2
SOBiCEVT L (ö. 1161/1 748) Arapça sarf ve nahiv edebiyata dair eseriere alimi. _j Eskiden vilayetine kaza mer- kezi iken günümüzde ilçesine bir köy olan Sobuca'da (Sobice) ve Rüml nisbeteriyle de kendi eserlerinin Meh- med b. Ahmed, ise Mehmed b. Mehmed b. Ahmed geçer. Tah- sili ve görevler bilgi yok- tur. Dil, edebiyat ve Os- medreselerinde okutulan kitaplar üzerine olup eserlerinin birçok 1148 ( 1735-36) tarihli bir nüsha- (Süleymaniye Ktp., Ka- s!decizade Süleyman nr. 607, vr. 1, 168). bu esere bir ta'likat lan ve daha çok el-Katiye el-'Avamil'in dair eserleriyle Hüseyin Efendi ile bu istinsah eden Abdullah b. Hac Mehmed'in Sobicevl'nin oldu- Mehmed Ta- hir, Sobicevl'nin Ah- med (ö. 198/1784) siyer ve te- rikime dair eserine bulunarak ver- bilgiler çerçevesinde Sobicevl'nin So- buca'ya birkaç kilometre mesafedeki De- deköy'de medfun ve mezar ta- "Ziyaretten murad olan 1 Bu- gün bana ise beytiyle 1161 (1748) tarihinin yer Vilaye- tine Mensup s. 65; Mü- ellifleri'ndeki [1, 343[ 1261 tarihi ha- bir yerde ise 1141'- de 728) kaydeder Müellifleri, I, 255). Sobicevl'- nin vefat olarak bu iki tarihten ll, 58; Hediyyetü'l-'ari- fin, ll, 327) 1172 (1758-59) da zikre- der I, 96; Hediyyetü'l- 'arifin, II, 332). Ancak bunlardan 1141 müellif daki telifte Müzesi Ktp., nr. 6 istin- sah tarihi (Süleymaniye Ktp., Hafld Efen- di, nr. 391; Laleli, nr. 3263). 1172 ise iki nüs- (Süleymaniye Ktp., NB.fiz nr. 70; Yazma nr. 1206) istinsah tarihidir. Eserleri. 1. ii har. Birgivl'nin nahve dair üzerine bir olup 1141'de 728) 342 dair nisbetle orta hacimde bir olan ve günümüze birçok eserin müellif Konya izzet Müzesi Kütüphanesi'nde (nr. 161) Süleymaniye Kütüp- hanesi'nde 1141 , 1145, 1148 istinsah ta- rihini (Haf!d Efen- di, nr. 391; Laleli, nr. 3263; Kasldecizade Süleyman nr. 607, 608). Birgivl'nin metoini bazan yeni örnekler ekleyen ve onun misallerini tamamlayan Soblcevl gereksiz yer zaman zaman kendi de zikret- Eser 1326). z. 'ale'l-Hevadi . Nüreddin Hamza b. Turgut Ha- tlb ei-Kazvlnl'nin ih- tisar el-Mesalik'e yine kendisinin Ktp., AY, nr . 3670, müellif Bur- dur il Halk Ktp., nr. 1753; Giresun il Halk Ktp., nr. 1229/3; Köprülü Ktp., Mehmed Bey, nr. 501; Milli Ktp., nr. 1165; Samsun Gazi Ktp., nr. 116; Süleymaniye Ktp., Serez, nr . 2455, 4520; Fatih, nr. 4578; Vehbi Efendi, nr . 1814). 3. ii mesa'ili'l-Kifaye. Birgivl'nin sarfa dair Kifayetü'l - mübtedi eserinin Efendi Ktp., Efendi, nr . 2631; An- talya ilçe Halk Ktp., nr. 2745; ilahiyat Fakültesi Ktp., Yazmalar, nr. 527) . 