Upload
others
View
3
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
T.C.
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İLETİŞİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI
HALKLA İLİŞKİLER BİLİM DALI
2002 GENEL SEÇİMLERİNDE EDİRNE YEREL
GAZETELERİNİN SİYASAL İLETİŞİMDEKİ ROLÜ
Doktora Tezi
HALE BOZKURT
İSTANBUL 2006
T.C.
MARMARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İLETİŞİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI
HALKLA İLİŞKİLER BİLİM DALI
2002 GENEL SEÇİMLERİNDE EDİRNE YEREL
GAZETELERİNİN SİYASAL İLETİŞİMDEKİ ROLÜ
Doktora Tezi
HALE BOZKURT
Danışman: PROF.DR. ALAEDDİN ASNA
İSTANBUL 2006
I
İÇİNDEKİLER Sayfa No
TABLO LİSTESİ Ⅲ ŞEKİL LİSTESİ Ⅶ KISALTMALAR Ⅷ GİRİŞ……………………………………………………………………………………1 I. SİYASAL İLETİŞİM ALANI VE SÜRECİ………………………………………..4
I.1. Siyasal İletişim Tanımı……………………………………………………....4 I.2. Siyasal İletişim Süreci……………………………………………………….5 I.3. Siyasal İletişim Tarihi……………………………………………………..... 9 1.4. Siyasal İletişimin Türkiye’deki Gelişimi…………………………………..15 I.5. Siyasal İletişim ve Propaganda……………………………………………..18
2. SİYASAL İLETİŞİM VE GAZETECİLİK………………………………………24
2.1.Siyasal İletişimde Gazeteciliğin Rolü ve Önemi…………………………...24 2.1.1.Fikir Gazeteciliği…………………………………………………30 2.1.2.Kitle Gazeteciliği…………………………………………………33 2.2. Türkiye’de Gazetecilik…………………………………………………….36 2.2.1. Yaygın Gazeteler………………………………………………...36 2.2.2. Yerel Gazeteler…………………………………………………..42 2.2.2.1. Edirne’de Yerel Gazeteler……………………………...46 3. SİYASET VE MEDYA İLİŞKİSİ…………………………………………………49
3.1. Medya Siyaset İlişkisi/Medyanın Kamuoyu Üzerindeki Etkileri………….49 3.1.1.Uluslararası Boyut………………………………………………..51 3.1.2.Ulusal Boyut…………………………………………………..…53 3.1.3.Yerel Boyut……………………………………………………....57
3.2. Türkiye’de Siyasal Ortam ve Seçimler………………………………….…57 3.2.1 3 Kasım 2002 Genel Seçimleri……………………………….….59
3.2.2. Türkiye’de Seçmen……………………………………………....60 3.2.3.. Edirne’de Seçmen……………………………………….………62
4. EDİRNE YEREL GAZETELERİNDE 2002 GENEL SEÇİMLERİ…………...66
4.1. Araştırmanın Amacı……………………………………………………..…66 4.2. Araştırmanın Yöntemi ve Uygulaması………………………………….…68
II
4.3. İçerik Analiz Kod Formunun Hazırlanması………………………………. 69 4.4. Kodlama…………………………………………………………………....71 4.5. Verilerin Değerlendirilmesi………………………………………………..72 4.6. Gazete Haberleri, Köşe Yazıları Ve Seçimler……………………………..72 4.7. Fotoğraflar Ve Seçimler…………………………………………………....86
4.8. Reklamlar Ve Seçimler…………………………………………………….91 4.9. İlanlar Ve Seçimler………………………………………………………...93 5. EDİRNE YEREL GAZETELERİNDE SİYASİ PARTİLERİN TEMSİLİ……95 5.1.Edirne Gazetesi……………………………………………………………..95 5.2.Edirne Haber Gazetesi……………………………………………………...99 5.3.Hudut Gazetesi…………………………………………………………….103 5.4.Sonhaber Gazetesi…………………………………………………...…….108 5.5.Vatandaş Gazetesi…………………………………………………………113 6. SONUÇ………………………………………………………………………….…118 KAYNAKÇA…………………………………………………………………..……..126
III
TABLO LİSTESİ
Sayfa No. Tablo 1.1. Siyasi Partilerin Web Sitelerinde Siyasal İletişim Linkleri ve Kullandıkları İbareler……………………………………...20 Tablo 2.1. Önemli Basın Organlarının 2005 Yılı Ortalama Satışları……………...42 Tablo 2.2. Edirne Merkez Ve İlçelerinde 2006 Yılı İçinde Yayınlanmakta Olan Gazetelerin Kuruluşları Ve Nitelikleri………………………..…48 Tablo 3.1. 1983-2002 Yılları Arası Genel Seçimleri Edirne İli Partilere Göre Oy Dağılımları…………………………………………………...64 Tablo 3.2. 1983- 2002 Yılları Arası Genel Seçimleri Türkiye Geneli Partilere Göre Oy Dağılımları…………………………………….…..64 Tablo 3.3. 1995 Genel Seçimlerinde Oy Kullanmayan ve Geçersiz Oy Kullanan Son On İl………………………………………………....65 Tablo 4.1. 2002 Genel Seçimi İle İlgili Doğrudan ve Dolaylı Haberlerin Edirne Yerel Gazetelerindeki Dağılımları……………………………..73
IV
ŞEKİL LİSTESİ
Sayfa No.
Grafik 3. 1. 1983-2002 Yılları Arası Genel Seçimleri Edirne İli Partilere Göre Oy Dağılımları………………………………………….63
Grafik 3. 2. 1983- 2002 Yılları Arası Genel Seçimleri Türkiye Geneli Partilere Göre Oy Dağılımları……………………......64
Grafik 4. 1 2002 Genel Seçimlerinde Edirne Yerel Gazetelerinde Haberlerin Seçimle İlgisine Göre Dağılımı…………………………...72
Grafik 4. 2. Haberlerin Edirne Yerel Gazetelerinde Haftalara Göre Dağılımları……………………………………………………….74
Grafik 4. 3. Haberlerin Edirne Yerel Gazetelerinde Partilere Göre Dağılımları……………………………………………………….75
Grafik 4. 4. Yerel Gazetelerde Yayınlanan Seçim Haberlerinin Partilere Göre Sayısal Dağılımı………………………………………..76
Grafik 4..5. Edirne Yerel Gazetelerinde Seçimle İlgili Doğrudan Haberlerin İçeriklerine Göre Dağılımı…………………………………78
Grafik 4. 6. Yerel Basının Genel Olarak İlgi Gösterdiği Dolaylı Haber İçeriği Dağılımı…………………………………………79
Grafik 4. 7. Yerel Gazetelerde Çıkan Seçim Haberlerinin Haber Aktörlerine Göre Sayısal Dağılımı………………………………80
Grafik 4. 8. Yerel Basında Çıkan Parti Sloganı Içeren Haberlerin Partilere Göre Dağılımı……………………………………………...…81
Grafik 4. 9. Siyasi Aktörler Tarafından En Fazla Öne Çıkartılan Haber Temaları………………………………………………………...82
Grafik 4. 10. Siyasal Aktörün Öne Çıkardığı Haber Temalarının Partilere Göre Dağılımı…………………………………...83
Grafik 4. 11. Köşe Yazılarının Yerel Gazetelere Göre Dağılımı……………………..84 Grafik 4. 12. Köşe Yazılarının Partilere Göre Dağılımı…………………………..…..85 Grafik 4. 13. Gazetelerde Siyasal Aktörlerin Biçimsel Temsili…………………........86
V
Grafik 4. 14. Seçim Haberleri İle İlgili Fotografların İçerik Dağılımı……………….87 Grafik 4. 15. Gazetelerde Yer Alan Fotoğrafların Partilere Göre Dağılımı…………..88 Grafik 4. 16. Yerel Gazetelerde Yayınlanan Seçim Haberi Ve Fotoğraf
Sayılarının Partilere Göre Dağılımı…………………………….…...….89
Grafik 4. 17. Olumlu Fotoğraf İçeriklerinin Partilere Göre Dağılımı……………..….90 Grafik 4. 18. Olumsuz Fotoğraf İçeriklerinin Partilere Göre Dağılımı…………….....91 Grafik 4. 19. Gazetelerde Yer Alan Reklamların Partilere Göre Dağılımı…………...92 Grafik 4. 20. Yerel Basında Çıkan İlanların Partilere Göre İçeriklerinin Dağılımı...................................................................................................94
Grafik 5. 1. Edirne Gazetesi Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı……….....95 Grafik 5. 2. Edirne Gazetesi’nde Yayınlanan İlanların Partilere Göre Dağılımı… ..96 Grafik 5. 3. Edirne Gazetesi’nde Yayınlanan Reklam İçeriklerinin Partilere Göre Dağılımı……………………………………………………………...…97 Grafik 5. 4. Edirne Gazetesi’nde Yayınlanan Köşe Yazılarının Partilere Göre Dağılımı………………………………………………………………...97 Grafik 5. 5. Edirne Gazetesi’nde Manşette Yayınlanan Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı………………………………...………………98 Grafik 5. 6. Edirne Gazetesi’nde Yayınlanan Fotoğrafların Partilere Göre Dağılımı………………………………………………………………..99 Grafik 5. 7. Edirne Haber Gazetesi Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı…..99 Grafik 5. 8. Edirne Haber Gazetesi’nde Yayınlanan İlanların Partilere Göre Dağılımı…………………………………………………………….…100 Grafik 5. 9 Edirne Haber Gazetesi’nde Yayınlanan Reklam İçeriklerinin Partilere Göre Dağılımı……………………………………………....100 Grafik 5. 10. Edirne Haber Gazetesi’nde Yayınlanan Köşe Yazılarının Partilere Göre Dağılımı………………………………………………………...101 Grafik 5. 11. Edirne Haber Gazetesi’nde Manşette Yayınlanan Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı…………………………………102
VI
Grafik 5. 12. Edirne Haber Gazetesi’nde Yayınlanan Fotoğrafların Partilere Göre Dağılımı………………………………………………………....103 Grafik 5. 13. Hudut Gazetesi Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı………....104 Grafik 5. 14. Hudut Gazetesi’nde Yayınlanan İlanların Partilere Göre Dağılımı…...105 Grafik 5. 15 Hudut Gazetesi’nde Yayınlanan Reklam İçeriklerinin Partilere Göre Dağılımı……………………………………………….106 Grafik 5. 16. Hudut Gazetesi’nde Yayınlanan Köşe Yazılarının Partilere Göre Dağılımı……………………………………………….107 Grafik 5. 17. Hudut Gazetesi’nde Manşette Yayınlanan Seçim Haberlerinin………107
Partilere Göre Dağılımı
Grafik 5. 18. Hudut Gazetesi’nde Yayınlanan Fotoğrafların Partilere Göre Dağılımı………………………………………………………………108 Grafik 5. 19. Sonhaber Gazetesi Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı…….. 109 Grafik 5. 20. Sonhaber Gazetesi’nde Yayınlanan İlanların Partilere Göre Dağılımı……………………………………………………………….110 Grafik 5. 21. Sonhaber Gazetesi’nde Yayınlanan Reklam İçeriklerinin Partilere Göre Dağılımı……………………………………………..…110 Grafik 5.22. Sonhaber Gazetesi’nde Yayınlanan Köşe Yazılarının Partilere Göre Dağılımı……………………………………………..…111 Grafik 5. 23. Sonhaber Gazetesi’nde Manşette Yayınlanan Seçim Haberlerinin
Partilere Göre Dağılımı……………………………………………….112
Grafik 5. 24. Sonhaber Gazetesi’nde Yayınlanan Fotoğrafların Partilere Göre Dağılımı……………………………………………..…113 Grafik 5. 25. Vatandaş Gazetesi Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı……..114 Grafik 5. 26. Vatandaş Gazetesi’nde Yayınlanan İlanların Partilere Göre Dağılımı……………………………………………………………….114 Grafik 5. 27. Vatandaş Gazetesi’nde Yayınlanan Reklam İçeriklerinin Partilere Göre Dağılımı……………………………………………….115 Grafik 5. 28. Vatandaş Gazetesi’nde Yayınlanan Köşe Yazılarının Partilere Göre Dağılımı………………………………………………..116
VII
Grafik 5. 29. Vatandaş Gazetesi’nde Manşette Yayınlanan Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı………………………...………..116
Grafik 5. 30. Vatandaş Gazetesi’nde Yayınlanan Fotoğrafların Partilere Göre Dağılımı…………………………………………………………117
VIII
KISALTMALAR
ABD Amerika Birleşik Devletleri
ANAP Anavatan Partisi
AKP Adalet ve Kalkınma Partisi
BBP Büyük Birlik Partisi
CHP Cumhuriyet Halk Partisi
DEHAP Demokrat Halkçı Parti
DP Demokrat Parti
DSP Demokratik Sol Parti
DYP Doğru Yol Partisi
FP Fazilet Partisi
GP Genç Parti
HADEP Halkçı Demokratik Parti
İP İşçi Partisi
İEG İnsani ve Ekonomik Gelişmişlik
LP Liberal Parti
MGK Milli Güvenlik Konseyi
MHP Milliyetçi Hareket Partisi
ODTÜ Ortadoğu Teknik Üniversitesi
ÖDP Örgür Demokrat Parti
PC Personel Computer
RTÜK Radyo Televizyon Üst Kurulu
IX
RP Refah Partisi
s. sayfa
SP Saadet Partisi
TKP Türkiye Komünist Partisi
TMSF Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu
TRT Türkiye Radyo Televizyon Kurumu
TÜBİTAK Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu
YP Yurtsever Parti
YTP Yeni Türkiye Partisi
GİRİŞ
Toplumların modernleşmesi ile birlikte, oyları ile iktidarı belirleyen ya da
iktidarın meşruluğunu sürdürmesine aracı olacak seçmenlerle siyasal aktörlerin bire bir
iletişim kurması imkansızlaşmıştır. Bir yandan siyasal sistem iletişim sistemine bu
bağlamda ihtiyaç duyarken diğer yandan modern toplum insanı giderek karmaşıklaşan
sistemler karşısında derin düşünemez olmuştur1.
80’ lerle birlikte “sembolik politika” ve imgelerin gücü Türk toplumu üzerinde
yoğun bir biçimde kendini göstermiştir. Siyasal aktörler, halk ve siyasal aktörlerle
seçmen arasındaki iletişimi sağlayan kitle iletişim araçları üzerinde oturan siyasal
iletişimin uzmanlaşma süreci kitle iletişim araçlarının 90’ larda yeniden yapılanmasının
yanı sıra Türkiye’deki siyasal geleneklerin ve siyasi ortamın şekil değiştirmesi ile
yeniden yapılandırılmaya başlanmıştır.
Bu tez çalışması siyasal iletişim aktörlerinden siyasi partilerin ve milletvekili
adaylarının 2002 Genel Seçimlerinde Edirne’de yerel gazeteleri kullanırken izledikleri
siyasal pazarlama iletişimlerini araştırarak, gazeteler ve siyasal iletişim sisteminin
birbirleriyle olan ilintisini irdeleyip, bu üç alanın yaşadığı dönüşümleri gözler önüne
serip, ilgili alanlarda gelinen noktaları saptar. Bu saptamada gazetelerin de siyasal
iletişim açısından tavırlarını belirler. Çalışmanın asıl konusu; bu alanlarda yaşanan
dönüşümleri ve günümüzde gelinen noktaları belirledikten sonra siyasetin nasıl
yapıldığı, siyasal pazarlamanın siyasi partilerde nasıl kullanıldığı ve Kasım 2002
seçimleri öncesinde Edirne merkezindeki, Hudut, Sonhaber, Edirne, Edirne Haber,
Vatandaş Gazeteleri’nin haberlerinin siyasal pazarlama iletişimi açısından
araştırılmasıdır.
Araştırmanın birinci bölümünde siyasal iletişimin pazarlama iletişimi ile
bağlantısı, ülkemizdeki gelişimi, propaganda olarak algılanmasının doğurduğu sonuçlar
tartışılmıştır. İkinci bölümde, gazetelerin siyasal iletişimdeki rolü üzerinde durulmuştur.
Özellikle yerel gazetelerin siyasal iletişimde kullanılış biçimleri, yapıları, kitle
1 Şeref Ateş, “Politika ve İletişim”, Liberal Düşünce, Cilt 5, Sayı 18, http://www.liberal_dt.org.tr/dergiler/ldsayi18/1813.htm, (8 Kasım 2003), s.1.
2
gazeteleri ile fikir gazeteleri açısından konumları tartışılmıştır. Siyaset ve medya
ilişkilerinin ele alındığı üçüncü bölümde, Türkiye’deki seçimler, Edirne’deki seçimler
ve seçmenlerin tavırları ele alınmıştır.
3 Kasım 2002 Genel Seçimlerinde siyasi partilerin Edirne İli Merkezindeki
yerel gazetelerde nasıl temsil edildiğini ve yerel gazetelerin siyasal partilere ilişkin
tutumlarını ortaya koymayı amaçlayan dördüncü bölümde araştırmaya yönelik verilerin
düzenlenme yönteminin yanı sıra Edirne İli genelinde seçimle ilgili, haberler, köşe
yazıları, yayınlanan fotoğraflar, ilanlar ve reklamlarla ilgili araştırma bulgularına ait
genel bilgiler yer almıştır. Beşinci bölüm, Edirne’de araştırmaya konu olan 1 Ekim-2
Kasım 2002 tarihlerinde yayında olan beş yerel gazete üzerinde gerçekleştirilen
araştırmanın bulguları değerlendirilmiştir. Bu çalışmada, siyasetin medya-siyaset-
kapital üçgenindeki bağlantılar aracılığıyla inşa edilip sunulduğunu tezi
savunulmaktadır. Bu anlayışın yerel gazetelerde de uygulandığı tezinden hareketle
Türkiye’de daha önce sadece ulusal medya kuruluşları üzerinde yapılmış bir araştırma
örneği, Edirne’deki yerel gazeteler üzerinde yapılmış ve 3 Kasım 2002 Genel Seçimleri
öncesinde il merkezindeki toplam 5 yerel gazete 1 aylık süre ile içerik analizine tabi
tutulmuştur. Araştırmada, 1990 yılından itibaren Türkiye’deki seçmenlerin çok değişik
tavırlar sergilediği, siyasal iletişim kampanyalarında yaygın medyanın etkin olduğu ve
yerel medyanın Edirne seçmenini etkilemediği tezi savunulmaktadır.
Gelişmiş ülkelerde siyasal iletişim kampanyalarında yerel gazetelerin yanı sıra
yerel medya organlarının büyük etkisi olduğu bilinmektedir.
Siyasal iletişimin sanayi haline geldiği batılı ülkelerde politikacılar, seçmenin
isteklerini anlayarak, eğilimlerinden fikir alarak kampanya oluştururlar. Bunu da
iletişim süreci olarak tanımlanmaktadırlar. Gelişmiş ülkelerde siyasal yaşamın
vazgeçilmez bir aracı olan siyasal iletişim, seçen ve seçilen arasındaki karşılıklı iletişimi
kurmak üzere çeşitli tanıtım faaliyetlerini içerir. Önce seçmenin algılayışını etkileyerek
kimi seçmesi gerektiği ve de yönetim sürecine nasıl katılabileceği konusunda bir
3
düşünce oluşmasına yardımcı olur, ardından seçilenin seçenle arasında hoşnutluğu
arttırması üzerinde çalışır”2
Gelişmiş ülkelerde milletvekili adayları açısından seçim bölgelerindeki yerel
yayın organlarının seçmen üzerinde büyük etkisi bulunmaktadır. Ancak; yerel basının
ülkemizdeki genel durumundan da yola çıkarak, bu etkiyi sağlayamadığı düşüncesi tezi
desteklemek amacıyla yapılan araştırma bulgularında da net olarak ortaya çıkmıştır.
2 Şeyda Taluk, “Propagandaya Devam Edin”, Radikal, 6 Mart 1999, s.10.
4
I. SİYASAL İLETİŞİM ALANI VE SÜRECİ
1.1. Siyasal İletişimin Tanımı
Siyasal iletişim kavramı çok basite indirilerek, belli ideolojik amaçlarını,
toplumda belli gruplara, kitlelere, ülkelere ya da bloklara kabul ettirmek ve gerektiğinde
eyleme dönüştürmek, uygulamaya koymak üzere siyasal aktörler tarafından çeşitli
iletişim tür ve tekniklerinin kullanılması ile yapılan iletişim olarak tanımlanabilir. Bu
tanımda zorluk, hangi siyasal örgütün ne zaman ve nasıl bir siyasal iletişimde
bulunacağı ve bunun uygulamaya dönüşümünün nasıl olacağında farklılıkların
bulunmasıdır. Burada önemli olan husus, hangi örgütlerin, aktörlerin iletişiminin siyasal
iletişim olacağı ve bu örgütlerin hangi mesajlarının gerçekten siyasal iletişim sayılıp
sayılmayacağıdır. Bu bakımdan siyasal iletişim ile ilgili, yukarıda yapılan genel tanımın
dışında, özel dar anlamlı tanımlar, yapılan siyasal iletişimin tür ve aktörlerine bağlı
olarak yeniden yapılabilir3.
Politik iletişimin kapsamlı bir tanımı, sözel ve yazılı kamusal söylem
biçimlerini, beden dilini, giyim tarzlarını; makyaj, saç şekli, logo dizaynı, politik gösteri
vb gibi politik amaçlı tüm göstergeleri kapsamaktadır. Bunun içine şu unsurlar da dahil
edilebilir4;
1. Belirli politik amaçlara ulaşmak için politikacılar ve diğer politik aktörler
tarafından girişilen tüm iletişim biçimleri;
2. Bu politik aktörlere seçmenler ve medya tarafından yöneltilmiş bulunan
iletişim (Eleştiriler, uyarılar, talepler vs)
3. Politik aktörler ve bunların eylemleri hakkında, medya haberlerinde, köşe
yazılarında politikayla ilgili tüm programlarda ve politika hakkındaki tüm söylem
biçimlerinde ve medya içeriğinde yer alan iletişim.
3Aysel Aziz, Siyasal İletişim, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2003, s.3-4 4 Mc Nair Brian, An Introduction to Political Communication, London and Newyork, 1995, s.3 , aktaran Oktay Mahmut, Politikada Halkla İlişkiler, Derin Yayınları, İstanbul, 2002. s.22
5
Tanıma eklenen yeni unsurlardan özellikle üçüncüsü bu çalışmada araştırma
konusu edilmiştir. Edirne yerel basın organlarından merkezdeki üç gazetede 3 Kasım
2002 Seçimlerindeki politik aktörler ve eylemleri hakkında medya haberleri, köşe
yazıları, seçim programlarıyla ilgili söylem biçimleri ile ilgili irdelenmiştir.
Politik aktörlere seçmenler ve Edirne yerel gazeteleri tarafından yöneltilmiş
iletişim de araştırma kapsamına konulmuştur. Araştırma için hazırlanan kod formu
seçmenlerin ve gazetelerin eleştiri ve uyarılarını analiz edecek biçimde tasarlanmıştır.
Sosyal bilimlere bağlı alanlarda tanım yapmanın güçlüğü bu alanlardaki
tarihsel gelişmelerin meslekleri farklılaştırmasına ve sürekli yeni yöntemlerin
geliştirilmesi zorunluluğuna da bağlıdır. Özellikle pazar oluşturmaya ve pazarda payı
arttırmaya yönelik bir amaç belirlendiğinde, bu konudaki çalışmalar, (ki bugün artık
siyasal iletişim, siyasal pazarlama iletişimi olarak yönetilmektedir) sistem analizi
yaklaşımından bağımsız hareket edilemeyeceği için mesajların pazardaki hedef kitlelere
duyurumu konusunda geliştirilen yöntemler, kitle iletişim araçlarındaki gelişmeler, bu
araçlara sahiplik öğesindeki değişiklikler ve toplumsal değişimler göz önünde
bulundurularak gerçekleştirilir.
1.2. Siyasal İletişim Süreci
Siyasal iletişim sürecinin öğeleri, iletişim öğeleri ile örtüşür. Nitekim bu
öğeler, kaynak (verici), ileti(mesaj), kanal, hedef (alıcı), geri besleme olarak adlandırılır.
Ancak siyasal iletişimde kaynak ve hedefin niteliğindeki farklılıklar onu iletişimden
ayırır. Siyasal iletişimin kaynağı ve hedefi daima siyasal aktörlerden oluşur. Devlet
Başkanı, hükümet, siyasi partiler, yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri, baskı
grupları, sivil itaatsizlik, lobicilik faaliyeti, terör grupları siyasal aktörler olarak
gruplandırılır.
Baskı grupları siyasal partiler ve iktidarlar kamuoyu oluşturma işlerini
kendileri yapabilecekleri gibi bu alanda uzmanlaşmış kuruluşlardan veya kişilerden de
yararlanabilirler. Günümüzde ikinci uygulama gittikçe yaygınlaşmış ve bir malı satmak
için reklam kampanyası düzenlemekte uzmanlaşmış firmalar siyasal reklamcılık adı
6
altında, bir düşünceyi, ya da bir lideri kitlelere benimsetmek için de benzeri yöntemler
kullanmaya başlamışlardır5.
Başlangıçta el yordamı ve sadece duyularla yapılan bu iletişim türündeki
simgeler artık çok daha profesyonel yaklaşımlarla gündeme gelmektedir. Bireylerin
fiziksel ve psikolojik ihtiyacı olan iletişimin ne denli önemli bir unsur olduğunu ve
toplumsallaşmanın vazgeçilmez koşulu olduğunu farkeden uzmanlar, araştırmalara
dayalı bilimleri kullanarak tasarladıkları iletilerle çok daha etkili olacaklarını
farketmişlerdir.
Toplumsal ilişkilerinde dil, ekonomik ilişkilerinde para, olağanüstü saydıkları
ve anlayamadıkları olaylarda sığınılan dinsel simgeler, eğlencelerinde müzik,
eğitimlerinde ve haberleşmelerinde yazı, insanların tüm ömürleri boyunca kullandıkları
simge sistemlerini oluşturmaktadır. Bir olayı, bir düşünceyi, bir duyguyu, metafizik
kavramları temsil eden simgeler, kamu içinde de toplumsal ve siyasal iletişimi
sağlamaktadır6.
Dolayısıyla siyasal iletişimin etkinliğinin arttırılması ve siyasal iletişim
sürecinin istenilen amaca hizmet etmesi amacıyla simgeler ve görsel unsurlardan büyük
oranda yararlanılmaktadır. Günlük hayatı içinde sayısız mesajla etkilenmeye çalışılan
hedef kitleler bu mesajları alıp açımlayacak süreleri kısıtlı olduğu için, onları en çok
etkileyen mesajların izleriyle hareket ederler.
Siyasal iletişim süreci, pazarlama iletişim sürecindeki bileşenlerle
algılanmalıdır. Pazarlama iletişimi; kişisel satış, satış geliştirme, halkla ilişkiler ve
reklam öğelerinin organize olarak oluşturduğu mesajların hedefe ulaştırılması ile ortaya
çıkar. Siyasal iletişimde de hedef üzerinde oluşturulmak istenen etkinin etkinliğini
sağlamak için kişisel satış, satış geliştirme, halkla ilişkiler ve reklam unsurlarından
yararlanılır. Ancak yine de geleneksel pazarlama iletişim sürecini, politik pazarlama
iletişim sürecinden ayıran bir takım farklılıklar da bulunmaktadır.
5Arsev Bektaş, Kamuoyu, İletişim, Demokrasi, Bağlam Yayınları, İstanbul, 2000, s.98. 6Bektaş, s.101.
7
Türkiye’de siyasetçiden seçmene kadar toplumun ezici çoğunluğunun, siyasal
reklamcılıkta yapılanın, lider ya da partinin pazarlaması olduğunu kabul etmeye
yanaşmadığını görmek şaşırtıcıdır. Türk tipi düşünüşte; fikirler, ideolojiler, siyaset ve
partiler; pazarlanabilecek olgular olarak kolay kolay kabul edilmezler. Çünkü
dilimizdeki “pazarlama” kelimesi, İngilizce’deki “marketing” kelimesinin kapsadığı
geniş anlamda değil, “selling” kelimesinin karşılığı sayılabilecek olan “satış”
kelimesinin anlamına daha yakın bir algıya sahiptir. Öyle olunca da siyaset ve
pazarlamanın yanyana gelebilmesi, bizim düşünce sistematiğimizce bir çırpıda kabul
edilebilecek kavramlar olmaktan uzaklaşırlar7.
Oysa yapılmaya çalışılan siyaseti pazarlamaktır. Bunu yaparken de özellikle
reklam ve halkla ilişkiler başta olmak üzere, kişisel satışın yanısıra gerektiğinde
promosyondan faydalanmaktır. Türkiye’de 1983 seçimlerinden itibaren, reklamın
yanısıra halkla ilişkiler çalışmalarının da bu pazarlamada yer aldığını görmek
mümkündür. Günümüzde ise; reklamın etki oranının seçmenler üzerinde %10’u hiçbir
zaman aşmadığını kanıtlayan çalışmalar gözönünde bulundurulduğunda halkla ilişkiler
çalışmalarının seçmeni etkileyecek diğer önemli pazarlama aracı olduğu ortaya çıkar.
Pazarlama ilkeleri ile siyasal pazarlama yönetimi arasında benzerlikler
bulunmaktadır. En önemli farklılık Türkiye’de pazarlamanın tüketicilere yönelik
faaliyetlerini kesintisiz devam ettirmeleri ve pazardaki ürün çeşitlerinin fazlalığıdır.
Siyasal iletişim pazarlamasında ise seçmenlere yönelik ikna edici çalışmalar siyasal
sistem içinde belli aralıklarla yapılmaktadır. Farklılıklara rağmen benzerlikler çok daha
fazladır.
Siyasal pazarlama seçmenin ihtiyaç ve beklentilerini gerçekleştirmeye aday
kişi ya da partilerin ve onların programlarının seçmene tanıtılması ve tutundurulması ile
ilgili her türlü faaliyettir8.
Politik pazarlama seçimlerde seçmen oylarını etkilemeye yöneliktir. Ürün ve
hizmetlerin yerine fikirler, adaylar, partiler ve programları tanıtıldığı için geleneksel
pazarlama uygulamalarından farklıdır. Politik pazarlama iletişim yoluyla hedef kitleyi
7 Necati Özkan, Seçim Kazandıran Kampanyalar, MediaCat Yayınları, İstanbul, 2004, s.21.
8
belli bir konuda ikna etmeye çalışmaktadır. Seçim kampanyalarında hedef kararsız
oyları kazanmaktır. Genellikle seçmenlerin çoğu hangi partiye oy vereceklerine seçim
döneminden önce karar vermiş olmaktadırlar. Bu seçmenlerin kararlarını değiştirip
oylarını kazanmak çok güçtür. Bu nedenle seçim kampanyalarında partiler tutundurma
çabalarını kararsız seçmenlere yönelterek, onların oylarını elde etmeye çalışırlar. Ancak
seçim döneminde başarılı olmak için politik pazarlamanın süreklilik göstermesi
gerekmektedir. Diğer bir deyişle seçim dönemi öncesinde olduğu gibi sonrasında da
pazarlama çalışmalarını devam etmesi gerekmektedir9.
Seçmenler de tüketiciler gibi ailelerinden, arkadaşlarından ve iş
arkadaşlarından etkilenirler. Her iki alanda da tüketici ve seçmenlerin birer hedef kitle
olarak davranışlarının çözümlenmesi, birey olarak da kültürel yapıları ve toplumsal
sınıfları ile referans gruplarını anlamak önem taşır. Benzer psikolojik ve sosyolojik
süreçler, kampanya düzenleyicilerinin pazarlama davranış kalıpları ile karşılaştırma
yaparak seçmen tepkilerini anlamalarına yardımcı olur10.
Diğer bir benzerlik aynı iletişim türleri ve kanallarını kullanmalarıdır. Medya
planlaması yapılarak, hangi mesajın ne zaman ve nerede yer alacağı konusunda
çalışmalar paralel bir biçimde yürütülür. “İletişim kanalları elektronik medya (radyo,
televizyon), basılı medya (gazete, dergi), açıkhava (poster, billboard), kişisel iletişim
(seçim bölgesi çalışmaları, miting) ve diğer medya (doğrudan postalama, telefon) olarak
sıralanabilir. Siyasi partiler/adaylar da normal pazarlamacılar gibi olası hedef kitlelere
ulaşmak için en uygun iletişim kanallarını seçerek medya programı geliştirmek
durumundadırlar11.
Seçim kampanyalarında iktidara talip olanların yönetilecek olanlara
götürecekleri hizemtin görünür kılınmasına duydukları gereksinim, hizmetin nasıl
sunulacağı, herkesçe nasıl anlaşılabileceği, herkesin beğeni, istek, arzularının nasıl
8 Özkan, s.21 9 Gül Bayraktaroğlu, “Geleneksel Pazarlamada Politik Pazarlamanın Yeri”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 4, Sayı 3, s.59, 2002. 10 Uztuğ Ferruh, Siyasal İletişim Yönetimi, MediaCat Yayınları, İstanbul, 2004, s.23 11 Uztuğ, s.23
9
karşılayacağı üzerinde yoğunlaşmaktaydı. Reklam ve halkla ilişkiler sektörü, herkese
seslenebilir olma yolunda kazandığı tecrübeyi politik alana da kaydırdı12.
Siyasal iletişim pazarlamasında olumsuz reklam yasak olmamasına karşın,
normal pazarlama yöntemlerindeki reklam çalışmalarında olumsuz reklam yasağı
bulunmaktadır.
Siyasal iletişim sürecinde gönderilen ileti kodlarının tasarımlarındaki
profesyonellik, uygun iletişim araçlarının seçimi ve doğru medya planlaması ile hedefe
ulaştırılması etkinliği arttırır.
Politikacılar ve kamuoyunu etkilemek isteyenler kitle iletişim araçlarında yer
alabilmek için giderek daha fazla uzman bilgisine gereksinim duymuşlar, böylelikle
devreye politik danışmanlar, halkla ilişkiler uzmanları, kampanya yöneticileri girmiştir.
1.3. Siyasal İletişim Tarihi
Birinci Dünya Savaşı, sonra da iki savaş arası dönem ve İkinci Dünya Savaşı
yıllarında mevcut kitle iletişim araçlarının –özellikle radyo ve sinemanın- propaganda
amaçlı kullanılması iletişim araçlarının gücü konusunda duyulan endişeleri arttırmıştı.
Örneğin akademik dünyada 1930’larda etkilerini hissettirmeye başlayan Frankfurt
Okulu temsilcilerinin hepsi paylaşmasalar da medyaya yönelik bu kötümser bakış açısı
egemendi. Frankfurt Okulu’nun kimi temsilcileri popüler kültürün eleştirel düşünceyi
ortadan kaldırıp, bireyleri yabancılaştırdığını ve onları “kültür endüstrisinin pasif
tüketicileri” konumuna getirdiğini vurguluyorlardı. Oysa liberal düşünce 19. YY’ın
başlarında günümüzdeki temsilcilerinin hala paylaştığı gibi medyayı çoğulcu siyasal
sistemlerin ayrılmaz bir parçası olarak kabul ediyordu. Bilgilendirme ve farklı görüşleri
temsil etme işlevleri nedeniyle medyanın siyasal sistem içinde yasama, yürütme ve
yargı güçlerini toplum yararına denetleyecek bir dördüncü kuvvet oluşturduğunu ileri
sürüyordu. Böylelikle liberal çoğulcu yaklaşımın temsil ettiği bu iyimserlik ile
medyanın kitleleri manüple etmeye yönelik olumsuz etkilerini öne çıkaran içlerinde
Fransız Okulu’nun temsilcilerinin de bulunduğu karamsar yaklaşımlarla açıkça bir
çelişki sergiliyordu. Ancak çelişkili görülen bu konuma rağmen, iki yaklaşımın bir ortak
12 Eser Göker, Politikanın İletişim, İletişimin Politikası, Vadi Yayınları, Ankara 1998, s.22-23
10
paydası vardı; Her ikisi de medyanın gücü ve etkinliğinden hiçbir kuşku
duymuyorlardı13
Tarihsel konjonk tür içerisinde bir dönem propagandanın her şeye yeten bir güç
olduğunun düşünülmesine yol açan gelişmeler meydana gelmiştir. Reklamcıların siyaset
bilimcilerin, propagandayı öven söylemlerinin olduğu dönemde artık diplomasinin
saldırılardan ve gizli anlaşmalardan çok “kitle psikolojisine” dayandırılması gerektiği
ileri sürülmekteydi.
Ancak 2000’li yıllardaki medya ortamı ile 1920’li yıllardaki kitle iletişim
araçları arasında çok büyük farklılıklar meydana gelmiştir. Kaynağın güvenilirliliği
konusunda hedeflerin sorgulama düzeylerindeki artışın yanı sıra, rekabet ortamının
oluşturduğu alternatif kaynaklar ve kaynaklardaki çeşitlilik bugün artık propaganda
yöntemi kullanılarak yapılan siyasal iletişimde başarısızlıkları getirmekte, istenilen
etkili iletişim gerçekleşememektedir.
Örneğin; ilk büyük savaş, 1914-18 savaşı, bazı bilim adamlarına göre “bilinci
harekete geçirmiştir”, bazılarına göre ise büyük bir yönlendirici olmuştur. Bu politik,
ekonomik, ideolojik savaş, bu dünya çapındaki uzlaşmazlık, gerçekleştirilen büyük
askeri operasyonların dışına taşar. Taraflar resmi propaganda ve sansür örgütleri
kurarlar. Bunların ülke dışında en etkin olanı İngiliz örgütü Crewe House’dır. Crewe
House’da Times’ın sahibi Lord Northcliffe gibi gazeteciler ve G.H.Wells ve Rudyard
Kipling gibi yazarlar çalışır. Bildirilerin yayınlandığı merkez olan Londra, dünyayı
savaş konusunda bilgilendiren bir teknik kaynaktır. ABD Hükümeti Committee on
Public Information ya da başkanı olan gazetecinin adıyla Crell Komitesi olarak anılan
örgütü kurar. Geleceğin halkla ilişkiler endüstrisi kurucusu Edward Bernays (1892-
1995) da bu komitede halkla ilişkiler mesleğininin ilk adımlarını atar. Söylentilerin,
uydurma haberlerin ve aldatıcı basmakalıp sözlerin yoğunluğu, sansür aygıtının
katılığıyla doğru orantılıdır14.
13 Ayşe İnal, “Medyanın Etkisi Sorunsalına Başka Bir Bakış”, Der. Sevda Alankuş, Medya ve Toplum, s. 60-61. 14 Mattelart Armand, İletişimin Dünyasallaşması, İletişim Yayınları, İstanbul, 2001, s.52.
11
1980’lerde “PC devrimini” mümkün kılan yarı-iletken üretimindeki teknolojik
gelişmeler, öncelikle elekronik araçlarda fiziksel küçülmeyi ve ucuzlamayı getirmiştir.
Bu gelişme sadece geleneksel kitle iletişim araçlarının dışında yeni medyanın ortaya
çıkmasıyla sonuçlanmamış, aynı zamanda geleneksel iletişim araçlarının üretim,
dağıtım ve alıcı donanımlarının da küçülmesine ve ucuzlamasına yola açmıştır.
