1140
Kuran’ı Kerim ve Türkçe Meali 1.06.2018 Arslan DAĞDARTAN

Meali · Web viewAuthor Arslan DAĞDARTAN Created Date 12/04/2018 00:40:00 Title Meali Subject Kuran’ı Kerim ve Türkçe Meali Last modified by Kainat Company Kur’an-ı Kerim

  • Upload
    others

  • View
    11

  • Download
    1

Embed Size (px)

Citation preview

Meali

1.06.2018Arslan DAĞDARTAN

سورة الفاتحة

Fâtiha Suresi 1

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم

1-Rahman, Rahîm Allah’ın adıyla… الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ (2)2-Hamd etmek, âlemlerin Rab’bi Allah içindir. الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ (3)3-Rahman’dır, Rahim’dir. مَالِكِ يَوْمِ الدِّينِ (4)4-Din gününün malikidir. إِيَّاكَ نَعْبُدُ وَإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ (5)5-Sadece sana ibadet eder ve sadece senden yardım isteriz. اِهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَقِيمَ (6)6-Bizi Sırat-ı Müstekim’e hidayet eyle. صِرَاطَ الَّذِينَ أَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلَا الضَّالِّينَ (7)7-Üzerlerine nimet verdiklerinin sıratına, onlar üzerlerine gazap olunanların dışında ve dalalette değillerdir.

El-Bakara Sûresi: 2

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمRahmân, Rahîm Allah’ın adıyla…الم (1)1-Elif, Lâm, Mı̂m. ذَلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَ فِيهِ هُدًى لِلْمُتَّقِينَ (2)2-Bu, kitap ki onda şüphe yoktur ve muttakiler için hidayettir. الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِالْغَيْبِ وَيُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ (3) 3-Gıyaben inananlar, namazı kılanlar ve verdiğimiz rızıktan infak edenler. وَالَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِمَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ وَمَا أُنْزِلَ مِنْ قَبْلِكَ وَبِالْآَخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَ (4)4-Sana indirilene ve senden önce indirilene inananlar ve ahirete de kanaat edenler. أُولَئِكَ عَلَى هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَأُولَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ (5)5-Böylesiler, Rab’lerinden hidayet üzeredir ve böylesi onlar iflah olmuşlardır.

 

Cüz: 1 El-Bakara Sûresi: 2 Sayfa: 3 ________________________________________________________________________________ إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا سَوَاءٌ عَلَيْهِمْ أَأَنْذَرْتَهُمْ أَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ (6) 6-Kesinlikle inkâr edenleri uyarsan veya uyarmasan da onlara eşittir ve onlar inanmazlar. خَتَمَ اللَّهُ عَلَى قُلُوبِهِمْ وَعَلَى سَمْعِهِمْ وَعَلَى أَبْصَارِهِمْ غِشَاوَةٌ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ (7) 7-Allah, onların kalplerini ve işitmelerini mühürledi. Onların gözlerinin üzerinde örtü ve onlar için azap büyüktür.وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَقُولُ آَمَنَّا بِاللَّهِ وَبِالْيَوْمِ الْآَخِرِ وَمَا هُمْ بِمُؤْمِنِينَ (8)8-İnsanlardan kim: “Allah’a ve ahiret gününe inandım.” diyorsa da onlar müminler değillerdir. يُخَادِعُونَ اللَّهَ وَالَّذِينَ آَمَنُوا وَمَا يَخْدَعُونَ إِلَّا أَنْفُسَهُمْ وَمَا يَشْعُرُونَ (9) 9-Allah’ı, inananları aldatsalar da nefislerinden başkasını aldatmazlar ve şuur etmezler. فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ فَزَادَهُمُ اللَّهُ مَرَضًا وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ بِمَا كَانُوا يَكْذِبُونَ (10)10-Kalplerinde hastalık ve Allah onlara hastalığı artırdı. Onlar için yalanlarından dolayı azap elimdir. وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ لَا تُفْسِدُوا فِي الْأَرْضِ قَالُوا إِنَّمَا نَحْنُ مُصْلِحُونَ (11)11- Onlara: “Yerde bozgunculuk yapmayın.” denildiği zaman: “ Biz, ancak düzeltenleriz.” dediler. أَلَا إِنَّهُمْ هُمُ الْمُفْسِدُونَ وَلَكِنْ لَا يَشْعُرُونَ (12)12-Dikkat! Kesinlikle onlar, fesatçılar ve lakin şuur etmezler. وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ آَمِنُوا كَمَا آَمَنَ النَّاسُ قَالُوا أَنُؤْمِنُ كَمَا آَمَنَ السُّفَهَاءُ أَلَا إِنَّهُمْ هُمُ السُّفَهَاءُ وَلَكِنْ لَا يَعْلَمُونَ (13) 13-Onlara: “İnsanların inandığı gibi inanın.” denildiği zaman: “Sefihlerin inandığı gibi mi inanacağız?” dediler. Dikkat! Sefihler ise onlar ve lakin bilmezler. وَإِذَا لَقُوا الَّذِينَ آَمَنُوا قَالُوا آَمَنَّا وَإِذَا خَلَوْا إِلَى شَيَاطِينِهِمْ قَالُوا إِنَّا مَعَكُمْ إِنَّمَا نَحْنُ مُسْتَهْزِئُونَ (14) 14-İnananlarla karşılaştıkları zaman: “İnandık.” dediler. Şeytanlarıyla yalnız kaldıkları zaman: “Gerçekten biz sizinleyiz, ancak biz alay edenleriz.” dediler. اللَّهُ يَسْتَهْزِئُ بِهِمْ وَيَمُدُّهُمْ فِي طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ (15) 15-Allah, onların alay etmelerini çevirir ve onları tuğyanında uzatır. أُولَئِكَ الَّذِينَ اشْتَرَوُا الضَّلَالَةَ بِالْهُدَى فَمَا رَبِحَتْ تِجَارَتُهُمْ وَمَا كَانُوا مُهْتَدِينَ (16) 16-Böylesiler hidayet ile dalaleti satın aldılar. Onların ticareti kazanmadı ve hidayette olmadılar.

Sayfa: 4 El-Bakara Sûresi: 2 Cüz: 1 ___________________________________________________________________________________مَثَلُهُمْ كَمَثَلِ الَّذِي اسْتَوْقَدَ نَارًا فَلَمَّا أَضَاءَتْ مَا حَوْلَهُ ذَهَبَ اللَّهُ بِنُورِهِمْ وَتَرَكَهُمْ فِي ظُلُمَاتٍ لَا يُبْصِرُونَ (17)17-Onların örneği, ateş yakmaya çalışanın örneği gibidir. Çevresinde ne ise parlattığında Allah onların nurunu giderdi ve onları karanlıklarda bıraktı ki görmezler. صُمٌّ بُكْمٌ عُمْيٌ فَهُمْ لَا يَرْجِعُونَ (18) 18-Sağırlar, dilsizler ve körler. Onlar dönmezler. أَوْ كَصَيِّبٍ مِنَ السَّمَاءِ فِيهِ ظُلُمَاتٌ وَرَعْدٌ وَبَرْقٌ يَجْعَلُونَ أَصَابِعَهُمْ فِي آَذَانِهِمْ مِنَ الصَّوَاعِقِ حَذَرَ الْمَوْتِ وَاللَّهُ مُحِيطٌ بِالْكَافِرِينَ (19) 19-Veya gökten boşalan yağmur gibidir. Onda karanlıklar, yıldırım ve şimşekler. Ölümü savuşturmak için yıldırımlardan sakınarak parmaklarını kulaklarına tıkarlar ve Allah da kâfirleri kuşatandır. يَكَادُ الْبَرْقُ يَخْطَفُ أَبْصَارَهُمْ كُلَّمَا أَضَاءَ لَهُمْ مَشَوْا فِيهِ وَإِذَا أَظْلَمَ عَلَيْهِمْ قَامُوا وَلَوْ شَاءَ اللَّهُ لَذَهَبَ بِسَمْعِهِمْ وَأَبْصَارِهِمْ إِنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ (20)20-Neredeyse şimşek, gözlerini kapacaktır. Onlar için her parlattığında, onda yürüdüler ve üzerlerine karanlığı çöktürdüğü zaman dikildiler. Eğer Allah dileseydi, onların işitmelerini ve gözlerini giderirdi. Elbette Allah, her şeye kudretlidir. يَا أَيُّهَا النَّاسُ اعْبُدُوا رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُمْ وَالَّذِينَ مِنْ قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ (21)21-Ey insanlar! Sizi yaratan ve sizden öncekileri yaratan Rab’binize ibadet ediniz. Umarsınız ki korunursunuz. الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ فِرَاشًا وَالسَّمَاءَ بِنَاءً وَأَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَخْرَجَ بِهِ مِنَ الثَّمَرَاتِ رِزْقًا لَكُمْ فَلَا تَجْعَلُوا لِلَّهِ أَنْدَادًا وَأَنْتُمْ تَعْلَمُونَ (22) 22-Ki size yeri döşek ve göğü de bina kılmıştır. Gökten suyu indirdi ve onunla size rızık olması için ürünler çıkardı. Allah’a eşler kılmayın ve siz biliyorsunuz. وَإِنْ كُنْتُمْ فِي رَيْبٍ مِمَّا نَزَّلْنَا عَلَى عَبْدِنَا فَأْتُوا بِسُورَةٍ مِنْ مِثْلِهِ وَادْعُوا شُهَدَاءَكُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (23) 23-Eğer abdimiz üzerine indirdiğimize şüphe içinde olmuş iseniz onun benzeri sûre getirin, Eğer sadıklar olmuşsanız Allah’tan başka şahitlerinizi çağırın. فَإِنْ لَمْ تَفْعَلُوا وَلَنْ تَفْعَلُوا فَاتَّقُوا النَّارَ الَّتِي وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ أُعِدَّتْ لِلْكَافِرِينَ (24) 24-Eğer yapamadıysanız ve asla da yapamayacaksınız. Ateşten korunun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır. Kâfirler için hazırlanmıştır.

