Upload
others
View
9
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Türkiye’de Şapka Kullanımıyla İlgili Tarihi Sürecin Arşiv Belgeleriyle Analizi Murat Dursun Tosun
TÜRKİYE’DE ŞAPKA KULLANIMIYLA İLGİLİ TARİHİ SÜRECİN ARŞİV BELGELERİYLE ANALİZİ
Bu kapsamda incelediğim belge 1820 tarihlidir. Belgeyi okumamın nedeni belgenin
konu özetinde yazılı olan birkaç yüz kişilik bir grubun Ermeni patrikhanesini basması ve “patrik
bizi Katolik yapmak ve şapka giydirmek istiyor patriği istemeyiz” dediklerinin belirtilmiş
olmasıdır.
Konu özetinde yazılı olan ifadeden yola çıkarak okuduğum belgenin ilk bölümlerinde
bu ifade geçmekte, devamında ise olayın nedenleri yapan ve yaptıranlarının araştırılmasıya
ilgili uzun uzadıya bilgi verilmektedir. Ancak belgenin tamamını okumadan bunu anlamak
mümkün olmadığından belki konuya ilişkin ileride tafsilatlı bir açıklama bulunur diye oldukça
uzun bir hatt-ı hümayunu okumak durumunda kaldım.
Aslında yine de içinde çok önemli bilgiler bulunmaktadır. Birincisi isyancıların Ermeni
patriği için bizi Katolik yapmak ve şapka giydirmek istiyor gerekçesini öne sürmeleri başlıbaşına
üzerinde düşünülmesi gereken bir hususdur. Sanki Katolik olmak için onların usulünce şapka
giymek gerekmekte olduğu gibi bir çıkarımda bulunmak mümkündür. Bu nedenle bunu bir
kenara not etmek gerekmektedir.
İkinci husus ise Rusya’nın Ermenileri kışkırtması ile ilgilidir. O da mevcut patriği
görevden aldırabilmek için Revan (Farsça) yani Erivan kaynaklı papazları devreye sokarak ve
maddi destek sağlayarak isyan tertip etmeye çalıştıklarının anlaşılmış olmasıdır. Erivan
denilince Ermenilerin en büyük ruhani merkezleri olan Ecmiyazin Kilisesi akla gelmektedir. Öte
yandan Ermenileri Osmanlıya karşı kışkırtan ilk devletin de Rusya olduğunu hatırlamakta fayda
bulunmaktadır.1
1 https://muratdursuntosun.wordpress.com/2016/03/06/ermeni-olaylarinin-gelisimi-ve-sebinkarahisarda-yasananlar/
Türkiye’de Şapka Kullanımıyla İlgili Tarihi Sürecin Arşiv Belgeleriyle Analizi Murat Dursun Tosun
1896 tarihi belgede Kumkapıda bulunan bir Ermeni mektebinin öğretmeninin
öğrencilere fes giymeyin şapka giyin telkininde bulunduğu anlaşıldığından cezalandırılması
istenilmiştir.
1909 tarihinde Yanya vilayetinde Hırıstiyan çocuklarının Yunan bayrağı renginde elbise
ve şapka giymemeleri için gerekli tedbirin alındığının mahallinden bildirilmiştir.
1910 tarihli 6 belgede ise küçük kız çocuklarına şapka giydiridiği için ebeveynlerinin
polis müdürlüğü tarafından uyarıldığı anlaşılmaktadır. 1910 tarihli belgelerden birinde kız
çocukları ile birlikte ilk kez kadınların da şapka giyerek Beyoğlu’nda gezdikleri belirtilerek
cezalandırılmaları istenilmiştir.
25 Temmuz 1911 tarihli belgede ise Polislikten çıkarılmış Subhi Bey ve ilim talebeleri
Hurşid ile Sabri 'nin şeriata aykırı olarak şapka giydikleri için cezalandırılmalarının istenilmiş
olması erkeklere yönelik ilk vakıadır.
1914 tarihli belgede ise Marmara Adalı Ligor veledi Anastaş'ın çocuğuna Yunan
alametini havi şapka giydirdiğinden Divan-ı Harb tarafından hapsedildiği bilgisi yer almaktadır.
Bu konudaki son belgemiz olan 1915 tarihli belge çok önemli analizler içermektedir ve
Varna'da arabacılık yapan Müslümanlar'a şapka giydirilmek istenmesiyle ilgilidir. Belge
Bulgaristan’ın Osmanlı’dan ayrıldığı döneme aittir. Yapılan değerlendirmelerde Bulgar
vatandaşı olan Müslüman Türklerin feslerini çıkararak bulgarlar gibi kasket giymeye zorlandığı
belirtilmektedir. Burada en önemli nokta ise Bulgaristanla yapılan 16/29 Eylül 1914 tarihli
İstanbul anlaşmasının sekizinci maddesinde Bulgaristan’ın bil-cümle memleketlerinde Bulgar
teba’sından bulunan Müslümanların âdâtına riayet olunacağının açıkça belirtilmiş olduğuna
dikkat çekilmiş olmasıdır. Bu madde günümüz açısında da çok önemlidir. Zira Bulgaristan bunu
sıklıkla yapmaktadır. 80’li yıllarda da Müslümanları isim değişikliğine zorlamış bu nedenle pek
çoğunu göçe zorlamış veya çeşitli zulümlerde bulunmuştu.
Bu belgelerin ortak noktası batı tarzı şapka takmanın kadınlar ve erkekler için uygun görülmediğidir. Bunu açıklarken de bu gibi serpuşların kullanımı umumi İslami hayat üzerinde olumsuz etki yapacaktır değerlendirmesi yapılmıştır. Ayrıca batı tipi şapkanın milli anane ve İslâmiyetin belirgin özelliklerine aykırı olduğundan bu duruma izin verilemeyeceği belirtilmiştir. Bu nedenle çocuk hevesi ve diğer duygularla şapka giyen varsa bundan kaçınılarak serpuş kullanımından vaz geçilmesi istenilmiştir. Hülasa anlaşılan odur ki bu tarihe
kadar ve belki daha sonrasına kadar bu net bir devlet görüşü ve islâmi kabul olarak uygulanmıştır.
Özellikle gayr-i müslümlerin şapkayı bir dini ve siyasi bir sembol olarak gördüklerine yönelik belgelerde emarelerde bulunmaktadır.
