Upload
others
View
4
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Wor
king
Pape
r Se
ries
VII
Kapsayıcı Toplum Kalkınması Olanakları:
Türkiye’deki Suriyeli Göçmenlere Yönelik
Avrupa Birliği Tarafından Fonlanan Projeler
Umut YANARDAĞ, PhD
Melek ZUBAROĞLU YANARDAĞ, PhD
Özet
Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasındaki mutabakat üzerine
Türkiye’de geçici koruma altındaki Suriyeliler ve ev sahibi
topluluklar için kullanılmak üzere 6 milyar Avroluk bir fon
ayrılmasına karar verilmiştir. 2016 yılından günümüze kadar
devam eden dönemde, ilgili fon kapsamındaki mevcut bütçe;
sağlık, eğitim, sosyal koruma, sosyal ve ekonomik destek ile göç
yönetimi gibi çeşitli alanlarda kullanılmıştır. AB tarafından
2016-2018 yılları arasında başta Millî Eğitim Bakanlığı, Sağlık
Bakanlığı ve Göç İdaresi Genel Müdürlüğü olmak üzere hem
kamu kurumları hem de sivil toplum kuruluşlarına bağlı pek çok
çalışma fonlanmıştır. Bütçesi 100 milyon Avronun üzerinde olan
toplamda üç proje bulunmaktadır. Mayıs 2019 itibariyle 6
milyar Avroluk AB fonunun 4,2 milyarlık kısmın tahsisatı
yapılmıştır. Avrupa Komisyonu, şu anda hedef grup ile onlara
ev sahipliği yapan topluluklara yönelik 80’den fazla projenin hali
hazırda yürütüldüğünü belirtmektedir. Bu çalışma, fon sağlayıcı
olarak AB tarafından koordine edilen projelerde/çalışmalarda,
AB tarafından yürütülen kalkınma çalışmalarının bir prensibi
olan kapsayıcılık boyutunu Türkiye’deki Suriyeli göçmenlere
yönelik yürütülen kalkınma çalışmaları üzerinden tartışmak
amacındadır. Bu doğrultuda yürütülen çalışmaların kapsayıcı
toplum kalkınmasına ne düzeyde bir katkı sunduğu ve yapılacak
çalışmaların kapsayıcı toplum kalkınmasına hizmet edebilmesi
için nelerin sağlanması gerektiği öneriler bazında
paylaşılmaktadır.
Temmuz 2019
1
Giriş
Tüm dünyada yaygınlaşan neoliberal sosyal politikalarla, sosyal sorunların
çözümünde toplum kalkınması uğraşları önemli bir rol oynamaya başlamıştır. Bu
çerçevede uluslararası kuruluşlar tarafından finanse edilen uluslararası kalkınma
örgütleri, kalkınma odaklı yerel paydaşlar aracılığıyla sosyal hizmetin çeşitli
alanlarında dezavantajlılara yönelik uygulamaların gerçekleştirilmesini gündeme
getirmektedir. Bu durum, kalkınmaya farklı bir boyut katmanın yanı sıra
kalkınma çalışmaları aracılığıyla fon kuruluşu tarafından riskli görülen hedef
gruplara yönelik uygulamaların nasıl gerçekleştirileceği konusunda, fon
kuruluşlarının da karar verici olmasını beraberinde getirmektedir.
Avrupa’ya doğru düzensiz göç akımını engellemek, yoğun akım nedeniyle
oluşabilecek psikososyal ve ekonomik sorunları çözebilmek amacıyla AB
ülkelerinin Türkiye ile yapmış olduğu müzakereler sonucunda, Türkiye’nin 1951
yılında çekince koyarak taraf olduğu Birleşmiş Milletler Mültecilerin Hukuki
Statüsüne İlişkin Cenevre Sözleşmesi’ndeki coğrafi çekince kuralını da
ilgilendiren ve düzensiz göç akımını durdurmaya yönelik Geri Kabul Anlaşması
ise 2013 yılında imzalanmıştır. Yine Geri Kabul Mutabakatı olarak
adlandırılabilecek başka bir “anlaşma”1, Türkiye ile AB2 arasında 18 Mart 2016
tarihinde imzalanmıştır. İmzalanan bu anlaşmayla, iki taraf da belirli
yükümlülükleri yerine getireceğine dair taahhütte bulunmuştur. Bu çerçevede,
AB, geçici koruma altındaki bireylerin zorluklarla başa çıkabilmesi için Türkiye’ye
tahsis edilen ve tahsis edilmesi öngörülen Katılım Öncesi Mali Yardım Fonu (IPA)3
dışında yeni fonların tahsis edilmesini taahhüt etmiştir. Eylem planında, fonların
tahsis edilmesinde, önceliklerin belirlenmesinde Türk makamlarıyla ortaklaşa
hareket edileceği belirtilse de hazırlanan anlaşma metninde önceliklerin acil
1 Her ne kadar “anlaşma” olarak ifade edilse de orijinal belge de “statement” ifadesi
kullanılmaktadır. Geri Kabul Mutabakatı olarak anlaşılabilir.
2 Geri Kabul Anlaşması tüm AB ülkelerini kapsamamaktadır. Danimarka ile Birleşik Krallık
(İngiltere) ve İrlanda’nın durumu farklılık arz etmektedir (T.C. Avrupa Birliği Bakanlığı). 3 Katılım öncesi Mali Yardım Fonu (IPA-Instrument for Pre-Accession Assistance), Türkiye’nin
Avrupa Birliği standartlarına uygun olarak özellikle politik ve ekonomik alanda belirli iç
düzenlemelerini yapması, mevzuat ve standartlarını bu yönde belirlemesi ve bu sayede katılım
öncesi gerekli alt yapının sağlanması amacıyla AB tarafından finanse edilen bir fondur.
Temmuz 2019
2
insani yardım sağlayan eylemler, göçmenlere yasal, idari ve psikolojik destek
sağlanması, toplum merkezlerine destek, kendine yeterlilik ve ekonomiye
katılımın arttırılması ile Türkiye’de kaldıkları süre boyunca, sosyal içerme, her
seviyede eğitme erişimin arttırılması gibi geçici koruma altındakilere yönelik
desteklerin yanında, aynı zamanda ev sahibi toplukları desteklemeyle ilgili olacağı
belirtilmiştir (European Commision, 2015). 12 Mayıs 2016’da yapılan toplantıda
ise Türkiye’de geçici koruma altında olanlara yönelik çalışmalarda altı öncelik
belirlenmiştir. Bu öncelikler;
a) İnsani destek,
b) Göçmen Yönetimi,
c) Eğitim,
d) Sağlık,
e) Belediyelerin alt yapıları,
f) Sosyal ve ekonomik destek (European Commission, 2016) olarak
sıralanmaktadır.
Fon sağlayıcı taraf olan AB, fonların doğrudan Türkiye Cumhuriyeti hükümeti
tarafından kullanılması yerine, anlaşmada belirlenen öncelikler çerçevesinde
kullanılması yönünde hareket etmiş, bu kapsamda fonlanan çalışmaların büyük
bir çoğunluğu uluslararası kalkınma örgütleri tarafından gerçekleştirilmeye
başlanmıştır. Bu çalışma, fon sağlayıcı olarak AB tarafından koordine edilen
çalışmalarda, AB tarafından yürütülen kalkınma çalışmalarının bir prensibi olan
kapsayıcılık boyutunu geçici koruma altındaki bireylere ve onlara ev sahipliği
yapan topluluklara yönelik yürütülen kalkınma çalışmaları üzerinden tartışmak
amacındadır.
Toplum Kalkınması ve Kapsayıcı Kalkınma
Toplum kalkınması “tüm toplum için tüm toplumun ortak katılımıyla ekonomik
ve sosyal ilerleme koşullarının yaratılmasına dair bir süreç (BM, 1995; akt.