Cüz: :1 El-Bakara Sûresi: 2 Sayfa: 5 ______________________________________________________________وَبَشِّرِ الَّذِينَ آَمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ أَنَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ كُلَّمَا رُزِقُوا مِنْهَا مِنْ ثَمَرَةٍ رِزْقًا قَالُوا هَذَا الَّذِي رُزِقْنَا مِنْ قَبْلُ وَأُتُوا بِهِ مُتَشَابِهًا وَلَهُمْ فِيهَا أَزْوَاجٌ مُطَهَّرَةٌ وَهُمْ فِيهَا خَالِدُونَ (25)25-İnananlar ve iyilikleri yapanlar için altından ırmakların aktığı cennetleri müjdele. Oranın ürünü rızıktan her defa rızık verildiklerinde: “Önceden de bundan rızık verilen idik.” dediler. Onun benzerini verilmişlerdir. Orada onlar için tertemiz eşler ve orada kalanlardır. إِنَّ اللَّهَ لَا يَسْتَحْيِي أَنْ يَضْرِبَ مَثَلًا مَا بَعُوضَةً فَمَا فَوْقَهَا فَأَمَّا الَّذِينَ آَمَنُوا فَيَعْلَمُونَ أَنَّهُ الْحَقُّ مِنْ رَبِّهِمْ وَأَمَّا الَّذِينَ كَفَرُوا فَيَقُولُونَ مَاذَا أَرَادَ اللَّهُ بِهَذَا مَثَلًا يُضِلُّ بِهِ كَثِيرًا وَيَهْدِي بِهِ كَثِيرًا وَمَا يُضِلُّ بِهِ إِلَّا الْفَاسِقِينَ (26) 26-Elbette Allah, sivrisineği ve onun üzerindekini örnek vurgulamaktan çekinmez. İnananlar, onun Rab’lerinden hak olduğunu bilirler. İnkâr edenler: “Allah, bu örnekle ne irade etmiştir?” derler. Onunla çoklarını saptırır, onunla çoklarını hidayete erdirir ve onunla ancak fasıkları saptırır. الَّذِينَ يَنْقُضُونَ عَهْدَ اللَّهِ مِنْ بَعْدِ مِيثَاقِهِ وَيَقْطَعُونَ مَا أَمَرَ اللَّهُ بِهِ أَنْ يُوصَلَ وَيُفْسِدُونَ فِي الْأَرْضِ أُولَئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ (27)27-Allah’ın ahdini misaktan sonra bozanlar, varılması ne ise emir ettiğini kesenler ve yerde fesatlık edenler. Böylesi onlar hüsrana uğramışlardır.كَيْفَ تَكْفُرُونَ بِاللَّهِ وَكُنْتُمْ أَمْوَاتًا فَأَحْيَاكُمْ ثُمَّ يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يُحْيِيكُمْ ثُمَّ إِلَيْهِ تُرْجَعُونَ (28) 28-Allah’ı nasıl inkâr ediyorsunuz? Ölüler olmuştunuz, sizi canlandırdı; sonra sizi öldürüyor, sonra sizi diriltiyor ve sonra O’na döndürülüyorsunuz. هُوَ الَّذِي خَلَقَ لَكُمْ مَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا ثُمَّ اسْتَوَى إِلَى السَّمَاءِ فَسَوَّاهُنَّ سَبْعَ سَمَوَاتٍ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ (29)29-O, yerde ne ise hepsini sizin için yarattı. Sonra göğe yöneldi ve onu yedi göğe düzledi. O, her şeyi bilendir.

Sayfa: 6 El-Bakara Sûresi: 2 Cüz: 1 ______________________________________________________________وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلَائِكَةِ إِنِّي جَاعِلٌ فِي الْأَرْضِ خَلِيفَةً قَالُوا أَتَجْعَلُ فِيهَا مَنْ يُفْسِدُ فِيهَا وَيَسْفِكُ الدِّمَاءَ وَنَحْنُ نُسَبِّحُ بِحَمْدِكَ وَنُقَدِّسُ لَكَ قَالَ إِنِّي أَعْلَمُ مَا لَا تَعْلَمُونَ (30)30-Rab’bin meleklere: “Ben, yerde halife kılacağım.” demişti. “Orada kan dökecek, fesatlık çıkaracak kimseyi mi kılacaksın? Biz, seni hamd ile tesbih ediyor ve takdis ediyoruz.” dediler. “Sizin bilmediğinizi biliyorum.” dedi. وَعَلَّمَ آَدَمَ الْأَسْمَاءَ كُلَّهَا ثُمَّ عَرَضَهُمْ عَلَى الْمَلَائِكَةِ فَقَالَ أَنْبِئُونِي بِأَسْمَاءِ هَؤُلَاءِ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (31)31-Âdem’e bütün isimleri öğretti. Sonra onları meleklere sundu: “Eğer sadıklar olmuşsanız bana bunların isimlerini haber verin.” dedi.قَالُوا سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَا إِلَّا مَا عَلَّمْتَنَا إِنَّكَ أَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ (32)32-Dediler ki: ”Münezzehsin ve senin öğrettiğinden başka bizim bilgimiz yoktur. Sen kesinlikle sensin, bilensin ve hikmetlisin.” قَالَ يَا آَدَمُ أَنْبِئْهُمْ بِأَسْمَائِهِمْ فَلَمَّا أَنْبَأَهُمْ بِأَسْمَائِهِمْ قَالَ أَلَمْ أَقُلْ لَكُمْ إِنِّي أَعْلَمُ غَيْبَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَأَعْلَمُ مَا تُبْدُونَ وَمَا كُنْتُمْ تَكْتُمُونَ (33) 33-Dedi ki: “Ey Âdem! Onların isimlerini onlara haber ver.” İsimlerini onlara haber verdiğinde dedi ki: “Ben; size yerin-göklerin gaybını en bilenim, ne açıkladığınızı ve ne gizlemiş olduğunuzu en bilenim demedim mi?” وَإِذْ قُلْنَا لِلْمَلَائِكَةِ اسْجُدُوا لِآَدَمَ فَسَجَدُوا إِلَّا إِبْلِيسَ أَبَى وَاسْتَكْبَرَ وَكَانَ مِنَ الْكَافِرِينَ (34) 34-Meleklere: “Âdem’e secde edin.” demiştik, Secde ettiler. Ancak İblis kaçındı, büyüklük tasladı ve kâfirlerden oldu.وَقُلْنَا يَا آَدَمُ اسْكُنْ أَنْتَ وَزَوْجُكَ الْجَنَّةَ وَكُلَا مِنْهَا رَغَدًا حَيْثُ شِئْتُمَا وَلَا تَقْرَبَا هَذِهِ الشَّجَرَةَ فَتَكُونَا مِنَ الظَّالِمِينَ (35)35-Dedik ki: “Ey Âdem! Sen ve eşin cennette sakin olun. Orada bolca istediğiniz yerden yiyin ve bu ağaca yaklaşmayın ki zalimlerden olursunuz.” فَأَزَلَّهُمَا الشَّيْطَانُ عَنْهَا فَأَخْرَجَهُمَا مِمَّا كَانَا فِيهِ وَقُلْنَا اهْبِطُوا بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ وَلَكُمْ فِي الْأَرْضِ مُسْتَقَرٌّ وَمَتَاعٌ إِلَى حِينٍ (36) 36-Şeytan, oradan ikisini kaydırdı ve ne olduklarından çıkardı. Dedik ki: “İniniz, bazınız bazısına düşmandır. Yerde sizin için yerleşim ve vakte kadar yararlanmaktır” فَتَلَقَّى آَدَمُ مِنْ رَبِّهِ كَلِمَاتٍ فَتَابَ عَلَيْهِ إِنَّهُ هُوَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ (37)37-Âdem, Rab’binden kelimeler telakki etti ve onun üzerine tövbe kabul etti. O elbette O, tövbeyi kabul eden ve acıyıcıdır.

