11
Biliminsanlar›n›n bize vermek iste- dikleri bir haber daha var: ‹klimimiz de¤ifliyor! Kanada’da yaflayan Eskimo- lar Kuzey Kutbu buz kütlesinin yavafl yavafl yok oldu¤unu görüyorlar, Gü- ney Amerika’da ve Asya’n›n güneyinde yaflayanlar çok büyük f›rt›nalar› ve sel- leri, Avrupal›larsa orman yang›nlar›n› ve öldürücü s›cak dalgalar›n› yafl›yor- lar. Dünyam›z bin y›ldan uzun süredir, geçti¤imiz 30 y›l içinde ›s›nd›¤› kadar h›zl› ›s›nmad› ve en s›cak üç gün 1998’den sonra kaydedildi. Günefl gönderdi¤i ›fl›nlarla bizi ›s›- t›rken, yerküre güneflten ald›¤› enerji- nin önemli bölümünü ›s› enerjisi ola- rak tekrar atmosfere yollar. Atmosfer- se, en önemli iki bilefleni olan oksijen ve azot d›fl›nda az miktarda da olsa su buhar›, karbondioksit, metan, azotok- sit, ozon ve kloroflorokarbonlar gibi baflka bileflenler bar›nd›r›r. Bunlar düflük oranda olmakla birlikte, etkileri çok büyüktür; bu gazlar atmosferde ol- masayd›, yerkürenin ortalama s›cakl›¤› canl› yaflam›n›n olas› olmad›¤› –18 °C gibi bir de¤erde olurdu. Oysa bu gazla- r›n atmosferdeki varl›klar› sayesinde, yerkürenin ortalama s›cakl›¤› 15 °C. Bunlar, yerküre güneflten gelen ›fl›nla- r› atmosfere geri yollarken devreye gi- rerler; bu ›fl›nlar› so¤urur ve ›s› olarak yeniden atmosfere yayarlar. Bu du- rum 19. yüzy›l›n bafllar›nda Frans›z fi- zikçi Jean Fourier’nin dikkatini çekmifl olmal› ki, atmosferdeki bu etkinli¤in t›pk› do¤al bir seradaki gibi oldu¤unu düflünmüfl ve bu etkiye “sera etkisi” ad›n› vermifl. Son zamanlarda adlar›n› kayg›yla and›¤›m›z bu sera gazlar›, as- l›nda bizi donmaktan korurlar. Ancak, belli ki ortada ters giden bir fleyler var: Biliminsanlar› büyük bir heyecanla kü- resel ›s›nmadan ve bunun olas› kötü sonuçlar›ndan söz ediyorlar. Acaba se- 38 Haziran 2005 B‹L‹MveTEKN‹K Is›n›yoruz! Biliminsanlar› yüz y›l›n sonuna de¤in dünyan›n ortalama s›cakl›¤›n›n birkaç derece artaca¤›n› söylüyorlar. So¤uktan pek hofllanmayanlar bu habere sevinip, “Ne olacak can›m bir- kaç dereceden, biraz ›s›nsak fena m› olur?” diyor olabilirler. Ne yaz›k ki bu, o kadar da rahat olmam›za izin vermeyecek derecede olumsuz sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle birtak›m ad›m- lar at›l›yor, gezegenimizi bu kötü sondan koruman›n yollar› aran›yor. Bu ad›mlardan biri de, ABD’nin tüm karfl› ç›kmalar›na karfl›n fiubat ay›nda Rusya’n›n da taraf olmas›yla yürürlü¤e gi- ren Kyoto Protokolü. Geliflmifl ülkelerin, sera gaz› sal›mlar›n› 2008 – 2012 döneminde 1990’daki düzeyin ortalama % 5 alt›na indirmeyi kabul ettikleri bu anlaflmayla, küresel ›s›n- maya ve iklim de¤iflikliklerine çözüm olabilecek çareler bulunmaya çal›fl›l›yor. Bunun için, al›n- mas› gereken önlemler ve vazgeçilmesi gereken al›flkanl›klar var. Acaba Kyoto Protokolü’nün seçenek olarak sundu¤u düzenekler çözüm olabilecek mi? Tüm önlemlere karfl›n ciddi iklim de- ¤ifliklikleri yaflanacak m›? Peki, ya Türkiye’yi nas›l bir senaryo bekliyor? ‹KL‹M GELECE⁄‹M‹Z ‹KL‹M GELECE⁄‹M‹Z

turkiyeningelecegi 5/30/05 7:39 PM Page 38 ‹KL‹M GELECE⁄‹M‹Z · 2015. 2. 1. · lerin içinde onbinlerce y›ll›k ›l›k dö-nemlerin olmas›. Biz flu anda bu ›l›k

  • Upload
    others

  • View
    0

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: turkiyeningelecegi 5/30/05 7:39 PM Page 38 ‹KL‹M GELECE⁄‹M‹Z · 2015. 2. 1. · lerin içinde onbinlerce y›ll›k ›l›k dö-nemlerin olmas›. Biz flu anda bu ›l›k

Biliminsanlar›n›n bize vermek iste-dikleri bir haber daha var: ‹klimimizde¤ifliyor! Kanada’da yaflayan Eskimo-lar Kuzey Kutbu buz kütlesinin yavaflyavafl yok oldu¤unu görüyorlar, Gü-ney Amerika’da ve Asya’n›n güneyindeyaflayanlar çok büyük f›rt›nalar› ve sel-leri, Avrupal›larsa orman yang›nlar›n›ve öldürücü s›cak dalgalar›n› yafl›yor-lar. Dünyam›z bin y›ldan uzun süredir,geçti¤imiz 30 y›l içinde ›s›nd›¤› kadarh›zl› ›s›nmad› ve en s›cak üç gün1998’den sonra kaydedildi.

Günefl gönderdi¤i ›fl›nlarla bizi ›s›-t›rken, yerküre güneflten ald›¤› enerji-

nin önemli bölümünü ›s› enerjisi ola-rak tekrar atmosfere yollar. Atmosfer-se, en önemli iki bilefleni olan oksijenve azot d›fl›nda az miktarda da olsa subuhar›, karbondioksit, metan, azotok-sit, ozon ve kloroflorokarbonlar gibibaflka bileflenler bar›nd›r›r. Bunlardüflük oranda olmakla birlikte, etkileriçok büyüktür; bu gazlar atmosferde ol-masayd›, yerkürenin ortalama s›cakl›¤›canl› yaflam›n›n olas› olmad›¤› –18 °Cgibi bir de¤erde olurdu. Oysa bu gazla-r›n atmosferdeki varl›klar› sayesinde,yerkürenin ortalama s›cakl›¤› 15 °C.Bunlar, yerküre güneflten gelen ›fl›nla-

r› atmosfere geri yollarken devreye gi-rerler; bu ›fl›nlar› so¤urur ve ›s› olarakyeniden atmosfere yayarlar. Bu du-rum 19. yüzy›l›n bafllar›nda Frans›z fi-zikçi Jean Fourier’nin dikkatini çekmiflolmal› ki, atmosferdeki bu etkinli¤int›pk› do¤al bir seradaki gibi oldu¤unudüflünmüfl ve bu etkiye “sera etkisi”ad›n› vermifl. Son zamanlarda adlar›n›kayg›yla and›¤›m›z bu sera gazlar›, as-l›nda bizi donmaktan korurlar. Ancak,belli ki ortada ters giden bir fleyler var:Biliminsanlar› büyük bir heyecanla kü-resel ›s›nmadan ve bunun olas› kötüsonuçlar›ndan söz ediyorlar. Acaba se-

38 Haziran 2005B‹L‹M veTEKN‹K

Is›n›yoruz! Biliminsanlar› yüz y›l›n sonuna de¤in dünyan›n ortalama s›cakl›¤›n›n birkaç dereceartaca¤›n› söylüyorlar. So¤uktan pek hofllanmayanlar bu habere sevinip, “Ne olacak can›m bir-kaç dereceden, biraz ›s›nsak fena m› olur?” diyor olabilirler. Ne yaz›k ki bu, o kadar da rahatolmam›za izin vermeyecek derecede olumsuz sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle birtak›m ad›m-lar at›l›yor, gezegenimizi bu kötü sondan koruman›n yollar› aran›yor. Bu ad›mlardan biri de,ABD’nin tüm karfl› ç›kmalar›na karfl›n fiubat ay›nda Rusya’n›n da taraf olmas›yla yürürlü¤e gi-ren Kyoto Protokolü. Geliflmifl ülkelerin, sera gaz› sal›mlar›n› 2008 – 2012 döneminde1990’daki düzeyin ortalama % 5 alt›na indirmeyi kabul ettikleri bu anlaflmayla, küresel ›s›n-maya ve iklim de¤iflikliklerine çözüm olabilecek çareler bulunmaya çal›fl›l›yor. Bunun için, al›n-mas› gereken önlemler ve vazgeçilmesi gereken al›flkanl›klar var. Acaba Kyoto Protokolü’nünseçenek olarak sundu¤u düzenekler çözüm olabilecek mi? Tüm önlemlere karfl›n ciddi iklim de-¤ifliklikleri yaflanacak m›? Peki, ya Türkiye’yi nas›l bir senaryo bekliyor?

‹KL‹MGELECE⁄‹M‹Z

‹KL‹MGELECE⁄‹M‹Z

turkiyeningelecegi 5/30/05 7:39 PM Page 38

Page 2: turkiyeningelecegi 5/30/05 7:39 PM Page 38 ‹KL‹M GELECE⁄‹M‹Z · 2015. 2. 1. · lerin içinde onbinlerce y›ll›k ›l›k dö-nemlerin olmas›. Biz flu anda bu ›l›k

ra gazlar›n›n görevlerini yerine getir-melerini engelleyen bir fleyler mi var?

‹klimle Kim Oynuyor?‹klim sisteminin dengesi, do¤al ya

da insan etkisiyle ortaya ç›kan birta-k›m zorlamalara u¤rad›¤›nda bozulabi-liyor. Do¤al etmenler, günefl ›fl›mas›miktar›ndaki do¤al oynamalar, volka-nik patlamalarla atmosfere yay›lan toz-lar ya da okyanus ak›nt› sistemlerini veatmosferdeki rüzgârlar› etkileyen k›tahareketleri gibi, insan etkisiyle ilgili ol-mayan nedenlerden ortaya ç›k›yor. ‹fltebu nedenle, insanl›k henüz tarih sah-nesinde yer almaya bafllamadan çokönce, dünyam›z iklim de¤iflimleriyle ta-n›flm›flt› bile. Gerçekte, dünya pek dedurgun say›lmayan bir iklim sisteminesahip; farkl› periyotlarla bir ›s›n›yor,bir so¤uyor. Afl›r› so¤uktan pek de fli-kayetçi olmad›¤›m›z flu aralar asl›nda,so¤uk dönemin içindeyiz. ‹klimbilimci-ler bu de¤iflken iklim sistemi sayesindeyüzlerce milyon y›ll›k s›cak dönemler-den sonra, onlarca milyon y›l süren butür so¤uk dönemler yafland›¤›n› söylü-yorlar. Ancak ne gariptir ki, biz o ka-dar da üflümüyoruz. Bunun nedeni,milyonlarca y›l süren bu so¤uk dönem-lerin içinde onbinlerce y›ll›k ›l›k dö-nemlerin olmas›. Biz flu anda bu ›l›kdönemlerden birinin sefas›n› sürmek-teyiz. Dünyan›n ortalama s›cakl›¤›n›n15 °C oldu¤unu biliyoruz. S›cakdönemlerdeyse, dünyan›n orta-lama s›cakl›¤›n›n yaklafl›k22 °C oldu¤u düflünülü-yor. Bu de¤er bize hiç deöyle “çok s›cak”lara veyerkürede önemli de-¤iflikliklere yol aça-cakm›fl gibi görün-müyor, de¤il mi?Ama biliminsanlar›,s›cak dönemlerin ar-d›ndan gelen so¤ukdönemlerin, kutup-lardan bafllayarak or-ta enlemlere de¤in bü-yük buz tabakalar›n›noluflmas›na, canl›lar›n ya-flam alanlar›n›n de¤iflmesi-ne, hatta bu koflullara uyumgösteremeyen kimi türlerin yokolmas›na ve bitki örtülerinin de¤ifl-mesine neden oldu¤unu söylüyorlar.So¤uk dönemde oluflan buzul tabaka-

lar›, bugünkü iklimimizin temel taflla-r›ndan birini oluflturuyor. Buzullar, ge-len günefl ›fl›nlar›n›n yaklafl›k % 85’inigeri yans›t›rlar. Dünyadaki buzullar›n% 90’›n›n bulundu¤u Antarktika da buözellik sayesinde so¤utucu rolü oynar.Buzullar d›fl›nda, iklim sistemine etkieden bir di¤er önemli ö¤e de okyanusak›nt› sistemidir. Kimi yerlerde dipten,kimi yerlerde yüzeyden giden bu ak›n-t› sistemi, okyanuslar aras›nda ›s› al›fl-veriflini sa¤lar. Örne¤in, Pasifik veHint Okyanuslar›n›n s›cak sular› Atlan-tik’e tafl›n›rken, yüzeye yak›n gidenak›nt› sayesinde bu bölgedeki hava da›s›n›r ve iklim yumuflar. Antarktikahem buzullar›n yans›t›c› özelli¤i, hemde ak›nt› sistemine katt›¤› so¤uk sula-r› sayesinde iklim sistemimizin denge-sini sa¤lamada çok önemlidir. Bu ne-denle, biliminsanlar›n›n, buzullar›n eri-mesi konusundaki kayg›lar›na kat›lma-mak olanaks›z.

