53
ERGENEKON BİZİM GERÇEKLİĞİMİZDİR ERGENEKON IS OUR REALITY Abdulhamit Bilici, Ahmet İnsel, Ali Bayramoğlu, Bekir Berat Özipek, Bülent Keneş, Büşra Erdal, Chris Stephenson, Dicle Baştürk, Ecevit Kılıç, Emel Kurma, Emin Aktar, Emre Aköz, Ergin Cinmen, Ergun Babahan, Etyen Mahçupyan, Faruk Mercan, Fethiye Çetin, Garo Paylan, Günal Kurşun, Hale Akay, Halim Yılmaz, Kemal Aytaç, Lale Kemal, Mehmet Baransu, Menaf Avcı, Murat Çiçek, Murat Dinçer, Mustafa Akyol, Mustafa Edib Yılmaz, Mustafa Karaalioğlu, Mücteba Kılıç, Mükrime Avcı, Nichole Pope, Orhan Kemal Cengiz, Rasih Yılmaz, Rasim Ozan Kütahyalı, Reşat Petek, Salih Memecan, Sezgin Tanrıkulu, Şamil Tayyar, Şenol Kaluç, Tahir Elçi, Turgay Oğur, Türkan Uzun, Yavuz Baydar, Yıldıray Oğur 1

turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

ERGENEKON BİZİM GERÇEKLİĞİMİZDİR ERGENEKON IS OUR REALITY

Abdulhamit Bilici, Ahmet İnsel, Ali Bayramoğlu, Bekir Berat Özipek, Bülent Keneş, Büşra Erdal, Chris Stephenson, Dicle Baştürk, Ecevit Kılıç, Emel Kurma, Emin Aktar, Emre Aköz, Ergin Cinmen, Ergun Babahan, Etyen Mahçupyan, Faruk Mercan, Fethiye Çetin, Garo Paylan, Günal Kurşun, Hale Akay, Halim Yılmaz, Kemal Aytaç, Lale Kemal, Mehmet Baransu, Menaf Avcı, Murat Çiçek, Murat Dinçer, Mustafa Akyol, Mustafa Edib Yılmaz, Mustafa Karaalioğlu, Mücteba Kılıç, Mükrime Avcı, Nichole Pope, Orhan Kemal Cengiz, Rasih Yılmaz, Rasim Ozan Kütahyalı, Reşat Petek, Salih Memecan, Sezgin Tanrıkulu, Şamil Tayyar, Şenol Kaluç, Tahir Elçi, Turgay Oğur, Türkan Uzun, Yavuz Baydar, Yıldıray Oğur

GENÇ SİVİLLER & İNSAN HAKLARI GÜNDEMİ DERNEĞİ

1

Page 2: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

İçindekilerSUNUŞ………………………………………………………………………….

ERGENEKON DİYE BİR ÖRGÜT YOKTUR…………………………………………….

ERGENEKON DAVASI SİYASİ BİR DAVADIR…………………………………………

ERGENEKON SORUŞTURMASI TÜRKİYEDE BİR KORKU İKLİMİ YARATMIŞTIR………………………………………………………………………............

ORDUNUN DARBE PLANLADIĞI DOĞRU DEĞİLDİR………………………………

DANIŞTAY SALDIRISININ ERGENEKONLA BAĞLANTISI YOKTUR……………

CUMHURİYET GAZETESİ SALDIRISININ ERGENEKONLA

BAĞLANTISI YOKTUR……………………………………………………………………..

GAYRİMÜSLİMLERE KARŞI SALDIRILARIN ERGENEKON BAĞLANTILI

OLDUĞU İDDİASI TAMAMEN BİR KOMPLO TEORİSİNDEN İBARETTİR……….

TÜRKİYEDE BAĞIMSIZ MEDYA YOKTUR, TARAFSIZ OLANLAR DA SİNDİRİLMİŞTİR…………………………………………………………………………

ERGENEKON SORUŞTURMASI KAPSAMINDA ELE GEÇİRİLEN SİLAH VE CEPHANELİKLERİN ÇOK FAZLA ANLAMI YOKTUR…………………………….

ERGENEKON SORUŞTURMASI VE DAVASI AĞIR İNSAN HAKLARI İHLALLERİYLE DOLUDUR…………………………………………………………….

WORKSHOP KATILIMCILARININ VE KATKIDA

BULUNANLARIN LİSTESİ………………………………………………………………

2

Page 3: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

SUNUŞ2007 yılının Haziran ayında İstanbul’un Ümraniye ilçesinde bir gecekonduda ele geçirilen 27 el bombası Türkiye’nin önünde benzeri görülmemiş bir sürecin kapılarını araladı. Emekli bir askere ait bu el bombalarının izlerini süren savcılar, başka silah depolarına, suikast planlarına, darbe “günlüklerine”, eylem planlarına ve hepsinden önemlisi devasa bir örgütün kendisine ulaştılar. Sağdan ve soldan “milliyetçileri”, asker ve sivilleri bir araya getiren bu örgütün adı Ergenekon’du.

Son derece uzun ve köklü bir “derin devlet” geleneğine sahip olan Türkiye’nin “modern” tarihi aslında bir “provokasyonlar” tarihi olarakta okunabilir. Alta alta yazılıp sıralandıklarında, bu provokasyonlar “dışarıdan” birisine bir film senaryosu gibi görünebilirler. Gayrimüslimler, dindar Müslümanlar, Aleviler, Kürtler, Aydınlar bu provokasyonların mağdurları olmuşlardır. Ardındaki “derin devlet” siluetinin çok açık bir şekilde görüldüğü saldırılarla, Gayrimüslimler ülkeden kaçırtılmış, Aleviler katliama uğratılmış, binlerce Kürt köyü yakılıp boşaltılmış, yüzlerce entelektüel profesyonel suikastlarla öldürülmüş ve bütün bu provokasyonların yarattığı gerilimlerin ciddi tırmanış gösterdiği her dönem bir askeri müdahale ile son bulmuştur.

Osmanlı İmparatorluğunun yıkılış sürecinde İttihat ve Terakki partisinin giriştiği “etnik temizlikle” hiçbir zaman yüzleşmemiş olan Türkiye, yeni kurulan Cumhuriyete ciddi bir “derin devlet bakiyesini” miras olarak bırakmıştır. 1950’li yıllarda Tüm NATO ülkelerinde kurulmuş olan Kontrgerilla (Stay Behind) yapılanmasının nasıl olupta bu denli derinlere kök salabildiği Türkiye’nin kendine özgü tarihsel mirası ve devlet geleneği bilinmeden anlaşılamaz. Muhtemel bir Sovyet işgalini önlemek için oluşturulan bu “gizli ordular”, İtalya ve Türkiye’de “muhalefetin” bastırılması ve süreklilik kazanmış bir otoriter rejimin kurulması işine girişmişlerdir.

Türkiye’de ilk olarak “Seferberlik Tetkik Kurulu” adıyla kurulan, daha sonra “Özel Harp Dairesi” adını alan kontrgerilla yapılanmasının bilinen ilk provokasyonu Gayrimüslimlere ait bütün ev ve işyerlerinin yerle bir edildiği 6-7 Eylül 1955 pogromlarıdır. Özel Harp Dairesinin eski başkanlarından orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu bu saldırıları “muhteşem bir Özel Harp Dairesi örgütlemesi”1 olarak nitelemiştir.

12 Eylül 1980 askeri darbesine giden uzun ve kanlı yolda hep bu yapılanmanın parmak izleri görülmektedir2. 1977 yılındaki 1 Mayıs Kutlamalarında3, kutlamanın yapıldığı meydana etraftaki binaların çatılarından açılan ateş sonucunda 34 kişi hayatını kaybetmiş 136 kişi de yaralanmıştır. Bu olayın failleri hala yakalanamamışlardır. Dönemin başbakanı Bülent Ecevit İzmir Çiğli havaalanında 29 Mayıs 1977 tarihinde silahlı bir suikast girişimine maruz kalmış4, şans eseri kurtulmuştur. Suikast girişimini gerçekleştiren polis memuru 3-4 ay sonra serbest kalmış ve bu girişimde kullandığı o dönem hiçbir güvenlik biriminde bulunmayan ABD yapımı “Tengas” marka silahı nasıl ele geçirdiği hala çözülememiştir. Ankara Cumhuriyet Savcısı Doğan Öz devlet içindeki kontrgerilla yapılanmalarını araştırırken, 24 Mart 1978’de uğradığı silahlı saldırı sonucunda hayatını kaybetmiştir5. Savcı Doğan Öz’ün katili İbrahim Çiftçi suçunu itiraf etmesi ve diğer tüm delillere rağmen, (askeri darbenin ardından) Askeri

1 http://www.candundar.com.tr/index.php?Did=2667 2 Özel Harp Dairesine ilişkin kapsamlı bilgiler için bkz. Ecevit Kılıç, “Özel Harp Dairesi”, İstanbul 2009.3 http://haberalemi.net/134706_DARBE-ICIN-CANLARA-BOYLE-KIYILDI.html 4 http://www.sonsayfa.com/Haberler/Guncel/Ecevite-suikast-32-yildir-aydinlatilamadi.html 5 http://tr.wikipedia.org/wiki/Do%C4%9Fan_%C3%96z

3

Page 4: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

Yargıtay Daireler Genel Kurulunun kararıyla6 beraat ettirilmiştir. 16 Mart 1978 günü İstanbul Üniversitesi önünde sol görüşlü öğrencilerin üzerine bomba atılması sonucunda 4 öğrenci ölmüş 41 öğrenci de yaralanmıştır7. Öğrencilerin üzerine atılan bombaların İstanbul’daki bir askeri birlikten Türk Gladyosu’nun tetikçilerinden birisi olan Abdullah Çatlı tarafından temin edildiği sanıkların itirafları sonucunda ortaya çıkmıştır8. Aynı Abdullah Çatlı’nın Ankara Bahçelievler’de Türkiye İşçi Partisi üyesi 7 üniversite öğrencisinin boğularak öldürülmesi9 de dâhil olmak üzere çok sayıda kanlı eylemin emirlerini bizzat verdiği bilinmektedir.

12 Eylül 1980 askeri darbesine giden yolda en önemli kavşaklardan birisi de, birbirini takip eden Alevi katliamlarıyla dönülmüştür. Malatya Belediye başkanı Hamit Fendoğlu ve ailesinin bir bombalı paketi açmaları sonucu hayatlarını kaybettiklerinin ertesi günü başlayan 18 Nisan 1978 Malatya Katliamını, Sivas (4 Eylül 1978), Maraş (19 Aralık 1978) ve Çorum (28 Mayıs 1978) katliamları10 takip etmiştir. Aynı şekilde 1978 ve 1979 yılları içerisinde yüzlerce kişi silahlı saldırılar sonucunda hayatını kaybetmiş, önde gelen entelektüel ve yazarlara yönelik suikastlar birbirini izlemiştir. 1 Şubat 1979 tarihinde Milliyet gazetesi genel yayın yönetmeni Abdi İpekçiye suikast düzenleyerek öldüren Mehmet Ali Ağca, arkadaşı Abdullah Çatlının da yardımıyla, Türkiye’nin en yüksek güvenlik önlemlerinin uygulandığı hapishanelerden birisi olan Kartal Askeri Cezaevinden 25 Haziran 1979 tarihinde “kaçmayı”11 başarabilmiştir. Ancak çok sınırlı bir kısmını aktardığımız bütün bu kanlı provokasyonların ardından Türkiye 12 Eylül 1980 sabahında kanlı bir askeri darbenin ayak sesleriyle uyanmıştır.

1990’lı yıllara gelindiğinde derin devletin illegal işlerini gerçekleştirme nöbetinin Özel Harp Dairesinden, Jandarma içinde oluşturulmuş illegal bir yapı olan JİTEM’e (Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele) geçtiği görülür. JİTEM sayesinde Türkiye’nin Güneydoğusu bir korku imparatorluğuna dönmüş, binlerce Kürt kökenli Türk vatandaşı yargısız infazlarla öldürülmüş, 3500 civarında Kürt köyü yakılarak harap edilmiştir12.

3 Kasım 1996 tarihinde, kırmızı Bültenle aranan “firari” Abdullah Çatlı, bir polis müdürü ve bir milletvekili aynı aracın içinde oldukları halde trafik kazası geçirmişlerdir. Türkiye’nin batısında yer alan Balıkesir ilçesine bağlı Susurluk ilçesinde meydana gelen trafik kazası devlet, mafya, siyaset üçgenindeki karanlık ilişkileri gözler önüne sermiş ve bu olay tarihe “Susurluk” skandalı olarak geçmiştir13.

Bütün bu kanlı ve skandallarla dolu tarihe rağmen, Türkiye “derin devlet” adı verilen yapıya neşter vurmaya hiçbir zaman cesaret edememiştir. Susurluk skandalını izleyen dönemde, devletin yasa dışı faaliyetlerini incelemek üzere TBMM çatısı altında kurulan komisyonlar, büyük bir dirençle karşılaşmış ve başarısızlığa uğratılmışlardır. Örneğin, JİTEM’in kurucusu ve Susurluk skandalıyla ortaya çıkan derin devlet yapılanmasının mimarlarından birisi olarak kabul edilen eski Jandarma komutanı emekli General Veli Küçük’ün ifadesinin alınması bile başarılamamıştır.

6 http://bianet.org/bianet/siyaset/31696-dogan-ozun-katilini-beraat-ettirdiler 7 http://tr.wikipedia.org/wiki/16_Mart_Katliam%C4%B1 8 Bkz. Ecevit Kılıç, a.g.e, s. 2119 http://tr.wikipedia.org/wiki/Bah%C3%A7elievler_katliam%C4%B1 10 Atilla Akar, “Türkiye Komplolar ve Provokasyonlar Tarihi”, Profil yayınları, İstanbul 2009, s.175-20711 http://www.milliyet.com.tr/Guncel/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetayArsiv&KategoriID=24&ArticleID=1054077 12 http://gabardagi.azbuz.ekolay.net/readArticle.jsp?objectID=5000000006051754 13 http://tr.wikipedia.org/wiki/Susurluk_kazas%C4%B1

4

Page 5: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

Kısaca özetlemek gerekirse, gerek 12 Eylül 1980 öncesi ve gerekse 1990’lı yıllarda yoğunlaşan “derin devlet” provokasyonlarında yer alan failler mutlak bir “ceza bağışıklığından” yararlanmışlardır.

Bu tarihsel perspektif içinden bakıldığında Türkiye’nin “Ergenekon soruşturması” milat niteliğinde bir dönüm noktasına işaret eder. Ergenekon davası, devlet içinde ve devletle bağlantılı grupların yararlandıkları “ceza bağışıklığının” sona ermesini ima etmektedir. Ergenekon soruşturması ve davası sayesinde, Türkiye’de ilk defa askeri darbeler ve bu darbeleri gerçekleştirmek için planlanan suikast, bombalama, kamuoyunun medya yoluyla manipüle edilmesi vd gibi “hazırlık” hareketleri bir mahkeme tarafından mercek altına alınabilmiştir. JİTEM’in kurucu ve Susurluk skandalının önemli aktörleri Ergenekon örgütü içinde de aktif bir şekilde görev aldıklarından ilk defa yargı önüne çıkarılabilmişlerdir. Ergenekon davasının açılabilmesi sonucu oluşan politik iklim derin devletin “önceki” günahlarının da masaya yatırılmasını amaçlayan diğer davaların da açılabilmesine yol açmıştır.

Ancak bu soruşturmanın açılmasıyla beraber, Türkiye’de statükonun korunmasından yana olan bir grup da Ergenekon’un avukatlığına soyunmuştur. Türkiye’nin içinde Ergenekon’u ve onun suçlarını aklamaya yönelik bu sürece paralel bir şekilde, yurt dışında da Türkiye’nin hukuk devleti olma yönünde attığı bu devasa adımı bir siyasi komplo gibi göstermeye çalışan yoğun bir çabanın varlığına tanık olduk.