Cüz: 1 El-Bakara Sûresi: 2 Sayfa: 7 ______________________________________________________________ قُلْنَا اهْبِطُوا مِنْهَا جَمِيعًا فَإِمَّا يَأْتِيَنَّكُمْ مِنِّي هُدًى فَمَنْ تَبِعَ هُدَايَ فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ (38)38-Dedik ki: ‘‘Hepiniz oradan inin. Fakat benden size hidayet gelecektir. Kim benim hidayetime uyarsa onların üzerine korku yok ve onlar üzülmezler.” وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآَيَاتِنَا أُولَئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ (39)39-Ayetlerimizi yalanlayan ve inkâr edenler. Böylesiler ateşin arkadaşları ve onlar orada kalanlardır. يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ اذْكُرُوا نِعْمَتِيَ الَّتِي أَنْعَمْتُ عَلَيْكُمْ وَأَوْفُوا بِعَهْدِي أُوفِ بِعَهْدِكُمْ وَإِيَّايَ فَارْهَبُونِ (40)40-Ey İsrailoğulları! Nimetim ki onu size nimet verdiğimi hatırlayın. Antlaşmamı yerine getirin, antlaşmanızı yerine getireyim ve ancak benden ürperin.وَآَمِنُوا بِمَا أَنْزَلْتُ مُصَدِّقًا لِمَا مَعَكُمْ وَلَا تَكُونُوا أَوَّلَ كَافِرٍ بِهِ وَلَا تَشْتَرُوا بِآَيَاتِي ثَمَنًا قَلِيلًا وَإِيَّايَ فَاتَّقُونِ (41)41-Beraberinizde tasdik eden indirdiğime inanın ve ona ilk kâfir olmayın. Az fiyata benim ayetlerimi satmayın ve ancak benden korunun. وَلَا تَلْبِسُوا الْحَقَّ بِالْبَاطِلِ وَتَكْتُمُوا الْحَقَّ وَأَنْتُمْ تَعْلَمُونَ (42)42-Batıl ile hakkı örtmeyin ki siz hakkı gizlediğinizi biliyorsunuz. وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآَتُوا الزَّكَاةَ وَارْكَعُوا مَعَ الرَّاكِعِينَ (43)43-Namazı kılın, zekâtı verin ve rükû edenlerin beraberinde rükû edin. أَتَأْمُرُونَ النَّاسَ بِالْبِرِّ وَتَنْسَوْنَ أَنْفُسَكُمْ وَأَنْتُمْ تَتْلُونَ الْكِتَابَ أَفَلَا تَعْقِلُونَ (44)44-Erdemliliği insanlara emrediyorsunuz mu? Nefislerinizi ise unutuyorsunuz ve siz kitap okuyorsunuz. Akletmiyor musunuz? وَاسْتَعِينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلَاةِ وَإِنَّهَا لَكَبِيرَةٌ إِلَّا عَلَى الْخَاشِعِينَ (45)45-Sabırla ve namazla yardım isteyin. Elbette o, saygılı olanlardan başkasına büyüktür. الَّذِينَ يَظُنُّونَ أَنَّهُمْ مُلَاقُو رَبِّهِمْ وَأَنَّهُمْ إِلَيْهِ رَاجِعُونَ (46)46-Kesinlikle onlar ki Rab’lerine mülaki olacaklarını düşünürler ve O’na dönenlerdir. يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ اذْكُرُوا نِعْمَتِيَ الَّتِي أَنْعَمْتُ عَلَيْكُمْ وَأَنِّي فَضَّلْتُكُمْ عَلَى الْعَالَمِينَ (47)47-Ey İsrailoğulları! Nimetim ki onu size nimet verdiğimi ve âlemlere sizi üstün kıldığımı hatırlayın.وَاتَّقُوا يَوْمًا لَا تَجْزِي نَفْسٌ عَنْ نَفْسٍ شَيْئًا وَلَا يُقْبَلُ مِنْهَا شَفَاعَةٌ وَلَا يُؤْخَذُ مِنْهَا عَدْلٌ وَلَا هُمْ يُنْصَرُونَ (48)48-Nefis, nefisten şey ödeyemeyeceği günden korunun. Ondan şefaat kabul edilmez, ondan fidye alınmaz ve onlar yardım edilmezler.

Sayfa: 8 El-Bakara Sûresi: 2 Cüz: 1 ______________________________________________________________وَإِذْ نَجَّيْنَاكُمْ مِنْ آَلِ فِرْعَوْنَ يَسُومُونَكُمْ سُوءَ الْعَذَابِ يُذَبِّحُونَ أَبْنَاءَكُمْ وَيَسْتَحْيُونَ نِسَاءَكُمْ وَفِي ذَلِكُمْ بَلَاءٌ مِنْ رَبِّكُمْ عَظِيمٌ (49)49-Sizi Firavun’un yakınlarından kurtarmıştık. Kötü azabı size sürdürüyor, oğullarınızı boğazlıyorlar ve kadınlarınızı diri bırakıyorlardı. Bunda sizin için Rab’binizden büyük sınav vardı.وَإِذْ فَرَقْنَا بِكُمُ الْبَحْرَ فَأَنْجَيْنَاكُمْ وَأَغْرَقْنَا آَلَ فِرْعَوْنَ وَأَنْتُمْ تَنْظُرُونَ (50)50-Denizi size yarmış, sizi kurtarmıştık. Firavun’un yakınlarını gark etmiştik ve siz seyrediyordunuz. وَإِذْ وَاعَدْنَا مُوسَى أَرْبَعِينَ لَيْلَةً ثُمَّ اتَّخَذْتُمُ الْعِجْلَ مِنْ بَعْدِهِ وَأَنْتُمْ ظَالِمُونَ (51)51-Musa’ya kırk gece vaat etmiştik, onun ardından sonra buzağı tutunmuştunuz ve siz zalimlersiniz. ثُمَّ عَفَوْنَا عَنْكُمْ مِنْ بَعْدِ ذَلِكَ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ (52)52-Bunun ardından sonra şükür edesiniz diye sizi affetmiştik. وَإِذْ آَتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَالْفُرْقَانَ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ (53)53-Hidayete eresiniz diye Musa’ya kitap ve fark edebilmeyi vermiştik. وَإِذْ قَالَ مُوسَى لِقَوْمِهِ يَا قَوْمِ إِنَّكُمْ ظَلَمْتُمْ أَنْفُسَكُمْ بِاتِّخَاذِكُمُ الْعِجْلَ فَتُوبُوا إِلَى بَارِئِكُمْ فَاقْتُلُوا أَنْفُسَكُمْ ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ عِنْدَ بَارِئِكُمْ فَتَابَ عَلَيْكُمْ إِنَّهُ هُوَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ (54)54-Musa toplumuna demişti ki: “Ey toplumum! Siz buzağıyı tutunmakla neyinize zulmettiniz, yaratanınıza tövbe edin ve nefislerinizi öldürünüz. Yaratanınız katında sizin için daha hayırlı budur. Sizden de tövbe kabul etmiştir. O gerçekten O, tövbeyi kabul edendir ve merhametlidir.” وَإِذْ قُلْتُمْ يَا مُوسَى لَنْ نُؤْمِنَ لَكَ حَتَّى نَرَى اللَّهَ جَهْرَةً فَأَخَذَتْكُمُ الصَّاعِقَةُ وَأَنْتُمْ تَنْظُرُونَ (55) 55-“ Ey Musa! Allah’ı açıkça görünceye kadar asla sana inanmayız.’’ demiştiniz.” Siz seyrederken yıldırım, sizi yakalamıştı. ثُمَّ بَعَثْنَاكُمْ مِنْ بَعْدِ مَوْتِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ (56) 56-Sonra ölümünüzün ardından sizi dirilmiştik. Umarsınız ki şükür edersiniz. وَظَلَّلْنَا عَلَيْكُمُ الْغَمَامَ وَأَنْزَلْنَا عَلَيْكُمُ الْمَنَّ وَالسَّلْوَى كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ وَمَا ظَلَمُونَا وَلَكِنْ كَانُوا أَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ (57) 57-Bulutu üzerinize gölge etmiş, bıldırcın ve kudret helvası size indirmiştik. Size ne rızık verdiysek temizlerinden yiyin. Bize zulmetmediler, fakat nefislerine zulmediyor olmuşlardı

Cüz:1 El-Bakara Sûresi: 2 Sayfa: 9 ______________________________________________________________وَإِذْ قُلْنَا ادْخُلُوا هَذِهِ الْقَرْيَةَ فَكُلُوا مِنْهَا حَيْثُ شِئْتُمْ رَغَدًا وَادْخُلُوا الْبَابَ سُجَّدًا وَقُولُوا حِطَّةٌ نَغْفِرْ لَكُمْ خَطَايَاكُمْ وَسَنَزِيدُ الْمُحْسِنِينَ (58)58-Demiştik ki: “Bu kente girin, orada istediğiniz yerden bol bol yiyiniz, kapıdan secdeyle girin ve “Hıtta” deyin. Sizin hatalarınızı bağışlarız ve güzelli yapanlara artıracağız.” فَبَدَّلَ الَّذِينَ ظَلَمُوا قَوْلًا غَيْرَ الَّذِي قِيلَ لَهُمْ فَأَنْزَلْنَا عَلَى الَّذِينَ ظَلَمُوا رِجْزًا مِنَ السَّمَاءِ بِمَا كَانُوا يَفْسُقُونَ (59)59-Zülmedenler, söyleneni onlara söylenmeyen ile değiştirdi. Fasıklıklık eden olduklarından dolayı zulmedenler üzerine gökten azap indirmiştik. وَإِذِ اسْتَسْقَى مُوسَى لِقَوْمِهِ فَقُلْنَا اضْرِبْ بِعَصَاكَ الْحَجَرَ فَانْفَجَرَتْ مِنْهُ اثْنَتَا عَشْرَةَ عَيْنًا قَدْ عَلِمَ كُلُّ أُنَاسٍ مَشْرَبَهُمْ كُلُوا وَاشْرَبُوا مِنْ رِزْقِ اللَّهِ وَلَا تَعْثَوْا فِي الْأَرْضِ مُفْسِدِينَ (60)60-Musa, toplumu için su istemişti ve dedik ki: “Bastonunu taşa vur.” Ondan on iki göz kaynamış ve insanların hepsi de içeceği yeri bilmişti. “Allah’ın rızkından yiyiniz, içiniz ve yerde fesatlık çıkarmayınız.” وَإِذْ قُلْتُمْ يَا مُوسَى لَنْ نَصْبِرَ عَلَى طَعَامٍ وَاحِدٍ فَادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُخْرِجْ لَنَا مِمَّا تُنْبِتُ الْأَرْضُ مِنْ بَقْلِهَا وَقِثَّائِهَا وَفُومِهَا وَعَدَسِهَا وَبَصَلِهَا قَالَ أَتَسْتَبْدِلُونَ الَّذِي هُوَ أَدْنَى بِالَّذِي هُوَ خَيْرٌ اهْبِطُوا مِصْرًا فَإِنَّ لَكُمْ مَا سَأَلْتُمْ وَضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ الذِّلَّةُ وَالْمَسْكَنَةُ وَبَاءُوا بِغَضَبٍ مِنَ اللَّهِ ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ كَانُوا يَكْفُرُونَ بِآَيَاتِ اللَّهِ وَيَقْتُلُونَ النَّبِيِّينَ بِغَيْرِ الْحَقِّ ذَلِكَ بِمَا عَصَوْا وَكَانُوا يَعْتَدُونَ (61)61-Demiştiniz ki: “Ey Musa! Asla bir yemeğe sabredemeyiz. Bizim için Rab’bine dua et de toprağın bitirdiği; bakladan, acurdan, sarımsaktan, mercimekten ve soğandan çıkarsın.” Dedi ki: “Hayırlının yerine o, en aşağıyla değiştirmek mi istiyorsunuz? Kente inin, çünkü ne istediniz ise sizin içindir.” Onlara düşkünlük ve zillet vurgulandı. Allah’tan gazaba uğradılar. Budur, çünkü onlar Allah’ın ayetlerini inkâr ediyor ve haksızlıkla peygamberleri öldürüyor olmuşlardı. Bu, onların isyanları ve düşmanca saldırıyor olduklarından dolayıdır.