Bu dengenin de¤iflmesine yol açando¤al etmenler d›fl›nda, bir de insan et-kinlikleriyle ortaya ç›kan etmenler var.Bunlar daha çok, sera gazlar›n›n at-mosferdeki miktar›n› art›ran ve atmos-ferin en alt tabakas› olan troposferkimyas›n›n de¤iflimine neden olan et-kinlikler.

Küresel Is›nma19. yüzy›l›n sonlar›nda ‹sveçli kim-

yac› Svante Arrhenius, ilk defa kömürgibi fosil yak›tlar›n yak›lmas›n›n veyerleflim yeri ya da tar›m arazisi aç-mak için ormanlar›n yok edilmesinin,karbondioksit ve metan gibi sera gaz-lar›n›n atmosferdeki miktar›n› art›rd›-¤›n› dile getirdi. Arrhenius, ayn› za-manda, karbondioksit miktar›ndaki ar-t›fllar›n, yerkürenin s›cakl›¤›nda da birart›fla neden oldu¤una dikkat çekti.Sanayi devrimiyle birlikte kent nüfus-lar›n›n ve fosil yak›t tüketiminin çokartmas›na ba¤l› olarak, atmosfere sal›-nan sera gazlar›n›n miktar›n›n daönemli ölçüde artt›¤›na dikkat çekenbiliminsanlar›, bunun küresel ›s›nma-ya yol açabilece¤ini söylüyorlard›. At-mosferde bulunan karbondioksit, subuhar›, ozon, metan, azotoksit ve klo-roflorokarbon gazlar›n›n miktarlar›n-daki art›fl, dünyadan atmosfere geriyollanan günefl ›fl›nlar›n›n daha fazlatutularak yeniden atmosfere yay›lmas›ve bu da, ortalama s›cakl›¤›n artmas›anlam›na geliyor. Son y›llarda, insanetkinlikleriyle küresel ›s›nma aras›ndado¤rudan bir iliflkinin varl›¤›n› kan›t-lamaya yönelik birçok araflt›rma yap›-l›yor.

Araflt›rmac›lar, karbondioksitin at-mosferdeki miktar›n›n, sanayi devrimi

öncesindekine oranla % 31, metanmiktar›n›nsa % 151 kadar artt›-

¤›n› hesaplad›lar. Ciddi dü-zeyde artm›fl olan karbon-

dioksitin önemli bir bö-lümü, 2. Dünya Savafl›sonras›nda h›zlanansanayi etkinliklerinedayan›yor. Bilimin-sanlar› bu gidiflleyüzy›l›n ortalar›n-da karbondioksitmiktar›n›n, Arrhe-nius’un 1860’dakitahminlerinin ikikat›na ç›kaca¤›n› ve

bunun da 1,4 – 5,8°C’lik bir s›cakl›k art›-

fl›na yol açabilece¤inisöylüyorlar. Bu art›fl›n

olas› sonuçlar› konusundaen önemli ipuçlar›n›, öncelik-

le 20. yüzy›lda dünyan›n bafl›nagelenler oluflturuyor. Bu yüzy›lda,

deniz seviyelerinde yaklafl›k 25 cm’lik

39Nisan 2005 B‹L‹M veTEKN‹K

KARBOND‹OKS‹T

METANKLOROFLOROKARBONLAR

OZON

AZOTOKS‹T

Yerküreye ulafl›p atmosfere geri yollanan günefl ›fl›nlar›, seragazlar›nca so¤urulur ve ›s› olarak yeniden atmosfere yay›l›rlar.

turkiyeningelecegi 5/30/05 7:39 PM Page 39

Page 3: turkiyeningelecegi 5/30/05 7:39 PM Page 38 ‹KL‹M GELECE⁄‹M‹Z · 2015. 2. 1. · lerin içinde onbinlerce y›ll›k ›l›k dö-nemlerin olmas›. Biz flu anda bu ›l›k

bir art›fl oldu, önemli buzullar›n birk›sm› yitirildi, bir k›sm›nda da önemlioranlarda geri çekilmeler gözlendi,dünyan›n çeflitli yerlerinde ya¤›fl mik-tarlar› de¤iflti, göl sular›n›n s›cakl›kla-r›yla dünyan›n kimi bölgelerinde yafla-nan f›rt›nalar ve seller artt› ve atmos-ferdeki 0 °C noktas› sürekli yukar› ka-y›yor. Bütün bunlar›n yan› s›ra, geçti-¤imiz yüzy›lda dünyan›n s›cakl›¤› yak-lafl›k 0,6 °C kadar artt›. Son yirmi y›l-sa, bu art›fl›n en yüksek oldu¤u dö-nem. Yaln›zca 0,6 °C’lik bu art›fl›n hiçde küçümsenmeyecek bir miktar ol-mad›¤› çok aç›k. Bu nedenle bilimin-sanlar›, gelecekte yerkürenin s›cakl›-¤›nda yaflanacak 1,4 – 5,8 °C’lik art›-fl›n yol açaca¤› sonuçlar› öngörebil-mek için çeflitli iklim modelleri geliflti-riyorlar.

Gelecekteki ‹klimimiz‹klim modelleri, Türkiye için s›cak-

l›¤›n kuzey yar›mkürenin orta ve yük-sek enlemlerine oranla daha düflükolaca¤›n› söylüyor. IPCC 3. De¤erlen-dirme Raporu’nda kullan›lan çeflitlimodellere göre, 2050 y›l›na kadar Tür-

kiye’deki s›cakl›k art›fl›n›n, yaln›zcasera gazlar› art›fl› dikkate al›nd›¤›nda1 – 3 °C, sera gazlar› ve sülfat parça-c›klar›ndaki de¤iflim dikkate al›nd›¤›n-da 1 – 2 °C olaca¤› öngörülüyor.

United Kingdom Meteoroloji Daire-si Hadley Merkezi’nin yapt›¤› baflkabir modellemedeyse, atmosferdekiCO2 birikimlerinin 750 ppm ve 550ppm düzeylerinde durduruldu¤u se-naryolar temel al›nm›fl. Buna göre, at-mosferdeki CO2 birikimini azaltmakiçin hiçbir önlem al›nmad›¤›nda2080’lere kadar Türkiye’de y›ll›k orta-lama s›cakl›klarda 3 – 4 °C art›fl (bura-da 1961 – 1990 verileri temel al›n›-yor), ya¤›fllarda 0 – 1 mm/gün azal›fl,akarsular›n y›ll›k ak›mlar›nda % 20 –50 azal›fl, tar›msal üretimde % 0 –2,5’lik azal›fl bekleniyor. CO2 birikim-lerini 750 ppm’de durdurmay› öngö-ren senaryoya göre, s›cakl›k art›fl› 2 –3 °C olurken, CO2 birikimi 550ppm’de durduruldu¤undaysa, 1 – 2 °Cart›fl öngörülüyor. Yine bu iki senar-yoya göre, y›ll›k ortalama ya¤›fllarda 0– 0,5 mm/gün azalma, CO2 birikimini750 ppm’de durduran senaryoya göreakarsu ak›mlar›nda % 5 – 25’lik azal-

ma, 550 ppm’de durduran senaryoyagöreyse % 0 – 15’lik azalma öngörülü-yor. CO2 birikimi bu iki de¤erde dur-duruldu¤unda, tar›msal üretimimizdede 2080’li y›llara kadar % 0 – 2,5’likbir art›fl bekleniyor.

Bütün bu etkilerin yan› s›ra, f›rt›na-lar, fliddetli ya¤›fllar, sel ve taflk›nlargibi afetler, su ile bulaflan hastal›klarve vektör üremesine uygun ortamoluflturdu¤u için bulafl›c› hastal›klar›nartmas› gibi durumlar da, ›s› dalgala-r›ndaki art›fllar›n sonucu olarak kap›-m›zda bekliyor. Afetlerin artmas›ylayaflanacak göçler, su ve besin kaynak-lar›n›n azalmas› da senaryolarda ön-görülen sonuçlardan.

Çözüm ‹çin Ad›mlarBiliminsanlar› y›llar süren u¤rafllar-

dan sonra nihayet, hükümetlerin dik-katini bu denli önemli bir soruna çe-kebildiler. Bugüne de¤in birçok ulus-lararas› toplant› yap›ld› ve anlaflmalarimzaland›. Dünya Meteoroloji Örgü-tü’nce (WMO) 1979’da düzenlenen Bi-rinci Dünya ‹klim Konferans› belki debu hassas konuya uluslararas› düzey-

40 Haziran 2005B‹L‹M veTEKN‹K

Türkiye, Hükümetleraras› ‹klim De¤iflimi Pane-li (IPCC) taraf›ndan incelenen dünyadaki befl böl-geden birinin içinde yer al›yor. Böylece, IPCC ta-raf›ndan endüstri devrimi öncesine göre atmosfe-rik CO2’nin iki kat›na ç›kmas›n›n beklendi¤i y›lla-

ra yönelik senaryolar Türkiye için de geçerli. Yük-sek çözünürlü¤e sahip Genel Sirkülasyon Modelle-ri ile yap›lan senaryolara göre, 2030 y›l›nda Tür-kiye’deki s›cakl›klar›n k›fl›n 2 °C ve yaz›n 2-3 °Cartaca¤› tahmin ediliyor. Bu senaryolara göre ya-¤›fllar sadece Karadeniz Bölgesi’nde k›fl›n küçükbir art›fl gösterirken, yaz›n tüm ülkede %5 ila 15azalacak. Ayr›ca yaz›n toprak neminin de %15 ila%25 aras›nda bir de¤erde azalaca¤› beklenmekte.

IPCC’nin üçüncü de¤erlendirme raporuna gö-reyse yeryüzünde (15 °C olan) hava s›cakl›¤›n›nküresel ortalamas› 1990 y›l›ndan 2100 y›l›na ka-dar 1,4 ila 5,8 °C artacak. Sera gazlar› önemli öl-çüde azalt›lmazsa deniz seviyesindeki yükselme de9 ila 88 cm aras›nda olacak. Bütün bunlar›n sonu-cu olarak, Güney Avrupa ve Akdeniz ülkeleriylebirlikte Türkiye’de de kurakl›k, ani seller, deniz suseviyesinde yükselmeler gibi do¤al afetlerde veekolojik problemlerde büyük art›fllar gerçekleflme-si bekleniyor.

Orta ve Güney Avrupa’n›n, küresel iklim de-¤ifliminden ABD ve Rusya’ya göre daha fazla veolumsuz bir flekilde etkilenece¤i tahmini, AvrupaBirli¤i’ni (AB) Kyoto Protokolü’nün yürürlü¤e

girmesine önderlik etmeye yöneltmifl bulunuyor.Kyoto Protokolü’nün en büyük taraftar› olarakAB, 31 May›s 2002’de protokolü kabul edip2008-2012 y›l›na kadar baflta karbondioksit ol-mak üzere sera gaz› sal›n›m›n›, 1990’daki düze-yinin %8’i oran›nda gönüllü olarak düflürmeyebafllam›fl durumda. AB, di¤er ülkelerle yapt›¤› ti-careti de, Kyoto Protokolü’nü kabul edip etme-melerine göre düzenlemeyi planlad›¤›n› ilan etti.Böylece AB, bulundu¤umuz yüzy›lda küresel ›s›n-may› 2 °C’nin alt›nda tutmay› hedefliyor ve uzundönemde % 70’lik sal›m azaltma hedefini ger-çeklefltirmek için de ilk ad›m› atm›fl bulunuyor.Ayr›ca AB’nin Rusya üzerindeki yo¤un bask›s›üzerine Kyoto Protokolü 16 fiubat 2005 tarihin-de imzalanarak dünyada da yürürlü¤e girdi. Fa-kat sal›mlar›n %36,1’inden sorumlu ABD ve%2,1'inden sorumlu Avustralya’n›n protokole ta-raf olmamas› nedeniyle %5,2 azalma hedefineulafl›lamayarak, bu hedef ancak %2 düzeyindegerçekleflebilecek.

