82
06 USAK Avrasya Araştırmaları Merkezi USAK RAPOR NO: 13-06 ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU Temmuz 2013 Habibe Özdal Hasan Selim Özertem Kerim Has M. Turgut Demirtepe TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

06

USAK Avrasya Araştırmaları Merkezi

USAK RAPOR NO: 13-06

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

Temmuz 2013

Habibe ÖzdalHasan Selim ÖzertemKerim HasM. Turgut Demirtepe

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİREKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

www.usak.org.tr

Uluslararası Stratejik Araştırmalar KurumuMebusevleri Mahallesi, Ayten Sokak, No: 21 06570, Tandoğan, Ankara

Tel: 0090 312 212 28 86 Fax: 0090 312 212 25 84www.usak.org.tr, www.turkishweekly.net, www.usakanalist.com

Page 2: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

Türkiye-Rusya İlişkileri: Rekabetten Çok Yönlü İşbirliğine

USAK Avrasya Araştırmaları Merkezi

YazarlarHabibe Özdal

Hasan Selim ÖzertemKerim Has

M. Turgut Demirtepe

USAK RAPOR NO: 13-06

Temmuz 2013

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

International Strategic Research Organization (USAK)

Page 3: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

USAK Rapor No: 13-06USAK Raporları Editörü: Mehmet GÜÇER

Copyright © 2013 USAKTüm Hakları Saklıdır.Birinci BaskıKütüphane Katalog Bilgileri“Türkiye-Rusya İlişkileri: Rekabetten Çok Yönlü İşbirliğine”Tablo ve şekil içermektedir.USAK YayınlarıISBN: 978-605-4030-79-8

Tasarım&Baskı: Karınca Ajans Yayıncılık Matbaacılık Meşrutiyet Caddesi No: 50/9 Kızılay/ANKARATel: 0312 431 54 83 • Faks: 0312 431 54 84 • www.karincayayinlari.net

Uluslararası Stratejik Araştırmalar KurumuInternational Strategic Research Organization (USAK)Ayten Sokak No: 21 Tandoğan/AnkaraTel: (0312) 212 28 86-87 Faks: (0312) 212 25 84www.usak.org.tr - www.turkishweekly.netwww.usakanalist.com - [email protected]

Page 4: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

İçindekilerİÇİNDEKİLER

Yönetici Özeti .......................................................................................................................................7

Giriş ...................................................................................................................................................15

I. DIŞ POLİTİKA ...........................................................................................................................19 1. 1990’lar Boyunca Türkiye-Rusya İlişkileri: Geçiş Döneminde Soğuk Savaş’ın Mirası ..............20 2. 2000’lerde Türkiye-Rusya İlişkileri: Güven İnşası ve Potansiyel Ortaklık ................................21 2. 1 Irak Savaşı & 1 Mart Tezkeresi ......................................................................................21 2. 2 Rusya-Gürcistan Savaşı ..................................................................................................22 3. İkili İlişkilerin Güncel Dinamikleri .........................................................................................22 4. Fırsatlar ve Potansiyel Sorunlar ...............................................................................................24 4. 1 Kafkasya ve Orta Asya ...................................................................................................24 4. 2 Bir İşbirliği Alanı Olarak Karadeniz ................................................................................25 4. 3 Afganistan ......................................................................................................................26 4. 4 Suriye: Riskler ve Fırsatlar Yumağı ..................................................................................27 4. 4. 1 Suriye’ye Türkiye ve Rusya’nın Gözünden Bakmak ..............................................28 5. Gelecek Perspektifleri: Fırsatlar ve Riskler ...............................................................................30 5. 1 Suriye .............................................................................................................................31 5. 2 NATO............................................................................................................................32 5.3 Aşırıcılık .........................................................................................................................33

II. EKONOMİ .................................................................................................................................35 1. Türkiye-Rusya Arasındaki Dış Ticaret .....................................................................................35 2. Ekonomik İşbirliği ve Yatırımlar .............................................................................................41 3. Türkiye ve Rusya Arasındaki Kurumsal Mekanizmalar ............................................................45 3. 1 Karma Ekonomik Komisyon (KEK) ...............................................................................45 3. 2 Üst Düzey İşbirliği Konseyi (ÜDİK) ..............................................................................47 4. Enerji......................................................................................................................................49 4. 1 Doğal Gaz ......................................................................................................................49 4. 2 Petrol..............................................................................................................................52 4. 3 Nükleer Enerji ................................................................................................................54

III. TOPLUMSAL İLİŞKİLER ..........................................................................................................57 1. Turizm ....................................................................................................................................57 1. 1 Karşılıklı Ziyaretlerle Güçlenen Bağlar ...........................................................................58 1. 2 Ulaşımın Çeşitlendirilmesi .............................................................................................61 1. 3 Hassas Noktalar ve Olası İşbirliği Alanları ......................................................................63 2. Eğitim ....................................................................................................................................64 2. 1 Alan Çalışmaları .............................................................................................................65 2. 2 Öğrenci ve Personel Değişimi .........................................................................................66 3. Kültür .....................................................................................................................................68 3. 1 Sivil Toplum ...................................................................................................................69 3. 2 Karma Evlilikler .............................................................................................................69

EKLER ..............................................................................................................................................71

Page 5: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki
Page 6: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

Tablolar ve Grafikler

Tablo 1. Türkiye-Rusya Arasındaki Yüksek Düzeyli Resmi Ziyaretler (2000-2012) ................................................... 23

Tablo 2. Türkiye’nin Rusya ile Dış Ticaret Yapısı (milyon $) ..................................................................................... 38

Tablo 3. Türkiye’nin Rusya’ya İhracatında Ana Ürün Grupları (milyon $) ................................................................ 39

Tablo 4. Türkiye’nin Rusya’dan İthalatında Ana Ürün Grupları (milyon $) ............................................................... 40

Tablo 5. Karma Ekonomik Komisyon Toplantıları .................................................................................................... 46

Tablo 6. Yıllara Göre Rusya’dan Türkiye’ye Gelen Ziyaretçi Rakamları ...................................................................... 58

Tablo 7. Yıllara Göre Türkiye’den Rusya’ya Gelen Ziyaretçi Rakamları ...................................................................... 60

Grafik 1. Türkiye ve Rusya’nın Gayri Safi Milli Hasılası’ndaki (GSMH) Büyüme Oranları (1989-2011) ................... 36

Grafik 2. Türkiye-Rusya Arasındaki Ticaret Hacmi (1996-2012) ............................................................................... 37

Grafik 3. Türkiye ve Rusya Arasındaki Toplam Ticaretin Payları (%) ......................................................................... 38

Grafik 4. Türkiye’nin En Büyük Ticaret Ortakları ...................................................................................................... 43

Grafik 5. Rusya’nın En Büyük Ticaret Ortakları ......................................................................................................... 44

Grafik 6. Rusya’nın Doğal Gaz Üretimi ve Tüketimi (1992-2011) ............................................................................. 49

Grafik 7. Rusya’nın Doğal Gaz İhracat ve İthalatı (1992-2011) .................................................................................. 50

Grafik 8. Türkiye’nin Doğal Gaz Tüketimi (1992-2011) ............................................................................................ 50

Grafik 9. Gazprom’un Avrupa’ya Doğal Gaz İhracatı (milyar m3) ............................................................................... 51

Grafik 10. Türkiye’nin 2012 Yılı Petrol İthalatı (bin ton) ............................................................................................. 53

Grafik 11. 2012 Yılında Rusya’dan Türkiye’ye Gelen Ziyaretçilerin İlk Destinasyonları ............................................... 63

Page 7: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

USAK AVRASYA ARAŞTIRMALARI MERKEZİ

Avrasya coğrafyası Baltıklardan Pasifik’e kadar uzanan geniş bir alanı kapsamaktadır. Enerji kaynaklarının yanı sıra birçok yeraltı ve yerüstü zenginliğe sahip olan bölge, yüzyıllar boyunca birçok devlete ev sahipliği yapmıştır. Bölgenin karmaşık siyasi yapısı, bitmek bilmeyen çatış-maların varlığı ve uluslararası aktörlerin Avrasya coğrafyası üzerindeki ilgisi bölgenin dinamik yapısını ortaya koymaktadır.

AVRAM, sosyal gerçekliğin karmaşık bir bütünsellik arz ettiği ve değişik metotlar ve farklı di-siplinlerin birlikteliği ile daha iyi anlaşılabileceği varsayımından hareket ederek, USAK bünye-sinde yürütülen alan çalışmalarına katkıda bulunmaktadır. Bu anlamda merkezin temel hedefi, var olan bilgi kümeleri arasında iyi bir seçki oluşturarak, Avrasya hakkında sağlıklı analizler yapmak ve politika önerilerinde bulunmaktır. Bu amaçla, Merkez risk analizlerinin yanı sıra, bölgeyle ilgili raporlar ve çalışmalar hazırlamakta, aynı zamanda düzenlemiş olduğu toplantı ve konferanslarla farklı fikir ve görüşlere yer veren bir platform görevi de görmektedir. Merkez, kendisine bağlı masalar vasıtasıyla yürütmüş olduğu faaliyetlerde İngilizce’nin yanı sıra bölge dillerindeki kaynaklardan yararlanmaktadır.

HABİBE ÖZDAL: USAK Avrasya Araştırmaları Mer-kezi uzmanlarındandır. Ayrıca Orta Asya ve Kafkasya Araştırmaları (OAKA) dergisinin yazı işleri müdürüdür. Çalışma alanları Rus iç ve dış politikası, Ukrayna iç ve dış politikası, ve Rusya-Ukrayna ilişkileridir.

HASAN SELİM ÖZERTEM: USAK Enerji Güvenliği Araştırmaları Merkezi Başkanı’dır. Avrasya, güvenlik, enerji ve Türk dış politikası konularında çalışmaktadır.

KERİM HAS: USAK Avrasya Araştırmaları Merkezi uz-manlarındandır. Rusya’nın iç ve dış politikası, Avrasya’da güvenlik sorunları ve enerji politikaları konularında ça-lışmaktadır.

M. TURGUT DEMİRTEPE: USAK Avrasya Araştırma-ları Merkezi Başkanı’dır. Orta Asya ve Kafkasya Araştır-maları (OAKA) dergisinin (Dr. Güner Özkan ile birlikte) editörlüğünü yapmaktadır. Çalışma alanları uluslarara-sı siyaset, demokratikleşme, etnisite ve ulusal kimlik, ve Avrasya siyasetidir.

Page 8: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

7

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

Dış Politika

• Türkiye ve Rusya Soğuk Savaş döneminde, karşı bloklarda olmalarına rağmen, aynı coğrafyada olmalarının etkisiyle işbirliği yapmanın farklı yollarını bulmuşlardır.

• 2000’li yıllarda karşılıklı olarak terörizmle ilgili güvenlik endişelerinin geride bıra-kılmasıyla birlikte ikili ilişkiler ilerlemiş ve özellikle iktisadi alanda gelişmiştir. Bu dönemde Üst Düzey İşbirliği Konseyi (ÜDİK), Toplumsal Forum ve Ortak Stratejik Planlama Grubu (OSPG) gibi oluşturulan kurumsal mekanizmalar ikili ilişkilerin daha da ileri götürülmesi adına önemli bir zemin hazırlamıştır.

• Mevcut durumda Türk-Rus ilişkilerinin en önemli karakteristiği olan ilişkilerin kompartmanlara ayrılmış olması, ilişkilerde önemli yol alınmasını mümkün kılmış-tır. Bununla birlikte bölgesel işbirliği oldukça sınırlı kalmıştır. Yine de anlaşmazlık durumlarında taraflar birbirlerinin dış politika tercihlerine saygı göstermekte, farklı yaklaşımlar benimsemelerine rağmen diyalog kanallarını açık tutmaktadırlar. Dip-lomasinin sağladığı şeffaflık neticesinde ise karşılıklı tehdit algıları azalmaktadır. Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki ülkenin paylaştığı coğrafyada işbirliğine yansıtılması, bölgesel istikrar ve ortak çıkarlara hizmet edecektir.

• Türkiye ve Rusya’nın bulunduğu coğrafyada Suriye, Afganistan ve Avrasya bölge-sindeki dondurulmuş çatışmalar, siyasi ve ekonomik istikrarsızlık ve aşırıcılık gibi pek çok yükselen tehdit ve sorunlar bulunmaktadır. Söz konusu potansiyel risklerin üstesinden gelme adına problem çözme kapasitesinin geliştirilmesi iki ülke arasında stratejik ortaklığın gelişmesine katkı sağlayacaktır.

Suriye

• Suriye’de çatışmaların iki yılı aşkın bir süredir devam ettiği düşünüldüğünde bir “Af-ganistanlaşma” sürecinin ortaya çıkma potansiyeli her geçen gün daha da artmakta-dır. Ülkede radikal grupların etkinliğinin arttığı gözlenmektedir. Bu süreçte devletin sağlayamadığı kontrol belli bölgelerde devlet dışı aktörler tarafından sağlanmaya baş-lanmıştır. Silah akışı ve zayıflayan devlet otoritesi, ülkenin bölünme ihtimaline veya sonuçta “başarısız devlet”e dönüşümüne yönelik tahminleri beslemektedir.

YÖNETİCİ ÖZETİ

Page 9: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

8

• Türkiye şimdiye kadar sınır bölgelerinde gerçekleşen dört bombalı saldırı ve bölgeye düşen havan toplarından kaynaklanan sivil kayıplarla karşı karşıya kalmıştır ve mev-cut durumda Suriye’deki krizden en fazla zarar gören ülkelerden biridir. Dahası Tür-kiye Suriye’de varolan güvenlik boşluklarının kalıcı hale gelmesiyle Ortadoğu’nun bir istikrarsızlık alanına dönüşmesinden endişe duymaktadır.

• Rusya Suriye’yi bölgedeki temel ortaklarından biri olarak görmektedir. Arap Baharı ile ortaya çıkan dinamikleri endişe ile takip eden Rusya’nın temel hassasiyeti bölgede giderek artan radikalleşme ve Batılı ülkelerin tek taraflı olarak gerçekleştirdiği müda-haleler sonucunda uluslararası prensipler arasında yer alan egemenlik ve toprak bü-tünlüğü ilkelerine yönelik tehditlerin giderek güçlenmesidir. Buna ek olarak Rusya, uluslararası alanda “hesaba katılan aktör” olma iddiasındadır.

• Suriye’deki insan hakları ihlalleri çok ciddi bir noktaya ulaşmıştır. Resmi rakamlara göre son iki yılda 93.000 kişiden fazla insan hayatını kaybetmiş, 5 milyon kişi evleri-ni terk etmek durumunda kalmış ve 1 milyonu aşkın kişi de komşu ülkeler Lübnan, Türkiye ve Ürdün’e sığınmıştır.

• Mevcut durum düşünüldüğünde Suriye konusunda öncelik, ülkedeki çatışmaların bir an önce sona ermesidir. Esed rejiminin ülke genelinde kontrölü sağlayamaması uzun vadede rejimin düşmesi veya Suriye’nin “başarısız devlet”e dönüşmesi ihtima-lini artırmaktadır. Bu bağlamda Türkiye ve Rusya, uluslararası toplumla birlikte kriz sonrası Suriye’nin altyapısı ve kurumlarının yeniden inşası için bir yol haritası üze-rinde çalışmalıdır.

Afganistan

• NATO’nun 2014 sonrasında Afganistan’dan çekilmesiyle birlikte, ülkede bir güç boşluğu oluşacağı öngörülmektedir. Bu süreçte Afganistan’daki kurumların kırılgan-lığı ve Taliban’ın etkinliğini artırması, ülke istikrarı adına bazı endişelere zemin ha-zırlamaktadır.

• İstikrarsız bir Afganistan, Orta Asya coğrafyası için ciddi bir tehdittir. Bu açıdan Rus-ya ve Türkiye, gerekli aktörlerin sürecin dışında kalmamaları ve sürece dahil edilme-leri noktasındabirlikte hareket etmelidir. Aynı zamanda oluşturulacak bir komisyon ile 2014 sonrası dönemde muhtemel senaryolar ve bölgesel istikrar adına işbirliği alanları üzerinde ortak çalışmalar yapılmalıdır.

Kafkasya ve Orta Asya

• Kafkasya, Rusya ve Türkiye için gerek güvenlik gerekse de ekonomik çıkarlar bağla-mında stratejik bir bölgedir. Bölgede aktörler arasında güven artırıcı önlemlere dö-nük yapıcı bir ilişkinin kurulması ve çatışma çözümüne yönelik inisiyatiflerin daha etkin hale getirilmesi bölge istikrarına hizmet edecektir.

• Dağlık Karabağ sorunuhem Türkiye hem de Rusya’yı yakından ilgilendirmekte-dir. Ermenistan ve Azerbaycan’ın silah harcamalarını artırması ve düşük yoğunluk-

Page 10: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

9

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

lu çatışmaların sürmesi bölgesel barış adına endişe vericidir. Bu süreçte Türkiye ve Rusya’nın tansiyonun düşürülmesi için ortak hareket etmesi önemli iken nihai hedef, Ermenistan ve Azerbaycan’ın anlaşmasını sağlayarak bölgeye kalıcı barış getirmek olmalıdır.

• Orta Asya, Rusya ve Türkiye için rekabet alanı olageldiyse de iki ülkenin olası işbir-liği, bölgesel istikrara katkı sağlayacak büyük bir potansiyel taşımaktadır. Bu açıdan kapasite geliştirici, mevcut kurumları güçlendirici ortak platformlar oluşturulabilir. Bu sayede muhtemel siyasi veya ekonomik krizlerin daha kolay aşılması mümkün hale gelecektir.

Aşırıcılık

• Aşırıcılık ve yabancı düşmanlığı 21. yüzyılın yükselen tehditleri arasındadır. Bununla bağlantılı olarak radikal grupların yükselişi ve asimetrik tehditler küresel çapta bir endişeye neden olmaktadır.

• Türkiye ve Rusya, aşırıcılık ve radikalizm konusunda bir an önce ortak hareket etme-ye başlamalıdır. Ancak radikalizmi bir din veya etnik grupla ilişkilendirmeye yönelik eğilimlere karşı temkinli olunmalıdır.

• Anders Brevik’in Norveç’te gerçekleştirdiği katliam, aşırıcılığı İslam ile ilişkilendir-menin yanlış olduğunu gösteren son dönemdeki önemli olaylardan biridir. Aşırıcılı-ğın bir dini veya milleti yoktur. Aşırıcılık bir toplumda farklılıklara ve yaşam hakkına saygı göstermeyen yıkıcı bir anlayıştır. Bu açıdan aşırıcılığı besleyen ve farklı grup ve görüşleri aşırıcılığa iten önyargılardan kurtulup, kapsayıcı bir yaklaşıma ihtiyaç bulunmaktadır.

• Aşırıcılık konusunda Türkiye ve Rusya son dönemde büyük ölçüde tecrübe kazan-mıştır. Bu alanda birlikte çalışma yapılması önemli olmakla birlikte ilk aşamada or-tak bir dilin ve bakış açısının geliştirilmesi zaruridir.

Güvenlik

• Türkiye ve Rusya’nın İçişleri Bakanlıkları 2010 yılında imzaladıkları anlaşmalar ile çeşitli alanlarda işbirliği yapma konusunda irade beyan etmişlerdir. Bunun hayata ge-çirilmesinde kolluk kuvvetleri (Polis ve Jandarma) arasında ortak eğitim programları oluşturarak bu işbirliğinin özellikle alt kademelere yayılması sağlanabilir. Bunun bir sonraki adımı ise söz konusu eğitim programlarının Orta Asya ve Kafkasya ülkele-rinin güvenlik güçlerine açılması olacaktır. Bu şekilde bölge ülkelerinde kurumsal kapasitenin geliştirilmesi adına da ortak hareket edilebilir.

• Türkiye, Rusya ile NATO arasında daha yapıcı bir diyaloğun geliştirilmesine katkı sağlayabilir.

Page 11: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

10

Ekonomi ve Enerji

• İki ülke arasında 40 milyar dolara yaklaşan ticaret hacmi, hedef olarak konulan 100 milyar doların çok gerisindedir. Bu nedenle mevcut işbirliği alanlarının yanı sıra tica-ri ilişkilerin çeşitlendirilmesi gerekmektedir. İki ülke ekonomik yapılarının tamamla-yıcı nitelikte olması bu açıdan önemli bir fırsattır.

• Rus-Türk şirketleri arasındaki ortaklıkların artırılması, iktisadi ilişkileri yoğunlaştır-mada etkili olacaktır.

• Mevcut ticaret alanlarını coğrafi ve sektörel anlamda çeşitlendirmek gerekmektedir. Bu açıdan Rusya’nın son dönemde Türkiye’de finans ve telekomünikasyon sektörle-rindeki açılımları oldukça önemlidir. Türk girişimcilerin Moskova dışındaki bölge-lere yaptığı yatırımlar da bu şekilde değerlendirilebilir. Ancak yine de iki ülkenin bu konudaki çabalarının yeterli olduğu söylenemez.

• Türkiye’nin 2012 yılında başlattığı yatırım teşvik programı yatırımcılara oldukça ca-zip imkanlar sunmaktadır. Rusya’nın Sibirya, Tataristan, Başkurdistan ve Krasnodar bölgeleri hızlı bir şekilde kalkınmaktadır. Girişimciler bu alanlara dönük stratejiler geliştirerek söz konusu imkanlardan yararlanmanın yollarını aramalıdır.

• Rusya ve Türkiye inşaat, turizm ve finans sektörlerinin dışında yeni alanlara açılımlar yapmalıdır. Bu açıdan innovasyon teknolojileri üzerine eğilmek iki ülkenin de yük-selen pazardan artan oranda pay almalarını sağlayacaktır.

• Devletler arasında yoğunlaşan diyaloğun yanı sıra ticaret odaları ve diğer iktisadi te-şekküller arasında da iletişimin hızlandırılması ekonomik ilişkilerin gelişmesine katkı sunacaktır. Türkiye’nin küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ) konusunda sahip ol-duğu tecrübe nedeniyle büyük şirketlerin yanı sıra KOBİ’lerin de ekonomik ilişkilere dahil edilmesi üzerinde durulmalıdır.

• Ekonomik ilişkilerin yapısı düşünüldüğünde Basitleştirilmiş Gümrük Hattı (BGH) uygulamasının geliştirilmesi ikili ticarette Türkiye aleyhine olan durumun düzeltil-mesine katkı sağlayacaktır. Uygulamada sık sık yaşanan pürüzlerin giderilmesi halin-de Türkiye’nin ihracatının 15-20 milyar dolar bandına yükselmesi beklenmektedir.

• Enerji alanında son otuz yılda ciddi mesafeler kaydedilmiş olup bu süreçte petrol ve doğal gaz dışında nükleer enerji konusunda da işbirliğinin geliştirilmesi kararlaştı-rılmıştır. Bugün Rusya, Türkiye’nin en büyük dört petrol tedarikçisinden biri olup Türkiye’nin doğal gaz ihtiyacının da %59.8’ini karşılamaktadır.

• İki ülke arasında 10 Mart 2011’de imzalanan anlaşma uyarınca enerji alanında işbirli-ğinin geliştirilmesi adına önemli bir adım atılmıştır. Enerji alanında gerek Türkiye’de gerekse bölgede yeni ortaklıklar üzerinde de durulmalıdır.

• Botaş’ın özel sektöre kontrat devri ve Çalık Enerji ve Rosneft arasında işbirliğinin geliştirilmesi dikkate değerdir. Botaş’ın kontrat devri sürecinin sağlıklı bir şekilde yü-

Page 12: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

11

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

rütülmesi iki taraf için de oldukça önemlidir. Lukoil’in de perakende yakıt sektörüne girmesi bu anlamda önemli bir adımdır. Bu örneklere bakıldığında enerji alanında işbirliği konusunda hala büyük potansiyel olduğu görülmektedir.

• Yine de enerji alanındaki işbirliği daha çok Türkiye pazarı ile sınırlıdır ve bu konuda bölgesel potansiyelin yeterince değerlendirildiği söylenemez. Türkiye son dönemde bu konuda ciddi çaba sarf etmektedir. Sektörün liberalleşmesi ve özel sektörün enerji alanındaki yatırımları Türkiye’ye bu alanda kısa sürede önemli tecrübeler kazandır-mıştır. Bu yönüyle Afrika, Doğu Akdeniz, Karadeniz ve Ortadoğu’da konsorsiyumlar kurularak Türkiye ve Rusya bu bölgelerde ortak arama ve üretim faaliyetlerinde bu-lunabilir.

• Ankara, yurtdışında faaliyet gösteren Türk enerji şirketlerini son dönemde daha gö-rünür bir şekilde desteklemektedir. Bunun yanı sıra önde gelen şirketler de sektörde-ki liberalleşme adımlarına paralel olarak enerji alanında yurtiçinde önemli yatırımlar yapmaktadır.

• Enerji alanında Ankara ve Moskova’nın izlemiş olduğu stratejiler birbirinden ayrış-sa da ikili ilişkiler güven ve saygı temelinde gelişmektedir. Güvenilir bir ortak olan Rusya’nın, Türkiye’nin bir numaralı enerji tedarikçisi pozisyonunu uzun vadede ko-ruyacağı söylenebilir.

• Ankara, Rusya’nın enerji politikaları bağlamında öne çıkan Güney Akım Projesi’nin kendi münhasır ekonomik bölgesinden geçmesine izin vererek Moskova’ya önemli bir iyi niyet göstergesinde bulunmuştur.

• Mersin-Akkuyu’da inşa edilecek olan nükleer santral, enerji alanındaki ilişkileri farklı bir boyuta taşıyacaktır. Projenin zamanında bitirilmesi iki ülkenin de çıkarınadır. Artan elektrik tüketimi düşünüldüğünde santralin 4800 MW kapasite ile çalışması Türkiye’nin enerji açığını bir ölçüde kapatacaktır. Öte yandan Türkiye’nin santralde üretilen elektrik için uzun vadeli alım garantisi vermesi söz konusu projeyi Rusya açı-sından da stratejik kılmaktadır. Proje ortakları arasında yer alan Rosatom’un santral inşasını Avrupa’da hatırı sayılır bir ekonomik büyüklüğe sahip Türkiye’de gerçekleş-tirmesi ise şirkete önemli bir referans ve prestij sağlayacaktır.

Turizm

• Türkiye’nin yakın gelecekte Rus turistler için ilk destinasyon olma özelliğini koru-yacağı söylenebilir. Mevcut popülarite göz önünde bulundurularak turistik ziyaretler deniz, kum, güneş üçlüsünün yanı sıra kültürel turlar ve paket programlarla geliştiri-lebilir.

• Türk yetkililerin bir taraftan Rus turist sayısını artırmaya çalışırken, diğer taraftan da gelen turistin ülkeyi daha iyi tanımasına yardımcı olacak şekilde “nitelikli” tur programları üzerinde yoğunlaşması önemlidir. Kültür turları ve festivalleri, kong-re turizmi, Rus toplumunun önem verdiği opera, bale, tiyatro, piyano, sinema ve edebiyat gibi alanlardaki sanatsal etkinlikler, eğitim ve tanıtım amaçlı bölge gezileri,

Page 13: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

12

Türk-Rus aileleri arasında karşılıklı tanımaları kolaylaştıracak mini-paket ziyaretler bu programlar arasında öne çıkmaktadır.

• Özellikle yereldeki Türk yetkililerin, Rusya’da Türkiye hakkındaki reklamları ülke ça-pına yayacak reklam ajanslarıyla çalışmaları, Rusların sıklıkla takip ettiği platforma-larda Türk turizmi konusunda pozitif gündem oluşturmaları, yazılı ve görsel medya yöneticileri, yazarları ve özellikle muhabirleriyle ikili ilişkilerini her açıdan geliştir-meleri gereklidir.

• Rusya’nın özellikle büyük firmalara yönelik uyguladığı uçuş kotası ve güzergâh sa-yısını düşük tutma politikası, Türk yetkililerin üzerinde çalışması gereken konular arasındadır. Zira karşılıklı sefer ve uçuş noktası sayısının artırılması her iki ülke için de hâlihazırda bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkmaktadır.

• Ankara aldığı kararla, Rus turistlerin Türkiye’de vizesiz kalma süresini 30 günden 60 güne çıkarmıştır. Türkiye’den Rusya’ya seyahati kolaylaştırmak adına benzer bir uy-gulamayı Rusya da yapabilir. Zira vizesiz seyahatin kolaylaştırılması karşılıklı turistik ziyaretleri artıracağı gibi özellikle eğitim, bilim ve iş sektörlerinde faaliyet gösteren kesimlerin mobilizasyonunu olumlu yönde etkileyecektir.

• Türkiye ve Rusya arasındaki havayolu trafiğinin yanı sıra kara, deniz ve demiryolları üzerinden daha fazla turist akışının sağlanması ve ticari malların girişinin artırılması konusunda ortak projelere ağırlık verilmelidir.

• Türk yetkililerin, gıda ve alkol zehirlenmeleri, boğulma vakaları, trafik kazaları gibi ülkedeki turist yaralanmaları ve ölümleri olaylarında mümkün olduğunca hassas davranmaları gerekmektedir. Bu konudaki kontrol ve denetimlerin daha şeffaf ve güven verici şekilde yürütülmesi önem arz etmektedir. Bu olaylar sonrasında ise in-celeme, araştırma ve soruşturma safhalarında iki ülke yetkilileri arasında bilgi akışı şeffaf, güvenilir ellerden ve kısa sürede sağlanmalıdır. Yazılı ve görsel medya da bu konuda hızlı bir şekilde bilgilendirilmelidir.

• Turizm alanında yaşanabilecek aksaklıklara yönelik iki ülke güvenlik güçleri arasında yeni işbirliği imkânlarının araştırılması da yerinde olacaktır.

Eğitim

• Eğitim alanında işbirliğinin çeşitlendirilmesi ilişkilerde farklı kanalların açılarak di-yaloğun geliştirilmesi için gerekli olan insan kaynağının yetişmesine de katkı sağla-yacaktır. Aynı zamanda bu alanda yapılacak işbirlikleri resmi makamlarca yakından takip edilip desteklenebilecek niteliğe sahiptir.

• Ankara ve Moskova, akademik, kültürel ve kurumsal ilişkilerin daha da ileri taşınma-sı amacıyla her iki ülkede ortak Türk-Rus üniversitelerinin kurulması konusundaki çalışmalarını hızlandırmalıdır. Bu projenin gerçekleştirilmesi uzun vadede ortak çı-karlara hizmet edecektir.

Page 14: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

13

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

• İki ülke üniversiteleri arasında karşılıklı öğrenci, araştırmacı ve misafir öğretim üyesi değişim programları ve öğrenci gönderimlerinin teşvik edilmesine yönelik yeni işbir-liği olanakları, Türkiye ve Rusya’nın “imtiyazlı ortaklık” ilişkileri başlığında müzake-re ettikleri konular arasında yer almalıdır. Yine, karşılıklı üniversiteler arası işbirliği yetkililerce daha etkin, profesyonel ve sonuç odaklı ele alınmalıdır. Nükleer alandaki işbirliğinin eğitime yansıması bu konuda örnek bir çalışma olarak dikkat çekmekte-dir.

• Son dönem ikili ilişkiler siyasi, iktisadi ve sosyal alanda hızla gelişirken bu konuda uzmanlık sahibi akademisyenlere daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Bunun için aka-demisyenler arası değişim programları artırılmalıdır. Belli fonlar oluşturularak aka-demisyenlerin karşılıklı olarak tarihi, kültürel, güncel siyasi ve ekonomik sorunları yerinde takip etmeleri sağlanabilir.

• Türkiye-Rusya ilişkileri üzerine yeterli bilimsel kaynak bulunmamaktadır. Türk ve Rus akademisyenler tarafından hazırlanacak ortak yayınların artırılması bu alandaki boşluğun doldurulmasına katkı sağlayacaktır.

• Türk ve Rus akademisyen ve entelektüellerini bir araya getirecek platformlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu açıdan devletler konferans, çalıştay, seminergibi faaliyetleri des-teklemelidir. Bu toplantılar, Rusya ve Türkiye’de sosyal bilimler, mühendislik, tarım ve diğer alanlarda gerçekleştirilerek karşılıklı olarak bilgi ve tecrübe paylaşımı sağlan-malıdır.

• Rusya’daki Türkoloji çalışmaları uzun bir geçmişe sahip olmanın yanı sıra oldukça niteliklidir. Buna karşılık Türkiye’deki Rusya araştırmaları ve Slav dünyasına yönelik çalışmalar yetersiz kalmaktadır. Söz konusu eksikliğin giderilmesi için kurumlar ara-sında mevcut protokollerin daha etkin bir şekilde kullanılması, işlevsel ortaklıkların artırılması, dil ve saha çalışmalarına özel önem verilmesi gereklidir.

