16
.. .. USKUDAR SEMPOZYUMU IV 3-5 2006 II DR. YILMAZ

USKUDAR SEMPOZYUMU IV - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D171671/2007/2007_SENERS.pdfUgur Demir 1 Resul Tamgüç İmla ve Tashih Prof. Dr. Mustafa Uzun 1 Ahmet Karataş Görsel Araştırma

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

.. .. USKUDAR

SEMPOZYUMU IV

3-5 Kasım 2006

BİLDİRİLER

CİLT II

EDİTÖR

DR. COŞKUN YILMAZ

ÜSKÜDAR SEMPOZYUMU IV

Yayın Kurulu Prof. Dr. Mehmet İpşirli 1 Prof. Dr. Mustafa Uzun

Prof. Dr. Zekeriya Kurşun 1 Prof. Dr. Ş. Tufan Buzpınar Yrd. Doç. Dr. Mustafa Küçükaşçı 1 Yrd. Doç. Dr. Erhan Afyoncu

Yayma Hazırlık Ugur Demir 1 Resul Tamgüç

İmla ve Tashih Prof. Dr. Mustafa Uzun 1 Ahmet Karataş

Görsel Araştırma Dr. Suphi Danealı 1 Yrd. Doç. Dr. Erhan Afyoncu

Ugur Demir 1 Resul Tamgüç

Fotograf A. Bilal Arslan 1 Fatma Durgut

Orhan Durgut 1 Dr. Suphi Danealı

Sempozyum Fotografları Kenan Koca 1 İsa Telli

Kapak Fotografı Üsküdar Kara Davut Paşa Camii

Tasarım ve Uygulama Bülent Avnamak

Baskı ve Cilt Seçil Ofset

ISBN: 978-9944-5807-3-1 (Takım) İstanbul 2007

Kitabın telif hakları Üsküdar Belediyesi'ne aittir, tamamı veya bir kısmı izinsiz basılamaz, çogaltılamaz, kaynak gösterilmeden iktihas yapılamaz.

ÜSKÜDAR BELEDİYESİ Hakimiyet-i Milliye Caddesi

Atlas Çıkınazı No: 69 ÜSKÜDAR 1 İSTANBUL

Tel: 0212 531 30 00 • Faks: 0212 531 30 00 www.uskudar.bel.tr

.

Üsküdar’da Zaman Perspektifi ‹çinde‹nsan ve Kültür Dinamizmi

P R O F . D R . S A M ‹ fi E N E RSakarya Üniversitesi

Girifl

Üsküdar, y›llar›n zaman program› içerisinde geliflen ve belirli bir kültür ve insantipini oluflturan ‹stanbul’un en müstesna bölgelerinden biri. Bu ilçe, ‹stanbul is-mi ile belki de en fazla dile getirilen ve onun gerçek bir parças› olabilmifl nadi-de bir eser gibi tarihe not düflmüfl ve ba¤r›nda onbinlerce önemli olay› sakla-yan esrarl› ve o ölçüde güzel bir hat›ralar yuma¤›n› oluflturmufltu.Selçuklu ve Osmanl› dönemi ile birlikte bu müstesna köfle, hac kafilelerinin dehareket noktas› olmufl ve Kâbe ile bir ünsiyet kurulmufltur. Daha sonra, Üskü-dar’›n bir Kâbe topra¤› say›lmas›na kadar, bu manevî iklimin bir parças› kabuledilmesi ve ad›na “Belde-i Tayyibe” (Güzel Belde) denmesi de bir baflka özelli¤i.Kâbe’ye giden selam›n peygamber-idi flan›m›n davetine icabetin ilk ad›m›d›r.Üsküdar Kâbe topra¤›na ulafl›lan ilk nokta olarak kabul edilmifltir. Bu nedenle,Anadolu’dan Avrupa’ya sefere ç›km›fl herkes, peygamberiyle ayn› toprakta yat-mak için Anadolu’ya gömülmeyi vasiyet etmifltir. Böyle bir mânevî düflünce,hem Osmanl› Türk insan›n› ve hem de onun bir nevi mâneviyat bahfletti¤i Üs-küdar’›, daha anlaml› ve esrarl› bir mevkiye sokmaktayd›.1

Osmanl› Devleti zaman›nda Üsküdar’›n ticarî bir kavflak noktas›nda bulundu¤u-nu, Suriye, Mezopotamya ve Asya’n›n di¤er yerlerinden gelen tüccarlar›n top-lanma yeri oldu¤unu, birçok yerel üretimleri gerçeklefltirdi¤ini, çeflitli milletler-den insanlar›n bir arada yaflad›¤›n›, zengin ve mamur bir yap›ya kavufltu¤unu vebir kent olarak alg›land›¤›n› görüyoruz.‹stanbul’un fethinden sonra Osmanl› ordular› Anadolu’ya buradan hareket eder-di. Padiflah ve serdarlar›n ota¤› burada kurulurdu. Hükümdar, muhteflem bir tö-renle Topkap› Saray›’ndan hareket ederek Üsküdar’a geçerdi. Önünde alay

32

.

sancaklar›n›n dalgaland›¤› ota¤da bir kaç gün oturduktan ve seferî kuvvetlerinresm-i geçidini seyrettikten sonra ordu ile hareket ederdi. Osmanl› ordusu, Hay-darpafla Sahras›’nda toplan›r ve hareket edece¤i zaman, büyük kazanlarda, Gazi-ler Helvas› denilen nefis bir helva piflirilerek askerlere da¤›t›l›rd›. Sefer dönüflü,ordu zafer kazanm›flsa, bu helva yine piflirilirdi.2