4. medresele- rinde okutulan sarfa dair metnin (Konya Yusuf Ktp., nr. 9829, 9905; Kü- tahya Halk Ktp., nr. 709/3) . s. isagüci. Eslrüd- din el-Ebherl'nin isagüci ki- Türkçe bir (Süley- maniye Ktp., Fatih, nr. 4759, vr. 57-70). 6. Risale-i Alaka. Mahmud b. Abdullah Antakl'nin mecaz dair risalesi için kaleme Türkçe bir tir (Süleymaniye Ktp., Mahmud Efen- di, nr. 5885/1, Fatih, nr. 3239/3, 4755/1; Köp- rülü Ktp., Mehmed Bey, nr. 523/2; mir Mill! Ktp., nr. 132). 7. Risa- le-i Feride. es-Semerkandl'- nin el-Peride fi'l-isti'are ve'l-mecaz ad- eseri üzerine Türkçe bir (Süleymaniye Ktp., Fatih, nr. 3239, 4755; ir Efendi, nr. 800; A. u, nr. 891). a. Velediyye. Meh- med Efendi'nin münazara ilmine dair er- Risaletü '1- Velediyye eserinin Türk- çe (Süleymaniye Ktp., Fatih, nr. 4756). 9. (Süleymaniye Ktp., Fatih, nr. 4720, vr. 4- 10; Millet Ktp., Ali Emir! Efendi, nr. 5545; Konya ilçe Halk Ktp., nr. 476). Bu eser üzerine Ka- ratepeli Hüseyin b. Mustafa bir (Süleymaniye Ktp., Fatih, nr. 4720, vr. 21"-79b). : I, 478; Mehmed Tahir, Vilayetine Mensüb Ulema, ara, Müverrihln ve Teracim-i Ahvali, 1324, s. 65; a.mlf .. Müelli{Ieri, I, 255, 343; Asaf Gökbel -Hikmet Tarihi, 1936, I, lll; Brockelmann, GAL Suppl.,ll, 657; 96; ll, 158; He- diyyetü 'l-'arifin, ll, 327, 332; Kehhale, Mu'ce- mü'l-mü'elli/'in, VIII, 269; Xl, 182; Ahmet Turan Arslan, imam Birgivl: Eserleri ve Arapça Yeri, s. 143, 166; fi mektebfiti'l- 'alem (haz. Ali Karabulut-Ahmet Turan Ka- rabulut). Kayseri, ts. (Mektebe V, 3050; fi mektebati is- tanbul ve (haz. Ali Karabulut), [bas- yeri ve tarihi yokJ,III, 1318-1319. liJ MusTAFA ÖNcü SOFA dördüncü avlusunda XVIII. ait L (bk. TOPKAPI SARAYI). _j SOFTA medrese talebeleriiçin L bir terim. _j Farsça'da gelen suhte kelimesi, devrinde medrese için ilim la izafeten Bu terim zamanla softa lini Softa kelimesi, XVI. olup (BA, MD, nr. 3, hk. 7) so- nuna kadar devam Haki- kat, s. 92-93). mektebini bi- tiren bir talebe on iki-on iken medreseye girerek softa olur ve medrese Softalar ulüm" (mebanl-i u!Gm) denilen Arapça sarf, nahiv, ve adabü'l-bahs gibi muhta- sar at derslerini okuduktan sonra müder- risten belgesiyle (temes- sük) bir üst medreseye devam ederlerdi. Bundan sonra Tecrld, mif- tah, ve eliili (hariç ve dahil) medre- selerdeki üç gibi bir sü- rede Sernan Medre- sesi'ne girerek Tec- rübe sahibi (mu!d) za- manda saftatara ders okuturdu. tahsil gördükleri medreseler orta dereceli ve bun-

z. - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · edebiyata dair bazı eseriere yazdığı şerhlerle tanınan Osmanlı alimi. _j Eskiden Aydın vilayetine bağlı kaza mer kezi iken günümüzde

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: z. - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · edebiyata dair bazı eseriere yazdığı şerhlerle tanınan Osmanlı alimi. _j Eskiden Aydın vilayetine bağlı kaza mer kezi iken günümüzde

SOBiCEVT

L

SOBİCEVI (ö. 1161/1 748)

Arapça sarf ve nahiv kitaplarıyla edebiyata dair bazı eseriere yazdığı şerhlerle tanınan

Osmanlı alimi. _j

Eskiden Aydın vilayetine bağlı kaza mer­kezi iken günümüzde Koçarlı ilçesine bağ­lı bir köy olan Sobuca'da (Sobice) doğdu. AYdınl ve Rüml nisbeteriyle de anılır. Adı kendi eserlerinin bazı nüshalarında Meh­med b. Ahmed, bazılarında ise Mehmed b. Mehmed b. Ahmed şeklinde geçer. Tah­sili ve yaptığı görevler hakkında bilgi yok­tur. Dil, edebiyat ve mantık konularında Os­manlı medreselerinde okutulan kitaplar üzerine yaptığı çalışmalarıyla meşhur olup eserlerinin birçok nüshası vardır. Fetf:ıu'l­esrar'ın 1148 ( 1735-36) tarihli bir nüsha­sındaki kayıtlardan (Süleymaniye Ktp., Ka­s!decizade Süleyman Sırrı, nr. 607, vr. 1,

168). bu esere bir ta'likat yazdığı anlaşı­lan ve daha çok İ?.harü'l-esrar, el-Katiye el-'Avamil'in i'rablarına dair eserleriyle tanınan Zeynlzfıde Hüseyin Efendi ile bu nüshayı istinsah eden Abdullah b. Hac Mehmed'in Sobicevl'nin öğrencileri oldu­ğu anlaşılmaktadır. Sursalı Mehmed Ta­hir, Sobicevl'nin çağdaşı Karabaşzade Ah­med İzmlrl'nin (ö. ı 198/1784) siyer ve te­rikime dair eserine atıfta bulunarak ver­diği bilgiler çerçevesinde Sobicevl'nin So­buca'ya birkaç kilometre mesafedeki De­deköy'de medfun olduğunu ve mezar ta­şında, "Ziyaretten murad olan duadır 1 Bu­gün bana ise yarın sanadır" beytiyle 1161 (1748) tarihinin yer aldığını (Aydın Vilaye­tine Mensup Meşayih, s. 65; Osmanlı Mü­ellifleri'ndeki [1, 343[ 1261 tarihi baskı ha­tası olmalıdır). diğer bir yerde ise 1141'­de (ı 728) öldüğünü kaydeder (Osmanlı Müellifleri, I, 255). İsmail Paşa. Sobicevl'­nin vefat yılı olarak bu iki tarihten başka (lza/:ıu'l-meknCm, ll, ı 58; Hediyyetü'l-'ari­fin, ll, 327) 1172 (1758-59) yılını da zikre­der (lzaf:ıu'l-meknün, I, 96; Hediyyetü'l­'arifin, II, 332). Ancak bunlardan 1141 yılı

Fetf:ıu'l-esrar'ın müellif hattı nüshasın­daki telifte (İzzet Koyunoğlu Müzesi Ktp., nr. ı ı 6 ı) diğer bazı nüshalarındaki istin­sah tarihi (Süleymaniye Ktp., Hafld Efen­di, nr. 391; Laleli, nr. 3263). 1172 ise iki nüs­hasındaki (Süleymaniye Ktp., NB.fiz Paşa, nr. 70; Yazma Bağışlar, nr. 1206) istinsah tarihidir.

Eserleri. 1. Fetf:ıu'l-esrar ii Kitabi'l-İ?.­har. Birgivl'nin nahve dair İ?.harü'l-esrar'ı üzerine yapılan bir şerh olup 1141'de (ı 728)

342

tamamlanmıştır. İ?.hdr'a dair yazılan diğer şerhlere nisbetle orta hacimde bir çalışma olan ve günümüze birçok yazması ulaşan eserin müellif hattı nüshası Konya izzet Koyunoğlu Müzesi Kütüphanesi'nde kayıt­lıdır (nr. ı 161) Ayrıca Süleymaniye Kütüp­hanesi'nde 1141 , 1145, 1148 istinsah ta­rihini taşıyan nüshaları vardır (Haf!d Efen­di, nr. 391; Laleli, nr. 3263; Kasldecizade Süleyman Sırrı, nr. 607, 608). Birgivl'nin metoini açıklarken bazan yeni örnekler ekleyen ve onun misallerini tamamlayan Soblcevl gereksiz ayrıntılara yer vermemiş, zaman zaman kendi görüşlerini de zikret­miştir. Eser ayrıca basılmıştır (İstanbul 1326). z. Mirşadü'l-hddi 'ale'l-Hevadi. Nüreddin Hamza b. Turgut Aydınl'nin, Ha­tlb ei-Kazvlnl'nin Tell;].işü'l-MiftaJ:ı'ını ih­tisar ettiği el-Mesalik'e yine kendisinin yazdığıel-Hevadi adlı şerhin haşiyesidir

