144
T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İLETİŞİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI HALKLA İLİŞKİLER BİLİM DALI 2002 GENEL SEÇİMLERİNDE EDİRNE YEREL GAZETELERİNİN SİYASAL İLETİŞİMDEKİ ROLÜ Doktora Tezi HALE BOZKURT İSTANBUL 2006

VERS SOSYAL B L LET M B L MLER ANAB HALKLA L K Ldocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/... · 2018-07-26 · ili şkilerinin ele alındı ğı üçüncü bölümde, Türkiye’deki

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

T.C.

MARMARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

İLETİŞİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

HALKLA İLİŞKİLER BİLİM DALI

2002 GENEL SEÇİMLERİNDE EDİRNE YEREL

GAZETELERİNİN SİYASAL İLETİŞİMDEKİ ROLÜ

Doktora Tezi

HALE BOZKURT

İSTANBUL 2006

T.C.

MARMARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

İLETİŞİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

HALKLA İLİŞKİLER BİLİM DALI

2002 GENEL SEÇİMLERİNDE EDİRNE YEREL

GAZETELERİNİN SİYASAL İLETİŞİMDEKİ ROLÜ

Doktora Tezi

HALE BOZKURT

Danışman: PROF.DR. ALAEDDİN ASNA

İSTANBUL 2006

I

İÇİNDEKİLER Sayfa No

TABLO LİSTESİ Ⅲ ŞEKİL LİSTESİ Ⅶ KISALTMALAR Ⅷ GİRİŞ……………………………………………………………………………………1 I. SİYASAL İLETİŞİM ALANI VE SÜRECİ………………………………………..4

I.1. Siyasal İletişim Tanımı……………………………………………………....4 I.2. Siyasal İletişim Süreci……………………………………………………….5 I.3. Siyasal İletişim Tarihi……………………………………………………..... 9 1.4. Siyasal İletişimin Türkiye’deki Gelişimi…………………………………..15 I.5. Siyasal İletişim ve Propaganda……………………………………………..18

2. SİYASAL İLETİŞİM VE GAZETECİLİK………………………………………24

2.1.Siyasal İletişimde Gazeteciliğin Rolü ve Önemi…………………………...24 2.1.1.Fikir Gazeteciliği…………………………………………………30 2.1.2.Kitle Gazeteciliği…………………………………………………33 2.2. Türkiye’de Gazetecilik…………………………………………………….36 2.2.1. Yaygın Gazeteler………………………………………………...36 2.2.2. Yerel Gazeteler…………………………………………………..42 2.2.2.1. Edirne’de Yerel Gazeteler……………………………...46 3. SİYASET VE MEDYA İLİŞKİSİ…………………………………………………49

3.1. Medya Siyaset İlişkisi/Medyanın Kamuoyu Üzerindeki Etkileri………….49 3.1.1.Uluslararası Boyut………………………………………………..51 3.1.2.Ulusal Boyut…………………………………………………..…53 3.1.3.Yerel Boyut……………………………………………………....57

3.2. Türkiye’de Siyasal Ortam ve Seçimler………………………………….…57 3.2.1 3 Kasım 2002 Genel Seçimleri……………………………….….59

3.2.2. Türkiye’de Seçmen……………………………………………....60 3.2.3.. Edirne’de Seçmen……………………………………….………62

4. EDİRNE YEREL GAZETELERİNDE 2002 GENEL SEÇİMLERİ…………...66

4.1. Araştırmanın Amacı……………………………………………………..…66 4.2. Araştırmanın Yöntemi ve Uygulaması………………………………….…68

II

4.3. İçerik Analiz Kod Formunun Hazırlanması………………………………. 69 4.4. Kodlama…………………………………………………………………....71 4.5. Verilerin Değerlendirilmesi………………………………………………..72 4.6. Gazete Haberleri, Köşe Yazıları Ve Seçimler……………………………..72 4.7. Fotoğraflar Ve Seçimler…………………………………………………....86

4.8. Reklamlar Ve Seçimler…………………………………………………….91 4.9. İlanlar Ve Seçimler………………………………………………………...93 5. EDİRNE YEREL GAZETELERİNDE SİYASİ PARTİLERİN TEMSİLİ……95 5.1.Edirne Gazetesi……………………………………………………………..95 5.2.Edirne Haber Gazetesi……………………………………………………...99 5.3.Hudut Gazetesi…………………………………………………………….103 5.4.Sonhaber Gazetesi…………………………………………………...…….108 5.5.Vatandaş Gazetesi…………………………………………………………113 6. SONUÇ………………………………………………………………………….…118 KAYNAKÇA…………………………………………………………………..……..126

III

TABLO LİSTESİ

Sayfa No. Tablo 1.1. Siyasi Partilerin Web Sitelerinde Siyasal İletişim Linkleri ve Kullandıkları İbareler……………………………………...20 Tablo 2.1. Önemli Basın Organlarının 2005 Yılı Ortalama Satışları……………...42 Tablo 2.2. Edirne Merkez Ve İlçelerinde 2006 Yılı İçinde Yayınlanmakta Olan Gazetelerin Kuruluşları Ve Nitelikleri………………………..…48 Tablo 3.1. 1983-2002 Yılları Arası Genel Seçimleri Edirne İli Partilere Göre Oy Dağılımları…………………………………………………...64 Tablo 3.2. 1983- 2002 Yılları Arası Genel Seçimleri Türkiye Geneli Partilere Göre Oy Dağılımları…………………………………….…..64 Tablo 3.3. 1995 Genel Seçimlerinde Oy Kullanmayan ve Geçersiz Oy Kullanan Son On İl………………………………………………....65 Tablo 4.1. 2002 Genel Seçimi İle İlgili Doğrudan ve Dolaylı Haberlerin Edirne Yerel Gazetelerindeki Dağılımları……………………………..73

IV

ŞEKİL LİSTESİ

Sayfa No.

Grafik 3. 1. 1983-2002 Yılları Arası Genel Seçimleri Edirne İli Partilere Göre Oy Dağılımları………………………………………….63

Grafik 3. 2. 1983- 2002 Yılları Arası Genel Seçimleri Türkiye Geneli Partilere Göre Oy Dağılımları……………………......64

Grafik 4. 1 2002 Genel Seçimlerinde Edirne Yerel Gazetelerinde Haberlerin Seçimle İlgisine Göre Dağılımı…………………………...72

Grafik 4. 2. Haberlerin Edirne Yerel Gazetelerinde Haftalara Göre Dağılımları……………………………………………………….74

Grafik 4. 3. Haberlerin Edirne Yerel Gazetelerinde Partilere Göre Dağılımları……………………………………………………….75

Grafik 4. 4. Yerel Gazetelerde Yayınlanan Seçim Haberlerinin Partilere Göre Sayısal Dağılımı………………………………………..76

Grafik 4..5. Edirne Yerel Gazetelerinde Seçimle İlgili Doğrudan Haberlerin İçeriklerine Göre Dağılımı…………………………………78

Grafik 4. 6. Yerel Basının Genel Olarak İlgi Gösterdiği Dolaylı Haber İçeriği Dağılımı…………………………………………79

Grafik 4. 7. Yerel Gazetelerde Çıkan Seçim Haberlerinin Haber Aktörlerine Göre Sayısal Dağılımı………………………………80

Grafik 4. 8. Yerel Basında Çıkan Parti Sloganı Içeren Haberlerin Partilere Göre Dağılımı……………………………………………...…81

Grafik 4. 9. Siyasi Aktörler Tarafından En Fazla Öne Çıkartılan Haber Temaları………………………………………………………...82

Grafik 4. 10. Siyasal Aktörün Öne Çıkardığı Haber Temalarının Partilere Göre Dağılımı…………………………………...83

Grafik 4. 11. Köşe Yazılarının Yerel Gazetelere Göre Dağılımı……………………..84 Grafik 4. 12. Köşe Yazılarının Partilere Göre Dağılımı…………………………..…..85 Grafik 4. 13. Gazetelerde Siyasal Aktörlerin Biçimsel Temsili…………………........86

V

Grafik 4. 14. Seçim Haberleri İle İlgili Fotografların İçerik Dağılımı……………….87 Grafik 4. 15. Gazetelerde Yer Alan Fotoğrafların Partilere Göre Dağılımı…………..88 Grafik 4. 16. Yerel Gazetelerde Yayınlanan Seçim Haberi Ve Fotoğraf

Sayılarının Partilere Göre Dağılımı…………………………….…...….89

Grafik 4. 17. Olumlu Fotoğraf İçeriklerinin Partilere Göre Dağılımı……………..….90 Grafik 4. 18. Olumsuz Fotoğraf İçeriklerinin Partilere Göre Dağılımı…………….....91 Grafik 4. 19. Gazetelerde Yer Alan Reklamların Partilere Göre Dağılımı…………...92 Grafik 4. 20. Yerel Basında Çıkan İlanların Partilere Göre İçeriklerinin Dağılımı...................................................................................................94

Grafik 5. 1. Edirne Gazetesi Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı……….....95 Grafik 5. 2. Edirne Gazetesi’nde Yayınlanan İlanların Partilere Göre Dağılımı… ..96 Grafik 5. 3. Edirne Gazetesi’nde Yayınlanan Reklam İçeriklerinin Partilere Göre Dağılımı……………………………………………………………...…97 Grafik 5. 4. Edirne Gazetesi’nde Yayınlanan Köşe Yazılarının Partilere Göre Dağılımı………………………………………………………………...97 Grafik 5. 5. Edirne Gazetesi’nde Manşette Yayınlanan Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı………………………………...………………98 Grafik 5. 6. Edirne Gazetesi’nde Yayınlanan Fotoğrafların Partilere Göre Dağılımı………………………………………………………………..99 Grafik 5. 7. Edirne Haber Gazetesi Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı…..99 Grafik 5. 8. Edirne Haber Gazetesi’nde Yayınlanan İlanların Partilere Göre Dağılımı…………………………………………………………….…100 Grafik 5. 9 Edirne Haber Gazetesi’nde Yayınlanan Reklam İçeriklerinin Partilere Göre Dağılımı……………………………………………....100 Grafik 5. 10. Edirne Haber Gazetesi’nde Yayınlanan Köşe Yazılarının Partilere Göre Dağılımı………………………………………………………...101 Grafik 5. 11. Edirne Haber Gazetesi’nde Manşette Yayınlanan Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı…………………………………102

VI

Grafik 5. 12. Edirne Haber Gazetesi’nde Yayınlanan Fotoğrafların Partilere Göre Dağılımı………………………………………………………....103 Grafik 5. 13. Hudut Gazetesi Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı………....104 Grafik 5. 14. Hudut Gazetesi’nde Yayınlanan İlanların Partilere Göre Dağılımı…...105 Grafik 5. 15 Hudut Gazetesi’nde Yayınlanan Reklam İçeriklerinin Partilere Göre Dağılımı……………………………………………….106 Grafik 5. 16. Hudut Gazetesi’nde Yayınlanan Köşe Yazılarının Partilere Göre Dağılımı……………………………………………….107 Grafik 5. 17. Hudut Gazetesi’nde Manşette Yayınlanan Seçim Haberlerinin………107

Partilere Göre Dağılımı

Grafik 5. 18. Hudut Gazetesi’nde Yayınlanan Fotoğrafların Partilere Göre Dağılımı………………………………………………………………108 Grafik 5. 19. Sonhaber Gazetesi Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı…….. 109 Grafik 5. 20. Sonhaber Gazetesi’nde Yayınlanan İlanların Partilere Göre Dağılımı……………………………………………………………….110 Grafik 5. 21. Sonhaber Gazetesi’nde Yayınlanan Reklam İçeriklerinin Partilere Göre Dağılımı……………………………………………..…110 Grafik 5.22. Sonhaber Gazetesi’nde Yayınlanan Köşe Yazılarının Partilere Göre Dağılımı……………………………………………..…111 Grafik 5. 23. Sonhaber Gazetesi’nde Manşette Yayınlanan Seçim Haberlerinin

Partilere Göre Dağılımı……………………………………………….112

Grafik 5. 24. Sonhaber Gazetesi’nde Yayınlanan Fotoğrafların Partilere Göre Dağılımı……………………………………………..…113 Grafik 5. 25. Vatandaş Gazetesi Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı……..114 Grafik 5. 26. Vatandaş Gazetesi’nde Yayınlanan İlanların Partilere Göre Dağılımı……………………………………………………………….114 Grafik 5. 27. Vatandaş Gazetesi’nde Yayınlanan Reklam İçeriklerinin Partilere Göre Dağılımı……………………………………………….115 Grafik 5. 28. Vatandaş Gazetesi’nde Yayınlanan Köşe Yazılarının Partilere Göre Dağılımı………………………………………………..116

VII

Grafik 5. 29. Vatandaş Gazetesi’nde Manşette Yayınlanan Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı………………………...………..116

Grafik 5. 30. Vatandaş Gazetesi’nde Yayınlanan Fotoğrafların Partilere Göre Dağılımı…………………………………………………………117

VIII

KISALTMALAR

ABD Amerika Birleşik Devletleri

ANAP Anavatan Partisi

AKP Adalet ve Kalkınma Partisi

BBP Büyük Birlik Partisi

CHP Cumhuriyet Halk Partisi

DEHAP Demokrat Halkçı Parti

DP Demokrat Parti

DSP Demokratik Sol Parti

DYP Doğru Yol Partisi

FP Fazilet Partisi

GP Genç Parti

HADEP Halkçı Demokratik Parti

İP İşçi Partisi

İEG İnsani ve Ekonomik Gelişmişlik

LP Liberal Parti

MGK Milli Güvenlik Konseyi

MHP Milliyetçi Hareket Partisi

ODTÜ Ortadoğu Teknik Üniversitesi

ÖDP Örgür Demokrat Parti

PC Personel Computer

RTÜK Radyo Televizyon Üst Kurulu

IX

RP Refah Partisi

s. sayfa

SP Saadet Partisi

TKP Türkiye Komünist Partisi

TMSF Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu

TRT Türkiye Radyo Televizyon Kurumu

TÜBİTAK Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu

YP Yurtsever Parti

YTP Yeni Türkiye Partisi

GİRİŞ

Toplumların modernleşmesi ile birlikte, oyları ile iktidarı belirleyen ya da

iktidarın meşruluğunu sürdürmesine aracı olacak seçmenlerle siyasal aktörlerin bire bir

iletişim kurması imkansızlaşmıştır. Bir yandan siyasal sistem iletişim sistemine bu

bağlamda ihtiyaç duyarken diğer yandan modern toplum insanı giderek karmaşıklaşan

sistemler karşısında derin düşünemez olmuştur1.

80’ lerle birlikte “sembolik politika” ve imgelerin gücü Türk toplumu üzerinde

yoğun bir biçimde kendini göstermiştir. Siyasal aktörler, halk ve siyasal aktörlerle

seçmen arasındaki iletişimi sağlayan kitle iletişim araçları üzerinde oturan siyasal

iletişimin uzmanlaşma süreci kitle iletişim araçlarının 90’ larda yeniden yapılanmasının

yanı sıra Türkiye’deki siyasal geleneklerin ve siyasi ortamın şekil değiştirmesi ile

yeniden yapılandırılmaya başlanmıştır.

Bu tez çalışması siyasal iletişim aktörlerinden siyasi partilerin ve milletvekili

adaylarının 2002 Genel Seçimlerinde Edirne’de yerel gazeteleri kullanırken izledikleri

siyasal pazarlama iletişimlerini araştırarak, gazeteler ve siyasal iletişim sisteminin

birbirleriyle olan ilintisini irdeleyip, bu üç alanın yaşadığı dönüşümleri gözler önüne

serip, ilgili alanlarda gelinen noktaları saptar. Bu saptamada gazetelerin de siyasal

iletişim açısından tavırlarını belirler. Çalışmanın asıl konusu; bu alanlarda yaşanan

dönüşümleri ve günümüzde gelinen noktaları belirledikten sonra siyasetin nasıl

yapıldığı, siyasal pazarlamanın siyasi partilerde nasıl kullanıldığı ve Kasım 2002

seçimleri öncesinde Edirne merkezindeki, Hudut, Sonhaber, Edirne, Edirne Haber,

Vatandaş Gazeteleri’nin haberlerinin siyasal pazarlama iletişimi açısından

araştırılmasıdır.

Araştırmanın birinci bölümünde siyasal iletişimin pazarlama iletişimi ile

bağlantısı, ülkemizdeki gelişimi, propaganda olarak algılanmasının doğurduğu sonuçlar

tartışılmıştır. İkinci bölümde, gazetelerin siyasal iletişimdeki rolü üzerinde durulmuştur.

Özellikle yerel gazetelerin siyasal iletişimde kullanılış biçimleri, yapıları, kitle

1 Şeref Ateş, “Politika ve İletişim”, Liberal Düşünce, Cilt 5, Sayı 18, http://www.liberal_dt.org.tr/dergiler/ldsayi18/1813.htm, (8 Kasım 2003), s.1.

2

gazeteleri ile fikir gazeteleri açısından konumları tartışılmıştır. Siyaset ve medya

ilişkilerinin ele alındığı üçüncü bölümde, Türkiye’deki seçimler, Edirne’deki seçimler

ve seçmenlerin tavırları ele alınmıştır.

3 Kasım 2002 Genel Seçimlerinde siyasi partilerin Edirne İli Merkezindeki

yerel gazetelerde nasıl temsil edildiğini ve yerel gazetelerin siyasal partilere ilişkin

tutumlarını ortaya koymayı amaçlayan dördüncü bölümde araştırmaya yönelik verilerin

düzenlenme yönteminin yanı sıra Edirne İli genelinde seçimle ilgili, haberler, köşe

yazıları, yayınlanan fotoğraflar, ilanlar ve reklamlarla ilgili araştırma bulgularına ait

genel bilgiler yer almıştır. Beşinci bölüm, Edirne’de araştırmaya konu olan 1 Ekim-2

Kasım 2002 tarihlerinde yayında olan beş yerel gazete üzerinde gerçekleştirilen

araştırmanın bulguları değerlendirilmiştir. Bu çalışmada, siyasetin medya-siyaset-

kapital üçgenindeki bağlantılar aracılığıyla inşa edilip sunulduğunu tezi

savunulmaktadır. Bu anlayışın yerel gazetelerde de uygulandığı tezinden hareketle

Türkiye’de daha önce sadece ulusal medya kuruluşları üzerinde yapılmış bir araştırma

örneği, Edirne’deki yerel gazeteler üzerinde yapılmış ve 3 Kasım 2002 Genel Seçimleri

öncesinde il merkezindeki toplam 5 yerel gazete 1 aylık süre ile içerik analizine tabi

tutulmuştur. Araştırmada, 1990 yılından itibaren Türkiye’deki seçmenlerin çok değişik

tavırlar sergilediği, siyasal iletişim kampanyalarında yaygın medyanın etkin olduğu ve

yerel medyanın Edirne seçmenini etkilemediği tezi savunulmaktadır.

Gelişmiş ülkelerde siyasal iletişim kampanyalarında yerel gazetelerin yanı sıra

yerel medya organlarının büyük etkisi olduğu bilinmektedir.

Siyasal iletişimin sanayi haline geldiği batılı ülkelerde politikacılar, seçmenin

isteklerini anlayarak, eğilimlerinden fikir alarak kampanya oluştururlar. Bunu da

iletişim süreci olarak tanımlanmaktadırlar. Gelişmiş ülkelerde siyasal yaşamın

vazgeçilmez bir aracı olan siyasal iletişim, seçen ve seçilen arasındaki karşılıklı iletişimi

kurmak üzere çeşitli tanıtım faaliyetlerini içerir. Önce seçmenin algılayışını etkileyerek

kimi seçmesi gerektiği ve de yönetim sürecine nasıl katılabileceği konusunda bir

3

düşünce oluşmasına yardımcı olur, ardından seçilenin seçenle arasında hoşnutluğu

arttırması üzerinde çalışır”2

Gelişmiş ülkelerde milletvekili adayları açısından seçim bölgelerindeki yerel

yayın organlarının seçmen üzerinde büyük etkisi bulunmaktadır. Ancak; yerel basının

ülkemizdeki genel durumundan da yola çıkarak, bu etkiyi sağlayamadığı düşüncesi tezi

desteklemek amacıyla yapılan araştırma bulgularında da net olarak ortaya çıkmıştır.

2 Şeyda Taluk, “Propagandaya Devam Edin”, Radikal, 6 Mart 1999, s.10.

4

I. SİYASAL İLETİŞİM ALANI VE SÜRECİ

1.1. Siyasal İletişimin Tanımı

Siyasal iletişim kavramı çok basite indirilerek, belli ideolojik amaçlarını,

toplumda belli gruplara, kitlelere, ülkelere ya da bloklara kabul ettirmek ve gerektiğinde

eyleme dönüştürmek, uygulamaya koymak üzere siyasal aktörler tarafından çeşitli

iletişim tür ve tekniklerinin kullanılması ile yapılan iletişim olarak tanımlanabilir. Bu

tanımda zorluk, hangi siyasal örgütün ne zaman ve nasıl bir siyasal iletişimde

bulunacağı ve bunun uygulamaya dönüşümünün nasıl olacağında farklılıkların

bulunmasıdır. Burada önemli olan husus, hangi örgütlerin, aktörlerin iletişiminin siyasal

iletişim olacağı ve bu örgütlerin hangi mesajlarının gerçekten siyasal iletişim sayılıp

sayılmayacağıdır. Bu bakımdan siyasal iletişim ile ilgili, yukarıda yapılan genel tanımın

dışında, özel dar anlamlı tanımlar, yapılan siyasal iletişimin tür ve aktörlerine bağlı

olarak yeniden yapılabilir3.

Politik iletişimin kapsamlı bir tanımı, sözel ve yazılı kamusal söylem

biçimlerini, beden dilini, giyim tarzlarını; makyaj, saç şekli, logo dizaynı, politik gösteri

vb gibi politik amaçlı tüm göstergeleri kapsamaktadır. Bunun içine şu unsurlar da dahil

edilebilir4;

1. Belirli politik amaçlara ulaşmak için politikacılar ve diğer politik aktörler

tarafından girişilen tüm iletişim biçimleri;

2. Bu politik aktörlere seçmenler ve medya tarafından yöneltilmiş bulunan

iletişim (Eleştiriler, uyarılar, talepler vs)

3. Politik aktörler ve bunların eylemleri hakkında, medya haberlerinde, köşe

yazılarında politikayla ilgili tüm programlarda ve politika hakkındaki tüm söylem

biçimlerinde ve medya içeriğinde yer alan iletişim.

3Aysel Aziz, Siyasal İletişim, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2003, s.3-4 4 Mc Nair Brian, An Introduction to Political Communication, London and Newyork, 1995, s.3 , aktaran Oktay Mahmut, Politikada Halkla İlişkiler, Derin Yayınları, İstanbul, 2002. s.22

5

Tanıma eklenen yeni unsurlardan özellikle üçüncüsü bu çalışmada araştırma

konusu edilmiştir. Edirne yerel basın organlarından merkezdeki üç gazetede 3 Kasım

2002 Seçimlerindeki politik aktörler ve eylemleri hakkında medya haberleri, köşe

yazıları, seçim programlarıyla ilgili söylem biçimleri ile ilgili irdelenmiştir.

Politik aktörlere seçmenler ve Edirne yerel gazeteleri tarafından yöneltilmiş

iletişim de araştırma kapsamına konulmuştur. Araştırma için hazırlanan kod formu

seçmenlerin ve gazetelerin eleştiri ve uyarılarını analiz edecek biçimde tasarlanmıştır.

Sosyal bilimlere bağlı alanlarda tanım yapmanın güçlüğü bu alanlardaki

tarihsel gelişmelerin meslekleri farklılaştırmasına ve sürekli yeni yöntemlerin

geliştirilmesi zorunluluğuna da bağlıdır. Özellikle pazar oluşturmaya ve pazarda payı

arttırmaya yönelik bir amaç belirlendiğinde, bu konudaki çalışmalar, (ki bugün artık

siyasal iletişim, siyasal pazarlama iletişimi olarak yönetilmektedir) sistem analizi

yaklaşımından bağımsız hareket edilemeyeceği için mesajların pazardaki hedef kitlelere

duyurumu konusunda geliştirilen yöntemler, kitle iletişim araçlarındaki gelişmeler, bu

araçlara sahiplik öğesindeki değişiklikler ve toplumsal değişimler göz önünde

bulundurularak gerçekleştirilir.

1.2. Siyasal İletişim Süreci

Siyasal iletişim sürecinin öğeleri, iletişim öğeleri ile örtüşür. Nitekim bu

öğeler, kaynak (verici), ileti(mesaj), kanal, hedef (alıcı), geri besleme olarak adlandırılır.

Ancak siyasal iletişimde kaynak ve hedefin niteliğindeki farklılıklar onu iletişimden

ayırır. Siyasal iletişimin kaynağı ve hedefi daima siyasal aktörlerden oluşur. Devlet

Başkanı, hükümet, siyasi partiler, yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri, baskı

grupları, sivil itaatsizlik, lobicilik faaliyeti, terör grupları siyasal aktörler olarak

gruplandırılır.

Baskı grupları siyasal partiler ve iktidarlar kamuoyu oluşturma işlerini

kendileri yapabilecekleri gibi bu alanda uzmanlaşmış kuruluşlardan veya kişilerden de

yararlanabilirler. Günümüzde ikinci uygulama gittikçe yaygınlaşmış ve bir malı satmak

için reklam kampanyası düzenlemekte uzmanlaşmış firmalar siyasal reklamcılık adı

6

altında, bir düşünceyi, ya da bir lideri kitlelere benimsetmek için de benzeri yöntemler

kullanmaya başlamışlardır5.

Başlangıçta el yordamı ve sadece duyularla yapılan bu iletişim türündeki

simgeler artık çok daha profesyonel yaklaşımlarla gündeme gelmektedir. Bireylerin

fiziksel ve psikolojik ihtiyacı olan iletişimin ne denli önemli bir unsur olduğunu ve

toplumsallaşmanın vazgeçilmez koşulu olduğunu farkeden uzmanlar, araştırmalara

dayalı bilimleri kullanarak tasarladıkları iletilerle çok daha etkili olacaklarını

farketmişlerdir.

Toplumsal ilişkilerinde dil, ekonomik ilişkilerinde para, olağanüstü saydıkları

ve anlayamadıkları olaylarda sığınılan dinsel simgeler, eğlencelerinde müzik,

eğitimlerinde ve haberleşmelerinde yazı, insanların tüm ömürleri boyunca kullandıkları

simge sistemlerini oluşturmaktadır. Bir olayı, bir düşünceyi, bir duyguyu, metafizik

kavramları temsil eden simgeler, kamu içinde de toplumsal ve siyasal iletişimi

sağlamaktadır6.

Dolayısıyla siyasal iletişimin etkinliğinin arttırılması ve siyasal iletişim

sürecinin istenilen amaca hizmet etmesi amacıyla simgeler ve görsel unsurlardan büyük

oranda yararlanılmaktadır. Günlük hayatı içinde sayısız mesajla etkilenmeye çalışılan

hedef kitleler bu mesajları alıp açımlayacak süreleri kısıtlı olduğu için, onları en çok

etkileyen mesajların izleriyle hareket ederler.

Siyasal iletişim süreci, pazarlama iletişim sürecindeki bileşenlerle

algılanmalıdır. Pazarlama iletişimi; kişisel satış, satış geliştirme, halkla ilişkiler ve

reklam öğelerinin organize olarak oluşturduğu mesajların hedefe ulaştırılması ile ortaya

çıkar. Siyasal iletişimde de hedef üzerinde oluşturulmak istenen etkinin etkinliğini

sağlamak için kişisel satış, satış geliştirme, halkla ilişkiler ve reklam unsurlarından

yararlanılır. Ancak yine de geleneksel pazarlama iletişim sürecini, politik pazarlama

iletişim sürecinden ayıran bir takım farklılıklar da bulunmaktadır.

5Arsev Bektaş, Kamuoyu, İletişim, Demokrasi, Bağlam Yayınları, İstanbul, 2000, s.98. 6Bektaş, s.101.

7

Türkiye’de siyasetçiden seçmene kadar toplumun ezici çoğunluğunun, siyasal

reklamcılıkta yapılanın, lider ya da partinin pazarlaması olduğunu kabul etmeye

yanaşmadığını görmek şaşırtıcıdır. Türk tipi düşünüşte; fikirler, ideolojiler, siyaset ve

partiler; pazarlanabilecek olgular olarak kolay kolay kabul edilmezler. Çünkü

dilimizdeki “pazarlama” kelimesi, İngilizce’deki “marketing” kelimesinin kapsadığı

geniş anlamda değil, “selling” kelimesinin karşılığı sayılabilecek olan “satış”

kelimesinin anlamına daha yakın bir algıya sahiptir. Öyle olunca da siyaset ve

pazarlamanın yanyana gelebilmesi, bizim düşünce sistematiğimizce bir çırpıda kabul

edilebilecek kavramlar olmaktan uzaklaşırlar7.

Oysa yapılmaya çalışılan siyaseti pazarlamaktır. Bunu yaparken de özellikle

reklam ve halkla ilişkiler başta olmak üzere, kişisel satışın yanısıra gerektiğinde

promosyondan faydalanmaktır. Türkiye’de 1983 seçimlerinden itibaren, reklamın

yanısıra halkla ilişkiler çalışmalarının da bu pazarlamada yer aldığını görmek

mümkündür. Günümüzde ise; reklamın etki oranının seçmenler üzerinde %10’u hiçbir

zaman aşmadığını kanıtlayan çalışmalar gözönünde bulundurulduğunda halkla ilişkiler

çalışmalarının seçmeni etkileyecek diğer önemli pazarlama aracı olduğu ortaya çıkar.

Pazarlama ilkeleri ile siyasal pazarlama yönetimi arasında benzerlikler

bulunmaktadır. En önemli farklılık Türkiye’de pazarlamanın tüketicilere yönelik

faaliyetlerini kesintisiz devam ettirmeleri ve pazardaki ürün çeşitlerinin fazlalığıdır.

Siyasal iletişim pazarlamasında ise seçmenlere yönelik ikna edici çalışmalar siyasal

sistem içinde belli aralıklarla yapılmaktadır. Farklılıklara rağmen benzerlikler çok daha

fazladır.

Siyasal pazarlama seçmenin ihtiyaç ve beklentilerini gerçekleştirmeye aday

kişi ya da partilerin ve onların programlarının seçmene tanıtılması ve tutundurulması ile

ilgili her türlü faaliyettir8.

Politik pazarlama seçimlerde seçmen oylarını etkilemeye yöneliktir. Ürün ve

hizmetlerin yerine fikirler, adaylar, partiler ve programları tanıtıldığı için geleneksel

pazarlama uygulamalarından farklıdır. Politik pazarlama iletişim yoluyla hedef kitleyi

7 Necati Özkan, Seçim Kazandıran Kampanyalar, MediaCat Yayınları, İstanbul, 2004, s.21.

8

belli bir konuda ikna etmeye çalışmaktadır. Seçim kampanyalarında hedef kararsız

oyları kazanmaktır. Genellikle seçmenlerin çoğu hangi partiye oy vereceklerine seçim

döneminden önce karar vermiş olmaktadırlar. Bu seçmenlerin kararlarını değiştirip

oylarını kazanmak çok güçtür. Bu nedenle seçim kampanyalarında partiler tutundurma

çabalarını kararsız seçmenlere yönelterek, onların oylarını elde etmeye çalışırlar. Ancak

seçim döneminde başarılı olmak için politik pazarlamanın süreklilik göstermesi

gerekmektedir. Diğer bir deyişle seçim dönemi öncesinde olduğu gibi sonrasında da

pazarlama çalışmalarını devam etmesi gerekmektedir9.

Seçmenler de tüketiciler gibi ailelerinden, arkadaşlarından ve iş

arkadaşlarından etkilenirler. Her iki alanda da tüketici ve seçmenlerin birer hedef kitle

olarak davranışlarının çözümlenmesi, birey olarak da kültürel yapıları ve toplumsal

sınıfları ile referans gruplarını anlamak önem taşır. Benzer psikolojik ve sosyolojik

süreçler, kampanya düzenleyicilerinin pazarlama davranış kalıpları ile karşılaştırma

yaparak seçmen tepkilerini anlamalarına yardımcı olur10.

Diğer bir benzerlik aynı iletişim türleri ve kanallarını kullanmalarıdır. Medya

planlaması yapılarak, hangi mesajın ne zaman ve nerede yer alacağı konusunda

çalışmalar paralel bir biçimde yürütülür. “İletişim kanalları elektronik medya (radyo,

televizyon), basılı medya (gazete, dergi), açıkhava (poster, billboard), kişisel iletişim

(seçim bölgesi çalışmaları, miting) ve diğer medya (doğrudan postalama, telefon) olarak

sıralanabilir. Siyasi partiler/adaylar da normal pazarlamacılar gibi olası hedef kitlelere

ulaşmak için en uygun iletişim kanallarını seçerek medya programı geliştirmek

durumundadırlar11.

Seçim kampanyalarında iktidara talip olanların yönetilecek olanlara

götürecekleri hizemtin görünür kılınmasına duydukları gereksinim, hizmetin nasıl

sunulacağı, herkesçe nasıl anlaşılabileceği, herkesin beğeni, istek, arzularının nasıl

8 Özkan, s.21 9 Gül Bayraktaroğlu, “Geleneksel Pazarlamada Politik Pazarlamanın Yeri”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 4, Sayı 3, s.59, 2002. 10 Uztuğ Ferruh, Siyasal İletişim Yönetimi, MediaCat Yayınları, İstanbul, 2004, s.23 11 Uztuğ, s.23

9

karşılayacağı üzerinde yoğunlaşmaktaydı. Reklam ve halkla ilişkiler sektörü, herkese

seslenebilir olma yolunda kazandığı tecrübeyi politik alana da kaydırdı12.

Siyasal iletişim pazarlamasında olumsuz reklam yasak olmamasına karşın,

normal pazarlama yöntemlerindeki reklam çalışmalarında olumsuz reklam yasağı

bulunmaktadır.

Siyasal iletişim sürecinde gönderilen ileti kodlarının tasarımlarındaki

profesyonellik, uygun iletişim araçlarının seçimi ve doğru medya planlaması ile hedefe

ulaştırılması etkinliği arttırır.

Politikacılar ve kamuoyunu etkilemek isteyenler kitle iletişim araçlarında yer

alabilmek için giderek daha fazla uzman bilgisine gereksinim duymuşlar, böylelikle

devreye politik danışmanlar, halkla ilişkiler uzmanları, kampanya yöneticileri girmiştir.

1.3. Siyasal İletişim Tarihi

Birinci Dünya Savaşı, sonra da iki savaş arası dönem ve İkinci Dünya Savaşı

yıllarında mevcut kitle iletişim araçlarının –özellikle radyo ve sinemanın- propaganda

amaçlı kullanılması iletişim araçlarının gücü konusunda duyulan endişeleri arttırmıştı.

Örneğin akademik dünyada 1930’larda etkilerini hissettirmeye başlayan Frankfurt

Okulu temsilcilerinin hepsi paylaşmasalar da medyaya yönelik bu kötümser bakış açısı

egemendi. Frankfurt Okulu’nun kimi temsilcileri popüler kültürün eleştirel düşünceyi

ortadan kaldırıp, bireyleri yabancılaştırdığını ve onları “kültür endüstrisinin pasif

tüketicileri” konumuna getirdiğini vurguluyorlardı. Oysa liberal düşünce 19. YY’ın

başlarında günümüzdeki temsilcilerinin hala paylaştığı gibi medyayı çoğulcu siyasal

sistemlerin ayrılmaz bir parçası olarak kabul ediyordu. Bilgilendirme ve farklı görüşleri

temsil etme işlevleri nedeniyle medyanın siyasal sistem içinde yasama, yürütme ve

yargı güçlerini toplum yararına denetleyecek bir dördüncü kuvvet oluşturduğunu ileri

sürüyordu. Böylelikle liberal çoğulcu yaklaşımın temsil ettiği bu iyimserlik ile

medyanın kitleleri manüple etmeye yönelik olumsuz etkilerini öne çıkaran içlerinde

Fransız Okulu’nun temsilcilerinin de bulunduğu karamsar yaklaşımlarla açıkça bir

çelişki sergiliyordu. Ancak çelişkili görülen bu konuma rağmen, iki yaklaşımın bir ortak

12 Eser Göker, Politikanın İletişim, İletişimin Politikası, Vadi Yayınları, Ankara 1998, s.22-23

10

paydası vardı; Her ikisi de medyanın gücü ve etkinliğinden hiçbir kuşku

duymuyorlardı13

Tarihsel konjonk tür içerisinde bir dönem propagandanın her şeye yeten bir güç

olduğunun düşünülmesine yol açan gelişmeler meydana gelmiştir. Reklamcıların siyaset

bilimcilerin, propagandayı öven söylemlerinin olduğu dönemde artık diplomasinin

saldırılardan ve gizli anlaşmalardan çok “kitle psikolojisine” dayandırılması gerektiği

ileri sürülmekteydi.

Ancak 2000’li yıllardaki medya ortamı ile 1920’li yıllardaki kitle iletişim

araçları arasında çok büyük farklılıklar meydana gelmiştir. Kaynağın güvenilirliliği

konusunda hedeflerin sorgulama düzeylerindeki artışın yanı sıra, rekabet ortamının

oluşturduğu alternatif kaynaklar ve kaynaklardaki çeşitlilik bugün artık propaganda

yöntemi kullanılarak yapılan siyasal iletişimde başarısızlıkları getirmekte, istenilen

etkili iletişim gerçekleşememektedir.

Örneğin; ilk büyük savaş, 1914-18 savaşı, bazı bilim adamlarına göre “bilinci

harekete geçirmiştir”, bazılarına göre ise büyük bir yönlendirici olmuştur. Bu politik,

ekonomik, ideolojik savaş, bu dünya çapındaki uzlaşmazlık, gerçekleştirilen büyük

askeri operasyonların dışına taşar. Taraflar resmi propaganda ve sansür örgütleri

kurarlar. Bunların ülke dışında en etkin olanı İngiliz örgütü Crewe House’dır. Crewe

House’da Times’ın sahibi Lord Northcliffe gibi gazeteciler ve G.H.Wells ve Rudyard

Kipling gibi yazarlar çalışır. Bildirilerin yayınlandığı merkez olan Londra, dünyayı

savaş konusunda bilgilendiren bir teknik kaynaktır. ABD Hükümeti Committee on

Public Information ya da başkanı olan gazetecinin adıyla Crell Komitesi olarak anılan

örgütü kurar. Geleceğin halkla ilişkiler endüstrisi kurucusu Edward Bernays (1892-

1995) da bu komitede halkla ilişkiler mesleğininin ilk adımlarını atar. Söylentilerin,

uydurma haberlerin ve aldatıcı basmakalıp sözlerin yoğunluğu, sansür aygıtının

katılığıyla doğru orantılıdır14.

13 Ayşe İnal, “Medyanın Etkisi Sorunsalına Başka Bir Bakış”, Der. Sevda Alankuş, Medya ve Toplum, s. 60-61. 14 Mattelart Armand, İletişimin Dünyasallaşması, İletişim Yayınları, İstanbul, 2001, s.52.

11

1980’lerde “PC devrimini” mümkün kılan yarı-iletken üretimindeki teknolojik

gelişmeler, öncelikle elekronik araçlarda fiziksel küçülmeyi ve ucuzlamayı getirmiştir.

Bu gelişme sadece geleneksel kitle iletişim araçlarının dışında yeni medyanın ortaya

çıkmasıyla sonuçlanmamış, aynı zamanda geleneksel iletişim araçlarının üretim,

dağıtım ve alıcı donanımlarının da küçülmesine ve ucuzlamasına yola açmıştır.