• Rusça Türkiye’de her geçen gün daha popüler hale gelmektedir. Bazı üniversitelerde Rus Dili ve Edebiyatı bölümleri bulunmakta veya seçmeli olarak Rusça dersi veril-mektedir. Ancak sunulan imkanlar artan talebi karşılama konusunda yetersiz kal-maktadır. Bu açıdan Rusya’daki kurumlarla işbirliğine gidilerek söz konusu kapasite artırılmalıdır.

• Antalya’da yaşayan Ruslar’ın kurulmasında ön ayak olduğu Özel Uluslararası Rus Okulu ve bu okula bağlı faaliyet gösteren Turizm Meslek Lisesi 2000 yılından beri eğitime devam etmektedir. Derslerin Rusya’daki müfredata uygun bir şekilde işlendi-ği ve eğitimin Rusça verildiği okulda, Türkçe ve İngilizce yabancı dil olarak okutul-maktadır. Okul, Antalya’da yaşayan Rusların adaptasyon sorununu hızlı bir şekilde aşmalarına ve kendilerini toplumda yabancı hissetmemelerine yardımcı olmaktadır. Diğer yandan, özellikle Moskova’da binlerce Türk vatandaşı yaşamasına ve bu konu-da ihtiyaç da hissedilmesine rağmen, Rusya’da eğitim dilinin Türkçe olduğu böyle bir okul bulunmamaktadır. Söz konusu eksikliğin giderilmesi faydalı olacaktır.

Page 15: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

14

Kültür

• Türkiye ve Rusya arasındaki toplumsal ilişkiler, resmi kanallarda sağlanan ilerlemele-re kıyasla daha hızlı bir şekilde gelişmektedir. Söz konusu durum, devletler arasında-ki ilişkilerde, özellikle resmi ve bağlayıcı olmayan platformlarda iki ülkenin birbirini daha yakından tanıması ve resmi makamların doğrudan dile getiremediği fırsat ve sorunları ele alması yoluyla bir avantaja dönüştürülebilir.

• Toplumsal Forum ve kültür merkezleri, kültürel alanda önemli boşlukları doldur-maktadır. Rusya’nın devasa coğrafyası düşünüldüğünde kurulacak olan kültür mer-kezlerinin Türk kültürünün daha iyi tanıtılması adına stratejik olarak konumlandı-rılması gerekmektedir. Bu bağlamda Yunus Emre Enstitüleri’nin rolleri önemlidir.Rusya açısından ise benzeri işlevi Rossotrudniçestvo ve Russkiy Mir gibi kuruluşlar görebilir.

• Kültür merkezlerinin kurumsal olarak tek başlarına yaptıkları faaliyetlerin yanı sıra ortak projelere önem vermeleri gereklidir.

• Türk vatandaşlığı alarak Türkiye’de yaşayan Rus sayısı her geçen gün artmaktadır. Bu açıdan resmi makamların Rus dernek ve kuruluşlarına destek vermesi Rusların Türkiye’deki yaşama kolay adaptasyonu için fayda sağlayacaktır.

• Bugüne kadar Türk-Rus evliliklerinin sayısı 80.000’i geçmiştir. Bu ailelerin çocukları düşünüldüğünde iki ülkede de ortaya çıkan yeni bir diasporadan bahsetmek müm-kündür. Diasporanın ikili ilişkilerdeki etkisi düşünüldüğünde bu kişilerin bulunduk-ları ülkeye adaptasyonları yetkililerce özel olarak ele alınmalıdır.

• Ruslar son dönemde Türk dizi ve sinema filmlerine daha fazla rağbet göstermektedir. Yürütülecek ortak projeler bu ilginin artmasına katkı sağlayacaktır.

• Bazı ülkelerde medya kuruluşları arasında değişim programları gerçekleştirilmekte-dir. Gazeteci değişim programlarının Türkiye ve Rusya arasında da hayata geçiril-mesiyle hem medyanın birbirini daha doğru anlaması hem de kurulacak ilişkilerle gazetecilerin bilgi kaynaklarının çeşitlendirilmesi sağlanacaktır.

Page 16: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

15

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

1980 darbesinin ardından Ankara ve Moskova, barter sistemi ile iki ülke arasındaki eko-nomik ilişkileri canlandırmak konusunda anlaşmıştı. 1984 yılında imzalanan doğal gaz anlaşması ilişkilerin belkemiğini oluşturmuş ve Türk girişimcilere Rus pazarını açmıştır. Berlin Duvarı çöktüğünde ve ardından 1991’de Sovyetler Birliği dağıldığında, Türkiye halihazırda ekonomik aktörleriyle Rusya’da idi. Dolayısıyla Türkiye, Rusya pazarının dinamiklerini anlamaya çalışan diğer aktörler ile kıyaslandığında göreceli olarak daha avantajlı konumdaydı. Diğer yandan özellikle 1990’lar boyunca ikili ilişkilerin önemli bir boyutunu oluşturan “bavul ticareti” ile Türkiye, Ruslar açısından önemli bir desti-nasyon olmuştur.

İdeolojik bağlamda kısıtlamaların azalması ve ekonomik alanda artan ilişkilere paralel olarak 1990’lar boyunca bavul ticareti, Rusya’daki Türk müteahhitlerin gerçekleştirdi-ği projeler, turizm sektöründeki hareketlilik ve artan hükümetlerarası ilişkiler yoluyla Türkiye-Rusya ilişkilerinde önemli bir ivme yakalanmıştır. Türkler ve Ruslar arasındaki artan karma evlilikler de bu çerçevede değerlendirilebilir.

Karşılıklı olumsuz algılar bu süreç içerisinde olumlu yönde değişmeye başlamıştır. Asıl kırılma noktası ise 2000’li yıllarda yaşanmıştır. Bu dönemde iki ülkede de siyasi istikarın sağlanması ile karar alma mekanizmalarında daha önce yaşanan sorunlar giderilmeye başlanmıştır. Üst Düzey İşbirliği Konseyi (ÜDİK), Ortak Stratejik Planlama Grubu (OSPG), Toplumsal Forum gibi yeni kurumsal ve diyalog artırıcı mekanizmaların des-teği ile ikili işbirliği bir üst düzeye taşınmıştır. Bunun yanı sıra, iki ülke arasında 2010 yılında karşılıklı turistik ziyaretlerde vize muafiyeti uygulamasına geçilmiştir.

1991 sonrasında uluslararası sistem ise daha farklı bir boyutta şekillenmiştir. SSCB’nin dağılmasıyla Soğuk Savaş’ın iki kutuplu yapısı sona ermiş, uluslararası sistem tek kutup-

Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana Türkiye-Rusya iliş-kilerinde önemli değişikliklere tanık olundu. Söz konusu dö-nemde gerek uluslararası sistemde gerekse de ülkelerin iç siya-sal dinamiklerinde pek çok yapısal dönüşüm meydana gelmiş, ilişkilerde etkisi hissedilen iki kutuplu dünyanın ürünü bazı sınırlamalar ortadan kalkarken artan diyalog yeni etkileşim alanlarını beraberinde getirmiştir.

GİRİŞ

Page 17: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

16

lu bir yapı halini almıştır. 9/11 olaylarının ardından asimetrik tehditlerin artması, Bush yönetiminin tek yanlı müdahaleci politikaları ve yükselen yeni bölgesel güç merkezleri-nin ortaya çıkmasıyla beraber uluslararası alanda çok kutupluluk söylemi öne çıktmıştır. Amerikan hegemonyasının düşüşü ile bölgesel güç ve bölgesel işbirliği kavramları önem kazanmıştır. 2008’de patlak veren küresel ekonomik kriz, BRICS ülkelerinin yeni yük-selen güçler olarak öne çıkması ve Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da meydana gelen halk hareketleri ise günümüz uluslararası sisteminin belirleyicilerinden olmuştur. Süregelen bu sistemsel değişimler Türkiye ve Rusya’yı gerek bölgesel gerekse küresel ölçekte yeni fırsat ve risklerle karşı karşıya bırakmıştır.

Bu şartlar altında, Türkiye-Rusya ilişkileri üç farklı boyutta gelişme potansiyeli taşımak-tadır. Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi Genel Müdürü Andrey Kortunov’a göre bun-lar işbirliği temelli, işlevsel ve varoluşsal yaklaşımlardır. İşbirliği temelli yaklaşımlar, Tür-kiye ve Rusya’nın ortak çıkarlarını etkileme potansiyeline sahip krizlerin ortaya çıkması durumunda, iki ülkenin çıkarlarının zarar görmemesini esas almaktadır. İkinci olarak işlevselcilik yaklaşımı, ikili ve bölgesel düzeyde işbirliğine odaklanmaktadır. Bu düzey-deki işbirliği, iki ülkenin ekonomik, siyasi ve toplumsal alandaki çıkarlarını oluşturan mevcut parametreleri değiştirme potansiyeli ile şekilllenmekte ve bu süreçte ilişkilerin bir adım ileri taşınması amaçlanmaktadır. Son olarak varoluşsal yaklaşım, taraflardan birinin çıkarları doğrultusunda hayati olarak algıladığı bir bölge veya konuda karşı ta-raftan göreceği desteğe paralel olarak işbirliği potansiyeline işaret etmektedir. 2014 Soçi Olimpiyatları veya Kafkasya bölgesindeki işbirliği potansiyeli, iki ülkenin varoluşsal yak-laşım temelli işbirliğinin örneklerini oluşturmaktadır.1

Uluslararası alandaki gelişmeler Türkiye ve Rusya arasındaki çok yönlü işbirliği lehine-dir. İkili ilişkilerde ekonomik, siyasi ve kültürel gibi farklı bölümlendirmelere gidildi-ğinden, bölgesel krizlerin negatif yan etkilerinden minimum düzeyde etkilenilmiştir. Dahası toplumsal ilişkiler de hızlı bir şekilde gelişerek katalizör görevi görmektedir. Önümüzdeki dönemde olası risklere karşı diyaloğun sürdürülmesi önemli bir gereklilik olacaktır. Bu bağlamda “gayrıresmi diplomasi”nin etkin olarak kulanılması ise bir diğer önemli unsurdur.

Elinizdeki rapor derinlemesine mülakatlar, Ankara ve Moskova’da yapılan alan çalışma-ları, 50 yıllık Resmi Gazete arşivlerinin taranması ve resmi istatistiklerin değerlendirme-sini içeren kapsamlı bir çalışmanın ürünüdür. Bunlara ek olarak, Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) ile Rusya Bilimler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü (IOS) ortaklığında 19 Şubat 2013’te Ankara’da gerçekleştirilen, Türk ve Rus akademisyen, bü-rokrat ve karar alıcıları biraraya getiren “Turkey-Russia Relations” konulu çalıştayda* ifade edilen görüş ve öneriler de rapora yansıtılmıştır.

Rapor, Türkiye-Rusya ilişkilerini üç bölümde ele almaktadır. Birinci bölümde ilişkilerin siyasi boyutu değerlendirilmekte ve ilişkilerin 20 yıllık gelişimi, temel dönüm noktaları çerçevesinde incelenmektedir. İkinci bölümde iki ülke arasındaki kurumsal mekanizma-

* USAK-IOS ortaklığında yapılan “Turkey-Russia Relations” başlıklı çalıştaya; Alexey Malaşenko, And-rey Kortunov, Fyodor Lukyanov, Güner Özkan, Habibe Özdal, Hasan Selim Özertem, Hüseyin Bağcı, İlter Turan, Kamer Kasım, Kerim Has, M. Turgut Demirtepe, Mitat Çelikpala, Pavel Shlykov, Petr Stegny, Ramazan Daurov, Selçuk Çolakoğlu ve Sönmez Köksal katılmışlardır.

Page 18: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

17

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

lar ve enerji konularına özel olarak değinilmek suretiyle güncel ekonomik dinamikler ele alınmaktadır. Bu bölümde ekonomi alanındaki işbirliğinin farklı sektörlerde çeşit-lendirilmesi gereğine dikkat çekilmektedir. Son bölümde ise eğitim, kültür ve turizm başlıkları altında Türkiye-Rusya ilişkilerinin toplumsal boyutu ele alınmaktadır.

Prof. Natalya Ulçenko ve Doç. Dr. Pavel Shlykov’a rapora ilişkin yapıcı eleştiri ve önerileri, Hacer Aksu, Mert Özkaplan ve Oğuz Kaan Pehlivan’a ise teknik yardımları için teşekkür ederiz.

Page 19: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki
Page 20: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

19

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

DIŞ POLİTİKA1500 yıllık geçmişe dayanan ikili ilişkiler, kaçınılmaz olarak inişli-çıkışlı bir seyir izlemiş-tir. Söz konusu tarihsel hafızaya ek olarak, Soğuk Savaş döneminin iki kutuplu doğası da Türkiye’de ve Rusya’da tehdit algılarını şekillendirmekte etkili olmuştur. Yine de ulusla-rarası alanda meydana gelen belirleyici bazı dış unsurların etkisiyle iki ülke arasında iş-birliğine gidilen dönemler olmuştur. Örneğin, 1923-1936 arası Türkiye Cumhuriyeti ve Sovyetler Birliği oldukça yakın bir dayanışma içerisindeydi.2 Ayrıca Türkiye’nin, ABD ile gerginleşen ilişkilerine karşılık dış politikada bir denge oluşturmak amacıyla Johnson Mektubu ve Jüpiter Füze Krizi’nden sonra SSCB ile yakınlaşması, Türk dış politikası açısından bir dönüm noktası olmuştur.3

Bazı dönemsel yakınlaşmalar olmakla birlikte Soğuk Savaş süresi boyunca ikili ilişkiler-deki işbirliği yaklaşımı oldukça sınırlı kalmıştır. Ancak Türkiye-Rusya ilişkileri 1990’lar-da uluslararası sistemde yaşanan dönüşüme paralel olarak büyük ölçüde değişmiştir. Gerek dikkat çekici ölçüde güçlenen ekonomik bağlar gerekse hem uluslararası sistemde hem de bölgesel düzeyde iki ülkenin birbirlerini yeniden tanımlamaya gitmesi, siyasi ilişkilerin gelişmesinin önünü açmıştır. Soğuk Savaş süresince Rusya Türkiye’yi, Batı’nın ayrılmaz bir müttefiki olarak görürken Türkiye ise Rusya’yı önemli bir dış tehdit olarak algılamıştır. Yine de bu durum iki ulusun birbirinden tamamen soyutlanmasına neden olmamış ve ilişkiler kontrollü bir düzeyde gelişmeye devam etmiştir. Söz konusu tablo Soğuk Savaş sonrası dönemde ise ekonomik ilişkiler ve dönüşen uluslararası yapının etkisiyle hızla değişmiştir.

Raporun bu bölümünde 1990’lara kısa bir bakıştan sonra, 2000’li yıllarda ilişkilerde normalleşmenin önünü açan belirleyici unsurlar ele alınacak, ayrıca günümüzde ikili ilişkilerin önündeki engeller irdelenecektir. Son olarak bu bölümde Rusya ve Türkiye’nin önümüzdeki dönemde karşılaşması muhtemel fırsatlar ve sorunlar değerlendirilerek NATO, Suriye ve aşırıcılık gibi konulara yoğunlaşılacaktır.

Her ne kadar Türk-Rus ilişkilerinin tarihi daha ziyade sa-vaşlar ve rekabet ile hatırlansa da son yıllarda ikili ilişkilerin yapısında rekabetten çok yönlü işbirliği anlayışına doğru bir dönüşüm dikkat çekmektedir.

Page 21: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

20

1. 1990’lar Boyunca Türkiye-Rusya İlişkileri: Geçiş Döneminde Soğuk Savaş’ın MirasıTürk-Rus ilişkilerinin bugününü doğru değerlendirebilmek, 1990’lar ve 2000’lerin kar-şılaştırmalı bir tahlilini gerektirmektedir. Söz konusu karşılaştırmalı analiz ihtiyacı sade-ce SSCB’nin çöküşünün ikili ilişkilerde yeni bir dönemin öncüsü olmasından değil, aynı zamanda bölgesel ve uluslararası gelişmelerin de önemli etkiler yaratmış olmasından kaynaklanmaktadır. Rusya’da yaşanan siyasi ve ekonomik dönüşüm ile Türkiye’de yaşa-nan iç siyasi istikrarsızlıklar1990’lar boyunca iki ülkenin işbirliği potansiyelini gerçek-leştirmesinin önüne geçmiştir.4

Vitlay Naumkin’e göre 1990’larda bölgedeki Rus diplomasisi pragmatik ve ekonomik çıkarlar doğrultusunda yönetilmekteydi. Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle Rusya kendini daha savunmasız hissetse de Rus toplumunun büyük bir çoğunluğu Rus emperyal po-litikalarını desteklememiştir. Ancak 1990’lar boyunca Rusya -bazı Rus milliyetçilerinin Karadeniz’de artan Türk askeri faaliyetlerinden duydukları rahatsızlığı ifade etmek için kullandığı şekilde- Karadeniz’in bir “NATO gölüne” dönüşmesi riskinden endişe duy-muştur. Dahası Moskova, Türkiye’nin Türk Cumhuriyetleri ile kurduğu diplomatik ve ekonomik ilişkileri de kaygı ile karşılamıştır.5

1990’lar boyunca iki ülke arasında dikkat çeken bölgesel rekabet, bazı önemli alanlar-da olası ortaklık fırsatlarının değerlendirilmesinin önüne geçmiştir. Özellikle SSCB’nin dağılmasının ardından gündeme gelen temel soru “bölgede oluşan güç boşluğunu kim dolduracak?” olmuştur. Böylesi bölgesel güç çatışmalarının yanı sıra, iki ülke içinde var olan ayrılıkçı hareketler de Soğuk Savaş sonrası tehdit algılarını artırırken, söz konusu tehdit algılarının 1990’larda her iki ülkede karar vericiler nezdinde önemli etkileri ol-muştur. Rusya’da Çeçenistan ve Türkiye’de PKK örneklerinde görüldüğü üzere, ayrılıkçı hareketler dış destek almayı başarmış, söz konusu durum iki ülke arasındaki siyasi ilişki-leri kaçınılmaz olarak etkilemiştir. Soğuk Savaş 1991’de sona ermiş olsa da bölgesel güç mücadelesi ve iç siyasette ayrılıkçı hareketler ile karşı karşıya kalan her iki ülkedeki siyasi kadrolar, gerilim, çatışma ve rekabet gibi eski paradigmalarla hareket etmeye devam etmişlerdir. Bu nedenle 1990’lar boyunca Kafkaslar’da ve Karadeniz’de çıkar çatışmaları sürmüştür.

Rekabet ve çatışma alanlarına rağmen SSCB’nin dağılmasını takip eden ilk on yıl boyun-ca siyasi ilişkiler devam etmiş, 25 Mayıs 1992’de Türkiye Cumhuriyeti ve Rusya Federas-yonu arasında “Türkiye ile Rusya Federasyonu Arasındaki İlişkilerin Esasları Hakkında Antlaşma” imzalanmıştır. 1992’nin ilk altı ayında Türk ve Rus Dışişleri Bakanları karşı-lıklı ziyaretlerde bulunmuş, Türkiye Cumhurbaşkanı ve Başbakanı Moskova’yı 1996’ya kadar dört kez ziyaret etmiştir. Kısa bir sürede yaşanan söz konusu yoğun diplomasi trafiği, Soğuk Savaş dönemiyle önemli bir tezat oluşturmuştur. Bu yoğun diplomatik trafik sonucunda 1992-1996 yılları arasındaki kısa dönemde, Türkiye ve Rusya arasında bilim ve teknik, eğitim, kültür, ekonomik işbirliği ve karşılıklı silahlı kuvvetler personeli değişim programları gibi konuları kapsayan 15 anlaşma ve protokol imzalanmıştır.6 Yine de PKK sorunu ve Çeçenistan’da yaşanan savaş gibi bazı güvenlik alanları güçlü bir diya-

Page 22: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

21

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

loğun kurulması ve sağlıklı bir ilişkinin gelişmesine engel olmuştur. 1990’ların sonunda zamanın Başbakanı Bülent Ecevit ilk defa Türkiye’nin Rusya’ya bir Çeçen militanı iade edeceğini açıklamış, benzer bir şekilde Rusya da PKK’nın Moskova’daki ofisini kapatmış ve 1999’da Rusya’ya sığınmak isteyen Abdullah Öcalan’ın ülkeye girişini reddetmiştir. Başbakan Ecevit’in 1999 Moskova ziyaretinde, dönemin Devlet Başkanı Putin “Rusya, kökenleri ne olursa olsun, Türkiye’ye karşı hiçbir zaman terörizmi desteklemedi ve ileri-de de desteklemeyecek” diyerek Rusya’nın yeni dönemdeki tavrını ifade etmiştir. Türki-ye de benzer bir şekilde Rusya’nın Çeçenistan’da düzeni sağlamak için gösterdiği çabaları desteklediğini açıklamıştır. Türkiye aynı zamanda bölgesel düzeyde terörizmle mücadele için inisiyatif almış ve özellikle Rusya’nın Kafkasya’daki tehdit algılarına paralel olarak bu bölgedeki faaliyetlerini arttırmıştır.7

2. 2000’lerde Türkiye-Rusya İlişkileri: Güven İnşası ve Potansiyel Ortaklık Soğuk Savaş 1991’de sona ermiş olsa da ikili ilişkilerde “kazan-kazan” anlayışı ve ortaklık vizyonunu görebilmek için 2000’li yılları beklemek gerekmektedir. İki ülke hükümetle-rinin girişimleri ve hızla artan ticari ilişkiler sonucunda tarihsel olarak birbirlerini rakip olarak gören Moskova ve Ankara birbirini yeniden tanımlama sürecine girmiştir. Artan ticaret hacmi ve yükselen enerji ilişkilerinin yanında Türkiye’den ENKA ve Alarko gibi inşaat ve tüketim ürünleri şirketlerinin yatırımları Rusya’da yoğunlaşmış, iki ülke arasın-da farklı ortaklık kanallarının açılmasını mümkün kılmıştır. 2000’lerde Ankara ve Mos-kova birbirlerine yönelik tanımlamaları yeniden şekillendirmiş, ilişkilerin genetik kodu rekabetten çok yönlü işbirliğine doğru evrilmiştir. Aynı dönemde Rusya Türkiye’nin en önemli ticari ortaklarından biri ve ana enerji tedarikçisi haline gelmiştir.

2000’lerin başından bu yana Türkiye-Rusya ilişkileri önemli bazı dönüm noktalarından geçmiştir. Bu bağlamda, Amerika’nın 2003 yılındaki Irak işgali ve 2008 Ağustosu’nda patlak veren Rusya-Gürcistan Savaşı’nın iki ülke ilişkilerine olan yansımaları detaylı ola-rak incelenmelidir.

2. 1 Irak Savaşı & 1 Mart Tezkeresi

2001 yılında gerçekleşen 11 Eylül saldırıları ve Türkiye’nin 2003 yılında 1 Mart Tezke-resi ile Irak Savaşı’na karşı çıkması, Türk-Rus ilişkileri bağlamında belirleyici olmuştur. New York’ta bulunan Dünya Ticaret Örgütü’ne karşı gerçekleştirilen terör saldırıları sonrasında, hem Ankara hem de Moskova uluslararası terörizme karşı savaşmaya hazır olduklarını belirtmişti. İki ülkeyi yakınlaştıran bir diğer önemli gelişme, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) ABD askerlerinin Irak Savaşı için Türkiye topraklarını kul-lanmasını Mart 2003’te reddetmesi olmuştur. TBMM’nin 1 Mart 2003’te ABD kuvvet-lerinin Türkiye üzerinden Irak’a karşı kuzeyden yeni bir cephe oluşturmasını reddetmesi ile Rusya’nın gözünde Türkiye, ulusal çıkarları gerektirdiğinde müttefiklerine karşı çıka-bilen bağımsız bir dış politika aktörü olarak görülmüştür.8

Page 23: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

22

2. 2 Rusya-Gürcistan Savaşı

Ağustos 2008’de gerçekleşen Rusya-Gürcistan Savaşı da bölgesel iki kilit aktörün ilişkile-rini doğrudan etkilemiştir.9 Savaş sırasında Washington, Karadeniz üzerinden Gürcistan’a insani yardım ulaştırmak için harekete geçtiğinde Rusya Genelkurmay Başkanı Yardım-cısı Montreux Anlaşması’nı gündeme getirmiştir. Montreux Anlaşması’na göre “Karade-niz güçlerine ait olmayan savaş gemileri, amaçları ne olursa olsun Karadeniz’de 21 gün-den uzun bir süre kalamaz”. Gürcistan Savaşı sırasında Türkiye, Montreux Anlaşması’nın şartlarına uygun davranmış ve teknik gerekler karşılanmadığından ABD’ye ait iki büyük hastane gemisinin Boğazlar üzerinden Karadeniz’e girmesini engellemiştir. Gürcistan Savaşı süresince Türkiye’nin izlediği politikalar ve ABD gemilerinin Karadeniz’e gir-mesinin engellenmesi, Ankara’nın bölgesel krizleri bölgesel dinamikler doğrultusunda çözme eğiliminde olduğunu göstermiştir. Diğer taraftan Türkiye, hâlihazırda Montreux Anlaşması ile belirlenen boğazlar rejiminin korunmasından yana tavrını da bir kez daha göstermiştir.10

Bahsedilen iki kritik olay bağlamında Türkiye’nin bölgesel nitelikli gelişmelere karşı ih-tiyatlı davrandığı ve hassas dengeleri gözettiği anlaşılmaktadır. Ayrıca Türkiye bölgesel çatışmaların çözümü için Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu’nun oluşturulmasını önermiştir. Söz konusu dış politika tercihleri uluslararası düzeyde çok kutuplu bir sistem tahayyülüne sahip Kremlin nezdinde oldukça olumlu karşılanmıştır.11

3. İkili İlişkilerin Güncel DinamikleriAnkara ve Moskova arasındaki diplomatik trafik 2000’lerin başından itibaren yoğunlaş-mıştır. Bir yandan yüksek düzeyli ziyaretler rutin hale gelmeye başlarken diğer taraftan ise kriz dönemlerinde resmi ve gayri resmi görüş alışverişleri, uygulamada yeni norm haline gelmiştir. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 2000 yılında Başkan olarak se-çilmesi sonrasında Aralık 2004’te Ankara’yı ziyaret etmesiyle Putin, SSCB’nin dağılma-sından sonra Türkiye’yi ziyaret eden ilk Rus devlet başkanı olmuştur. Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Moskova’yı Ocak 2005’te ziyaretiyle ise ikili ilişkiler yeni bir aşamaya ulaşmış, bu ziyaretler sonrasında üst düzey görüşmelerde dikkat çekici bir artış yaşanmıştır.

İlter Turan’ın belirttiği üzere Türkiye-Rusya ilişkilerinde hem rekabet hem de işbirli-ği unsurlarını görmek mümkündür. İşbirliği, herşeyden önce Soğuk Savaş döneminde Türkiye-Rusya ilişkilerinin doğasını belirleyen ideolojik kutuplaşmanın geçmişte kaldığı farkındalığından kaynaklanmaktadır. Hem Avrupa ülkeleri hem de bir kurum olarak AB Rusya’yla barışçıl ilişkilere sahip olmak istemektedir. En az bunun kadar önemli bir başka durum ise Türkiye ve Rusya’nın önünde ikili ekonomik ilişkileri geliştirmek için kayda değer fırsatların bulunuyor olmasıdır. İki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin hacminde önemli bir artış gözlemlenmiş olması da buna işaret etmektedir. Ayrıca ortak işbirliği alanları ekonomiyle de sınırlı değildir; güvenlik, kültür ve eğitim alanlarında yeni fırsat pencereleri mevcuttur. Ancak rekabet sisteminin doğasından kaynaklanan ve göz ardı edilemez bir faktör olarak önemini korumaktadır.12

Page 24: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

23

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

Son dönemde ikili ilişkileri etkileme potansiyeline sahip gelişmelerden biri de Ekim 2012’de Rusya’dan Suriye’ye giden Suriye havayollarına ait yolcu uçağının Esenboğa Ha-valimanına indirilmesi olmuştur. Moskova’dan kalkan ve içlerinde Rus vatandaşlarının da bulunduğu 35 yolcu taşıyan uçağın inişe zorlanması, Türkiye-Rusya ilişkilerinde ge-rilimin kısa süreli de olsa yükselmesine neden olan örneklerden biri olmuştur. Başbakan Erdoğan uçakta Rus askeri teçhizatlarının olduğunu belirtmişse de Moskova iddiaları reddetmiş ve uçaktaki kargonun sadece yedek parçalardan ibaret olduğunu ifade etmiş-tir. Yaşanan “uçak krizi” sonrasından Ekim 2012’de gerçekleştirilmesi planlanan Üst Düzey İşbirliği Konseyi’nin (ÜDİK) toplantısının Rusya Devlet Başkanı Putin’in sağlık sorunları dolayısıyla ertelenmesi, çoğu çevrelerde “yolcu uçağı kriziyle” bağlantılandırıl-dıysa da krizin gerçekleşmesinden birkaç gün sonra Putin’in ziyaretinin 3 Aralık 2012’ye ertelendiği açıklanmıştır. Söz konusu açıklama, ikili ilişkilerde bir kopuşun yaşanma-yacağına dair güçlü bir mesaj anlamına gelmiştir.13 Her ne kadar basın “uçak krizi”ne yoğunlaştıysa da liderler konunun üzerinde durmamaya özen göstermiştir. Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Vladimir İvanovski Putin’in Ankara ziyareti öncesinde yaptığı açık-lamada, Moskova’dan Şam’a hareket eden uçağın indirilmesi konusunun Başkan Putin’in gündeminde olmayacağını açıklaması da liderlerin krizin daha da derinleşmesini önleme yönünde bir karar aldığını göstermiştir.14

Şehir TarihBaşbakan Mikhail Khazyanov & Başbakan Bülent Ecevit Ankara Ekim 2000Dışişleri Bakanı Igor Ivanov & Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Başbakan Bülent Ecevit ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem

Ankara Haziran 2001

Devlet Başkanı Vladimir Putin & Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Ankara Aralık 2004

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan & Devlet Başkanı Vladimir Putin Moskova Ocak 2005

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan & Devlet Başkanı Vladimir Putin Sochi Temmuz 2005

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer & Devlet Başkanı Vladimir Putin Moskova Haziran 2006

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül & Devlet Başkanı Dmitri Medvedev Moskova Şubat 2009

Başbakan Vladimir Putin & Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Ankara Ağustos 2009

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan & Devlet Başkanı Dmitri Medvedev Moskova Ocak 2010

Devlet Başkanı Dmitri Medvedev & Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Ankara Mayıs 2010

Başbakan Vladimir Putin & Başbakan Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Haziran 2010

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan & Devlet Başkanı Vladimir Putin Moskova Mart 2011

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan &Devlet Başkanı Vladimir Putin Moskova Haziran 2012

Devlet Başkanı Vladimir Putin &Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Ankara Aralık 2012

Kaynak: Rusya Fedarasyonu Ankara Büyükelçiliği

Tablo 1. Türkiye-Rusya Arasındaki Yüksek Düzeyli Resmi Ziyaretler (2000-2012)

Page 25: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

24

Türkiye ve Rusya, Suriye konusundaki farklılıklarını bir kenara koyarak ekonomik ve diğer muhtelif alanlardaki ilişkileri yoğunlaştırmaya odaklanmış görünmektedir. Bu se-çimin en çarpıcı örneklerinden biri hem Türkiye’nin hem de Rusya’nın “uçak krizi”ni yönetmek konusunda gösterdikleri hassasiyet olmuştur. Yine de ikili ilişkilerde çıkar-ların ortaklaştırılamadığı pek çok konudan da bahsetmek mümkündür. Zira ne “uçak krizinin”, ne Suriye konusundaki anlaşmazlığın ne de Türkiye-Suriye sınırına Patriot sistemlerinin yerleştirilmiş olmasının ikili ilişkileri etkilemediği söylenemez. Ancak son derece önemli olan bu konularda anlaşmazlıklar, ekonomik, kültür ve güvenlik gibi pek çok alanda işbirliğinin devam ettiği gerçeğini değiştirmemektedir. Sonuç olarak bölgesel ve küresel nitelikli anlaşmazlıklara rağmen, iki ülkenin rekabet alanlarından ziyade işbir-liğine odaklandığını pek çok örnek olay üzerinden görmek mümkündür.

