Upload
others
View
1
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
BİLGİSAYAR VE ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ EĞİTİMİ ANABİLİM DALI
ORTAÖĞRETİMDE SERA GAZI ETKİSİ, ASİT YAĞMURLARI VE OZON
TABAKASI DELİNMESİ KONULARINDA ANİMASYONLA ÖĞRETİMİN
AKADEMİK BAŞARIYA ETKİSİ
Ayşegül GÖKHAN
YÜKSEK LİSANS TEZİ
ADANA / 2011
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
BİLGİSAYAR VE ÖĞRETİM TEKNOLOJİLERİ EĞİTİMİ ANABİLİM DALI
ORTAÖĞRETİMDE SERA GAZI ETKİSİ, ASİT YAĞMURLARI VE OZON
TABAKASI DELİNMESİ KONULARINDA ANİMASYONLA ÖĞRETİMİN
AKADEMİK BAŞARIYA ETKİSİ
Ayşegül GÖKHAN
Danışman: Yrd. Doç. Dr. Habibe ALDAĞ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
ADANA / 2011
Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğüne,
Bu çalışma, jürimiz tarafından Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi
Bölümü Anabilim Dalında YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir.
Başkan: Yrd. Doç. Dr. Habibe ALDAĞ
(Danışman)
Üye: Doç. Dr. Ahmet DOĞANAY
Üye: Yrd. Doç. Dr. M. Oğuz KUTLU
Yukarıdaki imzaların, adı geçen öğretim elemanlarına ait olduklarını onaylarım.
...../..../2011
Prof. Dr. Azmi YALÇIN
Enstitü Müdürü
Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil
ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri
Kanunu’ndaki hükümlere tabidir.
iii
ÖZET
ORTAÖĞRETİMDE SERA GAZI ETKİSİ, ASİT YAĞMURLARI VE OZON
TABAKASI DELİNMESİ KONULARINDA ANİMASYONLA ÖĞRETİMİN
AKADEMİK BAŞARIYA ETKİSİ
Ayşegül GÖKHAN
Yüksek Lisans Tezi, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Anabilim Dalı
Danışman: Yrd. Doç. Dr. Habibe ALDAĞ
Nisan 2011, 117 Sayfa
Araştırmanın genel amacı sera gazı etkisi, asit yağmurları ve ozon tabakası
delinmesi konularında; klasik öğretim tasarımı ilkeleri temelinde düzenlenen metin,
nedensel-mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan metin ve nedensel-mekaniksel
içerik düzenlemesine dayanan elle çizim animasyonla öğretimin öğrencilerin konuyla
ilgili akademik başarılarına etkisini ve öğretimde kullanılan araçlara ilişkin öğrenci
görüşlerini araştırmaktır.
Çalışma grubunu Seyhan Anadolu Lisesi 10. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır.
Birinci deney grubunda 25, ikinci deney grubunda 29 ve kontrol grubunda ise 27
öğrenci yer almıştır. Birinci deney grubundaki öğretim; nedensel-mekaniksel içerik
düzenlemesine dayanan elle çizim animasyonu kullanılarak gerçekleştirilirken, ikinci
deney grubunda öğretim; nedensel-mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan metin
kullanımıyla gerçekleştirilmiştir. Kontrol grubunda gerçekleştirilen öğretim ise klasik
öğretim tasarımı ilkeleri temelinde düzenlenen metin kullanılarak gerçekleştirilmiştir.
Veri toplama araçları olarak akademik başarı testi ve öğretim materyallerine ilişkin
öğrenci görüş anketi kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen veriler SPSS 17
programında ANOVA ve ANCOVA testleri ile analiz edilmiştir.
Çalışmanın sonunda nedensel-mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan elle
çizim animasyonunun kullanıldığı öğretimin, nedensel-mekaniksel içerik
düzenlemesine dayanan metinle ve klasik öğretim tasarımı ilkeleri temelinle düzenlenen
metinle öğretime kıyasla öğrencilerin akademik başarılarında daha etkili olurken,
nedensel-mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan metnin kullanıldığı öğretimin,
klasik öğretim tasarımı ilkeleri temelinde düzenlenen metne kıyasla öğrencilerin
iv
akademik başarılarında daha etkili olduğu belirlenmiştir. Birinci ve ikinci deney
gruplarındaki öğrencilerin kullanılan öğretim materyallerine ilişkin, kontrol grubu
öğrencilerine kıyasla daha fazla olumlu görüşlere sahip oldukları tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Sera gazı etkisi, asit yağmurları, ozon tabakası delinmesi, içerik
düzenlemesi, mekaniksel düşünme, nedensel düşünme, animasyon.
v
ABSTRACT
THE EFFECT OF ANIMATION ON ACADEMIC ACHIEVEMENT OF THE
GREENHOUSE GAS EFFECT, ACID RAIN AND DEPLETION OF OZONE
LAYER TOPICS IN SECONDORAY EDUCATION
Ayşegül GÖKHAN
Master Thesis, Computer and Instructional Technology Department
Supervisor: Assistant Prof. Dr. Habibe ALDAĞ
April 2011, 117 Pages
The main purpose of this study is to investigate the effect of content design
based on classical instructional principles and theories, content design based on causal-
mechanistic reasoning model and hand drawn animation development based on causal-
mechanistic reasoning model related to the greenhouse gases, acid rain and ozone
depletion issues. In addition students opinions about the textual-contents and
instructional software is investigated
The study group is consisting of tenth grade students attending to the Seyhan
Anadolu High school. There are 25 students in the first experimental group, 29 students
in the second experimental group and 27 students in the third control group. The first
experimental group learned the subject via animation designed based on causal-
mechanic reasoning model; the second experimental group learned the subject via text
designed based on causal-mechanic reasoning model and the third group learned the
subject via text designed based on classical instructional design principles. An
achievement test and a survey about the student opinion are used to gather data. Data is
analyzed using ANOVA and ANCOVA statistical techniques with SPSS 17 software.
The study result showed that there is a significant difference between
achievement score of cued, hand drawn animation and the other groups. Also a
significant difference is detected between achievement scores of causal-mechanic and
the achievement score of control group. More positive opinions belong to the students
in the animation group compared to the other groups.
Keywords: Greenhouse effect, acid rain, ozone depletion, content design, mechanic
thinking, causal thinking, animation.
vi
ÖNSÖZ
Bir milletin gelişmişlik düzeyinin en önemli göstergesi olarak nitelendirilen
eğitimin önemini; “Eğitimdir ki, bir milleti ya hür, müstakil, şanlı ve yüksek bir cemiyet
halinde yaşatır, ya da bir milleti esaret ve sefalete terk eder” sözüyle vurgulamaktadır
değerli Atamız. Bir eğitim emekçisi olarak mesleğe başladığım ilk günden itibaren, ulu
önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “Cumhuriyet sizden; fikri hür, vicdanı hür, irfanı
hür nesiller ister” sözüyle öğretmenlere çizdiği yolu ilke edindim. Bu değerli bayrağı
devraldığım, ilköğretimden üniversiteye değin üzerimde bugüne kadar emeği olan tüm
değerli öğretmenlerime şükranlarımı sunarım.
Yüksek lisans eğitimim süresince desteğini benden esirgemeyen, yüksek lisans
tezimle ilgili çalışmalarımda danışmanlığı üstlenen değerli hocam Yrd. Doç. Dr. Habibe
ALDAĞ’ a bana her konuda destek olduğu ve değerli bilgileriyle çalışmama yön
verdiği için teşekkür ederim.
Çalışmanın daha nitelikli olabilmesi için tecrübelerinden ve bilimsel
önerilerinden yararlandığım değerli hocalarım ve jüri üyeleri Yrd. Doç. Dr. Oğuz
KUTLU ve Doç. Dr. Ahmet DOĞANAY’a teşekkürlerimi sunarım. Araştırmanın bazı
verilerinin istatistik çalışmalarında yardımlarını esirgemeyen değerli hocam Dr. Emre
SEZGİN’e teşekkür ederim.
Çalışmaya uzman görüşleriyle katkıda bulunan Prof. Dr. Mesut BAŞIBÜYÜK,
Prof. Dr. Şener BÜYÜKÖZTÜRK, Doç. Dr. Ozan ŞENKAL ve Yrd. Doç. Dr. Hasan
Güner BERKANT hocama teşekkür ederim.
Çalışmanın animasyon hazırlama bölümünde yardımlarını aldığım arkadaşlarım;
Oğuzhan TÜMKAYA, Uğur SEVİN, Mevhibe BÜYÜKTOPÇU, Mehmet Can
AVAROĞLU, Samet ÖLMEZ ve Ziya PARILTI’ya teşekkür ederim.
Çalışmanın uygulama aşamasında okulda uygun şartları sağlama konusunda
desteğini esirgemeyen değerli okul müdürüm Mustafa AKSOY’a teşekkür ederim.
Yaşamım boyunca hedeflerime doğru ilerleyen bu zorlu yolda; bilgi, birikim ve
desteğini benden esirgemeyen değerli ağabeyim Ferit Mustafa GÖKHAN’a teşekkür
ederim. Benim annem olduğu için kendimi her daim şanslı hissettiğim anneciğime tüm
emekleri adına şükranlarımı sunarım. Bu tez çalışmasını kendisine ithaf ettiğim, hayatta
olmasa da beni uzaklarda bir yerlerde gördüğüne ve hissettiğine inandığım babama çok
teşekkür ederim.
vii
Tez çalışması TÜBİTAK 2228-Son Sınıf Lisans Öğrencileri İçin Yurtiçi
Lisansüstü Burs Programı tarafından desteklenmiştir. Bu nedenle TÜBİTAK’a
teşekkürlerimi sunarım.
Ayşegül GÖKHAN
Nisan, 2011
viii
İÇİNDEKİLER
Sayfa
ÖZET ..…………………………………………………………………………………iii
ABSTRACT……………………………………………………………….……………v
ÖNSÖZ…………………………………………………………………………....…....vi
TABLOLAR LİSTESİ……………………………………………………..................xii
ŞEKİLLER LİSTESİ…...………………….………………………………...………xiii
EKLER LİSTESİ….…………………………….……………………………………xiv
BÖLÜM 1
GİRİŞ
1.1. Problem ……………………………………………………………………………..2
1.2. Araştırmanın Amacı..……………………………………………………………….5
1.2.1. Denenceler………………………………………………….….……………..6
1.3. Araştırmanın Önemi………………………………………………………………...6
1.4. Sayıltılar………………………………………………………………...…………...7
1.5. Sınırlılıklar………………………………………………………………...…….......7
1.6. Tanımlar……………………………………………………………...………….......7
BÖLÜM II
KURAMSAL AÇIKLAMALAR VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR
2.1. Kuramsal Açıklamalar ………………………………………………...…………....9
2.1.1. İçerik Düzenleme..……………………………………………….................9
2.1.2. Çoklu Ortam…………………………………………………….................10
2.1.2.1. Çoklu Ortam İlkesi (Multimedia Principle)…………..…………..11
2.1.2.2. Kanal İlkesi (Modality Principle)…………………………...…....12
2.1.2.3. Aşırılık İlkesi (Redundancy Principle) ……………......................12
2.1.2.4. Özlülük/Tutarlılık İlkesi (Coherence Principle)………….……....12
2.1.2.5. Birliktelik İlkesi (Contiguity Principle)…………..…………........13
2.1.2.6. Bölümlere Ayırma İlkesi (The Segmentation Principle)………....13
2.1.2.7. Sinyal İlkesi (The Signaling Principle)……………..…….............14
ix
2.1.3. Bilişsel Yük Kuramı (Cognitive Load Theory)...........................................14
2.1.4. Mekanizma……………………………………...…………………………15
2.1.4.1. Mekanistik Düşünme……………..………………………………17
2.1.5. Nedensel Düşünme…………………………..……………………………18
2.1.6. Görseller………………………………………..………………………….19
2.1.6.1. Statik Görsellerin Sınıflandırılmaları…………….………………19
2.1.6.2. Dinamik Görseller………………..………………………………22
2.2. İlgili Araştırmalar……………………………………………...…………………..25
2.2.1. İçerik ile İlgili Araştırmalar…………………….…………………………25
2.2.2. Nedensel- Mekaniksel Akıl Yürütme İle İlgili Araştırmalar ……….……26
2.2.3. Çok Ortamlı Öğrenmede Bilişsel Kuram İle İlgili Araştırmalar……….…27
BÖLÜM III
YÖNTEM
3.1. Araştırmanın Modeli ………………………………………………...……….……30
3.2. Çalışma Grubu ………………………………………………………….…………31
3.2.1. Deney ve Kontrol Gruplarında Yer Alan Öğrencilerin Cinsiyetlerine Göre
Dağılımı……………………………………………………..………………31
3.2.2. Deney ve Kontrol Gruplarının Yaş Ortalamasına İlişkin Sonuçlar……..….32
3.2.3. Deney ve Kontrol Gruplarının Akademik Başarı Öntest Toplam Puanlarına
İlişkin Sonuçlar…………………………..………………………………….33
3.3. Konu Alanı ve Ünite ………………………………………………………..…….34
3.4. D1, D2 ve Kontrol Gruplarında Kullanılan Öğretim Materyalleri ……………….34
3.4.1. Kontrol Grubunda Kullanılan Öğretim Materyali …………………………35
3.4.2. D2 Grubunda Kullanılan Öğretim Materyali…………………….…..……..36
3.4.3. D1 Grubunda Kullanılan Öğretim Materyali ………………..……….…….37
3.5. Veri Toplama Araçları …………………………………….……………….……..39
3.5.1. Akademik Başarı Testi …………………………………………..…..……..39
3.5.2. Öğretim Materyaline İlişkin Öğrenci Görüş Anketi …………….….………42
3.6. Verilerin Toplanması ve Analizi ………………………………………….………42
3.6. 1. Verilerin Toplanması ………………………………………………………42
3.6. 2. D1, D2 ve Kontrol Gruplarındaki Öğretme-Öğrenme Süreçler …...………43
3.6.2.1. Kontrol Grubundaki Öğretme-Öğrenme Süreci ………….………49
x
3.6.2.2. D2 Grubundaki Öğretme-Öğrenme Süreci ……………….………50
3.6.2.3. D1 Grubundaki Öğretme-Öğrenme Süreci ……….………………51
3.6.3 Verilerin Analizi……………………….…………………………………….52
BÖLÜM IV
BULGULAR
4.1. Deney ve Kontrol Gruplarının Akademik Başarı Son Test Toplam Puanlarına
İlişkin Bulgular……...……………………………………………………………..53
4.2. Deney ve Kontrol Gruplarının Öğretim Materyaline İlişkin Görüş Anketi Bulguları
…………………………………………………………………………….……….55
BÖLÜM V
TARTIŞMA VE YORUM
5.1. D1, D2 ve Kontrol Gruplarının Akademik Başarı Sontest Toplam Puanlarına İlişkin
Bulgularla İlgili Tartışma …………………………………………………………69
5.2. D1, D2 ve Kontrol Gruplarının Öğretim Materyalleri Görüş Anketi Bulguları İle
İlgili Tartışma……………………………………………………...………………71
BÖLÜM VI
SONUÇ VE ÖNERİLER
6.1. Sonuçlar………………………………………………………………...………….73
6.1.1. D1, D2 ve Kontrol Gruplarının Akademik Başarı Sontest Toplam Puanlarına
İlişkin Bulgularla İlgili Sonuçlar………………………….…………………73
6.1.2. D1, D2 ve Kontrol Gruplarının Öğretim Materyaline İlişkin Görüşleriyle
İlgili Sonuçlar…………………………………………………..…………....74
6.2.Öneriler……………………………………………………………………..………74
6.2.1.Uygulamaya Yönelik Öneriler………………………………………………74
6.2.2.Yapılacak Araştırmalara Yönelik Öneriler……………………….………….75
KAYNAKÇA…………………………………………………………………………76
EKLER………………………………………………………………………….…….80
ÖZGEÇMİŞ…………………………………………………………………………116
xii
TABLOLAR LİSTESİ
Sayfa
Tablo 3.2.1.1. Üç Şubede Bulunan D1, D2 ve Kontrol Gruplarında Yer Alan
Öğrencilerin Cinsiyetlerine Göre Dağılımı ………………………….…32
Tablo 3.2.2.1. D1, D2 ve Kontrol Gruplarının Yaş Ortalamasına İlişkin Sonuçlar…....32
Tablo 3.2.3.1. Akademik Başarı Öntest Ortalama Puanlarına İlişkin Betimsel
Değerler……………………...………………………………………….33
Tablo 3.2.3.2. Akademik Başarı Öntest Ortalama Puanlarına Göre Gruplara İlişkin
ANOVA Sonuçları………..…………………………………………….33
Tablo 3.5.1.1. Akademik Başarı Testi Madde Analizi Sonuçları………..…………….40
Tablo 3.5.1.2 Akademik Başarı Testi Pilot Çalışma Analiz Sonuçları……...…………40
Tablo 3.6.2.1. D1 Grubunun Ön Anket Sonuçlarına İlişkin Frekans ve Aritmetik
Ortalama Değerleri…………………………………………………….. 44
Tablo 3.6.2.2. D2 Grubunun Ön Anket Sonuçlarına İlişkin Frekans ve Aritmetik
Ortalama Değerleri …………………………………......………………46
Tablo 3.6.2.3. Kontrol Grubunun Ön Anket Sonuçlarına İlişkin Frekans ve Aritmetik
Ortalama Değerleri……………………………………………….…......48
Tablo 4.1.1. Akademik Başarı Sontest ve Düzeltilmiş Sontest Aritmetik
Ortalamalarının Gruplara Göre Betimsel İstatistikleri…….……...…….. 53
Tablo 4.1.2 Akademik Başarı Öntest Ortalama Puanlarına Göre Düzeltilmiş Sontest
Ortalama Puanlarının Gruplara Göre ANCOVA Sonuçları…….………..54
Tablo 4.2.1. D1 Grubunun Öğretim Materyaline İlişkin Görüş Anketi Sonuçları Frekans
ve Aritmetik Ortalama Değerleri……………………………….………...56
Tablo 4.2.2. D2 Grubunun Öğretim Materyaline İlişkin Görüş Anketi Sonuçları Frekans
ve Aritmetik Ortalama Değerleri…………………….…………………...61
Tablo 4.2.3. Kontrol Grubunun Öğretim Materyaline İlişkin Görüş Anketi Sonuçları
Frekans ve Aritmetik Ortalama Değerleri…………….………………….65
xiii
ŞEKİLLER LİSTESİ
Sayfa
Şekil 2.1.4.1. Mekanik Düşünme Kodlama Şeması……….……………………...……18
Şekil 3.1.1. Araştırma Deseni……………………….………………………………….30
xiv
EKLER LİSTESİ
EK-1. Klasik Öğretim Tasarımı İlkeleri Temelinde Düzenlenen Metin……………….80
EK-2. Nedensel-Mekaniksel İçerik Düzenlemesine Dayanan Metin………………….83
EK-3. Nedensel-Mekaniksel İçerik Düzenlemesine Dayanan Elle Çizim Animasyonu
Ekran Görüntüleri……………………………………………………………....90
EK-4. Elle Çizim Animasyonu Sinyalleme Örneği Ekran Görüntüleri……………….94
EK-5. Akademik Başarı Testi………………………………………………………….95
EK-6. Öğretim Materyaline İlişkin Öğrenci Anketleri……………………………….106
EK-7. Uzman Formları………………………………………………………………..110
BÖLÜM 1
GİRİŞ
Decartes, genel geçer fikirler dışında her şeyden şüphe edilmesi gerektiğine
inanmıştır. Şüphe etmek düşünmektir. Düşünmemiz ise var olduğumuzun bir kanıtıdır.
Böylece Decartes, “Düşünüyorum öyleyse varım” diyerek kendi varlığının bilgisine aklı
ile ulaşmıştır (tr.wikipedia.org). Yıldırım (1996)’a göre düşünme; hangi konuda ve
düzeyde olursa olsun, bir sorun ya da problem çözme etkinliğidir ve düşünme süreci iki
temel aşamadan oluşmaktadır. Bu aşamalar;
1. Sorunu açıklayıcı ya da giderici çözümü bulma veya oluşturma
2. Bulunan ya da oluşturulan çözümün doğruluğunu yoklamadır.
Birinci aşamada “buluş, icat, yaratma”, ikinci aşamada ise “doğrulama,
kanıtlama, ispat” yer almaktadır.
Düşünme süreci ve sonucunu açıklayan Doğanay’a (2007) göre; insanlar bir
sorunu çözmek, belirli amaçları gerçekleştirmek, bilgi ve olayları anlamlandırmak ve
karşılaştığı kişileri daha iyi tanımak gibi nedenlerden dolayı çevresinden duyu organları
aracılığıyla bilgileri toplar ve onları beyine gönderir. Beyine gelen bu uyarıcılardan
anlam çıkarabilmek için bunları bellekte tutmak ve daha önceki bilgi ve deneyimlerle
ilişkilendirmek gerekir. Bu işlemlerin yapılabilmesi için algılama, kavram oluşturma,
dil ve sembolleştirme gibi temel bilişsel süreçlerin kazanılmış olması gerekir. Daha
sonra birey bu bilgileri analiz, sentez, değerlendirme, karşılaştırma, çıkarım gibi bilişsel
becerileri kullanarak işler. Bu bilgi işlemenin sonunda yeni düşünceler, sorunlara
çözümler, bilişsel ürünler üretilmiş olur. Böylece zihin dışarıdan gelen uyarıcıları belli
bir amaç doğrultusunda işlemden geçirerek yeni bir bilgi ya da düşünce üretmiş olur.
Doğanay’a göre (2002) nedensel düşünme, düşünme sürecinde kullanılan ya da
tercih edilen yollardan biridir ve her ne kadar nedensellik üzerine yapılandırıldığı
izlenimini verse de, aslında düşünme temellidir. Bu nedenle, neden-sonuç ilişkilerini
dikkate alan birey, nedensel düşünen birey olmaktan önce düşünen bir bireydir. Çünkü
nedensel düşünen bireyde olduğu gibi, düşünen birey de problematik durumlardan
hoşlanan, akılcılığa değer veren, düşünmenin etkili olabileceğine inanan, olasılıkları
geniş biçimde analiz eden bireydir. Öyleyse düşünebilen bireyi öğrenme yetisine sahip
2
ve öğrendiklerini çevresindeki sorunlara çözüm getirmek için kullanabilen birey olarak
genelleyebiliriz. Bu genelleme eğitim programlarımızın öğrencileri çevresel sorunlardan
haberdar etme ve onları bu sorunları çözebilecek bilgi ve becerilerle donatması
sorumluluğunu yüklemektedir. Gerek sorunun ne olduğunun anlaşılması gerekse çözüm
yollarının üretilip, test edilmesinde neden-sonuç ilişkilerinin doğru tespiti önemli bir yer
tutmaktadır. Çözülmeyi bekleyen en önemli sorunlardan biri de çevresel sorunlardır.
1.1. Problem
Yeryüzü tüm canlı yaşamını olumlu bir şekilde destekleyecek denge unsurlarına
sahiptir. Doğal denge içerisinde çalışan mekanizmalar sayesinde canlıların sağlıklı
gelişimlerine uygun ortam şartları sağlanmaktadır. Doğanın dengesini bozan şartlar, 19.
yüzyılda sanayi devrimiyle birlikte çevre kirliliği konusunda en önemli artışlar
göstermeye başlamıştır. İnsanoğlu; varoluştan bu yana süregelen doğal dengenin
işlevini bozarak, kendi yaşam şartları için her geçen gün artarak devam eden olumsuz
koşullar oluşturmaya devam etmektedir.
Son yıllarda insanoğlunun karşı karşıya kaldığı en önemli sonuçlardan biri olan
küresel ısınma; çevresel sorunların sonuçlarının bölgesel olmaktan öte tüm insanlığı
ilgilendiren bir durum olduğunun en çarpıcı göstergesi olmuştur. Çevreye verilen
zararın boyutlarının bu denli büyük olması, sorunların çözümünde her bireyin kendi
sorumluluğunu yerine getirmesi anlamında çevre eğitiminin önemini bir kez daha ön
plana çıkarmıştır.
Küresel ısınma insan faktörlü etkilerle atmosfere sera gazı salımı artışının bir
sonucudur. Çevre eğitimi boyutunda; sera gazı etkisi konusunda bilgi eksiklerinin
olması bir yana birçok eğitim araştırmasında öğrencilerin, gerek neden-sonuç
ilişkilendirmelerinde gerekse diğer sorunlar ile olan ilişkilendirmelerde hatalı
ilişkilendirmelerinin bulunduğu tespit edilmiştir. Araştırmalar öğrencilerin; sera gazı
etkisi, asit yağmurları ve ozon tabakası delinmesi konusunda yanlış ilişkilendirmeleri
nedeniyle kavrayış yanılgılarına sahip olduklarını göstermektedir (Bozkurt ve Cansüngü
(2002), Darçın, Bozkurt, Hamalosmanoğlu ve Köse; 2006, Darçın’ın; 2009, Kahraman,
Yalçın, Özkan ve Aggul; 2008, Arsal’ın; 2010). Bu yanılgıların kaynağı farklı nedenlere
dayanmaktadır ve farklı çözümleri gerektirmektedir. Örneğin konuyla ilgili yanlış
gazete ve televizyon haberleri gibi eğitimcilerin doğrudan kontrol altına alamayacakları
durumlar buna örnektir. Bir diğer olası kaynakta konunun yüzeysel neden-sonuç
3
ilişkilerine yer veren içerikle öğretimi veya derin neden-sonuç ilişkilerinin kurulmasına
teşvik edici olmayan bir tasarımla öğretilmesi olabilir.
Öğretim programı kapsamında; sera gazı etkisi, asit yağmurları ve ozon tabakası
delinmesi konularında öğrencilerin neden-sonuç ilişkilerini doğru bir şekilde
kurabilmeleri için nedensel düşünmeye gerekli önemin verilmemesi sorunu ortaya
çıkmaktadır. Zohar ve Tamir (1991), düşünme ve akıl yürütmenin eğitimin en önemli
amacı olduğunu ve nedensel düşünmenin de, akıl yürütmenin önemli bir bileşeni
olduğunu belirtmişlerdir. Bu bağlamda eğitimin bu amacına ulaşmada izlenebilecek
yollardan biri fen eğitimi olduğunu ve fen eğitiminde nedensel düşünme, nedenselliğin
bilimsel araştırmadaki öneminden dolayı çok önemli bir yere sahip olduğunu belirterek
fen eğitiminde nedensel düşünmenin önemine dikkat çekmişlerdir (Akt: Berkant; 2007).
Ancak mekanizmanın yapısını ve özelliklerinin farkında olanların anlamlı, derin
ve bütünsel açıklamalar ile öğrenilen fenomeni açıklayabildikleri tespit edilmiştir.
Mekanizmanın yapı ve özelliklerinin farkında olmayan gruptaki öğrenenlerin
açıklamalarının ise önceki gruba oranla yüzeysel kaldığı tespit edilmiştir. Bu durum
ikinci gruptaki öğrencilerin kurdukları model sayısının veya karmaşıklığını olumsuz
yönde etkilemekle kalmayıp öğrenilmekte olan fenomene dair yapılan bilimsel
soruşturma sürecini de olumsuz etkilediği görülmüştür (Kaplan ve Black, 2003). Benzer
bir durum Hung ve Jonassen’ın (2006) yaptığı fizik problemlerinin çözümü
çalışmasında da saptanmıştır. Brewer ve diğerleri (1998) bilim adamları gibi
öğrencilerin yaptıkları mekaniksel açıklamaların da, gözlenen fenomendeki düzenli
örüntülerin ötesine giden nedensel modeller oldukları görüşündedirler. Bu durumda
nesneler ve oluşlar arasındaki ilişkilerin sayısal, zamansal veya konumsal yakınlıklarına
dayanarak anlaşılması veya açıklanmasında sınırlılıklar ile karşılaşılması mümkündür.
Bu sınırlılıkların aşılmasında mekanizma temelinden yararlanmak fenomenle ilgili
problemlerin çözümünde destekleyici bir unsur olacaktır.
Koslowski (1996) bilimsel akıl yürütmeyi nedenin sonucu getirdiği süreci
tanımlayan bir mekanizma olarak tanımlamıştır. Carey’e göre (1995) nedensel akıl
yürütme, bir olay veya nedenin diğer olay veya sonucu nasıl getirdiğini açıklayan alana
özel mekanizmalar denir. Bu tanımlamalar bilimsel akıl yürütme ile mekanistik akıl
yürütmeyi birbiri ile yakından ilişkili olaylar olarak tanımlamaktadırlar. Hammer (1995)
bilimsel soruşturma için mekanistik akıl yürütmeyi üretici bir yol olarak görmektedir.
Çünkü mekanistik akıl yürütme nedensel bağlantılara ilişkin sezgileri harekete
geçirerek, incelenen nesnelerin dinamik hareketlerini ve nesneler arasındaki bağlantıları
4
keşfetmeye yönlendirmektedir. Schauble (1996) benzer bir görüşle nedensel mekanizma
kavramını, yapılar veya süreçler olarak tanımlanabilecek olan gözlenen fenomendeki
neden ve sonuç ilişkilerini açıklayan açıklayıcı modeller olarak betimlemiştir.
Chinn an Malhotra (2002) bilimsel incelemeler sonucu oluşturulan kuramsal
mekanizmaların, doğrudan gözlenmeyen entitilerden ve nedensel, karşılaştırmalı,
benzetimsel ve bütünleştirici bağlardan oluştukları görüşündedir. Chinnn ve Brown
(2000) öğrencilerin açıklamalarında da benzer olarak, makro ve mikro düzeyler
arasındaki bağlantıyı sağlayan pek çok mini-kuramın veya modelin varlığından söz
etmektedirler. Bu modeller entitileri tanımlama çabasında olan öğrencilerin, bunlar
arasındaki ilişkileri fark etmesiyle kuramsal mekaniksel modellere dönüşürler.
Mekaniksel açıklamalar birbirine yakın zaman veya mekan içerisinde oluşan ancak
aralarında doğrudan nedensellik ilişkisi olmayan durum veya olayların fark edilmesini
kolaylaştırır.
Ahn, Kalish, Medlin ve Gelman (1995) nedensel ilişkilerin farkedilmesi veya
yakın olayların ayırt edilmesinin bu olayları üreten entitilerin tanınması durumunda
daha kolay olduğu görüşündedir. Dolayısıyla yan yana varolan ama ilişkisiz durumlar
ile birlikte var olan ve nedensellik ilişkisi taşıyan durumların karıştırılması sorunu
kısmen de olsa çözülebilir. Öğrencilerin sera etkisi, asit yağmurları, ozon tabakasının
delinmesi durumlarını karıştırmalarının bir nedeni de bu konulardaki kavram
yanılgılarının bir kısmı da birbiriyle yakın ancak ilişkisiz olaylar ile birbiriyle
nedensellik ilişkisi taşıyan olayların ayırt edilememesi olduğu tespit edilmiştir. Örneğin;
bazı öğrencilerin “yağmurlardaki asit miktarının artması sera etkisini arttıracaktır”
şeklinde genelleme yanılgıları bulunmaktadır (Bozkurt ve Cansüngü; 2002). Yine
benzer bir genelleme yanılgısı da “Ozon tabakasındaki incelme sera etkisini
arttıracaktır” ifadesidir (Darçın vd.; 2006). Bu durumda Ahn vd. (1995) önerisi
çerçevesinde mekaniksel-nedensel akıl yürütme ve yapıları temelinde oluşturulacak
içerik analizi, düzenlemesi veya öğretim tasarımı ile öğrencilerin birbirine yakın ancak
ilişkisiz olaylar ile birbirine yakın ve ilişkili olayları ayırt etmesine yardımcı olunabilir.
Diğer yandan son yıllarda bilgisayar teknolojilerinde gelişmeler ile dinamik
görseller sınıflamasında yer alan animasyonların öğretim tasarımcıları tarafından
kullanılması giderek yaygınlaşırken, araştırmalar animasyonların statik resimlere
kıyasla öğrenmeyi nasıl etkilediğine ilişkin karmaşık sonuçlar vermektedir. Anglin,
Towers ve Levie (1996) 45 ayrı dinamik görseli içeren araştırmalarının sonuçlarında
dinamik görsellerin öğrenmedeki başarısına ilişkin net bir sonuca ulaşamamışlardır.
