15
KÜL TUR VE MEDENiYETiNDE TARSUS T.C. TANITIM FONU KATKILARIYLA 28-30 MAYIS 2010 - ve MÜZAKERELER- Editörler Prof. Dr. A6dulkadir Doç. Dr. YILMAZ _ poç. Dr. Fatih Yahya AYAZ Doç. Dr. YAPlCI V AKFI TARSUS

TÜRK-İSLAM TURisamveri.org/pdfdrg/D209922/2010_YAPICIA.pdf"maniler", "bilmeceler" ve "ninniler" ile sınırlandırarak bunlara yansıyan İslaınl motifleri incelemek istiyoruz

  • Upload
    others

  • View
    11

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: TÜRK-İSLAM TURisamveri.org/pdfdrg/D209922/2010_YAPICIA.pdf"maniler", "bilmeceler" ve "ninniler" ile sınırlandırarak bunlara yansıyan İslaınl motifleri incelemek istiyoruz

TÜRK-İSLAM KÜL TUR

VE MEDENiYETiNDE

TARSUS

T.C.

BAŞBAKANLIK TANITIM FONU

KATKILARIYLA

28-30 MAYIS 2010

- BİLDİRİ ve MÜZAKERELER-

Editörler

Prof. Dr. A6dulkadir EVGİN

Doç. Dr. Mulı:ammet YILMAZ

_poç. Dr. Fatih Yahya AYAZ

Doç. Dr. Asım YAPlCI

~ TÜRKİYE DİYANET V AKFI TARSUS ŞUBESİ

Page 2: TÜRK-İSLAM TURisamveri.org/pdfdrg/D209922/2010_YAPICIA.pdf"maniler", "bilmeceler" ve "ninniler" ile sınırlandırarak bunlara yansıyan İslaınl motifleri incelemek istiyoruz

TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNDE TARSUS

DÜZENLEME KURULU

Dr. Mehmet GÖDEK.MERDAN (Tarsus Kaymakamı)

Niyazi ERSOY (Mersin İl Müftüsü)

Abdülkerim AKBABA (Tarsus Müftiİ;Ü)

Prof. Dr. Ali Osman ATEŞ (Çukurova ü. ilahiyat F;ooutesi Dekanı) Prof. Dr. Bünyamin ERUL (Ankara ü. ilahiyat Fakültesi)

Prof. Dr. Hüsnü Ezber BODUR (K. S. Ü. İlahiyat Fakültesi)

Prof. Dr. Abdulkadir EVGİN (K. S. Ü. ilahiyat Fakültesi, Baş~n)

Doç. Dr. Muhammet Yll..MAZ (Çukurova Ü. ilahiyat Fakültesi)

Doç. Dr. Fatih YnhyaAYAZ (Çukurova Ü. ilahiyat Fakültesi)

Yrd. Doç. Dr. Gözde RAMAZANOGLU (Çukurova Ü. ilahiyat Fakültesi)

Yrd. Doç. Dr. Hayri KAPLAN (Çukurova Ü. ilahiyat Fakültesi)

Yrd. Doç. Dr. İzzet SARGIN (K. S. Ü. ilahiyat Fakültesi)

Dr. Yasin Yll..MAZ (Araştırmacı-Yazar)

Sekreterya: .

Doç. Dr. Abdulkadir EVGİN (K. S. Ü.İlahiyat Fakültesi, Kahramanmaraş.

Tel: O 537 644 78 21)

Doç. Dr.1:fuhammet Yll..MAZ (Ç. Ü. ilahiyat Fakültesi, Balcalı! Adana.

Tel: O 530 886 60 39 )

İrfan ATIM (Tarsus Vaizi, Tarsus. Tel: 0505 726 69 91)

Sempozyum Yazışma Adresi: Tarsus Müftülüğü, Ulu Cami Yanı, TARSUS

Tel: O 324 614 04 79-81 '

Elektronik posta adresi: tarsussempozyuı[email protected]

SMS: AbdülkerimAKBABA, Tarsus Müftüsü: tel: O 534.960 75 76

ISBN: 978-975-95480-3-2 ... ·~ :

Baskı:

Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Matbaacılı.k Ticaret İşletmesi-ANKARA

Tel: 0312 354 91 31

. . . . -..... · ~

Page 3: TÜRK-İSLAM TURisamveri.org/pdfdrg/D209922/2010_YAPICIA.pdf"maniler", "bilmeceler" ve "ninniler" ile sınırlandırarak bunlara yansıyan İslaınl motifleri incelemek istiyoruz

ı '

TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNDE TARSUS·

TARSUS'A AİT EDEBİ-FOLKLORİK ÜRÜNLERDE İSLAMI MOTİFLER

Doç. Dr. Asım YAPlCI.

Giriş

Bu çalışmanın amacı Tarsus halk kültürünü yansıtan sözlü folklorik ürünlerdeki dini/İslami

motifleri tespit etmek ve bunları kültür-din ilişkisi bağlamında sosyal psikolojik bir bakış açısıyla

tartışmaktan ibarettir. Ancak burada bahsi geçen ''folklorik ürünler" ifadesi oldukça geniştir ve içinin

sınırlı-süreli bir bildiri ile doldurolması mümkün değildir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, bilim

adamlan folklorun tanımlanmasında uzlaşabilmiş değillerdir. Bununla birlikte tanımlamalardaki ortak

ölçütünfo/k/orun taşznzrlılzğı olduğu söylenebilir. Bu bağlamda folk.lorun sözlü gelenek olduğu ya da

sözlü gelenelde bulunduğu ifade edilmektedir (Dundes, 2005: 127). Geleneğe bağlılık, çeşitlenme

özelliği, anonimlik ve kalıplaşmış olma folklorik ürünlerin ayırt edici özellikleri arasındadır

(Çobanoğlu, 200.2: 24-25). Mitler, destanlar, masallar, şakalar, atasözleri, teşbihler, bilmeceler,

ninniler, büyüler, dualar, beddualar, atışmalar, tekerlemeler, karşılaşma ve ayrılık sözleri, bapşırma

gibi vücut faaliyetlerinden sonra söylenen sözler folklor kapsamında değerlendirilmektedir. Ayrıca

halk adetleri, halk inançları, halk dansları, halk müziği, halk hekimliği de folklor içinde yer almaktadır

(Dundes, 2005: 127-129). Folklor kavramı bu ölçüde geniş ve zengin bir içeriğe sahip olduğu için

konuyu daraltarak sadece Tarsus'a ait ya da Tarsuslular tarafindan Tarsus'a aitmiş gibi algılanan

"maniler", "bilmeceler" ve "ninniler" ile sınırlandırarak bunlara yansıyan İslaınl motifleri incelemek

istiyoruz'.