Gilchrist, 2009) olarak tanımlansa da toplum kalkınması uygulamaları, toplumun
tüm unsurlarını kapsayıcı çalışmalar olamayabilmektedir. Bu durumu, Roman
toplumlarına yönelik kalkınma uğraşlarında görmek mümkündür. Romanlara
yönelik gerçekleştirilen toplum kalkınması uygulamalarında, toplum kalkınması
Temmuz 2019
3
uğraşlarında katılımın sağlanmadığı, terapiye ve teskine yönelik uğraşlarla
Roman topluluğunun karşı karşıya kaldığı kurumsal ve yapısal eşitsizliklerin
çözülmediği (Ryder, 2011) görülmektedir. Bu çerçevede kalkınma uğraşlarının
amacına ulaşabilmesi ve toplumu oluşturan tüm üyelerin güçlenebilmesi için
kalkınma uğraşlarının kapsayıcı bir şekilde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu
uğraşların neler olabileceğini, misafirperver ve kapsayıcı toplumların özellikleri
üzerinden görmek mümkündür. Kapsayıcı toplumlar:
1. Kapsayıcılık, aidiyet duygusu, kabul etme hissi, kök ve bağlantılar
kurma, verme ve alma duygusunun bulunduğu,
2. Topluluğa herhangi bir engel olmaksızın, herkesin güvende hissettiği,
güven olduğu için hataların öğrenme fırsatı olduğu,
3. Topluluk katkılarının kabul edildiği,
4. Kültürel kimliğin, güçlü bir unsur olduğu, bir varlık olarak kabul
edildiği,
5. Entegrasyon deneyiminin ve tanımının kişisel olduğu,
6. Bireylerin, mevcut programlar dışında özel programlara ve hizmetlere
ihtiyaç duymadığı,
7. Tutumları, değerlerin zihniyetini, yanlış veya uygun olmayan algıların
düzeltilmesini içeren yeni gelenler ve yeni gelenler tarafından kurulan
topluluklar için eğitim programlarının bulunduğu,
8. Herkesin gerçek bir topluluk üyesi olarak tanındığına ilişkin kamusal
bir söylemin bulunduğu toplumlardır (Garcea & Pontikes, 2007).
Dolayısıyla kapsayıcı kalkınmanın toplumdaki tüm grupları içine alan bir
anlayışla planlanması ve hayata geçirilmesi oldukça önemlidir. Buna, toplumda
yerleşik farklı etnik gruplar, farklı yaş dönemlerinden gruplar, engelliler,
sığınmacı ve göçmenler gibi grup ve topluluklar dahildir. Dezavantajlı grupları
tamamen kapsamayan toplum kalkınması uğraşları, tam anlamıyla başarıya
ulaşamayacağı için, kalkınma uğraşlarının başarılı olabilmesi için kapsayıcı
kalkınma anlayışıyla gerçekleştirilmesi gerekmekle beraber, özellikle bu
çalışmada ele alınan bir grup olarak zorunlu nedenlerle göç ederek farklı
coğrafyalarda yaşamaya başlayan bireylere yönelik hayatta kalma ve entegrasyon
temelli kalkınma çalışmaları daha da önem arz etmektedir.
Temmuz 2019
4
Avrupa Birliği Tarafından Fonlanan Bazı Projelerin Mevcut Analizi
Bilindiği üzere AB, Türkiye’de yaşayan ve geçici koruma atlındaki Suriyelilere ve
onlara ev sahipliği yapan topluluklara destek amacıyla, yardım taahhüdü
çerçevesinde iki dilimde toplam 6 milyar Avroluk bir fon ayırmıştır. 4
Şekil 1: Projelerin Coğrafi Dağılımı
Kaynak: (European Neighbourhood Policy and Enlargement Negotiations, 2019)
AB tarafından 2016-2018 yılları arasında 394,577,145 Avro Milli Eğitim
Bakanlığı’na, 196,221,217 Avro Sağlık Bakanlığı’na, 54,000,000 Avro Göç İdaresi
Genel Müdürlüğü’ne olmak üzere 644,798,362 Avro ile kamu kuruluşları
tarafından yürütülen çalışmalar fonlanmıştır. Fonun büyük bir kısmı uluslararası
sivil toplum örgütleri tarafından gerçekleştirilen çalışmaları fonlamak için
kullanılmıştır. Sivil toplum örgütlerinden sadece ikisi (Sığınmacı Göçmenlerle
Dayanışma Derneği ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği) ulusal sivil toplum
örgütleri olup geri kalan sivil toplum örgütleri uluslararası faaliyet gösteren
kalkınma örgütleridir (European Court of Auditors, 2018).
4 AB’nin Türkiye'deki Mülteciler İçin Mali Yardım Programı (FRIT) 2015 yılında, Türkiye’deki
Suriyeli mültecilerin desteklenmesi doğrultusunda AB Konseyi tarafından yapılan önemli ek
kaynak çağrısına cevaben oluşturulmuştur. FRIT, mültecilerin ve ev sahibi toplumların
ihtiyaçlarının kapsamlı ve eşgüdümlü bir şekilde karşılanması için tasarlanmış, ortak bir
koordinasyon mekanizması sunmaktadır. AB’nin Birlik içi ve dışındaki mülteci krizini ele alırken
izlediği kapsamlı yaklaşımın bir parçasını oluşturan destek, Türkiye’deki mültecilerin koşullarının
iyileştirilmesini amaçlamaktadır. FRIT, hem insani yardım hem de insani-yardım dışındaki
faaliyetleri içeren, toplam 6 milyar Avroluk bir proje bütçesine sahiptir. Bu çerçevede, 2016-2017
ve 2018-2019 dönemleri için 3'er milyar Avro öngörülmüştür (Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu,
2018).
Temmuz 2019
5
Şekil 2. Projelerin Alanlara Göre Dağılımı
Kaynak: (European Court of Auditors, 2018)
Bütçesi 100 milyon Avroyu aşan üç proje bulunmaktadır. Bu projelerden biri, AB
tarafından fonlanan projelerde en fazla bütçesi olan 520,000,000 Avro ile fonlanan
Sosyal Uyum Yardımı Programı’dır. Bu projeyi kamu kuruluşlarına eğitim ve
sağlık amacıyla harcamaları için Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlığına verilen fonlar
takip etmektedir. Fonlarla yürütülen çalışmaların ağırlıklı olarak sosyal koruma,
eğitim ve sağlıkla ilgili olduğu görülmektedir. Öte yandan belediyelerin alt yapı
çalışmalarına ve sosyo-ekonomik desteğe dair çalışmanın yeterince
gerçekleştirilmediği görülmektedir. Bu durum, fonlarla gerçekleştirilen
çalışmalara dair etkin bir izleme ve değerlendirme mekanizmaları bulunmasa da
AB tarafından fonlanan projelere dair AB Sayıştay’ı tarafından hazırlanan
raporda görülmektedir. Raporda, öncelikli alanlara dair gerçekleştirilmesi
planlanan belediyelerin alt yapı projelerinin gerçekleştirilmesinde ve sosyo-
ekonomik destek konusunda Türkiye tarafından yeterli finansman sağlanmadığı
için çalışmaların gerçekleştirilmediği belirtilmektedir (European Court of
Auditors, 2018).
