78
Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) Dr. Iur. Samim Ünan SİGORTA HUKUKU TÜRK DERNEĞİ (AIDA TURKEY)

Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

  • Upload
    others

  • View
    10

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası(Genel Şartlar Şerhi)

Dr. Iur. Samim Ünan

SİGORTA HUKUKU TÜRK DERNEĞİ

(AIDA TURKEY)

Page 2: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim Ünan

Kasım 2012

Yayımlayan: Sigorta Hukuku Türk Derneği

Kapak Tasarımı ve Uygulama: Ümran Arslan

Baskı: Özdil Basımevi, Galip Dede Cad. 77/1 Beyoğlu 34420 İstanbul, Tel: 0212 251 83 13

SİGORTA HUKUKUTÜRK DERNEĞİ

Page 3: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

ZorunluHekim Sorumluluğu Sigortası

(Genel Şartlar Şerhi)

Dr. Iur. Samim Ünan

SİGORTA HUKUKUTÜRK DERNEĞİ

Page 4: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım
Page 5: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

5

Önsöz

Hekimlerin sorumluluğunun ileri sürüldüğü haller giderek artmaktadır. Evvelce ülke-mizde hekimin sorumlu tutulması pek kolay olmuyordu. Hekimler arasındaki hoşgörü sayesinde, bir tıbbi uygulamanın kusurlu olduğu ve sorumluluk gerektirdiğini kabul ettirmek zor bir uğraştı. Görevlendirilen hekim bilirkişiler zararlı sonuca yol açan uy-gulamaları genellikle bilime ve tıp kurallarına uygun sayma eğilimi sergilerlerdi. Öyle ki, hastanın karnında unutulan makas dahi “olağan bir ameliyat riski” olarak görülür veya gösterilirdi.

Hekimin aşırı bir sorumluluk tehdidi altında olması, zor ve riskli tıbbi uygulamalardan kaçınmasına ve bu da can zararlarının artmasına sebep olabilmektedir. Buna karşı-lık hekimin sorumluluğunun “hayal” olması da doğru vve insanların hayrına değildir. Dengeli bir çözümün benimsenmesi gerekmektedir.

Hekim sorumluluğu sigortası, hekimlerin hukuki sorumluluk sebebiyle maruz kalabi-lecekleri mali yükten onları kurtarmaktadır. Serbest çalışan hekimler deyim yerinde ise “damla damla” kazanmaktadırlar. Bir seferde büyük tutarlar elde etmemekte, bak-tıkları her hasta karşılığında küçük ücretler alarak sonuçta çok uzun sürede birikim oluşturmaktadırlar. (Kamu veya özel) bir kuruma bağlı olarak çalışan hekimler ise, ya-pacakları bir hatalı uygulama sebebiyle kurumun rücu istemiyle karşılaşabilirler ve bu da onların hayat düzeylerini çok olumsuz etkileyebilir. Bu açıdan sorumluluk sigortası hekimler için çok önemli bir korunma yöntemidir.

Hekim sorumluluğu sigortasının “zorunlu” kılınması şart mıydı? Dünyada birçok ülke hekimin sorumluluğu alanında zorunlu sigorta öngörmemiştir. Ancak zorunlu olmasa da, hekim sorumluluğu sigortası özellikle batılı ülkelerde çok yaygındır. Türkiye’de bu sigortanın zorunlu hale getirilmesi ise herkesin yararınadır: Bu sigorta sayesinde zarar görenler, kendilerine zarar veren hekime yönelik tazminat alacaklarını karşı-layacak bir mali kuruluşa ( sigortacıya) başvurma olanağına kavuşmaktadırlar. So-rumluluğu öne sürülen hekim, bazı hallerde çok yüksek ve altındann kalkılması çok zor tutarlara ulaşan tazminat yükümlülüğünü sigortacıya devretmiş olacaktır. Hekim çalıştıran devlet, çalıştırdığı hekimin eylemi dolayısıyla ortaya çıkan sorumluluğunu sigortacıya aktaracaktır. Aynı şekilde hekim çalışitıran özel sağlık kuruluşu da, heki-min eyleminden doğan sorumluluğunun mali yükünden kurtulacaktır. Çünkü zorunlu sigorta yalnızca tedavi görenlerin istemlerini değil fakat hekimi çalıştıran resmi veya özel kuruluşun rücu istemlerini de kapsamaktadır.

Page 6: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

6 Önsöz

Bu “kazan-kazan-kazan” sistemi içinde acaba kim en fazla kazanmaktadır? Kanımız-ca devlet ve özel sağlık kuruluşları en kazançlı olanlardır. Çünkü onlar, hekimin yol açtığı zararlar için zarar görenlere tazminat ödedikten sonra ödedikleri bu tutarı heki-min sigortacısından geri alabilmektedirler. Böylece aslında onlar da “sigortalı” konu-muna gelmiş olmaktadırlar. Ödedikleri prim ise sadece yarı primdir. Şu halde resmi veya özel sağlık kuruluşları, kendi sorumluluklarını -primin yarısını hekime ödeterek- sigortalatmış olacaklardır. Hekim de kazançlıdır. Çünkü o da, primin yarısını ödeyerek (tedavi gören hastaya veya kendisini çalıştıran kuruma karşı olan) sorumluluğundan kurtulmaktadır.

Bu çalışma, hekim sorumluluğu sigortası genel şartlarını yeni Türk Ticaret Kanunu hükümleriyle birlikte ele almaktadır. Yararlı olmasını diliyoruz.

Kasım 2012

Dr. Iur. Samim Ünan

Page 7: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

7

GİRİŞ

2011 tarihli (yeni) Türk Ticaret Kanunu’nun 1 Temmuz 2012’de yürürlüğe girmesinden sonra, sigorta genel şartları yeni yasaya uyumu sağlamak üzere yeniden düzenlenmektedir. Aşağıda Hazine Müsteşarlığı tarafından yayınlanan zorunlu hekim sorumluluğu sigortası (“tıbbi kötü uygulama” veya “malpraktis” sigortası yerine bu anlatımı yeğliyoruz) genel şartlar ve bunlara ilişkin kısa yorumlarımızı bulacaksınız.

Genel şartların düzenlemediği hususlarda TTK’nun sorumluluk sigortalarına ilişkin hükümleri (ve TTK 1485’te sayılan hükümler) uygulanacaktır. Bunların tamamının bu çalışma kapsamında ele alınması mümkün değildir. Bunlardan sadece bazı önemli gördüklerimize değinmekle yetiniyoruz.

Zorunlu hekim sorumluluğu sigortası 1928 tarihli Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’un (Günümüz dilinde anlamı: Tıp Sanatı ile Tıbbın Bölümü Niteliğindeki Sanatların İcra Edilme Biçimi Hakkında Kanun) Ek 12inci maddesi ile öngörülmüştür. Söz konusu hüküm aynen aşağıdaki gibidir:

Ek Madde 12 – (Ek: 21/1/2010-5947/8 md.)

Kamu sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar, tıbbi kötü uygulama nedeniyle kendilerinden talep edilebilecek zararlar ile kurumlarınca kendilerine yapılacak rüculara karşı sigorta yaptırmak zorundadır. Bu sigorta priminin yarısı kendileri tarafından, diğer yarısı döner sermayesi bulunan kurumlarda döner sermayeden, döner sermayesi bulunmayan kurumlarda kurum bütçelerinden ödenir.

Özel sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan veya mesleklerini serbest olarak icra eden tabip, diş tabibi ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar, tıbbi kötü uygulama sebebi ile kişilere verebilecekleri zararlar ile bu sebeple kendilerine yapılacak rücuları karşılamak üzere mesleki malî sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadır.

Zorunlu mesleki malî sorumluluk sigortası, mesleklerini serbest olarak icra edenlerin kendileri, özel sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışanlar için ilgili özel sağlık kurum ve kuruluşları tarafından yaptırılır.

Page 8: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

8 Dr. Iur. Samim Ünan

Özel sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışanların sigorta primlerinin yarısı kendileri tarafından, yarısı istihdam edenlerce ödenir. İstihdam edenlerce ilgili sağlık çalışanı için ödenen sigorta primi, hiçbir isim altında ve hiçbir şekilde çalışanın maaş ve sair malî haklarından kesilemez, buna ilişkin hüküm ihtiva eden sözleşme yapılamaz.

Zorunlu sigortalara ilişkin teminat tutarları ile uygulama usul ve esasları Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak Hazine Müsteşarlığınca belirlenir.

Bu maddedeki zorunlu sigortaları yaptırmayanlara, mülki idare amirince sigortası yaptırılmayan her kişi için beş bin Türk Lirası idari para cezası verilir.

Page 9: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

9Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel ŞartlarıResmi Gazete Tarihi: 21.07.2010 Resmi Gazete No: 27648Yürürlük Tarihi: 30.07.2010 Son Değişiklik: RG, 28.08.2012-28395

A. SİGORTANIN KAPSAMI A.1. Sigortanın Konusu

Bu sigorta sözleşmesi, 1219 sayılı Kanunun Ek 12 nci maddesi çerçevesinde, serbest ya da kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanların poliçede belirtilen mesleki faaliyeti ifa ederken, sözleşme tarihinden önceki on yıllık dönemdeki veya sözleşme süresi içinde mesleki faaliyeti nedeniyle verdiği zararlara bağlı olarak sözleşme süresi içinde kendisine yapılan tazminat taleplerine ve bu taleple bağlantılı yargılama giderleri ile hükmolunacak faize ve sigortalı aleyhine ileri sürülen tazminat talebine ilişkin makul giderlere karşı poliçede belirlenen limitler dahilinde teminat sağlar. Ancak on yıllık dönemin başlangıcı 30 Temmuz 2009’u geçemez ve bir aydan fazla sigortasız kalınan dönemlerde meydana gelen olaylara bağlı olarak sigortalı dönemlerde yapılan ihbarlar için sigorta koruması yoktur.

Sigortalının Mesleki faaliyete son vermesi halinde, birinci paragraftaki teminata ek olarak, son sigorta sözleşmesi dönemindeki mesleki faaliyetinden dolayı sözleşmenin bitiş tarihinden iki yıl sonrasına kadar ortaya çıkabilecek talepler de teminat dahilindedir.

Uygulamada kısaca “malpraktis (tıbbi kötü uygulamaya ilişkin sorumluluk) sigortası” olarak bilinen hekim sorumluluğu sigortası, diş hekimleri dahil hekimlerin meslek etkinlikleri sırasında yol açacakları zararlardan sorumluluklarını sigorta teminatı altına almayı amaçlamaktadır.

Sigortayı yaptırmakla yükümlü olan kişi (sigorta ettiren) ve sigortalı (sorumluluğu temin edilen hekim) her zaman aynı değildir. Özel kurumlarda görev yapan hekimler

Page 10: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

10 Dr. Iur. Samim Ünan

için sigorta bu kurumlar tarafından yaptırılmaktadır (Tababet ve Şuabatı Sanatların Tarzı İcrası Hakkında Kanun Ek Madde 12 fk.3; Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Tarife ve Talimatı B.1 b).

Yeni genel şartlar uygulamada “claims made” (talep esası)olarak bilinen tekniğe uygun bir düzenleme getirmiştir. Buna göre, sadece sigortalıya sigorta süresi içinde (uygulamada kural olarak bir yıldır) ileri sürülen talepler sigorta koruması altındadır. Claims made (talep esaslı) sigortalarda tazminat talebinin sigortalı hekime karşı ileri sürülmesine ek olarak (asıl) sigorta süresi içinde sigortacıya “ulaştırılmış” olması da öngörülür. Bununla birlikte, hekim sorumluluğu sigortasında genel şartlar, zarar görenin talebinin sigorta süresi içinde sigortacıya bildirilmiş olmasına ilişkin herhangi bir koşula yer vermemiş, tersine sigortalıya yapılan talebi yeterli görmüştür (“bu sigorta sözleşmesi...... (hekimin) ..... verdiği zararlara bağlı olarak sözleşme süresi içinde kendisine yapılan tazminat taleplerine ...... karşı ...teminat sağlar”). Talebin sigortacıya derhal haber verilmemesinin yaptırımı TTK 1475(3)’te, TTK 1446(2)’ye yollama yapılarak hükme bağlanmıştır (sadece sigortacı- sigorta ettiren/sigortalı ilişkisinde, sigortacı zarar görene tazminat ödedikten sonra ödediğini kısmen geri almak üzere sigortalıya rücu ettiği vakit uygulanacak olan kusurun ağırlığına göre indirim).

Sigortalı hekimin meslek etkinliğine son vermesi olasılığında, “son sigorta sözleşmesi dönemindeki” (TTK m.1411 uyarınca “sigorta dönemi” kural olarak bir yıldır) etkinliklerinden dolayı, sözleşmenin bitiş tarihinden iki yıl sonraya kadar ileri sürülecek talepler de sigorta koruması altında olacaktır.

Hekim sorumluluğu sigortası geçmişe etkili koruma sağlamaktadır. Sözleşmenin yapıldığı tarihten on yıl geriye doğru bir koruma süresi öngörülmüştür. Ancak bu on yıllık süre hiç bir halde 30 Temmuz 2009’dan öncesini kapsamayacaktır (Zaman Sınırı: 30 Temmuz 2009). Geçmişe etkili korumanın anlamı şudur: Sigortacı, sözleşmeden önceki on yıllık dönem içinde sigortalının meslek etkinliklerinden kaynaklanan zararlarla ilgili tazminat istemlerini karşılayacaktır. Ancak bu istemlerin sigorta koruması altında olmalarının ön koşulu “sigorta süresi içinde” ileri sürülmüş bulunmalarıdır (“claims made” esası). Sigortalının meslek etkinliğine son vermesi halinde yalnızca “son sigorta dönemi içindeki” etkinlikler için iki senelik ek bir sigorta koruması öngörülmüştür. Bu sebeple, sigortalı hekim mesleği bıraktığında, sadece bırakmanın söz konusu olduğu sigorta dönemi içindeki etkinlikler için ek iki yıllık koruma süresinden yararlanacaktır. Genel şart metninden (kullanılan sözcük ve anlatımlardan) çıkan sonuç budur. Ancak bunun “yeterli” olmayacağı da ortadadır. Mesleğin icra edilmesine son verilmesi halinde, sadece son sigorta dönemini değil, geçmişe etki tarihine kadarki bütün süreyi kapsayan iki yıllık bir “ek” koruma daha uygun düşerdi.

Genel şart metni sigorta süresi veya geçmişe etki süresi içinde sorumluluğa yol açan davranışın mı (malpraktis) yoksa zararın mı meydana gelmiş olması gerektiği hususunda açık değildir. Ancak konunun pratik önemi azdır. Çünkü oldukça uzun bir

Page 11: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

11Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

geçmişe etki süresi söz konusudur. Bu sebeple sorumluluğa yol açan olayın (tıbbi uygulama, malpraktis) zarardan önceki bir anda ortaya çıkması olasılığı uzaktır.