Kültür-Din İlişkisi ve Din ile Dünya Kurma

~osyal bilimcilerin üzerinde en fazla tartıştığı kavramlardan birisi olan kültürün nasıl

tanımlandığı konusunda ortak bir dil geliştirilebilmiş değildir. Çünkü bilim adamlan kültür kavramını

çok farklı anlam ve bağlamda kullanmaktadırlai. --·

Kroeber ve Kluckhohn (1952) kültürün başta "sosyal miras ve gelenek birliği", "yaşam

biçimi'', "hayat felsefesi", "idealler, değerler ve davranışlar", "düşünüş", "sembof', "çevreye uyum",

"eğitim" ve "sanaf' olmak üzere birbirinden az ya da çok farklılaşan yaklaşık yüz yetmiş tanımını

derlemişlerdir. Söz konusu tanımlannın ortak paydaları üzerinden bir değerlendirme yapacak olursak

şunları söyleyebiliriz: Kültür; bir birey, grup y~ da toplumun a) entelektüel ve sanatsal gelişimi, b)

• Ç. Ü. İlahiyat Fakültesi Din Psikolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi 1 Bu çalışmada kullanılan maniler, bilmeceler ve ninniler Öğer'in (2003)"Tarsus Yöresi Dağ Köylerinde

Geleneksel Halk Kültürü üzerine Bir İnceleme" adı Yülq;ek Lisans Tezi'ı:ıden (Paın.~Ie Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Denizli) alınmıştır. ·

273

Page 4: TÜRK-İSLAM TURisamveri.org/pdfdrg/D209922/2010_YAPICIA.pdf"maniler", "bilmeceler" ve "ninniler" ile sınırlandırarak bunlara yansıyan İslaınl motifleri incelemek istiyoruz

· TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENiYETiNDE TARSUS

Page 5: TÜRK-İSLAM TURisamveri.org/pdfdrg/D209922/2010_YAPICIA.pdf"maniler", "bilmeceler" ve "ninniler" ile sınırlandırarak bunlara yansıyan İslaınl motifleri incelemek istiyoruz

-

TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNDE TARSUS

anlamlandırma sistemi olarak işlev görmektedir. İşte bu noktada bireysel ve sosyal hayatı

anlamlandırına hususunda benzer işlevler üstlenen manevi kültür unsurlan ile 'din arasında doğal bir

karşılıklı etkileşim olduğunu söylemek durumundayız. Zira bir toplumdaki örf, adet, gelenek ve

göreneklerin, hukuk kurallarının, yazılı ve sözlü sosyal normların oluşmasında dinin ve kültürün

sentezlendiği bir yapı dikkati çekmektedir.

Bir toprak parçasını vatan haline getirme sürecinde hem maddi hem de manevi kültür

iınsurlannın önemi in1clr edilemez. Çünkü kültür, toprağı anlamlandırınakta, onu sadece ve basitçe

yaşamı sürdürme mekanı değil, aynı zamanda yaşama anlam, hayata değer ve önem katan bir mekan

olarak algılamayı beraberinde getirmektedir. Tam da bu noktada: "Bu süreç nasıl gerçekleşmektedir?"

sorusu karşımıza çıkmaktadır. Bu soruyu Müslüman Türk kültürü açısından cevaplandıracak olursak,

öncelikle söylemek gerekir ki, filtuhatlarla birlikte yeni topraklar elde edilince öncelikle imar ve isicin

politikası ile kültürün maddi unsurlannın devreye sokulduğu görülmektedir. Başka bir deyişle bir

toprak parçası veya bir şehir fethedildiği zaman o yörenin/bölgenin nüfus açısından şekillendirilme

süreci başlamaktadır. Sadece nüfus yeterli olmamakta, camii, medrese, sebil, han, kervansaray vb.

anıtlarla görsel açıdan Müslümanlaşıp Türkleşme süreci hızlandırılmaktadır. Ancak bu da yeterli

değildir. Çünkü manevi (somut olmayan) kültür denilen örf, adet, gelenek vb. öğelerin sosyo-kültürel

gerçekliğin inşa edilme sürecini beslernesi gerekir. Bu süreç zihniyetierin dönüşmesi ve evrilmesi için

hayati öneme sahiptir. Maddi ve manevi kültür unsurlan sarmaş dolaş bir biçimde iç içe girince o yöre

sadece askeri açıdan değil, kültürel açıdan da fethedilmiş o~aktadır. Bu gerçekleşmez ise -fetih

yapanlar hakim unsur olsalar bile- kültürel mutasyona uğramakta karşı karşıya kalabilirler. Bu da dini

ve milli kimliğin zamanla fl.ulaşmasına ve ayıncı vasıflarını kaybetmesine zemin hazırlayabilir.

Şu halde bir yörenin Türkleşip Müslümanlaşmasında camiiler, vakıflar, medreseler, hanlar,

kervansaraylar, sebiller kadar ortak duyuş, ortak düşünüş ve ortak hareketedişi sağlayan örfve adetler

de vazgeçilmez bir değere sahiptir. Bu noktada sözlü kültür ürünleri ya da fol.klorik ürünler olarak

nitelendirebileceğimiz destanlar, masallar, maıiiler, bilmeceler, ninniler ve günlük dil içerisinde

farkında olarak ya da olmayarak kü1lanılan dua ve beddua cümlelerinin dini-dünya görüşünü yaşama,

yaşatma ve sonraki nesillere aletarına açısından çok önemli işlevler üstlendiğini söylemek

durumundayız.

