16
•• •• •• •• TURK KULTURU SAYI 468 YIL XL NISAN 2002

TURK •• KULTURUisamveri.org/pdfdrg/D00206/2002_468/2002_468...Millet sistemi ile ilgili detaylı bilgi için bk. Ali Güler, Osmanlı' dan Cumhuriyet' e Azınlıklar, Ankara, 2000,

  • Upload
    others

  • View
    0

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: TURK •• KULTURUisamveri.org/pdfdrg/D00206/2002_468/2002_468...Millet sistemi ile ilgili detaylı bilgi için bk. Ali Güler, Osmanlı' dan Cumhuriyet' e Azınlıklar, Ankara, 2000,

•• •• •• •• TURK KULTURU SAYI 468 YIL XL NISAN 2002

Page 2: TURK •• KULTURUisamveri.org/pdfdrg/D00206/2002_468/2002_468...Millet sistemi ile ilgili detaylı bilgi için bk. Ali Güler, Osmanlı' dan Cumhuriyet' e Azınlıklar, Ankara, 2000,

ORTODOKSKARAMANLaAR

Dr. YoncaANZERLİOGLU*

Osmanlılmparatorluğu, bünyesinde farklı din ve milletten insanlan banndınruş bir impara­torluk olmuştur. Bugünkü millet kavramının içeriğinden tamamen farklı, sadece dini esaslara göre oluşturulan Millet SistemiCil sayesinde tUm gayri Müslim topluluklar, temel kültürel ve dini özel­liklerini kaybetmeden yaşama imkanı bulabilmişlerdir.

Millet Sistemi dahilinde kendi varlıklarını sürdürebilen Ortodokslar aslında heterojen bir ya­pıya sahip olup, Anadolu'daki Ortodoks nüfus dışında Balkanlar'da yaşamakta olan Sııp, Bulgar, Romen, Ortodoks Arnavut ve ayrıca Ortodoks Araplar olmak üzere farklı bir çok Ortodoks nüfu­su bünyesinde banndınnıştır. Ancak, yine Ortodoks milleti içerisinde gerek günlük yaşamda, ge­rekse ibadet dili olarak Yunanca yerine Türkçe'yi kullanan, genelde öz Türkçe isimler taşıyan ve kendilerine Karamanlılar denilen ayrı bir grup daha bulunmaktaydı. Bu makalede bugüne kadar haklannda yeterince bilgiye sahip olunmayan bu Ortodoksiann neden Türkçe isimler taşıyıp, Türkçe konuştuklan ve niçin Karamanlılar denildiği, isimlerinin nereden geldiği, ele alınarak in­celerımeye çalışılacaktır.

A.b. Ortodoks Karaman lı Nüfus Arasında Türkçe Isimler

Kararnarılı olarak adlandınlan Ortodoks nüfusun yoğun olarak yaşadıklan Orta Anadolu bölgesine ait Şer'iye Sicilieri ve Tapu Tahrir Defterleri üzerinde yapılan araştırmalar adı geçen nüfus arasında Türkçe isim kullanımının oldukça yaygın olduğunu göstermektedir. ·

Bu konuda Osman Turan, Selçuk Devri Vakfiyeleri lll. Celaleddin Karatay, Vakıfları ve Vakfiyeleri adlı makalesinde ilginç bilgilere yer vermektedir. Turan, Selçuklu Sultanlığı'run ürılü devlet adamlanndan olan Celaleddin Karatay tarafından 13. yüzyılın ilk yansında Kayseri ve El­bistan arasında Dbaşı (Zamantı) nahiyesine bağlı Karadayı (Karatay) köyü sınırlan içerisinde yap­tınlan kervarısarayın vakıflan arasında yer alan gerek Ermeni gerekse Rum köylerden bazılannda öz Türkçe isimler taşıyan Hıristiyanlann varlığına ve Karamarılı beyliğinde Bayburt ve Turgut gibi Türk oymaklan haricinde bir Bulgar oymağının da bulunduğuna dikkat çekmektedir. Turan ayrıca, Karatay Kervarısarayına vakfedilen Güney ve bu civardaki bir köyde; Bulgar ve/ed-i Se-

• (ı)

214

Hacettepe Üniversitesi Atatürk nkeleri ve !nkıliip Tarihi Ensıitüsü Araştuma Görevlisi. Millet sistemi ile ilgili detaylı bilgi için bk. Ali Güler, Osmanlı' dan Cumhuriyet' e Azınlıklar, Ankara, 2000, s. ı ı; Kemal Kaıpat, "Millets and Nationality: The Roots of the Incognity of Na tion and State in the Post-Oııoman Era", Christians and Jews in tlıe Ouoman Empire, ed. By Benjamin Braude and Ber­nard Lewis, v. I, New York, ty., ss. ı4ı - ı69; Salahi Sonyel, Minorities and the Destruction of the Ot/o­man Empire, Ankara, TTK, 1993; Gülnihai Bozkun, Alman./ngiliz Belgelerinin ve Siyasi Gelişmelerin lşığında Gayri Müslim Osmanlı Vatanlarınının H ulaıki Durumu, ı839-ı9ı4, Ankara, ı989; Halil !nal­cık, "Tanzimat'ın Uygularnası ve Sosyal Tepkiler", Tanzimat' tan Cumhuriyet e Türkiye Ansiklopedisi, c. 4, İstanbul, ı985, ss. 1536-ı544; nber Orıaylı, "Osmanlı Imparatorluğu'nda Millet", Tanzimat'tan Cumhuriyet' e Türkiye Ansiklopedisi, c. 4, ss. 996-1001; Cevdet Küçük, "Osmanlı Millet Sistemi ve Tanzimat", Tanzimat'tan Cumhuriye/'e Türkiye Ansiklopedisi, c. 4, İstanbuL 1985, ss. ı007- ı024; Celal Metin, "Osmanlı Millet Sistemi", Tarih Çevresi, s. ı o, Mayıs-Haziran ı994, ss. 61-64.

(22)

Page 3: TURK •• KULTURUisamveri.org/pdfdrg/D00206/2002_468/2002_468...Millet sistemi ile ilgili detaylı bilgi için bk. Ali Güler, Osmanlı' dan Cumhuriyet' e Azınlıklar, Ankara, 2000,

SAYI468 Y. ANZERLlOÖLU YIL XL

vundük ve M usa ve/ed-i Bulgar gibi şahıs adlarının varlığının etnik kök en ile ilgili olduğu gerçeği üzerinde dumaktadıf2>.

Köken konusunda dikkat çekici bir diğer bilgi de ünlü Selçuklu devlet adanu Celale<!din Kararay'ın kökenidir. Selçuklu Sultanlarından II.lzzeddin Keykavus'un diğer kardeşleriyle birlik­te idareyi ele almasında ve bir ara Keykavus' un tek başına hükümdar olmasında büyük etkisi olan naib Karatay'ın dönemin bütün vesikalarında babasının adı, bir mühtedinin babasına verilen isim olan, Abdullah (Tanrı Kulu)' dır ve Turan'a göre bu durum da onun Müslüman olmayan bir aile­den geldiğinin göstergesi olabilecek niteliktedir. Ayrıca, Karatay'ın vakfiyesinde akraba ve azatlı kölelerinden aciz kimselere tahsisat ayrılırken bunların Müslüman veya Hıristiyan olarak kayde­dilmiş olması akrabalarından haJa Müslümanlığı kabul etmeyenlerin olduğuna bir işarettir. Turan'a göre, büyük bir ihtimalle Kilikya-Kayseri arasındaki bir yerden olan Karatay, I. Keyhüs­rev'in 1208 yılmda gerçekleştirdiği Ermenistan seferinde köle olarak alıruruş bir Hıristiyan'dır. Bu konuda lbni B ibi, Karatay için Rum Kölesi tabirini kullanmaktadır. Diğer taraftan, ona bu böl­gede köyler verilmesi ve kervansarayıru burada yapt~ olması yanında aile üyeleriyle bağıru koparmaması ve kendisi ile kardeşlerinin Kemaleddin Rumıaş ve Seyfeddin Karasungur gibi Müslüman isimleri haricinde öz Türkçe isimler taşımış olmaları aslen bir Türk aileye mensup ol-dukları ihtimalini kuvvetlendiren unsurlardıf3>. ·

Osman Turan'ın bu çalışması haricinde konuyla ilgili olarak Osmarılı öncesinde Selçuklu ve llhanlı hl!kirniyeti dönemlerine ait olarak gayri Müslimlerin durumları hakkırıda bilinen bir gerçe­ğe daha dikkat çekmek gerekmektedir. Anadolu'daki gayri Müslimler, tıpkı Iç Asya'da Uygur ve Hazar devletleri hakimiyetinde Şamaru, Budist, Maniheist, Hıristiyan, Müslüman ve Musevi ce­maatlerin birlikte uyum içerisinde yaşarnalarına benzer bir biçimde, Selçuklu rejimi altında da serbestçe ibadetlerini yapahilmişler ve hatta bu özerkliği dini konularda tarafsız kalmış ve farklı dini inançlara karşı saygılı bir tutum sergiiemiş olan llhanlı idaresi altında da devam ettirmişler­diı<4>. Nitekim, 13. yüzyılda Ilharılı idaresi altında Sivas yakınlarındaki Zile' de, Amasya' da, Er­zincan ve Malatya'da Hıristiyanların yaşadığı ve piskoposlarının bulunduğu, bunun dışında Kemah,Colonia, Naziantos, Tokat yakınlarında bulunan ve ismi bir zamanlar Bizans ordusunda görev yapmış Hıristiyan Kumanları çağrıştıran Komana'da Hıristiyanların yaşadıkları bilinmekte­diı<5>. Ayrıca, bilinen bir diğer gerçek de Dharılı idaresi altında Anadolu'da yaşayan Hıristiyan Or­todoks veya Gregoryenler dışmda Iç Asya'dan itibaren farklı inançların temsilcileri olan Türk ve Moğolların da bulunduğudur<6l.

Selçuklu ve llhanlı hakimiyetlerini takiben Osmarılı idaresi altındaki Sivas, Tokat, Ankara, Adana, Konya, Kayseri, Niğde Nevşehir gibi Orta Anadolu şehirlerinde varlıklarıru devarn ettiren gayri MUslimler üzerinde yapılan araştırmalarda oldukça ilginç sonuçlar elde edilmiştir. Örneğin, Tokat'abağlı ve yukarıda bahsedilen Zile ve Artıkabaci (Artova) çevresinde Kuh-ı Karakuş olarak adlandınlan nahiyenin bazı köylerinde vakıf reayasa olan gayri Müslim nüfusun Müslümanlara oranı yaklaşık % 3-4'dür. İsimlerine bakıldığında bazılarının Rum ve Ermeni ismi taşısa da, yarı-

(2)

(3) (4)

(5) (6)

(23)

Osman Turan, "Selçuk Devri V akliyeleri ID, Celaleddin Karaıay, Vakıflan ve Vakfiyeleri", Belleten, c. XII, sa. 45, 1948, sş. 67-69. Ermeniler arasında Türkçe isi!,nlere rastlanılması konusunda aynca bk. Hasan Feluni Turgal, "Mülga Şer' iye Mahkameleri Sicilieri Uzerinde İncelemeler", ll. Türk Tarih Kongresi Tebliğleri, 20-25 Eylül ı 937. Turan, agm., ss. 17, 19-21. _ · Oaude Cahen, Osmanlılar'dan O nce Anadolu' da Türkler, İstanbul, 1985, s. 317; Osman Turan, Selçuk­lular Tarihi ve Türk Islam Medeniyeti, Ankara, ı 965, ss. 257, 230-232. Cahen, age., s. 3ı8. İç Asya'da farklı inançıann, özellikle de Hıristiyanlığın Nastuıi Mezhebi misyonerlerinin faaliyeıleri için bk. John England, The Hidden History of Clıristianity in Asia, 1998; Ian Gilınan and Joachim I<limkeiı, Christians in Asia before 1500, Curzon, 1999. Les Lel/res du Paıriarche Nestorien Timothee /, enıde critique par Raphael Bidavid ciua del Vaıicano, Biblioıeca Apostolica Vaticana, 1956; Alphons Mingana, "The Early Spread of Chrisıianiıy in Central Asia and The Far East. A New Documenı", rep­rinıed wiıh additions from The BuJietin of John Rylands Library, vol. 9, no. 2, July 1925; Rene Grous­set, The Empire of Steppes, New Jersey, 1970; L Ligeıi, Bilinmeyen Iç Asya, Ankara, 1986.