Ülkemizde ise zamanla önceki görüşten vaz geçilmiştir. Atatürk, 27 Ağustos 1925'te
Kastamonu'da, elindeki şapkasını göstererek, ''Efendiler! Buna şemsiperli serpuş derler!..''
demiş ve “Şapka Devrimi”ni ilan etmişti.
1 Kasım 1925’de yürülüğe giren Şapka Kanunu sonunda birçok sosyal sorun yaşanmış
ve halk bunu kabullenmekte oldukça zorlanmıştır. Yüzyılların kazandırdığı kültürel
alışkanlıkların birdenbire terk edilmesi ve yeni uygulamanın kabullenilmesi kolay olmamıştır.
Türkiye’de Şapka Kullanımıyla İlgili Tarihi Sürecin Arşiv Belgeleriyle Analizi Murat Dursun Tosun
Bu nedenle onlarca insan İstiklal Mahkemelerinde yargılanmış, kimi asılmış kimi de hapse
atılmıştır.
1925 yılında Rize’de şapka giymek istemeyenlerin kurşunlandığı ve onlarca insanın öldürüldüğü hatta Hamidiye zırhlısıyla şehrin bombalandığı tarihi bir vakı’adır. Birçok kişi de İstiklal Mahkemesinde yargılanarak hapse atılmıştır.2
6 Mayıs 1933 Cumartesi tarihli TBMM oturumundan alınan belgede şapka takmadığı için senelerce hapis yatanların varlığını göstermektedir.
Bunlardan İskilipli Atıf Hoca 1924 yılında “Frenk mukallitliği ve Şapka” ismini verdiği risalesi yüzünden 1925 yılında kanunun çıkmasından sonra yargılanmış ve idama mahkûm edilmiştir. Oysa risalesini yayınlarken Maarif Vekâletine (Milli Eğitim Bakanlığı’na) gönderdiğinde, izin ve takdir almıştı.
Atıf Hoca, “Frenk Mukallitliği ve Şapka” risalesinde Müslümanları amel-iman
bütünlüğüne davet ediyordu. Müslümanların, Müslüman olmayanların kılık kıyafet ve kültürel
alışkanlıklarına benzemeye çalışmasının caiz olmadığını söylüyordu. Bir Müslüman ile
Hıristiyanın veya bir Yahudinin kılık kıyafetinden ayırt edilebileceğini, hatta edilmesi gerektiğini
savunuyordu.
Bu risale körü körüne Avrupa taklitçiliğini eleştiren bir eserdi. Atıf Efendi, 32 sayfalık bu eserinde; Avrupa’nın ilim ve fennini almanın caiz, hatta lüzumlu bulunup, ama bizde yapılanın ise daha çok şuursuz bir batı taklitçiliği olduğunu, kılık kıyafette onlara benzemenin aslında ruhtaki bir bozuluşa alamet veya onun bedene aksetmesine sebebiyet vereceğini, bunun ise müstakil (bağımsız) bir şahsiyet inşa eden İslam düşüncesine zıt düştüğünü, Resul-i Ekrem’in Ebu Davud gibi sünen kitaplarında geçen “Bir kavme benzemeye çalışan onlardandır.” hadis-i nebevisi ışığında izah etmeye çalışıyordu.3
Bu görüş Osmanlı’da çok uzun bir süre uygulanmış yaygın bir uygulanın da tezahürüydü aslında. Osmanlı’da her teba’nın ayrı bir giyim şekli bulunmaktaydı. Bir Yahudi’yi, bir Rum’u, bir Ermeni’yi veya başka bir milletten olanı giydiği kıyafetten bir Müslümandan ayırmak, ayırabilmek mümkündü. Herhangi bir teba’nın başka bir milleti çağrıştıracak kıyafet giymesi de yasaktı. Osmanlı’da gayr-i müslim nüfus dahi ayrı sayılır ayrı defetere kaydedilirdi. Bu nedenle nerede ne kadar, hangi milletden nüfus olduğu bilinirdi.
2http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=128975 3 https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0skilipli_Mehmed_%C3%82t%C4%B1f_Hoca https://iskilipliatifhoca.wordpress.com/frenk-mukallitligi-ve-sapka/
Türkiye’de Şapka Kullanımıyla İlgili Tarihi Sürecin Arşiv Belgeleriyle Analizi Murat Dursun Tosun
Aslında bu tüm dünya milletlerinde durum de öyleydi. Giydiği kıyafetten İskoç, Japon,
Arap, Afrikalı, Egeli, Karadenizli, Güneydoğulu, İç Anadolulu birbirinden ayrıd edilebilmekteydi. Bu kısmen de böyle olsa bile artık foklorik kıyafetler olarak bilinmektedir. Hemen hemen herkes batılı gibi giyinmeye başlamıştır. Yerel anlamda kültürel simgesi olan kıyafetler giyilse bile uluslararası düzeyde bir toplantıya iştirak ettikleri zaman istisnalar dışında hemen hemen tamamı batının dünyaya tanıttığı tarzda giyinmektedir. Bu aslında batı kültürünün dünyaya kabul ettirdiği bir üstünlüğüdür.
Öte yandan olaya şapka düzeyinden baktığımızda Şapka Kanunu kalen yürürlükte olsa da artık uygulamada zorlaması kalmamıştır ve isteyen istediği gibi davranabilmektedir. Resmi bazı kurumlar ise kendi standartlarını korumaktadır. Sivil halk yönünden zımnî serbeslik bulunmaktadır.
Belgelerin okunmasındaki yardımlarından dolayı Osmanlıca Tarih Edebiyat Grubu
üyelerinden Hüseyin Dağ, Zafer Şık, Mehmet Kahramanoğlu, Muhammed Özler, Serhat
Güney, Ahmet Özeren, Fırat Çağlayan, Abdülkerin Satuk Buğra Karahan, Oktay Taşdelen,
Metehan Kuruçaylı, Süleyman Köse, Zeki Özkan, Mustafa Dönmez, Yavuz Bülent, Mehmet
Bağcı, Ersin Üçdemir, Ömer Faruk Gedik, Abdullah Ertürk, Mahire Yazar Kiremitçi, Nurhan
Gedik Mıstanoğlu, Şule İyigönül Atasagun, Tuba Uyar ve Rümeysa Odabaş’a çok teşekkür
ederim.