Televizyon ve radyo vericileri de bu gelişmeler paralelinde kolayca nakledilebilir

duruma gelmiş ve eskisine oranla ucuzlamıştır. Yarı-iletkenlerdeki gelişmelere paralel

olarak siyasal iletişimin uygulanmaya başlanması da 1980’lerden sonraki en önemli

gelişmelerden biridir. Siyasal iletişimin; hareketli görüntü, metin, ses ve her türlü

enformasyonu tek bir paydaya indirgenmiştir. Her türlü iletinin siyasal tabana,

elektriksel sinyallere dönüştürülmesi de önce farklı farklı donanımların kullanılmasını

gerektiren iletişim araçlarının aynı altyapılardan daha yüksek oranda faydalanabilmesini

getirmektedir. Örneğin; fiberoptik kabloların kullanıldığı temel telekomünikasyon

altyapısında hem televizyon, hem radyo, hem bilgisayar hem de telefon görüşmeleri

yapılabilmektedir15.

1960’lı yıllarda ABD’de ilk defa askeri alanda kullanılmaya başlayan ve hızla

sosyal hayatın içine giren internetin 1980 sonrası ulaştığı nokta siysal iletişim

tekniklerinde yeni uzmanlaşma alanları doğurmuştur.

1993 yılında TÜBİTAK ve ODTÜ’nün yürüttüğü projeye bağlı olarak Türkiye

1993 yılında internete bağlanmış, 1994 yılından itibaren ise kişisel bilgisayar

kullanıcılarına internet hizmetleri başlamıştır. İnternetin iletişim dünyasında yerini

almasının ardından, bireysel web sayfaları başta olmak üzere siyasal iletişimde

kullanılan kitle iletişim araçları yeni bir boyutla karşı karşıya kalmıştır. Çünkü; internet;

yazılı, sözlü, görüntülü iletişimin tümünün birlikte yapılabildiği bir medya ortamıdır.

Kaldı ki; aynı zamanda yüzyüze iletişim ortamının da sağlanabildiği medya aracıdır.

Siyasal iletişim örneklerinin en iyi görüldüğü ve gelişme gösterdiği ABD’de

kitle iletişim araçlarındaki gelişmelerin ve çeşitlenmelerin bu süreci nasıl etkilediği ve

yeni yöntemlere kattığı yenilik açıkça görülmektedir. ABD, pazarlama stratejilerindeki

15 Haluk Geray “1980 Sonrası Yeni Teknolojiler ve İkitelli Medyası”, Editör Korkmaz Alemdar, Medya Gücü ve Demokratik Kurumlar, Afa Yayıncılık, 1999, s. 109

12

gelişmelerde olduğu gibi siyasal iletişim tekniklerinde de yeniliklerin ilk yaşandığı

ülkedir.

Adayların web sayfaları ve genel olarak çevrim içi kampanyaların Amerikan

siyasal yaşamı üzerinde şimdiden önemli bir etkiye sahip olma yönünde ilerlediği

görülmektedir. 1992 Başkanlık Seçimleri döneminde Bill Clinton ve Al Gore küçük bir

broşürün gördüğü işleve benzer bir işlev gören bir web sitesine sahiptiler. 1996’de Bob

Dole’un ulusal bir televizyon kanalındaki bir canlı yayın tartışmasında web sitesinin

adresini duyurması dikkatleri ve ilgiyi internet’e yöneltti. Böylesi başlangıç adımlarıyla

birlikte internet kampanyalar için önemli bir rol oynamaya başladı, zaman ilerledikçe ve

kullanıldıkça da bu ortamın seçmenlerle iletişimin geliştirilmesi açısından umut verici

ve sakıncalı yönleri ortaya çıkmaya başladı. 2000 yılı başkanlık seçimleri sürecinde

adaylardan hem George Washington Bush’un hem de Al Gore’un kampanyaları

internet’i ve elektronik posta listelerini çevrim içindeki taraftarlara haber ve bilgi

iletmek ve onları aktifleştirmek için önemli bir enstrüman olarak kullandılar16.

Başkan adaylarının web sitelerinin -daha alt düzeydeki kampanyalarda

rastlanmayan şekilde- kişiselleştirilmiş haber edinme seçenekleri, eyaletlere özel yoğun

enformasyon iletimi vb pek çok etkileşimli ve zengin unsurlara sahip olmalarıyla

kendini gösteren teknik gelişkinlik kullanımın etkin olmasına da imkan sağlıyordu17.

İletişim teknolojileri denildiğinde genel bir teknolojik yapının içindeki özel bir

yapı anlatılır. Bu yapı teknolojik araçlar üreten ve bu araçlarla aracılanmış iletişimi

yaratan ve geliştiren yapıdır. Bu yapıda en çok sözü edilen kitle iletişim araçları ve

ürünleridir. Bunlara 2000’lerde cep telefonları da eklenmiştir. Egemen görüşlere göre

bu yapılar insanlığın gelişmesini dile getirir. Eleştirilen görüşe göre iletişim teknolojisi,

yapısal transfer, profesyonel ideolojiler, ürün üretimi ve akışına bakıldığında tek yönlü

bir egemenlik ve dolayısıyla emperyalizm görülür18.

Politik iletişimin dünya üzerindeki çeşitli ülkelerde aldığı şekil; politik,

kültürel, tarihsel ve kurumsal yapılardaki farklılıklara rağmen, birbirine bir hayli benzer

16 Ahmet Taner Kışlalı, Siyaset Bilimi (8. Basım), İmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 2000, s.15 17 Kışlalı, s.17. 18Erdoğan İrfan, İletişimi Anlamak, Erk Yayınları, Ankara, 2005 s. 465.

13

bir görünümdedir. Siyasal reklamlar, adayın öne çıkmasında, televizyon vasıtası ile

yansıtılan imajların önemi, medyanın seçim kampanyalarında birinci derecede önem

kazanması, artan kampanya masrafları ve politik iletişim danışmanlarının

profesyonelleşerek seçim ve aday stratejilerinin saptanmasında vazgeçilmez hale

gelmeleri, bu benzerlilere örnek gösterilebilir19.

Siyasal iletişimin profesyonelleşmesinde kitle iletişim araçlarının rolünün

dışında başka oluşumlardan da sözedilebilir. Siyasal iletişimin profesyonelleşmesinde

önemli yeri olan ABD’de bu sürecin bir diğer önemli unsuru olarak Muhalif Eylem

Grupları gösterilmektedir. Muhalif Eylem Grupları’nı (Protest Action Commitee)

çağdaş demokrasilerde siyasal katılımın yollarının açılmasıyla sivil örgütler ya da baskı

gruplarının siyaset sahnesinde oynadığı önemli roller paralelinde genelleştirmek

olasıdır. Bu tür örgütlerin ve oluşumların siyasi parti ya da adaya verecekleri ekonomik

ve siyasal destek siyasi parti ya da adayların güçlü dayanaklarını oluşturabilmektedir.

Ülkemizde de kamuoyu tarafından tanınan birçok sendika liderinin siyasete girişinde

kişisel imaj ile birlikte içinden geldiği sivil toplum örgütünün desteği belirleyici

olabiliyor20.

Burada gözden kaçırılmaması gereken nokta sivil toplum kuruluşlarının

desteğinin anlatımı için yine medyaya duyulan ihtiyaçtır. Desteğin gösterilebilmesi ve

anlatılabilmesi için kamuoyuna ulaşılabilecek en güçlü araç medya olarak önümüze

çıkmaktır.

Siyasal iletişimde bulunacak aktörlerin liderler kamuoyunda gruplarını temsil

ettikleri için bazı özellikleri taşıması zorunluluğu ortaya çıkar. Nitekim lider olmanın

bazı özellikleri vardır. Retorik (ikna edici konuşma) özelliğini doğuştan taşıyan

liderlerin pazarlama iletişimlerinde tasarlanan mesajları hedef kitlelere iletmesi ve bu

kitleleri etkilemesi daha kolaydır. 1990 yılı sonrasında Türkiye’de oluşan kaygan

seçmen kitlesinin etkilenmesi süreci ile birlikte bu konu daha ciddi bir biçimde ele

alınmaya başlamıştır. Çünkü; kararsızların oylarını etkileyecek faktörlerden biri

liderlerin özellikleri olarak belirlenmektedir.

19 Mahmut Oktay, Politikada Halkla İlişkiler, Derin Yayınları, İstanbul, 2002, s.25. 20 Uztuğ, s.26.

14

Genellikle tüm siyasal aktörlerin profesyonel siyasal iletişime gereksinimleri

olduğu artık kaçınılmaz bir gerçektir.

Özellikle son elli yılda medyanın yaşamlarımızın içine iyice entegre olmasıyla

beraber lider tanımı da değişime uğramaya başladı. Martin Luther King, Winston

Churchill, Pierre Elliott Trudeau, Mustafa Kemal Atatürk ya da Abraham Lincoln gibi

fikirlerini duru bir şekilde ifade edebilen ve sözcüklerin üzerinde kafa yoran dünya

liderlerinin nesli artık ne yazık ki tükendi. Kuşkusuz liderlerin fikir danıştığı, ona destek

olan bir ekibi her zaman varoldu, ancak iletişim teknolojinin desteği ile konuşma metin

yazarları (speechwriter) bugüne değin hiç bu kadar etkin bir rol oynamamıştı.

Politikacıların konuşma metinlerini yazanlar spot ışığı altındaki liderlerini

olduklarından çok daha zeki, bilgili, güvenilir ve kimi zaman da esprili bir kimlikle

sunmakla görevlidirler. Kollektif hafızamızı dolduran o unutulmaz konuşmaların gerçek

sahipleri ise çoğu zaman karanlıkta kalmaya mahkumdurlar. Örneğin Amerikan

başkanlarının yemin törenlerinde ya da seçim sonuçlarının sonrasındaki tarihi

konuşmalarda metin yazarları hazır bekler. Lider, Bill Clinton ya da Ronald Reagan gibi

iyi bir konuşmacı ise zaten ekibin yükü iyiden iyiye hafiflemiştir. Retorik yani

politikacının ağzına yerleştirilen kelimelerin inandırıcı bir performansla sunulması

başarının büyük bir bölümünü garantiler. Konuşma metinlerini yazanlar derhal iktidara

geçen yönetimin ya da iktidara yürüyen adayın gündem maddelerini önceliklere göre

sıralar. Politikacının halkla arasında tutturacakları etkin bir iletişim yolu aramaya

başlarlar. Hedef kitle için karmaşık konular basitleştirilir ve politikacının bundan sonra

hep kullanacağı tutarlı bir üslup belirlenir21

Kampanyalar sırasında ise zamana karşı çalışılır. Metin yazarları imajını

belirledikleri ve halkla buluşturdukları siyasetçiyi kimi zaman kişi olarak sevmek ve

bağlanmak zorunda bile olmayabilirler. Bu işe tamamen profesyonel bakan ve sanki

evde kullanmadıkları deterjanı pazarlayan reklamcılardan farksız metin yazarlarına da

rastlanmaktadır. Ancak tahmin edeceğiniz gibi, partinin görüşlerini benimsemek ve

adaya duygusal yakınlık duymak, motivasyonu ve verimliliği arttırır. Özellikle seçim

kampanyalarında metin yazarları son derece esnek ve politik manevralara açıktır. Ne de

15

olsa son dakika gelişmelerine, liderin alacağı pozisyona hazırlıklı olmalıdırlar.

Beğenelim ya da beğenmeyelim demokrasi geleneğinin yerleştiği ülkelerde siyasal

pazarlama teknikleri de siyasal iletişimin bir parçası olarak hızla gelişiyor. Sadece metin

yazarları değil, imaj belirleyiciler, halkla ilişkiler uzmanları, pazarlama danışmanları,

reklamcılar iletilecek mesajları ve politikacının dış görünümünü biçimlendirmek için

var güçleriyle uğraşıyorlar22.

1.4. Siyasal İletişimin Türkiye’deki Gelişimi

Türkiye’de siyasal iletişim tarihi Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren

başlamıştır. Siyasal pazarlama döneminin başlangıcı, 1983 yılı Genel Seçimlerine

rastlamaktadır. Siyasal iletişimin ilk örneklerine ise, Türkiye’nin çok partili seçim

sistemine geçtikten sonra yapılan ikinci genel seçimde rastlanır. Türk siyasal iletişim

tarihine damgasını vuracak ve 26 yıllık CHP iktidarına son verecek, “Yeter Söz

Milletindir” sloganı hedefteki seçmenleri yakalamıştır. Sloganın afişler başta olmak

üzere yazılı basında kullanımı dönemin CHP iktidarından kopan siyasetçiler tarafından

oluşturulmuş Adalet Partisini iktidara taşımıştır.

Türkiye’de 1945’ten sonra II. Dünya Savaşı’nın hemen ardından kurulan

Demokrat Parti’nin isteği üzerine 5392 Basın Yayın Turizm Genel Müdürlüğü

Yasası’nda yapılan değişiklikle, siyasal partilere programlarını açıklamak bakımından,

seçim gününe 15 gün kala başlayan ve seçim gününden iki gün öncesine kadar olan süre

içinde radyodan parasız olarak konuşma yapma süresi tanınmıştır23.

Adalet Partisi tarafından ilk profesyonel seçim kampanyasının yapıldığı 5

Haziran 1977 yılı seçimleri radyonun siyasal iletişim alanında kullanıldığı ilk seçimler

olarak önümüze çıkar. Radyodaki siyasal iletişim olanağının ardından Yüksek Seçim

Kurulu’nun belirlediği oranlarda 1977 Genel Seçimleri öncesinde Seçim Kanunu’ndaki

düzenlemelerle siyasal partilere televizyonu kullanabilme olanağı doğmuştur. Yazılı

21 Aslı Tunç, “Ateşli Konuşmaların Ardındaki Konuşma Metni Yazarları” Referans Gazetesi , 23.02.2005, http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=1694 22 Tunç, http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=1694 23 Oya Tokgöz, Aktaran Necati Özkan, Seçim Kazandıran Kampanyalar, MediaCat Yayınları, İstanbul, 2004, s.29.

16

basının ilk kez kullanıldığı ve ilanların yazılı basında yayınlandığı seçim yine 1977 yılı

genel seçimleridir.

Türkiye’de yapılan 1980 Askeri İhtilalinin ardından tüm siyasi partiler

kapatılır. Askeri Hükümetin oluşturduğu yeni Başbakan Bülent Ulusu’nun

Başkanlığı’nda ve Milli Güvenlik Konseyi’nin onayı ile yeni siyasi partilerin 1983

yılında tekrar kurulmalarına izin verilir. Bu dönem yazılı basının yasal olarak

kullanılmasına olanak sağlayan yeni bir düzenleme getirilerek, “7 Temmuz 1983 tarihli

Resmi Gazete’de yayınlanan Konsey kararı ile siyasi partilere gazetelerde paralı ilan

yayınlatma hakkı tanınır”24.

1983 Seçimlerinde en çarpıcı gelişme, Askeri yönetimin destekleği Milliyetçi

Demokrat Parti’nin beklenenin aksine seçimden üçüncü sırada çıkmasıdır. ANAP

siyasal iletişim pazarlamasının gereklerini yerine getirerek anlaştığı Manajans’la

seçimden galip çıkar. 1987 Seçimlerine girerken, ANAP iktidarda olduğu süre içinde

yaptığı yeniliklerin anlatılacağı, görüntülü siyasal reklam devrine girişin ilk örneğini

oluşturan “İcraatın İçinden” programı gündeme oturur. Başbakan Turgut Özal’ın halkla

iletişime geçtiği ve ülkede bulunan tek televizyon kuruluşu olan TRT’nin iki kanalında

aynı anda yayınlanan “İcraatın İçinden” programı çok etkin bir siyasal iletişim aracı

olarak kullanılmıştır. 1987 Seçimlerine girerken partilere görüntülü propaganda

yapabilmeleri için gerekli düzenlemeler yapılmıştır.

20 Ekim 1991 Genel Seçimleri öncesinde Turgut Özal Cumhurbaşkanı

olmuştur. 1991 Seçimleri ülkemiz siyasal iletişim tarihi açısından yeni bir dönemin

başlangıcıdır. Türkiye’de ilk kez bu seçimlere katılan tüm siyasal partiler, reklam

ajanslarıyla geniş kapsamlı bir işbirliğine girmişlerdir. 1983, 1987 ve 1989 yıllarındaki

denemelerde, reklamcı-siyasal parti işbirlikleri kimi partilerce küçümsenmiştir. Ancak

bu deneyimlerden, reklam ajansları ile profesyonel işbirliğine giden tarafların kazançlı

çıkmaları, partilerin bakış açılarını değiştirmiştir25.

24 Özkan s.61 25 Özkan, s.113

17

SHP, 1991 Genel Seçimlerinde Mega 10/Demokrasi Kanalı adıyla bir

televizyon kanalı kurarak siyasal iletişimde siyasi partilere kanal mülkiyeti getiren parti

olma özelliğini kazanmıştır. Yine aynı dönemde Turgut Özal’ın oğlu tarafından kurulan

özel televizyon kanalında ANAP diğer partilere oranla daha fazla yer alarak, avantaj

elde etmiştir. Ayrıca Star Televizyonu adını alan bu özel, kanal SHP’nin reklamlarını

kabul etmemiştir. TRT’de kullanılabilecek görüntülü reklamlar ya da propoganda

yayınları seçime çok kısa bir süre kala ve kısıtlı olarak yayınlandığı için istenilen etkiyi

sağlayamamıştır.

Türkiye’de ilk defa siyasal iletişim tarihinde ilk defa seçim dönemi dışında

siyasal iletişim kampanyası 1991 Genel Seçimlerinden sonra yapılmıştır. Seçimlerden

ilk iki sırada çıkan DYP ve SHP’nin kurduğu ortak hükümetin yaptıklarını sorgulamaya

yönelik bu kampanyanın düzenleyecisi ANAP oldu. Bu kampanya 1991 Genel

Seçimlerinde 500 gün isteyerek seçmene vaadlerde bulunan DYP’nin, bu 500 gün

içinde yapmadıklarını sorgulamaya yönelik oldukça etkili bir kampanya oldu.

1994 Yerel Seçimleri öncesinde Yüksek Seçim Kurulu tarafından radyo ve

televizyon reklamları yasaklanmıştır. Bu seçim dönemi siyasal iletişim açısından sadece

yazılı basının kullanılabildiği bir seçim dönemi oldu.

Türk siyasal iletişim tarihindeki kampanyalarda basılan afiş ve ilanlarda

yabancı dil ilk kez 1995 yılı Genel Seçimlerinde ANAP tarafından hazırlanan ilanlarda

ABD ile yakınlığı bulunan Tansu Çiller’i yıpratmak amacıyla kullanılmıştır. Hazırlanan

ilan yabancı dilde ve olumsuz bir ilandır.

Türkiye’de siyasal iletişim kampanyalarında diğer partilerden farklı olarak

yüzyüze iletişime önem veren ve pazarlamanın diğer bileşenlerini, reklama ek olarak

etkin bir biçiminde kullanan parti Refah Partisi’dir. 1995 yılındaki Genel Seçimlerde,

daha önceki yıllarda kurduğu Seçim Koordinasyon Merkezi, halkla ilişkiler

çalışmalarını çok etkin bir biçimde kullanmıştır. Seçim Koordinasyon Merkezi; köyler,

18

mahalleler, sokaklar hatta sandık biçimine kadar yapılanmayı tamamlayan bir parti içi

kuruluştur. En önemli özelliği seçim dışı zamanlarda da faaliyet göstermesidir26.

Gelişen iletişim teknolojileri, zamanla Türkiye’deki siyasal kampanyalarda

yeni tekniklerin kullanılmasını da beraberinde getirmiştir. 2002 Genel Seçimlerinde

siyasal iletişim kampanyası sayesinde % 8’lik oy oranı ile büyük başarı sağlayan Genç

Parti’nin kampanyası bu açıdan Türk Seçim Tarihi’nde önemli bir örnek olacak

niteliktedir.

İletişim teknolojilerinin günden güne gelişmesi, siyasi partileri de seçim

kampanyalarında yenilikleri kullanmaya yöneltmiştir. Burada medya olgusu, önceki

seçimlerde olduğu gibi yine ağırlıklı olarak kullanılmış; yeni iletişim teknolojisi olarak,

daha önceki seçimlerde fazla etkili olarak kullanılmayan internet ortamındaki, haber

portallarında siyasal reklama yer verilmiştir. İnternet ortamında hem bilgilendirme, hem

de seçmeni etkileme açılarından doğrudan reklam olgusuna da yer verilmiştir. Hatta o

kadar ki, Türk haber portalları ile yetinilmemiş, Genç Parti’nin uygulamasında olduğu

gibi, Yahoo gibi yabancı haber portallarına partinin reklamı verilmiş, ayrıca mobil

telefonlara kısa mesajlar (SM) geçilerek parti reklamları yapılmıştır27.

1.5. Siyasal İletişim Ve Propaganda

Siyasal iletişim ve propaganda arasında sıkı bir ilişki vardır. Hatta zaman

zaman siyasal iletişimin propaganda olarak tanımlandığı durumlar da görülebilir.

Propaganda sözcük olarak, mesajların otoriter bir biçem ile tek taraflı ve yoğun olarak

hedef kitleye aktarılması olarak tanımlanabilir. Propaganda kavramında verilen

mesajların tartışılması, yorumlanması değil, olduğu gibi, verildiği biçim ve içerikte

kabul edilmesi onaylanması ve buna bağlı olarak da tutum ve davranış değişikliği

beklenir. Burada iletişimden çok, tek taraflı mesaj gönderilmesi yani “iletim” söz

konusudur. Mesajların içeriğini tartışma olanağı yoktur. Propaganda da süre kısadır.

Verilmek istenen tüm mesajların bu kısa zamanda verilerek sonuca ulaşılması istenir.

26 Özkan Necati, s.226. 27 Aziz, s.93.

19

Ancak, yönetim biçimleri demokratik olmayan ülkelerde, propagandanın siyasal iletişim

olarak çok uzun süreli olduğu durumlar da vardır28.

Türk Siyasal iletişim tarihine baktığımızda, özellikle 1991 yılından itibaren

partilerin siyasal iletişim kampanyaları konusunda profesyonel davranmaları gerektiği,

çalışmaların araştırmaya dayalı bilimsel dayanaklara oturtulduğunda başarılı olacakları

konusunda ikna oldukları gözlenmektedir. Oluşan bu bilince rağmen, siyasal aktörlerin

ön önemlileri arasında yer alan siyasi partilerin siyasal iletişim çalışmalarını propaganda

çalışmaları olarak gördüklerine yönelik önemli bulgular vardır.

Türkiye'deki siyasi partilerin önemli bir bölümünün kampanya ve tanıtım

çalışmalarıyla ilgili birimlerinin de adı Propaganda Başkanlığı’dır. Aslında bir yandan

artık siyasi partilerin benzeri tanıtım faaliyetleriyle ilgilenmeye başlaması, bu konuda

önemli bütçeler ayırması umut verici olabilir ancak ısrarla propaganda kelimesini

kullanmaya devam etmeleri de düşündürücüdür. Propaganda faaliyetleri denildiğinde,

tek taraflı bir faaliyetler dizisi söz konusudur. Yani propaganda yapmak üzere harekete

geçen siyasi partiler ve politikacılar, düşünce ve öğretilerini seçmen kitlesine

benimsetmek ve yaymak üzere çalışır, karşılığında da var olma nedenleri olan 'tek

müşterileri' seçmenlerin istekleriyle ilgilenmez. Siyasal iletişim ise her iki tarafın da

katkıda bulunduğu bir süreçtir. Siyasal iletişim Türkiye'de birkaç yıldan bu yana

gelişmekte olan yeni bir alandır. Ancak siyasi partiler göz ardı etmemelidir ki, istatistik,

demografik bilgiler, seçmen davranışları, ciddi kamuoyu araştırmaları, kalitatif

araştırmalar vs. gibi ciddi çalışmaları kendisine esas alan, en önemlisi de seçmenle

karşılıklı iletişim anlayışından yola çıkan bu disiplin, kısa vadede özgür siyasetin

önündeki birçok engeli kaldıracaktır. Siyasi partilerin, seçmenlerinden uzaklaşmasının

altında yatan en önemli nedenlerden biri de bu iletişimin önemini göz ardı etmeleridir.

Siyasi parti kadroları, kendilerini seçmenler üstü bir yerde görerek, düşüncelerini 'dikte'

ettirmeye dolayısıyla da bu sürece 'propaganda' adını vermeyi uygun görmektedir29.

28 Aziz, s.3-4. 29 Şeyda Taluk, “Propagandaya Devam Edin”, http://www.radikal.com.tr/1999/03/06/yorum/01pro.html

20

Türkiye’deki siyasi partilerin siyasal iletişim çalışmalarında sorumlu birimlerin

web sitelerinde hangi isimler altında görev yaptıklarını incelediğimizde siyasi partilerin

bu konuda yeterli bilinçle hareket etmedikleri aşağıdaki tabloda görülecektir.

Aşağıda 1980 sonrası, 2820 sayılı Siyasal Partiler Yasası'na göre kurulan ve

faaliyetlerini sürdüren siyasi partiler yer almaktadır. Partilerin siyasal iletişimle ilgili

birimlerinin web sitelerinde yeralış biçimleri belirtilmektedir.

Tablo 1.1. Siyasi Partilerin Web Sitelerinde Siyasal İletişim Linkleri ve Kullandıkları

İbareler30

Parti Adı Kuruluş Tarihi Genel Başkanı Siyasal İletişimden Sorumlu

Kişi/Birim

1 Anavatan Partisi ANAP 20.05.1983 Erkan MUMCU İletişim Tanıtım ve Medya İle İlişkiler Başkanlığı

2 Doğru Yol Partisi DYP 23.06.1983 Mehmet Kemal AĞAR

Genel Merkez Teşkilatına Bağlı Başkanlık Divanı Üyelerinden Genel Başkan Yardımcısı Saffet Arıkan Bedük Basın ve Propaganda Başkanı

3 Milliyetçi Hareket Partisi MHP 07.07.1983 Devlet BAHÇELİ

Basın ve Propaganda İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır

4 Demokratik Sol Parti DSP 14.11.1985 Bülent ECEVİT -

5 İşçi Partisi İP 02.03.1992 Doğu PERİNÇEK - 6 Cumhuriyet Halk Partisi (2) CHP 09.09.1992 Deniz BAYKAL - 7 Millet Partisi 22.11.1992 Aykut EDİBALİ Web sitesi yok

8 Genç Parti GP 23.11.1992 Cem Cengiz UZAN

Başkanlık Divanı Linki içinde Halkla İlişkiler Başkanı Umur YUMUTURUĞ

9 Demokrat Parti 29.11.1992 İsmet HACISALİHOĞLU

Web Sitesi yok

10 Türkiye Sosyalist İşçi Partisi

TSİP 03.01.1993 Mehmet SÜMBÜL -

11 Büyük Birlik Partisi BBP 29.01.1993 Muhsin YAZICIOĞLU - 12 Anayol Partisi 05.05.1994 Gürcan BAŞER Web Sitesiyok

13 Özgürlük ve Dayanışma Partisi

ÖDP 08.06.1994 Hayri KOZANOĞLU

Basın, Yayın ve Propaganda İşlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı

14 Liberal Demokrat Parti LDP 26.07.1994 Ercan ÇALI Tanıtım ve Propaganda İşleri Başkanlığı

15 Adalet Partisi 11.04.1995 Bülent Şimşek ÖZÇELİK

Web Sitesi yok

16 Büyük Adalet Partisi 12.04.1995 Mehmet Beşir BİLGİÇ Web Sitesi yok 17 Türkiye Adalet Partisi 12.04.1995 Mehmet Web Sitesi yok

30 http://www.byegm.gov.tr/on-sayfa/siyasipartiler/siyasi-partiler.htm

21

YORGANCIOĞLU

18 Türkiye Özürlüsü ile Mutludur

29.07.1996 Murat DİLMEN Web Sitesi yok

19 Emeğin Partisi 26.11.1996 Abdullah Levent TÜZEL -

20 Hürriyet ve Değişim Partisi

HÜRPARTİ 07.01.1997 Yaşar Okuyan -

21 Devrimci Sosyalist İşçi Partisi

25.04.1997 Şevket Doğan TARKAN Web Sitesi yok

23 Ulusal Birlik Partisi 23.10.1998 Fehmi KURAL Web Sitesi yok

24 Aydınlık Türkiye Partisi ATP 27.11.1998 Ahmet Bican ERCİLASUN

Web Sitesi yok

25 Sosyalist Birlik Hareketi 05.08.1999 Nihat ÇAĞLI Web Sitesi yok 26 Demokrat Halk Partisi DHP 15.12.1999 Mahmut İhsan ÖZGEN Web Sitesi yok

27 Gönül Birliği Yeşiller Partisi

GBYP 03.11.2000 Eşref YAZICIOĞLU Web Sitesi yok

29 Eşitlik Partisi EP 25.05.2001 Bektaş ÇELEBİ -

30 Saadet Partisi SP 20.07.2001 Başkanlık Divanına bağlı Halkla İlişkiler Başkanı

31 Ulusal Muhtariyet Partisi UMP 13.08.2001 Fehmi ÖZTÜRK Web Sitesi yok

32 Adalet ve Kalkınma Partisi AKP 14.08.2001 Recep Tayyip ERDOĞAN

Tanıtım ve Medya Başkanlığı-Halkla İlişkiler Başkanlığı.

33 Lider Türkiye Partisi LTP 03.09.2001 Mustafa ÖZMAN - 34 Bağımsız Türkiye Partisi BTP 25.09.2001 Haydar BAŞ - 35 Türkiye Komünist Partisi TKP 11.11.2001 Aydemir GÜLER - 36 Sosyal Demokrat Partisi SDP 29.11.2001 Nihat DEMİR Web Sitesi yok 37 Çözüm Partisi ÇP 25.12.2001 Nazım KOCAMAN -

38 Toplumcu Demokratik Parti

TDP 28.01.2002 Sema PİŞKİNSÜT Web Sitesi yok

39 Hak Ve Özgürlükler Partisi

HAK-PAR 11.02.2002 Abdulmelik FIRAT -

40 Yurt Partisi 14.03.2002 Sadettin Tantan -

41 Sosyal Demokrat Halk Partisi

SHP 24.05.2002 Murat KARAYALÇIN -

42 Cumhuriyetçi Demokrasi Partisi

CDP 19.07.2002 Yekta Güngör ÖZDEN -

43 Yeni Türkiye YP 22.07.2002 İsmail CEM Web Sayfası yok

44 Bağımsız Cumhuriyet Partisi

BCP 24.07.2002 Mümtaz SOYSAL -

45 Sosyalist Demokrasi Partisi

SDP 28.08.2002 Filiz Koçali -

46 Son Çağrı Partisi SÇP 29.08.2002 Çetin SAKAOĞLU Web Sayfası yok

47 Sağduyu Partisi 04.09.2002 Mehmet Yücel AĞARGÜN

-

48 49

Özgür Toplum Partisi Halkın Yükseliş Partisi

HYD

06.06.2003

16.02.2005

Ahmet Turan DEMİR Yaşar Nuri Öztürk

Web Sayfası yok

-

50 51

Cumhuriyetçi Demokrat Türkiye Partisi Yeni Yüzler Partisi

CDTP

YYP

03.09.2003

08 08 2002

Serap GÜLHAN Münci İnci

Web Sayfası yok

-

22

Partilerin internet üzerindeki web siteleri ile ilgili yapılan araştırmada hali

hazırda Türkiye’de faaliyet gösteren siyasi partilerin %40’ının web siteleri olmadığı,

web sitesine sahip siyasi partilerin de %63’ünün halkla ilişkiler, propaganda, tanıtım

konularına ilişkin linklere yer vermediği görülmektedir. Partiler içinde tanıtım,

propaganda veya medya ile ilişkiler konusunda ilgili kişi yada linklerin bulunduğu

%16’lık oranda ise sadece Anavatan Partisi, Saadet Partisi ve Genç Parti Halkla İlişkiler

ibaresini kullanmaktadır. İktidar Partisi konumundaki Adalet ve Kalkınma Partisi ise

Halkla İlişkiler Başkanlığı ile Tanıtım ve Medya Başkanlığı’nı ayırmıştır. Dolayısıyla

etkinliği en fazla kitle iletişim araçlarından biri olarak gösterilen internet üzerindeki

web sayfalarında Halkla ilişkiler ve tanıtım konularında vatandaşların iletişim

kurabileceği linklere sahip siyasi parti oranı % 8’dir. Tüm partiler içinde basın ve

propaganda linklerine sahip partilerin oranı da yine %8’dir. Bu oranlar Türkiye’de

siyasal iletişim ortamında pazarlama iletişiminin ve onun bileşeni olan halkla ilişkilerin

öneminin kavranamadığının açık bir göstergesidir. Propaganda teriminin, halkla

ilişkiler, tanıtım kavramlarının benimsendiği oranda kullanılması, Türkiye siyasetinde

siyasal iletişimin propaganda olarak görüldüğü anlamını da taşımaktadır. Siyasal

iletişim çalışmaları propaganda amaçlı reklam çalışmalarına dayandırılmaktadır.

Propaganda da kullanılan yöntem ve teknikler siyasal iletişimde de kullanılır,

ancak burada söylemde farklılık vardır. Propaganda da kullanılan, örneğin kaynağın

güvenilir olması, kitleyi mesajları almaya hazır duruma getirme, çoğunluktan söz

etmek, sayılar yerine yuvarlak rakamlar ve oranlar vermek, bilinen ortak noktalardan

hareket etmek, mesajları yineleme, geniş kitlelere ulaşmak için kitle iletişim araçlarını

kullanmak gibi özellikler siyasal iletişimde de kullanılmaktadır31.

Siyasi partiler seçmenlerle karşılıklı iletişim kurarak, seçmenin isteklerini ve

davranışlarını bilmek, anlamaktan ziyade, siyasal iletişim disiplini yerine parti üyelerini

propaganda ve anti-propaganda teknikleriyle eğitmekle yetiniyor.

Bu eğitimlerde kısaca parti ilkelerinin nasıl dikte edileceği ve seçmenden nasıl

oy toplanacağı anlatılıyor. Siyasal iletişimin kurumsallaştığı ülkelerde ise uzmanlar,

31 Şengül Özerkan, Yasemin İnceoğlu, İletişimde Etkileme Süreci, Metinler Matbaacılık, İstanbul, 1997, s.

23

'propaganda' kelimesi konusunda oldukça hassaslar. Bu politik olarak doğru olmayan

(politically correct) bir terim ve totaliter bir düşüncenin aracıdır. Oysa iletişim,

demokratik bir süreçtir32.

32 Taluk, http://www.radikal.com.tr/1999/03/06/yorum/01pro.html

24

2. SİYASAL İLETİŞİM VE GAZETECİLİK

2.1. Siyasal İletişimde Gazeteciliğin Rolü Ve Önemi

Siyasal iletişimin amacı, tasarlanan mesajın istenilen etkiyi hedef kitle üzerinde

bırakmasıdır. Mesajların tasarımı tıpkı pazarlamada kullanılan bileşenler (Kişisel satış,

Reklam, Halkla İlişkiler, Promosyon) aracılığı ile yöntem ve şekil açısından

çeşitlendirilerek hedef kitleye ulaştırılır. Kullanılan bütün yöntemlerin birbiriyle

eşgüdümlü çalışması ve eksiksiz yerine getirilmesi gerekmektedir. Türkiye’de uzunca

bir dönem siyasa iletişime yönelik çalışmalar reklam üzerinde kurgulanmış ve hedef

kitleler reklam aracılığı ile kazanılmaya çalışılmıştır. Ancak günümüzde reklamın yanı

sıra diğer pazarlama bileşenlerinin siyasal iletişime yönelik kullanılması, istenen etkinin

oluşturulması açısından şart hale gelmiştir. Pazarlama bileşenlerinden “kişisel satış”ta;

daha çok yüzyüze iletişim yöntemi, diğerlerinde ise yüzyüze iletişimin yanı sıra kitle

iletişim yöntemleri kullanılmaktadır. Kişisel satış, promosyon ve reklam çalışmalarının

hedef kitleler üzerindeki etkileri hemen görülüyorken, halkla ilişkiler çalışmalarının

sonuçları uzun dönemlerde değerlendirilebilmektedir. Siyasal iletişimde halkla

ilişkilerin amaca dolaylı bir katkısından söz etmek mümkündür. Siyasal iletişim

amaçlarında kullanılan kitle iletişim çalışmalarındaki en önemli araç medyadır.

Dolayısıyla siyasal iletişim çalışmalarında medya organlarının kullanımları ve

niteliklerinin bilinmesi önem taşır. Bu anlamda kitle iletişimini kullanan siyasal

pazarlama bileşenlerinin en önemli aracı medyadır.

Siyasal iletişim aracı olarak kullanılan medyayı;

-Yazılı kitle iletişim araçları; gazete, dergi, broşür, kitap, el ve duvar afişleri,

-Sözlü kitle iletişim araçları; radyo

-Görsel ve sözlü kitle iletişim araçları; televizyon, film, sinema, DVD, VCD

-Yazılı, sözlü, görsel, işitsel medya; internet olarak sınıflandırabiliriz.

Sınıflandırılan kitle iletişim araçlarından kimileri yerel olarak yayın

yapmaktadır. Bu çalışmanın amacı; yerel bazda yayın yapan gazetelerin siyasal iletişim

25

aracı olarak rolünü belirlemektir. Bu anlamda kitle iletişim araçlarından yerel gazeteler

ayrı bir bölümde daha detaylı ele alınacaktır.

Gazetecilik bir yönüyle kişiler sorunların çözümlenmesine yardımcı olan

bilgilerin ulaştırılmasıdır. Sunulan enformasyonun içeriği, bilgilendirme veya eğlence

yüklü olabilir. Genelde basit bir tanımlama ile sunulan bu içeriğe günlük dilde “haber”

adı verilir. Gazetecilik, haber malzemesi sayılan enformasyonun toplanması, yazılması,

düzenlenmesi ve dağıtılmasını içeren bir işlemdir. Gazeteci ise erişmek isteği kitle için

en önemli diye nitelendirdiği enformasyonu toplayarak, haber yapan, kişileri bilgi

alarak düşünmeye sevkedendir33.

Gazeteciliğin temel ilkelerinden bir tanesi, haber ile yorum arasında belirgin

bir ayrımın çizilmesi ve bunların karıştırılmasının önlenmesidir. Haber gerçeklere ve

verilere dayalı bilgilendirmedir. Buna karşılık, yorum ise, yazarın, yayımlayanın veya

yayın şirketlerinin düşüncelerini, inançlarını, işitsel yargılarını içerir. Haber yayını,

gerçeklere dayandırılmalı ve doğruluğu kanıtlanır olmalıdır. Yorumlar, genel

düşünceler veya günlük olaylar üzerinde yapılabilir. Yorum subjektif olduğundan,

doğruluğu üzerinde eleştiri yapılamaz. Gazeteci ve gazetecilik kavramları, haber verme

bakımından tek yönlü bir iletişim akımına işaret ederler. İşte gazetecilik yapan araçlar

yoluyla “haber alma”, eriştikleri kitleler yönünden haber olur diye seçilmiş, ayrılmış,

düzenlenmiş, haber olarak yazılmış olay ve olayların okunması, dinlenmesi, izlenmesi

sonunda gerçekleşebilmektedir. Bu düzenleme içinde de toplumda gazetecilik yapan

kitle iletişim araçlarınca, çeşitli görüşler gündeme getirilmekte, gündemde tutulmakta,

kamuoyları oluşmaktadır. Daha doğru bir deyişle, gazetecilikte toplumda üzerinde

konuşulan gündem saptanma yoluna gidilmektedir34.

