Upload
others
View
8
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
YETiŞKİNLİK DÖNEMİ E GİTİMİ
ve PROBLEMLERİ
Tas. No:
İstanbul2006
ENSAR NEŞRİYAT Ticaret Anonim Şirketi
© Tebliğierin muhteva ve dil bakınundan sorumluluklan tebliğ sahibine, telifhaklan İSA V' a eserin her türlü basım hakkı anlaşmalı olarak Ensar Neşriyat' a aittir
Tarbşmalı İimi Toplantılar Dizisi: 47
ISBN : 975-6794-74-7
KitabınAdı
Yetişkinlik Dönemi Eğitimi ve Problemleri
Editör Prof. Dr. M. Faruk Bayraktar
Yayın Öncesi Hazırlık . Dr. İsmail KURT
Seyit Ali TÜZ
Dizgi- Mizanpaj Ensar
Kapak Düzeni Erhan AKÇAOGLU
Baskı
Kahraman
ı. Basım
Kasım2006
İsterne Adresi Ensar Neşriyat Tic. A.Ş.
Süleymaniye Cad. No: 13 Süleymaniye 1 İstanbul Tel : (0212) 513 43 41 Faks : (0212) 522 46 02
www.ensarnesriyat.com.tr ensar®ensainesriyatcom.tr
r 1
YETiŞKİNLİK DÖNEMİ EGİTİMİNDE
AİLE BİREYLERİNİN YERİ ve FONKSİYONU
Giriş
Prof. Dr. Abdullah ÖZBEK'
S. ü. ilahiyat Fak.
Yetişkinlik (adulthood), olgunluk ve hukuken sorumlu kabul edilen ça
ğa kavuşan kişinin durumunu anlatan bir kavramdır. Bazı psikologlar ve e
ğitimciler, insanın gelişimini belirli dönemlere ayırarak izah etmektedir. Bu
dönemlerin her birinin bedensel, zihinsel, sosyal vb. pekçok özellikleri var
dır.ı İnsanı eğitmek için, bu gelişim özelliklerinin her birinin, birbiriyle ilişki
li bir şekilde bilinmesi gerekir. Yoksa rasgele bir eğitim yapılmış olur.
~eler, babalar, eğitim işini kendisine meslek seçenler, insanın gelişimi
il~ alakah yeterli bilgiye sahip olmalıdir. ' .
i;ıısanın dışındaki canlılar, hayatta yapacağı işler için, doğmadan önce
pro~amlanmışhr. İnsan ise böyle değildir. O bilgilerini doğduktan soma e
ğitim vasıtasıyla kazanır. Eğer eğitilmezse insan da olmaz.
* e-posta: abdullahozbek®hotmail.com
1. Doğııın öncesi dönem. 2. 0-2 yaş, bebeklik. 3. 2-6 yaş arası ilk çocııklıık. 4. 6-12 arası çocıık
lıık. 5. 12-19 yaş arası ergenlik (adolescence). Bu yaş, "rüşd, bülüğ ve gençlik" çağı olarak da isimlendirilir. Ve insan hayatının yönlendirilmesinde ve şekillendirilmesinde oldukça önemli bir dönemdir. Bazı tasniflere göre 12-24 yaş arası, "gençlik" çağı olarak kabul edilmektedir. 6. 19-40 arası, ilk yetişkinlik. 7. 40-60 arası orta yetişkin lik. 8. 60 ve ilerisi, son ye
tişkin lik.
254 YETiŞKİNLİK DÖNEMİ EGİTİMİ ve PROBLEMLERİ
Eğitim, "tedbir! devre" olarak adlandınlan doğumdan önceki dönemi
de kapsar. Evlenilecek eşierin seçimi, anne karnında çocuğa gösterilmesi ge
reken ihtimam, tamamen eğitimle ilgilidir.
Doğumdan sonraki dönem ise, çök daha önemlidir. Arhk karşımızda,
kendi yaşına göre duyan, gözlem yapan, tepki gösteren, taklit eden, değer
lend_irmelerde bulunan bir varlık vardır. Bu bakımdan, özellikle ilk çocukluk
döneminde (2-6 yaş) çok dikkatli olmak gerekir. Sevgi, nefret ve insanlık,
büyük ölçüde bu yıllarda öğrenilir. Bu değerler, insan şahsiyetinin oluşması
açısından çok önemlidir.2 Onun için, ilerdeki eğitim basamaklarında verile
cek eğitimin temelleri bu yaşlarda iyi ahlmalıdır.
Bebeklik ve ilk çocukluk devresinden sonra eğitim, belirli bir fiziki alan
da, belirli zamanda, belirli bir müfredat uygulanarak yapılmaktadır. Bu dev
re, ilköğretimden üniversite sona kadar olan zaman dilimini kapsar. K.saca
bu eğitime, "örgün (formal) eğitim" denilmektedir. Bir bakıma bu devre, ki
şinin hayahna yön veren önemli bir devredir. Çünkü insan, genellikle, bu
zaman diliminde kazandığı bilgi ve tecrübeye dayalı olarak hayatta bir rol
icra eder.
Bu duruma göre örgün eğitim, insarun çocukluk ve gençlik dönemini
kapsar. Bu dönemin ayırt edici özellikleri dikkate alınarak eğitim yapilırsa,
daha sağlıklı olur
Örgün eğitimden yararlanainamış ya da örgün eğitime devam ederken
ilgileri değişmiş olan kişilere verilen bir eğitim daha vardır. Buna "Halk eği
timi" ya da "Yetişkinler eğitimi" denilmektedir.
"Yetişkin eğitimi" tabiri, daha çok Bahlılar tarafından kullarulmıştır. Bu
da sanayi devrimi ile başlaıruşhr. O dönemd,e fabrikalarda çalışan işçilere,
daha iyi üretim sağlamak için temel beceri eğitimleri verilmiştir. Bu eğitimin
içinde, işe uyum, okuma-yazma, alet kullanma, hayat bilgisi vb. programlar
vardır.
2 Bak. Nevzat Tarhan, Kendinizle Sanşık Olmak, Timaş Yayınlan, 5. Baskı, İst. 2004, s, 23.
AİLE BİREYLERİNİN YERİ ve FONKSİYONU 255
Genel olarak yetişkinler eğitiminden amaçlanan şudur:
Okuma-yazma öğrenme, meslekte ilerleme, yeni bir mesleğe yönelme,
sosyo-ekonomik ve psiko-fizik problemlere uyabilmek, akademik seviyeyi
yükseltmek, güven ihtiyacı, iş ve etkin rol, değişiklik ve üreticilik isteği, ser
best zamanı değerlendirme ve dinleme, ilgiler kazandırma vb. Kısaca kişiye,
bilgi ve beceri kazandırmak.3
Toplumumuzda "yetişkin eğitimi", "halk eğitimi" şeklinde ifade edil
mektedir.4 Bu eğitimin hem teorik hem de pratik boyutu vardır. Diğer taraf
tan hem aile hem de aile dışında eğitim alanları söz konusudur. Bizim ele_ al
dığımız konu daha çok, aile boyutudur.
Yalnız yetişkin::aile ilişkisine temas etmederi önce, yetişkilli kısaca tanı
mamız gerekmektedir.
A. Yetişkin Kavramı
Yetişkinin, biyolojik, psikolojik, sosyolojik ve hukuki yönden çeşitli tarif
Ieri yapılmaktadır. Kimisi ergenlik, üretken olma, bedensel gelişimi tamam
lama yönüne bakarken, kimisi bunları yeterli görmemektedir. Bunlara ilave
olarak bir iş sahibi olmasını, imzası ve şahitliğinin geçerli kabul edilmesini
esas almaktadır.
Bazılan da bağımsız davranıp davranamadığını ölçü olarak kabul et
mektedir.
Yetişkiİılik tarifinin toplurnlara ve coğrafyahı.ra göre de değişiklik arz et
tiği bilinmektedir.s
3
4
5
Bak. İhsan Kurt, Psikolojiden Kültüre, Eğitim Yayınlan,2. Baskı, Konya, 2002, s,l21.
Halk Eğitimi, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak illerde ve ilçelerde hizmet görmektedir. Halk eğitim merkezleri, ihtiyaca göre hem kadınlara hem de erkeklere yönelik çeşitli kurslar düzenlenmektedir. Halk eğitimin faaliyetleri, "meslek kurslan, sosyo-kültürel kurslar, okuma,yazma kurslan ve sosyo-kültürel etkinlikler" şeklindedir. -
Bu konuda geniş bilgi için bak. Mustafa Köylü, Yetişkin Din Eğitiminin Teorik Temelleri, Etüt Yayınlan, Samsun, 2000, s, 33-88; İhsan Kurt, Yetişkin Eğitimi, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara, 2000, s, 81-145.
256 YETiŞKİNLİK DÖNEMİ EGİTİMİ ve PROBLEMLERİ
Kültürüroüzde yetişkin için bazı ölçüler kullanılmaktadır. "Eli ekmek
tutmak, askerlik yapmak, adam olmak, adam sırasına karışmak, büyüğünü
küçüğünü bilecek yaşa gelmek, evlenmek" tabirleri, genelde yetişkinliği ifa~
de etmektedir. Hatta bu konuda argo tabirler bile vardır. Mesela "kazık ka:..
dar olmak" tabiri, bir anlamda, arhk çocuk olmadığını ifade için kullanıl
maktadır.
Konu ile ilgili kaynaklarda yetişkinlik, daha çok şu başlıklar altmda ele
alınmaktadır:
1. İlk Yetişkinlik (19-40)
Bu dönemde kişi:
a. Normal şartlarda kişi, insan cinsini temsil edecek fiziki olgunluğa u
laşmışhr.
b. Hayahn en aktif ve verimli dönemini yaşamaktadır.
c. Ne yapacaksa bu dönemde yapabilir. Onun için şu atasözünün uyarı
sını dikkate almak gerekir:
Kırkından sonra saza başlayan kıyamette çalar!
d. Annelik, babalık, meslek sahibi olma gibi roller üstlenir. Gerek psiko
lojik ve gerekse sosyolojik açıdan var olma mücadelesi verir. Bu mücadele
bazen eşine, bazen arkadaşlarına, bazen amirlerine, bazen emri altındaki ki
şilere, bazen de çocuklarına karşı olur. Bu dönemde anne-babasıyla olan iliş
kisi de özel bir anlam taşır.