Bir zamanlar Osmanl› merkez yönetimine uzak; fakat memleketin yak›n bir tafl-ras› olan bu belde; müstesna mevkisi, yeflil dekoru ve a¤açl›kl› tepeleri ile her-kesin ilgisini çeken bir özelli¤e sahipti. Bu yüzden, padiflahlar›n ve yüksek rüt-beli devlet adamlar›n›n belki de ilk yazl›k köflkleri, av bölgeleri Üsküdar’da ku-rulmufltu. Ayr›ca, bölge sebze ve ba¤l›klar, meyva bahçeleri aç›s›ndan önemli birflöhrete sahipti.Üsküdar’›n yeflili, k›r ve dinlenme yeri olma özelli¤ini daha çok uzun y›llar de-vam ettirdi¤ini, Üsküdarl› bir ilim ve gönül adam›ndan dinliyoruz:“Her taraf, a¤açlar aras›nda kaybolan ahflap evler ve konaklarla doluydu. ‘Çocuk-lu¤umun Üsküdar’›nda hat›rlad›¤›m tek betonarme bina, fiemsipafla (Kuflkon-maz) Camii yan›ndaki ‘reji’ binas› denilen, ‹nhisarlar ‹daresi’nin (Tekel’in) tütüniflleme binas› ve deposu idi; kesin bilemiyorum ama, belki Ömer Kenan Eczaha-nesi de betonarmeydi.

Ü S K Ü D A R S E M P O Z Y U M U I V

Karacaahmed Mezarl›¤› (Bir Ulu Rüyay› Görenler fiehri Üsküdar, s. 264)

33

.

Bülbülderesi ve Çavuflderesi vadilerindeki büyük bostanlar›n yeflilli¤i göz alabil-di¤ine uzan›r giderdi. Bu bostanlar›n bilhassa marullar›, k›v›rc›k salatalar›, laha-nalar›, p›rasalar› ve ›spanaklar› pek lezzetliydi. Bu vadilere isimlerini vermiflolan derelere herhalde en az bir ya da iki as›r önce kurmufl gitmifller, fakat isim-leri yadigar kalm›flt›. Çocuklu¤umda Çavuflderesi vadisinde üstü aç›k bir la¤›makmaktayd›. Tanzimat dönemi adamlar› Çaml›ca’y› çok sever ve buran›n bay›n-d›rl›¤› için çal›fl›rlard›. Büyük Çaml›ca, K›s›kl›, Küçük Çaml›ca, memba sular› vebu sular›n›n tad› ve güzelli¤i ile gönülleri kendine çekerdi.”3

Üsküdar ve birçok yer, tarih fluuru ve geçmifl sayg›s› olmayan kifli ve kurumla-r›n ihmali ve düflüncesizli¤i ile birçok de¤erini, zaman›n ve iklimin y›prat›c› et-kisi ile bir bir kaybetme talihsizli¤ine u¤rad›. Bu konuda, bir araflt›rmac›n›n fla-hidli¤ini dinleyelim: “Bu arada, bir aç›k hava müzesi olan Karacaahmet Mezar-l›¤›’n›n mevcut adalar›n› tarad›m. Topra¤a gömülü olanlar hariç bütün flâhidele-ri okudum. Baz› fleyh flâhidelerinin resimlerini çekmek icab etti. Fakat ne yaz›kki, yar›dan fazlas›n›n yok edildi¤ini hayretle gördüm ve çok üzüldüm.”4

Tarih’te Üsküdar

Tarih, zaman fleridi içerisinde akarak; geçmiflin bilgilerini insanl›¤›n emrine su-narak, gelece¤e daha iyi uzanabilmelerine imkân verir. Tarih, zaman ile kendinibu uzun yolculu¤a haz›rlar. ‹nsan ve kültürün birbirine muhtaç olmas› gibi; ta-rih de zamana ihtiyaç duyar ve olaylar›n mukayesesini yaparak insanl›¤›n tümbüyük ideal ve aray›fllar›n›n destan›n› yazar. Üsküdar, yedi da¤›n dere ve tepesiüzerine kurulmufl, dokuzbin kadar ba¤›, bahçeli, yal›l› evler ve di¤er imaretlerlesüslü büyük bir flehirdir. As›l ismi Eskidar’d›r ki, meflhur bir yanl›fl olarak Üskü-dar derler. Üsküdar denilmesinin sebebi de Seyid Battal Gazi’nin Üsküdar bah-çesi yan›nda Harunü’r-Reflid’in çad›r› önünde yapt›rarak oturdu¤u yerlerdir. Üs-küdar, mukaddes bir belde olup bütün Anadolu, Arap, Acem, Hind, Sind ülke-lerinin geçididir. Bu bak›mdan liman› gayet büyük bir flehirdir.Bizansl›lar döneminde, önemli bir ticaret ve konaklama merkezi olan Üsküdar,çeflitli zamanlarda büyük ülkelerin istilas›na ve ya¤mas›na u¤ram›flt›r.Araplar›n birçok defa kuflatma girifliminde bulundu¤u Kostantinapolis’te kara-dan ve denizden gelen müslüman askerlerin ilk hedefi ve karargah› Üsküdar ol-mufltur. Abbasilerden Harun Reflid, halife olmadan Üsküdar önlerine gelmifl veher y›l burada kalm›flt›r. Halife Harun Reflid daha sonra, çok büyük bir ordu ile‹stanbul’u kuflatm›flt›r.Kaynaklar, Seyyid Battal Gazi’nin Üsküdar’da K›z Kulesi’nin karfl›s›ndaki tepe-de konaklay›p, ba¤ ve bahçeler yetifltirdi¤i tarihî kay›tlardan bilinmektedir. Bat-tal Gazi’nin Üsküdar’›n herhangi bir yerinde ya¤ma ve y›kma yapmad›¤› dikkatiçekmektedir. Yine Daniflmendlilerden Turasan Bey’in Üsküdar’a kadar geldi¤ini,Alemda¤›’nda bir kale yapt›rd›¤›n› ve Bizansl›lar’la çarp›fl›rken kalesinin önün-de flehid düfltü¤ünü yazmaktad›r. Sultan Turasan, Anadolu’nun fethinde

Ü S K Ü D A R ’ D A Z A M A N P E R S P E K T ‹ F ‹ ‹ Ç ‹ N D E‹ N S A N V E K Ü L T Ü R D ‹ N A M ‹ Z M ‹

34

.

