13

UZUN ONSEKİZİNCİ YÜZYIL İNGİLTERESİ VE YAZARAK VAR …

  • Upload
    others

  • View
    7

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: UZUN ONSEKİZİNCİ YÜZYIL İNGİLTERESİ VE YAZARAK VAR …
Page 2: UZUN ONSEKİZİNCİ YÜZYIL İNGİLTERESİ VE YAZARAK VAR …

UZUN ONSEKİZİNCİ YÜZYIL İNGİLTERESİ

VE

YAZARAK VAR OLAN KADINLAR

Doç.Dr. N. Sibel GÜZEL

Celal Bayar Üniversitesi Yayınları Yayın No: 0009

2013

Page 3: UZUN ONSEKİZİNCİ YÜZYIL İNGİLTERESİ VE YAZARAK VAR …

Celal Bayar Üniversitesi Yönetim Kurulu'nun 2013/09 sayılı ve XXIX no'lu kararı ile basılmıştır. UZUN ONSEKİZİNCİ YÜZYIL İNGİLTERESİ VE YAZARAK VAR OLAN KADINLAR

Doç.Dr. N. Sibel GÜZEL Celal Bayar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü Kapak Tasarım: Beril YILDIRIM

Baskı - Cilt : Celal Bayar Üniversitesi Rektörlük Matbaası -MANİSA 1. Baskı - 2013 ISBN: 978-975-8628-34-6 Bu kitabın Türkçe yayın hakları kitabın hukuki yayımcısına ait olup her hakkı saklıdır. Hiçbir bölümü ve paragrafı kısmen veya tamamen ya da özet halinde, fotokopi, faksimile veya başka herhangi bir biçimde çoğaltılamaz, dağıtılamaz yeniden elde edilmek üzere saklanamaz. Normal ölçüyü aşan iktibaslar yapılamaz ancak normal ve kanuni iktibaslarda kaynak gösterilmesi zorunludur.

Page 4: UZUN ONSEKİZİNCİ YÜZYIL İNGİLTERESİ VE YAZARAK VAR …

i

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ ........................................................................................................................... iii

BİRİNCİ BÖLÜM

SOSYAL, KÜLTÜREL VE POLİTİK YAŞAMI İLE

UZUN ON SEKİZİNCİ YÜZYIL

1.1. .On Sekizinci Yüzyılın Farklı Bakış Açılarıyla Tanımı .......................................... 1