(İÜ Ktp., AY, nr. 3670, müellif hattı; Bur­dur il Halk Ktp., nr. 1 753; Giresun il Halk Ktp., nr. 1229/3; Köprülü Ktp., Mehmed Asım Bey, nr. 501; İzmir Milli Ktp., nr. 1 165;

Samsun Gazi Ktp., nr. 1 16; Süleymaniye Ktp., Serez, nr. 2455, 4520; Fatih, nr. 4578;

Vehbi Efendi, nr. 1814). 3. Keşfü'l-'inaye ii mesa'ili'l-Kifaye. Birgivl'nin sarfa dair Kifayetü'l-mübtedi adlı eserinin şerhidir (Atıf Efendi Ktp ., Atıf Efendi, nr. 2631; An­talya Elmalı ilçe Halk Ktp., nr. 2745; MÜ ilahiyat Fakültesi Ktp., Yazmalar, nr. 527) .

4. Şerf:ıu'l-Ma]fşud. Osmanlı medresele­rinde okutulan sarfa dair metnin şerhidir (Konya Yusuf Ağa Ktp., nr. 9829, 9905; Kü­tahya Tavşan lı Zeytinoğlu İlçe Halk Ktp., nr. 709/3) . s. Methum-ı isagüci. Eslrüd­din el-Ebherl'nin isagüci adlı mantık ki­tabına yazılan Türkçe bir şerhtir (Süley­maniye Ktp., Fatih, nr. 4759, vr. 57-70). 6. Methum-ı Risale-i Alaka. Mahmud b. Abdullah Antakl'nin mecaz alakalarına dair risalesi için kaleme alınan Türkçe bir şerh­tir (Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efen­di, nr. 5885/1, Fatih, nr. 3239/3, 4755/1; Köp­rülü Ktp., Mehmed Asım Bey, nr. 523/2; İz­mir Mill! Ktp., nr. 132). 7. Mefhum-ı Risa­le-i Feride. Ebü'I-Kasım es-Semerkandl'­nin el-Peride fi'l-isti'are ve'l-mecaz ad­lı eseri üzerine yapılmış Türkçe bir şerhtir (Süleymaniye Ktp., Fatih, nr. 3239, 4755;

Aş ir Efendi, nr. 800; A. Tekelioğl u, nr. 891).

a. Methli.m-ı Velediyye. Saçaklızade Meh­med Efendi'nin münazara ilmine dair er­Risaletü '1-Velediyye adlı eserinin Türk­çe şerhidir (Süleymaniye Ktp., Fatih, nr. 4756). 9. Risaletü'l-İsti'are (Süleymaniye Ktp., Fatih, nr. 4720, vr. 4- 10; Millet Ktp., Ali Emir! Efendi, nr. 5545; Konya Akşehir ilçe Halk Ktp., nr. 476) . Bu eser üzerine Ka-

ratepeli Hüseyin b. Mustafa Aydın! bir şerh yazmıştır (Süleymaniye Ktp., Fatih, nr. 4720, vr. 21"-79b).

BİBLİYOGRAFYA :

Keşfü'?-?Unün, I, 478; Sursalı Mehmed Tahir, Aydın Vilayetine Mensüb Meşayih, Ulema, Şu­ara, Müverrihln ve Etıbbanın Teracim-i Ahvali, İzmir 1324, s. 65; a.mlf .. Osmanlı Müelli{Ieri, I, 255, 343; Asaf Gökbel - Hikmet Şölen, Aydın İli Tarihi, İstanbul 1936, I, lll; Brockelmann, GAL Suppl.,ll, 657; lzaf:ıu'l-meknün, ı, 96; ll, 158; He­diyyetü 'l-'arifin, ll, 327, 332; Kehhale, Mu'ce­mü'l-mü'elli/'in, VIII, 269; Xl, 182; Ahmet Turan Arslan, imam Birgivl: Hayatı, Eserleri ve Arapça Tedr1satındaki Yeri, İstanbul1992, s. 143, 166; Mu'cemü't-tarl/:ıi't-türfişi'l-İslaml fi mektebfiti'l­'alem (haz. Ali Rıza Karabulut-Ahmet Turan Ka­rabulut). Kayseri, ts. (Mektebe Yayınları), V, 3050; Mu'cemü'l-matıtütati'l-mevcüde fi mektebati is­tanbul ve lı.natüll (haz. Ali Rıza Karabulut), [bas­kı yeri ve tarihi yokJ,III, 1318-1319.

liJ MusTAFA ÖNcü

SOFA KÖŞKÜ

Topkapı Sarayı'nın dördüncü avlusunda XVIII. yüzyıla ait köşk

L (bk. TOPKAPI SARAYI).