Heidegger: "Dil düşüncenin evidir." derken bir yönüyle dile yansıyan ürünlerin ferdin ve

topluluğun düşünce, inanç ve kanaatini yansıttığını ifade etmektedir. Çünkü dil bir dünya kurmaktadır.

Keza din de dünya kuran bir olgudur. Doğrudan ya da dolay4 dini içeriğe sahip olan sözlü edebi

ürünlerde ise dinin ve dilin birlikte bir dünya kurduğu ve bireyi, dolayısıyla toplumu oraya

yerleştirdiği rahatlıkla söylenebilir (Berger & Luckmann, 1997).

275

Page 6: TÜRK-İSLAM TURisamveri.org/pdfdrg/D209922/2010_YAPICIA.pdf"maniler", "bilmeceler" ve "ninniler" ile sınırlandırarak bunlara yansıyan İslaınl motifleri incelemek istiyoruz

TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENiYETiNDE TARSUS

"Dünya kurma" tabiri algılama alanının kültürel açıdan öznelleşmesi anlamına gelmektedir.

Yani bakılan şey ile görülen şey aynı değildir. Mesela; kültürel-dini değerleri dikkate .almadan bir

algılama mümkün olsaydı "domuz" sadece ve basitçe bir hayvan olarak görülebilirdi. Zira o, zatı

itibariyle diğer hayvanlar gibi bir hayvandır. Ancak domuz eti yemenin dinen haram olması· dinden

beslenen sosyo-kültürel yapıda onu olumsuz bir in.ıge haline getirmektedir. Gündelik dilde de "O r

lıznzırın adım ağzımza almayın, kırk gün kısmetiniz kesilir. " tarzmda dile getirilen ifadeler sadece

düşüncenin değil, duyguların da eşlik ettiği bir söylemin dış dünyayı algılamayı etkilediğini ortaya

koymaktadır. Örnekleri çoğaltınak · mümkündür. Ancak buna gerek yok. Önemli olan dinin

mensuplarma, dilin de kullanıcılarına ortak bir duyuş ve düşünüş vererek algılama dünyamıza etki

etınesidir. Domuz ya da hınzır denildiği zaman bir Müslüman ile bir Hıristiyan 'm zihinlerinde farklı

çağrışımlann ortaya çıkması bu.İıun açık ömeklerindendir. Müslüman bir Türk ile Protestan bir

Amerikalının "bakireliR' kavramı ve olgusu karşısındaki duygu, düşünce ve tavırlannın farklılaşması

da bu kapsamda değerlendirilebilir. Hz. · İsa'nın neliği ve kimliği hakkında Yahudi, Hıristiyan ve

Müslümanların inançlarının birbirinden neredeyse taban tabana zıt olması, dolayısıyla İsa ya da Jesus

adı duyulduğu zaman zihinlerde çağrışım yapan imgeler her üç dinin kurduğu dünyanın ya da

beraberinde getirdiği dünya görüşünün ve kimlik referanslannın açık işaretleri olarak algılanabilir.

Buradan hareketle şunu söyleyebiliriz ki, dinler mensuplarına sunduğu kimlikle bir yandan dış

dünyanın nasıl algılanacağını belirlerken bir yandan da kültürel devamlılığı temin etmektedirler. Bu

noktada kültürel kimlikle bireysel kimlik iç içe girmekte, birey kültürel tercihlerinin ve davranışlannın

adeta şahsi olduğuna inanmaktadır. Başka bir deyişle toplum, kültür ve din tarafından tammlanan

nesnel gerçeklik bireyin ego sisteminin bir parçası ' haline gelerek öznel olarak benimseDir ve

içselleştirilir (Beit-Hallahmi, 1989).

Özetle söylenecek olursa bir dili kullananlar ve bir dini benimseyenler kurdukları dünyayla

yeni fetbedilen bir yöreyi kültürel olarak dönüştürmeye başlamışlar demektir. Çünkü dil bir kültürün

dizini gibidir. Ait olduğu toplumun yüzyıllar boyu ürettiği bütün soyut ve somut kavram, kurum ve

değerlerin tümü dil hazinesi içinde yer alır. Bir nehir gibi kaynağından denize ulaşmcaya kadar kat

ettiği havzanın tortusunu, birikimini ve zenginliğini taşır. Bu yönüyle dil, ait olduğu milletin sosyo­

kültürel düzeyi, tarihsel birikimi ve macerası açısından vazgeçilmez temel başvuru kaynağıdır. Kültür

dil aracılığıyla kendisini ifade eder. (Üçüncü, 2004: 1 ). Maniler, bilmeceler ve ninnilerin genelde

Türk-İslam kültürünü, özelde ise Tarsus'daki diol ve milli kültürü yansıtan sözlü ürünler olduğu

düşünülecek olursa dil ile kültür arasmda derin bir münasebet olduğu kendiliğinden ortaya

çıkmaktadır.

Tarsus'ta Dillendirilen Folklorik Ürünlerde Dini Motifler

Bk. Bakara, 2/1 73; Maide, 5/3; En'am, 6/145; Nahl, 16/l 15.

