58
www.yuruyus-info.org [email protected] [email protected] Haftalık Dergi Sayı: 74 8 Temmuz 2018 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) www.yuruyus-info.org AKP Faşizmi, Mafyasıyla, Sivil Faşistleriyle, Polisiyle Saldırıyor Tehdit, Gözdağı, Komplo, Provokasyon, Yozlaştırma, Apolitikleştirme, İşkence, Katliam Faşizm Bütün Yöntemleriyle Saldırıyor… Çünkü Korkusu Büyük! AKP FAŞİZMİNE KARŞI DİRENECEK VE SAVAŞACAĞIZ! AKP FAŞİZMİNİN PROVOKASYONLARINI, GAZİ’DE, ÇAYAN’DA, KÜÇÜKARMUTLU’DA OLDUĞU GİBİ, CEPHE’NİN ÖNDERLİĞİNDE HALKIN DİRENİŞİYLE BOZACAĞIZ! AKP Faşizmini “Sağduyu”ya Çağıranlar, Parlamento Koltuklarından, Konfederasyonların, Odaların Küflü Bürolarından Demeçlerle Faşizme Karşı Çıkılabileceğini Sananlar, Siyasi Kördür! Faşizmin “Sağduyusu” Yoktur Direnmeyenler Yok Olmaya Mahkumdur! BELÇİKA’DA 17 YILDIR OTURUM HAKKI GASP EDİLEN CAHİT ZOREL DİRENDİ ve KAZANDI! 70 GÜN BOYUNCA YAŞADIĞI HAKSIZLIKLARI ANLATTI, KAZANDI! 70 GÜN BOYUNCA “DEVRİMCİLİK DÜNYANIN EN SOYLU DAMARIDIR” DEDİ, KAZANDI! 70 GÜN BOYUNCA DEVRİMCİLİĞİN MEŞRULUĞUNU SAVUNDU, KAZANDI!

yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

www.yuruyus-info.org

[email protected]

yu

ruy

us

.biz

@g

ma

il.co

m

Haftalık DergiSayı: 74

8 Temmuz 2018Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

ww

w.y

uru

yu

s-in

fo.o

rg

AKP Faşizmi, Mafyasıyla, Sivil Faşistleriyle, Polisiyle SaldırıyorTehdit, Gözdağı, Komplo, Provokasyon, Yozlaştırma,

Apolitikleştirme, İşkence, KatliamFaşizm Bütün Yöntemleriyle Saldırıyor… Çünkü Korkusu Büyük!

AKP FAŞİZMİNE KARŞIDİRENECEK VE SAVAŞACAĞIZ!

AKP FAŞİZMİNİN PROVOKASYONLARINI,GAZİ’DE, ÇAYAN’DA, KÜÇÜKARMUTLU’DA OLDUĞU GİBİ,

CEPHE’NİN ÖNDERLİĞİNDE HALKIN DİRENİŞİYLE BOZACAĞIZ!

AKP Faşizmini “Sağduyu”ya Çağıranlar, Parlamento Koltuklarından, Konfederasyonların,

Odaların Küflü Bürolarından DemeçlerleFaşizme Karşı Çıkılabileceğini Sananlar, Siyasi Kördür!

Faşizmin “Sağduyusu” YokturDirenmeyenler Yok Olmaya Mahkumdur!

BELÇİKA’DA 17 YILDIR OTURUM HAKKI GASP EDİLENCAHİT ZOREL DİRENDİ ve KAZANDI!

70 GÜN BOYUNCA YAŞADIĞI HAKSIZLIKLARI ANLATTI, KAZANDI!70 GÜN BOYUNCA “DEVRİMCİLİK DÜNYANIN EN SOYLU DAMARIDIR”

DEDİ, KAZANDI!70 GÜN BOYUNCA DEVRİMCİLİĞİN MEŞRULUĞUNU SAVUNDU, KAZANDI!

Page 2: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

www.yuruyus-info.org [email protected]

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Elif ERSOYAdres: Bozkurt Mah. Baysungur Sok.Muratoğlu Çarşısı 14 D Şişli - İSTANBULOfset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Zübeyde Hanım Mah. Fevzi

Çakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1

Sultangazi / İSTANBUL

Tel: (0-212) 536 93 45

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık Sanayi Cad.

Altay Sok. No: 10 Çobançeşme /

Yenibosna / İST.

Tel: (0-212) 452 23 02

Haftalık Süreli

Yerel Yayın

Siyasi Dergi

Fiyatı: 1 TL

Sınıf mücadelesi yoktur artık onlar için,seçim mücadelesi vardır.

Devrim ideali yoktur, en büyük idealleri “Parlamentoda çoğunluk kazanmak”la

sınırlanmıştır.

- Biz devrim iddiamız ve sosyalizminancımızla direnebildik bu büyük saldırıya.

Devrim iddiamız ve sosyalizm inancımızlayardık kuşatmaları. Bu iddia ve inanca

sahip olamayanlar, tarihe destanlarbırakamazlar.

Herhangi bir aşamada, bir noktaya kadarkararlılık gösteren kişiler veya gruplar

her zaman çıkabilir. Ancak devrimiddiasına, iktidar hedefine sahip olanlar,

bu kavgada halka ve kendi gücünegüvenenler, sonuna kadar kararlı olabilirler.

DEVLET, BÜTÜN YASADIŞI İŞLERİNDE, KATLİAMLARDA KULLANMAK İÇİNKONTRGERİLLAYI, MAFYAYI, SİVİL FAŞİST TERÖRÜ YEDEĞİNDE TUTAR!

MAFYA-DEVLET HEP İÇ İÇEDİR.

AKP FAŞİZMİ DE SÜMÜKLÜ ALAATTİN ÇAKICI, SEDAT PEKER, M. ALİ AĞCA veDİĞER TETİKÇİLERİNİ HALKA KARŞI SAVAŞTA KULLANIYOR!

FFAŞİST MAFYACILARIN TEHDİTLERİ DEAKP’NİN SALDIRILARI DA HALKIN MÜCADELESİNİ

DURDURMAYA YETMEYECEK!

MAFYA, KAPİTALİZMİN GAYRIMEŞRU ÇOCUĞUDUR!

Page 3: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

i ç i n d e k i l e rahlaksızdır!

23 Emperyalizme ve FaşizmeKarşı Savaş ve Savaşçı: Birsavaşçı, feda ruhu ilesavaşmalıdır

24 Halkın sanatçılarına, halkınavukatlarına özgürlük!

25 Halkın Sanatçıları: Yaşamakiçin öldürmek-2

28 Devrimci İşçi Hareketi: Zaferiyalnızca direnenler kazanır!Derya Koçak’ın direnişi defarklı olmayacaktır!

30 Kamu Emekçileri Cephesi:Düzenden ideolojik-politik birkopuş sağlanmadan, kamuemekçilerinin mücadelesigelişip büyüyemez!

31 Kamu Emekçileri Cephesi:Yüksel Direnişi’nden KamuEmekçileri Meclisine gidenyolu örgütlemeliyiz!

32 Halkın sağlıkçısı CelalAkgün’ün Kandıra 2 No’lu FTipi Hapishanesi’ndenyazdığı mektubu yayınlıyoruz

33 TAYAD’lı Ailelerden:TAYAD’lılar işkencelerleyıldırılamaz

34 Kelimelerimiz: Yabancılaşma

36 Halk Meclisleri: Düzensorunları çözmez kullanır!

39 AKP, sümüklü mafyacıları ve

10 Devrimcilik Yapmak SuçDeğil, Görevdir: İrlanda’dadevrimcilere yönelik baskı veişkencenin kısa tarihi

13 Yok Edemezsiniz: Bin yıllardırhalkın sanatçıları var! Halklarınzalime söyleyecek sözü olduğumüddetçe halkların özlemleri,sevdaları, kavgaları olduğumüddetçe de olacaktır

16 Bolu F Tipi Hapishanesi ÖzgürTutsaklarından Duran Kıvanç,Ameliyat olma sürecinianlatıyor

18 Hasta tutsakların rahatsızlıklarıfaşizm için baskı ve boyuneğdirme aracıdır!

19 Başkanlık işçiye zararlı dapatron sendikacılığı, düzenpartilerinin arka bahçesiolmak işçiye yararlı mı?

21 Bedel ödeyenler, direnenlerdeğerimizdir. Ödediği bedel,direnişi pazarlayanlar siyasi

4 AKP faşizmine karşı direnecek vesavaşacağız! AKP faşizmininprovokasyonlarını, Gazi’de,Çayan’da, Küçük Armutlu’daolduğu gibi, Cephe’ninönderliğinde halkın direnişiylebozacağız!

Mahalleler, Halkınİktidarına Giden Yoldur

kontra örgütlenmeleriyle halkı ve

devrimcileri teslim alamaz!

40 Röportaj: “İkna olan ve güvenduyan herkes 15-20 gün içindeuyuşturucuyu bırakabilir”

42 Faşizmin halktan korkusunun adı:‘Her düğüne bir polis’

43 “Buraya oturduğum zaman umudumbaşladı. Hakkım olanı alıncayakadar direnmeye devam edeceğim”

44 KESK yönetimi, oturma eylemiyapan KEC’lileri dışarı atmaklatehdit etti

45 Alev Şahin, 45. TMMOB GenelKurulu’nu değerlendiriyor

47 Halkın Mühendis Mimarları:Halkın tutsak mühendisi KenanEmre Üstündağ’dan mektup var

49 Cahit Zorel, Belçika’da oturumhakkı için 70 gün boyunca direndive kazandı!

50 Cahit Zorel’in zafere ilişkinaçıklaması

51 İki devrimci, iki direnişçi...

52 Avrupa’da HFG: Bağımlılık ilemücadelede en önemli silahımızdeğerlerimizdir

55 Avrupa’da Yürüyüş

56 Yitirdiklerimiz

58 Avrupa’daki Biz: NSU Davası,Alman emperyalizminin Nazilerimeşrulaştırma davasınadönüşmüştür!

FAŞİZM HALKIN AVUKATLARINITESLİM ALAMAZ!

TUTUKLU AVUKATLARLADAYANIŞMA KONSERİ

13 TEMMUZ 2018 CUMASAAT 19.00ŞİŞLİ BELEDİYESİ NAZIM HİKMETKÜLTÜR VE SANAT EVİ

Page 4: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

24 Haziran öncesinde, AKP’nin örgütlediği gruplartarafından Bursa’dan Konya’ya, Urfa’ya kadar birçokyerde, CHP’nin, İyi Parti’nin, HDP’nin seçim standlarınasaldırılar oldu. Seçim arifesinde ise, bizzat AKP’liler ta-rafından seçimleri kaybetmeleri halinde “bunu kabuletmeyecekleri” tehditleri ortaya atıldı. Özellikle İstanbul’daAKP’lilerin faşist saldırı ve provokasyonlara başvuracağıhaberleri yayıldı. Seçim sonuçlarının ardından AKP’lilerHabipler’de silahlı gösteri yaparken, konvoylar halindeşehrin çeşitli bölgelerinde “zafer şovu” yaptılar. Niyetleriolmasına rağmen, konvoylarını Gazi’ye, Çayan’a, Ar-mutlu’ya sokamadılar.

Ülke çapına yayılan bir saldırıya dönüşmemesi ne-deniyle birçok kesim bu gelişmenin üzerinde fazladurmadı. Karşımızda AKP iktidarının gerçekleştirmeyeçalıştığı bir faşist örgütlenme ve saldırı politikası vardır.AKP’nin faşist örgütlenmelerinin öncelikli hedefi ise,devrimcilerin örgütlü olduğu, karşı-devrim güçlerinin

ellerini kollarını salla-yarak giremedikleri, gir-diklerinde ise kendilerini“güvende” hissetmedik-leri yoksul mahallelervardır.

Seçim akşamı “AKPkutlaması” bahanesiyleyoksul mahallelerde şovyapmak isteyen AKP’ninbu politikası, SüleymanSoylu’nun seçimin he-men öncesinde Gazi’deve Küçük Armutlu’da

miting yapma provakasyonu da, bu saldırı politikasınınbir devamıydı. Seçim öncesi de, seçim gecesi de bu po-litikayı bozduk. AKP konvoylarının mahallelerimizegirip şov yapmasına izin vermedik. Seçim çalışmasıyapmalarına da izin vermedik. Yoksul mahallelerimizesaldırdıklarında karşılarında direnişi bulacaklarını tekrartekrar gösterdik.

Faşizmle yönetilen tüm ülkelerde, devletin resmiordusu ve polisinin dışında da faşist örgütlenmeler vardır.Çünkü, bütün faşist iktidarlar, birincisi belli bir kitletabanına; ikincisi, devletin faşist yüzünü gizleyecekörgütlenmelere ihtiyaç duyarlar. Bu örgütlenmelerinboyutu, biçimi, nasıl ve ne zaman kullanılacağı, sınıflarmücadelesinin o günkü koşullarına göre değişebilir.Fakat değişmeyen, faşist iktidarların bu araç ve yöntemlerebaşvuracağıdır. Bunu bilmek, buna karşı hazırlıklı olmayıgerektirir.

Ülkemizde reformizm ve oportünizm, bunu görmekyerine, AKP’nin faşist örgütlenmelerine karşı, “demok-rasilerde bu kabul edilemez”, “skandal” vb. açıklamalaryapmakta, çözümü de parlamento kürsüsünde şikayet-lenmekte bulmaktadır.

Faşist terör karşısında böyle bir çözüm yoktur. Faşist terörün karşısına ancak halkın örgütlü gücüyle

ve halkın devrimci şiddetiyle çıkabilirsiniz. Dünya halk-larının tarihi de, ülkemiz tarihi de bunun başka türlü ola-mayacağının birçok örneğiyle doludur.

Seçim Gecesindeki Faşist Saldırı Planı,Cephe Tarafından Bozulmuştur

AKP’lilerin seçim günü yağdırdıkları tehditlere karşı,

AKP FAŞİZMİNE KARŞI DİRENECEK VE SAVAŞACAĞIZ!AKP FAŞİZMİNİN PROVOKASYONLARINI,

GAZİ’DE, ÇAYAN’DA, KÜÇÜK ARMUTLU’DA OLDUĞU GİBİ,CEPHE’NİN ÖNDERLİĞİNDE HALKIN DİRENİŞİYLE BOZACAĞIZ!

AKP FaşizmiMafyasıyla, Sivil Faşistleriyle, Polisiyle Saldırıyor;

Tehdit, Gözdağı, Komplo, Provokasyon, Yozlaştırma, Apolitikleştirme,İşkence, Katliam... Faşizm Bütün Yöntemleriyle Saldırıyor

Çünkü Korkusu Büyük!

AKP Faşizmini “Sağduyu”ya Çağıranlar, Parlamento Koltuklarından, Konfederasyonların, Odaların Küflü

Bürolarından Demeçlerle Faşizme Karşı Çıkılabileceğini Sananlar, SiyasiKördür!

Faşizmin “Sağduyusu” Yoktur.Direnmeyenler Yok Olmaya Mahkumdur!

S. Soylu ProtestosuArmutlu Halk Meclisi

Yürüyüş

8 Temmuz2018

Sayı: 74

YOKSUL MAHALLELER, HALK İKTİDARINA GİDEN YOLDUR4

Page 5: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

Gazi'de halk, mahallesini korumak için oy atma işlemlerininbitmesinin ardından sokağa çıkmaya başladı. "Hırsız,Katil, Halk Düşmanı AKP" sloganları yükseldi Gazi’den.

Kitleye Liseli Dev-Gençliler önderlik etti. Liseli Dev-Gençliler, "SEÇİMLER ALDATMACADIR TEK YOLDEVRİM" pankartıyla kitlenin en önündeydiler.

Bu eylem yaklaşık 4 saat sürdü. Gazi halkı ayaktayken,elbette hiçbir faşist güruh ve hiçbir AKP konvoyu Gazi’yeyaklaşamadı. Gazi ayaklanmasını ve Gazi şehitlerini kı-lavuz edinen Liseli Dev-Gençliler, tıpkı abileri gibi,"Hedef karakol" dediler ve 24 Haziran yürüyüşününson sözünü o karakolun önünde söylediler.

Yürüyüş boyunca iki bine yakın Gazili vardı sokak-larda.

Reformizm ve oportünizm ise, her zamanki gibiydi."Her zamanki gibi" yani Gazi ayaklanmasındaki gibi,Haziran ayaklanmasındaki gibi, Büyük Direniş'teki gibi...

"Liseli Dev-Genç pankartını indirin, yoksa polis sal-dırır".

"Bu kitle karakola yürümez"… diyerek bu direnişigeriye çekmeye çalıştılar.

Her şeyi "düzenin kabul edebileceği sınırlara çekme"politikası, kendisini 24 Haziran akşamı da böyle göster-miştir. Yüksel direnişi karşısındaki tavırları da böyledir.OHAL karşısındaki politikaları da böyledir. Bugüngelinen noktada, reformizmin ve oportünizmin bu poli-tikası, KENDİNİ YOK ETME politikasıdır. Kendileriniyok edebilirler, ama Gazi’yi, devrimcilerin can bedelisavundukları kalelerimizi yok etmelerine izin vermeyiz.Vermedik. Pankartımızla ve “karakola doğru” yürüdük.AKP’nin polisi, 20’yi aşkın zırhlıyla oradaydı. Ama sal-dıramadı.

Benzer bir yürüyüş 24 Haziran akşamı Çayan’da dagerçekleştirildi. AKP faşistlerinin konvoyları, mahalleyeyanaşamadılar.

Liseli Dev-Gençliler, 24 Haziran’daki önderlikleriyleAKP’nin faşist çetelerinin provokasyonunu engellemiş-lerdir. Liseli Dev-Gençliler bu gücü nereden alıyorlardıpeki diye sorulursa, bu sorunun cevabı, tecrübeleri,sayıları değil, ideolojik netlikleridir.

Onlar Büyük Direnişten öğrendiler. Onlar Gazi ayak-lanmasının genç önderleri Ali Haydar Çakmak’tan,Sezgin Engin’den öğrendiler. Onlar Berkin Elvanlar’danöğrendiler. Onlar Gazi’de Günay Özarslan’ın cenazesiiçin yapılan 80 saatlik direnişten öğrendiler.

Öğrendikleri şudur: Faşizmle uzlaşılmaz, mücadele

edilir.

Yoksul Mahalleler, Tüm ÇelişkilerinBirleştiği, Çelişkilerin En Keskin YaşandığıYerlerdir

Ekonomik çelişkilerin ve yozlaşmanın en uç boyutlardayaşandığı yer yoksul mahallelerdir. Açlık, işsizlik yoksulmahallelerdedir. Sınıflar mücadelesinin bugün en keskinbiçimde kendini gösterdiği yer yoksul mahallelerdir.Oligarşik düzen, bugün fabrikalarda, okullarda, büyükölçüde bir denetim sağlamıştır. Ancak çelişkilerin keskinliğibunu yoksul mahallelerde yapmasını zorlaştırmaktadır.Bunun önündeki asıl engel ise, devrimci hareketinvarlığıdır.

Tüm gecekondu mahallelerinin sayısı göz önüne alın-dığında, devrimcilerin örgütlü olduğu, halk nezdindeumut ve otorite olduğu yoksul mahallelerin sayısı, elbettehenüz çok azdır. Fakat oligarşi politikalarını bunlar üze-rinden belirler. Gazi, Okmeydanı, Küçük Armutlu, Çayanbaşta olmak üzere, İkitelli’den Alibeyköy’e, Sarıgazi’denGülsuyu’na, Kıraç’tan 1 Mayıs Mahallesi’ne kadar birçokyoksul mahallede, faşizm yıllardır Cephe’yi yok edeme-miştir. Mesele bizim kaç mahallede olduğumuz, olduğumuzyerlerin toplam nüfusunun ne kadar olduğu değil, bizimvarlığımızın düzen açısından yarattığı tehdittir. OligarşiGazi ayaklanmasını unutmuyor, Haziran ayaklanmasınıunutmuyor. Biliyor ki, bütün yoksul mahallelerin Gaziolması, uzak bir ihtimal değildir ve bu ihtimali gerçek-leştirecek olan da Cephe’dir. Bu nedenle Cephe’ye sal-dırıyor. Bu nedenle Cephe’nin olduğu yoksul mahalleleri“temizlemek” istiyor. İşte bu nedenle “Gazi temizlendi”haberleri yayınlatıyorlar.

Gazi’ye çok “çıkartma” yapmıştır faşist devlet. Gazi’dehalkın yürüyüş hakkını kullanmasını bile engelleyen iş-gallere başvurmuş, cenazelerimizi kaldırtmamış, demo-kratik kurumlarımızı kuşatmış, basmış, Gazi sokaklarındaterör estirmiştir. Ama bunların hepsi, direniş ve savaşçizgisiyle boşa çıkarılmıştır. İşgal eder gibi geldikleriGazi’den her seferinde kuyruklarını bacaklarının arasınasıkıştırıp gitmişlerdir. Süleyman Soylu’nun son “Gaziseferi”nin sonucu da farklı değildir. Zırhlılarla, polisaraçlarıyla kuşatılmış halk, Soysuz’a “defol” diye hay-kırmıştır.

Yoksul MahallelerdeDevrimi Örgütlüyoruz

“Mahalle” dediğimiz neresidir ve devrim mücadelemizaçısından yeri nedir? Bunlar, oligarşinin ve solun tümçarpıtmalarına karşın, teorik ve pratik olarak çoktan ce-vaplanmış sorulardır.

Mahalleler derken, kastettiğimiz yoksul mahallelerdir.Yoksul mahalleler, tüm halk kesimlerinin bulunduğuyerlerdir. Biz yoksul mahalleleri “kurtarılmış bölgeler”olarak görmüyoruz ve “kurtarılmış bölgeler” halinegetirmeyi de hedeflemiyoruz. Bu iki nedenle mümkün

8 Temmuz2018

Yürüyüş

Sayı: 74

55NE AKP NE FAŞİST MAFYA, BİZİ MAHALLELERDEN KOPARAMAZ!

Page 6: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

ve gerekli değildir; birincisi Türkiye gerçeği açısından,ikincisi bizim stratejik Halk Savaşı anlayışımız açısından.

Biz halkın iktidarının peşindeyiz. Yani, biz 5-6 yoksulmahalleyi değil, tüm vatanı istiyoruz. Yoksul mahal-lelerde örgütlenmeyen bir hareketin devrim yapmaihtimali yoktur. Sorunun özü şudur: “Bugün devrimi ör-gütlemek, halkı örgütlemektir; halkı örgütlemek mahalleleriörgütlemektir.”

Oligarşinin “kentsel dönüşüm” politikası, sadece birrant meselesi değil, devrimi önleme politikasıdır. Çe-lişkilerin keskinleştiği, öfkenin örgütlendiği, ayaklan-maların her an mümkün olduğu yoksul mahallelerifiziken tasfiye etmektir.

Bunun için yoksul mahallelerdeyiz ve olmaya devamedeceğiz. Halk Meclislerini ve milisleri örgütlemeyedevam edeceğiz. Yoksul mahallelerden düşmanın siyasiaskeri kurumlarının çekilmesini istiyoruz. Onların varlığınıengelleme politikamız var. 21 Şubat 2016 tarihli 459No.lu Cephe açıklamasında denildiği gibi:

“Bunun için de mahallelerimizde düşmanın hiçbirgücünün; siyasi ya da askeri, ellerini kollarını salla-yarak dolaşmasına izin vermeyeceğiz.

Bunun için de düşmanı mahallelerimizden kovacak,onları merkezlere hapsedeceğiz.

Bunun için de siyasi ve askeri olarak; meclislerle,milislerle düşmana soluk aldırmayacağız.”

Yoksul mahallelerde burjuvazinin siyasi, ideolojikegemenliğini yıkıp, devrimin ideolojisini ve kültürünühakim kılmak istiyoruz. Halkın kendi kendini yönetmeyiöğreneceği taban örgütlenmelerini yaratmayı hedefliyoruzve yaratıyoruz.

Bunları “sivil toplumcu” bir bakışla veya “kurtarılmışüsler” bakış açısıyla değil, DEVRİMİ İSTEYEN,HALK İKTİDARINI HEDEFLEYEN bir bakış açısıylaistiyoruz.

Tıpkı Rusya’da bir meclis, şura örgütlenmesi olan,halkın taban örgütlenmesi olan “Sovyetler”in iktidarıdevralması gibi, Halk Meclisleri’nin, Cephe’nin ülkeçapında iktidarı alıp Demokratik Halk İktidarı’nı kurmasınıhedefliyoruz ve bunu gerçekleştireceğiz. Bu seçimdeki

politikamızın dile getirdiği “Seçim Çare Değil, HalkMeclisleri’nde Örgütlenelim” çağrısı da bu hedefimizeuygun olarak şekillenen seçim politikamızdır.

Faşizme Karşı Olan Tüm Kesimleri, SeçimAldanmalarını, Oyalamalarını BırakıpFaşizme Karşı Mücadeleye Çağırıyoruz!

Bir seçimi daha geride bıraktık. Kim kazandı?Amerikan ve Avrupa emperyalizminin yeni-sömürgesiTürkiye’de seçimlerin her zaman tek bir kazananı vardır:Emperyalizm ve oligarşi. Bu kez de sonuç değişmemiştir.Değişebileceğini sananlar, yeni-sömürgecilik ve faşizmgerçeğini anlamayan veya görmezden gelenlerdir.

Seçimden önce abartılarla bir umut havası yaratıyorlar.Seçim akşamı bu umutlu hal, derin bir hayal kırıklığına,moralsizliğe, umutsuzluğa dönüşüyor. Faşizm işte o mo-ralsizlik, umutsuzluk üzerinde tahakkümünü pekiştiriyor.Umut, devrim mücadelesindedir. Çözüm devrimdedir.

Burjuva demokrasisinin biçimsel kurum ve kurallarıaçısından bakıldığında bile ortada asgari düzeyde de-mokratik sayılabilecek bir seçim yoktur. Baskı, terör,hile, gözdağı, şantaj, her yöntemin kullanıldığı bir fa-şizmden “halktan yana” bir iktidar çıkabileceğini dü-şünmek, kendini düzene teslim etmektir. Sömürü ve zul-mün “tek adam” eliyle uygulanması kötü ama “çokadam” eliyle uygulanması mı demokratik olan? Bunlar,anti-bilimsel politika ve tanımlardır. BUNLAR, FAŞİZMDEMEYE, FAŞİZME KARŞI MÜCADELE ETMEYECESARETİ OLMAYANLARIN kavramlarıdır.

“Tek adam rejimi” diye bir şey yoktur, faşizmvardır. Bunun “tek adam”lı mı, “450 adam”lı mı olduğu,faşizmin biçimlenişine ilişkin bir sorundur. “Meclisdevre dışı bırakılıyor” deniliyor; peki, meclis dahaönceden gerçekten bir karar mercii miydi ve dahaönemlisi, o meclisin kararları, faşizmin kararları değilmiydi? Tüm faşist yasalar o meclisten çıkmadı mı?Halkın hangi sorunu çözümlendi orada? Tüm katliamlarorada alkışlanmadı mı?

Parlamentoyu bırakın, çelişkilerin en keskin olduğuyoksul mahallelere gelin!

Kürt milliyetçiliğinin yoksul mahallelere yönelik yak-laşımı çıkarcıdır. Halkı devrim için örgütleme değil,HDP için oy devşirme peşindedir. Oportünizmin isebugün artık yoksul mahallelerde esamesi okunmamaktadır.Onlar, on yıllarca yoksul gecekondu mahallelerindegelişen devrimci mücadeleyi, “lümpenlerin mücadelesi”diye küçümsemiş, yoksul mahallelerin direniş geleneğini“delikanlılık kültürü” ile açıklamaya kalkmış, devrimcihareketi de “popülizmle (halkçılıkla)“ eleştirip, “sınıftanuzaklaşmak”la suçlamıştır. Özünde yoksul gecekonduhalkının mücadelesini küçümseyen ve aşağılayan opor-tünizmin ve reformizmin, yoksul halka söyleyebileceğibir şey yoktur. Görmedikleri şudur; sınıf yoksul mahal-lelerdedir, başka yerde değil.

En sıradan, en geri düzeyde bir demokratik mücadeleyi

Yürüyüş

8 Temmuz2018

Sayı: 74

YOKSUL MAHALLELER, HALK İKTİDARINA GİDEN YOLDUR66

Page 7: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

bile veremeyen, en geri çizgideki yasallığı bile savunmagüç ve iradesinden yoksun, en geri olanın da gerisinedüşmüş bir solun varlık nedeni ortadan kalkmıştır artık.

Sol, tarihsel olarak mücadeledir, direniştir, barikatlardır,bedel ödemektir, saldırıyı en önde göğüslemektir.

Cephe dışındaki Türkiye Solu'nda bunların hiçbiriyoktur artık.

Peki ne vardır?ABD işbirlikçiliğini politika haline getiren PKK'ye

yedeklenme ve HDP aracılığıyla parlamentarizm ba-taklığına gömülme.

Gazi'deki "YSK'ya mı yürüyelim, Karakola mı?" tar-tışması da bu açıdan ayrımı özetleyen bir tartışmadır.

Gelecek, Her Alanda Direnmektedir!Biz Direniyoruz. Gelecek Bizdedir!

Kendi gücüne, halkın gücüne güvenmeyenler, ABD’ninve AB’nin AKP’nin ipini çekmesine veya ekonomikkrize bel bağlamış durumdadırlar.

AKP’nin emperyalizmle çelişkilerine bel bağlayanlarda; AKP’den anti-emperyalizm bekleyenler de boşunabekliyorlar. Ne şu anda emperyalizmin AKP’den vazgeçmepolitikası vardır, ne de AKP’nin anti-emperyalist birtavrı. Kesin olan şudur: AKP-ABD Çelişkisi Geçici veTali, AKP-ABD İttifakı Kalıcı ve Esas Olandır.

Yeryüzünde anti-emperyalist mücadele veren veverebilecek tek güç devrimcilerdir.

Emperyalizm AKP’den vazgeçtiğinde yerine destek-leyeceği güç de yine AKP’den farksız bir güç olacaktır.Emperyalizmin, kendi çıkarına olmayan hiçbir gücü des-teklemeyeceği açıktır. Egemen sınıflar arası çelişkilerdenbir halk iktidarı çıkmaz. Halkın iktidarı, halkın savaşıylakurulur.

Gözüne at gözlüğü takmış gibi, gözleri parlamentodanbaşka bir şeyi görmeyenler, faşist saldırıları ve örgütlen-meleri de görmüyor, gördüklerinde de gözlerini kapatı-yorlar. Çünkü bu gerçekleri görmek ve kabul etmek,onlara karşı mücadeleyi gerektiriyor.

Ülkemizin kendine sol, demokrat diyen güçleri neyapıyor? Kafasını kuma gömen devekuşları gibi, kafalarınıparlamentoyu gömüyorlar. Gömün! Orada yok olacaksınız.Şunu iyi bilmelisiniz ki, orada başka bir siyasi geleceğinizolmayacaktır.

Başka bir siyasi gelecek, hayatın her alanındaki mü-cadele ve direnişlerdedir. O gelecek Gazi’de karakolayürüyenlerin içindedir. O gelecek Yüksel’de direnen-lerdedir. O gelecek hapishanelerde direnenlerdedir. Ge-lecek, çadır çadır tek tek direniş ateşlerini yakanlar-dadır. Her alanda sürekli faşizme karşı sürekli direnişpolitikasını hayata geçirenlerdedir. O gelecek oligarşinin“aranıyor” listelerine konserleriyle, besteleriyle cevapverenlerdedir. O gelecek, emperyalizm halkları bölüpparçalarken, enternasyonalizm bayrağını yükselten-lerdedir. O gelecek, ABD emperyalizmiyle işbirliğinitereddütsüz mahkum edip, halkların anti-emperyalist

mücadelesini sürdürenlerdedir. Bunların içinde olma-yanlar, ne demokratik mücadelenin bir parçası olabilirler,ne de onların bir yarını olabilir.

Sivil Faşist Örgütlenme,Faşist Devletin Bir Parçasıdır

AKP, başından itibaren polis ve ordu dışında faşistbir saldırı gücüne sahip olmayı hedeflemiş ve oluştur-muştur. AKP’nin direnişlere yönelik ilk saldırıları “zabıta”aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. AKP, eski özel harekatçılarıve bu amaçla eğittiği adamlarını zabıta kadrosuna alarakbu ilk saldırı örgütünü oluşturmuştur.

AKP il, ilçe başkanlarının ellerinde, makam odalarındasilahlarla pozlar vermeleri, gazetecilerden CHP'lilerekadar birçok kesimi boğazlamakla, kanlarını dökmekletehdit etmeleri, kişisel tavırlar değildir. Bu tür örnekler,tesadüfi olamayacak kadar çoktur. AKP'nin iradi birpolitikasıdır.

Habipler’de halkı silahlandırıyorlar. Komanda kamplarıkuruyorlar. HÖH (Halk Özel Harekat) gibi örgütlenmeleroluşturuyorlar. Henüz açığa çıkmayan farklı biçimlerdede kuşkusuz faşist örgütlenme faaliyetleri sürdürüyorlar.

Halkın mücadelesinin geliştiği veya halkın direnişinikıramadığı her yerde, sivil faşist örgütlenmeleriyle desaldırmayı deneyeceklerdir. Faşizmin geçmişte de baş-vurduğu bir yöntemdir. Devrimciler nerede etkili veörgütlü iseler, oralara sivil faşistler saldırtılmıştır. 1977-80 arası, komando kamplarında eğitilip MHP-Ülkü Ocak-ları içinde örgütlendirilen sivil faşist hareket aracılığıylaüniversite öğrencilerine yönelik kitlesel katliamlaryapılmış, mahallelerde kahvehaneler taranmış, tek tekdevrimciler kaçırılıp katledilmiştir.

Solun büyük kesimi faşist terör karşısında geri çeki-lirken, devrimci hareket, faşist terör karşısında politikasızkalmamış, sivil faşist terörün karşısına halk örgütlülüğüyleve devrimci şiddetle çıkmıştır. Mahallelerde, okullarda,yurtlarda faşist teröre karşı nöbetler ve silahlı savunmaörgütlenmiş, faşist terörün saldırıları karşısında mi-silleme politikası hayata geçirilmiştir. O tarihsel süreçte,faşist terörü geriletmek, faşizmin planlarını bozmak daişte bu politikayla mümkün olmuştur.

Gazi’de “Hedef karakol” demeyelim, “Pankartlayürümeyelim” diyenlerin bilmediği veya unuttuğu tarihbudur. Faşist terör karşısında dişe diş mücadele etmekten,

8 Temmuz2018

Yürüyüş

Sayı: 74

77NE AKP NE FAŞİST MAFYA, BİZİ MAHALLELERDEN KOPARAMAZ!

Page 8: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

faşist teröre karşı silahlanmaktan ve gerektiğinde misil-lemeye başvurmaktan başka bir yol yoktur!

Akp’nin Kontra ÖrgütlenmesiAKP’nin kontra örgütlenmesi, bizzat Tayyip Erdoğan’ın

etrafında şekillenmektedir. Bu örgütlenmeler, faşist ör-gütlenmelerdeki “şef”, “başbuğ” anlayışının devamıolarak, “reis” etrafında bir örgütlenme ve motivasyonlaoluşturulmaktadır.

Tayyip Erdoğan'ın dünürü Orhan Uzuner’in yöneti-minde bir örgütlenme oluşturulduğu basına yansımış,AKP daha sonra bunun üstünü örtmüştür. Ama OrhanUzuner'in sözleri açıktır: “Gayemiz bir tehlike anındahalkı uyandırma ve haber verme niteliğinde. En küçükcihazımız düdük. Arabamda megafon var. Gerektiğizaman kullanacağımız silah var. Böyle hazırlıkları yap-mamız lazım”.

Nitekim AKP, 15 Temmuz'dan da bir sivil faşist ör-gütlenme çıkarmak istemiştir. O gece dağıtılan silahlartoplanmamıştır.

AKP, elbette örneğin emperyalist işgale karşı hazır-lanmıyor.

AKP'nin tüm hazırlığı, halka ve devrimcilere karşıdır,demokratik muhalefete karşıdır.

AKP’nin kontra örgütlenmesinin bir diğer ayağı SA-DAT’tır.

SADAT da Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı tarafındanörgütlendirilmiştir. Tam adı SADAT Uluslararası SavunmaDanışmanlığı olan bu kuruluş, emekli Tuğgeneral AdnanTanrıverdi tarafından örgütlenen bir kontra kuruluşudur.

Adnan Tanrıverdi, TSK'daki kontrgerilla birimi olanGenelkurmay Özel Harp Daire Başkanlığı’nda görevyapmıştır. 2012 Eylül’ünde çeşitli basın organlarında,SADAT’a bağlı olarak çeşitli şehirlerde “kontra eğitimkampları” açıldığı ve buralarda AKP tarafından organizeedilen 2 bin 800 kişinin “gayri nizamı harp” eğitimialdığı haberleri yer aldı.

Bir “şirket” görünümünde örgütlenen SADAT,"Gayri Nizamı Harp", "Keskin Nişancılık", "Koru-ma", "Tahrip", "kurtarma-kaçırma harekatı", "psi-kolojik harp" gibi konularda kurslar(!) veriyor.

Sivil Faşist Örgütlenmenin Mafya AyağıAKP'nin faşist terörünün bir başka biçimi mafya ara-

cılığıyla uyguladığı terördür. AKP'nin politikaları doğ-rultusunda kullanılmak üzere 21 mafya lideri bir gecedehapishanelerden tahliye edildi. Sedat Peker üzerindenfaşist terör grupları örgütleyip bunları eğitmeyi hedefle-di.

Mafyayı halka ve devrimcilere karşı kullanma politi-kasını en açık haliyle daha çok doğrudan kendinebağladığı Sedat Peker üzerinden yapıyor olsa da, esasolarak AKP onlarca mafya grubunu kullanmaktadır. Maf-yacı Çakıcı’ya hapishanede verilen “sınırsız görüşme”raporu ve Çakıcı’nın AKP ve MHP’ye karşı çıkan tüm

kesimlere yönelik tehditleri AKP-Mafya işbirliğidir.Halkın tutuklu avukatlarına, Grup Yorum üyelerine,devrimci tutsaklara, yıllara varan ziyaret yasağı ce-zaları verilirken, Çakıcı’ya sağlanan bu ayrıcalık,AKP’nin mafyayla ittifak içinde, devrimcilerle savaşhalinde olmasının sonucudur.

Mafya grupları, "Caddelerde oluk oluk kan akıtmak"tan,“Reis, eceliyle bile ölse sizleri ağaçlara, bayrak direklerineasacağız” diye asıp kesmeye uzanan tehditler yağdır-maktadırlar.

Faşist Terör Karşısında YapacakTek Şey Vardır: Direniş!

AKP faşizminin tehditleri, gözdağı operasyonları veaçıklamaları ortadadır. "Asıp keseceğiz, karşı çıkanı bo-ğazlayacağız" diyorlar. Bunu resmi ve sivil faşist terörübirleştirerek yapıyorlar.

Peki halkı susturmayı, sindirmeyi başarabilirler mi?Bu sorunun cevabı, AKP ve onun faşist güçlerinde

değil, BİZDEDİR. Belirleyici olan, onların ne yapmak istediği değil,

bizim bu faşist plan ve tehditler karşısında ne yapa-cağımızdır.

Demokratik kurumları da, yoksul mahalleleri de sa-vunmanın tek yolu direnmektir. Binlerce dernek kapatıldı.İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, kapatma kararlarınınardından “vurduk kilidi gitti” dedi. Bu açıklama,kapatma kararı verilip kapısına mühür vurulan derneklerinçok büyük bir çoğunluğu için geçerliydi. Bunun geçerliolmadığı tek yer, Halk Cepheliler’in önderlik ettiği de-mokratik kurumlardır. O mühürleri kabul etmedik;“kırdık kilidi gitti” cevabını verdik.

Kuşkusuz bu yeni ortaya çıkan bir durum değildir.1980’lerin sonundan bu yana demokratik kurumları sa-vunma açısından geliştirdiğimiz devrimci bir politikadır.Faşizm, o zamanlardan bu yana, derneklere, dergi büro-larına, sendikalara karşı yüzlerce baskın yapmıştır. Ancaksadece ve sadece Cepheliler’in olduğu yerlerde direnişle,barikatlarla karşılaşmıştır.

Neden?Çünkü bizim dışımızdaki tüm kesimler, faşizmi meşru

görüyorlar. Faşist devletin büroları, dernekleri basmasınımeşru görüyorlar. Ve bizim dışımızda solun hiçbir kesimi,bu noktada barikatlar kurmanın getireceği bedelleriödeme cüretine sahip değiller. Elbette demokratik ku-

Yürüyüş

8 Temmuz2018

Sayı: 74

YOKSUL MAHALLELER, HALK İKTİDARINA GİDEN YOLDUR88

Page 9: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

rumlarımızı savunmak için büyük bedeller de ödedik.Barikatların ardından insanlarımız işkencehanelere gö-türüldüler, onlarca tutsak verdik.

Bu çizgi, OHAL karşısında da kendini göstermiştir.Reformizmin, oportünizmin her türü, “OHAL koşullarındadireniş olmaz”ın teorisini yaparken, direnen yine biz olduk.

Her alanda direnecek ve savaşacağız. AKP faşizmininresmi sivil tüm saldırılarının önüne barikat örecek olan,saldırılarına cevap verebilecek olan bu çizgidir.

Günay Özarslan “teslim olmayın” diye çağrı yapıyor.Hatice Aşık, elinizde sadece taşlar da olsa, “saldırın”diyor emperyalizmin karargahlarına. “Cüret” diyor ElifSultan Kalsen. “Adalet Biziz” diyor Şafak, Bahtiyar. Veardısıra, Oğuz, Leyla, Mahir, “Anadolu’nun bütündağlarından düşmana vurma” kararlılığıyla bomba-lanmış sığınaktan çıkardıkları silahlarla savaşıyorlar.Bilgehan “bedel ödeyeceklerini” hatırlatıyor düşmana.Bir Liseli Dev-Gençli, “hedef karakol” diyor hepsininöğrencisi olarak. Yapılması gereken işte budur.

Yoksul Mahalleler,Halk İktidarı’na Giden YoldurKimse Cephe’yi Oradan Söküp Atamaz!

Yoksul mahallelerde olacağız; çünkü bütün halk ora-dadır. Tüm sömürülenler, ezilenler oradadır. Bugünyoksul mahallelerin uzağında olanlar da yarın yoksulmahallelerin bir parçası olacaktır; Marks’ın dediği gibi;“Burjuvazi, bugüne kadar el üstünde tutulan ve önlerindeyerlere kadar eğilinen mesleklerin tüm saygınlığını çekipalmış; hekimini de, avukatını da, rahibini de, şairini de,bilim adamını da kendi ücretli emekçisi yapıp çıkmıştır.”Ve bu süreç devam etmektedir.

Yoksul mahallelerde olacağız; çünkü, YOKSULLUĞA SON VERECEK TEK GÜÇ YOK-

SULLARDIR!AÇLIĞA SON VERECEK TEK GÜÇ AÇLARDIR!ZALİMLERİ YENECEK TEK GÜÇ MAZLUM-

LARDIR!İşte bundan dolayı: Cephe; yoksulları, açları, mazlumları örgütleyecek

ve düzeninizi yerle bir edecek!ABD’nin özellikle devrimci hareketin Amerikan em-

peryalizmine yönelik feda ve devrimci şiddet eylemlerininardından devrimci hareketle ilgili hazırladığı raporu ha-tırlayalım:

“Marksist-Leninist bir örgütün yeryüzünde yenidengüç olmasına asla izin vermeyeceğiz.

Yok edeceğiz onları. … Dünyaya olumsuz örnekolacaklar, bundan sonra herkes kendini bize karşıeylem yapabilecek güçte hissedecek, bu çok ama çoktehlikeli bir yönelim... Buna asla izin vermeyeceğiz.”

Ve Amerikan emperyalizminin bir diğer politikasınıhatırlayalım:

“Bir daha, ikinci bir Sovyetler’e izin vermeyece-ğiz”.

Devrimin ve devrimcilerin hedefinde üç kelime ya-zılıdır: Bağımsızlık, demokrasi, sosyalizm.

Üçü de, EMPERYALİZMİ ÜLKEMİZDEN KOV-MADAN gerçekleşemeyecek hedeflerdir. O halde, kimki, bağımsızlığı, demokrasiyi, sosyalizmi savunduğunuiddia ediyorsa, yapması gereken tek şey, emperyalizmekarşı örgütlenmek ve savaşmaktır. Bunu yapmayanlarınbağımsızlığı, demokrasiyi, sosyalizmi savunduğunu iddiaetmeleri sözdedir.

ABD veya AKP faşizmi, emperyalizme ve faşizmekarşı olan tüm güçleri tehdit ediyorlar. Bu açık. Tehditlekalmıyor, tutukluyor, katlediyorlar. Bu da açık. İşte tarihikararlar bu noktada verilecektir. Bizim kararımız nettir:

Marksizm-Leninizmden vazgeçerek değil, Marksist-Leninist bir örgüt olarak varolacağız; Emperyalizmleuzlaşarak emperyalist saldırıdan kurtulmak yerine,dünya halklarının anti-emperyalist mücadele bayrağıolacağız.

Ölümden kurtulmak için ideolojimizden, hedefle-rimizden vazgeçmek yerine, fedayı büyütüp düşmanınüzerine yürüyeceğiz. Omuzdan düşmeyi göze almışbir başa, boyun eğdirebilecek hiçbir güç yoktur! Bizi“yok etme” kararlılığında olanlara boyun eğmek yerine,onları yok etme kararlılığımızı ve yok etme gücümüzübüyüteceğiz.