Televizyon ve radyo vericileri de bu gelişmeler paralelinde kolayca nakledilebilir
duruma gelmiş ve eskisine oranla ucuzlamıştır. Yarı-iletkenlerdeki gelişmelere paralel
olarak siyasal iletişimin uygulanmaya başlanması da 1980’lerden sonraki en önemli
gelişmelerden biridir. Siyasal iletişimin; hareketli görüntü, metin, ses ve her türlü
enformasyonu tek bir paydaya indirgenmiştir. Her türlü iletinin siyasal tabana,
elektriksel sinyallere dönüştürülmesi de önce farklı farklı donanımların kullanılmasını
gerektiren iletişim araçlarının aynı altyapılardan daha yüksek oranda faydalanabilmesini
getirmektedir. Örneğin; fiberoptik kabloların kullanıldığı temel telekomünikasyon
altyapısında hem televizyon, hem radyo, hem bilgisayar hem de telefon görüşmeleri
yapılabilmektedir15.
1960’lı yıllarda ABD’de ilk defa askeri alanda kullanılmaya başlayan ve hızla
sosyal hayatın içine giren internetin 1980 sonrası ulaştığı nokta siysal iletişim
tekniklerinde yeni uzmanlaşma alanları doğurmuştur.
1993 yılında TÜBİTAK ve ODTÜ’nün yürüttüğü projeye bağlı olarak Türkiye
1993 yılında internete bağlanmış, 1994 yılından itibaren ise kişisel bilgisayar
kullanıcılarına internet hizmetleri başlamıştır. İnternetin iletişim dünyasında yerini
almasının ardından, bireysel web sayfaları başta olmak üzere siyasal iletişimde
kullanılan kitle iletişim araçları yeni bir boyutla karşı karşıya kalmıştır. Çünkü; internet;
yazılı, sözlü, görüntülü iletişimin tümünün birlikte yapılabildiği bir medya ortamıdır.
Kaldı ki; aynı zamanda yüzyüze iletişim ortamının da sağlanabildiği medya aracıdır.
Siyasal iletişim örneklerinin en iyi görüldüğü ve gelişme gösterdiği ABD’de
kitle iletişim araçlarındaki gelişmelerin ve çeşitlenmelerin bu süreci nasıl etkilediği ve
yeni yöntemlere kattığı yenilik açıkça görülmektedir. ABD, pazarlama stratejilerindeki
15 Haluk Geray “1980 Sonrası Yeni Teknolojiler ve İkitelli Medyası”, Editör Korkmaz Alemdar, Medya Gücü ve Demokratik Kurumlar, Afa Yayıncılık, 1999, s. 109
12
gelişmelerde olduğu gibi siyasal iletişim tekniklerinde de yeniliklerin ilk yaşandığı
ülkedir.
Adayların web sayfaları ve genel olarak çevrim içi kampanyaların Amerikan
siyasal yaşamı üzerinde şimdiden önemli bir etkiye sahip olma yönünde ilerlediği
görülmektedir. 1992 Başkanlık Seçimleri döneminde Bill Clinton ve Al Gore küçük bir
broşürün gördüğü işleve benzer bir işlev gören bir web sitesine sahiptiler. 1996’de Bob
Dole’un ulusal bir televizyon kanalındaki bir canlı yayın tartışmasında web sitesinin
adresini duyurması dikkatleri ve ilgiyi internet’e yöneltti. Böylesi başlangıç adımlarıyla
birlikte internet kampanyalar için önemli bir rol oynamaya başladı, zaman ilerledikçe ve
kullanıldıkça da bu ortamın seçmenlerle iletişimin geliştirilmesi açısından umut verici
ve sakıncalı yönleri ortaya çıkmaya başladı. 2000 yılı başkanlık seçimleri sürecinde
adaylardan hem George Washington Bush’un hem de Al Gore’un kampanyaları
internet’i ve elektronik posta listelerini çevrim içindeki taraftarlara haber ve bilgi
iletmek ve onları aktifleştirmek için önemli bir enstrüman olarak kullandılar16.
Başkan adaylarının web sitelerinin -daha alt düzeydeki kampanyalarda
rastlanmayan şekilde- kişiselleştirilmiş haber edinme seçenekleri, eyaletlere özel yoğun
enformasyon iletimi vb pek çok etkileşimli ve zengin unsurlara sahip olmalarıyla
kendini gösteren teknik gelişkinlik kullanımın etkin olmasına da imkan sağlıyordu17.
İletişim teknolojileri denildiğinde genel bir teknolojik yapının içindeki özel bir
yapı anlatılır. Bu yapı teknolojik araçlar üreten ve bu araçlarla aracılanmış iletişimi
yaratan ve geliştiren yapıdır. Bu yapıda en çok sözü edilen kitle iletişim araçları ve
ürünleridir. Bunlara 2000’lerde cep telefonları da eklenmiştir. Egemen görüşlere göre
bu yapılar insanlığın gelişmesini dile getirir. Eleştirilen görüşe göre iletişim teknolojisi,
yapısal transfer, profesyonel ideolojiler, ürün üretimi ve akışına bakıldığında tek yönlü
bir egemenlik ve dolayısıyla emperyalizm görülür18.
Politik iletişimin dünya üzerindeki çeşitli ülkelerde aldığı şekil; politik,
kültürel, tarihsel ve kurumsal yapılardaki farklılıklara rağmen, birbirine bir hayli benzer
16 Ahmet Taner Kışlalı, Siyaset Bilimi (8. Basım), İmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 2000, s.15 17 Kışlalı, s.17. 18Erdoğan İrfan, İletişimi Anlamak, Erk Yayınları, Ankara, 2005 s. 465.
13
bir görünümdedir. Siyasal reklamlar, adayın öne çıkmasında, televizyon vasıtası ile
yansıtılan imajların önemi, medyanın seçim kampanyalarında birinci derecede önem
kazanması, artan kampanya masrafları ve politik iletişim danışmanlarının
profesyonelleşerek seçim ve aday stratejilerinin saptanmasında vazgeçilmez hale
gelmeleri, bu benzerlilere örnek gösterilebilir19.
Siyasal iletişimin profesyonelleşmesinde kitle iletişim araçlarının rolünün
dışında başka oluşumlardan da sözedilebilir. Siyasal iletişimin profesyonelleşmesinde
önemli yeri olan ABD’de bu sürecin bir diğer önemli unsuru olarak Muhalif Eylem
Grupları gösterilmektedir. Muhalif Eylem Grupları’nı (Protest Action Commitee)
çağdaş demokrasilerde siyasal katılımın yollarının açılmasıyla sivil örgütler ya da baskı
gruplarının siyaset sahnesinde oynadığı önemli roller paralelinde genelleştirmek
olasıdır. Bu tür örgütlerin ve oluşumların siyasi parti ya da adaya verecekleri ekonomik
ve siyasal destek siyasi parti ya da adayların güçlü dayanaklarını oluşturabilmektedir.
Ülkemizde de kamuoyu tarafından tanınan birçok sendika liderinin siyasete girişinde
kişisel imaj ile birlikte içinden geldiği sivil toplum örgütünün desteği belirleyici
olabiliyor20.
Burada gözden kaçırılmaması gereken nokta sivil toplum kuruluşlarının
desteğinin anlatımı için yine medyaya duyulan ihtiyaçtır. Desteğin gösterilebilmesi ve
anlatılabilmesi için kamuoyuna ulaşılabilecek en güçlü araç medya olarak önümüze
çıkmaktır.
Siyasal iletişimde bulunacak aktörlerin liderler kamuoyunda gruplarını temsil
ettikleri için bazı özellikleri taşıması zorunluluğu ortaya çıkar. Nitekim lider olmanın
bazı özellikleri vardır. Retorik (ikna edici konuşma) özelliğini doğuştan taşıyan
liderlerin pazarlama iletişimlerinde tasarlanan mesajları hedef kitlelere iletmesi ve bu
kitleleri etkilemesi daha kolaydır. 1990 yılı sonrasında Türkiye’de oluşan kaygan
seçmen kitlesinin etkilenmesi süreci ile birlikte bu konu daha ciddi bir biçimde ele
alınmaya başlamıştır. Çünkü; kararsızların oylarını etkileyecek faktörlerden biri
liderlerin özellikleri olarak belirlenmektedir.
19 Mahmut Oktay, Politikada Halkla İlişkiler, Derin Yayınları, İstanbul, 2002, s.25. 20 Uztuğ, s.26.
14
Genellikle tüm siyasal aktörlerin profesyonel siyasal iletişime gereksinimleri
olduğu artık kaçınılmaz bir gerçektir.
Özellikle son elli yılda medyanın yaşamlarımızın içine iyice entegre olmasıyla
beraber lider tanımı da değişime uğramaya başladı. Martin Luther King, Winston
Churchill, Pierre Elliott Trudeau, Mustafa Kemal Atatürk ya da Abraham Lincoln gibi
fikirlerini duru bir şekilde ifade edebilen ve sözcüklerin üzerinde kafa yoran dünya
liderlerinin nesli artık ne yazık ki tükendi. Kuşkusuz liderlerin fikir danıştığı, ona destek
olan bir ekibi her zaman varoldu, ancak iletişim teknolojinin desteği ile konuşma metin
yazarları (speechwriter) bugüne değin hiç bu kadar etkin bir rol oynamamıştı.
Politikacıların konuşma metinlerini yazanlar spot ışığı altındaki liderlerini
olduklarından çok daha zeki, bilgili, güvenilir ve kimi zaman da esprili bir kimlikle
sunmakla görevlidirler. Kollektif hafızamızı dolduran o unutulmaz konuşmaların gerçek
sahipleri ise çoğu zaman karanlıkta kalmaya mahkumdurlar. Örneğin Amerikan
başkanlarının yemin törenlerinde ya da seçim sonuçlarının sonrasındaki tarihi
konuşmalarda metin yazarları hazır bekler. Lider, Bill Clinton ya da Ronald Reagan gibi
iyi bir konuşmacı ise zaten ekibin yükü iyiden iyiye hafiflemiştir. Retorik yani
politikacının ağzına yerleştirilen kelimelerin inandırıcı bir performansla sunulması
başarının büyük bir bölümünü garantiler. Konuşma metinlerini yazanlar derhal iktidara
geçen yönetimin ya da iktidara yürüyen adayın gündem maddelerini önceliklere göre
sıralar. Politikacının halkla arasında tutturacakları etkin bir iletişim yolu aramaya
başlarlar. Hedef kitle için karmaşık konular basitleştirilir ve politikacının bundan sonra
hep kullanacağı tutarlı bir üslup belirlenir21
Kampanyalar sırasında ise zamana karşı çalışılır. Metin yazarları imajını
belirledikleri ve halkla buluşturdukları siyasetçiyi kimi zaman kişi olarak sevmek ve
bağlanmak zorunda bile olmayabilirler. Bu işe tamamen profesyonel bakan ve sanki
evde kullanmadıkları deterjanı pazarlayan reklamcılardan farksız metin yazarlarına da
rastlanmaktadır. Ancak tahmin edeceğiniz gibi, partinin görüşlerini benimsemek ve
adaya duygusal yakınlık duymak, motivasyonu ve verimliliği arttırır. Özellikle seçim
kampanyalarında metin yazarları son derece esnek ve politik manevralara açıktır. Ne de
15
olsa son dakika gelişmelerine, liderin alacağı pozisyona hazırlıklı olmalıdırlar.
Beğenelim ya da beğenmeyelim demokrasi geleneğinin yerleştiği ülkelerde siyasal
pazarlama teknikleri de siyasal iletişimin bir parçası olarak hızla gelişiyor. Sadece metin
yazarları değil, imaj belirleyiciler, halkla ilişkiler uzmanları, pazarlama danışmanları,
reklamcılar iletilecek mesajları ve politikacının dış görünümünü biçimlendirmek için
var güçleriyle uğraşıyorlar22.
1.4. Siyasal İletişimin Türkiye’deki Gelişimi
Türkiye’de siyasal iletişim tarihi Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren
başlamıştır. Siyasal pazarlama döneminin başlangıcı, 1983 yılı Genel Seçimlerine
rastlamaktadır. Siyasal iletişimin ilk örneklerine ise, Türkiye’nin çok partili seçim
sistemine geçtikten sonra yapılan ikinci genel seçimde rastlanır. Türk siyasal iletişim
tarihine damgasını vuracak ve 26 yıllık CHP iktidarına son verecek, “Yeter Söz
Milletindir” sloganı hedefteki seçmenleri yakalamıştır. Sloganın afişler başta olmak
üzere yazılı basında kullanımı dönemin CHP iktidarından kopan siyasetçiler tarafından
oluşturulmuş Adalet Partisini iktidara taşımıştır.
Türkiye’de 1945’ten sonra II. Dünya Savaşı’nın hemen ardından kurulan
Demokrat Parti’nin isteği üzerine 5392 Basın Yayın Turizm Genel Müdürlüğü
Yasası’nda yapılan değişiklikle, siyasal partilere programlarını açıklamak bakımından,
seçim gününe 15 gün kala başlayan ve seçim gününden iki gün öncesine kadar olan süre
içinde radyodan parasız olarak konuşma yapma süresi tanınmıştır23.
Adalet Partisi tarafından ilk profesyonel seçim kampanyasının yapıldığı 5
Haziran 1977 yılı seçimleri radyonun siyasal iletişim alanında kullanıldığı ilk seçimler
olarak önümüze çıkar. Radyodaki siyasal iletişim olanağının ardından Yüksek Seçim
Kurulu’nun belirlediği oranlarda 1977 Genel Seçimleri öncesinde Seçim Kanunu’ndaki
düzenlemelerle siyasal partilere televizyonu kullanabilme olanağı doğmuştur. Yazılı
21 Aslı Tunç, “Ateşli Konuşmaların Ardındaki Konuşma Metni Yazarları” Referans Gazetesi , 23.02.2005, http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=1694 22 Tunç, http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=1694 23 Oya Tokgöz, Aktaran Necati Özkan, Seçim Kazandıran Kampanyalar, MediaCat Yayınları, İstanbul, 2004, s.29.
16
basının ilk kez kullanıldığı ve ilanların yazılı basında yayınlandığı seçim yine 1977 yılı
genel seçimleridir.
Türkiye’de yapılan 1980 Askeri İhtilalinin ardından tüm siyasi partiler
kapatılır. Askeri Hükümetin oluşturduğu yeni Başbakan Bülent Ulusu’nun
Başkanlığı’nda ve Milli Güvenlik Konseyi’nin onayı ile yeni siyasi partilerin 1983
yılında tekrar kurulmalarına izin verilir. Bu dönem yazılı basının yasal olarak
kullanılmasına olanak sağlayan yeni bir düzenleme getirilerek, “7 Temmuz 1983 tarihli
Resmi Gazete’de yayınlanan Konsey kararı ile siyasi partilere gazetelerde paralı ilan
yayınlatma hakkı tanınır”24.
1983 Seçimlerinde en çarpıcı gelişme, Askeri yönetimin destekleği Milliyetçi
Demokrat Parti’nin beklenenin aksine seçimden üçüncü sırada çıkmasıdır. ANAP
siyasal iletişim pazarlamasının gereklerini yerine getirerek anlaştığı Manajans’la
seçimden galip çıkar. 1987 Seçimlerine girerken, ANAP iktidarda olduğu süre içinde
yaptığı yeniliklerin anlatılacağı, görüntülü siyasal reklam devrine girişin ilk örneğini
oluşturan “İcraatın İçinden” programı gündeme oturur. Başbakan Turgut Özal’ın halkla
iletişime geçtiği ve ülkede bulunan tek televizyon kuruluşu olan TRT’nin iki kanalında
aynı anda yayınlanan “İcraatın İçinden” programı çok etkin bir siyasal iletişim aracı
olarak kullanılmıştır. 1987 Seçimlerine girerken partilere görüntülü propaganda
yapabilmeleri için gerekli düzenlemeler yapılmıştır.
20 Ekim 1991 Genel Seçimleri öncesinde Turgut Özal Cumhurbaşkanı
olmuştur. 1991 Seçimleri ülkemiz siyasal iletişim tarihi açısından yeni bir dönemin
başlangıcıdır. Türkiye’de ilk kez bu seçimlere katılan tüm siyasal partiler, reklam
ajanslarıyla geniş kapsamlı bir işbirliğine girmişlerdir. 1983, 1987 ve 1989 yıllarındaki
denemelerde, reklamcı-siyasal parti işbirlikleri kimi partilerce küçümsenmiştir. Ancak
bu deneyimlerden, reklam ajansları ile profesyonel işbirliğine giden tarafların kazançlı
çıkmaları, partilerin bakış açılarını değiştirmiştir25.
24 Özkan s.61 25 Özkan, s.113
17
SHP, 1991 Genel Seçimlerinde Mega 10/Demokrasi Kanalı adıyla bir
televizyon kanalı kurarak siyasal iletişimde siyasi partilere kanal mülkiyeti getiren parti
olma özelliğini kazanmıştır. Yine aynı dönemde Turgut Özal’ın oğlu tarafından kurulan
özel televizyon kanalında ANAP diğer partilere oranla daha fazla yer alarak, avantaj
elde etmiştir. Ayrıca Star Televizyonu adını alan bu özel, kanal SHP’nin reklamlarını
kabul etmemiştir. TRT’de kullanılabilecek görüntülü reklamlar ya da propoganda
yayınları seçime çok kısa bir süre kala ve kısıtlı olarak yayınlandığı için istenilen etkiyi
sağlayamamıştır.
Türkiye’de ilk defa siyasal iletişim tarihinde ilk defa seçim dönemi dışında
siyasal iletişim kampanyası 1991 Genel Seçimlerinden sonra yapılmıştır. Seçimlerden
ilk iki sırada çıkan DYP ve SHP’nin kurduğu ortak hükümetin yaptıklarını sorgulamaya
yönelik bu kampanyanın düzenleyecisi ANAP oldu. Bu kampanya 1991 Genel
Seçimlerinde 500 gün isteyerek seçmene vaadlerde bulunan DYP’nin, bu 500 gün
içinde yapmadıklarını sorgulamaya yönelik oldukça etkili bir kampanya oldu.
1994 Yerel Seçimleri öncesinde Yüksek Seçim Kurulu tarafından radyo ve
televizyon reklamları yasaklanmıştır. Bu seçim dönemi siyasal iletişim açısından sadece
yazılı basının kullanılabildiği bir seçim dönemi oldu.
Türk siyasal iletişim tarihindeki kampanyalarda basılan afiş ve ilanlarda
yabancı dil ilk kez 1995 yılı Genel Seçimlerinde ANAP tarafından hazırlanan ilanlarda
ABD ile yakınlığı bulunan Tansu Çiller’i yıpratmak amacıyla kullanılmıştır. Hazırlanan
ilan yabancı dilde ve olumsuz bir ilandır.
Türkiye’de siyasal iletişim kampanyalarında diğer partilerden farklı olarak
yüzyüze iletişime önem veren ve pazarlamanın diğer bileşenlerini, reklama ek olarak
etkin bir biçiminde kullanan parti Refah Partisi’dir. 1995 yılındaki Genel Seçimlerde,
daha önceki yıllarda kurduğu Seçim Koordinasyon Merkezi, halkla ilişkiler
çalışmalarını çok etkin bir biçimde kullanmıştır. Seçim Koordinasyon Merkezi; köyler,
18
mahalleler, sokaklar hatta sandık biçimine kadar yapılanmayı tamamlayan bir parti içi
kuruluştur. En önemli özelliği seçim dışı zamanlarda da faaliyet göstermesidir26.
Gelişen iletişim teknolojileri, zamanla Türkiye’deki siyasal kampanyalarda
yeni tekniklerin kullanılmasını da beraberinde getirmiştir. 2002 Genel Seçimlerinde
siyasal iletişim kampanyası sayesinde % 8’lik oy oranı ile büyük başarı sağlayan Genç
Parti’nin kampanyası bu açıdan Türk Seçim Tarihi’nde önemli bir örnek olacak
niteliktedir.
İletişim teknolojilerinin günden güne gelişmesi, siyasi partileri de seçim
kampanyalarında yenilikleri kullanmaya yöneltmiştir. Burada medya olgusu, önceki
seçimlerde olduğu gibi yine ağırlıklı olarak kullanılmış; yeni iletişim teknolojisi olarak,
daha önceki seçimlerde fazla etkili olarak kullanılmayan internet ortamındaki, haber
portallarında siyasal reklama yer verilmiştir. İnternet ortamında hem bilgilendirme, hem
de seçmeni etkileme açılarından doğrudan reklam olgusuna da yer verilmiştir. Hatta o
kadar ki, Türk haber portalları ile yetinilmemiş, Genç Parti’nin uygulamasında olduğu
gibi, Yahoo gibi yabancı haber portallarına partinin reklamı verilmiş, ayrıca mobil
telefonlara kısa mesajlar (SM) geçilerek parti reklamları yapılmıştır27.
1.5. Siyasal İletişim Ve Propaganda
Siyasal iletişim ve propaganda arasında sıkı bir ilişki vardır. Hatta zaman
zaman siyasal iletişimin propaganda olarak tanımlandığı durumlar da görülebilir.
Propaganda sözcük olarak, mesajların otoriter bir biçem ile tek taraflı ve yoğun olarak
hedef kitleye aktarılması olarak tanımlanabilir. Propaganda kavramında verilen
mesajların tartışılması, yorumlanması değil, olduğu gibi, verildiği biçim ve içerikte
kabul edilmesi onaylanması ve buna bağlı olarak da tutum ve davranış değişikliği
beklenir. Burada iletişimden çok, tek taraflı mesaj gönderilmesi yani “iletim” söz
konusudur. Mesajların içeriğini tartışma olanağı yoktur. Propaganda da süre kısadır.
Verilmek istenen tüm mesajların bu kısa zamanda verilerek sonuca ulaşılması istenir.
26 Özkan Necati, s.226. 27 Aziz, s.93.
19
Ancak, yönetim biçimleri demokratik olmayan ülkelerde, propagandanın siyasal iletişim
olarak çok uzun süreli olduğu durumlar da vardır28.
Türk Siyasal iletişim tarihine baktığımızda, özellikle 1991 yılından itibaren
partilerin siyasal iletişim kampanyaları konusunda profesyonel davranmaları gerektiği,
çalışmaların araştırmaya dayalı bilimsel dayanaklara oturtulduğunda başarılı olacakları
konusunda ikna oldukları gözlenmektedir. Oluşan bu bilince rağmen, siyasal aktörlerin
ön önemlileri arasında yer alan siyasi partilerin siyasal iletişim çalışmalarını propaganda
çalışmaları olarak gördüklerine yönelik önemli bulgular vardır.
Türkiye'deki siyasi partilerin önemli bir bölümünün kampanya ve tanıtım
çalışmalarıyla ilgili birimlerinin de adı Propaganda Başkanlığı’dır. Aslında bir yandan
artık siyasi partilerin benzeri tanıtım faaliyetleriyle ilgilenmeye başlaması, bu konuda
önemli bütçeler ayırması umut verici olabilir ancak ısrarla propaganda kelimesini
kullanmaya devam etmeleri de düşündürücüdür. Propaganda faaliyetleri denildiğinde,
tek taraflı bir faaliyetler dizisi söz konusudur. Yani propaganda yapmak üzere harekete
geçen siyasi partiler ve politikacılar, düşünce ve öğretilerini seçmen kitlesine
benimsetmek ve yaymak üzere çalışır, karşılığında da var olma nedenleri olan 'tek
müşterileri' seçmenlerin istekleriyle ilgilenmez. Siyasal iletişim ise her iki tarafın da
katkıda bulunduğu bir süreçtir. Siyasal iletişim Türkiye'de birkaç yıldan bu yana
gelişmekte olan yeni bir alandır. Ancak siyasi partiler göz ardı etmemelidir ki, istatistik,
demografik bilgiler, seçmen davranışları, ciddi kamuoyu araştırmaları, kalitatif
araştırmalar vs. gibi ciddi çalışmaları kendisine esas alan, en önemlisi de seçmenle
karşılıklı iletişim anlayışından yola çıkan bu disiplin, kısa vadede özgür siyasetin
önündeki birçok engeli kaldıracaktır. Siyasi partilerin, seçmenlerinden uzaklaşmasının
altında yatan en önemli nedenlerden biri de bu iletişimin önemini göz ardı etmeleridir.
Siyasi parti kadroları, kendilerini seçmenler üstü bir yerde görerek, düşüncelerini 'dikte'
ettirmeye dolayısıyla da bu sürece 'propaganda' adını vermeyi uygun görmektedir29.
28 Aziz, s.3-4. 29 Şeyda Taluk, “Propagandaya Devam Edin”, http://www.radikal.com.tr/1999/03/06/yorum/01pro.html
20
Türkiye’deki siyasi partilerin siyasal iletişim çalışmalarında sorumlu birimlerin
web sitelerinde hangi isimler altında görev yaptıklarını incelediğimizde siyasi partilerin
bu konuda yeterli bilinçle hareket etmedikleri aşağıdaki tabloda görülecektir.
Aşağıda 1980 sonrası, 2820 sayılı Siyasal Partiler Yasası'na göre kurulan ve
faaliyetlerini sürdüren siyasi partiler yer almaktadır. Partilerin siyasal iletişimle ilgili
birimlerinin web sitelerinde yeralış biçimleri belirtilmektedir.
Tablo 1.1. Siyasi Partilerin Web Sitelerinde Siyasal İletişim Linkleri ve Kullandıkları
İbareler30
Parti Adı Kuruluş Tarihi Genel Başkanı Siyasal İletişimden Sorumlu
Kişi/Birim
1 Anavatan Partisi ANAP 20.05.1983 Erkan MUMCU İletişim Tanıtım ve Medya İle İlişkiler Başkanlığı
2 Doğru Yol Partisi DYP 23.06.1983 Mehmet Kemal AĞAR
Genel Merkez Teşkilatına Bağlı Başkanlık Divanı Üyelerinden Genel Başkan Yardımcısı Saffet Arıkan Bedük Basın ve Propaganda Başkanı
3 Milliyetçi Hareket Partisi MHP 07.07.1983 Devlet BAHÇELİ
Basın ve Propaganda İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır
4 Demokratik Sol Parti DSP 14.11.1985 Bülent ECEVİT -
5 İşçi Partisi İP 02.03.1992 Doğu PERİNÇEK - 6 Cumhuriyet Halk Partisi (2) CHP 09.09.1992 Deniz BAYKAL - 7 Millet Partisi 22.11.1992 Aykut EDİBALİ Web sitesi yok
8 Genç Parti GP 23.11.1992 Cem Cengiz UZAN
Başkanlık Divanı Linki içinde Halkla İlişkiler Başkanı Umur YUMUTURUĞ
9 Demokrat Parti 29.11.1992 İsmet HACISALİHOĞLU
Web Sitesi yok
10 Türkiye Sosyalist İşçi Partisi
TSİP 03.01.1993 Mehmet SÜMBÜL -
11 Büyük Birlik Partisi BBP 29.01.1993 Muhsin YAZICIOĞLU - 12 Anayol Partisi 05.05.1994 Gürcan BAŞER Web Sitesiyok
13 Özgürlük ve Dayanışma Partisi
ÖDP 08.06.1994 Hayri KOZANOĞLU
Basın, Yayın ve Propaganda İşlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı
14 Liberal Demokrat Parti LDP 26.07.1994 Ercan ÇALI Tanıtım ve Propaganda İşleri Başkanlığı
15 Adalet Partisi 11.04.1995 Bülent Şimşek ÖZÇELİK
Web Sitesi yok
16 Büyük Adalet Partisi 12.04.1995 Mehmet Beşir BİLGİÇ Web Sitesi yok 17 Türkiye Adalet Partisi 12.04.1995 Mehmet Web Sitesi yok
30 http://www.byegm.gov.tr/on-sayfa/siyasipartiler/siyasi-partiler.htm
21
YORGANCIOĞLU
18 Türkiye Özürlüsü ile Mutludur
29.07.1996 Murat DİLMEN Web Sitesi yok
19 Emeğin Partisi 26.11.1996 Abdullah Levent TÜZEL -
20 Hürriyet ve Değişim Partisi
HÜRPARTİ 07.01.1997 Yaşar Okuyan -
21 Devrimci Sosyalist İşçi Partisi
25.04.1997 Şevket Doğan TARKAN Web Sitesi yok
23 Ulusal Birlik Partisi 23.10.1998 Fehmi KURAL Web Sitesi yok
24 Aydınlık Türkiye Partisi ATP 27.11.1998 Ahmet Bican ERCİLASUN
Web Sitesi yok
25 Sosyalist Birlik Hareketi 05.08.1999 Nihat ÇAĞLI Web Sitesi yok 26 Demokrat Halk Partisi DHP 15.12.1999 Mahmut İhsan ÖZGEN Web Sitesi yok
27 Gönül Birliği Yeşiller Partisi
GBYP 03.11.2000 Eşref YAZICIOĞLU Web Sitesi yok
29 Eşitlik Partisi EP 25.05.2001 Bektaş ÇELEBİ -
30 Saadet Partisi SP 20.07.2001 Başkanlık Divanına bağlı Halkla İlişkiler Başkanı
31 Ulusal Muhtariyet Partisi UMP 13.08.2001 Fehmi ÖZTÜRK Web Sitesi yok
32 Adalet ve Kalkınma Partisi AKP 14.08.2001 Recep Tayyip ERDOĞAN
Tanıtım ve Medya Başkanlığı-Halkla İlişkiler Başkanlığı.
33 Lider Türkiye Partisi LTP 03.09.2001 Mustafa ÖZMAN - 34 Bağımsız Türkiye Partisi BTP 25.09.2001 Haydar BAŞ - 35 Türkiye Komünist Partisi TKP 11.11.2001 Aydemir GÜLER - 36 Sosyal Demokrat Partisi SDP 29.11.2001 Nihat DEMİR Web Sitesi yok 37 Çözüm Partisi ÇP 25.12.2001 Nazım KOCAMAN -
38 Toplumcu Demokratik Parti
TDP 28.01.2002 Sema PİŞKİNSÜT Web Sitesi yok
39 Hak Ve Özgürlükler Partisi
HAK-PAR 11.02.2002 Abdulmelik FIRAT -
40 Yurt Partisi 14.03.2002 Sadettin Tantan -
41 Sosyal Demokrat Halk Partisi
SHP 24.05.2002 Murat KARAYALÇIN -
42 Cumhuriyetçi Demokrasi Partisi
CDP 19.07.2002 Yekta Güngör ÖZDEN -
43 Yeni Türkiye YP 22.07.2002 İsmail CEM Web Sayfası yok
44 Bağımsız Cumhuriyet Partisi
BCP 24.07.2002 Mümtaz SOYSAL -
45 Sosyalist Demokrasi Partisi
SDP 28.08.2002 Filiz Koçali -
46 Son Çağrı Partisi SÇP 29.08.2002 Çetin SAKAOĞLU Web Sayfası yok
47 Sağduyu Partisi 04.09.2002 Mehmet Yücel AĞARGÜN
-
48 49
Özgür Toplum Partisi Halkın Yükseliş Partisi
HYD
06.06.2003
16.02.2005
Ahmet Turan DEMİR Yaşar Nuri Öztürk
Web Sayfası yok
-
50 51
Cumhuriyetçi Demokrat Türkiye Partisi Yeni Yüzler Partisi
CDTP
YYP
03.09.2003
08 08 2002
Serap GÜLHAN Münci İnci
Web Sayfası yok
-
22
Partilerin internet üzerindeki web siteleri ile ilgili yapılan araştırmada hali
hazırda Türkiye’de faaliyet gösteren siyasi partilerin %40’ının web siteleri olmadığı,
web sitesine sahip siyasi partilerin de %63’ünün halkla ilişkiler, propaganda, tanıtım
konularına ilişkin linklere yer vermediği görülmektedir. Partiler içinde tanıtım,
propaganda veya medya ile ilişkiler konusunda ilgili kişi yada linklerin bulunduğu
%16’lık oranda ise sadece Anavatan Partisi, Saadet Partisi ve Genç Parti Halkla İlişkiler
ibaresini kullanmaktadır. İktidar Partisi konumundaki Adalet ve Kalkınma Partisi ise
Halkla İlişkiler Başkanlığı ile Tanıtım ve Medya Başkanlığı’nı ayırmıştır. Dolayısıyla
etkinliği en fazla kitle iletişim araçlarından biri olarak gösterilen internet üzerindeki
web sayfalarında Halkla ilişkiler ve tanıtım konularında vatandaşların iletişim
kurabileceği linklere sahip siyasi parti oranı % 8’dir. Tüm partiler içinde basın ve
propaganda linklerine sahip partilerin oranı da yine %8’dir. Bu oranlar Türkiye’de
siyasal iletişim ortamında pazarlama iletişiminin ve onun bileşeni olan halkla ilişkilerin
öneminin kavranamadığının açık bir göstergesidir. Propaganda teriminin, halkla
ilişkiler, tanıtım kavramlarının benimsendiği oranda kullanılması, Türkiye siyasetinde
siyasal iletişimin propaganda olarak görüldüğü anlamını da taşımaktadır. Siyasal
iletişim çalışmaları propaganda amaçlı reklam çalışmalarına dayandırılmaktadır.
Propaganda da kullanılan yöntem ve teknikler siyasal iletişimde de kullanılır,
ancak burada söylemde farklılık vardır. Propaganda da kullanılan, örneğin kaynağın
güvenilir olması, kitleyi mesajları almaya hazır duruma getirme, çoğunluktan söz
etmek, sayılar yerine yuvarlak rakamlar ve oranlar vermek, bilinen ortak noktalardan
hareket etmek, mesajları yineleme, geniş kitlelere ulaşmak için kitle iletişim araçlarını
kullanmak gibi özellikler siyasal iletişimde de kullanılmaktadır31.
Siyasi partiler seçmenlerle karşılıklı iletişim kurarak, seçmenin isteklerini ve
davranışlarını bilmek, anlamaktan ziyade, siyasal iletişim disiplini yerine parti üyelerini
propaganda ve anti-propaganda teknikleriyle eğitmekle yetiniyor.
Bu eğitimlerde kısaca parti ilkelerinin nasıl dikte edileceği ve seçmenden nasıl
oy toplanacağı anlatılıyor. Siyasal iletişimin kurumsallaştığı ülkelerde ise uzmanlar,
31 Şengül Özerkan, Yasemin İnceoğlu, İletişimde Etkileme Süreci, Metinler Matbaacılık, İstanbul, 1997, s.
23
'propaganda' kelimesi konusunda oldukça hassaslar. Bu politik olarak doğru olmayan
(politically correct) bir terim ve totaliter bir düşüncenin aracıdır. Oysa iletişim,
demokratik bir süreçtir32.
32 Taluk, http://www.radikal.com.tr/1999/03/06/yorum/01pro.html
24
2. SİYASAL İLETİŞİM VE GAZETECİLİK
2.1. Siyasal İletişimde Gazeteciliğin Rolü Ve Önemi
Siyasal iletişimin amacı, tasarlanan mesajın istenilen etkiyi hedef kitle üzerinde
bırakmasıdır. Mesajların tasarımı tıpkı pazarlamada kullanılan bileşenler (Kişisel satış,
Reklam, Halkla İlişkiler, Promosyon) aracılığı ile yöntem ve şekil açısından
çeşitlendirilerek hedef kitleye ulaştırılır. Kullanılan bütün yöntemlerin birbiriyle
eşgüdümlü çalışması ve eksiksiz yerine getirilmesi gerekmektedir. Türkiye’de uzunca
bir dönem siyasa iletişime yönelik çalışmalar reklam üzerinde kurgulanmış ve hedef
kitleler reklam aracılığı ile kazanılmaya çalışılmıştır. Ancak günümüzde reklamın yanı
sıra diğer pazarlama bileşenlerinin siyasal iletişime yönelik kullanılması, istenen etkinin
oluşturulması açısından şart hale gelmiştir. Pazarlama bileşenlerinden “kişisel satış”ta;
daha çok yüzyüze iletişim yöntemi, diğerlerinde ise yüzyüze iletişimin yanı sıra kitle
iletişim yöntemleri kullanılmaktadır. Kişisel satış, promosyon ve reklam çalışmalarının
hedef kitleler üzerindeki etkileri hemen görülüyorken, halkla ilişkiler çalışmalarının
sonuçları uzun dönemlerde değerlendirilebilmektedir. Siyasal iletişimde halkla
ilişkilerin amaca dolaylı bir katkısından söz etmek mümkündür. Siyasal iletişim
amaçlarında kullanılan kitle iletişim çalışmalarındaki en önemli araç medyadır.
Dolayısıyla siyasal iletişim çalışmalarında medya organlarının kullanımları ve
niteliklerinin bilinmesi önem taşır. Bu anlamda kitle iletişimini kullanan siyasal
pazarlama bileşenlerinin en önemli aracı medyadır.
Siyasal iletişim aracı olarak kullanılan medyayı;
-Yazılı kitle iletişim araçları; gazete, dergi, broşür, kitap, el ve duvar afişleri,
-Sözlü kitle iletişim araçları; radyo
-Görsel ve sözlü kitle iletişim araçları; televizyon, film, sinema, DVD, VCD
-Yazılı, sözlü, görsel, işitsel medya; internet olarak sınıflandırabiliriz.
Sınıflandırılan kitle iletişim araçlarından kimileri yerel olarak yayın
yapmaktadır. Bu çalışmanın amacı; yerel bazda yayın yapan gazetelerin siyasal iletişim
25
aracı olarak rolünü belirlemektir. Bu anlamda kitle iletişim araçlarından yerel gazeteler
ayrı bir bölümde daha detaylı ele alınacaktır.
Gazetecilik bir yönüyle kişiler sorunların çözümlenmesine yardımcı olan
bilgilerin ulaştırılmasıdır. Sunulan enformasyonun içeriği, bilgilendirme veya eğlence
yüklü olabilir. Genelde basit bir tanımlama ile sunulan bu içeriğe günlük dilde “haber”
adı verilir. Gazetecilik, haber malzemesi sayılan enformasyonun toplanması, yazılması,
düzenlenmesi ve dağıtılmasını içeren bir işlemdir. Gazeteci ise erişmek isteği kitle için
en önemli diye nitelendirdiği enformasyonu toplayarak, haber yapan, kişileri bilgi
alarak düşünmeye sevkedendir33.
Gazeteciliğin temel ilkelerinden bir tanesi, haber ile yorum arasında belirgin
bir ayrımın çizilmesi ve bunların karıştırılmasının önlenmesidir. Haber gerçeklere ve
verilere dayalı bilgilendirmedir. Buna karşılık, yorum ise, yazarın, yayımlayanın veya
yayın şirketlerinin düşüncelerini, inançlarını, işitsel yargılarını içerir. Haber yayını,
gerçeklere dayandırılmalı ve doğruluğu kanıtlanır olmalıdır. Yorumlar, genel
düşünceler veya günlük olaylar üzerinde yapılabilir. Yorum subjektif olduğundan,
doğruluğu üzerinde eleştiri yapılamaz. Gazeteci ve gazetecilik kavramları, haber verme
bakımından tek yönlü bir iletişim akımına işaret ederler. İşte gazetecilik yapan araçlar
yoluyla “haber alma”, eriştikleri kitleler yönünden haber olur diye seçilmiş, ayrılmış,
düzenlenmiş, haber olarak yazılmış olay ve olayların okunması, dinlenmesi, izlenmesi
sonunda gerçekleşebilmektedir. Bu düzenleme içinde de toplumda gazetecilik yapan
kitle iletişim araçlarınca, çeşitli görüşler gündeme getirilmekte, gündemde tutulmakta,
kamuoyları oluşmaktadır. Daha doğru bir deyişle, gazetecilikte toplumda üzerinde
konuşulan gündem saptanma yoluna gidilmektedir34.
Gazetecilik, kitle iletişim araçlarının yapılarına göre bazı farklılıklar gösterir.