276

/

Page 7: TÜRK-İSLAM TURisamveri.org/pdfdrg/D209922/2010_YAPICIA.pdf"maniler", "bilmeceler" ve "ninniler" ile sınırlandırarak bunlara yansıyan İslaınl motifleri incelemek istiyoruz

TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNDE TARSUS

1. Manilere Yansıyan Dini Motifler

Bilindiği üzere maniler anonim halk şiirinin en yaygın türüdür. Genellikle yedi heceli ve dört

dizeli tek kıtadan meydana gelir. Manilerde her türlü hayat olayı dile getirilir. Bu bağlamda aşk,

gurbet, kıskançlık, hasret, kırgınhk vb. konutann ön plana çıkanldığı görülmektedir. Dinleyicinin ve

okuyucunun ilgi ve dikkatini çelaneye yarayan ilk iki kıtadan sonra, üçüncü özellikle de dördüncü

mısrada asıl verilmek istenen mesaj iletilir (El çin, 1986: 281 ). Tarsus yöresinde, bazılan bizzat bu

yöreye ait, bazıları ise Türkiye'nin farklı bölgelerinde de söylenen manilerde İslami

kavramlara/temalara sıklıkla rastlanmaktadır. Bu noktada İslami motifli manileri iki kısımda mütalaa

etmek mümkündür:

a) Bütünü itibariyle, yani dört dizenin tamamında dini hayatın konu edildiği maniler:

Bu kapsamda en çok dikkat çeken Ramazan ya da oruç manisidir.

"Ramazan olsun kutlu,

Teşrif-i baldan tatlı,

Hiç günah işlemeden,

Tutanlara ne mutlu. "

Görüleceği üzere bu maninin ilk iki dizesinde okuyucunun dikkati Ramazan ayına çekilmekte,

asıl verilmek istenen mesajda ise oruçlu iken ibadet bilinciyle davranmak ve günahlardan uzak durmak

övülmektedir. Kısaca takvalı olmak özendirilmektedir. Dahası, kolektif bilinç Ramazan ayında oruç

tutma ve tövbe davranışıyla şekillendirilmekte, böylece Müslüman dindarlığının bireysel ve sosyal

boyutlarının tezahür etmesine zemin hazırlanmaktadır.

b) Herhangi bir dizesinde dini/İslami bir kavramın geçtiği maniler:

Bu bağlamda Allah, Allah 'ın emri, Mevla(m), cennet, camii, ulu camii, imam, hoca,

Müslüman, Kurban Bayramı vb. dini/İslami ifadeterin bazen okuyucu ya da dinleyicinin dikkatini

çelanede ön plana çıkan ilk iki di.zede, bazen de meraının aktanldığı üçüncü ve dördüncü dizelerde

kullanıldığı görülmektedir. İslami referanslan kuvvetli dinl-düoya görüşünün açık bir yansıması olan

bu kavramlar, dilden dile nesilden nesle aktanlarak devamlılık ve korunuro kazanmış olmaktadır. Bu

da yörede Müslüman kimliğinin ve kültürünün süreklilik kazanmış olduğu anlamına gelmektedir.

Manilerde dile getirilen aşk, hasret ve ayrılık temalan Müslüman kültürün kavramları ile

bezenmiştir. Örneklendirecek olursak;

"Gökte yıldız elli altmış,

Mevlam neler yaratmış!

İkimizin. de boyunu,

277

Page 8: TÜRK-İSLAM TURisamveri.org/pdfdrg/D209922/2010_YAPICIA.pdf"maniler", "bilmeceler" ve "ninniler" ile sınırlandırarak bunlara yansıyan İslaınl motifleri incelemek istiyoruz

TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNDE TARsUS

Ölçmüş gibi yaratmış. "

Allah'ın yaratıcı gücünü ön plana çıkaran "Mevlam neler yaratmış" dizesinde hayranlık ifade

eden samimi bir söylem mevcuttur. Genç aşıklann birbirine söylediği bu mani erkek veya kızın ya da

gelin veya damadın boy pos başta olmak üzere güzellik ve yakışıklılıkta birbirine denk yaratıldığı,

buradan hareketle Allahın "ahsenül halıkfn" olduğq_ dile getirilmektedir .

"Altını sarraf bilir,

Dert/iyi cerrah bilir,

Benim (kimi) sevdiğim,

Yalnız bir Allah bilir."

Bu dizelerde ise Allah'ııi hem birliği hem de alim vasfı ön plana çıkarılmaktadır. Üstelik aşk -

ve sevda gibi ruhun en derinlerinde saklanan, yerine ve durumuna göre hiç kimseye

söylenmeyenlsöylenemeyen, herkesten saklanan duygular her şeyi bilen, her şeyi gören, kendisinden

hiç bir şeyin gizlenemeyeceği varlık olalı Allah'a aşikardır. Manide bu durumun sarraf-altın; cerrah­

hastalık ilişkisi üzerinden somutlaştırıldığı görülmektedir.

İslam kültürünün- belirgin sembollerinden birisi kuşkusuz "Ezan"dır. Bu durum Tarsus'ta

dilleneo bir manide şöyle ifade edilmektedjr:

"Hoca ezan okuyor,

Sesi beni yakıyor,

Benim sevdiğim oğlan,

Lise sonda okuyor. "

Maninin muhatabın ~tini çekmede kullanılan ilk iki dizesinde hocanın (imam-müezzin)

hoş bir seda ile ezan okuduğu ifade edilmektedir. Bir yerde ezanın okunınası o yörenin İslam kültürü

] ı -

ile mücehhez olduğunu gösterir. Müslümanları ibadet yapmaya, yani namaz kılarak Allaha yönelmeye J davet için Allah'ın evinde (cami) buluşmaya çağıran ezan hem içindeki şahadetleriyle İslam'ın diğer

dinlerden farklılaşan özünü ortaya koymakta, hem de bireysel ve sosyal boyutlarıyla İslam kültürünü

ve Müslüman kimliğini koruyup beslemektedir. İslam kültüründe isim verilirken kulağa okunan ezan

daha hayatın ilk günlerinde yeni doğan çocuğu sembolik olarak İsiann kültürel atmosfere dahil etme

anlamı taşımaktadır. Öte yandan çocuk ezanı sadece kulağına okunduğu zaman değil, farkında olarak

ya da olmayarak her gün beş defa duyup dinlemektedir. Dolayısıyla aşk ve sevda konulu manilerde