Gazetecilik, kitle iletişim araçlarının yapılarına göre bazı farklılıklar gösterir.

Araçların bu farklı yapısal özellikleri nedeniyle günümüz gazeteciliği, basın, radyo,

televizyon, internet arasında büyük bir yarış içinde gerçekleştirilmektedir.

Kitle iletişim araçlarının gücünün anlaşılmasıyla medyaya sahip olmak

isteyenlerin sayısı artmaya ve medya organlarının çeşitliliği aritmetik olarak çoğalmaya 33 Oya Tokgöz, Temel Gazetecilik, İmge Kitapevi, Ankara 1994, s.34. 34 Tokgöz, s.34.

26

başlamıştır. Bu da medya organları arasında çekişme ve rekabeti beraberinde

getirmiştir.

Son yıllarda medya kavgalarının gruplandırılmasında dikkat çekici noktalar

bulunmaktadır;

-Gazetelerin karşılıklı olarak özellikle promosyonla yükselen tirajlarını

düşürmek, promosyon kampanyalarını kırmak için kullandıkları kötüleyici yöntemlerin

ürünü kavgalar,

-Reklam ve dağıtım tekeli oluşturarak bu pazarlara hakim olmak ve tehdit

oluşturan medya kurumlarını yok etme, imajını zedeleyerek reklam akışını, devletten

kaynak akışını önleme çabalarının ürünü kavgalar,

-Medya gruplarının daha çok, teşvik, kredi, ilan ve çeşitli kolaylıklar elde

etmek için, ekonomik yatırımlarında kayırıma ve destek gördükleri için, ya da

ekonomik hedeflerine yakın buldukları için destekledikleri politik liderlerin genellikle

aynı nedenlerle karşısında yer alan medya grupları ile girişilen kavgalar,

-Medya gruplarının özellikle medya dışı, bir ucu devlet desteğine dayanan

yatırımlar konusunda aralarındaki kıskançlıklardan kaynaklanan kavgalar ve birbirlerini

“medyanın gücünü kullanarak” hükümetlerden kolaylıklar elde etmekle

suçlamalarından kaynaklanan kavgalar35.

Aralarındaki rekabetin getirdiği çekişmeler kitle ileşitim araçlarının gazetecilik

işlevini yavaş yavaş kaybetmeye başlamasına neden olmaktadır. Bu rekabet ortamındaki

çekişmeler, gazetelerin haberlerine de yansımaktadır. Özellikle son grup kavgaların

nedenlerine baktığımızda kitle iletişim araçlarında gazetecilikten ziyade siyaset aracılığı

ile menfaat elde etme girişimlerinin olduğunu görürüz.

Medyanın etkileme stratejilerini dolayısıyla içeriğini belirleyen tek şeyin

sahiplik yapısı olduğunu düşünmek oldukça eksik bir resim çizmek olur. Çünkü

35 Gülcan Seçkin “1990’lı Yılların Basın Kavgalarının Ekonomi Politiği ve Bir Örnek Olay:Doğan, Sabah ve Akşam Gruplarının (Ekim-Aralık 1995) Kavgas”, Editör Korkmaz Alemdar, Medya Gücü ve Demokratik Kurumlar, Afa Yayıncılık, 1999, s.109.

27

medyayı tamamen medya dışı güçlerinde çeşitli yollarla etkilediği biliniyor. Siyasal

iktidarların medya üzerinde doğrudan baskı kurarak etkilemeye çalıştıkları bir gerçektir.

Aynı şekilde yine medya dışı güç odakları (örneğin belli bir holding) ekonomik gücü

sayesinde medyayı etkilemeye ve çıkarları doğrultusunda kullanmaya yeltenebilir. Öte

yandan bu amaçla oluşturulmuş özgül düzenleme/denetleme kuruluşlarının da (RTÜK

gibi) medyanın işleyişine doğrudan müdahale edebildiklerini biliyoruz. Bu arada,

doğrudan medyadan gelen Gazeteciler Cemiyeti, Basın Konseyi gibi meslek

örgütlerinin etkilerini de atlamamak gerekir. Bu güç ilişkileri ağının merkezinde duran

ve kendisini yaptığı haber, yazdığı yorum ya da köşe yazısı ile tanımlayan medya

profesyonellerinin işlerinin çok zor olduğunu söylemek mümkün. Zira bu kişiler bir

yandan tiraj ya da reyting baskısı ve dışsal politik baskıları göğüslerken, diğer yandan

da doğru, güvenilir, etik açıdan tutarlı ürünler ortaya koymak durumundalar36.

Türkiye’de Turgut Özal ve kadrolarının sıklıkla ifade ettikleri “vizyon

belirleme” sürecinde medyanın yeniden yapılanması büyük yer tutmuştur. “Dinamizm”,

“yeni trendler” ve “oyunda yer almak” söylemiyle çıkan 1980 sonrası yeni sağ

kadroları, medya endüstrisinin yeni dünya düzenine uydurulması aşamasında

görevlerini başarıyla yapmışlardır. 1990’lara kadar radyo-televizyon yayıncılığında

varolan devlet tekelinin kırılmasıyla, yaygın olmayan iletişim ağının genişlemesi

bağlamında gerekli altyapı kurulmuş ve yeni dünya düzeninin iletmek istediği mesajları

alımlamaya hazır bir toplumsal yapının temelleri atılmıştır37.

Bütün bu çıkarımları zenginleştiren bir örnek 1995 Ekim ayının politik

atmosferinde patlayan ve Aralık ayında barış ilanı ile sona eren, Doğan Grubu’na ait

gazetelerle Sabah ve Akşam grubu arasında yaşanan kavgadır. Bu dönem politik liderler

arasındaki kavgaların, hükümet krizlerinin politik sahnenin en birincil tarafları ve

aktörleri olan medyanın gündemine tümüyle hakim olduğu dönemlerden biridir. Bu

ortamda medya sektörüne hakim olan ve şiddetli rekabet içinde bulunan iki büyük grup,

iktidardaki DYP ile muhalefetteki ANAP arasında tercihlerini belirlerken, birbirlerini

hükümetle olan ekonomik ilişkilerine göre hareket etmekle suçlarlar. Böylece politik 36 Halil Nalçaoğlu, “Medya Toplum İlişkisini Anlamak Üzere Bir Çerçeve”, Der. Sevda Alankuş, Medya ve Toplum, s.55 37 Esra Doğru Arsan, “Değişmeyen Türkiye’nin Değişen Medyası”, http://www.medyakronik.com/akademi/makaleler/makaleler32.htm

28

taraf ya da muhalif olmanın, iktidarı belirleme çabalarının temelinde hükümetlerle olan

ekonomik ilişkilerin yattığı iddialarından kalkılarak, ticari rekabet ve kıskançlıkların

doğurduğu sert bir kavga yapılır. Medya gruplarının sözcüleri birbirlerine, politik tavır

alışlarında, politikacılara yönelik davranışlarda parasal ilişkilerin belirleyici olduğu

suçlamalarını yöneltirken, aynı suçlamaları bir parti lideri daha önce çok iyi ilişkiler

içinde olmakla eleştirirken, tüm bunları medya sahibi olmanın olanaklarını kullanmaya

bağlayacaklardır. Nitekim etik ilkelerin, kamu yararı gibi kavramların kalkan olarak

dahi işlev göremediği, medya gruplarının tümüyle ekonomik ve politik güç olmak için

giriştikleri, her silahin kullanıldığı bir kavga yaşanır38.

Siyaset ve medya ilişkilerinin “habercilik ve yorumlar boyutunda, siyasetçiye

olan katma değeri, iki biçimde kendisini göstermektedir. Birincisi, bütün başarısızlığına

ve yanlışlarına rağmen siyasetçinin hâlâ umut vaad ettiği, ondan başkasının başarma

şansının olmadığı, varolan hata ve başarısızlıkların tamamıyla dışsal faktörlerin

etkisiyle gerçekleştiğidir. Dolayısıyla, böyle bir ortamda siyasetçinin kolaylıkla parti içi

rakiplerinden ve muhâliflerinden sıyrılması, en azından şiddetli eleştirilerden kurtulması

mümkün olmaktadır ve siyasetçi işine devam etmektedir. İkincisi ise, başarılı rakip ve

başarılı veya başarısız olsun muhâliflerin ezdirilmesi, seslerinin duyurulmamasıdır”39.

Aslında 1993 yılı ilkbaharında ne yapıp edip bir televizyon kurmaya çalışanlar

yalnızca Refah Partili İslamcılar değildi. Kimi siyasi partiler, büyük şirketler, güç

odakları ve tarikatlar da benzer çalışmalar içindeydiler. Televizyonun özelleşmesinden

sonra ortaya çıkan yeni siyasal ortamda televizyonsuz bir siyasal görüşün, silahsız bir

polis kadar eksik olacağı düşünülüyordu. Bu dönemde televizyona çok paralar yatırıldı.

Bunlar, henüz oluşmakta olan piyasanın mantığına, kapitalist ekonomilerde televizyon

yayıncılığının rasyonalitesine göre açıklanması mümkün olmayan, başka türden rant

beklentileriyle yatırılmış paralardı40.

Gazetecilik kitle iletişim araçlarından, yazılı basın-radyo ve televizyonda

tamamen siysi taraflar adına yapılır bir nitelik kazanmıştır. Sonraki yıllarda kitle 38 Seçkin, s. 141 39 Cihaneri Erciyes ‘Medya Siyaset İlişkilerinde Etik Sorunlar ve Türk Basını’, Türkiye ve Siyaset Dergisi Eylül-Ekim 2001, http://www.dorduncukuvvetmedya.com/article.php?sid=1834 40 Haluk Şahin, “İslamcı Televizyon Nasıl Olur?”, 15 Ekim 2005 Radikal Gazetesi, http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=167012

29

iletişim araçları arasına katılan internet üzerindeki haber portallarında da aynı tavrın

devam ettiği görülür.

Türk medyası, bu anlamda da çok kötü örneklere sahip bulunmaktadır.

Hatırlanacağı üzere, 1995 seçimleri öncesinde, Doğan Grubu kayıtsız şartsız Mesut

Yılmaz’ın ANAP’ını desteklerken, Bilgin Grubu da en büyük rakibi Tansu Çiller için

seferber olmuştu. Aynı kamplaşma 1999 seçimlerinde de yaşanmış, fakat bu sefer Tansu

Çiller’i destekleyen grup Enver Ören’in İhlas’ı olmuştur. Kanal 7, Yeni Şafak, Millî

Gazete, Akit gibi yayın organları da bütün güçleriyle Fazilet Partisi’nin yanında yer

almış, tıpkı büyük medyanın yaptığı gibi, başta MHP olmak üzere birçok partiye

neredeyse hiç şans tanımaz bir yayın politikası izlemişti. Seçim sonuçları, büyük medya

tarafından yelkenine her zaman su verilen partilerin hezimetini ortaya koymasına

rağmen, medyada ciddî bir özeleştiri mekanizması da ne yazık ki çalışmamıştır41.

Televizyonun siyasi amaçlarla gazetecilikte kullanılması için üç seçenek

bulunuyor; haber özetlerinin yer aldığı haberler, haber bültenleri ve haber programları.

Yükselişte olan iktidarların basınla ilişkileri yumuşaktır, basın özgürlüğünden

yana bir söylem tuttururlar. Ama inişe geçtikleri anda bu söylem değişir, ilişkiler

sertleşir. İktidarlar basını sindirmek için ellerindeki enstrümanları kullanmaya

başlarlar42.

Medya dünyasının önemli isimlerinden Bedii Faik’in medya ile ilgili önemli

saptamaları var; “Türkiye'de medya terör unsurudur. Medya terörü o kadar var ki, her

şeyin üzerine baskı yapıyor. Politikacının üzerinde baskısı var. Halkın üzerinde baskısı

var, iş aleminin üzerinde baskısı var, her şeyin üzerinde baskısı var. Bugün Türkiye'de

gazete veya TV patronları herhangi bir fikri yaymak veya Türkiye'nin noksanlarını

tamamlamak için değil, yeni iş imkanları hazırlamak, bir silah gibi kullanmak üzere

yayıncılığa başlıyorlar"43.

41 Erciyes http://www.dorduncukuvvetmedya.com/article.php?sid=1834 42 Haluk Şahin, “Uzanlar ve Basın Özgürlüğü, 18 Şubat 2004, Radikal Gazetesi, http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=106608 43 Hasan Üstün, “Bedii Faik; Medya Terör Unsurudur”, 07.07.2001 http://www.bianet.org/2001/07/09/haber3283.htm

30

İtalya'da Başbakan Silvio Berlusconi'nin hükümeti ülkede son 60 yılda en uzun

süre görevde kalan yönetim olarak tarihe geçti. Berlusconi hükümeti iki yıl 11 ay, ya da

başka bir deyimle 1060 gün önce iktidara gelmişti. Bu süre, İtalya koşullarında bir

rekor44. Silvio Berlusconi İtalya Başbakanı olmadan önce önemli bir medya patronuydu.

Medya tartışmaları, özellikle seçim dönemlerinde yeniden alevlenir. Medyanın

tarafgirliği, bir silah olarak kullanılması, yozlaşması yeniden tartışılır. Medyada

kimsenin karşı çıkmadığı bir erozyon var ve bu erozyonun da elbette ki, ekonomik bir

temeli var. Ticari bir alan gibi görünmekle beraber, medyanın “kar elde etmekten çok,

bir silah olarak kullanılmakta olduğu” ve askeri harcamalarla benzer özellikler gösteren

“medya harcamaları”nın, önümüzdeki dönemde ilginç gelişmelere gebe olduğu

söylenebilir45.

Türkiye’de bir noktadan sonra ekonomik büyümenin iki altın kuralı vardır;

medya satın al ve iktidara yakın ol. Medya ürünlerinin tüketicileri açısından tehlike de

bu noktada başlıyor. 1980 sonrası geleneksel sahiplikten yeni sahiplik yapısına geçiş

sonunda; bankalar, müteahhitlik firmaları, sigortacılık, turizm, sağlık sektörü gibi,

gazetecilikle hiç ilgisi olmayan her türden sektör ile gazete, TV ve radyoların iç içe

geçtiğini görüyoruz. Bu durumda medya kamuya doğruyu söylemekten çok, iktidara

mesaj vermenin ve patronların kendi ticari mesajlarıyla iktidarın mesajlarını da halka

taşımanın aracı haline geliyor46.

Gazetecilik siyasal iletişimin vazgeçilmez araçlarından biridir. Gazetecilik

mesleğini yapanlar bu anlamda siyasal aktörler tarafından doğru bilgilendirilmelidir.

Ancak gazetecilik mesleğinin etik kurallarının dışına taşarak siyasal iletişim aracı olarak

kullanılması, toplumsal gelişimi ve ilinci engelleyici bir silah haline dönüşmektedir.

2.1.1.Fikir Gazeteciliği

44 http://www.bbc.co.uk/turkish/europe/story/2004/05/040505_italyberlusconi.shtml 45 Mustafa Sönmez, “Türk Medyasının Ekonomik Açmazları”, http://www.bagimsizsosyalbilimciler.org/Yazilar_BSB/Sonmez2004_2.doc 46Tılıç L.Doğan, 2000’ler Türkiye’sinde Gazetecilik ve Medyayı Anlamak, Su Yayınları, İstanbul, 2001, s.70.

31

Haberlerle birlikte yorumun ağırlık kazandığı, ünlü yazar ve düşünürlerin

gazete sayfalarından halka seslendikleri gazetelerdeki etkinin fotoğraflarla değil,

kelimelere yüklendiği, gazetecilik türü’ne47 fikir gazeteciliği denmektedir.

Günümüz gazeteciliğinde önemli bir yer işgal eden, hiç kuşkusuz fikir

gazeteleridir. Fikir gazeteleri insanoğlunun yapısı gereği olarak, pek hoşlanmadığı,

fakat bilmesi, öğrenmesi gerekli olan haberleri sunan gazetecilik türüdür. Sunduğu ciddi

içerikli haberlerle insanları düşünmeye yöneltir. Fikir gazeteciliğinin amacı, önemli

toplumsal sorunları, konuları saptayarak, toplumun gündemine getirmedir48.

Demografik yapısı belirlenmiş hedef kitlesinin düşünsel ihtiyaçlarına hitap

eder. Amacı mesajlarıyla eğlendirmek değil, eğitmek ve bilgilendirmektir49.

Medya diye ifade ettiğimiz kitle iletişim araçlarından sözlü ve yazılı basın ve

aynı zamanda hem sözlü hem yazılı basının içinde de (televizyon, radyo, gazeteler,

dergiler ve internet) fikir gazeteciliği yapan gruplar bulunmaktadır. Türk Medyası

içinde fikir gazeteciliği yapanların genele oranının çok düşük olduğunu söyleyebiliriz.

Bu arada fikir medyası ve propaganda ayrımını iyi anlamak gerekmektedir.

Son yıllarda propagandanın anlamı üzerinde yoğunlaşan araştırmalar

propaganda terimini kötü çağrışımlardan sıyırmaya ve eski anlamına kavuşturmaya

çalıştırmaktadır. Yani bir anlamda propagandayı düşüncelerin yayılması, ikna ve

etkileme çabaları olarak tanımlama gayreti söz konusu olmaktadır50.

Yapılan çalışmalar belli çıkarları olan bireylerin ya da grupların, başkalarının

kanılarını ve davranışlarını etkilemek amacıyla, önceden tasarlanmış, ikna ve telkin

tekniklerini kullanarak yaptıkları eylemin propoganda olarak tanımlanması üzerinde

görüş birliği sağlamaktadırlar51.

47 Nurdoğan Rigel, İleti Tasarımında Haber, Der Yayınları, İstanbul, 2000, s.32. 48 Tokgöz, s.273. 49 Rigel, s.32. 50 Arsev Bektaş, Kamuoyu, İletişim ve Demokrasi, Bağlam Yayınları, İstanbul, 2000, s.150. 51 Bektaş, s.150.

32

Modern propagandanın amacı, sadece bireylerin bir öğreti veya düşünceyi

benimsemelerini sağlamak değil, onları aktif olarak bu sürece katılmaya yöneltmektir.

Bir anlamda propaganda bireye seçenek sunmaktan ziyade, aksine bu seçimi ortadan

kaldırmayı, gerçek tepkiler ve inançlar yaratmayı amaçlamaktadır. Yani bireyin aklına

ve mantığına hitap etmek söz konusu değildir52.

Çıkar gruplarının yanı sıra, siyasi partiler en önemli propagandacılar

arasındadır. Parti propagandası bir ölçüde sınırlı bir çerçeve içinde olur. Her siyasi parti,

seçim kampanyası dışında kalan devrede bile kamuoyunu etkiler. Bunun için de

geleneksel propoganda metodlarını kullanır; basın, radyo, televizyon, kitap, prospektüs,

söylev, duvar afişleri, filmler, v.b. ve bunlarla birlikte istatistik53.

İktidardaki parti bir anlamda hükümeti de oluşturduğu için, yaptığı propaganda

kısmen hükümet propagandası anlamına gelir ve kendini savunmaya, haklı göstermeye

yöneliktir. Muhalefet partileri ise iktidar partisinin ve hükümetin izlediği politikaları

eleştiren nitelikte propaganda yapar ve bu durum onların propagandasına ister istemez

saldırgan ve olumsuz bir nitelik kazandırır. Kitle iletişim araçlarının siyasal

reklamcılıkta kullanılmaya başlanması siyasal iletişimin gelişmesine de önemli bir rol

oynamıştır. Kampanya dönemlerinde tüm siyasi partilerin ve adayların seslerini

duyurabilmeleri, kitleye mesajlarını iletebilmeleri ve seçimlerin bu anlamda sağlıklı

biçimde gerçekleşmesi, siyasal iletişim faaliyetlerinin düzeyi ile yakından ilgilidir54.

Fikir gazeteciliğinin propaganda yapmak gibi bir kaygısı yoktur. Ancak

farkında olmadan propagandaya aracılık yapmak durumunda kalabilir. Fikir gazeteciliği

yapan kitle iletişim araçları, daha çok kitleye ulaşmak için kitlelerin isteklerine yönelik

yazılar, programlar hazırlama amacını taşımazlar.

Yazılı basın, radyo, televizyon ve sinema gibi kitle iletişim araçları, ancak

kişilerin varolan görüş ve kanılarını güçlendirebilmekte, fakat değiştirmelerinde fazlaca

etkili olamamaktadırlar. İletişim araçları aracılığı ile yapılan ikna edici iletişim,

genellikle izleyicilerin varolan görüş ve kanılarını değiştirmekten çok, onları destekler.

52 Bektaş s.160. 53 Bektaş, s.172. 54 Bektaş, s.172.

33

Bununla birlikte, yine bu çalışmalar doğrudan olmasa bile dolaylı bir etkinin

varolabileceğine ve medyanın olsa olsa ancak kararsızların siyasal tercihlerini

belirlemede ve mevcut kanılarını değiştirmede rol oynayabileceğine dikkati

çekmektedirler. Ancak tüm sınırlayıcı unsurlara karşın, günümüzde kitle iletişim

araçlarının kamuoyunu oluşturma ve etkileme açısından önemini koruduğunu söylemek

yanlış olmaz. Gene yapılan araştırmalar gerek yazılı ve gerekse de sözlü iletişim

araçlarındaki, özellikle köşe yazarları ve yorumcuların bireyleri etkilediklerine ve

onların tutum ve kanaatlerini az da olsa yönlendirebildiklerine işaret etmektedir55.

Medya olmadan siyaset mümkün değildir. Topluma mesaj vermek isteyen ve

toplumdan destek almak isteyen herkesin medyaya ihtiyacı vardır. Basın yayın

organları, yani gazeteler, televizyonlar, dergiler de, kendi okuyucu-izleyici kitleleriyle

birlikte "taraf"tırlar. Haberleri seçme ve sunma tarzıyla "taraf"tırlar, yorumlarla

"taraf"tırlar. Daha geniş kitlelere ulaşmayı hedefleyen, daha az "taraf" olmaya çalışır.

Belli bir tür okuyucuyu hedefleyen gazeteler de o okuyucu kitlesinin bakış açısına

paralel olarak "taraf" olmaktan çekinmezler. "Taraf" olmanın ölçüsü yayının türüne göre

değişir. Ama "taraf" olmanın ölçüsü arttıkça da bir "inandırıcılık" sorunu ortaya çıkar.

Doğrudan "parti organı" durumunda olan yayınları, bu "inandırıcılık" sorunu yüzünden

o partiye oy verenler bile okumaz. Yine benzer biçimde, "taraf" olma ölçüsünü

kaçırarak bir siyasi görüş ya da bir siyasetçiyle fazla özdeşleşmiş gazeteler de ciddi

sorunlar yaşamışlardır56.

Yerel sorunları gündeme getirmek ve çözmeye yardımcı olmak misyonunu

üstlenen yerel gazetelerin, fikir gazeteciliği yaptıkları sürece bu amacı yerine

getirebilmesi mümkün olacaktır.

2.1.2. Kitle Gazeteciliği

Kitle gazeteciliğinin doğurduğu çok önemli bir kavram vardır: Kitle kültürü.

Kitle iletişim araçları insanları eğlendirmenin, boş vakitlerini değerlendirmenin

yanında dünyada olup bitenler hakkında haber iletmeyi de üstlenmektedirler. Teknolojik

55Bektaş, s.120. 56 Gönensin Oktay, “Siyaset ve Medya“ , Sabah Gazetesi, 7 Mayıs 2001.

34

gelişmeler sonucunda dünyanın bir ucundan diğer ucuna hızla yayılabilen haberler

kitlelerin dünya görüşlerini de değiştirmiş ve aynı zamanda kültürel farklılıklarda

standartlaşmaya yönelik bir hareketin başlamasına neden olmuştur57.

Kitle medyası; ucuz maliyetle, kitlelerin dikkatini çekecek, ilgi uyandıracak,

aynı zamanda da kitleleri eğlendirecek ürünler üretir. Bu ürünlerin ortaya çıkış sürecini

takiben kitleler, medya araçlarının yarattığı ürünleri ortak tüketmeye başlarlar. Ancak

işte bu ortamda propagandaya farkında olmadan hizmet eden ve bunu yaparken, ikna

yöntemlerini kullanan medyanın hitap ettiği kitlelere ortak bir kültürü de kazandırması

sonucu doğar. Kitle medyasının kitlelere bir öğreti hizmeti sunmak gibi bir amacı

yoktur. Tek amaç mümkün olduğu kadar çok kitleye hitap etmek, kitle iletişiminde

kullanan pazarlama iletişim yöntemlerinin (halkla ilişkiler, reklam, promosyon)

kullanım alanlarını genişletmektir.

Kitle kültürünün özelliklerini, kitle iletişim araçları yoluyla kazanılan kültür

bağlamında ele alırsak, bu kültürün içerik ve amaçları; ticari, teknolojik, ideolojik

boyutlarının yanı sıra nasıl kazanıldığı konusunda da bazı belirlemeler yapma imkanı

doğar58.

Bu belirlemelerin yapılabilmesi için kitle iletişim araçlarının pazarını bilmek

gerekiyor.

Kitle iletişim araçlarının mantığı, ekonomik yapısıyla yakından bağlantılıdır.

Özel sektör medyada ürünün her şeyden önce meta olduğu açıktır; zira satış rakamları,

yatırımdan gelir ve kara kadar tüm faaliyetlerinin tek haklılık gerekçesidir. Özel sektör

medya firmalarının yönetiminde ticari başarı uğruna daha da takıntılı bir biçimde bu

hedefin peşinde koşulur. Bugün, son yıllarda artan medya yoğunlaşmasının ve rekabetin

gölgesinde, durum tamamen kontrolden çıkmıştır. Özellikle televizyonun ve onun

ardından geri kalan medya sisteminin sınırsız pazarında artan özel sektör rekabeti

aslında medyaya özgü iletişim tarzlarına yabancı bir ticari-yönelimli kurallar kümesi

dayatmamaktadır. Tersine, başından beri medyada asli olarak varolan kuralların

denetimsiz biçimde büyümesine yol açmıştır. Bununla birlikte, daha az etkilenen dipteki 57 Bektaş, s.116. 58 N.Nur Topçuoğlu, Basında Reklam ve Tüketim Olgusu, Vadi Yayınları, Konya, 1996, s.127.

35

kaliteli yazılı basından en çok etkilenen en tepedeki boyalı basına ve ticari

televizyonlara kadar, çeşitli medya tiplerinin meta niteliğinden etkilenme derecelerinin

açık bir hiyerarşisi vardır59.

Özel yayıncılık şebekelerinde ve boyalı basında tepeye tırmanmak için ticari

sömürü kültüründen yararlanan bir gazeteci tipi vardır. Bu gazetecinin işe uygun temel

niteliği, konuyu doğru verip vermediğine ve konunun asli standartlarına yanıt verip

vermediğine aldırmadan yarı sindirilmiş bilgi kırıntılarını gerçek medya ürünleri diye

yutturmaya hazır oluşudur. Başarısı herşeyden önce, bir konuya hakkının verilip

verilmediği ile ilgili değil, izlenme oranlarıyla ölçülür. İşletmenin kar kaygısının

gazetecilik hedefiyle ya da siyasi hedeflerle çakıştığı ya da bir medya şirketi kendi

ekonomik faaliyetlerinin siyasi ortamını etkilemeyi umut ettiği durumlardaysa, medya

kuralları asla askıya alınmaz; belli koşullar altında açık siyasal mesajların taşıyıcılarına

dönüştürülür60.

Bu kurumların maruz kaldıkları sert ekonomik mantık, onları yarattıkları tüm

medya ürünlerini, ideali gençler olmak üzere, en fazla izleyiciye ulaşmanın araçları

olarak haklı göstermeye zorlarlar, zira yanlızca bu şekilde rekabette başarıyı bulurlar.

Bu yüzden izlenme oranlarını azamileştirmeye yönelik rekabet baskıları, medya

yetkililerinin şovların formatıyla, üretim şekliyle ve şovun başarısı ya da başarısızlığıyla

ilgili kararlarının çoğunu belirler. Amerikan yayıncılığında tekrar tekrar ortaya çıkan bir

uygulamada, bu tür bir mantığın en uç örneği görülebilir. Şovun moderatörü, şov devam

ederken bile, izlenme oranlarıyla ilgili son verilerden haberdar edilir. Bu bilgiyle

izlenme oranını yüksek tutması en fazla olası formatlara ya da yapım değerlerine anında

karar verebilir. Bu kuralları haber muhabirliği, siyasal habercilik ve televizyon haber

magazin programları için bile yumuşatılmaz. Egemen üretim koşullarında, medya

yapımlarının tüm ekonomik potansiyelinden tam olarak yararlanmaya ödünsüz bağlılık

farklı eylem alanlarının ya da yayın formatlarının özgüllüklerinden, temalarından ve

dekorlarından önce gelir61.

59Thomas Meyer, Medya Demokrasisi, Çev:Ahmet Fethi, İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2002,s.52. 60Meyer, s.54. 61Meyer, s.55.

36

2.2. Türkiye’de Gazetecilik

2.2.1. Yaygın Gazeteler

Genelde mesleki ve akademik dilde Türkiye içi ve dışı dağıtımı yapılan basın,

“ulusal basın” olarak adlandırılmaktadır. Bazı çevre ve kaynaklar ise yerel basın

mensuplarının “ulusal” sıfatına yönelik, “Biz milli değil miyiz?” biçimindeki

eleştirilerini göz önüne alarak “yaygın basın” değimini kullanmayı yeğlemektedirler62.

Bu çerçevede ulusal basın, “Merkezileri İstanbul’da bulunan, ülke çapında

sürekli ve düzenli olarak dağıtımı yapılarak satışa sunulan yüksek tirajlı gazeteler”

olarak tanımlanabilir. Bir başka anlatımla, orta ya da büyük çaplı ticari kuruluşlar

sayılan ulusal basın, geniş haber kaynaklarıyla ülke kamuoyuna seslenmektedir63.

Türkiye’de 2005 yılı itibariyle halen “16’sı ulusal, 15’i bölgesel, 229’u yerel

ölçekte yayın yapan 260 televizyon kanalı (53’ü kablolu), ulual, 108 bölgesel, 1062

yerel yayın yapan 1200 radyo istasyonu, tüm ülkede dağıtımı yapılan 32 gazete ve 85

dergi64 bulunmaktadır.

Gazete ve dergi satış gelirleri, toplam medya cirolarında ancak yüzde 20’si

dolayında bir yer tutmaktadır. Kağıt, matbaa v.b. giderlerini asla karşılayamayacak

fiyatlara gazete ve dergi satılmaktadır. Hele 1 YTL’ye satılan bol sayfalı haftalık

dergilerin fiyatı, fiziki maliyetleriyle hiç uyuşmamaktadır. Böyle olunca, varsa yoksa

reklam geliri, reklam harcamaları, buna bağlı olarak da ekonomideki makro büyüme

oranı medya için de can alıcı bir unsurdur65.

Türkiye’deki yazılı, işitsel ve görsel basının ortaya çıkma, gelişme,

yaygınlaşma süreçlerine bakıldığında; kuruluşunda devlet girişimlerinin olduğu, uzun

süre doğrudan siyasal iktidarın denetiminde veya etkisi altında gelişme gösterdiği

görülür. Türkiye’deki medyanın, nedenleri ülkenin ekonomik/siyasal ve kültürel

gelişme dinamikleriyle açıklanabilecek bu tarihsel özelliği, başka bir tarihsel özellik

62 Atilla Girgin, Türk Basın Tarihi’nde Yerel Gazetecilik, İnkılap Yayınları, İstanbul, 2001, s.147. 63 Girgin, s.147. 64 Mustafa Sönmez, “Medyanın 2005 bilançosu ve 2006” http://www.evrensel.net/06/01/11/ekonomi.html, 20 Mayıs 2006. 65 Sönmez, http://www.evrensel.net/06/01/11/ekonomi.html

37

olan siyasal merkezin her şeyi yukarıdan yerleştirmekten yana geleneğiyle ciddi bir

hesaplaşmaya girme ihtiyacı duymayan bir aydın tavrıyla birleşince, ortaya bugünkü

medya ortamını niteleyen başlıca özellik çıkmıştır: Mevcut siyasal gelenek ve onun

temsilcisi siyasal iktidarlarla arasındaki mesafesizliği hiç sorunsallaştırmayarak onun

bir parçası gibi davranan, toplumu modernleştirme misyonuna sahip yönetici elitin

temsilcisi olan bir basın66.

Yazılı basının görece erken tarihte başlayan özelleşmesi nasıl siyasal iktidarın

basın üzerindeki geleneksel denetim ve etkisinin azalmasına ve bir söylem

çoğullaşmasına neden olmamışsa, radyo ve televizyon alanında yakın tarihlerde

başlayan özelleşme/ticarileşme, başka ifadeyle işitsel ve görsel medya alanında devlet

tekelinin sona ermesi de, çoğulcu nitelikli bir medya ortamının ortaya çıkmasına yol

açmamıştır”67.

II. Dünya Savaşından sonra dünyadaki gelişmelere uyum sağlayabilmek

amacıyla gerçekleştirilen çok partili siyasal rejim 1946 ve 1950’de genel seçimlerin

sonucunda yeni kurulan Demokrak Parti (DP) çatısı altında farklı toplum kesimlerinin

merkeze taşınmalarında rol oynamıştır. Basının savaş sonrasının değişen koşullarındaki

tavrı, toplumsal istikrarın korunarak, modernleşmenin gerçekleşmesi yönündedir. Bu

nedenle belirli sınırlar içinde kalan bir liberalleşmeyi desteklemiştir68.

Türkiye toplumundaki siyaset odaklı değişim 1960, 1971, 1980 askeri

darbeleri, nihayet, 28 Şubat adıyla anılan 1997’deki dolaylı müdahale ile kesintilere

uğrarken basın siyasetin askeri çözümlerle beklenen çizgileri karşısında destekleyici

olmuştur69.

Basında tekelleşme konusu 1970’lerin başında gündeme gelmiş, o dönemki

adıyla Ortak Pazar’a girdiğimizde yaşanacak olası gelişmelerle birlikte meslek

kuruluşlarında irdelenmeye başlanmıştı. Kıbrıslı işadamı Asil Nadir’in Günaydın, Tan

66 Türkiye’de Medya ve Seçimler, Konrad Adenauer Vakfı Yayınları, İstanbul 1999. 67 Türkiye’de Medya ve Seçimler 68 Nilgün Gürkan, “Türkiye’de Gazetecilerin Gözlükleri, Medyanın Dönüşemeyen Kodları” , Der. Sevda Alankuş, IPS İletişim Vakfı Yayınları,İstanbul, 2003, s.155. 69 Gürkan, s.156.

38

ve Güneş Gazetelerini satın aldığı 1988-1989 yıllarında tekelleşme ile birlikte yabancı

sermayenin basına girişi de ele alınıp tartışılır olmuştu70.

Türkiye’de medyada sermaye yoğunlaşmasının önemli bir adımı özel TV

istasyonlarının kuruluşuyla gerçekleşti. Daha çok bankacılık grubu olan ancak dönemin

en hırslı sermaye grupları arasında sayılan Uzanların yine dönemin Cumhurbaşkanı

Turgut Özal'’ın oğlu Ahmet Özal ile kurdukları ilk özel TV şirketi, arkasından bir dizi

yeni TV kanalını sürükledi. TV girişimciliğinde bankacılık gruplarının hevesi dikkat

çekiciydi. Star’ın sahibi Uzan Grubu, İmar ve Adabank ile sektörde faalken,

özelleştirme sürecinde satın aldığı çimento ve elektrik şirketleriyle büyümesini

sürdürmüş, bu muhteris büyüme sürecinde bir güç olarak TV’yi tepe tepe kullanmanın

yararlarını da tatmıştı. Medyada TV ile varolan Uzanlar, Star ile yazılı basına da giriş

yaptılar ama özellikle dağıtım sürecinde iki büyük medya grubuyla yoğun bir çekişme

yaşadılar. Uzanlar hızlarını alamayıp medya güçleriyle siyasete soyundular ve 2002

seçimlerine Genç Parti’leriyle katıldılar; yüzde 7,5 oy aldılar71.

1980’den sonra Türkiye’nin çeşitli nedenlerde kullandığı yeni iletişim

teknolojilerinin, siyasal düzeyde “çağ atlama” ideolojisine dönüştürülmesinin sonuçları

bugünkü medya yapısının oluşmasına olumsuz etkide bulunmuştur. Yeni sağ

politikaların “çağ atlama” paketiyle sunulması iletişim teknolojilerinin kullanımına

ilişkin politikalarının ve yasal düzenlemelerin gereğince yapılmasını engellemiştir.

Tabulara karşı çıkan yeni bir medyanın yaratılmasının politik bir strateji olarak izlendiği

bugün ortaya çıkmaktadır. Yoksa yasal yaşamda ve basın sektöründe “iki buçuk” partiyi

ve gazeteyi yeterli gören bir siyasal “vizyonun”, radyo televizyon yayınlarına ilişkin

gerçek anlamda çeşitlilik istemesi bir çelişki olurdu72.

1980 yılından sonra basın yayın organlarını bağlı bulundukları medya

gruplarının dışında değerlendirmek çok sağlıklı bir yaklaşım olamaz.

Medya dünyasında, fikir gazeteciliği yapanlara oranla kitle gazeteciliğini

benimseyenler okuyucu pazarının büyük çoğunluğunu ele geçirmiştir. 70 Orhan Erinç, Medya ile Politika, Çağdaş Yayınları, İstanbul, 1996, s.45. 71 Mustafa Sönmez, Filler ve Çimenler, İletişim Yayınları, İstanbul, 2003, ss.42-43 72 Haluk Geray,“1980 Sonrası Yeni Teknolojiler ve İkitelli Medyası”, Editör Korkmaz Alemdar, Medya Gücü ve Demokratik Kurumlar, Afa Yayıncılık, 1999, s. 120.

39

1995 yılında Türk basınında eşi görülmeyen rakamsal rekorlar kırılmaya

başlanmıştı. Çünkü; medya başlıca görevlerini yerine getirmek yerine, lotaryacılık

aracılığı ile büyük bir pazarlama savaşına girişmişti.

Dünya rekoru kırdığımız günlere denk düşen araştırmaya göre medya

dünyamızda günde 56 kupon yayınlanmıştı. Başı üç çok satışlı gazete çekiyordu. Sabah

15, Milliyet 14, Hürriyet 12 kupon73.

Nitekim o dönemde Güntaç Özler’in çalışma sonucunda önemli bir tespit var;

“Gazete ve TV kanallarının, günlük hesaplara göre şu yada bu siyasi partinin

borazanlığına soyunması da temelde bir işletme olarak başarısızlıktan

kaynaklanmaktadır. Grupların piyasa payı kavgası bir vahşi rekabet sergilerken

trilyonlarla ifade edilince sonu gelmez promosyon savaşlarının mali yükü, bir ölçüde

okur izleyicilerin, ama büyük ölçüde de aktarılan kamu fonları dolayısıyla Türk halkının

üzerinde kalmaktadır”74.

