Upload
trinhdieu
View
224
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
1
2013
CRP488 - INSTITUTIONAL
ASPECTS OF URBAN AND
REGIONAL PLANNING
Assoc. Prof. Dr. Serap KAYASÜ
Hazırlayanlar:
Ayaz ZAMANOV
İrem BAHÇELİOĞLU
TÜRKİYE’DE KENTSEL DÖNÜŞÜM
AKTÖRLERİ VE ORTAKLIK MODELİ
2
GİRİŞ
Kentler karmaşık organizmalardır. Fiziksel, toplumsal,
ekonomik ve politik kavramları bir arada bulunduran ve sürekli
değişime ihtiyaç duyan bir olgudur. Kentsel dönüşüm kavramı
da bu ihtiyaçtan dolayı doğmuştur. Bütün Dünya’da tartışılan bu
kavram, kent bilimciler tarafından farklı yorumlarla
açıklanmıştır. Türk Dil Kurumu’nda (1992) “olduğundan başka
bir biçime girme” olarak tanımlanan “dönüşüm” kelimesinden
hareketle, kentsel dönüşüm, var olan durumun başka bir duruma
dönüşmesi olarak tanımlanabilir (Akkar, 2006). Lichfield (1992)
kentsel dönüşümü, kentsel bozulma süreçlerini daha iyi anlama
ihtiyacından doğan ve gerçekleştirilecek dönüşümde elde
edilecek sonuçların üzerinde bir uzlaşma olarak tanımlarken,
Donnison (1993) ise, kentsel çöküntü alanlarında yoğunlaşan
sorunları eşgüdümlü bir biçimde çözümlemek için ortaya
konulan yeni bir yol ve yöntem olarak tanımlamıştır. Bu
tanımlar kapsamında kentsel dönüşümü değerlendirmek
gerekirse, kentsel dönüşüm, çökme ve bozulma olan kentsel
mekanın ekonomik, toplumsal, fiziksel ve çevresel koşulları
kapsamlı ve bütünleşik yaklaşımlarla iyileştirmeye yönelik
uygulanan strateji ve eylemler bütünüdür(Akkar,2006).
Dünya’daki kentsel dönüşüm hareketleri 1800’lü yıllarda yeni
kent akımlarıyla başlamıştır. Artan sanayileşme, göçün artması
ve beraberinde getirdiği konut ve güvenlik sıkıntısı kentlerin
yapısında değişim ihtiyacını doğurmuştur. Ancak bu Türkiye
için daha yeni bir kavramdır. 1900’lerde kullanılmaya başlanan
bu kavram, kavramsal ve yöntemsel olarak hala tartışılmaktadır.
Toplumsal ve fiziksel kaygılardan dolayı başlayan kentsel
dönüşüm zamanla politik ve ekonomik bir amaç kazanmıştır.
Günümüzde de rant kaygısının arttığı ve kentsel dönüşüm
aktörlerinin azami kar elde etmeye çalıştığı bir ortamda yapılan
dönüşümün ne derece sağlıklı olduğu ve bu kavramın
çıkışındaki amacı taşıyıp taşımadığı tartışılır.
3
Bu makalede, Türkiye’deki kentsel dönüşüm süreci, bu süreçteki
aktörler ve yeni bir model olan “ortaklık modeli” incelenmiş ve
kentsel dönüşümle ilgili Türkiye’den örnekler verilmiştir.
Türkiye’deki kentsel dönüşüm dönemlerle incelenmek istenirse
üç dönemde incelenebilir. Bu dönemler 1950-1980, 1980-2000
ve 2000-sonrası olarak incelenebilir (Ataöv, Osmay, 2007).
1950-1980 DÖNEMİ
İkinci dünya savaşından sonra Türkiye ekonomik büyüme ve
sanayileşme politikasıyla büyürken, kırdan kente artan göçle
hızlı bir kentleşme sürecine girmiştir. Bu, kent çevresindeki
kırsal veya boş alanların kentsel alana dönüşmesiyle
sonuçlanmıştır. Kentlerdeki altyapı yetersizliği ve sermaye
birikiminin yanlış kullanımı, göçen kesimin konut ihtiyacını
karşılamaya engel olmuş, bunun çözümü olarak da kırdan göçen
nüfus, konut ihtiyacını, kent çeperindeki hazine veya özel
arazilere gecekondu yaparak karşılamışlardır. Gecekondu, ana
yollara yakın kümeler halinde oluşan, topografik eşiklere
referansla organik olarak şekillenen yerleşmelerdir. Zamanla bu
kümeler arasındaki boş alanlar dolmuş ve birbirleriyle
bütünleşerek ilçeleri oluşturmaya başlamışlardır
(Şenyapılı,1996).