"ezan okuma" temasıyla karşılaşmak doğal bir hale gelmektedir. Burada ön plana çıkan "Hoca"

kavramı da önemlidir. Zira •'Hoca" bir yandan ezan okuyup namaz kıldınrken bir yandan da dini

278 ı

Page 9: TÜRK-İSLAM TURisamveri.org/pdfdrg/D209922/2010_YAPICIA.pdf"maniler", "bilmeceler" ve "ninniler" ile sınırlandırarak bunlara yansıyan İslaınl motifleri incelemek istiyoruz

TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENiYETiNDE TARSUS

konuları bilen özelliğiyle kendisine danışılan bilge kişi konumundadır. Manide bu durum söyle ifade

edilir:

"Karanfil alacaksın,

Sararıp solacaksın,

Ben imama danıştım,

Sen benim olacaksın. "

Her zaman imama daruşılmaz. Bazen sosyo-kültürel yapıda sosyal temsil imkarn bulan

inançlar ve değerler neredeyse fıkhi bir probleme dönüşerek dile getirilir.

"Yaş bamyapişer mi?

Yere düşer şişer mi?

Sen gavur ben Müslüman

Bize nikôh çlüşer mi?"

Bu mani üç şekilde yorumlanabilir: Gerçek anlamıyla: "Sen gayr-i Müslim.sin ben ise

Müslümanım. Bu haliyle bize nikah düşmez" denilebilir. Mecazi anlamıyla ise adın Müslüman olsa_ da

ahlaken gavur gibi bir yaşantın var. Seninle nasıl nikahlanacağız. Şer'an bu caiz mi? diye de

yorumlanabilir. Yine mecazi olarak sevgiye karşılık vermeyen maşukun bu tavrından dolayı gavura

benzetilmesi, buradan hareketle nikah akdinin geçerli olup olmayacağı sorgulanmaktadır.

Manileri sosyo-kültürel fonksiyonu bağlamında değerlendirecek olursak şunları söylemek

mümkündür: Farklı yaşlardaki kadın ve erkekler arasında dilden dile dolaşan maniler dini kültürün

taşınmasına, dolayısıyla dini sosyalleşmenin yaşanmasına destek sağlayan bir işieve sahiptir. Buradan

hareketle İslam dininin temel inanç ve ibadet esaslannın bazen doğrudan bazen de dotaylı bir biçimde

manller vasıtasıyla öğrenildiği, dahası zamanla içselleşen bu bilgilerin kişinin ego sisteminin ayrılmaz

bir parçası haline geldiği söylenebilir. Çünkü kültür hem bireysel hem de sosyal kimliği şekillendiren

temel unsurlardandır. Vinsonneau'n'lln da (1997: 73) bu durumu: "Kültür bireyin zihinsel ve ruhsal

yapısını biçimlendirmektedir." diyerek ifade etmektedir.

2. Bilmeeelerde Dilleneo İslami Motifler

Bilmeceler tabiat unsurları ile bu unsurlara bağlı hadiseleri; hayvan ve bitki gibi canlıları; akıl,

zeka ve güzellik gibi soyut kavramları; dini konu ve motifleri kapalı bir şekilde yakın ya da uzak

çağrışımlarla dile getiren kalıplaşmış sözlerdir (Elçin, 1986: 607). · Manzum ya da mensur bir şekilde

dile getirilen bilmeeelerde namaz vakitleri, Kur'an, minare, imam, Ramazan ayı, oruç, mezar, tabut,

ölü vb. temalar oldukça geniş bir yer tutmaktadır (Tezel, 2004: Vll).

279

Page 10: TÜRK-İSLAM TURisamveri.org/pdfdrg/D209922/2010_YAPICIA.pdf"maniler", "bilmeceler" ve "ninniler" ile sınırlandırarak bunlara yansıyan İslaınl motifleri incelemek istiyoruz

TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENiYETiNDE TARSUS

Bilmeceler -bugün pek revaçta olmasa da- geçmişte Tarsus dağ köylerinde vakit geçirme ve

eğlenme kültürü içinde önemli bir yer tutmaktadır (Öğer, 2003). Ancak bilmeceler sadece eğlenme ve

hoş vakit geçirme vasıtaları değildir. Dil öğrenimi, kelime hazinesinin çoğalması, ferdin ait olduğu

sosyo-kültürel yapıya mensubiyetinin perçinlenmesi, kültürün nesilden nesle aktarılması başta olmak

üzere pek çok işlevi vardır. Aynca bir milletin hay~-~ ve kainat hakkındaki telakk.ilerini; dini inanışlara,

olaylara, bitkilere, hayvanıara ve eşyalara ilişkin • görüş ve dı_.ıygulannı aksettiren bilmeceler halk

psikolojisini tespit noktasında da önemli bir değere sahiptir (Tezel, 2004: VI; Çelebioğlu & Öksüz,

1995: 7-8).

Tarsus'ta dilleneo bilmeeeleri konumuz açısından iki kısma ayırmak mümkündür:

a) Cevabı dini bir konu/kavram/motif içeren bilmeceler

Bu kapsamda en dikkat çekici olan "oruç" ibadetinin konu edildiği "Tıngır e/ek tıngır saç 1

yüküm ağır, karnım aç" ya da "gece toktur, gündüz aç" şeklinde dile getirilen bilmecedir.

Bilmecenin birinci versiyonund~ oruç tutmanın zorluğu ve açlık hali vurgulanırken, ikinci

versiyonunda ise gündüz aç kalınacağı gece ise yemek yenilebileceği ifade edilmekte, böylece ana ' .

hatlarıyla oruç ibadeti hakkında . bilgi sunulmaktadır. Sadece Tarsus'ta değil, Anadolu'nun farklı

yörelerinde dilleneo pek çok bilmecede orucun sıklıkla sorulduğu görülmektedir. Bu tür bilmeeelerde

Müslüman dindarlığının ayırıcı vasıflarından birisinin de oruç tutmak olduğu açıkça

vurgulanmaktadır. Gerek bu bilmecede gerekse daha önce bahsettiğimiz Ramazan manisinde dile

getirildiği üzere Ramazan ayı ve oruç Tarsus yöresi halk kültüründe saygın ve ayıncı bir konuma

sahiptir.