Sigortalı hekime karşı tazminat talebinin sigorta süresi içinde yapılmış olması gereklidir. Sözleşme öncesinde ileri sürülmüş olan tazminat talepleri sigorta koruması altında değildir. Tazminat istemi sözleşme öncesinde ileri sürülmüş ve sigortalı hekime de ulaşmışsa, riziko sözleşme öncesinde gerçekleşmiş olur. Gerçekleşmiş bir riziko için, bu durum bilinerek sigorta yaptırılması geçersizdir (TTK 1458).

Hekim sorumluluğu sigortası tam anlamıyla geçmişe etkili sigorta oluşturmaz. Geçmişe etkili sigorta, rizikonun sigorta sözleşmesi öncesinde meydana geldiği (ancak tarafların bu durumu bilmedikleri) hallerde söz konusu olur. Oysa hekim sorumluluğu sigortasında riziko, Genel Şartların B.1 maddesi uyarınca tazminat talebinin ileri sürüldüğü anda gerçekleşmektedir. Bu an ise (sözleşme yapıldıktan sonra) sigorta süresi içinde yer almak zorundadır.

Zarar görenin tazminat talebini dava yoluyla ileri sürdüğü, fakat henüz dava dilekçesinin sigortalı hekime tebliğ edilmediği (ve hekimin de aleyhindeki talepten başka biçimde bilgisinin olmadığı) hallerde (istemin noter ihtarıyla yapıldığı durumlarda da benzer bir sorun ortaya çıkacaktır) sigorta sözleşmesi tazminat talebi hekime ulaşmadan önce tamamlanmışsa acaba sigortacı koruma sağlamakla yükümlü olur mu? Bu olasılık, rizikonun gerçekleştiği bilinerek sigorta yaptırma hakkındaki hükmün (TTK 1458’in) kapsamında sayılmamalıdır. Buna karşılık sözleşme öncesindeki bildirim görevi (TTK 1439(2)) sigortacı ile sigorta ettiren/sigortalı arasındaki ilişkide uygulama alanı bulabilir. Burada (sorumluluğa yol açabilecek nitelikteki) olayın sigortacıya bildirilmesine ilişkin TTK 1475(1) hükmü devre dışıdır. Çünkü TTK 1475(1) sözleşme kurulduktan sonraki safhayı düzenlemektedir.

Hekim sorumluluğu sigortasının temin ettiği hususlar şunlardır: tazminat talebi- taleple ilgili olarak mahkemenin hüküm altına alacağı yargılama giderleri ve faiz- taleple ilgili makul giderler.-

Tazminat talebi olay başına uygulanacak limit dahilinde temin edilir (şu an için 400.000 TL).

Mahkemenin hüküm altına alacağı yargılama giderleri, sigortalı aleyhine yargı kararında hükme bağlanan yargı harcı; bilirkişi, keşif ve tanık giderleri; davacı lehine hükmedilen vekalet ücreti gibi hususlardır. Burada varsayım sigortacının dava edilmemiş ve bu tutarların kendisinden tahsil edilmemiş olmasıdır. Eğer tazminat isteyen kişi sigortacıyı da dava etmiş ve bu tutarlar sigortacı aleyhine hüküm altına alınmışlarsa, sigortacı bunları zaten davacıya karşı “kendi yükümlülüğü” olarak ödeyecektir.

Mahkemece sigortalı aleyhine tazminat alacağına ilişkin olarak hükme bağlanan faiz de sorumluluğun kapsamına dahil bir unsur olarak sigortacı tarafından karşılanacaktır.

Page 12: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

12 Dr. Iur. Samim Ünan

Mahkemenin davalı sigortalı hekim aleyhine hükmettiği yukarıda sayılan çeşitli tutarların sigorta kapsamında olmaları makuldür. Aşağıda göreceğimiz üzere, sigortalı aleyhine dava açılmışsa, bunun “yönetimi” kural olarak sigortacıya aittir. Başka bir anlatımla, sigortacı, eğer dilerse, dava hususunda ne gibi bir yol izleneceğine kendisi karar verecektir (bu hakka sahiptir). Eğer davaya sebep olmadan veya dava açıldığında hemen talebin karşılanmasına karar vermemiş ve bu yüzden fatura kabarmışsa, bundan dolayı sorumlu olması doğaldır. Özellikle faiz konusu sigortacı ile sigortalı arasında sorun doğurmaya elverişlidir. Bazı hallerde fatura uzun senelere yayılan faiz yüzünden (faizin uzun süren yargılama süreci sonunda mesela tazminat alacağının üç katına ulaşmış olduğu hallerle karşılaşıldığı vakidir) çok yüksek olmaktadır. Eğer sigorta ettiren/sigortalı aleyhindeki tazminat talebi olay tarihinden işlemeye başlarsa (zararın olay tarihinde ortaya çıktığı durumlarda öyle olacaktır), davanın ileri bir tarihte (zamanaşımı dolmadan hemen önce- eğer hekime karşı sözleşmesel sorumluluk uyarınca istemde bulunulmuşsa zamanaşımı çok daha uzun bir süre olacaktır-) açılması, faizi çok artırmaktadır. Bu gibi bir durumda sigortacının herhangi bir kusuru olmamakla birlikte, faizi karşılaması gerekecektir. Ancak faiz yükü için genellikle ayrı bir limit öngörülmemektedir (hekim sorumluluk sigortasında da ayrı bir limit yoktur). Bu durumda limitin önemli bir bölümü faizin karşılanması için kullanılmış olabilecektir. Tazminat isteminin ileri bir tarihte dava (veya icra takibi) yoluyla yapılmış olması sigorta ettiren/sigortalının da denetiminde olan bir husus değildir. Ancak, hekim sorumluluk sigortasında, genellikle tazminat talepleri zarar meydana geldikten veya gelmeye başladıktan kısa süre sonra yapılmaktadır. Asıl sorun, bu talepler hakkında doğru kararı kısa sürede verebilmektir. Yerinde olan bir talep derhal karşılanmaz ve yargıya götürülmesine izin verilirse, bunun maliyeti artıracağı kesindir. Eğer buna sigortacı sebep olmuşsa (verdiği karar hatalı ise) sonuçta çıkan fatura limitin çok ötesinde olsa dahi (işleyen faiz mesela 400.000 TL olan limitin 200.000 TL aşılmasına yol açmışsa), sigortacının limitten ayrı olarak bu faiz yükünü karşılaması lazımdır. Başka bir anlatımla, tazminat talebi karşısında nasıl hareket edileceğine ilişkin kararının hatalı olması rizikosu sigortacının üzerindedir. Bu halde limit aşımı ortaya çıkmış olsa dahi sigortacı fazlayı da ödeyecektir. Buna karşılık, sigortacının kendi karar ve tercihinin sonucu olmayan faiz yükü limit dahilinde karşılanacaktır.

Tazminat talebine ilişkin makul giderler de sigortacının sorumluluğundadır. TTK m.1474 (1) bunu açıkça öngörmüştür. Burada söz konusu olan giderler, mahkemece hüküm altına alınanlar hakkında ayrıca düzenleme yapıldığı için, bunlar dışında kalan sigortalının kendi kararı doğrultusunda yapmış olduğu giderlerdir (sigortalının aldığı görüşler, hizmetine başvurduğu avukat, laboratuvar incelemesi v.b.). TTK 1474 (1) uyarınca tazminat talebine ilişkin makul giderler sigorta bedeline dahildir. Eğer ödenmesi gereken tazminat tutarı ve bu giderlerin toplamı sigorta bedelini aşarsa, aşan kısmın sigorta kapsamında karşılanabilmesi sözleşmede bu hususta özel hüküm bulunmasına bağlıdır.

Mahkemece tazminat alacağı ile ilgili olarak hükmedilecek giderler ve faiz hususunda

Page 13: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

13Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

şu da belirtilmelidir: Sigortalı tazminat talebini ve hakkında dava açıldığını zamanında sigortacıya bildirmemişse, sigortacı “bu bildirim zamanında yapılmış olsa idi, (yerinde görünen) tazminat talebini derhal karşılayarak ek masraf ve faiz yükünü önleyebileceğini, bu sebeple bunları karşılama yükümlülüğünün olmadığını” ileri sürebilir. TTK m.1475(2) sigortalının tazminat istemini derhal sigortacıya bildirmekle yükümlü olacağını TTK 1475(3) ise bu yükümlülüğün ihlali halinde TTK 1446(2)’nin uygulama alanı bulacağını belirtmektedir. TTK 1446(2) uyarınca bildirimin yapılmaması veya geç yapılması sigortacı tarafından ödenecek tutarın artmasına sebep olmuşsa, kusurun ağırlığına göre indirim uygulanacaktır. “Kusurun ağırlığı” çok kolay işletilebilecek bir kriter olmamakla birlikte, bildirimin yapılmaması çoğu halde kasten veya ağır kusurla söz konusu olacağı için, önemli oranda indirim yapılması haklı görülebilecektir.

Genel Şartların A.1 maddesi “claims made” esasını (talep esası) benimserken, sigortanın her yıl düzenli şekilde yenileneceğini varsaymıştır. Gerçekten claims made sigortalarda, her sene yenileme yapıldığı ve her yenilemede ilk sigortanın geçmişe etki tarihine yer verildiği takdirde, sigorta koruması kesintisiz biçimde elde edilebilmekte ve “occurrence basis” (olay esaslı) sigortalara yakın bir durum ortaya çıkmaktadır. Olay esaslı sigortaların sağladığı avantaj, bir talep hakkında zamanaşımı dolana kadar sigortacının sorumluluğunun son bulmamasıdır. Sigorta süresi içine gerçekleşen olay (mesela malpraktis) sebebiyle zarar daha sonra meydana gelse ve tazminat talebi de yine daha sonra ileri sürülse dahi sigortalı (ve zarar gören) bu sigortadan yararlanma hakkına sahip bulunacaklardır. Mesela 2013 senesini kapsayan olay esaslı bir sigortada, zarar 2014 senesi içinde ortaya çıkmış olsa (mesela sakatlığın kalıcı olduğunun kesinleşmesi) ve zarar gören de 2017 senesinde tazminat istemini ileri sürmüş bulunsa dahi, sigortacı bu talep için koruma sağlamakla yükümlü olur. Oysa claims made (talep esaslı) sigortalarda, tazminat talebi 2013 senesi sonuna kadar ileri sürülmek zorundadır. Fakat eğer claims made sigorta kesintisiz yenilenirse (mesela 2014, 2015, 2016 ve 2017 senelerinde düzenli olarak yenileniyor) sigortalı da hiç boşluk söz konusu olmadan korunmuş olacaktır. En son yaptırılan 2017 senesine ilişkin sigorta, 30 Temmuz 2009’dan başlayarak sigorta koruması sağlayacağı (30 Temmuz 2009’dan itibaren gerçekleşecek ancak henüz tazminat talebine konu olmamış malpraktis vakalarını temin edeceği) için 2013’te meydana gelen malpraktis kapsama dahil sayılacak ve 2017 yılında (sigorta süresi içinde) ileri sürülen bununla ilgili tazminat talebi 2017 poliçesinden ödenecektir.

Zorunlu hekim sorumluluğu sigortasında, sigortacı, sigorta ettiren hekimin önceki poliçe dönemlerinde bildirmiş olduğu bir olayı, yeni yapılacak poliçede kapsam dışı bırakamaz veya yeni poliçe yapılırken bu olayın bildirilmemiş olması halinde sözleşme yapılırken kendisine eksik bilgi verildiğini ileri süremez.

Sigortacının değiştiği durumlarda ise, yeni sigortacıya eski sigorta sırasında gerçekleşmiş (ve henüz tazminat istemine konu olmamış) olayları bildirmek lazımdır. Mesela: Zorunlu hekim sorumluluğu sigortası 2010, 2011 ve 2012 yıllarında sigortacı

Page 14: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

14 Dr. Iur. Samim Ünan

A’ya, 2013 yılından başlayarak da sigortacı B’ye yaptırılmışsa, 2011 yılında gerçekleşmiş ve gerçekleşme anından itibaren sigortalının bilgisi dahilinde olan bir olayın

TTK 1475(1) uyarınca 2011’de 10 gün içinde sigortacı A’ya-

2013 yılında da sigortacı B ile sözleşme yapılırken TTK 1435 uyarınca B’ye -

bildirilmesi gerekir.

Bu noktada TTK 1475(1) ile TTK 1435 arasında var olan bir farka da değinmeliyiz: TTK 1475 sigortalının sorumluluğuna gerektirecek olayları bildirme görevini düzenlerken bilinmesi gereken olaylara ilişkin herhangi bir kurala yer vermemiştir. Buna karşılık TTK 1435, sözleşme öncesi bildirim görevinin kapsamına “bilinmesi gereken” hususların da girdiğini açıkça hükme bağlamaktadır. Şu halde, sigortalı hekimin hastaya zarar verdiğini bilmediği (fakat bilmesinin gerektiği, lazım gelen özeni gösterse idi bunu öğrenebilecek olduğu) durumlarda, TTK 1475(1) uyarınca bildirimde bulunma görevi altında olmayacak; yeni sözleşme yaptığı takdirde ise, göreve aykırı davranmış sayılacaktır. Bunun sonucun tutarlı olmadığı kanısındayız. Diğer yandan, sözleşme öncesi bildirim görevi sigorta sözleşmesinin her sene yeniden (yeni dönem için) yapılması sırasında yerine getirilmesi gereken bir görevdir. Sigortacı değişmese de, yeni sözleşme kurulurken sigorta ettiren/sigortalı TTK 1435 uyarınca (bilinmesi gereken) önemli hususları sigortacıya bildirmek zorundadır. Sorumluluğuna yol açabilecek bir olayın varlığından fiilen haberi bulunmasa dahi, eğer bunu saptayabilmesi mümkün idiyse, görevi çiğnemiş kabul edilecektir. Sorun TTK 1435’tedir. O maddede yerinde olmayan bir tercih söz konusudur.

Tazminatın ileri sürülme tarihi ile davanın açılma tarihi farklı olabilir. Mesela zarar gören 2016 yılında noterden ihtar göndererek tazminat istemiş ve üç gün içinde ödenmediği takdirde yasal yollara başvuracağını bildirmiş, ancak bir müddet bekledikten sonra 2017’de dava açmışsa, bu halde 2016 poliçesi devreye girecektir. Çünkü genel şartlar tazminat talebinin dava konusu olmasını değil, ileri sürülmesini aramaktadır. Bununla birlikte ihtarda belirtilen tutar ile dava yoluyla talep edilen tutar farklı ise ihtar konusu talepten vaz geçildiği ve dava yoluyla yeni bir talepte bulunulmuş olup olmadığı tartışılabilir. Kanımızca kural, ihtardaki talebin önemli ölçüde değişikliğe uğramadığı hallerde bu talebin esas alınması olmalıdır.