Ekonomik büyümeyle beraber kentte bir çok sorun oluşmuştur.
Ekonomik büyüme ilk on yılda sanayileşmeyi, dış yardımları,
liberal ekonomi modelini ve tarımsal modernleşmeyi
beraberinde getirmiştir (Şenyapılı, 2007). Bu ilk on yıllık
dönemde uygulanan ekonomik büyüme modeli, büyük kentlere
göçü başlatmış, kentlerin nüfusu toplam ülke nüfusuna oranla
%80 artış göstermiştir (Osmay,1999). Bu artış beraberinde
konut,altyapı ve işsizlik sorunu getirmiştir. 1960’ta Devlet
Planlama Teşkilatı’nın kurulması ile planlama yetkisinin
merkezde toplanması amaçlanmıştır. İkinci on yıllık dönemde
ise kent nüfus artış en yüksek değerine ulaşmış ve kentteki
4
gecekondulaşma baş edilemez bir boyuta ulaşmıştır. Bu
dönemde artan gecekondulaşmaya en önemli tepki 1966 yılında
oluşturulan 775 sayılı Gecekondu Yasası ile verilmiştir. Bu
yasayla izinsiz yapılaşma olan gecekondu, yasallaşmış ve
gecekondu sahiplerinin konut sahibi olması amaçlanmış. Bu
dönemde, konut ihtiyacını sağlamak ve gecekondu alanlarından
kaçmak isteyen üst gelir gruplarına hitap eden konutlar yapmayı
amaçlayan özel kuruluşlar oluşmaya başlamıştır. Bunun
temelinin 1969 yılında MESA Grup tarafından atıldığı
bilinmektedir. Bu dönemdeki son periyotun 1970 yılında özel
konut üretimiyle başladığı görülmektedir. İlk olarak kentsel
dönüşüm kavramı gerçek anlamıyla 1980 yıllarında
kullanılmaya başlanmış ve sağlıklaştırma ve yeniden yapılanma
yöntemleri uygulanmıştır. Hem gecekondu alanları hem de kent
merkezindeki eski konut alanları apartmanlaşarak
dönüştürülmüştür. Bu dönüşüm işgücüne göre çeşitlenmiş ve bu
çeşitlenmiş işgücü ruhsatlı veya ruhsatsız yapıların bulunduğu
yeni gelişen orta ve düşük gelir gurubunun oluşturduğu
mahallelerdeki konutlara geçmiştir.
1950-1980 arasındaki dönemde kentteki ekonomik büyüme ve
bunun sonucunda oluşan kentsel değişim ihtiyacı, bu dönemdeki
kanunlarla desteklenmiş, boş arsalar yapılaşmış, kente yeni
büyük yapı alanları eklemlenmiş, ve “azman kentler”
oluşmuştur (Tekeli,1999).
5
1980-2000 DÖNEMİ
1980’lerden sonra Türk ekonomisi dışa açılmış, böylece
uluslararası pazarlara üretim yapan birimlerin sayısı ve bununla
beraber kaliteli işçi talebi artmıştır (Ataöv, Osmay, 2007). Bu
durumda, sanayi birimleri organize oldukça alan ihtiyacı artmış
ve kent dışına çıkmaya başlamıştır. Kaliteli işçi ihtiyaçlarını ise
çevrelerindeki ruhsatsız konutlardan oluşan alanlardan
karşılamışlardır. Diğer yandan, küçük ölçekli üretim yerleri ise
tarihi merkezde kalmaya devam etmiş, işçi ihtiyaçlarını
çevrelerindeki düşük kaliteli ve eğitimsiz nüfustan
karşılamışlardır. Bu durum çalışma birimleriyle çöküntü
alanlarından yaşayan kesimin bağımlılık ilişkisini arttırmıştır.