_j

SOFTA

Osmanlılar'da medrese talebeleriiçin

L kullanılan bir terim.

_j

Farsça'da ''yanmış. tutuşmuş" anlamına gelen suhte kelimesi, Osmanlı devrinde medrese öğrencileri için onların ilim aşkıy­la yanmış tutuşmuş olmalarına izafeten kullanılmıştır. Bu terim zamanla softa şek­lini almıştır. Softa kelimesi, Osmanlılar'da XVI. yüzyılda kullanılmaya başlanmış olup (BA, MD, nr. 3, hk. ı 7) imparatorluğun so­nuna kadar devam etmiştir (Mir'at-ı Haki­kat, s. 92-93).

Osmanlı eğitiminde sıbyan mektebini bi­tiren bir talebe on iki-on beş yaşlarında iken medreseye girerek softa olur ve medrese öğrenimi başlardı. Softalar "mukaddimat-ı

ulüm" (mebanl-i u!Gm) denilen Arapça sarf, nahiv, mantık ve adabü'l-bahs gibi muhta­sar at derslerini okuduktan sonra müder­risten aldıkları başarı belgesiyle (temes­sük) bir üst medreseye devam ederlerdi. Bundan sonra sırasıyla hiişiye-i Tecrld, mif­tah, kırklı ve eliili (hariç ve dahil) medre­selerdeki öğrenimlerini üç yıl gibi bir sü­rede tamamlayınca Sahn-ı Sernan Medre­sesi'ne girerek danişmend olurlardı. Tec­rübe sahibi danişmendler (mu!d) aynı za­manda saftatara ders okuturdu.

Saftatarın tahsil gördükleri medreseler orta dereceli öğretim kurumlarıydı ve bun-

Page 2: z. - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · edebiyata dair bazı eseriere yazdığı şerhlerle tanınan Osmanlı alimi. _j Eskiden Aydın vilayetine bağlı kaza mer kezi iken günümüzde

lar Osmanlı coğrafyasında en yaygın olan medreselerdi. Ayrıca Fat ih Sultan Meh­med'in yaptırdığı Sahn-ı Sernan medre­selerine öğrenci yetiştiren sekiz tetimme medresesinin öğrencilerine de softa adı ve­rilmekteydi. Tetimmelerin bir diğer adı olan mOsıle-i Sahn saftatarın eğitim gördükleri medreseterin seviyesini göstermektedir. MOsıle- i Sahn "sahna götüren, ulaştıran" manasma gelmektedir. Sahn medresele­ri yüksek dereceli medreseler olduğuna gö­re saftatarın eğitim gördükleri tetimme medreselerini de orta dereceli medrese­ler olarak görmek mümkündür (U nan, s. 66) . Softalar, medreseterin fiziki yapısına göre iki kişilik veya daha fazla gruplar ha­linde hücrelerde kalırlar, yemeklerini ima­retten yerler, danişmend olunca da oda sahibi olurlardı (Fatih Mehmet ll. Vak{iye­leri, 1, 257) . Ayrıca bütün giderlerinin kar­şılanmasının yanında medresenin vakfın­dan harçlık da alırlardı ( Ramazanoğlu Ha­lil Bey Oğlu Piri Paşa Vakfiyesi, VGMA, nr. 646/4, 8)

XVI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Os­manlı medreselerinin tedrici bir bozulma­nın içine girdiği genellikle kabul edilir. Bazı