Sigortalı, sigorta teminatını kesintisiz elde etmek konusunda ihmal göstermiş ve arada boşluklar meydana gelmişse, Genel Şartlar A.1 fk.1 son cümle uygulanacaktır. Bu hüküm, “bir aydan fazla sigortasız kalınan dönemlerde meydana gelen olaylara bağlı olarak sigortalı dönemlerde yapılan ihbarlar için sigorta korumasının söz konusu olmayacağını” öngörmektedir. Belirtmek gerekir ki bu hüküm hekim sorumluluğu sigortasının “geçmişteki olaylar” için teminat sağlama özelliği ile hiç bağdaşmamaktadır. Bir hekim ilk olarak 2013 tarihinde sigorta yaptırsa, 2009’dan sonraki (tazminat talebine konu olmamış) malpraktis vakaları için bu sigortadan yararlanabilecektir. Söz gelişi 2012 Temmuz ayındaki bir olayla ilgili olarak 2013’te sigorta süresi başladıktan sonra ileri

Page 15: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

15Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

sürülen tazminat talepleri için 2013 poliçesi devreye girecek ve koruma sağlayacaktır. Aynı hekim ilk olarak 2010’da sigorta yaptırmış, 2011’de ve 2012’de sigorta yaptırmayı ihmal etmiş ve 2013 için tekrar sigorta poliçesi düzenletmiş olsa, 2012 Temmuzundaki vaka için genel şartlara göre (arada bir aydan fazla boşluk olduğundan) açıkta kalacaktır. Bunun yerinde bir çözüm olmadığı düşüncesindeyiz. Arada sigortalı olunmayan sürelerde de, tazminat talebi ileri sürülmüş (başka bir anlatışla riziko gerçekleşmiş) olmamak kaydıyla sigortadan yararlanma mümkün olmalıdır. Eğer sigortalı hekim, (henüz tazminat talebine konu olmayan) bir olayın (malpraktisin) varlığını bilerek sigorta yaptırmışsa, bu takdirde sigortacı sözleşme öncesi bildirim görevine aykırılıktan kaynaklanan haklarını sigortalıya karşı kullanabilecektir. Bu hakların zarar görene karşı kullanılması ise TTK 1484(1) uyarınca kural olarak mümkün değildir. Bununla birlikte, TTK 1477’nin (olayın kasten gerçekleştirilmesi halinde sigortacının sorumlu olmaması) bu durumda da uygulanması gerektiği kabul edilirse farklı bir sonuç söz konusu olabilir. Tartışma mümkün görünmektedir.

Sigortacının değişmiş olması durumunda, aynı tazminat talebi hem önceki hem de sonraki sigortacının sorumluluğuna dahil olmayacak, yalnızca sonraki sigortacının poliçesinden ödeme yapılması gerekecektir. 2012 yıl başında sigortacı değişmişse, 2010 yılındaki bir olayla ilgili olarak 2012’de ileri sürülen tazminat talebi yeni sigortacı tarafından ödenecek, önceki sigortacının bunu karşılama yükümlülüğü 2011 sonundan başlayarak ortadan kalkmış olacaktır. Çünkü tazminat talebi, ancak sigorta süresi içinde yapılmış olmak koşuluyla teminata dahildir. Ele aldığımız halde, önceki sigortacının sorumlu olduğu sigorta süresi 2011 sonunda tamamlanmış, 2012’de yeni sigortacının süresi başlamıştır. Önceki sigortacının sorumlu olduğu sürenin sonuna kadar herhangi bir tazminat istemi yapılmamış olduğundan önceki sigortacının ödeme yükümlülüğü doğmamıştır.

TTK 1425(3) uyarınca genel şartlarda sigorta ettirenin/sigortalının lehine yapılan değişiklikler “hemen ve doğrudan” uygulanacaktır. Zorunlu sorumluluk sigortalarında sigortalının lehine yapılan değişiklik kural olarak zarar gören üçüncü kişinin de yararına olacaktır. Sigortalının daha geniş biçimde korunması, aynı ölçüde zarar görene ilişkin korumanın da genişletildiği anlamına gelecektir. Ancak, bir değişiklik sigortalı değil fakat sadece zarar gören lehine olduğu takdirde, bunun da derhal ve doğrudan uygulanması gerekir (mesela sigortacının zarar görenden bilgi alma hakkının yeni genel şartlarda bir miktar kısıtlanması).

Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Tarife ve Talimatı A.1 maddesinde

her bir olay için azami tazminat tutarının 400.000 TL olacağı-

hiçbir durumda, sözleşme kapsamında ödenecek tazminat miktarının 1.800.000 - TL’nı aşamayacağı

hükme bağlanmıştır.

Page 16: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

16 Dr. Iur. Samim Ünan

TTK 1428(1), sorumluluk sigortaları dışındaki sigortalarda, aksine sözleşme yoksa, sigortacı tarafından yapılan kısmi tazminat ödemelerinin sigorta bedelinden düşüleceğini öngörmüştür. Bu hüküm emredicidir (TTK 1452(3)). Acaba TTK 1428(1) karşısında, zorunlu hekim sigortasında söz konusu olacağı belirtilen 400.000 TL “olay başına” azami tazminat tutarı ile 1.800.000 TL “yıllık” azami tazminat tutarından hangisi geçerli olacak, bu limitler nasıl uygulanacaklardır? “Kısmi tazminat ödemesi” deyimiyle kastedilen şudur: Meydana gelen riziko sonucunda sigorta konusu değer tamamen ortadan kalkmayıp yalnızca azalmıştır. Sigortacı da bu değer azalmasını karşılamak üzere ödeme yapmaktadır. Başka bir anlatışla sigorta bedelinin sadece “bir kısmı” ödenmektedir. Bu hal (sözleşmede öngörülmüş olan sigorta bedelinin –sigortacının sorumlu olduğu en yüksek tutarın- sadece bir kısmının ödenmesi) sorumluluk sigortalarında da söz konusu olur. Nitekim bir çok sorumluluk sigortasında -tıpkı zorunlu hekim sorumluluğu sigortasında da olduğu gibi- yalnızca olay başına uygulanan limit ile yetinilmemekte bir de ek olarak senelik toplam limit (aggregate annual limit) öngörülmektedir. Olay başına uygulanan limit çerçevesinde yapılan ödemeler, yıllık toplam limiti azaltmakta ve yıllık toplam limit tamamen tüketilmişse sigortacının o yıla ilişkin sorumluluğu son bulmuş sayılmaktadır. Sorun, zorunlu hekim sorumluluğu sigortasında bu toplam limitin geçerli olup olmayacağıdır. TTK 1428(1) genel hükümler arasında yer alan ve TTK 1485 uyarınca sorumluluk sigortalarını da kapsayan bir kuraldır. Buna göre, sorumluluk sigortalarında, tazminat ödemesi sigorta bedelinin sadece bir kısmına ilişkinse, bu ödeme sigorta bedelini azaltmayacağından (ve bu hüküm de emredici olduğundan), sonuçta “yıllık” limit geçerli sayılmayacaktır. Yalnızca olay başı limit uygulanacak ve mesela sigortalı hekim aleyhine bir yıl içinde on kere 500.000 TL tazminat istenmiş ve hepsinin de yerinde olduğu saptanmışsa, bunların her biri için sigortacı olay başı limit olan 400.000 TL’nı ödeyecektir (böylece o yıl toplam 4.000.000 TL ödemiş olacaktır). Sorumluluk sigortalarında senelik toplam limite yasaklama getiren TTK 1428(1), bu yönü itibariyle çok yanlış bir hükümdür. Fakat yasadaki birçok başka hatalı hüküm gibi, adaletsiz ve mantıksız sonuçlara yol açan bu hüküm de değiştirilene kadar uygulamada kalacaktır (sed lex dura lex= la loi est dure mais c’est la loi).

Zorunlu hekim sorumluluğu sigortası, sadece hekimin meslek etkinliğinden doğrudan zarar görmüş olan kişilerin (hastaların) istemleri bakımından değil, fakat hekimin çalıştığı kamusal veya özel tıp kurumunun hekime yönelteceği rücu istemleri bakımından da koruma sağlar. Zorunlu sigortayı düzenleyen yasa (Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrası Hakkında Kanun) Ek Madde 12 fk.1 ve 2 bu hususu açıkça belirtmiştir. Buna karşılık genel şartlar sigortanın rücu istemlerini de karşılayacağına ilişkin açık hükme yer vermemiştir. Yasadaki açıklık, kamusal veya özel kuruluşların sigortalı hekime yönelik istemlerinin sigortaya dahil sayılması için yeterli midir? Bu bağlamda şunları göz önünde bulundurmak uygun olur: Kamusal kuruluşlarda çalışan hekimler sigortayı kendileri yaptırmakta, kamusal kuruluş ise (her ne kadar sonradan hekime primin yarısını ödüyorsa da) sigortadan yararlanan üçüncü kişi konumunda

Page 17: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

17Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

bulunmaktadır. Sigorta sözleşmesindeki kısıtlayıcı hükümler ona karşı zaten ileri sürülemezler (TTK 1484(1)). Buna karşılık özel tıp kurumlarında çalışan hekimler için zorunlu sorumluluk sigortası, bizzat bu kurumlar tarafından yaptırılmaktadır. Sigorta sözleşmesindeki hükümlerin onlara karşı ileri sürülmesi kural olarak mümkündür. Bu açıdan, eğer sözleşmeden (halefiyete dayalı olmayan) rücu istemlerinin sigorta kapsamında olmadığı sonucu çıkıyorsa, sigortacının buna dayanmasına olanak tanınabilir. Genel şartların rücu konusunda nasıl bir düzenleme getirmiş olduğu ise netlikten uzaktır. Genel şartlar A.1’deki “(hekimin) mesleki faaliyeti nedeniyle verdiği zararlara bağlı olarak ...... kendisine yapılan tazminat talepleri” anlatımı rücu istemlerini de kapsamak bakımından pek yeterli görülmeyebilir. Çıkarım, yoruma bağlı olacaktır.

Tıp kurumunun sigortalı hekime yönelik rücu istemi hakkında ayrıca şunları eklemek lazımdır: Kurumun rücu etmesi kural olarak zarar görene tazminat ödedikten sonra söz konusu olacaktır (kurum henüz tazminat ödemeden rücu etmişse, bu istem “zamansız” olduğu için sonuçsuz kalacaktır- mesela kurum dava açmışsa, bekleme kararı verilmemesi ve davanın henüz koşulları tamam olmadığı için reddi doğru olur). Şu halde, rücu etme anı zaman içinde ileri bir tarihtir. Rücu hakkı kullanılmadan önce sigortacı değiştirilmişse, sigortalı hekimin tıbbi girişimi sebebiyle hekimi çalıştıran kuruma tazminat istemiyle başvurulmuş olduğunun sözleşme yapılırken yeni sigortacıya bildirilmesi lazımdır. Aksi durumda sözleşme öncesi bildirim görevine aykırılık söz konusu olur. Buna karşılık, sigortalı hekimi çalıştıran tıp kurumuna zarar gören tarafından tazminat isteminde bulunulması (aynı zamanda hekime de talep yöneltilmemişse) “rizikonun gerçekleşmesi” olarak nitelenemez.

Zorunlu Sigortayı öngören Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrası Hakkında kanun Ek madde 12 fk.1 ve fk.1 arasında şöyle bir fark mevcuttur: Kamusal tıp kurumlarında çalışan hekimlerle ilgili fk.1 sadece hekimi çalıştıran kurumun rücu taleplerini kapsamaktadır. Başka kişilerin (mesela SGK’nın) hekime rücu istemleri -hukuken mümkün olsalar dahi- zorunlu sigortanın dışında kalmaktadır. Buna karşılık özel tıp kurumlarında çalışan hekimlerle ilgili bulunan fk.2 yalnızca hekimi çalıştıran kurumun rücu istemleriyle sınırlı değildir. Bu sebeple SGK tarafından doğrudan sigortalı hekime yapılan rücu istemleri de zorunlu hekim sorumluluğu sigortası kapsamındadır. Ancak, bu noktada halefiyete dayalı rücu istemlerinin her iki durumda da mümkün görülmesi gerektiğini vurgulayalım. Bu sebeple (mesela hekimin hatalı uygulamasından zarar gören kişiye sağlık teminatı vermiş olan) bir özel sigorta şirketi, hatalı uygulama ile bağlantılı olarak karşıladığı masraflar için kamu tıp kurumunda çalışıyor olsa dahi sigortalı hekime - bunu yasaklayan hükümlerin varlığı hali dışında- rücu edebilecektir. Çünkü burada bizzat zarar görenin tazminat istemesi ile bir tutulması gereken bir hal söz konusudur.

Zarar gören hem sigortalı hekimden, hem onun sorumluluk sigortacısından hem de hekimi çalıştıran tıp kurumundan aynı anda talepte bulunmuş (mesela bu sayılanların hepsini birlikte dava etmiş) ve bunların hepsi aleyhine (sigortalı hekimin malpraktisi

Page 18: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

18 Dr. Iur. Samim Ünan

dolayısıyla sorumlu oldukları gerekçesiyle) hüküm verilmiş; fakat yargı kararı yalnızca tıp kurumu aleyhine icra edilmişse, tıp kurumu sorumlu hekime ve sigortacısına rücu edebilecektir.

Sigortalı hekimi çalıştıran tıp kurumunun da sorumluluk sigortası varsa ve bu teminatı vermiş olan sigortacı hekimin sorumluluk sigortacısı ile aynı ise, öncelikle kimin ne oranda sorumlu olacağı sorununu çözümlenmelidir. Bazı hallerde tıp kurumu da zarar görene karşı –hekimi çalıştırmasından başka bir sebeple- sorumlu olabilir (mesela zarar kısmen hatalı operasyondan kısmen de ameliyathanenin steril koşula sahip olmamasından ileri gelmiştir). Bu gibi durumlarda, tıp kurumu zararın öncelikle hekimin sorumluluk sigortasından karşılanmasını talep edemez. Tıp kurumuna –hekimi çalıştırmadan başka bir sebeple- sorumluluk düştüğü oranda onun kendi sigortasının da devreye girmesi ve ödemenin bu sigortadan yapılması lazım gelir. Tıp kurumunun yalnızca hekimi çalıştırması yüzünden sorumlu tutulabildiği hallerde ise, sadece hekimin sorumluluk sigortasından ödeme yapılması uygundur (limitin yetmemesi durumunda, aşan kısım için tıp kurumunun sorumluluk sigortasına da şüphesiz başvurulabilecektir).