Son bir yıl içerisinde Amerika ve Avrupa’nın önemli yayın organlarında Ergenekon soruşturmasını konu alan onlarca makale yayınlandı. Süreci doğru bir şekilde değerlendiren istisnaları bir kenara bırakırsak, bu makalelerin çoğunun Türkiye’deki klasik “seküler-dindar” çatışması diskuru içerisinden meseleye baktıklarına tanık olduk. Delillere hiçbir şekilde ulaşma ve iddiaları birincil kaynaklardan inceleme şansı bulunmayan batılı okurlara, Ergenekon davası, Türkiye’de seküler sistemi zayıflatmak isteyen “dinci” iktidarın bir komplosu olarak sunuluyordu. Hatta bazı yazarlar kendi tezlerini desteklemek için, kendi duruşlarını Türkiye’deki “liberallerin ve demokratların” davayı okuma biçiminin bir yansıması olarak sunmaktan çekinmediler.

Batılı basın yayın organlarına “sızmayı” başaran bu zihniyet dünyasını ve argümanlarını “çarpraz” bir sorgulamaya tabi tutmak istedik. Genç Siviller ve İnsan Hakları Gündemi Derneği olarak, 10-11 Nisan 2010 tarihlerinde İstanbul’da iki günlük bir workshop düzenledik ve batılı basın yayın organlarında ortaya atılan bütün bu iddiaları “önermeler” haline getirerek Türkiyeli insan hakları savunucularının, aydınların, hukukçuların, sivil toplum önderlerinin önüne koyduk. Elinizde tuttuğunuz bu rapor, bu iki günlük workshop çalışmasının çıktılarından oluşmaktadır.

Bu workshop ve rapor vesilesiyle kontak kuruduğumuz aydınlarda her şeyden önce, Batılı basın yayın organlarında çıkan bu dezenfarmasyon yüklü yayınlara karşı bir öfke olduğunu gözlemledik. Workshop bizim beklentimizin çok üzerinde bir katılım ve tartışma canlılığı içerisinde geçti. Aşağıda Türkiye’li aydınların Ergenekon davasına ilişkin ortak paydalarını okuyacaksınız. Bir cümleyle özetlemek gerekirse Türkiye’li aydınların Ergenekon soruşturma ve dava sürecine ilişkin bazı eleştirileri olmakla beraber, bu süreci Türkiye açısından ciddi bir arınmanın başlangıcı olarak gördüklerine tanıklık edeceksiniz. Lafı daha fazla uzatmadan sizi bu çalışmanın çıktılarıyla başbaşa bırakmak isteriz.

Saygılarımızla,

Orhan Kemal Cengiz-Turgay Oğur-Bekir Berat Özipek

5

Page 6: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

1)ERGENEKON DİYE BİR ÖRGÜT YOKTUR

Orhan Pamuk (Nobel ödüllü roman yazarı) :

“Ergenekon konusunda söyleyeceğim şudur; konunun çok siyasileştiğini görüyorum. Herkes bu Ergenekon konusunu siyasileştirmek istiyor. Hangi siyasi görüş olduğu, birinci cumhuriyetçi olmuş, yoğun Atatürkçü olmuş, yoğun siyasal İslamcı olmuş ya da liberal olmuş, solcu olmuş, muhafazakâr olmuş, gerçekten Ergenekon konusunda söyleyeceğim ilk şey bunlar değil, ilk şey bu konunun benim için ahlaki olduğudur. Bir yanda katiller var, ben ikna oldum, bu katiller beni de öldürmek istemişti çünkü. Siyasi sebeplerden bu katilleri korumak ahlaksızlıktır! Onlara kol kanat germek, çeşitli bahanelerle bu insanların suçlarını hafifletmeye çalışmak düpedüz ahlaksızlıktır. Emekli askerlerle ve mafya çeteleriyle adam öldürtmenin, adam öldürdükten sonra 'daha da öldürürüz ha' diye tehdit edip insanları susturmanın siyasette bir koz olarak kullanıldığı bir ülke de, ahlaklı ülke olmaz! Ergenekonculara kol kanat germenin, katilleri korumanın ahlaklı olmadığını söylemek zorundayım.”14

İDDİA: İddianamelerde tarif edildiği gibi bir Ergenekon örgütünün şu an ya da eskiden var olduğuna dair hiçbir kanıt bulunmamaktadır.

GRUP DEĞERLENDİRMESİ:

Ergenekon diye bir örgüt vardır ve bu örgüt bu soruşturma açılmadan önce de bilinmekteydi15. Bu isim örgütün bizzat kendisine verdiği isimdir. Örgütün temel dokümanları dosyada mevcuttur. Örgüt yönetici ve üyelerinin ev ve iş yerlerinde yapılan aramalarda, bu örgütün adını, çalışma yöntemlerini ve zihniyet yapısını ortaya koyan çok sayıda belgeye el konulmuştur16.

14 http://orhan-pamuk.com/roportajlar/79-ergenekon-benide-oldurecekti

15 Bkz. Can Dündar, Celal Kazdağlı, “Ergenekon”, İmge Kitabevi Yayınları, 1997

16 Örgüt üyelerinden elde edilen bazı dokumanlar:

—Ergenekon, Analiz Yeni Yapılanma Yönetim ve Geliştirme Projesi / İstanbul–29 Ekim 1999;

-Reaksiyon, Etnik/Fundamentalist/Bölücü/Yıkıcı Unsurlar Analiz ve Tasfiye Projesi/ İstanbul-Kasım 1999 ( Veli KÜCÜK, Ümit OĞUZTAN )

—Kanal 6, Analiz Yönetim ve Geliştirme Projesi “Türkiye’de televizyon yaşlılar için çok yeni gençler için çok eskidir” / İstanbul-Kasım 1999 ( Veli KÜÇÜK )

—NBC Silahları Üretim Analizi / İstanbul–13 Kasım 1999 (Ümit OĞUZTAN)

—Devletin Yeniden Yapılanması Üzerine / 25 Kasım 1999 (Tuncay GÜNEY, Doğu PERİNÇEK)

—Devletin Yeniden Yapılanması İçin Öneriler (Mastır plan ön çalışması) / ( Kuddusi OKKIR,

Muzaffer TEKİN, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK)

—Lobi / Aralık 1999 (Oktay YILDIRIM, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL, Tuncay GÜNEY)

6

Page 7: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

“Ergenekon, Analiz Yeni Yapılanma Yönetim ve Geliştirme Projesi / İstanbul–29 Ekim 1999” (Ergenekon belgesi) isimli belge en önemli ve temel Ergenekon belgesidir. 25 sayfalık bu dokumanda örgütün amaçları ve yöntemleri açıklanmaktadır. Örgütün temel iki dokumanı olan “Ergenekon” ve “Lobi” isimli belgeler birlikte incelendiğinde, örgütün asıl olarak Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet göstermek üzere kurulduğu, ancak 1999 yılından itibaren bir reorganizasyona giderek “sivil” unsurları da içine kattığı anlaşılmaktadır.

Türkiye’deki siyasi iklim ve hukuki teamüller, savcıların silahlı kuvvetlere yönelik bir soruşturma yürütmesini sağlayacak bir alt yapı oluşturmadığından ve Türk Silahlı Kuvvetleri çok yakın zamanlara kadar adeta “kutsal”, “dokunulamaz” bir kurum olarak görüldüğünden, bu soruşturma oldukça büyük güçlüklerle ilerlemiştir.

—Oluşum / Aralık 1999 (Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK, Tuncay GÜNEY)

—Gözlem &Analiz / Şubat 2000 (Ümit OĞUZTAN)

—Fabrikatör, Gözlem Analiz / İstanbul, Şubat 2000 (Veli KÜÇÜK, Ümit OĞUZTAN)

—Harp ve NBC Silahları / İstanbul, 26 Mart 2000 (Ümit OĞUZTAN)

—Fundamentalist Terör / İstanbul, 27 Mart 2000 (Veli KÜÇÜK, Ümit OĞUZTAN)

—Televizyon Analiz Yönetim ve Geliştirme Projesi (Türkiye’de televizyon yaşlılar için çok yeni gençler için çok eskidir) / Temmuz 2000 (Veli KÜÇÜK, Ümit OĞUZTAN)

—Özel Güvenlik Şirketi / İstanbul, 11 Temmuz 2000 (Veli KÜÇÜK, Ümit OĞUZTAN)

—Dergi Analiz & Proje / İstanbul, 22 Temmuz 2000 (Ümit OĞUZTAN, Mehmet Adnan AKFIRAT)

—Octobus (State Organized Crime) Mafia (La Cosa Nostra) / İstanbul, Eylül 2000 (Veli KÜÇÜK, Ümit OĞUZTAN, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK)

—21.Yüzyılda Emperyalizm, Ulusal Program, NATO-AB-Ulusal İlkeler, Global 2000, Araştırma Gözlem Analiz / İstanbul, Aralık 2000 (Ümit OĞUZTAN)

—21. Yüzyılda Casusluk, İletişim ve Bilgi Çağında Global İstihbarat İstasyonları ve Değişen Casusluk Mesleği, Action+Obligation=Integration!, Araştırma Gözlem Analiz Raporu / İstanbul, Aralık-2000 (Veli KÜÇÜK, Ümit OĞUZTAN, Hikmet ÇİÇEK)

—Şirket ve Gizli Gerçekler, Gözlem Analiz / İstanbul, Aralık 2000 (Veli KÜÇÜK, Ümit OĞUZTAN)

—MİT, Medya ve Ajan Gazeteciler / İstanbul, Aralık 2000 (Veli KÜÇÜK, Ümit OĞUZTAN, Hikmet ÇİÇEK)

—Şirket, Köstebekler, Gözlem Analiz / İstanbul, Aralık 2000 (Veli KÜÇÜK, Ümit OĞUZTAN, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK)

—Ulusal Medya 2001 / İstanbul, Aralık 2000 (Veli KÜÇÜK, Ümit OĞUZTAN, Doğu PERİNÇEK, Mehmet Adnan AKFIRAT, Tuncay GÜNEY)

—Ermeni Sorunu, 21.Yüzyılda Avrasya Entrikası, Klise Devleti, Tarihsel Belgeler Işığında Ermeni Soykırım İddiaları, Emperyalist Devletlerin Örtülü Savaşı, Araştırma Gözlem Analiz / İstanbul, Ekim 2000-Şubat 2001(Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK, Ümit OĞUZTAN)

—Hizbullah / İstanbul, Şubat 2001 (Ümit OĞUZTAN)

—Yeni Milis (Çözülme sürecinde akıllı direniş için; kanının son damlasından önce beynin son hücresine kadar mücadele gereği) Behiç GÜRCİHAN / Haziran 2004 (Halil Behiç GÜRCİAN, İsmail YILDIZ, Ayşe Asuman ÖZDEMİR)

—Genel Yapı / (Veli KÜÇÜK)

7

Page 8: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

Örneğin savcılar ne askeri istihbaratın arşivinden yararlanabilmişler ve ne de, askeri mekânlarda kendileri doğrudan delil toplayabilmişlerdir. Bunun yerine, Türk Silahlı Kuvvetlerine yazılı olarak başvurarak, Silahlı Kuvvetlerin bünyesinde “Ergenekon” isimli bir örgütün var olup olmadığını sormuşlardır. Genel Kurmay Başkanlığı 24 Eylül 2007 tarihinde resmen verdiği cevapta17 “Böyle bir oluşumun Türk Silahlı Kuvvetleri ve Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde bulunmadığını” beyan etmiştir.

Bu cevabın ardından savcılar bütün değerlendirmelerinde “sözde Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet yürüten Ergenekon” ibaresine yer vermişlerdir. TSK’nın bu cevabı, iddianamelerin bütün yapısını etkilemiş, savcılar TSK’yı kurum olarak işin içine çekebilecek her türlü bilgi ve delilin kenarından dolanmayı tercih etmişlerdir. Bu gerilimli alan kavranılmadan Ergenekon iddianamelerinin hazırlanış mantığının anlaşılabilmesi mümkün değildir.

Dolayısıyla da önümüzde doğal mecrası içinde akan, delillerin gösterdiği yere giden bir soruşturma değil, bir engelli koşu parkuru vardır. Savcılar, adeta hiçbir şekilde “suç mahalline” girmeden bir soruşturmayı yürütmeye zorlanmış, kendilerine verilen bilgi ve belgelerle yetinmek durumunda kalmışlardır.

Ergenekon davası çerçevesinde şu ana kadar 6 tane iddianame hazırlanmıştır. Bu iddianamelerde temel olarak iki konu soruşturulmaktadır. İlk soruşturma konusu olan bizzat Ergenekon isimli örgütün kendisidir. İkinci olarak bu örgütle doğrudan bağlantılı olsun ya da olmasın Darbe planları ve bu darbelerin gerçekleştirilmesi için hazırlanan eylem planları soruşturulmaktadır.

Bu darbe ve eylem planlarının bir kısmının Ergenekon’la doğrudan doğruya bağlantılı olduğu görülmekte, bazıları da bu örgüte herhangi bir referansta bulunmaksızın soruşturulmaktadır; örneğin “Balyoz” isimli darbe planına yönelik olarak yürütülen soruşturma ve dava böyledir.

Ergenekon davası iddianamelerine göre örgütün gerçekleştirdiği ve gerçekleştirmeyi planladığı eylemler şunlardır:

1) Cumhuriyet Gazetesine bombalı saldırı18

2) Danıştay saldırısı19

—Ermeni Kürt İlişkileri ve Türkiye’ye Karşı Stratejiler / (Veli KÜÇÜK )

—Türkiye’yi Türksüzleştirme Operasyonu / Haziran 2004 (Halil Behiç GÜRCİHAN, Erkut ERSOY)

—2023 Platformu / (Halil Behiç GÜRCİHAN, Bekir ÖZTÜRK)

—GTA Hareketi, GYP Kanunu (Tuğrul DERME)

17 Genel Kurmay Adli Müşavirliğinin 24 Eylül 2007 ve 3050-635-07-O.Ö sayılı yazılı cevabı.18 Ayrıntılı bilgi için 6 nolu başlığa bakınız. 19 Ayrıntılı bilgi için 5 nolu başlığa bakınız

8

Page 9: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

3) İstanbul’un Ümraniye ilçesinde ele geçen el bombaları20

4) Yargıtay üyelerine yönelik suikast hazırlığı21

5) İzmir’de bulunan NATO tesislerine silahlı saldırı hazırlığı22

6) 2005 yılında Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt’a yönelik suikast hazırlığı23

7) 2007 yılı içerisinde gazeteci yazar Fehmi Koru ve yazar Orhan Pamuk’a yönelik silahlı saldırı hazırlığı24

8) 2007 yılı içerisinde Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir ve Kürt kökenli milletvekilleri Sabahat Tuncel ve Ahmet Türk’e yönelik silahlı saldırı hazırlığı25

9) Sanık İbrahim Şahin’de ele geçen silah, mühimmat ve suikast planları26

10) Ermeni asıllı Türk vatandaşı olan Minas Durmaz Güler’e yönelik suikast hazırlığı27

11) Ermeni Patriği Mesrob Mutafyan’a yönelik suikast hazırlığı28

20 Ergenekon soruşturmasının başında bir ihbar üzerine İstanbulun Ümraniye ilçesinde 27 adet el bombası ele geçirilmiştir. 21 Ergenekon soruşturması kapsamında İşçi Partisi binasında yapılan aramalarda Yargıtayın çok ayrıntılı bir krokisi ele geçirilmiştir, diğer delillerle birlikte değerlendirildiğinde Yargıtaya yönelik olarakta tıpkı Danıştay’a yönelik olarak yapıldığı gibi sansosyanel bir eylem planlandı sonucuna ulaşılmıştır. 22 İşçi Partisi mensubu Hayati ÖZCAN' m İzmir'deki işyeri ve ikametinden ele geçirilen ve birbirinin kopyası olduğu ve aynı içeriğe sahip oldukları anlaşılan "55" ve "13" numaralı CD Ter içerisinde "Yedek123isimli bir klasör içerisinde İzmir Şirinyer semtinde bulunan NATO Müttefik Kuvvetleri Karargahına ait kurumsal ve Gizli/Hizmete Özel içerikli bilgiler ile bu karargâhta görevli personele ait birçok görev bilgisi ve kişisel bilginin yer aldığı tespit edilmiştir.CD içerisinde yer alan klasörlerde NATO karargahına ait çok sayıda fotoğraf ile bu yerleri gösterir krokilerin, alınan fiziki/çevresel güvenlik önlemlerinin neler olduğunu belirten "GİZLİ" içerikli bilgilerin, olabilecek herhangi bir olağanüstü durumda uygulanacak harekat tarzları ile cephanelikler, park yerleri, helikopter pistleri gibi yerler hakkında bilgilerin, açık otoparka ait değişik açılardan çekilmiş toplam (69) adet fotoğrafın yer aldığı, "Yedinci Kısım" başlığı altında Güvenlik Tabur Komutanlığının teşkilat şemasının yer aldığı, bahse konu şema altında maddeler halinde bir kısmı önemine binaen sarı ve kırmızı puntolar ile boyanmış bir takım bilgisayar yazımı notların bulunduğu, karargâhta askeri görevli oldukları anlaşılan toplam (2401) kişilik personele ait imzaların taranmış formatlarmın, şahıs dosyalarının, NATO Karargâhına ait olduğu anlaşılan üç adet plan/krokinin, karargah personelinin bir takım yer ve tesislere ulaşımında kullandıkları muhtelif güzergâhları gösterir haritaların yer aldığı tespit belirlenmiştir.23 İşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında "08 ŞUBAT 2005" tarihli dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'm koruma planı başlıklı (9) sayfalık çizelge şeklinde yazı bulunmuştur. Bunun içeriğinde de dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'm belirtilen tarihte İzmir ve Balıkesir illerine yapacağı ziyaretler sırasındaki koruma planlarının olduğu görülmüştür. Diğer delillerle birlikte değerlendirildiğinde Ergenekon’un Yaşar Büyükanıta yönelik bir suikast planladığı sonucuna ulaşılmıştır.24 Kuvayı Milliye Derneği Başkanı olan sanık Mehmet Fikri KARADAĞ ve etrafındaki şüpheli şahıslar hakkında yapılan teknik takip çalışmaları sırasında, Mehmet Fikri KARADAĞ'm Veli KÜÇÜK ve Sevgi ERENEROL ile toplantılar düzenlediği dönemde, dernek çatısı altında etrafına topladığı kişilere gazeteci yazar Fehmi Koru ve yazar Orhan Pamuk'a yönelik suikast hazırlığı yaptırdığı tespit edilmiştir.