1.2. On Sekizinci Yüzyıl İngilteresi’nin Politik Yapısı................................................... 3

1.3. On Sekizinci Yüzyıl İngilteresi ve Sosyal Ortam .................................................. 5

1.4. Yüzyılın Kayda Değer Keşif ve Buluşları ............................................................10

1.5. Yüzyıla Damgasını Vuran Düşünceler ...............................................................13

1.6. On Sekizinci Yüzyıl ve Yazılı Medya ..................................................................23

1.7. On Sekizinci Yüzyılın Kadını ve Erkeği ..............................................................29

1.8. On Sekizinci Yüzyıl Toplumunun Kabul Görmeyen Kadın ve Erkek Rolleri ......33

İKİNCİ BÖLÜM

UZUN ON SEKİZİNCİ YÜZYIL İNGİLTERESİ’NDE EDEBİYAT

2.1. On Sekizinci Yüzyıl Şiiri, İşlevi ve Geçirdiği Değişimler .....................................36

2.2. On Sekizinci Yüzyılda Tiyatrolar ve Oyun Yazımı ..............................................41

2.3. On Sekizinci Yüzyıl ve Roman Yazımı ...............................................................47

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

UZUN ON SEKİZİNCİ YÜZYIL İNGİLTERESİ’NDE KADIN YAZARLAR

3.1. Dönemin Belli Başlı Kadın Şairleri .....................................................................57

3.2. On Sekizinci Yüzyıl Tiyatrolarında Kadın Oyuncu ve Oyun Yazarları ...............71

3.3. Düzyazı ve Yüzyılın Belli Başlı Kadın Yazar ve Romancıları.............................79

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

DÖNEMİ YANSITAN ÜÇ KADIN: MARGARET CAVENDISH, CHARLOTTE LENNOX

VE ANNA LAETITIA BARBAULD

4.1. Margaret Cavendish(1623-1673) .......................................................................95

4.2. Charlotte Lennox (1730?- 1804) ......................................................................112

4.3. Anna Laetitia Barbauld (1743- 1825) ...............................................................134

Page 5: UZUN ONSEKİZİNCİ YÜZYIL İNGİLTERESİ VE YAZARAK VAR …

ii

SONSÖZ ...................................................................................................................... 148

Kaynaklar ..................................................................................................................... 150

Gazete, Dergi ve Sözlükler: ......................................................................................... 161

Page 6: UZUN ONSEKİZİNCİ YÜZYIL İNGİLTERESİ VE YAZARAK VAR …

iii

ÖNSÖZ

Robert Darnton tarihçilerin ölülerle konuşmaktan zevk aldıklarını söyledikten

sonra “Eğer kaybettiğimiz dünyalarla tüm bağımızı koparırsak iki boyutlu, bugün ile

sınırlı bir evrende yaşamaya mahkûm oluruz, bu da yaşantımızı sığlaştırmaktır,” der

(v).

On sekizinci yüzyıl İngilteresi’ni en doğru resmi ile sınıfa getirebilmek, en

uygun metinlerle öğrencilere sunmak yüksek öğretim kurumlarında çalışan bizlerin

görevi. Ama en başta akılda tutulması gereken şudur ki tek bir on sekizinci yüzyıl değil

birçok on sekizinci yüzyıllardan bahsedebiliriz. Kuşkusuz, her dönem belki de farkında

olmadan geçmişten beklentilerini öne çıkarır ve kendi geçmişini yaratır. Araştırmacılar

da öyle. Asıl sorun ancak bir araştırmacı kendi yarattığı geçmişi harita çizer gibi

sınırlayıp şekillendirdiğinde ortaya çıkar. Sonuçta bu sınırları belirlenmiş harita bir

başka araştırmacının sınırları belirlenmiş haritasına benzemeyecek ve hangisinin daha

doğru olduğu konusu ortaya çıkacaktır.

On sekizinci yüzyıl İngiliz edebiyatını Yeni Eleştiri döneminin dört ayrı

araştırmacısı, benimsedikleri kuramın getirdiği özgüvenle 1950- 60’lı yıllarda

oluşturmaya giriştiklerinde de böyle olmuştur. R.S.Crane, W.K.Wimsatt, Earl

Wasserman, Reuben Brower hem Yeni Eleştiri kuramını birbirlerinden farklı

yorumlamışlar hem de on sekizinci yüzyıl kanonunu birbirlerinden çok farklı

oluşturmuşlardır. Bugün için farkları öncelikle Whig (Liberal) ya da Tory (Geleneksel)

görüşte olmalarına bağlanmaktadır (Lipling 25). Clement Hawes, The British

Eighteenth Century and Global Critique isimli çalışmasında günümüzün ırkçılık,

ulusçuluk, sömürgecilik kavramları ışığında on sekizinci yüzyılı tekrar değerlendirmeye

girişmemiz gerektiğini vurgular. Ancak, Hawes da örneklerinde çok sınırlı bir çalışma

sunar. Jonathan Swift ve Samuel Johnson dışındaki yazarları hesaba katmaz. Adı

geçen beş yazarın hiçbirini bir feminist ya da bir sömürge sonrası bakışıyla

okuduğumuzda başarılı bulmamız mümkün değildir. Çünkü oluşturdukları kanonlar

içinde ne kadınsı seslere ne de proleter yazarlara yer vermişlerdir. Sonuçta, her

Page 7: UZUN ONSEKİZİNCİ YÜZYIL İNGİLTERESİ VE YAZARAK VAR …

iv

araştırmacının geçmişe biraz ön yargılı baktığını, her yapılan araştırmanın da on

sekizinci yüzyılı biraz değişik yorumladığını kabul etmek gerekecektir.