2. Orta Yetişkinlik (40-60)
Bedensel ve zihinsel fonksiyonlarda yavaş yavaş azalmanın başladığı~
dolayısıyla suların durulduğu, bir takım alevlerin söndüğü, hırsların kontrol
alhna alındığı bir dönem. Bir taraftan da bu _ı:lönemde eskiye özlem duyulur.
"Sizin gibi iken." denilerek söze başlama dönemi.
Bu dönemde ailenin bazı üyeleri, sırası geldikçe yuvadan uçınaktadır.
Yaşlı olan anne ve babalada baş başa kalmak da söz konusudur.
AİLE BİREYLERİNİN YERİ ve FONKSİYONU 257
Diğer taraftan insan bu dönemde hayabnın önemli tecrübe birikimlerine ulaşır. Onun için bu döneme "olgunluk dönemi" olarak da bakılabilir. Aİna şu uyanyı da unutmamak gerekir:
Kırkından sonra azam teneşir pakları
3~Son Yetişkinlik (60 ve ilerisi)
Yaşayan bütün canlılarda biyolojik değişiklikler olur. Kimi canlıların
ömürleri çok kısadır; kimisinin de biraz uzundur. Yalnız en sonunda hepsi. için ölüm kaçımlmazdır.
Herkesi ölüm yaşı birbirinden farklıdır. Fakat ortalama hesaplar her zaman yapılmaktadır. Mesela Amerika'da bugün yaş ortalaması 75 olarak kabul edilmektedir. Ama bu ortalama yirminci yüzyılın başlarında hemen hemen bunun yansı kadardır. Şüphesiz herkes bu kadar yaşayacak diye bir kaide yoktur. İnsan, (hastalık, kaza vb. gibi) çeşitli sebeplerle daha kısa ömür sürebilir. Kimisi de bu ortalama yaşın üstüne çıkabilir.
Bugün artık, yaşlılık konusunda "gerontology" denilen bir ilim dalı geliştirilmiştir. Bu dal, ihtiyarlıkla ilgili problemleri ye çözüm yollarını inceler.
Bilindiği gibi 1920'lerden beri, sanayileşmiş ülkelerde yaşlılık oranlan büyük oranda artınıştır. Bundan sonra, özellikle şu sorula daha ciddi cevaplar aranmaya başlanmıştır:
Yaşlıyanasıl davramlmalıdır?
Yaşlıların bakımlan nasıl olmalıdır?
Toplum daha da yaşlarursa ne olacak? Yaşlılık neden korkulu rüya?Yaşlılıkta ne gibi değişiklikler olmaktadır?
İşitme ve görme kaybı, kas kuvvetinin azalması, derllerin hassasiyetini kaybetmesi, kan damarlanmn esnekliğinin azalması, kalp başta olmak üzere, bazı organların performanslanmn bozulması ve savunma sisteminin zayıflaması. Kısaca yaşlılıkta, vücudun tüm dengeleri yerinden oynamaktadır.
Bir de bunlara kronik hastalıklan, eş ölüınlerini, çocuklardan uzak kalışı eklemek gerekir. A ynca kronik hastalıklar da olabilir. Bu arada, erkeklerin ölüm oranlanmn kadınlardan daha fazla olduğunu aynca hesaba katmak gerekir.
258 YETIŞKİNLİK DÖNEMİ EGİTİMİ ve PROBLEMLERİ
Yaşlıların beslenmeleri de başlı başına bir problemdir.
Kur'an'da yaşlılık, örnrün en rezil (problemli) dönemi olarak tasvir edi
lir. Öyle ki insan bu dönemde, billrken hiçbir şeyi bilmez olur.6 Başka bir ayette de şöyle bir açıklama vardır:
"Kime uzun ömür verirsek, biz, onun şeklini küçültürüz. Öyleyse hiç
düşünmeyecekler mi?" .7
Hz. Peygamber de, her hastalığın bir tedavisinin olduğunu, ancak ihti
yarlığa çare bulunamayacağını söyler.8
Onun için bazı yaşlıların şu şekilde dua ettiklerini duymuşumdur:
Allahım! Elden ayaktan koyma! Kimseye muhtaç etme! İki gün yatak,
üçüncü gün mezar!
B. Aile Kavramı
Aile, kan koca ve yetişkinliğe erişmemiş çocuklardan meydana gelen
temel bir topluluktur. Ve nikah9 denilen bir akitle oluşur.
Bu topluluk, toplumun çekirdeğini oluşturur. Toplumsal hayat ne kadar
önemli ise, o toplumun oluşturan aile kurumu da o kadar önemlidir. Onun
için, -ütopik düşünceler ve birkaç örnek dışında- bütün toplumlarda aile
vardl.r. Yani aile kurumu evrenseldir.
Aile üyeleri aynı çah alhnda oturur, ortak bir sülaleye bağlıdır, aynı soy
ismini taşır, aynı hedefleri ve değerleri paylaşır. Her üyenin diğerine karşı
çok yönlü sorumluluğu vardır.
6
7
8
9
Hac,22/5.
Yasin, 36/68.
İbni Mace, Tıp, 1.
Nikah: Türkçe'ınizde evlenme ve evlilik terimleriyle ifade edilen nikah, en dar anlamda, kadm ile erkeğin iki ayrı cins olarak birlikte yaşarnalanna meşruiyet kazandıran bir akit, yani sözleşmedir.
r 1
ı.
1
1
AİLE BİREYLERİNİN YERİ ve FONKSİYONU 259
Ailenin yapısı toplumdan topluma değişir. Fakat her toplumda aile, belirli dini, geleneksel ve yasal kurallara bağlıdır. Karşıladığı ihtiyaçlar da, neredeyse her devirde aynı olmuştur. Bunlar, kısaca şöyledir:
1. Neslin Çoğalması ve Korunması
İnsanoğlunun en önemli görevlerinden birisi, kendi nesiinin devamını
sağlamaktır. Bu duygu fıtratta, yani yarablışta çekilen formatta (natural
· tendency) vardır.1° Onun içindir ki, eşleri olmayan çiftler, genellikle bir te
dirginlik içine girmektedir. Hatta bazı aileler, sırf bu yüzden dağılmaktadır.
Nesil üretmek için, sadece psikolojik duygular yetmez. Bunu gerçekleş
tirmek için insana, cinsel duygular da (sexual instinct) verilmiştir. Aile, bu
duygunun kontrol albna alınmasında ve müspet yöne11 kanalize edilmesinde
önemli rol oynar. Aynı zamanda, kadınla erkeğin birbirlerinin cinselliklerin
denfaydalanmalanna ve bu yönde tatmin olmalarına meşrUiyet kazandırır.
Evlilik olmadan da nesil çoğaltılabilir. Fakat çocuğun uzun süren kar
maşık bakımının ve eğitiminin anne ya da bir kurum tarafından gerçekleşti
rilmesi, çeşitli dengesizliklere yol açmaktadır. Çocuğun sadece bedeni ihti
yaçlan yoktur. Bunun yanında psikolojik, ahlaki ve sosyal ihtiyaçlan da var
dır. Onun için çocuğun gerçek anlamda sosyalleşebilmesi, bir bakıma eğiti
lebilmesi için aile ortamı şarttır. inançlar, gelenekler, iyi alışkanlıklar, saygı,
sevgi ve insani değerler, aile içinde daha sağlıklı olarak kazanılır. Nitekim ai
le ortamından yoksun olan çocukların ve yetişkinlerin, bu değerleri kazan
mada oldukça zorlandıklan görülmektedir. En azından topluma uyum sağ
lamada büyük güçlük çekmektedirler.
10
ll
İnsanın fiziki olarak hammaddesi topraktır. Bilimsel araştırmalar da bunu teyid etınekte-. dir. Ne var ki Allah, bu fiziksel varlığa, bu maddelerle hiçbir şekilde direkt ilişkisi olına
yan duygular, vicdan ve tahayyiil gibi büyük güçler yerleştirmiştir. (Bak. Mevdudi, Tefhimu'l-Kur'il.n, Terc. Heyet, İnsan Yay. İst. 1987, c, 4, s, 260-261.) Ve yine insan, nötr bir varlık olarak yaratılnuştır. Onun içinde, iyiliğe de kötülüğe de meyil vardır. Eğitim, iyi tarafa olan meyli geliştirmek; kötü tarafa olan istekleri de freniemek için yapılır ... (Bak. Şems, 91/B-10.)
Buradaki müspet yön, aile içindeki çiftlerin, cinsel ihtiyaçlarnu örflerin, adetlerin ve yasalann snurları çerçevesinde karşılamaktır. Bu sınırlar aşıldığında toplum alt üst olur.
260 YETİŞKİNLİK DÖNEMİ EGİTİMİ ve PROBLEMLERİ
2. Sosyalleştirme ve Kimlik Kaı;ancbrma
Tek başına nesil üretmek yetınez.12 Çocukların güven içinde bakırm ve yetiştirilmesi, yeni nesillere kültürel kimliğin, dim ve ahlaki değerlerin ka
zandınlması çla ailenin görevidir. Tarim ve toplumsal bilinç, sevgi, saygı ve
hoşgörü esasına dayanan tutum ve değerler de aile vasıtasıyla öğretilir. Yani
aile, şöyle ya da böyle, kendi üyelerini şekillendirir. Bu haliyle, başka bir ku
rum tarafından yeri doldurulamayacak bir kurumdur. Çünkü onun yerine
getirdiği fo~ksiyonlan, aile dışında, aile kadar başanlı ve istikrarlı bir şekilde
hiçbir kurum yerine getiremez. Bu da, ailenin ne derece önemli olduğunu a
çıkça ortaya koymaktadır.