Aynı raporda, Sayıştay tarafından incelenen 10 insani yardım projesi
değerlendirilmiştir. Raporda, ayrıca değerlendirilen projelerden ikisinde belirtilen
amaçlara ulaşıldığı, sekiz projenin amaçlarına ulaşılamadığı, iki projenin
zamanında tamamlandığı, projelerin zamanında tamamlanmasıyla ilgili sorunlar
olduğu belirtilmektedir. AB Sayıştay’ı projelerin olağanüstü koşullarda
gerçekleştiğini belirtmektedir. Öte yandan Sosyal Uyum Programı Projesinin 1,3
25; 27%
18; 19%39; 42%
8; 9%3; 3%
Sağlık
Eğitim
Sosyal Koruma
Sosyal ve Ekonomik Destek
Göç Yönetimi
Temmuz 2019
6
milyondan fazla yararlanıcıya ulaşması nedeniyle tatmin edici bir proje olduğunu
da belirtmektedir. AB Sayıştay’ı, belediye alt yapılarına ve sosyo-ekonomik
ihtiyaçlara yönelik projelerin gerçekleştirilmesi, nakit yardım projelerinin
verimliliğini arttırılması, STK’ların çalışma ortamının iyileştirilmesi konusunda
Türk makamlarına yöneltilmesi, Türkiye’de mülteciler için gerçekleştirilen
projelerin izlenmesi ve raporlanmasına yönelik çalışmaların gerçekleştirilmesi,
yardımın kolaylaştırılması ve tamamlayıcılığının geliştirilmesi ve insani
yardımdan kalkınma yardımına geçiş için bir strateji uygulanması konusunda
tavsiyelerde bulunmuştur. Komisyon tarafından tüm tavsiyeler kabul edilmiş olsa
da Türkiye’de gerçekleştirilen projelerin kalkınma odaklı olabilmesine yönelik bir
strateji henüz oluşturulmamıştır (European Court of Auditors, 2018).
Kapsayıcı Kalkınma Yaklaşımı Çerçevesinde Türkiye'de Mevcut Durum
Türkiye’de geçici koruma altındakilere yönelik AB tarafından yürütülen
çalışmalar, Lizbon Antlaşmasının 78. maddesi çerçevesinde kitlesel göç akını
durumunda, yerlerinden edilmiş kişiler için ortak bir geçici koruma sistemi
kurulması ile ilgilidir. Bu çalışmaların kalkınma odaklı olabilmesi için, tüm
toplum için, tüm toplumun ortak katılımıyla ekonomik ve sosyal ilerleme
koşullarının yaratılmasına dair bir süreç” olarak adlandırılabilecek toplum
kalkınması ile ilişkili hale getirilmesi gerekmekte olup bu çerçevede bu
çalışmaların AB kalkınma politikalarıyla ilgili olması gerekmektedir.
AB kalkınma politikalarıyla, yoksulluğun ortadan kaldırılması ve gelişmekte olan
ülkelerin sürdürebilir kalkınmasının teşvik edilmesi hedeflenmektedir (EU, 2009).
Bu hedeflerin göç alanında yaygınlaşabilmesi için göç politikasının, tarım, sağlık
ve eğitim gibi tüm sektörel politikaların bir parçası olması gerekmektedir (Council
of European Union, 2012). Bu hedefin göçmenlere yönelik uygulamalarda da
gerçekleştirilebilmesi için Göç Konusunda Küresel Yaklaşımın Güçlendirilmesine
Yönelik Avrupa Birliği Tebliği (ICMPD, 2013) ve AB ve Avrupa Kalkınma
Konvansiyonu çerçevesinde (EU, 2009) komşu ülkelerle iş birliğinin sağlanması
gerekmektedir.
Türkiye ile AB arasındaki ilişki, AB’nin komşuluk ilişkileri çerçevesinde diğer
ülkelerle kurduğu ilişkilerden farklılık arz etmektedir. Bu farklılığın iki boyutu
Temmuz 2019
7
bulunmaktadır. Bu boyutların birincisi, Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinin halen
devam etmesidir. Bu nedenle, kalkınma politikaları, aday ülke olarak Türkiye’nin
gelecekte AB’ye üye olacağı ihtimali çerçevesinde geliştirilmelidir. Bu bağlamda,
Türkiye’de gerçekleştirilecek çalışmaların, geçici koruma altındakiler de dahil
olmak üzere her işçinin iş güvenliğinin korunması (Hedef 8.8), düzenli ve güvenli
göçü de güçleştiren ülkeler arasındaki eşitsizliklerin azaltılması (Hedef 10.7) ve
göçmenlerin paralarının gönderilmesine ilişkin maliyetlerin azaltılmasına yönelik
düzenlemeler yapılmasını da içeren (ICMP, 2013) Birleşmiş Milletler Kalkınma
Hedefleri için 2030 Ajandası doğrultusunda hazırlanan Yeni Avrupa Kalkınma
Konsensüsü: Bizim Dünyamız, Bizim İnsan Onurumuz, Bizim Geleceğimiz Belgesi
doğrultusunda, 2015 Valletta Eylem Planı ve Birleşmiş Milletler Göçmenler ve
Mülteciler için 2016 New York Deklarasyonu çerçevesinde karşılıklı hesap
verilebilirlik ve insan hakları temelli bir düzlemde gerçekleştirilmesi
gerekmektedir (EU, 2017).
Türkiye bağlamında bu ilişkinin, AB’nin komşuluk ilişkileri çerçevesinde diğer
ülkelerle kurduğu ilişkilerden farklılık arz etmesinin ikinci boyutu ise Türkiye’nin
Avrupa Sosyal Şartı’na taraf ülkelerden biri olmasıdır. Avrupa Sosyal Şartı5
çerçevesinde geçici koruma altındakilere yönelik Türkiye’de yürütülecek
çalışmaların üç boyutu barındırması gerekmektedir. Bu boyutların birincisi, sağlık
ve sosyal yardımların veriliş şekliyle ilgilidir. Avrupa Sosyal Şartının 13. maddesi
çerçevesinde, herkese yeterli yardım sağlanmalı, yardım alan bireylerin yardım
almaları nedeniyle siyasal ve sosyal haklarının kısıtlanmaması ve kişisel
yardımların uygun kamusal ya da özel hizmetler eliyle alınabilmesi sağlanmalıdır.
Avrupa Sosyal Şartı çerçevesinde geçici koruma altındakilere yönelik Türkiye’de
yürütülecek çalışmaların ikinci boyutu; yürütülecek uygulamaların, Avrupa
Sosyal Şartı’nın 14. maddesi ile ilgilidir. 14. madde çerçevesinde kalkınma
uğraşları, sosyal hizmet mesleğinin yöntemlerinden yararlanılarak, mevcut
5 Avrupa Sosyal Şartı, Avrupa Konseyi tarafından 1961’de imzaya açılmış uluslararası bir insan
hakları belgesidir. Barınma, sağlık, eğitim, çalışma, sosyal güvenlik, seyahat özgürlüğü,
yoksulluk ve sosyal dışlanma gibi sosyal konularla ilgili olarak hazırlanmıştır.
Temmuz 2019
8
uygulamalar geçici koruma altındakilerin refah ve gelişimlerine ve sosyal çevreye
uyum sağlamalarına katkıda bulunacak şekilde gerçekleştirilmelidir.
Avrupa Sosyal Şartı çerçevesinde geçici koruma altındakilere yönelik Türkiye’de
yürütülecek çalışmaların üçüncü boyutu ise; geçici koruma altındakilerin çalışma
yaşamı ile ilgilidir. Avrupa Sosyal Şartı’nın 19. maddesi doğrultusunda, geçici
koruma altında bulunanların çalışma yaşamında haklarının korunmasına yönelik
düzenlemelerin yanında, ilgili madde çerçevesinde, bireylerin geçici koruma
altında bulunması dolayısıyla oluşabilecek ek düzenlemelerin de
gerçekleştirilmesi vurgulanmaktadır.
Yukarıdaki boyutlar doğrultusunda, AB tarafından fonlanan geçici koruma
altındakilere yönelik çalışmaların kalkınma odaklı bir strateji benimsenerek
yürütülmesi ve bu çalışmalarda sosyal dışlanmayla karşı karşıya kalabilen geçici
koruma altındakilerin yüksek yararı gözetilerek “sosyal, ekonomik ve ekolojik
bağlamları” içerici bir şekilde (Gupta & Vegelin, 2016) kapsayıcı kalkınma
yaklaşımının uygulanması gerekmektedir. Bu çerçevede, geçici koruma
altındakilerin Türkiye’ye entegrasyonunun sağlanmasının önemine vurgu yapan
kapsayıcı kalkınma yaklaşımını;
• İşgücü piyasasına uyum
• Eğitim ve dil becerisi geliştirme süreçlerine erişim
• Barınma ve genişletilmiş kent ve bölge planlarına erişim
• Sağlık ve sosyal hizmetlere erişim
• Sivil yaşama aktif dahiliyet ve katılım
• Milliyet, vatandaşlık ve çeşitliliğe saygı (Council of Europe, 2008) olmak
üzere altı başlık altında incelemek uygun olacaktır (OECD, 2015).