Bizler ise on sekizinci yüzyılı en çok ilerleme, gelişme fikirlerini öne

çıkarmasıyla biliyoruz. Barbarlığın uygarlıkla alt edilmesi, batılın aydınlanmayla yok

edilmesi, insanlığın yararına olan kurumların oluşturulması gibi sonuçta bu ileriye

bakan, iyimserlikle bakan “tarihin liberal kanadının görüşü” on sekizinci yüzyıl

dönemine “Aydınlanma Dönemi” denmesini kabule yol açtı ve kazanan taraf oldu.

Oysa dönem içinde pek çok değerli sayılan yazarın modern düşüncelere karşı eski

değerlerin yanında saf tutarak mücadele ettiklerini ve aydınlanmaya karşı çıktıklarını

da okuyoruz ama sonunda onların da tarihsel gelişimin ister istemez etkisinde

kaldıklarını ve kendilerini değişime zorladıklarını da biliyoruz. Bu dönemi tanımlarken

Isaac Newton nasıl fen bilimlerinde çığır açmışsa John Locke da insan topluluğunun

yasalarını oluşturmada çığır açmıştır ve bunlar da doğa bilimlerine paralel yeni buluşlar

ve tanımlamalarla sürüp gidecektir görüşü benimsenmiştir. Toplumun geliştirilmesine

olan gereksinimin farkında olmak sıradan insanlar arasında da yaygındır. Bunun en

güzel örneği romanların tür olarak öne çıkmasında görülebilir. Roman, İngilizcesi “the

novel”, new (yeni) kökünden gelir ve news (haber) getirmesiyle açıklanabilir. Bu

yüzyılın okuyucusu başka hayatları anlatırken, okuyucunun onların deneyimlerinden

yararlanmasını sağlayan, kendisine haberi, yeniliği getiren, yaşamında yol gösteren

roman türüne fazlasıyla ilgi göstermiştir. Yüzyıl içinde, özellikle 1780 sonrası basılan ve

okunması çeşitli yollarla yaygınlaştırılan roman sayısının fazlalığı nedeniyle bunu

kesinlikle söylemek mümkündür.

Özgürlük, insan hakları, sorgulama ve inanç özgürlükleri, halk iradesiyle

yönetilmek, yasalar önünde eşitlik, otoriteden çok deneyimlerimize ve aklımıza

dayanan muhakemeler yapmak, yasalar önünde eşit olmak on sekizinci yüzyılda hep

canlı tutulan idealler olmuşlardır. On sekizinci yüzyıl bu idealleri yaşatabilmiş midir?

1876 yılında Leslie Stephen tarafından yazılan History of English Thought in the

Eighteenth Century (On sekizinci Yüzyılda İngiliz Düşünce Tarihi) isimli kitap bu

soruları soruyor ve aldığı cevaplarda bu yüzyılın çoğunlukla savunduğu ideallerle

uyumlu olmadığı sonucuna varıyor. Stephen bu durumda kendisini anne babası söz

verdiği ilkelere uymayan bir çocuk gibi hissettiğini söylüyor. Günümüz yazarlarından

Lawrence Lipling de, Avrupa’nın en iyi düşünen kafaları sorunlara kalıcı çözümler

önerseler de İngilizlerin maddeciliği ve sağduyu yoksunluğu nedeniyle, yüzyıl içinde

pek çok toplum yararına düşüncenin uygulamaya konamadığından yakınıyor (18).