Diğer taraftan aile, kendi üyelerine duygusal destek sağlar ve yetişkin
oluncaya kadar çocuklann yetişeceği ortamı oluşturur. Bunun yanında ko
ruma, arkadaşlık, dostluk, güven ve sosyalleşme (eğitim) hizmetleri sunar.
3. Ahlaki Bir Gayeye Hizmet Etme
Aile, çiftierin cinsel ihtiyaçlannı meşru yoldan karşılaması dolayısıyla,
sosyal düzenin sağlıklı işleyişine katkıda bulunur.
4. B.eden ve Ruh Sağlığımn Korunması
Bu gayeyi gerçekleştirmek için huzurlu bir ortama ihtiyaç vardır. Bu or
tam, aileden başkası değildir. 13
12
13
Hz. Peygamber, gücü yetenlere, kendisinin bir sünneti (hayat anlayışı) olarak evliliği ve nesil üretmeyi tavsiye etmiştir. Ayrıca kendisine tabi olanlarm çokluğunun, kendisi için bir övünç vesilesi olduğunu da belirtmiştir. (Bak. İbn. Mace, Nikah, 1.) Bununla birlikte, tercih edilecek eşierin dindar (ahlaklı) olmasina özel bir dikkat çekmiştir. (Bak. İbn. Mace, Nikah, 6.). Hz. Peygamber'in bu tip tavsiye ve ikazlan şu iki noktayı esas almaktadır: 1. Evlilik insanı lıaramlardaıı korur. Bu yönüyle aile kımımu, insanız terbiye eder. 2. Dindar, yani alılakiz nesiller yetiştirilmesi esashr. Bütün bunlar bize, ailenin bir eğitim kurumu olduğunu açıkça göstermektedir.
Kur'an bu gerçeği şöyle ifade eder: "O'nun (Allah'ın) ayetlerinden (biiyiikliiğünün ve gücii
niin de/illerinden) biri de, sizi cezbeden kendi cinsinizden eşler yaratması ve aramza sevgiyi ve şefkati yerleştirmesidir. Bunda, şüphesiz, düşünen insanlar için dersler vardır!" Bak. Rum, 30/21.
1 1 ~
i 1 AİLE BİREYLERİNİN YERİ ve FONKSİYONU 261
Neden aile htızur ortamıdır?
Burada duygtılar paylaşilır, fetd1 farkiıhkiat anlayışla karşilanır1 işbirliği yapılır. Her şeyden örtce, sevgi doltı bir iletişim vardır. Buradaki kıskançlıklar ve rekabetler; yıkicı çahşmaiar doğutırtaz. Ert azırtdart hatalar, kişilerin dışlanmasına yol açmaz.
Bilindiği gibi her ailertirt sırlan vardır. Burada problei:rtler, "kol kınlır,
yert içinde kalır'' anlayışi ile çözüiür, Bu tuttım, olumlu şahsiyetlerin geİiş-' mesi açısından önemlidir.
Bakınız günümüzde, kapkaç ve hirsızlık olaylan gittikçe artmaktadır.
Btınun sebeplerirtden birisi de, sokak çoctıklanrurt sayısırtın artmasıdir. Ge-' nellikle büyük şehirlerde yaşayari bu çoruklat, tiner, bali koklamakla işe başlamakta, yaşlan büyüdükçe de büyük suçlar işiemektedir. Yine bu çoctıklar, yaralarnalara ve hatta ölümle sonuçlartart hadiselere kanşmaktadır.
Bütün bu vahim olayların gerisinde, şu ya da bu şekilde, ailertirt huzur ortamından mahrum oluş vardır. Bir arta yüreğine, bir ana kucağına. ve bir
baba gölgesine hasret gidiş vardır!
5. Başkalarıyla Akrabalık Bağlan Kurma
Bu da sosyai barış açısından çok önemlidir.
Görüldüğü gibi evlilik, öneırtli olmakla birlikte, pekçok sorumluli.ıklan
da beraberin:de getitmektedir, Ontirt için evlenecek çifflerin, ta başta, ne gibi
sorumluluklar yüklendikierirti bilmeleri ve bu doğrultuda eğitilineleri gere-' kir.
Evlilik yerri bfr haya.ttır. Evlilik yerti bit Çevre içetsirte girmektir. Evlilik, anlamh bit birlikteiiktir. Evlilik karşılıklı sevgidir, anlayıştir, sortıı:i:iİulukti.ır,
fedakarlıktır.
262 YETiŞKİNLİK DÖNEMİ EGİTİMİ ve PROBLEMLERİ
6. Meslek Sahibi Olmaya Özendirme
Selçuklu ve Osmanlı döneminde faaliyet gösteren ahilik14 geleneğinde
aileler, bir mesleği olmayana kız vermezlerdi. Bu oldukça önemli bir müey
yidedir. Bu sebeple aileler kendi üyelerini, meslek sahibi olmaya _özendir
mekteydiler.
Bugün maalesef aileler, böyle bir görevi yerine getirmemektedir. Şimdi
bu gibi konulara ekonomik açıdan bakılmaktadır. İşte bu yüzden insanımı
zın çoğu, meslek bilgisi ve tecrübesi yönünden zayıftır. Ailelere bu konuda
büyük iş düşmektedir.
Bizde vatandaşın çoğu, devlet memuru olma zihniyeti ve gayreti için
dedir. Halbuki girmek istenilen Avrupa Birliği ülkeleri ile aramızdaki en ö
·nemli fark, belki de.bu alanc~a gözükmektedir.
Mesleksiz insan daha çok, "Ben her işi yaparım" mantığı ile hareket e
der. Bu gibi kişilerden gerekli verim elde etmek mümkün değildir. Genellik
le bürokrasi, bu mantıkla görev yapan kişilerle doludur. Aynı zamanda mes
leksizlik, toplumu kolaydan para kazanma yoUanna itmektedir. Onun için
Anadolu'nun her tarafında kıraathaneler, işsiz güçsüz insanlarla dolup taş
maktadır. Aslında gerçek meslek sahipleri, kolaylıkla her tarafta iş bulabil
mektedir.
14 "Ahi" kelimesi, "kardeş" anlamına gelmektedir- Bir esnaf ve sanatkar teşkilatı olarak "Ahilik" ise, 13. yüzyılın ilk yansıridan 19 . yüzyılın ikinci yarısına kadar Anadolu' da, Balkanlarda ve Kınm'da yaşamış olan Türk Halkının siınat ve meslek alanında yetişmelerini, ahliiki yönden gelişmelerini sağlayan bir kuruluşun adıdır. Teşkilatının kurucusu Ahi Evran, Azerbaycan'ın Hoy şehrinde doğmuş, 1172-1262 yılları arasmda yaşamıştır. Ahi Evran'm asıl adı "Nasirüddin Ebü'l Hakayık Mahmud R 'Ahmed" dir. Selçuklu Sultanı L Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında, kayınpederi Evhadü'd-Din Kirmani ile Anadolu'ya gelir. Sultan'a Letaif-i Gıyasiye adlı bir kitap sunar. Daha sonra Kayseri'ye yerleşip bir deri imalathanesi açar. Sonra da esriafı teşkilatlandınr. Her sanat dalının bir piri vardır. Bu teşkilatta ahlak, edep, dürlistlük ve adalet esastır. Selçuklu ve Osmanlı'nın gelişip büyümesinde bu teşkilatın önemli yeri vardır. Ahi Evran'ın hanımı Fatma Bacı da "Bacıyan-ı Rum", yani "Anadolu Kadınlar Birliği" teşkilatını kurar. Geniş bilgi için bakınız: Mikail Bayram, Ahi Evren ve Ahi Teşkilatının Kunıluşu, Konya, 1991; Yusuf Ekinci, Ahilik ve Meslek Eğitimi, M.E.Basunevi, İst1989.
F r
AİLE BİREYLERİNİN YERİ ve FONKSİYONU 263
Bazı kişi, dernek ve vakıflann, evlendirmenin sevap olduğunu düşüne
rek, mesleksiz kişileri evlendirmeleri, bu çerçeveden bakıldığında, pek de
doğru değildir. Bunların bir çoğunun bir fantezi olduğunu da şahit olmakta
yız. Onun için, evlendirilecek kişilerin öncelikle meslek sahibi yapılması ge-
. rekir. Aile hayatıaçısından bu çok önemlidir.
C. Toplumsal Değişme ve Aile
Aile önemli bir eğitim kurumudur. Her kurum gibi bu kurum da, top
lumda olan değişikliklerden nasibini almaktadır. Önemli olan, bu değişim
karşısında ailenin sarsılmasını önlemektir.
Peki, bu nasıl olacaktır?
Her şeyden önce, ailede bulunan ro ll ere, .bu gelişim ve değişime paralel
olarak, yeniden bir çekidüzen vermek gerekir. Tabii ki yapıyı bozmadan!
Aile içinde de pekçok roller vardır. Sırasıyla annelik, babalık, büyük an
nelik, büyük babalık, ağabeylik, abialık vs. Bunlara teyzelik, halalık, amcalık
gibi yakın akraba rollerini de dahil edebiliriz.
Ailede bulunan kişiler, bu rollerin gerektirdiği bilgi ve beceriyi en iyi
şekilde öğrenmelidir. Gerekirse bunlar için, aile içinde ve dışında kurslar açı
labilir. Yoksa rol bunalımlan ve çalışmalan ortaya çıkar.
Aslında halk eğitim kurslannın bir kısmı, ailedeki rollerin daha iyi yeri
ne getirilmesine yönelik olabilir. Annelik, babalık kurslannın yanında, diğer
aile üyelerinin rollerine yörı.elik kurslann açılması da mümkündür. Aile bu
kurslann uygulama yeri olur. Bu şekilde verilen "yetişkin eğitimi"pden daha
iyi verim elde edilebileceği kanaatindeyiz.