4. Fırsatlar ve Potansiyel SorunlarTürkiye ve Rusya bulundukları coğrafya itibarıyla gerek Kafkaslar’da, gerek Balkanlar’da ve gerekse de Ortadoğu’daki pek çok çatışmadan etkilenmektedir. Azerbaycan ve Er-menistan arasındaki Dağlık Karabağ sorunu ve Gürcistan ile Abhazya bölgesi arasında yaşanan anlaşmazlıklar, Ankara ve Moskova’nın söz konusu anlaşmazlıklarda farklı ta-rafları desteklediği için ikili ilişkileri etkileme potansiyeline sahiptir. Yine de 1990’ların başından bu yana hem Türkiye ve Rusya arasındaki siyasi ilişkiler hem de ilişkilerin genel jeopolitik bağlamı büyük ölçüde değişmiştir.

Avrasya ve Ortadoğu bölgelerinde Ankara ile Moskova arasında kırılganlık yaratabile-cek sorunlar mevcut olsa da, Fyodor Lukyanov bu anlaşmazlıkların ikili ilişkilerin bir yan ürünü olarak ortaya çıkmadığına dikkat çekmektedir. Rusya ve Türkiye arasında-ki işbirliği yoluyla söz edilen sorunların hepsinin çözülmesi mümkün değildir. Ancak Lukyanov’a göre Ankara ve Moskova iki taraftan da farklı kişilerin katılımıyla Aspen Stratejik Grubu’na benzer özel bir grup oluşturabilir.15 Bu bağlamda ilişkilerde fikir alış-verişinde bulunulacak sürekli bir forum ihtiyacı olduğu görülmektedir.

Raporun bu bölümünde bölgesel dinamikler çerçevesinde öne çıkan bazı alanlara deği-nilecektir.

4. 1 Kafkasya ve Orta Asya

Güney Kafkasya her zaman olduğu gibi Türkiye ve Rusya’nın güvenli ve istikrarlı bir bölge oluşturma çabalarının test edildiği alan olmaya devam edecektir. Yakın geçmişte söz konusu çabaların sonuç verdiği örmekler görmek mümkündür. Türkiye’nin Ağus-tos 2008’de gerçekleşen Rusya-Gürcistan Savaşı’ndan sonra oluşturmaya çalıştığı Kafkas Platformu’nun Rusya’dan destek bulması bu durumun bir örneğini oluşturur. İkinci olarak Rusya’nın Azerbaycan ve Ermenistan’ı Dağlık Karabağ sorununun çözümü için birarayagetirme konusundaki çabaları da dikkat çekicidir. Üçüncü olarak Rusya’nın, Türkiye ve Ermenistan arasında imzalanan protokollere verdiği destek, Moskova’nın iyi niyetinin bir başka güçlü göstergesi olmuştur. Bu destek aynı zamanda Rusya ve Türkiye’nin Güney Kafkasya’da barışa ve güvenliğe dayalı ortak bir vizyonu paylaştık-larını göstermiştir. Oktay Fırat Tanrısever’e göre söz konusu çabalar daha çok sorun

Page 26: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

25

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

çözümüne odaklanmalı ve iki taraf da Azerbaycan’la Ermenistan’ı bir barış anlaşması imzalamaya teşvik etmelidir. Bu durum Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde de sorunların çözülmesini kolaylaştıracaktır.16

Dağlık Karabağ konusunda bölgede patlak veren bir savaş, bölgedeki tüm dengeleri bozacaktır. Bölgedeki hassasiyetler göz önünde bulundurulduğunda dondurulmuş du-rumda olan çatışmanın alevlenmesi ihtimali her zaman mümkündür. Ancak Türkiye ve Rusya böylesi bir senaryoyu engelleyecek güce sahiptir.

Bölgesel dengeler itibariyle de bakıldığında Kafkasya’da yaşanan çatışmaların çözümü hem Rusya hem de Türkiye’nin yararınadır. Zira söz konusu çatışmaların uzaması, bölgedeki devletlerin silahlanmasına ve bölge dışı ittifaklar kurma arayışına girmesine neden olacaktır. Dahası, bölgedeki istikrarsızlığın ve bölge dışı aktörlerin bölgesel an-laşmazlıklara müdahil olmaları Güney Kafkasya’da güç dengesinin kırılganlaşmasını be-raberinde getirecektir.

Orta Asya ve Hazar bölgesi Türkiye ve Rusya için önemli bir başka coğrafyadır. Pavel Shlykov’un ifadesiyle Orta Asya, Moskova ve Ankara’nın daha çok “rekabet” alanı ola-gelmiş bir bölgedir. Ancak bu bölgede de Rusya ve Türkiye’nin işbirliği bölgesel istikrara katkı sağlayabilir. Bu anlamda Shlykov, Türkiye’nin bölgede askeri ve güvenlik personeli eğitimine verdiği desteğin, istikrarın sağlanması amacına hizmet ettiğini belirtmektedir. Zira bölgede kurumların güçlendirilmesi ve kapasite geliştirme çabaları, bölge ülkelerin-de finansal veya siyasi kriz dönemlerinin yönetilebilir olmasını mümkün kılacaktır.17 Bu bağlamda tek taraflı çalışmalar yerine daha sistematik programlar uygulanarak, Rusya ve Türkiye’nin ortaklığıyla bölgedeki ülkelerle beraber bazı programlar geliştirilmesi hem iki ülke arasındaki işbirliği alanlarının yayılmasına hem de bölgesel istikrara hizmet ede-cektir.

4. 2 Bir İşbirliği Alanı Olarak Karadeniz

Türkiye ve Rusya, Soğuk Savaş’ın hemen ardından 1992 yılında bölgesel güvenlik ve istikrar konusundaki sorumlu tutumlarını ve iyi niyetlerini Karadeniz Ekonomik İşbir-liği Örgütü’nü (KEİÖ) oluşturarak göstermiştir. Farklı siyasi amaçlar hedefleyen pek çok farklı ülkenin üye olduğu örgütün etkinliği, Moskova ve Ankara’nın yakın işbirliği olmaksızın mümkün olamazdı. 20 yıl önce kurulmuş olan örgüt pek çok önemli güven-lik sorununda üye ülkelerin ortak bir paydada buluşmasını sağlamıştır. Diğer yandan Türkiye hariç diğer üye ülkelerin planlı ekonomi geçmişleri olması ve ekonomik dönü-şüm tecrübesi yaşamalarından dolayı kurumun etkinliği ve kurumsal gelişmişliği sınırlı kalmıştır.18

Mevcut dinamiklere bakıldığında KEİÖ daha geniş bir yelpazede farklı konuları kapsa-yan daha aktif ve etkin bir kuruluşa dönüştürülebilir. Dahası hem Türkiye hem de Rus-ya bölgede yeterince geliştirilmemiş olan siyasi ve ekonomik entegrasyon alanlarındaki işbirliklerini de artırabilir. KEİÖ pek çok konuda üye ülkelere danışma mekanizması sağlayacak bir alt yapıya sahiptir.

Page 27: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

26

Güney Kafkasya ve Balkanlar’daki donmuş çatışmaların varlığı bölgesel işbirliğinin geliş-tirilmesine engel oluşturarak, Türkiye-Rusya ilişkilerinin daha da derinleşmesinin önüne geçmektedir. Bu nedenle KEİÖ çatısı altında ya da KEİÖ’den bağımsız olarak Ankara ve Moskova’nın gözetimi altında üç alt-bölgede güvenlik inşasına odaklanan bir mekaniz-manın oluşturulması seçeneği göz önünde bulundurulabilir.

• GüneyKafkasyaGüvenlikMekanizması:Türkiye,Rusya,Azerbaycan,Ermenistan,Gürcistan• Karadeniz Güvenlik Mekanizması: Türkiye, Rusya, Ukrayna, Moldovya, Romanya,

Bulgaristan • Balkanlar GüvenlikMekanizması:Türkiye, Rusya,Yunanistan, Arnavutluk,Makedonya,

Karadağ,Sırbistan,BosnaHersek,Hırvatistan

Söz konusu üç alt-bölgede ortak girişimler ve çok boyutlu işbirlikleri geliştirmek hem Türkiye ve Rusya’nın hem de bölge ülkelerinin yararına olacaktır.

NATO Avrupa’daki sınırlarını genişletme politikasını yeniden oluşturarak daha esnek bir güvenlik ortaklığına dönüşmektedir. Öte yandan ABD ise yeni güvenlik doktrini-ne uygun olarak Çin’in bölgedeki etkinliğini dengelemek adına Asya-Pasifik bölgesine yönelmektedir.19 Bu durum zamanla Karadeniz çevresinde NATO ve Rusya arasındaki gerilimin azalmasının önünü açacaktır. Dolayısıyla NATO, terörist örgütler, uluslararası kaçakçılık ve insani krizler gibi konularda Rusya’yla işbirliğine daha açık hale gelebilir. Özellikle bu noktada Türkiye ve Rusya BM, NATO ve AB gibi uluslararası örgütlerle işbirliği içerisinde Karadeniz ve çevresini ilgilendiren girişimleri şekillendirme fırsatı ya-kalayabilir.

Yine de Rusya’nın hâlâ NATO’nun Karadeniz havzasındaki varlığı konusunda şüphele-ri olduğunu eklemek gerekmektedir. Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov’a göre “Rus askeri doktrini NATO’yu direkt bir tehdit olarak görmemekle birlikte NATO’nun kü-resel bir şekilde askeri varlık göstermesinden rahatsızdır. Söz konusu hassasiyetin nedeni “NATO’nun genişleyerek askeri altyapısını Rusya sınırlarına doğru kaydırmasıdır”.20 Sergei Lavrov’a göre “NATO gittikçe ideolojik bir hal almakta ve genişlemesi tamamen suni bir şekilde desteklenmektedir. Bu durum gereksiz ayrışmalara neden olmaktadır”. Bu anlamda geleceğe dair projeksiyonlar iyimser olsa da Rusya içinde NATO’nun böl-gedeki rolü hakkındaki çekincelerinin sürdüğünü belirtmek gerekmektedir.

4. 3 Afganistan

Afganistan, Türkiye ve Rusya için işbirliği olasılığının var olduğu bölgelerden bir diğe-ridir. NATO, 2014 yılı sonuna kadar Afganistan’dan çekileceğini açıklamıştır. Bu du-rum NATO sonrası dönemde Afganistan’ın, bölgesel güvenliğitehdit edecek pek çok farklı oluşuma karşı savunmasız kalacağı anlamına gelebilir.21 ABD ve İran 2012’de Hindistan tarafından öne sürülen girişim kapsamında Afganistan konusunda doğru-dan müzakerelere başlayacaklarını açıklamıştır. ABD bu seçeneğe Taliban’ı zayıflatmak

Page 28: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

27

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

ve Afganistan’da var olan hükümetin pozisyonunun korunması amacıyla yönelmek-tedir. Hindistan ise Afganistan’ın Pakistan’a olan bağımlılığını azaltmak için İran’ın Afganistan’a açılımını bir avantaj olarak kullanmaktadır. Böylesine bir senaryoda, İsla-mabad Afganistan’daki sürecin dışında tutulmaya çalışılırken, Pakistan’ın Taliban’a olan desteğini artırarak Çin’le daha yakın bir stratejik ortaklık oluşturması riski doğabilir. Bu durumda Afganistan’da var olan iki egemen taraf arasındaki rekabetin yoğunlaşması da beraberinde gelecektir; bir yanda Pakistan-Çin cephesi ve diğer yanda Hindistan ve İran cephesi. Böylesi bir senaryo hem Afganistan’ı hem de bölgeyi çok kısa bir süre içinde daha derin bir krize sürükleme riski taşımaktadır.

İstikrarsız bir Afganistan tüm Orta Asya bölgesindeki dengeleri ve bölge istikrarını et-kileyecektir. Ankara ve Moskova, Afganistan’ın komşularıyla olan güçlü ilişkilerini kul-lanarak Afganistan’da tüm ilgili tarafların sürece dahil edilmesine ve sürecin tutarlı bir şekilde yürütülmesine katkıda bulunabilir. Dolayısıyla Afganistan konusunda acilen bir Türk-Rus ortak girişimi oluşturulmalı ve 2014 sonrası senaryolar tartışılarak, işbirliği fırsatları ve bölgesel istikrarın sağlanması konuları ele alınmalıdır.

4. 4 Suriye: Riskler ve Fırsatlar Yumağı

Suriye krizi hem bölgesel hem de küresel bağlamda son yıllarda yaşanan en kritik ge-lişmelerden biridir. Suriye’deki siyasi çalkantı son iki yılda bir iç savaşa dönüşmüştür. BM’ye göre 93,000’den fazla kişi hayatını kaybetmiş ve 1 milyonun üstünde insan kom-şu ülkelere sığınmıştır. Ülke içinde yerinden edilmiş kişilerin sayısının ise 5 milyonu bulduğu tahmin edilmektedir.22 Suriye’de iç savaş devam ettikçe devlet kurumlarının gücü azalmakta, devlet fonksiyonunu kaybetmekte, şiddetin seviyesi artmakta uluslara-rası toplumun ise çatışmanın seviyesini azaltmakta etkisiz kaldığı görülmektedir.

Suriye’de protestoların ilk başladığı günden itibaren Ankara ve Moskova’nın Suriye yak-laşımı farklılaşsa da iki tarafın başlıca hedefi ülkenin toprak bütünlüğünün korunması ve devlet otoritesinin ülkede yeniden tesis edilmesi olmuştur. Bu çerçevede bazı analist-ler Putin’in “(Rusya ve Türkiye) Suriye’nin geleceğine dair aynı amacı desteklese de, bu amaca nasıl ulaşılacağı konusunda farklı görüşlere sahiptir” sözlerini ılımlı bir yaklaşım olarak yorumlamıştır. Ancak iki tarafın şimdiye dek ortaklaştıkları amacı hayata geçire-bilmek adına ortak politikalar yürüttüğünü söylemek oldukça güçtür.

Başbakan Erdoğan ve Başkan Putin “Suriye’de toprak bütünlüğünün ve bölgede istikra-rın sağlanmasına dair amaçlarının aynı olduğunu” ifade ettiğinden Türkiye ve Rusya’nın Dışişleri Bakanları sorunun gerçek bir çözümü için yoğun diyalog mekanizmaları oluş-turmalıdır. Rusya ülkedeki krizin herhangi bir uluslararası müdahale ile askeri yollar-la çözülmesinden ziyade diplomatik kanallarla ulaşılabilecek bir çözüm arayışındadır. Hem Rusya hem de Türkiye 2012 Haziran’ında gerçekleşen Cenevre Konferansı’nda öngörülen, Suriye’de geçici bir hükümet oluşturulmasına yönelik yol haritasını destek-lemektedir. Söz konusu çözüm önerisi Ankara-Moskova hattında Suriye krizine yönelik ortak hareket etme imkânını sağlayabilecek bir zemin yaratmıştır. Bu noktada en önemli handikap şüphesiz Cenevre Mutabakatı’nda kurulması öngörülen geçiş hükümetinin yapısı olacaktır. Zira Suriye’de Beşar Esed’in üçüncü yılına girdiğimiz iç savaş sırasındaki uygulamaları nedeniyle, rejimin oluşturulacak olan geçiş hükümetinin bir parçası olma-

Page 29: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

28

sı oldukça sorunlu görünmektedir. Öte yandan Rusya’da bazı çevrelere göre Esed hala ülkedeki en güçlü liderdir.23

Başbakan Erdoğan ve Devlet Başkanı Putin Suriye krizinin başlamasından bu yana gerek ikili ziyaretlerde gerekse uluslararası zirvelerde pek çok kez bir araya gelmiştir. Suriye söz konusu olduğunda önceliklerin ve politika önerilerinin farklılaştığı ortadadır. Üçüncü yılına girdiğimiz Suriye krizinin başından bu yana Başbakan Erdoğan Suriye’de sayısı gi-derek artan sivil kayıplara yoğunlaşırken, Devlet Başkanı Putin ise Batı’nın önderliğinde bir askeri müdahalenin önlenmesi konusunu öncelemektedir. Gelinen noktada liderle-rin “amacın aynı ancak araçların farklı” olduğunu belirtmesi Ankara ve Moskova’nın Su-riye konusunda karşılıklı farklılıklarını şimdilik kabul ettikleri anlamına gelmektedir.24

Tüm farklılıklara rağmen Suriye krizi, Ankara ve Moskova’nın farklılıkları olduğu gibi kabul edip, anlaşmazlıkların diğer alanlardaki ilişkilere, özellikle de enerji sektöründe yakalanan ivmeye, sirayet etmemesi konusunda başarılı olduğunu göstermektedir.

Haziran 2012’de Cenevre Mutabakatı’nda “geçiş hükümeti” kurulması önerisi kabul görmüştü. Ceneve Mutabakatı’nın yeniden canlandırılarak 2013 yazında ikinci kez Cenevre’de düzenlenecek olan uluslararası konferans ile tarafların biraraya getirilmesi önerisi, Ankara ve Moskova tarafından desteklenmektedir. Cenevre’de gerçekleşecek olan uluslararası konferansın Suriye konusuna çözüm sunup sunamayacağına ilişkin olarak pek çok soru işareti bulunmaktadır. Alexey Malaşenko’ya göre ise Rusya ve Türkiye aynı zamanda Suriye’nin geleceğine odaklanmalı ve Suriye’de çatışmaların sona ermesinin ardından izlenecek yol haritası üzerine de yoğunlaşmalıdır.25 Ülkede insani krizin boyutu ve altyapının durumu göz önünde bulundurulduğunda Suriye’de esas sorun devletin ye-niden inşası olacaktır. Bu yönüyle Suriye krizi boyunca taban tabana zıt politikalar izle-yen Ankara ve Moskova’nın ikili ilişkilerde risk unsuru olan bu konuyu geleceğe yönelik perspektiflerle ele alabilmeleri mümkün olursa yeni işbirliği alanı yaratması bağlamında Suriye krizi fırsata da dönüştürülebilir.

4. 4. 1 Suriye’ye Türkiye ve Rusya’nın Gözünden Bakmak

Suriye krizinin başlangıcından bu yana Moskova-Pekin ittifakına karşı BM Güvenlik Konseyi’ndeki (BMGK) diğer ülkelerin oluşturduğu blok nedeniyle BM bir çıkmaza girmiş durumdadır. Suriye’de sivil kayıpların sayısı artarken “Rusya Esed’i ne zamana kadar desteklemeye devam edecek?” sorusu sıklıkla gündeme gelmektedir. Moskova’nın Suriye’de rejime verdiği desteği anlamak için bir kaç faktöre değinilebilir.

İlk olarak Rusya, Ortadoğu’daki ayaklanmaları ülkelerin iç politika meseleleri olarak değerlendirmektedir. Devleti, kuvvet kullanma yetkisine sahip tek meşru otorite olarak gören Moskova’nın, Suriye hükümetine verdiği destek böylesi bir zemine dayanmakta-dır. Bu bağlamda Rusya toprak bütünlüğü ve devlet egemenliği prensiplerini öncele-mektedir. Suriye’de Libya örneğinde yaşanan dışarıdan bir müdahale ihtimalinin tek-rarlanması Moskova açısından kabul edilemez bir durumdur. Libya’da gerçekleştirilen uluslararası operasyon öncesinde Rusya, BMGK kararını veto etmek yerine çekimser oy kullanmıştı. Suriye söz konusu olduğunda Rusya, Muammer Kaddafi’nin koltuğunu kaybetmesine neden olan sürece benzer bir sürecin tekrarlanmaması konusunda hassas davranmaktadır.

Page 30: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

29

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

İkinci olarak Rusya’nın Suriye’yle olan yakın ilişkileri Sovyet dönemine dayanmaktadır. Suriye Moskova’nın Ortadoğu’da 1970’lerden bu yana kurumsal bağlarını koruyabildiği tek ülkedir. Dahası Rusya, iki ülke arasında imzalanan anlaşmalar uyarınca hâlihazırda Suriye’ye gelişmiş askeri teçhizat sağlamaktadır. Dönemin Rusya Devlet Başkanı Dmitry Medvedev 2010’da ticari ilişkileri geliştirmek ve Ortadoğu sahnesinde etkisi neredeyse yok olan Rus varlığını güçlendirmek adına Şam’ı ziyaret ettiğinde iki ülke arasındaki bağlar yeni bazı anlaşmalar ile güçlendirilmişti. Diğer taraftan 2008 yılında gerçekleşen Rusya-Gürcistan Savaşı sırasında Suriye, Moskova’ya destek veren birkaç ülkeden biri olmuştur.26

Suriye’de olası bir rejim değişikliği, Rusya’nın Ortadoğu’daki en önemli müttefiklerin-den birini kaybetmesi anlamına gelecektir. Soğuk Savaş sonrası Ortadoğu’daki dönüşüm göz önüne alındığında Moskova’nın gözünde Suriye rejimi, bölgede güvenebileceği tek müttefikidir. Ayrıca Moskova’nın gözünde Şam sadece ekonomik çıkarları temsil et-meyip aynı zamanda da siyasi bir öneme sahip olduğundan, Suriye’de rejimin çökmesi Rusya’nın bölgedeki etkisini diğer herhangi bir ana aktörden daha fazla etkileme potan-siyeline de sahiptir. Bu noktadan hareketle Moskova’nın Esed rejimini desteklemesi aynı zamanda jeopolitik çıkarların da gereğidir. Suriye’de Esed rejimine alternatif olabilecek güvenilebilir bir siyasi aktörün yokluğu Rusya’nın politikasını değiştirmesinin önünde bir engel olmuştur. Ancak gelinen noktada Suriye muhalefeti uluslararası aktörlerce mu-hatap kabul edilme konusunda belirli bir yol kat etmiştir. Bu nedenle Suriye krizindeki temel mesele siyasi alternatiflerin yokluğundan ziyade, ülkedeki kurumların daha da zayıflayarak ülkenin “başarısız devlet”e dönüşmesi riskidir. Zira devlet kurumları büyük bir erozyonla karşı karşıyadır. Böylesi bir senaryo Suriye’nin kaotik bir ülkeye dönüşme-sine neden olabileceği gibi İsrail, Lübnan, Ürdün, Mısır, Irak ve Türkiye gibi geniş bir coğrafyada da etki yaratacaktır. Diğer taraftan Suriye’de ortaya çıkacak bir güç boşluğu aynı zamanda aşırıcı eğilimleri besleyerek küresel düzeyde de sorun yaratma potansiye-line sahiptir.

Üçüncü olarak gelinen noktada Rusya açısından Suriye’nin öneminin de boyut de-ğiştirdiği söylenebilir. Bahsedilen faktörlerin önemi devam etse de Suriye, uluslararası sistemin yapısal temellerini zorlayan bir krize dönüşmüştür. Görünen o ki Rusya için Suriye’de olası bir rejim değişikliğinin bedeli, imzalanan silah anlaşmalarının iptaliyle sı-nırlı olmayacaktır. Moskova, renkli devrimlerin ve Batılı ülkeler tarafından gerçekleştiri-len tek taraflı müdahalelerin kendi çıkarlarına ters düştüğünü belirttiğinden, Kremlin’in esas amacı Esed’i korumaktan ziyade Suriye’de kendisine hareket alanı oluşturarak rejim değişikliğine neden olacak dış müdahalelere engel olmaktır.

Son olarak, Rusya’nın Ortadoğu’daki tek deniz üssü olan Tartus Üssü, Suriye’yi Mosko-va için önemli kılan bir diğer faktördür. Rus Deniz Kuvvetleri Tartus Üssü’nü 1971’de imzalanan anlaşma uyarınca kullanmaktadır. Moskova Tartus Üssü’nü 2008’de yeniden aktif hale getirmiştir. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da meydana gelen halk hareketleri ile Suriye krizi süresince görüldü ki her ne kadar teknik imkânlar ve kapasite bakımından küçük ölçekli bir üs olsa da Tartus Üssü stratejik önemini korumaya devam edecektir.

Sonuç olarak Rusya’nın Suriye politikasında temel olarak Esed’i desteklemeyi bir öncelik olarak görmediği söylenebilir. Özellikle Batılı liderlerin sıklıkla tercih ettiği bir söylem olarak “Rusya’yı ikna etmek” konusundaki diplomatik çabalar sürdürülürken göz önün-

Page 31: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

30

de bulundurulması gereken konu, Rusya’nın kendi ulusal çıkarlarını korumaya çalıştığı ve Suriye’deki durumu uluslararası sistemin yapısına ilişkin bir anlaşmazlık ve küresel bir güç mücadelesi olarak değerlendirdiğidir.

Suriye krizine Ankara’dan bakıldığında ise realpolitik unsurlar ışığında Türkiye’nin Su-riye krizinde taraf olmama gibi bir seçeneği olmadığı görülmektedir. Arap dünyasındaki ülkeler Türkiye için önemine göre sıralandığında, Suriye ve Irak gibi komşu ülkeler lis-tenin en üst kısmında yer almaktadır. Dahası, Türkiye’nin iki ülkeyle de sınırları doğal sınırlar değildir. Dahası Türkiye’nin Suriye ile olan ticari, ekonomik ve kültürel ilişkileri sınır ötesi olma özelliğine sahiptir.

Suriye, Türkiye için herhangi bir ülke değildir. Bu anlamda Suriye’nin geleceğinin nasıl şekilleneceği ve değişik etnik ve dini gruplar arasındaki etkileşimin dinamiği, Suriye’nin iç meselesi olmanın ötesindedir ve bölgesel sonuçlar yaratmaktadır. Suriye, Anadolu insani coğrafyasının doğal bir uzantısıdır. Bu nedenle Türkiye’nin Suriye’deki olayları dışarıdan izlemeyi kabul etmesi, istikrarsızlığın kendi evine taşınmasına izin vermekle eş değer olabilir. Hatta böylesi bir senaryoda oluşabilecek herhangi bir olumsuz durum en başta Türkiye’nin zararına olacaktır.

Halihazırdaki tabloda Suriye’deki iç savaşın Türkiye için sonuçlarına bakıldığında Su-riye krizinin Türkiye açısından taşığı önem daha iyi anlaşılabilir. Türkiye’de hâlihazırda 400.000 civarında kayıtlı veya kayıt dışı Suriyeli sığınmacı bulunmaktadır.27 Şimdiye dek Türkiye’ye sığınan Suriyeliler için inşa edilen kampların ve burada yaşayan insan-ların geçimini sağlayabilmeleri için yapılan insani yardımın maliyeti 600 milyon doları bulmuş durumdadır.28 Ekonomik maliyetlerin dışında, Türkiye sınırlarına düşen havan mermisiyle beş sivil Türk vatandaşının hayatını kaybetmesi, Şubat 2013’te gerçekleşen Cilvegözü saldırısı, Gaziantep ve Kayseri’de gerçekleşen bombalı saldırılar gibi olaylar Suriye’nin Türkiye açısından ne kadar kritik olduğunu göstermektedir. Dahası Suriye krizinin maliyeti hesaplanırken Türkiye’nin sınır şehirlerinde yaşanan psikolojik gerili-min hesaba katılmadığı da göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle Suriye’de kaosun uzaması ve Suriye’nin tam anlamıyla bir başarısız devlete dönüşmesi hem bölgesel hem de ülke içi istikrar açısından Türkiye’yi doğrudan ilgilendirmektedir.

Diğer taraftan Türkiye, Suriye krizinde devletin kendi insanlarına karşı işlediği insan hakları ihlallerinin durulmasını da bir öncelik olarak görmektedir. Türkiye’nin temel endişelerinden biri de Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasıdır. Suriye’deki krizin uzaması, ülkenin giderek “Afganistanlaşması”na, ülkenin bir başarısız devlete dönüşme-sine ve ülkede değişik devlet dışı örgütlerin kök salmasına neden olabilir. Böylesi bir iç ortamda radikal eğilimler ülke içinde yayılabilir. Dolayısıyla Suriye’nin geleceğine dair Türkiye ve Rusya’nın bakış açılarındaki tüm farklılıklara rağmen iki ülkenin ortak tehdit algısı üzerinden bazı konularda uzlaşması mümkün görünmektedir.

5. Gelecek Perspektifleri: Fırsatlar ve RisklerTürkiye ve Rusya’nın ortak çıkar alanlarına yoğunlaşmasının yolu şüphesiz diyalog ka-nallarının etkin bir şekilde kullanılması ve bölgesel işbirliğine odaklanılması ile müm-kün olacaktır. Bu durumun önündeki en büyük engellerden biri, Suriye krizinin çözü-

Page 32: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

31

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

münde üzerinde çalışılabilecek ortak bir yol haritasının belirlenememesidir. Suriye’deki durum önemli bir anlaşmazlık olarak karşımıza çıksa da iki ülke, ortaklık çabalarını diğer bölgelere ve küresel konulara yönlendirme potansiyeline sahiptir. Shlykov’a göre Ankara ve Moskova işbirliklerini sürdürdükçe problemleri siyasetten arındırmayı öğ-renebilir. Zira hem Türkiye’nin hem de Rusya’nın özellikle Kafkasya’da, Orta Asya’da ve Balkanlar’da ortak sorunların karşısında rekabetten çok koordinasyon ve işbirliğine ihtiyacı bulunmaktadır.29

Söz konusu işbirliğine odaklanma anlayışı Kafkasya, Orta Asya, Balkanlar, Ortadoğu, terörle mücadele, küresel yönetişim gibi bütüncül bir yaklaşım gerektiren pek çok ko-nuda taraflarca uygulamaya konulabilir. Ancak tarafların diplomasi yoğun çabalarını terkederek eski reflekslerle “sıfır toplamlı oyun” anlayışı ile hareket etmesi durumunda Suriye krizi, Rusya ve Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı pek çok sorunu derinleştirecek bir potansiyele sahiptir.

5. 1 Suriye

Rusya ve Türkiye’deki entelektüeller, Ankara ve Moskova’nın Suriye’de devam eden iç savaşı önlemek konusunda birlikte çalışmalarının önemi hususunda uzlaşmaktadır. Suriye’de barış sürecine katkı sağlamak tüm uluslararası aktörler açısından insani bir görevdir. Türkiye ve Rusya’da karar vericiler son on yılda oluşturulan ve ortak çıkarlara dayanan “kazan-kazan” anlayışının sonuçlarını açık bir şekilde görmektedir. Bu nedenle, her ne kadar Türk-Rus ilişkilerinde yakalanan ivmeye yönelik ciddi bir tehdit oluştursa da Suriye krizi ileride iki ülkenin çıkarlarının örtüştüğü bir senaryoya dönüşme potan-siyeline de sahiptir.

Hüseyin Bağcı’ya göre Suriye hem Rusya hem Çin için Ortadoğu’daki son kale niteli-ğindedir. Rusya ve Çin, seküler Nusayri rejimini düşmesini engellerken, bu politikanın kendi ülkelerindeki Müslüman azınlıklar arasında istikrarın sağlanması açısından önemli olduğunu düşünmektedir.30 Bölgesel dengeler göz önünde bulundurulduğunda rejimin karakteri şüphesiz önemlidir. Hâlihazırda problem ideolojik olmaktan çok güvenlikle ilgili bir hal almıştır. Bu bağlamda esas sorun Esed sonrası dönemde iktidara gelecek olan rejimin İslami eğilimler taşıyıp taşımayacağı değil, rejimin karakterinin radikal mi yoksa işbirliğine açık mı olacağına ilişkindir.

Afganistan’daki durum ve Taliban’la yaşanan sorunlar göz önünde bulundurulduğun-da, Suriye’deki kurumların korunması ve Suriye’nin gerek Ortadoğu’da gerek küresel düzeyde istikrarı tehlikeye atan terörist gruplar için bir sığınağa dönüşmesinin engellen-mesi önemli bir konu olarak öne çıkmaktadır. Dahası bölgede güç kazanan bu gruplar “yardım etmeye” hazır olan herkesle ortak çalışabilmektedir. Bu nedenle söz konusu gruplara kimin yardım sağladığı, bu grupların dünya görüşünü de şekillendireceğinden radikalleşmeye ya da daha ılımlı olmaya yönlendirebilecektir. Krizi kendi haline bırak-mak ise gerek devletin gerekse muhalefet güçlerinin radikalleşmesine ve konunun daha da karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hal almasına neden olarak, değişik taraflara Suriye krizine dâhil olma fırsatı sunacaktır. Temel mesele şu anda gerilimi azaltmak olsa da, bir sonraki adımda devlet otoritesinin yeniden tesis edilmesi öne çıkacaktır. Bu bağlamda Rusya ve Türkiye’nin Dışişleri Bakanları arasında diyalog kanallarının açık tutulması ve sistematik bir şekilde uygulanacak bir yol haritası oluşturma çabaları son derece önem-lidir.