Türkiye ise, 1992'de kabul edilen ve 21 Mart1994 tarihinde yürürlü¤e giren BM ‹klim De¤iflik-li¤i Çerçeve Sözleflmesine (‹DÇS), 24 May›s 2004tarihinde 189. taraf ülke olarak onay verdi. FakatKyoto Protokolü’nü Türkiye’nin 2015’ten önceimzalamayaca¤› söyleniyor. ‹DÇS kapsam›nda biryükümlülü¤e tabi de¤ildik. Ancak yak›n gelecektemüzakereler sonucu bizim için de baz› yükümlü-

lükler belirlenebilecek. Di¤er bir deyiflle Türkiye,Kyoto Protokolü’nü ve 2012 y›l›ndan sonra haz›r-lanacak olan di¤er protokolleri imzalamak zorun-da kalabilir. Birçok nedenden dolay› Türkiye flu anbu konudaki hedef ve stratejisini belirleyip, sal›mhedefini göz önüne al›p gerekli enerji politikala-r›n› belirlemezse, bunun maliyeti ülkemiz için ile-ride daha büyük olabilir.

Asl›nda Kyoto Protokolü’nün önerdi¤i politi-kalar ve önlemler incelendi¤inde ülkemizde de,enerji verimlili¤inin art›r›lmas›, yenilenebilirenerjinin gelifltirilmesi, sürdürülebilir tar›m›ndesteklenmesi, metan sal›mlar›n›n geri kazan›l-mas›, sal›mlar›n azalt›lmas›, sera gaz› yutaklar›-n›n korunmas› ve yayg›nlaflt›r›lmas›n›n gerekti¤igörülür. Di¤er bir deyiflle Kyoto Protokolü, seragazlar›n› art›ran sal›m›n kontrol alt›na al›narakzarar›n azalt›lmas›yla birlikte, enerji, tar›m, or-man, kat› at›klar, k›y›lar›n kullan›m›, vb. konu vesektörlerde uyum çal›flmalar› yapmam›z› iste-mekte. Bütün bunlar, protokol, cezai yapt›r›mvb. olmaks›z›n, küresel iklim de¤ifliminin kötü et-kilerinden korunmak için kendili¤inden yapma-m›z gereken çal›flmalar.

Enerji tüketimini etkileyen en önemli faktör-lerin bafl›nda hava flartlar› ve iklim geldi¤i gibi,iklimi etkileyen önemli faktörlerden biri de ener-ji. ‹klim de¤ifliminin enerji talepleri üzerindekipotansiyel etkisi, özellikle Türkiye gibi geliflmek-te olan ve petrol üreticisi olmayan ülkeler içinçok önemli. Sürdürülebilir enerji politikas› temelilkeleri çerçevesinde, yerli ve yenilenebilir kay-naklar›m›z›n kullan›m›na öncelik vermeli ve ener-

Kyoto Protokolü ve Türkiye

turkiyeningelecegi 5/30/05 7:39 PM Page 40

Page 4: turkiyeningelecegi 5/30/05 7:39 PM Page 38 ‹KL‹M GELECE⁄‹M‹Z · 2015. 2. 1. · lerin içinde onbinlerce y›ll›k ›l›k dö-nemlerin olmas›. Biz flu anda bu ›l›k

de dikkat çeken ilk toplant› oldu. Bu-nu birçok toplant› ve konferans izledi.1992’de Rio’da gerçeklefltirilen Yerkü-re Zirvesi’ndeyse iklim de¤iflikliklerineneden olan sera gazlar› sal›m›n› azalt-maya yönelik eylem stratejilerini veyükümlülükleri düzenleyen BirleflmiflMilletler ‹klim De¤iflikli¤i ÇerçeveSözleflmesi (‹DÇS) imzaya aç›ld› vesözleflme 1994’te yürürlü¤e girdi.Sözleflmede kat›l›mc› ülkelere özel ko-flullar› dikkate al›narak ortak fakatfarkl› sorumluluklar yükleniyor. Söz-leflmenin eklerindeyse, kimi ülkelerekonomik geliflmifllik düzeylerine gö-re taraflara ayr›l›yorlar. Buna göre, Ek1 taraf›n› OECD ve ekonomileri geçiflsürecinde olan orta ve do¤u Avrupaülkeleri, Ek 2 taraf›n›ysa yaln›zcaOECD ülkeleri oluflturuyor. Ülkelerinbu flekilde ayr›lmalar›n›n nedeniyse,geliflmekte olan ülkelere yönelik so-rumluluklar›yla ilgiliydi. Ek 1 tarafla-r›, geliflmekte olan ülkelere insan kay-nakl› sera gaz› sal›mlar›n› azaltmadaparasal kaynak ve teknolojik kaynakaktarmakla yükümlüyken, Ek 2 ülke-leri bu ülkelerin özel gereksinimleri-nin karfl›lanmas› gibi temel konularda

yükümlülükler ald›lar. Sözleflmeninözünüyse, bu taraflar›n insan kaynak-l› sera gaz› sal›mlar›n›, 2000 y›l›na ka-dar 1990’daki düzeylerine çekmeleriyükümlülü¤ü oluflturuyordu. Türkiyesözleflmenin eklerinde hem Ek 1, hemde Ek 2 ülkeleri aras›nda an›lm›flt›. Nevar ki, bu koflullarda özellikle enerjiba¤lant›l› CO2 sal›m›n› 2000’e kadar1990’daki düzeye çekemeyece¤ini be-lirten Türkiye, sözleflmeye taraf ol-maktan vazgeçti. Küresel sera gazlar›sal›m›n› 2000 sonras›nda azaltmaya

yönelik yasal yükümlülük giriflimlerive hedefleriyse, ‹DÇS Taraflar Konfe-rans›’n›n 1995’te Berlin’de ve 1997’deKyoto’da yap›lan toplant›lar›nda gün-deme geldi. Bu son toplant›da imzala-nan Kyoto Protokolü’ne göre,‹DÇS’ye taraf olan geliflmifl ülkeler, in-san kaynakl› CO2 eflde¤er sera gaz› sa-l›mlar›n› 2008 – 2012 döneminde1990’daki düzeylerinin ortalama % 5alt›na indirmeyi kabul ettiler. AvrupaBirli¤i % 8’lik bir azaltma yükümlülü-¤ü al›rken, Avustralya % 8, ‹zlanda %10, Norveç % 1 oran›nda sal›mlar›n›art›ma ayr›cal›¤› ald›lar. ABD için be-lirlenen sal›m azaltma yükümlülü¤üy-se % 7’ydi. Ne var ki, ABD daha sonraülke ekonomisinin ç›karlar›na zararverece¤ini öne sürerek protokole tarafolmayaca¤›n› bildirdi. Kyoto Protoko-lü’nün yürürlü¤e girmesi içinse, sana-yileflmifl ülkelerin 1990 y›l› toplamCO2 sal›mlar›n›n en az % 55’ini karfl›-layan ve ‹DÇS’ye taraf en az 55 gelifl-mifl ülkenin onay› gerekiyordu. So-nunda bu y›l›n fiubat ay›nda RusyaFederasyonu’nun da onaylamas›ylaKyoto Protokolü yürürlü¤e girdi.

Türkiye’yse çok büyük u¤rafllar so-

41Haziran 2005 B‹L‹M veTEKN‹K

jiyi verimli kullanmal›y›z. Örne¤in, ülkemizde y›l-da 3 milyar dolar de¤erinde enerji tasarruf po-tansiyeli mevcuttur ve bu, iki Keban Hidroelek-trik Santralinin üretimine eflittir.

Ülkemiz için en önemli sorunlardan biri, s›cak-l›k art›fl› sonucunda artan buharlaflman›n, yar›ku-rak olan ülkemizin tar›m›na yapaca¤› etkiler. At-mosferik sera gazlar›n›n artmas› ve yerel iklim ele-manlar›ndaki de¤iflimler, tar›msal üretim dahil ol-mak üzere biyolojik çevrede etkilerini göstermek-te. Buna ek olarak meteorolojik koflullar, üstüaç›k bir fabrika olan ve ülkemiz nüfusunun%45’inin geçimini sa¤lad›¤› tar›m›, dolay›s›yla daTürk ekonomisini olumsuz bir flekilde etkileyebile-cek. Sadece s›cakl›ktaki de¤iflim bile Türkiye'de-ki tar›msal rekolteyi büyük ölçüde etkileyebilir veülkemizin agro-ekolojik zonlar›n› de¤ifltirebilir.Uyum çal›flmas› olarak araflt›r›lmas› gereken di¤er

bir konuysa, ülkemizin bulundu¤u enlemlerde tah-min edilen s›cakl›k art›fl›, ya¤›fltaki ve toprak ne-mindeki azalma sonucunda meydana gelebilecekkurakl›k tehlikesinin sonuçlar›.

IPCC’ye göre 1990 iklim koflullar›nda Türki-ye’de bir y›lda kifli bafl›na düflen su miktar› 3070m3’tür. Fakat bu suyun büyük bir k›sm› suya ihti-yaç olan yerlerde bulunmuyor. ‹klim koflullar›n›nde¤iflmeyece¤ini kabul etsek bile, sadece nüfus ar-t›fl› nedeniyle 2050 y›l›nda Türkiye’de bir y›lda ki-fli bafl›na düflen su miktar› 1240 m3 olacak. Nü-fusumuzdaki art›fl, küresel iklim de¤iflimiyle birlefl-ti¤inde daha kurak bir iklime sahip olaca¤›m›z› dü-flünürsek, 2050 y›l›nda Türkiye’de bir y›lda kifli ba-fl›na düflen su miktar› 700 ila 1.910 m3 aras›ndaolacak. Di¤er bir deyiflle, de¤iflen iklimi ve artannüfusuyla Türkiye 2050 y›l›nda iyice su fakiri birülke olabilecek. Bunun için küresel iklim de¤iflimi-

nin su kaynaklar›m›z üzerine olas› etkileri de arafl-t›r›lmal›, su kaynaklar›m›z, meteorolojik koflullargözönüne al›narak yönetilmeli ve s›n›r› aflan sula-r›n komflu ülkelerle paylafl›m›nda iklim etkeni degöz önünde bulundurulmal›d›r.

Görüldü¤ü gibi karfl›laflaca¤›m›z afetlerdeki ar-t›fl ve büyük ekolojik problemlerin yan›s›ra, önü-müzdeki aylarda tam üyelik görüflmelerine bafllaya-ca¤›m›z AB’nin, Kyoto Protokolü’nün flampiyonlu-¤unu yap›yor olmas›, küresel iklim de¤iflimini Tür-kiye için büyük bir ekolojik, çevresel, sosyal veekonomik problem haline getiriyor. fiüphesiz, ge-reklerini yerine getirmeden uluslararas› anlaflmala-ra üye olamay›z ve olmamal›y›z da. Sürdürülebilirkalk›nma için de, enerjinin ucuz, güvenilir, temizve süreklili¤inin sa¤land›¤› politika, teknoloji ve uy-gulamalar da büyük önem tafl›yor. Bunun için res-mi hedefleri ve takvimi olan somut uyum ve sal›mazaltma programlar›n› hayata geçirilmeliyiz.

Bunun için de ülkemiz öncelikle etkin ve kap-saml› bir Çevre D›fl Politikas›na sahip olmal›. Art›k,“çevre mi, kalk›nma m›?” ikilemine düflmeden“sürdürülebilir kalk›nmay›” ilke edinmeliyiz. fiu anulusal ç›karlar›m›za k›sa dönemli maliyetler aç›s›n-dan bakarken, küresel iklim de¤ifliminin olas› etki-lerini belirlemeyip uyum çal›flmalar› yapmayarak,ilerisi için daha büyük sosyo-ekonomik riskler al-makta oldu¤umuzu da gözden uzak tutmamal›y›z.

P r o f . D r . M i k d a t K a d › o ¤ l u‹ T Ü M e t e o r o l o j i M ü h . B ö l ü m ü

v e A f e t Y ö n e t i m M e r k e z i k a d i o g l u @ i t u . e d u . t r

turkiyeningelecegi 5/30/05 7:39 PM Page 41

Page 5: turkiyeningelecegi 5/30/05 7:39 PM Page 38 ‹KL‹M GELECE⁄‹M‹Z · 2015. 2. 1. · lerin içinde onbinlerce y›ll›k ›l›k dö-nemlerin olmas›. Biz flu anda bu ›l›k

nucunda ‹DÇS’de ad›n› Ek2’den ç›kartmay› baflard›.Ancak henüz Kyoto Proto-kolü’ne taraf olmad›¤›m›ziçin flimdilik bir yükümlülü-¤ümüz bulunmuyor. Ne varki, 2004’te ‹DÇS’ye imzaat›p taraf olmay› kabul etti-¤imiz için olas› yükümlü-lüklerimize flimdiden haz›r-l›kl› olmam›z gerekiyor. Bukapsamda Türkiye, ‹DÇSuyar›nca haz›rlamas› gere-ken Ulusal Bildirim’i ta-mamlad›. Çevre ve Orman Bakanl›-¤›’ndan yap›lan aç›klamaya göre, Kyo-to Protokolü’ne taraf olup olmayaca-¤›m›z, çizilen bu yol haritas›na görebelirlenecek.

fiimdi Ne Olacak?IPCC’nin Sal›m Senaryolar› raporu-

na göre, küresel ›s›nmay› ve iklim de-¤iflikli¤ini önlemeye yönelik özel poli-tikalar uygulanmad›¤› sürece, gelecekyüzy›lda, baflta CO2 olmak üzere seragazlar›n›n atmosferdeki birikimleriçok artacak. 1990’da 7,5 (MtC)/y›l(milyar ton karbon/y›l) olarak hesap-lanan fosil yak›t tüketimi ve ormans›z-laflma kaynakl› CO2 sal›m›, bu raporagöre 2100’de yaklafl›k 5 – 35(MtC)/y›l aras›nda de¤iflecek. Bununanlam›, 2000 y›l›nda 370 ppm olan at-mosferik CO2 birikimini, 2100’e kadar540 – 970 ppm aral›¤›na yükselece¤i.E¤er hükümetler, atmosferik CO2 biri-kimini sanayi devrimi öncesi düze-yinin iki kat› olan 550 ppm’de durdur-ma karar› al›rlarsa, küresel sal›mlar›n2025’e kadar en yüksek düzeye ç›ka-ca¤› ve 2040 – 2070 döneminde bu-günkü düzeylerinin alt›na inece¤i he-saplan›yor.

