edilebilmektedir. Fakat su

altından ve çok derinden yapılan iletim çok hassas teknik bir konudur. Gelecek

yıllarda meydana gelecek aksamalar çok büyük zararlara sebep olma ihtimali

taĢımaktadır. Dahası maliyetin yüksek olması ile birlikte teknik yönden çok fazla

teknoloji ve dikkat gerektirmektedir. Yüksek maliyet dezavantaj olarak

görülmektedir.259

Uygulama alanı itibarı ile hatırı sayılır büyük yatırımlar gerektiren

enerji nakil boru hatlarının baĢarılı olabilmelerinde en önemli etkenlerin baĢında

hattın geçtiği güzergâhlar gelmektedir. Ayrıca ham petrolün ve doğalgazın

akıĢkanlığını sağlayabilmek için boru hatları ile birlikte belirli bölgelerde pompa

istasyonları inĢa edilmektedir. Türkiye‟den geçen ve geçmesi planlanan enerji nakil

boru hatları bu bölümde incelenmeye çalıĢılacaktır.

258

Eyüp Zengin, Aqil Esedov, “Türkiye ve Azerbaycan Örneğinde Boru Hatları UlaĢtırmasının Çevre

Üzerindeki Etkileri”, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 5, Sayı 9, s.99,

2009. EriĢim: http://asosindex.com/journal-article-fulltext?id=7669&part=1 259

Turan Paksoy, “Lojistikte TaĢıma Tipleri…”

92

3.3.1. Enerji Nakil Hatları

Uluslararası alanda enerji politikalarında enerji kaynaklarının bulunduğu

doğal coğrafyalara sahip olmak veya kontrolünde söz sahibi olabilmek stratejik pek

çok açıdan çok önemli hale gelmiĢtir. Bu kaynakların bulunduğu coğrafyalar

üzerinde siyasi irade sahibi olmak daha farklı bir öneme sahiptir. Enerji

kaynaklarının taĢınması ve dağıtım yollarının güvenliğinin sağlanması ve bu konuda

söz sahibi olmak da en az diğerleri kadar önem taĢımaktadır ve bu sıralamada her biri

diğerinden önemlidir. Böyle bir konumda olan Türkiye güvenli ulaĢım yolu

sağlamada diğer devletlerle olan iliĢkilerinde vazgeçilmezlik olarak rol

üstlenmektedir.260

3.3.2. Boru hatları ve Enerji Güvenliği

GeliĢmiĢ ülkeler ve küresel güçlerin özellikle ABD ve AB ülkelerinin, adeta

hayat kaynağı olan ham petrol ve doğalgaz enerji kaynakları için büyük çaba sarf

etmelerinin en büyük sebebi ulusal ve uluslararası güvenliklerini sağlayabilmek ve

garanti altına almaktır. Bu bağlamda literatürde enerji kaynaklarının üretilmesinden

piyasalara ulaĢtırılmasına kadar bütün süreçlere dâhil olmaları en temel tanımla

enerji güvenliği olarak ifade edilmektedir. Ülkelerin enerji ve enerjinin jeopolitiği,

küreselleĢme olgusu ile birlikte uluslararası arenada yeni bir anlam kazanmıĢtır.

Siyasi, ekonomik ve askeri güvenlik konularıyla iç içe geçerek daha da önemli hale

gelmiĢtir. Bu çerçevede enerji güvenliğinin en hassas konusunu ise enerji nakil boru

hatlarının oluĢturduğu görülmektedir. Boru hatlarının en üst seviyede verimli olarak

iĢletilmesi ve devamlılığının sağlanabilmesi gereklidir. Doğal olarak boru hatları

geçtiği coğrafyadan direkt olarak etkilendiği için güzergâh da enerji güvenliğini

etkilemektedir. Ayrıca Ortadoğu‟daki kaynakları taĢıyacak olan boru hatları AB için

Rusya‟dan gelen gazın kesintiye uğraması gibi durumlarda da enerji ihtiyacını

karĢılayarak enerji devamlılığını sağlayacaktır.

260

Veysel Ayhan, “Avrupa‟nın Enerji Arz Güvenliğinde Türkiye: Petrol, Doğal Gaz ve Entegrasyon”,

Uluslararası ĠliĢkiler, Cilt:5, Sayı:20 KıĢ 2009, s.155. EriĢim: http://www.uidergisi.com/wp-

content/uploads/2011/06/Avrupanin-Enerji-Arz-Guvenliginde-T%C3%BCrkiye.pdf

93

3.4. ULUSLARARASI PROJELER

Ortadoğu‟da bulunan zengin ham petrol ve doğalgaz enerji kaynaklarının

taĢınmasında Türkiye üzerinde inĢası planlanan ve tamamlanan kısımları ile

uluslararası enerji nakil hattı projeleri büyük öneme sahiptir. Bu projelerin

Türkiye‟ye büyük kazanımlar sağlaması beklenmektedir. Yakın zamanda ham petrol

ve doğalgazın jeopolitik ve stratejik öneminin daha da artacağı düĢünüldüğünde bu

bölgelere yakın olan Türkiye burada yapılacak her türlü uluslararası projelerde büyük

önem kazanacaktır.

Türkiye‟deki mevcut ve planlanan proje kapsamındaki doğalgaz iletim hatları

aĢağıda sıralanmaktadır.

1. Türkiye – Yunanistan – Ġtalya DGBH Projesi

2. Hazar GeçiĢli Türkmenistan - Türkiye - Avrupa DGBH Projesi

3. Mısır - Türkiye DGBH Projesi

4. Irak - Türkiye DGBH Projesi

5. Rusya Federasyonu - Türkiye Doğalgaz Boru Hattı

6. Doğu Anadolu Doğalgaz Ana Ġletim Hattı

7. Samsun - Ankara Doğalgaz Ana Ġletim Hattı

8. Türkiye - Yunanistan Doğalgaz Boru Hattı

9. Azerbaycan - Türkiye DGBH (ġahdeniz)

10.Nabucco DGBH Projesi

Türkiye‟deki mevcut uluslararası ehemmiyete sahip ham petrol iletim hatları

aĢağıda sıralanmaktadır.

1. Bakü - Tiflis - Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı

2. Irak - Türkiye Ham Petrol Boru Hattı

94

3.4.1. TÜRKĠYE - YUNANĠSTAN - ĠTALYA DGBH PROJESĠ

Türkiye Yunanistan Ġtalya doğalgaz boru hattı projesi ile AB Komisyonu

INOGATE “Interstate Oil and Gas Transport to Europe” programı çerçevesinde,

Hazar Havzası, Rusya Federasyonu, Ortadoğu, Güney Akdeniz ülkeleri ve diğer

uluslararası kaynaklardaki mevcut doğalgazın taĢınması planlanmaktadır. Bu proje

ile doğalgazın Türkiye ve Yunanistan üzerinden AB ülkeleri pazarlarına ve

piyasalarına taĢınması hedeflenmektedir.261

Bu projeye ek olarak “Güney Avrupa

Gaz Ringi Projesi” de geliĢtirilmiĢtir. Projeye göre, Türkiye ve Yunanistan

arasındaki doğalgaz boru hattının Türkiye sınırları içindeki planlanan geçiĢ

güzergâhı, mevcut Bursa Karacabey Pig Ġstasyonu‟ndan baĢlamaktadır ve Edirne

Ġpsala Kipi‟de sona ermektedir.262

ġekil-3.4.1. Türkiye Yunanistan Ġtalya Doğalgaz Hattı263

Bu hat için Türkiye‟de Marmara Denizi‟nde yaklaĢık 17 kilometre

uzunluğunda bir deniz geçiĢi planlanmaktadır. Türkiye sınırlarında planlanan hattın

toplam uzunluğu yaklaĢık 300 kilometre olarak hesaplanmıĢtır.264

261

Boru Hatları ile Petrol TaĢıma A.ġ. resmi internet sitesi, EriĢim: http://www.botas.gov.tr/index.asp,

1 Mayıs 2011. 262

“Boru Hatları ile Petrol TaĢıma A.ġ…” 263

“BOTAġ…”, EriĢim: http://www.botas.gov.tr/images/icerik/harita/Itgi.jpg 264

“Boru Hatları ile Petrol TaĢıma A.ġ…”

95

Doğalgaz boru hattı projesi ile ilgili olarak hazırlanan hükümetler arası

doğalgaz anlaĢması, Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ve

Yunanistan Kalkınma Bakanı tarafından 23 ġubat 2003 tarihinde Selanik‟te

imzalanarak proje için ilk adım atılmıĢtır. “Doğalgaz Alım Satım AnlaĢması” ise 23

Aralık 2003 tarihinde BOTAġ ve DEPA arasında imzalanmıĢtır.265

Bu hattan

doğalgaz taĢınabilmesi için 2005 yılı ortalarında ilk çalıĢmalara baĢlandığı

görülmektedir. 18 Kasım 2007 tarihinde de Yunanistan‟a ilk doğalgazın taĢınmasına

baĢlanmıĢtır ve gaz sevkiyatına devam edilmektedir.266

Türkiye - Yunanistan

Doğalgaz Boru Hattı Projesi‟nin bir sonraki aĢaması Ġtalya‟ya ulaĢmaktır. Türkiye -

Yunanistan Doğalgaz Boru Hattı‟nın Adriyatik Denizi‟nden geçecek yeni bir hat ile

Ġtalya‟ya uzatılması amacı hedeflenmektedir. TYĠ Doğalgaz nakil hattının tam olarak

çalıĢması ise önemli bir aksaklık olmaz ise 2012 yılında öngörülmektedir.267

Bu

proje Yunanistan ve Ġtalya ile geliĢtirilecek uluslararası iliĢkiler bakımından büyük

öneme sahiptir. Türkiye - Yunanistan Doğalgaz Boru Hattı ile 18 Kasım 2007

tarihinde Ġpsala‟da iki ülke baĢbakanlarının katılımı ile ve düzenlenen açılıĢ töreniyle

doğalgaz sevkiyatı gerçekleĢtirilmiĢtir. 2012 yılında devreye alınması hedeflenen

Yunanistan ve Ġtalya bağlantısı ile projenin tamamlanması, AB enerji arz güvenliğine

ve AB‟nin enerji kaynak ve güzergâh çeĢitliliğinin sağlanması hedefine katkıda

bulunacaktır.268

265

“BOTAġ...”, http://www.botas.gov.tr/index.asp, EriĢim Tarihi (01.05.2011) 266

“BOTAġ...”, http://www.botas.gov.tr/index.asp, EriĢim Tarihi (01.05.2011) 267

“BOTAġ...”, http://www.botas.gov.tr/index.asp, EriĢim Tarihi (01.05.2011) 268

“Türkiye‟nin Enerji Stratejisi” Enerji, Su ve Çevre ĠĢleri Genel Müdürlüğü Yardımcılığı, Ocak,

Türkiye Cumhuriyeti DıĢiĢleri Bakanlığı, 2009.

EriĢim:http://www.mfa.gov.tr/data/DISPOLITIKA/EnerjiPolitikasi/T%C3%BCrkiye%27nin%20Enerj

i%20Stratejisi%20%28Ocak%202009%29.pdf

96

3.4.2. TÜRKMENĠSTAN - TÜRKĠYE - AVRUPA DGBH

Bu proje kapsamında en baĢta Türkmenistan‟dan gelecek olan doğalgaz enerji

kaynağının Türkiye üzerinden AB ülkeleri piyasalarına ulaĢtırılması

hedeflenmektedir. Bu uluslararası doğalgaz boru hattı projesi ile Türkmenistan‟ın

güneyinde bulunan zengin rezerv alanlardan üretilen doğalgazın Hazar Denizi

üzerinden geçiĢli bir boru hattı ile Türkiye‟ye getirilmesi planlanmaktadır. Buradan

da Türkiye hattına ulaĢtırılacak olan doğalgazın AB ülkelerine taĢınması

amaçlanmaktadır.269

Bu proje kapsamında 29 Ekim 1998 tarihinde, Türkiye

Cumhuriyeti BaĢbakanı ve Türkmenistan Devlet BaĢkanları tarafından Hazar Denizi

geçiĢli Türkmenistan Türkiye ve Avrupa Doğalgaz Boru Hattı Projesi‟nin

gerçekleĢtirilmesine yönelik bir “Çerçeve AnlaĢması” imzalanmıĢtır.270

AnlaĢma

kapsamında 30 Milyar metreküp Türkmenistan doğalgazının toplamının 16 Milyar

metreküpü Türkiye‟ye ve 14 milyar metreküpü ise AB üye ülkelerine taĢınması ve

ulaĢtırılması planlanmaktadır.271

21 Mayıs 1999 tarihinde, BOTAġ ve Türkmenistan

doğalgaz enerji kaynaklarının kullanımı için Türkmenistan Devlet BaĢkanı nezdinde

yetkilendirilmiĢ mercii arasında, 16 milyar metreküp doğalgaz alımı için 30 yıl süre

ile doğalgaz alım ve satım anlaĢması imzalanmıĢtır.272

Bu hat sayesinde hem Türkiye

hem de AB üyesi ülkelerin enerji ihtiyacının önemli bir bölümü karĢılanmıĢ

olmaktadır.

269

“BOTAġ... ”, http://www.botas.gov.tr/index.asp, EriĢim Tarihi (01.05.2011) 270

“BOTAġ... ”, http://www.botas.gov.tr/index.asp, EriĢim Tarihi (01.05.2011) 271

“BOTAġ... ”, http://www.botas.gov.tr/index.asp, EriĢim Tarihi (01.05.2011) 272

“BOTAġ…”, http://www.botas.gov.tr/index.asp, EriĢim Tarihi (01.05.2011)

97

3.4.3. MISIR ve TÜRKĠYE DGBH PROJESĠ

Türkiye‟nin enerji talebinin büyük bir bölümünü karĢılamak ve doğalgaz

kaynaklarını çeĢitlendirmesi için Mısır‟dan gelecek doğalgaz çok büyük öneme

sahiptir. Bu çerçevede iki ülke arasında çeĢitli çalıĢmalar ve projeler yapılmaktadır.

Bu kapsamda Türkiye‟nin doğalgaz ihtiyacının bir kısmının da Mısır‟dan iletim

hatları ile sağlanması zaten tankerler ile sıvılaĢtırılmıĢ halde taĢınan kısmına destek

olması için çok uygun görünmektedir. Doğalgazda bu talebin karĢılanması amacı ile

iki ülke arasında Mısır ve Türkiye Doğalgaz Boru Hattı Projesi geliĢtirilmiĢtir. Bu

proje kapsamında 17 Mart 2004 tarihinde Kahire‟de Türkiye Enerji ve Tabii

Kaynaklar Bakanı ile Mısır Arap Cumhuriyeti Petrol Bakanı arasında Mısır

Doğalgaz ġirketi EGAS ile BOTAġ arasında Türkiye‟ye doğalgaz ithalatı ve Türkiye

üzerinden Avrupa‟daki çeĢitli ülkelere doğalgaz iletimi hususlarına iliĢkin bir

“Çerçeve AnlaĢması” imzalanmıĢtır.273

Söz konusu doğalgaz anlaĢmasına göre,

Mısır‟ın Türkiye‟ye yılda 2 ila 4 Milyar metreküp, ayrıca Türkiye üzerinden de

Avrupa pazarlarına yılda 2 ila 6 Milyar metreküp doğalgaz ihraç etmesi

öngörülmüĢtür. 16 ġubat 2006 tarihinde Ġstanbul‟da yapılan görüĢmelerin sonunda

iki ülke arasında doğalgaz alanında karĢılıklı iĢbirliği ve çalıĢmaların devamı amacı

ile bir mutabakat zaptı imzalanmıĢtır. Ġmzalanan mutabakat zaptı çerçevesinde

Suriye‟nin de katılımı ile gerekli çalıĢma gruplarının oluĢturulması planlanmıĢtır.

Hayata geçirilecek bu projenin yapılabilirliğinin ve gerekliliklerinin tespitine yönelik

önemli çalıĢmalar karĢılıklı olarak baĢlatılmıĢ durumdadır.274

Fakat 2011 yılında

Mısır‟da patlak veren olaylar neticesinde yönetim değiĢikliği gibi hadiselerin projeyi

etkileme ihtimali vardır. Zaten Mısır‟daki doğalgazın tanker gemileri ile

sıvılaĢtırılmıĢ halde Türkiye‟ye taĢınması devam etmektedir. Mısır yönetimindeki

belirsizliklerin projenin sağlıklı ilerlemesini de durdurma ihtimali bulunmaktadır.

Ayrıca projeye katılacak olan Suriye‟de de rejim karĢıtı kanlı olayların devam etmesi

projenin yaĢama ihtimalini tehlikeye sokmuĢtur. Dahası Suriye ile Türkiye‟nin

kopma noktasına gelen iliĢkileri projeyi tehlikeye sokmuĢtur.

273

“BOTAġ...”, http://www.botas.gov.tr/index.asp, EriĢim Tarihi (01.05.2011) 274

“BOTAġ…”, http://www.botas.gov.tr/index.asp, EriĢim Tarihi (01.05.2011)

98

3.4.4. IRAK ve TÜRKĠYE DGBH PROJESĠ

Irak coğrafyası sahip olduğu çok zengin ham petrol yatakları ile

bilinmektedir. Bunun yanında Irak coğrafyasında önemli doğalgaz kaynakları

bulunmaktadır. Ham petrolün Türkiye üzerinden taĢındığı gibi Irak‟ta bulunan bir

doğalgaz boru hattı ile Türkiye‟ye getirilmesi uluslararası kuruluĢlar tarafından

projelendirilmiĢtir. TPAO, TEKFEN ve BOTAġ Ģirketlerince oluĢturulan bir grup

tarafından yapılan çalıĢmalar neticesinde 1996 yılında Ankara‟da, Türkiye

Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti Petrol

Bakanlığı arasında imzalanan anlaĢmalar ile bu proje baĢlatılmıĢ bulunmaktadır.275

Irak‟ın Türkiye‟ye yakın olan kuzeydoğu bölgelerinde yer alan doğalgaz sahalarını

kapsayan proje saha geliĢtirme, üretim, doğalgaz iĢleme ve boru hattı yapımı

iĢlemlerinden oluĢan entegre yani bütünleĢmiĢ bir proje halinde olduğundan çok

büyük yatırımlar gerektirmektedir. Bu doğalgaz projesi ile Irak‟ın farklı beĢ

sahasında üretilecek yıllık 10 milyar metreküp doğalgazın bir boru hattı ile

Türkiye‟ye taĢınması amaçlanmaktadır.276

Körfez SavaĢı‟nın baĢlaması ve Saddam

Hükümeti‟nin yok edilmesi sürecinde BirleĢmiĢ Milletler yaptırımları ve ABD‟nin

baskıları sonucu ile projenin gerçekleĢmesine yönelik hedeflerde birtakım

gecikmeler meydana geldiği görülmektedir. Bu gecikmede Irak coğrafyasında

yaĢanan iĢgalin ve belirsiz siyasi durumun payı çok büyüktür. Gerekli Ģartların

elvermesi durumunda ve Irak‟taki durumun netlik kazanması ile Irak doğalgazının

Türkiye‟ye ve Türkiye üzerinden de AB ülkelerine ulaĢtırılması mümkün olacaktır.

Projenin hayata geçirilmesi için 7 Ağustos 2007 tarihinde Ankara‟da Türkiye ve Irak

arasında imzalanan mutabakat zaptı çok büyük önem taĢımaktadır.277

Bu çerçevede

karĢılıklı olarak fizibilite çalıĢmalarının baĢlamasına karar verilmiĢtir. Fakat Irak‟taki

belirsizlikler, iç karıĢıklıklar ve terör saldırıları bu projeyi olumsuz etkileyecektir.

Çünkü teĢebbüs edilebilecek en ufak bir terör saldırısı milyar dolarlık yatırımları

etkileyecektir. Bu kapsamda bölgede güvenliğin sağlanması çok önemlidir.