Saygılarımla,
Murat Dursun Tosun
Arşiv Fon Kodu: HAT, Dosya No: 1294, Gömlek No: 50241, Tarihi: 29 (Z) Zilhicce 1235
(7 Ekim 1820), Konusu: Ermeni Patrikhanesi'ni basan birkaç yüz erazilin patrik bizi Katolik
yapmak ve şapka giydirmek istiyor patriği istemeyiz dedikleri ve alınan tedabire dair. a.g.y.tt
Türkiye’de Şapka Kullanımıyla İlgili Tarihi Sürecin Arşiv Belgeleriyle Analizi Murat Dursun Tosun
Hû
Vezirim padişahım,
İşbu üç bend takririn meali malum-ı hümâyûnum olmuştur. Mahbus olan Ermenilerin
cümlesi hapisde ibka olunub diğer haber virilen papas ve millet başı Melkun ve sairleri tecessüs
olunsun (araştırılsın) katil ve sarik vesair bu makule fesadda bulunanlar bizim haberimiz yoğ-
idi bize falan kimse taallüm eyledi (anlattı, belletti) dimekle zilledden kurtulamaz. İkdem
olunub (gayret edilip) elde olmayanlar buldurulsun bu sair meseleye kıyas olunur şey değildir.
Türkiye’de Şapka Kullanımıyla İlgili Tarihi Sürecin Arşiv Belgeleriyle Analizi Murat Dursun Tosun
Şevketlü, kerametlü, mehabetlü, kudretlü, veliyyü’n-ni’metim efendim.
Bundan akdemce Ermeni milletinden olan birkaç yüz nefer erâzil ve esâfil makulesi
Pazar günü Ermeni patrikhanesini basub Ermeni patriğinden ötürü bizi kötülük etmek ve şapka
giydirmek daiyesinde olduğundan kendisini istemeyiz diyerek üzerine hücum ve tazyik birle
keyfiyeti yeniçeri ağası kulları lede’l-istihbar (haber vererek) üzerlerine gidüb cem’iyetlerini
tefrik (dağıtarak) ve birazını ağa kapusuna irsal ve celb etmiş. Ve ba’dehu husus-ı mezkûrun
menşe-i vuku’ ve sebeb-i asliyesini su’al ve tahkiki zımnında bazı rü’esa-yı millet Bâb-ı Âlî’ye
celb ve istintak ile kaleme aldırılan takrirleri arz ve takdim kılınmış ve bu babda suret-i hale
nazaran bazı mülahazat ve ihtimalat-ı hatıra gelmiş olduğuna dair takdim-i atabe-i ulyâ-yı
mülükâneleri kılınan takrir-i abidanem bâlâsına şeref-efzâ-yı sudur olan hatt-ı hümâyûn-ı
şevket-makrun-ı şahânelerinde bu fesad kötülüklerin tahrikiyle olması ihtimal ise de akla ba’id
görünür. Zira asıl Ermeni milleti ile Katolik beyninde (arasında) zıddiyet derkâr iken anların
ifsadıyla kendi patriklerine böyle hakaret etmeyecekleri ve patrik azl olsa kendilerine muzır
(zararlı) olub Katolik takımına faide olacağı zahirdir ve bunda patrikin medhali olsa bile bu
madde içün azli ber-vechile caiz değildir. Katolik mezhebinde ısrar edüb kadime ricat
etmeyenlerinin te’diblerine hırs ve acz eylediklerinden bu erazil (rezil) güruhunu asıl Ermeni
tahrik etmesi dahi ziyade akla karibdir (akla yakındır). Lakin her kim tahrik ederse etsin reaya
makulesinin böyle cem’iyet ile kilisa basmaları devletçe hazm olunur madde değildir. Mahbus
olan Ermenilerin ön ayak olan ve söz bilen beş altı neferini reis ve kethüda tenhaca götürüb
istintak etsinler (sorgulasınlar) suhuletle söylerler ise fiha (orada) söyledikleri suretde bir kaçını
zindana ve bir kaçını bostancıbaşıya gönderüb işkence ile söyledüb takrirleri taraf-ı hümâyûnca
arz olunsan diğerleri salıverilmeyüb hapiste kalsunlar. Bu kilisa basanlardan iktiza iden
te’dibleri icra olundukdan sonra Katolik maddesi ol-vakit bi’l-müzakere patrike havale olunur.
Bu madde içün patrik mersuma ve saire buyuruldu yazılmak iktiza etmez deyu emr ü ferman
buyrulmuş ve mucebince meclisde olan mesfurlardan pişda-i fesad (fesad başı) ve söz bilür beş
altı neferi derhal kethüdayı çakeri ağa ve reis efendi kulları nezdine celb ve istintak
olunduklarında ifadeleri bi-esas (yalan) olub ısga’ya şâyân olmamak hasebiyle hakikat-i hal
suhuletle ağızlarından haber alınamayacağına mebni mukteza-yı irade-i seniyye-i mülükâneleri
üzere birkaçı zindana ve birkaçı dahi bostancıbaşı ağa kulumuz habsine gönderilmiş ve zindana
gönderilen takımının ifadeleri dahi bi-meal (anlamsız) olub bostancıbaşı ağa kulları habsine
gidenler ağa-yı muma-ileyh kulları tarafından tehdid ve te’kid ile istintak olunmuş ve içlerinden
İba nam zimmi bu maddenin çeküniği (çekimser olma) keyfiyeti Üsküdar’da Basmahane’de
sakin Sakallı Papaz Karabet nam zimminin malumu olduğunu ihbar etmiş ve ağa-yı muma-ileyh
bendeleri mersum Karabet’i ihzar birle lede’l-sual olduğu evvel emirde ketm ve ihza’ ederek
malumu’l esami iki nefer rahiblerin üzerlerine atub anlar bilirler deyu ifade eylediğine mebni
zikr olunan rahibler dahi getürdilerek anlardan dahi madde-i mezkûrenin hakikatini su’al
eyledikde bir gûna haber alamadığından mersum papaz Karabet zimmiye tekrar izhar tehdid
ve teşdid birle anın vaki olan ifadesinde Katolik takımından Tankar oğlu Oseb ve Tavir oğlu
diğer Oseb zimmilerini Beyoğlu’nda kain menzillerine celb ve bana beş kise akçe vaad ile
göreyim seni bekâr odalarına gidüb millete haber vir ne vechile lazım gelir ise ol vechile arz-ı