Araçların bu farklı yapısal özellikleri nedeniyle günümüz gazeteciliği, basın, radyo,
televizyon, internet arasında büyük bir yarış içinde gerçekleştirilmektedir.
Kitle iletişim araçlarının gücünün anlaşılmasıyla medyaya sahip olmak
isteyenlerin sayısı artmaya ve medya organlarının çeşitliliği aritmetik olarak çoğalmaya 33 Oya Tokgöz, Temel Gazetecilik, İmge Kitapevi, Ankara 1994, s.34. 34 Tokgöz, s.34.
26
başlamıştır. Bu da medya organları arasında çekişme ve rekabeti beraberinde
getirmiştir.
Son yıllarda medya kavgalarının gruplandırılmasında dikkat çekici noktalar
bulunmaktadır;
-Gazetelerin karşılıklı olarak özellikle promosyonla yükselen tirajlarını
düşürmek, promosyon kampanyalarını kırmak için kullandıkları kötüleyici yöntemlerin
ürünü kavgalar,
-Reklam ve dağıtım tekeli oluşturarak bu pazarlara hakim olmak ve tehdit
oluşturan medya kurumlarını yok etme, imajını zedeleyerek reklam akışını, devletten
kaynak akışını önleme çabalarının ürünü kavgalar,
-Medya gruplarının daha çok, teşvik, kredi, ilan ve çeşitli kolaylıklar elde
etmek için, ekonomik yatırımlarında kayırıma ve destek gördükleri için, ya da
ekonomik hedeflerine yakın buldukları için destekledikleri politik liderlerin genellikle
aynı nedenlerle karşısında yer alan medya grupları ile girişilen kavgalar,
-Medya gruplarının özellikle medya dışı, bir ucu devlet desteğine dayanan
yatırımlar konusunda aralarındaki kıskançlıklardan kaynaklanan kavgalar ve birbirlerini
“medyanın gücünü kullanarak” hükümetlerden kolaylıklar elde etmekle
suçlamalarından kaynaklanan kavgalar35.
Aralarındaki rekabetin getirdiği çekişmeler kitle ileşitim araçlarının gazetecilik
işlevini yavaş yavaş kaybetmeye başlamasına neden olmaktadır. Bu rekabet ortamındaki
çekişmeler, gazetelerin haberlerine de yansımaktadır. Özellikle son grup kavgaların
nedenlerine baktığımızda kitle iletişim araçlarında gazetecilikten ziyade siyaset aracılığı
ile menfaat elde etme girişimlerinin olduğunu görürüz.
Medyanın etkileme stratejilerini dolayısıyla içeriğini belirleyen tek şeyin
sahiplik yapısı olduğunu düşünmek oldukça eksik bir resim çizmek olur. Çünkü
35 Gülcan Seçkin “1990’lı Yılların Basın Kavgalarının Ekonomi Politiği ve Bir Örnek Olay:Doğan, Sabah ve Akşam Gruplarının (Ekim-Aralık 1995) Kavgas”, Editör Korkmaz Alemdar, Medya Gücü ve Demokratik Kurumlar, Afa Yayıncılık, 1999, s.109.
27
medyayı tamamen medya dışı güçlerinde çeşitli yollarla etkilediği biliniyor. Siyasal
iktidarların medya üzerinde doğrudan baskı kurarak etkilemeye çalıştıkları bir gerçektir.
Aynı şekilde yine medya dışı güç odakları (örneğin belli bir holding) ekonomik gücü
sayesinde medyayı etkilemeye ve çıkarları doğrultusunda kullanmaya yeltenebilir. Öte
yandan bu amaçla oluşturulmuş özgül düzenleme/denetleme kuruluşlarının da (RTÜK
gibi) medyanın işleyişine doğrudan müdahale edebildiklerini biliyoruz. Bu arada,
doğrudan medyadan gelen Gazeteciler Cemiyeti, Basın Konseyi gibi meslek
örgütlerinin etkilerini de atlamamak gerekir. Bu güç ilişkileri ağının merkezinde duran
ve kendisini yaptığı haber, yazdığı yorum ya da köşe yazısı ile tanımlayan medya
profesyonellerinin işlerinin çok zor olduğunu söylemek mümkün. Zira bu kişiler bir
yandan tiraj ya da reyting baskısı ve dışsal politik baskıları göğüslerken, diğer yandan
da doğru, güvenilir, etik açıdan tutarlı ürünler ortaya koymak durumundalar36.
Türkiye’de Turgut Özal ve kadrolarının sıklıkla ifade ettikleri “vizyon
belirleme” sürecinde medyanın yeniden yapılanması büyük yer tutmuştur. “Dinamizm”,
“yeni trendler” ve “oyunda yer almak” söylemiyle çıkan 1980 sonrası yeni sağ
kadroları, medya endüstrisinin yeni dünya düzenine uydurulması aşamasında
görevlerini başarıyla yapmışlardır. 1990’lara kadar radyo-televizyon yayıncılığında
varolan devlet tekelinin kırılmasıyla, yaygın olmayan iletişim ağının genişlemesi
bağlamında gerekli altyapı kurulmuş ve yeni dünya düzeninin iletmek istediği mesajları
alımlamaya hazır bir toplumsal yapının temelleri atılmıştır37.
Bütün bu çıkarımları zenginleştiren bir örnek 1995 Ekim ayının politik
atmosferinde patlayan ve Aralık ayında barış ilanı ile sona eren, Doğan Grubu’na ait
gazetelerle Sabah ve Akşam grubu arasında yaşanan kavgadır. Bu dönem politik liderler
arasındaki kavgaların, hükümet krizlerinin politik sahnenin en birincil tarafları ve
aktörleri olan medyanın gündemine tümüyle hakim olduğu dönemlerden biridir. Bu
ortamda medya sektörüne hakim olan ve şiddetli rekabet içinde bulunan iki büyük grup,
iktidardaki DYP ile muhalefetteki ANAP arasında tercihlerini belirlerken, birbirlerini
hükümetle olan ekonomik ilişkilerine göre hareket etmekle suçlarlar. Böylece politik 36 Halil Nalçaoğlu, “Medya Toplum İlişkisini Anlamak Üzere Bir Çerçeve”, Der. Sevda Alankuş, Medya ve Toplum, s.55 37 Esra Doğru Arsan, “Değişmeyen Türkiye’nin Değişen Medyası”, http://www.medyakronik.com/akademi/makaleler/makaleler32.htm
28
taraf ya da muhalif olmanın, iktidarı belirleme çabalarının temelinde hükümetlerle olan
ekonomik ilişkilerin yattığı iddialarından kalkılarak, ticari rekabet ve kıskançlıkların
doğurduğu sert bir kavga yapılır. Medya gruplarının sözcüleri birbirlerine, politik tavır
alışlarında, politikacılara yönelik davranışlarda parasal ilişkilerin belirleyici olduğu
suçlamalarını yöneltirken, aynı suçlamaları bir parti lideri daha önce çok iyi ilişkiler
içinde olmakla eleştirirken, tüm bunları medya sahibi olmanın olanaklarını kullanmaya
bağlayacaklardır. Nitekim etik ilkelerin, kamu yararı gibi kavramların kalkan olarak
dahi işlev göremediği, medya gruplarının tümüyle ekonomik ve politik güç olmak için
giriştikleri, her silahin kullanıldığı bir kavga yaşanır38.
Siyaset ve medya ilişkilerinin “habercilik ve yorumlar boyutunda, siyasetçiye
olan katma değeri, iki biçimde kendisini göstermektedir. Birincisi, bütün başarısızlığına
ve yanlışlarına rağmen siyasetçinin hâlâ umut vaad ettiği, ondan başkasının başarma
şansının olmadığı, varolan hata ve başarısızlıkların tamamıyla dışsal faktörlerin
etkisiyle gerçekleştiğidir. Dolayısıyla, böyle bir ortamda siyasetçinin kolaylıkla parti içi
rakiplerinden ve muhâliflerinden sıyrılması, en azından şiddetli eleştirilerden kurtulması
mümkün olmaktadır ve siyasetçi işine devam etmektedir. İkincisi ise, başarılı rakip ve
başarılı veya başarısız olsun muhâliflerin ezdirilmesi, seslerinin duyurulmamasıdır”39.
Aslında 1993 yılı ilkbaharında ne yapıp edip bir televizyon kurmaya çalışanlar
yalnızca Refah Partili İslamcılar değildi. Kimi siyasi partiler, büyük şirketler, güç
odakları ve tarikatlar da benzer çalışmalar içindeydiler. Televizyonun özelleşmesinden
sonra ortaya çıkan yeni siyasal ortamda televizyonsuz bir siyasal görüşün, silahsız bir
polis kadar eksik olacağı düşünülüyordu. Bu dönemde televizyona çok paralar yatırıldı.
Bunlar, henüz oluşmakta olan piyasanın mantığına, kapitalist ekonomilerde televizyon
yayıncılığının rasyonalitesine göre açıklanması mümkün olmayan, başka türden rant
beklentileriyle yatırılmış paralardı40.
Gazetecilik kitle iletişim araçlarından, yazılı basın-radyo ve televizyonda
tamamen siysi taraflar adına yapılır bir nitelik kazanmıştır. Sonraki yıllarda kitle 38 Seçkin, s. 141 39 Cihaneri Erciyes ‘Medya Siyaset İlişkilerinde Etik Sorunlar ve Türk Basını’, Türkiye ve Siyaset Dergisi Eylül-Ekim 2001, http://www.dorduncukuvvetmedya.com/article.php?sid=1834 40 Haluk Şahin, “İslamcı Televizyon Nasıl Olur?”, 15 Ekim 2005 Radikal Gazetesi, http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=167012
29
iletişim araçları arasına katılan internet üzerindeki haber portallarında da aynı tavrın
devam ettiği görülür.
Türk medyası, bu anlamda da çok kötü örneklere sahip bulunmaktadır.
Hatırlanacağı üzere, 1995 seçimleri öncesinde, Doğan Grubu kayıtsız şartsız Mesut
Yılmaz’ın ANAP’ını desteklerken, Bilgin Grubu da en büyük rakibi Tansu Çiller için
seferber olmuştu. Aynı kamplaşma 1999 seçimlerinde de yaşanmış, fakat bu sefer Tansu
Çiller’i destekleyen grup Enver Ören’in İhlas’ı olmuştur. Kanal 7, Yeni Şafak, Millî
Gazete, Akit gibi yayın organları da bütün güçleriyle Fazilet Partisi’nin yanında yer
almış, tıpkı büyük medyanın yaptığı gibi, başta MHP olmak üzere birçok partiye
neredeyse hiç şans tanımaz bir yayın politikası izlemişti. Seçim sonuçları, büyük medya
tarafından yelkenine her zaman su verilen partilerin hezimetini ortaya koymasına
rağmen, medyada ciddî bir özeleştiri mekanizması da ne yazık ki çalışmamıştır41.
Televizyonun siyasi amaçlarla gazetecilikte kullanılması için üç seçenek
bulunuyor; haber özetlerinin yer aldığı haberler, haber bültenleri ve haber programları.
Yükselişte olan iktidarların basınla ilişkileri yumuşaktır, basın özgürlüğünden
yana bir söylem tuttururlar. Ama inişe geçtikleri anda bu söylem değişir, ilişkiler
sertleşir. İktidarlar basını sindirmek için ellerindeki enstrümanları kullanmaya
başlarlar42.
Medya dünyasının önemli isimlerinden Bedii Faik’in medya ile ilgili önemli
saptamaları var; “Türkiye'de medya terör unsurudur. Medya terörü o kadar var ki, her
şeyin üzerine baskı yapıyor. Politikacının üzerinde baskısı var. Halkın üzerinde baskısı
var, iş aleminin üzerinde baskısı var, her şeyin üzerinde baskısı var. Bugün Türkiye'de
gazete veya TV patronları herhangi bir fikri yaymak veya Türkiye'nin noksanlarını
tamamlamak için değil, yeni iş imkanları hazırlamak, bir silah gibi kullanmak üzere
yayıncılığa başlıyorlar"43.
41 Erciyes http://www.dorduncukuvvetmedya.com/article.php?sid=1834 42 Haluk Şahin, “Uzanlar ve Basın Özgürlüğü, 18 Şubat 2004, Radikal Gazetesi, http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=106608 43 Hasan Üstün, “Bedii Faik; Medya Terör Unsurudur”, 07.07.2001 http://www.bianet.org/2001/07/09/haber3283.htm
30
İtalya'da Başbakan Silvio Berlusconi'nin hükümeti ülkede son 60 yılda en uzun
süre görevde kalan yönetim olarak tarihe geçti. Berlusconi hükümeti iki yıl 11 ay, ya da
başka bir deyimle 1060 gün önce iktidara gelmişti. Bu süre, İtalya koşullarında bir
rekor44. Silvio Berlusconi İtalya Başbakanı olmadan önce önemli bir medya patronuydu.
Medya tartışmaları, özellikle seçim dönemlerinde yeniden alevlenir. Medyanın
tarafgirliği, bir silah olarak kullanılması, yozlaşması yeniden tartışılır. Medyada
kimsenin karşı çıkmadığı bir erozyon var ve bu erozyonun da elbette ki, ekonomik bir
temeli var. Ticari bir alan gibi görünmekle beraber, medyanın “kar elde etmekten çok,
bir silah olarak kullanılmakta olduğu” ve askeri harcamalarla benzer özellikler gösteren
“medya harcamaları”nın, önümüzdeki dönemde ilginç gelişmelere gebe olduğu
söylenebilir45.
Türkiye’de bir noktadan sonra ekonomik büyümenin iki altın kuralı vardır;
medya satın al ve iktidara yakın ol. Medya ürünlerinin tüketicileri açısından tehlike de
bu noktada başlıyor. 1980 sonrası geleneksel sahiplikten yeni sahiplik yapısına geçiş
sonunda; bankalar, müteahhitlik firmaları, sigortacılık, turizm, sağlık sektörü gibi,
gazetecilikle hiç ilgisi olmayan her türden sektör ile gazete, TV ve radyoların iç içe
geçtiğini görüyoruz. Bu durumda medya kamuya doğruyu söylemekten çok, iktidara
mesaj vermenin ve patronların kendi ticari mesajlarıyla iktidarın mesajlarını da halka
taşımanın aracı haline geliyor46.
Gazetecilik siyasal iletişimin vazgeçilmez araçlarından biridir. Gazetecilik
mesleğini yapanlar bu anlamda siyasal aktörler tarafından doğru bilgilendirilmelidir.
Ancak gazetecilik mesleğinin etik kurallarının dışına taşarak siyasal iletişim aracı olarak
kullanılması, toplumsal gelişimi ve ilinci engelleyici bir silah haline dönüşmektedir.
2.1.1.Fikir Gazeteciliği
44 http://www.bbc.co.uk/turkish/europe/story/2004/05/040505_italyberlusconi.shtml 45 Mustafa Sönmez, “Türk Medyasının Ekonomik Açmazları”, http://www.bagimsizsosyalbilimciler.org/Yazilar_BSB/Sonmez2004_2.doc 46Tılıç L.Doğan, 2000’ler Türkiye’sinde Gazetecilik ve Medyayı Anlamak, Su Yayınları, İstanbul, 2001, s.70.
31
Haberlerle birlikte yorumun ağırlık kazandığı, ünlü yazar ve düşünürlerin
gazete sayfalarından halka seslendikleri gazetelerdeki etkinin fotoğraflarla değil,
kelimelere yüklendiği, gazetecilik türü’ne47 fikir gazeteciliği denmektedir.
Günümüz gazeteciliğinde önemli bir yer işgal eden, hiç kuşkusuz fikir
gazeteleridir. Fikir gazeteleri insanoğlunun yapısı gereği olarak, pek hoşlanmadığı,
fakat bilmesi, öğrenmesi gerekli olan haberleri sunan gazetecilik türüdür. Sunduğu ciddi
içerikli haberlerle insanları düşünmeye yöneltir. Fikir gazeteciliğinin amacı, önemli
toplumsal sorunları, konuları saptayarak, toplumun gündemine getirmedir48.
Demografik yapısı belirlenmiş hedef kitlesinin düşünsel ihtiyaçlarına hitap
eder. Amacı mesajlarıyla eğlendirmek değil, eğitmek ve bilgilendirmektir49.
Medya diye ifade ettiğimiz kitle iletişim araçlarından sözlü ve yazılı basın ve
aynı zamanda hem sözlü hem yazılı basının içinde de (televizyon, radyo, gazeteler,
dergiler ve internet) fikir gazeteciliği yapan gruplar bulunmaktadır. Türk Medyası
içinde fikir gazeteciliği yapanların genele oranının çok düşük olduğunu söyleyebiliriz.
Bu arada fikir medyası ve propaganda ayrımını iyi anlamak gerekmektedir.
Son yıllarda propagandanın anlamı üzerinde yoğunlaşan araştırmalar
propaganda terimini kötü çağrışımlardan sıyırmaya ve eski anlamına kavuşturmaya
çalıştırmaktadır. Yani bir anlamda propagandayı düşüncelerin yayılması, ikna ve
etkileme çabaları olarak tanımlama gayreti söz konusu olmaktadır50.
Yapılan çalışmalar belli çıkarları olan bireylerin ya da grupların, başkalarının
kanılarını ve davranışlarını etkilemek amacıyla, önceden tasarlanmış, ikna ve telkin
tekniklerini kullanarak yaptıkları eylemin propoganda olarak tanımlanması üzerinde
görüş birliği sağlamaktadırlar51.
47 Nurdoğan Rigel, İleti Tasarımında Haber, Der Yayınları, İstanbul, 2000, s.32. 48 Tokgöz, s.273. 49 Rigel, s.32. 50 Arsev Bektaş, Kamuoyu, İletişim ve Demokrasi, Bağlam Yayınları, İstanbul, 2000, s.150. 51 Bektaş, s.150.
32
Modern propagandanın amacı, sadece bireylerin bir öğreti veya düşünceyi
benimsemelerini sağlamak değil, onları aktif olarak bu sürece katılmaya yöneltmektir.
Bir anlamda propaganda bireye seçenek sunmaktan ziyade, aksine bu seçimi ortadan
kaldırmayı, gerçek tepkiler ve inançlar yaratmayı amaçlamaktadır. Yani bireyin aklına
ve mantığına hitap etmek söz konusu değildir52.
Çıkar gruplarının yanı sıra, siyasi partiler en önemli propagandacılar
arasındadır. Parti propagandası bir ölçüde sınırlı bir çerçeve içinde olur. Her siyasi parti,
seçim kampanyası dışında kalan devrede bile kamuoyunu etkiler. Bunun için de
geleneksel propoganda metodlarını kullanır; basın, radyo, televizyon, kitap, prospektüs,
söylev, duvar afişleri, filmler, v.b. ve bunlarla birlikte istatistik53.
İktidardaki parti bir anlamda hükümeti de oluşturduğu için, yaptığı propaganda
kısmen hükümet propagandası anlamına gelir ve kendini savunmaya, haklı göstermeye
yöneliktir. Muhalefet partileri ise iktidar partisinin ve hükümetin izlediği politikaları
eleştiren nitelikte propaganda yapar ve bu durum onların propagandasına ister istemez
saldırgan ve olumsuz bir nitelik kazandırır. Kitle iletişim araçlarının siyasal
reklamcılıkta kullanılmaya başlanması siyasal iletişimin gelişmesine de önemli bir rol
oynamıştır. Kampanya dönemlerinde tüm siyasi partilerin ve adayların seslerini
duyurabilmeleri, kitleye mesajlarını iletebilmeleri ve seçimlerin bu anlamda sağlıklı
biçimde gerçekleşmesi, siyasal iletişim faaliyetlerinin düzeyi ile yakından ilgilidir54.
Fikir gazeteciliğinin propaganda yapmak gibi bir kaygısı yoktur. Ancak
farkında olmadan propagandaya aracılık yapmak durumunda kalabilir. Fikir gazeteciliği
yapan kitle iletişim araçları, daha çok kitleye ulaşmak için kitlelerin isteklerine yönelik
yazılar, programlar hazırlama amacını taşımazlar.
Yazılı basın, radyo, televizyon ve sinema gibi kitle iletişim araçları, ancak
kişilerin varolan görüş ve kanılarını güçlendirebilmekte, fakat değiştirmelerinde fazlaca
etkili olamamaktadırlar. İletişim araçları aracılığı ile yapılan ikna edici iletişim,
genellikle izleyicilerin varolan görüş ve kanılarını değiştirmekten çok, onları destekler.
52 Bektaş s.160. 53 Bektaş, s.172. 54 Bektaş, s.172.
33
Bununla birlikte, yine bu çalışmalar doğrudan olmasa bile dolaylı bir etkinin
varolabileceğine ve medyanın olsa olsa ancak kararsızların siyasal tercihlerini
belirlemede ve mevcut kanılarını değiştirmede rol oynayabileceğine dikkati
çekmektedirler. Ancak tüm sınırlayıcı unsurlara karşın, günümüzde kitle iletişim
araçlarının kamuoyunu oluşturma ve etkileme açısından önemini koruduğunu söylemek
yanlış olmaz. Gene yapılan araştırmalar gerek yazılı ve gerekse de sözlü iletişim
araçlarındaki, özellikle köşe yazarları ve yorumcuların bireyleri etkilediklerine ve
onların tutum ve kanaatlerini az da olsa yönlendirebildiklerine işaret etmektedir55.
Medya olmadan siyaset mümkün değildir. Topluma mesaj vermek isteyen ve
toplumdan destek almak isteyen herkesin medyaya ihtiyacı vardır. Basın yayın
organları, yani gazeteler, televizyonlar, dergiler de, kendi okuyucu-izleyici kitleleriyle
birlikte "taraf"tırlar. Haberleri seçme ve sunma tarzıyla "taraf"tırlar, yorumlarla
"taraf"tırlar. Daha geniş kitlelere ulaşmayı hedefleyen, daha az "taraf" olmaya çalışır.
Belli bir tür okuyucuyu hedefleyen gazeteler de o okuyucu kitlesinin bakış açısına
paralel olarak "taraf" olmaktan çekinmezler. "Taraf" olmanın ölçüsü yayının türüne göre
değişir. Ama "taraf" olmanın ölçüsü arttıkça da bir "inandırıcılık" sorunu ortaya çıkar.
Doğrudan "parti organı" durumunda olan yayınları, bu "inandırıcılık" sorunu yüzünden
o partiye oy verenler bile okumaz. Yine benzer biçimde, "taraf" olma ölçüsünü
kaçırarak bir siyasi görüş ya da bir siyasetçiyle fazla özdeşleşmiş gazeteler de ciddi
sorunlar yaşamışlardır56.
Yerel sorunları gündeme getirmek ve çözmeye yardımcı olmak misyonunu
üstlenen yerel gazetelerin, fikir gazeteciliği yaptıkları sürece bu amacı yerine
getirebilmesi mümkün olacaktır.
2.1.2. Kitle Gazeteciliği
Kitle gazeteciliğinin doğurduğu çok önemli bir kavram vardır: Kitle kültürü.
Kitle iletişim araçları insanları eğlendirmenin, boş vakitlerini değerlendirmenin
yanında dünyada olup bitenler hakkında haber iletmeyi de üstlenmektedirler. Teknolojik
55Bektaş, s.120. 56 Gönensin Oktay, “Siyaset ve Medya“ , Sabah Gazetesi, 7 Mayıs 2001.
34
gelişmeler sonucunda dünyanın bir ucundan diğer ucuna hızla yayılabilen haberler
kitlelerin dünya görüşlerini de değiştirmiş ve aynı zamanda kültürel farklılıklarda
standartlaşmaya yönelik bir hareketin başlamasına neden olmuştur57.
Kitle medyası; ucuz maliyetle, kitlelerin dikkatini çekecek, ilgi uyandıracak,
aynı zamanda da kitleleri eğlendirecek ürünler üretir. Bu ürünlerin ortaya çıkış sürecini
takiben kitleler, medya araçlarının yarattığı ürünleri ortak tüketmeye başlarlar. Ancak
işte bu ortamda propagandaya farkında olmadan hizmet eden ve bunu yaparken, ikna
yöntemlerini kullanan medyanın hitap ettiği kitlelere ortak bir kültürü de kazandırması
sonucu doğar. Kitle medyasının kitlelere bir öğreti hizmeti sunmak gibi bir amacı
yoktur. Tek amaç mümkün olduğu kadar çok kitleye hitap etmek, kitle iletişiminde
kullanan pazarlama iletişim yöntemlerinin (halkla ilişkiler, reklam, promosyon)
kullanım alanlarını genişletmektir.
Kitle kültürünün özelliklerini, kitle iletişim araçları yoluyla kazanılan kültür
bağlamında ele alırsak, bu kültürün içerik ve amaçları; ticari, teknolojik, ideolojik
boyutlarının yanı sıra nasıl kazanıldığı konusunda da bazı belirlemeler yapma imkanı
doğar58.
Bu belirlemelerin yapılabilmesi için kitle iletişim araçlarının pazarını bilmek
gerekiyor.
Kitle iletişim araçlarının mantığı, ekonomik yapısıyla yakından bağlantılıdır.
Özel sektör medyada ürünün her şeyden önce meta olduğu açıktır; zira satış rakamları,
yatırımdan gelir ve kara kadar tüm faaliyetlerinin tek haklılık gerekçesidir. Özel sektör
medya firmalarının yönetiminde ticari başarı uğruna daha da takıntılı bir biçimde bu
hedefin peşinde koşulur. Bugün, son yıllarda artan medya yoğunlaşmasının ve rekabetin
gölgesinde, durum tamamen kontrolden çıkmıştır. Özellikle televizyonun ve onun
ardından geri kalan medya sisteminin sınırsız pazarında artan özel sektör rekabeti
aslında medyaya özgü iletişim tarzlarına yabancı bir ticari-yönelimli kurallar kümesi
dayatmamaktadır. Tersine, başından beri medyada asli olarak varolan kuralların
denetimsiz biçimde büyümesine yol açmıştır. Bununla birlikte, daha az etkilenen dipteki 57 Bektaş, s.116. 58 N.Nur Topçuoğlu, Basında Reklam ve Tüketim Olgusu, Vadi Yayınları, Konya, 1996, s.127.
35
kaliteli yazılı basından en çok etkilenen en tepedeki boyalı basına ve ticari
televizyonlara kadar, çeşitli medya tiplerinin meta niteliğinden etkilenme derecelerinin
açık bir hiyerarşisi vardır59.
Özel yayıncılık şebekelerinde ve boyalı basında tepeye tırmanmak için ticari
sömürü kültüründen yararlanan bir gazeteci tipi vardır. Bu gazetecinin işe uygun temel
niteliği, konuyu doğru verip vermediğine ve konunun asli standartlarına yanıt verip
vermediğine aldırmadan yarı sindirilmiş bilgi kırıntılarını gerçek medya ürünleri diye
yutturmaya hazır oluşudur. Başarısı herşeyden önce, bir konuya hakkının verilip
verilmediği ile ilgili değil, izlenme oranlarıyla ölçülür. İşletmenin kar kaygısının
gazetecilik hedefiyle ya da siyasi hedeflerle çakıştığı ya da bir medya şirketi kendi
ekonomik faaliyetlerinin siyasi ortamını etkilemeyi umut ettiği durumlardaysa, medya
kuralları asla askıya alınmaz; belli koşullar altında açık siyasal mesajların taşıyıcılarına
dönüştürülür60.
Bu kurumların maruz kaldıkları sert ekonomik mantık, onları yarattıkları tüm
medya ürünlerini, ideali gençler olmak üzere, en fazla izleyiciye ulaşmanın araçları
olarak haklı göstermeye zorlarlar, zira yanlızca bu şekilde rekabette başarıyı bulurlar.
Bu yüzden izlenme oranlarını azamileştirmeye yönelik rekabet baskıları, medya
yetkililerinin şovların formatıyla, üretim şekliyle ve şovun başarısı ya da başarısızlığıyla
ilgili kararlarının çoğunu belirler. Amerikan yayıncılığında tekrar tekrar ortaya çıkan bir
uygulamada, bu tür bir mantığın en uç örneği görülebilir. Şovun moderatörü, şov devam
ederken bile, izlenme oranlarıyla ilgili son verilerden haberdar edilir. Bu bilgiyle
izlenme oranını yüksek tutması en fazla olası formatlara ya da yapım değerlerine anında
karar verebilir. Bu kuralları haber muhabirliği, siyasal habercilik ve televizyon haber
magazin programları için bile yumuşatılmaz. Egemen üretim koşullarında, medya
yapımlarının tüm ekonomik potansiyelinden tam olarak yararlanmaya ödünsüz bağlılık
farklı eylem alanlarının ya da yayın formatlarının özgüllüklerinden, temalarından ve
dekorlarından önce gelir61.
59Thomas Meyer, Medya Demokrasisi, Çev:Ahmet Fethi, İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2002,s.52. 60Meyer, s.54. 61Meyer, s.55.
36
2.2. Türkiye’de Gazetecilik
2.2.1. Yaygın Gazeteler
Genelde mesleki ve akademik dilde Türkiye içi ve dışı dağıtımı yapılan basın,
“ulusal basın” olarak adlandırılmaktadır. Bazı çevre ve kaynaklar ise yerel basın
mensuplarının “ulusal” sıfatına yönelik, “Biz milli değil miyiz?” biçimindeki
eleştirilerini göz önüne alarak “yaygın basın” değimini kullanmayı yeğlemektedirler62.
Bu çerçevede ulusal basın, “Merkezileri İstanbul’da bulunan, ülke çapında
sürekli ve düzenli olarak dağıtımı yapılarak satışa sunulan yüksek tirajlı gazeteler”
olarak tanımlanabilir. Bir başka anlatımla, orta ya da büyük çaplı ticari kuruluşlar
sayılan ulusal basın, geniş haber kaynaklarıyla ülke kamuoyuna seslenmektedir63.
Türkiye’de 2005 yılı itibariyle halen “16’sı ulusal, 15’i bölgesel, 229’u yerel
ölçekte yayın yapan 260 televizyon kanalı (53’ü kablolu), ulual, 108 bölgesel, 1062
yerel yayın yapan 1200 radyo istasyonu, tüm ülkede dağıtımı yapılan 32 gazete ve 85
dergi64 bulunmaktadır.
Gazete ve dergi satış gelirleri, toplam medya cirolarında ancak yüzde 20’si
dolayında bir yer tutmaktadır. Kağıt, matbaa v.b. giderlerini asla karşılayamayacak
fiyatlara gazete ve dergi satılmaktadır. Hele 1 YTL’ye satılan bol sayfalı haftalık
dergilerin fiyatı, fiziki maliyetleriyle hiç uyuşmamaktadır. Böyle olunca, varsa yoksa
reklam geliri, reklam harcamaları, buna bağlı olarak da ekonomideki makro büyüme
oranı medya için de can alıcı bir unsurdur65.
Türkiye’deki yazılı, işitsel ve görsel basının ortaya çıkma, gelişme,
yaygınlaşma süreçlerine bakıldığında; kuruluşunda devlet girişimlerinin olduğu, uzun
süre doğrudan siyasal iktidarın denetiminde veya etkisi altında gelişme gösterdiği
görülür. Türkiye’deki medyanın, nedenleri ülkenin ekonomik/siyasal ve kültürel
gelişme dinamikleriyle açıklanabilecek bu tarihsel özelliği, başka bir tarihsel özellik
62 Atilla Girgin, Türk Basın Tarihi’nde Yerel Gazetecilik, İnkılap Yayınları, İstanbul, 2001, s.147. 63 Girgin, s.147. 64 Mustafa Sönmez, “Medyanın 2005 bilançosu ve 2006” http://www.evrensel.net/06/01/11/ekonomi.html, 20 Mayıs 2006. 65 Sönmez, http://www.evrensel.net/06/01/11/ekonomi.html
37
olan siyasal merkezin her şeyi yukarıdan yerleştirmekten yana geleneğiyle ciddi bir
hesaplaşmaya girme ihtiyacı duymayan bir aydın tavrıyla birleşince, ortaya bugünkü
medya ortamını niteleyen başlıca özellik çıkmıştır: Mevcut siyasal gelenek ve onun
temsilcisi siyasal iktidarlarla arasındaki mesafesizliği hiç sorunsallaştırmayarak onun
bir parçası gibi davranan, toplumu modernleştirme misyonuna sahip yönetici elitin
temsilcisi olan bir basın66.
Yazılı basının görece erken tarihte başlayan özelleşmesi nasıl siyasal iktidarın
basın üzerindeki geleneksel denetim ve etkisinin azalmasına ve bir söylem
çoğullaşmasına neden olmamışsa, radyo ve televizyon alanında yakın tarihlerde
başlayan özelleşme/ticarileşme, başka ifadeyle işitsel ve görsel medya alanında devlet
tekelinin sona ermesi de, çoğulcu nitelikli bir medya ortamının ortaya çıkmasına yol
açmamıştır”67.
II. Dünya Savaşından sonra dünyadaki gelişmelere uyum sağlayabilmek
amacıyla gerçekleştirilen çok partili siyasal rejim 1946 ve 1950’de genel seçimlerin
sonucunda yeni kurulan Demokrak Parti (DP) çatısı altında farklı toplum kesimlerinin
merkeze taşınmalarında rol oynamıştır. Basının savaş sonrasının değişen koşullarındaki
tavrı, toplumsal istikrarın korunarak, modernleşmenin gerçekleşmesi yönündedir. Bu
nedenle belirli sınırlar içinde kalan bir liberalleşmeyi desteklemiştir68.
Türkiye toplumundaki siyaset odaklı değişim 1960, 1971, 1980 askeri
darbeleri, nihayet, 28 Şubat adıyla anılan 1997’deki dolaylı müdahale ile kesintilere
uğrarken basın siyasetin askeri çözümlerle beklenen çizgileri karşısında destekleyici
olmuştur69.
Basında tekelleşme konusu 1970’lerin başında gündeme gelmiş, o dönemki
adıyla Ortak Pazar’a girdiğimizde yaşanacak olası gelişmelerle birlikte meslek
kuruluşlarında irdelenmeye başlanmıştı. Kıbrıslı işadamı Asil Nadir’in Günaydın, Tan
66 Türkiye’de Medya ve Seçimler, Konrad Adenauer Vakfı Yayınları, İstanbul 1999. 67 Türkiye’de Medya ve Seçimler 68 Nilgün Gürkan, “Türkiye’de Gazetecilerin Gözlükleri, Medyanın Dönüşemeyen Kodları” , Der. Sevda Alankuş, IPS İletişim Vakfı Yayınları,İstanbul, 2003, s.155. 69 Gürkan, s.156.
38
ve Güneş Gazetelerini satın aldığı 1988-1989 yıllarında tekelleşme ile birlikte yabancı
sermayenin basına girişi de ele alınıp tartışılır olmuştu70.
Türkiye’de medyada sermaye yoğunlaşmasının önemli bir adımı özel TV
istasyonlarının kuruluşuyla gerçekleşti. Daha çok bankacılık grubu olan ancak dönemin
en hırslı sermaye grupları arasında sayılan Uzanların yine dönemin Cumhurbaşkanı
Turgut Özal'’ın oğlu Ahmet Özal ile kurdukları ilk özel TV şirketi, arkasından bir dizi
yeni TV kanalını sürükledi. TV girişimciliğinde bankacılık gruplarının hevesi dikkat
çekiciydi. Star’ın sahibi Uzan Grubu, İmar ve Adabank ile sektörde faalken,
özelleştirme sürecinde satın aldığı çimento ve elektrik şirketleriyle büyümesini
sürdürmüş, bu muhteris büyüme sürecinde bir güç olarak TV’yi tepe tepe kullanmanın
yararlarını da tatmıştı. Medyada TV ile varolan Uzanlar, Star ile yazılı basına da giriş
yaptılar ama özellikle dağıtım sürecinde iki büyük medya grubuyla yoğun bir çekişme
yaşadılar. Uzanlar hızlarını alamayıp medya güçleriyle siyasete soyundular ve 2002
seçimlerine Genç Parti’leriyle katıldılar; yüzde 7,5 oy aldılar71.
1980’den sonra Türkiye’nin çeşitli nedenlerde kullandığı yeni iletişim
teknolojilerinin, siyasal düzeyde “çağ atlama” ideolojisine dönüştürülmesinin sonuçları
bugünkü medya yapısının oluşmasına olumsuz etkide bulunmuştur. Yeni sağ
politikaların “çağ atlama” paketiyle sunulması iletişim teknolojilerinin kullanımına
ilişkin politikalarının ve yasal düzenlemelerin gereğince yapılmasını engellemiştir.
Tabulara karşı çıkan yeni bir medyanın yaratılmasının politik bir strateji olarak izlendiği
bugün ortaya çıkmaktadır. Yoksa yasal yaşamda ve basın sektöründe “iki buçuk” partiyi
ve gazeteyi yeterli gören bir siyasal “vizyonun”, radyo televizyon yayınlarına ilişkin
gerçek anlamda çeşitlilik istemesi bir çelişki olurdu72.
1980 yılından sonra basın yayın organlarını bağlı bulundukları medya
gruplarının dışında değerlendirmek çok sağlıklı bir yaklaşım olamaz.
Medya dünyasında, fikir gazeteciliği yapanlara oranla kitle gazeteciliğini
benimseyenler okuyucu pazarının büyük çoğunluğunu ele geçirmiştir. 70 Orhan Erinç, Medya ile Politika, Çağdaş Yayınları, İstanbul, 1996, s.45. 71 Mustafa Sönmez, Filler ve Çimenler, İletişim Yayınları, İstanbul, 2003, ss.42-43 72 Haluk Geray,“1980 Sonrası Yeni Teknolojiler ve İkitelli Medyası”, Editör Korkmaz Alemdar, Medya Gücü ve Demokratik Kurumlar, Afa Yayıncılık, 1999, s. 120.
39
1995 yılında Türk basınında eşi görülmeyen rakamsal rekorlar kırılmaya
başlanmıştı. Çünkü; medya başlıca görevlerini yerine getirmek yerine, lotaryacılık
aracılığı ile büyük bir pazarlama savaşına girişmişti.
Dünya rekoru kırdığımız günlere denk düşen araştırmaya göre medya
dünyamızda günde 56 kupon yayınlanmıştı. Başı üç çok satışlı gazete çekiyordu. Sabah
15, Milliyet 14, Hürriyet 12 kupon73.
Nitekim o dönemde Güntaç Özler’in çalışma sonucunda önemli bir tespit var;
“Gazete ve TV kanallarının, günlük hesaplara göre şu yada bu siyasi partinin
borazanlığına soyunması da temelde bir işletme olarak başarısızlıktan
kaynaklanmaktadır. Grupların piyasa payı kavgası bir vahşi rekabet sergilerken
trilyonlarla ifade edilince sonu gelmez promosyon savaşlarının mali yükü, bir ölçüde
okur izleyicilerin, ama büyük ölçüde de aktarılan kamu fonları dolayısıyla Türk halkının
üzerinde kalmaktadır”74.