275

“Boru Hatları ile Petrol TaĢıma A.ġ…” 276

“BOTAġ…”, http://www.botas.gov.tr/index.asp, EriĢim Tarihi (01.05.2011) 277

“BOTAġ…”, http://www.botas.gov.tr/index.asp, EriĢim Tarihi (01.05.2011)

99

3.4.5. RUSYA FEDERASYONU - TÜRKĠYE DOĞALGAZ BORU HATTI

Rusya Federasyonu - Türkiye arasındaki yapılan bu doğalgaz boru hattı

Türkiye‟de Malkoçlardan girmekte Hamitabat, Ambarlı, Ġstanbul, Ġzmit, Bursa,

EskiĢehir güzergâhını takip ederek Ankara‟ya ulaĢmaktadır. Hat 842 kilometre

uzunluğa sahiptir. Boru hattında, Kırklareli, Ambarlı, Pendik, Bursa ve EskiĢehir'de

kompresör istasyonları, Malkoçlar‟da ana ölçüm istasyonu bulunmaktadır. Bu hat bir

nebzede kıtalar arası geçiĢ yapmaktadır.278

Hat, 23 Haziran 1987 tarihinde ilk durağı

olan Hamitabat‟a ulaĢmıĢtır. Bu tarihten itibaren Trakya Kombine Çevrim

Santralında elektrik enerjisi üretiminde kullanılmaya baĢlanmıĢtır. Hat, Ağustos 1988

yılında Ankara‟ya ulaĢmıĢtır. Doğalgaz, önce Temmuz 1988‟de Ġstanbul‟da Ağustos

1988‟de Ambarlı Santralında, Ekim 1988‟de de Ankara‟da konut ve ticari sektörde

kullanılmaya baĢlanmıĢtır. Sanayi sektöründe doğalgaz kullanımı ise Ağustos

1989‟da gerçekleĢtirilmiĢtir.279

ġekil-3.4.5-1. Rusya Federasyonu Türkiye Mavi Akım Projesi280

278

“BOTAġ…”, http://www.botas.gov.tr/index.asp, EriĢim Tarihi (01.05.2011) 279

“BOTAġ…”, http://www.botas.gov.tr/index.asp, EriĢim Tarihi (01.05.2011) 280

Rusya Online Haber ve Yorum Ġnternet sitesi, EriĢim: http://www.rusya.ru/Comment/8397-

Rusya%60n%C4%B1n+ki+m%C3%BCcbir+sebep+de%C4%9Fil+%60ver+ya+da+%C3%B6de%60

+g%C3%BCndemde

100

3.4.6. DOĞU ANADOLU DOĞALGAZ ANA ĠLETĠM HATTI

Bu proje ile baĢta Ġran olmak üzere Türkiye‟nin doğusundaki kaynaklardan

alınacak doğalgazın boru hattı ile Türkiye‟ye taĢınması gerçekleĢtirilmiĢtir. Bu

kapsamda, 08.08.1996 tarihinde Ġran ile Türkiye arasında Tahran‟da Doğalgaz Alım

ve Satım AnlaĢması imzalanmıĢtır. Bu anlaĢmaya göre doğalgaz alımı 3 milyar

metreküp ile baĢlamıĢtır. Geçen yıllar itibarıyla artarak yılda 10 milyar metreküpe

ulaĢması hedeflenmektedir. Doğu Anadolu Doğalgaz Ana Ġletim Hattı Ağrı

Doğubayazıt‟tan baĢlayıp sırayla Erzurum, Sivas ve Kayseri üzerinden Ankara‟ya

uzanmaktadır. 2001 yılı ortalarında ise tüm boru hattı sistemi doğalgaz alabilir ve

taĢıyabilir duruma gelmiĢtir. Ġran Bazargan‟daki Ölçüm Ġstasyonu‟nun

tamamlanması ile de 10 Aralık 2001 tarihinde Ġran‟dan gaz alımı baĢlamıĢtır.281

3.4.7. SAMSUN - ANKARA DOĞALGAZ ANA ĠLETĠM HATTI

Bu doğalgaz projesi sayesinde Türkiye Rusya Federasyonu‟ndan yaklaĢık 16

milyar metreküp ilave doğalgaz almayı hedeflemektedir. Doğalgazın Karadeniz

üzerinden Türkiye‟ye taĢınması düĢünülmüĢtür. Bu durumun Türkiye‟de çok

tartıĢılmasının sebebi Türkiye‟nin enerji konusunda Rusya Federasyonu‟na mahkûm

olacağı iddia edilmiĢ olmasıdır ve herhangi bir anlaĢmazlık durumunda Rusya‟nın

gazı kesme ya da fiyatı artırma riskleri üzerinde durulmuĢtur. Rusya Federasyonu ile

Karadeniz‟in altından geçen ve Türkiye‟ye ulaĢan doğalgaz hattı “Mavi Akım”

olarak da adlandırılmaktadır. Karadeniz‟in altından geçerek, Djubga ve Samsun

arasında ise yaklaĢık 392 kilometredir. Doğalgaz Boru Hattı Sistemi üç ana

bölümden oluĢmaktadır. Ayrıca Karadeniz‟in suyunun boru hattına kimyasal olarak

zarar verebileceği de Türkiye‟de tartıĢma konusu olmuĢtur. Türkiye topraklarında

Samsun'dan baĢlayarak Amasya, Çorum, Kırıkkale üzerinden Ankara‟ya

ulaĢmaktadır. Gerekli test iĢlemlerinin tamamlanmasının ardından 20 ġubat 2003

tarihinde sistem devreye alınmıĢ ve Rusya Federasyonu‟ndan önemli miktardaki

doğalgaz sevkiyatı tartıĢmalar ile beraber baĢlamıĢtır.282

281

“BOTAġ…”, http://www.botas.gov.tr/index.asp, EriĢim Tarihi (01.05.2011) 282

“BOTAġ...”, http://www.botas.gov.tr/index.asp, EriĢim Tarihi (01.05.2011)

101

3.4.8. AZERBAYCAN - TÜRKĠYE DGBH (ġAH DENĠZ)

Azerbaycan‟da üretilecek olan doğalgazın Gürcistan üzerinden Türkiye‟ye

taĢınması amacıyla BOTAġ ve SOCAR (Azerbaycan Devlet Petrol ġirketi) arasında

12 Mart 2001 tarihinde doğalgaz anlaĢması imzalanmıĢtır.283

Bu kapsamda

geliĢtirilen Azerbaycan ve Türkiye Doğalgaz Boru Hattı Projesi‟nin yapım ihalesine

3 faz halinde çıkılmıĢtır ve Faz-I ve Faz-II kısımlarının sözleĢmeleri 4 Mayıs 2005

tarihinde, Hanak Kompresör ve Türkgözü Ölçüm Ġstasyonlarının yapımını içeren

Faz-III kısmının sözleĢmesi ise 23 Eylül 2005 tarihinde imzalanmıĢtır.284

ġekil 3.4.8. ġahdeniz Doğalgaz Hattı285

Doğu ve Batı Enerji Koridoru‟nun ikinci bileĢeni olan Bakü-Tiflis-Erzurum

(BTE) Doğalgaz Boru Hattı, 3 Temmuz 2007 itibariyle faaliyete geçmiĢtir.286

Hazar

Denizi‟nin Azerbaycan‟a ait kesiminde yer alan ġahdeniz sahasında üretilecek olan

doğalgaz Gürcistan üzerinden Türkiye sınırına ulaĢtırılmaktadır. Yılda yaklaĢık

olarak 6 buçuk milyar metreküp doğal gaz ihracı hedeflenmektedir.287

283

“Boru Hatları ile Petrol TaĢıma A.ġ…” 284

“Boru Hatları ile Petrol TaĢıma A.ġ…” 285

Sina Kısacık, “Enerji Nakil Hatları Çerçevesinde Türkiye-Azerbaycan ĠliĢkileri”, EriĢim

http://www.bilgesam.org/tr/images/stories/analizler/enerjinakilturkiyeazerbaycan.pdf 286

“Boru Hatları ile Petrol TaĢıma A.ġ…” 287

“Türkiye‟nin Enerji Stratejisi…”

102

3.4.9. NABUCCO DGBH PROJESĠ

Nabucco Doğalgaz Boru Hattı projesi Türkiye‟de çok fazla tartıĢılmıĢ ve halâ

tartıĢılmaya devam edilmektedir. Geçeceği yollar ve baĢta Türkiye olmak üzere

ülkelere getireceği avantajlar ve dezavantajlar gündem maddesi olmaya devam

etmektedir. Bu projenin en büyük amacı, Ortadoğu ve Hazar bölgesinde bulunan

zengin doğalgaz rezervlerinin enerji kaynaklarına son derece ihtiyaç duyan AB

ülkelerine bir an önce ulaĢtırmaktır. Bu büyük projenin güzergâhı kapsamında

Türkiye, Bulgaristan, Romanya, Macaristan ve Avusturya en önemli geçiĢ yollarına

sahip olacaktır. Nabucco doğalgaz projesi ile ilk etapta güzergâh üzerindeki ülkelerin

doğalgaz ihtiyacının karĢılanması planlanmaktadır. Bu sayede Türkiye‟ye doğalgaz

enerji kaynaklarını çeĢitlendirmesi bakımından avantaj sağlanması mümkün

olabilecektir. Takip eden yıllarda ise Avusturya, Avrupa‟da diğer bir önemli

doğalgaz dağıtım istasyonu olduğu için buradan diğer ülkelere dağıtımın yapılması

planlanmaktadır. Bu Ģekilde Batı Avrupa‟daki ülkelere doğalgazın ulaĢtırılması

amaçlanmaktadır. Nabucco doğalgaz boru hattının uzunluğu yaklaĢık olarak 3.300

kilometre hesaplanmıĢtır. Hattın kapasitesinin ise yılda 30 milyar metreküp olması

düĢünülmektedir. 2013 yılında ilk kapasite ile devreye alınması planlanmaktadır.288

Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Uluslararası ġirketi (Nabucco Gas Pipeline

International ġirketi, NIC) tarafından yapılacak bu hat, Ankara‟da GölbaĢı Ġlçesi

sınırları içerisinde bulunan Ahiboz Köyü‟nden baĢlayacaktır.289

Devamında ise sırası

ile Ankara, EskiĢehir, Bilecik, Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Tekirdağ ve Kırklareli

illerinin sınırları içerisinde ilerlemesi planlanmaktadır. Bu hat, Bulgaristan sınırında

sonlanacak ve yaklaĢık olarak 758 kilometre uzunluğunda olacaktır.290

Nabucco

DGBH projesi ilk aĢamada Türkiye‟nin ulusal Ģebekesinden, son aĢamada ise

Gürcistan ve Ġran‟dan gelecek doğalgazın Bulgaristan, Romanya ve Macaristan

üzerinden Avusturya‟ya iletilmesini amaçlamaktadır. Nabucco DGBH Türkiye

kısmının dört ana aĢamadan oluĢtuğu bilinmektedir.

288

“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi Türkiye Bölümü (Ankara Kırklareli: 758 km) Çevresel Etki

Değerlendirmesi BaĢvuru Dosyası”, Nabucco International Company Su-Yapı Mühendislik ve

MüĢavirlik A.ġ., Mayıs 2010. s.2.

EriĢim: http://www2.cedgm.gov.tr/cedsureci/ced_basvuru_dosyasi/699_ptd.pdf 289

“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi…” 290

“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi…”

103

Buna ilave olarak son günlerde gündeme gelen Irak doğalgazının da taĢınması

için Irak ve Türkiye sınırından baĢlayıp daha sonra mevcut doğalgaz hattını takip

eden bir besleme hattın da proje dâhilinde değerlendirmeye alınması Türkiye için çok

büyük öneme sahiptir.291

Nabucco Doğalgaz Boru hattına yönelik çalıĢmalar ilk

olarak 2002 yılında BOTAġ‟ın Bulgaristan, Romanya ve Avusturya devletlerinin

doğalgaz Ģirketleri ile yaptıkları görüĢmeler sonucu baĢlatılmıĢtır. ĠĢlerin sağlıklı

yürüyebilmesi için Viyana‟da Nabucco Company Study Pipeline GmbH Ģirketi

kurulmuĢtur. Daha sonra ise bu Ģirketin uluslararası olarak faaliyet göstermesi için

2005 yılında Nabucco Gas Pipeline International ġirketine dönüĢtürülmesi

gerçekleĢtirilmiĢtir. Doğal Gaz Boru hattının güzergâhının planlanan uzunluğu ise Ģu

Ģekildedir; toplam Nabucco Boru Hattı Uzunluğu (Besleme Hatları Hariç): 2.841

kilometre ve toplam Nabucco Boru Hattı Uzunluğu (Besleme Hatları Dâhil): 3.282

kilometre

ġekil.3.4.9. Nabucco Hat Uzunlukları292

Ana Nabucco

Hattı Türkiye 1.558 km

Bulgaristan 392 km

Romanya 457 km

Macaristan 388 km

Avusturya 46 km

Besleme Hatları Gürcistan sınırı-Horasan 226 km

Ġran sınırı - Horasan 214 km

Türkiye Toplam 1.998 km

Hattın büyük kısmı Türkiye‟den geçecektir. Bu durumun ise Türkiye‟ye diğer

ülkelere göre daha fazla kâr ve güç sağlayacağı Ģeklinde uzmanlar tarafından

çıkarımlar yapılmaktadır. Çünkü bazı ülkelere göre Türkiye hattın dört ve hatta beĢ

katı uzunluğuna sahip olacaktır. Avusturya ise üzerinden geçecek hattın kısa

olmasına rağmen doğalgaz dağıtım santrali olması planlanmaktadır.

291

“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi…” 292

“BOTAġ…”, EriĢim: http://www.botas.gov.tr/index.asp

104

3.4.9.1. Nabucco Doğalgaz Hattının Türkiye’deki Konumu

Bu projenin Türkiye bölümü Ankara GölbaĢı‟nda bulunan Ahiboz köyünden

ulusal doğalgaz Ģebekesine bağlanacaktır.293

Buradan Kırklareli Kofçaz ilçesine

Türkiye ve Bulgaristan sınırına kadar devam edecektir. AĢağıdaki haritada yapılması

planlanan projenin Ankara Kırklareli güzergâhı gösterilmektedir. Hattın bu güzergâhı

üzerinde Ankara, EskiĢehir, Bilecik, Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Tekirdağ ve

Kırklareli bulunmaktadır. Bu hat yaklaĢık olarak 758 kilometredir. Ayrıca bu hat

Çanakkale boğazını da geçecektir.294

ġekil 3.4.9.1. 295

293

“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi…” 294

“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi…” 295

“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi…”

105

3.4.9.2. Proje AĢamaları

Uluslararası Nabucco Doğalgaz Boru Hattı projesi sevk edilecek doğalgazın

yıllık taĢıma kapasitesine göre dört farklı aĢamadan oluĢması planlanmaktadır. Belirli

yıllarda boru hatlarından geçen doğalgazın aĢamalı olarak temel seviyeden yüksek

seviyeye çıkarılması hedeflenmektedir.296

1. AĢama

Birinci aĢamada boru hattı ilk olarak Ankara‟da Ahiboz Köyünde Türkiye‟nin

kendi iç doğalgaz dağıtım Ģebekesine bağlanması düĢünülmektedir. Buradan senede

yaklaĢık 20 milyar metreküp doğalgazın Avrupa ülkelerine ulaĢması sağlanacaktır.

Bu aĢama süresi içerisinde Türkiye‟de Ankara Ahiboz ile Kırklareli ve Bulgaristan

sınırı arasındaki kısımlar yapılacaktır.297

2. AĢama

Birinci aĢamanın iĢletime alınması ile birlikte üç yıl içerisinde boru hattının Ahiboz

ile Horasan arasında planlanan kısmın yapılması düĢünülmektedir. Ayrıca ikinci

aĢama sürecinde Gürcistan ve Ġran‟dan gelecek olan doğalgazın da mevcut sisteme

dâhil edilmesi düĢünülmektedir. Bu ikinci aĢama sayesinde ise yıllık 25 milyar

metreküp doğalgazın AB ülkelerine ulaĢtırılması mümkün hale gelmiĢ olacaktır.298

3. AĢama

Birinci aĢamanın hayata geçmesinden yedi yıl sonra ise iletilen doğalgazın

miktarının artırılması planlanmaktadır. Doğalgazın yıllık debisinin yani bir sene

içerisinde aktarılacak olan doğalgaz miktarın kapasitesin 29 milyar metreküpe

ulaĢtırılması hedeflenmektedir. Bu aĢamada ilk yıla göre yaklaĢık olarak gaz

geçiĢinde % 50 oranında artıĢ sağlanacaktır.299

4. AĢama

Birinci aĢamanın gerçekleĢmesinden on yıl sonra ise projenin üçüncü aĢamada

olduğu gibi doğalgaz miktarının belirli oranda artırılması planlanmaktadır. Yüksek

senaryo olarak tanımlanan bu aĢama kapsamında ise yıllık doğalgaz geçiĢinin otuz

bir milyar olması hedeflenmektedir.300

296

“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi…” 297

“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi…” 298

“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi…” 299

“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi…” 300

“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi…”

106

Nabucco DGBH için planlanan güzergâh seçimine dikkat edilmektedir.

Mümkün olduğunca BotaĢ‟a ait olan yurt içindeki mevcut boru hatları ile kesiĢmeden

paralel olarak yapılması amaçlanmaktadır. Bu Ģekilde mevcut hatlara olumsuz etkiler

olamayacaktır.301

3.4.9.3. Nabucco Projesinin Önemi

Bu proje dünyanın en büyük doğalgaz rezervine ve üretimine sahip olan ve

aynı zamanda Avrupa‟nın da en büyük doğalgaz tedarikçisi olan Rusya‟nın

projelerine alternatif olarak AB tarafından ileri sürülen ve ABD destekli bir proje

olduğuna dair görüĢler vardır.302

Bu proje sayesinde AB büyük miktarda doğalgaz

ihtiyacını karĢılayacaktır. Ayrıca AB Rusya‟ya olan bağımlılığında önemli ölçüde

azalma gerçekleĢtirecektir.

ġekil 3.4.9.3. Nabucco Projesi303

Nabucco doğalgaz boru hattının yapımıyla ilgili olarak projenin parasal

desteğinin sağlanması, finans modelleri geliĢtirilerek mümkün olacaktır. Proje için

iĢlerin tek bir elden yürütülmesi amacı ile ilgili 5 Ģirket tarafından merkezi Viyana‟da

bulunan Nabucco Company Study Pipeline Ģirketi kurulmuĢtur.304

301

“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi …” 302

Meliha Ener, Orhan Ahmedov, “Türkiye-Azerbaycan Petrol-Doğalgaz Boru Hattı Projelerinin Ülke

Ekonomileri ve AB Açısından Önemi”, 2. Ulusal Ġktisat Kongresi / 20-22 ġubat 2008 / Dokuz Eylül

Üniversitesi Ġktisat Bölümü, Ġzmir, s.10. EriĢim:

http://www.deu.edu.tr/userweb/iibf_kongre/dosyalar/ener.pdf 303

Nabucco Gas Pipeline, EriĢim http://www.nabucco-

pipeline.com/portal/page/portal/en/pipeline/overview 304

“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi…”

107

2004 yılında ortak ülkeler tarafından Ortaklık AnlaĢması imzalanmıĢtır.

Ortaklık AnlaĢmasının imzalanması ile projenin mühendislik, inĢaat, finansman

tedariki gibi konularda daha geniĢ iĢ kapsamı tarifi yapılmıĢtır.305

Ancak proje

geliĢtirme sürecinde gelinen aĢama göz önünde bulundurularak projenin

finansmanını sağlayıp yatırımlarını gerçekleĢtirmesi amacı ile 2005 yılında Ģirketin

Nabucco Gas Pipeline International ġirketine (NIC) dönüĢümü kabul edilmiĢtir.306

Bununla birlikte her bir transit ülkede de Nabucco Yerel ġirketleri (NNC)

kurulacaktır. NNC Ģirketleri boru hattı projesinin geliĢtirilmesi, yapımı, iĢletimi ile

bakımı ve idamesinden sorumlu olacaktır. Hâlihazırda Romanya, Macaristan

Avusturya ve Bulgaristan‟da da NNC kurulumları tamamlanmıĢ olup, Türkiye NNC

kurulumlarına dair giriĢimleri sürdürmektedir.307

3.4.9.4. Nabucco Türkiye GeçiĢi

Projenin hat olarak geçiĢi en fazla Türkiye üzerinden olacaktır. Türkiye‟yi bir

baĢtan bir baĢa geçecek olan hat aĢağıdaki haritada görülmektedir. Bu projenin

teknik ve ekonomik fizibilitesinin finansmanının yarısının hibe kredi Ģeklinde olması

planlanmıĢtır. 2004 yılında ise projenin Türkiye üzerindeki tüm teknik ve ekonomik

fizibilite çalıĢmalarının tamamlandığı belirtilmektedir. Projede 2011 yılı itibariyle

mühendislik çalıĢmaları aĢamasına gelinmiĢ bulunmaktadır. Hükümetler arasında 13

Temmuz 2009‟da Ankara‟da imzalan anlaĢma sayesinde projenin Türkiye geçiĢi için

önemli bir adım atılmıĢ olmuĢtur.308

Doğalgazın Türkiye, Bulgaristan, Romanya ve

Macaristan üzerinden Avusturya‟ya taĢınmasını öngören Nabucco Doğalgaz Boru

Hattı Projesi‟ne iliĢkin çalıĢmalar ise devam ettiği belirtilmektedir.

305

“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi…” 306

“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi…” 307

“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi…” 308

“BOTAġ…”, EriĢim: http://www.botas.gov.tr/index.asp

108

3.4.9.5. Nabucco Projesinin Türkiye Ġçin Önemi

Nabucco doğalgaz boru hattının ömrü yirmi beĢer yıllık iki dönem halinde

toplamda elli yıl olması planlanmıĢtır. Projenin hayat bulması ile Hazar ve Ortadoğu

doğalgazının Türkiye üzerinden Avrupa‟ya ulaĢması hedeflenmektedir. Bu projenin

hayata geçmesi ile Türkiye, büyük bir coğrafyada ülkeler arası enerji köprüsü

olacaktır. Ayrıca bu hattın büyük bölümü Türkiye‟den geçecektir. Dahası Marmara

Bölgesinin önemli oranda doğalgaz temini sağlanacaktır.309

Bu hattan geçen her

metreküp doğalgaz için taĢıma tarifesi ve vergi ile önemli bir gelir elde edilecektir.

Nabucco projesinin imzalanması ile Türkiye‟nin enerji merkezi olması yönünde ciddi

bir ilerleme kaydedilmiĢtir. Nabucco Projesi, Türkiye‟nin AB ve baĢta Fransa ve

Almanya ile olan iliĢkilerini daha sağlam bir zemine getirmesini mümkün kılacaktır.

Gelecek yıllarda hayata geçmesi beklenen Nabucco boru hattı projesi sayesinde,

Türkiye, enerji konusunda elini güçlendirecek ve bölgesel ve küresel konumu için

önemli bir baĢarı elde edecektir. Nabucco projesi diğer ülkeleri sağladığı avantajlar

ile birlikte Türkiye‟ye çeĢitli katkılar sağlayacaktır. Nabucco Doğalgaz Boru

Hattı‟nın hayata geçmesi ile Türkiye 4 ila 5 milyar avro gelir elde edeceği

belirtilmektedir. Ayrıca 5 ila 10 bin kiĢinin farklı dönemlerde istihdam imkânı

sağlanmıĢ olacaktır. Boru hattının geçtiği ülkedeki uzunluğa göre vergi alınması

teklifi kabul görürse Türkiye hattın tam kapasiteyle çalıĢtığı durumda yılda 400

milyon avro‟ya varan gelir elde edileceği hesaplanmaktadır. Dahası imzalanan

anlaĢma çerçevesinde belirtildiği üzere Türkiye de diğer ortak ülkeler gibi boru hattı

kapasitesinin % 50‟ye varan miktarını doğal afet, siyasi sorunlar ve benzeri

durumlardan kaynaklanan ihtiyaç halinde kullanabileceği görülmektedir.310

Ayrıca

projenin uluslararası Dünya platformunda ve AB iliĢkilerinde Türkiye adına çok

önemli katkıları vardır. Nabucco projesi Türkiye için bir güven projesi demektir. AB

gözü önünde, Amerika ve tüm ülkelerle iliĢkilerde, özetle dünya platformunda

Türkiye‟ye duyulan güvenin en önemli göstergesi olarak tarihe geçecektir. Türkiye

dünyaya enerji geçiĢ güzergâhında olduğunu kanıtlamıĢ olmaktadır. Ayrıca bu proje

AB ile Türkiye arasında imzalanan somut bir projedir.311

309

“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı …” 310

“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı…” 311

“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı…”

109

3.4.10. IRAK - TÜRKĠYE HAM PETROL BORU HATTI

Irak ve Türkiye Ham Petrol Boru Hattı Sistemi sayesinde Irak‟ın Kerkük ve

diğer üretim sahalarından elde edilen ham petrolün Ceyhan‟daki Yumurtalık Deniz

Terminali‟ne ulaĢtırılması gerçekleĢtirilmektedir. 35 Milyon ton yıllık taĢıma

kapasitesine sahip olan petrol boru hattı, 1976 yılında iĢletmeye alınmıĢtır. Ġlk tanker

yüklemesi 25 Mayıs 1977‟de gerçekleĢtirilmiĢtir. 1983 yılında baĢlayıp, 1984 yılında

tamamlanan I. Tevsi Projesi ile hattın kapasitesi yılda 46,5 Milyon tona

yükseltilmiĢtir. I. Boru Hattı‟na paralel olan ve 1987 yılında iĢletmeye alınan II. Boru

Hattı ile de yıllık taĢıma kapasitesi 70,9 Milyon ton civarındadır.312

Irak Türkiye Toplam

I.HAT 345 641 986 km.

II. HAT 234 656 890 km.

TOPLAM 579 1.297 1.876 km.