215

Page 4: TURK •• KULTURUisamveri.org/pdfdrg/D00206/2002_468/2002_468...Millet sistemi ile ilgili detaylı bilgi için bk. Ali Güler, Osmanlı' dan Cumhuriyet' e Azınlıklar, Ankara, 2000,

SAYI468 TÜRK KÜLTÜRÜ YIL XL

ya yakın kısmının isimleri Alagöz, Ayvaz, Bayram, Budak, Gö4e, Yılbeyi, Bünyad, Karagöz, Kaplan gibi Türkçe isimlerden oluşmaktadır. Bu bölgeye ait Tapu Tahtir Defterleri üzerinde ça­lışmalar yapan Yılmaz Kurt'a göre her ne kadar gayri Müslim nüfus içerisinde belirli Türkçe isimler alınmaktaysa da, Zile-Artıkabad yöresindeki durum çok farklıdır. Kurt, Anadolu'nun çe­şitli yerlerine ait incelemiş olduğu defterlerde sıklıkla gayri MUslim'in Türkçe isim kullandığına rastlamadığını belirtirken, bu bölgeye ait defterde 1286 gayri MUslim vergi nüfusunun kayıtlı olup bunun 469'unun ayn isim kulland1ğıru bunun da yaklaşık olarak her üç ~iye 1 isim dUŞtü­ğUnil belirtirken, bunun isim zenginliğine işaret etmesinin altıru çizmekte ve bu isimlerden baba­larına ait 583 ayn ismin 296'sı Türkçe veya Türkler tarafından kullanılan Müslüman isimleri oldu­ğuna dikkat çekmektedir. Bu da oran olarak yaklaşık % 50.7'ye isabet etmektedir. Kurt'a göre bu derece yoğun bir Türkçe isim kullanımını sadece Türkçe'nin etkisiyle, ticaret zorunluğu veya dini baskı ile açıklamak mümkün değildir. Dolayısıyla, Anadolu'nun diğer bölgelerindeki gayri Müs­limler, özellikle de Rumlar, Türk isimlerine hiçbir zaman bu ölçüderağbet etmediklerine göre(7>, bu kişilerin kökeninin Rum olup olmadığı açık bir şekilde soru işareti uyandırmaktadır.

Tapu Tahrir Defterleri kadar Şer 'iye Sicilieri de bu konuda ilgi çekici verilere sahiptir. An­kara' nın I numaralı (1583-1648-9) Şer' iye Sicili'ni inceleyen Halit Ongan gayri MUslim nüfus arasında kullanılmış olan şu isimleri tespit etmiştir:

Bayram veted-i lnebeyi, Tanrıverdi veted-i Budak, zımni Şahbula, zımmi Hüdaverdi, zımmi Karaman ve H üsrev, zımmiye Katımpeşe, Kaya Balı veted-i Abraham, Körpe veted-i Sultarışeh, Şehbula veted-i Seferşeh, Şahbula b int· i Tatar nam zımmiye, T anrNerdi veted-i Buda/68>.

Yine Orta Anadolu bölgesinde Niğde iline bağlı Bor kazasına ait (929-939 Hicri-1523-1533) Şer' iye Sicillerinde yer alan gayri Müslim isimleri arasında; Arslan bin Nikola, Bahşayiş bin Aygut, Tanrıvermiş ve Balıar, Bagband, Devlet binti Niko/a, Kı'zlarbeyi, Tanrıvermiş ve kar­deşi Bahadır, Turmuş bin Bahadır, Tursun bin Tur muş, Yağmıum gibi isimleri taşıyan gayri Müs­limlerin oldukları tespit edilmiştir.

Sivas iline ait 1617 tarihli bir mahkeme kaydına bakıldığında ise; Sivas'ta Kaleardı mahalle­sinden Turfarıda binti Kumru nam zımrninin sahip olduğu bir mülkü Buldak ve/ed-i Balyedi'ye s attığı görülür. Yine 1593 yılına ait başka bir kayıtta zımrniye Inci Bey' in kızı Gülisıanın Balı oglu Kayabalı nam zımmi ile evlendiği belirtilirken, 1679 yılına ait bir kayıtta Kayseri'li Yahşi veted-i Kaplan ve Anasdas veted-i M ur at ile M ural ve/ed-i De de isimlerindeki zımmilerin isimle­rine rastlanılır. Kayseri kayıtlan arasında devşirme olayı ile ilgili bir kayıt da oldukça dikkat çeki­cidir.

"Vechi tahriri sici/ o/dur ki 981 Ramazanının evasatında emri hünıayun ile karye-i Çukur' danAcem oğlanı olan Sayacı bjn Şehri, Balı bin Aya Yorgi ve Timur bin Sevindik nam üç nefer kirnesnelerin baş libasları tekmil olundu eh/i karyeden alındı deyu samsuncu başı Hız ır Ağa canibinden vekil olan Mehmed ikrar etmeğin karye-i mezburdan zımmi Tanrıverdi bin ... , Bayram bin Sevindik ve Budak bin E/van tasdik edüp billalep sicil olundu"OO>.

Devşirme ile ilgili 988H. (1609) tarihli bir diğer belge ise şöyledir:

"Vechi tahrir-i sicil old ur ki, 981 Ramazan' ının evasatında emri hümayun mucebince acemi oğlanlarm cemi için gelen kıdvetü/macit ve/ekarim samsuncu başı Hııır ağa canibinden veki/ olan Ahmet bey meclisi şer' ide ikrar edip dedi ki Karye-i Zincidere reayasında.n iki oğlan iki /ibas harcı alındı gayrı alakaları kalmadı dedikle mukırri mezburu karye-i mezbureden Çoban bin Dü-

(7) (8)

(9)

(10)

216

Yılmaz Kun, "Sivas Sancağı Kişi Ad lan", OTAM, c. 4, s. 233-239. Halit Ongan, Ankara'nın 1 Nwnaralı Şer' iye Sicili, Til<, Ankara, 1958, ss. 17, 46, 48, 609, 581, 226, 103,180,455,61,180,206,268. Ragıp Önen, "Bor Halil Nuri Bey Kütüphanesindeki Mahkem-i Şer'iye Sicilieri ve Bunlarda Görülen Türkçe Kişi ve Köy lsimleri", Türk Etnografya Dergisi, .Ankara, 1959, sa. 3-4, 1958-61, ss. 108-llO. Turga1, "Anadolu'da Gregoryen ve Ortodoks Türkler", Ulkü, c. 4, sa. 2, s. 180.

(24)

Page 5: TURK •• KULTURUisamveri.org/pdfdrg/D00206/2002_468/2002_468...Millet sistemi ile ilgili detaylı bilgi için bk. Ali Güler, Osmanlı' dan Cumhuriyet' e Azınlıklar, Ankara, 2000,

SAYI468 Y. ANZERLlOÖLU Yil. XL

ğüncü ve Karaman bin Yardım Şeh tasdik edüp vakıa iki oğlan ve iki Iibas harcı alındı gayrı nes­nemiz almadı dediği bittalep sicil olundu"<11>.

Ömer Lütfi Barkan Türk Yapı Malzemesi Tarihi için Kaynaklar başlıklı makalesinde Süley­maniye Camii ve imaretinin i~aatına ait Mufassal Muhasebe Defterlerini incelerken karşılaşnğı gayri Müslim ustaların isimlerinin dikkat çekici olduğunu vurgularken bazı orta ve doğu Anadolu yerl~im yerlerinde Hıristiyanların asırlardan beri kalabalık Türk kitleleriyle iç içe yaşamalann­dan dolayı ve "hatta belki de vaktiyle Hıristiyanlığı kabul etmiş fakat lisan ve adlarıru değiştirme­miş Türk soyundan kimseler olmalan dolayısıyla" Budak, Karagöz, Arslan Karaman, Timur, Ala­göz, Tanrıverdi, Hiidaverdi, Aydoğmuş, Ayvat, Kalender, Hızır, Murad, Aslı Beğ, Aydın, Paşa Bey, Karyağdı, Karabaş, Karakaş, Kaplan, Hüsrev, Kumru, Kuzu, Bahadır, Bayram, Balı, M elik­şah gibi Türk isimlerinin bulunduğunu belirtmektedir. Aynca Barkan, bu ustaların çoğunlukla Kayseri, Konya ve Amasya gibi şehirlerden geldiklerini de belirtmektedi.r<12>. ·

Barkan'ın genel olarak Süleymaniye Cami ve imareti ~aatında en fazla ustarun gelmiş ol­duğunu belirttiği şehirlerden Kayseri şehri gayri Müslim nüfusu arasında rastlanan ilginç isimlere· burada değinmek yerinde olacaktır.

Bugün Kayseri iline ait o lan Şer' iye Sicilieri Erciyes Üniversitesi bünyesinde yer aları Kay­seri Araştırmalan Merkezi (KA YTAM) bünyesinde yapılan tez çalışmalarıyla gün ışığına çıkanl­maya çalışılmaktadır. Adı geçen merkezde yer alan tezlerden bazliarı tarafımızdan yeniden göz­den geçirilmiş ve aşağıda yer verilen ilginç isimler tespit edilmiştir. 1609-1611 yıllarına ait Kayseri Şer' iye Sicilinde yer alan gayri Müslimlerin taşıdığı Türkçe isimler şöyledir.

Tanrrverdi veled~i Timur, Yağmur, Sefer ve Altun(?), Beşe Balı ve Devlet ve Öksüz oğlu, Sinan ve/ed-i Uğurlu, Meryem bint-i Beyler, Sultan, Şahin(?) ve/ed-i Balı, Dede Balı veled-i Şah­balı, Küçük veled-i Tarşad(? ), lbrahim ve/ed-i Ise Balı, Bulgar ve/ed-i Mihal ve Ine, Karaman ve Sultan ve Yovan, Murad ve Bayram, Beğli veled-i Todori, Dostum veled-i Karaca, Uğurlu veled-i Yardımcı, Erkilet nam Karyeden; Nur/u ve/ed-i Sefer, Yovan ve/ed-i Kel Murad, _ Umur ve/ed-i Aydın, Kumrı ve/ed-i Keşiş, Gülabi ve/ed-i Kayser<13>.

Bir gayri Müslim ailenin !Iç kuşak boyunca taşıdıklan isimleri göstermesi açısından önemli bulunan bir belgede ise;

"Kayseri'ye müzafaundan lstefane nam karyeden Hüseyin bin Abdullah nam kirnesne mah­fil-i kazada Mihail veled-i Saka nam yelimin vasi-i şer' isi olan Anna Peşe nam zımmiye üzerine takrir-i dava edüp Karye-i mczburede Tavlı tarlası demekle maruf ma'lümetü'l-hudud bir kıt'a tarla dedem Küçük tarlası olup, Küçükmürdolup babam Karlı'ya kaldı. Karlı mürdolup bana kaldı. Şer' e sual olunmas ın taleb ederim ... 1 019!5 Nisan 1610''(14> denilmektedir.

