100

Click here to load reader

UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

Embed Size (px)

DESCRIPTION

DEVLET HAVA MEYDANLARI ICIN TASARLADIGIM DERGIMIN 23. SAYISI

Citation preview

Page 1: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

1HAZİRAN - JUNE 2013

Alabilirsiniz | Your Complimentary CopyHaziran | June 2013 Sayı | Issue 23

Alabilirsiniz | Your C

omplim

entary Copy

Haziran | June 2013

MAVİ YOLCULUKBLUE VOYAGEYaz boyunca Ege koylarını keşfedin!

Koskoca bir ada, bambaşka bir dünya

Discover the Aegean bays throughout the summer!

A huge island, a unique world

MADAGASCARADIYAMAN

OKTAYKAYNARCA

MADAGASKAR

Sunset never seen before from the summit of history

His dream is to return to theatre stages

Tarihin zirvesindebenzersiz günbatımı

Hayalinde tiyatroyadönmek var

U231HAZIRANSMkaran.indd 1 6/2/13 4:16 PM

Page 2: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

U231HAZIRANSMkaran.indd 2 6/2/13 4:16 PM

Page 3: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

Değerli vatandaşlarım

Bildiğiniz üzere, Gazi Mustafa Kemal Atatürk “İstikbal göklerdedir” ifadesiyle havacılıkta Türkiye Cumhuriyeti’ne bir vizyon çizdi. Yapılanma aşamasında olan, küllerinden yeniden doğmuş Türkiye Cumhuriyeti’nin 10’uncu yılında da tüm yokluklara rağmen Devlet Hava Yolları İşletmesi’ni kurmuş olması bu yeni vizyonun en güzel örneklerinden biridir.O zamanlardaki ismiyle Devlet Hava Yolları İşletmesi, şimdiki adıyla Devlet Hava Meydanları İşletmesi, 1933 yılında ülkemizin bayrak taşıyıcısı kurumlarından biri olarak hizmet vermeye başladı. Kurulduğu günden bu yana ‘ulaşılır’ bir Türkiye’nin şekillenmesinde önemli bir yer edindi. Ancak, Devlet Hava Meydanları İşletmesi, 80 yıldır yalnızca ülkemizin bayrak taşıyıcı kuruluşu olarak hizmet vermiyor. Havacılık sektörünün de lokomotifliğini yapıyor. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı olarak, havacılığın gelişimini destelemek yolunda aldığımız önlemler ve yeni projelerin arkasında her zaman Devlet Hava Meydanları İşletmesi oldu. 10 yılda Türk sivil havacılığı büyük bir atılım gerçekleştirdiyse, Türk havacılığında belirlemiş olduğumuz hedeflere ulaşmaktan çok daha öte, havacılığımız tahminlerimizin üstünde çok hızlı bir gelişme göstererek, ulusal ve uluslararası alanda büyük başarılara imza attıysa, 2002 yılında iki merkezden 26 noktaya gerçekleştirilen iç hat seferleri, bugün yedi havayolu işletmemiz tarafından yedi merkezden toplam 49 noktaya gerçekleştiriliyorsa, havayolu yolcu sayısı 130 milyonu geçtiyse, havayolu halkın yolu haline geldiyse; bu başarıda en büyük pay DHMİ’nin ve çalışanlarınındır.Havacılıkta ve işletmecilikte geldiğimiz nokta adeta bir destan oldu. Ancak hedeflerimiz daha da iddialı... Bu kapsamda da; 2023 yılına geldiğimizde Türkiye’nin kendi uçakları olmasını istiyoruz. Bunun için çalışmalarımıza başladık. 2023 yılına kadar Türk sivil hava taşımacılığı filosunu, 200’ü bölgesel uçak olacak şekilde, 353 uçaktan 750 uçağa yükselteceğiz. Ayrıca 2023 yılına kadar havalimanlarından seyahat eden yolcu sayısını yıllık 350 milyona çıkaracağız. Öte yandan, yaptığımız ve planladığımız havalimanlarıyla vatandaşlarımızın havalimanlarına ulaşımını kolaylaştırarak, herhangi bir yöne ortalama bir saat seyahatle erişimlerini de mümkün hale getirmiş olacağız.DHMİ ailesinin her ferdine gösterdikleri üstün gayretten dolayı teşekkür ediyorum. Nice 80 yıllara…

İyi yolculuklar dilerim…

Binali YıldırımUlaştırma, Denizcilik ve

Haberleşme BakanıMinister of Transport,

Maritime Affairs and Communication

Dear citizens,

As you all know, when he said “Our future is in the skies” Gazi Mustafa Kemal Atatürk set a vision for aviation for the Turkish Republic. And the fact that he founded State Airports Authority in the 10th year of the new republic that had just rose from the ashes despite all economic hardship of the time, is a great example of that vision. State Airports Authority, formerly known as State Airlines Authority, started serving as one of the flagship institutions of our country. Since the day it was founded it played a significant role in building a Turkey that is accessible. However for the last 80 years State Airports Authority not only serves as a flagship institution of our country but also acts as the locomotive of the aviation sector. State Airports Authority has always behind the new projects and measures we’ve taken in order to support the development of the aviation sector as the Ministry of Transportation, Maritime Affairs and Communication.If, during the last 10 years, Turkish civil aviation has made a leap and our aviation industry has surpassed the targets we had set for the Turkish aviation sector by developing much faster than we had expected and made great achievements both at the national and international level, and if the total number of destinations which was 26 from two airports has now reached 49 from seven airports via seven different airlines, and the total number of passengers has exceeded 130 million and the airways have become the way of the public, the greatest share in this achievement belongs to SAA and its employees.The point we’ve reached in terms of aviation and administration has kind of become a legend. But we have more pretentious goals. And accordingly, we want Turkey to have its own aircrafts in 2023. And we’ve already started working on it. By 2023, we will increase the number of aircrafts in the fleet from 353 aircrafts to 750 aircrafts, 200 of them will be regional aircrafts. Also, by 2023 we will increase the number of passengers traveling through our airports to 350 million annually. On the other hand, with the airports constructed and planned, we will facilitate transportation to and from the airports for our citizens allowing them to reach airports with a total travel time of maximum one hour.I would like to express my gratitude to all members of the SAA family for their extraordinary efforts. To many 80 years to come...

Wish you a nice journey…

3HAZİRAN - JUNE 2013

U231HAZIRANSMkaran.indd 3 6/2/13 4:17 PM

Page 4: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

4 HAZİRAN - JUNE 2013

Değerli misafirlerimiz;

20 Mayıs 1933’te çıktığımız hizmet yolculuğumuz; 80 yıldır şanla, şerefle, başarılarla devam ediyor. 20 Mayıs tarihinde 80’inci yılımızı kutlamanın mutluluğunu paylaştık tüm çalışanlarımızla ve sizlerle… Türk sivil havacılığı bu süreç boyunca sürekli büyüdü, ancak 70 yılın ardından son 10 yılda yaşanan değişim göz kamaştırıcı… Sadece iki havaalanıyla başlattığımız ‘istikbali göklerde arama’ ideali, bugün önemli bir noktaya ulaştı. DHMİ, küresel bir kuruluş; Türkiye, dünyanın en önemli havacılık merkezi oldu.Havacılıkta 10 yıla sığdırılan rekor başarılar; kilometrelerce bölünmüş yol ağının ülkemize kazandırılması, Türkiye’nin ‘hızlı tren’le tanışması, deniz yollarındaki atılımlar; yüksek ve vizyoner bir ulaştırma politikasının parlak sonuçlarıdır. DHMİ’nin özellikle son 10 yılı, büyük bir dönüşüm dönemidir. Hizmet, yatırım ve atılım devridir. Çağı önce yakalama, sonra aşma; dünyaya örnek olma sürecidir.Başarıya ulaşmak kadar, bunu ‘devamlı hale getirmek’ de önem taşıyor. Özellikle, çok dinamik bir sektör olan havacılıkta sürdürülebilir gelişmeye odaklanmak gerekiyor. Sosyal ve ticari yaşantımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelen havayolu taşımacılığı, gittikçe artan talep ve beklentiler doğrultusunda yeni açılımlara ve yatırımlara ihtiyaç duyuyor. ‘Zamanında, hızlı planlama; mükemmel icra’ prensibiyle dünyadaki gelişmeleri dikkatle takip ediyoruz. Yeni koşulların gerektirdiği kurumsal hizmet politikalarını süratle gündemimize alıyoruz. Havayolu taşımacılığının önemli bir unsuru olan ‘havalimanı işletmeciliği’nin gereği olarak, mevcut havalimanlarının çağın ihtiyaçlarına göre süratle yenilenmesi ve teknolojinin

Dear guests

We have continued our mission of service we embarked on May 20, 1933 with glory, pride and achievements for the last 80 years. On May 20 we had the chance to share the joy of celebrating our 18th anniversary with you and with all of our employees… Throughout this era, Turkish civil aviation has grown continuously. However the progress made during the last 10 years is amazing. Our mission of ‘searching for future in the skies’, which we started with only 2 airports, has now reached an important point. SAA is a global organization and Turkey has turned into one of the major aviation hubs in the world. The incredible achievements we have made in the aviation sector for the last 10 years, connecting thousands of kilometers of divided routes to Turkey, introducing ‘speed train’ to Turkey as well as the achievements made in the maritime sector are all the results of a supreme transportation policy with a sound vision. Especially the last 10 years of SAA was a period of great transformation. It was an era of service, investments and progress. It was a period with the mission of 1st catching up with the century and then exceeding it and then finally setting an example for the whole world. Maintaining your success is at least as important as achieving it. Especially in a very dynamic industry like the aviation industry one needs to focus on sustainable development. Airport transportation, which has now become an indispensable aspect of our social and commercial life is constantly in need of new investments and novel perspectives in line with the increasing demand and expectations of our customers. Moving from our notion of ‘timely and rapid planning; perfect execution’, we are following the developments in the world closely. And we are rapidly adopting emerging institutional service policies as required by the emerging circumstances.

Orhan BirdalYönetim Kurulu Başkanı ve Genel MüdürExecutive Board Chairman and General Manager

U231HAZIRANSMkaran.indd 4 6/2/13 4:17 PM

Page 5: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

5HAZİRAN - JUNE 2013

son ürünü elektrik, elektronik ve mekanik sistemlerle donatılması ‘verimli işletmecilik’ ve ‘küresel rekabet’ için ön koşul haline gelmiştir.İnsanların havayolunda ‘konfor’ ve ‘zaman’ı önemsediklerini; uçuş sonrası ve öncesi hizmet aldıkları tesislerde, ‘konfor’, ‘kolaylık’, ‘kalite’ aradıklarını biliyoruz ve bunu sağlamak için büyük bir hizmet ve işletme seferberliği yürütüyoruz. Terminal binalarının inşası ve yenilenmesinde ‘mimari mükemmellik’, ‘estetik’, ‘konfor’, ‘emniyet’, ‘kullanım kolaylığı’ ve ‘çevreci anlayış’ı ön planda tutuyoruz.Medeniyetler beşiği Anadolumuz, dünya havacılığının eşiği haline geldi ise… Yurdun en ücra köşesine, dünyanın birçok başkentindeki terminallerden daha görkemlileri inşa edildi ise… Mevcut havalimanlarında teknolojik altyapı ve görsellik açısından süratli bir dönüşüm sağlandı ise…Ve 50 yılda bitirilecek işler 10 yıla sığdırıldı ise… Bu elbette bir ekip başarısıdır. Hedefe kilitlenen ortak aklın, ortak gönlün ulaştığı menzildir. Vatanın her yanını ‘en hızlı bir şekilde ulaşılabilir kılmayı’ başararak, ülkenin topyekûn kalkınmasına katkıda bulunmak bizim için en büyük iftihar vesilesidir. 80 yıllık birikimimiz ve deneyimlerimizle, Cumhuriyetimiz’in 100’üncü yılına yönelik ‘2023 Hedefleri’nde üzerimize düşen büyük sorumlulukları yerine getirmek için yedi gün 24 saat çalışmalarımız sürecek.

İyi yolculuklar dilerim…

As a requirement of ‘airport operations’ which is a major aspect of air transportation, upgrading the current airports in line with the requirements of the time and employing the latest electronic and mechanical systems in these upgraded airports have become the prerequisites of ‘effective airport management’ and a sound ‘global competition’ policy. We all know that passengers place great value on ‘comfort’ and ‘timeliness’ elements and they are always looking for ‘comfort’, ‘convenience’ and ‘quality’ at the facilities where they receive pre-flight and after flight services. And to achieve this we are kind of running a corporate wise mobilization in terms of service and management. In the construction and the renovation processes for our terminal buildings we mainly emphasize ‘architectural perfection’, ‘aesthetics’, ‘comfort’, ‘safety’, ‘convenience’ and ‘environmental awareness’. If Anatolia, the cradle of civilizations has become cradle of world aviation as well...if we have built even in the smallest towns of our country, airport terminals much more glorious than many of those in world capitals... If we have achieved a rapid transformation in terms of technological infrastructure and visual appeal in current airports...And if we have completed all the work in 10 years which we were supposed to finish in ten years...This is definitely a team work success. It is the common target of common mentality and faith aimed at a single goal. By managing to make every corner of the country “accessible in a rapid way”, contributing to the overall development of our nation, is the main source of pride for us. With all our experience and knowledge of 80 years, we will continue to work 24/7 to do what it takes to fulfill our responsibilities for ‘2023 Targets’, the goals for the 100th anniversary of our Republic.

Wish you a nice journey…

U231HAZIRANSMkaran.indd 5 6/2/13 4:17 PM

Page 6: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

6 HAZİRAN - JUNE 2013

08 MERCEK / ZOOM Sivil havacılıktan haberler

The latest news in aviation

22 SEYAHAT / TRAVEL Adıyaman: Adı gibi tarihi ve doğası da yaman!

Adıyaman: A land of unique history and unique nature!

30 UÇUŞ NOKTASI / FLIGHT POINT Adıyaman Havalimanıı

Adıyaman Airport

34 RÖPORTAJ / INTERVIEW Oktay Kaynarca ile mahremiyet ve sansür üzerine

About privacy and censor with Oktay Kaynarca

42 YAZ TATİLİ / HOLIDAY Mavi turdan keyif almanın püf noktaları

Hints to make the best out of your blue voyage experience

50 ÇEVRE / ENVIRONMENT Güneşin gücüyle kurulmuş çevreci bir ev

An environmental friendly house built with the power of the sun

54 MUTFAK KÜLTÜRÜ / CULINARY CULTURE Yaz sofralarından hafif kalkmak için: Zeytinyağlılar

A perfect light food option for the summer: olive oil dishes

60 KEŞİF / EXPLORE Madagaskar: Hint Okyanusu’nda farklı bir dünya

Madagascar: A unique world in the Indian Ocean

70 ANADOLU’DAN / FROM ANATOLIA Sağlık kaynağı bir bitki: Girabolu

A herb with a variety of health benefits: Girabolu

78 SAĞLIK / HEALTH Alerjik bünyelere tavsiyeler

Recommendations for those with allergies

94 UÇUŞ REHBERİ / FLIGHT GUIDE Yurtdışı ve yurtiçi seferler

International and domestic flights

98 BULMACA / PUZZLE

30

34

HAZİRAN - JUNE 2013

60

U231HAZIRANSMkaran.indd 6 6/2/13 4:17 PM

Page 7: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

7HAZİRAN - JUNE 2013

78

42

YÖNETİM / MANAGEMENT

DHMİ Genel MüdürlüğüPersoneli Yardımlaşma Vakfı

Emek 8. Cadde 75. Sokak No: 7/1 Emek - Ankara / TÜRKİYE

DHMİ Personeli Yardımlaşma Vakfı Adına Sahibi Onursal Başkan

Honorary President and Owner on behalf of DHMI Personnel

Assistance Foundation Orhan Birdal

Yayın Kurulu | Publishing BoardFunda Ocak, Mehmet Ateş,

Mehmet Karakan, Cemal Köksal, K. Zafer Topuz, Ahmet Ergin,

Mustafa Karpuzcu, Vahdet Nafiz Aksu Ali Fuat Emre, Ayhan Öztekin, Meral H. Çakır

YAYIN / PUBLISHING

FORA MEDYAİstanbul: Çırağan Caddesi Çırağan Apartmanı

No: 19/5 Beşiktaş 0212 246 60 65

Ankara: Mahatma Gandi Caddesi No: 90/8 Gaziosmanpaşa

0312 437 10 90 - 437 10 88

Genel Koordinatör | General Coordinator Süleyman Karan

[email protected]

Yazı İşleri Müdürü | Chief Editor Doğan Uluyüz (Sorumlu)[email protected]

Editör | EditorBurak Güner

Sanat Yönetmeni | Art Director Ferhat Gedik

İngilizce Bölüm Editörü | English Section Editor Barış Sökmen

Reklam DepartmanıAdvertisement Department

Kaan Akın [email protected]

Nilüfer [email protected]

Nilgün Çelebioğ[email protected]

Pınar Güneş [email protected]

Reklam rezervasyon: 0212 272 41 19

Katkıda Bulunanlar | Contributors Elif İzgi Uluyüz, Eren Çerçiz,

Lokman Karakaş, Özlem Karahan,Sezai Özden, Sinem Büyükdığan, Şebnem Ber

Baskı | Printing Bilnet Matbaacılık

Biltur Basım Yayın ve Hizmet A.Ş.Dudullu Org. San. Bölgesi 1. Cad. No: 16

Ümraniye-İSTTel: 444 44 03

Basım Yeri ve TarihiPlace and Date of Publication İstanbul, Haziran - June 2013

Yayın Türü | Type of PublicationYerel, aylık, süreli

Local, monthly, periodical

ISSN 1306 - 6323

www.foramedya.com

54

22

U231HAZIRANSMkaran.indd 7 6/2/13 4:17 PM

Page 8: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

8 HAZİRAN - JUNE 2013

mercek | zoom

DHMİ 80’İNCİ YILINI KUTLADISAA CELEBRATED ITS 80th ANNIVERSARYDevlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü’nün 80’inci kuruluş yıldönümü dolayısıyla Esenboğa Havalimanı Yeni Hangar’da tören düzenlendi. Törene, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Müsteşar Habib Soluk, Müsteşar Yardımcıları Talat Aydın, Mustafa Fırat ve Suat Hayri Aka, DHMİ Genel Müdürü Orhan Birdal, Sivil Havacılık Genel Müdürü Bilal Ekşi, Demir Yolları Düzenleme Genel Müdürü Erol Çıtak, TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman, çok sayıda davetliyle DHMİ çalışanları katıldı.DHMİ Genel Müdürlüğü’nün tanıtım filminin gösterimiyle başlayan gecenin açılış konuşmasını yapan DHMİ Genel Müdürü Orhan Birdal, 20 Mayıs 1933’te çıktıkları hizmet yolculuğuna 80 yıldır şanla, şerefle, başarılarla devam ettiklerini belirterek, “Sadece iki havaalanıyla başlattığımız ‘istikbali göklerde arama’ ideali, bugün önemli bir noktaya ulaştı. DHMİ, küresel bir kuruluş, Türkiye, dünyanın en önemli havacılık merkezi oldu” diye konuştu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘havayolunu halkın yolu haline getirme’ ve ‘her Türk vatandaşı hayatında en az bir kez uçağa binecek’ hedeflerini anımsatan Birdal, bu hedeflerin Bakanlıkça izlenen gerçekçi politikalar ve DHMİ`nin 80 yılda elde ettiği birikimin getirdiği ivme ve yoğun çabayla bugün gerçekleştiğini ifade etti.DHMİ`nin özellikle son 10 yılının, büyük bir dönüşüm dönemi olduğuna dikkati çeken Birdal, “Hizmet, yatırım ve atılım devridir” dedi.

A ceremony was held at Yeni Hangar of Esenboga Airport for the 80th anniversary of the General Direcorate of State Airports Authority. Among the participants of the ceremony were Minister of Transportation, Maritime Affairs and Communication Binali Yıldırım, Undersecretary Habib Soluk, Deputy Undersecretaries Talat Aydın, Mustafa Fırat and Suat Hayri Aka, SAA General Manager Orhan Birdal, Civil Aviation General Manager Bilal Ekşi, State Railyways Organization General Manager Erol Çıtak, TCDD General Manager Süleyman Karaman as well as guests and SAA employees. The ceremony commenced with a promotional film about SAA and General Manager Orhan Birdal who delivered the opening speech stated that they started this journey of public service on 20 May 1933 and they’ve been carrying the flag successfully and proudly for the last 80 years and said “Our ideal of discovering our future in the skies that we’ve initiated with only two airports has now reached an important point. SAA has turned into a global organization and the most important aviation center of Turkey”.Reminding the goals set by Prime Minister Recep Tayyip Erdoğan as ‘turning the airlines the airlines of the public’ and ‘ensuring that every Turkish citizen rides on a plane at least once in his/her life” Birdal stated that they’ve now reached these goals thanks to the experience accumulated during the last 80 years and hard work.Emphasizing that, especially the last decade of SAA was a period of a huge transformation Birdal said “Now it is time for service, investment and moving forward”

U231HAZIRANSMkaran.indd 8 6/2/13 4:17 PM

Page 9: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

9HAZİRAN - JUNE 2013

SON 10 YILDA ORTALAMA YÜZDE 11 YILLIK BÜYÜMETürkiye genelinde iç hat yolcu trafiğinin toplam trafik içindeki payının, 2003’te yüzde 26 düzeyinden, 2012’de yüzde 50 düzeyine çıktığını hatırlatan Birdal, şöyle konuştu: “Son 10 yılda dış hat yolcu trafiği, her yıl ortalama yüzde 11 ve toplamda 2.5 kat artış gösterdi. Yolcu trafiğinde ortalama yüzde 16, toplam uçak trafiğinde (üst geçiş dahil) yüzde 11 artış oldu. Türkiye’de 2003 yılında 55 milyon olan terminallerin yolcu kapasitesi 2013 yılında yaklaşık 200 milyona yükseldi. Son 10 yılda 23’ü öz kaynaklarımızla, kamu-özel sektör işbirliği kapsamında dokuz olmak üzere, toplam 32 havalimanı terminal binası inşa edildi. Yine son 10 yılda 51 havalimanında PAT sahaları yenilendi. 2012’de Türkiye genelinde 131 milyonu aşkın yolcuya, 1.5 milyon uçağa hizmet verildi. Hava sahamızda kontrollü uçuş yolu uzunluğunu 63.136 kilometreye ulaştırdık.” Havalimanlarının Avrupa’da ve dünyada sürekli üst sıralara tırmanışının devam ettiğini dile getiren Birdal, “Hem yolcu hem de kargo taşımacılığının önemli bir bölümü, Avrupa-Afrika-Ortadoğu-Asya ekseninde cereyan ediyor. Türkiye ise bu eksenin tam merkezinde cazip bir aktarma noktası konumda” diye konuştu.

BÜYÜK HEDEFLERE KARARLI VE EMİN ADIMLARLA İstanbul’a yeni havalimanı uygulama sözleşmesinin ön imzasının atılmasıyla tarih yazdıklarını söyleyen Birdal, “İstanbul’un incisi, dünyanın birincisi bu mega projenin rekor bir fiyatla ihale edilebilmiş olması, sadece kurumsal bir başarı değil; aynı zamanda Türk havacılığının eriştiği eşsiz zirvenin de kanıtıdır. En büyük hazinemiz ve şerefli mirasımız olarak kabul ettiğimiz geçmişteki başarılardan güç alarak, yeni ve daha büyük hedeflere kararlı ve emin adımlarla yürümeye devam edeceğiz” dedi. Birdal, 2023’te hedeflerinin 350 milyon yolcu ve 400 milyon terminal kapasitesine ulaşmak olduğunu belirterek, dünyanın merkezinde bulunan İstanbul şehrini ve tümüyle Türkiye’yi küresel havacılığın merkezi haline getirmek olduğunu söyledi. Birdal, konuşmasını şöyle tamamladı: “Bu duygularla; öncelikle, ülkemizin son 11 yılında ufkuyla, vizyonuyla, bilgisi ve çözümcü yaklaşımıyla, hepsinden önemlisi ülkesine olan sevdasıyla Türkiye’yi dünya ölçeğinin üzerinde ulaşılabilir ve erişilebilir kılan dev projelerin mimarı, kuruluşumuzun bugün sahip olduğu kazanımlarda en fazla hissesi olan insan, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanımız Sayın Binali Yıldırım’a şahsım ve kuruluşum adına sonsuz şükranlarımı arz ediyorum. Bütün DHMİ çalışanlarına başarılarının devamını diliyorum. Kuruluşundan bu yana DHMİ’nin bu günlere gelmesinde emeği ve hizmeti geçen tüm yönetici ve çalışanlarımıza teşekkür ediyorum.

“DURMAK YOK, UÇMAYA DEVAM!”Ortak bir geçmişe sahip olduğumuz ve geleceğe omuz omuza yürüyeceğimiz kardeş kuruluşlarımız SHGM, AYGM ve bugün bizimle birlikte 80’inci yaşını kutlayan Türk Hava Yolları’nın da… Sevinçlerini paylaşıyorum, başarılarının devamını diliyor, destek ve katkılarından dolayı teşekkür ediyorum. 80’inci kuruluş yıldönümü törenini onurlandırmanızdan dolayı şahsım ve arkadaşlarım adına teşekkürlerimi sunarken, başarılarla, atılımlarla, hamlelerle dolu daha nice yıllara erişmeyi temenni ediyorum. Sevgili mesai arkadaşlarım, 80 yıllık şanlı geçmişe büyük eserler sığdırdık. Çok çalıştık, çok ürettik; 80 yılda zirveye yerleştik.Geleceğe yolculuğumuz devam edecek. Eserlerle, büyük işlerle, projelerle dolu… Daha nice yıllara… Hedef 2023. Durmak yok, uçmaya devam!”

AVERAGE ANNUAL GROWTH OF 11% FOR THE LAST 10 YEARSReminding that the share of domestic passenger traffic in the total air traffic in Turkey increased from its 2003 level of 26% to 50% in 2012, Birdal stated as follows: “During the last 10 years, international traffic increased by 11% with an overall increase of 2.5 times. Passenger traffic increased by 16% while the total aircraft traffic (including over-flights) increased by 11%. Total capacity of airport terminals, which was 55 million in 2003, increased to around 200 million in 2013. During the last 10 years we built a total of 32 airport terminals. 23 of them were financed from our own equity while 9 projects were completed as public-private sector partnerships. Again during the last 10 years, PAT fields were renovated in 51 airports. In 2012, we served over 131 million passengers and around 1.5 million aircrafts. We increased the total length of controlled flight within our space to 63.136 kilometers.”Stating that their airports continue to rise to upper ranks in Europe and in the world, Birdal said “Significant portion of both passenger and cargo transportation happens in the Europe-Africa-Middle East-Asia axis. And Turkey acts as an attractive transit point right in the middle of all this traffic.”

WALKING TOWARDS BIG TARGETS WITH ASSURED STEPS Birdal indicated the commissioning agreement of the project has been signed today and said “This mega project which is the second in İstanbul and first in the world and the fact that we achieved a very low tender price is not only an organizational achievement but also the proof of the point that Turkish aviation sector has reached. Our most valuable treasure and heritage is our achievements in the past and gaining strength from these achievements, we will continue to walk towards new and greater goals with assured steps”. Birdal stated that their goal for 2023 is to reach 350 million passengers and terminal capacity of 400 million and that their real aim is to turn the city of Istanbul which is at the center of the world and Turkey as a whole, into a global aviation hub. Birdal completed his speech as follows: “First of all, on behalf of my institution, I would like to express my gratitude to our Minister of Transportation, Maritime Affairs and Communication Mr. Binali Yıldırım who, with all his broad vision, knowledge and problem-solving approach and more importantly with his love for his country, has been the creator of this huge project that has made Turkey accessible above world standards, and who has the greatest share in all our current achievements. I wish many more successful years ahead to all SAA employees. I also would like to thank to all managers and employees of SAA who has contributed to the current success of SAA.