Petrol Boru Hatları Uzunlukları313

Körfez Krizi sırasında BirleĢmiĢ Milletlerin Irak‟a uyguladığı ambargo

nedeniyle Ağustos 1990‟da iĢletmeye kapatılmıĢtır. Fakat Irak ve Türkiye Ham

Petrol Boru Hattı, BM‟nin 14 Nisan 1995 tarih ve 986 sayılı kararına istinaden, 16

Aralık 1996 tarihinde, sınırlı petrol sevkiyatı için tekrar iĢletmeye alınmıĢtır. Türkiye

için aynı zamanda Irak‟ta bulunan doğalgaz rezervlerinin taĢınması önemlidir. Irak

doğalgazının Kerkük ve Ceyhan Petrol Boru Hattı‟nın geçiĢ hakkından yararlanarak

ona paralel biçimde inĢa edilecek bir doğalgaz boru hattı ile Türk ulusal Ģebekesine

bağlanması kolaylıkla mümkün olduğu yönünde değerlendirmeler vardır. Bu

kapsamda, Türkiye ile Irak arasında 7 Ağustos 2007 tarihinde Ankara‟da, Irak

312

“BOTAġ…”, EriĢim: http://www.botas.gov.tr/index.asp 313

“BOTAġ…”, EriĢim: http://www.botas.gov.tr/index.asp

110

doğalgazının Türkiye‟ye ve Türkiye üzerinden Avrupa‟ya ulaĢtırılmasını öngören bir

Mutabakat Muhtırası imzalanmıĢtır.314

BM tarafından Irak‟a verilen izinler doğrultusunda 2007 yılında, Irak-Türkiye

Ham Petrol Boru Hattı ile taĢınan petrol miktarı 39,8 milyon varildir. Fakat Türkiye,

siyasi belirsizliklerden dolayı bu hattan yeterince yararlandığı söylenememektedir.315

3.4.10.1. ITHP Boru Hattının Türkiye Ġçin Önemi

Irak - Türkiye Ham petrol boru hattı, Irak‟ta bulunan ham petrolün batıya

aktarılmasında çok önemli bir fonksiyonu yerine getirmektedir. SavaĢ ile birlikte

ham petrolün sevkiyatında sıkıntılar yaĢanmıĢtır. Türkiye‟nin çok büyük ekonomik

kaybı meydana gelmiĢtir. 1996 yılında tekrar ham petrol taĢınması baĢlamıĢtır.

Ayrıca hat tam kapasite ile çalıĢtığında Türkiye çok daha fazla kazanç sağlayacaktır.

Bu hattın rantabl ve verimli olarak çalıĢması yapılacak olan doğalgaz boru hattı için

çok büyük önem taĢımaktadır. Çünkü bu hat için iyi bir örnek teĢkil etmektedir. 2012

yılı itibariyle, dünyadaki ham petrol arzının % 6 ila 7‟sinin Türkiye üzerinden

geçeceği ve Ceyhan‟ın önemli bir enerji dağıtım merkezi ve Doğu Akdeniz‟in en

büyük petrol satıĢ terminali olacağı tahmin edilmektedir.316

Adana Ceyhan

Terminal‟i Kerkük, Bakü ve Samsun‟dan gelen ham petrolün ulaĢtığı son nokta

olarak inĢa edilmiĢtir. Bu geliĢmeler neticesinde ITHP boru hattı, dünyanın petrol

merkezleri ve enerji kaynakları arasında Türkiye‟nin önemli bir geçiĢ yolu olma

iddiası doğrultusunda artan stratejik önemini doğrulamaktadır.317

314

Türkiye‟nin Enerji Stratejisi” Enerji, Su ve Çevre ĠĢleri Genel Müdürlüğü Yardımcılığı Ocak 2009

Türkiye Cumhuriyeti DıĢiĢleri Bakanlığı eriĢim:

http://www.mfa.gov.tr/data/DISPOLITIKA/EnerjiPolitikasi/T%C3%BCrkiye%27nin%20Enerji%20St

ratejisi%20%28Ocak%202009%29.pdf 315

Rahim Biçici, „Türkiye‟de Enerji Ekonomisi‟, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü Ġktisat Anabilim Dalı, Zonguldak 2008, s.62. 316

Haydar Efe, “Türkiye‟nin AB‟nin Enerji Arz Kaynaklarını ÇeĢitlendirme Politikalarına Muhtemel

Katkıları”, 3. Uluslar arası Strateji ve Güvenlik ÇalıĢmaları Sempozyum Bildirileri Enerji Güvenliği,

ed. Sait Yılmaz, Beykent Üniversitesi Yayınları, 2010, s.67. 317

Haydar Efe, “Türkiye‟nin AB‟nin Enerji…” s.67.

111

3.4.11. BAKÜ TĠFLĠS VE CEYHAN HAM PETROL BORU HATTI

Hazar Bölgesinde yer alan ham petrol rezervlerinin geliĢmiĢ piyasalara

aktarılması bakımından bu hat ayrı bir değere sahiptir. Bu hat sayesinde bölge daha

da ehemmiyet kazanmıĢtır. Türkiye‟nin çok geç kaldığı bu proje ile batı pazarlarının

geçiĢ koridoru oluĢturulmuĢtur.318

Bakü, Tiflis ve Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı

Projesi Azerbaycan Bakü‟de baĢlayıp Türkiye‟de ise Adana Ceyhan‟dan Akdeniz‟e

kadar devam etmekte ve tankerler ile batı piyasalarına ulaĢmaktadır. BTCHPBH

baĢta Azerbaycan ham petrolü olmak üzere bölgede üretilecek ham petrollerin

Ceyhan‟a taĢınmasını hedeflemektedir. Limana kadar gelen ham petrol ise buradan

da deniz yolu ile tankerlerle dünya pazarlarına ulaĢtırılmaktadır. Bu amaç

doğrultusunda hayata geçirilen ve çok stratejik ehemmiyete sahip bu proje Türkiye

için maddi açıdan ziyade stratejik açıdan çok büyük öneme sahip olduğu

yorumlanmaktadır. Projenin iĢletme ömrü yapılan çalıĢmalar sonucu 40 yıl olarak

hesaplanmıĢtır. Projede çok farklı ülkeler ve özel Ģirketlerin iĢtiraki

bulunmaktadır.319

Projede en büyük paya Ġngiliz Ģirketi BP sahiptir. Hattın % 60

oranındaki uzunluğunun geçtiği Türkiye adına ise TPAO projede yer almaktadır.320

Projenin hükümleri incelendiğinde sıradan bir anlaĢmadan ziyade ayrıcalıklar ve

bağımlılıklar içerikli olduğu değerlendirilmektedir. SSCB‟nin yıkılmasından sonra

1992 yılından itibaren çeĢitli görüĢmeler baĢlamıĢtır. ÇeĢitli güçlerin müdahalesi,

desteklemesi ve karĢı çıkması ile uzun ve sancılı süreç sonunda 1998 yılında

Ġstanbul‟da Mutabakat Zaptı imzalanmıĢtır.321

YaklaĢık 10 yılı bulan yoğun hazırlık

süreci sonunda fiili olarak müzakerelere geçilebilmiĢtir. Nihayet 2000 yılının ekim

ayında BTC hükümet garantisi imzalanmıĢtır. 2005 yılında ise boru hattı iĢletmeye

alınmıĢtır.322

318

Cem Saatçioğlu, Ġsmail Küçükaksoy, “Türkiye Ekonomisinin Enerji Yoğunluğu ve Önemli Enerji

TaĢıma Projelerinin Ekonomiye Etkisi”, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kütahya,

Elektronik Makale, 2011, s.12. EriĢim: http://sbe.dpu.edu.tr/11/19-41.pdf 319

Cem Saatçioğlu, Ġsmail Küçükaksoy, “Türkiye Ekonomisinin Enerji…” 320

Zeynep Kıvılcım, “Ulus-AĢırı ġirketler ve Ġnsan Hakları: Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı Örneği”,

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, 65-3, s.96. EriĢim: http://asosindex.com/journal-

article-fulltext?id=7707&part=1 321

“Boru Hatları ile Petrol TaĢıma A.ġ…” 322

Sedat Çal, “Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı Projesi Kapsamındaki AnlaĢmaların Hukuki Yönden

Değerlendirilmesi”, Ankara Üniversitesi, SBF Dergisi, 63–64, EriĢim:

http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/42/936/11660.pdf

112

Proje, ekonomik yönünden ziyade siyasal çıkarlarının ön plana çıktığı ve

ABD ile Rusya taktiklerinin sahne olduğu uluslararası proje olarak

değerlendirilmektedir. Bu proje sayesinde Azerbaycan‟da bulunan zengin ham petrol

yataklarından 1 milyon ton kapasitede petrolün 1 günde Türkiye rotasında batı

pazarlarına ulaĢtırılması gerçekleĢtirilmektedir. Bu proje sayesinde Nabucco gibi çok

önemli projelerin önünün açılması ve uygulanabilirliğine olan güven

sağlamlaĢtırılmıĢtır.

ġekil 3.4.11. Bakü Tiflis Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı 323

Proje özellikle vasıfsız eleman istihdamı konusunda yöre halkına toplam

olarak 12.074 iĢgücü imkânı sağlamıĢtır. Bu proje, Türkiye‟nin bölge ülkeleri

içerisindeki mevcut stratejik önemini fazlasıyla ortaya çıkarmıĢ bulunmaktadır.

323

“BOTAġ…”, EriĢim: http://www.botas.gov.tr/images/icerik/harita/BtcHpbhT.jpg

113

Türkiye, 21. yüzyıla girerken Hazar Bölgesi enerji kaynaklarının dünya

pazarlarına naklinde istikrarlı ve güvenilir bir ülke konumunda olması dolayısıyla

doğu-batı enerji koridoru üzerinde stratejik bir rol üstlenmiĢ bulunmaktadır.324

Bu

önemli proje bir taraftan ekonomik avantaja sahip olup, uluslararası standardın talep

ettiği arz güvenliği ilkesini sağlamakta, diğer yandan ise daha önce gerçekleĢtirilmesi

imkânsız sanılan bir projenin hayata geçirilmesinin yeni bölgesel projeler için

önayak olması açısından ayrıca değer taĢımaktadır. Türkiye özellikle liman

hizmetlerinden büyük yararlar sağlamıĢtır. YaklaĢık 20 milyar dolarlık büyük bir

yatırım olan boru hattı sayesinde Türkiye, yıllık ortalama 300 milyon dolar kira geliri

elde etmektedir.325

Ayrıca petrolde dıĢa bağımlı olan Türkiye, daha kolay ve ucuz

ithalat imkânına da kavuĢmuĢtur. Bu hattın asıl büyük etkisi, jeopolitik alanda

gözlenmektedir. Bu hat, bir yatırım olmanın ötesinde Türkiye‟nin Hazar Havzası ve

Türk Dünyası ile bağlarını güçlendirmesi anlamına gelmektedir. Boru hattı ile ilk

kez, Hazar Havzası ve Türk dünyasının kaynakları Rusya Federasyonu‟ndan

bağımsız olarak dünya pazarlarına açılmaktadır. KuĢkusuz bu durum baĢta

Azerbaycan olmak üzere bölge ülkelerinin ve Türkiye‟nin politik gücünü belirgin bir

Ģekilde artırmaktadır. Bu projenin baĢarı ile uygulanıyor olması planlanan boru

hatlarının hayata geçirilebilmesi için büyük önem taĢımaktadır.

324

Meliha Ener, “Türkiye-Azerbaycan Petrol-Doğalgaz Boru Hattı Projelerinin Ülke Ekonomileri ve

AB Açısından Önemi”, 2. Ulusal Ġktisat Kongresi / 20-22 ġubat 2008 / Dokuz Eylül Üniversitesi

Ġktisat Bölümü, Ġzmir, 2008, s.7. EriĢim http://www.deu.edu.tr/userweb/iibf_kongre/dosyalar/ener.pdf 325

Meliha Ener, “Türkiye-Azerbaycan Petrol-Doğalgaz Boru Hattı…”

114

3.4.11.1. BTC’nin Türkiye Ġçin Önemi

Türkiye BTC Projesi sayesinde önemli avantajlar elde edecektir. GeçiĢ

vergisi ve ĠĢletmecilik Hizmetleri karĢılığında taĢınacak her birim ham petrol için

gelir elde edecektir. Yıllık ortalama 200 ila 300 milyon dolar gelirin Türkiye

tarafından kazanıldığı hesaplanmaktadır.326

Ayrıca hat için gerekli olan iĢçilik ve

malzeme gibi konularda ekonomik gelir sağlama yolları olarak görülmektedir.

Dahası Türkiye‟deki özel sektörün istihdam alanlarını geniĢleterek ekonomiye katkı

sağlanmasının Türk ekonomisi için büyük faydaları vardır.

Bu proje sayesinde Türkiye etrafındaki ülkeler ile sahip olduğu stratejik

önemini daha da belirgin hale getirmektedir. Enerji koridoru olma yolundaki rolünü

çok daha iyi oynamaktadır. Ayrıca birbirine bağlanmıĢ çoklu boru hatlarında enerji

arz güvenliğinin sağlanması Türkiye ile garanti altına alınmıĢ bulunmaktadır. Farklı

bir boyut olarak da denizlerindeki ve özellikle çok önemli iki boğazında da trafiği

azaltmıĢ ve güvenliği de artırmıĢ bulunmaktadır. BTC boru hattı projesi Türkiye‟ye

ekonomik ve siyasal faydalar sağlaması bakımından hayati öneme sahiptir. BTC boru

hattı Türk dünyası ve Türkiye arasında güçlü bağlar oluĢturmuĢtur.327

Bu projenin

hayata geçirilmesi konusunda Rusya‟nın karĢı çıkmasındaki sebep Türkiye‟ye enerji

konusunda söz hakkı vermemek olarak açıklanmaktadır. Bu projenin hayata geçmesi

ile özellikle Türk Cumhuriyetlerinin hızlı geliĢmelerini sağlayabilmiĢlerdir. Baskıcı

Sovyet rejiminden kurtularak zengin kaynakların fakir bekçileri konumundan

kurtulmaları Asrın Projesi sayesinde gerçekleĢmiĢtir.328

326

Bakü-Tiflis-Ceyhan HPBH Proje Direktörlüğü, EriĢim http://www.btc.com.tr/proje.html 327

Sinan Oğan, “BTC ve Asrın Rüyası”, Uluslar arası ĠliĢkiler ve Stratejik Analizler Merkezi, 24

Mayıs 2005, TÜRKSAM, EriĢim http://www.turksam.org/tr/a371.html 328

Sinan Oğan, “BTC ve Asrın Rüyası…”

115

3.5. DOĞALGAZ VE PETROL BORU HATLARI

Enerji piyasasında ham petrol genellikle boru hatları ile uygun limanlara,

buradan da deniz ve karayolu ile tankerlerle rafinerilere veya doğrudan boru

hatlarıyla rafinerilere ulaĢtırılmaktadır. Doğalgaz ise üretim bölgelerinden tüketim

yerlerine hem boru hattı ile hem de sıvılaĢtırılarak LNG formunda tankerler vasıtası

ile taĢınmaktadır. Ayrıca sıvılaĢtırılmıĢ doğalgaz gaz haline getirilirken de sahip

olduğu düĢük sıcaklıktan da faydalanılmaktadır. Son yıllarda Türkiye‟de çeĢitli boru

hatları projeleri yürütülmektedir. Bu projelerle Ortadoğu petrolü ve doğalgazı olmak

üzere, Irak gibi önemli ülkelerden elde edilecek enerji kaynaklarının güvenli,

ekonomik ve çevresel açıdan uygun bir boru hattı sistemi aracılığı ile baĢta AB

ülkeleri olmak üzere enerjiye ihtiyaç duyan ülkelere ve dünya pazarlarına

ulaĢtırılması amaçlanmaktadır.329

ġekil 3.5. Türkiye‟deki Genel Doğalgaz ve Petrol Boru Hatları330

329

“Boru Hatları ile Petrol TaĢıma A.ġ…” 330

“BOTAġ…”, EriĢim: http://www.botas.gov.tr/images/icerik/harita/BotasGenel.jpg

116

3.5.1. ULUSLARARASI DOĞALGAZ BORU HATTI PROJELERĠ

Türkiye‟deki uluslararası doğalgaz boru hattı projeleri aĢağıdaki haritada

gözükmektedir. Sadece haritanın biraz dikkatle incelenmesi Türkiye‟nin enerji

kontrol merkezi olacağını gösterebilir.

ġekil 3.3 Uluslararası Doğalgaz Boru Hattı Projeleri331

331

“BOTAġ…”, EriĢim: http://www.botas.gov.tr/images/icerik/harita/BotasProjeT.jpg

117

3.5.2. HAM PETROL BORU HATLARI

Türkiye‟deki ham petrol boru hatları aĢağıdaki haritada bulunmaktadır. Petrol

Boru Hatları uzunluğu 3400 kilometreye ulaĢmaktadır. Bu hatlar sayesinde

Azerbaycan ve Irak‟ta bulunan ham petrol Ceyhan‟dan Akdeniz‟e ulaĢtırılmakta ve

buradan ham petrol piyasasına nakledilmektedir. Bu durum hem denizde hem de

karayolu trafiğinde güvenliğe olumlu yansımıĢ ve boğazları büyük oranda

rahatlatmıĢtır.

ġekil 3.5.2. Ham Petrol Boru Hatları332

Türk boğazlardan yılda 130 milyon ton petrol, tankerler ile taĢınmaktadır. Bu

miktarın da 150 milyon tona çıkacağı ancak fiziki kapasite Ģartları ve güvenlik

kaygıları nedeniyle bunu daha fazla aĢamayacağı bilinmektedir.333

Bu çerçevede,

gerekli durumlarda fazla ham petrolün boru hatları ile taĢınması zorunludur.

332

“BOTAġ…”, EriĢim: http://www.botas.gov.tr/images/icerik/harita/HpbhT.jpg 333

Nusret Alemdaroğlu, Enerji Sektörünün Geleceği Alternatif Enerji Kaynakları ve Türkiye’nin

Önündeki Fırsatlar, Ġstanbul Ticaret Odası, yayın no: 2007–29, Ġstanbul, 2007, Prive Grafik, s.45.

118

3.6. BORU HATLARININ GÜVENLĠĞĠ

Enerji nakil boru hatlarının güvenliği uluslararası alanda önemli bir konu

haline dönüĢmüĢtür. Bu hatlara yapılabilecek terörist saldırılar ve sabotajlar nedeni

ile büyük krizlerin çıkması muhtemel gözükmektedir. Hatların bu Ģekilde kapatılıp

da doğalgaz ve ham petrol sevkiyatının sağlanamaması riski, boru hatlarının

güvenliğini ülkeler ve uluslararası kuruluĢlar tarafından sağlanmasını zorunlu hale

getirmiĢtir. Hatların, enerji naklinde yaygın olarak kullanılmaya baĢlanması ile

güvenlik konusu da literatüre dâhil olmuĢtur. Bu konuda enerjiye ihtiyaç duyan

ülkeler ile enerji Ģirketleri güvenlik konusunda önemli çalıĢmalar yapmak

zorundadır. Ġstikrarsızlık ya da otorite boĢluğu gibi durumlar ile birlikte ortak

tedbirlerin alınması kaçınılmazdır. Bu yüzden enerji konusu ile ilgili olan ülke ve

kuruluĢların enerji konusundaki kazanımları ancak güvenli taĢıma ile elde etmesi

mümkün olacağı belirtilmektedir.334

Boru hatlarının güvenliğinin sağlanması artık

projeleri hayata geçirmek kadar önemli hale gelmiĢtir. Çünkü hatlarda meydana

gelebilecek kesinti, sanayiden evdeki ısınmaya kadar büyük krizlere sebep olacağı

kesindir. Uluslararası alanda enerji politikası çerçevesinde ön plana çıkan petrol ve

doğalgaz enerji nakil boru hatları ve Ortadoğu bölgesi enerji kaynakları, enerji arz

güvenliği bağlamında daimi bir enerji akısının sağlanabilmesine yönelik olarak

çeĢitli olumsuz koĢullardan etkilenme potansiyelini sürekli taĢımaktadır. Özellikle

boru hatlarının güvenliği söz konusu olduğunda bölge ülkelerinde yaĢanan ve halen

çözümlenememiĢ sorunlar ve yaĢanan terör saldırıları ve terör gruplarının varlığı

güvenlik sorunu teĢkil etmektedir. Bölge içerisindeki istikrarsız yönetimler, terör

saldırıları gibi olaylar güvenlik kaygısı oluĢturmaktadır. Neticede kayba uğrayacak

olan güçlerin bu durumu sabote etmeleri de beklenen sonuç olmaktadır. Bölgede

yaĢanabilecek terör saldırılarına gizli açık destek vermektedirler. Bunun yanında

uzun mesafelerin söz konusu olduğu taĢıma yatırımları beraberinde güvenliğin

sağlanması maliyet artıĢlarını da getirmektedir. Bu sebepler, bir projenin

oluĢturulmasında öncelikli olarak dikkate alınması gereken hususlardır.

334

Nusret Alemdaroğlu, “Enerji Sektörünün Geleceği…”, s.46.

119

Mevcut sistemlerin boru hatlarının sorunlu ülkeler üzerinden geçmesi

ihracatçı ve ithalatçı ülkeler bağlamında özellikle enerji konusunda son derece

tehlikeli bir durum oluĢturmaktadır. Tüm bu sebepler bir araya geldiğinde güvenliğin

sağlanmasını da gerekli kılmaktadır.335

3.6.1. Ġletim hatlarının Güvenliğinin Önemi

Hammadde ve enerji kaynakları bakımından kendi dıĢındaki bölgelere

bağımlı ve bir anlamda mahkûm olan AB devletleri toplam hammadde ve enerji

tüketimi içinde enerji ithalatına olan bağımlılığı sanayi ve teknolojik geliĢmelerle

beraber müthiĢ bir hızla artmıĢtır. Bağımlılıkta doğalgazın oranı çok daha fazladır.336

Ayrıca ham petrol ihtiyacını karĢılayabileceği alternatifi bulunmamaktadır. Bu

bağımlılık da her geçen gün büyük bir hızla artmaktadır. Tahminlere göre gelecek 20

yıldaki tüketim oranları yarıya yakın oranda artacaktır. Bu duruma, uluslararası

krizlerden kaynaklanan ham petrol ve doğalgazda yaĢanan fiyat artıĢları da eklenince

durum daha da ciddi boyutlara ulaĢmaktadır. Bu yüzden AB ve diğer geliĢmiĢ ülkeler

için sürekli ve güvenilir arz kaynakları bulmak ve enerji ulaĢım yollarının

güvenliğini sağlamak bir zorunluluktur. Bu kapsamda, uluslararası alanda enerji

politikasının temel öğeleri enerji arz güvenliği, rekabet ve çevre olduğundan birinci

sırayı güvenlik almaktadır. Ülkelerin enerji politikalarında güvenli kesintisiz petrol

ve doğalgaz akıĢı önemli bir yer tutmaktadır. AB‟nin enerji arz güvenliğini sağlama

ve enerji arzı kaynaklarını çeĢitlendirme politikasının en temel sebebi doğalgaz

ithalatı alanında özellikle Rusya Federasyonu‟na olan bağımlılığının azaltılmak

istenmesidir. Bu sebepten kendisine alternatif sağlayacak olan Türkiye üzerinden

geçecek olan boru hatlarının güvenliği konusu sadece Türkiye için değil fayda

sağlayacak olan AB üye ülkelerini de çok yakından ilgilendirmektedir. Bu çerçevede

iletim hatlarının güvenliğinin sağlanması Birliğin aynı zamanda enerji güvenliğinin

de sağlanması anlamına gelmektedir.

335

M. Hakan Keskin, “Stratejik Açıdan AB Enerji Politikası…”, s.119. 336

Haydar Efe, “Türkiye‟nin AB‟nin Enerji Arz Kaynaklarını ÇeĢitlendirme Politikalarına Muhtemel

Katkıları”, 3. Uluslar arası Strateji ve Güvenlik ÇalıĢmaları Sempozyum Bildirileri Enerji Güvenliği,

ed. Sait Yılmaz, Beykent Üniversitesi Yayınları, 2010, s.67.

