19
TkMM Türkiye küçük Millet Meclisleri Kasım 2009 - Haziran 2010 Çalışma Raporu SIK SIK, “dört yılda bir” değil, DÜZENLİ, her ayın ilk hafta sonu. ARACISIZ, doğrudan, yüzyüze, ÖN YARGISIZ, farklılıklarımıza saygılı, SANSÜRSÜZ, filtresiz DİYALOG için: TBMM / Sivil Toplum OÇG (Ortak Çalışma Grupları Girişimi) Uncular Cad. 28- A/2; TR- 34672 ISTANBUL Tel.: +90 216 492 0504, Fax.:+90 216 492 1840 [email protected] www.tbmmocg.net

TkMM Kasım 2009 - Haziran 2010 Çalışma Raporu

Embed Size (px)

DESCRIPTION

TkMM Kasım 2009 - Haziran 2010 Çalışma Raporu

Citation preview

Page 1: TkMM Kasım 2009 - Haziran 2010 Çalışma Raporu

TkMM Türkiye küçük Millet Meclisleri

Kasım 2009 - Haziran 2010

Çalışma Raporu

SIK SIK, “dört yılda bir” değil,

DÜZENLİ, her ayın ilk hafta sonu. ARACISIZ, doğrudan, yüzyüze,

ÖN YARGISIZ, farklılıklarımıza saygılı, SANSÜRSÜZ, filtresiz

DİYALOG için:

TBMM / Sivil Toplum OÇG

(Ortak Çalışma Grupları Girişimi) Uncular Cad. 28- A/2; TR- 34672 ISTANBUL

Tel.: +90 216 492 0504, Fax.:+90 216 492 1840

[email protected] www.tbmmocg.net

Page 2: TkMM Kasım 2009 - Haziran 2010 Çalışma Raporu

GİRİŞ

Zaman ne çabuk geçiyor... İki yıl dolmuş bile.

Türkiye küçük Millet Meclisleri‟nin ilk deneme toplantıları 2008 Haziran ayında beş ilde yapılmıştı: Konya,

Diyarbakır, Gaziantep ve Trabzon. Yaz ayları hazırlıklarla geçtikten sonra TBMM‟nin açılmasıyla birlikte

düzenli toplantılar da başladı. Bazı illerde istenen katılım sağlanamadıysa da katılan illerin sayısı giderek

arttı. Haziran 2009‟da 18 il her ay düzenli toplantılarını sürdürür hale gelmişti. 2009 yılının standart

verilerini taşıyan ilk raporumuzu yayınlandık ve siyasi partilerle üst düzeyde görüşmelerimiz ondan sonra

başladı.

Önce DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, ardından Ak Parti Genel Başkanı sıfatıyla R. Tayyip Erdoğan

randevu verdi. Daha sonra TBMM Başkanı Şahin‟le görüştük ve ardından partilerin grup

başkanvekilleriyle çok daha sık görüşmeye başladık. Ankara‟daki arkadaşlarımız Oya Özden, TBMM

koridorlarını ezberledi. Bir yandan da TBMM içindeki sivil toplum örgütleriyle, Parlamenterler Birliği,

YASADER, PDD (Parlamenter Danışmanları Derneği) ve PMD (Parlamento Muhabirleri Derneği) ile

işbirliği ve ortak çalışmalar yürütüldü. Onlar bize, biz onların ürettiği çalışmalara katıldık, destek verdik,

destek aldık.

Çalışmalarımızın iç içe geçmiş üç boyutu var:

1. Türkiye küçük Millet Meclisleri*,

2. TBMM Ortak Çalışma Grupları

3. “Sivil Anayasa” çalışmaları

1. TkMM/ Türkiye küçük Millet Meclisleri

Türkiye küçük Millet Meclisleri ikinci yılını dolduruyor. 2008 Haziran ayında 5 ilde ilk denemeler

yapıldıktan sonra, Ekim ayında bu illerde toplanmaya başlamıştı. Sayıları giderek arttı, şu anda 30 ilde

yapılıyor. 2010 yılı sonuna kadar hedefimiz 81 ilin yarısına ulaşmak, gelecek yıl ise tümüne. Bu çalışma

döneminin raporunu aşağıda bulacaksınız.

2. TBMM OÇG/ Ortak Çalışma Grupları:

Çalışmanın diğer kolunu oluşturan TBMM Ortak Çalışma Grupları ise, aynı konuda duyarlı

milletvekillerinin adlarının yan yana getirilmesiyle oluşmuş gayrı resmi ve sembolik gruplar olarak önce 13

dalda oluştu. Bu gruplar, o konuda çalışan sivil toplum kuruluşlarıyla çalıştaylarda bir araya geliyor ve sivil

toplumla parlamenterlerin “ortak payda”ları aranıyor. Sonra elde edilen sonuçların uygulanması için görev

bölümü yapılıyor, harekete geçiliyor.

İlk yapılan üç çalıştaylık dizinin konusu “Sivil toplum - TBMM ortak çalışmalarının ilkeleri ne olmalı?”

idi. Şu anda sürdürülen ikinci dizi, TBMM gündemine gelmiş ve Anayasa alt komisyonuna kadar ulaşmış

olan “İnsan Hakları Kurumu Kanun Tasarısı” hakkında. Batman, Ankara ve İstanbul‟da yapılan ve çevre

illerdeki sivil toplum örgütü temsilcilerini bir araya getiren üç çalıştayın sonuçları, gene bu üç toplantıda

Page 3: TkMM Kasım 2009 - Haziran 2010 Çalışma Raporu

gönüllülük temelinde seçilen katılımcılar tarafından 5 Ekimde Ankara‟da birleştirilerek sivil toplumun bu

konudaki ortak paydaları ortaya çıkarıldı. Ertesi gün yapılan ortak çalıştaya Anayasa Komisyonu Başkanı

Prof. Burhan Kuzu ve komisyon üyesi 5 milletvekili katıldı, bir dizi ortak görüş ortaya çıktı. “Internet

Yasakları” konulu üçüncü dizi Eylül ve Ekim aylarında İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi

ATAUM‟da yapılan çalıştaylarla sürdü, son oturuma geldik.

3. Sivil Anayasa:

Bu konu, en başından bu yana, Türkiye küçük Millet Meclisleri‟nin değişmez konusuydu. Genel veya yerel

konu ne olursa olsun, onun Anayasa‟ya yansımasının nasıl olduğunu ve nasıl olması gerektiğini de tartıştık,

önce tutanaklara, sonra ortak payda raporlarına yansıttık. Referandum paketi gündeme geldiğinde ise her

toplantının iki konusundan biri mutlaka bu oldu.

Nisan 2010‟da, referanduma sunulacak paketi “Neye evet, neye hayır? Niçin evet, niçin hayır? Ya hep, ya

hiç, şart mı?” adı altında tartışmaya başladığımızda, “Referandum ne başlangıç, ne son, ancak bir dönemeç

olabilir” demiştik, aynı görüşü bugün de tekrarlıyoruz. Yeni Anayasa gerçekten bu bir“Toplumsal

mutabakat“ metni olacaksa, mutlaka uzun süre ve toplumun her kademesinde genişliğine ve derinliğine

tartışılarak, ortak paydaların bu tartışmalarda damla damla süzülerek oluşturulmasıyla ortaya çıkacaktır.

Madem her ay, sayısı giderek artan ve her ildeki sivil toplum temsilcilerini yanyana getiren toplantılar

yapıyoruz, o halde TkMM‟ler, sivil Anayasa tartışmalarına da katılan ve katkıda bulunan bir platform

olmalıdır.

Taraf tarafa toplarsak:

Bir yanda illerde her ay toplanan, ülkenin genel ve ilin yerel güncel sorunlarının tartışıldığı diyalog grupları

olan küçük Millet Meclisleri, onların gündeminden hiç düşmeyen ve düşmeyecek olan “Sivil Anayasa”

tartışmaları; öte yanda sivil toplum temsilcileriyle milletvekillerini somut bir konuda birlikte çalışmak

üzere yan yana getiren Ortak Çalışma Grupları. Bunlar yan yana ve birbirlerine paralel yürüdükçe, sivil

toplumla seçilmişleri dört yıl birbirinden uzaklaştıran, tecrit eden duvarların ortadan kalkması ve birbirini

dinleyerek, anlayarak ortak paydalar bulmanın, hatta yaratmanın doğuracağı sinerji. Hedefimiz bu.

Büyük mü? Evet. İmkânsız mı? Hayır, hiç değil.

İstemek, yapabilmenin yarısı.

Biz istiyoruz. Siz de istiyorsanız iki yarıyı birleştirmek güç değil artık.

Sevgi ve saygılarımızla.

Şanar Yurdatapan (Koordinatör)

BENZERİ VAR MI?