Mesela aileye ilk defa bir torun gelmiş olsun. Bu sefer "büyük annelik ve
büyük babalık" rolleri ortaya çıkacaktrr. Böyle durumlarda bazı ailelerde,
şöyle bir değer yargısı oluşabilir:
"Biz torunumuzu ya da torunlanmızı, kendi öz anne ve babasından da
ha fazla seviyoruz. Torun evlattan da ileriymiş!"
264 YETIŞKİNLİK DÖNEMİ EGİTİMİ ve PROBLEMLERİ
Peki, bu doğru mu? Yanlışsa, niçin yanlış? Şimdi bu davranışı tahlil et
meye çalışalım.
Bir kere, psikolojik olarak, normal şartlarda bir çocuğu, kendi anne ve
babasından daha fazla kimse sevemez. Öyleyse, büyük anne ve baba, niçin
kendilerinin daha fazla sevdiğini söylemektedir?
Büyük anne ve büyük baba, daha önce, kendilerini yaşlı ve ihtiyaç du
yulmayan biri olarak görüp bir dışianmışlık duygusuna kapılmış olabilir.
Oğlu ve gelininin kendilerine gösterdikleri yersiz sevgi de buna yol açabilir.
Kim bilir, belki de kendilerine, yorulmasınlar diye hiçbir iş yaptırmamışhr!
Halbuki yaşlılar, ne kadar yaşlanırlarsa yaşlansınlar, ''biz hala varız ve
önemliyiz" düşüncesine sahiptir. Onlara gösterilecek en büyük saygılardan
birisi de, önemli olduklarını hissettirecek bir iş yaptırmakhr. Aile içinde bu
nun çeşitli yollarını bulmak gerekir. Aksi takdirde, "torunları daha fazla
sevme" şeklinde bir savunma mekanizmasıyla var olmaya çalışırlar.
Kainatta var olan her şey bir değişim içindedir. Birçok kurumların ya
nında, ailede de bazı değişiklikler söz konusudur.
Göçler, şehirleşme, kadının iş hayahna atılması, savaşlar, nüfusun yaş
tanması, doğum kontrolü ve aile planlaması alanındaki gelişmeler, yeni hu
kuki düzenlemeler, kadınlara verilen haklar, aile hayahnda da bazı değişme
leri beraberinde getirmiştir. Ayrıca hp ve teknolojideki gelişmeler, ailelerin
yapılarında çeşitli değişikliklere sebep olmuştur.ıs
Bunlar içinde en köklü değişiklik, asırların getirdiği birikime bağlı ola
rak, 18. asrın sonlarına doğru Bah Avrupa'da ortaya çıkan modernleşme sü-
15 Çin'de 100 kız çocuğuna karşılık 134 oğlan doğduğu bildirilmektedir. Bilindiği gibi bu ülkede Komiirı,ist parti, çiftieri tek çocuk sahibi olmaya zorlamıştır. Tıp ve teknolojinin yardımıyla, artık doğumdan önce çocuklarm cinsiyetlerini belirlemek mümkün olmuştur. Eğer kız ise, bu çocuk alınmaktadır. Böylece erkek nüfus kadın nüfusun önüne geçmiştir. Bu da yeni bir tehlikeyi beraberinde getirmektedir ... (Bak. Jim Yardley The New York Times Monday, January 31, 2005.)
AİLE BİREYLERİNİN YERİ ve FONKSİYONU 265
reci ile yaşanmıştır. Bunun sonucunda da beklenmedik pekçok değişiklikler meydana gelmiştir.16
Başta sanayi devriminin ortaya çıkışıyla teknolojik alanda büyük mesa
feler kaydedilmiştir. Haliyle bunun ekonomiye büyük yansımaları olmuştur.
Bu büyuk değişim, sosyal ve kültürel hayatı da derinden etkilemiştir. Bu du
ruma ayak uyduramayan kurum ve yapılar, ya kökten sarsılmış ya da yıkılıp
gitmiştir. Nitekim ailenin de, fazlasıyla, bundan nasibini aldığı görülmekte
dir.
Bu değişimin aile kurumu üzerinde ne gibi etkiler yaptığını biraz daha
yakından görelim:
1. Her şeyden önce bu değişme ve gelişme, köyden kente göçü de bera
berinde getirmiştir. Bu göç ve sanayi devriminin oluşturduğu kültür ve de
ğerler, aile kurumunu zor durumda bırakmış, temel fonksiyonlarını yerine
getiremeyecek derecede zayıflamasına yol açmıştır.
16 Modem (Fr. modenıo; Latin. modenıus, modo; İng. modern): 1. "Son zamanlar ya da şimdiki zamanla ilişkili olan şeyler". Bu açıdan bakıldığında, "Gıiniimiize ııygıın, çağdaş" anlarnIanna gelir. "Modem hayat anlayışı ve düşünme metodu" denildiğinde, bu anlamda kullamldığı anlaşılmaktadır. 2. "Son zamarilarda geliştirilmiş hayat anlayışı, teknik ya da teknoloji" anlammda kullaıulmaktadır. Mesela "Modem sanat, modem tıp, modem toplum, modem ölçüler, modem fikirleı'' denildiğinde, böyle bir anlam çıkanlmaktadır.
3."Modem" kelimesinin bir de tarihçesi vardır. Modemlik teknik, iktisadi, siyasi, bilimsel ve toplumsal yönden ilerlemedir. Burada anahtar kelime, "ilerleme" dir. D alta sonra ideolojileştirilen modenılik, kutsal ve esrarlı olana, dini düşüneeye ve geleneğe karşı oluşu ifade etmektedir. Newfon'un "yer çekimi kanunu" nu buluşu, modernizm açısından önemli bir bilgisel devrimdir. Buna göre kiinat determinizm {sebep-sonuç} esaslarına göre açıklanmaktadır. Matematik tabiatta bulunan kanunları çözmek için yeterlidir. O zamana kadar Tanrı tarafından yönetilen doğa, artık insan tarafından yönetilecektir. İnsan, {Kilisenin sunduğu) biçimsel bilgilerin dar kalıplarından kurtulup özgür tartışma ortamında yaşayacaktır. iktidarın kaynağı, Tann değil halktır. Yalnİz bunun meşru olması için akla dayanması gerekir. Ne var ki, matematik ve fizik kanunlanyla tabiatın açıklanamaz olduğu zamania ortaya çıkmıştır. Böyleee, moderniteyi yaratan bilim, onun sonunu da hazırlamıştır. Hümanizm, feminizm, milliyetçilik, pozitivizm, laiklik vb. kavramlar, modernizm sonucu gündeme gelen kavramlardır. · Modernieşme, Batı toplumlarının kendi tarihi tecrübelerine dayanır. Ama Batı dışı toplumlarıiı. kendilerine aif olmayan bir tarihi yaşamaya başlaınalandır. {Bak. Mümtazer Türköne, Modernleşme, Laiklik ve Demokrasi, Ark Yayınevi, Ank. 1994, s, 59-65.) Bazı yazariara göre modernlik, "Tann'yı lıesaba katmadan diinyayı diizenleme" dir.
266 YETIŞKİNLİK DÖNEMİ EGİTİMİ ve PROBLEMLERİ
2. Aileler bölünmüş, parçalanmış, giderek tek ebeveyn.J.i (çekirdek) aileler artmıştır.
3. Evlilik dışı beraberlikler çoğalmış; buna dayalı olarak da nesebi gayri sahih çocukların sayısında artış olmuştur. Çünkü modern aile çocuktan kaçmaktadır.17
4. Boşanma oranları yükselmiştir.18 Dünyadaki değişim, kültür seviyesinin yükselmesi, ferdiyetçilik duygularının artması da bu konuda etken olmuştur.
5. Kültürel ve ahiili değerler yozlaşmaya yüz tutmuştur.
6. Toplumsal istikrarsızlık giindemin temel konusu haline gelmiştir. Bununla birlikte suç oranları ve uyuşturucu kullanımı artmış, bireysel ve toplumsal şiddet yaygınlaşmışhr.
7. Ekonomik zorluklar ve buna dayalı olarak yaşanan krizler ailelerdeki
olumlu havayı bozmuştur.
17
18
Modem kadınının aile anlayışını şu cümle özetlemektedir: "Çocuk isteıjip istemediğimi bilmiyorum. Ama kesi11likle, koca istemediğimi biliyorum!" Günümüzde kadın, maalesef, erkeklerin istisman yüzünden_ özgürlük savaşçısı ya da seksüel boyutlu bir varlık halirıe getirilmiştir. Halbuki kadın, nesillerin armesi olma şerefinin sahibi yüce bir varlıktır ... Kadm yücelirse toplum yücelir; yoksa ...
Boşanmalar birer aile dramıdır. Hele de çocuklar için ... Ülkeden ülkeye bazı farklılıklar olsa da, genellikle boşaruiıalar şu sebeplere dayandırılmaktadır: Eko11omik soru11lar, eşierili sosyo-kıiltürel yapı farklılıklan, ci115el soru11lar, iletişim bozukluğu, eşlerde11 biri11i11 ilıii11eti, aile içi şiddet •.. Ama İnanevi ve ahiili değerlerin çöküşü, boşanmaların en büyük sebebini oluşturmaktadır. Bunlar olmayınca, diğer sebepler kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Bu problemierin her biri, arme-babanın, çocuklarıyla sağlıklı ilişki kurmasını engellemektedir. Bri da çocuklar açısından olumsuz bir durumdur. Eğer bu sebeplere dayanarak bir boşanına söz konusu olursa, elbette ki, çocuklan etkilemeleri farklı olacaktır. Mesela eşlerden birinin ihaneti sebebiyle olan bir boşanm_a, ekonomik sorunlara dayalı bir boşanmadan daha fazla etkilidir. Bazı ülkelerde yapılan evliliklerin, nerdeyse yansına yakmı boşanma ile neticelenınektedir. İngiltere buna ilginç bir örnektir. Diğer Batı ülkelerinde de boşanma oranlan gittikçe yükselmektedir. 2002 yılı itibariyle ülkemizdeki boşanma olayı 98 bindir. Belki de kadının ekonomik bağımsızlığırun yeterince olmayışı, bu sayıyı aşağıya çekmektedir. Psikolojik bir potansiyel olarak, boşanmak isteyenlerin sayılannın her yıl daha da artmış olabileceğini gözden uzak tııtınamak gerekir.