25 Sanık Mehmet Fikri KARADAĞ ve etrafındaki kişilere yönelik yapılan teknik takip çalışmalarında, Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, Milletvekilleri Ahmet Türk ve Sebahat Tuncel'e yönelik suikast hazırlığı yaptıkları tespit edilmiştir ve olayda tetikçilik yapacak olan sanık Selim AKKURT yakalanmıştır. Selim AKKURT yakalandıktan sonra yapılan incelemede iki ayrı cinayet dosyasından firari olarak arandığı görülmüş ve hakkında yapılan işlemden sonra tutuklanmıştır26 İbrahim Şahin daha önce adı Susurluk skandalı olarakta bilinen, devlet memurları ve mafya üyelerinin birlikte hareket ettiği, derin devlet yapılanmasının önde gelen figürlerindendir. Eski bir polis müdürüdür. Ergenekon soruşturması çerçevesinde evinde yapılan aramalarda, Ankarada gömülü çok sayıda silah ve cephanenin yerini gösteren bir kroki ele geçirilmiş ve yapılan kazılarda şunlar ele geçirilmiştir: (10) Adet el bombası fünye grubu,Adet M4 Al askeri aydınlatma tuzağı,Adet dolu lav silahı, (590) Gram detasheet patlayıcı, (100) Gram C-3 plastik patlayıcı, (130) Gram C-4 patlayıcı, (1) Adet anti personel tüfek bombası (1 )Adet MKE sis kutusu,(4) Adet hakem bombası,(2) Adet MKE sis lancheri (2)Adet kuru sis kutusu, (1) Adet havai fişek ateşleme fitili (210) Cm. plastik dış kaplı saniyeli fitil (8)Metre infilaklı fitil, (4)Adet ABD gaz bombası,(2) Adet MKE gösteri el bombası,(50) Gram barut,(1) Adet Dolu MKE el bombası gövdesi, (3)Adet shotgun fişeği, (21) Adet 7,9 mm.

9

Page 10: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

12) Alevi-Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız’a yönelik suikast hazırlığı29

13) Alevi-Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Kazım Genc’e yönelik suikast hazırlığı30

14) Ankara Eryaman Ayaş Tolu No: 93 adresinde bulunan alışveriş merkezine yönelik bombalı saldırı planı31

15) Başbakana yönelik suikast planı ve silahlar32

16) Rahmi Koç Müzesindeki denizaltıda bulunan patlayıcılar.

Bütün bu eylemlerle, bir askeri darbeye zemin yaratacak olan kaotik bir ortamın hazırlanmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır.

Aslında Ergenekon soruşturma ve davası, Türkiye’nin provakosyonlarla dolu yakın tarihinin bir özeti niteliğindedir. Gayrimüslimlerin terörize edilmesi, Alevi-Sünni kesimlerin mezhep,

Kanas mermisi, (91) Adet 5,56 mm. M 16 mermisi, (27) Adet 7,62 mm. G 3 mermisi, (52) Adet 43 mm. COLT mermisi,(143) Adet 9,65 mm. Smith Wesson mermisi, (50) Adet 9 mm. MKE kısa mermiler(460) Adet 9 mm. MKE uzun mermiler, (1) Adet uçaksavar mermisi, (4) Adet 7.10 mm. Mermi ele geçirilmiştir Yine “TEDHİŞ PLANI” başlıklı suikast listesi de, İbrahim Şahini’in evinde yapılan aramada ele geçirilmiştir. 27 Sanık İbrahim Şahin liderliğindeki hücre yapılanmasına yönelik yapılan teknik takip çalışmalarında, bu hücrenin bazı Ermeni kökenli Türk vatandaşlarına yönelik olarak suikast hazırlığı içinde oldukları tespit edilmiştir. Bu çalışmaların özellikle Sivas Ermeni cemaati lideri Minas Durmazın etrafında yoğunlaştığı, hücrenin Durmazın adresine ulaşmaya çalıştığı görülmüştür. Minas Durmaz’a yönelik suikast hazırlıkları yaptıkları görülen Ersin Gönenci ve Oğuz Bulut isimli sanıklar yakalanmış, bu kişilerin suikastta kullanmayı planladıkları 2 adet el bombası ve bir adet Browning marka silaha el konulmuştur. 28 Sanık İbrahim ŞAHİN' in İstanbufda ki ikametinden ele geçirilen eylem planları içersinde, Ermeni Patriği Mesrob Mutafyan'a yönelik suikast planlarının olduğu, internet ortamından temin edilmiş uydu fotoğraflarının, adreslerine ilişkin ayrıntılı notların, Ermeni Patriği Mesrob Mutafyan'a ait fotoğrafın, Eminönü semtinde bulunan Ermeni Patrikhanesine ait binanın fotoğrafının bulunduğu, fotoğraflarda işaretlenen ve üzerine Ermeni Patriği Mesrob Mutafyan'm resminin konulduğu yerin; İstanbuldaki Ermeni Patrikhanesi ve Ermeni Patriği Mesrob Mutafyan'm evinin olduğu tespit edilmiştir. sanık İbrahim ŞAHİN'den ele geçirilen dokümanlarda söz konusu eylemin "Anti Tank Silahı (LAW)" ile gerçekleştirileceği, eylemi gerçekleştirecek hücre başkanının sanık Kenan TEMUR olduğu, ayrıca Kenan TEMUR'a bağlı kişilerin isimlerinin yazılmayıp kodlanarak belirtildiği görülmüştür.

29Sanık İbrahim ŞAHİN' in İstanbul'daki evinden Alevi-Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız'a yönelik bombalı araç ile gerçekleştirilecek suikast planları, fotoğraflar ve krokiler bulunduğu bilgisayar çıktısı A4 kâğıdında; Ankara ilinde bulunan Kızılay, Maltepe ve Tandoğan bölgelerini de içine alan geniş bir alanı kapsayan bölgenin renkli haritası olduğu, harita üzerinde isimleri yazılı sokak ve caddelerinde ok işaretleriyle yönlerinin belirtildiği görülmüştür.

30 Sanık İbrahim ŞAHİN'in İstanbul'daki adresinden Alevi-Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Kazım Genc'e yönelik "Tedhiş Planı" başlıklı suikast planı ele geçirilmiştir. Dokümanlara göre bu eylemin bombalı paket göndermek suretiyle yapılmasının planlandığı anlaşılmıştır.

31 Sanık İbrahim ŞAHİN'in İstanbul'daki adresinden Ankara ilinde bir alışveriş merkezine yönelik eylem planları ele geçirilmiştir.El konulan eylem planında alışveriş merkezi hakkında "resmi" "özel" ve "diğer" güvenlik noktaları ile ilgili bilgiler verdiği, alışveriş merkezinin elle çizili, sırasıyla "zemin katı"/"l. ile 2. katı" ve "dış cephesinin" (4) adet krokisinin olduğu, alışveriş merkezinin sırasıyla alt zemin, zemin, 1, 2 ve 3. kat planlarının olduğu, A4 kâğıdı ebatlarındaki fotoğraflarda; alışveriş merkezinin giriş, çıkış, otopark... vb. gibi değişik açılardan çekilmiş (16) adet fotoğrafının olduğu saptanmıştır.

32 Sanık Mustafa DÖNMEZ'in Ankara ilindeki askeri lojmanlarda bulunan ikametinde yapılan aramada, diğer verilerin yanı sıra bulunan ve ajandanın 46. sayfasında değişik konularla ilgili el yazması notların olduğu, ajandanın kapağında bulunan cep kısmında ise 2 adet A4 kağıdına çıktı alınmış, aynı bölgeyi gösterdiği anlaşılan uzak ve yakın mesafeli şekilde çekilmiş uydu fotoğraflarının olduğu belirlenmiştir.Söz konusu uydu fotoğraflarında belirtilen adreslerle ilgili yapılan çalışmalarda "Resim 1" ve "Resim 2"de kırmızı kalemle etrafı çizilen binada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'nm evinin bulunduğu anlaşılmıştır.Ayrıca sanğın ajandasının içerisinde el yazısı ile yazılmış ve çizilmiş bir kroki bulunmuş, Ankara Sincandaki bir adresi gösteren bu krokinin işaret ettiği yer Ankara Cumhuriyet savcısının nezaretinde kazılmış ve bu kazıda şu silahlar ele geçirilmiştir: 12 adet Tüfek Bombası,10 adet el Bombası gövdesi,10 Adet El Bombasına ait ateşleme mekanizması,18 Adet 32 parça dilim El Bombası gövdesi;12 Adet Bubi Tuzaklı Bomba, 12 Adet Bubi Tuzaklı

10

Page 11: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

Türk ve Kürtlerin etnik köken temelinde karşı karşıya getirilmesi, keza seküler ve dindar dünya görüşüne sahip insanların karşı karşıya getirilmeleri bütün Cumhuriyet tarihi boyunca tekrar ve tekrar sahnelenmiş; bu gerilim hatlarının çok fazla yükselişe geçtiği dönemlerin tamamı bir askeri müdahale ile sonuçlanmıştır.

Ergenekon örgütünün eylemlerine bakıldığında bugüne kadar Türkiye’de ne olmuş ise bunun aynen tekrar edilmeye çalışıldığı görülmektedir. “Balyoz” darbe planı, 12 Eylül 1980 askeri müdahalesinden önce hazırlanan “Bayrak” planının neredeyse bire bir kopyasıdır. 12 Eylül 1980 askeri darbesinden önce Malatya (18 Nisan 1978), Sivas (4 Eylül 1978), Kahramanmaraş (19 Aralık 1978), ve Çorum (28 Mayıs 1980) Alevilerin kitlesel bir şekilde katledilmesine tanıklık etmiştir. Bu katliamlardan önce bir dizi provakasyon gerçekleştirilmiştir. Ergenekon’un Alevi önderlere yönelik suikast ve keza suni nüfusun

Bombaya ateşleme mekanizması,6 Adet gösteri bombası, 9 Adet göz yaşartıcı Bomba,800 Adet G3 mermisi,2 Adet Aydınlatma fişeği,1 adet renkli sis kutusu.Sanığın Ankara Yenikent’de bulunan ikametinde yapılan aramada; -(1) adet Zigana T marka 9 mm çapında T0620-05E22482 seri no'lu tabanca, (1) adet üzerinde "TC Ordusu Subaylarına Mahsus" ibaresi yazılı C69960 seri no Tu 7,65 mm çaplı Vzor marka tabanca, (1) adet Sarsılmaz marka 9 mm çapında T 1102-04R025093 seri no Tu tabanca, (1) adet sabit dipçikli AK-47 marka D-25889 seri no'lu 7,62 mm çapında Kalesnikof marka piyade tüfeği, (1) adet seyyar dipçikli AK-47 marka 9616-56-28021216 seri no'lu 7,62 mm çapında Kalesnikof marka piyade tüfeği, (3) adet Kalesnikof tüfek şarjörü (2 si 30 luk, biri 40 lık),-(173) adet değişik çap ve markalarda fişek,(1) adet Aselsan marka gece görüş dürbünü ele geçirilmiştir.Sanığın Sakarya ili Sapancada bulunan evinde yapılan aramada: (20) adet el bombası maşaları (fünyeli), (20) adet tapalı el bombası gövdesi (patlayıcı maddesi mevcut ancak fünyesiz), (2) adet savunma tipi el bombası,(1) adet PORD SAİD 9 mm EGYPT ibareli 9 mm çaplı seyyar dipçikli otomatik tüfek ve bu tüfeğe ait kütüklük içerisinde 2 adet 31' lik boş şarjör, (8) adet boş Kalesnikof şarjörü, (2) adet 14' lü tabir edilen tabancaya ait boş şarjör, (2) adet 7.65 mm silaha ait boş şarjör, (1) adet Made in France Mab marka 55662 seri numaralı 7.65 mm çaplı tabanca, (1) adet Kırıkkale marka MKE yapımı 33513 seri numaralı 7.65 mm çaplı tabanca, -(1) adet 2222 seri numaralı Astra marka 9 mm çaplı tabanca,(1) adet 6 fişek kapasiteli E 139854 seri numaralı toplu tabanca ve fişek yatağında 2 adet NAGANT ibareli patlamış boş kovan, -(1) adet metal eğitim tabancası,(1) adet marka ve seri numarası olmayan 16 kalibre çift kırma av tüfeği, (1) adet Teksan marka TS-870 seri numaralı tek kırma av tüfeği,(1) adet iki ucunda ağaç ve ortasında zincir bulunan mınçıka tabir edilen alet,(1) adet muştalı sustalı çakı, (1) adet askeri kasatura,(1) adet metal silah aparatı (T biçiminde),(9) adet büyüklü küçüklü kama tabir edilen bıçak,(1) adet açma kapama mandalı bulunan sustalı bıçak, (6) adet üzerlerinde ip ve kırmızı mühür bulunan çakı bıçağı, (1) adet ağaç kabzalı namlu kısmı uzun ve iki yanı oluklu silah ucuna takılma özelliği bulunan nikelaj kaplı bıçak, (1003) adet 9 mm çaplı MKE yapımı fişek, (497) adet MKE yapımı 7.65 mm çapında fişek, (480) adet 9 mm çaplı yabancı menşeli fişek,(136) adet 7.62 mm çaplı MKE yapımı G-3 fişek,(135) adet 7.62 mm çaplı yabancı menşeli G-3 fişek,-(3713) adet 7.62 mm çaplı yabancı menşeli kalaşnikof fişeği,(56) adet 7.62 mm çaplı yabancı menşeli fişek,(10) adet 9.65 mm çaplı MKE yapımı fişek,(3) adet yabancı menşeli M-16 fişeği, (3) adet yabancı menşeli 42 kalibre fişek, (1) adet Nagant ibareli fişek, (2) adet 1 adedinin üzerinde iğne darbesi bulunan Geco marka 7.65 mm çaplı fişek,(8) adet dolu av fişeği. (30) adet 16 mm lik av fişeği, (29) adet 16 kalibre av fişeği, (2) adet uçak savar mermi çekirdeği,(1) adet G-3 alev gizleyeni, (1) adet 7.65 mm çaplı boş kovan, (113) adet bir çoğu MKE yapımı 9 mm çaplı boş kovan, (1) adet Aselsan K-4014 model A-41141001 011722 seri numaralı el telsizi ve 068126 seri numaralı 1 adet bataryası, (1) adet siyah renkli TC ibareli pusula, (1) adet yeşil beyaz ve siyah renklerden oluşan üzerinde 1 ay ve 3 yıldız bulunan bayrak, (18) adet metal uzun namlulu silah temizleme harbisi, (2) adet Olio Baretta marka silah temizleme spreyi, (1) adet kutu içerisinde 7 parçadan oluşan silah temizleme malzemesi, (1) adet silah atışında kullanılan kırmızı siyah renkli kulaklık, (1) adet Somtel marka elektronik kalaylı taşıt tesisat kablosu (bomba imalatında kullanılabilen yaklaşık 15 metre civarında), (1) adet yaklaşık 30 cm çapında sarılı vaziyette bomba imalatında kullanılabilen alüminyum alaşımlı madeni tel, (10) adet 4-OZ Oil Lubricating yazılı Los Angeles yapımı yeşil renkli metal tüplü bakım yağları, (1) adet Japon menşeli T-06098 seri numaralı, 1 adet Binocular M-16 ibareli stok no:7578343 numaralı ve 1 adet 6X30 M-13 TSB. ibareli olmak üzere toplam 3 adet el dürbünü, (1) adet TELESCOBE M-84 -12203 seri numaralı, takma aparatlı keskin nişancı uzun namlı silah dürbünü, (1) adet TELESCOBE M-84-12067 seri numaralı, keskin nişancı uzun namlı silah dürbünü, (1) adet marka ve serisi belli olmayan yeşil renkli çift gözlü uzun menzilli arazi dürbünü,(1) adet HENSOLDT-

11

Page 12: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

ağırlıklı olarak ikamet ettiği Ankara Eryaman’daki alışveriş merkezinin bombalanması planları, benzeri bir sürecin tekrarlanmak istendiğini göstermektedir.