Uzanlar gibi bir başka hızlı büyüyen bankacı Erol Aksoy da Show TV ile
Hürriyet’e ortak olarak medya sektörüne girmiş, ancak daha sonra yazılı basından
çekilerek Show TV ve Cine 5 isimli şifreli yayınla sektörde etkinliğini sürdürmeyi
tercih etmişti. Aksoy daha sonra Show TV’yi de Karamehmet ailesine satarak bu alanda
küçülmeyi tercih edecekti. Buna karşılık Akşam ile yazılı basına, Süperonline ile
internet yayıncılığına giren Yapı Kredi-Pamukbank sahibi Çukurova, Turkcell’in de en
büyük ortağı olarak “telekomünikasyon-finans” sayacakalarına medyayı da eklemiş
oluyordu. Karamehmet, Digitürk ile şifreli kanal alanında girecek ve futbol ligi
maçlarının yayın ihalesini alarak sektörde önemli bir köşe kapacaktı. Bunu 2002’de
Skytürk adlı yeni bir haber kanalı kurma girişimi izleyecekti. Milliyet sahibi Aydın
Doğan, hem yazılı hem elektironik basındaki atılımları ile 1990’ların en hızlı büyüyen
girişimcisi oldu. 1995’te Hürriyet Grubu’nu alarak yazılı basındaki gücünü arttıran
Doğan kuruluşuna yardımcı olduğu ama damgasını basmadığı Kanal D’nin çoğunluk
hisselerini 1995’te bankacılık ve inşaat devi Doğuş Grubu’ndan devralarak TV
73Erinç, s.28. 74Erinç, s.28.
40
işletmeciliğine de etkin bir biçimde girmiş oldu. Doğuş yazılı basın alanında ise 2001
krizi öncesi dergi yayıncılığı ile yetiniyordu75.
2001 sonlarındaki ise büyük medya "her şey çok iyi" deyip Ecevit hükümetini
cilalıyordu ki, ülke krize girdi. Büyük medya, tekel ağızdan, krizin suçunu Sezer'e
yükledi. Çünkü, Hüsamettin Özkan ve Mesut Yılmaz'ın tutuşturduğu dolduruş
haberlerle, hükümetle yatıp kalkıyorlardı. Kiminin banka işleri, kiminin RTÜK siparişi
vardı. TV'leri bir yana koyarsak, gazete satışlarında "piyasa" şöyleydi Doğan Grubu;
Hürriyet, Posta, Milliyet, Fanatik, Gözcü, Radikal, F. Forum ile satışların yüzde 46-
47'sine hakimdi. Banka rüyasından cezaevi kabusuna uzanan Sabah Grubu; Sabah,
Takvim, Fotomaç, Yeni Asır ile yüzde 20-21 tiraj payına sahipti ve hükümet ile
Doğan'ın rehinesi haline gelmişti. Çeşitli protokollere katılan, medyanın en büyüğünden
ve hükümetten ürken Karamehmet medyası da, başta Akşam, yüzde 9'luk payıyla uydu
yörüngesindeydi. Bunlara ürkek, titrek Türkiye'yi filan da ekleyince, "kartel" gücü
yüzde 80'e varıyordu. Doğan Grubu'nun dağıtım tekeli tüm gazete pazarlamasını kontrol
ediyor, patronlar arasında yapılan anlaşmalarla...Bayiler, reklam şirketleri ve ilan veren-
vermeyen iş dünyası üstünde baskı kuruluyordu. Protokollerle, çalışanlarını da
cendereye alıyor, bir yerden ayrılan ya da atılan gazetecinin bir diğerinde iş bulmasını
engelliyorlardı. Baskıya muhatap diğer iki kesim ise hükümet-devlet-bürokratlar ile
elbette okurdu. Okur, müthiş bir manipülasyon, oto-sansür, sansür ve saptırmaya maruz
kalırken...Hükümet ile karşılıklı şantaj barışı tesis edilmişti. Kartel hükümeti
kollayacak, hükümet de RTÜK gibi sipariş yasalar ve kamu imkanlarıyla büyük
medyayı kayıracaktı. Bu yapı, yeni RTÜK gibi özgürlük ve adalet düşmanı bir yasayı
ülkeye sokuşturmuş, karşı çıkan Sezer'e saldırmış, hükümeti adeta mülkiyetine
geçirmişti. Yatırımını da, çürümüş siyasetçilere yaptı. Seçim, bu saadet-ihanet tekelini
Ankara'da kısmen kırdı. Halk; medya-banka-siyaset-ihale-sansür tahakkümüne, siyasi
aktörleri tasfiye ederek sert bir cevap yolladı. Kartel’de İstanbul’da kırıldı. Sonuç;
Sabah'ın, ittifak, uyduluk ve editoryal kartel zincirinden sıyrılıp ayrı dağıtım kanalı
kurması oldu76.
75Sönmez, ss.42-43. 76 http://arsiv.sabah.com.tr/2003/10/05/y05.html
41
Türkiye’de 2003 yılı gazete paylarının görüntüsü şöyle; Doğan Grubu'nun
"asli" gazetelerinin payı yüzde 37-40. "Bağımsız" maskesiyle, Doğan Grubu'nun Sabah'ı
çökertme projesi uyarınca, tüm finans-kağıt-baskı-ilan-dağıtım-gazetecilik terkibi bu
grubun kasasına hapsedilerek doğurtulan Vatan'ı da ekleyince, yüzde 45'i buluyor.
Kısmen benzer konumdaki iki "bağımsız", Yarın ve D.B. Tercüman'la, yüzde 50'ye
ulaşıyor. Sabah Grubu'nun payı yüzde 21 kadar. Akşam'lı Çukurova'nınki de yüzde 10.
Sık sık diş gösterdikleri üzere, Doğan Grubu, Sabah'ı da ele geçirseydi, yüzde 70'i aşan
bir "tekel şiddeti" oluşacaktı. Tekel, sadece mülkiyet değil. Tekel, farklı mülkiyetlerde
gözüktüğünde bile, "tek-ses"li haber, bilgi, eleştiri, sorgulama ortamı demektir77.
Bütün bunlara ek olarak aynı zamanda Devletin tıpkı bir kartel gibi elinde
Ziraat Bankası, Halk Bankası ve Vakıf Bankasının yanısıra TMSF’ye devredilen 22
batık bankanın yanı sıra 6 kanallı devlet televizyonu olan TRT, yine TMSF’ye
devredilen Star TV, Kral TV, CİNE 5 Televizyonu, Star Gazetesi 15 radyo ve 6 dergi
bulunuyordu. Uzun bir aradan sonra Star TV, Kral TV, Star Gazetesi, radyo ve dergiler
devletin elinden çıktı. Star TV’nin 2006 yılında Doğan Grubu tarafından satan
alındıktan sonra dengelerde kartelleşme lehine yeni bir değişiklik daha meydana
gelmiştir.
Türkiye’de ekonomik krizlerin vurduğu ilk alan hep medya olmuştur. Zaten
ülkede toplumsal bir gerçeğin ekonomik yansımasının görüntüsü olarak gazete ve
dergilerin satış gelirleri onları "yaşatacak" düzeyin çok altındadır. Yani alıcı azdır.
Türkiye’de yazılı basının ortalama cirosu yılda yalnızca satıştan 250-300
milyon ABD Doları'dır. Reklam gelirleri de 230 ile 250 milyon ABD Doları
civarındadır. Buna göre yazılı basının toplam cirosu 600 milyon ABD Doları’na
yaklaşmaktadır. Basın sektörü yıllık cirolar açısından önemli bir sektördür78.
Çeşitliliğe rağmen okur sayısının Batı ölçülerine göre bu kadar düşük
olmasının bir nedeni, hep üzerinde durduğumuz okuma alışkanlığının geriliği, eğitim
sisteminde okumayı teşvik eden hiç bir unsur olmamasıdır. Diğeri ise kuşkusuz yine
77 http://arsiv.sabah.com.tr/2003/10/05/y05.html 78 Almanac 2005, http://www.byegm.gov.tr/YAYINLARIMIZ/kitaplar/turkey2005/content/turkey/434-435.htm 7 Mayıs 2005.
42
"ekonomik"tir. Ekonomideki seyrek bolluk dönemleri dışında, alım gücünün sürekli
azaldığı bir ekonomik ortamda okumak için para harcamak "lüks" kalmaktadır.
1980'lerin ikinci yarısındaki gelişmeyle birlikte büyümeye başlayan medya sektörü,
90'ların başında büyümeyi zorlamaya devam etmiştir. Bugün gelinen noktada ise
ekonominin gerçek büyümesinin ötesinde bir büyüme yaşayan medyanın bir geri
aşamaya düşmesi söz konusudur79.
Medya toplumun aynasıdır. Bu yüzden ülkede meydana gelen genel krizleri en
başta ve en şiddetli biçimiyle medya yaşamıştır.
Tablo 2.1. Önemli Basın Organlarının 2005 Yılı Ortalama Satışları80
2.2.2. Yerel Gazeteler
Ülkenin tümünü yayın kapsamına alan medyaya yaygın, bölgesel ölçekte yayın
yayın yapanına bölgesel, yerel ölçekte kalanına ise yerel medya denilir. Yerel, bölgesel
ve yaygın medyanın tümü ise ulusal medyayı oluşturur81.
79 Oktay Gönensin, http://arsiv.sabah.com.tr/2001/03/12/y62.html 80 Almanac 2005, http://www.byegm.gov.tr/YAYINLARIMIZ/kitaplar/turkey2005/content/turkey/434-435.htm, 7 Mayıs 2005. 81 Nail Güreli, Şu Bizim Medya, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yayınları, İstanbul, 2004, s.169.
43
Genelde ulusal ve uluslararası kitle iletişim araçları bireylere düşünemedikleri,
ulaşamadıkları dünyayı sunarken, onların yaşadıkları sorunları çözememekte ve toplum
üyeleri kendi sorunlarıyla baş başa kalmaktadır. Yerel basının temel özelliği ise
yayımlandığı yörede, bireylerin sorunlarını çözmelerine yardımcı olmak, bireyler
arasındaki ilişkilerin olumlu yönde gelişmesini sağlamak, yerel düzeydeki kamuoyunun
oluşmasına katkıda bulunmak ve bu arada yerel yönetimleri bir ölçüde denetleyerek,
eleştirerek kamu görevi yapmaktır82.
Yaygın görüş, yerel medyanın demokrasinin yerleşmesi ve kurumlaşması
açısından vazgeçilmez unsur olduğunu kabul eder. Bununla birlikte genel olarak, bir
bütün olarak medyanın da böyle bir işlevi olduğu varsayılır, kabul edilir ve hemen
ardından, özellikle medyanın halka yönelik olarak bilgi taşıma, haberi oluşturma,
görünmeyenleri gösterme gibi noktalardaki işlevi nedeniyle de demokrasinin eksiksiz
işlemesinin vazgeçilmez parçası olduğu düşünülür. Benzer şekilde, özellikle sermaye
yapıları ile yaygın medyanın ilişkisi tartışılmaya başlandıktan sonra, bu görev ağırlıkla
yerel medyaya yüklenmeye başlanmış. Burada özellikle demokrasinin yerelleşmesi,
yaygınlaşması, tabana yayılmasına yönelik olarak yapılan tartışmalar ve kavramlaştırma
çabalarının içerisine yerel medya da oturtulmuştur. Genel olarak şu söylenebilir: Yerel
medya: 1) Demokrasinin kurumsallaşıp kökleşmesine yardımcı olur. 2) Yurttaşlık
bilincinin artmasına benzer şekilde yardımcı olur83.
Yerellik, yaygın basında bulunmayan en önemli, en değerli özellik olarak
görülmelidir. Ancak yerel basın da yalnızca kendi yakın çevresine bağlanıp
kalmamalıdır. Benzer konuları olan öteki yerel çevrelerle ilişki kurmalıdır. Yerel
basının olaylara bakışında, çevresindeki bölgeye ve ülkenin geneline ulaşmayı
gözönünde tutan bir boyut, perspektif bulunmalıdır. Yerelden genele yönelen bir bakışı
kim görür, kim okur demek yanlıştır. Uydularla küresel iletişimin yanısıra günümüzün
öteki küresel iletişim teknolojisi olan internet yazılanların, yayınlananların karar verme
konumundaki kişilere iletilmesinde çok etkin olanaklar sağlamaktadır84.
82 Girgin, s.147. 83 Mete Belovacıklı, “Yerel Medya ve Demokrasi”, 9. Yerel Medya Eğitim Seminerleri, 9-10 Mayıs 2002 Tunceli, http://www.byegm.gov.tr/seminerler/tunceli_ix/tunceli_19.htm 7 Mayıs 2006 84 Belovacıklı, http://www.byegm.gov.tr/seminerler/tunceli_ix/tunceli_19.htm
44
Bağımsız ve güçlü bir yerel basın, bir yandan tekelleşmenin sultasını kırmak
için bir seçenek olarak varsayılıyorsa, bir yandan da yerel birimlerde halkla yönetim
arasında iletişimi sağlaması açısından demokrasinin vazgeçilmez unsur olma şansına
sahip bulunuyor85.
Türkiye’de yerel basının halkla bütünleştiği ve en etkin olduğu dönem ise
şüphesiz Kurtuluş Savaşı yıllarıdır. Büyük önder Atatürk’ün “Fazilet Adaları” olarak
tanımladığı yerel gazeteler, bu dönemde hem kurtuluş hareketinin öncülüğünü yapmış
hem de Anadolu’nun düşman işgali karşısında gösterdiği direnişin sesi olmuştur.
Atatürk, mücadelesini her zaman bir yayınla desteklemiş, mesajlarını ve Anadolu
insanının desteğini o dönemin olanaklarıyla yayımladığı gazetelerde duyurmuştur86.
Türkiye’de çok partili siyasi hayata geçilen 1946 yılından yılından itibaren
yerel basın daha büyük bir önem kazanmıştır. Ama bu demokratik harekette yerel
basının yaptığı öncülük sonraki yıllarda giderek önemini yitirmiştir. Ulusal mücadele
döneminde son derece etkili ve saygın olan yerel basın zamanla yaygın basın karşısında
gücünü yitirmeye başlamıştır. Oysa Türkiye’de 1960’lı yıllara kadar siyasal iletişim
açısından kullanılabilecek kitle iletişim araçları televizyon yayıncılığına başlanmadığı
için sınırlıydı. Yerel basın bu açıdan oldukça önemli araçlar arasındaydı. Buna rağmen
yerel basın organlarında beklenen gelişmenin aksine bir gerileme olmuştur. Gazetecilik
etik kurallarının çiğnendiği, gazeteci olmayan girişimcilerin bu alana el attığı bu dönem
yerel basının saygınlığının ve etkinliğinin kaybolmasında en önemli etkenlerdir.
Oysa bugün yerel basın kuruluşlarının temel ekonomik kaynağı olan resmi
ilanların 1960 yılında Basın İlan Kurumu’nun oluşturulmasıyla objektif dağıtılmaktadır.
Yerel medyanın mevcut durumuna baktığımızda haber kaynaklarını daha çok
yerel politikacılar, bürokratlar, iş adamlarının oluşturduğunu görürüz87. Bu durum
Türkiye’de yerel medyanın işlevini yerine getirmediğinin en iyi örneklerinden biridir.
85 Güreli, s.169. 86 Mehmet Faraç, “Türkiye’de Yerel Basın”, Konrad Adenauer Vakfı’nın Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile birlikte 1999 sonbaharında gerçekleştirmiş olduğu 2. Yerel Gazetecilik Seminerinde Yayınlanan Teblig, http://www.jurnal.net/arastirma/arastirma-7.htm, 6 mayıs 2002. 87 Mine Gencel Bek, “Yerel Politika ve Yerel Medya” Der. Sevda Alankuş, Medya ve Toplum, IPS İletişim Vakfı Yayınl. İstanbul, 2003, s.141.
45
Başlıca işlevlerinden biri olan, halkın yerel sorunlarına vurgu yaparak politikacılara ve
bürokratlara mesaj göndermek olan yerel medya, çözüm üretmesi gerekenlerin sesini
halka duyuran bir propaganda aracı olarak kullanılmaktadır.
Bugün Türkiye’de ne yazık ki Anadolu’nun birçok yerinde ulusal (yaygın) bir
gazetenin muhabiri, halkın sorunlarının yansıtılması, kamuoyu oluşturulması açısından
kökleri 70-80 yıl öncesine dayanan gazetelerden daha etkin konuma gelmiştir. Yerel
gazete ister istemez ikinci, hatta bölge gazetelerinin ardından üçüncü sınıf gazete
konumuna düşmüştür. Böyle bir yapı içerisinde kentlerde bin ile üç bin arasında satış
yapabilen bir ulusal(yaygın) gazetenin muhabiri, tirajları çoğu zaman 100 ya da en çok
500’ü geçmeyen yerel gazeteden daha çok itibar kazanmış, daha çok etkin olmuş ve
gazeteci kimliği daha ağır basmıştır. Yerel basının erozyona uğraması, güç kaybetmesi
ve dejenere olmasında önemli etken olan ulusal gazeteler, Anadolu’nun en ücra
köşesine ulaşabilecek bir dağıtım ağını kurduktan sonra, yerel gazetelerin kentlerdeki
etkinlerine bir darbe de bölge sayfaları ya da ekleri çıkararak vurmuşlardır88.
Türkiye genelinde yarısı haftalık olmak üzere 3.450 süreli yayın (gazete, dergi,
v.b.) çıkarılmaktadır. Yerel gazetelerin ortalama günlük tirajları da 1.000 ile 15.000
arasında değişmektedir. Yerel basın son yıllarda teknolojik açıdan da kendini yenileme
çabasındadır. Değişik konularda yayın yapan dergi sayısında da son yıllarda hızlı bir
artış söz konusudur. Nitekim 1990 yılında 20 olan toplam dergi sayısı, 2005 yılında
918’e ulaşmıştır. Genellikle haftalık ve aylık periyotlarla yayınlanan dergilerin toplam
tirajları 2.3 milyon civarındadır89.
Dünyada farklı bir yapı var. Medya birkaç kişinin veya birkaç şehrin tekelinde
değil. Her şehirde birden fazla yayın kuruluşu var ve bunların çoğu bağımsız. Yanlı
olanları yöre halkı tanıyor. Güçlü olanlar bölge gazetesi haline gelmiş ama sağ ve sol
düşünceleri savunan iki gazete daima var olmuş. Bunlar ulusal gazetelerle boy
ölçüşüyor. Ya oradalarda bu gazeteler satılmıyor veya alanların sayısı az oluyor.
İnsanlar kendi yörelerinden haber almayı tercih ediyorlar. Amerika yerel gazeteciliğin
en güçlü olduğu ülke. Belki de Amerikan demokrasisi bundan güçleniyor. Batı da çıkan 88 Faraç, http://www.jurnal.net/arastirma/arastirma-7.htm. 89 Almanac 2005 http://www.byegm.gov.tr/YAYINLARIMIZ/kitaplar/turkey2005/content/turkey/434-435.htm.
46
gazete doğu eyaletlerine gelmiyor, gelse de müşteri bulamıyor. Bir eyaletten diğerine
geçtiğimiz zaman başka bir gazete ile karşılaşıyoruz. Kıta Avrupa’sında Fransa bu
alanda çok güçlü. Ülkenin en güçlü yayın grubunun merkezi Paris değil, Lyon.
Almanya’da gazeteler mahalleleri bölüşmüş, bazıları ücretsiz dağıtılıyor. Eyalet ayrımı
orada da hayli fazla. Güneyde Bavyera’da yaşayanlar başka gazete okurken Frankfurt’ta
olanlar başka okuyor. Gazete isimlerinden de bunu farkedebiliyorsunuz. Çünkü bu
gazetelerin çoğu şehirlerinin veya bölgelerinin adını taşıyor. Herkes kendi dünyası ile
meşgul. Kendi milletvekillerini izliyor, kendi belediyesinin hizmetleriyle meşgul.
Eğitim ve sağlık koşullarında olanlar onlar için daha önemli. Ülke genelindeki
gelişmeleri ulusal televizyonlardan izleme şansları var ama yine de bölgesel
televizyonlar çok daha etkin90.
Türkiye’de yerel basın aynı nitelikleri taşımamaktadır. Yerel gazetelerin büyük
bir çoğunluğunun kuruluş amacı; resmi ilanların iller bazındaki dağılımlarından pay
kapabilmektir. Yerel gazetelerin en büyük gelir kaynağı olan resmi ilanların dışında
abonelik ücretleri ve reklamlardan elde ettiği gelirler oldukça düşük boyutlardadır.
Ekonomik sorunlar yaşayan ve niteliksiz muhabirlerle çalışmak durumunda kalan yerel
gazetelerine büyük çoğunluğu yerel yayıncılık misyonunu yerine getirme kaygısından
uzak ürünlerle okuyucuya ulaşmaktadır.
2.2.2.1. Edirne Yerel Gazeteleri
Edirne ili merkezinde halen 10 gazete yayın hayatını sürdürmektedir.
Edirne’de yayınlanan en eski yerel gazete, 3 Kasım 1948 tarihinde Edirne’nin
İpsala ilçesinde haftalık siyasi gazete olarak yayın hayatına başlayan Vatandaş
Gazetesi’dir. 5 Mayıs 1951 tarihinden itibaren Edirne’ye taşınarak ara verdiği yayın
hayatını Edirne’den sürdürmeye başlamıştır. Yayına başladığından bu güne kadar üç
kez el değiştiren Edirne Gazetesi 12 sayfa olarak basılmakta olup, gazetenin 24.
sayısından itibaren tüm nüshaları Edirne Halk Kütüphanesi arşivinde bulunmaktadır.
90 Dünya Gazetesi “Demokrasinin Kökünde Güçlü Yerel Basın Olduğu Unutulmamalı” Medya Köşesi, Salı Yazıları, İstanbul, 19 Aralık 1995, s.7.
47
Edirne Gazetesi “Türk Batı Sınırının Kahraman Bekçisi” söylemi ile 19 Mayıs
1956 tarihinde Edirne’de yayın hayatına başlamıştır. Birkaç kez el değiştiren gazete
halen 12 sayfa olarak yayınlanmaktadır.
2 Şubat 1970 günü yayın hayatına Edirne’de başlayan Edirne Hudut Gazetesi
“Günlük, Müstakil, Siyasi Gazete” olarak bugün yayın hayatını devam ettirmektedir.
Edirne’nin Vatandaş ile Edirne Gazeteleri’nden sonra en eski üçüncü gazetesi olan
Edirne Hudut Gazetesi 1994 yılında el değiştirdikten sonra, 8 olan sayfa sayısını 1
Şubat 2005 tarihinden itibaren ikiye katlayarak 16’ya çıkardı. Beş ay süreyle 16 sayfa
basılan gazete, 1 Temmuz tarihinden itibaren 12 sayfa olarak yayın hayatını
sürdürmektedir.
Edirne Haber Gazetesi 22 Ocak 1992 tarihinde yayın hayatına başlamıştır.
Günlük yayınlanan gazete yayınlanmaya başladığı günden bu güne el değiştirmemiştir.
Günümüzde 8 sayfa olarak yayınlanmaktadır.
Edirne’de 10 Nisan 2002 tarihinde yayın hayatına başlayan “Edirne Gündem”
Gazetesi, 8 sayfa olarak, haftada iki gün Salı ve Perşembe günleri yayınlanmaktadır.
Sonhaber Gazetesi “Güvenilir Gazete” sloganı ile 21 Aralık 1994 tarihinde
yayın hayatına başlamıştır. Edirne’nin muhalif yerel yayın organı olarak yayınlarına 4
sayfa olarak devam etmektedir.
Yenigün Gazetesi 05.05.2005 tarihinde yayın hayatına başlamıştır. “Gündemi
bizde yakalayın” söylemi ile yayınlanan “Yenigün Gazetesi” günlük, siyasi ve
bağımsızdır. 12 sayfa olarak yayınlanmaktadır.
Gündem Gazetesi 15 Eylül 2005 tarihinde yayın hayatına başlamıştır ve 12
sayfa olarak yayınlanmaktadır.
Edirne’de 5 Ocak 2006 tarihinde yayın hayatına başlayan “Edirne Yorum
Gazetesi”, 8 sayfa olarak yayınlanmaya devam etmektedir.
48
Başkent Gazetesi 24 Mayıs 2006 tarihinde Edirne merkezinde yayın hayatına
başlamıştır. Haftalık olarak yayın hayatına başlayan gazetenin başlığında “siyasi tarafsız
gazete” ifadesi yer almaktadır.
Tablo 2.2.91 Edirne Merkez Ve İlçelerinde 2006 Yılı İçinde Yayınlanmakta Olan Gazetelerin
Kuruluşları Ve Nitelikleri
YILLAR
ME
RK
EZ
EN
EZ
H
AV
SA
İP
SA
LA
KEŞ
AN
ME
RİÇ
L.P
AŞ
A
U.K
ÖP
RÜ
TO
PL
AM
Gen
el T
opla
m
G H G H G H G H G H G H G H G H G H
1941-1950 1 - - - - - - - - - - - - - - - 1 - 1
1951-1960 1 - - - - - - - - - - - - - - - 1 - 1
1961-1970 1 - - - - - - - 1 - - - - - 1 - 3 - 3
1971-1980 - - - - - - - - - - - - - - - - - -
1981-1990 - - - - - 1 - 1 - 1 - - - - 1 - 1 3 4
1991-2000 2 - - - - - - 1 1 1 - - - - - - 3 1 4
2001-2006 2 3 - - - - - - 1 2 - - - - 1 - 4 5 9
TOPLAM 7 3 - - - - - 2 3 4 - - - - 3 - 13 10 23
TOPLAM 10 - 1 2 7 - - 3 23 -
G: Günlük yayınlanan gazeteler H: Haftalık yayınlanan gazeteler
91 Ender Bilar, Edirne'nin Basın-Yayın Tarihi I.cilt (1361-2006) Edirne Valiliği Yayınları No:28, Edirne 2006, s. 360 (Baskıda)
49
3. SİYASET VE MEDYA İLİŞKİSİ
3.1. Medya Siyaset İlişkisi / Medyanın Kamuoyu Üzerindeki Etkileri
Kitle haberleşme araçlarının yüksek prestije ve halk kitlelerine seslenebilmek
olanağına sahip bulunmaları nedeniyle bu yönlerden diğer haberleşme araçlarından
üstün olduklarını92 ifade etmeliyiz.
Yüzyüze iletişimin tartışılmaz etkinliğinin yanısıra günümüzde artık gelişen
teknolojinin yarattığı kitle iletişiminin etkinliği de en az yüzyüze iletişim kadar etkili
boyutlara ulaşmıştır. Yüzyüze iletişimin kitle iletişiminden en büyük farkı; geri bildirim
üstünlüğünü hızla birleştirerek anında alabilmesidir. Yüzyüze iletişim ve kitle
iletişiminde başat iletinin yanısıra kişinin beden dili olmak üzere, mekana bağlı pekçok
ikincil iletilerin yine anında iletilme şansı vardır.
Kitle iletişiminde en ilginç konulardan biri iletişim kanallarının oynadığı
roldür93. Her iletişim sürecinde, başat durumdaki kodlama ne ise ona bağlı bir ana
iletişim kanalının yanısıra başka iletişim kanalları da devreye girer. Mimiklerimiz
jestlerimiz, sesimizin tonu, sözcükler üzerine yapacağımız vurgulamalar94 hep ikincil
kanallardır.
Iletişimde çoğunlukla, birkaç kanalın birden kullanılması kitle iletişimi
süreçleri için de geçerlidir. Aynı haber metnini gazetenin birinci sayfasında, üst
yarısında resimli vermek ile yedinci sayfada resimsiz vermek arasında büyük farklar
vardır. Televizyonda bu fark edilmeyen kanalları çok daha ustaca kullanma olanağı
vardır95.
Kitle iletişim araçları açısından en önemli badire, kurumun kendi içinde ve
habercilerin zihninde oluşturduğu sansürdür. Zira bu haberin objektifliğini okura özgür
bir ortamda ulaşması dahilinde bile fark edilmeyecek bir dezenformasyon oluşturur.
Patronun çıkarları, iş dünyası, iktidar, yerel yönetim, emniyet vb. çerçevesinde gelişen
92 İçel Kayıhan, Kitle Haberleşme Hukuku, 4. Baskı, Beta Yayınları, İstanbul, 1998, s. 12. 93Oskay Ünsal, İletişimin ABC’si, Simavi Yayınları, İstanbul, 1992, s.28 94Oskay, s.29. 95Oskay, s.30.
50
ilişkiler hem kurumun yayın yönetimi hem de muhabirin objektifliğini zedeleyecektir.
Medyanın bugün en önemli sorunu bu. Zira, sansür devlet ya da başka bir kurumdan
geliyorsa bu kolaylıkla anlaşılacaktır. Ancak müdahale patrondan, yayın yönetiminden
geliyorsa bunu tespit etmek güçleşecektir. Bu bağlamda Pew Research Center ile
Columbia Journalism Review'in 300 gazeteci ve gazete yöneticisi ile yaptığı anketin
sonuçları aydınlatıcı olacak. Buna göre 206'sı muhabir, 81'i yönetici; 150 yerel, 137
ulusal haber kuruluşu görevlisi gazeteci rekabetten kaynaklanan, ticari baskıların
varlığını açık yüreklilikle söylerken birçok haber değeri olan konunun bu sebeple takip
edilmediğini belirtiyor. Katılımcıların dörtte biri haber kuruluşunun çıkarları için
haberlerin 'tonunu yumuşattıklarını' itiraf ediyor. Katılımcıların üçte birinden fazlası,
haber kuruluşunun mali çıkarlarını zedeleyici bulunan haberlerin 'genellikle'
yayınlanmadığını vurguluyor96.
Yazılı, görsel ve işitsel medya kanallarında işlenen bütün konular dikkatle
incelendiğinde bir nokta derhal ortaya çıkmaktadır. Bir sansür mekanizması hem de
işini çok iyi bilen, en ufak konuyu atlamayan, hiçbir kanala müdahale etmeyen bir
sansür sistemi devlet ve özel kesim kontrolündeki tüm yayınları denetlemekte, belirli
konuları kesip çıkarmaktadır97.
Sadece bir ya da iki kanalı, o da zaman zaman izleyen bir kişinin
göremeyeceği, günde yalnız bir gazete ya da haftada bir dergi okuyanın fark
edemeyeceği ama tüm yazılı, görsel ve işitsel yayınları 24 saat sürekli izleyen bir
kişinin derhal farkına varacağı bir sansür sistemi uygulanmaktadır. İşin ilginç tarafı bu
işi bu denli ciddi hangi kişi ya da kuruluşun yapabildiği, ikincisi de özel medya
araçlarının hiç itiraz etmeden bu denli kati bir sansürü nasıl kabul ettiğidir. Askeri
yönetimler sırasında dahi uygulanmayan bu katilik, mutlaka yepyeni bir iletişim
teknolojisi ile muhtemelen de bilgisayar desteği ile yapılmaktadır98.
Bir televizyon programında (haber ya da haber programları) bir yolsuzluk
konusu işlenirken, katılımcılardan birisi bu yolsuzluğa yol açan nedenlerden birini 96 http://212.154.21.40/2000/07/28/medyaanaliz/medyaanaliz.htm 97 Tınaz Titiz , “Bu Devirde Böylesine Sansür Olur mu”, Akademi, Koln, Yıl 2, Eylül-Ekim 1995 Sayı 11, s.17. 98Uğur Demiray, “İletişim Özgürlüğü ve Medya Etiği” , http://www.yeniturkiye.com/display.asp?c=0111
51
dikkate getirmeye ya da zülfiyare dokunan bir ifade kullanmaya kalktığı anda, kurgu
aşamasında gelişen iletişim teknolojisini kullanarak, bu cümleyi kesip yerine reklam
almaktadır. Böylece izleyiciler farkına varmadan, tüm sorunların görünen yanları
konuşulmakta, ama onların kaynaklarındaki nedenler kesilip atılmaktadır. Tıpkı elektrik
olgusu gibi; kendisini göremez ancak, dolaylı etkilerini hissedersiniz99.
Medyanın, bireylerin ve toplumun iletişim ihtiyaçlarını karşılamak için yaptığı
çok önemli hizmetleri hiç kimse yadsıyamaz. Bununla birlikte madalyonun bir de öteki
yüzü vardır. İnsanlık için böylesine büyük hizmetler yapan medya, istenirse çok etkin
bir propaganda aracı, bunun da ötesinde geniş halk kitlelerinin beyinlerini yıkamak için
güçlü bir silah olarak da kullanılabilir. Kitle iletişim araçlarının sahipliğini ya da
kontrolünü elinde bulunduran kişi ya da gruplar, haberleri ve iletileri ilgi ve istekleri
doğrultusunda tahrif (deforme) edip değiştirebilirler. Böylece insanların kanaatlerini,
düşüncelerini ve şeylere yükledikleri anlamları şekillendirme yetisini kendi tekellerinde
bulundurmak isteyebilirler. Yine medya kültürel sömürü ve kültür asimilasyonu
amacıyla kullanılabilir. Bunun da ötesinde medya kimi güçler tarafından, ulusal kimliği
köreltmek, ulusal birlik ve beraberlik duygularını zayıflatmak, toplumsal huzur ve barış
ortamını bozup, toplumu kaos ve kargaşanın içine sürüklemek amacıyla kullanılma
potansiyeline de sahiptir100.
Çalışmamızın önceki bölümlerinde medyanın farkında olmadan propagandaya
aracılık yapabildiğinden bahsetmiştik. Şunu ifade etmek gerekir ki, günümüz medyası
propagandaya zaman zaman bilinçli bir biçimde aracılık eder hale gelmiştir. Özellikle
siyasal iletişim ortamları söz konusu olduğunda etik ilkeler hiçe sayılmaktadır.
3.1.1. Uluslararası Boyut
Uluslararası alanda medyanın siyaset üzerindeki etkisi küreselleşme kavramı
ile daha anlaşılır hale gelmektedir. Günümüzde uluslar arası siyasetteki Pazar dünya
nüfusunun belli bir bilinç düzeyine erişmiş bireylerini hedef almaktadır.
99 Titiz, s.17. 100 Ali Arslan, “Medyanın Toplumsal Gücü“, http://ilef.ankara.edu.tr/id/yazi.php?yad=2356, 10 Mayıs 2006
52
Ekonomik küreselleşmenini sonucu olarak ortaya çıkan siyasi küreselleşmenin
amacı, siyasi toplulukların yada liderlerin dünya ülkelerinin hedefledikleri bireylerin
üzerinde amaçladıkları etkiyi oluşturmaktır. Ayrıca; bu siyasi gruplar yada liderler,
kimileri için terörist, kimileri için ise, bağımsızlık mücadelesi için savaşan siyasi
oluşumlar alarak görülmektedir.
Uluslararası alandaki hedef kitlelere ulaşmanın yegane aracı medyadır. 1980’li
yıllarda Avrupa Topluluğu’nun böyle bir amaca hizmet etmek ve hedef kitlesi içinde
olan bireylere ulaşarak, etkilemek amacıyla “Avrupa görsel-işitsel alanı” yaratma
girişimi olmuştur.
ABD ve başta İngiltere olmak üzere, birçok Batı ülkesinde terör haberlerinin
sunumuna ilişkin olarak yaşanan deneyimlerden kaynaklanan önemli bir hassasiyet
bulunmaktadır. İngiltere'nin eski Başbakanlarından Bayan Thatcher'in medyanın,
teröristlerin reklam için ihtiyaç duyduğu oksijeni sağlama eğiliminde olduğu iddiası,
bütün dünya kamuoyunda yankılanmış ve çok önemli tartışmaları beraberinde
getirmiştir101.
Dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın bütün insanlar, medya tekelini ellerinde
bulunduran birinci sınıf kapitalist ülke iktidarının hedef kitlesi olmak durumundadır.
Bu, bireyin özgürlük alanına medya kanalıyla tecavüz etmek demektir. Oysa tutucu
okul, kitle iletişim araçlarının (kendi ifadeleriyle medyanın) demokrasiyi, özgürlüğü,
ifade özgürlüğünü geliştirdiğini ve demokrasinin en gözde aracı olduğunu savunur.
Ancak kitle iletişim araçlarının günümüzdeki işlevlerini inceleyecek olursak, bireyin
kitle iletişim araçları tarafından çok sınırlı ve çevresi iktidarlar tarafından kuşatılmış bir
alanın içinde yakın markaja alındığını görebiliriz ki, bu da tutucu okulun görüşlerinin
pratikte pek geçerli olmadığını ortaya koymaktadır. Belki sadece iktidarların demokrasi,
özgürlük ve ifade özgürlüğünden ne anladıklarını ve onların geliştirdikleri tanımları
kitlelere benimsetmek konusunda işlevsel niteliklere sahip olabilir kitle iletişim araçları.
101Philip Schlesinger, Medya, Devlet ve Ulus (Siyasal Şiddet ve Kollektif Kimlik), Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 1994, s.28.
53
Nitekim Louis Althuser, kitle iletişim araçlarını devletin ideolojik aygıtları olarak kabul
etmektedir102.
İletişimin hızlı yayılma özelliği ile ekonomik, siyasi ve kültürel sınırların
kalktığı dünyada, dünya üzerinde küresel medya dünya siyasetine etki edecek ilişkiler
içine girebilmektedir. Hatta; yerel direnişlerle karşılaştığı ortamlarda yeni yöntemler
geliştirerek, pazarda kalmayı sürdürmekte, siyasi kararlar üzerinde uluslararası
menfaatler uyarınca yayıncılık anlayışını düzenleyebilmektedir.
Medyayı büyük ölçüde yanlışlar yapmaya, yalana başvurmaya iten nedenlerden
birisi, medyatik zaman ile politik zaman arasındaki sürekli çelişkidir. Politik zamanın,
demokrasinin kurucularının isteğine uygun olarak, tutkuların yatışmasını, aklın ağır
basmasını sağlamak için yavaş ilerlemesi gerekiyor, oysa medyatik zaman hızının en
ileri noktasına, sıcağı sıcağına, anında gazetecilik noktasına ulaşmış durumda. Bu farklı
iki zamansallığın çatışmasıysa çok tehlikeli durumların ortaya çıkmasına neden olabilir;
işin içine özellikle politik, yabancı düşmanı, ırkçı düşünceler karışacak olursa103.
Bunun anlamı medya baskısı yüzünden politikacıların yanlış yapabilmesi,
medyanın hızına yetişebilmek için yanlış yollara başvurması demektir. Örneğin;
Amerika Birleşik Devletlerinde OJ Simson Davası bunun güzel bir örneğidir. Medya,
toplumda bir kesimi ayaklandırmış, sosyal patlamaya engel olmak için yargı çok net
olmayan bir karar vermiştir.
3.1.2. Ulusal Boyut
Son yıllarda bütün dünya kamuoyu gibi, Türk kamuoyu da, farklı kaynaklardan
yönlendirilen çok yönlü bir enformasyon bombardımanıyla karşı karşıyadır. Pek çok
ülke tarafından sorgulanan bir konu haline gelen “medyanın güvenilirliği ve dürüstlüğü”
kamuoyunun doğru bir şekilde bilgilendirilmesi ve yönlendirilmesi açısından çok büyük
bir önem taşımaktadır. Türkiye’de yapılan kamuoyu araştırmalarına göre medyaya
102 Yalçın Çetinkaya, Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim, “Bir Manipülasyon Aracı Olarak Medya” Kasım 2004, Sayı 57, http://yayim.meb.gov.tr/dergiler/sayi57/cetinkaya.htm. 103Ramonet Ignacıo, Çev: Aykut Derman, Medyanın Zorbalığı, Om Yayınevi, İstanbul 2000, s.83.