kahramanl›klar›yla tan›nm›fl bir kumandand›r ve halk muhayyilesinde, bir fleyh,bir veli olarak derin izler b›rakm›flt›r. ‹brahim Hakk› Konyal›’ya göre, AlemdarTürbesi, Üsküdar’›n Alemdar köyünde, Alemdar tepesinde idi. Halk öteden beribuna Alemdar Baba Türbesi diyordu. Nezirler yap›l›r, kurbanlar kesilirdi. Bura-s› ayn› zamanda Üsküdar’›n bir mesiresi ve avla¤›yd›.5

Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde Battal Gazi’nin Üsküdar için, “Ya ‹lahi,buray› Muhammed ümmetine nasib et ki, mamur olsun.” diye dua etti¤i zikre-dilmektedir. Bu olaydan anlafl›l›yor ki, Türk-‹slâm medeniyetinin en önemliözelliklerinden biri de, yerleflim yerlerinin imar edilmesi ve yaflanabilir bir nite-li¤e kavuflturulmas›d›r. Bu dua, bize müslüman Türk medeniyet anlay›fl›n›n çokönemli bir hedefine iflaret etmektedir. O da, müslümanlar›n bir yere sahip olduk-lar› zaman; oray› imar edip, insanlar›n yaflay›fllar›na en uygun hale getirme ça-bas›na girmifl olmalar›d›r. Nitekim, Üsküdar’›n daha sonraki y›llar›nda bu dua-n›n iste¤in ötesinde bir yaflama tarz›n› nas›l da bu mekâna yans›t›lm›fl oldu¤unugörebiliyoruz. Sultan Orhan’›n 1348’de kay›npederi ‹mparator 6. ‹onnes’i ziyaretetmek için Üsküdar’a geldi¤i ve ailesiyle beraber flimdiki K›z Kulesi’ne hâkim birnoktaya büyük bir ota¤ kurdu¤u bilinmektedir.6

Osmanl› kurumlar›n›n, birbirleriyle dayan›flma ve iflbirli¤i etmifl oldu¤unu birmedeniyet idraki olarak aç›klamak yanl›fl olmayacakt›r. Nitekim, bir dinî kurumolan tekkelerin, devletin yay›lma, kültürleflme ve güvenlik alan›nda da önemlibir rol üstlendi¤ini çokça görebilmek mümkündür.Bir fütüvvet yolu ve terbiyevî bir esnaf kurulufl olan Ahiler, o dönemlerde Os-manl›lar’›n gözcülük görevini yerine getiriyorlard›. Gözcü Baba Tekkesi’nin fley-hine, resmen Bizans’› gözetlemek vazifesi verilmiflti. Bugünkü Göztepe mevkii-nin isminin Gözcü Baba’dan geldi¤i söylenmektedir.Fatih devrinde Üsküdar’›n yeniden kuruldu¤u söylenebilir. Salacak’ta kendiad›yla an›lan bir mescid yapt›rm›fl ve Üsküdar’›n ilk mahallesi ortaya ç›km›flt›r.Üsküdar bu zamana kadar bir asra yak›n Türk kontrolünde bulunmas›na ra¤-men, daimi bir yerleflim gerçekleflememifltir. Fatih Sultan, Üsküdar’a Anado-lu’dan Türk halk› getirerek buraya yerlefltirmifltir. Bizansl›lar zaman›nda s›n›rl›ve sönük bir kasaba olan Üsküdar, bir Krizepolis olmaktan ç›km›fl, camileri vesaraylar›yla ‹stanbul’un karfl›s›nda ona benzer bir karakter alm›fl k›y›dan Çaml›-ca tepelerine kadar uzay›p yükselmifltir.Üsküdar’›n hicrî onikinci as›rda, ‹stanbul’un dört önemli kad›l›klar›ndan birioldu¤unu, baz› devlet fermanlar›ndan anlamak mümkündür. Böylece Üskü-dar’›n idari bölümlemenin önemli birimlerden birini teflkil etti¤i görülmektedir.Çeflitli sosyal, hukuki ve idari fermanlarda; ‹stanbul, Galata, Haslar ve Üsküdarkad›l›klar› zikredilmektedir.7

Üsküdar’›n bakkal, ekmekci, arpac› ve nailbendler ve di¤er meslekleri taraf›n-dan yap›lan müracaat ile, avâr›z-› dîvâniye ve tekâlif-i örfiyeden muafiyetleri,Osmanl› ordular›n›n konaklamas› esnas›nda askerin ihtiyaçlar›n› karfl›lamalar›dolay›s›yla kabul edildi¤ine dair ferman, kendilerine vergilerden muafiyet tafl›-d›klar›na dair belge verilmesiyle bilinmektedir. Bu durum Üsküdar esnaf›n›n

Ü S K Ü D A R S E M P O Z Y U M U I V

35

.

özel bir görev yapt›¤›n› gösteren ve Üsküdar’›n bir s›n›r beldesi rolünü oynad›-¤›na iflaret olmaktad›r.

Üsküdar’da Sosyal Hayat

Üsküdar; zaman›n muhteflem dekoru içerisinde tarihin flahitli¤i ile, insan›n enbüyük hedefi ve maceras› olan kültür haz›rlama çabalar›n›n en fazla yo¤un ol-du¤u Anadolu’nun, çok de¤erli bir mekân›d›r. Burada kültür güzel insanlar›n sa-dece hayat hikâyesini anlatmaz; ayn› zamanda onlar›n destans› ifl ve eylemleri-ne ait kurumlar› ve hat›ralar› içinde bar›nd›r›r.Üsküdar’da yerleflen halk›n sosyal ve etnik kökeni, di¤er flehirlere benzemekteve Osmanl› devletinin siyasi ve sosyal dokusunun ana örneklerini bünyesindetoplamaktad›r:“fiehirde yetmifl mahalle ‹slâm, onbir mahalle Rum ve Ermeni, bir de Yahudi ma-hallesi vard›r. Frenk yoktur. fiehrin etraf›nda kale dahi yoktur. fiehir ahalisininfleyhülislâm taraf›ndan tayin olunan hâkimi beflyüz akçe payesiyle getirilen mol-lad›r ki, yüz adam› ile hükümet eder. Bütün eyaleti köylerdir. Befl nâibi vard›r.