Sayfa: 10 El-Bakara Sûresi: Cüz:1 ____________________________________________________________إِنَّ الَّذِينَ آَمَنُوا وَالَّذِينَ هَادُوا وَالنَّصَارَى وَالصَّابِئِينَ مَنْ آَمَنَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآَخِرِ وَعَمِلَ صَالِحًا فَلَهُمْ أَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ (62)62-Kesinlikle inananlar, Yahudiler, Nasranîler, Sabiîler ki onlardan kim Allah’a, ahiret gününe inandı ve iyilik yaptı ise Rab’leri katında onlar için ecirdir. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmezler. وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَكُمْ وَرَفَعْنَا فَوْقَكُمُ الطُّورَ خُذُوا مَا آَتَيْنَاكُمْ بِقُوَّةٍ وَاذْكُرُوا مَا فِيهِ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ (63)63-Misakınızı almış ve Tur’u da üzerinize yükseltmiştik: Size ne verdiysek kuvvetle tutun, onda ne ise hatırlayın, umarsınız ki korunursunuz.ثُمَّ تَوَلَّيْتُمْ مِنْ بَعْدِ ذَلِكَ فَلَوْلَا فَضْلُ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ لَكُنْتُمْ مِنَ الْخَاسِرِينَ (64)64-Bunun ardından sonra yüz çevirdiniz. Eğer Allah’ın üzerinize fazlı ve rahmeti olmasaydı kesinlikle hüsrana uğrayanlardan olmuştunuz.وَلَقَدْ عَلِمْتُمُ الَّذِينَ اعْتَدَوْا مِنْكُمْ فِي السَّبْتِ فَقُلْنَا لَهُمْ كُونُوا قِرَدَةً خَاسِئِينَ (65)65-Elbette tatil gününde sizden taşkınlık edenleri bildiniz. Onlara: “Zelil maymunlar olunuz.” dedik.فَجَعَلْنَاهَا نَكَالًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهَا وَمَا خَلْفَهَا وَمَوْعِظَةً لِلْمُتَّقِينَ (66)66-Onu da önüne ve arkasına ceza kıldık, muttakilere de öğüttür. وَإِذْ قَالَ مُوسَى لِقَوْمِهِ إِنَّ اللَّهَ يَأْمُرُكُمْ أَنْ تَذْبَحُوا بَقَرَةً قَالُوا أَتَتَّخِذُنَا هُزُوًا قَالَ أَعُوذُ بِاللَّهِ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْجَاهِلِينَ (67)67-Musa, toplumuna demişti ki: “Gerçekten Allah, size inek boğazlamanızı emrediyor.” Dediler ki: “Bizimle alay mı ediyorsun?” Dedi ki: “Cahillerden olmaktan Allah‘a sığınıyorum.” قَالُوا ادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّنْ لَنَا مَا هِيَ قَالَ إِنَّهُ يَقُولُ إِنَّهَا بَقَرَةٌ لَا فَارِضٌ وَلَا بِكْرٌ عَوَانٌ بَيْنَ ذَلِكَ فَافْعَلُوا مَا تُؤْمَرُونَ (68)68-Dediler ki: “Rab’bine bizim için dua et de onun ne olduğunu bize açıklasın.” Dedi ki: “O, kesinlikle diyor ki: ’Elbette o inek geçkin değil, körpe de değil ve bunun ortasıdır.’ Ne emrolunuyorsanız yapın.” قَالُوا ادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّنْ لَنَا مَا لَوْنُهَا قَالَ إِنَّهُ يَقُولُ إِنَّهَا بَقَرَةٌ صَفْرَاءُ فَاقِعٌ لَوْنُهَا تَسُرُّ النَّاظِرِينَ (69)69-Dediler ki: “Rab’bine dua et de bizim için onun rengini açıklasın.” Dedi ki: “Kesinlikle O diyor ki: ’Gerçekten o sarışın inek ve onun rengi sadedir. Seyredenleri sevindirir.’

Cüz: 1 El-Bakara Sûresi: 2 Sayfa: 11 ______________________________________________________________قَالُوا ادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّنْ لَنَا مَا هِيَ إِنَّ الْبَقَرَ تَشَابَهَ عَلَيْنَا وَإِنَّا إِنْ شَاءَ اللَّهُ لَمُهْتَدُونَ (70)70-Dediler ki: “Bizim için Rab’bine dua et de bize açıklasın. O nedir? Çünkü inek benzeşen ve biz Allah dilerse elbette hidayete ermiş olacağız.” قَالَ إِنَّهُ يَقُولُ إِنَّهَا بَقَرَةٌ لَا ذَلُولٌ تُثِيرُ الْأَرْضَ وَلَا تَسْقِي الْحَرْثَ مُسَلَّمَةٌ لَا شِيَةَ فِيهَا قَالُوا الْآَنَ جِئْتَ بِالْحَقِّ فَذَبَحُوهَا وَمَا كَادُوا يَفْعَلُونَ (71) 71-Dedi ki: “Kesinlikle O’ diyor ki: Gerçekten o inek zelil değil; yeri sürmüyor, tarla sulamıyor, sağlam ve onda kusur yoktur.” Dediler ki: “Şimdi hakkı getirdin.” Boğazladılar ve neredeyse yapmıyorlardıوَإِذْ قَتَلْتُمْ نَفْسًا فَادَّارَأْتُمْ فِيهَا وَاللَّهُ مُخْرِجٌ مَا كُنْتُمْ تَكْتُمُونَ (72)72-Nefis öldürdüğünüzde onu birbirinize atmıştınız ve Allah ne gizliyor olduğunuzu çıkarandır.فَقُلْنَا اضْرِبُوهُ بِبَعْضِهَا كَذَلِكَ يُحْيِي اللَّهُ الْمَوْتَى وَيُرِيكُمْ آَيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ (73)73-Dedik ki: ‘‘Onun parçası ile ona vurun, Allah bunun gibi ölüleri diriltiyor ve ayetlerini size gösteriyor. Umarsınız ki akledersiniz.” ثُمَّ قَسَتْ قُلُوبُكُمْ مِنْ بَعْدِ ذَلِكَ فَهِيَ كَالْحِجَارَةِ أَوْ أَشَدُّ قَسْوَةً وَإِنَّ مِنَ الْحِجَارَةِ لَمَا يَتَفَجَّرُ مِنْهُ الْأَنْهَارُ وَإِنَّ مِنْهَا لَمَا يَشَّقَّقُ فَيَخْرُجُ مِنْهُ الْمَاءُ وَإِنَّ مِنْهَا لَمَا يَهْبِطُ مِنْ خَشْيَةِ اللَّهِ وَمَا اللَّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ (74)74-Sonra bunun ardından kalpleriniz katılaştı ve taşlar gibi veya daha da katıdır. Kesinlikle taşlardan ki ondan ırmaklar kaynıyor, ondan yarılıyor, ondan su çıkıyor, Allah korkusundan yuvarlanıyor. Allah, ne yapacaklarınızdan dalgın değildir. أَفَتَطْمَعُونَ أَنْ يُؤْمِنُوا لَكُمْ وَقَدْ كَانَ فَرِيقٌ مِنْهُمْ يَسْمَعُونَ كَلَامَ اللَّهِ ثُمَّ يُحَرِّفُونَهُ مِنْ بَعْدِ مَا عَقَلُوهُ وَهُمْ يَعْلَمُونَ (75)75-Size inanacaklarını mı ümit ediyorsunuz? Onlardan kesinlikle grup; Allah’ın kelamını dinliyor olur, sonra da aklettiklerinin ardından onu tahrif ederler ki onlar biliyorlardı. وَإِذَا لَقُوا الَّذِينَ آَمَنُوا قَالُوا آَمَنَّا وَإِذَا خَلَا بَعْضُهُمْ إِلَى بَعْضٍ قَالُوا أَتُحَدِّثُونَهُمْ بِمَا فَتَحَ اللَّهُ عَلَيْكُمْ لِيُحَاجُّوكُمْ بِهِ عِنْدَ رَبِّكُمْ أَفَلَا تَعْقِلُونَ (76)76-İnananlarla karşılaştıkları zaman, dediler ki: “İnandık.” Bazısı, bazısıyla yalnız kaldıkları zaman dediler ki: “Allah’ın size açmış olduğunu onlara anlatıyor musunuz? Rab’biniz katında size karşı hüccetleri mi olsun? Akletmiyor musunuz?”