‹nsan›n neden oldu¤u sera gaz› sa-l›mlar›n›n büyük ço¤unlu¤u geliflmiflülkelerden kaynaklan›yor. Bununlabirlikte, önümüzdeki 20 – 30 y›l için-de geliflmekte olan ülkelerce sal›nansera gaz› miktar›n›n geliflmifl ülkelercesal›nan› geçe¤i öngörülüyor. Yine de,kifli bafl›na düflen sal›m miktarlar› ge-liflmifl ülkelerdeki oranlara ulaflam›-yor. Geliflmifl ülkelerin sera gaz› sal›m-lar›ndaki art›fl oran›n›n düflmesindeen büyük pay, iklim dostu teknoloji-lerdeki ilerlemelere ait. Kimi iklim se-naryolar›nda, küresel sera gaz› sal›m-

lar›nda 2010 için 1,9 – 2,6 MtCeq(milyon ton eflde¤er karbon), 2020içinse 3,6 – 5 MtCeq azaltman›n bafla-

r›labilece¤i öngörülüyor.Ayr›ca, flu an bilinen tekno-lojik seçenekler sayesindeönümüzdeki 100 y›lda CO2birikiminin 450 – 550 ppmdüzeyinde durdurulabilece-¤i varsay›l›yor. Ancak bunubaflarabilmek için birtak›mbüyük ad›mlar at›lmal›, kimi“lüks”lerden vazgeçilmeli.Özellikle fosil yak›t tüketi-mine dayal› sistemlerterkedilip, yenilenebilirenerji kaynaklar›na yönel-

meli, kimi ekonomik, siyasal, kültürelve sosyal al›flkanl›klar terkedilip buzahmetli yolda gerekenler yap›lmal›.Geliflmifl ülkelerde yaflayanlar›n, kimiafl›r› savurgan davran›fllardan ve fazla

42 Haziran 2005B‹L‹M veTEKN‹K

Küresel ›s›nman›n en önemli göstergelerinden biri de buzullar.Küresel ›s›nma nedeniyle buzullar›n bir k›sm› yitirldi, bir k›sm›ndada önemli oranlarda geri çekilmeler gözlendi.

‹klim sistemleriyle ilgili modellemeler1950’lerin sonlar›nda yap›lmaya baflland›. Ön-celeri hava tahminleri için basit yöntemlerletoplanan verilerin matematiksel modellemeleri-nin bilgisayarlara aktar›lmas›na dayanan bu ön-görüler, zamanla gözlem araçlar›n›n geliflmesi,meteoroloji uydular›n›n ve süperbilgisayarlar›nkullan›lmaya bafllanmas›yla çok daha uzak tarih-leri de kapsamaya bafllad›. Bununla birlikte, ik-lim de¤iflimleriyle ilgili öngörü modellerinin ya-p›labilmesi için, özellikle sera gazlar› ve kükürt-lü aerosollerin atmosfere sal›m miktar›, tar›malanlar›nda kullan›lan azotlu gübre miktarlar›ya da tar›mdaki sulama alanlar›n›n yüzeylerin-deki de¤iflimler gibi, insan etkinliklerine daya-nan girdilerle ilgili do¤ru bilgilere gereksinimvar. Ancak, bu verilere kesin do¤rulukta ulafl-mak, güneflten gelen enerji ak› yo¤unlu¤u ya dayanarda¤ püskürmelerine dayanan toz miktarla-r›n› hesaplamaktan çok daha güç. Bu nedenlebiliminsanlar› modellerini olufltururken, farkl›de¤erlere dayanan çeflitli senaryolar oluflturu-yorlar, farkl› modellemelerden yararlan›yorlar.Bunlardan biri, gelecekte fosil yak›t tüketimi vealternatif enerji kaynaklar›n›n kullan›m›n› öngö-ren sosyoekonomik model. Bu, sanayide kulla-n›lan üretim yöntemleri, enerji verimi, yenimaddeler gibi bileflenlerden oluflan teknoloji te-melli bir model. Bununla birlikte devlet politika-lar›, toplumsal davran›fl biçimleri, ekonomik ge-liflmeler, yaflam standartlar› gibi de¤iflkenler demodelde yer al›yor.

Kimyasal-fiziksel-biyofiziksel modeller, okya-nuslar›n ve biyosferin ne kadar karbondioksitçekti¤i; do¤al döngülerin, sanayinin ve tar›msalüretimin atmosfere ne miktarda metan, azotok-sit ve di¤er sera gazlar› sald›¤›n› öngörmeye da-yan›yor.

Birleflik okyanus-atmosfer modelleriyse, s›-cakl›klar, nem oranlar›, bulutlanma, ya¤›fllar gi-bi bileflenlerden yola ç›karak, iklim sistemininatmosferdeki kimyasallar›n deriflim ve da¤›l›m-

lar›n› nas›l etkiledi¤ini öngörmeye yönelik ola-rak haz›rlan›yor.

Ne var ki, bu modellerden çok güvenilir so-nuçlar elde etmek çok kolay de¤il. Bunun enönemli nedeni, kimi ikincil süreçlerin henüz ye-terince iyi anlafl›lamam›fl olmas›. Bununla birlik-te, dünyan›n birçok yerinde bu modellemelerdekullan›lacak parametrelerle ilgili kesin kay›tlartutulmamas› da modellerin bize gelecekle ilgilikesin fleyler söylemesini engelliyor. Ancak, bukonuda çal›flan birçok biliminsan›n›n ortak gö-rüflü, dünyam›z›n ›s›n›yor oldu¤u yolunda.

IPCC (Hükümetleraras› ‹klim De¤iflikli¤i Pa-neli) raporuna göre, atmosfere sera gaz› sal›m›n-dan hemen vazgeçsek bile dünyam›z bir süre da-ha ›s›nmay› sürdürecek, çünkü bu gazlar daha y›l-larca atmosferde kalmaya devam edecekler. Bunedenle, biliminsanlar› henüz geri dönüflü olas›olmayan bir noktaya gelinmeden, gerekli önlem-lerin acil olarak al›nmas› zorunlulu¤unu s›k s›kgündeme getiriyorlar. Ayr›ca, deniz suyu seviye-lerinde 9 – 88 cm’lik bir yükselme ve buna ba¤-l› olarak k›y› fleridinde erozyon ve su basmalar›yaflanaca¤›, ormanlar, sulak alanlar gibi do¤alekosistemler üzerinde büyük bask›lar oluflaca¤›,böcek ve kemirgen hayvanlar›n tafl›d›klar› hasta-l›klar yüzünden sa¤l›k sorunlar›n›n artaca¤›, ar-tan s›cakl›k yüzünden kimi bölgelerde tar›m›nçok zarara u¤rayaca¤›, temiz su s›k›nt›s›n›n bafl-gösterece¤i, Bangladefl ya da Misissippi deltas›gibi alçak bölgelerde ciddi toprak kay›plar› olaca-¤› ve göçlerin yaflanaca¤› söyleniyor. Bunun ya-n›nda Pentagon’un geçen y›l fiubat ay›nda yay›m-lad›¤› rapora göre, senaryo bu denli yumuflak de-¤il. Pentagon küresel ›s›nmayla ortaya ç›kacakbüyük g›da ve temiz su s›k›nt›s› nedeniyle, birçokyerleflim alan›n›n yaflan›lamaz hale gelece¤ini vebunun sonucu olarak çok büyük göçlerin ve sa-vafllar›n yaflanaca¤›n› söylüyor. Ancak tuhaf olan,ABD’nin önemli bir resmi kurumunca çizilen bu“kara senaryo”ya karfl›n, ABD’nin çözümün birparças› olmaya yanaflmamas›.

Öngörmek Kolay De¤il

turkiyeningelecegi 5/30/05 7:39 PM Page 42

Page 6: turkiyeningelecegi 5/30/05 7:39 PM Page 38 ‹KL‹M GELECE⁄‹M‹Z · 2015. 2. 1. · lerin içinde onbinlerce y›ll›k ›l›k dö-nemlerin olmas›. Biz flu anda bu ›l›k

tüketimden vazgeçmeyi ve yeryüzün-deki kaynaklar üzerinde bu dünyadayaflayan herkesle eflit haklara sahip ol-duklar›n› kabullenmeleri gerekiyor.

Türkiye’nin DurumuTürkiye’nin bugüne de¤in Kyoto

Protokolü’ne taraf olmamas›n›n enönemli nedeni, henüz sera gaz› sal›mmiktar›n› 1990 düzeyinin alt›na çeke-bilecek olanaklara sahip olmamas›.Türkiye’nin enerji üretimi ve tüketi-miyle, enerji iliflkili CO2 sal›mlar›na veprojeksiyonlar›na bir göz atmak bunedenleri daha iyi kavramam›z› sa¤la-yabilir.

Ülkemizde 2003 y›l›nda 83,8 Mtep(milyon ton eflde¤er petrol) olan genelenerji talebinin y›ll›k ortalama %5,9’luk bir art›fl h›z›yla bu y›l içinde 91Mtep’e, 2010’da 125,6 Mtep’e ve2020’de de 222,3 Mtep’e ulaflmas› bek-leniyor. Bu talebin kaynaklara göre da-¤›l›m›ysa, 2003’te kömür % 26,8, pet-rol % 38, do¤algaz % 23,2, hidrolik %

3,6, ticari olmayan yak›tlar % 6,9, yeni-lenebilir kaynaklar % 1,5 biçimindey-ken, 2020’de enerji kaynaklar›n›n rol-leri biraz de¤ifliyor; kömür % 36,2, pet-

rol % 27,5, do¤algaz % 23,2, hidrolik %4,2, ticari olmayan yak›tlar % 1,8, yeni-lenebilir kaynaklar % 3,4 ve nükleerenerjinin % 3,7 oran›nda talep edilece-

43Haziran 2005 B‹L‹M veTEKN‹K

ABD Ulusal Atmosferik Araflt›rmalar Merkezi’nin yapt›¤› bilgisayar modellemesine göre küresel ›s›nman›netkileri haritada gösteriliyor. K›rm›z›yla gösterilen bölgelerde, yerkürenin ortalama s›cakl›¤› 5 °C’den fazlaart›yor. Buna göre, özellikle Kuzey Yar›mküre, Güney Amerika’n›n bir k›sm› ve Antarktika bu durumdan en çoketkilenen yerler. Modelde 5 °C art›flla 12 y›l sonra Kas›m ay›nda dünyan›n durumu gösterilmeye çal›fl›l›yor.

Kyoto Protokolü her ne kadar küresel ›s›nma-ya karfl› al›nmas› gereken acil önlemleri düzenle-yip, bunlar›n yürürlü¤e sokulmas› için yap›lmas›gerekenleri içerse de, hem geliflmekte olan ülke-ler hem de sivil toplum örgütlerince en çok elefl-tirilen anlaflmalardan biri oldu. Bunun nedeni,Protokolün hedefe ulaflmak için getirdi¤i birta-k›m düzeneklerdi. Bu düzeneklerle Protokol ge-liflmifl ülkelere, sera gaz› sal›mlar›n› azaltmak içinulusal s›n›rlar› d›fl›na ç›kma kolayl›¤› sa¤l›yor.