Ve nihayet; halkların iktidarını önlemek için dünyayıkana boğmakta bir an bile tereddüt etmeyenlere karşı,halk meclislerini büyütecek; ikinci Sovyetler’i dünyanınTürkiyesi’nde kuracağız.

SONUÇ OLARAK;1- Yoksul mahallelerimize yönelik bir saldırı olduğunda,

her Cepheli bilir ki, o an ki görevi, hiçbir talimat bekle-meksizin direnişi örgütlemektir.

2- Her Cepheli, saldırı karşısında ilk iş halkı sokağaçağıracaktır.

3- 23 yıl önce, 1995 Mart’ında “hedef karakol”diyerek Gazi Ayaklanması’na yön veren ses, yoksul ma-hallelerde bize yol göstermeye devam eden kılavuzu-muzdur. Saldırıya karşı direnişte halkımıza bir hedefgöstermeliyiz.

4- Hedefe doğru yürüyüşte yolumuzun kesildiği yerde,o an direnişi başlatmalıyız. Direnişimiz oturma eylemindenbarikat kurmaya kadar değişik biçimler alabilir. Hangisiylesonuç alabileceksek, onu uygulayacağız.

5- Her direnişimizi bir talebe, bir sonuca yönlendirmeyihedeflemeli; kendi irademizle bitirmeyi değil, bir üstaşamaya sıçratmayı hedeflemeliyiz. Örneğin; hedefevardığımızda, onun önünden dönmek yerine onu taşlamalı,yakıp yıkmayı önümüze koymalıyız. Yoksul mahallele-rimize saldırmayı düşünenler, her saldırı girişimlerindemisliyle cevap göreceklerini görmeliler.

6- Yoksul mahalleler, betondan kalelerimizdir. Büyükşehirlerdeki betondan ormanlarımızdır. Faşist saldırılara,provokasyonlara karşı, düzen kurumlarının yerleşmesinekarşı, betondan kalelerimizde direneceğiz, savaşacağız.

8 Temmuz2018

Yürüyüş

Sayı: 74

99NE AKP NE FAŞİST MAFYA, BİZİ MAHALLELERDEN KOPARAMAZ!

Page 10: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

1- IRA TUTSAKLARININ HA-PİSHANE DİRENİŞLERİ:

İrlandalı siyasi tutsakların direnişi,yüzyıllar önceye dayanmaktadır. Fakatyakın zamanlarda İngiliz yönetimininsiyasi tutsakları kriminalize etmek içindayattığı baskılar ve işkenceler, tutsaklarınkararlı ve güçlü direnişiyle karşılıkbuldu. 1972’de IRA (İrlanda Cum-huriyet Ordusu) tutsaklarının açlıkgrevi direnişi sonucunda kazandığıözel statü, 1976’da İngiliz yönetimitarafından kademeli olarak azaltıldı.

Bu, yeni IRA tutsaklarının artık“savaş esiri” olarak görülmeyeceği veonlara adli suçlu gibi davranılacağıanlamına geliyordu. IRA tutsakları isebuna cevap olarak “Bizler siyasi hak-larımız için ölmeye hazırız. Bu hak-larımızı bizden almaya çalışanlarda bu bedellerin aynısını ödemeyehazır olsunlar” diyorlardı.

Ardından Nisan 1976’da IRA, birgardiyanı cezalandırdı. Sonraki aylardave yıllarda 18 gardiyan daha IRA ta-rafından cezalandırıldı.

TEK TİP ELBİSE DAYATMA-SI

Siyasi tutsaklar, 14 Eylül 1976’da“battaniye protestosu” başlattı. Bueylem, IRA tutsağı Kieran Nugent’ınve onunla birlikte tüm siyasi tut-sakların tek tip elbise giymeyi red-detmelerinin ardından, tek tip veyakendi giysileri yerine üzerlerine bat-taniye sarmalarıyla başladı. Hapis-hane idaresi, siyasi tutsakları ceza-

landırmanın bir başka biçimi olarakda tek tip elbise giymeyi kabul etmeyentutsaklara görüş yaptırmıyordu. KieranNugent, annesine “Eğer bana tek tipgiydirmek istiyorlarsa benim sırtımaçivilemeleri gerekir” demişti.

Hapishanelerdeki siyasi tutuklu vehükümlü sayısı arttıkça, “battaniyeprotestosu”na katılanlar da çoğaldı.Bunun sonucu olarak da hapishaneidaresi, siyasi tutsaklara yönelik sal-dırılarını artırdı. Bu süreçte siyasi tut-saklar hiç görüşe çıkamıyorlardı. Tut-sakların yasal olarak aylık bir kezgörüş hakkı vardı; ama tek tip elbisegiymeyi reddettikleri için bu görüşhakları engelleniyordu. SonundaIRA, bazı tutsakların tek tip elbiseyisadece görüşe çıkmak ve dışarıdakiIRA önderliği ile iletişim kurmak içingiyebileceği yönünde karar aldı.

Dışarıda gardiyanlara ve idareyeyönelik saldırılar ve cezalandırma ey-lemlerinin sonucu olarak, hapishanedede siyasi tutsaklara saldırılar arttı. Busaldırılara cevap olarak; 1978’de siyasitutsakların bir kısmı, duş ve tuvaletihtiyaçları için hücrelerinden çık-mama kararı aldılar (tuvalet ve duş,hücrelerin dışındaydı).

Tutsakların hücrelere duş konulmasıtalebi reddedildi. Bunun üzerine yenibir direniş başladı: “Yıkanmama ey-lemleri”. Siyasi tutsaklar, hücrelerin-deki lavaboları kullanmayı reddedi-yorlardı.

Ardından 1978’de siyasi tutsaklar,

gardiyanlar tarafından ciddi bir saldırıyauğradı. Tutsaklar, hapishane yönetiminiprotesto etmek için hücrelerindekimasa vb. eşyaları parçaladılar. Ardındanhapishane idaresi de kalan tüm eşyalarıparçalayıp tutsakların hücrelerinde sa-dece yatak ve battaniye bıraktı.

Bunun ardından IRA tutsaklarınındirenişi yeni bir biçim kazandı: “Kirliprotesto”. Bu direniş, yıkanmamaeylemlerinde yapılanlara ek olarak,tutsakların dışkılarını hücre duvarlarınave kapılarına sürmelerini içeriyordu.Hapishaneden dışarıya sızdırılan birçokfotoğrafta uzun saçlı, sakallı, yaşlı gö-rünümlü adamlar vardı; ama aslındaonlar açık fikirli, zeki, politik, gençIRA tutsaklarıydı. Aynı zamanda, kadınhapishanelerindeki IRA tutsakları dabenzer eylemleri sürdürüyorlardı. Siyasitutsaklar, karşılanmayan hakları içinyeni direniş şekilleri geliştirmeye de-vam ettiler.

Yeni̇ Di̇reni̇ş Bi̇çi̇mi̇: AÇLIKGREVİ

Hapishane idaresinin geri adım at-maması, hatta bunun da ötesinde tut-saklara yönelik vahşi saldırıların dahada artması üzerine, IRA tutsaklarıaçlık grevine başlama kararı aldı.

27 Ekim 1980’de IRA tutsaklarıBrendan Hughes, Tommy McKear-ney Raymond McCartny, TomMcFeeley, Sean McKenna, Leo Gre-en ve INLA (İrlanda Ulusal KurtuluşOrdusu) tutsağı John Nixon açlıkgrevine başladı.

Tutsaklar, açlık greviyle 1976’danitibaren gasp edilen siyasi tutsaklıkstatüsünü tekrar kazanmak istiyorlardı.

İrlandalı Devrimcilerin Hapishane Koşullarını anlatan bu yazıANTİ-EMPERYALİST CEPHE-İRLANDA tarafından yazılmıştır.

İRLANDA’DA DEVRİMCİLERE YÖNELİKBASKI VE İŞKENCENİN KISA TARİHİ

Emperyalizmin Devrimcilere Karşı Savaşıyazı dizisi / bölüm 30

Devrimcilik YapmakSUÇ Değil,

GÖREVDİR

Yürüyüş

8 Temmuz2018

Sayı: 74

YOKSUL MAHALLELER, HALK İKTİDARINA GİDEN YOLDUR10

Page 11: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

Güvence altına alınmasını istedikleri“beş talep” şunlardı:

1- Hapishane üniforması giymemehakkı;

2- Hapishane işlerinde çalışmamahakkı;

3- Diğer tutsaklarla serbestçe gö-rüşme hakkı ve eğitimlerini-boş za-manlarını kendi iradeleriyle örgütlemehakkı;

4- Haftalık bir görüş, bir mektupve paket hakkı;

5- Kaybedilen diğer tüm haklarınıngeri verilmesi.

53 günlük açlık grevinin son gün-lerinde McKenna komaya girdi veölümün eşiğine geldi. Bu sırada hü-kümet, tutsakların beş talebini kabulettiklerini ifade eden 30 sayfalık birbelge yayınladı. Bu belge, aynı za-manda siyasi tutsaklarla anlaşmaönerisini de içeriyordu. Bu belgehenüz Belfast’a ulaşmadan, Hughes;McKenna’nın hayatını kurtarmakiçin 18 Aralık 1980’de açlık grevidirenişini bitirme kararı aldı.

Ne yazık ki, önceki ve sonraki bir-çok anlaşma gibi, İngiliz yönetimibu anlaşmaya da uymadı ve Şubat1981’de IRA tutsakları bir açıklamayayınlayarak aynı beş talep için tek-rar açlık grevine başlayacaklarınıduyurdu.

Herkesçe bilinen bu Açlık GreviDirenişi sonucunda İrlanda’nın 10yiğit savaşçısı; Bobby Sands, FrancisHughes, Patsy O’Hara, RaymondMcCreesh, Joe McDonnell, MartinHurson, Kevin Lynch, Kieran Do-herty, Thomas McElwee ve MichaelDevine yaşamını yitirdi.

Onların isimleri, İrlandalı Cumhu-riyetçilerin yüreğinde ve bilincindedaima yaşayacak. Onların namı ve İr-landa halkının mücadelesine katkıları,dünyanın dört bir yanında hatırlanacak.

Açlık Grevi Direnişi’nin önderiBobby Sands’in ismi, birçok ülkedesokaklara verilerek yaşatılıyor...

2- İRLANDA’DAKİ SİYASİTUTSAKLARIN BUGÜNKÜ Dİ-RENİŞLERİ

Bilindiği gibi, İrlanda bölünmüş

bir ülkedir. Ülkenin kuzeydoğusu, Bir-leşik Krallık’ın (İngiltere) işgali al-tındadır. Ülkenin geri kalanı ise, güngeçtikçe İngiltere’deki siyasi elitlereyakınlaşan, emperyalizmin işbirlikçisipolitikacılar tarafından yönetilmektedir.Yine de ülkede hala İngiliz işgaline

karşı çıkan ve AB karşıtı olan büyükçebir kesim vardır.

Bu karşıt duruşları nedeniyle de-falarca tutsak edilmişlerdir. Bugün dehala devam eden özel mahkemelerde,tutsaklar hakkında jürisiz duruş-malarda karar verilmektedir. Diğerülkelere benzer şekilde, devletin po-litikalarına karşı çıkmanız, bir keresuçlandığınızda çok büyük ihtimalleuzun süreli tutsaklık yaşayacağınızanlamına gelir.

Altı İl’de (Kuzey İrlanda) tutsaklıkgenelde zorlu olarak bilinir. Hapishaneyönetimi; genelde İrlandalılar’a, özeldede IRA (İrlanda Cumhuriyet Ordusu)tutsaklarına nefret doludur. Siyasi tut-saklar, diğer tutuklulardan ayrı yerdetutulmaktadır. Görüş günlerinde veyaçakışmayan zamanlarda bile bu şekil-dedir. IRA tutsaklarının uzun süreneylemleri sonucunda bu konuda kısmikazanımlar elde edilmiştir.

Kendini “devletine bağlı” olarakadlandıran az sayıda siyasi tutuklu davardır. İrlanda’nın İngiltere’ye bağ-lanmasını savunan bu kişiler, hapis-hanede rahat zaman geçirirler ve suç-larına bakılmaksızın az ceza alırlar.

IRA tutsakları, hapishanede yıllardıreğitim hakkı, sağlık hizmetlerinin iyi-leşmesi, diğer IRA tutsaklarıyla iletişimkurabilme ve hapishanedeki kısıtla-maların son bulması için mücadeleetmektedir. Dışarıda da tutsak ailelerive IRA taraftarları hiç durmadan, yo-rulmadan mücadele etmektedir.

Yirmi Altı Kontluk’ta (İrlanda Cum-huriyeti) ise az sayıda politikacı, siyasitutsakların koşulları ile ilgilenmektedir.Çoğunluğu ise tutsakları, aileleri veöne çıkan insan hakları ihlallerini yoksaymaktadır.

IRA tutsakları, bu hakları için mü-cadele etmişler, bunun için itaatsizlik

- Emperyalizm, Katildir,İşkencecidir, İşgalcidir,Sömürücüdür.

- Emperyalizm, İnsanlıktanÇıkmıştır, Kimseyeİnsanlığı Öğretemez.

- Emperyalizm, Özgürlüğeve Bağımsızlığa Düşmandır,Özgürlük Götüremez.

- Dünyayı Kan Gölüne veHapishaneye ÇevirenEmperyalizm, Demokrasiyi Savunamaz.

- Halklara SoykırımUygulayan Emperyalizm,İnsan HaklarınıSavunamaz.

- Emperyalizmin“Medeniyetinin” TemelindeDünya Halklarının Kanı-Canı Vardır.

- Emperyalizm; YüzyılÖnce Ölümcül HastalığaYakalanan, Can ÇekişenKapitalizmdir.

- Emperyalist Çağ, ProleterDevrimler Çağıdır.

- Çaresi Yok! Emperyalizm Yenilecek veHalklar Özgürleşecektir.

8 Temmuz2018

Yürüyüş

Sayı: 74

11NE AKP NE FAŞİST MAFYA, BİZİ MAHALLELERDEN KOPARAMAZ!

Page 12: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

Grup Yorum 1 Temmuz İnternet Konseri’nedavet için yapılan çalışmalardan

derlediklerimizdir:ANKARA: Grup Yorum

dinleyicileri 1 Temmuz’da ya-pılan Grup Yorum’un internetkonseri için 29 Haziran’daDikmen, İlker Caddesi, SokulluCaddesi, Çankaya Yıldız Parkı,GOP, Ümitköy, Çayyolu ve

Batıkent’te 100 adet afiş, 100 adet pullama yaptı veAhmet Arif Parkı’nda 500 adet bildiri dağıttı. Çalışmayapan 2 Grup Yorum dinleyicisi Batıkent’te AKP’nineli kanlı polisleri tarafından işkence ile gözaltına alındı.Gözaltı sırasında darp edildiklerini iddia eden 6 polis,gözaltına aldığı 1 kadın 1 erkek Grup Yorum dinleyicisihakkında suç duyurusunda bulundu. Gözaltında BatıkentKarakol’una götürülen Grup Yorum dinleyicileri kara-kolda da işkence görmeye devam etti, 12 saat gözaltısüresinin sonrasında biri adliyeden biri karakoldanserbest bırakılan Grup Yorum dinleyicileri, nezarettetutuldukları sürede nezarethanenin duvarlarına ‘GrupYorum Halktır!’ yazdıklarını ve Grup Yorum’un veonun dinleyicilerinin üzerindeki her türlü baskıya, göz-altına ve tutuklama tehdidine rağmen Grup Yorum’unhalkla iç içe geçmiş ve her türlü durumda dahi susturu-lamayacağının çünkü Grup Yorum’un halkın kendisiolduğunun vurgusunu yaptılar.

ANTALYA: Grup Yorum gönüllüleri Grup Yorum’un1 Temmuz Pazar günü yapılacak olan internet konseriiçin 29 Haziran'da afiş ve pullama çalışması yaptı. An-talya’nın Kültür, Şafak, Ahatlı ve Meltem Mahalleleri’nde

100 adet afiş ve 1000’e yakınpullama yapıldı.

İSTANBUL-Kuruçeşme: 1Temmuz'da yapılacak olan GrupYorum internet konseri için 29Haziran'da mahallede afiş, kuş-lama ve bildiri dağıtımı yapıldı.

eylemlerinden yıkanmama-kirli kalmaeylemlerine, açlık grevlerine kadarbirçok eylem yapmışlardır. Bu zamanakadarki en etkili eylem, kirli kalmaeylemleri olmuştur. Çünkü bu eylem,hapishane idaresini de kokuya kat-lanmaya, hücreleri sürekli temizle-meye vb. mecbur bırakmıştır.

2010 yılında, uzun süre devameden kirli kalma eylemleriyle bir-likte IRA tutsaklarının taleplerikonusunda önemli adımların atıl-masının ardından, tutsaklar ve ha-

pishane idaresi arasında anlaşmayavarıldı. Ne yazık ki sonraki za-manlarda IRA tutsakları anlaşma-ya bağlı kalırken, hapishane idaresiise anlaşmaya uymadı.

Siyasi tutsaklar, mahkemeye, has-taneye vb. götürülürken, hapishanegiriş çıkışında zorla çıplak aramadayatmasına maruz kalmaktadır.Hatta hapishane idaresinin görüş ala-nının dışına çıkmadıklarında bile ya-pılmaktadır. Tutsaklara keyfi olarakyapılan çıplak arama, aynı zamanda

onlara yönelik bir cinsel saldırıdır.

Şu anda gerek Kuzey İrlanda ha-pishanelerinde, gerekse İrlanda Cum-huriyeti hapishanelerinde, siyasi tut-saklara, diğer tutuklulara göre çokdaha kötü davranılmaktadır. Aile gö-rüşleri hiç haber verilmeden bölüne-bilmekte, iptal edilebilmektedir. Has-taneye sevk edilmesi gereken siyasitutsaklar, hapishane personeline veyayatağa kelepçelenmektedir.

Saldırılar da, tutsakların direnişleride sürmektedir.

Ankara İdilcan KültürMerkezi’nde Hep BirlikteGrup Yorum Konseri İzlendi

Ankara İdilcan Kültür Mer-kezi’nde 1 Temmuz’da yapılanGrup Yorum’un internet konserihep birarada seyredildi. Konser öncesi Misket Caddesi’nde1000 adet bildiri dağıtıldı ve konseri hep birlikte seyretmekiçin çağrı yapıldı. Konser 15 Grup Yorum dinleyicisinin katılı-mıyla izlendi. Bütün baskı, tutuklama, terör listelerine rağmenGrup Yorum’un susturulamayacağının vurgusu yapıldı.

Esenyurt'ta Grup Yorum’un İnternet KonseriHep Birlikte İzlendi

Grup Yorum’un 1 Temmuz’daki internet konseri EsenyurtHalk Cephesi, Bahçelievler Halk Cephesi ve Devrimci İşçiHareketi ile birlikte izlenildi. Konser boyu heyecan, coşkuaynı anda evde, işte, arabada, piknikte izleyen insanlarla pay-laşıldı. Öfkeyi, hüznü, coşkuyu, inancı, umudu, özlemi herşarkı-türküde, şiirde, marşta dolu dolu yaşadığı konserde ha-laylarla ortak olundu. Etkinliğe 16 kişi katıldı.

Grup Yorum İnternet KonseriyleListeci Faşizmi Yere Serdi!

1 Temmuz 2018 günü Grup Yorum yaptığı internet konseriyleAnadolu’nun dört bir yanındaki evlere, fabrikalara, tarlalara,sokaklara, meydanlara, caddelere, okullara ulaştı. Bununlailgili Dev-Genç 2 Temmuz’da yazılı açıklama yayınlayarak şusözlere yer verdi;

“… Halkın sanatçıları için listeler yayınlayanlar, başlarınayüz binlerce liralık ödüller koyanlara karşı “Grup YorumHalktır” dedi. Grup Yorum halktır, halkın sesidir. Ezilen dünyahalklarının, direnen dünya halklarının sesidir Grup Yorum.

Halkın sanatçıları, halkın sanatını yaparlar. Biz Dev-Genç’li-yiz. Bu halkın en onurlu evlatlarıyız. Bu halkın en onurlusavaşını veriyoruz. Verdiğimiz adalet savaşında halka umutolacak, destanlar yaratacağız. Selam olsun halkın yaratılan de-ğerlerini yaşatan, yeni değerler yaratan halkın sanatçılarına.Selam olsun Grup Yorum’a ve Grup Yorum’u sahiplenen tümilerici, demokrat, aydın sanatçılara. Bin selam!”

Yürüyüş

8 Temmuz2018

Sayı: 74

YOKSUL MAHALLELER, HALK İKTİDARINA GİDEN YOLDUR12

Page 13: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

Boşuna. Boşuna uğraşıyor AKP faşizmi. Boşuna uğraşıyor emperyalizm. Çünkü “halkın sanatçılarını yok

etmek” gibi bir amaç; gerçekleşmesimümkün olmayan bir amaçtır.

2000 yıldır bu toprakların üze-rinde üç telli sazlar çalınıyor, ozanlartürkülerini söylüyor.

İki bin yıl önce, kopuz çalıyorduzamanın şairleri olan şamanlar.

Kopuz, en eski sazdır. Peki ne söylüyordu Kopuz o za-

manlar; Dede Korkut hikayelerinden öğre-

niyoruz ki; “yurt sevgisini, insana ait ahlak,

erdem, doğruluk, yiğitlik gibi duyguları,sevinci, acıyı, yani yaşamı ve ölümü”dile getiriyordu kopuzlar.

Savaşlarda yiğitlik gösteren deli-kanlılar, toplumu sarsan büyük savaşlar,şamanlar tarafından kopuz eşliğindehalka duyuruluyordu.

İki Tür Sanat,İki Tür Sanatçı

Toplumlar, zalimler ve mazlumlar,ezenler ve ezilenler diye ayrıldığından

beri, hep iki sanat anlayışı, iki sanatçıtipi oldu. Bunlardan biri, asırları aşıpbugünlere geldi; birini ise tarih ezdigeçti.

Osmanlı sarayında ve bey paşa ko-naklarında, yüzlerce “şair” vardı; dal-kavuk, şarlatan, uşak… Ama onlarınhiçbirinin adı kalmadı bugüne.

Bir de, Osmanlı’nın haklarındaidam fermanları çıkardığı halkın ozan-ları vardı; ki onların hepsi bugün halahalkın yüreğinde ve dilindedir.

İşte bu nedenle, yazımıza “boşuna”diye başladık.

Halkın sanatçılığını ve halkın sa-natçılarını yok etmek işte bu nedenlegerçekleşmesi mümkün olmayan birhedeftir diye yazdık.

Bir Elinde Kopuz,Bir Elinde Pala

Ozanlar halkın gözü-kulağıydı.Türkmenlerde ozanlar ve deyişleriadeta “kutsal” bir kimlik kazanmıştı.“Omuzlarından aşağıya dökülen saçları,bellerinde kalın kemerleri, bir elindepala, diğerinde kopuzlarıyla obalarıgezen ozanlar”, halkın gözü, kulağı,diliydi.

Her oba, ozanları misafir etmekiçin yarışıyordu; ozanların bir obayauğraması, o oba için büyük bir onurkabul ediliyordu.

Her ozan, bir savaşçıydı aynı za-manda.

Yurdu savunmak söz konusu ol-duğunda, karındaşlarıyla birlikte, eldekılıç savaşıyorlardı.

Türküleri de savaşıyordu, kendileride.

Tıpkı bugün Grup Yorum üyelerigibi.

İsyan Varsa, Ozanlar Da VarNerede zulüm varsa, orada bir

isyan; nerede bir isyan varsa, oradaisyanın türküsünü söyleyen bir ozanvardır.

Anadolu’da halkın başı ne zamansıkışsa, zalimler ne zaman kanlı ellerinihalkın ekmeğine uzatsa, aşıklar da el-lerinde sazlarıyla yollara düşmüşlerdir.Aşıklar yollara düşmüşse, memlekettezulüm var demekti. Aşıklar dağ dağ,oba oba dolaşıyorsa, bir isyan adım

Bin Yıllardır HALKIN SANATÇILARI VarHalkların Zalime Söyleyecek Sözü OlduğuMüddetçe Halkların Özlemleri, Sevdaları,

Kavgaları Olduğu Müddetçe DeOLACAKLAR!

Sırtlanlar, Çakallar Ve İşbirlikçileriHALKIN AVUKATLIĞININHALKIN SANATÇILIĞININ VARLIK NEDENİSİZİN SÖMÜRÜ VEZORBALIK DÜZENİNİZDİR!

Yoksulluğu, Adaletsizliği

Yok Etmedikçe BU ANLAYIŞI

YOK EDEMEZSİNİZ!

Uzlaşma-teslimiyet-tasfiye çizgisinitarihe gömeceğiz!

8 Temmuz2018

Yürüyüş

Sayı: 74

13NE AKP NE FAŞİST MAFYA, BİZİ MAHALLELERDEN KOPARAMAZ!

Page 14: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

adım mayalanıyor demekti. Osmanlı’nın zulüm tarihine bakıl-

dığında, görülür ki, Anadolu halkınındüzene eleştirisinin sözcüsü çoğunluklahalkın ozanlarıdır.

Anadolu halkının isyan tarihinebaktığımızda ise görürüz ki, ozanlar,her isyanın gelişmesi sürecinde doğ-rudan isyanın örgütleyicileri arasındadır.

Yasaklar Yeni DeğilBozdağlarda Aşık Satu ve Sait

Emre, Sivas’ta Pir Sultan Abdal, BoluDağları’nda Köroğlu, Toroslar’da Da-daloğlu, Şeyh Satu Gölgeli Dağları’ndave isimsiz aşıklar, ellerinde sazları,dillerinde sözleri Anadolu’nun isyanıiçin çalıp söylediler. Pir Sultan Sivas’tazulmü yaşadı, sazıyla sözüyle isyançağrısı oldu.

Çok çarpıcıdır; hemen her isyanda,karşısında sazı kopuzu ile ozanlarıgören Osmanlı yönetimi, türkülerin ve

ozanların gücü karşısında çaresiz ka-lınca, çareyi, saz çalınmasını yasakla-makta buldu. Kadılar, müftüler “şeytanişi” deyip, sazı ve saz çalanları sap-kınlıkla suçlamaya başladılar. Ama sazda, ozan da Anadolu’nun o kadar ay-rılmaz parçasıydı ki, bu yasak sonuçsuzkaldı, saz ozanların elinden düşmedi.

Osmanlı’nın saz yasağından yüz-yıllar sonra, faşist bir yönetim, baskıyla,tehditle susturamadığı Grup Yorum’usazlarını, gitarlarını parçalayarak, grupüyelerini tutuklayarak, başlarına ödüllerkoyarak susturmaya çalışıyor.

Ama tarihin hükmü yine değişme-yecek.

Yozlaşmaya, YasaklaraRağmen...Devrimin TürküleriSöyleniyor

Emperyalizm ve işbirlikçilerinin,70’li yılların başından itibaren halkın

kültürünün yozlaştırılması için el at-tıkları alanlardan biri de müzik oldu.

1970’lerde pop müzikle, 1980’lerdearabeskle, ardından 1990’larda Mcdo-nalds kültürünün bir parçası olan “ya-bancı” müzikle halkın bu alandaki de-ğerleri yok edilmeye başlandı.

Ama yine de hiçbir şey, halk mü-ziğinin köklü dallarını kurutmaya yet-medi.

70’li yıllar, devrimin gelişip büyü-düğü yıllardı. Tarihten gördük; nerdeisyan varsa, orada ozanlar da vardır.70’li yıllar, devrim mücadelesinin ge-lişimine paralel olarak halkın devrimci,ilerici ozanlarının da çoğaldığı yıllaroldu.

1980’lerde ise bayrağı Grup Yorumdevraldı.

1980’ler, 90’lar, “yasaklı sanatçılar”,“yasaklanmış kasetler” dönemleridir.Yasaklamalar, devrimci sanatçılara yö-nelik işkencelerle, tutuklamalarla devametmiştir. Fakat işte bu baskılara karşı

1960'larABD emperyalizmi, "Ayaklanmaya Karşı Mücadele"stratejisiyle yeni-sömürge yönetimleri ekonomik veaskeri olarak güçlendirerek, halkın silahlı kurtuluşmücadelesinin önünü kesmeye çalıştı.

“Kurtuluşa Kadar Savaş” Biz Türkiye'de 50 yıllıkreformizm ve revizyonizmin zincirlerini kırıp atıyoruz.İstanbul Maltepe'de Mahir Çayan ve Hüseyin Ca-vehir'in 51 saatlik silahlı direnişi...

1970'lerFaşist Cuntalar dönemi... Emperyalizm, halk kurtuluşsavaşlarının gelişimine, cuntalarla, sivil faşist hareketlerlecevap verdi.

“Biz buraya dönmeye değil, ölmeye geldik!” Kızıl-dere'de Türkiye Devriminin Manifestosu yazıldı.Oligarşi bizi öldürdüğünü sandı ama biz o gün doğduk.O çizgide Devrimci Sol'u kurduk.

1980'lerEmperyalizm tüm yeni sömürgelerde teslim alma sal-dırısını başlattı. Cuntalar aracılığıyla, "balığın suyunukurutma" politikaları yürürlüğe konuldu.

“Cunta, 45 milyon halkı teslim alamaz!” diyen Dev-rimci Sol, resmi, sivil faşist teröre devrimci şiddetle,cuntanın teslim alma saldırısına 1984 ölüm orucuylacevap verdi. Şehitlerle karanlık yarıldı.

1990'larSosyalist sistemin yıkılmasıyla “Sosyalizm öldü, dev-rimler çağı bitti” deyişleri moda oldu, birçokları silahbırakıp, bayraklarından orak çekiçleri çıkardılar. Mar-cus’un yerini Fukuyamalar, Toni Negriler aldı.

“Bayrağımız ülkenin her yanında dalgalanacak!”İki Devrimci Solcu'nun Çiftehavuzlardaki direnişiyle,tüm dünyada sosyalizmin bayrağını dalgalandıran vesilahlı savaşı yükselten biz olduk.

2000'ler

“Ya düşünce değişikliği, ya ölüm” diye saldırdı em-peryalizm Fukuyamalar'ın yanına, Wallersteinlar, Bo-okchinler eklendi, “Zafer burjuvazinindir”, “Amerikanimparatorluğuna boyun eğmekten başkayol yok” diyenler çıktı.

Dünya tarihinin gördüğü en büyük ve en uzun ölümorucu direnişiyle cevap verdik saldırıya. 122 kezöldük, yenilmedik. Teslim olmadık. Düşüncelerimizdenvazgeçmedik. İdeolojimizden, devrim yolundan sap-madık.

2010'lar

Emperyalizm, “terör listeleri"yle saldırıya geçti. Dev-rimcilerin başlarına ödüller konuldu. Ülkeler işgal edildi.Düşmanın ideolojik-askeri saldırıları altında "barış"tanbaşka politika üretemeyenler, teslim ve tasfiye olup,emperyalizmle işbirliği noktasına geldiler.

“Üç gerilla devrim yapar!” Silahlarını gömenlerebugün Leylalar’la cevap vermeye devam diyoruz.Teslim olmadık. DEVRİMİ, DEVRİMCİLİĞİ VEMARKSİST-LENİNİST İDEOLOJİMİZİ tasfiye et-melerine izin vermedik.

Yürüyüş

8 Temmuz2018

Sayı: 74

YOKSUL MAHALLELER, HALK İKTİDARINA GİDEN YOLDUR14

Page 15: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

direniş içinde, bambaşka bir halkınsanatçılığı şekillenmiştir. Artık halkınsanatçılığının bayrağı Grup Yorum’da-dır.

Bu öyle bir devralıştır ki, artık bay-rak hep, Grup Yorum’da somutlaşanhalkın örgütlü sanatçılarının elindeolacaktır. Elbette bu bayrağı taşımayabaşkaları da talip olabilir, olmuştur da.Ama hiçbirinin gücü, bu bayrağı taşı-maya yetmemiştir. Çünkü bu bayrağıtaşımak, kolektif bir örgütlülük, netbir ideoloji ve bedel ödeme kararlılığıgerektiriyordu. Grup Yorum işte bun-larla var olmuştur.

Faşizmin bugün yok etmek istediğide işte budur;

ÖRGÜTLÜ sanatçılık… İDEO-LOJİK netlik… KOLEKTİVİZM…

Böyle bir sanatçılık olmayacakdiyor faşizm.

Bunun için bugün Grup Yo-rum’un 10 üyesi tutuklu. 6 üyesi isearanıyor; başlarına ödül konuldu.Dünyada bu kadar üyesi tutuklu,bu kadar üyesi aranan bir başkamüzik grubu var mı? Bizim bildiği-miz yok!

Grup Yorum bu ağır baskılara rağ-men, tarihten, örgütlülüğünden, ideo-lojik netliğinden aldığı güçle, “BİZİYOK EDEMEZSİNİZ” diyor.

Tarih, hiç kuşkusuz Grup Yorum’ukanıtlayacak.

Kapitalizmin Sanatçısı,“Para İçin Sanat” Yapandır

Yıllar yılı, sanat alanında “sanatsanat içindir” mi, yoksa “sanat halkiçindir” mi tartışması vardır. Ama as-lında kapitalizm bu tartışmayı bitirmiştir.Düzen içi her sanatçı, kaçınılmaz olarak“para için sanat” yapma noktasına sü-rüklenir.

Lenin şöyle diyor: “Mülkiyet te-meline dayanan bir toplumda, sa-natçı, pazar için mal üreten biridir,alıcıya ihtiyacı vardır.”

Lenin sonra ekliyor; “Devrimimiz,sanatçıları bu son derece sıkıcı ko-şullardan kurtardı.”

Grup Yorum’un kanıtladığı nedir? Sanatçının kapitalizmin dayatma-

sından kurtulması için devrimi bekle-meye gerek yoktur. Bu, bugün demümkündür.

Devrimcilik, yani örgütlü sanat-çılık, sanatçıları bu koşullardan kurta-racak tek yoldur.

Sanat sınıfsaldır, sanatçı ideolo-jiktir. Başka türlü bir sanat ve sa-natçılık yoktur.

Düzen Grup Yorum’a diyor ki, eğertürkü söyleyecekseniz söyleyin, amaYavuz Bingöl gibi söyleyin, “sanatçı”olacaksanız olun, ama İbrahim Tatlısesgibi, Orhan Gencebay gibi olun. Hertürlü adaletsizliğe, haksızlığa, sömürüye,bağımlılığa gözünüzü yumun; sanatınızıyapın, paranızı alın.

“Kavganın türküleri”ni söylemekde ne demek; aşk meşk, çiçek böceküzerine söyleyin; arada acılı türkülersöyleyebilirsiniz.

Eğer gözümüze girerseniz, TRT’yede çıkarsınız, size bir reklam da ayar-lanır…

Fakat işte bunu reddeden halkınsanatçılığı var. Halkın sanatçıları, sa-dece kendileri bu bataklığın dışındakalmakla yetinmiyor; başka sanatçılarınbu bataklığa sürüklenmesinin önündebarikat oluyorlar. Sanat Cephesi, bu

barikatın son dönemdeki en güçlü ifa-desidir. Ve işte faşizm, Grup Yorum’dasomutlanan sanatçılık anlayışını, birde bu nedenle yok etmek istiyor. Edebilecek mi? Cevabı faşizmin ara-nıyor listelerine bestelerle verilencevaplardadır.

"Sanatı para kazanma aracıdurumuna getirenlerin çoğusahtekardır... Hayır, resimevlere, saraylara süs olsundiye icat edilmedi. Siz sa-natçının ne olduğunu sanı-yorsunuz? Ressamsa yal-nızca gözleri, müzisyenseyalnızca kulakları olan yada şairse yüreğinin her kı-pırtısında harp çalan, bok-sörse yalnızca kasları olanbir gerizekalı mı? Tam ter-sine! Sanatçı aynı zamandapolitik bir kişidir ve dün-yada olup biten iyi, kötü,korkunç olaylara tüm var-lığıyla tepki gösterir."

Pablo Picasso

Aileler Olarak HalkınAvukatlarının Yanındayız!

İzmir TAYAD’lı Aileler 2 Tem-muz’da, Aliağa Ceza İnfaz Kurumuönünde evlatlarını sahiplenmek içinbasın açıklaması yaptı. Yapılan açık-lamada kısaca şu sözlere yer verildi;

“Halkımız, asılsız yalan ve kom-plolarla tutuklanan arkadaşlarımızın,oğullarımızın, analarımızın, baba-larımızın yazılan 478 sayfa suçla-maları var. Bu suçlamalara karşısavunma yapmaları engelleniyor.Çocuklarınız mahkemeye götürül-mek yerine onlara SEGBİS yöntemizorla dayatılıyor, savunma haklarıgasp ediliyor, hapishanelerde tecritve işkenceler devam ediyor.”

Ayrıca, 10 aydır haksız hukuksuzbir şekilde tutuklu bulunan HalkınHukuk Bürosu avukatları için birdayanışma mesajı okundu. “HHBavukatları benim de avukatım 10-15 Eylül tarihinde adalet için Ba-kırköy Adliyesi’nde buluşalım.” Veson olarak HHB avukatlarının isim-leri tek tek sayılıp, benim de avu-katım denilerek 10 kişinin katıldığıaçıklama sonlandırıldı.

Savunma Sırası Bizde...İstanbul Çayan Halk Cephesi 3 Tem-

muz'da, AKP fa-şizmi tarafındantürlü yalan vekomplolarla tut-sak edilen Hal-kın Avukatlarıiçin afiş çalış-ması yaptı. Üze-rinde “Halkın Avukatlarına Özgürlük”sloganının yazılı olduğu ve Halkın Avu-katlarının resimleri bulunan afişler ma-hallenin tüm duvarlarına asıldı. Yapılançalışmada 17 afiş asılarak, halkın avu-katlarına özgürlük istendi.

8 Temmuz2018

Yürüyüş

Sayı: 74

15NE AKP NE FAŞİST MAFYA, BİZİ MAHALLELERDEN KOPARAMAZ!

Page 16: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

28 Hazıran 2018Merhaba,

Selam ve sevgilerimizi gönderiyorum. Geçtiğimizhafta sağlığımla ilgili başıma gelen ve geri dönüşüolmayan önemli bir olaydan bahsedeceğim sizlere.

Bolu İzzet Baysal Devlet Hastanesi’nde 2018 Martayında karnımdan olduğum bir ameliyat sonrası sol ka-sığımda oluşan şiddetli ağrılar nedeniyle, tutulduğumBolu F Tipi Hapishanesi revirine çıkarak şikayetimi dilegetirmiştim. Böylece yeniden Bolu İzzet Baysal DevletHastanesi’ne sevk edildim ve bundan bir hafta sonramuayene için bu hastaneye götürüldüm.

Buranın genel cerrahi doktoru Eren Dağ tarafındansol kasığıma elle muayene yapılıp ardından ultrasonagönderildim. Ultrasonda da sol kasığıma bakıldıktansonra sonuçları tarafıma söylenilmeden Bolu F Tipi Ha-pishanesi’ne tekrardan getirildim. Aynı hafta kurum gar-diyanı tarafından “doktor ameliyat önermiş, kabul edi-yorsan dilekçe yaz” denildi.

Buraya kadar her şey normal gibi görünebilir amaöyle değil!

Doktor Eren Dağ ihmallere daha en başında başlamıştı.Ameliyat hakkında tek bir kelime konuşmayı bırakın,doktordan rahatsızlığıma dair bir bilgi bile alamadım.Aramızda hasta doktor ilişkisi kurulamadı.

Dilekçe yazarak “Ameliyat olmak istediğimi; ancakameliyat tarihi verilmeden önce doktorla görüşerek ame-liyat hakkında bilgi almak istediğimi” belirttim. Amagörüşmeden, doktor ameliyat tarihi vermiş bile!

Şiddetli sancılarımdan kurtulabilmek içinameliyat olmaya mecburdum. Sonuçta hapishane ko-şullarında devrimci tutsakların tedavileri bilinçliolarak yapılmıyor! Nitekim 2015 yılında Edirne F TipiHapishanesi’nde tutulurken gene ameliyatım için bütün

işlemlerin yapıldığı Trakya Tıp Fakültesi’nde “Buranınmahkum odasında Alaattin Çakıcı kalıyor, bu nedenleseni burada ameliyat edemeyiz” denilerek ameliyatımengellenmişti! Çakıcı gibi mafya artıklarının rahatınısağlamak için hastanede tutuyorlar, halkın çocuklarınınise tedavilerini engelliyorlar. Bu nedenle ameliyatımagün verilince itiraz edemedim...

19 Haziran 2018 tarihinde ameliyatım için sözkonusu hastaneye yatışım yapıldı. Aynı gün ameliyatıyapacak Eren Dağ isimli doktor yatışımın yapıldığıodaya gelerek sol kasığımı ikinci kez elle muayene ettive “Yarın sabah ameliyat olacaksın” diyerek, yineameliyat hakkında tek bir bilgi vermeden gitti! İhmallerinisürdürdü böylece. Ertesi sabah ameliyathaneye götürüldüm.Narkozla uyutulmadan önce hemşire rahatsızlığımın netarafta olduğunu sordu. “Sol kasıkta” dedim ve uyutul-dum.

Uyandığımda ameliyat yapılmıştı; ama solda değilsağda acı hissediyordum. Hızlıca kontrol ettiğimde ame-liyatın yanlış yere, sağ kasığıma yapıldığını gördüm.Hemen doktoru çağırttım ve geldiğinde “Yanlış yerdenameliyat etmişsiniz” dedim. Ne dese iyi?

“Ameliyattan önce sen hemşireye sağ tarafta demişsin,ben de o yüzden sağdan ameliyat ettim” dedi.

Ancak ameliyatıma başından sonuna kadar refakateden güvenliğimden sorumlu asker de beni doğrulayarakhemşirenin sorusunu ‘sol tarafta’ diye cevap verdiğimisöyledi.

Tabi doktor hazırlıklıydı. Belli ki birçok hastayıyanlış, ya da bilinçli olarak yanlış ameliyat etmişti. Tec-rübeliydi bu konuda!

“Olsun sağda da fıtık çıktı almış olduk, haftaya ge-lirsin soldan da ameliyat ederim” diye pişkince bircevap verdi!

Bütün işlemlerin ve testlerin sol kasığıma yapıl-

Hasta Tutsak Duran Kıvanç, Doktor Tarafından Yanlış Ameliyat Edildi.Olayın Basına Yansıması Üzerine Ameliyatı Yapan Eren Dağ Şu Açıklamayı Yaptı:

“Kendisi DHKP-C’li, Çıkar Amaçlı Böyle Bir Şey Yapıyor”Tutsaklarımızı, Faşizmin Hücrelerinde ve Hastanelerinde Yalnız Bırakmayacağız!

Bolu F Tipi Hapishanesi Özgür Tutsaklarından Duran Kıvanç,Ameliyat Olma Sürecini Anlatıyor:

ÖZGÜR TUTSAKLIK, DÜNYANIN HER YERİNDEAYNI RUH HALİ ve DİSİPLİNLE YAŞAMAKTIR!

ÖZGÜR TUTSAKLAR AYNI COŞKU, AYNI MİLİTANLIKLA HER KOŞULDAÜRETEREK DİRENMEYE, DİRENEREK ÜRETMEYE DEVAM EDİYOR!

Page 17: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

masına rağmen sağ ka-sıktan ameliyat edilmem,bunun üstüne doktorunkendini aklama çabaları,suçüstü yakalanmış birpsikolojinin ürünüdür. Solkasıkta fıtık tespit edenkendisidir. Buna göreameliyat işlemlerini yapanyine kendisidir. Tespit et-tiği yerden değil de başkayerden ameliyat edip bu-nun suçunu üstüme ata-cak kadar pişkin olan dakendisidir. Hekimlik ahlakve etiğinden nasibini al-mamış bir doktordur ErenDağ!

Sağ kasığımda bu ame-liyat yapılana kadar hiçbirrahatsızlığım yoktu! Olsadahi bu doktoru aklamaz...Ameliyat işlemlerim solagöre yapılmıştı. Üstüne üst-lük buradan bir de parçaalıp yerine yama eklemiş.

Şu an sağ kasığımda şişlik var ve şiddetli ağrı yaşıyo-rum.

Bu durum ihmalden çok, devrimci tutsak olduğumuziçin bilinçli şekilde yapılan bir saldırı değil de nedir?Bolu’da bu doktorun adı zaten kasap’a çıkmış. Öğrendiğimkadarıyla birçok hastaya çektirmiş benim gibi! Aynışekilde hastanede günlük iğnelerimi yapan hemşirelerde bana hasta değil “düşman” gibi muamele ettiler.

Rahatsızlığımla ilgili bir soru sorduğumda adeta ısı-racak gibi davrandılar. Bir tanesi damar yolumu yanlıştakarak serumun damarıma değil derimin altına akıp ko-lumun davul gibi şişmesine neden oldu... 1 hafta sürdübu şişlik. Ne zaman geçecek dediğimde ise bağırıp-ça-ğırmasından başka bir cevap alamadım hemşireden.

Doktor bir kasap gibi, ben kurbanmışım gibi etlerimihemşire görünümlü işkencecilerin önüne atmıştır. Boluİzzet Baysal Devlet Hastanesi’nde devrimci tutsaklarainsanlıkdışı bu muameleyi bir rutin haline getirmişler.