54
güvenenlerin oranı yüzde 27 civarındadır. Yani her 100 kişiden 73'ü medyaya
inanmamaktadır. Bu araştırma bize gösteriyor ki, Türk halkı medyanın görevini
gerektiği şekilde yapmadığını düşünmekte, tarafsız ve objektif bir yayın konusunda
çeşitli çekinceleri bulunmaktadır. Diğer ülkelerde de buna benzer yapılan kamuoyu
araştırmaları bulunmaktadır. Örneğin Fransa'da yapılan bir araştırmada da, gazetelere
güvenmeyenlerin oranı yüzde 56 olarak çıkmış. Güvenmeme sebepleri de,
tarafsızlıklarını kaybetmeleri, temel sorunlara eğilmeme ve insanların özel yaşamlarına
saygı göstermemeleri olarak belirlenmiş. Burada dikkati çeken nokta Türkiye’den farklı
olarak; Fransızlar güvensizliklerini daha ayrıntılı konulardaki eksiklikten dolayı ortaya
koymaktadırlar. Bütün bu araştırmalar aslında bir gerçeğin ortaya konmasında ortak
sonuçlar doğuruyor. Bu da kişilerin medyaya olan güvenlerinin sarsılmasındaki en
büyük sebeplerden birinin, para karşılığı haber yaptırılması şeklinde olan inançtan
meydana gelmektedir. Para karşılığı haber yapma gibi durumlarda basın ve yayın
özgürlüğünün kötüye kullanılması söz konusudur. Bu da kamuoyunun, doğru ve
güvenilir habere ulaşıp doğru kişisel kararlar almasını olumsuz yönde etkilemektedir.
Medyada rüşvetçilik, günlük gazetelerden televizyonlara ve radyolara kadar medyanın
hemen hemen tüm kesimlerinde görülmektedir. Para karşılığı haber yaptırmak gibi
durumların önlenmesi için çeşitli ülkelerdeki gazeteciler bazı ilkeler geliştirip “meslek
ilkeleri”ni oluşturmuşlardır. ABD Profesyonel Gazeteciler Derneği de bu maksatla bir
“etik ilkeler” metni kabul etmiştir104.
Basının kamuoyu oluşturma işlevi Türkiye’de çoğunlukla amacından ve
anlamından saptırılmış olarak algılanmaktadır. Batı ülkelerindeki eğilim basının
kamuoyu oluşturması yerine, kendi görev sınırları içine çekilmesi yönünde
gelişmektedir. Oysa Türkiye’deki kamuoyu oluşumunda tek ve vazgeçilmez etki, tüm
umut ve beklenti basın olarak görülmektedir105
Egemen medyayla politik iktidar arasında bir bakıma iç içe geçme söz konusu
ve durum öyle bir noktada ki, vatandaşlar “dördüncü gücün” kritik işlevini yerine
104 Mine Denhi, http://www.npr.com.tr/edergi/sayi7/gercegiaraveaktar.htm. 105 Ali Murat Vural, “Medya Mensubunun Rol ve Güç Arayışında Kamuoyu Olgusu“, RTÜK İletişim Dergisi, Sayı 9, s.15.
55
getirip getirmediğinden kuşkulanmakta.106 Medya politik iktidarı, politik iktidar ise
medyayı yönlendirme ve kullanma eğilimi içerisindedir. Bunun sonucu olarak toplum
bilgi bombardımanı altından gerçek doğruya erişememektedir. Bilgi bombardımanı
altında bulunan toplum sağlıklı karar verecek bir düzeye ulaşamamaktadır. Gündem
oluşturmak ve değiştirmek medyanın elindeyken, multi karmaşık şirketlerin uzantıları
olan medya kuruluşlarının uzantıları iktidarların alacakları kararlardan etkilenme
riskiyle yaşamaktadır.
Yönetsel düzeyde egemen olan düşüncenin öngörü sınırları içinde medyanın
gözettiği dengeler nelerdir sorusuna “devletin ideolojik egemenliği” cevabı artık
yetersiz kalmaktadır. Medya doğası gereği ideolojik bir içerik taşır. Mutlaka sömürü
için olmasa da taşıdığı ideolojik içeriği empoze eder. Ancak medyanın sınıf
mücadelesinde sömürü aracı olarak kültürel bağımlılığı sürdürmeye yönelik işlevi hayli
değişikliğe uğramıştır. Otoriter, liberal, sosyalist ve gelişmeci iletişim sistemleri
gözönünde tutulduğunda söylenecek tek şey; iletişimin güçlü bir iktidar erki olarak
kabul görmesidir. Medyanın sınırlı veya serbest işleyişi, tarafgir veya objektif olması
koruduğu çıkar dengeleri ancak sistemin öngördüğü biçimdedir107.
Gazete sahipleri her zaman, ayrıntılarda farklılıklar olsa bile genel siyasalarını
paylaşan, en azından kabul eden bir editörle anlaşarak kendi konumlarını sağlama
almaya çalışırlar. İdeal olarak editörlerin görevi de bu genel siyasanın takip edilmesini
sağlamaktır. Bunun yanı sıra, satış savaşı ne kadar şiddetli olursa, editörler üzerindeki
ticari baskı da o kadar artacak; gerçeklik, geçerlilik ve etik açıdan kabul edilebilirlilik
konularındaki gazetecilik standartları zarar görecektir. Pazarlamacılıkla ilgili ticari
kararlar, ve yayıncının sorumluluğu, kolaylıkla editöryanın gereklerinin önüne
geçecektir.
Patronla sert ilişkiler içindeyken editör sıkıntı çektiğine göre, kadrolu sıradan
gazetecilerin normal koşullarda bile gazetenin siyasi veya etik temelleri konusundaki
gidişatına meydan okuma şansları genellikle yoktur. Eğer sorun çıkarsa ve editörle
tartışılarak çözümlenemezse, muhabirin yalnızca iki seçeneği vardır; istifa etmek ya da
106 Ignacıo, s.46. 107 N.Nur Topçuoğlu, Basında Reklam ve Tüketim Olgusu, Vadi Yayınları, Konya, 1996, s.139.
56
basılan habere imzasını atmamak. İmza atmak kuşkusuz başvurulacak en son şeydir.
Dayanılamayacak kadar kışkırtılmazlarsa, çalışanların kendilerini korumak ve güvence
altına almak üzere izleyebilecekleri tek yol stotükoyu pragmatik olarak kabul etmektir.
Bir gazetenin çıkartılması müthiş baskılar altında oynanan bir takım oyunudur108.
Teknolojik gelişmeler serbest pazar düzeni içinde medyalar arasında olduğu
kadar gazeteler arasındaki rekabeti de hızlandırmaktadır. Büyük teknolojik yatırımlar
basının ticari kaygıları düşünerek nesnellikten uzaklaşmasına yol açmaktadır. Aynı
zamanda büyük teknolojik yatırımların basın sektörüne girmesi çoğulculuk anlayışına
ters düşer bir biçimde tekelleşmeyi basın alanına sokmaktadır. Böylece basın giderek
yüzyıllardır yüklendiği toplumsal işlevinden uzaklaşmaktadır. Zira giderek içeriği
belirleyen pazar ekonomisinin getirdiği şartları olmaktadır109.
Basının tek elde toplanması sadece onun kudretinden çekenler için tehlikeli
değildir. Bu takbik edenler için de ahlak bozucudur. Çağdaş haber basını bugün
düşünenleri, araştırmaları, gerçek ayırıcıları, kısacası gerçek habercileri almak ihtiyacını
hissetmez. Onlar için gazeteciler mizampaj veya resmi, yada ilgili özel kuruluşlarca
sağlananlar, kusursuz bir biçimde taktim edilebilen uzman teknisyenden başka bir şey
değildir. Polis, adliye, spor ve sanat muhabirleri dışındaki gazetecilerden hiçbir zaman
başka bir şey istenmez110.
Durum bu şekilde algılandığı zaman fikir işçilerinin medyadaki durumunun
düşünüldüğünden de vahim olduğu söylenebilir. Onların pek çoğu hayatlarından
memnun olabilir. Çalıştıkları medya kuruluşunun arzularına hizmet ettikleri için
sorunları yoktur. Ama olayın toplumun gelişimi açısından çok tehlikeli olduğunu
söylemek gerekir111.
Çağdaş medya yöneticileri bütün dünyada medyayı ticari bir işletme olarak
kullanmaktadır. Tekelleşme medyanın iletişime olan katkılarına önemli tuzaklar
108 Bruce Hanlin, Derl. A Belsey ve R Chadwick., Çev:Nurçay Türkoğlu, Medya ve Gazetecilikte Etik Sorunlar, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 1994, s. 66-67. 109 Raşit Kaya , Demokratikleşme Açısından Araştırmacının Ölçütleri, Ankara Çağdaş Gazateciler Derneği Yayını No:2, Ankara, 1984, s.94-97. 110 Schwobel, Basın İktidar Para, Çev. Cavit Yamaç, Ankara Gazeteciler Cem. Yay. , Ankara, 1982, s.54. 111 Schwobel, s.47.
57
kurmaktadır. Her dönemde gazetecilerin büyük mücadelelerle karşı karşıya kaldıklarını
görüyoruz.
Basının özgür, bağımsız olması, 'haber alma hakkının' tam ve doğru olarak
gerçekleşmesi, o ülkenin demokrasisinin sağlıklı işlemesi, ülke gerçeklerinin
kamuoyuna tüm çıplaklığıyla yansıması özetle 'insanca yaşam' açısından büyük önem
arz eder. Sansür, etkisi kısıtlı gibi gözükse de tüm ülkenin düşünce dünyasını menfi
yönde saran tehlikeli bir virüstür. Ancak hür basının her şeyin söylenebildiği,
standartları olmayan bir basın anlamına gelmediği de gözden ırak tutulmamalıdır. Bu
noktada medyaya önemli ödevler düşüyor. Zira etik kuralların çiğnenmesi sansürcü
zihniyetin ekmeğine yağ sürmektedir. Birçok uzmana göre de profesyonellikten, basın
ahlakından yoksunluk da bir tür basın özgürlüğü sınırlamasıdır112.
3.1.3. Yerel Boyut
Anadolu gazeteleri siyasal örgütlenmelerde, çoğu zaman siyasal partilerin
temel alt yapılarını oluşturmaktadırlar. Anadolu gazetelerinin sahipleri ve yöneticileri,
genel olarak yörelerinin toplum liderleri, toplumsal ve siyasal güç odakları
konumundadırlar. Bu gerçeğin bir kanıtı da, siyasal tansiyonun yükseldiği, siyasallaşma
sürecinin hızlandığı dönemlerde yayınlanan gazete sayısının artmasıdır. Bu çerçevede
Türk toplumunun siyasallaşma süreci ile Anadolu Basını’nın sayısal artışı arasında
doğrudan bir ilişkiden söz etmek mümkündür113.
Nitekim; bu araştırmaya konu olan yerel gazete sahiplerinden ikisinin
Edirne’de 2002 Genel Seçimlerinde milletvekili adayı olmak için girişimlerde
bulunduğu, birinin YTP Edirne I. sıra milletvekili adayı olduğu bu görüşü kanıtlar
niteliktedir. Ancak; siyasallaşma sürecinde kamuoyunu etkileme aracı olarak kullanılan
yerel gazetelerin ne derece etik kullanıldığı önemli bir tartışma konusudur.
3.2. Türkiye’de Siyasal Ortam Ve Seçimler
112 http://212.154.21.40/2000/07/28/medyaanaliz/medyaanaliz.htm 113 Girgin, s.174.
58
Cumhuriyetin kurulmasının ardından 1946 yılına gelene kadar Türkiye’de CHP
iktidar partisi olmayı sürdürmüştür. 1946 yılında çok partili siyasi hayata geçişle
yapılan ilk seçimlerden yine CHP üstün çıkmış 1950 yılına kadar kaldığı yerden ülkeyi
yönetmeye devam etmiştir. 2002 Seçimleri ile birlikte Türkiye halkı 15 kez sandıklara
giderek ülkedeki hükümetleri belirlemiştir.
Türkiye’nin çok partili siyasal yaşama geçtiği 1950 Seçimlerinden bu yana, 15
Milletvekili Genel Seçimi, 8 Milletvekili Ara Seçimi, 11 Yerel Yönetimler Seçimleri, 8
Cumhuriyet Senatosu Kısmi Seçimi olmak üzere 41 seçim yaşandı114.
Türkiye’nin 53 yıl içinde yaptığı, 14 genel seçime 49 farklı siyasi parti katıldı.
Ancak bunların 25 tanesi Meclis’e girmeyi başardı. 14 seçimden 9’unda yasama süresi
tamamlanmadan erken seçime gidilirken, 9 seçimden 2’si askeri müdahaleler sonrası
yapıldı. Seçmenlerin en az ilgi gösterdiği seçim %64.3’lük katılım oranıyla 1969
seçimleri olurken, %93’3’lük katılımın yaşandığı 1987 seçimlerinde bu anlamda rekor
kırıldı. 1950’den bu yana 7 parti tek başına iktidar olmayı başarırken, üç seçim üst üste
oyların yarısından çoğunu alarak tek başına iktidar olan Demokrat Parti de bu alanda
birinciliği elinde tutuyor. Adalet Partisi ve Anavatan Partisi de ikişer kez tek başına
iktidar koltuğuna oturmayı başardı. En çok milletvekili koltuğunu alarak hükümet
kurma rekoru ise 502 milletvekili ile Adnan Menderes’in. Türkiye Cumhuriyeti
kuruluşundan bu yana 79 yılda 57 hükümet eskitti. Türkiye’de ilk hükümeti ise 1923
yılında İsmet İnönü kurdu115.
Nitekim Türkiye seçim tarihinde 1980 yılına gelene kadar iki parti geleneğinin
kurulan yeni partilerde devam ettiği ve seçmenlerin CHP ve DP’nin görüşlerini
sürdüren iki geleneksel partinin uzantıları olan partilere oy verdiği görülmektedir.
Çünkü; Cumhuriyet tarihinin ilk 26 yıllık süresine damgasını vuran ve seçkinlerin
partisi olarak tarihe geçen CHP karşısında DP’nin seçim zaferi “Yeter Söz Milletindir”
sloganıyla elde edilmiştir. 1980 yılına kadar halk bu geleneğin içinde kendisine yer
edinen partilere oy vermiştir. 1980 sonrası Türkiye’deki Askeri İhtilalin verdiği
sessizlik yeni oluşumları meydana getirir. Ancak 1990 yılına kadar hala bu geleneğe
114 http://www.konrad.org.tr/secim/, 1 Mayıs 2006. 115 Sonhaber Gazetesi, 1 Kasım 2002, s.3
59
bağlı partilere oy verildiği söylenebilir. 1990 sonrası seçmenlere yönelik pazar
konumlaması içinde bu iki parti geleneğini sürdüren partilerin dışında söylemleri olan
partiler de gündeme gelmiştir. Seçim yarışındaki partilerin 80 sonrası kuşaktaki
seçmenlere yönelik siyasal iletişim kampanyalarında bu geleneksel anlayıştan uzak bir
konumlamaya gittikleri gözlemlenir. 1980 dönemine kadar olan geleneksel oy kullanma
davranışını partilere göre veren seçmenlerin, 90’lardan itibaren kaygan siyasi zeminde
liderler ve adayların özelliklerine göre kullandıkları görülür.
3.2.1 3 Kasım 2002 Genel Seçimleri
3 Kasım 2002 milletvekili Genel Seçimleri, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin
(AKP) zaferi ile sonuçlandı. AKP, seçimlerden yüzde 34.28 oy oranı ve 363 milletvekili
ile çıktı ve "tek başına iktidar" oldu. Hakkındaki kapatma davası süren AKP,
Cumhuriyet tarihinde başbakan adayı belli olmamasına karşın iktidarı kazanan ilk parti
oldu. 1999 seçimlerinde parlamento dışı kalan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), bu kez
yüzde 19.39 oy oranı ile 178 milletvekili çıkardı. 3 Kasım Seçimlerine katılamayan
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 9 Mart 2003 Siirt Milletvekili Yenileme
Seçimi'nde, Parlamento'ya girdi116.
1987 genel seçiminden beri ilk kez bir parti tek başına iktidara geldi.
Parlamentoya 1946'dan sonra ilk kez sadece iki parti girebildi.
Türkiye’de 1950’den sonra tek başına iktidara gelen 4. parti AKP oldu.
Demokrat Parti 3 kez, Adalet Partisi 2 kez, ANAP da 2 kez tek başına iktidara gelmişti.
AKP kimlik olarak Milli Görüş çizgisinden yola çıkmış bir partiydi. Bu kimlikteki bir
parti ilk defa Türkiye’de iktidara geldi.
Siyaset bilimcilere göre, AKP’nin başarısının nedeni; merkez sağdaki partilere
duyulan tepkiydi.
Seçime katılım oranı yüzde 79.14 oldu. 1999 seçimlerinde katılım oranı yüzde
87.9 olarak gerçekleşmişti.
116 http://www.konrad.org.tr/secim/, 1 Mayıs 2006
60
3.2.2. Türkiye’de Seçmen
Türk seçmen davranışları ile ilgili ciddi çalışmaların 1960’lı yıllardan itibaren
ivme kazandığı ve günümüzde de artan şekilde devam ettiği ileri sürülebilir. Özellikle
1983’lerden sonra renklenen siyasal hayat, değişik iletişim ve propaganda ile
reklamcılık tekniklerinin kullanılmasına zemin hazırlamış, siyasal partiler ve adaylar bu
konuyla ilgili araştırmalara önem vermeye başlamıştır. Artık bir siyasal parti veya
adayın başarılı çalışmalar yapması yeterli olmamakta, bunların çeşitli biçimlerde de
seçmenlere duyurulması ve ikna edilmesi bir zorunluluk haline gelmektedir117.
Cumhuriyet tarihinden bu güne kadar Türkiye’de yapılan seçimlerde seçmenler
ile ilgili araştırmalarda önemli değişik saptalamalar bulunmaktadır. Sistem analizi
içinde düşünüldüğünde, oy verme davranışları, dönemin siyasi ortamı ve seçmenin
yapısal durumuna bağlı olarak farklılık göstermektedir. Türkiye’de seçim tarihinde
1991 yılı dönüm noktası olarak görülmektedir. Çünkü; siyasal iletişim tarihine
baktığımızda o yıla kadar yapılan seçimlerde seçmenlerin oy verdikleri partilerin
geleneksel bir oy tabanı bulunmaktadır. Ancak; 1991 yılından itibaren seçim
sonuçlarından da anlaşılacağı üzere bu ortam tamamen değişmiştir.
1990’ların başında yıkılan Berlin Duvarı ülkemizde siyasi partiler arasındaki
ideolojik duvarların da yıkılamasını sağlamıştır. Siyasal partilerimizin batılı ülke
partilerinde olduğu gibi, ideoloji ve program bakımından birbirlerine yaklaşmaları ve
birbirlerine benzer hale gelmeleri, reklamcılığın siyasette haddini aşan ölçüde etkili
olmasının arka planı sayılabilir. Farklılıklar azalınca, yaratılabilecek olan en önemli
farklılık imaj farklılığı olacaktır. Belki de tüm bu nedenlerle, geleneksel sağ ve sol
seçmen kitlelerin 1991 seçimlerinden itibaren, yön değiştirmeye başladıklarını görmek
mümkün olmuştur. Partilerin apolitikleştiği bir dönemde, seçmenin farklı davranması
beklenemezdi118.
117 Ahmet Kalender, Siyasal İletişim, Çizgi Yayınları, Konya 2000, s.81-82. 118 Necati, s.115.
61
Yedi yıllık bir süre içinde seçmenler parti tercihlerini sürekli değiştirmiş
görünmektedir. 1999 seçiminde on milyon seçmenin oylarını değiştirdiği görülüyor119.
Yapılan bilimsel araştırmalar Türkiye’de seçmen davranışlarının yıllar içinde
değişkenlik içinde olduğunu göstermektedir. 1980 sonrası seçmen davranışı ile ilgili bir
araştırmaya göre, “kitle iletişim araçlarını izleme ile siyasal katılma arasında zayıf,
ancak doğrusal bir ilişki bulunmaktadır”120.
Siyasi İslamın 1994 yılından itibaren hızlı bir çıkış yaşamasıyla birlikte "karşı"
oy tartışılıyor. Karşı oy, birinin kazanması için değil, başka birinin kazanmaması için
kullanılan oydur. 1995 yılında "karşı oy" tartışılmış ancak bu "karşı oy"ların nerede
toplanacağı konusunda fikir birliği olmadığı için de Erbakan'ın Refah Partisi seçimi
kazanmıştır. Şimdi de AKP'ye ilişkin tartışmalarla birlikte "karşı oy", eskisi kadar güçlü
olmasa da yine tartışma konusudur. Bazı kesimler, halen siyasi İslamın içinde
gördükleri ve takıyye yapıyor olduğundan kuşkulandıkları AKP'ye karşı oyların "bir
yerde" birleşmesi gerektiğini savunmaktadırlar. Mesele sadece AKP'ye karşı oyların
birleşmesi olduğu zaman, demokrasi açısından yine zaaflarımızı yaşamaya devam
ettiğimiz ortaya çıkmaktadır121.
1997 yılında seçmen tercihlerini etkiyen faktörlere göre yapılan bir
araştırmada; “Türk seçmenlerinin tercihlerinde, özellikle parti ve adayın dine bakış
açısıyla, ideolojisi ön plana çıkmaktadır. Hatta varsayım olarak tamamen faydasını
maksimize etmeye çabalayan “ilkesiz faydacı” seçmenlerin bile, ideoloji ve dini inanca
önem verdikleri araştırma sonuçlarıyla belirlenmiştir”122.
Türk seçmenin içerisinde, her ne kadar fanatiklik derecesinde bir parti veya
adaya bağlı bulunanlar varsa da, bütün seçmenlerin partilerin mitigine ve ev toplantısına
119 Uztuğ, s.170. 120 Ersin Kalaycıoğlu, “Karşılaştırmalı Siyasal Katılma Siyasal Eylemin Kökenleri üzerine Bir İnceleme“ İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayını, İstanbul, 1983, s.255. 121 Oktay Gönensin, “ Karış Oy“, Vatan Gazetesi, 28.02.2004, http://www.vatanim.com.tr/root.vatan?exec=yazardetay&tarih=28.02.2004&Newsid=23284&Categoryid=4&wid=11 122 Kalender, s. 228.
62
katılma ve adayların kendilerini ziyaretlerini kabul etme konusunda ılımlı oldukları
görülmektedir123.
18 Kasım 1999 Seçimlerinde seçmende seçim sonuçlarının çok da bir şey
değiştirmeyeceği inanısı yaygındı. Yurttaşı sandığa çeken yansıma eksenleri iki taneydi
ve her ikisi de kimlik sorunuyla yakından ilintiliydi. Bunlardan ilki PKK olgusunun
keskinleştirdiği milli hisler konusundaki yarışmaydı. İkincisi, dinin toplumsal yaşadaki
yerinin ne kadar olacağı konusu idi. Partiler ise özellikle merkezdekiler birer bahaneden
ibaret duruyorlardı. Politizasyon dozayları az kalıyordu124.
1999 Seçimlerinin verdiği sinyal; tıpkı 2002 Genel seçimlerinde olduğu gibi
seçmenin “bir seçimden ötekine göre görece radikal tercihler yapabileceğini ortaya
koymuştur. Bu ise demokrasimizin sağlığı bakımından son derece önemlidir. Katı
partizanlığın bittiğini, partilerin performanslarına göre değerlendirildiği, bir aşamaya
gelindiğine işaret etmektedir125.
3.2.3.. Edirne’de Seçmen
Edirne’deki seçmen davranışlarını etkileyen yerel faktörler içerisinde siyasal
iletişim aracı olarak yerel gazetelerin olup olmadığının araştırıldığı çalışmada, 2002
genel seçimlerinde bu etkinin büyüklüğü hakkında fikir sahibi olabilmek için her bir
partinin 1983-2002 yılları arasındaki genel seçimlerde aldıkları oy oranlarındaki
değişimler belirlendi ve Edirne İli ile Türkiye geneli sonuçları karşılaştırıldı.
Karşılaştırma verilerine göre; 1983 genel seçimlerinde Türkiye genelinde
ANAP’ın %45.1 olan oy oranı 2002 seçimlerine kadar kademeli olarak %5.1’e kadar
düşmüştür. 1983 genel seçimlerinde Edirne İli’nde ANAP’ın %37.4 olan oy oranı, 2002
seçimlerine kadar kademeli olarak %4.2’ye kadar düşmüştür. Dolayısıyla ANAP’ın
seçmen kitlesi 1983 genel seçimlerinden 2002 seçimlerine kadar, her seçimde Türkiye
geneline göre Edirne’de yaklaşık %8 daha azdır. ANAP’ın Türkiye genelindeki oy
kaybı ivmesi Edirne ile aynıdır. Buna göre, ANAP’ın 1983’den itibaren Edirne’deki oy
123 Kalender, s. 228. 124 Aydın Uğur, “Güldürürken Ağlatan Seçimler“, Görüş Dergisi Mayıs-Haziran 1999, Sayı 39, s.23 http://www.tusiad.org/yayin/gorus/almanak/4.pdf. 125 Uğur, http://www.tusiad.org/yayin/gorus/almanak/4.pdf.
63
kaybında Türkiye geneli ile aynı paralelde olması nedeniyle yerel bir faktör söz konusu
edilmez.
Genel seçimlerde oy dağılımında ağırlığı olan bir diğer parti DYP’dir.
Edirne’deki DYP’yi tercih eden seçmenlerin oy oranı 1983 seçimlerinde Türkiye geneli
ile aynı olup, yaklaşık %20 iken 1999 genel seçimlerine kadar kademeli olarak %11’e
düşmüştür. Ancak 2002 Genel seçimlerinde Türkiye genelinde DYP seçmeninin oy
oranı %2.5 oranında düşerken, Edirne’de ise %5 oranınında artmıştır. Türkiye geneli
genel seçim sonuçları ile uyumsuz olan bu artış yerel faktörlerle açıklanabilir.
Genel seçimlerde oy dağılımında ağırlığı olan bir diğer parti CHP’nin 1995 ve
1999 genel seçimlerinde Türkiye genelindeki ve Edirne İli’ndeki oy tabanı yüzdesi aynı
olup, yaklaşak %10’dur. Ancak 2002 Genel Seçimlerinde Türkiye genelinde CHP’nin
oy oranı ikiye katlanırken, Edirne’de üçe katlanmıştır. Türkiye geneline göre Edirne’de
CHP’nin oy oranının azımsanmayacak derece bir artış göstermesi yine yerel faktörlerle
açıklanabilir.
1983 seçimlerinden itibaren DSP’nin oy oranı 1999 Seçimlerine kadar düzenli
olarak artarak Türkiye genelinde %8,5’dan %22’ye, Edirne’de ise %21’den %45.6’ya
yükselmiştir. Bu verilere göre; DSP’nin yıllar içerisinde toplam seçmenin yarısını
kazanması Edirne’nin sol ağırlıklı bir seçmen kitlesine sahip olduğunu göstermektedir.
Ancak 2002 Genel seçimlerinde her ne kadar oy oranı %4’e düşmüş bile olsa, CHP’nin
oy oranının Türkiye geneline göre iki kat artmış olması DSP seçmeninin kalan oylarının
önemlice bir kısmının CHP’ye kaydığını göstermektedir.
Grafik 3.1. 1983-2002 Yılları Arası Genel Seçimleri Edirne İli Partilere Göre Oy Dağılımları
0%
20%
40%
60%
80%
100%
1983 1987 1991 1995 1999 2002
CHP GP DYP MHP AKP ANAP DSP SP YTP DEHAP BBP Diğer
64
Grafik 3.2. 1983- 2002 Yılları Arası Genel Seçimleri Türkiye Geneli Partilere Göre Oy Dağılımları
0%
20%
40%
60%
80%
100%
1983 1987 1991 1995 1999 2002
CHP GP DYP MHP AKP ANAP DSP SP YTP DEHAP BBP Diğer
Tablo 3.1. 1983-2002 Yılları Arası Genel Seçimleri Edirne İli Partilere Göre Oy Dağılımları
CHP GP DYP MHP AKP ANAP DSP SP YTP DEHAP BBP Diğer
1983 0 0 0 0 0 37,4 0 0 0 0 0 62,6
1987 0 0 20,1 0 0 26,1 21,3 0 0 0 0 32,5
1991 0 0 31,1 0 0 19 25,4 0 0 0 0 24,5
1995 12,2 0 28,9 3,8 0 14,2 33,7 0 0 0 0 7,2
1999 9,4 0 11,2 9,2 0 14,9 45,6 0 0 0 0,4 9,3
2002 28,8 18,6 16,5 9,4 8,7 4,2 4 2 1,9 0,9 0,5 4,5
Tablo 3.2. 1983- 2002 Yılları Arası Genel Seçimleri Türkiye Geneli Partilere Göre Oy Dağılımları
CHP GP DYP MHP AKP ANAP DSP SP YTP DEHAP BBP Diğer
1983 0 0 0 0 0 45,1 0 0 0 0 0 54,9
1987 0 0 19,1 0 0 36,3 8,5 0 0 0 0 36,1
1991 0 0 27 0 0 24 10,8 0 0 0 0 38,2
1995 10,7 0 19,2 8,2 0 19,6 14,6 0 0 0 0 27,7
1999 8,7 0 12 18 0 13,2 22,2 0 0 0 1,5 24,4
2002 19,4 7,2 9,5 8,4 34,3 5,1 1,2 2,5 1,2 6,2 1 4
Türkiye genelinde 1987-1995 arası gerçekleştirilen 4 genel seçimde
seçmenlerin sandık başına gitmeme, geçerli oy kullanma eğiliminde belirgin bir düşüş
gözlemlendiğini sorgulayan bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada illerin “İnsani
ve Ekonomik Gelişmişlik” (İEG) düzeyleri ile seçime katılım ve geçersiz oy
65
karşılaştırılmıştır. İEG düzeyleri düşük illerde sandık başına gitmeme ve geçersiz oy
kullanma eğiliminde bir artış olduğu görülüyor. Buna karşın İEG düzeyi yükseldikçe
seçimlere katılma ve geçerli oy kullanma eğiliminde bir yükselme, İGE düzeyinde
düşme ile seçmenlerin sandığa gitme ve geçersiz oy kullanma eğilimi artmaktadır.
Tablo İEG düzeyleri ve katılım-geçersiz oy oranlarını göstermektedir. İEG düzeyleri
ilişkilendirilen seçim sonuçları yabancılaşmış ve sisteme küskün seçmenlerin sosyo-
ekonomik düzeyleri düşük bölgelerde artış gösterdiğini ortaya koyuyor. Gelişmiş
ülkelerde refah seviyesi arttıkça seçime katılımlarda önemli düşüşler gözlenir.Bu durum
ülkemizde farklı bir seyir izlemektedir126.
Tablo 3.3. 1995 Genel Seçimlerinde Oy Kullanmayan ve Geçersiz Oy Kullanan Son On İl
Son On İl
İ.E.G. Sıralaması
1995 Oy Kullanmama/ Geçersiz Oy
Balıkesir 17 %12,08 Edirne 25 %12,06 Kırklareli 14 %12,04 Uşak 40 %11,46 Burdur 15 %11,24 Çanakkale 2 %11,19 Karaman 28 %10,98 Manisa 18 %10,58 Kütahya 16 %10,17 Bilecik 10 %10,09
126 Uztuğ, , s.178.
66
4. EDİRNE YEREL GAZETELERİNDE 2002 GENEL
SEÇİMLERİ
4.1. Araştırmanın Amacı
Seçimlerin hemen öncesine denk gelen bir aylık süre içerisinde (01 Ekim-02
Kasım 2002) yapılan medya izleme araştırmasının amacı; Edirne Yerel Basınının
seçimlerde üstlenmiş olduğu rolün belirlenmesidir. Yerel gazetelerin bu dönemdeki
bütün yayınları içerik analizine alınmıştır.
Yerel basının üstlenmiş olduğu rol; üç ayrı konuya odaklanmıştır;
-Partilerin Edirne’deki yerel gazeteleri siyasal iletişim aracı olarak nasıl
kullanıdıkları,
-Yerel gazetelerin seçmen üzerindeki etkisi,
-Yerel gazetelerin seçmene ve partilere karşı tutumları.
Bugün Türkiye’de yerel gazete/radyo sahipleri, ya yerel seçkinler arasından
çıkmakta, ya da medya sahipliği üzerinden kazandığı güçle yerel seçkinler arasına dahil
olmaktadır. Böylelikle yaygın ülkesel medya seçkinlerinin yerini, yerellerde yerel
medya seçkinleri alabilmekte, genelde varolan medya ve toplum kopukluğu böylelikle
yerelde de aynen sürmektedir. Oysa Türkiye’deki medyanın yaşamakta olduğu güven
sorunun nedenlerinden birisi, “medya seçkinleri”nin kendi kendilerine atfettikleri
misyonlarla okura/dinleyiciye/izleyiciye tepeden bakan halinden kaynaklanmaktadır127.
Araştırmada eleştirel medya yaklaşımlarının, medya sektörüyle
siyasal/ekonomik iktidar merkezlerinin karşılıklı olarak bağımlılığını vurgulayan
yaklaşımından yola çıkılarak, Türkiye’de basının yapısal bir yanlılık göstereceği ve aynı
tavrın yerel basın tarafından da uygulanacağı kabul edilmiş ve bu yanlılığın Edirne’deki
yerel basının seçimler sırasındaki tavrına da yansıyacağı varsayılmıştır. Nitekim, gazete
sahiplerinden biri YTP 1. Sıra milletvekili adayıdır. Yine bir diğer gazetenin sahibi
127 Derl. Alankuş Sevda, Medya ve Toplum, Sevda Alankuş, “Demokratik Bir Medya Ortamı İçin Yerel/Sivil Medya ve Yeni İmkanlar”, IPS İletişim Vakfı Yayınları, İstanbul, 2003, s.122.
67
CHP milletvekili aday adayı olmuş, ancak incelenen 1 aylık süre öncesinde partisi
tarafından milletvekili adayı olarak seçilmemiştir. Bu kişiler bizzat gazete sahipleri
oldukları için siyasal iletişim aracı olarak gazetenin yayın politikasına etki etme
olanağına sahip olmuşlardır.
Araştırmada Edirne’deki yerel basın organlarının seçimler öncesinde
doğru/tarafsız haberlerle seçmenleri bilgilendirme işlevini dengeli bir biçimde yerine
getirip getirmediği anlaşılmaya çalışılmıştır.
İçerik analizi yönteminin kullanıldığı araştırmada Edirne yerel gazetelerinde
siyasi içerikli haberlerin yanısıra, siyasal iletişimde kullanılan reklamlar, ilanlar, köşe
yazıları, fotograflar, halkla ilişkiler çalışmalarına dayalı haberler, sistem analizi
içerisinde, bulunduğu dönemdeki siyasal gelişmeler ve yerel gazete ile organik ilişkisi
olan siyasi aktörler çerçevesinde değerlendirilmiştir.
Medya izleme araştırmasına 01 Ekim 2002 tarihli gazetelerden başlanmış, 02
Kasım 2002 gününün gazeteleri de çalışmaya dahil edilmiştir. Edirne’nin merkezindeki
5 yerel gazetede Pazar günü gazete yayınlanmadığı gözönünde bulundurulduğunda 1
aylık sürede Pazar günlerine denk gelen 4 günlük süre içerik analizine tabi
tutulmamıştır.
Araştırma kapsamına ilçelerdeki yerel gazeteler dahil edilmemiş, Edirne’nin
merkezindeki yerel gazeteler alınmıştır.
Genel Seçimlerde yaygın medyanın siyasal iletişim etkisini araştıran çalışmalar
bulunmaktadır. Ancak; bilgimize göre kimi seçim bölgelerinde özellikle de genel seçim
sonuçları üzerinde yaygın medyaya kıyasla etkili olabileceği varsayılabilecek yerel
gazetelerin siyasal iletişim etkisini araştıran başka bir araştırma bulunmamaktadır.
2002 Genel Seçimlerinde Edirne’deki yerel gazetelerin siyasal iletişim
açısından tutumları ve seçime etkisinin ölçümlenmeye çalışıldığı araştırmada içerik
analizi yapılabilmesi için bir içerik formu hazırlanmıştır. Bu forma girilen veriler SPSS
istatistik programı kullanılarak değerlendirilmiştir.
68
4.2. Araştırmanın Yöntemi Ve Uygulanması
Çalışmanın 3 Kasım 2002 Genel Seçimlerinde siyasal partilerin Edirne
merkezindeki beş yerel gazetede nasıl temsil edildiği, temsil biçimlerinin genel seçim
sonuçlarına etkisi ve partilerin hangi temsil biçimini tercih ettikleri ve bu gazetelerin
siyasal partilere ilişkin tutumlarının araştırıldığı bu bölümünde araştırma bulguları
değerlendirilmiştir. Araştırma kapsamına Edirne ilindeki yerel gazeteler alınmış ve
yerel gazetelerin bir ilde seçim sonuçlarına etkileri ve siyasi partileri nasıl temsil ettiği
irdelenmiştir.
Edirne’de yayın yapan ve örneklemin içine alınan 5 yerel gazetenin künyeleri
incelendiğinde siyasi nitelikte yayın yapan gazete olarak anıldıkları görülmektedir.
İdeolojik çizgileri olmamasının yanısıra, yerel konularla ilgili bilgilendirme işlevlerini
tam anlamıyla yerine getirdiklerini söylemek mümkün değildir. Araştırma kapsamına
alınan gazetelerin günlük tirajları 2002 Ekim ayı ortalamasına göre yaklaşık 650
dolayındadır.
Araştırma, 2002 Genel seçimlerinden önceki bir aylık dönemi kapsamış ve
gazetelerin 1 Ekim 2002-2 Kasım 2002 tarihleri arasında yer alan bütün sayılarının
seçimle ilgili içerikleri çözümlemeye dahil edilmiştir.
Araştırma;
-768 Seçimle bağlantısı olan doğrudan ve dolaylı haberler,
-81 köşe yazısı,
-360 siyasi parti reklamı,
-34 ilan
üzerinde gerçekleştirilmiştir. Böylece toplam (doğrudan veya dolaylı haber,
ilan, reklam, köşe yazısı) 1279 metin içerik analizine tabi tutulmuştur.
4.3. İçerik Analiz Kod Formunun Hazırlanması
69
Gazete haberleri, köşe yazıları, siyasi parti reklamları ve ilanları için ayrı kod
formu hazırlanmıştır. Gazete haberleri için 11 soruluk bir kod formu hazırlanmıştır.
Haberlerin tematik öğelerinin sınıflandırılması amaçlanmıştır. Bu amaçla kod formunda
haberlerin her bir parti için olumluluk ve olumsuzluk kriterine göre öncelikle seçimle
ilişkisi (doğrudan/dolaylı), aktörleri (Başbakan veya hükümet, gazeteci ve uzman,
işveren, lider ve ailesi, Yüksek Seçim Kurulu, parti, kamuoyu şirketi, Milli Güvenlik
Kurulu veya Ordu, seçmen, yargıç, milletvekili veya parti sözcüsü, diğer), aktörlerin
öne çıkardığı seçim temaları(adalet, demokrasi ve insan hakları, eğitim ve kültür,
ekonomi, laiklik ve din, yolsuzluk, oy talebi, seçim düzenlemeleri, terör, siyasi yasaklar,
diğer), taraflılığı (partiler arası karşıtlık/yandaşlık), parti sloganı içerip içermediği
incelenmiştir. Ayrıca, her bir haberin manşette yer alıp almadığı yada hangi sayfada yer
aldığı dikkate alınmıştır.