Page 19: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

19Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Tarife ve TalimatıResmi Gazete Tarihi: 21.07.2010 Resmi Gazete No: 27648 Yürürlük Tarihi: 30.07.2010

Bu tarife ve talimat ile 1219 sayılı Kanunun Ek 12nci maddesi uyarınca yapılan “Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın uygulanmasına ilişkin esaslar belirlenmiştir.

A. TARİFE

1. (Değişik:RG,19.07.2011-27999, Yürürlük:30.07.2011) Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında her bir olay için azami teminat tutarı 400.000 TL’dir. Her durumda sözleşme kapsamında ödenecek tazminat miktarı 1.800.000 TL’yi aşamaz

2. Teminat tutarı maddi, manevi tazminat ve yargılama giderleri için geçerlidir.

3. Risk gerçekleşmiş olsa dahi, olay başı azami teminat miktarı sözleşme süresi boyunca aynı kalır.

4. EK-1’de yer alan risk gruplarına göre hazırlanmış olan Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk

Sigortası primlerine ilişkin tarife aşağıdadır. İlk kez yapılacak sigortalarda bu prim tutarları uygulanır.

Prim Tutarları (4. Basamak)

Risk Grubu Prim Miktarı (TL)I. Grup 150II. Grup 300III. Grup 500IV. Grup 750

Prim indirimi ve prim artırımı aşağıdaki tabloda yer alan basamak esasına göre uygula-nır.

Page 20: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

20 Dr. Iur. Samim Ünan

Basamak İndirimli Prim Zamlı Prim7 % 20 6 % 15 5 % 10 4 - -3 % 152 % 301 % 50

(Değişik:RG,19.07.2011-27999, Yürürlük:30.07.2011) Bir önceki yıl ya da bir önceki sözleşme süresi içinde herhangi bir ihbar ya da tazminat ödemesi yapılmaması durumunda, sonraki sigorta sözleşmesinde uygulanacak prim indirimi oranı bir üst basamağa göre belirlenir. Eğer bir önceki yıl ya da bir önceki sözleşme süresi içinde tazminat ödenmişse, sonraki sözleşme süresi içinde tazminat ödeme sayısı kadar aşağı basamak tarife uygulanır. Üç ve daha fazla tazminat ödemesi için azami zamlı prim % 50, üç ya da daha fazla yıl tazminat ödenmemesi durumunda azami indirim % 20’dir. Sigorta süresinin bir yıldan kısa olduğu sigorta sözleşmelerinde prim indirimi uygulanmaz. İhbarın gerçekleştiği ancak tazminatın ödenmediği durumlarda herhangi bir indirim veya zam uygulanmaz.

5. Sigorta primleri peşin olarak ödenir.

B. TALİMAT1. Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası,

a) Kamu sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar için, sigorta ettiren sıfatıyla kendileri tarafından,b) Özel sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanların her biri için ayrı ayrı, sigorta ettiren sıfatıyla kurumları tarafından,c) Mesleklerini serbest olarak icra eden tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar ile sözleşmeli aile hekimleri için kendileri tarafından,

yaptırılır.

2. Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası grup sigortası şeklinde yapılamaz.

3. Özel sağlık kurum ve kuruluşları için, sigortalının kurumlar arasında iş değişikliği yapması durumunda, önceki kurum tarafından yaptırılan sigorta sözleşmesinin teminatı devam ediyorsa, yeni kurumun sözleşme süresi sonuna kadar sigorta yaptırma sorumluluğu kalkar.

4. Tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar için Mesleki Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre yaptırılmış ihtiyari sigorta var ise ve bu ihtiyari sigorta zorunlu sigortayla verilen teminatın üstü için yapılmamışsa, bu sigorta ile zorunlu sigorta arasında Türk Ticaret Kanununun birden çok sigorta hükümleri uygulanır.

Page 21: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

21Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

5. Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının yürürlüğünden önce Mesleki Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre yapılmış olan sözleşmeler, taraflar arasında düzenlenecek zeyilname ile zorunlu sigorta hükümlerine uyarlanabilir.

6. Süresinden önce sona eren sözleşmelerde işlemeyen günlere ait primler, sigorta şirketi tarafından gün esası üzerinden sigorta ettirene iade edilir.

7. Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına dair sözleşmenin yapılması, sona ermesi, risk değişikliği gibi tüm bilgiler sözleşme bazında en geç yirmidört saat içinde Sigorta Bilgi Merkezine iletilir. İletilen bilgilerin formatı Sigorta Bilgi Merkezi tarafından belirlenir. Sigorta Bilgi Merkezi, kendisine iletilen sigortalı bazındaki sözleşme bilgileri ile Sağlık Bakanlığı nezdindeki ilgili listeleri karşılaştırır. Bu sigortayı yaptırmamış olanların listesini çıkararak Sağlık Bakanlığına ve Hazine Müsteşarlığına iletir. Gereken altyapıyı kurmamış olan sigorta şirketleri gerekli bilişim altyapısını oluşturana kadar bu sigortayı yapamaz.

8. Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’na ilişkin poliçeler tüm sigorta şirketleri tarafından ekteki (EK-2) formata göre düzenlenir.

C. YÜRÜRLÜK

Bu Tarife ve Talimat 30.07.2010 tarihinde yürürlüğe girer.

EK 1RİSK GRUPLARI TABLOSU

A- RİSK GRUBUKod 1.GRUP 2.GRUP 3.GRUP 4.GRUP

0 Pratisyen Tabip X

B- RİSK GRUBUKod Uzmanlık Dalları 1.GRUP 2.GRUP 3.GRUP 4.GRUP

1Acil Tıp (İlk ve acil yardım)

x

2 Adli Tıp x 3 Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi x 4 Ağız, Yüz ve Çene Cerrahisi x5 Aile Hekimliği x 6 Algoloji x 7 Anatomi x 8 Anesteziyoloji ve Reanimasyon x9 Askeri Psikiyatri x

Page 22: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

22 Dr. Iur. Samim Ünan

10Askeri Sağlık Hizmetleri (Askeri Sahra Hekimliği) (Askeri sahra sağlık hizmetleri hekimliği)

x

11Beyin ve Sinir Cerrahisi (Nöroşirurji)

x

12Cerrahi Onkoloji (Onkolojik cerrahi)

x

13 Çevre Sağlığı x 14 Çocuk Acil x15 Çocuk Cerrahisi x

16Çocuk Endokrinolojisi (Çocuk endokrinolojisi ve metabolizma hastalıkları)

x

17 Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları x

18Çocuk Gastroenterolojisi (Çocuk Gastro. Hepatoloji ve Beslenme)

x

19 Çocuk Genetik Hastalıkları x 20 Çocuk Göğüs Hastalıkları x

21Çocuk Hematolojisi ve Onkolojisi (Çocuk Hematolojisi) (Çocuk Onkolojisi)

x

22

Çocuk İmmünolojisi ve Alerji Hastalıkları (Çocuk İmmünolojisi) (Çocuk Alerjisi) (Çocuk allerjisi)

x

23 Çocuk Kalp ve Damar Cerrahisi x24 Çocuk Kardiyolojisi x

25Çocuk Metabolizma Hastalıkları (Çocuk endokrinolojisi ve metabolizma hastalıkları)

x

26 Çocuk Nefrolojisi x 27 Çocuk Nörolojisi x 28 Çocuk Radyolojisi x 29 Çocuk Romatolojisi x 30 Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları x 31 Çocuk Ürolojisi x

32Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları (Çocuk Psikiyatrisi) (Çocuk ruh sağlığı ve hastalıkları)

x

33 Çocuk Yoğun Bakımı x

34Deri ve Zührevi Hastalıkları (Dermatoloji)

x

Page 23: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

23Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

35 El Cerrahisi x

36 Endodonti x

37 Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları x

38Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji (Enfeksiyon Hastalıkları) (Bakteriyoloji ve infeksiyon hastalıkları)

x

39 Epidemiyoloji x

40Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon (Fizik tedavi ve rehabilitasyon)

x

41 Fizyoloji x 42 Gastroenteroloji x

43 Gastroenteroloji Cerrahisi x

44Genel Cerrahi (Genel şirürji)

x

45Geriatri (Geriyatri)

x

46Göğüs Cerrahisi (Göğüs kalp ve damar şirürjisi)

x

47Göğüs Hastalıkları (Göğüs hastalıkları ve tüberküloz)

x

48 Göz Hastalıkları x 49 Halk Sağlığı x 50 Harp Cerrahisi x

51Hava ve Uzay Hekimliği (Hava hekimliği)

x

52 Hematoloji x

53

Histoloji ve Embriyoloji (Embriyoloji ve histoloji) (Tıbbi histoloji ve embriyoloji) (Histoloji ve ambriyoloji)

x

54 İç Hastalıkları x

55

İmmünoloji ve Alerji Hastalıkları (İmmünoloji) (Alerjik Göğüs Hastalıkları) (Alerji Hastalıkları) (Allerjik hastalıklar)

x

56İş ve Meslek Hastalıkları (İşçi sağlığı ve iş güvenliği)

x

57 Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi x

Page 24: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

24 Dr. Iur. Samim Ünan

58 Kadın Hastalıkları ve Doğum x

59Kalp ve Damar Cerrahisi (Göğüs kalp ve damar şirürjisi)

x

60 Kardiyoloji x

61 Klinik Nörofizyoloji x 62 Kulak Burun Boğaz Hastalıkları x 63 Nefroloji x 64 Neonatoloji x65 Nöroloji x 66 Nükleer Tıp x 67 Ortodonti x 68 Ortopedi ve Travmatoloji x69 Çocuk Diş Hekimliği x 70 Periferik Damar Cerrahisi x71 Perinatoloji x72 Periodontoloji x 73 Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi x74 Protetik Diş Tedavisi x 75 Radyasyon Onkolojisi x

76Radyoloji (Radyodiyagnostik)

x

77Romatoloji (Rumatoloji)

x

78Ruh Sağlığı ve Hastalıkları (Psikiyatri)

x

79Sitopatoloji (Sitoloji)

x

80 Spor Hekimliği x

81Sualtı Hekimliği ve Hiperbarik Tıp (Deniz ve sualtı hekimliği) (Deniz hekimliği)

x

82Temel İmmünoloji (İmmünoloji)

x

83Tıbbi Biyokimya (Biyokimya ve klinik biyokimya)

x

84Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji (Hidroklimatoloji)

x

85 Tıbbi Farmakoloji x

86 Tıbbi Genetik x

Page 25: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

25Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

87Tıbbi Mikoloji (Mikoloji)

x

88Tıbbi Mikrobiyoloji (Mikrobiyoloji ve klinik mikrobiyoloji) (Mikrobiyoloji)

x

89 Tıbbi Onkoloji x

90Tıbbi Parazitoloji (Parazitoloji)

x

91Tıbbi Patoloji (Patoloji)

x

92Tıbbi Viroloji (Viroloji)

x

93 Üroloji x 94 Yoğun Bakım x95 Diş Tabibi x 96 Restoratif Diş Tedavisi x97 Ağız Diş ve Çene Patolojisi x98 Gelişimsel Pediatri x

* Uzmanlık öğrencileri (asistanlar) devam ettikleri uzmanlık eğitimleri süresince, eği-timlerini bitirdiklerinde elde edecekleri uzmanlık dalı unvanına göre risk grubuna dahil edileceklerdir. Örneğin Acil Tıp uzmanlık öğrencisi, uzmanlık eğitimine başladığı andan itibaren “risk grubu 4” olarak değerlendirilecektir.

Page 26: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

26 Dr. Iur. Samim Ünan

A.2. Sigortanın Coğrafi Sınırı

Bu sigorta, sigortalının Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde ifa ettiği mesleki faaliyetler için geçerlidir.

Genel şartlar sadece mesleki etkinliğin Türkiye ülkesinde gerçekleştirilmiş olması koşulunu içermektedir. Dolayısıyla hangi ülke mahkemesinde dava açılmış olduğu ve/veya tazminatın hangi hukuka göre istendiği önemli değildir.

Ancak yabancı hukuka göre ileri sürülen tazminat talepleriyle ilgili hüküm kamu düzenine açıkça aykırı ise, bunun Türkiye’de geçerliliği (tenfiz edilme veya kesin delil olarak kabul edilme koşulları) mevcut olmayabilir. Özellikle, yabancı mahkeme tarafından örnek oluşturmak üzere gerçek zararı aşan tazminat tutarlarına hükmedilmiş bulunması hali bu nitelikte sayılabilecektir.

Page 27: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

27Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

A.3. Teminat Dışında Kalan Haller

Aşağıdaki hâller teminat kapsamı dışındadır:

a) Sigortalının, poliçede belirlenmiş ve sınırları hukuk kuralları veya etik kurallar ile tespit edilen mesleki faaliyeti dışındaki faaliyetlerinden kaynaklanan tazminat talepleri,

b) Mesleki faaliyetin ifası sırasında sigortalı tarafından kasten sebep olunan her tür olay ile davranışları,

c) Sigortalı veya çalıştırdığı kişilerin, poliçede belirtilen mesleki faaliyeti ifa ederken alkol, uyuşturucu ya da narkotik maddelerin tesiri altında bulunması sonucunda meydana gelen olaylar,

ç) İnsani görevin yerine getirilmesi hariç, sigortalının, sigorta primine destek veren kuruluşların sorumluluk alanı dışındaki faaliyetlerinden kaynaklanan tazminat talepleri

d) İdarî ve adlî para cezaları dahil her tür ceza ve cezai şartlar,

e) Her türlü deneyden kaynaklanan tazminat talepleri.

Teminat dışında kalan hallere ilişkin A.3 maddesi en azından bazı bentler açısından yetersiz veya hatalı görünmektedir. A.3 maddesinde sayılan hallerden birinin varlığı hakkında kanıt yükü sigortacının üzerindedir. Çünkü TTK 1409(2) istisnalardan birine (teminat dışında kalan bir hale) dayanarak sorumlu olmadığını ileri süren sigortacıyı iddiasını kanıtlamakla yükümlü tutmuştur.