İşgücü Piyasasına Uyum: 15/01/2016 tarihinde Geçici Koruma Sağlanan
Yabancıların Çalışma İzinlerine Dair Yönetmelik çıkarılmış ve istihdama ulaşmak
konusunda yasal engeller ortadan kaldırılmak istenmiştir ancak kayıt dışı çalışma
devam etmektedir. Dil ve meslek ile ilgili eğitim programlarının gelişmemesi, iş
gücü piyasasına uyum açısından güçlük arz etmektedir. Öte yandan, sivil yaşama
Temmuz 2019
9
aktif dahiliyet ve milliyet, vatandaşlık ve çeşitliliğe saygı konusundaki sorunlar
işgücü piyasasına uyumu da zorlaştırmaktadır.
Tablo 1. Türkiye’de Mültecilerin İstihdamı
İşsizlik Oranı % İstihdam Oranı % İşgücüne
Katılım %
2012 11,4 46,1 52
2013 11,1 46,6 52,4
2014 12,7 46,3 53
2015 12,8 44,4 50,9
2016 12,6 43,9 50,2
Kaynak: OECD veri setinden derlenmiştir. (Akt. Aygül, 2018).
Türkiye’deki geçici koruma altındaki Suriyelilerin işgücü piyasasına uyumları ile
ilgili Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından belirli projelerin yürütüldüğü
bilinmektedir.
Uluslararası Çalışma Örgütü Türkiye Ofisi, özellikle 2015 yılından bu yana bu
grupla ilgili kapsamlı ve kapsayıcı bir strateji geliştirme çabasındadır. Bu
stratejinin üç ayaktan oluştuğu belirtilmektedir (Uluslararası Çalışma Örgütü,
2019).
• “Suriyeli mültecilerin ve Türkiye’deki ev sahibi toplulukların insana
yakışır işlere erişimlerini kolaylaştırmak üzere vasıflı, yeterlilik sahibi ve
üretken işgücünün artırılması;
• Suriyeli mülteciler ve Türkiye’deki ev sahibi topluluklar için yeni
işler ve girişimcilik fırsatları yaratılmasına yönelik olarak belirli
sektörlerde ve coğrafi mekânlarda iş geliştirme ve ekonomik büyüme
açısından elverişli ortamlar yaratılmasının desteklenmesi;
• Türkiye’nin kapsayıcı kalkınma stratejileri uygulamasına yardım
amacıyla işgücü piyasası yönetişim kurum ve mekanizmalarının
güçlendirilmesine destek sağlanması”
Uluslararası Çalışma Örgütü Türkiye Ofisi ve Türkiye Hükümeti adına Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı koordinasyonunda AB fonu ile yürütülen uzun
dönemli ve kapsamlı olarak “Türkiye’de Geçici Koruma Altındaki Suriyeliler ve Ev
Sahibi Topluluklar için İş Yaratma ve Girişimcilik Fırsatları Projesi”
bulunmaktadır. Proje, Türkiye’de geçici koruma altındaki Suriyeliler ve ev sahibi
toplulukları ekonomik ve sosyal olarak güçlendirmek ve dayanıklılıklarını
Temmuz 2019
10
artırmak amacındadır. Bu proje MADAD Fonu olarak da bilinen “Suriye Krizine
Müdahale için AB Bölgesel Güven Fonu” desteği ile yürütülebilmektedir. 1 Şubat
2018’de başlatılan projenin 2020 yılı Ocak ayı sonuna kadar devam etmesi
planlanmaktadır. 11,6 milyon Avro bütçeli bu projenin aynı zamanda belirli
bölümleri Uluslararası Göç Örgütü (IOM) ortaklığında yürütülmektedir. Proje
Ankara, İstanbul, Bursa, Konya, Gaziantep, Şanlıurfa, Adana, Mersin ve Hatay’da
yürütülmektedir (Uluslararası Çalışma Örgütü, 2019).
Ayrı bir proje olarak, 2015 yılı sonunda protokolü imzalanan ve bir yıl süren, GAP
İdaresi Başkanlığı, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Birleşmiş
Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından Gaziantep Büyükşehir
Belediyesi ve Gaziantep Sanayi Odası (GSO) ortaklığıyla yürütülen ‘’GAP
Bölgesinde Suriye Krizinin Etkilerinin Azaltılması Projesi’ bulunmaktadır. Bu
proje ile ise geçici koruma altındaki Suriyelilere mesleki eğitimler verilmiş ve
böylelikle iş bulabilme şanslarının artırılması amaçlanmıştır. Proje AB tarafından
fonlanmış ve bütçesi 5,3 milyon Avro olarak belirlenmiştir (Gaziantep Sanayi
Odası, 2015).
Eğitim ve Dil Becerisi Geliştirme Süreçlerine Erişim: AB’nin de desteklediği
Türk Eğitim Sistemine Entegrasyonunun Desteklenmesi Projesi (PICTES) başta
olmak üzere büyük projelerle okul çağındaki çocukların eğitimine yönelik
uygulamalar gerçekleştirilmektedir. Okullaşma oranı 2015 yılında %30 iken
(SETA, 2009) 2017-2018 yılında %62 düzeyinde olup en yüksek okullaşma oranın
%95 ile ilkokul düzeyinde olduğu görülmektedir. Kademeler açısından eğitime
devam edenlere bakıldığında ise geçici koruma altında bulunan çocuklar arasında
ortaokula gitme oranı %55,1 iken bu oran lisede %23,1‘dir. Kademe yükseldikçe
okullaşma oranı azalmaktadır. Bu durumu yönetebilmek amacıyla MEB ve
UNICEF iş birliğinde 2018 yılı itibariyle 10-18 yaş arasında örgün eğitim dışında
kalanlara yönelik hızlandırmış eğitim programları düzenlenmeye başlanmıştır
(Eğitim Reformu Girişimi, 2019).
TBMM Göç ve Uyum Raporu’na (2018) göre, “yaklaşık 85,000 yetişkine meslek
kazandırma içerikli ve 210,000 yetişkine Türkiye’ye uyum sağlayabilmeleri için
çeşitli konularda eğitim verilmiştir. 160,000 Suriyeli yetişkin Türkçe dil
Temmuz 2019
11
kurslarına katılmıştır”. Geçici koruma altında bulunanlara yönelik her ne kadar
Türkçe bilgisi ve mesleki yeterlilikler konusunda bir istatistik bulunmasa da geçici
koruma altında bulunan nüfusa genel olarak bakıldığında, yetişkinlerin yaşam
boyu eğitim programı çerçevesinde eğitim alma süreçlerine yönelik çalışmalara
ihtiyaç olduğu görülmektedir. Öte yandan, rehberlik ve psikolojik danışmanlık
hizmetlerinin güçlendirilmesine, özel gereksinimi olan Suriyeli çocuklara yönelik
bir eğitim programı oluşturulmasına ve Suriyeli ailelerin eğitim konusunda
bilinçlendirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.
Barınma ve Genişletilmiş Kent ve Bölge Planlarına Erişim: Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı’nın (2015) hazırladığı bir rapora göre geçici koruma altında
bulunup barınma merkezi dışında kalanlar, çatılı ve çatısız evsizlikle karşı
karşıyadır. Ayrıca geçici koruma altında bulunanlar Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarından daha fazla kira ödemektedir. Bu durumu, Erçoban (2014)
tarafından yapılan bir araştırmada geçici koruma altında bulunan Suriyeli bir
birey aşağıdaki gibi açıklamaktadır:
Suriyeli olduğumuz için vermiyorlar. Burada bir sürü daire var boş. Ben kaç
eve sordum. “Suriyeliysen, sana yok” diyor, vermiyorlar. Suriyelisin,
Arap’sın vermiyoruz! Bir ev buluyorsun, bir-iki ay oturuyorsun, geliyor,
senden zam istiyor (Erçoban,2014). Zam yapıyor. Ya daireden çıkarsın ya
zam yaparım, Kimi insan böyle parkta yatıyor. Parkta….tutuyorlar, kampa
götürüyorlar.