Bu belgeden artiaşıldığı kadarıyla babasının adı Abdullah olarak zikredilen Hüseyin (bin Abdullalı) de bir Hıristiyan iken Müslüman olmuştur. Diğer taraftan, dedesi Küçük'ün ve babası Karlı'nın mürdolmak tabiriyle nitelenmesi bu kişilerin Hıristiyanlığına bir delil teşkil ederken, bu ailenin her ne kadar Hüseyin'in Müslüman olmadan önceki ismi belirtilmemişse de, dedesi ve ba­basınuı taşıdığı isimler oldukça ilgi çekici görünmektedir.

Yine Kayseri ili 1611-1657 yıllarına ait Şer' iye Sicillerinde; Gökçe, Uğurlu ve/ed-i Kara­man, Cihan Beşe ve/ed-i Sultan.,Gesi nam k.aryeden Yağmur, Inci veled-i Körpe, Todori, Karaoğ­lan, Endürlülr:ten Aydoğdu, Dede Balı ve/ed-i Şah, Gündüz ve/ed-i Keşiş, Gesi nam k.aryeden Ka-

(1 1) Turgal, "Anadolu'da ... ", s. 180. (12) ömer Lütfi Barkan, "Türk Yapı ve Yapı Malzemesi !çin Kaynaklar'',/klisal Fakiiliesi Mecmuası, c. 17,

no. 1-4, Ekim 1955-Temmuz 1956, ss. 13, 19. (13) Mustafa Enürk, Kayseri'nin 13 nolu Şer' iye Sicili, Erciyes Üniversitesi, Tarih bölümü yayunlanrnamış

Yüksek Lisans Tezi, Kayseri, 1994, varak 50. (14) Enürk, agt.

(25) 217

Page 6: TURK •• KULTURUisamveri.org/pdfdrg/D00206/2002_468/2002_468...Millet sistemi ile ilgili detaylı bilgi için bk. Ali Güler, Osmanlı' dan Cumhuriyet' e Azınlıklar, Ankara, 2000,

SAYI468 TÜRK KÜLTüRü YIL XL

raca /azı Ahıiye, Balıoğlu Kalender ve Kuılu Beg, Dursun ve/ed-i TürJananOS>. Erki/et nam /aırye­den Şirin ve/ed-i Karakoç, Timur ve/ed-i Bogos, Tanrıverdi ve/ed-i Sultan, Anasdas ve/ed-i Kap­lan, Kaplan ve/ed-i Uğurlu, Ulubürüngüz nam karyeden Bahadır ve karısı Kayıhan. Balaban Keşiş ve/ed-i Tanrıverdi. Ağyad ve/ed-i Gökçe, Ternam bint-i Köse Tudu ve/ed-i Gökçe, Gürelik ve/ed-i acar, Sefer ve/ed-i Yani, Karakoç, Uğurlu ve kardeşi Murat, Karakoç ve/ed-i Kayser, Nazıl bint-i Bağdeser. Kara Yovan ve korısı Hatun Bulabint-i Eymir Balı ve yet imler, Kayof.ı6J gibi isimlere rasılanması yine dikkat çekici örneklerdir.

Kayseri Emir Sultan mahallesinden Anasdas ve/ed-i Balı ve karısı Meryem bint-i Dur­muş'un kızlan Gülcihan ve Gü/zade, oğullan Balı ve lmirze, bir diğer kızlan Sultan'dır<l1). Bu §e­kilde, bir ailenin bir üyesi hariç tiirn üyelerin Türkçe ve Türkler tarafından kullanılan isimler ta§ı­yor olması da oldukça ilginçtir.

Kayseriye ait Şer'iye SicilleTi dı~ ında Tapu Tahtir Defterleri de gayri MUslim nüfus isimleri açısından oldukça ilginç veriler sunmaktadır. 16. yüzyıl Tapu Tahtir Defterinde yer alan isimlere örnek verilecek olursa:

Karye-i Çukur'dan mahalle-i Kor: Karlı ve/ed-i Aydoğdu ve Hızır ve/ed-i O (yani Karlı'run oğlu Hızır), Yağmur ve/ed-i Aydoğdu, Satılmış ve/ed-i Ineverdi ve Yardım birader-i O (yani S atıl­mış' m kardeşi Yardım), Aydoğdu ve/ed-i O (Yardım' m oğlu Aydoğdu), Kademşah ve/ed-i Aydoğ­du, Ağabalı ve/ed-i O, Emir ve/ed-i Tutuk ve Yörük birader-i O (emir in kardeşi Yörük), Ayurdı ve/ed-i Yahşi ve Budak ve/ed-i O ve Sefer ve/ed-i O, mirerşah ve/ed-i Uğurlu, Tekirve/ed-i O, Garip ve/ed-i Ayurdı ve Durmuş birader-i O, Sefer veled-i Çalapverdi ve Gökçe birader-i O ve Döğenci birader-i O, Sefer ve/ed-i Küçük ve Mihail ve/ed-i O, Hızır ve/ed-i Küçük ve Yardım bi­rader-i O, Kayser birader-i O, Yardım veled-i Karaca, Tanrıverdi_ ve/ed-i Yörük ve Inebey bira­der-i O ve Y asef birader-i O ve B ahadır ve/ed-i O, Tanrıverdi ve/ed-i Yörük ve Inebey ve/ed-i O, Aydığdu ve/ed-i Seydi, Hızır veted-i Hız ır ve Sefer veled-i O, Balıcan ve/ed-i Hızır'-18).

Yukandaki örneklerde yer verilen isimlerin hemen hemen hepsinin Grek Ortodoks takvi­minde yer alan isimlere benzemediği açıkça ortadadır. Hatta, doğrudan doğruya Türkmen, Yörük, Tatar gibi, kişilerin kökenleriyle bağlanuh olduğunu açıkça gösteren isimlerin varlığı ortada soru işareti bırakmayacak şekilde Anadolu'da Rumların dışında bir Ortodoks Türk nüfusun varlığını gösterir niteliktedir denilebilir.

Ağırlıklı olarak Orta Anadolu bölgesine ait Şer'iye Sicilieri ve Tapu Tahrir Defterlerinde kayıtlı Ortodoks nüfus arasında rastlanan öz Türkçe isimler bu şekildeyken, benzer bir durumun güney Marmara bölgesinde de söz konusu olduğunu belirtmek gerekmektedir. Bizans lmparator­luğu döneminde Bitinya olarak adlandınlan bölgenin bir bölümüne ait Tapu Tahrir Defterlerinin incelenmesi ile de ortaya oldukça ilginç bilgiler çıkmıştır. Bu konuda incelemeler yapan Ir6ne Beldiceanu 16. yüzyıl sonuna kadar kentlerdeki gayri MUslim nüfusun azaldığına dikkat çeker­ken, 1573 yılında Inegöl, Söğüt, Yarhisar ve Akhisar gibi şehirlerde Müslüman olmayan Icimsenin kalmadığını, ancak Bursa'nın bir istisna ol~turduğunu belirtmektedir. Bursa'nın Koz çeşme ola­rak adlandırılan mahallesindeki: Kostave/ed-i Tadoros, Mihal ve/ed-i Mihal, Kaloyen veled-i Ka­loyen, Arslan ve/ed-i /lyas, Kaloyan ve/ed-i Pulad, Doma ve/ed-i Karaman, YaJışi ve/ed-i llyas, Todoros ve/ed-i Arslan ve Çardak köyü nüfusundan Akça oğlu Mavrudi, kardeşi Süleyman, Sel­çuk'un oğlu Yorgi, Karagöz'ün oğlu Yani, Konstantin'in oğlu Karaca, Karaca'nın oğlu Timur­taş ... gibi gayri MUslim nüfus isimlerini tahrir memurlannın gayri MUslimleri ifade eden gebr, kafir, zımmi ya da haracgüzar gibi niteleyici bir sı fat kullanılmadığı takdirde defterlerdeki Müslü-

(15)

(16)

(17) (18)

218

İsmail Kaya, 1512 nolu Kayseri Şer' iye Sicil Defterinin TrOIISicripsiyoni ve Değerlendirmesi, H. 1019-1020/M. 1611-1612, Erciyes Üniversııesi, Tarih bBlümü yayınılanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kayseri. 1995. Rıdvan Yurtlalc, 6611 nolu Kayseri Şer' iye Sicili, H. 1067JM 1657, Erciyes Üniversitesi, Tarih bölümü yayunlanmamış Yüksek Lisans Tezı, Kayseri, 1998, belge 15. Yurtlalc, agt., belge 65. Güray Kırpık, Kayseri, Niğde ve Aksaray Livalamıda Hıristiyan Türkler, Gazi Üniversitesi Eğitim Fa­kültesi yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 1997, s. 60-62.

(26)

Page 7: TURK •• KULTURUisamveri.org/pdfdrg/D00206/2002_468/2002_468...Millet sistemi ile ilgili detaylı bilgi için bk. Ali Güler, Osmanlı' dan Cumhuriyet' e Azınlıklar, Ankara, 2000,

SAYI468. Y. ANZERLlOGLU YIL XL

man isimlerden ayırt edemediklerini vurgulayan Beldiceanu, bu isimler dışında doğrudan Türk aşiretlerinin adiamu taşıyan Yüreğir ve Çepni köyleri üzerinde önemle durmakta ve Yüreğir'de yaşayan tüm köylülerin Hıristiyan ve Grek Ortodoks takviminden isimler taşuken, Çepni nüfusu­nun Müs!Uman ve Hıristiyan olarak aynldığıru ve Hıristiyanlann isimlerinin Türkçe olduğunu vurgulamaktadır. Bu örnekler dışında, Bizans İmparatorluğu'nda hiımet etmiş Türklerin varlığına dikkat çeken Beldiceanu, Bizans'ın Hıristiyanlaştırma siyasetinde katı bir kural olan barbar isim­Jerinin bırakılması gerçeğine dikkat çekrnektedir. Bu bağlamda, isimlerinin Gerek takviminden ol­duğlUlu belirttiği Çepni köyü sakinlerinin bilyUk bir ihtimalle bu kategoriye dahil edilebileceğini belirten Beldiceanu, diğerlerinin ne yerli Bizans toplulukları ne de din değiştirmiş Müslümanlar olmadıklaruu, babadan oğula uzanan bir süreçte Hıristiyan olan ve Hıristiyanlıklarırun incelenme­si gereken bir Türk-Tatar topluluğunun var olduğuna dikkat çekrnektedir<ı9).

lrene Beldiceanu 'nun incelem~ bulunduğu Bitinya bölgesi Hıristiyanlarırun Türkçe isimler taştmaları ile ilgili olarak birkaç noktaya daha temas etmek gerekmektedir. Daha önce de bahse­dildiği gibi, Bizans hizmetinde çok sayıda Kuman, Peçenek, Uz ve Türkopol Hıristiyanlığı kabul ile bazı askeri görevlerde bulunmuşlardır. Adı geçen bu askerlerden bazıları XIV. yUzyıl başlarına gelindiğinde saf değ~ tirerek o dönemlerde Bizans Imparatorluğu için paralı askerlik yapıruş olan Katalan birliklerine katılmışlar vie Bizans'a karşı yağma hareketlerinde bulunmuşlardır. Bu yağma hareketleri esnasında Halil ve Melik isimlerindeki Türk komutanların emrinde savaşan bu Türkapoller Anadolu'daki Türkmenlerden de destek almışlardır. Yağma girişimlerinin ardından ise Anadolu'ya geçmeye karar veren Halil ve adamlarına, Bizans safına geçtikten sonra lzzeddin Keykavus ile birlikte Dobruca'ya yerleştirilen Türklerden de katılanlar olmutur (1307-1308).lşte bu konu ile ilgili olarak Paul Wiıtek, komutan Halil ile Qirlikte Anadolu 'ya geçen bu Türkler ara­sında Huistiyanların da, yani Türkopollerin, olabilecekleri ihtimali üzerinde önemle dururken<2D>, Anadolu'ya geçme süreci sonrasında komutan Halil ile ilgili daha sonraki bilgilere LH. Uzunçar­şılı 'nın Anadolu Beylikleri Tarihi'nde rastlartmaktadır. Çanakkale-Balıkesir bölgesinde X:ITI. yüz­yıl sonu ile XIV. yüzyılın başında kurulmuş olan ve köken olarak XI. yüzyılda Orta Anadolu 'da bir devlet kurmuş olan Melik Danişmend'e dayanan Karesi Beyliği'nin başındaki Karasi Bey, Moğollardan kaçarak kendisine sığınan Türklerle birlikte Dobruca'dan Ece Halil kumandasında gelen San Saltık'a mensup Alevi Türkmenleri kendi topraklarına yerleştirerek bu bölgedeki Türk nüfusunu artırmaya çalışmıştı.r. Dolayısıyla. bugün dahi bu bölgede var oldukları bilinen Tahtacı Türkmenleri, Çepnilerle, birlikte<2ı> Beldiceanu'nun 16. yüzyılda Bitinya'da tespit ettiği Türkçe isimli Ortodoksların komutan Halil ile birlikte Anadolu'ya dönen Türklerle bir bağlantısı <;>lduğu görürırnektedir.