Sayfa: 12 El-Bakara Sûresi: 2 Cüz:1 ______________________________________________________________أَوَلَا يَعْلَمُونَ أَنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ مَا يُسِرُّونَ وَمَا يُعْلِنُونَ (77)77-Bilmiyorlar mı? Allah, kesinlikle ne gizliyorlarsa ve ne açıklıyorlarsa biliyor. وَمِنْهُمْ أُمِّيُّونَ لَا يَعْلَمُونَ الْكِتَابَ إِلَّا أَمَانِيَّ وَإِنْ هُمْ إِلَّا يَظُنُّونَ (78)78-Onlardan ümmiler, arzularından başka kitabı bilmezler ve onlar sadece zannederler. فَوَيْلٌ لِلَّذِينَ يَكْتُبُونَ الْكِتَابَ بِأَيْدِيهِمْ ثُمَّ يَقُولُونَ هَذَا مِنْ عِنْدِ اللَّهِ لِيَشْتَرُوا بِهِ ثَمَنًا قَلِيلًا فَوَيْلٌ لَهُمْ مِمَّا كَتَبَتْ أَيْدِيهِمْ وَوَيْلٌ لَهُمْ مِمَّا يَكْسِبُونَ (79)79-Veyl, elleriyle kitap yazanlara; sonra da derler ki onu az fiyata satmak için “Bu, Allah katındandır.” Veyl; onlara elleriyle yazdıklarından, veyl onlara kazanacaklarından. وَقَالُوا لَنْ تَمَسَّنَا النَّارُ إِلَّا أَيَّامًا مَعْدُودَةً قُلْ أَتَّخَذْتُمْ عِنْدَ اللَّهِ عَهْدًا فَلَنْ يُخْلِفَ اللَّهُ عَهْدَهُ أَمْ تَقُولُونَ عَلَى اللَّهِ مَا لَا تَعْلَمُونَ (80)80-Dediler ki: Bize sayılı günler dışında ateş dokunmaz.” De ki: “Allah katından ahit mi aldınız? Allah, asla ahdinden caymaz. Yoksa Allah hakkında bilmediğinizi mi söylüyorsunuz?”بَلَى مَنْ كَسَبَ سَيِّئَةً وَأَحَاطَتْ بِهِ خَطِيئَتُهُ فَأُولَئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ (81)81-Evet, kim kötülük kazanır ve hatası onu kuşatır. Böylesiler ateşin arkadaşları ve onlar orada kalıcıdırlar.وَالَّذِينَ آَمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ أُولَئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ (82)82-İnananlar ve iyilikleri yapanlar, böylesiler de cennetin arkadaşları ve onlar orada kalıcıdırlar.وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ لَا تَعْبُدُونَ إِلَّا اللَّهَ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا وَذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَقُولُوا لِلنَّاسِ حُسْنًا وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآَتُوا الزَّكَاةَ ثُمَّ تَوَلَّيْتُمْ إِلَّا قَلِيلًا مِنْكُمْ وَأَنْتُمْ مُعْرِضُونَ (83)83-İsrailoğulları’nın misakını almıştık: Allah’tan başkasına ibadet etmeyeceksiniz. Anneye-babaya, yakınlara, yetimlere ve düşkünlere ihsanda bulunacaksınız. İnsanlara güzel konuşacaksınız. Namazı kılacaksınız ve zekâtı vereceksiniz. Sonra sizden azıcık dışında döndünüz ve siz yüz çevirensiniz.

Cüz: 1 El-Bakara Sûresi: 2 Sayfa: 13 ______________________________________________________________وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَكُمْ لَا تَسْفِكُونَ دِمَاءَكُمْ وَلَا تُخْرِجُونَ أَنْفُسَكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ ثُمَّ أَقْرَرْتُمْ وَأَنْتُمْ تَشْهَدُونَ (84)84-Misakınızı almıştık: Kanlarınızı dökmeyeceksiniz ve nefislerinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız. Sonra siz ikrar etmiştiniz ve siz şahitlersiniz. ثُمَّ أَنْتُمْ هَؤُلَاءِ تَقْتُلُونَ أَنْفُسَكُمْ وَتُخْرِجُونَ فَرِيقًا مِنْكُمْ مِنْ دِيَارِهِمْ تَظَاهَرُونَ عَلَيْهِمْ بِالْإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَإِنْ يَأْتُوكُمْ أُسَارَى تُفَادُوهُمْ وَهُوَ مُحَرَّمٌ عَلَيْكُمْ إِخْرَاجُهُمْ أَفَتُؤْمِنُونَ بِبَعْضِ الْكِتَابِ وَتَكْفُرُونَ بِبَعْضٍ فَمَا جَزَاءُ مَنْ يَفْعَلُ ذَلِكَ مِنْكُمْ إِلَّا خِزْيٌ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيَوْمَ الْقِيَامَةِ يُرَدُّونَ إِلَى أَشَدِّ الْعَذَابِ وَمَا اللَّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ (85)85-Sonra siz bunlarsınız: Nefislerinizi öldürüyorsunuz, sizden grubu yurtlarından çıkarıyorsunuz, günahla ve düşmanlıkla onlara karşı yardımlaşıyorsunuz. Eğer esirler size gelirse onları fidye karşılığı veriyorsunuz. Onların onunla çıkarılması size yasaklanmıştır. Yoksa siz, kitabın birazına inanıyor ve birazını da inkâr mı ediyorsunuz? Bunu, sizden kim yaparsa cezası nedir? Ancak dünyada rüsvalık ve kıyamet gününde de en şiddetli azaba uğratılmaktır ve Allah, ne yapacağınızdan gafil değildir. أُولَئِكَ الَّذِينَ اشْتَرَوُا الْحَيَاةَ الدُّنْيَا بِالْآَخِرَةِ فَلَا يُخَفَّفُ عَنْهُمُ الْعَذَابُ وَلَا هُمْ يُنْصَرُونَ (86)86-Böylesiler, ahirete karşılık dünya hayatını satın aldılar. Onlardan azap hafifletilmez ve onlar yardım edilmezler. وَلَقَدْ آَتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَقَفَّيْنَا مِنْ بَعْدِهِ بِالرُّسُلِ وَآَتَيْنَا عِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ الْبَيِّنَاتِ وَأَيَّدْنَاهُ بِرُوحِ الْقُدُسِ أَفَكُلَّمَا جَاءَكُمْ رَسُولٌ بِمَا لَا تَهْوَى أَنْفُسُكُمُ اسْتَكْبَرْتُمْ فَفَرِيقًا كَذَّبْتُمْ وَفَرِيقًا تَقْتُلُونَ (87)87-Elbette Musa’ya kitap verdik ve ondan sonra elçileri izlettik. Meryem oğlu İsa’ya açıklamalar verdik ve onu Kutsal Ruh ile destekledik. Size her elçinin geldiğinde ise nefsinize hoş gelmeyen için büyüklük mü tasladınız? Grubunu yalanladınız ve grubunu öldürüyorsunuz.وَقَالُوا قُلُوبُنَا غُلْفٌ بَلْ لَعَنَهُمُ اللَّهُ بِكُفْرِهِمْ فَقَلِيلًا مَا يُؤْمِنُونَ (88)88-Dediler ki: “Kalplerimiz kılıflıdır.” Hayır, Allah; küfürlerinden dolayı onları lanetledi ve inananları azıcıktır.

Sayfa: 14 El-Bakara Sûresi: 2 Cüz:1 ______________________________________________________________وَلَمَّا جَاءَهُمْ كِتَابٌ مِنْ عِنْدِ اللَّهِ مُصَدِّقٌ لِمَا مَعَهُمْ وَكَانُوا مِنْ قَبْلُ يَسْتَفْتِحُونَ عَلَى الَّذِينَ كَفَرُوا فَلَمَّا جَاءَهُمْ مَا عَرَفُوا كَفَرُوا بِهِ فَلَعْنَةُ اللَّهِ عَلَى الْكَافِرِينَ (89)89-Onların beraberinde ne ise tasdik eden kitap, Allah katından onlara gelmişti ki önceden inkâr edenlere karşı fetih isteyen olmuşlardı. Tanıdıkları onlara geldiğinde ise onu inkâr ettiler. Allah’ın laneti inkâr edenler üzerinedir. بِئْسَمَا اشْتَرَوْا بِهِ أَنْفُسَهُمْ أَنْ يَكْفُرُوا بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ بَغْيًا أَنْ يُنَزِّلَ اللَّهُ مِنْ فَضْلِهِ عَلَى مَنْ يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ فَبَاءُوا بِغَضَبٍ عَلَى غَضَبٍ وَلِلْكَافِرِينَ عَذَابٌ مُهِينٌ (90)90-Abdimiz üzerine Allah’ın dilediği kimseye fazlından indirdiğini azgınlıkla ve Allah’ın indirdiğini inkâr ederek nefislerine satın aldıkları ne kötüdür. Gazap üzerine gazaba uğradılar ve kâfirler için azap alçaltıcıdır. وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ آَمِنُوا بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ قَالُوا نُؤْمِنُ بِمَا أُنْزِلَ عَلَيْنَا وَيَكْفُرُونَ بِمَا وَرَاءَهُ وَهُوَ الْحَقُّ مُصَدِّقًا لِمَا مَعَهُمْ قُلْ فَلِمَ تَقْتُلُونَ أَنْبِيَاءَ اللَّهِ مِنْ قَبْلُ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ (91) 91-Onlara denildiği zaman: “Allah ne indirdiyse inanın.” Dediler ki: “Bize indirilen neyse inanırız.” Ondan arkada hak olanı inkâr ediyorlar. O haktır ve onların beraberinde ne ise tasdik edendir. De ki: “Müminler oldu iseniz önceden niçin Allah’ın peygamberlerini öldürüyordunuz?” وَلَقَدْ جَاءَكُمْ مُوسَى بِالْبَيِّنَاتِ ثُمَّ اتَّخَذْتُمُ الْعِجْلَ مِنْ بَعْدِهِ وَأَنْتُمْ ظَالِمُونَ (92)92-Elbette Musa, size açıklamaları getirdi. Onun ardından sonra buzağıyı tutundunuz ve siz zalimlersiniz.وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَكُمْ وَرَفَعْنَا فَوْقَكُمُ الطُّورَ خُذُوا مَا آَتَيْنَاكُمْ بِقُوَّةٍ وَاسْمَعُوا قَالُوا سَمِعْنَا وَعَصَيْنَا وَأُشْرِبُوا فِي قُلُوبِهِمُ الْعِجْلَ بِكُفْرِهِمْ قُلْ بِئْسَمَا يَأْمُرُكُمْ بِهِ إِيمَانُكُمْ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ (93)93-Tur’u üzerinize yükseltmiş ve misakınızı da almıştık: Size ne verdiysek kuvvetle tutun ve dinleyin. Dediler ki: “İşittik ve isyan ettik.” İnkâr ettikleriyle buzağı kalplerine içirildiler. De ki: “Mümin olmuşsanız inancınızın size emrettiği ne kötüdür.”