Page 8: UZUN ONSEKİZİNCİ YÜZYIL İNGİLTERESİ VE YAZARAK VAR …

v

Aslına bakılırsa günümüzdeki pek çok sorun bu yüzyılda ilk kez ortaya

dökülmüş ve çözümler tartışılırken toplumun tepkileri kaydedilmiştir. On sekizinci yüzyıl

kuşağı tüketim alışkanlıklarından hayvan haklarına gösterdiği tepkilere kadar

neredeyse bir laboratuar ortamında irdelenmiştir. On sekizinci yüzyılı inceleyen

akademisyen, sömürgeciliği haklı gösteren metinleri de bulur, cinsler ayrımında katı

davranılmasının nedenlerini de; yazarların hayatlarını nasıl kazandıklarını da öğrenir,

yaşlıya nasıl davranılması gerektiğini de, suçluya nasıl adalet getirileceğini de. Bu

yüzyıl cevapları o denli net ortaya koymuştur ki yirminci yüzyılın bu geçmiş değerlerle

hala da kuşatılmış olmasına şaşmamak gerekir. Ancak bulunan cevaplar net olsa da,

uygulama tutarsızlıklarla doludur. Onun içindir ki, bugünün okuyucusu Dryden

politikaları, Richardson romanları, Burke’nin Paine ile olan tartışma metinlerini okurken

bazı konuların uygulamada hiç de değişmediğine tanık olmaktadır.

Günümüz on sekizinci yüzyıl araştırmalarının en önemli özelliği bugünün

okuyucusunun antolojilerde yer alan ana metinlere değil de zamanında basılmaya bile

değer bulunmamış ya da çok sert eleştiriler almış ama şimdilerde okumaya değer

bulduğu hatta eksiksiz bir on sekizinci yüzyıl resmine ulaşabilmek için öne çıkardığı

metinlere de yönelmesidir. Böyle bir çalışmaya örnek Amerikalı akademisyen

Landry’nin Londra alt tabaka kadın yazarlarının şiirlerini ortaya çıkarmasıyla

yapılmıştır. The Muses of Resistance: Laboring-Class Women’s Poetry in Britain,1739-

1796 (Direnişçi Periler: İngiltere’nin İşçi Sınıfı Kadınlarının Şiirleri, 1739- 1796)

basıldıktan ve Landry’nin deyimiyle bu kadınlara tüketim ekonomisi içinde Pazar değeri

tanındıktan sonra günümüz okuyucusunun on sekizinci yüzyıla bakışının aynı kaldığı

düşünülemez. Bu kadınların hayatlarında ne aristokrat büyükannelerine duydukları

hayranlık vardı ne de yazdıklarıyla o dönemin küçük burjuva entelektüelleri arasına

karışma hırsı. Ancak yazmaktan ve gelecek kuşaklara belli sorunları iletmekten, bir gün

olur okunuruz düşüncesiyle, vazgeçmediler. Kısaca söylemek gerekirse on sekizinci

yüzyıllar yazılmayı sürdürüyor. Bu çalışma da yapılanlardan sadece bir tanesidir.

Çalışmada, birinci bölümü oluşturan sosyal, kültürel ve politik yaşamı ile Uzun

On sekizinci Yüzyılı sunabilmek hiç de kolay olmadı. Öncelikle, tanıtılan dönemin

‘uzun’ terimiyle verilmesi, son yirmi yılda yazılan on sekizinci yüzyıl çalışmalarının ortak

önceliğidir. Dönemi, on yedinci yüzyılın son yıllarını da kapsayacak şekilde, 1688

Muhteşem Devrimi ile başlatmak önemlidir. Çünkü İngiltere, tarihinde yaşamadığı

kadar özgürlüğü 1688 sonrası elde eder. İlk kez kralın yetkilerine koşut oluşturabilecek

bir parlamentonun sürdürülebilmesi ve siyasi partilerin hakları, soylu sınıf tarafından

Page 9: UZUN ONSEKİZİNCİ YÜZYIL İNGİLTERESİ VE YAZARAK VAR …

vi

onaylanır. Kurulan iki partinin pek çok toplumsal sorunu tartışmaya açmasıyla,

kamuoyu görüşleri şekillenecektir. Dönemin 1832 yılına kadar uzatılması ise,

duygusallık, kadın ve çevre sorunlarına hassasiyet, bireysel düşünce gibi kavramlar on

sekizinci yüzyıl içinde oluşmaya başlasa da, 1832 yılından başlayarak romantizm

başlığı altında betimlenir olacaktır. Bir başka deyişle yeni bir adlandırmaya bu tarihten

sonra geçilecektir.