Araştırdık, bazı ülkelerde benzerlerine rastladık, ama hiçbiri TkMM‟ler gibi sürekli değil, yaygın değil.

Çoğu sadece yerel konularla sınırlı ve “zaman zaman” yapılıyor. En yakın benzeri Amerika‟da var “Town

Hall Meetings” geleneği. Ama oradaki de hem sürekli değil, gerekince yapılıyor, hem de orada Senatörler

ve temsilciler davet ediyor sivil toplumu, burada sivil toplum seçilmişleri. Sonuç olarak, eğer yarıda

kalmaz ve gerçekten bir geleneğe dönüşürse, dünyada ilk ve tek olacak, belki başka ülkeler bizi örnek

alacak.

Page 4: TkMM Kasım 2009 - Haziran 2010 Çalışma Raporu

Türkiye küçük Millet Meclisleri

Kasım 2009 – Haziran 2010 Dönemi Çalışma Raporu

Sayın siyasi parti yöneticileri, milletvekilleri, sivil toplum ve meslek örgütleri, basın mensupları,

Ekte sunduğumuz rapor, Türkiye küçük Millet Meclisleri’nin Kasım 2009 – Haziran 2010 (Referandum öncesi

dönemi) çalışmalarının istatistik verilerini ve her ay TBMM Basın Salonunda yapılan basın toplantılarıyla

kamuoyuna açıklanan “Ortak Payda” özetlerini içeriyor. Şu anda 30 ile yapılmakta olan kMM toplantılarının

verilerine bakıldığında şu noktalar hemen göze çarpıyor:

1. Toplantı gerçekleşme oranında yükselme: % 73’ten % 93’e,

2. Milletvekili katılımında düşme: % 9,4’ten % 5,6’ya,

3. Belediye Başkanları katılımında düşme: % 32’den % 11’e ve

4. Sivil toplum katılımında bunlara paralel düşme: % 84’ten % 53’e.

Nitelik değişimi: Ancak bu sayıların göstermediği bir de nitelik değişimi var:

1. Düzenli olarak katılan sivil toplum temsilcilerinin küçük meclislere giderek daha çok sahip çıkması,

2. Başta yan yana gelmekten rahatsızlık duyan farklı görüşteki grupların giderek bundan mutlu olması,

3. Konuşma sürelerine saygı ve konu dışına çıkmamaya gittikçe daha çok özen gösterilmesi,

4. ve konuşma üslubundaki empatinin sürekli artışı.

Bu değişime, tabii ki toplantılara düzenli olarak katılan sivil toplum temsilcileri ve milletvekilleri tanık oluyor.

Bu tanıklığı verilere dönüştürmek için, şimdiye kadar bu toplantılara katılan milletvekilleri arasında da bir

anket başlattık. (Soruları ekte size de sunuyoruz) Bu anketi Kurban Bayramı sonuna kadar tamamlamayı ve 24

Kasım 2010 tarihinde TBMM’de yapılacak aylık basın toplantısında açıklamayı hedefliyoruz.

İki yıldan çıkarılan dersler

Peki, iki yıllık çalışmanın sonucu bize neyi gösterdi? Bunu da sizinle açık yüreklilikle paylaşabiliriz:

1. Türkiye’de siyasetin “yukarıdan aşağıya” işleyen karar mekanizmalarını “aşağıdan yukarıya” doğru

çevirebilmek için daha hayli zaman ve emek gerekiyor.

2. Milletvekilleri kendilerini, oylarını aldıkları seçmenlerine karşı değil, adlarını aday listesine aldığı için parti

başkanlarına borçlu hissediyor.

3. “Sivil toplumla düzenli diyaloga önem vermek” söz olarak bolca kullanılıyorsa da toplantılara katılmaya

gelince iş değişiyor, “yoğun programları arasında zaman bulabilirlerse” katılıyorlar.

4. Hatta bu toplantılardan rahatsız olan, “Ne yani, görevimizi mi yapacağız, sivil topluma dert mi anlatacağız”

diyerek bizi tersleyenler veya “Bunun bana getirisi nedir ki ?” şeklinde, bu işe bir tüccarın mantığıyla

yaklaştığını açıklamaktan çekinmeyenler de oldu.

Page 5: TkMM Kasım 2009 - Haziran 2010 Çalışma Raporu

5. Toplantılara severek katılan ve memnun ayrılan çok sayıda milletvekilini bu söylediklerimizin dışında

tutuyoruz. Ancak milletvekili katılımı oranının (katılması gereken toplam milletvekili sayısı ile katılan milletvekili

sayısı arasındaki oran) genellikle % 10 ile % 5 arasında değiştiğini göz önüne alırsak “Siyasetin Sivil Toplumu

pek de ciddiye almadığını” söylemek abartma sayılmamalıdır. (En yüksek oran Nisan 2009’da ayında, %17,4. Yani

her beş milletvekili biri bile değil.)

Ya sivil toplum?

Biz de ne kadar sivil olduğumuzu gerçekçi bir gözle yargılamalıyız.

İstatistik veriler gösteriyor ki, milletvekili ve belediye başkanı katılımı yükselince sivil katılım da yükseliyor.

Ama onlar düşünce yavaş yavaş sivil toplumun da hevesi, umudu ve inancı zayıflıyor, katılım düşüyor. Bu da

net olarak henüz “yeterince sivil olmadığımızı” gösteriyor. Eğer sivil toplum “Onlar vekilse biz de müvekkiliz.

Müvekkilinin davetine gelmeyen vekil olur mu?” diye yoğun bir tepki gösterse, herhalde durum değişirdi.

Parti yönetimleri nasıl bakıyor?

İlk altı aylık raporumuzu yayınladığımız ve görüşmek için randevu istediğimizde önce Ahmet Türk (DTP),

sonra da R. T. Erdoğan (Ak Parti Gen. Bşk. sıfatıyla) randevu vermiş, her iki görüşme de gayet olumlu geçmiş,

hemen ardından toplantılara milletvekili katılımı gözle görülür biçimde yükselmişti. CHP ve MHP ile

görüşmeler TBMM Grup Başkanvekilleri düzeyinde sürdü. TBMM Başkanı Şahin ile iki kez görüştük ve

ilişkilerin daha hızlı ve kolay yürümesi için isteklerimize olumlu yanıtlar aldık. 23 Nisan 2011’den başlamak

üzere “Ulusal Egemenlik” bayramlarında küçük Millet Meclislerinin TBMM’ni ziyaret ederek vekillerle

bayramlaşma geleneği başlatmak istiyoruz.

Belediyelerle ilişkiler

En önemli gelişme bu alanda oldu. Onlardan iki şey istedik. Madem Belediye, o ilin seçmenlerinin oylarıyla

SEÇİLMİŞ olan yönetimdir, o halde:

1. Böyle bir toplantının yapılacağı en doğru yer, o ilin Belediye meclisi salonudur.

2. Çalışmanın en büyük destekçisi de Belediye olmalıdır.

Nitekim oldu da. Şu anda 30 ilin 15’inde toplantılar Belediye salonlarında yapılıyor ve her ay tanınmış bir

kişi toplantıya moderatör olarak davet ediliyor, Belediye tarafından ağırlanıyor.

Liderlerden iki somut istek

Bu yeni raporla birlikte, dört parti genel başkanından iki somut isteğimiz olacak:

1. İki yıldır sürdürülen TkMM çalışmaları artık ne olduğunu, ne olmadığını göstermiş olmalı. Bu

çalışmaları olumlu ve yararlı buluyorsanız bunu kamuoyuna –ve daha önemlisi kendi teşkilatınıza- açıkça

duyurun. Zira hala birçok yerde “Bu çalışmanın arkasında şu var, bu var. Katılırsak acaba kimin ekmeğine

yağ sürülür?” şeklinde kuşkularla boğuşuyoruz. Bu işin başarıya ulaşması sadece demokrasinin ekmeğine

yağ sürer.

2. Toplantılar için her ayın ilk hafta sonunu seçtik, çünkü ne parlamento çalışmalarıyla çakışıyor ne de

partilerin önceden belirli programlarıyla. Biz, olağanüstü durumlar için anlayış göstermeye tabii ki itiraz

etmeyiz. Yeter ki siz de kendi çalışma programlarınızı düzenlerken –olağanüstü durumlar hariç- her ayın ilk

hafta sonu vekillere başka görev vermemeye özen gösterin. Zira dolu bir otobüse herkesin buyur ettiği,

ama kimsenin azıcık sıkışıp oturacak yer açmadığı yeni bir yolcuya benziyoruz politika yolunda.

Page 6: TkMM Kasım 2009 - Haziran 2010 Çalışma Raporu

Raporun içinde neler var?