Hastaneyi adeta bir işkencehaneye, bir mezbahayadönüştürmüşler... Bu doktor görünümlü kasap ve hemşiregörünümlü işkenceciler şu an hala söz konusu hastanede“görevlerini” yapmaktadırlar!

Onların görevlerinin başında olması, başta devrimcitutsaklar olmak üzere tüm hastaların sağlıklarınıntehlikede olması demektir!

Sizlere bu ameliyatla tüm raporları da göndermek is-tedim; ama talebime rağmen tarafıma verilmedi kendi

raporlarım! Gerekli duyarlılığı göstereceğinize inanıyor,halkımızın siyasi kasapların ellerinden kurtulacağı güzelgünler diliyorum.

SevgilerimleDuran Kıvanç

HALKIN AVUKATIENGİN GÖKOĞLU’NUNTEDAVİ HAKKI ENGELLENİYOR!

Saldırılar, hak gaspları ve hasta tutsaklarınyaşadıkları bütün hapishanelerde benzer du-rumdadır.

Faşizm, nasıl ki devrimci düşünceyi bitirmekve özgür tutsakları teslim almak istiyorsa; aynışeyi halkın tutsak avukatlarına da yapıyor.

Çünkü devrimcilere, devrimci avukatlarave adalete düşmandır! Bu düşmanlığı çekin-meden sergiliyor. Av. Engin Gökoğlu, Tekirdağ2 No.lu T Tipi Hapishanesi’nde tutsaktır.

Daha önce işkence ile kolu kırılmıştı vesorun halen devam ediyor: Fizik tedaviye gö-türüldü ama iyileşme doğrultusunda pek iler-leme yok, kolunu açamıyor.

Kalbinde delik var; doktora gösteriyor. Dok-tor kılıklı faşist: “Sıkıntı yok açılmamış” diyor.Bilimsel(!) bir teşhis ve tedavi.

Diş sorunu var: Revire gelen dişçiye hasta-neye sevk etmesini söylüyor. Dişçi bu haklıtalebi kabul etmiyor. Engin “İşini yapmıyorsun,işini yapmalısın” diyor Diş doktoruna.

Sonuç: Hastahaneye sevk edilmiyor ve üstüne“2 ay görüş cezası” veriliyor.

Kitaplarını vermiyorlar. İdare ile 5 kitapüzerinden anlaşma var. İdare buna rağmen“tek kitap” getiriyor. Tutsaklar, idareye anlaş-maya uymalarını belirtip o tek kitabı da red-dediyorlar!

Ne Özgür Tutsakları Ne De Devrimci Avu-katları Faşizm Teslim Alamıyor!

Page 18: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

Hapishaneleri izleyin, faşizmin ençıplak halini görürsünüz. Nasıl Hitlerfaşizmini görmek için toplama kamplarınabakmak yeterliyse, Türkiye faşizminianlamak için de hapishanelere bakmakyeterlidir.

Hapishanelerde baskı, sindirme, yoksayma, ezme politikalarının her çeşidinigörürsünüz. Siyasi ya da adli tutuklular,hiç fark etmez bu politikalar ile hapis-hanelerde tutulurlar.

Siyasi tutsaklar faşizmin politikalarınakarşı sürekli bir direniş içerisinde ol-duklarından, onlara karşı uygulanan po-litika sistemli ve süreklidir. Bu politi-kaların en ağır halini hasta tutsaklar ya-şarlar. Bugün itibariyle hapishanelerdetespit edilen hasta tutsak sayısı bin154’tür. Bunların 402’sinin durumuher geçen gün ağırlaşıyor. AKP ikti-darını kapsayan son 17 yılda ise 3 bin500 hasta tutsak katledildi.

Ve bu ölümlerin tümü önlenebilirniteliktedir. Zamanında doktora götü-rülmedikleri, doğru bir teşhisle tedaviedilmedikleri, ilaçlarını alamadıkları,hastalıkla mücadele etme koşullarınasahip olmadıklarından ya da tecrit ko-şullarına dayanamadıklarından ölüyorlar.Ölümlerin büyük bir kısmı kayıtlaraeceliyle ölüm diye geçiyor. “Eceliyleölüm” hapishanelerde katliamı gizle-menin adı oluyor.

Faşizm hastalıkları silah olarak kul-lanıyor. Tedavi edilmesi gereken has-taların tedavisi yapılmayarak, hasta-neye sevkleri aylarca bekletilerek, has-tanenin doktorları kışkırtılarak, yeterlibesin ve temiz ortam imkanındanyoksun bırakarak baskı ve işkenceyedevam ediyor.

TEDAVİ OLMAK MI, OLMA-MAK MI İKİLEMİ

Hasta tutsakların hastaneye götürül-meleri çoğu zaman işkenceye dönüşür.Sevk ve muayene koşulları insanlık onu-runa, hasta haklarına aykırıdır. Tutsaklarhapishane koşullarından kaynaklı hastaolmuşlardır, tedavi onların en temel hak-larıdır.

Bu durumda bile hastaneye götürül-meleri lütuf gibidir. Ve hasta her aşa-

ğılanmaya katlanmaya, her haksızlığasessiz kalmaya zorlanır. Doktor seçme,doktoru reddetme, doktoru ile sağlıklıve yeterli bir biçimde görüşme hakkıyoktur tutsakların.

Hapishanenin Zulmü Varsa,Tutsakların Da Direnişi Var!

Devrimci tutsaklar yapılanlara sessizkalmaz, tedavi hakları için direnir, hak-sızlığa karşı çıkar, yanlışlarla mücadeleederler.

Bolu F Tipi Hapishanesi’nde hükümlüolarak tutulan Duran Kıvanç’ın başınagelenler yukarıda anlattıklarımızın özet-lenmiş halidir.

Duran Kıvanç sol kasığındaki ağrılarnedeniyle Bolu İzzet Baysal Hastanesi’nekaldırıldı. Sol kasığı muayene edildi,gerekli tetkikler yapıldı fıtık teşhisi ko-nuldu. Ancak bu teşhis konusunda bilgiverilmeden “ameliyat olman lazım, so-rumluluğu kabul ediyorsan dilekçeyiimzala” denildi.

Duran Kıvanç dilekçeyi imzalamış;ancak ameliyattan önce bilgi almak is-tediğini söylemiştir. Duran Kıvanç dok-torundan bilgi almadan ameliyata alın-mıştır. Ameliyata girmeden önce hemşirehangi tarafından rahatsız olduğunu sormuşve sol kasığım cevabını almıştır. DuranKıvanç, 20 Haziran tarihinde ameliyataalınmış, ameliyattan hemen sonra solkasığındaki ağrıların geçmediğini ayrıcasağ kasığında da ağrı olduğunu farketmiş ve doktorunu çağırmıştır.

Ameliyat bölgesine bakınca sol ta-raftaki fıtığı yerine sağ kasığından ame-liyat edildiği anlaşılmıştır. Ameliyatıgerçekleştiren Bolu İzzet Baysal Has-tanesi’nde görevli Genel Cerrahi Has-talıkları Uzmanı Eren Dağ, suçunugizlemeye çalışarak sağ tarafta da birfıtık olduğunu, öncelikle onu aldığınısöylemiştir.

Gerçekleşen olay konusunda bilgisahibi olan gazeteciler doktora ulaşmışve haberi doğrulatmak istediklerindedoktor kendilerine “Öğrendiğim kadarıylamahkûm terörden tutukluymuş. KendisiDHKP/C’li. Mahkûmun ameliyatını lokalanestezi ile gerçekleştirebileceğini söy-

lediğini; ancak mahkûmun bunu iste-mediğini belirtmiş. Dağ,�“Mahkûm sav-cılığa yazdığı dilekçede maddi, manevizararından bahsetmiş. Amacı ortadadır,çıkar amaçlı böyle bir şeyyapıyor”� dedi.� “Hakkınızda bir soruş-turma mı açıldı? Mahkûmun savcılığayazdığı dilekçeden nasıl haberdar oldu-nuz”�gibi sorulara cevap vermekten ka-çınan doktor Eren Dağ; “Bengörürüm”�demekle yetinmiştir.

Kendini devletin politikaları ile öz-deşleştirmiş, meslek etiğini unutmuş,hastasına düşmanlaşmış doktorlar, hastatutsakların karşısına ilk kez çıkmıyor.Bu doktorlar işkencenin ve teslim almapolitikasının bir parçası olmaktadırlar.

Tutuklu hastalarını kelepçeli mua-yene etmek isteyen doktorlar, kelepçelimuayeneye karşı çıkan tutsakların iş-kencelerine sessiz kalan doktorlar,hastasına düşmanca davranan dok-torlar, faşizmin politikalarının bir par-çasıdır.

İşkenceyi gizlemekle ünlenmiş AdliTıp Doktoru Dr. Nur Bilgen, AdanaBalcalı Hastanesi’nde Güler Zere’yi mua-yene ederken “Dağda kaç kişiyi öldür-dün? Dışarıda olsaydın çok sayıda canakıyacaktın” diyen doktoru, Böbrek yet-mezliği nedeniyle 40 kiloya düşen Yase-min Karadağ’ın muayene esnasında jan-darmadan işkence görmesi ve yumrukyemesine rağmen duruma sessiz kalandoktorunun, Grup Yorum üyesi DilanEkin’in doktora işkence sonrası belindekiplatinin kaydığını anlattığı esnada “Beterinbeteri var, sen 5 vakit namaz kıl, şüküret kurbanı kes” diyen doktorlar ülkeninher yerinde karşımıza çıkıyorlar.

Sonuç olarak;1- Meslek etiğini çiğneyen doktorlar

ile mücadele etmeye, yaptıklarını teşhiretmeye, yaptığı mesleğe güven duyula-mayacağını anlatmaya, tutsakların sa-hipsiz olmadıklarını göstermeye devamedeceğiz.

2- Siyasi tutsaklar, hiçbir zaman sa-hipsiz kalmadılar, meslek ahlakını yitirmişdoktorlar, biz yaparız yaptığımız yanımızakar kalır diye düşünmesinler. Tutsaklarakarşı yapılanlardan hesap sormuştuk,hesap sormaya da devam edeceğiz.

HASTA TUTSAKLARIN RAHATSIZLIKLARIFAŞİZM İÇİN BASKI ve BOYUN EĞDİRME ARACIDIR!

Yürüyüş

8 Temmuz2018

Sayı: 74

YOKSUL MAHALLELER, HALK İKTİDARINA GİDEN YOLDUR118

Page 19: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

Bir sendikanın görevi istatistik ku-rumu gibi istatiki bilgiler, raporlar ya-yınlamak değildir. Elbette mücadelesineışık tutmak için, burjuvaziyle ideolojikmücadelede daha güçlü olabilmek içinbilimsel araştırmalar, incelemeler deyapabilir, yapmalıdır.

Ancak ülkemizde sendika konfede-rasyonlarının faaliyetlerine baktığımızdaözellikle son 20-30 yıldır, açlık-yok-sulluk, işsizlik raporu yayınlamaktanbaşka bir faaliyetleri yoktur.

Hak-İş ve Türk-İş’i yazı kapsamı-mızın dışında tutuyoruz. Bunların birisizaten iktidarın sözcüsü durumundadiğeri de doğrudan Amerikan Sendikaanlayışına göre CIA tarafından kurdu-rulmuş sendikalardır.

Söyleyeceklerimiz; Amerikan sen-dikacılığına tepki olarak Türk-İş’ten ay-rılan bir grup ilerici-devrimcinin, Türkiyesınıf mücadelesinin bir döneminde önemlibir yeri olan Devrimci İşçi SendikalarıKonfederasyonu (DİSK) içindir.

DİSK’in yayın organı olan DİSK-AR, 17 Şubat 2017’de bir rapor yayın-ladı. DİSK, bu sefer kendini aşarak“açlık-yoksulluk” raporunun dışındabir araştırma yapmış. Araştırmanınkonusu: İşçiye Başkanlık Sistemi miParlamenter Sistem mi Zararlı?

Raporun özeti mi?Parlamenter sistem iyi, Başkanlık

sistemi kötü!

Bir: Böyle bir araştırmanın işçi sı-nıfına hiçbir yararı yoktur. İşçi sınıfınınmücadelesini geliştirme, sorunlarına çö-züm bulma amacıyla yapılmış bir araş-tırma da değildir.

İki: 2017’deki başkanlık referan-dumu öncesinde, referandumda “Baş-kanlığa Hayır” diyen düzen partilerininkurduğu bloka “Arka Bahçe” DİSK’tenişçilerin alet edilmesidir.

Üç: Oligarşinin yönetememe krizineçözüm arayışı olarak gündeme getirdiğibaşkanlık sistemi mi, parlamenter sistemmi tartışmasına böyle bir raporla işçileri

alet etmek işçi sınıfı mücadelesine iha-nettir.

Dört: Raporun hiçbir bilimselliğiolmaması bir yana; sınıf mücadelesinireddetmesi, düzene yedeklemeye ça-lışması ve gerçekleri çarpıtması boyu-tuyla da işçi sınıfı mücadelesine İHA-NETTİR!

Burjuva Politikacılığı Kulva-rında Kendinize Yer Açma Çaba-nıza İşçi Sınıfını Alet Etmeyin!

DİSK, 90’ların başında tekrar ku-rulurken sınıf sendikacılığını terk etmiş“Çağdaş sendikacılık” adı altındaCHP’nin arka bahçesi olarak kurul-muştur.

Bu rapor DİSK’in koltuklarına çö-reklenmiş “akıllı solcu”ların, düzen içipolitik kulvarda kendilerine yer edinmekiçin “arka bahçe”den sunulan destektir.“Eğitim Uzmanı” adı altında DİSK’eçöreklenen “akıllı solcu”ların “büyükpolitika” yapmasıdır bu rapor.

Kaygıları işçi sınıfının mücadalesininasıl büyütürüz değil, “İşçi sınıfınıdüzen içi politikalarımıza nasıl alet ede-riz”dir. Aynı şey KESK için de geçerlidir.Gerek ÖDP, gerekse Kürt milliyetçihareket yıllardır KESK’i böyle kullan-mışlardır. Bugün ise KESK artıkKHK’larla ihraç edilen binlerce üyesiiçin kılını bile kıpırdatamamaktadır.

DİSK-AR’ın Raporu “Sınıf”aİhanet ve “Sınıf Mücadelesi”ninİnkarıdır!

Raporun giriş bölümünde şöyle de-niliyor: “Ülkemizin 150 yıla yaklaşanparlamenter geleneğine ve uygulamasınason verilmek isteniyor. Meclisin işlevsizolacağı, kuvvetler birliğine dayalı bir,tek adam rejimi ile yüz yüzeyiz. Ülke-mizde başkanlık rejiminin önümüzdekigünlerde referanduma sunulacak olmasınedeniyle, dünya örneklerini incelemekönem taşıyor. Dünyada uygulanan baş-kanlık rejimleri nasıl sonuçlar doğurdu?Bu rejimlerde işçi haklarının, sendikal

haklarının durumu nedir? Başkanlıkrejimi mi yoksa parlamenter rejim miişçi hakları ve sendikal haklar açısındandaha yararlıdır?” deniyor.

Raporda şu sorulara cevap bulmakiçin iki rejim arasında karşılaştırmalaryapılıyor: Sendikal hakları koruma dü-zeyi, sendikalaşma, toplu pazarlık, ça-lışma süreleri, iş kazaları, gelir eşitsizliği,insani gelişme ve toplumsal cinsiyeteşitsizliği”

Rapora neresinden bakarsak ba-kalım tam bir çarpıtmadır, sınıf mü-cadelesinin inkarıdır! Düzen içindekendinize yer edinmek için işçi sınıfınınadını ağzınıza almayın. “Yüz elli yılayaklaşan parlamenter gelenek”miş…Tam bir düzen ağzı. 1. Meşrutiyet, 2.Meşrutiyet, Tek partili dönem, işbirlikçiçok partili dönem… hepsini bir tor-baya koyup “150 yıla yaklaşan par-lamenter gelenek” diye düzeni savun-mak DİSK’in üzerine vazife mi?

CIA destekli emperyalist kuruluşlarınrakamlarından yola çıkarak “Başkanlıkişçiye zararlıdır” tespiti yapmak yerine,savunduğunuz 150 yıla yaklaşan par-lamenter sistemin “işçiye yararlarını”anlatarak rapor hazırlasaydınız dahaikna edici olmaz mıydınız?

Bütün dünyada kutlanırken ülke-mizde 1 Mayıslar’ı yasaklayan, işçiningrev hakkını yasaklayan, 15-16 Hazi-ranlar’da işçileri katleden, Kanlı Pa-zarlar’ı yaratan, 1 Mayıs 1977’de 35işçiyi Taksim 1 Mayıs Meydanı’ndakatleden parlamenter sistem değil mi?

“Akıllı Solculuk”, ÜşenmemişAraştırma Yapmış, ParlamenterFaşizm İyi, Başkanlık FaşizmiKötü!

Tabi ki, faşizm diyemiyor onlar; fa-şizm deseler, yerleşmeye can attıklarısistemle söylemleri çelişecek... Büyükpolitika yapıyor ya “akıllı solculuk”,”tek adam” rejimi diyor ısrarla.

Bu raporun hiçbir bilimselliği yok-tur, çarpıtmadır. Çarpıtmadır; çünküsınıf düşmanlarının, halk düşmanla-

DİSK-AR RAPORU: “Başkanlık İşçiye Zararlıdır”

BAŞKANLIK İŞÇİYE ZARARLI DAPATRON SENDİKACILIĞI, DÜZEN PARTİLERİNİN

ARKA BAHÇESİ OLMAK İŞÇİYE YARARLI MI? 1. Bölüm

8 Temmuz2018

Yürüyüş

Sayı: 74

119NE AKP NE FAŞİST MAFYA, BİZİ MAHALLELERDEN KOPARAMAZ!

Page 20: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

rının, halkı daha iyi nasıl sömürürüz,nasıl baskı altında tutarız, nasıl dahasorunsuz yönetiriz, çıkarlarımızı dahaiyi nasıl koruruz diye; düzenin yöne-tememe krizine çare aramak içingündeme getirdikleri sistemlerdenbirinin halk için, işçiler için daha iyi,diğerlerinin daha kötü olacağı şek-lindeki bir araştırma bilimsel ola-maz!

Raporda cevap aranan sorulara ba-kın:

- Sendikal hakların korunma düzeyi- Sendikalaşma - Toplu pazarlık- Çalışma süreleri - İş kazaları- Gelir eşitsizliği vs…

Başkanlık sistemi mi? Parlamentersistem mi?

Siz neredesiniz peki?- Sendikal hakları, parlamentolar mı

koruyor?- Sendikalaşmayı parlamentolar mı

yapıyor?- Toplu pazarlıklarda parlamentonun

temsilcileri işçiler adına mı yoksa pat-ronlar adına mı masada oturuyor?

- Çalışma sürelerini parlamenter sis-temler mi kısaltıyor? İşçiyi köle gibiçalıştıran patronlar neredeler?

Parlamentolar ya da başkanlar pat-ronların yanında mı yoksa işçilerin ya-nında mı yer alıyorlar?

Hepsinden önemlisi siz sendikalarbunun neresindesiniz? İşçi sınıfının mü-cadelesi nerede?

1850’li yıllarda sekiz saatlik çalışmahakkını parlamenter sistem mi başkanlıksistemi mi verdi işçilere? Yoksa yüzlerceşehit vererek işçiler kendileri mi koparıpaldı?

Sendikalaşma; işçilerin mücadelesiylekazanıldı mı, yoksa parlamenter ya dabaşkanlık sistemleri tarafından verildimi?

Toplu Sözleşme hakkı nasıl kaza-nıldı? Parlamenter sistemler ya da baş-kanlık sistemleri mi bahşetmişti TopluSözleşme hakkını işçilere?

Sendikal haklara sahip çıkmak içinişçileri mücadeleye değil, işçilerin hak-kını gasp eden emperyalist tekellerin,işbirlikçi patronların çıkarlarını koruyan

parlamenter sistemi korumaya mı ça-ğırıyorsunuz?

Bu yüzden hazırlanan raporun, işçisınıfının mücadelesini düzeniçine çek-mekten öte bir anlamı yoktur. DİSK’inkendi mücadele tarihine de ihanettir!Burjuvaziye kendini kabul ettirmek içingerçekleri bilerek çarpıtmaktır!

“İş kazaları” ile parlamenter sisteminya da başkanlık sisteminin ne ilgisi var?Burjuvazinin ağzıyla ‘kaza’ diyor; amaişçi katliamı bile diyemiyorlar. Bu raporemperyalizmi, emperyalist-işbirlikçi te-kelleri aklamaktır. “Burjuvazinin yüzde300 kar için kendisi ipe gitme pahasınada olsa işlemeyeceği cinayet yoktur.”Bu rapor işçi sınıfının düşmanı emper-yalist kuruluşların bakış açısı ve ağzıyladüzenlenmiştir.

DİSK-AR’ın verilerini kullandığısözde uluslararası işçi örgütleri,ABD’nin-CIA’nın birebir yönlendir-diği, finanse ettiği örgütlerdir. Bu ör-gütlerin amacı işçi sınıfının mücade-lesini büyütmek değil, rotasındansaptırmaktır.

ABD bunun için 1950’lerden itibaren,doğrudan CIA finansmanı ve uzmanlarıaracılığıyla Amerikan tipi sendikacılığıkurdurmuştur. Ülkemizde Türk-İş bununen çarpıcı örneğidir. Kaldı ki DİSK,Türk-İş’in Amerikan sendikacılığına al-ternatif olarak kurulan bir sendikadır!

Amerikan Sendikacılığı nedir? Biralıntıyla açalım;

“Bürokrasi gibi işçi sendikaları daABD’nin başından beri ilgilendiği te-şekküller olmuştur. AID (UluslararasıKalkınma Ajansı), OECD (Ekonomikİşbirliği ve Kalkınma Örgütü), ABD’ninegemenliğindeki KFTU gibi milletler-arası işçi teşekkülleri ve Amerikan sen-dikaları aracılığıyla Türk sendikalarınamali yardımlar yapılmıştır. Sendikacılariçin yabancı uzmanların katıldığı se-minerler düzenlenmiştir. Son zamanlardaCIA konusunda ABD’de yapılan açık-lamalardan anlaşılmıştır ki; Amerikanişçi konfederasyonlarının dış ilişkileriniyürüten Lovestone ve yardımcısı GeorgeBrovn, CIA hizmetindedirler ve “Hürdünya”da sendikaların başına güvenilirkişilerin getirilmesi için sistemli birçaba gösterilmektedir.

ABD’nin Türk sendikacılığından

beklediği; Amerikan tipi bir sendikacılığayönelmesidir. Buna göre sendikalar ka-pitalist düzeni benimseyecekler ve işçidavalarının çözümü düzen değişikli-ğinde beklenmeyecektir. Mevcut düzeniçinde, sendikalar gerekirse işverenlerleen sert tartışmalara, şiddetli grevleregidebilecektir. Ama amaçları işverendendaha yüksek ücret istemekten öteyegitmeyecektir.” (Doğan Avcıoğlu, Tür-kiye’nin Düzeni, Sf 949-950)

DİSK yönetimi, işte tam da bu yüz-den, işçileri düzene yönlendirdiği içinihanet etmektedir. Yukarıdaki alıntıTürk-İş’in, başından beri sınıf müca-delesine ihanet içinde olduğunu ortayakoymaktadır. Ancak bu konuda DİSK’inde bugün TÜRK-İŞ’ten hiçbir farkıyoktur. DİSK’in bu raporu hangi sınıfınhizmet ettiğinin çok açık göstergesidir.Mücadele diye bir şey yok DİSK’ingündeminde. Direniş diye bir şey yok,örgütlenme yok!

Faşizmin Olduğu Bir ÜlkedeBedel Ödenmeden Hiçbir HakKazanılamaz. Kazanılmış HaklarKorunamaz!

DİSK, sendikal hakların korunmasıiçin işçilerden, mücadeleden değil sen-dika hakları gasp eden tekellerin tem-silcisi parlamentodan umut bekliyor.

Örgütlenmek için fabrikalara, işyer-lerine gidip işçileri örgütlemiyor, işçilerinörgütlenme hakkını gasp eden patronlarıntemsilcilerinden çözüm bekliyor. Artıkişyeri işyeri gezip işçileri örgütlemek,üye çalışması yapmak, bu sendikalarınpratiğinden çoktan çıkmıştır.

DİSK, artık ‘sendikal çalışmayı’ iş-çileri örgtüleyerek değil patronlarla otu-rup masa başında anlaşarak yapmaktadır.Bir sendika, işçilerin haklarını patronlarlaanlaşarak koruyabilir mi? Ya da patronile sendika anlaşabilir mi?

Ancak patronların çıkarlarını koru-mak kaydıyla anlaşabilir. Onun için bu-gün sendikalar işçi sendikası olmaktançıkıp PATRON SENDİKACILIĞI yap-maktadırlar.

DİSK’in raporunda; sınıf gerçekliğiaçıkça inkar edildiği, kan emici, sömü-rücü asalak patronlar aklandığı için debu rapor işçi sınıfına ihanettir!

Sürecek...

Yürüyüş

8 Temmuz2018

Sayı: 74

YOKSUL MAHALLELER, HALK İKTİDARINA GİDEN YOLDUR220

Page 21: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

Yüksel Direnişi’nde, belli dönemlerde yer alan VeliSaçılık, burada kazandığı “popülariteyi”, milletvekiliolmak için bir sıçrama noktası olarak kullanmak gibi birfırsatçılığa ve düzeysizliğe düşmüştür.

Burjuva yöntemleri kullanan her düzeniçi parti içinklasik bir yöntemdir: Şu veya bu nedenle popülerleşenherkese hemen adaylık önerirler.

Sol, reformist görünümlü düzeniçi partiler de bu bur-juva yöntemi kullanırlar. Kendileri mücadele etmezler,mücadelenin gerektirdiği bedelleri ödemezler; ama is-tismarcı, çıkarcı ve fırsatçı bir yaklaşımla, mücadeleedenlere hemen “kancayı” atıp, onlara yönelik sempative desteği kendilerine kanalize etmeye çalışırlar. Karşılığınıise “parlamento koltuğu”yla öderler. Rahat koltuklar,iyi bir maaş, dokunulmazlık…

HDP, bu seçimde bu fırsatçılığı en uç noktadayapmış, Yüksel direnişçilerinin bazılarına bu çıkarcı,fırsatçı, istismarcı öneriyi yapmıştır.

Yüksel direnişinde yer alanlardan biri, Veli Saçılıkda, bu siyasi ahlak açısından onaylanması mümkün ol-mayan pazarlığı kabul etmiş, Yüksel direnişinin prestijini,bir koltuk karşısında HDP’ye satmıştır.

Veli Saçılık böyle bir teklifi neden kabul etti? Bununüzerinde uzunca durmaya gerek duymuyoruz. Sorununözü, onun çıkarcılığı, popülizmi ve kariyerizmidir. Bunoktada öylesine “özü kararmıştır” ki, adaylığını açık-larken seçtiği yöntem bile ahlaksızcadır.

Aday olduğunu, yanında Yüksel Direnişçisi SemihÖzakça varken yapmıştır. Ama Semih’in ne onunöyle bir tavrından, ne orada öyle bir açıklama yaptı-ğından haberi vardır.

TV ekranlarındaki görüntü ise şudur: Veli Saçılık,HDP’den aday olduğunu açıklıyor ve HEMEN YANINDASemih Özakça oturuyor.

Bu görüntüden herkesin anlayacağı şudur: Semih deVeli Saçılık’ın yanında ve destekliyor.

Saçılık, “parlamenter mücadelesine” işte böyle birüçkağıtçılıkla, böyle bir ahlaksızlıkla başlamıştır. Amaelbette asıl ahlaksızlık, Yüksel Direnişi’ni parlamentoyakapağı atmak için pazarlamaktır. Bunu yapan artıkbundan sonra başka ahlaksızlıkları da yapabilir.

***Sonuçta, Veli Saçılık seçilemedi. Oturup “Ben nasıl bu kadar onurlu bir direnişi

seçim meydanlarında pazarlamaya kalktım???” diyekendini sorgulayacağına, o, sağa sola çamur atmaya kal-kıştı.

Şöyle dedi: “Seçim boyunca kayda değer tek bir eylem yapmayıp

“seçim çare değil” diyerek caka satanları ciddiye almı-yorum. Devrimci söylem, devrimci pratikle kaimdir.‘Kışlık Sarayı’ zapta gidenleri “durun seçim yapalım”

diye geri evlerine göndermedi kimse.”Ukala, direnenlere, mücadele edenlere saygısız, had-

siz!Seçilememesini de devrimcilere düşmanlık nedeni

haline getiriyor. Çok şaşırtıcı değil, şimdi ilgisi ilişkisiolmasa da, geçmişte içinde yer aldığı siyasi hareketinpasifizmini, oportünizmini, pragmatizmini, uzlaşma-cılığını ve devrimci harekete düşmanlığını hala üzerindetaşıyor görüldüğü gibi.

Saygısız, hak bilmez, adaletsiz; Seni var eden YükselDirenişi’dir. Seni yıllar sonra yeniden bir yere koyanYüksel Direnişi’dir. Örgütünü, mücadeleyi bırakmış bi-riyken, bu direniş bir kimlik verdi sana.

Peki Yüksel Direnişi’ni var eden kim? Biz adaletliyiz,yüzlerce gün boyunca o meydana çıkan herkesin bu di-renişte emeği, payı vardır. Bunu teslim etmekten aslaçekinmeyiz. Fakat o direnişi var eden asıl olarak ideolojiknetlik ve siyasi kararlılıktır.

Sende ise bunlar yoktu. İçinde yer alırken de, Yüksel direnişini geriye çekmeye

çalışan oldun. Yüksel direnişi sen ve senin anlayışındaolanlara rağmen bugüne geldi. Eğer Yüksel Direnişi ol-masaydı, HDP sana yine milletvekilliği önerir miydiacaba?

***Küçük burjuvazi, mücadeleye diğer hastalıklarıyla

birlikte popülizmi ve kariyerizmi de taşır. Kaypak, ikircikli tutumuyla, dışındaki güçlerden, ge-

lişme ve olaylardan doğrudan ve çabuk etkilenir. Duyguve düşüncelerinde orantısız değişimle genel olarak kararlıbir sınıf tavrı göstermez. Yalpalaması ve sonuçta hepdüzen içine yönelme eğilimi göstermesi, ara tabaka olmagerçekliği içinde değerlendirilmelidir.

Veli Saçılık kısaca budur. Bu nedenle bizim içinşaşırtıcı olan bir şey yoktur. Direnişte de bu haliyle yeralmıştır. Alabilir de.

Ama kabul edilemez olan, haddini, yerini bilmeden,o direnişi KULLANMAYA çalışması ve bununla da ye-tinmeyip, orada hala direnmekte olanlara ve devrimcilerelaf sokuşturmaya kalkmasıdır.

***Utan Veli Saçılık; “Kayda değer tek bir eylem yapmadılar” diye dil

uzattıkların, “Seçim çare değil” dedikleri için tutuklanı-yorlar. Mahalleleri basıldı. Dil uzattıkların Yüksel’deher gün hala eylem yapmaya ve işkence görmeye devamediyorlar. Sen 24 Haziran akşamı, acaba burjuvazininahırındaki koltuğa oturabilecek miyim diye ekran karşısındaseçim toto oynarken; dil uzattıkların, yoksul mahallelerdefaşist provakatörlere karşı direnişleri örgütlediler.

Kayda değer eylem nedir Veli Saçılık? Senin çatısıaltında milletvekili olmayı içine sindirdiğin Kürt milli-

UUcuz Kariyerizm, Fırsatçılık, Çıkarcılık: Veli Saçılık

BEDEL ÖDEYENLER, DİRENENLER, DEĞERİMİZDİR.ÖDEDİĞİ BEDELİ, DİRENİŞİ PAZARLAYANLAR, SİYASİ AHLAKSIZDIR!

8 Temmuz2018

Yürüyüş

Sayı: 74

21NE AKP NE FAŞİST MAFYA, BİZİ MAHALLELERDEN KOPARAMAZ!

Page 22: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

yetçiliği gibi eylemler yapmak mı?Duraklarda bomba patlatıp insanları katletmek mi?ABD’nin kara ordusu olup, Rakka’da Kürt ve Arap

gençlerini ölüme sürmek mi?Tüm emperyalistlerle al takke ver külah “politika”

yapmak mı?Sen tabii bütün bunlarda en küçük bir yanlış bulmuyor

olmalısın ki o çatı altında parlamenter olmayı kabulettin. Yoksa o noktada da “aslında ben bunları doğrubulmuyorum ama koltuk tatlı” mı diyorsun? Böyle dediyebilirsin; bir oportünist ve kariyeriste yakışan cevapda budur.

***Direnişi bir koltuk karşılığında pazarlamasının suç-

luluğu içinde, kendisini eleştirenleri suçlayarak işiniçinden sıyrılmaya çalışıyor.

“Kışlık saraya yürüyenleri” evlerine kimse geri

göndermemişmiş. Doğru, içinde bulunduğumuz süreç açısından kimse

Kışlık Saray’a yürümüyordu. Öyle bir şey yoktur vefakat halk Kışlık Saray’a yürüdüğünde sen ve senin gi-bilerin onları geri döndürme ihtimali de zaten yoktur!

Çünkü halk, devrimcilerin önderliğinde bir kez KışlıkSaray’a yürümeye başlamışsa, ÖNÜNE ÇIKANI EZİPGEÇER! Bir değil, binlerce Veli Saçılık da olsa, faşistdeğil, kendilerini sosyalist olarak adlandırıyor da olsalar,elinin tersiyle bir kenara itip yürür.

Veli Saçılık, 1917 Ekim devriminin kısa tarihini açıpoku.

Okursan görürsün; sen parlamentoya kapağı atıp,burjuvazinin ahırında bir Menşevik olmaya niyet-lendiysen, emekçiler, gözünün yaşına bakmadan o par-lamentonun kapısında seni de ezip geçerler.

Nerede duracağına sen karar vereceksin!

Gençlik Varsa Direnen, O ZamanZafer Şimdiden Kesindir…

Dev-Genç’e Katılın! Zaferi Ka-zanalım!

Kavganın ve Umudun GençliğiDev-Genç ve Liseli Dev-Genç’lilerinGeçtiğimiz Hafta Yaptıkları KitleÇalışmalarından DerlediklerimiziYayınlıyoruz.

İSTANBULAltınşehir: Dev-Genç’liler 21,

27 Haziran tarihleri arasında ma-hallenin birçok yerinde, Grup Yo-rum’un 1 Temmuz’da verdiği İnternetKonseri için çalışmalar yaptı. Yapılançalışmalarda 1000 adet bildiri dağı-tılırken, 400 adet pullama da birçokyere yapıştırıldı.

Ayrıca 27 Haziran’da umudun sesiYürüyüş dergisi dağıtımı yapıldı. Ça-lışmada halk ile gündem ve devrimcipolitikalar üzerine konuşuldu. Seçim-lerin çare olmadığı, 98 yıldır oligarşininmeclisinden halkın yararına tek birkarar çıkmadığı anlatıldı.

Coşkuyla süren çalışmada 20dergi halka ulaştırıldı.

Gazi: Liseli Dev-Genç’liler 27Haziran’da mahallede İsmetpaşaCaddesi üzerinde ozalit çalışmasıyaptı.

Ayrıca 1 Temmuz’da kampanyalardahilinde 1000 adet bildiri dağıtıldıve 500 adet pullama yapıldı. Yineaynı gün, 2 Temmuz Sivas Katliamı’nıanmak için cadde üzerine, üzerinde

“Sivas Katliamı’nın Hesa-bını Soracağız! Gazi LiseliDev-Genç” imzalı pankartasıldı.

Kadıköy: Dev-Genç’liler 24 Haziran se-çim gününde, olabilecekher türlü faşist saldırılarakarşı sokaklarda savun-madaydı. Yaşananlar genelolarak şöyle;

AKP’li gerici faşist bir araçtankadınları taciz edenlere tepki gösterenDev-Genç’liler aracı tekmeleyerek,100 metre kadar kovaladı. Uyuştu-rucu satıcılarının, kadın pazarlayanpezevenklerin, tacizcilerin, tecavüz-cülerin; bu ahlaksız pis düzenin ko-rumalığını yapan katil polisse tacizcifaşistleri korumak için Dev-Genç’li-leri taciz etmeye başladı. Dev-Genç’liler yüksek sesle “HaklıyızKazanacağız” marşını açarak; Ka-dıköy halkını sokaklara çağırdı, aji-tasyon çekti. Çekilen ajitasyondaseçimlerin çare olmadığı söylendi,Halk Dev-Genç’lileri alkışlayarakdestek verdi.

Ayrıca 26 Haziran’da umudunsesi Yürüyüş dergisinden 20 adetokurlarına ulaştırıldı.

Okmeydanı: Liseli Dev-Genç’li-ler 29 Haziran’da Özgür Tutsaklarasahip çıkmak ve Grup Yorum’uninternet konseri duyurusunu yapmakamaçlı birçok yere ozalit astı. Asılan

ozalitlerde ise şu sloganlar yer alı-yordu;

“1 Temmuz’da Grup Yorum’unİnternet Konserinde Buluşalım! GrupYorum Halktır Susturulamaz! HalkınAvukatlarına ve Halkın SanatçılarınaÖzgürlük! Tutsak Dev-Genç’lilerSerbest Bırakılsın! Tutsak Dev-Genç’li Mazlum Arslan ve Ulaş İnciSerbest Bırakılsın! Devrimcilik Yap-mak Suç Değil Görevdir! Liseli Dev-Genç” imzalı dövizler asıldı.

Örnektepe: Liseli Dev-Genç’liler25 Haziran’da ve 2 Temmuz’da ma-hallede umudun sesi Yürüyüş der-gisinin dağıtımını yaptı. Yapılan ça-lışmada halkla gündem üzerine gö-rüşler dile getirildi. Çalışmalardatoplam 120 dergi halka ulaştırıldı.

Yürüyüş

8 Temmuz2018

Sayı: 74

YOKSUL MAHALLELER, HALK İKTİDARINA GİDEN YOLDUR22

Page 23: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

Bir Savaşçı,FEDA RUHU

İle Savaşmalıdır

Kızıldere’den beri feda kül-türü; önderlikten yöneticilere, kadrolardan halk ilişkilerinekadar artarak gelmiştir. Büyük direnişle birlikte “feda ruhu”daha da halklaşmıştır. Çünkü savaş, ödenen bedeller vesavaşın halklaşmasıyla büyüyor.

Yaratılan feda ruhunun etkisiyle, savaş gerçekliği içindebüyüyen Hasan Ferit Gedik gibi bir mahalle genci, gözünükırpmadan ölümün üstüne gidebiliyor. Yani ölüm dahil birçokşeyi göze alabiliyor insanlarımız.

Elbette bir kavgaya öleceğim diye girilmez. Vurursun,vurulursun, kafan gözün de kırılabilir; mesele kavgamızdakitarihsel ve siyasal haklılıktır. İşte savaşın feda ruhu ile halk-laşması; meydanlarda faşist çete ve polise karşı Hasan FeritGedik gibi, haklılığına ve kazanacağına inanarak meydanlaraçıkmak ve feda ruhuyla savaşmaktır.

Vatanını ve halkını seven, vatanımızın emperyalizmebağımlı olmasına karşı sınıf bilincine ve sınıf kinine sahipherkes, feda ruhuyla hareket edebilir. Çünkü bizim bilincimiziaçan, bize o kararlılığı yükleyen şey bizim sınıf, tarih veörgüt bilincimizdir.

Engin Çeber gibi Metris'in direniş tarihinin verdiği güçve inançla sayıma gelen gardiyanın dayatmalarına direnişlecevap verebilmektir feda kültürünün halklaşması.

"Fedaya hazırım" diye bir eyleme gidilmez belki; amazalimin sömürü düzeninde, düşmanın açıktan saldırıları kar-şısında öyle bir noktaya gelinir ki, savaşın bir parçası olduğunuhisseden halk için "feda" sıradanlaşır. Haklı olma bilinci,savaşma kararlılığını belirler.

Bu feda ruhunu, Gazi Ayaklanması'nda, Günay Özarslan’ıncenazesinde, Haziran Ayaklanması’nda gördük, yaşadık. Halkmeydanlara çıkmıştır. Vurmuştur. Vurulmuştur. Ama ölüm

ihtimali, onu yapacakla-rından alıkoymamıştır.

FEDA RUHU kültü-rünü yaratanlar, Alişanlar,Şafaklar, Muharremler veElif Sultanlardır. Çünküfedayı kuşanarak, düş-manın kalelerini aşarak,savaşma cüretini bizleremiras bıraktılar. ArtıkFEDA RUHU ile savaş-ma zamanıdır!

SAVAŞI BÜYÜT-MEK İÇİN SADECE

ÖLMEK DEĞİL, ÖLDÜRMEK DE GEREKİYOR…Feda ruhuyla savaşmak, feda eylemi yapmak demek de-

ğildir... İkisi birbirinden çok farklı şeylerdir. Birincisi, savaşçı şehit düşme ruh halinden çıkmalıdır.

Halkımızın bir deyimi var, “benim anam ağlayacağınadüşmanımın anası ağlasın” der… Savaşçının görevi ölmekdeğil öldürmektir…

Yeri gelir, ölerek düşmanın ölüm silahını boşa çıkartı-rız… Bizi öldürerek bitiremeyeceklerini gösteririz… Bukonu artık bizim açımızdan tartışılmazdır. Düşman da biziöldürerek bitiremeyeceğini gördü. Bu dönem bizim zaferimizlesonuçlanmıştır.

Savaşı Büyütmek İçin Öldürmesini Öğreneceğiz!Bu öncelikle bir ruh halidir. Savaşta savunmadan çıkıp

saldırıya geçmektir! Savaşta elbette şehit düşmek de var.Ancak SAVAŞÇI HAYATTA KALMAYA, SAVAŞMAYAODAKLANMALIDIR! Çünkü bir savaşçı hayatta kaldığısürece düşmana darbeler vurabilir.

Önderimiz Mahir Çayan tutuklanıp hücreye konulduğunda“kaçma ihtimali yüzde bir. O ihtimalin üstünde duruyorum”diyor… Özgür olmak, hayatta kalma, düşmana kayıplar ver-dirme arzusu, zaferi yakınlaştırmak içindir. Her savaşçı bufeda ruhu ile yaşamalıdır…

Savaşta düşmana vururken amacımız her koşulda düşmanavurmak, imha etmek ve geri çekilmek olmalıdır.

Amerikan emperyalizmi Vietnam'ı işgal ettiğinde, hergün BİN tondan fazla bombayı Vietnam halkının üzerineatarken; vatansever Vietnamlılar, vatanlarından emperyalizmidef edeceklerine inanarak, moral üstünlüğünü elden bırak-mayarak, kazanma inancı ile savaştılar. Ve kazandılar! Bizde Feda ruhu ile savaşıyoruz.

NEDEN FEDA RUHU?Feda ruhu ile savaşmak, uzlaşmamaktır.Feda ruhu ile savaşmak, ilk ateşi atan ve kazanacak

olmamız demektir.Feda ruhu ile savaşmak; ilke ve kurallara tabi olmaktır.Feda ruhu ile savaşmak; ölmeden öldürmektir.Feda ruhu ile savaşmak; nasıl korunuruz değil, düşmana

nasıl vururuz ilkesine sahip olmaktır.Feda ruhu, görülmeden görmeyi, ölmeden öldürmeyi

öğrenmektir.Feda ruhu ile savaşmak; dava adamı olmaktır.Anadolu halklarının savaşçıları olarak feda ruhu ile

emperyalizmi yeneceğiz. Çünkü biz haklıyız ve kazana-cağız.

SSAVAŞ veSAVAŞ veSAVAŞÇISAVAŞÇI

EMPERYALİZME VE

FAŞİZME KARŞI

Her yer savaş alanıdır.Düşman şehirde, kırda, her yerdedir.Kahraman şehitlerimiz; Alişan,Muharrem, Şafak, Elif Sultan,Leyla Ve Bilgehan, Oğuz, Onur,Günay, Sıla ve diğer yoldaşlarımızörneklerimizdir.Onlar, feda, cüret, sınıf kini,sınıf bilinci, halk ve vatan sevgisicephaneliklerini kuşanıp yeni komutanve yeni savaşçı tipini yaratanlardır.Bu destanı ancak Parti-Cephesavaşçıları ve komutanları yazabilirdive yazdılar.

8 Temmuz2018

Yürüyüş

Sayı: 74

23NE AKP NE FAŞİST MAFYA, BİZİ MAHALLELERDEN KOPARAMAZ!

Page 24: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

AAdalet dilenmediler onlar, satın almaya kalkmadılar adaleti.Beylik laflar edip de adalet üzerine, adaletsizliğin karşısında el

pençe divan durmadılar. “ADALET SARAYLARDA DEĞİL EMEĞİN MEYDANLARINDA BOY VERİR” diyerek yalınkılıç girdiler adalet kavgasına. Çünkü onlar halkın avukatları,

onlar adalet savaşçıları. Bu yüzden diyoruz ki, HALKIN AVUKATLARI TESLİM ALINAMAZ

Grup Yorum türküleri umut yüklüdür. Gittiği heryere umut taşır. Kalabalık meydanlardan ıssız

kuytulara, kentlerin yoksul kondularından dağbaşlarına, koyaklara,yaylalara... Yediden yetmişe, ameleye, ırgata... Bundandır ki

Grup Yorum umuttur. Ve hayat bitmeden umut bitmez!