Bent a) bakımından özellikle şu hususa açıklık getirmek lazımdır: Bir uzman hekim, uzmanlığı dışında etkinlikte bulunursa acaba bu durum sigorta teminatının devre dışı kalmasına yol açar mı? Mesela, bir aile hekimine (son zamanlarda sıkça görüldüğü üzere) “acil nöbeti” tutturulmuşsa, bu nöbet sırasındaki cerrahi müdahaleler –zarara sebep olduğu takdirde- acaba zorunlu sigortadan karşılanacak mıdır? Kanımızca, hekimin somut halde gerçekleştirdiği tıbbi girişim eğer o hekim tarafından gerçekleştirilmesi hukuka aykırı olmayan bir tıbbi uygulama ise, sigortanın işlemesi gerekir. Hekimin çalıştığı kurumdaki iç düzenleme farklı olsa dahi, eğer o hekim o hastaya o müdahalenin yapıldığı yere benzer nitelikteki bir yerde geçerli biçimde tıbbi

Page 28: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

28 Dr. Iur. Samim Ünan

uygulamada bulunabiliyorsa, sigorta şemsiyesi altındadır. Bent a) “poliçede belirlenmiş” faaliyetten söz etmektedir. Fikrimizce “poliçede belirlenmiş olan faaliyetin” önemi olmamalıdır. Poliçede faaliyet “genel cerrahlık” olarak tanımlanmasına karşın, eğer o hekimin asıl alanı “çocuk cerrahlığı” ise ve bir çocuğu ameliyat etmişse, bu ameliyatın iyi yapılmamış olması sigorta kapsamında sayılmalıdır. Sigorta zorunluluğunu getirmiş olan Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’un Ek 12. Maddesi yalnızca mesleki faaliyetten bahsetmekte, bunun poliçede nasıl tanımlanmış olduğunu dikkate almamaktadır. Her ne kadar bir sigortanın kapsamı, o sigortaya ilişkin sözleşmede tanımlanırsa da, kapsamın doğrudan doğruya yasada çizildiği ve zorunlu sigorta şartının getirildiği durumlarda, sözleşmede (ve sözleşme hükmü niteliğini taşıyan genel şartlarda) bundan “dar” bir kapsama yer verilmesi geçerli değildir ve zarar görenlere karşı ileri sürülemez. Bu olasılıkta, zarar görene tazminat ödemek zorunda kalan sigortacının daha sonra sigortalıya rücu ederek ödediğini geri alması da mümkün olmaz. Çünkü, sigorta sözleşmesinin yasaya uygun düzenlenmemesinin sonucunu sigorta ettiren/ sigortalıya yüklemek doğru bir çözüm değildir.

Bent b)’de sadece “olaya” kasten sebep olunmasının aranması, yorum farklarına yol açabilecektir. Sigortalı hekim, hatalı tedaviyi/girişimi bilerek ve isteyerek uygulamış olabilir. Bu hal sigorta teminatının devre dışı kalması bakımından yeterli sayılmamalıdır. Tıbbi tedavinin/müdahalenin bilerek ve isteyerek gerçekleştirilmesi, zararın da kasten (bilerek ve isteyerek) gerçekleştirildiği anlamına gelmez. Sigortalı hekim ancak zararlı sonucu da bilerek ve isteyerek meydana getirmişse sigorta teminatından yoksun kalmalıdır. Başka bir anlatışla kast, sadece tıbbi tedavi/girişime ilişkin olmamalı, zararlı sonuca da yönelmelidir. Yaralı ayağı ancak ampüte etmesi halinde hastayı kurtarabileceğini düşünen ve bu düşünce doğrultusunda operasyonu gerçekleştiren hekim, daha sonra ayak kesilmeden de hastanın hayatta kalıp sağlığına kavuşabileceği belirlenirse, yanlış kararı dolayısıyla sigortadan yararlanma hakkını kaybetmemelidir.

Bent c) bakımından önemli olan husus, sigortalının gerçekleştirdiği tıbbi uygulamanın alkol veya uyuşturucu veya narkotik maddeler kullanmış olması dolayısıyla zarara yol açmasıdır. Başka bir anlatışla, alkol, uyuşturucu veya narkotik madde kullanımı, hekimin güvenli biçimde tıbbi uygulamalar yapma yeteneğini azaltmış veya ortadan kaldırmış ve zarar da bundan kaynaklanmış olmalıdır. Sayılan maddelerin bu gibi bir etki meydana getirdikleri (bu olasılığı önemli ölçüde artırdıkları) kuşkusuzdur. Somut halde zararlı sonucun alkol, uyuşturucu veya narkotik madde kullanımından mı meydana geldiği, yoksa bu maddeleri hiç almamış olan bir hekimin dahi yapabileceği bir hatadan mı kaynaklandığına karar vermek zor olabilir. Hayat deneyimlerine göre, alkol, uyuşturucu veya narkotik madde etkisi altındaki bir kişinin hatalı mesleki uygulama yapma olasılığı yükseldiğinden, o halde uyguladığı tedavi veya yaptığı girişim zarara yol açmış olan hekimin, alkol, uyuşturucu veya narkotik madde kullanmış bulunması yüzünden zarar verdiği karine olarak kabul edilmeli ve aksini ispat yükü de hekime yüklenmelidir.

Page 29: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

29Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

Bent ç) şu yönden aksamaktadır: Eğer bir hekim aynı anda birden fazla kurumda veya kısmen bir kurumda kısmen de bağımsız olarak çalışmakta ise, onun sadece prime katkı yapan kuruluştaki mesleki uygulamaları için sigortalı sayılması uygun bir çözüm oluşturmayacaktır. Bir hekimin bütün mesleki faaliyetlerinin sigorta koruması altında olması şarttır. O hekimden birden fazla sigorta yaptırmasını (her çalıştığı kurum için ayrı poliçesinin olmasını) beklemek de aşırıya kaçan bir çözüm olur. Bu sebeple, prime katkıda bulunan kurum ile hekim arasında, o kurumun o hekim için gereğinden fazla prim ödememesini sağlayan bir sistem oluşturulmalıdır. Yasa, gerek kamu gerek özel sağlık kurumlarının “primin yarısını” ödemeleri yükümlülüğünü getirirken, hekimin tam zamanlı olarak o kurumda çalışacağını varsaymıştır. Bu varsayımın gerçek duruma uymadığı hallerde değişik çözüm üretmek gerekir. Öte yandan, kamu veya özel sağlık kuruluşunun her halde hekime rücu edebileceği ve ödediği primin bunun karşılığı olduğu biçiminde bir yorum da (elma ile armudu toplamak olacağı için) hiç uygun görünmemektedir. Diğer yandan, bent ç) “Tarife ve Talimat” ile de uyumlu değildir. Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Tarife ve Talimatı’nın B 3. Maddesi, “Özel sağlık kurum ve kuruluşları için, sigortalının kurumlar arasında iş değişikliği yapması durumunda, önceki kurum tarafından yaptırılan sigorta sözleşmesinin teminatı devam ediyorsa, yeni kurumun sözleşme süresi sonuna kadar sigorta yaptırma sorumluluğu kalkar” hükmünü içermektedir. Fakat her şeyden önce, zorunlu sigortayı öngören yasal düzenleme (Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrası Hakkında Kanun Ek Madde 12 fk.2) yaptırılacak sigortanın yalnızca hekimin çalıştığı kamusal veya özel tıp kurumundaki etkinliği ile sınırlı olacağına ilişkin kısıtlama içermemektedir. Dolayısıyla, sigortalı hekimin sigorta primine destek veren kurum dışında gerçekleştirdiği tıbbi girişimden zarar görmüş olan kişi hekimin sigortacısından tazminat istediği takdirde, sigortacı ona karşı bent ç) savunmasını ileri süremeyecektir. Çünkü sözleşmesel savunmalar TTK 1484(1) uyarınca zarar görene karşı geçersizdir.

Bent d) modern anlayışla pek bağdaşmamaktadır. Hekimin idari soruşturma sonucunda idari para cezası alması veya ceza prosedürü sonucunda suçlu bulunması, sigortacının da aleyhine sonuç meydana getirebilecektir. İdari para cezası veya hekim hakkında uygulanacak ceza, hekimin hukuki sorumluluğunun varlığı yönünde kanıt oluşturabilecektir. Bu sebeple hekim hakkında idari veya adli yaptırım uygulanmaması sigortacının çıkarına hizmet eder. En azından, kastın varlığı kanıtlanana kadar sigortacının hukuki koruma sağlaması uygun olur. (Kast kanıtlandığında, o ana kadarki harcamaların geri istenmesi de söz konusu olabilecektir).

Page 30: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

30 Dr. Iur. Samim Ünan

A.4. Sigortanın Başlangıcı ve Sonu

Sigorta, poliçede başlama ve sona erme tarihleri olarak yazılan günlerde, aksi kararlaştırılmadıkça, Türkiye saati ile öğlen saat 12.00’de başlar ve öğlen saat 12.00’de sona erer.

Madde hükmü açıktır. Sigortacının rizikoyu taşıdığı süre gün ve saat bazında belirlenmektedir. Riziko, sigortalıya karşı tazminat talebinde bulunulması ile gerçekleşecektir. Diğer yandan, söz konusu talebin sigorta süresi içinde ileri sürülmüş bulunması lazımdır. Sorumluluğu sigorta edilmiş olan hekimin mesleki etkinliğini (sorumluluğa yol açan zarar verici olayı = tıbbi girişimi) sigorta süresi içinde gerçekleştirmiş olması ise şart değildir. Mesleki uygulama sözleşme kurulmadan önce ve sözleşmede kararlaştırılmış olan geçmişe etki tarihinden sonra yapılmışsa (bununla ilgili talep sigorta süresi içinde veya mesleğin bırakılmış/terkedilmiş olması halinde sigorta süresinin bitmesini izleyen iki sene içinde ileri sürülmüş olmak koşuluyla) sigorta teminatı altındadır.

Page 31: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

31Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

B. Zarar ve Tazminat

B.1. Rizikonun Gerçekleşmesi

Sigorta sözleşmesinin konusuna ilişkin olarak sigortalının kendisine tazminat talebinde bulunulduğunu öğrendiği ya da zarar görenin doğrudan doğruya sigortacıya başvurduğu anda riziko gerçekleşmiş sayılır.

Rizikonun gerçekleşmesine bağlı sonuçların meydana gelmesi, her şeyden önce rizikonun ne zaman gerçekleştiğinin (daha doğru bir anlatışla, yapılan sorumluluk sigortası bakımından rizikoyu hangi olgunun meydana getireceğinin) belirlenmesine bağlıdır. Hekim sorumluluğu sigortası talep esasına dayalı bir sigorta olduğundan, bu sigortada riziko “tazminat talebinin ileri sürülmesi” olarak saptanmıştır. Buna ek olarak, zarar gören üçüncü kişinin doğrudan dava hakkı çerçevesinde sigortacıdan talepte bulunması da riziko niteliğinde sayılmıştır.

Sorumluluk sigortalarında sigortacı, sorumluluğunu sigorta etmiş olduğu sigortalıya yönelik talepleri karşılamakla yükümlüdür. Sigortalıdan hiç talepte bulunmadan sadece sigortacıya istem yöneltilmesi ise ilk bakışta doğru ve mümkün değil gibi görünmektedir. Buna karşın, zarar görene doğrudan dava hakkı tanınması ile, sigortalıdan hiç talepte bulunmadan sadece sigortacıya yönelik istemlere yeşil ışık yakılmış olduğunu kabul etmek gerekir.

Rizikonun gerçekleşmesine bağlı sonuçların en önemlisi sigortalının teminattan yararlanma hakkının var olup olmadığının saptanmasıdır. Riziko sigorta süresi içinde gerçekleşmelidir. Hekim sorumluluğu sigortasında rizikoyu oluşturan tazminat talebi sigorta süresi sona ermeden önce ya sigortalı hekime ya da onun sigortacısına yöneltilmiş olmalıdır. Süre dolmadan önce gereken girişimde bulunmuş olmayı (mesela noterden ihtar yollanması, dava açılması) yeterli görmek gerekir. Süre içinde “ulaşma” zorunlu sayılmamalıdır.

Page 32: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

32 Dr. Iur. Samim Ünan

B.2. Rizikoya İlişkin Olarak Sigorta Ettirenin ve Sigortalının Yükümlülükleri

Sigortalı ve sigorta ettiren, aşağıdaki hususları yerine getirmekle yükümlüdür:a) Haberdar olduğu andan itibaren rizikonun gerçekleştiğini, derhal sigortacıya bildirmek,b) Sigortalının sorumluluğunu gerektirecek olayları, on gün içinde, sigortacıya bildirmekc) Sigorta sözleşmesi yokmuş gibi imkanları ölçüsünde zararın önlenmesi, azaltılması ve artmasının önlenmesi için gerekli her türlü önlemi almak ve bu amaçla sigortacı tarafından verilecek mesleki faaliyet dışındaki sigortacılıkla ilgili makul talimatlara uymak,ç) Sigortacının talebi üzerine, olayın ve zararın nedeni ile hangi hâl ve şartlar altında gerçekleştiğinin ve sonuçlarının tespitine; tazminat yükümlülüğü ve miktarı ile rücu hakkının kullanılmasına yarayacak, elde edilmesi mümkün bilgi ve belgeleri makul sürede vermek,d) Zarardan dolayı, dava yolu ile veya başka yollarla bir tazminat talebi karşısında kaldığı veya aleyhine cezai kovuşturmaya geçildiği hâllerde, durumdan sigortacıyı derhal haberdar etmek ve tazminat talebine ve cezai kovuşturmaya ilişkin olarak almış olduğu ihbarname, davetiye ve benzeri tüm belgeleri gecikmeksizin sigortacıya vermek,e) Sigorta konusu ile ilgili başka sigorta sözleşmesi varsa bunları sigortacıya bildirmek.

Bent a) ile bent d) arasında kısmen kesişme (overlap) söz konusudur. Bent a) uyarınca rizikonun gerçekleştiğinin bildirilmesi demek, (bent d)’de sözü geçen) tazminat talebi karşısında kalma olgusundan sigortacıya haber verilmesi demektir. Arada fark yoktur. Rizikonun gerçekleşmesi üzerine bu durumun sigortacıya bildirilmesi sigorta hukukunun sigorta ettirene yüklediği temel görevlerden biridir. TTK 1475(2) söz konusu görevin derhal yerine getirileceğini hükme bağlamaktadır. Bu da gereklidir. Çünkü üçüncü kişi

Page 33: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

33Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

sigortalıya karşı tazminat talebini ileri sürdüğünde, en kısa zamanda gerekli kararların alınması (talebe karşı nasıl bir yol izleneceğinin belirlenmesi) gerekecektir. Bunun için sigortacının tazminat talebinin varlığını en kısa zamanda öğrenmesi zorunludur.