5
Kimi çalışmalarda dinamik görsellerin öğrenmede başarılı olduğu bulunurken, kimi
çalışmalarda ise dinamik görseller öğrenmede etkili olamamıştır. Ancak dikkati çeken
en önemli nokta dinamik görsellerle öğrenmenin başarılı olduğu çalışmalar; dinamik
görsellerin özelliklerinin, öğrenci özelliklerinin, içerik niteliklerinin, öğrenme görevi ve
araç özelliklerinin kuramsal gerekçelerle uyumlu olarak seçilip düzenlenen
araştırmalardır. Bilişsel öğrenme ve bilişsel yük kuramları belleğimizin nasıl çalıştığı
veya sınırlılıkları konusunda bize bir fikir verse de farklı özelliklere sahip araçların
öğretimde nasıl daha etkili öğrenmeyi sağlayabileceği konusunda açık kurallar sunan bir
kılavuz niteliğini taşımamaktadır. İçerik düzenlemelerine ilişkin yapılan araştırmalar
mikro veya makro düzenlemelerin belli koşullar altında etkili olduğuna dair ipuçları
vermektedir. Ancak hangi değişkenlerin hangi koşullarda içerik, araç, öğrenme görevi
ve bellek dengesini etkili öğrenme adına sağlayabileceğinin araştırılması gerekmektedir.
Problem cümlesi: Metinsel, mekaniksel-nedensel düşünme temelli metinsel ve
mekaniksel-nedensel düşünme temelli el çizimi animasyon gruplarının sera gazı etkisi,
asit yağmurları ve ozon tabakası delinmesi konularında ortaöğretim 10. sınıf
öğrencilerinin öntest akademik başarı puanları kontrol altına alındığında sontest
akademik başarı puanlarına ve konuyu öğrenmede kullandıkları araçlara ilişkin
görüşlerine etkisi nedir?
1.2. Araştırmanın Amacı
Araştırmanın genel amacı sera gazı etkisi, asit yağmurları ve ozon tabakası
delinmesi konularında; klasik öğretim tasarımı ilkeleri temelinde düzenlenen metin,
nedensel-mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan metin ve nedensel-mekaniksel
içerik düzenlemesine dayanan elle çizim animasyonla öğretimin öğrencilerin konuyla
ilgili akademik başarılarına etkisini ve öğretimde kullanılan araçlara ilişkin öğrenci
görüşlerini araştırmaktır.
Araştırmanın alt amaçlarından biri; sürece ilişkin genellemelerin ve neden
sonuç ilişkilerinin yoğun olduğu sera gazı etkisi, asit yağmurları ve ozon tabakası
delinmesi konularının, içerik yapısına uygun olan nedensel-mekaniksel kuramsal
temelinde hazırlanan içerik düzenlemesinin öğretimde başarılı olup olmayacağını tespit
etmektir. Bir diğer alt amaç ise entitiler arasında doğal dinamik ilişkilerin bozulması ile
ilgili olan süreçler olarak tanımlanabilecek olan sera gazı etkisi, asit yağmurları ve ozon
tabakası delinmesi konularının, dinamik ilişkilerin görsel olarak gösterilmesine ve
6
neden sonuç ilişkilerinin izlenmesine olanak veren elle çizim animasyonunun konuların
öğretiminde etkili öğretimini sağlayıp sağlamayacağını tespit etmektir.
1.2.1. Denenceler
D1: Nedensel-Mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan elle çizim animasyonunun
kullanıldığı grup
D2: Nedensel-Mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan metnin kullanıldığı grup
Kontrol: Klasik öğretim tasarımı ilkeleri temelinde düzenlenen metin
1) D1, D2 ve Kontrol gruplarının akademik başarı öntest toplam puanları kontrol
altına alındığında, akademik başarı sontest toplam puanlarının ortalamaları
arasında D1 ve D2 grupları lehine anlamlı bir fark vardır.
2) D1, D2 ve kontrol gruplarının materyale ilişkin görüşleri dikkate alındığında,
frekans dağılımları ve toplam puanlarının ortalamaları arasında D1 ve D2
grupları lehine anlamlı bir fark vardır.
1.3. Araştırmanın Önemi
Sera gazı etkisi, asit yağmurları ve ozon tabakası delinmesi konularının
ortaöğretim programında farklı sınıf düzeylerinde dağınık bir şekilde öğretilmeye
çalışılmaktadır. Oysaki üç konunun neden-sonuç ilişkilendirmeleri kapsamında kavram
yanılgıları oluştuğu tespitinin yapıldığı birçok araştırma bulunmasına rağmen konuların
öğretiminde bütünsel bir yaklaşımın olduğu bir öğretim tasarımlanması yapılmamıştır.
Bu araştırma içeriği tasarımlarken konulara bütünsel bir yaklaşım sergilediği için önem
arz etmektedir. Diğer yandan Merill, Gagne, Reigluth, ve Keller’ın öğretim tasarımı
modelleri temelinde hazırlanan içerik düzenlemelerine nadiren rastlanmaktadır. Bu
kuramlardaki tasarım ilkelerini akıl yürütme ve düşünme ile birleştiren içerik
düzenlemelerine genellikle araştırmalarda rastlanmaktadır. Görsel tasarım ilkeleri
temelinde hazırlanan yazılımların çoğunda ise akıl yürütme ve düşünme değişkenleri
göz ardı edilmektedir. Dinamik gösterimlerde yapılan sinyalleme çalışmaları ise
genellikle mesaj tasarımı düzeyinde yoğunlaşmaktadır. Bu çalışma konu ile ilgili
içeriğin niteliği ve içeriğin öğrenenler için nasıl olduğunun program ve kavrayış
yanılgıları göz önüne alınarak tanımlanması açısından; aynı zamanda uygun kuramsal
temel ve araç seçiminin yapılmaya çalışılması açısından; dinamik gösterimlerde
7
sinyallemelerin yazılıma yaygın kullanımı açısından önemli bir çaba olarak
düşünülebilir. Bu noktalara dikkat edilerek hazırlanan bir içerik düzenlemesi ve
yazılımın öğrenmeyi olumlu etkileyip etkilemediğinin tespiti, ayrıca dinamik görsel-
uzamsal yazılımların geliştirilmesinde uygun görsel-kuramsal ilkelerin seçiminin
öneminin ortaya konması açısından bu araştırma önemli olarak düşünülebilir.
1.4. Sayıltılar
Araştırma kapsamında bulunan öğrenciler üzerinde, deney koşulları dışındaki
etkilerin aynı olduğu ve önemli özel bir etkilenmenin olmadığı varsayılmıştır.
1.5. Sınırlılıklar
Araştırma;
1. 10. Sınıflardan üç grup ile,
2. Toplam dört ders saati ile (4 saat D1 grubu, 4 saat D2 grubu, 4 saat kontrol
grubu),
3. Akademik başarı testi, Materyale ilişkin öğrenci görüş anketi ile sınırlıdır.
1.6. Tanımlar
Sera Gazı Etkisi: Atmosferdeki gazların kısa dalgalı güneş ışınlarına karşı çok
geçirgen, yeryüzünden verilen uzun dalgalı ışınlara karşı ise, biriken sera gazları
nedeniyle daha az geçirgen olması sonucunda, yere yakın kısımların beklenenden daha
fazla ısınması olayına atmosferin sera etkisi denmektedir (Öztürk, 2002).
Asit Yağmurları: Doğal ve antropojenik kaynaklardan gelen kükürt dioksit ve
azot oksit gazlarının bulutlardaki su damlacıkları içerisinde çözünerek yeryüzüne yağış
halinde düşmesine asit yağmuru denir (Özler ve Akdağ, 2011).
Ozon Tabakası Delinmesi: Atmosferde bulunan ozon tabakasında klor
elementinin ozon moleküllerini parçalaması nedeniyle; ozon yoğunluğunun mor ötesi
ışınlarını tutma görevini yapamayacak kadar azalması, "ozon tabakasının delinmesi"
olarak adlandırılmaktadır (Manisa İl Çevre Durum Raporu, 2010) .
Nedensel Düşünme: Nedensel düşünme, neden ve sonuç arasında ilişki
kurabilmeyi içeren düşünme sürecinde kullanılan yollardan biridir (Doğanay, 2002).
8
Mekaniksel Düşünme: Mekaniksel düşünme, mekanizmaların; doğrudan
gözlenemeyen entiti özellikleri ile nedensel, karşılaştırmalı, benzetimsel ve
bütünleştirici bağlardan oluşan ilişkileri süreç temelli inceleyen bir düşünme biçimidir
(Chinn ve Malhotra, 2002).
Sinyalleme: Sinyalleme, öğretimsel içerik değiştirilmeden veya yeni bilgi
eklenmeden aydınlatma, kelimenin koyulaştırılması, fontunun değiştirilmesi gibi görsel-
uzamsal öğelerin, öğrenenin dikkatini görsel öğelerde önemli kısma yönlendirmek için
kullanılmasıdır(Lorch, 1989; Mautone ve Mayer, 2001) .
9
BÖLÜM II
KURAMSAL AÇIKLAMALAR VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR
2.1. Kuramsal Açıklamalar
2.1.2.İçerik Düzenleme
Öğretim içinde birçok bileşeni barındıran bir süreçtir. Öğretim sürecinin temel
bileşenlerinden biri de içeriktir. İçerik düzenleme, öğretilmek istenilen bilginin sunuluş
biçimi, seçimi ile ilgili düzenlemeleri içerir. İçerik aynı olsa bile içeriğin sunuluş biçimi,
düzenlenmesi öğretmenlerin bilgi ve deneyimlerine göre farklılıklar gösterebilir.
İçerik düzenlemedeki bu farklılıklar öğrenme çıktılarına da etki etmektedir.
Öğretim amaçlarını kazandıracak olan içeriğin seçilmesi ve sıralanmasında pek çok
etkenin aynı anda göz önünde bulundurulması, birbiriyle uygunluğunun sağlanması
zorunludur (Coşkun, 1999; 2007).
Bilginin öğrenilme biçimi kadar, bilginin aktarılma biçimi de öğretme -öğrenme
sürecinde önemli rol oynamaktadır. Öğretmenler, öğretme-öğrenme sürecini öğrenci
açısından etkili, verimli, ilgi çekici hale getirmeleri için öğretim kuramlarını ve onun
içerisinde yer alan yöntem değişkenlerini dikkate almalı, içeriği en uygun şekilde
düzenleyerek öğrenciye sunmalıdır (Kılıç,2007).
İçerik düzenlenmesinde temel ilkeler arasında somuttan soyuta, basitten
karmaşığa, kolaydan zora, bütünden parçaya ya da parçadan bütüne, günümüzden
geçmişe, olaylardan kavram ve genellemelere, yakın çevreden uzağa doğru yapılan bir
sıralama vardır. Bu ilkeler her ders için geçerli olabilir. Ayrıca, içerik, çağdaş, bilimsel,
sanatsal ve felsefi bilgiye ters düşmemelidir. Bunun yanı sıra içerik, konunun özelliğine
göre aşamalı ve birbirinin önkoşulu olacak şekilde sıralanmalı, içerik hedeflerle tutarlı
ve öğrenciler için anlamlı olmalıdır (Demirel, 2003).
İçerik düzenlemeye etki eden bir çok etken vardır ve içerik düzenlemeyle ilgili
pek çok yaklaşımdan söz edilebilir. Gagne’ nin Ön Koşul yöntemi bu yaklaşımlardan
biridir. Gagne’ ye göre (1977) öğrenme hiyerarşik bir sıralama takip eden, birikimli bir
süreçtir. Öğretimde ön koşul öğrenmelere dikkat edilmeli ve öğrenme ürünleri
hiyerarşik biçimde düzenlenmeli ve sunulmalıdır. Gagne’ nin (1977) yaklaşımında
öğretimin planlanmasında öğrenme sürecinin sonunda ulaşılması beklenen hedeflerden
başlanarak geriye doğru gidilir. Zihinsel beceriler, basitten karmaşığa doğru bir
10
hiyerarşi içinde oluşurlar. Öğrenme hiyerarşileri ve bunlar arasındaki ilişkiler yeni
öğrenmelerin hangi davranışlara dayalı olarak kazandırılabileceğini gösterir.
İçerik düzenleme ile ilgili Makro(yapılandırma) ve Mikro(sunu) olmak üzere iki
temel stratejiden söz edilebilir. Mikro stratejiler tek bir olgunun, kavramın, ilke ya da
işlemin öğretimi ile ilgiliyken, makro stratejiler birden fazla içerik türünün öğretilmesi
ile ilgilidir. Öğretimi ayrıntılama kuramı (ÖAK) daha önce Merril (1983) tarafından
1975’ li yıllarda geliştirilen Öğeleri Belirleme Kuramını (ÖBK) makro düzeye taşıyan
ve Reigeluth (1983) tarafından 1980’ li yıllarda geliştirilen belirleyici bir öğretme
kuramıdır. ÖBK mikro düzeyde bir öğretim kuramı olarak, belirli koşullar altında
istenilen çıktıları sağlayabilecek yöntemleri sunmaya çalışırken, ÖAK mikro düzeye
odaklanan ÖBK’ yı makro düzeye (bir ünitenin ya da geniş-karmaşık bir içeriğin
öğretimine) yaymaya çalışmaktadır. Başka bir değişle ÖAK, öğrenme ve öğretmeyle
ilgili geçerli olan tüm bilgileri makro düzeyde öğretim için bir araya getirmeye ve
birden çok bilginin nasıl öğretileceğine ve bunların nasıl sıralanacağına odaklanır.
ÖAK’ nın en önemli stratejilerinden biri, bilginin özel bir şekilde basitten-
karmaşığa sıralanmasıdır. Bu bağlamda öğretimde bir öğretim tasarımcısının
yapabileceği ilk iş içerik sıralamasının nasıl yapılacağına ilişkin kararın verilmesidir
(Kutlu, 1999).
2.1.2. Çoklu Ortam
Öğrenme-öğretme sürecinde içeriği düzenlerken, kullanılan yöntemlerden biri de
çoklu ortamlardır. Çoklu ortam; belirli bir içeriğin sunumu için metin, grafik,
canlandırma, fotoğraf, video ve ses gibi farklı sembol sistemlerinin birbirlerini
tamamlayacak biçimde bütünleştirilmesidir (Aldağ ve Sezgin, 2003).
Öğretimin verimliliğini ve etkililiğini arttırmak amacıyla bir öğretim aracı olarak
hazırlanan bilgisayar destekli eğitim yazılımları çoklu ortam tasarımlarına örnek
gösterilebilir. Çoklu ortam, öğretim sürecinde etkili öğretim materyalleri
geliştirilmesine imkan vermektedir. Bilgisayar destekli öğretim yazılımları içeriğin
düzenlenmesinde öğretim tasarımcısına içeriğin sunumunu zenginleştirme, içeriği daha
kolay düzenleme ve güncelleme imkanı tanır. Ayrıca bu yazılımlar geleneksel
yöntemlere göre hem öğrencinin ilgisini öğrenme süreci boyunca daha yüksek tutmakta,
hem de içerdiği ses, video, animasyon v.b. gibi unsurlarla zengin bir öğrenme ortamı
11
sağlamaktadır. Bu anlamda çoklu ortam tasarımlarının en önemli özelliklerinden biri
aynı anda birden çok duyuya hitap edebilmesidir.
Mayer çok ortamlı öğrenmede bilişsel kuramını üç temel varsayıma
dayandırmıştır (Mayer,2001; akt:Sezgin2009).
1. İkili Kanal Varsayımı (Dual-Channel Assumption): Görsel ve işitsel
deneyimler/bilgiler birbirinden farklı bilgi-işleme kanalları tarafından
işlenir.
2. Sınırlı Kapasite Varsayımı (Limited-Capacity Assumption): Bilgiişleme
kanallarının bilgi/deneyim-işleme kapasiteleri sınırlıdır.
3. Etkin Bilişsel Süreç Varsayımı (Active Processing Assumption):
Bilgiyi/deneyimi kanallarda işleme süreci, birbiriyle tutarlı bilişsel
semboller oluşturmaya yarayan etkin bilişsel bir süreçtir.
Mayer, modelin rehberlik ettiği, çoklu ortamın doğası ve öğrenmeye etkilerini
inceleyen bir dizi araştırma sonunda, çoklu ortamda öğrenmeyi destekleyecek önemli
ilkeler önerilmiştir bu ilkeler şu şekilde sıralanabilir (Mayer, 2001).
1.Çoklu Ortam İlkesi (Multimedia Principle)
2. Kanal İlkesi (Modality Principle)
3. Aşırılık İlkesi (Redundancy Principle)
4. Özlülük/Tutarlılık İlkesi (Coherence Principle)
5. Birliktelik İlkesi (Contiguity Principle)
5.1. Uzamsal Birliktelik İlkesi (Spatial Contiguity Principle)
5.2. Zamansal Birliktelik İlkesi (Temporal Contiguity Principle)
6. Bölümlere Ayırma İlkesi (The Segmentation Principle)
7. Sinyal İlkesi (The Signaling Principle)
2.1.2.1. Çoklu Ortam İlkesi (Multimedia Principle)
Çoklu ortam ilkesine göre bir ifadeyi hem sözcüklerle hem de resimlerle
açıklamak, sadece sözcüklerle açıklamaya göre daha etkilidir. Kodlamada birden fazla
kanalın kullanılması öğrenmede etkililiği artırmaktadır. Ayrıca Mayer’e göre
12
öğrenenlerin sözel ve görsel sunumları aynı mesaj içerisinde bütünleştirebilmeleri daha
kalıcı bir öğrenme oluşturabilmektedir (Mayer, 2001; Akt. Sezgin, 2009).
2.1.2.2. Kanal İlkesi (Modality Principle)
Kanal ilkesi, eğer öğretim çevresi yazılı ifadeler ve canlandırmalar yerine sözlü
anlatımlar ve canlandırmalar içeriyorsa, bireylerin bu durumda daha etkili
öğrenebileceğini, bilgiyi transfer edebileceğini ve bilginin daha kalıcı olabileceğini öne
sürmektedir.
Moreno ve Mayer’e göre (1999), eğer öğrenenler sözcükleri işitsel çalışan
bellekte, resimleri de görsel çalışan bellekte tutabilirlerse, bu durumda dikkatlerinin
çoğunu sözcükler ve resimler arasındaki bağlantının oluşturulabilmesine
ayırabilmektedirler. Dikkatin çoğunun bu bağlantının oluşturulmasına ayrılması, aynı
zamanda çalışan belleğin de etkin olarak kullanılmasıyla eş anlamlıdır denilebilir.
Bunun sonucu olarak da çalışan belleğin etkin kullanımı gereksiz bilişsel yükün
oluşmasını engelleyebilir (Akt. Sezgin,2009).
2.1.2.3. Aşırılık İlkesi (Redundancy Principle)
Bu ilke önceki iki ilkeyle yakından ilişkili ve onları destekler niteliktedir.
Canlandırmanın yalnızca sözlü anlatımla desteklendiği durumlar, canlandırmanın aynı
anda hem sözlü anlatım hem de yazılı metinle desteklendiği durumlardan daha etkilidir.
Dolayısıyla canlandırmayı güçlendirmek için öncelikle sözlü anlatım, mümkün değilse
yazılı metin tercih edilmeli; hem yazılı metni hem de sözlü anlatımı aynı anda
vermekten kaçınılmalıdır(Akt. Sezgin, 2009).
2.1.2.4. Özlülük/Tutarlılık İlkesi (Coherence Principle)
Konu dışı sözcükler, resimler, sesler dahil edilmediğinde öğrenci daha iyi
öğrenmektedir. Çoklu ortam sunuları açık ve özlü olmalıdır. İlgiyi artırmak veya
benzeri amaçlarla, konu ile ilgili olmayan eklemeler öğrencilerin öğrenmelerini
olumsuz yönde etkilemektedir(Akt. Sezgin, 2009).
13
2.1.2.5. Birliktelik İlkesi (Contiguity Principle)
Bu ilke kendi içinde, uzamsal birliktelik ilkesi (spatial contiguity principle) ve
zamansal birliktelik ilkesi (temporal contiguity principle) olarak ikiye ayrılmıştır.
Uzamsal birliktelik ilkesi, birbiriyle ilgili veya birbirine karşılık gelen sözcük ve
resimlerin ekranda veya sayfada yakın sunulduğunda öğrenmenin daha etkili olacağına
işaret eder. Resmin altında ilgili metnin/altyazının verilmesi yeterlidir. Açıklayıcı
yazının, resmin veya şeklin içinde/üzerinde verilmesi daha da etkilidir. Örneğin,
problem çözümünde transfer sorularına yararlı çözümler üretme deneyinde, bir grup
öğrenci resimlerin hemen yanına altyazılı açıklamaların yerleştirildiği, bisiklet
pompasının nasıl çalıştığını anlatan bir metin okumuştur. Diğer grup ise, resimlerin ve
resme ait açıklayıcı yazıların ayrı sayfalarda sunulduğu aynı metni okumuştur. Birinci
grup ikinci gruba oranla %75 daha başarılı bulunmuştur (Mayer, 1989; Mayer,
Steinhoff, Bower ve Mars, 1995). Zamansal birliktelik ilkesi ise, birbiriyle ilgili veya
birbirine karşılık gelen sözcük ve resimlerin ardışık olarak değil, eşzamanlı olarak
sunulduğunda öğrenmenin olumlu olarak etkileneceğine işaret etmektedir. Örneğin,
problem çözme ve transfer sorularına işlevsel çözümler üretmede, bisiklet pompasının
nasıl çalıştığını dinlerken aynı zamanda ilgili canlandırmayı izleyen öğrenciler,
canlandırmayı sözlü anlatım sonrasında veya öncesinde izleyen öğrencilerden %50 daha
başarılı bulunmuşlardır (Mayer ve Sims, 1994). Görüldüğü gibi, araştırma sonuçları
kuramla tutarlıdır. Birbirine karşılık gelen sözcük ve resimlerin çalışan bellek içinde
aynı zamanda yer almaları, sistemler arası bağların (referential links) kurulmasını
destekler (Akt. Sezgin, 2009).
2.1.2.6. Bölümlere Ayırma İlkesi (The Segmentation Principle)
Bölümlere ayırma ilkesi, eğer öğretim çevresi tek bölümden oluşan sözlü
anlatımlı canlandırmalar yerine kısa bölümlere ayrılmış ve kullanıcı kontrollü sözlü
anlatımlı canlandırmalar içeriyorsa, bireylerin bu durumda daha etkili öğrenebileceğini,
bilgiyi transfer edebileceğini ve bilginin daha kalıcı olabileceğini öne sürmektedir(Akt.
Sezgin, 2009).
14
2.1.2.7. Sinyal İlkesi (The Signaling Principle)
Bu ilke özlülük/tutarlılık ilkesi ile ilişkili olarak, eğer öğretim çevresi açıklayıcı
bilgiler, yardımlar ve çoklu ortam sunumu sırasında bireyin dikkatini toplamasına ve
yoğunlaştırmasına yardımcı olabilecek kısa açıklamalar ve açıklayıcı bilgiler içeriyorsa,
bireylerin bu durumda daha etkili öğrenebileceğini, bilgiyi transfer edebileceğini ve
bilginin daha kalıcı olabileceğini öne sürmektedir.
Sinyal ilkesi, çok ortamlı öğrenme çevrelerinde öğrenenin dikkatini toplamasına
yardımcı olmak ve ilgili bilginin anlamlı olarak kazanılması sürecini desteklemek için
görsel ve/veya işitsel sinyallerin ve yardımcı açıklamaların olması gerekliliğini öne
sürmektedir (Akt. Sezgin, 2009).
2.1.3. Bilişsel Yük Kuramı (Cognitive Load Theory)
Bilişsel yük, öğrenme sürecinde farklı nitelik ve zorluk düzeyindeki öğrenme
görevlerini yerine getirmekte olan öğrenenin işleyen belleğindeki yüke işaret
etmektedir. Bu tanımlama çalışan belleğin sınırlı kapasitesi üstüne kurulmuştur. Bilişsel
yük kuramında, öğrenmenin üç bağımsız bilişsel yük kaynağı tarafından etkilendiği ileri
sürülmektedir (Paas, Renkl ve Sweller, 2003; Paas, Tuovinen, Tabbers ve Van Germen,
2003; Sweller ve diğerleri, 1998. Akt. Sezgin, 2009). Bunlar içsel bilişsel yük (Intrinsic
Cognitive Load), dışsal bilişsel yük (Extraneous Cognitive Load) ve etkili bilişsel
yüktür (Germane Cognitive Load). İçsel bilişsel yük, öğretim içeriğinin yapısı
tarafından ortaya çıkarken, dışsal bilişsel yük ise öğretim içeriğinin tasarımlanması
sürecindeki etkinlikleri yansıtmaktadır (Paas, Renkl ve Sweller, 2003). Dolayısıyla İçsel
yük ise konunun niteliğine bağlı olduğu için doğrudan kontrol edilemezken; dışsal
bilişsel yük öğretim tasarımcısının seçimlerine bağlıdır ve öğretim tasarımcısı
tarafından kontrol edilebilir niteliktedir. Etkili bilişsel yük öğrenme sürecinde öğrenenin
tasarımdan kaynaklanan dışsal yük ve içeriğin yapısından kaynaklanan içsel yükün
toplamının öğrenenin çalışan bellek kapasitesini aşmadığı durumlarda öğrenme
görevinin tamamlanması ve uzun süreli bellekte şemaların oluşturulması için
kullanılabilen bilişsel yüktür. Chandler ve Sweller, (1991) öğretim tasarımcılarının
bilişsel yükü ve öğrenen özelliklerinin dikkate alınarak tasarım yapılmasını
önermektedirler.
15
2.1.4. Mekanizma
Russ (2006)’a göre mekanizma beş ayrı bölümde tanımlanmaktadır.
Ereksel değildir: Eğitimle ilgili araştırmalarda, bilimsel sorgulardan çıkarımlanan
mekanistik açıklamaların önemli bir kısmı ereksel olanlarla çelişmektedir. Nedensel
kavrayışların bilişsel gelişimini açıklayan Carey (1995), mekanistik düşünme ile
fonksiyonel türdeki açıklamalar arasındaki farkı; yaşamsal öz-işlevler yada istek-
niyetlerin işaret ettiği nesnelerin özelliklerindeki değişimlerle ayırtetmektedir. Benzer
şekilde Abrams ve Southerland (2001)’a göre, öğrencilerin nedensel mekanistik
açıklamalarıyla, değişim için açıklanan gerekçeleri yada sürdürdükleri erekler (amaçlar)
benzememektedir. Çalışma düzenlemelerinin bir dizgisine göre öğrenci
açıklamalarındaki gelişimi izleyen Metz (1991), mekanistik açıklama bulgularında bazı
öğrencilerin amaç yada fonksiyona atfedilen özellikleri olmasına rağmen erekbilimsel
düşünmenin hiçbir şekline açıkça rastlamamıştır. Farklılıkların yansıması olan bir
çalışmada Piaget (1927, Akt. Russ, 2006), ahlaki, yapay, animistik yada sonuçlayıcı
açıklamalarla mekanistik olanlar arasında çocukların nedensel kavrayışlarının başlangıç
çalışmalarını yaptı. Bu literatür fen sınıflarındaki öğrencilerin, doğal fenomeni
algılamada ereksel açıklamaları kullanmamaları gerekliliğini benimsemektedir.
Nedenseldir: Öğrenci düşünme merkezine dair literatürde mekanizmanın birçok
tanımlamasında, fenomenin nasıl meydana geldiğine ilişkin nedensel hikayeler ortaya
koyar. Brewer ve diğerleri (1998) fenomenin “orijinal düzenin ötesinde” olan nedensel
modeller olarak öğrenciler ve bilim adamları tarafından verilen mekanistik açıklamaları
tanımlar. Onlar nedensel-mekanik kavramsal bir çerçeve kullanmanın öğrencilerin
doğal fenomeni açıklayabileceklerini ve onları bu yönde cesaretlendirebilineceğini,
fakat bu çerçevenin özellikleri dışında daha fazlasını ifade edemeyeceklerini ileri sürer.
Hammer (1995) aynı zamanda, bilimsel sorgulama için üretken mekanistik
düşünme; nesnelerin nasıl hareket ettiğiyle ilgili öğrenci tartışmalarında gerçek bir
değer bulur çünkü onlar bir mekanizma hissine güvenmektedirler. O bu hissi şöyle
tanımlamaktadır; “ öğrenciler ve fizikçiler; kaynakların onlara kılavuzluk ederek
yardımcı olabileceği bir durumun nedensel yapısı ile ilgili düşünerek zengin bir
nedensel sezgiler deposuna sahip olur.” Brewer ve diğerleri (1998) ile Hammer
mekanistik düşünmeye nedensel düşünme gibi yaklaşmaktadırlar. Eğitim literatüründeki
diğer araştırmalar nedensellik sürecini içermesi açısından bu tanımı genişletir.
16
Koslowski (1996) bilimsel düşünmenin büyük ölçüde “bir etkiye neden olan bir süreci
açıklama” şeklinde bir mekanizmaya dayandığını ileri sürmektedir.
Öğrencilerin düşünmesi ile ilgili çalışmasındaki nedensel durumlar için aynı dili
kullanarak Schauble (1996), nedensel mekanizmayı “bir nedenin bir etkiye nasıl neden
olduğunun süreci” olarak tanımlamaktadır. O aynı zamanda “gözlenen fenomenin
sebebini belirten hem yapısını hem de sürecini içeren açıklayıcı modeller” ve
“genellikle etkiler ile nedenler arasında bağlantı kurarak” mekanizmayı açıklar.
Nedensel düşünme temelinde Carey (1995)’in çalışması, “bir olayın (neden) bir
başkasına nasıl neden olduğunu (etki) açıklayan” bilimin yeterli derecede
anlaşılmasında önemli olan özel-alan mekanizmalarını tanımlamaktadır. Abrams ve
Southerland (2001), öğrencilerin bir fenomenin “nasılını (süreci)” ve fiziksel
nedenlerini tespit eden mekanistik açıklamaları vermeleri gerektiğini iddia
etmektedirler. Metz (1991), benzer şekilde mekanistik düşünmeyi; öğrencilerin bir
sistemde değişikliklerin nasıl meydana geldiğinin sebebini belirtmeleri olarak tanımlar.
Fenomenin açıklanmasında mekanizmaların kullanılması gerektiğini savunan literatür
genellikle, etkiler ve nedenler arasındaki sürecin belirlenmesi olarak onları tanımlar.
İndirgeyicidir: Bazı araştırmacılar doğrudan nedenselliğe (sebep-sonuç ilişkisine) daha
az güvenerek, bunun yerine mekanistik açıklamaların indirgeyici doğasına odaklanırlar.
Chin ve Brown (2000), fene derin bir yaklaşımla öğrenciler tarafından faaliyette
bulunulan çok yönlü mekanistik düşünmenin özelliklerini açık bir şekilde
belirtmektedir. Bu öğrenciler neden-etki ilişkileri ve gözle görülemeyen teorik olguları
içeren mikroskobik açıklamaları tayin eder. Bu mekanistik açıklamaların biçimi; mikro
ve makro düzeyler arasında bağlantı şeklinde yardım eden mini bir teori yada modele
benzemektedir.
Benzer şekilde Chin ve Malhotra (2002) teorik mekanizmaların, doğrudan gözle
görülemeyen varlıklar için oluşturulmuş klasik fen sorguları boyunca; nedensel,
karşılaştırmalı, ilişkisel ve tüme varımsal bağlantılar ile ilişkili olduğunu
tanımlamışlardır. White (1993), öğrencilerin yeni bir konuyu anlamada; birinin kendi
vücuduyla tecrübe edebileceği, itmeler ve çekmeler gibi bir fenomeni içeren nedensel
mekanizmalar için “indirgemeci fiziksel model” kullanıldığında en çok başarıya sahip
olduklarını bulmuştur. Carey (1995), nedensel mekanizmaların fenomeni açıklamak için
etki alanındaki varlıklar arasındaki etkileşimlere dayandığını ileri sürmektedir.