120

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

TÜRKĠYE ORTADOĞU ENERJĠ KAYNAKLARI

Enerji kaynakları olarak ham petrol ve doğalgazın rezervlerinin uluslararası

iliĢkiler arenasında belirleyici boyutta nasıl bir parametre olduğu tezin önceki

bölümlerinde anlatılmaya çalıĢılmaktadır. 21. yüzyılda sadece bu enerji kaynaklarına

tek baĢına sahip olmanın yeterli olmadığı görülmektedir. Bu konuda asıl önemli

olanın ham petrol ve doğalgazın üretiminden tüketimine kadar olan süreçte ne kadar

katkı ve paya sahip olunduğu değerlendirilmesi yapılmaktadır.337

Ülkelerin ve ulus

üstü aktörlerin enerji konusundaki izledikleri ve belirledikleri politikaları, artık ulusal

ve uluslararası güvenliği küresel boyutta doğrudan ve dolaylı yollardan etkileyecek

pozisyona ulaĢmıĢtır. Uluslararası Ģirketler ve devletlerin çok dikkatli stratejileri de

artık enerji kaynakları ve bu kaynakların bulunduğu coğrafyalar çerçevesindedir.338

Türkiye‟de enerji kaynakları olarak ham petrol ve doğalgaza sahip olduğu

ispatlanmıĢ değildir. Zengin rezervlere sahip olmayan ve enerjide dıĢa bağımlı bir

ülke konumunda olan Türkiye‟nin etrafında dünyanın en zengin ham petrol ve doğal

gaz yatakları bulunmaktadır. Bu sebepten Türkiye etrafında bulunan enerji

kaynakları dikkate alındığında kendisine hem bugün hem gelecek için hayati önem

taĢıyan enerji kaynaklarının aktarımında planlanan ve mevcut enerji nakil boru

hatları ile çok önemli bir role sahip olacağı görülmektedir. Bu sebepten Türkiye‟nin

enerji konusunda belirleyeceği stratejinin ve alacağı kararların ülke olarak kendisine

önem kazandırdığı gibi bazı riskleri de beraberinde getirmektedir. Enerji

kaynaklarının taĢınmasında üstleneceği rol de Türkiye‟nin kendi kaderini çizmesi

olacağı kesindir. Türkiye, bölgesinde bulunduğu konumu ile doğu-batı ve kuzey-

güney yönlerinde enerji iletim hatlarının hem merkezi, hem santrali, hem de koridoru

olma özelliğine sahip olduğu belirtilmektedir. Bu hatlar Türkiye‟ye uluslararası

alanda çeĢitli etkiler yansıtmaktadır. Bu etkileri Türkiye‟nin kendisine avantaj olarak

çevirme gayretinde olduğu görülmektedir.

337

Meliha Ener, Orhan Ahmedov, “Türkiye-Azerbaycan…”, s. 122. 338

Meliha Ener, Orhan Ahmedov, “Türkiye-Azerbaycan…”, s. 122.

121

Uluslararası alanda enerji mücadelesinde Türkiye‟nin enerji konusunda kilit

rol oynayan ülkeler arasında önemi daha iyi anlaĢılmaktadır.339

Türkiye, bulunduğu

bölgede jeo-stratejik ve jeopolitik açılardan belki de en çok öneme sahip olan ülke

olarak görülmektedir. Türkiye sahip olduğu iki önemli boğaz, deniz yolları, Ortadoğu

ve Avrupa ile iliĢkileri ve güçlü devlet yapısı ile iletim hatlarının geçiĢ güzergâhı

olmasında hayati fonksiyonu gerçekleĢtirmektedir. Bölgesinde gücünü daha da

artırmak isteyen ve global dünyada önemli aktör olma hevesinde olan ve istikrarını

engellemeye çalıĢan güçleri bertaraf etme gayretinde olan Türkiye mevcut konumunu

güçlendirmek ve gücünü devamlı kılabilmek için enerji nakil hatlarına son derecede

ihtiyacı olduğu uzmanlar tarafından sürekli olarak dile getirilmektedir.340

Ayrıca

Türkiye sahip olacağı hatlar sayesinde enerji güvenliğini ve arzını sağlama

hususunda uluslararası iliĢkiler alanında Ortadoğu‟da ve dünya genelinde izleyeceği

aktif politikalar son derece önemli hale geldiği görülmektedir.341

Türkiye‟nin ülke

olarak enerji kaynakları olan ham petrol ve doğalgazın taĢınması konusunda ciddi

hedefler belirlediği görülmektedir. Burada ekonomik kazanç bir tarafa güç elde etme

gayretindedir. Ayrıca AB ülkeleri de kendi bünyesinde olan piyasa ve pazarlara bu

enerji kaynaklarının taĢınması konusunda Türkiye‟nin rolü olarak boru hatlarının

topraklarından geçmesini Birlik olarak kendi enerji güvenliği ve uluslararası

güvenlik açılarından uygun bulduğu değerlendirilmektedir. Uluslararası alanda

dünyanın en zengin enerji kaynaklarını barındırdığı belirtilen Ortadoğu

coğrafyasında enerji koridoru konumunda bulunan Türkiye, AB piyasalarının ham

petrol ve doğalgaz güvenliğinde çok daha önemli hale geleceği açıktır. Türkiye‟nin,

bölgesinde inĢa edilen ham petrol ve doğalgaz enerji nakil hatları ile uluslararası

enerji politikalarında önemli kazanımlar elde edeceğine kesin gözü ile bakılmaktadır.

339

Ersel Zafer Oral, Çimen KarataĢ, “Uluslararası UlaĢtırma Koridorlarında Türkiye‟nin Stratejik

Rolü” Stratejik AraĢtırmalar Dergisi, Genelkurmay ATASE BaĢkanlığı Yayınları, Yıl: 5, sayı:9,

Ankara, ġubat 2007, s. 55. 340

Atilla Sandıklı, “Petrol ve Doğalgaz Boru Hatları Stratejisi”, Türkiye Uluslararası ĠliĢkiler

ÇalıĢmaları, TUĠÇ Akademi, 13 Ocak 2011, EriĢim:

http://www.tuicakademi.org/index.php/yazarlar1/73-atilla-sandikli-tum-yazilari/411-petrol-ve-

dogalgaz-boru-hatlari-stratejisi 341

Sinan Oğan, “Türkiye‟nin Bölgesel Enerji Güvenliğinde Yeri ve Rolü”, Enerji Enstitüsü, 21 Aralık

2009. http://www.turksam.org/tr/a1884.html, EriĢim: 20 Nisan 2011

122

Türkiye‟nin, planlanan, projelendirilen ve yapım aĢamasında olan yeni enerji

hatları sayesinde elini daha da güçlendireceği ve neticede ekonomik alandan stratejik

konumlara kadar pek çok kazanım sağlayacağı görülmektedir. Türkiye‟nin belirlediği

enerji politikaları dıĢ politikalarının da belirlenmesinde etkili olacağı görülmektedir.

Ayrıca Türkiye‟nin iç ve dıĢ alanlarında enerji konuları en önemli belirleyici

parametre ve referans konumuna gelecektir. Türkiye bu hatlar sayesinde enerjide

sürekli olarak Rusya ve Ġran baĢta olmak üzere dıĢa bağımlılıktan ve mahkûmiyetten

kurtulma Ģansını elde edeceği görülmektedir. Bu süreç neticesinde Türkiye‟nin,

uluslararası arenadaki izlenen enerji politikalarında etkinlik kazanma yolunu da

kendisinin açmıĢ olacağı değerlendirilmektedir. Bu bölümde enerji kaynakları

bakımından Ortadoğu bölgesinde enerji kaynakları fakiri sayılabilecek Türkiye‟nin

Ortadoğu ülkelerinde bulunan ham petrol ve doğalgaz enerji kaynaklarının Avrupa

baĢta olmak üzere batı pazarlarına taĢınmasında üstlendiği rolle ve izlediği

politikalarla elde ettiği kazanımlar incelenecektir.

4.1. TÜRKĠYE ve ENERJĠ POLĠTĠKALARI

Türkiye‟nin içerisinde yer aldığı Ortadoğu coğrafyası dikkat ile

incelendiğinde bu bölgenin batısından ziyade özellikle doğusunda bulunan ülkelerin

stratejik değere sahip olan enerji ve ham madde kaynakları rezervleri açısından son

derece zengin yataklara sahip olduğu görülmektedir. Keskin‟in doktora tezinde de

ifade ettiği gibi Türkiye‟nin, en değerli enerji kaynakları olarak görülen ham petrol

ve doğalgaz açısından zengin bir ülke olduğu henüz ispatlanabilmiĢ değildir. Türkiye

özellikle son yıllarda dünya piyasalarında yaĢanan ham petrol ve doğalgaz

krizlerinde enerji kaynaklarının önemine yeterli kaynaklara sahip olmadığından daha

çok değer vermeye baĢlamıĢtır.342

Dünya piyasasındaki ham petrol ve doğalgaz

üretimi açısından komĢuları olan Irak ve Ġran gibi ülkeler ile kıyaslandığında

Türkiye, pek de zengin sayılmayan ülke konumundadır.

342

Fatma Yüksel, Abdullah Özdemir, “Türkiye‟de Enerji Sektörünün Ġleri ve Geri Bağlantı Etkileri”

Celal Bayar Üniversitesi Ġ.Ġ.B. Fakültesi, Yönetim ve Ekonomi, Cilt:13, Sayı:2, Yıl:2006, s.1. EriĢim:

http://asosindex.com/journal-article-fulltext?id=7859&part=1

123

Türkiye‟nin uluslararası arenada enerji güvenliğine ve piyasaların enerji

arzının yerine getirilmesine nasıl katkısı olabileceği Türkiye‟ye dünya enerji

politikalarında önemli rollerin fırsatını sağlayacağı değerlendirilmektedir. Literatürde

artık 21. yüzyılda enerji ve hammadde kaynaklarına tek baĢına sahip olmanın önemi

çok Ģey ifade etmediği belirtilmektedir. Çünkü stratejik olabilmesi açısından sadece

bu enerji kaynaklarına sahip olmanın yetmediği görülmektedir. Aktörlerin önem

verdiği ise bu enerji kaynaklarından uzun vadeli nasıl çıkar ve menfaat sağlandığıdır.

Türkiye de enerji kaynakları olan doğalgaz ve ham petrolün güvenli yollarla istikrarlı

bir Ģekilde ihtiyaç duyulan pazarlara iletilmesi ile en az o enerji kaynaklarına sahip

olan ülkeler kadar önemli hale gelmeyi hedeflemektedir. ĠĢte Türkiye‟nin bölgesel ve

uluslararası enerji politikalarındaki katkısı burada ortaya çıkarak belirgin hale

gelmektedir. Zira Türkiye sahip olduğu coğrafya dolayısıyla da jeopolitik konumu ile

enerji nakil hatları konusunda olmaz ise olmaz ülkelerin en önemlisi olarak

yorumlanmaktadır. Türkiye‟nin enerji stratejisindeki rolü ile kendi enerji

kaynaklarını çeĢitlendirme imkânını da elde edecektir. Türkiye‟nin bölgede önde

gelen tüketim ve transit terminali olacağı kesin gözükmektedir.

Türkiye‟nin inĢası biten, devam eden ve proje aĢamasında olan doğalgaz ve

ham petrol boru hatları, Ortadoğu enerji kaynaklarının batılı ülke pazarlarına

aktarılması adına Türkiye‟ye uluslararası arenada ayrı bir önem katarken, AB

üyeliğinde de olumlu yönde etkili olacağı değerlendirilmektedir.343

Ayrıca

Türkiye‟nin AB‟yle olan iliĢkilerini değiĢtirecektir. GeçmiĢ yıllarda Türkiye, Ġran‟ın

doğalgazı kıĢ ortasında kestiğinde krizin eĢiğinden dönmüĢtür. Böyle bir durumla bir

daha yüz yüze gelmemek için Türkiye için her planlanan yeni hat çok büyük önem

taĢımaktadır.344

343

M. Hakan Keskin, “Stratejik Açıdan AB Enerji Politikası ve Uluslararası Güvenlik Sistemine

Etkisi”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü AB Anabilim Dalı Doktora Tezi s.89. 344

Haydar Efe, “Türkiye‟nin AB‟nin Enerji Arz Kaynaklarını ÇeĢitlendirme Politikalarına Muhtemel

Katkıları”, 3. Uluslar arası Strateji ve Güvenlik ÇalıĢmaları Sempozyum Bildirileri Enerji Güvenliği,

ed. Sait Yılmaz, Beykent Üniversitesi Yayınları, 2010, s.74.

124

4.1.1. Türkiye’nin Dünya Enerji Arzındaki Rolü

Türkiye‟de zengin ham petrol yataklarının bulunduğu sürekli olarak bilim

çevrelerinden medyaya kadar pek çok alanda iddia edilmektedir.345

Fakat kesin

olarak bilimsel bir sonuç elde edilmiĢ değildir. Batman çevresi ve Trakya‟da bulunan

rezervlerin umut verici neticelere götürmesi beklenmektedir. Fakat Türkiye‟de

bulunan doğalgaz ve ham petrol yataklarının iĢletilmesinin maliyetinin çok yüksek

olması Türkiye‟nin verimli yataklara sahip olmadığı sonucuna götürdüğü

değerlendirilmektedir.346

Ayrıca bor ve toryum gibi önemli madenlere ve cevherlere

sahip olması da sürekli konuĢulmakta fakat enerji kaynağı olarak net bir gerçeklik

ortaya konulamamaktadır. Neticede 2011 yılı itibari ile Türkiye‟nin dünya enerji

arzının karĢılanmasında doğrudan bir katkısı yoktur. Fakat enerji santrali ve koridoru

olması bakımından Türkiye‟nin dolaylı katkısı, doğrudan payı olanlara göre daha

farklı öneme sahiptir. Uluslararası iliĢkiler disiplininde “Stratejik UlaĢım Yolları”

diye tanımlanan enerji nakil hatlarında etkili olan bir gücün çok basit olacak menfi

bir politikası, fayda sağlayan aktörler için büyük etkiler doğurmaktadır. Bu etkiler

istikrarsızlık olabileceği gibi iĢsizlikten enerji krizine kadar pek çok farklı boyutta

olması muhtemel görülmektedir.347

Bütün bu riskler değerlendirildiğinde Türkiye,

önemli bir rota olarak dünya enerji kaynaklarının arzının karĢılanmasında en

güvenilir bir ülke olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca geliĢtirilecek projelerde

Ortadoğu‟dan Güney Afrika‟ya kadar enerji kaynaklarının taĢınmasında güvenlik,

uygunluk, coğrafi konum, siyasal istikrar ve iĢletim garantörlüğü olarak Türkiye

nerede ise alternatifsiz ve tek olarak görülmektedir. Neticede Türkiye dünya enerji

arzının karĢılanmasında enerji koridoru olarak değerlendirilmektedir.348

345

Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Resmi Ġnternet Sitesi, EriĢim:

http://www.trthaber.com/haber/ekonomi/karadeniz-de-hazar-kadar-petrol-rezervi-zengini-17780.html,

18 Ocak 2012. 346

Mimar Sinan MüĢavir Mühendis ve Mimarlar Birliği Ġnternet sitesi, EriĢim:

http://www.mimarsinanmuhendis.com/index.php?option=com_content&view=article&id=181:tuerkiy

ede-petrol-yok-cuenkue&catid=42:one-cikanlar 347

Cem Saatçioğlu, Ġsmail Küçükaksoy, “Türkiye Ekonomisinin Enerji Yoğunluğu ve Önemli Enerji

TaĢıma Projelerinin Ekonomiye Etkisi”, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kütahya,

Elektronik Makale, 2011, EriĢim: http://sbe.dpu.edu.tr/11/19-41.pdf, s.12. 348

Ġlyas Kamalov, “Türkiye‟nin Enerji Koridoru Hayali Gerçek Oluyor”, 9 Ocak 2012, EriĢim:

http://www.orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=3050, 12 Ocak 2012.

125

4.1.2. Türkiye’nin Enerji Krizindeki Rolü

Dünya enerji piyasalarının, yaĢanan geliĢmeler doğrultusunda her an için bir

kriz ile yüz yüze kalacağı yorumları yapılmaktadır. Çünkü dünyadaki mevcut ham

petrol ve doğalgaz rezervlerinin bir gün tükenecek olması enerji krizinin çok yakın

bir zamanda yaĢanacağının kesin göstergesidir. Dahası fosil yakıtlara alternatif

olabilecek kaynakların henüz arge çalıĢmalarının tamamlanmamıĢ olması da gelecek

yıllar için kötü senaryoların oluĢmasına neden olmaktadır. Ayrıca yaĢanacak enerji

krizlerinde oyuna dâhil olan çok sayıda aktör ve figüranlar ile sadece birinci

dereceden bir denklem olmayacağı kesindir. ĠĢte bu noktada enerji krizlerinde

Türkiye, koridor ve santral olma özelliği ile çözümün bir parçası olmayı

hedeflemektedir. ABD, Rusya ve Çin gibi büyük güçlerin enerji oyununda ayrıca

kendisine de önemli avantajlar sağlayacaktır. Türkiye enerji çeĢitliliğini sağlamak ile

bölge ülkeleri ile daha sağlam iliĢkiler elde ettiği gibi diğer siyasi alanlarda da daha

etkili olacaktır. Mevcut enerji hatları ne kadar Avrupa ülkelerine ilerler ise Türkiye o

kadar menfaat sağlayacaktır ve Türkiye Doğu ile Batı arasında enerji yolunun kilit

ülkesi haline dönüĢecektir.349

Bu çerçevede Türkiye, hem enerji güvenliğini

sağlayacak hem de yaĢanması muhtemel enerji krizlerinin önlemesinde gerekli rolü

yerine getirmiĢ olacaktır. Türkiye Ortadoğu‟da bulunan zengin enerji kaynaklarının

batıya aktarılmasında çok önemli alternatiftir. Çünkü bu bölgede bulunan ham petrol

ve doğalgazın batıya aktarılmasının önünde çok büyük engellemeler vardır.

Bölgedeki hatlarının büyük bölümünün Rusya denetiminde olması enerjide

tekelleĢmeyi beraberinde getirmektedir. Rusya Federasyonu ve Ġran engelini

aĢabilecek tek rota olarak Türkiye gözükmektedir.350

349

Sedat Laçiner, “Hazar Enerji Kaynakları ve Enerji Siyaset ĠliĢkisi”, OAKA, Cilt1, No: 1 2006,

USAK, Ankara, s.36–66.

EriĢim http://www.usak.org.tr/dosyalar/dergi/vRPhzIqgAaUzEbsqIgyiYdXFvT60sp.pdf 350

Ġsmail Hakkı ĠĢcan, “Uluslar arası Enerji Güvenliği Açısından Hazar Bölgesi Enerji Ekonomisi ve

Hazar Denizi‟ni PaylaĢım Sorunu”, Sosyo Ekonomi, Özel sayı, 2010-EN, 10EN04, s.67. EriĢim:

http://asosindex.com/journal-article-fulltext?id=8329&part=1

126

4.1.3. Türkiye’nin Enerji Politikaları

Türkiye aynı anda Avrupa, Avrasya, Ortadoğu, Balkan, Karadeniz ve

Akdeniz ülkesi olma ayrıcalığına sahiptir. Bu konum uluslararası arenada Türkiye‟ye

jeostratejik ve jeopolitik ehemmiyet kazandırmaktadır. Bu coğrafyadaki bütün

komĢuları ile Irak‟tan Bulgaristan‟a kadar yakın iliĢki ve kültürel bağlantısının

olması da bu önemi daha da artırmaktadır. Öte yandan Türkiye, sürat ile geliĢen ve

enerji kaynakları ihtiyacı hızla artan bir ülkedir. Türkiye‟nin artan enerji ihtiyacını

karĢılarken enerji kaynaklarını çeĢitlendirmek durumunda olması ulusal bir güvenlik

meselesine dönüĢmüĢtür. Dünya siyasetinde çok boyutlu bir niteliğe sahip

Türkiye‟nin belirlediği enerji stratejisinin temel satır baĢları arasında, enerji

kaynaklarını çeĢitlendirmek ve enerji arzı güvenliğini sağlamak, enerji

mahkûmiyetinden kurtulmak ve bulunduğu bölgesinde sözü geçen ve önde gelen

tüketim ve transit terminali olmak baĢlıca hedefleri yer almaktadır. Tükettiği enerji

kaynaklarından yarısını ithal etmekte olan Türkiye‟de uygulanan enerji politikaları,

dünya enerji sektörünün genel yapısından doğrudan ve dolaylı yollardan çok büyük

ölçüde etkilendiği değerlendirilmektedir. Türkiye kendi enerji piyasasında tükettiği

enerjinin % 70 gibi bir oranını ithalat ile karĢılamaktadır.351

Enerji açısından yüksek

oranda dıĢa bağımlı olan ve mahkûmiyet yaĢayan Türkiye, doğalgaz ithalatının % 65

gibi çok büyük oranını Rusya Federasyonundan gerçekleĢtirmektedir. Bu durum da,

Türkiye‟nin enerji ve ulusal güvenliği açısından önemli sıkıntılara neden

olmaktadır.352

Türkiye‟nin her geçen gün ağır sanayiden evdeki fırına kadar enerjiye

olan talebi artmaktadır. Uzmanlara göre yakın gelecekte de mevcut kaynakların,

enerji talebini karĢılamayacağı açıktır. DıĢa bağımlılığı önlemek için kaynaklarının

yarısını dıĢarıdan temin eden AB, ithalattan kaynaklı risklerini minimize etmek

amacıyla alternatif üreticilere ve taĢıyıcılara ihtiyaç duyması elbette ki Türkiye'nin de

arz güvenliği politikasını yakından etkilemektedir. Stratejik bir geçiĢ ülkesi olan

Türkiye, aynı zamanda enerji pazarı olmaya aday bir ülke değerlendirilmesi

yapılmaktadır. Ceyhan‟a kadar ulaĢan ham petrolün buradan deniz yolu ile batı

pazarlarına aktarılması bu konu bağlamında değerlendirilmektedir.

351

Feyza Öztürk, “AB Enerji Politikaları ve Türkiye ye Yansıması”, 3. Uluslar arası Strateji ve

Güvenlik ÇalıĢmaları Sempozyum Bildirileri Enerji Güvenliği, ed. Sait Yılmaz, Beykent Üniversitesi

Yayınları, 2010, s.326. 352

Feyza Öztürk, “AB Enerji Politikaları…”, s. 326.