Bu rapor, TkMM‟lerin Kasım 2009 ile Haziran 2010 tarihleri arasında yapmış oldukları toplantıların tutanaklarında

elde edilen ”Ortak Payda” raporlarının özetlerini içeriyor. Her ay, ayrı bir başlık altında özetlendi. Her özetin altında

ise, o ay konuşulan genel konu veya konular hakkında TkMM Mutfak ekibi tarafından hazırlanan “sunumların”

linklerini de bulacaksınız.

TkMM‟ler Haziran 2010 itibariyle; Adana, Adıyaman, Ağrı, Ankara, Batman, Bingöl, Bitlis, Bursa, Çanakkale,

Diyarbakır, Elazığ, Eskişehir, Gaziantep, Hakkâri, Hatay, Iğdır, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kırıkkale, Kocaeli,

Malatya, Mardin, Muğla, Muş, Ordu, Sakarya, Şanlıurfa, Tunceli, Van olmak üzere 30 ilde forumlarını her ay

düzenli olarak gerçekleştiriyor.

Aşağıda sunduğumuz dört grafik, sekiz aylık toplantılar sonunda, TkMM mutfağında biriken ve sayısal olarak her ay

değerlendirilen bilgileri aktarıyor, aylara göre “çalışmanın seyir defteri” niteliğini taşıyor.

Page 7: TkMM Kasım 2009 - Haziran 2010 Çalışma Raporu

Gerçekleşme sayı ve oranları:

Yapılması gereken toplantı sayısı: 30

Yapılan toplantı sayısı: 22

Toplantı gerçekleşme oranı: % 73,33

Ertelenen toplantı: 6

Sivil Toplum katılımı:

Olması gereken sivil toplum katılımcı sayısı: 440

Toplam sivil toplum katılımcı sayısı: 368; % 83,63

Seçilmişlerin katılımı:

Katılması gereken milletvekili sayısı: 159

Katılan toplam milletvekili sayısı: 15; % 9,43

Katılması gereken belediye başkanı sayısı: 22

Katılan toplam belediye başkanı sayısı: 4; %18,18

Medya ilgisi:

Toplantılara katılan medya muhabiri sayısı toplam: 109

Toplantı başına düşen medya muhabiri sayısı: 4,95

Toplantılara kim ev sahipliği yaptı?

Ev sahipliği yapan belediyeler ve oranı: 10; %43,47

Ev sahipliği yapan meslek odaları ve oranı: 10; %43,47

Ev sahipliği yapan sendikalar ve oranı:3; %13,04

Ev sahipliği yapan STÖ sayısı ve oranı: 13; %56,52

Sivil toplum bileşenlerinin katılım oranları:

Katılımcı meslek odaları sayısı: 77

Toplam katılımcı sayısına oranla: % 17,5

Katılımcı sendika sayısı: 67

Toplam katılımcı sayısına oranla: % 15,22

Katılımcı dernek/vakıf/girişim sayısı: 205

Toplam katılımcı sayısına oranla: % 46,59

İzleyiciler:

İzleyici olarak katılanlar: 120

Toplantı başına düşen izleyici: 5

Sunum için: http://www.antenna-

tr.org/sites.aspx?SiteID=33&mod=article&cID=5

80&ID=1866

TkMM‟lerin Kasım 2010‟da tartıştığı konu şuydu:

“Kürt Açılımı veya Demokratik Açılım veya

Milli Birlik ve Beraberlik Projesi”

Kürt sorunu üzerine konuşmak, Türkiye‟nin en

büyük tabularından biriydi. Hükümetin başlattığı

süreç, bütün eleştirilere rağmen, sorunun konuşulur

ve tartışılır hale getirildi. İtirazlar da, çözüm

önerileri de daha açık dile getirilmeye başladı.

Hükümetin bu konudaki politikasını temkinli de

olsa destekleyenler, açılımın Kürt sorununun adını

açıkça koyamadığını söyleyerek eleştiriyorlar. Tam

destek verenlerin çoğu ise bu açılımı yalnızca Kürt

sorunu için değil, Türkiye‟nin önünde duran ve

geleneksel politikalarla çözümü mümkün olmayan

tüm sorunlar için gerçekleştirilmesi gerektiğini

söylüyor.

Hükümetin açılım politikalarına bakış açıları, şu

görüşte odaklanıyor:

Olumsuz görüş: Etnik temelde ifadeler kullanarak

demokrasiyi ”etnik gruplara daha fazla hak”

olarak tanımlarsanız ülke bölünür. Hükümetin

açılımı etnik temele dayanan, yurtdışından sipariş

edilen bir açılımdır.

Olumlu görüş: Türkiye‟nin önünde artık

geleneksel politikalarıyla baş edemeyeceği

sorunlar birikmiştir. Açılım süreci bu yeni politika

eksenini oluşturmak için bir fırsattır. Türkiye artık

demokratikleşmelidir.

Kasım ayı toplantılarında ortaya net bir ortak

payda çıktığını söyleyemeyiz. Ortak görüş sadece

“Türkiye‟nin geleneksel politikalarında

değişikliğe ihtiyaç var” noktasında. Ama nasıl bir

değişim ve nereye kadar? Burada görüşler

ayrışıyor. Ayrışmakla kalmayıp birbirinden

giderek uzaklaşıyor.

Page 8: TkMM Kasım 2009 - Haziran 2010 Çalışma Raporu

Gerçekleşme sayı ve oranları:

Yapılması gereken toplantı sayısı: 30

Yapılan toplantı sayısı: 24

Toplantı gerçekleşme oranı: % 80

İlan edilip yapılmayan toplantı: 1

Sivil Toplum katılımı:

Olması gereken sivil toplum katılımcı sayısı: 480

Toplam sivil toplum katılımcı sayısı: 342; % 71,25

Seçilmişlerin katılımı:

Katılması gereken milletvekili sayısı: 138

Katılan toplam milletvekili sayısı: 13; % 9,42

Katılması gereken belediye başkanı sayısı: 24

Katılan toplam belediye başkanı sayısı: 8; %33,33

Medya ilgisi:

Toplantılara katılan medya muhabiri sayısı toplam: 101

Toplantı başına düşen medya muhabiri sayısı: 4,20

Toplantılara kim ev sahipliği yaptı?

Ev sahipliği yapan belediyeler ve oranı: 6; %25

Ev sahipliği yapan meslek odaları ve oranı: 7; %29,16

Ev sahipliği yapan STÖ sayısı ve oranı: 11; %45,83

Sivil toplum bileşenlerinin katılım oranları:

Katılımcı meslek odaları sayısı: 43 Toplam katılımcı sayısına oranla: % 12,57

Katılımcı sendika sayısı: 58

Toplam katılımcı sayısına oranla: % 16,95

Katılımcı dernek/vakıf/girişim sayısı: 296

Toplam katılımcı sayısına oranla: % 86,54

İzleyiciler:

İzleyici olarak katılanlar: 336

Toplantı başına düşen izleyici: 14

Sunum için: http://www.antenna-

tr.org/sites.aspx?SiteID=33&mod=article&cID=5

80&ID=1867

TkMM‟lerin Aralık 2009 toplantılarının konusu:

“Aleviler ve Dersim”

CHP Milletvekili Onur Öymen‟in, hükümetin

açılım politikalarını eleştirirken, 1938 yılında

Dersim‟de yaşanan olaylara yaptığı atıf ve hem

Tunceli/Dersimliler‟in hem de Alevi örgütlerinin

buna verdiği tepki, 38‟de ne oldu sorusunu

gündemin ilk sırasına yerleştirdi.

Aleviliğin bir mezhep mi dinsel inanç mı olduğu

konusunda da bilindik tartışmaların yürütüldüğü

toplantılarda, 38‟de Dersim‟de yaşananlara ilişkin

ortaya atılan görüşleri şu iki cümleyle

özetleyebiliriz:

1. 1938 yılında devlet güçleri Dersim‟de kıyıma-

soykırıma girişmiştir. Dersim‟de yer alan Alevi-

Kürt nüfus, devlet tarafından siyasi bir tehlike

olarak görülmüştür.

2. 1938‟de şüphesiz acılar yaşanmıştır; ancak

olanlara kıyım ya da soykırım diyemeyiz. Devlet,

bölgedeki feodalleri tasfiye ederek, otoritesini tesis

etmek için zor kullanmak zorunda kalmıştır.

Aralık ayında Ortak Payda oluşmadı.