Öte yandan, geçici koruma altındakilerin kent ve bölge planlarına erişimi ile ilgili
de herhangi bir çalışma bulunmamaktadır.
Sağlık ve Sosyal Hizmetlere Erişim: Sağlığa erişim açısından gerekli
düzenlemelerin yapıldığı, göçmen sağlığı ile ilgili sorunların yönetildiği
görülmekle beraber, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının 2015 yılında
hazırladığı rapora göre geçici koruma altında bulunanlar sağlık hizmetlerine
erişirken barınma vb. sorunlarla karşılaşabilmekte ayrıca sağlık okur-yazarlığı
açısından yetersiz oldukları için sağlık hizmetlerine erişimde güçlük arz eden dil
problemleri nedeniyle hizmet alma ile ilgili de pek çok problem yaşamaktadırlar.
Sosyal hizmetlere yönelik düzenlemelerin eğitim, kurum bakımı ve sosyal
yardımla ilgili olduğu görülmektedir. TBMM Göç ve Uyum Raporu’na (2018) göre,
Temmuz 2019
12
Aile Eğitim Programı Arapça ’ya çevrilmiş, yaklaşık 15,000 kişiye eğitim
verilmiştir. Bunun yanında, Çocuk Destek Merkezlerinde 67, diğer bakım
kuruluşlarında 129 olmak üzere 196 Suriyeli çocuk hizmet almakta, 40 çocuk
koruyucu aile hizmetinden yararlandırılmakta, 3,553 çocuğa sosyal yardım
verilerek aile yanında desteklenmektedir. Yine aynı raporda sosyal hizmetler
alanında sivil toplum örgütleri ile işbirliğiyle çalışmaların devam ettiği
belirtilmektedir. Ancak 2015 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
tarafından yayınlanan raporda da görüleceği (Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı,
2015) üzere uyum ve ilişki sorunlarının ortaya çıkarılmasına, sosyal hizmetlerin
sunumunda risk gruplarının saptanmasına, geçici koruma altında bulunanların
psikososyal durumlarına dair istatistiki bilgiye ihtiyaç halen bulunmaktadır. Öte
yandan toplum düzeyinde uyuma yönelik sosyal hizmet müdahaleleri
gerçekleştirilmemekte, geçici koruma altında bulunanların toplumsal uyumuna
yönelik herhangi bir sosyal hizmet enstrümanı geliştirilememektedir. Bu durum,
sosyal hizmet uzmanlarının (sosyal çalışmacıların) alandaki etkililiği ve sosyal
yardımların sürdürebildiği açısından güçlük arz etmektedir.
Toplum kalkınması esasında ayrı bir disiplin olmakla beraber, çeşitli disiplinlerin
mesleki uygulamalar gerçekleştirdiği uygulama alanlarından da biridir. Her ne
kadar sosyal hizmet mesleği ve toplum kalkınması disiplini ayrı disiplinler olarak
tanımlansa da sosyal hizmet mesleği ortaya çıktığından bu yana toplum
kalkınması uğraşları ve sosyal hizmet disiplini arasında güçlü bir bağ
bulunmaktadır (Menes ve Binns, 2012, akt. Lynch ve Forde, 2015). Bu bağ, toplum
kalkınması uygulamalarının çıktılarının etkili bir şekilde hayata geçirilmesini
sağlamanın yanında, toplum kalkınması uygulamalarının kapsayıcı bir şekilde
yürütülmesine yönelik bir dizi uygulamayı da içermektedir.
Toplum kalkınması ile ilgili çalışmaların etkili bir şekilde gerçekleştirilebilmesi
için, toplum kalkınması uğraşlarını örgütlenmiş bir grubun oluşturması,
misyonun belirlenmesi, toplumdaki paydaşların tanınması, bilginin toplanması ve
analiz edilmesi, etkili iletişim süreçlerin geliştirilmesi, toplum örgütlenmesinin
geliştirilmesine yönelik ihtiyaçların oluşturulması (Phillips ve Pitmann, 2009)
bunlardan başlıcalarıdır.
Temmuz 2019
13
Sivil Yaşama Aktif Dahiliyet ve Katılım: Milliyet, vatandaşlık ve çeşitliliğe
saygıyla ilgili sorunlar sivil yaşama aktif dahiliyeti ve katılımı da
güçleştirmektedir. Yıldırımalp ve diğerleri (2018), tarafından yapılan araştırmaya
göre, Suriyeliler, Türk toplumunun kendilerine hak kaybına sebep olan kişiler
şeklinde bakmalarından rahatsızlık duymakta ve ayrımcılığa maruz kaldıklarını
belirtmektedirler (Yıldırımalp, vd., 2017). Erdoğan tarafından 2014 yılında
yapılan bir araştırmaya göre ise araştırmaya katılan Türk vatandaşları geçici
koruma altında bulunanların şiddet, hırsızlık, kaçakçılık ve fuhuş gibi suçlara
bulaşarak toplumsal ahlak ve huzuru bozduğunu düşünmektedir (Erdoğan, 2018).
Öte yandan aynı araştırmada araştırmaya katılanların büyük çoğunluğu,
Suriyeliler ile kültürel olarak aynı/benzer olduklarını düşünmemektedir.
Özellikle geçici koruma altındaki bireylerin sivil yaşama aktif dahiliyeti ve
katılımlarıyla ilgili yerel düzeyde sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır. Bunlar
belirli ulusal ve uluslararası kuruluşlar ve AB tarafından desteklenen çeşitli
projelerdir.
Gaziantep Belediyesi tarafından Alman Uluslararası İşbirliği Kuruluşu GİZ’in
finansmanı ile 800 Suriyeli ve 200 Türk vatandaşı bireye bir meşguliyet ve iş
sağlanması amacıyla ve Suriyelilerin yerel halkla bir bağ kurması aynı zamanda
ekolojik katkıları olması amacıyla 3 milyon Suriyeli 3 milyon fidan projesi
yürütülmektedir (Gaziantep Belediyesi, 2019). Üç ay sürmesi planlanan projenin
Haziran 2019’da sonlanacağı bilinmektedir. Bu proje istihdamla ilgili olduğu
kadar Suriyelilerin sivil ve sosyal yaşama dahiliyetini amaçlamaktadır.
Gaziantep Belediyesi’nin 2017 yılında, T.C. Başbakanlık Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve
Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı (ÇEVKO) işbirliği ile
tamamladığı Kilis Öncüpınar ve Elbeyli Geçici Konaklama Merkezlerinde
kalmakta olan Suriyelilere yönelik “Çevre ve Atıkların Ayrı Biriktirilerek Geri
Kazanımının Sağlanması Projesi” kapsamında 5500 Suriyeli birey eğitilerek geri
dönüşüme katkı vermeleri sağlanmıştır. Kamp sosyal tesislerinde çalışan
kadınların da geri dönüşüm malzemelerinden tasarımlar yapmaları teşvik
edilerek bir yarışma düzenlenmiş ve çocuklar için de bilgisayar destekli ayrı bir
Temmuz 2019
14
eğitim modülü (oyunların da entegre olduğu) oluşturularak, çocukların çevre ile
ilgili farkındalık kazanmaları sağlanmıştır (Gaziantep Belediyesi, 2017).
Tüm bunların yanında her ne kadar özellikle geçici koruma altındakilerin yoğun
yaşadığı yerlerde, proje bazlı olarak temsiliyet mekanizmaları oluşturulsa da bir
politika bağlamında geçici koruma altındakilerin toplum katılımına yönelik
düzenlemeler bulunmamaktadır. Bu durum iki ayrı toplumun aynı topraklarda
birbirinden ayrı bir şekilde yaşamalarına neden olmaktadır.