127

Ham petrol ve doğalgaz ithalatında kaynak çeĢitliliği, arz güvenliği ve

sürekliliğinin sağlanması açısından geniĢ kapsamlı enerji taĢıma projelerinin

geliĢtirilmesi Türkiye için her bakımdan büyük önem taĢımakta olduğu

görülmektedir.353

Türkiye‟nin kendi sahip olduğu enerji kaynaklarının sınırlı olması

nedeni ile Ģu anda, toplam enerji talebinin yaklaĢık % 30 gibi bir oranını kendi

kaynaklarından karĢılamaya çalıĢmaktadır. Enerji talebinin geri kalan % 70 gibi

büyük oranı ise farklı ithalat yolları ile tedarik edilmektedir. Türkiye, izlediği enerji

politikalarında enerji kaynaklarının türünün çeĢitlendirilmesine yoğun çaba sarf

etmektedir. Kaynakların çeĢitli ve alternatifli olmasının güvenlik bağlamından büyük

ehemmiyet taĢıdığı görülmektedir. Bu bağlamda, Türkiye‟de ülke içinde arama,

sondaj ve üretim faaliyetlerinin de yoğun olarak artırılmasına paralel olarak yeni

hatların üzerinden geçeceği uluslararası enerji anlaĢmalarına büyük ilgi gösterildiği

görülmektedir.

4.1.4. Türkiye’nin Enerji Konusundaki Hassasiyetleri

Türkiye‟nin enerji konusunda dıĢa bağlılığının ve mahkûmiyetinin arttığı

uzmanlar tarafından sürekli tartıĢılmaktadır. Bu durumdan kurtulmak için

Türkiye‟nin yapmıĢ olduğu nükleer enerji faaliyetleri gibi ataklar da bu tartıĢmayı iç

siyasette de daha da alevlendirdiği görülmektedir. Türkiye artık güvenliğini tehdit

boyutuna gelen enerji konusunda iyi dengelenmiĢ hassasiyetler belirlemek zorunda

kalmıĢtır. Hassasiyetler baĢlığı altında enerji kaynaklarını çeĢitlendirerek enerji

bağımlılığının olumsuz etkilerini azaltmaya özen göstermektedir. Enerji konusunda

özellikle Rusya Federasyonu‟na ve Ġran‟a bağımlılığın ve daha doğrusu

mahkûmiyetin ileriki zamanlarda ulusal güvenlik baĢta olmak üzere muhtemel çeĢitli

sıkıntılara yol açabileceği düĢünülmektedir. Türkiye‟nin hemen her yerinde

kullanılan doğalgaz ihtiyacının % 90 gibi çok büyük payını komĢu ülkeleri Ġran ve

Rusya Federasyonu‟ndan karĢılaması enerji riskini yarattığı değerlendirilmektedir.

Türkiye‟nin ham petrol ithalatında da durum hiç de farklı değildir. UlaĢımdan petro

kimya sanayisine kadar ihtiyacın % 80 gibi oranı ithalat ile karĢılanmaktadır.354

353

Feyza Öztürk, “AB Enerji Politikaları…”, s.328. 354

Sina Kısacık, “ Enerji Nakil Hatları Çerçevesinde Türkiye-Azerbaycan ĠliĢkileri”,

http://www.bilgesam.org/tr/images/stories/analizler/enerjinakilturkiyeazerbaycan.pdf

128

Türkiye, enerji konusunda hassasiyetler belirlemesini gerektiren Kıbrıs BarıĢ

Harekâtı‟nda dıĢ güçlerin uygulamıĢ olduğu ambargo nedeni ile ciddi sorunlar

yaĢamıĢ hatta insanların tüp gaz kuyruğunda beklemeleri bugün bile eleĢtiri

malzemesine dönüĢmüĢtür. ĠĢte bu noktada Türkiye, enerji politikalarında

uygulayacağı siyaset ve atacağı adımlar ile geleceğine yön verecektir. Türkiye, ulusal

ve uluslararası anlamda yaygınlaĢtırdığı ham petrol ve doğalgaz boru hatları ile

ülkesinde artan enerji talebinin büyük bir bölümünü karĢılamayı hedeflemektedir.

Türkiye ülke olarak nükleer enerji çalıĢmaları faaliyetlerini uluslararası boyutta

yapsa da yine enerjideki hassasiyet önceliğinin ham petrol ve doğalgazda olduğu

yapılan bilimsel araĢtırmaların sonucundan anlaĢılmaktadır. Ayrıca Türkiye‟nin

depolama için uygun değiĢik bölgelerinde mesela Tuz Gölü civarında çok büyük

kapasitede doğalgaz depolayabileceği alanlar inĢa etmeyi planlaması, enerjide

gösterdiği hassasiyetler olarak değerlendirilmektedir. Enerjide dıĢa bağımlılığın ve

mahkûmiyetin minimum seviyeye indirilmesi için yeni kaynakların bulunması

gerekmektedir. Sahip olduğu enerji potansiyellerinin etkin ve en üst sevide verimli

kullanılabilmesi Türkiye‟nin enerji hassasiyetleri arasında yer almaktadır. Rüzgâr,

jeotermal, hidroelektrik, güneĢ, biodizel, nükleer ve termik santrallerin potansiyelleri

daha verimli kullanılarak enerji üretiminde yerli kaynakların payı arttırılması da

Türkiye‟nin hassasiyet geliĢtirdiği konulardandır.355

Türkiye Ortadoğu bölgesindeki

etkinliğini son yıllarda daha da artırarak enerji konusuna müdahil olma gayretinde

olduğu görülmektedir. Türkiye bölgede bir taraftan enerji alanında etkinliğini

artırırken diğer taraftan da siyasi etkinliğini artırma hassasiyeti

sergilemektedir. Türkiye son yıllarda bölgede öncelikle “KomĢularla Sıfır Sorun”

politikasını hayata geçirme gayretinde olsa da Suriye örneği bunun pek mümkün

olmadığını göstermektedir.356

Ġlk iĢ olarak Ortadoğu‟daki komĢuları ile arasındaki

sorunları çözmeyi hedeflese de ve düĢman kabul edilen ülkelerle vizeler kaldırılarak

uzlaĢma arayıĢlarına gidilse de ulusal çıkarların ne dediği önemli hale gelmiĢtir.

Türkiye belirlediği enerji politikalarında bugün ki duruma göre değil çok ileriye

yönelik hassas davranması gerekmektedir.

355

Sinan Oğan, “Türkiye'nin Bölgesel Enerji Güvenliğinde Yeri ve Rolü”, Enerji Enstitüsü, 21 Aralık

2009, http://www.turksam.org/tr/a1884.html, EriĢim, 20.04.2011. 356

Celalettin Yavuz, “Türkiye-Suriye:Sıfır Sorundan ÇatıĢmaya mı?”, 8 Ağustos 2011, eriĢim:

http://www.turksam.org/tr/a2446.html, 15 Kasım 2011.

129

4.1.5. Türkiye’nin Enerji Kaynaklarını ÇeĢitlendirmedeki Katkısı

Türkiye‟nin uluslararası enerji oyunlarındaki bir diğer rolü ise AB ülkelerinin

enerji kaynaklarını çeĢitlendirmede yapacağı katkı olacaktır. AB ülkeleri Almanya ve

Fransa gibi ülkelerin sahip olduğu geliĢmiĢ sanayiler dolayısı ile dünyada ikinci en

büyük enerji tüketicisi olarak görülmektedir. AB ülkelerinin hızla artan enerji talebi

ve dıĢ tedarikçileri olan Rusya Federasyonu‟na mahkûmiyeti ve bağımlılığı göz

önüne alınıp değerlendirildiğinde Birliğin Ģu anki enerji kaynaklarını çeĢitlendirmesi

bir zorunluluk olarak karĢısına çıkmaktadır. Zira bu durumun Birlik için güvenlikten

pek çok konuya kadar tehditler oluĢturma potansiyeline sahip olduğu

değerlendirilmektedir. Uluslararası bilimsel veriler incelendiğinde Rusya

Federasyonu, AB‟deki ülkeler ve piyasalar için en çok doğalgaz kaynağı sevkiyatını

sağlayan tek ülke ve güç konumunda olduğu görülmektedir. Ayrıca AB piyasalarında

tüketilen ham petrol ve yan ürünleri olan türevlerinin de çok önemli kısmı Hazar ve

Irak petrolleri bir tarafa Rusya Federasyonu tarafından karĢılanmaktadır. Bu

bağlamda, enerji kaynaklarının çeĢitlendirilmesi meselesi ise AB‟nin en önemli

gündem ve güvenlik maddeleri haline dönüĢmüĢtür. AB ülkelerinin enerji

çeĢitlendirme stratejilerinin odak noktası Ortadoğu bölgeleridir.357

Türkiye‟nin, AB

ülkelerinin enerji arz kaynaklarını çeĢitlendirme stratejilerine önemli katkılarda

bulunacağı görülmektedir. Bu enerji çeĢitlendirme rolü, Türkiye‟ye uluslararası

alanda sahip olduğu öneme yeni kazançlar sağlayacaktır.358

Bugün ikinci en büyük

enerji tüketicisi konumundaki AB ülkeleri piyasaları, dünya enerji ithalatında ise ilk

sırada yer almakta olduğu görülmektedir. AB‟nin geniĢleme süreci ile birlikte enerji

talebi daha da artacağına kesin gözü ile bakılmaktadır. ġu anda toplam enerji

tüketiminin % 50 gibi bir oranını ithalatla karĢılayan AB piyasaları, yeni katılımların

da enerji fakiri olması ile birlikte, Birliğin tüketim oranını % 20 gibi artırarak % 70

gibi bir orana ulaĢtırmasına muhtemel gözü ile bakılmaktadır.

357

Haydar Efe, “Türkiye‟nin AB‟nin Enerji Arz Kaynaklarını ÇeĢitlendirme Politikalarına Muhtemel

Katkıları”, 3. Uluslar arası Strateji ve Güvenlik ÇalıĢmaları Sempozyum Bildirileri Enerji Güvenliği,

ed. Sait Yılmaz, Beykent Üniversitesi Yayınları, 2010, s.66. 358

Haydar Efe, “Türkiye‟nin AB‟nin Enerji Arz Kaynaklarını…”, s.66.

130

Gelecek 30 yıl içinde enerji kaynakları arasında nükleer gibi faaliyetleri

askıya alarak küresel iklim değiĢikliğine rağmen daha çok doğalgaza ağırlık vereceği

de beklenmektedir. Türkiye‟nin Birliğin enerji kaynaklarını çeĢitlendirmesinde ve

güvenliğini temin etmesinde büyük katkılar sağlayacağı görülmektedir. AB

ülkelerinin uyguladığı ve belirlediği enerji politikalarının iki temel öğesi, enerji

güvenliğinin sağlanması ve onun çeĢitlendirilmesi olarak ön plana çıktığı

görülmektedir. Ġstenilen miktarda enerji kaynağının herhangi bir nedenle kesintiye

uğramaması ve aynı zamanda ani fiyat artıĢlarının ciddi ekonomik krizlere yol

açmaması için, AB politikalarında enerji kaynak çeĢitlendirme konuları sıkça

gündeme gelmekte ve ithal enerji kaynaklarına olan bağımlılığı azaltmanın yolları

aranmaktadır. Rusya federasyonu gibi ülkelerin enerji kaynağı olan doğalgazı,

özellikle AB‟ye karĢı ciddi bir dıĢ politika aracı veya tehdit olarak kullanması

uzmanlar tarafından muhtemel olarak değerlendirilmektedir. Büyük miktarda yatırım

ve fizibilite çalıĢmaları gerektiren enerji nakil boru hatlarının hayata geçmesi ile

Türkiye‟nin AB‟ye çok büyük kazanımlar sağlayacağı değerlendirilmektedir.

4.1.6. Türkiye’nin Avrupa Ülkelerin Enerji Politikalarındaki Yeri

AB ülkeleri piyasalarının enerji kaynakları talebinin karĢılanmasında ham

petrol ve doğalgaz üretiminin bu bölgede kısıtlı olması hatta yoksun olması sebebi ile

Birlik bu arzı mecburen ithalat yolu ile karĢılamak zorunda kaldığı görülmektedir.

Türkiye ise sahip olduğu coğrafi konumu, siyasal yapısı ve rezervlere yakınlığı ile

Birlik ülkelerinin enerji talebinin karĢılanmasında üzerinden geçecek enerji nakil

boru hatları ile katkı sağlaması ile Birliğin enerji politikalarında yer aldığı

görülmektedir. Ortadoğu‟da bulunan zengin ham petrol ve doğal gaz rezervlerinin

ulaĢtırılmasında AB için Türkiye‟nin istikrarlı, güvenli bir koridor olarak kabul

edildiği izlenmektedir. Bu çerçevede AB, Türkiye üzerinden geçecek boru hatları

koridorlarına hayati derecede önem vermekte ve hem politik hem de ekonomik

olarak sahip çıktığı görülmektedir. Bu ihtiyaç ise Türkiye ve AB arasında ılımlı

iliĢkilerin geliĢmesine katkı sağlayacağı Ģeklinde yorumlanmaktadır.359

359

Veysel Ayhan, “Avrupa‟nın Enerji Arz Güvenliğinde Türkiye: Petrol, Doğal Gaz ve Entegrasyon”,

Uluslararası ĠliĢkiler, Cilt:5, Sayı:20 KıĢ 2009, s.156.

131

Uygulanan enerji politikalarında ise Türkiye ve AB‟nin benzer durumlara

sahip olduğu görülmektedir. AB ülkelerinin, ham petrol ve özellikle doğalgazda

zorunlu olan dıĢa bağımlılığını ve mahkûmiyetini gidermesi gerektiği görülmektedir.

Birliğin enerji kaynakları çeĢitlendirmesine yönelmesinde en büyük etken ise oluĢan

ve oluĢabilecek zafiyetleri ve riskleri gidermeye çalıĢtığı görülmektedir.360

BaĢta

Almanya ve Fransa gibi ve birlikten ayrı olarak Ġngiltere gibi ülkelerin piyasaları

tarafından enerji politikalarında enerji arz güvenliği, sürekliliği ve çeĢitliliği

açısından özellikle Türkiye üzerinden geçecek çoklu ve birbirine entegre boru hatları

projelerine ve uygulamalarına özel önem ve hassasiyet verilmektedir. Enerji

kaynakları olan ham petrol ve doğalgaz ithalatçısı ve ihracatçısı ülkelere yakınlığı

göz önüne alındığında Türkiye, üzerinden geçecek enerji nakil boru hatları ile AB

ülkeleri için enerji politikalarında güvenli, istikrarlı ve ekonomik olarak yerini

alacağı görülmektedir.

AB ülkeleri enerji politikaları ile Türkiye‟nin enerji politikaları

incelendiğinde belirginleĢen ortaklık dikkat çekicidir. Bu da uluslararası oluĢumlarda

ve projelerde ortak hareket etmelerini gerektirmekte olduğu Ģeklinde

yorumlanmaktadır. Türkiye ise coğrafi konumundan dolayı enerji ihraç eden

piyasalar ve enerji ihtiyacı olan ülkeler arasında köprü ve koridor vazifesi

görmektedir. Bu da baĢta AB olmak üzere tüm batı ülkeleri için Türkiye‟yi hem

önemli hale getirmekte hem de vazgeçilemez olduğu gerçeğini ortaya çıkarmaktadır.

Bu bağlamda birlik için çok önemli olan Bakü – Tiflis - Ceyhan petrol boru

hattındaki Türkiye‟nin rolü, Nabucco projeleri gibi uluslararası boyuttaki projelerin

hayata geçirilmesinde yine Türkiye‟ye yer verilmesini sağlayacaktır.

360

Ufuk Kantörün, “”Avrupa Birliği ve Türkiye‟nin Enerji Politikaları”, 11 Mart 2010, EriĢim:

http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=598:avrupa-birlii-ve-

tuerkiyenin-enerji-politikalar-&catid=131:enerji&Itemid=146, 11 Kasım 2011.

132

4.2. TÜRKĠYE’NĠN ETRAFINDAKĠ ENERJĠ KAYNAKLARI

Türkiye, dünyanın en sorunlu bölgesi olan Ortadoğu‟nun merkezi

sayılabilecek konumda yer almaktadır. Özellikle doğusu ve güneyi literatürde adeta

kaynayan kazan gibi değerlendirilmektedir. Tabiî ki bu sorunların temelinde, bölgede

bulunan hammadde ve enerji kaynaklarının kontrolü ve elde edilmesinde aktörlerin

oynadığı oyunların yatmakta olduğu değerlendirmesi yapılmaktadır. Türkiye‟nin

geçmiĢte Ġngiltere Ģimdi ise Amerika BirleĢik Devletleri‟nin en etkili olduğu ve çok

sıkı denetlediği coğrafyanın ortasında bulunduğu görülmektedir. Ayrıca Rusya ve

Çin gibi büyük güçlerin de değiĢik hamleleri bu bölge üzerinde hissedilmektedir. Bu

çerçevede Ortadoğu coğrafyasında etkili ve güçlü olabilmek için Türkiye‟yi de göz

önünde tutarak kolaylaĢacağı görülmektedir. Özellikle dünyanın yirminci yüzyılda

yaĢadığı önemli savaĢlar da hep bu bölgede veya yakın çevresinde cereyan ettiği

değerlendirilmektedir. Bilimsel olarak kanıtlanmıĢ dünya doğalgaz rezervinin %

71,8‟i ile kanıtlanmıĢ dünya ham petrol rezervinin % 72,7‟si Türkiye‟nin de içinde

bulunduğu Ortadoğu bölgesinde yer almaktadır.361

Doğalgaz ve ham petrol

rezervlerine yakınlığı ise Türkiye‟nin uluslararası arenadaki jeopolitik önemini

arttırmaktadır. Bu rezervlerin güvenli ve ekonomik Ģekilde uluslararası pazarlara

ulaĢtırılması konusunda Türkiye alternatifsiz bir konumdadır ve bu nedenle enerjide

bir geçiĢ ülkesi haline gelmiĢtir. Türkiye bu rolünde enerji kaynağına sahip ülkelerin,

enerjiye talep gösteren ülkelerin ve enerji hâkimiyetini küresel ve bölgesel liderlik

için kullanmaya çalıĢan ABD ve Rusya‟nın isteklerini kendi çıkarları önceliğinde

dengelemek ve yönetmek konumundadır. Enerji satrancını Türkiye ile birlikte çok

oyunculu kılan büyük ölçüde Türkiye‟nin jeopolitik konumudur.362

Ortadoğu

bölgesinde meydana gelen siyasal, ekonomik ve askeri geliĢmeler, dünyadaki ham

petrol ve doğalgaz fiyatlarını, dolayısıyla da dünya ekonomisini ve siyasetini

doğrudan ve dolaylı yollardan etkilediği görülmektedir.363

Türkiye‟nin etrafındaki

yer alan ham petrol ve doğalgaz enerji kaynakları dünya gündemini ve uluslararası

siyaseti belirlemekte olduğu değerlendirilmektedir.

361

“Türkiye‟nin Enerji Satrancı”, Stratejik AraĢtırmalar Enstitüsü, Ekim 2007, s.1–6. EriĢim:

http://www.turksae.com/sql_file/337.pdf 362

“Türkiye‟nin Enerji Satrancı…” 363

BarıĢ Doster, “Türkiye‟nin Ekonomik Gücü ve Jeopolitik Konumunun Enerji Politikalarına Etkisi”,

3. Uluslararası Strateji ve Güvenlik ÇalıĢmaları Sempozyum Bildirileri Enerji Güvenliği, ed. Sait

Yılmaz, Beykent Üniversitesi Yayınları, 2010, s.167.

133

4.2.1. Enerji Kaynaklarının Potansiyeli

Türkiye‟nin etrafındaki enerji kaynaklarının potansiyelini anlayabilme

açısından Türkiye‟nin etrafındaki ham petrol rezervlerinin dünyada var olanın üçte

ikisini oluĢturduğu görülmektedir. Ayrıca sondaj ve üretim maliyeti en düĢük ve

gravitesi en yüksek yani en kaliteli ham petrol de bu coğrafyada Irak‟ta

bulunmaktadır. Çoğu enerji uzmanına göre de ham petrolün en zengin olduğu yer

Suudi Arabistan değil Irak‟tır.364

Demokrasi getirme bahanesi ile nükleer tehdidi

ortadan kaldırmak için bu ülkenin iĢgali, aslında ham petrole sahip olmak için

gerçekleĢtirdiği artık tüm dünya kamuoyunun ve uzmanların birleĢtiği ortak nokta

olmuĢtur. Stratejik ve jeopolitik açılardan bakıldığında, Türkiye‟nin çok önemli bir

coğrafyada bulunduğu aĢikârdır. Ortadoğu bölgesinde var olan enerji kaynaklarının

dünya pazarlarına arzu edilen tarzda güvenli güzergâhlar üzerinden nakledilmesi

sürecinde Türkiye en önemli aktör konumunda görülmektedir.365

Bu çerçevede

Türkiye, enerji piyasalarının ham petrol ve doğalgaz ihtiyacının karĢılanması ve

güvenliğinin sağlanması konusunda Ortadoğu enerji kaynaklarının potansiyelinden

faydalanmaktadır. Türkiye bulunduğu coğrafyada güçlü aktörler tarafından kurulan

enerji denklemlerinde kendi payına düĢecekler sayesinde önemli avantajlar elde

etmektedir ve yeni kazanımlar elde etmeyi planlamaktadır. Türkiye aslında etrafında

bulunan doğalgaz ve ham petrol enerji kaynaklarından büyük kazanımlar elde etme

potansiyeline de sahiptir. Ġlk olarak Türkiye topraklarından geçecek olan her birim

enerji kaynakları için gelir elde edilmiĢ olunacaktır. Ayrıca Türkiye kendi piyasaları

için enerji kaynakları temin edecektir. Dahası Türkiye‟nin enerji koridoru olarak

AB‟nin önemli bir ihtiyacını karĢılamıĢ olacağı da uluslararası kazanımlar

bakımından çok önemlidir. Elde edilecek kazançların yanı sıra boru hatları ile

Türkiye AB piyasalarına entegrasyonunun sağlanması ve yürütülmeye çalıĢılan

müzakerelerin ilerlemesi konusunda büyük avantajlar kazanılacaktır.366

364

BarıĢ Doster, “Türkiye‟nin Ekonomik Gücü ve Jeopolitik Konumunun Enerji Politikalarına Etkisi”,

3. Uluslararası Strateji ve Güvenlik ÇalıĢmaları Sempozyum Bildirileri Enerji Güvenliği, ed. Sait

Yılmaz, Beykent Üniversitesi Yayınları, 2010, s.168 365

Nusret Alemdaroğlu, Enerji Sektörünün Geleceği Alternatif Enerji Kaynakları ve Türkiye’nin

Önündeki Fırsatlar, Ġstanbul Ticaret Odası yayın no 2007-29 Ġstanbul 2007 Prive Grafik s.41. 366

Ufuk Kantörün, “Bölgesel Enerji Politikaları ve Türkiye”, Bilge Strateji, Cilt 1, sayı 3, s.95, Güz

2010, EriĢim: http://www.bilgestrateji.com/store/dergi3/kantorun.pdf

134

4.3. TÜRKĠYE’NĠN HATLARIN GÜVENLĠĞĠNĠ SAĞLAMASI

Enerji konusunda dıĢarıya bağımlı ve mahkûm olan AB devletlerinin, enerji

kaynaklarına güvenli bir Ģekilde ulaĢmaları uluslararası güvenlik boyutuna ulaĢtığı

değerlendirilmektedir. Mevcut bulunan durumda toplam enerji talebinin yarısını

dıĢarıdan karĢılayan AB üyesi ülkeler 2030 yılına gelindiğinde % 70 civarında dıĢa

bağımlı hale gelecektir.367

Bu durum Avrupa ülkeleri için büyük riskler taĢımaktadır.