hal takdim idüb niza’a mübaderet eyleyenler biz her dürlü ikdam ideriz ve bizim emsalimiz
olarak birkaç kimesne dahi olmağla sana anlardan dahi ziyade ikram ettiririz deyu tenbih ve
teşvik eylediklerinden ben dahi han ve sair mahallerden Ermeni ve gerek Katolik olanları cem’
Türkiye’de Şapka Kullanımıyla İlgili Tarihi Sürecin Arşiv Belgeleriyle Analizi Murat Dursun Tosun
idüb kilisayı basmak içün irsal eyledim deyu takrir etmiş ve mersumun işbu takririni ağa-yı
muma-ileyh kulları kaleme alarak bâb-ı âlîlerine inha etmiş ise de şeref-efza-yı sudur olan hatt-
ı hümâyûn-ı şâhânelerinde muserrah olduğu ve fi’l-hakika etrafdan bi’t-taharri bazı delail ve
karain (karineler) ile istidlal olunduğu vechile hadise-i mezkûre katolik takımının başı altından
olmadığından ve mersum papaz Karabet zimminin takrir-i meşruh üzere müceddeden
kendisine beş kise akçe vadiyle milleti tahrik etmiş olması akla baid (uzak) gelüb bu suret bir
gûna garaza mahmul ve hadise-i mezkûrenin menşe-i ve badisi ahiri (önceki sebebi) vechile
olması melhuz olduğundan mahbus merkûmların fıruna nakliyle gerek mersum papaz Karabet
gerek sairleri işkence ve tazyik olunarak hakikat-i halin zahire ihrac ettirilmesi hususu ağa-yı
muma-ileyhe tekrar tenbih olunmuş ve ol dahi mahbus-ı merumunu takib ve tazyike ibtidar ile
bi’d-defaat istintak eyledikde mesfur karabet dahi vaki olan takririnde millet-i Ermeniyanın
Revan’da mütemekkin (yaşayan) başkalfası Meyrim nam kimesne benim ile İstanbul’da Ermeni
patriğine lisan-ı Ermeni üzere bir mektub göndermiş ve patrik mersum millet-i Katolik
mezhebine tahvil ve ayin-i millet üzere okunacak nesneleri teftiş etmiş olduğundan bahs
ederek bu hususu tahkik birle kendisine tahrir eylememi bana tenbih eylemiş olduğuna mebni
ben dahi mektub-ı mezburu patrke verüb keyfiyeti öğrendiğim vechile mersun baş kalfa
tarafına yazdıkdan sonra Üsküdar’da Bağlarbaşı’nda Sakaoğlu Kirhod ve Hasköy’de Sarraf
Gülgüloğlu Eci Bogos ve Karakhayeoğlu diğer Bogos Abraham ve Sarraf diğer Bogos ve
İlyadoğlu Magordiç ve Sakaoğlu köyküsü Madros ve Milletbaşı Madgon ve Tenkiroğlu Oseb ve
Tavidoğlu diğer Oseb nam zimmiler patriği istemeyüz deyu şamatat itmeleriçün milleti tahrik
etmek üzere bana tenbih ve ikiyüz kise akçe gider ise de tazmin eylerüz deyu tergib
ettiklerinden (şevklendirdiklerinden) ben dahi tahrike cesaret eyledim deyu ihbar eylemiş
olduğundan ağa-yı muma-ileyh mersumlerı celb ile bi’t-tekrar su’al ve tazyik etmiş ve
içlerinden Sakaoğlu Kirhor’un zirde muharrer ifadatından başka diğerlerinin külliyen inkârları
vuku’a gelmiş olmak cihetiyle mersum papaz Karabet dahi tekrar lede’l-istintak eğerci bunları
haber virmişdim lakin iftiradır idam etmezseniz doğrusunu söyleyeyim diyerek kelama ibtidar
birle lalifü’z-zikr divanda baş kalfa olan Meyrim zimmi mukaddema rahib iken Rusya içinde
mütemekkin ve ba’dehu Rusyalu marifetiyle başkalfa olub bu defa beni mektub ile patrike irsal
ve patrikden arzuhal verüb şamatata ibtidar etmek üzere milleti tahrik işiyle sonra icra-yı
meram olunur deyu tenbih etmiş ve bundan bir ay sonra mersum başkalfa yine divanda rahib
Ohannes ile hademesinden Parsinç ve Ohannes nam iki neferi dahi bana ta’limi vechile ta’lim
ve irsal etmiş olduğuna binaen biz dahi kilisaları ve her bir mahali gezüb başkalfanın ta’rifi
telkini üzere milleti tahrik itdik eğer mesfur Ohannes rahib patrik olur ise Ermeni milletini
Rusyaluya itba’ ettirüb (tabi kılıp) icra-yı garaz idecekler idi. Ve rahib-i mesfur geldiği vakitde
Büyükderede Rusya elçisinin yalısında idi bu madde zuhurunda firar irdi. Şimdi İznikmid
veyahud bir Rusya patrikhanesindedir. Eğer mesfur ele getürülür ise cümle sırları bilür deyu
cevab virmiş ve tekrar her ne kadar tazyik olunmuş ise de işbu cevabından nükul etmemiş (geri
dönmemiş) olduğunu ve Sakaoğlu Kirhor’un su’al eyledikde ol-dahi papaz mersum bana gelüb
patrikden arzuhal virmek üzere fesadını ifade etmiş ve ben dahi virmek ve patriği istemeyiz
deyu kilisada şamatat idin deyu tenbih eylediğini ikrar etmiş idiğünü ve mersum Karabet
zimminin haber virdiği bâlâda mezkûru’l-esami eşhasdan millet başı olan Malkun tahrir
olunmakda olub ele getirüldükde ol-dahi bi’l-istintak ifade olunacağını ağa-yı muma-ileyh
kulları ba-takrir inha ve iş’ar etmiş olmağla ağa-yı muma-ileyh kullarının mersumların aralık
aralık istintak ve başka başka kaleme aldırılarak mukaddem ve muahher takdim eylediği
Türkiye’de Şapka Kullanımıyla İlgili Tarihi Sürecin Arşiv Belgeleriyle Analizi Murat Dursun Tosun
takrirleriyle beraber manzur-i hümâyûn-ı mülükâneleri buyurulmak içün merfu’ atabe-i ulyâ-
yı şehr-i yârileri kılındığı.