Uzanlar gibi bir başka hızlı büyüyen bankacı Erol Aksoy da Show TV ile

Hürriyet’e ortak olarak medya sektörüne girmiş, ancak daha sonra yazılı basından

çekilerek Show TV ve Cine 5 isimli şifreli yayınla sektörde etkinliğini sürdürmeyi

tercih etmişti. Aksoy daha sonra Show TV’yi de Karamehmet ailesine satarak bu alanda

küçülmeyi tercih edecekti. Buna karşılık Akşam ile yazılı basına, Süperonline ile

internet yayıncılığına giren Yapı Kredi-Pamukbank sahibi Çukurova, Turkcell’in de en

büyük ortağı olarak “telekomünikasyon-finans” sayacakalarına medyayı da eklemiş

oluyordu. Karamehmet, Digitürk ile şifreli kanal alanında girecek ve futbol ligi

maçlarının yayın ihalesini alarak sektörde önemli bir köşe kapacaktı. Bunu 2002’de

Skytürk adlı yeni bir haber kanalı kurma girişimi izleyecekti. Milliyet sahibi Aydın

Doğan, hem yazılı hem elektironik basındaki atılımları ile 1990’ların en hızlı büyüyen

girişimcisi oldu. 1995’te Hürriyet Grubu’nu alarak yazılı basındaki gücünü arttıran

Doğan kuruluşuna yardımcı olduğu ama damgasını basmadığı Kanal D’nin çoğunluk

hisselerini 1995’te bankacılık ve inşaat devi Doğuş Grubu’ndan devralarak TV

73Erinç, s.28. 74Erinç, s.28.

40

işletmeciliğine de etkin bir biçimde girmiş oldu. Doğuş yazılı basın alanında ise 2001

krizi öncesi dergi yayıncılığı ile yetiniyordu75.

2001 sonlarındaki ise büyük medya "her şey çok iyi" deyip Ecevit hükümetini

cilalıyordu ki, ülke krize girdi. Büyük medya, tekel ağızdan, krizin suçunu Sezer'e

yükledi. Çünkü, Hüsamettin Özkan ve Mesut Yılmaz'ın tutuşturduğu dolduruş

haberlerle, hükümetle yatıp kalkıyorlardı. Kiminin banka işleri, kiminin RTÜK siparişi

vardı. TV'leri bir yana koyarsak, gazete satışlarında "piyasa" şöyleydi Doğan Grubu;

Hürriyet, Posta, Milliyet, Fanatik, Gözcü, Radikal, F. Forum ile satışların yüzde 46-

47'sine hakimdi. Banka rüyasından cezaevi kabusuna uzanan Sabah Grubu; Sabah,

Takvim, Fotomaç, Yeni Asır ile yüzde 20-21 tiraj payına sahipti ve hükümet ile

Doğan'ın rehinesi haline gelmişti. Çeşitli protokollere katılan, medyanın en büyüğünden

ve hükümetten ürken Karamehmet medyası da, başta Akşam, yüzde 9'luk payıyla uydu

yörüngesindeydi. Bunlara ürkek, titrek Türkiye'yi filan da ekleyince, "kartel" gücü

yüzde 80'e varıyordu. Doğan Grubu'nun dağıtım tekeli tüm gazete pazarlamasını kontrol

ediyor, patronlar arasında yapılan anlaşmalarla...Bayiler, reklam şirketleri ve ilan veren-

vermeyen iş dünyası üstünde baskı kuruluyordu. Protokollerle, çalışanlarını da

cendereye alıyor, bir yerden ayrılan ya da atılan gazetecinin bir diğerinde iş bulmasını

engelliyorlardı. Baskıya muhatap diğer iki kesim ise hükümet-devlet-bürokratlar ile

elbette okurdu. Okur, müthiş bir manipülasyon, oto-sansür, sansür ve saptırmaya maruz

kalırken...Hükümet ile karşılıklı şantaj barışı tesis edilmişti. Kartel hükümeti

kollayacak, hükümet de RTÜK gibi sipariş yasalar ve kamu imkanlarıyla büyük

medyayı kayıracaktı. Bu yapı, yeni RTÜK gibi özgürlük ve adalet düşmanı bir yasayı

ülkeye sokuşturmuş, karşı çıkan Sezer'e saldırmış, hükümeti adeta mülkiyetine

geçirmişti. Yatırımını da, çürümüş siyasetçilere yaptı. Seçim, bu saadet-ihanet tekelini

Ankara'da kısmen kırdı. Halk; medya-banka-siyaset-ihale-sansür tahakkümüne, siyasi

aktörleri tasfiye ederek sert bir cevap yolladı. Kartel’de İstanbul’da kırıldı. Sonuç;

Sabah'ın, ittifak, uyduluk ve editoryal kartel zincirinden sıyrılıp ayrı dağıtım kanalı

kurması oldu76.

75Sönmez, ss.42-43. 76 http://arsiv.sabah.com.tr/2003/10/05/y05.html

41

Türkiye’de 2003 yılı gazete paylarının görüntüsü şöyle; Doğan Grubu'nun

"asli" gazetelerinin payı yüzde 37-40. "Bağımsız" maskesiyle, Doğan Grubu'nun Sabah'ı

çökertme projesi uyarınca, tüm finans-kağıt-baskı-ilan-dağıtım-gazetecilik terkibi bu

grubun kasasına hapsedilerek doğurtulan Vatan'ı da ekleyince, yüzde 45'i buluyor.

Kısmen benzer konumdaki iki "bağımsız", Yarın ve D.B. Tercüman'la, yüzde 50'ye

ulaşıyor. Sabah Grubu'nun payı yüzde 21 kadar. Akşam'lı Çukurova'nınki de yüzde 10.

Sık sık diş gösterdikleri üzere, Doğan Grubu, Sabah'ı da ele geçirseydi, yüzde 70'i aşan

bir "tekel şiddeti" oluşacaktı. Tekel, sadece mülkiyet değil. Tekel, farklı mülkiyetlerde

gözüktüğünde bile, "tek-ses"li haber, bilgi, eleştiri, sorgulama ortamı demektir77.

Bütün bunlara ek olarak aynı zamanda Devletin tıpkı bir kartel gibi elinde

Ziraat Bankası, Halk Bankası ve Vakıf Bankasının yanısıra TMSF’ye devredilen 22

batık bankanın yanı sıra 6 kanallı devlet televizyonu olan TRT, yine TMSF’ye

devredilen Star TV, Kral TV, CİNE 5 Televizyonu, Star Gazetesi 15 radyo ve 6 dergi

bulunuyordu. Uzun bir aradan sonra Star TV, Kral TV, Star Gazetesi, radyo ve dergiler

devletin elinden çıktı. Star TV’nin 2006 yılında Doğan Grubu tarafından satan

alındıktan sonra dengelerde kartelleşme lehine yeni bir değişiklik daha meydana

gelmiştir.

Türkiye’de ekonomik krizlerin vurduğu ilk alan hep medya olmuştur. Zaten

ülkede toplumsal bir gerçeğin ekonomik yansımasının görüntüsü olarak gazete ve

dergilerin satış gelirleri onları "yaşatacak" düzeyin çok altındadır. Yani alıcı azdır.

Türkiye’de yazılı basının ortalama cirosu yılda yalnızca satıştan 250-300

milyon ABD Doları'dır. Reklam gelirleri de 230 ile 250 milyon ABD Doları

civarındadır. Buna göre yazılı basının toplam cirosu 600 milyon ABD Doları’na

yaklaşmaktadır. Basın sektörü yıllık cirolar açısından önemli bir sektördür78.

Çeşitliliğe rağmen okur sayısının Batı ölçülerine göre bu kadar düşük

olmasının bir nedeni, hep üzerinde durduğumuz okuma alışkanlığının geriliği, eğitim

sisteminde okumayı teşvik eden hiç bir unsur olmamasıdır. Diğeri ise kuşkusuz yine

77 http://arsiv.sabah.com.tr/2003/10/05/y05.html 78 Almanac 2005, http://www.byegm.gov.tr/YAYINLARIMIZ/kitaplar/turkey2005/content/turkey/434-435.htm 7 Mayıs 2005.

42

"ekonomik"tir. Ekonomideki seyrek bolluk dönemleri dışında, alım gücünün sürekli

azaldığı bir ekonomik ortamda okumak için para harcamak "lüks" kalmaktadır.

1980'lerin ikinci yarısındaki gelişmeyle birlikte büyümeye başlayan medya sektörü,

90'ların başında büyümeyi zorlamaya devam etmiştir. Bugün gelinen noktada ise

ekonominin gerçek büyümesinin ötesinde bir büyüme yaşayan medyanın bir geri

aşamaya düşmesi söz konusudur79.

Medya toplumun aynasıdır. Bu yüzden ülkede meydana gelen genel krizleri en

başta ve en şiddetli biçimiyle medya yaşamıştır.

Tablo 2.1. Önemli Basın Organlarının 2005 Yılı Ortalama Satışları80

2.2.2. Yerel Gazeteler

Ülkenin tümünü yayın kapsamına alan medyaya yaygın, bölgesel ölçekte yayın

yayın yapanına bölgesel, yerel ölçekte kalanına ise yerel medya denilir. Yerel, bölgesel

ve yaygın medyanın tümü ise ulusal medyayı oluşturur81.

79 Oktay Gönensin, http://arsiv.sabah.com.tr/2001/03/12/y62.html 80 Almanac 2005, http://www.byegm.gov.tr/YAYINLARIMIZ/kitaplar/turkey2005/content/turkey/434-435.htm, 7 Mayıs 2005. 81 Nail Güreli, Şu Bizim Medya, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yayınları, İstanbul, 2004, s.169.

43

Genelde ulusal ve uluslararası kitle iletişim araçları bireylere düşünemedikleri,

ulaşamadıkları dünyayı sunarken, onların yaşadıkları sorunları çözememekte ve toplum

üyeleri kendi sorunlarıyla baş başa kalmaktadır. Yerel basının temel özelliği ise

yayımlandığı yörede, bireylerin sorunlarını çözmelerine yardımcı olmak, bireyler

arasındaki ilişkilerin olumlu yönde gelişmesini sağlamak, yerel düzeydeki kamuoyunun

oluşmasına katkıda bulunmak ve bu arada yerel yönetimleri bir ölçüde denetleyerek,

eleştirerek kamu görevi yapmaktır82.

Yaygın görüş, yerel medyanın demokrasinin yerleşmesi ve kurumlaşması

açısından vazgeçilmez unsur olduğunu kabul eder. Bununla birlikte genel olarak, bir

bütün olarak medyanın da böyle bir işlevi olduğu varsayılır, kabul edilir ve hemen

ardından, özellikle medyanın halka yönelik olarak bilgi taşıma, haberi oluşturma,

görünmeyenleri gösterme gibi noktalardaki işlevi nedeniyle de demokrasinin eksiksiz

işlemesinin vazgeçilmez parçası olduğu düşünülür. Benzer şekilde, özellikle sermaye

yapıları ile yaygın medyanın ilişkisi tartışılmaya başlandıktan sonra, bu görev ağırlıkla

yerel medyaya yüklenmeye başlanmış. Burada özellikle demokrasinin yerelleşmesi,

yaygınlaşması, tabana yayılmasına yönelik olarak yapılan tartışmalar ve kavramlaştırma

çabalarının içerisine yerel medya da oturtulmuştur. Genel olarak şu söylenebilir: Yerel

medya: 1) Demokrasinin kurumsallaşıp kökleşmesine yardımcı olur. 2) Yurttaşlık

bilincinin artmasına benzer şekilde yardımcı olur83.

Yerellik, yaygın basında bulunmayan en önemli, en değerli özellik olarak

görülmelidir. Ancak yerel basın da yalnızca kendi yakın çevresine bağlanıp

kalmamalıdır. Benzer konuları olan öteki yerel çevrelerle ilişki kurmalıdır. Yerel

basının olaylara bakışında, çevresindeki bölgeye ve ülkenin geneline ulaşmayı

gözönünde tutan bir boyut, perspektif bulunmalıdır. Yerelden genele yönelen bir bakışı

kim görür, kim okur demek yanlıştır. Uydularla küresel iletişimin yanısıra günümüzün

öteki küresel iletişim teknolojisi olan internet yazılanların, yayınlananların karar verme

konumundaki kişilere iletilmesinde çok etkin olanaklar sağlamaktadır84.

82 Girgin, s.147. 83 Mete Belovacıklı, “Yerel Medya ve Demokrasi”, 9. Yerel Medya Eğitim Seminerleri, 9-10 Mayıs 2002 Tunceli, http://www.byegm.gov.tr/seminerler/tunceli_ix/tunceli_19.htm 7 Mayıs 2006 84 Belovacıklı, http://www.byegm.gov.tr/seminerler/tunceli_ix/tunceli_19.htm

44

Bağımsız ve güçlü bir yerel basın, bir yandan tekelleşmenin sultasını kırmak

için bir seçenek olarak varsayılıyorsa, bir yandan da yerel birimlerde halkla yönetim

arasında iletişimi sağlaması açısından demokrasinin vazgeçilmez unsur olma şansına

sahip bulunuyor85.

Türkiye’de yerel basının halkla bütünleştiği ve en etkin olduğu dönem ise

şüphesiz Kurtuluş Savaşı yıllarıdır. Büyük önder Atatürk’ün “Fazilet Adaları” olarak

tanımladığı yerel gazeteler, bu dönemde hem kurtuluş hareketinin öncülüğünü yapmış

hem de Anadolu’nun düşman işgali karşısında gösterdiği direnişin sesi olmuştur.

Atatürk, mücadelesini her zaman bir yayınla desteklemiş, mesajlarını ve Anadolu

insanının desteğini o dönemin olanaklarıyla yayımladığı gazetelerde duyurmuştur86.

Türkiye’de çok partili siyasi hayata geçilen 1946 yılından yılından itibaren

yerel basın daha büyük bir önem kazanmıştır. Ama bu demokratik harekette yerel

basının yaptığı öncülük sonraki yıllarda giderek önemini yitirmiştir. Ulusal mücadele

döneminde son derece etkili ve saygın olan yerel basın zamanla yaygın basın karşısında

gücünü yitirmeye başlamıştır. Oysa Türkiye’de 1960’lı yıllara kadar siyasal iletişim

açısından kullanılabilecek kitle iletişim araçları televizyon yayıncılığına başlanmadığı

için sınırlıydı. Yerel basın bu açıdan oldukça önemli araçlar arasındaydı. Buna rağmen

yerel basın organlarında beklenen gelişmenin aksine bir gerileme olmuştur. Gazetecilik

etik kurallarının çiğnendiği, gazeteci olmayan girişimcilerin bu alana el attığı bu dönem

yerel basının saygınlığının ve etkinliğinin kaybolmasında en önemli etkenlerdir.

Oysa bugün yerel basın kuruluşlarının temel ekonomik kaynağı olan resmi

ilanların 1960 yılında Basın İlan Kurumu’nun oluşturulmasıyla objektif dağıtılmaktadır.

Yerel medyanın mevcut durumuna baktığımızda haber kaynaklarını daha çok

yerel politikacılar, bürokratlar, iş adamlarının oluşturduğunu görürüz87. Bu durum

Türkiye’de yerel medyanın işlevini yerine getirmediğinin en iyi örneklerinden biridir.

85 Güreli, s.169. 86 Mehmet Faraç, “Türkiye’de Yerel Basın”, Konrad Adenauer Vakfı’nın Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile birlikte 1999 sonbaharında gerçekleştirmiş olduğu 2. Yerel Gazetecilik Seminerinde Yayınlanan Teblig, http://www.jurnal.net/arastirma/arastirma-7.htm, 6 mayıs 2002. 87 Mine Gencel Bek, “Yerel Politika ve Yerel Medya” Der. Sevda Alankuş, Medya ve Toplum, IPS İletişim Vakfı Yayınl. İstanbul, 2003, s.141.

45

Başlıca işlevlerinden biri olan, halkın yerel sorunlarına vurgu yaparak politikacılara ve

bürokratlara mesaj göndermek olan yerel medya, çözüm üretmesi gerekenlerin sesini

halka duyuran bir propaganda aracı olarak kullanılmaktadır.

Bugün Türkiye’de ne yazık ki Anadolu’nun birçok yerinde ulusal (yaygın) bir

gazetenin muhabiri, halkın sorunlarının yansıtılması, kamuoyu oluşturulması açısından

kökleri 70-80 yıl öncesine dayanan gazetelerden daha etkin konuma gelmiştir. Yerel

gazete ister istemez ikinci, hatta bölge gazetelerinin ardından üçüncü sınıf gazete

konumuna düşmüştür. Böyle bir yapı içerisinde kentlerde bin ile üç bin arasında satış

yapabilen bir ulusal(yaygın) gazetenin muhabiri, tirajları çoğu zaman 100 ya da en çok

500’ü geçmeyen yerel gazeteden daha çok itibar kazanmış, daha çok etkin olmuş ve

gazeteci kimliği daha ağır basmıştır. Yerel basının erozyona uğraması, güç kaybetmesi

ve dejenere olmasında önemli etken olan ulusal gazeteler, Anadolu’nun en ücra

köşesine ulaşabilecek bir dağıtım ağını kurduktan sonra, yerel gazetelerin kentlerdeki

etkinlerine bir darbe de bölge sayfaları ya da ekleri çıkararak vurmuşlardır88.

Türkiye genelinde yarısı haftalık olmak üzere 3.450 süreli yayın (gazete, dergi,

v.b.) çıkarılmaktadır. Yerel gazetelerin ortalama günlük tirajları da 1.000 ile 15.000

arasında değişmektedir. Yerel basın son yıllarda teknolojik açıdan da kendini yenileme

çabasındadır. Değişik konularda yayın yapan dergi sayısında da son yıllarda hızlı bir

artış söz konusudur. Nitekim 1990 yılında 20 olan toplam dergi sayısı, 2005 yılında

918’e ulaşmıştır. Genellikle haftalık ve aylık periyotlarla yayınlanan dergilerin toplam

tirajları 2.3 milyon civarındadır89.

Dünyada farklı bir yapı var. Medya birkaç kişinin veya birkaç şehrin tekelinde

değil. Her şehirde birden fazla yayın kuruluşu var ve bunların çoğu bağımsız. Yanlı

olanları yöre halkı tanıyor. Güçlü olanlar bölge gazetesi haline gelmiş ama sağ ve sol

düşünceleri savunan iki gazete daima var olmuş. Bunlar ulusal gazetelerle boy

ölçüşüyor. Ya oradalarda bu gazeteler satılmıyor veya alanların sayısı az oluyor.

İnsanlar kendi yörelerinden haber almayı tercih ediyorlar. Amerika yerel gazeteciliğin

en güçlü olduğu ülke. Belki de Amerikan demokrasisi bundan güçleniyor. Batı da çıkan 88 Faraç, http://www.jurnal.net/arastirma/arastirma-7.htm. 89 Almanac 2005 http://www.byegm.gov.tr/YAYINLARIMIZ/kitaplar/turkey2005/content/turkey/434-435.htm.

46

gazete doğu eyaletlerine gelmiyor, gelse de müşteri bulamıyor. Bir eyaletten diğerine

geçtiğimiz zaman başka bir gazete ile karşılaşıyoruz. Kıta Avrupa’sında Fransa bu

alanda çok güçlü. Ülkenin en güçlü yayın grubunun merkezi Paris değil, Lyon.

Almanya’da gazeteler mahalleleri bölüşmüş, bazıları ücretsiz dağıtılıyor. Eyalet ayrımı

orada da hayli fazla. Güneyde Bavyera’da yaşayanlar başka gazete okurken Frankfurt’ta

olanlar başka okuyor. Gazete isimlerinden de bunu farkedebiliyorsunuz. Çünkü bu

gazetelerin çoğu şehirlerinin veya bölgelerinin adını taşıyor. Herkes kendi dünyası ile

meşgul. Kendi milletvekillerini izliyor, kendi belediyesinin hizmetleriyle meşgul.

Eğitim ve sağlık koşullarında olanlar onlar için daha önemli. Ülke genelindeki

gelişmeleri ulusal televizyonlardan izleme şansları var ama yine de bölgesel

televizyonlar çok daha etkin90.

Türkiye’de yerel basın aynı nitelikleri taşımamaktadır. Yerel gazetelerin büyük

bir çoğunluğunun kuruluş amacı; resmi ilanların iller bazındaki dağılımlarından pay

kapabilmektir. Yerel gazetelerin en büyük gelir kaynağı olan resmi ilanların dışında

abonelik ücretleri ve reklamlardan elde ettiği gelirler oldukça düşük boyutlardadır.

Ekonomik sorunlar yaşayan ve niteliksiz muhabirlerle çalışmak durumunda kalan yerel

gazetelerine büyük çoğunluğu yerel yayıncılık misyonunu yerine getirme kaygısından

uzak ürünlerle okuyucuya ulaşmaktadır.

2.2.2.1. Edirne Yerel Gazeteleri

Edirne ili merkezinde halen 10 gazete yayın hayatını sürdürmektedir.

Edirne’de yayınlanan en eski yerel gazete, 3 Kasım 1948 tarihinde Edirne’nin

İpsala ilçesinde haftalık siyasi gazete olarak yayın hayatına başlayan Vatandaş

Gazetesi’dir. 5 Mayıs 1951 tarihinden itibaren Edirne’ye taşınarak ara verdiği yayın

hayatını Edirne’den sürdürmeye başlamıştır. Yayına başladığından bu güne kadar üç

kez el değiştiren Edirne Gazetesi 12 sayfa olarak basılmakta olup, gazetenin 24.

sayısından itibaren tüm nüshaları Edirne Halk Kütüphanesi arşivinde bulunmaktadır.

90 Dünya Gazetesi “Demokrasinin Kökünde Güçlü Yerel Basın Olduğu Unutulmamalı” Medya Köşesi, Salı Yazıları, İstanbul, 19 Aralık 1995, s.7.

47

Edirne Gazetesi “Türk Batı Sınırının Kahraman Bekçisi” söylemi ile 19 Mayıs

1956 tarihinde Edirne’de yayın hayatına başlamıştır. Birkaç kez el değiştiren gazete

halen 12 sayfa olarak yayınlanmaktadır.

2 Şubat 1970 günü yayın hayatına Edirne’de başlayan Edirne Hudut Gazetesi

“Günlük, Müstakil, Siyasi Gazete” olarak bugün yayın hayatını devam ettirmektedir.

Edirne’nin Vatandaş ile Edirne Gazeteleri’nden sonra en eski üçüncü gazetesi olan

Edirne Hudut Gazetesi 1994 yılında el değiştirdikten sonra, 8 olan sayfa sayısını 1

Şubat 2005 tarihinden itibaren ikiye katlayarak 16’ya çıkardı. Beş ay süreyle 16 sayfa

basılan gazete, 1 Temmuz tarihinden itibaren 12 sayfa olarak yayın hayatını

sürdürmektedir.

Edirne Haber Gazetesi 22 Ocak 1992 tarihinde yayın hayatına başlamıştır.

Günlük yayınlanan gazete yayınlanmaya başladığı günden bu güne el değiştirmemiştir.

Günümüzde 8 sayfa olarak yayınlanmaktadır.

Edirne’de 10 Nisan 2002 tarihinde yayın hayatına başlayan “Edirne Gündem”

Gazetesi, 8 sayfa olarak, haftada iki gün Salı ve Perşembe günleri yayınlanmaktadır.

Sonhaber Gazetesi “Güvenilir Gazete” sloganı ile 21 Aralık 1994 tarihinde

yayın hayatına başlamıştır. Edirne’nin muhalif yerel yayın organı olarak yayınlarına 4

sayfa olarak devam etmektedir.

Yenigün Gazetesi 05.05.2005 tarihinde yayın hayatına başlamıştır. “Gündemi

bizde yakalayın” söylemi ile yayınlanan “Yenigün Gazetesi” günlük, siyasi ve

bağımsızdır. 12 sayfa olarak yayınlanmaktadır.

Gündem Gazetesi 15 Eylül 2005 tarihinde yayın hayatına başlamıştır ve 12

sayfa olarak yayınlanmaktadır.

Edirne’de 5 Ocak 2006 tarihinde yayın hayatına başlayan “Edirne Yorum

Gazetesi”, 8 sayfa olarak yayınlanmaya devam etmektedir.

48

Başkent Gazetesi 24 Mayıs 2006 tarihinde Edirne merkezinde yayın hayatına

başlamıştır. Haftalık olarak yayın hayatına başlayan gazetenin başlığında “siyasi tarafsız

gazete” ifadesi yer almaktadır.

Tablo 2.2.91 Edirne Merkez Ve İlçelerinde 2006 Yılı İçinde Yayınlanmakta Olan Gazetelerin

Kuruluşları Ve Nitelikleri

YILLAR

ME

RK

EZ

EN

EZ

H

AV

SA

İP

SA

LA

KEŞ

AN

ME

RİÇ

L.P

A

U.K

ÖP

TO

PL

AM

Gen

el T

opla

m

G H G H G H G H G H G H G H G H G H

1941-1950 1 - - - - - - - - - - - - - - - 1 - 1

1951-1960 1 - - - - - - - - - - - - - - - 1 - 1

1961-1970 1 - - - - - - - 1 - - - - - 1 - 3 - 3

1971-1980 - - - - - - - - - - - - - - - - - -

1981-1990 - - - - - 1 - 1 - 1 - - - - 1 - 1 3 4

1991-2000 2 - - - - - - 1 1 1 - - - - - - 3 1 4

2001-2006 2 3 - - - - - - 1 2 - - - - 1 - 4 5 9

TOPLAM 7 3 - - - - - 2 3 4 - - - - 3 - 13 10 23

TOPLAM 10 - 1 2 7 - - 3 23 -

G: Günlük yayınlanan gazeteler H: Haftalık yayınlanan gazeteler

91 Ender Bilar, Edirne'nin Basın-Yayın Tarihi I.cilt (1361-2006) Edirne Valiliği Yayınları No:28, Edirne 2006, s. 360 (Baskıda)

49

3. SİYASET VE MEDYA İLİŞKİSİ

3.1. Medya Siyaset İlişkisi / Medyanın Kamuoyu Üzerindeki Etkileri

Kitle haberleşme araçlarının yüksek prestije ve halk kitlelerine seslenebilmek

olanağına sahip bulunmaları nedeniyle bu yönlerden diğer haberleşme araçlarından

üstün olduklarını92 ifade etmeliyiz.

Yüzyüze iletişimin tartışılmaz etkinliğinin yanısıra günümüzde artık gelişen

teknolojinin yarattığı kitle iletişiminin etkinliği de en az yüzyüze iletişim kadar etkili

boyutlara ulaşmıştır. Yüzyüze iletişimin kitle iletişiminden en büyük farkı; geri bildirim

üstünlüğünü hızla birleştirerek anında alabilmesidir. Yüzyüze iletişim ve kitle

iletişiminde başat iletinin yanısıra kişinin beden dili olmak üzere, mekana bağlı pekçok

ikincil iletilerin yine anında iletilme şansı vardır.

Kitle iletişiminde en ilginç konulardan biri iletişim kanallarının oynadığı

roldür93. Her iletişim sürecinde, başat durumdaki kodlama ne ise ona bağlı bir ana

iletişim kanalının yanısıra başka iletişim kanalları da devreye girer. Mimiklerimiz

jestlerimiz, sesimizin tonu, sözcükler üzerine yapacağımız vurgulamalar94 hep ikincil

kanallardır.

Iletişimde çoğunlukla, birkaç kanalın birden kullanılması kitle iletişimi

süreçleri için de geçerlidir. Aynı haber metnini gazetenin birinci sayfasında, üst

yarısında resimli vermek ile yedinci sayfada resimsiz vermek arasında büyük farklar

vardır. Televizyonda bu fark edilmeyen kanalları çok daha ustaca kullanma olanağı

vardır95.

Kitle iletişim araçları açısından en önemli badire, kurumun kendi içinde ve

habercilerin zihninde oluşturduğu sansürdür. Zira bu haberin objektifliğini okura özgür

bir ortamda ulaşması dahilinde bile fark edilmeyecek bir dezenformasyon oluşturur.

Patronun çıkarları, iş dünyası, iktidar, yerel yönetim, emniyet vb. çerçevesinde gelişen

92 İçel Kayıhan, Kitle Haberleşme Hukuku, 4. Baskı, Beta Yayınları, İstanbul, 1998, s. 12. 93Oskay Ünsal, İletişimin ABC’si, Simavi Yayınları, İstanbul, 1992, s.28 94Oskay, s.29. 95Oskay, s.30.

50

ilişkiler hem kurumun yayın yönetimi hem de muhabirin objektifliğini zedeleyecektir.

Medyanın bugün en önemli sorunu bu. Zira, sansür devlet ya da başka bir kurumdan

geliyorsa bu kolaylıkla anlaşılacaktır. Ancak müdahale patrondan, yayın yönetiminden

geliyorsa bunu tespit etmek güçleşecektir. Bu bağlamda Pew Research Center ile

Columbia Journalism Review'in 300 gazeteci ve gazete yöneticisi ile yaptığı anketin

sonuçları aydınlatıcı olacak. Buna göre 206'sı muhabir, 81'i yönetici; 150 yerel, 137

ulusal haber kuruluşu görevlisi gazeteci rekabetten kaynaklanan, ticari baskıların

varlığını açık yüreklilikle söylerken birçok haber değeri olan konunun bu sebeple takip

edilmediğini belirtiyor. Katılımcıların dörtte biri haber kuruluşunun çıkarları için

haberlerin 'tonunu yumuşattıklarını' itiraf ediyor. Katılımcıların üçte birinden fazlası,

haber kuruluşunun mali çıkarlarını zedeleyici bulunan haberlerin 'genellikle'

yayınlanmadığını vurguluyor96.

Yazılı, görsel ve işitsel medya kanallarında işlenen bütün konular dikkatle

incelendiğinde bir nokta derhal ortaya çıkmaktadır. Bir sansür mekanizması hem de

işini çok iyi bilen, en ufak konuyu atlamayan, hiçbir kanala müdahale etmeyen bir

sansür sistemi devlet ve özel kesim kontrolündeki tüm yayınları denetlemekte, belirli

konuları kesip çıkarmaktadır97.

Sadece bir ya da iki kanalı, o da zaman zaman izleyen bir kişinin

göremeyeceği, günde yalnız bir gazete ya da haftada bir dergi okuyanın fark

edemeyeceği ama tüm yazılı, görsel ve işitsel yayınları 24 saat sürekli izleyen bir

kişinin derhal farkına varacağı bir sansür sistemi uygulanmaktadır. İşin ilginç tarafı bu

işi bu denli ciddi hangi kişi ya da kuruluşun yapabildiği, ikincisi de özel medya

araçlarının hiç itiraz etmeden bu denli kati bir sansürü nasıl kabul ettiğidir. Askeri

yönetimler sırasında dahi uygulanmayan bu katilik, mutlaka yepyeni bir iletişim

teknolojisi ile muhtemelen de bilgisayar desteği ile yapılmaktadır98.

Bir televizyon programında (haber ya da haber programları) bir yolsuzluk

konusu işlenirken, katılımcılardan birisi bu yolsuzluğa yol açan nedenlerden birini 96 http://212.154.21.40/2000/07/28/medyaanaliz/medyaanaliz.htm 97 Tınaz Titiz , “Bu Devirde Böylesine Sansür Olur mu”, Akademi, Koln, Yıl 2, Eylül-Ekim 1995 Sayı 11, s.17. 98Uğur Demiray, “İletişim Özgürlüğü ve Medya Etiği” , http://www.yeniturkiye.com/display.asp?c=0111

51

dikkate getirmeye ya da zülfiyare dokunan bir ifade kullanmaya kalktığı anda, kurgu

aşamasında gelişen iletişim teknolojisini kullanarak, bu cümleyi kesip yerine reklam

almaktadır. Böylece izleyiciler farkına varmadan, tüm sorunların görünen yanları

konuşulmakta, ama onların kaynaklarındaki nedenler kesilip atılmaktadır. Tıpkı elektrik

olgusu gibi; kendisini göremez ancak, dolaylı etkilerini hissedersiniz99.

Medyanın, bireylerin ve toplumun iletişim ihtiyaçlarını karşılamak için yaptığı

çok önemli hizmetleri hiç kimse yadsıyamaz. Bununla birlikte madalyonun bir de öteki

yüzü vardır. İnsanlık için böylesine büyük hizmetler yapan medya, istenirse çok etkin

bir propaganda aracı, bunun da ötesinde geniş halk kitlelerinin beyinlerini yıkamak için

güçlü bir silah olarak da kullanılabilir. Kitle iletişim araçlarının sahipliğini ya da

kontrolünü elinde bulunduran kişi ya da gruplar, haberleri ve iletileri ilgi ve istekleri

doğrultusunda tahrif (deforme) edip değiştirebilirler. Böylece insanların kanaatlerini,

düşüncelerini ve şeylere yükledikleri anlamları şekillendirme yetisini kendi tekellerinde

bulundurmak isteyebilirler. Yine medya kültürel sömürü ve kültür asimilasyonu

amacıyla kullanılabilir. Bunun da ötesinde medya kimi güçler tarafından, ulusal kimliği

köreltmek, ulusal birlik ve beraberlik duygularını zayıflatmak, toplumsal huzur ve barış

ortamını bozup, toplumu kaos ve kargaşanın içine sürüklemek amacıyla kullanılma

potansiyeline de sahiptir100.

Çalışmamızın önceki bölümlerinde medyanın farkında olmadan propagandaya

aracılık yapabildiğinden bahsetmiştik. Şunu ifade etmek gerekir ki, günümüz medyası

propagandaya zaman zaman bilinçli bir biçimde aracılık eder hale gelmiştir. Özellikle

siyasal iletişim ortamları söz konusu olduğunda etik ilkeler hiçe sayılmaktadır.

3.1.1. Uluslararası Boyut

Uluslararası alanda medyanın siyaset üzerindeki etkisi küreselleşme kavramı

ile daha anlaşılır hale gelmektedir. Günümüzde uluslar arası siyasetteki Pazar dünya

nüfusunun belli bir bilinç düzeyine erişmiş bireylerini hedef almaktadır.

99 Titiz, s.17. 100 Ali Arslan, “Medyanın Toplumsal Gücü“, http://ilef.ankara.edu.tr/id/yazi.php?yad=2356, 10 Mayıs 2006

52

Ekonomik küreselleşmenini sonucu olarak ortaya çıkan siyasi küreselleşmenin

amacı, siyasi toplulukların yada liderlerin dünya ülkelerinin hedefledikleri bireylerin

üzerinde amaçladıkları etkiyi oluşturmaktır. Ayrıca; bu siyasi gruplar yada liderler,

kimileri için terörist, kimileri için ise, bağımsızlık mücadelesi için savaşan siyasi

oluşumlar alarak görülmektedir.

Uluslararası alandaki hedef kitlelere ulaşmanın yegane aracı medyadır. 1980’li

yıllarda Avrupa Topluluğu’nun böyle bir amaca hizmet etmek ve hedef kitlesi içinde

olan bireylere ulaşarak, etkilemek amacıyla “Avrupa görsel-işitsel alanı” yaratma

girişimi olmuştur.

ABD ve başta İngiltere olmak üzere, birçok Batı ülkesinde terör haberlerinin

sunumuna ilişkin olarak yaşanan deneyimlerden kaynaklanan önemli bir hassasiyet

bulunmaktadır. İngiltere'nin eski Başbakanlarından Bayan Thatcher'in medyanın,

teröristlerin reklam için ihtiyaç duyduğu oksijeni sağlama eğiliminde olduğu iddiası,

bütün dünya kamuoyunda yankılanmış ve çok önemli tartışmaları beraberinde

getirmiştir101.

Dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın bütün insanlar, medya tekelini ellerinde

bulunduran birinci sınıf kapitalist ülke iktidarının hedef kitlesi olmak durumundadır.

Bu, bireyin özgürlük alanına medya kanalıyla tecavüz etmek demektir. Oysa tutucu

okul, kitle iletişim araçlarının (kendi ifadeleriyle medyanın) demokrasiyi, özgürlüğü,

ifade özgürlüğünü geliştirdiğini ve demokrasinin en gözde aracı olduğunu savunur.

Ancak kitle iletişim araçlarının günümüzdeki işlevlerini inceleyecek olursak, bireyin

kitle iletişim araçları tarafından çok sınırlı ve çevresi iktidarlar tarafından kuşatılmış bir

alanın içinde yakın markaja alındığını görebiliriz ki, bu da tutucu okulun görüşlerinin

pratikte pek geçerli olmadığını ortaya koymaktadır. Belki sadece iktidarların demokrasi,

özgürlük ve ifade özgürlüğünden ne anladıklarını ve onların geliştirdikleri tanımları

kitlelere benimsetmek konusunda işlevsel niteliklere sahip olabilir kitle iletişim araçları.

101Philip Schlesinger, Medya, Devlet ve Ulus (Siyasal Şiddet ve Kollektif Kimlik), Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 1994, s.28.

53

Nitekim Louis Althuser, kitle iletişim araçlarını devletin ideolojik aygıtları olarak kabul

etmektedir102.

İletişimin hızlı yayılma özelliği ile ekonomik, siyasi ve kültürel sınırların

kalktığı dünyada, dünya üzerinde küresel medya dünya siyasetine etki edecek ilişkiler

içine girebilmektedir. Hatta; yerel direnişlerle karşılaştığı ortamlarda yeni yöntemler

geliştirerek, pazarda kalmayı sürdürmekte, siyasi kararlar üzerinde uluslararası

menfaatler uyarınca yayıncılık anlayışını düzenleyebilmektedir.

Medyayı büyük ölçüde yanlışlar yapmaya, yalana başvurmaya iten nedenlerden

birisi, medyatik zaman ile politik zaman arasındaki sürekli çelişkidir. Politik zamanın,

demokrasinin kurucularının isteğine uygun olarak, tutkuların yatışmasını, aklın ağır

basmasını sağlamak için yavaş ilerlemesi gerekiyor, oysa medyatik zaman hızının en

ileri noktasına, sıcağı sıcağına, anında gazetecilik noktasına ulaşmış durumda. Bu farklı

iki zamansallığın çatışmasıysa çok tehlikeli durumların ortaya çıkmasına neden olabilir;

işin içine özellikle politik, yabancı düşmanı, ırkçı düşünceler karışacak olursa103.

Bunun anlamı medya baskısı yüzünden politikacıların yanlış yapabilmesi,

medyanın hızına yetişebilmek için yanlış yollara başvurması demektir. Örneğin;

Amerika Birleşik Devletlerinde OJ Simson Davası bunun güzel bir örneğidir. Medya,

toplumda bir kesimi ayaklandırmış, sosyal patlamaya engel olmak için yargı çok net

olmayan bir karar vermiştir.

3.1.2. Ulusal Boyut

Son yıllarda bütün dünya kamuoyu gibi, Türk kamuoyu da, farklı kaynaklardan

yönlendirilen çok yönlü bir enformasyon bombardımanıyla karşı karşıyadır. Pek çok

ülke tarafından sorgulanan bir konu haline gelen “medyanın güvenilirliği ve dürüstlüğü”

kamuoyunun doğru bir şekilde bilgilendirilmesi ve yönlendirilmesi açısından çok büyük

bir önem taşımaktadır. Türkiye’de yapılan kamuoyu araştırmalarına göre medyaya

102 Yalçın Çetinkaya, Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim, “Bir Manipülasyon Aracı Olarak Medya” Kasım 2004, Sayı 57, http://yayim.meb.gov.tr/dergiler/sayi57/cetinkaya.htm. 103Ramonet Ignacıo, Çev: Aykut Derman, Medyanın Zorbalığı, Om Yayınevi, İstanbul 2000, s.83.