Avrupa‟daki hammadde ve enerji kaynaklarının tüketiminin her geçen gün artması,

nükleer enerji faaliyetlerinin askıya alınma düĢüncesi ve yerli üretiminin bu tüketime

cevap veremez durumda olması enerjiye güvenli bir halde ulaĢabilmeyi tehdit

etmektedir. DıĢ kaynaklara olan talebin hızla artıĢa geçmesi ve bu kaynakların

kesintisiz bir Ģekilde kendi enerji pazarına ulaĢtırılması Avrupa‟daki devletleri tedbir

almaya ve yeni çıkıĢ yolları bulmaya sevk etmektedir.368

Burada kendilerine

yardımcı ya da uygun olarak Türkiye üzerinden geçecek enerji hatları

gözükmektedir. Çünkü Türkiye, her ne kadar farklı sıkıntılarla mücadele etse de

bulunduğu coğrafyadaki en istikrarlı ülke olarak bilinmektedir. Zaten Türkiye‟ye

alternatif bir ülke de yoktur. Bu durum, Türkiye‟yi ve Avrupa‟yı içeren haritaya

bakıldığında çok daha iyi anlaĢılacaktır. Belki enerji kaynaklarının ulaĢtırılmasında

Türkiye üzerinden değil de Akdeniz‟i boydan boya geçen hatlar düĢünülebilir. Fakat

bu sadece hayal olarak kalacaktır. Eğer böyle bir Ģey mümkün olabilse idi Türkiye

üzerinden nakil hatlarının geçmesi büyük ihtimalle düĢünülmezdi. Aslında

Türkiye‟nin enerji güvenliğini sağlaması, Türkiye‟nin bir tercihi değildir. AB bu

coğrafyada kendisi için zaten güvenliği sağlamak zorundadır. Türkiye üzerinde

oluĢabilecek her türlü sıkıntı, birlik için tehdit anlamı taĢımaktadır. Türkiye

Avrupa‟nın enerji ihtiyacını karĢılamasında güvenliği sağlama açısından santral

konumundadır. Terör örgütlerinin, nakil hatlarını hedef olarak seçmesinin farklı

nedenleri vardır. Bu tür saldırılarla hedef ülkelerin ekonomilerine darbe vurmaya

çalıĢılmaktadır. Bölgede stratejik yatırım yapmıĢ ya da stratejik çıkarları olan ve

yerel hükümetleri bu amaçla destekleyen yabancı ülkeleri zor durumda bırakmak

istendiği görülmektedir.

367

Arzu Yorkan, “AB‟nin Enerji Politikası ve Türkiye‟ye Etkileri”, Bilge Strateji, Cilt 1, Güz 2009,

http://www.bilgestrateji.com/store/dergi1/arzuyorkan.pdf, EriĢim: 20 Mart 2011 368

Arzu Yorkan, “AB‟nin Enerji Politikası…”

135

Güvenlik konusunda uzmanlaĢmıĢ bazı enstitülerin verilerine göre boru

hatlarını hedef alan bombalama olayları yılda iki yüz dolaylarındadır.369

Kayıtlara

geçmiĢ olan ve sabotaj niteliğini kazanmıĢ olaylar, genellikle enerji ile ilgili

ekonomik aktivitenin belli bir süre durduğu ve önemli maddi kayıpların meydana

geldiği ve can kaybının oluĢtuğu olaylardır.370

Dünyada yirmi birinci yüzyılda terör

saldırılarının çok fazla geliĢip maalesef hız kazanmıĢ olduğu görülmektedir. Terörist

gruplar dünyanın hemen her ülkesinde büyük çaplı bombalı saldırılar ve faaliyetler

gerçekleĢtirmektedir. 2001 yılında ABD‟de yaĢanan büyük çaptaki terörist saldırılar,

ülkelerin güvenliğe verdikleri önemi daha da artırmıĢtır. Uluslararası alanda ham

petrol ve doğalgaz hatlarının güvenliğinin sağlanması literatürde yer almaktadır.

Özellikle ham petrol ve doğalgaz kaynaklarının bulunduğu yerler ve taĢındığı hatlar,

yapacağı ve sebep olacağı etkilerin çok Ģiddetli olacağından terörist grupların hedefi

halindedir. Olası büyük çapta bir saldırı ya da saldırılar enerji konusunda çok

tehlikeli sıkıntılara sebep olma ihtimali mevcuttur. Olası muhtemel saldırılar

neticesinde hatlardan uzun süreli madde akıĢı sağlanamayacak, bu durum ise talep

eden ülkelerde ekonomik krizlerin yaĢanmasına sebep olacaktır. Ayrıca hasarın

giderilmesi de büyük maliyetler doğuracak ve ülkelerin birbirlerini suçlamaları ile

neticelenecektir. Bu durumda hatların güvenliğinin sağlanması, en az ülke güvenliği

kadar büyük öneme sahiptir. Zaten iki durum da birbirini desteklemekte, ülkenin

güvenli olması diğerinin de güvenliğini sağlamaktadır. Güçlü terör örgütünün yakın

gelecekte büyük çapta saldırılara giriĢmesi olasılığı ciddiyetle

değerlendirilmektedir.371

Türkiye, dünyada yaĢanan hadiselere bakıldığında kontrolü

sağlamada baĢarılı olabilecektir. Her ne kadar PKK gibi terör grupları olsa da alacağı

tedbirlerle bu durumun üstesinden gelebilecek güce sahiptir. Ayrıca örgütün 2011

yılı Kasım ayında hatlara yapacağı sabotaj son anda fark edilerek engellendiği

haberleri medyada yer almıĢtır. Aslında örgüt de batı piyasalarını derinden

etkileyecek bir saldırıyı Ģu an için yapmayı göze alamadığı da yapılan

değerlendirmeler arasındadır.

369

Eralp Özil, “Dünyadaki Stratejik Enerji Kaynakları ve UlaĢım Yolları”, Dünya ve Türkiye deki

Enerji ve Su Kaynaklarının, Ulusal ve Uluslararası Güvenliğe Etkileri 15–16 Ocak 2004, Ġstanbul,

Harp Akademileri Basım Evi, 2004, s.75. 370

Eralp Özil, “Dünyadaki Stratejik Enerji Kaynakları…”, s.76. 371

Mustafa Kibaroğlu, “Enerji Kaynakları ve…”, s.210.

136

Türkiye, enerji nakil hatlarının güvenliğini sağlamak için aldığı önlemlerle

bölgede PKK‟nın faaliyetlerini de engellemeyi hedeflemektedir. Bu durum

Türkiye‟ye artı kazanım olarak yansıyacaktır. Bu Ģekilde hatların güvenliğini

sağlamak için harcayacağı çaba, uzun yıllardan beri mücadele verdiği bölgelerin de

güvenliğine önemli katkı yapacağı da Türkiye‟nin kazanımları arasına girebilir.

Ayrıca olası saldırıları önlemek için Türkiye‟ye önceki yıllarda destek olamayan

hatta terörist gruplara göz yuman ülkeler de bu durumda Türkiye‟ye, kendileri

mağdur olmamak için destek vermek zorunda kalacaklardır.

4.3.1. Türkiye’nin Enerji Güvenliği Sağlamada Askeri Boyutu

Ham petrol ve doğalgaz enerji nakil hatlarının geçtiği bölgeler göz önüne

alındığında güvenliğin sağlanması ancak çok kapsamlı boyutta bir güç

gerektirmektedir. Bu durumu sağlayabilecek ülke Ortadoğu Bölgesinde sadece

Türkiye‟dir. Gerek Çin ve Japonya gibi ülkeler, gerekse Batı Avrupa, büyük oranda

Basra Körfezi üzerinden dağıtımı yapılan Ortadoğu petrollerini ve doğalgazı

tüketmektedirler. Bu arz yollarının kontrolü ve güvenliği çok kapsamlı askeri güç

yansıtma ve planlama yeteneği gerektirmektedir ki, bu çapta ülke sayısı çok azdır.372

Sovyetler Birliği‟nin yıkılmasından sonra tek küresel güç olarak kalan ABD, Körfez

bölgesindeki enerji yataklarını ve ulaĢım yollarını kontrol etmek bakımından

bugünün dünyasında rakipsiz bir konumdadır. Bu sebeple Körfez petrolüne bağımlı

olan devletler, ABD'nin bölgeye yönelik uyguladığı politikaları değerlendirirlerken

ve tavırlarını belirlerlerken, olumsuz senaryolar durumunda, yani ABD'nin baĢarısız

olması durumunda, kendi enerji ihtiyaçlarının nasıl karĢılanacağı konusunu dikkate

almaktadırlar. Körfez bölgesinde bir karıĢıklık yaĢanması ve buna bağlı olarak petrol

sevkiyatının aksaması durumunda, birçok geliĢmiĢ ülkenin de ekonomileri ciddi

sorunlar yaĢamak durumunda kalabilir.

372

Mustafa Kibaroğlu, “Enerji Kaynakları ve…”, s.206.

137

4.3.2. Türkiye’nin Enerji Güvenliği Sağlamada Siyasi Boyutu

Türkiye‟nin uluslararası enerji güvenliğini sağlama görevinin siyasi boyutları,

uluslararası alanda kendini göstermeye baĢlamıĢtır. Türkiye yılda yaklaĢık olarak 190

milyon ton petrolün taĢındığı topraklarındaki güvenlik, kendisine uluslararası

arenada önemli siyasal çıkarlar sağlamaktadır. Bu çerçevede Türkiye boru hatlarının

güvenliğini sağlamak için topraklarındaki terör eylemlerini bitirmeye ve caydırmaya

gayret sarf etmektedir. Ayrıca NATO ve UNIFIL ile temasını daha da geliĢtirmeye

çalıĢmaktadır. Bu bağlamda 1 Nisan 2006 tarihinden baĢlayarak BM Güvenlik

Konseyinin sağladığı hukuki haklar sayesinde Akdeniz Kalkanı Harekâtı isimli

görevi üstlenmiĢ ve devam ettirmektedir.373

Bu tarihten itibaren çevresindeki

güvenliğe karĢı oluĢabilecek tehditlere karĢı hareket hakkı elde etmiĢtir. Türkiye‟nin

bulunduğu bölgede siyasal yapısı tam olarak oturmuĢ istikrar sahibi tek ülke

konumunda olduğu belirtilmektedir. Bu sebep ile uluslararası enerji güvenliğini

sağlamada Türkiye, siyasal yapısı ile bölgesinde var olan ülkeler ile

karĢılaĢtırıldığında çok etkili olacağı belirtilmektedir. Türkiye AB‟nin enerji

kaynaklarını çeĢitlendirme gayretleri içerisinde ve enerji güvenliğini sağlama boyutu

ile gelecek ve Ģimdiki zamanda tek alternatif olarak değerlendirilmektedir.374

373

Ulvi Keser, “Rumların Yeni Kozu”, Türkiye Doğu Akdeniz‟de Petrol ve Doğalgaz Sorunuyla

KarĢı KarĢıya, Cumhuriyet Enerji, 1 ġubat 2011, s.15. EriĢim

http://www.emo.org.tr/ekler/32fc929dc5163af_ek.pdf?dergi=636 374

Stratejik AraĢtırmalar Enstitüsü, “Türkiye‟nin Enerji Satrancı”, Ġstanbul, Ekim 2007.

EriĢim: http://www.turksae.com/sql_file/337.pdf

138

4.4. ENERJĠ OYUNUNDA TÜRKĠYE’NĠN ROLÜ

21. yüzyıl itibarıyla enerji politikalarında büyük güçler açısından artık ham

petrolün ve doğalgazın çıkarıldığı bölgelere sadece hâkim olmak yeterli

gözükmemektedir. Enerji mücadelesi sürecinin her aĢamasında etkili olmak

gerekmektedir. Bu çerçevede güçlü ülkeler ve aktörlerin Türkiye‟yi kendi tarafında

kullanmaya gayret etmekte oldukları dikkat çekmektedir. Türkiye her alanda olduğu

gibi enerji konusunda da rekabet halinde olan büyük güçler ABD ile Rusya

Federasyonu‟nun çekiĢmesinden derinden etkilenmektedir.375

Çünkü bu enerji

mücadelesi özellikle Türkiye‟nin içinde bulunduğu Ortadoğu coğrafyasında

keskinleĢmektedir. Türkiye de bu enerji oyununda enerji hatlarına yoğunlaĢmaktadır.

Bu çerçevede Türkiye ekonomik, siyasal ve uluslararası kazanımlar hedeflemektedir.

Türkiye ayrıca, Irak ve Azerbaycan gibi ham petrolün yoğun olarak bulunduğu ve

Türkmenistan ve Rusya gibi doğalgazın fazla olduğu bölgelere çok büyük önem

vermektedir. Fakat bir taraftan da Rusya bağımlılığından kurtulma gayretindedir.

Bunun için de üzerinden geçecek enerji notaları çok önemli değerlendirilmektedir.

Türkiye, enerji oyununda oynadığı roller ile stratejik öneme sahip olan

Çanakkale ve Ġstanbul boğazı ve Marmara denizinde yaĢanan ve tehlikeli boyutlara

ulaĢan deniz trafiğini azaltıp güvenliği sağlamayı amaçlamaktadır. Türkiye, bu

oyunda sahip olduğu ekonomik ve politik güçlerden ziyade jeopolitik ve jeostratejik

konumu ile öne çıkmaktadır. Bu Ģekilde bölgedeki enerji denkleminde kilit roller

ancak Türkiye‟ye kalabilmektedir. Bu bağlamda özellikle ABD, enerji oyununda

Rusya‟yı alt edebilmek için bütün projelerde Türkiye‟ye açıktan destek vermekte

olduğu belirtilmektedir. Ayrıca Türkiye‟nin Rusya ile olan enerji anlaĢmalarına pek

sıcak bakmadığı yorumlanmaktadır. ABD ve AB ülkeleri de Ortadoğu enerji

kaynaklarının sevkiyatında Rusya orijinli olmaktan kurtulmayı ve etkisinin

hafifletilmesi gerektiğini öngörmektedir. Doster ise Türkiye‟nin enerji oyununda

açmaz yaĢadığını dile getirmektedir. Çünkü bir yandan Türkiye batı dünyası ile

kopmayacak iktisadi, siyasal, diplomatik bağlara sahiptir. Diğer bir yandan ise

doğalgaz konusunda Rusya Federasyonu‟na bağımlılıkta mahkûmiyet yaĢamaktadır.

375

BarıĢ Doster, “Türkiye‟nin Ekonomik Gücü ve Jeopolitik Konumunun Enerji Politikalarına Etkisi”,

3. Uluslararası Strateji ve Güvenlik ÇalıĢmaları Sempozyum Bildirileri Enerji Güvenliği, ed. Sait

Yılmaz, Beykent Üniversitesi Yayınları, 2010, s.165.

139

Mavi Akım gibi çok önemli projeler söz konusu olduğunda Rusya‟nın enerji

etkisi devam edecek gibi gözükmektedir.376

Geçen zaman ve enerji vazgeçilmezliği,

dünyada güce hâkim olan ülkeler ve aktörler arasında vukû bulan enerji

mücadelesinin gelecek yıllarda da tüm hızıyla keskinleĢerek devam edeceğini

göstermektedir. ĠĢte bu noktada Türkiye, kendi geleceğinde bu enerji kaynaklarındaki

rolü ile belirleyici olacaktır. Türkiye‟nin bu konumu, Türkiye‟nin enerji konusunda

üreteceği stratejileri ve uygulayacağı politikaları önemli kılmaktadır. Türkiye ise

enerji oyununda tek baĢına da değildir ve bu oyunda çok sayıda küresel ve bölgesel

oyuncular, ülkeler ve Ģirketler bulunmaktadır. Türkiye‟yi yirmi birinci yüzyılda

enerji alanında stratejik konuma getiren temel alanlar ve bu alanlarda yaĢanan

geliĢmeleri satranç oyunun hamleleri eĢliğinde değerlendirmek mümkündür.377

Dünyadaki enerji oyununda enerji koridoru olma ile Türkiye, özellikle doğu ve

güneydoğu bölgelerinde arzuladığı istikrar yolunda enerji stratejisi önemli istikrar

sağlayacaktır.378

Türkiye‟nin izleyeceği enerji politikaları önemli kazançlar

getirecektir. Son yıllarda, özellikle doğalgaz kullanımında yaĢanan artıĢla da iyice

sıkıĢan Türkiye yeni rolleri sayesinde bu mahkûmiyetten kurtulacaktır.379

Belirleyeceği yeni politikalar ile Türkiye ülke olarak Rusya Federasyonu ve Ġran‟a

karĢı hem siyasal hem de ekonomik olarak elini son derece kuvvetlendirecektir. AB

ülkelerinin enerji köprüsü ve koridoru olan Türkiye, gelecek 10 yıllık zaman zarfı

içerisinde tamamlanması planlanan enerji nakil boru hatlarının devreye alınması ile

uluslararası alanda enerji konusunda güvenliği ve devamlılığı sağlayarak prestij ve

itibar kazanacaktır. Ayrıca enerji alanında yapılan çeĢitli iĢbirliği ve anlaĢmalar

sayesinde Türkiye bölgesinde elini güçlendirmesi beklenmektedir.380

AB, özellikle

gelecekte beklenen ham petrol ve doğalgaz kaynakları krizlerine karĢı kendisini

garanti altına alma arayıĢına girmiĢtir. Bu çerçevede Birlik sahip olduğu enerji

politikalarını yeniden oluĢturma eğilimine yönelmiĢtir.381

376

BarıĢ Doster, “Türkiye‟nin Ekonomik Gücü…”, s. 65. 377

“Türkiye‟nin Enerji Satrancı”, 378

“Türkiye‟nin Enerji Stratejisi…” 379

Yavuz Özdemir, “Kazakistan, Azerbaycan…”, s.3. 380

Nusret Alemdaroğlu, “Enerji Sektörünün Geleceği…”, s.43. 381

Özlem Arzu Azer, Hüseyin Tamer Hava, “AB‟nin Enerji Güvenliği ArayıĢı: Inogate Projesi”, 3.

Uluslararası Strateji ve Güvenlik ÇalıĢmaları Sempozyum Bildirileri Enerji Güvenliği, ed. Sait

Yılmaz, Beykent Üniversitesi Yayınları, 2010, s.264.

140

4.5. ULUSLARARASI ĠLĠġKĠLERDE TÜRKĠYE’YE KAZANIMLARI

Türkiye, uluslararası enerji politikalarında çok sayıda ülkenin ve uluslararası

kuruluĢların çıkarları ve taleplerini korumaya ve sürekli olarak artırmaya çalıĢan ve

her türlü mücadelenin verildiği bir ortamda enerji konusunda kendince söz sahibi

olmak isteyen bir ülke olarak görülmektedir. Enerjinin üretimdeki vazgeçilmezliği ve

toplumun yaĢam standardının devam etmesindeki rolü ile artık ekonomi ve sosyal

yapının adeta temel taĢları olarak kabul edilmektedir.382

Türkiye, yeterince

büyüklükteki ham petrol ve doğalgaz rezervlerine sahip olamadığından, daha çok

enerji arz güvenliğini ve enerji kaynaklarının taĢınmasını kendisine uygun görmekte

ve gayretlerini genellikle bu yönde harcamaktadır. Diğer yandan dıĢa bağımlılığını

azaltmak için enerji kaynakları temininde, Rusya Federasyonu‟na ve Ġran‟a karĢı

alternatif olarak anlaĢtığı ülke sayısını arttırmaya çalıĢmaktadır. Dahası uluslararası

konu olarak değerlendirilen hem ekonomik hem de siyasi açıdan piyasaların enerji

güvenliğini sağlamada pay almayı hedeflemektedir. Ham petrol ve doğalgazda

tedarikçi diye tabir edilen enerji santrali ya da koridoru olan ülke olmaya yönelik

politikalar geliĢtirmektedir. Fakat Türkiye‟nin piyasaların enerji güvenliğini

sağlamaya ve bu konuda rol almaya çalıĢtığı süreç, diğer bazı güçleri ve aktörleri

rahatsız etmekte olduğu görülmektedir. Dahası bu süreçte her türlü engel Türkiye‟nin

kazanım elde etmemesi için üretilmektedir.383

Türkiye yalnızca enerji kaynakları

tüketicisi ve mahkûmu bir ülke olma durumunu geride bırakmayı istemektedir. Ham

petrol ve doğalgaz rezervlerinin yaklaĢık ¾‟ünü bulunduran ve bu nedenle

jeostratejik açıdan son derece önemli bir konuma sahip olan Türkiye, bu bölgelerin

en hassas yerinde bulunmaktadır. Bu noktadan hareketle Türkiye, kendi ihtiyaçlarını

farklı kaynaklardan karĢılamak kadar, enerji zengini Ortadoğu bölgeleri ile Avrupa

arasında bir köprü teĢkil etmekte ve enerji terminali özelliğine sahip olacaktır.384

Neticede Türkiye‟nin önemli kazanımlar elde edeceği aĢikârdır.

382

Çağrı KürĢat Yüce, “Hazar Enerji Kaynaklarının Türk Cumhuriyetleri Ġçin Önemi ve Bölgedeki

Yeni Büyük Oyun”, Stratejik AraĢtırmalar Dergisi, 2008, 158–183, Beykent Üniversitesi, s.162.

EriĢim: http://www.beykent.edu.tr/docs/7.doc?phpMyAdmin... 383

“Türkiye‟nin Enerji Satrancı…”, , s.1–6. 384

Hakkı Akil Elçi, “Türkiye‟nin Enerji Politikası, Kaynakları, Petrol ve Doğalgaz Boru Hatları ve

Deniz UlaĢım Yolları” Dünya ve Türkiye’deki Enerji ve Su Kaynaklarının, Ulusal ve

Uluslararası Güvenliğe Etkileri, 15–16 Ocak 2004, Ġstanbul, Harp Akademileri Basım Evi, 2004,

s.101.