Sonraki yıllarda aynı konu ile ilgili yapılacak haber içerik analizine dayalı
araştırmalarda verilerin birlikte değerlendirilmesine veya karşılaştırılmasına olanak
sağlamak için genel seçimlerle ilişkili gazete haberlerini en kapsamlı içerik analizi ile
inceleyen araştırma128 dikkate alınarak benzer içerik tanımlamaları ve sınıflandırmaları
kullanılmıştır. Ancak yerel gazetelerde yerel adayların yaygın medyaya göre siyasal
iletişim amaçlı daha fazla vurgulanıyor olması nedeni ile haber içerik analizinde
ayrımlaştırma gücünü yerel adaylara yönelik değerlendirebilecek şekilde değişiklikler
de yapıldı. Örneğin; haber içerik analizi formatı dikkate alınan eserde seçimle doğrudan
veya dolaylı bağlantılı haberler yaygın medyada incelenirken aktörü parti lideri veya
milletvekili adayları olan haberler aynı kategoride değerlendirilmişken, bu araştırmada
farklı kategoride değerlendirilmiştir. Edirne ili merkez ilçede yayımlanan yerel
gazetelerin 1 Ekim 2002-2 Kasım 2002 tarihleri arasındaki bütün sayılarında yer alan
haberler seçimle ilgilerine göre “Seçimle Doğrudan Bağlantılı Haber” veya “Seçimle
Dolaylı Bağlantılı Haber” olarak iki guruba ayrılmıştır. Her iki gruba ait haberler ayrıca
daha spesifik olarak alt gruplara ayrılmıştır. Buna göre haberler aşağıdaki gibi
sınıflandırılmıştır;
Seçimle doğrudan bağlantılı haberler
128 Türkiye’de Seçimler Ve Medya, Medya izleme Araştırması, Konrad Adenauer Vakfı Yayınları, İstanbul, 1999
70
Parti geçmişi ve icraatlarını konu alan haberler
Liderin görüş ve programlarını konu alan haberler
Adayın görüş ve programlarını konu alan haberler
Parti görüş ve programlarını konu alan haberler
Liderlerin ve adayların seçim kampanyaları etkinlikleri (miting)
Liderlerin ve adayların seçim kampanyaları etkinlikleri (basın toplantısı))
Liderlerin ve adayların seçim kampanyaları etkinlikleri (diğer)
Genel seçimle ilgili düzenlemeler
Diğer (Seçim kampanyalarının neden olduğu çevre kirliliği vb.)
Seçimle Dolaylı Bağlantılı Haberler
Protokol Etkinliklerini konu alan haberler
Liderlerin özel hayatları ile ilgili haberler
Adayların özel hayatları ile ilgili haberler
Liderin Güncel Siyasal Tartışmaları ile ilgili haberler
Adayların Güncel Siyasal Tartışmaları ile ilgili haberler
Diğer (Eski siyasilerin açıklamaları, geçmiş siyasal tartışmalar vb. )
Köşe yazıları ile ilgili bir başka kod formu hazırlanmıştır. Bu formda köşe
yazıları partilere göre olumlu veya olumsuzluk yönünden değerlendirilmiştir. İlanlar
için hazırlanan ayrı formunda ilanlar partilere göre, gazete sayfalarında yer alış biçimine
göre ve konuları açısından, liderlerin ve adayların seçim kampanyası etkinlikleri, parti
görüş ve programlarını konu alış biçimlerine göre iki ayrı açıdan incelenmiştir. Özel
71
ilan gelirlerinin seçim dönemlerinde arttığı gözönüne alındığında bu dönemde bu
dağılımların siyasal iletişim açısından ayrıca irdelenmesi gerektiği düşünülmüştür.
Gazetelerde yayınlanan siyasal reklamlar için oluşturulan kod formu, hangi
partinin reklamının hangi gazetede kaç kez, hangi sayfada yayınlandığını belirleyecek
biçimde hazırlanmıştır. Reklamlar konularına göre;
-Partiyi ön plana çıkaran görüş ve programlarını anlatan,
-Liderleri tanıtan veya görüş ve programlarını konu alan,
-Adayları tanıtan veya görüş ve programlarını konu alan, içerikte tasnif
edilmiştir.
Amaç; özellikle yerel gazetelerde ilin milletvekili adayları reklamlarının
gazetelere dağılım oranlarını tespit etmek, reklam geliri ile en fazla beslenen gazeteleri
partiler açısından belirlemektir. Çünkü; yerel basını ayakta tutan resmi ilanların dışında
seçim dönemlerinde verilen özel siyasi reklamların gazetelerin gelirlerinde normal
dönemlerden fazla bir artış sağladığı bilinmektedir.
4.4. Kodlama
Kodlama sırasında, birden fazla siyasi partinin konu edildiği haberler, her parti
için ayrı bir haber birimi olarak kabul edilmiş ve her parti ayrı sütunlarda kodlanmıştır.
2002 Genel Seçimlerine katılan 18 partiden oy sıralamasına göre % 10 barajının
üzerinde kalanlar ve daha önceki genel seçimlerde milletvekili çıkarmış partiler (AKP,
CHP, DYP, GP, MHP, DEHAP, ANAP, SP, DSP, YTP, BBP) araştırma kapsamına
alınmış, kalanlar diğer şıkkı altında kodlanmıştır. Kodlamada 5 gazete (Son Haber,
Hudut, Vatandaş, Edirne, Edirne Haber) sayfa sayılarına göre ayrı ayrı kodlanmıştır.
2002 yılı esas alınarak incelenen 1 aylık sürede gazetelerin sayfa sayıları ve boyutları ile
ilgili bilgiler şu şekildedir:
Sonhaber Gazetesi normal gazete boyutlarında ve 4 sayfadan oluşmaktadır.
72
Hudut Gazetesi tabloid boyutta çıkan 8 sayfadan oluşan bir gazetedir. Seçim
dönemine denk gelen 1 aylık dönemde 23 Ekim 2002 tarihinden itibaren 10 sayfa, 25
Ekim 2002 tarihinden itibaren 12 sayfaya çıkarak yayın yaptığı belirlenmiştir.
Edirne Gazetesi normal gazete boyutlarında, 4 sayfa olarak yayın yapmaktadır.
Vatandaş Gazetesi normal gazete boyutunda ve 4 sayfa olarak yayın yapmaktadır.
Edirne Haber Gazetesi; tabloid formda 8 sayfa olarak yayınlanmaktadır.
4.5. Verilerin Değerlendirilmesi
Yapılan kodlamanın ardından elde edilen veriler SPSS istatistik yöntemi
kullanılarak çözümlenmiştir.
4.6. Gazete Haberleri, Köşe Yazıları Ve Seçimler
2002 Genel Seçiminden bir ay önceki dönemi kapsayan 1 Ekim 2002-2 Kasım
2002 tarihleri arasında Edirne yerel gazetelerindeki haberlerle ilgili kod formundaki
sınıflandırma baz alınarak yapılan sayısal incelemede toplam 773 haberin % 86’sı
“Seçimle Doğrudan Bağlantılı” ve % 14’ü ise “Seçimle Dolaylı Bağlantılı” haber
olarak belirlenmiştir (Grafik 4.1)
Grafik 4.1 2002 Genel Seçimlerinde Edirne Yerel Gazetelerinde Haberlerin Seçimle İlgisine Göre Dağılımı
Seçimle Doğrudan Bağlantılı
Seçimle Dolaylı Bağlantılı
Seçimle ilgili doğrudan ve dolaylı haberlerin gazetelere dağılımına
bakıldığında ise; toplam 773 haberlerin % 30’nun Hudut Gazetesi’nde, %29’unun
73
Sonhaber Gazetesi’nde, %16’sının Edirne Gazetesi’nde, %15’inin Edirne Haber
Gazetesi’nde ve %10’unun ise Vatandaş Gazetesi’nde yayınlandığını tespit edilmiştir.
Sayfalarında en fazla seçim haberlerine yer veren iki gazete Hudut ve Sonhaber
gazeteleridir (Tablo 4.1). Hudut gazetesi sahibinin her ne kadar milletvekili adayı olarak
seçilmese de CHP’den aday adayı olması sebebiyle ve yine Sonhaber Gazetesi sahibinin
de YTP’den 1. sıra milletvekili adayı olması sebebiyle seçimle ilgili olarak diğer
gazetelere göre 2-3 kat daha fazla haber yayınladığı görülmektedir. Bu da yerel
gazetelerin genel seçimlerde siyasi kimlik edindiklerinde siyasetle ilgili daha fazla
haber yayınlama girişiminde bulunduklarını ve gazetelerin haber içeriği oranları ile
ilgili yayın politikalarını etkilediklerini göstermektedir. Gazetelerin yayın politikaları,
siyasi taraflılığı, tutumları ve haber içerik analizleri ile ilgili tespitler ve gazetelere göre
araştırma bulgularının değerlendirildiği III. Bölümde ayrıntılı bir biçimde tekrar ele
alınacaktır.
Tablo 4.1. 2002 Genel Seçimi İle İlgili Doğrudan ve Dolaylı Haberlerin Edirne Yerel Gazetelerindeki
Dağılımları
Gazete Edirne Edirne Haber Hudut Sonhaber Vatandaş Seçim Haberleri (%) 16% 15% 30% 29% 10%
Seçim haberlerinin seçim öncesi bir aylık dönemde haftalara göre dağılımı
incelendiğinde; en fazla %24 ile seçimden iki hafta önce, en az ise %16 ile seçimden
hemen önceki hafta seçim haberi yayınlandığı görülmektedir. Yoğunluğun fazla olduğu
hafta; seçim gündemini meşgul edecek yerel bir olay meydana gelmiştir. Bu hafta içinde
partilerin ve adayların siyasal iletişim planlarına ek olarak, İlin en önemli unsurlarından
Trakya Üniversitesi tarafından adaylarla öğrencileri buluşturmaya yönelik bir konferans
düzenlenmiştir. Ancak konferans amacına ulaşamadan, bazı adaylarla, öğrenciler
arasında çıkan tartışmalar yüzünden sona ermiş, bu tartışmalar ve adayların görüşleri
Edirne yerel gazetelerine yansımıştır. Seçimden önceki hafta seçimle ilgili haberlerin
azalma nedeni Yüksek Seçim Kurulu tarafından 2002 seçimleri öncesi getirilen
propaganda yasağıdır. Ancak; birçok tartışmaya neden olan yasaklama yoruma açık
ifadeler içerdiği için gazeteler çekimser kalmalarına rağmen haber yayınlamaya devam
etmişlerdir.
74
Grafik 4.2. Haberlerin Edirne Yerel Gazetelerinde Haftalara Göre Dağılımları
5.hafta 16%
4.hafta 24%3.hafta 18%
1.hafta 21%
2.hafta 21%
1.hafta (1 Ekim - 5 Ekim) 2.hafta (7 Ekim -12 Ekim)
3.hafta (14 Ekim -20 Ekim) 4.hafta (21 Ekim -26 Ekim)
5.hafta (28 Ekim -2 Kasım)
Yerel gazetelerde seçim haberlerinin partilere göre yaklaşık oranlarına
baktığımızda en fazla haberin SP, en az haberin ise ise GP ile ilgili olduğu görülür.
Seçim geçmişi olan sol partilerin (CHP, DSP) haber yüzdesi % 4,8, milliyetçi sağ
partiler (MHP, BBP) haber yüzdesi % 6, kendilerini merkezde tanımlayan partilerin
(DYP, ANAP) haber yüzdesi %15,4, muhafazakar sağ partilerin (SP) haber yüzdesi ise
%17,7 oranındadır. Seçim geçmişi olmayan araştırma kapsamına alınan yeni partilerin
(AKP, GP, YTP) ile ilgili haberlerin yüzdesi ise %22,4’tür. Küçük oy oranlarına sahip
partilerin (İP, LDP, MP, ÖDP, TKP, YP, BTP, BGMZ) temsil edilme oranı ise %20’dir.
Elde edilen oranlara göre; yerel gazeteler seçim kazanma beklentisi olan partilerin
haberlerini daha fazla yayınlamaktadır. Seçime yeni katılacak partiler için ise, siyasi
geçmişi bulunan parti liderine sahip (YTP, AKP) partilere siyaseten lideri tanınmayan
partilere (GP) oranla sayfalarında daha fazla yer vermektedir. Oysa GP yerel
gazetelerde seçim haberi en az yayınlanan parti olmasına rağmen, AKP’den %10 ve
YTP’den ise %20 daha fazla oy alarak Edirne ilinde seçim sandığından ikinci parti
olarak çıkmıştır. Bu durum yerel gazetelerin bölgelerinde seçmenin nabzını çok iyi
tutmadıklarını göstermektedir. Çünkü, en fazla seçim haberi yayınlanan ilk üç sırada yer
alan SP, DSP ve YTP, %10 barajını aşamadıkları gibi seçim sandığından %4’ten de az
oy oranına sahip partiler olarak çıkmıştır. Yerel gazetelerin temel görevlerinden biri
75
ülke yönetimi gibi hassas bir konuda söz sahibi olmaya aday partileri ve adaylarını
objektif ölçütlerde bölge seçmenine tanıtmak ve seçmeni bilinçlendirmek için haber
üretmektir. Bu işlevin yerine getirilememesinin genel nedenleri arasında; yerel
gazetelerin ekonomik kaygılarla haber üretmeleri, muhabir sayılarının yetersizliği,
muhabirlerin eğitim yetersizlikleri, gazete sahiplerinin siyasi ilişkileri ve bölge
seçmeninin sözcüsü olmak yerine partilerin sözcüsü olarak hareket etmeleri sayılabilir.
Grafik 4.3. Haberlerin Edirne Yerel Gazetelerinde Partilere Göre Dağılımları
0
20
40
60
80
100
120
140
160
CHP GP DYP MHP AKP ANAP DSP SP YTP DEHAP BBP Diğer
Seçim Haberi
Araştırmada gazetelerde yer alan haberler seçimle ilintisinin yanı sıra olumlu-
olumsuz açıdan da değerlendirilmiştir. Yayınlanan seçim haberi sayısı ile partinin seçim
başarısı arasındaki korelasyonun grafik üzerinde kolaylıkla görülebilmesi için partiler
grafiğin (Grafik 4.3) yatay eksenine Edirne ili seçim sonuçları başarısına göre
dizilmiştir. Partilerin yerel gazetelerde seçimden bir ay öncesi dönemi kapsayan sürede
çıkan haber sayıları ve oranları şöyledir; CHP:50 (Olumlu %94; Olumsuz %6), GP:4
(Olumlu %50; Olumsuz % 50), DYP:69 (Olumlu %83; Olumsuz %17), MHP:40
(Olumlu %82; Olumsuz %18), AKP:69 (Olumlu %57; Olumsuz %12), ANAP:50
(Olumlu %74; Olumsuz %26), DSP:87 (Olumlu %77; Olumsuz %23), SP:137 (Olumlu
%89; Olumsuz %11), YTP:100 (Olumlu %90; Olumsuz %10), DEHAP:8 (Olumlu
%75; Olumsuz %25), BBP:7 (Olumlu %71; Olumsuz %29), Diğer partiler:152 (Olumlu
%60; Olumsuz %40). Araştırma verilerine göre; yerel gazetelerde en fazla olumlu seçim
haberi SP(122) ve en az olumlu seçim haberi GP(2) hakkındadır. En fazla olumsuz
seçim haberi olan parti DSP (20) ve en az olumsuz seçim haberi olan partiler ise GP(2),
DEHAP(2), BBP(2)’dir. Olumlu/olumsuz haber oranı yönünden en avantajlı olan
76
partilerin sıralaması ise şöyledir; CHP: %94, YTP %90, SP %89, DYP %83, MHP
%82, DSP %77, DEHAP %75, ANAP %74, BBP %71, Diğer partiler %60, AKP %57,
GP %50. Ancak bu oranları değerlendirirken partilerle ilgili haber sayıları da dikkate
alınmalıdır. Bu nedenle GP, DEHAP, BBP ile ilgili haberlerin sayılarının çok düşük
olması nedeniyle seçmen üzerindeki etkisi dikkate alınmamıştır. Edirne yerel
gazetelerinin seçim haberi çıkan partilerden olumlu olumsuz haber oranı %77’den
yukarıda olanlar (CHP, DYP, MHP), SP ve YTP hariç Edirne ilinde %10 barajını
aşmayı başaran partilerdir. Sonuç olarak; seçim geçmişi olan partilerde önceki
seçimlerdeki oy oranlarını korumaları için yeterli sayıda seçim haberi çıktığı taktirde,
olumlu-olumsuz haber oranı yönünden seçim haberlerinde kritik bir eşik değeri olduğu
görülmüştür. Bu araştırmadaki eşik değeri Edirne yerel gazeteleri açısından %77’dir. SP
ve YTP haber analizi açısından bu kritik eşik değerini aşmalarına rağmen Edirne
ilindeki %10 barajını aşamamıştır. Bunun nedeni bu iki partinin ortak özellikleri
incelendiğinde 2002 Genel Seçimlerine ilk defa giren partiler olması olarak
değerlendirilebilir.
Grafik 4.4. Yerel Gazetelerde Yayınlanan Seçim Haberlerinin Partilere Göre Sayısal Dağılımı
0
20
40
60
80
100
120
140
160
CHP GPDYP
MHP
AKP
ANAPDSP SP
YTP
DEHAPBBP
D İĞER
Olumsuz haber
Olumlu Haber
77
Araştırma bulgularına göre; Edirne’deki yerel gazete haberlerinde seçimle ilgili
yayınlanan doğrudan haber konularının sayıları ve oranları aşağıdaki gibidir.
Parti görüş ve programlarını konu alan haberler: 68 (%11)
Parti geçmişi ve icraatlarını konu alan haberler: 20 (%3)
Liderlerin ve adayların seçim kampanyaları etkinliklerini konu alan haberler:
269 (%45)
-Mitingler: 72 (%12)
-Basın Toplantıları: 18 (%3)
-Diğer etkinlikler (Yerel basın kuruluşlarını ziyaret, halkı ve işyerlerini ziyaret,
basınla kahvaltılı toplantılar): 179 (%30)
Liderin görüş ve programlarını konu alan haberler: 61 (%10)
Adayın görüş ve programlarını konu alan haberler: 100 (%17)
Diğer haberler: 83 (%14)
Yerel gazetelerdeki seçimle doğrudan ilintili haberlerde en çok liderlerin ve
adayların seçim kampanyaları etkinliklerine yer verilmiştir. Ayrıntılı bakıldığında, diğer
etkinlikler grubu altında sınıflandırılan aktivitelerin seçimle ilgili doğrudan tüm
haberlerin ağırlıklı kısmını oluşturmaktadır. Bu etkinliklerin de özellikle milletvekili ve
adayları tarafından yapıldığı görülmektedir. Bu veri milletvekili adaylarının siyasal
iletişim aracı olarak yerel gazeteleri kullandığının göstergesidir. Yine aynı şekilde;
adayın görüş ve programlarını konu alan haber yüzdesinin ikinci sırada yer alması bu
görüşü destekler niteliktedir. Adayların görüş ve programları ile ilgili haberlerin,
partinin ve liderin görüş ve programları ile ilgili haberlere göre yerel gazetelerde daha
ön planda yer alması milletvekillerinin seçim bölgelerinde yaptıkları siyasal iletişim
kampanyaları ile ilintilidir. Partilerin bu bölgede haberlerde yer alma açısından
adayların gerisinde kaldıkları görülmektedir. Oysa yerel halkı parti konusunda
78
bilgilendirmek ve bunun için yerel basını kullanmak görevi parti il başkanlıklarına
düşmektedir.
Grafik 4.5. Edirne Yerel Gazetelerinde Seçimle İlgili Doğrudan Haberlerin İçeriklerine Göre Dağılımı
0
20
40
60
80
100
120
140
160
180
200
Parti Görüş v e
Programlarını
Konu Alan
Haberler
parti geçmişi v e
icraatlarını Konu
Alan Haberler
Liderlerin v e
Adayların Seçim
Kampanyaları
Etkinlikleri
(miting)
Liderlerin v e
Adayların Seçim
Kampanyaları
Etkinlikleri (basın
toplantısı)
Liderlerin v e
Adayların Seçim
Kampanyaları
Etkinlikleri (diğer)
Liderin Görüş v e
Programlarını
Konu Alan
Haberler
Adayın Görüş v e
Programlarını
Konu Alan
Haberler
Doğrudan diğer
Haberler
Araştırma bulgularına göre; Edirne’deki yerel gazeteler içinde seçimle ilgili
dolaylı haberler içinde;
Protokol Etkinliklerini konu alan haberler: 16 (%16)
Liderlerin özel hayatları ile ilgili haberler: 2 (%2)
Adayların özel hayatları ile ilgili haberler: 15 (%15)
Liderin Güncel Siyasal Tartışmaları ile ilgili haberler: 18 (%17)
Adayların Güncel Siyasal Tartışmaları ile ilgili haberler: 8 (%8)
- Diğer seçimle ilgili dolaylı haberler:44 (% 42) sayı ve oranlarında yer
almışlardır.
79
Edirne yerel gazetelerinin seçimle ilgili dolaylı haberlerde adaylar ve liderlere
ait haberlerden ziyade genel haberlere önem verdiği görülmektedir. Elde edilen oranlara
göre, özellikle Edirne ili milletvekili adaylarının bireysel siyasal iletişim
kampanyalarında özellikle, imaj çalışmaları kapsamında yetersiz kaldıkları
gözlemlenmektedir. Yine Edirne yerel gazetelerinin de Edirne’deki halkı adaylar ve
özel yaşantıları, siyasi tartışmalardaki görüşleri konusunda seçimle ilgili genel haberlere
oranla yeterince bilgilendirmedikleri tespit edilmiştir. Dolaylı seçim haberlerinin
%16’lık bölümünü iktidardaki siyasal parti aktörlerinin düzenlediği protokol etkinlikleri
oluşturmaktadır.
Grafik 4.6. Yerel Basının Genel Olarak İlgi Gösterdiği Dolaylı Haber İçeriği Dağılımı
0
5
10
15
20
25
30
35
40
45
50
Haber Protokol
Etkinlikleri
Liderlerin özel
hayatları ile
ilgili haberler
Liderin Güncel
Siyasal
Tartışmaları ile
ilgili haberler
Adayların özel
hayatları ile
ilgili haberler
Adayların
Güncel Siyasal
Tartışmaları ile
ilgili haberler
diğer haberler
Yerel gazetelerde en fazla haber aktörü olarak partinin yer aldığı seçim
haberlerinin yayınlandığı görülmektedir. En az ise lider ve ailesi haber aktörü olarak yer
almaktadır. Genel olarak seçim süreçlerinde yaygın medyanın içindeki basının siyasal
partilerle ilgili haberlerde lideri ön plana çıkartan bir söylem geliştirdiği ve bunun
siyasal yaşamın lider merkezli pratiğine uygun düştüğü görülür. Ancak bu durumun
yerel gazetelerde farklılık gösterdiği ve yerel basının siyasal partilerle ilgili haberlerde
80
partileri ön plana çıkartan bir söylem geliştirdiği görülmektedir. Kamuoyu araştırma
şirketlerinin, Milli Güvenlik Kurulu veya ordunun haber aktörü olduğu hiç bir seçim
haberinin ise yer almadığı görülmektedir. Yargıçların haber aktörü olduğu seçim
haberlerin tümünün ise olumsuzluk içerdiği görülmektedir. Yerel gazetelerde haber
aktörlerinin seçim haberleri içinde olumluluk/olumsuzluk kriterine göre yer alış
oranları, sayıları aşağıda belirtilmiştir;
-%8 Parti (60 haber; olumlu %78, olumsuz %22),
-%6 Milletvekili veya parti sözcüsü (44 haber; olumlu %70, olumsuz %30),
-%6 Başbakan ve hükümet (43 haber; olumlu %70, olumsuz %30),
-%3 YSK (26 haber; olumlu %92, olumsuz %8),
-%3 Seçmen (23 haber; olumlu %65, olumsuz %35),
-%1 Yargıç (6 haber; olumlu %0, olumsuz %100),
-%1 Gazeteci ve uzman (5 haber; olumlu %20, olumsuz %80),
-%1 Lider ve ailesi (2 haber; olumlu %100, olumsuz %2),
-%72 Diğer (564 haber; olumlu %82, olumsuz %18).
Grafik 4.7. Yerel Gazetelerde Çıkan Seçim Haberlerinin Haber Aktörlerine Göre Sayısal Dağılımı
0
100
200
300
400
500
600
Başbakan
ve
hükümet
Gazeteci
veya
uzman
İşv eren Kamuoyu
araştırma
şirketi
Lider v e
ailesi
MGK v eya
Ordu
Milletv ekili
v eya parti
sözcüsü
parti seçmen yargıç YSK diğer
Olumsuz haber
Olumlu haber
81
Yerel gazetelerde çıkan seçimle ilgili haberler arasında DSP, ANAP, YTP ve
SP parti sloganlarını içeren haberlerinin yer aldığı görülmektedir. Adaylardan YTP 1.
sıra milletvekili adayı Ali Soydan’ın seçim kampanyası sloganı “Gencim, Gençlerin
Oylarına Talibim”, ANAP 1. sıra milletvekili adaya Faruk Yılmaz’ın sloganı ise;
“Bizim Faruk” olmuştur.
Grafik 4.8. Yerel Basında Çıkan Parti Sloganı Içeren Haberlerin Partilere Göre Dağılımı
0
0,5
1
1,5
2
2,5
3
3,5
CH
P
GP
DY
P
MH
P
AK
P
AN
AP
DS
P
SP
YT
P
DE
HA
P
BB
P
Diğ
er
Olumsuz
Olumlu
Siyasi aktörler tarafından en fazla öne çıkarılan haber temaları oranlarına göre
sırasıyla; ekonomi %17, seçim düzenlemeleri %8, oy talebi %6, adalet %5, eğitim ve
kültür %5, yolsuzluklar %4, terör %2, demokrasi ve insan hakları %2, siyasi yasaklar
%1, laiklik ve din %0, diğer % 50 biçiminde sıralanmıştır.
2002 Genel Seçimleri öncesinde siyasi aktörler tarafından öne çıkarılan en
önemi konu ekonomidir. Bunu seçim düzenlemeleri takip etmektir. Türkiye’nin en
öncelikli çözüm bekleyen konuları arasında bulunan ekonomik sorunların aktörler
tarafından da gündeme taşınması konunun ciddiyetini bir kez daha göstermektedir. 2002
Genel Seçimlerindeki önemli konulardan biri diğeri; seçim yasağı bulunan bir parti
liderinin bu durumuna rağmen seçime girmesidir. Doğal olarak aktörler tarafından
seçimle ilgili haberlere bu ortam yansıtılmıştır. Grafik 2.17.ye göre Türkiye’nin temel
seçim gündeminin ekonomi olduğu görülmektedir.
82
Grafik 4.9. Siyasi Aktörler Tarafından En Fazla Öne Çıkartılan Haber Temaları
Diğer
50%
Adalet
5%
Demokrasi ve
insan hakları
2% Eğitim ve kültür
5%
Ekonomi
17%
Laiklik ve din
0%
Oy talebi
6%
Seçim
düzenlemeleri
8%
Siyasi yasaklar
1%
Terör
2%Yolsuzluklar
4%
Siyasi aktörlerin öne çıkardığı haber temalarının partilere göre dağılımı
incelendiğinde; İlk üç haber teması sırasıyla şöyledir;
CHP – Ekonomi, seçim düzenlemeleri, adalet.
GP – Diğer
DYP – Ekonomi, oy talebi, adalet
MHP – Ekonomi, terör, eğitim ve kültür.
AKP – Ekonomi, seçim düzenlemeleri, (Eğitim ve kültür, oy talebi, siyasi
yasaklar eşit oranda üçüncü sırada)
ANAP – sadece eğitim ve kültür
DSP– Ekonomi, eğitim ve kültür, seçim düzenlemeleri
83
SP – Ekonomi, (ikinci sırada eşit oranda oy talebi ve adalet), (üçüncü sırada
eşit oranda seçim düzenlemeleri ve yolsuzluklar).
YTP – (birinci sırada eşit oranda ekonomi, demokrasi ve İnsan hakları), (ikinci
sırada eşit oranda oy talebi ve adalet), (üçüncü sırada eşit oranda seçim düzenlemeleri
ve yolsuzluklar).
DEHAP – Diğer
BBP- Diğer
Siyasi aktörlerin önce çıkardığı haberlerde SP ile ilgili seçim haber temalarının
en fazla ekonomi konusunda olduğu görülmektedir.
Grafik 4.10. Siyasal Aktörün Öne Çıkardığı Haber Temalarının Partilere Göre Dağılımı
0
20
40
60
80
100
120
CHP GP DYP MHP AKP ANAP DSP SP YTP DEHAP BBP Diğer
Adalet Demokrasi ve insan haklarıEğitim ve kültür EkonomiLaiklik ve din Oy talebiSeçim düzenlemeleri Siyasi yasaklarTerör YolsuzluklarDiğer
Köşe yazıları; yorum içeren yazılar olması nedeniyle, gazetelerin yayın
politikalarıyla "taraflılığının" izlenmesi imkanına olanak verir. Çalışmada köşe yazıları
da içerik analizine tabi tutulmuştur. 2002 genel seçimlerinde, Edirne’de Sonhaber
Gazetesi sahibi YTP 1. Sıra milletvekili adayıdır. Yine Hudut Gazetesi’nin sahibi CHP
milletvekili aday adayı olmuş, ancak incelenen 1 aylık süre öncesinde partisi tarafından
84
milletvekili adayı olarak seçilmemiştir. Dolayısı ile bu iki gazete sahibinin siyasi taraf
olarak gazetenin yayın politikasına ne kadar etkide bulunduğunu gözlemlemek
mümkündür. Gazetelerde yayınlanan köşe yazılarının gazetelere göre dağılımına
baktığımızda toplam köşe yazısının yarısına yakın kısmının (%46) Sonhaber
Gazetesi’nde yayınlandığı görülmektedir. Onu %35’lik oranla Edirne Haber Gazetesi
takip etmektedir. Ancak; köşe yazılarının yapılan içerik analizi değerlendirmesiyle
partilere göre dağılımına ve içerik olarak olumluluk veya olumsuzluk içermesine göre
irdelenmesi gazetelerin taraflılığı konusunda daha iyi fikir verir.
Grafik 4.11. Köşe Yazılarının Yerel Gazetelere Göre Dağılımı
Sonhaber
46%
Hudut
9%
Edirne Haber
35%
Edirne
9%
Vatandaş1%
Edirne
Edirne Haber
Hudut
Sonhaber
Vatandaş
Köşe yazılarının genel olarak övgüden ziyade eleştirel bir içeriğe sahip olduğu
görülmektedir. En fazla olumlu köşe yazısının 2002 Genel Seçimlerinde Edirne İlinde
en fazla oy alan CHP ile ilgili olduğu görülmektedir. Ardından sırasıyla DYP, SP, AKP
gelmektedir. Bu sırayı hakkında ise eşit sayıda köşe yazısı çıkan dört parti; MHP, DSP,
GP ve ANAP takip etmektedir. Araştırma kapsamına alının dönemde DEHAP ve BBP
partileri hakkında hiç olumlu köşe yazısı çıkmamıştır. En fazla olumsuz köşe yazısı ise
2002 Genel Seçimlerinde Türkiye genelinde en fazla oy alan AKP hakkındadır. Olumlu
köşe yazısı sayısı/olumsuz köşe yazısı sayısı oranı en yüksek olan parti CHP’dir.
85
Araştırma kapsamına alınan partiler içerisinde 2002 genel seçimlerinde Türkiye
genelinde aldıkları oy oranlarının düşüklüğü nedeniyle DEHAP ve BBP gibi partiler
dikkate alınmadığında olumlu köşe yazısı sayısı/olumsuz köşe yazısı sayısı oranı en
düşük olan parti AKP olarak belirlenmektedir.
CHP’nin önceki genel seçimlerde Türkiye geneli ile Edirne ilinde aldığı oy
oranları arasında korunan dengenin 2002 genel seçimlerinde niçin CHP lehine arttığını
yerel faktörlerle açıklayabiliriz. 2002 Genel Seçimlerinde AKP’nin Türkiye geneli ile
Edirne ilinde aldığı oy oranları arasındaki AKP aleyhine dengesizlik de yine aynı
şekilde yerel faktörlerle açıklanabilir.
Grafik 4.12. Köşe Yazılarının Partilere Göre Dağılımı
0
2
4
6
8
10
12
14
CH
P
GP
DY
P
MH
P
AK
P
AN
AP
DS
P
SP
YT
P
DE
HA
P
BB
P
Diğ
er
Olumlu Olumsuz
Yerel gazetelerin manşetlerindeki seçim haberlerinde öne çıkan haber
aktörlerinin partiler olduğu görülmektedir. Ancak burada araştırma kod formunda haber
aktörü olarak milletvekili adayları için ayrımlama yapılmadığı ve milletvekili
adaylarının haber aktörü oldukları durumlarda partilerinin kodlandığını ifade etmeliyiz.
Bu durumda yerel gazetelerde siyasal partilerle ilgili haberlerde yaygın basından farklı
olarak parti liderlerinden ziyade partilere ve milletvekili adaylarına vurgu yapan bir
söylem geliştirildiği görülmektedir. Kodlamada milletvekili adayının parti ismi altına
konulma nedeni; seçim pusulasında sadece parti ve liderinin adının yer almasıdır.
Seçmenlerin haber aktörü olduğu seçim haberlerinin oranı %12’dir. Bu oran gazetelerin
bölge halkını oluşturan seçmenlerin mesajlarını siyasi partilere iletmediğinin
86
göstergesidir. Dolayısıyla yerel gazeteler yerel sorunlar ve bu konuda halkın görüşleri
gibi konuları yansıtmak gibi bir işlevleri olduğunu düşünerek hareket etmemektedirler.
Halkın seçimlerle ilgili görüşlerinin yer aldığı haberin oranı tüm seçim haberlerinin
yaklaşık onda biri kadardır.
Grafik 4.13. Gazetelerde Siyasal Aktörlerin Biçimsel Temsili
Parti
15%
YSK
5%
Diğer
49%
Milletvekili
veya parti
sözcüsü
7%
Gazeteci veya
uzman
1%
Başbakan ve
hükümet
11%
Seçmen
12%
Başbakan ve hükümet
Gazeteci veya uzman
Milletvekili veya parti
sözcüsü Parti
Seçmen
YSK
Diğer
4.7. Fotoğraflar Ve Seçimler
Araştırmada tespit edilerek içerik analizi yapılan toplam 773 seçim haberinin
yaklaşık %82’si(663) fotoğrafla desteklenmiştir. Kullanılan fotoğrafların içinde en fazla
aday milletvekillerinin (%31), ardından sırasıyla liderlerin (%19), parti amblemi,
bayrağı veya afişinin (%14), mitinglerin (%6) ve seçim kampanyalarının (%6)
görüntüleri yer almaktadır. Siyasal iletişim kampanyalarında parti liderleri ve
adaylarının özel yaşantıları ve ailevi unsurlar oyları etkileyen önemli faktörler olarak
değerlendirildiği için, araştırmada haberlerde kullanılan fotoğraflarda liderlerin
kampanya çalışmaları sırasında eşleri ile görüntü verip vermedikleri de analiz edilmiştir.
İçerik analizi sonucuna göre gazetelerde eşlerin katılımıyla gerçekleşmiş herhangi bir
etkinlik görüntüsüne ya da seçim haberlerine rastlanmamıştır. Ayrıca liderler veya
87
milletvekillerinin de eşleriyle birlikte görüntülerinin olduğu fotoğraf sayısı % 5’in
altında olduğu için grafiklere yansımamaktadır.
Grafik 4.14. Seçim Haberleri İle İlgili Fotografların İçerik Dağılımı
Aday
milletvekili
31%
Aday
milletvekili ve
eşi 0%
Amblem,
bayrak veya
siyasal afiş 14%
Miting 6%
Lider 19%
Lider ve eşi 0%
Diğer 24%
Part liderinin
eşiyle katıldığı
miting 0%
Seçim
kampanyası
eşsiz 6%
Seçim
kampanyası
görüntüsü eş li
0%
Seçim kampanyası görüntüsü eşli Seçim kampanyası eşsizMiting Part liderinin eşiyle katıldığı miting Lider Lider ve eşiAday milletvekili Aday milletvekili ve eşiAmblem, bayrak veya siyasal afiş Diğer
Edirne yerel gazetelerinde fotoğraflarla ilgili yapılan sayısal değerlendirmeye
göre; en fazla fotoğraf SP (%18) haberlerinde kullanılmıştır. Partilerle ilgili seçim
haberlerinde kullanılan fotoğraf oranları;
-SP %18
-Diğer %16
-DYP, DSP, AKP %11
-YTP %10
-CHP % 9
88
-ANAP %7
-MHP %6
-DEHAP %1
Görsel unsurlar siyasal iletişim kampanyalarında seçmenleri etkilemede
önemlidir. Gazetelerde fotoğrafların dağılımlarına baktığımızda oransal olarak özellikle
SP ve GP dışındaki partilerle ilgili fotoğraların yaklaşık olarak eşit dağıldığı
görülmektedir. Bunun yanı sıra dengeli dağılımın dışına düşen SP’nin gelen dağılımın
iki katı fazla, GP’nin ise hiç fotoğrafının kullanılmadığı görülmektedr. Her iki parti ve
adayları için siyasal iletişim kampanyası açısından diğer partiler ve adaylarından farklı
bir kampanya yürüttükleri gözlenmektedir. Zira; SP Edirne I. Sıra milletvekili adayı
Edirne ilinde en kapsamlı siyasal iletişim kampanyası yürüten aday iken, 2002 Genel
Seçimlerine yeni kurulan parti olarak ilk defa katılan GP’nin izlediği siyasal iletişim
kampanyası da sıra dışıdır. Bununla ilgili veriler özellikle reklamlarla ilgili verilerde
daha net bir biçimde görülmektedir. GP Türkiye’nin her ilinde parti merkezli siyasal
iletişim kampanyası yürütmüştür.
Grafik 4.15. Gazetelerde Yer Alan Fotoğrafların Partilere Göre Dağılımı
DSP 11%
Diğer 16%
BBP 0%
YTP 10%SP 18%
DYP 11%
AKP 11%
ANAP 7%
DEHAP 1%
MHP 6% GP 0%
CHP 9%
CHP GP DYP MHP AKP ANAP DSP SP YTP DEHAP BBP Diğer
89
Seçim haberleri sayısı ile birlikte basılan fotoğraf sayılarının partilere göre
dağılımına baktığımızda en fazla fotoğraflı seçim haberinin SP’sine ait olduğu
görülmektedir. Yayınlanan seçim haberi sayısının az olması nedeni ile
değerlendirmelerde GP dikkate alınmaz ise şu sonuçlar çıkarılabilir; yayınlanan seçim
haberleri sayısı ile fotoğraf sayısı arasındaki uyumsuzluğun en fazla olduğu parti
YTP’dir. Fotoğraf sayısı/seçim haberi sayısı oranı partilerin seçimdeki başarısı ile
yaklaşık olarak uyumludur. Bu da fotoğrafın siyasal iletişim kampanyalarındaki
etkinliğini göstermektedir. Görsel unsurları kullanmak seçmenleri yönlendirme
konusunda daha etkindir.