“NO STOPPING, KEEP ON FLYING!”I would like the share the joy of and wish continuing success to and express my gratitude for their contributions to our sister organizations SHGM and AYGM with whom we have a common past and with whom we will move forward side by side, and Turkish Airlines which just celebrated its 80th anniversary with us. While expressing my gratitude on behalf of my colleagues to you for honoring our 80th anniversary ceremony, I would like to express my most sincere wishes for many more successful years ahead. Dear colleagues, we made great achievements during our glorious 80 years. We worked so hard and we produced a lot; and we reached the top in 80 years. Our voyage to future will continue. Full of achievements, projects and great work... to many more years ahead... goal is 2023. No stopping, keep on flying!”

U231HAZIRANSMkaran.indd 9 6/2/13 4:17 PM

Page 10: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

10 HAZİRAN - JUNE 2013

mercek | zoom

“ÖZEL SEKTÖR KAFASINI TAŞIN ALTINA KOYUYOR!”Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım ise, “Sadece Bakanlığımız, SHGM, Devlet Hava Meydanları İşletmesi ve orada çalışan 10 bin arkadaşımız değil, havacılığı bu hale getiren elini değil, kafasını taşın altına koyan özel sektörümüzdür, müteahhitlerimizdir, özel sektör şirketlerimizdir. Onun için onlar da bu işin içinde en büyük payı almışlardır. Terminalleri yapan onlar, en büyük ihaleyi alan onlar, havasını da atan biziz” dedi.DHMİ Genel Müdürlüğü’nün 80’inci kuruluş yıl dönümü töreninde konuşan Bakan Yıldırım, buradaki konuşmasına DHMİ Genel Müdürlüğü çalışanlarına hitaben “Bugünlerde de havanızdan geçilmiyor. 80-90 milyar liralık ihale yaptık. Herkes DHMİ’yi konuşuyor. Haklı bir başarınız var, haklı da bir gururunuz var” sözleriyle başladı.Havacılığın havalı olduğu kadar riskli bir sektör olduğuna işaret eden Yıldırım, havacılıkta emniyetin en zayıf halkaya göre şekillendiğini, bu nedenle ekip çalışmasının büyük önem taşıdığını belirtti.

“YENİ HAVALİMANI DÜNYA ÇAPINDA BİR PROJE”DHMİ Genel Müdürlüğü’nün geçen süre zarfında milyarlarca liralık yatırımla önemli projelere imza attığına dikkati çeken

“PRIVATE SECTOR ASSUMES RESPONSIBILITY TOO!”On the other hand, Minister of Transportation, Maritime Affairs and Communication Binali Yıldırım said “It is not only our ministry, SHGM, SAA and our 10 thousand employees working there, who brought our aviation sector to this level but it is also the private sector, our contractors and private companies who assumed big responsibility as well. That’s why they have a great share in this achievement too. They are the ones who build the terminals, who win the biggest tender and we are the ones to boast with it”.Minister Yıldırım who delivered a speech at the 80th anniversary of SAA, started his speech as “I see you guys boasting a lot these days. We just completed a tender of 80-90 billion Turkish liras and everyone is talking about SAA. We’ve made great achievements and both you and us are right to be proud of all these achievements”.Yıldırım stated that aviation sector is both showy and risk and that level of safety in aviation is determined by the weakest ring in the chain and as a result, team work is extremely important.

“THE NEW AIRPORT IS A WORLDWIDE PROJECT”Emphasizing that SAA undersigned significant projects by investing billions of Turkish liras during this period, Yıldırım continued as follows

U231HAZIRANSMkaran.indd 10 6/2/13 4:17 PM

Page 11: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

11HAZİRAN - JUNE 2013

Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: “İstanbul Yeni Havalimanı’nı görünce bizim bütün bu yaptığımız işler ufak kaldı, bozuk para durumuna düştü. Bu iş artık bırakın Bakanlık ile DHMİ arasında konuşulmasını, Avrupa’da konuşuluyor. Bu iş çiçek gibi bir iş. O çukuru dolduracaksınız, ondan sonra dünyanın en büyük havalimanlarından birini yapacaksınız. Bize 60 katrilyon para vereceksiniz. 25 sene sonra da havalimanımızı geri vereceksiniz. Gayet adil bir iş. Herkesin işine yarayan bir iş. Eğer kalırsa üstüne de para kazanacaksınız. Kalır... Sizde bu azim olursa onu da başarırsınız. Çünkü Türkiye havacılığı uçmaya devam ediyor.” DHMİ Genel Müdürlüğü ekibinin İstanbul’a yapılacak üçüncü havalimanı ihalesinden daha büyük işler yapabileceğini belirten Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:“Sadece Bakanlığımız, SHGM, Devlet Hava Meydanları İşletmesi ve orada çalışan 10 bin arkadaşımız değil, havacılığı bu hale getiren özel sektörümüzdür, müteahhitlerimizdir, özel sektör şirketlerimizdir. Onun için onlar da bu işin içinde en büyük payı almışlardır. Terminalleri yapan onlar, en büyük ihaleyi alan onlar, havasını da atan biziz. Ne yapacaksın? İş bileceksin, mühim olan iş bilmek. Kim yaparsa yapsın iş bizim tarafa yazılıyor. ‘Onlar müteahhit; işi yaptı, paralarını aldı’ diyor millet. Sonunda getirisi bize. İş yapılmazsa da bize. Onun için bizim bunlara gözümüz gibi bakmamız lazım. İş sona ermezse o zaman yine biz hesap vereceğiz.”Yapılan konuşmaların ardından, DHMİ Genel Müdürlüğü’nün kuruluşunun 80’inci yılı anısına hazırlanan pasta Bakan Binali Yıldırı ve DHMİ üst yönetimi tarafından kesildi. Tören, emekli DHMİ personellerine plaket takdim edilmesiyle son buldu.

“While we were boasting about all our figures, after seeing the new airport in Istanbul all the work we did until today suddenly looked so insignificant. This project has become a hot topic not only at the Ministry or SAA but also in Europe. It is a great project. You need fill that ditch to build one of the biggest airports in the world. You will give us 60 quadrillions and 25 years later you will give us our airport back. It is quite fair. It is a win-win situation. And you can even make money on top of that. And you will for sure. Determined people like you can do that. Because Turkish aviation sector continues to fly.” Yildirim stated that after the tender for the third airport to be built in Istanbul, SAA team will complete much bigger projects and continued as follows:“It is not only our ministry, SHGM, SAA and our 10 thousand employees working there, who brought our aviation sector to this level but it is also the private sector, our contractors and private companies who assumed big responsibility as well. That’s why they have a great share in this achievement too. They are the ones who build the terminals, who win the biggest tender and we are the ones to boast with it. What can you do? You need to know how to do that business. Regardless of who does the job, in the end we are responsible for it. People would say “The contractors just did their jobs and got their money”. And the fruit remains with us. And if they don’t do it, then it is again us who are responsible. So we need to take good care of it. If they don’t complete the job it is again us who will be accountable for”Following the speeches, the 80th anniversary cake was sliced by Minister Binali Yilidirm and SAA upper level management. And the ceremony ended with the presentation of plaques to retired SAA personnel.

U231HAZIRANSMkaran.indd 11 6/2/13 4:17 PM

Page 12: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

12 HAZİRAN - JUNE 2013

mercek | zoom

İSTANBUL YENİ HAVALİMANI İÇİN İMZALAR ATILDICONTRACT SIGNED FOR THE NEW AIRPORT OF İSTANBULİstanbul’a yapılacak üçüncü havalimanında sözleşmenin ön imzaları atıldı. Karayolları Genel Müdürlüğü’nde düzenlenen imza töreninde, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürü Orhan Birdal, Genel Müdür Yardımcısı Funda Ocak, Limak adına Nihat Özdemir, Kalyon İnşaat adına Cemal Kalyoncu, Kolin İnşaat adına Naci Koloğlu, Cengiz İnşaat adına Mehmet Cengiz, Mapa İnşaat adına Mehmet Nazif Günal sözleşmeyi imzaladı.Bundan sonraki aşamada söz konusu sözleşme Bakan Yıldırım’ın onayına sunulacak. Bakan Yıldırım’ın onayının ardından ihaleyi kazanan Limak, Cengiz, Kolin, Kalyon ve Mapa Ortak Girişim Grubu, havalimanının yapımı için kuracağı şirketi ticari sicile kaydettirecek ve sonrasında şirketle uygulama sözleşmesi imzalanarak yer teslimi yapılacak.Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, 3. Havalimanı projesiyle ilgili, “Bu havalimanı projesi Türkiye’nin bütün göstergelerini değiştiren de bir milat olmuştur” dedi.

“İSTANBUL, TRANSFER MERKEZİ HALİNE GELİYOR” Küresel krizle birlikte dünyanın ekseninin batıdan doğuya kaydığına işaret eden Yıldırım, bununla birlikte Afrika, Asya ve Avrupa’nın tam ortasında olan Anadolu topraklarının ve İstanbul’un önceden olduğu gibi tarihi görevini ifa etmeye hazırlandığını kaydetti. İstanbul’un her geçen gün transfer merkezi olma özelliğini daha da öne çıkardığının altını çizen Yıldırım, 2002’de 1 milyonun altında olan İstanbul’u

The preliminary contract for the third airport to be built in Istanbul was signed. At the signature ceremony held at the Directorate General for Highways, the contract was signed by the Minister of Transportation, Maritime Affairs and Communication Binali Yildirim, SAA General Manager Orhan Birdal, Deputy Genral Manager Funda Ocak; by Nihat Özdemir on behalf of Limak, by Cemal Kalyoncu on behalf of Kalyon İnşaat, by Naci Koloğlu on behalf of Kolin İnşaat, by Mehmet Cengiz on behalf of Cengiz İnşaat, and by Mehmet Nazif Günal on behalf of Mapa İnşaat.In the next step, the contract in question will be submitted to Minister Yıldırım for approval. Following the approval by the Minister, the Contractor group comprising Limak, Cengiz, Kolin, Kalyon and Mapa companies will establish a company for the construction of the airport and have it registered it at the commercial registry after which a project agreement will be signed with the company and the land will be transferred. About the third airport project, Minister of Transportation, Maritime Affairs and Communication Binali Yıldırım said “This project has become a milestone that has changed all indicators in Turkey”.

“İSTANBUL TURNING INTO A TRANSFER HUB” Indicating that the world’s axis has shifted from west to east after the global crisis, Yıldırım said that as part of this process, Anatolian land which is in the middle of Africa, Asia and Europe and Istanbul is ready to carry on its historic duty as it has always been the case. Yildirim stated that Istanbul is becoming more prominent everyday as a transfer hub and that total number of transit passengers that was below 1 million in 2002, reached

U231HAZIRANSMkaran.indd 12 6/2/13 4:17 PM

Page 13: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

13HAZİRAN - JUNE 2013

kullanan transfer yolcu sayısının, 2012 sonu itibarıyla 13 milyona ulaştığını söyledi. Bakan Yıldırım, bunun sonucunda yeni bir adım atmaya karar verdiklerini anlattı. Atatürk Havalimanı’nın 1953’ten bu yana görevinin layıkıyla yaptığını ifade eden Yıldırım, şunları kaydetti: “Havacılığımızın yayılması da buradan oldu, ama artık o doygunluğa erişti. Bunun yanı sıra tanımlanan kapasitenin yüzde 50’den fazlasını kullanır hale geldi. Havcılıkta bu gelişmeler yaşanırken ‘idare edelim, yeter’ gibi düşüncelerin miyopluktan başka bir ifadesi yoktur. Şehrin göbeğindeki bir havalimanını 10-20-30 yıllık projeksiyonları dikkate alarak büyütmezseniz gelen hava trafiğini da havada seyredersiniz. Biz seyreden tarafta değil, hizmet eden tarafta olmayı tercih ettik ve böyle bir kararı verdik. İki yıl boyunca etütlerimizi yaptık. Yabancı uzmanları, havayolu şirketlerini çağırdık ve konuştuk. Ortak akılla yeni bir havalimanına ihtiyaç olduğu kanaatine vardık ve süreci başlattık.”İhaleden sonra çok şey söylendiğini, bunların konuşulmaya devam edeceğini belirten Yıldırım, “Biz 10 senedir bunlarla uğraşıyoruz. Hayırlı bir iş yaptığınızda kafayı sağdan soldan uzatan çok olur” dedi. Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürü Orhan Birdal ise, İstanbul’a yapılacak yeni havalimanının, İstanbul’u gelecekte turizm ve finans merkezi yapma hedefine büyük katkı sağlayacağını söyledi. TÜRKİYE’NİN PRESTİJ PROJESİKarayolları Genel Müdürlüğü’nde düzenlenen İstanbul Yeni Havalimanı Uygulama Sözleşmesi Ön İmza Töreni’nde konuşan Birdal, son istatistiki verilerin, Türkiye’nin giderek küresel havacılığın merkezi haline geldiğini kanıtladığını vurguladı. Birdal, uygulama sözleşmesinin ön imza aşamasına gelindiğini hatırlatarak, ön imzadan sonra sözleşmenin tekrar bakan onayına sunulacağını, onayın ardından havalimanını yapmak üzere kurulacak yeni şirketle sözleşme imzalanacağını kaydetti. Bu süreçten sonra da yer teslimi yapılarak ilk kazmanın vurulacağını dile getiren Birdal, projenin kendi enerjisini üreten, çevreci, doğa dostu, engelsiz ve yeşil havalimanı konseptine uygun olacağını ifade etti.Cengiz, Kolin, Limak, Kalyon ve Mapa Ortak Girişim Grubu (OGG) adına konuşan Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir de “İstanbul yeni havalimanı projesi, bizim için sadece bir yatırım projesi değil, Türkiye için her yönüyle bir prestij projesidir” dedi.

13 million as of the end of year 2012. Minister Yıldırım stated they decided they had to make a move as a result of this change. Yıldırım stated that Atatürk Airport has been serving in the best way since 1953 and continued as follows: “This is where the growth of our aviation sector started but now it reached its maturity. Also, the airport has been using over 50% of its defined capacity. While our aviation sector is growing so fast, it would be nothing but shortsightedness to say “this is enough for us, it would do the work”. Unless you allow an airport right in the middle of the city to be expandable based on demand projections for the next 10, 20 and 30 years, you would end up watching the air traffic only in the air. And we preferred not to watch but serve and made this decision. We carried our assessments during the last two years. We brought in experts and airline companies from abroad and we discussed it with them. And with commonsense, we all decided we needed a new airport and so we started the process.”Yildirim stated that a lot has been talked about after the tender and that people will continue to talk about it and continued as follows “We’ve been working on it for the last 10 years. When you do a good job, lot of people try to find fault with you”. SAA General Manager Orhan Birdal stated that the new airport to be built in Istanbul will contribute significantly to the goal of turning Istanbul into a tourism and finance hub in the future. A PROJECT THAT IS A MATTER OF PRESIGE FOR TURKEYBirdal who delivered a speech at the preliminary contact signing ceremony for the new Istanbul Airport Project held at the head office of the General Directorate of State Highways, stated that the recent statistical data demonstrated that Turkey has turned into a global aviation hub. Reminding that they’ve finally come to the stage of preliminary contract signing Birdal stated that the contract will be submitted to the Minister for final approval after which the main project contract will be signed with the company to be established for the construction of the new airport. Birdal stated that, after this stage the land for the construction will be transferred to the contractor and the construction will commence and that the project will be an environment friendly project that generates its own energy and it will comply with accessibility requirements and green airport standards. Limak Holding Chairman of the Board Nihat Özdemir who delivered a speech on behalf of OGG (The Cengiz, Kolin, Limak, Kalyon and Mapa Joint Venture) said “The new Istanbul Airport Project is not just an investment project for us but it is also a matter of prestige for Turkey”.

U231HAZIRANSMkaran.indd 13 6/2/13 4:17 PM

Page 14: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

14 HAZİRAN - JUNE 2013

ÇEVRE KONUSUNDA BÜYÜK HASSASİYETÖzdemir, projeye çevre konusunda büyük hassasiyetle yaklaşacaklarının altını çizdi. Çevresel etki değerlendirme (ÇED) raporunu titizlikle incelediklerini söyleyen Özdemir, bu çerçevede inşaata başlamadan önce kuş gözlemleriyle ilgili deneyimli bir akademisyen başkanlığında uzman bir ekibin sahada incelemeler yapacağını vurguladı. Özdemir, sözlerine şöyle devam etti: “Projeyle ilgili tüm Türkiye’nin içi rahat olsun. Ortak girişim grubumuz, Türkiye’nin ve bulunduğumuz coğrafyanın en önde gelen inşaat ve altyapı şirketlerinden oluşmaktadır. İstanbul yeni havalimanı projesi, bizim için sadece bir yatırım projesi değil, Türkiye için her yönüyle bir prestij projesidir. Ayrıca dünyanın en büyük kamu-özel sektör işbirliği projelerinden biri olacaktır. Bu projeyi devletten beş kuruş para almadan inşa edeceğiz, 25 yıl işleteceğiz ve daha sonra tüm havalimanımızı tüm ekleriyle birlikte devredeceğiz.”

SERIOUSLY ENVIRONMENTALLY SENSITIVEÖzdemir underlined that they’re seriously careful about the environmental aspects of the project and that they assessed the Environmental Impact Report of the project carefully and a team of experts led by an academician experienced in bird’s eye assessments will carry out assessments on the field prior to start of the construction. Özdemir continued as follows “I can tell Turkish people to be assured that all environmental issues related to the project will be taken care of in the best way. Our joint venture comprises the prominent construction and infrastructure companies of Turkey and the region. The new Istanbul Airport project is not only an investment project but also a project of prestige for Turkey in everyway. It will also be one of the most important private-public sector partnership projects in the world. We’re going to build this project without asking for even a single penny from the State and we will run it for 25 years and we will transfer it to the State with all of its additions.”

mercek | zoom

Minister Yıldırım stated that İstanbul is becoming more prominent everyday as a transfer hub and that total number of transit passengers that was below 1 million in 2002, reached 13 million as of the end of year 2012.

İstanbul’un her geçen gün transfer merkezi olma özelliğini daha da öne çıkardığının altını çizen Bakan Yıldırım, 2002’de 1 milyonun altında olan İstanbul’u kullanan transfer yolcu sayısının, 2012 sonu itibarıyla 13 milyona ulaştığını söyledi.

U231HAZIRANSMkaran.indd 14 6/2/13 4:17 PM

Page 15: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

15HAZİRAN - JUNE 2013

U231HAZIRANSMkaran.indd 15 6/2/13 4:17 PM

Page 16: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

16 HAZİRAN - JUNE 2013

mercek | zoom

ÇUKUROVA BÖLGESEL HAVALİMANI’NIN TEMELİ ATILDIGROUND BREAKING CEREMONY FOR THE ÇUKUROVA REGIONAL AIRPORTİstanbul’dan sonra Türkiye’nin ikinci büyük havalimanı Çukurova Havalimanı’nın temeli Ulaştırma, Haberleşme ve Denizcilik Bakanı Binali Yıldırım, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ile Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in katılımıyla atıldı. Koçoğlu İnşaat tarafından üstlenen ve 357 milyon Euro’ya mal olacak havalimanının 36 ayda tamamlanması bekleniyor. Yap-işlet-devret modeliyle yapılacak havalimanı Türkiye’nin önemli bir lojistik üssü olan Çukurova’nın dünyaya açılan kapısı olacak. Mersin’in Tarsus ilçesine bağlı Yenice beldesinde düzenlenen temel atma töreninde konuşan Ulaştırma, Haberleşme ve Denizcilik Bakanı Binali Yıldırım, Çukurova Havalimanı’nın yeri konusunda uzun tartışmaların yaşandığını ve sonunda ‘ortak akılın galip gelerek’ Adana-Mersin arasındaki yerin belirlendiğini söyledi. Amaçlarının büyüyen Güney’in iki kenti Adana ve Mersin’in çevresindeki 5 milyona varan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak olduğunu hatırlatan Yıldırım, “Mersin’de turizm bölgesinde yapılacak yerler ve Çukurova’nın bereketli topraklarında yetişen ürünlerinin dünyaya dağıtılması için böyle bir kararı aldık. Şimdiye

Ground breaking ceremony for Cukurova Airport which is the second largest airport in Turkey after Istanbul was held with the participation of The Minister of Transportation, Maritime Affairs and Communication Binali Yıldırım, Minister of Economy Zafer Çağlayan and Minister of Culture and Tourism Ömer Çelik. Contracted to Koçoğlu İnşaat, the airport will cost 357 million Euros and is planned to be completed in 36 months. The airport will be completed with the build-run-transfer model and will be the gate to open Çukurova, an logistically important location in Turkey, to the world. Minister of Transportation, Maritime Affairs and Communication Binali Yıldırım who delivered a speech during the ground breaking ceremony that was held in Yenice district of Tarsus, stated that there’s been long controversies about the location of Çukurova Airport but that commonsense won in the end and the location between Adana and Mersin has been chosen. Yıldırım reminded that their goal is to meet the needs of the population in Adana and Mersin, two rapidly developing cities of the south, that reached 5 million and said “We’ve made this decision to support new tourism investments in Mersin and to support the export of agricultural products from the generous

U231HAZIRANSMkaran.indd 16 6/2/13 4:17 PM

Page 17: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

17HAZİRAN - JUNE 2013

kadar Adana Havalimanı’ndan 10 yıl içinde hava trafiği 1 milyonu aşmıyordu. 2003’te 780 bin yıllık trafik vardı. Bugün havalimanımızdan seyahat eden yolcu sayısı 4 milyonu buldu. Artık Adana ve Mersin tek havalimanıyla bu gelişmeye karşılık veremez. Onun için bu bölgesel havalimanını yapıyoruz. Çukurova Havalimanı Adana ile Mersin’i 2023 hedeflerimize taşıyacak. 500 milyar liralık ihracatımız, 1.2 trilyon ticaretimizin gereğini yapacak önemli bir yatırımdır” dedi. Çukurova Havalimanı ve gelecek iki buçuk yılda yapılacak yatırımların miktarının 800 milyon TL’yi bulduğunu açıklayan Yıldırım, bölgedeki arazi kamulaştırması için yaklaşık 150 milyon lira ödeme yapıldığını söyledi. Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürü Orhan Birdal da Çukurova`nın turizm ve tarım anlamında önemli potansiyele sahip olduğunu ancak Adana’daki tek seçenekli havalimanı nedeniyle potansiyelin yeterince kullanılmadığını, bu potansiyeli harekete geçirebilmek için Çukurova Bölgesel Havalimanı’nın çalışmalarına başladıklarını belirtti.

Çukurova region. Until now, total air traffic to and from Adana Airport never exceeded 1 million. Total traffic in 2003 was 780 thousand. Today total number of passengers traveling through this airport has reached 4 million. Adana and Mersin can no longer handle this demand with a single airport. Thus, we’re building this new airport. Çukurova Airport is going to carry Adana and Mersin to our goal of 2023. Our exports of 500 billion TL is an investment sufficient enough to do what it takes for our total trade worth of 1.2 trillion TL.” Yildirim stated that the total value of Çukurova Airport and the other investments that will be made within the next 2.5 years will be around 800 million TL and that a total cost of land expropriation has been 150 million TL.On the other hand, SAA General Manager Orhan Birdal stated that Çukurova region has great potential in terms of tourism and agriculture but this potential is not be tapped fully due to only one airport option in Adana and that they’ve started working in Çukurova Regional Airport in order to utilize this potential fully.

U231HAZIRANSMkaran.indd 17 6/2/13 4:18 PM

Page 18: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

18 HAZİRAN - JUNE 2013

mercek | zoom

KÜRESEL AIM KONGRESİ İSTANBUL’DA YAPILDITHE GLOBAL AIM CONGRESS HELD IN İSTANBULDHMİ Genel Müdürlüğü’nün ev sahipliğinde; Türkiye Havacılık Bilgi Yönetimi Derneği (TAIMA) ve Uluslararası Türkiye Havacılık Bilgi Yönetimi Dernekleri Federasyonu (IFAIMA) ile ICAO Avrupa-Ortadoğu (ICAO EUR-MID) Temsilciliği ve EUROCONTROL AIM SWIM Birimi’nin İstanbul’da ortaklaşa düzenlediği Küresel AIM Kongresi, İstanbul Swissôtel’de gerçekleşti. 62 farklı ülkeden 300’ü aşkın katılımcı ve birçok ticari firmanın katıldığı kongre, 17 Mayıs’ta sona erdi.Küresel AIM Kongresi’nin açılış konuşmasının yapan DHMİ Genel Müdürü Orhan Birdal, dünyanın ortak geleceğine ilişkin büyük imkân ve umutları da içinde barındıran İstanbul’da 62 farklı ülke temsilcisini misafir etmekten mutluluk duyduklarını ifade etti. İstanbul’un geleceğin önemli bir turizm ve finans merkezi olmaya aday olduğunu belirten Birdal, “Havacılık sektörü, bu hedefin gerçekleştirilmesi için adeta bir lokomotif görevi üstlenecektir. Şu anda hem yolcu hem de kargo taşımacılığının önemli bir bölümü; tam merkezinde bulunduğumuz Avrupa-Afrika-Ortadoğu-Asya ekseninde cereyan ediyor. Türkiye, bu eksenin ana merkezi durumunda bir ülke. İstanbul ise bu eksenin tam anlamıyla merkez üssünü oluşturuyor” dedi.Zamanında, eksiksiz planlama ve mükemmel uygulama prensibiyle çalışan DHMİ’nin, özellikle son 10 yıldır tüm ülke çapında bir büyük yatırım hamlesini ve işletme becerisini başarıyla yürüttüğünü belirten Birdal, “Türkiye’nin küresel havacılık merkezi olmasının koşullarını bilinçli bir şekilde oluşturuyor. 21’i öz kaynaklarımızla, KOİ kapsamında dokuz adet olmak üzere, toplam 30 havalimanı terminalinin inşası veya yenilenmesi, altyapıyı sürekli yenileme duyarlılığımızın bir göstergesi. Yine bu anlayışla devreye soktuğumuz İstanbul Yeni Havalimanı projesi, tamamlandığında dünyanın en büyük havalimanları arasında yer alacak. İstanbul’un incisi, dünyanın birincisi yeni havalimanı, Avrupa yakasında Yeniköy ve Akpınar köyleri arasında Karadeniz sahil şeridinde yer alan yaklaşık 76.5 milyon metrekare büyüklüğündeki alana yapılacak” dedi.

The Global AIM Congress hosted by General Directorate of State Airports Authority of Turkey and co-organized in Istanbul by The Turkish Society of Aviation Information Management (TAIMA) and the International Federation of Turkish Societies of Aviation Information Management Societies of Turkey (IFAIMA) and ICAO Europe-Middle East Office (ICAO EUR-MID) and EUROCONTROL AIM SWIM Division was held at İstanbul Swissôtel. Attended by over 300 participants from 62 countries and numerous commercial organizations, the congress ended on May 17th.SAA General Manager Orhan Birdal who delivered the opening speech of the Global AIM Congress, stated that they are more than glad to host representatives of 62 different countries in Istanbul, a city that offers great opportunities and hope for the common future of the world. Stating that Istanbul is a candidate to be an important tourism and finance hub in the future Birdal said “Aviation sector serves as a locomotive in realizing this goal. Right now, great portion of both passenger and cargo traffic happens on the Europe-Africa-Middle East-Asia axis. Turkey is at a central location in this axis. And Istanbul definitely serves as the hub of this axis.” Birdal stated that SAA operates on the principles of timely and complete planning and perfect execution, and it has a successful track record of large scale investments and effective management especially for the last 10 years and continued as follows “Turkey successfully meets the criteria of becoming a global aviation center”. The fact that a total of 30 airport terminal construction and renovation projects, 21 of which were financed through equity and 9 were public-private sector investment, have been completed is an indication of the emphasis we place on upgrading our infrastructure on a regular basis. The new İstanbul Airport Project, which is the fruit of the same approach, will be among the top airport projects in the world when competed. This airport, the pearl of Istanbul and number one in the world, will be located on a 76.5 million square meter land between Yenikoy and Akpınar villages on the Blacksea shores.”