Bizans İmparatorluğu ile Osmanlı idaresi arasındaki geç~ silfecinde bölgedeki yerli Huisti­yan halkın her hangi bir baskıya maruz kalmadan dinlerini değiştirmeleri ve MUsülanl.ığı kabul etm~ olmalan dışında karşılaşan iki topluluğun arasında bir iletişimin yaşanmış olması kaçırul­mazken, zaman içinde hakim kültür durumuna geF.iş olan Türk kültüründen etkileşim ile bazı Türk gelenek ve göreneklerinin alınması ve bu baglamda, bazı Hıristiyanların öz Türkçe isimler almış olmaları elbette ki ihtimal dahilindedir. Ancak, gerek Yılmaz Kurt'un incelemiş olduğu Tokat bölgesi, gerekse Osman Turan'ın üzerinde önemle durduğu ve öz Türkçe isimlerin yoğnu­luk arz ettiği Kayseri bölgesi ve bunun dışında Niğde, Nevşehir, Karaman, Konya<22> ilieri haricin­de lrene Beldiceanu'nuri belintiği orta Anadolu dışındaki güney Marmara bölgesinde rastlanan isimlerin varlığı kültürel etkileşimin ötesinde bir şeylerin olduğuna işaret eder niteliktedir.

(19)

(20)

(21)

(22)

(27)

lrene Beldiceanu, "Biıinya'da Gayri Müslim Nüfus (14. yüzyılın ikincisi yansı-15. yüzyılın ilk yansı)", Osmanlı Beyliği, ed. Elizabeth Zachariadou, !stanbul, Tarih Vakfı Yayınlan, 1997, s. 18. Paul Wiııek, "Yaııcıoglou Ali on ıhe Christian Turlcs of Dobrudja". Bul/etin of the School of Orienıa/ and African Studies, University of London, vol. 14, part: 3, s. 666. İsmail Hakkı Uıunçarşılı, Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyun/u Devletleri, Ankara, TTK, 1988, s. 96. Mehmet Aydın, "Konya Şer' iye Sicillerine Göre XDI. Yüzyılda Konya'da Gayri Müslimlerin Oturduk­lan Mahalleler, Nüfus Durumlan ve Sosyal-Kültürel Çerçeve", X/[/_ TTK Kongresi Bildirisi, 4-8 Ekim 1999, Ankara, 1999.

219

Page 8: TURK •• KULTURUisamveri.org/pdfdrg/D00206/2002_468/2002_468...Millet sistemi ile ilgili detaylı bilgi için bk. Ali Güler, Osmanlı' dan Cumhuriyet' e Azınlıklar, Ankara, 2000,

SAYI468 TÜRK KÜLTÜRÜ YIL XL

A.c. Orıodoks Karamanlı/arda Konuşma ve İbadet Dili Olarak Türkçe

Bilindiği gibi Milletierin en güçlü öğelerinden birisi dildir ve dil, toplumların sahip oldukla­n kültürlerinin sürekliliğini sağlayan en temel kültürel öğe durumundadır. Dilleri ayn olan toplu­lukların Yallantılan, duygulan, zevkleri ve davranışlan birbirlerinden farldılık gösterrnektediı<23>. Bu gerçek çerçevesinde, Karamanlı Ortodoksların da Türkçe isimler taşımalan dışında, en dikkat çekici özelliklerinden birisini Türkçe konuşmalan oluşturmaktadır.

Tarihi süreç içerisinde Türkçe konuşan Ortodokslarla ilgili ilk bilgilere 15. yüzyılda batı ki­lise tarihine ait bir raporda rastlanmaktadır. 1437 tarihinde Basle Konsiline sunulan Latince bir ra­porda ilk defa Türkçe konuşan Rum Hıristiyanlardan bahsedilmiştir. Speros Vryonis'e göre bu konsile sunulan raporu hazırlayan kişi Anadolu 'nun bir çok yerinde din adamlarının, piskoposla­nn ve başpiskoposlann Türk kafirlerin kiyafetlerini giymekle kalmayıp onların dilini de konuş­tuklanru vurgulamaktadır. Yunanca sadece ibaret sırasında ilahiler, tiıcil ve resullerin mektuplan okunurken kullanılmakta, vaaz ise Türkçe verilmekteydi<24>.

Anadolu'da yaşayan ve Türkçe konuşan Ordodokslann Yunan kökenli olduklanru ileri süren S. Vryonis, bu insanların Türkçe konuşmalanru dönemin ekonomik, sosyal ve politik orta­mına ve bu ortamın doğurduğu zorunluluklara dayanarak açıklamaya çalışmaktadır. Vryonis 'e göre bu irısanlar günlük hayatlannı devam ettirebilmek için Türkçe öğrenmek zorunda kalmışlar­dır. Geçmişten beri yaşanan Müslümanlaşma da yine aynı oranda Türkleşmeyi de beraberinde ge­tirmiş ve Islam 'a geçen insanların çoğunluğu din dışında, bir çok Türk adetini de benirnserniş­tiJ<2Sl. Vryonis din değiştiren insaniann durumunu bu şekilde açıklarken, din değiştirmeyen insanların neden Türkçe konuştuklarını Paschalidis M. IGtromilides ve Alexis Alexandris, yoğun M üslüman nüfus arasında Yunanca'yı bırakarak tamamen Türkçe;ye adapte olmak zorunda kal­malanna bağlamaktadırJar<26>. Bu görüşlerin geçerliliği tartışılabilir niteliktedir. Çürıkü, bizzat Türkçe konuşan Ortodoks Karamanlılann bu konuda neler söylediklerine bakılacak olursa ortaya ilginç bir portrenin çıkoğı görülür. Nitekim, Türk-Yunan nüfus mübadelesiyle özellilde Kayseri, Niğde, Nevşehir, Aksaray ve Konya'dan Yunanistan'a· gönderilen Karamaniuar üzerinde yapoğı­mız saha çalışması sonucunda bugün Türkçe'nin hala canlı bir şekilde bu insanlar arasında yaşa­dığı, birinci kuşak dışında ikinci kuşaktan Türkçe konuşabilenler olması bir tarafa, konuşulanlan anlayanlar dışında az da olsa Türkçe konuşabilen üçüneO kuşaktan insanların bıılunduğu tespit edilmiştir. Aşağıda gerçekleştiren saha çalışması sqnucunda bizzat Karamarılılann Türkçe konuş­malan ile ilgili kendi görüşleri ağız özellikleri ile, herhangi bir dü:zeltrne yapılmaksızın doğrudan aktanlmaya çalışılacaktır.

Mübadele öncesi dönemde Niğde'nin Sulucaova isimli köyünden olan 90 Yallındaki Melpo­meni Haciliadou köylerinde az da olsa Müslüman nüfus olduğunu belirtirken, 88 Yallındaki Kons­taninos Mercanidis, 150 hanelik köyde 3 hanenin Müslüman olduğunun altıru çizmekteydi. Kons­taninos Mercanidis ve eşi Urania Mcrcanidou ile Melpomeni Haciliadou'nun söylediklerinden anlaşıldığı kadanyla Sulucaova bölgesine YörUkler sıklıkla gelmekte ve köy halkıyla belirli bir temas halinde bulunmaktaydı. Bunun dışında yine ballka köylerden gelen MüslUmanlarla da iyi bir ilişkide olduklan anlaşılan köy halkı, Rumca tek kelime bilmemektc ve TUrkçe konuşup Türk­çe ibadet etmekteydi. Bu konuda Haciliadou §öyle demektedir: "Türkçe ... böyle Türkçe gonuşur­duk. Urumca gonuşan yoğudu"<l7).

(23) (24)

(25) (26)

(27)

220

Nihat Nirun, Sistematik Sosyoloji Yönünden Sosyal Dinamik Bünye Analizi, Ankara, 1991, s. 5. Speros Vryonis, The Decline of the Mediviıı! Hellenism in Asiıı M iner and the Process of Islamizatian from lhe 11 tlı through the J5th century, Los Angeles, 1971, s. 452-3. Vryonis, age., s. 458. Paschalidis M. Kitromilides ve Alexis Alexandris, "Ethnic Survival, Nationalism and Forced Migrati­on, The Hisıorical Dcography of ıhe Greek Commwıity of Asia Minor at ıhe close of ıhe Onoman era", .1EA 710, c. 4, s. 15. Konstanıinos Mercanidis ve U rania Mercan idou ile 7.10.2000 tarihinde Vunena köyünde yapılan m illa· kat; Melpomeni HaciJiadou ilc 7.10.2000 tarihinde Larissa-Vunena köyünde yapılan miilakaı.

(28)

Page 9: TURK •• KULTURUisamveri.org/pdfdrg/D00206/2002_468/2002_468...Millet sistemi ile ilgili detaylı bilgi için bk. Ali Güler, Osmanlı' dan Cumhuriyet' e Azınlıklar, Ankara, 2000,

SAYT468 . Y. ANZERLIOÖLU YIL XL

Niğde'nin Sulucaova köyünden daha fazla sayıda Müslüman nüfusa sahip olan ve yukanda Tapu Tahrir Defterinde Türkçe isim yoğunluğu açısından örnek olarak verilen Kayseri'nin Çukur köyünden olup bugün Yunanistan'da Kardiısa'ya bağlı Kapadoleike köyünde yaşamakta olan 70 yaşın üzerindeki insanlardan öğrenildiği kadarıyla köyde Müslümanlarla kanşık bir mahalle dışın­da sadece·Orıodokslardan oluşan bir mahalle bulunmaktaydı. Köyün kanşık olmayan bu mahalle­sinde yaşamış olan insanların Müslümanlarla her zaman iyi geçindikleri, düğünlerde, cenazelerde bayramlarda bir arada olduklan anlaşılmaktadır. 91 yaşındaki Orniros Körağanoğlu köyde TUrk­çe'den başka bir dil konuşulmadığını ifade ederken şöyle demektedir: "Rumca bilmeğk ... şu yol­dan ötesi Türk mehlesi, bu yanı da bizim idi". Köroğlanoğlu'nun h8la Rumca'yı pek iyi bilmeqiği de şu sözlerden açık bir şekilde anlaşılmaktadır: "Ben bunların dilinden çokça bilmem. Çoğunu anlarnam biliyon mu .. .''<28>. Benzer şekilde, Köroğlanoğlu ile aynı köyden olan ve Yunanca'yı hala doğru dürüst konuşamadıklarını beyan eden 77 yaşındaki Beniamin Gervanidis de: " ... Rum­ca nerden bilsin, Rumca'yı burda bilrniyok, orda mı bilecek Rumcayı .. ''(29l demekteydi. Diğer ta­raftan, Türkiye 'de Kayseri 'ye bağlı Çuk'11r köyünden çıkarak kendileri ile din dışında hiçbir ilişki­leri ve ortak yönleri bulunmayan yabancı bir tilkeye, Yunanistan'a gittikten sonra Karditsa'ya bağlı Kapadokiko köyüne yerleşen bu insanların Yunanca öğrenme konusırnda yaşadıklan zorluk hakkırıda da bir iki noktaya temas etmek gerekmektedir.