Page 9: TkMM Kasım 2009 - Haziran 2010 Çalışma Raporu

Gerçekleşme sayı ve oranları:

Yapılması gereken toplantı sayısı: 30

Yapılan toplantı sayısı: 23

Toplantı gerçekleşme oranı: % 76

Ertelenen toplantı: 4

Sivil Toplum katılımı:

Olması gereken sivil toplum katılımcı sayısı: 480

Toplam sivil toplum katılımcı sayısı: 351; % 73,12

Seçilmişlerin katılımı:

Katılması gereken milletvekili sayısı: 138

Katılan toplam milletvekili sayısı: 13; % 9,42

Katılması gereken belediye başkanı sayısı: 23

Katılan toplam belediye başkanı sayısı: 7; %30,43

Kolaylaştırıcı ağırlayan belediye: 9; % 39,13

Medya ilgisi:

Toplantılara katılan medya muhabiri sayısı toplam: 104

Toplantı başına düşen medya muhabiri sayısı: 4,52

Toplantılara kim ev sahipliği yaptı?

Ev sahipliği yapan belediyeler ve oranı: 10; %43,47

Ev sahipliği yapan meslek odaları ve oranı: 10; %43,47

Ev sahipliği yapan sendikalar ve oranı:3; %13,04

Ev sahipliği yapan STÖ sayısı ve oranı: 13; %56,52

Sivil toplum bileşenlerinin katılım oranları:

Katılımcı meslek odaları sayısı: 52

Toplam katılımcı sayısına oranla: % 14,81

Katılımcı sendika sayısı: 56

Toplam katılımcı sayısına oranla: % 15,95

Katılımcı dernek/vakıf/girişim sayısı: 233

Toplam katılımcı sayısına oranla: % 66,38

İzleyiciler: İzleyici olarak katılanlar: 419

Toplantı başına düşen izleyici: 18

Sunum için: http://www.antenna-

tr.org/sites.aspx?SiteID=33&mod=article&cID=5

80&ID=1868

TkMM‟ler Ocak 2010‟da iki konuyu görüştü:

“DTP, Parti Kapatma ve Anayasa Mahkemesi”

Anayasa mahkemesinin, Demokratik Toplum

Partisi hakkında, oy birliği ile verdiği kapatma

kararı, Türkiye‟de çok sık yaşanan “parti kapatma”

konusunu yeniden gündemin ilk sırasına taşıdı.

DTP‟nin kapatılmasının güncelliği yanı sıra,

Anayasa Mahkemesi ve 82 Anayasası da bu ay

konuşmalarda öne çıkan konulardı.

82 Anayasası‟nın değiştirilmesi yönünde ciddi bir

mutabakat olduğunu söylemek mümkün. Ancak

Anayasa Mahkemesi ile ilgili sorulara verilen

cevaplar farklı.

DTP‟nin kapatılması konusunda ise öne çıkan iki

görüş şöyle özetlenebilir;

Olumsuz görüş: Parti kapatmalar, demokrasiye

vurulan darbelerdir. Özellikle de DTP‟nin

kapatılması, Kürt sorununun çözümünde olumsuz

bir etkiye neden olacaktır.

Olumlu görüş: Her siyasal sistem, sürekliliğini

korumak zorundadır. Siyasi partilerden,” devletin

bekasını tehlikeye düşürenlerin” kapatılması

kaçınılmazdır.

“Ortak Payda” olarak: Anayasa mahkemesinin

şu andaki konumundan tüm katılımcıların

rahatsızlık duyduğu açık. Ama ortaklık buraya–bir

değişiklik gerektiği noktasına- kadar gelebiliyor.

“Ne değişmeli, nasıl değişmeli?” konusunda

görüşler çok çeşitli.

Page 10: TkMM Kasım 2009 - Haziran 2010 Çalışma Raporu

Gerçekleşme sayı ve oranları:

Yapılması gereken toplantı sayısı: 30

Yapılan toplantı sayısı: 25

Toplantı gerçekleşme oranı: % 83,33

Ertelenen toplantı: 4

Sivil Toplum katılımı:

Olması gereken sivil toplum katılımcı sayısı: 480

Toplam sivil toplum katılımcı sayısı: 312; % 65

Seçilmişlerin katılımı:

Katılması gereken milletvekili sayısı: 138

Katılan toplam milletvekili sayısı: 10; % 7,24

Katılması gereken belediye başkanı sayısı: 25

Katılan toplam belediye başkanı sayısı: 12; % 48

Kolaylaştırıcı ağırlayan belediye: 11 % 44

Medya ilgisi:

Toplantılara katılan medya muhabiri sayısı toplam: 86

Toplantı başına düşen medya muhabiri sayısı: 3,44

Toplantılara kim ev sahipliği yaptı?

Ev sahipliği yapan belediyeler ve oranı: 15; %60

Ev sahipliği yapan meslek odaları ve oranı: 7; %28

Ev sahipliği yapan sendikalar ve oranı: 1; % 4

Ev sahipliği yapan STÖ sayısı ve oranı: 2; % 8

Sivil toplum bileşenlerinin katılım oranları:

Katılımcı meslek odaları sayısı: 44

Toplam katılımcı sayısına oranla: % 14,10

Katılımcı sendika sayısı: 49

Toplam katılımcı sayısına oranla: %15,70

Katılımcı dernek/vakıf/girişim sayısı: 219

Toplam katılımcı sayısına oranla: % 70,19

İzleyiciler:

İzleyici olarak katılanlar: 454 Toplantı başına düşen izleyici: 18,16

Sunum için: http://www.antenna-

tr.org/sites.aspx?SiteID=33&mod=article&cID=5

80&ID=1869

TkMM‟ler Şubat 2010‟da “Askeri Vesayet- Sivil

Vesayet ve Anayasa” konusunu görüştü.

Ayışığı, Sarıkız, ıslak imza, Ergenekon derken,

gerçekleşemeyen birçok askeri darbe iddiası hem

basında hem de ülke siyasetinde önemli bir yere

oturdu. Gerçekleşen darbeleri de düşününce,

Türkiye‟de askerin siyasal yaşama müdahalesi

konusunun kronik bir sorun olduğu açık.

“Askeri siyaset üzerindeki vesayeti” tartışılırken,

hükümete yönelik yeni bir deyim de ortaya çıktı:

AKP hükümeti de tek parti iktidarına doğru

giderek, orduyu yıpratarak, rejimi savunmasız

bırakarak kendi hesabına bir “sivil vesayet” inşa

ediyor.

İşte bu tartışmaları 25 ilde yapan TkMM‟lerde

ağırlıklı olarak şu üç eğilim ortaya çıktı:

1. Askeri vesayetin varlığı üzerinde katılımcıların

çok büyük bir kısmı birleşti.

2. Bir diğer görüş: “Türkiye‟de siyasetin üzerinde

hem askerin hem de hükümetin vesayeti var”.

3. Yürütme, siyasette tek merkez olmaya çalışıyor,

dikensiz gül bahçesi istiyor. Tüm muhalif

görüşlerin çeşitli iddialarla tasfiye edilmeye

çalışılması, sivil vesayet isteminin varlığını

gösteriyor.

Şubat ayı toplantılarında “askeri vesayetin

varlığı” ona karşı çıkanların da, savunanların da

üzerinde birleştiği tek nokta Ortak Payda oldu.

Page 11: TkMM Kasım 2009 - Haziran 2010 Çalışma Raporu

Gerçekleşme sayı ve oranları:

Yapılması gereken toplantı sayısı: 30

Yapılan toplantı sayısı: 26

Toplantı gerçekleşme oranı: % 86,66

Ertelenen toplantı: 3 (1 iptal)

Sivil Toplum katılımı:

Olması gereken sivil toplum katılımcı sayısı: 520

Toplam sivil toplum katılımcı sayısı: 277; % 53,26

Seçilmişlerin katılımı:

Katılması gereken milletvekili sayısı: 138

Katılan toplam milletvekili sayısı: 10; % 5,07

Katılması gereken belediye başkanı sayısı: 26

Katılan toplam belediye başkanı sayısı: 3; % 11,53

Kolaylaştırıcı ağırlayan belediye: 11 % 46,15

Medya ilgisi:

Toplantılara katılan medya muhabiri sayısı toplam: 69

Toplantı başına düşen medya muhabiri sayısı: 2,65

Toplantılara kim ev sahipliği yaptı?

Ev sahipliği yapan belediyeler ve oranı: 13 %50

Ev sahipliği yapan meslek odaları ve oranı: 9 %34,61

Ev sahipliği yapan sendikalar ve oranı: 2 % 7,69

Ev sahipliği yapan STÖ sayısı ve oranı: 2 % 7,69

Sivil toplum bileşenlerinin katılım oranları:

Katılımcı meslek odaları sayısı: 36

Toplam katılımcı sayısına oranla: %12,99

Katılımcı sendika sayısı: 39

Toplam katılımcı sayısına oranla: % 14,07

Katılımcı dernek/vakıf/girişim sayısı: 202

Toplam katılımcı sayısına oranla: % 72,92

İzleyiciler:

İzleyici olarak katılanlar: 386

Toplantı başına düşen izleyici: 14

Sunum için: http://www.antenna-

tr.org/sites.aspx?SiteID=33&mod=article&cID=5

80&ID=2140

Mart 2010‟da konuşulan genel konu “Ordu ve

Yargının Politik Yaşamımızdaki Rolü” oldu.