1980’lerde kırdan kente göç devam etmiş ancak niteliği
değişmiştir. Siyasal karışıklıklardan ve güvenlik kaygılarından
dolayı doğudaki iller boşaltılmış ve bu da göçe neden olmuştur
(Şenyapılı,2006). Ancak kentlerdeki nüfus artışına rağmen
doğurganlık oranı azaldığı için kentsel nüfus artış hızı
azalmıştır. Kent nüfus artış hızı azalmış olsa da konut ihtiyacı
bitmemiş, bu ihtiyacı karşılamak adına kooperatif birlikleri
oluşturulmuş, toplu konut uygulamaları yaygınlaştırılmıştır.
1984 yılında TOKİ (Toplu Konut İdaresi)’nin kurulmasıyla
konut üretimi yeni bir can kazanmıştır. Aynı yılda toplu konut
fonunun oluşturulması hem bireysel hem de kooperatiflerin
konut üretimini teşvik etmiştir. 1984 yılında kabul edilen İmar
Affı Yasası ile gecekondu alanlarına yapılaşma hakkı verilmiş
ve gecekondulara tapu verilmesi resmileşmiştir. Bununla
beraber artan konut üretimi özellikle toplu konut fonuyla
desteklenmiştir. 1989’da TOKİ ve özel kuruluş işbirliğiyle
gerçekleştirilen ve Türkiye’nin ilk kentsel dönüşüm projesi
sayılan Dikmen Vadisi Kentsel Dönüşüm Projesi ve Portakal
Çiçeği Vadisi Kentsel Dönüşüm Projesi başlamıştır. 2000’lere
baktığımızda ise sermayeden pay almak için yasadışı
dönüşümler yapan belediyeler ve gecekondular lehine
Dikmen Vadisi Kentsel Dönüşüm Projesi
6
oluşturulan yasalar sonucu konut ve yaşam kalitesinin düştüğü
görülmektedir. Artan nüfusla beraber baş gösteren işsizlik
sorunu ve Dünya’da etkisini gösteren ekonomik kriz Türkiye’yi
de etkilemiştir. 1993 yılında genel bütçe kapsamına alınan toplu
konut fonu, konut üretiminde düşüşe neden olmuş ve işsizlikle
beraber gecekondulaşma az da olsa artmaya başlamıştır. Bu
nedenle konut ve yaşam kalitesinde düşüş gözlemlenmektedir.
Bu dönemde gerek bireysel müdahale sonucu ortaya çıkan,
gerekse önemli bir otoritenin kararıyla oluşan dönüşüm
uygulamalarını yapılan müdahale biçimlerine göre; kentsel
yenileme, kentsel iyileştirme ve kentsel koruma-soylulaştırma
olarak üç grupta incelemek mümkündür (Ataöv, Osmay, 2007).
2000 VE SONRASI DÖNEMİ
Bu dönemdeki en önemli gelişme kentsel dönüşümün yasalarda
yer almasıdır. Aynı zamanda katılımcı araçları ve aktörler de bu
dönemde tartışılmaya başlanmıştır.
Ekonomik ilişkilerin yeniden yapılanması, ulaşım ve iletişim
ağlarının güçlenmesi ile kentsel yönetim sınırları değişmiştir.
İşgücü talebinin değişmesinden dolayı doğudan batıya göçün
7
arttığı görülmektedir. Bu artış konut niteliğini ve sosyal toplum
niteliğini değiştirirken toplumdaki suç oranını da arttırmıştır. Bir
önceki dönemde büyük artış gösteren konut üretimi, bu
dönemde talep fazlası olarak ortaya çıkmaktadır. Resmi konut
sunum fazlası rakamlarına kayıt dışı konut üretimi de
eklendiğinde bu oranın gerçekleşen üretimin %30-50 üstünde
olduğu anlaşılmaktadır (Balamir,2004). Belediyelerin
oluşturdukları toplu konut kooperatifleri ve deprem riski olan
alanlarda konut üretimi; konut sunum biçimlerini arttırmış, özel
sektör eliyle kent dışına lüks konut yapımını arttırmıştır.