Cüz: 1 El-Bakara Sûresi:2 Sayfa:15 ______________________________________________________________قُلْ إِنْ كَانَتْ لَكُمُ الدَّارُ الْآَخِرَةُ عِنْدَ اللَّهِ خَالِصَةً مِنْ دُونِ النَّاسِ فَتَمَنَّوُا الْمَوْتَ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (94)94-De ki: “Eğer Allah katında ahiret yurdu, insanlardan sadece size özel oldu ise ve sadıklardan da olmuşsanız ölmeyi temenni edin.” وَلَنْ يَتَمَنَّوْهُ أَبَدًا بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ وَاللَّهُ عَلِيمٌ بِالظَّالِمِينَ (95)95-Elleriyle ne takdim ettiklerinden dolayı asla onu ebediyen temenni etmezler. Allah, zalimleri bilendir.وَلَتَجِدَنَّهُمْ أَحْرَصَ النَّاسِ عَلَى حَيَاةٍ وَمِنَ الَّذِينَ أَشْرَكُوا يَوَدُّ أَحَدُهُمْ لَوْ يُعَمَّرُ أَلْفَ سَنَةٍ وَمَا هُوَ بِمُزَحْزِحِهِ مِنَ الْعَذَابِ أَنْ يُعَمَّرَ وَاللَّهُ بَصِيرٌ بِمَا يَعْمَلُونَ (96) 96-Hayata insanların en hırslısını onlardan ve ortak koşanlardan bulursun, Onlardan biri, olsa bin yıl ömür sürmeyi arzu eder. Ömür verilse de onu azaptan uzaklaştırıcı değildir. Allah, ne yapıyorlarsa görendir. قُلْ مَنْ كَانَ عَدُوًّا لِجِبْرِيلَ فَإِنَّهُ نَزَّلَهُ عَلَى قَلْبِكَ بِإِذْنِ اللَّهِ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ وَهُدًى وَبُشْرَى لِلْمُؤْمِنِينَ (97)97-De ki: “Kim Cibril’e düşman oldu, gerçekte O; kalbine onu Allah’ın izniyle iki eli önündekini tasdik eden, hidayet ve müminler için müjde indirdi.” مَنْ كَانَ عَدُوًّا لِلَّهِ وَمَلَائِكَتِهِ وَرُسُلِهِ وَجِبْرِيلَ وَمِيكَالَ فَإِنَّ اللَّهَ عَدُوٌّ لِلْكَافِرِينَ (98)98-Kim Allah’a, meleklerine, elçilerine, Cibril’e ve Mîkâl’e düşman oldu ise kesinlikle Allah da kâfirlere düşmandır. وَلَقَدْ أَنْزَلْنَا إِلَيْكَ آَيَاتٍ بَيِّنَاتٍ وَمَا يَكْفُرُ بِهَا إِلَّا الْفَاسِقُونَ (99)99-Elbette sana açıklayan ayetler indirdik, onu ancak fasıklar inkâr ederler. أَوَكُلَّمَا عَاهَدُوا عَهْدًا نَبَذَهُ فَرِيقٌ مِنْهُمْ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ (100) 100-Her ahitleştiklerinde mi? Ahdi, onlardan grup bozdu. Belki de onların en çoğu inanmıyorlar. وَلَمَّا جَاءَهُمْ رَسُولٌ مِنْ عِنْدِ اللَّهِ مُصَدِّقٌ لِمَا مَعَهُمْ نَبَذَ فَرِيقٌ مِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ كِتَابَ اللَّهِ وَرَاءَ ظُهُورِهِمْ كَأَنَّهُمْ لَا يَعْلَمُونَ (101)101-Allah katından elçi beraberlerinde neyse tasdik edeni onlara getirince kitap verilenlerden grup, Allah’ın kitabını bilmiyorlar gibi arkalarının gerisine attılar.

Sayfa: 16 El-Bakara Sûresi: 2 Cüz:1 ______________________________________________________________ وَاتَّبَعُوا مَا تَتْلُو الشَّيَاطِينُ عَلَى مُلْكِ سُلَيْمَانَ وَمَا كَفَرَ سُلَيْمَانُ وَلَكِنَّ الشَّيَاطِينَ كَفَرُوا يُعَلِّمُونَ النَّاسَ السِّحْرَ وَمَا أُنْزِلَ عَلَى الْمَلَكَيْنِ بِبَابِلَ هَارُوتَ وَمَارُوتَ وَمَا يُعَلِّمَانِ مِنْ أَحَدٍ حَتَّى يَقُولَا إِنَّمَا نَحْنُ فِتْنَةٌ فَلَا تَكْفُرْ فَيَتَعَلَّمُونَ مِنْهُمَا مَا يُفَرِّقُونَ بِهِ بَيْنَ الْمَرْءِ وَزَوْجِهِ وَمَا هُمْ بِضَارِّينَ بِهِ مِنْ أَحَدٍ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ وَيَتَعَلَّمُونَ مَا يَضُرُّهُمْ وَلَا يَنْفَعُهُمْ وَلَقَدْ عَلِمُوا لَمَنِ اشْتَرَاهُ مَا لَهُ فِي الْآَخِرَةِ مِنْ خَلَاقٍ وَلَبِئْسَ مَا شَرَوْا بِهِ أَنْفُسَهُمْ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ (102) 102-Süleyman’ın mülkü aleyhinde şeytanların okuduklarına uydular. Süleyman, inkâr etmedi. Fakat şeytanlar inkâr ettiler. İnsanlara öğrettikleri büyü; Babil’de Harut ve Marut meleklerine indirilmişti. “Biz, ancak fitneyiz, hatta küfretme derler ve birine öğretmezlerdi.” Onlardan ne öğrendikleri, adamla eşi arasını açmaktı. Onlar, Allah’ın izni dışında birine zarar vericiler değildir. Öğrendikleri onlara yararsız ve onlara zararlıydı. Elbette bildiler ki onu satın alan kimse için kesinlikle ahirette pay yoktur. Nefislerini sattıkları ne kötüdür. Eğer biliyor olsalardı. وَلَوْ أَنَّهُمْ آَمَنُوا وَاتَّقَوْا لَمَثُوبَةٌ مِنْ عِنْدِ اللَّهِ خَيْرٌ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ (103) 103-Eğer onlar, kesin inansalar ve korunsalardı ki Allah katından sevap, daha hayırlı olurdu. Eğer biliyor olsalardı. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا لَا تَقُولُوا رَاعِنَا وَقُولُوا انْظُرْنَا وَاسْمَعُوا وَلِلْكَافِرِينَ عَذَابٌ أَلِيمٌ (104)104-Ey inananlar! “Râina” demeyin, “Unzurna” deyin ve dinleyin. Kâfirler için elemli azaptır. مَا يَوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَلَا الْمُشْرِكِينَ أَنْ يُنَزَّلَ عَلَيْكُمْ مِنْ خَيْرٍ مِنْ رَبِّكُمْ وَاللَّهُ يَخْتَصُّ بِرَحْمَتِهِ مَنْ يَشَاءُ وَاللَّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ (105)105-Kitap ehlinden inkâr edenler, ortak koşanlar; Rab’binizden size hayrın indirilmesini arzu etmezler. Allah, rahmetini istediği kimseye özelleştirir. Allah, büyük fazıl sahibidir.

Cüz: 1 El-Bakara Sûresi: 2 Sayfa: 17 ______________________________________________________________ مَا نَنْسَخْ مِنْ آَيَةٍ أَوْ نُنْسِهَا نَأْتِ بِخَيْرٍ مِنْهَا أَوْ مِثْلِهَا أَلَمْ تَعْلَمْ أَنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ (106)106-Ayetten neshettiğimiz veya onu geciktirdiğimizde, ondan daha hayırlısını veya onun benzerini getiririz. Bilmedin mi? Elbette Allah, her şeye kudretlidir. أَلَمْ تَعْلَمْ أَنَّ اللَّهَ لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَصِيرٍ (107)107-Bilmedin mi? Kesinlikle göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Allah’tan başka size veli ve yardımcı yoktur. أَمْ تُرِيدُونَ أَنْ تَسْأَلُوا رَسُولَكُمْ كَمَا سُئِلَ مُوسَى مِنْ قَبْلُ وَمَنْ يَتَبَدَّلِ الْكُفْرَ بِالْإِيمَانِ فَقَدْ ضَلَّ سَوَاءَ السَّبِيلِ (108)108-Yoksa önceden Musa’ya sorulduğu gibi, elçinize sormak mı istiyorsunuz? Kim inancını inkârla değiştirirse yolun düzünü şaşırmıştır.وَدَّ كَثِيرٌ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ لَوْ يَرُدُّونَكُمْ مِنْ بَعْدِ إِيمَانِكُمْ كُفَّارًا حَسَدًا مِنْ عِنْدِ أَنْفُسِهِمْ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ الْحَقُّ فَاعْفُوا وَاصْفَحُوا حَتَّى يَأْتِيَ اللَّهُ بِأَمْرِهِ إِنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ (109) 109-Kitap ehlinden çokları, hakkın onlara belli olmasından sonra inancınızın ardından haset ederek kâfirlere döndürülseniz diye arzu etmişti. Allah, emrini getirinceye kadar affedin ve vazgeçin. Çünkü Allah, her şeye kudretlidir. وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآَتُوا الزَّكَاةَ وَمَا تُقَدِّمُوا لِأَنْفُسِكُمْ مِنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِنْدَ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ (110)110-Namazı kılın ve zekâtı verin. Nefsiniz için hayırdan ne takdim ediyorsanız onu Allah katında bulacaksınız. Elbette Allah, ne yapıyorsanız görendir. وَقَالُوا لَنْ يَدْخُلَ الْجَنَّةَ إِلَّا مَنْ كَانَ هُودًا أَوْ نَصَارَى تِلْكَ أَمَانِيُّهُمْ قُلْ هَاتُوا بُرْهَانَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (111)111-Dediler ki: ”Yahudi veya Nasranî olandan başka kimse asla cennete giremez.” O, onların temennileridir. De ki: “Sadıklar olmuşsanız kanıtınızı getirin.” بَلَى مَنْ أَسْلَمَ وَجْهَهُ لِلَّهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ فَلَهُ أَجْرُهُ عِنْدَ رَبِّهِ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ (112)112-Evet, kim yüzünü Allah’a teslim etti ve o güzellik yapandır. Onun ecri, Rab’bi katındadır. Onlara korku yok ve onlar üzülmeyenlerdir.