Grafik 4.16. Yerel Gazetelerde Yayınlanan Seçim Haberi Ve Fotoğraf Sayılarının Partilere Göre Dağılımı
2
70
41
71
47
68
105
66
4 1
104
50
87
137
100
8 7
152
54
69
50
4
69
40
0
20
40
60
80
100
120
140
160
CHP GPDYP
MHPAKP
ANAPDSP SP
YTP
DEHAPBBP
Diğer
Fotoğraf Seçim haberi
Partilere göre olumlu fotoğraf içeriklerinin dağılımı incelendiğinde; yine en
fazla aday milletvekillerinin, ardından sırasıyla liderlerin, partinin amblemi, bayrağı
veya afişinin yer aldığı görülmektedir. Aday milletvekillerine ait fotoğrafların ağırlıklı
olarak yayınlanması milletvekillerinin siyasal iletişim kampanyalarında yerel gazeteleri
kullandıklarını göstermektedir. Milletvekili adayları fotoğraflarının yayınlanma oranı
yüksekten aşağıya göre sıralandığında;
-DSP %40
90
-SP %36
-YTP %26
-MHP %22
-CHP, DYP %14
-AKP %12
-ANAP %10 olduğu görülmektedir.
Grafik 4.17. Olumlu Fotoğraf İçeriklerinin Partilere Göre Dağılımı
0
10
20
30
40
50
60
70
80
90
100
CH
P
GP
DY
P
MH
P
AK
P
AN
AP
DS
P
SP
YT
P
DE
HA
P
BB
P
Diğ
er
Diğer
Amblem, bayrak
veya siyasal afiş
Aday milletvekili ve
eş i
Aday milletvekili
Lider ve eş i
Lider
Part liderinin eş iyle
katıldığı miting
Miting
Seçim kampanyası
eşsiz
seçim kampanyası
görüntüsü eş li
Partilere göre olumsuz fotoğraf içeriklerinin dağılımı incelendiğinde ise en
fazla diğer kategorisinde değerlendirilen fotoğrafların yer aldığı görülmektedir. Dikkate
değer bir diğer tespit ise; olumsuz içerikli fotoğraflar arasında eşlerin bulunduğu miting,
seçim kampanyası görüntüsü ile aday milletvekili veya parti liderinin eşi ile
görüntülendiği fotoğrafın bulunmamasıdır.
91
Grafik 4.18. Olumsuz Fotoğraf İçeriklerinin Partilere Göre Dağılımı
0
5
10
15
20
25
30
35
CH
P
GP
DY
P
MH
P
AK
P
AN
AP
DS
P
SP
YT
P
DE
HA
P
BB
P
diğ
er
Diğer
Amblem, bayrak
veya siyasal afiş
Aday milletvekili ve
eşi
Aday milletvekili
Lider ve eşi
Lider
Part liderinin eşiyle
katıldığı miting
Miting
Seçim kampanyası
eşsiz
seçim kampanyası
görüntüsü eşli
4.8. Reklamlar Ve Seçimler
Yerel basında çıkan reklamların partilere göre dağılımı incelendiğinde ağırlıklı
olarak en fazla reklamın sırasıyla YTP ve SP tarafından verildiği görülmektedir. Bu iki
partinin verdiği reklamların yaklaşık olarak yarısı kadar reklam veren üç parti
görülmektedir. Bu partiler sırasıyla; ANAP, CHP ve DSP’dir. Hemen hemen hiç
reklamı yayınlanmayan partiler ise MHP ve AKP’dir. DEHAP ve BBP’nin ise izlenen
dönemde hiç reklamı yayınlanmamıştır. Reklam içeriği incelemesine göre, 2002 Genel
Seçimlerine katılan siyasi partiler yerel gazetelerde adayları tanıtan, görüş ve
programlarını konu alan reklamları tercih etmektedirler. Seçimde Edirne İli oy oranında
birinci parti olan CHP ile DSP ve MHP’nin sadece adayları tanıtan, görüş ve
programlarını konu alan reklamları tercih ettikleri belirlenmiştir. Adayları tanıtan veya
görüş ve programlarını konu alan reklamların yanı sıra YTP’nin parti liderini tanıtan,
görüş ve programlarını konu alan reklamlara da aynı oranda ağırlık verdiği saptanmıştır.
Lideri tanıtan reklamlar en fazla YTP tarafından kullanılmıştır. Partiyi ön plana çıkaran,
görüş ve programlarını konu alan reklamların SP ve DYP tarafından kullanıldığı tespit
92
edilmiştir. 2002 Genel Seçim sonuçlarına bakıldığında her iki partinin de barajı
aşamayan partiler olduğu görülür. Kamoyu araştırma şirketlerinin seçim sonuçlarını
tahmin için yaptıkları anket sonuçlarına göre DYP ve SP %10 barajını aşamayacak
partilerdir. Merkezi siyasal iletişim kampanyası doğrultusunda DYP ve SP kamuoyu
araştırma sonuçlarını dikkate almış görünmektedir. Adayların ön plana çıktığı
reklamlardan ziyade partilerin ön planda olduğu reklamların fazla olması bu nedene
bağlanabilir.
Seçime yeni katılan partiler seçmene karşı kendilerini tanıtırken bir referans
gösterme eğilimi içinde olmaktadırlar. Yeni kurulan bir parti olan YTP’nin Edirne I.
sıra milletvekili adayı, reklamlarını parti lideri ile birlikte vermiştir. Reklamlar seçim
dönemlerinde yerel gazetelerin önemli bir gelir kaynağı haline gelmektedir. Bu açıdan
araştırmada, verilen reklamların boyutları reklamların gazetelerdeki dağılımlarının
incelendiği bölümde daha ayrıntılı ele alınmıştır.
Grafik 4.19. Gazetelerde Yer Alan Reklamların Partilere Göre Dağılımı
0
20
40
60
80
100
120
CH
P
GP
DY
P
MH
P
AK
P
AN
AP
DS
P
SP
YT
P
DE
HA
P
BB
P
Diğ
er
Partiyi ön plana
çıkaran Görüş ve
Programlarını
anlatan
Adayları tanıtan
veya Görüş ve
Programlarını Konu
Liderleri tanıtan
veya Görüş ve
Programlarını Konu
Alan
Yayınlanan reklamlar içinde SP Edirne I. sıra milletvekili adayının verdiği tam
sayfa reklamlarda gazetelerin son sayfasını seçtiği ve son iki günkü reklamlarının renkli
olduğu görülür.
93
SP’nin Edirne milletvekili adaylarının yeraldığı reklam (tabloid-normal) tam
sayfa verilmiştir.
ANAP Edirne I. sıra milletvekili adayının reklam sayısının fazla olmasına
rağmen reklamların boyutlarının 19x13 ve 10x15 boyutlarında iki çeşit olarak verildiği
tespit edilmiştir.
YTP I. sıra milletvekili adayının reklamlarının tümü parti lideri ile yan yana,
tabloid baskılı gazetelerde tam, normal boyutlu gazetelerde ise yarım sayfa olarak
verilmiştir.
YTP II. Sıra milletvekili adayının ilanları tabloid gazetelerde yarım gazete
sayfa boyutlarındadır.
CHP bütün adayların birlikte olduğu tek çeşit 19x14 ve daha küçük boyutlarda
tek çeşit reklam kullanmıştır.
Yine DSP bütün adayların birlikte olduğu tek çeşit tam sayfa, 22x38
boyutlarında reklam vermiştir.
MHP’nin milletvekillerinin toplu yer aldığı reklamın boyutları da tabloid
baskıda yarım sayfa büyüklüğündedir.
GP’nin tek tip olan milletvekillerinin parti lideriyle birlikte isim ve imzalarının
bulunduğu, 19x26 boyutlarında yayınlanan reklamlarında görsel (fotoğraf) hiçbir unsur
bulunmamaktadır.
4.9. İlanlar Ve Seçimler
Yerel gazetelerde en fazla SP ile ilgili ilanların çıktığı görülmektedir.
Ardından sırasıyla DYP, AKP ve diğer partiler gelmektedir. CHP, GP, MHP, DSP,
YTP, DEHAP, BBP ile ilgili ise hiç bir ilanının yayınlanmadığı görülmektedir. İlanların
daha ziyade liderlerin ve adayların seçim kampanyaları etkinlikleri ile ilgili bilgileri
içerdiği görülmektedir. Siyasal iletişimde kullanılan ilanların bir diğer konusu ise parti
görüş ve programlarını konu alan bilgilerdir. Siyasal iletişimde olumsuz ilanlar da
94
kullanılabildiği için ilanlar olumlu-olumsuz kriterleri gözönünde bulundurularak
incelenmiştir. İnceleme sonuçlarına göre olumsuz bir ilana rastlanmamıştır.
Grafik 4.20. Yerel Basında Çıkan İlanların Partilere Göre İçeriklerinin Dağılımı
13
6
00000
7
000
7
0
2
4
6
8
10
12
14
CH
P
GP
DY
P
MH
P
AK
P
AN
AP
DS
P
SP
YT
P
DE
HA
P
BB
P
Diğ
er
İlan
95
5. EDİRNE YEREL GAZETELERİNDE SİYASİ
PARTİLERİN TEMSİLİ
5.1. Edirne Gazetesi
Edirne yerel basın organlarından Edirne Gazetesi’nin içerik analizi sonuçlarını
vermeden önce bu gazetenin sahibi ile Edirne’nin diğer bir yerel gazetesi olan Vatandaş
Gazetesi’nin sahibinin aynı kişiler olduğunu belirtmeliyiz.
Edirne Gazetesi’nde yayınlanan toplam haber sayısının, parti sayısına göre
ortalaması yaklaşık olarak 8’dir. Buna göre; özellikle SP ve YTP ile ilgili seçim
haberlerinin ağırlıklı olarak yayınlandığı görülmektedir. Özelliklede SP ve YTP ile
ilgili haberlerin, partilere göre ortalama haber sayının 2-3 katı fazla olması ve bu
partilerle ilgili olumsuz herhangi bir habere rastlanmaması dikkat çekicidir. SP ile ilgili
olumlu seçim haberlerinin diğer partilere oranla arasında en az %10’luk bir fark
bulunması da önemli bir taraflılık göstergesidir. Edirne Gazetesi’ne seçimle ilgili
olumsuz haberler başta ANAP olmak üzere sırasıyla DYP ve DSP ile ilgili
yayınlanmıştır.
Grafik 5. 1
Edirne Gazetesi Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı
0
8
5
10
7
17
31
20
3
0
10
0
3
7
0001
20 000
1
0
5
10
15
20
25
30
35
CHPG
PDYP
MHP
AKP
ANAPDSP SP
YTP
DEHAP
BBP
DİĞER
Olumlu Haber Olumsuz haber
96
Edirne Gazetesi’nde yayınlanan ilanlara baktığımızda, SP ile ilgili haberlerde
olduğu gibi, en fazla ilanın SP ile ilgili yayınlandığını görülür. İkinci olarak AKP’nin
ilanları gelmektedir. İslami söylemlere sahip partilerin ilanlarını vermek için Edirne
Gazetesi’ni seçtiği görülmektedir. Yoğunluk açısından üçüncü sırada yer alan diğer
partilere ait ilanlar ayrıntılı olarak analiz edildiğinde, bu ilanların tamamına yakının
diğer kodlaması içide yer alan YP’ne ait olduğu saptanmıştır.
Grafik 5. 2
Edirne Gazetesi’nde Yayınlanan İlanların Partilere Göre Dağılımı
0
1
0
2
0 0
3
0 0 0
2
00
0,5
1
1,5
2
2,5
3
3,5
CHP GPDYP
MHPAKP
ANAPDSP SP
YTP
DEHAPBBP
D İĞER
Olumlu ilan
Edirne Gazetesi’nde en fazla SP ve YTP ile ilgili reklam yayınlandığı
görülmektedir. Partilerin yayınlanan reklamlar sayıları ile seçim haber sayıları
arasındaki doğru orantı dikkat çekmektedir. Partiler arasında CHP, DYP, MHP ve
AKP’nin reklam vermek için Edirne Gazetesi’ni seçmemeleri dikkat çekicidir.
97
Grafik 5. 3
Edirne Gazetesi’nde Yayınlanan Reklam İçeriklerinin Partilere Göre Dağılımı
0 0 0 0 0 0 0
9
0 0 00
2
0 0 0
10
8
15
13
0 0 00 0 0 0 0 0 00 0
8
0000
2
4
6
8
10
12
14
16
CHPG
PDYP
MHP
AKP
ANAPDSP SP
YTP
DEHAPBBP
Diğer
Liderleri tanıtan veya görüş ve grogramlarını konu alan reklam
Adayları tanıtan veya görüş ve grogramlarını konu alan reklam
Partiyi ön plana çıkaran Görüş ve Programlarını anlatan reklam
Köşe yazıları gazetelerin yayın politikasının ve taraflılığının izlenmesine
olanak veren yazılardır. Edirne Gazetesi’nde yayınlanan köşe yazılarının partilere göre
dağılımına ve içeriğinde partiler açısından olumlu veya olumsuz yorumların olup
olmadığına bakıldığında, siyasi bir taraflılık gözlenmemiştir. Köşe yazılarında herhangi
bir parti ile ilgili olumsuz yorumun bulunmadığı saptanmıştır.
Grafik 5. 4.
Edirne Gazetesi’nde Yayınlanan Köşe Yazılarının Partilere Göre Dağılımı
0
5
0
1
5 5
6
4
0 0
4
0 0 0 0 0 0 0 0 0
1
3
000
1
2
3
4
5
6
7
CHP
GP
DYPM
HP
AKP
ANAP
DSPSP
YTP
DEHAP
BBP
Diğ
er
Olumlu Köşe Yazısı
Olumsuz Köşe Yazısı
98
Gazetelerde manşetten duyurulan haberler gündemi yansıtan haberlerdir ve
okuyucu üzerindeki etkisi en fazla olan haber formatıdır. Edirne Gazetesi’ndeki manşet
haberlerinin dağılımına, partiler açısından olumlu veya olumsuz yorumlarında
bakıldığında, siyasi bir taraflılık gözlenmemiştir. Araştırma kapsamında incelenen bir
aylık dönemde manşetlerinde bir gün hariç her gün seçim haberlerine yer veren Edirne
Gazetesi’nde gündem seçimdir. İncelemeye göre 5 Ekim 2002 tarihli Edirne
Gazetesi’nde seçimle ilgili hiçbir habere rastlanmamışken, gazetenin o günkü sayısında
seçimle ilgili ilan ve reklamlara yer verilmiştir. Manşet haberlerinde en yüksek oranda
SP’nin yer aldığı, hiçbir parti ile ilgili olumsuz bir manşet haberi kullanılmadığı
görülmüştür.
Grafik 5. 5.
Edirne Gazetesi’nde Manşette Yayınlanan Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı
0
5
0
1
5 5
6
4
0 0
4
0 0 0
1
00 0000
3
000
1
2
3
4
5
6
7
CHP GPDYP
MHPAKP
ANAPDSP SP
YTP
DEHAPBBP
Diğer
Olumlu
manşet
Olumsuz
manşet
Edirne Gazetesi’nde yayınlanan toplam fotoğraf sayısı, toplam parti sayısına
oranlandığında ortamala 12’dir. Fotoğların tümüne yakını olumludur. Sadece ANAP ile
ilgili 1 ve diğer kapsamı altında incelenen partilerle ilgili 5 adet olumsuz fotoğrafın
bulunduğu, Gazetedeki haberlerde partilere göre ortalama fotoğraf sayısının yaklaşık üç
katı oranında SP ile ilgili olumlu fotoğraf kullanıldığı önemli tespitler arasındadır.
99
Grafik 5. 6.
Edirne Gazetesi’nde Yayınlanan Fotoğrafların Partilere Göre Dağılımı
0
10
13
17
7
22
34
16
2
0
14
0
3
001
00000
5
000
5
10
15
20
25
30
35
40
CHP
GP
DYP
MHP
AKP
ANAP
DSP
SP
YTP
DEHAP
BBP
Diğ
er
Olumlu
Fotoğraf
Olumsuz
Fotoğraf
5.2. Edirne Haber Gazetesi
Edirne yerel gazetelerinden Edirne Haber Gazetesi’nde yayınlanan tüm haberin
toplam sayısını, parti sayısına böldüğümüzde parti başına düşen ortalama haber sayısı
10 olmaktadır. Bu ortalama rakam, tıpkı Edirne Gazetesi’nde olduğu gibi Edirne Haber
Gazetesi’nde de SP ile ilgili seçim haberlerinin diğer partilere göre 3 kat fazla
yayınlandığını göstermektedir. Çok düşük bir oranda SP ile ilgili olumsuz seçim
haberinin yanı sıra, dikkate değer bir oranda ANAP ile ilgili olumsuz seçim haberlerinin
yazıldığı araştırmanın bir diğer bulgusudur.
Grafik 5. 7.
Edirne Haber Gazetesi Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı
1
15
67 7
4
33
9
0 0
15
0
4
9
002
0
3
0 000 00
5
10
15
20
25
30
35
CHP
GP
DYP
MHP
AKP
ANAP
DSP
SPYTP
DEH
AP
BBP
DİĞ
ER
Olumlu seçim
haberi
Olumsuz
seçim haberi
100
Araştırma kapsamına sokulan dönemde Edirne Haber Gazetesi’nde sadece 5
ilan yayınlandığı görülmektedir. Bu ilanları üçü SP, ikisi ise DYP ile ilgilidir. Edirne
Haber Gazetesi’ndeki SP ile ilgili ortalama haber sayısının üzerinde yayınlanan seçim
haberi sayısı ile partilerin, yayınlanan ilan sayıları ile arasında paralel bir doğru orantı
olduğu açıkça görülmektedir. Gazetede yayınlanan, ortalamadan az veya biraz fazla
seçim haberi sayısına sahip diğer partilere göre SP’nin 3, DYP’nin ise 2 kat daha fazla
seçim haberi bulunmaktadır.
Grafik 5.8.
Edirne Haber Gazetesi’nde Yayınlanan İlanların Partilere Göre Dağılımı
0
1
0
2
0 0
3
0 0 0
2
00
0,5
1
1,5
2
2,5
3
3,5
CHP
GP
DYP
MHP
AKP
ANAP
DSP
SP
YTP
DEHAP
BBP
DİĞ
ER
Olumlu ilan
Edirne Haber Gazetesi’nde en fazla reklamı yayınlanan partiler sırasıyla; SP,
CHP ve ANAP’tır. SP dışında, partilerin yayınlanan reklamlar sayıları ile seçim haber
sayıları arasında bir ilişki görülmemektedir.
Grafik 5. 9.
Edirne Haber Gazetesi’nde Yayınlanan Reklam İçeriklerinin Partilere Göre Dağılımı
0 0 01
0 0
2
0 0
21
3
0 0
16
10
16
2
0 0
9
0 0 01
0
21
0 00 0 0
8
00 00
5
10
15
20
25
CHP
GP
DYP
MHP
AKP
ANAP
DSP
SPYTP
DEH
AP
BBP
Diğ
er
Liderleri tanıtan veya görüş ve grogramlarını konu alan reklam
Adayları tanıtan veya görüş ve grogramlarını konu alan reklam
Partiyi ön plana çıkaran Görüş ve Programlarını anlatan reklam
101
Araştırılan dönemde Edirne’de yayın yapana beş yerel gazetede %35’lik oranla
ikinci en fazla köşe yazısı bulunan gazete Edirne Haber Gazetesi’dir. Edirne Haber
Gazetesi’nde hakkında en fazla olumlu köşe yazısı yazılan parti DYP’dir. Onu eşit
sayıda olumlu köşe yazısına sahip CHP ve SP takip etmektedir. MHP, DSP ve YTP
hakkında ise olumlu ve olumsuz köşe yazıları bulunmaktadır. En fazla olumsuz köşe
yazısı AKP hakkında yazılmıştır. Onu GP takip etmektedir. Edirne Haber Gazetesi’nde
yayınlanan köşe yazılarının partilere göre dağılımına, sayısına ve olumlu veya
olumsuzluk içeriğine baktığımızda, DYP’yi destekler bir yayın politikası güttüğü
sonucuyla karşılaşılır.
Grafik 5. 10.
Edirne Haber Gazetesi’nde Yayınlanan Köşe Yazılarının Partilere Göre Dağılımı
0
4
1 1 1 1
2
1
0 0 00 0
1
4
2
1 1 1
3
2
00
2
0
0,5
1
1,5
2
2,5
3
3,5
4
4,5
CHPG
PDYP
MHPAKP
ANAPDSP SP
YTP
DEHAPBBP
Diğer
Olumlu Köşe Yazısı
Olumsuz Köşe Yazısı
İzlenen 28 günde Edirne Haber Gazetesi’nin manşetini siyasi gündem işgal
etmiştir. Bu manşetlerin partilere dağılımına baktığımızda seçim kazanma beklentisi
olan her parti 2 veya 3 gün Edirne Haber Gazetesi’nin manşetine haber konusu
olmuştur. SP’sinin ise diğer partilere göre daha ağırlıklı olarak manşette yer aldığı
görülmektedir. Edirne Haber Gazetesi’ndeki manşet haberlerini dağılımına, sayısına ve
olumlu-olumsuz içeriğine göre incelediğimizde SP’nin yoğunlukta olduğu görülür.
Köşe yazılarında DYP’yi destekler gözüken Edirne Haber Gazetesi’nin kullandığı
haberlerde yayın politikası ile çelişerek SP’yi ön planda kullandığı gözükmektedir. Bu
102
SP’nin seçim kampanyası etkinlikleri açısından DYP’ye göre daha etkin bir program
yürüttüğünü gösterebileceği gibi gazetenin etik dışı hareket ederek, haberlerde SP lehine
mesaj tasarlayarak haber ürettiği anlamına da gelebilir.
Grafik 5. 11.
Edirne Haber Gazetesi’nde Manşette Yayınlanan Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı
0
13
9
25
9
11
4
27
2 2
20
0 0
14
0 000000
2
000
5
10
15
20
25
30
CHP GPDYP
MHPAKP
ANAPDSP SP
YTP
DEHAPBBP
Diğer
Olumlu
manşet
Olumsuz
manşet
Edirne Haber Gazetesi’nde yayınlanan toplam fotoğraf sayısının, parti sayısına
ortalaması 7’dir. Gazetede SP ve DYP’nin ortalamanın 2 katından daha fazla
fotoğrafının yayınlandığı görülmektedir. SP ve DYP ile ilgili fotoğrafların ağırlıklı
olarak yayınlanması Edirne Haber Gazetesi’nin bu partileri destekler bir yayın politikası
güttüğünü kanıtlar niteliktedir. Gazetede çok düşük oranlarda da olsa SP, AKP ve
ANAP ile ilgili olumsuz fotoğraflar yayınlanmıştır.
103
Grafik 5. 12.
Edirne Haber Gazetesi’nde Yayınlanan Fotoğrafların Partilere Göre Dağılımı
1
15
5
3
9
5
18
4
1 1
8
0
4
001
01
000
2
10
0
2
4
6
8
10
12
14
16
18
20
CHP GPDYP
MHPAKP
ANAPDSP SP
YTP
DEHAPBBP
Diğer
Olumlu
Fotoğraf
Olumsuz
Fotoğraf
5.3. Hudut Gazetesi
Araştırmaya konu olan 2002 Genel Seçimleri öncesindeki bir aylık dönemi
kapsayan sürede incelenen bir diğer yerel gazete Hudut Gazetesi’dir. Normal
standartlarda sayfa sayısı 8 olan Hudut Gazetesi sayfa sayısını 23 Ekim 2002 tarihinden
itibaren 10, 25 Ekim 2002 tarihinden itibaren ise 12’ye çıkarmıştır.
Analize göre; Hudut Gazetesi’nde yayınlanan toplam haber sayısı, parti
sayısına oranlandığında parti başına ortalama yaklaşık 17 haber düşmektedir. Bu sayıya
göre; Hudut Gazetesi’nde özellikle CHP, DSP, YTP ve SP ile ilgili seçim haberleri
ortalamanın 2 katı üzerinde yapılmıştır. Hudut Gazetesi sahibi’nin 2002 Genel
Seçimlerinde Edirne CHP milletveliki aday adayı olması gazetenin yayın politikasına da
yansımıştır. CHP ile ilgili seçim haberlerinin yüksekliği bu nedene bağlanabilir. Bunun
yanında SP ile ilgili seçim haberi oranlarının yüksek olması gazetenin tarafsız bir
yaklaşımı olduğu anlamına gelmektedir. Ayrıca; daha önce Edirne Haber Gazetesi’nde
104
SP ile ilgili haberlerin yoğunluğu bu gazetenin partiye açık desteği veya parti tarafından
yürütülen seçim kampanyasının etkisi olarak yorumlanmıştır. SP ile ilgili haberlerin
CHP yanlısı siyasi görüşe sahip olduğu net biçimde bilinen gazete sahibi olan Hudut
Gazetesi’ndeki yoğunluğu SP’nin ve adaylarının iyi bir siyasi iletişim kampanyası
yürüttüklerinin başka bir yerel gazetedeki göstergesidir. SP’nin haberlerinin yerel
gazetelerde bu kadar fazla yer bulmasının nedeni başarılı kampanya çalışmasına
bağlanabilir. Hudut Gazetesi’nde en fazla diğer kodlaması kapsamına konulan partilerin
haberlerinin yer aldığı, bunu SP haberlerinin takip ettiği, üçüncü sırada ise CHP’nin
geldiği görülmektedir. CHP dışındaki bütün partilerle ilgili olumsuz seçim haberinin
bulunmasına karşılık CHP ile ilgili hiçbir olumsuz seçim haberinin bulunmaması gazete
sahiplerinin gazetelerde fikir işçileri tarafından üretilen tüm haber ve fotoğrafların
sahibi olarak yayın politikasına nasıl etki ettiklerini göstermektedir. CHP’nin Hudut
gazetesi tarafından seçmeni bilgilendirme konusunda taraf olduğu izlenimi vermektedir.
Ancak bu tavrın gazetenin etik davranmadığı anlamına gelmesi yanlış bir tespit olur.
Çünkü; yayın organı siyasi görüşünü açıkça belli etmekte, ayrıca desteklediği partilerin
dışındaki tüm partilerin haberlerine CHP dışında neredeyse tarafsız bir biçimde yer
vermektedir.
Grafik 5. 13.
Hudut Gazetesi Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı
0
17
13 1411
22
35
26
14
48
1
24
14
023332 2
00 1
0
10
20
30
40
50
60
CHP GPDYP
MHP
AKP
ANAPDSP SP
YTP
DEHAPBBP
DİĞER
Olumlu seçim haberi
Olumsuz seçim haberi
105
İncelemeye alınan dönemde Hudut Gazetesi’nde toplam 10 ilan yayınlandığı
görülmektedir. Bunlardan 3’ü SP, 2’si AKP, 1’i DYP ve kalan 4’ü ise diğer partilerle
ilgilidir. Partilerin yayınlanan ilan sayıları ile Hudut Gazetesi’nde yayınlanan ortalama
haber sayıları arasında matematiksel ilinti dikkat çekmemektedir. CHP’ye olan
yakınlığına rağmen SP’nin Hudut Gazetesi’ne önemli oranda ilan verdiği
görülmektedir. Hudut Gazetesi’nin Edirne’ki saygınlığının ölçütü olarak
değerlendirilebilir.
Grafik 5. 14.
Hudut Gazetesi’nde Yayınlanan İlanların Partilere Göre
Dağılımı
0
1
0
2
0 0
4
0 0 0
2
00
0,5
1
1,5
2
2,5
3
3,5
4
4,5
CHP
GP
DYP
MHP
AKP
ANA
PDSP
SPYTP
DEH
AP
BBP
DİĞ
ER
Olumlu ilan
Hudut Gazetesi’nde en fazla sırasıyla YTP, SP ve CHP ile ilgili reklam
yayınlandığı görülmektedir. Yine bu gazetede yayınlanan en fazla seçim haberinin bu
partilere ait olduğu görülmektedir. Reklamlarla ilgili önemli bir tespit yapılmıştır. YTP
Edirne 2. sıra milletvekili adayı Nurhan Işıkseren reklamlarını Sonhaber Gazetesi sahibi
YTP’nin I. Sıra milletvekili adayı olmasına rağmen bu gazeteye hiç vermezken, yada
Sonhaber Gazetesi tarafından aynı partiden olmalarına rağmen desteklenmezken, Hudut
Gazetesi’nde yayınlatmıştır. Tüm Edirne yerel gazeteleri içinde sözünü ettiğimiz adayın
reklamlarının Hudut Gazetesi’nın yanı sıra Edirne Gazetesi’nde yayınlandığı
görülmektedir. Hudut Gazetesi’nde yayınlanan reklamlarla ilgili bir diğer önemli tespit;
ÖDP’nin dönemin bütün yerel basın organları içinde reklam vermek için sadece Hudut
Gazetesi’ni seçmiş olmasıdır. Edirne’de bu dönemde yerel gazeteler verilen tüm
reklamlar içinde önemli bir payı olan ANAP I. sıra milletvekili adayının Hudut
Gazetesi’ni tercih etmemesi dikkat çekicidir. Aynı şekilde genelde adayları tarafından
106
hiç reklamı bulunmayan AKP’nin de gazetede reklamlarına rastlanmamaktır. Adaylar,
partiler ile liderler açısından tercih edilerek, en fazla çeşitliliğe sahip reklam yayınlayan
gazete Hudut Gazetesi olmuştur. Nitekim, seçime yaklaşan tarihlerde gazete
sayfalarının sayısını arttırması bunun bir göstergesidir.
Grafik 5. 15
Hudut Gazetesi’nde Yayınlanan Reklam İçeriklerinin Partilere Göre Dağılımı
1 10 0 0 0
9
0 0
18
34
0
9 9
12
0 0
5
0 0
15
0 00
4
00 00 0 0
10
00 00
2
4
6
8
10
12
14
16
18
20
CHP GPDYP
MHPAKP
ANAPDSP SP
YTP
DEHAPBBP
Diğer
Liderleri tanıtan veya görüş ve grogramlarını konu alan reklam
Adayları tanıtan veya görüş ve grogramlarını konu alan reklam
Partiyi ön plana çıkaran Görüş ve Programlarını anlatan reklam
En fazla CHP ile ilgili köşe yazısı çıkmıştır ve hepsi de olumludur. Köşe
yazarlarından biri; aynı zamanda CHP milletvekili aday adayı olan gazetenin sahibi
Gönül Uyanıktır. Diğer çıkan köşe yazılarının ise hepsi genel seçimde CHP’ye rakip
olabilecek partiler hakkındadır ve hepsi de olumsuzdur. Hakkında olumsuz köşe yazıları
yazılan partiler MHP, DSP, ANAP ve YTP’dir. Hudut Gazetesi’nde yayınlanan köşe
yazılarının partilere göre dağılımına, sayısına ve olumlu veya olumsuzluk içermesini
107
dikkate alındığında Gazete’nin siyasi bir yayın kimliği ortaya koyarak, açıkça CHP’yi
destekleklediği görülmektedir.
Grafik 5. 16.
Hudut Gazetesi’nde Yayınlanan Köşe Yazılarının Partilere Göre Dağılımı
0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 00
1
0
1 1 1
0 0
2
0
1
000
0,5
1
1,5
2
2,5
CHP
GP
DYP
MHP
AKP
ANAP
DSP
SPYTP
DEH
AP
BBP
Diğ
er
Olumlu Köşe Yazısı
Olumsuz Köşe Yazısı
İzlenen bir aylık dönemde 29 gün yayınlanan Hudut Gazetesi’nin manşetini
siyasi gündem işgal etmiştir. Bu manşetlerin partilere dağılımına baktığımızda seçim
kazanma beklentisi olan her parti 2 veya 3 gün Hudut Gazetesi’nin manşetine haber
konusu olmuştur. CHP ve DYP ile ilgili seçim haberlerinin ise diğer partilere göre daha
ağırlıklı olarak manşette yer aldığı görülmektedir.
Grafik 5. 17.
Hudut Gazetesi’nde Manşette Yayınlanan Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı
0
5
2
3 3
2
4
2
0 0
2
0 0
5
0 000000
1
000
1
2
3
4
5
6
CHP
GP
DYP
MHP
AKP
ANAP
DSP
SP YTP
DEH
AP
BBP
Diğ
er
Olumlu manşet
Olumsuz manşet
108
Gazetede yayınlanan toplam fotoğrafların sayısı, diğer grubu altında
sınıflandırılan partiler hariç, toplam parti sayısına oranlandığında parti başına düşen
ortalama fotoğraf 13 olmaktadır. Bu ortalama dikkate alındığında CHP ve SP’nin
ortalamanın 2 katından daha fazla fotoğrafının yayınlandığı görülür. CHP ile ilgili
fotoğrafların dikkat çekici oranda ağırlıklı olarak yayınlanmış olmasının nedeni
gazetenin yayın politikasındaki taraflılığı ile açıklanabilir. SP ile ilgili olumlu
fotoğrafların yoğunluğu bu parti ve adaylarının siyasal iletişim kampanyalarında
gösterdikleri performansla ilgilidir. Oy tabanı olarak sola eğitimli seçmeni bulunan
Edirne’de İslamcı sağ parti ve adaylarının yürüttüğü siyasal iletişim kampanyasının
yoğunluğu yerel gazelere yansımıştır.
Grafik 5. 18.
Hudut Gazetesi’nde Yayınlanan Fotoğrafların Partilere Göre Dağılımı
0
15
9
15
10
15
26
17
0 0
31
0
30
001 1
5
100
7
000
5
10
15
20
25
30
35
CHP
GP
DYP
MH
PA
KP
ANA
PD
SPSP
YTP
DEHAP
BBP
Diğe
r
Olumlu
Fotoğraf
Olumsuz
Fotoğraf
5.4. Sonhaber Gazetesi
Sonhaber Gazetesi’nde yayınlanan toplam seçim haberi sayılarının, parti
sayısına göre ortalaması yaklaşık olarak 15’dir. Özellikle AKP ve YTP ile ilgili seçim
haberlerinin ortalamanın 2 katı üzerinde olması dikkat çekicidir. Ancak AKP ile ilgili
yayınlanan seçim haberlerinin yaklaşık yarısı olumsuz niteliktedir. İzlenen dönemde
YTP dışındaki diğer partiler hakkında en fazla olumsuz haber de Sonhaber Gazetesi’nde
109
yayınlanmıştır. Edirne genelinde Sonhaber Gazetesi muhalif basın olarak bilinmektedir.
Yayın politikası ile ilgili ani değişiklikler özellikle Edirne’nin kamu kuruluşlarını
gazeteye karşı temkinli olmaya itmektedir. YTP ile ilgili seçim haberi sayısının
ortalamanın iki katının üzerinde ve tümünün olumlu olması Sonhaber Gazetesi’nin
seçmeni bilgilendirme konusunda YTP lehine taraf olduğunu açıklar. Nitekim
Gazete’nin sahibi Ali Soydan YTP Edirne I. sıra milletvekili adayıdır.
Grafik 5. 19.
Sonhaber Gazetesi Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı
0
13
9
25
9
11
4
27
2 2
20
1
14
23
2
0
9
12
33
10
23
9
0
5
10
15
20
25
30
CHP GPDYP
MHPAKP
ANAPDSP SP
YTP
DEHAPBBP
DİĞER
Olumlu
seçim
haberi
Olumsuz
seçim
haberi
İçerik analizine tabi tutulan dönemde Gazete sayılarında toplam 3 ilan
yayınlanmıştır. Bu ilanların ikisi DYP, diğeri ise AKP ile ilgilidir. Sonhaber
Gazetesi’nde partilerle ilgili ilan sayılarının azlığı, partilerin haber sayıları ile ilan
sayıları arasında anlam yüklenebilecek bir ilişki olmadığını göstermektedir.
110
Grafik 5. 20.
Sonhaber Gazetesi’nde Yayınlanan İlanların Partilere Göre Dağılımı
0
2
0
1
0 0 0 0 0 0 000
0,5
1
1,5
2
2,5
CHP
GP
DYP
MHP
AKP
ANAP
DSP
SP
YTP
DEHAP
BBP
DİĞ
ER
Olumlu ilan
Sonhaber Gazetesi’nde YTP, ANAP, CHP, DSP ve DYP ile ilgili reklam
yayınlandığı görülmektedir. Ancak YTP’nin reklamları Edirnede’ki tüm yerel gazeteler
içinde en fazla sayıda Sonhaber Gazetesi’nde yayınlanmıştır. YTP reklamlarının
oranının yayınlanan diğer partilere ait reklamların yaklaşık iki katı olduğu
görülmektedir. SP’nin ne parti ne de adayları tanıtan hiçbir reklamının yayınlanmaması,
bu partinin Sonhaber Gazetesi’ni siyasal iletişim aracı olarak seçmediği anlamını taşır.
Elde edilen sayısal ifadeler; YTP 1. sıra milletvekili adayının sahibi olduğu Sonhaber
Gazetesi’ni siyasal iletişim aracı olarak en etkin şekilde kullandığını göstermektedir.
Grafik 5. 21.
Sonhaber Gazetesi’nde Yayınlanan Reklam İçeriklerinin Partilere Göre Dağılımı
0 0 0 0 0 0
18
0 0
17
0 0
19
11
0 0 00 0 0 00 0
17
1000 00 0 0 0 00 0
0
2
4
6
8
10
12
14
16
18
20
CHPG
PDYP
MHP
AKP
ANAPDSP SP
YTP
DEHAPBBP
Diğer
Liderleri tanıtan veya görüş ve grogramlarını konu alan reklam
Adayları tanıtan veya görüş ve grogramlarını konu alan reklam
Partiyi ön plana çıkaran Görüş ve Programlarını anlatan reklam
111
Sonhaber Gazetesi’nde en fazla CHP ile ilgili köşe yazısı çıkmıştır ve hepsi de
olumludur. Yayınlanan diğer köşe yazılarının tümü ise genel seçimde CHP’ye rakip
olabilecek partiler hakkında ve olumsuzdur. Hakkında olumsuz köşe yazıları yazılan
partiler MHP, DSP, ANAP ve YTP’dir. Köşe yazılarının YTP ile ilgili olumlu yorumlar
içermemesinin nedeni; köşe yazarlarının yerel gazetelerde gönüllülük esasına bağlı
çalışması, ekonomik bir beklentisinin olmamasına bağlanabilir. Köşe yazarları gazete
sahibini ön plana çıkarma kaygısı taşımamakta, kendisini baskı altında
hissetmemektedir. Zaten; gazetelerin yayın politikası ilgili köşe yazıları ile görüş sahibi
olduğumuz göz önüne bulundurulduğunda; CHP ile ilgili olumlu köşe yazılarının yer
alması bu gazetenin sol görüşe yatkın olduğunu ifade eder. Ayrıca; Gazetenin o
dönemki yazarları ile yapılan görüşmelerde129 Edirne’deki yerel gazetelerin seçim
dönemleri haricinde net bir yayın politikası taşımadığı ve köşe yazarlığının gönüllülük
esasına göre yapıldığı ifade edilmiştir. Sonhaber Gazetesi’nde yayınlanan köşe
yazılarının partilere göre dağılımına, sayısına ve olumlu-olumsuz açıdan yapılan
yorumlara baktığımızda, CHP’yi desteklediğini görürüz.
Grafik 5. 22.