Ü S K Ü D A R ’ D A Z A M A N P E R S P E K T ‹ F ‹ ‹ Ç ‹ N D E‹ N S A N V E K Ü L T Ü R D ‹ N A M ‹ Z M ‹

Üsküdar Meydan›’n›n hareketli günlerinden biri (Bir Ulu Rüyay› Görenler fiehri Üsküdar, s. 202)

36

.

Üsküdar ahalisi birkaç s›n›ft›r. Bir s›n›f›, askerî s›n›f›n ayan ve eflraf›d›r ki, çeflit-li k›ymetli kumafllar giyerler. Bir s›n›f› ulema ve salihlerdir. Bir s›n›f› fakirli¤ekanaat etmifl, Kisudar Mahmut Efendi fukaralar›d›r ki, pekçoktur. Bir f›rkas› ge-miciler, kay›kç›lar, bir f›rkas› sanat ehlidir. Bu s›n›f›n elbiseleri iktidarlar›na gö-re kapama, dolama, feracedir. Bu halk›n ço¤u Anadolu taraf›ndan gelme ve lisan-lar› Türk’tür. ‹çlerinde ehl-i dil, fasih, beli¤, bilgin ve flairleri vard›r.”8

Üsküdar, bafllang›çta müslümanlar›n az oldu¤u bir insan mozayi¤ine sahiptir.Bu durum, flehirdeki müslüman Türkler’i daha hassas, daha tutarl› bir kültürelduyarl›l›k içerisine sokmufl olabilir. Nüfus, zaman içinde müslümanlar›n ço¤a-l›p hâkim hale gelmesine yol açar. Fakat, flehrin müslüman olmayan di¤er ke-simleri de, tabii bir kültürleflme ile bu büyük kitleye yaflay›fl uyumu göstermek-te tereddüt etmez.Üsküdar, her ne hikmet ise büyük ilim ve gönül insanlar›n›n yerleflti¤i ve hiz-metlerini sundu¤u büyük bir ârifler toplulu¤unu bünyesine alm›flt›r. Bu durum,bura halk›n›n da yaflay›fl, tutum ve iliflkiler düzenine önemli ölçüde flekil verme-sine ve kültürün dinî ve ahlâkî motifini belirgin bir flekilde biçimlendirmesineyol açm›flt›r.Afla¤›daki fliir, Üsküdar’›n çok farkl› yönlerini ortaya koymakta, bu beldedekimanevî ve ahlâkî faziletlerin büyüklü¤ünü ve güzelli¤ini ortaya koymaktad›r.Ayr›ca, Üsküdar’›n tabiî ve mimari yerleflim itibariyle de nadide bir mekân özel-li¤ine sahip oldu¤u anlat›lmaktad›r:

Her zâir bu mekânda manevî bir zevk tadarS›rl› evliyaullah beldesidir Üsküdar,Pek çok ulvi vasfa da gizlice olmufl medar,Hakiki ehl-i hâlin makam›d›r Üsküdar.Üç “Sinan Camii”ni hangi ilçe hamildir?Bu, Üsküdar’a mahsus vedia-i cemildir.Bunca konak ve yal› baflka nerde bulunur?Bu medeniyet ancak Üsküdar’da korunur.Adab-› muafleret buradan etti intiflar,Burada otururdu flâir, edip, müsteflar.Türk, Ermeni, Yahudi, Acem ve Rum ahaliMuhabbetle yaflard› Üsküdari bir hali.9

Gerçekten de Üsküdar, k›sa zamanda tabiî güzellikleri, bereketli meyva ve sebzebahçeleriyle, denizle bütünleflmifl kimli¤i ile özellikle zengin, asil ve yüksek rüt-beli devlet görevlilerinin topland›¤› üst bir tabakan›n mekân› oluvermifltir. Do-lay›s›yla böyle bir mekân›n zevk ve ihtiyaçlar›, Üsküdar’› çok k›sa bir zamandaönemli bir kültür ve sanat merkezi haline getirivermifltir. fiehrin din ve mâne-

Ü S K Ü D A R S E M P O Z Y U M U I V

37

.

viyat aç›s›ndan yo¤un bir bölge olmas›n› Üsküdar’›n ‹slamlaflt›r›lmas› ile ilgilidönemdeki siyasi ve kültürel yat›r›mlara ba¤lamak mümkündür.Atlar› bak›ml›, faytonlar temiz ve fayton sürücüsü efendi, dürüst. Üsküdar’›n oberrak ‹stanbul flivesi var. Kuflatm›fl insanlar› nezaketin tülbendi. Bahsedilen birbak›fl gönüllerde deprenifl kalplerde flimflek çak›fl... Tarihçiler y›llarca Balkanboylar›nda flehit düflmüfl askerlerin gömülmek üzere kay›klarla Saraybur-nu’ndan Üsküdar sahillerine tafl›nd›klar›n› naklederler. Mütevaz› Anadolu kül-türü ‹stanbul’dan önce Üsküdar’a yerleflmifl. O gün bugün mekân› buras› olmufl.Üsküdar’a gelen Miss Pardoe Üsküdar için “Kalabal›k tepelerin üstündeki taht›-na kurulmufl olan ayaklar›n›n dibinde k›y›lar› saraylarla bezeli bo¤az›n gümüs-su sular› akan ‘flehirlerin melikesi’ önümdeydi iflte.” der.10