Gayrimüslimleri hedef alan “Kafes Eylem” planı, daha önce Hıristiyanları hedef alan 6-7 Eylül 1955 pogromu ve sayısız provokasyonun bir tekrarı niteliğindedir. Keza gerçekleştirilen, Danıştay, Cumhuriyet saldırıları ile, yapılması planlanan Yargıtay saldırıları, Türkiye’de sayısız kere sahneye konulmuş olan seküler figürlere yönelik suikastlarla, dindar kesimlerin baskı altına alınmasının bir tekrarı niteliğindedir.

Ergenekon örgütü, Türkiye’deki “derin devlet” kültür ve zihniyet dünyasının son temsilcisidir. Osmanlı İmparatorluğunun yıkılış sürecinde İttihat ve Terakki’nin günahlarıyla hiçbir zaman yüzleşmemiş olan Türkiye, yeni kurulan Cumhuriyete ciddi bir “derin devlet bakiyesi” bırakmıştır. 1950’li yıllardan itibaren bu “derin devlet” yapılanmaları, Türkiye’de sayısız defa meydana gelmiş toplu provokasyon ve cinayetlerde etkili olmuşlardır. Türkiye’nin bu “derin devlet” geleneği, tüm NATO ülkelerinde kurulmuş olan Gladio yapılanmalarının Türkiye’de de kurulmasıyla, yeni ve dinamik bir form kazanmışlardır. Cumhuriyetin kurulmasından önce Türkiye’yi homojenleştirme işlevi gören “derin devlet” yapılanmaları Cumhuriyet döneminde de, korku, yıldırma ve tedhiş eylemleriyle “toplumsal muhalefeti” bastırma ve askeri darbelerin zeminin hazırlama işlevi görmüşlerdir. Türk Silahlı Kuvvetleri 1960, 1971 ve 1980’de açıkça, 28 Şubatta 1997’de de hükümeti istifaya zorlayarak yönetime el koymuştur. Bütün bu zaman zarfında iktidarda hangi politik parti olursa olsun Türk Silahlı Kuvvetlerinin sistem üzerindeki vesayet pozisyon ve son sözü söyleme yetkisi devam etmiştir.

2002 Yılında Adalet ve Kalkınma Partisinin tek başına ve Parlemento’da ciddi bir çoğunluk oluşturarak iktidara gelmesinin ardından, Ergenekon yapılanmasının bir numaralı hedefi AKP’yi iktidardan uzaklaştırmak olmuştur. Son yedi yıldır Ergenekon yapılanması, Türkiye’de yeni bir askeri darbenin zeminini hazırlamak için çaba göstermektedir. Ergenekon davaları, bu darbe girişimlerinin, darbeye zemin hazırlamak için hazırlananan eylem planlarının, girişilen eylemlerin ve yasa dışı hazırlıkların tümünün yargılandığı bir “derin devletin tasfiyesi” davası olarak okunmalıdır.

İDDİA: İddianameler birbirleriyle alakasız bireyleri ve olayları bir araya getiren komplo teorisinin ürünüdür

GRUP DEĞERLENDİRMESİ:

Ergenekon tarzı yapılanmalar, doğal yapı ve fonksiyonlarının bir sonucu olarak, birbirleriyle oldukça alakasız görünen bireyleri aynı amaçlar için ve hatta birbirlerinden haberdar olmaksızın bir araya getirirler. Ergenekon bir “gölge iktidar” yapılanması olarak, bu iktidarı sürdürebilmek için ihtiyaç duyduğu herkesi kendi bünyesine katmayı amaçlamıştır ve katmıştır.

WETZLAR marka 118704 seri numaralı siyah renkli tek göz dürbünü, (1) adet M873A-608886-9646 seri numaralı orijinal kutusu içerisinde dürbün merceği, (1) adet poşet içerisinde sargı bezi, yara bandı, oksijen su, kara merhem gibi eşyalar bulunan ilk yardım ve tedavi amaçlı bulunan malzeme, (1) çift 06 FDA 97 - 1 çift de 34 DZR 68 sayılı araç plakaları, (29) çift askeri bot, (3) çift iskarpin ayakkabı, (60) takım yazlık askeri kamuflaj,(12) adet askeri yağmurluk,(15) takım askeri kamuflaj, (25) adet asker şapkası, (17) adet asker parkası, (2) adet askeri kaşe kaban, (11) adet asker hücum yeleği, (5) adet askeri parka,(1) adet üzerinde Alman bayrakları bulunan askeri üniforma, (2) adet askeri tulum,(1) adet askeri pantolon,(5) adet tek eldiven, (10) adet çeşitli ebatlarda askeri çanta,(7) adet kumaş silah kılıfı, (5) takım askeri kamuflaj elbise, (3) adet askeri parke, (4) parça askeri kumaş,(2) adet kampet,(1) adet haki renkli çadır, çok sayıda doküman ve ajanda ele geçirilmiştir.

12

Page 13: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

Ergenekon’un bu parçalı yapısı Ergenekon iddianamelerinde ayrıntılı bir şekilde analiz edilmiştir. Türkiye’nin Ergenekon soruşturmasını anlayabilmek için en yakın örneği ortaya koyan İtalya’nın “Gladio33” soruşturmasına bakılabilir.

Avrupa Parlamentosu 22 Kasım 1990 tarihli kararıyla, tüm Avrupa ülkelerini bu Gladio yapılarını tasviye ve deşifre etmeye34 davet etmiştir. Tüm NATO ülkeleri içinde 2000’li yıllarda bu yapıyı tasviye etmemiş tek ülke Türkiye’dir.

Ergenekon, Türkiye’de siyasi yelpazenin sağ ve sol kanatlarında yer alan, ancak ortak paydaları milliyetçilik olan kişileri bir araya getirmiştir.

Ergenekon, ülke içinde ve dışında sürekli bir gerginlik politikası uygulayarak Türkiye’yi Avrupa Birliği sürecinden koparıp, içe kapalı, otoriter bir rejim oluşturmayı amaçlamaktadır35.

İDDİA: İddianamelerde sanıkların çoğu bakımından Ergenekon gibi bir örgüte üye olduklarına dair bir kanıt bulunmamaktadır.

GRUP DEĞERLENDİRMESİ:

İllegal örgütlerde yazılı bir belge olmaz ama birçok sanığın evinde çıkan belgeler örgüt dokümanlarıdır. Ev aramalarında ele geçen dokümanlar ve sanıklar arasında ciddi bağlantılar bu kişilerin Ergenekon örgütüne üye olduklarını göstermektedir. Bu tür örgütlere, “üyelik formu” doldurularak üye olunmadığı gibi, “üyelere” üye kimlik kartı da verilmez.

Bir örgüt adına hareket edildiğine dair idari ve eylemsel bütünlük ve bunları doğrulayan somut ve maddi deliller yeterlidir. İddianamelerdeki bulgularda bu yöndedir.

Ayrıca tüm sanıklar örgüte üye olmakla suçlanmamaktadırlar, başka suçlamalarda mevcuttur.

Bu suçlamalar; silahlı terör örgütü kurma, yönetme, zorla hükümeti ıskata teşebbüs, hükümete karşı silahlı isyana tahrik, açıklanması yasak belgeleri temin etme, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri çalma veya tahsis edildiği yerden başka yerde kullanma, silahlı örgütü bilerek isteyerek yardım etme, suç üstlenme, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme, tutuklu hükümlü veya suç delillerini bildirmeme gibi suçlarla yargılanıyorlar

İDDİA: Türkiye toplumu komplo teorileri üzerinde yüzmektedir. Türkiye’deki yaygın İslamcı şiddet bir takım komplo teorileri ile açıklanılmaya çalışılmaktadır. Örneğin Malatya’da 2007 yılında üç misyonerin İslamcı gençler tarafından öldürülmesini hazmedemeyen İslamcılar, bu cinayeti “derin devlete” mal etme çabası içindedirler.

GRUP DEĞERLENDİRMESİ:

33 Gladio (Italian for Gladius, a type of Roman short sword) is a code name denoting the clandestine NATO "stay-behind" operation in Italy after World War II, intended to continue anti-communist resistance in the event of a Warsaw Pact invasion of Western Europe. Although Gladio specifically refers to the Italian branch of the NATO stay-behind organisations, "Operation Gladio" is used as an informal name for all stay-behind organisations, sometimes called "Super NATO". (See. http://en.wikipedia.org/wiki/Operation_Gladio )

34 ( Joint resolution replacing B3-2021, 2058, 2068, 2078 and 2087/90)35 İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, İddianame 2010/29, s.8

13

Page 14: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

Savcıların hazırladıkları iddianameleri ve bunların delillerini bir komplo teorisi olarak göstermeye çalışmanın bizatihi kendisi bir komplo teorisidir. Türkiye’de daha önce pek çok cinayet İslamcı gruplara mal edilmeye çalışılmış ve bunların arkasından hep bir derin devlet parmağı ortaya çıkmıştır. Uğur Mumcu cinayeti, Danıtay Saldırısı, Cumhuriyet gazetesi bombalamaları, ilk önce İslamcılara mal edilmiş ancak daha sonra bunların toplumda var olan gerilimleri yoğunlaştırmak için atılmış adımlar olduğu ortaya çıkmıştır. Malatya’daki misyoner katliamının derin devlet bağlantılı bir cinayet olduğu, faillerinin İslamcı değil, aşırı milliyetçi kişiler olduğu ortak bir kanıdır ve daha sonra ortaya çıkan “Kafes eylem” planı da bütün bu ortak kanıyı doğrulamıştır.

2) ERGENEKON DAVASI SİYASİ BİR DAVADIR

Fevzi Gümüş (Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı):

Ergenekon, buzdağının sadece görünen yüzü. Ergenekon iddianamesindeki çerçeve çok kısıtlı. Bu araştırmalar, 30 yıl öncesine Maraş`a kadar gitmeli. Ergenekon çok önemlidir, ama yeterli değil. Maraş`tan 15 yıl sonra Sivas Madımak`ın önünde ortaya çıkan o karanlık el, eğer yakalayabilirseniz, ta Maraş`a kadar gider.36

İDDİA: AKP Hükümetinin gerek Ergenekon’un varlığını ve gerekse eylemlerini çok uzun süreden beri bildiği iddia edilmektedir. 2002 tarihli Balyoz kod isimli darbe planının, 2009 yılında soruşturmaya konu ediliyor olması da Ergenekon dava sürecinin siyasi yapısını gözler önüne sermektedir.

GRUP DEĞERLENDİRMESİ

Ergenekon veya derin devlet veya askeri vesayet Türkiye de her zaman vardı ama bunun üzerine gidecek toplumsal ve siyasi bir irade yoktu. Üzerine gitmeye kalkanlar da bedelini en ağır şekillerde ödemişlerdir. Örneğin savcı Ferhat Sarıkaya37 ve Sacit Kayasu38, askeri vesayet sisteminde gedik açmayı amaçlayan iddianamelerinin bedelini tüm kariyer ve meslek yaşamlarının sona ermesi ve adeta bir tür “medeni ölüm cezasına” (civil death) çarptırılarak ödemişlerdir.

36 http://www.tumgazeteler.com/?a=4452908

37http://www.amnesty.org/en/library/asset/EUR01/017/2006/en/20f477d6-d3fa-11dd-8743-d305bea2b2c7/ eur010172006en.pdf, p.9738 http://www.eutcc.org/articles/8/15/document206.ehtml

14

Page 15: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

Sonuçta Ergenekon davası bir bütün olarak bakıldığında askeri vesayet sistemi ile mücadele etmektedir. Hükümetin 2002 yılında bu Balyoz planını bilip bilmediğini teyit edemeyiz. Ancak, bu davanın delilleri 2009 yılında ortaya çıkmış ve bunun üzerine dava açılmıştır.

Unutulmamalıdır ki Ergenekon dava süreci başlayıncaya kadar, “derin devlet” bağlantılı suçlarda sanıkların ifadesi bile alınamamıştır. Güneydoğudaki binlerce faili meçhulden sorumlu tutulan JİTEM’in kurucusu ve Susurluk skandalının39 baş kahramanı Emekli General Veli Küçük’ün daha önce Meclis Araştırma Komisyonunun önüne çıkartılabilmesi bile mümkün olmamıştır.

Ayrıca hükümet bu darbe planını biliyor olsaydı bile, ortada delilleri yoktu. Bu tür “derin devlet davalarının” kademeli olarak ilerlemesi Türkiye’ye özgü bir durum değildir. Örneğin İtalya’da da “Gladio” nun varlığı eskiden beri bilinmekteydi. Ancak delil durumu ve siyasi konjonktür uygun olduğunda “Gladio” davası başlayabilmiştir.

İDDİA: Ergenekon örgütünün üyeleri birçok suçun yanı sıra darbe planlamak, cephane depolamak ve suikast planları tertip etmek ile suçlanmaktadırlar. Ancak dava belli bir aşamadan sonra Generalleri, seküler gazeteci ve akademisyenlerin de içine alacak şekilde muazzam bir genişlemeye ulaşmıştır. Bu kişiler AKP’ye muhalif oldukları için hedef alınmıştır.

GRUP DEĞERLENDİRMESİ:

Türkiye’de derin devletin ve gizli örgütlenmenin oldukça eski bir tarihi vardır. Örneğin İttihat ve Terakki40 İtalya’daki Carbonari41 örgütünü kendisine örnek almıştır; hiçbir üyesi bir diğerini tanımaz, ama bu birbirini tanımayan üyeler aynı amaç için çalışırlar.

Ergenekon da bu şekilde yapılanmış bir örgüttür. Örgütün, lobi ayağı, askeri ayağı, medya ayakları mevcuttur. Ergenekon’un temel dokümanına göre, örgüt 1999 yılında yeniden yapılanarak asker ve sivillerin birlikte çalıştığı bir yapıya bürünmüştür.

Farklı meslek gruplarından, farklı sosyal grup ve katmanlardan gelen bütün bu insanların ortak özellikleri tamamının Milliyetçi olması, ulus devletin üstünlüğüne inanmaları ve Türkiye’nin Avrupa Birliğine katılmasına karşı olmalarıdır.