Milliyet, Vatandaşlık ve Çeşitliliğe Saygı: Türkiye’de geçici koruma altında
bulunanlara yönelik yapılan çalışmalar bu başlıklar çerçevesinde
değerlendirildiğinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Suriyelilerin milliyet,
vatandaşlık ve çeşitliliğine saygıya dair ciddi sorunlar bulunduğu görülmektedir.
Murat Erdoğan tarafından 2017 yılında yapılan Suriyeliler Barometresi
araştırmasında bu durumu görmek mümkündür. Her ne kadar araştırmaya
katılanlar geçici koruma altında bulunanları zulümden / savaştan kaçan mağdur
insanlar olarak adlandırsa da (%57,8), Suriyelilerin kendilerine yük olduğunu
(%43) ve ileride çok sorun açacak tehlikeli insanlar (%39) olduklarını da
belirtmektedirler. Öte yandan aynı araştırmaya göre araştırmaya katılanlar
Suriyelilerin geri dönmeyeceğine (%38,9) inanmaktadır. Katılımcıların %37,4’ü
Suriyelilerin kurulacak güvenli bölgede, %28,1’i sadece kamplarda olmaları
gerektiğini ve %11,5’i her halükârda geri gönderilmeleri gerektiğini belirtmektedir
(Erdoğan, 2014).
Türkiye’de geçici koruma altında bulunan Suriyeliler ile ilgili yapılmış birçok
araştırma ve çalışmada, Suriyeli bu göçmenlerin Türkiye’de kalacakları
vurgulanmakta ve bu nedenle yapılacak çalışmaların uzun vadeli olması
durumunda çözüm odaklı olacağı ifade edilmektedir. Dolayısıyla Suriyelilerin
uyumuna yönelik kapsayıcı ve uzun soluklu çalışmaların gerekliliğinin altı
çizilmektedir (Ihlamur-Öner, 2014; Tol, 2014; Kap, 2014). Bu çalışmalar yapılırken
dar anlamda ev sahibi toplulukların ve geniş anlamda Türkiye’deki tüm
vatandaşların da bu çeşitliliğe uyum sağlamalarına yönelik çift taraflı çalışmalar
gerekli görünmektedir.
Temmuz 2019
15
Avrupa Birliği ve Uygulamaların Yürütücüsü Sivil Toplum Örgütleri
Sosyal Uyumun Neresinde?
AB tarafından fonlanan ve planlanan sosyal uyuma yönelik çalışmaları aşağıdaki
gibi tanımlamak mümkündür:
1. İnsani Yardım
2. Eğitim
3. Sağlık
4. Sosyo-Ekonomik Destek
İnsani destek çalışmaları çerçevesinde gerçekleştirilen çalışmaların en büyüğü,
Sosyal Uyum Yardımı Programı’dır. Yerel ekonomiye harcama yoluyla katılmayı
sağlaması amaçlanan Sosyal Uyum Yardımı Programı kapsamında aylık 30 Avro
ücret ödenmektedir (EU, 2019a). Öte yandan insani destek çalışmaları
çerçevesinde eğitime yönelik destekler sunulmuştur. Eğitim için Koşullu Nakit
Transferi programı doğrultusunda, 470,000 çocuğun ailesine yardım yapılmıştır.
6768 çocuk okul ulaşım desteğinden, 9267 çocuk yaygın eğitim faaliyetlerinden
yararlanmıştır. İnsani destek hizmetleri çerçevesinde 873,365 geçici koruma
altındaki birey birinci basamak sağlık hizmetlerinden yararlandı, 40,705 gebe
84,714 doğum öncesi konsültasyonundan yararlanmıştır. Ayrıca 105,315 geçici
koruma altındaki birey ruh sağlığı ve psikososyal hizmetlerden yararlanmış,
137,575 geçici koruma altındaki birey ameliyat sonrası hizmetlerden
yararlanmıştır. Eğitim destekleri çerçevesinde 16,000’den fazla öğrenciye telafi
eğitimi, 43,000’den fazla öğrenciye destek eğitimi verilmiştir. 136 bina, 50
prefabrik okul inşaatı devam etmekte, 33 okul tamamlanmış bulunmaktadır. Tüm
bunlara ek olarak Aralık 2018 tarihi itibariyle 6000 kişi toplum ve ev tabanlı erken
çocuk eğitiminden yararlanmıştır. 476 üniversite öğrencisine üç proje aracılığıyla
burs verilmektedir (EU, 2019b).
Avrupa Komisyonu yetkililerince 2019 yılı Mayıs ayında, FRIT-AB’nin (AB
Türkiye’deki Mülteciler için Mali Yardım Programı) 12. Yönlendirme Komitesi
toplantısında yapılan bir açıklamaya göre; mevcut program sayesinde 1,6 milyon
mülteci temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek için insani yardım desteği almaktadır.
Program kapsamında hem hedef gruba hem de onlara ev sahipliği yapan
Temmuz 2019
16
topluluklara yönelik yürütülen 84 projenin somut ilerlemeler sağladığı ifade
edilmiştir. AB, eğitim alanında kullanılmak üzere yeni bir adım olarak 400 milyon
Avro tutarında ve devamında bu tutara 100 milyon Avro daha eklenecek olan bir
sözleşme imzalamıştır. Bu sözleşme kapsamında inşaatı devam eden okulların
tamamlanması (136 okul binası ve 50 prefabrike okul) ve yaklaşık 400,000
öğrencinin yararlanmakta olduğu Suriyeli Çocukların Türk Eğitim Sistemine
Entegrasyonu Projesi (PIKTES) uygulamasının sürmesi amaçlanmaktadır
(Avrupa Komisyonu, 2019).
Sağlık destekleri çerçevesinde ise; 300 milyon Avroluk doğrudan destek verilen
SIHHAT projesi yürütülmektedir. Proje kapsamında %69’u Suriyeli olan 569
sağlık personeli istihdam edilmiştir. Sosyo-ekonomik destek programları
çerçevesinde ise, dil kursları düzenlenmiş, sosyo-ekonomik destek sağlamaya
yönelik sekiz proje için 196,6 milyon Avro ödenmiştir. Avrupa Komisyonu
yetkililerince 2019 yılı Mayıs ayında, FRIT-AB’nin (AB Türkiye’deki Mülteciler
için Mali Yardım Programı) 12. Yönlendirme Komitesi toplantısında yapılan bir
başka açıklamaya göre; sağlık alanında hali hazırda faaliyetlerine devam eden ve
üçte ikisi Suriyeli mültecilerden müteşekkil olmak üzere 2600’dan fazla personel
istihdam eden 178 göçmen sağlık merkezi yoluyla 5 milyon sağlık konsültasyonu
yapılmıştır (Avrupa Komisyonu, 2019).
AB tarafından yürütülen çalışmalar genel olarak bakıldığında, sivil yaşama aktif
dahiliyeti ve katılım ile milliyet, vatandaşlık ve çeşitliliğe saygı ile ilgili herhangi
bir çalışmanın bulunmadığı görülmektedir. Yukarıda belirtilen sivil yaşama aktif
dahiliyet ve katılıma dair araştırmalarda da görüleceği üzere Türkiye’de
Suriyeliler ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında kutuplaşma her geçen
gün artmaktadır. Bu durum, toplum kalkınması uğraşlarının bu kutuplaşmanın
etkilerini azaltmaya odaklanmasını beraberinde getirmektedir. AB tarafından bu
odağa yönelik herhangi bir stratejisinin bulunmadığı görülmektedir. Öte yandan,
kalkınma uğraşlarının yerel halkın örgütlenmesi ve aktif katımıyla
gerçekleştirilmesi gerekirken, geçici koruma altında bulunanlara yönelik
kalkınma çalışmalarında bulunan sivil toplum örgütlerinde geçici koruma altında
bulunanların ve yerel halkın temsiliyetinin bulunmadığı görülmektedir. Bu
Temmuz 2019
17
durum toplum kalkınmasının yerel halk katılım koşulunun yerine
getirilememesine neden olmaktadır.