54

güvenenlerin oranı yüzde 27 civarındadır. Yani her 100 kişiden 73'ü medyaya

inanmamaktadır. Bu araştırma bize gösteriyor ki, Türk halkı medyanın görevini

gerektiği şekilde yapmadığını düşünmekte, tarafsız ve objektif bir yayın konusunda

çeşitli çekinceleri bulunmaktadır. Diğer ülkelerde de buna benzer yapılan kamuoyu

araştırmaları bulunmaktadır. Örneğin Fransa'da yapılan bir araştırmada da, gazetelere

güvenmeyenlerin oranı yüzde 56 olarak çıkmış. Güvenmeme sebepleri de,

tarafsızlıklarını kaybetmeleri, temel sorunlara eğilmeme ve insanların özel yaşamlarına

saygı göstermemeleri olarak belirlenmiş. Burada dikkati çeken nokta Türkiye’den farklı

olarak; Fransızlar güvensizliklerini daha ayrıntılı konulardaki eksiklikten dolayı ortaya

koymaktadırlar. Bütün bu araştırmalar aslında bir gerçeğin ortaya konmasında ortak

sonuçlar doğuruyor. Bu da kişilerin medyaya olan güvenlerinin sarsılmasındaki en

büyük sebeplerden birinin, para karşılığı haber yaptırılması şeklinde olan inançtan

meydana gelmektedir. Para karşılığı haber yapma gibi durumlarda basın ve yayın

özgürlüğünün kötüye kullanılması söz konusudur. Bu da kamuoyunun, doğru ve

güvenilir habere ulaşıp doğru kişisel kararlar almasını olumsuz yönde etkilemektedir.

Medyada rüşvetçilik, günlük gazetelerden televizyonlara ve radyolara kadar medyanın

hemen hemen tüm kesimlerinde görülmektedir. Para karşılığı haber yaptırmak gibi

durumların önlenmesi için çeşitli ülkelerdeki gazeteciler bazı ilkeler geliştirip “meslek

ilkeleri”ni oluşturmuşlardır. ABD Profesyonel Gazeteciler Derneği de bu maksatla bir

“etik ilkeler” metni kabul etmiştir104.

Basının kamuoyu oluşturma işlevi Türkiye’de çoğunlukla amacından ve

anlamından saptırılmış olarak algılanmaktadır. Batı ülkelerindeki eğilim basının

kamuoyu oluşturması yerine, kendi görev sınırları içine çekilmesi yönünde

gelişmektedir. Oysa Türkiye’deki kamuoyu oluşumunda tek ve vazgeçilmez etki, tüm

umut ve beklenti basın olarak görülmektedir105

Egemen medyayla politik iktidar arasında bir bakıma iç içe geçme söz konusu

ve durum öyle bir noktada ki, vatandaşlar “dördüncü gücün” kritik işlevini yerine

104 Mine Denhi, http://www.npr.com.tr/edergi/sayi7/gercegiaraveaktar.htm. 105 Ali Murat Vural, “Medya Mensubunun Rol ve Güç Arayışında Kamuoyu Olgusu“, RTÜK İletişim Dergisi, Sayı 9, s.15.

55

getirip getirmediğinden kuşkulanmakta.106 Medya politik iktidarı, politik iktidar ise

medyayı yönlendirme ve kullanma eğilimi içerisindedir. Bunun sonucu olarak toplum

bilgi bombardımanı altından gerçek doğruya erişememektedir. Bilgi bombardımanı

altında bulunan toplum sağlıklı karar verecek bir düzeye ulaşamamaktadır. Gündem

oluşturmak ve değiştirmek medyanın elindeyken, multi karmaşık şirketlerin uzantıları

olan medya kuruluşlarının uzantıları iktidarların alacakları kararlardan etkilenme

riskiyle yaşamaktadır.

Yönetsel düzeyde egemen olan düşüncenin öngörü sınırları içinde medyanın

gözettiği dengeler nelerdir sorusuna “devletin ideolojik egemenliği” cevabı artık

yetersiz kalmaktadır. Medya doğası gereği ideolojik bir içerik taşır. Mutlaka sömürü

için olmasa da taşıdığı ideolojik içeriği empoze eder. Ancak medyanın sınıf

mücadelesinde sömürü aracı olarak kültürel bağımlılığı sürdürmeye yönelik işlevi hayli

değişikliğe uğramıştır. Otoriter, liberal, sosyalist ve gelişmeci iletişim sistemleri

gözönünde tutulduğunda söylenecek tek şey; iletişimin güçlü bir iktidar erki olarak

kabul görmesidir. Medyanın sınırlı veya serbest işleyişi, tarafgir veya objektif olması

koruduğu çıkar dengeleri ancak sistemin öngördüğü biçimdedir107.

Gazete sahipleri her zaman, ayrıntılarda farklılıklar olsa bile genel siyasalarını

paylaşan, en azından kabul eden bir editörle anlaşarak kendi konumlarını sağlama

almaya çalışırlar. İdeal olarak editörlerin görevi de bu genel siyasanın takip edilmesini

sağlamaktır. Bunun yanı sıra, satış savaşı ne kadar şiddetli olursa, editörler üzerindeki

ticari baskı da o kadar artacak; gerçeklik, geçerlilik ve etik açıdan kabul edilebilirlilik

konularındaki gazetecilik standartları zarar görecektir. Pazarlamacılıkla ilgili ticari

kararlar, ve yayıncının sorumluluğu, kolaylıkla editöryanın gereklerinin önüne

geçecektir.

Patronla sert ilişkiler içindeyken editör sıkıntı çektiğine göre, kadrolu sıradan

gazetecilerin normal koşullarda bile gazetenin siyasi veya etik temelleri konusundaki

gidişatına meydan okuma şansları genellikle yoktur. Eğer sorun çıkarsa ve editörle

tartışılarak çözümlenemezse, muhabirin yalnızca iki seçeneği vardır; istifa etmek ya da

106 Ignacıo, s.46. 107 N.Nur Topçuoğlu, Basında Reklam ve Tüketim Olgusu, Vadi Yayınları, Konya, 1996, s.139.

56

basılan habere imzasını atmamak. İmza atmak kuşkusuz başvurulacak en son şeydir.

Dayanılamayacak kadar kışkırtılmazlarsa, çalışanların kendilerini korumak ve güvence

altına almak üzere izleyebilecekleri tek yol stotükoyu pragmatik olarak kabul etmektir.

Bir gazetenin çıkartılması müthiş baskılar altında oynanan bir takım oyunudur108.

Teknolojik gelişmeler serbest pazar düzeni içinde medyalar arasında olduğu

kadar gazeteler arasındaki rekabeti de hızlandırmaktadır. Büyük teknolojik yatırımlar

basının ticari kaygıları düşünerek nesnellikten uzaklaşmasına yol açmaktadır. Aynı

zamanda büyük teknolojik yatırımların basın sektörüne girmesi çoğulculuk anlayışına

ters düşer bir biçimde tekelleşmeyi basın alanına sokmaktadır. Böylece basın giderek

yüzyıllardır yüklendiği toplumsal işlevinden uzaklaşmaktadır. Zira giderek içeriği

belirleyen pazar ekonomisinin getirdiği şartları olmaktadır109.

Basının tek elde toplanması sadece onun kudretinden çekenler için tehlikeli

değildir. Bu takbik edenler için de ahlak bozucudur. Çağdaş haber basını bugün

düşünenleri, araştırmaları, gerçek ayırıcıları, kısacası gerçek habercileri almak ihtiyacını

hissetmez. Onlar için gazeteciler mizampaj veya resmi, yada ilgili özel kuruluşlarca

sağlananlar, kusursuz bir biçimde taktim edilebilen uzman teknisyenden başka bir şey

değildir. Polis, adliye, spor ve sanat muhabirleri dışındaki gazetecilerden hiçbir zaman

başka bir şey istenmez110.

Durum bu şekilde algılandığı zaman fikir işçilerinin medyadaki durumunun

düşünüldüğünden de vahim olduğu söylenebilir. Onların pek çoğu hayatlarından

memnun olabilir. Çalıştıkları medya kuruluşunun arzularına hizmet ettikleri için

sorunları yoktur. Ama olayın toplumun gelişimi açısından çok tehlikeli olduğunu

söylemek gerekir111.

Çağdaş medya yöneticileri bütün dünyada medyayı ticari bir işletme olarak

kullanmaktadır. Tekelleşme medyanın iletişime olan katkılarına önemli tuzaklar

108 Bruce Hanlin, Derl. A Belsey ve R Chadwick., Çev:Nurçay Türkoğlu, Medya ve Gazetecilikte Etik Sorunlar, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 1994, s. 66-67. 109 Raşit Kaya , Demokratikleşme Açısından Araştırmacının Ölçütleri, Ankara Çağdaş Gazateciler Derneği Yayını No:2, Ankara, 1984, s.94-97. 110 Schwobel, Basın İktidar Para, Çev. Cavit Yamaç, Ankara Gazeteciler Cem. Yay. , Ankara, 1982, s.54. 111 Schwobel, s.47.

57

kurmaktadır. Her dönemde gazetecilerin büyük mücadelelerle karşı karşıya kaldıklarını

görüyoruz.

Basının özgür, bağımsız olması, 'haber alma hakkının' tam ve doğru olarak

gerçekleşmesi, o ülkenin demokrasisinin sağlıklı işlemesi, ülke gerçeklerinin

kamuoyuna tüm çıplaklığıyla yansıması özetle 'insanca yaşam' açısından büyük önem

arz eder. Sansür, etkisi kısıtlı gibi gözükse de tüm ülkenin düşünce dünyasını menfi

yönde saran tehlikeli bir virüstür. Ancak hür basının her şeyin söylenebildiği,

standartları olmayan bir basın anlamına gelmediği de gözden ırak tutulmamalıdır. Bu

noktada medyaya önemli ödevler düşüyor. Zira etik kuralların çiğnenmesi sansürcü

zihniyetin ekmeğine yağ sürmektedir. Birçok uzmana göre de profesyonellikten, basın

ahlakından yoksunluk da bir tür basın özgürlüğü sınırlamasıdır112.

3.1.3. Yerel Boyut

Anadolu gazeteleri siyasal örgütlenmelerde, çoğu zaman siyasal partilerin

temel alt yapılarını oluşturmaktadırlar. Anadolu gazetelerinin sahipleri ve yöneticileri,

genel olarak yörelerinin toplum liderleri, toplumsal ve siyasal güç odakları

konumundadırlar. Bu gerçeğin bir kanıtı da, siyasal tansiyonun yükseldiği, siyasallaşma

sürecinin hızlandığı dönemlerde yayınlanan gazete sayısının artmasıdır. Bu çerçevede

Türk toplumunun siyasallaşma süreci ile Anadolu Basını’nın sayısal artışı arasında

doğrudan bir ilişkiden söz etmek mümkündür113.

Nitekim; bu araştırmaya konu olan yerel gazete sahiplerinden ikisinin

Edirne’de 2002 Genel Seçimlerinde milletvekili adayı olmak için girişimlerde

bulunduğu, birinin YTP Edirne I. sıra milletvekili adayı olduğu bu görüşü kanıtlar

niteliktedir. Ancak; siyasallaşma sürecinde kamuoyunu etkileme aracı olarak kullanılan

yerel gazetelerin ne derece etik kullanıldığı önemli bir tartışma konusudur.

3.2. Türkiye’de Siyasal Ortam Ve Seçimler

112 http://212.154.21.40/2000/07/28/medyaanaliz/medyaanaliz.htm 113 Girgin, s.174.

58

Cumhuriyetin kurulmasının ardından 1946 yılına gelene kadar Türkiye’de CHP

iktidar partisi olmayı sürdürmüştür. 1946 yılında çok partili siyasi hayata geçişle

yapılan ilk seçimlerden yine CHP üstün çıkmış 1950 yılına kadar kaldığı yerden ülkeyi

yönetmeye devam etmiştir. 2002 Seçimleri ile birlikte Türkiye halkı 15 kez sandıklara

giderek ülkedeki hükümetleri belirlemiştir.

Türkiye’nin çok partili siyasal yaşama geçtiği 1950 Seçimlerinden bu yana, 15

Milletvekili Genel Seçimi, 8 Milletvekili Ara Seçimi, 11 Yerel Yönetimler Seçimleri, 8

Cumhuriyet Senatosu Kısmi Seçimi olmak üzere 41 seçim yaşandı114.

Türkiye’nin 53 yıl içinde yaptığı, 14 genel seçime 49 farklı siyasi parti katıldı.

Ancak bunların 25 tanesi Meclis’e girmeyi başardı. 14 seçimden 9’unda yasama süresi

tamamlanmadan erken seçime gidilirken, 9 seçimden 2’si askeri müdahaleler sonrası

yapıldı. Seçmenlerin en az ilgi gösterdiği seçim %64.3’lük katılım oranıyla 1969

seçimleri olurken, %93’3’lük katılımın yaşandığı 1987 seçimlerinde bu anlamda rekor

kırıldı. 1950’den bu yana 7 parti tek başına iktidar olmayı başarırken, üç seçim üst üste

oyların yarısından çoğunu alarak tek başına iktidar olan Demokrat Parti de bu alanda

birinciliği elinde tutuyor. Adalet Partisi ve Anavatan Partisi de ikişer kez tek başına

iktidar koltuğuna oturmayı başardı. En çok milletvekili koltuğunu alarak hükümet

kurma rekoru ise 502 milletvekili ile Adnan Menderes’in. Türkiye Cumhuriyeti

kuruluşundan bu yana 79 yılda 57 hükümet eskitti. Türkiye’de ilk hükümeti ise 1923

yılında İsmet İnönü kurdu115.

Nitekim Türkiye seçim tarihinde 1980 yılına gelene kadar iki parti geleneğinin

kurulan yeni partilerde devam ettiği ve seçmenlerin CHP ve DP’nin görüşlerini

sürdüren iki geleneksel partinin uzantıları olan partilere oy verdiği görülmektedir.

Çünkü; Cumhuriyet tarihinin ilk 26 yıllık süresine damgasını vuran ve seçkinlerin

partisi olarak tarihe geçen CHP karşısında DP’nin seçim zaferi “Yeter Söz Milletindir”

sloganıyla elde edilmiştir. 1980 yılına kadar halk bu geleneğin içinde kendisine yer

edinen partilere oy vermiştir. 1980 sonrası Türkiye’deki Askeri İhtilalin verdiği

sessizlik yeni oluşumları meydana getirir. Ancak 1990 yılına kadar hala bu geleneğe

114 http://www.konrad.org.tr/secim/, 1 Mayıs 2006. 115 Sonhaber Gazetesi, 1 Kasım 2002, s.3

59

bağlı partilere oy verildiği söylenebilir. 1990 sonrası seçmenlere yönelik pazar

konumlaması içinde bu iki parti geleneğini sürdüren partilerin dışında söylemleri olan

partiler de gündeme gelmiştir. Seçim yarışındaki partilerin 80 sonrası kuşaktaki

seçmenlere yönelik siyasal iletişim kampanyalarında bu geleneksel anlayıştan uzak bir

konumlamaya gittikleri gözlemlenir. 1980 dönemine kadar olan geleneksel oy kullanma

davranışını partilere göre veren seçmenlerin, 90’lardan itibaren kaygan siyasi zeminde

liderler ve adayların özelliklerine göre kullandıkları görülür.

3.2.1 3 Kasım 2002 Genel Seçimleri

3 Kasım 2002 milletvekili Genel Seçimleri, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin

(AKP) zaferi ile sonuçlandı. AKP, seçimlerden yüzde 34.28 oy oranı ve 363 milletvekili

ile çıktı ve "tek başına iktidar" oldu. Hakkındaki kapatma davası süren AKP,

Cumhuriyet tarihinde başbakan adayı belli olmamasına karşın iktidarı kazanan ilk parti

oldu. 1999 seçimlerinde parlamento dışı kalan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), bu kez

yüzde 19.39 oy oranı ile 178 milletvekili çıkardı. 3 Kasım Seçimlerine katılamayan

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 9 Mart 2003 Siirt Milletvekili Yenileme

Seçimi'nde, Parlamento'ya girdi116.

1987 genel seçiminden beri ilk kez bir parti tek başına iktidara geldi.

Parlamentoya 1946'dan sonra ilk kez sadece iki parti girebildi.

Türkiye’de 1950’den sonra tek başına iktidara gelen 4. parti AKP oldu.

Demokrat Parti 3 kez, Adalet Partisi 2 kez, ANAP da 2 kez tek başına iktidara gelmişti.

AKP kimlik olarak Milli Görüş çizgisinden yola çıkmış bir partiydi. Bu kimlikteki bir

parti ilk defa Türkiye’de iktidara geldi.

Siyaset bilimcilere göre, AKP’nin başarısının nedeni; merkez sağdaki partilere

duyulan tepkiydi.

Seçime katılım oranı yüzde 79.14 oldu. 1999 seçimlerinde katılım oranı yüzde

87.9 olarak gerçekleşmişti.

116 http://www.konrad.org.tr/secim/, 1 Mayıs 2006

60

3.2.2. Türkiye’de Seçmen

Türk seçmen davranışları ile ilgili ciddi çalışmaların 1960’lı yıllardan itibaren

ivme kazandığı ve günümüzde de artan şekilde devam ettiği ileri sürülebilir. Özellikle

1983’lerden sonra renklenen siyasal hayat, değişik iletişim ve propaganda ile

reklamcılık tekniklerinin kullanılmasına zemin hazırlamış, siyasal partiler ve adaylar bu

konuyla ilgili araştırmalara önem vermeye başlamıştır. Artık bir siyasal parti veya

adayın başarılı çalışmalar yapması yeterli olmamakta, bunların çeşitli biçimlerde de

seçmenlere duyurulması ve ikna edilmesi bir zorunluluk haline gelmektedir117.

Cumhuriyet tarihinden bu güne kadar Türkiye’de yapılan seçimlerde seçmenler

ile ilgili araştırmalarda önemli değişik saptalamalar bulunmaktadır. Sistem analizi

içinde düşünüldüğünde, oy verme davranışları, dönemin siyasi ortamı ve seçmenin

yapısal durumuna bağlı olarak farklılık göstermektedir. Türkiye’de seçim tarihinde

1991 yılı dönüm noktası olarak görülmektedir. Çünkü; siyasal iletişim tarihine

baktığımızda o yıla kadar yapılan seçimlerde seçmenlerin oy verdikleri partilerin

geleneksel bir oy tabanı bulunmaktadır. Ancak; 1991 yılından itibaren seçim

sonuçlarından da anlaşılacağı üzere bu ortam tamamen değişmiştir.

1990’ların başında yıkılan Berlin Duvarı ülkemizde siyasi partiler arasındaki

ideolojik duvarların da yıkılamasını sağlamıştır. Siyasal partilerimizin batılı ülke

partilerinde olduğu gibi, ideoloji ve program bakımından birbirlerine yaklaşmaları ve

birbirlerine benzer hale gelmeleri, reklamcılığın siyasette haddini aşan ölçüde etkili

olmasının arka planı sayılabilir. Farklılıklar azalınca, yaratılabilecek olan en önemli

farklılık imaj farklılığı olacaktır. Belki de tüm bu nedenlerle, geleneksel sağ ve sol

seçmen kitlelerin 1991 seçimlerinden itibaren, yön değiştirmeye başladıklarını görmek

mümkün olmuştur. Partilerin apolitikleştiği bir dönemde, seçmenin farklı davranması

beklenemezdi118.

117 Ahmet Kalender, Siyasal İletişim, Çizgi Yayınları, Konya 2000, s.81-82. 118 Necati, s.115.

61

Yedi yıllık bir süre içinde seçmenler parti tercihlerini sürekli değiştirmiş

görünmektedir. 1999 seçiminde on milyon seçmenin oylarını değiştirdiği görülüyor119.

Yapılan bilimsel araştırmalar Türkiye’de seçmen davranışlarının yıllar içinde

değişkenlik içinde olduğunu göstermektedir. 1980 sonrası seçmen davranışı ile ilgili bir

araştırmaya göre, “kitle iletişim araçlarını izleme ile siyasal katılma arasında zayıf,

ancak doğrusal bir ilişki bulunmaktadır”120.

Siyasi İslamın 1994 yılından itibaren hızlı bir çıkış yaşamasıyla birlikte "karşı"

oy tartışılıyor. Karşı oy, birinin kazanması için değil, başka birinin kazanmaması için

kullanılan oydur. 1995 yılında "karşı oy" tartışılmış ancak bu "karşı oy"ların nerede

toplanacağı konusunda fikir birliği olmadığı için de Erbakan'ın Refah Partisi seçimi

kazanmıştır. Şimdi de AKP'ye ilişkin tartışmalarla birlikte "karşı oy", eskisi kadar güçlü

olmasa da yine tartışma konusudur. Bazı kesimler, halen siyasi İslamın içinde

gördükleri ve takıyye yapıyor olduğundan kuşkulandıkları AKP'ye karşı oyların "bir

yerde" birleşmesi gerektiğini savunmaktadırlar. Mesele sadece AKP'ye karşı oyların

birleşmesi olduğu zaman, demokrasi açısından yine zaaflarımızı yaşamaya devam

ettiğimiz ortaya çıkmaktadır121.

1997 yılında seçmen tercihlerini etkiyen faktörlere göre yapılan bir

araştırmada; “Türk seçmenlerinin tercihlerinde, özellikle parti ve adayın dine bakış

açısıyla, ideolojisi ön plana çıkmaktadır. Hatta varsayım olarak tamamen faydasını

maksimize etmeye çabalayan “ilkesiz faydacı” seçmenlerin bile, ideoloji ve dini inanca

önem verdikleri araştırma sonuçlarıyla belirlenmiştir”122.

Türk seçmenin içerisinde, her ne kadar fanatiklik derecesinde bir parti veya

adaya bağlı bulunanlar varsa da, bütün seçmenlerin partilerin mitigine ve ev toplantısına

119 Uztuğ, s.170. 120 Ersin Kalaycıoğlu, “Karşılaştırmalı Siyasal Katılma Siyasal Eylemin Kökenleri üzerine Bir İnceleme“ İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayını, İstanbul, 1983, s.255. 121 Oktay Gönensin, “ Karış Oy“, Vatan Gazetesi, 28.02.2004, http://www.vatanim.com.tr/root.vatan?exec=yazardetay&tarih=28.02.2004&Newsid=23284&Categoryid=4&wid=11 122 Kalender, s. 228.

62

katılma ve adayların kendilerini ziyaretlerini kabul etme konusunda ılımlı oldukları

görülmektedir123.

18 Kasım 1999 Seçimlerinde seçmende seçim sonuçlarının çok da bir şey

değiştirmeyeceği inanısı yaygındı. Yurttaşı sandığa çeken yansıma eksenleri iki taneydi

ve her ikisi de kimlik sorunuyla yakından ilintiliydi. Bunlardan ilki PKK olgusunun

keskinleştirdiği milli hisler konusundaki yarışmaydı. İkincisi, dinin toplumsal yaşadaki

yerinin ne kadar olacağı konusu idi. Partiler ise özellikle merkezdekiler birer bahaneden

ibaret duruyorlardı. Politizasyon dozayları az kalıyordu124.

1999 Seçimlerinin verdiği sinyal; tıpkı 2002 Genel seçimlerinde olduğu gibi

seçmenin “bir seçimden ötekine göre görece radikal tercihler yapabileceğini ortaya

koymuştur. Bu ise demokrasimizin sağlığı bakımından son derece önemlidir. Katı

partizanlığın bittiğini, partilerin performanslarına göre değerlendirildiği, bir aşamaya

gelindiğine işaret etmektedir125.

3.2.3.. Edirne’de Seçmen

Edirne’deki seçmen davranışlarını etkileyen yerel faktörler içerisinde siyasal

iletişim aracı olarak yerel gazetelerin olup olmadığının araştırıldığı çalışmada, 2002

genel seçimlerinde bu etkinin büyüklüğü hakkında fikir sahibi olabilmek için her bir

partinin 1983-2002 yılları arasındaki genel seçimlerde aldıkları oy oranlarındaki

değişimler belirlendi ve Edirne İli ile Türkiye geneli sonuçları karşılaştırıldı.

Karşılaştırma verilerine göre; 1983 genel seçimlerinde Türkiye genelinde

ANAP’ın %45.1 olan oy oranı 2002 seçimlerine kadar kademeli olarak %5.1’e kadar

düşmüştür. 1983 genel seçimlerinde Edirne İli’nde ANAP’ın %37.4 olan oy oranı, 2002

seçimlerine kadar kademeli olarak %4.2’ye kadar düşmüştür. Dolayısıyla ANAP’ın

seçmen kitlesi 1983 genel seçimlerinden 2002 seçimlerine kadar, her seçimde Türkiye

geneline göre Edirne’de yaklaşık %8 daha azdır. ANAP’ın Türkiye genelindeki oy

kaybı ivmesi Edirne ile aynıdır. Buna göre, ANAP’ın 1983’den itibaren Edirne’deki oy

123 Kalender, s. 228. 124 Aydın Uğur, “Güldürürken Ağlatan Seçimler“, Görüş Dergisi Mayıs-Haziran 1999, Sayı 39, s.23 http://www.tusiad.org/yayin/gorus/almanak/4.pdf. 125 Uğur, http://www.tusiad.org/yayin/gorus/almanak/4.pdf.

63

kaybında Türkiye geneli ile aynı paralelde olması nedeniyle yerel bir faktör söz konusu

edilmez.

Genel seçimlerde oy dağılımında ağırlığı olan bir diğer parti DYP’dir.

Edirne’deki DYP’yi tercih eden seçmenlerin oy oranı 1983 seçimlerinde Türkiye geneli

ile aynı olup, yaklaşık %20 iken 1999 genel seçimlerine kadar kademeli olarak %11’e

düşmüştür. Ancak 2002 Genel seçimlerinde Türkiye genelinde DYP seçmeninin oy

oranı %2.5 oranında düşerken, Edirne’de ise %5 oranınında artmıştır. Türkiye geneli

genel seçim sonuçları ile uyumsuz olan bu artış yerel faktörlerle açıklanabilir.

Genel seçimlerde oy dağılımında ağırlığı olan bir diğer parti CHP’nin 1995 ve

1999 genel seçimlerinde Türkiye genelindeki ve Edirne İli’ndeki oy tabanı yüzdesi aynı

olup, yaklaşak %10’dur. Ancak 2002 Genel Seçimlerinde Türkiye genelinde CHP’nin

oy oranı ikiye katlanırken, Edirne’de üçe katlanmıştır. Türkiye geneline göre Edirne’de

CHP’nin oy oranının azımsanmayacak derece bir artış göstermesi yine yerel faktörlerle

açıklanabilir.

1983 seçimlerinden itibaren DSP’nin oy oranı 1999 Seçimlerine kadar düzenli

olarak artarak Türkiye genelinde %8,5’dan %22’ye, Edirne’de ise %21’den %45.6’ya

yükselmiştir. Bu verilere göre; DSP’nin yıllar içerisinde toplam seçmenin yarısını

kazanması Edirne’nin sol ağırlıklı bir seçmen kitlesine sahip olduğunu göstermektedir.

Ancak 2002 Genel seçimlerinde her ne kadar oy oranı %4’e düşmüş bile olsa, CHP’nin

oy oranının Türkiye geneline göre iki kat artmış olması DSP seçmeninin kalan oylarının

önemlice bir kısmının CHP’ye kaydığını göstermektedir.

Grafik 3.1. 1983-2002 Yılları Arası Genel Seçimleri Edirne İli Partilere Göre Oy Dağılımları

0%

20%

40%

60%

80%

100%

1983 1987 1991 1995 1999 2002

CHP GP DYP MHP AKP ANAP DSP SP YTP DEHAP BBP Diğer

64

Grafik 3.2. 1983- 2002 Yılları Arası Genel Seçimleri Türkiye Geneli Partilere Göre Oy Dağılımları

0%

20%

40%

60%

80%

100%

1983 1987 1991 1995 1999 2002

CHP GP DYP MHP AKP ANAP DSP SP YTP DEHAP BBP Diğer

Tablo 3.1. 1983-2002 Yılları Arası Genel Seçimleri Edirne İli Partilere Göre Oy Dağılımları

CHP GP DYP MHP AKP ANAP DSP SP YTP DEHAP BBP Diğer

1983 0 0 0 0 0 37,4 0 0 0 0 0 62,6

1987 0 0 20,1 0 0 26,1 21,3 0 0 0 0 32,5

1991 0 0 31,1 0 0 19 25,4 0 0 0 0 24,5

1995 12,2 0 28,9 3,8 0 14,2 33,7 0 0 0 0 7,2

1999 9,4 0 11,2 9,2 0 14,9 45,6 0 0 0 0,4 9,3

2002 28,8 18,6 16,5 9,4 8,7 4,2 4 2 1,9 0,9 0,5 4,5

Tablo 3.2. 1983- 2002 Yılları Arası Genel Seçimleri Türkiye Geneli Partilere Göre Oy Dağılımları

CHP GP DYP MHP AKP ANAP DSP SP YTP DEHAP BBP Diğer

1983 0 0 0 0 0 45,1 0 0 0 0 0 54,9

1987 0 0 19,1 0 0 36,3 8,5 0 0 0 0 36,1

1991 0 0 27 0 0 24 10,8 0 0 0 0 38,2

1995 10,7 0 19,2 8,2 0 19,6 14,6 0 0 0 0 27,7

1999 8,7 0 12 18 0 13,2 22,2 0 0 0 1,5 24,4

2002 19,4 7,2 9,5 8,4 34,3 5,1 1,2 2,5 1,2 6,2 1 4

Türkiye genelinde 1987-1995 arası gerçekleştirilen 4 genel seçimde

seçmenlerin sandık başına gitmeme, geçerli oy kullanma eğiliminde belirgin bir düşüş

gözlemlendiğini sorgulayan bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada illerin “İnsani

ve Ekonomik Gelişmişlik” (İEG) düzeyleri ile seçime katılım ve geçersiz oy

65

karşılaştırılmıştır. İEG düzeyleri düşük illerde sandık başına gitmeme ve geçersiz oy

kullanma eğiliminde bir artış olduğu görülüyor. Buna karşın İEG düzeyi yükseldikçe

seçimlere katılma ve geçerli oy kullanma eğiliminde bir yükselme, İGE düzeyinde

düşme ile seçmenlerin sandığa gitme ve geçersiz oy kullanma eğilimi artmaktadır.

Tablo İEG düzeyleri ve katılım-geçersiz oy oranlarını göstermektedir. İEG düzeyleri

ilişkilendirilen seçim sonuçları yabancılaşmış ve sisteme küskün seçmenlerin sosyo-

ekonomik düzeyleri düşük bölgelerde artış gösterdiğini ortaya koyuyor. Gelişmiş

ülkelerde refah seviyesi arttıkça seçime katılımlarda önemli düşüşler gözlenir.Bu durum

ülkemizde farklı bir seyir izlemektedir126.

Tablo 3.3. 1995 Genel Seçimlerinde Oy Kullanmayan ve Geçersiz Oy Kullanan Son On İl

Son On İl

İ.E.G. Sıralaması

1995 Oy Kullanmama/ Geçersiz Oy

Balıkesir 17 %12,08 Edirne 25 %12,06 Kırklareli 14 %12,04 Uşak 40 %11,46 Burdur 15 %11,24 Çanakkale 2 %11,19 Karaman 28 %10,98 Manisa 18 %10,58 Kütahya 16 %10,17 Bilecik 10 %10,09

126 Uztuğ, , s.178.

66

4. EDİRNE YEREL GAZETELERİNDE 2002 GENEL

SEÇİMLERİ

4.1. Araştırmanın Amacı

Seçimlerin hemen öncesine denk gelen bir aylık süre içerisinde (01 Ekim-02

Kasım 2002) yapılan medya izleme araştırmasının amacı; Edirne Yerel Basınının

seçimlerde üstlenmiş olduğu rolün belirlenmesidir. Yerel gazetelerin bu dönemdeki

bütün yayınları içerik analizine alınmıştır.

Yerel basının üstlenmiş olduğu rol; üç ayrı konuya odaklanmıştır;

-Partilerin Edirne’deki yerel gazeteleri siyasal iletişim aracı olarak nasıl

kullanıdıkları,

-Yerel gazetelerin seçmen üzerindeki etkisi,

-Yerel gazetelerin seçmene ve partilere karşı tutumları.

Bugün Türkiye’de yerel gazete/radyo sahipleri, ya yerel seçkinler arasından

çıkmakta, ya da medya sahipliği üzerinden kazandığı güçle yerel seçkinler arasına dahil

olmaktadır. Böylelikle yaygın ülkesel medya seçkinlerinin yerini, yerellerde yerel

medya seçkinleri alabilmekte, genelde varolan medya ve toplum kopukluğu böylelikle

yerelde de aynen sürmektedir. Oysa Türkiye’deki medyanın yaşamakta olduğu güven

sorunun nedenlerinden birisi, “medya seçkinleri”nin kendi kendilerine atfettikleri

misyonlarla okura/dinleyiciye/izleyiciye tepeden bakan halinden kaynaklanmaktadır127.

Araştırmada eleştirel medya yaklaşımlarının, medya sektörüyle

siyasal/ekonomik iktidar merkezlerinin karşılıklı olarak bağımlılığını vurgulayan

yaklaşımından yola çıkılarak, Türkiye’de basının yapısal bir yanlılık göstereceği ve aynı

tavrın yerel basın tarafından da uygulanacağı kabul edilmiş ve bu yanlılığın Edirne’deki

yerel basının seçimler sırasındaki tavrına da yansıyacağı varsayılmıştır. Nitekim, gazete

sahiplerinden biri YTP 1. Sıra milletvekili adayıdır. Yine bir diğer gazetenin sahibi

127 Derl. Alankuş Sevda, Medya ve Toplum, Sevda Alankuş, “Demokratik Bir Medya Ortamı İçin Yerel/Sivil Medya ve Yeni İmkanlar”, IPS İletişim Vakfı Yayınları, İstanbul, 2003, s.122.

67

CHP milletvekili aday adayı olmuş, ancak incelenen 1 aylık süre öncesinde partisi

tarafından milletvekili adayı olarak seçilmemiştir. Bu kişiler bizzat gazete sahipleri

oldukları için siyasal iletişim aracı olarak gazetenin yayın politikasına etki etme

olanağına sahip olmuşlardır.

Araştırmada Edirne’deki yerel basın organlarının seçimler öncesinde

doğru/tarafsız haberlerle seçmenleri bilgilendirme işlevini dengeli bir biçimde yerine

getirip getirmediği anlaşılmaya çalışılmıştır.

İçerik analizi yönteminin kullanıldığı araştırmada Edirne yerel gazetelerinde

siyasi içerikli haberlerin yanısıra, siyasal iletişimde kullanılan reklamlar, ilanlar, köşe

yazıları, fotograflar, halkla ilişkiler çalışmalarına dayalı haberler, sistem analizi

içerisinde, bulunduğu dönemdeki siyasal gelişmeler ve yerel gazete ile organik ilişkisi

olan siyasi aktörler çerçevesinde değerlendirilmiştir.

Medya izleme araştırmasına 01 Ekim 2002 tarihli gazetelerden başlanmış, 02

Kasım 2002 gününün gazeteleri de çalışmaya dahil edilmiştir. Edirne’nin merkezindeki

5 yerel gazetede Pazar günü gazete yayınlanmadığı gözönünde bulundurulduğunda 1

aylık sürede Pazar günlerine denk gelen 4 günlük süre içerik analizine tabi

tutulmamıştır.

Araştırma kapsamına ilçelerdeki yerel gazeteler dahil edilmemiş, Edirne’nin

merkezindeki yerel gazeteler alınmıştır.

Genel Seçimlerde yaygın medyanın siyasal iletişim etkisini araştıran çalışmalar

bulunmaktadır. Ancak; bilgimize göre kimi seçim bölgelerinde özellikle de genel seçim

sonuçları üzerinde yaygın medyaya kıyasla etkili olabileceği varsayılabilecek yerel

gazetelerin siyasal iletişim etkisini araştıran başka bir araştırma bulunmamaktadır.

2002 Genel Seçimlerinde Edirne’deki yerel gazetelerin siyasal iletişim

açısından tutumları ve seçime etkisinin ölçümlenmeye çalışıldığı araştırmada içerik

analizi yapılabilmesi için bir içerik formu hazırlanmıştır. Bu forma girilen veriler SPSS

istatistik programı kullanılarak değerlendirilmiştir.

68

4.2. Araştırmanın Yöntemi Ve Uygulanması

Çalışmanın 3 Kasım 2002 Genel Seçimlerinde siyasal partilerin Edirne

merkezindeki beş yerel gazetede nasıl temsil edildiği, temsil biçimlerinin genel seçim

sonuçlarına etkisi ve partilerin hangi temsil biçimini tercih ettikleri ve bu gazetelerin

siyasal partilere ilişkin tutumlarının araştırıldığı bu bölümünde araştırma bulguları

değerlendirilmiştir. Araştırma kapsamına Edirne ilindeki yerel gazeteler alınmış ve

yerel gazetelerin bir ilde seçim sonuçlarına etkileri ve siyasi partileri nasıl temsil ettiği

irdelenmiştir.

Edirne’de yayın yapan ve örneklemin içine alınan 5 yerel gazetenin künyeleri

incelendiğinde siyasi nitelikte yayın yapan gazete olarak anıldıkları görülmektedir.

İdeolojik çizgileri olmamasının yanısıra, yerel konularla ilgili bilgilendirme işlevlerini

tam anlamıyla yerine getirdiklerini söylemek mümkün değildir. Araştırma kapsamına

alınan gazetelerin günlük tirajları 2002 Ekim ayı ortalamasına göre yaklaşık 650

dolayındadır.

Araştırma, 2002 Genel seçimlerinden önceki bir aylık dönemi kapsamış ve

gazetelerin 1 Ekim 2002-2 Kasım 2002 tarihleri arasında yer alan bütün sayılarının

seçimle ilgili içerikleri çözümlemeye dahil edilmiştir.

Araştırma;

-768 Seçimle bağlantısı olan doğrudan ve dolaylı haberler,

-81 köşe yazısı,

-360 siyasi parti reklamı,

-34 ilan

üzerinde gerçekleştirilmiştir. Böylece toplam (doğrudan veya dolaylı haber,

ilan, reklam, köşe yazısı) 1279 metin içerik analizine tabi tutulmuştur.

4.3. İçerik Analiz Kod Formunun Hazırlanması

69

Gazete haberleri, köşe yazıları, siyasi parti reklamları ve ilanları için ayrı kod

formu hazırlanmıştır. Gazete haberleri için 11 soruluk bir kod formu hazırlanmıştır.

Haberlerin tematik öğelerinin sınıflandırılması amaçlanmıştır. Bu amaçla kod formunda

haberlerin her bir parti için olumluluk ve olumsuzluk kriterine göre öncelikle seçimle

ilişkisi (doğrudan/dolaylı), aktörleri (Başbakan veya hükümet, gazeteci ve uzman,

işveren, lider ve ailesi, Yüksek Seçim Kurulu, parti, kamuoyu şirketi, Milli Güvenlik

Kurulu veya Ordu, seçmen, yargıç, milletvekili veya parti sözcüsü, diğer), aktörlerin

öne çıkardığı seçim temaları(adalet, demokrasi ve insan hakları, eğitim ve kültür,

ekonomi, laiklik ve din, yolsuzluk, oy talebi, seçim düzenlemeleri, terör, siyasi yasaklar,

diğer), taraflılığı (partiler arası karşıtlık/yandaşlık), parti sloganı içerip içermediği

incelenmiştir. Ayrıca, her bir haberin manşette yer alıp almadığı yada hangi sayfada yer

aldığı dikkate alınmıştır.