Takvanın konu edildiği; "Baş üstünde yerin var." bilmecesi yörede İslfu:ni bilinci ve

Müslüman dindarlığını göstermesi bakımından oldukça dikkat çekicidir. Aslında daha önce bahsedilen

Ramazan manisinde de: "Hiç-günah işlemeden /tutan/ara ne mutlu!" derken de takva ile günahlardan

uzak durma arasındaki ilişki ön plana çıkarılmakta, sosyo-kültürel anlamda Müslüman bireyden de

takvali olması istenmektedir.

Tarsus dahil Anadolu'nun farklı sosyo-kültürel coğrafyalarında: "Nar tanesi 1 nur tanesi 1 bu

dünyanın 1 bir tanesi" şeklinde sorulan bilmecenin cevabı bazen "Kabe", bazen de "Kur'an-ı

Kerim"dir. Bilindiği üzere her iki dini motif de Müslüman kültürde eşsiz ve benzersiz kabul

edilmektedir. Çünkü "Kabe" hem Müslümanların kıblesi hem de Hz. Peygamberin hatıralarının

günli.ınüze kadar taşındığı bir mekandır. "Kur'an-ı Kerim" ise İslam'ın iman, ibadet ve ahlak

esaslarının bildirildiği ilahi bir kelamdır. Müslüman dindarlığının ve dünya görüşünün göstergelerini

de Kur'an-ı Kerim sunmaktadır. Tüm bunlar Tarsus ve çevresinde İslami dünya görüşünün kültürel

yapıyla harmanlanarak içselleştiğini ortaya koymaktadır.

280

ı

ı

1 ı

Page 11: TÜRK-İSLAM TURisamveri.org/pdfdrg/D209922/2010_YAPICIA.pdf"maniler", "bilmeceler" ve "ninniler" ile sınırlandırarak bunlara yansıyan İslaınl motifleri incelemek istiyoruz

-

TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNDE TARSUS

b) Soru kısmında dini !İslaınl motifterin geçtiği, fakat cevabı dini olmayan bilmeceler:

Anadolu'nun pek çok yöresinde yaygm olarak bilinen Tarsus'ta da sıklıkla söylenen "Hoca

çıkar handan 1 sarığı kandan 1 her sabah ezan okur 1 bilmez kıble ne yandan" şeklindeki bilmecenin

cevabı "horoz''dur. Bu bilmecede "hoca", "sabah ezanı" ve "kıble" motifleri dikkat çekmektedir.

Burada geçen her üç motif birlikte düşünülecek olursa Hadis-i Şerifte "dinin direği" olarak

tanımlanan namaz ibadetine gönderme yapıldığı ortaya çıkmaktadır.

"Altın"m bilmece olarak sorulduğu "Sarıdır safran gibi 1 okunur Kur'an gibi 1 elden ele

dolaşır 1 Mısır'a sultan gibi'' manzum kıtasında Kur'an'a atıf yapılmaktadır. İslam dinin kutsal kitabı

olan Kur'an-ı Kerim'in okunınası sosyo-kültürel yapıdaki İslaınl rengi göstermesi açısından dikkat

çekicidir. Aynca dünya malı içerisinde değerli metaların başmda gelen "altın"ın okunması, yani

ayannın anlaşılması uzmanlığı (sarraflığı) gerektirdiği gibi Kur'an okumak da hem Arapçasından

sadece metnin okunması, hem de okunan metnin anlaşılması açısından belli bir tahsili/uzmanlığı

gerektirmektedir.

Tarsus dag köylerinde sıklıkla kullanılan "Allah yapar yapısını 1 bıçak açar kapısını" şeklinde

bilmecenin cevabı "ka1puz"dur. Burada da sadece Allah'ın yaratıcı gücünü ortaya koyan değil, aynı

zamanda O'nun eşsiz-benzersiz harika yaratıcılığını gösteren bir ifade ile karşılaşılmaktadır.

Din, mensuplarına sunduğu kimlikle toplumun ve kültürün devamlılığına destek sağlarken

aynı zamanda möntesiplerinin bireysel ve kolektif öz saygı düzeylerini de kuvvetlendirif (Beit­

Hallahmi, 1989). Bu noktada bilmeeelerin de hem sosyolojik anlamda kültürün taşınmasına hem de

psikolojik anlamda bireyin kendi kültürünün ürünü bir şahsiyet haline gelmesine, yani din1

sosyalleşmenin gerçekleşmesine önemli katkılar sağladığı rahatlıkla söylenebilir. Çünkü bilmeceler bir

yandan kavram düzeyinde dini/İslami terminolojinin Müslüman kültürde sosyal temsil imkanı

bulmasına ve özümsenmesine bir yandan da taşıdığı İslaınl dünya görüşünün inananların gündelik

hayatlarını etkileyen bir faktör haline gelmesine z~min hazırlamaktadır.

3. Ninnilerde Dile Gelen "Q~ /İslami Motifler

Ninniler, annelerio süt emen çocuklarını uyutmak için ezgi ile söyledikleri manzum veya

mensur sözlerdir. Genellikle çocuk emzirilip kundaklandıktan sonra, -günümüzde ise beşiğinde ya da

anne kucağında iken-sailarup uyutulmaya çalışılırken söylenen bu ezgiler çocuğıın uyuması ile son

bulur. Çeşitli türkü, mani, ilahi ve destan ezgilerinin yardımıyla ölçülü veya ölçüsüz söz ve

tekerlemelerle çocuğu oyalayan ninniler "ninni yavrum ninni", "uyusun da büyüsün ninnı·" "ee ee ee"

gibi sözlerle biter (Elçin 1986: 271; Kaya, 1999: 340) Tarsus'ta söylenen ninniler içinde "Allah",

"camii", "ezan", "evliya", "cennet'' vb. İslami kavramlar sıklıkla geçmektedir (Öğer, 2003). Birkaç

örnek verecek olursak:

281

Page 12: TÜRK-İSLAM TURisamveri.org/pdfdrg/D209922/2010_YAPICIA.pdf"maniler", "bilmeceler" ve "ninniler" ile sınırlandırarak bunlara yansıyan İslaınl motifleri incelemek istiyoruz

TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNDE TARSUS

Öncelikle annenin, bazen de babanın çocuğu uyuturken "Ninni deyip uyutayım 1 Allah deyip

büyüteyim" şeklinde dillendirdiği ninni ile çocuğun şuur altının "Allah" ismiyle biçimlendirilmesi söz

konusudur.