HALKIN SANATÇILARINA ÖZGÜRLÜK

HALKIN AVUKATLARINA ÖZGÜRLÜK

TUTSAK HALKIN AVUKATLARI: Şükriye Erden, Ebru Timtik, Barkın Timtik, Özgür Yılmaz, Behiç Aşçı,Ayşegül Çağatay, Süleyman Gökten, Aycan Çiçek, Naciye Demir, Yağmur Ereren, Aytaç Ünsal, Didem Ünsal,

Engin Gökoğlu, Ahmet Mandacı, Naim Eminoğlu, Selçuk Kozağaçlı, Yaprak Türkmen, Buket Yılmaz

TUTSAK GRUP YORUM ÜYELERİ VE İDİL KÜLTÜR MERKEZİ ÇALIŞANLARI:Bahar Kurt, Dilan Ekin, Dilan Poyraz, Bergün Varan, Betül Varan, Helin Bölek, Sultan Gökçek,

Fırat Kıl, Seher Adıgüzel, Eren Erdem

24

Page 25: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

YAŞAMAK İÇİN ÖLDÜRMEK!

Moskova Önlerinde adlı kitaptanbir alıntı aktaralım, konusu vatan.Vatanın ne anlama geldiğini ve onukorumak için ne yapılması gerektiğinianlatan Yoldaş Kombat’ın anlatımı.Moralsizleşen askerlerine, yurdun neolduğunu sorup, kimsenin tam olaraknet bir cevap veremediğini görüncesorular sormaya devam ederek adımadım yurdun ne anlama geldiğini veneden savaşmamız gerektiğini anla-tıyor. Askerleri tekrar harekete geçiren,motive eden ve moral veren YoldaşKombat örneğinden, ne için savaştı-ğımızı bilmenin önemini bir kez dahagörüyoruz.

“Sen yurdun ne olduğunu biliyormusun?”

“Biliyorum Yoldaş Kombat!” “Söyle de görelim bakalım.” “Bu bizim olan Sovyet Rusya’dır,

kendi toprağımızdır.” “Otur.” Bir diğerine dönerek: “Senin fikrin ne?” “Yurt bu... Bu dünyaya gözlerimizi

açtığımız yer.... Eee, Nasıl desem....yer.....”

“Otur yerine. Peki ya sen?” “Yurt mu? Sovyet devleti.... Bu

eee, mesela Moskova’ya hiç gitmedim,hiç görmedim fakat bu yurdumuz-dur...”

“Öyleyse sen yurdunu hiç görme-din?”

Konuşmuyor. “Öyleyse yurt nedir?” “Siz anlatın,” diyerek yalvarmaya

koyuldular. “Tamam! Anlatacağım.... Sen ya-

şamayı istiyor musun?” “İstiyorum” “Sen?”

“İstiyorum.” “Peki ya sen?” “Yaşamayı istemeyenler el kaldır-

sın.” Hiçbir el kalkmadı. Fakat ne var

ki kafaları artık önlerine eğilmiş de-ğildi. Askerler ilgileniyorlardı. Sonzamanlarda ‘Ölümü’ sıklıkla duy-muşlardı. Bense onlara yaşamdanbahsediyordum:

“Şu halde hepiniz yaşamayı isti-yorsunuz. Ala.”

Askerin birine sordum: “Evli misin?” “Evet.” “Eşini seviyor musun?” Kızardı. “Evet, seviyor musun?” “Sevmeseydim onunla evlenmez-

dim.” “Tamam, Çocuklarınız var mı?” “Bir oğlum ve kızım var.” “Eviniz var mı?” “Evet.” “Güzel mi?” “Bence kötü değil.” “Eve dönmek, eşine kavuşmak,

yavrularını kucaklamak ister miydin?” “Şu anda onun zamanı değil... Dö-

vüşmek gerekiyor....” “E... Peki ya harpten sonra... İster

miydin?” “Herkes ister.” “Yok, sen bunu istemiyorsun!” “Nasıl yani?” “Bu seninle ilgili bir şey; dönebilip

dönmemek. Senin elindeki bir şey.Hayatta kalmayı istiyor musun? Buhalde ölümü isteyeni yaşatmamayamecbursun. Sen harpte ölmemek veharpten sonra evine dönmek için neleryaptın? Nişan alma konusunda ustamısın?”

“Değilim.” “Gördün mü?... Bu durumda düş-

manı öldüremeyeceksin. Çünkü o seniöldürecek... Öyleyse yuvana sapasağ-lam gidemeyeceksin. Koşmayı iyi be-cerebiliyor musun?”

“Vasat.” “Emekleme ve sürünmede başarılı

mısın?”

“Değilim.” “İşte, düşman seni yine yere sere-

cek. Peki o zaman yaşamak istediğininasıl söyleyebiliyorsun? Bombayı iyiceatabiliyor musun? Kamuflajını sağlamyapabiliyor musun?”

“İyi saklanıyor, iyi siper kazabiliyormusun?”

“Siperlenmeyi iyi yapabiliyorum.” “Doğruyu söylemiyorsun. Uyu-

şukça hareket ediyorsun. Kaç defasana siperini yıktırdım?”

“Bir defa.” “Gelmiş bir de yaşamayı istedi-

ğinden bahsediyorsun. Yok sen yaşa-mayı istemiyorsun. Gerçek mi arka-daşlar? O yaşamayı istemiyor elbetteöyle değil mi, arkadaşlar?”

Gördüklerini görüyorum. Ferah-lamış gibiler. O ise ısrar ediyor:

“Yaşamayı istiyorum, Yoldaş Kom-bat.”

“İstemen yetmez. Bunu tavırlarınlada ortaya koyman gerekli. Sense yal-nızca yaşamanın lafını ediyorsun. Ta-vırların ise seni ölüme götürüyor.Bana düşense seni oradan çengelleçekmek.”

Bir gülüşme daha başladı. İki gün-dür içlerinden kopan gülüşlerini ilkdefadır duyuyorum. Konuşmaya de-vam ettim:

“Siperin üzerini kaplayan cılız ot-ları attığımda bunu senin iyiliğine ya-pıyordum. Oraya sığınacak olan ken-dim değilim. Temizliği iyi yapılmayansilahından dolayı seni paylarsam bilki bunu senin iyiliğini istediğimdenyapıyorum. Onunla ateş eden ben ol-mayacağım. Şahsından her istenen,verilen her emir unutma ki senin iyi-liğinedir. Yurdun anlamının ne oldu-ğunu kavradın mı?”

“Hayır, Yoldaş Kombat...” “Yurt sensin. Seni öldürmeyi iste-

yeni sen öldür. Kime gerekli bu? Sana,Karına, baban ve yavrularına....”

Askerlerin kulağı bizdeydi. Politikkomiserleri Dordiya da yanlarına çök-müş, bana bakıyordu. Kirpikleri kır-pışıyor, yüzüne yağan karlar eriyipdamlacıklar halinde süzülüyordu. Ba-

2. Bölüm

Kızıl Maskeliler olarak, yazımızınilk bölümünde; bu adaletsiz düzendehayatta kalabilmek için sınıf düşman-larımızı ortadan kaldırmanın zorunlulukolduğunu anlatmaya çalıştık. Örnek vealıntılarla devam ediyoruz.

HALKIN SANATÇILARI

25

Page 26: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

zen de bir gülümsemeymiş esintisiyüzünü yokluyordu.

Konuştuğumda ona yöneliyordum.Amacım şuydu ki politik komiser deilk kez katılacağı harbe hazırlıklıolsun. Herkes kadar onun da kimişeylere malik olması zorunluydu. Har-bin en net kelimesi ise ‘Ölelim’ değildi.‘Öldürelim’di.

Ben içgüdüden bahsetmedim; fakatyardımıma onu çağırıyordum. Askerinkendi hayatına sahip çıkması için,saldırıcı bir içgüdüyü sahiplenmesigerekliydi. Asker salt bu içgüdüyükeskinleştirip, onun desteğini sağla-yabilirse başarı elde edebilirdi.

“Düşman her ikimizi de, öldürmekiçin geliyor” diyerek devam ettim:

“Ben, sana onu öldürmeni belleti-yorum. Neden? Şundan dolayı ki bende yaşamayı istiyorum. Ve komutan-larınızın hepsi de size emrediyor! Üs-telik rica ediyor. Öldürün onları! Ne-den? Biz hayatta kalmak istiyoruz.Eğer sahiden hayatta kalmak istiyor-san sen de dostlarından isteyeceksin.“Öldür” diyeceksin. Demek zorunlubu.

Zira sen de, yaşamayı istiyorsun.Yurt sensin! Yurt bizleriz! Ailelerimiz,analarımız, eşlerimiz, evlatlarımız.Yurt bu! Ulusumuz bu! Tüm bunlararağmen ihtimal sana yine de bir kur-şun rastlayabilir. Fakat ilkin öldür.Gebert, ne kadar çok gebertebilirseno kadar çok gebert. Böylece koruya-bilirsin onları. (Askerleri işaret et-tim.)

Ben sizlerin komutanıyım; eşleri-mizin, analarımızın arzularının sağ-lanmasını gerçekleştirmek istiyorum.Sizin harpte ölmenize değil, yaşama-nıza uğraşıyorum. Anladınız mı? Hepsibu kadar. Bölük komutanı, askeriyerlerine götür.”

Buyruklar duyuldu: “Birinci takım dizilin!”, “İkinci

takım hazır ol!” Askerler atılıyor, koşarak yerlerine

geçiyor, omuzlar gerginleştiriliyor,oluşan dalgalanma en kısa sürede ke-siliyordu. Her zaman istenilen bir şey,olan düzenliliğin etkisi belirgince his-sediliyordu.

Kelimelerin olası ki katışıksızdı.Fakat tahminen hedefime ulaşmıştım.Erler görevlerini bildiği halde o, kalp

burkan antipatik kelimeden kurtu-luyordu: ‘Ölelim!”

İDEOLOJİK OLARAK: Yurt sensin, yurt benim, yurt biziz.

Bizler yaşadığımız toprakların sahip-leriyiz ve vatanımızı ve özgürlüğümüzüelimizden alan düşman karşısında sa-vaşmak zorundayız. Bizden çalınanıgeri almalıyız. Yaşamak için, onlarbizi yok etmeden biz onları yok et-meliyiz. Bu bir zorunluluktur.

Boğazımıza sarılmış bizi boğmayaçalışıyorlar ve biz bu saatten sonraonlarla oturup konuşamayız. Bizi öl-dürmek için boğazımızı sıkan bu ka-tillere, devrimci şiddetle cevap ver-meliyiz. Kurtlar ve kuzular aynı ma-saya oturduklarında, kurtlar sevinir-ler; çünkü bir şenlik niteliğindedirbu buluşma. Yem ayaklarına kadargelmiş durumdadır.

Yerler ve doymazlar. Yedikçe dahaçok isterler. Bu durumda onlarla ma-saya oturma düşüncesi taşıyanlar, as-lında bir yem olarak oturmaktalar;çünkü o kurt o kuzuyu yiyecektir!Kaçınılmaz bir yasadır bu!

Yaşamak için öldürmek konusunubugünle ve bizim alanımızla, yanisanat cephesiyle birleştirdiğimizdeşöyle diyebiliriz. Yurdumuz, yaşamımızve ideolojimiz burjuvazinin saldırısıaltında. Bizi yok etmek, öldürmekiçin elinde bulundurduğu tüm ola-nakları kullanarak ateş açmış üstü-müze. Üstümüze bombalar yağıyor.Bu bombalar aynı zamanda ideolojikve her taraftan yağıyor. Kendi hega-monyasını kurmuş emperyalistler,Hollywood’undan büyük müzik şir-ketlerine kadar hepsi tekellerin elinde.Kaçabilecek bir yer yok. Dört bir ya-nımız sarılı. Buna rağmen bizim ideo-lojimiz ve sanatımız yaşıyor. Yaşa-makla kalmayıp büyüyüp gelişebilmesiiçin, bombaların altında kendi gü-venliğimizi almalıyız.

Vatanımızı korumak için kendimizigüçlendirmeliyiz. İdeolojik olarak sağ-lamlaşmalıyız. Düşmanı ve onun ideo-lojisini çok iyi tanımalıyız. Onun göz-lerine bakıp üstün olduğumuzu his-settirebilmeliyiz. Bilinçlenmeliyiz. İdeo-lojik olarak net olmalıyız.

Biz neyin savaşını veriyoruz, neiçin sanat yapıyoruz? Halkın iktidarını

hedefleyen ideolojimizi yaymak, in-sanları bilinçlendirmek, örgütlemek,birleştirmek ve bizi sömürenlere karşısavaşmak için sanat yapıyoruz. Halkiçin sanat yapıyoruz. Yaşamak içindüşmanı yok etmeliyiz. Görevimiztopraklarımızın ve halkımızın kur-tuluşu için devrimci mücadeleyi bü-yütmek. Peki bu görevi yerine getir-mek, bu ideolojiyi korumak ve yaymakiçin, nasıl mücadele etmemiz gereki-yor?

VATANIMIZIN BAĞIMSIZ,HALKIMIZIN ÖZGÜR OLABİL-MESİ İÇİN:

- Nasıl ki askerin silahı temizlen-meliyse, bizim de dilimiz keskin olmalı.Kısa ve net cümlelerle anlatmak iste-diklerimizi anlatmalı ve cepheden tar-tışmalıyız. Doğrularımızı savunabil-meli, savunduklarımızı yapmalıyız.

Hiçbir koşul altında devrimci doğ-rularımızdan taviz vermeden, hede-fimize doğru koşmaya ve mücadeleyedevam etmeliyiz. Silahımız tertemiz,dilimiz keskin, yürümeliyiz düşmanınüstüne. Biz ondan her koşul altındadaha üstünüz; çünkü biz vatanımıziçin savaşıyoruz, ideolojimizden güçalıyoruz. Biz haklı ve meşruyuz; çünkübiz yaşamak için, bize ait olanı gerialmak için savaşıyoruz. Onlar ise kariçin, koltuk için, dünya imparatorluğuiçin savaşan faşistler ve emperyalistler.Para, iktidar ve çıkarları için olukoluk akıtıyorlar kanımızı. Tarifsiz acı-lar yaşatıyorlar. Buna rağmen haksızve güçsüzler! İdeolojileri çürük. Sa-vunulabilecek hiçbir haklı yanı yoktur.Bizim olduğumuz yerde hayat bula-mazlar.

- Nasıl ki asker iyi siper kazabil-meliyse, biz de enstrümanlarımızı iyiçalabilmeliyiz. Yaptığımız her işi eniyi şekilde yapmalıyız, enstrümanla-rımız yaşamalı. Enstrümanlarımızideolojimizin bir silahıdır ve bir tu-tukluk yapmaması için yetkinleşme-liyiz. Sanatımızın yaşaması için notalarbir isyan gibi tınlamalı. Sanat alanındateknik olarak kendimizi geliştirmelive eğitmeliyiz. Düzenli olarak çalış-malıyız. Hedefli ve programlı. Dü-zenlemeden bestelemeye, bestelemedençalıp söylemesine kadar her dalı öğ-renip yetkinleşmeliyiz. Bizim yaptı-

26

Page 27: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

ğımız her beste, her açıklama, herkonser, her eylem düşmana sıkılmışbir mermi niteliğinde olmalı. Bu mer-mi’den devrimci ideoloji, bizim ideo-lojimiz yayılmalı. Yaşamın ve umudunçığlıkları duyulmalı.

- Nasıl ki asker emeklemede vesürünmekte başarılı olmalıysa, biz deyaptığımız bestelerde en iyisini yapmaiddiasını taşımalıyız. Biz halkımızınbeğenilerini yüceltmeliyiz. Halkımızaen güzelini sunma hedefiyle çalışmalı,emek vermeliyiz. En güzelini halk ço-cuklarının yapabileceğinin örnekleriolmalıyız. Bu örnekleri yaratmalıyız.

Halkımıza kendi gücünü gösterecekçalışmalarımız olmalı, 1 milyon insanıkapsayan konserlerde olduğu gibi.Kurtuluşun, örgütlülüğün gücüyle ge-leceğini göstermeliyiz. Yaşamak içindüzenin ideolojisinden arınmak ge-rektiğini ve onu yok etmek gerektiğiniöğretmeliyiz.

- Nasıl ki asker hızlı koşabilmeliyse,biz de kendimizi sürekli geliştirmeli,eğitmeli ve ileriye taşımalıyız. Hergün bir şeyler öğrenmeli ve öğretme-liyiz. Bunu disiplinli ve programlı birbiçimde yapmalıyız. Yanımızda kimvarsa eğitmeliyiz. Halkımıza hem öğ-retmeli hem de halkımızdan öğren-meliyiz. Günlük gazete okumalıyız,siyasi gelişmelere vakıf olmalıyız. Hal-kımızın gündemine düzenin değil ken-di gündemlerimizi koymalıyız. Bur-juvazinin gündemlerini değiştirmeli,yönlendirmeliyiz. Ancak böyle yaşa-yabiliriz, ideolojimizi yaşatabiliriz.Güçlendiririz.

- Nasıl ki asker iyi bir nişancı ol-malıysa, biz de propaganda konusundauzmanlaşmalı ve ikna etme gücümüzügeliştirmeliyiz. Konuşma yetenekle-rimizi geliştirmeliyiz. Bol bol okuma-lıyız. Bir konu hakkında konuşacak-sak, önce o konu üzerine kendimizlebir eğitim çalışması yapmalıyız. Ha-zırlanmalıyız. Belli notlar almalı veköşeli hale getirmeliyiz.

Biz konuşurken insanlar, söyle-diklerimize inandığımızı ve hazırlıklıolduğumuzu hissetmeliler. Yaşamakistediğimizi, kazanacağımıza inancı-mızı ve yaşamak için savaşmanın zo-runluluğunu anlatabilmeliyiz. Sarfettiğimiz emeği görmeliler. Konuş-malarımızın gelişigüzel değil de, id-

diamızı anlattığını, ne kadar özenliolduğumuzu gösterebilmeliyiz. Gör-evimiz insanlara gerçekleri en çarpıcıbiçimde anlatmaktır. Bunu yine eniyi biçimde yapmalıyız, bu sorumlu-lukla hazırlanmalıyız.

- Nasıl ki asker ölmemek için öl-dürmek zorundaysa, biz de sömürüdüzenini yok etmekle yükümlüyüz.İki sınıf ve bu sınıfların sahip olduğuiki ideoloji var. Bir tarafta burjuvazi;yani bizi ezenler, sömürenler, katle-denler, açlığımızdan ve yoksulluğu-muzdan sorumlu olanlar. Bütün dün-yayı kültürel olarak yozlaştıran veyalnızlaştıranlar.

Bir de proletarya; yani ezilenler,sömürülenler, katledilenler, aç bıra-kılanlar, yoksulluğa mahkum edilenler,yozlaştırılanlar ve yalnızlaştırılanlar.Şimdi bu gerçeklik karşısında, biziezenleri ve onların ideolojilerini yoketmeliyiz; çünkü ya biz onları yokedeceğiz, ya da onlar bizi.

Bizden bağımsız olarak süren birsavaş var çünkü. Bu savaşı başlatanlarise biz değiliz onlar. Biz başka bir yololmadığı için onlarla savaşmak zo-rundayız. Bu adaletsizliği ve sömürüyükabul edemeyiz. Biz her gün ölüyoruz.İşçi katliamlarında, depremlerde, sel-lerde, trafikte, açlıktan-uyuşturucudanhep ölüyoruz...

Biz sürekli ölmekteyiz; onlar isedüzenlerini sürdürmek için bizim ka-nımızı akıtmaya devam ediyor. Yaşa-mak için düzen ideolojisini öldürme-liyiz, yerle yeksan etmeliyiz. Bütündünyada Marksist-Leninist ideolojiyitasfiye etme politikası var. FARC,ETA, PKK ve PKK’nin peşine takılandiğer solun ne durumda olduklarıortada. Silahlarını bırakan ve ‘barış’adı altında teslimiyeti seçen bu örgütlerbağımsızlık ve iktidar iddialarındançoktan vazgeçmişlerdir. Bu, yaşamak-tan vazgeçmek dışında bir anlam ta-şımıyor.

Teslimiyetin ve onursuzluğun an-laşmasıdır imzalananlar, silah bırak-mak intihardır, kendilerine inananlarave şehitlerine, halkına ve vatanınaİHANETTİR!

Dünyada yalnızca Cepheliler varemperyalizmin tasfiye ve teslimiyetdayatmalarına boyun eğmeyen, uz-laşmayan ve savaşmaktan başka bir

yolun olmadığı gerçeğine göre politikabelirleyen.

Bu yüzden emperyalistler bizimtamamen yok olmamızı istiyor; çünkübizim var olmamız onlar için büyüktehlike. Bizim yaşamamız onları öl-dürmekle mümkün. Biz bu netliklesavaşıyoruz ve bunu emperyalizm debiliyor. Düşüncelerimizin gücünü, 1.ve 2. emperyalist paylaşım savaşla-rında gördüler. İlkinde dünyanın1/6’sını, 2. paylaşım savaşından sonradünyanın 1/3’ünü emperyalist hega-monyadan kurtardık. Sosyalizminkapitalizmi alt edeceğinin bilincindeler.Emperyalizme ve faşizme karşı heryerde ve bütün saldırıları karşısındadirendiğimizi, insanları harekete ge-çirdiğimizi görüyorlar.

Örneğin 600’lü günlere ulaşanYüksel direnişi, faşizme asla boyuneğmeyeceğimizin ve uzlaşmayacağı-mızın bir örneğidir. KaralılığımızıMahirler’den, Sabolar’dan, 84’teki,96’daki ölüm orucu direnişimizdenve 2000’de başlayıp aralıksız 7 yılsüren Büyük Direniş’ten biliyorlar.Bizim ideolojimizin gücüyle birçokkez tanıştılar. Bu da onları korkutuyor.Çünkü öleceklerini biliyorlar, çünkübizim yaşamak için her şeyi yapaca-ğımızı biliyorlar. Bizim yurdumuzideolojimiz.

Biz bu yüzden sanatımızla bizimideolojimizi yaymalıyız ve direnmeliyizdüşmana karşı. Biz halk için, devrimiçin ve cephe için onları yok etmeninkoşullarını yaratmalıyız. Bizim kanı-mız akıyor, onların da kanı akmalı.Adalet yerini bulmak zorunda ve bu-lacak. Biz onları yok edene dek sa-vaşmaya devam edeceğiz.

Vatanımızın kurtuluşu ve bağım-sızlığı için, ideolojimizin yaşamasıiçin, sevdiklerimizin canlarının yan-maması için, geleceğin emin ellerdeolması için, şehitlerimize verdiğimizsözü tutmak için savaşmalı ve müca-dele etmeliyiz. Ekmek adalet ve öz-gürlük için savaşmaktan başka yolyoktur. Devrimden ve sosyalizmdenbaşka yol yoktur. Biz yaşamaya devamedeceğiz, onlar ölecekler. Haklı vemeşru olan biziz. Biz halkız haklıyızve kazanacağız. Tek yol devrim! (Bit-ti)

KIZIL MASKELİLER

27

Page 28: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

İşçiler satılmadan, grev ve direnişlerkırılmadan, devletin yasalarına boyuneğilmeden, işçilerin sırtından patronsendikacılığı yapılamaz.

İşçi sınıfının mücadelesinde direnişlerher zaman sadece patronlara karşı değilsendikalara rağmen de yapılmıştır.

12 Eylül sonrası bütün direnişleriçin bunu söyleyebiliriz.

Bizim ülkemizde sendikacılık ge-leneği düzen sınırları içinde başlar, osınırlar içinde sürer ve biter. Bu geleneğideğiştirmek için TÜRK-İŞ’e rağmenkurulan DİSK de, 12 Eylül sonrasıadım adım TÜRK-İŞ’leşmiş, ardındanMGK sendikacısı olmuş, bugün de pat-ron sendikacılığı yapmaktadır.

Dünden bugüne işçi sınıfının üzerinekarabasan gibi çöken bu kaderciliğinyıkılmasına Devrimci İşçi Hareketi ön-cülük etmiştir. Denilebilir ki; istisnalarhariç, işçilerin kazandığı tüm diren-işlerin öncülülüğünü Devrimci İşçiHareketi yapmıştır.

12 Eylül 80 Amerikancı faşist cuntasonrası, ilk örgütlü direniş olan Migrosdirenişi TEZ-KOOP İŞ sendikasınakarşı, Devrimci İşçi Hareketi’nin ön-cülüğünde hayata geçirilmiş, tüm bas-kılara, gözdağına ve ayak oyunlarınarağmen başarı ile sonuçlandırılmıştır.Bu direniş yaşanırken A’dan Z’ye işçisınıfının mücadelesi için var olduklarınısöyleyenlerden, DİSK, TÜRK-İŞ gibikonfederasyonlara kadar her biri kendikabuklarına çekilmişlerdi. BırakalımMigros direnişinin yanında olmayı,ağızlarına dahi almıyorlardı. Hatta düzensendikacıları gibi gizliden gizliye butür direnişlerin yenilmesini istiyorlardı.

Neden?

* Çünkü; direniş ve grevler, düzenin

çizdiği sınırları aşıp, sendikalara rağmenyapılıyorsa, düzen sendikacıları direnişinkaybetmesi için her yolu mübah görüp,direnişin kırılması için ellerinden geleniyaparlardı.

* Çünkü; başarılı grev ve direnişler,olumlu örnekler en çok korktukları şey-dir.

* Çünkü; başka işçilerin de örnekalacağı eylemler istemezler. İşçilerieğiten, politikleştiren, kendilerineolan güvenlerini geliştiren, hak almaeylemlerinin, kurdukları sendika ağa-lığı düzenini yıkacağını bilirler vebu eylemlerin başarısını, yayılarakgelişmesini önlemek için devletle vepolisle dolaylı veya dolaysız işbirliğiyaparlar.

Eminönü direşinde DİSK’in sendikayöneticilerinin tavrı tam da böyleydi.DİSK’e bağlı GENEL-İŞ sendikasınabağlı işçilerin, işten atılmasının ardındanDevrimci İşçi Hareketi’nin öncülüğündebaşlayan direniş, açlık grevine evrilmişti.GENEL-İŞ sendikasının yöneticilerindendirenişi desteklemeleri, bir şeyler yap-maları istendiğinde “Siz buraya gelirkenkimden izin aldınız, bize mi sordunuz?”diyerek safını direnen işçilerden yanadeğil düzenden yana belirlemişlerdi.Tüm engellemelere rağmen kazanan,Eminönü’ndeki direnen işçiler olmuş-tur.

Devrimci İşçi Hareketi, kurulduğugünden bugüne kadar patronlara, patronsendikacılarına, mevcut iktidarlara karşıdirenişçilerin öncülüğünü yapmaya de-vam etmiştir.

Direnişler örgütlemiş ve direnişleriyledirene direne kazanılacağı bilincini iş-çilere kazandırmıştır. Devrimci İşçiHareketi, işçi sınıfının tarihine tek

kişi de olsa direnilebileceğini ve zaferkazanılabileceğini göstermiştir.

Türkan Albayrak direnişi bu bakışaçısı ile örgütlenmiş; “Sadece kendimiçin değil bütün işçiler için direniyorum.Bu direniş, taşeronda çalışan bütünişçilerin direnişidir.” diye başlayanTürkan Albayrak, tek başına sür-dürdüğü direnişini 118 gün sonrazaferle sonuçlandırmıştır.

İşçi sınıfı tarihine DEVRİMCİ İŞÇİHAREKETİ ile birlikte yazılan birbaşka direniş örneği ise Kazova Dire-nişi’dir.

Hile ile işten atılan, emekleri gaspedilen Kazova işçileri de direnmek vekazanmak düşüncesi ile Devrimci İşçiHareketi’ni bulmuş ve birlikte yaptıklarıtoplantılarla direnişin programı çıkar-tılmıştır. Adım adım uygulanmış vesonuç alınamadığı koşullarda, eldenbu kadarı gelir diye pes edilmemiş,Kazova işçileri ile birlikte fabrikaişgal edilmiş, makinalara el konularakdireniş zaferle sonuçlandırılmıştır.Direnen, patronsuz üreten ve kazananbir Kazova direnişi yaratılmıştır.

Kazova bugün de düşmanın tümsaldırılarına rağmen direnmeye, halkiçin üretmeye devam ediyor. Düşmanyine düşmanlığını yapmaya, Kazovadirenişini işçi sınıfının tarihinden silmeyeçalışıyor; ama nafile.

Çünkü Kazova, Devrimci İşçi Ha-reketi’nin öncülüğünde direnmeye vehalk için üretmeye devam ediyor.

MİGROS GREVİ’NDEN EMİ-NÖNÜ DİRENİŞİ’NE, TEK TEKDİRENİŞLERDEN DERYA KO-ÇAK’A DİRENİŞ GELENEĞİ SÜ-RÜYOR!

ZZAFERİ YALNIZCA DİRENENLER KAZANIR!DERYA KOÇAK’IN DİRENİŞİ DE FARKLI OLMAYACAKTIR!

NEDEN? İŞÇİ DERYA KOÇAK DAKENDİSİ GİBİ DİRENEN VE KAZANANLARIN YOLUNDAN YÜRÜYOR

BU YOL “HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ” DİYENLERİN YOLUDUR!

Yürüyüş

8 Temmuz2018

Sayı: 74

YOKSUL MAHALLELER, HALK İKTİDARINA GİDEN YOLDUR28

Page 29: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

Bakırköy’de Ethica Hastanesi önün-de kıdem tazminatı, mesai ücretleri ve-rilmeden işten çıkarılan Derya Koçak’ın“Haklarımı istiyorum, Haklıyız Kaza-nacağız” diyerek Devrimci İşçi Hareketiöncülüğünde başlattığı direniş sürüyor.

Neden? Devrimci İşçi Hareketi İş-çilerin Umududur. Çünkü Devrimciİşçi Hareketi, Tarihsel ve Siyasal OlarakHaklı Ve Meşrudur!

Devrimci İşçi Hareketi’nin Gücü,Tarihsel Ve Siyasal Haklılığındadır

DİH’in gücü, 1978 yılından bu günesürdürdüğü mücadelesindedir. Bedelödemekten kaçmayan cüretindedir.

İşçi Derya Koçak da bu ruh haliyledirenişe başlamış ve “Buraya oturdu-ğum zaman umudum başladı” diyerekdüşüncelerini ifade etmiş ve kazanmakiçin ilk adımını atmıştır.

Diyebiliriz ki; İşçi Derya Koçak,direniş kararını alarak zaferi kazanmış-tır.

İşçi Derya Koçak “Tek başımayım;ama tek kendim için direnmiyorum.”diyerek başladığı için direnişi şimdidenkazanmıştır.

Derya Koçak’ın Direnişi;İşten atılan tüm işçilere,Aynı işyerinde işten atılan 40 işçiye

‘Gelin birlikte direnelim’ çağrısıdır.OHAL’den bu yana işten atılan

2000 işçiye,6 milyon işsize,Her gece aç yatıp aç kalkan 16

milyon yoksula direnme çağrısıdır!

Devrimci İşçi Hareketi Olarak Di-yoruz Ki;

İşçi DENİZ KOÇAK’ın direnişi de,öncekiler gibi zaferle sonuçlanacaktır.Bunun için yapılması gereken her şeyyapılacaktır.

Devrimci İşçi Hareketi olarak EthicaHastanesi Patronu Murat AKDOĞAN’ıuyarıyoruz!

Direnişi görmezden gelerek, arayaarabulucular sokarak direnişi bitire-mezsin! Direnişi bitirmenin tek yoluişçi Deniz Koçak’ın haklarını koşulsuzvermendir!

İŞÇİYİZ HAKLIYIZ KAZANA-CAĞIZ!

KAVELİşime karım dedim, karıma Kavel

diyeceğimVe soluğum tükenmedikçe bu

doyumsuz dünyada,Güneşe karışmadıkça etimKavel Grevcilerinin türküsünü

söyleyeceğimVe izin verirlerse Kavel Grevcileri,İzin verirlerse İstinyeli emekçi

kardeşlerim,İzin verirlerse Kavel Grevcileri,Ve ben kendimi tutabilirsem eğer

sesimi tutabilirsemO çoban ateşinin yandığı yerde

Kavel’de,O erkekçe direnilen yerde, Kavel’deKarın altında nişanlanıp dostlarımın

arasındaÖpeceğim nişanlımı Kavel kapısındaVe izin verirlerse İstinyeli emekçi

kardeşlerimİzin verirlerse Kavel Grevcileriİlk çocuğumun adını Kavel

koyacağım...Soluğum tükenmedikçe bu

doyumsuz dünyadaGüneşe karışmadıkça etimKavel grevcilerinin türküsünü

söyleyeceğimHasan Hüseyin KORKMAZGİL

Grup Yorum 1 Temmuz İnternet KonserimizeDavetlisiniz!

Grup Yorum’un 2. internet konseri için İstanbul’da HalkCepheliler’in yayınladıkları açıklamalardan bölümler akta-rıyoruz:

Alibeyköy Halk Cephesi: “Faşizmin en ağır saldırılarınıgöğüsleyen; baskınlarla, tutuklamalarla, Gri listeleriyle terörizeedilmeye çalışılan Grup Yorum yeri geldi hınca hınç dolumeydanlarda, yeri geldi kamyon kasalarında, yeri geldi birgecekondu damında seslendirdiler umudun türkülerini. Şimdiise bir kez daha ekran karşısında bizlerle olacaklar. Evde, so-kakta, arabada… Bulunduğumuz her alanda Grup Yorum iz-liyoruz!”

Bahçelievler Halk Cephesi: “Meydanlarda direnen kamuemekçilerinin, işçilerin; geleceğine sahip çıkan öğrencilerin,gençlerin; hapishanelerde tecrite karşı direnişi büyüten özgürtutsaklarımızın; katledilen halk çocuklarının; ezilen tümyoksul dünya halklarının sesi olan Grup Yorum’un adaletmücadelesinde biz de varız!

Tüm halkımızı 1 Temmuz günü, saat 19.00’da bulunduklarıher yerde Grup Yorum izlemeye, izlettirmeye davet ediyo-ruz!”

Çayan Halk Cephesi: “Grup Yorum kurulduğu gündenbugüne on yıllardır faşizmin baskı ve yıldırma politikalarıylakarşı karşıya bir mücadele içerisinde halkın sanatını icraetmekte ve faşizme karşı halkın ve haklının yanında herdaim direnmeye, savaşmaya devam etmektedir.

Halkımız! 1 Temmuz Pazar Günü ikincisi düzenlenecekolan Grup Yorum İnternet Konserinde buluşalım, halkınsanatını ve halkın sanatçılarını destekleyelim, AKP faşizmineve alçak terör listelerine türkülerimiz ve halaylarımızla cevapverelim!”

İkitelli Halk Cephesi: “Yüzlerce yıldır Anadolu’nun herbir karışını dolaşan özgürlük türkülerimizin sahipleri Köroğ-lu’nun, Dadaloğlu’nun, Pir Sultan’ın mirasçıları; zulme,baskıya, sömürüye türküleriyle cevap veren ustalarımız RuhiSu’ların, Mahsuni’lerin öğrencileri Grup Yorum 1 Temmuzgünü, saat 19.00’da 2. İnternet Konseri ile bizlerle!

Faşizme karşı umudun sesini yükselten; tutuklamalara,baskınlara, listelere konserleriyle cevap veren Grup Yorum’unyanında olmak onur, gurur ve görevdir bizler için. Tüm hal-kımızı 1 Temmuz günü, saat 19.00’da ekran başına GrupYorum’u sahiplenmeye çağırıyoruz!”

8 Temmuz2018

Yürüyüş

Sayı: 74

29NE AKP NE FAŞİST MAFYA, BİZİ MAHALLELERDEN KOPARAMAZ!

Page 30: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

“Proletaryanınsınıf savaşı ideolojik, eko-

nomik ve politik olmak üzere üç cep-hede birden cereyan eder. Burjuvaideolojisine ve saptırmalarına karşı,proletaryanın devrimci savaşı ideolojikbir savaştır. İşçi ve emekçi sınıflarınınhayat ve çalışma şartlarını düzeltmeşeklindeki günlük mücadelesi ekonomikmücadeledir. Direkt gerici sınıflarınyönetimini hedef alan mücadeleler isepolitik savaştır.”

Der Mahir Çayan ve devam eder:“Dünya devrimci pratiği, soldaki bütünsapıtmaların sınıf mücadelesinin üçcephesinin bir veya iki kesimini ihmaletmek veya önemsememekten doğ-duğunu göstermektedir.”

Biz Marksist-Leninistler; “temelolan politik iktidar mücadelesidir vediğer ekonomik, demokratik, ideolojikmücadeleler iktidar mücadelesine tabiiolmalıdır” deriz.

Çünkü sömürücü bir düzende tümekonomik, siyasal, sosyal, kültürel so-runların çözümü devrimden, halkıniktidarından geçer. Düzen içinde ka-zanılmış hakların hiçbir garantisi yoktur.O halde ekonomik mücadelemiz amaçdeğil iktidar mücadelesini geliştirmeyehizmet etmesi gereken bir araç olma-lıdır.

Emekçi kitlelere verilmesi gerekenbilinç budur. Bu hem teori, ajitasyon-propaganda düzeyinde hem de savaşımve örgütlenme düzeyinde kazandırılmasıgereken bir bilinçtir. Emekçi kitlelerher gün biraz daha sömürü düze-ninden ideolojik-politik bir kopuşsağlamalı; günlük yaşamını iyileş-tirme mücadelesi verirken, bugündenyarına asıl olarak devrimi esas alacakbir mücadeleyi, örgütlenmeyi adımadım büyütmelidir.

Reformizm Ne Yapar? Daha en başından teoride ve pratikte

bir sapma içindedir. Her şeyin kendi-liğinden olmasını bekler. İktidar mü-cadelesini tasfiye eder. Onun politik

mücadelesi düzeniçi bir mücadeledirve bunun somut karşılığı da parlamentermücadeledir. Oligarşik düzenin, em-peryalizmin kurumlarından çözümlerbekler, kitlelerde bu beklentileri yaratır.Direnmek yoktur onun pratiğinde. Do-layısıyla daha en başından emekçilerinkafalarında kendi gücüne güvenmeyi,düzene alternatif olmayı, düzendışıarayışları ortadan kaldırır reformizm.

Emekçilerin gücünü pasif, edilgenpotansiyel bir güce indirger. Devrimcikitle mücadelesini, örgütlenmeyi, iktidarbakış açısını tasfiye edip ortadan kal-dıran bir sivil toplumculuktur bu.

Reformist KESK yönetiminde bu-nun pek çok örneğini görmek müm-kündür. Reformizmin yönetiminde ol-duğu KESK’in tarihi ibretlik örneklerledoludur. 12 Mart 1995 Gazi katliamıve ayaklanması süreci bunlardan biri-dir.

Ne Olmuştu Gazi’de?1995 yılı 12 Mart’ında İstanbul

Gazi Mahallesi’nde kontrgerillanın birkatliamı oldu. Faşist terörün, kitle kat-liamlarının esasta tek bir amacı vardır:Halkı teslim almak, düzendışı yöne-limlerin önünü kesmek, halk muhale-fetini susturmak. Gazi halkının bunacevabı Gazi Ayaklanması’ydı.

KESK Yönetiminin TutumuNeydi?

O dönemde KESK’in önceli olanKÇSP’nun (Kamu Çalışanları Sendi-kaları Platformu), reformist yönetimiGazi halkının ayaklanmasını, halkındirenişini büyütüp faşizme karşı mü-cadeleyi yükseltmesi, devletin katli-amcılığını teşhir etmesi gerekirkenbunun tersini yaptı. Aldığı eylem ka-rarını “sağduyu” adına iptal etti.

Faşizme karşı mücadelenin önüne“sağduyulu olmalıyız” diye geçen biranlayıştan kamu emekçilerinin müca-delesinin başarılı olması beklenemez.

Reformist anlayışların Gazi katlia-

mını değerlendirişi de aynı çarpıklığınürünüdür. KÇSP’nun da içinde olduğuDemokrasi Platformu, 14 Mart 1995tarihli açıklamasında şu değerlendirmeyiyapıyordu:

“12 Mart 1995 günü Gazios -manpaşa’da yeni bir Sivas Katliamıyaşanmış ve süregelmekte olan terörve faili meçhul cinayetler serisine biryenisi daha eklenmiştir. İç savaştahriki olarak gördüğümüz bu saldırı,demokratikleşme önlemlerinin ha -yata geçmesi, 700 bin işçinin toplusözleşme görüşmelerinin yapılması,kamu çalışanlarının sendikal hakla-rının tartışılması ve genişletilmesisüre cini engellemeyi ve demokrasi-dışı müdahalelere ortam hazırlamayıamaçlamaktadır. Bu süreci engelle-meye çalışanlar, Türkiye’de, geliş -mekte olan demokratikleşme hare-ketini baskı altında tutmayı amaçlamış -lardır.”

Bu değerlendirme apolitik bir de-ğerlendirmedir. Yaşanan gelişmeyehalkların-emekçilerin cephesinden bak-mayan bir değerlendirmedir. Nitekimbu değerlendirmenin sonucu, kararıdaha önce alınmış olan 18 Mart 1995tarihli Ankara mitingi ve Başbakanlığayürüme kararının ertelenmesi olacak-tır.

Emek hareketinin gelişeceği tekdoğru zemin vardır:

BİR, mücadelesini politik iktidarperspektifi temelinde büyütmek.

İKİ, mücadelesini diğer halk güç-lerinin mücadelesiyle birleştirmek.

Bunlar yapılmadığında o hareketgelişemez. Dahası o hareket düzenehizmet eden bir hareket olur.

Devrimci kamu emekçileri, butarihten öğrenmelidir. Bu tarihtendoğru dersler çıkarmalıdır. Refor-mizmin kamu emekçilerini düzeniçineçekmesine, gücünü, dinamizmini tü-ketmesine izin vermemelidir!

DÜZENDEN İDEOLOJİK-POLİTİK BİR KOPUŞSAĞLANMADAN,

KAMU EMEKÇİLERİNİN MÜCADELESİGELİŞİP BÜYÜYEMEZ!

Yürüyüş

8 Temmuz2018

Sayı: 74

YOKSUL MAHALLELER, HALK İKTİDARINA GİDEN YOLDUR330

Page 31: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

1 9 9 0 ’ l ıyıllarda kamu

emekçilerinin mücade-lesini FİİLİ SENDİKALAR KURA-RAK NASIL TAÇLANDIRDIYSAK,bunun için direnişler örgütlediysek,yürüyüşler yaptıysak, bedeller öde-diysek, bugün de Yüksel’de yarattığı-mız direnişimizle tüm kamu emekçi-lerini içine alan Kamu EmekçileriMeclisi’ni oluşturmalıyız.

NEDEN?KESK’İN DURUMU ORTADA-

DIR;* KESK’in uzlaşmacılığı, icazeti

yerini teslimiyete bırakmıştır.

* KESK, emperyalizmin ve faşiz-min politikalarına teslim olmuştur.

* AKP faşizmi, uzlaşacaksın diyor,KESK’li yöneticiler uzlaşıyor.

* AKP faşizminin ve emperyaliz-min politikalarına boyun eğeceksinizdiyor, KESK’li yöneticiler eğiyor.

* AKP faşizmi, Devrimci KamuEmekçileri ile arasına mesafe koya-caksınız diyor, KESK’li yöneticilerikiletmeden yapıyor.

* AKP faşizmi YÜKSEL direnişinigörmezden geleceksiniz diyor;KESK’li yöneticileri OHAL’den buyana direnen, işkence gören Yükseldirenişçilerini “yok sayıyor.”

* AKP faşizmi, direniş istemem,İstanbul’da direnen kamu emekçisigörmek istemiyorum diyor. KESKyöneticileri anında manevra üzerinemanevra yaparak direnişe ara veriyorlar.

Sonuç olarak;KESK emperyalizmin ve faşizmin,

devrimci sendikacılık anlayışını tasfiyepolitikasına karşı hiçbir politika ge-liştirmemiş, hiçbir direnişi destekle-memiş, kamu emekçilerinin hak vehukuklarını korumamıştır.

Devrimci kamu emekçilerinin mü-

cadelesi ile kurulan KESK’i iktidarlarınelinde oyuncak, halk ve kamu emek-çileri açısından sözüne güvenilmezbir konfederasyon haline getirmiştir.

Denilebilir ki; KESK izlediği politikalarla,

AKP’nin koltuk değneği olmuştur.Gelinen aşamada KESK yöneticileri,kamu emekçilerinin haklarını, hukuk-larını savunmaz duruma gelmiştir.

OHAL’in ilanından sonra KESK’iniçine düştüğü teslimiyetçi durum dahagözle görülür, elle tutulur hale gelmiştir.

“OHAL koşullarında direniş miolur?” diyerek, işten atılan 4100 KESKüyesi için hiçbir şey yapmamış, bu-runlarının dibindeki Yüksel direnişinigörmeme politikası izlemiştir.

KESK’İ BU HALE GETİREN,KESK’İN YÖNETİMİNE ÇÖREK-LENEN ÖDP, EMEP VE KÜRTMİLLİYETÇİLERİDİR!

Bugün hala KESK yönetiminde,kamu emekçilerinin mücadelesini satanbu asalaklar oturuyorsa, bu bizim ek-siliğimizdir, bu bizim örgütsüzlüğü-müzdür.

Bu somut durum karşısında biz neyapmalıyız?

* Kendi politikalarımızla diren-meye, mücadele etmeye ve örgütlen-meye devam etmeliyiz.

* Uzlaşmacı-teslimiyetçi anlayışlardışında kalan tüm kamu emekçilerinimeclislerde örgütlemeliyiz.