Bu düzeneklerden biri olan Ortak Yürütme,bir Ek 1 ülkesine, baflka bir Ek 1 ülkesinde seragaz› sal›m›n› kaynakta azaltmay› ya da sera gaz›yutaklar› arac›l›¤›yla atmosferden uzaklaflt›rmay›amaçlayan bir projeye yat›r›m yapmas› kofluluyla“sal›m indirim birimleri” kazand›r›yor. Kazan›lansal›m indirim birimleri, bu iki ülke aras›nda yap›-lan anlaflmaya göre ülkelerin belirlenmifl olan sa-l›m yükümlülü¤ünden ve fazla indirimlerinden dü-flürülüyor. Yat›r›m› yapan ülkenin sal›m izni artar-ken, evsahibi ülkenin sal›m izni azal›yor. Bu pro-jelerin ço¤u “yerine yenisini koyma” biçimindekibir teknoloji ya da sistemin daha düflük sal›ml›bir baflkas›yla yer de¤ifltirmesi ilkesine dayananenerji sektöründeki projelerden olufluyor. Ancakbu projelerle sal›m indirim birimi aktar›m› ya dakazan›m› için yerine getirilmesi gereken koflullarvar. Her fleyden önce, Ortak Yürütme projesi ilgi-li devletlerce kabul edilmifl olmal›. Ayr›ca proje,kaynaktan gerçekleflen sal›mlarda azaltma ya dasal›mlar›n yutaklarca uzaklaflt›r›lmas›nda art›flsa¤lamal› ve bu art›fl, projenin yap›lmamas› duru-munda gerçekleflecek herhangi bir de¤iflikli¤e ekolmal›. Bunlara ek olarak, ülkeler sal›mlar›n› ön-

gören ulusal sistemler kurmad›klar› ya da ulusalbildirimlerini göndermedikleri sürece sal›m indi-rim birimi kazanamayacaklar. Bu kazan›m da an-cak, protokol çerçevesinde üstlerine düflen yü-kümlülükleri yerine getirmek için kendi ülkelerin-de yapt›klar› etkinliklere ek olabilecek.

Kendi ülkelerinde karbon vergileri ya da elek-trik ve gaz fiyatlar› yüksek olan ve enerji verimli-li¤ine iliflkin geliflimini tamamlam›fl ya da yenile-nebilir enerji kaynaklar› kullanan geliflmifl ülkeleriçin, sera gaz› sal›m yükümlülüklerini yerine ge-tirmek zor olaca¤›ndan, bunlar Ortak Yürütmeprojelerine daha s›cak bak›yorlar. Özellikle Ja-ponya ve Kuzey Avrupa ülkeleri bu tür projelereyeflil ›fl›k yakarken, kömür ve petrol gibi fosil ya-k›tlara ba¤›ml› ve enerjiyi verimli olarak kullana-mayan ülkeler evsahipili¤i yapmak için istekliler.Ortak Yürütme projeleri sayesinde, evsahibi ülke-lere teknoloji ve para aktar›m› yap›lmas› planlan›-yor. Buna örnek olarak Hollanda’n›n Polonya’dayapt›¤› bir yak›t dönüfltürme projesi gösterilebi-lir. Proje olmasayd› güç santrali y›lda ortalama0,5 Mt CO2 salacakken, proje sayesinde sal›my›lda 0,2 Mt’ye düflüyor. Kazan›lan 0,3 Mt’yseHollanda’ya kredi olarak verilecek ve Polon-ya’dan da ç›kar›lacak.

Ortak Yürütme projeleri yaln›zca Ek 1 tarafla-r› aras›nda gerçeklefltirilebilirken, yükümlülük sa-hibi bir geliflmifl ülkeyle yükümlülü¤ü bulunma-yan bir geliflmekte olan ülke aras›nda yap›lanprojeler, Temiz Kalk›nma Düzene¤i ad› alt›ndatoplan›yor. Burada amaç, geliflmekte olan ülkele-rin sürdürülebilir kalk›nma ve çevre dostu tekno-lojilere ulaflmas›na ve Protokolün as›l amac›na

katk›da bulunmaya yard›mc› olmak, geliflmifl ül-kelereyse belirlenmifl olan sal›m s›n›rland›rma veazaltma yükümlülüklerini yerine getirmeleri yo-lunda yard›m etmek. Bu projelerin, yat›r›mc› ül-kenin kendi sal›m yükümlülü¤ünü gerçeklefltire-bilmek için kullanabilece¤i onaylanm›fl sal›m indi-rimleri oluflturmas› gerekiyor. Bu düzenek, gelifl-mekte olan ülkelere projelerden sa¤lanan onay-lanm›fl sal›m indirimlerini, Ek 1 taraflar›na aktar-ma izni veriyor. Ek 1 taraflar›ysa, 2000 y›l›ndanilk yükümlülük döneminin bafllamas›na de¤in ger-çekleflen proje etkinliklerinden kaynaklananonaylanm›fl sal›m indirimlerini yükümlülük döne-minde hesaba katabilecekler.

Bu iki mekanizma, geliflmifl ülkelere kendi yü-kümlülüklerini daha düflük maliyetle gerçeklefltir-mek için bir f›rsat tan›rken, geliflmekte olan ülke-lere de temiz kalk›nma yat›r›mlar› arac›l›¤›yla bir-tak›m çevresel hedeflere ve sürdürülebilir kalk›n-ma olanaklar›na ulaflma konusunda yard›mc› ol-mak amac›yla Protokol’de yer al›yor. Ancak, bukonuda birçok soru iflareti de yok de¤il. Her fley-den önce, Ortak Yürütme ile ilgili hükümlerdekibelirsizliklerin, Ek 1 ülkelerinin yükümlülüklerinigerçeklefltirirken gerekli yerel önlemleri almama-lar›na neden olaca¤› ve bu nedenle de sera gaz›sal›mlar›nda gerçek bir küresel azalma oluflmaya-ca¤› kayg›s› söz konusu. Ayr›ca, Temiz Kalk›nmaDüzene¤i’nin de temiz kalk›nmay› yönlendirmedebaflar›s›z olabilece¤i ve küresel sera gaz› sal›mla-r›nda gerçek bir azalma yerine, art›fla izin vere-cek belirsizlikler ve zay›fl›klar içerdi¤i, bu düze-neklere yöneltilen elefltiriler aras›nda yer al›yor.

Ortak Yürütme ve Temiz Kalk›nma Düzenekleri

turkiyeningelecegi 5/30/05 7:39 PM Page 43

Page 7: turkiyeningelecegi 5/30/05 7:39 PM Page 38 ‹KL‹M GELECE⁄‹M‹Z · 2015. 2. 1. · lerin içinde onbinlerce y›ll›k ›l›k dö-nemlerin olmas›. Biz flu anda bu ›l›k

jisi tüketimi bak›m›ndan dünya ortala-mas› 2.280 kWs ve OECD ortalamas›

7.841 kWs’ken, Türkiye’de bude¤er 1.473 kWs’le s›n›rl›.

Günümüzde dünyada-ki elektrik üretiminin

yaklafl›k % 36’s›n›nkömürden karfl›lan-

d›¤› düflünülüyor.Bu nedenle elek-trik üretimininsera gaz› sal›-m›ndaki pay›oldukça yük-sek. Bununlabirlikte, elek-trik üretimin-den kaynakla-nan CO2 sal›m-

lar› yeni ve ve-rimli teknolojile-

rin kullan›lmas›ylayaklafl›k % 25 oran›n-

da azalt›labiliyor. Bu-nun önemli nedenlerin-

den biri de, elektrik üreti-minde karbon içeri¤i düflük

olan do¤algaz kullan›m›n›n giderekartmas›.

Kyoto Protokolü’yle ilgili belki de en çok ko-nuflulan, üzerinde en çok tart›fl›lan konular›n ba-fl›nda sal›m ticareti geliyor. Bu düzenek, sera ga-z› sal›mlar› kendileri için belirlenen tutarlardandaha az olan Ek 2 taraflar›na, sal›m izinlerininbir bölümünü di¤er Ek 1 taraflar›na satma olana-¤› tan›yor. Ancak, sal›m ticareti sal›mlar›n bir ta-raftan di¤erine aktar›lmas›na izin verse de, top-lam sal›mlar daha önceden kararlaflt›r›lm›fl top-lam sal›mdan fazla olamayacak. Ayr›ca sal›m ti-careti, sal›mlar› azaltma ya da s›n›rland›rmaamac›yla yap›lan yerli etkinliklere ek olarak ger-çeklefltirilebilecek. Bu düzenekle haklar›n› satanülkelerin, elde edecekleri parayla, sal›mlar›n›azaltma yolunda yat›r›mlar yapmalar› ve bununsal›m azaltmaya yönelik yat›r›m maliyetlerindendaha fazla olmas› öngörülüyor. Ancak Proto-kol’de, bir taraf ülkenin kendisine ayr›lm›fl tuta-r› aflmas› durumunda uygulanacak hiçbir yapt›-r›mdan söz edilmiyor oluflu, günün birinde sal›mticaretinde istenmeyen durumlar›n olmas› halin-de büyük bir belirsizlik olaca¤›n› gösteriyor. Ay-r›ca, yükümlülükleri karfl›lamada sal›m ticaretinegüvenerek ülke içinde sal›mlar›n art›fl›na izin ve-rilmesi olas›l›¤› da tehlike oluflturuyor. fiu andasatabilecekleri sal›m haklar› bulunan kimi ülkele-rin daha sonraki yükümlülük dönemlerinde indi-rim yükümlülüklerinin ve enerji taleplerinin art-mas› durumunda bunlar› karfl›layacak sat›l›k hak-lar›n›n kalmamas›n›n da kötü sonuçlar do¤urabi-

lece¤i söyleniyor. Sal›m ticaretine güvenerek ya-flamay› seçen ülkeler, bu tür darbo¤azlardaolumsuz rekabet durumlar› yaratabilecekler. Bu-nunla birlikte, sal›m ticaretiyle ilgili en önemlisorunlardan biri de, ayr›lm›fl sera gaz› sal›m tu-tarlar› öngördükleri sal›m tutarlar›n›n çok üstün-de olan ülkelerin fazla indirimlerini tan›mlayan“s›cak hava” durumu. Bir baflka deyiflle “s›cakhava”, bir ülke için belirlenen sera gaz› sal›mmiktar›n›n o ülkenin salaca¤› öngörülen gerçekmiktar›n alt›nda kalmas›. Örne¤in, Rusya Fede-rasyonu ve Ukrayna’n›n sera gaz› sal›mlar› Pro-tokol yükümlülüklerinin çok alt›nda. ‹flte bu nok-ta da sorunun kalbini oluflturuyor. E¤er Proto-kol’de sal›m ticaretine izin verilmeseydi, RusyaFederasyonu ve Ukrayna baflka ülkelere sal›mhaklar›n› satmayacaklard› ve atmosfere fazladansera gaz› sal›nmayacakt›. Bu sayede geliflmifl ül-kelerin toplam sera gaz› sal›mlar› 1990 düzeyin-den yaklafl›k % 7 – 12 daha az olacakt›. Bu an-lamda sal›m ticaretinin Kyoto Protokolü’nünesas ve amaçlar›na ters düfltü¤ü söylenebilir. Nevar ki, birçok geliflmifl ülke sal›m ticaretine s›cakbakt›¤› için flimdilik bu düzene¤in kald›r›lmas› si-yasal aç›dan olas› görünmüyor. Bu nedenle, sa-l›m ya da s›cak hava ticaretinin olabildi¤ince s›-n›rland›r›lmas› gerekiyor. Hem fazla sal›m hakla-r› olan sat›c›lara bir sat›fl s›n›r›, hem de al›c›larayerli indirimlere öncelik vermelerini gerektirecekbiçimde al›fl s›n›r› getirilmesi flart.

Sal›m Ticareti Düzene¤i

¤i öngörülüyor. 2003’te 1.184 kgpe(kg petrol eflde¤eri) olan kifli bafl›nadüflen genel enerji tüketimininse,2005’te 1.287 kgpe, 2010’da1.601 kgpe ve 2020’de de2.533 kgpe’ye yükselece-¤i düflünülüyor. Görül-dü¤ü gibi, Türki-ye’nin enerji talebiher geçen y›l kat-lanarak art›yor.Talebin artmas›-n›n bafll›ca nede-ni elbette tüketi-min artmas›.2003’te 63,8Mtep olan enerjitüket imimiz iny›ll›k ortalama %5,8’lik bir art›flla2020’de 167,8Mtep’e ulaflmas› bek-leniyor. Bununla bir-likte ülkemizde üretilenenerji, tüketimi karfl›laya-mad›¤› için enerji tüketimimi-zin yaklafl›k % 66’s› ithalatla kar-fl›lan›yor.