Araştırmacılar genellikle mekanistik açıklamaların yapısını tanımlarken indirgemeci
modelleri kullanmaktadırlar. Bu tanımlamalarda mekanizmalar, birbirlerini etkilemek
17
suretiyle sistemde kısmi değişimler yaratan nesnelerin altında yer alan durumun
gözlemlerine açıklama getirmektedir.
Fenomonolojik Kanıt Yapılıdır: Mekanistik düşünmeye DiSessa’nın (1993)
ontolojik yaklaşımı farklı bir tanımlamaya götürür. O mekanistik düşünmenin genel
yapısını tanımlamak yerine, oluşan mekanizma hissimizin “fenomolojik ilkeller”
denilen bireysel biliş öğelerini tartışır. Fenomolojik ilkeller, geçmişte karşılaşılan
alışılagelmemiş bir durumla ilgili kullanılan akıl yürütmelerin ve günlük deneyimlerin
ortak bir soyutlamasıdır. Mekanistik düşünme süresince, öğrenciler olayların olasılığını
belirlemek için fenomolojik ilkelleri kullanır; verilen geçmiş durumda ne olacağını yada
güncel durumda ne olmuş olması gerektiğini açıklar ve belirli koşullardaki olaylar için
nedensel süreci tayin eder.
2.1.4.1. Mekanistik Düşünme
Mekanistik düşünmenin formal deneysel araştırmalardan daha etkili olduğu öne
sürülmektedir. Bilimsel sorgulamada mekanistik düşünmeyi içeren bir güdülenme
tamamiyle pratiktir; çünkü verilen fenomen için tüm olası nedensel değişkenler için tüm
olası kontrollü deneyleri gerçekleştirmek çok fazla zaman alacaktır. Ahn ve Kalish
(2000)’in makalesi mekanistik düşünmenin rolüne; Kovaryans analizi için nedensel
adayları belirleme yollarından biri nedensel mekanizmaların bazı anlayışlarıyla
başlatılması gerekliliğidir. Çünkü aksi takdirde bir sayısal patlamaya doğru gidilir.”
şekilinde atıfta bulunarak dikkat çekmektedir. Bu sayısal patlama ortaya çıkar çünkü
evrende olası bağlantılar sonsuz sayıdadır. Koslowski (1996), mekanizma bilgisinin
hangi bağlantıların önemli olduğuna karar vermeye yardım ettiğini iddia etmektedir.
18
Mekanistik Kodlama Şeması
A: Fenomeni Tanımlama
B: Fenomenin içinde oluştuğu koşulları tanımlama. Fenomenin oluşmasına neden olan
faktörleri ortaya koyma.
C: Fenomen içindeki entitileri tanımlama. Öğrenciler sonucu oluşturan nesneleri
tanımlar.
D: Aktiviteleri tanımlama. Öğrenciler entitiler arasında meydana gelen hareket ve
etkileşimleri tanımlar.
E: Entitinin yapısını tanımlama. Mekanizmanın çalışması için entitilerde zorunlu
olarak olması gereken genel özellikleri açıklar.
F: Entitilerin organizasyonunu tanımlama. Nasıl yapılandığını, nasıl organize olduğunu
ve nerede yer aldığını tanımlar.
G: Zincirleme. Mekanizmanın içerisindeki durumların sıralaması. Olayın ilerisi ve
gerisi.
Şekil 2.1.4.1. Mekanistik Düşünme Kodlama Şeması
2.1.5. Nedensel Düşünme
Nedensel düşünme, düşünme sürecinde kullanılan ya da tercih edilen yollardan
biridir ve her ne kadar nedensellik üzerine yapılandırıldığı izlenimini verse de, aslında
düşünme temellidir. Bu nedenle, neden-sonuç ilişkilerini dikkate alan birey, nedensel
düşünen birey olmaktan önce düşünen bir bireydir. Çünkü nedensel düşünen bireyde
olduğu gibi, düşünen birey de problematik durumlardan hoşlanan, akılcılığa değer
veren, düşünmenin etkili olabileceğine inanan, olasılıkları geniş biçimde analiz eden
bireydir (Doğanay, 2002).
Nedensel düşünme kadar, nedensel düşünebilmek için gerekli olan becerilerin
neler olduğu da önemlidir. Zohar ve Tamir’e (1991) göre, nedensel düşünmeyi yansıtan
beceriler şunlardır:
1. Olayları/olguları oluş sırasına göre sıralayabilme becerisi,
2. Neden-sonuç ilişkileri ile birbirine yakın olaylar arasındaki farkı ayırt
edebilme becerisi,
3. Zamansal önceliğin, her zaman bir nedensel ilişkiyi göstermediğini
anlayabilme becerisi,
19
4. Nedensel ilişkilerle ilgili çıkarım kurallarına göre düşünebilme becerisi,
5. Bir olayın birden fazla geçerli nedeni ve sonucu olabileceğini anlayabilme
becerisi.
2.1.6. Görseller
Fleming (1970) mesajı “bir veya birden fazla kişide bilişsel, duyuşsal veya
psiko-motor davranış değişikliği yaratmak amacıyla ortaya konan işaretler (semboller)
(kelime, resim, jest) örüntüsü” olarak tanımlamıştır. Görseller (çizimler, resimler,
grafikler, tablolar, çizelgeler, haritalar, krokiler, diyagramlar, düşünce ve bilgi haritaları
vb.) öğretimsel mesaj tasarımında yoğun olarak araştırılan konulardan biridir. Görseller
hareketlendirmelerin varlığı ve yokluğu temelinde statik ve dinamik görseller olarak
gruplandırılmaktadır.
2.1.6.1. Statik Görsellerin Sınıflandırılmaları
Görsellerin mesaj aktarımının öğretim amaçlı kullanımına ilişkin türlü
sınıflamalar yapılmıştır. Statik görseller önce biçimlerine göre sınıflandırılmıştır. Ancak
biçimsel sınıflamanın yararlı olmaması üzerine işlevlerine göre sınıflandırmalar
yapılmıştır. Duchastel’in ilk sınıflamasında (1978) dikkati çekme, hatırlama ve
açıklama işlevlerine yer verilmiştir. Daha sonra yapılan çalışmalarda açıklama özelliği
yedi alt işlevle açıklanmıştır (Duchastel ve Waller, 1979):
1. Tanımlamaya yönelik: Fiziksel olarak bir nesnenin nasıl göründüğünü
göstermek için kullanılır.
2. Etkilemeye yönelik: Basit tanımlamalar dışında okuyucu üstünde etki
bırakmaya yönelik gösterimlerdir.
3. Yapısal: Bir yapıya ilişkin parçaların bütünle olan ilişkisini ortaya koyar.
4. İşlevsel: Okuyucunun bir sistemdeki organizasyonu veya bir süreçteki
aşamaları veya olaylar dizisini görmesi için düzenlenen gösterimlerdir.
5. Matematiksel-mantıksal: Eğriler, grafikler vb. arcılığı ile matematiksel
kavramları ortaya koyar.
6. Verilerin gösterilmesi: Histogram, çubuk grafikleri vb. ile verilere çabuk
ulaşmayı ve birbiri ile karşılaştırmayı sağlar.
20
Levie ve Lentz (1982) tarafından yapılan bir diğer sınıflandırma ise çizimlerin
okuyucu üzerinde bıraktığı etki göz önüne alınmıştır. Bu sınıflamada çizimler dikkat
yönlendirici, duyuşsal, bilişsel ve telafi edici işlevlere sahiptir. İlk işlev okuyucunun
dikkatini öğrenilecek içeriğe yönlendirmektir. Duyuşsal işlevdeki çizimler okuyucuya
eğlendirmek veya tutum yaratmak veya duyguları uyandırmak içindir. Bilişsel
işlevlerde çizimler ya içeriğe ek bilgiler sağlamak için verilir ya da içeriğin
hatırlanmasını ve kavranılmasını kolaylaştırmaya yöneliktir.
Levin (1981) metin içine yerleştirilen resimler için yapmış olduğu sınıflamada
süsleme, temsil etme, örgütleme, yorumlama ve dönüştürme olmak üzere beş işlev
tanımlamıştır:
1. Süsleme (decorational) amaçlı resimler metinin çekiciliğini artırmaya
yöneliktir ve içerikle ilgili değildir.
2. İçerikle ilgili olan temsil edici (representational) resimler içerikteki nesneleri,
öğeleri ve bunlar arasındaki hareket, ilişki ve etkileri göstermeye yarar.
3. Örgütleme (organizational) işlevine sahip resimler metindeki içeriğin
düzenine ilişkin özlü gösterimlerdir ve içerikteki bölümlerin birleştirilmesini
sağlar.
4. Yorumlama (interpretational) işlevi anlaşılması zor olan soyut kavram ve
düşünceleri açıklaştırmaya yönelik olduğu için bu işlevi açıklaştırıcı olarak da
adlandırabiliriz.
5. Levin sınıflamasındaki son işlev dönüştürme (trasformational) işlevdir.
Geçmiş yıllara kıyasla, son yıllarda bilişsel-yapıcı öğrenme kuramını temel
alan ders kitaplarında bu tür çizimler daha çok rastlanılmaktadır. Dönüştürücü
işleve sahip çizimler öğrenenin belleğini hatırlama, kodlama vb. için
doğrudan etkilemek için tasarlanmış meta-bilişsel özelliklere sahiptir.
Çizimlerin öğrenmedeki etkilerini araştıran Alesandrini (1984) önceki
sınıflamaları yetersiz bulmuştur. Görülebilir nesnelerin fiziksel özellikleri ve bunlar
arasındaki eylemsel ilişkilerin açıklanmasında temsil edici çizimler sınıflamasının
faydalı olabileceğini ancak önceki sınıflamaların daha soyut durumların gösterilmesinde
önemli yer tutan grafikler ve akış şemaları gibi temsil edici olmayan çizimleri
kapsamadığını söylemiştir. Alesandrini (1984) çizimleri; temsil edici (representational),
benzetimsel (analogical) ve isteğe göre farklılaştırılabilecek (arbitrary) olarak üç grupta
21
toplamıştır. Temsil edici işlev bilgiyi elle tutulabilir nesne veya kavramların doğrudan
gösterimi ile veya elle tutulamayan, fiziksel varlıkları olmayan kavramları dolaylı
olarak gösterimini sağlar. Fotoğraflar, çizimler, modeller örnek olarak verilebilir.
Benzetimsel resimler temsil ettikleri kavram veya durum yerine kullanılarak bilgiyi
aktarırlar. İsteğe göre farklılaşabilecek resimler ise genellikle çok soyut durumları
anlatan şemalardır ve anlattıkları duruma benzerlik göstermezler. Bu nedenle bu tür
çizimlere mantıksal çizimler de denilmektedir. Şemalar, diyagramlar, akış şemaları,
bilgi veya kavram haritaları bu grupta yer almaktadır.
Anglin, Towers ve Levie (1996) özellikle anlatılan konuya benzerlik gösteren
temsili-statik görsellerin yoğunlukta olduğu 1962-1990 yılları arasında yapılmış olan
yüzden fazla araştırmayı incelemişlerdir. Bu inceleme sonucunda ulaştıkları sonuçlar
kısaca söyledir:
1. Okuma öğretiminde kullanılan çizimsel gösterimler öğrenmeyi pek
destekleyici değildir.
2. Yazılı metinde yer almayan bilgilere ilişkin resimler öğrenmeyi
desteklemektedir.
3. Yazılı metinde yer alan bilgileri kapsayan çizimler öğrenmeyi
desteklememektedirler ve engellememektedirler.
4. Büyüklük-küçüklük, sayfadaki yer, stil, renk, çizimin gerçekçiliği gibi çizim
değişkenleri (sinyalleme-cueing) öğrenenin dikkatini yönlendirmekte etkili
ancak öğrenmeyi önemli ölçüde etkilememektedirler.
5. Öğrenme düzeyi ve çizimin gerçeğe yakınlık düzeyi arasında eğrisel bir
ilişki eğilimi vardır.
Anglin, Towers ve Levie (1996) görsellerin öğrenmeye etkilerinin anlaşılması
için kuram temelli çalışmalara gereksinim olduğu görüşündedirler. Bu öneri temelinde
öğrenmede etkili olabilecek bellek, düşünme ve görsel değişkenlerin açıklayan
kuramların ilişkileri üzerine çalışma gereksinimi doğmuştur. Hangi değişkenlerin nasıl
etkileştiklerinin tespit edilebilmesi için göz hareketlerinin ölçülmesi, öğrenci anketleri,
görüşme gibi teknikler önerilmektedir (1996).
Yukarıdaki araştırma sonuçlarına ilişkin öğretimsel öneriler kısaca aşağıda
özetlemişlerdir:
22
1. Resimler metni hatırlatıcı ve bilgileri bütünleştirici olmalıdır.
2. İçerik ile ilgisi olmayan süslemelerden kaçınılmalı, resimlerin içerikle ilgili
olmasına dikkat edilmelidir.
3. Resimler ve metin tutarlı olmalıdır. Metinle tutarsız olan resimler öğrenmeye
engel olmaktadır.
4. Resimler kolayca hatırlanabilecek bilgi birimleri için kullanılmamalıdır.
5. Eğer bilgiler kendiliğinden ilgili nesnenin imgesini çağrıştıracak kadar somut
ve anlaşılır ise resim kullanmaktan kaçınmalıdır.
6. Resimlerin olumlu etkisinin ortaya çıkması için öğrenenin temel okuma ve
anlama becerilerinin gelişmiş olması gerekmektedir. Bu nedenle resimlere
metnin görevini yüklemek başarısızlıkla sonuçlanacaktır.
7. Bir önceki maddeye ek olarak, öğrenenin zihninde etkili görsel imgeler
oluşturması için bile temel okuma ve anlamlandırma becerilerine sahip
olması gerekmektedir.
8. Resimlerin kalitesinden ödün verilmemelidir. Resimde kalite öğrenmeyi
etkileyebilecek önemli bir ölçüttür.
9. Gösterildikleri nesnenin özelliklerini barındıran resimler ile akış şemaları,
diyagramlar gibi resimlerin (pictorial-figural) kullanılış amaçlarına uygun
kullanılmalıdır.
10. İşlevlerine uyumlu olarak seçildikten sonra metindeki kullanılma oranları da
dikkate alınmalıdır.
2.1.6.2. Dinamik Görseller
Statik görsellerin öğretimde kullanılma amaçlarına ilişkin sınıflamalara ek
olarak dinamik görsellerin öğretimde kullanımlarına ilişkin sınıflamalar da yapılmıştır.
Park ve Hopkins (1993) canlandırılmış statik görsellerin (animasyon) öğretimde beş
temel rolü olduğu görüşündedirler:
1. Öğrenenin dikkatini çekme ve yönlendirmek için rehberlik etme
2. Bilgi alanındaki yapı ve öğeler arasındaki işlevsel ilişkilerin etkili
gösterimini sağlama
3. Hareket ve eylemlerin yoğun olduğu alanlarda alan bilgisinin gösterme
23
4. Doğrudan gözlenemeyen (örn. kalpteki kan akışı gibi) sistem yapıları ve
işlevlerinin gözlenmesini sağlama
5. Soyut ve sembolik kavram ve süreçlerin anlaşılmasını sağlayan görsel
benzetim ve akıl yürütme temeli (reasoning anchor) sağlama. Animasyonlar
(hız gibi) soyut-sembolik kavramların somutlaştırılması ve izlenebilir hale
gelmesini sağlayabilir.
Animasyonun öğrenmede etkisini araştıran deneysel araştırmalardan 13’ünü
Rieber (1990) ile 25’i Park ve Hopkins (1993) tarafından yeniden incelenmiştir.
Dinamik görsellerin öğrenmedeki etkilerine ilişkin tutarsız sonuçlar ortaya çıkmıştır.
Rieber (1990) animasyonun sadece animasyon özellikleri ve öğrenme görevinin
nitelikleri tutarlı olduğu zaman kullanılmasını önermiştir. Öğretim tasarımcılarının
uygun bir gerekçe olmadan özel efektler ve animasyonları öğretim içeriğine
eklenmekten kaçınmalarının uygun olacağı görüşündedir (1990). Özellikle öğrenenin
öğrenilen alana yeni olduğu durumlarda animasyon tarafından sunulan ilgili ipuçları ve
detaylara nasıl dikkat etmeleri gerektiğini fark etmeyebilecekleri konusunda uyarıda
bulunmuştur.
Anglin, Towers ve Levie (1996) animasyonlar, video, diyagram, grafik ve
haritaları kapsayan 45 dinamik görsel konulu araştırma incelemişlerdir. Bu
çalışmalardaki bilgi eksiklikleri nedeniyle çalışmaların sınıflandırılarak incelenmesinin
zorluğuna dikkat çekmişlerdir. Bu çalışmalarda öğrenme sonuçlarını değerlendirmede
başarı testleri, problem çözme ve görsel düşünme, uzamsal ve algıya yönelik
değerlendirmeler ile ölçümler yapılmıştır. Ancak seslendirilen içeriğin görsellerde yer
alıp almadığı, görsel ve seslendirmenin veya yazının eşzamanlı olarak sunulup
sunulmadığı, ölçmede ölçülen bilgilerin sadece animasyonla verilip verilmediği,
içeriğin sıralanması, animasyonun hangi amaçla kullanıldığı gibi bilgilerin eksikliği
nedeniyle incelenen araştırmaların sınıflandırılmada çektikleri güçlük nedeniyle
dinamik görsellerin öğrenmede başarısına ilişkin bir sonuca ulaşılamadığını
belirtmişlerdir. Her iki meta-incelemede de dikkati çeken nokta, dinamik görsellerle
öğrenmenin başarılı bulunduğu çalışmalarda, dinamik görsellerin özelliklerinin, öğrenci
özelliklerinin, içerik niteliklerinin, öğrenme görevi ve araç özelliklerinin kuramsal
gerekçelerle uyumlu olarak seçilip, düzenlenen araştırmalar oldukları görülmüştür
(Anglin, Towers ve Levie, 1996; Park ve Hopkins, 1993). Bu nedenle hazırlanması
24
uzun süren ve çok emek gerektiren animasyonların gerekçesiz ve kuramsal temele
oturtulmadan geliştirilmesi Caraballo-Rios’un (1985) deyimiyle “savurganlık” olacaktır.
Bilgisayar teknolojilerindeki gelişmeler öğretim tasarımcılarının öğrenenlerin
dinamik sistemleri öğrenmelerine yardımcı olmak amacıyla animasyon ve videoları
tasarımlarında kullanmalarını kolaylaştırmıştır. Bu nedenle animasyonların öğretim
amaçlı kullanım sıklığı da artmıştır. Animasyonların bilişsel yapı, öğrenme görevi ve
öğrenci özelliklerine uygun olarak kullanıldığı araştırmaların sayısındaki artışa rağmen
bunların sistemli olarak uygulamada her zaman dikkate alınmadıkları görülmektedir.
Tversky vd. (2008) statik gösterimlerde etkili olan görsel-uzamsal tasarım ilkelerinin,
dinamik gösterimlerde de etkili olabileceğini söylemiştir. Bu temelde resim içeren
metinlerin öğrenilmesi araştırmalarından çıkarılan, son yıllardaki araştırma sonuçlarına
göre bilginin seçilmesi, örgütlenmesi ve bütünleştirilmesinde etkili olan (Mautone ve
Mayer, 2001) sinyalleme (signaling) bir diğer adıyla yönlendirici işaretleme (cueing)
ilkesinin animasyonlarda da etkili olabileceği düşünülebilir. Sinyalleme öğretimsel
içerik değiştirilmeden veya yeni bilgi eklenmeden (Lorch, 1989), aydınlatma (De
Koning vd., 2007a-b), kelimenin koyulaştırılması, fontunun değiştirilmesi (Mautone ve
Mayer, 2001) gibi görsel-uzamsal öğelerin, öğrenenin dikkatini görsel öğelerde önemli
kısma yönlendirmek için kullanılmasıdır. Bu araştırma kapsamında ses tonundaki
yükselme ve alçaltmalar, vurgulu okuma gibi teknikler, ayrıca “çünkü, ama, buna
rağmen gibi” içeriği değiştirmeyecek ancak öğrenenin dikkatini işitsel olarak sunulan
bilginin nitelik ve öneminden haberdar eden işitsel tekniklerde sinyalleme teknikleri
olarak ele alınmaktadır. Schnotz ve Lowe (2008) animasyonu, zamansal değişime
ilişkin bilgiyi, nesnenin özelliklerindeki farklılıkları kapsayan ardışık
ekranlar/çerçeveler aracılığıyla sunan dinamik-görsel temsiller olarak tanımlamıştır.
Sezgisel olarak dinamik gösterimlerin yapısı hareketleri vermeye daha uygun gibi
gözükmektedir. Bu nedenle karmaşık bir yapıya sahip sistemlerdeki öğelerin
özelliklerindeki zamana bağlı değişimler ile diğer öğe veya sistemler ile etkileşimleri
sonucunda ortaya çıkacak değişimlerim öğretilmesinde animasyonların statik
görsellerden daha etkili olması beklenebilir. Bu beklentiye rağmen Tversky vd. (2002),
Mayer vd. (2005) dinamik görseller ve statiklerin karşılaştırılmasında beklenen etkinin
sağlanamadığını belirtmişlerdir. Höffler ve Leutner (2007) meta-analiz çalışmaları,
animasyonların statik görsellerle karşılaştırıldığında ancak belirli koşullar altında
öğrenme düzeyini daha olumlu etkilediklerini göstermiştir. Animasyonun öğrenme
üstündeki olumsuz etkisi farklı çalışmalarda farklı değişkenler bağlanıştır. Örneğin bazı
25
çalışmalar da gösterim hızı (Meyer vd., 2009), bazı çalışmalar da ise dikkat dağıtıcı
ilgisiz hareketlendirmeler (örn. Lowe, 1999) animasyonun öğrenmedeki başarısızlık
nedeni olarak gösterilmiştir. Tam tersine belirli koşullarda daha hızlı olan gösterimlerde
önemli olan bilgiye dikkatin yönlendirildiği ve öğrenme düzeyinin yükseltildiği
araştırmalarda mevcuttur. Bazı araştırmacılar animasyonların öğrenenden çok fazla
sayıda bilgiyi ve sistem öğelerindeki hızlı değişimleri eşzamanlı olarak ve kısa zamanda
işlemesini gerektirdiği için başarısız olduğu görüşündedirler (Ayres ve Paas, 2007;
Lowe, 1999, 2003; Tversky, 2002). Animasyonlarda sunulan bilginin, bu bilgiyi işleme
süresinden daha kısa süre ekranda kalması; hemen sonra da başka bir yeni bilginin
sunulması durumunda öğrenen bir önceki yeni bilgiyi işlemeden bir sonraki yeni bilgi
ile karşılaşacaktır. Bu durumda öğrenme bellek özellikleri ve kısa sürede işlenmesi
gereken bilgi miktarının yoğunluğu nedeniyle önemli ölçüde engellenmiş olacaktır.
Ayrıca animasyonu izleyen öğrenen anlamak için hem ekranda bir yerden
diğerine hareket eden nesnelerin hareketini hem de algıya yönelik biçim, form, yön gibi
pek çok özelliği eşzamanlı olarak birleştirmek zorunda olacaktır. Algı araştırmaları
hareketlerin ve nesnelerdeki dinamik değişikliklerin öğrenme görevi ile ilgisiz bile olsa
çok dikkat çektiğini göstermektedir (Hillstrom ve Chai, 2006). Öğrenilecek içerikteki
önemli bilgilerin vurgulanmaması durumunda konuyla ilgisiz değişimler ve hareketlerin
öğrenmeyi önemli ölçüde engellemesi beklenebilir. Animasyonlardaki akışkanlık
(transitory), ilgisiz hareketlerle birleştiğinde, öğrenen yeniden animasyonu incelemez
ise veya yeniden incelemeye isteksiz ise etkili ve verimli öğrenmenin oluşması mümkün
değildir.
Oysa statik görseller ile ilgili araştırma sonuçları uygun sinyallemelerin
öğrenmeyi olumlu etkilediğini göstermektedir. Eğer ne zaman, hangi bilgi nesnesinde,
nasıl bir sinyal kullanmanın uygun olacağı iyi düşünülürse, animasyonların akışkanlık
ve ilgisiz hareketler nedeniyle ile yarattığı bu sınırlılığın aşılması, öğrenme düzey ve
kalitesinin artırılması beklenebilir.
2.2. İlgili Araştırmalar
2.2.1. İçerik ile İlgili Araştırmalar
Sera gazı etkisi, asit yağmurları ve ozon tabakası delinmesini içeren çevresel
sorunlara dair ilköğretim, ortaöğretim ve üniversite öğrencilerinin bilgi düzeyleri ve
sahip oldukları kavram yanılgıları üzerine birçok araştırma yapılmıştır.
26
Bozkurt ve Cansüngü (2002), ilköğretim öğrencilerinin çevre eğitiminde sera
etkisi ile ilgili kavram yanılgılarını belirlemek amacıyla gerçekleştirdikleri
araştırmalarında öğrencilerin bu konuda birçok kavram yanılgısı olduğu sonucuna
ulaşmışlardır. 6. ve 7. Sınıf öğrencileri ile yapılan araştırma; yanılgıya sahip olma yüzde
oranları değişmekle birlikte, öğrencilerin toplam 16 farklı kavram yanılgısına sahip
oldukları belirlenmiştir.
Darçın, Bozkurt, Hamalosmanoğlu ve Köse (2006), ilköğretim öğrencilerinin
sera etkisi konusundaki bilgi düzeylerini ve kavram yanılgılarını belirlemek amacıyla
6., 7. ve 8. Sınıf öğrencilerini örneklem seçerek bir araştırma gerçekleştirmişlerdir.
Araştırma bulgularının sonuçlarına göre öğrencilerin sera etkisi hakkındaki bilgi
düzeylerinin çok düşük olduğunu ve sınıflar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık olmadığını tespit etmişlerdir.
Darçın’ın (2009), asit yağmurları, küresel ısınma, ozon tabakasının incelmesi ve
araç egzoz gazları ile ilgili ortaöğretim öğrencilerinin bilgi düzeyleri ve kavram
yanılgılarının tespit edilmesini amaçladığı araştırma sonuçlarına göre; öğrencilerin
trafik kaynaklı çevre problemleri hakkında bilgi düzeyleri oldukça düşüktür ve
öğrenciler ilgili konularda çeşitli kavram yanılgılarına sahiptir. Yüzde oranları
değişmekle birlikte öğrencilerin toplam 10 farklı kavram yanılgısına sahip olduğu
belirlenmiştir.
Kahraman, Yalçın, Özkan ve Aggul (2008), Sınıf Öğretmenliği öğrencilerinin
küresel ısınma konusundaki farkındalıklarını ortaya koymayı amaçladıkları araştırma
sonuçlarına göre öğrencilerin büyük çoğunluğunun küresel ısınma konusunda düşük bir
farkındalık seviyesine sahip olduklarını tespit etmişlerdir.
Arsal’ın (2010), ilköğretim fen bilgisi ve sınıf öğretmenliği bölümü öğretmen
adaylarının sera etkisi ile ilgili kavram yanılgılarını belirlemeyi amaçladığı araştırma
sonuçlarına göre; hem fen bilgisi hem de sınıf öğretmenliği bölümü öğretmen
adaylarının sera etkisinin nedenleri, sonuçları ve sera etkisini önleme yolları
konularında bir takım kavram yanılgılarına sahip oldukları tespit edilmiştir.
2.2.2. Nedensel- Mekaniksel Akıl Yürütme İle İlgili Araştırmalar
Berkant (2007), dokuzuncu sınıf biyoloji dersinde yapıcı öğrenme temelli
anlamlı nedensel düşünmeye dayalı öğretimin öğrencilerin anlamlı nedensel
düşünmelerine, akademik başarılarına, kalıcılığa ve günlük yaşamdaki davranışlarına
27
etkisini araştırdığı çalışmanın sonunda anlamlı nedensel düşünmeye dayalı öğretimin
geleneksel öğretime kıyasla öğrencilerin biyoloji akademik başarıları ve anlamlı
nedensel düşünme becerileri üzerinde daha etkili olduğunu belirlemiştir. Ancak anlamlı
nedensel düşünmeye dayalı öğretimin geleneksel öğretime kıyasla akademik başarının
kalıcılığı ve anlamlı nedensel düşünme becerisinin kalıcılığı üzerinde daha etkili
olmadığını tespit etmiştir.
2.2.3. Çok Ortamlı Öğrenmede Bilişsel Kuram İle İlgili Araştırmalar
Mayer ve Anderson (1991) yaptıkları deneysel araştırmalarında, öğrencilere fen
bilimleri ile ilgili bir içeriği, bellekteki kodlama sırasında sözcükler ve resimler arasında
bağlantı kurmalarını kolaylaştıran canlandırmalar kullanarak anlatmışlardır. Deneysel
çalışmada, The World Book Encylopedia (1987)’dan uyarladıkları bisiklet pompasının
çalışma ilkesini canlandırmayla göstermişlerdir. Canlandırmada konu ile ilgili metinler
ve bu metinlerle aynı anda sunulan sesler kullanılmıştır. İçeriğin görsel ve sözlü
biçimlerde sunumu arasındaki bağlantıların araştırılması için, içerik aşağıdaki sırada ve
özelliklerde sunulmuştur:
1- Canlandırma ve sözlü anlatım birlikte,
2- Önce sözlü anlatım, ardından canlandırma,
3- Yalnızca sözlü anlatım,
4- Yalnızca canlandırma.
Değerlendirmede ise, bisiklet pompasının çalışma ilkesi ve onarılması ile ilgili
soruların bulunduğu problem çözme ve transfer testi ile bisiklet pompasının nasıl
çalıştığının sorulduğu hatırlama testi kullanılmıştır. Yapılan deneylerde birbirine zıt üç
hipotez araştırılmıştır. Araştırmanın denenceleri ise şunlardır:
1- Resim-sözcük birlikte grubu, önce sözcük-sonra resim grubuna göre problem
çözme transfer testinde daha iyi bir başarı gösterecektir (Tek kodlama
hipotezi - The single-code hypothesis).
2- Önce sözcük-sonra resim grubu, resim-sözcük birlikte grubuyla sözel
hatırlama testinde aynı performansı göstereceklerdir (Ayrı ikili kodlama
hipotezi - The separate dual-code hypothesis).
28
3- Resim-sözcük birlikte grubu, yalnızca sözcük, yalnızca resim ve kontrol
grubuna göre problem çözme transfer testinde daha iyi performans
gösterecektir (Bütünleştirilmiş ikili kodlama hipotezi – The integrated dual-
code hypothesis).
Araştırmanın sonuçları şu şekildedir:
1- Resim-sözcük birlikte grubu, önce sözcük-sonra resim grubuna göre problem
çözme transfer testinde daha iyi bir performans göstermiştir.
2- Önce sözcük-sonra resim grubu, resim-sözcük birlikte grubuyla sözel
hatırlama testinde aynı performansı göstermişlerdir.
3- Resim-sözcük birlikte grubu, yalnızca sözcük, yalnızca resim ve kontrol
grubuna göre problem çözme transfer testinde daha iyi performans
göstermiştir. Diğer gruplar arasında (yalnızca sözcük, yalnızca resim ve
kontrol) anlamlı bir farklılık bulunmamıştır.