Page 33: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

32

Rusya ve Türkiye arasında bölgesel, çok yönlü ve iyi işleyen bir işbirliği oluşturmak için ÜDİK çatısı altındaki Ortak Stratejik Planlama Grubu son derece önemlidir. Ancak Türkiye ve Rusya, söz konusu mekanizmaların dışında da bölgesel güvenlik konularıyla ilgilenen farklı mekanizmalar oluşturabilir. İki ülkenin önde gelen uzmanları, iş adamla-rı, akademisyenleri ve politika uygulayıcılarını bir araya getiren bağımsız danışma kuru-luşları bu gruplara destek verebilir. Bu iki bölgesel aktör arasında daha yoğun bir politika koordinasyonu hem iki ülkenin hem de bölgenin yararına olacaktır.

5. 2 NATO

NATO, Rusya için Soğuk Savaş dönemine göre daha daha düşük düzeyli ve farklı bo-yutlu bir tehdit oluşturmaktadır. Zira NATO, Soğuk Savaş’ın mirası bir askeri yapılan-ma olsa da 1990’lardan bu yana büyük bir dönüşüm geçirmiştir.31 Lukyanov’a göre ise NATO’nun geçirdiği dönüşüm sadece savunma ile ilgili değildir. NATO bölgesel geliş-melere seri müdahalelerde bulunmaktadır ve “yeni NATO” özü ve pratikleri itibariyle tamamen yeni bir yapılanmadır.32

Rus aydınları arasında NATO hakkındaki bu tür yorumlar genelde Libya operasyonu ve NATO’nun füze kalkanı projesi çerçevesinde şekillenmektedir. Rusya’nın dönüşen NATO’ya ilişkin kuşkucu yaklaşımınak arşın Türkiye ise bir NATO üyesi olarak ittifa-kın politikalarını desteklemekte ve Suriye’den gelebilecek olası bir tehdide karşı Patriot füzeleri ile savunma yeteneklerinin güçlendirilmesi için NATO’nun desteğini almakta-dır. Moskova ve Ankara, işbirliği anlayışına dayanan ilişkilerin yaşanan gerek bölgesel gerekse de küresel nitelikli siyasi krizlerden etkilenmemesi amacıyla farklı düzeyli ilişki-lerini (enerji, ticaret, dış politika, güvenlik, kültür, turizm) korumaya gayret etmektedir. Bu anlamıyla Türk-Rus diyaloğunda önemli bir tutarlılıktan bahsetmek mümkündür.

Diğer taraftan ikili ilişkilerin küresel nitelikli gelişmelerden daha az etkilenmesinin bir diğer nedeni de Rusya’nın, NATO ile ilgili olarak ortaya çıkan ve kendi ulusal çıkarları-na aykırı olarak değerlendirdiği gelişmelerde doğrudan Türkiye’yi değil NATO’yu mu-hatap almasıdır. Söz edilen dış politika tercihi, 2000’li yıllardan bu yana ikili ilişkilerde hissedilen olumlu havanın korunması adına sağlıklı bir tercih olmuştur. Mevcut NATO-Rusya Konseyi mekanizması da dikkate alındığında Türkiye’nin desteği ile NATO ve Rusya arasında diyalog geliştirilebilir. NATO’nun tehdit algılarında öne çıkan terörizm, radikal hareketler, kaçakçılık ve kitle imha silahlarının yayılması gibi asimetrik tehditler Rusya için de kaygı vericidir. Ayrıca hem Rusya hem de Türkiye söz konusu tehditlerle karşılaşma noktasında ilk etkilenen devletlerdir. Söz konusu güvenlik kaygılarına karşılık oluşturulacak olan Türk-Rus işbirliği NATO tarafından memnuniyetle karşılanacaktır. Zira radikalizm, insan ticareti ve uyuşturucu ticareti ile mücadele hem iki ülke açısından hem de Avrupalı ülkeler nezdinde özel önem taşımaktadır.

Rusya’nın, NATO üyesi Türkiye’nin meşru güvenlik endişeleri olduğunu kabul etmesi, iki ülke arasında askeri alandaki işbirliğini kolaylaştıracaktır. Türkiye’nin Suriye sını-rına yerleştirilen Patriot füzelerinin durumu bunun bir örneğini oluşturmaktadır. Söz konusu füzelerin yerleştirilmesi savunma amaçlı olduğundan Rusya için bir rahatsızlık oluşturmamalıdır. Benzer şekilde, Türk topraklarına Anti-Balistik Füze Radarı yerleş-tirmek de Rusya’ya karşı atılmış bir adım değildir. Zira söz konusu sistemler NATO

Page 34: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

33

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

üyesi ülkelere üçüncü taraflardan gelebilecek olası tehditlere karşı konuşlandırılmıştır. Bu bağlamda, tehdit algısını pekiştirmek yerine sistemin savunma niteliği göz önünde bulundurularak, NATO ve Rusya’nın Avrupa bölgesinde güven artırıcı önlemler almak için diyaloglarını derinleştirmesi gerekmektedir. Yine de bölgesel dengeler göz önüne alındığında, bölgedeki füze yığını konusunda Rusya’nın NATO ve Türkiye ile birçok kez paylaştığı endişeleri devam etmektedir.

Hem Rusya hem de Türkiye’nin nükleer silah üretimi artışının engellenmesinde önemli payları vardır. Nükleer silahların yayılmasının, bunlara sahip olmayanlarda güvensizliği artırma ve onların da kendi silahlarını üretme ya da edinme durumunu göz önünde bulundurmalarına davetiye çıkarma anlamına geleceğini unutmamak gerekir. Ayrıca, pek çoğu siyasi istikrarsızlık yaşayan birçok aktörün nükleer silaha sahip olması ve söz konusu silahların kullanımına ilişkin kontrol mekanizmalarının olmaması Türkiye ve Rusya’nın ortak güvenlik kaygılarından bir diğeridir.

5. 3 Aşırıcılık

Küreselleşme yeni dinamiklerle birlikte uluslararası sistemde yeni fırsat pencereleri aç-makla birlikte aynı zamanda yeni güvenlik tehditlerini de beraberinde getirmiştir. Sınır aşan suçlar, siber saldırılar ve aşırıcılık sadece yeni tehditler değil, aynı zamanda bu ko-nulara yönelik mücadele bağlamında Türkiye ve Rusya’nın işbirliğini güçlendirebilecek-leri yeni potansiyel alanlardır. Ankara ve Moskova, coğrafi olarak özellikle Ortadoğu ve Avrasya’dan kaynaklanan radikal hareketlere açık olduğundan söz konusu yeni tehditlere karşı işbirliğine gidilmesi, iki ülke için de oldukça önemlidir.

Radikalizmi herhangi bir din ya da etnik grup ile bağdaştırmak birçok yönüyle yanıl-tıcı olabilmektedir. Norveç’te Anders Breivik’in gerçekleştirdiği katliam, İslam ve aşırı-cılık arasında kurulan bağlantının doğru olmadığını göstermesi bağlamında önemli bir örnektir. Tüm uygarlıklar ve modern dünyaya ilişkin bir tehdit olan aşırıcılığın, özel bir dini ya da etnik kökeni yoktur. Diğer bir deyişle radikalizm, aşırıcılık ve yabancı düşmanlığı 21. yüzyılda bireysel özgürlüklere ve ülkelerin egemenliklerine karşı önemli tehditlerdir. Aşırıcılık ya da radikalizm yoluyla belirli ideolojiler veya dünya görüşleri istismar edilebilmektedir.

Türkiye ve Rusya’nın bu alanda birikim ve deneyimi olduğundan ve jeopolitik konum-larından dolayı bu tehdide açık bulunduğundan Ankara ve Moskova’nın bu alandaki işbirliği verimli olacaktır. Böylesi bir işbirliği için, öncelikle, ortak bir söylem ve ortak bir bakış açısı oluşturmak gerekmektedir. 11 Eylül saldırıları sonrasında yaygınlaşan söz ko-nusu kavramların yeniden değerlendirilmesi ve yeniden tanımlanmasına ihtiyaç vardır. Asimetrik tehdit ve devlet dışı aktörler uluslararası sistemin yeni fenomenleridir. Radikal grupların yükselişine paralel olarak ortaya çıkan asimetrik tehditler küresel ölçekte yeni sorunlardır. Ancak, aşırıcılık ile Ortadoğu’daki Arap halk hareketleri sonrasındaki ortaya çıkan dinamikleri ayırt etmek hayati derecede önemlidir.

Bahsedilen sorunlar ve yeni tehditlere karşı, yeni yaklaşımlar ve yeni çözümler üretme-nin gerekli olduğu açıktır. Zira yeni sorunlar ile geçmişin dinamikleri doğrultusunda gelişen geleneksel anlayış yoluyla baş edilemez. Son yıllarda Türkiye ve Rusya yükselen

Page 35: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

34

asimetrik zorluklara yeni araçlar ve yaklaşımlar geliştirme eğilimleri gösterse de hala ikili ilişkilerde Soğuk Savaş zihniyetinin kalıntılarını görmek mümkündür.

Kortunov, Rusya’da İslami uyanışın da incelenmesi gereken önemli bir nokta olduğunu vurgulamaktadır. Söz konusu unsur bazı yönleriyle Rusya için bir sorundur ve Kremlin hala böylesi belirsiz bir ortamda İslami uyanış konusuna nasıl yaklaşacağı konusunda tereddüt yaşamaktadır. “Türkiye seçeneği” bu durumda Rusya için tercih edilen bir al-ternatiftir. Fakat yine de her ülkenin ve toplumun kendi dinamikleri söz konusudur. Sis-temleri model olarak almak yerine Türkiye ve Rusya arasındaki etkin olarak kullanılan diyalog kanallarının, bu alanda yükselen zorluklarla nasıl mücadele edileceğini daha iyi anlamak adına yardımcı olacağı düşünülebilir.33

Sonuç olarak, 500 yıllık geçmişe sahip olan ikili ilişkiler genellikle “tarihsel rekabet” olarak nitelendirildiyse de son on yılda yoğunlaşan Türk-Rus işbirliği dikkate değer bir tarihsel döneme işaret etmektedir.34 İkili ilişkilerin uzun tarihi, zorlu bir yoldan bugün şahit olduğumuz düzeye ve yoğunluğa ulaşmıştır.

Ekonomi, enerji ve turizm alanında yoğunlaşan ilişkiler Ankara-Moskova hattında dip-lomatik ilişkilerde itici güç unsuru olmaktadır. Ne var ki çok yönlü işbirliğine evrilen ikili ilişkiler hala tarihsel derinliğe sahip bölgesel ve küresel sorunlar söz konusu ol-duğunda sorun çözücü niteliğe erişememektedir. Buna rağmen Suriye krizi örneğinde görüldüğü gibi siyasi alanda yaşanan anlaşmazlıklar iki ülke arasındaki ekonomik, ticari ve kültürel ilişkileri gölgelememektedir. Türk-Rus ilişkilerindeki kompartmantalizasyon tercihi, ikili ilişkilerde öngörülebilirliği artırmaktadır.

Türkiye ve Rusya dış politikada müttefik olmasalar dahi, bağımsız dış politika yapım arayışında birbirlerine atfettikleri önem ve pragmatik dış politika tercihleri, Türk-Rus ilişkilerini güçlü tutmaya devam edecektir.35 İkili ilişkilerin sorun çözücü nitelik kazana-bilmesi ise tarafların yoğun çabalarına bağlıdır. Dahası ikili ilişkilerin gelecekteki yapısı bugün bazı yazarlarca iddia edilen ilişkilerin “doğal sınırlarına” ulaştığı argümanının da testi olacaktır.

Page 36: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

35

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

EKONOMİ2Türkiye ve Rusya, sırasıyla 775 milyar dolar ve 1.858 trilyon dolar gayri safi yurtiçi hâsılalarıyla G20 üyesi ülkeler arasın-da yer almaktadır. Dünya Bankası kriterlerine göre her iki ülke de üst orta gelir sınıfındadır.

Dünya Ticaret Örgütü üyesi olan her iki ülke de dünya ekonomisine entegre hâldedirler. Bu özellikleri sebebiyle Türkiye ve Rusya, Avrasya’nın önde gelen ekonomik aktörleri arasındadır.

Raporun bu bölümünde yukarıda belirtilen parametreler de göz önünde bulundurula-rak, Türkiye ve Rusya’nın ekonomik ilişkilerine yön veren dinamikler mercek altına alı-nacaktır. Bu çerçevede öncelikle ekonomik ilişkilerin profili ortaya konulacaktır. İkinci olarak Karma Ekonomik Komisyon ve Üst Düzey İşbirliği Konseyi gibi bazı kurumsal yapılar incelenecek; son kısımda ise enerji sektöründeki işbirliği ayrı olarak ele alınacak-tır.

1. Türkiye-Rusya Arasındaki Dış TicaretTürkiye ve Rusya açısından 1990’lardan 2000’lerin başlarına kadar geçen süre, toplumsal ve siyasal açıdan derin etkileri olan iktisadi krizlerin patlak verdiği bir dönem olmuştur. İktisadi açıdan ortaya çıkan bu istikrarsız tablonun birden çok nedeni bulunmaktadır.

İlk olarak, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Rus ekonomisinde devlet kont-rolünden piyasa ekonomisine geçiş oldukça sancılı bir süreci de beraberinde getirmiştir. Yegor Gaydar ve ekibi tarafından şekillendirilen ve “şok terapi” olarak bilinen iktisadi reformların uygulanması sonucu ortaya çıkan ekonomik ve sosyal çöküşe karşı yeterli tedbirlerin alınmaması, bu dönemde toplumsal açıdan ciddi travmalara neden olmuştur. Bunun yanı sıra 1980’lerin ikinci yarısından itibaren düşüşe geçen petrol fiyatları ve Rusya’daki enerji sektöründe yaşanan yapısal krizler sistemin ihtiyaç duyduğu ekono-mik kaynağın oluşturulmasında yeterli olamamıştır. 1990’ların ilk yarısında yaşanan bu tecrübenin ardından toparlanma emareleri gösteren ekonominin, 1997 yılında Asya´da yaşanan finansal krizi müteakip yeniden daralması, Rusya’nın siyasal ve toplumsal yapısı için ikinci büyük darbe olmuştur. Ekonominin 1998 yılında %5 oranında küçülmesi bu krizin faturasını oluşturmuştur.

Page 37: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

36

Aynı dönemde Türk ekonomisi ise koalisyon hükümetlerinin siyasal anlamda yeterli güce sahip olamaması nedeniyle iktisadi açıdan istikrarsız bir dönemden geçmekteydi. Gerçekleştirilemeyen yapısal reformlar ve ülke içi ve dışında var olan siyasi ve iktisadi kırılganlıklar, Türk ekonomisini sırasıyla 1994, 1999 ve 2001 yıllarında derin krizlerle karşı karşıya bırakmıştır.

Grafik 1. Türkiye ve Rusya’nın Gayri Safi Milli Hasılası’ndaki (GSMH) Büyüme Oranları (1989-2011)

Kaynak: Dünya Bankası

15

10

5

0

-5

-10

-15

-20

Yıl

Deği

şim

Türkiye

Rusya

Her iki ülkede de süregelen ekonomik krizlerin sebep olduğu istikrarsızlık, karşılıklı ticareti olumsuz etkilemiştir. Rusya ve Türkiye arasındaki ticaret hacmi, 1996’dan 2000 yılına kadar güçlükle 3.4 milyar dolardan 4.5 milyar dolara yükselmiştir. 2001 yılın-da başlayan iyileşme sonucunda ise 4.3 milyar dolar olan ticaret hacmi, 2008 yılına gelindiğinde 38 milyar dolara ulaşmıştır. Ancak bu dönemde patlak veren küresel fi-nansal ve ekonomik kriz, bir yıl içerisinde ticaret hacmini 22.6 milyar dolara çekmiştir. 2009 sonrasında ise gerek Türkiye gerekse Rusya’da toparlanmanın Batı ekonomilerine nazaran daha hızlı bir şekilde gerçekleşmesiyle ikili ticarette yeniden yukarı yönlü bir hareketlenme başlamıştır. Bu çerçevede 2012 yılındaki ticaret hacmi yeniden 2008 yılı rakamlarına yaklaşmıştır.

Page 38: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

37

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

Öte yandan, son on yılda iki ülke arasındaki ticaret hacmi hızlı bir şekilde yükselmiş olsa da ticaret açığının Türkiye aleyhine gerçekleşmesi hem Türk uzmanları hem de si-yasileri endişelendiren bir durumdur. 1990’lar boyunca dengeli bir ticari ilişkinin varlığı gözlemlenmesine rağmen, 2000’lerden itibaren makasın giderek açıldığı görülmekte-dir. 2009 yılı itibariyle ise Türkiye ve Rusya arasındaki ticari dengede Türkiye’nin payı %14’e kadar gerilemiştir. Zaman içinde birkaç neden çerçevesinde dengeler Rusya lehi-ne değişmiştir:

1) 1998’de imzalanan Mavi Akım Anlaşması 2005 yılında hayata geçirilmiş, Rusya’dan ithal edilen doğal gaz miktarı ve buna paralel olarak Türkiye’nin doğal gaz faturası yükselmiştir.

2) Doğal gaz ve petrol fiyatları, 2002 yılından sonra yukarı yönlü bir seyir izlemiştir. Türkiye’nin önemli enerji tedarikçilerinden biri olan Rusya’ya ödediği fatura da yine bu bağlamda artış göstermiştir.

3) Piyasa ekonomisine geçiş sürecinde ciddi mesafeler kaydeden Rusya’da pazar daha rekabetçi bir hâl almıştır. Buna paralel olarak Türkiye, özellikle Çin ve Almanya gibi aktörlerle daha fazla rekabet ortamına girmek zorunda kalmıştır.

2009 sonrası dönemde dış ticaretteki bu dengesizlik kısmen de olsa Türkiye’nin lehi-ne olacak şekilde değişmeye başlamıştır. Türkiye’nin dış ticaretteki payı aşamalı olarak %20’lere kadar yükselirken, ticaret hacmi 2008 değerlerine yaklaşmıştır. Yine de 2009 Şubatı’nda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Moskova ziyareti sırasında hedef olarak belirlenen 100 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşılması için oldukça uzun bir mesafe kaydedilmesi gerekmektedir.36 2010-2012 döneminde Türk-Rus ticaretinde bir topar-lanma süreci gözlemlense de not edilmesi gereken husus 2008’deki tepe noktasının he-nüz aşılamamış olmasıdır.

Grafik 2. Türkiye-Rusya Arasındaki Ticaret Hacmi (1996-2012)

Kaynak: TÜİK

Yıl

ABD

Dola

İhracat İthalat Ticaret Hacmi Ticaret Dengesi

Page 39: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

38

Sayısal veriler açısından dış ticaret paylarındaki farklılık, Rusya lehine artmaya devam etse de hammadde fiyatlarında 2008 sonrasındaki göreceli istikrar, makasın geçmişteki gibi hızlı bir şekilde açılmasının önüne geçmektedir. 2012 yılında 19 milyar dolar olarak gerçekleşen Türkiye’nin Rusya ile ticaretindeki açık, 2008’in 24.9 milyar dolarlık değe-rinin oldukça altındadır.

Grafik 3. Türkiye ve Rusya Arasındaki Toplam Ticaretin Payları (%)

Rusya Türkiye

2012 İhracat Pay (%) İthalat Pay (%)

Yatırım Malları 627 9.4 30 0.1

Ara Mallar 3.418 51.1 25.841 97.1

Tüketim Malları 2.628 39.3 748 2.8

Diğer 10 0.1 1 0.0

Toplam 6.683 100.0 26.620 100.0

Kaynak: DEİK

Tablo 2. Türkiye’nin Rusya ile Dış Ticaret Yapısı (milyon $)

Kaynak: TÜİK

Page 40: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

39

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

Türkiye ve Rusya arasındaki ticaret açığı mevcut haliyle oldukça adaletsizdir. Bu neden-le Türkiye’nin Rusya’ya ihracatında engel teşkil eden sorunların çözülmesine yönelik düzenlemeler yapılarak ekonomik ilişkilerin daha dengeli bir duruma kavuşturulması gerekmektedir. Bu engellerin başında, sıkı kontroller dolayısıyla ithal mallarının Rus gümrüklerinde uzun süre bekletilmesi ya da yerel seviyede Türk girişimcilerin bürok-rasiden kaynaklanan sıkıntıları gelmektedir. Hedef olarak konulan 100 milyar dolarlık ticaret hacmi düşünülerek, iki tarafın da bu amacı gerçekleştirmek için bu engelleri ortadan kaldırması ve böylelikle girişimcilerin karşılıklı olarak iç pazarlara ulaşımlarının kolaylaştırılması gerekmektedir.

Ürün 2010 2011 Değişim (%)

Tekstil Elyafı ve Mamulleri 900.947.631 1.090.934.180 21,09

Sebzeler, Meyveler ve Mamulleri 897.883.133 942.227.071 4,94

Kara Ulaşım Araçları 587.989.276 831.731.902 41,45İçten Yanmalı Motorlu Otomobiller vb. Elektrik Motorlu Taşıtlar vb. 348.607.405 461.990.117 32,52

Diğer Örme Mensucat 313.686.068 414.742.236 32,22

Giyim Eşyası ve Aksesuarları 311.669.460 350.667.936 12,51

Elektrikli Makine ve Cihazlar 199.568.504 341.464.804 71,10

Değişik Sanayi Kollarında Kullanılan Makina ve Cihazlar 146.952.514 284.002.585 93,26

Domates-Taze, Soğutulmuş 247.699.287 258.563.756 4,39

Portakal, Mandarin 161.515.984 205.442.152 27,20

Çeşitli Mamul Eşya 123.818.534 201.828.053 63,00

Metallerden Nihai Ürünler 152.245.604 171.410.502 12,59

Sentetik Filament İpliklerden Mensucat 126.483.927 148.896.139 17,72

Eşya Taşımaya Mahsus Motorlu Taşıtlar 74.579.654 134.815.264 80,77

Gümüş, Kıymetli Metallerle Kaplı Gümüş, İncili Eşya 67.265.273 128.053.927 90,37İzole Edilmiş Tel, Kablo, Elektrik İletken, Fiber Optik Kablolar 40.574.841 94.001.664 131,67

Klima Cihazları 17.770.100 88.322.477 397,03

Kürkten, Taklit Kürkten Giyim Eşyası, Aksesuarları 75.319.208 81.472.426 8,17

Elektrik Devresi Teçhizatı 45.902.300 63.339.220 37,99Adi Metal Kilit, Sürgü, Donanım, Tertibat, Kasa, Emniyet Çekmeceleri 49.423.307 54.031.184 9,32

Deri-Köseleden Giyim Eşyası 29.018.831 35.560.990 22,54Vitrin, Tezgah vb. Tipi Soğutucu ve Dondurucular, Aksam, Parçaları 20.476.275 31.935.069 55,96

Plastik Kutu, Sandık Muhafaza Eşyası 15.097.124 19.974.766 32,31Kaynak: Türkiye Ekonomi Bakanlığı

Tablo 3. Türkiye’nin Rusya’ya İhracatında Ana Ürün Grupları (milyon $)

habibe
Sticky Note
milyon kelimesini silelim. sadece dolar işareti kalsın
Page 41: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

40

Bu açıdan tarafların karşılıklı olarak atması gereken adımların başında, iki ülke arasın-daki ticari hareketliliği geliştirecek yeni düzenlemeler gelmektedir. Örneğin, 2000’lerin ikinci yarısından başlayarak Türk nakliyatçıları Rusya’ya girişte ciddi zorluklar yaşama-ya başlamıştır. Bu sorun, Putin’in ziyareti öncesinde bir araya gelen Karma Ekonomik Komisyon’da en çok tartışılan konulardan biriydi. Getirilen çözümlerden biri, 2009’un son çeyreğinde “Basitleştirilmiş Gümrük Hattı”nın (BGH) karşılıklı olarak devreye sokulması olmuştur.37 Normal şartlar altında 2-3 ay süren gümrük geçiş işlemlerini hızlandıran elektronik bir uygulama olan BGH sistemi ile önümüzdeki dönemde dış ticarette önemli bir tutar olduğu tahmin edilen kayıt dışının kayıt altına alınması hedef-lenmektedir. Örneğin, bavul ticaretinde BGH’nin tercih edilmesiyle Türkiye’nin ihracat rakamının birkaç sene içerisinde 6-7 milyar dolardan 15-20 milyar dolara yükselmesi

Ürün 2010 2011 Değişim (%)

Havagazı, Su Gazı, Fakir Gaz, Petrol Gazları 6.645.193.052 10.892.050.736 63,91

Doğal Gaz 6.204.009.577 10.295.440.860 65,95

Taşkömürü Katranı ve Ham Petrolden Ürünler 7.888.180.238 4.468.072.487 -43,36

Akaryakıt 6.014.466.084 2.768.989.359 -53,96

Demir ve Çelik 1.592.724.538 2.050.010.973 28,71

Ham Petrol 1.873.295.620 1.698.990.387 -9,30

Demir Dışı Metaller, Mamulleri 1.574.873.886 1.593.844.658 1,20Taşkömürü, Linyit ve Bunlardan Üretilen Kok, Ham Yağlar 1.419.400.907 1.469.828.473 3,55

Taşkömürü 1.391.617.356 1.375.679.114 -1,15

İşlenmemiş Aluminyum 861.140.336 1.136.086.880 31,93

Metal Cevherleri, Kırıntı, Döküntü, Hurdalar 651.302.584 1.110.110.922 70,44

Demir Çelik Döküntü ve Hurdaları 577.206.574 1.047.658.135 81,50

Demir, Çelik Yassı Hadde Mamulleri 789.577.279 912.776.446 15,60

Sıvılaştırılmış Diğer Hidrokarbon Gazları 427.064.135 555.982.047 30,19

Hububat ve Mamulleri 387.745.896 550.244.065 41,91

Diğer Buğdaylar 321.675.376 498.639.577 55,01

Gübreler 218.082.186 350.328.931 60,64Demir, Alaşımsız Çelikten Yarı Mamuller-Ağırlıkça Karbon <%0.25 284.366.422 311.593.234 9,57

Arıtılmış Bakır Teller 83.336.482 211.561.735 153,86

Azotlu Mineral ve Kimyasal Gübreler 175.530.334 206.220.013 17,48İki veya Üç Mineral İçeren Kimyasal, Müstahzar Gübreler 42.344.979 127.546.349 201,21

Kok ve Yarı-kok Ürünler 9.576.900 68.894.845 619,39

Demir Cevherleri-Konsantreleri 73.342.022 51.975.951 -29,13

Kavuz İçinde Pirinç (Çeltik) 47.169.902 34.942.123 -25,92Kaynak: Türkiye Ekonomi Bakanlığı

Tablo 4. Türkiye’nin Rusya’dan İthalatında Ana Ürün Grupları (milyon $)

habibe
Sticky Note
milyon kelimesini silelim. sadece dolar işareti kalsın
Page 42: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

41

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

beklenmektedir.38 BGH gibi ticareti standardize eden ve süreci hızlandıran çözümlerin devamlılığı, Türkiye-Rusya arasındaki ticari ürünlerin hareketliliğini artırmak için haya-ti önem taşımaktadır.

Türkiye’nin 2010 ve 2011 yıllarındaki ihracat performansı karşılaştırıldığında, büyü-me kaydedilen alanların hammadde veya tarım ürünleri satışlarından ziyade endüstri-yel ürünlerle gerçekleştiği görülmektedir. Diğer yandan, aynı dönem içerisinde Rusya, enerji ürünleri ve hammadde ihracatında önemli kazanımlar elde etmiştir. Bu anlamda iki ülke ekonomisinin de birbirini tamamlayıcı karakterlere sahip olduğu görülmektedir. Bahsedilen tablo göz önüne alındığında, Rusya’nın Türkiye’ye ihracatının büyük ço-ğunluğunun hammaddeye dayandığı gözlenmektedir. Bu tür malların ticaretinde katma değerin sınırlılığı ve küresel piyasalarda hammadde fiyatlarındaki döngüsel hareketlilik göz önüne alındığında, bu durumun Rusya’nın lehine olmadığı söylenebilir. Karşılıklı ticaretin sağlıklı bir zemine oturtulması için ticaretin farklı sektörlere doğru genişlemesi, ortaya çıkabilecek riskleri azaltacağı gibi ticaretin daha sağlıklı bir zeminde gelişmesini de sağlayacaktır. Bu bağlamda, her iki ülkenin iş adamlarının potansiyeli yüksek sektör-lere yönelmesi, iki ülke arasında yeni ticari bağların kurulması açısından gereklidir.

Rusya, en çok Çin ve Almanya’dan ürün ithal etmektedir. Çin düşük teknoloji, Al-manya ise yüksek teknoloji ürünleri söz konusu olduğunda dünyanın önde gelen ticari aktörleridir. Almanya, yüksek oranda inovasyon teknolojilerine yatırım yaparak pozis-yonunu korumaya çalışırken, Çin de maliyet noktasındaki avantajını rekabet açısından yeni stratejiler geliştirerek korumaya çalışmaktadır. Bu ülkelerin Rusya ile olan ticari performansları incelendiğinde, özellikle Türkiye ve Rusya’nın coğrafi yakınlıkları hesaba katıldığında, 100 milyar dolarlık ticaret hedefinin yakalanması mümkün bir hedef ol-duğu görülebilir. Navlun maliyetlerindeki avantaja sektörel çeşitlilik ve engelleri ortadan kaldırılmış bir mobilizasyon ortamı dahil edilebilirse Türk-Rus ticaretinin ciddi anlam-da ümit vadettiği görülmektedir. Bununla birlikte, iki ülkenin ticari anlamda rekabet üs-tünlüklerini karşılıklı olarak destekleyecek stratejilere ihtiyaç duyduğu da bir gerçektir. Bunun sağlanabilmesi halinde Rusya ve Türkiye, Çin ve Almanya gibi ülkelerle rekabet ederken hem pazardaki paylarını muhafaza edebilir, hem de ticaret hacimlerini geniş-letebilirler. Bu anlamda, Rusya’nın Dünya Ticaret Örgütü’ne üyeliği Türkiye açısından bir fırsat olarak değerlendirilebileceği gibi bazı riskleri de içerisinde barındırmaktadır. Üyelik öncesi var olan engellerin ortadan kaldırılması ve belli standartların getirilme-siyle Türk girişimciler daha da rekabete açık bir Rus pazarında faaliyetlerini sürdürme şansı yakalamıştır. Ancak, Çin ve Almanya gibi aktörlerin varlığı düşünüldüğünde bu avantajın uzun vadede kullanılabilmesi adına daha bütüncül politikalara ihtiyaç olduğu görülmektedir.

2. Ekonomik İşbirliği ve YatırımlarTürkiye ile Rusya arasındaki ekonomik ilişkilerin kapsamlı bir şekilde ele alınabilme-si için bavul ticareti ve turizmin de iktisadi büyüklüklerinin göz ardı edilmemesi ge-rekmektedir. Özellikle bavul ticareti 1990’lar boyunca ekonomik ilişkilerde hayati bir öneme sahip olmuştur. Bavul ticareti rakamları 1996 yılında 8.8 milyar dolar ile zirveye çıktıysa da 2000’lerin başında aşamalı olarak 3-4 milyar dolar seviyesine düşmüştür.39

Page 43: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

42

Öte yandan, 2012 yılında Türkiye’ye ziyarete gelen 3.6 milyon Rus turistin Türk eko-nomisine katkısı 3 milyar dolar civarındadır.40 Bu verilerden yola çıkarak, 19 milyar do-larlık ticaret açığının %35-40’ının turizm, bavul ticareti ve buna benzer diğer faaliyetler üzerinden sübvanse edildiği görülmektedir.