Kapadokiko'ya yerleştikten sonra tüm Çukur halkırun dil konusunda çektiği zorlukla ilgili olarak 78 yaşındaki Maria Sütoğlu şöyle demektedir: ''Tilrkçe konuşuyorlardı. Buraya gelincik de Türkçe konuşuyorduk. Urumca bilen yok idi. Çocuklanmız bilmiyordu Urumca. Yasak ettiler bizim dilimizi mektepıe''(JOJ. Sütoğlu'nun sözlerinden de açıkca anlaşıldığı üzere bizim dilimiz de­dikleri Tilrkçe'yi konuşmaları yeni ülkelerinde yasak edilmişti. Ancak, bugün dahi gilzel bir Türk-· çe ile konuşan köy halkı için bu yasağın Lam anlamıyla geçerli olmadığı da açıkça görülebilmekte-d~ .

Müslüman nüfus ile Ortodoks nüfusun bir arada karışık bir şekilde yaşarnalarına bağlı ola­rak bu köylerdeki Ortodoksların Türkçe konuşmaları açıklanabi!irse de, şimdi verilecek örnekler­deki köylerin durumunun farklılık arz ettiği söylenebilir.

Mübadele öncesinde Kayseri-Sivas yolu üzerinde yer alan Karacaören köyünden ailesi Yu­nanistan'a gönderilen 74 yaşındaki Evangelia Petresoğlu Karacaören'in 100 haneden oluşan ve Müslüman nüfus içermeyen bir köy olduğuna dikkat çekerken, köyde Türkçe konuşulduğırnu şu sözferle dile getirmektedir: "Tilrkçe. Türkçe ... Binde bir erkekler de yazı bitirdi, çok yazı bilen yoğudu. Neden ... koy gapalıydı, çok dışarı çıkmazlardı, okuma bilmezlerdi''(Jı>. Karacaören köyü gibi bünyesinde Müslüman nüfus bulunmayan bir diğer köy olan Taşlık köyü yine Kayseri 'ye bağlı olup Karacaören köyünün kuzey batısında yer almaktadır. Köyde konuşulan dil hakkırıda Serafırn Papadopoulos: " ... Urumcayı burda öğrendiler" derken, ağabeyi Mihail Papadopoulos: "vardı 185 hane. Alay ı da Rumudu, Türk yoğudu" derken, yakında da her hangi bir Türk (Müslü­man) köyü olmadığım ve köylerine Müslümanların gelmediğini belirtmekteydi<32l. Yine aynı köy­den 88 yaşındaki Sullan Çiçekoğlu bayramlarda Müslümanlarla birbirine gidip gelmenin olmadı­ğım aralarında da alış verişin gerçekleşmediğini "yoooh eımezdik" diyerek vurgularken, köyde hangi dili konuştuklan konusunda: ''Türkçe ... Urumca kim biliyor ... TUrkçe ... " demekte ve kilise­de dahi ibadet ederken: "Türkçe Türkçe okurlardı"<33l diyerek günlük konuşma dili dışında ibadet dili olarak da Türkçe'nin hakim olduğunu dile getirmi~tir. Taşlık kökenli olan 76 yaşındaki Yo­hannis Kulaksızoğlu'nun anne ve babasırun Yunanistan'a geldikten sonra bile Yunanca'yı konu­şamadığını belirtmesi de aynca dikkat çekmektediz04>.

(28) (29) (30) (31) (32)

(33) (34)

(29)

Omiros Köroğlanoğlu ile 2.10.2000 tarihinde Kardiısa-Kapadokiko köyünde yapılan mülakaL Beniamin Gervan id is ile 2.10.2000 tarihinde Kardiısa-Kapadoki.ko köyünde yapılan mülakaL Maria Sütoğlu ile 2. 10.2000 tarihinde Kardiısa-Kapadoki.ko köyünde yapılan mülakat; bk. ek 10. Evangelia Petrosoğlu ile 5.10.2000 tarihinde Laıjssa'da yapılan mülakaL Seratim Papadopoulos ilc 5.10.2000 tarihinde Larissa şehrinde yapılan mülakat; Mihail Papadopoulos ile 6.10.2000 tarihinde Agios Konstantinos köyündeyapılan mülakaL Sultan Çiçekoğlu ile 6.10.2000 tarihinde Farsala-Zoodohos Pigi köyündeyapılan mülakaL Yohannis Kulaksızoğlu ilc 6.10.2000 tarihinde Farsala-Hagios Konstantinos köyünde yapılan mülakat

221

Page 10: TURK •• KULTURUisamveri.org/pdfdrg/D00206/2002_468/2002_468...Millet sistemi ile ilgili detaylı bilgi için bk. Ali Güler, Osmanlı' dan Cumhuriyet' e Azınlıklar, Ankara, 2000,

SAYI468 TÜRK KÜLTÜRÜ YIL XL

simdeki 6 Ortodoks yerle~im biriminin tamamının dilinin Türkçe olup Rumca'dan eser olmaılığı­na dikkat çekmektedirler. Pamfilya olarak adlandınlan Antalya ve çevresinde de 7 Ortodoks kö­yünden 6 tanesi Rumca bilmeyen köylercfu(4S>.

Bu rakamsal veriler karşısında şu şekilde bir yorum yapmak mümkündür: Eğer çevredeki yoğwı Müslüman nüfus ortodoks nüfus üzerinde bir baskı oluşturduysa bu baskı ayru coğrafyada yer alan tüm köyler üzerinde olması veya günlük y~amı idarne ettirmenin bir zorunluluğu olarak Onodoks Rumlar Türkçe konu~mak zorunda kaldıysa mevcut tüm yerleşim birimlerinin hepsinde istisnasız Türkçe konU§ulması gerekirdi. Bu durumda, iç batı Anadolu'nwı kuzeyindeki 19 yerle­şim biriminden 14'ü Türkçe konu~urken neden 5 köy Rumca konuşuyordu, ya da güney kesimler­de neden 7 Ortodoks köyden sadece birisi Rumca konuşuyordu? Bu köylerde y~ayan Ortodoks­lar üzerlerinde her hangi bir baskı hissetmemişler miydi?

A .a. Karaman/ı Isimlendirmesi Nereden Gelmektedir? Anadolu'daki Ortodoks Rumlardan farklı olarak öz Türkçe isimler ~ıyan ve ibaretleri de

dalı.il olmak üzere günlUk y~antılarında tek kelime Rumca bilmeden, Türkçe konuşan ve Kara­manh denilen bu insanlar kimlerdir? Neden bir grup Ortodoks Rum'a bir zamanlar Osmanlı Bey­liği karşısında en az onun kadar kuvvetli olup uzun süre direnen bir Türk beyliğinin ismi ile hitap edilmiştir? Bu bağlamda, bu isimlendirme sadece coğrafi bir isimlendirme olarak mı değerlendi­rilmelidir?

Karaınanlılar isimlendirmesine ilk defa 1553-1555 yılları arasında Istanbul ve Anadolu'yu dol~an Alman seyyalı Harıs Dernschwam'ın eserinde rastlanmaktacıu<46>. Dernschwam'ın belirtti­ğine göre Istanbul'da Yedikule yakınlarında bir mahallede oruran ve Karamanos denilen bu in­sanlar Karaman'dan gelmişlerdir. Onodoks Hıristiyan olup hiç Yunanca bilmemektc ve Türkçe konuşmaktadırlar. Yine Dernschwam'a göre Karamanlılar'ı lstanbul'a getiren ki~i Sultan I. Selim'dir. Sultarun emriyle Isıanbul'a getirilen bu insanlar Yedi.ku.le ile Samatya arasında güzel ve bUyük bir kilisesi olan Rum mahallesini oluşrurmu~Jardıt<47>. Evangelinos Misaelidis ise, Kara­manit İsimlendirmesinin Karaman'dan gelenleri ifade etmek için kullaruldığırun altını çizmektcdir ve "Anadolululara Karamanlı ismi ta Sultan Murad Han-ı Gazi hazretlerinin asondan sehven (yanlışlıkla) Istanbul'un Karamanından dolayı kalmıştır. Şöyle ki, Anadolu'dan lstanbul'a gelen taşçı, duvarcı, sıvacı ustalarının ve arnelenin cümlesi Büyük Karaman ile Küçük Karaman'da oru­nırlar idi. Ve devlet ebniyesine (binalarına) ve yahut onun bunun binasına ustalar i.ktiza ettiğinde, "gidin birkaç nefer Karaman/ı usta getirinn derlerdi, yani Kararnanda oruran ustalardan demek idi. Ve ustaların kaffesi Anadolu olduklarından vakit geçerek, lstanbullular kaffe-i Anadoluluları Karamarılı zanneylediler. Ve böylelikle bu isim k~ ise de yanlıştır, asıl Kararnan Istan­bul' dadır"<48>.

Türkçe konuşan bu Ortodoksların yerleşim sahasına dayanarak Karamarılı ~eklinde adlandı­nlmış olmaları ihtimali bugün konuyla ilgilenenler tarafından kabul görmüş bir düşüncedir. Nite­kim, Semavi Eyice'ye göre dilleri gibi bazen adları bile Türkçe olan bu Ortodoksiara Orta Anado­lu'nun Karaman bölgesinde rastlandığından dolayı Karainanlı Rumlar adı verilmektedir. Yine Speros Vryonis de Karamanitların he ne kadar Anadolu'nwı bir çok yerinde yaşadığıru belirtse de, çoğunluğun Anadolu Türkmen Beylikleri döneminde Karamanoğullan beyliğinin hüküm sür­düğü topraklarda yaşadığından dolayı bu isimle aruldıklannı belinmektedir<49>. J. Eckmarın ise

(45) Kitromilides, agml s. 20. · . (46) H. Demschwam, stanbul ve Anadolu'ya Seyahat Günlügü, çev. Prof. Dr. Yaşar Ören, Kiiltür Bak.

Yay., Ankara, 1992; aynca bk. Von Gouhard Jaschke, "Die Türlcisch-Onhodoxe Kirche", der Islam, 1964, s. 98.

(47) Demschwam, age., s. 78. (48) Robert Anhegger, "Hunıfumuı. Yunanca. Eiıı Beitrag zur Kenntniss der Karamanish-Tüıkischen Lite­

ratür", Anatolica, no. VO, 1979-1980, s. 159; Mustafa Ekiııcikli, Türk Ortodoks/arı, Ankara, 1998, s. 124.

{49) Semavi Eyice, "Salaville Severicn ve Dallcggio, Eugiııe, Kararnanlidika, Bibliographie Analytique d'ouvrages en Jangue Turque imprimcs en caracteres Grecs I, 1584-1850", Belleten, c. XXVI, Nisan 1962, sa. 102, s. 369; Vryonis, age., s. 452.