Bend-i evvelde muharrer (yazılı) olduğu üzere bostancıbaşı ağa kullarının habsinde olan
mersum papaz Karabet zimminin muahharen vaki olan ifade vechile revanda başkalfa denilen
Miram zimmi tarafından meb’us rahib Ohannes ile Parsih ve Ohans nam iki nefer
hidmetkârının suret-i hal ve hareketlerine ve rahip mesfurun bir ay mukaddem İznikmid
veyahud Birusa’ya giderim diyerek gitdiğine dair kaleme alınan takriri ağa-yı muma-ileyh
kulları tarafından takdim ile meşmul-ı lahza-i meal-i efazâ-i şâhâneleri buyuruldukda takrir-i
mezkûrun bir aynı bâb-ı âlîlerine verilerek ma’ru’z-zikr Revan’dan gelen rahip ile
hizmetkârlarını gizlüce taharri içün İznikmid ve Burusa’ya tebdil-i mu’temed adamlar
gönderilmesi hususu emr ü ferman-ı şâhâneleri muktezasından olduğunu ağa-yı muma-ileyh
bendeleri bu defa bâb-ı âlîlelerine ihbar ile takrir-i mezkûrun bir aynını ve mesfurların eşkal ve
kıyafetlerini mübeyyin pusulasını irsal ve tesyar etmiş olmakla derhal husus-ı mezkûr
hitamında daire-i çakeriden ol-haliyi bilür ve mu’temed kulları tebdilen Burusa ve İznikmid
taraflarına azimet ve lede’l-iktiza etraf ve ilerü kazaları dahi geşt ü güzar ile taharri ve tahsin
etmek üzere ta’bir olunarak ol-babda taraf-ı çakeriden Burusa’da (Bursa) olan Ermeni
piskoposuna tafsil-i hal beyan olunmaksızın fakat mesfurların ele getirülmesi matlub-ı kat’i
idiğünden beher hal buldurulub zahire ihraç ve teslim eylemesini mutazammın mezkûr
tenbihname ve iktiza eder (gerekir) ise verilmek üzere Hüdavendigâr (Bursa) mutasarrıfı
bendelerine ve İznikmid mütesellimine dahi mesfurların taharri ve tahsin ve ele getirülmesi
hususunda lazım gelen tedabirin ve me’mur-ı mersum kullarına iktiza iden (gereken)
muavenetin (yardımın) icrasına mübaderet eylemeleri içün başka başka mektuplar tahrir ve
şayed mesfurlar ol-taraflarda bulunmayarak ileriye gitmiş oldukları haber alındığı halde
ardlarına düşülerek iktiza iden mahalleri tebdilen dolaşub taharri ve tahsin ve her ne mahalde
ele getirülür ise ahz u girift etmek (yakalamak) üzere merkûm kullarına tenbih ve ol-babda
hasbe’l-iktiza ale’l-umum kazalara hitaben iktizasına göre bir kıt’a mezkûr tenbihatname
yazılub mesfurların eşkallerini mübeyyin defterin sureti dahi yedine i’ta olunarak (yanına
verilerek) serian ihraç ve tesyir kılınmış olduğu.
Bend-i evvelde tahrir olunduğu (yazıldığı) vechile mersum Karabet dahi Revan’da
(Erivan) mütemekkin (yaşayan) başkalfa tarafından patrike mektub göndermiş olduğunu haber
virmek hasebiyle mekubun çekingü-i keyfiyeti patrikden su’al olunmak lazım geldiğinden giçen
ahşam patrik mersum mahfiyyen (gizlice) nezd-i çakerâneye celb ve su’al olundukda mersum
Karabet ol-vechile mektub götürdüğünü ifade etmiş ise de bana mektub göndermediğini ve
mektubdan kat’a haberi olmadığını ve işbu fesad-ı mersum Karabet ve henüz ele
getirülemeyen Papuççular yiğitbaşısu kabzımal ve Üsküdar’da Basmahane’de Eci Bağdasar
zimmilerin başları altından olub bunlar ayılınca bazı güna mefsedete ibtidar itmiş (kalkışmış)
olduklarını ve vuku’a gelmiş olan hadisede İstanbul’da yerlü olan Ermeni milleti mu’tebaranın
kat’a medhalleri olmayub hazele-i mezkûre taşralu olarak hanlarda ve sair mahallerde bulunan
erazil ve asakil makulelerinden neş’et etmiş ve asl-menşe-i fesad-ı mersum Karabet olub
küsurları (kalanları) aceze ve sebükmağzan (düşüncesizler) güruhundan olduklarını ifade
eylemiş olmakla suret-i hale nazaran mersum papaz Karabet’in mukaddema vaki’ olan
takririne muahharen ifadesi mübeyyin (açıklayıcı) olub haber virdiği papazların mukteza-yı
irade-i seniyye-i şahaneleri üzere taharri olunarak (araştırılarak) ele getirülmesi zımnında
Türkiye’de Şapka Kullanımıyla İlgili Tarihi Sürecin Arşiv Belgeleriyle Analizi Murat Dursun Tosun
minval-i muharrer üzere adam gönderilmiş ve patrik mersum fesadın neşetini (ortaya
çıkmasını) mesfur Karabet ile henüz ele getirülmeyen diğer üç dört nefer zimmilere atf ve
haber iderek küsur mahpus olanlar taşralı bir takım sebükmağzan ve aceze güruhundan
olduklarını ifade eylemiş olduğundan henüz ele girmeyen mersumların bi’t-taharri
buldurulmasına ikdam ve ihtimam olunmakda olub İznikmid ve Birusa (Bursa) taraflarında olan
papazların bundan böyle çeküngi-i halleri tebeyyün idinceye dek mersum papaz Karabet’in
hapiste tevkif ile ba’dehu hakkında sudur idecek irade-i seniyye-i şâhânelerinin icrası lazım
gelür ise de kusur bi’t-talim patrikhaneye hücuma ictisar (cesaret) idenlerin içlerinden bazı
ilerü gelenlerin li-ecli’l-terbiye küreğe vaz’ (terbiyeleri için küreğe konulmaları) ve aceze
güruhundan olanların merhameten tahliye-i sebilleri sureti mütebadir-i hatır-ı acizanem olmuş
ise de ne vechile irade-i seniyye-i mülükâneleri müteallik olur ise ol-vechile icrasına ibtidar
olunacağı muhat-ı ilm-i alileri buyruldukda ol-babda ve her halde emr ü ferman şevketlü,
kerametlü, mehabetlü, kudretlü, veliyyü’n-ni’ame efendim padişahım hazretlerinindir.