‘Sosyal, Kültürel ve Politik Yaşam’ başlığı altında ele alınan dönemin keşif ve

buluşları, yazılı medyanın konumu, kadın ve erkekte rol modeller gibi alt başlıklar,

edebi metinleri değerlendirmede okuyucuya yardımcı olacağı düşünülen kültürel ya da

alt kültürel zeminlerdir. Günümüz kültürel materyalist kuramcıları Jonathan Dollimore

ve Alan Sinfield’in edebi metinleri daha iyi anlamak adına, yan metin olarak çok daha

fazla ayrıntı incelemeyi önerdiklerini hatırlarsak, bu bölümün hayli alçakgönüllü bir

derleme olduğu düşünülebilir.

İkinci bölüm, uzun on sekizinci yüzyıl içinde edebi türlerin genelde toplum

içinde nasıl kabul gördüğüne ayrılmıştır. Bu bölümde üç ana tür, şiir, oyun yazarlığı ve

roman alt başlıklarında toplanıyor olsa da, dönemin türlerinin günümüz türlerinden farkı

vurgulanmıştır. On sekizinci yüzyıl şiiri günümüz konularıyla kıyaslanamayacak

çeşitlilik sunmaktadır. Çalışma koşullarını anlatırken Stephen Duck’ın tarımda

yaşananlardan şikâyeti, Mary Collier’ın ona ev işlerini kadın gözüyle anlatarak karşılık

vermesi, adeta meydan okuması çok keyifli örneklerdir. Grainger, görünüşte

kolonilerde yetiştirilen şeker kamışını betimler ancak, bir taraftan da kölelik kurumunu

sorgular. John Philips elma ağaçlarının güzelliğini, ürünün şaraba dönüştürülmesini

konu etmektedir ancak çok ayrıntılı betimlemeleri günümüzde elma türleri ve şarap

yapımı konusunda tarımda rehber kitap olarak basılmaktadır. Alaycı destanlar ve

Alexander Pope döneme ait çok bilinen konular olduğu için, bu bölümde özellikle az

bilinen ve kanon içinde yer almayan şiirler seçilmiş ve tarafımdan çevirileri yapılarak

okuyucuya sunulmuştur.

Tiyatroya gidebilen kişi sayısının yüzyıl içinde gösterdiği büyük artış, Londra

dışında yerleşimlerde de tiyatroların açılmış olması, İrlanda tiyatrosunun kendi kimliğini

oluşturmaya başlaması, bu yüzyılın dikkat çeken gelişmeleridir. Kadınlar, 1688 sonrası

kralın tanıdığı özgürlükle sahneye çıkabilmiş ancak, hemen arkasından sahnede

sanatçıya gösterilmesi gereken hürmet, tartışmaların odağına yerleşmiştir. Parası olan

izleyicinin sahne arkasına müdahil olabildiği durumlar önlenmeye çalışıldığında

tepkiyle karşılanmış ve Dublin’de Kelly isyanlarını başlatmıştır. Toplumda yaratılan

Page 10: UZUN ONSEKİZİNCİ YÜZYIL İNGİLTERESİ VE YAZARAK VAR …

vii

huzursuzluk, ancak ortak sağduyu ile önlenmiş ve dönemin izleyicisi bir bakıma sanata

ve sanatçıya saygı konusunda sınavdan geçmiştir. Tiyatro sahnelerinin yapısındaki

değişiklikler, konu seçiminde oyun yazarlarına yapılan müdahaleler bu bölümün diğer

alt başlıklarını oluşturmaktadır.