224 (32)

Page 11: TURK •• KULTURUisamveri.org/pdfdrg/D00206/2002_468/2002_468...Millet sistemi ile ilgili detaylı bilgi için bk. Ali Güler, Osmanlı' dan Cumhuriyet' e Azınlıklar, Ankara, 2000,

SAYI468 TÜRK KÜLTÜRÜ YIL XL

Yine sadece Ortodoks nüfus barınduan köylerden birisi de Rum Kavak köyUdür. Kayseri- · Sivas yolu üzerinde yer alan bu köyden olan 90 y~mdaki Kosmas Pavlidis: "dostumuz vandı şöyle gıl gadar dokanmadtlar bize. Onlarla girer çıkardık, öyle koylerine giderdik .. onlar gelirler­di" dese de, Paskalya bayramında bazen Müslilmanlarm köylerine geldiklerini, ama Müslümanla­rm bayramlarmda veya dilğilnlerinde kendilerinin pek gitmediklerini ileri sürmektedir. Diğer· ta­raftan köyde: ''Tilrkçe konuşurduk. Rumca yoh ... " derken yine kilisede ibadet ederken Rumca'yı anlamadıklan için papazın lncil'i Türkçe 'ye çevirdiğini belirtmekteydiC3Sl. Müslüman nüfus barm­drrmasa da, köylerine gidip gelen Müslürnanlarla belli bir ilişki içinde olduklan anl~tlan Rum Kavakltlar açısından bunun fazla yakın bir ilişki olmadığı anlaştlmaktadır. Köylerinde Rumca ko­nuşulmadığıru vurgulayan bir başka Rum Kavaklı 85 yaşındaki Anastasios Aposıolidis de: "içi­mizde Türk yoğudu .. köy karışık değildi" derken, genel bir ifadeyle aralarmda Türk, ·yani Müslü­man olmadığıru belirtirken. köylerinin dışındaki Müslümanlarla aralarının iyi olduğuna dikkat çekrnekteydi. Ayrıca, köylerinde bulunan okulda da Türkçe'nin hakim olduğu şu sözlerinden an­laştlrnaktadır: "yazılar Urum yazısı ... Türkçe"06l.

Bugün Yunanistan'da Yenice (Yanitsa)'ye bağlı Neo Miletapas köyünde y~ayan 75 y~m.­daki Maria Kehayaoğlu·mm arme ve babası Adana'nın Gürürnce köyündendir. Kendisi Yunanis­tan'da doğmasınarağmen oldukça akıcı bir Türkçe'ye sahip olan Kehayaoğlu, arme ve babasm­dan duyduklarını anlatırken, Gi!rilmce'nin karışık bir köy olmadığını ve çevre köylerdeki Müslümanlarla iyi geçindiklerini dile getirmişı.iı<31>. Yine arme ve babası ayru köyden olan Maria Sevastaki de Kehayaoğlu'nun söylediklerini doğrularken, arme ve babasının Gürilrnce'den bahse­derken me/nıekeı nitelemesini kullandıklarını ve köylerinde: "hepsi, bizimkiler Türkçe konuşuyor­lardı. Rumca bilmiyorlardı. Mektcbe gidenler ancak biliyordu Rumcayı ... Buraya gelince mektebe gitmeyenler, ekmek demeye, yemek demeye öğrendi. Kocalar öldil ... hep Türkçe biliyorlardı''(38) demekteydi. Sevastaki'nin sözlerinden de anl~ılacağı üzere, köy halkı Rumca değil, Türkçe ko­nuşmaktadır. Rurnca'yı ancak kendi tabiriyle; "Yanan mektebine" gidenler bilrnekteydi. Kilisede de ibadet sırasında papaz Rumca okuduğu Incil'i kimse anlamadığı için Türkçe'ye çevirmek zo­runda kalrnaktaydı. Yakın yerlerde, Kayseri'de veya diğer büyük şehirlerde bulunan olcullara, ai­lesinin durumu iyi olanlar giderek Rumca okuma yazmayı öğreniyorlardı<39l.

Buraya kadar verilen tüm örneklerde Müslümanlarla karışık olup yine tek kelime Rumca bilmeyen ve ibadetleri de dahil olmak üzere Türkçe konuşan köyler ve sadece Ortodokslardan oluşup çevredeki Türklerle pek görüşmeyen veya sınırlı bir ilişki içinde olan ve Tilrkçe'den başka bir dil bilmeyen köyler üzerinde yoğunlaşrruşken, §imdi verilecek örneklerin farklı bir yapı teşkil ettiğini belirtmek gerekmektedir. Ürgüp'e bağlı, konumlan itibariyle iki Müslüman köy arasında yer alan Potanya-B~köy ve bu köyün hemen güneyindeki Melekopi-Derinkuyu köyleri karışık olmayıp, sadece Ortodoks nüfus barındıran köylerdir. Köy halkının günlük konuşma dili Rumca'dır. 84 y~ındaki Potanya-B~köy'lü Suzanna Evyerudou evde Rumca konuştuklarından bahsederken, Türklerle alışverişlerinin halı dokumacılığına dayandığını ve dolayısıyla da ticari nedenlerden dolayı Tilrkçe öğrendiklerini vurgulamaktadu<.wı. Benzer şekilde, Ekaterini Evyeru­dou'da köyle Rumca konuştuklanru bunun yanında Türkçe'yi de anladıklarını ve gerektiğinde ko­nuştuklarını belirtmektedir. Ekaterini Evyenidou 'nun evde Türkçe değil de Rumca konuşulduğu­nu belirtınesi bir yana, arınesinin gece yatarken ~ağıda yer verilen Türkçe duayı ettiğini belirtınesi oldukça ilgi çekicidir.

"Anam söylerdi: Aman Panaiyam, tatlı panaiyam sağdan sola y6kla panaiyam. Yoklayasın­da bekleyesin. Hristos efendinin kilitleri başuna yastık. Yattım sağuna döndüm soluma melekler

(35) Kosmas Pavlidis ile 6.10.2000 tarihinde Farsala-Zoodohos Pigi köyünde yapılan mülakaL (36) Anastasios Aposıolidis ile 2.10.2000 tarihinde Karditsa-Kapadokiko köyünde yapılan mülakat (37) Maria Kehayaoğlu ile 28.9.2000 tarihindeYaniısa-Neo Mileıopos köyünde yapılan mülakat (38) Maria Sevastaki ile 28.9.2000 tarihinde YaniLSa-Neo Miletopos köyünde yapılan mülakat. (39) Sevasıald ile görüşme. (40) Suzanna Evyenidou ile 5.10.2000 tarihinde Larissa şehrinde yapıJan millakat

Page 12: TURK •• KULTURUisamveri.org/pdfdrg/D00206/2002_468/2002_468...Millet sistemi ile ilgili detaylı bilgi için bk. Ali Güler, Osmanlı' dan Cumhuriyet' e Azınlıklar, Ankara, 2000,

SAYI468 · TÜRK KÜLTÜRÜ YIL XL

simdeki 6 Ortodoks?'erleşim biriminin tamamının dilinin Türkçe olup Rumca'dan eser olmadığı­na dikkat çekrnektedirler. Pamfilya olarak adlandınlan Antalya ve çevresinde de 7 Ortodoks kö­yünden 6 tanesi Rumca bilmeyen köylerdir<4S>.

Bu rakamsal veriler karşısında §U şekilde bir yorum yapmak mümkündür: Eğer çevredeki yoğun MüslUman nüfus ortodoks nüfus üzerinde bir baskı oluşturduysa bu baskı aynı coğrafyada yer alan tUm köyler üzerinde olması veya günlük yaşamı idame ettirmenin bir zorunluluğu olarak Ortodoks Rumlar Türkçe konuşmak zorunda kaldıysa mevcut tüm yerleşim birimlerinin hepsinde istisnasız Türkçe konuşulması gerekirdi. Bu durumda, iç batı Anadolu'nun kuzeyindeki 19 yerle­şim biriminden 14'ü Türkçe konuşurken neden 5 köy Rumca konuşuyordu, ya da güney kesimler­de neden 7 Ortodoks köyden sadece birisi Rumca konuşuyordu? Bu köylerde yaşayan Ortodoks­lar üzerlerinde her hangi bir baskı hissetmemişler miydi?

A.a. Karaman/ı İsim/endirmesi Nereden Gelmektedir? Anadolu'daki Ortodoks Rumlardan farklı olarak öz Türkçe isimler taşıyan ve ibaretleri de

dahil olmak üzere günlilk yaşanulannda tek kelime Rumca bilmeden, Tilrkçe konuşan ve Kara­manlı denilen bu insanlar kimlerdir? Neden bir grup Ortodoks Rum'a bir zamanlar Osmanlı Bey­liği karşısında en az onun kadar kuvvetli olup uzun süre direnen bir Türk beyliğinin ismi ile hitap edilmiştir? Bu bağlamda, bu isimlcndirme sadece coğrafi bir İsimlendirme olarak mı değerlendi­rilmelidir?

Karaınanlılar isimlendiTmesine ilk defa 1553-1555 yıllan arasında Istanbul ve Anadolu'yu dolaşan Alman seyyah Hans Dcrnschwam ' ın eserinde rastlanmaktadır<46>. Dernschwam'ın belirtti­ğine göre Istanbul'da Yedikule yakınlarında bir mahallede oturan ve Karanıarws denilen bu in­sanlar Karaman'dan gelmişlerdir. Ortodoks Hıristiyan olup hiç Yunanca bilmemekle ve TOrkçe konuşmaktadırlar. Yine Dernschwam'a göre Karamanlılar'ı lstanbul'a getiren ki§i Sultan I. Selim'dir. Sultanın emriyle lstanbul'a getirilen bu insanlar Yedilrule ile Samatya arasında güzel ve bUyük bir kilisesi olan Rum mahallesini oluşturmuşlardır<47>. Evangelinos Misaelidis ise, Kara­manh İsimlendirmesinin Karaman' dan gelenleri ifade etmek için kullanıldığının alunı çizmektcdir ve "Anadolululara Karamarılı ismi ta Sultan Murad Han-ı Gazi hazretlerinin asrından sehven (yanlışlıkla) Istanbul'un Karamanından dolayı kalmışltr. Şöyle ki, Anadolu'dan lstanbul'a gelen taşçı, duvarcı, sıvacı ustalarının ve arnelenin cümlesi Bilyük Karaman ile Küçük Karaman'da otu­rurlar idi. Ve devlet ebniyesine (binalanna) ve yahut onun bunun binasına ustalar iktiza ettiğinde, "gidin birkaç nefer Karaman/ı usıa gelirin" derlerdi, yani Karamanda oturan ustalardan demek idi. Ve ustaların kaffesi Anadolu olduklarından vakit geçerek, lstanbullular kaffe-i Anadolululan Karamanlı zanneylediler. Ve böylelikle bu isim kalmış ise de yanlıştır, asıl Karaman İstan­bul' dadır"<48>.

Türkçe konuşan bu Ortodoksların yerleşim sahasına dayanarak Karamanlı şeklinde adlandı­nlmış olmalan ihtimali bugün konuyla ilgilenenler tarafından kabul görmüş bir düşüncedir. Nite­kim, Semavi Eyice'ye göre dilleri gibi bazen adları bile Tilrkçe olan bu Ortodoksiara Orta Anado­lu'nun Karaman bölgesinde rastlandığından dolayı Karaman/ı Rumlar adı verilmektedir. Yine Speros Vryonis de Karamantıların he ne kadar Anadolu'nun bir çok yerinde yaşadığıru belirtse de, çoğunluğun Anadolu Türkmen Beylikleri döneminde Karamanoğullan beyliğinin hükilm sür­düğü topraklarda yaşadığından dolayı bu isimle aruldıklanru belirtmektedir<49>. J. Eckrnarın ise

( 45) KitromUides, agm. s. 20. (46) H. Demschwam, Istanbul ve Anatkı/u'ya Seyahat Günlüğü, çev. Prof. Dr. Yaşar Ören, Kültür Bak.

Yay., Ankara, 1992; aynca bk. Von Gouhard Jaschke, "Die Türlcisch-Onhodoxe Kirche", der Islam, 1964, s.98.

(47) Demschwam, age., s. 78. (48) Robert Anhegger, "Hurufumuz Yunanca. Ein Beitrag zur Kcnntniss der Karamanish-Türlcisclıen Lite­

ratür", Analolica, no. VII, 1979-1980, s. 159; Mustafa Ekincik.li, Türk Ortodoks/arı, Ankara, 1998, s. 124.