Mayer ve Sims (1994) yaptıkları iki deneysel araştırmada yüksek ve düşük
uzamsal yeteneklere sahip öğrencilerle çalışmışlardır. Birinci deneysel çalışmada bir
gruba içerik aynı anda hem bisiklet lastiği pompası çalışma prensibinin animasyonu,
hem de seslendirmesi şeklinde, diğer gruba da içerik önce animasyon sonra seslendirme
şeklinde sunulmuştur. İkinci deneysel çalışmada ise bisiklet lastiği pompası çalışma
prensibi yerine insanın solunum sisteminin çalışma prensibi gruplara aynı şekilde
gösterilmiştir. Deneyler sonucunda aynı anda hem animasyon hem de seslendirme
yapılan grup (concurrent), bu işlemin sırayla ve arka arkaya yapıldığı gruba göre
problem çözme transfer testinde daha başarılı olmuştur. Bu durumda birliktelik etkisi
(contiquity effect), yüksek uzamsal yeteneklere sahip öğrencilerde düşük olanlara göre
daha fazla etkili olmaktadır. İkili kodlama kuramı; yüksek uzamsal yeteneklere sahip
öğrencilere, içeriğin görsel ve sözel biçimleri arasında sembolik bağlantılar
kurabilmelerini kolaylaştırmak için bilişsel kaynaklar sunmaktadır. Düşük uzamsal
yeteneklere sahip öğrenciler ise, görsel olarak sunulan içeriğin ve görüntüsünün zihinde
yeniden canlandırılması ve gerekli sistemler arası bağlantıların kurulabilmesi için
bilişsel kaynaklara daha fazla ihtiyaç duymaktadırlar.
29
Mayer ve Moreno (1998) farklı içerikler (şimşeğin oluşumu ve otomobil fren
sisteminin çalışması) kullanarak yaptıkları iki deneysel çalışmada, çoklu ortam
öğrenmelerinde dikkatin dağılması etkisini araştırmışlardır. Araştırmanın amacı, çalışan
belleğin ikili işleme kapasitesini test ederek, çok ortamlı öğrenmede bilişsel kurama
destek sağlamaktır. Birinci deneysel çalışma, Psikoloji Bölümünün veri tabanlarından
seçilen 78 kolej öğrencisi üzerinde gerçekleştirilmiştir. Öğrencilerden 40 tanesi eş-
zamanlı olarak sunulan canlandırma ve sözlü anlatım grubuna (AN grubu), 38’i ise eş-
zamanlı olarak sunulan canlandırma ve düz metin grubuna(AT grubu) yansız olarak
atanmışlardır. Deney için şimşeğin oluşumunu anlatan iki canlandırma kullanılmıştır.
Birincisi, eş-zamanlı canlandırma ve sözlü anlatım içerirken, diğeri eş-zamanlı
canlandırma ve düz metin içermektedir. Canlandırmalar içerik olarak aynıdır.
Öğrencilerin başarılarını değerlendirmek için öğrenme çıktılarına bakılmıştır. Bunun
için hatırlama testi, eşleştirme testi ve transfer testi kullanılmıştır. Araştırma sonunda
elde edilen bulgulara göre, AN grubunun hatırlama, eşleştirme ve transfer testi
puanlarının, AT grubunun puanlarına göre anlamlı düzeyde farklılaştığı görülmüştür.
30
BÖLÜM III
YÖNTEM
Bu bölümde; araştırmanın modeli, çalışma grubu, veri toplama araçları, verilerin
toplanması, verilerin analizi bilgileri verilmiştir.
3.1. Araştırmanın Modeli
Bu çalışmada, ortaöğretim onuncu sınıf biyoloji dersi sera gazı etkisi, asit
yağmurları ve ozon tabakası delinmesi konularında; klasik öğretim tasarımı ilkeleri
temelinde düzenlenen metin, nedensel-mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan metin
ve nedensel-mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan el çizimi animasyonuyla
öğretimin öğrencilerin konuyla ilgili akademik başarılarına etkisi ve öğrencilerin
öğretimde kullanılan araçlara ilişkin görüşleri araştırılmıştır. Araştırma, ön test-son test
kontrol gruplu yarı-deneysel desene (quasi-experimental design) göre yapılmıştır.
Yarı-deneysel desenler, çoğunlukla eğitim alanındaki araştırmalarda deney ve
kontrol grubuna yansız bir şekilde atamanın mümkün olamayacağı durumlarda
kullanılmaktadır (Cohen, Manion ve Morrison, 2007). Kerlinger’de (1986) yarı-
deneysel desenlerin uzlaşımcı desenler olduğunu ve yansız atamanın mümkün
olamayacağı eğitim araştırmalarında kullanılmasının uygun olduğunu belirtmiştir.
Araştırmanın D1, D2, ve kontrol grubunu ortaöğretim onuncu sınıflar
oluşturmuştur. Her üç gruba da öntest, sontest ve görüş anketi uygulaması yapılmıştır.
Modelde ön testlerin bulunması, grupların deney öncesi benzerlik derecelerinin
bilinmesine ve son test sonuçlarının buna göre yorumlanmasına yardımcı olmaktadır
(Karasar, 2003). Araştırmada kullanılan yarı-deneysel desenin simgesel görünümü
aşağıdaki gibidir:
Grup Ön-test Kullanılan
Yöntem Son-test
Materyal
Görüş
Anketi
D1 O1.1 X1 O1.2 O1.3
D2 O2.1 X2 O2.2 O2.3
Kontrol O3.1 X3 O3.2 O3.3
Şekil.3.1.1. Araştırma Deseni
31
D1 : Nedensel-Mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan elle çizim
animasyonunun kullanıldığı birinci deney grubu
D2 : Nedensel-Mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan metnin kullanıldığı
ikinci deney grubu
Kontrol : Klasik öğretim tasarımı ilkeleri temelinde düzenlenen metnin
kullanıldığı kontrol grubu
X1 : Nedensel-Mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan elle çizim
animasyonunu ile yapılan öğretim
X2 : Nedensel-Mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan metinle yapılan
öğretim
X3 : Klasik öğretim tasarımı ilkeleri temelinde düzenlenen metinle yapılan
öğretim
O1.1, O2.1, O3.1 : Öntest
O1.2, O2.2, O3.2 : Sontest
O1.3, O2.3, O3.3 : Materyal Görüş Anketi
3.2. Çalışma Grubu
Araştırmanın çalışma grubunu, Seyhan Anadolu Lisesi onuncu sınıf
öğrencilerinin oluşturmasının en önemli nedeni, öğretim tasarımları yapılan konuların
içerik yoğunluğu bakımından ilköğretim düzeyinin üzerinde olmasıdır. Bu nedenle
araştırma ortaöğretim öğrencileri ile gerçekleştirilmiştir.
Çalışma gruplarında; D1 grubu için 10-D şubesindeki 25 öğrenci, D2 grubu için
10-B şubesindeki 29 öğrenci ve kontrol grubu için 10-C şubesindeki 27 öğrenci yer
almıştır.
3.2.1. Deney ve Kontrol Gruplarında Yer Alan Öğrencilerin Cinsiyetlerine Göre
Dağılımı
Üç şubede bulunan D1, D2 ve kontrol gruplarında yer alan öğrencilerin
cinsiyetlerine göre dağılımı Tablo 3.2.1.1’de verilmiştir.
32
Tablo 3.2.1.1.
Üç Şubede Bulunan D1, D2 ve Kontrol Gruplarında Yer Alan Öğrencilerin
Cinsiyetlerine Göre Dağılımı
CİNSİYET
TOPLAM KIZ ERKEK
ŞUBE
10/D
(D1 grubu)
N 16 9 25
% 64 36 100
10/B
(D2 grubu)
N 15 14 29
% 51,7 48,3 100
10/C
(Kontrol grubu)
N 12 15 27
% 44,4 55,6 100
TOPLAM N 43 38 81
% 53,1 46.9 100
K2= 2,03 sd=2 p=.36
Tablo 3.2.1.1’de görüldüğü gibi D1 grubunun %64’ünü kız, %36’sını erkek
öğrenciler, D2 grubunun %51,7’sini kız, %48,3’ünü erkek öğrenciler, kontrol grubunun
%44,4’ünü kız, %55,6’sını erkek öğrenciler oluşturmaktadır. Yapılan kay kare analizi
sonucunda, gruplar arasında cinsiyet açısından anlamlı bir fark yoktur.
3.2.2. Deney ve Kontrol Gruplarının Yaş Ortalamasına İlişkin Sonuçlar
Tablo 3.2.2.1’de deney ve kontrol gruplarının yaş ortalamasına ilişkin veriler yer
almaktadır.
Tablo 3.2.2.1
D1, D2 ve Kontrol Gruplarının Yaş Ortalamasına İlişkin Sonuçlar Grup N Yaş Ortalaması
D1 25 15,96
D2 29 16,03
Kontrol 27 16,15
Tablo 3.2.2.1’de görüleceği gibi kontrol grubu 16,15 değeriyle en yüksek yaş
ortalamasına sahiptir. Bunu 16,03 değeriyle D2 grubu ve 15,96 değeriyle D1 grubu
takip etmektedir.
33
3.2.3. Deney ve Kontrol Gruplarının Akademik Başarı Öntest Toplam Puanlarına
İlişkin Sonuçlar
Üç şubede bulunan D1, D2 ve kontrol gruplarında yer alan öğrencilerin
akademik başarı öntest toplam puanlarına ilişkin betimsel değerler Tablo 3.2.3.1’de
verilmiştir.
Tablo 3.2.3.1
Akademik Başarı Öntest Ortalama Puanlarına İlişkin Betimsel Değerler
Grup N X S
D1 25 13,12 3,84
D2 29 22,38 6,74
Kontrol 27 25,44 4,84
Tablo 3.2.3.1’de görüldüğü gibi en yüksek akademik başarı öntest ortalama
puanına kontrol grubu sahiptir ve bunu sırasıyla D2, D1 grupları takip etmiştir. Gruplara
ait akademik başarı öntest ortalama puanları arasında anlamlı bir farklılığa yönelik
yapılan anova sonuçları Tablo 3.2.3.2’de görülmektedir.
Tablo 3.2.3.2
Akademik Başarı Öntest Ortalama Puanlarına Göre Gruplara İlişkin ANOVA
Sonuçları
Varyansın
Kaynağı
Kareler
Toplamı sd
Kareler
Ortalaması F p
Dunnett’s C
Gruplar
Arası 2123,965 2 1061,982 18,286 .000
Kontrol >
D2 > D1
Gruplar içi 2234,134 78 28,643 23,683
Toplam 4358,099 80
Tablo 3.2.3.2’ de görüldüğü gibi D1,D2 ve Kontrol grupları akademik başarı
öntest ortalama puanları arasında P<.001 düzeyinde anlamlı bir fark vardır. Bu
farklılığın hangi gruplar arasında olduğunu belirlemek için yapılan Dunnett’s C ikili
karşılaştırması sonucunda, kontrol grubunun hem D2 grubundan hem de D1 grubundan
daha yüksek akademik başarı öntest ortalama puanına sahip olduğu görülmektedir. D2
34
grubunun da D1 grubundan anlamlı bir şekilde daha yüksek akademik başarı öntest
ortalama puanına sahip olduğu tespit edilmiştir.
3.3. Konu Alanı ve Ünite
Araştırmada; Sera gazı etkisi, asit yağmurları ve ozon tabakası delinmesi
konuları birlikte öğretilmek üzere ele alınmıştır. Ortaöğretim öğretim programında
konular ayrı ayrı sınıf düzeylerinde ve farklı ders kapsamlarına dahil olacak şekilde
verilmektedir. Konular biyoloji, coğrafya ve kimya dersleri kapsamı içerisinde yer
almaktadır. Konuların disiplinler arası dağılımında; coğrafya dersi kapsamında küresel
çevre sorunları ve iklim özellikleri ünitelerinde yer bulurken, Kimya’da asitler-bazlar
ünitesi kapsamında ve biyoloji dersinde ise madde döngüleri konusu kapsamında yer
almaktadır. Konuların birlikte bütünsel bir şekilde öğretilmesi amaçlandığı için
öğretmen görüşleri de alınarak uygulamaların biyoloji dersi kapsamında yapılmasına
karar verilmiştir.
3.4. D1, D2 ve Kontrol Gruplarında Kullanılan Öğretim Materyalleri
Araştırmacı D1, D2 ve kontrol gruplarında kullanılmak üzere materyal
geliştirmek amacıyla Reigeluth, Bloom ve Gagne’nin öğretim tasarımı ilkelerini göz
önünde bulundurarak sera gazı etkisi, asit yağmurları ve ozon tabakası delinmesi
konuları üzerinde çalışma yapmıştır. Pattern, Chao, Reigeluth (1986)‘a göre makro
stratejiler birden fazla içerik türünün (öğretilecek içerikte kavramlar, işlemler, ilkelerin
birlikte bulunması) öğretilmesiyle; diğer bir deyişle öğretilecek birimleri sıralama,
sentezleme ve özetleme ile ilgili olan stratejilerdir (Akt: Coşkun, 2007). Sera gazı etkisi,
asit yağmurları ve ozon tabakası delinmesi konuları içerisinde kavramlar, işlemler ve
ilkelerin birlikte bulunması nedeniyle makro stratejilerle içerik düzenlemesine
uygundur. Ayrıca bu konulardaki neden-sonuç ilişkilerinin öğrenciler tarafından
karıştırılması ile öğrencilerde kavram yanılgısı oluşturması nedeniyle içeriğin
öğretiminde konuların birleştirilerek bütünsel bir şekilde öğretimi yine makro düzeyde
stratejilerle ele alınmasını gerektirmektedir. Ancak öğretilecek içerik konularının her
biri mikro düzeyde ele alınarak tasarımlandıktan sonra birleştirilmesi, konuların
içerisinde öğretilecek olan her bir olgu, kavram ve ilkeyi ayrı ayrı inceleme fırsatı
verecektir. Mikro stratejilerin kullanılması sonucunda öğrenci bilgiyi daha az yanlışla,
daha doğru, daha kalıcı, daha çok transfer yapabilecek düzeyde öğrenebilmektedir
35
(Pattern ve diğerleri, 1986; akt: Coşkun, 2007). Buna göre içerik konularının her birinin
daha az yanlışla doğru bir şekilde öğrenilmesi öğrencide oluşabilecek hatalı
ilişkilendirmelerin önüne geçeceği düşünülmüştür. Aynı zamanda mikro düzeyde içerik
düzenleme stratejilerini kolay konuların öğretiminde kullanmak yine Pattern ve diğerleri
(1986)’e göre doğru bulunmamaktadır. Öğretilecek konu temel ve zor bir konuysa, konu
tam ve doğru öğretilmek isteniyorsa kullanılmalıdır (Akt: Coşkun, 2007). Sera gazı
etkisi, asit yağmurları ve ozon tabakası delinmesi konuları kavrayış yanılgılarının fazla
olduğu ve öğrenilmesi orta zorlukta olan konular olması nedeniyle konuların her birinin
mikro stratejilerle ele alınmasının uygun olduğu düşünülmüştür. Her biri konu içeriği
mikro stratejilerle ele alınıp düzenlendikten sonra sera gazı etkisi, asit yağmurları ve
ozon tabakası delinmesi konularının içerik birimleri boyutunda birbirleriyle yoğun
etkileşimi olması nedeniyle makro stratejilerle bütünleştirilmiştir. Böylece içerik
düzenlemesinde yapılan tasarım çalışmalarında içeriğin mikro düzeyde incelenip, makro
düzeyde ise bütünsel olarak birleştirilmesinin uygun olacağına karar verilmiştir.
D1, D2 ve kontrol gruplarında mekanik-nedensel içerik düzenlemesine dayanan
yazılım, mekanik-nedensel içerik düzenlemesine dayanan metin ve klasik öğretim
tasarımı ilkeleri temelinde düzenlenen metin öğretim materyali olarak kullanılmıştır.
3.4.1. Kontrol Grubunda Kullanılan Öğretim Materyali
Sera gazı etkisi, asit yağmurları ve ozon tabakası delinmesi konuları kapsamında
gerekli literatür taraması yapılmıştır. Araştırmacı danışmanıyla yaptığı görüşmelerde
seçilen konuların disiplinler arası birçok alana dağıldığı kanısına vararak; coğrafya,
kimya ve biyoloji alanlarında ayrı ayrı literatür taraması yaparak içeriğin genel
çerçevesini oluşturmuştur. Bu genel çerçeve doğrultusunda öğrenci özellikleri dikkate
alınarak hedefler yazılmıştır. Hedefler çerçevesi içerisinde klasik öğretim tasarımı
ilkeleri göz önünde bulundurularak içerik düzenlenmiştir. İçerik düzenlemesi
yapıldıktan sonra Çukurova Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümünden bir profesör
ve Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği Bölümünden küresel ısınma
alanında çalışma yapmış olan bir doçentin uzman görüşü alınmıştır. Ayrıca Milli
Eğitim Bakanlığında görev yapan coğrafya, biyoloji, kimya, sosyal bilgiler ve fen
bilgisi branşlarındaki yedi öğretmenden de uzman görüşü alınmıştır. Hazırlanan içerik
metni dört öğrenciye okutularak anlaşılırlığı yönünde alınan dönütlerle ve uzmanların
görüşleri çerçevesinde içerik yeniden düzenlenmiştir. Bu metnin bir bölümünün örneği
36
Ek-1’de verilmiştir. Kontrol grubu için hazırlanan içerik konusu belirlenip literatür
taraması yapılması aşamasından, içeriğin tasarımlanmasının sonuna kadar geçen süre
yaklaşık olarak altı haftadır. Daha sonra düzenlenen bu metin temelinde öğretim
tasarımına konusunda yüksek lisans yapan ekip üyesiyle işbirliği içinde hazırlanmıştır.
Bu aşamada aynı zamanda konu ile ilgili ilk ön-tip yazılımın çatısı oluşturulmuştur.
Yeniden danışmanla yapılan görüşme ile hedeflerin niteliğinin, içerik niteliğinin ve
içerik düzenlemede kuramsal yapının uygunluğu ile bu temelde içerikle etkileşimi
sırasında öğrenende yaratmak istediğimiz etki danışmanla tartışılmıştır. Bu tartışma
sonrasında alınan karar ile deney iki grubunun öğretim materyali için içerikle uyumlu
kuramsal temel seçimine geçilmiştir.
3.4.2. D2 Grubunda Kullanılan Öğretim Materyali
Araştırmacı sera gazı etkisi, asit yağmurları ve ozon tabakası delinmesi
konularında klasik öğretim tasarımı ilkeleri göz önünde bulundurularak tasarımladığı
içeriğin yalnız başına yeterli ve etkili olmayacağı hissine kapılmıştır. İçerik
birimlerinden haberdar olan araştırmacı buradaki sıkıntıyı giderecek düşünme temelli
bir kuram araştırmaya başlamıştır. Adı geçen konuların yapısı gereği neden-sonuç
ilişkisi kapsamında ilişkiler barındırmasından yola çıkarak nedensel düşünmeyi
incelenmeye başlamıştır. Her bir konunun öğretiminde neden-sonuç ilişkilerinin doğru
bir şekilde öğretilmesi için nedensel düşünmenin geliştirilen içerik tasarımını
destekleyeceğine karar vermiştir. Araştırmacı süreç içerisinde danışmanıyla yaptığı
görüşmeler sayesinde sera gazı etkisi, asit yağmurları ve ozon tabakası delinmesi
konularının doğada çalışmakta olan bazı mekanizmaların bozulmasından yola çıkarak,
nedensel düşünmenin konuların öğretiminde tek başına yeterli olmayacağına karar
vermiştir. Tekrar literatür araştırmalarına dönerek mekaniksel düşünmenin çalışmakta
olan mekanizma yapılarının öğretimindeki gücünü fark edip nedensel ve mekaniksel
düşünmeyi birleştirerek içerik tasarımını desteklemeye karar vermiştir. Böylece
nedensel-mekaniksel modeller temelinde içerik düzenlemesine dayanan bir metin
oluşturmuştur. Oluşturduğu metni belirtilen uzmanların görüşleri ve yine öğrenci
dönütleriyle tekrar düzenleyerek nedensel-mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan bir
metin oluşturmak yaklaşık olarak dört haftalık bir süreci almıştır. Yeniden danışmanla
yapılan görüşme ile içerik niteliği ve araç niteliği uygunluğu, hedeflerimizi öğretirken
öğrenende yaratmak istediğimiz etki danışmanla tartışılmıştır. Bu tartışma sonrasında
37
alınan karar ile deney bir grubunun öğretim materyali olan dinamik yapıların
araştırılmasına geçilmiştir.
3.4.3. D1 Grubunda Kullanılan Öğretim Materyali
Araştırmacı sera gazı etkisi, asit yağmurları ve ozon tabakası delinmesi
konularında nedensel-mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan metni oluşturduktan
sonra statik bir yapıda oluşturulan bu içeriğin de dinamik yapıları etkili bir şekilde
öğretmekte yetersiz kalacağı düşüncesiyle literatür taramasını genişletmiştir. Bu
bağlamda animasyonla desteklenen içeriğin dinamik yapıları daha etkili öğreteceği
kanısına varmıştır. Bu aşamada bir animasyon geliştirme fikrini danışmanıyla
paylaştığında klasik bir animasyon geliştirmedeki teknik yetersizlikleri tartışmışlardır.
Bu yetersizlikleri de göz önünde bulundurarak elle çizim tekniğini kullanarak bir
animasyon yazılımı geliştirmeye karar vermişlerdir.
Elle çizim animasyonunun gerçekleştirilmesi için bir ekip kurulmuştur. Ekipte
Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri
Öğretmenliği Bölümü öğrencilerinden çizim alanında yetkin olan Oğuzhan Tümkaya,
teknik alanda bilgi sahibi olup video çekimlerini yapan Uğur Sevin ve animasyon
seslendirmesini yapan Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim
Teknolojileri Öğretmenliği Bölümü Yüksek Lisans öğrencisi Mevhibe Büyüktopçu yer
almaktadır. Ayrıca ekibe zaman zaman katılan yüksek lisan ve lisan öğrencilerinden de
tasarıma ve tasarımın modellere uygunluğuna ilişkin görüşler alınmıştır.
Uygun ekip kurulduktan sonra Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Bölümü seminer salonunda araştırmacı tarafından
içerik hakkında ekip elemanlarını bilgilendirmek amacıyla bir toplantı düzenlenmiştir.
Yapılan bilgilendirme toplantısından sonra elle çizim animasyonunun var olan hikaye
tahtası (storyboarding) üzerinde araştırmacı ve çizer birlikte çalışmışlardır. İçerikte yer
alan her bir cümlenin ne anlatmak istediğini çözümleyerek, şematize etmişlerdir. Bu
aşama el çizimlerinden oluşan eskiz aşamasıdır. Projenin temel aşaması olan eskiz
aşamaları: çekim aşamalarına girilebilmesi için konu ve hedefleri anlatan her bir
cümlenin karikatürize edilmesidir ve yaratıcı düşünmenin en yoğun kullanıldığı aşama
burasıdır. Hikaye tahtası hazırlanırken Video akışını sağlamak ve kadraj görüntülerinin
yakalanmasında el çizimlerinin ekrandan izlendiğinde büyüklük küçüklük sorununu
oluşmaması için özen gösterilmiştir. Öğretim içeriğini karikatürize etmek oldukça
38
zahmetli bir süreç olmuştur. “Şekiller neyi anlatıyor” sorusundan yola çıkılarak
hazırlanan çizimler, öğretim tasarımcılarına gösterilerek alınan dönütler doğrultusunda
düzenlenmiştir. Daha sonra çizer üniversiteden temin edilen taşınabilir bir yazı tahtası
üzerinde elle çizim eskizlerine başlamıştır. Çizer bu aşamada daha önce böyle bir
çalışmada yer almamasından dolayı yazı tahtasına ve tahta kalemlerine alışmakta
güçlük çekmiştir. Çizerin güçlük çektiği bir başka konu da tahta çizimlerinde kadraja
çok girmemek için tahtaya sol taraftan bakmak zorunda kalmasıdır. Yazı tahtasına
soldan bakıldığında algılanan görüntü, karşısından bakıldığında algılanana göre daha
yayvandır. Çizimde renk çeşitleri pek mevcut olmayan ve maliyeti yüksek olan tahta
kalemlerinin temin edilmesi de bir başka sorun olduğundan, eskiz çalışmalarında sadece
temin edilebilen üç renk tahta kalemi (siyah-kırmızı-mavi) ile çalışılmıştır. Bu
kalemlerin renk seçeneğinin fazla olması çizimde yapılacak olan vurgular için önem
taşımaktadır. Araştırmacı çizer ile sürekli irtibat halinde bulunarak yapılan çizimlerin
uygunluğuna ilişkin dönütler vermiştir. Bu sürecin ardından hedeflere uygun olarak
çizimlerde yer alacak metinlere ve yapılacak vurgulamalara karar verilmiştir. Elle çizim
animasyonu için taşınabilir tahta üzerindeki çizim alanı yeterli olmadığından daha
büyük bir yazı tahtasına ihtiyaç duyularak Çukurova Üniversitesi Bilgisayar ve Öğretim
Teknolojileri Öğretmenliği Bölümü bilgisayar laboratuarının kullanılması için bölüm
yönetiminden öğretim dışı saatlerde kullanılmak üzere izin alınmıştır. Araştırmanın
belirlenen sürede yetiştirilmesi için hafta sonları da bilgisayar laboratuarı kullanılmıştır.
Bütün bu çalışmalar sonlandıktan sonra kısıtlı bir zaman içerisinde yapılacak olan
çekim aşamasına geçilmiştir. Çizerin, daha önce yazı tahtası üzerinde çizim tecrübesi
bulunmadığından büyük zaman kayıpları yaşanmıştır. Bu durum araştırmanın zaman
planlamasında elle çizim animasyonu geliştirme safhasına ayrılan sürenin uzamasına
neden olmuştur. Çekim aşamalarında, ortamın karanlık hale getirilememesinden doğan
tahtadaki gölge oluşumunun önüne geçmek için çekimlere akşam saatlerinde başlayıp,
gün ağarana kadar devam edilmek zorunda kalınmıştır. Yaşanan bu sorun motivasyon
problemlerini de beraberinde getirmiştir. Video çekimlerinde kullanılan kameranın
profesyonel olmaması ve üç ayak (Tripod) aracının kızağının bulunmaması nedeniyle
hareket ettirilememesi de sorun yaşatmıştır. Yapılan her hatada çizimin yenilenmesi
zaman kaybına yol açmıştır. Yazı tahtası üzerinde yapılan çizimlerin bazılarının video
kayıtlarında istenildiği gibi görünmemesi çizimin değiştirilerek yeniden tekrarlanmasına
neden olmuştur. Uzun süren çekim aşamalarının ardından ses kayıtlarının yapılması
aşamasına geçilmiştir. Ekip kurulması aşamasında alınan ses kaydı örnekleri içerisinden
39
en öğrenmeye odaklatan ses seçilmiştir. Seslendirmede aşamasında hedefler
doğrultusunda vurgulanacak bölümler dikkate alınmıştır ve araştırmacı seslendirmeyi
gerçekleştiren ekip elemanıyla koordineli bir şekilde çalışmıştır. Montaj aşamasına
geçilmeden önce ses kayıtları tamamlanmıştır. Montaj için kullanılan Adobe Premiere
CS4 programının deneme sürümü olmasından programa ait bütün özellikler
kullanılamamıştır. Bu durum montajlama aşamasını yavaşlatmıştır. Animasyonda ses ve
görüntülerin eş zamanlı bir şekilde ilerlemesinin sağlanmasına dikkat edilmiştir.
Montajlama sürecinin bitiminde içerik bakımından en küçük boyuta sahip bölümünün
video çıktısının alınması yaklaşık 10 saat sürmüştür. Elle çizim animasyonunun tüm
aşamalarıyla yaratım süreci sıkı bir çalışma temposunda toplam 3 aylık bir süreci
almıştır. Hazırlanan animasyonla ilgili ekran örnekleri Ek-3’de verilmiştir.
Yapılan çalışmanın daha profesyonel ve daha hızlı yapılabilmesi için ekip
elemanlarından alınan görüşlere göre;
1- Çizim yapılabilecek görüntülü bir tablete (Wacom cintiq 21ux veya wacom
cintiq 12wx)
2- Tam donanım ve performanslı bir bilgisayara
3- Bu tarz çalışmalar için oluşturulmuş tam ekipmana sahip bir stüdyoya
(Profesyonel kamera, tripod ve diğer ekipmanlar)
4- Orijinal tam sürümlü çizim ve montaj programlarına (adobe photoshop,
corel painter, adobe premiere vb.)
5- Projeye maddi destek sağlanmasına ihtiyaç vardır.
3.5. Veri Toplama Araçları
3.5.1. Akademik Başarı Testi
Madde analizi sonucunda elenebilecek maddeler göz önünde bulundurularak
toplam 62 maddeden oluşan bir pilot başarı testi geliştirilmiştir. Bu test Seyhan Anadolu
Lisesi 11. sınıf öğrencilerinden toplam 152 öğrenciye uygulanmıştır. Bu öğrencilerin
seçilmesinin nedeni, testte geçen konuları öğrenmiş olmalarıdır. 11. sınıf öğrencileri
aldıkları coğrafya derslerinde başarı testindeki konuları görmüşlerdir. 152 öğrenciye
uygulanan testin madde analizi için öğrencilerin testte verdiği her doğru yanıta “1”,
yanlış yanıtlanan ya da boş bırakılan sorulara ise “0” puan verilmiştir. Böylece her
öğrencinin başarı testine ait bir toplam puanı elde edilmiştir. Bu toplam puanlar testin
40
analizlerinde kullanılmıştır. Pilot uygulama sonucu elde edilen veriler üzerinde madde
ve test analizi yapılmıştır. Madde analizi kapsamında, her bir maddenin ayırt edicilik ve
güçlük indisleri belirlenmiştir. Ayırt edicilik indisi (rjx) .20’nin altında olan maddeler
tespit edilmiştir. 23 madde ayırtedicilik indisi (rjx) .20 nin altında olduğundan testten
çıkarılarak 39 maddelik akademik başarı testi için yapılan analizde KR-20 değeri .85
bulunmuştur. Bunun ardından negatif değerli olan maddeler testten çıkarılmıştır.
Anlamlı ilişki bulunmayan bazı madde ise kapsam geçerliğini düşürmemek amacıyla ve
güvenirliği de düşürmediği için uzman görüşü alınarak testten çıkarılmamıştır. Yapılan
madde analizleri sonucunda negatif değerlikli 7 maddenin elenmesi ile 55 maddelik bir
akademik başarı testi elde edilmiştir. Test kapsamındaki maddelerin ayırt edicilik
indisleri (rjx), madde güçlük indisleri (pj) ve alt-üst %27’lik gruplar için yapılan t-testi
sonuçları Tablo 3.1’de verilmiştir.
Tablo 3.5.1.1’de görüldüğü gibi, alt-üst %27’lik grupların her bir madde için
verdikleri yanıtların arasında .05 düzeyinde anlamlı fark olduğu belirlenmiştir. Ayrıca
alt ve üst grubun toplam puanları arasında anlamlı bir farklılık da bulunmaktadır.
Seçilen maddelerin ayırt edicilik indisleri (rjx) .20 ile .45 arasında, madde güçlük
indisleri (pj) ise .25 ile .89 arasında değişmektedir.