* Söz karar hakkını kamu emek-çilerine vererek kamu emekçilerininöz örgütlenmesini kurmalıyız.

* Kamu emekçilerinin sorunlarınıbu meclislerde konuşmalı ve buldu-ğumuz çözümleri birlikte hayata ge-çirmeliyiz. Sorunları da çözümleri deortaklaştırmalıyız.

* Kamu emekçileri olarak, kura-cağımız meclislerin meşruluğuna inan-malıyız.

* Meclislerimizi okulumuz yap-malıyız. Kendimizi ve tüm kamu emek-çilerini eğittiğimiz okullara dönüştür-meliyiz.

* Meclisler faşizmin saldırıları kar-şısında direniş kalelerimiz olmalıdır.

NASIL YAPACAĞIZ?KAMU EMEKÇİLERİ CEPHESİ

olarak; meclisleri kurmak için öncebiz biraraya gelmeliyiz.

Yüksel Direnişi’nden meclislerenasıl gideceğimizin programını çıkart-malıyız.

ÇEVREMİZDE KİM VAR?BU ARKADAŞLARLA NE YA-

PABİLİRİZ?NE KADAR SÜREDE YAPABİ-

LİRİZ? İLK ADIMI NEREDE AT-MALIYIZ?

BU SORULARA VERECEĞİMİZCEVAPLAR NET OLMALI VEBUNLARI KARAR HALİNE GE-TİRMELİYİZ.

İDEOLOJİK OLARAK KENDİ-MİZİ GÜÇLENDİRMELİYİZ!

MECLİS NEDİR, MECLİSLERİNEDEN KURMALIYIZ? BU SO-RULARA SOMUT CEVAPLARVERMELİYİZ.

MÜTEVAZİ AMA KARARLIADIMLARLA YOLA ÇIKMALIYIZ.

MECLİSLERİ KURUP, KAMUEMEKÇİLERİNİ ÖRGÜTLEYECE-ĞİMİZE İNANMALIYIZ.

YÜKSEL’DEN MECLİSLEREGİDEN YOLU ÖRGÜTLEMELİYİZ!

KAMU EMEKÇİLERİ MECLİSİNİ ÖRGÜTLEMEK İÇİNBİR ADIM İLERİ ÇIKALIM!

YÜKSEL DİRENİŞİ’NDEN KAMU EMEKÇİLERİ MECLİSİNEGİDEN YOLU ÖRGÜTLEMELİYİZ!

8 Temmuz2018

Yürüyüş

Sayı: 74

331NE AKP NE FAŞİST MAFYA, BİZİ MAHALLELERDEN KOPARAMAZ!

Page 32: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

Merhaba;Kandıra 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde 9 aydır tutuklu bir

sağlık emekçisiyim. 17 yıllık sağlık tecrübemle, bu düzeninhasta ettiği insanlarımızla hastalarımın tedavi-bakımlarıyla ilgi-lenmem gerekirken F Tipi tecrit işkencehanesinde ‘Halkın Sağ-lıkçısı’ olmak “suç”lamasıyla 23 Eylül’den bu yana tutukluyum.

Sağlık memuru (toplum sağlığı teknisyeni) olarak Giresun,Yalova ve İstanbul’da toplam 15 sene görev yaptım. Son olarakİstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 7 senedir sağlıkhizmeti verirken, 2017 Temmuz’unda OHAL KHK’sı ile ihraçedildim. Tıpkı 116.512 kamu emekçisi gibi savunmasız sebepsizişimden atıldım. “Suçum” neydi hala bilmiyorum.

Belki “suçum”, hastanemizde acil tıp asistanı hekimi ikenemeğimi son haddine kadar sömüren ticarileştirilmiş sağlık sis-temine karşı, bedenini hastanenin 6. katından atarak yaşamınason veren Doktor Melike Erdem için protesto gösterisi veanmalar düzenleyerek bu cinayetin sorumlularını teşhir faaliyetiiçinde yer almaktır…

KESK’e bağlı SES üyesiyim. Sendikal faaliyetler içindeyer aldım, işyeri temsilciliği yaptım. Sağlık Emekçileri Meclisioluşturmaya çalıştım. Hastanelerin ticarethaneye, hastalarımüşteriye dönüştüren iktidarın sağlık politikalarını teşhirettik. İş güvencesi, insanca çalışma koşullarının sağlanması,ücretsiz sağlık ve insanca yaşama hakkı için de meydanday-dık.

KHK ile ihraç edilen ‘’İşimi Geri İstiyorum’’ diyerekYüksel’de açlık grevi yapan Nuriye ve Semih’i, yine KHKile ihraç edilen ve Cevahir AVM önünde aynı şekilde oturmaeylemi yapan Nazife’ye destek olmak, sahiplenmek suçlarındandolayı ihraç edilmiş olabileceğimi düşüyorum.

Ben de ihraç edildikten sonra, Ankara Yüksel Caddesi’ndeOHAL KHK’ları ile ihraçların merkezi haline gelen Yüksel Di-renişi’nde yerimi aldım. OHAL’lerini başlarına çalmak, ‘‘KHK’larla80 milyon halk teslim alınamaz’’ demek, hakkını arayanlarınyanında hakkını aramak gibi iyiyi, doğru ve güzel şeyler yapmışolduğumu tutuklanmamdan anlıyorum. Çünkü faşizm iyi, güzelve doğru olan her şeyin karşısında iyi, güzel ve doğru yapanlarıda tutukluyor. Bedel ödetiyor.

15-16-17 Ekim 2018 günleri duruşma tarihi olarak belirlenmişolsa da dosyanın hala gizli olmasından dolayı tutuklanmanedenimi de bilmiyorum. İstanbul Emniyeti’nden mahkemeyesevk tutanağında sadece “halkın sağlıkçısı” diye yazıyordu.Halkın sağlıkçısı olmamın tutuklanma nedeni olduğunu

bizzat gördüm.Peki neydi bu halkın sağlıkçısı olma “suçumuz”?Devletçe sağlık hizmeti götürülmeyen yoksul halka, gecekondu

mahallelerinde, oturduğumuz mahallelerimizde, komşularımızdantek kuruş ücret talep etmeden yeterli ve bilimsel sağlık hizmetivermek.

Gazi Halk Meclisi’nin düzenlediği ücretsiz halk sağlığı kont-rolünde bulunmak.

Yine burada iktidarın müşteri-ticarethane politikasına dayalısağlık politikalarına alternatif olarak ücretsiz muayene, tedavive bakım hizmeti vermek.

Temin edebildiğimiz ölçüde ücretsiz ilaç temini yapmak.Evet, bu suçları işlediğim için tutuklandığımı düşünüyorum.

Fakat ve yazık ki ben bunları iktidar gibi “suç” olarak değilnamuslu, dürüst her emekçi gibi “GÖREV” OLARAK GÖRÜ-YORUM.

Gelecekte de ücretsiz sağlık hizmeti vereceğim, özgür birvatanda yine halkın sağlıkçısı olarak aynı işi yapacağım.Bunun suç olduğunu düşünenler beni bu onurlu görevdenayırıp; tutuklatanlar ve sağlığı ticarileştirenlerdir.

Biz halka ücretsiz sağlık hizmeti verdiğimiz için bu tüccar,rantiyeci, işbirlikçi iktidar tarafından cezalandırılıyoruz.

Sade düşünülürse kim suçlu-kim suçsuz anlaşılacaktır.Halk meclisi halka ücretsiz sağlık çağrısı yapıyor.

Biz halkın sağlıkçıları bu çağrıya uyarak halka ücretsizsağlık hizmeti veriyoruz. AKP’nin polisi ve iftiracılarınişbirliği ile tutuklanıyoruz. Neden?

Halk ücretsiz sağlık hizmeti istiyor.Halk Meclisleri ücretsiz sağlık hizmeti vermek istiyor.Halkın Sağlıkçıları kısıtlı olanaklarıyla da olsa ücretsiz sağlık

hizmetleri veriyor.İktidardaki hükümet ne yapıyor?AKP sağlığı ticarileştirmeye çalışıyor; paralı hale getiriyor.AKP sağlıktan rant elde etmeye çalışıyor, ediyor.AKP’nin halk için ücretsiz sağlık politikası yok; istemiyor.AKP’nin polisi, işbirlikçi iftiracıları aracılığıyla iftira atıyor.AKP’nin yargısı biz halkın sağlıkçılarını rant sistemlerine

engel oluşturduğumuz için türlü bahanelerle tutuklayıphapse atıyor.

Mesele bu kadar basittir.Halkın sağlıkçısı olmaktan ve bilgi-becerilerimi halkın

hizmetine sunmaktan onur ve gurur duyuyorum. 15-16-17Ekim tarihlerinde Çağlayan’daki duruşmalarımıza, bu dü-zenden nefret eden herkesi bekliyoruz!

HALKIN SAĞLIKÇISI CELAL AKGÜN

Celal AKGÜN: “Gelecekte De Ücretsiz Sağlık Hizmeti Vereceğim, Özgür Bir Vatanda YineHalkın Sağlıkçısı Olarak Aynı İşi Yapacağım. Halkın Sağlıkçısı Olmaktan Ve Bilgi‐

Becerilerimi Halkın Hizmetine Sunmaktan Onur Ve Gurur Duyuyorum.15‐16‐17 Ekim Tarihlerinde Çağlayan’daki Duruşmalarımıza Herkesi Bekliyoruz!”

Halkın Sağlıkçısı CELAL AKGÜN’ünKandıra 2 No’lu Hapishanesi’nden Yazdığı

Mektubu Yayınlıyoruz.

ÖZGÜR TUTSAKLIK, DÜNYANIN HER YERİNDEAYNI RUH HALİ ve DİSİPLİNLE YAŞAMAKTIR!

ÖZGÜR TUTSAKLAR AYNI COŞKU, AYNI MİLİTANLIKLA HER KOŞULDAÜRETEREK DİRENMEYE, DİRENEREK ÜRETMEYE DEVAM EDİYOR!

Page 33: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

Faşizm dendiğindegenelde akla dünyada Hit-

ler ve Yahudiler’in yakıldığıkrematoryumlar gelir. Ülkemizde cuntadönemleri, hapishanelerdeki işkenceler,90’lı yıllarda yükselen devrimci mü-cadeleye paralel olarak toplu katliam-lar-kayıplar gelir. 19 Aralık katliamıve yerlerde sürüklenen gerilla görün-tüleri gelir. Peki bu kadar mı?

Faşizm, burjuvaların iktidarlarınısürdürmek için halka baskı uygula-dıkları kanlı ve baskıcı bir yönetimbiçimi. Bizim gibi yeni-sömürge ül-kelerde ise sürekli faşizm var. Yani bi-zim ülkemizde faşizm tek tek olaylaraveya belli dönemlere indirgenemez.

Bu nedenle baskınlar, işkenceler,katliamlar, tutuklamalar, mahkemeler,kameralar, hapishaneler ve aklımızagelen her şey, halkın haklı mücadelesinive umudunu bitirmek için halka karşıkullanılır.

Biz TAYAD’lı Aileler, 1980’li yıl-lardan bu yana faşizmin bu süreklibaskısı ve işkencesiyle yüz yüzeyizdir.Bunun son örneğini 19 Haziran günüSoysuz Süleyman’ın Armutlu’da, ke-limenin gerçek anlamıyla silah zoruylayaptığı seçim konuşması esnasındayaşadık.

TAYAD’lı Mulla Zincir, bir kahvedeoturmaktan başka hiçbir “suçu” yokken,ayağı kırık ve bastonlu bir şekilde po-lisin saldırısına uğradı. Yüzde 96 engelliraporu olan TAYAD’lı İrfan Yılmazile birlikte gözaltına alınıp, işkencegördüler.

Bu gözaltı sırasında, Mulla Zin-cir’in daha önceki bir gözaltında iş-kenceyle kırılan ayağını tekrar kır-dılar. Mulla Zincir’in daha öncegözaltına alınması da keyfi ve hu-kuksuzdu.

AKP’nin katil, işkenceci polisleri,20 Nisan 2018’de Çağlayan’da bulunanHalkın Hukuk Bürosu’nu bastı. Baskınsırasında avukatlarının bürosunda bu-lunan Mulla Zincir ise işkence ile göz-altına alındı. O gözaltında, ayağı iş-kenceyle ilk defa kırıldı. Ancak buMulla Zincir’e yapılan ilk saldırı değildi.

TAYAD’lı Aileler olarak, Tek TipElbise dayatmasına karşı başlattığımız

kampanya kapsamında 14 Mart’ta Ga-latasaray Lisesi önünde basın açıklamasıyapıp, Silivri Hapishanesi’ne yürümekistedik. Yürüyüşümüzü engelleyen elikanlı polisler, kudurmuş köpekler gibisaldırıp, işkenceyle gözaltına aldılararkadaşlarımızı.

Aralarından Mulla Zincir’i özelolarak koparıp, ağır işkenceden ge-çirildiler. Önce kafasına sürekli dar-beler indirip bayılttılar, beyin trav-ması geçirdi. İşkenceye devam edip,belini iki yerden kırdılar.

Burada hedef alınan TAYAD’dır,TAYAD’ın politikaları, gelenekleri, ta-rihi, şehitlere ve tutsaklara bağlılığı,sahiplenmesidir. Ülkede faşizmin halkaher saldırısına karşı söyleyecek bir sö-zümüzün, belirleyecek bir politikamızınolmasıdır.

Karşımızdaki düşman öylesine za-vallı ve biçare ki, TAYAD’lıların KE-MİKLERİNİ KIRARAK mücadeledenvazgeçirebileceğini sanıyor.

Düşmanın TAYAD’a yönelik bupolitikasından, diğer bir TAYAD’lıZeynal Danacı da nasibini almıştı. 27Temmuz 2017’de Yüksel direnişinidesteklemek için Ankara’ya gittiğinde,onca insanın arasında, polis kolunuters çevirerek kırdı. Bu görüntüleri ka-meralar kayıt altına aldı.

DEVLET POLİTİKASI OLA-RAK KEMİK KIRMAK

Faşizm TAYAD’lılardan korkuyor.Tıpkı HHB’den korktuğu gibi. AKPfaşizmi Engin Gökoğlu, Selçuk Koz-ağaçlı gibi halkın avukatlarının vehalkın sanatçıları Grup Yorum üyele-rinin de kollarını kırmıştır.

Düşmanın vermek istediği mesajnettir: Mücadele etmeyin, devrimcitutsakları sahiplenmeyin, evlatlarınızıda düşüncelerini de savunmayın,YALNIZ BIRAKIN!

Çünkü hapishaneler devletin dev-rimcileri mücadeleden vazgeçirme ala-nıdır. Bunu büyük ölçüde başarmıştırda. Sadece özgür tutsakları aslateslim alamamıştır; ölmüşlerdir,ama boyun eğmemişlerdir. Sadeceözgür tutsaklar hapishaneleri birmücadele alanı olarak ele almıştır.

Tutsakları içeriden teslim alama-

yınca, tecrit, sürgün, işkence, iletişimcezaları sonuç vermeyince, çareyi tut-sakların mücadelesinin dışarıdaki sesiolan TAYAD’lılara saldırmakta arıyor.

Her dönemin kendi işkence yön-temleri vardır. Doksanlı yıllarda falaka,askıya asma, gözaltında kaybetme gibiişkence yöntemleri uyguluyordu faşizmmesela. Şimdi de sokak ortasında baş-layan işkence ile beli, kolu, ayağı, ne-reye rast gelirse vurup kemikleri kırıyor.Kırılan kemiklerle halka gözdağı ve-riyor. Katledemediği devrimcileri sakatbırakmak istiyor. Tutsak ettiklerinintedavilerini engelliyor.

EMPERYALİZM ve FAŞİZMTAYAD’LILARI YILDIRAMAZ!

Bu saldırıları elbette emperyalizmintüm dünyadaki devrimci güçleri teslimalma politikasından bağımsız ele alı-namaz. Emperyalizm ve onun ülke-mizdeki işbirlikçisi AKP faşizmi, Tür-kiye’yi dikensiz gül bahçesi haline ge-tirmek istiyor. Dünyada kendi politi-kalarına karşı gelebilecek hiçbir gücünkalmasını istemiyor.

Sürekli bir saldırı halinde-fiziki veideolojik olarak. Bizleri ideolojik olarakteslim alamadıkları için, fiziki olarakbu kadar çok saldırıp, kalıcı sakatlıklarayol açıyor.

Emperyalizmin devrimcileri teslimalma politikası, Türkiye dışında büyükölçüde başarılı olduğunu söylemekyanlış olmaz. Türkiye’deki devrimcileri,devrimci tutsakları ve onların dışarıdakisesi olan TAYAD’lıları teslim alama-mıştır. Bunun hazımsızlığıyla süreklisaldırmaktadır.

TAYAD’lılar olarak kurulduğumuzgünden bu yana sürekli fiziki saldırılaramaruz kaldık. Linç mi etmek isteme-diler, tehdit mi etmediler, derneklerimizmi basılıp mühürlenmedi, ağır işkenceligözaltılar mı yaşamadık, tutsak mıedilmedik? Faşizmin elinde ne kadarbaskı aracı varsa, hepsini devreyesoktu.

Ancak TAYAD’lı Aileler her dö-nem direnişleriyle, eylemleriyle, üret-tikleri politikalarla faşizmin saldı-rılarını boşa çıkarttı. Şimdi de böyleolacağından kimsenin şüphesi ol-masın!

TAYAD’LILAR, İŞKENCELERLE YILDIRILAMAZ!Tayad’lı Aileler

8 Temmuz2018

Yürüyüş

Sayı: 74

33NE AKP NE FAŞİST MAFYA, BİZİ MAHALLELERDEN KOPARAMAZ!

Page 34: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

YABANCILAŞMA

Yabancılaşma, kapitalizme özgübir kavramdır.

Lenin, Marks’ın kapitalizmin ikisırrını çözdüğünü söyler:

Bir, emek sömürüsü; iki, yaban-cılaşma.

Burjuvazi ilk önce halkın emeği-nin ürününü çalar, daha sonrasındabu hırsızlığı anlamaması ve hırsızlığabaşkaldırmaması için, insanın aklınınürününü çalarak onu aptal bırakır.

Üç çeşit yabancılaşma vardır:Ekonomik, sosyal ve siyasal.

*

İlki; ekonomik yabancılaşma,insanın emeğine saygısını yok eder,elinden çıkan ürüne yabancılaşan,üretim sürecinin bütününden ko-pan, onun neye yaradığını, ne içingerektiğini bilmeyen, verdiği eme-ğin ürününü göremeyen insan;emeğine karşı yabancılaşır ve de-ğersizleşir.

1935’te halkın yaptığı Moskovametrosuyla ilgili, Brecht’in yazdığışiir, emekçilerin ürünlerinin sahibiolmasını çok net anlatıyor:

Duyduk ki: Seksen bin işçiyapmış metroyu, birçoğu günlük

işlerinden sonra,çoğunlukla geceleri sabahlara

dekO yıl boyunca hep delikanlıların

ve kızların güleoynaya

tünellerdençıktıkları

görülürmüşharca batmış ter içindeki iş

giysilerini göstererek gururla…Şimdi, demiryolu en üstün

planlara uyularak yapıldıktan sonrasahipleri geldi onu görmeye ve

binmeyeO insanlardı onlar, onu

yapanlardıBinlercesi oradaydı, dolaşıyorlarve inceliyorlardı dev istasyonlarıTrenlerle büyük kalabalıklar

geçiyordu bu ara,yüzleri istasyonlara dönük-erkekler, kadınlar, çocuklar ve kır

sakallılar-sevinçten pırıl pırıldı yüzleri,

tiyatrodaymışlar gibi,çünkü farklı yapılmıştı

istasyonların hepsi,hepsi başka taştan, başka

biçimde;ışık da her seferinde geliyordu

başka kaynaktanSevinçli bir itiş kakışla arkaya

itiliyordu her trene binen,çünkü istasyonlar en iyigörülebiliyordu önceki yerlerden.Çocuklar yukarı kaldırılıyordu

her istasyondaYolcular her fırsatta dışarı taşıpsevinçli bir titizlikle

inceliyorlardı bitirilen işi,sütunları elliyorlar ve

parlaklıklarına bakıyorlardı,ayak burunlarını sürtüyorlardı taş

döşemeye / anlamak için taşlarındüzgünce yerlerine oturup

oturmadığını

Sonra vagonlara doluşup yenidenduvar kaplamalarını inceleyip

parmaklarını sürüyorlardı camlaraErkekler ve kadınlar işaret

ediyorlardı durmadan / doğru olupolmadığında biraz duraksayarak

çalıştıkları yerleri:Ellerinin izini taşıyordu taşlarHer yüz görülebiliyordu açıkça,çünkü çok ışık vardı,lamba çoktu, gördüğüm herhangi

bir demiryolundan çok daha fazlaTüneller de apaydınlıktı,karanlıkta kalmamıştı emeğin bir

karışı bileVe tek bir yıl içinde yapılmıştı

tüm bunlar / ve dünyada başkahiçbir demiryolu yapımında

bu kadar çok işçi çalışmamıştıVe dünyada başka hiçbir

demiryolunun bu kadar çoksahibi olmamıştıÇünkü bu yapı harikası, bunca

kentte bunca zamandırkendinden önceki hiçbir yapının

görmediği şeyi gördü:Yapının işçileriydi yapının

sahipleri

Emeğin tüm meyvalarının emekdökenlere düştüğü

nerede görülmüştü?Bir yapıdan, onu yapanların

kovulmadıklarınerede görülmüştü?

İşte insanın kendi emeğini bilmesive kendi emeğine çocuğuna bakargibi bakması, sahiplenmesi budur.

*

Kapitalizmin yarattığı ikinci ya-bancılaşma, sosyal yabancılaşma-dır.

Kapitalizm sosyal yabancılaşmaile insanın sosyalliğini öldürmek-tedir. Sosyal yaşam demek düşün-

kavganın ve hayatınSAVAŞÇILARI

�DİLİMİZİ GÜÇLENDİRELİM,ZENGİNLEŞTİRELİM!��Yabancılaşma, doğal olandan, kendisi olandan uzaklaşmak,kendisi olmayana, doğal olmayana dönüşmektir.

��Yabancılaşma, insanları köleleştirmeye alıştırmak içindir. Ya-bancılaşmayla insan gücünü yitirmiş, hayallerini kaybetmiştir.

��İnsanın kendine yabancılaşması, akıl tutulması doğaya ya-bancılaşması ile başlar. Aklı tutulan insanlar çöpe dönüşür, çöpinsan olur.

Yürüyüş

8 Temmuz2018

Sayı: 74

YOKSUL MAHALLELER, HALK İKTİDARINA GİDEN YOLDUR34

Page 35: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

cede, emekte, yaşamda ortaklıkdemektir. Sosyal yaşamdan kopaninsan bireyselleşir ve bencilleşir.Kapitalizm ne aile bağı bırakır nede dostluk, arkadaşlık. Geriye yalnızbireyciliğin, bencilliğin bataklığı ka-lır. Psikolojik problemlerin sürekliartması, insanların yalnızlıklarını, bi-reyselliklerini paylaşmak için psi-kologlara ödedikleri milyarlar, bununsonuçlarıdır.

Somut örnek olarak, Türkiye sağ-lık bakanlığının 2013’te yaptığı analizraporlarına bakmak gerek. Bu raporagöre 2009’da 3 milyon olan psikolojikhasta sayısı, 2013’te bu sayının 3katını aşmış durumda.

İşte bu “bunalımlar”, kapitalizminyarattığı yabancılaşmanın bir sonucu.Her şeyi ticarileştirmeye, paraya çe-virmeye çalışan kapitalizm bu sorunüzerinden de para kazanmayı başar-mıştır. Bu sorunlar için kapitalizmin5 yılda sattığı ilaç sayısı da 211 mil-yon 577 bin 20 kutudur.

*

Yabancılaşmanın üçüncü biçimisiyasal yabancılaşmadır. Siyasalyabancılaşma ile insan, yaşadığı so-runların nedenlerini anlamaz, sor-gulamaz hale gelir; düşünemez halegetirilir. Böyle gelmiş böyle gider,bu devlet yıkılmaz, bizim kaderimizde buymuş gibi yaklaşımların hepsi

siyasi yabancılaşmanın ürünüdür.

Burjuvazi, geniş kitleleri, buyabancılaşma ile yönetiyor. Kapi-talizm var olduğu sürece yabancı-laşma da var olacaktır.

Marks, yabancılaşmayı bu şekildeaçıklar. Ama Marksizm yabancılaş-manın nedenlerini açıklamakla ye-tinmez; yabancılaşmanın yok edilmesiiçin devrimci bir program da ortayakoyar. Bu program; iki kelimeyleözetlersek, devrim ve sosyalizmdir.

Bizim mücadelemiz buna göreşekillenmiştir. Halka gerçekleri an-latırken temelimiz buralardır.

Sol ise bu yabancılaşmanın tamortasındadır işte. Geçen hafta halkagüven konusunu işlemiştik köşemizde.Halka güvenmezler demiştik. Bununbir nedeni de, solun da bu yabancılaş-madan etkilenmesidir. Etkilendikleri

için ideolojik olarak tutarsızlaşmakta-dırlar. Bu yüzden halka da güvenme-mektedirler, kendilerine de.

Yabancılaşmanın her türlüsüylemücadeleyi örgütlemeliyiz. Halka;emeğine, yaşadığı topluma ve so-runlarına sahip çıkmasını sağlama-lıyız.

Çözüm politikleşmektir, dev-rimciliktir. Yabancılaşmayı yok et-mek için kapitalizmin yok olmasıgerek; bunun için de mücadeleyiyükselteceğiz, örgütlenmemizi bü-yüteceğiz, devrime yürüyeceğiz.

Çalışma bir zorunluluk değil, birzevk haline geldiğinde yabancılaşmada ortadan kalkacaktır. Ancak ozaman emek, insanın bütünsel yaratıcıfaaliyeti halini alacaktır ve o zamanhalkımız kendi emeğinin sahibi ola-caktır.

Zafer Direnen Emekçinin Olacak!Derya Koçak Özel Ethica Hastanesi yönetimi tarafından

hiçbir hakkı verilmeden, ‘ita-atsizlik’ gerekçesiyle işten çı-karılan bir emekçi. 23 Hazi-ran’dan beri hastane önünde‘İşimi, haklarımı istiyorum.’ ta-lebiyle direniyor. BahçelievlerHalk Cephesi 29 Haziran’dahaklı talepleri ile direnen DeryaKoçak’ı ziyaret etti.

Süreç, direniş ve gündemüzerine sohbet ettikten sonratekrar gelme sözü verilerek zi-yaret sonlandırıldı.

Konuyla ilgili BahçelievlerHalk Cephesi açıklama yaparakdirenişe destek çağrısı yaptı.

Cepheliler Vefalıdır!İstanbul Bahçelievler Halk Cephesi, 1 Tem-

muz’da Küçük Armutlu’da bulunan Sevgi Er-doğan Vefa Evi’ni ziyaret etti.

Yapılan ziyarette Vefa Evi sakinleriyle uzunsohbetler edildi ve gündem hakkında değer-lendirmeler yapılarak ziyaret sonlandırıldı.

8 Temmuz2018

Yürüyüş

Sayı: 74

335NE AKP NE FAŞİST MAFYA, BİZİ MAHALLELERDEN KOPARAMAZ!

Moskova metrosundan bir fotoğraf

Page 36: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

DÜZEN SORUNLARIÇÖZMEZ, KULLANIR!

Çocuk kaçırmalarla, tecavüz olay-larıyla ilgili tavrımızı ve çözümümüzüortaya koymadan önce bir noktayıönemle belirtmeliyiz:

Televizyonlar, günlerdir kaçırılan,tecavüz edilen çocukların haberleriyledolu. Adeta 24 saat canlı yayın ya-pıyorlar.

Birdenbire mi çoğaldı bu olay-lar?

Hayır, bunlar hep oluyordu; amaşimdi AKP medyasının yeni bir po-litikası olarak, televizyonların anahaber bültenleri;

felaket haberleriyle, kaçırılan ço-cuk haberleriyle, kaza haberleriyle,kedi-köpek haberleriyle doldurul-maktadır.

Burada sorun, bu konuların önemiönemsizliği meselesi değil; bunlarınadeta tek gündemmiş gibi öne çı-karılmasıdır. Sorun; baskıya, zulme,ve halkın baskı ve zulme karşı di-renişine dair tek bir haber yayın-lanmamasıdır.

Bu da bir saptırmadır. Apolitik-leştirme politikasıdır. Temel sorunlarıve çelişkileri örtbas eden bir yön-lendirmedir. Gazete ve televizyonhaberlerini, “sosyal haber” dedikleriveya “üçüncü sayfa haberi” diye ta-

nımladıkları haberlerle doldurarak;ve dünyada ve ülkede, mücadeleye,direnişe ilişkin ne varsa, onlara ha-berleri kapatarak, gerçeğin üstü ör-tülmektedir. Bunun farkında olun-malıdır.

Yozlaştırma Politikası,En Çok ÇocuklarımızıVuruyor

Sapıklıklar, yozlaşmanın bir so-nucudur. Yozlaştırma, emperyalizminve AKP’nin politikasıdır. AKP ikti-darında uyuşturucu kullanımındantecavüze kadar tüm sapkınlıklar kat

be kat artmıştır.

Dolayısıyla düzenin bunlara karşımücadele etmesi mümkün değildir.

Resmi açıklamalara göre, İstan-bul’da kayıp çocuk müracaatındabüyük artış yaşanıyor; 3 yıl öncegünde 10 çocuk için kayıp müracaatıyapılırken, bu yıl bu rakam günde25’e çıkmış durumda. (http://www.milliyet.com.tr/ 16 Şubat2018)

İstanbul’da her saat başı bir çocukkayboluyor. Çocuklarımız kapitalistsistemin sonuçlarını yaşıyorlar. Sö-mürü arttıkça, çürümüşlük artıyor.

TÜM SAPIKLARA, SAPIKLIKLARA VE ONLARIYARATAN DÜZENE KARŞI

HALK MECLİSİ SAFLARINDA BİRLEŞELİM,MÜCADELE EDELİM!

24 SAAT TACİZ, TECAVÜZ HABERLERİ YAPANDÜZEN MEDYASI

VE BU OLAYLARLA İLGİLİ DEMEÇLER VERENAKP HÜKÜMETİ VE KURUMLARI

SAHTEKARDIRLAR!HALKI BU TÜR OLAYLARLA OYALIYORLAR;

ASIL NEDENLERİ VE TEMEL ÇELİŞKİLERİGİZLİYORLAR!

HALK MECLİSLERİ'nde YAŞANAN SORUNLAR:

1- Meclislerin halkın iradesini temsil etmemesi2- Meclislerin halkın sorunlarını kapsayıcı olmaması3- Meclislerin çözüm üretememesi4- Meclislerin karar alma sürecine halkı katmaması5- Meclislerin sürekliliğini sağlayamaması6- Meclislerin kolektif işleyişi oturtamaması7- İhtiyaçlara göre alt komiteler oluşturulamaması8- Dayanışmayı örgütleyememesi

ÇÖZÜM; HALKA GİTMEKTİR! Halka gidip halkınçok çeşitli kesimleriyle sıkı ilişkiler kurmadan,halka güven vermeden halkı örgütleyemeyiz...

Atasözü:Yumurtasına hor bakan

civcivini cılk eder.

(Kişi elinde olan işegereken önemi vermez,ciddiye almazsa, o işten

olumlu bir sonuçalamaz.)

Yürüyüş

8 Temmuz2018

Sayı: 74

YOKSUL MAHALLELER, HALK İKTİDARINA GİDEN YOLDUR36

Page 37: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

Eğratluk / Meci (Rize)Bu gelenek ortak çalışma ve karşılıklı yardımlaş-

mayı oluşturmaktadır.

Bu gelenekte, komşular birbirlerinin işlerini ücretsizolarak görürler.

Bunlara eğratlık ya da meci denir. Komşuları kendiişinde çalıştırmaya eğratlık etmek, bu yöntemle çalışankişiye eğrat denir.

Eğrata sadece yemek verilir. Öğlene kadar çalışılır,topluca öğlen yemeği yenir.

Eğratlık, meci çalışmaları aynı zamanda bir eğlencedir;bu tür çalışmalarda horon edilir, türkü söylenir.

Ancak özellikle Karadeniz’de çay, mısır, fındık vehayvancılık azaldığı için, eğratlık ve meci geleneği dehemen hemen tükenmiş durumdadır.

Bu yardımlaşmanın adı, uygulandığı yere göre

değişir; Mısır Mecisi (tarla kazmak, mısır fideleriniseyreklemek, yabancı otları temizlemek, mısır ayıklamavb.), gübre Mecisi (ahırlardan uzaktaki tarlalara gübretaşınır.), Fındık Toplama Mecisi (fındık toplanması içinoluşturulur).

Bu geleneğin öğrettikleri: İmece geleneğine ben-zeyen bu gelenek, halkın emeklerini birbirine ödünçvermesi olarak da tanımlanabilir. Halkın tek başınahalledemeyeceği işlerini, elbirliğiyle halletmesidir. Yar-dımlaşma, Anadolu’nun güzel bir geleneğidir, kültürüdür.

Bugün de, tencere, tava, kazan, sandalye, halı gibi,birçok ihtiyacımızı ödünç alıp vererek çözebiliyoruz.Birbirimizin eşyasını kullanmaktan gocunmuyoruz. Eş-yamızı ortaklaşa kullanabildiğimiz gibi, ev tamirindenodun kömür taşımaya kadar birçok yerde emeklerimizide ortaklaştırabiliriz.

Kullanım eşyalarının birbirine karşılıksız alınıp ve-rilmesi, güzel bir geleneğimizdir; bencil bireyci tüketimekarşı bir yöntemdir. Bazı ihtiyaçları ödünç alıp vererekçözmeyi çocuklarımıza da öğretmeliyiz.

Çürüyen sistem insanlığın, halklarınen temel değerlerini alıp gidiyor.

Çürümüşlük karşımıza uyuşturu-cu, fuhuş, kumar, cinsel sapkınlıklar,tecavüz ve benzerleri olarak çıkıyor.Ve yozlaşma da en çok çocuklarımızıvuruyor. Bebek, çocuk, genç, engellivs. hiç fark etmiyor. Düzenin hasta-lıklı hale getirdiği beyinler saldır-ganlaşıyor, canileşiyor. Kapitalizmher yönüyle hastalıklı insanlar yara-tıyor. İnsanın iradesi ve değerleriniyok ediyor. İradesini ve değerlerinikaybeden bir insan her türlü caniliği,vahşeti yapabilecektir.

İstatistikleri incelemeye devamedelim. Türkiye’de kadınlara yönelikcinsel saldırılar, son 14 yılda yüzde

449 arttı. Çocuklara yönelik cinselsaldırılar ise 14 yılda yüzde 434 art-mış durumdadır.

Türkiye’nin göbekten bağlı olduğuABD’de ise resmi kayıtlara göre her7 dakikada biri tecavüze uğra-makta, resmi olmayan kayıtlara göreyılda 150-750 bin arasında tecavüzolduğu tahmin edilmektedir.

ABD'de 22 milyonu aşkın kadınhayatında en az bir kez tecavüzemaruz kalmış durumdadır. Tecavüzeuğrayanların yüzde 12,3'ünün teca-vüze uğradıklarında 12 yaşından kü-çük oldukları, yüzde 29,9'unun ise12-17 yaşlarında olduğu belirtiliyor.(Haberler.com.tr, 25 Mart 2018)

Bu aşağılık tablo, kapitalizmin

eseridir. Ülkemizin gitmekte olduğuyozlaşma bataklığı da işte tam böylebir durumdur.

Bu tür rakamların birçoğunu, altalta sıralamaya devam edebiliriz;fakat burada sorun şudur: BUNLARKARŞISINDA NE YAPACAĞIZ?

Yozlaşmaya KarşıMücadele EtmemekHalkın DeğerlerininZehirlenmesineGöz Yummaktır.

Yozlaşmayı, çürümüşlüğü, pisliğiengelleyecek olan tek şey halkın mü-cadelesi ve örgütlülüğüdür.

Yozlaşma halkın komşusuna, ak-rabasına, işyeri veya okul arkadaşına,yakın çevre dostlarına güveni ortadankaldırır. Halkı böler, parçalar, birey-cileştirir. Meclisler birleştirir, örgütlühale getirir.

Çünkü yaşananlar çok çarpıcıdır.

10 yılda, AKP iktidarında

241 polis, 91 asker, 17 özeltimci, 15 korucu, 45gardiyan

tecavüzden yargılandı.

Hiçbiri ceza almadı.

GELENEKLERİMİZ

8 Temmuz2018

Yürüyüş

Sayı: 74

37NE AKP NE FAŞİST MAFYA, BİZİ MAHALLELERDEN KOPARAMAZ!

Page 38: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

Aşağıdaki haber, babası faşizmkomplosu ile tutsak olan bir çocu-ğumuzun başına gelmiştir.

Çocuklara yönelik cinsel saldırıolayları, her yerde karşımıza çık-maktadır. Bu tür olaylar karşısındaaileler, ya olayı örtbas etmekte, yaevini başka mahalleye taşımakta, yakapısını perdesini sıkı sıkıya kapayıpetrafından kopmakta; sonuç olaraksorunu çözemeyip çaresizlik içinde,ne yapacağını bilemez duruma dü-şüyorlar.

Bu Durumda Halk MeclisiNe Yapacaktır?

Bu tür saldırılarla karşılaşan ai-lelerin kimisi polise gidip onlarınçözebileceğini düşünüyor. Ama o daişe yaramıyor. Polisin kafası, AKPfaşizminin sapık kafasıdır; cinselsaldırıları, tecavüzleri meşrulaştırır.Konunun uzmanı olarak ortaya çı-kanların söyledikleri de, halka hiçbirfaydası olmayan soyut çözümlerdir.

Kısacası, düzenin sunduğu hiçbiryöntem çözüme hizmet etmiyor, ede-mez. Çözüm halkın kendindedir. Sa-

pıklarla, sapkınlıklarla nasıl mücadeleedileceğini halk bilir. Halkın örgüt-lülüğü, halkın çözümlerini ve gü-cünü ortaya çıkartır.

Halk tacizciyi, tecavüzcüyü, sa-pıkları mahallesinde barındırmaz,halkın birliği güçlendikçe mahalleninher çocuğunu kendi çocuğu gibikorur, gözetir, her tehlikeden sakınır.

Halkın birliğini sağladığımızdahalkın değerlerini de yaşatıp güç-lendirebiliriz.

Yozlaşmanın bu kadar yaygın ol-duğu ve daha önemlisi devlet eliyleyaygınlaştırıldığı yerde örgütsüz tektek insanlar, hiçbir şey yapamaz.

Yozlaşmaya karşı mücadele ede-bilecek, tecavüzlere, sapıkların sal-dırılarına karşı, çocuklarımızın gü-venliğini sağlayacak tek güç; halkınörgütlü gücüdür. Bu gücün mahal-lelerdeki adı, Halk Meclisleridir.

Halk Meclisleri ne kadar örgüt-lenirse, ne kadar sokak sokak yayı-lırsa, çocuklarımız o kadar güvendeolur.

Halk Meclisleri’nin uyuşturucuçetelerine, sapıklara karşı, gerekti-

ğinde sokak sokak nöbet tuttuğu birmahallede, çocuklarımız güven için-de sokaklarda dolaşabilirler.

Komşumuzun başına gelen hertehlike bize yönelen bir tehdittir.Komşumuzun başına gelenlere du-yarsız kalmamak, komşunun başınageleni kendi başımıza gelmiş gibidüşünmek tehlikelere karşı önlemalmaktır.

Çocuklarımızı korumak istiyor-sak, mahalledeki tüm çocuklarasahip çıkacağız.

Sapıklardan, sapıklıklardan, te-cavüzlerden, çocukların kaçırılma-sından korunmak istiyorsak, yaşananbu tarz tüm olaylara cephe alacağız,tavrımızı göstereceğiz.

Tehlikenin bir kaynağı düzenininsanlara öğrettiği “bana dokun-mayan yılan bin yıl yaşasın” şek-lindeki düşüncedir. Unutmamalıyızki, bugün başkasının çocuğuna yö-nelen saldırı, yarın bizim çocuğumuzayönelebilir. Hedef olmayı beklemekyerine savaşmalı ve yozlaşma poli-tikasına karşı halkın barikatını dik-meliyiz.

Meclis Binasında Nişan“Ücret Gerekmez, Çünkü Burası

Zaten Sizin Yeriniz”Geçen hafta mahalledeydim. Abla ile görüştük.

Yorum pullamalarını yapıştırdık. Büyük çoğunluğunuyapıştırdık her yere. Cemevi ile konuştuk konseriizleme konusunda, henüz netleştirmedik. Meclisi açtık.Karşı komşumuz geldi hemen. Nişanları varmış. Bizdensandalye istediler. Belediyelerden sağlayamamışlar.Cemevinde de yemek verildiği için vermemişler. Bizde tabii ki olur, bizden alabilirsiniz dedik.

Nişanda yemek de verilecekmiş. Hava da yağmurluolabilir. Yemeği mecliste versek olur mu dediler. Tabiiki olur dedik.

- "Peki bir ücret ödememiz gerekiyor mu?" dediler.

- "Hayır" dedik. "Burası halk meclisi, yani halkındır"dedik. "Burası bizim değil halkındır, sizindir" dedik.İstediğiniz gibi kullanabilirsiniz dedik.

Anahtarın bir kopyasını çıkarttırdım. Götürüp aileyeverdim. İçeri davet ettiler. Çay içerken alışverişe çıkançift geldi. Beni gördüklerine, gelmeme çok sevindiler.

Zaten nişanlanacak olan kızın kız kardeşi haber vermişgeldiğimi. Onlar da hemen eve gelmişler. Nişana dadavet ettiler. Nişana da katıldım. Biraz geç gitmiştim.Ama halay çektim bol bol. Zaten halayı severim.

En son ayrılırken anahtar sizde kalsın sorun değildedim. Ben daha sonra uğrayıp anahtarı alacağımı söy-ledim. Kızının nişanını yapan teyze "ne varsa devrim-cilerde var. Devrimci kızımız yardımcı oldu. sağolsunlar"diyerek bize teşekkürlerini iletti.

*

Meclisi açtıktan sonra yan komşumuz ve üst kom-şumuz da geldi yanımıza. Nerelerdesiniz ne zamandıryoksunuz diyorlar. Onlarla da tanışmış olduk.

Abla ile bunun üzerine konuştuk. İnsanlar bizimyolumuzu gözlüyorlar. Bak nişan yapacaklar bize geli-yorlar ihtiyaçları için. Ne güzel dedik. Bundan sonrabelli günler belli saatlerde açalım ki, halkımız da bizine zaman bulacaklarını bilsinler dedik. Bunu bugüntoplantıda konuşacağız. N. abi salı günleri izinli, belkio da gelip derneği açabilir.

Haftanın belli günleri de film izleyelim dedik. Hemgençlerle film izlenmiş olur, hem meclis açık olmuşolur.

Yürüyüş

8 Temmuz2018

Sayı: 74

YOKSUL MAHALLELER, HALK İKTİDARINA GİDEN YOLDUR38

Page 39: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

AKP iktidarı, elinde tüm devlet gücünü bulundurmasına,OHAL’e, KHK’lara, mahkemelerine, hapishanelerine,ordusuna, polisine rağmen yönetemiyor. AKP büyük birkrizin içinde ve çaresiz durumdadır. Her gün büyüyenaçlık, yoksulluk, yozlaşma halkın öfkesini de büyüt-mektedir. Kontrol edemediği bu öfke AKP’nin korkusudur.Bu nedenle de çetelerden, mafyalardan, kontra örgütlen-melerden medet ummaktadır.

Seçim dönemiyle birlikte adını basında sık duymayabaşladığımız Alaattin Çakıcı, Sedat Peker gibi mafyacılar,iktidara yaranmak için; HDP milletvekillerini, AKP’yekarşı olan herkese burjuva basın aracılığıyla hakaretlerve tehditler savuruyorlar.

Yazdığı mektubunda Çakıcı, kendini meşrulaştırmakiçin milliyetçiliği kullanmayı da ihmal etmiyor. “Evetkriminal suçluyum ama vatan haini değilim.” diyor.(Cumhuriyet, 14 Mayıs 2018)

Seçimlerden önce Devlet Bahçeli’nin bizzat ziyaretederek görüştüğü Çakıcı’ya, AKP iktidarının tetikçilikgörevi verdiği açıktır. Mafya, faşist devletin kirli işlerindekullandığı elidir. Dün olduğu gibi bugün de, bu katillerdevlet isteğiyle hareket etmekte ve ölüm tehditleri sa-vurmaktadır.

Son olarak 29 Haziran 2018 tarihinde basında çıkanhaberlerde Çakıcı, 7 gazeteciyi de ölümle tehdit etti.

“Ömrümde zarar vereceğim adama hep önceden haberverdim!” diyerek gazetecilerin açık isimlerini vererektehdit etti. Çakıcı, şu ifadeleri kullandı: ‘Türkiye ve yurt-dışındaki bütün sevenlerimce görüldükleri yerde kesinliklecezalandırılacaktır. İşte sevenlerim ‘Abi vur de ölelim,öl de ölelim’ diyenlere, kim beni seviyorsa çağrımdır.Görevlerini yerine getirsinler.’ (Diken, 29 Haziran 2018)

Çakıcı gibi Sedat Peker de ara ara ortaya çıkıp “olukoluk kan dökeceğim” diyerek halkı tehdit etmekte ve ik-tidarın tetikçiliğini yapmaktadır.