Türkiye’de enerji tüketiminin enyüksek oldu¤u sektör 2003’te % 42’likpayla sanayi sektörüydü. Sanayi sektö-rünün 2020’ye kadar birincili¤ini ko-rumas› ve % 46’l›k payla yine en fazlaenerji tüketiminin gerçekleflti¤i sektörolmas› bekleniyor. 2020’de ulaflt›rmave çevrim sektörlerinin paylar›n›n art-mas› beklenirken, konut ve hizmetler,tar›m ve enerji d›fl› sektörlerin paylar›-n›n, 2003’teki paylar›na oranla düflece-¤i öngörülüyor. Sanayi geliflimini h›zlasürdüren ve nüfusu h›zla artan bir ül-ke olan Türkiye’de elektrik enerjisi ta-lebi de ayn› h›zla art›yor. Bu nedenle,1990’da 16.317,6 MW olan kurulugüç, % 67 art›r›larak 2000’de 27.264,1MW’a ulaflt›r›ld›. Buna ba¤l› olarak da,1990’da 57 543 GWs olan elektrikenerjisi üretimi, % 117 art›r›larak2000’de 124.921,6 GWs’e ç›kar›ld›. Ül-kemizde elektrik enerjisi talebi a¤›rl›k-l› olarak hidrolik ve termik kaynaklar-dan karfl›lan›yor. Termik üretimdeyse,linyit önemli bir yer tutarken di¤er birfosil yak›t olan do¤algaz›n pay› da hergeçen gün art›yor. Türkiye’de elektrikenerjisi üretimi de, tüketimi de artt›¤›halde yine de hem dünya ortalamas›-n›n, hem de OECD ülkerinin çok alt›n-day›z. Kifli bafl›na düflen elektrik ener-

44 Haziran 2005B‹L‹M veTEKN‹K

turkiyeningelecegi 5/30/05 7:39 PM Page 44

Page 8: turkiyeningelecegi 5/30/05 7:39 PM Page 38 ‹KL‹M GELECE⁄‹M‹Z · 2015. 2. 1. · lerin içinde onbinlerce y›ll›k ›l›k dö-nemlerin olmas›. Biz flu anda bu ›l›k

Türkiye 1990 verileri temel al›nd›-¤›nda CO2 sal›m›nda dünyada 23., kiflibafl›na düflen CO2 sal›m›nda 75., CO2sal›m›n›n gayr› safi yurt içi has›layaoran›nda 60. s›rada yer al›yor. BugünTürkiye için kömür kullan›m›ndankaynaklanan sera gaz› sal›mlar›n›n s›-f›rlanmas›, yak›n dönemde pek olas›görünmüyor. Ne var ki, bu durum yal-n›z Türkiye için geçerli de¤il; hemenhemen tüm dünyada benzer bir e¤ilimvar. Bu nedenle de, öncelikle kömürkaynakl› elektrik üretimi yapan san-trallerin iyilefltirilmesi, verimlerinin ar-t›r›lmas› ve birim elektrik enerjisi içinkullan›lan yak›t miktar›n›n, dolay›s›ylada CO2 sal›m›n›n azalt›lmas› öncelikliönlemlerin bafl›nda geliyor. Ülkemizdeelektrik enerjisi üretiminde verimlili-¤in % 1 art›r›lmas›n›n, sal›mlarda % 2 –2,5’luk bir azalma sa¤layabilece¤i he-saplan›yor. Bunun için, ileri kontrolyöntemleri, karbon ayr›flt›rma teknikle-ri, gelifltirilmifl gaz tribünleri, kojene-rasyon, atmosferik ak›flkan yatak, ba-s›nçl› ak›flkan yatak yakma teknolojile-ri, bütüncül kömür ve s›v› yak›t gazlafl-t›rma birleflik çevrim, süperkritik ve ul-

trakritik santraller gibi geliflmifl tekno-lojilerden yararlan›labilece¤i söyleni-yor.

Türkiye’de CO2 Sal›m› Türkiye’nin birincil enerji kullan›-

m›ndan kaynaklanan toplam CO2 sa-l›m de¤eri 1990’da 127,2 milyonton’ken, bu de¤er 2003’te 213 milyonton’a ulaflt›. 2010 y›l› için yap›lan ön-görülere göre, birincil enerji talebimi-zin % 70’ini d›flar›dan ithal ederek kar-fl›layaca¤›z. Bu al›mlar›n büyük k›sm›-n› do¤al gaz ve tafl kömürü al›m› olufl-turdu¤u için Türkiye’nin CO2 sal›mmiktar›n› 1990 düzeyine indirmesi, bukoflullarda pek olas› görünmüyor.

Ülkemizde sektörler baz›nda CO2sal›m›nda, sanayi ve elektrik sektörleriilk iki s›ray› paylafl›yorlar. 1990’da sons›rada olan ulafl›msa, 2000’den sonraüçüncü s›raya yükseldi. Yaln›zca elek-trik enerjisi üretiminden kaynaklananCO2 sal›mlar›, 1990’da 30,2 milyonton’dan 2001’de 73,4 milyon ton’a ç›k-t› ancak, 2002’de yaflanan kurakl›¤›netkisiyle termik santrallerin üretimpaylar›n›n artmas› nedeniyle 72,1 mil-yon ton’a geriledi. Elektrik üretimindeözellikle geliflmekte olan ülkelerde ol-du¤u gibi, Türkiye’de de en bol ve yay-g›n yerli enerji kayna¤› olan linyit kul-

45Haziran 2005 B‹L‹M veTEKN‹K

Yenilenebilir enerji kaynaklar› dünyan›n kurtar›c›lar›-n›n bafl›nda geliyor. Jeotermal enerji potansiyeli aç›s›n-dan Türkiye dünyada 7. s›rada.

-- ‹‹kklliimm DDee¤¤iiflfliikkllii¤¤ii iillee EEnneerrjjii’’nniinn ‹‹lliiflflkkiissii NNeeddiirr??Küresel ›s›nma veya iklim de¤iflikli¤i ismiyle

bilinen sorun, bu yüzy›lda dünyan›n karfl› karfl›yakald›¤› en önemli çevre tehdididir. Uzmanlar›n fi-kir birli¤inde bulundu¤u husus, sera gazlar› ola-rak isimlendirilen ve küresel ›s›nmaya nedenolan gazlar›n en önemli kayna¤›n›n, insan oldu-¤udur. ‹nsana ba¤l› emisyon kaynaklar›n›n bafl›n-daysa fosil yak›tlar›n tüketimi gelir. Halen dünyaenerji tüketiminin üçte ikisi fosil yak›tlardan sa¤-lan›yor. Bu yak›tlar›n tüketiminden k›sa dönem-de vazgeçilemeyece¤i gibi, tüketim miktarlar› dasürekli bir art›fl gösteriyor. Bu durumun do¤albir sonucu olarak, sera gaz› emisyonlar› artmak-ta ve iklim de¤iflikli¤i süreci h›zlanmakta.

--EEnneerrjjii KKöökkeennllii EEmmiissyyoonnllaarr NNaass››ll AAzzaalltt››ll››rr??Enerji kökenli sera gaz› emisyonlar›n›n azal-

t›labilmesi için yap›lmas› gerekenler uzun bir lis-te halinde verilebilece¤i gibi, temel yaklafl›mlar›üç grupta ele almak mümkün:

- Yüksek emisyona sahip fosil enerji kaynak-lar› (petrol, kömür, do¤algaz, vb.) yerine, yenile-nebilir enerji kaynaklar›n›n (rüzgâr, günefl, jeo-termal, hidrolik, vb.) kullan›lmas› veya fosil kay-naklar›n daha yüksek verimli araç ve cihazlardakullan›lmas›.

- Fosil yak›tlardan oluflan CO2’nin tutulmas›

ve yeralt›nda depolanarak atmosfere verilmesi-nin önlenmesi.

- Enerji tüketen her sektörde daha yüksekoranlarda enerji verimlili¤i ve enerji tasarrufu.

--BBuu DDöönnüüflflüümmee DDeesstteekk OOllaaccaakk EEnneerrjjii TTeekknnoolloo--jjiilleerrii NNeelleerrddiirr??

Birim enerji tüketimi bafl›na daha az sera ga-z› oluflumu için enerji arz yap›s›n›n de¤iflmesi ge-reklidir. Bu de¤iflimi sa¤layacak temel teknoloji-ler flunlar:

- ulaflt›rma, bina, sanayi ve hizmet sektörle-rinde kullan›lan enerjinin daha verimli dönüflü-münü sa¤layan teknolojiler,

- hidrojen ve yak›t pili teknolojileri, - rüzgâr, günefl, biyokütle, hidrolik, jeotermal

enerji gibi yenilenebilir enerji teknolojileri,- nükleer enerji,- CO2’nin tutulup, yeralt›nda depolanmas›n›

da içeren fosil yak›t teknolojileri. Örnek olarak ulafl›m sektöründe, elektrikli ve

hibrid araçlar, yak›t pilli araçlar, biyoyak›tlar, ki-lometre bafl›na daha az yak›t tüketen yüksek ve-

rimli motorlar, toplu ulafl›m araçlar›, hafif araç-lar gibi uygulamalar, hem enerji tüketimini azal-tacak, hem de sera gazlar›n›n yay›lmas›n› azalta-cak teknolojiler ve uygulama örnekleridir.

--GGeerreekkllii FFiinnaannssaall vvee YYaassaall AArraaççllaarr??Halen gerek al›flkanl›klar, gerek fosil yak›tla-

ra göre kurulmufl olan mevcut ekonomik siste-min de¤iflimi için baz› finansal ve yasal araçlar›noluflturulup, uygulanmas›na ihtiyaç vard›r. Buaraçlar, Avrupa Birli¤i ve geliflmifl baz› ülkelerdeuygulanmaya bafllanm›fl olup, ülkemizde de uy-gulanmas› gündemdedir; örne¤in, yeni “yenile-nebilir enerji yasas›”, temiz teknolojilerle ilgiliTÜB‹TAK’›n araflt›rma projesi destekleri gibi. Buçerçevede,

- temiz yak›tlarla ilgili vergi indirimi (örnekolarak biyodizel),

- alternatif enerji kaynaklar›ndan yap›lacaküretimler için farkl› fiyat uygulamalar› ve teflvik-ler,

- farkl› ülkelerde görüflülen ve uygulanan “ye-flil vergiler” (karbon vergisi, vb.),

- sal›mlar için “kota” uygulamalar› ve “kotaal›m-sat›m›”,

- temiz teknolojiler için verilen araflt›rma veuygulama destekleri,

- yüksek motor gücüne-enerji tüketimine sa-hip/a¤›r araçlar için yüksek vergi uygulamalar›örnek olarak say›labilir.

Doç.Dr.Mustafa TIRISTÜB‹TAK MAM, Enerji Enstitüsü Müdürü

Enerji Üretim ve Kullan›m Sektörleri Aç›s›ndan Yap›lmas› Gerekenler

Doç. Dr. Mustafa T›r›s

turkiyeningelecegi 5/30/05 7:39 PM Page 45

Page 9: turkiyeningelecegi 5/30/05 7:39 PM Page 38 ‹KL‹M GELECE⁄‹M‹Z · 2015. 2. 1. · lerin içinde onbinlerce y›ll›k ›l›k dö-nemlerin olmas›. Biz flu anda bu ›l›k

lan›m›ndan vazgeçilmesi, flimdilik olas›görünmüyor. Bununla birlikte, CO2 sa-l›m› az olan do¤algaz ve yüksek kalori-li ithal kömürle birlikte enerji talebimi-zin bir bölümü de yenilenebilir bir kay-nak olan akarsu gücüne dayal› hidro-elektrik santrallerden karfl›lan›yor. Yi-ne de, geliflmeye ve büyümeye paralelolarak artan enerji talebiyle birlikte,CO2 sal›m›m›z da her geçen y›l art›yor.

Nas›l Azaltabiliriz?Kyoto Protokolü’nün de yürürlü¤e

girmesi, sera gazlar› sal›m› konusunda

art›k ciddi düflünmeyi ve ülkemiz ko-flullar›na en uygun yöntemleri belirle-meyi kaç›n›lmaz k›ld›. Görünen o ki,Türkiye için enerji tasarrufu, enerjininverimli kullan›lmas› ve yenilenebilirenerji kaynaklar›na yönelim, flimdiliken olas› çözümler. Enerji tasarrufu ko-

nusunda yap›lan birtak›m çal›flmalar,Türkiye’de tüm sektörlerde ortalama% 25’in üzerinde enerji tasarrufu po-tansiyeli bulundu¤unu gösteriyor. Budurumu de¤erlendirmek için, enerji ta-sarrufu ve verimlilik projelerinin haz›r-lanmas› ve bir an önce yaflama geçiril-mesi gerekiyor.

Türkiye yenilenebilir enerji kaynak-lar› aç›s›ndan da oldukça yüksek po-tansiyele sahip bir ülke. Jeotermal po-tansiyel aç›s›ndan dünyada 7. s›radabulunan Türkiye’de, 40 °C’nin üzerin-de 170 jeotermal saha bulunuyor. Varolan kaynaklara göre, jeotermal kapa-

46 Haziran 2005B‹L‹M veTEKN‹K

Türkiye Birincil Enerji Kaynaklar› Arz› (2002)

Do¤algaz % 19,6

Hidro % 3,9

Jeotermal/günefl/rüzgâr % 1,5

Biyokütle % 8,1

Kömür % 26,3Petrol % 40,6

Atmosferde tehlikeli bir boyuta varan insankaynakl› sera gaz› emisyonlar›n›n iklim sistemiüzerindeki olumsuz etkisini önlemek ve sera ga-z› emisyonlar›n› 1990 y›l› seviyesinde tutmakamac›yla, 1992 y›l›nda imzaya aç›lan ve 21 Mart1994 y›l›nda yürürlü¤e giren ‹klim De¤iflikli¤iÇerçeve Sözleflmesine (‹DÇS), Aral›k 2004 tarihitibariyle 189 ülke taraf oldu.