Eski Üsküdar’a yetiflmifl olanlar o günleri anlat›rken adeta canl› bir varl›ktan sözederler. Bu flehrin ruhu, endam›, duygular›, kaprisleri, sesi, rengi, tad› vard›r.Uygunsuz bir davran›fl gördü¤ünde size küsebilir. Mübarek sabahlarda sevinçli-dir. Yaln›zlarla sohbet eder, yoksullara sahipsizlere kol kanat olur.Kelimeler içinde bu flehri en iyi “tevazu ve huzur” ifade ediyor. Gösterifl yok.Komfluluk, yard›mlaflma, iyilik, güzellik, fedakârl›k, samimiyet gibi gelenekselinsanl›k erdemleri öne ç›k›yor. Bir de bunlar s›rr›n› anlayana açan bir perde ilegizlenmifltir. Hayrettir! O devirde Üsküdar esnaf›n›n teraziyi hiç dengelememekgibi tuhaf bir âdeti vard›. Manav Hasan Efendi amca da ne tartarsa da tarts›n, tar-t›lan kefenin kefesi daima a¤›r basard›. Tart›lan ister patl›can, ister domates, is-ter p›rasa, ister kereviz olsun, terazi tam dengelenmifl iken tart›lan tarafa bunlar-dan bir adet daha art›r›l›rd›. Ç›plak et, tart›ld›ktan sonra ambalajlan›rd›. Esnafharamdan korkar, bunun içinde “Betim bereketimdir” diyerek müflteriye daimabir nebze mal tutard›.11

Dostluk, komfluluk münasebetleri kuvvetliydi. Millet akflam yeme¤inden sonraeflini dostunu ziyarete giderdi. Üsküdar ve civar› asl›nda bir su beldesiydi. Kü-çük Çaml›ca sular› ile Tomruk suyu pek sevilirdi. Üsküdar’›n hali vakti yerindesakinlerinin mahdut bir bölümü, yazlar› sayfiyeye tafl›n›rlard›.Üsküdar’›n itinin, kopu¤unun, serserisinin, meczubunun dahi bu beldeye mah-sus bir edebi ve nezaketi vard›. Önemli bölümü esrarkefl olan bal›kç›lar›n ve boflgezenin bofl kalfas› tabir edilen kimselerin yurdu, Balaban semtiydi. Bitirim ta-k›m› bir han›m›, mevcudiyetleri dolay›s›yla daha rahats›z etmemek için ya yansokaklara çekilirdi, ya da sigaralar›n› söndürerek veyahut da hiç de¤ilse arkala-r›na saklayarak edeben soka¤a yan dönerlerdi. Bugün Üsküdar’›n tarihteki kim-li¤inin, maddî/araçsal yans›mas› olan mekân alg›s›, tasar›m ve inflas› kendisiniyeniden üreterek dönüfltürememifl, bireysel ihtiyaçlar› karfl›layan ev, konak-so-kak tasar›m ve inflas› büyük oranda kaybolmufl, toplumsal ihtiyaçlar› karfl›layanortak mekânlar› ise sosyolojik fonksiyonu olmayan seyirlik eserler olarak bir ke-nara at›lm›fl veya ortadan kald›r›lm›flt›r.12

Altunizade’de, K›s›kl›’da, K. Çaml›ca’da, Ac›badem’de dolafl›rken gördü¤ümüz,bahçesinde evcil hayvanlar›n beslendi¤i, meyve a¤açlar› ve çeflitli çiçeklerle be-zeli, cumbal› ya da cumbas›z ahflap evler ve konaklar bir yaflam biçiminin, bir

Ü S K Ü D A R ’ D A Z A M A N P E R S P E K T ‹ F ‹ ‹ Ç ‹ N D E‹ N S A N V E K Ü L T Ü R D ‹ N A M ‹ Z M ‹

38

.

dünya anlay›fl›n›n ürünleriydiler. Yaz›k ki, çok k›sa zamanda tüm bu yaflam biçi-mi ve onun görüntüleri gözlerimizin önünden silinip gitti. Ahflap konaklardan çokaz›, çevresindeki do¤al dokusunu tamamen kaybetmifl bir flekilde, betonarme içe-rikleri ve ahflap görüntüleriyle yenilenmifl olarak kendini günümüze tafl›yabildi.1 3

Kültür ve Medeniyet Eserleri

Bir toplumun kültür ve medeniyeti, ortaya koydu¤u yaflama felsefesi ve bu yafla-ma tarz›n› sürekli k›lan sosyal, hukuki ve fizikî eserleri ile gösterebilme imkân›-na sahip olur.Üsküdar, gerçekten de sosyal dokusu, tarihî kimli¤i ve çok yönlü sosyal mües-seseleri ile, büyük bir medeniyetin zengin miras›na sahip olan ender yerlerindenbiridir. Aradan çok uzun bir dönem geçmesine ve birçok eseri yok etmesine ra¤-men; tarihî eserler, yüksek bir hayat anlay›fl›n›n ve devlet organizasyonununvarl›¤›n› gösterebilmektedir. Eserden müessire ve o müessirlerin anlay›fl›na ulafl-mak mümkün olabilir.Üsküdar medeniyet eserleri bak›m›ndan ‹stanbul’un en zengin ve çeflitlilik gös-teren bir ilçesidir. Buradaki cami, türbe, çeflme, hamam, kervansaray, tekke vebenzeri tarihî eseri saymak böyle bir çal›flman›n içine s›¤mayacak derecede im-kâns›zd›r. Ama zengin bir sosyal hayat›n izlerini sürmek aç›s›ndan farkl› fonk-siyonlar tafl›yan kurumlar› ve onlar›n rollerini k›saca ele almak gerekiyor.