Dönemin Genel Kurmay Başkanı Yaşar

Büyükanıtı‟n ismini Şemdinli iddianamesinde

geçirmesiyle Ferhat Sarıkaya‟ya görevden men

cezası verilmiş, cezayı veren HSYK kamuoyunda

bilinir hale gelmişti. Ancak; İstanbul‟da Ergenekon

davasını yürüten savcıların görevden alınması,

Erzurum- Erzincan hattında yaşanan savcılar krizi,

bu kez HSYK‟yı ve yargıyı tartışmaların

merkezine oturttu.

TkMM toplantılarına da Mart ayında damgasını

vuran bu tartışmalarda, “82 Anayasası‟nın bu

çarpık ilişkilere zemin hazırladığı” öne çıkan en

belirgin görüş oldu.

Ordu ve yargının, siyasete ilgi duyduğu ve katıldığı

saptaması genel kabul görürken; bunun demokratik

ülkelerde kabul edilemez olduğunu belirtenlerin

yanında, bu tartışmanın, ordu ve yargı üzerinde

kesin egemenlik kurmak isteyen hükümet

tarafından çıkarıldığı görüşü de ortaya atıldı.

Bu konuda ortaya çıkan “Ortak Payda”yı şu

şekilde özetleyebiliriz: “Katılımcıların büyük

çoğunluğu, ordu ve yargının politik yaşama

müdahil olmakta ortak bir rolü olduğu” noktasında

görüş birliğinde. Ama oraya kadar.

Page 12: TkMM Kasım 2009 - Haziran 2010 Çalışma Raporu

Gerçekleşme sayı ve oranları:

Yapılması gereken toplantı sayısı: 30

Yapılan toplantı sayısı: 26

Toplantı gerçekleşme oranı: % 86,66

Ertelenen toplantı: 3 (1 iptal)

Sivil Toplum katılımı:

Olması gereken sivil toplum katılımcı sayısı: 520

Toplam sivil toplum katılımcı sayısı: 313; % 60,19

Seçilmişlerin katılımı:

Katılması gereken milletvekili sayısı: 138

Katılan toplam milletvekili sayısı: 24; % 17,39

Katılması gereken belediye başkanı sayısı: 26

Katılan toplam belediye başkanı sayısı: 6; % 23,07

Kolaylaştırıcı ağırlayan belediye: 9; % 34,61

Medya ilgisi:

Toplantılara katılan medya muhabiri sayısı toplam: 79

Toplantı başına düşen medya muhabiri sayısı: 3

Toplantılara kim ev sahipliği yaptı?

Ev sahipliği yapan belediyeler ve oranı: 16; %61,53

Ev sahipliği yapan meslek odaları ve oranı: 5; %19,23

Ev sahipliği yapan sendikalar ve oranı: 0

Ev sahipliği yapan STÖ sayısı ve oranı: 5; % 19,23

Sivil toplum bileşenlerinin katılım oranları:

Katılımcı meslek odaları sayısı: 36

Toplam katılımcı sayısına oranla: %11,50

Katılımcı sendika sayısı: 54

Toplam katılımcı sayısına oranla: % 17,25

Katılımcı dernek/vakıf/girişim sayısı: 223

Toplam katılımcı sayısına oranla: % 71,24

İzleyiciler:

İzleyici olarak katılanlar: 232

Toplantı başına düşen izleyici: 8

Sunum için: http://www.antenna-

tr.org/sites.aspx?SiteID=33&mod=article&cID=5

80&ID=1944

TkMM‟ler Nisan ayında genel konu olarak

“Anayasa ve Referandum” başlığını “Neye evet,

neye hayır? Niçin evet, niçin hayır? Ya hep, ya

hiç. Şart mı?” sorularına yanıt aradı.

Hükümet mart ayında Anayasa değişikliği

paketinin içeriğini açıkladı. Paketin içeriğinde en

fazla tartışma yaratacak maddelerin, Anayasa

mahkemesi ve HSYK ile ilgili maddeler olacağı,

TkMM toplantılarından öngörülebilirdi.

Toplantılarda olumlu ve olumsuz görüşleri şu

şeklide özetleyebiliriz:

Olumsuz: Hükümetin anayasa değişikliği

paketiyle, yürütmenin yargı üzerinde tam denetimi

mümkün kılınacaktır.

Olumsuzlar hanesinde sayılabilecek ikinci görüş

“Hükümet paketi, 82 Anayasasının tümden

değişmesi talebini zayıflatmayı amaçlıyor”

şeklinde.

Ve “Venedik Kriterleri”ne atıf yapan üçüncü itiraz:

“Birbirine çok farklı konular tek bir paket halinde

referanduma sunularak oylanamaz. Ayrı ayrı

oylanmaları gerekir.Hükümetin asıl hedefi

yargıdaki değişiklikler, sosyal konulardaki

değişiklikler yem olarak eklenmiş.”

Olumlu: 82 Anayasasında demokratikleşme

yönünde yapılacak her türlü değişikliği

desteklemek gerekir. Hükümetin paketinin, ilgili

maddelerde ileri ve demokratik düzenlemeler

yaptığı açıktır.

Olumlular hanesinde sayılabilecek bir diğer görüş:

“Paket tüm yetersizliklerine rağmen, sınırlı da olsa

demokratik ilerlemeler sağlamaktadır” şeklinde

özetlenebilir.

“Ortak Payda” olarak iki madde ortaya çıktı:

1. 82 Anayasası tamamen değişmelidir.

2. Paketin içeriğinin referandumda tek tek

oylanması daha doğru olurdu.

Page 13: TkMM Kasım 2009 - Haziran 2010 Çalışma Raporu

Gerçekleşme sayı ve oranları:

Yapılması gereken toplantı sayısı: 30

Yapılan toplantı sayısı: 25

Toplantı gerçekleşme oranı: % 83,33

Ertelenen toplantı: 4 (1 Bilgilendirme)

Sivil Toplum katılımı:

Olması gereken sivil toplum katılımcı sayısı: 500

Toplam sivil toplum katılımcı sayısı: 248; % 49,60

Seçilmişlerin katılımı:

Katılması gereken milletvekili sayısı: 135

Katılan toplam milletvekili sayısı: 3; % 2,22

Katılması gereken belediye başkanı sayısı: 25

Katılan toplam belediye başkanı sayısı: 2; % 8

Kolaylaştırıcı ağırlayan belediye: 6; % 24

Medya ilgisi:

Toplantılara katılan medya muhabiri sayısı toplam: 29

Toplantı başına düşen medya muhabiri sayısı: 2

Toplantılara kim ev sahipliği yaptı?

Ev sahipliği yapan belediyeler ve oranı: 14; % 56

Ev sahipliği yapan meslek odaları ve oranı: 5; %20

Ev sahipliği yapan sendikalar ve oranı: 0

Ev sahipliği yapan STÖ sayısı ve oranı: 6; % 24

Sivil toplum bileşenlerinin katılım oranları:

Katılımcı meslek odaları sayısı: 26

Toplam katılımcı sayısına oranla: %10,48

Katılımcı sendika sayısı: 52

Toplam katılımcı sayısına oranla: % 20,96

Katılımcı dernek/vakıf/girişim sayısı: 170

Toplam katılımcı sayısına oranla: % 68,54

İzleyiciler:

İzleyici olarak katılanlar: 110

Toplantı başına düşen izleyici: 4,4

Sunum için: http://www.antenna-

tr.org/sites.aspx?SiteID=33&mod=article&cID=5

80&ID=2093

TkMM‟ler Mayıs ayında genel konu olarak

“Anayasa Paketinde Anayasa Mahkemesi”

başlığını konu edindiler.

TkMM toplantılarında, değişikliği öngörülen

maddelerin tek tek tartışılması, böylece neyi

oylayacağımızın anlaşılması için, paketi üç parçaya

ayırarak inceleme çabamız başarısız kaldı.

Sunumun da, yalnızca paketteki Anayasa

Mahkemesine ilişkin maddeleri içermesine

rağmen, konuşmacılar paketin ve anayasanın

tamamı üzerinde genel görüşler bildirdiler.

Bu nedenle, Anayasa Mahkemesi‟ni ilgilendiren

maddeler özelinde bir değerlendirme yapamıyoruz.

Toplantılarda ortaya çıkan olumlu ve olumsuz

görüşler Nisan ayı raporundakilerle aynı:

Olumsuz: Hükümetin anayasa değişikliği

paketiyle, yürütmenin yargı üzerinde tam denetimi

mümkün kılınacaktır.