Ayrıca asker ve sivillerin, bir darbe için ortak hareket etmeleri de Türkiye tarihi bakımından yeni bir olgu değildir. 27 Mayıs 1960 ve 12 Mart 1971 askeri darbeleri de, asker ve sivillerin

39 The Susurluk scandal refers to the events surrounding the peak of the Turkey–Kurdistan Workers' Party conflict, in the mid-1990s. It is considered a scandal because it indicated a relationship between the government, the armed forces, and organized crime. The relationship came into existence after the National Security Council (NSC), the country's highest body, posited the need for the marshaling of the nation's resources to combat the separatist, militant Kurdistan Workers' Party (PKK).The scandal surfaced with a car crash on 3 November 1996, near Susurluk, in the province of Balıkesir. The victims included the deputy chief of the Istanbul police, a parliament deputy who led a powerful Kurdish clan, and the leader of the Grey Wolves (who was a contract killer on Interpol's red list). http://en.wikipedia.org/wiki/Susurluk_scandal

40 http://en.wikipedia.org/wiki/Committee_of_Union_and_Progress 41 http://en.wikipedia.org/wiki/Carbonari

15

Page 16: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

birlikte hareket ederek hazırladıkları müdahalelerdir. Şu anda Ergenekon sanığı olan bazı gazeteciler geçmişte de, askeri darbelerin hazırlanmasına katıldıkları için yargılanmışlardır42.

Ergenekon şu anda iktidarda bulunan hükümete karşı darbe yapmayı planlıyordu. Bazı gazeteciler ve öğretim üyeleri de, bu darbe hazırlıklarındaki rolleri nedeniyle kovuşturmaya uğramışlardır. Bu kişilerin hükümete muhalefet ettikleri için tutuklandıklarını iddia etmek açık bir çarpıtmadır. Bu gazeteci ve akademisyenlerden çok daha sert bir şekilde hükümete muhalefet eden gazete ve yazarların43 hiç birisi tutuklanmamıştır.

Generallerin yargılanmaları ise savcıların buldukları ve ellerine geçen yeni delillere dayanmaktadır. Bu kişiler ya Ergenekon üyesi oldukları veya Kafes eylem planı44, İrtica Eylem Planı45 ve Balyoz darbe46 planı içerisindeki yer ve konumlarından dolayı yargılanmaktadırlar.

İDDİA: Ergenekon davası siyasi bir dava olduğu için, gerçek bir temizlik ve iyileşme imkânını ortan kaldırmakta, asıl olarak soruşturulması gereken “derin devlet” bağlantılı suçların üzerini örtmekte ve bunların ileride aydınlatılması ihtimalini ortadan kaldırmaktadır.

GRUP DEĞERLENDİRMESİ:

Ergenekon davası bir süreçtir ve davanın yarattığı genel atmosfer içerisinde Türkiye’nin karanlık geçmişine ilişkin başka bazı davaların açılabilmesi de mümkün olmuştur. Örneğin JİTEM’in Türkiye’nin Güneydoğusundaki yargısız infazlarını konu alan Temizöz davası47 bunlardan bir tanesidir.

Otoriter bir devletin yarattığı bütün sorunlar Ergenekon davası ile çözülmüyor, ama Ergenekon davası bu suçların üstünü de örtmüyor. Türkiye Cumhuriyeti’nde askerlerin belirleyici rolü cumhuriyetin başlangıcından bu yana olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti siyasi yaşamının 1/3’ü sıkıyönetim altında geçmiştir. Askeri vesayet Türkiye’deki siyasi ve sosyal yaşamın tüm yüzeylerine damgasını vurmuştur.

Türkiye 1980 yılında kanlı bir askeri darbe ile karşı karşıya kalmıştır. Bu darbenin ardından Türkiye’nin tüm yasal mevzuatı askerler tarafından elden geçirilmiştir. Askerlerin zaten sahip oldukları dokunulmazlıklar, yasal olarakta kılıfına uydurulmuştur. 1980 ve takip eden zaman içerisinde bir korku devleti yaratılmıştır. Bu korku devletinin içerisinde en önemli unsurlardan bir tanesi de askerlerin işledikleri suçlar bakımından neredeyse mutlak bir yargı ve ceza bağışıklığı (absolute impunity against prosecution and punishment) oluşturulmuş olmasıdır. Ergenekon davası ile bu ceza bağışıklığına bir son verildiğine tanık oluyoruz.

Ergenekon dava süreci Türkiye’nin arınması için çok önemli bir başlangıçtır ama davanın önemli eksikleri de varır. Örneğin, Ergenekon mahkemesinin “müdahillik” taleplerine soğuk 42 http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0lhan_Sel%C3%A7uk 43Bkz. Aşırı Milliyetçi ve hükümete katı muhalefetleriyle tanınan gazeteler: Yeniçağ http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr ; Sözcü, http://www.haberler.com/sozcu-gazetesi; Ortadoğu gazetesi http://www.ortadogugazetesi.net

44http://www.esiweb.org/pdf/turkey%20-20Operation%20Cage%20%28Kafes%29%20Action%20Plan %20%28English%20translation%29.pdf 45http://www.esiweb.org/pdf/turkey%20-%20Action%20Plan%20to%20Fight%20Reaction%20%28English %20translation%29.pdf 46http://www.todayszaman.com/tz-web/news-199790-sledgehammer-plan-suggests-coup-was-to-start-at-3- am.html 47http://www.bianet.org/bianet/english/115934-lawyers-invite-plaintiff-applications-against-jitem-commander

16

Page 17: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

yaklaşımı, davanın sivil toplumdan alacağı desteği zayıflatmıştır. Ancak en son Poyrazköy ve Kafes iddianameleriyle açılan davalarda bu tutumun da olumlu bir şekilde değiştiğini gözlemlemekteyiz.

Bütün bular olurken, Ergenekon davasının “derin devlet” bağlantılı suçların üzerini örttüğünü iddia etmek çok açık bir manipülasyon ve çarpıtmadır. Ergenekon davası Türkiye’nin hukuk devleti olma yönünde attığı oldukça önemli bir adımdır ve bu genel iyileşme (sekteye uğramadan) ilerleyebilirse, daha büyük bir temizliği de kaçınılmaz olarak beraberinde getirecektir.

İDDİA: AKP ve taraftarları Ergenekon soruşturmasını daha ilk günden itibaren gözü kapalı bir şekilde benimsemişlerdir. Başbakan Erdoğan Ergenekon soruşturmasını İtalya’da 1990’larda devlet içerisindeki temizliğe benzetmiş; Ana muhalefet partisi CHP’nin lideri Deniz Baykal Erdoğan’ı, soruşturmada savcı gibi davranmakla suçlamıştır.

Bu davayı ve süreci Türkiye’de sadece AKP’liler desteklememektedir. Liberaller, Solcular, Gayri Müslümanlar, Dindar Müslümanlar, kısacası ortak paydası demokrasi ve hukuk devleti olan tüm katman ve kesimler bu davayı desteklemektedirler. Erdoğan’ın, partisine darbe yapmayı planlan bir örgüte karşı açılan bir davayı destemeklesinden daha doğal ne olabilir ki? Asıl burada dikkat çeken CHP lideri Deniz Baykal’ın durumudur. Deniz Baykal soruşturmanın en başında kendisini Ergenekon’un avukatı48 ilan etmiştir.

Ergenekon davası hukuk yoluyla bir temizliği ifade ettiği için çok önemli ve olumlu bir dava olarak algılanmaktır ve ön açıcı bir davadır. Hukuk eliyle sistem içinde yaşanan temizliktir.

.

48 http://www.turkishweekly.net/news/64613/best-deniz-baykal-can-do-for-his-party-and-country-.html

17

Page 18: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

3) ERGENEKON SORUŞTURMASI TÜRKİYEDE BİR KORKU İKLİMİ YARATMIŞTIR

Sarkis Seropyan, Editor of Agos, Turkish Armenian weekly jurnal:

“If Hrant were alive and saw the Ergenekon case, he would have been over the moon… He would have supported the Ergenekon case much more than what we are able to do at Agos. He would not have been satisfied just by presenting the news related to Ergenekon… It was his dream that those people’s masks would drop.”49

İDDİALAR:

Ergenekon davası bir cadı avına dönmüştür. Yasa dışı telefon dinlemeleri, suç delili olmaksızın insanların evlerinden alınıp tutuklanması büyük bir korku iklimi yaratmıştır. Türkiye bir korku devletine dönüşmüştür.

GRUP DEĞERLENDİRMELERİ:

Ergenekon soruşturması ve dava süreci bu iddianın tam tersine, Türkiye’deki korku devletinin yıkılması yönünde bir umut yaratmıştır. Ergenekon dava süreci, devlet içinde çöreklenmiş belli grupların ve onlarla bağlantılı hareket eden sivillerin ceza bağışıklıklarına bir son vererek, derin devletin sürekli olarak hışmına uğramış olan Kürtler, Gayrimüslimler ve muhalif gruplarda Türkiye’ye tam ve gerçek bir demokrasinin geleceği umudunu ortaya çıkarmıştır.

Türkiye’nin Güneydoğusunda meydana gelen on binlerce yargısız infaz, binlerce köy yakma ve boşaltma eylemlerinin failleri hiçbir zaman cezalandırılmamıştır. Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde, bu köy yakma ve yargısız infazlar nedeniyle aldığı sayısız mahkûmiyete rağmen, bu eylemlerin faillerini hiçbir zaman yargı önüne çıkarmayı başaramamıştır. 1990’lı yıllarda adı Türkiye’nin Güneydoğusunda meydana gelen neredeyse tüm yasa dışı eylemlerle birlikte anılan JİTEM’in varlığı halen daha askeri yetkililerce kabul edilmemektedir. Ancak JİTEM’in kurucu ve yöneticilerinin bir kısmı Ergenekon davasında,

49 http://www.armeniadiaspora.com/news/article-hits/1031-agos-editor-seropyan-ergenekon-case-was-hrants-dream.html

18

Page 19: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

bazıları da yine Ergenekon davasının yarattığı genel iklim sayesinde açılması mümkün olan Temizöz davasında yargılanmaya başlanmışlardır.

Ergenekon davasının açılmasından sonra Türkiye’de yaşayan gayrimüslimler, cemaatlerine yönelen tehdit ve saldırılarda gözle görülür bir düşme olduğunu her vesileyle dile getirmektedirler50. Yine keza, daha önce içlerinde Orhan Pamuk, Elif Şafak, Murat Belge gibi Türkiye’nin önde gelen entelektüellerinin “Türklüğe hakaret” suçlamalarıyla yargılanmaları da, halihazırda Ergenekon davasında yargılanmakta olan aşırı milliyetçi kişilerin girişimleri sonucu meydana gelmiştir. Yine bu kişilerin açtırdıkları davalar nedeniyle hedef haline getirilen Türkiye Ermenisi Hrant Dink, Ergenekon sanıklarından Veli Küçük’ün yargılandığı davayı “izlemek” için mahkemeye gelmesinin ardından kısa bir süre sonra vurularak öldürülmüştür.

Dolayısıyla’da Ergenekon davası bir cadı avı falan değil, geçmişle yüzleşme ve derin devletin açığa çıkarıldığı bir arınma, bir temizlik hareketidir.

Türkiye’de telefonların dinlenmesi ve iletişimin takip edilmesi demokratların ve muhaliflerin sürekli olarak yakına geldikleri bir konu olmuştur. Ancak Ergenekon davası özelinde ortaya atılan iddialar kasıtlı olarak, bir birleriyle alakasız hususların bir araya karıştırılması sonucu ortaya çıkmaktadır.

Türkiye’de son yıllarda kişilerin özel yaşamlarına veya kamusal rollerine ilişkin olarak internete ve medyaya sızan dinlemeler olmuştur. Bunlar yasa dışı araç ve yöntemlerle elde edilen dinlemelerdir ve hiçbir şekilde tasvip edilmeleri mümkün değildir. Ancak, Ergenekon dava dosyası içinde de çok sayıda “dinleme” dökümleri delil olarak yer almaktadır. Bu dinlemelerin, yasal mevzuata uygun bir şekilde, hâkim kararıyla yapıldığı görülmektedir. Dinlemelere ilişkin yürütülen tartışmalarda, sanki yukarıda söz edilen yasadışı dinlemeler Ergenekon dava dosyasında delil olarak kullanılıyormuş gibi, kafa karışıklı yaratma kastıyla ortaya atılan iddialar söz konusudur. İnternete düşen hiçbir dinleme hiçbir davada, hiçbir iddianamede delil olarak kullanılmamıştır.

50 See, subtitle After Ergenekon arrests attacks decline, http://www.forum18.org/Archive.php?article_id=1434

19

Page 20: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

4) ORDUNUN DARBE PLANLADIĞI DOĞRU DEĞİLDİR

Olli Rehn: (Member of the European Commission responsible for Enlargement)

"Geçen yıl Türkiye'de sivil-asker ilişkileri bağlamında önemli gelişmeler yaşandı. Devam eden Ergenekon davası, Türkiye'deki demokratikleşme çabalarının kilididir. Türk vatandaşları bu soruşturmanın sonunu görmeyi gerçekten hak ediyorlar ve bütün zanlıların adil yargılanması için gerekli tüm önlemlerin alınmasını haklı olarak bekliyorlar.”51

Ergenekon davaları kapsamında çeşitli darbe iddiaları ve eylem planları da soruşturulmaktadır. Bu darbe soruşturmalarından bir tanesi Eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur’un Başını Çektiği darbe planlarıdır. 2003-2004 dönemini kapsayan bu darbe planı dört aşamalı olarak hazırlanmıştır52. Darbenin ilk aşamasının kod adı “Sarıkız”dır. Bu plan çerçevesinde bir toplumsal mobilizasyon yaratılması öngörülmektedir. Bu aşamada tıpkı 1960 askeri darbesi öncesinde olduğu gibi, üniversite gençliği ve sivil toplumun iktidardaki hükümet aleyhine gösteriler yapması teşvik edilecektir. Darbenin “Ayışığı” kod ismi verilen ikinci aşamasında, cuntanın kendisine ayak bağı olarak gördüğü dönemin genelkurmay başkanı Hilmi Özkök’ün istifaya zorlanması planlanmıştır. “Yakamoz” kod isimli plan, darbenin fiilen nasıl yapılacağını; “Eldiven” kod isimli plan da, darbe sonrası yapılacakları açıklamaktadır.

Dönemin 1. Ordu Komutanı Ogeneral Çetin Doğan’ın başkanlığındaki bir cuntanın hazırladığı öne sürülen “Balyoz” darbe planı ise, ülkede bir kaos ortamı yaratarak, tıpkı 12 Eylül 1980’de yapılan türden bir darbeyi hayata geçirmeyi öngörmektedir.

İDDİALAR: En son ortaya çıkarılan “Balyoz darbe” planının 5000 (beşbin) sayfadan oluştuğu söylenmektedir. Türk ordusu darbe yapacak olsa neden bu kadar detaylı plan yapsın ki, doğrudan doğruya iktidara el koyabilir. Ayrıca, Balyoz darbe planının

51 http://www.cnnturk.com/2010/dunya/01/21/rehn.ergenekon.davasi.demokrasinin.kilidi/560281.0/index.html

52 Bkz. İstanbul Cumhuriyet Savcılığının 2009/565 nolu iddianamesi.

20

Page 21: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

detaylarına göre, İstanbul’un tarihi camilerinin bombalanması ve ordunun kendi savaş uçağını düşürmesi gibi saçma detaylar mevcuttur. Oysa ordu bu darbe planlarını tamamen reddetmektedir.

GRUP DEĞERLENDİRMESİ:

Balyoz darbe planının kendisi 5000 sayfa değildir. Beşbin sayfa diye referansta bulunulan dava dosyasına dahil olan tüm evraklardır. Dava dosyasına dahil olan evraklara örnek vermek gerekirse53, bunlar; darbe hazırlık toplantılarının ses kayıtları, “çok gizli” kaydı altındaki resmi harekât emirleri, sıkıyönetim ve darbe zeminini hazırlama amaçlı Çarşaf, Sakal, Suga ve Oraj kod adlı eylem planları, darbe sırasında gerçekleştirilecek gözaltı ve el koyma süreçleri ile darbe sonrasında uygulanacak hükümet programı bu belgelerde en ince ayrıntısına kadar yer almaktadır. Ayrıca, darbe sırasında görev alacak personel ve sorumlulukları, gözaltına alınacak gazetecilerin isimleri ve darbecilerin öngördüğü bakanlar kurulunun üyeleri de tek tek listelenmiştir. Yine iç yazışmalar, power point sunumları, orijinal antetli askeri CD’ler, harekât planları ve darbe planının konuşulduğu toplantının kesintisiz ses kayıtları ve planın icra aşamasına geçtiğini gösteren çok kapsamlı fişleme tutanakları da bu belgeler arasında yer almaktadır.