Arşiv Fon Kodu: DH.TMIK.M.. Dosya No: 5, Gömlek No: 44, Tarihi: 15 (Z) Zilhicce 1313
(28 Mayıs 1896), Konusu: Yenikapı'daki Mosediciyan Ermeni Mektebi'nin Romanya
tebeasından olan muallimi Kigork'un, öğrencilerine fes giymeyerek şapka giymelerini telkin
etmesi üzerine gereğinin yapılması.
Türkiye’de Şapka Kullanımıyla İlgili Tarihi Sürecin Arşiv Belgeleriyle Analizi Murat Dursun Tosun
Hû
Zabtiye Nezâreti
Yenikapu’da Sandıkburunu nam mahalde vaki Mosdeciyan Ermeni mektebi muallimi
olub Romanya teba’sından bulunan Kigorg mekteb-i mezkûrun memalik-i mahrusa-i
şahâneden olmayub Avrupa(lı) olmasından bahisle şakirdanın (öğrencilerin) fes iksâsından
(giyinmesinden) sarf-ı nazar ederek (kaçınarak) şapka ile gezmelerini tenbih ettiği haber
alınmış ve merkûmun tenbihat-ı bed hahanesi (kötü isteği) kendisinin erbab-ı fesaddan
olacağına delalet etmiş olmasıyla her hal ve hareketi hafiyyen taht-ı nezâret ve tarassuda
alındığı ma’ruzdur. Ol-babda emr ü ferman hazret-i men-lehü’l-emrindir.
Fi 9 Mayıs Sene (1)312 (21 Mayıs 1896)
Zabtiye Nazırı Bende Nazım
Arşiv Fon Kodu: DH.EUM.VRK. Dosya No: 14, Gömlek No: 103, Konusu: 19 (Za) Zilkade
1327 (2 Aralık 1909), Konusu: Yanya vilayetinde, Hırıstiyan çocuklarının Yunan bayrağı
renginde elbise ve şapka giymemeleri için gerekli tedbirin alındığının mahallinden
bildirildiği.
Dahiliye Nezâreti Celilesine
Etfal-i Hristiyaniye (Hristiyan çocuklarına) Yunan bayrağı elvanına (renklerine)
müşabih (benzer) elbise ve saire iksâ ettirilmemesi (giydirilmemesi) hakkında te’kidat-ı
lazıme ifa olunmakda olduğuna dair.
Türkiye’de Şapka Kullanımıyla İlgili Tarihi Sürecin Arşiv Belgeleriyle Analizi Murat Dursun Tosun
Devletlü Efendim Hazretleri,
4 Teşrin-i-sani Sene (1)325 (17 Kasım 1909) tarihli ve dört yüz doksan altı numerolu
tahrirat-ı aliyye-i nezâret-penâhilerine ariza-i cevabiyedir. Etfal-i Hristiyaniyenin (Hristiyan
çocuklarının) taşıdıkları şapkalarda Yunan bayrağıyla mu’ayyendar (belirtilmiş) ibarenin
bulundurulmaması hakkında ittihaz ve icra ettirilen tedabir ve takayyüdat-ı lazıme üzerine
mevzubahis şapkaların iksâsı (giyinilmesi) men’ edilüb ol-vakitden şimdiye kadar hiçbir
kimsenin öyle şapka ile Yunan bayrağı elvânına (renklerine) müşabih (benzer) giydiği
görülmemiş ise de ma-haza yine takayyüdat ve tefehhüsat-ı lazımede bulunulmakda (inceden
inceye araştırılmakda) olduğu bi’l-havale polis ser-komiserliğinden ifade olunmuş olmakla ol-
babda emr ü ferman hazret-i men-lehül-emrindir.
Fi 19 Zilkade Sene (1)327 ve fi 19 Teşrin-i-sâni Sene (1)325 (2 Aralık 1909)
Yanya Valisi Namına
Arşiv Fon Kodu: DH.EUM.THR. Dosya No: 36, Gömlek No: 67, Tarihi: 06 (C) Cemaziye’l-
ahir 1328 (15 Haziran 1910), Konusu: Kıbrıslı Mustafa Paşa'nın damadı İbrahim Bey'in
çocuğuna şapka giydirilmemesi.
Türkiye’de Şapka Kullanımıyla İlgili Tarihi Sürecin Arşiv Belgeleriyle Analizi Murat Dursun Tosun
Hû
İstanbul Polis Müdirliği Tahrirat Kalemi
Emniyet-i Umumiye Müdürüyetine
Kandilli’de mukim Kıbrıslı Mustafa Paşa’nın damadı İbrahim Beğ’in yedi sekiz yaşındaki
çocuğuna şapka iktisa ettirilmesinin bais-i kabul ve kali olduğu Üsküdar polis müdüriyetinden
iş’ar edilmekle bi’l-vücuh diyanet-i İslâmiyeye muhalif olarak müşahadesi takib eden şu hallin
men’-i vuku’ içün tedbir-i kat’i ittihazı lüzumu arz olunur.
Fi 27 Mayıs Sene (1)326 (9 Haziran 1910)
Polis Müdür Muavini
Yazılmıştır 2 Haziran Sene (1)326 (15 Haziran 1910)
Hülasası: Çocuklarına şapka giydirmesine dair.
Tezkire-i hususiye
Türkiye’de Şapka Kullanımıyla İlgili Tarihi Sürecin Arşiv Belgeleriyle Analizi Murat Dursun Tosun
Fi 31 Mayıs Sene (1)326 (13 Haziran 1910)
Kandilli’de mukim Kıbrıslı Mustafa Paşa’nın damadı İbrahim Beğ’e
Ailenize mensub yedi sekiz yaşında bir çocuğun şapka giyerek gezdiği haber verilmiştir.
Beyana hacet olmadığı üzere Âdât ve âdâb-ı milliyeye muvafık (uygun) olmayan bu nevi’
serpuşların isti’mali hayat-ı umumiye-i İslâmiye üzerinde bir te’sir-i müheyyicane (heyecan)
husule getirmekde olduğu cihetle bazı çocuklar tarafından şapka giyilmesine müsamaha
gösteren aileler rü’esasının bu hususda hüsn-i teemmüle (iyice düşünmeye) riayet
göstermeleriçün celb-i rikkatleri daireye vuku’bulan tebligat-ı resmiye iktizasından olmasına
ve deeb-i milliyet (milli anane) ve şiar-ı İslâmiyete münafi halatın (aykırı durumun) karin-i cevaz
olamayacağı sizce de bedihi bulunmasına mebni efrad-ı ailelerine fi’l-hakika sevk-i hevesat-ı
tıfılâne (çocuk hevesi) ile şapka giyen varsa enzar-ı umumiyede (umumi bakışda) sui-telakkiden
(kötü değerlendirmelerden) ictinaben (kaçınılarak) serpuş-ı mezkûrun terk-i istimali esbabının
te’minine himmet buyrulması rica olunur efendim.