Eğer rizikonun gerçekleştiğinin (üçüncü kişi tarafından tazminat isteminde bulunulduğunun) bildirilmesi görevi zamanında ve gereği gibi yerine getirilmezse TTK 1446(2) ve (3) uygulanır. TTK 1446(2) uyarınca, göreve aykırılık yüzünden sigortacının ödeyeceği tutar artmışsa, sigortacı tarafından ödenecek parada indirime gidilecektir. İndirimin ölçüsü de “kusurun ağırlığı” olarak hükme bağlanmıştır. Şu halde, eğer göreve aykırılık kusura dayanmıyorsa herhangi bir indirim (yaptırım) uygulanmayacaktır. Görevin kasten ihlal edilmesi halinde sigortacının edim yükümlülüğünden kurtulması ve sözleşmeyi feshetme hakkına sahip olması aslında en doğrusudur. Ancak zorunlu sigortalarda, sigortacı tarafından sigorta ettirene ve sigortalıya karşı ileri sürülmesi mümkün savunmalar zarar gören üçüncü kişiye karşı geçersizdir. TTK 1484(1) bunu açıkça öngörmüştür. Bu açıdan, yaptırım daha sonra sigorta ettirene veya sigortalıya rücu etme biçiminde uygulanacak ve sigortacı, zarar görene yasa gereğince ödemek zorunda kaldığı tutarları sigorta ettiren veya sigortalıdan (indirim uygulanmasının mümkün olduğu ölçüde) geri isteyebilecektir. TTK 1446(2) yalnızca kusurun ağırlığı dikkate alınarak “indirim” yapılmasına izin vermiştir. Sigortacının kast halinde dahi “tamamen” kurtulması (zarar görene ödediğini “bütünüyle” sigorta ettiren/ sigortalıdan geri alması) söz konusu olmayacaktır. İndirim kusurun ağırlığı ile orantılı olarak yapılacağı (sigortacıya bu orana göre sigorta ettiren/sigortalıya rücu etmek olanağı verileceği) için, uygulanacak indirimin, göreve aykırılık yüzünden sigortacının ödemek zorunda kaldığı fazla tutarı aşması mümkündür. Sigortacının rizikonun gerçekleştiğini (zarar gören tarafından talepte bulunulduğunu) daha önce başka şekilde öğrenmiş olduğu hallerde indirim (yaptırım) uygulanması mümkün değildir.

Bent b) sorumluluk sigortalarında daima yer verilen bir görevdir. TTK 1475(1) sorumluluğa yol açabilecek olayların 10 gün içinde sigortacıya bildirilmesini öngörmekte ve TTK 1475(3) hükmü de buna aykırılık durumunda rizikonun gerçekleştiğinin bildirilmesi görevinin çiğnenmesine ilişkin TTK 1446(2) ve (3)’ün uygulanacağını hükme bağlamaktadır. 10 günlük süre, olayın sigortacıya bildirilmesi görevinin varlık sebebi göz önüne alındığında gereğinden fazla uzun sayılabilir. Olayı öğrenen sigortacı, bunun üzerine durumu hemen değerlendirme, gerekirse zararı önleyici girişimlerde bulunma (bunları tavsiye etme) ve delilleri toplama gereksinimi içinde olabilecektir. Bu bakımından 10 gün beklenmesi uygun bir çözüm oluşturmamaktadır.

Bent c) koruyucu önlemlere başvurma görevini düzenlemektedir. Sigorta ettiren/sigortalı, “nasıl olsa sigorta var” düşüncesi ile zararın meydana gelmesine veya artmasına seyirci kalmamalı ve olanaklar ölçüsünde zararı önleyici/azaltıcı önlemlere başvurmalıdır. Bu esas hekim sorumluluğu sigortasında da aynen geçerlidir. Genel şartlar, sigorta ettiren/sigortalıyı sigortacı tarafından verilecek mesleki faaliyet dışındaki sigortacılıkla ilgili makul talimatlara uymak göreviyle yükümlü tutmuştur. Bunların neler

Page 34: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

34 Dr. Iur. Samim Ünan

olabileceği açık değildir. Genel şartlarda zararı önleme/azaltma amacıyla önlem alma görevine aykırılık halinde hangi yaptırımın söz konusu olacağı belirtilmemiştir. TTK 1485, sorumluluk sigortalarına genel hükümlerin uygulanacağını öngördüğünden, bu genel hükümler arasında yer alan TTK 1448(2) uyarınca “kusurun ağırlığına göre indirim” söz konusu olabilecektir. (kusurun ağırlığına göre indirim hakkında yukarıda bent a) altındaki açıklamalarımız burada da geçerlidir).

Diğer yandan, TTK 1448(1) hükmü de dikkate alınmalıdır. Buna göre sigorta ettiren/sigortalı “üçüncü kişilere olan rücu haklarının korunması” için de önlem almak zorundadır. TTK 1481(1) sigortacının, ödeme yaptığında sigortalının haklarına halef olacağını ve sigortalının sorumlulara karşı dava hakkı varsa bunun sigortacıya geçeceğini belirtmektedir. Sigorta ettiren/sigortalı bu rücu haklarını korumak için gereken hukuki girişimleri gerçekleştirmek görevi altındadır.

Bent c) bağlamında son olarak TTK 1448(1)’de yer alan hatalı düzenlemeyi de dile getirmemiz lazımdır: TTK 1448(1) rizikonun gerçekleşme olasılığının “yüksek” olduğu durumlarda da zararı önleme/azaltma, artmasına engel olma görevinin devreye gireceğini belirtmektedir. Buradaki “yüksek” sözcüğü yanlıştır. Bunun yerine “kaçınılmaz” sözcüğü kullanılmalıydı. “Yüksek zarar olasılığını önlemek” görevi ile “sigortacının (aksine anlaşma olmadığı takdirde) rizikoya kusurla yol açılması halinde dahi tazminatın tamamını ödeme” yükümlülüğü birbiriyle bağdaşmaz. Sigortacı rizikoya kusur ile (rizikonun meydana gelmesini önleyici nitelikteki temel -herkesten beklenebilecek- önlemleri ihmal ederek, bu konuda en basit özeni dahi göstermeyerek) yol açmış olsa da, sigortacı ona karşı “yüksek zarar olasılığını neden önlemediği” savunmasında bulunamaz. Buna karşılık, önlemler ihmal edildiği için rizikonun gerçekleşeceği kesin hale gelmiş (an meselesi) ise, sigorta ettiren/sigortalıdan bu rizikodan doğabilecek zararları en düşük düzeyde tutabilmek için önlem alınması (gerçekleşeceği artık kesinlik kazanan –ancak henüz gerçekleşmemiş rizikoların doğuracağı zararları engellemeye çalışması) istenebilecek (ve bunlar ihmal edilmişse, yaptırım –kusurun ağırlığına göre indirim- uygulanabilecektir).

Bent ç)’de düzenlenen sigortacının istemi üzerine zararın nedeni ve hangi koşullar altında gerçekleştiği ve sonuçları, tazminat yükümlülüğü ve miktarı ile rücu hakkı için yararlı bilgi ve belge verme görevi hakkında vurgulanması gereken temel husus “elde edilmesi mümkün bilgi ve belge” anlatımının yasadakinden farklı oluşudur. TTK 1447(1) “sigorta ettirenden beklenecek olan bilgi ve belge” demektedir. Bazı belgelerin sigorta ettiren tarafından elde edilmesi olanaksız olmamakla birlikte bunları elde etmesini beklemek gerçekçi olmayabilir. Bu sebeple, TTK 1452(3) uyarınca emredici niteliğe sahip bulunan kanundaki anlatım esastır. Bent ç)’ye aykırılık halinde uygulanacak yaptırım “kusurun ağırlığına göre indirim” olarak öngörülmüştür (TTK 1447(2)). Bu hususta bent a) altındaki açıklamalarımıza bkz.

Bent d)’deki ceza kovuşturmasının bildirilmesi (ve buna ilişkin belgelerin sigortacıyla

Page 35: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

35Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

paylaşılması) görevi yerindedir. Ceza kovuşturması sigortalının hukuki sorumluluğu üzerine de etki edebilecektir. Bu sebeple aslında sigortacının bu kovuşturma (ve yönetsel soruşturma) sırasında sigortalıya destek sağlama (hukuki koruma) yükümlülüğü öngörülmeliydi. Ceza kovuşturmasının bildirilmesi görevi niteliği açısından TTK 1449 anlamında bir “sözleşmesel” görevdir. Buna aykırılık durumunda yaptırım uygulanması, aykırılığın kusurla gerçekleştirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak yasa herhangi bir yaptırım öngörmemiş ve sadece sigortacının sigorta sözleşmesinde yer vereceği özel bir hüküm uyarınca “sözleşmeyi feshederek edim yükümlülüğünden kurtulması” olanağından bahsetmiştir. Bu durumda yaptırım uygulamak isteyen sigortacının sözleşmeye buna ilişkin hüküm koyması gerektiği anlaşılmaktadır.

Bent e)’deki “başka sigorta sözleşmeleri varsa bunların bildirilmesi” görevi yasada “mal sigortaları” hakkındaki hükümler arasında (TTK 1465(2)’de) düzenlenmiştir. Bu görevin ihlali durumunda, yasa, sigortacının bu yüzden daha fazla ödeme yapmak zorunda kalmış olması koşuluyla kusurun ağırlığı dikkate alınarak indirim uygulanabileceğini hükme bağlamaktadır. Bu bağlamda sorun, TTK 1465’in sorumluluk sigortalarına uygulanacak sigortalar arasında sayılmamasıdır. Bu sebeple TTK 1465(2) hükmünün bu sigortalar bakımından geçerli olduğunu söylemek mümkün değildir (Kaldı ki sorumluluk sigortalarına uygulanacak hükümlere ilişkin TTK 1485’e aykırı sözleşme şartları da geçersizdir). Başka sigortaların bildirilmesi görevinin genel şartlarda “sözleşmesel bir görev olarak düzenlenmiş olduğu” kabul edilebilir. Ancak bu halde de yaptırım uygulanabilmesi için sözleşmede bu yaptırıma açıkça yer vermek lazımdır (Yukarıda bent ç) hakkındaki açıklamalarımıza bkz.)

Page 36: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

36 Dr. Iur. Samim Ünan

B.3. Rizikoya İlişkin Olarak Sigortacının Hak, Borç ve Yükümlülükleri

B.3.1. Giderlerin Ödenmesi

Sigortacı, zararı önleme, azaltma, artmasına engel olma ve rücu haklarının korunmasına yönelik sigortalının yaptığı makul giderleri, bunlar faydasız kalmış olsalar bile, sigorta tazminatından ayrı olarak tazmin eder.

Sigortacı, sigorta ettirenin istemi üzerine giderlerin karşılanması amacıyla gerekli tutarı avans olarak ödemek zorundadır.

B.3.1. hükmü TTK 1448(3) ve (4)’ü tekrarlamaktadır. Burada ölçü “makul” olmadır. Alınan önlemler, makul görülebildikleri ölçüde sigortacı bunların gerektirdiği giderleri karşılayacaktır. Önlemlerin faydalı sonuç vermiş (zararı önlemiş veya rücu hakkını garanti altına almış) olması zorunlu değildir. Önlemlerin yol açtığı giderler, sigorta bedeline ektir. Zarar görene tazminat olarak ödenmesi gereken tutar ile makul önlemlerin yol açtığı giderlerin toplamı, olay başına uygulanacak limiti aşsa dahi, sigortacı bu toplamı ödemekle yükümlü olacaktır. İkinci fıkra, sigortacının avans verme yükümlülüğünü düzenlemektedir. Burada bir görevin mi yoksa gerçek anlamda bir yükümlülüğün mü (borcun) söz konusu olduğu açık değildir. Sigortacı 30.000 TL olarak talep edilen avansı vermemiş ve bu sebeple de önlem alınamadığı için mesela meydana gelen toplam zarar 200.000 TL artıp 500.000 TL olarak gerçekleşmiş ise, sigortacı acaba yalnızca olay başı limiti olan 400.000 TL mi ödeyecektir? Yoksa, avans verilmemiş olması sebebiyle ortaya çıkan 100.000 TL ek zarardan da sorumlu mudur? Burada bir borcun söz konusu olduğu ve bunun yerine getirilmemesinden kaynaklanan zararların da sigortacının sorumluluğunu doğuracağını kabul etmek daha doğru görünmektedir.

Page 37: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

37Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

B.3.2. Tazminata İlişkin Avans VerilmesiSigortacı, sigortalının talebi üzerine, tazminat talebine ilişkin giderler için avans vermek zorundadır.

“Tazminat talebine ilişkin avans” deyimi TTK 1474(1) uyarınca sigorta ettiren tarafından tazminat istemi karşısında (bu istemle ilgili olarak) yapılması söz konusu olan “makul” giderler için kendisine sigortacının avans vermesini anlatmaktadır. TTK 1474(2) sigortacıya avans verme yükümlülüğü getirmiştir. Burada da bu yükümlülüğe aykırılık, bundan kaynaklanan zararlar için sigortacının sorumluluğunu gerektirecektir. Tazminat talebine ilişkin makul giderleri karşılamak sigortacının teminat sağlama borcu kapsamındadır. Genel Şartların A.1 maddesi sigortacının edim yükümlülüğünü tanımlarken onun “...sigortalı aleyhine ileri sürülen talebe ilişkin makul giderlere karşı (da) teminat sağlayacağını” açıkça belirtmektedir. Bu yükümlülük TTK 1474(1)’de düzenlenen “hukuki koruma” teminatına dahildir.

Page 38: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

38 Dr. Iur. Samim Ünan

B.3.3. Tazminatın ÖdenmesiRizikonun gerçekleşmesi hâlinde, özel durumlar hariç olmak üzere, hangi belgelerin istenileceği poliçe ekinde açık ve anlaşılır şekilde yer almak zorundadır.Sigorta tazminatı, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her hâlde rizikonun gerçekleştiğine ilişkin bildirimin yapılmasından kırkbeş gün sonra muaccel olur. Sigortacıya yüklenemeyen bir kusurdan dolayı inceleme gecikmişse süre işlemez.

Araştırmalar, rizikonun gerçekleştiğine ilişkin bildirimin yapılmasından ya da zarar görenin doğrudan sigortacıya başvurmasından başlayarak üç ay içinde tamamlanamamışsa; sigortacı, tazminattan mahsup edilmek üzere, tarafların mutabakatı veya anlaşmazlık hâlinde mahkemece yaptırılacak ön ekspertiz sonucuna göre süratle tespit edilecek hasar miktarının en az yüzde ellisini avans olarak öder.

Borç muaccel olunca, sigortacı ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düşer.

Sigortacının temerrüt faizi ödeme borcundan kurtulmasını öngören sözleşme hükümleri geçersizdir.

Genel şartların B.3.3. maddesi ilkönce rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortacı tarafından hangi belgelerin istenebileceği sorununu düzenlemektedir. Buna göre, hangi belgelerin isteneceği poliçe ekinde açık ve anlaşılır biçimde yer almak zorundadır. Ancak özel durumlarda, bunlar dışında belge istenmesi de mümkündür. Sigortacı ek belgeler istemekte ise, çekişme halinde, özel durumun varlığını ve istediği ek belgelerin gerekliliğini kanıtlamakla yükümlü sayılmalıdır.

B.3.3. maddesinin diğer fıkraları TTK 1427(2), (3), (4) ve (5)’ten aynen alınmıştır. Bu hükümler, sigortacının borcunun ne zaman muaccel olacağına, avans verme yükümlülüğüne, ne zaman temerrüde düşeceğine ve temerrüt faizi ödeme borcundan kurtulmasını öngören sözleşme koşullarının hükümsüzlüğüne ilişkin bulunmaktadır.