AİLE BİREYLERİNİN YERİ ve FONKSİYONU 267
8. Sanayinin gelişmesi, iş dünyasındaki yüksek tempo ve ekonomik şart
lar, ailenin dağınık yaşamasına ve dışanda çalışmasına sebep olmuştur. Bu
da ailenin "iç disiplin" gücünü kaybetmesine yol açmışbr. Bu dağınıklık so
nucu aileler, en küçük problemi büyütüp boşanma sebebi saymaktadır .
.Ayrıca, bu şartlar, ailenin istenen insan tipini yetiştirmesini zorlaşbrmış
br. Evde olan öğretim ve eğitim, arbk iş yeri ve okula kaymışbr. Bu tip bir
eğitimin, genci bütünüyle kavrayamadığı da ortadadır. En azından şahsiyet
bütünlüğü oluşmamaktadır. Bu sefer de okul-aile çabşması gündeme gelmiş
tir. Öyle görünüyor ki, tekrar aileye büyük iş düşmektedir.ı9
9. Ekonomik ve sosyal hayat değiştikçe ailenin yapısı da değişmektedir.
En başta, ekonomik hayattaki rekabet, ailelerin içine kadar girmiştir. Bunun için de çocuklar, bilerek ya da bilmeyerek, rekabete dönük kişiler olarak yetiştirilmektedir. Tabii ki buradaki rekabet, daha çok olumsuz rekabettir. Bu tip bir rekabet anlayışıyla yetişen insan, kendisinin var olmasını, başkalannın yok olmasında görmektedir. Birlikte var olmayı, kolay kolay düşünmemektedir. Yetişkinlerin bu konuda ciddi bir eğitime ihtiyaçlan vardır.
10. Eskiden aile kuracak gençler, genellikle görücü usulüyle evlenmekte
idiler. Modern toplumda ise, daha çok birbirlerini tahsil ve çalışma ortamla- · rında tanımaktadırlar. Bu da haliyle ailenin gençler ve yetişkinler üzerindeki
otoritesini etkilemiştir.
Bütün bunlar, insanı, aileyi ve dolayısıyla toplumu yakından ilgilendi
ren problemlerdir. Bunların üstesinden gelmek için ailenin kendi bireyleri üzerindeki etkinliğini arhrmak gerekir.
D. Aile Tipleri
Toplumlann hayat felsefeleri, içinde bulunduklan fiziki ortam, hayat
şartlan ve sahip olunan ekonomik durum, çeşitli aile tiplerinin ortaya çıkma
sına yol açmışbr.ıo Bunlan kısaca şöyle sıralayabiliriz:
19
20
Nihat Nirun, Aile ve Kültür, Atatürk Kültür Merkezi Yayım, Ank. 1994, s, 198-202
Eskiden aile tipleri, genellikle "geleneks ve modem" olarak bii tasnife tabi tutulurdu. Bu tasnif, oldukça genel bir tasniftir. Şimdi ise, aileyi daha iyi anlamak için, alt kategorilere ayırmak gerekmektedir.
268 YETiŞKİNLİK DÖNEMİ EGİTİMİ ve PROBLEMLERİ
1. Kan-koca ve çocuklardan meydana gelen çekirdek aile (nuclear
family).
Bazılan bu tip aileyi "modem aile" olarak isimlendirmektedir. Yalnız,
her çekirdek aileye bu ismi vermek pek doğru olmasa gerektir.
2. Geleneksel ya da geniş aile (extended family).
Bu tip aileler, kan koca, çocuklar, büyük anneler, büyük babalar ve ya
kın akrabalardan meydana gelmektedir. Bu aile yapısında bütçeler birdir,
yemekler birlikte yenmektedir, büyüklük sırasına göre bir saygı vardır.
Genellikle bu aileler ataerkildir. Yani aileye daha çok baba hakimdir.
Bazen bu hakimiyet, aşın baskıya da dönüşebilir. Diğer üyeler, ona kayıtsız
şartsız itaat etmek durumundadır. Burada, duygusal doyum ve etkileşimden
çok ekonomik bağımlılık vardır.
Türk aile yapısı genellikle ataerkildir. Fakat az da olsa, anaerkil aile tip
Ierine rastlamak mümkündür
Geleneksel ailede bazı evlilikler, beşik kertmesi denilen usul ile gerçek
leşmektedir. Karşılıklı olarak birbirlerinin kızlarını almak suretiyle, yani
herdel usulü evlilikler de, yine bu geniş ailede olmaktadır. Bu daha çok, baş
lık parasından kurtulmak için yapılmaktadır.
Başlık parasına dayalı evlilikler de daha çok geniş ailelerde rastlamakta
yız. Aynca, zoraki yaptınlan evlilikler de yine bu aile tiplerinde görülmekte
dir.
3. Sadece tek anne ya da tek babanın olduğu aile.
Bu tip ailelerde çocuklar, boşanmış ya da auı kalmış anne ya da baba ile
birlikte yaşar.
4. Üv~y anne ya da üvey babanın bulunduğu aileler.
5. Çocuksuz aileler~
AİLE BİREYLERİNİN YERİ ve FONKSİYONU 269
· 6. Evlat edinmiş aileler.
7. Resm1 nikillu bulunmayan karı kocaların meydana getirdiği aileler.
Bunların bir kısmında kan ve koca, dini nikah denilen akitle:de bir araya
gelmiştir. Yalnız bu tip bağlar, aileyi korumaktan uzaktır. Yine son zaman
larda, işçi olarak yurt dışına gidebilmek için, kanun ve din} fetva boşluklarından yararlanmak suretiyle, resm1 olarak boşanan; ama fiili olarak karı
koca hayatı yaşayan aileler de mevcuttur. Sırf yurt dışında çalışmak için, ya
bancılarla resm1 olarak nikahlanan kişilerin sayılan hiç de az değildir. Az da
olsa, karşılıklı olarak, kardeşlerin birbirlerinin eşleriyle resrri1 nikah yaptır
dıkları bilinmektedir. Yine bu maksatla, maalesef, kayın validesi ile bile res
m} nikahlı olanlara rast! anmaktadır.
8. Çok kanlı (polygamy) ve çok çocuklu aileler.
9. Ait olduğunu düşündüğü ırkın (ethnicity) nüfusunu artırmak niyetiy
le çok çocuk sahibi olmayı hedefleyen aileler.
10. Kız çocuklarım horlayan aileler.
Günümüzde bazı dindar aileler de bile, bu insanlık dışı düşüneeye rast
lamaktayız.
11. İlgisiz ve kayıtsız aile tipleri.
Çeşitli sebeplerle çoluk çocuğu ile ilgilenmeyen aileler bu tipe girer. Av
rupa' daki işçi aileleri içinde, çocuklarının hangi okula gittiklerini bilmeyen
ailelere, -az da olsa- rastlamak mümkündür. Diğer taraftan, imkanları olma
sına rağmen, arıne ve babasım huzur evlerine yerleştitip rahat etmek isteyen
ler bulunmaktadır. Zaman zaman bu konuda çok hazin olaylar yaşanmaktadır.2ı
21 Bir huzur evi yetkilisi şöyle bir olay anlatmıştı:"Hali vakti yerinde olan bir vatandaş, babası için bize başvurdu. Mevzuata uygun olduğu için işlemleri kısa zamanda tamamlandı. Yalnız daha sonra, bu yeni gelen kişinin durmadan ağladığına şahit olduk. Meğerse oğlu, huzur evine gezmeye gidiyoruz, diyerek buraya bırakıp kaçmış!"
270 YETiŞKİNLİK DÖNEMİ EGİTİMİ ve PROBLEMLERİ
12. Yeniden bir araya gelen aileler.
Boşanıyor, tekrar evleniyor. Sonra bir daha boşanıyor. Bu gibi evliliklere
dayalı aileler, kendileriyle birlikte toplumun da huzurunu bozmaktadır.
13. Çocukların hatırı için devam ettirilen aileler.
14. Liberal aile.
Bu tip aile son derece serbesttir; çocukları ne olursa olsun, ne yaparsa
yapsın aldırmazlar.
15. Korkutucu aile.
Bu tip ailelerde çocuklar, reddedilme ve evden atılma tehdidiyle karşı
karşıyadır. işsiz, yoksul ya da kötü alışkanlıklara kendisini kaptırmiş anne
ve babanın olduğu ailelerde bu durum yaşanmaktadır. Çocuklarını ve eşie
rini yaralayanlar, öldürenler, bir tehlike karşısında rehin alanlar, genellikle
bu tip ailelerden çıkmaktadır.
Bunlar kız kaçırma ve aile baskısı ile yapılan evlilikler sonucunda ortaya
çıkmaktadır.
16. İdeolojik evlilikler sonucu oluşturulan aileler.
17. Ekonomik çıkarlar uğruna oluşturulan aileler.
18. Sosyal statü için yapılan evliliklerin oluşturduğu aile tipleri.
Eşlerin, statüleri yüksek kabul edilensınıflardan seçilmesi, bu tip evlilik
lerin oluşmasına yol açar. Mesela saraya damat olmak ya da saraydan kız
almak bir zamanlar çok öneriıli idi. Bu uğurda pekçok vahim durumların or
taya çıkhğı da bir gerçektir.
Bütün bu aile yapılarının, çocuklar, yetişkinler ve diğer aile bireyleri ü
zerindeki etkisi birbirinden farklıdır.