Yazıldı 2 Haziran Sene (1)326 (15 Haziran 1910)
Arşiv Fon Kodu: DH.EUM.THR. Dosya No: 37, Gömlek No: 12, Tarihi: 07 (C) Cemaziye’l-
ahir 1328 (16 Haziran 1910), Konusu: Ayasofya civarında şapka ile dolaşan çocukların Polis
Muhakemet Dairesi Azası Saffet Paşa'nın olduğu anlaşıldığından bu zata tembihte
bulunulması.
Türkiye’de Şapka Kullanımıyla İlgili Tarihi Sürecin Arşiv Belgeleriyle Analizi Murat Dursun Tosun
Hû
İstanbul Polis Müdirliği Tahrirat Kalemi
Emniyet-i Umumiye Müdürüyetine
Hülasa: Ayasofya’da başında şapka olarak görülen iki kız çocuğunun velisi
muhakemat dairesi azasından Safvet Paşa'nın olduğu anlaşıldığına ve tenbihat-ı
mukteziyenin ifasına dair.
Şehr-i halin yirmi dokuzuncu günü Zenci bir kadının yanında siyah bir şapkalı iki kız
çocuğu görülmesiyle lede’t-tahkik bunların velisi Ayasofya civarında Yerebatan mahallesinde
mukim harbiye nezareti celilesi muhakemat dairesi azasından Safvet Paşa’nın olduğunun
anlaşıldığı Ayasofya merkez me’murluğundan iş’ar edilmekle tenbihat-ı mukteziyenin ifa
buyrulması ma’ruzdur.
Fi 31 Mayıs Sene (1)326 (13 Haziran 1910)
Polis Müdür Muavini
Tahrirata 2 Haziran Sene (1)326 (15 Haziran 1910)
Yazılmıştır 3 Haziran Sene (1)326 (16 Haziran 1910)
Arşiv Fon Kodu: DH.EUM.VRK. Dosya No: 3, Gömlek No: 32, Tarihi: 17 (C)
Cemaziyel’ahir 1328 (26 Haziran 1910), Konusu: Doğancılar'da sakin İskele Mirî Anbarı
Müdür-i sabıkı Mirliva Mustafa Paşa'nın kerimesinin şapka giydiği Üsküdar Polis
Müdürlüğü'nden bildirildiğinden gerekenin yapılması talebi.
Hû
İstanbul Polis Müdirliği Tahrirat Kalemi
Emniyet-i Umumiye Müdürüyetine
Türkiye’de Şapka Kullanımıyla İlgili Tarihi Sürecin Arşiv Belgeleriyle Analizi Murat Dursun Tosun
Hülasa: Doğancılarda sakin iskele-i mirî anbarı müdür-i sabıkı Mirliva Mustafa
Paşa'nın kerimesinin şapka giydiğine dair.
Doğancılar meydanında mutasarrıfen sakin iskele-i miri anbarı müdür-i sabıkı Mirliva
Mustafa Paşa'nın on iki yaşlarındaki kerimesi Halide hanımın başında şapka olduğu halde
görüldüğü Üsküdar polis müdüriyetinden bildirilmekle tenbihat-ı lazıme ifası ma’ruzdur.
Fi 10 Haziran Sene (1)326 (23 Haziran 1910) Polis Müdürü
Arşiv Fon Kodu: DH.EUM.VRK. Dosya No: 3, Gömlek No: 32, Tarihi: 18 (C) Cemaziye’l-
ahir 1328 (27 Haziran 1910), Konusu: Kınalıada'da oturan Beyoğlu Bidayet Mahkemesi
Müstantiki Abdüssamet Bey'in kızına şapka giydirildiği haber alındığından gereğinin
yapılması talebi.
Hû
İstanbul Polis Müdürlüğü Tahrirat Kalemi
Emniyet-i Umumiye Müdüriyetine
Hülasa: Müstantik Abdü’s-Samed Beğ’in kerimesinin başında şapka görüldüğüne dair.
Kınalıada’da mukim Beyoğlu Bidayet Mahkemesi Müstantiği Abdü’s-Samed Beğ’in on
yaşlarındaki kerimesine şapka giydirdiğinin görüldüğü Adalar polis komiserliğinden iş’ar
edilmekle tenbihat-ı mukteziyenin ifa buyrulması ma’ruzdur.
Fi 14 Haziran Sene (1)326 (27 Haziran 1910)
Polis Müdiri
Türkiye’de Şapka Kullanımıyla İlgili Tarihi Sürecin Arşiv Belgeleriyle Analizi Murat Dursun Tosun
Arşiv Fon Kodu: DH.EUM.THR. Dosya No: 97, Gömlek No: 86, Tarihi: 27 (B) Receb
1328 (4 Ağustos 1910), Konusu: Müze-yi Hümayun Müdürü Halil Bey'in kızına şapka
giydirmemesinin tebliği.
Hû
Müze-i Hümâyûn Müdürü Halil Beğ’e
Kerimeniz Belkıs Hanımın şapka giyerek gezdiği haber verilmiştir. Şapka isti’mali
(kullanımı) enzar-ı umumiye-i İslâmiyede (İslami bakışda) sui-tesiri da’vet etmekde
olduğundan bu mahzurun nazar-ı dikkate alınarak serpuş-ı mezkûrun isti’mal ettirilmemesi
(kullandırılmaması) rica olunur efendim.
Fi 22 Temmuz 1326 (4 Ağustos 1910)
Emniyet-i Umumiye Müdürü
Arşiv Fon Kodu: DH.EUM.THR. Dosya No: 98, Gömlek: 10, Tarihi: 08 (Ş) Şaban 1328
(15 Ağustos 1910), Konusu: Müslüman kız ve kadınların şapka giyerek Beyoğlu'nda
gezdikleri.
Türkiye’de Şapka Kullanımıyla İlgili Tarihi Sürecin Arşiv Belgeleriyle Analizi Murat Dursun Tosun
Hû
İstanbul Polis Müdürlüğü Tahrirat Kalemi
Emniyet-i Umumiye Müdüriyetine
Süleymaniye’de Süftace Medresesinde 22 numerolu hanede sakin Yüzbaşıoğlu Hasan
Efendi’nin kerimesinin başında güllü şapka görüldüğüne dairdir.