Sigortacının ödeme borcunun muacceliyeti hususunda TTK 1427(2)’deki genel

Page 39: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

39Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

düzenleme yetersizdir. Sorumluluk sigortalarında muacceliyet konusunun ayrıca (özel olarak) düzenlenmesi gerekirdi.

Sorumluluk sigortası kendi hesabına yapılmış olabileceği gibi, başkası hesabına da (başkası lehine) yapılmış olabilir. Nitekim hekim sorumluluğu sigortası, özel kurumlarda çalışmakta olan hekimler hesabına bu kurumlarca yaptırılmaktadır. Acaba bu durumda sigortacıdan talepte bulunma (edimini yerine getirmesini isteme) hakkı kime aittir? Her ne kadar sorumluluk sigortalarında sigortacının doğrudan üçüncü kişiye ödeme yaparak sigortalıyı sorumluluktan kurtarması söz konusu olacaksa da, bazı durumlarda zarar görene sigortalı hekimin sigortacısından başka bir kişi de ödeme yapmış olabilir. Mesela, hekimin sorumluluk sigortacısının zarar görene karşı dava öncesinde ileri sürdüğü aslında hatalı olan bir savunma zarar gören tarafından yerinde görülüp, sigortacıya talep yöneltilmemiş ve sigortalı hekim zarar görenin zararını karşılamak zorunda kalmıştır. Bu gibi bir halde, sigortalı hekim zarar görene ödeme yapmadan önce veya yaptıktan sonra sigortacıdan edimini yerine getirmesi (zarar görene ödeme öncesinde tazminat talebinin sonuçsuz bırakılmasını sağlaması; eğer zarar görene tazminat ödenmesi gerekmişse, ödenen tazminatın faiz ve masraflarla beraber karşılanması) istenebilecektir. Buna hakkı olan kişi sigorta ettiren tıp kurumu mudur, yoksa sigortalı hekim midir?

“Üçüncü Kişi Yararına Sözleşme” genel olarak BK m.129’da düzenlenmiştir. Üçüncü kişi yararına sözleşme kısaca “kendi adına sözleşme yapan kişi tarafından, sözleşmede üçüncü kişi yararına edim yükümlülüğü öngörülmesi” [sigortaya uyarlarsak: “sigorta ettirenin sigortalı hesabına (lehine) sigorta sözleşmesi yapmış olması”] olarak tanımlanabilir.

BK 129/1 çerçevesinde üçüncü kişi yararına sözleşme yapan kişi, borçludan edimi •doğrudan üçüncü kişiye ifa etmesini isteme hakkına sahiptir (sigortaya uyarlarsak: “sigorta ettirenin sigortacıdan, sigortalıya edimde bulunmasını istemesi”)

BK 129/2’de ise, yararına sözleşme yapılan (üçüncü) kişinin dahi tarafların •amacına veya örf ve adete uygun düştüğü takdirde edimin ifasını isteyebilme hakkı öngörülmüştür [Sigortaya uyarlarsak: “sigorta ettirenin tarafı olduğu (kendi adına kurduğu) sigorta sözleşmesine dayanarak, sigortalının sigortacıdan edimi talep etmesi. Sigortalı (veya halefleri) bu hakkı kullanınca sigorta ettiren artık sigortacıyı ibra edemeyecek ve borcun nitelik ve kapsamında değişiklik yapamayacaktır].

Üçüncü kişi yararına sözleşme yapan kişinin, yararına sözleşme yaptığı •üçüncü kişiye değil kendisine edimde bulunulmasını isteme hakkı ise yasada öngörülmemiştir (o zaman üçüncü kişi yararına değil, kendi yararına sözleşme yapmış olurdu).

Bu noktada TTK’nun Borçlar Kanunu’ndan değişik bir çözüm benimsemiş olup olmadığı belirlenmelidir. TTK hükümlerine göre, sorumluluk sigortası sadece “başkası hesabına” veya aynı zamanda “hem kendi hem de başkası hesabına” yapılmışsa, hesabına

Page 40: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

40 Dr. Iur. Samim Ünan

(lehine) sigorta yapılan kimsenin sigortacıya karşı doğrudan talep hakkı ile donatılmış olması ana kuraldır (TTK m.1454(1) son cümle). Bununla birlikte, hesabına (lehine) sigorta yapılan kişinin sigortacıya karşı doğrudan talep hakkı ile donatılmamış olması da mümkündür (TTK m.1454(1) son cümlede öngörülen aksine sözleşme olanağı: “Sigortalı, aksine sözleşme yoksa, sigorta tazminatının ödenmesini sigortacıdan isteyebilir ve onu dava edebilir”).

Yukarıdaki açıklamalar ışığında, başkası hesabına sigortanın söz konusu olduğu hallerde, TTK 1454 (1) son cümle anlamında bir “aksine sözleşme” varsa sadece sigorta ettirenin ifayı talep yetkisi mevcut olacak, sigortalının ise olmayacaktır. Aksine sözleşme halinde ise, sigorta ettiren yalnızca “sigortalıya ifada bulunulmasını” (sigortalıya sigorta koruması sağlanmasını) isteyebilecektir.

Sigorta ettirenin kendisine ifada bulunulmasını isteme hakkı TTK’nda düzenlenmiş değildir (Oysa 1956 tarihli TTK buna –belirli şartlarla- izin vermiş idi: 1956 tarihli TTK’nun Denizcilik Rizikolarına Karşı Sigortalar Faslında yer alan 1446 ncı maddesi, sigorta ettirenin, sigorta sözleşmesinden sigortalı lehine doğan haklar üzerinde kendi adına tasarrufta bulunabileceğini; eğer sigorta poliçesi elinde ise –sigorta poliçesini sigortacıdan istemek hakkı 1956 tarihli TTK’nda sadece sigorta ettirene tanınmıştı (m.1445/1 son cümle)- sigorta ettirenin ödenecek paraları almaya ve sigortalının haklarını devretmeye yetkili olacağını öngörmüştü). Halen Almanya’daki yasal çözüm de aşağı yukarı aynıdır (VVG §§ 44 ve 45).

Hekim sorumluluğu sigortası genel şartları TTK 1454(1) son cümle anlamında bir aksine sözleşme içermemektedir. Şu halde sigortalı hekim, aynı zamanda sigorta ettiren olmadığı hallerde, sigortacıdan –kendisine sigorta koruması sağlanmasına yönelik- istemde bulunabilecektir.

Sigorta ettiren tıp kurumunun bu gibi bir istem hakkı ile donatılmış olup olmadığı açık değildir. Ancak sigorta ettiren tıp kurumu, sigortalı hekime rücu etmekte ise, bu halde “sigorta ettiren” sıfatıyla değil, “zarar gören” sıfatıyla istemde bulunmuş sayılacaktır.

Sigorta ettiren/ sigortalının “sorumluluktan kurtarılma/ tazmin edilme” talebi

Sorumluluk sigortasında, sigorta ettiren/ sigortalının “sorumluluktan kurtarılma/ tazmin edilme” talebi çerçevesinde sigortacı, sigortalının malvarlığını (gerçek veya iddia edilen) sorumluluk sebebiyle ortaya çıkacak kötüleşmelere karşı koruyacaktır. Zarar gören üçüncü kişi (sigortalının kendisine karşı sorumlu olduğu öne sürülen kişi) sigortalıdan tazminat isteyince, sigortacı, durum kendisine bildirilmiş olmak koşuluyla, o andan başlayarak korumayı sağlamakla yükümlü olur.

Sorumluluk sigortalarında sigortacı, sigortalıyıÜçüncü kişinin yerinde görünen tazminat talebinden kurtarmak•

Yerinde olmayan (haksız veya aşırı) tazminat taleplerinin sonuçsuz kalmasını •sağlamak

yoluyla korur.

Page 41: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

41Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

Üçüncü kişinin tazminat talebi sigortacı için de bağlayıcı olacak biçimde sigortalı aleyhine verilmiş bir yargı kararı ile, • sigortalının zarar gören üçüncü kişiyle yaptığı bir sulh sözleşmesi ile veya • zarar görene yönelik bir ikrar (talebin kabul edilmesi işlemi) ile • sabit olduğu takdirde, sigortacı, ödeme yaparak sigortalıyı tazminat taleplerinin • sonuçlarından korumakla yükümlüdür.

Eğer sigortalı üçüncü kişiye (sigortacıya karşı da geçerli olacak biçimde) ödeme yapmış olursa, sigortalının sorumluluktan kurtarılma talebi “doğrudan sigortalıya ödeme yapma” talebine dönüşmüş olacaktır.

Zamanaşımı genel olarak TTK 1420’de (ve sorumluluk sigortaları bağlamında da TTK 1482’de) düzenlenmiştir. TTK 1420 uyarınca:

Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler alacağın muaccel olmasından • başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrar.Ancak, sigorta tazminatına ilişkin istemlere uygulanacak tavan süre hakkında, TTK • 1482 hükmü saklıdır.

TTK 1482 “tavan süre” olarak anlaşılmalıdır. Başka bir anlatışla:Sigortalının sigortacıya yönelik alacağı sigorta sözleşmesine ilişkin iki senelik • zamanaşımınaZarar görenin sigortacıya yönelik talep hakkı da sigortalıya karşı sahip olduğu • tazminat alacağına ilişkin zamanaşımı ile aynı zamanaşımı süresineHer halde (sigortalının sorumluluğuna yol açan) olaydan başlayarak on senelik • süreye

tabi olmalıdır.

Sigorta sözleşmesinde sigortacıya yönelik tazminat alacağının muaccel olma anı TTK 1427’de düzenlenmiştir. Bu hüküm uyarınca tazminat alacağı:

Rizikonun gerçekleşmesi +• Rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesi +• sigortacının edimine ilişkin araştırmalarının bitmesiyle • Her halde rizikonun gerçekleştiği ihbarından 45 gün sonra • muaccel olur. Ancak, rizikonun gerçekleştiği ihbarından başlayarak üç ay içinde • araştırmalar tamamlanamamışsa, sigortacının avans verme yükümlülüğü söz konusu olabilir.

Sigortacıya yönelik tazminat alacağının muaccel olmasına ilişkin düzenleme sorumluluk sigortaları için yeterli ve uygun değildir. Sorumluluk sigortalarında sigortacıya yönelik tazminat alacağının ne zaman muaccel olacağı özel olarak düzenlenmeli idi. Oysa TTK 1475 (2), muacceliyet konusunda genel düzenlemeye (TTK 1427’ye) yollama yapmaktadır.

Page 42: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

42 Dr. Iur. Samim Ünan

TTK 1475 (2), muacceliyeti tetikleyen olguyu tazminat talebinin sigortalı tarafından sigortacıya bildirilmesi, veya zarar gören üçüncü kişinin tazminat talebini doğrudan sigortacıya yöneltmesi (her iki halde de sigortacının tazminat talebini öğrenmesi) olarak belirlemiştir. Şu halde TTK 1427’de muacceliyet sürecini tetikleyen olgu “rizikonun gerçekleşmesi” olarak öngörülmüş olduğu halde, TTK 1475’te bu olgu “sigortacının tazminat talebini öğrenmesi” olarak tanımlanmıştır.

Sorumluluk sigortalarında sigortacı tazminatı ileriki bir aşamada (buna zorunluluk ortaya çıktığı zaman = sigortalının malvarlığının sorumluluk sebebiyle artık serbest kalmayacağının anlaşıldığı, mesela sigortalı aleyhindeki yargı kararı kesinleştiğinde, ihtiyati tedbir veya haciz kararı alındığında) öder. Yangın sigortasındaki muacceliyet kuralının sorumluluk sigortasında geçerli olması uygun ve uygulanması mümkün bir çözüm değildir.

Sorumluluk sigortalarında sistem aşağıdaki gibi işler:Sigortacı tazminat talebini öğrendikten sonra durumu değerlendirerek• Tazminat talebinin yerinde olduğunu ve karşılanması gerektiğini, veya• Haksız veya aşırı olduğunu ve karşılanmaması gerektiğini (yargının vereceği • kararın beklenmesini ve ona göre hareket edilmesinin uygun olacağını)

saptamış olabilir.

Eğer tazminat talebinin yerinde olduğunu ve ödenmesi gerektiğini saptamışsa ve bunu sigorta ettirene/sigortalıya yazılı olarak bildirmişse, BK 154/1 uyarınca zamanaşımı sigortacının ikrarı sebebiyle kesilmiş olur ve yeni zamanaşımı süresi BK 156/2 uyarınca “on” yıldır.

Sigortacı, “sigorta teminatına engel bir halin olmadığını” yazılı olarak beyan etmişse (“yapılmış olan sigorta sözleşmesi çerçevesinde sigorta ettirenin/ sigortalının, aleyhine ileri sürülen tazminat talebi ile ilgili olarak, sigorta teminatından yararlanacağını” yazılı biçimde belirtmişse) BK 154/1 uyarınca zamanaşımı kesilmiş olur, yeni zamanaşımı süresi de yine BK 156/2 uyarınca on yıldır.

Zarar görenin tazminat alacağı için sigorta ettiren/sigortalı aleyhine ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir uygulanmışsa sigortacının bu haczi/tedbiri teminat göstererek kaldırması (ve sigorta ettirenin/sigortalının malvarlığını tekrar serbest hale getirmesi) lazım gelir. Sigortacı teminat göstermişse, bu hal BK 154/1 kapsamında değerlendirilmelidir. Burada da zamanaşımı kesilmiş olur. Yeni süre BK 156/2 uyarınca on senedir.

Sigortacı hukuksal giderler için sigorta ettirene/sigortalıya ödeme yapmışsa, acaba bu (“sigorta ettiren/sigortalı aleyhindeki tazminat talebinin de teminat dahilinde karşılanacağı hususunda) “ikrar” niteliğinde midir? Bu husus tartışmaya açıktır. Sigortacı bazı hallerde, sigorta teminatının işlemesi gerektiğini kabul anlamında olmamak üzere hukuksal koruma masraflarını karşılama yoluna gidebilir. Ancak bunu açıkça bildirmediği durumlarda hukuksal koruma teminatını işletmesi, sigorta

Page 43: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

43Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

koruması sağlamayı kabul ettiği (borcunun varlığını tanıdığı) anlamına gelebilecektir (yorum sorunudur)

Sigorta ettiren/sigortalının “sorumluluktan kurtarılma” talebine ilişkin zamanaşımının süresi muacceliyetten başlayarak iki yıldır. Ancak TTK 1482 uyarınca eğer “sigorta konusu olaydan” itibaren on yıl geçmişse, muacceliyetten başlayarak hesaplanması gereken iki yıl henüz geçmiş olmasa (hatta alacak henüz hiç muaccel olmamış bulunsa) dahi zamanaşımı dolmuş sayılır. “Sigorta konusu olay” deyiminin “olay esaslı” (occurrence basis) sigortalarda sorumluluğun doğumuna yol açan hukuka aykırı davranışı kastettiği kesindir. Buna karşılık, “talep esaslı” (claims made) sigortalarda “sigorta konusu olay” deyiminin tazminat talebini kastetmiş sayılıp sayılmayacağı tartışmaya açıktır. Burada da zamanaşımının tavan süresinin “sorumluluğa yol açan hukuka aykırı davranış” tarihinden başlayarak hesaplanacağını kabul etmek gerektiği düşüncesindeyiz. Şu halde hekim sorumluluğu sigortasında olaydan (malprakstis tarihinden) başlayarak on sene sonra tavan zamanaşımı dolmuş sayılacaktır.