2002’de toplu konut fonunun kaldırılmasıyla konut yapımında
önemli bir düşüş olduğu görülmektedir. Bu düşüş maddi olarak
bütün konut üreticilerini etkilemiştir. Bu nedenle, aktörler
işbirliğinde bulunmuşlardır. Türkiye’nin ilk işbirliği projesi olan
Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi 2004 yılında
TOKİ ve belediyelerin ortaklığıyla başlamıştır. 2005 yılında
belediyelere yeni görevler verilmesi ve yetkilerinin
genişletilmesi, kentsel dönüşümde belediyelerin daha aktif bir
rol oynamasını sağlamıştır. Değişen Belediye Kanunuyla
beraber suç oranında ve düşük kaliteli konut oranında büyük
artış gösteren Altındağ Belediyesi, 2005 yılında kentsel
dönüşüm projesini başlatmıştır (Örnekler kısmında detayı
verilmiştir). 2007 yılında ise özel sektör ve TOKİ işbirliği
başlamış ve Parkoran Konutları projesi başlamıştır. Günümüze
geldiğimizde ise, ulusal ekonomik politikalar, sosyo-ekonomik
düzen, yasal düzenlemeler ve yönetim anlayışındaki
değişimlerle, metropoliten kentlerin fiziksel yapısının bundan
önceki dönemlerden farklı biçimde, büyük parçalar halinde ve
dönüşerek büyümekte olduğu görülmektedir (Tekeli,2005).
Taleplerin değişmesi, kentsel boşlukların konut üretimine
açılması, metropoliten kentlere göçün devam etmesi ve bu
göçlerden dolayı kentlerde oluşan sosyo-ekonomik düzenin
bozulması, günümüz kentlerinde önemli bir sorun olan kentsel
saçılmaya sebep olmaktadır. Kentsel saçılma, hem fiziksel
Ankara Park Oran Konutları
8
olarak şehirlerin kapasitesini zorlamakta hem de teknik altyapı
ihtiyacından dolayı maddi olarak belediyeleri zorlamaktadır.
Kentsel saçılmanın önlenmesinin yollarından biri kentsel
dönüşümdür ve dönüşüm tek taraflı değil, katılımcı
ortaklıklarıyla olmalıdır.
KENTSEL DÖNÜŞÜMDEKİ AKTÖRLER VE
ORTAKLIK MODELİ
Türkiye’deki kentsel dönüşüm incelendiği zaman, kentsel
dönüşüm, kanunların esnekliğinden dolayı konut yapma yetkisi
olan her kurum ve kuruluş bireysel olarak uygulanmaktadır.
Kentsel dönüşüm sürecine dahil olan temel aktörler; kamu
yönetimi, özel sektör, yerel halk ve sivil toplum kuruluşlarıdır
(Turok,2005). Ancak dönüşümün hedef ve niteliği bu aktörleri
ve ortaklık niteliklerini belirler. Türkiye’de görülen ortaklık
belediye-TOKİ veya TOKİ-özel kuruluş ilişkisinden öteye
geçememiştir. Oysa kentsel dönüşüm, birçok kesimi ilgilendiren
önemli bir süreçtir ve katılımcılarının çok olması, projenin
işlevselliği ve güvenilirliği açısından önemlidir.
9
Buna örnek olabilecek bir model olan “ortaklık modeli” ilk kez
İngiltere‘de, politik çıkarlar arasında erişilen bir uzlaşmaya bağlı
olarak ortaya çıkmış, etkin kentsel dönüşüm stratejilerinin
gerçekleştirilebilmesi için kamu yönetimi ve özel sektör
arasında daha yakın bir bağlantının ve yerel halkın doğrudan
katılımının gerektiği sonucuna varmıştır (Mccarthy, 2005).
Ortaklık modelinin amacı, rant sektörünün yarattığı kentsel
tahribatı durdurup kentsel dönüşümün kalitesini arttırmaktır.
Türkiye’de özellikle 1970 yılı itibariyle görülmeye başlanmış
ancak etkin olarak kullanılamamıştır.
KAMU SEKTÖRÜ
Yerel yönetim ve merkezi yönetimin oluşturduğu kamu sektörü,
hemen hemen tüm dönüşüm projelerinde yer alan güçlü bir
aktördür. Kamu sektörü, ortaklık modelinde düzenleyici ve
denetleyici bir rol üstlenmektedir. Ayrıca özel sektörün
risklerini, alanın mekansal planlanması ve alandaki politika
gereksinmelerine ilişkin bilgi üretme gibi yollarla azaltabilmesi
bir diğer önemli görevidir. Bu durum özel sektörün dönüşüm
sürecine katılması açısından önemlidir (Barka, 2006; Atkinson,
2005; Mccarthy, 2005).