Sonraki yıllarda aynı konu ile ilgili yapılacak haber içerik analizine dayalı

araştırmalarda verilerin birlikte değerlendirilmesine veya karşılaştırılmasına olanak

sağlamak için genel seçimlerle ilişkili gazete haberlerini en kapsamlı içerik analizi ile

inceleyen araştırma128 dikkate alınarak benzer içerik tanımlamaları ve sınıflandırmaları

kullanılmıştır. Ancak yerel gazetelerde yerel adayların yaygın medyaya göre siyasal

iletişim amaçlı daha fazla vurgulanıyor olması nedeni ile haber içerik analizinde

ayrımlaştırma gücünü yerel adaylara yönelik değerlendirebilecek şekilde değişiklikler

de yapıldı. Örneğin; haber içerik analizi formatı dikkate alınan eserde seçimle doğrudan

veya dolaylı bağlantılı haberler yaygın medyada incelenirken aktörü parti lideri veya

milletvekili adayları olan haberler aynı kategoride değerlendirilmişken, bu araştırmada

farklı kategoride değerlendirilmiştir. Edirne ili merkez ilçede yayımlanan yerel

gazetelerin 1 Ekim 2002-2 Kasım 2002 tarihleri arasındaki bütün sayılarında yer alan

haberler seçimle ilgilerine göre “Seçimle Doğrudan Bağlantılı Haber” veya “Seçimle

Dolaylı Bağlantılı Haber” olarak iki guruba ayrılmıştır. Her iki gruba ait haberler ayrıca

daha spesifik olarak alt gruplara ayrılmıştır. Buna göre haberler aşağıdaki gibi

sınıflandırılmıştır;

Seçimle doğrudan bağlantılı haberler

128 Türkiye’de Seçimler Ve Medya, Medya izleme Araştırması, Konrad Adenauer Vakfı Yayınları, İstanbul, 1999

70

Parti geçmişi ve icraatlarını konu alan haberler

Liderin görüş ve programlarını konu alan haberler

Adayın görüş ve programlarını konu alan haberler

Parti görüş ve programlarını konu alan haberler

Liderlerin ve adayların seçim kampanyaları etkinlikleri (miting)

Liderlerin ve adayların seçim kampanyaları etkinlikleri (basın toplantısı))

Liderlerin ve adayların seçim kampanyaları etkinlikleri (diğer)

Genel seçimle ilgili düzenlemeler

Diğer (Seçim kampanyalarının neden olduğu çevre kirliliği vb.)

Seçimle Dolaylı Bağlantılı Haberler

Protokol Etkinliklerini konu alan haberler

Liderlerin özel hayatları ile ilgili haberler

Adayların özel hayatları ile ilgili haberler

Liderin Güncel Siyasal Tartışmaları ile ilgili haberler

Adayların Güncel Siyasal Tartışmaları ile ilgili haberler

Diğer (Eski siyasilerin açıklamaları, geçmiş siyasal tartışmalar vb. )

Köşe yazıları ile ilgili bir başka kod formu hazırlanmıştır. Bu formda köşe

yazıları partilere göre olumlu veya olumsuzluk yönünden değerlendirilmiştir. İlanlar

için hazırlanan ayrı formunda ilanlar partilere göre, gazete sayfalarında yer alış biçimine

göre ve konuları açısından, liderlerin ve adayların seçim kampanyası etkinlikleri, parti

görüş ve programlarını konu alış biçimlerine göre iki ayrı açıdan incelenmiştir. Özel

71

ilan gelirlerinin seçim dönemlerinde arttığı gözönüne alındığında bu dönemde bu

dağılımların siyasal iletişim açısından ayrıca irdelenmesi gerektiği düşünülmüştür.

Gazetelerde yayınlanan siyasal reklamlar için oluşturulan kod formu, hangi

partinin reklamının hangi gazetede kaç kez, hangi sayfada yayınlandığını belirleyecek

biçimde hazırlanmıştır. Reklamlar konularına göre;

-Partiyi ön plana çıkaran görüş ve programlarını anlatan,

-Liderleri tanıtan veya görüş ve programlarını konu alan,

-Adayları tanıtan veya görüş ve programlarını konu alan, içerikte tasnif

edilmiştir.

Amaç; özellikle yerel gazetelerde ilin milletvekili adayları reklamlarının

gazetelere dağılım oranlarını tespit etmek, reklam geliri ile en fazla beslenen gazeteleri

partiler açısından belirlemektir. Çünkü; yerel basını ayakta tutan resmi ilanların dışında

seçim dönemlerinde verilen özel siyasi reklamların gazetelerin gelirlerinde normal

dönemlerden fazla bir artış sağladığı bilinmektedir.

4.4. Kodlama

Kodlama sırasında, birden fazla siyasi partinin konu edildiği haberler, her parti

için ayrı bir haber birimi olarak kabul edilmiş ve her parti ayrı sütunlarda kodlanmıştır.

2002 Genel Seçimlerine katılan 18 partiden oy sıralamasına göre % 10 barajının

üzerinde kalanlar ve daha önceki genel seçimlerde milletvekili çıkarmış partiler (AKP,

CHP, DYP, GP, MHP, DEHAP, ANAP, SP, DSP, YTP, BBP) araştırma kapsamına

alınmış, kalanlar diğer şıkkı altında kodlanmıştır. Kodlamada 5 gazete (Son Haber,

Hudut, Vatandaş, Edirne, Edirne Haber) sayfa sayılarına göre ayrı ayrı kodlanmıştır.

2002 yılı esas alınarak incelenen 1 aylık sürede gazetelerin sayfa sayıları ve boyutları ile

ilgili bilgiler şu şekildedir:

Sonhaber Gazetesi normal gazete boyutlarında ve 4 sayfadan oluşmaktadır.

72

Hudut Gazetesi tabloid boyutta çıkan 8 sayfadan oluşan bir gazetedir. Seçim

dönemine denk gelen 1 aylık dönemde 23 Ekim 2002 tarihinden itibaren 10 sayfa, 25

Ekim 2002 tarihinden itibaren 12 sayfaya çıkarak yayın yaptığı belirlenmiştir.

Edirne Gazetesi normal gazete boyutlarında, 4 sayfa olarak yayın yapmaktadır.

Vatandaş Gazetesi normal gazete boyutunda ve 4 sayfa olarak yayın yapmaktadır.

Edirne Haber Gazetesi; tabloid formda 8 sayfa olarak yayınlanmaktadır.

4.5. Verilerin Değerlendirilmesi

Yapılan kodlamanın ardından elde edilen veriler SPSS istatistik yöntemi

kullanılarak çözümlenmiştir.

4.6. Gazete Haberleri, Köşe Yazıları Ve Seçimler

2002 Genel Seçiminden bir ay önceki dönemi kapsayan 1 Ekim 2002-2 Kasım

2002 tarihleri arasında Edirne yerel gazetelerindeki haberlerle ilgili kod formundaki

sınıflandırma baz alınarak yapılan sayısal incelemede toplam 773 haberin % 86’sı

“Seçimle Doğrudan Bağlantılı” ve % 14’ü ise “Seçimle Dolaylı Bağlantılı” haber

olarak belirlenmiştir (Grafik 4.1)

Grafik 4.1 2002 Genel Seçimlerinde Edirne Yerel Gazetelerinde Haberlerin Seçimle İlgisine Göre Dağılımı

Seçimle Doğrudan Bağlantılı

Seçimle Dolaylı Bağlantılı

Seçimle ilgili doğrudan ve dolaylı haberlerin gazetelere dağılımına

bakıldığında ise; toplam 773 haberlerin % 30’nun Hudut Gazetesi’nde, %29’unun

73

Sonhaber Gazetesi’nde, %16’sının Edirne Gazetesi’nde, %15’inin Edirne Haber

Gazetesi’nde ve %10’unun ise Vatandaş Gazetesi’nde yayınlandığını tespit edilmiştir.

Sayfalarında en fazla seçim haberlerine yer veren iki gazete Hudut ve Sonhaber

gazeteleridir (Tablo 4.1). Hudut gazetesi sahibinin her ne kadar milletvekili adayı olarak

seçilmese de CHP’den aday adayı olması sebebiyle ve yine Sonhaber Gazetesi sahibinin

de YTP’den 1. sıra milletvekili adayı olması sebebiyle seçimle ilgili olarak diğer

gazetelere göre 2-3 kat daha fazla haber yayınladığı görülmektedir. Bu da yerel

gazetelerin genel seçimlerde siyasi kimlik edindiklerinde siyasetle ilgili daha fazla

haber yayınlama girişiminde bulunduklarını ve gazetelerin haber içeriği oranları ile

ilgili yayın politikalarını etkilediklerini göstermektedir. Gazetelerin yayın politikaları,

siyasi taraflılığı, tutumları ve haber içerik analizleri ile ilgili tespitler ve gazetelere göre

araştırma bulgularının değerlendirildiği III. Bölümde ayrıntılı bir biçimde tekrar ele

alınacaktır.

Tablo 4.1. 2002 Genel Seçimi İle İlgili Doğrudan ve Dolaylı Haberlerin Edirne Yerel Gazetelerindeki

Dağılımları

Gazete Edirne Edirne Haber Hudut Sonhaber Vatandaş Seçim Haberleri (%) 16% 15% 30% 29% 10%

Seçim haberlerinin seçim öncesi bir aylık dönemde haftalara göre dağılımı

incelendiğinde; en fazla %24 ile seçimden iki hafta önce, en az ise %16 ile seçimden

hemen önceki hafta seçim haberi yayınlandığı görülmektedir. Yoğunluğun fazla olduğu

hafta; seçim gündemini meşgul edecek yerel bir olay meydana gelmiştir. Bu hafta içinde

partilerin ve adayların siyasal iletişim planlarına ek olarak, İlin en önemli unsurlarından

Trakya Üniversitesi tarafından adaylarla öğrencileri buluşturmaya yönelik bir konferans

düzenlenmiştir. Ancak konferans amacına ulaşamadan, bazı adaylarla, öğrenciler

arasında çıkan tartışmalar yüzünden sona ermiş, bu tartışmalar ve adayların görüşleri

Edirne yerel gazetelerine yansımıştır. Seçimden önceki hafta seçimle ilgili haberlerin

azalma nedeni Yüksek Seçim Kurulu tarafından 2002 seçimleri öncesi getirilen

propaganda yasağıdır. Ancak; birçok tartışmaya neden olan yasaklama yoruma açık

ifadeler içerdiği için gazeteler çekimser kalmalarına rağmen haber yayınlamaya devam

etmişlerdir.

74

Grafik 4.2. Haberlerin Edirne Yerel Gazetelerinde Haftalara Göre Dağılımları

5.hafta 16%

4.hafta 24%3.hafta 18%

1.hafta 21%

2.hafta 21%

1.hafta (1 Ekim - 5 Ekim) 2.hafta (7 Ekim -12 Ekim)

3.hafta (14 Ekim -20 Ekim) 4.hafta (21 Ekim -26 Ekim)

5.hafta (28 Ekim -2 Kasım)

Yerel gazetelerde seçim haberlerinin partilere göre yaklaşık oranlarına

baktığımızda en fazla haberin SP, en az haberin ise ise GP ile ilgili olduğu görülür.

Seçim geçmişi olan sol partilerin (CHP, DSP) haber yüzdesi % 4,8, milliyetçi sağ

partiler (MHP, BBP) haber yüzdesi % 6, kendilerini merkezde tanımlayan partilerin

(DYP, ANAP) haber yüzdesi %15,4, muhafazakar sağ partilerin (SP) haber yüzdesi ise

%17,7 oranındadır. Seçim geçmişi olmayan araştırma kapsamına alınan yeni partilerin

(AKP, GP, YTP) ile ilgili haberlerin yüzdesi ise %22,4’tür. Küçük oy oranlarına sahip

partilerin (İP, LDP, MP, ÖDP, TKP, YP, BTP, BGMZ) temsil edilme oranı ise %20’dir.

Elde edilen oranlara göre; yerel gazeteler seçim kazanma beklentisi olan partilerin

haberlerini daha fazla yayınlamaktadır. Seçime yeni katılacak partiler için ise, siyasi

geçmişi bulunan parti liderine sahip (YTP, AKP) partilere siyaseten lideri tanınmayan

partilere (GP) oranla sayfalarında daha fazla yer vermektedir. Oysa GP yerel

gazetelerde seçim haberi en az yayınlanan parti olmasına rağmen, AKP’den %10 ve

YTP’den ise %20 daha fazla oy alarak Edirne ilinde seçim sandığından ikinci parti

olarak çıkmıştır. Bu durum yerel gazetelerin bölgelerinde seçmenin nabzını çok iyi

tutmadıklarını göstermektedir. Çünkü, en fazla seçim haberi yayınlanan ilk üç sırada yer

alan SP, DSP ve YTP, %10 barajını aşamadıkları gibi seçim sandığından %4’ten de az

oy oranına sahip partiler olarak çıkmıştır. Yerel gazetelerin temel görevlerinden biri

75

ülke yönetimi gibi hassas bir konuda söz sahibi olmaya aday partileri ve adaylarını

objektif ölçütlerde bölge seçmenine tanıtmak ve seçmeni bilinçlendirmek için haber

üretmektir. Bu işlevin yerine getirilememesinin genel nedenleri arasında; yerel

gazetelerin ekonomik kaygılarla haber üretmeleri, muhabir sayılarının yetersizliği,

muhabirlerin eğitim yetersizlikleri, gazete sahiplerinin siyasi ilişkileri ve bölge

seçmeninin sözcüsü olmak yerine partilerin sözcüsü olarak hareket etmeleri sayılabilir.

Grafik 4.3. Haberlerin Edirne Yerel Gazetelerinde Partilere Göre Dağılımları

0

20

40

60

80

100

120

140

160

CHP GP DYP MHP AKP ANAP DSP SP YTP DEHAP BBP Diğer

Seçim Haberi

Araştırmada gazetelerde yer alan haberler seçimle ilintisinin yanı sıra olumlu-

olumsuz açıdan da değerlendirilmiştir. Yayınlanan seçim haberi sayısı ile partinin seçim

başarısı arasındaki korelasyonun grafik üzerinde kolaylıkla görülebilmesi için partiler

grafiğin (Grafik 4.3) yatay eksenine Edirne ili seçim sonuçları başarısına göre

dizilmiştir. Partilerin yerel gazetelerde seçimden bir ay öncesi dönemi kapsayan sürede

çıkan haber sayıları ve oranları şöyledir; CHP:50 (Olumlu %94; Olumsuz %6), GP:4

(Olumlu %50; Olumsuz % 50), DYP:69 (Olumlu %83; Olumsuz %17), MHP:40

(Olumlu %82; Olumsuz %18), AKP:69 (Olumlu %57; Olumsuz %12), ANAP:50

(Olumlu %74; Olumsuz %26), DSP:87 (Olumlu %77; Olumsuz %23), SP:137 (Olumlu

%89; Olumsuz %11), YTP:100 (Olumlu %90; Olumsuz %10), DEHAP:8 (Olumlu

%75; Olumsuz %25), BBP:7 (Olumlu %71; Olumsuz %29), Diğer partiler:152 (Olumlu

%60; Olumsuz %40). Araştırma verilerine göre; yerel gazetelerde en fazla olumlu seçim

haberi SP(122) ve en az olumlu seçim haberi GP(2) hakkındadır. En fazla olumsuz

seçim haberi olan parti DSP (20) ve en az olumsuz seçim haberi olan partiler ise GP(2),

DEHAP(2), BBP(2)’dir. Olumlu/olumsuz haber oranı yönünden en avantajlı olan

76

partilerin sıralaması ise şöyledir; CHP: %94, YTP %90, SP %89, DYP %83, MHP

%82, DSP %77, DEHAP %75, ANAP %74, BBP %71, Diğer partiler %60, AKP %57,

GP %50. Ancak bu oranları değerlendirirken partilerle ilgili haber sayıları da dikkate

alınmalıdır. Bu nedenle GP, DEHAP, BBP ile ilgili haberlerin sayılarının çok düşük

olması nedeniyle seçmen üzerindeki etkisi dikkate alınmamıştır. Edirne yerel

gazetelerinin seçim haberi çıkan partilerden olumlu olumsuz haber oranı %77’den

yukarıda olanlar (CHP, DYP, MHP), SP ve YTP hariç Edirne ilinde %10 barajını

aşmayı başaran partilerdir. Sonuç olarak; seçim geçmişi olan partilerde önceki

seçimlerdeki oy oranlarını korumaları için yeterli sayıda seçim haberi çıktığı taktirde,

olumlu-olumsuz haber oranı yönünden seçim haberlerinde kritik bir eşik değeri olduğu

görülmüştür. Bu araştırmadaki eşik değeri Edirne yerel gazeteleri açısından %77’dir. SP

ve YTP haber analizi açısından bu kritik eşik değerini aşmalarına rağmen Edirne

ilindeki %10 barajını aşamamıştır. Bunun nedeni bu iki partinin ortak özellikleri

incelendiğinde 2002 Genel Seçimlerine ilk defa giren partiler olması olarak

değerlendirilebilir.

Grafik 4.4. Yerel Gazetelerde Yayınlanan Seçim Haberlerinin Partilere Göre Sayısal Dağılımı

0

20

40

60

80

100

120

140

160

CHP GPDYP

MHP

AKP

ANAPDSP SP

YTP

DEHAPBBP

D İĞER

Olumsuz haber

Olumlu Haber

77

Araştırma bulgularına göre; Edirne’deki yerel gazete haberlerinde seçimle ilgili

yayınlanan doğrudan haber konularının sayıları ve oranları aşağıdaki gibidir.

Parti görüş ve programlarını konu alan haberler: 68 (%11)

Parti geçmişi ve icraatlarını konu alan haberler: 20 (%3)

Liderlerin ve adayların seçim kampanyaları etkinliklerini konu alan haberler:

269 (%45)

-Mitingler: 72 (%12)

-Basın Toplantıları: 18 (%3)

-Diğer etkinlikler (Yerel basın kuruluşlarını ziyaret, halkı ve işyerlerini ziyaret,

basınla kahvaltılı toplantılar): 179 (%30)

Liderin görüş ve programlarını konu alan haberler: 61 (%10)

Adayın görüş ve programlarını konu alan haberler: 100 (%17)

Diğer haberler: 83 (%14)

Yerel gazetelerdeki seçimle doğrudan ilintili haberlerde en çok liderlerin ve

adayların seçim kampanyaları etkinliklerine yer verilmiştir. Ayrıntılı bakıldığında, diğer

etkinlikler grubu altında sınıflandırılan aktivitelerin seçimle ilgili doğrudan tüm

haberlerin ağırlıklı kısmını oluşturmaktadır. Bu etkinliklerin de özellikle milletvekili ve

adayları tarafından yapıldığı görülmektedir. Bu veri milletvekili adaylarının siyasal

iletişim aracı olarak yerel gazeteleri kullandığının göstergesidir. Yine aynı şekilde;

adayın görüş ve programlarını konu alan haber yüzdesinin ikinci sırada yer alması bu

görüşü destekler niteliktedir. Adayların görüş ve programları ile ilgili haberlerin,

partinin ve liderin görüş ve programları ile ilgili haberlere göre yerel gazetelerde daha

ön planda yer alması milletvekillerinin seçim bölgelerinde yaptıkları siyasal iletişim

kampanyaları ile ilintilidir. Partilerin bu bölgede haberlerde yer alma açısından

adayların gerisinde kaldıkları görülmektedir. Oysa yerel halkı parti konusunda

78

bilgilendirmek ve bunun için yerel basını kullanmak görevi parti il başkanlıklarına

düşmektedir.

Grafik 4.5. Edirne Yerel Gazetelerinde Seçimle İlgili Doğrudan Haberlerin İçeriklerine Göre Dağılımı

0

20

40

60

80

100

120

140

160

180

200

Parti Görüş v e

Programlarını

Konu Alan

Haberler

parti geçmişi v e

icraatlarını Konu

Alan Haberler

Liderlerin v e

Adayların Seçim

Kampanyaları

Etkinlikleri

(miting)

Liderlerin v e

Adayların Seçim

Kampanyaları

Etkinlikleri (basın

toplantısı)

Liderlerin v e

Adayların Seçim

Kampanyaları

Etkinlikleri (diğer)

Liderin Görüş v e

Programlarını

Konu Alan

Haberler

Adayın Görüş v e

Programlarını

Konu Alan

Haberler

Doğrudan diğer

Haberler

Araştırma bulgularına göre; Edirne’deki yerel gazeteler içinde seçimle ilgili

dolaylı haberler içinde;

Protokol Etkinliklerini konu alan haberler: 16 (%16)

Liderlerin özel hayatları ile ilgili haberler: 2 (%2)

Adayların özel hayatları ile ilgili haberler: 15 (%15)

Liderin Güncel Siyasal Tartışmaları ile ilgili haberler: 18 (%17)

Adayların Güncel Siyasal Tartışmaları ile ilgili haberler: 8 (%8)

- Diğer seçimle ilgili dolaylı haberler:44 (% 42) sayı ve oranlarında yer

almışlardır.

79

Edirne yerel gazetelerinin seçimle ilgili dolaylı haberlerde adaylar ve liderlere

ait haberlerden ziyade genel haberlere önem verdiği görülmektedir. Elde edilen oranlara

göre, özellikle Edirne ili milletvekili adaylarının bireysel siyasal iletişim

kampanyalarında özellikle, imaj çalışmaları kapsamında yetersiz kaldıkları

gözlemlenmektedir. Yine Edirne yerel gazetelerinin de Edirne’deki halkı adaylar ve

özel yaşantıları, siyasi tartışmalardaki görüşleri konusunda seçimle ilgili genel haberlere

oranla yeterince bilgilendirmedikleri tespit edilmiştir. Dolaylı seçim haberlerinin

%16’lık bölümünü iktidardaki siyasal parti aktörlerinin düzenlediği protokol etkinlikleri

oluşturmaktadır.

Grafik 4.6. Yerel Basının Genel Olarak İlgi Gösterdiği Dolaylı Haber İçeriği Dağılımı

0

5

10

15

20

25

30

35

40

45

50

Haber Protokol

Etkinlikleri

Liderlerin özel

hayatları ile

ilgili haberler

Liderin Güncel

Siyasal

Tartışmaları ile

ilgili haberler

Adayların özel

hayatları ile

ilgili haberler

Adayların

Güncel Siyasal

Tartışmaları ile

ilgili haberler

diğer haberler

Yerel gazetelerde en fazla haber aktörü olarak partinin yer aldığı seçim

haberlerinin yayınlandığı görülmektedir. En az ise lider ve ailesi haber aktörü olarak yer

almaktadır. Genel olarak seçim süreçlerinde yaygın medyanın içindeki basının siyasal

partilerle ilgili haberlerde lideri ön plana çıkartan bir söylem geliştirdiği ve bunun

siyasal yaşamın lider merkezli pratiğine uygun düştüğü görülür. Ancak bu durumun

yerel gazetelerde farklılık gösterdiği ve yerel basının siyasal partilerle ilgili haberlerde

80

partileri ön plana çıkartan bir söylem geliştirdiği görülmektedir. Kamuoyu araştırma

şirketlerinin, Milli Güvenlik Kurulu veya ordunun haber aktörü olduğu hiç bir seçim

haberinin ise yer almadığı görülmektedir. Yargıçların haber aktörü olduğu seçim

haberlerin tümünün ise olumsuzluk içerdiği görülmektedir. Yerel gazetelerde haber

aktörlerinin seçim haberleri içinde olumluluk/olumsuzluk kriterine göre yer alış

oranları, sayıları aşağıda belirtilmiştir;

-%8 Parti (60 haber; olumlu %78, olumsuz %22),

-%6 Milletvekili veya parti sözcüsü (44 haber; olumlu %70, olumsuz %30),

-%6 Başbakan ve hükümet (43 haber; olumlu %70, olumsuz %30),

-%3 YSK (26 haber; olumlu %92, olumsuz %8),

-%3 Seçmen (23 haber; olumlu %65, olumsuz %35),

-%1 Yargıç (6 haber; olumlu %0, olumsuz %100),

-%1 Gazeteci ve uzman (5 haber; olumlu %20, olumsuz %80),

-%1 Lider ve ailesi (2 haber; olumlu %100, olumsuz %2),

-%72 Diğer (564 haber; olumlu %82, olumsuz %18).

Grafik 4.7. Yerel Gazetelerde Çıkan Seçim Haberlerinin Haber Aktörlerine Göre Sayısal Dağılımı

0

100

200

300

400

500

600

Başbakan

ve

hükümet

Gazeteci

veya

uzman

İşv eren Kamuoyu

araştırma

şirketi

Lider v e

ailesi

MGK v eya

Ordu

Milletv ekili

v eya parti

sözcüsü

parti seçmen yargıç YSK diğer

Olumsuz haber

Olumlu haber

81

Yerel gazetelerde çıkan seçimle ilgili haberler arasında DSP, ANAP, YTP ve

SP parti sloganlarını içeren haberlerinin yer aldığı görülmektedir. Adaylardan YTP 1.

sıra milletvekili adayı Ali Soydan’ın seçim kampanyası sloganı “Gencim, Gençlerin

Oylarına Talibim”, ANAP 1. sıra milletvekili adaya Faruk Yılmaz’ın sloganı ise;

“Bizim Faruk” olmuştur.

Grafik 4.8. Yerel Basında Çıkan Parti Sloganı Içeren Haberlerin Partilere Göre Dağılımı

0

0,5

1

1,5

2

2,5

3

3,5

CH

P

GP

DY

P

MH

P

AK

P

AN

AP

DS

P

SP

YT

P

DE

HA

P

BB

P

Diğ

er

Olumsuz

Olumlu

Siyasi aktörler tarafından en fazla öne çıkarılan haber temaları oranlarına göre

sırasıyla; ekonomi %17, seçim düzenlemeleri %8, oy talebi %6, adalet %5, eğitim ve

kültür %5, yolsuzluklar %4, terör %2, demokrasi ve insan hakları %2, siyasi yasaklar

%1, laiklik ve din %0, diğer % 50 biçiminde sıralanmıştır.

2002 Genel Seçimleri öncesinde siyasi aktörler tarafından öne çıkarılan en

önemi konu ekonomidir. Bunu seçim düzenlemeleri takip etmektir. Türkiye’nin en

öncelikli çözüm bekleyen konuları arasında bulunan ekonomik sorunların aktörler

tarafından da gündeme taşınması konunun ciddiyetini bir kez daha göstermektedir. 2002

Genel Seçimlerindeki önemli konulardan biri diğeri; seçim yasağı bulunan bir parti

liderinin bu durumuna rağmen seçime girmesidir. Doğal olarak aktörler tarafından

seçimle ilgili haberlere bu ortam yansıtılmıştır. Grafik 2.17.ye göre Türkiye’nin temel

seçim gündeminin ekonomi olduğu görülmektedir.

82

Grafik 4.9. Siyasi Aktörler Tarafından En Fazla Öne Çıkartılan Haber Temaları

Diğer

50%

Adalet

5%

Demokrasi ve

insan hakları

2% Eğitim ve kültür

5%

Ekonomi

17%

Laiklik ve din

0%

Oy talebi

6%

Seçim

düzenlemeleri

8%

Siyasi yasaklar

1%

Terör

2%Yolsuzluklar

4%

Siyasi aktörlerin öne çıkardığı haber temalarının partilere göre dağılımı

incelendiğinde; İlk üç haber teması sırasıyla şöyledir;

CHP – Ekonomi, seçim düzenlemeleri, adalet.

GP – Diğer

DYP – Ekonomi, oy talebi, adalet

MHP – Ekonomi, terör, eğitim ve kültür.

AKP – Ekonomi, seçim düzenlemeleri, (Eğitim ve kültür, oy talebi, siyasi

yasaklar eşit oranda üçüncü sırada)

ANAP – sadece eğitim ve kültür

DSP– Ekonomi, eğitim ve kültür, seçim düzenlemeleri

83

SP – Ekonomi, (ikinci sırada eşit oranda oy talebi ve adalet), (üçüncü sırada

eşit oranda seçim düzenlemeleri ve yolsuzluklar).

YTP – (birinci sırada eşit oranda ekonomi, demokrasi ve İnsan hakları), (ikinci

sırada eşit oranda oy talebi ve adalet), (üçüncü sırada eşit oranda seçim düzenlemeleri

ve yolsuzluklar).

DEHAP – Diğer

BBP- Diğer

Siyasi aktörlerin önce çıkardığı haberlerde SP ile ilgili seçim haber temalarının

en fazla ekonomi konusunda olduğu görülmektedir.

Grafik 4.10. Siyasal Aktörün Öne Çıkardığı Haber Temalarının Partilere Göre Dağılımı

0

20

40

60

80

100

120

CHP GP DYP MHP AKP ANAP DSP SP YTP DEHAP BBP Diğer

Adalet Demokrasi ve insan haklarıEğitim ve kültür EkonomiLaiklik ve din Oy talebiSeçim düzenlemeleri Siyasi yasaklarTerör YolsuzluklarDiğer

Köşe yazıları; yorum içeren yazılar olması nedeniyle, gazetelerin yayın

politikalarıyla "taraflılığının" izlenmesi imkanına olanak verir. Çalışmada köşe yazıları

da içerik analizine tabi tutulmuştur. 2002 genel seçimlerinde, Edirne’de Sonhaber

Gazetesi sahibi YTP 1. Sıra milletvekili adayıdır. Yine Hudut Gazetesi’nin sahibi CHP

milletvekili aday adayı olmuş, ancak incelenen 1 aylık süre öncesinde partisi tarafından

84

milletvekili adayı olarak seçilmemiştir. Dolayısı ile bu iki gazete sahibinin siyasi taraf

olarak gazetenin yayın politikasına ne kadar etkide bulunduğunu gözlemlemek

mümkündür. Gazetelerde yayınlanan köşe yazılarının gazetelere göre dağılımına

baktığımızda toplam köşe yazısının yarısına yakın kısmının (%46) Sonhaber

Gazetesi’nde yayınlandığı görülmektedir. Onu %35’lik oranla Edirne Haber Gazetesi

takip etmektedir. Ancak; köşe yazılarının yapılan içerik analizi değerlendirmesiyle

partilere göre dağılımına ve içerik olarak olumluluk veya olumsuzluk içermesine göre

irdelenmesi gazetelerin taraflılığı konusunda daha iyi fikir verir.

Grafik 4.11. Köşe Yazılarının Yerel Gazetelere Göre Dağılımı

Sonhaber

46%

Hudut

9%

Edirne Haber

35%

Edirne

9%

Vatandaş1%

Edirne

Edirne Haber

Hudut

Sonhaber

Vatandaş

Köşe yazılarının genel olarak övgüden ziyade eleştirel bir içeriğe sahip olduğu

görülmektedir. En fazla olumlu köşe yazısının 2002 Genel Seçimlerinde Edirne İlinde

en fazla oy alan CHP ile ilgili olduğu görülmektedir. Ardından sırasıyla DYP, SP, AKP

gelmektedir. Bu sırayı hakkında ise eşit sayıda köşe yazısı çıkan dört parti; MHP, DSP,

GP ve ANAP takip etmektedir. Araştırma kapsamına alının dönemde DEHAP ve BBP

partileri hakkında hiç olumlu köşe yazısı çıkmamıştır. En fazla olumsuz köşe yazısı ise

2002 Genel Seçimlerinde Türkiye genelinde en fazla oy alan AKP hakkındadır. Olumlu

köşe yazısı sayısı/olumsuz köşe yazısı sayısı oranı en yüksek olan parti CHP’dir.

85

Araştırma kapsamına alınan partiler içerisinde 2002 genel seçimlerinde Türkiye

genelinde aldıkları oy oranlarının düşüklüğü nedeniyle DEHAP ve BBP gibi partiler

dikkate alınmadığında olumlu köşe yazısı sayısı/olumsuz köşe yazısı sayısı oranı en

düşük olan parti AKP olarak belirlenmektedir.

CHP’nin önceki genel seçimlerde Türkiye geneli ile Edirne ilinde aldığı oy

oranları arasında korunan dengenin 2002 genel seçimlerinde niçin CHP lehine arttığını

yerel faktörlerle açıklayabiliriz. 2002 Genel Seçimlerinde AKP’nin Türkiye geneli ile

Edirne ilinde aldığı oy oranları arasındaki AKP aleyhine dengesizlik de yine aynı

şekilde yerel faktörlerle açıklanabilir.

Grafik 4.12. Köşe Yazılarının Partilere Göre Dağılımı

0

2

4

6

8

10

12

14

CH

P

GP

DY

P

MH

P

AK

P

AN

AP

DS

P

SP

YT

P

DE

HA

P

BB

P

Diğ

er

Olumlu Olumsuz

Yerel gazetelerin manşetlerindeki seçim haberlerinde öne çıkan haber

aktörlerinin partiler olduğu görülmektedir. Ancak burada araştırma kod formunda haber

aktörü olarak milletvekili adayları için ayrımlama yapılmadığı ve milletvekili

adaylarının haber aktörü oldukları durumlarda partilerinin kodlandığını ifade etmeliyiz.

Bu durumda yerel gazetelerde siyasal partilerle ilgili haberlerde yaygın basından farklı

olarak parti liderlerinden ziyade partilere ve milletvekili adaylarına vurgu yapan bir

söylem geliştirildiği görülmektedir. Kodlamada milletvekili adayının parti ismi altına

konulma nedeni; seçim pusulasında sadece parti ve liderinin adının yer almasıdır.

Seçmenlerin haber aktörü olduğu seçim haberlerinin oranı %12’dir. Bu oran gazetelerin

bölge halkını oluşturan seçmenlerin mesajlarını siyasi partilere iletmediğinin

86

göstergesidir. Dolayısıyla yerel gazeteler yerel sorunlar ve bu konuda halkın görüşleri

gibi konuları yansıtmak gibi bir işlevleri olduğunu düşünerek hareket etmemektedirler.

Halkın seçimlerle ilgili görüşlerinin yer aldığı haberin oranı tüm seçim haberlerinin

yaklaşık onda biri kadardır.

Grafik 4.13. Gazetelerde Siyasal Aktörlerin Biçimsel Temsili

Parti

15%

YSK

5%

Diğer

49%

Milletvekili

veya parti

sözcüsü

7%

Gazeteci veya

uzman

1%

Başbakan ve

hükümet

11%

Seçmen

12%

Başbakan ve hükümet

Gazeteci veya uzman

Milletvekili veya parti

sözcüsü Parti

Seçmen

YSK

Diğer

4.7. Fotoğraflar Ve Seçimler

Araştırmada tespit edilerek içerik analizi yapılan toplam 773 seçim haberinin

yaklaşık %82’si(663) fotoğrafla desteklenmiştir. Kullanılan fotoğrafların içinde en fazla

aday milletvekillerinin (%31), ardından sırasıyla liderlerin (%19), parti amblemi,

bayrağı veya afişinin (%14), mitinglerin (%6) ve seçim kampanyalarının (%6)

görüntüleri yer almaktadır. Siyasal iletişim kampanyalarında parti liderleri ve

adaylarının özel yaşantıları ve ailevi unsurlar oyları etkileyen önemli faktörler olarak

değerlendirildiği için, araştırmada haberlerde kullanılan fotoğraflarda liderlerin

kampanya çalışmaları sırasında eşleri ile görüntü verip vermedikleri de analiz edilmiştir.

İçerik analizi sonucuna göre gazetelerde eşlerin katılımıyla gerçekleşmiş herhangi bir

etkinlik görüntüsüne ya da seçim haberlerine rastlanmamıştır. Ayrıca liderler veya

87

milletvekillerinin de eşleriyle birlikte görüntülerinin olduğu fotoğraf sayısı % 5’in

altında olduğu için grafiklere yansımamaktadır.

Grafik 4.14. Seçim Haberleri İle İlgili Fotografların İçerik Dağılımı

Aday

milletvekili

31%

Aday

milletvekili ve

eşi 0%

Amblem,

bayrak veya

siyasal afiş 14%

Miting 6%

Lider 19%

Lider ve eşi 0%

Diğer 24%

Part liderinin

eşiyle katıldığı

miting 0%

Seçim

kampanyası

eşsiz 6%

Seçim

kampanyası

görüntüsü eş li

0%

Seçim kampanyası görüntüsü eşli Seçim kampanyası eşsizMiting Part liderinin eşiyle katıldığı miting Lider Lider ve eşiAday milletvekili Aday milletvekili ve eşiAmblem, bayrak veya siyasal afiş Diğer

Edirne yerel gazetelerinde fotoğraflarla ilgili yapılan sayısal değerlendirmeye

göre; en fazla fotoğraf SP (%18) haberlerinde kullanılmıştır. Partilerle ilgili seçim

haberlerinde kullanılan fotoğraf oranları;

-SP %18

-Diğer %16

-DYP, DSP, AKP %11

-YTP %10

-CHP % 9

88

-ANAP %7

-MHP %6

-DEHAP %1

Görsel unsurlar siyasal iletişim kampanyalarında seçmenleri etkilemede

önemlidir. Gazetelerde fotoğrafların dağılımlarına baktığımızda oransal olarak özellikle

SP ve GP dışındaki partilerle ilgili fotoğraların yaklaşık olarak eşit dağıldığı

görülmektedir. Bunun yanı sıra dengeli dağılımın dışına düşen SP’nin gelen dağılımın

iki katı fazla, GP’nin ise hiç fotoğrafının kullanılmadığı görülmektedr. Her iki parti ve

adayları için siyasal iletişim kampanyası açısından diğer partiler ve adaylarından farklı

bir kampanya yürüttükleri gözlenmektedir. Zira; SP Edirne I. Sıra milletvekili adayı

Edirne ilinde en kapsamlı siyasal iletişim kampanyası yürüten aday iken, 2002 Genel

Seçimlerine yeni kurulan parti olarak ilk defa katılan GP’nin izlediği siyasal iletişim

kampanyası da sıra dışıdır. Bununla ilgili veriler özellikle reklamlarla ilgili verilerde

daha net bir biçimde görülmektedir. GP Türkiye’nin her ilinde parti merkezli siyasal

iletişim kampanyası yürütmüştür.

Grafik 4.15. Gazetelerde Yer Alan Fotoğrafların Partilere Göre Dağılımı

DSP 11%

Diğer 16%

BBP 0%

YTP 10%SP 18%

DYP 11%

AKP 11%

ANAP 7%

DEHAP 1%

MHP 6% GP 0%

CHP 9%

CHP GP DYP MHP AKP ANAP DSP SP YTP DEHAP BBP Diğer

89

Seçim haberleri sayısı ile birlikte basılan fotoğraf sayılarının partilere göre

dağılımına baktığımızda en fazla fotoğraflı seçim haberinin SP’sine ait olduğu

görülmektedir. Yayınlanan seçim haberi sayısının az olması nedeni ile

değerlendirmelerde GP dikkate alınmaz ise şu sonuçlar çıkarılabilir; yayınlanan seçim

haberleri sayısı ile fotoğraf sayısı arasındaki uyumsuzluğun en fazla olduğu parti

YTP’dir. Fotoğraf sayısı/seçim haberi sayısı oranı partilerin seçimdeki başarısı ile

yaklaşık olarak uyumludur. Bu da fotoğrafın siyasal iletişim kampanyalarındaki

etkinliğini göstermektedir. Görsel unsurları kullanmak seçmenleri yönlendirme

konusunda daha etkindir.