Çarşaf ve Sakal kodlu eylem planlarına göre ise darbe ortamı yaratmak amacıyla Fatih ve Beyazıt Camilerinin Cuma günü bombalanması da planlanmıştır. Saldırıların ayrıntılarının yer aldığı krokiler de bulunmaktadır. Krokilere göre öfkeli kalabalığı, bombalama olayı sonrasında avluda toplamak hedeflenmiştir. Yine keza Ege’de uluslararası bir kiriz çıkarmak için, Yunanistan yapmış gibi gösterilerek, bir Türk savaş jetinin düşürülmesi de planlar arasında yer almaktadır.

Türkiye’de tüm darbelerden önce “olağanüstü” koşullar oluşmuştur ve “Balyoz” darbe planıyla da yine benzeri olağanüstü koşulların hazırlanmasının planlandığı görülmektedir. Bütün bu planlar, Türkiye’de askeri darbelerin nasıl yapıldığını ve Türk derin devletinin provokasyon alışkanlıklarını bilen kamuoyu için hiç de şaşırtıcı, ya da “fantastik” iddia niteliğinde değildir.

Türkiye’de 6-7 Eylül 1955 olayları, Atatürk’ün evine Selanik’te bomba atıldığının haberleri üzerine başlamıştır. Böylesi bir provokasyonu hayata geçirmek için, Atatürk gibi, nerdeyse Türkiye’de “kutsal” kabul edilen bir devlet adamının evine bomba atılmasından dahi çekinilmemiştir. Atatrürk’ün evine bomba atan istihbarat elemanı daha sonra vali54 olarak görevlendirilmiştir.

Cami bombalama ve uçak düşürülmesi gibi “saçma” planları hazırlamalarının mantığı, gerçekleştirileceği planlanan olayların kim tarafından çıkarılacağı, ne zaman gerçekleşeceği ve hangi siyasi sonuçlara yol açacağı düşünülerek hazırlanmasıyla bağlantılıdır. “Harp Oyunları” varsayımsal isimlerle gerçekleştirilir, fakat Balyoz Planı'nda gerçek isimler kullanılmıştır; var olan siyasi iktidarla ilişkili olduğu düşünülen 800 Subay ve Astsubay adlarının bulunduğu bir tasfiye edilecekler listesi hazırlanmıştır. Bu plan ve eklerinde sözü geçen, Hâkimlere, Savcılara hatta İmam-Hatip Lisesi müdürlerine varıncaya kadar bütün kişiler gerçektir.

İDDİA: Darbe hazırlıklarına ilişkin iddialar 2003-2005 yılları arasında Deniz Kuvvetleri komutanlığı yapmış olan Özden Örnek’e ait olduğu iddia edilen günlüklere

53Bkz.http://www.beyazgazete.com/haber/2010/01/21/taraftan-soke-eden-iddia-fatih-camii-cuma-gunu-bombalanacakti.html 54 http://www.tumgazeteler.com/?a=1005359

21

Page 22: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

dayandırılmaktadır. Polis kriminal raporu günlüklerin Özden’in bilgisayarında yazıldığını söylemekteyse de, Örnek bu günlükleri kendisinin tuttuğunu inkâr etmiştir. Bu Günlükler ilk olarak Nokta Dergisinde yayınlanmıştır. Bu Günlüklerin orduyu yıpratmak için İslamcı bir örgüte bağlantılı bir kişi tarafından çalınıp değiştirildikten sonra Noktaya gönderildiği iddia edilmektedir.

GRUP DEĞERLENDİRMESİ:

Bu tamamen dayanaktan yoksun ve saçma bir iddiadır. 2003-2005 arasındaki darbe planları sadece günlüklere dayanmamaktadır. Bu günlükleri doğrulayan pek çok darbe hazırlıklarına ilişkin iddialar ve somut olaylar mevcuttur. Eruygur’un bu dönemde başında bulunduğu Jandarma'nın yaptığı fişlemeler bilinmektedir. TSK subaylara günlük tutmayı tavsiye etmektedir. Özden Örnek'in kendisi de Ordu'da bütün Askeri öğrencilere günlük tutmalarını tavsiye etmesiyle bilinmektedir. Özden'in kendisi de askeri lise öğrenciliğinden itibaren, 1957 yılından bu yana günlük tuttuğu bilinmektedir. Özden Örnek’in sadece 2003-2004 yılları arasında tuttuğu günlükleri 1004 sayfadır. Şu an davada kullanılan Özden Örnek'e ait günlükler, Nokta Dergisi'ne gelen günlükler değil, Şener Eruygur'un Atatürkçü Düşünce Derneği odasında ele geçirilen 7 Nolu CD'deki günlüklerdir. Gazeteci Mustafa Balbay'ın tuttuğu günlüklerdeki olaylarla Özden Örnek'in günlüklerindeki olaylar birbirini tamamen doğrulamaktadır.

Şener Eruygur ve Özden Örnek aynı dönemin kuvvet komutanlarıdır. Özden Örnek daha sonrasında hazırlanan bu planda yer almaktan vazgeçmiştir. Eruygur da Örnek'ten önce emekli olmuştur. Günlüklerin Eruygur’da çıkmasının nedeni Eruygur tarafından Örnek'e karşı koz olarak kullanılması düşüncesidir.

22

Page 23: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

5) DANIŞTAY SALDIRISININ ERGENEKONLA BAĞLANTISI YOKTUR

Italian prosecutor Felice Casson

“You must go to the end in the [Ergenekon] investigation. There are such significant accusations that you have to go to the end to clarify things. Otherwise this is so dangerous for democracy.”55

OLAY: Türkiye’de dört tane yüksek mahkeme bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi de, idari davalara ilişkin “temyiz” başvurularını görüşen Danıştay’dır. 17 Mayıs 2006 günü, avukat Alpaslan Aslan Danıştay II. Dairesenin oturumda bulunduğu sırada silahlı bir saldırı gerçekleştirmiş; bu saldırı sonucu Danıştay İkinci Daire üyelerinden biri hayatını kaybetmiş, daire başkanı ve diğer üç üye yaralanmıştır. Sanık Alpaslan Aslan yakalandıktan sonra, saldırıyı Danıştay’ın bu dairesinin “başörtüsünü” yasaklayan kararını protesto etmek için gerçekleştirdiğini ifade etmiştir. Saldırı Türkiye’nin laik/ seküler elitleri tarafından, “irticanın” Türkiye’deki laik rejime bir saldırısı olarak değerlendirilmiştir. Saldırıdan sonraki gün kaldırılan Danıştay üyesi Yücel Özbilgin’in cenazesi sırasında, iktidarda bulunan AKP hükümeti ve başbakan Tayyip Erdoğan protesto edilmiş, yapılan gösterilerde “Türkiye laiktir, laik kalacak” sloganları atılmıştır.

Danıştay saldırısı davası Ergenekon davasıyla birleştirilmiştir. Ergenekon savcıları Danıştay saldırısının Ergenekon örgütünün açık bir manipülasyonu olduğunu, amacının Türkiye’de laik-dindar çatışması yaratmak olduğunu iddia etmektedirler. Ergenekon iddianamesinde Alpaslan Aslan’a bu saldırının emrinin Ergenekon sanıkları emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin ve emekli Tuğgeneral Veli Küçük tarafından verildiği öne sürülmektedir.

İDDİALAR: Danıştay saldırısının Ergenekonla bir bağlantısı yoktur. Bu saldırı sanık Alpaslan Arslan’ın da ifade ettiği gibi, Danıştay üyelerini türban kararı nedeniyle cezalandırmak amacıyla gerçekleştirilmiştir.

GRUP DEĞERLENDİRMELERİ:

55 http://www.todayszaman.com/tz-web/detaylar.do?load=detay&link=140315

23

Page 24: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

Danıştay saldırısının “dini Saiklerle” işlendiğini bütün yaşanan süreçten sonra hala dile getirmek, aslında bu manipülasyonu yapanlarla aynı yerde durmak anlamına gelmektedir. Danıştay saldırısı ve Ergenekon davalarının birleştirilmesine, katı seküler tavrıyla tanınan Yargıtay’ın 9. Ceza Dairesi56 karar vermiştir. Dolayısıyla da, bu hukuken hiçbir değeri olmayan bir tartışma niteliğindedir. Ama yine’de, gerek Ergenekonu ve gerekse Türkiye’nin bu tür manipülasyonlara çanak tutan siyasi yapısını anlamak bakımından, Danıştay saldırısı ve Ergenekon arasındaki bağlantılara daha yakından bakabiliriz.

Belli “izlenimler” yaratılarak Türkiye kamuoyunun manipüle edilmesi, Türkiye’de tekrar tekrar sahneye konulmuş, bilinen bir taktiktir. “Post modern darbe” olarak da isimlendirilen, seçilmiş hükümetin istifa etmek zorunda kalmasıyla sonuçlanan, 28 Şubat 1997 tarihli ordu müdahalesi de aslında benzer dinamikler üzerinde yükselmiştir. Medyanın da yardımıyla “irticanın” hızla ilerlediği izlenimi yaratılmış, hatta bunun için sonradan sahte olduğu anlaşılan bazı mizansenler oluşturulmuştur.

Askeri vesayetin devamını sağlamak amacıyla Türkiye’de sürekli bir korku iklimi yaratıldığı bilinen bir gerçekliktir. Dönemlere göre değişmekle birlikte, her zaman Türkiye Cumhuriyeti devleti “büyük tehdit” altındadır. Sol hareketler, Kürtler, Aleviler, Hıristiyanlar değişen koşullar ve zamana göre, “tehdit” olarak algılanmıştır. Son yıllarda da Türkiye’nin “irtica” tehdidi altında olduğu, yine aynı çevrelerce ileri sürülmektedir.

Kanımızca Danıştay saldırısı Ergenekon örgütünün Türkiye’de darbe ortamı hazırlamak için oluşturduğu mizansenlerden bir tanesidir. Görünüşe göre, “İslamcı” bir avukat “başörtüsü” yasağını onaylayan Danıştay üyelerini cezalandırmak istemiştir. Hâlbuki sonradan ele geçen deliller ve tanık beyanlarının da gösterdiği gibi, Danıştay saldırısını gerçekleştirenleri gerçek profilleri ve ilişkileri çok daha farklı bir arka plana dayanmaktadır.

Saldırıdan sonra ortaya çıkan detaylar şu hususları ön plana çıkarmıştır. Öncelikle Alpaslan Aslan’ın dindar değil aşırı milliyetçi bir dünya görüşüne sahip olduğu anlaşılmıştır. Ergenekon sanıklarından Muzaffer Tekin’le iş ilişkilerinin olduğu ortaya çıkmıştır. Ergenekon sanıklarından Veli Küçükle birlikte çektirdiği fotoğraflar dava dosyasına girmiştir. Danıştay davasının diğer sanıklarından olan Osman Yıldırım itiraflarda bulunarak Alpaslan Aslan ve Ergenekon arasındaki bağlantıları ortaya koymuştur.

56 http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/469201.asp

24

Page 25: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

6) CUMHURİYET GAZETESİ SALDIRISININ ERGENEKONLA BAĞLANTISI YOKTUR

İshak Alaton (Turkish Jewish Businessman)

“I believe this trial is a milestone for Turkey because such a transparent investigation had not been carried out in the past. As a result of this investigation into Ergenekon, however, people have come to develop faith that they live in a country where the rule of law prevails. I, myself, am one of them.”

“This case will truly bring the rule of law to the country in addition to strengthening the people's trust in it. Turkey really was very much in need of this. I have always believed that our country has been taking significant steps in this direction, which can be described as a search for democracy and a transparent administration. I interpret this case as part of our approach to this target. That is why I believe it is a great service to Turkey on its road to a full, consolidated democracy…” 57

OLAY: Cumhuriyet gazetesi 1924 yılından beri yayın hayatını sürdüren Türkiye’nin en eski gazetelerinden birisidir. Türkiye çapında yayın yapan gazete, nispeten düşük tirajına rağmen (satış sıralamasında 21-22. Sıralarda yer almaktadır) Türkiye’deki siyasi yaşamda önemli bir “merkez” olagelmiştir. Cumhuriyet gazetesi son on yıllarda “katı sekülerist” ve “askeri vesayet” yanlısı yayınlarıyla ön plana çıkmıştır. 2002 yılında AKP’nin iktidara gelmesinin ardından, Cumhuriyet gazetesi orduyu siyasi yaşama müdahale etmeye davet eden yayınlar yapmıştır. Gazetenin, üstü kapalı olarak 1960 darbesine (orduda hiyerarşi dışı yapılan ve genç subayların ön planda olduğu askeri darbe) gönderme yapan “Genç Subaylar Rahatsız” manşeti Türkiye’de siyasi literatürde yerini almış ve Cumhuriyet gazetesiyle özdeş bir hale gelmiştir. Gazetenin bir yöneticisi Ergenekon davası çerçevesinde kovuşturmaya uğramış, bir yazarı da bu dava çerçevesinde tutuklanmıştır.

Cumhuriyet gazetesi bir domuzun “baş örtüsü” taktığı bir karikatürü yayınlamasının ardından 05.05.2006, 10.05.2006 ve 11.05.2006 tarihlerinde bombalı saldırıya uğramıştır. İlk iki saldırıda atılan el bombaları patlamamış, üçüncü saldırıda bomba infilak etmiştir. Her üç saldırıda da bombalar Gazetenin bahçesine atılmış, ölen veya yaralanan olmamıştır.

57 http://www.todayszaman.com/tz-web/detaylar.do?load=detay&link=176178

25

Page 26: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

Cumhuriyet gazetesine yönelik bu saldırılar da, Danıştay saldırısını gerçekleştiren ve Ergenekonla bağlantılı olduğu öne sürülen avukat Alpaslan Aslan tarafından gerçekleştirilmiştir.

İDDİALAR : Cumhuriyet gazetesine yapılan saldırılar bu gazetenin katı sekülerist tavrı nedeniyle şimşekleri üzerine toplamasının bir sonucu olmuştur. Gazeteye atılan bombaların patlamamasının da gösterdiği üzere bu bombaları atanların örgüt bağlantılı “profesyonel” kişiler değil, bombaların “pimini” dahi çekmeyi unutacak kadar öfkeli kişilerdir. Kısacası Cumhuriyet gazetesi saldırısı ile Ergenekon arasında bağlantı kurmanın dayanaktan yoksun bir iddia olduğu ortadadır.

GRUP DEĞERLENDİRMELERİ:

Bu davadaki delillerin neler olduğunu hiçbir şekilde bilme şansı olmayan yabancı okurlara yönelik olarak, bu tür delillerle oynayarak yapılan yayınlar, ahlaken sorgulanması gereken bir tutuma işaret ederler.

Cumhuriyet gazetesine yapılan bombalı saldırılar, Türkiye’de daha önce pek çok kez yapıldığı gibi, dindar-seküler çatışmasını körüklemeyi amaçlamaktadır. Gazetenin üç kez bombalanmasının nedeni, ilk ikisinde arzu edildiği oranda bu saldırılara dikkat çekilememiş olmasıdır. Gerçekten de, üçüncü saldırıya kadar gazeteye yönelik saldırılar ciddi bir şekilde dikkat çekmemiştir. Ancak kamuoyunda arzu edilen infialin yaratılmasından sonra saldırılar durmuştur.

İlk iki saldırıda bombaların patlamamasının saldırganların acemi ya da profesyonel olmasıyla bir ilgisi yoktur. Bu saldırılarda asıl amaç Cumhuriyet gazetesine zarar vermekten ziyade kamuoyunu etkilemektir.