Sonuç: Kapsayıcı Toplum Kalkınmasının Olanağı ve Çözüm Önerileri
Türkiye’deki geçici koruma altındaki bireylere ve bu bireylerin içinde yaşadıkları
topluluklara yönelik mevcut çalışmaların genel olarak kapsayıcı toplum
kalkınması anlayışıyla bütünleşemediği ve bir strateji altında toplanamadığı
görülmektedir. Kapsayıcı, kalkınmacı bir stratejinin geliştirilebilmesi için, geçici
koruma altında bulunanların entegrasyonunun sağlanması gerekmektedir. AB
tarafından finanse edilen projelerle, barınma olanakları, sağlık ve sosyal
hizmetlere erişim sağlansa da işgücü piyasalarına uyum, sivil yaşama aktif
dahiliyet ve katılım, milliyet, vatandaşlık ve çeşitliliğe saygı gibi entegrasyonu
sağlayacak diğer boyutlara yönelik etkin politikalar bulunmamaktadır. Bu durum,
yerel halk ile geçici koruma altındakiler arasında çatışmaların oluşmasına, sosyal
uyuma yönelik mevcut çabalara karşılık yine de yerel halkın tepki göstermesine
yol açmaktadır.
Bu bağlamda, AB tarafından fonlanan çalışmaların kapsayıcı kalkınma
yaklaşımıyla gerçekleşebilmesi için yerel halk ile geçici koruma altındakiler
arasındaki çatışmaları yönetmeye yönelik mesleki uygulamaların
gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede yerel halk ile geçici koruma
altındakiler arasındaki diyaloğun arttırılmasına yönelik mesleki uygulamalar,
toplum/topluluk odaklı planlı sosyal hizmet müdahaleleri çerçevesinde
gerçekleştirilmelidir.
Toplum katılımının sağlanabilmesi için, geçici koruma altında bulunanların
temsiliyetine ve aktif katılımına yönelik mekanizmaların oluşturulması; bu
çerçevede halk forumları, topluluk buluşmalarına yönelik çalışmalar
planlanmalıdır. Öte yandan yerel yönetimlerde geçici koruma altında
bulunanların Kent Konseyleri aracılığıyla katılımı sağlanmalıdır. Çatışma
yönetimine yönelik çalışmalarla yerelde yaşanan sorunların çözülmesine yönelik
programlar geliştirilmelidir. Geçici koruma altında bulunanlar ve Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşları arasında sakinlik (ikamet eden) ekseninde diyalog
kapasitesinin arttırılması sağlanmalıdır. Bu çalışmaların gerçekleştirilebilmesi
Temmuz 2019
18
için toplum örgütlenmesine6 yönelik çalışmaların arttırılması gerekmektedir. Bu
bağlamda, kalkınma alanında çalışan sivil toplum örgütlerinin, geçici koruma
altında bulunanlar ve yerel halka yönelik toplum örgütlenmesi mekanizmalarını
oluşturmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
Tüm bunların yanında, özellikle neoliberal sosyal politikalar çerçevesinde, toplum
kalkınması çalışmalarının odağında, “insanlara kendi hayatları ve koşulları
üzerinde daha büyük bir kontrol kazanmaları için yardım etmek (Thompson, 2016)
olarak adlandırılabilecek “güçlenmeye” yönelik çalışmalar yerine, genellikle
sorunların geçici olarak çözülmesi odaklı çalışmaların bulunması, toplum
kalkınmasına yönelik uğraşların yalnızca dar bir gruba yönelik olmasını
beraberinde getirmiştir. Toplum kalkınması çalışmalarının kapsayıcı olabilmesi
için “güçlendirme/güçlenme odaklı” çalışmalara ağırlık verilmelidir. Güçlenme
odaklı çalışmalarla desteklenmemiş Suriyeliler ayrımcılıkla mücadele etme
konusunda başarısız kalacak ve bu durum, dışlanma sürecinin içselleştirilmesi ile
bireysel çaresizliğin toplumsal çaresizliğe dönüşmesine ve kronikleşmesine neden
olabilecektir. Bu durumun ortadan kaldırılabilmesi için uygulamaların bir boyut
ile sınırlı değil, psikososyal ve sosyal politika açısından etraflıca ele alınmasına
ilişkin mekanizmalar oluşturulmalıdır. Öte yandan geçici koruma altında
bulunanlar arasında istekli ve şartları uygun olan bir kısım Suriyeli için ülkelerine
geri dönmeleri konusunda güçlendirme odaklı sosyal hizmet çalışmalarının
yapılması ve bu yönde politikaların oluşturulması önem arz etmektedir.
6 Toplum örgütlenmesi “Toplumdaki kişilerin sosyal refah ihtiyaçlarını belirlemede ihtiyaçlarını
karşılayacak yolları bulmak ve planlar yapmak, gerekli kaynakları harekete geçirmek için bir
arada düşünme süreci” olarak tanımlanmaktadır (Kuntz, 1940; akt. Yanardağ, 2018)
Temmuz 2019
19
KAYNAKÇA
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı (2015). Türkiye’de geçici koruma statüsündeki
Suriye vatandaşlarına yönelik sosyal uyum ve psikososyal destek çalışmaları
koordinasyon ve planlama çalıstayı. Erişim:
https://ailetoplum.aile.gov.tr/uploads/pages/yurtici-calisma-raporlari/calistay-
raporu.pdf
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu (2018). Türkiye’deki mülteciler için AB mali
yardım programı: Suriyeli mültecilerin eğitimine destek amaçlı ilave 400 milyon Avro.
Erişim: https://www.avrupa.info.tr/tr/pr/turkiyedeki-multeciler-icin-ab-mali-yardim-
programi-suriyeli-multecilerin-egitimine-destek
Avrupa Komisyonu (2019). AB’nin Türkiye’deki mülteciler için mali yardım programı
(FRIT): Mültecilerin desteklenmesinde somut adımlar, Erişim:
https://www.avrupa.info.tr/tr/pr/abnin-turkiyedeki-multeciler-icin-mali-yardim-
programi-frit-multecilerin-desteklenmesinde-somut
Aygül, H. H. (2018). Mülteci emeğinin Türkiye işgücü piyasalarındaki görünümü ve
etkileri. Vizyoner Dergisi, 9(20), 68-82.
Council of Europe (2008). Migration and social cohesion içinde 8th Council of Europe
conference of ministers responsible for migration affairs, Ukraine.
Erişim:https://www.coe.int/t/dg3/migration/archives/Ministerial_Conferences/8th
conference//MMG8 - thematic report_Chapter_III_en.pdf
Delegation of the European Union to Turkey. (2019). Facility projects. Erişim:
https://www.avrupa.info.tr/en/eu-facility-projects-6993
Eğitim Reformu Girişimi: Eğitim Gözlemevi. (2019). Eğitim izleme raporu 2017-2018.