OECD’ye üye olmas› nedeniyle Sözleflmeninekli listelerinde yer alan Türkiye, henüz sanayi-leflmesinin bafllang›c›nda oldu¤u için ve Sözlefl-meye bu hali ile taraf olmas› durumunda, seragaz› sal›mlar›n› 1990 y›l› seviyesine indirmek vegeliflme yolundaki ülkelere teknolojik ve malikaynak sa¤lamak konusundaki yükümlülükleriyerine getiremeyece¤i endiflesi ile y›llarca Sözlefl-me’ye taraf olmad›.

Türkiye, Birleflmifl Milletler ‹klim De¤iflikli¤iÇerçeve Sözleflmesi ve bu Sözleflme’ye ba¤l› di-¤er düzenlemelerin, ülkenin sanayileflmesine en-gel oluflturmaks›z›n sürdürülebilir kalk›nma yak-lafl›m› çerçevesinde, bir yandan kalk›nmas›n› sür-dürürken, di¤er yandan da iklim de¤iflikli¤ininolumsuz etkilerinin azalt›lmas›na yönelik küreselçabalarda yerini alabilmek amac›yla, Sözleflme-’ye taraf olabilmek için, Sözleflme’de belirtilen“ortak, fakat farkl›laflt›r›lm›fl sorumluluklar ilke-si” do¤rultusunda eklerde gerekli de¤iflikliklerinyap›lmas› yönünde politikalar izledi.

2000 y›l›nda Lahey’de düzenlenen 6. Taraf-lar Konferans›’nda (COP-6), yeni bir yaklafl›m ileSözleflmenin “ortak fakat farkl›laflt›r›lm›fl sorum-luluklar ilkesi” do¤rultusunda uygun koflullardanyararlanarak isminin Ek-II den silinerek Ek-I dekalmas› yönünde bir öneride bulunmufltur. Türki-ye’nin bu yeni önerisi 29 Ekim-9 Kas›m 2001 ta-rihleri aras›nda Marakefl’te yap›lan 7. TaraflarToplant›s›nda kabul edildi.

Konu ile ilgili olarak BM’ce yay›nlanan kararmetninde “Türkiye’nin Sözleflmeye taraf olduk-tan sonra, Ek-I de yer alan di¤er ülkelerden fark-l› bir durumda özel koflullar›n›n tan›narak, ismi-nin Ek-II den silinmesi “ hususu yer al›yor.

Böylece Türkiye’nin önerisi do¤rultusundakabul edilen karar ile Sözleflme kapsam›ndakiyükümlülüklerimiz arzu edilen seviyede ve ülke-

nin sahip oldu¤u koflullara paralel bir çerçeveyeoturtulmufl, bu yeni konumu ile geliflme yolunda-ki ülkelere teknik ve mali yard›m yapma yüküm-lülü¤ünden kurtulmufltur. Böylece, Sözleflmekapsam›nda ve Sözleflmeye dayal› olarak belirle-necek ek yükümlülükler tan›mlan›rken ülkemizinkendisine özgü koflullar› tan›nacakt›r.

Türkiye’nin BM/‹klim De¤iflikli¤i ÇerçeveSözleflmesi’ne taraf olunmas›n›n uygun bulundu-¤una dair Kanun, kabul edildi. Kanun 4990 noile 21 Ekim 2003 tarih ve 25266 say›l› ResmiGazete’de yay›mlanm›flt›r. Türkiye resmen 24May›s 2004 tarihinde BM ‹klim De¤iflikli¤i Çer-çeve Sözleflmesi’ne taraf olmufltur. 1997’deimzalanan Kyoto Protokolüyse, fiubat ay›ndayürürlü¤e girdi.

Protokol baflta ABD olmak üzere birçok ge-liflmifl ülke taraf›ndan bile henüz onaylanmam›flolup, k›sa ve orta dönemde ülkemizin gündemi-ne gelmesi beklenilmemekte. Bu çerçevede gözönünde bulundurulmas› gereken bir husus, ener-ji sektöründen kaynakl› sal›mlar›n, enerji tüketi-mi ile orant›l› olmas›. Ülkemiz gibi y›ll›k enerji ta-lep art›fl› %5 – 6 düzeyinde gerçekleflmekte olanbir ülke için, sal›mlar›n 1990 seviyesinin afla¤›s›-na çekilmesi gibi bir yükümlülü¤ünün kabul edil-mesi, z›mnen enerji talebinin artmayaca¤›n›n, di-¤er bir deyiflle ekonomik büyümenin gerçeklefl-meyece¤inin varsay›m› anlam›na gelir.

Kald› ki, Avrupa Birli¤i Protokole taraf ola-rak toplamda %8 lik bir CO2 sal›m indirimi hede-fi ortaya koymufl olmakla birlikte, kendi üyelerin-den baz›lar›n›n bu dönem içerisinde sal›mlar›n›art›rmas›na izin vermekte. Bu çerçevede 2008-2012 y›llar› aras›nda Finlandiya ve Fransa’danindirim beklenmezken, Yunanistan %25, ‹rlanda%13 Portekiz %27 ‹spanya %15 ve ‹sveç %4 ora-n›nda sal›mlar›n› art›rabilecek.

Bu itibarla Kyoto Protokolü'ne taraf olma hu-susu, ülkemiz aç›s›ndan özel de¤erlendirme ge-rektiren bir konu. Ekonomik büyüme ve yaflamkalitesinin artmas›na ba¤l› olarak h›zla artanenerji talebimiz, enerji sektörümüzdeki h›zl› bü-yüme ve mevcut enerji arz kompozisyonumuz,mevcut koflullar dahilinde Kyoto Protokolü ile

öngörülen hedeflerin öngörülen zaman dilimindegerçeklefltirilmesini taraf›m›zca olanakl› k›l-m›yor. ‹klim De¤iflikli¤i Çerçeve Sözleflmesineyeni taraf olmufl ve geliflmekte olan bir ülke ola-rak Türkiye'nin hangi koflullarda Kyoto Protoko-lüne taraf olabilece¤i hususunda de¤erlendirme-lerimiz, ilgili Bakanl›klar, kurum ve kurulufllar ilekoordinasyon içerisinde yürütülmekte.

Ayr›ca, Ülkemizin Kyoto Protokolüne taraf ol-mas› hususu ve ilgili elefltiriler çerçevesinde de-¤erlendirmeler yap›l›rken;

Ülkemizin, atmosferde Karbondioksit yo-¤unlu¤unun artmas›na iliflkin "tarihsel sorumlu-lu¤u"nun, geliflmifl AB ülkeleri ve Amerika, Ja-ponya gibi ülkelere k›yasla oldukça düflük oldu-¤u,

Ülkemizde bugün itibariyle "kifli bafl›naKarbondioksit sal›m›"n›n geliflmifl ülkeler ortala-mas›n›n çok alt›nda, OECD ortalamas›n›n % 30,dünya ortalamas›n›n % 20 alt›nda seyretti¤i hu-suslar› gözden kaç›r›lmamal›.

Ancak, tüm bu gerçeklere ra¤men Bakanl›¤›-m›z, enerji sektörünün bütününde çevresel etki-lerin olabildi¤ince asgari seviyede tutulabilmesihususu üzerinde titizlikle durmakta.

Bu çerçevede; Enerjinin üretiminden nihai tüketimine ka-

dar tüm aflamalarda verimlilik art›r›c› tedbirlerinyayg›nlaflt›r›lmas›, enerji tasarrufu potansiyelimi-zin etkin bir flekilde de¤erlendirilmesi,

Yenilenebilir enerji kaynaklar›n›n gerek bi-rincil enerji arz›, gerekse elektrik üretimindekipay›n›n art›r›lmas› hedeflerine yönelik önemli ça-l›flmalar›m›z›n yo¤unluk kazanmas›,

Mevcut termik santrallerimizde sal›m azal-t›c› yat›r›mlar›n gerçeklefltirilmesi ve yeni termiksantral yat›r›mlar›n›n çevre mevzuat›na uygunolarak gerçeklefltirilmesi hususlar›n›n üzerindetitizlikle durulmas›,

Sera etkisi yap›c› gaz sal›mlar›n›n azalt›l-mas›nda büyük çapl› tek üretim teknolojisi seçe-ne¤i olan nükleer enerjiden elektrik üretimindefaydalan›lmas› gibi hususlar Bakanl›¤›m›z politi-kalar› ve uygulamalar› içerisinde önemli bir yeral›yor.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanl›¤› Ne Diyor?

turkiyeningelecegi 5/30/05 7:39 PM Page 46

Page 10: turkiyeningelecegi 5/30/05 7:39 PM Page 38 ‹KL‹M GELECE⁄‹M‹Z · 2015. 2. 1. · lerin içinde onbinlerce y›ll›k ›l›k dö-nemlerin olmas›. Biz flu anda bu ›l›k

sitemiz 3.315 MW. Yap›lan çal›flmalar,elektrik üretimi için 2000 MWt, ›s›tmaiçinse 31.500 MW’l›k potansiyelimizoldu¤unu gösteriyor. Jeotermal potan-siyelimiz toplam elektrik enerjisi tale-binin % 5’ine ve ›s›tma için gerek du-yulan enerjinin de % 30’una kadar ya-n›t verebilecek.

Rüzgâr enerjisi bugün tüm dünya-da en çok benimsenen yenilenebilirenerji kaynaklar›ndan biri. Türkiye’derüzgâr enerjisi bak›m›ndan oldukçazengin yerler var. Bunlar›n bafl›nda daÇanakkale, Akhisar, Anamur, Antakya,Ayval›k, Bal›kesir, Band›rma, Berga-ma, Bodrum, Bozcaada, Çeflme, Çorlu,Dikili, Edirne, Edremit, Gökçeada, ‹ne-bolu, Karaman, Mardin, Silifke, Sinopve Tekirda¤ geliyor. fiu anda Bozcaa-da’da 10,2 MW, Çeflme’de 1,5 MW,Çeflme – Alaçat›’da 7,2 MW ve ‹stan-

bul – Had›mköy’de 1,2 MW’l›k rüzgârsantralleri elektrik üretiminde kullan›-l›yor. Yap›lan çal›flmalar, Türkiye’nin

230 TWs/y›l teknik potansiyele ve 26TWs/y›l ekonomik potansiyele sahipoldu¤unu gösteriyor. 2010 y›l›na ka-

47Haziran 2005 B‹L‹M veTEKN‹K

Ülkemizde hidroelektrik enerji potansiyeli oldukça yüksek. Yenilenebilir enerji kayna¤› olan akarsularsayesinde enerjinin daha büyük k›sm› hidroelektrik santrallerde üretilebilir.

--KKyyoottoo PPrroottookkoollüü’’yyllee iillggiillii nnaass››ll bbiirr ppoolliittiikkaaöönnggöörrüüllüüyyoorr??

Sanayileflme yolunda ilerleyen ülkemizin, kal-k›nma hedeflerine bir engel oluflturmayacak do¤-rultuda Kyoto Protokolü müzakere sürecine gir-mesi için, öncelikle baflta karbondioksit olmaküzere protokolde belirlenmifl olan ve MontrealProtokolü ile denetlenmeyen sera gazlar› envan-terinin sa¤l›kl› bir flekilde ç›kart›lmas› çal›flmala-r›, Bakanl›¤›m›z eflgüdümünde ilgili kurum ve ku-rulufllar, üniversitelerin ve sivil toplum örgütleri-nin yer ald›¤› Ulusal Bildirim’in haz›rlanmas› çer-çevesinde genifl bir platformda bafllat›ld›. Bakan-l›¤›m›z›n GEF (Küresel Çevre Fonu) ve UNDP(Birleflmifl Milletler Kalk›nma Program›) iflbirli¤iile bafllatm›fl oldu¤u bu Ulusal Bildirim Raporuile ilgili çal›flmalar›, ‹klim De¤iflikli¤i ÇerçeveSözleflmesi kapsam›nda izlenecek ulusal stratejive politikalar›n belirlenmesi ve Kyoto Protokolümüzakere sürecini besleyecek bilimsel yap›n›noluflturulmas›n› da kapsayacak flekilde planland›.

Yürütülmekte olan çal›flmalar›n sonucundaortaya ç›kacak olan ve ayn› zamanda ‹klim De¤i-flikli¤i Çerçeve Sözleflmesi’nin bir gere¤i olan“Ulusal Bildirim”in 2006 y›l› ortalar›nda Sekre-terya’ya sunulmas› planlan›yor. Ayr›ca ilgili ku-rumlarla iflbirli¤i sa¤lanarak, iklim de¤iflikli¤iyleilgili konularda TÜB‹TAK Ar-Ge Kamu Destekle-me Program›’na sunulmak üzere de projeler ha-z›rland›.

Türkiye, sera gaz› sal›mlar›n›n azalt›lmas›ndareferans al›nacak baz y›l ve azalt›m oranlar› ko-nusundaki konumu, özel koflullar› ve ekonomikkalk›nmas› dikkate al›narak belirlendikten sonraKyoto Protokolü’ne taraf olabilir ve protokolünmekanizmalar›ndan yararlanabilir.

--PPrroottookkooll’’üünn TTüürrkkiiyyee’’ddee ççeevvrree aaçç››ss››nnddaann öönnee--mmii ??