Grafik 4.16. Yerel Gazetelerde Yayınlanan Seçim Haberi Ve Fotoğraf Sayılarının Partilere Göre Dağılımı

2

70

41

71

47

68

105

66

4 1

104

50

87

137

100

8 7

152

54

69

50

4

69

40

0

20

40

60

80

100

120

140

160

CHP GPDYP

MHPAKP

ANAPDSP SP

YTP

DEHAPBBP

Diğer

Fotoğraf Seçim haberi

Partilere göre olumlu fotoğraf içeriklerinin dağılımı incelendiğinde; yine en

fazla aday milletvekillerinin, ardından sırasıyla liderlerin, partinin amblemi, bayrağı

veya afişinin yer aldığı görülmektedir. Aday milletvekillerine ait fotoğrafların ağırlıklı

olarak yayınlanması milletvekillerinin siyasal iletişim kampanyalarında yerel gazeteleri

kullandıklarını göstermektedir. Milletvekili adayları fotoğraflarının yayınlanma oranı

yüksekten aşağıya göre sıralandığında;

-DSP %40

90

-SP %36

-YTP %26

-MHP %22

-CHP, DYP %14

-AKP %12

-ANAP %10 olduğu görülmektedir.

Grafik 4.17. Olumlu Fotoğraf İçeriklerinin Partilere Göre Dağılımı

0

10

20

30

40

50

60

70

80

90

100

CH

P

GP

DY

P

MH

P

AK

P

AN

AP

DS

P

SP

YT

P

DE

HA

P

BB

P

Diğ

er

Diğer

Amblem, bayrak

veya siyasal afiş

Aday milletvekili ve

eş i

Aday milletvekili

Lider ve eş i

Lider

Part liderinin eş iyle

katıldığı miting

Miting

Seçim kampanyası

eşsiz

seçim kampanyası

görüntüsü eş li

Partilere göre olumsuz fotoğraf içeriklerinin dağılımı incelendiğinde ise en

fazla diğer kategorisinde değerlendirilen fotoğrafların yer aldığı görülmektedir. Dikkate

değer bir diğer tespit ise; olumsuz içerikli fotoğraflar arasında eşlerin bulunduğu miting,

seçim kampanyası görüntüsü ile aday milletvekili veya parti liderinin eşi ile

görüntülendiği fotoğrafın bulunmamasıdır.

91

Grafik 4.18. Olumsuz Fotoğraf İçeriklerinin Partilere Göre Dağılımı

0

5

10

15

20

25

30

35

CH

P

GP

DY

P

MH

P

AK

P

AN

AP

DS

P

SP

YT

P

DE

HA

P

BB

P

diğ

er

Diğer

Amblem, bayrak

veya siyasal afiş

Aday milletvekili ve

eşi

Aday milletvekili

Lider ve eşi

Lider

Part liderinin eşiyle

katıldığı miting

Miting

Seçim kampanyası

eşsiz

seçim kampanyası

görüntüsü eşli

4.8. Reklamlar Ve Seçimler

Yerel basında çıkan reklamların partilere göre dağılımı incelendiğinde ağırlıklı

olarak en fazla reklamın sırasıyla YTP ve SP tarafından verildiği görülmektedir. Bu iki

partinin verdiği reklamların yaklaşık olarak yarısı kadar reklam veren üç parti

görülmektedir. Bu partiler sırasıyla; ANAP, CHP ve DSP’dir. Hemen hemen hiç

reklamı yayınlanmayan partiler ise MHP ve AKP’dir. DEHAP ve BBP’nin ise izlenen

dönemde hiç reklamı yayınlanmamıştır. Reklam içeriği incelemesine göre, 2002 Genel

Seçimlerine katılan siyasi partiler yerel gazetelerde adayları tanıtan, görüş ve

programlarını konu alan reklamları tercih etmektedirler. Seçimde Edirne İli oy oranında

birinci parti olan CHP ile DSP ve MHP’nin sadece adayları tanıtan, görüş ve

programlarını konu alan reklamları tercih ettikleri belirlenmiştir. Adayları tanıtan veya

görüş ve programlarını konu alan reklamların yanı sıra YTP’nin parti liderini tanıtan,

görüş ve programlarını konu alan reklamlara da aynı oranda ağırlık verdiği saptanmıştır.

Lideri tanıtan reklamlar en fazla YTP tarafından kullanılmıştır. Partiyi ön plana çıkaran,

görüş ve programlarını konu alan reklamların SP ve DYP tarafından kullanıldığı tespit

92

edilmiştir. 2002 Genel Seçim sonuçlarına bakıldığında her iki partinin de barajı

aşamayan partiler olduğu görülür. Kamoyu araştırma şirketlerinin seçim sonuçlarını

tahmin için yaptıkları anket sonuçlarına göre DYP ve SP %10 barajını aşamayacak

partilerdir. Merkezi siyasal iletişim kampanyası doğrultusunda DYP ve SP kamuoyu

araştırma sonuçlarını dikkate almış görünmektedir. Adayların ön plana çıktığı

reklamlardan ziyade partilerin ön planda olduğu reklamların fazla olması bu nedene

bağlanabilir.

Seçime yeni katılan partiler seçmene karşı kendilerini tanıtırken bir referans

gösterme eğilimi içinde olmaktadırlar. Yeni kurulan bir parti olan YTP’nin Edirne I.

sıra milletvekili adayı, reklamlarını parti lideri ile birlikte vermiştir. Reklamlar seçim

dönemlerinde yerel gazetelerin önemli bir gelir kaynağı haline gelmektedir. Bu açıdan

araştırmada, verilen reklamların boyutları reklamların gazetelerdeki dağılımlarının

incelendiği bölümde daha ayrıntılı ele alınmıştır.

Grafik 4.19. Gazetelerde Yer Alan Reklamların Partilere Göre Dağılımı

0

20

40

60

80

100

120

CH

P

GP

DY

P

MH

P

AK

P

AN

AP

DS

P

SP

YT

P

DE

HA

P

BB

P

Diğ

er

Partiyi ön plana

çıkaran Görüş ve

Programlarını

anlatan

Adayları tanıtan

veya Görüş ve

Programlarını Konu

Liderleri tanıtan

veya Görüş ve

Programlarını Konu

Alan

Yayınlanan reklamlar içinde SP Edirne I. sıra milletvekili adayının verdiği tam

sayfa reklamlarda gazetelerin son sayfasını seçtiği ve son iki günkü reklamlarının renkli

olduğu görülür.

93

SP’nin Edirne milletvekili adaylarının yeraldığı reklam (tabloid-normal) tam

sayfa verilmiştir.

ANAP Edirne I. sıra milletvekili adayının reklam sayısının fazla olmasına

rağmen reklamların boyutlarının 19x13 ve 10x15 boyutlarında iki çeşit olarak verildiği

tespit edilmiştir.

YTP I. sıra milletvekili adayının reklamlarının tümü parti lideri ile yan yana,

tabloid baskılı gazetelerde tam, normal boyutlu gazetelerde ise yarım sayfa olarak

verilmiştir.

YTP II. Sıra milletvekili adayının ilanları tabloid gazetelerde yarım gazete

sayfa boyutlarındadır.

CHP bütün adayların birlikte olduğu tek çeşit 19x14 ve daha küçük boyutlarda

tek çeşit reklam kullanmıştır.

Yine DSP bütün adayların birlikte olduğu tek çeşit tam sayfa, 22x38

boyutlarında reklam vermiştir.

MHP’nin milletvekillerinin toplu yer aldığı reklamın boyutları da tabloid

baskıda yarım sayfa büyüklüğündedir.

GP’nin tek tip olan milletvekillerinin parti lideriyle birlikte isim ve imzalarının

bulunduğu, 19x26 boyutlarında yayınlanan reklamlarında görsel (fotoğraf) hiçbir unsur

bulunmamaktadır.

4.9. İlanlar Ve Seçimler

Yerel gazetelerde en fazla SP ile ilgili ilanların çıktığı görülmektedir.

Ardından sırasıyla DYP, AKP ve diğer partiler gelmektedir. CHP, GP, MHP, DSP,

YTP, DEHAP, BBP ile ilgili ise hiç bir ilanının yayınlanmadığı görülmektedir. İlanların

daha ziyade liderlerin ve adayların seçim kampanyaları etkinlikleri ile ilgili bilgileri

içerdiği görülmektedir. Siyasal iletişimde kullanılan ilanların bir diğer konusu ise parti

görüş ve programlarını konu alan bilgilerdir. Siyasal iletişimde olumsuz ilanlar da

94

kullanılabildiği için ilanlar olumlu-olumsuz kriterleri gözönünde bulundurularak

incelenmiştir. İnceleme sonuçlarına göre olumsuz bir ilana rastlanmamıştır.

Grafik 4.20. Yerel Basında Çıkan İlanların Partilere Göre İçeriklerinin Dağılımı

13

6

00000

7

000

7

0

2

4

6

8

10

12

14

CH

P

GP

DY

P

MH

P

AK

P

AN

AP

DS

P

SP

YT

P

DE

HA

P

BB

P

Diğ

er

İlan

95

5. EDİRNE YEREL GAZETELERİNDE SİYASİ

PARTİLERİN TEMSİLİ

5.1. Edirne Gazetesi

Edirne yerel basın organlarından Edirne Gazetesi’nin içerik analizi sonuçlarını

vermeden önce bu gazetenin sahibi ile Edirne’nin diğer bir yerel gazetesi olan Vatandaş

Gazetesi’nin sahibinin aynı kişiler olduğunu belirtmeliyiz.

Edirne Gazetesi’nde yayınlanan toplam haber sayısının, parti sayısına göre

ortalaması yaklaşık olarak 8’dir. Buna göre; özellikle SP ve YTP ile ilgili seçim

haberlerinin ağırlıklı olarak yayınlandığı görülmektedir. Özelliklede SP ve YTP ile

ilgili haberlerin, partilere göre ortalama haber sayının 2-3 katı fazla olması ve bu

partilerle ilgili olumsuz herhangi bir habere rastlanmaması dikkat çekicidir. SP ile ilgili

olumlu seçim haberlerinin diğer partilere oranla arasında en az %10’luk bir fark

bulunması da önemli bir taraflılık göstergesidir. Edirne Gazetesi’ne seçimle ilgili

olumsuz haberler başta ANAP olmak üzere sırasıyla DYP ve DSP ile ilgili

yayınlanmıştır.

Grafik 5. 1

Edirne Gazetesi Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı

0

8

5

10

7

17

31

20

3

0

10

0

3

7

0001

20 000

1

0

5

10

15

20

25

30

35

CHPG

PDYP

MHP

AKP

ANAPDSP SP

YTP

DEHAP

BBP

DİĞER

Olumlu Haber Olumsuz haber

96

Edirne Gazetesi’nde yayınlanan ilanlara baktığımızda, SP ile ilgili haberlerde

olduğu gibi, en fazla ilanın SP ile ilgili yayınlandığını görülür. İkinci olarak AKP’nin

ilanları gelmektedir. İslami söylemlere sahip partilerin ilanlarını vermek için Edirne

Gazetesi’ni seçtiği görülmektedir. Yoğunluk açısından üçüncü sırada yer alan diğer

partilere ait ilanlar ayrıntılı olarak analiz edildiğinde, bu ilanların tamamına yakının

diğer kodlaması içide yer alan YP’ne ait olduğu saptanmıştır.

Grafik 5. 2

Edirne Gazetesi’nde Yayınlanan İlanların Partilere Göre Dağılımı

0

1

0

2

0 0

3

0 0 0

2

00

0,5

1

1,5

2

2,5

3

3,5

CHP GPDYP

MHPAKP

ANAPDSP SP

YTP

DEHAPBBP

D İĞER

Olumlu ilan

Edirne Gazetesi’nde en fazla SP ve YTP ile ilgili reklam yayınlandığı

görülmektedir. Partilerin yayınlanan reklamlar sayıları ile seçim haber sayıları

arasındaki doğru orantı dikkat çekmektedir. Partiler arasında CHP, DYP, MHP ve

AKP’nin reklam vermek için Edirne Gazetesi’ni seçmemeleri dikkat çekicidir.

97

Grafik 5. 3

Edirne Gazetesi’nde Yayınlanan Reklam İçeriklerinin Partilere Göre Dağılımı

0 0 0 0 0 0 0

9

0 0 00

2

0 0 0

10

8

15

13

0 0 00 0 0 0 0 0 00 0

8

0000

2

4

6

8

10

12

14

16

CHPG

PDYP

MHP

AKP

ANAPDSP SP

YTP

DEHAPBBP

Diğer

Liderleri tanıtan veya görüş ve grogramlarını konu alan reklam

Adayları tanıtan veya görüş ve grogramlarını konu alan reklam

Partiyi ön plana çıkaran Görüş ve Programlarını anlatan reklam

Köşe yazıları gazetelerin yayın politikasının ve taraflılığının izlenmesine

olanak veren yazılardır. Edirne Gazetesi’nde yayınlanan köşe yazılarının partilere göre

dağılımına ve içeriğinde partiler açısından olumlu veya olumsuz yorumların olup

olmadığına bakıldığında, siyasi bir taraflılık gözlenmemiştir. Köşe yazılarında herhangi

bir parti ile ilgili olumsuz yorumun bulunmadığı saptanmıştır.

Grafik 5. 4.

Edirne Gazetesi’nde Yayınlanan Köşe Yazılarının Partilere Göre Dağılımı

0

5

0

1

5 5

6

4

0 0

4

0 0 0 0 0 0 0 0 0

1

3

000

1

2

3

4

5

6

7

CHP

GP

DYPM

HP

AKP

ANAP

DSPSP

YTP

DEHAP

BBP

Diğ

er

Olumlu Köşe Yazısı

Olumsuz Köşe Yazısı

98

Gazetelerde manşetten duyurulan haberler gündemi yansıtan haberlerdir ve

okuyucu üzerindeki etkisi en fazla olan haber formatıdır. Edirne Gazetesi’ndeki manşet

haberlerinin dağılımına, partiler açısından olumlu veya olumsuz yorumlarında

bakıldığında, siyasi bir taraflılık gözlenmemiştir. Araştırma kapsamında incelenen bir

aylık dönemde manşetlerinde bir gün hariç her gün seçim haberlerine yer veren Edirne

Gazetesi’nde gündem seçimdir. İncelemeye göre 5 Ekim 2002 tarihli Edirne

Gazetesi’nde seçimle ilgili hiçbir habere rastlanmamışken, gazetenin o günkü sayısında

seçimle ilgili ilan ve reklamlara yer verilmiştir. Manşet haberlerinde en yüksek oranda

SP’nin yer aldığı, hiçbir parti ile ilgili olumsuz bir manşet haberi kullanılmadığı

görülmüştür.

Grafik 5. 5.

Edirne Gazetesi’nde Manşette Yayınlanan Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı

0

5

0

1

5 5

6

4

0 0

4

0 0 0

1

00 0000

3

000

1

2

3

4

5

6

7

CHP GPDYP

MHPAKP

ANAPDSP SP

YTP

DEHAPBBP

Diğer

Olumlu

manşet

Olumsuz

manşet

Edirne Gazetesi’nde yayınlanan toplam fotoğraf sayısı, toplam parti sayısına

oranlandığında ortamala 12’dir. Fotoğların tümüne yakını olumludur. Sadece ANAP ile

ilgili 1 ve diğer kapsamı altında incelenen partilerle ilgili 5 adet olumsuz fotoğrafın

bulunduğu, Gazetedeki haberlerde partilere göre ortalama fotoğraf sayısının yaklaşık üç

katı oranında SP ile ilgili olumlu fotoğraf kullanıldığı önemli tespitler arasındadır.

99

Grafik 5. 6.

Edirne Gazetesi’nde Yayınlanan Fotoğrafların Partilere Göre Dağılımı

0

10

13

17

7

22

34

16

2

0

14

0

3

001

00000

5

000

5

10

15

20

25

30

35

40

CHP

GP

DYP

MHP

AKP

ANAP

DSP

SP

YTP

DEHAP

BBP

Diğ

er

Olumlu

Fotoğraf

Olumsuz

Fotoğraf

5.2. Edirne Haber Gazetesi

Edirne yerel gazetelerinden Edirne Haber Gazetesi’nde yayınlanan tüm haberin

toplam sayısını, parti sayısına böldüğümüzde parti başına düşen ortalama haber sayısı

10 olmaktadır. Bu ortalama rakam, tıpkı Edirne Gazetesi’nde olduğu gibi Edirne Haber

Gazetesi’nde de SP ile ilgili seçim haberlerinin diğer partilere göre 3 kat fazla

yayınlandığını göstermektedir. Çok düşük bir oranda SP ile ilgili olumsuz seçim

haberinin yanı sıra, dikkate değer bir oranda ANAP ile ilgili olumsuz seçim haberlerinin

yazıldığı araştırmanın bir diğer bulgusudur.

Grafik 5. 7.

Edirne Haber Gazetesi Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı

1

15

67 7

4

33

9

0 0

15

0

4

9

002

0

3

0 000 00

5

10

15

20

25

30

35

CHP

GP

DYP

MHP

AKP

ANAP

DSP

SPYTP

DEH

AP

BBP

DİĞ

ER

Olumlu seçim

haberi

Olumsuz

seçim haberi

100

Araştırma kapsamına sokulan dönemde Edirne Haber Gazetesi’nde sadece 5

ilan yayınlandığı görülmektedir. Bu ilanları üçü SP, ikisi ise DYP ile ilgilidir. Edirne

Haber Gazetesi’ndeki SP ile ilgili ortalama haber sayısının üzerinde yayınlanan seçim

haberi sayısı ile partilerin, yayınlanan ilan sayıları ile arasında paralel bir doğru orantı

olduğu açıkça görülmektedir. Gazetede yayınlanan, ortalamadan az veya biraz fazla

seçim haberi sayısına sahip diğer partilere göre SP’nin 3, DYP’nin ise 2 kat daha fazla

seçim haberi bulunmaktadır.

Grafik 5.8.

Edirne Haber Gazetesi’nde Yayınlanan İlanların Partilere Göre Dağılımı

0

1

0

2

0 0

3

0 0 0

2

00

0,5

1

1,5

2

2,5

3

3,5

CHP

GP

DYP

MHP

AKP

ANAP

DSP

SP

YTP

DEHAP

BBP

DİĞ

ER

Olumlu ilan

Edirne Haber Gazetesi’nde en fazla reklamı yayınlanan partiler sırasıyla; SP,

CHP ve ANAP’tır. SP dışında, partilerin yayınlanan reklamlar sayıları ile seçim haber

sayıları arasında bir ilişki görülmemektedir.

Grafik 5. 9.

Edirne Haber Gazetesi’nde Yayınlanan Reklam İçeriklerinin Partilere Göre Dağılımı

0 0 01

0 0

2

0 0

21

3

0 0

16

10

16

2

0 0

9

0 0 01

0

21

0 00 0 0

8

00 00

5

10

15

20

25

CHP

GP

DYP

MHP

AKP

ANAP

DSP

SPYTP

DEH

AP

BBP

Diğ

er

Liderleri tanıtan veya görüş ve grogramlarını konu alan reklam

Adayları tanıtan veya görüş ve grogramlarını konu alan reklam

Partiyi ön plana çıkaran Görüş ve Programlarını anlatan reklam

101

Araştırılan dönemde Edirne’de yayın yapana beş yerel gazetede %35’lik oranla

ikinci en fazla köşe yazısı bulunan gazete Edirne Haber Gazetesi’dir. Edirne Haber

Gazetesi’nde hakkında en fazla olumlu köşe yazısı yazılan parti DYP’dir. Onu eşit

sayıda olumlu köşe yazısına sahip CHP ve SP takip etmektedir. MHP, DSP ve YTP

hakkında ise olumlu ve olumsuz köşe yazıları bulunmaktadır. En fazla olumsuz köşe

yazısı AKP hakkında yazılmıştır. Onu GP takip etmektedir. Edirne Haber Gazetesi’nde

yayınlanan köşe yazılarının partilere göre dağılımına, sayısına ve olumlu veya

olumsuzluk içeriğine baktığımızda, DYP’yi destekler bir yayın politikası güttüğü

sonucuyla karşılaşılır.

Grafik 5. 10.

Edirne Haber Gazetesi’nde Yayınlanan Köşe Yazılarının Partilere Göre Dağılımı

0

4

1 1 1 1

2

1

0 0 00 0

1

4

2

1 1 1

3

2

00

2

0

0,5

1

1,5

2

2,5

3

3,5

4

4,5

CHPG

PDYP

MHPAKP

ANAPDSP SP

YTP

DEHAPBBP

Diğer

Olumlu Köşe Yazısı

Olumsuz Köşe Yazısı

İzlenen 28 günde Edirne Haber Gazetesi’nin manşetini siyasi gündem işgal

etmiştir. Bu manşetlerin partilere dağılımına baktığımızda seçim kazanma beklentisi

olan her parti 2 veya 3 gün Edirne Haber Gazetesi’nin manşetine haber konusu

olmuştur. SP’sinin ise diğer partilere göre daha ağırlıklı olarak manşette yer aldığı

görülmektedir. Edirne Haber Gazetesi’ndeki manşet haberlerini dağılımına, sayısına ve

olumlu-olumsuz içeriğine göre incelediğimizde SP’nin yoğunlukta olduğu görülür.

Köşe yazılarında DYP’yi destekler gözüken Edirne Haber Gazetesi’nin kullandığı

haberlerde yayın politikası ile çelişerek SP’yi ön planda kullandığı gözükmektedir. Bu

102

SP’nin seçim kampanyası etkinlikleri açısından DYP’ye göre daha etkin bir program

yürüttüğünü gösterebileceği gibi gazetenin etik dışı hareket ederek, haberlerde SP lehine

mesaj tasarlayarak haber ürettiği anlamına da gelebilir.

Grafik 5. 11.

Edirne Haber Gazetesi’nde Manşette Yayınlanan Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı

0

13

9

25

9

11

4

27

2 2

20

0 0

14

0 000000

2

000

5

10

15

20

25

30

CHP GPDYP

MHPAKP

ANAPDSP SP

YTP

DEHAPBBP

Diğer

Olumlu

manşet

Olumsuz

manşet

Edirne Haber Gazetesi’nde yayınlanan toplam fotoğraf sayısının, parti sayısına

ortalaması 7’dir. Gazetede SP ve DYP’nin ortalamanın 2 katından daha fazla

fotoğrafının yayınlandığı görülmektedir. SP ve DYP ile ilgili fotoğrafların ağırlıklı

olarak yayınlanması Edirne Haber Gazetesi’nin bu partileri destekler bir yayın politikası

güttüğünü kanıtlar niteliktedir. Gazetede çok düşük oranlarda da olsa SP, AKP ve

ANAP ile ilgili olumsuz fotoğraflar yayınlanmıştır.

103

Grafik 5. 12.

Edirne Haber Gazetesi’nde Yayınlanan Fotoğrafların Partilere Göre Dağılımı

1

15

5

3

9

5

18

4

1 1

8

0

4

001

01

000

2

10

0

2

4

6

8

10

12

14

16

18

20

CHP GPDYP

MHPAKP

ANAPDSP SP

YTP

DEHAPBBP

Diğer

Olumlu

Fotoğraf

Olumsuz

Fotoğraf

5.3. Hudut Gazetesi

Araştırmaya konu olan 2002 Genel Seçimleri öncesindeki bir aylık dönemi

kapsayan sürede incelenen bir diğer yerel gazete Hudut Gazetesi’dir. Normal

standartlarda sayfa sayısı 8 olan Hudut Gazetesi sayfa sayısını 23 Ekim 2002 tarihinden

itibaren 10, 25 Ekim 2002 tarihinden itibaren ise 12’ye çıkarmıştır.

Analize göre; Hudut Gazetesi’nde yayınlanan toplam haber sayısı, parti

sayısına oranlandığında parti başına ortalama yaklaşık 17 haber düşmektedir. Bu sayıya

göre; Hudut Gazetesi’nde özellikle CHP, DSP, YTP ve SP ile ilgili seçim haberleri

ortalamanın 2 katı üzerinde yapılmıştır. Hudut Gazetesi sahibi’nin 2002 Genel

Seçimlerinde Edirne CHP milletveliki aday adayı olması gazetenin yayın politikasına da

yansımıştır. CHP ile ilgili seçim haberlerinin yüksekliği bu nedene bağlanabilir. Bunun

yanında SP ile ilgili seçim haberi oranlarının yüksek olması gazetenin tarafsız bir

yaklaşımı olduğu anlamına gelmektedir. Ayrıca; daha önce Edirne Haber Gazetesi’nde

104

SP ile ilgili haberlerin yoğunluğu bu gazetenin partiye açık desteği veya parti tarafından

yürütülen seçim kampanyasının etkisi olarak yorumlanmıştır. SP ile ilgili haberlerin

CHP yanlısı siyasi görüşe sahip olduğu net biçimde bilinen gazete sahibi olan Hudut

Gazetesi’ndeki yoğunluğu SP’nin ve adaylarının iyi bir siyasi iletişim kampanyası

yürüttüklerinin başka bir yerel gazetedeki göstergesidir. SP’nin haberlerinin yerel

gazetelerde bu kadar fazla yer bulmasının nedeni başarılı kampanya çalışmasına

bağlanabilir. Hudut Gazetesi’nde en fazla diğer kodlaması kapsamına konulan partilerin

haberlerinin yer aldığı, bunu SP haberlerinin takip ettiği, üçüncü sırada ise CHP’nin

geldiği görülmektedir. CHP dışındaki bütün partilerle ilgili olumsuz seçim haberinin

bulunmasına karşılık CHP ile ilgili hiçbir olumsuz seçim haberinin bulunmaması gazete

sahiplerinin gazetelerde fikir işçileri tarafından üretilen tüm haber ve fotoğrafların

sahibi olarak yayın politikasına nasıl etki ettiklerini göstermektedir. CHP’nin Hudut

gazetesi tarafından seçmeni bilgilendirme konusunda taraf olduğu izlenimi vermektedir.

Ancak bu tavrın gazetenin etik davranmadığı anlamına gelmesi yanlış bir tespit olur.

Çünkü; yayın organı siyasi görüşünü açıkça belli etmekte, ayrıca desteklediği partilerin

dışındaki tüm partilerin haberlerine CHP dışında neredeyse tarafsız bir biçimde yer

vermektedir.

Grafik 5. 13.

Hudut Gazetesi Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı

0

17

13 1411

22

35

26

14

48

1

24

14

023332 2

00 1

0

10

20

30

40

50

60

CHP GPDYP

MHP

AKP

ANAPDSP SP

YTP

DEHAPBBP

DİĞER

Olumlu seçim haberi

Olumsuz seçim haberi

105

İncelemeye alınan dönemde Hudut Gazetesi’nde toplam 10 ilan yayınlandığı

görülmektedir. Bunlardan 3’ü SP, 2’si AKP, 1’i DYP ve kalan 4’ü ise diğer partilerle

ilgilidir. Partilerin yayınlanan ilan sayıları ile Hudut Gazetesi’nde yayınlanan ortalama

haber sayıları arasında matematiksel ilinti dikkat çekmemektedir. CHP’ye olan

yakınlığına rağmen SP’nin Hudut Gazetesi’ne önemli oranda ilan verdiği

görülmektedir. Hudut Gazetesi’nin Edirne’ki saygınlığının ölçütü olarak

değerlendirilebilir.

Grafik 5. 14.

Hudut Gazetesi’nde Yayınlanan İlanların Partilere Göre

Dağılımı

0

1

0

2

0 0

4

0 0 0

2

00

0,5

1

1,5

2

2,5

3

3,5

4

4,5

CHP

GP

DYP

MHP

AKP

ANA

PDSP

SPYTP

DEH

AP

BBP

DİĞ

ER

Olumlu ilan

Hudut Gazetesi’nde en fazla sırasıyla YTP, SP ve CHP ile ilgili reklam

yayınlandığı görülmektedir. Yine bu gazetede yayınlanan en fazla seçim haberinin bu

partilere ait olduğu görülmektedir. Reklamlarla ilgili önemli bir tespit yapılmıştır. YTP

Edirne 2. sıra milletvekili adayı Nurhan Işıkseren reklamlarını Sonhaber Gazetesi sahibi

YTP’nin I. Sıra milletvekili adayı olmasına rağmen bu gazeteye hiç vermezken, yada

Sonhaber Gazetesi tarafından aynı partiden olmalarına rağmen desteklenmezken, Hudut

Gazetesi’nde yayınlatmıştır. Tüm Edirne yerel gazeteleri içinde sözünü ettiğimiz adayın

reklamlarının Hudut Gazetesi’nın yanı sıra Edirne Gazetesi’nde yayınlandığı

görülmektedir. Hudut Gazetesi’nde yayınlanan reklamlarla ilgili bir diğer önemli tespit;

ÖDP’nin dönemin bütün yerel basın organları içinde reklam vermek için sadece Hudut

Gazetesi’ni seçmiş olmasıdır. Edirne’de bu dönemde yerel gazeteler verilen tüm

reklamlar içinde önemli bir payı olan ANAP I. sıra milletvekili adayının Hudut

Gazetesi’ni tercih etmemesi dikkat çekicidir. Aynı şekilde genelde adayları tarafından

106

hiç reklamı bulunmayan AKP’nin de gazetede reklamlarına rastlanmamaktır. Adaylar,

partiler ile liderler açısından tercih edilerek, en fazla çeşitliliğe sahip reklam yayınlayan

gazete Hudut Gazetesi olmuştur. Nitekim, seçime yaklaşan tarihlerde gazete

sayfalarının sayısını arttırması bunun bir göstergesidir.

Grafik 5. 15

Hudut Gazetesi’nde Yayınlanan Reklam İçeriklerinin Partilere Göre Dağılımı

1 10 0 0 0

9

0 0

18

34

0

9 9

12

0 0

5

0 0

15

0 00

4

00 00 0 0

10

00 00

2

4

6

8

10

12

14

16

18

20

CHP GPDYP

MHPAKP

ANAPDSP SP

YTP

DEHAPBBP

Diğer

Liderleri tanıtan veya görüş ve grogramlarını konu alan reklam

Adayları tanıtan veya görüş ve grogramlarını konu alan reklam

Partiyi ön plana çıkaran Görüş ve Programlarını anlatan reklam

En fazla CHP ile ilgili köşe yazısı çıkmıştır ve hepsi de olumludur. Köşe

yazarlarından biri; aynı zamanda CHP milletvekili aday adayı olan gazetenin sahibi

Gönül Uyanıktır. Diğer çıkan köşe yazılarının ise hepsi genel seçimde CHP’ye rakip

olabilecek partiler hakkındadır ve hepsi de olumsuzdur. Hakkında olumsuz köşe yazıları

yazılan partiler MHP, DSP, ANAP ve YTP’dir. Hudut Gazetesi’nde yayınlanan köşe

yazılarının partilere göre dağılımına, sayısına ve olumlu veya olumsuzluk içermesini

107

dikkate alındığında Gazete’nin siyasi bir yayın kimliği ortaya koyarak, açıkça CHP’yi

destekleklediği görülmektedir.

Grafik 5. 16.

Hudut Gazetesi’nde Yayınlanan Köşe Yazılarının Partilere Göre Dağılımı

0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 00

1

0

1 1 1

0 0

2

0

1

000

0,5

1

1,5

2

2,5

CHP

GP

DYP

MHP

AKP

ANAP

DSP

SPYTP

DEH

AP

BBP

Diğ

er

Olumlu Köşe Yazısı

Olumsuz Köşe Yazısı

İzlenen bir aylık dönemde 29 gün yayınlanan Hudut Gazetesi’nin manşetini

siyasi gündem işgal etmiştir. Bu manşetlerin partilere dağılımına baktığımızda seçim

kazanma beklentisi olan her parti 2 veya 3 gün Hudut Gazetesi’nin manşetine haber

konusu olmuştur. CHP ve DYP ile ilgili seçim haberlerinin ise diğer partilere göre daha

ağırlıklı olarak manşette yer aldığı görülmektedir.

Grafik 5. 17.

Hudut Gazetesi’nde Manşette Yayınlanan Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı

0

5

2

3 3

2

4

2

0 0

2

0 0

5

0 000000

1

000

1

2

3

4

5

6

CHP

GP

DYP

MHP

AKP

ANAP

DSP

SP YTP

DEH

AP

BBP

Diğ

er

Olumlu manşet

Olumsuz manşet

108

Gazetede yayınlanan toplam fotoğrafların sayısı, diğer grubu altında

sınıflandırılan partiler hariç, toplam parti sayısına oranlandığında parti başına düşen

ortalama fotoğraf 13 olmaktadır. Bu ortalama dikkate alındığında CHP ve SP’nin

ortalamanın 2 katından daha fazla fotoğrafının yayınlandığı görülür. CHP ile ilgili

fotoğrafların dikkat çekici oranda ağırlıklı olarak yayınlanmış olmasının nedeni

gazetenin yayın politikasındaki taraflılığı ile açıklanabilir. SP ile ilgili olumlu

fotoğrafların yoğunluğu bu parti ve adaylarının siyasal iletişim kampanyalarında

gösterdikleri performansla ilgilidir. Oy tabanı olarak sola eğitimli seçmeni bulunan

Edirne’de İslamcı sağ parti ve adaylarının yürüttüğü siyasal iletişim kampanyasının

yoğunluğu yerel gazelere yansımıştır.

Grafik 5. 18.

Hudut Gazetesi’nde Yayınlanan Fotoğrafların Partilere Göre Dağılımı

0

15

9

15

10

15

26

17

0 0

31

0

30

001 1

5

100

7

000

5

10

15

20

25

30

35

CHP

GP

DYP

MH

PA

KP

ANA

PD

SPSP

YTP

DEHAP

BBP

Diğe

r

Olumlu

Fotoğraf

Olumsuz

Fotoğraf

5.4. Sonhaber Gazetesi

Sonhaber Gazetesi’nde yayınlanan toplam seçim haberi sayılarının, parti

sayısına göre ortalaması yaklaşık olarak 15’dir. Özellikle AKP ve YTP ile ilgili seçim

haberlerinin ortalamanın 2 katı üzerinde olması dikkat çekicidir. Ancak AKP ile ilgili

yayınlanan seçim haberlerinin yaklaşık yarısı olumsuz niteliktedir. İzlenen dönemde

YTP dışındaki diğer partiler hakkında en fazla olumsuz haber de Sonhaber Gazetesi’nde

109

yayınlanmıştır. Edirne genelinde Sonhaber Gazetesi muhalif basın olarak bilinmektedir.

Yayın politikası ile ilgili ani değişiklikler özellikle Edirne’nin kamu kuruluşlarını

gazeteye karşı temkinli olmaya itmektedir. YTP ile ilgili seçim haberi sayısının

ortalamanın iki katının üzerinde ve tümünün olumlu olması Sonhaber Gazetesi’nin

seçmeni bilgilendirme konusunda YTP lehine taraf olduğunu açıklar. Nitekim

Gazete’nin sahibi Ali Soydan YTP Edirne I. sıra milletvekili adayıdır.

Grafik 5. 19.

Sonhaber Gazetesi Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı

0

13

9

25

9

11

4

27

2 2

20

1

14

23

2

0

9

12

33

10

23

9

0

5

10

15

20

25

30

CHP GPDYP

MHPAKP

ANAPDSP SP

YTP

DEHAPBBP

DİĞER

Olumlu

seçim

haberi

Olumsuz

seçim

haberi

İçerik analizine tabi tutulan dönemde Gazete sayılarında toplam 3 ilan

yayınlanmıştır. Bu ilanların ikisi DYP, diğeri ise AKP ile ilgilidir. Sonhaber

Gazetesi’nde partilerle ilgili ilan sayılarının azlığı, partilerin haber sayıları ile ilan

sayıları arasında anlam yüklenebilecek bir ilişki olmadığını göstermektedir.

110

Grafik 5. 20.

Sonhaber Gazetesi’nde Yayınlanan İlanların Partilere Göre Dağılımı

0

2

0

1

0 0 0 0 0 0 000

0,5

1

1,5

2

2,5

CHP

GP

DYP

MHP

AKP

ANAP

DSP

SP

YTP

DEHAP

BBP

DİĞ

ER

Olumlu ilan

Sonhaber Gazetesi’nde YTP, ANAP, CHP, DSP ve DYP ile ilgili reklam

yayınlandığı görülmektedir. Ancak YTP’nin reklamları Edirnede’ki tüm yerel gazeteler

içinde en fazla sayıda Sonhaber Gazetesi’nde yayınlanmıştır. YTP reklamlarının

oranının yayınlanan diğer partilere ait reklamların yaklaşık iki katı olduğu

görülmektedir. SP’nin ne parti ne de adayları tanıtan hiçbir reklamının yayınlanmaması,

bu partinin Sonhaber Gazetesi’ni siyasal iletişim aracı olarak seçmediği anlamını taşır.

Elde edilen sayısal ifadeler; YTP 1. sıra milletvekili adayının sahibi olduğu Sonhaber

Gazetesi’ni siyasal iletişim aracı olarak en etkin şekilde kullandığını göstermektedir.

Grafik 5. 21.

Sonhaber Gazetesi’nde Yayınlanan Reklam İçeriklerinin Partilere Göre Dağılımı

0 0 0 0 0 0

18

0 0

17

0 0

19

11

0 0 00 0 0 00 0

17

1000 00 0 0 0 00 0

0

2

4

6

8

10

12

14

16

18

20

CHPG

PDYP

MHP

AKP

ANAPDSP SP

YTP

DEHAPBBP

Diğer

Liderleri tanıtan veya görüş ve grogramlarını konu alan reklam

Adayları tanıtan veya görüş ve grogramlarını konu alan reklam

Partiyi ön plana çıkaran Görüş ve Programlarını anlatan reklam

111

Sonhaber Gazetesi’nde en fazla CHP ile ilgili köşe yazısı çıkmıştır ve hepsi de

olumludur. Yayınlanan diğer köşe yazılarının tümü ise genel seçimde CHP’ye rakip

olabilecek partiler hakkında ve olumsuzdur. Hakkında olumsuz köşe yazıları yazılan

partiler MHP, DSP, ANAP ve YTP’dir. Köşe yazılarının YTP ile ilgili olumlu yorumlar

içermemesinin nedeni; köşe yazarlarının yerel gazetelerde gönüllülük esasına bağlı

çalışması, ekonomik bir beklentisinin olmamasına bağlanabilir. Köşe yazarları gazete

sahibini ön plana çıkarma kaygısı taşımamakta, kendisini baskı altında

hissetmemektedir. Zaten; gazetelerin yayın politikası ilgili köşe yazıları ile görüş sahibi

olduğumuz göz önüne bulundurulduğunda; CHP ile ilgili olumlu köşe yazılarının yer

alması bu gazetenin sol görüşe yatkın olduğunu ifade eder. Ayrıca; Gazetenin o

dönemki yazarları ile yapılan görüşmelerde129 Edirne’deki yerel gazetelerin seçim

dönemleri haricinde net bir yayın politikası taşımadığı ve köşe yazarlığının gönüllülük

esasına göre yapıldığı ifade edilmiştir. Sonhaber Gazetesi’nde yayınlanan köşe

yazılarının partilere göre dağılımına, sayısına ve olumlu-olumsuz açıdan yapılan

yorumlara baktığımızda, CHP’yi desteklediğini görürüz.

Grafik 5. 22.

Sonhaber Gazetesi’nde Yayınlanan Köşe Yazılarının Partilere Göre Dağılımı

0 0 0

1

0 0 0 0 0 0 0

3

1

5

2 2

0

3

2

4

1

444

0

1

2

3

4

5

6

CHP GPDYP

MHPAKP

ANAPDSP SP

YTP

DEHAPBBP

Diğer

Olumlu Köşe Yazısı

Olumsuz Köşe Yazısı

129 Behiç Günalan, 2002 yılı Ekim Ayı Sonhaber Gazetesi Yazarı.

112

İzlenen bir aylık dönemde Sonhaber Gazetesi’nin manşetini siyasi gündem

işgal etmiştir. Gazete ile ilgili manşet haberlerinin hangisi olduğu konusunda seçim

yapmakta zorlanılan anlarda, gazete mizanpajının birden fazla manşet haberi yayınlar

izlenimde oluşturulduğu varsayılarak, incelemede birden fazla haber aynı gün içinde

manşet haber kapsamına alınmıştır. Sonhaber Gazetesi’nin olumlu nitelikteki manşet

haberleri yoğunluk sırasıyla, YTP, DYP ve CHP ile ilgilidir. SP ile ilgili daha ağırlıklı

olmak üzere tüm partilerle ilgili de olumsuz seçim haberinin manşetten verildiği tespit

edilmiştir. YTP ile ilgili manşetten verilen olumlu seçim haberleri sayısının çokluğu

Sonhaber Gazetesi’nin YTP’yi diğer partiler içinde öne çıkaran tutumunu

desteklemektedir.