Tablo 3.5.1.1
Akademik Başarı Testi Madde Analizi Sonuçları Madde Pj Sj Rjx T Madde Pj Sj rjx T
1 .88 .33 .28** 2.27* 29 .36 .48 .40** 5.02***
2 .48 .50 .03 .45 30 .16 .37 .31** 4.02***
3 .29 .46 .31** 3.70*** 31 .30 .46 .16 1.96
4 .31 .46 .09 1.17 32 .21 .41 .12 1.55
5 .32 .47 .32** 3.99*** 33 .36 .48 .50** 6.71***
6 .27 .45 .28** 3.74*** 34 .39 .49 .32** 4.45***
7 .36 .48 .48** 6.34*** 35 .33 .47 .31** 3.62***
8 .63 .49 .58** 9.15*** 36 .24 .43 .09 .81
9 .65 .48 .60** 9.31*** 37 .32 .47 .25** 2.62
10 .33 .47 .23** 3.53*** 38 .43 .50 .46** 6.89***
11 .30 .46 .31** 3.21** 39 .33 .47 .09 .71
12 .43 .50 .55** 9.76*** 40 .36 .48 .25** 3.01**
13 .70 .46 .67** 11.61*** 41 .30 .46 .34** 3.09**
14 .28 .45 .45** 6.31*** 42 .27 .45 .23** 1.96
15 .47 .50 .39** 4.74*** 43 .23 .42 .14 1.61
41
Tablo 3.5.1.1 (Devam)
16 .49 .50 .33** 4.37*** 44 .38 .49 .31** 3.03**
17 .32 .47 .45** 5.25*** 45 .30 .46 .40** 4.51***
18 .41 .49 .09 1.13 46 .19 .39 .05 -.30
19 .21 .41 .08 1.68 47 .32 .47 .47** 5.81***
20 .24 .43 .10 .75 48 .20 .40 .10 .75
21 .26 .44 .11 1.26 49 .09 .29 .12 2.62
22 .40 .49 .34** 4.74*** 50 .26 .44 .41** 5.39***
23 .23 .43 .03 .26 51 .26 .44 .28** 3.28**
24 .46 .50 .53** 7.89*** 52 .10 .30 .21* 1.89
25 .28 .45 .31** 3.74*** 53 .29 .46 .28** 3.78***
26 .25 .43 .27** 3.37*** 54 .27 .45 .20* 2.32*
27 .34 .47 .32** 5.07*** 55 .34 .47 .09 .71
28 .40 .49 .51** 6.53***
* : p ≤ .05
** : p ≤ .01
*** : p ≤ .001
Akademik başarı testi pilot çalışma analiz sonuçları Tablo 3.5.1.2’de gösterilmiştir.
Tablo 3.5.1.2
Akademik Başarı Testi Pilot Çalışma Analiz Sonuçları
Soru
Sayısı N X SS Ortanca
Tepe
Değer _p KR–20
55 152 18.55 7.47 18.00 10.00 .34 .81
Tablo 3.5.1.2’de de görüldüğü gibi, testin ortalama güçlüğü (_p ) .34
düzeyindedir. Bu nedenle testin pilot çalışma verilerine göre güçlük düzeyi orta ile zor
arasında bir test olduğu söylenebilir. Akademik başarı testinin güvenirliği Kuder-
Richardson-20 (KR-20) değeri formülle hesaplanarak .81 olarak bulunmuştur. KR–20
güvenirlik değeri .81 olarak bulunduğundan, başarı testinin araştırmada kullanılabilecek
düzeyde güvenirliğe sahip olduğuna karar verilmiştir. Araştırmada kullanılan akademik
başarı testi Ek-5’de verilmiştir.
Geliştirilen akademik başarı testi; araştırmanın öntest ve sontest aşamalarında
kullanılmıştır.
42
3.5.2. Öğretim Materyaline İlişkin Öğrenci Görüş Anketi
Klasik öğretim tasarımı ilkeleri temelinde düzenlenen metin, nedensel-
mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan metin, nedensel-mekaniksel içerik
düzenlemesine dayanan elle çizim animasyonuna ve bu materyallerin kullanıldığı
öğretim süreçlerine dair öğrenci görüşlerini almak için bir öğrenci görüş anketi
geliştirilmiştir. Araştırmada kullanılan öğretim materyalin ilişkin öğrenci görüş
anketleri Ek-6’de verilmiştir.
3.6. Verilerin Toplanması ve Analizi
3.6. 1. Verilerin Toplanması
Araştırma denencelerini sınamak için yapılan işlem süreci aşağıda verilmiştir.
1) D1 grubundaki animasyon uygulamasının gerçekleştirilmesi için Seyhan Anadolu
Lisesi’ne ait bilgisayar laboratuvarındaki bilgisayarlar teknik incelemeden
geçirilerek, uygulamaya hazır duruma getirilmişlerdir. Laboratuvarda toplam 20
adet bilgisayar bulunmaktadır. D1 grubundaki öğrenci sayısı 25, D2 grubundaki
öğrenci sayısı 29, kontrol grubundaki öğrenci sayısı ise 27’dır. Uygulama için
yeterli bilgisayar sayısının sağlanabilmesi için, D1 grubunda dizüstü bilgisayara
sahip öğrenciler kendilerine ait bilgisayarları kullanmışlardır. Ayrıca araştırmacı
tarafından D1 grubundaki öğretim yazılımında kullanılmak üzere yeterince
kulaklık sağlanmıştır.
2) D1, D2 ve kontrol gruplarının etkileşmesini önlemek için, çalışmaya öncelikle
kontrol grubundaki öğrencilerle başlanmıştır.
3) Kontrol grubundaki klasik öğretim tasarımı ilkeleri temelinde hazırlanan öğretim
materyali kullanılarak yapılan öğretim toplam bir saat sürmüştür.
4) D2 grubundaki nedensel-mekaniksel içerik düzenlemesine dayalı olarak
hazırlanan öğretim materyali kullanılarak yapılan öğretim toplam bir saat
sürmüştür.
5) D1 grubundaki nedensel-mekaniksel içerik düzenlemesine dayalı olarak
hazırlanan animasyonla yapılan öğretim toplam bir saat sürmüştür.
6) Öğretim süreci dışında tüm gruplara uygulanan ve öntest-sontest akademik başarı
testi ve öğretim materyaline ilişkin öğrenci görüş anketi aynı gün içerisinde
uygulanmıştır ve toplam üç ders saati sürmüştür.
43
3.6.2. D1, D2 ve Kontrol Gruplarındaki Öğretme-Öğrenme Süreçleri
Öğretme-öğrenme süreci, araştırmanın D1 grubundaki öğrencilerle nedensel-
mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan elle çizim animasyonu kullanılarak, D2
grubundaki öğrencilerle nedensel-mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan metin
kullanılarak ve kontrol grubundaki öğrencilerle klasik öğretim tasarımı ilkeleri
temelinde düzenlenen metin kullanılarak gerçekleştirilmiştir.
Öğretme-öğrenme sürecine geçilmeden önce uygulanan ön anketin yapılma
amacı öğrencilerin araştırmaya katılmadaki gönüllüğünü ve bu bağlamda tutarlı olup
olmadıklarını belirlemektir. Araştırmanın öğrenme-öğretme süreci uygulamalarının
yapıldığı gün öğrencilerin sınavlarının olmasından kaynaklanan zorluklar yaşanmıştır.
Araştırmanın süreci sınırlılığından dolayı uygulamanın başka bir haftaya ertelenmesi
mümkün olamamıştır. Öğrencilerin ön anketlerde sorulara verdikleri yanıtlara göre;
“hiç katılmıyorum” ifadesi “1”, “katılmıyorum” ifadesi “2”, “fikrim yok” ifadesi “3”,
“katılıyorum” ifadesi “4” ve “tamamen katılıyorum” ifadesi “5” puan ile
derecelendirilmiştir.
Tablo 3.6.2.1’de D1 grubunun ön anket sonuçlarına ilişkin veriler yer
almaktadır.
44
45
Tablo 3.6.2.1’de madde 1 incelenecek olunursa; öğrencilerin büyük çoğunluğu
(%69,2) küresel ısınma, ozon tabakasının delinmesi ve asit yağmurları ile ilgili yeterli
bilgiye sahip olduğunu belirtmiştir. Öğrencilerin tamamına yakını (%92,3) madde 2‘de
küresel ısınma, ozon tabakasının delinmesi ve asit yağmurları ile ilgili daha fazla şey
öğrenmesi gerektiğini belirtmiştir. Madde 3’de öğrencilerin yaklaşık olarak yarısı
(%53,9) küresel ısınma, ozon tabakasının delinmesi ve asit yağmurları ile ilgili
bilgilerinin doğru olduğuna güvendiğini belirtmiştir. Madde 4’de ise öğrencilerin
tamamına yakını (%88,5) küresel ısınma, ozon tabakasının delinmesi ve asit yağmurları
çevresel sorunlarının uydurma olduğuna inanmadığını belirtmiştir. Madde 5’de
öğrencilerin tamamına yakını (%92,3) küresel ısınma, ozon tabakasının delinmesi ve
asit yağmurları gibi insan kaynaklı çevresel sorunların dünyamızın sonunu getireceğini
düşünmektedir. Madde 6’da öğrencilerin tamamına yakını (%80,8) küresel ısınma, ozon
tabakasının delinmesi ve asit yağmurları gibi insan kaynaklı çevresel sorunları yine
insanların işbirliği yaparak çözümleyebileceklerine inandıklarını belirtmiştir.
Öğrencilerin ön anket sorularına verdikleri cevapların aritmetik ortalamalarına
bakılacak olunursa; en yüksek değer 4,5 aritmetik ortalama ile “küresel ısınma, asit
yağmurları ve ozon tabakası delinmesi gibi çevresel sorunlar dünyamızın sonunu
getirecektir” ifadesinin iken, en düşük değer 1,6 aritmetik ortalama ile “Küresel ısınma,
asit yağmurları ve ozon tabakası delinmesi uydurma olaylardır” ifadesinindir.
Tablo 3.6.2.2’de D2 grubunun ön anket sonuçlarına ilişkin veriler yer
almaktadır.
46
47
Tablo 3.6.2.2’de madde 1 incelenecek olunursa; öğrencilerin yaklaşık olarak
yarısı (%51,7) küresel ısınma, ozon tabakasının delinmesi ve asit yağmurları ile ilgili
yeterli bilgiye sahip olduğunu belirtmiştir. Öğrencilerin tamamına yakını (%86,2)
madde 2‘de küresel ısınma, ozon tabakasının delinmesi ve asit yağmurları ile ilgili daha
fazla şey öğrenmesi gerektiğini belirtmiştir. Madde 3’de öğrencilerin yaklaşık olarak
yarısı (%51,7) küresel ısınma, ozon tabakasının delinmesi ve asit yağmurları ile ilgili
bilgilerinin doğru olduğuna güvendiğini belirtmiştir. Madde 4’de ise öğrencilerin
tamamına yakını (%96,6) küresel ısınma, ozon tabakasının delinmesi ve asit yağmurları
çevresel sorunlarının uydurma olduğuna inanmadığını belirtmiştir. Madde 5’de
öğrencilerin tamamına yakını (%82,8) küresel ısınma, ozon tabakasının delinmesi ve
asit yağmurları gibi insan kaynaklı çevresel sorunların dünyamızın sonunu getireceğini
düşünmektedir. Madde 6’da öğrencilerin tamamına yakını (%93,1) küresel ısınma, ozon
tabakasının delinmesi ve asit yağmurları gibi insan kaynaklı çevresel sorunları yine
insanların işbirliği yaparak çözümleyebileceklerine inandıklarını belirtmiştir.
Öğrencilerin ön anket sorularına verdikleri cevapların aritmetik ortalamalarına
bakılacak olunursa; en yüksek değer 4,6 aritmetik ortalama ile “Küresel ısınma, asit
yağmurları ve ozon tabakası delinmesi insanların işbirliği yaparak çözümleyebilecekleri
çevresel problemlerdir” ifadesinin iken, en düşük değer 1,4 aritmetik ortalama ile
“Küresel ısınma, asit yağmurları ve ozon tabakası delinmesi uydurma olaylardır”
ifadesinindir.
Tablo 3.6.2.3’de Kontrol grubunun ön anket sonuçlarına ilişkin veriler yer
almaktadır.
48
49
Tablo 3.6.2.3’de madde 1 incelenecek olunursa; öğrencilerin yarısından fazlası
(%66,7) küresel ısınma, ozon tabakasının delinmesi ve asit yağmurları ile ilgili yeterli
bilgiye sahip olduğunu belirtmiştir. Öğrencilerin tamamına yakını (%97,1) madde 2‘de
küresel ısınma, ozon tabakasının delinmesi ve asit yağmurları ile ilgili daha fazla şey
öğrenmesi gerektiğini belirtmiştir. Madde 3’de öğrencilerin yarısından fazlası (%74,1)
küresel ısınma, ozon tabakasının delinmesi ve asit yağmurları ile ilgili bilgilerinin doğru
olduğuna güvendiğini belirtmiştir. Madde 4’de ise öğrencilerin tamamına yakını
(%92,6) küresel ısınma, ozon tabakasının delinmesi ve asit yağmurları çevresel
sorunlarının uydurma olduğuna inanmadığını belirtmiştir. Madde 5’de öğrencilerin
dörtte üçü (%74,0) küresel ısınma, ozon tabakasının delinmesi ve asit yağmurları gibi
insan kaynaklı çevresel sorunların dünyamızın sonunu getireceğini düşünmektedir.
Madde 6’da öğrencilerin tamamına yakını (%85,1) küresel ısınma, ozon tabakasının
delinmesi ve asit yağmurları gibi insan kaynaklı çevresel sorunları yine insanların
işbirliği yaparak çözümleyebileceklerine inandıklarını belirtmiştir. Öğrencilerin ön
anket sorularına verdikleri cevapların aritmetik ortalamalarına bakılacak olunursa; en
yüksek değer 4,3 aritmetik ortalama ile “Küresel ısınma, asit yağmurları ve ozon
tabakası delinmesi ile ilgili daha fazla şey öğrenmem gerekir” ifadesinin iken, en düşük
değer 1,4 aritmetik ortalama ile “Küresel ısınma, asit yağmurları ve ozon tabakası
delinmesi uydurma olaylardır” ifadesinindir.
Grupların ön anket sonuçlarına göre öğrencilerin çalışmaya katılma konusunda
gönüllü ve tutarlı oldukları belirlenerek hiçbir öğrencinin uygulamadan çıkarılmamasına
karar verilmiştir.
3.6.2.1. Kontrol Grubundaki Öğretme-Öğrenme Süreci
Seyhan Anadolu Lisesi 10. Sınıfa devam eden toplam 27 öğrenciden oluşan
kontrol grubundaki öğrencilerle 10/C şubesinde toplanılmıştır. Öncelikle öğrencilere
çalışmanın amacı hakkında kısaca bilgi verilerek, yapılan çalışmanın biyoloji dersinin
bir bölümü olduğu da hatırlatılmıştır.
1) Daha sonra 55 maddeden oluşan akademik başarı testi (Ek–5) öğrencilere
öntest olarak verilmiş ve yanıtlamaları istenmiştir. Testin yanıtlama süresi
yaklaşık olarak 45 dakika sürmüştür. Testin tekrar uygulanacağı öğrencilere
söylenmemiştir.
50
2) Öntest uygulamasının ardından öğrenciler klasik öğretim tasarımı ilkeleri
temelinde düzenlenen metnin kullanıldığı öğretim materyali üzerinde
ortalama 40-50 dakika çalışmışlardır.
3) Öğrencilere klasik öğretim tasarımı ilkeleri temelinde düzenlenen metnin
kullanıldığı öğretim materyali üzerinde çalışmalarının ardından akademik
başarı testi sontest olarak verilmiştir.
4) Öğrencilerden klasik öğretim tasarımı ilkeleri temelinde düzenlenen metnin
kullanıldığı öğretim materyaline ilişkin görüşlerini almak amacıyla Ek-6’de
verilen anketi doldurmaları istenmiştir.
3.6.2.2. D2 Grubundaki Öğretme-Öğrenme Süreci
Seyhan Anadolu Lisesi 10. Sınıfa devam eden toplam 29 öğrenciden oluşan D2
grubundaki öğrencilerle 10/B şubesinde toplanılmıştır. Öncelikle öğrencilere çalışmanın
amacı hakkında kısaca bilgi verilerek, yapılan çalışmanın biyoloji dersinin bir bölümü
olduğu da hatırlatılmıştır.
1) Daha sonra 55 maddeden oluşan akademik başarı testi (Ek–3) öğrencilere
öntest olarak verilmiş ve yanıtlamaları istenmiştir. Testin yanıtlama süresi
yaklaşık olarak 45 dakika sürmüştür. Testin tekrar uygulanacağı öğrencilere
söylenmemiştir.
2) Öntest uygulamasının ardından öğrenciler nedensel-mekaniksel içerik
düzenlemesine dayanan metnin kullanıldığı öğretim materyali üzerinde
ortalama 40-50 dakika çalışmışlardır.
3) Öğrencilere nedensel-mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan metnin
kullanıldığı öğretim materyali üzerinde çalışmalarının ardından akademik
başarı testi sontest olarak verilmiştir.
4) Öğrencilerden nedensel-mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan metnin
kullanıldığı öğretim materyaline ilişkin görüşlerini almak amacıyla Ek-4’de
verilen anketi doldurmaları istenmiştir.
51
3.6.2.3. D1 Grubundaki Öğretme-Öğrenme Süreci
Seyhan Anadolu Lisesi 10. Sınıfa devam eden toplam 25 öğrenciden oluşan D1
grubundaki 10/D şubesi öğrencileriyle bilgisayar laboratuarında toplanılmıştır.
Laboratuvardaki toplam bilgisayar sayısının 20 olması nedeniyle, dizüstü bilgisayara
sahip öğrencilerden bilgisayarlarını getirmeleri istenmiştir. Öncelikle öğrencilere
çalışmanın amacı hakkında kısaca bilgi verilerek, yapılan çalışmanın biyoloji dersinin
bir bölümü olduğu da hatırlatılmıştır.
1) Daha sonra 55 maddeden oluşan akademik başarı testi (Ek–3) öğrencilere
öntest olarak verilmiş ve yanıtlamaları istenmiştir. Testin yanıtlama süresi
yaklaşık olarak 45 dakika sürmüştür. Testin tekrar uygulanacağı öğrencilere
söylenmemiştir.
2) Öntest uygulamasından önce, D1 grubunda öğretim materyali olarak
kullanılacak nedensel-mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan elle çizim
animasyonu bilgisayar laboratuarındaki bilgisayarlara ve dizüstü
bilgisayarları olan öğrencilerin bilgisayarlarına CD ve flash bellek
yardımıyla kaydedilmiştir.
3) Daha sonra öğrenciler öğretime başlamışlardır. Öğretim yaklaşık olarak bir
saat sürmüştür. Öğrenciler bu süreçte sera gazı etkisi, asit yağmurları ve
ozon tabakası delinmesi bölümleri ile yaklaşık 40-50 dakika etkileşimde
bulunmuşlardır.
4) Daha sonra 10 dakika ara verilip akademik başarı testi sontest olarak
öğrencilere verilmiştir. Testin yanıtlama süresi, öntestte olduğu gibi yine
yaklaşık olarak 45 dakika sürmüştür.
5) Öğrencilerden nedensel-mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan elle çizim
animasyonunun kullanıldığı öğretim materyaline ilişkin görüşlerini almak
amacıyla Ek-4’de verilen anketi doldurmaları istenmiştir.
6) Anket uygulamasının ardından dizüstü bilgisayarları olan öğrencilerin
bilgisayarlarından ve laboratuvardaki bilgisayarlardan elle çizim
animasyonu silinmiştir ve öğrencilere araştırmaya katıldıkları için
araştırmacı tarafından teşekkür edilmiştir.
52
3.6.3. Verilerin Analizi
D1, D2 ve kontrol gruplarından akademik başarı testi ile toplanan öntest ve
sontest verileri araştırmanın denencelerine yönelik olarak ve SPSS programı
kullanılarak ANOVA ve ANCOVA analizleri uygulanmıştır. Öğrencilerden öğretim
materyaline ilişkin görüşlerine yönelik olarak alınan veriler yine SPSS programında
analiz edilerek frekans ve yüzde değerleri hesaplanmıştır. Elde edilen bulgular ilgili
literatür kapsamında tartışılıp yorumlanmıştır.
53
BÖLÜM IV
BULGULAR
Ortaöğretim onuncu sınıf biyoloji dersinde sera gazı etkisi, asit yağmurları ve
ozon tabakası delinmesi konularında; klasik öğretim tasarımı ilkeleri temelinde
düzenlenen metin, nedensel-mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan metin ve
nedensel-mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan elle çizim animasyonla öğretiminin
öğrencilerin konuyla ilgili akademik başarılarına etkisini ve öğrencilerin öğretimde
kullanılan araçlara ilişkin görüşlerinin araştırıldığı çalışmanın bu bölümünde akademik
başarı öntest-sontest ve öğretim materyallerine ilişkin öğrenci görüş anketinden elde
edilen verilere yer verilmiştir.
4.1. Deney ve Kontrol Gruplarının Akademik Başarı Son Test Toplam Puanlarına
İlişkin Bulgular
Denence-1 ile ilgili olarak deney ve kontrol gruplarının akademik başarı öntest
ortalama puanlarına dayalı olarak sontest ortalama puanlarının yordanmasına ilişkin,
regresyon doğrularının eğimlerinin eşitliğini sınamak amacıyla uygulanan ANOVA
sonucuna göre, öğrencilerin sontest ortalama puanları üzerinde grupxöntest ortak
etkisinin anlamlı olmadığı belirlenmiştir [F(2–75)=0.788, p>.05]. Bu bulgu, deney ve
kontrol gruplarındaki öğrencilerin akademik başarı öntest ortalama puanlarına dayalı
olarak sontest ortalama puanlarının yordanmasına ilişkin hesaplanan regresyon
doğrularının eğimlerinin eşit olduğunu göstermektedir.
Öğrencilerin akademik başarı sontest aritmetik ortalamaları ve öntest ortalama
puanlarına göre düzeltilmiş sontest aritmetik ortalamaları Tablo 4.1.1’de verilmiştir.
Tablo 4.1.1
Akademik Başarı Sontest ve Düzeltilmiş Sontest Aritmetik Ortalamalarının Gruplara
Göre Betimsel İstatistikleri
GRUP N Aritmetik Ortalama Düzeltilmiş Aritmetik Ortalama
D1 25 35,84 39,93 D2 29 35,48 34,47
Kontrol 27 27,89 25,18
54
Tablo 4.1.1’den de görüleceği gibi, akademik başarı testi sontest ortalama
puanları D1 grubu için 35.84, D2 grubu için 35,48 ve kontrol grubu için 27.89’dur. En
yüksek akademik başarı testi sontest ortalama puanına D1 grubu sahiptir ve bunu
sırasıyla D2 ve kontrol grupları takip etmektedir. Grupların akademik başarı öntest
puanları kontrol edildiğinde, sontest puanlarında değişmeler olduğu görülmektedir.
Akademik başarı sontest düzeltilmiş ortalama puanları D1 grubu için 39,93, D2 grubu
için 34,47 ve kontrol grubu için 25.18 olarak hesaplanmıştır. Grupların akademik başarı
sontest düzeltilmiş ortalama puanları arasında gözlenen farkın anlamlı olup olmadığına
ilişkin yapılan ANCOVA sonuçları Tablo 4.1.2’de verilmiştir.
Tablo 4.1.2
Akademik Başarı Öntest Ortalama Puanlarına Göre Düzeltilmiş Sontest Ortalama
Puanlarının Gruplara Göre ANCOVA Sonuçları
Varyansın
Kaynağı
Kareler
Toplamı sd
Kareler
Ortalaması F p
Bonferroni
Öntest 678,831 1 678.831 18.286 .000 D1 > D2 >
Kontrol
Grup 1758.359 2 879.180 23.683 .000
Hata 2858.437 77 37.123
Toplam 4622.691 80
Tablo 4.1.2’de de görüldüğü gibi, deney ve kontrol gruplarındaki öğrencilerin
akademik başarı öntest ortalama puanlarına göre düzeltilmiş akademik başarı sontest
ortalama puanlarına göre D1, D2 ve kontrol grupları arasında anlamlı bir fark
bulunmuştur [F(1–77)= 23.683, p<.001]. Anlamlı farklılığın hangi gruplar arasında
olduğunu belirlemek için yapılan bonferroni ikili karşılaştırması sonucunda D1 grubu
lehine akademik başarı sontest ortalama puanının hem D2 grubu hem de kontrol
grubundan anlamlı olarak daha yüksek olduğu görülmektedir. D2 grubu akademik
başarı sontest ortalama puanının da kontrol grubundan anlamlı olarak daha yüksek
olduğu anlaşılmaktadır. Bu bulguya göre, denence–1 doğrulanmıştır.
55
4.2. Deney ve Kontrol Gruplarının Öğretim Materyaline İlişkin Görüş Anketi
Bulguları
Öğrencilerin öğretim materyaline ilişkin görüş anketlerinde sorulara verdikleri
yanıtlara göre; “hiç katılmıyorum” ifadesi “1”, “katılmıyorum” ifadesi “2”, “fikrim
yok” ifadesi “3”, “katılıyorum” ifadesi “4” ve “tamamen katılıyorum” ifadesi “5” puan
ile derecelendirilmiştir.
Tablo 4.2.1’de D1 grubunun öğretim materyaline ilişkin görüş anketi
sonuçlarına ilişkin veriler yer almaktadır.
56
57
58
59
Tablo 4.2.1’de madde 1 incelenecek olunursa; öğrencilerin tamamı (%100)
yazılımdaki konu akışının konuyu anlamlarını kolaylaştırdığını belirtmiştir.
Öğrencilerin tamamı (%100) madde 2‘de yazılımda kullanılan dilin sadeliğinin konuyu
anlamalarını kolaylaştırdığını belirtmiştir. Madde 3’de öğrencilerin tamamına yakını
(%96) yazılımdaki bilgilerin ortaöğretim (lise) düzeyine uygun olduğunu belirtmiştir.
Madde 4’de ise öğrencilerin tamamı (%100) Elle çizilerek canlandırılan şekillerin konu
ile ilgili olmasının konuyu anlamalarını kolaylaştırdığını belirtmiştir. Madde 5’ te
öğrencilerin birçoğu (%72) yazılımı gördükten sonra çalışma öncesinde de konuyla
ilgili bilgilerinin yeterli olduğunu fark ettiklerini belirtmiştir. Madde 6‘da öğrencilerin
tamamına yakını (%96) yazılımın konuyla ilgili bilgi eksikliklerini tamamlamaya
yardımcı olduğunu belirtmiştir. Madde 7’de öğrencilerin tamamına yakını (%96)
yazılımın konuyla ilgili sahip oldukları yanlış bilgileri düzeltmeye yardımcı olduğunu
belirtmiştir. Madde 8’de ise öğrencilerin birçoğu (%72) öğrendiklerinin yazılıma
çalışmak için ayırdığı zamana değdiğini düşündüğünü belirtmiştir. Madde 9’ da
öğrencilerin tamamına yakını (%92) bu yazılımda keyifle çalıştığını belirtmiştir. Madde
10‘da öğrencilerin birçoğu (%68) yazılımda çalışırken dikkatini konuya vermekte
zorlanmadığını belirtmiştir. Madde 11’de öğrencilerin tamamı (%100) yazılımdaki
animasyonların konuya olan dikkatini sürdürmesine yardım ettiğini belirtmiştir. Madde
12’de ise öğrencilerin birçoğu (%68) yazılımda çalışırken zamanın nasıl geçtiğini
anlamadığını belirtmiştir. Madde 13’te öğrencilerin yarısından fazlası (%60) yazılımla
çalıştıktan sonra konuyla ilgili daha fazla şey öğrenmek için araştırmaya karar verdiğini
belirtmiştir. Madde 14‘da öğrencilerin tamamına yakını (%96) öğrendikleri sonrasında
çevreyi korumak için bireysel olarak önlem almaya karar verdiklerini belirtmiştir.
Madde 15’de öğrencilerin birçoğu (%84) küresel ısınma, asit yağmurları ve ozon
tabakasının getirdiği olumsuz etkilerin önlenmesinde kurum ve kuruluşlar iş birliği
halinde çalışırlar ise çevresel sorunlarının çözüleceğine inandıklarını belirtmiştir.
Madde 16’de ise öğrencilerin tamamına yakını (%96) küresel ısınma, ozon tabakasının
delinmesi ve asit yağmurları çevresel sorunlarının çözümlenebilmesi için acilen
önlemler alınması gerektiğine inandıklarını belirtmiştir. Madde 17’de öğrencilerin
tamamı (%100) bu yazılımda öğretilmesi hedeflenen bilgilerin ne olduğunun açıkça
ifade edildiğini belirtmiştir. Madde 18‘da öğrencilerin tamamı (%100) bu yazılımda en
önemli bilgilerin dikkati çekecek şekilde verildiğini belirtmiştir. Madde 19’de
öğrencilerin birçoğu (%80) bu yazılımı çalıştıktan sonra konuyla ilgili soruların çoğunu
doğru cevapladığına inandıklarını belirtmiştir. Madde 20’de ise öğrencilerin birçoğu
60
(%68) benzer konularda da bu yazılım gibi hazırlanmış yazılımlarda çalışmak
istediklerini belirtmiştir. Madde 21’de öğrencilerin birçoğu (%68) yazılımda çalıştıktan
sonra insan kaynaklı çevresel felaketlerin dünyayı yok edeceği korkusuna kapıldıklarını
belirtmiştir. Madde 22‘de öğrencilerin tamamına yakını (%96) canlandırılan şekil ve
resimlerin ses ile açıklanması anlamamı kolaylaştırdığını belirtmiştir. Madde 23’te
öğrencilerin tamamı (%100) konuyla ilgili şekil ve resimlerin elle çizilerek
canlandırıldığı bir yazılımın çok ilgisini çektiğini belirtmiştir. Madde 24’te ise
öğrencilerin tamamına yakını (%92) yazılımdaki çizimlerde kullanılan
karikatürleştirmenin yazılıma olan ilgisini arttırdığını belirtmiştir. Öğrencilerin öğretim
materyaline ilişkin görüş anketindeki ifadelere verdikleri cevapların aritmetik
ortalamalarına bakılacak olunursa; en yüksek aritmetik ortalama 4,6 ile “Yazılımdaki
konu akışı konuyu anlamamı kolaylaştırdı” ifadesinin iken, en düşük aritmetik ortalama
değeri 3,4 ile “Yazılımda çalışırken dikkatimi konuya vermekte zorlanmadım.” ve
“Yazılımı gördükten sonra çalışma öncesinde de konuyla ilgili bilgilerimin yeterli
olduğunu fark ettim” ifadelerinindir.
Tablo 4.2.2’de D2 grubunun öğretim materyaline ilişkin görüş anketi sonuçları
yer almaktadır.
61
62
63
Tablo 4.2.2’de madde 1 incelenecek olunursa; öğrencilerin tamamına yakını
(%93,1) metindeki konu akışının konuyu anlamlarını kolaylaştırdığını belirtmiştir.
Öğrencilerin tamamı (%100) madde 2‘de metinde kullanılan dilin sadeliğinin konuyu
anlamalarını kolaylaştırdığını belirtmiştir. Madde 3’de öğrencilerin tamamına yakını
(%93,2) metindeki bilgilerin ortaöğretim (lise) düzeyine uygun olduğunu belirtmiştir.
Madde 4’de ise öğrencilerin tamamı (%100) metindeki resimler ve şekillerin konu ile
ilgili olmasının konuyu anlamalarını kolaylaştırdığını belirtmiştir. Madde 5’de
öğrencilerin birçoğu (%82,8) metni okuduktan sonra okumadan önceki konuyla ilgili
bilgilerinin yetersiz olduğunu fark ettiklerini belirtmiştir. Öğrencilerin tamamına yakını
(%96,5) madde 6‘da metnin konuyla ilgili bilgi eksikliklerini tamamlamalarına
yardımcı olduğunu belirtmiştir. Madde 7’de öğrencilerin tamamına yakını (%93,1)
metnin konuyla ilgili sahip oldukları yanlış bilgileri düzeltmeye yardımcı olduğunu
belirtmiştir. Madde 8’de ise öğrencilerin birçoğu (%75,8) bu metinden öğrendiklerinin
metni okumak için ayırdığı zamana değdiğini düşündüğünü belirtmiştir. Madde 9’da
öğrencilerin bir kısmı (%34,4) bu metni keyifle okuduklarını belirtmiştir. Madde 10‘da
öğrencilerin birçoğu (%69) metni okurken dikkatini konuya vermekte zorlanmadığını
belirtmiştir. Madde 11’de öğrencilerin tamamı (%93,1) metindeki şekil ve resimlerin
konuya olan dikkatini sürdürmesine yardım ettiğini belirtmiştir. Madde 12’de ise
öğrencilerin bir kısmı (%48,3) metni okurken zamanın nasıl geçtiğini anlamadığını
belirtmiştir. Madde 13’de öğrencilerin bir kısmı (%31) metni okuduktan sonra konuyla
ilgili daha fazla şey öğrenmek için araştırmaya karar verdiğini belirtmiştir. madde 14‘da
öğrencilerin bir çoğu (%75,8) öğrendikleri sonrasında çevreyi korumak için bireysel
olarak önlem almaya karar verdiklerini belirtmiştir. Madde 15’de öğrencilerin birçoğu
(%86,2) küresel ısınma, asit yağmurları ve ozon tabakasının getirdiği olumsuz etkilerin
önlenmesinde kurum ve kuruluşlar iş birliği halinde çalışırlar ise çevresel sorunlarının
çözüleceğine inandıklarını belirtmiştir. Madde 16’de ise öğrencilerin tamamına yakını
(%96,5) küresel ısınma, ozon tabakasının delinmesi ve asit yağmurları çevresel
sorunlarının çözümlenebilmesi için acilen önlemler alınması gerektiğine inandıklarını
belirtmiştir. Madde 17’de öğrencilerin birçoğu (%89,7) bu metinle öğretilmesi
hedeflenen bilgilerin ne olduğunun açıkça ifade edildiğini belirtmiştir. madde 18‘da
öğrencilerin birçoğu (%79,3) bu metinde en önemli bilgilerin dikkati çekecek şekilde
verildiğini belirtmiştir. Madde 19’da öğrencilerin birçoğu (%69) bu metni okuduktan
sonra konuyla ilgili soruların çoğunu doğru cevapladığına inandıklarını belirtmiştir.