U231HAZIRANSMkaran.indd 18 6/2/13 4:18 PM

Page 19: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

19HAZİRAN - JUNE 2013

U231HAZIRANSMkaran.indd 19 6/2/13 4:18 PM

Page 20: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

20 HAZİRAN - JUNE 2013

mercek | zoom

İÇ HAT TRAFİĞİNDE YÜZDE 15.8 ARTIŞ 15.8 % GROWTH IN DOMESTIC TRAFFIC Nisan ayı uçak, yolcu ve yük istatistikleri açıklandı. 2013 yılının ilk dört ayında uçak ve yolcu trafiğinde büyük artış kaydedildi. Dört aylık gerçekleşmelere göre toplam yolcu sayısı 37.6 milyonu buldu.T. C. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü’nden konuyla ilişkin olarak yapılan açıklama şöyle: 2013 Nisan ayında iç hatlarda havalimanlarına iniş-kalkış yapan uçak sayısı 55 bin 363, dış hatlarda ise 39 bin 87 oldu. Nisan ayında havalimanlarına iniş-kalkış yapan toplam uçak trafiği, bir önceki yılın aynı dönemine göre, iç hatlarda yüzde 15.8; dış hatlarda ise yüzde 8.9 artış gösterdi. 2013 Nisan ayında havalimanlarına iniş-kalkış yapan toplam uçak trafiği, bir önceki yılın nisan ayına göre, iç hatlarda yüzde 15.8 artış göstererek 55 bin 363 oldu. Bu sayı geçen yıl 47 bin 811, artış oranı yüzde 5.3 olarak gerçekleşmişti. Dış hatlarda ise yüzde 8.9’luk artışla 39 bin 87 uçak trafiği sağlandı. Bu sayı geçen yıl 35 bin 894, artış oranı yüzde 4.9’du. Böylece 2013 Nisan ayında, 23 bin 175 üstgeçiş (overflight) trafiğiyle birlikte toplam 117 bin 625 uçağa hizmet verilerek yüzde 10.2 artış sağlandı. Nisan 2013 itibarıyla iç hat yolcu trafiği daha da büyüyerek yüzde 15.8 artışla 5 milyon 952 bin 508 oldu. İç hat yolcuda en çok artış oranı kaydeden, 1 milyon üzeri iç hat yolcusu olan havalimanları arasında ilk beş havalimanı sırasıyla; Adana (yüzde 26), Ankara Esenboğa (yüzde 22), Antalya (yüzde 15), İzmir Adnan Menderes (yüzde 14.1) ve İstanbul Atatürk (yüzde 13.9) havalimanları oldu. 2013 Nisan ayında dış hat yolcu trafiği ise yüzde 10 artışla 4 milyon 977 bin 36’ya ulaştı. Direkt transit yolcuyla birlikte toplam yolcu sayısı 10 milyon 975 bin 96 oldu, geçen yılın nisan ayına göre yüzde 13.1 artış kaydedildi.

Aircraft, passenger and cargo statistics for April have just been released. During the first four months of 2013, a significant increase in passenger and aircraft traffic was observed. Four-month data also shows that the total number of passengers increased to 37.6 million.According to the press release by SAA, during April 2013, the total number of aircrafts that used the airports for domestic flights was 55.363 and for international flights it was 39.087. Total aircraft traffic that used the airports during April increased by 15.8% for domestic flights and 8.9% for international flights compared to the same period last year. Total aircraft traffic that used the airports in April 2013 increased by 15.8% compared to the same period last year and reached 55.363. This figure was 47.811 for last year with an increase of 5.3% over the previous year. And for the international flights, a total of 39.087 aircrafts used the airports with an increase of 8.9%. This figure was 35.894 for the last year with an increase of 4.9% over the previous year. As a result, together with 23.175 over flights a total of 117.625 aircrafts were served which corresponds to 10.2% increase compared to last year. And as of April 2013, total number of domestic flight passengers increased by 15.8% and reached 5.952.508. The top five airports that had over 1 million domestic flight passengers that demonstrated the highest increase were Adana (26%), Ankara Esenboğa (22%), Antalya (15%), İzmir Adnan Menderes (14.1%) and İstanbul Atatürk (13.9%) airports. And during April 2013, total number of international flight passengers increased by 10% and reached 4.977.036. Together with the total number of direct transit passengers, the figure reached 10.975.096 with an increase of 13.1% over the same period last year.

U231HAZIRANSMkaran.indd 20 6/2/13 4:18 PM

Page 21: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

21HAZİRAN - JUNE 2013

U231HAZIRANSMkaran.indd 21 6/2/13 4:18 PM

Page 22: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

22 HAZİRAN - JUNE 2013

seyahat | travel

Yazı - By: Burak Güner

ADIYAMANGüneş tarihin derinliklerine batar bu diyarda!

On these lands, the sun sets into the

pages of history!

It ıs not a coincidence that Adıyaman territory nests a mountain like Nemrut. The city is one of the ancient settlements anyway. On this territory, traces from different eras of human history have been

discovered. Atatürk Dam, the fourth largest dam in the world is here as well… The city is also renowned for winter camp organizations and traditional folk dance teams with world championships.

Adıyaman topraklarının Nemrut gibi bir dağı barındırması tesadüf değil. Şehir zaten dünyanın en eski yerleşim birimlerinden biri. Bu topraklar üzerinde, insanlık tarihinin bütün evrelerine dair bulgular elde edilmiş. Dünyanın dördüncü büyük barajı olan Atatürk Barajı da burada… Ayrıca kent, kış kampı organizasyonu ve dünya birinciliğine sahip halk oyunlarıyla öne çıkıyor.

U231HAZIRANSMkaran.indd 22 6/2/13 4:18 PM

Page 23: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

23HAZİRAN - JUNE 2013

Talking about Adıyaman, the first thing that comes to mind is the Mount Nemrut. But the mountain is not true to its name because words ancient, worldly-wise or saints are better matches than the word Nemrut meaning ‘grim’ to describe the expression on the faces of the statues at the top of the mountain. Considering that these statues built at a height of 2.150 meters in Anatolia hundreds of years ago, witness the sun rise and sun set from such a height, one would expect these faces to have light and hope on them rather than grumpiness. Nemrut is the eight wonder of the world and these robust statues it carries on its back deserved to be included in the World Heritage list of UNESCO. It is such an honor for us that it is our territory

Adıyaman denilince akla ilk gelen kuşkusuz ismiyle müsemma olmayan Nemrut Dağı’dır. Müsemma değildir, çünkü dağın üstünde bugüne kalan heykellerin yüzlerine ‘nemrut’ sıfatından çok, kadim, görmüş geçirmiş, ermiş daha çok yakışır. Yüzyıllar önce Anadolu’nun 2.150 metre yüksekliğine yapılmış olan heykellerin, böylesi bir yükseklikten güneşin doğuşuna ve batışına tanıklık ettiğini düşünecek olursak, yüze nemrutluk değil, ışık ve umudun gelmesi herhalde daha beklenir bir şeydir. Nemrut, dünyanın sekizinci harikası ve sırtında taşıdığı bu güçlü kuvvetli heykelleri, metrelerce uzunluktaki kitabeleriyle UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası listesine girmeye hak kazanmış. Ne mutlu ki, bu mirasa ev sahipliğini bizim topraklarımız yapıyor. Mirası bize bırakan

U231HAZIRANSMkaran.indd 23 6/2/13 4:18 PM

Page 24: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

24 HAZİRAN - JUNE 2013

ise Kommagene ismindeki bir krallık. Uzun yıllar Asur egemenliğinde kaldıktan sonra çetin savaşlar vererek bağımsızlığını kazanan Kommagene Krallığı, Grek ve Pers uygarlıklarının kültürlerini birleştirmiş. Bu kültürel zenginlik, Nemrut Dağı’nın doruklarına da olduğu gibi yansımış. Bugün Nemrut’un heykellerini ve kitabelerini görmek için ülke içinden ve dışından binlerce insan her yıl buraya akın ediyor. Yalnızca heykel ve kitabeler için mi? Burası muhteşem bir doğa olayını da insanın ayakları altına seriyor adeta. Gündoğumunu ve batışını izlemek için burası ‘sekizinci’ değil, birinci harika olsa gerek!

DOĞAYI DÖNÜŞTÜREN BİR TARİHNemrut Dağı ve çevresi ülkenin önemli milli parklarından biri... Nemrut Dağı’ndaki dev heykeller ve tümülüs, Arsameia (Eski Kale), Yeni Kale, Karakuş Tepesi ve Cendere Köprüsü de milli park sınırları içinde yer alıyor.Burada aynı zamanda çok sayıda anıt var. Karakuş Tümülüsü, Sofraz Tümülüsü, Sesönk (Dikilitaş), Karadağ Tümülüsü, Beştepeler, Malpınarı Kaya Yazıtı bunların başlıcaları... Park içinde yer alan Cendere Köprüsü dışında Göksu-Kızılin ile Altınlı Köprü, Romalılar zamanında yapılmış köprüler. Bu görkemli köprülerin taşları arasında harç kullanılmamış ve sıkıştırma usulüyle yapılmış. Adıyaman’ın kaya mezarları ve mağaraları da bu kentin kadim yapısının işaretleridir. Haydaran kaya mezarları üzerindeki kabartmalar Güneş Tanrısı Hellias ile Kral

that hosts this heritage. And it is the kingdom called Commagene that left this heritage to us. Commagene Kingdom won its independence after long lasting wars with the Assyrians. Commagene people had lived under the hegemony of Assyrians for centuries. Commagene Kingdom was like a combination of the cultures of Greek and Persian civilizations. This cultural diversity found its reflections on the summits of Mount Nemrut as well. Now every year, thousands of tourists visit the area to witness the status and tablets of Nemrut. Is it just for the statues and tablets? Of course not. This place offers you an incredible fact of nature too. This place should be not the ‘eight’ but the first wonder of the world for watching the sunrise and sun set!

A HISTORYY THAT TRANSFORMED NATUREMount Nemrut and environs is one of the major national parks in the country. The giant statues on Mount Nemrut and the tumulus, Arsameia (the old fortress), New Fortress, Karakuş Hill and Cendere Bridge are within the borders of the national park as well.The area also features numerous monuments. Among them are Karakuş Tumulus, Sofraz Tumulus, Sesönk (Obelisk), Karadağ Tumulus, Beştepeler and Malpınarı Rock Tablets.Other than the Cendere Bridge inside the park, Göksu-Kızılin and Altınlı Bridge are bridges

seyahat | travel

U231HAZIRANSMkaran.indd 24 6/2/13 4:18 PM

Page 25: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

25HAZİRAN - JUNE 2013

U231HAZIRANSMkaran.indd 25 6/2/13 4:18 PM

Page 26: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

26 HAZİRAN - JUNE 2013

seyahat | travel

Antiochos’un tokalaşma sahnesini resmeder.Turuş Kaya Mezarları, Göksu Mağaraları, Palanlı Mağarası, Kitap Mağarası, Gümüşkaya (Palaş) Mağaraları da Adıyaman’ın doğanın kucağında oyuklar aça aça kendi tarihini yazmış anıt ve mağaralarıdır. Ayrıca Adıyaman’ın kaleleri de kentin tarihi ve mimari dokusunu etkiler. Yeni Kale, Derik Kalesi, Gerger Kalesi bugüne kalmış olanlar. Romalılar zamanında kurulmuş olan Perre Antik Kenti’nin kalıntıları da aynı dokuyu besler.

KOMMAGENE KRALLIĞI’NIN ANTİK KENTLERİAdıyaman’a gidince mutlaka görülmesi gereken yerlerin arasında ilk sıralarda Arsameia Ören Yeri gelir. Kral I. Antiochos kitabelerinde söz edildiğine

constructed during the Roman era. No mortar was used as a binding element for the stones used in the bridge but instead, the squeezing technique was used. The rock tombs and caves of Adıyaman are other indicators of the ancient character of this city. The relievos on the Haydaran rock tombs depict a scene where Hellias the God of Sun and King Antiochos shake hands. Turuş Rock Tombs, Göksu Caves, Palanlı Cave, Kitap Cave and Gümüşkaya (Palaş) Caves are the monuments and caves of Adiyaman that wrote their own history by carving holes in the arms of nature. Yeni Fortress, Derik Fortress and Gerger Fortress were the only ones that could survive our times. Also the ruins of the Antique city of Perre established during the Roman era decorate the same historic texture.

Anadolu’nun pek çok yerinde olduğu gibi Adıyaman’da da camilerin yanı sıra kiliseler de bulunuyor. Bunlar içinde St. Paul Kilisesi en önemlisi. Eski camiler içinde yapılarıyla dikkat çekenler arasında Ulu Cami, Çarşı Camii, Kab Camii, Musalla Camii sayılabilir.

Just like in most places in Anatolia, in Adıyaman as well,

churches and mosques are side by side. Among them, Church of St. Paul is the most significant.

And among the old mosques the ones that attract atteion

with their architecture are Ulu Mosque, Çarşı Mosque, Kab

Mosque and Musalla Mosque...

U231HAZIRANSMkaran.indd 26 6/2/13 4:18 PM

Page 27: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

27HAZİRAN - JUNE 2013

göre, Arsameia M.Ö. 2’nci yüzyılın başlarında Kommageneler’in atası Arsemez tarafından Kahta Çayı’nın doğusunda Eski Kahta Kalesi’nin karşısında kurulmuş krallığın yazlık başkenti ve idare merkezi.Ayrıca Pirin Ören Yeri de dikkat çekici bir antik kent. Kommagene Krallığı’nın beş büyük antik kentinden birisi ve Antik Roma kaynaklarında suyunun güzelliğinden bahsediliyor. Bu nedenle olsa gerek, kervanlar, yolcular ve ordular tarafından dinlenme yeri olarak kullanılmış. Antik kaynaklarda bahsedilen suyun aktığı Roma Çeşmesi’nin suyu hâlâ oluk oluk… Zaten buranın en dikkat çekici kalıntıları çeşme ve kaya mezarları.Adıyaman’a gelip de görmeden gitmeyin diyebileceğimiz daha pek çok yer var. Onların da isimlerini anmayı ihmal etmeyelim: Adıyaman

THE ANTIQUE CITIES OF COMMAGENE KINGDOM One of the top must-see spots in Adıyaman is the Arsameia Ruins. According to the tablets of King Antiochos I, Arsameia was the summer capital and administrative center of the Kingdom that was established across the Eski Kahta Fortress to the east of Kahta brook. It was founded by Arsemez, the ancestor of Commagenes, by the beginning of 2nd century B.C. Pirin Ruins are another major spot. It is one of the five biggest antique cities of Commagene Kingdom and in the antique Roman sources, there’s great emphasis on how good the water is here. Probably because of this, the city was used as a resting place by caravans, passengers and armies. The Roman Fountain described in the antique sources is still gurgling with fresh water... The fountains and rock tombs are the top spots of this area anyway.Adıyaman has many other spots which, we would say, you should definitely stop by. Let’s list them here for you as well: Adıyaman Mimar Sinan Culture Park (This place was renovated by the municipality three years ago and added certain touristic facilities), Mount Ali, Boğazözü Kalburcu

Mide, bağırsak, karaciğer, safra kesesi gibi hastalıklara iyi geldiği düşünülen sularıyla kimi içmelere de sahip Adıyaman. Başlıcaları Çelikhan, Besni ve Kotur içmeleri…

Adıyaman also features mineral springs the water from which is believed to heal numerous meidcal conditions

including those of the stomach, bowls, liver and gall bladder. The main ones are Çelikhan, Besni and Kotur

springs…

U231HAZIRANSMkaran.indd 27 6/2/13 4:18 PM

Page 28: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

28 HAZİRAN - JUNE 2013

Mimar Sinan Kültür Parkı (Belediye burayı üç yıl önce yeniden düzenledi ve turizm için çok daha verimli hale getirdi), Ali Dağı, Boğazözü Kalburcu Çayı, Gürlevik Membası, Kırkgöz Membası, Cendere Çayı, Çelikhan Recep Çayı, Çelikhan Pınarbaşı (Bulam) Çayı, Çelikhan Nevzat Bey Çeşmesi, Besni Su Gözü, Değirmençayı (Eski Besni) Santrali, Tut Şepker Çayı, Değirmenlik Göksu Irmağı Boyu.

Brook, Gürlevik Spring, Kırkgöz Spring, Cendere Brook, Çelikhan Recep Brook, Çelikhan Pınarbaşı (Bulam) Brook, Çelikhan Nevzat Bey Fountain, Besni Su Gözü, Değirmençayı (Eski Besni) Power Plant, Tut Şepker Brook, Değirmenlik Göksu Riverside.

seyahat | travel

U231HAZIRANSMkaran.indd 28 6/2/13 4:18 PM

Page 29: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

29HAZİRAN - JUNE 2013

U231HAZIRANSMkaran.indd 29 6/2/13 4:18 PM

Page 30: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

30 HAZİRAN - JUNE 2013

As a result of the investments made during the last 3 years, Adıyaman Airport has seen significant upgrades in terms of technology, security and capacity. With its 2.500 x 45 m main track, apron of 240 m x 120 m with a capacity of 5 aircrafts and its terminal building with a total area of 22.000 m2, the airport will be serving 43.800 aircrafts and 2 million passengers on average per year.

Son üç yılda yapılan yatırımlarla Adıyaman Havalimanı; teknoloji, güvenlik ve kapasite açısından önemli bir gelişme kaydetti. 2.500 metre x 45 metre pisti, beş uçak kapasiteli 240 metre x 120 metre ebatlarında apronu ve 22.000 metrekare yeni Terminal Binası ile havalimanı, yıllık ortalama 43 bin 800 uçak ve 2 milyon yolcuya hizmet verebilecek.

ADIYAMAN HAVALİMANI

uçuş noktası | flight point

ADIYAMAN AIRPORTYılda 2 milyon yolcuya hizmet verecek

Planned to serve 2 million passengers per year

U231HAZIRANSMkaran.indd 30 6/2/13 4:18 PM

Page 31: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

31HAZİRAN - JUNE 2013

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin hızla gelişmekte olan kentlerinden Adıyaman’da, bu gelişmeye paralel olarak havalimanına da önemli yatırımlar yapılıyor. Önemli tarihi ve turistik yörelere sahip kente hizmet vermek amacıyla 1998 yılında hizmete giren Adıyaman Havalimanı, şehir merkezine 22 kilometre mesafede yer alıyor. Hizmete girdiği ilk yıllarda haftada tek bir uçuşla başlayan tarifeli seferler günümüz itibarıyla haftada beş gün Ankara-Adıyaman/Adıyaman-Ankara ve haftada yedi gün İstanbul-Adıyaman/Adıyaman-İstanbul olmak üzere toplam uçuş sayısı 24’e çıkmış bulunuyor.Adıyaman Havalimanı; son üç yılda yapılan ARFF Binası, Teknik Blok-Kule ve Garaj Binası; 2.500 metre x 45 metre pisti, beş uçak kapasiteli 240 metre x 120 metre ebatlarında apronu ve 22.000 metrekare yeni Terminal Binası ile yıllık ortalama 43 bin 800 uçak ve 2 milyon yolcuya hizmet verebilecek.

YEDİ YILDA ÇARPICI GELİŞMEÜlkemizde havacılık her geçen gün gelişirken Adıyaman Havalimanı da bu gelişmeye ortak oluyor. Her geçen yıl bir önceki yıla oranla büyüme yaşanıyor. Bu artış, hem yolcu sayısı hem de uçuş sayısında hayata geçiyor. 2005 yılında toplam ticari

Major investments are being made to the airport in Adiyaman, a rapidly developing southeast Anatolian city that’s been going through a phase of rapid development as well. Adiyaman airport was commissioned in 1998 to serve the city that features major historic and touristic cites and is located 22 km from the city center. During its first years of service, the airport had only one scheduled flight per week and now the total number of scheduled flights is 24 and that includes Ankara-Adıyaman/Adıyaman-Ankara route five days a week İstanbul-Adıyaman/Adıyaman-İstanbul route seven days a week.With the ARFF Building, Technical Tower and Garage Building constructed during the last three years; its 2.500 x 45 m main track, apron of 240 m x 120 m with a capacity of 5 aircrafts and its terminal building with a total area of 22.000 m2, the airport will be serving 43.800 aircrafts and 2 million passengers on average per year.

GREAT PROGRESS IN SEVEN YEARS Adiyaman airport as well has become part of the continuing development trend of civil aviation in Turkey. The airport demonstrates growing statistics every year and this includes both the number of passengers and the number of scheduled flights. While the total number of commercial aircrafts in 2005 was 158, it increased to

U231HAZIRANSMkaran.indd 31 6/2/13 4:18 PM

Page 32: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

32 HAZİRAN - JUNE 2013

uçuş noktası | flight point

uçak sayısı 158’ken 2012 yılında bin 237 olması, yine 2005 yılında havalimanını kullanan gelen ve giden yolcu sayısı toplamda 6 bin 864’ken 2012 yılında bu sayının 100 bin 522’ye ulaşması yedi yıl gibi kısa bir sürede Adıyaman’da havacılığın ne kadar geliştiğini gösteriyor.

ÇEVRE DOSTU YAKLAŞIMAdıyaman Havalimanı herkese eşit hizmet esasından yola çıkarak engelli vatandaşlara yönelik çalışmalarına da hız vermiş bulunuyor. Bu amaçla; kullanıma açılacak olan yeni Terminal Binası’nda ‘Engelsiz Havaalanı’ kapsamında yapılan çalışmalar son aşamaya geldi. Adıyaman Havalimanı Müdürlüğü ve çalışanlarının her yıl gerçekleştirdiği fidan dikimi, atıkların geri kazanımının sağlanması ve enerjinin verimli kullanılması hususunda gösterdiği hassasiyet de çevreye duyarlı hizmet anlayışını benimsediklerini gösteriyor.

1237 in 2012. On the other hand, while the total inbound and outbound passenger traffic at the airport was 6.864 in 2005, this increased to 100.522 in 2012. All these statistics prove the great progress that civil aviation has achieved in Adiyman in only seven years.

ENVIRONMENT FRIENDLY APPROACHMoving from the notion of fair service for everyone, Adiyaman Airport has accelerated its efforts aimed at disabled citizens as well. To this end, the improvements made to the new terminal building as part of the initiative of “Airport with no obstacles”, are about to be finalized. Also the environmental responsibility events organized by Adiyman Airport Management and employees every year such as planting tees and projects for waste recycling and effective use of energy, are a reflection of the emphasis that the airport administration places on the notion of environment friendly service.

U231HAZIRANSMkaran.indd 32 6/2/13 4:19 PM

Page 33: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

33HAZİRAN - JUNE 2013

U231HAZIRANSMkaran.indd 33 6/2/13 4:19 PM

Page 34: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

34 HAZİRAN - JUNE 2013

röportaj | interview

OKTAY KAYNARCA“Tabii ki sansüre karşıyım” diye giriyor söze Oktay Kaynarca. Ancak söz konusu televizyon olunca bir ölçüde

denetimin gerekli olduğu görüşünde... Sebebini de açıklıyor: “Çünkü sorgusuz sualsiz herkesin evinin içinde olan bu sistem, ister istemez bizi yönetmeye başlıyor. Hayat biçimimizi değiştirmeye başlıyor. Orada

gördüğünüz bir klozete bile özenebiliyorsunuz, ‘Bu klozeti almalıyım’ diyorsunuz!”

“Televizyon hayatımızı yönetiyor bu nedenle biraz denetim gerekli”

“Television rules our lives so a little supervision won’t hurt”

“Of course I’m against censor” says Oktay Kaynarca when he starts his words. But he says when it comes to TV, a little supervision wouldn’t hurt. And he explains why: “Because this thing called TV which is inside your house this way or that way, starts controlling your life after a time. It starts to

change your life style. You can even be influenced by a toilet seat and feel like you need to go and get one of that particular brand!”

Yazı - By: Sinem Büyükdığan

U231HAZIRANSMkaran.indd 34 6/2/13 4:19 PM

Page 35: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

35HAZİRAN - JUNE 2013

Oktay Kaynarca, ‘Kurtlar Vadisi’nde canlandırdığı ‘Çakır’ rolüyle televizyon izleyicisi tarafından tanındı, adeta parladı. Onu televizyon ekranlarında görmediğimiz sezon neredeyse hiç olmadı. Yakın zamana kadar da ‘Ustura Kemal’ olarak konuk oldu evlerimize. Kaynarca yalnızca dizilerde rolünü oynayıp işine gücüne bakan biri olmadı hiç. Bazen ülke gündemine, bazen de kendi sektörüne ilişkin tutumlarıyla da dikkat çekti. Kaynarca ile ülkenin popüler kültüründe aksayan noktalar ve kendi mesleği üzerine sohbet ettik.

Wikipedia’da özgeçmişinizde şöyle bir ifade var, “Tiyatro hayatını noktaladı”...Onu yazan arkadaşın yorumuymuş bu. Tiyatro hayatımı tabii ki noktalamadım ama profesyonel yaşam benim çok da fazla tiyatro yapmama izin vermedi. Buna ara sıra takılıyorum, “Hay Allah” diyorum, “programlamamı doğru yapabilsem de tiyatroya da vakit ayırabilsem”. Ama mutlaka bir şey çıkıyor ve ben tiyatroya dönüş yapamıyorum. Sürekli projeler üretiyorum. Müzikaller üretiyorum, oyunlar kuruyorum, bir sinema filminin ne kadar güzel bir oyun olabileceği doğrultusunda planlar yapıyorum, arkadaşlarımla konuşuyorum ama bütün bunları bir türlü hayata geçiremiyorum.

Ünlü olmanın bedeli nedir sizce?Çok büyük! Ailenize kadar yansıyabiliyor, eşinize kadar yansıyabiliyor. Sizin ünlü biri olmanız, insanlar tarafından tanınıyor olmanız, dikkat çekmeniz, bazen avantajdır, bazen de dezavantajdır. Hiçbir yere kaçma şansınız yok. Gizlenme şansınız yok. Ünlü olmak pahalı bir şeydir. Eğer çok gündemdeyseniz, bir süre sonra aşağı doğru bir ivme gösteriyorsanız, eski sisteminiz yerinde değilse bu, insanların hayatında ciddi travma yaratabilir. Kolayca ünlü olanların sonlarının çok trajik olduğunu biliyoruz. Öldüler, uyuşturucu kullandılar, yoksul kaldılar... Bunlar çok ciddi travmalar. Mesele ünlü olmak değil. Ben yaptığım işi ünlü olayım diye yapmıyorum zaten. Sevdiğim için yapıyorum. Ünlü olayım diye sokağa çıkarsanız bu çok ciddi tehlikeler barındırır. Buna siz hazırlıklıysanız, buna göre bir tavrınız vardır ama sizin yanınızdakiler, aileniz buna hazırlıklı olmak zorunda değiller.

Diziler rating gerekçesiyle yayından kaldırılabiliyor. Bu rating değerlendirmelerine siz güveniyor musunuz?Öyle enteresan bir konu ki, “Güvenmiyorum” demek de tuhaf olabilir, sonuçta bir ölçüm sistemi var. Deneklerin

Oktay Kaynarca is mostly known for his role as ‘Çakır’ in TV series titled ‘Kurtlar Vadisi’. And he became very famous. It was almost like there was no TV season when we didn’t see him on TV. And recently he visited our homes with the character named ‘Ustura Kemal’. But Kaynarca has never lived like an ordinary actor who minded only his business. He managed to become the center of attention with his attitude and stance about the national agenda or issues related to his own industry. With Kaynarca, we talked about the things going wrong in the popular culture and about his career.

In Wikipedia, we see this sentence “He ended his theatre career”.I think that’s what the person who wrote that

thinks. Of course I didn’t end my theatre career but my TV and cinema career didn’t let me do that much theatre. Sometimes I get obsessed with that and say to myself “Oh God, if only I could manage my time more effectively and go back to theatre. I always come up with new projects such as musicals, plays or make plans of converting a cinema movie into a play and I discuss all this stuff with my friends but I just can’t realize them.