Ülkemizde mafya ve çeteler, devletle ve faşist ha-reketle hep iç içe olmuş ve devrimci mücadeleye karşıfaşist hareketin silah, para gibi lojistik desteğini sağ-lamıştır. En önemlisi de devletin yasal yollarla yapa-madığı işlerin mafya yoluyla yapılması sağlanmıştır.

Mafyayı kapitalizm yaratmıştır. Ülkemizde de özellikle12 Eylül’den sonra devlet mafyayı kullandı. 12 Eylülöncesinde devrimcilere ve halka karşı kullandığı faşistçeteleri, 12 Eylül’den sonra mafya içinde istihdam ederekdevlet mafyayı da tamamen kendi denetimi altına aldıve iç içe geçti. Devlet mafyaya ancak kendi denetimidışına çıktığında müdahale etti. Onun dışında bir kontraörgütlenme olarak kullandı.

1990’ların başında konut sorununu gecekondularlaçözmek isteyen halka karşı, baskı ve şiddet aracı olarakkullanıldı mafya. Örneğin Küçük Armutlu halkına yöneliksaldırılarda polisle işbirliği içinde olan mafya liderlerindenbiri olan Fezai Bulanık’tı. Bu halk düşmanı katil, işlediğisuçlar nedeniyle Devrimci Sol tarafından ölümle ceza-landırıldı.

Bugün ise özellikle devrimcilerin olduğu mahallelerdemafya, uyuşturucu ile gençleri zehirlemeye, yozlaşmayıyaygınlaştırmaya çalışmaktadır. Yozlaşmaya karşı çıkandevrimcilerin karşısına polisle işbirliği içinde bu uyuşturucumafyaları çıkmaktadır.

AKP, kendisi gibi halk düşmanı, soyguncu, talancıherkese kucak açıyor. AKP’nin halktan korkusundandolayı halk düşmanlarına ihtiyacı vardır. O yüzden Peker,Çakıcı gibi katilleri öne sürülmektedir.

Bakmayın, bu mafyacıların bazılarının hapishanedeolduğuna ya da zaman zaman devletin mafyaya operasyonyaptığına. Bazen oligarşi içi çatışmanın ve mafya düzeniiçindeki pastanın paylaşımı nedeniyle tutuklanır, bazende suçları çok açık halka yansıdığı zaman tutuklanırlar.Ama onlar hapishanelerde de ayrıcalıklıdırlar, el üstündetutulurlar. Hapishanede makam odaları bile açılır bu ka-tillere. Çünkü onlar bu devletin çocuklarıdır! Budevlete çok hizmet etmişlerdir! Halkın kanını dök-müşlerdir! Devletin kirli işlerini yapmışlardır!

Devrimci mücadelenin yükseldiği, halkın öfkesininbüyüdüğü, devletin kriz içinde olduğu ve yönetemediğidurumlarda faşizm, mafyayı korkutma ve sindirme poli-tikası olarak uygulamıştır. Bugün AKP iktidarı da çeteleri,mafyaları kullanarak halkı korkutmaya, halkın öfkesinibunlarla bastırmaya çalışmaktadır.

AKP’nin duyduğu “Gecekondulardan gelip gırtlağımızıkesecekler korkusudur. Bu korku onu her türlü tetikçiyikullanmaya itiyor.

Ne sümüklü Çakıcılar, ne de çaylak mafyacı PekerlerAKP’ye çare olamaz. AKP’nin lağım faresi mafya çetelerihalkın gücünü gördüklerinde geldikleri yere kaçacaklar-dır.

Başaramayacaklar! Bir kez düştü mü halkın içineateş, işte o zaman hiçbir güç yok edemez halkın gücünü.AKP’nin çetelerine, mafyalarına karşı halkın gücünü ör-gütleyeceğiz.

Onların faşist mafyacıları varsa; halkın örgütlügücüyle birleşmiş tarihsel ve siyasal haklılığımız var.Halkı ve devrimcileri teslim almayı başaramayacak-lar!

AKP, SÜMÜKLÜ MAFYACILARI VEKONTRA ÖRGÜTLENMELERİYLE

HALKI VE DEVRİMCİLERİ TESLİM ALAMAZ!

8 Temmuz2018

Yürüyüş

Sayı: 74

339NE AKP NE FAŞİST MAFYA, BİZİ MAHALLELERDEN KOPARAMAZ!

Page 40: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

YÜRÜYÜŞ: Uyuşturucu kullanmaya neden ve nasıl baş-ladın? Özellikle neden bonzai kullandın?

FURKAN: 25 yaşımdayım. Diyarbakırlı bir Kürt’üm.Orada doğdum, büyüdüm. İnsan kaçakçılığı yaptığım iddiasıile ceza aldım. Uyuşturucu kullanmaya Diyarbakır’dabaşladım. Orada daha çok esrar kullanıyordum. Hatta oradaesrar kullanmak çok yaygındır. Sürekli kullandığım için bende bağımlı hale gelmiştim.

Sonra ekonomik nedenlerden dolayı İzmir’e taşındık. Veben tutuklanıncaya kadar orada ailemle birlikte yaşamımısürdürdüm. Bizim kaldığımız bölge; gençlerin işsiz, halkınyoksul ve Kürtler’in çok olduğu bir yerdi. Gençler uyuş-turucu kullanıyordu. Ve hiç kimsenin geleceği yoktu. İş-sizlik, parasızlık, bir amaç olmadan süren bir yaşamdıoradaki.

İzmir’de de esrara devam etmek istedim. Hem zor bulu-nuyor hem de pahalıydı. Benim de param yoktu. Kısa süredebir arkadaş çevresi edinmiştim. Yine bir gün esrar içmek is-tedim. O nedenle bir arkadaşıma telefon edip sordum. O dabana mahallede gençlerin buluştuğu bir tepenin orayagelmemi söyledi. Adeta koşarak gittim.

Esrar getirmemişti. Cebinden bembeyaz parlak bir maddeçıkardı. Bonzaiyi ilk defa orada gördüm. “Bunu kullan, budaha etkili” dedi. Ben yine esrarda ısrar ettim. O ise bonzainin“bana iyi geleceğini bir denememi” söyleyip beni kullanmayaikna etti.

Boşluktaydım. İçtiğim esrar da beni mutlu etmiyordu.Doğrusu ne aradığımı ben de bilmiyordum ya… Yapacakbir şey yoktu. Esrar yoktu, ilk kez bonzaiyi deneyecektim.Çok az verdi. İlk kez içeceğim ama ne olduğunu bilmediğimhalde ben yine de “bu az daha fazla ver” deyip ısrar ettim.Bunun üzerine bana “bir içim yerine üç içimlik” verdi. Veorada bonzai kullanmaya başladım. Sonra bonzai kullanmayauzun bir süre devam ettim.

YÜRÜYÜŞ: Bonzaiyi nasıl buluyordun?FURKAN: Bonzaiyi bulmak çok kolaydı. Çünkü ma-

hellede satıcılar vardı. Onlardan alıyorduk. Ve tabi kiminuyuşturucu sattığı biliniyordu. Bonzainin bu kadar çok kul-lanılmasının iki nedeni vardı. Birincisi çok ucuzdu. Onualmak için çok paranın olması gerekmiyordu. Hem herkesbonzai alacak parayı kolayca buluyordu. Hani derler ya “birpaket sigara parası” aynen öyleydi.

İkincisi; canın çektiğinde uyuşturucu ihtiyacı olduğunda,krize girdiğinde kolayca bulunuyordu. Torbacı çoktu içen

çoktu. Ayrıca kimse de çıkıp; “bu zehiri niye bu mahalledesatıyorsunuz” demiyordu. Polis bu işe “karışmıyordu”.Kısaca meydan boştu. Meydan boş olunca içenler hızlıcaçoğalıyordu. Gençler birbirine bakıp özeniyor ve kullanmaya,içmeye başlıyordu. Hatta 12-13 yaşındaki çocuklar bile kul-lanmaya başlamıştı diyebilirim.

YÜRÜYÜŞ: Kullandığında, içtiğinde nasıl bir ruh hali,hangi duyguları yaşıyordun?

FURKAN: İlk kullandığım, ilk içtiğim bonzaiyi hatırlı-yorum şimdi. Esrar içiyordum önceleri. Ama bonzayi neyapar onu bilmiyordum. Arkadaşım verdiğine, içtiğine göre“iyi etkileri vardır” diye düşündüm.

Bonzaiyi pet şişeye koydum. Yaktım. Sonra da çekmeyebaşladım… Tam bitiremedim, sanki “Üzerime kayalar düştü”Taşıyamadığım bir yükle sarsıldım. Ağırlık artmaya, gözlerimkararmaya başladı. Halsizlik, bulantı ve kendimi kaybetmeye,bilincimi yitirmeye başladım. Yaşadığım bu anın adı aslında“Ölüm Tribi” denen, ölmek ile kalmak arasındaki ince çizgioluyor. Bonzai kullanlar böyle kolayca ölüme gidiyor.ÖLÜM TRİBİne girmiştim. “Üç doz” kullanmıştım.

O an saniyeler içinde öleceğimi düşünüyor, ölümü yaşı-yordum. Boğuluyorum… Bağırmak istiyorum ama sesimçıkmıyordu. Su istiyorum, su isteyeceğim diyorum; ama is-teyemiyorum ses yok. Bilinç yok, hareket yoktu o an bende.Sonrası karanlık bir kuyu. Ölümden o gün tümüyle te-sadüfen kurtulmuştum. Kendimden geçip sızmışım. Ol-duğum yere, toprağa boylu boyunca uzanıp kalmıştım.1-2 saat o halde yerde uyumuşum.

Kendime geldiğimde yanımda bulunan arkadaşa ilksorum “bana ne oldu?” sorusuydu. Bonzaiyi her kullandığımdahep garip garip şeyler gördüm. Halüsinasyonlar gördümsürekli. Ve sonradan hiçbirini hatırlamıyordum.

Ölebileceğimi düşünüyor muydum? Evet… Peki nedendevam ettim? Neden içtim?

Bunun birçok nedeni vardı. Boşluktaydım. AmaçsızdımSürükleniyordum. YAŞAMDAN NE İSTEDİĞİMİ BİL-MİYORDUM. Doğrusu nasıl yaşanılır? O sorunun cevabıda yoktu. Hem herkes kullanıyordu.

YÜRÜYÜŞ: Senin gibi kullanan, içen başka gençler varmıydı? Ya da başka insanlar? Peki onlar neden içiyor,devam ediyordu?

FURKAN: Evet vardı. Hem de çoktu. Bonzai içmeninya da uyuşturucu kullanmanın temel nedeni yoksulluk, pa-rasızlık, yokluktu.

Mesela mahalledeki gençlere bakalım. Yapacakları bir işyok. Spor yapan yok. Gidebilecekleri tek yer kahvehaneler.Orada beş parasız, maçsız otur otur ne oluyor sonra?

“Yoksulluk, Parasızlık, Amaçsızlık...Gençlerin Yapacakları Bir İş Yok. Gidebilecekleri Tek Yer Kahvehaneler.

Bunalıma Giriyor İnsanlar. O Zaman da Arayış Başlıyor.Artık Ne Buluyorlarsa Ona Yöneliyorlar. Yaşamlarını O Noktada Uyuşturucu Dolduruyor.

İkna Olan ve Güven Duyan Herkes 15-20 Gün İçinde Uyuşturucuyu Bırakabilir.”

Nasıl Bağımlı Olunur ve Nasıl Bırakılır?Eski Bir Uyuşturucu Bağımlısı İle Yaptığımız

Röportajı Yayınlıyoruz...

Röportaj

Yürüyüş

8 Temmuz2018

Sayı: 74

YOKSUL MAHALLELER, HALK İKTİDARINA GİDEN YOLDUR440

Page 41: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

Bunalıma giriyor insanlar. O zaman da arayış başlıyor.Artık ne buluyorlarsa ona yöneliyorlar. Yaşamlarını onoktada uyuşturucu dolduruyor.

Bir keresinde 3 arkadaş birlikte tepede oturup içtik. Heryerde içebiliyorduk. Ama çoğunluk sessiz, hiç kimsenin ol-madığı yerler oluyordu. Ormanlar, tepe, sakin yerler oluyordu.Oralarda daha rahat oluyorduk. Kafamız iyi olunca bizekarışan gören olmuyordu. O gün de o tepeyi seçtik. O arka-daşlarımdan biri içti ve kendinden geçti. Sonra tepedenaşağı en az 100 metre yuvarlanıp gelip düştü ve sızdı kaldı.

Böyle toplu içmelerde kusanlar, bağıranlar, kendindengeçenler, can çekişenler, ölüme ramak kalanlar... hemenher şeyi yaşıyorsun. Ve kimse kimseye o anda müdaheleedemiyor. O an herkes yaşadığı ile kalırdı. Yaygın olarakalkol de kullanılıyordu. Ama alkol beklenen “keyfi” vermediği,o duyguları yaşatmadığı için daha çok ucuz olan bonzai kul-lanılırdı.

YÜRÜYÜŞ: Bonzai kullananlar, halkımızın en yoksulkesiminin çocuklarıdır. Bonzai ya da uyuşturucu nasılbırakılır? Sen bu konuda neler yaşadın?

FURKAN: Bonzaiye ölmek pahasına kısa sürede alıştım.Ama kullandıktan sonra hep pişman olmuş, suçluluk duy-muşumdur. Bir suçlu gibi dolaştığımı, hissettiğimi hatırlıyorum.

Adeta uyuşturucu bir yüktü. Başım önümde, ezikolur, insanlardan kaçardım. Bilinmesini, duyulmasınıhiç istemez, gizli gizli içerdim o nedenle. Tabi ailemöğrendi önce. Ailem bırakmamı istedi. “Nasıl bırakılır?”dı.Onu da ne onlar ne de ben biliyordum. Bana kızıp“bırak” diyorlardı.

Kendime emir vererek bu işi yapsam çok kolaydı. Amaöyle olmuyordu? “Bırak” deyince bırakılmıyordu. O nedenleailemle aram bozuldu. Hep tartışma, hep sorun oluyordu.Huzursuz, mutsuzdum. Adeta bir bebek gibi hissediyordumkendimi. Eksik bir insan, yarım bir insan gibi görüyordumkendimi. Güçsüz, zavallı, çaresiz…

Bazen işe giriyor, çalışıyordum. Zira ailem çalışmamı is-tiyordu, ihtiyacımız da vardı buna. Ama doğru dürüst çalı-şamıyor, işe dikkatimi veremiyor, çabuk sıkılıp, işten kaçı-yordum. Çok iş değiştiriyordum. Bir mesleğim olmadı oyüzden. Rahat işler olsa da işe alışamayıp çıkıyordum.Ailem ya da arkadaşlarımdan bazıları “bırak içme” de-diklerinde onlara hak verip bırakmak istiyordum. Amaçevremde hep içenler vardı. O nedenle hemen bıraka-madım, bırakamıyordum. Teklif ettiklerinde onlara yokdiyemiyor, içmeye devam ediyordum.

Bıraktım sonunda… Kolay olmadı... Çünkü şöyle birnoktaya gelmiştim; kendimden kaçıyor, kendimden utanıyor,eziliyor ve kendime kızıyordum. Bu yükü taşıyamıyordumartık. Ve giderek bonzai zehrinden uzak durmaya başladım.

Nasıl bırakılır?Öncelikle içenlerin, uyuşturucu kullananların içinde bu-

lundukları ortamı, çevreyi değiştirmeleri gerekir. Orayı oortamları bırakmalılar yoksa bırakmak zor olur. Ayrıcaiçenlerin bir iş yapmaları, çalışmaları ya da yaşamınıdolduracak kimi işler yapmaları gerekir. Yaşamında

boşluk olmamalı. Uyuşturucunun yerine başka bir şeykoymak gerekir. Sevgi olmalı, insan olmayı hatırlatacakdeğerler konmalı yerine.

Bonzai ya da uyuşturucu kullanan herkesi insan olarakgörmek lazım. Bonzai kullananlar da halkın çocukları.Hem de benim gibi insanlar. O nedenle onlara sevgi ileyaklaşmak, değer vermek gerekir. Onları aşağılamamakgerekir. Onlarla dertleşmek, vakit geçirmek, sevgi gösteripanlayışlı olmak, arkadaş olmak hem onların güveninikazanır, hem de bırakması için kendine güveni gelir.

YÜRÜYÜŞ: Bonzai kullanmanın sonunun ölüm olacağıbiline biline neden kullanmakta ISRAR edilir? Ayrıca TürkiyeSentetik uyuşturucu kullanımı sonucu ölümlerde Avrupa bi-rincisi diye geçiyor. Nasıl bu kadar yaygın?

FURKAN: Bu soruya kendimin yaşadığı örneklerlecevap vereyim önce. Babam, bırakayım diye beni dövdü.Ama yine içtim. Bonzaiyi çok kolay buluyordum. Bir avuçdolusu alıp eve götürdüm. Gece odama çekilir, yalnızkalırdım. Bir paket sigarayı açıp, içinden 5-6 sigara çıkarırhazırlardım. Bunların bir kısmını boşaltıp bonzaiyi içine ko-yardım. Bu bazen 10’a çıkardı. Önceden yapardım, çünküiçmeye başladığımda kendimden geçer, sızardım. O nedenleönceden hazırlık yapıyordum.

İçmeye başladığımda kendimden geçerdim. Yerimdenkalkamazdım. Kalkmamak için önceden 1 sürahi su da ko-yardım ki hemen alıp içeyim. İçebilir miydim?

Hayır! Ellerim, kollarım karıncalanır, elim bardağıtutamazdı. Robot gibi olurdum. Beynim durur, çalışmazdı.Her içtiğimde ölüm riski, ölüm vardı aslında. Halsizlik,baş dönmesi kaçınılmazdı. 1-2 saat sonra müthiş bir açlıkhisseder, ne bulursam yerdim. Örneğin 1 tencere yemekbaşına oturur kaşıklar, bitirirdim. O durumda da doymakbilmezdim. Bildiğim bir şey vardı; çok içmek tehlikeliydi.Ama içiyordum. Başlarken, “Bir kısmını yarına ayırayım”derdim ama ayırmazdım, hepsini içerdim. Bonzai’den dolayıçok ölüm oldu. Çok ölüm duydum. Korku ve kalp yet-mezliği ölümü tetikleyiciydi. Bir genç bonzai’yi içip, so-yunup bir binanın en üst katına çıkıp, oradan “denizeatladığını” düşünüp kendini aşağı atıp ölmüştü.

Gördüğü halüsinasyon onun denize atladığını düşün-dürtmüş, boşluğu deniz sanmış ve ölmüştü. Neden içmekteISRAR ettim? Neden ISRAR ediliyor?

İçtiğim zaman hep öleceğimi düşünmüşüm. Ölmemekiçin kendimi sıkıyordum. Her gün kullandığım için birazdaha bağımlılık yaptı. Daha az etkili olmaya başladı. Birboşluktu bu. O boşluktan çıkıp, o zinciri kıramıyorsun. Obağımlılık devam ediyor, bağımlılığı kıramıyorsun. Artıknerede koparsa orada kopuyordu, kopacaktı. Öyle de oldu.

Bırakamayanlar, bağımlılar bu nedenle bonzai kullanmayadevam ediyorlar. Ama ikna olduklarında, kendine, çevresinegüvendiğinde 15-20 GÜN İÇİNDE HERKES BIRAKA-BİLİR bonzaiyi ya da uyuşturucuyu. Bıraktığında “temiz”oluyorsun. Kendini “kuş gibi hafif”, mutlu ve güvenlihissediyor, neşeli oluyorsun. Hayatını düzene sokmuşoluyorsun. Bu da güzel ve anlamlı oluyor.

Röportaj

8 Temmuz2018

Yürüyüş

Sayı: 74

441NE AKP NE FAŞİST MAFYA, BİZİ MAHALLELERDEN KOPARAMAZ!

Page 42: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

Faşizm, halka karşı savaşı büyütmeye devam ediyor.Halka yeni saldırısının adı: Düğün polisi!

Geleneklerimiz, göreneklerimiz, özel hayatımız, önemverdiğimiz günlerimiz, sevinçlerimiz, değer verdiğimizne varsa saldırıyor. Halkımızın en güzel günlerindenolan düğünlerde silah kullanımını bahane ederek polisgönderecek.

Sivil veya resmi polis, düğünlerimizde nöbet tutarakmagandalık yapanları engelleyecekmiş. Halkımıza dü-ğününü yapmadan önce Emniyet Müdürlüğüne, Valiliğegiderek düğün tarihini ve zamanını verme zorunluluğudayatılıyor.

Faşizm başımıza diktiği sivil veya resmi polisi ileortak yapılan etkinlikleri engellemeye çalışacaktır. Faşizmhalktan korkuyor, bu nedenle başımıza bekçiler dikiyor.Diyor ki Kırıkkale İl Emniyet Müdürü: “Müsamaha gös-termeyeceğiz. Biz silah atanlara işlem yapıyoruz, artıkcezası da ağırlaştı. Bu yüzden bu sene işi sıkı tutacağız.Bu yıl farklı bir uygulamaya gideceğiz ve her düğünebir sivil veya resmi polis koyacağız.”

Faşizm magandaların önüne geçmek istiyorsa önce kat-lettiği halk çocuklarını görsün ve bunun hesabını versin.Kaç kez kaza kurşunu adı altında halk çocuklarını öldürdünüz,kaç tane halk çocuğunu işkencede öldürdünüz, beyinlerinisokaklara akıttınız, evlerinin içinde panzerle ezdiniz?

AKP’nin düğünlerimizde nöbet tutmasının asıl nedenihalkın güvenliğini almak değil örgütlü ne varsa kontrolündeve denetiminde tutmak istemesidir. 3 kişinin birarayagelmesine bile tahammül edemeyecek kadar korkak vegüçsüzdür iktidar.

Faşizm halktan korkuyor; bu nedenle katil bekçilerinibaşımıza koymaya çalışıyor. Düğünlerden başlayarak;konserler, tiyatrolar vb. halkın toplu bulunduğu heryerde, müdahale yetkisi verilmiş silahlı polisleri içimizesokmaya çalışıyorlar. Bir yandan da gözdağı vermek is-tiyorlar halka.

Halkın her anını denetim altında tutmaya çalışan fa-şizmin korkusudur bu. Korkuyorlar halkın gücünden veörgütlülüğünden. Suçları öylesine büyük ki; katliamların,zulmünün bir hesabı olacağından, gecekondulardan gelipgırtlaklarının kesileceğinden korkuyorlar. AKP'nin 15Temmuz’da silahlandırdığı gerici faşistlerdeki silahlarıda biliyoruz. SADAT, HÖH, Osmanlı Ocakları gibi ör-gütlemelerindeki silahları da biliyoruz.

Bu nedenle biliyoruz meselenin düğün magandalarıolmadığını. Ayrıca halk, polisin yanında kendini güvendedeğil tedirgin hisseder; katliamcılığını, işkenceciliğiniçok iyi bilir. Bu halk sizin korkulu rüyanız olmayadevam edecek.

Faşizmin Halktan Korkusunun Yeni Adı:'Her Düğüne Bir Polis’

Emperyalizmin ve faşizmin yeni sömürge ülkelerdeuyguladığı politikalardan biri de yazılı ve görsel basınıkullanarak yozlaştırmasıdır.

Son günlerde, televizyonların ana haber bültenlerindeve saat başı haberlerde kaybolan çocuklar, eziyet edilen,öldürülen hayvanlar izliyoruz. Neredeyse bütün gün vebütün kanallarda ya bu tarz “dokunaklı” haberler veyamagazinden başka bir şey gösterilmemeye başlandı.

Çocuklara veya hayvanlara yapılanlar da ülkemizdekisorunlardır; ama buradaki mesele ülkede ve dünyadabaşka gündem yokmuş gibi davranılmasıdır. Ve elbettetaciz-tecavüz, yozlaştırma, yoksulluk, cinnet vb. hertürlü sorunun sorumlusunun kim olduğunu gizlemeyeçalışıyorlar. Oysa sorumlusu emperyalizm ve ülkemizdekiişbirlikçileridir.

“3. sayfa haberi” denilen bu tarz haberler neyehizmet ediyor?

Bu tür haberler ile faşizm gündemi çarpıtmaya çalı-şıyor. Halkımızın duyguları ve vicdanı ile oynuyor.

Faşizmin baskılarının olduğu bir ülkede yaşıyoruz.Katliamların, işkencelerin, hak gasplarının olduğu birülkede yaşıyoruz. 600 gündür faşizmin OHAL koşulla-rında işlerini istediği için, günde iki kez kalıcı sakatlıklaraneden olacak şekilde işkence görüyor kamu emekçileri.Her gün katledilen, işkence ile gözaltına alınan, tutuklananhalk çocukları var ülkemizde. Artan enflasyon, işsizlik,açlığın nedenlerinden bahsetmiyorlar elbette. Faşizmbunları gizlemek için gündem değiştiriyor, bu nedenlemagazin haberler yapıyor.

Biz var oldukça! Dünyada her beş saniyede bir çocuk ölüyor. Ülkemizde

milyonlarca insan açlık sınırının altında yaşıyor. Halkı-mızın sorunlarını anlatmaya devam edeceğiz ve çözü-münün devrimde olduğu gerçeğini anlatmaktan aslavazgeçmeyeceğiz.

Biz var oldukça gerçekler anlatılmaya devam ede-cek.

Emperyalizmin Yeni Sömürge Ülkelerindeki Apoliktileştirme PolitikasınınEN ÖNEMLİ ARAÇLARINDAN BİRİ: ‘MEDYA’

Yürüyüş

8 Temmuz2018

Sayı: 74

YOKSUL MAHALLELER, HALK İKTİDARINA GİDEN YOLDUR442

Page 43: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

Derya Koçak, işinden atılmış bir emek-çi. İşinden atılmasındaki haksızlığı sineyeçekmeyip direniş önlüğünü giyerek, iştençıkarıldığı Ethica Hastanesi’nin kapısındadirenişe başladı.

Derya Koçak’ı işten atan özel has-tanenin sahibi Murat Akdoğan kim-dir?

İncirli'deki Ethica Hastanesi, ismi sos-yete sayfalarında da geçen Murat Akdoğanisimli bir patrona aittir. Patron Murat Ak-doğan sağlık, turizm, sigortacılık, inşaatalanlarında sermaye biriktiren burjuva birasalaktır. Ethica İncirli Hastanesi, EthicaLevent Hastanesi, Bakırköy Estethica Cer-rahi Tıp Merkezi ve Ataşehir EstethicaCerrahi Tıp Merkezi’nden oluşan EthicaSağlık Grubu'nun sahibidir. Ayrıca AKP'nininşaat alanındaki talanına katılmak içininşaat işlerine girmekte de gecikmemiş.

Derya Koçak, işte bu asalak burjuvaMurat Akdoğan'ın sahibi olduğu İncirliEthica Hastanesi'nde 3,5 yıl çalıştığı işindençıkarıldı. Hakları gasp edilerek bir günkapının önüne konuldu. Öyle ya düzenonların düzeniydi, istediklerini atar iste-diklerini yaparlardı. İşte bunu kabul etmediDerya Koçak. Haklarını gasp etmelerineizin vermeyeceğini ilan etti.

Direnişe başlama nedenini şöyle an-latıyor Koçak: “25. maddeden çıkartıldığımiçin hiçbir hakkımı alamıyorum. İşsizlikmaaşımı alamıyorum ve bu madde, başkabir yerde iş bulmama engel oluyor. Burayailkin kendi adıma oturmuştum; ama sonradüşündüm ki bu hastaneden çıkarılanbirçok işçi oldu, şu anda iş mahkemesinde40 işçi var. Ve ben onlar adına da buradaoturuyorum ve hakkımı alana kadar daoturmaya devam edeceğim.”

Emekçiler Köle Değildir, İtaat Et-mezler!

Hastane yönetimi Derya Koçak'ın iştençıkartılma gerekçesi olarak "itaatsizlik"diyor. Emekçileri “köle” olarak gören dü-zenin anlayışıdır bu. Emek, bütün dünyahalkları için en büyük değerdir. Emekçilerneye itaat etmeli, ahlaksız burjuvalara mı,yok pahasına kölece çalıştırmaya mı?Derya Koçak’ın itaat etmesi beklenen,Murat Akdoğan’ın hastanesinin koşullarınıve atılma sürecini şöyle özetliyor Koçak:

“Aynı hastanede birlikte çalıştığım

hemşire arkadaşım, yoğun bakım hasta-larının üzerinden para kazanmak için ya-pılan ölümcül muameleleri basına teşhirettiği için işinden atıldı.” Yoğun bakımagelen hastalar, 24 saat geçmeden ölürsehastane para alamıyor. Bu nedenle hastalarayoğun bakımda ilaç veriliyor ve para ala-bilmek için ölümleri geciktiriliyor. Acildurumda gelen her hastaya da ilaç verilmesinedeniyle, yaşayabilecek hastalar da kalpkrizi nedeniyle, para için öldürülüyor. Buuygulamanın, birçok özel hastanede yaygınolarak yapıldığı söyleniyor. Buna sessizkalmayan hemşire arkadaşına destek olduğuiçin Derya Koçak’ın iş yükü artırılıyor,dinlenme hakkı bile elinden alınıyor. İstifaetmeye zorlanıyor; Derya Koçak pes et-meyince işten çıkarılıyor.

Derya Koçak'ın engelli bir oğlu varve çalışmak zorunda. Servisteki hastalarabakıyor, ilgileniyor. Mesleğini dürüst yap-masından kaynaklı hastaların ve diğeremekçilerin güvenini kazanıyor. Mahkumedildiği ağır çalışma koşullarına itiraz et-meden evine ekmek götürmek için çalış-maya devam ediyor. Her gün aşırı yoru-luyor. Ayrıca temizlik işleri, ilaç işleri deidare tarafından kendisine yükleniyor. Ça-lışma koşullarından kaynaklı diz kapa-ğından rahatsızlanıyor. Ama patronlar için,bunların hiçbirinin önemi yoktur ve iştençıkarılır. Dahası 25. madde ile, bir dahabaşka yerde çalışabilmesinin de önü ke-silmiş oluyor. Söz konusu olan sınıf ki-nidir. Burjuvazi kendi çıkarlarına aykırıdavranan emekçilerden intikam almayıasla ihmal etmez.

Özel hastane gerçeği demek, aslındayoğun bir işçi sömürüsü demektir. Bak-mayın siz dışardan pırıl pırıl o ışıltılı gö-rünümlerine, işin içinde ağır çalışma ko-şulları üzerinden dizginsiz bir kar vardır.Öyle ki, Ethica Hastanesi'nde örneğin in-sanlar 1 yılını doldurmadan işten çıkarılı-yorlar. Emekçiler, dayatmalara uymamalarıdurumunda başka yerde bile iş bulamamatehditleriyle istifa ettirilerek ya da hakla-rından vazgeçirilerek kovuluyor. İşçiler 1sene dolmadan işten kovulduğu için yenibaşlayan işçi "performans düşüklüğü" adıaltında kendini göstermek için neredeysebedavaya çalıştırılıyor.

Stajyer çalışanlar ise çok az bir maa-şa çalıştırılıyor. Mesaileri ders progra-mına göre ayarlama sözü veriliyor;

ama 2 hafta son-ra buna dikkatedilmez oluyor.Sağlık emekçi-leri, 10 senelikçalışanın bilehiçbir hakkınıalamadan veherhangi birmakama baş-vurmadan bü-tün haklarını bırakarak ayrıldığını an-latıyor. Bir senede 40 işçi bu yolla iştenatılıyor ve patron Murat Akdoğan'ınburadan cebine attığı para milyarlarıbuluyor.

Derya Koçak günde 11 saat çalışıyor,bu süre boyunca ve 24 saat nöbetlerindehiç bırakmadan tekrar mesai yaptığını an-latıyor. Hemen hemen bütün çalışanlarböylesi ağır koşullarda çalışıyor. Bu me-saiye 24 ters deniyor. Bir diğeri 24 night...İşte bu denli ağır çalışma koşulları içindeekmek parası için gık demeden çalışanDerya Koçak, şimdi maruz kaldığı hak-sızlığa karşı direnişe geçmiştir. "İşçiyimHaklıyım Kazanacağım" diyor.

İşinden atarken de aşağılamaya kalkıptehdit etmişler. Bu aşağılamayı, tehditlerisinesine çekmeyen Derya Koçak, onurunusavunmak için direndiğini söylüyor. Buyanıyla Derya Koçak işçilere bilinç taşıyor,emekçilere cesaret veriyor. Çünkü direniyorve bütün emekçileri dayanışmaya çağırıyor.Kendisi de dayanışma amaçlı Flormar di-renişindeki emekçi kadınları ziyaret ederkenhaykırıyor: İşçiyiz Haklıyız Kazanaca-ğız!

Kazanacaklar çünkü haklılar. Ve hak-lılıklarını direniş ile somutlayarak maddibir güç haline getiriyorlar. Patron MuratAkdoğan artık her yanda karşısında dev-rimci işçileri bulacaktır. Çünkü; DERYAKOÇAK YALNIZ DEĞİLDİR!

Emekçi Derya Koçak'ı ve diğer emek-çileri sahiplenelim. Hastalara müşteri gö-züyle bakan, göz göre göre katleden budüzene kinimiz kadar büyük olmalı sa-hiplenmemiz. Emekçilerin “köle” olma-dığını ve “itaat” etmeyeceklerini, emekçinindirenişinin ve dayanışmasının gücünü Mu-rat Akdoğan gibi burjuvalara gösterelim!

ETHİCA HASTANESİ ÖNÜNDE HAKLARI İÇİN DİRENEN DERYA KOÇAK:""BURAYA OTURDUĞUM ZAMAN UMUDUM BAŞLADI.

HAKKIM OLANI ALINCAYA KADAR DİRENMEYE DEVAM EDECEĞİM"

Not: Derya Koçak Direnişi Zaferle SonuçlandıYaşasın Direniş Yaşasın Zafer!

8 Temmuz2018

Yürüyüş

Sayı: 74

43NE AKP NE FAŞİST MAFYA, BİZİ MAHALLELERDEN KOPARAMAZ!

Page 44: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

- KESK MYK’sı, sendika üyelerinin Yüksel Direnişçi-lerini, Genel Merkez Binasından çıkarmak istediklerini;üyeleri zor tuttuklarını söyledi. İktidarın zorbalığına boyuneğmedik. Sizin tehditlerinize de teslim olmayacağız! İhraçedilmiş üyelerinize sahip çıkana kadar KESK binasındaoturmaya devam ediyoruz.

- Elif Çuhadar Yüksel Direnişçilerine “Sizi yok sayı-yoruz”; Nuriye Gülmen’e “Sen kimsin ki ben seninle üyeönünde tartışacağım” dedi. Yusuf Şenol, “Sizden devrimciliköğrenecek değiliz, biz sizin yaşınız kadar devrimcilikyaptık” dedi. Ayrıntılar tweet dizisinde.

- 29 Mayıs 2018 tarihinde KESK Merkez YürütmeKurulu Üyeleri ile Yüksel Direnişçilerinin yaptıkları gö-rüşmeye dair notlar: Görüşmeye Yüksel Direnişçileri ileKESK Merkez Yürütme Kurulu üyelerinden RamazanGürbüz, Elif Çuhadar ve Yusuf Şenol katılmıştır. YükselDirenişçileri 4 gündemle görüşme talep ettiler:

1) KESK Genel Merkez binasında “KESK başta Nuriyeve Semih olmak üzere ihraç edilmiş tüm üyelerine sahipçıkmalıdır” talebiyle devam eden oturma eylemi, 24 Kasım2017’den bu yana sürmektedir.

Yüksel Direnişçileri KESK Yürütmesine, üyelerinesahip çıkmakla ilgili bir girişimde bulunup bulunmaya-caklarını sordu.

2) KESK Yürütmesi, genel merkez binasında devameden oturma eylemiyle ilgili şube ve genel merkezlereyazı göndermiş, bu yazıda, “sendika binamıza üyemiz ol-mayan kişiler de geliyor, giren çıkanları denetleyemiyoruz”şeklinde bir ifade kullanarak oturma eylemi yapan kamuemekçileriyle ilgili ihbarcılık faaliyetine girişmiştir. Dire-nişçiler, KESK yürütmesinin kullandığı bu ifadelerdendolayı iktidarın saldırısına uğrarsa bunun hesabını nasılvereceklerini sordu.

3) Yüksel Direnişinin 500. günü dolayısıyla yapmak is-tediğimiz etkinliklerde Ankara’daki hiçbir şubenin yöneticileri,etkinliklerimiz için yer vermemiş, bir şube yöneticisi budurumun KESK’te devam ettiiğimiz eylemle ilgili olduğunuitiraf etmiştir. KESK yürütmesi, ihraçlar konusunda so-rumluluğunu yerine getirmediği gibi, kendisine sorumluluğunuhatırlatan ve Yüksel’de direnen üyelerini cezalandırmayaçalışmaktadır. Bu tutumunu derhal değiştirmeli, sendikakapılarını direnen üyelerine kapatmaktan vazgeçmelidir.

4) Tutsak kamu emekçileri KESK’in gündeminde midir?Tutsak üyeleri ile ilgili bir şey yapmayı düşünüyorlar mı?

KESK MYK’sı, sendika binalarını Yüksel Direnişçilerinekapatmalarıyla ilgili, sendikadaki eylem sürdüğü sürece

bu tür sonuçlarla karşılaşmalarının doğal olduğunu; üyeleringelip Yüksel Direnişçilerini zorla konfederasyon genelmerkez binasından çıkarmak istediklerini, üyeleri zor tut-tuklarını söyledi.

- İhbarcılık faaliyetiyle ilgili “öyle uygun gördüklerini”söylediler.

- Elif Çuhadar, görüşmenin başından beri saygısıztavırlar içinde oldu. Bir aşamada, bu tavrının doğru olmadığısöylendi ve kendisi uyarıldı. Yüksel Direnişçilerini yoksaydığı için bu şekilde davrandığını söyledi.

Yusuf Şenol, kimsenin kendisine devrimcilik öğrete-meyeceğini, bizim yaşımız kadar devrimcilik yaptığınısöyledi. Toplantıyı terk etti.

Elif Çuhadar, KESK MYK’sının bizimle görüşmemekararı olduğunu, bu görüşmenin bitmesi gerektiğini, yap-tığımız eylemin bir dayatma ve işgal eylemi olduğunusöyledi. Biz de şu ya da bu eylemin yapılması diye bir ta-lebimiz olmadığını, direniş programı çıkarmalarını istedi-ğimizi söyledik.

Yaptığımız şeyin işgal olmadığını, kendilerinin iş yap-masına engel olmadığımızı, üyeleri olarak sendikanın birodasında oturduğumuzu, zaten sendikanın salonundaoturmak için kimseden izin almamıza gerek olmadığınısöyledik.

Ama işgal ve dayatma tespitlerinde ve sendikadan çık-mamız gerektiğinde ısrarcılarsa, bunu üyenin önünde tar-tışmaya hazır olduğumuzu belirttik. Üyelere çağrı yapın,buradan çıkmamız gerekip gerekmediğine üyeler kararversin dedik.

- Elif Çuhadar, Nuriye Gülmen’e, “sen kimsin ki benüyenin önünde seninle tartışacağım” dedi ve bağıraraktoplantıyı terk etti.

- KESK’in hiçbir siyasi anlayışın dayatmasını kabuletmeyeceğini ve onun isteklerine göre hareket etmeyeceğini,Yüksel Direnişçileri ve KEC’li memurlar milyon yıl daorada otursalar taleplerini yerine getirmeyeceklerini söy-lediler.

- Yusuf Şenol ve Elif Çuhadar’ın toplantıyı terk etme-sinden sonra, Ramazan Gürbüz’e gündem maddelerimizinbitmediğini, arkadaşlarını çağırmasını ve toplantının devametmesi! gerektiğini söyledik. Ancak kendisi toplantıyı tektaraflı olarak bitirdi.

- KESK MYK’sı Yüksel Direnişçileri’ne karşı takındığıdüşmanca tavırdan vazgeçmelidir. Konfederasyon vesendika bina ve salonları sadece sendikada hakim olan an-layışların değil tüm üyelerindir.

KESK MYK’sı, ihraç edilmiş tüm üyelerine sahipçıkmalı ve direniş programı çıkarmalıdır.

KKESK YÖNETİMİ, OTURMA EYLEMİ YAPAN KEC’LİLERİ DIŞARI ATMAKLATEHDİT ETTİ

YÖNETİCİLERLE GÖRÜŞMEYE ÇALIŞAN NURİYE GÜLMEN’İNİNTERNET ÜZERİNDEN YAPTIĞI AÇIKLAMALARI YAYINLIYORUZ :

Aşağıda Okuyacaklarınız, Nuriye Gülmen’in TwitterHesabından Alınan 27 Temmuz 2018 Tarihli Mesajlardır.

Yürüyüş

8 Temmuz2018

Sayı: 74

YOKSUL MAHALLELER, HALK İKTİDARINA GİDEN YOLDUR44

Page 45: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

TMMOB’nin 45. Olağan Genel Kurulu, 31/05/2018-03/06/2018 tarihleri arasında Ankara Türkiye Barolar BirliğiKonukevi’nde toplandı. Ben Genel Kurul’a sadece 02/06/2018Cumartesi günü birkaç saatliğine katılabildim. 3 gün boyuncaneler konuşulduğuna şahit olmadım; ancak TMMOB’ninresmi internet sayfasından yayınlanan açılış konuşması vesonuç bildirgesinden yola çıkarak sizlere genel bir hatçizebilirim sanıyorum.

31/05/2018 tarihinde yayınlanan açılış konuşmasında,Genel Başkan Emin Koramaz’ın uzun uzadıya ülkemizinyaşadığı sorunları yeniden yeniden tahlil ettiği ve kamuoyunu24 Haziran seçimlerinde oy kullanmaya davet ettiği görülüyor.Konuşmanın içeriği satır satır siyasi eleştiri yapılacak kadarçok çelişki içerse de birkaç nokta var ki değinmeden geçe-meyeceğim.

Deniliyor ki; “...Bizler, faşizme, gericiliğe ve baskılarakarşı nasıl mücadele edilmesi gerektiği konusunda endeneyimli, en birikimli örgütlerden birisiyiz. Bizler, teknikelemanların mücadelesini toplumsal mücadelenin temel di-namiklerinden birisi haline getiren Teoman Öztürk’lerin,Harun Karadeniz’lerin, Zeki Erginbay’ların, Akın Özdemir’lerinyol arkadaşlarıyız.”

Öyle mi gerçekten? 20/07/2016 tarihinden bu yana nere-deyse iki yıldır süren OHAL ile yönetememe krizini aşmayaçalışan AKP faşizmi, sadece 4000’in üzerinde KESK ve3000’nin üzerinde TMMOB üyesini yüz binlerce kamuemekçisi ile birlikte işten atmıştır. KESK ve TMMOB’ninişten atılan üyelerine sahip çıkmasını bırakalım kapatılanyayın organları, gazeteler, televizyonlar, devrimci-demokratkurumlar, tutuklanan aydınlar, sanatçılar, avukatlar, öğrencilerve daha bilcümle hukuksuzluğa imza atmış bir iktidarın kar-şısında “faşizme, gericiliğe ve baskılara karşı nasıl mücadeleedilmesi gerektiği konusunda en deneyimli, en birikimli ör-gütlerden birisiyiz” iddiasının arkasında duran tek bir eylemineşahit olamadım ne yazık ki.

Deniliyor ki; “Kanun Hükmünde Kararnamelerle haksızve hukuksuz biçimde işlerinden atılan mühendis, mimar veşehir plancılarının işlerine geri dönmeleri için girişimlerdebulunduk. Hukuk devleti anlayışını yok eden, halk iradesiniyok sayan KHK’ların iptal edilmesi için mücadele ettik.

Öyle mi gerçekten? OHAL ile halkın tümü korku vebaskı ortamı yaratılarak sosyal ölü haline getirilmek istendiğibir ortamda faşizme karşı en zorlu koşullarda dahi direnile-bileceğini hatta faşizmin ısrar ve kararlılıkla direnilecekolursa geriletilebileceğini ispatlayan Yüksel Direnişine dahiTMMOB yönetiminin birkaç ziyaret dışında herhangi birdesteği olmamıştır. KHK’lar ile işten atılan yüz binleriniçinden direnmeye başlayan Yüksel direnişçileri gibi direnmeyebaşlayan tek üyesi olmama rağmen benim direnişime isehiçbir desteği olmamıştır. Dolayısıyla “KHK’larla işindenatılanların işlerine geri dönmeleri için girişimlerde bu-

lunduk.” ve “KHK’ların iptal edilmesi için mücadeleettik.” söylemlerini 19 Eylül 1979’da 49 ilde 443 işyerin-de�100 bini aşkın�mühendis mimarın katıldığı iş bırakmaeylemini örgütlemiş TMMOB Başkanı Mimar TeomanÖztürk, 1975’te hapishanede tedavisi yapılmayarak kat-ledilen İnşaat Mühendisliği�öğrencisi Harun Karadeniz,1977’de faşistlerin kurduğu pusuda katledilen İnşaatMühendisliği�öğrencisi Zeki Erginbay ve 1978’de faşistlertarafından üç ayrı silahtan çıkan kurşunlarla katledilenZiraat Mühendisi Akın Özdemir’in can bedeli verdiğimücadelenin hiçbir yerine koyamıyorum.