Sayfa: 18 El-Bakara Sûresi: 2 Cüz:1 ______________________________________________________________وَقَالَتِ الْيَهُودُ لَيْسَتِ النَّصَارَى عَلَى شَيْءٍ وَقَالَتِ النَّصَارَى لَيْسَتِ الْيَهُودُ عَلَى شَيْءٍ وَهُمْ يَتْلُونَ الْكِتَابَ كَذَلِكَ قَالَ الَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ مِثْلَ قَوْلِهِمْ فَاللَّهُ يَحْكُمُ بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فِيمَا كَانُوا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ (113)113-Yahudiler dedi ki: “Nasranîler, şeyin üzerinde değildir.” Nasranîler dedi ki: “Yahudiler, şeyin üzerinde değildir.” Onlar kitabı da okuyorlar. Bunun gibi bilmeyenler de onların sözünün mislini söylemişlerdi. Allah, kıyamet günü onların arasında neye anlaşmıyor oldukları hakkında hükmünü verecektir. وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنْ مَنَعَ مَسَاجِدَ اللَّهِ أَنْ يُذْكَرَ فِيهَا اسْمُهُ وَسَعَى فِي خَرَابِهَا أُولَئِكَ مَا كَانَ لَهُمْ أَنْ يَدْخُلُوهَا إِلَّا خَائِفِينَ لَهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَلَهُمْ فِي الْآَخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ (114)114-Allah’ın mescitlerinden ki orada O’nun adı anılıyor diye engelleyen ve onun tahribatına koşandan daha zalim kimdir? Böylesi onlar korkulular olma dışında oraya giremezler. Onlar için dünyada rüsvalık ve ahirette de onlara büyük azaptır. وَلِلَّهِ الْمَشْرِقُ وَالْمَغْرِبُ فَأَيْنَمَا تُوَلُّوا فَثَمَّ وَجْهُ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ وَاسِعٌ عَلِيمٌ (115)115-Doğu ve batı Allah’ındır. Nereye dönerseniz Allah’ın yüzü orada hazırdır. Çünkü Allah, geniştir ve bilendir. وَقَالُوا اتَّخَذَ اللَّهُ وَلَدًا سُبْحَانَهُ بَلْ لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلٌّ لَهُ قَانِتُونَ (116)116-Dediler ki: ”Allah, çocuk edindi.” O’ münezzehtir. Gerçekte, göklerde ne ise ve yerdeki O’nundur ve hepsi O’na itaat edenlerdir. بَدِيعُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَإِذَا قَضَى أَمْرًا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ (117) 117-Gökleri ve yeri örneksiz yaratandır. İşe karar verince ona der ki: “Ol.” olur. وَقَالَ الَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ لَوْلَا يُكَلِّمُنَا اللَّهُ أَوْ تَأْتِينَا آَيَةٌ كَذَلِكَ قَالَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ مِثْلَ قَوْلِهِمْ تَشَابَهَتْ قُلُوبُهُمْ قَدْ بَيَّنَّا الْآَيَاتِ لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ (118)118-Bilmeyenler dedi ki: “Eğer Allah, bize konuşsa veya ayet getirseydi.” Bunun gibi öncekiler de onların söylediğinin mislini söylemişlerdi ve kalpleri benzeşti. Kesinlikle ayetleri, toplum kanaat etsinler diye açıkladık. إِنَّا أَرْسَلْنَاكَ بِالْحَقِّ بَشِيرًا وَنَذِيرًا وَلَا تُسْأَلُ عَنْ أَصْحَابِ الْجَحِيمِ (119) 119-Gerçekten biz, seni hak ile müjdeci ve uyarıcı gönderdik. Cahim’in- cehennemin arkadaşlarından sorulacak değilsin.

Cüz: 1 El-Bakara Sûresi: 2 Sayfa:19 ______________________________________________________________وَلَنْ تَرْضَى عَنْكَ الْيَهُودُ وَلَا النَّصَارَى حَتَّى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْ قُلْ إِنَّ هُدَى اللَّهِ هُوَ الْهُدَى وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ أَهْوَاءَهُمْ بَعْدَ الَّذِي جَاءَكَ مِنَ الْعِلْمِ مَا لَكَ مِنَ اللَّهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا نَصِيرٍ (120)120-Yahudiler ve Nasranîler ki onların dinine uyuncaya kadar senden asla razı olmazlar. De ki: “Gerçekten hidayet, Allah’ın hidayetidir.” Sana bilgi gelmesinden sonra da onların heveslerine uyarsan senin için Allah’tan veli ve yardımcı yoktur. الَّذِينَ آَتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَتْلُونَهُ حَقَّ تِلَاوَتِهِ أُولَئِكَ يُؤْمِنُونَ بِهِ وَمَنْ يَكْفُرْ بِهِ فَأُولَئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ (121)121-Kitap verdiklerimiz onu hak okuyuşla okuyorlar ve böylesiler ona inananlardır. Kim onu inkâr ederse böylesi onlar, hüsrana uğramışlardır. يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ اذْكُرُوا نِعْمَتِيَ الَّتِي أَنْعَمْتُ عَلَيْكُمْ وَأَنِّي فَضَّلْتُكُمْ عَلَى الْعَالَمِينَ (122)122-Ey İsrailoğulları! Nimetim ki onu size nimet verdiğimi ve âlemlere sizi üstün kıldığımı hatırlayın. وَاتَّقُوا يَوْمًا لَا تَجْزِي نَفْسٌ عَنْ نَفْسٍ شَيْئًا وَلَا يُقْبَلُ مِنْهَا عَدْلٌ وَلَا تَنْفَعُهَا شَفَاعَةٌ وَلَا هُمْ يُنْصَرُونَ (123)123-Nefsin nefisten şey ödemeyeceği günden korunun. Ondan fidye kabul edilmez, ona şefaatin yararı yok ve onlar yardım edilmezler. وَإِذِ ابْتَلَى إِبْرَاهِيمَ رَبُّهُ بِكَلِمَاتٍ فَأَتَمَّهُنَّ قَالَ إِنِّي جَاعِلُكَ لِلنَّاسِ إِمَامًا قَالَ وَمِنْ ذُرِّيَّتِي قَالَ لَا يَنَالُ عَهْدِي الظَّالِمِينَ (124) 124-Rab’bi, İbrahim’i kelimeleri ile sınamıştı ve onları tamamladı. Dedi ki: “Ben kesinlikle seni insanlara imam kılanım.” Dedi ki: “Neslimden de…” Dedi ki: “Ahdime zalimler nail olamazlar.” وَإِذْ جَعَلْنَا الْبَيْتَ مَثَابَةً لِلنَّاسِ وَأَمْنًا وَاتَّخِذُوا مِنْ مَقَامِ إِبْرَاهِيمَ مُصَلًّى وَعَهِدْنَا إِلَى إِبْرَاهِيمَ وَإِسْمَاعِيلَ أَنْ طَهِّرَا بَيْتِيَ لِلطَّائِفِينَ وَالْعَاكِفِينَ وَالرُّكَّعِ السُّجُودِ (125) 125-Evi insanlar için sevap ve eminlik kılmıştık. İbrahim’in makamını namaz yeri edinin. İbrahim’e ve İsmail’e ahdettik: Evimi tavaf edenlere, itikâfçılara, rükû̂ ve secde edenlere temizleyin. وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ اجْعَلْ هَذَا بَلَدًا آَمِنًا وَارْزُقْ أَهْلَهُ مِنَ الثَّمَرَاتِ مَنْ آَمَنَ مِنْهُمْ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآَخِرِ قَالَ وَمَنْ كَفَرَ فَأُمَتِّعُهُ قَلِيلًا ثُمَّ أَضْطَرُّهُ إِلَى عَذَابِ النَّارِ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ (126) 126-İbrahim demişti ki: “Rab’bim, bu kenti emniyetli kıl. Oranın halkından kim Allah’a ve ahiret gününe inanmışsa ürünlerden rızık ver.” Dedi ki: “Kim inkâr eder ise onu azıcık yararlandırır ve sonra onu ateş azabına zorlarım. Ne kötü dönüş yeridir.”