Miskinler Tekkesi

Cadde üzerinde flehir d›fl›nda bir tekkedir. Bütün miskinler burada kal›p sadaka-larla geçinirler. fiehir içinde bir miskin haber al›nsa derhal aman vermeyip tek-kelerine getirirler. ‹sterse ayan ve eflraftan olsun, hiç dinlemezler. Ellerinde pa-diflah emriyle cebren al›p evine götürürler. Çünkü cüzzam illeti bulafl›c›d›r diyeflehir içinde durmak yasakt›r. O yüzden her flehrin d›fl›nda ayr›ca miskinhânelervard›r ki, miskinler (cüzzaml›lar) kimse aras›na kar›flmay›p ayr›ca bulunurlar.Halk›n merhametini çekmek için bu müesseseye dinî bir vas›f verilmifl ve bu ci-hetten tekke denmifltir. Resmî ve hususî tasavvuf tekkeleriyle bir alâkas› yoktur.Miskinler tekkesi, bir bak›ma hastane fonksiyonunu yerine getiren; önemli vegerekli bir kurum olarak toplumsal ihtiyaçlara cevap veren bir kurum olarak ta-rihî ve sosyal ve sa¤l›k hizmetine yönelik rolünü yerine getirmifltir.14

Kervansaraylar

Misafirperverlik ve misafire ikram anlay›fl›, ‹slâm kültürünün yerlefltirdi¤i biranlay›fl olup sosyal bir dayan›flma kurumu olabilecek genifllik ve fonksiyona

Ü S K Ü D A R S E M P O Z Y U M U I V

39

.

ulaflm›flt›r. Kervansaraylar, bu misafirperverli¤in, uluslar aras› ve ulusal boyut-lardaki kurumlar›d›r.Evliya Çelebi, Üsküdar’da onbir kadar misafirhane bulundu¤unu belirttiktensonra “Birisi iskele bafl›ndaki camiin iki taraf›nda, deniz k›y›s›nda yüzer ocakl›,yüzer tavla at al›r kervansarayd›r ki, güya sa¤lam bir kaledir. Bafltan bafla kurflunile kapl›d›r ki, gelip gidene minnetsiz evdir. Mihrimah Sultan hayrat›d›r.” de-mektedir.15 Misafirhane ismiyle de bilinen kervansaray, bimarhane ve imaret bi-nalar›yla, Ba¤larbafl› Caddesi aras›nda uzanan büyük bir yap›d›r.Kervansaray, ‹slâm medeniyetinin yolcuya ve yolda kalan kimsenin zorluklar›n›gidermek üzere gelifltirilmifl; bu hizmeti yürütürken de, imkân› olmayan insan›da düflünerek, bu gibi insanlardan ücret almayarak sosyal bir anlay›fl› ortayakoymufltur.

Aziz Mahmud Hüdâyî Külliyesi

Üsküdar’›n müstesna ilim, gönül ve kültür sembollerinden Aziz Mahmud Hüdâ-yî Hazretleri; hizmet felsefesi ve anlay›fl› ile büyük bir kurumsal yap› oluflturma-s› aç›s›ndan örnek bir külliye halinde fonksiyon görmüfltür.Cami, imâret, türbe, kütüphane, hünkâr mahfili, çeflme, dervifl hücreleri, fleyhevi, f›r›n ve muhtemelen bir hamamdan oluflan bu güzel külliye, Üsküdar’›nyüksek bir semtinde yap›lm›flt›r. Onbin metre karelik çok genifl bir alana yay›lanbu manzumeye, Hüdâyî Mahmud ve Aziz Mahmud sokaklar›na aç›lan avlu ka-p›lar›ndan girilir.Aziz Mahmud Hüdâyî külliyesi, tasavvuf ile ilmin; hizmet ile e¤itimin; bilgi ilemânân›n kaynaflt›¤› bir hizmet gelene¤ini ortaya koymakta ve günümüze

Ü S K Ü D A R ’ D A Z A M A N P E R S P E K T ‹ F ‹ ‹ Ç ‹ N D E‹ N S A N V E K Ü L T Ü R D ‹ N A M ‹ Z M ‹

Mimar Sinan'›n yapt›¤› Çarfl› Hamam›’n›n bugünkü hâli

40

.

yönelik, çok yönlü bir yaflama felsefesinin hassas ölçülerini sunmaktad›r. Ayn›zamanda, sivil insiyatif anlayafl›n›n güçlü¤ünü ortaya koymaktad›r.

Gülfem Hatun ‹mâreti

Evliya Çelebi Seyahatname’sinde, Mihrimah Sultan imareti ile Orta Valide ima-reti dedi¤i bu imaretten bahsederken flöyle demektedir:“‹skele bafl›ndad›r. Ay ve sene, sabah ve akflam, gelene gidene, saraylarda oturan-lara hergün iki defa birer bak›r tepsi ile bir tas bu¤day çorbas›, birer ekmek ve hergece birer mum ve her at bafl›na bir yem sadakas› vard›r. Üç günden fazla misafirkalana vermezler. Vakfedenin flart› böyledir. Orta Valide imâreti de bu tertip üze-re olup Cuma gecesi zerdesi, pilâv› vard›r ki, fakire, yafll›ya ve gence boldur. Cemihademeleri olan 800 adam gelip muayyen r›z›klar›n› al›rlar. Büyük bir vak›ft›r.”1 6

Kanuni Sultan Süleyman’›n cariyelerinden Gülfem Hatun, bir servet b›rakt›. Y›l-l›k geliri, 250.000 riyal alt›n› buluyordu. Bununla beraber eli s›k› bir kimse de-¤ildi. Çevresindeki insanlar›n pek ço¤una yard›m ederdi. Her y›l Recep ay›nda,k›yafet de¤ifltirerek hapishaneleri dolafl›r, katillerin d›fl›nda bütün mahkumlar›sevindirirdi. Bu yüzden ölümüne üzülenlerin say›s› pek çoktu. Bir halk rivaye-tine göre, Gülfem Hatun, Sultan Süleyman’›n en be¤endi¤i cariyesi imifl. Birçokgeceler onu yan›na al›rm›fl. Yine bir gün nöbet s›ras› kendisine geldi¤inde, nöbe-tini para karfl›lar›nda baflka bir cariyeye satm›fl, çünkü yapt›rd›¤› camiinin yap›-m›na para lâz›m imifl.Sultan Süleyman’›n onu cezaland›rmas›n›n arkas›ndan, hastalan›p vefat etmifl.Gülfem Hatun’un zengin bir kad›n oldu¤u yukar› da söylenmiflti Bunu, Manisamuhasebe kay›tlar›ndan anl›yoruz. Defterdeki kay›tlardan; bu flehirde, Göktafll›ve Çaprazlar mahallelerine yapt›rd›¤› iki çeflme ve bir mektep için ‹stanbul’davak›f dükkânlar; Üsküdar’daki cami için de Manisa’da 30 dükkân vakfetti¤i an-lafl›lmaktad›r.Topluma ve düflkünlere yard›m ve koruma gelene¤i, o kadar tabiî bir davran›fl veeylem haline gelmifltir ki; bir padiflah cariyesinin bile, en az birkaç tane ciddieser yapt›r›p; bu kurumlar›n devam›n› sa¤layacak bir vak›f gelirini de haz›rlay›pyapt›¤› hizmeti ölümsüzlefltirdi¤ini hayret ve hayranl›kla görebiliyoruz.