Dönemde yazılan romanlar, günümüzde tür olarak sınırları belirlenen

romanlardan farklıdır. Bu bölümde, günümüz eleştirmenlerince roman olarak kabul

görse bile, döneminde kendisi için bu terimi kullanmaktan sakınan örneklerle; kendisini

roman olarak betimleyen ancak, bizim romans, tarihçe, biyografi diye

değerlendirebileceğimiz örneklere yer verilmiştir. Dönemin veba salgını, İngiltere’nin

yeni koloniler elde etme serüveni ve kadının toplumda değişen konumuna yazılan

metinlerde nasıl yer verildiğinin cevabıda, bu bölümde seçilen roman örnekleri içinde

aranmıştır.

Çalışmanın üçüncü bölümü, dönemin öne çıkan kadın yazarlarını yazdıkları

türlere göre tanıtmayı hedeflemiştir. Her ne kadar yazan kadınlar tek bir tür ile

yetinmeyip, diğer türleri denemişlerse de, yazarın en tanındığı ya da hayatını

kazanabildiği tür esas alınmıştır. Kadın şairler üç gurupta değerlendirilmiş, 1688

devrimi sonrası kendisini kraliçelerinin gölgesinde güvencede hissedenler ilk gurubu

oluşturmuştur. İkinci gurup kadın şairler sadece saray çevresinden değil, hemen her

kesimden gelenlerdir. Doğal olarak, konularında sosyal sorunlara ağırlık vermiş,

yaşadıkları sıkıntıları, anneliğin ve ev sorumluluğunun zorluklarını dizelere

dökmüşlerdir. Üçüncü gurupta ele alınan isimler daha eğitimli, daha bilinçli şairlerdir.

Felsefe ve doğa bilimleriyle ilgilenmiş, şiir kitaplarını yayımlatarak para ve saygınlık

kazanabilmişlerdir.

Kadın oyun yazarları, Aphra Behn ve sonrası kuşak olarak iki bölümde

incelenebilir. Behn, söz ustalığı ve konularında cesaretiyle önceleri sevilmiş, ancak,

toplumda orta sınıfın söz sahibi olması ve saray çevresi değerlerinin terk edilmesi

sonucu, özellikle çağdaşı erkek yazarlar tarafından acımasızca eleştirilmiştir. Toplum,

1730’lu yıllara geldiğinde söylemlerde denge ve mantık aramaktadır. Sonuçta,

Katherine Philips, Delarivier Manley, Mary Pix, Elizabeth Inchbald gibi oyun yazarları

restorasyon tiyatrosu geleneğini terk ederek, topluma doğru mesaj verebilecekleri

örneklere yönelmişlerdir.

Nesir yazan kadınlar bölümünde, astrolojik takvim hazırlayan da dini kitaplar

yazanlar da vardır. Kurmaca metin türü için, yüzyıl içinde kadın yazarların

cesaretlendirilmiş olduğu söylenemez. Ancak, dönem sonuna doğru üretilen ve

Page 11: UZUN ONSEKİZİNCİ YÜZYIL İNGİLTERESİ VE YAZARAK VAR …

viii

yayımlanan kurmaca metin sayısının, diğer tüm türlerin önüne geçtiğini gözlemleriz.

Öğretici unsurlara ağırlık veren, kadını alçak gönüllü ve zayıf gösteren metinler

çoğunluktadır. Mary Wollstonecraft’ın söylemi dönemin yazılan kurmaca metinlerine

tek karşıt ses olarak yükselir ve kadınları güçlü, bilgili olmaya, aşırı duygusallıktan uzak

durmaya davet eder.