Sayfa: 20 El-Bakara Sûresi: 2 Cüz:1 ___________________________________________________________وَإِذْ يَرْفَعُ إِبْرَاهِيمُ الْقَوَاعِدَ مِنَ الْبَيْتِ وَإِسْمَاعِيلُ رَبَّنَا تَقَبَّلْ مِنَّا إِنَّكَ أَنْتَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ (127)127-İbrahim ve İsmail evden temellerini yükseltiyordu: Rab’bimiz, bizden kabul eyle. Çünkü sensin, sen işitensin ve bilensin. رَبَّنَا وَاجْعَلْنَا مُسْلِمَيْنِ لَكَ وَمِنْ ذُرِّيَّتِنَا أُمَّةً مُسْلِمَةً لَكَ وَأَرِنَا مَنَاسِكَنَا وَتُبْ عَلَيْنَا إِنَّكَ أَنْتَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ (128)128-Rab’bimiz, bizim ikimizi sana teslim olan kıl ve soyumuzdan da müslüman ümmet kıl. Bize ibadet yöntemlerimizi göster ve tövbemizi kabul eyle. Kesinlikle sensin, sen: Tevvab’sın Rahim’sin. رَبَّنَا وَابْعَثْ فِيهِمْ رَسُولًا مِنْهُمْ يَتْلُو عَلَيْهِمْ آَيَاتِكَ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَيُزَكِّيهِمْ إِنَّكَ أَنْتَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ (129) 129-Rab’bimiz, içlerinden onlara; ayetlerini okuyan, onlara kitabı ve hikmeti öğreten, onları tezkiye eden elçi gönder. Çünkü sensin, sen: Aziz ve Hakîm’sin. وَمَنْ يَرْغَبُ عَنْ مِلَّةِ إِبْرَاهِيمَ إِلَّا مَنْ سَفِهَ نَفْسَهُ وَلَقَدِ اصْطَفَيْنَاهُ فِي الدُّنْيَا وَإِنَّهُ فِي الْآَخِرَةِ لَمِنَ الصَّالِحِينَ (130)130-Kim İbrahim’in dininden vazgeçer, ancak nefsini sefih kılan kimse… Elbette onu dünyada seçtik. Gerçekten o, ahirette iyilerdendir إِذْ قَالَ لَهُ رَبُّهُ أَسْلِمْ قَالَ أَسْلَمْتُ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ (131)131-Rab’bi, ona demişti ki: “Teslim ol.” De di ki: “Âlemlerin Rab’bine teslim oldum.” وَوَصَّى بِهَا إِبْرَاهِيمُ بَنِيهِ وَيَعْقُوبُ يَا بَنِيَّ إِنَّ اللَّهَ اصْطَفَى لَكُمُ الدِّينَ فَلَا تَمُوتُنَّ إِلَّا وَأَنْتُمْ مُسْلِمُونَ (132)132-İbrahim, onu oğullarına vasiyet etti ve Yakup da... Ey oğullarım! Kesinlikle Allah, sizin için din seçti. Ölmeyiniz, ancak siz müslümanlarsınız. أَمْ كُنْتُمْ شُهَدَاءَ إِذْ حَضَرَ يَعْقُوبَ الْمَوْتُ إِذْ قَالَ لِبَنِيهِ مَا تَعْبُدُونَ مِنْ بَعْدِي قَالُوا نَعْبُدُ إِلَهَكَ وَإِلَهَ آَبَائِكَ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَاقَ إِلَهًا وَاحِدًا وَنَحْنُ لَهُ مُسْلِمُونَ (133) 133-Yoksa siz, Yakup’a ölüm hazır iken şahitler mi olmuştunuz? Oğullarına dedi ki: “Benden sonra neye ibadet edeceksiniz?” Dediler ki: “Senin ilahına, ataların; İbrahim, İsmail ve İshak’ın ilahına ibadet edeceğiz. Biz O’na müslümanlarız.” تِلْكَ أُمَّةٌ قَدْ خَلَتْ لَهَا مَا كَسَبَتْ وَلَكُمْ مَا كَسَبْتُمْ وَلَا تُسْأَلُونَ عَمَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ (134)134-O ümmet kesin gitti ve ne kazandığı onadır. Ne kazandığınız size ve ne yapıyor olduklarından sorulmayacaksınız.

Cüz: 1 El-Bakara Sûresi: 2 Sayfa:21 ______________________________________________________________وَقَالُوا كُونُوا هُودًا أَوْ نَصَارَى تَهْتَدُوا قُلْ بَلْ مِلَّةَ إِبْرَاهِيمَ حَنِيفًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكِينَ (135)135- Dediler ki: ”Yahudi veya Nasranî olun, hidayete erin.” De ki: “Hayır, İbrahim’in hanif dini ve ortak koşanlardan olmadı.” قُولُوا آَمَنَّا بِاللَّهِ وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْنَا وَمَا أُنْزِلَ إِلَى إِبْرَاهِيمَ وَإِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ وَالْأَسْبَاطِ وَمَا أُوتِيَ مُوسَى وَعِيسَى وَمَا أُوتِيَ النَّبِيُّونَ مِنْ رَبِّهِمْ لَا نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِنْهُمْ وَنَحْنُ لَهُ مُسْلِمُونَ (136)136-Söyleyiniz: “Allah’a, bize indirilene; İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, Esbat’a indirilene; Musa’ya, İsa’ya, peygamberlere verilen ne ise inandık. Onlardan birinin arasını ayırmıyoruz ve biz O’na müslümanlarız.” فَإِنْ آَمَنُوا بِمِثْلِ مَا آَمَنْتُمْ بِهِ فَقَدِ اهْتَدَوْا وَإِنْ تَوَلَّوْا فَإِنَّمَا هُمْ فِي شِقَاقٍ فَسَيَكْفِيكَهُمُ اللَّهُ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ (137)137-Eğer sizin inandığınız gibi inanmışlar ise kesinlikle hidayete ermişlerdir. Eğer yüz çevirirlerse ancak onlar ayrılık içindedirler. Allah, onlara karşı sana yeterlidir. O işitendir, bilendir.صِبْغَةَ اللَّهِ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللَّهِ صِبْغَةً وَنَحْنُ لَهُ عَابِدُونَ (138)138-Allah’ın boyasıdır. Boyamakta Allah’tan daha güzel kimdir? Biz, O’na ibadet edenleriz. قُلْ أَتُحَاجُّونَنَا فِي اللَّهِ وَهُوَ رَبُّنَا وَرَبُّكُمْ وَلَنَا أَعْمَالُنَا وَلَكُمْ أَعْمَالُكُمْ وَنَحْنُ لَهُ مُخْلِصُونَ (139)139-De ki: “Allah hakkında bizimle tartışıyor musunuz? O, bizim Rab’bimiz ve sizin Rab’binizdir. Çalışmalarımız bizim için ve sizin çalışmalarınız sizin içindir. Biz, O'na muhlisleriz.” أَمْ تَقُولُونَ إِنَّ إِبْرَاهِيمَ وَإِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ وَالْأَسْبَاطَ كَانُوا هُودًا أَوْ نَصَارَى قُلْ أَأَنْتُمْ أَعْلَمُ أَمِ اللَّهُ وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنْ كَتَمَ شَهَادَةً عِنْدَهُ مِنَ اللَّهِ وَمَا اللَّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ (140)140-Yoksa: ”Kesinlikle İbrahim, İshak, Yakup ve Esbat Yahudi veya Nasranî olmuşlar!” diyor musunuz? De ki: “Siz mi en bilgilisiniz, Allah mı? ” Allah’tan yanında şahitliği gizleyenden daha zalim kimdir? Allah, ne yapacaklarınızdan gafil değildir.“تِلْكَ أُمَّةٌ قَدْ خَلَتْ لَهَا مَا كَسَبَتْ وَلَكُمْ مَا كَسَبْتُمْ وَلَا تُسْأَلُونَ عَمَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ (141)141-O ümmet kesin gitti ve ne kazandığı onadır. Ne kazandığınız size ve ne yapıyor olduklarından sorulmayacaksınız.

Sayfa: 22 El-Bakara Sûresi: 2 Cüz:2 ______________________________________________________________سَيَقُولُ السُّفَهَاءُ مِنَ النَّاسِ مَا وَلَّاهُمْ عَنْ قِبْلَتِهِمُ الَّتِي كَانُوا عَلَيْهَا قُلْ لِلَّهِ الْمَشْرِقُ وَالْمَغْرِبُ يَهْدِي مَنْ يَشَاءُ إِلَى صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ (142)142-İnsanlardan sefihler diyecek ki: “Önceden üzerinde oldukları kıbleden onları çeviren nedir?” De ki: “Doğu ve batı Allah’ındır. Dilediği kimseyi doğru yola hidayet eder.” وَكَذَلِكَ جَعَلْنَاكُمْ أُمَّةً وَسَطًا لِتَكُونُوا شُهَدَاءَ عَلَى النَّاسِ وَيَكُونَ الرَّسُولُ عَلَيْكُمْ شَهِيدًا وَمَا جَعَلْنَا الْقِبْلَةَ الَّتِي كُنْتَ عَلَيْهَا إِلَّا لِنَعْلَمَ مَنْ يَتَّبِعُ الرَّسُولَ مِمَّنْ يَنْقَلِبُ عَلَى عَقِبَيْهِ وَإِنْ كَانَتْ لَكَبِيرَةً إِلَّا عَلَى الَّذِينَ هَدَى اللَّهُ وَمَا كَانَ اللَّهُ لِيُضِيعَ إِيمَانَكُمْ إِنَّ اللَّهَ بِالنَّاسِ لَرَءُوفٌ رَحِيمٌ (143)143-Bunun gibi sizi, orta ümmet kıldık ki insanlar üzerine şahitler olacaksınız ve elçi de sizin üzerinize şahit olacaktır. Üzerinde olduğun o kıbleyi kılmamız ise ancak bilmemiz içindir. Kim elçiye uyuyor ve kim iki topuğu üzerine dönüyor. Allah’ın hidayet ettiklerinden başkasına büyüktür. Allah, inancınızı zayi edecek değildir. Kesinlikle Allah, insanlara şefkatli ve acıyıcıdır. قَدْ نَرَى تَقَلُّبَ وَجْهِكَ فِي السَّمَاءِ فَلَنُوَلِّيَنَّكَ قِبْلَةً تَرْضَاهَا فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَحَيْثُ مَا كُنْتُمْ فَوَلُّوا وُجُوهَكُمْ شَطْرَهُ وَإِنَّ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ لَيَعْلَمُونَ أَنَّهُ الْحَقُّ مِنْ رَبِّهِمْ وَمَا اللَّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا يَعْمَلُونَ (144)144-Yüzünü göğe çevirdiğini kesin görüyoruz. Seni razı olacağın kıbleye çevireceğiz. Yüzünü Mescit-i Haram yönüne çevir ve nerede olursanız yüzlerinizi onun yönüne çevirin. Kesinlikle kitap verilenler, bilirler ki Rab’lerinden o haktır. Allah, ne yapacaklarından gafil değildir.وَلَئِنْ أَتَيْتَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ بِكُلِّ آَيَةٍ مَا تَبِعُوا قِبْلَتَكَ وَمَا أَنْتَ بِتَابِعٍ قِبْلَتَهُمْ وَمَا بَعْضُهُمْ بِتَا