Mesela çocuksuz bir aileyi ele alalım. Bu ailenin bir de otoriter olduğunu düşünelim. Aile içinde ve dışındaki çocuk beklentilerinde, genellikle kadın-
AİLE BİREYLERİNİN YERİ ve FONKSİYONU 271
lar suçlanmaktadır. Hatta bu konuda doktorlara bile baskı yapılmaktadır. Neticede zavallı kadın, cinciye, üfürükçüye ve pekçok hurafe ve bab! yollara baş vurmak zorunda kalmaktadır. Ailede oluşan bu anlayış ve baskı, okumuş ve kültürlü kadınların bile zihinlerini bozmaktadır. Bu konuda pekçok gözlemlerimiz olmuştur. Ayrıca, bu aile tiplerinin her birisi, ayrı bir araşbrma I<onusudur.
E. Aile Eğitiminde İlke ve Metotlar
Metot, "amaca götüren en kısa, en ekonomik, en tutarlı ve en kısa yol" demektir. Metotsuz amaca ulaşmak, hiçbir zaman tasvip görmemiştir. Bir eğitim kurumu olarak aile içinde de aile üyelerinin eğitimi için metotlar söz konusudur.
Ailenin önemli bir eğitim kurumu olduğuna daha önce temas etmiştik. Ama bu kurum, ne örgün eğitim ne de yaygın eğitim kurumuna benzer. Bu kurumda sevgi, fedakarlık-ve tabii ortamda eğitim, hiçbir kurumla mukayese edilmeyecek şekilde temel bir ilkedir.
Yalnız bu sevgide anne, genellikle bir adım öndedir.22 Bu özellik, hem annenin yetiştirilme şeklinde, hem de ona gösterilecek davranışların öğretiminde önemli bir temel oluşturur.
İnsanın derdini, ana gibi yürekten paylaşacak birisi var mıdır? Başkalannın üzülmesi dıştan; anneninki ise gönüldendir. Onun bu yöndeki yüceliğini ifade etmek için söylenen şu atasözü ne kadar isabetli dir:
Ağiarsa anam ağlar; gayrisi (kalanı) yalan ağlar!
Anne neden bu kadar önemli?
Kur'an'ın ifadesine göre, insanı bin bir güçlükle karnında taşıyan ve
emziren bir varlıkbr anne!23 Yine bütün toplumların atasözleri, deyimleri,
22
23
Çocuğunu horlayan, boğazlayan, cami önlerine koyan, çöp kurulanna atan ve sokaklara terk eden anrıelerin de olduğunu bir istisna olarak kabul etmek gerekir ..
Bkz. Lokman, 31/14. Bu ayette aynca, Allah'la birlikte, anne-babaya da teşekkür edilmesi Allah'ın bir tavsiyesidir.
272 YE-:ı:işKİNLİK DÖNEMİ EGİTİMİ ve PROBLEMLERİ
hikayeleri, 111asallan ve romanlan, annenin o engin sevgisi ve fedakarlığına
dair ifadelere yer verir. Onun için anne bir başkadır.
Bakınız bir adam Hz. Peygamber' e gelip ne diyor?;
-Benim giizel sohbet etmeme eri layık olan kimdir? O da:
"Annen, sonra annen, sonra annen, sonra 'babandır! Sonra sana en yakın,
en yakın olanlardır." diye cevap veri~or.24
Başka bir açıklamasında da Hz. Peygamber, anneye ilgi göstermenin na
file ibadetten daha hayırlı olduğunu bildirir.25 Aynı şekilde, ihtiyaç sahibi o
lan anne babaya bakmarun, Hz. Peygamber "cihad" olduğunu söyler.26
Görüldüğü gibi aile eğitiminde teme~ ilke, büyüklerin küçüklere sevgisi;
küçüklerinde büyüklere saygısı esasına dayanmaktadır.
Ailedeki öğretim metotlannı da şöyle sıralayabiliriz:
1. Yaparak Yaşayarak Öğrenme
Ailede büyükler küçüklere ustalık yaparlar. Anneler kızlar için, babalar
· da erkekler için birer ustadır. Diğer taraftan, bu yönde, büyük bir etkileşim
vardır.
En başta şunu bilmek gerekir ki aile, hayatın yeniden inşasıdır.
Nasreddin Hoca'ınn bu konuda şöyle bir nüktesi vardır.
Hoca ev yaptırırken, dülgerlere:
- Tavan tahtalanın döşemeye, döşeme tahtalanın da tavana çakın! Diye
söyler.
24
25
26
Müslim, Bir, ı. Hadiste söz konusu edilen "sohbet"ten maksadın, "ilgi gösterme ve gönül alma" anlarnma geldiği kanaatindeyiz.
Müslim, Bir, 2.
Müslim, Bir, ı.
AİLE BİREYLERİNİN YERİ ve FONKSİYONU 273
Dülgerler şaşırırlar ve sebebini sorarlarP Hoca da şu açıklamayı yapaİ:
-Yakında evleneceğim. İnsan evlenince evin alh üstüne gelir derler. Bir
daha masrafa girmeyeyim diye, şimdiden tedbir alıyorum!
Yetişkinlik döneminde insan, hayahn gerçekleriyle karşı karşıya gelir.
Bu dönemde, örgün eğitimde öğrenilenlerin ne kadar işe yarayıp yaramadığı
daha iyi anlaşılır. Neticede ayaklar yere basar.
Şunu da unutmamak gerekir ki, bilgiler ihtiyaç duyuldukça daha kolay
öğrenilir. Örgün eğitimde kazanılan bilgilerin bir kısriunın hayatla ilişkisi
kolay kurulamadığı için, ya da okullar bu anlayışa göre bir eğitim vermedi
ğinden, sağlıklı ve kalıcı öğrenme de olınamaktadır.ıs
2. Örnekle Eğitim
En zor öğretim metodlanndan birisi örnek olmakhr. Çünkü insanlar,
söylenenlerden çok yapılana bakar ve taklit eder. Aile içinde bu çok daha
önemlidir. Çünkü büyüklerin küçükleri eğitmelen için önce kendi kendileri
ni eğitmelen gerekir.
Bir de aile hayahnda insanlar birbirleri ile günün büyük bir bölümünde
beraberdirler. Okul ve çevrede olduğu gibi, birbirlerinin sadece belirli bir
zamanda belirli bir yönünü görmüş görmezler.
Ailede anneler babalar, genellikle çocuklarının yalan söylemesini, kötü
alışkanlıklar edinmesini istemezler. Ama söylediklerini uygulamazlarsa, bu
nun pek tesiri görülmez. Burada, az da olsa, çocukların büyükleri eğitliğine
şahit olrİıaktayız. Bazı çocuklar, söyledikleriyle yaphklan birbirine uymayan
Tl
28
Dülger: Yapılarm kapı ve pencereleri dışında kaba ahşap kısırnlannı yapan usta, necdir. ·
Bazı ülkeler, okuma-yazma öğretimi konusunu, bizim gibi problem etmemişlerdir. Onlar önce istihdam alanlanru açmışlar, sonra da bu yerlerde çalışacak kişilerin kıstaslanru belirlernişlerdir. Bununla birlikte, bu kıstaslara uygun olarak insanların yetişmelerine imkan da hazırlamışlardır. Kişiler, istenilen ölçüde bilgi ve beceriyi, devletin açniış olduği.ı kurumlarda öğrenme irnkfulına sahiptir. İstederse kendi iınkaruanyla da öğrenebilirler. Önemli olan bu seviyeyi yakalamaktır. Böyle bir uygulama sonucunda halk, daha kolay okumayazma öğrenrniştir. Buna biz, "amaçlı ve istihdama yönelik öğretim" diyebiliriz.
274 YETiŞKİNLİK DÖNEMİ EGİTİMİ ve PROBLEMLERİ
anne babalarını uyarırlar. Ya da bazı kötü alışkanlıklarının, kendilerir-e zarar
verdiğini söyleyerek onların merhamet ve şefkat duygularını harekete geçi
rebilirler. Kumar, uyuşturucu, alkol, sigara vb. alışkanlıklan bulunan anne
babalar, sırf çocuklarına zararı dokunciuğu için, bu alışkanlıklarını terk ede
bilirler. Örnek olma güçlerini kaybetmernek için, çocuklarını dinleyenler o
labilir.
Şunu unutmamak gerekir ki, küçüklerin zayıflıklan ve rnasurniyetleri
büyüklerin eğitimi için önemli bir vasıtadır. Bu da büyükleri örnek olmaya
zorlamaktadır. Bu gerçeği görmek, okulların eğitimlerini de etkilernelidir.
Onun için çocuklara, bazı noktalardan, anne babalannı eğitmelen için özel
eğitim verilmelidir.
3. Nasihat Etmek
İnsan zayıf bir varlıkhr. Nimet ve bolluk içindeyken çok defa bunun
kıymetini bilemez, neşelenip keyiflenir. Başı sıkıldığında da, üzülüp hayıfla
nır! Bunun için insanlara zaman zaman hahrlatmalarda bulunınak gerekir.
Buna çok ihtiyaç vardır. Nitekim bir atasözünde, "Ulu sözü dinlemeyen ulu
ya kalır!" uyansı yapılrnaktadır.29
Naslhat,3o akıl öğretme ve yol göstermedir. Onun için "nasıhat" olarak
söylenen uyarılar, bir anlamda insanların tecrübesidir. Bu tecrübeler, hiç de
kolay kazanılrnamıştır. Her birinin gerisinde nice ısh:raplar, göz yaşları, al
danışlar, inişli çıkışlı yollar vardır!
Nasreddin Hoca bu nasihat konusuna çok önem verir. Hatta bir gün
dostlan kendisine:
29
30
"Ulu sözii dinlemeı;eıı ulııya kalır!" sözünün anlamı şudur: Büyük sözü dinlemeyen kimse, günün birinde, bin türlü belaya uğrayabilir. .. Başı derde girer, sıkıntıdan kurtulmaz. Sızlarup durur ...