Bu saldırı da Danıştay saldırısı gibi Avukat Alpaslan Aslan ve arkadaşları tarafından gerçekleştirilmiştir. Aslanın Ergenekon üyeleriyle bağlantıları oldukça inandırıcı delillerle belgelenmiş bulunmaktadır. Aslan Ergenekon sanıkları Veli Küçük, Muzaffer Tekin’le kişisel ve iş ilişkileri içindedir, Ergenekon yapılanması için önem arz eden Vatansever Kuvvetler birliğiyle bağlantılıdır.

Gerek suç ortağı Osman Yıldırım ve gerekse bir gizli tanık, Alpaslan Aslanın Cumhuriyet gazetesine atılan el bombalarını Ergenekon sanıklarından Muzaffer Tekinden aldığı ve saldırı talimatını Veli Küçük’ün verdiğine tanıklık ettiklerini ifade etmişlerdir.

Sonuç olarak Cumhuriyet gazetesine yapılan saldırının Ergenekon örgütüyle bağlantılı olduğu son derece net delillerle ortaya konmuş, somut bir vakadır.

26

Page 27: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

7) GAYRİMÜSLİMLERE KARŞI SALDIRILARIN ERGENEKON BAĞLANTILI

OLDUĞU İDDİASI TAMAMEN BİR KOMPLO TEORİSİNDEN İBARETTİR

Bartholomeos: (Rum Ortodoks Patriği)

“Aleyhimizde provokasyon yaparak hükümeti devirmek, AK Parti'yi feshetmek istiyorlar. Bizim ne suçumuz var?...Bizi korkutmak için yapıldığını düşünmüştük. Kafes Planı ortaya çıkınca bu olayın da bu çerçevede yapılmış olabileceği aklımıza geldi.”58

İDDİA: Ergenekon iddianamesinde, hiçbir delil öne sürülmeksizin gayrimüslimlere yönelik bazı suikast ve saldırılarının Ergenekon örgütünce gerçekleştirildiği iddia edilmektedir. Bunların arasında 5 Şubat 2006’da İtalyan Katolik rahip Andre Santora’nın Trabzon’da öldürülmesi, Hrant Dink’in 19 Ocak 2007’de İstanbul’da vurulması ve 18 Nisan 2007’de bir Alman vatandaşının da aralarında bulunduğu üç Hristiyan misyonerin Malatya’da işkence yapıldıktan sonra öldürülmesi olayları da yer almaktadır..

GRUP DEĞERLENDİRMESİ:

Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye’de gayrimüslim nüfusun azaltılmasına yönelik çeşitli saldırı ve yıldırma girişimleri olmuştur. İttihat ve Terakki’den bu yana Gayrimüslimlerin Türkiye’de uzaklaştırılması ve kaçırtılması yerleşik bir derin devlet geleneğidir. Ergenekon örgütü ideolojik olarak İttihat ve Terakkinin günümüzdeki mirasçısıdır. Tıpkı selefi gibi, bu örgütte de Gayrimüslimlerle uğraşmayı kendisine iş edinmiştir. 1923 yılından beri Türkiye’de faaliyet gösteren, ama hiçbir cemaati olmayan, bütün misyonu Rum Ortodoks Patrikhanesini zayıflatıcı faaliyetler yürütmek olan, “Türk Ortodoks Patrikhanesi” Ergenekon örgütü için özel bir öneme sahipir. Örgütün kritik bazı toplantılarını Patrikhanenin binasında gerçekleştirdiği bilinmektedir59. Türk Ortodoks Patrikhanesinin basın sözcüsü Sevgi Erenerol, Ergenekon davasından hâlihazırda tutukludur. Erenerol tutuklanmadan önce Türk Silahlı

58http://www.zaman.com.tr/haber.do? haberno=920292&keyfield=6B616665732065796C656D20706C616EC4B1

59 http://tr.wikisource.org/wiki/Ergenekon_iddianamesi/B%C3%96L%C3%9CM_V_%C5%9E%C3%9CPHEL%C4%B0LER%C4%B0N_B%C4%B0REYSEL_DURUMLARI_%C4%B0K%C4%B0NC%C4%B0_GRUPTAK%C4%B0_K%C4%B0%C5%9E%C4%B0LER%C4%B0N_B%C4%B0REYSEL_DURUMLARI_31-%C5%9E%C3%9CPHEL%C4%B0_VEDAT_YENERER

27

Page 28: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

Kuvvetleri üyelerine misyonerliğin “zararları” üzerine pek çok sunum ve konferans vermiştir60. Anti Semitik ve Hrıstiyan karşıtı kitapların yazarı Ergun Poyrazın bu faaliyetleri için Jandarma istihbaratından maaş aldığı belgelenmiştir61 ve kendisi halen Ergenekon davasında tutuklu sanık durumundadır. Ergenekon sanıklarından Kemal Kerinçsiz, Orhan Pamuk, Hrant Dink gibi entelektüellere karşı, “Türklüğe hakaret ettikleri” gerekçesiyle dava açtığı gibi, misyonerleri de aynı gerekçeyle62 dava etmiştir. Ergenekon sanıklarından Sinan Aygün’ün başkanlığını yaptığı Ankara Ticaret Odasının düzenli faaliyetlerinde birisi de, “misyonerlere” ilişkin kışkırtıcı “raporlar”63 hazırlayıp kamuoyuna sunmaktır.

Ergenekon iddianamelerini hazırlayan savcılar Türkiye’de meydana gelmiş olan bazı provakatif cinayetlerin Ergenekon örgütüyle bağlantılı olabileceğini dile getirmişlerdir. Nitekim, Ergenekon davası açıldıktan sonra ortaya çıkan “Kafes” eylem planında Rahip Santoro (2006) , Ermeni asıllı gazeteci Hrant Dink (2007) ve Malatyada üç misyonerin (2007) öldürülmesinden “operasyon” olarak söz edildiği görülmektedir.

Ergenekon soruşturmalarının gösterdiği bir olgu, bu suikast ve yıldırma operasyonlarının Türkiye’de dindar kesimin Hıristiyanlara olan nefretinin bir sonucu olduğu inancının yerleştirilmeye çalışıldığıdır. Bu vesileyle de AKP’nin bu operasyonlardan sorumlu tutulması için bir dezenformasyon örgütlenmiştir.

Bu yöntem Türkiye’de ilk defa uygulanıyor değildir. Daha önce de gayrimüslimlere yönelik bu tür operasyonlar sürekli başkalarının üzerine atılarak yapılmaya çalışılmıştır. Ergenekon dava dosyaları arasında yer alan “balyoz” ve “kafes eylem” planları, “gayri Müslimlere” yönelik “operasyonların” 2000’li yıllarda da devam ettirildiğini gözler önüne sermektedir.

Hrant Dink cinayetinde, Trabzon’da Ogün Samast’ın arkadaşı olan Erhan Tuncel’in istihbarat elamanı olduğu ve Trabzon ile İstanbul’a haber verdiği, Trabzon Jandarma Alay Komutanı Ali Öz’ün olayın üstünü örttüğü, İstanbul Emniyetine suikast ihbarı yaptığı ancak İstanbul Emniyeti gerekli önlemi almadığı, hatta öldürülmeden Valiliğe çağırıldığı ve “karışma bu işlere” denildiği ve tehdit edildiği bilinmektedir. Ayrıca Ergenekon davasından tutuklu Veli Küçük ve avukat Kemal Kerinçsiz’in sürekli tahrik etmesi buna rağmen önlem alınmaması, Ogün Samast’ın abdest alıp cinayeti işlemesi aslında cinayeti dini ve milli duyguları istismar edilip işlediği ortaya çıkarmıştır ki, sonra yakalandığında arkada Türk Bayrağı ile fotoğraf çektirmiştir. Aynı şeyler Malatya “misyoner katliamında da” tekrar etmiş, dindar profili çizmeye çalışan katil zanlılarının aslında aşırı milliyetçi oldukları64 anlaşılmıştır.

60 http://www.ntvmsnbc.com/id/24969483/ 61 http://tr.wikisource.org/wiki/Ergenekon_iddianamesi/B%C3%96L%C3%9CM_V_%C5%9E%C3%9CPHEL%C4%B0LER%C4%B0N_B%C4%B0REYSEL_DURUMLARI_14-%C5%9E%C3%9CPHEL%C4%B0_ERG%C3%9CN_POYRAZ_: 62 http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/419971.asp 63 http://www.atonet.org.tr/turkce/bulten/bulten.php3?sira=235

64 “Turkish Nationalism Threatens Christians”, http://jmm.aaa.net.au/articles/20589.htm

28

Page 29: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

8) TÜRKİYEDE BAĞIMSIZ MEDYA YOKTUR, TARAFSIZ OLANLAR DA SİNDİRİLMİŞTİR

İDDİA: Türkiye’de bağımsız medya sindirildiği için Ergenekon sürecine ilişkin sağlıklı bir tartışma yürütülememektedir.

GRUP DEĞERLENDİRMESİ: Türkiye'de medya homojen değildir. Merkez Medya büyük ölçüde kendilerini “Kemalist” olarak değerlendiren kişilerin elindedir. Bunun yanında uzun yıllardır Türkiye'de konuşulamayan “Ermeni tabusu” gibi konular artık tartışılabilmektedir. Türkiye’nin ciddi bir ifade özgürlüğü sorunu vardır ve gazeteciler de bundan nasibini almaktadırlar. Türkiye hukuk mevzuatında ifade hürriyetini kısıtlayan çok sayıda hukuki düzenleme mevcuttur65. Ayrıca yargı da ifade hürriyetini son derece kısıtlayıcı bir şekilde değerlendirmektedir.

Hükümetin bir Medya Grubu başkanıyla girdiği tartışma endişe vericidir. Fakat Doğan Grubu ve Tayyip Erdoğan arasında gerçekleşen tartışma ayrı bir konudur ve bu Ergenekon davasıyla ilintili değildir. Medyayı sindirme faaliyetleri hükümetten geldiği kadar Ordu'dan da gelmektedir. Batı'da government denince devlet anlaşılmaktadır. Ancak Turkiye’de hukumet ayrı devlet kurumları ayrı algılanıyor. Muhalif medya olarak bilinen medya organlarının sadece “hükümete” karşı yayın yaptıklarını örneğin Ordu ve devlet kurumları aleyhine yayın yapmadıklarını görüyoruz.

Ergenekon davasına ilişkin olarak basın özgürlüğü konusunda şunu söylemek gerekir. Bu iddianın tam tersine, mahkemelerin eski alışkanlıklarını ve bakış açılarını sürdürmeleri nedeniyle, Ergenekon karşıtı yayın yapan çok sayıda gazeteci hakkında çeşitli vesilelerle davalar açılmaktadır66. Sadece “Taraf” gazetesi hâlihazırda 150 (yüz elli) civarında ceza davası ile boğuşmaktadır. Sabah gazetesine karşı devam eden beş dava mevcuttur. Kesin rakamlar elimize ulaşmadığı için, şu an için belirtemezsek de, diğer pek çok gazete ve gazeteciye Ergenekon davasına ilişkin kaleme aldıkları için davalar açıldığını biliyoruz. Bütün bu veriler ışığında bakıldığında, Ergenekon davası sonrasında, Ergenekon davasını eleştirenlerin değil, tam tersine Ergenekon davasına destek verenlerin ifade hürriyetlerinin ciddi bir şekilde sınırlandığı görülecektir.

65http://www.rightsagenda.org/index.php?option=com_content&view=article&id=315:aliasfreedom-of- expression-in-the-new-tpc&catid=91:aliasreports&Itemid=130 66 “Ergenekon davasıyla ilgili olarak yazdıklarından dolayı 'gizliliği ihlal' suçundan dolayı onlarca gazeteci takibata uğradı. Ergenekon davası başladığından bugüne kadar geçen süreçte ise pek çok gazete, muhabir, köşe yazarı ve gazete yöneticisine Türk Ceza Kanunu (TCK) 285. maddede düzenlenen 'gizliliğin ihlali' ve 288. maddede düzenlenen 'adil yargılamayı etkileme' fiillerinden dolayı onlarca dava açıldı. Adalet Bakanlığı'nın verilerine göre (2009) nisan ayı sonunda 2 bin 407 soruşturma açıldı. Bugün itibariyle (2009 yılı sonu) bu sayının 4 bine yaklaştığı ifade ediliyor. Açılan soruşturmaların yüzde 90'ı ise davaya dönüştürüldü. Bu sayının güncel rakam olarak 3 bine ulaştığı belirtiliyor. Gazeteciler hakkında açılan bu davalar ise Ergenekon davasının önünün kesilmesi için basını susturma olarak yorumlanıyor.” http://forum.memurlar.net/konu/830594

29

Page 30: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

9) ERGENEKON SORUŞTURMASI KAPSAMINDA ELE GEÇİRİLEN SİLAH VE CEPHANELİKLERİN ÇOK FAZLA ANLAMI YOKTUR

Ali Balkız (Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı):

“Belgelerde evimin fotoğraflarını, krokisini, geliş-gidiş yollarımı, görevlendirilmiş 9 kişiyi, kimin patlayıcı temin edeceği, kimin düzenek yerleştireceği, kimin patlatacağı gibi bir düzenek gördüm. O anda aklıma Uğur Mumcu, Hablemitoğlu ve Bahriye Üçok`un karanlık güçler tarafından katledilişi geldi.”67

İDDİA: Her ne kadar Ergenekon soruşturma ve davasının ağırlıklı kapsamını “darbe girişimi” iddiaları oluşturmakta ise de, Ergenekon soruşturması kapsamında ele geçirilen silahlar ve mühimmatlar bir askeri darbe yapılması için yeterli nitelikte değildirler.

GRUP DEĞERLENDİRMESİ:

Ergenekon soruşturması başladığından bu yana, çok sayıda silah ve patlayıcı madde ele geçirilmiştir68. Bu silah ve cephanelerle bir “askeri darbe” yapılacağı hiçbir yerde iddia edilmemiştir. Ancak bu silah ve cephanelerle, çok sayıda suikast ve bombalama eyleminin gerçekleştirilmesinin planlandığı bilinmektedir. Bütün bu şiddet olaylarıyla, Türkiye yeni bir askeri darbeye hazır hale getirilmeye çalışılması amaçlanmıştır. Alevilere yönelik suikastlarla Alevi kesimi, camilerin ve Sünni nüfusun yoğun olduğu yerlerde alış veriş merkezlerinin bombalanması ile Sünni Kesimin, önde gelen Kürt politikacılarına yönelik suikastlarla Kürtlerin kışkırtılması, tıpkı daha önceki askeri müdahalelerden önce olduğu gibi, farklı toplumsal kesimlerin birbirleriyle “ölümcül” bir çatışma ortamına sürüklenmesi planlanıyordu. Yine Gayrimüslimler hedef alınarak hükümet üzerindeki dış baskının arttırılması ve iktidar partisinin önde gelen figürlerine yönelik suikastlarla da ülkenin istikrarsızlığa sürüklenmesi amaçlanmaktaydı.

Ele geçirilen silah ve mühimmatların bütün bu cinayet ve bombalama olaylarını gerçekleştirmek için fazlasıyla yeterli olduğu çok açık bir şekilde ortadadır.

67 http://www.tumgazeteler.com/?a=4792631 68 Sadece iki sanıktan elde edilen silah ve cephaneler için 13 ve 19 nolu dipnotlarda verilen dökümlere bakınız. Bunlara ilaveten diğer pek çok sanıktan daha pek çok silah ve cephane ele geçirilmiştir.

30

Page 31: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

İDDİA: Başlangıçta soruşturmanın kesin bir başarısı olarak görünen silah depoları keşfinde de soru işaretleri bulunmaktadır. ÖHD mensuplarının acil durumlarda kullanılmak üzere kayıt dışı silah ve mühimmatı Türkiye’nin değişik yerlerine gömdükleri bilinmektedir.