141

SONUÇ

Enerji ve hammadde kaynakları olan doğalgaz ve ham petrol konusu

devletlerin, ulus üstü aktörlerin ve güçlerin uluslararası iliĢkiler alanında izledikleri

stratejilerin ve politikaların belirlenmesinde ve Ģekillenmesinde bilinen en önemli

referans noktalarından biri haline gelmiĢtir. Literatürde tanımlanan enerji kavramına

baĢat olan ülkeler, ulus üstü güçler, uluslararası birlikler ile konsorsiyumların dolaylı

ve doğru yollardan müdâhil oldukları görülmektedir. Enerji ve hammadde kaynakları

bakımından adeta fakir diye tabir edilen AB üye ülkeleri ise yeni ülkelerin de

bünyesine dâhil olması ile ham petrol ve doğalgaz enerji kaynaklarına olan ihtiyacı

ve arzının çok hızlı oranda daha da arttığı değerlendirilmektedir. Piyasaların enerji

kaynakları ihtiyacına, hızla geliĢen teknoloji ve ağır sanayinin de hızlı geliĢmesi

eklenince bu stratejik enerji kaynaklarının tüketimine sabit ivme kazandırdığı

görülmektedir. AB ülkeleri doğalgazı elektrik üretiminde ve sanayide enerji

ihtiyacını karĢılamak için, ham petrolü ise hem enerji hem ulaĢım hem de endüstri de

hammadde olarak kullanmaktadır. Neticede baĢta Fransa ve Almanya gibi AB üye

ülkeleri bu enerji kaynakları arzını karĢılamak için Ortadoğu‟daki zengin

kaynaklarını kendilerine güvenli bir Ģekilde ulaĢtırmak ve enerjide bağımlılıktan

kurtulup alternatifler geliĢtirmek için büyük çaba sarf etmekte ve planlanan enerji

sevkiyat projelerini geliĢtirmekte ve desteklemektedir. Ortadoğu coğrafyasının ise

siyasi ve ekonomik istikrarsızlıklar ile sürekli olarak dünyanın gözünü diktiği bölge

olmasında sahip olduğu enerji ve hammadde kaynakları en önemli unsur olarak

belirtilmektedir. Dünya ham petrol rezervlerinin ve doğalgaz kaynaklarının büyük

kısmı, Türkiye‟ye komĢu bulunan Ortadoğu ülkeleri özellikle Irak gibi siyasi

belirsizliğin olduğu ve savaĢın halen neticelenmediği yerlerde bulunmaktadır. AB

üye ülkeleri mahkûmiyet yaĢadığı Rusya Federasyonu‟na olan enerji bağımlılığını

önemli oranda azaltmayı hedeflediği görülmektedir. Bu sayede uluslararası enerji

güvenliğinin sağlanması gerçekleĢtirilebilecektir. Birlik, bu hedefi gerçekleĢtirmek

için ise yeni enerji temin merkezleri belirlemiĢ ve kendisine ulaĢtırma gayreti

içerisindedir. Türkiye sahip olduğu potansiyeller ile birlikte AB için en uygun

güzergâhın en önemli istasyonu olarak göze çarpmaktadır.

142

Türkiye bulunduğu konum itibarlıyla Ortadoğu‟nun enerji kaynaklarının

aktarılmasında kullanılacak boru hatlarının geçiĢ yolunda en önemli köprü ve güvenli

koridor konumundadır. Türkiye, sahip olduğu iĢ gücü ile projeleri hayata geçirmede

ve güçlü askeri potansiyeli ile uluslararası enerji güvenliği sağlamada ve siyasi yapısı

ile Ortadoğu ve dünyada eĢi bulunmaz jeostratejik ülkedir. Türkiye, sahip olduğu

coğrafya ile çok farklı stratejik hammadde ve maden yatakları rezervlerini, dünyada

hesaplanan ortalamanın çok üzerinde bir oranla bünyesinde barındırmaktadır. Fakat

ham petrol ve doğalgaz bakımından kendi kendine yetebilecek bir ülke olduğu çeĢitli

iddialara rağmen henüz kanıtlanmıĢ değildir. Bu konuda çeĢitli araĢtırmalar halen

devam etmektedir. Batman civarında yüksek graviteye sahip ham petrol yatakları

keĢfedilmiĢtir. Bütün bunlar bir tarafa Türkiye, enerjide % 70 gibi bir oranla dıĢarıya

mahkûmdur. Ayrıca Türkiye, özellikle bağımlı olduğu Rusya Federasyonu ve Ġran‟a

karĢı özellikle de doğalgazda enerji mahkûmiyeti için ülke olarak geçmiĢ yıllarda

yaĢadığı ve yaĢayabileceği krizlere karĢı enerji kaynakları temin edebileceği yeni

alternatifler aramak zorunda kaldığı belirtilmektedir. Uluslararası boyutta enerji

güvenliğinin oluĢturulmasında yeni boru hatlarının inĢa edilmesi için uluslararası

boyutlarda projelendirme çalıĢmaları yapıldığı görülmektedir. Türkiye mevcut ve

yeni yapılacak olan hatlar ile adeta Ortadoğu‟dan Batılı ülkelere enerji köprüsü,

santrali ve koridoru konumuna gelmektedir. Bu durum, zaten çok önemli jeostratejik

bir ülke olan Türkiye‟yi daha da ehemmiyetli hale getirmektedir. Ayrıca bu durum,

diğer ülkeleri özellikle de AB ülkelerini belirli ölçüde Türkiye‟ye muhtaç ve pozitif

hale getireceğinin kesin olduğu değerlendirilmektedir. Bununla birlikte enerji zengini

olmayan ve enerjide dıĢa bağımlı olan Türkiye‟yi uluslararası alanda enerji

kaynakları konusunda hem söz sahibi yapacak hem de Türkiye‟nin önemli oranda

ekonomik gelir elde etmesini sağlayacak ve Avrupa ve Ortadoğu ülkeleriyle iliĢkileri

geliĢtirmesine ve güçlendirmesine katkı sağlayacaktır. Türkiye, uluslararası boyutta

stratejik değere sahip enerji ve hammadde kaynakları olan petrol ve doğalgazın kendi

ülkesi üzeriden geçip gerekli piyasalara ulaĢtırılması ile büyük gelirler elde etmeyi

planlamaktadır. Sahip oldukları bu enerji kaynaklarını ilk kez veya büyük kapasite

ölçülerinde doğrudan uluslararası pazarlara çıkartacak olan ülkelerin de ekonomik

gelir sağlamaları da Türkiye‟ye çok farklı kazanımlar sağlayacaktır ve söz konusu bu

143

ülkelerin geliĢmesi Türkiye ile olan ticaretin daha da canlanmasına ve büyümesine

katkı sağlayacaktır.

KomĢu ülkelerin ekonomik olarak geliĢmesi, istikrarın sağlamlaĢmasını

getirecek ve durum da Türkiye‟ye olumlu yansıyacaktır. KomĢu ülkelerin para

kazanması Türkiye‟de ihracatta da hissedilir derecede büyük artıĢlar yaĢatacaktır.

Mesela Irak savaĢının baĢlaması ile sadece Güneydoğu Bölgesi‟nde tankerlerle

yapılan petrol taĢımacılığının durması bile Türkiye‟ye büyük zararlar vermiĢ bölge

halkının iĢsiz kalması ve terörün daha da yaygınlaĢması ile sonuçlanmıĢtır. Türkiye,

boru hatlarının inĢasında kullanacağı vasıflı ve vasıfsız insan gücü ile istihdam alanı

oluĢturacaktır. Ayrıca hatların bakım ve onarımında da yine Türkiye gelir elde

edecektir. Enerji nakil hatlarının geçeceği güzergâhlara yapılacak en ufak yatırım,

yol su elektrik gibi Türkiye‟nin kırsal alanlarında gelire dönüĢecektir. Ayrıca tedarik

ettiği doğalgaz ve petrolden de birim baĢına ücret alma fırsatını yakalayabilecektir.

Dahası enerji bağımlılığından ve olası fiyat artıĢlarından eskisine nazaran daha az

etkilenecek ve dünyada meydana gelebilecek krizlerden etkilenme oranı büyük

ölçüde düĢecektir. Türkiye‟nin elde edebileceği maddi menfaatler dıĢında enerji nakil

hatlarının, uluslararası alanda büyük kazanımları beraberinde getireceği

değerlendirilmektedir. Türkiye, AB‟nin enerji arzının karĢılanmasındaki rolünü

baĢarı ile yerine getirerek AB için vazgeçilemez hale gelmesi önemli baĢarı olarak

değerlendirilmektedir. Yıllarca uğraĢtığı üyelik sürecinde Türkiye artık elinde çok

önemli bir koz bulunduruyor olacaktır. Zaten AB, Türkiye devlet olarak bu

coğrafyada bulunmasa bile güvenliği sağlamak zorunda olduğunu

değerlendirmektedir. Bütün bu anlatılanlar çerçevesinde kazanımlar ve avantajlar

incelendiğinde, uluslararası alanda çok büyük kıymete sahip olan Ortadoğu

coğrafyasının ham petrol ve doğalgazının Türkiye üzerinden enerji nakil boru hatları

ile taĢınması, Türkiye‟yi zaten sahip olduğu uluslararası boyuttaki jeopolitik

konumun yerini çok daha sağlamlaĢtıracağı sonucuna götürmektedir.

144

KAYNAKLAR

1. Basılı Kaynaklar

ACAR, ÇağdaĢ, BÜLBÜL, Sevtaç, GÜMRAH Fevzi, METĠN, Çiğdem,

PARLAKTUNA, Mahmut, Petrol ve Doğalgaz, Ankara, ODTU Yayıncılık, 2007.

ALEMDAROĞLU, Nusret, Enerji Sektörünün Geleceği Alternatif Enerji

Kaynakları ve Türkiye’nin Önündeki Fırsatlar, Yayın no: 2007–29, Ġstanbul

Ticaret Odası, Ġstanbul, Prive Grafik, 2007.

ARI, Tayyar, Uluslararası ĠliĢkiler Teorileri, Ġkinci Baskı, Ġstanbul: Ulus

Alfa/Aktüel Kitapevi, 2002.

ARI, Tayyar, Irak Ġran ABD ve Petrol, 2. Baskı, Alfa Basım Yayım, Ġstanbul,

2007.

ARMAOĞLU, Fahir, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, 14. Baskı, Alkım Yayınevi, Ġstanbul,

AYDIN, Nehir, Orta Asya-Hazar-Ceyhan Boru Hattı ve Milli Güce Etkileri,

HAK Basımevi, 1999.

AYHAN, Veysel, Orta Doğu ve Petrol Ġmparatorluk Yolu, Dora Basım Yayın

Dağıtım, GüncellenmiĢ 2. Baskı, Bursa, 2009.

AZER, Özlem Arzu, HAVA, Hüseyin Tamer, “Avrupa Birliğinin Enerji Güvenliği

ArayıĢı: Inogate Projesi”, 3. Uluslararası Strateji ve Güvenlik ÇalıĢmaları

Sempozyum Bildirileri Enerji Güvenliği, ed. Sait Yılmaz, Beykent Üniversitesi

Yayınları, 2010.

CAġIN, Mesut Hakkı, “Türkiye‟nin Bölgesel Güç Olma DeğiĢkenleri ve Jeopolitik

Etkenleri” SAREM Seminer Bildirileri, Haziran 2002.

CEM, Ġsmail, Avrupa’nın Birliği ve Türkiye, Ġkinci Cilt, Bilgi Üniversitesi

Yayınları, Ġstanbul, 2005.

ÇUBUKÇU, Mete, “Orta Doğu‟nun Yeniden ĠĢgali”, Kalkedon Yayıncılık, Ġstanbul,

2006.

DAVUTOĞLU, Ahmet, Stratejik Derinlik Türkiye’nin Uluslar arası Konumu,

Küre Yayınları, Ġstanbul, 2010.

DEMĠR, Faruk, Enerji Güvenliği, Enerji Ekonomisi, Enerji Diplomasisi, Ankara,

2007.

145

DEVLETOV, Timur, “Rusya Federasyonu Enerji Güvenliği”, 3. Uluslar arası

Strateji ve Güvenlik ÇalıĢmaları Sempozyum Bildirileri Enerji Güvenliği, ed.

Sait Yılmaz, Beykent Üniversitesi Yayınları, 2010, s.44-50.

DOĞANAY, Hayati, Ekonomik Coğrafya 2 Enerji Kaynakları, GeniĢletilmiĢ

2.Baskı, ġafak Yayınevi, Erzurum 1998.

DOSTER, BarıĢ, “Türkiye‟nin Ekonomik Gücü ve Jeopolitik Konumunun Enerji

Politikalarına Etkisi”, 3. Uluslararası Strateji ve Güvenlik ÇalıĢmaları Sempozyum

Bildirileri Enerji Güvenliği, ed. Sait Yılmaz, Beykent Üniversitesi Yayınları, 2010.

EFE, Haydar, “Türkiye‟nin Avrupa Birliği‟nin Enerji Arz Kaynaklarını

ÇeĢitlendirme Politikalarına Muhtemel Katkıları”, 3. Uluslar arası Strateji ve

Güvenlik ÇalıĢmaları Sempozyum Bildirileri Enerji Güvenliği, ed. Sait Yılmaz,

Beykent Üniversitesi Yayınları, 2010.

ELÇĠ, Hakkı Akil, “Türkiye‟nin Enerji Politikası, Kaynakları, Petrol ve Doğalgaz

Boru Hatları ve Deniz UlaĢım Yolları” Dünya ve Türkiye deki Enerji ve Su

Kaynaklarının, Ulusal ve Uluslararası Güvenliğe Etkileri, 15–16 Ocak 2004,

Ġstanbul, Harp Akademileri Basım Evi, 2004.

GÜRSON, Poyraz, Suriye, Atılım Üniversitesi Yayınları, 32. ĠĢletme Fakültesi

Yayınları no: 3, Desen Ofset A.ġ.

ĠMER, Sencer, “Dünyada ve Türkiye‟de Enerjinin Durumu ve Gelecekteki GeliĢimi

Hakkında GörüĢler”, Kuzey Doğu Akdeniz Uluslararası Sempozyumu, 2005.

ĠNAN, Demir, GeçmiĢten Bugüne Enerji Kullanımı, TÜBĠTAK Matbaası, Ankara,

2001.

KĠBAROĞLU, Mustafa, “Enerji Kaynakları ve UlaĢım Yollarının Uluslar arası

Güvenliğe Etkileri”, Dünya ve Türkiye’deki Enerji ve Su Kaynaklarının, Ulusal

ve Uluslararası Güvenliğe Etkileri, 15–16 Ocak 2004, Ġstanbul, Harp Akademileri

Basım Evi, 2004.

KOCAOĞLU, Mehmet, Petro-Strateji, Harp akademileri Yayınları, Ġstanbul, 1996.

KÖSE, Talha, Ġran Nükleer Programı ve Orta Doğu Siyaseti Güç Dengeleri ve

Diplomasinin Ġmkânları, SETA Yayınları III, Ankara, Ağustos 2008.

ORAL, Ersel Zafer, KARATAġ, Çimen, “Uluslararası UlaĢtırma Koridorlarında

Türkiye‟nin Stratejik Rolü” Stratejik AraĢtırmalar Dergisi, Genel Kurmay ATASE

BaĢkanlığı Yayınları, Yıl: 5, sayı:9, Ankara, ġubat 2007.

ORAN, Baskın, Türk DıĢ Politikası, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, 2001.

146

ÖNDER, Ġzzetin, “Orta Doğu Ülkeleri ve Türkiye”, Derleyen: Sabahattin ġen, Su

Sorunu, Türkiye ve Ortadoğu, Birinci Baskı, Bağlam Yayınları, Ġstanbul, 1993.

ÖZĠL, Eralp, “Dünyadaki Stratejik Enerji Kaynakları ve UlaĢım Yolları”, Dünya ve

Türkiye deki Enerji ve Su Kaynaklarının, Ulusal ve Uluslararası Güvenliğe

Etkileri, 15–16 Ocak 2004, Ġstanbul, Harp Akademileri Basım Evi, 2004.

ÖZTÜRK, Feyza, “AB Enerji Politikaları ve Türkiye ye Yansıması”, 3. Uluslar arası

Strateji ve Güvenlik ÇalıĢmaları Sempozyum Bildirileri Enerji Güvenliği, ed. Sait

Yılmaz, Beykent Üniversitesi Yayınları, 2010.

PAMĠR, Necdet, “ABD, AB, Rusya ve Çin‟in Enerji Ġhtiyaçları ve Stratejileri”,

SEMPOZYOM: Türkiye‟nin Enerji Stratejisi Ne Olmalıdır? (26–27 Ocak 2006),

Harp Akademileri Basımevi, Ġstanbul, 2006.

PALABIYIK, Hamit, YAVAġ, Hikmet, AYDIN, Murat, Nükleer Enerji ve Sosyal

Kabul, Ankara, Usak Yayınları, 2010.

SATMAN, Abdurrahman, “Dünyada Enerji Kaynakları”, Türkiye‟de Enerji ve

Kalkınma Sempozyumu, (Editör: Atilla Sandıklı, Hasret ikici Bilgin), Tasam

Yayınları, Ġstanbul, 2006.

SÖNMEZOĞLU, Faruk, Uluslararası Politika ve DıĢ Politika Analizi, 2.Baskı,

Ġstanbul, 1995.

SÖNMEZOĞLU, Faruk, Türk DıĢ Politikasının Analizi, Gözden geçirilmiĢ 3.

Baskı, Der Yayınları, Ġstanbul, 2004.

ġEN, Sabahattin, Su Sorunu Türkiye ve Ortadoğu, Birinci Baskı, Bağlam

Yayınları, Ġstanbul,1993.

TÜMERTEKĠN, Erol, ÖZGÜÇ, Nazmiye, Ekonomik Coğrafya: KüreselleĢme ve

Kalkınma, Çantay Kitabevi, Ġstanbul, 1999.

TOMANBAY, Mehmet, Dünya Su Bütçesi ve Ortadoğu Gerçeği, Birinci Baskı,

Gazi Büro Yayınları, 1998.

ÜLTANIR, Mustafa Özcan, 21. Yüzyıla Girerken Türkiye’nin Enerji

Stratejilerinin Değerlendirilmesi, Tüsiad, 1998.

YÜCEL, F. Behçet, Enerji Ekonomisi, Birinci Baskı, Akay Ofset Matbaacılık,

Ankara,1994.

147

2. Makaleler

AKBAġ, Zafer, “Küresel Ekonomik Krizlerin Önemini Artırdığı Enerji Kaynakları

Üzerinden YaĢanan Rekabetin Uluslararası iliĢkilerde Etkisi”, Düzce Üniversitesi

Akçakoca Meslek Yüksekokulu, Düzce

EriĢim: http://web.inonu.edu.tr/~ozal.congress/pdf/2.pdf

AKBULUT, Ural, “Atom Bombası Nasıl Yapıldı?”, EriĢim:

http://www.uralakbulut.com.tr/wp-content/uploads/2010/10/atom-bombasi.pdf, 12

Ocak 2011, s. 1–4.

AKMAN, Süheyl, “Yapı Malzemelerinin Tarihsel GeliĢimi”, Türkiye Mühendislik

Haberleri, sayı: 426- 2003-4, EriĢim:

http://www.imo.org.tr/resimler/dosya_ekler/d1fc573ea9fb2e5_ek.pdf?dergi=169

AKYENER, Oğuzhan, ALTUN, Abdullah, “Türkiye‟de Enerji Stratejileri ve

Politikalarının Belirlenmesinde Rol Oynayacak Kurumsal Bir Yapılanma Modeli”,

EriĢim:

http://tespam.org/Documents/Turkiyede_Enerji_Stratejileri_ve_Politikalarinin_Belirl

enmesinde_Rol_Oynayacak_Kurumsal_Bir_Yapilanma_Modeli.pdf

ATĠKER, Mustafa, “Ortadoğu, Petrol ve ABD”, EriĢim:

http://www.kto.org.tr/dosya/rapor/ortadogu.pdf

BACANLI, Ülker Güner, “Türkiye‟de Enerji Kaynakları ve Hidroelektrik Enerjinin

Önemi”, Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Türkiye 10. Enerji Konseyi,

EriĢim: http://www.dektmk.org.tr/pdf/enerji_kongresi_10/UlkerGunerBacanli.pdf

BAYRAÇ, H. Naci, YENĠLMEZ, Füsun, “Türkiye‟de Petrol Sektörü”, EskiĢehir

Osmangazi Üniversitesi Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi Ġktisat Bölümü,

EskiĢehir, s.4. EriĢim: www.econturk.org/Turkiyeekonomisi/Naci1.doc

BĠÇĠCĠ, Rahim, “Türkiye‟de Enerji Ekonomisi”, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans

Tezi, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Ġktisat Anabilim

Dalı, Zonguldak, 2008.

CĠRĠT, Hakan, “Sınırı AĢan Sular ve Türkiye”, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi,

Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı,

Diyarbakır, 2007.

ÇOLAK, Ufuk, “11 Eylül Sonrası ABD‟nin Orta Asya Politikası”, YayımlanmamıĢ

Yüksek Lisans Tezi, Abant Ġzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,

Bolu, 2009.

148

ÇOMAK, Hasret, “Türkiye‟nin Enerji Güvenliği”,

EriĢim: (20.03.2011) http://www.konrad.org.tr/Enerji/08COMAK.pdf

DOĞANAY, Hayati, HAYLĠ, Selçuk, Irak’ın BaĢlıca Coğrafi Özellikleri ve Petrol

Yatakları, Elektronik makale,

EriĢim(01.10.2011):

http://perweb.firat.edu.tr/personel/yayinlar/fua_299/299_19111.pdf

EDĠGER, Volkan ġ., “Enerji Arz Güvenliği ve Ulusal Güvenlik Arasındaki ĠliĢki”,

Enerji Arz Güvenliği, Askerî Tarih ve Stratejik Etüt BaĢkanlığı Stratejik AraĢtırma

ve Etüt Merkezi, Genelkurmay Basımevi, 2007, Ankara, EriĢim: http://www.v-

energy.net/makaleler/ediger%202007%20arz%20guvenligi.pdf

ENER, Meliha, “Türkiye-Azerbaycan Petrol-Doğalgaz Boru Hattı Projelerinin Ülke

Ekonomileri ve Avrupa Birliği Açısından Önemi”, 2. Ulusal Ġktisat Kongresi / 20–

22 ġubat 2008 / Dokuz Eylül Üniversitesi Ġktisat Bölümü, Ġzmir

EriĢim: http://www.deu.edu.tr/userweb/iibf_kongre/dosyalar/ener.pdf

FISCHER, Joschka, “Türkiye Bölgede Önemli Aktör”, Türkiye Avrupa Vakfı

Ġnternet Sitesi, EriĢim: 20 Kasım 2011,

http://www.turkiyeavrupavakfi.org/index.php/arastirma-yorum/roportajlar/2306-

fischer.html

KAYRAK, Sedide, “Rusya‟nın Arap Baharına BakıĢı”, Bilge Adamlar Stratejik

AraĢtırmalar Merkezi, 21 Aralık 2011,

EriĢim:

http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=1981:

rusyanin-arap-baharina-bakisi&catid=104:analizler-rusya&Itemid=136

KESKĠN, M. Hakan, “Stratejik Açıdan Avrupa Birliği Enerji Politikası ve Uluslar

Arası Güvenlik Sistemine Etkisi”, YayımlanmamıĢ Doktora Tezi, Dokuz Eylül

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Avrupa Birliği Anabilim Dalı, 2006.

KIVILCIM, Zeynep, “Ulus-AĢırı ġirketler ve Ġnsan Hakları: Bakü-Tiflis-Ceyhan

Boru Hattı Örneği”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, 65-3. EriĢim:

http://asosindex.com/journal-article-fulltext?id=7707&part=1

KISACIK, Sina, “Enerji Nakil Hatları Çerçevesinde Türkiye-Azerbaycan ĠliĢkileri”,

EriĢim:

http://www.bilgesam.org/tr/images/stories/analizler/enerjinakilturkiyeazerbaycan.pdf

KOÇGÜNDÜZ, Leyla Melike, “Hazar Bölgesi Enerji Politikaları”, YayımlanmamıĢ

Yüksek Lisans Tezi, Abant Ġzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Uluslararası ĠliĢkiler Anabilim Dalı, Bolu, Mayıs 2009.