Madde 20’de öğrencilerin bir kısmı (%41,4) benzer konularda da bu metin gibi yazılmış
64
metinleri okumak istediklerini belirtmiştir. Madde 21’de ise öğrencilerin bir kısmı
(%75,8) bu metinde okuduklarının insan kaynaklı çevresel felaketlerin dünyayı yok
edeceği korkusuna kapıldıklarını belirtmiştir. Öğrencilerin öğretim materyaline ilişkin
görüş anketindeki ifadelere verdikleri cevapların aritmetik ortalamalarına bakılacak
olunursa; en yüksek aritmetik ortalama 4,6 ile “Küresel ısınma, asit yağmurları ve ozon
tabakasının delinmesi çevresel sorunlarının çözümlenebilmesi için acilen önlemler
alınması gerektiğine inanıyorum” ifadesinin iken, en düşük aritmetik ortalama değeri
2,7 ile “Bu metni keyifle okudum” ifadesinindir.
Tablo 4.2.3’de Kontrol grubunun öğretim materyaline ilişkin görüş anketi
sonuçları yer almaktadır.
65
66
Tablo 4.2.3’de madde 1 incelenecek olunursa; öğrencilerin bir kısmı (%44,5)
metindeki konu akışının konuyu anlamlarını kolaylaştırdığını belirtmiştir. Öğrencilerin
bir kısmı (%59,3) madde 2‘de metinde kullanılan dilin sadeliğinin konuyu anlamalarını
kolaylaştırdığını belirtmiştir. Madde 3’de öğrencilerin birçoğu (%81,5) metindeki
bilgilerin ortaöğretim (lise) düzeyine uygun olduğunu belirtmiştir. Madde 4’de ise
öğrencilerin bir kısmı (%77,8) metindeki resimler ve şekillerin konu ile ilgili olmasının
konuyu anlamalarını kolaylaştırdığını belirtmiştir. Madde 5’de öğrencilerin birçoğu
(%85,2) metni okuduktan sonra okumadan önceki konuyla ilgili bilgilerinin yetersiz
olduğunu fark ettiklerini belirtmiştir. Öğrencilerin bir çoğu (%81,5) madde 6‘da metnin
konuyla ilgili bilgi eksikliklerini tamamlamalarına yardımcı olduğunu belirtmiştir.
Madde 7’de öğrencilerin tamamına yakını (%81,5) metnin konuyla ilgili sahip
oldukları yanlış bilgileri düzeltmeye yardımcı olduğunu belirtmiştir. Madde 8’de ise
öğrencilerin birçoğu (%63) bu metinden öğrendiklerinin metni okumak için ayırdığı
zamana değdiğini düşündüğünü belirtmiştir. Madde 9’da öğrencilerin bir kısmı (%33,3)
bu metni keyifle okuduklarını belirtmiştir. madde 10‘da öğrencilerin birçoğu (%55,5)
metni okurken dikkatini konuya vermekte zorlanmadığını belirtmiştir. Madde 11’de
öğrencilerin bir çoğu (%63) metindeki şekil ve resimlerin konuya olan dikkatini
sürdürmesine yardım ettiğini belirtmiştir. Madde 12’de ise öğrencilerin bir kısmı
(%29,6) metni okurken zamanın nasıl geçtiğini anlamadığını belirtmiştir. Madde 13’de
öğrencilerin bir kısmı (%33) metni okuduktan sonra konuyla ilgili daha fazla şey
öğrenmek için araştırmaya karar verdiğini belirtmiştir. madde 14‘da öğrencilerin bir
çoğu (%53) öğrendikleri sonrasında çevreyi korumak için bireysel olarak önlem almaya
karar verdiklerini belirtmiştir. Madde 15’de öğrencilerin birçoğu (%77,7) küresel
ısınma, asit yağmurları ve ozon tabakasının getirdiği olumsuz etkilerin önlenmesinde
kurum ve kuruluşlar iş birliği halinde çalışırlar ise çevresel sorunlarının çözüleceğine
inandıklarını belirtmiştir. Madde 16’de ise öğrencilerin çoğu (%81,5) küresel ısınma,
ozon tabakasının delinmesi ve asit yağmurları çevresel sorunlarının çözümlenebilmesi
için acilen önlemler alınması gerektiğine inandıklarını belirtmiştir. Madde 17’de
öğrencilerin birçoğu (%74,1) bu metinle öğretilmesi hedeflenen bilgilerin ne olduğunun
açıkça ifade edildiğini belirtmiştir. madde 18‘de öğrencilerin birçoğu (%63) bu metinde
en önemli bilgilerin dikkati çekecek şekilde verildiğini belirtmiştir. Madde 19’da
öğrencilerin bir kısmı (%48,1) bu metni okuduktan sonra konuyla ilgili soruların
çoğunu doğru cevapladığına inandıklarını belirtmiştir. Madde 20’de öğrencilerin bir
kısmı (%40,7) benzer konularda da bu metin gibi yazılmış metinleri okumak
68
istediklerini belirtmiştir. Madde 21’de ise öğrencilerin bir kısmı (%66,6) bu metinde
okuduklarının insan kaynaklı çevresel felaketlerin dünyayı yok edeceği korkusuna
kapıldıklarını belirtmiştir. Öğrencilerin öğretim materyaline ilişkin görüş anketindeki
ifadelere verdikleri cevapların aritmetik ortalamalarına bakılacak olunursa; en yüksek
aritmetik ortalama 3,9 ile “Küresel ısınma, asit yağmurları ve ozon tabakası
delinmesinin getirdiği olumsuz etkilerin önlenmesinde kurum ve kuruluşlar işbirliği
halinde çalışırlarsa çevresel sorunların çözüleceğine inanıyorum” ve “Küresel ısınma,
asit yağmurları ve ozon tabakasının delinmesi çevresel sorunlarının çözümlenebilmesi
için acilen önlemler alınması gerektiğine inanıyorum” ifadelerinin iken, en düşük
aritmetik ortalama değeri 2,6 ile “Bu metni keyifle okudum” ve “Metni okurken
zamanın nasıl geçtiğini anlamadım” ifadelerinindir.
69
BÖLÜM V
TARTIŞMA VE YORUM
Ortaöğretim onuncu sınıf biyoloji dersinde sera gazı etkisi, asit yağmurları ve
ozon tabakası delinmesi konularında; klasik öğretim tasarımı ilkeleri temelinde
düzenlenen metin, nedensel-mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan metin ve
nedensel-mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan elle çizim animasyonla öğretim
arasındaki öğrencilerin konuyla ilgili akademik başarılarına etkisini ve öğretimde
kullanılan araçlara ilişkin görüşlerinin araştırıldığı çalışmanın bu bölümünde akademik
başarı testi ve öğretim materyaline ilişkin öğrenci görüş anketinden elde edilen
bulgulara yönelik yapılan tartışma ve yorumlara yer verilmiştir.
5.1. D1, D2 ve Kontrol Gruplarının Akademik Başarı Sontest Toplam Puanlarına
İlişkin Bulgularla İlgili Tartışma
D1, D2 ve kontrol gruplarındaki öğrencilerin akademik başarı sontest ortalama
puanları incelendiğinde (Tablo4.2.1) D1 grubu aritmetik ortalamasının (X= 35,84) hem
D2 grubundan (X= 35,48) hem de kontrol grubu aritmetik ortalamasından (X= 27.89)
yüksek olduğu belirlenmiştir. Ayrıca grupların öntest puanları kontrol altına alınıp,
sontest düzeltilmiş ortalama puanları dikkate alındığında, yine D1 grubun aritmetik
ortalamasının (X= 39,93) hem D2 grubu aritmetik ortalamasından (X= 34,47) hem de
kontrol grubu aritmetik ortalamasından (X= 25.18) yüksek olduğu belirlenmiştir.
Grupların akademik başarı sontest düzeltilmiş ortalama puanları arasında gözlenen
farkın anlamlı olup olmadığına ilişkin yapılan ANCOVA sonuçları (Tablo 4.2.2) D1
grubu lehine anlamlı farkın olduğunu göstermektedir. D2 grubu akademik başarı sontest
ortalama puanı ile kontrol grubu akademik başarı sontest ortalama puanı
karşılaştırıldığında D2 grubu lehine anlamlı fark görülmektedir [F(1–77)= 23.683,
p<.001].
Nedensel-Mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan elle çizim animasyonunun
kullanıldığı D1 grubunun akademik başarı sontest ortalama puanının diğer gruplardan
yüksek olmasında, mekaniksel-nedensel kuramsal yapı ile içeriğin düzenlenmesine ek
olarak kullanılan öğretim materyalindeki animasyonlarla verilen içeriğin dinamik bir
şekilde sunumunun öğrencilerin ilgilerini artırıp akademik başarıyı yükselttiği
söylenebilir. Yapılan algı araştırmalarında hareketlerin dikkat çekici olduğu
70
düşünülmektedir. Bu durumun Hillstrom ve Chai (2006)’nin araştırmasında etkililiği
kanıtlanmıştır. Rieber (1999)’in yaptığı araştırmada, animasyonun sadece animasyon
özellikleri ve öğrenme görevlerinin nitelikleri tutarlı olduğu zaman kullanılması önerisi;
sera gazı etkisi, asit yağmurları ve ozon tabakası delinmesi konularının niteliğinin bir
mekanizma ile mekanizmanın bozulmasına dair durumdan oluşması nedeniyle
animasyonun dinamik yapıların aktarılmasında uygun bir araç olduğunu
desteklemektedir. Olasılıklardan biri de animasyon materyalinde konunun çarpıcı
noktalarının sinyalleme ile vurgulanmış olması nedeniyle D1’deki öğrenciler tarafından
fark edilmesinin sağlanması olabilir. Yazılımda özellikle hedefler doğrultusunda
kullanılan önemli bilgilere dikkati çekmeyi amaçlayan sinyallemelerin bu bilgilerin
seçimini kolaylaştırarak öğrenenin bilişsel yükünü azalttığı, bilginin örgütlenmesi ve
bütünleştirilmesi gibi bilişsel işlemlere daha fazla kapasite ve zaman ayrılmasını
sağlaması da kuvvetli bir olasılık olarak gözükmektedir. Aradaki fark sinyallemeden ya
da akıştan kaynaklanmıyor ise bu durum ikili kanalın kullanılmasını sağlayan çoklu
ortam ilkesi temelinde açıklanabilir. Seslendirme ile eşzamanlı olarak ilerleyen çizimler
bilginin eş zamanlı olarak iki kanaldan iletilmesi ikili kanal ilkesine göre işleyen
bellekteki yükü azaltarak bilişsel kapasiteyi yeni öğrenilmiş olan bilginin örgütlenerek
uzun süreli belleğe aktarılmasını sağlamış olabilir. Buna göre çalışan belleğin etkin
kullanımının gereksiz bilişsel yükün oluşmasını engellediğini destekleyen Moreno ve
Mayer (1999), araştırmalarında eğer öğrenenler sözcükleri işitsel çalışan bellekte,
resimleri de görsel çalışan bellekte tutabilirlerse, bu durumda dikkatlerinin çoğunu
sözcükler ve resimler arasındaki bağlantının oluşturulabilmesine ayırabilmekte ve
dikkatin çoğunun bu bağlantının oluşturulmasına ayrılması, aynı zamanda çalışan
belleğin de etkin olarak kullanılmasıyla eş anlamlıdır sonucuna ulaşmıştır. Nedensel-
Mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan metnin kullanıldığı D2 grubunun akademik
başarı sontest ortalama puanının, klasik öğretim tasarımı ilkeleri temelinde düzenlenen
metnin kullanıldığı kontrol grubundan daha yüksek olmasında ise etken olarak
kullanılan materyalin mekaniksel-nedensel temelde hazırlanmasının öğrencilerin
mekanizma yapısını ve olaylar arasındaki neden-sonuç ilişkilerini kavramalarını
kolaylaştırması gösterilebilir. Eğitim araştırmaları da bunu destekler nitelikte;
nedensel düşünme ile öğrencilerin neden sonuç ilişkilerini doğru bir şekilde
kurabildiklerini (Berkant, 2007) ve mekaniksel düşünme ile de mekanizma yapısını ve
özelliklerinin farkında olarak anlamlı, derin ve bütünsel açıklamalar yaparak fenomeni
açıklayabildiklerini göstermiştir (Kaplan ve Black, 2003).
71
5.2. D1, D2 ve Kontrol Gruplarının Öğretim Materyalleri Görüş Anketi Bulguları
İle İlgili Tartışma
Öğrencilerden toplanan görüş anketi bulgularına göre;
• D1 ve D2 gruplarında kullanılan öğretim materyallerindeki konu akışı
anlamayı kolaylaştırırken, kontrol grubunda bu akışın anlamayı
kolaylaştırıcı etki yaratmamıştır. Bu bulgu içeriğin yapısıyla nedensel-
mekaniksel düşünme modelinin yapısının uygunluğunun öğrenme akışını
kolaylaştırıcı bir etki yarattığı görüşüyle açıklanabilir. Carey (1995),
nedensel mekanizmaların fenomeni açıklamak için etki alanındaki varlıklar
arasındaki etkileşimlere dayanarak açıklamalar oluşturduğunu
belirtmektedir. Bu açıklama araştırma sürecinde oluşan görüş ile tutarlıdır.
• Elle çizilen animasyon materyali ile öğretim yapılan D1 grubu çalışmayı
keyifle sürdürürken, D2 ve kontrol gruplarındaki öğrenciler bu
çalışmalardan zevk almamışlardır. Bu durum animasyon kullanılarak
geliştirilen dinamik yapıların, resimlerle desteklenen statik metin yapısından
daha fazla akışı sağlamasıve dikkat çekmesi nedeniyle öğrencilerin
çalışmadan sıkılmasına engel olduğunu ortaya koymaktadır. Bu durumla
tutarlı olarak Hillstrom ve Chai (2006), hareketlerin ve nesnelerdeki
dinamik değişikliklerin öğrenme göreviyle ilgisiz bile olsa çok dikkat
çektiğini vurgulamıştır. Elle çizim tekniğinin öğrencilerin hoşuna gitmiş
olması ve ilgilerini çekmiş olması olasılığı da göz önünde
bulundurulmalıdır.
• Elle çizilen animasyon materyali D1 grubu öğrencilerini konuyla ilgili daha
fazla araştırma yapmaya yönlendirirken, D2 ve kontrol gruplarında
kullanılan öğretim materyalleri öğrencileri daha fazla araştırma yapmaya
yönlendirmemiştir. Bu sonuç animasyon kullanılarak geliştirilen dinamik
yapıların konuya ilgiyi arttırarak öğrenciler üzerinde araştırmaya
yönlendirme etkisini ön plana çıkarmıştır. Kurulan neden sonuç
bağlantılarının akış içinde hareketle verilmesi öğrenende durumun önemini
kavramasına yol açarak merakını arttırmış olabilir.
• Elle çizilen animasyon materyali ile öğretim yapılan D1 grubu öğrencileri
materyale karşı olumlu bir tutum içerisinde benzer konularda da böyle bir
72
materyal ile çalışmak isterken, D2 ve kontrol grupları öğrencileri üzerinde,
kullanılan öğretim materyallerinin benzer konularda da çalışma isteği
yaratmayıp, materyallere karşı olumlu bir etkiye sahip olmamıştır.
• Nedensel-mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan metnin kullanıldığı D2
grubu öğrencileri, klasik öğretim tasarımı ilkeleri temelinde düzenlenen
metnin kullanıldığı kontrol grubu öğrencilerine göre çalışmada geçirilen
zamanın daha hızlı geçmesi hissine kapılmışlardır. Bu durum metinlerin
düzenlenirken nedensel-mekaniksel düşünme desteği ile ilişkileri rahatça
kavrayacak şekilde bir konu akışının sağlandığını ortaya koymaktadır.
Öğrenciler üzerinde zamanın daha hızlı geçmesi hissine kapılma D1 grubu
öğrencilerinde D2 ve kontrolden daha yüksek bir oranda etki yaratmıştır.
Böylece statik metin yapısından sıyrılıp dinamik yazılım yapısına geçişte
akış etkisi bir kez daha ortaya çıkmaktadır.
• D1, D2 ve kontrol gruplarında kullanılan öğretim materyallerindeki dilin
sadeliği, kullanılan şekillerin konuyla ilgili olması, öğrencilerin düzeyine
uygun olması ve bilgi eksikliklerini tamamlaması ile beraber küresel ısınma,
ozon tabakası delinmesi ve asit yağmurları çevresel sorunlarının
çözümlenebilmesinde acilen önlemler alınması gerekliliği ortak düşüncesine
sahiplerdir. Öğrenciler tarafından öğretim materyallerinin tümüne karşı
ortak olumlu yargılara varılmasında, araştırmacı tarafından her bir materyale
ait öğretim tasarımının desenlenmesinin etken olduğu söylenebilir.
73
BÖLÜM VI
SONUÇ VE ÖNERİLER
Ortaöğretim onuncu sınıf biyoloji dersinde sera gazı etkisi, asit yağmurları ve
ozon tabakası delinmesi konularında; klasik öğretim tasarımı ilkeleri temelinde
düzenlenen metin, nedensel-mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan metin ve
nedensel-mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan elle çizim animasyonla öğretim
arasındaki öğrencilerin konuyla ilgili akademik başarılarına etkisini ve öğretimde
kullanılan araçlara ilişkin görüşlerinin araştırıldığı çalışmanın bu bölümünde akademik
başarı testi ve öğretim materyaline ilişkin öğrenci görüş anketinden elde edilen
bulgulara ve tartışmalara dayalı olarak ulaşılan sonuçlara ve bu sonuçlara yönelik
önerilere, araştırmanın denenceleri doğrultusunda yer verilmiştir.
6.1. Sonuçlar
6.1.1. D1, D2 ve Kontrol Gruplarının Akademik Başarı Sontest Toplam
Puanlarına İlişkin Bulgularla İlgili Sonuçlar
Nedensel-mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan elle çizim animasyonunun
kullanıldığı öğretim uygulanan D1 grubu, nedensel-mekaniksel içerik düzenlemesine
dayanan metnin kullanıldığı öğretim uygulanan D2 grubu ve klasik öğretim tasarımı
ilkeleri temelinde düzenlenen metnin kullanıldığı öğretim uygulanan kontrol grubunun
akademik başarı sontest ortalama puanları arasında D1 grubu lehine anlamlı bir fark
görüldüğünden, sontest puanları açısından, nedensel-mekaniksel içerik düzenlemesine
dayanan elle çizim animasyonunu öğrencilerin akademik başarıları üzerinde hem
nedensel-mekaniksel içerik düzenlemesine dayana metinin kullanıldığı öğretimden hem
de klasik öğretim tasarımı ilkeleri temelinde düzenlenen metnin kullanıldığı öğretimden
daha etkili olmuştur.
Nedensel-mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan metnin kullanıldığı öğretim
uygulanan D2 grubu ile klasik öğretim tasarımı ilkeleri temelinde düzenlenen metnin
kullanıldığı öğretim uygulanan kontrol grubunun akademik başarı sontest ortalama
puanları arasında D2 grubu lehine anlamlı bir fark görüldüğünden, sontest puanları
açısından, nedensel-mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan metnin kullanıldığı
öğretim klasik öğretim tasarımı ilkeleri temelinde düzenlenen metnin kullanıldığı
öğretime kıyasla öğrencilerin akademik başarıları üzerinde daha etkili olmuştur.
74
6.1.2. D1, D2 ve Kontrol Gruplarının Öğretim Materyaline İlişkin Görüşleriyle
İlgili Sonuçlar
Nedensel-mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan elle çizim animasyonunun
kullanıldığı öğretim uygulanan D1 grubu öğrencilerinin öğretim materyaline ilişkin
görüşlerine göre, yazılımdaki konu akışı, kullanılan dilin sadeliği ve elle çizilerek
canlandırılan şekillerin konu ile ilgili olup ses ile açıklamalar yapılması konuyu
anlamalarını kolaylaştırmıştır. Yazılımdaki bilgiler düzeylerine uygun olup, konuyla
ilgili bilgi eksikliklerini tamamlayıp konuyla ilgili sahip oldukları yanlış bilgileri
düzeltmeye yardımcı olmuştur. Yazılımdaki animasyonlar konuya olan dikkati
sürdürmüştür ve keyifle çalışılmıştır. Yazılımdan öğrendikleri sonucunda çevreyi
korumak için bireysel olarak acilen önlem almaya karar verip, kurum ve kuruluşların iş
birliği halinde çalışarak çevresel sorunların çözüleceğine inanmışlardır. En önemli
bilgiler dikkat çekecek şekilde verilirken karikatürleştirme yazılıma olan ilgiyi
arttırmıştır.
Nedensel-mekaniksel içerik düzenlemesine dayanan metnin kullanıldığı öğretim
uygulanan D2 grubu öğrencilerinin öğretim materyaline ilişkin görüşlerine göre,
metinde kullanılan dilin sadeliği, resim ve şekillerin konu ile ilgili olması anlamayı
kolaylaştırmıştır ancak metin keyifle okunmamıştır. Metin konuyla ilgili daha fazla şey
öğrenmek için araştırmaya yöneltmemiştir. Benzer konularda bu metin gibi yazılmış
metinler okunmak istenmemektedir.
Klasik öğretim tasarımı ilkeleri temelinde düzenlene metnin kullanıldığı
öğretim uygulanan kontrol grubu öğrencilerinin öğretim materyaline ilişkin görüşlerine
göre, metindeki konu akışı anlamayı kolaylaştırmamakta, keyifle okunmamakla birlikte
zaman zor geçmiştir. Metin okunduktan sonra konuyla ilgili daha fazla şey öğrenmek
için araştırmaya isteği uyandırmamıştır ve benzer konularda da bu metin gibi yazılmış
metinler okunmak istenmemektedir.
6.2. Öneriler
6.2.1.Uygulamaya Yönelik Öneriler
1. Bu çalışmada D1 grubunda kullanılan öğretim yazılımı ve D2 grubunda
kullanılan öğretim metni nedensel-mekaniksel düşünme çerçevesinde
geliştirilmiştir. Araştırmadan elde edilen bulgulara ve sonuçlara göre
geliştirilen öğretim materyalleri D1, D2 gruplarındaki öğrencilerin öğrenme
75
düzeylerinde kontrol grubundaki öğrencilere göre anlamlı bir şekilde farklılık
yaratmıştır. Benzer içerik yapıları için geliştirilecek öğretim materyallerinde
de nedensel-mekaniksel düşünme ilkelerinin kullanılması önerilebilir.
2. Bu çalışmada kullanılan öğretim yazılımı animasyonu elle çizim tekniği ile
geliştirilerek, dinamik yapı sağlanmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulara
ve sonuçlara göre, D1 grubunda kullanılan öğretim yazılımı bu gruptaki
öğrencilerin öğrenme düzeylerinde D2 grubundaki öğrencilere göre anlamlı
bir şekilde farklılık yaratmıştır. Benzer içerik yapıları için geliştirilecek
öğretim yazılımlarında elle çizim animasyon tekniğinin kullanılması
önerilebilir. Öğrenci anketlerindeki öğrenci tercihleri de bu öneriyi destekler
niteliktedir.
6.2.2.Yapılacak Araştırmalara Yönelik Öneriler
1. Bu araştırmada sera gazı etkisi, asit yağmurları ve ozon tabakası delinmesi
konuları nedensel ve mekaniksel düşünme birleştirilerek içerik düzenlemesi
ile desteklenmiştir. Nedensel ve mekaniksel düşünme birleşiminin akademik
başarıya etkisi farklı konu alanlarında da incelenebilir.
2. Bu araştırmada elle çizim animasyonu ile dinamik bir yapı kazandırılan
öğretim yazılımının akademik başarıya etkisi farklı konu alanlarında da
incelenebilir.
3. Kavram yanılgıları ile animasyonla öğretimin arasındaki ilişkilerin tespit
edildiği araştırmalar yapılabilir.
76
KAYNAKÇA
Aldağ, H., & Sezgin, E. (2003). Çok ortamlı öğrenmede ikili kodlama kuramı ve bilişsel
model. Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 11 (11),
121-135.
Abrams, E., & Southerland, S. (2001). The how’s and why’s of biological change: how
learners neglect phsical mechanism in their search for meaning.
International Journal of science Education, 23 (12), 1271-1281.
Ahn, W., Kalish, C.W., Medin, D.L. & Gelman, S. (1995). The role of covariation
versus mechanism information in casual attribution. Cognition, 54, 299-
352
Ahn, W., & Kalish, C.W. (2000). The role of mechanism beliefs. In F. Keil & R.A.
Wilson (Eds.), Explanation and Cognition (pp.199-226). Cambridge,
MA: MIT Pres.
Alexsandrini , K.L. (1984). Pictures and adult learning. Instructional Science, 13, 63-77.
Anglin, G. J., Towers, R. L. & Levie, W. H. (1996). Visual message design and learning
The role of static and dynamic illustrations. In D. H. Jonassen (Eds.),
Handbook of research for educational communications and technology.
(p. 755-794). Prentice Hall.
Arsal, Z. (2010). İlköğretim öğretmen adaylarının sera etkisi ile ilgili kavram
yanılgıları. Elementary Education Online, 9 (1), 229-240.
Ayres, P. & Paas, F.(2007). Making instructional animations more effective: A
cognitive load approach. Applied Cognitive psyhology, 21, 695-700.
Berkant, H. G. (2007). Dokuzuncu sınıf biyoloji dersinde yapıcı öğrenme temelli
hazırlanan anlamlı nedensel düşünmeye dayalı öğretimin öğrencilerin
anlamlı nedensel düşünmelerine, akademik başarılarına, kalıcılığa ve
günlük yaşam davranışlarına etkisi. Doktora tezi, Çukurova Üniversitesi,
Adana.
Bozkurt, O., & Cansüngü, Ö. (2002). İlköğretim öğrencilerinin çevre eğitiminde sera
etkisi ile ilgili kavram yanılgıları. Hacettepe Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Dergisi, 23, 67-73.
Brewer, W. F., Chinn, C. A., & Samarapungavan, A. (1998). Explanations in scientist
and children. Minds and Machines, 8 (1), 119-136.
77
Caraballo-Rios, A.L. (1985). An experimental study to investigate the effects of
computer animation on the understanding and retention of selected levels
of learning outcomes (Doktora tezi, The Pennsylvania State University,
1985). Dissertation Abstract International, 46, 1494A.
Carey, S. (1995). On the origin of causal understanding. In D. Sperber, D. Premack &
A.J. Premack (Eds.), Causal condition: a multidisciplineary debate (pp.
268-302). Oxford, UK: Clarendon Pres.
Chinnn, C., & Brown D.E. (2000). Learning in sicience: a comparison of deep and
surface approaches. Journal of Research in Science Teaching, 37(2),
109-138.
Chinn, C., & Malhotra, B.A. (2002). Epistemologically authentic inquiry in schools: A
theoretical framework for evaluating inquiry tasks. Science Education, 86
(2), 175-218.
Coşkun, M. (1999). Öğeleri belirleme kuramına dayalı kavram öğretiminin akademik
başarı ve kalıcılığa etkisi. Doktora tezi, Çukurova Üniversitesi, Adana.
Coşkun, M. (2007). İçeriğin Öğretim İçin Düzenlenmesi. A., Doğanay (Ed.), Öğretim
İlke ve Yöntemleri içinde (s. 83-126). Ankara: Pegema.
Darçın, S. E., & Darçın M. (2009). Ortaögretim ögrencilerinin araç emisyonlarından
kaynaklanan çevre problemleri hakkındaki bilgi seviyeleri. Gazi Eğitim
Fakültesi Dergisi, 29 (2), 485-512.
Darçın, E. S., Bozkurt, O., Hamalosmanoğlu, M., & Köse, S. (2006). İlköğretim
öğrencilerinin sera etkisi hakkındaki bilgi düzeylerinin ve kavram
yanılgılarının tespit edilmesi. Internatinal Journal of Environmental and
Science Education, 1 (2), 104-115
De Koning B.B., Tabbers H. K., R. M. J., P. Rikers & F. Paas (2007a). Attention cueing
in an instructional animation: The role of presentation speed. Computers
in Human Behavior, 27, 41-45.
De Koning B.B. Tabbers H. K., R. M. J., P. Rikers & Paas, F.(2007b). Attention cueing
as a means to enhance learning from an animation. Applied Cognitive
Psyholog, 21, 731-746.
Demirel, Ö. (2003). Planlamadan değerlendirmeye öğretme sanatı. Ankara: PegemA
yayıncılık.
DiSessa, A. A. (1993). Towards and epistomology of physics. Cognition and
Instruction, 10 (2&3), 105-225.
78
Doğanay, A. (2002). Öğretimde kavram ve genellemelerin geliştirilmesi. C. Öztürk ve
D. Dilek (Ed.), Hayat bilgisi ve sosyal bilgiler öğretimi içinde, (s. 227-
255). Ankara: PegemA Yayıncılık.
Doğanay, A. (2007). Öğretim ilke ve yöntemleri. Ankara: PegemA Yayıncılık.
Duchastel P.C. (1978). Illustrating instructional text. Educational Technology, 11, 36-
39.
Duchastel, P.C., & Waller (1979). Pictorial Illustration. in instructional technology.
Educational Technology, 19 (11), 20-25.
Fleming, M.L. (1970). Perceptual principles for the design of instructional material
viewpoints. Bulletin of the School of the Education, 69-200.
Gagne, R.M. (1977), The Conditions of learning. In Rinehart & Winston (Eds.), Third
edition. New York: Hold.
Hammer, D. (1995). Student inquiry in a physics class discussion. Cognition and
Instruction, 13, 401-430.
Hoffler, T., & Leutner, D. (2007). Instructional animations versus static pictures: A
meta-analysis. Learning and Instructiın, 17, 722-738.
Hillstrom, A.P., & Chai, Y.C. (2006). Factors that guide or distrupt attentive visual
processing. Computers in Human Behavior, 22, 648-656.
Hung, W., & Jonassen, D.H. (2006). Conceptual understanding of reasoning in physics.
International Journal of Science Education, 28 (13), 1601-1621.
Kahraman, S., Yalçın, M., Özkan, E., & Aggul, F. (2008). Sınıf Öğretmenliği
Öğrencilerinin Küresel Isınma Konusundaki Farkındalıkları ve Bilgi
Düzeyleri. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi, 28 (3), 249-263.
Kılıç, F. (2007). Mikro düzeyde içerik düzenleme stratejilerinin kavramların,
genellemelerin öğrenilmesine ve bilişsel esnekliğe etkisi. Doktora tezi,
Çukurova Üniversitesi, Adana.
Kutlu, M.O. (1999). Öğretimi ayrıntılama kuramına dayalı matematik öğretimi ve
bilgisayar destekli sunumun başarıya ve kalıcılığa etkisi. Doktora tezi,
Çukurova Üniversitesi, Adana.