Bir başka ninnide ise: "Hu hu hu Allah 1 kızımın da günahını yu Allah 1 kızıma da uyku

verirsen 1 çabucak büyüt Allah" denilmek suretiyle Allah'ın adı çocuğun kulağına nakış gibi

işlenmekte, böylece Müslüman kültür içerisinde bireyin iç ve dış dünyasını Müslümanca algılamasına

zemin hazırlanmaktadır. Bir yandan Allah'ın günahlan affeden, öte yandan insanı yaşatıp büyüten bir

varlık olduğu inancı çocuğun zihnine -daha o hiçbi: şeyin farkında olmadığı ancak her türlü etkiye

açık olduğu bir anda- yerleştirilmektedir.

"Uyu yavrum uyu 1 Büyü yavrum büyü 1 Ninni desem ne hal olur 1 Açılır gülbahar olur 1

Camilerde ezan" (Öğer, 2003: 227) derken de İslam kültürünü ve Müslüman kimliğinin ayıncı

vasıflarını ihtiva eden "cami" ve "ezan" motifi karşımıza çıkmaktadır.

Ninnilerin, çocuklann içinde doğup büyüdükleri kültürün ürünü haline gelmelerinde çok

önemli bir rol oynaması kültür, sosyalleşme ve kişilik oluşumu açısından son derece önemlidir. Zira

kültürün nesilden nesle aktanlmasında çocuk yetiştirme adetlerinin biçimlendirici bir rol oynadığı

araştırmacılar tarafından yuırgulanan bir husustur. Kağıtçıbaşı'nın (1988: 263) verdiği bilgilere

dayanarak söyleyecek olursak, bir toplumun yerleşme düzeni, yani ekonomik, politik ve sosyal

organizasyonu, toplumun çocuk yetiştirme yollarını, bu da kişiliği etkilemektedir. Kişilik özellikleri de

din ve inanç sistemine yansımaktadır. Buradan hareketle ninnilerin çocuğun dini inanç ve değerleri

öğrenip içselleştirmesinde işlevsel bir değere sahip ol~uğu rahatlıkla söylenebilir. Psikanalitik bakış

açısından da aynı sonuca ulaşmak mümkündür. Zira Freud'a göre kişilik, çocuğun ebeveyniyle olan

ilişkisine bağlı olarak 0-6 yaş arası şekillenmektedir (Burger, 2006). Çalışmamız açısından

düşünülecek olursa, Müslüman Türk kültürü içerisinde oluşan kişilik yapısı da annenin daha bebeklik

dönemini yaşayan çocuğunu kUcağına aldığında ya da beşiğinde sallarken dini /İslami motiflerle süslü

ninnileri söylem~si, çocuğun şuur altının dini bir renge bürünmesinde önemli bir hisseye sahiptir.

Sonuç

Doğrudan Tarsus~a ait ya da başka yörelerle birlikte burada da dile getirilen mani, bilmece ":e

ninniler üzerinde yaptığunız incelemeler göstermektedir ki, söz konusu folklorik ürünlerde temel

İslami kavramlar, semboller ve motifler önemli bir yer tutmaktadır. Buradan hareketle beş temel

çıkanın yapmak mümkündür:

1. Folklorik ürünler Tarsus'un Türkleşip Müslümanlaşma sürecinde aktif olarak devreye

girmiş, böylece maddi kültür unsurlan yanında manevi kültür unsurlan da askeri fetbin kültürel fethe

dönüşmesini kolaylaştırmıştır.

282

1

ı

l ı t t

' '

Page 13: TÜRK-İSLAM TURisamveri.org/pdfdrg/D209922/2010_YAPICIA.pdf"maniler", "bilmeceler" ve "ninniler" ile sınırlandırarak bunlara yansıyan İslaınl motifleri incelemek istiyoruz

TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNDE TARSUS

2. Özellikle ninniler daha bebeklik döneminde, maniler ve bilmeceler ise son çocukluk,

ergenlik ve yetişkinlik döneminde bireysel ve toplumsal anlamda İslami kültürün içselleşmesi ve

özÜIIlsenmesinde işlevseldir.

3. Folklorik ürünler Müslüman Türk dünya görüşünün kurulmasına destek sağlamakta,

farkmda olunsa da olunmasa da, bireylerin algılama ve anlamlandınna düzeylerini etkileyerek İslami

bilinç ve duyarlılığı canlı tutmaktadır.

4. İslami kültürün nesilden nesle taşınma sürecini kuvvetli bir şekilde besleyen folklorik

ürünler dini sosyalleşmenin gerçekleşmesine önemli katıalar sunmaktadır.

Kaynakça

Beit-Hallahmi, B. (1989). Prolegomena to the Psychological Study of Religion. London & Toronto:

Associated University Presses.

Berger, P. L. & Luckmann, T. (1997). La Construction Sociale de la Realite. Paris: Arınand Colin.

Burger, J. M. (2006). Kişilik, (Çev. İ. D. Erguva-Sanoğlu). İstanbul: Kalaıüs Yay.

Çelebioğlu, A. & Öksüz, Y. Z. (1995). TürkBilmeceler Hazinesi. İstanbul: Kitabevi Yay.