Tüm bunlara ek olarak, son dönemde Rus firmaları yükselen Türk ekonomisine yatırım yapma konusunda geçmişe göre daha hevesli bir tavır sergilemektedirler. Rus Yandex’in Türk iletişim sektörüne yaptığı yatırım bu bağlamda ele alınabilir. Yandex’in, biri Türkiye’de olmak üzere altı farklı ülkede 14 ofisi bulunmaktadır. 2011’de faaliyete geçen İstanbul ofisi ile Yandex, Türkiye’nin internet arama motoru pazar payında halihazırda %1 civarında bir orana sahiptir.41 Yapılan yatırımın ölçeği diğer sektörlerle karşılaştırıl-dığında göreceli olarak düşük kalsa da İstanbul, Rusya’nın inovasyon stratejilerinde öne çıkan lokasyonlardan biri olmuştur. Ayrıca Yandex, internet üzerinden faaliyet gösteren birçok şirketin aksine vergisini Türkiye’de ödeyerek Türk makamlarına iyi niyetini gös-termektedir.42

Türk firmaların Rusya’daki faaliyetlerine bakıldığında ise nitelik ve iş hacmi açısından belli farklılıkların olduğu görülmektedir. Özellikle müteahhitlik alanında Türk firma-ları 2011 yılında 3.5 milyar dolarlık hizmet anlaşması yapmıştır. 1972 ve 2012 yılları arasında imzalanan müteahhitlik anlaşmalarının toplam değeri ise 39 milyar dolardır.43 Gerçekleştirilen müteahhitlik hizmetlerinin dışında Türk şirketlerin Rusya’daki toplam yatırımları 7-8 milyar dolara varmıştır.44 Bu faaliyetlerde dayanıklı ev aletleri alanındaki yatırımlar öne çıkmaktadır. Daha çok Rusya’da üretim gerçekleştiren Beko ve Vestel’in Rus pazarındaki toplam payı %10 civarındadır. Türk firmaları ayrıca kimya, inşaat, teks-til, içecek gibi sektörlerde de varlık göstermektedir.

Son dönemde Türk yatırımcıların yoğunlaştığı bir diğer alan ise bankacılık sektörüdür. Rusya’da 2013 yılı itibariyle faaliyet gösteren 7 Türk bankası bulunmaktadır: Yapı Kredi Moskova, Garanti Bankası, 2012’de Rus devlet bankası Sberbankile birleşen Denizbank, önceki adı Finansbank olan Credit Europe Bank, Ziraat Bankası, ProCommerce Bank ve Türkiye İş Bankası (CJSC Sofia Bank).

Page 44: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

43

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

Büyük resme bakıldığında, Türk-Rus ekonomilerinin birbirini tamamlayıcı nitelikte ol-duğu görülmektedir. Ticaret hacmi 40 milyar dolar seviyesine yaklaşsa da bu rakam 100 milyar dolar hedefinin oldukça altındadır. Bu hedefe ulaşmak için mevcut ticari faali-yetleri güçlendirmek ve sektörel çeşitliliğin sağlanması adına farklı stratejiler geliştirmek gerekmektedir.

Öte yandan 2012 yılı rakamlarına bakıldığında, ne Türkiye’nin ne de Rusya’nın her-hangi bir ülke ile 100 milyar dolarlık ticaret hacminin olmadığı görülmektedir. Fakat Rusya’nın son dönemde belli ülkelerle ikili ticaretinde iyi bir performans ortaya koydu-ğu söylenebilir. Rusya’nın Çin ile 87.5 milyar dolar, Almanya ile de 74 milyar dolarlık ticaret hacmi bulunmaktadır. Türkiye ise Rusya başta olmak üzere, Almanya, Çin ve İran’ın her biriyle 20 milyar doların üzerinde bir ticaret hacmine sahiptir.

3,72

26,6 13

,13

10,8

2

9,92

8,17

6,68

6,37

6,2

5,61

8,7

21,4

21,2

9

14,1

3

11,9

6

8,58

6,02

5,84

5,66

Rusy

a Fe

dera

syon

u

Alm

anya

Alm

anya Irak

İran

İngi

ltere

B.A.

E

Rusy

a Fe

dera

syon

u

İtaly

a

Fran

sa

ABD

İspa

nya

Çin

ABD

İtaly

a

İran

Fran

sa

İspa

nya

Hind

ista

n

Güne

y Ko

re

İthalat / 2012 İhracat / 2012

Kaynak: TÜİK

Grafik 4. Türkiye’nin En Büyük Ticaret Ortakları

habibe
Sticky Note
(milyar dolar) eklememiz gerekiyor
Page 45: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

44

Rusya ile ticaret hacminin artırılması adına karşılıklı ticaret yapılan sektörleri çeşitlen-dirmenin yanı sıra ticari yatırımların ve faaliyetlerin destinasyonlarının da farklılaştırıl-ması gerekmektedir. Bu açıdan, ikili ticarette inşaat ve turizm sektörünün ötesine geçi-lerek yeni rekabet ve işbirliği alanlarının araştırılması faydalı olacaktır. Son zamanlarda Rusya’nın Türkiye pazarında bankacılık ve iletişim sektörüne yaptığı yatırımlar sektörel çeşitliliğin sağlanması açısından oldukça önemlidir. Bu bağlamda Türk firmaların Mos-kova ve Saint Petersburg haricinde özellikle Rusya’nın doğu bölgelerinde yaptıkları açı-lımlar da yeterli olmamakla birlikte gelecek vaat eden faaliyetlerdir. Son zamanlarda Türk yatırımcıların Rusya’da farklı sektörlere olan ilgisi de artmaktadır. Boydak Holding’in 35 milyon dolarlık mobilya sektörüne ve Hayat Holding’in Tataristan’da 500 milyon dolarlık kereste ve kâğıt sektörüne yapacağı yatırımlar bu ilgiye örnek olarak verilebilir.

Önümüzdeki süreçte Türk ve Rus girişimcilerin kuracağı ortaklıklar bu pazarlara daha güçlü girilmesine ve sektörel çeşitliliğin sağlanmasına yardımcı olacaktır. Novosibirsk, Omsk, Kazan ve Ufa gibi nüfusları bir milyonu aşan şehirlerin yer aldığı Sibirya, Ta-taristan ve Başkurdistan gibi bölgelerde kurulacak konsorsiyumlarla işbirliği imkânları araştırılabilir.

Kaynak: Rusya Fedaral Gümrük Servisi

İhracat / 2012

78,8

35,7

35,6

32,4

27,4

27,2

24,4

19,9

15,6

15

13

İthalat / 2012

51,8

38,3

18

15,6

15,3

13,8

13,4

11,1

11

8,2

6,8

Holla

nda

Çin

Alm

anya

İtaly

a

Türk

iye

Ukra

yna

Bela

rus

Polo

nya

Japo

nya

İngi

ltere

ABD

Çin

Alm

anya

Ukra

yna

Japo

nya

ABD

Fran

sa

İtaly

a

Bela

rus

Güne

y Ko

re

İngi

ltere

Türk

iye

Grafik 5. Rusya’nın En Büyük Ticaret Ortakları

habibe
Sticky Note
(milyar dolar) eklememiz gerekiyor.
Page 46: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

45

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

Bilgi teknolojileri alanında da olası işbirliği imkânları üzerinde durulmalıdır. Türkiye ve Rusya’nın son dönemde bu alanlara yoğunlaşıyor olması ve küresel ekonomide bu alanın rekabete açık olması kurulacak ortaklıklar için gelecek vadetmektedir. Rusya, Mosko-va yakınlarındaki Skolkovo bölgesine Silikon Vadisi inşa ederek bu alanda ABD’deki tecrübeyi Rusya’ya taşımaya çalışmaktadır. Türkiye ise Ankara, İstanbul ve İzmir gibi şehirlerde akademik camia ve iş dünyası işbirliği ile bilişim teknolojilerinin geliştirilebi-leceği teknokentler inşa etmektedir. Bu açıdan her iki ülkenin de yolun başında olduğu görülmektedir. Önümüzdeki dönemde markalaşma ve üretilen ürünlerin uluslararası piyasada rekabeti açısından bu alanlarda tecrübe ve bilgi paylaşımına gidilmesi iki ülke-nin de çıkarına olacaktır.

Sonuç olarak, ikili ilişkilerin geliştirilmesinin yanı sıra iş dünyası ve diğer paydaşlar ara-sında iletişimi sağlayacak ve kuvvetlendirecek adımlar atılması gerekmektedir. Bu bağ-lamda, 1991 dönemi sonrası ortaya çıkarılan kurumsal mekanizmaların bu diyaloğun olgunlaşmasına büyük katkısı olduğu görülmektedir. Yakalanması hedeflenen bu mo-mentumun mümkün olduğunca tabana yayılması gerekmektedir.

Türkiye’nin sahip oduğu KOBİ tecrübesi Rusya ile ticarette bir avantaj olarak değerlen-dirilmelidir. Zira sadece büyük ölçekli yatırımcıların değil, aynı zamanda KOBİ’lerin de yurtdışında rekabet edebileceği mekanizmaların kurulması yerinde olacaktır. Türkiye’nin bu alandaki tecrübesinin Rusya ile paylaşılması, Rus ekonomisinin de yerelde güçlenme-sine zemin hazırlayacaktır.

3. Türkiye ve Rusya Arasındaki Kurumsal MekanizmalarTürkiye-Rusya ilişkilerinde, etkin bir şekilde çalıştırılan kurumsal mekanizmalar diyalo-gun geliştirilmesi adına önemli rol oynamaktadır. Karma Ekonomik Komisyon (KEK) ve Türkiye-Rusya Üst Düzey İşbirliği Konseyi (ÜDİK), bürokratlar ve politikacılar ara-sında iletişimin sağlıklı bir şekilde gelişmesine hizmet etmektedir. Kurumsallaşan ve et-kin bir şekilde işleyen bu platformlar sayesinde iki devlet arasındaki diyalog kanalları bölgesel ve küresel kriz dönemlerinde dahi açık tutulabilmektedir.

3. 1 Karma Ekonomik Komisyon (KEK)

Türkiye ve Rusya arasında ortak kurumsal mekanizmalar oluşturma çabaları 1960’lara dayanmaktadır. Bu çerçevede ilk olarak 25 Mart 1967 tarihinde Sovyetler Birliği ile Tür-kiye Cumhuriyeti arasında Ekonomik ve Teknik İşbirliği Anlaşması, bunu müteakiben ise 1975 yılında ekonomik düzeyde işbirliğini sürdürmeyi hedefleyen çeşitli anlaşmalar imzalanmıştır.45 Bu anlaşmanın 6. maddesine göre taraflar Hükümetlerarası Türk-Sovyet Ekonomik İşbirliği Karma Komisyonu’nun kurulmasını kararlaştırmıştır.

Anlaşmaların tarihlerine bakıldığında, SSCB ile Türkiye’nin karşıt bloklarda yer aldığı Soğuk Savaş döneminde imzalandığı görülmektedir. Hatta anlaşmalar uyarınca Türkiye ve Rusya ortak bir komisyon kurma kararı almış ve komisyon ilk kez Aralık 1976’da Moskova’da toplanmıştır.46 1976 yılından 1989’a kadar geçen sürede komisyon toplam-da 12 kez bir araya gelmiştir.47

Page 47: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

46

Türkiye, 25 Şubat 1991’de SSCB bünyesinde yer alan Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti ile bir anlaşma daha imzalamıştır.48 Anlaşma, esasında taraflar arasındaki iyi niyetin bir ifadesi olmuş ve Rusya ile Türkiye arasında Sovyetler Birliği’nin dağılma-sının ardından devam edecek ekonomik işbirliğine giden yolu hazırlamıştır.

1992’de Moskova ve Ankara, 1984 yılında yapılan doğal gaz ticareti anlaşmasının de-vamı noktasında siyasi iradelerini ortaya koyan resmi yazışmalar gerçekleştirmişlerdir.49 Hatta taraflar Mayıs 1992’de KEK adında bir komisyonun kurulmasına ilişkin anlaşma-yı imzalamışlardır. Aslında kurulacak yeni komisyonla, 1975’te kurulan mekanizmanın yeni dönemde de işlevselliğini sürdürmesi hedeflenmiştir. Buna göre Türk ve Rus hükü-metlerince belirlenen bakanların liderliğinde bu komisyonun senede en az bir kere top-lanması öngörülmüştür. Özel şirketleri ve çeşitli ticari çevreleri teşvik yoluyla karşılıklı ticareti geliştirecek yeni yollar bulmak, komisyonun temel görevi olarak belirlenmiştir. Süreç içerisinde ilişkilerde daha da önemli bir yer kazanan KEK’in 2013 yılı itibariyle eş başkanları Rusya ve Türkiye’nin Enerji Bakanları Alexander Novak ile Taner Yıldız’dır.

KEK, 1992’den beri 12 kez bir araya gelmiştir. 1992 ile 1999 arasında sadece dört kez toplanan komisyon, 2000’den sonra toplantılarını sıklaştırmaya başlamıştır. Bu görüş-meler süresince taraflar, esas olarak doğal gaz ticareti, elektrik üretiminde işbirliği, de-mir-çelik sanayiinde atılacak adımlar, ulaşım, maden, teknoloji, turizm ve sağlık sektör-lerini ilgilendiren sorunları ele almaktadır. 1999 yılındaki toplantı kendi içerisinde belli özelliklere sahiptir. Moskova’da gerçekleştirilen toplantıda Türk tarafı, Rusya’nın Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) üyeliğine destek vermiş ve Rusya’ya yapılacak 350 milyon dolar değerindeki yatırımlar için Eximbank kredilerini açıklamıştır.50 Diğer bir ifadey-le Türkiye, bu mekanizmada Rusya ile geliştirdiği diyaloğa paralel olarak Rusya’nın DTÖ’ye üyeliği ile ilgili önemli bir destekçisi haline gelmiştir.

Süreç içerisinde KEK’in varlığı, kurulacak yeni mekanizmalar için de önemli bir altyapı hazırlamıştır. Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev’in 11-12 Mayıs 2010 tarihinde Türkiye’ye yaptığı ziyaretten bir hafta kadar önce KEK onuncu kez muhtemel işbir-

1. 2-6 Kasım 1992 Ankara2. 1-6 Nisan 1994 Moskova3. 4-7 Kasım 1997 Ankara4. 1-5 Kasım 1999 Moskova5. 20-23 Ekim 2000 Ankara6. 29-30 Kasım 2004 Moskova7. 30 Mayıs 2006 İstanbul8. 27-28 Mayıs 2008 Moskova9. 3-6 Ağustos 2009 Ankara10. 5-6 Mayıs 2010 Ankara11. 2-4 Mart 2011 Kazan12. 18-20 Nisan 2013 Antalya

Tablo 5. Karma Ekonomik Komisyon Toplantıları

Page 48: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

47

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

liği alanlarını görüşmek üzere toplanmıştır. Bu toplantıda taraflar, iki devlet arasında ÜDİK’in kurulması yönünde bir bildiri hazırlamıştır. ÜDİK’in resmiyet kazanması ile KEK, ÜDİK öncesi bir hazırlık mekanizmasına dönüşerek Türk ve Rus liderlerin bu-luşmalarından önce gerekli teknik görüşmelerin yapıldığı ve ana çerçevenin çizildiği bir platform rolü üstlenmiştir.

3. 2 Üst Düzey İşbirliği Konseyi (ÜDİK)

İkili ilişkiler 2000’li yıllarda ekonomik ilişkilerin ve mekik diplomasisinin güç kazanma-sıyla daha da derinleşmiştir. Türkiye ve Rusya, Avrasya bölgesindeki ve küresel ekono-mideki gelişmelerle daha yakından ilgilenmek zorunda kalmış ve bu kapsamda iki ülke arasındaki diyalog, liderlerin görüşmeleri sırasında bölgesel siyasi gelişmeler ve bölgesel kriz durumlarının ele alınmasıyla daha derinleşmiş ve karmaşık bir hâl almıştır. İkili iliş-kilerde 2003 yılındaki 1 Mart Tezkeresi ve sonrasında karşılıklı güven inşa etmeye yar-dımcı olan 2008 Rusya-Gürcistan Savaşı gibi belirli kritik dönemeçlerden geçilmiştir.51

Taraflar 10’uncu Ortak Ekonomik Komisyon toplantısında ÜDİK’i kurarak bu diyalo-ğu kurumsallaştırmaya karar verdiklerini göstermiştir. Konsey’in ilk toplantısı, Başkan Dmitri Medvedev’in Türkiye’ye ziyareti sırasında gerçekleşmiş, ziyaret sırasında Recep Tayyip Erdoğan ve Dmitri Medvedev 16 belge imzalamış ve ÜDİK resmen kurulmuş-tur. İki taraf da en üst yürütme gücü seviyesinde (Rusya Devlet Başkanı ve Türkiye Başbakanı) yıllık ve Rusya ile Türkiye arasında değişen şekilde toplanma noktasında anlaşmıştır. Diğer işbirliği alanlarıyla beraber ayrıca Mersin Akkuyu’da nükleer santral kurulmasına ve vize serbestîsi uygulamasına ilişkin iki kritik anlaşma imzalanmıştır.

KARMA EKONOMİK KOMİSYON

Enerji ve Tabii Kaynaklar

BakanıTaner Yıldız

Enerji BakanıAlexander

Novak

ÜST DÜZEY İŞBİRLİĞİ KONSEYİ

ORTAK STRATEJİK PLANLAMA GRUBU

Devlet Başkanı Vladimir Putin

BaşbakanRecep Tayyip

Erdoğan

Dışişleri BakanıAhmet

Davutoğlu

Dışişleri BakanıSergey Lavrov

TBMM Dışişleri Komisyonu

BaşkanıVolkan Bozkır

RossotrudnichestvoBaşkanı

Kostantin Kosachev

TOPLUMSAL FORUM

Page 49: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

48

ÜDİK, üçlü bir mekanizmaya sahiptir. Bu mekanizmalar, liderler zirvesi öncesinde fark-lı grupları bir araya getiren diyalog ve çalışma kanalları olarak işlev görmektedir. Bu kapsamda KEK, bu mekanizmaların arasında en eskisiyken Ortak Stratejik Planlama Grubu (OSPG) ve Toplumsal Forum görece yeni mekanizmalardır.

OSPG, bugüne kadar iki ülke Dışişleri Bakanları eş başkanlığında 2011, 2012 ve 2013’te üç kez toplanmıştır. Protokol uyarınca taraflar yılda en az bir kez toplanmak durumun-dadır. İlk OSPG toplantısı 20 Haziran 2011 tarihinde İstanbul’da gerçekleştirilmiştir. Bu toplantı sonucunda Türkiye ve Rusya, terörle mücadele, Avrupa güvenliği, nükleer silahsızlanma ve yasadışı ticaret gibi bölgesel ve küresel konularda işbirliğini geliştirme noktasında anlaşmaya varmışlardır. İkinci toplantı 25 Haziran 2012’de Moskova’da ger-çekleştirilmiştir. Bakanlar bu toplantıda enerji, turizm ve bölgesel konular hakkında gö-rüş alışverişinde bulunmuşlardır. Ayrıca taraflar, 2013 ve 2015’te Rusya ve Türkiye’nin G20’ye başkanlık edeceğini gözeterek G20 zirvelerinde işbirliği noktasında anlaşmaya varmışlardır. Gerek Rusya, gerekse Türkiye 2008 küresel finansal krizde başlarda her ülke gibi belli oranlarda etkilense de ortaya çıkan sorunları kısa sürede aşmışlardır. İki ülkenin önceki krizlerde ve 2008 krizinde kazandığı tecrübeler düşünüldüğünde, bu tecrübelerin paylaşılması ile Rusya ve Türkiye, G20’de ekonomik anlamda daha ileri bir işbirliği imkânı yakalayacaktır.

OSPG’nin üçüncü toplantısı 17 Nisan 2013 tarihinde İstanbul’da gerçekleştirilmiştir. Gündemi belirleyen konuların başında Suriye’deki kriz gelirken taraflar, enerji alanında işbirliği, Balkanlar, Afganistan ve diğer bölgesel konular hakkında da görüş alışverişinde bulunmuşlardır. Ayrıca Dışişleri Bakanları Ahmet Davutoğlu ve Sergey Lavrov, Top-lumsal Forum kapsamında Diyanet İşleri Başkanlığı ile Rus Ortodoks Kilisesi arasında diyaloğu destekleyen açıklamalar yapmıştır. İki kurum arasında başlatılan budiyalog, küresel boyutta fanatizm ve ekstremizm hakkında artan endişeler göz önüne alındığında iki ülke arasındaki ilham verici çabalardan biri olarak nitelendirilebilir. Ayrıca iki ülke arasında böyle hassas bir konuda işbirliğine gitmek ikili düzeyde güven konusunda alı-nan mesafeyi de ortaya koymaktadır.

Türkiye ve Rusya, uluslararası düzeyde pek çok platformu paylaşmaktadır. Bu anlamda, bakanlar ve bürokratlar arasında kurulan düzenli diyalog uzun vadede ortak bir dilin oluşturulmasına hizmet ederken bölgesel krizler konusunda da anlık görüş alışverişlerini mümkün kılmaktadır. Oluşturulan diyaloğa rağmen Rusya ve Türkiye hâlâ kriz anla-rında gerçek anlamda etkin bir işbirliği içerisinde bulunamamaktadır. Bu bağlamda en güncel örneklerden biri Suriye’dir. Kurumsal anlamda öngörülen OSPG, KEK, ÜDİK gibi mekanizmaların toplantıları düzenli olarak gerçekleştirildiği için taraflar diyalog kanallarını açık tutma konusunda oldukça başarılı bir performans ortaya koymaktadır. Bu sayede taraflar, aracısız bir şekilde dış politika tercihlerini doğrudan paylaşma imkânı bulmaktadırlar. Suriye konusunda farklı tutumlar içerisinde olsalar da bu durum Tür-kiye ve Rusya arasındaki ikili ilişkilere zarar vermeyecek bir şekilde yönetilebilmektedir.2010 yılında temelleri atılan Toplumsal Forum, KEK, ÜDİK ve OSPG, resmi kanallar arasındaki diyaloğu geliştirmekle beraber iki ülke arasında toplumsal düzeyde diyaloğu artırmayı hedeflemektedir. Bu açıdan bu mekanizmalar, Türk ve Rus dış politikalarında geleneksel düşünce akımının ötesinde bir yaklaşımla ortaya konulan bir inisiyatif ola-rak ele alınmalıdır. Forum, bilim insanları, iş adamları, sanatçılar, entelektüeller ve sivil

Page 50: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

49

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

toplum kuruluşları temsilcilerini bir araya getirerek diyalogun daha geniş bir zemine yayılmasını hedeflemektedir. Toplumsal Forum’da diyalogun etkili bir şekilde işlevsellik kazanması siyasi ve bürokratik elitin diyaloğuna da uzun vadede katkı sağlayacaktır. Özellikle resmi mekanizmalarda doğrudan tartışılamayan konuların, bağlayıcı niteliği olmayan bu tarz platformlarda tartışılma imkanının ortaya çıkması uzun vadede daha sağlıklı bir iletişim kanalının oluşmasına yardımcı olacaktır.

4. EnerjiEnerji, Türkiye ile Rusya arasındaki temel işbirliği alanlarının başında gelmektedir. Bu durum göz önünde bulundurularak, raporda enerji konusu ayrı bir bölüm olarak ele alınmıştır.

Birbirlerine olan coğrafi yakınlıkları ve Türkiye’nin enerji kaynakları açısından sahip olduğu kısıtlar ile Rusya’nın hidrokarbon rezervleri açısından oldukça zengin olması, 1980’ler sonrası ikili ilişkilerde enerjinin önemini artırmıştır. Öyle ki Rusya, dünyanın en büyük doğal gaz rezervlerine ve en büyük ikinci kömür rezervlerine sahip ülkesidir.52 Petrol rezervlerinin büyüklüğü bakımından dünya dokuzuncusu olsa da Rusya petrol üretiminde Suudi Arabistan ile birlikte dünya lideridir. Bu faktörler de göz önünde bu-lundurularak Türkiye’nin Rusya ile enerji sektöründeki işbirliği doğal gaz, petrol ve nük-leer enerji çerçevesinde incelenecektir.

4. 1 Doğal Gaz

Geniş hidrokarbon kaynaklarına sahip olan Rusya, Avrupa’nın temel enerji tedarikçisi konumundadır. Önemli bir doğal gaz tedarikçisi olan Rusya’nın en büyük üç müşterisi sırasıyla Almanya, Türkiye ve İtalya’dır. Rusya, Avrupa’nın en önemli doğal gaz tedarik-çilerinden biri olmasının yanı sıra Orta Asya’dan en fazla doğal gaz alan ülke konumun-dadır. 2011 yılında 42.3 milyar metreküp doğal gaz ithal eden Rusya, toplamda 509.01 milyar metreküp gaz tüketirken 670.01 milyar metreküp hacminde de gaz üretmiştir. Bu açıdan Rusya, dünyanın en büyük doğal gaz üreticisi olduğu gibi ürettiği gazın üçte ikisinden fazlasını da tüketmektedir. Orta Asya’dan aldığı gazı gerek üretim-tüketim sürecinde dengeleyici bir unsur olarak kullanan Rusya, bu gazın önemli bir kısmını da Batı’ya ihraç etmektedir.

Grafik 6. Rusya’nın Doğal Gaz Üretimi ve Tüketimi (1992-2011)

Kaynak: ABD Enerji Enformasyon İdaresi (EIA)

Üretim (milyar m3) Tüketim (milyar m3)

Page 51: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

50

Türkiye, Rus enerji devi Gazprom açısından en büyük ikinci pazardır.53 2012 yılında Türkiye’nin tükettiği 45.2 milyar metreküp doğal gazın 27.02 milyar metreküp kadarını tedarik eden Rusya’nın Türkiye’deki pazar payı %59.8’dir. Türkiye’nin diğer tedarikçileri İran (%19), Azerbaycan (%9), Cezayir (%9), Nijerya (%3)’dır. Tüketilen gazın bir kısmı (%2) ise spot LNG pazarından tedarik edilmektedir.54

Grafik 7. Rusya’nın Doğal Gaz İhracat ve İthalatı (1992-2011)

Kaynak: ABD Enerji Enformasyon İdaresi (EIA)

İthalat (milyar m3) İhracat (milyar m3)

Tüketim (milyar m3)

Önümüzdeki dönemle ilgili Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Rusya’nın toplamdaki payını etkileyebilecek belli stratejik hedefler belirlemiştir. Bu hedefler bağ-lamında Türk yetkililer, Türkiye’nin doğal gaz ithalatı bakımından Rusya’nın doğal gaz pazarındaki payını 2015’e gelindiğinde %50’ye kadar düşürmeyi öngörmektedir.55 As-lında Rus gazının Türkiye pazarındaki payı %66’dan (2005) %59.8’e (2012) gerileyen bir grafik ortaya koysa da toplamda tüketilen Rus gazının miktarı aynı zaman diliminde 18 milyar metreküpten 27.2 milyar metreküpe yükselmiştir. Bu istatistikler, Türkiye’nin tüketiminin arttığını ve enerji tedarikçilerini çeşitlendirmek suretiyle ortaya çıkabile-cek riskleri azaltma yönünde bir strateji izlediğini göstermektedir. Ancak bu durum, Türkiye’nin herhangi bir ortağından ithal ettiği doğal gaz miktarında azaltmaya gittiği anlamına gelmemektedir. Aksine Türkiye enerji tüketimi arttıkça yeni tedarikçiler arayı-şına girmektedir. Bu bağlamda Rusya’nın Türkiye pazarındaki payının gerileme ihtima-line rağmen gelecekte de Türkiye’nin doğal gaz tedarikçisi olarak önemli bir ülke olmaya devam edeceği söylenebilir.

Grafik 8. Türkiye’nin Doğal Gaz Tüketimi (1992-2011)

Kaynak: ABD Enerji Enformasyon İdaresi (EIA)

Page 52: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

51

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

Geçmişe bakıldığında, Türkiye ve Rusya arasındaki doğal gaz alanındaki işbirliğinin 1980’lere kadar gittiği görülmektedir. 1984 yılında SSCB ve Türkiye, 1987’den başla-mak üzere 25 yıllık bir anlaşma imzalamıştır.56 Barter (takas) temelli yapılan anlaşmaya göre Türkiye, SSCB’den alacağı doğal gaz karşılığında pamuk, et, bitkisel yağ, endüstri malları, çelik ve çelik olmayan ürünler vermeyi taahhüt etmiştir. Bu anlaşma ile Türki-ye temiz enerji ile tanışırken metropollerindeki hava kirliliği sorununa çözüm üretme şansını yakalamıştır. Doğal gaz alımları Türkiye’nin enerji sektöründeki alışkanlığını da uzun vadede değiştiren bir etkiye sahip olmuştur. Zamanla Türkiye’nin doğal gaz tüke-timi 1.5 milyar metreküpten 45 milyar metreküpe kadar yükselmiştir. Öte yandan Tür-kiye, başka ülkelerle anlaşmalar yaparken Rusya’dan gelen boru hatlarının kapasitesini ve sayılarını artırmaya devam etmiştir. Günümüzde Türkiye’nin Rusya ile 1980’lerde başlattığı enerji işbirliğinin diğer alanlara da yansıdığı ve iki ülke arasındaki diyalogda somut ve pozitif bir etki oluşturarak güven inşa edilmesine katkı sağladığı görülmek-tedir. Türkiye, Rusya açısından en güvenilir müşterilerden biri olarak ortaya çıkarken, Rusya da Türkiye için güvenilir bir tedarikçi olmuştur. Daha önceki yıllarda İran veya Azerbaycan’dan Türkiye’ye gelen gaz akışında sorunlar yaşandığında Rusya, arz açığını kapatmak amacıyla Türkiye’ye ilave gaz göndermiş ve Türkiye pazarına verdiği önemi göstermiştir.

Alm

anya

Türk

iye

İtaly

a

Polo

nya

Fran

sa

İngi

ltere

Çek

Cum

huriy

eti

Mac

aris

tan

Slov

akya

Avus

tury

a

Grafik 9. Gazprom’un Avrupa’ya Doğal Gaz İhracatı (milyar m3)

Kaynak: Gazprom

Page 53: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

52

İki devlet, 2000’li yılların ikinci on yılında da doğal gaz sektöründe farklı alanlarda işbirliği yapmaya başlamıştır. İlk olarak, Devlet Başkanı Putin’in 2009’daki Ankara ziya-reti sırasında Türkiye, kendi münhasır ekonomik bölgesinde milyarlarca dolarlık Güney Akım Doğal Gaz Boru Hattı Projesi için gerekli fizibilite çalışmalarını yapması ama-cıyla Rusya’ya izin vermiştir.57 Sonrasında da Ankara, Taner Yıldız’ın Aralık 2011’deki Moskova ziyareti sırasında boru hatlarının yapımına onay verdiğini Rus makamlarına iletmiştir. Türkiye’nin bu tavrı, Rusya’nın çıkarları söz konusu olduğunda Ankara’nın karşılıklı ilişkilerde rekabet anlayışından ziyade meselelere işbirliği endeksli yaklaştığı-nı ve sadece ikili ilişkilerde değil, bölgesel anlamda da güvenilir bir ortak olduğunu Moskova’ya gösteren hem pozitif bir adım hem de önemli bir jest olmuştur.

Rusya, Avrupa’ya ulaşan boru hatları güzergahlarını çeşitlendirmek istemektedir. Je-opolitik çıkarlarını korumaya çalışan Rusya’nın stratejisinin temel hedeflerinden biri oldukça önem verdiği Avrupa pazarında teknik altyapısını güçlendirerek uzun vadede pozisyonunu zayıflatacak olasılıkları ortadan kaldırmaktır. Bu bağlamda 2012 yılında Rusya, 55 milyar milyar metreküp kapasiteli Kuzey Akım Doğal Gaz Boru Hattı’nın inşasını tamamlayarak tam kapasite ile faaliyete açmıştır.58 Güney Akım Boru Hattı ise Rusya gazını Doğu Avrupa’ya taşıyacak bir sonraki proje olarak görülmektedir.

Türkiye ve Rusya’nın doğal gaz sektöründe attıkları ikinci önemli adım da Türkiye’de sektörel liberalizasyon konusunda anlaşmaya varmak olmuştur. İki ülke arasındaki doğal gaz ticaretini daha önceleri kamu teşebbüsleri olan Gazprom ve Botaş koordine etmek-teydi. Türkiye doğal gaz ticaretini özel sektöre devretme sürecinde olduğu için enerji piyasasının liberalizasyonu ile uyumlu olarak, Botaş ile Gazprom arasındaki 6 milyar metreküplük sözleşmeyi yenilemeyerek bu anlaşmanın özel şirketlere devrini sağlamıştır. Türkiye Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan lisans alan dört şirket, Gazprom ile yaptıkları anlaşma uyarınca Türkiye’ye gaz ithalatına başlamıştır. Buna göre, Akfel (2.25 milyar metreküp), Bosphorus Gaz (1.75 milyar metreküp), Kibar Enerji (1 milyar met-reküp) ve Batı Hattı Doğalgaz (1 milyar metreküp) bu şirketler arasında yer almaktadır. Bu anlaşma ile Botaş’ın Türkiye enerji piyasasındaki tekeli sona ermiş ve Türk şirketleri ile Gazprom arasında daha büyük miktarlarda doğal gaz alım-satımı konusunda işbirliği fırsatları ortaya çıkmıştır.