So what do you think is the price for being a celebrity?It is a lot. It can reflect on your family life or your relations with your spouse. Being a celebrity, being recognized by people, attracting attention on the street

may be sometimes be an advantage and sometimes a disadvantage. You can’t hide or run. It has a cost to be a celebrity. If you’re always on the agenda but then suddenly show a downward trend in terms of popularity, it might cause a big trauma in your life. We all know that those who became famous had very tragic ends. They died, became drug addicts or ended up penniless...These are serious traumas. It is not about being famous. I’m not doing my job just for the sake of being famous. I do it because I love it. If you go out on the street just to become famous, that would bring along some dangers. If you’re prepared for that, you would already have a stance but your family, or friends may not necessarily be prepared.

“Ben yaptığım işi ünlü olayım diye yapmıyorum. Sevdiğim için yapıyorum. Ünlü olalım diye sokağa çıkarsanız bu çok ciddi tehlikeler barındırır. Buna siz hazırlıklıysanız, buna göre bir tavrınız vardır ama sizin yanınızdakiler, aileniz buna hazırlıklı olmak zorunda değiller.”

“I’m not doing my job just for the sake of being famous. I do it

because I love it. If you go out on the street just to become famous,

that would bring along some dangers. If you’re prepared for that,

you would already have a stance but your family, or friends may not

necessarily be prepared.”

U231HAZIRANSMkaran.indd 35 6/2/13 4:19 PM

Page 36: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

36 HAZİRAN - JUNE 2013

kendi şekillendirilmelerine göre birtakım veriler ışığında sonuçlara varılıyor. Bu bana yine de saçma geliyor. Çünkü o gün içerisinde o insanların toplamının onu seyrettiği düşüncesi bana uzak ihtimal geliyor. Böyle olsa bile sistemin böyle çalışmaması gerektiğine inanıyorum. 1 milyon tane denek var diyelim, 1 milyon tane denekten çıkan sonuç tabii ki her şeyi ortaya koyacaktır. Doğrudur. Ama bu bile bir dizinin düşük rating alması sonucu birdenbire kaldırılmasına sebep olmamalıdır. Bu bir medeniyet ölçütüdür. Televizyona çıkardığınız, sürekliliği olacağını ilan ettiğiniz bir hikâyenin finalini bağlamadan ekrandan kaldırmak hem kendinize haksızlıktır hem de seyirciye saygısızlıktır. Dünyanın her yerinde böyle şeyler olmuyor! “Oluyor” diyen yalan söylüyor. Planlaması şöyle yapılıyor, 13 bölümlük sezon adı altında hikâyeler yapılıyor, ne olursa olsun o taahhüt edilen şey yerine getiriliyor. Zaten 13 bölümü oynatıyorlar, 10’uncu bölüme doğru eğer proje devam edecek gibiyse sonunu ona göre toparlıyorlar. Olmayacaksa ona göre final yapıyorlar; “Biz bu işi yaptık, bu kadardı” deyip bitiriyorlar. İşin doğrusu da bana göre budur. O işle ilgili yola çıkış biçimine ayrılan emek çok ciddi bir emektir, iğneyle kuyu kazmaktır. Böyle emek verilen bir işi masa üstünde yok saymak haksızlık gibi geliyor.

Bir de rating nedeniyle değil de, çok tuttuğu halde içeriği nedeniyle sansürlenip kaldırılanlar var. Onlara ne diyorsunuz?Sansür zaten olmaması gereken bir şey. Bunu hepimiz söylüyoruz. Memlekette demokrasi var, özgürlük var, isteyen seyreder, istemeyen seyretmez. Yalnız şunu atlamamak gerekiyor, biraz daha büyük resme bakmak lazım. Televizyon denilen şey, son 25-30 yılda bu milletin gerçek anlamda karakterini belirlemiştir. Bu kadar hızlı bir değişime sebep olmuştur. Hakkari’deki çocuğun kendi şivesi yerine İstanbullu gibi konuşmasına kadar varmıştır bu. Yani bu kadar hayatımızın içinde olan bir mekanizma da biraz kontrol edilebilir olmalı bana göre. Çünkü sorgusuz sualsiz herkesin evinin

Some TV series get cancelled because of their rating. Do you think TV ratings are reliable?It is really a weird situation, I mean it may sound strange if I say ‘I don’t’ because we’re talking about a measurement system. They reach some conclusions based on the data from the zapping behavior of the respondents. It sounds nonsense to me. I don’t believe that all of those people watched that particular program on that particular day. Even if that’s the case I don’t believe that the system has to work like this. Let’s say you have 1 million viewers of course data from 1 million viewers would give you a very good picture of what’s going on. That’s correct. But even this, I mean getting low ratings for a TV series shouldn’t be a reason for that TV series to be cancelled right away. This is an indicator of your level of civilization. Canceling a TV series, for which people are expecting to see the end of the story in the series is both being unfair to your self and disrespecting the audience. You don’t have it in other parts of the world. Who ever says it happens, he is lying. They plan the TV series like this; they have seasonal series bundles of 13 episodes and they complete the whole series no matter what. They make 13 episodes and towards the 10th episode they can tell how it performs and decide on the rest. If they’re not going to do another season they write a final for the series accordingly. They would say “We tried it but that was all” and they finish the series. And that’s how it is supposed to be. Starting a TV series takes a lot of time and effort. It’s serious work. It is like digging a hole with a needle. I don’t think it’s fair to get rid of all that effort all at once at the meeting table.

röportaj | interview

U231HAZIRANSMkaran.indd 36 6/2/13 4:19 PM

Page 37: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

37HAZİRAN - JUNE 2013

U231HAZIRANSMkaran.indd 37 6/2/13 4:19 PM

Page 38: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

38 HAZİRAN - JUNE 2013

röportaj | interview

içinde olan bu sistem, ister istemez bizi yönetmeye başlıyor. Hayat biçimimizi değiştirmeye başlıyor. Orada gördüğünüz bir klozete bile özenebiliyorsunuz, “Bu klozeti almalıyım” diyorsunuz ya da “O arabaya binmeliyim”. Hatta; “Onlar gibi giyinmeliyim, onlar gibi oturup kalkmalıyım. Onlar gibi ağlamalı, onla gibi gülmeliyim”. Kendi karakterinizi onlara göre belirlemeye başlıyorsunuz. Televizyon anlamında söylüyorum sadece, bu biraz daha kontrol edilebilmeli. Tabii ki abartılmadan...

Peki ya bu kontrolü yapacak olan mekanizma...Çok önemli tabii... Bildiğiniz uzmanlar tarafından yapılmak zorunda. O dönemin hükümeti kimse onun kontrolü altında yapılacak bir şey değil. Devletin kontrolü altında olmak zorunda, hükümetin değil. Bu arada aslında bir otosansür zaten var, bunu da söylemem gerek. Televizyon projelerinde çok da fazla cılkını çıkartmamaya çalışıyoruz. Sinemada sonuna kadar özgürlükten yanayım.

‘Ustura Kemal’ ile ilgili bir tartışma oldu. Rum Cemaat Vakıfları bir mektup yazmış, Rumlar’ın aşağılandığını ifade etmişler. Ötekileştirme, nefret suçu söylemleriyle birlikte toplumca alıngan tarafımız mı ortaya çıktı?Çok kapsamlı bir konu tabii bu. Ama çok net bilinmeli ki, ben bu memleketin bütün renklerinden yanayım. Bu memleket üzerinde yaşayan ne kadar çok tebaa varsa bu memleketin zenginliğini gösterir. Rum arkadaşlarım, Ermeni, Musevi, Kürt, Zaza, Çerkes arkadaşlarım vardır ve onlarla olmaktan o kadar mutluyum ki.

Bunu söylemek zorunda kalmak acı değil mi?Evet haklısınız. Bizim toplumsal komplekslerimiz bunlar. Söylediğiniz olaya gelince, o biraz daha hassas bir konu. Bu memleket üzerinde bir şekilde Türk olmayan tebaa kendini ayrı

And some TV series get cancelled not because of ratings but because of censor even though they have very high ratings. What do you say to that?Censor shouldn’t exist anyway. We all say that. You have democracy and freedom here, if you like it you watch it if you don’t like you don’t watch it. But you should also look at the big picture. This thing called TV shaped the personality of this nation for the last 25-30 years. It caused such a big transition. It even caused a little kid in Hakkari to get the Istanbul accent. I mean such a powerful thing should be brought under control to a certain degree. Because this thing called TV which is inside your house this way or that way, starts controlling your life after a time. It starts to change your life style. You can even be influenced by a toilet seat and feel like you need to go and get one of that particular brand or you’re like “I need to get that car”. It even makes you say “I’ve got to dress like them, act like them, cry like them and laugh like them etc.” Your character gets shaped by that. I think this should be brought under control to a certain degree. Not too much.

The mechanism to carry out this control...It is very important of course. It should be carried out by experts. It is not something to be done by whoever the government is at that time. It must be under the supervision of the State not the government. In fact there is some kind of auto-sensor in the mean time, I’ve got to say. So we’re still trying to be careful in TV projects. But for cinema, I think there should be complete freedom.

There’s been some controversy about ‘Ustura Kemal’. Foundation of Greek Society wrote a letter complaining that Greeks were humiliated in the TV series. Do you think this brought up our touchy side as a society, with all the accusations of alienation and causing hatred?Of course this issue has many aspects to it. But one think should be clear, I support all ethnicities of this country. All this diversity adds to the cultural wealth of the country. I have Greek friends, Armenian friends, and Jewish, Kurdish and Circassian friends as well. And I am so happy to have known them.

It’s so sad to have to say that right?Yes you’re right. These our inferiority complexes as a nation. And coming to that thing you just said, that is more of a sensitive issue. Somehow the non-Turkish communities in this country have felt alienated. Of course because of governments’ policies and incorrect practices. The TV series we did had noting in it to cause so much fuss. That was what the non-Muslims were doing at that time and we depicted the reality. Also she was the girl friend of the starring artist of the series. It

U231HAZIRANSMkaran.indd 38 6/2/13 4:19 PM

Page 39: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

39HAZİRAN - JUNE 2013

hissetmiş. Yönetim boşluklarından ve zaman zaman yapılan büyük hatalardan dolayı tabii. Bizim yaptığımız işin içerisinde çok ayağa kalkacak bir durum yoktu. O dönemde gayrimüslimlerin yaptığı bir işti o ve biz de ona uygun koyduk. Ayrıca dizinin başrol kahramanının sevgilisiydi. Çok önemli bir aşk anlatılıyor. Öyleyse yaptığımız işlerde herhangi bir genelevde çalışan kadın yazmayalım.

Eşinizle fotoğraflarınızın çekilmesi üzerine başbakana mektup yazdınız. Bunu eleştirenler oldu. “Neden başbakana yazıyor?” diye... Bu eleştiriye yanıtınız nedir?O bir şikâyet mektubu değildi, sistem eleştirisiydi. Var olan magazin denilen sistemin, üzerimizdeki etkisini ortaya koyan bir mektuptu. Bu kadar hoyratça, bu kadar kontrolsüzce, gazetecilik adı altında yapılan bu işin insanları ne kadar olumsuz etkilediğini anlatmaya çalıştım. Özgürlük denilen şeyi sorguladım. Basın denilen mekanizmanın ‘özgürlük alanı’ diye tabir ettiği şeyin bizim hapishanemiz olmadığını anlatmaya çalıştım. Demokrasilerde rızası olmadan hiç kimseye bir şey yaptıramazsınız. Bu demokrasiye aykırı bir sistem demeye çalıştım. Buna hâlâ inanıyorum. Bizim yaptığımız iş magazin. Bir şekilde magazin... Buna rıza göstererek yaparsan başka bir şeydir, siz benim rızam olmadan istediğiniz gibi yaparsanız başka bir şey olur. Çok da hassas bir konuydu bu. Kamusal alan falan değildi orası. Tam tersine, gözlerden uzak bir yerdi, özel aparat takılarak yapılmış bir operasyondu. Gerçekten çok üzüldüm, çok kırıldım. Davaları devam ediyor.

Mektubun içeriği hiç konuşuldu mu?Hayır. Hiç kimse sormadı. Ben de açıklamadım. Ülkemizde anlamak yerine hemen bir karşı tez üretme eğilimi yükselen trend. Oysa karşı tarafı anlamaya

was about a big love story. Otherwise I will have to depict an ordinary prostitute working in a brother house.

You wrote a letter to the prime minister about your photos with your wife being taken. Some people criticized it and said “Why is he sending a letter to the prime minister”. So what’s your response to that?It wasn’t a complaint letter. It was a criticism of the system. It was a letter to portray the influence of this thing called tabloid press. I tried to tell him how it can influence people’s lives negatively when it is done in a very unprofessional and uncontrolled way. I judged that thing called freedom. I tried to tell him that what press calls ‘realm of freedom’ shouldn’t actually be our prison. In democracies you can’t force anyone for anything. I tried to tell him it is against democracy. And I still believe that. What we do is tabloid journalism in some way...That’s something if you do it willingly and something else when someone writes or shows something without getting my consent. And it was a very sensitive issue. It wasn’t a public area. It was a remote location and those pictures were taken with some special cameras etc. on purpose. It made me so sad, it broke my hear. Court cases are still continuing.

Did you ever talk about the content of the letter?No. Nobody asked. And I explained it. In this country, there is this rising trend of coming up with a counter argument instead of understanding what the other person says. People forgot that understanding the other person is very important and that one day they may

U231HAZIRANSMkaran.indd 39 6/2/13 4:19 PM

Page 40: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

40 HAZİRAN - JUNE 2013

röportaj | interview

çalışmanın önemli bir şey olduğunu, bir gün dönüp onun gibi düşünebileceğini atlamaya başladı insanlar. Tuhaf bir tartışma mekanizması çıktı ortaya.

Sizce magazin nedir?Ben magazine gazetecilik olarak bakmıyorum, çok net... İnsanların eğlenceli vakit geçirmesi doğrultusunda yapılan bir iş. Sade suya tirit işlerin, aslında üst başlığı dedikodu olan bir sistem bence.

Sık sık uçakla seyahat ediyor olmalısınız. Türkiye’de havacılık ne durumda sizce?Oldukça sık kullanıyorum havayolunu… Son yıllarda çok hızlı bir gelişim göstermeye başladı. Hızlı bir ivme söz konusu. Özellikle THY dışında özel sektör havayolu şirketlerinin de hizmet vermeye başlamış olması çok olumlu, alternatifleri oluyor yolcuların... Bu rekabet ortamı müşteriye, yani bize olumlu yansıdı.

Eskiden uçak yolculuğu lükstü. Artık herkes uçağa binebiliyor… Tabii ki değişecek! Hayatı boyunca uçağı havanın dışında görmeyen insanın uçağa binmesiyle, ömrünü uçaklarda geçirmiş bir insanın yan yana oturması bir farklılık oluşturuyor tabii ki. Ama bu çok uzun sürmüyor. Beşinci binişten sonra öteki de alışıyor o kültüre. Elinde bilet ortalıkta gezmiyor, bir kez yapıyor onu, sisteme uyum sağlıyor.

end up thinking exactly like the other person. Then a strange controversy platform emerged.

What is tabloid press for you?I don’t look at it as journalism period. It is for entertaining people. It is actually a system based on gossiping.

You should be traveling by plane very often. What is the status of civil aviation in Turkey do you think?Yes i fly very frequently...It has made serious progress in recent years. Especially the emergence of other private airline companies is a very positive thing, and creates alternatives for the passengers. I can say this competition benefits us in the end.

In the past, traveling by plane as a luxury. But now everyone can fly… Of course it had to change. When a guy who has never flown before sits next to a guy in the plane who has flown all his life, this makes a difference for sure. But it doesn’t last too long. After flying five times, the new guy adapts to that culture as well. He wouldn’t get lost at the airport anymore, he learns the system.

“Ülkemizde öyle bir şey var ki, bir drama içerisinde kötülük yapan bir terzi yazsanız terziler derneği ayağa kalkar! Kapıcılar ayağa kalktılar mesela. Doktorlar ayağa kalktılar. Avukatlar ayağa kalktılar. Polisler... Yahu kardeşim, orada bir insan anlatılıyor. Mesleği de bu! Bu kadar kategorize edilebilir mi bir şey?”

“There’s this strange thing in our country, it’s like if you create a really bad character such as a very bad guy who is a tailor, all tailors start protesting it. That

happened with the doormen. With the doctors, lawyers and even the

policemen. Hey, it’s just a movie character there. And that’s his

occupation. You don’t need to be that defensive.”

U231HAZIRANSMkaran.indd 40 6/2/13 4:19 PM

Page 41: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

41HAZİRAN - JUNE 2013

U231HAZIRANSMkaran.indd 41 6/2/13 4:19 PM

Page 42: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

42 HAZİRAN - JUNE 2013

Denizin maviliğine kapılıp, eşsiz koyları görmek ve doğanın tadını çıkarmak isteyenler için mavi turlar cazip tatil seçenekleridir. Ama unutmayın ki, hangi tekneyle denize açılacağınız tatilinizin kaderini belirleyecek...

For those who want to indulge in the endless blue of the sea, watch the endless bays and enjoy nature to the fullest, blue voyage deals are the ultimate alternatives. But don’t forget, your choice of boat will set the destiny of your vacation...

Yazı - By: Noyan Mutlugil

BLUE VOYAGEMAVİ TUR

Deniz, güneş ve keyifli bir yolculukSea, sun and a fun voyage

yaz tatili | holiday

U231HAZIRANSMkaran.indd 42 6/2/13 4:19 PM

Page 43: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

43HAZİRAN - JUNE 2013

Diyelim ki mavi yolculuğa çıkmaya karar verdiniz, öncelikle lokasyonu belirlemeniz lazım. Ege mi, Akdeniz mi, Yunan Adaları mı, Hırvatistan mı?.. Daha sonra kaç kişi olacağınızı belirleyip, ona göre tekne kabin sayısını saptamalısınız. Mesela altı kişiyseniz üç kabinli tekne yeterli olur ama 10 kişi için en az beş kabinli tekne kiralamanız gerekir. Bu sürece girdiğinizde bütçeyi doğru hesaplamak en önemli unsurların başında gelir. Belirlediğiniz azami bütçeye göre gerekli kabin sayısına sahip tekne arayışına başlayabilirsiniz.

DOĞRU TEKNEYİ SEÇMEK ÖNEMLİMürettebatlı ya da yalnız yolculuk, teknenin boyu tamamen göreceli olmasının yanında, mavi yolculuk yapacak kişilerin sayısına ve bütçesine göre değişiklik arz

Let’s say you decided to take the blue voyage, first you need to decide on a location. Is it going to be Aegean sea or Mediterranean or Greek Islands or Croatia?...Then you have to decide how many you’re going to be and book your rooms on the boat accordingly. Let’s say you’re six, a boat with six rooms would be enough but for a group of 10 you need to rent a boat that has at least five rooms. During the decision process you need set your budget well. Then you can start searching for boats with the number of rooms required for your group.

SELECTING THE CORRECT BOAT IS VERY IMPORTANTDecision to have a voyage with or without the crew depends on the number of people in the group as well as your budget. For example, if you’re a family of three members, a 14-15 meter boat with two rooms would be sufficient while, for

U231HAZIRANSMkaran.indd 43 6/2/13 4:19 PM

Page 44: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

44 HAZİRAN - JUNE 2013

eder. Örneğin üç kişilik bir aileyseniz iki kabinli 14-15 metrelik bir tekne yeterli olurken, 12 kişilik bir grup için tekne boyu minimum 26-28 metre civarında olmalıdır. Tabii burada teknelerin kategorisi de çok önemli, mesela delüks tipi teknelerde 12 kişilik bir gulet en az 35-36 metre olurken, standart altı kabinli bir guleti 26 metre civarında çok daha ucuza bulma imkânınız da var. Burada metrekaresel fark, haliyle lüksü, hizmet kalitesinin farkını ve konforu beraberinde getiriyor. Genelde teknelerin mürettebatlı olmasını tercih etsem de karı-koca çiftler, yelken tecrübesine sahip üç-dört kişilik aileler ya da arkadaş grupları için mürettebatsız tekne kiralama olan bareboat charter’ı tavsiye ederim. Kabin charterlar fiyat açısından çok uygun olmasının yanında, tekne gibi hareket alanı kısıtlı olan ve denizde olduğunuzu düşündüğünüz bir mekânda tanımadığınız insanlarla beraber ne kadar mutlu olabilir, ya da uyuşabilir sorusu yöneltildiğinde, benim açımdan hep negatif bakılan bir mavi yolculuk türü olmuştur. Tavsiyem mürettebatlı özel mavi turlar…

DENİZİN GÜZELLİĞİNE TARİHİZİYARETLER EŞLİK EDİYORMavi yolculukta öncelikle denizden ve tekneden zevk alan insanların hayatı tam anlamıyla harika geçer, tabii ki eğer teknede herhangi bir arıza çıkmaz ya da gezi rotasında

a group of 12, the boat should be at least 26-28 meters. Of course at this point, the type of boat matters too. For example in the deluxe category, a schooner for 12 is usually minimum 35-36 meters long, you can find a standard 26 meter long schooner with 6 rooms for a much lower price. Here, square meter difference brings along luxury, service quality and comfort as well. Even though I prefer boats with crew, for married couples, families of 3 to 4 members with sailing experience and for groups of friends I would recommend bareboat charters which is renting the boat without the crew. Even though charters are economical, considering the fact that you will spend your time in a boat where you have limited mobility and have to spend time with people you don’t know, there might be some question marks in your head as to how much fun it can be or how much you can get along with people you don’t know. So I’ve always been skeptical about charters as a blue voyage category. If you ask me, go for private tours with crew...

VISITS TO HISTORIC SITES ADED TO THE BEAUTY OF THE SEAEspecially of you’re fond of sea life and sailing, blue voyage will be a great experience for you unless the boat breaks or hits bad weather on its route. Most of the trip you would be tanning, swimming, reading books, listening to music and

yaz tatili | holiday

U231HAZIRANSMkaran.indd 44 6/2/13 4:19 PM

Page 45: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

45HAZİRAN - JUNE 2013

U231HAZIRANSMkaran.indd 45 6/2/13 4:19 PM

Page 46: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

46 HAZİRAN - JUNE 2013

eating lots of different food. Depending on the tour program you may be touring some archeological sites for a couple of hours. You can also visit restaurants, bazaars and market places of the seaside towns or go to restaurants or beaches on the bays. You can try many different water sports ranging from wakeboard to ringo and banana when you’re on blue voyage as long as you don’t do it in a restricted area. Also you can do scuba diving by appointment. Among the things you need to take with you are; certain medications for seasickness, allergy medication if you have allergies to certain things and special medication for those who have asthma or special heart conditions.

sert bir havayla karşılaşılmaz ise. Yolculukta genelde hayat güneşlenme, yüzme, kitap okuma, müzik dinleme ve bol bol yeme-içmeyle geçer. Tur programına göre kara turları var ise günlük bir-iki saatlik yürüyüşlerle arkeolojik SİT alanlarıyla ören yerleri de gezilir. Kıyılarda restoranlar, çarşı ve pazar yerleriyle tarihi eserler ziyaret edilebilir, ayrıca koylarda bulunan restoran ve plajlar da görülebilir. Mavi yolculukta su kayağından wakeboar’da, ringodan bananaya kadar pek çok su sporu yapılabilir. Ayrıca randevulu olarak scuba dalışı da yapmak mümkün.Bu arada sağlıkla ilgili birkaç küçük notu da hatırlatalım: Deniz tutmasına karşı ilaçla herhangi bir şeye alerjisi olanların, kalp ve alerjik astım hastalarının yanlarında özel ilaçlarını getirmeleri şart.

yaz tatili | holiday

U231HAZIRANSMkaran.indd 46 6/2/13 4:19 PM

Page 47: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

47HAZİRAN - JUNE 2013

U231HAZIRANSMkaran.indd 47 6/2/13 4:19 PM

Page 48: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

48 HAZİRAN - JUNE 2013

THERE IS NO PLACE LIKE THE AEGEAN!..Apart from these, I recommend you to take with you your favorite CDs or iPod, sunscreens, swimming shoes if you have, a camera or a camcorder, and finally your iPad or your laptop if you’re an internet freak. Because shower gels, shampoos and towels are complimentary on most luxury boats, you don’t need fill your luggage with this stuff. But if you’re taking a budget tour standard boats don’t provide you these items so you need bring your own. Blue voyage tours have some classical routes. These are usually Bodrum-Gökova Gulf-Bodrum, Marmaris-Hisarönü Gulf, Datça-Marmaris, Göcek-12 Adalar-Fethiye-Göcek, Fethiye-Kalkan-Kaş-Kekova-Fethiye. For me, in recent years, Hisarönü bays such as Selimiye, Orhaniye, Turgut and Bozburun are highly popular along with Gocek bays which have always been amazing and popular.

EGE GİBİSİ YOK!..Bunların dışında sevdiğiniz CD’leri ya da ipodunuzu, güneş kremlerinizi, varsa deniz ayakkabınızı, fotoğraf makinenizi veya kameranızı, internet müptelaları için ise iPad’lerini ya da laptop’larını yanlarına almalarını tavsiye ederim. Lüks teknelerin çoğunda duş jeli ve şampuan olmasından ötürü havlu gibi şeyleri boşuna taşımalarına gerek yok. Ama kabin charter’la ve düşük bütçeli mavi yolculuk yapacaksanız standart teknelerde bu gibi ekstralar bulunmadığından bunları da yanınıza almanızda fayda var. Mavi yolculuğun klasik rotaları vardır. Bunlar genelde Bodrum-Gökova Körfezi-Bodrum, Marmaris-Hisarönü Körfezi, Datça-Marmaris, Göcek-12 Adalar-Fethiye-Göcek, Fethiye-Kalkan-Kaş-Kekova-Fethiye gibi rotalardır. Bence son yıllarda Hisarönü koyları yani Selimiye, Orhaniye, Turgut, Bozburun popülerliğini arttıran yerlerden, bunun yanında Göcek koyları ise her zaman güzelliğini ve popülaritesini korumaya devam ediyor.

Mavi yolculukta su kayağından wakeboard’a, ringodan bananaya kadar pek çok su sporu yapılabilir, tabii ki de sahil güvenlik açısından yasak olan bir bölge olmaması şartıyla. Ayrıca randevulu olarak scuba dalışı da yapmak mümkün.

You can try many different water

sports ranging from wakeboard to ringo

and banana when you’re on blue voyage

as long as you don’t do it in a restricted area. Also you can do scuba diving by

appointment.

Bunları unutmayın!❏ Kesinlikle tanımadığınız ve uyuşamayacağınız veya denizden hoşlanmayan insanlarla mavi yolculuğa çıkmayın.❏ Mutlaka rezervasyonunuzu yetkili bir yat acentesi vasıtasıyla yapın ve yat kiralama sözleşmesi yaparak bunu yanınıza alın.❏ Tura çıkacağınız rotayı önceden araştırıp, görmek isteğiniz yerleri yat kaptanına veya acentesine bildirin.❏ Mutlaka hava raporuna göre hareket edin. Havanın sertliğine göre koyda bir gün daha fazla zaman geçirip bir sonraki gün rotaya göre daha sakin denizde seyir yapmanızı tavsiye ederim.❏ Güneş yağı, nemlendirici ve after sun gibi kremleri mutlaka yanınıza alın.❏ Fotoğraf makinesi ya da kameranızı mutlaka yanınızda getirin.❏ Deniz gözlüğünüzü de yanınızda getirmenizde fayda var.❏ Gezi esnasına denk gelen tarihlerde eğer önemli bir spor müsabakası var ise, TV izleyebileceğiniz bir koyda ya da kıyıda bir lokantada rezervasyon yaptırın. (Uydu anteni olmayan tekneler için)❏ Erken rezervasyonlarda indirim imkânı olduğundan, bu fırsatı değerlendirin.❏ Çocuklu aileler için; yanınıza DVD ya da iPad gibi çocukları oyalayıcı oyunlar alın.❏ Sinek ilacı alın ve arıya alerjisi olanlar için ilaçlarınızı yanınızda getirin.❏ Mutlaka mürettebat ve rota hakkında detaylı bilgi alın.