Olumsuzlar hanesinde sayılabilecek ikinci görüş:

“Hükümet paketi, 82 Anayasasının tümden

değişmesi talebini zayıflatmayı amaçlıyor”

şeklinde.

Ve “Venedik Kriterleri”ne atıf yapan üçüncü itiraz:

“Birbirine çok farklı konular tek bir paket halinde

referanduma sunularak oylanamaz. Ayrı ayrı

oylanmaları gerekir.Hükümetin asıl hedefi

yargıdaki değişiklikler, sosyal konulardaki

değişiklikler yem olarak eklenmiş.”

Olumlu: 82 Anayasasında demokratikleşme

yönünde yapılacak her türlü değişikliği

desteklemek gerekir. Hükümetin paketinin, ilgili

maddelerde ileri ve demokratik düzenlemeler

yaptığı açıktır.

Olumlular hanesinde sayılabilecek bir diğer görüş:

“Paket tüm yetersizliklerine rağmen, sınırlı da olsa

demokratik ilerlemeler sağlamaktadır” şeklinde

özetlenebilir.

Toplantılarda kesin olarak ortaya çıkan bir tek Ortak Payda var: 1982 Anayasasının tümünün

değiştirilmesi ve yerine çağdaş, demokratik ve sivil

bir Anayasanın, “Toplumsal Mutabakat” temelinde

yapılandırılması gerektiği.

Page 14: TkMM Kasım 2009 - Haziran 2010 Çalışma Raporu

Gerçekleşme sayı ve oranları:

Yapılması gereken toplantı sayısı: 29

Yapılan toplantı sayısı: 27

Toplantı gerçekleşme oranı: % 93,10

Ertelenen toplantı: 2

Sivil Toplum katılımı:

Olması gereken sivil toplum katılımcı sayısı: 540

Toplam sivil toplum katılımcı sayısı: 284; % 52,59

Seçilmişlerin katılımı:

Katılması gereken milletvekili sayısı: 131

Katılan toplam milletvekili sayısı: 10; % 7,63

Katılması gereken belediye başkanı sayısı: 27

Katılan toplam belediye başkanı sayısı: 3; % 11,11

Kolaylaştırıcı ağırlayan belediye: 11 % 40,74

Medya ilgisi:

Toplantılara katılan medya muhabiri sayısı toplam: 77

Toplantı başına düşen medya muhabiri sayısı: 3

Toplantılara kim ev sahipliği yaptı?

Ev sahipliği yapan belediyeler ve oranı: 16 %59,25

Ev sahipliği yapan meslek odaları ve oranı: 4 %14,81

Ev sahipliği yapan sendikalar ve oranı: 2 % 7,40

Ev sahipliği yapan STÖ sayısı ve oranı: 5 % 18,51

Sivil toplum bileşenlerinin katılım oranları:

Katılımcı meslek odaları sayısı: 31

Toplam katılımcı sayısına oranla: % 10,91

Katılımcı sendika sayısı: 49

Toplam katılımcı sayısına oranla: % 17,25

Katılımcı dernek/vakıf/girişim sayısı: 204

Toplam katılımcı sayısına oranla: % 71,83

İzleyiciler:

İzleyici olarak katılanlar: 251

Toplantı başına düşen izleyici: 9

Sunum için: http://www.antenna-

tr.org/sites.aspx?SiteID=33&mod=article&cID=5

80&ID=2140

TkMM‟ler Haziran 2010‟da iki konuyu görüştü:

1. HSYK & Askeri Yargı‟daki değişiklikler

2. “Gazze‟de Ambargo Krizi. Ne Yapmalı?”

Siyasi parti başkanlarının ve üst düzey

yöneticilerin aralarındaki sert tartışmalar ve

bunların medyada yer alması, kMM‟lere de

yansıdı. Her ne kadar kırıcı sertlikte konuşmalar

artık olmuyorsa da görüşler giderek daha az

tolerans, daha çok kutuplaşma taşıyor.

Gerek HSYK, gerekse Askeri Yargı konusunda iki

kutupta hakim olan en belirgin görüşleri şöyle

özetleyebiliriz:

Olumsuz görüş: Ak Parti, Cumhurbaşkanlığını ele

geçirdikten ve orduyu da davalarla yıprattıktan

sonra önündeki son engel olan yargıyı da ele

geçirip tam bir diktatörlük kurmak istiyor. Bu

değişikliklere bu amaçla getiriyor.

Olumlu görüş: Bunlar demokratikleşme için şart

olan değişiklikler. HSYK, devlet içinde devlet

haline gelmişti. Evren hakkında iddianame

düzenleyen savcı ile Şemdinli olayında ordunun üst

kademesini suçlayan savcıya meslekten men cezası

verilmesi bunun en açık kanıtıdır. Bu değişiklikler

„Yargı‟nın bağımsızlığına saldırı değil, bağımlı

hale gelmiş ve hiçbir denetim tanımayan yargı

kurumlarını tekrar demokratik bir yapıya

kavuşturmak için zorunluydu.

Gene de şu üç konuda “Ortak Payda” belirlendi:

1. 12 Eylül tarihimizde bir lekedir. Bu dönemde

işlenen insanlık suçlarının aydınlatılması ve

sorumluların yargılanması gerekir. Bunu

engelleyen geçici madde kaldırılmalıdır.

2. 1982 Anayasası‟nın militer yapısı daha fazla

sürdürülemez. Bunun bir parçası olarak

askeri yargı‟ya tanınan etki alanı yeniden

düzeltilmeli ve daraltılmalıdır.

3. İsrail‟in Gazze‟de uyguladığı ambargo da,

uluslararası sularda silahsız bir yardım

gemisine yaptığı saldırı da vahşettir. İsrail‟e

karşı yaptırım uygulanmalıdır.

Page 15: TkMM Kasım 2009 - Haziran 2010 Çalışma Raporu

TBMM – Sivil Toplum Ortak Çalışma Grupları

(OÇG)

Çalışma Raporu

OÇG‟ler nasıl çalışıyor? (Yöntem)

TBMM – Sivil Toplum Ortak Çalışma Grupları, hedefi olan „Sivil Toplumun Karar Süreçlerine

Etkin Katılımı‟ için “Arama toplantısı” yöntemini kullanan çalıştaylar halinde çalışıyor.

Arama toplantısı‟nın diğer toplantı biçimlerinden farkı, katılımcıların önceden hazırlanmış metinleri

kürsüye çıkıpokumları ve anlatmaları şeklinde değil, kolay ve hızlı diyaloglar oluşturabilecekleri

küçük gruplara (4-6 kişi) bölünerek çalışmaları; sorunların ne olduğu ve nasıl aşılabileceğine dair

ortak görüşlerin önce bu gruplarda belirlenmesi, sonra aynı işin gruplar arasında tekrarlanmasıyla

kısa sürede “alınabilecek” sonuçların alınması olarak özetlenebilir.

Böyle bir toplantıyı düzenlemek için önce konuyu belirlemek ve o konu ile ilgili STÖ‟leri ve

milletvekillerini davet etmek gerek. Ama “konu seçimi”nde henüz özgür olduğumuzu söyleyemeyiz.

TBMM gündemine girmiş ve komisyonlara kadar gelmiş bazı konuları kucağımızda bulduk. Bu

nedenle, ister istemez biz gündemdeki konulara yetişmek telaşı içinde, birbiri ardınca çalıştaylar

düzenledik.

İlk adım, seçilen konu ile ilgili sivil toplum örgütleriyle ilişki kurmak ve 2 veya 3 bölgesel toplantıda

bu örgütlerin kendi aralarında tartışarak ortak görüşlerinin saptanması oluyor. Trakya ve batı

Anadolu‟daki STÖ‟ler İstanbul‟da, Orta Karadeniz, doğu Akdeniz ve Orta Anadolu STÖ‟leri

Ankara‟da, doğu ve güneydoğu illerindeki STÖ‟ler ise Diyarbakır veya yöredeki bir başka ilde yan

yana geliyor. Bu çalışmalar için Ankara‟da Ankara Üniversitesi ATAUM merkezi, İstanbul‟da önce

Kadir Has Üniversitesi ABAUM Merkezi, sonra Bilgi Üniversitesi Sivil Toplum Araştırmaları

Merkezi ile işbiriği yaptık.

“Arama Toplantısı” yöntemiyle yapılan her çalıştayda, katılan STÖ temsilcileri “Ortak Payda”larını

aradılar. Bulunanlar kazancımız oldu, bulunamayanların çözümünü zamana bırakarak yolumuza

devam ettik. İyi de her toplantıdan farklı “Otak Payda”lar çıkarsa –ki tabii çıkıyor- ne olacak?