Nasihat: l.Doğru yola, iyiye, güzele sevk etmek için yapılan konuşma, öğüt. 2.Akıl öğretme. 3.Yol gösterme. 4. Samirniyet göstermek ... 5. Bir şeyin özünü elde etmek için çalışmak. 6. Bir bütün parçalarmı bir araya getirmek Bu anlamlar göstermektedir ki, nasihat etmek için hem bilgili_ ve hem de samimi olmak gerektirmektedir.
AİLE BİREYLERİNİN YERİ ve FONKSİYONU
....: Hazret, dünyada en değerli şey nedir? diye sorarlar.
Oda: - "Nasihattir. O da herkese nasip olmaz." cevabını verir.
Dostlan bir müddet düşündükten sonra:
-Peki, en değersiz şey nedir? derler. Hoca bu sefer de:
~Yine "nasihattir." cevabını verir.
Dostlan şaşınrlar:
275
- Peki amma Hocam! Bir şey ayni zamanda hem değerli ve hem de de
ğersiz olur mu? dediklerinde Hoca:
- Evet, olur. "Çünkü nasihat tutlllursa en değerli; fakat turulmazsa en
değersiz şeydir" cevabını verir.
Görüldüğü gibi nasihat iki tarafı keskin bir kılıçhr!
Şunu çok iyi bilmek gerekir ki, insanın çeşitli problemleri ve halleri ola
bilir. Haliyle aynı söz, çeşitli zamanlarda farklı anlaşılabilir. "Ben bu işi bili
yorum, kimsenin halırlatmasına ihtiyaç yoktur." demeye hiç gelmez. İnsan
bilse bile, iş başa düştüğünde hahrlamayabilfr. İşte nasihat bu açıdan fayda
lıdır.
Tabii ki nasihat eden kişinin bilgili, samimi ve güler yüzlü olması gere
kir. Bir de, nasiliate ihtiyaç du)rulduğunda yapılmalıdır. Yani Bor'un pazan
geçmeden, Basra harab olmadan! Demir tavmda iken. Ağaç yaşken. Tam kı
vamında!
Annelerin babalarm nasihatleri çok önemlidir. Yalnız onlar bazen, ço
cuklannın ergin ve yetişkin olduklarının farkında olmadan, gereksiz ham
latmalarda bulunmaktadır. Bunun aksi tesir yapacağını da düşünmek gere
kir. Sırf bu yüzden evden kaçan, ya da arıne babasıyla arası açılan pekçok
kimse vardır.
Yetişkinlere, küçük çocuk muamelesi yapmak? Bu ince noktaya çok dik
kat edilmelidir. Ve diyorq.z ki:
Anneler, babalar, büyükler! Çoruklarınızın büyüdüklerini görün!
276 YETiŞKİNLİK DÖNEMİ EGİTİMİ ve PROBLEMLERİ
4. Telkin Metodu
Telkin, "birinin aklına bir şey getirmek, hafif bir sesle hahrlatmak" an
lamına gelir. Telkin yapılırken, belirli işaretler ve ifadeler kullanılır.
Telkinin gücün~ şu söz açıkça ifade eder:
Birine kırk gün deli desen deli olur!
Onun için, gerek aile ve gerekse okul ortamında, daima olumlu yönde
telkinlerde bulunulmalıdır. Yıkıa tenkit ve alaya kesinlikle yer verilmemeli
dir.
5. Dolaylı Anlahm
Hataların yüze açıkça söylenınesi insanları kızdırabilir. Hele de yetişkin
leri. Onun için, hatırlatmalar, "Selamün aleyküm kör kadı" usulüyle olma
malıdır.
· Kültürümüzde dolaylı anlahm çok yaygındır. Bakınız, "Kızım sana
söylüyorum, gelinim sen anla!" sözü, bizi çok iyi anlatmaktadır.
Bizim ailede evlenecek delikanlılar ve kızlar, meramlarını genellikle do
laylı ifade ederler. Babalar ve anneler de çocuklarını yüze getirmernek için,
yine aynı yolu tercih ederler. Yani derler ki, anlayana sivri sinek saz; anla
. mayana davul zurna az!
Bu metodla yapılan öğretim nasıl bir fayda sağlar?
a. Dolaylı uyarılarla uyanlan kişiler, doğrudan kendilerine söylenınedi
ği için, hemen savunmaya geçınezler.3ı
b. Biraz uzun yol olsa da, hatalan söyleyen kişilerin riskleri azalır. Ö
nemli olan doğru hedefe ulaşmakhr.
31 Başta Kur'an olmak üzere, diğer Kutsal Kitaplar, dalaylı aniabm örnekleriyle doludur. Ayrıca Peygamberlerin anlahm tarzlan içersinde de bu metoda çokça yer verilmiştir.
AİLE BİREYLERİNİN YERİ ve FONKSİYONU 277
c. Uyanlar dolaylr yoldan yapıldığı zaman, hatalı kişiler teşhir edilme
miş olur. Bu da onların, doğruya yönelişlerini kolaylaştınr.32 İyi bilinmelidir
ki, suçlular gereksiz yere teşhir edilirse, bu kişilerin utanma hisleri büyük
oranda yara alır. Sonra da düzelmeleri ve değişmeleri çok zor olur. Değişse
ler }Jile, bakarsınız, toplum bunlan değişmiş olarak göremez. Bu da, işin baş
ka birzor yanını oluşturur.
d. Bu tip söyleme şekli, sanat ve estetiğin gelişmesine yardımcı olmuş
tur. Çünkü bunlar, dalaylı anlatırnın en açık ömekleridir.
Sonuç
Eğitim, hayat boyu devam eden bir süreçtir. Bebeklik, çocukluk, gençlik,
yetişkinlik ve ihtiyarlık Her yaşın, her çağın, her durumun, kendine göre
özellikleri, ihtiyaçlan ve buna göre de eğitimi vardır.
32 Türk mizalıının önde gelen temsilcilerinden (17. ya da 18. yüzyıl Osmanlı döneminde yaşadığı ileri sürülen) ineili Çavuş'un nüktelerinde de" dalaylı anlahm" önemli bir yer tutmaktadır. Bu konuya, "Siislii Elçi" isimli nüktesi güzel bir örnektir. ineili Çavuş, yeni gelen Nemse (Almanya ve Avusturya ülkeleri ve halkı) elçisine nedim tayin edilir. Elçi, ülkesinin en zenginlerinden ve görgüsüz biri olduğıından, huzura girerken ne kadar mücevheratı varsa üzerine takarak gelir. Bu kılığı padişahı rahatsız eder. ineili'ye emreder: -Şu sefire münasip bir şekilde söyle; böyle avretler gibi süslenerek gelmesin! İncili bunun üzerine kuyıımcubaşıyı çağırtır, zümrütler, akikler, pırlantalarla süslü bir takunya ısmarlar. Yapıp getirdiklerinde de bunu sarayın helasma koydurıır. Bir gün abdesthaneye giden elçi, bu çok kıymetli takUnyayı görünce değerli taşlardan anladığı için inceler, hayretler içinde kalır. ineili'ye durumu anlatır: -_Şimdi abdesthanede çok kıymetli bir çift takunya gördüm. Bunu neden oraya koyuyorlar, anlamadımı ineili der ki: - Efendim, padişahıınız mücevherata lıiç değer vennezler. Kendilerine bıı hediye gelince onu ancak helaya layık gönniişlerdir. Bu cevaptan gereken dersi alan sefir, ertesi giinü mücevherattan iizade bir kıyafetle parlişahın huzuruna gelince, padişah verdiği emri İncili'nin başanyla ifa ettiğini anlar, pek memnun olur. Sonra buyurur: -Aferiıı İndli! Herife iidiib öğretıııişsin, dile benden ne dilersen! - Sarayın helasındaki takunyayı ihsan buyunın, yeter padişahım! Padişah bu dileğine hayret edip sebebini sorunca, ineili durumu anlatır. Padişah öğrı:nince, gülerek diİeğinin yerine getirilmesini emreder. (Bkz: Tahir Galip Serııt!ı; Mizalıımızm Üç Ustası, Nasreddin Hoca, İncili Çavıış, Bekri Mustafa, Selis Yayınlan, İst. 2004, s, 186.)
278 YETiŞKİNLİK DÖNEMİ EGİTİMİ ve PROBLEMLERİ
Eğitimin devreleri olduğu gibi, mekanlan da vardır. Aile bu yerlerin ba
şında gelir. İnsanın çocukluğu burada geçer. Karşılıksız sevgiyi ve fedakarlı
ğı burada göı:üı": Hayata en iyi hazırlanma yeri, yine burasıdır. İnsana temel
kimliğini kazandıran da ailedir.
Aile sadece çocu.!<lar için değil, büyükler ve yetişkinler için de bir sığın
ma ve eğitim yeridir. Ne var ki gittikçe küreselleşen dünyada, yetişkinin de,
yetişmiş insanın da hem tarifi hem de rolü, önceki dönemlere göre daha
farklıdır.
Şimdiki insanın daha çok şey bilmesi ve bildiklerini koordine etmesi ge
rekmektedir. Diğer taraftan dünyanın her yerinde hem kimliğini hem de hü
nerini en iyi şekilde ortaya koyması şarttır. Bu biraz da her merhalede yaşa
ma bilinci kazanmakla olur.
Diğer taraftan küreselleşmenin, insanların bilgiye ulaşmasını kolaylaş
hrdığı bir gerçektir. Öğrenme de daha hızlıdır. Yalnız ihtiyaçlar değiştikçe,
süreidi öğrenmek de gerekmektedir. Çünkü değişim ve gelişim baş döndü
rücü bir hıza ulaşmışhr.
Bir de bu gelişimin elbette bir bedeli vardır. Ozon tabakasının delinmesi,
ekolojik dengenin bozulması, gürültü, trafik, hormonlu besinler, nükleer a
tıklar,· insaniann aarnasız bir rekabet ve tüketim içine itilmeleri ve bunun
sonucunda oluşan egoist:li.\::. Anne-babanın çocuklarından şikayetlerinde de,
çocukların yetişkinlerden beklentilerinde de çok çok farklılıklar var!