Don’t forget these! ❏ Never take a blue voyage tour with people you don’t know, you can’t get along with or who don’t like sea. ❏ Make sure you book through an authorized tour dealer and sign a boat leasing agreement and take it with you.❏ Do some research about the route and tell the captain or the agency the spots you want to see.❏ Make your plans according to the weather report. Depending on the weather conditions, it might be more advisable to spend one more night at the bay and to continue net day when the weather calm.❏ Make sure you take your sunscreens, moisturizers or tanning lotions with you.❏ Make sure you have your camera or camcorder with you.❏ I recommend you to take your googles with you as well.❏ If there is a major sports game corresponding to your tour dates, have a reservation at a spot at a bay or in a restaurant where you can watch TV (For boats with no satellite TV). ❏ Because you can get discounts for booking early, make sure you don’t miss it.❏ For families with kids, take a DVD player or an iPad for your kids to spend time with.❏ Make sure you have a fly spray with you or take your medication with you if you have allergies for bees.❏ Make sure you are briefed about the crew and the route.

yaz tatili | holiday

U231HAZIRANSMkaran.indd 48 6/2/13 4:19 PM

Page 49: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

49HAZİRAN - JUNE 2013 49

U231HAZIRANSMkaran.indd 49 6/2/13 4:19 PM

Page 50: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

50 HAZİRAN - JUNE 2013

çevre | environment

The first example of energy-architecture

Enerji mimarlığının ilk örneği

Türkiye’de bir ilk olan Diyarbakır Güneş Evi; doğayla barışık, ekolojik bir yaşamın şartlarının neler olduğunu bize gösteriyor. Güneş Evi dışarıdan hiçbir enerji

almadan ısınan, soğuyan, aydınlanan ev özelliğini taşıyor.

Diyarbakır Solar House, a novelty in Turkey, shows us the requirements of an environment friendly ecological life. The solar house is a house that generates and

uses its own energy for heating, cooling and lighting.

Yazı - By: Nezahat Solmaz Yiğit

DİYARBAKIR GÜNEŞ EVİDİYARBAKIR SOLAR HOUSE

U231HAZIRANSMkaran.indd 50 6/2/13 4:19 PM

Page 51: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

51HAZİRAN - JUNE 2013

İnsanlık küresel ısınma felaketinin kıskacındayken, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi güneş, toprak ve mimariyi ‘enerji mimarlığı’ ilkelerine göre kullanarak doğayla uyumlu ekolojik bir yaşamın mümkün olduğunu Güneş Evi ile bize gösteriyor. Türkiye’de bir ilk olan Güneş Evi Eğitim ve Uygulama Parkı, yılın en fazla güneş aldığı gün olan 21 Haziran 2008’de yapılmış. O günden bu yana on binlerce ziyaretçiye temiz ve alternatif enerji konusunda, adeta bir ekoloji okulu gibi hizmet veriyor. Öyle ki Diyarbakır Güneş Evi, ekoloji turizminin en önemli mekânlarından biri oldu. Bölgede pek çok sürdürülemez proje yapılırken, Diyarbakır Güneş Evi Avrupa Birliği ile Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin ortak finansmanıyla hayata geçiyor. Sürdürülebilirliği ve farkındalık yaratmasıyla Avrupa Birliği’nin belgeselini çekip Avrupa televizyonlarına yayınlattığı Diyarbakır Güneş Evi’nin proje müellifi yüksek mimar Çelik Erengezgin. Yılda 2 bin saat güneş alan bölgelerin güneş enerjisinden yararlanmak için rantabl olduğu kabul ediliyor. Türkiye’nin güneşlenme ortalaması ise yılda 2 bin 600 saati buluyor. Güneydoğu Anadolu Bölgesi yılda 3 bin 20 saatle Türkiye ortalamasının üzerine çıkıyor. Diyarbakır ise Güneydoğu ortalamasının da üzerine çıkıyor ve yılda 3 bin 300 saat güneş enerjisi alabiliyor. Böyle bir güneş şampiyonu olan Diyarbakır, güneş enerjisinin de öncülüğünü yapıyor. Güneş Evi Projesi esas olarak bir evin bütün ihtiyaçlarının güneş enerjisinden nasıl temin edildiğini gösteriyor. Güneş, toprak ve mimarinin doğru kullanıldığı Diyarbakır Güneş Evi’nde daha baştan yüzde 50 enerji tasarrufu sağlanıyor. Güneş Evi’ndeki bilgisayar, lamba, buzdolabı tamamen enerjisini güneşten alıyor.

YERALTINDAKİ SABİT ENERJİDünyanın her yerinde yerin 2 metre kadar altına inildiğinde ısı ortalama 15 derecede sabitleniyor. Diyarbakır’ın bulunduğu enlemlerde kışın 12, yazın 17 derece aralığında kalıyor. Doğadaki bu olanaktan hareketle Güneş Evi’nin arka bahçesine 3 metre katılıyor ve altına borular döşeniyor. Bu borulardan geçirilen su, Güneş Evi’nin zemin döşemesinde, tavanlarda ve asma kat tavan altındaki borularda dolaştırılıyor. Böylece, yazın 40-50 dereceyi, kışın eski 20 dereceyi bulan ısı değişikliği yer altındaki sabit enerjiden yararlanılarak dengeleniyor, enerjiye duyulan ihtiyaç azaltılıyor.

DOĞAL KLİMA OLUŞTURULDUKlasik klima kapalı mekôn içindeki havayı alıp soğutma esasına dayanıyor. Bu kimi zaman klimadan kaynaklı bakterilerin yol açtığı hastalıklara da neden olabiliyor. Diyarbakır Güneş Evi ise bunu dışarıdaki temiz havayla çözüyor. Yine toprak altına 30 cm çapında 88 metre boru döşeniyor. Hava borularından terleme sonucu su yoğunlaşmasına karşılık başta ve sonda tahliye noktaları oluşturuluyor. Dışarıdaki ve içerideki ısı farkının yaratmış olduğu vakum etkisiyle dış taraftaki borudan giren 40-50 derece sıcaklıktaki hava, yerin altında 88 metre dolaşarak 15 derece toprakla soğutuluyor, doğal vakum ve gerektiğinde devreye giren aspiratörle serinlik sağlanıyor.

3.88 KW’LIK ENERJİ ÜRETİLİYORDoğayla uyumlu bütün koşullarının oluşturulduğu Güneş Evi’nde aynı zamanda, yörenin enlemine eşit olarak 40 derece eğimli olan güney çatısında yine güneye bakan 17 derece eğimli mutfak çatısında her biri 162 watt’lık toplam 3.88 kW kurulu güce ulaşan 24 adet

While humanity is squeezed into the corner with the disaster of global warming, Diyarbakır Municipality proves us with the Solar House designed to utilize the sun, soil and architecture in line with the principles of ‘energy architecture’ that an environment friendly ecological life is actually possible. As a novelty in Turkey, the Solar House Education and Implementation Park was built on 21 June 2008, the day when the earth gets the highest amount of sun. Since that date, the house serves thousands of visitors with clean and alternative energy just like a school of ecology. As a result, Diyarbakır Solar House has turned into one of the most important spots for ecology tourism.While numerous unsustainable dead projects have been realized in the area, Diyarbakır Solar House has been realized as a project co-financed by the European Union and Diyarbakır Municipality. The project was documented by the EU because of

its sustainability and the documentary was aired on TV channels in Europe. The creator of the project is certified engineer Çelik Erengezgin. It is recognized that areas that get 2 thousand hours of sunlight per year are rentable for utilizing solar energy. And Turkey’s average sunlight reception is around 2.600 hours. Southeast Anatolian Region is above Turkey’s average with 3.020 hours of sunlight. And Diyarbakır get sunlight about the average of the South East Anatolia region and gets around 3.300 hours of sunlight per year. So as a solar champion Diyarbakır is a pioneer in terms of solar energy as well.The solar house project in fact demonstrates how all energy requirements of a house can be supplied through solar energy. The design of the

solar house allows for the correct utilization of the sun, soil and architecture and already provides 50% energy savings. The computer, lights and the refrigerator in the solar house receive all their energy from sunlight.

STABLE ENERGY UNDERGROUND In most places on earth average temperature at 2 meter below ground level is around 15 C degrees. Within the latitude where Diyarbakır is located this temperature is around 12 in winter and 17 in summer. Moving from this fact special pipes are placed 3 m under the ground in the backyard of the solar house. The water passing through these pipes is circulated through the pipes placed under the floor of the house, inside the ceilings and the mezzanine. The temperature of this water inside the pipes balances that temperature variations in summer and winter which may be as high as 40 to 50°C is in summer and -20°C in winter respectively decreasing the total amount of energy needed.

A NATURAL AIR CONDITIONER IS CREATED The basic concept of a conventional air conditioner is based on absorbing the ambient air and returning it after cooling. This may result in certain medical conditions caused by bacteria resulting from the air conditioner. Diyarbakır Solar House, on the other hand, solves this problem by utilizing the clean air outside. 88 meters long pipes with a diameter of 30 cm are placed under the ground. Discharge points are formed on both ends of the pipes to release water that forms as a result of condensation. As a result of the vacuum effect created by the temperature difference between the outside and inside air, the air with a

U231HAZIRANSMkaran.indd 51 6/2/13 4:19 PM

Page 52: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

52 HAZİRAN - JUNE 2013

PV güneş paneli bulunuyor. Bu düzenekle, invertör, regülatör ve depolama amaçlı 16 adet 12 volt 100 amper özel aküler elektrik ihtiyacını sürekli olarak karşılıyor. Bilim insanları hidrojen teknolojisi üzerinde çalışmalarını yoğunlaştırırken enerji depolamak için şimdilik akü kullanılıyor. Evin sıcak su ihtiyacını karşılamak için çatıda ayrıca iki güneş kolektörü ve zemin katta özel sıcak su deposu bulunuyor.

EVİN DUVARI PİL GİBİ ENERJİ DEPOLUYORGüneş Evi’nin duvarları bile bir enerji deposuna dönüştürülmüş durumda. Aslında hepsi basit bir tekniğe dayanıyor. ‘Güneş duvarı’ olarak adlandırılan basit sisteme göre siyaha boyanmış iki metal saç arasına kum doldurulmuş. Kumun geç soğuma özelliğinden yararlanılıyor. Güneşten gelen dik ışıkların camdan geçtikten sonra faz değiştirmesinden yararlanılıyor. Kırılan ışınlar içte hapsoluyor ve güneş enerjisinden maksimum faydalanılıyor. Siyaha boyanmış metal saçlar da kumu ısıtıyor. Böylece ‘güneş duvarı’ bir pil gibi enerji depoluyor. Sıcaklığın çok olduğu zamanlarda evin dış tarafından açılan menfezlerle ısınan hava dışarıya atılıyor. Evin soğuk olduğu zamanlarda ise içteki menfezler açılıyor ve ısı içeriye alınıyor.

NEFES ALIP VERİYOR!Evin içinde ısınan ve kirlenen hava fizik kuralı gereği yukarıya yükseliyor. Evin çatısında açılan venturi bacası sayesinde bu kirlenen hava dışarıya atılıyor. Venturi bacası yanında bir de ‘rüzgar kepçesi’ bulunuyor. Huni şeklinde geniş bir ağızdan ve gittikçe daralan açıklıktan giren rüzgar dışarıdaki temiz havayı içeriye transfer ediyor. Venturi bacası ve rüzgar kepçesi tekniği ilk defa Diyarbakır Güneş Evi’nde uygulanmış ve bu şekilde literatüre girmiş. Kirlenen havayı venturi bacası aracılığıyla dışarıya atan, temiz havayı da rüzgar kepçesi aracılığıyla evin içine alan bu yöntemle Güneş Evi nefes alan ve veren bir canlı gibi yaşayan bir organizmaya dönüşüyor. Böylece günün 24 saati evin içinde temiz hava bulunuyor. Benzer evlerin yaygınlaşması durumunda havadan bulaşan pek çok hastalığın önüne geçilebileceği hesaplanıyor.

SERANIN ISITTIĞI HAVA DOĞAL DUVAR OLUYORGüneş Evi’nin güney tarafına küçük bir sera yapılmış durumda. Serayla ev arasında açılıp kapanan bir iki kanatlı kapı yapılmış. Evin kuzey cephesindeki cam açıldığında gelen serin rüzgar evin içine girdikten sonra güney tarafındaki seranın ısıttığı havayla temas ediyor. Ancak sıcak hava gelen soğuk havayla temas ettiğinde adeta görünmez bir duvara çarpıyor ve serin hava evin içinde dolaşıyor. Evin güney tarafındaki seraya açılan kapılar açık olmasına rağmen rüzgar cereyan etmiyor ve insanı rahatsız etmiyor. Seranın ön tarafına sarmaşıklar dikilmiş durumda. Yazın açan sarmaşıklar seranın camlarının üzerini kapatarak aşırı ısınmasını önlüyor. İlkbahar ve sonbaharda sarmaşıkların yaprakları döküldüğü için var olan güneşten maksimum yararlanılıyor. Ve elbette serada bir evin ihtiyacını karşılayabilecek kadar sebze de yetiştiriliyor.

BİYOLOJİK ARITMA YAPILABİLİYORGüneş Evi’nde evsel atık sular biyolojik arıtmaya da tabi tutuluyor. ‘Dönen biyolojik disk’ yöntemiyle plastik dairesel levhalar üzerinde üreyen bakteriler sayesinde çok düşük bir enerji ile atık sular yüzde 90-95 oranında arıtılabiliyor. Disklerin yüzeyindeki

temperature of 40-50 degrees that enters form the other end of the pipe is circulated for 88 meters under the ground and cooled down with soil and cool air is circulated back into the house using natural vacuum and aspirator that kicks in when required.

3.88 KW ENERGY IS GENERATED The solar house also features 24 PV solar panels each having

162 watts capacity. The panels are placed on the south roof with an inclination of 40 degrees and the kitchen roof with an inclination of 17 degrees and the total energy generated is 3.88 kW. This setup can meet the electricity requirement via an invertor, a regulator and 16 special batteries rated 12 V and 100 amperes. While scientists are working on hydrogen technology, currently only batteries are used for energy storage. And to meet the hot water need of the house, there are two additional solar panels on the roof and there is a special hot water tank in the basement.

THE WALLS OF THE HOUSE FUNCTION LIKE A BATTERYEven the walls of the solar house have been converted into batteries. In fact it is all based on a simple method. This method called “Solar wall” utilizes two metal sheets with sand filled in between them. It utilizes the late cooling properties of sand. Vertical rays coming from the sun are processes using phase shifting after passing through the glass. The broken rays are kept inside the house and accumulate. And the metal sheets painted in black heat up the sand. So the solar walls start storing energy like a battery. When the weather is hot, the hot air inside the house is released back to atmosphere via the outlets on the outer wall. And during cold days, the outlets inside the house are opened to bring warm air back into the house.

THIS HOUSE BREATHS!As a rule of physics, the warm and contaminated air inside the house rises. This contaminated air is released through the venturi outlet on the roof. The venturi outlet also has a ‘wind scoop’. The wind coming in through a cone shaped opening transfers the clean air from outside into the house. Venturi outlet and wind scoop are used for the first time in this project and this approach is recorded in literature for the first time with Diyarbakır Solar House. With this method whereby contaminated air is released via the venturi outlet and clean air is taken in via the wind scoop, the solar house is actually like a living organisms that breathes. As a result, you can have clean air inside the house 24/7. It is also argued that, in case this method becomes widespread, prevalence of certain medical conditions that spread through air would decrease significantly.

THE AIR HEATED UP BY THE GREENHOUSE ACTS AS A NATURAL WALL There’s a small greenhouse in the south of the solar house. There are a couple of winged doors in between the greenhouse and the house itself. When the window in the north of the house is opened, the cool wind coming in contacts the air heated by the greenhouse located in the south of the house. But when the warm air contacts the cool air, it kind of hits an invisible wall and the cool air starts circulating inside the house. Even though the doors opening to the greenhouse in the south of the house are open, the wind does not form a current and bother the residents.There are ivies planted on the front facade of the greenhouse. These ivies that bloom in summer prevents overheating of the greenhouse in summer by covering the front glasses of the greenhouse. Because the ivies loose their leaves in spring and autumn,

çevre | environment

U231HAZIRANSMkaran.indd 52 6/2/13 4:19 PM

Page 53: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

53HAZİRAN - JUNE 2013

bakteriler tamamen doğal olarak oluşmakta ve ani değişkenlik gösteren organik yüke diğer sistemlere göre çok daha hızlı uyum sağlıyor.

YEMEKLER GÜNEŞ OCAĞINDACamın faz değiştirici özelliğinden yararlanarak altı ve çevresi basit ısı izolasyonlu iç yüzeyi yansıtıcı olan bir kutunun üst kısmına cam yerleştirildiğinde uygun bir güneşte sera etkisi ile yemek pişirecek kadar ısı sağlanabilir. Diyarbakır Güneş Evi’nde de ters şemsiyeye benzer bir yöntemle ısı oluşturan bir ‘güneş ocağı’ bulunuyor. İç bükey parlak metal levhalar güneşi odaklamakta ve odak noktasında bulunan tel platforma yerleştirilen kabın içindeki suyu kaynatmakta ya da yemeği pişirebilmektedir.

TEMİZ ENERJİ KÜTÜPHANESİGüneş Evi’nde enerji, ekoloji ve ahşaba ilişkin ‘enerji mimarlığı’ ilkelerini ve örneklerini içeren bir araştırma kitaplığı da öğrenci, araştırmacı veya meraklıları için bulunuyor. Kütüphane bu konuda ilgisi ve bilgisi olan her yaş grubundan çocukların ve büyüklerin, üniversitelerde eğitim gören öğrenciler ile öğretim görevliler hitap ediyor. Ayrıca internette mevcut enerji ve ekolojiye ilişkin bilgiler de arşivlenerek www.gunesevi.org adresinden paylaşılıyor. Benzer evi yapmak isteyenler Güneş Evi’nin tüm teknik ve mimari çizimlerinden ücretsiz olarak edinebiliyor.

OTOMASYON SİSTEMİ DE KURMAK MÜMKÜNGüneş Evi’nde kullanılan tüm iklimlendirme elemanlarının merkezi koordinasyon ile çalışmalarını sağlamak üzere bir otomasyon sistemi de kurulması mümkün. Evin iç ve dış sıcaklıklarını ölçen sensörler, venturi bacası ile güneş duvarlarının menfezlerini açma ve kapama sistemini kontrol eden motorlar, iklimlendirme sistemini kontrol eden elemanlardan oluşan bir otomasyon sistemi de kurulabiliyor. Otomasyon sisteminin kurulması ile kendi enerjisini üreten bir evin uzaktan kumanda ya da programlamayla yönetilebilecek.

BİR EKOLOJİ OKULU GİBİ ÇALIŞIYOR5-16 yaş gruplarına yönelik ‘Enerji-Ekoloji, Sıfır Karbonlu Diyarbakır’, üniversite öğrencilerine yönelik ‘Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına Dayalı Bilimsel Projeler ve Enerji Etkin Sıfır Karbonlu Yapılar’ ve kadınlara yönelik ‘Yaşam Konforundan Taviz Vermeden Ev Aletleri Kullanım Yöntemlerinde Enerji Tasarrufu’ eğitim programlarıyla Diyarbakır Güneş Evi ‘EUROSOLAR Türkiye Güneş Başarı Ödülü’ne layık görülmüş. Anaokulundan üniversiteye kadar 40 bin öğrenciye enerji-ekoloji konusunda farkındalık sunumu yapan Diyarbakır Güneş Evi,Güneş Evi, pek çok Diyarbakır’ın yanı sıra Malatya, Elazığ gibi çevre illerden gelen üniversiteler için de araştırma merkezi özelliğini taşıyor.

there’s maximum utilization of the incoming sunlight. And of course it is possible to grow vegetables in the greenhouse enough to meet the demand of a single family.

IT ALLOWS FOR BIOLOGICAL TREATMENT At the solar house, household wastewater can be treated via biological wastewater treatment processes. Using the ‘rotating biological disc’ method, by means of the bacteria that grow on the plastic circular plates, wastewater can be treated at a rate of 90-95% with minimum energy consumption. The bacteria forms naturally on the plastic discs and adapt much more faster to volatile organic load compared to other systems.

COOKING ON SOLAR COOKTOPBy placing a glass on the top part of a box with simple heat isolation on the bottom and the sides and with reflective inner surface to make use of the phase shifting properties of glass, it is possible to obtain heat enough to cook from the heat caused by solar rays inside the greenhouse. The Solar House in Diyarbakir features a “solar cooktop” that generates heat via a method similar to upside down umbrella method. Concave metal sheets focus on sunlight and the wire placed on the focus point can generate heat to boil water or cook food in a pan placed on the platform.

CLEAN ENERGY LIBRARYThe solar house also features a research library that encompasses literature about energy, ecology and “energy architecture” principles and examples related to wood especially for students, researchers or energy conservation enthusiasts. The library serves people of all ages ranging from kids to college students and academicians who are interested in the subject. Also, related literature sources about energy conservation and ecology on internet are archived on and shared via the www.gunesevi.org web site. All technical and architectural blue prints of the solar house are available to those who are enthusiastic about building their own solar houses.

AUTOMATION IS POSSIBLE TOO It is also possible to set up an automation system to enable centralized control of all climatization elements used in the Solar House. An automation system comprising sensors that measure indoor and outdoor temperatures, the electric engines used to open or close the venturi outlet and solar wall outlets and units that control the climatization system can be set up as well. The automation system will allow for remote controlling or programming of a house that generates its own energy.

IT SERVES LIKE A SCHOOL OF ECOLOGYWith numerous training programs such as the “Energy-Ecology, Zero-Carbon Diyarbakir” aimed at kids aged 5-16, “Scientific Projects and Energy Effective Zero Carbon Structures” aimed at university students and the “Energy Savings with Appliance Usage Methods Without Sacrificing Comfort”, Diyarbakir Solar House was nominated for the “EUROSOLAR Turkish Solar Success Award”. Diyarbakir Solar House which has made presentations to increase energy conservation awareness of around 40 thousand students from all ages, also acts as a research center not only for college students from Diyarbakir but also from nearby cities such as Malatya.

U231HAZIRANSMkaran.indd 53 6/2/13 4:19 PM

Page 54: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

54 HAZİRAN - JUNE 2013

mutfak kültürü | culinary culture

Yaz gelince en çok çeşitlenen renklenen pazarlar başka olur, bir renk cümbüşü halinde tezgâhların arasında yürürsünüz. Pazarlar renklenir de bunlar sofraya yansımaz mı, tabii ki de yansır. Bir yandan Anadolu’nun tüm otları sofralarda yer alırken bir yandan da çeşitlenen sebzelerle zeytinyağlılar masada arzı endam eder. Bizim evde geceden yapılan zeytinyağlılar bir gün sonra sofraya konulurdu. Sıcak sıcak, hatta ılık bile yenmezdi. Yaz akşamında ortaya gelen dinlenmiş ve soğumuş zeytinyağlı yemekler sofranın en rağbet göreni olurdu. Zeytinyağlıların tadına doyamazdım hele de o damakta bıraktıkları ‘tatlı’ tadı hiç unutmaz, bütün kış yaz gelsin de yesek diye beklerdim. Yıllar sonra bu tatlı tadı evdekilerin zeytinyağlılara şekerle verdiklerini duyunca şaşırmış ve zeytinyağlılara şeker konduğunu ilk kez o zaman öğrenmiştim.Şimdi dilerseniz yazın bu esaslı tariflerine şöyle bir göz atalım…

When it’s summer, you would have all varieties of fruits and vegetables at street bazaars and you would walk among colorful counters. Well with all this variety in the market place you would definitely have variety on your dinner table as well. While you have all kinds of herbs and plants from Anatolia on your dinner table, you would also have lots of different olive oil dishes cooked with all these variety of vegetables and herbs. In our house, olive oil dishes would be cooked the night before. We would never eat them hot or warm, but rather for them to cool down in the refrigerator until next day and enjoy them cold as it should be. And always, olive oil dishes were the favorite of the dinner table. I could never have enough of them and never forget that taste they left in my mouth such that all winter, I would look forward to summer so that I can have lots of olive oil dishes. Years later when I discovered that the secret behind that sweet flavor of the olive oil dishes was a little sugar added into pan I was shocked and it was the first time I learned that people would put sugar in olive oil dishes. Now if you want, let’s take a look at these delicious recipes…

Yazı - By: Ömür Akkor

54

Yaz boyunca zeytinyağlılar sofradan eksik olmasın!

Yaz geldi… Şimdi tam zeytinyağlıların zamanı… Hem hafif hem de leziz pek çok lezzet, sağlığınız açısından da şifa gibi gelecek. İşte Anadolu’nun farklı yörelerinden birkaç zeytinyağlı tarifi… Lezzetli

sofralardan hafif kalkmanız için!

It’s summer time… Now it’s time for olive oil dishes… Lots of different recipes both light and delicious will be help boost your health. Here are a couple of olive oil dish recipes from different parts of Anatolia…

For you to leave delicious dinner tables without disturbing your stomach!

Make sure you have olive-oil disheson your table all summer!

54

U231HAZIRANSMkaran.indd 54 6/2/13 4:20 PM

Page 55: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

55HAZİRAN - JUNE 2013

ZEYTİNYAĞLI TAZE FASULYEGREEN BEANS WITH OLIVE OILMALZEMELER: 1 kilo taze fasulye, bir yemek kaşığı domates salçası, iki kuru soğan, üç diş sarımsak, dört domates, bir limon, yarım çay bardağı zeytinyağı, yarım çay bardağı su, iki küp şeker, bir yemek kaşığı elma sirkesi, karabiber, kaya tuzu.

TARİFİ: Fasulyeyi ayıklayıp ikiye bölün. Soğanı yemeklik doğrayın. Domateslerin kabuklarını soyup küp küp kesin. Soğanı zeytinyağını yakmadan bir tencerede kavurmaya başlayın. 5 dakika kadar sonra sarımsak ve domates salçasını ilave edip kavurmaya devam edin. İki küp şekeri ve arzu ettiğiniz ölçüde kaya tuzu ve karabiberi ilave edin. Süzdüğünüz taze fasulyeyi, sarımsağı, domatesleri ve yarım çay bardağı suyu kavrulan soğanlara ilave edip tencerenin kapağını kapatıp, altını kısın. Yaklaşık 45 dakika pişmeye bırakın. Fasulye pişerken yarım limonu ikiye bölün ve onları ince ince kıyın. Fasulye pişince altını kapatın. Dilimlediğimiz limonları ve sirkeyi ilave edip birkaç kez karıştırın. Tencerenin kapağını tekrar kapatıp 30 dakika dinlendirip ılık olarak dilerseniz daha da soğutup servis edin.

INGREDIENTS: 1 kg fresh green beans, one table spoon tomato paste, two onions, three cloves of garlic, four tomatoes, one lemon, half tea glass of olive oil, half glass of water, two cubes of sugar, one table spoon of apple vinegar, black pepper and rock salt.

RECIPE: Wash the green beans and divide them into two. Slice the onion in small pieces. Peel the tomatoes and cut them in cubes. Roast the onion and olive oil in a pan but don’t burn the onion. After 5 minutes, add the garlic and the tomato paste and keep on roasting. Add two pieces of cube sugar and rock salt and black pepper as much as you want. Drain the green beans add the beans, garlic, tomato and half tea glass of water to the roasted onion and close the lid of the pan and bring it to low heat. Leave it to cook for 45 minutes. While it’s cooking, slice half lemon into two and mince them. After it cooks, turn off the heat. Add the minced lemon and vinegar and stir a little. Close the lid of the pan and leave it to wait for 30 minutes and serve warm or wait a little longer to serve it cold depending on taste.

U231HAZIRANSMkaran.indd 55 6/2/13 4:20 PM

Page 56: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

56 HAZİRAN - JUNE 2013

mutfak kültürü | culinary culture

5656 ŞUBAT - FEBRUARY 20135656 ŞUBAT - FEBRUARY 2013

MALZEMELER: İki kabak, bir patlıcan, bir kase bamya, iki kase taze fasulye, bir kase haşlanmış nohut, iki domates, dört diş sarımsak, bir kuru soğan, yarım su bardağı zeytinyağı, bir su bardağı su, iki küp şeker, kaya tuzu, karabiber, süslemek için dereotu…

TARİFİ: Bamya hariç tüm sebzeleri yemeklik doğrayın. Sarımsakları ince ince kıyın. Soğanı bir tencerede zeytinyağını yarısıyla kavurmaya başlayın. Soğan kavrulduktan sonra üzerine doğranan sebzeleri ve haşlanmış nohutu ilave edin. Bir su bardağı su, kaya tuzu, şeker ve karabiberi ilave edip 45 dakika pişmeye bırakın. Türlü pişerken zeytinyağının kalan yarısını bir tavaya boşaltıp sarımsak ve domatesi soteleyin. Türlü hazır biraz soğutup servis tabağına alın ve üzerine domates sos ve kıyılmış dereotuyla servis edin.