Osmanlı müellifleri, medreseterin kfınOn- ı

kadime aykırı uygulamalardan dolayı ya­vaş yavaş bozulmaya başladığı , bunun hem müderris hem tedrisat hem de talebele­re yansıdığı konusunda birleşir. Bunlara göre medreselerde yüksek seviyeli ulema çocuklarına haksız imtiyazların sağlanma­

sı, ilmiye yolunda yükselmenin rüşvet ve iltimasla mümkün hale gelmesi (All Mus­tafa Efendi , s. 80), tedrisattan aktive riya­zi ilimterin kaldırılması (Katib Çelebi, s. ı o­ı ı ) ve nihayet kapasitenin üzerinde tale­benin kabul edilmesi klasik medrese gele­neğini bozmuştur (Koçi Bey, s. lO-ll) . Med­reselerin bozulmasında sosyal ve ekono­mik etkenterin de rolü vardı. Özellikle XVI. yüzyılın ikinci yarısına doğru medrese t a­lebeleri arasında büyük bir kargaşa yaşan­

maya başlanmıştır.

Aynı dönemde Anadolu'da ve Rumeli'­de ortaya çıkan büyük sosyal gerginlik sof­talara da yansıdı. Bozulan ekonomik yapı, genç nüfusta görülen artış bu gerginliği daha da körükledi. Kır kesimindeki genç­ler yatılı ve burslu olan medreselere sığın­dı, medreseler işsiz güçsüzlerin geçim ye­ri haline geldi. Kapasitenin üstünde öğ­renciyle dolan medreselerde eğitim ve öğ­retimin kalitesi düştü . Bu kargaşa orta­mından dolayı uzun süre medreseden dı­şarı çıkamamak ve mezuniyet sonrası iş­siz kalmak talebeler in psikolojisini boza-

rak onları suça itti. Celali isyanlarının da et­kisiyle gayri memnun bir kısım softa bir araya gelip çeşitli sayıda kişilerden oluşan bölükler halinde çeteler kurdu (BA, MD, nr. 12. hk. 925 , 1190, 1216) "Softa şekaveti" denilen bu hareketi Kanuni Sultan Süley­man'ın oğulları Selim ve Bayezid'in taht mücadeleleri, Osmanlı-iran ve Avusturya savaşları sebebiyle Celarıter'le bağlantılı ola­rak yüzyılın sonuna kadar sürdü (Akdağ ,

Türk Halkının Dirlik ve Düzenlik Kavgası,

S. 253-281) . Bu süreçte asi softa taifesi halk üzerinde baskı kurarak köyleri, kasa­baları yağmaladı; cer, nezir ve kurban adıy­la para (sa lgın 1 salma) topladı (BA, MD, nr. 12, hk. 204)

Osmanlı Devleti softa isyanlarını önle­mek ve medreseleri ıslah etmek için pek çok hüküm, ferman ve nizarnname yayım­tadı. Medreselerde derslere devam ve ders­lerde bir müfredatın takip edilmesi bağ­

lamında bir dizi ıstahat yapıldı (Bal tac ı , s. 37-42) . Ancak saftatar XVI. yüzyıldan son­ra da başta istanbul, Bursa ve Edirne gibi daha çok birlikte hareket edebilme imka­nını buldukları merkezlerde her fırsatta şe­hir içi siyasi ve içtimai hareketlere karış­mayı sürdürdü. Osmanlı Devleti'nin son yüzyılında softaların yapılan reformlara karşı direnmesi sebebiyle "ham softa" de­yimi literatüre girmiştir. Bugünkü Türk­çe'de softa kelimesiyle bir görüşe, bir ina­nışa körü körüne bağlanan kimse kastedil­mektedir.

BİBI..İYOGRAFYA :

Fatih Mehmet ll. Vaktiyeleri (nş r. Vakı fla r Um um Müdürlü~ü ). Ankara 1938, ı, 257; Ramazanoğlu Halil Bey Oğlu Pirf Paşa Vakflyesi, 1539-1555, VGMA, nr. 646/4, 8; Ali Mustafa Efendi , Kün­hü'l-al]biir ll: Fatih Sul(iln Mef:ımed Deuri: 1451-1481 (haz. M. Hüdai Şentürk), Ankara 2003, s. 80; Koçi Bey. Risale, London 1277, s. 10-11 ; Kati b Çelebi, Mfzanü'l-hak fi ihtiyari ' l-ehak, İstanbul 1306, s. 9-11; Cevdet, Tarih, ı , 109; Mir'at-ı Ha­kfkat (Miroğlu). s. 92-93; Ahmed Refik (Altınay].