Her toplantı sonunda gönüllülük temelinde beş kişi seçiliyor, bu sonuçların birleştirileceği ve ardından

milletvekillerinin katılacağı son iki çalıştaya temsilci olarak. İşte bu temsilciler Ankara‟da –gene

Page 16: TkMM Kasım 2009 - Haziran 2010 Çalışma Raporu

ATAUM‟da- toplanarak, önce ayrı ayrı yapılan toplantılardan ortaya çıkan “Ortak Payda”ları

birleştiriyor. Bunlar, ertesi gün milletvekilleriyle yapılan son toplantıda “İşte bu toplantılarda ortaya

çıkan Sivil Toplum Ortak Görüşleri” denilerek masaya konuyor. Vekillerle birlikte bu metinler

üstünde çalışılıyor, bu kez de onlarla ortak paydalarımızı arıyoruz..

Tabii ki çok sayıda görüş ortaya atılıyor ama yalnızca bir bölümü üzerinde görüş birliği sağlanabiliyor.

. Geri kalanı, ortak görüşlerin oluşması için tartışılmaya devam edilmek üzere bir kenara konuluyor

ve “Ortak Payda”lar üstünde çalışmanın son bölümüne geçiliyor: Bu kararlar nasıl yaşama

geçirilecek?

1. Hangi sıra ile, hangi tarihe kadar neler yapılmalı?

2. Milletvekilleri gerek TBMM‟de gerek kendi partileri içinde neler yapacak?

3. STÖ‟ler ilgili komisyonlar ve üyeleriyle nasıl bağlantı kuracak, onlara hangi bilgileri nasıl ve ne

zaman ulaştıracak kamuoyu yaratmak için neler yapacak?

4. Ve bu işleri kim takip edecek, aramızdaki haberleşme nasıl aksamadan sürdürülecek?

1. Dizi: “Sivil Toplumun Karar Süreçlerine Etkin Katılımı”

İlk olarak bu konuda Avrupa Konseyi‟nin INGO (International Non Governmental Organizations)

toplantılarında ortaya çıkarılan ve konsey tarafından benimsenen ilkeleri çoğaltarak dağıttık ve biri

Ankara‟da, diğeri İstanbul‟da yapılan iki çalıştay düzenledik.

25 Mart 2010‟da Ankara, kuzey, doğu ve güneydoğu illerindeki merkezi sivil toplum

örgütlerinin temsilcilerinin 20‟sinin katılımıyla Ankara Üniversitesi ATAUM‟da ilk çalıştay yapıldı.

İkinci toplantı ise 15 Nisan 2010‟da İstanbul, batı ve güney illerindeki 22 merkezi sivil toplum

örgütünün katılımıyla Kadir Has Üniversitesi ABAUM‟un ev sahipliğinde yapıldı.

27 Mayıs 2010‟da Ankara‟da yapılan üçüncü toplantıda ise Ankara ve İstanbul‟da yapılan ilk iki

toplantıda seçilen gönüllüler bir araya gelerek ilk iki toplantının sonuçları üzerinden STÖ‟lerin ortak

paydalarını oluşturdu. Sendika ve hak temelli STÖ temsilcileri ile engelli, kadın, çocuk, gençlik,

tüketici, LGBTT, çevre ve sağlık alanlarında çalışan STÖ temsilcilerinden oluşan 15 gönüllü 28 Mayıs

2010‟da milletvekilleri ile bir araya geldiler. Çalıştayın bu son toplantısına milletvekillerinden TBMM

İnsan Hakları Komisyonu üyesi ve MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ekici, Ak Parti Bursa

Milletvekili Mehmet Emin Tutan ve TBMM Dilekçe Komisyonu Başkanı Ak Parti Şanlıurfa

Milletvekili Yahya Akman katıldı.

Bu diziden şu ortak paydalar elde edildi:

1- Hangi somut öneriye el atsak, karşımıza ona engel bir yasa çıkabiliyor, onun arkasında da “Güçlü

devlet, tabi toplum” mantığıyla hazırlanmış olan 1982 Anayasası. Bu nedenle yeni ve demokratik

“Sivil” bir Anayasanın en geniş toplumsal tartışma ve katılım sağlayacak bir yöntemle

hazırlanması gerekiyor. Madde sayısı azaltılmalı.

2- Evrensel insan hakları değerleri temel alınmış, farklılıklarıyla herkesin haklarına saygı ve hoşgörüyü

temel alan, demokrasi kültürü eğitimi ve öğretiminin" esas alındığı yeni bir müfredat

oluşturulmalı, bu konuda STÖ‟lerin katkısı arttırılmalı, eğitmen ve öğretmenler öncelikli olarak

eğitilmeli. Hak eğitimi ve aktif vatandaşlık eğitimleri müfredatta yer almalı.

Page 17: TkMM Kasım 2009 - Haziran 2010 Çalışma Raporu

3- Yasa çalışmaları sırasında STÖ‟lerin yasama sürecine etkin katılımını sağlamak için TBMM İç

Tüzüğü'nde gerekli kolaylıklar sağlanmalı. Bu çerçevede:

a) Bakanlıklar yasalar henüz taslak halindeyken STÖ‟lerden görüş alarak onları sürece katmalı,

b) Komisyon çalışmaları sırasında yine aynı şekilde STÖ‟lerin gerek yazılı gerek sözlü olarak

yasalaşma sürecine katılımı sağlanmalı.

2. Dizi: “İnsan Hakları Kurumu Kanun Tasarısı”

TBMM-Sivil Toplum OÇG‟ler ikinci çalıştayında TBMM İnsan Hakları Komisyonu‟nun

gündeminde olan „Türkiye İnsan Hakları Kurumu Kanun Tasarısı‟nı ele aldı. Çalıştay, tasarı hakkında

STÖ‟lerin bilgilendirilmesi ve ortaya çıkan ortak paydalar üzerinden yasama sürecine müdahil

olmaları amacıyla yapıldı. Çalıştayın ilk üç toplantısında STK‟ların kanun tasarısının içeriği hakkında

bilgilendirilmelerinin ardından arama toplantısı yöntemiyle ortak paydalar bulundu.

Dizinin ilk toplantısı 12 Haziran 2010‟da Batman Barosu‟nda doğu ve güneydoğuda hak

temelli faaliyet gösteren 24 STÖ temsilcilerinin katılımıyla yapıldı. Toplantıda İnsan Hakları Derneği

eski başkanı Hüsnü Öndül‟ün tasarıya ilişkin yaptığı bilgilendirmenin ardından ortak paydalar arandı.

Toplantıların ikincisi 1 Temmuz 2010‟da Ankara Üniversitesi ATAUM‟da 17 STÖ temsilcisinin

katımıyla yapıldı. Toplantıda tasarıya ilişkin bilgilendirmeyi Ankara Ü. Hukuk Fakültesi‟nden Kerem

Altıparmak yaptı.

5 Ağustos 2010‟da İstanbul Bilgi Üniversitesi‟nde gerçekleşen üçüncü toplantı ise İstanbul, batı

ve güney illerinden 21 STÖ temsilcisinin katılımıyla yapıldı. Katılımcılar Helsinki Yurttaşlar

Derneği‟nden Veysel Eşsiz‟in tasarıya ilişkin yaptığı bilgilendirmenin ardından ortak payda aradılar.

Bu üç toplantıda seçilen gönüllü STÖ temsilcileri , 5 Ekim 2010‟da Ankara Üniversitesi

ATAUM‟da bir araya gelerek ortaya çıkmış olan üç farklı ortak paydayı birleştirdi.

Ertesi gün, 6 Ekim 2010‟da Anayasa komisyonu ve anayasa alt komisyonu üye milletvekilleri ile

toplanarak bu kez sivil toplumla milletvekillerinin ortak paydalarını aradılar. Çalıştaya Anayasa

Komisyonu Başkanı Ak Parti İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu, Alt Komisyon Başkanı Ak Parti

Uşak Milletvekili Mustafa Çetin ve Anayasa Komisyonu Üyeleri CHP Mersin Milletvekili İsa Gök,

BDP Hakkari Milletvekili Hamit Geylani ve Ak Parti Konya Milletvekili Hüsnü Tuna katıldı.

Kanun Tasarısına ilişkin STÖ‟lerin ve milletvekillerin ortak paydaları hayli çok sayıda:

Madde 1-Fıkra 2: Yasa tasarısının gerekçesinde kurumun Paris İlkeleri' ne göre oluşturulacağı ve

işleyeceği yazıldığı halde, şu anda bu ilkelere uymayan düzenlemeler vardır. Bunlar Paris İlkeleri' ne

uyumlu hale getirilmelidir.

Madde 2- Fıkra 9: Kurumun bütçesi, Devlet Genel Bütçesi içinde yer almalıdır.

Madde 2- Fıkra 4: "Kurum…. Kamuoyunu azami ölçüde bilgilendirir" cümlesindeki "azami"

kelimesi kaldırılmalıdır.