INGREDIENTS: Two pieces of zucchini, one cup of okra, one eggplant, two cups of green beans, one cup of boiled chickpeas, two tomatoes, for cloves of garlic, one onion, half glass of olive oil, one glass of water, two cubes of sugar, rock salt, black pepper and dill for decoration.

RECIPE: Slice all vegetables except for the okra in small pieces. Make thin slices of garlic. Roast the onion and half of the olive oil in a pan. After the onion is roasted, add the slices vegetables and chick peas. Add one glass of water, rock salt, sugar and black pepper and leave it to cook for 45 minutes. While it cooks, pour the other half of the olive oil on a pan and sauté the garlic and tomatoes in the pan. After the main dish is cooked, place it on a service table and serve it with tomatoes sauce and minced dill on top.

NOHUTLU ZEYTİNYAĞLI TÜRLÜ

5656 HAZİRAN - JUNE 2013

OLIVE OIL STEW WITH CHICKPEAS

U231HAZIRANSMkaran.indd 56 6/2/13 4:20 PM

Page 57: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

57HAZİRAN - JUNE 2013

U231HAZIRANSMkaran.indd 57 6/2/13 4:20 PM

Page 58: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

58 HAZİRAN - JUNE 2013

MALZEMELER: 1 kilo bamya, beş diş sarımsak, üç domates, yarım çay bardağı su, yarım çay bardağı zeytinyağı, kaya tuzu…

TARİFİ: Bir fırın kabına bamyaları sırayla dizin. Domatesleri ince ince kıyın ve bamyanın tam ortasına yerleştirin. Üzerine sarımsakları soyup koyun. Su ve zeytinyağına tuz ilave edip bamyanın üzerine dökün. 180 derece fırında 30 dakika pişirip servis edin. Dilerseniz sıcak dilerseniz ılık servis edin.

INGREDIENTS: 1 kg okra, 5 cloves of garlic, three tomatoes, half tea glass of water, half tea glass of olive oil, rock salt…

RECIPE: Line up the okras on an oven pan. Mince the tomatoes and place them right in the middle of okras. Peel the garlic and put it on the tomatoes. Add salt to water and olive oil mixture and pour it on the okra. Cook for 30 minutes at 180 C. You can serve hot or warm depending on taste.

ZEYTİNYAĞLI FIRIN BAMYA ROASTED OKRA WITH OLIVE OIL

PİLAKİMALZEMELER: Yarım kilo taze iç fasulye yahut barbunya, bir patates, bir havuç, bir kuru soğan, yarım demet maydanoz, yarım limon, yarım çay bardağı zeytinyağı, bir su bardağı su, buir yemek kaşığı domates salçası, üç küp şeker, kayatuzu, karabiber…

TARİFİ: Patates ve havuçları küp küp doğrayın. Soğanı yemeklik doğrayın. Limonu çeyrek dilimler halinde kesin. Bir tencerede zeytinyağında soğanı kavurmaya başlayın. Birkaç dakika sonra patates ve havucu ilave edip kavurmaya devam edin.5 dakika sonra domates salçasını, şekeri, fasulyeyi, dilimlediğiniz limonu, suyu, karabiberi ve tuzu ilave edip bir kaç kez karıştırarak harmanlayın. Kaynamaya başlayınca altını kısıp 30 dakika pişirin. Fasulye pişerken maydanozları ince ince kıyın. Pilaki hazır olduğunda altını kapatıp üzerine maydanozları ilave edin. 15 dakika dinlendirip servis edin.

INGREDIENTS: Half kilograms of fresh beans or kidney beans, one potato, one carrot, one onion, half bunch of parsley, half lemon, half tea glass of olive oil, one glass of water, one table spoon of tomato paste, three cubes of sugar, rock salt and black pepper.

RECIPE: Slice the potatoes and carrots in cubes. Slice the onion. Cut the lemon in one quarter slices. Roast the onion in olive oil in a pan. Add the potatoes and carrot after a few minutes and keep on roasting. 5 minutes later, add the tomato paste, sugar, beans, lemon slices, water, black pepper and salt and mix it well. After it starts boiling, bring down the heat and cook for 30 minutes. While the beans are cooking, mince the parsley. After the beans are cooked, put the parsley on top and leave to wait for 15 minutes before serving.

5858

mutfak kültürü | culinary culture

U231HAZIRANSMkaran.indd 58 6/2/13 4:20 PM

Page 59: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

59HAZİRAN - JUNE 2013

U231HAZIRANSMkaran.indd 59 6/2/13 4:20 PM

Page 60: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

60 HAZİRAN - JUNE 2013

Antananarivo’ya 21 kilometre mesafedeki Merina monarşisi ve Madagaskar Krallığı’nın beşiği

olan Ambohimanga Tepesi UNESCO tarafından Dünya Mirası listesine alınmış. Yağmurun ve rüzgarların şekillendirdiği, kumtaşı ve

sedimanter kayalardan oluşan Isalo Ulusal Parkı da keşfedilmeye değer.

Ambohimanga Hill, the home of Merina Monarch and Madagascar Kingdom located 21 km to capital city Antananarivo has been included in the World Heritage list by UNESCO. The Isalo National Park formed by the sandstone and sedimentary rocks shaped by rain and wind is definitely worth seeing too.

MADAGASCARMADAGASKAR

Hint Okyanusu’nun ortasında bambaşka bir dünya

A totally different world right in the middle of The Indian Ocean

keşif | explore

U231HAZIRANSMkaran.indd 60 6/2/13 4:20 PM

Page 61: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

61HAZİRAN - JUNE 2013

Madagaskar, başka hiçbir yerde göremeyeceğiniz tuhaf ağaçları, hiçbir maymun türüne benzemeyen lemurları ve daha pek çok sıra dışı özellikleriyle bir yabani ada. Yabani, çünkü hiçbir tarafı yok ki dünyanın öteki kıtalarına, adalarına, ülkelerine benzesin. Afrika’nın doğusunda, Hint Okyanusu’nda yer alan Madagaskar, dünyanın en büyük dördüncü adası. Aslında adanın doğumuyla başlıyor büyü... Tam 88 milyon yıl önce, süper kıta Gondvana’nın parçalanmasıyla Hindistan kara kütlesinden kopan bir parça, coğrafi konumu nedeniyle izole oluyor. İzole oldukça da dünyanan kalanından farklılaşıyor sanki. Bitki örtüsü ve hayvanları dış dünyadan tamamen bağımsız, kendine has bir evrim geçiriyor. O yüzden de buradaki

With strange trees you can never see anywhere else in the world, Lemurs that are not like any other monkey species you’ve ever known and with many other extra ordinary features, Madagascar is a wild island. It is wild because it has no part that is similar to any other continents, islands or countries in the world. Madagascar is in Indian Ocean, to the east of Africa and is the fourth largest island in the world. In fact the magic starts with the birth of the island. A piece of land that broke off from the Indian peninsula after the breakdown of super continent Gondvana around 88 million years ago, gets isolated due to its geographical location. And it’s like the more it got isolated, the more it differentiated itself from the rest of the world. Its vegetation and animal

U231HAZIRANSMkaran.indd 61 6/2/13 4:20 PM

Page 62: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

62 HAZİRAN - JUNE 2013

türlerin yüzde 90’ı başka yerde karşınıza çıkamaz. İşte Madagaskar’ı görmek ve tanımak için başlı başına bir neden!Adanın bu biyolojik çeşitliliğinin yanında, tarihi ve kültürü de eksik kalmamış. Adaya ilk yerleşen insanlar Afrika kıtasından gelmiyor. Endonezya üzerinden gelen bu insanlar da zaten Madagaskar’a ulaşan ilk göç dalgası değil. Belki de bu farklı farklı yerlerden gelen dalgalar, Madagaskar’da kendine has bir melez ırk yaratmış. Buranın insanı ne Afrikalı tipolojiye, ne de Asyalıya uyuyor.

BAŞ AŞAĞI DURAN AĞAÇLAR: ‘BAOBAB’LARMadagaskar’a ayak bastığınızda belki de ilk dikkatinizi çekecek şey, bu yoksul ülkedeki sınıfsal uçurum. Sokağın her karışına sinmiş bu uçurumu size, tek bir fotoğraf gösterecek; bir yanda öküzlerin çektiği arabaların yanında yalınayak insanlarla öte yanda son model otomobillerin içinde zenginler…Halk, başkentleri Antananarivo’nun adını kısaltmış. Bir ahbaplarına seslenir gibi ‘Tana’ diyorlar ona. Şehir yedi tepenin ortasındaki büyük bir gölün çevresine kurulmuş. Şehri kuran Malgas kral eşleri için her tepeye bir saray yaptırmış. Günümüzde bu saraylardan çoğu yok, hâlâ

species go through a separate evolution different than the rest of the world. Thus, you can’t see anywhere else in the world, 90% of the species you would see here. And that’s another reason for you to come and discover Madagascar!Apart from this biological diversity of the island, its history and culture are unique as well. The initial inhabitants of the island are not from the African continent. Its inhabitants are originally from Indonesia but they don’t constitute the first wave of immigration either. Maybe all these different waves of immigration to the island merged to create the unique hybrid race of the island. People living here look neither like Africans nor like Asians.

TUPSY-TURVY TREES: BAOBABSThe first thing to catch your attention when you step into Madagascar, is the income gap between different layers of the society in this poor country. This gap, nested in every corner of the streets, will show you only one picture. On one side, poor people walking barefoot next to ox carriages and on the other side, rich people in luxury cars…Locals have come up with an acronym for their capital

keşif | explore

U231HAZIRANSMkaran.indd 62 6/2/13 4:20 PM

Page 63: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

63HAZİRAN - JUNE 2013

U231HAZIRANSMkaran.indd 63 6/2/13 4:20 PM

Page 64: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

64 HAZİRAN - JUNE 2013

and they call it ‘Tana’ as if calling a friend. The city was founded around a big lake in the middle of seven hills. King Malgas, the founder of the city, built palaces on each of these hills. Today, most of these palaces have disappeared and you watch a bird’s eye view of the city from in front of the big palace which is in ruins now. Madagascar mainly has two seasons. Hot and humid and cold and dry...The intense forest that once covered the whole island can be seen only on the shores and on the skirts of the group of mountains in the center of the island. The biggest controversy in recent years is elimination of the vegetation in order to gain arable land. The forests of Madagascar are famous not only for their dark red trees with beautiful odor but also for tree species such as the iron tree. Among all these trees, one of them has a very special place. It is the Baobab tree.

MUSHY PILAF IS THE NATIONAL FOOD!Madagascar cuisine is characterized by rice meals cooked with meat, vegetables and various seasonal ingredients. At first sight, it looks more like mushy pilaf so you may not want to

kalıntıları olan büyük sarayın önünden şehri kuşbakışı izlemek mümkün.Madagaskar’da iki mevsim var: Sıcak ve yağışlı, soğuk ve kurak… Bir zamanlar Madagaskar’ı kaplayan kesif ormanlara, günümüzde ancak kıyı hattında ve merkezi dağ silsilesinin yamaçlarında rastlamak mümkün. Son yılların en büyük sorunu ve tartışma yaratan konusu, bitki örtüsünün tarla açmak amacıyla yakılarak veya kesilerek yok edilmesi. Oysa Madagaskar’ın ormanları koyu kırmızı ve güzel kokulu ağaçlarının yanında ‘demir ağacı’ gibi kıymetli ağaçlarıyla meşhur. Fakat bu ağaçlar arasında bir tanesinin özel bir yeri var; baobab ağaçları.

LAPA MİLLİ YEMEK!Madagaskar mutfağında et, sebze ve mevsim ürünleriyle pişirilen pirinç yemekleri ağırlıkta. Görüntüsüne bakarsak bizim lapa diyerek burun kıvıracağımızı ama onların özellikle o şekilde pişirdiğini de belirtelim. Yerel halk, yemekleri acı seviyor ve genelde acı biberle servis yapıyor. Bu mutfağa girdiğinizde tatmadan çıkmamanız

keşif | explore

U231HAZIRANSMkaran.indd 64 6/2/13 4:20 PM

Page 65: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

65HAZİRAN - JUNE 2013

Madagaskar, pek çok Afrika ülkesi gibi Fransız sömürgesi

olarak varlığını sürdürmüş. 1960 yılında bağımsızlığını kazanana

dek... Ancak 1975’e kadar bu bağımsızlık da biçimsel kalmış.

Düşünün ki ülkede hâlâ 50 bin Fransız askeri bulunuyormuş. 30

Aralık 1975’te ikinci cumhuriyetin ilanıyla buna da son verilmiş.

Fransız askerleri ülkeden çıkarılmış.

Just like many African countries, Madagascar as well was a French colony for many years until she won her independence in 1960. However this independence remained only in paper until 1975. There were still 50 thousand French soldiers in the country. And with the declaration of the second republic on 30 December 1975, this ended too and French soldiers were sent out from the country.

U231HAZIRANSMkaran.indd 65 6/2/13 4:20 PM

Page 66: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

66 HAZİRAN - JUNE 2013

keşif | explore

gerekenler; ‘ro’ (kokulu otlar ve yapraklarla pişirilen pilav), ‘ravitoto’ (et ve yapraklar birlikte pişirilir), ‘ramazava’ (yapraklar, biftek parçaları ve domuz, yağda kızartılır), ‘amid’anana’ (yapraklar veya kokulu otlar, et ve bazen de karidesle yapılan pilav - çoğunlukla uzun dilimler halinde tütsülenmiş veya yağda kızartılmış et dilimleri olan ‘kitoza’ ile birlikte yenir)...Madagaskar’ın en özgün hayvan türü lemur. Bir tür maymun olarak da düşünebilirsiniz ama aslında maymun değiller. Madagaskar’ın tümünde 35 türü olan lemurlar koruma altına alınmış. Ayrıca ‘ışın saçan kaplumbağalar’ (geochelone radiata) da Madagaskar’ın, belki de dünyanın, en güzel kaplumbağaları. Koyu kahverengi kabuklarının üstünde geometrik sarı desenler var. HAYATI YÖNLENDİREN TABULARMadagaskar halkı, her ne kadar 11’inci yüzyılda İslam ile ve daha sonra da Hristiyanlık ile tanışmış olsa da, yerel ve günlük yaşamı belirleyen bazı batıl inançlara sahip. Madagaskar’da günlük yaşamı belirleyen inançların bütününe ‘fadi’ deniyor. Bu kelime ‘tabu’ anlamına geliyor ve çeşitli gruplara ayrılıyor. ‘Fadi’ler çok çeşitli: Yatağın evin kuzeydoğu köşesine konulması, evdeki iki kapıdan sadece birinin kullanılması, diğerinin ise sadece ölen kişiyi evden dışarı çıkartmak için açılması gibi…

try but they cook it like that on purpose. Locals love spicy hot with their food so they always serve meals with hot pepper. Here is some of the food you must definitely try when you’re here: ‘ro’ (rice pilaf cooked with savoury herbs and leaves), ‘ravitoto’ (meat and leaves ar cooked together), ‘ramazava’ (leaves, pieces of steak and pork are fried), ‘amid’anana’ (leaves or savoryu herbs are cooked with meat and shrimps and rice – it is served mostly with ‘kitzoa” which is smoked or fried slices of meat)The unique animal species in Madagascar is Lemur. You can think of it as a type of monkey but in fact it is not a monkey. There are 35 different Lemur species in Madagascar and they are all under protection. Also, the light-radiating turtles (geochelone radiata) are the most beautiful turtles both in the world and in Madagascar. They have yellow geometrical motifs on their dark brown shells. TABOOS THAT GUIDE LIFEEven though Madagascar people were introduced to Islam in the 11th century and to Christianity later on, they still have certain superstitious believes that guide their daily lives. The collection of beliefs that guide daily life in Madagascar are collectively called

U231HAZIRANSMkaran.indd 66 6/2/13 4:20 PM

Page 67: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

67HAZİRAN - JUNE 2013

U231HAZIRANSMkaran.indd 67 6/2/13 4:20 PM

Page 68: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

68 HAZİRAN - JUNE 2013

keşif | explore

Madagaskar halkı, sabahın erken saatlerinden itibaren sosyal yaşamın içinde. Kadını, erkeği, çocuğu, yaşlısı, genci hep sokaklarda. İşsizlik oranı oldukça yüksek bir ülke burası. İnsanlar el sanatlarıyla uğraşıyor. Dokuma ve tekstil de önemli bir yer tutuyor. Özellikle kaktüs familyasından bir çiçeğin suyundan ipek kumaş elde ediyorlar. Tana’daki zaanatkârlar çarşısında el sanatı ürünlerinden çeşit çeşit bulabilirsiniz.

‘fadi’. It means taboo and it is divided into different categories. There are different types of Fadis: placing the bed in the northeastern corner of the house, using only one of the two doors in the house and opening the other door only to let the dead person out...Social life in Madagascar starts early in the day. Men, women, children, elderly and young, they are all on the streets. Rate of unemployment is quite high in the country. People are busy with handcrafts to make a living. Textile sector is dominant as well. They produce silk from a flower from the cactus family. You can find a large variety of handcraft products at the Handcraft Bazaar in Tana.

Halkın ‘şişe ağaç’, ‘tepetaklak ağaç’ ya da ‘fil ağacı’ gibi isimler

taktığı baobab ağacı, bölge insanı tarafından kutsal kabul

ediliyor. Bu tepetaklak ağaçlar, Madagaskar’ın dünyanın tersine

gidişinin simgesi gibi! Ada, son yıllarda dünya botanikçilerinin

ilgi odağı haline gelmiş.

The baobab tree, which is also called ‘the bottle tree’, ‘upside-down tree’ or ‘elephant tree’ by the locals, is considered to be sacred by the locals. These topsy-turvy trees kind of represent the way Madagascar goes against the world! In recent years, the island has become one of the major spots for world botanists.

U231HAZIRANSMkaran.indd 68 6/2/13 4:20 PM

Page 69: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

69HAZİRAN - JUNE 2013

U231HAZIRANSMkaran.indd 69 6/2/13 4:20 PM

Page 70: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

70 HAZİRAN - JUNE 2013

Anadolu’dan | From Anatolia

A town with a wealth of history and nature making a leap to brandization

BÜNYANTarih ve doğa zengini ilçe markalaşma atağında

Yazı - By: Burak Güner

Kayseri’nin halılarıyla ünlü ilçesi Bünyan, aslında tarihi ve doğal güzellikleriyle bir turizm merkezi olmaya aday… Hititler’e kadar uzanan tarihinin yanı sıra bozulmamış doğasıyla da Bünyan, büyük

bir turistik potansiyele sahip.

Bünyan, a small town in Kayseri famous for its carpets, is in fact a great candidate to become a tourism center with its nature and history... Aside from its history that dates back to Hittites; Bünyan

has great potential as a tourist attraction both with its untouched nature history.

U231HAZIRANSMkaran.indd 70 6/2/13 4:20 PM

Page 71: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

71HAZİRAN - JUNE 2013

Bünyan Kayseri’nin en önemli ilçelerinden biri… Tarihi ve doğasıyla İç Anadolu’da turistik potansiyeli yüksek bir yöre… Sarımsaklı Suyu’nun çıkış yeri olan Pınarbaşı Mevkii, Kayabaşı, Kayaaltı, Sarımsaklı Vadisi gibi doğal harikaları nedeniyle mesire amaçlı turizme uygun… Ayrıca, Kayabaşı Mağaraları, Samağır Köyü’ndeki mağaralar, Doğanlar Mahallesi’ndeki Şammaspir Kilisesi, İlhanlılar dönemine ait Cami-i Kebir, Sultanhanı Köyü’nde bulunan Sultan Hanı, Karadayı Köyü’nde bulunan Karatay Hanı, Dulkadiroğlu Beyliği dönemine ait Samağır Köyü’nde bulunan Abdurrahman Gazi Türbesi, Karakaya Kasabası’nda bulunan Seyit Halil Türbesi, Osmanlılar dönemine ait Yenice Mahallesi’ndeki Papaz Çeşmesi, Büyük Bürüngüz Köyündeki Daniş Ali Bey Camii, Çeşmesi ve Yazıcı Çeşmesi gibi doğal güzellikler ve tarih eserlerle dolu...

ANADOLU’NUN EN TEMİZ GÖLLERİNDENİlçenin en önemli doğal güzelliklerinden biri ise Tuzla Gölü… İç Anadolu’da insanoğlunun olumsuz etkilerinden kurtulmayı başaran tek tuzlu göl... Gölün önemli su kaynaklarını Değirmen Deresi, Yertaşpınar, Körpınar, Başpınar ve Soğukpınar oluşturuyor.1993 yılında birinci derece doğal SİT alanı ilan edilen Tuzla Gölü, aynı zamanda Türkiye’nin yeni Ramsar alanları listesinde yer alıyor. Gölün çevresi M.Ö. II. binyılın başlarından günümüze, Hititler’den Osmanlı İmparatorluğu’na kadar birçok medeniyetin yerleşim alanı olmuş, göç ve ticaret yollarının önemli kesişim yerlerinden biri olma niteliğini taşımış. Tarihi İpek Yolu üzerinde yer alan göl ve çevresinde, günümüze kadar ayakta kalmayı başarmış olan Sultanhanı gibi birçok han, kervansaray, cami ve külliye bulunuyor. Tuzhisar ve Palas beldeleri, Sultanhanı, Karahıdır, Ömürlü, Ömerhacılı ve Üzerlik köyleri bölgenin bu günkü önemli yerleşimleri...

Bünyan is one of the major districts in Kayseri...It has great potential as a tourist attraction both with its history and nature...It is very suitable for resort tourism due to locations such as Pınarbaşı Area, Kayabaşı, Kayaaltı and Sarımsaklı Valley... The town also offers numerous historic sites definitely worth seeing such as Kayabaşı Caves, caves at Samağır Village, Şammaspir Chapel in Doğanlar neighborhood, Cami-i Kebir mosque from Ilhanlilar era, Sultan Inn at Sultanhanı village, Karatay Inn at Karadayı village, the tomb of Abdurrahman Gazi from Dülkadiroğlu Tribe Era at Samagir Village, the tomb of Seyit Halil at Karakaya Village, Papaz Fountain from Ottoman period in Yenice Neighborhood, Daniş Ali Bey Mosque and Fountain and Yazici fountain at Büyük Bürüngüz Village.

ONE OF THE CLEANEST LAKES IN ANATOLIA One of the most significant natural beauties of the district is the Tuzla Lake... It is the only salt lake that has managed to spare itself from the damaging influence of mankind in Central Anatolia. The main water sources that feed the lake are Değirmen Brook from the east, Yertaşpınar from the southeast and Körpınar, Başpınar and Soğukpınar from the south.Declared as first degree archeological site, Tuzla Lake is also included in the Ramsar areas list of Turkey. From B.C. 2.000 until today, the area around the lake has been the settlement of numerous civilizations including the Hittites and Ottoman Empire and also served as a major crossroads for immigration and trade routes. The lake is on the historic silk road and the surrounding area is home to numerous inns, caravanserais, mosques and kulliyes that has managed to survive our times such as the Sultanhani inn. Current residential areas of the region include Tuzhisar and Palas towns, Sultanhanı, Karahıdır, Ömürlü, Ömerhacılı and Üzerlik villages...

U231HAZIRANSMkaran.indd 71 6/2/13 4:20 PM

Page 72: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

72 HAZİRAN - JUNE 2013

HİTİTLER’DEN MİRAS KALAN TARİHBünyan’a ilk yerleşim, Kayabaşı’ndaki mağaralarda Hititler tarafından kurulmuş. Hitit Devleti M.Ö. 1200 tarihinde Medler’in ve Persler’in istilasına uğrayarak yıkıldıktan sonra iç kısma çekilen Hititler, Tabal Krallığı’nı kurmuşlar. Tabal Krallığı 24 prenslik merkezinden meydana geliyordu. Bu prensliklerin biri de Bünyan’ın Sultanhanı Köyü’ndeydi. Hitit Devleti’nin yıkılmasından sonra Medler’in Anadolu’ya hakim olduğu dönemde, Bünyan önemli bir yerleşim merkezi olmuş. 1915-1920 yılları arasında Bünyan’da bulunarak Ankara’daki müzeye gönderilen ‘Ateş Sunağı’ üzerinde inceleme yapan Alman Ord. Prof. Kurt Bittel özetle şöyle diyor: “Medler’in Anadolu’ya hakim olduğu dönemde ateş dini Anadolu’ya hakim olmuştur. Bünyan’da bulunan Ateş Sunağı’ndan anlaşıldığına göre Bünyan’da bir ateş tapınağı bulunmaktaydı. Anadolu’da yayılan ateş dini Romalılar’ın Anadolu’ya hakim olmasına kadar devam etmiştir”.

KAPADOKYA’DA NE YAŞANDIYSA AYNISI YAŞANMIŞSonraki süreçte, Büyük İskender, Kızılırmak’ın iki yakasındaki devletlerin hakimiyetine son vererek, bu toprakları kendi imparatorluğuna kattı.İskender’in imparatorluğu Anadolu’ya hakim olduğu dönemde Hıristiyanlık yeni yeni yayılmaya başlamıştı. Gizli olarak yayılmakta olan bu dinin mensupları Kapadokya bölgesinde (Ürgüp, Göreme) olduğu gibi Bünyan’da da Kayabaşı’ndaki mağaralarda yaşadı. Kapadokya’daki özelliklerin aynısının burada olmasına rağmen Kayabaşı ilgisizlikten tanıtılamadı.Bölge 647 tarihinde Muaviye tarafından ele geçirilerek

A HISTORY INHERITED FROM THE HITTITESFirst settlement in Bunyan was by Hittites in Kayabaşı caves. In B.C. 1200, Hittite State was invaded by Meds and Persians after which the State was destroyed and Hitties had to move back to inner parts of the country and founded the Tabal Kingdom. Tabal Kingdom comprised 24 separate princedoms. And one of the princedoms was in Sultanhani Village of Bunyan.During the era after the collapse of Hittite State when Meds took control of Anatolia, Bunyan had turned into a major settlement. German Professor Kurt Bittel who studied the ‘Fire Altar’, that was discovered in Bunyan and sent to the museum in Ankara, states as follows “During the era when Meds were ruling Anatolia, the Fire Religion was the major religion in Anatolia. As we can tell from the Fire Altar, there was a Fire Temple in Bunyan. The Fire Religion that was widespread in Anatolia lasted until Roman reign in Anatolia”.