HamamHamamlar, Türk-‹slâm temizlik gelene¤inin, sosyal ve kurumsal plandaki önem-li örneklerindendir. Hamamlar, çeflitli hizmet alanlar›na yönelik infla edilmifller-dir. Üsküdar’da bu özellikte olan hamamlar› görebilmek mümkün olmufltur.Kuzguncuk Hamam› kuzgunlara, Eski Valide Hamam› yolculara, Orta Valide Ha-mam› gariplere, Kösem Valide Hamam› köselere, Arslan A¤a Hamam› avc›lara,Kasapbafl› Hamam› kasaplara, Hac› Pafla Hamam› hac›lara, Türbedar Hamam›mezarc›lara ve Kad›köy Hamam› ba¤c›lara aitti.

Ü S K Ü D A R S E M P O Z Y U M U I V

41

.

Hamamlar›n bu çeflitlili¤i, hayata gerçekçi bir flekilde bakabilen ve insan ihtiyaçve kültürünün özelliklerini dikkate alarak, bir grubun di¤erinden rahats›z olma-mas›n› sa¤lamay› ihmal etmeyen derin ve ince bir düflüncenin varl›¤›n› ortayakoymaktad›r.

Menzilhane

Menzilhane, konak mevkii anlam›nda kullan›lan bir deyimdir. Üsküdar menzil-haneler aç›s›ndan da zengin bir yerdir. Posta iflini gören Tatarlar, konak yeri va-zifesi gören menzilhanelere inerler, orada geceledikleri gibi atlar›n› da orada bu-lunan atlarla de¤ifltirerek yollar›na devam ederlerdi. Menzilhane, bir nevi gizli-lik ve özel ilgi ve ihtimam isteyen bir hizmetin; kendisine has nitelikte bir ko-naklama ve hizmet anlay›fl›na cevap vermesinin örne¤ini teflkil etmektedir.

Sebil

Yol manas›na sebl’den türetilen sebil, yollar üzerinde, gelip geçenlerin su içme-leri için yap›lan binalard›r ki, pencerelerinde daimi surette su dolu maflrabalar

Ü S K Ü D A R ’ D A Z A M A N P E R S P E K T ‹ F ‹ ‹ Ç ‹ N D E‹ N S A N V E K Ü L T Ü R D ‹ N A M ‹ Z M ‹

Eski Üsküdar’dan bir kesit

42

.

bulundurulurdu. Da¤›t›lan sudan para al›nmazd›. Bu binalara sebilhâne de de-nirdi. Suyu olmayan sebillerin içinde bulunan kuyudan çekilen sular da¤›t›ld›-¤› gibi mermerden veya topraktan yap›lm›fl küplere sakalarla getirtilen sular da-¤›t›l›rd›. Baz› sebillerde kandil, bayram ve cuma günleri ve geceleri de bal ve fle-kerden yap›lm›fl flerbet verilmesi hayrat sahiplerinin vakfiyelerinde yaz›l›d›r.

Bimarhâne

Bimar, Farsça hasta demektir. Bu halk dilinde timar olmufl ve müesseseye de bi-marhâne denmifltir. ‹stanbul’da Tanzimat’a kadar 49 bimarhâne yap›lm›flt›r. Da-rü’fl-flifa ismiyle de bilinen bimarhânelerde genifl bir memur ve doktor kadrosuvard›. Fatih Vakfiyesi’nden ö¤rendi¤imize göre, bimarhânelerde çeflitli görevlilervazife görürlerdi. Buralarda yaln›z müslümanlara de¤il, her din ve mezheptenkimselere bak›l›rd›. Bu doktorlar için de böyle idi. Vakfiyelerden, haftada belligünlerde ayakta ve evlerinde tedavi olunmak isteyen halka bu müesseselerdenparas›z ilaç verildi¤ini ö¤reniyoruz. Bimarhânede hizmet alma olay›nda; din ve›rk gözetilmemesi; ‹slâm kültürünün baflka dinden olanlara sayg› ve de¤erinigösteren önemli bir vasf›d›r. Bu yaklafl›m Avrupal›lar’›n en az beflyüz y›l sonragündeme getirdikleri bir olay olmas› bak›m›ndan dikkate de¤er bir olay olarakbelirtilebilir.17