Grafik 5. 23.

Sonhaber Gazetesi’nde Manşette Yayınlanan Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı

0

6

0

3

0 0 0

6

0 0

2

0 0

4

2

0

2

000

1

55

00

1

2

3

4

5

6

7

CHPG

PDYP

MHP

AKP

ANAPDSP

SPYTP

DEHAPBBP

Diğer

Olumlu manşet

Olumsuz manşet

Sonhaber Gazetesi’nde yayınlanan seçimle ilgili fotoğrafların toplam sayısı,

diğer grubu altında sınıflandırılan partiler dikkate alınmayarak, parti sayısına

oranlandığında parti başına ortalama yaklaşık 12 fotoğraf düşmektedir. Belirlenen

ortalama rakama göre Gazete’de AKP ve YTP ile ilgili ortalamanın iki katından daha

fazla fotoğraf yayınlandığı görülmektedir. Bir diğer tespit; yayınlanan YTP ile ilgili

113

fotoğrafların dikkat çekici oranda ağırlıklı ve olumlu olmasıdır. Sonhaber Gazetesi’nin

partiyi destekler tutumu kullandığı fotoğraflarla da vurgulamaktadır.

Grafik 5. 24.

Sonhaber Gazetesi’nde Yayınlanan Fotoğrafların Partilere Göre Dağılımı

0

16

9

24

8

15

0

25

10

8

0

16

0

21 11

23

1

10

8

00

5

10

15

20

25

30

CHP GPDYP

MHPAKP

ANAPDSP SP

YTP

DEHAPBBP

Diğer

Olumlu

Fotoğraf

Olumsuz

Fotoğraf

5.5. Vatandaş Gazetesi

Vatandaş Gazetesi ve Edirne Gazete’sinin sahibinin aynı kişi olduğunu daha

önce ifade etmiştik. Diğer gazetelerde olduğu gibi yayınlanan toplam seçim haber

sayılarının, parti sayısına oranlanması ile parti başına yaklaşık olarak 6 seçim haberi

düşmektedir. Buna göre; yayınlanan olumlu seçim haberinin olumsuz seçim haberine

oranı dikkate alındığında ağırlıklı olarak SP’nin gündeme taşındığı bir tutum ile

karşılaşılır.

114

Grafik 5. 25.

Vatandaş Gazetesi Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı

1

5

1 1

3

11

21

6

0 0

10

01

8

001

4

22

0001

0

5

10

15

20

25

CHP GPDYP

MHP

AKPANAP

DSP SPYTP

DEHAPBBP

DİĞER

Olumlu seçim haberi

Olumsuz seçim haberi

Vatandaş Gazetesi, izlenen dönemde toplam 5 ilan yayınlamıştır. Bunlardan

2’si DYP ve kalan 3’ü ise SP ile ilgilidir. SP ile ilgili yayınlanan ilan sayısı ile

yayınlanan haber sayıları arasında doğru bir orantı olduğu görülmektedir.

Grafik 5. 26.

Vatandaş Gazetesi’nde Yayınlanan İlanların Partilere Göre Dağılımı

0

2

0 0 0 0

3

0 0 0 000

0,5

1

1,5

2

2,5

3

3,5

CHP

GP

DYP

MHP

AKP

ANA

PDSP

SPYTP

DEHA

PBBP

DİĞ

ER

Olumlu ilan

115

Vatandaş Gazetesi’nde en fazla sırasıyla SP, YTP, ANAP ve DSP ile ilgili

reklam yayınlandığı görülmektedir. Yine bu gazetede yayınlanan en fazla seçim

haberinin diğer reklamı yayınlanan partilere göre yaklaşık iki kat fazla reklamı

yayınlanan SP ile ilgili olduğu görülmektedir. Vatandaş Gazetesi’nde yayınlanan

partilerle ilgili seçim haberlerindeki en yüksek rakamın ve yine yayınlanan en fazla

reklam sayısının SP’ye ait olduğu görülmektedir.

Grafik 5. 27.

Vatandaş Gazetesi’nde Yayınlanan Reklam İçeriklerinin Partilere Göre Dağılımı

0 0 0 0 01

7

0 00 0 0

109

13

0 00 0 0 00 0

7

0 000 00 0 0

9

00 00

2

4

6

8

10

12

14

CHP GPDYP

MHPAKP

ANAPDSP SP

YTP

DEHAPBBP

Diğer

Liderleri tanıtan veya görüş ve grogramlarını konu alan reklam

Adayları tanıtan veya görüş ve grogramlarını konu alan reklam

Partiyi ön plana çıkaran Görüş ve Programlarını anlatan reklam

İnceleme kapsamına alınan dönemde Vatandaş Gazetesi’nde diğer olarak

kodlanan partiler arasında bulunan bir parti ile ilgili köşe yazısı çıkmıştır. Vatandaş

Gazetesi’nin köşe yazarlarının siyasi tarafsızlıktan öte, gündemlerinde seçimin

olduğunu söylemek de mümkün değildir. Bu nedenle köşe yazılarına bakarak Vatandaş

Gazetesi’nin yayın politikası ve partilere karşı tutumu hakkında bir fikir sahibi olmak

imkansızdır.

116

Grafik 5. 28.

Vatandaş Gazetesi’nde Yayınlanan Köşe Yazılarının Partilere Göre Dağılımı

0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 00 0 0 0 0 0 0 00 0

1

000

0,2

0,4

0,6

0,8

1

1,2

CHP

GP

DYP

MHP

AKP

ANAP

DSP

SPYTP

DEH

AP

BBP

Diğ

er

Olumlu Köşe Yazısı

Olumsuz Köşe Yazısı

İnceleme kapsamına alınan dönemde yayınlandığı 22 gün, Vatandaş

Gazetesi’nin manşetini siyasi gündem işgal etmiştir. Manşetten verilen haberlerin

gündemi yansıttığı varsayıldığında, incelenen yerel gazeteler içerisinde seçimi

gündemine en az alan gazetenin Vatandaş Gazetesi olduğu görülür. Manşetlerin

partilere dağılımına baktığımızda; yine Gazete manşetlerinin ağırlıklı haber konusunun

SP ile ilgili olduğu görülmektedir.

Grafik 5. 29.

Vatandaş Gazetesi’nde Manşette Yayınlanan Seçim Haberlerinin Partilere Göre Dağılımı

0

3

1

0

2

3

5

0 0 0

1

0 0

1

0 0

1

00

1

0

3

1

00

1

2

3

4

5

6

CHPG

PDYP

MHP

AKP

ANAPDSP SP

YTP

DEHAPBBP

Diğer

Olumlu manşet

Olumsuz manşet

117

Tıpkı Edirne Gazetesi’nde olduğu gibi SP’nin diğer partilere oranla, parti

başına düşen ortalama fotoğraf sayının iki katından daha fazla fotoğrafının basılmış

olduğu görülmektedir. Vatandaş Gazetesi’nin SP’yi destekler tutumunu yayınlanan

fotoğraf sayılarıyla da açıkça görülmektedir.

Grafik 5. 30.

Vatandaş Gazetesi’nde Yayınlanan Fotoğrafların Partilere Göre Dağılımı

1

11

2

0

6

8

17

2

0 0

12

00 00

2

1

0000

7

1

00

2

4

6

8

10

12

14

16

18

CHP GPDYP

MHPAKP

ANAPDSP SP

YTP

DEHAPBBP

Diğer

Olumlu

Fotoğraf

Olumsuz

Fotoğraf

118

IV. SONUÇ

2002 Genel Seçimlerinde Edirne yerel gazetelerinin siyasal iletişimdeki rolü

araştırması ile partilerin Edirne merkezindeki beş yerel gazetede nasıl temsil edildiği,

temsil biçimlerinin genel seçim sonuçlarına etkisi ve partilerin hangi temsil biçimini

tercih ettikleri ile bu gazetelerin siyasal partilere ilişkin tutumlarının araştırıldığı tez

çalışmasında, bu amaca yönelik olarak 1 Ekim 2002-2 Kasım 2002 tarihleri arasındaki

bir aylık dönemde yerel gazeteler içerik analizine tabi tutulmuştur. Araştırma yerel

gazetelerin yapısal bir taraflılık ve yanlılık içerisinde olduğunu kabul ederek yola

çıkmıştır.

Yerel gazeteler gelişmiş ülkelerdeki örneklerinde, genellikle fikir yayıncılığı

yapmaktadırlar. Kitle yayıncılığı yapan yayın organları yaygın gazeteler arasında yer

almaktadır. Türkiye’de ise yerel gazeteleri fikir yayıncılığı ve kitle yayıncılığı

ayrımından herhangi birine sokmak genellikle mümkün olmamaktadır. Zira yerel

gazeteler genellikle resmi ilanların dağıtımında paylarına düşecek miktarla ilgilenmekte

ve bunu sağlayacak asgari koşullar dışında yayıncılık anlamında herhangi bir kaygı

duymamaktadırlar.

Oysa, Türkiye dışındaki pek çok ülke örneğinde, yerel gazeteler bölgenin

sorunlarını dile getirmek, bölge insanın sesi olmak görevlerini kusursuz bir biçimde

yerine getirmektedir. Türkiye’deki yerel gazetelerin bütün sorunlarına, mali

yetersizliklerine rağmen, bölgenin sesi olarak, toplumsal sorunları yerine getirmenin

yansıra; özellikle seçim dönemlerinde,

-Bölgedeki siyasal aktörlerin seçmenlerle doğrudan iletişim kurmasını

sağlamak,

-Bölgedeki siyasi aktörleri tanıtarak, yönetimde söz sahibi olmaya aday kişileri

yerel halkla buluşturmak,

-Seçmenleri seçimlere katılma, yeni düzenlemelerle ilgili gelişmeleri aktarma

konularda bilgilendirmek şeklindeki işlevlerini gazetecilik mesleğinin etik kodları

içinde gerçekleştirdiği taktirde doğru yayıncılık yapabileceği kabul edilmiştir. Bunun

119

için özellikle seçimlere girecek partiler ve adaylar konusunda dengeli bir habercilik

anlayışının yerine getirilmiş olması gerekmektedir. Dengeli haber dağılımına etki

edecek bir başka faktör; partilerin hazırladıkları siyasal iletişim kampanyalarıdır.

Çünkü; artık siyasal iletişim kampanyaları, siyasal iletişim pazarlamasına dönüşmüş,

pazarlama çalışmalarında reklama ek olarak, kişisel satış, promosyon ve gazetelerde

çıkan haberleri incelerken göz önünde bulundurulması gereken halkla ilişkiler

çalışmalarının yansıması olan haberler gündeme gelmiştir. İncelemede, özellikle

haberler başta olmak üzere haber temaları, köşe yazıları gazetelerde yer aldıkları

sayfalar açısından çözümlemelere tabi tutulmuştur. Özellikle tarafsız haber

oluşumlarının yanı sıra, köşe yazıları ile yoruma dayalı, okuyucuya yorum bırakmayı

engelleyici, yorumu hali hazırda yapmış olan haberler üzerinde durulmuştur. Edirne

yerel gazetelerinde gerçekleştirilen içerik analizi bulguları şu şekildedir;

1. 2002 Genel Seçimlerinde Edirne yerel gazeteleri arasında en fazla seçim

haberi yayınlayan gazetenin Hudut Gazetesi olduğu görülmüştür. Seçim haberlerinin

%30’unu yayınlayan Hudut Gazetesi’nin %29 ile Sonhaber Gazetesi takip etmektedir.

Bu gazetelerden Hudut Gazetesi’nin yayın kimliği fikir gazeteciliği çizgisindedir.

Ayrıca bu iki gazetenin sahipleri seçimlerde milletvekili adaylığı için yarışmıştır.

Sonhaber Gazetesi’nin sahibinin YTP I. sıra milletvekili adayı olması ve Hudut

Gazetesi sahibinin CHP milletvekili aday adayı olması bu iki gazetenin partilerine

destek vermesiyle de ilintilidir. Ayrıca Edirne yerel gazeteleri içinde Sonhaber Gazetesi

2 Ekim-7 Ekim 2002 tarihleri arasında “Türkiye’nin Seçimi 2002” başlıklı ikinci

sayfada yer alan köşede seçimle ilgili genel haberlere yer vermiştir.

2. Seçim haberlerinin haftalara göre dağılımlarında, yoğunluğu seçimden iki

hafta önceki zaman dilimi almıştır. Bunun nedeni; tamamen yerel faktörlere bağlıdır.

Edirne Trakya’daki üç ile yayılmış Trakya Üniversitesi’nin merkezinin bulunduğu

Trakya Üniversitesi’ne ev sahipliği yapan bir ildir. Üniversite bünyesinde Önlisans

eğitim programı çerçevesinde Halkla İlişkiler, Radyo Televizyonculuk eğitimi

verilmektedir. Siyasal iletişim derslerinin de yer aldığı programlar tarafından ildeki

milletvekili adayları ve öğrencileri buluşturmaya yönelik bir panelde çıkan tartışma ve

panelin iptali ildeki yerel gazetelerin haberlerinde sayısal bir artışa neden olmuştur.

120

Seçime gidilecek son haftada haber yoğunluğunun en az seviyede olması, ise Yüksek

Seçim Kurulu’nun getirdiği seçim yasaklarına bağlanabilir.

3. Edirne’de 2002 Genel Seçimlerinde yayın yapan beş yerel gazetede en fazla

SP ile ilgili haberin, en az ise GP ile ilgili haberin yayınlandığı tespit edilmiştir. Her iki

partinin 2002 Seçimlerinde aldıkları oy oranlarına baktığımızda; GP’nin Edirne İli

seçim sandığından ikinci parti olarak çıkması, yerel gazetelerin siyasal iletişim

kampanyalarında kullanılmasına rağmen, yerel halk üzerinde etkilerinin olmadığının

göstergesidir. Bunun yanı sıra SP en fazla haberi yayınlanan parti olmasına rağmen %10

barajını geçememiştir. Tirajları 300-500 arasında değişen yerel gazetelerin kurum ve

hatır aboneliği ile bu rakama ulaştığı bilinmektedir. Dolayısıyla okuyucu açısından

baktığınızda bu rakamların daha da aşağıya çekilerek düşünülmesi gerekmektedir.

Gazetelerin abone olmadan bayilerden satın alınması için ulusal gazetelerin

fiyatlarından daha yüksek ücretler ödenmesi gerekmektedir.

4. Araştırmada seçim haberleri olumsuz-olumlu açıdan da değerlendirilmiştir.

Seçim haberleri içinde en fazla olumlu haberi yayınlana SP, en fazla olumsuz haberi

yayınlanan parti DSP olmuştur. Olumlu-olumsuz haber oranı yönünden en avantajlı

parti CHP olurken, sıralamayı, YTP, SP, DYP, MHP, DSP, DEHAP, ANAP, BBP takip

etmektedir. Edirne’de 2002 Genel Seçimlerinden birinci çıkan parti CHP’dir.

5. Yerel gazetelerde seçimle ilgili doğrudan haberlerde yer alan konuların

adayların yaptığı siyasal iletişim kampanyalarının yansımalarından oluştuğu

görülmüştür. Seçimler ilgili toplam haberin %30’luk kısımı, adayların yerel basın

kuruluşlarını ziyaret, halkı ve işyerlerini ziyaret, basınla kahvaltılı toplantıları ile ilgili

haberleri oluşturmaktadır. %17’lik ikinci kısım ise yine adayların görüş ve

programlarının yer aldığı haberlerden oluşmaktadır. Yerel gazeteler, milletvekili

adaylarının yerel halka ulaşabilecekleri en önemli siyasal iletişim araçlarından biridir.

Adayların siyasal iletişim açısından yerel gazeteleri kullandıkları söylenebilir. Ancak;

yerel gazetelerin halk üzerindeki imajı güvenilir olmadığı için ve okunurluluk oranı

düşük olduğu için gazete haberlerinin yerel halkı etkilemediği görülmektedir. Çünkü;

bu konuda iyi bir çalışma yürüten SP ve adayı Edirne’de %10 barajını aşamamıştır.

121

6. Seçimle dolaylı ilgisi olan haberleri büyük çoğunluğunun genel haberlerden

oluştuğu görülmektedir. Seçimle dolaylı ilgisi bulunan haberlerin konuları; adayların ve

liderlerin özel hayatları, çeşitli konulardaki görüşlerinin yer aldığı haberler ve protokol

etkinlikleri kapsamında incelenmiştir. Elde edilen sonuçlar; siyasal iletişim

kampanyalarında artık önemi gittikçe artan imaj çalışmalarının Edirne milletvekilleri

tarafından kullanılmadığını göstermektedir.

7. Seçim haberleri haber aktörleri açısından değerlendirildiğinde; haber aktörü

olarak ön plana partinin çıktığı görülür. Haberlerde en az yer alan aktörün ise, lider ve

ailesi olduğu tespit edilmiştir. Edirne milletvekilleri ve parti liderleri seçim

kampanyalarında ailelerini ön plana çıkarmamıştır. Oysa gelişmiş ülkelerdeki siyasal

iletişim kampanyalarında başta eşler olmak üzere, aile bireyleri seçim haberlerinde

haber aktörü olarak geniş yer bulmaktadır.

8. Sahiplik açısından özel konuma sahip olan Sonhaber ve Hudut Gazeteleri,

siyasi taraflılıklarını yayınladıkları haberlerde açıkça ortaya koymuşlardır. Edirne yerel

gazelerindeki köşe yazıları incelendiğinde en fazla olumlu köşe yazısının CHP ile ilgili

olduğu görülür. En fazla olumsuz köşe yazısı ise 2002 Genel Seçimlerinde Edirne’de bir

milletvekili çıkaran AKP hakkındadır. En fazla köşe yazısı yazılan yerel gazete

Sonhaber Gazete’si olmuş, onu Edirne Haber Gazete’si takip etmiştir.

9. Gazetelerin manşetlerinde öne çıkan haber aktörleri partilerdir. Ancak; parti

olarak kodlanan bu parametreye, milletvekili adayları da işaretlenmiştir. Seçmenlerin

aktör olduğu seçim haberlerinin oranı %12’dir. Bu orana göre; gazetelerin bölge halkını

oluşturan seçmenlerin mesajlarını siyasi partilere iletmediği görülür. Bu araştırma

bulgusu, siyasal ileşitim açısından yerel gazetelerin yerel sorunlar ve bu konuda halkın

görüşlerini yansıtma görevi taşıdıkları bilinciyle hareket etmediklerini göstermektedir.

10. Seçimle ilgili bir aylık sürede yayınlanan haberlerde sadece DSP, ANAP,

YTP ve SP nin parti sloganı içeren haberlerinin yer aldığı görülmektedir. SP ile ilgili

slogan içeren haberler diğer partilerin iki katıdır. Ancak SP ile ilgili olumlu haberlerin

122

yanı sıra olumsuz slogan içeren haberler de yer almaktadır. Adaylardan YTP birinci sıra

milletvekili adayı Ali Soydan’ın seçim kampanyası sloganı “Gencim, Gençlerin

Oylarına Talibim”, ANAP birinci sıra milletvekili adayı Faruk Yılmaz’ın sloganı ise;

“Bizim Faruk” olmuştur.

11. Siyasi aktörlerin en fazla öne çıkardığı haber temaları sırasıyla; ekonomi,

seçim düzenlemeleri ve adalettir. Partileri temsil eden aktörlerin tümü ekonomiyi

gündeme getirmiştir. Yerel gazetelerde yer alan haberlere göre; oy talebinde bulunan

partiler, DYP, AKP, SP ve YTP’dir.

12. Seçimle ilgili haberlerin %82’si fotoğrafla desteklenmiştir. Fotoğrafların

çoğunluğunu aday milletvekillerinin fotoğrafları oluşturmaktadır. Ardından sırasıyla

liderlerin fotoğrafları, parti amblemi veya afişi, miting ve seçim kampanyaları

görüntüleri gelmektedir.

13. En fazla fotoğrafı yayınlanan parti SP’dir. SP’nin ve adaylarının yürüttüğü

siyasal iletişim kampanyasının başarısı fotoğrafların sayısında da ortaya çıkmaktadır.

Ancak, hiç fotoğrafı yayınlanmayan GP ve adaylarının Edirne’nin ikinci partisi olması

yine yerel basının Edirne yerel halkı üzerinde hiçbir etkinliğinin olmadığının net

ifadesidir.

14. Reklam gelirlerinin yerel gazeteler için önemi, araştırmadaki reklamların

içerikleriyle incelenmesinin ana nedenidir. Yerel gazetelerin halk üzerinde oyları

değiştirmeyi sağlayacak bir etkisinin olmadığı tespit edilmesine rağmen, siyasal iletişim

kampanyası çerçevesinde, partilerin yerel gazetelere önemli oranlarda ilan verdikleri

görülmektedir. Yerel gazetelerin tirajları ile ilgili rakamlar da bu etkinin

sağlanamayacağının göstergesidir. Yerel gazetelerin özellikle miting günlerinde verilen

reklamlara bağlı olarak baskı sayısını 2000-3000’e çıkardığı, baskı finansmanının

reklam veren tarafından sağlandığı ve gazetelerin miting alanında el ilanı şeklinde

dağıtıldığı130 tespit edilmiştir.

15. Yerel gazetelerde çıkan reklamların çoğunluğunu YTP ve SP tarafından

verilen reklamlar oluşturmaktadır. YTP’nin ilk sırayı alması sahiplik öğesi açısından 130 Günalan

123

olağan bir sonuçtur. Lideri tanıtan reklamların sadece YTP’de olduğu, partiyi ön plana

çıkaran reklamların ise SP ve DYP tarafından kullanıldığı tespit edilmiştir. Araştırmaya

konu olan dönemde, kamuoyu araştırma şirketlerinin seçim sonuçlarını tahmine yönelik

anket sonuçları, DYP ve SP’nin %10 barajının altında kalacağını öngörmüştür. Bu iki

partinin özellikle kararsızların oyunu alabilmek için parti merkezinden yürütülen siyasal

iletişim kampanyası çerçevesinde, adaylarına destek vermek adına, yerel basına da

reklam verdikleri görülmektedir.

16. Gazetelere verilen ilanların çoğunluğunu SP’nin ilanları oluşturmaktadır.

Onu DYP, AKP takip etmektedir. Olumsuz ilana rastlanmamıştır. Gazetelerdeki

ilanlarda, milletvekili adaylarının karşılıklı diyaloglarına da rastlanmamıştır.

Gazetelerde siyasi partilerin biçimsel temsiline ilişkin analiz sonuçları siyaset

ve medya sahipliği açısından da irdelenmiştir;

Edirne Gazetesi’nde yayınlanan haberlerin, fotoğrafların, reklam ve ilanların

dağılımına baktığımızda öne çıkan partinin SP olduğu görülür. Gazetelerin yayın

politikası hakkında fikir veren köşe yazılarında ise siyasi bir taraflılık gözlenmemiştir.

Edirne Haber Gazetesi’nde yayınlanan seçimle ilgili en fazla haberin SP

hakkında olduğu görülür. Edirne Gazeteleri arasında Sonhaber Gazetesi’nden sonra en

fazla köşe yazısının yayınlandığı gazete Edirne Haber Gazetesi’dir. Hakkında en fazla

olumlu köşe yazısı yazılan parti DYP’dir. En fazla fotoğraf yayınlanan parti de DYP

olmuştur. Her ne kadar DYP ile ilgili reklamlar diğer partilere göre yoğun görünmese

de, Edirne Haber Gazetesi’nin DYP’yi destekler bir yayın politikası güttüğü

görülmektedir.

Hudut Gazetesi Sahibi’nin 2002 Genel Seçimlerinde CHP’den milletvekili

aday adayı olması, gazetenin yayın politikasına da yansımıştır. Gazete’de SP

haricindeki tüm sol merkezli partilerin haberlerinin daha fazla olduğu görülür. SP’nin

her gazetede yüksek oranda haber konusu olmasının nedeni; bu partinin ve milletvekili

adayının başarılı sayılacak bir siyasal iletişim kampanyası yürütmesine bağlanabilir.

Hudut; başta köşe yazıları olmak üzere, CHP’yi desteklediğini yayınladığı haber sayıları

ve fotoğraflarla açıkça belli etmekte, bunun yanı sıra desteklediği partinin dışındaki tüm

124

partilerin haberlerine tarafsız bir biçimde yer vermektedir. Nitekim; yayın

politikasındaki açık tavrına rağmen, ANAP dışındaki sağ eğilimli bütün partilerin

gazeteye ilan ve reklam verdikleri görülür.

Sonhaber Gazetesi, Edirne’nin muhalif gazetesidir. Gazete sahibinin YTP

Edirne birinci sıra milletvekili adayı olması, yayın politikası YTP lehine oluşturmasını

kaçınılmaz kılmıştır. SP’nin başarılı siyasal iletişim kampanyasına rağmen, Sonhaber

Gazetesi haberleri içindeki oranı, diğer gazetelere göre çok düşüktür. SP’nin gazeteye

hiç ilan vermediği görülür. Gazetede en fazla YTP’nin ilanı yayınlanmıştır. Sahibi

gazeteyi siyasal iletişim aracı olarak etkin bir biçimde kullanmıştır. Fotoğraf sayılarının

ve manşetteki olumlu haberlerin yoğunluğu da yine YTP’de toplanmıştır.

Vatandaş Gazetesi ve Edirne Gazeteleri’nin sahibi aynı kişidir. Gazete

haberleri dağılımlarında, tıpkı Edirne Gazete’sinde olduğu gibi SP’nin gündeme

taşındığı bir tutum görülür. Yine en fazla reklamın olduğu parti SP’dir. Bu iki

gazetedeki köşe yazılarının sayıları çok azdır. Nitelikleri açısından da yayın politikasını

belirleyici bir tavır görülmemektedir. Manşetteki haberlerine bakıldığında gündemin

seçimle ilgili oluşturulmadığı görülür. SP’yi destekler tavrı, fotoğraf sayılarında da

görülmektedir.

Gazetelerde yayınlanan haberlerin tarafsız habercilik iddialarını kanıtlar

görünümü özellikle haberlere olumlu-olumsuz açıdan bakıldığında görünenin aksine

taraflı bir tutum sergilediğini göstermektedir.

İncelenen beş yerel gazetede 2002 Genel Seçimlerinde iddialı partilere yönelik

bir destek CHP haricinde görülmemektedir.

Araştırma sonuçları Edirne yerel gazetelerinin taraflı bir habercilik içinde

olduğunu göstermektedir. Zaten işlevlerini gereğince yerine getirmediği gözlenen yerel

gazetelerin seçim döneminde, siyasi partileri ilan ve reklamlarla doğru orantılı olarak

destekler bir tavır sergilemiştir. Yerel gazeteler aynı zamanda sahiplik öğesi bulunan

siyasi adaylar tarafından habercilik etik ilkelerini aşacak bir biçimde siyasal iletişim

aracı olarak kullandıkları izlenimi oluşmaktadır.

125

Edirne’deki yerel gazeteler seçim döneminde önem kazanan işlevlerinden

siyasal aktörler ve seçmenler arasındaki iletişimi dengeli bir biçimde sağlama işlevini

yerine getirmediği gibi, sahiplik öğesi ve reklam gelirlerine bağlı lehte bir yayıncılık

anlayışı benimsemiştir. Ancak, siyasal aktörler tarafından kullanılan yerel gazetelerin

seçmen üzerinde herhangi bir etkisi de oluşmamıştır.

126

KAYNAKÇA

Kitaplar

Alankuş Sevda (Derleyen), Medya Etik ve Hukuk, İrvan Süleyman Duran Ragıp, İlkiz Fikret- IPS İletişim Vakfı Yayınları İstanbul, 2003

Alankuş Sevda(Derleyen), Medya ve Toplum, Sevda Alankuş, “Demokratik Bir Medya Ortamı İçin Yerel/Sivil Medya ve Yeni İmkanlar”, IPS İletişim Vakfı Yayınları, İstanbul, 2003.

Alemdar Korkmaz, Medya Gücü ve Demokratik Kurumlar, Afa Yayıncılık ve TÜSES Vakfı Yayınları, İstanbul, 1999

Aziz Aysel, Siyasal İletişim, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2003.

Bek Mine Gencel “Yerel Politika ve Yerel Medya” Der. Sevda Alankuş, Medya ve Toplum, IPS İletişim Vakfı Yayınl. İstanbul, 2003

Bektaş Arsev, Kamuoyu, İletişim, Demokrasi, Bağlam Yayınları, İstanbul, 2000.

Ender Bilar, Edirne'nin Basın-Yayın Tarihi I.cilt (1361-2006) Edirne Valiliği Yayınları No:28, Edirne 2006, s. 360 (Baskıda)

Mc Nair Brian, An Introduction to Political Communication, London and Newyork, 1995, s.3 , aktaran Oktay Mahmut, Politikada Halkla İlişkiler, Derin Yayınları, İstanbul, 2002.

Erdoğan İrfan, İletişimi Anlamak Erk Yayınları, Ankara, 2005

Erinç Orhan, Medya ile Politika, Çağdaş Yayınları, İstanbul, 1996

Geray Haluk “1980 Sonrası Yeni Teknolojiler ve İkitelli Medyası”, Editör Korkmaz Alemdar, Medya Gücü ve Demokratik Kurumlar, Afa Yayıncılık, 1999

Girgin Atilla, Yazılı Basında Haber ve Habercilik Etik’i, İnkılap Yayınları, İstanbul, 2003

Girgin Atilla , Türk Basın Tarihi’nde Yerel Gazetecilik, İnkılap Yayınları, İstanbul, 2001.

Glover Jonathan; Causing Death and Saving Lives (Harmondsworth, 1977), s.27'den aktaran, Belsey Belsey Andrev ve Chadwick Ruth; Medya ve Gazetecilikte Etik Sorunlar, (Çev: Nurçay Türkoğlu), Ayrıntı Yayınları İstanbul, 1994

127

Göker Eser, Politikanın İletişim, İletişimin Politikası, Vadi Yayınları, Ankara 1998.

Güreli Nail, Şu Bizim Medya, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yayınları, İstanbul, 2004.

Gürkan Nilgün, “Türkiye’de Gazetecilerin Gözlükleri, Medyanın Dönüşemeyen Kodları”, Der. Sevda Alankuş, Medya ve Toplum, IPS İletişim Vakfı Yayınları, İstanbul, 2003

İçel Kayıhan, Kitle Haberleşme Hukuku, 4. Baskı, Beta Yayınları, İstanbul, 1998

İnal Ayşe, “Medyanın Etkisi Sorunsalına Başka Bir Bakış”, Der. Sevda Alankuş, Medya ve Toplum, IPS İletişim Vakfı Yayınları, İstanbul, 2003

Kağıtçıbaşı Çiğdem, İnsan ve İnsanlar, Evrim Basım-Yayım-Dağıtım Gözden Geçirilmiş 8. Baskı, İstanbul 1988

Kalender Ahmet, Siyasal İletişim, Çizgi Yayınları, Konya 2000.

Kaya Raşit, Demokratikleşme Açısından Araştırmacının Ölçütleri, Ankara Çağdaş Gazeteciler Derneği Yayını, No:2, Ankara, 1984

Kışlalı, Ahmet Taner, Siyaset Bilimi (8. Basım), İmge Kitabevi Yayınları, Ankara, 2000

Mattelart Armand, İletişimin Dünyasallaşması, İletişim Yayınları, İstanbul, 2001.

Meyer Thomas, Medya Demokrasisi, Çev:Ahmet Fethi, İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2002

Mills Wright, İktidar Seçkinleri, Bilgi Yayınevi, Ankara, 1974

Nalçaoğlu Halil, “Medya Toplum İlişkisini Anlamak Üzere Bir Çerçeve”, Der. Sevda Alankuş, Medya ve Toplum

Oktay Mahmut, İletişimciler İçin Davranış Bilimlerine Giriş, İstanbul: Der Yayınları, Yayın No: 187

Oktay Mahmut , Politikada Halkla İlişkiler, İstanbul: Derin Yayınları, 2002

Oskay Ünsal, İletişimin ABC’si, Simavi Yayınları, İstanbul, 1992

Özerkan Şengül, İnceoğlu Yasemin, İletişimde Etkileme Süreci, Metinler Matbaacılık, İstanbul, 1997.

Özgen Murat, Gazetecinin Etik Kimliği, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yayınları, İstanbul, 1998

Özkan Necati, Seçim Kazandıran Kampanyalar, MediaCat Yayınları, İstanbul, 2004.

128

Öztuna Güner, Yazılı Sözlü Görüntülü Basım Yayım İletişim Bilimleri, MÜTEFM, İstanbul, 1992

Ramonet Ignacıo, Çev: Aykut Derman, Medyanın Zorbalığı, Om Yayınevi, İstanbul 2000

Rigel Nurdoğan , İleti Tasarımında Haber, Der Yayınları, İstanbul, 2000

Rigel Nurdoğan , Rüya Körleşmesi, Der Yayınları, İstanbul, 2000

Seçkin Gülcan “1990’lı Yılların Basın Kavgalarının Ekonomi Politiği ve Bir Örnek Olay:Doğan, Sabah ve Akşam Gruplarının (Ekim-Aralık 1995) Kavgas”, Editör Korkmaz Alemdar, Medya Gücü ve Demokratik Kurumlar, Afa Yayıncılık, 1999

Schlesinger Philip; Medya, Devlet ve Ulus (Siyasal Şiddet ve Kollektif Kimlik), Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 1994

Schwobel, Basın İktidar Para, Çev. Cavit Yamaç, Ankara Gazeteciler Cem. Yay. , Ankara, 1982

Sönmez Mustafa, Filler ve Çimenler, İletişim Yayınları, İstanbul, 2003

Tılıç L.Doğan, 2000’ler Türkiye’sinde Gazetecilik ve Medyayı Anlamak, Su Yayınları, İstanbul, 2001

Tokgöz Oya, Temel Gazetecilik, İmge Yayınları, Ankara, 1994

Topçuoğlu N.Nur, Basında Reklam ve Tüketim Olgusu, Vadi Yayınları, Konya,

1996

Türkiye’de Seçimler Ve Medya, Medya İzleme Araştırması, Konrad Adenauer Vakfı Yayınları, İstanbul, 1999

Uztuğ Ferruh, Siyasal İletişim Yönetimi, MediaCat Yayınları, İstanbul, 2004.

129

Gazeteler

Dünya Gazetesi “Demokrasinin Kökünde Güçlü Yerel Basın Olduğu Unutulmamalı” Medya Köşesi, Salı Yazıları, İstanbul, 19 Aralık 1995

Gönensin Oktay, “ Karış Oy“, Vatan Gazetesi, 28.02.2004

Gönensin Oktay, “Siyaset ve Medya“, Sabah Gazetesi, 7 Mayıs 2001

Sonhaber Gazetesi, 1 Kasım 2002,

Taluk Şeyda , “Propagandaya Devam Edin”, Radikal, 6 Mart 1999.

130

Dergiler

Bayraktaroğlu Gül, “Geleneksel Pazarlamada Politik Pazarlamanın Yeri”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 4, Sayı 3, 2002.

Çetinkaya Yalçın, Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim, “Bir Manipülasyon Aracı Olarak Medya” Kasım 2004, Sayı 57,

Titiz Tınaz, “Bu Devirde Böylesine Sansür Olur mu”, Akademi, Koln, Yıl 2, Eylül-Ekim 1995 Sayı 11

Vural Ali Murat, “Medya Mensubunun Rol ve Güç Arayışında Kamuoyu Olgusu“, RTÜK İletişim Dergisi, Sayı 9

131

İnternet

Arsan Esra Doğru, “Değişmeyen Türkiye’nin Değişen Medyası” http://www.medyakronik.com/akademi/makaleler/makaleler32.htm

http://www.bbc.co.uk/turkish/europe/story/2004/05/040505_italyberlusconi.shtml

http://arsiv.sabah.com.tr/2003/10/05/y05.html

Arslan Ali, “Medyanın Toplumsal Gücü“http://ilef.ankara.edu.tr/id/yazi.php?yad=2356, 10 Mayıs 2006

Belovacıklı Mete, “Yerel Medya ve Demokrasi”, 9. Yerel Medya Eğitim Semineri, 9-10 Mayıs 2002, Tunceli, 9 Mayıs 2002,

http://www.byegm.gov.tr/seminerler/tunceli_ix/tunceli_8.htm

Cihaneri Erciyes ‘Medya Siyaset İlişkilerinde Etik Sorunlar ve Türk Basını’, Türkiye ve Siyaset Dergisi Eylül-Ekim 2001,

http://www.dorduncukuvvetmedya.com/article.php?sid=1834

http://yayim.meb.gov.tr/dergiler/sayi57/cetinkaya.htm.

Gönensin Oktay, http://arsiv.sabah.com.tr/2001/03/12/y62.html

http://212.154.21.40/2000/07/28/medyaanaliz/medyaanaliz.htm

http://www.konrad.org.tr/secim/, 1 Mayıs 2006.

Kalaycıoğlu Ersin, “Karşılaştırmalı Siyasal Katılma Siyasal Eylemin Kökenleri üzerine Bir İnceleme“ İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayını, İstanbul, 1983

Mine Denhi, http://www.npr.com.tr/edergi/sayi7/gercegiaraveaktar.htm.

http://www.vatanim.com.tr/root.vatan?exec=yazardetay&tarih=28.02.2004&Newsid=23284&Categoryid=4&wid=11

Sönmez Mustafa, “Medyanın 2005 bilançosu ve 2006”, http://www.evrensel.net/06/01/11/ekonomi.html, 20 Mayıs 2006.

Sönmez Mustafa, “Türk Medyasının Ekonomik Açmazları”, http://www.bagimsizsosyalbilimciler.org/Yazilar_BSB/Sonmez2004_2.doc

Şahin Haluk, “İslamcı Televizyon Nasıl Olur?”, 15 Ekim 2005 Radikal Gazetesi, http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=167012

132

Şahin Haluk, “Uzanlar ve Basın Özgürlüğü, 18 Şubat 2004, Radikal Gazetesi, http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=106608

Taluk Şeyda, “Propagandaya Devam Edin”, http://www.radikal.com.tr/1999/03/06/yorum/01pro.html Tunç Aslı, “Ateşli Konuşmaların Ardındaki Konuşma Metni Yazarları” Referans Gazetesi , 23.02.2005, http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=1694

Tunç, http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=1694

http://www.byegm.gov.tr/on-sayfa/siyasipartiler/siyasi-partiler.htm

Uğur Aydın, “Güldürürken Ağlatan Seçimler“, Görüş Dergisi Mayıs-Haziran 1999, Sayı 39, http://www.tusiad.org/yayin/gorus/almanak/4.pdf.

Uğur Demiray, “İletişim Özgürlüğü ve Medya Etiği” http://www.yeniturkiye.com/display.asp?c=0111 Üstün Hasan, “Bedii Faik; Medya Terör Unsurudur”, 07.07.2001

http://www.bianet.org/2001/07/09/haber3283.htm