TOKİ (1984 - )
1980 yılı öncesinde gecekondular yasallaşmaya başlamıştır. Bu
yasallaşmayla beraber, insanların gecekonduları tercih etmesi,
eskiye oranla artmıştır. Böylelikle kentlerdeki sosyo-ekonomik
dengeler de değişime uğramış, gecekondu alanlarındaki kiralık
ve mülk sahipliliği artmıştır. Bunların dışında, 1980'li yıllardaki
farklı konut uygulamalarıyla beraber, gecekondu alanlarında
dört ve beş katlı apartmanlaşmalar görülmektedir. Toplu Konut
İdaresi'nin (TOKİ), bireysel olarak ya da işbirliğiyle yaptığı
konutlar, 1980 yılından sonra görülmektedir. Bu dönemde,
TOKİ dışında kooperatifler, kooperatif üst birlikleri ve yerel
yönetimlerle oluşan konut alanları, özel girişimciler ve Türkiye
10
Emlak Bankası'nın da ortaklık ettiği konut yatırımları
yapılmıştır.
TOKİ, 1980'li yılların önemli konut üreticilerinden biridir. Bu
yüzden TOKİ'nin tarih içerisinde Türkiye'deki konut
yatırımlarına nasıl bir katkı sağladığını iyi irdelemek gerekiyor.
1984 yılında kurulan Toplu Konut İdaresi, dar gelirli ailelere
konut üretimi yapmak amacıyla görevine başlamıştır.
Gündemdeki rant kavgalarının etkisiyle TOKİ de zamanla kendi
amacından uzaklaşarak piyasa için konut üretmeye başlamıştır.
Bunun nedeni ise rant kaygılarından çok o dönemin yönetimsel
kurgusuyla beraber konutlara olan talebin de günden güne
değişmesi olarak söylenebilir. Bu değişiklikler, gecekonduların
dönüşmesine neden olmakla birlikte, 2003 yılı itibariyle merkezi
yönetimin de yaptığı düzenlemelerle TOKİ, kentsel dönüşümde
önemli bir aktör olmuştur.
TOKİ kurulduğu dönemlerde 'toplu konut fonu' adı altında bir
fonla kurulmuştur. Bu fon TOKİ ve toplu konut kanunuyla
beraber oluşturulmuştur. 1984 yılında ülkemizin yaşadığı hızlı
nüfus artışı ve hızlı kentleşme sebebiyle oluşan konut ve
kentleşme sorunlarının çözülmesi ve üretimin artırılarak
işsizliğin azaltılması amacıyla oluşturulmuş bir fon olan toplu
konut fonu, belirli kaynaklar sayesinde belli bir süre ayakta
durabilmiştir. Bu kaynaklardan bazıları şunlardır; tekel idaresi
ve tekel dışında kalan gerçek ve tüzel kişiler tarafından imal
edilen alkollü ve alkolsüz içkiler, tütün mamulleri vb.
ürünlerden en fazla %15 miktarında ayrılacak vergiler, yurt
dışına çıkışlardan kişi başına alınacak 100 Amerikan Doları,
fona yapılacak bağışlar, fona açılacak krediler, tüketilen elektrik
enerjisinin saatlik satış bedeli üzerinden en fazla %10 nispetinde
hesaplanacak miktardan alınacak olan paralar, toplu konut
fonuna eklenmiştir. Bu fonun idaresi TOKİ'nin elindeyken, 1993
yılında genel bütçe kapsamına alınmıştır. 2002 yılında ise bu fon
tamamen kaldırılmış, konut üretimi için ekstra kaynak
11
sağlanamadığı için genel anlamda bu yıllarda konut üretimi
azalmıştır. Buna karşılık, kentlerdeki hızlı kentleşme sonucunda
nitelikli konut ihtiyacı artmış, belli oranda azalmış olan
gecekondulaşma tekrar artmaya başlamıştır.
2001 yılında TOKİ, konut müsteşarlığına bağlanmıştır. Buna ek
olarak ise 2003'ten sonra devlet, konut üretimindeki amacını
değiştirmiştir. Kentlerdeki yoğun konutlaşma sonucunda
toprakların pahalılaşması, konut yapmak için kent çeperlerine
doğan ilgiyle beraber, halihazırda konut bulunan topraklara
yatırımlar başlamıştır. Gecekondu alanları ve bazı kullanım
değeri düşük alanlarda toplu konut ve kentsel dönüşüm projeleri
başlamıştır. TOKİ bu müdahaleleri yapabilme haklarına sahip
olabilmesi için tekrardan başbakanlığa bağlanmıştır.