Bilindi¤i üzere, iklim de¤iflikli¤i küresel bir

sorun olup, etki kapsam›nda de¤erlendirildi¤in-de, insan sa¤l›¤›ndan biyoçeflitlili¤e, enerji üreti-minden tar›msal üretime kadar etkileri de¤iflenoranlarda etkisi vard›r. Ülkemiz, günümüzde kla-sik bir çevre Sözleflmesi olmaktan öte, gelecekkuflaklar›n karfl›laflaca¤› ve bilimsel çal›flmalarlabirlikte yürütülen bu giriflimleri desteklemekteoldu¤unu ve üzerine düfleni kabiliyeti ölçüsündeyapaca¤›n› Sözleflme’ye taraf olarak ve ard›ndantüm bu çal›flmalar› Bakanl›¤›m›z koordinesindebafllatarak gösterdi.

Kyoto Protokolü’nün, Sözleflmede yer alma-yan yapt›r›mlar› ve mekanizmalar› içermesi nede-niyle, sera gaz› sal›mlar›n›n azalt›lmas›nda etkiliolmas› bekleniyor. Bu kapsamda konu de¤erlen-dirildi¤inde, insan faaliyetleri sonucu atmosfereverilen sera gaz› sal›mlar›n›n ve dolay›s›yla iklimde¤iflikli¤inin çevre üzerine olacak olumsuz etki-lerinin azalt›lmas› aç›s›ndan önemli görülüyor.

- NNee ttüürr bbiirr eenneerrjjii ppoolliittiikkaass›› iizzlleemmeekk ççeevvrreesseellaacc››ddaann TTüürrkkiiyyee’’nniinn ggeelleeccee¤¤iinnii ddaahhaa oolluummlluu eettkkii--lleerr??

Türkiye, her fleyden önce ekonomik büyüme-sini sektörel kalk›nma politikalar›nda çevre boyu-tunun gözetildi¤i sürdürülebilir kalk›nma anlay›-fl› çerçevesinde gerçeklefltirmek zorundad›r. Ge-reksinim duydu¤u enerjiyi, güvenli, güvenilir,ekonomik, verimli ve çevreye duyarl› teknoloji-lerle üreten, ileten, depolayan ve kullanan ko-numda olmas› gerekir. Di¤er taraftan, ülkemizyeni ve yenilenebilir enerji kaynaklar› potansiye-line sahip olup, sera gaz› sal›mlar›n› azaltmanoktas›nda bu kaynaklar›n› da daha fazla de¤er-lendirmesi gerekir. Bu ba¤lamda, Ulusal Bildiri-m’in haz›rlanmas›nda enerji politikalar›yla ilgilidetayl› çal›flmalar Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba-kanl›¤›m›z›n eflgüdümünde ilgili kurum ve kuru-lufllar›n iflbirli¤i ile, farkl› senaryolar ve modellerkullan›larak gerçeklefltirilmesi planlan›yor. Bu

çal›flmalar sonuçland›¤›nda gerekli de¤erlendir-melerin yap›lmas› uygun olacakt›r.

Fosil yak›t kaynakl› enerjiler yerine yenilene-bilir enerjilerin üretimini teflvik maksad›yla ç›kar-t›lan “Yenilenebilir Enerji Kaynaklar›n›n ElektrikEnerjisi Üretimi Amaçl› Kullan›m›na ‹liflkin”5346 say›l› kanun 18.05.2005 tarihinde yürür-lü¤e girdi. Bu kanunla üretilen yenilenebilirenerji için sat›n alma zorunlulu¤u, Bakanlar Ku-rulu karar› ile fiyat›n›n %20 oran›nda artt›r›labil-mesi ve uygun flartlarla hazine ve orman arazile-rinin tahsisi gibi kolayl›klar ve teflvikler getirildi.

Muhakkak ki, yenilenebilir enerjiye yönelmebelirli ölçüde ülkemizin sera gaz› sal›mlar› yü-kümlülüklerini yerine getirmede yard›mc› olacak-t›r. Ancak, bu tek bafl›na yeterli de¤ildir. Enerjitasarrufu ve sektörel bazda tedbirlerle sera gaz›sal›mlar›n› azalt›c› usul ve tekniklerin uygulama-ya konulmas› mutlaka gereklidir.

Prof. Dr. Hasan Zuhuri Sar›kayaÇevre ve Orman Bakanl›¤› Müsteflar›

Çevre ve Orman Bakanl›¤› Ne Diyor?.

Prof. Dr. Hasan Zuhuri Sar›kaya

turkiyeningelecegi 5/30/05 7:39 PM Page 47

Page 11: turkiyeningelecegi 5/30/05 7:39 PM Page 38 ‹KL‹M GELECE⁄‹M‹Z · 2015. 2. 1. · lerin içinde onbinlerce y›ll›k ›l›k dö-nemlerin olmas›. Biz flu anda bu ›l›k

dar kurulu gücün 2.100 MW’a ç›kar›l-mas› durumunda y›lda yaklafl›k 5,46TWs enerji üretilebilece¤i öngörülü-yor. Bu da, 3,8 milyon ton CO2 tasar-rufu sa¤layabilece¤imiz anlam›na geli-yor.

Bir baflka yenilenebilir enerji kayna-¤› olan günefl de Türkiye’nin kolayl›k-la ulaflabilece¤i bir kaynak. Y›ll›k gü-nefllenme süresi 2 609 h olan ülkemiz-de günefl ›fl›n›m fliddetinin y›ll›k ortala-mas› 3,7 kWs/m2 gün. Birçok ülkederüzgâr enerjisinden sonra en çok kul-lan›lan yenilenebilir enerji olan güneflenerjisinden Türkiye’de daha çok su›s›t›c› panellerde yararlan›l›yor. fiu an-da kurulu panel alan› 10 milyon m2

olup her y›l buna 1 milyon m2 panelekleniyor.

Rüzgâr ve günefl gibi akarsular daönemli bir yenilenebilir enerji kayna¤›.Türkiye 433 milyar kWs teorik hidro-elektrik potansiyeliyle dünyada % 1’likpaya ve 126 milyar kWs ekonomik po-tansiyelle Avrupa ekonomik potansiye-linin yaklafl›k % 16’s›na sahip. ‹flletme-deki 135 hidroelektrik santralin kuru-lu güç kapasitesi 12.579 MW, y›ll›k or-talama enerji üretim potansiyeliyse45.300 GWs. Oysa de¤erlendirilebilirpotansiyelimizin 35.540 MW kurulugüç ve 129.109 GWs y›ll›k üretim oldu-¤u öngörülüyor. 1988’de ülkemizdeelektrik üretiminde hidroelektrik san-trallerin pay› yaklafl›k % 60 düzeyin-deyken, bu oran 2003’te % 20’lere ka-dar geriledi. Bunun en önemli nede-niyse, 1986’dan beri do¤algaz›n elek-

trik enerjisi üretiminde yak›t olarakkullan›lmaya bafllanmas›. Uzun dönemenerji üretim planlamas›na göre,2020’de ekonomik hidroelektrik po-tansiyelimizin % 93’ü kurulu güç ola-rak, % 92,8’i ortalama üretim olarakde¤erlendirilmifl olacak. Bununla bir-likte, 2005’te toplam enerjimizin %25’ini karfl›layaca¤› öngörülen hidro-elektrik enerji üretim kapasitesinin2010’da % 23’e, 2020’de % 21’e,2030’daysa % 13’e inece¤i düflünülü-yor. Günümüzde hidroelektrik santral-ler CO2 üretmeyen, ekonomi için ya-rarl› ve görece ucuz enerji üreten ku-rulufllar olarak kabul ediliyorlar.

Biyokütle de çok uzun y›llard›r kul-lan›lan yenilenebilir enerji kaynakla-r›ndan biri. Özellikle a¤aç (odun), di-¤er bitkiler, hayvansal ve bitkisel at›k-larla, sanayi at›klar› gibi organik mad-deler biyokütle kaynaklar› olarak kul-lan›l›yor. Dünyada biyokütle kaynakla-r›ndan yararlanarak elektrik enerjisive kimi yak›tlar üretilmek üzere birçoktesis bulunurken, ülkemizde 2003’tebirincil enerji üretiminde 15 milyonton odun, 5,4 milyon ton bitki ve hay-van art›¤› kullan›lm›fl. Türkiye’de Elek-trik ‹flleri Genel Müdürlü¤ü, TÜB‹TAKve Türkiye Teknoloji Gelifltirme Vakf›gibi kurumlarca biyoenerji konusundaetkinlik göstermek üzere çeflitli proje-ler yürütülüyor ve tesisler iflletiliyor.

Türkiye’de enerji talebinin sürekliart›yor olmas› ve gelecekte de bu e¤ili-min sürece¤ine yönelik öngörüler ›fl›-¤›nda, henüz enerjinin doyma noktas›-

na ulaflmad›¤›n› ve birkaç on y›l bo-yunca da ulaflamayaca¤› söylenebilir.Bu nedenle Türkiye için, geliflmifl ülke-lerin uygulad›¤› gibi sosyal ve ekono-mik refahta k›s›tlamaya gidilmeden ya-p›lacak enerji tasarrufu, enerjinin ye-terli ve verimli kullan›m›, yeni teknolo-jilerin ve yenilenebilir enerji kaynakla-r›n›n kullan›lmas› ve karbon yutaklar›-n›n art›r›lmas› gibi yöntemleri izlemekdaha uygun olaca¤a benziyor.

Küresel ölçekteyse, 2010 y›l›na ka-dar sera gaz› sal›mlar›n› azaltmak içinizlenecek yollar›n ço¤unu, elektrik güçsantrallerinde do¤al gaza dönüflüm vesanayide süreç sera gazlar› sal›mlar›-n›n azalt›lmas›yla enerji verimlili¤ininart›r›lmas› gibi seçenekler oluflturacak.Geliflmifl ülkelerde ve geçifl ekonomisiülkelerinde bulunan güç santrallerininbir bölümü 2020’ye kadar yenilenmiflolacak. Bu arada devreye girecek yenisantraller bu koflullar› sa¤layabilecekbiçimde yap›laca¤›ndan ve yenilenebi-lir enerji kaynaklar›n›n kullan›m› arta-ca¤›ndan, CO2 sal›mlar›n›n azalt›lma-s›nda önemli bir yol kat edilmifl olaca-¤› düflünülüyor. Uzun dönemdeyse,nükleer enerji teknolojileri, fosil yak›t-lardan ve biyokütleden fiziksel karbonuzaklaflt›r›lmas› ve depolanmas›yla, or-manlarda karbon tutulmas›n›n da seçe-nekler aras›nda de¤erlendirilece¤i söy-leniyor. Birçok ülkeyse, ikincil enerjikaynaklar›ndan hidrojen enerjisineciddi yat›r›mlar yap›yor. Hidrojeninönümüzdeki y›llarda enerji üretimi, de-polanmas›, da¤›t›m› ve iletimi gibi bir-çok alanda önemli bir kaynak olaca¤›söyleniyor.

E l i f Y › l m a z

Bu yaz›n›n haz›rlanmas›ndaki katk›lar› içinÇanakkale 18 Mart Üniversitesi Fen Edebiyat

Fakültesi Co¤rafya Bölümü’nden Doç. Dr.Murat Türkefl’e teflekkür ederiz.

Kaynaklar:Türkefl M., “‹klim De¤iflikli¤i: Türkiye – ‹klim De¤iflikli¤i Çerçeve

Sözleflmesi ‹liflkileri ve ‹klim De¤iflikli¤i Politikalar›”, Vizyon20203: Bilim ve Teknoloji Stratejileri Teknoloji Öngörü Projesi,Çevre ve Sürdürülebilir Kalk›nma Paneli Vizyon ve Öngörü Ra-poru, Ekim 2002.

Türkefl M., Sümer U., Çetiner G., “Kyoto Protokolü Esneklik Meka-nizmalar›” (http://www.meteor.gov.tr/2003/arge/iklimde-gis/iklimdegis8.htm)

Enerji Sektöründe Sera Gaz› Azalt›m› Çal›flma Grubu Raporu(www.iklim.cevreorman.gov.tr/raporlar/gruprap/Enerji.pdf)

TÜB‹TAK-TTGV Bilim Teknoloji Sanayi Tart›flma Platformu Deniz veDenizald› Kaynaklar›ndan Yararlanma Teknolojileri Çal›flmaGrubu, Ekosistem ve ‹klimsel De¤iflim Alt Grup Raporu

http://www.newscientist.com/popuparticle.ns?id=in20http://maui.net/~jstark/nasa.htmlhttp://aol.countrywatch.com/aol_topic.asp?vCOUNTRY=176&SECTI-

ON=APP&TOPIC=EVCON&TYPE=APPENhttp://www.earthsky.com/shows/showsmore.php?t=20040625http://www.ucsusa.org/global_environment/global_warming/pa-

ge.cfm?phttp://www.iea.org/statist/index.htm

48 Haziran 2005B‹L‹M veTEKN‹K

turkiyeningelecegi 5/30/05 7:39 PM Page 48