Çobanoğlu, Ö. (2002). Halkbilimi Kuramiarı ve Araştırma Yöntemleri Tarihine Giriş. Ankara: Akçağ Yay.

Dundes, A. (2005). Folklor Nedir? (Çev. G. Aydın), Milli Fo/klor 17 (65): 127-129.

Elçin, Ş. (1986). Halk Edebiyatma Giriş. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay.

Geertz, C. (1975). The Interpretation ofCultures. London: Hutcbinson.

Kağıtçıbaşı, Ç. (1988). İnsan ve İnsanlar. İstanbul: Evrim Basım Yayım Dağıtım.

Kaya, D. (1999). Anonim Halk Şiiri. Ankara: Akçağ Yay.

Kroeber, A. & Kluckhohn, C. (1952). Culture. New York: Meridian Books.

Koç. T. (2008). İslam Estetiği. İstanbw: İSAM Yay.

Öğer, A. (2003). Tarsus Yöresi Dağ Köylerinde Gelene_ksel Halk Kültürü üzerine Bir İnceleme. Yüksek

Lisans Tezi, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Denizli.

Pargament, K. I. (1997). The Psychology of Religion and Coping: Theory, Research, Practice. New York:

The Guilford Pres.

Tezcan, M. (1997). Kültürel Antropoloji. Ankara: Kültür Bakanlığı Yay.

Tezel, N. (2004). TürkHalkBilmeceleri. İstanbul: lv1EB Yay.

283

Page 14: TÜRK-İSLAM TURisamveri.org/pdfdrg/D209922/2010_YAPICIA.pdf"maniler", "bilmeceler" ve "ninniler" ile sınırlandırarak bunlara yansıyan İslaınl motifleri incelemek istiyoruz

TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENiYETiNDE .,TARSUS

Üçüncü, K. (2004). Sözlü Kültür!I'arih bağlamında Edebi Bir Metin Olarak Ohnan Baba Vilc1yetnômesi.

Bilig 28: 1-29.

Vinsonneau, G. (1997). Culture et Comportement. Paris: Annand Colin/Masson.

Wach, J. (1995). Din Sosyolojisi(Çev. ü. Günay). İstanbul: Marmara Üniversitesi İlalıiyat Fakültesi Vakfı

Yayınları. ..

Yapıcı, A. (2004). Din Kimlik ve Ön Yargı. Adana: Karahan K.ital;ıevi.

Yapıcı, A. (2007). Ruh Sağlığı ve Din: Psiko-Sosyal Uyum ve Dindarlık. Adana: Karahan Kitabevi.

Yapıcı, A. (2009). Küreselleşme ve Değerler Krizi. DEM Dergi 7, 14-18.

Yavuz, H. (2009). Türkiye'nin Zihin Tarihi. İstanbul: Timaş Yay.

*** Oturum Başkanı Prot Dr. Hüsnü Ezber Bodur:

Asım Hocamıza bu güzel tebliğinden dolayı teşekkür ediyoruz. Bu arada Hocam konuşurken

bazı şeyler aklıma geldi. Bir keresinde bir hocamız Taşeli platosundaki halk edebiyatıyla ilgili bir

derleme yaparken, orada anlatmışlar kendisine. Eve gelince hanımına demiş ki, şunu bir de sen dinle,

çok güzel bir hikaye var. Hanımı dinledikten sonra, demiş ki: Bu, Çarli'nin Melekleri'ne benziyor.

Sadece oradaki isimler Ayşe, Fatma olmuş. Hocamın-' anlattığı manilerde de isimlerio değişmiş olduğu

aklıma geldi.

Şimdi şunu hemen belirtmekte fayda var. Bir toplumun bütünleşmesinde dedik, edebi

ürünlerin çok önemli yeri vardır. Yani, bunlar hikayedir, manidir, masaldır, destandır deyip bunları

hafife almamak gerekiyor. Bir milletin milletleşmesinde, değerlerin naklinde bu edebi ürünler son

derece önemlidir. Bunu hiçbir zaman unutmamak gerekiyor. Dini sosyalizasyon veya sosyalleşmede

önemli bir yeri vardır bunların. Bir yabancı iktisat tarihçisi var. Diyor ki, bir toplumla ilgili

düzinelerce kitap okursunuz, araştırma okursunuz ama bir edebi ürünün, bir hikayenin, bir mani'nin

verdiği bir didaktiklik-öğreticilik, diğerlerinde bulunmayabilir. O yüzden, bu taribi eserleri, edebi

ürünleri basite almamaınız gerekiyor. Çok büyük önem vermemiz gerekiyor. Çünkü bunlar, toplumun

milletleşmesi ve devamlılığında çok önemli fonksiyona sahiptirler. Bu bakımdan da Türk Milleti'nin

bu milletleşme sürecinde çok önemli rol oynamışlardır. Tarsus'taki bu maniler, Anadolu'nun diğer \

yerlerinde de vardır. O zaman bize, bu kültürel değerler bağlamında varlığımızı sürdürmede inşallah

çok önemli katkılar sağlayacaktır.

284

Page 15: TÜRK-İSLAM TURisamveri.org/pdfdrg/D209922/2010_YAPICIA.pdf"maniler", "bilmeceler" ve "ninniler" ile sınırlandırarak bunlara yansıyan İslaınl motifleri incelemek istiyoruz

TÜRK-İSLAM KÜLTÜR VE MEDENİYETİNDE TARSUS

Zamanımız ilerliyor. Şimdi de, Çukurova Üniversitesi İlalıiyat Fakültesinden Yrd. Doç. Dr.

Hayri Kaplan, "Ebu'l-Ferec et-Tarsusf'nin Tasavvufi Hayata Kat/ası" adıyla sunacağı tebliği ile bu

oturuınumuza bir başka açıdan önemli katkı sağlayacak bir hususa dikkat çekecek. Buyurun Hocam.

Size de başarılar diliyorum.

• - · o

285