GRUP DEĞERLENDİRMESİ:

Genel Kurmay Başkanı TSK’nın yer altında gömülü silahı olmadığını bizzat kendisi açıklamıştır69. Ayrıca, ev ve iş yerlerinden silah çıkan muvazzaf askerler, bu silahları illegal yollarla askeriyeden çıkardıkları için hapis cezasına70 çarptırılmışlardır. Hapis cezasına çarptırılan Yarbay Mustafa Dönmez ilk savunmasında bu silahları polisin kendisine komplo kurmak amacıyla gömdüğünü iddia etmişti. Ancak askeri mahkemelerin verdikleri kararlarla gömülü silahların nasıl ve ne şekilde askeri depolardan çıkarıldığına dair tartışma sona ermiştir. Kaldı ki, pek çok mühimmat da çatı katlarında, açık arazide, köprü altlarında ve yol kenarlarında bulunmuştur.

İDDİA: Medyadan yansıdığına göre, yer altından çıkan silahların neme karşı çok az bir koruma sağlayacak şekilde eski gazetelere sarılmış bir şekilde gömüldüğü görülmüştür. Ayrıca bu kazılarda, tüfekler ve mühimmata ek olarak askeri açıdan hiçbir işe yaramayacak anti-tank LAW silahları boş fişekleri de çıkmıştır. Herhangi bir kişinin bunları neden gömmek isteyebileceği belirsizdir.

GRUP DEĞERLENDİRMESİ:

Yerin altından çıkarılan LAW Silahları ve bombalar su geçirmez naylonlar vasıtasıyla koruma altına alınmıştır. Sadece gazete kâğıdına sarıldığı iddiası doğru değildir. Ayrıca bulunan LAW silahlarının 7 tanesi boş 15 tanesi doludur. 1993 yılında Musevi asıllı Türk iş adamı, Jak Kamhi'ye yönelik olarak İstanbul’da düzenlenen suikast girişimi LAW silahıyla gerçekleştirilmiştir. LAW silahları çeşitli suikastlarda kullanılmaktadır. Dolayısıyla bu silahların saklanması mantıksız değildir. Ayrıca LAW silahları tek atımlık olduğu için boş LAW silahları muhtemelen “tatbikat” amacıyla kullanılmaktadır.

69 http://yenisafak.com.tr/Gundem/?t=24.04.2009&c=1&i=182507 70 http://www.ntvmsnbc.com/id/25054019

31

Page 32: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

10) ERGENEKON SORUŞTURMASI VE DAVASI AĞIR İNSAN HAKLARI İHLALLERİYLE DOLUDUR

Antonio Di Pietro, Italian prosecutor:"Turkey can be successful in its operations against clandestine groups provided that prosecutors are protected against possible retribution in their fight against such illegal formations as gangs.”71

İDDİA: Ergenekon davası sırasında kişiler hukuka aykırı bir şekilde yakalanmış ve tutuklanmışlardır.

GRUP DEĞERLENDİRMESİ:

Türk hukukunda yakalama ve gözaltı CMK’nın 90 ve 98. maddeleri arasında düzenlenmiş, gözaltına alınma için soruşturma açısından bunun zorunlu olması ve kişinin bir suçu işlediğine ilişkin emarelerin bulunmasına bağlanmıştır. Yakalama ve gözaltına alma cumhuriyet savcısının yazılı emri üzerine gerçekleşmektedir. Gözaltına almanın yöntemi, süresi yasada açıkça düzenlenmiştir. CMK’nın 250. Maddesi kapsamındaki suçlar bakımından gözaltı süresi 4 güne kadar uzatılabilir; diğer suçlar bakımından ise yakalama yerine en yakın hakim veya mahkeme önüne gönderilme için zorunlu süre hariç 24 saattir. Gönderilme süresinin 12 saatten fazla olamayacağı da kanunda açıkça düzenlenmiştir. Örgütlü suçlar bakımından Terörle Mücadele Kanunun 10. maddesinde gözaltındaki kişinin avukatıyla görüşme hakkının 24 saat süreyle hakim kararıyla kısıtlanabileceği ancak bu süre zarfında ifade alınamayacağı düzenlenmiştir.

Türk hukukunda tutuklama nedenleri CMK’nın 100. maddesinde, tutuklama kararının verilmesi 101 ve tutuklulukta geçecek süre 102. maddesinde düzenlenmiştir. CMK’nın 100. Maddesinde tutuklama için kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde tutuklama kararının verileceği düzenlenmiş tutuklama nedeni sayılan suçlar ise yasada tek tek sıralanmıştır. Yasa şahsın kaçması, saklanması ve kaçma şüphesini uyandıracak somut olguların bulunması, şahsın delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma

71 http://www.todayszaman.com/tz-web/detaylar.do?load=detay&link=137507

32

Page 33: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

konusunda kuvvetli şüphenin bulunması halinde tutuklama kararı verilebileceğini açıkça ifade etmiştir.

Ergenekon davalarının görüldüğü Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’nde şu anda 6 tane özel yetkili mahkeme bulunmaktadır (İstanbul 9,10,11,12,13,14 Ağır Ceza Mahkemeleri) Soruşturma savcısı tutuklamaya sevk ettiğinde, dosya o sırada bir haftalığına nöbet sırası olan 18 hâkimden birisinin önüne gitmektedir. Savcının sanığın tutuklanması için dosyayı göndereceği hakimi seçme şansı bulunmamaktadır. İlk tutuklama kararı o anda nöbetçi bulunan bir tek hakim tarafından alınmakta ancak, tutuklamaya yapılan itirazlar üç kişilik bir hakim heyeti tarafından incelenmektedir. Bu üç kişilik heyetin içerisinde, tutuklama kararını vermiş olan hakim bulunmamaktadır. Tutuklamaya ilişkin itirazlar ve daha sonra tahliye talepleri konusunda sayı sınırlaması bulunmamaktadır. Örneğin, Ergenekon sanığı emekli Orgeneral Hurşit Tolon tutuklu kaldığı 7 ay içinde 11 kez tutukluluğa itiraz ve tahliye talebinde bulunmuştur. Mehmet Haberal da tutuklu kaldığı bir yıl içinde 25 kez tahliye talebinde bulunmuştur. Böylece, tahliye talepleri Beşiktaş adliyesinde görev yapan nerdeyse tüm hakimler tarafından incelenmiş bulunmaktadır.

Türkiye uzun tutukluluk süreleri nedeniyle daha önce AİHM tarafından mahkum edilmiştir. Tutuklama müessesi Türkiye’de genel olarak sorunludur. Ancak tutukluluk yönünden Ergenekon davası sanıklarının diğer hiçbir davada yargılanan sanıklardan daha dezavantajlı olduğunu söylemek mümkün değildir. Ayrıca belirtilmelidir ki, benzer davalardaki sanıkların tutukluluk süreleri Ergenekon davasındaki sanıkların tutukluluk sürelerinden çok daha uzun olmuştur.

İDDİA: Ergenekon davası sanıkları yasadışı bir şekilde dinlenilmişlerdir

GRUP DEĞERLENDİRMESİ

 CMK’nın 135.maddesinde bir suç nedeniyle yapılan soruşturmada suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka türlü delil elde etme olanağının bulunmaması hallerinde hakim kararıyla telekomünikasyon yoluyla iletişimin tespit edilmesi, dinlenmesi ve kayda alınması suretiyle değerlendirilebileceği düzenlenmiştir. Tedbir kararının 3 ay süreyle verilmesini gerekli görmesi halinde bu sürenin uzatılabileceği ancak örgüt faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak gerekli görülmesi halinde hakim bir aydan fazla olmamak üzere sürenin müteaddit defalar uzatılmasına karar verebilir.

Ergenekon davasında sanıkların dinlenilmesi ve takip edilmesi mevcut yasalara uyumlu şekilde gerçekleştirilmiştir. Ancak Türkiye’deki telefon dinlemelere ilişkin hukuki uygulama genel olarak arzu edilne özen ve hassasiyetin gösterilmediği bir uygulamadır. Ergnekon davasında telefon dinlemelere ilişkin olarak Türkiyedeki genel uygulamadan sapma mahiyetinde hiçbir gelişme yaşanmamıştır.

Ayrıca Ergenekon davasını sulandırmak isteyen bazı kişiler, illegal olarak gerçekleştirilen ve internete konan “ortam” dinlemelerini, sanki bunlar Ergenekon davası çerçevesinde gerçekleştirilmiş dinlemelermiş gibi göstermekte ve kasıtlı bir dezenformasyon yaratmaktadırlar.

Ayrıca unutulmamalıdır ki, Ergenekon tarzı örgütlenmelerde iletişimin takip edilmesi yoluna gitmeden delil elde edilmesi ve bu tür suç örgütleriyle mücadele edilebilmesi pekte mümkün değildir.

33

Page 34: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

İDDİA: Ergenekon davasında sanıklar neyle suçlandıklarını bilmemektedirler

GRUP DEĞERLENDİRMESİ:

Bütün sanıklar ve sanık vekillerine iddianamenin tamamı ve ekleri cdlerle verilmektedir. Gerek polis ve gerekse savcı önünde yapılan sorgulamalarda suçlamalar sanıkların yüzlerine karşı okunmuştur. Tutuklama için hakime sevk edilmişse orada suçlama hakim tarafından yüzlerine okunmuştur.

Ergenekon sanıkları, tüm aşamalarda avukatlarının nezaretinde sorgulanmışlardır. Suçlamaları kendileri anlayabilecek bir surumda olmasalar bile, avukatlarının yardımıyla suçlamaların nelerden ibaret olduğunu öğrenebilecek bir durumdaydılar.

İDDİA: Ergenekon davasında sanık haklarına riayet edilmemektedir

GRUP DEĞERLENDİRMESİ:

Ergenekon davası, sanık haklarına riayet bakımından en büyük özenin gösterildiği bir davadır. Hiçbir sanık polis sorgulaması sırasında işkenceye uğradığı yönünde bir iddiada bulunmamıştır. Gözaltı süreleri hiçbir şekilde aşılmamış, tüm sanıklar yasalarda öngörülen sürelerde yargı önüne çıkarılmışlardır. Her sanık tüm aşamalarda avukatlarından hukuki yardım almış bazı sanıklar ondan fazla avukatla kendilerini mahkeme önünde temsil ettirmişlerdir. Bu davada savunma hakkının kısıtlandığına dair hiçbir şikâyet yoktur. Sanıklar, süre sınırlaması olmaksızın savunmalarını gerçekleştirmişlerdir. Ergenekon Terör Örgütü üyeliğiyle suçlanan Kemal Kerinçsiz 12 gün, Ergenekon Terör Örgütünün yöneticisi olmaktan yargılanan Doğu Perinçek 5 gün, yine örgütün yöneticisi olmak suçlamasıyla yargılana Kemal Alemdaroğlu kesintisiz 15 gün boyunca savunmalarını gerçekleştirmişlerdir. Bu davadaki duruşmaların sabah 9’00 da başlayıp akşam 18.00’de bittiği göz önüne alınacak olur ise, Ergenekon sanıklarının savunma sürelerinin Türkiye’de rekor kırdığı ortadadır.

20 Ekim 2008’de başlayan 1. Ergenekon davasında 143 (20 nisan 2010’a kadar) 2. Ergenekon davasında ise 57 (16 Nisan 2010’a kadar) duruşma yapılmıştır. Bu da göstermektedir ki, Ergenekon davasında Türkiye’da başka bir davada 10-15 yılda alınacak mesafe iki yıllık bir zaman zarfında alınmıştır. Ayrıca Türkiye’deki diğer davalardan farklı olarak, bu davada sesli ve görüntülü kayıt yapılmakta, dolayısıyla da tutanaklarının yazılması nedeniyle diğer davalarda ortaya çıkan muazzam zaman kaybının önüne geçilmektedir. Ergenekon davasında duruşmalardan sonra bant çözümleri yapılarak, duruşmadaki bütün konuşma ve beyanlar sanıklara ve avukatlarına dağıtılmaktadır. Ergenekon iddianameleri çerçevesinde 274 sanık yargılanmaktadır72. Dava dosyasındaki deliller binlerce klasörü doldurmaktadır. Bütün bunlar göz önüne alındığında yargılamanın uzun sürdüğünden bahsetmek mümkün değildir.

İDDİA: Ergenekon davasında savcılar ve mahkeme heyeti üzerinde bir baskı oluşturulmuştur.

72 (1. iddianame çerçevesinde 97, 2. İddianame çerçevesinde 56, 3. İddianame çerçevesinde 52 sanık İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmaktadırlar. Ayrıca Poyrazköy cephaneliği ile ilgili dava çerçevesinde 17, Deniz Kuvvetleri Amirallerine suikast girişimi çerçevesinde 19 ve Kafes Eylem Planı çerçevesinde 33 sanıkta İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmaktadır. )

34

Page 35: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

GRUP DEĞERLENDİRMESİ:

Mahkeme heyeti üzerinde bir baskıdan söz edilecekse eğer bu sanıkların kurduğu baskıdır. Unutulmamalıdır ki, bu davada derin devletin bir kanadı yargılanmaktadır.

Nitekim bu davanın duruşmaları sırasında, Türkiye’de daha önce hiçbir davada görülmediği şekilde sanıkların rahat ve mahkemeyi umursamayan tavırlarına tanık olunmuştur. Pek çok duruşmada sanıklar savcılara, mahkeme heyetine, davayı izleyenlere açıkça hakaret ve küfür etmişler ancak bunlar görmezden gelinmiştir.

Yine aynı şekilde eğer bir baskıdan söz edilecekse, Ergenekon savcıları hakkında bugüne kadar gerçekleştirilen yüzlerce şikayet ve Hakimler ve Savcılar Kurulunun derin devletin üzerine giden savcıları görevden alan tavrı göz önüne alınmalıdır.

35

Page 36: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

WORKSHOP KATILIMCILARININ VE KATKIDA

BULUNANLARIN LİSTESİ

Abdulhamit Bilici, Cihan Haber Ajansı

Ahmet İnsel, Galatasaray Üniversitesi

Ali Bayramoğlu, Gazeteci, Yeni Şafak

Bekir Berat Özipek, İstanbul Ticaret Üniversitesi

Bülent Keneş, Today’s Zaman

Büşra Erdal, Zaman Gazetesi

Chris Stephenson, Bilgi Üniversitesi

Dicle Baştürk, Taraf Gazetesi

Ecevit Kılıç, Habertürk Gazetesi

Emel Kurma, Helsinki Yurttaşlar Derneği

Emin Aktar, Diyarbakır Barosu Başkanı

Emre Aköz, Sabah Gazetesi

Ergin Cinmen, İstanbul Barosu

Ergun Babahan, Star Gazetesi

Etyen Mahçupyan, AGOS Gazetesi

Faruk Mercan, Zaman Gazetesi

Fethiye Çetin, İstanbul Barosu

Garo Paylan, Hrant’ın Arkadaşları Grubu

Günal Kurşun, İnsan Hakları Gündemi Derneği

Hale Akay

Halim Yılmaz, Mazlumder

Kemal Aytaç, İstanbul Barosu

Lale Kemal, Taraf Gazetesi

Mehmet Baransu, Taraf Gazetesi

36

Page 37: turkishculturalcenter.orgturkishculturalcenter.org/.../resource/ETO/ERGENEKON_I…  · Web viewİşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada "KORUMA PLANI" isimli word dosyasında

Menaf Avcı, Eski Gazeteci

Murat Çiçek, Batman Barosu

Murat Dinçer, İzmir Barosu

Mustafa Akyol, Star Gazetesi

Mustafa Edib Yılmaz, Today’s Zaman

Mustafa Karaalioğlu, Star Gazetesi

Mücteba Kılıç, Genç Siviller

Mükrime Avcı, İstanbul Barosu

Nichole Pope, Today’s Zaman

Orhan Kemal Cengiz, İnsan Hakları Gündemi Derneği

Rasih Yılmaz

Rasim Ozan Kütahyalı, Taraf Gazetesi

Reşat Petek, Cumhuriyet Eski Başsavcısı

Salih Memecan, Karikatürist, Sabah Gazetesi

Sezgin Tanrıkulu, Diyarbakır Barosu

Şamil Tayyar, Star Gazetesi

Şenol Kaluç, Liberal Düşünce Topluluğu Alevi Bektaşi Araştırmaları Merkezi

Tahir Elçi, Diyarbakır Barosu

Turgay Oğur, Genç Siviller

Türkan Uzun, Antikapitalist Yayınlar

Yavuz Baydar, Sabah Gazetesi

Yıldıray Oğur, Taraf Gazetesi

37