Erişim: http://www.egitimreformugirisimi.org/wp-
content/uploads/2017/03/EIR_2017_2018_29.11.18.pdf
Erçoban, P. (2004). Sağlık, eğitim ve barınma, Türkiye’de mülteci olmak: Uydu kentler
izleme ve raporlama projesi kapanış toplantısı notları. Erişim:
Temmuz 2019
20
http://www.multeci.org.tr/wp-content/uploads/2016/10/Turkiye-de-Multeci-Olmak-
Uydu-kentler-Izleme-ve-Raporlama-Projesi-Kapanis-Toplantisi-Notlari-Ankara.pdf
EU (2015). EU-Turkey joint action plan. Erişim: http://europa.eu/rapid/press-
release_MEMO-15-5860_en.htm
EU (2017). The new European Consensus on development: Our world, our dignity, our
future, Erişim: https://ec.europa.eu/europeaid/sites/devco/files/european-consensus-
on-development-final-20170626_en.pdf
European Court of Auditors (2018). The facility for refugees in Turkey: Helpful support,
but improvements needed to deliver more value for money. Erişim:
https://www.eca.europa.eu/Lists/ECADocuments/SR18_27/SR_TRF_EN.pdf
European Commission International Cooperation: Building Partnerships for Change
in Developing Countries (2019). The EU approach to development effectiveness. Erişim:
https://ec.europa.eu/europeaid/policies/eu-approach-aid-effectiveness_en
European Commision (2016). Communication from the commission to the European
Parliament, the European Council and the Council :Second report on the progress made
in the implementation of the EU-Turkey statement. Erişim: https://ec.europa.eu/home-
affairs/sites/homeaffairs/files/what-we-do/policies/european-agenda-
migration/proposal-implementation-
package/docs/20160615/2nd_commission_report_on_progress_made_in_the_implemen
tation_of_the_eu-turkey_agreement_en.pdf
European Commision (2019). Communication from the Commission to the European
Parliament, The European Council and the Council: Third annual report on the progress
made in the implementation of the EU-Turkey Statement. Erişim:
https://ec.europa.eu/neighbourhood-
enlargement/sites/near/files/com_2019_174_f1_communication_from_commission_to_i
nst_en_v5_p1_1016762.pdf
European Neighbourhood Policy and Enlargement Negotiations (2019). The EU facility
for refugees in Turkey. Erişim: https://ec.europa.eu/neighbourhood-
enlargement/news_corner/migration_en
Temmuz 2019
21
EU (2019a). Development policy of the European Community. Erişim: https://eur-
lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/HTML/?uri=LEGISSUM:r12001&from=EN
EU (2019b). Strengthening the global approach to migration. Erişim: https://eur-
lex.europa.eu/legal content/EN/TXT/HTML/?uri=LEGISSUM:jl0008&from=EN
Erdoğan, M. (2014). Türkiye’deki Suriyeliler: Toplumsal kabul ve uyum araştırması.
Erişim: https://data2.unhcr.org/en/documents/download/46184
Erdoğan, M. (2018). Suriyeliler barometresi. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi
Yayınları.
Garcea, J & Pontikes, K. (2007). What is a Welcoming and inclusive community?
Welcoming & inclusive communities toolkit, Erişim: http://mcos.ca/wp-
content/uploads/2017/07/module-1_toolkit_what-is-a-
welcoming_and_inclusive_community.pdf
Gaziantep Belediyesi (2017). Çevre ve Atıkların Ayrı Biriktirilerek Geri Kazanımının
Sağlanması Projesi. Erişim: https://gantep.bel.tr/haber/suriyeli-multecilerin-geri-
kazanim-projesi--5388.html
Gaziantep Belediyesi (2019). 3 milyon fidan projesi, Erişim:
http://www.3milyonfidan.org/#proje-hakkinda
Gaziantep Sanayi Odası (2015). Suriyeli mültecilere mesleki eğitim verilmesi öngörülen
protokol, Erişim: http://www.gso.org.tr/?gsoHaberID=3321
Gilchrist, A. (2009). The well-connected community (Vol. 2). BK: The Policy Press.
Gupta, J. & Vegelin, C. (2016). Sustainable development goals and inclusive
development. International Environmental Agreements: Politics, Law and
Economics, 16(3), 433-448.
ICMPD (2013). Migration and development policies and practices: A mapping study of
eleven European countries and the European Commission, Vienna.
Ihlamur-Öner, S. G. (2014). Türkiye’nin Suriyeli mültecilere yönelik politikası.
Ortadoğu Analiz, 6(61), 42-45.
Temmuz 2019
22
Kap, D. (2014). Suriyeli mülteciler: Türkiye’nin müstakbel vatandaşları. Akademik
Perspektif, 30-35. Erişim: https://www.ikv.org.tr/images/files/Akademik-Perspektif-
Aralik-2014_30-35(1).pdf
Latek, M. (2019). Interlinks between migration and development. Erişim:
http://www.europarl.europa.eu/RegData/etudes/BRIE/2019/630351/EPRS_BRI(2019)
630351_EN.pdf
Lynch, D., & Forde, C. (2015). Social work and community development. USA:
Palgrave.
OECD/European Union (2015). Indicators of immigrant integration 2015: Settling in.
Paris: OECD Publishing. Erişim: http://www.oecd.org/els/mig/Indicators-of-
Immigrant-Integration-2015.pdf
Phillips, R. & Pittman, R. H. (2009). A framework for community and economic
development. In R. Phillips and R. H. Pittman (Ed.), An Introduction to Cummnity
Development (pp.3-19) New York: Routledge.
Ryder, A. (2011). Gypsies and travellers and the third sector. Third sector research
centre working paper, University of Birmingham.
TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Mülteci Hakları Alt Komisyonu. (2018).
Göç ve uyum raporu. Erişim:
https://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhaklari/docs/2018/goc_ve_uyum_raporu.pdf
SETA (2019). Suriyeli çocukların yıllara göre eğitim verileri ve okullaşma oranları.
Erişim: https://www.setav.org/suriyeli-cocuklarin-yillara-gore-egitim-verileri-ve-
okullasma-oranlari/
T.C. Avrupa Birliği Bakanlığı, Türkiye-AB vize muafiyeti süreci ve geri kabul
anlaşması hakkında temel sorular ve yanıtları. Erişim:
https://www.ab.gov.tr/files/pub/turkiye_ab_vize_muafiyeti_sureci_ve_geri_kabul_anla
smasi_hakkinda_temel_sorular_ve_yanitlari.pdfhttps://www.ab.gov.tr/files/pub/turki
ye_ab_vize_muafiyeti_sureci_ve_geri_kabul_anlasmasi_hakkinda_temel_sorular_ve_
yanitlari.pdf
Temmuz 2019
23
Thompson, N. (2016). Güç ve güçlendirme. Ankara: Nika Yayınları.
Tol, G. (2014). Suriye iç savaşının Türkiye’ye etkileri ve mülteciler. TÜSİAD Görüş
Dergisi, 81, 67-81.
Uluslararası Çalışma Örgütü (2019). Mülteci krizi karşısında ILO’nun çalışmaları,
Erişim: https://www.ilo.org/ankara/projects/WCMS_380370/lang--tr/index.htm
Yanardağ, U. (2018). Toplumla sosyal çalışmaya giriş. Ankara: Maya Akademi
Yayıncılık.
Yıldırımalp, S., İslamoğlu, E., & İyem, C. (2017). Suriyeli sığınmacıların toplumsal
kabul ve uyum sürecine ilişkin bir araştırma. Bilgi, 35, 107-126.
Temmuz 2019
24
Yazarlar
Umut YANARDAĞ, Dr. (PhD): 2008 yılında Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve
İdari Bilimler Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisansını
Maltepe Üniversitesi İnsan Hakları Tezli Yüksek Lisans Programı’nda
tamamladı. Yüksek lisans mezuniyeti sonrasında Hacettepe Üniversitesi’nde
başladığı Sosyal Hizmet Doktora Programı’nı 2017 yılında tamamladı. 2008-2018
yılları arasında sosyal çalışmacı olarak çeşitli kamu kuruluşlarında görev yaptı.
2018 yılı şubat ayından beri Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nde Dr.
Öğretim Üyesi olarak görev yapmaktadır. Başlıca çalışma alanları; toplum ve
topluluklarla sosyal çalışma, ekolojik sosyal çalışma ve sosyal çalışma etiğidir.
Melek ZUBAROĞLU YANARDAĞ, Dr. (PhD): 2009 yılında Hacettepe
Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü’nden
mezun oldu. 2012 yılında Maltepe Üniversitesi İnsan Hakları Tezli Yüksek Lisans
Programı’ndan mezun oldu. 2016 yılında Ankara Üniversitesi Sosyal Hizmet
Doktora Programı’nı tamamladı. 2009-2017 yılları arasında sosyal çalışmacı
(sosyal hizmet uzmanı) olarak çeşitli kamu kuruluşlarında görev yaptı. 2017 yılı
şubat ayından beri Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sosyal Hizmet
Bölümü’nde Dr. Öğretim Üyesi olarak görev yapmaktadır. Başlıca çalışma
alanları; göç ve göçmenler, yaşlı refahı ve klinik sosyal hizmettir.