Bu makalenin ana çıkış noktası olan konut üretimindeki ortaklık
modeli başlığı altında TOKİ'yi değerlendirecek olursak 2003
yılına dikkat çekmek gerekecektir. 2003 yılından sonra TOKİ,
belediyeyle işbirliği içersinde olmuştur. Konut üretiminde söz
sahibi olmak isteyen belediyeler, ellerindeki TOKİ faktörünü
değerlendirmeyi amaçlamışlardır. Buna karşılık, 2005 yılında
belediyelere kentsel dönüşümde görevler verilmiştir. Toplu
konut yapmak, satmak, kiralamak, eskiyen kent kısımlarını
yeniden inşa ve restore etmek gibi görevleri belediyeler almıştır.
Bu çalışmalara en güzel örneği 2004 yılında yapılan Kuzey
Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi olarak gösterebiliriz. Bu
projede TOKİ ve Ankara Büyükşehir Belediyesi işbirliği
içerisinde çalışmıştır.
Son olarak, TOKİ'nin yaptığı çalışmalarda ortaya çıkan
rakamlardan bahsetmek gerekirse, 1983-2003 ve 2003-2009
dönemleri olarak ayırmak doğru olacaktır. TOKİ, ilk dönemde
940.000 konuta kredi desteği sağlamış, 43.145 konutu ise toplu
konut fonu yardımıyla kendisi üretmiştir. İkinci dönemde ise
TOKİ Konutları
TOKİ Konutları
12
369.547 konut üretmiş, bunların yaklaşık 316.000'ini sosyal
konut olarak kullanıma açmıştır.
KONUT KOOPERATİFLERİ
Konut kooperatifleri, Türkiye'deki konut üretiminde kurulduğu
günden bugüne büyük oranda artış göstermiştir. 7 kişilik gruplar
halinde kurulan konut kooperatifleri, insanların kendi istedikleri
türde konut üretimine el verdiği için seçilme oranı yüksek
olmuştur. İlk konut kooperatifi 1934'de 'Bahçelievler Yapı
Kooperatifi' olarak kurulmuştur. 1969'da kooperatif yasası ile
konut kooperatifçiliği yaygınlaşmıştır. Özellikle de 1984
yılındaki Toplu Konut Kanunu sonrasında Toplu Konut
Fonunun işletilmesi ve Toplu Konut İdaresi'nin kurulması, konut
kooperatifçiliğinin kurumsallaşmasında önemli bir dönüm
noktası olmuştur (Palabıyık,Kaya, 2010). 1984 yılına kadar
toplam 140 kooperatif varken, 1984 yılından sonra toplu konut
fonundan sağlanan krediler sonucu her yıl ortalama 2700
kooperatif kurulmuş, 2012 yılı itibariyle ülkemizde yaklaşık
toplam 75.600 kooperatif oluşturulmuştur.
ÖZEL KURULUŞLAR
Özel sektör, kentsel dönüşümün finansal ayağını
oluşturmaktadır. Bu nedenle dönüşümdeki önemli aktörlerden
biridir. Uzmanlığından faydalanmak ve finansal olarak destek
almak açısından özel sektör, ortaklık modelinin vazgeçilmez bir
parçası olmaktadır (Barka, 2006; Atkinson, 2005; Mccarthy,
2005).
Bahçelievler Yapı Kooperatifi
MESA Çankaya Konutları
13
Özel kuruluşların konut üretimindeki rolü, üst gelir seviyesinin
gecekondu tarzındaki konutlaşmalardan farklılaşmak istemesi
sonucu önem kazanmıştır. 1969'da kurulan 'MESA Grup', üst
gelir gruplarına hitap eden konutlar yapmıştır. Kuruluşundan bu
yana 60.000'den fazla konut yapan MESA, ilk olarak 1970
yılında Çankaya Merkez Kooperatifi adı altında projeler
üretmiştir.
Yukarıda, özel sektörün konut üretimindeki payını gösteren
grafiği görmekteyiz. Bu grafikte asıl dikkat çekilecek nokta,
1984 yılından sonraki düşüştür. Bu durumu TOKİ'nin kurulması,
toplu konut fonunun oluşturulması ve toplu konut kanununun
çıkmasına bağlayabiliriz. Özel sektör, daha çok üst gelir
seviyesindeki insanlara konut sağladığı için, özel sektörün hiçbir
zaman konut üretimindeki payının sıfıra düşeceğini
düşünemeyiz çünkü lüks konutlara olan talebin sıfır olması
imkansız bir durumdur. Sadece özel sektörün konut
üretimindeki payının düşmesi ya da yükselmesi durumu, diğer
konut üreticilerinin piyasadaki etkinliklerine ve yüksek gelir
gruplarının taleplerine bağlı olarak değişim gösterebilmektedir.