Onuncu Asr-L Hicrfde istanbul Hayatı, istanbul 1333 , s. 50-51; Uzunçarşılı , ilmiye Teşkilatı, s. 12-13; Cahid Baltacı, XV-XVI. Asırlarda Osman­lı Medrese/eri, istanbul 1976, s. 37-42; Mustafa Akdağ, Türk Halkının Dirlik ve Düzenlik Kau­gası: CeliW isyan/an, istanbul 1995, s. 253-281; a.mlf., "Türkiye Tarihinde içtimal Bulıranlar Se­risinden: Medreseli isyanlan", iFM, Xl/1-4 ( 1950). s. 361-387; Fahri Unan, Kuruluşundan Günü­müze Fatih Külliyesi, Ankara 2003, s. 66; Tah­sin Yazıcı , "Softa" , iA , X, 735-736; C. E. Bos­worth, "Softa", Ef2(ing. ).IX, 702.

L

Iii! MusTAFA ALKAN

SOFU

(bk. SÜFI) . _j

SOFUOGLU, Mehmet

ı ı

SOFULAR CAMii

L (bk. DARÜLHADİS CAMii).

_j

ı ı

SOFUOGLU, Mehmet (1923-1987)

Tefs ir hocası ,

Şal)il)-i Bu!Jiiri ve Şal;ıil) -i Müslim

mütercimi. L _j

Aydın'ın Nazilli ilçesinde doğdu. Babası Molla Ali, annesi Esma Hanım'dır. İlk öğ­renimini Nazilli 'de bitirdi, 1947'de Afyon Lisesi'nden mezun oldu. Kendi gayretiyle Kur'an ve Arapça derslerine devam etti. Nazilli'de Hfıfız Osman Efendi'den tecvid dersleri aldı. Ayrıca Arif Efendi'den emsi­le, Tavaslı Tahir Efendi'den el-'Avfımilve İ:?;hfır' ı okudu. Askerlik görevini yedek su­bay olarak yaptıktan sonra 1949 yılında yeni açılan Ankara Üniversitesi İlahiyat Fa­kültesi 'ne kaydoldu. 19S3'te burayı biti­rince istanbul imam-Hatip Okulu meslek dersleri öğretmenliğine tayin edildi. istan­bul'da ilim adamlarından faydalanma im­kanı bulan Sofuoğlu, Hasan Basri Çantay'­dan Arap edebiyatı ve Arapça'dan Türk­çe'ye tercüme teknikleri konusunda ders aldı. Milli Eğitim Bakanlığı'ndan izinli ola­rak 1956 yılında Bağdat'a gitti , Edebiyat Fakültesi'nde (Küll iyyetü'l-adab ve'l-uiGm) Arapça derslerine devam etti. Bağdat'ta Ebu Şakir Muhammed Fuad et-Aıüsi'den ŞaJ:ıiJ:ı-i Müslim'i okudu. 19S7'de hac görevini yerine getirdi. 19SB'de istanbul imam-Hatip Okulu'ndaki görevine döndü. 1961'de istanbul Yüksek İslam Enstitüsü tefsir öğretmenliğine tayin edildi. 1966-1970 yıllarında burada müdür yardımcısı olarak da görev yapan Mehmet Sofuoğlu kendi isteğiyle emekliye ayrıldığı 1983 yılı­na kadar fakülteye dönüşen kurumda tef­sir hocalığına devam etti. Kısa bir süre ha­d.is derslerine de girdi. istanbul Yüksek is­lam Enstitüsü'ndeki hacatığı boyunca me­tin olarak Celfıleyn ve Beyzavi'nin Envfı ­

rü't-tenzil'ini okuttu. Her yıl bir bölümü­nü ders programına almak suretiyle Ce­lfıleyn tefsirinin tamamını üç defa okut­tuğunu otobiyografısinde kaydetmektedir. Türkiye Diyanet Vakfı İslfım Ansiklo­pedisi'nin hazırlık çalışmalarında bulunan ve halen mesai veren pek çok ilim adamı ,

araştırmacı ve yardımcı eleman onun öğ­rencisi olmuştur. Mehmet Sofuoğlu 1 O Ma­yıs 1987'de vefat etti; cenaze namazı gö­rev yaptığı Marmara Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Camii'nde kılındıktan sonra Ka-

343