04/06/2018 tarihli Genel Kurul Sonuç Bildirgesi’nde iseyine açılış konuşmasındaki ülke ve gündem tahlillerinin ar-dından Kürt Sorunundan kadın haklarına, meslek örgütleriüzerindeki baskıdan halkın haber alma özgürlüğünün engel-lenmesine, iktidarın yağma ve talan politikalarından işsizliğe,eğitimin gericileştirilmesinden hukukun üstünlüğünü savun-maya, kentsel dönüşüm politikalarından demokrasi, adalet,özgürlük taleplerine kadar hemen her konuda üzerlerinedüşen görevi yerine getirmekten kaçınmayacakları vurgusuyapılıyor.

Deniliyor ki; “Genel Kurulumuz; “Mesleğimizin ve mes-lektaşlarımızın sorunlarının halkımızın ve ülkemizin sorun-larından ayrı tutmadan mücadeleye devam etme” kararlılığıyla;Emek, ülke, halk, doğa düşmanı sömürü ve rant politikalarıile cumhuriyet, laiklik, demokrasi düşmanı dinci-mezhepçi,totaliter faşizme karşı TMMOB’nin anti-emperyalist, kamucu,toplumcu, devrimci, demokrat, eşitlikçi, özgürlükçü gele-neklerine sahip çıkacaktır.” Ardından yine 24 Haziran se-çimlerinde oy kullanmaya ve oylara sahip çıkmak için so-rumluluk almaya çağrı yapılıyor.

Bir meslek örgütünün faşizme ve emperyalizme karşı di-yerek başladığı Genel Kurul Sonuç Bildirgesi oy kullanmaçağrısı ile bitiyorsa ve KHK ile işten atılan üyelerininhaklarını savunmak için tek bir satır kelam dahi edilmiyorsayukarıda yazdıklarına kimi ikna edebilir? Faşizm ve emper-yalizme karşı tek bir eylem örgütlemiyorsa üzerine düşengörevleri yerine getirmekten kaçınmayacağına kim inanabilir?Bir mücadele programı çıkarmak ve uygulamak yerine bur-juvazinin seçimlerini yol görüyorsa faşizmin kurşunlarıylakatledilenlerin yol arkadaşı olduğunu nasıl iddia edebilir?Cevabı faşizme teslim olmuşluğa kadar giden bir sürü cevaplıama cevapsız bırakılan sorularla dolu açıklamalar değildir.

Genel Kurul’da KHK’lar ile işten atılan üyelerden vebenim de direnişimden bahseden önergeler olduğunu biliyorum.Katıldığım bölümde İzmir’den gelen bir grubun KHK’lar ileüniversitelerden atılan TMMOB üyesi akademisyenleri iştenatan yine TMMOB üyesi rektör ve dekanların örgüttenihracını talep eden önergenin Genel Başkan Emin Koramaztarafından disipline sevki şeklinde görüş bildirilse de Genel

İHRAÇ EDİLDİĞİ İÇİN 1 YILI AŞKIN SÜREDİR DİRENENHALKIN DİRENİŞÇİ MİMARI ALEV ŞAHİN

45. TMMOB GENEL KURULU’NU DEĞERLENDİRİYOR:

8 Temmuz2018

Yürüyüş

Sayı: 74

445NE AKP NE FAŞİST MAFYA, BİZİ MAHALLELERDEN KOPARAMAZ!

Page 46: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

Kurul’un ihraç edilmesi yönünde karar aldığını söyleyebilirim.Başka bir karar alındıysa da dediğim gibi Genel Kurul’uhem kendi direniş programımdan hem de Yüksel Direnişinekatılmamdan dolayı takip edemedim.

Genel Kurul’a cumartesi günü Yüksel Caddesi Direnişi’ninöğlen 13.30 açıklamasında gözaltına alınıp çıktıktan sonragidebildim. 18.00 açıklamasına tekrar katılacağım için kısıtlıbir vaktim vardı. Salona gidince Halkın Mühendis Mimar-ları’ndan dostlarımı bulup katılamadığım kısımlar hakkındakısa bir bilgi aldım ve bir süre Kurul’un genel havasınıanlamak için konuşmaları, önergeleri dinledim. Amacım,Genel Kurul üyesi olmasam da kısa bir konuşma yapıp dire-nişimi anlatmak ve yeni seçilecek yönetime taleplerimi ak-tarmaktı. Genel Kurul üyesi olmayanların söz hakkı talebiGenel Kurul üyelerince oylanır ve Genel Kurul olur verirsesöz alınabilirdi. Genel Kurul’un söz vermeyeceğine dairhiçbir endişem yoktu.

Divan’a direnişteki bir üyeleri olarak direnişimi an-latmak için söz talep ettiğimi belirten bir dilekçe ilegittim. Divan Başkanı Mehmet Soğancı’ydı. Kendisini+İvme Dergisi Yayın Kurulu üyesi olduğum süreçtençok iyi tanıyordum. O da beni. O süreçlerde TMMOBiçindeki çalışmalarımızın önünü kesmek için saldırgancatavırlara girmekten çekinmemiş biriydi. Dilekçemi verincebana gündemin çok yoğun olduğunu, üye olmayanlaraGörüş ve Öneriler’de söz verildiğini, bana da o bölümdesöz vereceğini söyleyerek başından savmak istedi. Ken-disine saat 18.00’da Yüksel Direnişine katılacağımı, banakonuşmamı yapacağım net bir saat verip veremeyeceğinisordum. Saat 21.00 gibi gelmem halinde söz verebileceğinisöyledi. O saatte salonun bomboş olacağından emindim.O da. Yüksel’de gözaltına alındıktan sonra o saate kadarbırakılacağımın garantisi olmadığını, şimdi söz almakistediğimi, Genel Kurul’a söz hakkımı oylatabileceğinisöyledim. Israrla gündem yoğunluğundan bahsedincetartışmayı bırakıp kararımı verdim. O vermeyecek; amaben o sözü alacaktım.

Divan’dan ayrılınca sıradaki önergeye hazırlanan İzmir’dendostlarım ne olduğunu sordu. Konuşmamızı anlatınca şimdisöz sırasının kendilerinde olduğunu, bu durumu anlatmalarınıniyi olup olmayacağını sordular. Bahsetmelerinin yerindeolacağını söyledim. Önerge sahipleri dedikleri gibi söz ve-rilmediğinden bahsetti. Bahsetmeseler de önerge görüşmesibitince ben o sözü almaya karar vermiştim. Önerge oylandı,bitti. Oturduğum yerden kalkıp yüksek sesle Divan’aseslendim. Ne zaman bana söz verileceğini sordum tekrarve o sırada Divan’a doğru yürümeye başladım. Salonuntümünün duyacağı bir sesle KHK ile işten atılmış ve biryılı aşkındır direnen bir TMMOB üyesi olduğumu, dire-nişimi onlarla paylaşmak için Divan’dan söz istediğimi,bana geç bir saat söylendiğini, Genel Kurul olarak kabulederlerse on dakikalarını alacağımı kabul etmezlersekapıdan çıkıp gideceğimi söyledim. Salon alkışlayarakDivan’a en güzel cevabı verdi.

Kürsüden direnişimi anlatıp TMMOB yönetiminden ta-leplerimi dile getirdim ve faşizme karşı omuz omuza çağrısıyaptım. O an salon alkışlarla inledi diyebilirim ve “FaşizmeKarşı Omuz Omuza” sloganları ile kürsüden indim. Kimisiayakta kimisi tüm coşkusuyla sloganlarla alkışlamaya devamediyordu. Birden gözlerim doldu ve ben de alkışlayanlarıalkışlayarak yerime geçtim. Benden önce sosyal demokratlarve yurtseverler birbirlerini yermek için laf yarışında ikenher iki kesimden de meslektaşlarım bir olmuş konuşmamıalkışlıyordu. Sanırım düşünme biçimimizin birleştiriciliğiningücü karşısında hissettiklerimdi gözlerimi dolduran. Kısabir süre sonra ara verildi ve meslektaşlarımla daha fazlasohbet etme imkanım oldu. Ardından Yüksel Direnişi’neyetişmek için salondan ayrıldım.

Aylar önce, oturma eylemi için gittiğim ilk gün beniolumlu karşılayan yönetim, aynı akşam yapılacak yönetimkurulu toplantısına da davet ederek taleplerimi oradatüm yönetim ile paylaşmamı söylemişti. Bir program ilegelmediğimi, en genelde bana ve ihraç edilen tüm üyeleresahip çıkılmasını talep ettiğimi, birlikte bir programyapmamızı daha uygun gördüğümü belirtmiştim. YükselDirenişçileri de bir süre sonra desteğe gelmiş ve yönetimile ilk görüşmeyi birlikte yapmıştık.

Taleplerimi netleştirmem istenince yönetim kuruluna ge-lirken basit ama harekete geçirecek talepler sıraladım.Örneğin; ilk iş olarak Düzce’deki direnişime dayanışmaziyareti ve basın açıklaması, her ay düzenli olarak ihraçlarıgündemde tutacak sokakta basın açıklamaları, belirlenecekperiyotlarla ilgili kurumlara ihraçların işe iadesi talebiylefaks-mail, telefon eylemleri örgütlenmesi, her ilde bağlıodaların bina dışına ihraçların geri alınması talebini içerenpankartlar asması, illerde paneller örgütleyerek benim veihraçların sesinin yayılmasının sağlanması şeklinde beşkalem işten bahsettim. Hiçbiri yapılmaz ya da yapmamakiçin bahane üretilecek işler değildi, olumsuz bir söylemdede bulunmadılar.

O günden bu yana TMMOB’daki oturma eylemim 11.haftasını geride bıraktı. 11 haftadır yönetimden hiçbir sesseda yok. 24 Haziran seçimleri için “Ülkemizin, halkımızınve mesleğimizin geleceği için oy kullanacağız, oyumuzasahip çıkacağız!” yazılı pankartları oda binalarına asanyönetim henüz ihraçlar ile ilgili bir pankart asmış değil.Faşizme teslim olmayıp ısrarla direnmeye devam ettiğimgibi TMMOB yönetiminin sessizliğine de teslim olmaya-cağım ve onları direnişime ve ihraç edilmiş üyelerinesahip çıkmaya davet etmeye devam edeceğim. Oturmaeylemim direnişe bir çağrı olarak başlamış olsa da diye-bilirim ki yönetimin atmadığı her adım eylemimi hergeçen gün yönetimin teslimiyetini teşhire dönüşmüştür.

TMMOB yönetimi ya sessizliğine devam edip AlmanRahip hikayesine ya da taleplerime sahip çıkıp direnişin hi-kayesine adını yazdıracak. Faşizmin her geçen gün artansaldırıları karşısında Rıfat Ilgaz’ın dediği gibi “Ya ezendenyana olacaksın ya da ezilenden! Bu işin az şekerlisi çokşekerlisi olmaz.”

Yürüyüş

8 Temmuz2018

Sayı: 74

YOKSUL MAHALLELER, HALK İKTİDARINA GİDEN YOLDUR446

Page 47: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

"Sevgili Mühendislerimiz,Biricik Mimarlarımız,Dostlarımız, Yoldaşlarımız,

Nasılsınız? Bizler de çok iyiyiz, herzaman olması gerektiği gibiyiz. Geçenhafta bir haber gördüm. Siz de gör-müşsünüzdür. Tunahan adlı bir çocuk,3-4 yaşlarında bir çeşit kas hastası.

Doktorlar çok az yaşar demişler, tu-tunmuş hayata; ancak bir yere kadar,artık tedavi edilmesi gerekiyor. Tedavisiiçin de bir ilaç, bu ilacın fiyatı 2 milyondolar. Tabi ailenin bu kadar parası yok.Hangi ailenin var ki? Bizi sömüren biravuç asalak dışında... SGK da karşıla-mıyor bu ilacı. Bunun üzerine aile, in-ternet üzerinden bir kampanya başlatıyor.8 ayda 600 bin dolar toplanıyor. Tuna-han'ın bir an önce tedavi edilmesi gerek,son bir kez internet üzerinden çağrılarıtekrar zorluyorlar ve bir gecede 2 milyondolar toplanıyor. Bu paraya 4 doz ilaçalınabiliyor. Tunahan'a yeter de, yet-meyebilir de. Bu yüzden annesi, ilacınSGK tarafından karşılanmasını istiyor.

Bu haberi görünce bizim yürüteçaklıma geldi. Henüz yürüteç yapılma-mışken sorunumuz, çözmemiz gerekenproblem Ferhat'ın ayağa kalkması idi.Belki ben fiziken aranızda değildimyine; ama düşünce olarak yine birdik.O yüzden beraber yapmışız gibi anla-tacağım. Hemen araştırmalara koyul-muştuk, Ferhat'ı ayağa kaldırabilmekiçin. Bir cihaz gördük, tekerlekli san-dalyedeki kişiyi alıyor, ayağa kaldırıyorve hareket edebilmesini sağlıyordu. Fir-maya ulaştık, fiyatı 75 bin lira civarıidi. Hemen o para toparlanıp Ferhatiçin alınabilirdi değil mi?

Ama bu dünyada kaç tane Ferhatvar? Kaç tane Tunahan var? Belkimilyonlarca... Milyonlarca 75 bin do-larımız yok! Olsa zaten bir avuç asa-lağın yerinde milyonlar olurdu. Buadaletsizliğe bir tepki olması, alternati-finin olduğunun insanlara gösterilebil-mesi için dedik ki “Bu cihazı biz daha

ucuza yapabiliriz.” Yaptık da, hemde sadece 5 bin liraya. Arada bir farkolacağı kesindi, ama bu farkın 15 katolabileceğini göstermek, kapitalizminvahşi yüzünü bir kez daha görmek an-lamına geliyordu. Evet sağlık-medikalalanı kapitalist tekellerin kontrolünde.Bu tekeller üretimi-gelişimi icatlarısadece para için yapıyor. Başka biramacı yok, insanlar umurlarında de-ğil. Parası olan tedavi görür, olmayangöremeden eziyet içinde yaşar ya dayaşayamaz, yeter ki bir avuç asalağıncebi dolsun. Bu yüzden ilaçları, ci-hazları onlarca kat kâr koyarak sa-tıyorlar. Ancak hiçbir Ferhat, hiçbirTunahan bu kâr hırsına yenik düş-meye mahkûm değil. Biz yürüteç ileaslında bunu gösterdik.

Diğer yandan ülke enerjisini sağla-mak için atılan adımlara bakıyoruz.Rüzgar tarlaları elin Alaman Siemens'inesatılmış, getiriyor koca koca türbinlerinikuruyorlar topraklarımıza, hem de mil-yonlarca liraya. Anadolumuz’un vadi-leri-dereleri HES-Jeotermal santrallerile katledilmeye çalışılıyor. Her bir yan-dan ufağıyla büyüğüyle tepkisel dire-nişler filizleniyor. Güneş enerjisi da-matların elinde, yurt dışından getirilipkuruluyor. Üretilen elektrik, maliye-tinin kat be kat fazlasına satılıp yenigemicikler almada kullanılacak şüpheyok ki!

Bir de Ruslar’ın nükleer santralivar, yüzde 51'i onlara ait ve pay alacaklar.Geri kalan yüzde 49'u için ise Kalyonlarkapışma savaşı içinde. Kendi toprakla-rından kilometrelerce uzakta meydanagelebilecek en ufak bir ihmalde, nükleerbir felaket kaçınılmaz olur. "Büyükle-rimiz" Ankara'dan butona basıp temeliatıyorlar. Sanırım olabilecek bir nükleersorundan kendilerini "Toroslar"ın ko-ruyabileceğini umuyorlar. Ama o To-roslar'dan gelecek İnce Memedler'i he-saba katmıyorlar tabii ki.

Biz ne yapıyoruz peki? Bunların

hiçbirine muh-taç değiliz, ken-di enerjimiziçevreye zararvermeden üre-tebiliriz diyo-ruz! Ev tipirüzgar türbiniüzerinde çalı-şıyoruz. Öyleonların ki gibiyurt dışındangavurun malını al getir kur yapmı-yoruz hem de! Bobin telini bile kendiellerimizle özene bezene sarıyoruz...

Dersim'de su türbini kurduğumuzköyü neredeyse hiçbiriniz görmediniz.Görenlerimiz faşizmin zindanlarında...Görebilmenizi çok isterdim. Anlattığımızkadarıyla biraz biliyorsunuz, ben yinede üzerinden geçeyim. Öyle bir köy kiyaklaşık 30 sene evvel zorla boşaltıl-mış, evler yakılmış, yıkılmış, ailelerbüyük şehirlere göç ettirilmiş. O ai-lelerden biri İstanbul'a gelmiş, iş ver-memişler, aş vermemişler.

En son canlarına tak etmiş ve "Bü-yüklerimiz 20 senedir kendi sorununuçözemedi, biz yapacağımızı yaptık, de-mek ki sorun bizde değilmiş, biz yeri-mizi, yurdumuzu isteriz" deyip dön-müşler köylerine. Yol yok, elektrikyok, telefon çekmiyor, ev yok. Sağlamkalan yapıya yerleşmişler ve dön-müşler eski hayatlarına. "Büyükle-rimiz" işi gücü bırakmış, kafayı buaileye takmış. Elektrik tellerini kes-mişler, yol yaptırmamışlar, dört biryanını yasaklı bölge ilan etmişler.Sonra bu aile de Halkın MühendisMimarları'na ulaşmış. Mühendislerigecesini gündüzüne katıp bir su tür-bini ile elektrik götürmüşler bu köye.Dedim ya o mühendisler faşizminzindanlarında diye, belki faşizminkendi yapamadıklarını, yapmadık-larını bizim yapmamızın hazımsızlı-ğından dolayıdır!

HALKIN TUTSAK MÜHENDİSİKENAN EMRE ÜSTÜNDAĞ’DAN MEKTUP VAR:

“BİR AVUÇ ASALAĞIN OYUNUNU BOZUPHALKIN YANINDA YER ALDIĞIMIZ İÇİN TUTSAĞIZ.

ASLA BAŞARAMAYACAKLAR! BİZ HEP DAHA GÜÇLÜ ATLATACAĞIZ BU GÜNLERİ”

8 Temmuz2018

Yürüyüş

Sayı: 74

447NE AKP NE FAŞİST MAFYA, BİZİ MAHALLELERDEN KOPARAMAZ!

Page 48: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

Öte yandan genetiği ile oynanmışgıdalardan kaynaklı hastalıkların başlıcanedenlerinden olan tohumları, güzelimtohumlarımızın yerlerine getirip koy-muşlar. Halkımıza ekmeyi, biçmeyiunutturup kendi zehirli gıdalarını satmayaçalışıyorlar. "Sen üretme ne gerek var,ben sana satarım" diyor. Maliyeti dü-şürebilmek için de genetiğiyle oynadıkçazehir saçıyorlar. “Benim tohumlarımıkullanırsan üretebilir, satabilirsin,kendi tohumlarını ekemezsin, eksenbile sattırmayız, 5 para veren almaz,çöp olur" diyorlar. Biz ne diyoruz?Kendi tohumlarımız ile kendi ihti-yacımızı karşılayabiliriz. Marketten,manavdan zehirli sebze meyvelerialmak zorunda değiliz. Bahçemizyoksa bile hep beraber halk bahçelerikurup ortak üretebilir, organik Ana-dolu tohumlarını çoğaltabilir, koru-yabiliriz diyoruz. Çocuklarımız yatağaaç girmek zorunda değil, et fiyatlarıaltın ile yarış halindeyse evimizin birköşesinde mantar yetiştirip yetersizbeslenmeye son verebiliriz diyoruz.

Malum şahıslar boğazdaki kaçakyalılarının mahkemesinin ertelenmesiniistiyorlar, neden? İmar affı gelecekmiş.Onları affedenler yoksul halkın yıllardırbinbir emekle, tırnaklarıyla toprağı ka-zıyarak kurduğu, şehitler pahasına sa-vunduğu gecekondu mahallelerini yıkıp,

insanları beton apartman bloklarınahapsedip, kendilerince bu insanlarınbeyinlerini boşaltıp, yıktıkları evlerinyerine de oteller, rezidanslar, villalaryapma peşinde. Buna ne diyoruz peki?Çözüm kentsel dönüşüm değil, ye-rinde ıslahtır. Armutlu mahallesi Ar-mutlu halkınındır.

İşte bu yüzden bir kısmımız fa-şizmin pençesindeyiz. Çünkü bir avuçasalağın oyununu bozup halkın ya-nında yer alıyoruz her alanda. Başı-mıza gelenlerin özü özeti budur diyedüşünüyorum. Eğer bu yaptıklarımızdoğru olmasa, rantlarına çomak sok-masa, düzenin çarkı tıkır tıkır dönüpyoksul halkımızı öğütse bize dokun-mazdı faşizm. İşte bu yüzden alnı-mızın ak cefasıdır bu bedeller diyorve Halk için Mühendislik-Mimarlı-ğımıza, kavgamıza daha da bir sıkısarılıyoruz.

Tunahanlar'ın, Ferhatlar'ın, İsmail-ler'in, Sağlam ailesinin, kendi ektiğidomatesi koparan teyzenin, evimi yık-tırmam diyen amcanın gözlerinden enaz birinin çifti ile hepimiz karşılaşmı-şızdır. Nasıl çakmak çakmak parlıyor-lardı, değil mi? Çünkü umudu görü-yorlardı. Bu umudu görecek, görendaha nice insan var bizi bekleyen. Günügelecek, gökyüzündeki yıldızlar gibiparlayacaklar, o yıldızlar kadar çok ola-

caklar..."Umut, toprağa düşen çiçeğinden-

yaprağından yeniden türeyen, körpedalları budanıp kırıldıkça daha gür çıkanbir erdem ağacıdır. Bin kez yolunsa daçiçekleri-yaprakları, bin kez kırılsa dadalları, yine fidan fidan boy veren birdirenç ağacıdır."

Çeliğe su vermeyi duymuşsunuzdur.Çelik önce iyice ısıtılır, sonra anidensoğutulur. Böylece daha da sertleşir.Soğutma işlemi su ile yapıldığı içinbuna çeliğe su vermek demişler. Oçeliği kırmayı bırakalım, çizecek güç-leri bile yokken tek yapabildikleriçeliğe su vermek ve daha bir sert,daha bir güçlü çelik yaratmak. Tabiiistekleri dışında oluyor bu, çeliğinısısını yok etmeye çalıştıkları için far-kında değiller. Hele bugünlerde iyiceabarttılar işi, çeliğe çifte su veriyorlar...Asla başaramayacaklar, biz hep dahagüçlü atlatacağız bu günleri.

"Zamanı gelmiş fikirden daha güçlühiçbir şey yoktur" demiş Victor Hugo.Bugünün bir özeti de bu işte; "Zamanıgelmiş artık!" Battıkça batıyorlar. Güzelgünlerimiz geliyor, gelecek, o günlerininancı ile hepinizi özlemle sıkıca ku-caklıyorum... Tabii bir yandan da hepiniziçok seviyor ve çok özlüyorum...”

Birbirinize çok iyi bakın... Bağlı-lıkla...

Halkın DeğerleriTeslim AlınamazEvvel Temmuz Grup YorumHalk Konserine Çağırıyoruz!

Evvel Temmuz Grup YorumHalk Konserini organize edenOrganizatör Semir Sahillioğulları,Evvel Temmuz Grup Yorum HalkKonserinin her yıl ki gibi bu yılda Samandağ Sahili konser ala-nında gerçekleşeceğini belirtti.

“Evvel Temmuz Festivali da-hilinde her yıl Grup Yorum’u ge-tirmemizin nedenini soruyor hal-kımız. Grup Yorum halktır, GrupYorum Emektir. Grup Yorum Halk-tan yana, Emekten yana, ezilendenyana, haktan yana olanların sesidir.Grup Yorum; ezilenlerin, haksızlığauğrayanların öfkeli sesidir. Bu ne-

denden dolayı Evvel Temmuz fes-tivalinde geleneksel hale gelmişGrup Yorum konserini düzenliyoruz.Grup Yorum denilince akla; sınırsız,sınıfsız, sömürüsüz bir ülke ve dün-ya geliyor. Grup Yorum tam da bunoktada; gelenek ve değerlerinesahip çıkan halkın böyle bir dün-ya’ya olan özlemin sesidir."

Grup Yorum'un “Birimiz He-pimiz Hepimiz Birimiz İçin” şia-rıyla 16 Temmuz günü, saat20.00'daki halk konserine bütünhalkımızı Samandağ Festival Ala-nına davet ediyoruz" dedi. Aşa-ğıdaki linkten festival hakkındabilgi edinebilirsiniz.

Link: http://www.samanda-gaynahaber.com/halkin-deger-l e r i - t e s l i m - a l i n a m a z /#.WzR7FQShFLs.facebook

Tutsak EvlatlarımızıSahipleneceğiz

TAYAD’lı Ai-leler 1 Temmuz’daİstanbul ÇayanMahal lesi’nde,Halk Çay Bahçe-si’nde biraraya ge-lerek kahvaltıdabuluştu. Kahvaltı-da gündem konusu olarak Özgür Tutsaklarısahiplenme ve yaşadıkları sorunlar dile geti-rildi. Ve ilk olarak tutsakların yaşadığı sorunlarve sahiplenme üzerine bir tutsak yakını ailekonuşma yaptı. Son dönem komplolarla tu-tuklanan halkın avukatları, halkın sanatçılarıve tutuklanan tüm insanlarımızın mahkeme-lerinin yaklaştığı, güçlü bir sahiplenme ilebir kez daha komploların boşa çıkartılacağıüzerine konuşuldu.

Yürüyüş

8 Temmuz2018

Sayı: 74

YOKSUL MAHALLELER, HALK İKTİDARINA GİDEN YOLDUR48

Page 49: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

17 yıldır Belçika’da yaşayan Cahit Zorel’in hakkıolan oturma izni devlet tarafından keyfi bir şekilde ve-rilmedi. Kendi yasalarını da ayaklar altına alarak, 17 yılboyunca oyaladıktan sonra devrimci düşüncelerindenötürü vermediklerini açıklamak zorunda kaldılar.

“Belçika devleti 17 yıldır farklı gerekçelerle, banaoturum izni vermedi, hep sürüncemede bıraktı. 4 yılıaşkın süredir evliyim ve eşim Belçika vatandaşı olmasınarağmen keyfi ve hukuksuzca oturum hakkım verilmiyor.Tamamıyla sosyalist düşüncelerimden, politik tercihle-rimden, devrimci düşüncelerimden dolayı oturum hakkımıvermiyorlar. Bunu en son bana verdikleri belgede itirafettiler. Düşüncelerimden dolayı oturum hakkımın elimdenalınmasını kabul etmiyorum” diye özetledi süreci. Ve17 Nisan 2018 günü, Brüksel Yabancılar Dairesi önünde70 gün sürecek oturma eylemi direnişini başlattı.

Direniş boyunca Cahit yalnız değildir. Cahit’i sev-dikleri, yoldaşları hiç yalnız bırakmadı, Avrupa’nınbirçok yerinden destek olmak için ziyaretçiler geldi.Öyle ki, direniş yerini yani mahkeme binası önünü; di-renişin doğallığı içinde, yaşamın bir parçası halinegetirdi. Evinden yüzlerce kilometre uzaklıktaki bumeydan, direnişin doğallığı içinde Cahit’in evi gibi oldu.

Direnişçi ile direniş mekanı arasında böyle bir bağvardır. Normalde zulmün kalesi olarak gördüğünüz biryer bile, bakarsınız kendinizi en özgür ve rahat hissettiğinizyer oluvermiş. Bir mahkeme önü, meclis binası önü,adliye önü, bir park veya turistik bir meydan olmasıfark etmez. Cahit de bütünleşti mahkeme önündeki boş-lukla, direniş bu boşluğa bile anlam kazandırdı. Cahitburada misafirlerini ağırladı, çocuklarla ilgilendi, topoynayıp, türküler söyleyip halaylar çekti. Yoldan geçen-lerle, kurum çalışanlarıyla yakınlık kurdu...

Dünyanın neresinde olursa olsun hiçbir Halk Cephelidayatmalara boyun eğmez. Çünkü baskı varsa direnilecek,düşman varsa çatışılacaktır. Halk Cepheliler, hakları veözgürlükleri için mücadele eder, devrimciliğin meşrulu-ğunu savunur. Cahit de bunu yapmıştır. Her konuşmasında,yazdığı her satırda, verdiği dilekçelerde ve en sonmahkeme savunmasında bunları savunmuştur. Devrimcilikdünyanın en soylu damarı, en meşru işidir. Meşruolmayan emperyalizm ve faşizmdir. Sömürüye, iş-gallere, faşizme karşı mücadele etmek, adil bir düzenisavunmak ise meşrudur.

Şöyle diyor Cahit: Ha-ziran Ayaklanması’nda,hapishanelerde, Robos-ki’de, madenlerde, dağlar-da, Kürdistan’da halkınevlatlarının katledilmesineve bu katillerin bir tanesi-nin bile cezalandırılma-masına sessiz kalmam, kalamam. Kimse kalmamalı!”.

DİRENİŞ VE ZAFER GELENEĞİMİZDİR!BİR KEZ DAHA BİZ KAZANDIK... DÜŞMAN

BAŞARAMADI, BAŞARAMAYACAK!ZAFER, CAHİT NEZDİNDE BİR KEZ DAHA

DİRENENLERİN OLDU!Her direniş, zaferle sonuçlanmayabilir. Direnişlerle

kazanılan haklar geri de alınabilir. Ama aslolan teslimolmamak, direnmektir. Çünkü direniş kararı almak zaferinkendisidir. Direniş ve zaferi gelenek haline getirmiş birtarihe sahibiz. Şeyh Bedreddinler’in, Pir Sultanlar’ın,Mahirler’in, Dayılar’ın geleneğidir bunlar... Bu gelenekher yerde devam etmektedir.

Direnmek ve zafer kazanmak için olağanüstü yeteneklersergilemek gerekmiyor. Belçika devletini dize getiren,yukarıda birkaç örnekle hatırlattığımız, binlerce yıllıkmirasın birikimiyle ilerleyen Anadolulu Cahit’tir. Çünkühaklı olduğunu bilmektedir, çünkü sınıf bilinci vardır,çünkü emperyalizmin haydutluğunu ve kağıttan kaplanolduğunu bilmektedir. Çünkü zaferin ancak direnmeklemümkün olduğu kafasında çok nettir.

Bu zafer; nerede olursak olalım meşruluğunu sa-vunmanın, birliğin, doğru politikada ısrarın, ideolojikmücadelenin önemini ve yoldaşlığın gücünü bir kezdaha açığa çıkarmıştır. Bu zafer direnenlerin, teslimolmayanların, tasfiyeciliği reddedenlerin haklı zafe-ridir!

Zaferi kazandık, haklarımızı aldık, yeni zaferleredoğru yol alıyoruz. Avrupa’da da azımsanmayacak birbirikime sahibiz. Bundan sonra, bu geleneği büyütmekgörevimizdir.

KAZANANLAR YALNIZCA DİRENENLERDİR!BİRLİKTE DİRENDİK, BİRLİKTE KAZAN-

DIK!YAŞASIN DİRENİŞ YAŞASIN ZAFER!

CAHİT ZOREL, BELÇİKA’DA OTURUM HAKKI İÇİN70 GÜN BOYUNCA DİRENDİ VE KAZANDI!

CAHİT’İN ZAFERİNİ SAĞLAYAN, ISRARLA, KARARLILIKLA EMPERYALİZMEVE FAŞİZME KARŞI MÜCADELENİN MEŞRULUĞUNU SAVUNMASIDIR!

DEVRİMCİLİĞİN SUÇ DEĞİL GÖREV OLDUĞUNU SÖYLEMESİDİR!

"Kırmızı Önlüğümü Giydim ve Dost Düşman Bilir Ki; Kırmızı Önlük Giyildiğinde, Yolu Yok,Zafer Kaçınılmazdır!” Dedi ve Kazandı Cahit Zorel.

Kırmızı Önlüğü Giymek Zaferdir! Kazanmaya Odaklanmaktır ve O Kırmızı Önlük; AncakZaferde Çıkar Üzerimizden!

8 Temmuz2018

Yürüyüş

Sayı: 74

449NE AKP NE FAŞİST MAFYA, BİZİ MAHALLELERDEN KOPARAMAZ!

Page 50: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

BİZ KAZANDIK!17 senedir oturum hakkım olmak-

sızın yaşamak zorunda bırakıldım. 17 senedir dünyaya insan hakla-

rından dem vuran Avrupa’nın göbe-ğinde, Belçika’da, oturum hakkım ol-maksızın en insani haklarımdan mah-rum bırakıldım.

17 senedir süregelen “kağıtsızlık”işkencesini, adaletsizliğini yaşamayamecbur edildim.

En son Ocak ayının sonunda oturumhakkımın verilmesi için gerekli pro-sedürlerin tamamını yerine getirdiktensonra yabancılar dairesinin elime tu-tuşturduğu rapor ise 17 yıllık işkenceninaslında ne için çektiğimin cevabı nite-liğinde idi. “Devrimci düşüncelerindendolayı sana oturum veremeyiz, sen bi-zim ülkemizin güvenliğini tehdit edi-yorsun” deniliyordu kısaca.

VE 17 NİSAN GÜNÜ, AVRU-PA’NIN GÖBEĞİNDE GİYMEYEKARAR VERDİM KIRMIZI ÖN-LÜĞÜ!

O önlük ki rengini alınlara takılankızıl banttan alır. Sadece renginideğil, kararlılığı, kazanmaya olaninancı, zafere kilitlenmeyi... kahra-manlarımızın alınlarına taktıklarıkızıl banttan alır. “Ya direnirsin yada çürürsün” diye haykırışları ku-laklarımızdadır önlüğü sırtımıza ge-çirdiğimizde. Esas iş o kırmızı önlüğügiymektedir. Bir kere giyildiğindezafer olmadan çıkarılmayacağını gi-yen de giymek zorunda bırakan dabilir. Dost düşman herkes bilir ki OÖNLÜĞÜ GİYMEK ZAFER İLA-NIDIR.

Biz o kızıl önlüğü giydiğimizde ...zafer artık hiçbir şeyi affetmeyecek kadar tırnakla sökülüp koparılacaktır.

70 GÜN DİRENDİK VE KA-ZANDIK!

Direnmeyi huy edenlerdeniz. Zulmün olduğu yerde direnmek

haktır diyenlerin izinden sapmayanlarız. Direnmeyi gelenekleştiren koca bir

aileyiz. Ve tabii ki kazanmayı da bilenleriz.

YAŞASIN DİRENİŞ YAŞASINZAFER sloganını dolu dolu atarız.

En çok bizim ağzımıza yakışır buslogan.

Bir direnişe başlarsak biz yoluyok mutlak kazanmışızdır daha baş-tan. Biz direnme kararı alırsak bizbitti demeden bitmez! Yüksel’de ol-duğu gibi. 600 gün olmuş işkenceyisokak ortasında yaşıyoruz her güniki kez. Sabah akşam türkü türküdirenirken emekçi arkadaşlarımızıntüm ezilenlerin gözlerinin üzerlerindeolduğunun sorumluluğu vardıromuzlarında. Kitabımızda yokturdirenişe başlayıp da yarı yolda bı-rakmak.

Bu yüzden YAŞASIN DİRENİŞYAŞASIN ZAFER sloganı bizle an-lamına kavuşmuş, ayakları yere basmışyaşayan bir gerçek olmuştur.

Yine kazandık!Yine hep beraber kazandık!Her gün her şeye rağmen direniş

alanından ayrılmayan yoldaşlarımız-la,

işlerinden güçlerinden vakit ayırıpher fırsatta yanımıza gelen dostları-mızla,

alanımıza gelme imkanı olmayan;ama yüreklerinin bizimle olduğunubildiğimiz ve bunu bize hissettiren candostlarımızla,

sosyal medya üzerinden direnişi-mizin en geniş kesimlerce duyulmasıiçin çabalayan sevdiklerimiz ve se-venlerimiz ile,

sevgileri ile kendi küçük yüreklerikardeşlerimiz ile,

direniş alanına taşınan sıcak çayile,

beraber yenilen lokmalar ile,direniş alanını güzelleştiren soh-

betler, söylenen türküler, aldığımız veverdiğimiz selamlar ile KAZANDIK!

Bizi hiç yalnız bırakmayan Belçikalıve her milliyetten ilerici devrimci dos-larımız ile kazandık. Bana yapılan busaldırıyı düşünce ve ifade özgürlüğüneyapılmış saldırı olarak ele alarak direnişisahiplenen kişi ve örgütler ile kazan-dık.

Önceden tanıdığımız ve direniş sa-yesinde daha iyi tanıma şansı buldu-ğumuz ve yeni tanıştığımız Belçikalıdostlarımızın desteği bizi bu direnişteçok güçlü kıldı. Direniş ile tanıştığımızve daha fazla tanıma imkanı bulduğu-muz dostlarımız direnişimizin en büyükkazanımıdır. Onların sevgisi ile dahagüçlüyüz. Zaferi onlar ile kazandık.

Biz büyük bir aileyiz, BİZ KA-ZANDIK. BÜYÜK AİLEMİZ KA-ZANDI!

Hemen tüm Avrupa ülkelerindeoturum iptalleri, oturum vermeme, va-tandaşlık iptal tehditleri veya vatandaşlıkhakkından mahrum etme gibi saldırı-ların yoğunluk kazandığı bu süreçtebu zafer çok önemli. Yaşadığımız za-manlarda Avrupa’nın birçok ülkesindebenzer saldırılar oluyor.

Düşünce ve ifade özgürlüğü sahipolduğumuz diğer özgürlüklerin sigor-tasıdır. Bu özgürlüğümüze saldırıyasessiz kalırsak ondan sonra sahip ol-duğumuz tüm hak ve özgürlüklerimizinelimizden alınmasına ses çıkaramazhale geliriz.

Oturum veya vatandaşlık ile ilgilihaklarımızın düşüncelerimizden dolayıelimizden alınmasına karşı çaresiz de-ğiliz. Direnirsek haklarımızın elimizdenalınmasına engel oluruz. Direnmezsekyok oluruz!

HER YERDE HER TÜRLÜHAKSIZLIĞA ADALETSİZLİĞEKARŞI DİRENMEKTEN BAŞKAYOLUMUZ YOKTUR.

HAKSIZLIĞA KARŞI DİREN-MEK HAKTIR.

DİRENME HAKKIMIZI KUL-LANALIM.

YAŞASIN DİRENİŞ YAŞASINZAFER!

17 Nisan’dan Beri “Oturum Hakkımı İstiyorum” TalebiyleBelçika’da Karar Verecek Mahkeme Önünde Oturma Eylemi Yapan Cahit Zorel

Direndi ve Kazandı!CAHİT ZOREL’İN ZAFERE İLİŞKİN AÇIKLAMASI

Yürüyüş

8 Temmuz2018

Sayı: 74

YOKSUL MAHALLELER, HALK İKTİDARINA GİDEN YOLDUR550

Page 51: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

Cahit Zorel’denDirenişe Dair: - Mahkeme Düşüncelerimden Do-

layı Bana Oturum VermeyecekleriniSöylediler... İstihbarat RaporlarınaDayanarak... Ama Hepsi Yalan, BenBu Raporu Kabul Etmedim. BanaOturum Hakımı Vermemelerine Ses-siz Kalamazdım. Zaten Beni 17 YıldırSüründürüyorlardı.

Ama Bu Sefer DüşüncelerimeKarşı Bir Saldırı Söz Konusuydu.Ben De Direnme Kararı Aldım.

- 17 Yıldır Belçika'da YaşamamZaten Adaletsizliğin, HukuksuzluğunApaçık Görüldüğü Durumdur.

- "Devrimci DüşüncelerindenDolayı Belçika'da Olmamalısın."

Yabancılar Dairesi İle İstihbaratBu Kararı Veriyor. Bana Toplumİçin Tehlikelisin Diyorlar.

Nedir Telikeli Olmak?Çalmamak, Uyuşturucu Sat-

mamak. Yüz Kızartıcı Bir Şey Yap-mamak, Belçika'daki HaksızlıklaraKarşı Duyarlı Olmak Mı Tehlike-li?

- Ben Hukuki Yollardan Hak-kımı Arayabilirdim.

Ama Ben Halka Anlatma Zo-runluluğu İle Hareket Etme KararıAldım.

- 17 Yıldır Devrimci Olduğumİçin Oturum Hakımı VermediğiniSöyledi Belçika Devleti.

- Türkiye'de Yaşadıklarını AnladıkAma Buraya Kadar Diyorlar. OturumHakkını Veririm; Ama DüşünceleriniDeğiştir Diyorlar. İkiyüzlü Bir Poli-tikadır Yaptıkları.

- Benim Direnişim; Bana Yapı-lanlar Başkalarına Yapılmasın Di-yedir.

Bu Konuda Hiç Kimse Direnmiş

Değil... Bütün Direnişlerimizin OrtakÖzelikleri Var; Örnek Olması.

- Yüksel'e Selam Göndermekİstiyorum, Bütün Direnişler İlhamKaynağıdır; Ama Yüksel Bana Ger-çek İlhamı Verendir. Polis BurayaGeldiğinde Yaparsın Yapamasın Der-ken Ben, Yüksel Direnişçileri OlsaydıBurada Ne Yapardı? Direnirdi, BenDe Bu İlhamla Direnme Kararı Al-dım.

- “Yaptığım Her Şeyi Doğru Ol-duğu İçin Yaptım. Suç Olarak Gös-terilmeye Çalışılan Her Şeyi YapmayaDevam Edeceğim. Bu Benim Dü-şünce Ve Düşüncelerimi Yayma VeÖrgütlenme Özgürlüğümdür”

- Emperyalizmin Dünyayı Mah-kum Ettiği Açlık Ve ÖnlenebilirHastalıklar Yüzünden Her GünÖlen 22.000 Bebekten BahsettiğiAçıklamasında “EmperyalizmeKarşı Mücadele Etmek Suç DeğilGörevdir. Ve Dünyanın En Onurluİşidir!

- Gördük Ki Mahkemeler Evrak-ları Okumuyor Bile. Bunu İlgilen-dikleri Dosyanın Kapanmış DosyaOlduğundan Haberdar Olmama-larından Anlamış Bulunduk. AmaBir Şeyi Hesaba Katmadılar: Di-reniş!

- Ve Tarih Bize Öğretmiştir Ki,

Yapılan Adaletsizliği Halka Anlat-manın En Etkili Yolu Direnmektir.

Direnen Ayağa Kalkar, DirenenGüçlenir, Büyür!

- Dünyadaki Bütün CephaneleriDe Yığsanız, Ezilmeyi ReddetmişBir İnsanın Karşısına Koyacak BirŞey Bulamazsınız! Ezilmeyi Red-detmek Yani Direnmek Gerekir.Direnmek...

- Hak ihlalinin herkes tarafın-dan bilinmesini istedim, direnişebaşladım ve bir kırmızı önlük giy-dim. O kırmızı önlük bir kez gi-yildiğinde, herkes bilir ki oradanbir zafer çıkacaktır” diye devamederek süreci anlattı.

***

Özgür Aslan’dan AlmanEmperyalizmine Cevap

- Birinci Soru:Hapishaneden Çıktığımda Grup

Yorum Konseri Olduğunu Duyar-sam Gidip Gitmeyeceğim Soru-suydu. Ben Sadece Konsere Git-mekle Kalmayıp Mümkünse Kon-ser Organizasyonuna KatılacağımıVe İnsanları Katmaya ÇalışacağımıSöyledim.

- İkinci Soru:Yürüyüş Dergisi’ni Tanıyıp Ta-

nımadığımla İlgiliydi. Ben De Dı-şarıdayken Okuyup Takip EttiğimBir Dergi Olduğunu, KendilerininHapishaneye Gelmesini Engelle-diklerini, İçeri Girebilseydi Oku-maya Devam Edeceğimi Söyledim.

- Bu İki Soruya Verdiğim Ce-vaptan Dolayı, “Hala Suç İşlediğiniKabul Etmediği, Islah Olmadığı,Çıktığında Tekrar Aynı Suçları İş-lemeye Devam Edeceği Ve ÖrgütleBağını Kesmediği İçin CezasınınKalanını Kapalı Hapishanede Ge-çirmeli” Kararı Verildi.

İKİ DEVRİMCİ, İKİ DİRENİŞÇİ...AVRUPA’NIN YOZLAŞMA VE HAK GASPLARINA KARŞI DİRENDİLER,

EMPERYALİZMİN KARŞISINDA DEVRİMCİLİĞIN MEŞURLUĞUNU SAVUNDULAR!

8 Temmuz2018

Yürüyüş

Sayı: 74

51NE AKP NE FAŞİST MAFYA, BİZİ MAHALLELERDEN KOPARAMAZ!

Page 52: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

- Tutuklu Olduğumuz Dönem-

de Tecritte Olduğumuzdan Sadece

Bir İki Adli Tutuklu Görebilme

İmkanımız Vardı. Hüküm Giyip

Hapishane Değiştirince Diğer Tu-

tukluları Da Görebilme Durumu

Oldu. Ben Tek Tip Elbiseye Kar-

şı Açlık Grevindeyken Bana

Sormadan Kendileri Birer İkişer

İdareye Sorunu Neden Çözme-

diklerini Sordular.

En Son Topluca Büroya Gi-

riyorlar Ki, Gidenler Sadece

Türkiyeliler Değil Diğer Ulus-

lardan Tutuklular Da Vardı.

Benim Talebimin Kabul Edil-

mediği Durumda, Benim Başı-

ma Bir Şey Gelmesi Durumunda

Hapishanede Sorunsuz Günün

Geçmeyeceğini, Birçok Tutuk-

lunun İşe Gitmeyeceğini Söyle-

mişler. “O Bizim İçin Mücadele

Ederken Tutuklanmış Bir Abimiz,

Biz Onu Suçlu Olarak Görmü-

yoruz, Zaten Sağlığı Da İyi Değil,

Daha Fazla Uzatırsanız Siz De

Sorun Yaşarsınız” şeklinde tar-

tışmışlar.