Süleymaniye’de Süftace Medresesinde 22 numaralı hanede sakin Yüzbaşıoğlu Hasan
Efendi’nin dokuz on yaşlarındaki kızının başında güllü bir şapka ile ve yanında bir İslam kadını
olduğu halde Beyoğlu taraflarında gezdiğinin görüldüğü Beyoğlu Polis Müdiriyetinden
bildirilmekle tenbihat-ı lazıme ifası ma'ruzdur.
Fi 26 Temmuz Sene (1)326 (8 Ağustos 1910)
İstanbul Polis Müdür Muavini
Havale: Fi 2 Ağustos (1)326 (15 Ağustos 1910)
Arşiv Fon Kodu: DH.MB..HPS. Dosya No: 96, Gömlek No: 45, Tarihi: 30 (B) Receb 1332
(24 Haziran 1914), Konusu: Şifahi tebligatla hakkında malumat istenilen Hapishane-i
Umumi'de mahpus Ligor veledi Anastaş'ın Marmara Adalı ve Osmanlı tebeasından olduğu,
çocuğuna Yunan alametini havi şapka giydirdiğinden Divan-ı Harb-i Örfice hapsedildiği.
Türkiye’de Şapka Kullanımıyla İlgili Tarihi Sürecin Arşiv Belgeleriyle Analizi Murat Dursun Tosun
Dahiliye Nezâreti Mebani-i Emiriye ve Hapihaneler İdaresi Müdüriyeti
Kalem-i Mahsus Müdüriyetine
Fi 11 Haziran Sene (1)330 (24 Haziran 1914)
Hapishane-i Umumiyede iki sene mahkûmiyetle mahbus bulunan Ligor hakkında
tahkikat-ı lazıme icrasını dair vuku’bulan tebligat-ı şifahiye (sözlü tebligat-uyarı) üzerine
tahkikat-ı lazıme bi’l-icra merkûmun teba’-i Osmaniyeden Marmara Adalı ve elli yaşını
mütecaviz bulunduğu ve ismi Ligor veledi Anastaş olub çocuğuna Yunan band beresini havi
şapka giydirdiği cihetle divan-ı harb-i örfinin 10 Mayıs Sene (1)330 (23 Nisan 1914) tarih ve
309 numerolu mazbatasıyla 13 Nisan Sene (1)330 (26 Nisan 1914) tarihinden itibaren
hapsedildiği ve le-yevm (halen) hapishanede bulunduğu anlaşılmış olmakla işbu tezkire takdim
kılındı.
Mazbata-i hükmiyeden muhreç fıkra sureti
Kalenati isminde ve on üç yaşında olan oğluna giydirdiği şapkanın üzerinde “Nella”
(Helen-Yunan) yani “Fırtına Bora” kelimesi yazılı ve tarifini Yunan hükümetinin resmi ve ticari
bandıralarını (bayraklarını) çatıştırmış (çağrıştırmış) ve iki Yunan bayrağı çatılmış olduğu halde
ayrıca bir levha dikdirerek bu vechile yakında bir furtunanın kopacağını ve bu fırtunanın da
mezkûr bandıra (bayrak) memleketinden geleceğini ifham etmek (anlatmak) içün yapılan
mezkûr kurdelayı mübayaa ve çocuğuna ta’lik ettiği kıraat olunan evrak-ı da’va (dava evrakı)
mealiyle sabit olmakla hareket-i vakıanın temas ettiği belge ceza kanunnamesinin salifü’z-zikr
altmış altıncı maddesinin zeyl-i evveline tevfikan iki sene müddetle hapsine 21 Nisan Sene
(1)330 (4 Mayıs 1914) tarihinde müttefiken karar verildi.
Arşiv Fon Kodu: HR.SFR.04.. Dosya No: 891, Gömlek No: 103, Tarihi: 19 Temmuz 1915,
Konusu: Mütefferrik: Varna'da arabacılık yapan Müslümanlar'a şapka giydirilmesi hakkında.
Türkiye’de Şapka Kullanımıyla İlgili Tarihi Sürecin Arşiv Belgeleriyle Analizi Murat Dursun Tosun
Hû
Varna Şehbenderliği
Sofya Sefaret-i Seniyyesi Cânib-i Âlîsine
15 Zilhicce 1915
Ma’ruz-i bendeleridir,
Türkiye’de Şapka Kullanımıyla İlgili Tarihi Sürecin Arşiv Belgeleriyle Analizi Murat Dursun Tosun
Varna’da arabacılık eden Bulgar teba’sından Müslümanların feslerini çıkarub diğer
Bulgar arabacıları misillü yeknesak (aynı şekilde kasket) giymeleri mahalli belediyesi tarafından
ahiren tenbih edilmiş bunlar bu halden dolayı Varna müfti vekiline müracaat ve şikâyetde
bulunmuşlar vekil-i muma-ileyh de kasket iktisa etmeyüb (giymeyip-takmayıp) yine fes
giymelerini (takmalarını) söylemiş ve bunun üzerine içlerinden bir ikisi fes giymişler fakat
tenbihat-ı vakıaya muhalif hükümetde bulunduklarından dolayı anlardan ellişer Lef (Leva-
Bulgar para birimi) ceza alınmış. Bunun üzerine şimdi hepsi kasket giymektedirler. Böyle bir
tedbirin Bulgaristan’ın Müslüman bulunan diğer yerlerine de teşmil edilüb edilmediğini
bilmiyorum.
Devlet-i âlîyye ile Bulgaristan arasında akd edilen 16/29 Eylül 1914 tarihli İstanbul
muahedenamesinin sekizinci maddesinde Bulgaristan’ın bil-cümle memalikinde Bulgar
teba’sından bulunan Müslümanların âdâtına riayet olunacağı muharrec (açıkça belirtilmiş)
bulunması nazar-ı dikkat-i acizanemi celb eylediğinden keyfiyeti takdir-i alilerine arz iderim.
Ol-babda Varna Prekalığına evamir-i lazıme i’ta edilmesi esbabının istikmali ve taraf-ı aciziye
de ihbar-ı keyfiyet buyurulması menut-ı re’y-i ali-i sefaret-penâhileridir. Ol-babda emr ü
ferman hazret-i men-lehü’l-emrindir.
Fi 12 Temmuz 1915
Varna Şehbenderliğinde Me’mur Todor Vasiski Şehbenderi Bende Atıf