Levie, W. H., & Lentz, R. (1982). The effects of teext illustrations: A review of
research. Educational Communications and Technology Journal, 30,
195-192.
79
Levin, J.R. (1981). On functions of pictures in prose. In Pirozzolo. In Pirozzolo, F. J. &
Witrock, M. C. (Eds.), Neuropsychological and Cognitive Processes in
Reading (pp. 203-228). Academic Pres, NY.
Koslowski, B. (1996). Theory and evidence: the development of scientific reasoning.
Cambridge, MA: MIT Pres.
Lorch, R.F. (1989). Text signaling Devices and their effects on reading and memory
processes . Educational Psychology Review, 1, 209-234.
Lowe, R.K. (1999). Extracting animation from an animation during complex visual
learning. European Journal of Psychology of Education, 14, 225-244.
Lowe, R.K. (2003). Animation iand learning: Selective processing of information in
dynamic graphics. Learning and Instruction, 13, 157-176.
Merill, M.D. (1983). Component Display Theory. In Reigeluth, C. M. (Eds.),
Instructional Design Theories and Models. Hillsdale, NJ: Lawrance
Erlbaum Associates.
Metz, K.E. (1991). Development of explanation: Incremental and fundemental change
in children’s physics knowledge. Journal of Research in Science
Teaching, 28 (9), 785-797.
Metz, K.E. (1991). Reassessment of developmental constraints on children’s science
instruction. Review of Educational Research, 65 (2), 93-127.
Mautone, P.D., & Mayer, R.E. (2001). Signaling as a cognitive guide in multimedia
learning. Journal of Educational Psychology, 93 (2), 377-389.
Mayer, R.E. (2005). Multimedia learning. Cambridge, UK. University Press.
Mayer, K., Rasch, T., & Schnotz, W. (2009). Effects of animation’s speed of
presentation on perceptual processing and learning. Learning and
Instruction, 20, 136-145.
Park, O and Hopkins, R. (1993). Instructional conditions for using dynamic visual
displays: a review. Instructional Science, 22, 1-24.
Reigeluth, C. (1983) Instructional design theories and models. Hillsdale, NJ: Erlbaum
Associates.
Rieber, L.P. (1990) Animation in computer-based instruction. Educational technology
Research and Development, 38 (1), 77-86.
Russ, R. S. (2006). A framework for recognizing mechanistic reasoning in student
mechanistic scientific ınquiry. Doktora tezi, University of Maryland.
80
Schauble, L. (1996). The development of scientific reasoning in knowledge-rich
context. Developmental Psyhology, 32 (1), 202-119.
Lowe, R. K. (2008). Learning from animation: where to look, when to look. In R. K.
Lowe, & W. Schnotz (Eds.), Learning with animation: Research
implications for design (pp. 49-68). New York, Cambridge University
Press.
Sezgin, E. (2009). Çok ortamlı öğrenmede bilişsel kuram ilkelerine göre hazırlanan
öğretim yazılımının bilişsel yüke, öğrenme düzeylerine ve kalıcılığa
etkisi. Doktora tezi, Çukurova Üniversitesi, Adana.
Şimşek, A. (2006). Kavramların Öğretimi. Şimşek, A. (Ed.), İçerik türlerine dayalı
öğretim içinde (s. 27-70). Ankara, Nobel Yayınları.
T.C. Manisa Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğü (2010). Manisa İl Çevre Durum
Raporu 2009.
http://www.cedgm.gov.tr/CED/Files/icd_raporlari/manisaicd2009.pdf
adresinden 01 ocak 2011 tarihinde edinilmiştir.
Tversky, B., Morrison, J., & Betrancourt, M. (2002). Animation: Can it facilitate?.
International Journal of Human-Computer Studies. 57, 247-262.
Tversky, B., Heiser, J., Lozano, S., Mackenzie, R. , & Morrison, J. (2008). Enriching
animations. In R.K. Lowe, & W. Schnotz (Eds.), Learning with
animation: Research implications for design (pp. 263-285). New York,
Cambridge University Press.
White, B. (1993). Intermediate causal models: A missing link for succesful science
insteruction. In R. Glaser (Ed.), Advances in instructional psychology,
(pp. 26-33). Hillsdale, NJ: Erlbaum.
Yılıdırım, C. (1996). Matematiksel düşünme. İstanbul, Remzi Kitabevi.
Zohar, A. & Tamir, P. (1991). Assessing students’ difficulties in causal reasoning in
biology-a diagnostic instrument. Journal of Biological Education, 25 (4).
81
EKLER
EK-1. Klasik Öğretim Tasarımı İlkeleri Temelinde Düzenlenen Metin
Ozon Tabakası Delinmesi
İnsan kaynaklı etkilerle doğaya salınan sera gazlarındaki artışın bir diğer sonucu ise,
kloroflorokarbonların (CFC) artışı ile gerçekleşen stratosferdeki ozon tabakası delinmesidir.
Ozon, 3 oksijen atomundan oluşan molekülleriyle (O3) zehirli, renksiz bir gazdır ve atmosferin
üst katmanlarında yer alır. Atmosferdeki ozonun yaklaşık %90'ı yeryüzünden itibaren 10-40 km.
arası yükseklikte ve stratosfer tabakasında bulunur. Yani atmosferdeki toplam ozonun büyük
çoğunluğu strotosfer tabakasındadır.
Ozonun parçalanmasına neden olan kloroflorokarbonlar (CFC) günlük hayatımızda çok
sık kullandığımız organik bileşiklerdir. Böcek öldürücüler, traş köpükleri, deodorantlar, evcil
hayvanların besin ürünleri, yangın söndürücüler, soğutucular akla ilk gelen CFC içeren
maddelerdir. CFC lerin bu kadar yaygın kullanılmalarının sebepleri zehirleyici etkilerinin
olmaması, patlayıcı özellik göstermemeleridir. Yalnız bir özellikleri daha vardır. Her şeye karşı
çok uzun süre dayanırlar. Birkez salındıktan sonra hiç bozulmadan strotosfere kadar
yükselirler(Ersoy, 1994).
Fluon olarak bilinen CFC’li bileşikler, troposferde çözülmemelerine karşın, strotosferde
ultraviyole ışınların etkisiyle ayrışırlar. Böylece flora göre daha kolay parçalanan klor serbest
kalır. Strotosferdeki ortamda ozon en reaktif maddelerden biridir. Çünkü molekülünde
bulundurduğu 3 oksijen atomundan biri ayrılmaya müsaittir. Bu da serbest kalan klorla birleşir
ve CIO oluşturur. Oksijen molekülü de serbest kalır(Ersoy, 1994). Böylece ozon’un bir
oksijeninin ayrışmasıyla CFC’li bileşiklerin kloru birleşerek yeni bir bileşik oluştururken,
stratosferdeki ozon miktarı azalmış olmaktadır.
O3 + Cl → ClO + O2
Yukarıdaki denklemde ozonun CFC’li bileşiklerin klor atomuyla girdiği reaksiyon
görülmektedir. Bu reaksiyonların gerçekleşmesi stratosferde bulunan CFC’li bileşikler
sayesinde olmakta, yani dolaylı olarak düşünülecek olursa insan etkisiyle atmosfere salınan
CFC’li bileşiklerin miktarıyla doğru orantılı olarak artmaktadır. Bu reaksiyonların
gerçekleşmesiyle stratosferdeki ozon azalmaktadır.
82
Ozonun özelliği; tüm canlı varlıkları, doğal kaynakları ve tarımsal ürünleri olumsuz
yönde etkileyen mor ötesi (ultraviole) ışınlarını absorbe etmesidir. Ozon yoğunluğunun mor
ötesi ışınlarını tutma görevini yapamayacak kadar azalması, "ozon tabakasının delinmesi"
olarak adlandırılmaktadır. Ozon tabakasının incelmesi sonucunda; Ultraviole-b radyasyonu
artmakta ve insanların bağışıklık sistemleri zarar görmekte, görme bozukluğuna ve deri
kanserine yol açmaktadır.
83
EK-2. Nedensel-Mekaniksel İçerik Düzenlemesine Dayanan Metin
OZON TABAKASI
Güneşten gelen ışınların yeryüzüne ulaşabilen kısmının atmosfer katmanlarını
geçebilen ışınlar olduğunu, bir kısım ışının atmosfer katmanlarındaki gazlar tarafından
tutulduğunu ve bir kısım ışının ise atmosferden direkt uzaya geri yansıtıldığını
bilmekteyiz. Pekala Güneşten gelen ışınların özellikle zararlı olanlarını tutan bir tabaka
olduğunu biliyor muydunuz?
Detaylı bilgi edinelim…
Zararlı ışınların tutulup yeryüzüne ulaştırılmadığı tabakayı öğrenebilmemiz için bazı
kavramlara dair bilgilerimizi tazelememiz gerekir. Şimdi bu kavramların neler olduğuna
bakalım.
Oksijen, güneş, ozon, ultraviyole ışınlar
Oksijen: Oksijen renksiz, kokusuz ve atmosfer hacminin beşte birini kaplayan bir gazdır. Canlı
organizmaların yaşamaları için gerekli olan bir elementtir. Atmosfer hacminin %21 ini oksijen oluşturur.
Güneş: Güneş, elektromanyetik dalga uzunluğunda geniş bir enerji yayar. Bu ışınların
bir kısmı sıcaklık olarak hissedilir. Retinayı uyaranlar ise gözle görülebilenlerdir. Güneş
3 tip ışın saçar:
1- kızılötesi (enfraruj) (Gözle görülemez ışınlardır)
2- güneş (görülebilen)
3- ultraviole (UVA,UVB,UVC) (Gözle görülemez ışınlardır)
Doğrudan alınan güneş ışığı %47 kızılötesi, %46 görünür ışık ve %7 ultraviyole
ışınımdan oluşur.
84
Ultraviyole Işın: Bilim adamları UV ışınlarını; Aynı karakteristiklere sahip olmadıkları
ve canlılar üzerindeki etkilerinin farklı olması sebebiyle UV-A, UV-B ve UV-C olmak
üzere üç kategoriye ayırmışlardır.
•UV-A: En yaygın ve sağlığımız için en az tehlikeli olan ışınlardır.
•UV-B: Oldukça tehlikelidir.
•UV-C: Sağlık için en tehlikeli ışınlardır.
Ozon
Ozon, 3 oksijen atomundan oluşan molekülleriyle (O3) zehirli, renksiz bir gazdır ve
atmosferin üst katmanlarında yer alır. Ozonun özelliği; tüm canlı varlıkları, doğal
kaynakları ve tarımsal ürünleri olumsuz yönde etkileyen mor ötesi (ultraviole) ışınlarını
absorbe etmesidir.
Güneş ile Ozon Tabakası Arasında Hangi Etkileşimler Gerçekleşir ?
1. Güneşten ışınlar dünyamıza doğru gelir.
2. Bu ışınlardan ultraviyole-B’nin büyük kısmını ve Ultraviyole-C’nin
tamamını tutarak dünyaya geçişini engeller.
Ozon Tabakasının Oluşumunu Sağlayan Faktör
Ozon tabakası ozon gazını içerir. Bu tabakadaki ozon oluşumu; atmosferdeki oksijenin
güneş ışığının etkisiyle parçalanması sonucunda meydana gelmektedir. Yerden yaklaşık
85
50 km. yukarıdaki stratosfer tabakasında güneş ışınlarının etkisiyle moleküler oksijen
parçalanır ve oksijen atomu haline dönüşür:
O2 + E -> O+O
Oluşan oksijen atomlarının her biri, moleküler oksijenle kolayca birleşir ve
ozonu oluşturur:
O + O2 ->O3
Bu reaksiyonların neticesinde, stratosferde dünyamızı çepeçevre saran bir ozon
tabakası oluşmuştur.
86
Ozon Tabakası
Ozon tabakası atmosferin stratosfer katmanında bulunan ve güneşten gelen mor ötesi
(Ultraviyole) ışınları tutan tabakadır.
Ozon Tabakasının Faydaları
Ozon tabakasının görevini yapmasıyla
- Deri ve göz sağlığımız için zararlı ışınlardan korunmuş oluruz.
- Bağışıklık sistemimiz zarar görmez.
Öğrendiklerimizi tekrarlayalım…
Atmosferin stratosfer katmanında bulunan ozon tabakasının güneşten gelen zararlı
ışınları tutarak yeryüzüne geçirmemesi bağışıklık sistemimiz ve sağlığımız için önemli
bir işlevdir. Peki kullandığımız birçoğu güzel kokulu olan spreylerin bu işlevi
bozduğundan haberdar mıyız?
OZON TABAKASI DELİNMESİ
Atmosferde bulunan ozon tabakasında klor elementinin ozon moleküllerini
parçalaması nedeniyle; ozon yoğunluğunun mor ötesi ışınları tutma görevini
yapamayacak kadar azalması, "ozon tabakasının delinmesi" olarak adlandırılmaktadır.
87
Ozon Tabakası Delinmesine Neden Olan Faktörler
İnsan faaliyetleri ile CFC içeren bileşiklerin kullanılması sonucunda atmosfere
CFC salınımı olmaktadır. CFC birkez salındıktan sonra stratosfere kadar hiç
bozunmadan çıkmaktadır. Stratosferde ise ozonla tepkimeye girerek buradaki ozon
tabakasında ozon yoğunluğunun azalmasına neden olmaktadır.
Ozonun parçalanmasına neden olan kloroflorokarbonlar (CFC) günlük
hayatımızda çok sık kullandığımız organik bileşiklerdir. Böcek öldürücüler, traş
köpükleri, deodorantlar, evcil hayvanların besin ürünleri, yangın söndürücüler,
soğutucular akla ilk gelen CFC içeren maddelerdir.
88
Ozon Tabakası Delinmesi Nasıl Gerçekleşiyor?
1. Çeşitli insan faaliyetleriyle atmosfere CFC salınmaktadır.
2. CFC’ler atmosfere birkez salınınca traposfere kadar hiç bozunmadan
yükselir ve bu katmanda da çözünmezler.
3. CFC’ler stratosfer katmanına geldiklerinde ultraviyole ışınların etkisiyle
ayrışırlar.
4. Ayrışma nedeniyle klor serbest kalır.
5. Stratosfer ortamındaki ozonun molekülünde bulundurduğu üç oksijen
atomundan biri klorla tepkimeye girer.
O3 + Cl → ClO + O2
6. Böylece stratosferdeki ozon miktarı azalır.
Bazı kavramları tanıyalım…
Ozon, CFC, Ultraviyole ışınlar
Ozon
Ozon, 3 oksijen atomundan oluşan molekülleriyle (O3) zehirli, renksiz bir gazdır ve
atmosferin üst katmanlarında yer alır. Ozonun özelliği; tüm canlı varlıkları, doğal
kaynakları ve tarımsal ürünleri olumsuz yönde etkileyen mor ötesi (ultraviole) ışınlarını
absorbe etmesidir.
Atmosferin stratosfer tabakasında bulunan ozon yoğunluğu insanların atmosfere CFC
salınımı yapmalarından dolayı azalmaktadır.
Şekil- Dünyanın uzaydan görüntüsü
Yukarıdaki şekilde lacivert renkte görünen kısımlar ozon yoğunluğunun azalmasından
dolayı oluşan ozon tabakasındaki delinmeyi göstermektedir.
89
Kloroflorokarbon (CFC)
CFC ler zehirleyici etkilerinin olmaması ve patlayıcı özellik göstermemeleri nedeniyle
oldukça yaygın kullanım alanına sahiptirler (Böcek öldürücüler, traş köpükleri,
deodorantlar, evcil hayvanların besin ürünleri, yangın söndürücüler, soğutucular).
Yalnız bir özellikleri daha vardır. Her şeye karşı çok uzun süre dayanırlar. Birkez
salındıktan sonra hiç bozulmadan strotosfere kadar yükselirler.
Ultraviyole Işın: Bilim adamları UV ışınlarını; Aynı karakteristiklere sahip olmadıkları
ve canlılar üzerindeki etkilerinin farklı olması sebebiyle UV-A, UV-B ve UV-C olmak
üzere üç kategoriye ayırmışlardır.
•UV-A: En yaygın ve sağlığımız için en az tehlikeli olan ışınlardır.
•UV-B: Oldukça tehlikelidir.
•UV-C: Sağlık için en tehlikeli ışınlardır.
Ozon Tabakası Delinmesinin Sonuçları
- Ultraviole-b radyasyonu artar.
- İnsanların bağışıklık sistemleri zarar görür.
- Görme bozuklukları artar.
- Deri kanseri oluşumu artar.
Ozon Tabakası Delinmesine Karşı Alınabilecek Tedbirler
Atmosfere CFC salımı yapan böcek öldürücüler, traş köpükleri, deodorantlar, evcil
hayvanların besin ürünleri, yangın söndürücüler ve soğutucuların kullanımı azaltılabilir.
90
EK-3. Nedensel-Mekaniksel İçerik Düzenlemesine Dayanan Elle Çizim
Animasyonu Ekran Görüntüleri
91
92
93
94
EK-4. Elle Çizim Animasyonu Sinyalleme Örneği Ekran Görüntüleri
95
EK-5. Akademik Başarı Testi Adı Soyadı:
Sınıfı: Cinsiyet: Yaş:
Akademik Başarı Testi
1- Aşağıdaki seçeneklerden hangisinde atmosfer doğru bir şekilde tanımlanmıştır?
a) Atmosfer gezegenimizi saran oksijen gazından oluşan hava kütlesidir.
b) Atmosfer bulutların üst katmanıyla uzay arasında bulunan ve helyum ile argon gazından
oluşan hava kütlesidir.
c) Atmosfer yeryüzünden salınan karbondioksit gazından oluşan gaz kütlesidir.
d) Atmosfer, Dünya'nın oluşumundan bu yana, çeşitli gazların karışımından oluşan ve
gezegenimizi saran, binlerce kilometre kalınlıkta bir gaz kütlesidir.
e) Atmosfer dünyanın oluşumundan bu yana canlıların ihtiyaç duymadığı ve yeryüzünden
binlerce kilometre uzaklıkta olan gaz kütlesidir.
2- Aşağıdaki seçeneklerden hangisi atmosfer katmanlarından biri değildir?
a) Traposfer
b) Stratosfer
c) Hidrosfer
d) Ekzosfer
e) Mezosfer
3- Doğal sera etkisine neden olan gazlar aşağıdaki atmosfer katmanlarından hangisindedir?
a) Traposfer b) Stratosfer c) Mezosfer d) Termosfer e) Ekzosfer
4- I- Güneştan gelen ışınların bir kısmı yeryüzüne ulaşmadan atmosferden geri döner.
II- Güneşten gelen ışınların bir kısmı bulutlar ve atmosfer tarafından tutulur.
III- Güneşten gelen ışınların bir kısmı atmosferi geçerek yeryüzüne ulaşır.
IV-yeryüzüne gelen ışınlar yeryüzü tarafından emilir ve yeryüzü böylece ısınır.
V- Isınan yeryüzünden bir kısım enerji atmosfere geri gönderilir.
VI- yeryüzünden gelen ışınların bir kısmı atmosferdeki gazlar tarafından tutulur.
Yukarıda doğal sera etkisinin oluşum basamakları verilmiştir. Aşağıdaki seçeneklerden
hangisinde olaylar oluş sırasına göre sıralanmıştır?
a) I-II-III-IV-V-VI
b) III-VI-I-II-V-IV
c) II-III-IV-V-VI-I
d) VI-V-IV-I-II-III
e) V-VI-III-I-II-IV
5- Doğal sera etkisine neden olan faktör aşağıdakilerden hangisidir?
a) Bitkinin üzerindeki cam katman
b) Atmosferin yapısında bulunan gazlar
c) Fosil yakıtlardan atmosfere salınan gazlar
d) Yağmurlardaki asitliğin artması
e) Ozon yoğunluğunun azalması
96
6- Aşağıdakilerden hangisi atmosferin doğal sera etkisini tanımlamaktadır?
a) Tarım alanlarındaki sebze yetiştiriciliğinde kullanılan cam yada plastik örtünün etkisidir.
b) Atmosferin stratosfer katmanında bulunan gazların güneş ışınlarını tutmasından dolayı
atmosferin alt katmanlarının ısınması olayıdır.
c) Atmosferin stratosfer katmanında zararlı ultraviyole ışınlarının tutulması olayıdır.
d) Traposfer katmanındaki gazlar tarafından güneş ışınlarının tutulmasıyla atmosferin alt
kısımlarının ısınması olayıdır.
e) Tarım alanlarında kurulan seralardan salınan gazların etkisidir.
7- Aşağıdakilerden hangisi doğal sera etkisinin sonuçları arasında yer almaz?
a) Sera gazları olmasaydı yeryüzünden yansıtılan bütün enerji uzaya yansırdı.
b) Doğal sera etkisi sayesinde dünya yaşanılabilir bir sıcaklıktadır.
c) Doğal sera etkisi olmasaydı dünya şuanki sıcaklığından çok daha düşük bir sıcaklığa sahip
olurdu.
d) Doğal sera etkisi olmasaydı düşük sıcaklıktan dolayı birçok canlı yaşamını sürdüremezdi.
e) Sera gazları sayesinde ultraviyole ışınlar yeryüzüne ulaşmazlar.
8- Su döngüsü aşağıdaki seçeneklerden hangisinde doğru bir şekilde açıklanmıştır?
a) Suyun okyanuslardaki döngüsel hareketine su döngüsü denir.
b) Suyun nehir akışındaki döngüsel hareketine su döngüsü denir.
c) Suyun 100 derecenin üzerinde buhar hale gelmesine su döngüsü denir.
d) Suyun 0 derecenin altında buz haline gelmesine su döngüsü denir.
e) Dünya'daki su hareket eder, biçim değiştirir, bitkiler ve hayvanlar tarafından kullanılır, fakat
gerçekte asla yok olmaz ve buna su döngüsü denir.
9- Aşağıdaki seçeneklerden hangisi ortam şartlarına bağlı olarak suyun doğadaki bulunma fazları
için yanlış bir ifadedir?
a) Dağ yamaçlarındaki karlar suyun 0 derecenin altındaki katı hallerinden biridir.
b) Göl suyun sıvı halde bulunma şekillerinden biridir.
c) 75 derecede kaynayan sudan yükselen su
d) 100 derecede kaynayan çaydanlıktan yükselen su buharı suyun gaz fazına örnektir.
e) Yağış şekillerinden biri olan dolu suyun katı hallerinden biridir.
10- Yağmur oluşumu aşağıdaki atmosfer katmanlarından hangisinde gerçekleşmektedir?
a) Traposfer b) Stratosfer c) Mezosfer d) Termosfer e) Ekzosfer
97
11- Aşağıdaki seçeneklerden hangisi ısının yayılma şekilleriyle ilgili yanlış bir ifadedir?
a) Isı katılarda moleküllerin birbirine değmesi sayesinde iletim şekliyle yayılır.
b) Kaynayan suda ısı konveksiyon denilen hareketli ortamdan yararlanma şekliyle yayılır.
c) Güneşteki ısı enerjisi ışıma yoluyla yayılmaktadır.
d) İletim, konveksiyon ve ışıma olmak üzere ısı üç şekilde yayılır.
e) Elektrik sobasında ısı konveksiyon şekliyle yayılım yapar.
12- I- Atmosferde yükselen su buharı yoğunlaşarak su damlacığı haline gelir.
II- Su damlaları birleşerek bulutları oluşturur.
III- Yeryüzünden güneş ışığı etkisiyle buharlaşan su atmosfere yükselir.
IV- Çok sayıda su damlacığının birleşmesiyle havadan ağır hale gelen damlacıklar yeryüzüne
yağmur olarak düşer.
Yukarıda yağmurun oluşum basamakları verilmiştir. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde olayların
oluş sırasına göre doğru bir şekilde sıralanmıştır?
a) I-II-III-IV
b) II-I-III-IV
c) III-II-I-IV
d) III-I-II-IV
e) III-II-IV-I
13- Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde yağmur oluşumuna neden olan iki ana faktör verilmiştir?
a) Kaynama ve buharlaşma
b) Soğuma ve donma
c) Isı iletimi ve yalıtım
d) Işıma ve ısınma
e) Buharlaşma ve yoğunlaşma
14- Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde yağmur ile ilgili yanlış bir açıklamadır?
a) Yağmur bir yağış çeşididir.
b) Atmosferdeki buhar basıncı artarsa yağmur yağar.
c) Yağmur suyun bulutlardan katı yada sıvı halde bırakılmasıdır.
d) Havanın sıcaklığına göre yağmur değişik haller alabilir.
e) Suyun bulutlardan yağmur, sulusepken, dolu veya kar şeklinde bırakılmasıdır.
15- Aşağıdakilerden hangisi yağmurun faydalarından biri değildir?
a) Yağmur su döngüsünün gerçekleşmesini sağlar.
b) Yağmur bitkiye verilecek gübre miktarını dengeleyen bir unsurdur.
c) Yağmur suyu tarla bitkileri için yararlıdır. Sulama yapılarak bitki yetiştirilebilir.
d) Yağmur ormanlardaki ağaçların su ihtiyaçlarını karşılar.
e) Yağmur içerdiği mineraller bakımından yararlıdır.
98
16- Aşağıdakilerden hangisi güneş ışınlarının türlerinden biri değildir?
a) Morötesi
b) UV-A
c) UV-B
d) UV-C
e) UV-D
17- Aşağıdakilerden hangisi güneş ışınlarının özellikleriyle ilgili olarak yanlış bir ifadedir?
a) Güneşten kızılötesi, görülebilen ışınlar ve ultraviyole olmak üzere üç tip ışın yayılır.
b) Kızılötesi ışınlar gözle görülemezler
c) Ultraviyole ışınlar gözle görülemezler.
d) Ultraviyole b ve ultraviyole c ışınları zararlı ışınlardır.
e) Ultraviyole a ışını sağlığımız için en tehlikeli güneş ışınıdır.
18- Aşağıdakilerden hangisi ozon gazının özelliklerinden biri değildir?
a) Üç tane oksijen atomunun birleşmesinden oluşur.
b) Renksiz bir gazdır.
c) Ozon gazı tarım alanlarındaki aşırı gübrelemeden dolayı atmosfere salınır.
d) Zehirli bir gazdır.
e) Güneşten gelen ultraviyole ışınların bir kısmını tutabilme özelliği vardır.
19- Güneş ışınlarıyla ilgili aşağıdaki seçeneklerden hangisi yanlış bir ifadedir?
a) Güneş ışınları atmosfer katmanlarını geçerek yeryüzüne ulaşır.
b) Güneşten gelen Ultraviyole B ışınlarının büyük kısmı ozon tabakası tarafından tutulur.
c) Güneşten gelen Ultraviyole C ışınlarının tamamı ozon tabakası tarafından tutulur.
d) Güneşten gelen Ultraviyole A ışınlarının tamamı ozon tabakası tarafından tutulur.
e) Ozon tabakası güneşten gelen bazı ışınları tutarak yeryüzüne geçirmez.
20- Aşağıdakilerden hangisi atmosferdeki oksijeni parçalayarak, ozon tabakasının içeriğindeki ozon
gazı oluşumunu sağlayan faktördür?
a) Güneş ışığı
b) Kloroflorokarbon
c) Karbondioksit
d) Azotdioksit
e) Kükürtdioksit
21- Ozon tabakası aşağıdaki atmosfer katmanlarından hangisinde yer almaktadır?
a) Traposfer b) Stratosfer c) Mezosfer d) Termosfer e) Ekzosfer
99
22- Aşağıdakilerden hangisi ozon tabakasının görevidir?
a) Ozon tabakası yağmur oluşumuna neden olan tabakadır.
b) Atmosferin en üst katmanı olan ekzozfer katmanında bulunan ozon tabakası gelen güneş
ışınımını süzer.
c) Ozon tabakası atmosferdeki tüm gazları sararak yapısında bulunduran tabakadır.
d) Ozon tabakası güneşten gelen ultraviole ışınların bir kısmını tutarak, zararlı ışınımın dünyaya
geçişini engeller.
e) Ozon tabakası dünyanın sıcaklık dengesini ayarlayan tabakadır.
23- Aşağıdakilerden hangisi ozon tabakasının görevini yapmasıyla sağlanan faydalardan biri
değildir?
a) Dünyaya morötesi ışın geçişi azalır.
b) Dünyaya zararlı ışın gelişi azalır.
c) Bağışıklık sistemimiz zarar görmez.
d) Göz sağlığımız için zararlı ışınlardan korunuruz.
e) Deri sağlığımız için zararlı ışınlardan korunuruz.
24- Aşağıdaki seçeneklerden hangisi sera gazı etkisi için doğru bir açıklamadır?
a) Dünyadan yansıyan ışınların atmosferde biriken gazlar nedeniyle tutularak, dünyanın
gereğinden fazla ısınması olayına sera gazı etkisi denir.
b) Tarlalardaki seraların ürettiği gazlara sera gazı denir.
c) Sera gazı etkisi atmosferin mezosfer tabakasında biriken gazlar nedeniyle oluşan etkidir.
d) Sera gazı etkisi artarsa daha çok insan yiyeceklerden zehirlenecektir.
e) Sera etkisi artarsa daha çok deprem olacaktır.
25- Aşağıdakilerden hangisi sera gazı oluşumuna neden olan faaliyetlerden değildir?
a) Klima sistemleri
b) Termik santrallerdeki yanma olayları
c) Fosil yakıtlar
d) Jeotermal enerji kaynakları
e) Trafik
26- Sera etkisine neden olan gazlar aşağıdaki atmosfer tabakalarından hangisindedir?
a) Traposfer b) Stratosfer c) Mezosfer d) Termosfer e) Ekzosfer
27- Aşağıdakilerden hangisi sera gazı etkisine neden olan gazlardan biridir?
a) H2 b) O2 c) Ar d) O3 e) Ne
28- Aşağıdaki gazlardan hangisi sera gazı etkisine neden olan gazlardan değildir?
a) CO2 b) CH4 c) CFC d) NO2 e) He
100
29- Aşağıdaki gazlardan hangisi sera gazı etkisinde en yüksek katkı payına sahiptir?
a) CO2 b) CH4 c) CFC d) NO2 e) Ne
30- I. Güneşten gelen enerjinin bir kısmı atmosfer ve bulutlarda tutulur.
II. Atmosfere salınan gazlar traposfer katmanında birikim yapar.
III. insan faaliyetleri sonucunda atmosfere gaz salımı olmaktadır.
IV. Yeryüzünden yansıyan ışınlar atmosferdeki sera gazları tarafından tutulur.
V. Güneşten gelen enerjinin bir kısmı atmosferi geçerek yeryüzüne ulaşır.
Yukarıda sera gazı etkisinin oluşum basamakları verilmiştir. Olayların oluş sırasına göre
sıralaması aşağıdaki seçeneklerden hangisinde doğru olarak verilmiştir?
a) I-II-III-IV-V
b) I-III-IV-V-II
c) III-I-V-IV-II
d) IV-I-II-III-V
e) III-II-I-V-IV
31- Aşağıdakilerden hangisi sera gazı etkisinin oluşumunda gerçekleşen aktivitelerden değildir.
a) İnsan faaliyetleri sonucu atmosfere gaz salımı olması
b) Atmosfere salınan gazların traposfer tabakasında birikim yapması
c) Traposfer katmanında birikim yapan sera gazlarının güneşten gelen ışınları daha fazla geçirmesi
d) Traposfer tabakasında biriken gazların yeryüzünden yansıyan ışınları daha fazla tutması
e) Traposfer tabakasında biriken gazların yeryüzünden yansıyan ışınları tutamayıp daha fazla uzaya
göndermesi
32- Aşağıdaki şeçeneklerden hangisi Güneşten gelen ışınların ve yeryüzünden yansıyan ışınımların
sera gazları ile etkileşimini için yanlış bir ifadedir?
a) Güneş ışınları yeryüzüne gelen ışınlar atmosfer katmanlarını geçerek gelmektedir.
b) Güneşten gelen ışınların bir kısmı yeryüzüne geçmeyip uzaya geri yansıtılır.
c) Güneşten gelen ışınların bir kısmı traposferdeki sera gazları tarafından tutulur.
d) Yeryüzünden yansıyan ışınların bir kısmı atmosfer katmanlarını geçerek uzaya gider
e) Yeryüzünden yansıyan ışınların bir kısmı atmosferin mezosfer tabakasındaki sera gazları tarafından
tutulur.