2000'li yıllardaki artışın günümüzde de etkin örneklerinden biri
olan Ağaoğlu İnşaat'ı da örnek olarak verebiliriz.
0
20
40
60
80
100
1979 1984 1990 2001 2003
Özel Sektörün Konut Üretimindeki Payı
MESA Çankaya Konutları
Çengelköy MESA Konutları
14
YEREL HALK
Ülkemizdeki yerel halkın ortaklık modelindeki rolü, diğer
ülkelerdekine göre çok daha düşük bir orandadır. Gerek kentsel
dönüşüm noktalarında olsun, gerekse bir kentin parçası haline
gelme çabalarında olsun, halkın rızası genelde arka planda
kalmaktadır. Yerel halkın, dönüşüm projelerine dahil olması, o
projenin güvenirliliğini ve aidiyetini büyük oranda arttıran bir
faktör olacaktır.
SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI
Sivil toplum kuruluşları, kentsel projelerde dolaylı yoldan olsa
da etkin rol oynamaktadır. Üniversiteler tarafından yetiştirilen
şehir plancıları olsun, projeleri detaylandıran mühendisler veya
mimarlar olsun, bu tür kuruluşların yardımıyla kenti
şekillendirmektedirler. Sivil toplum kuruluşlarının genelde belli
başlı hedefleri vardır ve bu hedefler doğrultusunda bünyelerinde
çeşitli kaynak ve becerilere sahip kişiler bulundurmaktadırlar.
Bu kuruluşlar yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası alanlarda
faaliyet göstermektedirler. Kentsel dönüşümlerde ve kent
planları yapılırken, ortaklık modeline sivil toplum kuruluşlarının
entegre olması, projenin güçlü olmasını sağlamakta, sivil toplum
kuruluşlarının bilgi ve deneyimlerinden yararlanıldığı için de
ayakları yere basan bir çalışma olması kaçınılmaz hale
gelmektedir.
Sivil toplum kuruluşlarını vakıflar, dernekler, sendikalar ve
meslek kuruluşları olarak kategorilere ayırmak mümkün.
15
ÖRNEKLERLE KENTSEL DÖNÜŞÜM
1. Ankara Altındağ Kentsel Dönüşüm Projeleri (2005)
2004 Yılında Çekilmiş Hava Fotoğrafı
2009 Yılında Çekilmiş Hava Fotoğrafı
Ankara Büyükşehir Belediyesi ve TOKİ işbirliğiyle yapılmakta
olan Ankara Altındağ Kentsel Dönüşüm Projeleri, 2004 yılında
başlamış ve günümüze kadar etap etap yapılarak proje
sürdürülmüştür. Suç oranının yüksek olması, konut kalitesinin
düşüklüğü ve kentin giriş kapısının fiziksel olarak bozuk bir
yapıda olması, bu projeyi hayata geçirmek için gerekli nedenler
arasında sayılabilir. Bu projeyle birlikte amaçlananlar ise suç
oranında azalma, konut kalitesini geliştirme ve kentin giriş
kapısının fiziksel olarak yeniden yapılanması ve giriş kapısı
niteliği taşımaya uygun hale getirilmesidir. 2004 yılında
16
çekilmiş olan hava fotoğrafında görünen kahverengi tondaki
yapılar yıkılarak, 2009 yılına ait hava fotoğrafında da görüldüğü
gibi yeni apartman tipi çok katlı konutların yapımı başlamıştır.
ÖNCE SONRA
ÖNCE SONRA
ÖNCE SONRA
17
2. Eryaman Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi (2000)
2000 Yılında Çekilmiş Hava Fotoğrafı
2011 Yılında Çekilmiş Hava Fotoğrafı
Eryaman Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi, bu alanlardaki
gecekonduları önlemek amacıyla yapılmıştır. Bu projede, TOKİ
ve özel sektör yer almış, gecekonduları önlemeye yönelik olarak
daha çok orta ve düşük gelirli kesime hitap eden tipte konutlar
geliştirilmiştir. 2000 ve 2011 yılına ait uydu fotoğraflarından
anlaşılacağı gibi, planlı bir büyüme Eryaman'da oluşabilecek
olası gecekondulaşmayı önlemiştir.