Bu problernlerin üstesinden gelebilmek için, yetişkin insan pekçok şeyin
farkında olmalıdır. Bunlan şöyle sıralayabiliriz:
1. Yetişkin, aile içindeki rollerini en iyi-şekilde bellemelidir. Huzurlu bir . . aile ortarnının oluşması buna bağlıdır. Çünkü toplumdaki pekçok problem-
ler, bu huzur ortarnının ohnayışından kaynaklanmaktadır.
2. Yetişkin, ileriki dönerrJeri daha iyi geçirebilmek için faydalı alışkan
lıklar edlıımelidir.
AİLE BİREYLERİNİN YERİ ve FONKSİYONU 279
., 3. Yetişkin· insan, yeteneklerine uygun bir meslek sahibi olmalı. Çeşitli
sebeplerden dolayı bu mümkün olmamışsa, yaptığı işe sürekli lanet okuya
rak hayatını zindan etınemeli. Kendisini, -eğer mümkünse- o alana kanalize
etıneli. Faydalı olmaya çalışmalı. Yoksa ömür boyu, hayali bir şahsiyete
mahkum olur.
4. Yetişkin, değişen şartlar ve ihtiyaçlar içinde kendisini kaybetınemeli
dir. En önemlisi de, her türlü şartlar altında "kendisi olma"ya özen göster
melidir.
5. Her gence ve yetişkine bir gün kendisinin de ihtiyar olacağını düşün
dürrnek ve empati yaptırmak gerekir.
İnsanlar toplumda olgunluğu ve mükemmelliği elde etınek için, güllük
gülistanlık bir ortam düşlememelidir. Her kesimden insanlarla birlikte ya-,
şamaya alışmak gerekir. İhtiyarlar, hastalar, sakatlar, yetiınler, dullar. İnsa
nın aile içinde ve dışında, bunlara karşı görevleri vardır. İnsan bu yolla ol- ·,
gunlaşıp mükemmelleşir. İyi bilmeliyiz ki, gülün simetriği dikendir.
6. Ülkemizde hala önemli sayıda okuma-yazma bilmeyenler vardır:33 Bu
konuda ciddi tedbirler alınmalıdır. Geşmişte, okuma-yazma kurslarını biti
renlere çeşitli vaatlerde bulunuldu. Bunlann hiç birisi yerine de getirilmedi.
Burada yapılacak vaad, kişinin kendisi olmalıdır. Bilmeyen kişiye, bilgili bir
kişi vaad etı:r).ek!
7. Gelişen teknolojinin yeni ürünleri sürekli evlere girmektedir. Bunların
kullanımlanyla ilgili önemli problemler yaşanrnaktadır. Bu konuda ailedeki
yetişkinler özel olarak eğitilmelidir. Hatta bu ürünü satan firmalar, aile or
tamında alıcılarını kısa bir süre de olsa eğitınelidir.
33 2004 yılı itibariyle okuma-yazma bilmeyenierin sa yılann yedi buçuk milyon civarında olduğu söylenmektedir. Bunun çoğunu kadınlar teşkil etmektedir. Yetmiş milyonluk bir ülkede, bu oldukça önemli bir rakamdır. Bazı yetkililerle konuştuğumuzda, bu grubıın üretim açısından fa_zlabir değerinin olmadığı, çoğunun elli yaşın üstünde olduğu ifad<:! edilmektedir. Bir kere .bu görüşe katılmak mümkün değildir. En azından, yaparak yaşayarak öğretrne metodu kullarulmak suretiyle, bu okuma yazma bilmeyen kitleye pekçok şey öğretilebilir.
280 YEriŞKİNLİK DÖNEMİ EGİTİMİ ve PROBLEMLERİ
Ayrıca kırsal kesimlere de yer yer teknoloji girmiştir. Bunlann doğru bir
şekilde kullanımlannın öğretimi şarttır. Yoksa pekçok zararlı sonuçlar ortaya
çıkabilir. Özellikle tüketici demekleri ailelerle işbirliği yaparak bu konuya
eğilmelidir. Bulaşık makiiı.esinde ıspanak yıkayanlardan tutunuz, soğutmak
için buzdolabına ayakkabı koyanlara kadar, çeşitli haberler zaman zaman
medyada yer almaktadır. İlaç kullanımı konusunda da eczacılann buna ben
zer pekçok tespitleri vardır. Yine çok sayıda ev a.Ietleri, basit şeyleri bilme
rnekten dolayı tamir atölyelerini boylamaktadır. Bazılan.da hurdaya çıkmak
tadır.
8. Nüfusun büyük çoğunluğu, çeşitli sebeplerle şehirlere göç etmektedir.
Bunların hem meslek hem de şehre uyum problemleri vardır. Bunun önü
alınmazsa, gittikçe şehirler köyleşmiş hale gelecektir. Üstelik düzensiz ve
plansız bir şekilde. En azından, şehirlere gelenlere, bu alanlarda yaşama eği
timi verilmelidir. Bu konuda ailelere de büyük iş düşmektedir.
9. Sağlık konusunda halkın sağlıklı bilgilenmeye ihtiyaa vardır. Bu hem
beslenmeyi, hem spor yapmayı, hem de dengeli kilolara sahip olmayı kap
samaktadır. Bu konuda doğiu bilgilerin öncelikle yetişkinlere verilmesi şart
tır. Çok basit konulan bilmernekten dolayı hem hasta olma riski artmaktadır
hem de gereksiz yere doktorlar meşgul edilmektedir.
·ıo. Bilindiği gibi yaşlılık pekçok problemleri de beraberinde getirmekte
dir. Eskiye nazaran, toplumumuzda da yaşlı sayısının arttığı bir gerçektir. Bu.
demektir ki, bundan sonra, ailelerde daha fazla yaşlı kişi olacaktır. Onun için
ciddi tedbirler almak gerekir.
En başta, yaşlılıkla ilgili olarak herkesin belirli ölçüde bilgi sahibi olması
gerekir. Hele bu yaşlı, köyünden kasabasından kopup şehre evlatlarının ya
nına gelmek zorunda kalan birisi ise, çok d~a problemlidir. Bu tip yaşlılara
bakmak zorunda olan kişi, bu koniıda eğitilmelidir.
Bu tedbirlerin en başında, ciddi aile terbiyesi gelir. Bu konuda yaşlısm
dan tutunuz, çocuklara kadar, bir dizi adab-ı muaşeret söz konusudur.
AİLE BİREYLERİNİN YERİ ve FONKSİYONU 281
11. Yetişkinler, öncelikle çocuk, gençlik ve yaşlılık psikolojisi hakkında
bilgi sahibi olınalıdır. Neden bu kadar önemlidir bu eğitim?
a. Gençler arasında uyuşturucu, alkol vb. zararlı alışkanlıklara yöneliş
gittikçe artmaktadır. Nerdeyse okuldan kaçmalar, cinsel sapmalar, satanizm
vb. di.işüncelere kapılmalar, intiharlar, hep beklene gelen olaylar arasına
girmiştir. Bunun neticesinde, ailede çatışmalar kaçınılmazdır.
b. Gençler meslek seçerken, maalesef, anne ve babalann ]c<ötü yönlen
dirmelerine maruz kalmaktadır. Çok defa anne ve baba, kendi hayallerini
çocuklan vasıtasıyla gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Dolayısıyla çocukların
ilerde yapacaklan iş, annesinin, babasırlın ve biraz da çevresinin hayali ol
maktadır. Sırf bu yüzden, pekçok insan, hayali bir hayat yaşamaktadır. Bu
gibi kişiler ne sağlıklı meslek sahibi olabilir ne de uyumlu bir şahsiyet oluş
turabilir! Her zaman kendi içlerinde bir çatışma yaşamaları söz konusudur.
"Aile Kurslan" adı altında yetişkin olan anne-babalara, bu konuda eği
tim verilebilir. Aynca aile rehberlik hizmetleri oluşturulabilir. Özellikle bu
konuda medyaya da büyük görevler düşmektedir. Yine evlere giren deterjan
ve yiyecek ambalajlannın üzerinde yetişkinler eğitilni ile ilgili resimler ve a
çıklamalar yer alabilir.
12. Toplumda gittikçe gelişen lüks yaşama arzusu, kaynana ile gelinin
bir eve sığmasını zorlaşmaktadır. Bu yüzden, kaynana yüzü görmek isteme
yen gelinler olduğu gibi, gelinle birlikte olınak istemeyen kaynanalar da
vardır.34
Şunu unutmamak gerekir ki, aile önemli bir eğitim kurumudur. Orada
herkes birbirinin eğitimi ve olgun1uğa erişmesi için gereklidir. Herkes önem
lidir. Çocuklar, gençler, yetişkinler, yaşlılar. Hepsi birbirine muhtaçlar. Ki
minin gücü kuvveti, kiminin merhameti, kiminin tecrübesi, kiminin hayır
34 Gelin kaynana çalışmasının temelinde şüphesiz çeşitli sebepler olabilir. Kıskançlıklar, kültür farklılıklan, duygusal dururnlar her zaman çatışmalarm ateşleyicisidir. Yalnız kaynana aleyhine söylenen bazı türküler ve tekerlernelerin de bunda çok etkisi olduğunu düşünrnekteyiz. Hele, şiı dikenli kaktüslere halk arasında "kaynanadili" denilrnesi, işin tuzu biberi olmaktadır ...
282 YETiŞKİNLİK DÖNEMİ EGİTİMİ ve PROBLEMLERİ
duası. Bütün bunlar bir araya gelince anlamlı bir bütün oluşturmaktadır.
Hamlıkların, çiğlillerin giderilmesi için, her biri birer nimet olarak görülme
lidir. Şüphesiz bu anlayışın yerleşmesi için, Allah korkusun ve peygamber
sevgisinin kalplere yerleşmesi gerekir.