COMPLETELY THE SAME LIFE AS IN CAPPADOCIA Later in history, Great Alexandre Empire ended the reign of states on both sides of Kizilirmak river and invaded these lands. By the time Alexandre Empire took control of Anatolia, Christianity had recently become widespread. The followers of this new religion that was becoming widespread secretly, lived in the caves in Kayabasi caves in Bunyan as they lived in the Cappadocia region (Urgup Goreme area). Even though we see the same historic features in Cappadocia here as well, Kayabasi couldn’t be promoted due to ignorance. In 647, the area was invaded by Muaviyes and the Arabic reign continued for

Anadolu’dan | From Anatolia

U231HAZIRANSMkaran.indd 72 6/2/13 4:20 PM

Page 73: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

73HAZİRAN - JUNE 2013

U231HAZIRANSMkaran.indd 73 6/2/13 4:20 PM

Page 74: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

74 HAZİRAN - JUNE 2013

Anadolu’dan | From Anatolia

bir müddet Araplar’ın hakimiyeti altında kaldı. İlçedeki Sümerbank Fabrikası’nın temel kazısında bir çömlek içerisinde bulunan Abbasi halifelerinden Mustazi Binurullah’a ait gümüş paraların bu dönemden kalmış olması muhtemel. Bölge, ilk olarak Türkler tarafından 1067 tarihinde Afşin Bey tarafından fethedildi. Bünyan’a Türkler tarafından ilk yerleşim bu tarihte gerçekleşti. Cami-i Kebir Mahallesi’ndeki mezarlıkta bulunan Selçuklu mezarları üzerindeki tarihler 1067 yılını gösteriyor. 1071 tarihinden sonra Anadolu Selçuklu hakimiyeti altına girince, Alparslan yıkılan eski Kayseri şehrinin yerine bugünkü şehri kurdu. Şehre de Türkistan ve Buhara’dan gelen Müslüman Türkler ile Afşarlar’ın İran’da yaşayan kollarından bazı Afşar aşiretlerini yerleştirerek, çevrede konuşulan Rum dilini yasaklayıp Pelü Türkçesi’ni (Uygurca) resmi konuşulan dil haline getirdi.

a period. During the excavation works of Sumerbank Factory, a jug full of silver coins from the era of Mustazi Binurullah, one of the Abbasid caliphs was discovered. The area was conquered by Turks for the first time during the reign of Afsin Bey in 1067. This is the first time Turks settled in Bunyan. Dates inscribed on Saljuk tombs in the graveyard in Cami-i Kebir Neighborhood show year 1067. After Anatolia was controlled by Seljuks in 1071, Alparslan founded the new city of Kayseri in place of the old demolished one. And he placed Muslim Turks from Turkistan and Bukhara and some Afshar tribes from the Iranian arms of Afshars in the city and after banning the Greek language that was widespread in the city, he declared the official language of the area as Pelu Turkish (Uigur).

U231HAZIRANSMkaran.indd 74 6/2/13 4:21 PM

Page 75: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

75HAZİRAN - JUNE 2013

PEK ÇOK DERDE ŞİFA VEREN AĞAÇ: GİLABORUPek çok yöresel adı var; ‘dağdığan’, ‘geleboru’, ‘gilabada’, ‘gildar’, ‘giligili’, ‘girabolu’, ‘girebolu’… Biz gilaboru olarak anacağız bu bitkiyi… Bünyan yöresinde yetişen bu ağaç bir şifa kaynağı… Bu ağacın genç dalların kabukları nisan-mayıs döneminde soyulur, ince kıyılır ve gölgede kurutulur. 2-4 metre yükseklikteki bu ağaç, ülkemizde Orta Anadolu bölgesinde yetişir. Özellikle Kayseri’de ağacın meyvesinin turşusu da yapılır. Pek çok ilacın yapımında kullanılan bu bitkinin bileşiminde; viburnin, valerian asitleri, salikoside, arbutin, reçine, tanen bulunur. Kramp çözücü, yatıştırıcı, adstingent (dokuları sıkıştırıcı-sağlamlaştırıcı), sinir sistemini güçlendirici özellikler taşır. Gilaboru meyvesinin halk arasında böbrek hastalıklarının tedavisinde ve böbrek taşının düşürülmesinde yaygın olarak kullanıldığını belirten Doç. Dr. Ahmet Aksoy, “Sonbaharda toplanıp salamura yapıldıktan sonra tüketilen gilaboru, sadece böbrek hastalıklarına değil, birçok hastalığın tedavisinde de yararlı olmaktadır. Kabukları kaynatılan gilaboru, astım, romatizma, yüksek tansiyon, sara nöbetleri (epilepsi), kabakulak, doğum sonrası spazmlar, uyku bozukluğu gibi birçok hastalığın tedavisinde kullanılabilmektedir. Gilaboru suyu, ayrıca safra kesesi hastalıklarıyla bazı karaciğer hastalıklarına da iyi gelmektedir. Gilaborunun bazı kanser tümörlerini azaltmadaki olumlu etkileriyle ilgili olarak halen Amerika’da, Harward Medicine School’un araştırması devam etmektedir” diyor. Gilaboru daha pek çok hastlığın tedavisinde kullanılıyor. Gilaburu ağaç kabuğu, kramplara ve kas gerginliklerine karşı oluşturduğu olumlu etki nedeniyle, saygıyla anılmaya hak kazanmış. Genellikle iki sağlık sorununda başarılı sonuçlar veriyor: Biri, yumurtalık ve dölyatağı kaslarıylya ilgili sorunlar. Bitki dölyatağını yatıştırır ve böylece adet görme sürecindeki ağrılı kramplar sona erer. Aynı biçimde etki yaparak, olası düşükleri de önleyebilir. İkinci kullanım alanı ise, aşırı adet kanamalarının ve menopozla ilgili aşırı kanamaların kontrol altına alınmasıdır. Bunun yanı sıra vakitsiz bebek düşüm ve doğumlarını önler. İdrar söktürerek üreyi düşürür, sinirleri kuvvetlendirir.

A TREE THAT IS SOURCE OF HEALING: GİLABORUIt has many local names such as ‘dağdığan’, ‘geleboru’, ‘gilabada’, ‘gildar’, ‘giligili’, ‘girabolu’, ‘girebolu’… Here, we’re going to use the word ‘gilaboru’ to describe this plant. This tree that grows in Bunyan region is a source of healing. The barks of the young branches of this tree would be peeled off during April and may, and would be minced and dried. This tree which is 2-4 meters tall grows in Central Anatolian Region in Turkey. Especially in Kayseri, fruit of this tree is pickled. This plant is used as a major ingredient in the manufacturing of numerous drugs and contains viburnum, valerian acids, salicoside, arbutine, resin and tannin. It has cramp relaxing, sedating, astringent (strengthening the tissues) properties and strengthens the nervous system. Assoc. Prof. Aksoy states that the fruit of the tree is used for the treatment of kidney diseases and for breaking kidney stones and says “Gilaboru is collected in autumn and corned for a period before being used for medical purposes and it is not only good for kidney diseases but for many other diseases as well. The bark of the tree is boiled and used as medication to treat asthma, hypertension, epilepsy, mumps, post-natal spasms and sleep disorder. Gilaboru juice is also good for the diseases of the gall bladder and certain liver diseases. There are studies still underway at Harvard Medical School about the positive effects of Gilaboru on treating certain cancer tumors.” diyor. Gilaboru is also used for treatment of many other medical conditions. Particularly the Gilaboru bark became famous for its effectiveness in the treatment of cramps and as muscle relaxant. It is particularly effective in treating two major medical conditions. One is the medical condition of the ovary and womb muscles. The plant sedates the womb muscles thus eliminating the painful cramps of during the menstruation period. By acting in the same way, it can also prevent early labor. The second main area of use is for controlling the excessive menstrual bleeding and excessive bleeding due to menopause. Also, it prevents early labor and early delivery. It facilitates urination thus decreasing the level of urea and strengthens the nerves.

U231HAZIRANSMkaran.indd 75 6/2/13 4:21 PM

Page 76: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

76 HAZİRAN - JUNE 2013

Anadolu’dan | From Anatolia

AVRUPALI GENÇ TİYATROCULAR BÜNYAN’DAYDI Avrupa Birliği tarafından desteklenen Gençlik Değişim Projesi kapsamında Avrupa’nın beş farklı ülkesinden 25 genç Kayseri programında Bünyan’ı da ziyaret etti. Kayseri Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi Genç Tiyatrocular Topluluğu tarafından hazırlanan ve kabul edilen ‘Dramaterapi’ isimli AB projesi ile İtalya, Polonya, Litvanya, Bulgaristan ve Romanya’dan katılan gençler hazırladıkları tiyatro oyunlarını bir hafta boyunca sergilediler. Bünyan Belediye Başkanı Mehmet Özmen ve Proje Koordinatörü Yılmaz Metin Ünal’ın rehberliğinde Bünyan Tarihi Konak, Kayabaşı Mağaraları, Çanakkale Şehitliği, Pınarbaşı Mesire Alanı, Şahsenem Alabalık Tesisleri’ni gezdi. Konuya ilişkin olarak bir değerlendirme yapan Bünyan Belediye Başkanı Mehmet Özmen, “AB tarafından desteklenen Gençlik Değişim Projesi kapsamında beş yabancı ülkeden gelen çocuklarımızı Bünyan’da görmek bizi heyecanlandırdığı kadar, aynı zamanda gururlandırdı. Markalaşma yolunda emin adımlarla ilerlediğimiz pek çok çalışmanın bir ünitesi olan turizm çalışmaları kapsamında Bünyanımız’ın doğal güzelliklerinin ve tarihi zenginliğimizi dünya gençleriyle paylaşmak, onlarla tanışmak bizim için çok heyecan verici bir organizasyon oldu. Bu organizasyonla tarihiyle, kültürüyle tüm dünya gençlerine ve onların aracılığıyla tüm dünyaya Bünyan’ı anlatma fırsatı bulduk. Bu organizasyon da alan tüm turizm elçilerini kutluyorum” dedi.

YOUNG ACTORS AND ACTRESSES FROM EUROPE WERE AT BÜNYAN As part of the Youth Exchange Program supported by EU, 25 young people from five different countries in Europe visited Bünyan. With the EU project titled ‘Dramatheraphy’ prepared by the Society of Young Actors and Actresses of Kayseri Technical and Industrial Vocational School, young actors and actresses from Italy, Poland, Lithuania, Bulgaria and Romania, performed for one week the theater plays they’ve prepared themselves. Young students from Europe also had a chance to visit the Bünyan Historic Mansion, Kayabaşı Caves, Çanakkale Martyrdom, Pınarbaşı Recreation Area and Şahsenem Trout Production Facilities under the guidance of Major of Bünyan Mehmet Özmen and Project Coordinator Yılmaz Metin Ünal. Major of Bünyan who commented on the visit said “It is both a source of joy and pride for us to be hosting these young people from five different countries of Europe who are here as part of the EU supported exchange program. We’re trying to turn Bünyan into a tourism brand and as part of our efforts in this direction, sharing our history and natural beauty of our beloved Bünyan, with young people from all around the world and getting to know them is a very exciting experience for us. With this organization, we had a chance to tell the whole world about Bünyan and its history. I celebrate all our tourism ambassadors who took part in this organization.”

U231HAZIRANSMkaran.indd 76 6/2/13 4:21 PM

Page 77: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

77HAZİRAN - JUNE 2013

U231HAZIRANSMkaran.indd 77 6/2/13 4:21 PM

Page 78: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

78 HAZİRAN - JUNE 2013

ALLERGYA common and

disturbing condition

ALERJİ Yaygın ve yıpratıcı bir hastalık

Arrival of spring means revival of nature. And most of us feel much better mentally and emotionally in spring. However for some, spring might mean the start of uncomfortable

days. Especially for those with allergies spring means a difficult period when their allergies exacerbate.

Baharın başlangıcı doğanın canlanması, renklenmesi demektir. Pek çoğumuz, ruhsal ve bedensel olarak kendimizi daha iyi hissederiz bahar aylarında... Ne yazık ki bazılarımız

için baharın başlangıcı kötü günlerin de başlangıcı olur. Alerjisi olanlar için özellikle bahar mevsiminin başlangıcı, alerjilerin zirve yaptığı zorlu bir dönem demektir.

sağlık | health

Yazı - By: Prof. Dr. Hüseyin Nazlikul • www.huseyinnazlikul.com

Mevsimsel alerjiler, halk arasında bahar alerjisi olarak da bilinir. Mevsimsel alerji denilmesinin sebebi, özellikle bahar aylarında bitkiler tarafından ortaya salınan polenlerin sebep olduğu alerjilerdir. Genellikle ilkbaharın başından başlayıp sonbaharın sonuna kadar devam ederler. Bunlar bitkilerin çeşitliliğine göre değişir, mesela ağaçlar ilkbaharın başından başlayıp ilkbahar sonuna veya yaz başlangıcına kadar polen bırakır. Yaz başlangıcından yaz sonuna kadar çayır polenleri veya çimen polenleri devam eder. Yaz sonundan da sonbahar sonuna kadar yabani ot polenleri dediğimiz polenler görülür. Hastalarda bu polenlerden hangisine karşı alerjik hassasiyet varsa o sezonda alerjik reaksiyonları gösterirler.

RAHAT NEFES ALAMAMAK EN BÜYÜK DERTAlerjik reaksiyonlar hastalarda alerjik astım olarak görülür. Semptomları; nefes darlığı, öksürük, göğüste sıkışma hissi, hırıltı şikâyetleridir ve sıkça rastlanır. Bu mevsimlerin haricinde astım hastaları genellikle daha rahattırlar. Astımın haricinde alerjik nezle denilen, halk arasında ‘saman nezlesi’

Seasonal allergies are also commonly known as spring allergies. The reason why they are called seasonal allergies is that they are mostly caused by pollens plants in spring months. They usually start at the beginning of spring and last until the beginning of spring or the start of summer. From the beginning of summer until the end of summer, meadow pollens or grass pollens are common. And from the end of summer until the end of autumn, wild grass pollens would be common. And the patients show reactions specific to pollens in different seasons.

NOT BEING ABLE TO BREATH IS THE BIGGEST PROBLEMAllergic reactions might present themselves in the form of allergic asthma as well. Symptoms like difficulty in breathing, coughing, chest pain and wheezing would be common in these patients. Asthma patients would feel relatively better in other seasons. Apart from asthma there is the allergy type commonly known as “hay fever”. In patients with hay fever, spring would be a difficult season and depending on the pollen type they have allergy for they would present symptoms like sniffles,

U231HAZIRANSMkaran.indd 78 6/2/13 4:21 PM

Page 79: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

79HAZİRAN - JUNE 2013

olarak da bilinen bir alerji türü bulunur. Bu alerjiye sahip olan hastalarda da bu sezonda, yani hangi polene alerjik ise o dönemde, sık sık nezle, hapşırık, tıksırık, su gibi burun akıntısı, bazen burun tıkanıklığı, burunda kaşınma, gözlerde kaşıntı, kızarıklık, damakta ve boğazda kaşıntı, bazen de kulakta kaşıntı, bazen de öksürük şikâyetleri olur. Bu şikâyetler hastaları hayatından bezdirecek kadar ileri derecededir. Bunun haricinde hastalarda deri alerjileri, halk arasında kurdeşen denir. Bu polenlere bağlı olarak, ürtiker ve anjiyo ödem şikâyetleri, yani deri alerjileri de hastalarda görülebilir.

GENETİK YAPININ ETKİSİ VARGünümüzde pek çok insan genetik olarak alerjilere yatkındır. Egzama, astım ya da alerjik rinit gibi tablolarla karşımıza çıkan bu durumları ‘atopi’ olarak adlandırıyoruz. Son zamanlarda da neden olan etkeni açık bir şekilde tespit edemediğimiz atopik tablolar daha sık olarak karşımıza çıkıyor. Bunu düşündürecek bir kanıt da şudur: Büyüme çağındaki pek çok çocuk benzer bir şekilde tekrar eden enfeksiyon hastalıklarına yakalanmaktadır. Çünkü immun sistem yeteri kadar bu durumlarla savaşamamakta ve alerjenlere karşı yeterli immun cevabı oluşturamamaktadır. Diğer bir olası faktör de atmosferdeki çevre kirliliği ve gıda, ilaç ve ev bakım ürünlerinde kullanılan kimyasalların artmasının yanı sıra sezeryanla doğumların artmış olmasıdır. Bağışıklık sistemi için sağlıklı bir barsak florasının oluşması elzemdir. Oysa sezaryenle doğmuş çocuklarda bu ciddi bir sorundur. Ayrıca çocukluk döneminde yaygın kullanılan antibiyotik tüketiminin artmasının da alerji oluşumlarını kolaylaştırdığı düşünülmektedir. Sebep her ne olursa olsun günümüzde daha fazla insan bu durumdan etkilenmekte ve alerjiyle ilgili semptomlarla doktorları ziyaret etmektedirler.

İMMUN SİSTEMİNDE YANLIŞ ALARM!Alerji vücut için yabancı olan maddelere karşı artmış ya da değişken bir reaksiyondur. Egzema, alerjik astım, ürtiker, alerjik rinit veya benzer tablolar bir eksternal ajan tarafından ortaya çıkmasına neden olan sonuçlardır. En sık karşılaşılan alerjen maddeler ev tozu, polenler, kedi ve köpek gibi ev hayvanlarının tüyleri, süt ve yumurta gibi gıda maddeleridir. Alerjik bedenlerde immun sistem yanlış bir şekilde alerjenin zarar vereceğine inanır ve bedene giren maddeye karşı özel bir madde olan antikorları (IgE) üretir. Bu diğer kan hücrelerinden histamin ve diğer pek çok maddenin salınımına neden olur ve alerjik reaksiyonla semptomlar ortaya çıkar. Bu reaksiyon alerjen maddenin solunum, sindirim, kan yoluyla alınması ya da cilt, göz ya da hava yoluna temasıyla

sneezing, runny nose, stuffy nose, itchy nose, itchy eyes, rash, itchy palate and throat, and sometimes itchy ears and coughing. These symptoms might make life unbearable in come cases. Other common symptoms in these patients include skin allergies which is commonly known as rash, urticaria and angioedema.

YOUR GENETIC STRUCTURE IS A MAJOR FACTORToday most people are prone to allergies

due to their genetic structures. Eczema, asthma or allergic rhinitis are as a whole called “atopy”. And in recent years, atopic manifestations reasons of which have not yet been clearly discovered are getting more and more common. Another proof of this fact is the following: Many children get infectious diseases in similar ways. Because their immune systems are not strong enough to fight such conditions and fail to to develop a sufficient immune response to allergens. Other possible factors are the air pollution, increased use of chemicals in food, medicinal and home care products as well as increased cases of cesarean section births. A healthy intestinal flora is a must for a healthy immune system. But this comes up as a serious problem in children delivered via cesarean section.Also unnecessary antibiotics usage during childhood would lay the groundwork for increased prevalence of allergic symptoms. Regardless of the causes, more and more people are getting negatively influenced by allergic symptoms and end up having to get medical support.

FALSE ALARM OF THE IMMUNE SYSTEM!Allergy is an over reaction of the body towards foreign substances. Eczema, allergic asthma, urticaria, allergic rhinitis or similar pictures are all caused by an external agent. The most common allergen factors include; house dust, pollens, fur of domestic animals like dogs and cats, and certain food items such as milk and eggs. The immune system of an allergic structure believes that the allergen element would be harmful and generates antibodies (IgE) to fight this foreign element. This results in release of histamine and many other substances from the blood and symptoms of allergic reaction develop. This reaction may be the result of intake of the allergen substance through the respiratory tract, digestive tract, blood or via contact through the skin, eyes or airways. In reactions of moderate severity, rash or itchiness maybe observed while severe reactions may result in serious manifestations along with anaphylaxis.

YOU CAN TELL ALLERGIC SNIFFLES FROM THE FACEDiagnosis of allergic sniffles is very easy in typical patients: Without even medical examination, the physician can tell, just by looking at your face, that you have allergic sniffles.

U231HAZIRANSMkaran.indd 79 6/2/13 4:21 PM

Page 80: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

80 HAZİRAN - JUNE 2013

sağlık | health

Synmptoms of this condition are extremely typical.

ADENOID FACEThey have long faces, with narrow upper jaws and lower jaw pushed backwards; their cheekbones would be more apparent. Their mouth would be open most of the time. The nose would always be red duty itching.

ACTIVITY LEVELPeople with allergies and especially the kids would be very active and would always have a napkin in their hands.

ALLERGIC GREETINGPeople with allergies would place their palm on their nose, pushing the nose to itch and to open the nostrils to breath easily. In those people who turn this into a habit for a long time (at least two years) a permanent line forms on the spot where the nose is pushed upwards. In medicine we call it ‘supratype line’.

DARK CIRCLES UNDER THE EYESThey would have dark circles under their lower eyelids. This is due to blood accumulation in the veins around the eyes as a result of bleeding in the nose. If not treated, it might turn into a chronic condition that the patient suffers throughout his/her life. And in certain allergic kids, there would be crescent shaped wrinkles on the lower eyelid skin.

SILK-LIKE LONG EYELASHESSilk-like, long and irregular eye-lash formation is another prominent manifestation of allergies.

RED EYESThey would have red eyes and possibly increased tear secretion. Dried tear secretions (burr) formation can be observed inside or on the corners of the eyes.

HALF-OPEN MOUTHThe mouth would usually be open. There might be crack formation on the corners of the mouth. Palate cavity might increase. Lower jaw development would be limited and the jaw will be tilted backwards. Irregular teeth formation might be observed and decayed teeth would be common in children with allergies.

ortaya çıkabilir. Orta düzeyli reaksiyonlarda kaşıntı ya da kızarıklık ortaya çıkabilirken ciddi reaksiyonlarda anafilaksiyle birlikte ciddi tablolar oluşabilir.

ALERJİK NEZLE KİŞİNİN YÜZÜNDEN ANLAŞILIRAlerjik nezle tanısı tipik hastalarda çok kolaydır: Bu işle ilgilenen uzmanlar hastayı görür görmez, daha adını sormadan, muayene etmeden bir hastanın alerjik nezlesi olduğunu anlayabilirler. Gerçekten de bu hastalıkta çok tipik bulgular saptanır.

ADENOİD YÜZUzun yüzlüdürler, üst çeneleri dar, alt çeneleri ise geriye doğrudur; elmacık kemikleri daha az belirgindir. Ağız sürekli açıktır. Burun kaşınmaktan dolayı kırmızıdır.

AKTİVİTEAlerjisi olan hastalar, özellikle de çocuklar adeta yerlerinde duramazlar, sürekli hareket halindedirler. Ellerinde mendil eksik olmaz.

ALERJİK SELAMEl ayası yüze dayanarak ve burun ucu kaldırılarak hem burun kaşınmış ve hem de burundan kısa süre de olsa rahat nefes alınması sağlanmış olur. Bu hareketi uzun süre (en az iki yıl) yapanlarda burnun yukarıya doğru kıvrıldığı yerde artık ömür boyu devam edecek bir çizgi oluşur. Biz buna tıp dilinde ‘supratip çizgisi’ adını veriyoruz.

GÖZLER ALTINDA MOR HALKALARAlt göz kapaklarının altında koyu halkalar vardır. Nedeni, burundaki kanlanmaya bağlı olarak göz çevresindeki toplardamarlarda kan birikimidir. Tedavi görmeyen hastalarda tüm ömür boyu kalıcı bir özelliktir. Bazı alerjik çocuklarda ise alt göz kapağı derisinde yarım ay şeklinde kırışıklıklar vardır.

İPEKSİ, UZUN KİRPİKLERKirpiklerin ipeksi, uzun ve düzensiz olması da alerjik hastaların bir özelliğidir.

KIZARMIŞ GÖZLERGözler kızarmıştır, gözyaşı salgısı artmış da olabilir. Göz kapakları içinde veya köşelerinde salgılar (çapak) birikebilir.

U231HAZIRANSMkaran.indd 80 6/2/13 4:21 PM

Page 81: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

81HAZİRAN - JUNE 2013

U231HAZIRANSMkaran.indd 81 6/2/13 4:21 PM

Page 82: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

82 HAZİRAN - JUNE 2013

STRUCTRIAL ISSUES IN THE NOSENostrils would be red due to rash caused by runny nose and frequent wiping. Crust formation might be observed inside the nose. The physician would examine the mucosa of the nose with an illuminating device. Color and humidity of a healthy nose mucosa would look like fresh cut water melon. In patients with allergies, it would have a more pale and bluish color. Fiber optic rhinoscopy might be used to examine the back part of the nose and pharynx but this is not required for every patient.

IMMUNE SYSTEM SHOULD NOT BE SUPRESSED Allergies develop mainly due to a weakened immune system. Treatment with anti-histaminics, in other words anti-allergic medication, and cortisone aims to suppress the immune system of the individual rather than targeting the main cause of the condition. However, strengthening the immune system should be the main goal. Having a healthy intestinal flora is critical in strengthening the immune system. For this, one should definitely see a specialist doctor who would analyze the intestinal flora of the patient, determine weather or not the patient is allergic to certain food types and weather or not the hormonal structure of the patient functions properly and assess the mineral and vitamin as well as antioxidant capacity of the patient.keep him/her away from allergens, compensate for mineral and vitamin deficiency and treat hormonal imbalances.

TAM KAPANMAYAN AĞIZAğız genellikle hafifçe açıktır. Ağız köşelerinde çatlaklar oluşabilir. Damağın çukurluğu artmıştır. Alt çene gelişimi sınırlı ve geriye doğrudur. Dişlerde çarpıklıklar da olabilir; diş çürükleri başka çocuklara göre daha fazladır.

BURUNDA YAPISAL SORUNLARBurun delikleri çevresi, sürekli akıntı ve bunların silinmesinden dolayı tahriş olarak kızarmıştır. Burun içinde kabuklanmalar oluşabilir. Burun zarı (mukozası) ışıklı bir aletle incelenir. Normal burun zarının renk ve nemliliği taze kesilmiş karpuza benzer. Alerjik olanlarda, renk daha soluk ve mavimsiye döner. Burnun arka tarafları ve yutağın görülebilmesi için fiberoptik rinoskopi yapılabilir, fakat bu her hastada gerekli bir inceleme değildir.

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ BASKILANMAMALIAlerjik tabloda bireyin bağışıklık sisteminin zayıflamış olması asıl nedenlerdendir. Antihistaminik yani antialerjik ve kortizonla tedavi sorunu ortadan kaldırmaktan daha çok kişinin bağışıklık sistemine baskı altına almayı amaçlar. Oysa bağışıklık sistemini güçlendirmek asıl amaç olmalıdır. Bağışıklık sistemini güçlendirmek için bireyin barsak florasının düzgün olması çok önemlidir. Bunun için öncelikle bir hekime başvurmak şarttır. Barsak florasının durumunun analiz edilmesi, besinlere karşı bir alerji veya duyarlılığın olup olmadığı, kişinin hormonal yapısının düzenli çalışıp çalışmadığı, bedende yer alması gereken mineral ve vitaminlerin yanı sıra bireyin antioksidan kapasitesini değerlendirmekte fayda vardır.

sağlık | health

U231HAZIRANSMkaran.indd 82 6/2/13 4:21 PM

Page 83: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

83HAZİRAN - JUNE 2013

U231HAZIRANSMkaran.indd 83 6/2/13 4:21 PM

Page 84: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

84 HAZİRAN - JUNE 2013

festival günlüğü | festival agenda

Ankara Movie Festival For the Disabled whereby disabled

audience can watch all movies in the program with their families

and join chats and workshops will open its doors to movie

enthusiasts between 11-16 June 2013. The movies of the festival will be hosted by Cinemaximum

Armada Movie Theatres and Cer Modern. All activities and movies

will be free of charge.

Engelli seyircilerin, engelsiz yakınlarıyla birlikte programdaki tüm filmleri izleyebilecekleri, söyleşi ve atölyelere katılabilecekleri Ankara Engelsiz Filmler Festivali 11-16 Haziran 2013 tarihleri arasında kapılarını sinemaseverlere açacak. Festival gösterimlerine Cinemaximum Armada Sinemaları ile Cer Modern ev sahipliği yapacak. Tüm etkinlikler ve film gösterimleri ücretsiz olacak.

ANKARAENGELSİZFİLMLERFESTİVALİ

ANKARA MOVIE

FESTIVAL FOR THE DISABLED

Engelli-engelsiz bir arada film izlemek mümkün!

Now the disabled can watch movies with others too!

U231HAZIRANSMkaran.indd 84 6/2/13 4:21 PM

Page 85: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

85HAZİRAN - JUNE 2013

Gerekli koşulların sağlanmaması nedeniyle sinemaya gidemeyen, film festivallerine katılamayan fiziksel engelli seyircilerin önündeki engeller, Ankara Engelsiz Filmler Festivali ile kalkıyor.Festival; görselliğe ve işitselliğe dayalı bir sanat dalı olan sinemada bile, gerekli düzenlemeler yapıldığında göremeyen veya işitemeyen seyircilerin diğer seyircilerle aynı seyir zevkini alabileceğini ortaya koymayı, görme ve işitme engellilerin toplumsal yaşama daha eşit katılımına katkı sağlamayı amaçlıyor. Engelli seyircilerin, engelsiz yakınlarıyla birlikte programdaki tüm filmleri izleyebilecekleri, söyleşi ve atölyelere katılabilecekleri Ankara Engelsiz Filmler Festivali 11-16 Haziran 2013 tarihleri arasında kapılarını sinemaseverlere açacak. Puruli Kültür Sanat tarafından Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın himayesinde gerçekleşen Ankara Engelsiz Filmler Festivali, 11 Haziran Salı akşamı Cer Modern’deki açılış töreniyle başlayacak.