4. 2 Petrol

2012 yılında Türkiye yaklaşık 19.5 milyon ton petrol ithal etmiştir. Türkiye’nin en çok petrol ithal ettiği ülkeler sırasıyla İran, Irak ve Suudi Arabistan’dır. 2012 yılı istatistik-lerine göre, Türkiye’nin en büyük dördüncü petrol tedarikçisi ise 2.1 milyon ton ile Rusya’dır. Türkiye’nin toplam petrol ithalatında Rusya’nın payı %11 civarındadır.

Türkiye’den Çalık Enerji ile Rusya’dan Rosneft 2012 yılında gerçekleştirilen üçüncü ÜDİK toplantısında önemli bir işbirliği anlaşması imzalamıştır. Buna göre iki taraf da Akdeniz bölgesindeki petrol dağıtımı ve deniz araçlarına yakıt satışı konusunda işbirliği-ni derinleştirme konusunda işbirliği yapmaya karar vermiştir.59

Page 54: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

53

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

Yaşanan bu son gelişmelerin dışında, en önemli gündem maddelerinden biri de Samsun-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı Projesi’dir. Projede boru hattının yıllık 60 milyon ton kapasite ile çalışması planlanmaktadır. Projenin temel amacı, boğazlardaki geçiş trafiğini azaltmak ve Ege Denizi’ni bypass ederek doğrudan Akdeniz pazarına ulaşabilmektir. Projenin ortakları ENI ve Çalık Holding’tir. Türk tarafı boru hattıyla ilgili pozisyonu-nu 2005 yılındaki KEK toplantısından bu yana değiştirmemiştir.60 Sonrasında, 2010 yılında Hükümetlerarası Anlaşma ile ilgili müzakereler başlatılmıştır. Türkiye ve Rusya, 2011 yılında Petrol Sektöründe İşbirliği Protokolü’nde bir kez daha proje için siyasi iradelerini ortaya koymuşlardır.61 Ancak, Rusya Enerji Bakanı Aleksander Novak’a göre taraflar geçiş ücretinin miktarı konusunda henüz bir anlaşmaya varamadığından proje hâlâ müzakere aşamasındadır.62 Antalya’da gerçekleştirilen son KEK toplantısında da Enerji Bakanı Novak projenin şu anki haliyle yeterince fizibil olmadığını iddia etmiş-tir. Novak, boğazlardan taşınan petrolün ton başına maliyetinin 56 dolar olduğunu, oysa Samsun-Ceyhan boru hattı alternatifinden taşınacak petrolün maliyetinin 76 do-lar olacağını, bunun da ciddi bir maliyet farkı doğuracağını belirtmektedir. Bu açıdan önümüzdeki dönemde fizibilite çalışmalarının tamamlanması ile nihai kararın verilmesi mümkün olacaktır.

Türkiye ve Rusya arasındaki enerji ticareti milyarlarca dolarlık bir sektörü ifade etmek-tedir. Fakat yakın zamanda yaşanan gelişmeleri saymazsak, bu işbirliği daha çok Türki-ye pazarı ile kısıtlı kalmaktadır.63 BOTAŞ ve TPAO’nun Türkiye dışındaki pazarlarda gösterdiği faaliyetlerde Rus şirketlerle ortaklıklara gitmesi bu kısır döngünün kırılma-sına yardımcı olacaktır. Ortaklıklar konusunda temel kısıtlardan biri de Türk şirket-lerinin kapasitesidir. Ancak son dönemde Türkiye, Türk enerji şirketlerinin yurtdışın-da daha güçlü hale gelmesi adına önemli adımlar atmaya başlamıştır. Özellikle devlet eliyle bu şirketler desteklenmekte ve teknik kapasitelerinin artırılmasına yönelik çeşitli yatırımlar gerçekleştirilmektedir. Günümüzde Türk enerji şirketleri Latin Amerika’dan Ortadoğu’ya kadar geniş bir coğrafyada faaliyet göstermeye başlamışlardır.

Grafik 10. Türkiye’nin 2012 Yılı Petrol İthalatı (bin ton)

İran

7.561

3.7392.823 2.113

1.4141.019 397

258 161

19.485

Irak S. Arabistan Rusya Kazakistan Libya Nijerya İtalya Azerbaycan Toplam

Kaynak: Türkiye Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK)

Page 55: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

54

Önümüzdeki dönemde gerek Rus şirketlerinin dışarı açılma konusundaki istekleri ge-rekse Türk şirketlerinin bu yöndeki çabaları değerlendirilerek teknik kapasite artırımı ve teknoloji paylaşımının yanı sıra çeşitli ortaklıklar kurularak özellikle Ortadoğu, Doğu Akdeniz, Karadeniz ve Afrika’da potansiyel işbirliği alanları üzerinde durulmalıdır. ENI ile Gazprom arasında ve Rusya ile Almanya arasında enerji sektöründe güçlü işbirli-ği örnekleri mevcuttur. Türkiye ve Rusya arasında da bu şekilde oluşturulacak konsor-siyumlarla farklı coğrafyalarda daha aktif bir şekilde faaliyet gösterme imkanı vardır. Bu işbirliğinin aslında hukuki bir altyapısı da bulunmaktadır. Nitekim Türk ve Rus yetkililer arasında 10 Mart 2011’de enerji işbirliğini derinleştirecek bir protokol imza-lanmıştır.64 Bu sayede taraflar, arama-tarama, rafinaj ve dağıtım konularında işbirliği kapasitelerini geliştirme konusunda bir irade beyanında bulunmuşlardır. Botaş’tan özel sektöre anlaşma devirleri ile Akdeniz havzasında Çalık ve Rosneft arasındaki işbirliği gibi önemli ilerlemeler de kaydedilmektedir. Son dönemdeki ümit verici gelişmelere rağmen, bölgesel işbirliği dikkate alındığında mevcut ilişkinin henüz doğal sınırlarına ulaşmadığı söylenebilir. Irak’ta yakın zamanda atılan adımlar sadece başlangıç olarak değerlendiri-lebilir. Ancak önümüzdeki dönemde bu ilişkinin olumlu ve olumsuz yönleri karşılıklı olarak iyi analiz edilerek ortak bir çalışma planı çerçevesi oluşturulmalıdır. Rus enerji şirketlerinin uzun zamandır Türkiye’de ortaklarıyla beraber çalıştıkları düşünülürse bu ilişkinin Orta Doğu ve Afrika’ya taşınmasıyla daha verimli hale getirilmesi potansiyeli gözden kaçırılmamalıdır.

4. 3 Nükleer Enerji

Türkiye ve Rusya, 2009 yılında nükleer enerjinin geliştirilmesi ve teknoloji paylaşımını içeren pek çok anlaşma imzalamıştır.65 Bu anlaşmaları müteakiben iki ülke 2010 yı-lındaki ilk ÜDİK toplantısı sırasında Mersin-Akkuyu’da nükleer güç santrali kurulma-sı konusunda anlaşmıştır. Enerji santrali, her birisi 1200 MW gücünde ve toplamda 4800 MW kapasiteli dört reaktörden oluşmaktadır.66 Projeyi Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Rus Rosatom devlet şirketi koordine etmektedir. Anlaşma ge-reği Rus şirketi, başlangıçta hisselerin %100’üne sahip olacak ve eğer isterse projenin ilerleyen aşamalarında projeye ortak olarak dahil edilebilecektir. Ancak ortak bulması durumunda dahi Rus tarafının payı %51’in altına düşmeyecektir. Nükleer santralle ilgili radyoaktif atıkların yönetiminden, nükleer enerji santralinin sökülmesine ve santralde çalışacak Türk personelin eğitimine kadar Rus tarafı sorumlu olacaktır. Karşılığında Tür-kiye, tesislerden 15 yıl boyunca $12.35 cent/KWh fiyat üzerinden elektrik almayı ga-ranti etmektedir.67 Tamamlanmasının ardından santralin yıllık yaklaşık 35 milyar KWh elektrik enerjisi üretmesi planlanmaktadır. Santralin ömrü 60 yıl olarak planlanmıştır. Santralin yapımına 2014 yılında başlanması ve inşasının 2019’da tamamlanması beklen-mektedir. Akkuyu Nükleer Güç Santrali A.Ş. Genel Müdürü Alexander Superfin’e göre 20 milyar dolara mâl olması planlanan santralin ve 7.5 milyar dolarlık inşaat maliyeti-nin Türkiye’den tedarik edilecek hizmet ve ürünlere harcanması öngörülmektedir. Bu durum, Türk endüstrisi için bir anlamda yeni bir fırsat sunmaktadır. Gelinen aşamada Rosatom, proje için Türkiye’ye 700 milyon dolar sermaye aktarmıştır. Yakın zamanda ise proje için ayırdığı sermayenin 800 milyon dolar daha artırılması beklenmektedir.68

Diğer taraftan projenin müteahhit firması Atomstroyexport 2012’de Mersin halkını bilgilendirmek amacıyla Kamu Bilgilendirme Merkezi’ni açmıştır. Nükleer enerji veya

Page 56: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

55

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

Akkuyu Nükleer Güç Santrali hakkında bilgi almak isteyen herkes bu merkeze ulaşabil-mektedir. Ayrıca Akkuyu NGS A.Ş. farkındalığı artırmak ve gazetecileri, iş adamları ve diğer sivil toplum kuruluşlarını panel ve ziyaretler vasıtasıyla bilgilendirmekle sorumlu-dur.69 Gerçekleştirilen bilgilendirme faaliyetleri, nükleer santral konusunda var olan bilgi eksikliği ve Fukuşima ve Çernobil’in neden olduğu travmalar düşünüldüğünde kritik bir öneme sahiptir. Bu faktörler, Türkiye’de yerel ve ulusal bazda bazı endişelerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. O nedenle konu ile ilgili doğru ve etkin bilgilendirme, projenin başarısı açısından oldukça önemlidir.

Rus tarafı ayrıca projede çalışacak Türk personelin eğitimine başlamıştır. Bu çerçevede Rusya’da 114 Türk öğrenci nükleer mühendislik alanında eğitime devam etmektedir. İmzalanan sözleşme gereği öğrencilerin eğitimlerini tamamlamalarının ardından nükleer güç santrali projesinde çalışmaya başlama yükümlülükleri bulunmaktadır. Öğrencilerin eğitim ücretleri de Rusya tarafından karşılanmaktadır.70

Ankara, ülkede inşa edilecek nükleer güç santrallerinin sayısını artırma niyetindedir. Bir sonraki nükleer güç santrali, 4500 MW kapasiteli olmak üzere Sinop’ta bir Japon-Fransız konsorsiyumu tarafından 22 milyar dolara inşa edilecektir. Rusya ile yapılan anlaşma, Türkiye’nin Sinop için yürüttüğü müzakerelerde önemli bir referans nokta-sı olmuştur. Rusya’nın gerçekleştireceği projenin en avantajlı yanları, Rusya’dan gelen doğrudan yabancı sermaye yatırımı ve Türk öğrencilerin Moskova’daki nükleer eğitim vasıtasıyla elde edilecek teknik kapasite artırımı olarak özetlenebilir. Sinop projesinde de belli modifikasyonlarla benzer bir anlaşmaya varılmıştır. Muhtemelen benzer bir model, Türkiye’nin üçüncü nükleer güç santrali için de uygulanacaktır. Diğer taraftan proje, Avrupa’da önemli bir ekonomik güce sahip Türkiye gibi bir ülkede gerçekleştirildiğin-den, Rosatom için bu nükleer güç santral yapımı önemli bir referans olma özelliğine sahiptir. Bu açıdan, önümüzdeki dönemde projenin finansal ve güvenlik boyutları itiba-rıyla zamanında ve gecikmeden tamamlanması her iki ülkenin de çıkarınadır.

Page 57: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki
Page 58: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

57

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

Raporun bu kısmında Türk-Rus ilişkileri söz konusu boyutuyla ele alınacaktır. Bu bağlamda ilgili kısım; turizm, eğitim ve kültür alt bölümlerinden oluşmaktadır.

1. Turizm

Türkiye-Rusya ilişkilerinde turizm, ekonomik kazanımları ifade etmenin yanı sıra iki farklı kültürün birbirini daha iyi tanımaları adına Sovyetler Birliği sonrası önemli mesa-felerin alındığı bir sektör olmuştur. Karşılıklı ziyaretlerle artan komşuluk ilişkileri özel-likle Soğuk Savaş döneminde oluşan toplumsal önyargıları azaltıcı bir işlev görmüştür. Türk ve Rus toplumlarındaki karşılıklı olumsuz algılar her geçen yıl daha da artan iki ülke arasındaki ziyaretlerle günümüzde nispeten daha pozitif bir imaja evrilmiştir. Ta-rihsel açıdan Rusların sıcak denizlere inme politikası ise 2000’li yıllarda yerini Türklerle, Karadeniz’de güvenlik ve ekonomik işbirliğine, Akdeniz ve Ege’de de turizm alanındaki etkileşime bırakmıştır.

Türk-Rus ilişkilerinde turizmin bu dönüştürücü etkisi iki ülke siyasi ve ekonomik iliş-kilerini de olumlu yönde etkilemiştir. Türkiye’nin son yıllarda bu sektörden elde ettiği yüksek orandaki gelirler, Türk yöneticilerin Rus yetkililerle görüşmelerinde turizmi ön-celikli gündem maddelerinden biri olarak değerlendirmelerine yol açmıştır. Yine Rus yetkililer de kendi ülkelerine Türkiye’den daha fazla turist ve yatırım çekebilmek için bu görüşmelerde turizm konusunu ayrı bir başlık olarak ele almaya başlamışlardır. Türk işa-damlarının Rusya’ya muhtemel yatırımları -Soçi örneğinde olduğu gibi- düşünüldüğü takdirde turizm sektörünün her iki ülke için de karşılıklı kazanımlar anlamına geldiği daha iyi görülmektedir. Turizm alanında yakalanan ilişkilerdeki bu ivme 2011 yılında vizelerin kaldırılmasına71 da yol açmıştır. 500 yıllık Türk-Rus ilişkilerinde birçok uzma-na göre devrim niteliğinde olan iki ülke arasında vizelerin kaldırılması olayı önümüzdeki

TOPLUMSAL İLİŞKİLER3Siyasi ve ekonomik işbirliği, ikili diplomatik ilişkilerin önem-li bileşenleridir. Ancak toplumsal düzeyde etkileşim ve kamu diplomasisi, bireyler ve toplumlar arasındaki iletişimin ola-ğanüstü derecede güçlenmesiyle birlikte siyasi ilişkileri gölge-de bırakacak ölçüde önem kazanmıştır.

Page 59: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

58

yıllarda Türk ve Rus toplumları arasındaki önyargıların tamamen ortadan kalkmasını kolaylaştıracağı gibi Avrasya ve Orta Doğu coğrafyasında bölgesel işbirliğinin de hangi temeller üzerinde inşa edileceğinin göstergesi olacaktır. Doğrudan ve dolaylı getirileriyle turizm bu açıdan iki ülke ilişkilerinde incelenmeyi hak eden bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır.

1. 1 Karşılıklı Ziyaretlerle Güçlenen Bağlar

Son on yılda turizm sektöründe yaşanan gelişmelere paralel olarak, Türkiye’ye gelen ya-bancı ziyaretçi sayılarında artış yaşandığı gibi Rus turistler de Türkiye’yi daha fazla tercih etmeye başlamıştır. 2003-2012 yılları arasında Türkiye’ye gelen toplam yabancı ziyaretçi sayısı 2.27 kat artış gösterirken, Rusya’dan gelenlerin sayısı daha yüksek bir oranla 2.81 kat artmıştır. Türkiye’ye gelen bütün yabancı ziyaretçiler içerisinde Rus turistlerin payı ise aynı dönemde yine %9.13’ten %11.33’e çıkmıştır. Öte yandan 2012 yılı istatistikle-rine göre, Türkiye’nin toplam turizm gelirleri 29.351 milyon doları geçmiştir.72 Ülkeyi ziyaret eden yabancıların kişi başına ortalama harcamasının geçen yıl 798 dolar73 olarak gerçekleştiği göz önüne alındığında, Türkiye’nin Rus turistlerden kazandığı gelir mikta-rının yaklaşık 3 milyar dolar olduğu tahmin edilmektedir.

Yıl Türkiye’ye Gelen Toplam Yabancı Ziyaretçi Sayısı Rusya’dan Gelen Ziyaretçi Sayısı Rusya’nın Yüzdesi

2003 14.029.558 1.281.407 9.132004 17.516.908 1.605.006 9.162005 21.124.886 1.864.682 8.832006 19.819.833 1.853.442 9.352007 23.340.911 2.465.336 10.62008 26.336.677 2.879.278 10.92009 27.077.114 2.694.733 9.952010 28.632.204 3.107.043 10.852011 31.456.076 3.468.214 11.032012 31.782.832 3.599.925 11.33

Kaynak: Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı

Tablo 6. Yıllara Göre Rusya’dan Türkiye’ye Gelen Ziyaretçi Rakamları74

Rus turist sayısındaki artışın küresel ekonomik krize rağmen gerçekleşmesi ise olduk-ça dikkat çekmektedir. 2009 yılında bir önceki yıla göre küçük bir düşüş yaşanmasına rağmen kısa bir zaman içerisinde Rus turist sayısı yeniden artışa geçmiştir. Bu durumun oluşmasında ise temelde üç faktörün önemli rol oynadığını söyleyebiliriz. Öncelikle, hem Türkiye hem de Rusya küresel finansal krizin yaralarını çabuk sarmış ve ekonomi-lerini krizden minimum hasarla çıkarmayı başarmışlardır. Bu ise Rus toplumunun en önemli harcama kalemlerinden biri olan dinlenme ve seyahat etme imkânlarını kısıt-lamamalarına neden olmuştur. İkinci olarak, Türk turizm sektörünün sunduğu ekono-mik avantajlar Rus turistler için İspanya, Yunanistan ve yakın havzadaki diğer turistik mekânlarla karşılaştırıldığında oldukça cazip gelmeye devam etmektedir. Üçüncüsü ise

Page 60: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

59

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

Tunus ve Mısır gibi Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerine dinlenmeye giden Rus tu-ristler Arap Baharı’nın bölge ülkelerinde yol açtığı istikrarsızlık nedeniyle son yıllarda Türkiye’yi destinasyonlarında daha fazla tercih etmeye başlamışlardır. Bu durum her ne kadar kırılgan bir yapı arz etse de iyi değerlendirildiği takdirde Türkiye’nin lehine uzun vadeli daha farklı yatırımlara kapı aralayabilir.

Hâlihazırda Rusya, Almanya’dan sonra Türkiye’ye en fazla turist gönderen ikinci ülke konumunda bulunmaktadır. 2012 yılında Türkiye’ye gelen Alman turist sayısı 5 mil-yonun biraz üzerinde seyrederken, Rus ziyaretçi sayısı 3.6 milyona ulaşmıştır.75 Ancak turist sayısındaki artış hızı değerlendirildiğinde Rusya’nın yakın dönemde Almanya’yı geçebileceği öngörülebilir. Öte yandan Rusya açısından meseleye bakıldığında Türkiye, turistik destinasyonlar arasında uzun yıllardır birinciliğini korumaktadır. Rusya Federal Turizm Ajansı’nın verilerine göre, 2012 yılında başka ülkelere giden toplam Rus turist sayısı 15.3 milyon civarındadır ve bu rakam içerisinde Türkiye’ye sadece turistik amaçlı gidenlerin sayısı 2.5 milyonun (toplam Rus turist sayısının %16.4’ü) üzerinde seyret-miştir.76 Neredeyse her altı Rus turistten birinin ziyaret ettiği Türkiye, önceki yıllarda olduğu gibi Rus turistler açısından açık ara farkla en fazla tercih edilen destinasyon olma özelliğini korumaktadır. Bu bağlamda Türkiye’nin Avrupalı rakipleri konumundaki Yu-nanistan ve İspanya, gerek vize temini konusunda yarattıkları zorluklar ve gerekse de Avrupa çapındaki finansal kriz neticesinde Rus turistler açısından cazibelerini bir ölçüde kaybetmektedir.

Turizm alanındaki ikili ilişkilerde madalyonun diğer yönünü ise Türkiye’den Rusya’ya giden ziyaretçiler oluşturmaktadır. Turistik amaçlı ziyaretlerden ziyade iş görüşmeleri çerçevesinde şekillenen Türk iş adamlarının bu seyahatleri Rusya’da devasa oranlarda yatırımların gerçekleşmesine zemin hazırlamıştır. Bu nedenle Rusya, Türkiye ile ilişkile-rinde turizm ve yatırım sektörlerini birlikte değerlendirmektedir. Türk müteahhitlerin sadece 2012 yılında Rusya’da üstlendikleri işlerin proje bedelinin 3.64 milyar dolar ol-duğu77 ve günümüze kadar bu ülkede yapmış oldukları toplam proje ve yatırımlarının tutarının ise 39 milyar dolara yaklaştığı göz önüne alındığında, Türkiye’den Rusya’ya yapılan ziyaretlerin büyük çoğunluğunun yatırım fırsatlarının iki taraf lehine müm-künün sınırları dâhilinde değerlendirilmesi açısından hayati bir niteliğe sahip olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Zira Türkiye’ye dinlenmeye ve tatile gelen Rus turistlere karşılık, Türk işadamları Rusya ile ticaret yapmak ve bu ülkede yatırım yollarını araştırmak için Rusya’ya gitmektedirler. Örneğin, 2012 yılında Rusya’yı ziyaret eden 305 bin 429 Türk vatandaşının sadece 100 bin 918’i turistik amaçlarla bu ülkeye seyahat etmişlerdir.78 Önceki yıllarda ise turistik amaçla Türkiye’den bu ülkeye gelen ziyaretçi sayısı çok daha düşük oranlarda gerçekleşmiştir. Ancak 2010 ile 2012 yılları arasında, özellikle 2011 Nisan’ında karşılıklı turistik ziyaretlerde vize muafiyetinin yürürlüğe girmesiyle birlikte, Türkiye’den Rusya’ya gelen turist sayısında %79’luk bir artış gözlemlenirken, bu ülkeyi ziyaret eden Türk vatandaşlarının toplam sayısı %55’ten fazla artmıştır.79

Türkiye’den Rusya’ya yapılan ziyaretlerde ticaretin turizmden bir adım önde olduğunu gösteren bu rakamların, vizelerin kalkmasının etkisiyle ilerleyen dönemde daha da ar-tış göstereceği düşünülmektedir. Ancak hâlihazırda Rusya, Türk turistler açısından he-nüz yeterli ilgi görememiştir. Bu noktada daha çok Türk vatandaşının Rusya’yı ziyaret etmelerinin önünü açmak adına iki ülke tur operatörlerinin uygulayacağı cazip paket

Page 61: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

60

programlara ihtiyaç vardır. Diğer yandan Türk turistlerin kültür turizmine olan ilgisi Doğu Avrupa ülkeleri örneğinde açıkça göze çarpmaktadır. Dolayısıyla Rus yetkililerin sunacağı benzer olanak ve fırsatlar, daha çok Türk turisti ülkeye çekebilmek için oldukça faydalı olacaktır.

Her ne kadar Türkiye’den Rusya’ya ziyaretçi akışında son yıllarda artış olsa da bu oran henüz oldukça düşük seviyededir. Çıtayı yükseltmek adına Rusya’nın attığı adımların ise günümüze değin başarı kazandığını söylemek oldukça zordur. Hatta şunu da söylemek mümkün ki, dünya çapında gerçekleşen turizm faaliyetleri göz önünde bulunduruldu-ğunda Rusya’nın cazip bir turizm merkezi olarak değerlendirilmediği görülmektedir. İstatistiklere bakılacak olursa, 2012 yılında Rusya’ya diğer ülkelerden ziyarete gelen toplamda 28 milyon 176 bin 502 kişinin yalnızca 2 milyon 570 bin 469’unun (yani %9.1’inin) turizm amaçlı geldiği görülmektedir.80 Bu oran geçtiğimiz on yıl zarfında görece sabit kalmakla beraber Türkiye, Rusya’ya gönderdiği turist ve toplam ziyaretçi sayısı bakımından sırasıyla 7. ve 18. sırada gelmektedir.81

Yıl Rusya’ya Gelen Toplam Yabancı Ziyaretçi Sayısı Türkiye’den Gelen Ziyaretçi Sayısı Türkiye’nin Yüzdesi

2003 22.514.000 139.745 0.62004 22.051.000 178.343 0.82005 22.176.000 198.151 0.92006 22.452.000 213.306 0.952007 22.908.625 237.116 1.02008 23.676.140 239.095 1.02009 21.338.650 177.332 0.82010 22.281.217 196.704 0.92011 24.932.061 249.109 1.02012 28.176.502 305.429 1.1

Kaynak: Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı

Tablo 7. Yıllara Göre Türkiye’den Rusya’ya Gelen Ziyaretçi Rakamları82

Ancak hâlen Türkiye’den Rusya’yı ziyarete gelenlerin büyük çoğunluğunu şirket yöne-ticileri, iş adamları ve çalışmaya gelenler teşkil etmektedir. Özellikle 2000’li yıllar bo-yunca Rusya’da yatırımlarını artıran Türk inşaat şirketlerinin bu ülkeye Türkiye’den iş ve turistik amaçlı ziyaretlerin sayısını artırdığı tahmin edilmektedir. Ancak küresel finansal krizin en şiddetli hissedildiği 2009 yılında bu şirketler harcamalarını kısmışlar ve hat-ta işçi çıkarmak zorunda kalmışlardır. Bu şirketler Türkiye’den getirilen işçilerde bazı kısıtlamalara gittiği gibi, Rusya’da ekonomik şartların zorlaşmasıyla yine Türk işçilerin bir kısmı kendi istekleriyle ülkelerine dönmüşlerdir. Ziyaretlerde düşüşe neden olan bu durum ülke ekonomisinin kısa zamanda toparlanmasıyla tersine dönmüş ve Rusya, Türk yatırımcılar için yeniden cazip bir pazar haline gelmiştir. Sonuçta 2011 yılında kriz ön-cesi ziyaretçi rakamları yakalanmıştır.

Page 62: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

61

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

Türkiye’den Rusya dâhil tüm dünya ülkelerine 2012 yılı içerisinde gerçekleştirilen top-lam ziyaret sayısı 5 milyon 802 bin 950 olarak tespit edilmiştir.83 Ancak giderek ar-tan ve uluslararası standartlara göre yüksek seviyeye ulaşmış bu tarz bir hareketlilikten Rusya’nın gerçek anlamda yararlanabildiğini söylemek oldukça güçtür. Öte yandan, Türkiye’den Rusya’yı ziyaret edenlerin sayısı Rusya’ya tüm dünyadan gelen toplam ziya-retçi sayısına oranla oldukça düşük olsa dahi (%1.1), Türk turistlerin %5.3’ünün 2012 yılında Rusya’yı tercih ettikleri göz önünde bulundurulmalıdır. Temelde Türklerin en çok ziyaret ettikleri yerlerin Almanya, Bulgaristan ve Kuzey Kıbrıs gibi Avrupa ülkele-rinin olduğu gerçeği aslında oldukça anlaşılabilir bir durumdur84; zira bahsi geçen ül-kelerde birçok Türk ikamet etmektedir. Ne var ki önümüzdeki süreçte vize muafiyeti ve gelişen iktisadi ilişkiler sonucunda Türk turistlerin yüzünü Avrupa ülkelerinin yanı sıra Rusya’ya çevirmeleri beklenebilir. İş amaçlı ziyaretlerin de aynı süreç zarfında turizmdeki ivmeyle doğru orantılı olarak artması oldukça mümkün görünmektedir.

1. 2 Ulaşımın Çeşitlendirilmesi

Karşılıklı turistik ziyaretlerin hız kazanmasıyla iki ülke arasındaki mesafeler de azalmaya başlamış ve ulaşım imkânları artmıştır. Hâlihazırda Türk Hava Yolları (THY), Anadolu-jet ve Pegasus Hava Yolları gibi Türkiye sermayeli şirketler iki ülke arasında birçok farklı noktaya tarifeli seferler gerçekleştirmektedir. 2005 yılına kadar sadece Moskova’ya gün-de bir sefer uçan THY, 2013 yılı itibariyle Rusya başkentine günde 6 sefer (4 sefer İstan-bul, 1 sefer Ankara ve 1 sefer Antalya’dan) uçmaktadır. Bunun yanı sıra, toplam haftalık sefer sayısını kış döneminde 68’e çıkaran THY, günümüzde Rusya genelinde Moskova (42), Saint Petersburg (4), Kazan (4), Soçi (3), Ufa (5), Rostov (3), Yekaterinburg (4) ve Novosibirsk (3) olmak üzere 8 ayrı noktaya uçuş gerçekleştirmektedir.85 Yaz döneminde ise özellikle Antalya uçuşlarının artmasıyla sefer sayısı da 85-90’lara kadar yükselmek-tedir. Yine 2005-2013 yılları arasında THY, Rusya genelinde taşıdığı yolcu kapasitesini yılda 60 binlerden 800 binlere çıkarmayı başarmıştır.86 Pegasus Havayolları ise Omsk ve Krasnodar şehirlerine haftalık 3’er sefer düzenlemektedir. Bunların haricinde tarifesiz (charter) uçuşlar gerçekleştiren birçok başka havayolu şirketi de bulunmaktadır.

Diğer yandan, Rusya sermayeli şirketler arasında Aeroflot, UTair, Rusline, Kuban Airli-nes, Grozny Avia Airlines ve Saratov Airlines gibi havayolları Türkiye’ye uçuşlar düzen-lemektedirler. Aeroflot’un İstanbul ve Ankara’ya uçuşları varken, UTair’in Soçi-Trabzon arası uçuşları bulunmaktadır. Rusline havayollarının İstanbul’dan Mahaçkale, Mineraln-ye Vody ve Volgograd’a seferleri mevcutken, Kuban Airlines charter uçuşlarının yanı sıra Krasnodar-Samsun arası seferler düzenlemektedir. Grozny havayolları ise Grozni, Mahaçkale ve Vladikavkaz şehirlerini İstanbul’a bağlamaktadır. İki ülke arasındaki bü-tün bu hava trafiği ise turizm alanında işbirliğini daha da perçinlemektedir. Ancak reka-betin de kaçınılmaz olduğu bu alandaki en büyük problemlerden birini uçuş izinlerinin alınması oluşturmaktadır. Özellikle Türkiye orijinli havayolu şirketleri, Rusya çapında uçuş kotalarını ve varış noktalarını genişletmeye çalıştıkça önlerine çeşitli engeller çı-karılmaktadır. Büyük firmalara yönelik uygulanan uçuş kotalarını düşük tutma poli-tikası neticesinde Rus turistlerin büyük çoğunluğu tarifesiz uçaklarla Türkiye’ye tatile gelmektedirler. 2011 yılında Türkiye-Rusya arasında iniş-kalkış yapan tarifesiz uçak sa-yısı 22.992’yi bulmuştur.87 Bu oran Türkiye’ye aynı yıl iniş-kalkış yapan toplam yabancı tarifesiz uçak sayısının %25.9’unu oluşturmuştur. Yine bu uçaklarla 2.157.592 adet Rus

Page 63: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

62

turistin Türkiye’ye taşındığı dikkate alındığında, iki ülke arasındaki charter seferlerle taşınan yolcu sayısının tarifeli uçaklarla taşınan yolcu sayısından çok daha fazla oldu-ğu görülmektedir.88 Türk tarafının tarifeli seferleri artırma yolundaki taleplerini ilgili görüşmelerde Rus yetkililere iletmesine rağmen, bu sorun hava ulaşımında Türk şirket-lerini rahatsız etmeyi sürdürmektedir. İki ülke turizmi ve şirketlerinin kendi ekonomik kazançları noktasında potansiyel bir işbirliği alanı olarak görülen bu konunun ilerleyen dönemde Türkiye ve Rusya arasında kısır bir rekabete kurban edilmemesi için şimdiden üzerinde durulması gerekmektedir.