33- Aşağıdakilerden hangisi sera gazı etkisi sonuçlarından biri değildir?
a) Buzullar azalmaktadır
b) İnsanlar yiyeceklerden zehirlenecektir
c) Küresel ısınma meydana gelmektedir
d) Bitki ve hayvan türleri yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır
e) Su sıcaklığı yükselmektedir
101
34- Aşağıda sera gazı etkisinin sonuçlarından bazıları verilmiştir. Oluşan değişiklikleri yapıda meydana
gelen ve işlevde meydana gelenler olarak ayıracak olursak hangisi işlevsel bir değişikliğe işaret
etmektedir?
a) Buzullar erimektedir.
b) Su sıcaklığı yükselmektedir.
c) Küresel ısınma fırtınaların şiddet ve sıklığını değiştirecektir.
d) Seller olacaktır.
e) Erozyon olacaktır
35- Aşağıdakilerden hangisi sera etkisinin neden olduğu çevresel bir değişime verilebilecek güncel bir
örnektir?
a) Radyoaktif kirlilik artmaktadır.
b) And Dağları'ndan Himalayalar'a kadar dünyadaki 300 büyük buzulun hepsinin erime
sürecine girdiği ortaya çıkmıştır.
c) Nükleer güç istasyonları sera etkisini arttırmaktadır.
d) Kutuplar ve çevresi daha fazla soğumaktadır.
e) Ozon tabakasındaki incelme sera etkisini daha fazla arttırmaktadır.
36- Aşağıdakilerden hangisi sera gazı salımını azaltacak tedbirler arasında sayılamaz?
a) Termik santraller yerine nükleer santrallerden elektrik üretiminin sağlanması
b) Motorlu taşıtların gereksiz yere kullanımının önlenmesi
c) Azalan bitki ve hayvan türlerinin korumaya alınması
d) Jeotermal enerji kaynaklarına yönelmek
e) Endüstriyel üretim için fosil yakıtların kullanımının azaltılması
37- Aşağıdaki seçeneklerden hangisi asit yağmuru için doğru bir tanımlamadır?
a) Ph’ı 5,6’nın altında bir değere sahip olan yağış asit yağmuru olarak adlandırılır.
b) Güneş ışınlarının yeryüzüne fazlaca ulaşması sonucunda asit yağmurları oluşur.
c) Ozon tabakasındaki delinme asit yağmurlarının oluşumunu sağlar.
d) Spreylerden çıkan CFC’ler asit yağmurlarının oluşumuna neden olur.
e) Yeryüzündeki asitlerin buharlaşarak atmosfere karışması ve sonrasında yeryüzüne yağmurla
birlikte dönüşüne asit yağmuru denir.
38- Yağmurun asit yağmuru sayılabilmesi için aşağıdakilerden hangisinin olması gerekir?
a) Yağmurun ph değeri 5,6 olmalıdır
b) Yağmurun ph değeri 5,6’nın üzerinde olmalıdır.
c) Yağmurun ph değeri 5,6’nın altında olmalıdır.
d) Yağmur oluşumu atmosferin ekzozfer tabakasında olmalıdır.
e) Yağmur oluşumu atmosferin termosfer tabakasında olmalıdır.
102
39- Asit yağmuruna neden olan insan faaliyetleri arasında değildir?
a) Tarımda aşırı ve kontrolsüz gübreleme
b) Endüstriyel üretimde fosil yakıt kullanımı
c) Enerji üretimi için termik santrallerde fosil yakıt kullanımı
d) Ulaşım araçlarında fosil yakıt kullanımı
e) Spreylerden çıkan CFC’ler
40- I. Azot ve kükürt içeren gazların traposferde birikmesi
II. Tarımsal faaliyetlerde aşırı ve kontrolsüz gübreleme, endüstriyel faaliyetler ve enerji tüketimi
için fosil yakıtların yakılması
III. Aşırı gübreleme ve fosil yakıtların yakılması sonucu azot ve kükürt içeren gazların atmosfere
salınması
IV. Azot ve kükürt içeren gazların atmosferde bulunan su buharıyla tepkimeye girmesi
V. Tepkime sonucunda sülfürik ve nitrik asitler oluşmaktadır
VI. Oluşan asitler yağmur ile birlikte yeryüzüne ulaşmaktadır.
Yukarıda asit yağmurlarının oluşum basamakları verilmiştir. Olayların oluş sırasına göre sıralaması
aşağıdaki seçeneklerden hangisinde doğru olarak verilmiştir?
a) I-II-III-IV-V-VI
b) II-III-I-IV-V-VI
c) III-II-IV-I-V-VI
d) VI-V-VI-I-II-III
e) V-VI-I-II-III-IV
41- Asit yağmuru oluşumuna neden olan gazlar aşağıdaki atmosfer tabakalarından hangisinde
bulunmaktadır?
a) Traposfer b) Stratosfer c) Mezosfer d) Termosfer e) Ekzosfer
42- Aşağıdakilerden hangisi asit yağmurlarının sonuçlarından biridir?
a) Ozon tabakasının delinmesi
b) Sera gazı etkisinin artması
c) Ağaçların ve binaların zarar görmesi
d) Cilt kanseri vakalarının artışı
e) Ultraviyole-b radyasyonu artar.
43- Aşağıdakilerden hangisi asit yağmurlarının sonuçlarından biri değildir?
a) Ağaçlar zarar görür
b) Zararlı ışınların dünyaya geçişi artar
c) Toprağın mineral dengesi bozulur
d) Göller ve nehirlerdeki suların asitliği artar
e) Binalar ve yapılar zarar görür
103
44- Aşağıdakilerden hangisi ozon tabakası delinmesini açıklamaktadır.
a) Yağmurlardaki asitliğin artması ozon tabakası delinmesine yol açar.
b) Ozon tabakası atmosfere salınan karbondioksit nedeniyle delinir.
c) Atmosfere salınan CFC’lerin stratosfer katmanındaki ozon yoğunluğunu azaltması ozon
tabakası delinmesi olarak adlandırılmaktadır.
d) Motorlu taşıtlar ozon tabakasına zarar vermektedir.
e) Nükleer atıklar ozon tabakası delinmesine yol açar.
45- Aşağıdaki gazlardan hangisinin atmosfere salımı ozon tabakası delinmesine neden olmaktadır?
a) CO2 b)CH4 c)SO2 d) NO2 e)CFC
46- Aşağıdakilerden hangisi ozon tabakasının delinmesine yol açan gaz salımına neden olmaz?
a) Traş köpükleri
b) Deodorantlar
c) Yangın Söndürücüler
d) Gübreler
e) Spreyler
47- I. CFC’lerin stratosferdeki ozonu parçalaması
II. Atmosfere CFC salımı olması
III. CFC’nin stratosfer tabakasına kadar bozunmadan çıkması
IV. Ozon tabakasının Güneşten gelen ışınları tutamayacak kadar incelmesi
Yukarıda ozon tabakası delinmesinin basamakları verilmiştir. Olayların oluş sırasına göre aşağıdaki
seçeneklerin hangisinde doğru sıralanmıştır?
a) I-II-II- IV
b) II-III-I-IV
c) III-I-II-IV
d) IV-II-III-I
e) II-I-III-IV
48- Atmosferde gerçekleşen ozon yoğunluğunu azaltan reaksiyon aşağıdakilerden hangisinde verilmiştir?
a) O + O à O2
b) O2 + O à O3
c) O3 + Cl à ClO + O2
d) O3 + NH3 à NH2 + O2 + OH
e) O2 + CO2 à O3 + CO
104
49- I. Kızılötesi ışınlar
II. ultraviyole A
III. ultraviyole B
IV. ultraviyole C
Ozon tabakası delinmesi arttıkça yukarıdaki ışınlardan hangisi yada hangilerinin yeryüzüne ulaşması
artacaktır?
a) Yalnız I b) I ve II c)II ve III d) I, II ve III e) III ve IV
50- I- Cilt kanseri oluşumu artar.
II- ultraviyole-b radyasyonu artar.
III- Görme bozuklukları artar
IV- İnsanların bağışıklık sistemi zarar görür.
Yukarıdaki verilenlerden hangisi yada hangileri ozon tabakası delinmesinin sonuçlarındandır?
a) Yalnız I b) I-III c)I-II d) I-III-IV e) I-II-III-IV
51- Aşağıdakilerden hangisi ozon tabakası delinmesi için alınabilecek tedbirlerden biri değildir?
a) Deodorant kullanımının azaltılması
b) Sprey kullanımının azaltılması
c) Böcek öldürücülerin kullanımının azaltılması
d) Motorlu taşıtların kulanımının azaltılması
e) Tarımda gübre kullanımının azaltılması
52- I. Atmosfere salınan gazlar traposfer tabakasında birikmektedir.
II. Traposferden stratosfere kadar bozunmadan gelen CFC’ler buradaki ozonu parçalayarak, ozon
tabakası delinmesine neden olmaktadır.
III. İnsan etkisiyle (Enerji kullanımı, endüstri, ormansızlaşma ve tarımsal faaliyetler) atmosfere
gaz salımının olmaktadır.
IV. Traposferdeki bu gaz birikmesi doğal sera etkisini bozarak dünya sıcaklığının gereğinden
fazla artmasına sebep olarak küresel ısınmaya neden olur.
V. Traposferde biriken kükürt ve azot içerikli gazlar su buharıyla birleşerek asitleri oluşturmak
suretiyle asit yağmurlarına neden olmaktadır.
Yukarıdaki çevresel sorunların meydana gelişi ile ilgili verilen basamaklar, olayların oluş sırasına uygun
olarak aşağıdaki seçeneklerden hangisinde doğru bir şekilde sıralanmıştır?
a) I-II-III-IV-V
b) I-II-III-V-IV
c) I-III-II-IV-V
d) II-I-III-IV-V
e) III-I-IV-V-II
105
53- Çevresel sorunların neden ve sonuçlarıyla ilgili olarak aşağıdaki seçeneklerden hangisinde doğru bir
ifade kullanılmaktadır?
a) Sera gazı etkisinin artması ozon tabakası delinmesine neden olmaktadır.
b) Ozon tabakası delinmesi asit yağmurlarının oluşumuna neden olmaktadır.
c) Asit yağmurları ozon tabakası delinmesine neden olmaktadır.
d) insan faaliyetleri sonucu atmosfere salınan gazlar sera gazı etkisi, asit yağmuru ve ozon tabaksı
delinmesi gibi çevresel sorunlara neden olmaktadır.
e) Asit yağmuru sera gazı etkisini arttırır.
54- I. Asit yağmuru oluşumu
II. Ozon tabakası delinmesi
III. Sera gazı etkisi
Fosil yakıtların kullanılması sonucu atmosfere verilen azotoksit (N2O) yukarıdaki çevresel problemlerden
hangisine neden olur?
a) Yalnız I b) Yalnız II c) Yalnız III d) I- III e) II-III
55- Endüstriyel faaliyetlerin yoğun olduğu bir şehirde öncelikle asit yağmuru yağışlarının arttığı,
sonrasında da bu bölgede ultraviyole-b radyasyonunun artış gösterdiği görülmektedir. Bu durumla ilgili
aşağıdaki değerlendirmelerden hangisi yanlıştır?
a) Endüstriyel faaliyetler sonucu atmosfere yoğun bir şekilde kükürt içerikli gazlar salınmış
olabilir.
b) Endüstriyel faaliyetler sonucunda atmosfere yoğun bir şekilde Azot içerikli gazlar salınmış
olabilir.
c) Asit yağmurları ozon tabakası delinmesine neden olduğu için radyasyon artmış olabilir
d) Ultraviyole-b radyasyonunun artmasının nedeni ozon tabakası delinmesi olabilir.
e) Asit yağmurlarının yoğunluğu bu bölgedeki toprak yapısının mineral dengesini değiştirmiş
olabilir.
106
EK-6. Öğretim Materyaline İlişkin Öğrenci Anketleri Sevgili Arkadaşlar;
Aşağıda çevresel sorunlara ilişkin ifadeler bulunmaktadır. Vereceğiniz bilgiler konuyla ilgili
materyal geliştirme dışında hiçbir yerde kullanılmayacak ve gizli kalacaktır.
Katılımınız için teşekkür ederiz.
Ayşegül GÖKHAN
Çukurova Üni. Sosyal Bilimler Ens. Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Ana Bilim Dalı
Öğrencinin Adı Soyadı:
Sınıfı: Cinsiyet: Yaş:
Anket maddeleri Hiç
Katılmıyorum Katılıyorum
Fikrim
Yok Katılıyorum
Tamamen
Katılıyorum
1- Metindeki konu akışı konuyu
anlamamı kolaylaştırdı.
2- Metinde kullanılan dilin sadeliği
konuyu anlamamı kolaylaştırdı.
3- Metindeki bilgiler ortaöğretim
(lise) düzeyine uygundu.
4- Metindeki resimler ve şekillerin
konu ile ilgili olması anlamamı
kolaylaştırdı.
5- Metni okuduktan sonra,
okumadan önceki konuyla ilgili
bilgilerimin yetersiz olduğunu fark
ettim.
6- Metin konuyla ilgili bilgi
eksikliklerimi tamamlamama
yardımcı oldu.
7- Metin konuyla ilgili sahip
olduğum yanlış bilgilerimi
düzeltmeme yardımcı oldu.
8- Bu metinden öğrendiklerimin,
metni okumak için ayırdığım zamana
değdiğini düşünüyorum.
9- Bu metni keyifle okudum.
10- Metni okurken dikkatimi
konuya vermekte zorlanmadım.
11- Metindeki şekil ve resimler konuya
olan dikkatimi sürdürmeme yardım etti.
12- Metni okurken zamanın nasıl
geçtiğini anlamadım.
13- Metni okuduktan sonra konuyla
ilgili daha fazla şey öğrenmek için
araştırmaya karar verdim.
107
Anket maddeleri Hiç Katılmıyorum
Katılıyorum Fikrim Yok
Katılıyorum Tamamen Katılıyorum
14- Öğrendiklerim sonrasında
çevreyi korumak için bireysel
olarak önlem almaya karar verdim.
15- Küresel ısınma, asit yağmurları
ve ozon tabakasının getirdiği
olumsuz etkilerin önlenmesinde
kurum ve kuruluşlar işbirliği
halinde çalışırlarsa çevresel
sorunların çözüleceğine
inanıyorum.
16- Küresel ısınma, ozon
tabakasının delinmesi ve asit
yağmurları çevresel sorunlarının
çözümlenebilmesi için acilen
önlemler alınması gerektiğine
inanıyorum.
17- Bu metinle öğretilmesi
hedeflenen bilgilerin ne olduğu
açıktı.
18- Bu metinde en önemli bilgiler
dikkati çekecek şekilde verilmişti.
19- Bu metni okuduktan sonra
konuyla ilgili soruların çoğunu
doğru cevapladığıma inanıyorum.
20- Benzer konularda da bu metin
gibi yazılmış metinleri okumak
isterim.
21- Metinde okuduklarım insan
kaynaklı çevresel felaketlerin
dünyayı yok edeceği korkusuna
kapıldım.
108
Sevgili Arkadaşlar;
Aşağıda çevresel sorunlara ilişkin ifadeler bulunmaktadır. Vereceğiniz bilgiler konuyla ilgili materyal
geliştirme dışında hiçbir yerde kullanılmayacak ve gizli kalacaktır.
Yardımlarınız için teşekkür ederiz.
Ayşegül GÖKHAN
Çukurova Üni. Sosyal Bilimler Ens. BÖTE A.B.D.
Öğrencinin Adı Soyadı:
Sınıfı: Cinsiyet: Yaş:
Anket maddeleri Hiç
Katılmıyorum Katılmıyorum
Fikrim
Yok Katılıyorum
Tamamen
Katılıyorum
1- Yazılımdaki konu akışı konuyu
anlamamı kolaylaştırdı.
2- Yazılımda kullanılan dilin
sadeliği konuyu anlamamı
kolaylaştırdı.
3- Yazılımdaki bilgiler ortaöğretim
(lise) düzeyine uygundu.
4- Elle çizilerek canlandırılan
şekillerin konu ile ilgili olması
konuyu anlamamı kolaylaştırdı.
5- Yazılımı gördükten sonra ,
çalışma öncesinde de konuyla ilgili
bilgilerimin yeterli olduğunu fark
ettim.
6- Yazılım konuyla ilgili bilgi
eksikliklerimi tamamlamama
yardımcı oldu.
7- Yazılım konuyla ilgili sahip
olduğum yanlış bilgilerimi
düzeltmeme yardımcı oldu.
8- Öğrendiklerimin yazılıma
çalışmak için ayırdığım zamana
değdiğini düşünüyorum.
9- Bu yazılımda keyifle çalıştım.
10- yazılımda çalışırken dikkatimi
konuya vermekte zorlanmadım.
11- Yazılımdaki animasyonlar
konuya olan dikkatimi sürdürmeme
yardım etti.
12- Yazılımda çalışırken zamanın
nasıl geçtiğini anlamadım.
109
Anket maddeleri Hiç
Katılmıyorum Katılmıyorum
Fikrim
Yok Katılıyorum
Tamamen
Katılıyorum 13- Yazılımla çalıştıktan sonra
konuyla ilgili daha fazla şey öğrenmek
için araştırmaya karar verdim.
14- Öğrendiklerim sonrasında çevreyi
korumak için bireysel olarak önlem
almaya karar verdim.
15- Küresel ısınma, asit yağmurları ve
ozon tabakasının getirdiği olumsuz
etkilerin önlenmesinde kurum ve
kuruluşlar işbirliği halinde çalışırlarsa
çevresel sorunların çözüleceğine
inanıyorum.
16- Küresel ısınma, ozon tabakasının
delinmesi ve asit yağmurları çevresel
sorunlarının çözümlenebilmesi için
acilen önlemler alınması gerektiğine
inanıyorum.
17- Bu yazılımda öğretilmesi
hedeflenen bilgilerin ne olduğu açıktı.
18- Bu yazılımda en önemli bilgiler
dikkati çekecek şekilde verilmişti.
19- Bu yazılımı çalıştıktan sonra
konuyla ilgili soruların çoğunu doğru
cevapladığıma inanıyorum.
20- Benzer konularda da bu yazılım
gibi hazırlanmış yazılımlarda çalışmak
isterim.
21- Yazılımda çalıştıktan sonra insan
kaynaklı çevresel felaketlerin dünyayı
yok edeceği korkusuna kapıldım
22- Canlandırılan şekil ve resimlerin
ses ile açıklanması anlamamı
kolaylaştırdı.
23- Konuyla ilgili şekil ve resimlerin
elle çizilerek canlandırıldığı bir
yazılım çok ilgimi çekti.
24- Yazılımdaki çizimlerde kullanılan
karikatürleştirme yazılıma olan ilgimi
arttırdı.
110
EK-7. Uzman Formları
(DÜZ) METİN DEĞERLENDİRME FORMU Değerli meslektaşlarım,
Bu metin, dört alt-bölümden oluşmaktadır: Küresel ısınma, asit yağmurları ve ozon tabakasının delinmesi ve bu üç fenomen
arasındaki ilişkilerin incelendiği dördüncü bölüm. Yapılan araştırmalar öğrencilerin bu konularda yoğun kavrayış yanılgılarına sahip
olduklarını göstermiştir. Metin bu üç konunun birlikte öğretilmesinin konudaki kavrayış yanılgılarını azaltabileceği düşünülerek
verilmiştir. Bu üç konunun birlikte verilmesinin öğrenmede başarıyı olumlu etkileyip etkilemeyeceğini tespit etmek için alıştırma
gibi diğer öğretimsel teknikler metinde bilinçli olarak kullanılmamıştır. Metinde yetersiz bulduğuz kısımlarla ilgili açıklama
yapmanız uygun olacaktır. Araştırmaya uzmanlığınızla destek verdiğiniz için teşekkür ederiz.
Saygılarımla
Ayşegül Gökhan
Ç.Ü. BÖTE A.B.D.
Anket maddeleri 1.
Çok Yetersiz
2.
Yetersiz
3.
İyi
4.
Çok İyi
1 Metinde kullanılan şekil ve resimler öğretim amacına
uygun nitelikte ve yeterli sayıdadır.
2 Metinde kullanılan şekil ve resimler, genel tasarım
ilkeleri dikkate alınarak hazırlanmıştır. (renk, denge,
boyut, vs.).
3 Türkçe doğru, güzel ve etkili kullanılmıştır.
4 Metin içeriğinde gereksiz öğelerden kaçınılmıştır.
5 Metin kolayca okunabilir bir şekilde tasarlanmıştır.
6 Metnin içeriği öğrenme hedeflerini kapsayacak
şekilde hazırlanmıştır.
7 Metnin içeriği konuların bütünlük içerisinde
öğrenilmesi için uygundur.
8 Metnin içeriği öğrencinin düzeyine uygun olarak
verilmiştir.
9 Metindeki bilgi yoğunluğu öğrenci düzeyine
uygundur.
10 Metinde konuların veriliş sırası öğrenmeyi
desteklemektedir.
11 Metinde anlaşılabilir bir dil kullanılmıştır.
12 Metin öğrencilerin ilgisini çekebilecek ve
sürdürebilecek şekilde hazırlanmıştır.
13 Metin kavrayış yanılgıları oluşturulmayacak şekilde
hazırlanmıştır.
14 Metinde önemli olan noktalar uygun şekilde
vurgulanmıştır (renk, yazı tipi, puntosu, v.b. ile).
15 Metnin alt- bölümlerindeki bilgi yoğunluğu, (her bir
alt-bölümden sonra ara verilse bile) öğrenilenlerin
bütünleştirilmesini destekleyecek şekilde
düzenlenmiştir.
111
Anket maddeleri 1.
Çok Yetersiz
2.
Yetersiz
3.
İyi
4.
Çok İyi
16 Metin ders konularının etkili öğrenimini
desteklemektedir.
17 Metnin öğrencinin konuya ilgisini artıracağına ve
öğrencileri konuyla ilgili daha fazla bilgi edinmeye
yönelteceğine inanıyorum.
18 Metnin öğrencinin konuya ilişkin duyarlılığını
artıracağına inanıyorum.
19 Metnin öğrencide konu ile ilgili gereksiz ve abartılı
korkular yaratmayacağına inanıyorum.
20 Metnin çevresel sorunlara karşı bireysel veya yakın
çevresinde önlem almak için öğrenciyi harekete
geçireceğine inanıyorum.
21 Metnin öğrenciyi çevresel sorunlara karşı serinkanlı
bir şekilde önlem almaya yönelterek öğrenciyi
problem çözücü olmaya teşvik edeceğine inanıyorum.
TOPLAM
112
(MEKANİKSEL-NEDENSEL) METİN DEĞERLENDİRME FORMU Değerli meslektaşlarım,
Mekaniksel-nedensel düşünme temelinde hazırlanan bu metin, dört alt-bölümden oluşmaktadır: Küresel ısınma, asit yağmurları,
ozon tabakasının delinmesi ve bu üç fenomen arasındaki ilişkilerin incelendiği dördüncü bölüm. Yapılan araştırmalar öğrencilerin
bu konularda yoğun kavrayış yanılgılarına sahip olduklarını göstermiştir. Metin öğrenci başarısını desteklemek ve aynı zamanda
kavrayış yanılgılarını azaltmak amacıyla etkili olacağı düşünülen mekaniksel-nedensel düşünme temelli olarak hazırlanmıştır.
Kuramsal yapının öğrenmede etkili olup olmayacağını tespit etmek için alıştırma gibi diğer öğretimsel teknikler bilinçli olarak
kullanılmamıştır. Metinde yetersiz bulduğuz kısımlarla ilgili açıklama yapmanız uygun olacaktır. Araştırmaya uzmanlığınızla destek
verdiğiniz için teşekkür ederiz. Saygılarımla Ayşegül Gökhan
Anket maddeleri 1.
Çok Yetersiz
2.
Yetersiz
3.
İyi
4.
Çok İyi
1 Metinde kullanılan şekil ve resimler öğretim amacına
uygun nitelikte ve yeterli sayıdadır.
2 Metinde kullanılan şekil ve resimler, genel tasarım
ilkeleri dikkate alınarak hazırlanmıştır. (renk, denge,
boyut, vs.).
3 Türkçe doğru, güzel ve etkili kullanılmıştır.
4 Metin içeriğinde gereksiz öğelerden kaçınılmıştır.
5 Metin kolayca okunabilir bir şekilde tasarlanmıştır.
6 Metnin içeriği öğrenme hedeflerini kapsayacak şekilde
hazırlanmıştır.
7 Metnin içeriği konuların bütünlük içerisinde
öğrenilmesi için uygundur.
8 Metnin içeriği öğrencinin düzeyine uygun olarak
verilmiştir.
9 Metindeki bilgi yoğunluğu öğrenci düzeyine uygundur.
10 Metinde konuların veriliş sırası öğrenmeyi
desteklemektedir.
11 Metinde anlaşılabilir bir dil kullanılmıştır.
12 Metin öğrencilerin ilgisini çekebilecek ve
sürdürebilecek şekilde hazırlanmıştır.
13 Metin kavrayış yanılgıları oluşturulmayacak şekilde
hazırlanmıştır.
14 Metinde önemli olan noktalar uygun şekilde
vurgulanmıştır (renk, yazı tipi, puntosu, v.b. ile).
15 Metnin alt- bölümlerindeki bilgi yoğunluğu, (her bir
alt-bölümden sonra ara verilse bile) öğrenilenlerin
bütünleştirilmesini destekleyecek şekilde
düzenlenmiştir.
16 Yazılım ders konularının etkili öğrenimini
desteklemektedir.
17 Metnin öğrencinin konuya ilgisini artıracağına ve
öğrencileri konuyla ilgili daha fazla bilgi edinmeye
yönelteceğine inanıyorum.
113
Anket maddeleri
1.
Çok Yetersiz
2.
Yetersiz
3.
İyi
4.
Çok İyi
18 Metnin öğrencinin konuya ilişkin duyarlılığını
artıracağına inanıyorum.
19 Metnin öğrencide konu ile ilgili gereksiz ve abartılı
korkular yaratmayacağına inanıyorum.
20 Metnin çevresel sorunlara karşı bireysel veya yakın
çevresinde önlem almak için öğrenciyi harekete
geçireceğine inanıyorum.
21 Metnin öğrenciyi çevresel sorunlara karşı serinkanlı bir
şekilde önlem almaya yönelterek öğrenciyi problem
çözücü olmaya teşvik edeceğine inanıyorum.
TOPLAM PUAN
114
(MEKANİKSEL-NEDENSEL) YAZILIM DEĞERLENDİRME
FORMU Değerli meslektaşlarım,
Mekaniksel-nedensel düşünme temelinde hazırlanan bu yazılım, dört alt-bölümden oluşmaktadır: Küresel ısınma, asit yağmurları,
ozon tabakasının delinmesi ve bu üç fenomen arasındaki ilişkilerin incelendiği dördüncü bölüm. Yapılan araştırmalar öğrencilerin
bu konularda yoğun kavrayış yanılgılarına sahip olduklarını göstermiştir. Yazılım öğrenci başarısını desteklemek ve aynı zamanda
kavrayış yanılgılarını azaltmak amacıyla etkili olacağı düşünülen mekaniksel-nedensel düşünme temelli olarak hazırlanmıştır.
Kuramsal yapının öğrenmede etkili olup olmayacağını tespit etmek için alıştırma gibi diğer öğretimsel teknikler bilinçli olarak
kullanılmamıştır. Yazılımda yetersiz bulduğuz kısımlarla ilgili açıklama yapmanız uygun olacaktır. Araştırmaya uzmanlığınızla
destek verdiğiniz için teşekkür ederiz. Saygılarımla Ayşegül Gökhan
Anket maddeleri 1.
Çok Yetersiz
2.
Yetersiz
3.
İyi
4.
Çok İyi
1 Yazılımda kullanılan çoklu ortam öğeleri (ses, metin,
animasyon, resim, vb.) öğretim amacına uygun nitelikte
ve yeterli sayıdadır.
2 Kullanılan çoklu ortam öğeleri, genel tasarım ilkeleri
dikkate alınarak hazırlanmıştır. (renk, denge, boyut, vs.).
3 Türkçe doğru, güzel ve etkili kullanılmıştır.
4 Ekran tasarımı açısından gereksiz öğelerden kaçınılmıştır.
5 Yazılım kolayca kullanılabilecek şekilde tasarlanmıştır.
6 Yazılımın içeriği öğrenme hedeflerini kapsayacak
düzeydedir.
7 Yazılımın içeriği konuların bütünlük içerisinde
öğrenilmesi için uygundur.
8 Yazılım içeriği öğrencinin düzeyine uygun olarak
verilmiştir.
9 Yazılımdaki bilgi yoğunluğu öğrenci düzeyine
uygundur.
10 Yazılımda konuların veriliş sırası öğrenmeyi
desteklemektedir.
11 Yazılımda anlaşılabilir bir dil kullanılmıştır.
12 Yazılım öğrencilerin ilgisini çekebilecek ve
sürdürebilecek şekilde hazırlanmıştır.
13 Yazılım kavrayış yanılgıları oluşturulmayacak şekilde
hazırlanmıştır.
14 Yazılımda önemli olan noktalar uygun şekilde
vurgulanmıştır.(ses, renk, yazı, v.b. ile)
15 Yazılımda her bir konudaki bilgi yoğunluğu ve
öğrenme için gerekli zaman dengesi sağlanmıştır.
16 Yazılımda sesin animasyonlarla senkronize şekilde
ilerlemesi öğrenmeyi olumlu etkilemektedir.
17 Animasyonlarda kullanılan elle çizim tekniği
öğrencilerin yazılıma olan ilgilerini arttırmaktadır.
115
Anket maddeleri 1.
Çok Yetersiz
2.
Yetersiz
3.
İyi
4.
Çok İyi
18 Animasyonlarda kullanılan elle çizim tekniği öğrencilerin
konuya olan ilgilerini arttırmaktadır.
19 Yazılım ders konularının etkili öğrenimini
desteklemektedir.
20 Yazılımın öğrencinin konuya ilgisini artıracağına ve
öğrencileri konuyla ilgili daha fazla bilgi edinmeye
yönelteceğine inanıyorum.
21 Yazılımın öğrencinin konuya ilişkin duyarlılığını
artıracağına inanıyorum.
22 Yazılımın öğrencide konu ile ilgili gereksiz ve abartılı
korkular yaratmayacağına inanıyorum.
23 Yazılımın çevresel sorunlara karşı bireysel veya yakın
çevresinde önlem almak için öğrenciyi harekete
geçireceğine inanıyorum.
24 Yazılımın öğrenciyi çevresel sorunlara karşı serinkanlı
bir şekilde önlem almaya yönelterek öğrenciyi problem
çözücü olmaya teşvik edeceğine inanıyorum.
TOPLAM PUAN
116
ÖZGEÇMİŞ
KİŞİSEL BİLGİLER
Adı Soyadı : Ayşegül GÖKHAN
Doğum Yeri ve Yılı : Adana/1983
Adres : Seyhan Anadolu Lisesi, Kabasakal/ADANA
e-posta : [email protected]
ÖĞRENİM DURUMU
2007-2011 : Yüksek Lisans, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Anabilim Dalı, Adana.
2003-2005 : Lisans, Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi
Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü, Erzurum.
2005-2007 : Lisans, Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve
Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü, Adana.
1997-2000 : Lise, Adana 5 Ocak Lisesi.
1989-1997 : İlköğretim, Adana Mithatpaşa İlköğretim Okulu.
YABANCI DİLİ : İngilizce
ÇALIŞMA HAYATI
2010- : Bilişim Teknolojileri Öğretmeni, Seyhan Anadolu Lisesi
2007 - 2010 : Bilişim Teknolojileri Öğretmeni, Mithatpaşa İlköğretim Okulu, Adana