149

KONA, Gamze GüngörmüĢ, “Ortadoğu‟da Güvenlik Algılaması ve Dâhili Risk

Faktörlerinin Etkisi”, Akdeniz Ġ.Ġ.B.F. Dergisi (8), 2004, s.113. EriĢim:

http://asosindex.com/journal-article-fulltext?id=2844&part=1

LAÇĠNER, Sedat, “Hazar Enerji Kaynakları ve Enerji Siyaset ĠliĢkisi”, OAKA,

Cilt1, No: 1 s.36–66, USAK, Ankara, 2006, 36-75. EriĢim:

http://www.usak.org.tr/dosyalar/dergi/vRPhzIqgAaUzEbsqIgyiYdXFvT60sp.pdf

OĞAN, Sinan, “Türkiye‟nin Bölgesel Enerji Güvenliğinde Yeri ve Rolü”, Enerji

Enstitüsü, 21 Aralık 2009, EriĢim, 20.04.2011:

http://www.turksam.org/tr/a1884.html

OĞAN, Sinan, “BTC ve Asrın Rüyası”, Uluslar arası ĠliĢkiler ve Stratejik Analizler

Merkezi, 24 Mayıs 2005, TÜRKSAM, EriĢim: http://www.turksam.org/tr/a371.html

OKUR, Eren, “Enerji Kaynakları ve Orta Asya‟nın Geleceği”, 20 Ağustos 2009,

EriĢim:

http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=433:e

nerji-kaynaklar-ve-orta-asyann-gelecei&catid=83:analizler-ortaasya&Itemid=149

ÖZDEMĠR, Yavuz, “Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan‟ın Enerji

Potansiyelleri ve Politikaları”, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Atılım

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2007.

ÖZHAN, Taha, “Petrol Fiyatları”, Siyaset Ekonomi ve Toplum AraĢtırmaları Vakfı

Ġnternet sitesi, 1 Aralık 2005,

http://www.setav.org/public/HaberDetay.aspx?Dil=tr&hid=24967&q=petrol-fiyatlari

PAMĠR, Necdet, Hazar Bölgesinde Enerji Politikaları: Avrupa’nın ve ABD’nin

Konseptleri, TÜRKSAM, 13 Kasım 2000, EriĢim:

http://www.turksam.org/tr/yazilar.asp?kat=27&yazi=291

PALANDÖKEN, Selin, “Eminim Libya Olmak Ġstersiniz”, 23 Ekim 2011, EriĢim:

http://www.akfikir.com/eminim-libyada-olmak-isterdiniz-makale,507.html

SAATÇĠOĞLU, Cem, KÜÇÜKAKSOY, Ġsmail, “Türkiye Ekonomisinin Enerji

Yoğunluğu ve Önemli Enerji TaĢıma Projelerinin Ekonomiye Etkisi”, Dumlupınar

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kütahya, Elektronik Makale, 2011.

EriĢim: http://sbe.dpu.edu.tr/11/19-41.pdf

SANDIKLI, Atilla, “Jeopolitik ve Türkiye-Riskler ve Fırsatlar”, Bilge Adamlar

Stratejik AraĢtırmalar Merkezi, BĠLGESAM Yayınları, Rapor no:27, Ġstanbul, Ocak

2011.

EriĢim: http://www.bilgesam.org/tr/images/stories/rapor/jeopolitikveturkiye.pdf

150

SANDIKLI, Atilla, “Petrol ve Doğalgaz Boru Hatları Stratejisi”, Türkiye Uluslar

arası ĠliĢkiler ÇalıĢmaları, TUĠÇ Akademi, 13 Ocak 2011, EriĢim:

http://www.tuicakademi.org/index.php/yazarlar1/73-atilla-sandikli-tum-yazilari/411-

petrol-ve-dogalgaz-boru-hatlari-stratejisi

SATMAN, Abdurrahman, “Dünya Enerji Kaynakları”, 24 Temmuz 2008, EriĢim:

http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=170:d

uenya-enerji-kaynaklar&catid=131:enerji&Itemid=146

TUNCA, Mehmet BarıĢ, “Avrupa Birliği Enerji Politikası ve Türkiye”,

YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü Ġktisat Anabilim Dalı Uluslar Arası Ġktisat Bilim Dalı, Ġstanbul, 2009, s.24.

VARINCA, Kamil B., VARANK, Gamze, “GüneĢ Kaynaklı Farklı Enerji Üretim

Sistemlerinde Çevresel Etkilerin Kıyaslanması ve Çözüm Önerileri”, EriĢim:

http://www.yildiz.edu.tr/~kvarinca/Dosyalar/Yayinlar/yayin003.pdf

VURAL, Zeliha, “Hazar Havzası Enerji Kaynaklarının Uluslar arası Politikalardaki

Yeri ve Türkiye‟ye Etkisi”, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Atılım Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslar Arası ĠliĢkiler Anabilim Dalı, Ankara, 2006.

YATAR, Yüksel, “Avrupa Birliği Enerji Politikası ve Bu Politika Bağlamında Hazar

Havzası Enerji Kaynaklarının Önemi”, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi,

Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta.

YAVUZ, Celalettin, “Küresel Felaket Enerji Güvenliği Ġkilemi ve Milli Güvenlik”,

TÜRKSAM,

EriĢim: http://www.turksam.org/tr/yazdir1996.html

YAVUZ, Celalettin, “Küresel Felaket-Enerji Güvenliği Ġkilemi ve Milli Güvenlik”,

TÜRKSAM. EriĢim: http://www.turksam.org/tr/yazdir1996.html

YILMAZ, Necip Fazıl, Petrol ve Doğal Gaz Boru Hatları Üzerine Genel Bir

Değerlendirme, Tesisat Mühendisliği Dergisi, Sayı:87, 2005.

YÜCEL, Mustafa, EKMEKÇĠLER, Serkan, “Alternatif Doğalgaz Boru Hattı

Nabucco‟nun, Lojistik ve Ekonomik Açısından Uluslararası Önemi”, Elektronik

Makale, EriĢim: http://idc.sdu.edu.tr/tammetinler/kalkinma/kalkinma23.pdf

151

3. Süreli Yayınlar

ATIL, Hakkı, “Nükleer Santral TartıĢmasında Nereye Gidiyoruz?”, EriĢim:

http://www.jmo.org.tr/resimler/ekler/40286122786fc35_ek.pdf?dergi=HABER%20B

%DCLTEN%DD, 12 Ocak 2012, s. 33–37.

AYDIN, Fatma Fehime, “Enerji Tüketimi ve Ekonomik Büyüme”, Erciyes

Üniversitesi Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi Dergisi, sayı:35, Ocak-Temmuz

2010, s. 317–340. EriĢim: http://iibf.erciyes.edu.tr/dergi/sayi35/aydin.pdf

AYHAN, Veysel, “Avrupa‟nın Enerji Arz Güvenliğinde Türkiye: Petrol, Doğal Gaz

ve Entegrasyon”, Uluslararası ĠliĢkiler, Cilt:5, Sayı:20, KıĢ 2009. EriĢim:

http://www.uidergisi.com/wp-content/uploads/2011/06/Avrupanin-Enerji-Arz-

Guvenliginde-T%C3%BCrkiye.pdf

BAġDEMĠR, M. Melih, ÇELĠKPALA, Mithat, “Türkiye’de Petrol ve Doğalgaz

Boru Hatlarının Güvenliği: Uygulanan Politikalar ve Öneriler”, Stratejik

AraĢtırmalar Dergisi, Genel Kurmay Atase BaĢkanlığı Ocak, 2010.

EriĢim: www.tsk.tr/SAREM/Dergiler/2010/SAD14.pdf

DOSTER, BarıĢ, “ABD‟nin Irak‟ı ĠĢgali, Enerji Kavgası ve Türkiye”, Jeopolitik

Dergisi,

Yaz 2004. EriĢim: www.tsk.tr/SAREM/Dergiler/2007/sad10.pdf

EROL, Mehmet Seyfettin, “11 Eylül Sonrası Türk DıĢ Politikasında Vizyon

ArayıĢları ve Dört Tarz-ı Siyaset”, Akademik BakıĢ, cilt 1, sayı 1 kıĢ 2007.

EriĢim: http://www.ataum.gazi.edu.tr/pdf/11-eylul-sonrasi-turk-dis-politikasinda-

vizyon-arayislari-ve-dort-tarz-i-siyaset-1236245618.pdf

KESER, Ulvi, “Jeostratejik ve Güvenlik Bağlamında Doğu Akdeniz ve Kıbrıs”,

Birlik Dergisi sayı:191 Ocak-ġubat-Mart 2011, 30-32.

EriĢim: http://www.tesud.org.tr/Shared/Birlik/fc904b09-2fd7-41fb-9d62-

9cb7801b9731/Download/Birlik_Sayi_191.pdf

KESER, Ulvi, “Rumların Yeni Kozu”, Türkiye Doğu Akdeniz‟de Petrol ve Doğalgaz

Sorunuyla KarĢı KarĢıya, Cumhuriyet Enerji, 1 ġubat 2011. EriĢim:

http://www.emo.org.tr/ekler/32fc929dc5163af_ek.pdf?dergi=636

HURMĠ, AyĢe Bahar, “Bush ve Obama KarĢılaĢtırılması Çerçevesinde Amerikan DıĢ

Politika Analizi”, Alternatif Politika, Cilt.2, Sayı: 1, 56-81, Nisan 2010.

EriĢim:

http://www.int.atilim.edu.tr/news_image/Ayse_Bahar_Hurmi_1298892965.pdf

KANTÖRÜN, Ufuk, “Bölgesel Enerji Politikaları ve Türkiye”, Bilge Strateji, Cilt 1,

sayı 3, s.95, Güz 2010.

EriĢim: http://www.bilgestrateji.com/store/dergi3/kantorun.pdf

152

KESKĠN, M. Hakan, “GeniĢleme ve DerinleĢme Süreçlerinde Avrupa Birliği Enerji

Politikaları”, Stratejik AraĢtırmalar Dergisi, sayı:9 ġubat 2007 yıl:5, Genel

Kurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt BaĢkanlığı Yayınları, Genel Kurmay

Basımevi, Ankara.

EriĢim: http://www.tsk.tr/SAREM/Dergiler/2007/sad9.pdf

ÖZKAN, Gökhan, “Türkiye‟nin Orta Asya ve Kafkasya‟daki Bölgesel Politikasında

Enerji Güvenliği”, Gazi Akademik BakıĢ, Cilt:4, sayı:7, Ankara, KıĢ 2010. EriĢim:

http://asosindex.com/journal-article-fulltext?id=9978&part=1

ġĠR, Aslan Yavuz, “Rusya Federasyonu‟nun Orta Doğu Politikası Çerçevesinde

Gazze Krizine YaklaĢımı”, Ortadoğu Analiz, ġubat 2009, Cilt 1, Sayı 2.

EriĢim (27.10.2011):

http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/2009214_yavuz.subat.pdf

TURAN, Aslıhan, “Hazar Havzası‟nda Enerji Diplomasisi”, Bilge Adamlar Stratejik

AraĢtırmalar Merkezi, BĠLGESAM, cilt:2, sayı:2, Bahar 2010.

EriĢim: http://www.bilgestrateji.com/store/dergi2/dergi2.pdf

2023 Dergisi, “Türkiye‟de ve Dünyada Enerji Krizi ve Bu Krizin Çözümüne Yönelik

Önemli Bir Alternatif: Nükleer Enerji”, 71. sayı, 2011.

EriĢim (20.10.2011):

http://www.enerji2023.org/index.php?view=article&catid=6%3Anuekleer&id=95%3

Atuerkyede-ve-duenyada-enerj-krz-ve-bu-krzn-coezuemuene-yoenelk-oeneml-br-

alternatfnuekleer-enerj&format=pdf&option=com_content&Itemid=232

YORKAN, Arzu, “Avrupa Birliği‟nin Enerji Politikası ve Türkiye‟ye Etkileri”, Bilge

Strateji, Cilt 1, Güz 2009. EriĢim (20.03.2011):

http://www.bilgestrateji.com/store/dergi1/arzuyorkan.pdf

YÜKSEL, Fatma, ÖZDEMĠR, Abdullah, “Türkiye‟de Enerji Sektörünün Ġleri ve

Geri Bağlantı Etkileri” Celal Bayar Üniversitesi Ġ.Ġ.B. Fakültesi, Yönetim ve

Ekonomi, Cilt:13, Sayı:2, Yıl:2006, s.1. EriĢim: http://asosindex.com/journal-article-

fulltext?id=7859&part=1

ZENGĠN, Eyüp, ESEDOV, Aqil, “Türkiye ve Azerbaycan Örneğinde Boru Hatları

UlaĢtırmasının Çevre Üzerindeki Etkileri”, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi

Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 5, Sayı 9, 2009. EriĢim: http://asosindex.com/journal-

article-fulltext?id=7669&part=1

153

4. Elektronik Kaynaklar

AB Haber ve Politika Portalı, EuroActiv Ġnternet sitesi,

EriĢim: http://www.euractiv.com.tr/politika-000110/article/rusya-disisileri-bakani-

lavrov-bati-ekonomik-kaybini-ortadogudan-telafi-etmek-istiyor-022610

Bakü-Tiflis-Ceyhan HPBH Proje Direktörlüğü, eriĢim:

http://www.btc.com.tr/proje.html

Boru Hatları ile Petrol TaĢıma A.ġ. internet adresi, eriĢim: www.botas.com.tr

Elektrik Mühendisleri Odası Ġnternet Sitesi, Ġlhami Binici, “Türkiye‟nin Petrol

Politikası Nedir?”, EriĢim:

http://www.emo.org.tr/ekler/e0f65eb20acbfb2_ek.pdf?dergi=375

Coğrafya Dünyası, eriĢim: http://www.cografya.gen.tr/siyasi/jeopolitik/ortadogu.htm

Hürriyet Gazetesi Ġnternet Sitesi, UAEK: Ġran‟ın Nükleer Silah Sahip Olmak Üzere,

8 Kasım 2011, EriĢim: http://www.hurriyet.com.tr/planet/19194445.asp

Limitsiz Enerji Ġnternet Sitesi eriĢim: http://www.limitsizenerji.com

“Linyit Sektör Raporu 2010”, Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Kurumu Stratejik Planlama

Koordinasyon Birimi, Ankara, Mart 2011 T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı,

eriĢim:

http://www.tki.gov.tr/dosyalar/K%C3%B6m%C3%BCrSekt%C3%B6rRaporu2010.p

df

Milli Eğitim Bakanlığı Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü, Küresel

Ortam: Bölgeler ve Ülkeler, Kıtaların KeĢfi ve Küçülen Dünya, 10. Bölüm. EriĢim:

http://yetgm.meb.gov.tr/aok/Aok_Kitaplar/AolKitaplar/Cografya_4/4.pdf

Milliyet Gazetesi Ġnternet Sitesi, 21 Kasım 2011, eriĢim:

http://ekonomi.milliyet.com.tr/batman-da-turkiye-de-bugune-dek-cikarlmis-en-

kaliteli-petrol-bulundu/ekonomi/ekonomidetay/21.11.2011/1465525/default.htm

Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi Türkiye Bölümü (Ankara Kırklareli: 758 km)

Çevresel Etki Değerlendirmesi BaĢvuru Dosyası”, Nabucco International Company

Su-Yapı Mühendislik ve MüĢavirlik A.ġ., Mayıs 2010.

EriĢim http://www2.cedgm.gov.tr/cedsureci/ced_basvuru_dosyasi/699_ptd.pdf

Otomotiv Bilim ve Teknoloji Topluluğu Ġnternet Sitesi, EriĢim:

http://www.obitet.gazi.edu.tr/obitet/gunes_enerjisi/gunes_arabalar_yapimi.htm

154

The Free Dictionary Ġnternet Sitesi, EriĢim: 13 Ocak 2011,

http://www.thefreedictionary.com/energy

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Makine Mühendisleri Odası Ġnternet Sitesi,

“Yenilenebilir Enerji Kaynakları”, EriĢim:

http://www.mmo.org.tr/resimler/dosya_ekler/9514e888b8f2aca_ek.pdf

Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Resmi Ġnternet Sayfası, EriĢim:

http://www.taek.gov.tr/ogrenci/bolum1_01.html

Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Resmi Ġnternet Sitesi,

“2010 Yılı Ham Petrol Ve Doğal Gaz Sektör Raporu”, Türkiye Petrolleri A.O. Genel

Müdürlüğü, Ağustos 2011,

http://www.enerji.gov.tr/yayinlar_raporlar/Sektor_Raporu_TPAO_2010.pdf

Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Resmi Ġnternet Sitesi, “Putin‟den Libya

ÇıkıĢı”, 27 Nisan 2011, EriĢim:

http://www.trt.net.tr/haber/HaberDetay.aspx?HaberKodu=b1b3bffc-5896-48e3-

9834-6ef6c98f7e8c, 21 Ocak 2012.

Türkiye Petrolleri A.O. internet adresi, eriĢim: www.tpao.com.tr

Türkiye Cumhuriyeti DıĢiĢleri Bakanlığı Resmi Ġnternet Sayfası, eriĢim:

http://www.mfa.gov.tr

Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Resmi Ġnternet Sayfası,

eriĢim: http://www.enerji.gov.tr/index.php

“Türkiye‟nin Enerji Stratejisi” Enerji, Su ve Çevre ĠĢleri Genel Müdürlüğü

Yardımcılığı, Ocak, Türkiye Cumhuriyeti DıĢiĢleri Bakanlığı, 2009.

EriĢim:

http://www.mfa.gov.tr/data/DISPOLITIKA/EnerjiPolitikasi/T%C3%BCrkiye%27nin

%20Enerji%20Stratejisi%20%28Ocak%202009%29.pdf

U.S. Energy Information Administration Ġnternet Sayfası, eriĢim:

http://www.eia.gov/

“2010 Yılı Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu”, Türkiye Petrolleri A.O. Genel

Müdürlüğü, Mart 2011.

EriĢim: http://www.tpao.gov.tr/v1.4/condocs/2011/2010_yili_rapor.pdf

2010 Yılı Sektör Raporu, Boru Hatları ile Petrol TaĢımacılığı A.ġ. BOTAġ, Bilkent

Ankara. s.15.

EriĢim:

http://www.enerji.gov.tr/yayinlar_raporlar/Sektor_Raporu_BOTAS_2010.pdf

155

UlaĢtırma Bakanlığı Resmi Ġnternet Sayfası

EriĢim: http://www.ubak.gov.tr/BLSM_WIYS/UBAK/tr/Ana_Plan_Stratejisi/3-

Rapor/20100518_171138_204_1_64.pdf

Stratejik AraĢtırmalar Enstitüsü, “Türkiye‟nin Enerji Satrancı”, Ġstanbul, Ekim 2007.

EriĢim: http://www.turksae.com/sql_file/337.pdf

156

ÖZET

Bu tez Ortadoğu coğrafyasında bulunan zengin ham petrol ve doğalgaz

kaynaklarının uluslararası iliĢkiler alanda önemiyle Türkiye üzerinden enerji nakil

boru hatları ile enerjiyi arz eden geliĢmiĢ batılı ülkelere güvenli bir Ģekilde taĢınması

sürecinde enerji kaynakları bakımından zengin sayılamayacak olan Türkiye‟nin sahip

olacağı stratejik öneminin ortaya çıkarılmasını amaçlamaktadır. Dünya üzerinde

bulunan baĢta ABD, Ġngiltere ile Almanya ve Fransa gibi geliĢmiĢ ülkelerinin ulusal

ve uluslararası hedeflerine ulaĢabilmeleri için endüstrilerinin ihtiyaç duyduğu ham

petrol ve doğalgazı kesintisiz, güvenilir ve hızlı yollardan tedarik etmeleri

gerekmektedir. Ham petrol ve doğalgaz enerji kaynaklarına ihtiyaç duyan geliĢmiĢ

ülkelerin özellikle ABD ve Rusya Federasyonu dıĢında büyük bir çoğunluğunun bu

kaynakların rezervi açısından fakir olarak tabir edilen coğrafyada bulunduğu

görülmektedir. Dünyanın en zengin ham petrol ve doğalgaz rezervlerinin bulunduğu

ülkelerse Türkiye‟nin de içinde bulunduğu istikrarsız Ortadoğu coğrafyasında yer

almaktadır. Fakat bu ülkeler uzun bir zamandan beri siyasi dengenin sağlanamadığı

iĢgaller, savaĢlar ve isyanların yaĢandığı bölgelerdedir. Türkiye‟nin yer aldığı

coğrafya itibarı ile komĢu ülkelerine göre siyasi yapısı oturmuĢ, devlet yapısı

olgunlaĢmıĢ ve istikrarını yaklaĢık 90 senedir koruyabilen tek ülke konumunda

olduğu görülmektedir ve doğu ile batı arasında kelimenin tam anlamı ile köprü

konumuna sahiptir. Türkiye ise zengin enerji kaynakları olarak ham petrol ve

doğalgaza yeterince sahip olup olmadığı kesin ispatlanmıĢ değildir. Bununla birlikte

ne Avrupalı ülkeler gibi tam olarak geliĢmiĢ ne de Ortadoğu‟daki ülkeler gibi geri

kalmıĢtır. Doğalgaz ve ham petrolün birbirine entegre çoklu enerji nakil boru hatları

ile taĢınması ülke ve uluslararası kuruluĢların Türkiye karĢı olan tutumlarının

belirlenmesinde son derece önemli rol oynayacaktır. Tez dört ana bölümden

oluĢmaktadır. Tezin birinci bölümde stratejik öneme sahip enerji kaynaklarından

bahsedilmektedir. Ġkinci bölümde en zengin ham petrol ve doğalgaz enerji kaynakları

rezervlerinin Ortadoğu‟da yer aldığı anlatılmaktadır. Üçüncü bölümde enerji

kaynaklarının çoklu iletim hatları ile sevkiyatı iĢlenmektedir. Dördüncü bölümde ise

Türkiye‟nin enerji iletim hatları ile uluslar arası alanda kazanacağı stratejik konum

iĢlenmektedir.

157

ABSTRACT

That thesis aims at discovering strategic importance of Turkey, which will not

be supposed rich in point of energy sources in the process of transporting safely to

developed Western countries supply energy by pipelines over Turkey and, at the field

of the international relations, importance of crude oil and natural gas energy sources

in the Middle East. Over world, developed EU countries like particularly U.S.,

Britain, Germany and France to reach the aims of national and international need to

supply energy sources like crude oil and natural gas that are needed for industries and

economies fast, reliable, uninterrupted and from economical ways in terms of cost.

The majority of developed countries, which need energy sources like crude oil and

natural gas except particularly U.S. and Russian Federation, are appeared to be on the

geography which is known poor as in terms of that sources‟ reserve. In this context,

EU countries are seen impossible to supply crude oil and natural gas needs at the

moment. However, those countries are neither exactly developed as European

countries nor underdeveloped as countries in the Middle East. The importance of

Turkey appears as to supply security of energy and to safely and continuously

transport crude oil and natural gas energy sources in the Middle East to West which

needs those sources. Also in this thesis, transporting crude oil and natural gas energy

sources by multi-energy transmission pipelines integrated together and the extreme

importance role of these sources to determining the attitude of the international

organizations and the countries in the energy arena against Turkey are expressed. The

available situation and this situation that will occur make Turkey obligatory in point

of keeping position and stability in itself as the country such as allowing fort he

strengthening of following strategic policy and in international arena. The thesis

consists of four chapters. In first chapter, energy sources which have strategic

importance are mentioned. The second chapter discusses availability in the Middle

East of the world‟s reserves of the richest energy sources. In the third chapter,

transporting by energy transmission lines of the energy sources is mentioned. And

finally in the fourth chapter, taking strategic position by energy transmission lines of

Turkey is expressed.

158