Bunun yanı sıra, Karadeniz üzerinden komşu olan Türkiye ve Rusya’nın havayolları-na ek olarak ulaşım imkânlarını daha da çeşitlendirmeleri ve özellikle deniz ulaşımına ağırlık vermeleri zorunlu gözükmektedir. İki ülke turizmini daha da canlandıracak olan kara, deniz ve demiryolu ulaşım alternatiflerinin çoğalması aynı zamanda ticari ilişkileri de özellikle Karadeniz etrafında derinleştirecektir. Turizm noktasında meseleye bakıldı-ğında, 2012 yılında Rusya’dan Türkiye’ye gelen ziyaretçilerin 3.520.249’unun (%97.8) havayolunu, 47.878’inin (%1.3) karayolunu, 31.761’inin (%0.9) denizyolunu, 37’sinin de (%0.01’inden az) demiryolunu tercih ettiği gözlenmektedir.89

Havayolunun büyük oranda tercih edilmesinde Türkiye’de güneydeki tatil yörelerinin konumu, ulaşım imkânlarının kolay olması, Rus turistlerin daha çok başkent ve yakın çevresinden gelmesi gibi birçok faktör rol oynamaktadır. Ancak Karadeniz çevresinde inşa edilecek otoyol ve demiryolları ile Kafkaslar ve Balkanlar’ın denkleme dâhil olması iki ülke için de daha geniş bir turizm hinterlandı anlamına gelmektedir. Yetkililerin proje odaklı yaklaşmaları gereken bir diğer husus ise şüphesiz deniz taşımacılığıdır. Yine karşılıklı feribot seferleri ve deniz ulaşımının turist taşınmasında daha aktif hâle getiril-mesi Türkiye ve Rusya’nın turizm alanındaki ilişkilerinde sıçrama yaşanmasını sağlaya-caktır. İki ülkenin farklı bölgelerinin kalkınmasına da neden olabilecek bu durumun yetkililerce daha profesyonel ve proje bazlı değerlendirilmesi faydalı gözükmektedir. Buna ilaveten demiryolu taşımacılığının istenilen düzeye taşınması noktasında ise bir takım sıkıntılar ilerlemeyi engellemektedir. Özellikle Abhazya ve Gürcistan arasındaki demiryolu ulaşıma kapandığı için Gürcistan üzerinden demiryolu taşımacılığının ger-çekleştirilmesi şimdilik mümkün gözükmemektedir. Ancak Kafkasya ve Orta Asya’nın bölgesel kalkınması ve gelişimi açısından, hava yollarına ilaveten demiryolu ve deniz taşımacılığı vasıtasıyla Türkiye-Rusya bağlantılarının ve iki ülke ulaşımının güçlendiril-mesi oldukça önemlidir.

Öte yandan, turizm alanında son yıllarda karşılıklı olarak yakalanan insan hareketlili-ğindeki bu ivmenin başka eksik yanları da bulunmaktadır. Öncelikle, Türkiye’ye tatile gelen Rus turistlerin büyük çoğunluğunun daha çok Akdeniz ve Ege kıyılarında vakit geçirdiği görülmektedir. Türkiye’ye gelen Rus turistlerin %99’unun ilk destinasyonları altı şehirden oluşmaktadır ki Türkiye’deki toplam il sayısının 81 olduğu düşünüldüğü takdirde bu rakamın oldukça kısıtlı bir coğrafyaya tekabül ettiği görülecektir. Yine Rus turistlerin günümüzde %77’sinin ilk destinasyonunun Antalya olması ve %82’sinin Ma-yıs-Eylül ayları arasında gelmeleri, Türk turizminin Rus turistler için hâlâ kum, güneş ve sahil üçgeninden fazla bir anlam ifade etmediğini göstermektedir. Bu ise ülkeye gelen Rusların Türkiye okumalarında sadece belirli bölge ve şehirler endeksli bir algı edinme-leri ve hatta çoğu zaman otel ve plaj ekseninde geçen tatilleri dolayısıyla Türk kültürünü

Page 64: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

63

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

yakından tanıyamamalarıyla sonuçlanmaktadır. Her ne kadar bu durum daha çok “her şey dâhil” ile sunulan tatil avantajları, tur operatörlerinin uyguladıkları sabit ve basit gezi programları ve gelen turistin dinlenme ihtiyacıyla şekillense de Türk turizm sektörünün Rus ziyaretçilere yönelik politikasında revizyona gitme ihtiyacı zorunlu gözükmektedir.

İzmir

21131

Ankara

19026

Artvin

18325

Grafik 11. 2012 Yılında Rusya’dan Türkiye’ye Gelen Ziyaretçilerin İlk Destinasyonları90

Antalya

2759918

İstanbul

537810

Muğla

194654

Kaynak: Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı

Bu bağlamda, Rusların önem verdiği tiyatro, piyano ve opera gibi müzik/sanat dalların-da alternatif programların düzenlenmesi, inanç turizmine daha fazla ağırlık verilmesi ve kültür turlarının tatil programlarına dâhil edilmesi bu konuda öne çıkan başlıklardan bazılarıdır. Yine özellikle Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde Sümela Manastırı, Kars yöresi ve Van’daki Akdamar Kilisesi gibi Ruslar için tarihsel ve dinsel açı-dan sembolik öğeler barındıran mekânların turistik reklamlarının yapılması, Gaziantep ve Mardin’deki arkeolojik kazılar, müze ve ören yerlerini tanıtıcı turların gerçekleştiril-mesi önem arz etmektedir. Bunun haricinde ise Turizm Bakanlığı, Türk kültürü ve mut-fağı üzerine çeşitli programlar geliştirebilir ve bu sayede iki toplumun kaynaştırılması ve karşılıklı önyargıların kırılması adına aracılık fonksiyonu yürütebilir.

Diğer yandan Türk turistlerin Rusya’daki son varış noktalarının hangi bölgelere/şehirlere tekabül ettiğine dair güvenilir istatistikler bulunmamaktadır. Uçuş rotaları ve süregelen yatırım projeleri baz alınacak olduğunda ise Türklerin çoğunlukla sanayi, ticaret ve tu-rizmin yoğunlaştığı büyük şehir merkezlerine seyahat ettikleri düşünülebilir. Moskova, Saint Petersburg, Kazan, Vladimir, Ufa, Soçi, Rostov ve Krasnodar gibi şehirler, Türk zi-yaretçiler nezdinde bahsi geçen şehirlerin başlıcalarıdır. Ancak söz konusu hareketliliğin büyük ölçüde iş ve ticaret amaçlı olduğu göz önünde bulundurulacak olursa, Türkiye’den Rusya’yı turizm amaçlı ziyaret eden kişi sayısının günümüzde yetersiz kaldığı, bununla birlikte potansiyel vaat ettiği ve daha yüksek seviyelere çıkarılabileceği anlaşılmaktadır.

1. 3 Hassas Noktalar ve Olası İşbirliği Alanları

Turist ölümleri ve yaralanmaları ise iki ülkenin de üzerinde dikkatle çalışması gereken hassas bir alan olarak öne çıkmaktadır. Rusya Federasyonu Antalya Başkonsolosu Ale-

Page 65: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

64

xander Tolstopyatenko’nun verdiği bilgilere göre, en çok ölüm ve yaralanma hadisesi yaşanan 2011 yılının ilk 9 ayında Türkiye’ye tatile gelen Rus turistlerin 58’i hayatını kaybetmiş, 180’i ise çeşitli trafik kazalarında yaralanmıştır.91 Ölümlerin birçoğunun en-farktüs krizinden kaynaklandığını belirten Başkonsolos, dörtte birinin boğulmalar sonu-cu ve 12’sinin de trafik kazaları neticesinde gerçekleştiğini ifade etmiştir.92

Bu tabloyu Türkiye hakkında Rusya’da negatif bir algı oluşturmak isteyenlerin ne şekilde kullanabileceği açıktır. Ayrıca, Türkiye’nin Rus turistler için tehlikeli bir tatil bölgesi ol-duğu konusunda propaganda yapan bazı çevrelerin bu tarz ölüm ve yaralanma hadisele-rini abartarak yansıttığı unutulmamalıdır. Bu konuda Türkiye’nin, özellikle gıda ve alkol denetimlerini yoğunlaştırması, havuzlardaki ve turistik tesislerin genelinde hijyen kont-rollerini sıklaştırması, sahil güvenlik ekibini güçlendirmesi, yol kontrollerini artırması, tur şoförlerine yönelik sertifika programlarını hayata geçirmesi, acil durum önlemlerini profesyonelleştirmesi, ölüm ve yaralanmalar sonucu mağdur ve ailesine yönelik hastane masrafları noktasında kolaylaştırıcı tedbirler alması ve aşırı hız ve trafik kazalarını engel-lemeye yönelik daha etkin çalışmalarda bulunması ciddi önem arz etmektedir.

Yine bu bağlamda, turizmde önemli bir işbirliği alanı olarak, Rus turistlerin Türkiye’de yaşadıkları trafik kazaları, yaralanmalar, alkol ve gıda zehirlenmeleri sonucunda iki ülke yetkililerinin birbirlerini yeterince bilgilendirme ve medyada çıkan olumsuz haberlerin iki ülke ilişkilerini etkileme olasılığını minimuma indirmesikonuları hayati mahiyette-dir. Rus turistlerin Türkiye’de yaşadıkları sıkıntılar medyada zaten mevcut olan önyargı-ları daha da fazla körüklemekte ve haberler sanki iki ülke arasında kriz varmış havasında sunulmaktadır. Türk yetkililerin kaza ve yaralanmalar sonucunda hızlı veri akışında ya-şadığı sorunlar da bu bilgi kirliliğini kolaylaştırmaktadır. Bu konuda hem en kısa zaman-da olaydan haberdar edilen üst düzey Rus yetkililerle bilgi paylaşımına gidilmeli hem de iki ülke medyasına veriler güvenilir elden ulaştırılmalıdır. Bu çerçevede, Türk yetkililerin özellikle Rus medyası ve gazetecilere yönelik geliştirecekleri alternatif ve nitelikli turizm programları da bu önyargıların negatif etkisini azaltıcı işlev görecektir.

Ayrıca, kısa bir süre önce İstanbul’daki ABD’li Sarai Sierra cinayeti araştırmasında FBI ile işbirliği örneğinde olduğu gibi, Türk güvenlik güçleri her yıl Türkiye’ye 4 milyona yakın ziyaretçi gönderen Rusya ile de turizm sektöründeki özellikle ölümcül hadiselerde Rus güvenlik güçleriyle olayların inceleme ve soruşturulmaları sırasında ortak bir ça-lışmaya gidebilir. Polisiye alanda kurulacak bu yeni işbirliği mekanizmasının 4 milyon civarında turist kafilesi göz önüne alındığında hem gerekli olduğu düşünülmekte hem de iki ülke turizm ilişkilerini kırılgan yapıdan ve sansasyonel haberlerin etkisinden kur-tarabilecek bir işlev göreceği tahmin edilmektedir. Sağlıklı bir şekilde işletildiği takdirde bu mekanizmanın iki ülke ilişkilerinde diğer alanlardaki işbirliğine de örnek olabileceği göz ardı edilmemelidir.

2. Eğitimİki ülke arasında uzun vadeli, sağlıklı ve karşılıklı güvene dayalı ilişkilerin kurulmasın-da en önemli etkenlerden birisini eğitim alanındaki işbirliği oluşturmaktadır. Realist çıkarlardan ziyade değerler ekseninde şekillenecek olan eğitim alanındaki bu işbirliği perspektifi ilişkilerde yeni, yapıcı ve pozitif paradigmaların kurulmasına zemin hazır-

Page 66: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

65

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

layacaktır. Ancak iki ülkenin eğitim sistemlerinde olduğu gibi karşılıklı alan çalışmala-rında da tarihsel tecrübe ve birikimler noktasında köklü farklılıkların olması bu işbirliği alanlarını sınırlandırmaktadır. Bu açıdan, ilerleyen yıllarda eğitimde işbirliği ve ortak projeler konusu hem Türkiye’nin hem de Rusya’nın üzerine daha fazla eğilmeleri gere-ken bir mesele olarak karşımıza çıkmaktadır.

2. 1 Alan Çalışmaları

Rusya’da yükseköğretim kurumlarında Türk Dünyası ve Türkoloji çalışmalarının ya-pılmaya başlandığı tarih 18. yüzyıl sonlarına kadar gitmektedir. İlk kez Kazan Federal Üniversitesi bünyesinde başlanan çalışmalar zamanla Saint Petersburg, Moskova ve ül-kenin diğer şehirlerinde çoğalmış ve Rusya, Türkoloji araştırmalarının yoğun şekilde yapıldığı bir coğrafya olmuştur. Türk Dünyası araştırmalarının yapıldığı kurumlar bir tarafa bırakıldığı takdirde, günümüzde Rusya’da Türk dili ve edebiyatı, Türkiye tarihi, ekonomisi, siyaseti ve toplumu üzerine çalışmaların yapıldığı 32 yükseköğretim kurumu bulunmaktadır. Bu kurumların 24 tanesinde Türkiye hakkında bölüm ve merkez sevi-yesinde çalışmalar gerçekleştirilirken, 6 tanesinde dil kursu bünyesinde Türkçe öğretil-mektedir. Bunların dışında, Rusya Bilimler Akademisi’ne bağlı Dil Bilimi Enstitüsü ve Şarkiyat Enstitüsü’nde Anadolu dilleri ve Türkiye sektörleri bölümleri altında üst düzey akademik ve teorik çalışmalar yapılmaktadır. Bu 32 kurumdan 10 tanesi Moskova’da bulunurken, geri kalanları diğer şehirlere dağılmış vaziyettedir. Dil kursları olarak faa-liyette bulunan merkezler ise Moskova, Kazan, Kosturma, Omsk, Nijniy Novgorod ve Saratov’daki üniversitelerin bünyesinde yer almaktadır.

Ülke çapına yayılan Türkiye araştırmalarında hâlihazırda Moskova, Saint Petersburg, Kafkaslar/Ural (Kazan, Dağıstan, Başkurdistan, Buryat gibi) ve Sibirya (Novosibirsk, Yekaterinburg, Krasnoyarsk gibi) bölgeleri olmak üzere dört büyük ekol oluşmuş bu-lunmaktadır. Bu ekoller de kendi aralarında teorik/pratik, dil/edebiyat ve tarih/siyaset alanında yapılan araştırmaların yoğunluğuna göre sınıflandırılabilir. Diğer yandan, ta-rihi birikimle binlerle ifade edilebilecek sayıda Türkoloğun yetiştiği bu kurumlarda gü-nümüzde 150-200 civarında Türkiye uzmanı Rus akademisyenin çalıştığı bilinmektedir. Ayrıca, özellikle üniversite bünyesinde faaliyet gösteren bölüm ve merkezlerde yürütülen yüksek lisans ve doktora programlarında Türk dili ve edebiyatının yanı sıra Türkiye’nin tarihi, sosyo-kültürel yapısı ve siyasi ilişkilerinin de öğretilmesi neticesinde bu program-lardan mezun olan gençlerin de ortalama bir Türkiye uzmanı olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir.

Rusya’daki tablo bu şekilde olmasına karşın Türkiye, Rusça öğretimi ve Rusya uzmanı yetiştirilmesi konusunda yetersiz kalmaktadır. Emekleme aşamasında olan Türkiye’deki Rusya uzmanı yetiştirilmesi konusu iki ülke arasında stratejik ortaklığın telaffuz edil-diği günümüzde eksik bir halka olarak göze çarpmaktadır. Son yıllarda açılan bölüm-lerle birlikte hâlihazırda Türkiye’de Ankara, İstanbul, Erciyes, Anadolu, Atatürk, Sel-çuk, Fatih, Gazi, Kafkas ve Avrasya Üniversiteleri’nde Rus Dili ve Edebiyatı bölümleri mevcuttur. Diğer yandan ise ODTÜ, Bilkent, Boğaziçi, Sabancı, Koç, TOBB ve Okan Üniversiteleri’nin de yer aldığı bazı üniversitelerde Rusça seçmeli ders olarak okutul-maktadır. Ancak Türkiye’deki yüksek öğretim kurumlarında Rusça öğretimi ve Rusya araştırmalarında bazı eksik yanlar mevcuttur.

Page 67: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

66

Öncelikle, bu bölümlerin kurulmasında olduğu gibi seçmeli derslerin gösterilmeye baş-landığı tarih çok eski değildir. Bu açıdan, bu kurumlarda hem yeterli sayıda ve ileri düzeyde Rusça bilen akademisyen hem de akademik materyal sıkıntıları yaşanmaktadır. İkincisi, gerek seçmeli dersler gerekse de bölümlerde gösterilen derslerde ileri düzeyde Rusça öğrenimi mümkün olamamaktadır. Rus Dili ve Edebiyatı bölümlerinde dil öğ-retiminden ziyade edebiyat üzerinde daha fazla durulması da bunun nedenlerindendir. Türkiye’de Rus Dili ve Edebiyatı bölümlerinden mezun olanların önemli bir kısmının Rusya’ya yüksek lisans ve doktora eğitimi almaya gittiklerinde yeniden Rusça hazırlık kurslarına yazılmaları ve ancak Rusçalarını belli bir seviyeye getirdikten sonra eğitime devam edebilmeleri bunun göstergelerinden biridir. Son olarak ise, Türkiye’deki bu bö-lümlerde Rusya’nın tarihi, siyaseti ve sosyo-kültürel yapısı gibi alanlarda yeterli düzey-de eğitim ve öğrenim imkânı henüz mevcut değildir. Bu durum ise Türkiye’de Rusya Çalışmaları alanının yetersiz düzeyde olmasının ve neticede her alanda Rusya uzmanı kadroların yetişememesinin nedenlerinden birini oluşturmaktadır. Bu nedenle konu-nun, Türk yetkililerce ve eğitim camiası tarafından daha kapsamlı ve proje odaklı ele alınması, kalifiye derecede Rus ve Slav dilleri, kültürü, tarihi ve siyasetine hâkim uzman-ların Türkiye’de yetiştirilmesi önem arz etmektedir. Türk-Rus ilişkilerinin daha verimli ve kalıcı temeller üzerinde gelişmesine katkı sağlayacak olan bu doğrultudaki girişimler ikili ilişkileri orta ve uzun vadede daha sürdürülebilir kılacaktır.

2. 2 Öğrenci ve Personel Değişimi

İki ülkenin akademik açıdan karşılıklı tarihsel birikimlerindeki ayrışmanın yanı sıra eği-tim alanında sınırlı da olsa bazı işbirlikleri mevcuttur. ÖSYM’nin 2011-2012 öğretim yılı istatistiklerine göre, Türkiye üniversitelerinde öğrenim gören Rusya vatandaşı öğ-renci sayısı toplamda 567 olarak tespit edilmiştir.93 Bu sayı, 1990’lı ve erken 2000’li yıllardaki durumla kıyaslandığında oldukça düşük bir seviyeye işaret etmektedir. Zira 1999-2000 akademik yılında Türk üniversitelerinde okuyan Rus öğrenci sayısı toplam-da 1004 kişiye tekabül ederek rekor sayıya ulaşıyordu; ancak bu sayı aşamalı olarak 2008 yılı itibariyle 481’e kadar gerilemiştir.94

Yine her ne kadar bu istatistiklerde yer almasa da Rusya’dan gelen bu öğrencilerin önem-li bir kısmının federasyon içerisindeki Tatar, Başkırt, Yakut ve diğer bazı Türk kökenli halklardan oldukları bilinmektedir. Bu açıdan Rusların Türkiye’yi yükseköğretimde ter-cih etmeleri noktasında yukarıdaki rakam gerçeği tam olarak yansıtmayabilir. Nitekim 2011 yılında yurtdışında öğrenim gören Rusya vatandaşı öğrenci sayısının toplamda 47 bin civarında95 olduğu dikkate alındığında, Türkiye’ye düşen payın oldukça az olduğu daha net görülecektir.

Türkiye’den Rusya’ya üniversite eğitimi almaya gidenlerin sayısına baktığımızda da ben-zer bir tablo ile karşılaşmaktayız. Rusya genelinde 2012-2013 öğretim yılında resmi kayıtlara göre, lisans (410), yüksek lisans (51) ve doktora (20) düzeyinde olmak üzere toplamda 481 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı eğitim görmektedir.96 Bu öğrencilerin bir-çoğu sosyal bilimler, ekonomi ve işletme, daha küçük bir kısmı ise mühendislik, doğa bi-limleri ve tıp eğitimi almaktadır. Bir kısmı devlet bursuyla eğitimlerine devam ederken, önemli bir kısmı ise kendi imkânlarıyla okumaktadır. Yüksek lisans ve doktora eğitimi alanların büyük çoğunluğu Moskova ve Saint Petersburg şehirlerindeki üniversiteleri

Page 68: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

67

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

tercih ederken, lisans eğitimi alanlar ülke geneline dağılmışlardır. Lisans öğrencileri daha çok Moskova (88), Saint Petersburg (35), Kazan (45), Saratov (41), Nalçik (23), Belgo-rod (16), Nijniy Novgorod (14), Astrahan (13) ve Ufa (11) gibi şehirlerde öğrenimleri-ne devam etmektedir.97 Bununla beraber, Moskova’daki Eğitim Müşavirliği’nde öğrenci dosyası açtırmayan öğrencilerin de bulunduğu hesaba katıldığında, Rusya’daki yükse-köğretim kurumlarında eğitim alan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı öğrenci sayısının toplamda 550-600 civarında olduğu tahmin edilmektedir.

Rusya’da farklı bölümlerde bu şekilde eğitim alan öğrencilerin yanı sıra, Mersin Akku-yu’daki nükleer santral inşası konusunda yapılan anlaşmalar gereği, nükleer araştırmalar alanında öğrenim almak üzere iki yıldır Türkiye’den Rusya’ya öğrenci gönderilmektedir. Adı Ulusal Nükleer Araştırmalar Üniversitesi (MİFİ) olarak da geçen Moskova Mühen-dislik-Fizik Enstitüsü’nde hâlihazırda Rus dilinde eğitim için hazırlık sınıflarında (66) ve 1. sınıfta (48) toplamda 114 öğrenci öğrenim görmektedir.98 Bu sayının ise ilerle-yen yıllarda gönderilen öğrencilerle birlikte 600’a çıkarılması hedeflenmektedir. Ayrıca, Türkiye’nin ilk nükleer uzmanları olacak olan bu öğrencilerin üniversitede 7 yıl boyunca Rusça hazırlık, mühendislik ve uzmanlık eğitimi aldıktan sonra inşa edilecek santraller-de çalışmaları planlanmaktadır.

Bununla beraber, Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı’nın yayınladığı verilere göre 2011-2012 öğretim yılında yurtdışında öğrenim gören özel öğrenciler ile resmi burslu statüsündeki öğrencilerin sayısı toplamda 20.394’dir.99 Bu rakama yurtdışında resmi kaydı olmayarak eğitimine devam eden öğrenci sayısı dâhil değildir. Bu durum dikkate alındığı takdirde ise Rusya’nın da Türk öğrenciler için çok fazla tercih edilen bir eğitim ülkesi olmadığını söyleyebiliriz. Hem Türkiye hem Rusya’nın potansiyel ola-rak yurtdışında öğrenim almak isteyen öğrencilerinin fazla olması, iki ülkenin karşılıklı üniversite tanıtım reklamlarını artırmaları ve eğitim sistemleri konusunda daha verimli ortak çalışmalar yapmaları gerektiğini ortaya koymaktadır.

Öte yandan, Türkiye ve Rusya arasındaki yükseköğretim alanında işbirliğinin önündeki en büyük engellerden birini yakın zamana kadar öğrencilerin mezuniyet sonrası yaşa-dıkları denklik problemleri oluşturmuştur. Mezuniyet sonrası ülkelerine dönen öğrenci-lerin birçoğu denkliklerini uzun bir süre alamamışlardır. İki ülke için de geçerli olan bu uygulama karşılıklı öğrenci akışının önünde önemli bir engel oluşturmuştur. Bununla beraber, daha çok eğitim sistemleri arasındaki farklılıklar ve yetkili kişilerin önyargılı davranmaları sonucu yaşanan bu hadiselerde birkaç sene öncesine göre -her ne kadar yeterli düzeyde olmasa da- ilerleme olduğu gözlenmektedir.

Yine iki ülke üniversiteleri arası işbirliği, eğitim konusunda diğer bir zayıf alan ola-rak karşımıza çıkmaktadır. Hâlihazırda Moskova Devlet Üniversitesi ile Ankara Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Akdeniz Üniversiteleri, Saint Petersburg Devlet Üniversitesi ile Anadolu ve Gazi Üniversiteleri, Rusya Devlet Sosyal Bilimler Üniversite-si ile Kadir Has Üniversitesi arasında olduğu gibi iki ülke üniversiteleri arasında birçok işbirliği anlaşması mevcuttur. Ancak bu üniversiteler arasında öğrenci ve öğretim üyesi değişim programlarının oldukça pasif ve sınırlı çalıştığı görülmektedir. Rusya yükseköğ-retim kanunlarında üniversitelerde yabancı öğretim üyelerinin çalışmalarını sınırlandı-rıcı maddelerin olması bu işbirliğinin önünde önemli bir engeldir. Bunun yanı sıra,

Page 69: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

68

Rusya’nın Erasmus gibi uluslararası öğrenci değişim programlarına sıcak bakmaması ve Bologna Süreci’nde sıkıntılar yaşaması, akademik dilin Rusça olması dolayısıyla Rusça öğreniminin ülkeye gelen öğrencilere zorunlu tutulması ve eğitim sistemindeki stan-dartların Türkiye ve diğer birçok ülkedekinden farklılıklar içermesi iki ülkenin eğitim alanındaki işbirliğini sınırlandırmaktadır. İşbirliği mekanizmalarının gerektiği ölçüde verimli ve yüksek kapasitede çalışabilmesi için iki ülke yetkililerinin bu konuda daha teşvikkâr olmaları, meseleye sorun çözme odaklı yaklaşmaları ve eğitimde “imtiyazlı or-taklık” üzerinde çalışmaları gerekmektedir. Özellikle iki ülkede de ortak üniversitelerin kurulması projeleri hızlandırılmalı ve ziyaretçi öğretim üyelerinin çalışma sürelerindeki kısıtlamalar kaldırılmalıdır. Bunun yanı sıra, burs sistemi daha fonksiyonel düzenlenme-li ve yüksek lisans ve doktora eğitimine ağırlık verilmelidir.

Son olarak, ilk ve ortaöğretim alanına baktığımızda ise Türkiye’nin bu konuda işbir-liğine daha açık bir tutum takındığını görmekteyiz. Antalya’da ikamet eden Rusların kurulmasında ön ayak olduğu Özel Uluslararası Rus Okulu ve bu okula bağlı faaliyet gösteren Turizm Meslek Lisesi 2000 yılından beri eğitime devam etmektedir.100 Dersle-rin Rusya’daki müfredata uygun bir şekilde işlendiği ve eğitimin Rusça verildiği okulda, Türkçe ve İngilizce yabancı dil olarak okutulmaktadır.101 İki ülke turizm ilişkilerine de destek veren okul, bu şehirde yaşayan Rusların adaptasyon sorununu hızlı bir şekilde aş-malarına ve kendilerini toplumda yabancı hissetmemelerine yardımcı olmaktadır. Diğer yandan, özellikle Moskova’da binlerce Türk vatandaşı yaşamasına ve bu konuda ihtiyaç da hissedilmesine rağmen, Rusya’da eğitim dilinin Türkçe olduğu bir okul yoktur.

3. KültürTürkiye ve Rusya arasında kültürel alandaki ilişkilere bakıldığında önemli bir nokta olarak şu gerçeği görmekteyiz: İki ülke toplumları arasında tarihsel önyargıların yıkıl-maya devam ettiği bir süreçten geçildiği için kültürel alandaki çalışmalar da bu geçiş sürecine uygun olarak yürümektedir. Yine Türkiye ve Rusya arasındaki kültürel ilişkiler, devletin elinin üzerinde en az hissedildiği alan olarak dikkat çekmektedir. 2010 yılında Medvedev’in Türkiye ziyareti sırasında iki ülke arasında kurulan Üst Düzey İşbirliği Konseyi bünyesinde Türk-Rus Toplumsal Forumu oluşturulmuştur. Eş başkanlıkları-nı TBMM Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır ve Yurtdışı Ruslarla ilgile-nen Federal Ajans’ın Başkanlığı’nı yürüten Konstantin Kosaçev’in yürüttüğü Forum, iki ülke arasındaki insani ilişkileri yeni paradigmalar üzerinde geliştirmenin yollarını aramaktadır. İlerleyen dönemde meyvelerini vermeye başlayacak olan Forum’un Genel Sekreterliği’ne ise daha önce Başbakan Erdoğan’ın dışişleri konusunda danışmanlığını da yapan Emekli Büyükelçi Ender Arat getirilmiştir.

Toplumsal Forum’un yanı sıra kültür merkezleri açılması konusunda da son dönemde ilerleme kaydedilmiştir. Karşılıklı kültür merkezlerinin devletler nezdinde açılmasına dair anlaşmalar Rusya Devlet Başkanı Putin’in 3 Aralık 2012’deki Türkiye ziyareti sıra-sında imzalanmıştır. İki ülke arasında turizm, ticaret, ekonomik ve siyasi ilişkilerin hızla geliştiği dikkate alındığında, bu adımın oldukça geç atıldığı görülmektedir. Ancak yine de bu kültür merkezlerinin en kısa zamanda açılmaları bu alandaki ilişkilerin daha güçlü bir şekilde devam etmesinin garantisi olacaktır. Bu açıdan hâlihazırda, daha çok sivil toplumun ön ayak olduğu kültürel çalışmalar dikkat çekmektedir.

Page 70: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

69

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

3. 1 Sivil Toplum

Türk-Rus ilişkilerinde kültürel alanda sivil toplumun etkinliği kayda değer ölçülerde-dir. Günümüzde Türkiye’de kültürel alanda faaliyette bulunan merkezler olarak, An-talya’daki Rusya-Türkiye İşbirliği, Dostluk ve Kültür Derneği’ni, Rus Eğitim ve Kültür Derneği’ni, Rus Dili Konuşanlar İşbirliği ve Dayanışma Derneği’ni, İstanbul’daki Türk-Rus Kültür Vakfı’nı, Ankara’daki Rus Kültürü Derneği’ni ve İzmir’deki Soljenitsin Rus Dili ve Kültürü Derneği’ni anmak yerinde olacaktır. Rusya’da ise Moskova’da Türk-Rus Kültür Merkezi, Saint Petersburg’ta Rus-Türk Kültür Merkezi ve Tver’de Türk Kültü-rünü Tanıtma Derneği yine sivil toplum inisiyatifiyle açılan kurumlar olarak faaliyet göstermektedirler. Bu merkezlerin her birinde çeşitli kültür ve edebiyat etkinliklerinin, festivallerin, seminerlerin ve konferansların düzenlenmesinin yanı sıra Rusça ve Türkçe dilleri de öğretilmektedir. İki ülke arasındaki kültürel iletişim ve etkileşimin oldukça yo-ğun olması sivil toplumun bu konuda devletlerin karar alma mekanizmalarına öncülük etmesi sonucunu vermiştir.

Türkiye-Rusya kültürel ilişkileri noktasında son dönemde dikkat çeken bir diğer konu ise dizi ve sinema dalında yaşanan gelişmelerdir. Sovyetler Birliği ve sonrasında birçok kez Rusya televizyonlarında gösterilen Türk dizisi “Çalıkuşu”na yeni dönemde “Muhte-şem Yüzyıl”, “Sıla”, “Melekler Korusun”, “Adını Feriha Koydum”, “Kuzey Güney” gibi daha birçok dizi eklenmiştir. Rusya’da özellikle kadınların takip ettiği “Muhteşem Yüzyıl” dizisi izlenme rekorları kırmaktadır. Yine Rusya’da çekilen ilk Türk filmi “Moskova’nın Şifresi Temel”den sonra Kadir İnanır ve Anna Andrusenko’nun başrolde oynadıkları ilk Türk-Rus ortak yapımı “Elveda Katya” filmi son yıllarda bu alandaki yakınlaşmanın önemli göstergelerinden. Rusya’nın en çok izlenen kanallarından 1. Kanal’da ilk Türk-Rus ortak yapımı dizi filmi “Sultan Bazar”ın ise ilerleyen aylarda gösterime girmesi hak-kında çalışmalar sürmektedir.102

3. 2 Karma Evlilikler

Kültürel ilişkilerdeki bu yakınlaşmanın hızını belirleyen bir diğer etken olarak Türk-Rus karma evlilikleri öne çıkmaktadır. Günümüzde iki ülkenin toplumları arasında sayıları tam olarak bilinmese de on binlerle ifade edilen rakamlarda aile kurulmuştur.103 Mos-kova Evlendirme Dairesi Başkan Yardımcısı Tatyana Uşakova’nın ifadelerine göre, Rus bayanlarıyla aile kuran Moskova’daki Türk damatların sayısı, Rusya’nın “yakın çevre” olarak adlandırdığı ülkeler haricindeki devletlerin damatları arasında son yıllarda birinci sırada gelmektedir.104 Evlilikler sonucunda ise iki ülkede de yeni Türk ve Rus diasporaları oluşmaktadır. Tahmini olarak 30 bin Rusya vatandaşının sürekli ikamet ettiği Antalya’da da 18 bin Rus gelinin bulunduğu ifade edilmektedir.105 Bu Rus gelinlerin yine önemli bir kısmının Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı elde ettiği bilinmektedir. Karma aileler sonucunda doğan on binlerce çocuğun ise ilerleyen yıllarda kültürel alandaki ilişkile-ri bir üst boyuta taşıyacakları ve özellikle iki ülke arasında potansiyel olarak var olan eğitim, sanat ve medya sektörleri arasındaki işbirliklerini çok daha fazla geliştirecekleri düşünülmektedir.