Page 18: TkMM Kasım 2009 - Haziran 2010 Çalışma Raporu

Madde 3- Fıkra 2: A ve B bentleri kaldırılmalıdır. Kurul üyelerinde aranacak kriterler olarak

şunlar yeterlidir: Siyasi partilerde halen görev alıyor olmamak, vücut bütünlüğüne yönelik bir suç,

işkence ve kötü muamele ile yüz kızartıcı suçlardan mahkum olmamış olmak ve görevi kötüye

kullanmaktan mahkum olmamış olmak.

Madde 3: İkinci Başkan Kurul Üyeleri tarafından kendi içinden seçilir. Fıkra 6-7-8 ve 9, bu ilkeye

uyumlu hale getirilmelidir.

Madde 3- Fıkra 10 şöyle değiştirilmelidir: "… görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlardan

dolayı hakkında verilen mahkumiyet kararı bir yılı geçenlerin üyeliği düşer."

Madde 4: “Tespit edilen suçlara ilişkin suç duyurusunda bulunmak ve hüküm kesinleşinceye kadar

süreci takip etmek” de kurulun görevleri arasında olmalıdır.

Madde 4: Kurumca talep edilmesi halinde, diğer kurum ve kuruluşların, kendilerinden istenen

belge ve bilgileri vermek ve kuruma yardımcı olmak zorunda olduğu yasada belirtilmelidir.

Madde 6'nın B Bendi Fıkra 2 ' de "düzenli" ibaresi kaldırılıp yerine "haberli ve habersiz" ibaresi

eklenmelidir.

Madde 6: Yönetim Hizmetleri Birimi, Fıkra 5' deki esaslara göre kurul tarafından belirlenmelidir.

3. Dizi: “İnternet Yasakları”

Türkiye‟de İnternet yasakları 5 Mayıs 2008‟de Atatürk‟e hakaret içeren videolar bulunduğu

gerekçesiyle YouTube‟a erişimin engellenmesi ile gündeme geldi. Hemen ardından Google‟ın bazı

servisleri de engellenmeye başlayınca çok farklı kesimlerden kullanıcılardan yoğun itirazlar yükseldi.

17 Temmuz 2010‟da İstanbul‟da büyük bir yürüyüş yapıldı. Bu hızlı gelişmeler, bizi de

programımızda değişiklik yapmaya yöneltti. OÇG‟ler üçüncü çalıştayını bu konuya ayırdık.

Ancak hem konunun çok yönlü oluşu (Teknik ve hukuksal ve politik boyutları) hem de

mağdurların çok farklı kesimlerden gelmesi (iş çevrelerinden politik kuruluşlara ve blog sahibi

bireylere kadar çok geniş bir yelpaze) bir yandan avantaj sağlarken öte yandan başka sorunlar

doğuruyordu. İsteklerin farklılığı bir yana bir de bilgi birikimleri arasındaki farklılığı biraz oldun

giderebilmek için önce “Bilgilendirme toplantıları” düzenledik. Daha geniş çevrelerin çağrıldığı –

kamuya açık- bilgilendirme toplantılarında, İstanbul‟da Doç. Dr. Yaman Akdeniz, Ankara‟da Yrd.

Doç. Dr. Kerem Altıparmak anlatıcı oldular, soruları yanıtladılar.,

Çalıştayın dizisinin ilk toplantısı 17 Ekim 2010‟da 16 STÖ temsilcisinin katılımıyla İstanbul

Bilgi Üniversitesi‟nde, ikinci toplantısı 28 Ekim 2010‟da Ankara Üniversitesi ATAUM‟da yapıldı.

Bu iki toplantıda internet yasakları ile ilgili belli başlı sorunlar, bu sorunların nerelerden

kaynaklandığı, çözümleri ve mevcut uygulamadaki aksaklıklara ilişkin ortak paydalar belirlendi.

Her iki toplantıda seçilen temsilciler 23 Kasım 2010‟da Ankara‟da önce kendi aralarında çalışarak

bu iki toplantı sonuçlarını birleştirmesi ve 24 Kasım 2010‟da milletvekilleriyle birlikte ortak payda

arayacağı toplantılar ise, tam bir gün kala –hatırlatmak için aradığımızda- tüm milletvekillerinin farklı

mazeretler nedeniyle katılamayacaklarını bildirmeleri üzerine ertelendi. Araya bütçe maratonu da

girince bu iki toplantı Ocak 2011‟e kaldı.

Page 19: TkMM Kasım 2009 - Haziran 2010 Çalışma Raporu

Akla gelen, çok sık sorulan bazı sorular ve yanıtları

TkMM‟nde “Karar almak” yok. Sadece konuşmak neye yarayacak?

Herkesin kendi gibi düşünenlerle bir araya gelerek “kararlar aldığı” platformlar zaten var. Bizim bu

çalışma ile amaçladığımız ise, her şeyden önce “herkesin birbirini duyması, dinlemesi ve -kabul

etmese bile- anlaması”. Sadece bu yararı bile, kimsenin kendi ezberinden başka bir şey duymak

istemediği ülkemizde önemli bir kazanımdır. Toplumdaki tüm farklı sosyal kesimlerin temsil edildiği,

en az sayıda olanın bile sesini duyurabildiği bir yapıdan karar çıkmasını dayatmak, o yapının

çökmesini istemek olurdu. Çünkü devamlı azınlıkta kalan ve katılmadığı kararların alındığı bir

mecliste kendini konu mankeni gibi hisseden bir STÖ‟nün orada kalmasını nasıl bekleyebilirdik?

Gerçi iş o raddeye hiç varmaz, daha ilk adımda parçalanırdı. Çünkü binlerce üyesi olan bir oda veya

sendika ile çok az üyeden oluşan bir derneğin oylarının nasıl dengeleneceği sorunu aşılamaz, küçük

Meclis daha başlamadan biterdi.

TkMM adında “küçük” olan ne?

“TkMM isminde bir sorun var, siz küçük sıfatını milletin önüne koyarak milleti küçültmüş

oluyorsunuz” şeklinde düşünenler olduğu gibi, bu görüşü paylaşmadığını belirten ancak başkalarının

yanlış anlaması olasılığı nedeniyle eleştirenler de var.

Nasıl ki Türkiye Büyük Millet Meclisi adındaki “büyük” sözcüğünden kasıt millet değil Meclis

kurumu ve onun iradesi ise, bizim adımızdaki “küçük” sözcüğü de aynı. O büyük, biz küçüğüz tabii ki,

çünkü yasaların yapıldığı yer, ulusal iradenin merkezi TBMM.

1920‟de TBMM Ankara‟da açıldığında, İstanbul İşgal edilmiş, Osmanlı Meclis-i Mebusan‟ı

kapatılmıştı. Meclisin kendisine “büyük” sözcüğünü almasının nedeni, kapatılan meclisin mebuslarını

da kapsayan en geniş temsiliyeti taşıdığını ifade etmek içindi. “Büyük” sıfatı, “Millet”i değil,

“Meclisi” niteliyordu.

Bu çalışma kime yarar sağlar ya da “kimin ekmeğine yağ sürer” ?

TkMM ve TBMM-OÇG çalışmalarının bir diğer ilkesi de “açıklık”. Çalışmalarımızın her aşamasını,

hem web sitesinden, hem de sürekli ulaşabileceğiniz Mutfak‟tan takip edebilirsiniz.

Biz yine de geçtiğimiz iki yıl içerisinde en fazla sorulan ya da “sorulamayan” soru, “nerden geliyor bu

değirmenin suyu” oldu. . Ana prensibimiz çok net: Kim projemize müdahale etmeye kalkmadan bize

finans sağlarsa alırız, gerisini veren düşünsün! Yani “Bu iş kimin parasıyla döndürülüyor, arkasında

hangi güçler var?” polemiklerinden korkmuyoruz. Sivil çalışmaların en başta gelen ilkelerinden birisi

“Açıklık”, biz de hem proje bütçesini hem de finanse edildiği kaynakları web sitemizde yayınlıyoruz.

Tabii ki asıl hedefimiz, ülkemizdeki demokrasiye katkıda bulunacak bir projenin de kendi

bünyemizden sağlanması. Açlıkla, kıtlıkla boğuşan bir Afrika ülkesi olmadığımız için, Türkiye‟de bu

kaynak fazlasıyla var. Başlangıçta bir “güven sorunu” olacağı açıktır. Ancak azimli ve ısrarlı bir

çalışma ile kendimizi kabul ettirebilirsek –hele katılımcı taraflar bu işin yararlarını yaşayarak görürse-

finans sağlanması da sorun olmaktan çıkacaktır. Her il kendi forumunun masrafını rahat rahat

sağlayabilir. Şu anda bile, masraf doğurabilecek birçok noktayı belediyeler veya katılımcılar

sağlıyorlar.