(49) Semavi Eyice, "Salaville Severien ve Dalleggio, Eugine, Karamanlidika, Bibliographie Analytiquc d'ouvrages en Jangue Turque imprimcs en caracıeres Grecs I, 1584-1850", Belleten, e. XXVI, Nisan 1962, sa. 102, s. 369; Vryonis, age., s. 452.

224 (32)

Page 13: TURK •• KULTURUisamveri.org/pdfdrg/D00206/2002_468/2002_468...Millet sistemi ile ilgili detaylı bilgi için bk. Ali Güler, Osmanlı' dan Cumhuriyet' e Azınlıklar, Ankara, 2000,

SAYI468 . · Y. ANZERUOGLU YIL XL

Karamanlı isklin yerleri konusunda daha geniş bir coğrafi alan çizerek Suriye'de, Balkanlar' da,· Besarabya'da, hatta Kının'da Türkçe konuşan Ortodoksiara tesadüf edildiğini ancak esas kitlenin Türk-Yunan nüfus mübadelesine kadar Trabzon-Fırat-Toros-Silifke hattından batıya düşen losun­da özellikle Kayseri, Nevşehir, Niğde, Konya bölgesinde, Karadeniz sahil mıntıkasında Istan­bul'da ve diıha başka yerlerde dağınık olarak oturmakta olduklarına dikkat çekmektedir<50>. Yine konuyla ilgili olarak Robert Anhegger de Türkçe konuşan Ortodoksların Anadolu dışında Rume­li'de Tesalya, Makedonya veTuna'ya kadar uzanan bölgelerde yaşamış olduklarını, hatta Basa­rabya, Odessa ve Mariupol'de (Zdanow) izlerine rastlanabileceğini vurgulamaktaciır<sıı. Bahsedi­len bu geniş coğrafya bir yana bırakılacak olursa, çcğunlukla orta Anadolu bölgesinde yaşamış olan ve Türkçe konuşan bu Ortodoks Hıristiyanlara ismini veren Karamanoğulları kimlerdir?

Karamanoğullarının Anadolu'ya ne zaman ve hangi yoldan geldikleri hakkında ihtilaflı bil­giler bulurunaktadır. Raşid-al-din, Rum Türkmenleri, Karaman ve Eşrefoğullarının ve diğer Türk­menlerin 20.000 çadır kadar kalabalık bir kitle haiinde Tuğrul Bey ile Anadolu 'ya geldiklerini ve Tuğrul Bey'irı dönmesinden sonra burada kaldıkların.ı bildirmektedir<52>. Karamanlıların Anado­lu'ya göç etmelerinden önce Amuderya civarında llyalık ve nehrin batısındaki Balkhan dağların­da yaşamakta olup eşkiyalıklarıyla me~ h ur oldukları ve hatta Ahmed Y es evi'nin oğlunu öldürerek şeyhin bedduasını aldıkları yönünde de bazı bilgiler bulurunaktadıl53>. lsllim Ansiklopedisi'nin Karamanlılarla ilgili maddesinde Yazıcızade Ali'nin belirttiği bir noktaya dikkat çekilmektedir. Yazıcızade Ali'ye göre, Karaınanlılar Afşarların bir kolunu oluşturmaktaydılar ve Anadolu'ya geçen büyük kısmı I. Alaeddin Keykubad tarafından 1228'de Kamaraldin adı da verilen Ermenek (Germanicopolis) vilayetine yerleştirilmişlerdi<54l. Benzer şekilde, Üçokların çoğunluğu teşkil etti­ği Türkmenlerden bir kısmı da Denizli, Hunas, Talamay ve Kilikya uçlarına yerleşmişken, bu yer­leşirnde Türkmenlerin çoğunluğunu da yine Karaınanlılar teşkil etmiştir. Bu konuda AN. Nihai'in Aruıdolu' da Türklere Ait Yer isimleri adlı Erkan-ı Harbiye hantalarına dayanarak yapmış olduğu çalışmada Karamanlı ismine rastlanan yerler şu şekilde belirtilmiştir: Aydın, Burdur, El­malı, Balıkesir, lnegöl, Sandıklı, ŞileCSS>. Karamanlıların Afşar boyuna mensup olduğu yönünde bir başka bilgiye l. Hakkı Uzunçarşı lı 'nın Aruıdolu Beylikleri adlı eserinde rastlanmaktadır. Uzun­çarşılı, Anadolu Selçuklu Devleti'nin Bizans sınırana ve batı Kilikya'ya yerleştirilen Karamano­ğullarından bir kısmının da Sullan Alaeddin Keykubad zamanında (1228) Ermenilerden alınan Er­menak taraflarına yerleştirildiğine dikkat çekmektedir. Bunun dışında Karamanoğullarının bir kısmının yine Maveraürınehir, bir kısmının da Karakoyunlu devletinin kurulduğu sıralarda Azer­baycan taraflarında bulundukları bilirunektedir. Karaman a.!iiretinin reisi Sadüddirı Nure (Nure Sufi) olup, onun oğlu Kerimüddin Karaman'dır ve isimlerini Karaman oymağından almışlardır<56).

Karamanitların isimlerinin kökeni konusunda Abdülkadir Inan, Karaman Isminin lntişar Sa­hasıruı Dair başlıklı makalesinde Karamanlıların 24 Oğuz boyunun Salur boyundan olduklarına dikkat çekmekte ve Oğuzların Türkistan'da özellilde Sirderya'nın kuzeyinde bulundukları dönem­de Karamanlılarm, Salurların önemli bir şubesini oluşturduklarını vurgulamaktadır. Ayrıca, tüm lç Asya bölgesi boyunca nehirlerin, destanlardaki kahramanların, şamani ruhlardan bazılarının isimlerinde ve bazı kabilelerin küçük oymaklarında Karaman ismine rastlamak mürnkündtıı<57>. Diğer taraftan, bir şahıs ismi olarak Karaman adına Karadeniz'in kuzeyirideki bozkırlarda ve Bal­kanlarda varlıklarını sürdürmüş olan Peçenekler arasında da rastlanmaktadır. Kataleym, Suldüz ve

(50)

(5ı)

(52) (53) (54) (55) (56) (57)

(33)

J. Eckmann, "Anadolu Karamanlı Ağızlanna Ait Araşunnalar I, Phonietika", Ankara Üniversiıesi Dil ve Tarih·Coğrafya Fakültesi Dergisi, c. VIII, sa. ı, Man ı950, s. ı65. Roben Anhegger, "Evangelinos Misaci id is ve Türkçe Konuşan Dindaşlan", Tarih ve Toplum, 50, Şubat 1988, s. 73. A:Z. Velidi Togan, Oğuz Destanı, Re§ideddin Oğuznamesi, Tercüme ve Tahlili, İstanbul, 1982, s. 78. Togan, UmumtTürk Tarihine Giriş, Isı.anbul, ı98ı, s. 320. "Karaman",/sltim Ansiklopedisi, İstanbul, 1985, c. Vll, s. 316. A.N. Nihai," Anadolu 'da Türklere Ait Yerlsimleri", Türkiyat Mecmuası, c. 2, ss. 243-260. Uzunçarşılı, age., s. ı. Abdülkadir İnan, Makiller ve Incelemeler, Ankara, 1TK, ı968, ss. 8-9.

225

Page 14: TURK •• KULTURUisamveri.org/pdfdrg/D00206/2002_468/2002_468...Millet sistemi ile ilgili detaylı bilgi için bk. Ali Güler, Osmanlı' dan Cumhuriyet' e Azınlıklar, Ankara, 2000,

SAYI468 TÜRK KÜLTÜRÜ YIL XL

Karaman Rus ve Bizans kroniklerinde yer alan Peçenek başbuğlanrun isirnleridiz{S8}, Gyula Mo­ravcsik'in Byzanıino Turcica adlı eserinde Karamanos isimli bir Peçenek başbuğundan bahsedil­mektedir<S9l. Bu bilgilerden Karaman adının Anadolu dışı.nda gerek Iç Asya'da gerekse Balkan­lar' daki Türk topluluklan arasında da yaygın bir biçimde kullaruldığı anlaşılmaktadır.

Anadolu'daki Karamanlı aşiretinin reisi olarak bilinen ve Babai tarikatının bir mensubu olan Nure Sufi, kendi sahasında diğer Türkmenler üzerindeki nüfuzunu zamanla artıran bir kişi olarak tarih salınesindeki yerini almıştır. Nure Sufi'nin taşımakta olduğu Sufi lakii.bı hakkında F. Köprillü, bu lakii.bın Baba lshak(60l müridieri arasında yer aldığım doğrular nitelikte olduğunu be­lirtirken, Sürıni Osmanlı'nın Türkmenleri kontrol alunda tutmak için çok çaba sarf ettiğine ve Ka­raman Beylerinin de Türkmenlerle samimi il~ki içinde bulunmasırun büyük bir ihtimalle mezhep­le alakalı olduğuna dikkat çekmektedir<6ı>.

1256 öncesinden başlayarak Anadolu Selçuklulan'nın Moğol nüfuzwıa girmeleri ile Nure Sufi'nin oğlu olan Kerimüddin Karaman babasının ahip olduğu etki alanıru genişletmeye başla­mıştır. Bu dönemlerde Karamanoğullanrun adı IV. Kılıç Arslan ve kardeşi ll.lzzeddin Keykavus arasındaki taht mücadelesinde geçmektedir. Bu mücadele sonunda ll. lzzeddin Keykavus'un Bi­zans'a sığınmasım takiben (1260), Kılıç Arslan ülkenin tek hükümdan olarak Konya'ya yerleş­m~tir. Bu tarihten sonra ise isyan ederek Izzeddin Keykavus'un safında yer alan uç beylerine karşı Türk-Moğol kuvvetleri sevk e9ilerek isyan hastmlmıştır (1261). lsyanın basımlması ile diğer beylerin başına gelenlerin aynısının kendi başına da geleceğini bilen Karaman Bey, kardeş­leriyle birlikte Konya'daki taraftarlanyla haberleşip, harekete geçtiyse de, yenilgiye uğramış ve bu yenilgi sonrasında da kardeşleri asılmıştır. 1261 yılında her ne kadar Karaman Bey öldüyse de, Anadolu'daki Karamanlıların mücadelesi son bulmamış ve Moğol hakimiyetine karşı mücadeleye devam etmişlerdir. Selçuklu Sultanlığı'nın llhanlı idaresi altına girdiği dönemden başlamak üzere adından sıkça bahsedilen Karamanoğullan, Osmanlı devleti için da baş edilmesi gereken bir güç olarak varlığım 15. yüzyılın sonuna kadar d!evam ettirmiştir. Osmanlı Devleti'ne karşı Haçlılarla dahi ittifak yapmayı göze alan Karamanoğullan direnişlerini 1487 tarihine kadar devam ettirebil­m~lerdir. Bu tarihte Osmanlı idaresi aluna tamamen giren beylik. 1500 yılında bir eyalet hii.line getirilmiştir<62>. Uzunçarşılı'ya göre Osmanlı Devleti'ne karşı uzun süren bir mücadeleye g~~ olan bu beyliğe ait özellikle Ermenak, Anamur, Larende (Karaman), Aksaray, Konya ve Niğde'de bulunan bir çok eser onların Selçuk Saltanannın takipçileri olduklanru da göstermektedir<S>. Uzunçarşılı ile benzer görüşler sergileyen Cahen'in de vurguladığı gibi, Karamanlılar Selçuklula­rın ana kolu gibi hareket etmekte ve diğer Türkmenler gibi Selçuklu Sultanı lzzeddin Keykavus'u desteklemekteydiler.