18
SONUÇ
Ortaklık modeli Türkiye'de uygulanması gereken bir modeldir.
Kentsel dönüşümdeki güvenirliliği, işlevselliği ve aidiyeti
arttırmak açısından önemli bir model olan ortaklık modelini
geliştirmek, Türkiye'deki konut yatırımlarını güçlendirecektir.
Bu iyileştirme ve geliştirmeyi öncelikle kamu yönetiminin
kentsel dönüşümde rol ve sorumluluklarının belirlenmesiyle
oluşturabiliriz. İkinci olarak yerel yönetimlerin belediyelere,
projelerin uygulanması için teşvik programları geliştirmesi,
ortaklık modeline katkı sağlayacağı görüşündeyiz. Son olarak
ise halkın da plan sürecine dahil edilmesi ile toplumsal
eşitsizliğin azaltılması, dışlama ve kutuplaşmayı arttıran
projelerin azaltılmasıyla ortaklık modeli Türkiye'de
desteklenerek projelere dahil edilebilir.
19
KAYNAKÇA
- Akkar, Z. M. (2006). Kentsel Dönüşüm Üzerine Batı'daki Kavramlar, Tanımlar, Süreçler ve Türkiye.
- Ataöv,A., Osmay,S., (2007). Türkiye'de Kentsel Dönüşüme Yöntemsel Bir Yaklaşım. 57-82.
-Atkinson, R., (2005). Kentsel dönüşüm, ortaklıklar ve yerel katılım. Küçükçekmece Belediyesi
Yayını, s. 87-98.
- Barka, İ.,(2006). Kentsel Dönüşüm Bağlamında Yeni Konut Alanları
- Bayraktar, E., (2007). Bir İnsan Hakkı Konut TOKİ’nin Planlı Kentleşme ve Konut Üretim
Seferberliği, İstanbul
-Balamir, M., (2004). Aspects of Urban Regeneration in Turkey: The Zeytinburnu Project, The UK-
Turkey Urban Renegeneration Symposioum, Ankara.
- Kara, M., Palabıyık, H., 1980 Sonrası Türkiye’de Konut Politikaları: Toplu Konut İdaresi Başkanlığı
Gecekondu Dönüşüm Uygulamaları, Çanakkale
- Karasu, M. A., (2005). Türkiye’de Konut Sorununun Çözümünde Farklı Bir Yaklaşım: Belediye-
Toplu Konut İdaresi-Konut Kooperatifleri İşbirliği Modeli, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar
Dergisi
-Mccarthy, J., (2005). Kentsel Dönüşümde Ortaklık Pratiği, Küçükçekmece Belediyesi Yayını, s. 99-
107
-Osmay, S. (1999). 1923'ten Bugüne Kent Merkezlerinin Dönüşümü. 75 yılda Köylerden Şehirlere,
Tarih Vakfı Yayını, İstanbul.
-Şenyapılı, T., (1996). Ankara Kentinde Gecekondu Oluşum Süreci, Ankara'da Gecekondu Oluşum
Süreci ve Ruhsatlı Konut Sunumu (1-55) der. T. Şenyapılı, A.Türel, Batıbirlik Yayınları,
Ankara.
-Şenyapılı, T. (2006). Gecekondu Olgusuna Dönemsel Yaklaşımlar, Değişen Mekan: Mekansal
Süreçlere İlişkin Tartışma ve Araştırmalara Toplu Bakış 1923-2003 içinde, der. A.Eraydın,
Dost Kitabevi, Ankara; 84-122.
-Şenyapılı, T., (2007). Charting the "Voyage" of Squatter Housing in Urban Spatial "Quadruped",
European Journal of Turkish Studies, www.ejts.org (2 Mayıs 2007)
-Tekeli, İ. (1999). Türkiye'de Cumhuriyet Döneminde Kentsel Gelişme ve Kent Planlaması, 75 yılda
Köylerden Şehirlere, Tarih Vakfı Yayını, İstanbul
- Turok, I. (2005). Kentsel Dönüşümde Yeni Eğilimler ve Yönetişim. (D. Özdemir, Ed.) İstanbul.
- TÜRKKENT. (2004). 16. Olağan Genel Kurul Toplantısı, Ankara
- www.toki.gov.tr
- http://www.mesagrup.com/tr