İdare Sorunu Çözeceğine Dair

Söz Verince Dağılmışlar.

Kısa Bir Süre Sonra İdare Be-

nimle Görüşmeye Gelerek Elbise

Konusunda Sorun Olmayacağının

Sözünü Verdi.

Geçen hafta köşemizde, bağımlılıkla mücadelemizdeki zaferimizinnedeninin, koşulları tersine çevirmek olduğunu yazmıştık. Koşullar insanlarımızıdönüştürür, değiştirir. Şimdi o koşullar neler ile yaratılır bunlara kısaca deği-neceğiz. Türkiye halklarının, devrimcilerin, emperyalizmin yoz ideolojisineyani yaşam tarzına karşı bizim değerlerimiz silah kadar güçlüdür!

Değerler; bir insanı öyle güçlü kılar ki, dünya yerle bir olsa yıkılmazsın.İşte biz bu değerleri bağımlılıkla mücadelede bir silah gibi ele almalı vebunun mücadelesini vermeliyiz. Soyut bakmamalıyız, değerler öğrenilebilir,öğrenildikten sonra bilince çıkarılır. Onu yaşamımızın bir parçası haline ge-tirdiğimizde onlar bize düzene karşı savaşma gücü verir.

EMPERYALİZM, BAĞIMLI OLAN İNSANLARIMIZI HANGİDEĞERLERİNDEN SIYIRIR?

“Ama ben öyle değilim, ama ben saygısız değilim, ama ben insanlarısuçlayan değilim, ama ben bencil değilim.” Bu tip cümleleri çok kurar bumücadele içine giren insanlarımız. Bu, herkesin böyle olduğu anlamına gelmez;ama düzen bağımlı olan insanlarda bunu yaratmak istiyor. O yüzden kişiseldeğil genel olandan değerlendirmek gerekir. Ki bu değer yitimleri bağımlıolan insanlarımızda değil, düzenin kafasını şekillendirdiği birçok insandamaalesef var. Bu düzenin ideolojisinin sonuçlarıdır, bu da sınıfsaldır.

Uyuşturucu, kumar, alkol bağımlılığının zaten kendisi başlıca değersiz-leşmedir. Sorunlarının çözümünü emekte, mücadele etmekte değil uyuşturucudaarıyorsun. Boşluktan, yalnızlıktan dolayı başlanılan kumara başlamak yerinepaylaşım, dostluk... bunu seçiyorsun. Mutlu olmak için o kadar çok kültüreldeğerlerimiz varken alkol ile kafa bulmayla mutlu olmaya çalışıyoruz. Buanlamda bağımlılık yozlaşmadır yani değerlerin yok olmasıdır.

Halk Değerlerinin Yerine Şunlar Gelir:Kişi; Bencilleşir, iradesizleşir, saygısızlaşır, küfür eder, herkese bağırır,

sevgisizleşir, kendini tecrit eder, içine kapanır, her zaman karşı tarafı suçlar,sorumsuzdur, asalak yaşam sürer, sapkın duygu ve düşüncelere kapılır vb.

Bütün bu saydıklarımız bu düzenin uyuşturucu ile yaratmak istediği so-nuçlardır. Ama bizim o kadar güçlü değerlerimiz olduğu kadar bunlarıtersine dönüştürecek yöntemimiz var. Çok basit nedenlerini çıkardıktansonra onu tersine dönüştür. Yani diyalektik materyalizm. Dönüştürürken

BAĞIMLILIK İLE MÜCADELEDEEN ÖNEMLİ SİLAHIMIZ DEĞERLERİMİZDİR!

"AVRUPA GERÇEĞİ" DEĞİL EMPERYALİZMİNAŞAĞILIK POLİTİKASINA KARŞI

HFG'LERDE BİRLEŞELİM!

AVRUPA'DAEMPERYALİZMİN

YOZLAŞTIRARAK YOK ETME

SALDIRISINA KARŞI MEVZİLERİMİZ: HFG'LER

Facebook: Uyuşturucu Kumara Karşı MücadeleE-Mail : [email protected]

[email protected] : +49-1632257926

Yürüyüş

8 Temmuz2018

Sayı: 74

YOKSUL MAHALLELER, HALK İKTİDARINA GİDEN YOLDUR52

Page 53: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

işte yerine kendi değerlerimizi koyacağız.

Bencilliğin karşısına emeği koyacağız. Her işimizikendimiz yapacağız, kendi emeğinle yaptığın yemeğin,temizliğin, hazırladığın afişin kıymetini de daha iyibilirsin. Çünkü bir amaç doğrultusunda hazırlarsın vesonucunda sen varsındır.

Saygısızdır çünkü karşı tarafı aşağı görür ya daondaki iyi yanları görmez tek yanlı bakar. Oysa herinsanın zaaflarının yanında mutlaka tutulacak bir yanıvardır. Oradan bakıp diğer yanını da eleştirmek gerekir.Saygısızdır; çünkü halkımızın geleneklerini küçümser.Oysa onların binlerce yıllık deneyden, tecrübedençıkmıştır. Bunu unutur. Evet küçük küçük şeylerdir amaönemlidir, bir büyüğün geldiğinde ayağa kalkmak gibi,onun halini, hatrını sormak gibi. Çocuk da olsa ona hoş-geldin diyebilmek gibi.

Küfür eder, yüksek ses ile konuşur, çünkü kendinegüvensizdir. Söylemek istediklerini söyleyecek gücüyoktur. Eleştiri-özeleştiri bilmez. O zaman 30 saniyedüşünmeyi öğreteceğiz. Eleştiri diye bir hakkı olduğunubunu da aynı anda yapması gerekmediğini anlatacağızçünkü yaşam alışkanlığından dolayı o an yaptığındayine sinirlenecektir. Yüzeysel bakılmayacağını anlatacağız,karşı tarafın hatası olabilir ama onun mutlaka güzelyanları da var sonuçta düşman değil seninle aynı ortamda,küfür etmek, bağırarak konuşmak senin kendi duygularınında yok olmasıdır.

Sevgiyi o kadar farklı şekillerde anlatabiliriz ki,sevgisizlik düzenin insanı yok etmesidir aslında.Sadece kendini seven insanlar yaratır ki onlar aslındakendini de sevmez, canını sever ölmemek için.

Sevmek için karşı tarafa emek harcamak gerekir,onun güzel yanlarını görmek gerekir. O zaman bu mü-cadelede insana emeği öğreteceğiz. “HFG’ye gelen birinsanı sevmiyorum, ya da dışarıda şu tiplemeleri sevmi-yorum” diyebiliyor bağımlı olan bir insanımız. Peki seno insanın beğenmediğin yanını değiştirmek için neyaptın? Ya da sen onun bu yanlarını da biliyor musunpeki? Biz bir avuç halk düşmanı dışında halkımızıngözlerinde sevecek bir yan buluruz, bu bilinci vermeliyiz.

Sapık düşünceleri savunabilir bağımlı olan insanlar.Bu kullandığı maddenin, içtiği alkolün onun bütün de-ğerlerini alt üst etmesiyle alakalıdır. Özgürlük ağzınane gelirse söylemek değildir, onun adı patavatsızlık,kendini beğenmişliktir. Sevgi, aşk bu kavramlar yok ol-duğu için çünkü her şey o maddeyi almak için alınıp sa-tılabildiği için buna olan inançlar da yok oluyor. Oyüzden sevgi aşk değil, hayvani cinsellik ön planaçıkıyor. Eşcinselliği savunur hale geliyor, çünkü hemcinsleri ona bir eşya gözüyle bakmaya başlıyor. O zamanyerine biz sevgi, saygı, sahiplenme nedir bunları öğre-teceğiz. Tatminsizlikten çıkarıp, küçük şeylerle mutluolmayı öğreteceğiz. Anadolu halklarının Ferhat ile Şi-rin’ini, İbrahim Erdoğan ile Sevgi Erdoğan’ı anlatacağız.

Sorumsuzluğun sebebi de bencilliktir, o zaman so-

rumluluk vereceğiz. Sorumluluk duymayı öğreteceğiz.Eğer eksik yapmışsa bunu neden yaptığını anlatma ce-saretini göstermesini sağlayacağız. Sorumluluk duymak,o işin yapılması gerektiğini bilince çıkarmak gerekir.Eğer HFG’nin afişleri asılmıyorsa bunu ben düşünmeliyim,benim gibi binlerce bağımlı insanın burada bu hakkı ya-şatmalıyız. Onları bilinçlendirmeliyiz ve bu düzene karşısavaşı biz kazanacağız. Bir şey eksik ise karşı tarafadeğil, ben ne yapabilirdim diye bakmayı öğreteceğiz,öğreneceğiz.

Bu değerleri yüzlerce sıralayabiliriz. Bunlar bizimhayatımıza yön veren kural ve ilkelerdir aslında. Bizimnasıl yaşamamız, nasıl düşünmemiz gerektiğini gösterendeğerler. Günlük sabah kalkışımızdan akşam yatışımızakadar mutlaka bu değerler ile düşünmeliyiz. Düzeninher değersizliğinin karşısına mutlaka bir değerimizikoymalı ve onunla mücadele etmeliyiz. Buna uyuşturucuve kumara karşı mücadele de çok daha büyük ihtiyacımızvar. İyi ne, kötü ne? Doğru ne, yanlış ne? Çok basit buşekilde dahi baksak çözeriz. Anadolu halklarının de-ğerleri çok köklüdür, sınanmıştır. Onlara sarılacağız,onları devrimci ilke ve kurallarımız ile bütünleştire-ceğiz.

Düzenin değerleri çürütür, devrimin değerleri ya-şatır!

Tek Tip Elbise’yi Tarihin Çöplüğüne Attıkİsteseniz de Giydiremezsiniz, Giymeyeceğiz!

TAYAD’lı Ai-leler 30 Hazi-ran’da İstanbulGalatasaray Mey-danı’nda, Tek TipElbise dayatma-sına karşı basınaçıklaması yaptı.Bolu Hapishane-si’nde telefon gö-rüşmesinde tekmil dayatılması, ayrıca tutsak DuranKıvanç’ın sol kasığı yerine sağ kasığından ameliyatedilmesi dile getirildi. Yapılan açıklamada kısaca şusözlere değinildi;

“Bolu F Tipi Hapishanesi’nde, Özgür Tutsak DuranKıvanç sol kasığından ameliyat edilmesi gerekirkensağ kasığından ameliyat edildi. Bu bir yanlışlık değiltutsaklara bilinçli yapılan bir işkencedir. İzmir Şakran1 No’lu T Tipi Hapishanesi’nden tahliye olan MusaKurt tekrar gözaltına alındı. Musa Kurt birkaç ay öncetahliye olup hapishane kapısında gözaltına alınıp tekrartutuklanmıştı. İçeride dışarıda işkence devam ediyorve elbette ki direnişte bu saldırılar teslim alma saldırı-larıdır, asla teslim olmayacağız. Yazmaz Tarih KitaplarıBaş Eğdiğimizi Zulmün Önünde. Ölüme; Yârine HasretBir Sevdalı Gibi Sarılıp Öylece Ölürüz de, Baş EğmeyizYine de Zulmün Önünde!”

8 Temmuz2018

Yürüyüş

Sayı: 74

553NE AKP NE FAŞİST MAFYA, BİZİ MAHALLELERDEN KOPARAMAZ!

Page 54: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

� ALMANYAHFG’de Birinci Ay Kutlaması

Yapıldı25 Haziran Pazartesi günü, Uyuş-

turucu ve Kumara Karşı MücadeleMerkezi-HFG’de bir arkadaşımızın,abimizin 1 aylık mücadelesinin kutla-ması yapıldı. Kutlama etkinliğimiz ça-lışan bir arkadaşımızın konuşmasıylabaşladı:

“Bu pastayı kesmemizin sebebiabimizin bir ay önce bu mücadeleyebaşlaması, geldiğinde bu maddeyi 7yıldır kullanıyorum, bugüne kadar obeni esir aldı, artık biz onu esir alacağızdedi ve uzun soluklu bir mücadelebaşlattı uyuşturucuya karşı.

Zehirinin çoğunu attık, önümüzdezor bir süreç daha var, onu da atlataca-ğız. Buna inanıyoruz ve ikinci pastamızıda yiyeceğiz dedi.

HFG’de Aile Ziyareti23 Haziran Cumartesi günü, Avus-

turya’dan gelen ailelerimiz Uyuşturucuve Kumara Karşı Mücadele Merkezi-HFG’ yi ziyaret etti. Cumartesi sabahıhep birlikte kahvaltı yapıldı.

Avusturya’da bağımlılığın boyutu,ailelerin yaşadığı sorunlar üzerinesohbet edildi. Almanya’daki kurumunne kadar önemli olduğunu, tüm ülkelerve şehirler için bir örnek olduğu anla-tıldı. Tüm halk meclisi çalışanlarınında kendi yerlerinde bu tür kurumlaraçmaları önerildi.

HFG’de Kahvaltı ve İlk YardımKursu Yapıldı

1 Temmuz Pazar günü, Uyuşturucuve Kumara Karşı Mücadele Merkezi-HFG’de kahvaltı yapıldı. Kahvaltı saatiönceden ilan edildiği gibi 11.00’dabaşladı. Kahvaltının ardından ilk yardımkursu verildi. İlk yardım kursunda her-hangi acil bir durumda nereyi aramakgerektiği, neler yapılması gerektiği ko-nusunda bilgi verildi. Kahvaltıya vekursa toplam 20 kişi katıldı.

Almanya Anadolu FederasyonuBaşkanlığı Davasından Yargılanan

Latife Adıgüzel’in Cezası Onaylandıve Tutuklandı

2016 yılında 3 sene 3 ay hapis ce-zasına çarptırılan Latife Adıgüzel’incezası onaylandı. 3,5 yıl süren davadaLatife Adıgüzel Almanya’da yasal olanAnadolu Federasyonu Başkanı olmaklasuçlanıyor. Anadolu Federasyonu Baş-kanı olmak da Latife Adıgüzel’i Almanyargısına göre DHKP-C üyesi yapmışoldu. Mahkeme buna karşı 2017’deyapılan itirazı kabul etmedi.

Berlin Başbakanlık ÖnündeGösteri-Direnmek Suç Değildir!

Gülaferit ve Dayanışma Grubu 4Temmuz Çarşamba günü, saat 13.00ila 14.00 arasında Berlin eyaleti Baş-bakanlık binası önünde gösteri yaptı.

Eylemde Gülaferit’e Özgürlük par-kartı ve Gülaferit’in taleplerinin olduğudövizler açıldı. Eylem sonunda birsonraki eylemlerle ilgili bilgilendirmeyapıldı.

Mannheim Halk Meclisi Giri-şimi Çağrısı

Kuramadıkları hükümetten, yürü-temedikleri derme çatma koalisyonakadar, her şeyin sorumlusu gösterdikleriyabancılara yönelik artan ırkçılığın so-rumluları, içinde bizler olmaksızınbizim için kararlar alıyorlar. Halk Mec-lisi kuruluyor. 8 Temmuz pazar günügöl kenarında kahvaltıdan sonra HalkMeclisimizin kuruluş toplantısına tümhalkımız davetlidir.

Erdal Gökoğlu’nun Mahkeme-sine Çağrı

Devrimcilik yaptığı için Almandevleti tarafından yargılanmak istenilenErdal Gökoğlu’nun yargılanmasınaHamburg Yüksek Mahkemesi’nde 5Temmuz günü saat 09.00’da devamedilecek. Dayanışma Komitesi tümduyarlı kamuoyunu 5 Temmuz günügörülecek davaya katılmaya, devrimcitutsakları sahiplenmeye çağırdı.

Alzey Halk Meclisi Geleneksel2. Halk Pikniğini Gerçekleştirdi

Alzey Halk Meclisi’nin düzenlediğigeleneksel halk pikniği, Sivas katlia-mının yıldönümü nedeniyle 1 dakikalıksaygı duruşuyla başladı.

Ülkede yaşanan seçim sürecine yö-nelik Alzey Halk Meclisi’nin değer-lendirmesi ve neden faşizmin meclisinekarşın halk meclislerinde yer almakgerektiğine vurgu yapılırken, nedenAlzey’de kumar makinelerine karşıimza kampanyası başlatıldığına dairaçıklama okundu.

Halk sanatçısı Zeynel Aba’nın ses-lendirdiği türkülerle halaylar çekildi.Davul zurna ile coşkuyla çekilmeyedevam eden halaylardan sonra, çocuklariçin çuval ve sandalye yarışları yapıldı.Yapılan çekilişle heyecan ve coşkuyladevam eden halk pikniği, yapılan soh-betlerle sona erdi.

� HOLLANDARotterdam’da Oturma Eylemi

Devam Ediyor!Rotterdam’da “Grup Yorum’a Öz-

gürlük” eyleminin 12. ve 13. haftası12. hafta16 Haziran Cumartesi günü, tutsak

Grup Yorum üyeleri Betül ve BergünVaran’ın Babası Erdem Varan tarafındanyapılan haftalık oturma eylemi tekrargerçekleştirildi. Saat 15.00’da Rotter-dam Tren Garı önünde başlayan eylemeBelçika Grup Yorum Gönüllüleri dedestek olmaya geldi. 2 saat süreneyleme toplam 16 kişi katıldı.

13. haftaÖnceki hafta olduğu gibi bu hafta

da Belçika Grup Yorum Gönüllüleridestek amaçlı Rotterdam’a geldiler.Eylem saat 17.00’da sona erdi.

� BELÇİKADirendik KazandıkDirenişi kazanan Cahit Zorel şunları

söyledi. 17 yıldır oturum hakkım gasp

Av ru pa’da

Yürüyüş

8 Temmuz2018

Sayı: 74

YOKSUL MAHALLELER, HALK İKTİDARINA GİDEN YOLDUR54

Page 55: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

edildi. 17 yıldır adaletsizliğe uğradım.Tüm dünyaya demokrasi nutukları

atan ikiyüzlü Avrupa emperyalizminingöbeğinde tam 17 yıldır düşüncele-rimden dolayı en insani haklardanmahrum bırakıldım. Düşüncelerimdendolayı oturum hakkımı vermiyorlardıama bunu başka gerekçeler öne sürerekyaptılar tam 17 yıl boyunca.

“Kırmızı önlüğümü giydim ve dostdüşman bilir ki kırmızı önlük giyildi-ğinde, yolu yok zafer kaçınılmazdır.Kırmızı önlüğü giymek zaferdir. Ka-zanmaya odaklanmaktır. Ve o kırmızıönlük ancak taleplerin kabul edildiğindeçıkar üzerimizden.”

Direnişin 70. gününde direniş yap-tığım mahkemenin 13 Haziran günügörülen duruşmanın sonucu elimizegeçmiş bulunuyor. Daha kapsamlı açık-lamayı en kısa zamanda yapacağızaçıklamasını yaptı.

Halk Cephesi PikniğiBelçika Halk Cephesi’nin her yıl

geleneksel olarak düzenlediği piknik,bu sene 1 Temmuz günü yapıldı. Tür-külerin söylendiği piknikte, ayrıcadavul zurnalı da halaylar çekildi.

Yenilen yemeklerin ardından yapılankonuşmada, pikniklerin yapılış sebebineve anlamına değinildi. “ Yaşadığımızülke dahil tüm Avrupa’da yaşanılanadaletsizliklere, hak gasplarına karşıçaresiz değiliz” denilen konuşmada:

Avrupa’da da direnmenin tek çareolduğunun altı çizildi. Avrupa’da direnenGülaferit Ünsal, Cahit Zorel, ÖzkanGüzel, Erdoğan Çakır gibi örneklerivererek “ancak direnerek haklarımızıelde edebiliriz” denilerek çözümlerkonuşuldu.

Örgütlenmenin mücadele etmeninönemine vurgu yapıldı. Ardından söz,70 gün Brüksel’de oturma eylemi ya-parak oturum hakkını kazanan CahitZorel’e verildi.

Grup Yorum üyesi kızları tutsakolan Erdem Varan da, bir konuşmayaparak, Yorum’a ilişkin baskı, tutuk-

lama ve ödül ile arama sürecini anlat-tı.

Köln Halk Meclisi ise Cahit Zorel’etutsakların ürünü olan, üzerinde “Ulaş”yazan bir bileklik hediye etti. Günlerden1 Temmuz Pazar günü olması dolayı-sıyla, Grup Yorum’un internet konseride gün sonunda hep birlikte izlenildi.

200’e yakın kişi katıldı.

� İSVİÇREUyuşturucu Ve Kumara Karşı

HFG Mücadele Merkezi Dayanış-ma Gecesi

Winterthur ve çevre köylerinde“Uyuşturucu ve Kumara Karşı HasanFerit Gedik Mücadele Merkezi Daya-nışma Gecesi” çalışması yürütüldü.Saat 14.00’da başlayan çalışmayı gece00.00’da sonlandırdık.

Özgürlük Çadırıİsviçre’nin Zürich şehrinde Musa

Aşoğlu, Erdal Gökoğlu, Gülaferit Ünsal,Grup Yorum, Devrimci avukatlar içinözgürlük çadırı kuruldu.

Devrimcilik yapmanın suç olmadığıdile getirildi. Avrupa ve Türkiye faşiz-minin faşist baskı ve ırkçı politikalarıteşhir edilerek, devrimcilik suç değilgörevdir denilerek tutsaklara özgürlüktalebi bir kez daha dile getirildi.

Ayrıca çadırımızda Duisburg’ta açı-lan uyuşturucu ile mücadele merkezi(HFG) ile dayanışma gecesinin afişleriasıldı. 6 kişinin katıldığı özgürlük çadırıeylemi saat 10.00 ile 16.00 arası açılaraksonlandırıldı.

� AVUSTURYANeunkirchende Grup Yorum

Konseri İzlenildi1 Temmuz Pazar günü internet üze-

rinden yayınlanan Grup Yorum Kon-serine, Neunkirchen Halk Meclisi topluizletim örgütledi. İzletim Wienner Ne-ustadt Alevi Kültür Derneğinde ger-çekleştirildi. İzletime 25 kişi katıldı.Sloganlar ve halaylar ile konsere katılım

sağladık. Son olarak konserin siyasi

önemi de anlatıldıktan sonra progra-

mımızı sonlandırdık.

Ankara'da Sivas KatliamındaKatledilenler İçinHelva Dağıtımı Yapıldı

Ankara’da Halk Cepheliler 2Temmuz 1993’te Sivas MadımakOteli’nde yakılarak katledilen 33 ay-dın için Misket Caddesi’nde esnaflarave halka helva dağıtımı yaptı, YaşlılarParkı’nda konuyla ilgili sesli ajitasyonçekti. Helva dağıtımı sırasında halktangelen desteklerle birlikte, açılan da-vaların sonuçsuz kalmasının bir öne-minin olmadığı, adaleti sağlayanınyine halkın kendisi olacağı ve SivasKatliamı’nın hesabının sorulacağıvurgusu yapıldı.

Çayan Mahallesi’nde2 Temmuz Çalışması Yapıldı

İstanbul Çayan Mahallesi’nde29 Haziran günü 2 Temmuz Sivaskatliamı anmasına çağrı ozalitleriasıldı. Çalışmada 15 adet ozalitmahalle duvarlarına asılarak 1 Tem-muz’da yola çıkılarak Sivas’a gidilipanma yapılacağı halka duyuruldu.Çalışmaya 2 Halk Cepheli katıldı.

8 Temmuz2018

Yürüyüş

Sayı: 74

555NE AKP NE FAŞİST MAFYA, BİZİ MAHALLELERDEN KOPARAMAZ!

Page 56: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

“Mücadeleyi benliğimin parçası olarak görüyorum. Oyoksa ben de yokum. Mücadelemizin her bir parçasını kendiminolarak görüyor, her eksiğimize, her ihtiyacımıza, her hedefimizekarşı kendimi sorumlu hissediyorum.”

Hasan Selim Gönen

16 Temmuz - 22 Temmuz

Bahattin İŞCAN:Devrim ve sosyalizm için mücadelenin saflarına

katıldı. Mücadelenin bedelini 12 Eylül sonrasındaişkence ve tutsaklıkla ödedi. 12 Eylül sonrasının ha-pishane direnişinde onurlu bir mücadele verdi. Tahliyeolduktan sonra 16 Temmuz 1988'de çalıştığı işyerindeelektrik çarpması sonucu hayatını kaybetti.Bahattin İşcan

Salih SEVİNEL:1966, Tokat Zile doğumlu Sevinel, evli

ve bir çocuk babasıydı. Devrimciydi. F tip-lerinin hücrelerindeki tutsaklardan biriydi.Tecrit politikası sonucu katledildi. 21 Temmuz2004’te Tekirdağ 1 No’lu F Tipi’nde kalpkrizi geçirdi, gereken müdahale yapılmayarakplanlı, kasıtlı bir biçimde öldürüldü.

Salih Sevinel

Kemal AYGÜL:Malatyalıydı. Örgütlü mücadeleye 1989’da Ye-

nibosna’da başladı. Cüretiyle, militanlığıyla yol-daşlarının güvenini kazandı. Oligarşiye, faşistlerekarşı Devrimci Sol Halk Milisleri’nde yer aldı. 16Temmuz 1993’te İstanbul Şirinevler’de polis tara-fından sokak ortasında kurşunlanarak katledildi.Kemal Aygül

Levent DOĞAN:1979 İstanbul doğumlu olan Levent Doğan

aslen Erzincanlıydı. 19 Temmuz 1996’daölüm orucunu desteklemek için Bağcılar Na-mık Kemal Caddesi’nde yapılan bir gösterisırasında polis tarafından katledildi. 17yaşında genç bir devrimciydi.Levent Doğan

Hüsnü İŞERİ:Küçük Armutlu halkına karşı sürdürülen

sayısız saldırılardan birinde, 23 Temmuz1990’da halkla birlikte direnirken polis tara-fından kurşunlanarak ağır yaralandı. Hastaneyekaldırılmasının polis tarafından geciktirilmesisonucu yaşamını yitirdi.Hüsnü İşeri

Hasan Selim GÖNEN:3 Mart 1983 İstanbul Üsküdar doğumlu olan

Hasan Selim Gönen, aslen Selanik göçmenidir. Ha-san’ın çocukluğu da Gelibolu’da geçti. LiseyiGelibolu Anadolu Lisesi’nde okudu. 2003 yılı baş-larında Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar Öğ-retmenliği Bölümü 2. sınıfta okurken Dev-Genç’lilerletanıştı. İstanbul Üniversitesi Gençlik sorumluluğu

yaptı. İlk tutuklanması da 7 Kasım 2005 yılında YÖK’e karşı An-kara’da yapılan eylemde oldu. 2006 yılında İstanbul Üniversitelersorumluluğu ve Gençlik alan sorumluluğu yaptı.

2007 yılında Trakya Bölgesi (Çanakkale, Edirne, Tekirdağ,Kırklareli ve Kocaeli) Gençlik sorumluluğu yaptı. 2009 yılındaCephe savaşçısı olarak tutsak düştü.

7 Ocak 2012’de tahliye oldu. Şimdi artık o, Komutan Rızaidi. İstanbul Gazi Mahallesi girişinde yoldaşı Sultan Işıklı ilebirlikte polisle girdiği çatışmada karnından ağır yaralı olaraktutsak düşen Hasan Selim Gönen, götürüldüğü OkmeydanıHastanesi’nde 21 Temmuz’da şehit düşmüştür.

Hasan Selim Gönen

Bugün Salih Sevinel; YARIN KİM???F tiplerinin her bir hücresi, AKP iktidarının cinayet yeridir.

20 Temmuz'da Tekirdağ F Tipi Hapishanesi'nin hücrelerinde bircinayet işlendi.

Salih Sevinel adlı hükümlü, tecrit politikasının sürdürücüleritarafından açıkça katledildi. Salih Sevinel'in hangi koşullarda,nasıl öldürüldüğüne dair elimize ulaşan son bilgiler, cinayetitüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor.

İlk açıklamamızda katleden kalp krizi değil, tecrittir demiştik.Tekirdağ F Tipi'nde 20 Temmuz'da an an yaşananlar sadece vesadece bunu kanıtlıyor.

F TİPLERİNDE CİNAYET İŞLENİYOOOR! diye haykırı-yoruz tüm gücümüzle. Yüreğinde, beyninde insanlıktan birnebze olsun bir şey olan herkesten bu CİNAYETLERE DURDEMESİNİ istiyoruz. Okuyun ve tecrit hücrelerinde cinayetnasıl işleniyor görün!

Günlerden 20 Temmuz. Salih Sevinel, sabah spor yaparkenvücudunda ağrı hissediyor. Sporu bırakıp hücresinde bir çayiçiyor. Ardından vücudunun değişik yerlerinde ağrılar başlıyor.

Sevinel, hücrede Ümit Karaaslan ve İbrahim Çuhadar adlıhükümlülerle birlikte kalmaktadır. Arkadaşları Salih'e masaj ya-pıyorlar. Biraz rahatladığını düşünerek yukarı çıkıp dinlenmekistiyor. Dinlenirken ağrılar artıyor. Bunun üzerine butona basarakgardiyanları çağırıyorlar.

Gardiyanlar geliyor ve Salih doktora çıkarılıyor. Revirdedoktor 10-15 dakika sonra iğne yapıp, ilaç verip reçetesiylebirlikte hücresine geri gönderiyor.

Ne iğnesi yapıldığını henüz bilmiyoruz; ancak reçetede KAS

F TİPLERİNDE CİNAYET İŞLENİYOOOR!HERKESTEN BU CİNAYETLEREDUR DEMESİNİ İSTİYORUZ!

Anıları Mirasımız

Page 57: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

GEVŞETİCİ türü ilaçlar yazılıdır. Salih, doktor tarafından"önemli bir şeyi olmadığı" gerekçesiyle hücresine geri gönderiliyor.

Hücreye geri geldikten sonra titreme başlıyor. Bu kez dedoktorun verdiği kremlerden sürüyorlar. Dinlenmesi için yukarıçıkarıyorlar. Birkaç dakika sonra Salih'ten hırıltı sesleri geliyor.Nefes alamıyor. İki kez gardiyanlara haber veriyorlar.

Bu arada gardiyanlar "nasıl olsa yine hastalık için çağırı-yorlardır" diye düşündüklerinden olsa gerek BUTONU KA-PATIYORLAR. Hücredekilerin dünyayla tek ilişkisi de böylecekesilmiş oluyor.

Bunun üzerine hücredekiler kapılara vurmaya başlıyor (Dik-katinizi çekeriz ki, kapılara bu şekilde toplu olarak vurmak dacezayı gerektiren bir eylemdir; peki herkese soruyoruz. Gardi-yanların butonu da kapattığı durumda ne yapacaktı hücredekiler...)

Kapıların vurulmaya başlanması üzerine gardiyanlar geliyor,hücredeki diğer iki hükümlüye Salih'i taşıyıp götürebileceklerinisöylüyorlar. İki arkadaşı Salih'i kucaklayıp koridora çıkıyorlar.Ama koridora çıktıklarında da "tamam artık biz buradan sedyeile götürürüz" diye diğerlerini hücreye kapatıyorlar.

Salih'i ise o durumda SEDYE İLE DEĞİL YİNE YÜRÜ-TEREK revire götürüyorlar. (Yürütülerek götürüldüğünün hücrearkadaşları dışında adli tutuklulardan da tanığı vardır.)

Salih, saat 11.15-11.30 sırasında revirde can veriyor.

KATİLLER HÜCREYİ BASIYOR, SUÇ BELGESİNİYOK ETMEK İSTİYORLAR!

Evet, Salih'in ölmesinin hemen ardından gardiyanlar hücresinibasıp, Salih'e sabah doktor tarafından yazılan reçete ve ilaçlarıarıyorlar. Hücreyi talan ediyorlar. Verilen ilaçları "suç delili"olmasın diye geri alıyorlar. Fakat reçete hapishanenin sağlıkçısınagönderildiği için bulamıyorlar.

Katlediyorlar ve yaptıkları ilk iş, suçun üstünü örtbas etmek,delilleri yok etmek. Bu Türkiye'de bir yönetim tarzı. Devrimcileriinfaz ederler; kaç metreden nasıl öldürdükleri belli olmasındiye, katlettiklerinin elbiselerini yok ederler.

"Hızlandırılmış tren" bir katliamla sonuçlanır, ilk işleri,belgeleri saklamak, çarpıtmak olur. Katledip, gerçekleri san-sürlerler. Üstünü örtemediklerinde de Susurlukçu savcı vehakimler aracılığıyla aklanır katiller.

Hayır, buna izin vermeyelim. Bu cinayetin de faillerinincezasız kalmasına izin vermeyelim.

CİNAYETTEKİ SUÇ DELİLİ, SADECE REÇETE VEİLAÇLAR MI?

HAYIR! TECRİTİN KENDİSİ EN BÜYÜK SUÇ KA-NITIDIR!

Tutuklu, ciddi bir rahatsızlık geçiriyor. Doktor, hastaneyesevk etmek yerine kas gevşetici yazıp hücreye geri gönderiyor.Gardiyanlar, butonu kapatıp hücrelerdekileri sorunlarıyla başbaşabırakıyorlar.

Ama suç sadece doktor ve gardiyanlarda değil; son yaşadığımız"hızlandırılmış tren katliamı"nda nasıl ki, sadece makinistisuçlamak, mantıklı değilse, Salih Sevinel'in katledilmesinde desadece kas gevşetici veren doktor ve butonu kapatan gardiyanlardeğildir tek suçlu.

Tecrit bir politikadır. Tecrit politikası, hapishane personelineböyle davranmayı emretmektedir. Fiziki olarak çürütüp yoketme politikası işte böyle böyle hayata geçirilmektedir.

SALİH SEVİNEL'İN KATİLLERİ GÖREVDEN ALIN-MALI, YARGILANMALIDIR!

Salih Sevinel'in hastalığını ciddiye almayıp kas gevşeticiverip hücresine geri gönderen doktor; hücrenin butonunukapatıp hücredekileri tüm dünyadan tecrit eden gardiyanlar;Tekirdağ F Tipi Hapishanesi müdürleri; tecrit politikasını 116ölüme rağmen hala uygulamakta ısrar eden Adalet BakanıCemil Çiçek ve Adalet Bakanlığı'nın işkenceci, katliamcı bü-rokratları; tecrit politikasını sürdürüp, katletmeye devam edip,üstüne üstlük "bizim dönemimizde böyle olaylar yaşanmadı"diyerek 116 ölümü inkar eden AKP hükümeti; SUÇLUDUR-LAR!

Salih Sevinel'i sadece "İHMAL" sonucu değil, "İRADİ,PLANLI" olarak öldürmekten yargılanmalıdırlar.

F TİPLERİ GERÇEĞİNİ, TECRİTİN KATLETTİĞİNİYÜZLERCE KEZ, ÇIĞLIK ÇIĞLIĞA HAYKIRDIK, SE-SİMİZİ DUYMAZDAN GELENLER, SİZ DE SALİH'İNÖLDÜRÜLMESİNDEN SORUMLUSUNUZ!

"Hızlandırılmış tren katliamı"nın ardından burjuva basındakimi köşe yazarlarının yazılarını ibretle okuduk.

Kimileri, daha önce makinistlerin, bilim adamlarının ken-dilerine sorunu aktardığını, bir katliam olabileceğini söylediklerini,ama kendilerinin "güncel konulardan bunlara yer vermeyefırsat bulamadıklarını", kimileri AKP'yi "kadrolaşma konusundaeleştirmedikleri için suçlu olduklarını" yazdılar...

Ama F tipleri ve tecrit konusunda aynı şeyi yapmaya devamediyorlar. Hızlandırılmış tren konusunda, göz göre göre gelenbir katliamı, AKP yalakası yayın politikaları nedeniyle örtbasettiler.

Gerçeği yazma görevlerini, halkın, muhalif düşüncelerinsesini duyurma görevlerini yapmayarak katliama zemin hazır-ladılar.

F tipleri ve tecrit konusunda başından beri böyle yapıyorlar.Tecrit, planlı bir öldürme politikasının adıdır. Bunu artık gör-meyenler görmeli, bilmeyenler öğrenmeli, duymayanlar duy-malıdır.

TECRİT POLİTİKASI daha çok can alacak! Duyun, bilin,görün!

25 Temmuz 2004TAYAD'lı Aileler

Vedat DEMİRCİOĞLU:Amerikan 6. Filosu’nu protesto eden

devrimci vatansever öğrencilerle, polisinsaldırısı sırasında polis tarafından İTÜ Gü-müşsuyu öğrenci yurdunun ikinci katındanaşağı atıldı. Kaldırıldığı hastanede 24 Tem-muz 1968’de şehit düştü.Vedat Demircioğlu

Kemal TÜRKLER: DİSK ve TİP kurucu üyelerinden, DİSK ve

Maden-İş’in yıllarca genel başkanlığını yapanKemal Türkler, 22 Temmuz 1980’de İstanbulMerter’de faşistler tarafından katledildi.

Kemal Türkler

Page 58: yuruyus-info.orgyuruyus-info.org/pdf/pdf/EOKY074.pdfdirenişi pazarlayanlar siyasi 4 AKP faşizmine karşı direnecek ve savaşacağız! AKP faşizminin provokasyonlarını, Gazi’de,

IRKÇILIK ALMAN MAHKEME-LERİNDE NASIL MEŞRULAŞTIRI-LIRIYOR?

Münih’te görülen NSU* davasındayargılanan Irkçı katil Zschape’nin mah-keme fotoğraflarına bakınca neler hisse-diyoruz, neler görüyoruz? Halkımızı tekkelimeyle öfkelendiriyor, nefret uyandı-rıyor! Bu kadar da olmaz bu ne pervasızlıkdiyoruz. Peki ne var o fotoğraflarda?

Alman emperyalizminin ırkçıları nasılaçıktan desteklediğinin görüntüsü var, on-lara göz yumduğunun, silah verdiğinin,banka soygunları yaptırdığının görüntüsüvar. Ben sizi katlederim; ama burada göz-lerinizin içine baka baka, gülerek, artistlikpozlar vererek, avukatları ile espriler ya-parak “Sizin acınızla dalga geçerim” de-menin görüntüsü. 9 insanımızı katledenbirinin nasıl bu kadar rahat olduğunu an-lamak için faşizmi bilmek yeterlidir. Mah-kemelerdeki çifte standart, bu adaletsizlikbaşka türlü anlaşılamaz. Alman mahke-melerinde adalet bizim için değil, tekellerinçıkarı için ırkçılara adalettir bu!

Alman Mahkemelerinde AdaletYok! Zschape Denilen Faşist KatilinAvukatı Bunu Daha İleriye Taşıdı VeTahliyesini İstedi

Münih’te beş yıldır devam eden NSUdavasında son savunmalar başladı. Da-vanın baş sanığı NSU üyesi Beate Zschae-pe’in avukatı Wolfgang Heer, son sa-vunmasını yaparken, şöyle dedi:

“Zschape terörist değildir, katil değildir.Banka soygunlarına katılmamıştır. İsnatedilen hiçbir suça karışmamıştır. Suç ma-hallerinin yayında bile bulunmamıştır.Beate Zschaepe ancak ağırlaştırılmış kun-daklamadan dolayı ceza alabilir, bununiçin de en yüksek ceza 10 yıldır. Bundandolayı da serbest bırakılmasını istiyoruz.”

Heer, Zschaepe’nin devlete karşı iş-lediği suçlardan dolayı da ceza almamasıgerektiğini; ancak küçük kundaklama-lardan dolayı ceza verilebileceğini söyledi.NSU’nun öldürdüğü 10 kişinin öldürül-mesi, kundaklama, 15 banka soygunuörgütün evinin yakılması ve delillerinkarartılmasından dolayı yargılanıyor. Bu10 kişiden 8’i Türkiyeli ve 1’i Yunanlı 9esnaf ve banka soygunu sırasında öldür-

dükleri biri de Alman polisidir.Zschape bir faşist katildir ve bir terö-

risttir. Kundaklamayı saymıyor zatenırkçı avukat Wolfgan Heer. Naziler kun-daklayarak, diri diri yakarak öldürür on-ların soyunda bu var. Bu zaten “terör”faaliyeti sayılamaz onlara göre. Binlercekez ev kundaklandı Almanya’da şimdiyekadar. Kaç tanesinin faili bulundu?

Bulunmaz; çünkü Alman devleti deaynen o Nazi soyundan olan avukat gibibakıyor. Zschape denilen faşistin illa tetiğiçekmesine gerek var mı teörist olmasıiçin? Organize edenlerin ve bunu yap-maktan tek bir kez bile tereddüt duymayanbir ırkçının kanunlar önünde suçlu olmasıiçin daha ne yapması gerekiyor? Hem desırf insanlarımızın teninin renginden dolayıbir insanı diri diri yakabilecek birisi.

Bu ırkçı katili korumak için, kendipolisinin canını bile hiçe sayan emperyalistbir devlet için, 9 insanımızın canının birdeğeri olur mu? Şöyle soralım; Hitler 30milyon Sovyet halkının, 6 milyon Yahu-dinin, 1 milyon çingenenin öldürülme-sinden sorumlu bir faşist diktatördür, ka-tildir, işkencecidir diyoruz. Peki Hitlerkendisi bu kadar insanı birebir öldürmediğiiçin suçsuz mudur? İlla tetiği çekmekgerekmez, asıl önemli olan o ırkçı dü-şünceyi taşımaktır. Zschape de böyle birfaşist katildir. Dolayısıyla da teröristtir!

Yaptıkları bütün kanıtlarıyla ortadaolmasına, istihbarat birimlerinin taşıdıklarıkimlik kartlarına sahip olabilen birininberaat etmesine şaşırmayız. Çünkü Almanyargısını iyi tanırız.

Aynı yargı, aynı polis, aynı adaletitirafçının ifadesiyle 15 yıl, sadece GrupYorum bileti sattığı için bir insana 5 yılceza verebiliyor. Ama Almanya’da güyayasalarla propagandası yasaklanan Naziler,6 bin kişi ile Hitler selamıyla konser ve-riyor. Ve bu para ile ırkçıları finanse edi-yorlar yine de yasaklanmıyorlar. Çünkükendi yarattıkları katil faşist sürüsüdürbunlar. Çifte standart daha açık söylersekadaletsizlik değil de nedir bunlar?

Devrimcilere mahkeme salonlarındasınıf kini ile yaklaşıyor hakimler, savcılar.O kin ile slogan atanları susturuyor, okin ile tehdit ediyor. O kin ile konuşma-

larına engel oluyor. O kin ile hapishanedetecritin en koyu halini uyguluyor. Hitler’indevamcısı Zschape, hapishaneden özelizinle babaannesinin yanına götürülürken,devrimcilerin babalarının vefat haberininolduğu dergi özel olarak verilmiyor.

Alman emperyalizmi devrimcileresınıf kini ile yaklaşıyor. Hiçbir hukuk ta-nımadan cezalar veriyor. Baştan vereceğicezayı belirliyor ve kalemi kırıyor. Tür-kiyeli gençlere yabancılara yönelik enküçük davalarda dahi NSU davasındançok daha sert, aşağılayıcı güvenlik ön-lemleri alıyor.

Bu pervasızlığı bizim örgütsüzlüğü-müzden alıyor. NSU davasının seyri ancakbizim oraya kitlesel katılmamız ve o mah-keme salonlarında ve önlerinde onlara fa-şistliklerini haykırmamızla değişir. Şu anbu dava, onların propaganda ve örgütlenmearaçları haline dönüşmüştür. Irkçı saldırı-ların meşrulaştırılmaya çalışıldığı bir davave en sonunda da bir ırkçının, bütün ka-nıtlara rağmen, halklarla dalga geçercesinetahliye ve beraati istenmiştir.

Bu adaletsizliğe karşı; ancak devrim-ciler mücadele edebilir. Diri diri yakılanbebeklerimizin hesabını, polisin ve mah-kemelerin adaletsizliklerini, ırkçıları nasılakladıklarını ancak devrimciler anlatabilir.NSU’nun ilk mahkemesinde olduğu gibi,yine takip etmeli, bulunduğumuz şehir-lerde, Türkiyeli mahallelerde bu adalet-sizlikleri anlatmalıyız.

Halkımız; dün 9 esnafı katlettiler, ev-lerimizi kundakladılar. Sıranın ne zamankime geleceğini hiç kimse kestiremez. 9insanımızın hesabını sormak, adalet is-temek herkesin görevidir. Adalet istemek,aynı zamanda kendi can güvenliğimizinkavgasını vermektir.

Sonuç olarak; katledilen esnaflarımız,diri diri yakılan insanlarımız, kundaklananevlerimizin hesabı için orada olmalıyız.Bizim bizden başka sahiplenecek kim-semiz yoktur, biz halk olarak örgütlenecekve kendi haklarımıza ve geleceğimizesahip çıkacağız!

Hepimiz Birimiz Birimiz Hepimizİçin!

NSU DAVASI, ALMAN EMPERYALİZMİNİNNAZİLERİ MEŞRULAŞTIRMA DAVASINA DÖNÜŞMÜŞTÜR!

MAHKEME SALONLARINDA NAZİLERİN PROPAGANDASI YAPILIYOR!IRKÇI KATİL ZSCHAPE’YE BERAAT İSTENİYOR!

AVRUPA’dakiBİZ

Yürüyüş

8 Temmuz2018

Sayı: 74

YOKSUL MAHALLELER, HALK İKTİDARINA GİDEN YOLDUR558