Çalışmanın son bölümü, sözü edilen pek çok kadın yazar içinden üç tanesini

seçerek tanıtmayı hedeflemiştir. Bu seçimde hem yazarların yaşadıkları dönem, hem

içinde geliştikleri ortam hem de yazdıkları türler etken olmuştur. İlk örnek Margaret

Cavendish, uzun on sekizinci yüzyıl döneminin hemen başında yazmıştır. Soylu,

çevresinde ve kendisinden hayli büyük bir dükle yaptığı evliliğinde dönemin değerlerine

göre kadın yaşantısında hiç eksiği yoktur. Oysa Cavendish, hep daha fazla bilgiye

ulaşmak, hep daha fazla yazarak var olmak çabasında olmuştur. Bilim kurgu türünde

yazdığı ve çalışmaya örnek alınan Blazing World (Parıldayan Dünya) dışında pek çok

tiyatro oyunu yazmış, Sociable Letters (Dostça Mektuplar) derlemesiyle bizi on

sekizinci yüzyılın başında yaşamış soylu kadınların iç dünyasına davet etmiştir.

Döneminde hırsı ve şöhret merakı nedeniyle eleştirilen ve fazla sevilmeyen Cavendish,

bazen hayallerimizi ateşleyen, bazen güldürüp düşündüren metinleriyle para

kazanmayı hedeflemeden de var olabilen kadın yazar örneğidir.

Charlotte Lennox, uzun on sekizinci yüzyılın tam ortasından bir örnektir. Kuzey

Afrika’da doğması ve ailesiyle Amerika kıtasında geçirdiği yıllar onu farklı bir konuma

yerleştirir. Lennox, çağdaşı kadınlara göre hayatta daha deneyimlidir. Yaptığı evlilik

onu tam bir orta sınıf kadını yapmıştır. Yaşadığı koşullardan hoşnut olmaması, doğal

yetenekleri ve iyi eğitimi edebiyat dünyası içinde olması konusunda kendisini adeta

zorlar. Çevirileri ve roman yazımı yanı sıra eleştirmenliği de denemiştir. Shakespeare

Illustrated, Shakespeare’in hangi klasik eserlerden yararlanarak eser ürettiğini

ispatlamaya girişen bir tezdir. Female Quixote romanı, Cervantes’in Don Kişotçuluk

kavramını tartışmaya açmıştır. Yazdığı pek çok romanı halen editörlerce düzenlenip

gün yüzüne çıkarılmayı bekleyen Lennox, on sekizinci yüzyıl toplumunun kadın

yazarlara ne denli acımasız olabildiğinin de tanığıdır.

Son kadın yazar, Anna Laetitia Barbauld, dönemin sonundan seçilmiştir. İyi ve

özenli bir eğitim olanağına kavuşmuş, isteği doğrultusunda gençlere eğitmenlik

yapmış, oldukça ileri yaşa kadar evlenmemeyi seçmiştir. Çoğunlukla şiirleriyle

tanınmıştır. Alaycı destan türünü kadın yaşamına uyarlaması, bu konuda kendisini

Alexander Pope ile yarışabilecek güçte hissetmesi onun en dikkat çeken özelliğidir.

Page 12: UZUN ONSEKİZİNCİ YÜZYIL İNGİLTERESİ VE YAZARAK VAR …

ix

Politik konulara duyarsız kalamamış, gereğinde şiirleriyle iktidarı eleştirebilmiştir.

Çocuk eğitimine katkıda bulunmak için yayımlattığı ve sahibi bulunduğu eğitim

kurumunda da okutulan çocuk kitapları, günümüz eğitimcilerinin de dikkatini

çekmektedir. Barbauld, bu çalışmada seçilen diğer kadın yazarlara göre yaşamı

süresince maddi ve manevi olarak en başarılı olandır. Roman antolojisi oluşturması

için yayımcısı tarafından seçilmiş ve dönemin erkekler tarafından hazırlanan

antolojileriyle kıyaslandığında kadın yazarlara daha fazla yer ayıran British Novelists

serisini günümüz okuyucusuna kazandırmıştır. Barbauld, romantik dönem İngiliz

edebiyatına geçiş sancılarını da yaşayan on sekizinci yüzyıl neo-klasik dönem

yazarları kuşağında yer alır.

Page 13: UZUN ONSEKİZİNCİ YÜZYIL İNGİLTERESİ VE YAZARAK VAR …