Karşılıklı etkileşimin hâlihazırdaki seviyesi değerlendirildiğinde, iki toplumun gerek coğrafi yakınlık gerekse insani iletişim kanallarının yoğunluğu sonucunda kamu diplo-

Page 71: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

70

masisi aracılığıyla toplumsal anlamda giderek birbirlerine yaklaştıkları gözlemlenmek-tedir. Özellikle turizm ve eğitim alanlarında gösterilecek işbirliği çabalarının ilerleyen yıllarda ikili ilişkiler bağlamında “yumuşak güç” kavramını ön plana çıkarması bekle-nebilir. Bu yönüyle bahsi geçen alanlarda karşılaşılacak zorlukların üstesinden gelinmesi noktasında ortak stratejilerin geliştirilmesi, ikili ilişkilerin güçlendirilmesi itibarı ile bi-rincil önceliğe haizdir.

Page 72: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

71

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

BİRİNCİ ÜST DÜZEY İŞBİRLİĞİ KONSEYİ’NDE TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE RUSYA FEDERASYONU ARASINDA İMZALANAN BELGELERİN LİSTESİ (11 Mayıs 2010)

1. Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı ile Rusya Federasyonu İçişleri Bakanlığı Arasında İşbirliği Anlaşması

2. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşması

3. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Deniz Taşımacılığı Anlaşması

4. Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı ile Rusya Federasyonu Uyuşturucu Trafiği Kontrolü Federal Servisi Arasında Uyuşturucu, Psikotrop ve Ara Kimyasal Madde-lerin Kaçakçılığı ile Mücadelede İşbirliği Memorandumu

5. Türkiye Cumhuriyeti Yükseköğretim Kurulu ile Rusya Federasyonu Eğitim ve Bi-lim Bakanlığı Arasında Yükseköğretim Alanında İşbirliği Memorandumu

6. Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Rusya Federasyonu Federal Veterinerlik ve Bitki Karantina Servisi Arasında Karşılıklı Olarak Bitkisel Kökenli Ürünlerin Satışı Sırasında Bitki Sağlığı Şartlarına Uyulması Önlemleri Konusunda Memorandum  

7. Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Rusya Federasyonu Federal Veterinerlik ve Bitki Karantina Servisi Arasında Tahıl ve Ürünlerinin Kalite ve Gü-venilirliğinin Sağlanması Konusunda Memorandum

8. Türkiye’den Rusya Federasyonu’na Kanatlı Eti ve İşlem Görmemiş Kanatlı Et Ürünleri Gönderme Şartları Konusunda, Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü ile Rusya Federasyonu Federal Veterinerlik ve Bitki Karantina Servisi Arasında Memorandum

9. Türkiye Cumhuriyeti Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Rusya Federasyonu Tarım Bakanlığı Arasında İşbirliği Memorandumu

10. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Kav-kaz ve Samsun Limanları Üzerinden Demiryolu Feribotu ile Uluslararası Karma Taşımacılığın Organize Edilmesi Hakkında Anlaşma

11. Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Rusya Federasyonu Enerji Bakanlığı Arasında Karadeniz Bölgesindeki Ham Petrolün Samsun-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattının Önceliği Temel Alınarak Güvenli Taşınmasına Yönelik İşbirliğine İlişkin Memorandum

12. Türkiye-Rusya Hükümetlerarası Karma Ekonomik Komisyonu 10. Dönem Top-lantısı Protokolü

EKLER

Page 73: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

72

13. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Tür-kiye Cumhuriyeti’nde Akkuyu Sahasında bir Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletimine Dair İşbirliğine İlişkin Anlaşma

14. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Tür-kiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu Vatandaşlarının Karşılıklı Seyahatlerine ilişkin Usullere Dair Anlaşma

15. Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu Arasında Üst Düzey İşbirliği Konseyi’nin Kurulmasına İlişkin Ortak Açıklama

Page 74: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

73

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

ÜÇÜNCÜ ÜST DÜZEY İŞBİRLİĞİ KONSEYİ’NDE TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE RUSYA FEDERASYONU ARASINDA İMZALANAN BELGELERİN LİSTESİ (3 Aralık 2012, İstanbul)

1. Çalık Holding A.Ş. ile Rosneft Petrol Şirketi Arasında, Pazarlama ve Dağıtım Ala-nında Ortak Girişim Kurulmasına İlişkin İşbirliği Anlaşması.

2. Türkiye İhracat Kredi Bankası A.Ş. ile Rusya Sberbank Arasında İşbirliği’ne İlişkin Memorandum

3. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı ile Rusya Sberbank Arasında Memorandum

4. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Diplomasi Akademisi ile Rusya Federas-yonu Dışişleri Bakanlığı Diplomasi Akademisi Arasında İşbirliğine Dair Memo-randum

5. Türkiye Cumhuriyeti Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı (MASAK) ile Rus-ya Federasyonu Mali Denetim Servisi Arasında Karapara Aklama ve Terörizmin Finansmanı ile Mücadele Konusunda Memorandum

6. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasındaki 2012-2015 Ticari, Ekonomik, Bilimsel ve Teknik Alanlarda Orta Vadeli İşbirliği Programı Anlaşması

7. Türk-Rus Toplumsal Forumu Eylem Planı 8. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Kül-

tür Merkezlerinin Kuruluşu ve Faaliyetlerine Dair Anlaşma 9. Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Rusya Federasyonu

Devlet Nükleer Enerji Şirketi Arasında Akkuyu Nükleer Güç Santrali Projesi’ne İlişkin Ortak Bildiri

10. Türk-Rus Hükümetlerarası Karma Ekonomik komisyonu Eşbaşkanları Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Rusya Federasyonu Enerji Bakanı Alek-sandr Novak’ın Toplantısına Dair Ortak Bildiri

11. Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu Arasında İki Ülkede Bulunan Askeri Şehitliklere İlişkin İşbirliği Anlaşması

Page 75: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki
Page 76: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

75

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

1 Andrey Kortunov, USAK-IOS“Turkey-RussiaRelations”Çalıştayı, 19 Şubat 2013.2 Erel Tellal, “SSCB’yle İlişkiler”, Baskın Oran (Der.),TürkDışPolitikası,KurtuluşSavaşı’ndan

BugüneOlgular,Belgeler,Yorumlar, Cilt: 1, 6. Baskı, (İstanbul: İletişim Yayınları, 2002), ss. 314-320.

3 Duygu Sezer Bazoğlu, “Rus Siyasetinde Türkiye, Türk Siyasetinde Rusya Nasıl Görünüyor?” Başlıklı Oturum, Nazim Cafersoy (Der.), TürkiyeRusyaFederasyonuAvrasyaStratejikDiyalogToplantısı, (Ankara: Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Yayınları, 2003), ss. 44-45.

4 1990’lı yıllarda Türkiye-Rusya ilişkilerinin kapsamlı bir değerlendimesi için bkz., Erhan Bü-yükakıncı, “Türk Rus İlişkilerinin Değerlendirilmesi: Güvenlik Sorunsalından Çok Boyutlu Derinliğe Geçiş”, E. Büyükakıncı & E. Bacanlı (Der.), Sovyetler Birliği’nin Dağılmasından YirmiYılsonraRusyaFederasyonu:TürkDilliHalklarveTürkiyeileİlişkiler,(Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, 2012), ss. 788-804.

5 Duygu Sezer & Vitaly Naumkin, “Turkey and Russia: Regional Rivals”, Policywatch 268, The Washington Institute for Near East Policy, 30 Eylül 1997, (http://www.washingtoninstitute.org/policy-analysis/view/turkey-and-russia-regional-rivals); Erhan Büyükakıncı, “Türk–Rus İlişkilerinin Değerlendirilmesi: Güvenlik Sorunsalından Çok Boyutlu Derinliğe Geçiş”, s. 801.

6 Şener Aktürk, “Turkish-Russian Relations after the Cold War (1992-2002)”, TurkishStudies, Cilt: 7, Sayı: 3, s. 340.

7 A.g.e., s. 357.8 Fiona Hill & Omer Taspinar, “Rassiya i Turtsiya na Kavkaze”, Politika, 20 Kasım 2011,

(http://www.politika-magazine.ru/78/245-rossija-i-turtsija-na-kavkaze.html).9 Igor Torbakov, “The Georgia Crisis And Russia-Turkey Relations”, The Jamestown Founda-

tion, s, 5, (http://www.jamestown.org/uploads/media/GeorgiaCrisisTorbakov.pdf ); Gareth Winrov, “Turkey, Russia and the Caucasus: Common and Diverging Interests”, Chatham Ho-use Briefing Paper, Kasım 2009, s. 6.

10 USAK Gürcistan Krizi Değerlendirme Raporu, No: 08-03, (http://www.usak.org.tr//dosya-lar/rapor/tAN1vx8M96fa0KRSuxTSlHF9aC4HvU.pdf ).

11 I.V. Ohrimenko, “Turtsiya i krizis na Kavkaze. Nikatoriye paliticheskiye i ekonomicheskiye aspecti”, InstitutBlijnevoVostoka, 19 Ekim 2008, (http://www.iimes.ru/?p=7652).

12 İlter Turan, USAK-IOS “Turkey-Russia Relations” Çalıştayı, 19 Şubat 2013.13 Amanda Paul, “Turkey-Russia Relations: A Very Pragmatic Affair”, Today’sZamanı, 11 Ara-

lık 2012, (http://www.todayszaman.com/columnist-300874-turkey-russia-relations-a-very-pragmatic-affair.html).

14 “Pasol Rassii v Ankare atvetil na vaprosı o predstoyashem visite V. Putina v Turtsiyu”, RusOri-ent, 30 Kasım 2012, (http://rusorient.ru/page.php?vrub=rm&vparid=24&vid=5843).

15 Fyodor Lukyanov, USAK-IOS“Turkey-RussiaRelations”Çalıştayı, 19 Şubat 2013.16 Oktay Fırat Tanrısever, USAK-IOS“Turkey-RussiaRelations”Çalıştayı, 19 Şubat 2013.17 Pavel Shlykov, USAK-IOS“Turkey-RussiaRelations”Çalıştayı, 19 Şubat 2013.18 Erhan Büyükakıncı, “Türk–Rus İlişkilerinin Değerlendirilmesi: Güvenlik Sorunsalından Çok

Boyutlu Derinliğe Geçiş”, s. 824.19 Joel R. Campbell, “US Foreign Policy towards East Asia”, Perceptions, Cilt: 17, Sayı: 1, Kış

2012, s. 5.20 “‘The Law of Politics’ According to Sergei Lavrov”, ForeignPolicy, Mayıs/Haziran 2013, Issue

200;21 International Crisis Group, “Afghanistan: The Long, Hard Road to the 2014 Transition”,

Report No. 236, 8 Ekim 2012, s. 522 “Syria Death Toll at least 93,000, Says UN”, BBC News, 13 Haziran 2013, (http://www.bbc.

co.uk/news/world-middle-east-22886730).

DİPNOTLAR

Page 77: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

76

23 “Missiya vıpolnima”, RassiyskayaGazeta, 8 Şubat 2012, (http://www.rg.ru/2012/02/08/siria.html).

24 Serpil Çevikcan, “Ankara: Suriye’nin Ordusu Dağılmamalı”, Milliyet, 5 Aralık 2012,(http://siyaset.milliyet.com.tr/ankara-suriye-nin-ordusu-dagilmamali/siyaset/siyasetyazarde-tay/05.12.2012/1637316/default.htm).

25 Alexey Malaşenko, USAK-IOS“Turkey-RussiaRelations”Çalıştayı, 19 Şubat 2013.26 “President Sirii padderjal Rassiyu v konflikte s Gruziyey”,Vesti, 21 August 2008, (http://www.

vesti.ru/doc.html?id=202868).27 Mehmet Güçer, Sema Karaca, O. Bahadır Dinçer, SınırlarArasındaYaşamSavaşıSuriyeliMül-

teciler, USAK Rapor No: 13-04, Mayıs 2013, s. 7.28 Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanı Mart 2013 itibariyle Suriyeli mültecilerin

Türkiye’ye ekonomik açıdan maliyetinin BM standartlarına göre 1.5 milyar dolar civarında olduğunu ifade etmiştir. Bkz.,“Turkey Spent ‘$1.5 billion’ on Syrian Refugees”, Hurriyet Daily News, 12 Mart 2013,(http://www.hurriyetdailynews.com/turkey-spent-15-billion-on-syrian-refugees.aspx?pageID=238&nid=42793).

29 Pavel Shlykov, USAK-IOS“Turkey-RussiaRelations”Çalıştayı, 19 Şubat 2013.30 Hüseyin Bağcı, “USAK-IOS“Turkey-RussiaRelations”Çalıştayı, 19 Şubat 2013.31 Gennadiy Safonov, “Ugrozı vayennoy bezapasnosti Rassii”,Vayenno-PromıshlenniyKuryer, 16

Nisan 2008, (http://vpk-news.ru/articles/4283).32 Fyodor Lukyanov, USAK-IOS“Turkey-RussiaRelations”Çalıştayı, 19 Şubat 2013.33 Andrei Kortunov, USAK-IOS“Turkey-RussiaRelations”Çalıştayı, 19 Şubat 2013.34 Şener Aktürk, “Turkish–Russian Relations after the Cold War (1992–2002)”, TurkishStudies,

Cilt: 7, Sayı: 3, s. 338.35 Dimitar Bechev, “Putin’s Visit Rekindles the Russia-Turkey Affair”, 4 Aralık 2012, (http://glo-

balpublicsquare.blogs.cnn.com/2012/12/04/putins-visit-rekindles-the-russia-turkey-affair/).36 “Seçin Nükleer Santral İçin Türkiye’ye gidiyor”, Haberrus, 18 Şubat 2010,(http://haberrus.

com/yasam/2069-Secin-nukleer-santral-icin-Turkiyeye-gidiyor.html).37 “Rusya - Türkiye Gümrük Sorunları ve Basitleştirilmiş Gümrük Hattı (BGH)”,T.C.Güm-

rükveTicaretBakanlığı, (http://eski.gumruk.gov.tr/tr-TR/abdisiliskiler/Sayfalar/RusyaBGH.aspx).

38 “Rusya’ya İhracat Hızlanacak”, Zaman, 20 Kasım 2012,(http://www.zaman.com.tr/ekono-mi_rusyaya-ihracat-hizlanacak_2018079.html).

39 Erhan Büyükakıncı, “Türk-Rus İlişkileri: Tarihsel Rekabetten Çok Boyutlu Ortaklığa Geçiş”, ss. 812-813.

40 “Turizm İstatistikleri Revize Sonuçları, 2001-2012”, HaberBülteni, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK),14 Şubat 2013, (http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=15845).

41 “İyi ki Yollarımız Kesişti!”, Habertürk, 23 Ocak 2013, (http://ekonomi.haberturk.com/tekno-loji/haber/813900-iyi-ki-yollarimiz-kesisti-.).

42 Tarık Yılmaz, “Yandex Beynini Türkiye’ye Kuracak”, Sabah, 5 Ağustos 2012, (http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2012/08/05/yandex-beynini-turkiyeye-kuracak).

43 “İnşaat Sektörü Analizi”,TürkiyeMüteahhitlerBirliği, Ocak 2013, ss. 19-20, (http://www. tmb.org.tr/arastirma_yayinlar/tmb_bulten_ocak2013.pdf ).

44 “Rus ve Türk Şirketlerin Yatırımları İki Ülke Siyasi İlişkilerinin Sigortası”, Haberrus,14 Mayıs 2012, (http://haberrus.com/economics/2012/05/14/rus-ve-turk-sirketlerinin-karsilikli yati-rimlari - iki-ulke-siyasi-iliskilerin-sigortasi-ozel.html).

45 ResmiGazete, Sayı: 15407, 9 Kasım 1975,(http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/15407.pdf ).46 ResmiGazete, Sayı: 16092, 22 Ekim 1977,(http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/16092.pdf ).47 ResmiGazete, Sayı: 20372, 14 Aralık 1989,(http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/20372.pdf ).48 ResmiGazete, Sayı: 20887, 31 Mayıs 1991,(http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/20887.pdf ).49 ResmiGazete, Sayı: 21293, 23 Temmuz 1992, (http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/21293.

pdf ).50 1-5 Kasım 1999 tarihli Dördüncü Türk-Rus Hükümetlerarası Karma Ekonomik Komisyon

Toplantısı Protokolü.51 Bu konular raporun dış politika bölümünde daha detaylı olarak tartışılmıştır.52 Energy Information Administration, Russia Report, 2012, (http://www.eia.gov/countries/

analysisbriefs/Russia/russia.pdf ).53 Gazprom Rusya Federasyonu’nda gaz ihraç etme yetkisine sahip tek şirkettir.54 “Statistika Pastavok”, Gazprom Export, (http://www.gazpromexport.ru/statistics/); “Do-

ğalgaz Tüketimi Tahminlerin Yüzde 7 Altında Geldi”, Enerji Enstitüsü, 29 Ocak 2013, (http://enerjienstitusu.com/2013/01/29/gecen-sene-dogalgaz-tuketimi-tahminlerin-yuzde-7-altindagerceklesti/); EPDK, DoğalGaz Piyasası 2011Yılı SektörRaporu, (Ankara, 2012), (http://epdk.gov.tr/documents/dogalgaz/rapor_yayin/Dpd_Rapor_Yayin_Sektor_Rapo-ru_2011_YML4K810nps7.pdf ).

Page 78: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

77

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ: REKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

55 Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın TBMM’deki 2013 yılı için bütçe görüşmeleri sırasındaki konuşması, (http://www.enerji.gov.tr/yayinlar_raporlar/2013_Genel_Kurul_Ko-nusmasi.pdf ).

56 ResmiGazete, Sayı: 18598, 7 Aralık 1984,(http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/18598.pdf ).57 “Moscow, Ankara Agree to Build South Stream in Turkish Waters”, Ria Novosti, 6 Ağustos

2009,(http://en.rian.ru/world/20090806/155746651.html).58 Daha ayrıntılı bilgi için Kuzey Akım Resmi Sitesi,(http://www.nord-stream.com).59 “Çalık Enerji ve Rosneft’ten Dev Ortaklık”, Sabah, 16 Aralık 2012, (http://www.sabah.com.

tr/Ekonomi/2010/12/16/calik_enerji_ve_rosneftten_dev_ortaklik_calik_holding_ahmet_ca-lik_calik_enerji).

60 ResmiGazete, Sayı: 25750, 9 Mart 2005, (http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/25750.pdf ).61 ResmiGazete, Sayı: 28128, 30 Kasım 2011, (http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/28128.pdf ).62 Nerdun Hacıoğlu, “Samsun-Ceyhan 22 Dolara Takılmış”, Hürriyet, 2 Aralık 2012,(http://

www.hurriyet.com.tr/ekonomi/22057646.asp).63 Ancak bu duruma istisna olarak, Irak’taki Badra petrol sahasının geliştirilmesi amacıyla kuru-

lan konsorsiyum gösterilebilir. 2009 yılında imzalanan anlaşmayla Gazprom ve TPAO konsor-siyumun üyeleri olmuşlardır.

64 ResmiGazete, Sayı: 28128, 30 Kasım 2011, (http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/28128.pdf ).65 ResmiGazete, Sayı: 27759, 14 Kasım 2010, (http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2010/11/20

101114.htm).66 ResmiGazete, Sayı: 27648, 21 Temmuz 2010, (http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2010/07/

2010210706.htm).67 ResmiGazete, Sayı: 27721, 6 Ekim 2010, (http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2010/10/201

01006-6.htm).68 Akkuyu Nükleer Güç Santrali Elektrik Üretim A.Ş. Resmi Web Sitesi, (http://www.akkunpp.

com/).69 Akkuyu Nükleer Güç Santrali Elektrik Üretim A.Ş. Resmi Web Sitesi, (http://www.akkunpp.

com/).70 Veriler, T.C. Moskova Büyükelçiliği Eğitim Müşavirliği yetkililerinden alınmıştır.71 Türkiye ve Rusya arasında 5 Kasım 1999 tarihinde imzalanan anlaşmayla zaten diplomatik

pasaport sahipleri 90 gün sürelik ziyaretlerinde vizeden muaf bulunmaktaydılar. 12 Mayıs 2010 tarihinde imzalanan anlaşmayla ise Hizmet, Hususi ve Umuma Mahsus pasaport sahibi Türkiye ve Rusya vatandaşları, toplam ikamet süresi 180 gün içerisinde 90 günü aşmamak kaydıyla ve her giriş için 30 günü geçmeyen turistik ve iş görüşmesi amaçlı ziyaretlerinde vizeden muaf hale geldiler. Ancak bu uygulama 16 Nisan 2011 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Çalışma, eğitim, evlilik vb. nedenler dolayısıyla 30 günden fazla ikamet gerektiren hâllerde ise vize uygulaması geçerliliğini korumaktadır.

72 Türkiye İstatistik Kurumu, “Turizm İstatistikleri Revize Sonuçları”, 2001-2012, HaberBülte-ni, 14 Şubat 2013, (http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=15845).

73 A.g.e.74 Tablo, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı’nın sitesindeki “Sınır

Giriş-Çıkış İstatistikleri” verilerinden derlenerek oluşturulmuştur. Bkz., (http://sgb.kulturtu-rizm.gov.tr/TR,15229/turizm-istatistikleri.html).

75 “2012 Yılı Sınır Giriş-Çıkış İstatistikleri”, T.C.KültürveTurizmBakanlığıYatırımveİşletmelerGenel Müdürlüğü, (http://www.ktbyatirimisletmeler.gov.tr/TR,9854/sinir-giris-cikis-istatis-tikleri.html).

76 “Pakazatelivıyezdarassiyskihgrajdanzarubejza 2012 g.”, FederalnoyeAgentstvopoturizmuMi-nisterstva kulturı Rassiyskoy Federatsii (ROSTURIZM), (http://www.russiatourism.ru/rubri-ki/-112 4140229/).

77 “İnşaat Sektörü Analizi”, TürkiyeMüteahhitlerBirliği, Ocak 2013, ss. 19-20, (http://www.tmb.org.tr/arastirma_yayinlar/tmb_bulten_ocak2013.pdf ).

78 “Pakazateli vyezda inastrannıh grajdan v Rassiyskuyu Federatsiyu za 2012 g.”, FederalnoyeAgentstvopoturizmuMinisterstvakulturıRassiyskoyFederatsii(ROSTURIZM),(http://www.russiatourism.ru/rubriki/-1124140228/).

79 “Vyezd inastrannıh grajdan v Rassiyu”, FederalnoyeAgentstvopoturizmuMinisterstvakulturıRassiyskoyFederatsii(ROSTURIZM),(http://www.russiatourism.ru/rubriki/-1124140228/).

80 “Pakazateli vyezda inastrannıh grajdan v Rassiyskuyu Federatsiyu za 2012 g.”, FederalnoyeAgentstvopoturizmuMinisterstvakulturıRassiyskoyFederatsii(ROSTURIZM),(http://www. russiatourism.ru/rubriki/-1124140228/).

81 “Stranı, lidiruyushiye po kalichestvu pribıtiy v Rassiyskuyu Federatsiyu v 2012 g.”, FederalnoyeAgentstvopoturizmuMinisterstvakulturıRassiyskoyFederatsii(ROSTURIZM),(http://www. russiatourism.ru/rubriki/-1124140228/).

Page 79: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU (USAK)

78

82 Bu veriler, ismi verilen iki internet sitesinden derlenmiştir: FederalnoyeAgentstvopoturizmu-MinisterstvakulturıRassiyskoyFederatsii(ROSTURIZM), “Vyezd inastrannıh grajdan v Ras-siyu”, (http://www.russiatourism.ru/rubriki/-1124140228/), ve Association ofTurkishTravelAgencies(TÜRSAB), Statistics – “Türkiye’den çıkan yurttaşlar nereye gidiyor?”, (http://www.tursab.org.tr/tr/istatistikler).

83 Türkiye İstatistik Kurumu (TÜIK), “Turizm İstatistikleri Revize Sonuçları, 2001-2012”, Ha-berBülteni, 14 Şubat 2013, (http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=15845).

84 “Türkler En Çok Kıbrıs’a Gidiyor”, NTVMSNBC, 3 Ağustos 2010, (http://www.ntvmsnbc.com/id/25119977/).

85 Veriler, 12 Kasım 2012 tarihinde Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanlığı Diplomasi Akademisi’nde düzenlenen “Rusya-Türkiye İlişkilerinde Turizm” başlıklı konferansta THY Rusya Genel Müdürü Mefail Deribaş’ın konuşmasından alınmıştır.

86 A.g.e.87 “2011 Yılı Charter (Tarifesiz) Uçaklar İstatistikleri”, T.C.KültürveTurizmBakanlığıYatırım

veİşletmelerGenelMüdürlüğü, (http://www.ktbyatirimisletmeler.gov.tr/TR,9862/chartertari-fesiz-ucaklar-istatistikleri.html).

88 A.g.e.89 “2012 Yılı Sınır Giriş-Çıkış İstatistikleri”, T.C.KültürveTurizmBakanlığıYatırımveİşletmeler

Genel Müdürlüğü, (http://www.ktbyatirimisletmeler.gov.tr/TR,9854/sinir-giris-cikis-istatis-tikleri.html).

90 Tablo, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı’nın sitesindeki “Sınır Giriş-Çıkış İstatistikleri” verilerinden derlenerek oluşturulmuştur. Bkz., (http://sgb.kulturtu-rizm.gov.tr/TR,15229/turizm-istatistikleri.html).

91 “V Turtsiiza god pagibli 58 rassiyan”, Turist.ru, 10 Ekim 2011, (http://turist.rbc.ru/ artic-le/10/10/2011/252863).

92 A.g.e.93 “2011-2012 Öğretim Yılı Yükseköğretim İstatistikleri–Yabancı Uyruklu Öğrencilerin Uyruk-

larına Göre Sayıları”, T.C.Ölçme,SeçmeveYerleştirmeMerkezi(ÖSYM), (http://www.osym.gov.tr/dosya/1-60408/h/21yabanciogrenciuyruk.pdf ).

94 T.C. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), SüreliYayınlar, (http://www.osym.gov.tr/belge/1-128/sureli-yayinlar.html).

95 SiranushSharoyan, “Patra Mira”, KommersantDengi, Sayı:36 (893), 10 Eylül 2012, (http://www.kommersant.ru/doc/2010324/print).

96 Veriler, T.C. Moskova Büyükelçiliği Eğitim Müşavirliği yetkililerinden alınmıştır.97 A.g.e.98 A.g.e.99 “Milli Eğitim İstatistikleri Örgün Eğitim 2011-2012”, T.C.Milli EğitimBakanlığı Strateji

Geliştirme Başkanlığı, s.197. (http://sgb.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2012_12/06021046_meb_istatistikleri_orgun_egitim_2011_2012.pdf ).

100 Ayla Deniz& E. Murat Özgür. “Rusya’dan Türkiye’ye Ulusaşırı Göç: Antalya’daki Rus Göç-menler”, EgeCoğrafyaDergisi,Cilt: 19, Sayı: 1, 2010, ss. 21-22, (http://cografya.ege.edu.tr/19_2.pdf ).

101 A.g.e.102 “Rus-Türk Dizisi Geliyor”, Gazetem, 26 Şubat 2013, Yıl:7, Sayı:167, s. 3.103 Türk yetkililer Türk-Rus evliliklerinin sayısının 80.000 civarında olduğunu tahmin etmekte-

dir. Bkz., “Türk-Rus Kültür Merkezi’nden Moskova’da ‘Benim Ailem’ Festivali”, Haberrus, 16 Mayıs 2012, (http://haberrus.com/video-gallery/2012/05/16/turk-rus-kultur-merkezinden-moskovada-benim-ailem-festivali.html).

104 “Stalichniy ZAGS podshital: v Severnom okruge chashe jenyatsya, a v Yujnom – bolshe raja-yut”, Komsomolskaya Pravda, 16 Ağustos 2012, (http://www.kp.ru/daily/25933.4/ 2881268/).

105 “Antalya’da 18 Bin Rus Gelin”, Hürriyet, 31 Ocak 2012, (http://www.hurriyet.com.tr/gun-dem/19810152.asp).

Page 80: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki
Page 81: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

USAK, ulusal ve uluslararası siyaset, ekonomi, hukuk, toplumsal bilimler ve güvenlik alanlarında faaliyet gösteren bağımsız bir düşünce kuruluşudur (think-tank). Öncelikli olarak kamuoyunun tarafsız, doğru ve yeterli bilgi ihtiyacını karşılamayı amaçlar. Bu amaç çerçevesinde özel ve kamu kuruluşlarının, firmaların ve medya kuruluşlarının taleplerinin yanı sıra, bireysel talepleri de karşılamaya çalışır. USAK’ın yerine getirmeye çalıştığı önemli amaçlarından biri Türkiye’nin ve dünyanın ihtiyaç duyduğu bilgileri toplamak ve bilgi yığınları içinden gerekli seçkiyi yapmaktır. İhtiyaç sahibine, ihtiyaç duyduğu anda istediği nitelik ve nicelikte bilgiyi sunmaya çalışır. Aynı çerçevede bilgilerin değerlendirilmesi ve analiz edilmesi de USAK’ın amaç ve görevleri arasındadır. Gerekli nitelikli personelin yetiştirilmesi ve eğitim hizmetlerinin verilmesi, uzmanlar ve uygulayıcılar arasındaki iletişim eksikliğinin giderilmesi USAK’ın amaçları arasındadır.

Alan çalışmalarına ek olarak USAK kuramsal ve kavramsal alanda da kendisine görevler düştüğünün bilincindedir. Günümüzde anlaşmazlıkların önemli bir kısmının kavram karmaşasından doğduğunu düşünen USAK, kavramların doğru tanımlanmasına büyük önem verir. Özellikle Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı sorunlarda kavram karmaşasının rolü büyüktür. USAK Türkiye için dünyalı, dünya için Türkiyeli kavramları sunmaktadır.

2004 yılında kurulan USAK merkez binası Ankara Mebusevleri’ndedir. Merkez’de 42 tam zamanlı akademisyen, uzman, araştırmacı ve teknik personeli bulunan USAK ayrıca Türkiye ve dünya çapında 100’ün üzerinde akademisyen, alanında uzman, araştırmacı ve yazar ile çalışmaklarını zenginleştirmektedir. Bunlara ek olarak anlaşmalı, yarı-zamanlı ve gönüllü çalışanlar da zaman zaman USAK çalışmalarına katkıda bulunmaktadır. Staj ve eğitim programları çerçevesinde her dönemde eğitim vermektedir. Katılımcılar sadece Türkiye’den değil, dünyanın diğer ülkelerinden de gelmektedirler. USAK bir tür ‘şemsiye örgüt’ yapılanması modelini izlemektedir. Kendisine bağlı 9 araştırma merkezi aracılığıyla çalışmalarını yürütür.

USAK doğru bilginin, daha iyi bir eğitimin ve daha iyi bir iletişimin Türkiye ve insanlığın daha mutlu ve refah içinde yaşamasına katkıda bulunacağına inanır.

USAK’ın en temel ilkesi şudur: ‘Bilgi doğru kullanıldığı sürece güçtür’.

USAK

Page 82: TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ...Hasan Selim Özertem Kerim Has ... Önümüzdeki süreçte bunun bir adım daha ileri taşınarak Türk-Rus ilişkilerinde ya-kalanan ivmenin iki

06

USAK Avrasya Araştırmaları Merkezi

USAK RAPOR NO: 13-06

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

Temmuz 2013

Habibe ÖzdalHasan Selim ÖzertemKerim HasM. Turgut Demirtepe

TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİREKABETTEN ÇOK YÖNLÜ İŞBİRLİĞİNE

www.usak.org.tr

Uluslararası Stratejik Araştırmalar KurumuMebusevleri Mahallesi, Ayten Sokak, No: 21 06570, Tandoğan, Ankara

Tel: 0090 312 212 28 86 Fax: 0090 312 212 25 84www.usak.org.tr, www.turkishweekly.net, www.usakanalist.com