Tekke

Halk› e¤iten ve bilgi sunan tekkeler, kiflisel geliflim ve toplumsal birlik ve bera-berlik ile kitlesel e¤itim, halkla iliflkiler ve çevrenin tan›t›m› için son dereceönemli roller oynayarak, toplumun huzur ve kültürel etkinli¤inde büyük organi-zasyonlara imkân sa¤lam›fllard›r.Üsküdar’da bulunan Özbekler Tekkesi, ‹stiklâl Savafl›’nda önemli ve stratejik birgörev yerine getirerek büyük bir toplumsal fayda ve hizmeti rolü üstlenmifltir.Özbekler Tekkesi fleyhi Atâ Efendi, ‹stiklâl Savafl›’n›n gizli kalan mücahidlerin-den biri, Türklü¤ün hakiki bir mürflidi idi. Tekkesi de o günlerin millet fedaîle-rini Ankara’ya ulaflt›ran nurlu yollardan birinin ilk u¤ra¤› ve gizli s›¤›na¤› idi.Milli Mücadele’ye katk› yapan en önemli güzergah, ‹stanbul-‹zmit-Geyve-Adapa-zar› yoluydu.18 “Buras›, Türkistan’dan gelen birtak›m sanat sahibi, her vechile te-miz ve dürüst insanlar›n toplaflt›klar› bir yerdi. Ahilerde oldu¤u gibi ekserisi sa-nat sahibi olan bu insanlar kazand›klar› paran›n bir k›sm›n› mensub olduklar›bu mahfile getirirler, en samimi ba¤larla birbirlerine karfl› sonsuz sevgi ve dost-luk içinde Yesevî tarikatine ait âyinlerini yaparlard›.”Üsküdar›m›za ‹slâm ve Türk kültürünün mührünü basan insan merkezli e¤itimüniteleri olan Celveti tekkeleri, tarihte önemli hizmetler sunmufllard›r. GerekAziz Mahmud Hüdâyî’nin hayat›nda ve gerekse daha sonraki devirlerde Celve-

Ü S K Ü D A R S E M P O Z Y U M U I V

43

.

tiyye’nin en çok yay›ld›¤› yerlerin bafl›nda gelen ‹stanbul’da celveti meflihat›vaz’olunan otuz kadar tekke tesbit edebildik. Bunlardan onsekizi Üsküdar’da,onbiri ‹stanbul sur içinde, di¤erleri sur d›fl›ndaki k›s›mlardad›r.

Sonuç

Üsküdar’daki tarih, gelenek ve sosyal hayat›n çeflitli sahneleriyle k›sa bir süre debir araya gelmek, geçmiflten gelece¤e uzanan bu zaman yolculu¤unda, nelere sa-hip iken hangi noktalara geldi¤imiz konusunda ciddi bir muhasebe yapma im-kân›n› bize vermektedir. Dün ve bugünün mukayesesi bize hangi de¤erlerimizinbizi mutlu ve huzurlu bir hayat› yaflatabildi¤i bilgisini verebilmektedir.Veya, ne-leri kaybetmifl olman›n s›k›nt›s›n› yaflad›¤›m›z› bize hat›rlatmaktad›r.Bir gönül ve ilim erbab›’n›n geçmiflteki hat›ralar›na bak›p da, o mutlu tablodanuzaklafl›lm›fl olman›n üzüntüsünü ifade edifline kulak verelim:“Üsküdar lehçeleriyle, fliveleriyle flahsiyetimi kal›ba sokmufl olan o ince düflün-celi dostlar, ahbaplar; insana ait oldu¤u tarihin asaletini ve medeniyetin güzelli-¤ini idrak ettiren o müstesna mekânlar; insan› ailesine, komflular›na ve milleti-ne muhabbetle rabde ten o güzelim örf ve adetler, muameleler, an’aneler! Nere-lerdesiniz ?”19

Ü S K Ü D A R ’ D A Z A M A N P E R S P E K T ‹ F ‹ ‹ Ç ‹ N D E‹ N S A N V E K Ü L T Ü R D ‹ N A M ‹ Z M ‹

Özbekler Tekkesi

44

.

Türk halk› geçmiflten bugüne kadar varl›¤›n› sürdüren Türk medeniyetinin,ruhunu ve kaynaklar›n›, Üsküdar’›n geçmifl hayat›nda derinlemesine ve yak›n-dan keflfedebilecek bir y›¤›n insan, olay ve eser ile görebilir. Eserden sanat-ç›ya; olaydan temel fikre uzanan bu zaman yolculu¤u, düflünen ve ibret alabi-lenler için çok önemli bilgi kayna¤› olabilir. Bu kayna¤› ve hat›ralar y›¤›n›n› kü-çümsemeden, onlardan faydalanmay› bilmek ve yar›nlara daha güçlü uzanabil-me imkân›na sahibiz.

D‹PNOTLAR

1 Mehmet Nermi Haskan, Yüzy›llar Boyunca Üsküdar, ‹stanbul 2002.2 a.g.e., s. 9.3 Ahmet Yüksel Özemre, Çocuklu¤umun ve Gençli¤imin Üsküdar›, ‹stanbul 1996, s.223.4 M.N. Haskan, a.g.e., s. 12.5 R.K.Uçkun, Daniflmendâmeye göre Üsküdar Fatihi Alemdar Baba, Üsküdar Sempozyumu II.6 M.N. Haskan, a.g.e., s. 16.7 Ahmet Refik,11.Asr-› Hicrîde ‹stanbul Hayat› (1592-1688), ‹stanbul 1988, s.35.8 Evliya Çelebi Seyahatnamesi, s. 273.9 A.Yüksel Özemre, ‹stanbul fiiirleri-Yaz›lar›, ‹stanbul 2003, s.33.10 N.fiahin-M.fiahin, “Seyyahlara göre Üsküdar’da Sosyo-Ekonomik Yap› Özellikleri”, Ü s k ü d a r

Sempozyumu II, II, 319.11 A.Y.Özemre. a.g.yaz›, s. 222.12 Mahmut Karaman, “Üsküdar’›n Türkiye Kimli¤i”, Üsküdar Sempozyumu I, I, 220.13 ‹.Hakk› Kurtulufl, Dünden Bugüne Ba¤larbafl›, Altunizade ve K›s›kl›’daki Kültür Miras›m›z, s.382.14 Haskan, a.g.e., s. 14.15 Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Dan›flman Türkçesi zikr. Haskan, a.g.e., s. 273.16 H.K.Y›lmaz, “Üsküdar Celveti Tekkeleri”, Üsküdar Sempozyumu I, I, 181.17 Evliya Çelebi, a.g.e., s. 274.18 M. N. Haskan, a.g.e., s. 12.19 Süleyman Beyo¤lu, “Milli Mücadele ve Özbekler Tekkesi”, Üsküdar Sempozyumu I, I, 207.20 A.Y.Özemre, a.g.y., s. 228.

Ü S K Ü D A R S E M P O Z Y U M U I V