TÜM FİLMLER SESLİ BETİMLEME, ALTYAZI VE İŞARET DİLİ EŞLİĞİNDE Festivalde tüm filmler sesli betimleme, işaret dili ve ayrıntılı altyazıyla seyredilebilecek. Ayrıca yönetmen ve film ekipleriyle yapılan söyleşiler de işaret dili çevirmeni eşliğinde gerçekleştirilecek. Sesli betimleme, bir filmdeki diyaloglar haricindeki, olayın geçtiği mekân, zaman, karakterler, sessiz gelişen olaylar ve dikkat çeken görsel öğelerin betimlenerek bir dış ses tarafından anlatılması... Sesli betimlemeyle filmdeki nesneler ve olaylar sözcüklerle görünür kılınır, böylece görmeyen bir kişinin o an filmde ne olduğunu anlaması sağlanır. İşaret dili ve ayrıntılı altyazı ise filmin sesini duyamayan seyircilere özel geliştirilmiş bir tekniktir. Filmin sağ alt köşesinde bir işaret dili çevirmeni filmdeki diyalog ve seslerin işaret dili tercümesini yapar, eş zamanlı olarak bu diyalog ve sesler ayrıntılı altyazıyla seyirciye sunulur. Böylece filmdeki ses ve diyalogları işitemeyen seyircilerin filmi takip edebilmesi sağlanır.

The obstacles faced by the disabled who can’t go to movies or attend movie festivals because of lack of accessible movie theatres, are being removed with Ankara Movie Festival for the Disabled.The goal of the festival is to demonstrate that vision and hearing impaired audience can enjoy movies along with their peers when necessary arrangements are made and to contribute to the efforts for increased participation of vision and hearing impaired citizens in social life. Ankara Movie Festival For the Disabled whereby disabled audience can watch all movies in the program with their families and join chats and workshops will open its doors to movie

enthusiasts between 11-16 June 2013. Ankara Movie Festival For the Disabled organized by Puruli

Kültür Sanat with support from the Ministry of Family and Social Policies, will commence with the opening ceremony at Cer Modern on Tuesday, June11th. WITH AUDIBLE DESCRIPTIONS SUBTITLES AND SIGN LANGUAGEAll movies of the festival will be available with audible descriptions, subtitles and sign language. Also the interviews with the directors and movie crews will feature a sing language translators. Audible descriptions is the method whereby the movie setting, time, characters, things that happen silently and visual aspects that attract attention are described by an external voice. With audible descriptions, objects and events in a movie become visible via words and as a result, a vision-impaired audience can understand what is going in the movie at a particular moment. On the other hand, sign language and detailed subtitles are special methods developed for hearing impaired audience. On the lower right corner of the movie, a sign language translator translates the dialogues and sounds in the movie, which are concurrently presented to the audience with detailed subtitles. This allows for hearing impaired audience who can’t hear the sounds and dialogues in a movie to follow the movie.

U231HAZIRANSMkaran.indd 85 6/2/13 4:21 PM

Page 86: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

86 HAZİRAN - JUNE 2013

‘ENGELSİZ FİLM YARIŞMASI’Ankara Engelsiz Filmler Festivali Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilecek bir etkinliğe de imza atıyor. ‘Engelsiz Yarışma’ sayesinde engelli seyirciler güncel Türkiye sinemasını takip etme fırsatı yakalayacak, yarışmada yer alan filmleri oylayarak ‘Seyirci Özel Ödülü’nü belirleyecek, gösterimler sonrası gerçekleşecek söyleşilerle filmlerin yönetmen, oyuncu ve film ekipleriyle tanışma fırsatı bulacaklar. Festival yarışmanın yanı sıra Türkiye ve dünya sinemasının geçtiğimiz senelerdeki en başarılı yapımlarını seyirciyle buluşturuyor. ‘Dünyadan’ bölümünde ise pek çok ünlü yönetmenin öne çıkan ödüllü filmleri gösterime giriyor. ‘ENGEL TANIMAYAN FİLMLER’Festival engellilik hakkında farkındalık yaratmak amacıyla bu temaya sahip filmlerden bir seçki de hazırladı. ‘Engel Tanımayan Filmler’ bölümünde izleyeceğimiz ‘800 Km Engelli’ (Yönetmen: Murat Erün, 2012) filminde fiziksel engelli iki arkadaşın bir motosiklet ve ona takılı yolcu sepetiyle İstanbul’dan Muğla’ya yaptığı 13 günlük yolculuğa tanık olacağız. ‘Can Dostum’ (Yönetmen: Olivier Nakache, Eric Toledano, 2011) ise bir kaza sonrası tekerlekli sandalyeye mahkum olmuş bir aristokratla Paris’in kenar mahallelerinden işsiz bir gencin sıradışı dostluk hikâyesini elealıyor.

MOVIE CONTEST Ankara Movie Festival For the Disabled also brings a first to Turkey. With the “Movie Contest”, disabled audience as well will be able to follow the latest movies of the Turkish cinema and vote for them to determine the winner of “Audience Special Award”. They will also have a chance to meet the directors, casts and movie crews during the chatting sessions to be held after the movies. Apart from the contest, the festival also presents to the audience, the most successful movies of the Turkish and world cinema in recent years. And the section titled ‘From Around the World’, features major movies by renowned directors are featured.

‘MOVIES WITH NO OBSTACLES’The festival also features a selection of movies with the ‘disability’ theme in order to raise awareness about the issue. The movie titled ‘800 m jump racing’ (Director: Murat Erün, 2012) in the section titled ‘Movies With No Obstacles’ is about the 13 day journey of two disabled friends on a motorbike with a basket seat attached from İstanbul to Muğla. And the movie titled ‘My Best Body’ (Director: Olivier Nakache, Eric Toledano, 2011) is about the extraordinary friendship between an aristocrat who became enslaved to wheelchair after an accident and an unemployed guy from the ghettos.

festival günlüğü | festival agenda

U231HAZIRANSMkaran.indd 86 6/2/13 4:21 PM

Page 87: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

87HAZİRAN - JUNE 2013

U231HAZIRANSMkaran.indd 87 6/2/13 4:21 PM

Page 88: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

88 HAZİRAN - JUNE 2013

festival günlüğü | festival agenda

ÇOCUKLARA ANİMASYON EĞİTİMİAnkara Engelsiz Filmler Festivali’nde bir festivalin ‘olmazsa olmazları’ndan kısa filmler de seyirci karşısına çıkacak. Festivalde çocuklar için de özel bir bölüm var. Festivalin çocuklara özel hazırladığı film seçkisi, engelli çocukların engelsiz yaşıtlarıyla birlikte film seyretmelerine imkan verecek. Festival kapsamında çocuklara yönelik bir diğer etkinlik Canlandırma Atölyesi… Cer Modern Çocuk Atölyesi’nde gerçekleşecek Canlandırma Atölyesi’nde 9-15 yaş grubundan 10 işitme engelli çocuk, animasyon (canlandırma) sanatıyla tanışacak.

ANIMATION TRAINING FOR KIDS Ankara Movie Festival For the Disabled will also feature short films, which are the must haves of every movie festival. There is also a speciawl section for kids as well. The collection of movies selected for kids will allow disabled kids to watch movies with their peers. Another activity for kids in the festival is the Animation Workshop...The workshop which will be held at the Cer Modern Children Workshop, 10 hearing impaired kids aged 9 to 15 will be trained about he art of animation.

U231HAZIRANSMkaran.indd 88 6/2/13 4:21 PM

Page 89: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

89HAZİRAN - JUNE 2013

U231HAZIRANSMkaran.indd 89 6/2/13 4:21 PM

Page 90: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

90 HAZİRAN - JUNE 2013

KARAYEL POYRAZVizyon Tarihi: 28 Haziran 2013, Tür: Dram, Komedi, Yönetmen: Levent İnanır, Oyuncular: Yüksel Arıcı, Numan Çakır, Hikmet Karagöz, Yıldırım Beyazıt, Soner Arıca, Ülke: TürkiyeÇekimleri beş haftada tamamlanan film, bu yılın en iddialı gençlik filmi… Usta sinema oyuncusu Levent İnanır’ ın yönetmenliğini yaptığı ‘Karayel Poyraz’ filmi 28 Haziran 2013’te izleyicisiyle buluşuyor. Yapımcılığını Siz Yapım’ın üstlendiği ‘Karayel Poyraz’ tamamı Samsun’da çekilen ilk uzun metrajlı sinema filmi özelliğine sahip. Çekimleri beş haftada tamamlanan 95 dakikalık filmin senaryosunu, yönetmen koltuğunda oturan Levent İnanır; Yıldırım Bayazıt ile birlikte kaleme aldı.‘Karayel Poyraz’ filminde müzisyen kimliğiyle tanınan Soner Arıca da rol aldı. Yüksel Arıcı, Hikmet Karagöz gibi isimlerin de yer aldığı filmin müzikleri; aralarında ‘Nokta’, ‘Gönlümdeki Köşk Olmasa’, ‘Işıklar Sönmesin’, ‘Soğuk Geceler’, ‘Mem û Zin’ gibi filmlerin müziklerine imza atan Mazlum Çimen’e ait. Film, 19 Mayıs Üniversitesi Konservatuar bölümünde okuyan ve seçtikleri ideallerle yüzleşen bir grup gencin başından geçenleri anlatıyor.

KARAYEL POYRAZRelease Date: 28 Haziran 2013, Genre: Drama, Comedy, Director: Levent İnanır, Stars: Yüksel Arıcı, Numan Çakır, Hikmet Karagöz, Yıldırım Beyazıt, Soner Arıca, Country of Origin: TurkeyShot in as shorts 5 weeks, the movie is the most pretentious youth movie of the year... Directed by Levent İnanır, ‘Karayel Poyraz’ will have its premier on 28 June 2013. Produced by Siz Yapım, the movie was shot as a whole in Samsun and it is the first feature-length movie filmed in Samsun. The script of the 95 minute movie which was shot in only 5 weeks, was co-written by director Levent İnanır and Yıldırım Bayazıt.Famous musician Soner Arica is among the cast of the movie too. The soundtracks of the movie starring names like Yüksel Arıcı and Hikmet Karagöz were made by Mazlum Cumen who is also known for the soundtracks of movies including ‘Nokta’, ‘Gönlümdeki Köşk Olmasa’, ‘Işıklar Sönmesin’, ‘Soğuk Geceler’ and ‘Mem û Zin’. The movie is about a group of young people studying at the School of Art of 19 Mayis University who are faced with their ideals in their lives.

sinema | movie

DÜNYA SAVAŞI ZVizyon Tarihi: 21 Haziran 2013, Tür: Aksiyon, Dram, Korku, Yönetmen: Marc Forster, Oyuncular: Brad Pitt, David Morse, James Badge Dale, Julia Levy-boeken, Elyes Gabel, Ülke: ABDGerry Lane iki kızı ve sevgili eşiyle mutlu bir hayat sürdüren bir aile babasıdır. Bir gün arabaları trafikte sıkıştığında her zamankinden farklı olarak yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunu fark ederler. Tehlike hızla yaklaşmaktadır... Ailesini güvenli bir bölgeye yerleştiren Gerry, ikiye ayrılan dünyayı kurtarmak için zamana karşı yarışacaktır. Brad Pitt’in hem başrolünü hem de yapımcılığını üstlendiği film, insanlar ve zombiler arasında yaşanan sıra dışı bir savaşı odağına alıyor. Film Max Brooks’un aynı adlı kitabından uyarlandı.

WORLD WAR ZRelease date: 21 June 2013, Genre: Action, Drama, Thriller, Director: Marc Forster, Stars: Brad Pitt, David Morse, James Badge Dale, Julia Levy-Boeken, Elyes Gabel, Country of origin: USAGerry Lane lives a happy life with his two daughters and beloved wife. One day they get stuck in a traffic jam and notice there’s something extraordinary this time. Danger is coming to them fast... Having relocated his family to a safe location Gerry starts racing against time to save the world which has been divided into two. Directed and produced by Brad Pitt, the movie focuses on an extraordinary war between humans and zombies. The movie was adapted from the new book by Max Brooks with the same title.

U231HAZIRANSMkaran.indd 90 6/2/13 4:21 PM

Page 91: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

91HAZİRAN - JUNE 2013

kitap | book

CEHENNEM DAN BROWNALTIN KİTAPLARSanat eserlerini, şifreleri ve sembolleri büyük bir titizlikle araştırarak, ‘Da Vinci Şifresi’, ‘Melekler ve Şeytanlar’, ‘Dijital Kale’, ‘İhanet Noktası’ ve ‘Kayıp Sembol’ gibi tüm dünyada fırtınalar koparan eserleri yaratan Dan Brown, bu yeni romanında okurlarını karanlık ve gizemli bir dünyaya sürüklüyor.Harvard Simgebilim Profesörü Robert Langdon kendini İtalya’nın merkezinde bambaşka bir dünyanın içinde bulur... Tarihin en kalıcı ve gizemli başyapıtlarından biri olan Dante’nin ‘Cehennem’ine yuvarlandığını hisseder.Dünyanın geri dönülmez bir dönüşüme uğramasını engellemeye çalışırken klasik sanat, gizli geçitler ve fütüristik bilimden oluşan bir tablo içinde, Langdon amansız bir düşmanla savaşır. Bir yandan ustaca düzenlenmiş bir bulmacanın çözümünü ararken, bir yandan da kime güveneceğine karar vermek zorundadır...

INFERNODAN BROWNALTIN KİTAPLARDan Brown, the author of ‘Da Vinci Code’, ‘Angels and Demons’, ‘Digital Fortress’, ‘Deception Point’ and ‘The Lost Symbol’ all of which are ground breaking works which are the result of diligent study of pieces of art, codes and symbols, drags his audience into a dark and mysterious world in this new novel. Robert Langdon, Professor of Religious Iconology and symbology at Harvard University finds himself in a totally different world at the heart of Italy... He feels he just got dragged into Dante’s ‘Inferno’ which is one of the most groundbreaking and mysterious works in history. In a setting depicted with classical art, secret gateways and futuristic science, Langdon fights a merciless enemy. While trying to solve a trickily setup puzzle he has to decide whom he can trust at the same time...

CIVASELİM ÇİPRUT SİYAH İNCİ YAYINLARISıradışı, heyecanı yüksek, film gibi bir roman… Seri katiller cıvaya benzer. Yakaladığını zannedersin, parmağının ucundan kaçıp giderler... Doğum günü pastası üzerindeki mumları üfleyerek öğrendiğimiz dilek tutmayı, ilerleyen yaşlarımızda aynı isme sahip iki kişinin arasına oturarak, düşen kirpiğimizin hangisinden olduğunu tahmin etmeye çalışarak ilerlettik. Biraz daha meraklılarımız kayan yıldızlarda, güneş tutulmasında ya da kırmızı renge bürünmüş bir dolunay gecesinde aradılar dileklerinin karşılığını. Peki bir gün biri çıkıp karşımıza “En büyük dileğini gerçekleştirebilirim, fakat bunun için fedakârlık istiyorum senden” derse ne yaparız? Ya gerçekleşen her dilek peşinden acıları da getirecekse... Ya verdiği mutluluğun yanında hayatımız boyunca altından kalkamayacağımız bir bedel ödetecekse...

CIVA (MERCURY)SELİM ÇİPRUT SİYAH İNCİ YAYINLARIAn extraordinary, thrilling and film-like novel... Serial killer are just like mercury. The moment you think you caught them, they slip away from your hands... We learned to make a wish first by blowing the candles on the birthday cake then as we grew up we switched to making a wish by standing in the middle of two persons with the same name and then we further advanced our skills to guessing to which eye the fallen eye lash belongs to. Some of us who are more curious looked for an answer for their wishes in the shooting stars, eclipse of the sun or a crimson night of full moon. What is someone comes up to you and says “I can make your biggest wish come true, but I will have to ask for a sacrifice from you”, what would you do? What if every wish coming true would bring along grief as well...What if it makes you pay a price for all your life in return for the happiness it brings...

DOSTLUK EKMEĞİ DARİEN GEEARKADYA YAYINLARI, 2012ÇEVİRİ: SİMGE ÖLMEZ Kaderin ona oynadığı acımasız oyun karşısında Julia Evarts, yaşama sevincini kaybetmiştir. Çektiği tüm acıların ise tek bir sorumlusu vardır. Bir zamanlar en yakın arkadaşı olup da artık yüzünü bile görmek istemediği kız kardeşi... Bir gün küçük kızı Gracie ile birlikte eve geldiklerinde, kapının önünde çiçek desenleriyle bezenmiş bir tabak ve yanında bir tarif bulurlar. Üzerine ise bir not iliştirilmiştir: Umarım beğenirsiniz. Julia, bu beklenmedik hediyeden kurtulmak istese de kızını mutlu etmek adına tarifi denemeye karar verir.Çok geçmeden kasabalarına yeni taşınmış olan iki kadınla tanışır. Eşini kaybetmiş olan Madeline Davis, hayata tek başına devam etmenin bir yolunu ararken, ünlü çellist Hannah Wang de Brisay ise kocasıyla boşanmak üzeredir. Teselliyi, adeta bir sığınak olarak gördükleri dostluklarında bulacak olan bu üç kadın, gün gelip de şu cümleyi söyleyebilecek midir? Her şeye rağmen hayat güzeldir.

FRIENDSHIP BREADDARIEN GEEARKADYA YAYINLARI, 2012TRANSLATED BY: SİMGE ÖLMEZ Faced with the relentless game that life plays Julia Evarts has already lost her love for life. And there is just one person who is to blame for all the pain she’s gone through... One day, upon arriving home with her little daughter Gracie, they find a plate decorated with flower motifs and a recipe placed at the door entrance. And there is a note on it. I hope you like it. Despite all her efforts of getting rid of this unexpected gift, Julia can’t help but try the recipe just for the sake of making her daughter happy. Shortly, she meets two women who just moved to town. Madeline Davis who lost her husband recently tries to find ways of continuing her life while Hannah Wang de Brisay, a renowned cellist, is about to divorce her husband. Can these three women, who find consolation in their mutual friendship, one day say the following: Life is beautiful no matter what.

U231HAZIRANSMkaran.indd 91 6/2/13 4:21 PM

Page 92: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

92 HAZİRAN - JUNE 2013

kültür-sanat | culture-art

BEZİRGAN, İZMİR’E GELİYORİstanbul Halk Tiyatrosu, Moliere’in başyapıtı ‘Tartuffe’ü yepyeni bir uyarlamayla sahneye getiriyor: ‘Bezirgan’. Hizmetçi kız rolünde Bahtiyar Engin ve evin büyükannesi rolünde Erkan Can sahneye çıkıyor. Usta tiyatrocu Cem Davran ise hem Orgon hem Tartuffe rollerini canlandırıyor. Son dönemin dikkat çeken isimlerinden Şebnem Bozok da oyunda yer alıyor. Bezirgan (Tartuffe) adlı tiyatro oyunu 19 Haziran’da İzmir Bostanlı Suat Taşer Açıkhava Tiyatrosu’nda…

BEZİRGAN IS COMING TO İZMİR Istanbul Public Theatre house will be performing a new adaptation of Moliere’s master piece ‘Tartuffe’: “Bezirga”. In the play, the housemaid will be performed by Bahtiyar Engin while the grandmother of the family will be performed by Erkan Can. And master actor Cem Davran will be performing both Orgon and Tartuffe characters. Sebnem Bozok who’s started to attract attention recently has a part in the play as well. Theatre play titled Bezirgan (Tartuffe) will be featured at Izmir Bostanli Suat Taser Amphitheatre on June 19th.

GÜÇLÜ BİR AŞKIN ÖYKÜSÜ: ANTONİUS İLE KLEOPATRAOyun Atölyesi’nin “Antonius ile Kleopatra”sı iki güçlü kişiliğin, kendilerinden de güçlü olan aşk öyküsünü aktarıyor. Shakespeare’nin en ünlü oyunlarından olan Antonius ile Kleopatra’da Haluk Bilginer Antonius, Zerrin Tekindor Kleopatra, Mert Fırat Cesar rolüyle seyirci karşısına çıkıyor. Oyunun diğer rollerini Onur Ünsal, Serkan Ercan, Muharrem Özcan, Evrim Alasya, Gözde Kırgız, Zeynep Alkaya, Tuğçe Karaoğlan, Mehmet Özbek paylaşıyor. Oyun, 1 Haziran’da Trump Towers Mall’da tiyatroseverleri bekliyor.

STORY OF A PASSIONATE LOVE AFFAIR: ANTONIUS AND KLEOPATRA “Antonius and Kleopatra” by Oyun Atölyesi, portrays the love story of two strong characters whose love is even stronger than themselves. In this Shakespeare’s most renowned play, Haluk Bilginer will be performing as Antonius, Zerrin Tekindor will be performing as Kleopatra and Mert Fırat will be performing as Cesar. The other characters of the play wil be performed by Onur Ünsal, Serkan Ercan, Muharrem Özcan, Evrim Alasya, Gözde Kırgız, Zeynep Alkaya, Tuğçe Karaoğlan and Mehmet Özbek. The play will have its premiere at Trump Towers Mall on June 1st.e 1st.

BALIKESİR’DE BULUTSUZLUK ÖZLEMİ RÜZGARI ESECEKBulutsuzluk Özlemi, 24. Uluslararası Bandırma Kuşcenneti Kültür ve Turizm Festivali kapsamında 7 Haziran’da Balıkesir’de sahneye çıkacak. Bulutsuzluk Özlemi’nden bir gün sonra ise gençlerin sevgisini kazanan Kolpa, festival kapsamında Balıkesirlilerle buluşacak. Uluslararası Bandırma Kuşcenneti Kültür ve Turizm Festivali 1989 yılından beri haziran ayının ilk haftasında gerçekleştiriliyor. Festival süresince, Kuşcenneti’nin yurt içinde ve yurt dışında tanıtımını yapmak ve çevre bilincini yerleştirmek amacı ile paneller, sergiler, tiyatrolar, halkoyunları gösterileri ve festival koşusu gibi etkinlikler de düzenleniyor.

WIND OF BULUTSUZLUK ÖZLEMİ COMING TO BALIKESİR Bulutsuzluk Özlemi will be performing live in Balikesir on June 7th as part of the 24th International Bandırma Kuşcenneti Culture and Tourism Festival. And on the second day of the festival Kolpa will be performing live. International Bandırma Kuşcenneti Culture and Tourism Festival is being organized since 1989 during the first week of June. The festival features panels, exhibitions, theatre plays, folk dance performances and festival marathon with the goal of promoting Kuscenneti (Bird sanctuary) in Turkey and abroad.

U231HAZIRANSMkaran.indd 92 6/2/13 4:21 PM

Page 93: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

93HAZİRAN - JUNE 2013

ANTALYA’DA MODA GÖSTERİ GÜNLERİ…3. Dossodossi Moda Gösteri Fuarı sektör için büyük umutlar ve heyecan dolu olacağının sinyallerini veriyor. Gerek KOBİ olarak isimlendirilen küçük ve orta ölçekli sanayi ve ticaret erbabının gerekse büyük sanayici ve iş adamları için kendilerini ispatlamada ve yeni iş ortakları bulma konusunda büyük fırsatlar oluşturan fuarlar gerek yurt içinde gerekse de uluslar arası anlamda ticaretin vazgeçilmez unsuru olmuş durumda. Etkinlik, 5 - 11 Haziran tarihleri arasında Antalya Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilecek.

FASHION WEEK IN ANTALYA … The 3rd Dossodossi Fashion Show already looks like it will bring good hopes and excitement to the sector. Trade exhibitions have become an indispensible aspect of both domestic and international trade by acting as a platform for small and medium sized businesses as well as large corporations to showcase their latest products and services and to enter into new partnerships. The event will be held at Antalya Exhibition Center between 5-11 June.

MACBETH ANKARALI TİYATROSEVERLERİ BEKLİYORKarakterlerinin alınyazısını çizen tanrı-yazar olarak Shakespeare’e başkaldırıp kaçan cadılar (Kate, Tomaro ve Ophelia) Shakespeare’in saldırgan evreninin bir parçası olan savaş, tecavüz gibi eril mekanizmaları ortadan kaldırmak için bir direniş örgütlüyor. Kendileri gibi Shakespeare’in diğer kahramanlarının da birer birer karnavalın direnişçi evrenine geçmeleri için çaba harcayan cadıların bir hedefi de Macbeth’dir. Cadılar, tanrı-yazar’ın kendisi için yazdığı kaderi oynamayı sürdürürse başına gelecekleri ona göstererek, kendi öyküleri eşliğinde alternatif bir yaşamın olanaklılığını anlatıyor… Anıl Seren, Zeynep Başaran, Doğan Aktaş gibi isimlerin sahnede buluşturan ‘Macbeth - Bir Fikr-i Firar Meseli’ adlı oyun, 1 Haziran’da Ankara’da…

MACBETH IS WAITING FOR THE THEATRE LOVERS OF ANKARA The witches (Kate, Tomaro and Ophelia), who stand up against Shakespeare, the author-God who created their destinies, organize an upheaval to eliminate the masculine mechanisms of Shakespeare’s violent universe such as war and rape. The other target of the witches who do their best to try to drag the other characters created by Shakespeare into the insurgency universe of the carnival one by one, is Macbeth. By showing to the author-God what will happen to him if he goes on living the destiny he wrote for himself, the witches are describing the possibilities for an alternative life...Featuring names like Anıl Seren, Zeynep Başaran and Doğan Aktaş, the play titled ‘Macbeth - Bir Fikr-i Firar Meseli’ will be in Ankara on June 1st …

TİESTO, İNÖNÜ’YÜ SALLAYACAKDünyaca ünlü DJ Tiesto, 7 Haziran’da Beşiktaş İnönü Stadyumu’nda hayranlarıyla buluşacak. Hollandalı DJ, prodüktör, gelmiş geçmiş en önemli elektronik dans müziği temsilcilerinden Tiesto, bugüne kadar toplamda beş stüdyo ve iki derleme albüm olmak üzere yedi albüm yayınladı. House, progressive house ve elektro dans müziklerinde kendini kanıtlayan Tiesto ayrıca kendi tarzında yarattığı müziği ile uluslararası müzik arenasında bir marka haline gelmeyi başaran ender isimler arasında yerini alıyor.

TIESTO WILL BE ROCKING THE İNÖNÜ STADIUM World famous DJ Tiesto will meet his fans at Beşiktaş İnönü Stadium on June 7th. Dutch DJ Tiesto is one of the greatest electronic dance music producers in history and has a total of seven albums five of which are studio albums and two compilations. Having established himself as the top DJ in house, progressive house and electro-dance genres, Tiesto is among the rare names who have managed to turn into international brand names with their authentic material.

U231HAZIRANSMkaran.indd 93 6/2/13 4:21 PM

Page 94: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

94 HAZİRAN - JUNE 2013

U231HAZIRANSMkaran.indd 94 6/2/13 4:21 PM

Page 95: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

95HAZİRAN - JUNE 2013

U231HAZIRANSMkaran.indd 95 6/2/13 4:21 PM

Page 96: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

96 HAZİRAN - JUNE 2013

U231HAZIRANSMkaran.indd 96 6/2/13 4:21 PM

Page 97: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

97HAZİRAN - JUNE 2013

U231HAZIRANSMkaran.indd 97 6/2/13 4:21 PM

Page 98: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

98 HAZİRAN - JUNE 2013

ÇÖZÜ

MLE

R

bulmaca | puzzle

U231HAZIRANSMkaran.indd 98 6/2/13 4:21 PM

Page 99: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

99HAZİRAN - JUNE 2013

U231HAZIRANSMkaran.indd 99 6/2/13 4:21 PM

Page 100: UCUS NOKTASI JUNE 2013 ISSUE 23

100 HAZİRAN - JUNE 2013

U231HAZIRANSMkaran.indd 100 6/2/13 4:21 PM