Kendilerine Karamanlılar denilen, Türkçe konuşan ve Türkçe ibadet eden Ortodoksların isimlendirilmesinde etken olduğu düşünülen Karamanoğullan, Orta Anadolu'da bir çok yerleşim yerine hakim olan ve Osmanlı Devleti'ni kuruluş aşaması ve sonrasında en çok meşgul eden ve hatta onun karşısında en fazla kuvvete sahip olan beylik olarak tarihte yerini almıştır. Karamano­ğullan'nın topraklan üzerinde yoğun bir nüfusa sahip olan bu Ortodoks topluluğun isimlendiril­mesi konusunda eldeki mevcut kaynaklar bu tür bir İsimlendirmenin coğrafi bir temele dayalı ol­duğu noktasında hemfikirdiler. Bir ölüde yine bu görüşe paralelo larak, burada bugüne kadar üzerinde durulmarnış bir noktaya daha Lemas edilmesinin bu duruma farklı bir boyut kazandıraca­ğına inanmaktayız. Anadolu'da mevcuL Karaman coğrafi isimlendirmesi haricinde bu şekilde bir

(58}

(59}

(60}

(61} (62) (63}

226

A.N. Kurat, IV.-XVIII. Yüzyıllarda Karadeniz Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve Devletleri, Ankara, 1972, s. 52. Gyula Moravcsik, Byzantino Turcica, ll, Sprachste der Türktlölker in den Byzantine Quetlen, Leiden, 1953, s. ısı. Baba İshak hakkında detaylı bilgi için bk. Ahmet Y ~ar Ocak, Bab,aiter Isyan ı, Aleviliğin Tarihsel Alt­yapısı, Yahuı Anadolu'ya Islam-Türk Heıerodoksisinin Teşekkülü, Üçüncü baskı, İstanbul, 2000. Babinger, F. ve F. Köpriilü, Anadolu'ya lslômtyet,1sıanbul, 2000, s. 97. Uzunçarşılı, age., ss. 2-35. Uzunçarşılı, age., s. 36.

(34)

Page 15: TURK •• KULTURUisamveri.org/pdfdrg/D00206/2002_468/2002_468...Millet sistemi ile ilgili detaylı bilgi için bk. Ali Güler, Osmanlı' dan Cumhuriyet' e Azınlıklar, Ankara, 2000,

SAYI468 · Y. ANZERLlOÖLU YIL XL

isimlendirmeye ve doğrudan Karamanlı-Karamanie olarak adlandırılan bir gruba Bizans tarihinde de rastlarunaktadır.

Edouard de Muralt'ın, Essai de Chronographie Byzanıine pour Servir a l'Exam.en des An­na/es du Byzanıine Empire et particuliermenı Des Chronographes Slavons de 395 a 1057 adlı eserinde 1205 yılında, Istanbul ~ehrinin Latin hakimiyeti alunda olduğu dönemde, Edirne'ye bir saldırının gerçekle§ıirildiğine dikkat çekilmektedir. Muralt'ın belirttiğine göre Ulahya (Eflak) ve Karamanie krallan Edirne'yi ele geç~lerdir. Haçlılardan on kat daha güçlü durumda bulunan 120.000 kişilik Kuman, Bulgar ve Ulah/ardan oluşan büyük bir ordunun başındaki Johannes Edirne'yi kuşatmıştır. Daha sonra ise Haçlılan kendilerini takibe zorlayan Kumanlar bir tuzak ku­rarak ve onların bölünmelerine sebep olup yenilgiye uğratm~lar ve Latin imparatoru esir alınarak Tırnova'ya götürmii§lerdi.r<64>. Yine aynı eserde ise Anadolu'da Alaşehir (Philedelphia)'in 1304 yılında Türkler tarafından kuşatılmasına aufta bulunularak, Anadolu Türklerinin gerçekle§tirdik­leri ~atmaya gelerek takviye güçleri engellemekle görevli bir kişiden, AIݧir ve emrindeki Kara­manie'lerden bahsedilmektedir<6Sl. BurAda bahsedilen Alişir, Bizans İmparatorluğu ·hizmetinde ça­l~an binlerce Peçenek, Uz, Kuman Türkleri dışında Bizans'a hizmet etmiş bulunan Anadolu Türkmenlerinden birisidir<66>. Diğer taraftan, onun komutasındaki askerlerin isimleri de oldukça ilgi çekicidir. Zira, bahsi geçen bu K aramanie 'ler kimlerdir ve Karamani e ülkesi diye belirtilen yerde kimler yaşamaktadır?

Bu sorunun cevabı Bizans Imparatorluğu'nda Hunlardan başlamak üzere, Bulgar Türkleri, Peçenekler, Uzlar, Kumanlar kadar hizmette bulunmuş olan Anadolu Türkmenleri ve özellikle de lzzeddin Keykavus 'un Bizans' a sığındığı dönemde, onu takip eden binlerce askeri arasında kimle-rin yer aldığı ile alakah görünmektedir. ·

M.S. 5. yüzyılda Bunlar'dan başlamak üzere Bizans'a hizmet eden Bulgar, Peçenek, Uz, Kuman Türkleri kadar Anadolu Selçuklu ve Türkmenleri de ön koşul olarak Hıristiyanlığı kabul ile benzer bir hizmette bulunmuşlar ve adı geçen bu Türkler ayrı bir isimlendirmeyle, Türkapoller olarak tanınm~lardır<67>. Bu bağlamda, Muralt'ın eserinde adı geçen Kararnanie'lerin hzeddin Keykavus'a destek veren Anadolu 'daki Karamanlılarla bir bağlantılan olma ihtimali oldukça yük­sek görünmektedir.

Bugün Gagauz Yeri başta olmak üzere Balkanlarda Hıristiyan Türk varlığını devarn ettiren Gagauzlar dışında Ukrayna 'nın doğusunda Donetsi eyaletinde oturan ve kendilerini Kara.manlı değil de, Urumlar olarak adlandıran Türkçe konuşan Ortodoks Hıristiyan bir topluluk bulunmak­tadır. Osmanlı idaresi altındayken Boğdan eyaleti olarak adlandınlan sahada yaşayan bu insarıla­rın yukanda Muralt'ın eserinde yer alan ve Ulahya (Eflak) ilc birlikte adı geçen Karamanie ülke­siyle bağlanulı olup olmadıkları önemli bir soru işaretidir. Diğer tarafta.ıı. bahsedilen bu Ortodoksların bir kısmı da Kuzey Kafkasya'da özellikle de Pyatigorski (eski adı Beş Tav, Beş Dağ) ve Mozdok kasabalarında yaşamakta olup Ruslar tarafından Türkçe Konuşan Grekler olarak isimlendirilmektedirler. Kendi tarihi rivayetlerine göre şimdi yaşamakta bulunduklanAzak Deni­zi çevresine eski dönemlerde Kınm 'dan göç etmişler ve daha göç etmeden önce de Hıristiyanlığı kabul etmişlerdir. Yaklaşık olarak 200.000 civarında bir nüfusa sahip olan Urumlar Rus egemenli­ği döneminde kendilerini ~öyle adlandırmakta~dılar: "anam Atam Urum'dur kendim ise Rus'um-

(64)

(65) (66) (67)

(35)

Edouard de Mu ral ı, Essai de Clıronograplıie Byzantine po ur Servis d 1' wmen des Anna/es du Byzanti· ne Empire et particulierment Des Clıronographes Slovorıs de 395 d 1057, SL Peıersburg, c. 1-2, s. 285. Muralı, age., s. 8. K. Paparigopoulou,/s toria tou Ellinilc.ou Ethnos, 1953, s. 145. Türkapoler hakkında bk. "Tourcopoloi", Mega/i Eliniki Eglcyklopaideia, c. 23, 1933, s. 235; Alexis Savvides, "Late Byıantine and Wcsıem Hisıoriographers on Turkish Mercenaries in Greek and Laıin Annies: Turcoplesffourkopouloi" in Making of Byzantine History, Studies dedicated ıo Donald M. Nicol, ed. by Roderick Beaıon and Charlotte Rouche, Varionım, 1993, s. 122; K. Amanıos, "Tourcopo­loi", Ellinika, v. 40, 1933, s. 325; Charles M. Brand, "The Turkish Element in Byzanıium, Eleventh­Twelfth Cenıuries", Dwnbarton Oaks Papers, vol. 43, 1989, s. 13.

227

Page 16: TURK •• KULTURUisamveri.org/pdfdrg/D00206/2002_468/2002_468...Millet sistemi ile ilgili detaylı bilgi için bk. Ali Güler, Osmanlı' dan Cumhuriyet' e Azınlıklar, Ankara, 2000,

SAYI468 TÜRKKOLTÜRÜ YIL XL

dur<68>. Bilindiği gibi, Urum, Yunanlılıkla ilgisi olmayan ve Roma ülkesi ve halkına verilen bir isirndir. Urum-Rum tabiri doğu dünyasının, özellikle Arapların ve daha sonra Türklerin, Roma topraklarını ve RomaWan nitelernek için kullandığı bir tabirdir ve Anadolu'da kurulan Selçuklu Sultanlığının da Rum Selçuklu Sultanlığı olarak adlandınlmış olduğu da zaten bilinen tarihi bir gerçektir<69l. Bu bağlamda, Muralt'ın belirttiği Karamanya ülkesi ve Karamanie'lerin, Peçenekler, Kumarılar ve Bizans Imparatorluğu 'na sığınarak kendisini takip eden ve çoğurıluğunun Dobruca bölgesine<70>, bazılarnun da Kırım 'a yerleşti ği lzzeddin Keykavus'un ahfadlan ve Urumlar arasın­da bir bağın olduğu açıkça ortadadır.

Sonuç olarak, bazı Ortodoksların Karaman/ı olarak adlandınlmalanru Karamanoğullanrun hakim olduğu sahada yaşamış olmalanndan dolayı sadece coğrafi bir isirnlendirmeye bağlamak kanaatimizce doğru değildir. Çünkü, yukanda yer verilen bilgilere bakılırsa, Ortodoks Karamarılı­ların coğrafi alana bağlı olarak Karamanlı şeklinde isirnlendirilmeleri dışında, Anadolu Türkmen beylikleri içerisinde önemli bir güç unsuru olarak Ilharılı ve Osmarılı devletleri karşısında Selçuk­lu Sultanlığı ' run bir varisi gibi hareket ettikleri, kardeşi ile giriştiği taht mücadelesi sonunda Bi­zans Imparatorluğu'na sığınan lzzcddin Keykavus'u destekledikleri bilinen Karamarılılann ve Bi­zans hizmetindeki Anadolu Hıristiyan Türkmenlerin, yani TUrkopollerin, varlığı kadar, özellikle Osmarılı idaresi altında orta Anadolu bölgesindeki Ortodoks nüfus arasında rastlanan öz Türkçe isimterin yoğunluğu ve bu insanların günlUk yaşamlarında tek kelime Yunanca bilmeden Türkçe konuşmalan ve hatta ibadet etmeleri dışında bugün dahi akıcı bir şekilde Türkçe konuşabilmeleri bir zamanların güçlü Türkmen beyliği Karamanoğullarının Karamarılı Ortodokslarla doğrudan alakah olduklarını açıkca ortaya koymaktadır denilebilir.

(68) Kamil Güner, "Urumlar Acaba Unuıu!muş Bir Kabilemiz mi?", Yesevi, Yıl: 2, sa 16, Nisan 1995, ss. 12-13.

(69) Ekrem Akurgal, "Eski Anadolu'da Yunaıılılar", Tarilı Boyunca Türk-Yunan Ilişkileri, ATASE yay., Ankara, 1986.

(70) lı.zeddin Keykavus'un Bizans'a sığuımas ı ve maiyetindeki askerlerin aileleri ile birlikte Dobruca bölge­sine yerleşmeleri ile ilgili olarak bk. Hionidi, Georgiu.lstoriıı Tis Veroiııs, Selanik, 1970; E.A. Zakhari­adou, "Oi Christianoi Apogonoi ıou İzzeddin Kaikaus B'sıi Beroia", Malcedonikıı, ıom. Ekıos, 1964-65, ss. 62-74; Wiıtek, agm.