Sonhaber Gazetesi’nde Yayınlanan Köşe Yazılarının Partilere Göre Dağılımı
0 0 0
1
0 0 0 0 0 0 0
3
1
5
2 2
0
3
2
4
1
444
0
1
2
3
4
5
6
CHP GPDYP
MHPAKP
ANAPDSP SP
YTP
DEHAPBBP
Diğer
Olumlu Köşe Yazısı
Olumsuz Köşe Yazısı
129 Behiç Günalan, 2002 yılı Ekim Ayı Sonhaber Gazetesi Yazarı.
112
İzlenen bir aylık dönemde Sonhaber Gazetesi’nin manşetini siyasi gündem
işgal etmiştir. Gazete ile ilgili manşet haberlerinin hangisi olduğu konusunda seçim
yapmakta zorlanılan anlarda, gazete mizanpajının birden fazla manşet haberi yayınlar
izlenimde oluşturulduğu varsayılarak, incelemede birden fazla haber aynı gün içinde
manşet haber kapsamına alınmıştır. Sonhaber Gazetesi’nin olumlu nitelikteki manşet
haberleri yoğunluk sırasıyla, YTP, DYP ve CHP ile ilgilidir. SP ile ilgili daha ağırlıklı
olmak üzere tüm partilerle ilgili de olumsuz seçim haberinin manşetten verildiği tespit
edilmiştir. YTP ile ilgili manşetten verilen olumlu seçim haberleri sayısının çokluğu
Sonhaber Gazetesi’nin YTP’yi diğer partiler içinde öne çıkaran tutumunu
desteklemektedir.
Grafik 5. 23.
Sonhaber Gazetesi’nde Manşette Yayınlanan Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı
0
6
0
3
0 0 0
6
0 0
2
0 0
4
2
0
2
000
1
55
00
1
2
3
4
5
6
7
CHPG
PDYP
MHP
AKP
ANAPDSP
SPYTP
DEHAPBBP
Diğer
Olumlu manşet
Olumsuz manşet
Sonhaber Gazetesi’nde yayınlanan seçimle ilgili fotoğrafların toplam sayısı,
diğer grubu altında sınıflandırılan partiler dikkate alınmayarak, parti sayısına
oranlandığında parti başına ortalama yaklaşık 12 fotoğraf düşmektedir. Belirlenen
ortalama rakama göre Gazete’de AKP ve YTP ile ilgili ortalamanın iki katından daha
fazla fotoğraf yayınlandığı görülmektedir. Bir diğer tespit; yayınlanan YTP ile ilgili
113
fotoğrafların dikkat çekici oranda ağırlıklı ve olumlu olmasıdır. Sonhaber Gazetesi’nin
partiyi destekler tutumu kullandığı fotoğraflarla da vurgulamaktadır.
Grafik 5. 24.
Sonhaber Gazetesi’nde Yayınlanan Fotoğrafların Partilere Göre Dağılımı
0
16
9
24
8
15
0
25
10
8
0
16
0
21 11
23
1
10
8
00
5
10
15
20
25
30
CHP GPDYP
MHPAKP
ANAPDSP SP
YTP
DEHAPBBP
Diğer
Olumlu
Fotoğraf
Olumsuz
Fotoğraf
5.5. Vatandaş Gazetesi
Vatandaş Gazetesi ve Edirne Gazete’sinin sahibinin aynı kişi olduğunu daha
önce ifade etmiştik. Diğer gazetelerde olduğu gibi yayınlanan toplam seçim haber
sayılarının, parti sayısına oranlanması ile parti başına yaklaşık olarak 6 seçim haberi
düşmektedir. Buna göre; yayınlanan olumlu seçim haberinin olumsuz seçim haberine
oranı dikkate alındığında ağırlıklı olarak SP’nin gündeme taşındığı bir tutum ile
karşılaşılır.
114
Grafik 5. 25.
Vatandaş Gazetesi Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı
1
5
1 1
3
11
21
6
0 0
10
01
8
001
4
22
0001
0
5
10
15
20
25
CHP GPDYP
MHP
AKPANAP
DSP SPYTP
DEHAPBBP
DİĞER
Olumlu seçim haberi
Olumsuz seçim haberi
Vatandaş Gazetesi, izlenen dönemde toplam 5 ilan yayınlamıştır. Bunlardan
2’si DYP ve kalan 3’ü ise SP ile ilgilidir. SP ile ilgili yayınlanan ilan sayısı ile
yayınlanan haber sayıları arasında doğru bir orantı olduğu görülmektedir.
Grafik 5. 26.
Vatandaş Gazetesi’nde Yayınlanan İlanların Partilere Göre Dağılımı
0
2
0 0 0 0
3
0 0 0 000
0,5
1
1,5
2
2,5
3
3,5
CHP
GP
DYP
MHP
AKP
ANA
PDSP
SPYTP
DEHA
PBBP
DİĞ
ER
Olumlu ilan
115
Vatandaş Gazetesi’nde en fazla sırasıyla SP, YTP, ANAP ve DSP ile ilgili
reklam yayınlandığı görülmektedir. Yine bu gazetede yayınlanan en fazla seçim
haberinin diğer reklamı yayınlanan partilere göre yaklaşık iki kat fazla reklamı
yayınlanan SP ile ilgili olduğu görülmektedir. Vatandaş Gazetesi’nde yayınlanan
partilerle ilgili seçim haberlerindeki en yüksek rakamın ve yine yayınlanan en fazla
reklam sayısının SP’ye ait olduğu görülmektedir.
Grafik 5. 27.
Vatandaş Gazetesi’nde Yayınlanan Reklam İçeriklerinin Partilere Göre Dağılımı
0 0 0 0 01
7
0 00 0 0
109
13
0 00 0 0 00 0
7
0 000 00 0 0
9
00 00
2
4
6
8
10
12
14
CHP GPDYP
MHPAKP
ANAPDSP SP
YTP
DEHAPBBP
Diğer
Liderleri tanıtan veya görüş ve grogramlarını konu alan reklam
Adayları tanıtan veya görüş ve grogramlarını konu alan reklam
Partiyi ön plana çıkaran Görüş ve Programlarını anlatan reklam
İnceleme kapsamına alınan dönemde Vatandaş Gazetesi’nde diğer olarak
kodlanan partiler arasında bulunan bir parti ile ilgili köşe yazısı çıkmıştır. Vatandaş
Gazetesi’nin köşe yazarlarının siyasi tarafsızlıktan öte, gündemlerinde seçimin
olduğunu söylemek de mümkün değildir. Bu nedenle köşe yazılarına bakarak Vatandaş
Gazetesi’nin yayın politikası ve partilere karşı tutumu hakkında bir fikir sahibi olmak
imkansızdır.
116
Grafik 5. 28.
Vatandaş Gazetesi’nde Yayınlanan Köşe Yazılarının Partilere Göre Dağılımı
0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 00 0 0 0 0 0 0 00 0
1
000
0,2
0,4
0,6
0,8
1
1,2
CHP
GP
DYP
MHP
AKP
ANAP
DSP
SPYTP
DEH
AP
BBP
Diğ
er
Olumlu Köşe Yazısı
Olumsuz Köşe Yazısı
İnceleme kapsamına alınan dönemde yayınlandığı 22 gün, Vatandaş
Gazetesi’nin manşetini siyasi gündem işgal etmiştir. Manşetten verilen haberlerin
gündemi yansıttığı varsayıldığında, incelenen yerel gazeteler içerisinde seçimi
gündemine en az alan gazetenin Vatandaş Gazetesi olduğu görülür. Manşetlerin
partilere dağılımına baktığımızda; yine Gazete manşetlerinin ağırlıklı haber konusunun
SP ile ilgili olduğu görülmektedir.
Grafik 5. 29.
Vatandaş Gazetesi’nde Manşette Yayınlanan Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı
0
3
1
0
2
3
5
0 0 0
1
0 0
1
0 0
1
00
1
0
3
1
00
1
2
3
4
5
6
CHPG
PDYP
MHP
AKP
ANAPDSP SP
YTP
DEHAPBBP
Diğer
Olumlu manşet
Olumsuz manşet
117
Tıpkı Edirne Gazetesi’nde olduğu gibi SP’nin diğer partilere oranla, parti
başına düşen ortalama fotoğraf sayının iki katından daha fazla fotoğrafının basılmış
olduğu görülmektedir. Vatandaş Gazetesi’nin SP’yi destekler tutumunu yayınlanan
fotoğraf sayılarıyla da açıkça görülmektedir.
Grafik 5. 30.
Vatandaş Gazetesi’nde Yayınlanan Fotoğrafların Partilere Göre Dağılımı
1
11
2
0
6
8
17
2
0 0
12
00 00
2
1
0000
7
1
00
2
4
6
8
10
12
14
16
18
CHP GPDYP
MHPAKP
ANAPDSP SP
YTP
DEHAPBBP
Diğer
Olumlu
Fotoğraf
Olumsuz
Fotoğraf
118
IV. SONUÇ
2002 Genel Seçimlerinde Edirne yerel gazetelerinin siyasal iletişimdeki rolü
araştırması ile partilerin Edirne merkezindeki beş yerel gazetede nasıl temsil edildiği,
temsil biçimlerinin genel seçim sonuçlarına etkisi ve partilerin hangi temsil biçimini
tercih ettikleri ile bu gazetelerin siyasal partilere ilişkin tutumlarının araştırıldığı tez
çalışmasında, bu amaca yönelik olarak 1 Ekim 2002-2 Kasım 2002 tarihleri arasındaki
bir aylık dönemde yerel gazeteler içerik analizine tabi tutulmuştur. Araştırma yerel
gazetelerin yapısal bir taraflılık ve yanlılık içerisinde olduğunu kabul ederek yola
çıkmıştır.
Yerel gazeteler gelişmiş ülkelerdeki örneklerinde, genellikle fikir yayıncılığı
yapmaktadırlar. Kitle yayıncılığı yapan yayın organları yaygın gazeteler arasında yer
almaktadır. Türkiye’de ise yerel gazeteleri fikir yayıncılığı ve kitle yayıncılığı
ayrımından herhangi birine sokmak genellikle mümkün olmamaktadır. Zira yerel
gazeteler genellikle resmi ilanların dağıtımında paylarına düşecek miktarla ilgilenmekte
ve bunu sağlayacak asgari koşullar dışında yayıncılık anlamında herhangi bir kaygı
duymamaktadırlar.
Oysa, Türkiye dışındaki pek çok ülke örneğinde, yerel gazeteler bölgenin
sorunlarını dile getirmek, bölge insanın sesi olmak görevlerini kusursuz bir biçimde
yerine getirmektedir. Türkiye’deki yerel gazetelerin bütün sorunlarına, mali
yetersizliklerine rağmen, bölgenin sesi olarak, toplumsal sorunları yerine getirmenin
yansıra; özellikle seçim dönemlerinde,
-Bölgedeki siyasal aktörlerin seçmenlerle doğrudan iletişim kurmasını
sağlamak,
-Bölgedeki siyasi aktörleri tanıtarak, yönetimde söz sahibi olmaya aday kişileri
yerel halkla buluşturmak,
-Seçmenleri seçimlere katılma, yeni düzenlemelerle ilgili gelişmeleri aktarma
konularda bilgilendirmek şeklindeki işlevlerini gazetecilik mesleğinin etik kodları
içinde gerçekleştirdiği taktirde doğru yayıncılık yapabileceği kabul edilmiştir. Bunun
119
için özellikle seçimlere girecek partiler ve adaylar konusunda dengeli bir habercilik
anlayışının yerine getirilmiş olması gerekmektedir. Dengeli haber dağılımına etki
edecek bir başka faktör; partilerin hazırladıkları siyasal iletişim kampanyalarıdır.
Çünkü; artık siyasal iletişim kampanyaları, siyasal iletişim pazarlamasına dönüşmüş,
pazarlama çalışmalarında reklama ek olarak, kişisel satış, promosyon ve gazetelerde
çıkan haberleri incelerken göz önünde bulundurulması gereken halkla ilişkiler
çalışmalarının yansıması olan haberler gündeme gelmiştir. İncelemede, özellikle
haberler başta olmak üzere haber temaları, köşe yazıları gazetelerde yer aldıkları
sayfalar açısından çözümlemelere tabi tutulmuştur. Özellikle tarafsız haber
oluşumlarının yanı sıra, köşe yazıları ile yoruma dayalı, okuyucuya yorum bırakmayı
engelleyici, yorumu hali hazırda yapmış olan haberler üzerinde durulmuştur. Edirne
yerel gazetelerinde gerçekleştirilen içerik analizi bulguları şu şekildedir;
1. 2002 Genel Seçimlerinde Edirne yerel gazeteleri arasında en fazla seçim
haberi yayınlayan gazetenin Hudut Gazetesi olduğu görülmüştür. Seçim haberlerinin
%30’unu yayınlayan Hudut Gazetesi’nin %29 ile Sonhaber Gazetesi takip etmektedir.
Bu gazetelerden Hudut Gazetesi’nin yayın kimliği fikir gazeteciliği çizgisindedir.
Ayrıca bu iki gazetenin sahipleri seçimlerde milletvekili adaylığı için yarışmıştır.
Sonhaber Gazetesi’nin sahibinin YTP I. sıra milletvekili adayı olması ve Hudut
Gazetesi sahibinin CHP milletvekili aday adayı olması bu iki gazetenin partilerine
destek vermesiyle de ilintilidir. Ayrıca Edirne yerel gazeteleri içinde Sonhaber Gazetesi
2 Ekim-7 Ekim 2002 tarihleri arasında “Türkiye’nin Seçimi 2002” başlıklı ikinci
sayfada yer alan köşede seçimle ilgili genel haberlere yer vermiştir.
2. Seçim haberlerinin haftalara göre dağılımlarında, yoğunluğu seçimden iki
hafta önceki zaman dilimi almıştır. Bunun nedeni; tamamen yerel faktörlere bağlıdır.
Edirne Trakya’daki üç ile yayılmış Trakya Üniversitesi’nin merkezinin bulunduğu
Trakya Üniversitesi’ne ev sahipliği yapan bir ildir. Üniversite bünyesinde Önlisans
eğitim programı çerçevesinde Halkla İlişkiler, Radyo Televizyonculuk eğitimi
verilmektedir. Siyasal iletişim derslerinin de yer aldığı programlar tarafından ildeki
milletvekili adayları ve öğrencileri buluşturmaya yönelik bir panelde çıkan tartışma ve
panelin iptali ildeki yerel gazetelerin haberlerinde sayısal bir artışa neden olmuştur.
120
Seçime gidilecek son haftada haber yoğunluğunun en az seviyede olması, ise Yüksek
Seçim Kurulu’nun getirdiği seçim yasaklarına bağlanabilir.
3. Edirne’de 2002 Genel Seçimlerinde yayın yapan beş yerel gazetede en fazla
SP ile ilgili haberin, en az ise GP ile ilgili haberin yayınlandığı tespit edilmiştir. Her iki
partinin 2002 Seçimlerinde aldıkları oy oranlarına baktığımızda; GP’nin Edirne İli
seçim sandığından ikinci parti olarak çıkması, yerel gazetelerin siyasal iletişim
kampanyalarında kullanılmasına rağmen, yerel halk üzerinde etkilerinin olmadığının
göstergesidir. Bunun yanı sıra SP en fazla haberi yayınlanan parti olmasına rağmen %10
barajını geçememiştir. Tirajları 300-500 arasında değişen yerel gazetelerin kurum ve
hatır aboneliği ile bu rakama ulaştığı bilinmektedir. Dolayısıyla okuyucu açısından
baktığınızda bu rakamların daha da aşağıya çekilerek düşünülmesi gerekmektedir.
Gazetelerin abone olmadan bayilerden satın alınması için ulusal gazetelerin
fiyatlarından daha yüksek ücretler ödenmesi gerekmektedir.
4. Araştırmada seçim haberleri olumsuz-olumlu açıdan da değerlendirilmiştir.
Seçim haberleri içinde en fazla olumlu haberi yayınlana SP, en fazla olumsuz haberi
yayınlanan parti DSP olmuştur. Olumlu-olumsuz haber oranı yönünden en avantajlı
parti CHP olurken, sıralamayı, YTP, SP, DYP, MHP, DSP, DEHAP, ANAP, BBP takip
etmektedir. Edirne’de 2002 Genel Seçimlerinden birinci çıkan parti CHP’dir.
5. Yerel gazetelerde seçimle ilgili doğrudan haberlerde yer alan konuların
adayların yaptığı siyasal iletişim kampanyalarının yansımalarından oluştuğu
görülmüştür. Seçimler ilgili toplam haberin %30’luk kısımı, adayların yerel basın
kuruluşlarını ziyaret, halkı ve işyerlerini ziyaret, basınla kahvaltılı toplantıları ile ilgili
haberleri oluşturmaktadır. %17’lik ikinci kısım ise yine adayların görüş ve
programlarının yer aldığı haberlerden oluşmaktadır. Yerel gazeteler, milletvekili
adaylarının yerel halka ulaşabilecekleri en önemli siyasal iletişim araçlarından biridir.
Adayların siyasal iletişim açısından yerel gazeteleri kullandıkları söylenebilir. Ancak;
yerel gazetelerin halk üzerindeki imajı güvenilir olmadığı için ve okunurluluk oranı
düşük olduğu için gazete haberlerinin yerel halkı etkilemediği görülmektedir. Çünkü;
bu konuda iyi bir çalışma yürüten SP ve adayı Edirne’de %10 barajını aşamamıştır.
121
6. Seçimle dolaylı ilgisi olan haberleri büyük çoğunluğunun genel haberlerden
oluştuğu görülmektedir. Seçimle dolaylı ilgisi bulunan haberlerin konuları; adayların ve
liderlerin özel hayatları, çeşitli konulardaki görüşlerinin yer aldığı haberler ve protokol
etkinlikleri kapsamında incelenmiştir. Elde edilen sonuçlar; siyasal iletişim
kampanyalarında artık önemi gittikçe artan imaj çalışmalarının Edirne milletvekilleri
tarafından kullanılmadığını göstermektedir.
7. Seçim haberleri haber aktörleri açısından değerlendirildiğinde; haber aktörü
olarak ön plana partinin çıktığı görülür. Haberlerde en az yer alan aktörün ise, lider ve
ailesi olduğu tespit edilmiştir. Edirne milletvekilleri ve parti liderleri seçim
kampanyalarında ailelerini ön plana çıkarmamıştır. Oysa gelişmiş ülkelerdeki siyasal
iletişim kampanyalarında başta eşler olmak üzere, aile bireyleri seçim haberlerinde
haber aktörü olarak geniş yer bulmaktadır.
8. Sahiplik açısından özel konuma sahip olan Sonhaber ve Hudut Gazeteleri,
siyasi taraflılıklarını yayınladıkları haberlerde açıkça ortaya koymuşlardır. Edirne yerel
gazelerindeki köşe yazıları incelendiğinde en fazla olumlu köşe yazısının CHP ile ilgili
olduğu görülür. En fazla olumsuz köşe yazısı ise 2002 Genel Seçimlerinde Edirne’de bir
milletvekili çıkaran AKP hakkındadır. En fazla köşe yazısı yazılan yerel gazete
Sonhaber Gazete’si olmuş, onu Edirne Haber Gazete’si takip etmiştir.
9. Gazetelerin manşetlerinde öne çıkan haber aktörleri partilerdir. Ancak; parti
olarak kodlanan bu parametreye, milletvekili adayları da işaretlenmiştir. Seçmenlerin
aktör olduğu seçim haberlerinin oranı %12’dir. Bu orana göre; gazetelerin bölge halkını
oluşturan seçmenlerin mesajlarını siyasi partilere iletmediği görülür. Bu araştırma
bulgusu, siyasal ileşitim açısından yerel gazetelerin yerel sorunlar ve bu konuda halkın
görüşlerini yansıtma görevi taşıdıkları bilinciyle hareket etmediklerini göstermektedir.
10. Seçimle ilgili bir aylık sürede yayınlanan haberlerde sadece DSP, ANAP,
YTP ve SP nin parti sloganı içeren haberlerinin yer aldığı görülmektedir. SP ile ilgili
slogan içeren haberler diğer partilerin iki katıdır. Ancak SP ile ilgili olumlu haberlerin
122
yanı sıra olumsuz slogan içeren haberler de yer almaktadır. Adaylardan YTP birinci sıra
milletvekili adayı Ali Soydan’ın seçim kampanyası sloganı “Gencim, Gençlerin
Oylarına Talibim”, ANAP birinci sıra milletvekili adayı Faruk Yılmaz’ın sloganı ise;
“Bizim Faruk” olmuştur.
11. Siyasi aktörlerin en fazla öne çıkardığı haber temaları sırasıyla; ekonomi,
seçim düzenlemeleri ve adalettir. Partileri temsil eden aktörlerin tümü ekonomiyi
gündeme getirmiştir. Yerel gazetelerde yer alan haberlere göre; oy talebinde bulunan
partiler, DYP, AKP, SP ve YTP’dir.
12. Seçimle ilgili haberlerin %82’si fotoğrafla desteklenmiştir. Fotoğrafların
çoğunluğunu aday milletvekillerinin fotoğrafları oluşturmaktadır. Ardından sırasıyla
liderlerin fotoğrafları, parti amblemi veya afişi, miting ve seçim kampanyaları
görüntüleri gelmektedir.
13. En fazla fotoğrafı yayınlanan parti SP’dir. SP’nin ve adaylarının yürüttüğü
siyasal iletişim kampanyasının başarısı fotoğrafların sayısında da ortaya çıkmaktadır.
Ancak, hiç fotoğrafı yayınlanmayan GP ve adaylarının Edirne’nin ikinci partisi olması
yine yerel basının Edirne yerel halkı üzerinde hiçbir etkinliğinin olmadığının net
ifadesidir.
14. Reklam gelirlerinin yerel gazeteler için önemi, araştırmadaki reklamların
içerikleriyle incelenmesinin ana nedenidir. Yerel gazetelerin halk üzerinde oyları
değiştirmeyi sağlayacak bir etkisinin olmadığı tespit edilmesine rağmen, siyasal iletişim
kampanyası çerçevesinde, partilerin yerel gazetelere önemli oranlarda ilan verdikleri
görülmektedir. Yerel gazetelerin tirajları ile ilgili rakamlar da bu etkinin
sağlanamayacağının göstergesidir. Yerel gazetelerin özellikle miting günlerinde verilen
reklamlara bağlı olarak baskı sayısını 2000-3000’e çıkardığı, baskı finansmanının
reklam veren tarafından sağlandığı ve gazetelerin miting alanında el ilanı şeklinde
dağıtıldığı130 tespit edilmiştir.
15. Yerel gazetelerde çıkan reklamların çoğunluğunu YTP ve SP tarafından
verilen reklamlar oluşturmaktadır. YTP’nin ilk sırayı alması sahiplik öğesi açısından 130 Günalan
123
olağan bir sonuçtur. Lideri tanıtan reklamların sadece YTP’de olduğu, partiyi ön plana
çıkaran reklamların ise SP ve DYP tarafından kullanıldığı tespit edilmiştir. Araştırmaya
konu olan dönemde, kamuoyu araştırma şirketlerinin seçim sonuçlarını tahmine yönelik
anket sonuçları, DYP ve SP’nin %10 barajının altında kalacağını öngörmüştür. Bu iki
partinin özellikle kararsızların oyunu alabilmek için parti merkezinden yürütülen siyasal
iletişim kampanyası çerçevesinde, adaylarına destek vermek adına, yerel basına da
reklam verdikleri görülmektedir.
16. Gazetelere verilen ilanların çoğunluğunu SP’nin ilanları oluşturmaktadır.
Onu DYP, AKP takip etmektedir. Olumsuz ilana rastlanmamıştır. Gazetelerdeki
ilanlarda, milletvekili adaylarının karşılıklı diyaloglarına da rastlanmamıştır.
Gazetelerde siyasi partilerin biçimsel temsiline ilişkin analiz sonuçları siyaset
ve medya sahipliği açısından da irdelenmiştir;
Edirne Gazetesi’nde yayınlanan haberlerin, fotoğrafların, reklam ve ilanların
dağılımına baktığımızda öne çıkan partinin SP olduğu görülür. Gazetelerin yayın
politikası hakkında fikir veren köşe yazılarında ise siyasi bir taraflılık gözlenmemiştir.
Edirne Haber Gazetesi’nde yayınlanan seçimle ilgili en fazla haberin SP
hakkında olduğu görülür. Edirne Gazeteleri arasında Sonhaber Gazetesi’nden sonra en
fazla köşe yazısının yayınlandığı gazete Edirne Haber Gazetesi’dir. Hakkında en fazla
olumlu köşe yazısı yazılan parti DYP’dir. En fazla fotoğraf yayınlanan parti de DYP
olmuştur. Her ne kadar DYP ile ilgili reklamlar diğer partilere göre yoğun görünmese
de, Edirne Haber Gazetesi’nin DYP’yi destekler bir yayın politikası güttüğü
görülmektedir.
Hudut Gazetesi Sahibi’nin 2002 Genel Seçimlerinde CHP’den milletvekili
aday adayı olması, gazetenin yayın politikasına da yansımıştır. Gazete’de SP
haricindeki tüm sol merkezli partilerin haberlerinin daha fazla olduğu görülür. SP’nin
her gazetede yüksek oranda haber konusu olmasının nedeni; bu partinin ve milletvekili
adayının başarılı sayılacak bir siyasal iletişim kampanyası yürütmesine bağlanabilir.
Hudut; başta köşe yazıları olmak üzere, CHP’yi desteklediğini yayınladığı haber sayıları
ve fotoğraflarla açıkça belli etmekte, bunun yanı sıra desteklediği partinin dışındaki tüm
124
partilerin haberlerine tarafsız bir biçimde yer vermektedir. Nitekim; yayın
politikasındaki açık tavrına rağmen, ANAP dışındaki sağ eğilimli bütün partilerin
gazeteye ilan ve reklam verdikleri görülür.
Sonhaber Gazetesi, Edirne’nin muhalif gazetesidir. Gazete sahibinin YTP
Edirne birinci sıra milletvekili adayı olması, yayın politikası YTP lehine oluşturmasını
kaçınılmaz kılmıştır. SP’nin başarılı siyasal iletişim kampanyasına rağmen, Sonhaber
Gazetesi haberleri içindeki oranı, diğer gazetelere göre çok düşüktür. SP’nin gazeteye
hiç ilan vermediği görülür. Gazetede en fazla YTP’nin ilanı yayınlanmıştır. Sahibi
gazeteyi siyasal iletişim aracı olarak etkin bir biçimde kullanmıştır. Fotoğraf sayılarının
ve manşetteki olumlu haberlerin yoğunluğu da yine YTP’de toplanmıştır.
Vatandaş Gazetesi ve Edirne Gazeteleri’nin sahibi aynı kişidir. Gazete
haberleri dağılımlarında, tıpkı Edirne Gazete’sinde olduğu gibi SP’nin gündeme
taşındığı bir tutum görülür. Yine en fazla reklamın olduğu parti SP’dir. Bu iki
gazetedeki köşe yazılarının sayıları çok azdır. Nitelikleri açısından da yayın politikasını
belirleyici bir tavır görülmemektedir. Manşetteki haberlerine bakıldığında gündemin
seçimle ilgili oluşturulmadığı görülür. SP’yi destekler tavrı, fotoğraf sayılarında da
görülmektedir.
Gazetelerde yayınlanan haberlerin tarafsız habercilik iddialarını kanıtlar
görünümü özellikle haberlere olumlu-olumsuz açıdan bakıldığında görünenin aksine
taraflı bir tutum sergilediğini göstermektedir.
İncelenen beş yerel gazetede 2002 Genel Seçimlerinde iddialı partilere yönelik
bir destek CHP haricinde görülmemektedir.
Araştırma sonuçları Edirne yerel gazetelerinin taraflı bir habercilik içinde
olduğunu göstermektedir. Zaten işlevlerini gereğince yerine getirmediği gözlenen yerel
gazetelerin seçim döneminde, siyasi partileri ilan ve reklamlarla doğru orantılı olarak
destekler bir tavır sergilemiştir. Yerel gazeteler aynı zamanda sahiplik öğesi bulunan
siyasi adaylar tarafından habercilik etik ilkelerini aşacak bir biçimde siyasal iletişim
aracı olarak kullandıkları izlenimi oluşmaktadır.
125
Edirne’deki yerel gazeteler seçim döneminde önem kazanan işlevlerinden
siyasal aktörler ve seçmenler arasındaki iletişimi dengeli bir biçimde sağlama işlevini
yerine getirmediği gibi, sahiplik öğesi ve reklam gelirlerine bağlı lehte bir yayıncılık
anlayışı benimsemiştir. Ancak, siyasal aktörler tarafından kullanılan yerel gazetelerin
seçmen üzerinde herhangi bir etkisi de oluşmamıştır.
126
KAYNAKÇA
Kitaplar
Alankuş Sevda (Derleyen), Medya Etik ve Hukuk, İrvan Süleyman Duran Ragıp, İlkiz Fikret- IPS İletişim Vakfı Yayınları İstanbul, 2003
Alankuş Sevda(Derleyen), Medya ve Toplum, Sevda Alankuş, “Demokratik Bir Medya Ortamı İçin Yerel/Sivil Medya ve Yeni İmkanlar”, IPS İletişim Vakfı Yayınları, İstanbul, 2003.
Alemdar Korkmaz, Medya Gücü ve Demokratik Kurumlar, Afa Yayıncılık ve TÜSES Vakfı Yayınları, İstanbul, 1999
Aziz Aysel, Siyasal İletişim, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2003.
Bek Mine Gencel “Yerel Politika ve Yerel Medya” Der. Sevda Alankuş, Medya ve Toplum, IPS İletişim Vakfı Yayınl. İstanbul, 2003
Bektaş Arsev, Kamuoyu, İletişim, Demokrasi, Bağlam Yayınları, İstanbul, 2000.
Ender Bilar, Edirne'nin Basın-Yayın Tarihi I.cilt (1361-2006) Edirne Valiliği Yayınları No:28, Edirne 2006, s. 360 (Baskıda)
Mc Nair Brian, An Introduction to Political Communication, London and Newyork, 1995, s.3 , aktaran Oktay Mahmut, Politikada Halkla İlişkiler, Derin Yayınları, İstanbul, 2002.
Erdoğan İrfan, İletişimi Anlamak Erk Yayınları, Ankara, 2005
Erinç Orhan, Medya ile Politika, Çağdaş Yayınları, İstanbul, 1996
Geray Haluk “1980 Sonrası Yeni Teknolojiler ve İkitelli Medyası”, Editör Korkmaz Alemdar, Medya Gücü ve Demokratik Kurumlar, Afa Yayıncılık, 1999
Girgin Atilla, Yazılı Basında Haber ve Habercilik Etik’i, İnkılap Yayınları, İstanbul, 2003
Girgin Atilla , Türk Basın Tarihi’nde Yerel Gazetecilik, İnkılap Yayınları, İstanbul, 2001.
Glover Jonathan; Causing Death and Saving Lives (Harmondsworth, 1977), s.27'den aktaran, Belsey Belsey Andrev ve Chadwick Ruth; Medya ve Gazetecilikte Etik Sorunlar, (Çev: Nurçay Türkoğlu), Ayrıntı Yayınları İstanbul, 1994
127
Göker Eser, Politikanın İletişim, İletişimin Politikası, Vadi Yayınları, Ankara 1998.
Güreli Nail, Şu Bizim Medya, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yayınları, İstanbul, 2004.
Gürkan Nilgün, “Türkiye’de Gazetecilerin Gözlükleri, Medyanın Dönüşemeyen Kodları”, Der. Sevda Alankuş, Medya ve Toplum, IPS İletişim Vakfı Yayınları, İstanbul, 2003
İçel Kayıhan, Kitle Haberleşme Hukuku, 4. Baskı, Beta Yayınları, İstanbul, 1998
İnal Ayşe, “Medyanın Etkisi Sorunsalına Başka Bir Bakış”, Der. Sevda Alankuş, Medya ve Toplum, IPS İletişim Vakfı Yayınları, İstanbul, 2003
Kağıtçıbaşı Çiğdem, İnsan ve İnsanlar, Evrim Basım-Yayım-Dağıtım Gözden Geçirilmiş 8. Baskı, İstanbul 1988
Kalender Ahmet, Siyasal İletişim, Çizgi Yayınları, Konya 2000.
Kaya Raşit, Demokratikleşme Açısından Araştırmacının Ölçütleri, Ankara Çağdaş Gazeteciler Derneği Yayını, No:2, Ankara, 1984
Kışlalı, Ahmet Taner, Siyaset Bilimi (8. Basım), İmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 2000
Mattelart Armand, İletişimin Dünyasallaşması, İletişim Yayınları, İstanbul, 2001.
Meyer Thomas, Medya Demokrasisi, Çev:Ahmet Fethi, İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2002
Mills Wright, İktidar Seçkinleri, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1974
Nalçaoğlu Halil, “Medya Toplum İlişkisini Anlamak Üzere Bir Çerçeve”, Der. Sevda Alankuş, Medya ve Toplum
Oktay Mahmut, İletişimciler İçin Davranış Bilimlerine Giriş, İstanbul: Der Yayınları, Yayın No: 187
Oktay Mahmut , Politikada Halkla İlişkiler, İstanbul: Derin Yayınları, 2002
Oskay Ünsal, İletişimin ABC’si, Simavi Yayınları, İstanbul, 1992
Özerkan Şengül, İnceoğlu Yasemin, İletişimde Etkileme Süreci, Metinler Matbaacılık, İstanbul, 1997.
Özgen Murat, Gazetecinin Etik Kimliği, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yayınları, İstanbul, 1998
Özkan Necati, Seçim Kazandıran Kampanyalar, MediaCat Yayınları, İstanbul, 2004.
128
Öztuna Güner, Yazılı Sözlü Görüntülü Basım Yayım İletişim Bilimleri, MÜTEFM, İstanbul, 1992
Ramonet Ignacıo, Çev: Aykut Derman, Medyanın Zorbalığı, Om Yayınevi, İstanbul 2000
Rigel Nurdoğan , İleti Tasarımında Haber, Der Yayınları, İstanbul, 2000
Rigel Nurdoğan , Rüya Körleşmesi, Der Yayınları, İstanbul, 2000
Seçkin Gülcan “1990’lı Yılların Basın Kavgalarının Ekonomi Politiği ve Bir Örnek Olay:Doğan, Sabah ve Akşam Gruplarının (Ekim-Aralık 1995) Kavgas”, Editör Korkmaz Alemdar, Medya Gücü ve Demokratik Kurumlar, Afa Yayıncılık, 1999
Schlesinger Philip; Medya, Devlet ve Ulus (Siyasal Şiddet ve Kollektif Kimlik), Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 1994
Schwobel, Basın İktidar Para, Çev. Cavit Yamaç, Ankara Gazeteciler Cem. Yay. , Ankara, 1982
Sönmez Mustafa, Filler ve Çimenler, İletişim Yayınları, İstanbul, 2003
Tılıç L.Doğan, 2000’ler Türkiye’sinde Gazetecilik ve Medyayı Anlamak, Su Yayınları, İstanbul, 2001
Tokgöz Oya, Temel Gazetecilik, İmge Yayınları, Ankara, 1994
Topçuoğlu N.Nur, Basında Reklam ve Tüketim Olgusu, Vadi Yayınları, Konya,
1996
Türkiye’de Seçimler Ve Medya, Medya İzleme Araştırması, Konrad Adenauer Vakfı Yayınları, İstanbul, 1999
Uztuğ Ferruh, Siyasal İletişim Yönetimi, MediaCat Yayınları, İstanbul, 2004.
129
Gazeteler
Dünya Gazetesi “Demokrasinin Kökünde Güçlü Yerel Basın Olduğu Unutulmamalı” Medya Köşesi, Salı Yazıları, İstanbul, 19 Aralık 1995
Gönensin Oktay, “ Karış Oy“, Vatan Gazetesi, 28.02.2004
Gönensin Oktay, “Siyaset ve Medya“, Sabah Gazetesi, 7 Mayıs 2001
Sonhaber Gazetesi, 1 Kasım 2002,
Taluk Şeyda , “Propagandaya Devam Edin”, Radikal, 6 Mart 1999.
130
Dergiler
Bayraktaroğlu Gül, “Geleneksel Pazarlamada Politik Pazarlamanın Yeri”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 4, Sayı 3, 2002.
Çetinkaya Yalçın, Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim, “Bir Manipülasyon Aracı Olarak Medya” Kasım 2004, Sayı 57,
Titiz Tınaz, “Bu Devirde Böylesine Sansür Olur mu”, Akademi, Koln, Yıl 2, Eylül-Ekim 1995 Sayı 11
Vural Ali Murat, “Medya Mensubunun Rol ve Güç Arayışında Kamuoyu Olgusu“, RTÜK İletişim Dergisi, Sayı 9
131
İnternet
Arsan Esra Doğru, “Değişmeyen Türkiye’nin Değişen Medyası” http://www.medyakronik.com/akademi/makaleler/makaleler32.htm
http://www.bbc.co.uk/turkish/europe/story/2004/05/040505_italyberlusconi.shtml
http://arsiv.sabah.com.tr/2003/10/05/y05.html
Arslan Ali, “Medyanın Toplumsal Gücü“http://ilef.ankara.edu.tr/id/yazi.php?yad=2356, 10 Mayıs 2006
Belovacıklı Mete, “Yerel Medya ve Demokrasi”, 9. Yerel Medya Eğitim Semineri, 9-10 Mayıs 2002, Tunceli, 9 Mayıs 2002,
http://www.byegm.gov.tr/seminerler/tunceli_ix/tunceli_8.htm
Cihaneri Erciyes ‘Medya Siyaset İlişkilerinde Etik Sorunlar ve Türk Basını’, Türkiye ve Siyaset Dergisi Eylül-Ekim 2001,
http://www.dorduncukuvvetmedya.com/article.php?sid=1834
http://yayim.meb.gov.tr/dergiler/sayi57/cetinkaya.htm.
Gönensin Oktay, http://arsiv.sabah.com.tr/2001/03/12/y62.html
http://212.154.21.40/2000/07/28/medyaanaliz/medyaanaliz.htm
http://www.konrad.org.tr/secim/, 1 Mayıs 2006.
Kalaycıoğlu Ersin, “Karşılaştırmalı Siyasal Katılma Siyasal Eylemin Kökenleri üzerine Bir İnceleme“ İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayını, İstanbul, 1983
Mine Denhi, http://www.npr.com.tr/edergi/sayi7/gercegiaraveaktar.htm.
http://www.vatanim.com.tr/root.vatan?exec=yazardetay&tarih=28.02.2004&Newsid=23284&Categoryid=4&wid=11
Sönmez Mustafa, “Medyanın 2005 bilançosu ve 2006”, http://www.evrensel.net/06/01/11/ekonomi.html, 20 Mayıs 2006.
Sönmez Mustafa, “Türk Medyasının Ekonomik Açmazları”, http://www.bagimsizsosyalbilimciler.org/Yazilar_BSB/Sonmez2004_2.doc
Şahin Haluk, “İslamcı Televizyon Nasıl Olur?”, 15 Ekim 2005 Radikal Gazetesi, http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=167012
132
Şahin Haluk, “Uzanlar ve Basın Özgürlüğü, 18 Şubat 2004, Radikal Gazetesi, http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=106608
Taluk Şeyda, “Propagandaya Devam Edin”, http://www.radikal.com.tr/1999/03/06/yorum/01pro.html Tunç Aslı, “Ateşli Konuşmaların Ardındaki Konuşma Metni Yazarları” Referans Gazetesi , 23.02.2005, http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=1694
Tunç, http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=1694
http://www.byegm.gov.tr/on-sayfa/siyasipartiler/siyasi-partiler.htm
Uğur Aydın, “Güldürürken Ağlatan Seçimler“, Görüş Dergisi Mayıs-Haziran 1999, Sayı 39, http://www.tusiad.org/yayin/gorus/almanak/4.pdf.
Uğur Demiray, “İletişim Özgürlüğü ve Medya Etiği” http://www.yeniturkiye.com/display.asp?c=0111 Üstün Hasan, “Bedii Faik; Medya Terör Unsurudur”, 07.07.2001
http://www.bianet.org/2001/07/09/haber3283.htm