Sigorta ettiren/sigortalının zarar görene karşı sorumluluğu, sigortacıya karşı da geçerli olacak bir şekilde,

Yargı kararı• sulh sözleşmesi veya• ikrar (kabul) ile • sabit olduğu zaman sigortacı “makul” bir süre içinde edimini yerine getirmelidir. •

Sorumluluk sigortası, sigortalının malvarlığını hukuksal sorumluluğun (veya sorumluluk savının) olumsuz sonuçlarına karşı korur. Bunun için en basit yöntem sigortacının doğrudan zarar görene ödeme yapmasıdır. Bu ödeme ile iki zarar aynı anda (ödeme oranında) ortadan kalkmış olur: Her şeyden önce zarar görenin zararı karşılandığı için (sigortacı tarafından yapılacak ödeme zarar görenin uğramış olduğu zararın karşılanması amacıyla gerçekleştirilmektedir), onun, sorumluluğu sigorta edilen sigortalıya yönelik tazminat istemi son bulacaktır. Aynı anda, sigortalının malvarlığına bir tazmin borcu olarak eklenmiş bulunan mali yük (pasif) de ortadan kalkacaktır (böylece sigortalının zararı da sona erecektir). Sorumluluk sigortası, bir zarar sigortasıdır ve asıl amaç sigortalının zararının (sorumluluk dolayısıyla sigortalının malvarlığında meydana gelen kötüleşmenin = pasifin) karşılanmasıdır. Bu amaç, sigortalının kendisine karşı sorumlu olduğu zarar gören üçüncü kişiye ödeme yapılarak elde edilmektedir. TTK 1473 de, bu doğrultuda “(sigortalının..... sorumluluğu nedeniyle) sigortacının....... zarar görene.... tazminat ödeyeceğini” öngörmüştür. Ancak, sigortalının sigortacıya yönelik “sorumluluktan kurtarılma” talebi, sigorta ettiren/sigortalı, sigortacıya karşı da geçerli olacak bir şekilde, zarar gören kişiye tazminat öderse, “ödeme istemine” dönüşecektir. Bu halde (sorumluluktan kurtarılma talebi ödeme talebine dönüştüğü zaman), yeni bir zamanaşımı süresinin işlemeye başlaması lazım gelir mi? Yeni süre işlemesi çözümü daha uygun görünmektedir.

Page 44: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

44 Dr. Iur. Samim Ünan

Bu noktada yasadaki bir eksikliğe de kısaca değinmek gerekir. TTK 1476(4) sadece sulh sözleşmesinden bahsetmekte ve sigortacının haklı bir sebep olmadıkça buna onay vermekten kaçınamayacağını hükme bağlamakta ise de, “tazminat borcunu ikrar etme” veya “zarar görene ödeme yapılması” da benzer bir düzenlemeye tabi olmalıdır. Sigortacı, bu hallerde de haklı bir sebebin söz konusu olması hali hariç, sigorta teminatını işletmekle yükümlü bulunmalıdır.

Sigorta ettiren/sigortalının hukuksal koruma giderlerine ilişkin talebi

Hukuksal koruma masrafı, zarar görenin tazminat talebinin sonuçsuz kalmasına yönelik olarak yapılması gereken masraflardır. Bu kapsamdaki masraflar esas olarak aşağıda sayılanlardır:

Yargılama masrafları• Yargılama dışı masraflar• (Sigortalının üçüncü kişiye karşı sorumlu olması sonucuna götürebilecek bir olguya • ilişkin) ceza yargılaması masraflarıSigortacının zarar görene tazminat ödenmesinde gecikmeye sebep olması halinde • işleyecek faizlerTeminat gösterilmesi veya tevdi yoluyla cebri icranın geri bıraktırılması mümkün • ise, teminat veya tevdi için gerekli giderlerin karşılanması

Yargılama masrafları, yukarıda da belirttiğimiz üzere, yargı harçları, karşı taraf lehine hükmedilen vekalet ücreti, bilirkişi ücreti gibi yargılama etkinliğine bağlı olarak ortaya çıkan ve sonuçta sigorta ettiren/sigortalıya yüklenen masraflardır. Mahkeme eliyle delil tespiti gibi asıl yargılama öncesinde yapılan ve yargılama etkinliği niteliğinde görülmesi gereken etkinliklerden kaynaklanan giderler de bu kapsamdadır.

Yargılama dışı masraflar ise, sigortalı aleyhindeki istemi sonuçsuz bırakmak amacıyla yapılmış olan harcamalardır (mesela hukuksal görüş alınması, uzman görüşü alınması, laboratuvar incelemesi giderleri vb.).

Ceza yargılaması ve yönetsel soruşturma ile ilgili savunma masrafları da (sigortacının ön onayı ile yapılmak koşuluyla) hukuksal koruma gideri sayılabilir (Alman VVG § 101 (1) sigortalı aleyhindeki -onun hukuki sorumluluğunu doğurabilecek bir olayla ilgili- ceza kovuşturması bağlamında sigortacının talimatı doğrultusunda yapılan giderlerin de hukuksal koruma teminatı kapsamında olacağını öngörmektedir). Her ne kadar TTK 1474(1) ve genel şartlar hukuki korumayı sadece “(hukuki) isteme ilişkin giderler” bağlamında öngörmüşse de, henüz bir tazminat talebinin ileri sürülmediği durumlarda dahi ceza yargılaması giderlerinin hukuki koruma teminatı kapsamında sayılması daha doğru olacaktır.

Sigortacının –doğrudan dava edilmediği hallerde- sigortalı tarafından ödenmesi gereken tazminatı (zarar görene) ödemeyi geciktirmesi sebebiyle uygulanacak faiz de hukuksal koruma gideri sayılabilir.

Page 45: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

45Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

Bunlardan başka, sigortalının malvarlığının sorumluluktan kaynaklanan olumsuz durumlara karşı korunması, tazminat talebinin kesin bir yargı kararıyla sonuçlanması öncesinde (hatta çoğu zaman yargısal sürecin başlangıç aşamasında) ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz uygulanması söz konusu olur ise, teminat gösterilerek bu tedbir veya haczin kaldırılmasını da kapsar. Sigortacı, teminat için gereken masrafı karşılamak zorundadır (mesela banka teminat mektubu komisyonu). Hukuksal koruma teminatı bu gideri de içerir.

Sigorta ettiren/sigortalının hukuksal koruma teminatı kapsamındaki istemi hususunda zamanaşımı, bu giderlerin yapılması gereğinin ortaya çıkmasını izleyen “makul bir süre” sonrasında başlamalıdır. Sigorta ettiren/sigortalının bu andan itibaren iki yıl içinde sigortacıdan talepte bulunması gerekir.

Ancak, bir masrafın karşılanmasına yönelik istemin sigortacı tarafından kabul edilmesi veya ödenmesi, diğer masraflara ilişkin borç ikrarı niteliğini taşımaz. Her masrafın teminata girip girmediğini ayrı ayrı değerlendirmek lazımdır. Kaldı ki, sigorta sözleşmesi farklı masraflar için değişik hükümlere (teminat koşullarına) yer vermiş olabilir.

Zarar gören kişinin sigortacıya yönelik talebi

TTK 1478 (isteğe bağlı veya zorunlu sigorta ayırımı yapmaksızın) bütün sorumluluk sigortalarında zarar gören üçüncü kişiye sigortacıyı dava etmek hakkını vermektedir. İcra takibi yapmak olanağını da bu kapsamda görmek lazımdır.

Zarar görenin sigortacıya doğrudan dava açma süresi TTK 1478’de yetersiz •biçimde hükme bağlanmıştır. Buna göre zarar gören “sigorta sözleşmesi için geçerli zamanaşımı süresi içine kalmak kaydıyla” (yani iki sene içinde) doğrudan sigortacıyı dava edebilecektir. Bu, yerinde olmayan bir çözümdür.

2011 TTK 1482 “sigortacıya yöneltilecek tazminat istemleri, sigorta konusu olaydan •itibaren on yılda zamanaşımın uğrar” hükmünü getirmiş olmakla birlikte, bu hüküm sadece zamanaşımının “tavan” süresine ilişkindir.

Zarar görenin sigortacıya yönelik tazminat talebinde süre, zarar görenin zarardan •sorumlu sigorta ettiren/sigortalıya yönelik tazminat talebine ilişkin zamanaşımı süresidir.

Sürenin başlangıcı da, • zarardan sorumlu sigortalıya yönelik talebe ilişkin zamanaşımının başlangıç tarihi olmalıdır.

Başka bir anlatışla, zarar gören, zarardan sorumlu olan kişinin sorumluluk sigortacısına karşı, zarardan sorumlu kişiye karşı sahip olduğundan fazla bir olanağa (daha uzun zamanaşımı süresine) sahip sayılmayacaktır. Bu çerçeve içinde, TTK 1478 zarar gören üçüncü kişinin “sigorta sözleşmesi için geçerli zamanaşımı süresi içinde kalmak şartıyla” sigortacıdan doğrudan talepte bulunması gerektiğini hükme bağlarken, “kısmen” yerinde olmayan bir düzenleme getirmiş bulunmaktadır. Zarar

Page 46: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

46 Dr. Iur. Samim Ünan

gören “sigorta sözleşmesine uygulanacak” zamanaşımı süresine değil, “zarardan sorumlu kişiye yönelik tazminat alacağına ilişkin” zamanaşımı süresine tabi olmalıdır. Hüküm bu açıdan hatalıdır. Buna karşılık 10 yıllık tavan süre bakımından yerindedir. Eğer zarar gören sorumluluğun doğmasına yol açan olaydan başlayarak 10 sene içinde sorumluluk sigortacısından dava veya icra takibi yoluyla talepte bulunmamışsa, bu sigortacı zamanaşımı savunmasını ileri sürebilecektir.

Sorumluluk sigortalarında geçmişe etkili teminat sık karşılaşılan bir durumdur. Hatta bazı sözleşmelerde beş sene (bazen on sene) önceye kadar giden geçmişe etki klozları mevcut olabilmektedir. Hekim sorumluluğu sigortasında da genel şartlar on senelik geçmişe etki süresi (reprise du passé inconnu = bilinmeyen geçmiş zaman rizikosunun üstlenildiği süre) öngörmektedir. Acaba geçmişe etkili teminat alınmışsa, zamanaşımı nasıl işleyecektir? Özellikle on senelik tavan süre (olaydan başlayarak hesaplandığı için) kısalmış mı olacaktır? Öte yandan, normal zamanaşımı süresinde bir değişiklik olacak mıdır? Burada on senelik tavan süre aslında kısalmamakta, ancak geçmişte işlemeye başlamış sayıldığı için ileriye doğru 10 sene olarak uygulanabilmesi söz konusu olmamaktadır. Normal (2 senelik) zamanaşımı süresinde ise herhangi bir değişiklik olmayacaktır. Geçmişte meydana gelen olayla ilgili olarak sigortacıya sözleşme kurulduktan sonra sigorta süresi içinde yapılacak bildirim üzerine sistem işlemeye başlayacak ve zamanaşımı da muacceliyet tarihinden itibaren iki senelik süreye tabi bulunacaktır.

Zamanaşımının kesilmesi

Zamanaşımı bağlamında üzerinde durulması gereken konu başlıklarından biri de zamanaşımının kesilmesidir. En önemli sorular şunlardır:

Zamanaşımı sigortacıya yönelik alacak bakımından kesilince zarardan sorumlu - sigorta ettirene/sigortalıya yönelik alacak bakımından da kesilmiş olur mu? Zamanaşımı zarardan sorumlu sigorta ettirene/sigortalıya karşı kesilince, - sigortacıya karşı da kesilmiş olur mu?

BK m. 61 uyarınca “birden fazla kişi ...aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, aralarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır”. BK m.155 uyarınca “zamanaşımı müteselsil borçlulardan birine karşı kesilirse, diğerlerine karşı da kesilmiş olur”. Zarar sigortalarında sigortacı, sigortalının zararını karşılama yükümlülüğü altındadır. Başka bir anlatışla, sigortacı da, (tarafı olduğu sigorta sözleşmesi uyarınca) zararı giderme borçluları arasında yer almaktadır.

Borçlar Kanunu’ndan çıkan bu sonuç çerçevesinde mesela, üçüncü kişinin sorumlu olacağı biçimde hasarlanmış, zayi olmuş veya elden çıkmış olan bir malın maliki, eğer o mal sigortalıysa, zararını sorumlu üçüncü kişiden veya mal sigortacısından isteyebilecektir (taşıma sırasında taşıyanın kusuru sebebiyle zarar gören bir mal için gönderilen, hem taşıyana hem de yük sigortacısına başvurabilecektir). Taşıyana karşı kesilen zamanaşımı sigortacıya karşı da kesilmiş olacaktır (veya tersi).

Page 47: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

47Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

Sorumluluk sigortalarında zarar gören üçüncü kişi, zarardan sorumlu sigortalıya veya onun sorumluluk sigortacısına veya -varsa- kendi mal (mesela eşya) veya can (mesela sağlık) sigortacısına başvurabilir. Sigortalıya yönelik tazminat talebi, hem sorumluluk sigortacısına hem de mal veya can sigortacısına karşı zamanaşımını kesecektir. Hekim sorumluluğu sigortasında, zarar görenin hekime yönelttiği talep sigortacıya karşı, hekimin çalıştığı sağlık kurumuna yönelik talebi ise hem hekime hem de hekimin sorumluluğunu sigorta etmiş olan sigortacıya karşı zamanaşımını kesmiş olacaktır (zarar görenin sorumlu hekime yönelttiği talep, yasadan çıkan sonuca göre kendi can (mesela sağlık) sigortacısına karşı da zamanaşımını kesecektir).

Zarar görene doğrudan dava hakkını tanıyan bir sistem bakımından, zamanaşımının zarardan sorumlu kişiye (sigortalıya) karşı kesilmesi durumunda, sorumluluk sigortacısına karşı da kesilmiş sayılması çok vahim bir sonuç sayılmayabilir. Yine de, bunu sadece zorunlu sigortalar için öngörmek daha uygundur. Hekim sorumluluğu sigortasında bu çözüm kabul edilemez bir yön taşımamaktadır.

On Yıllık Tavan Süre İle İlgili Bazı Sorunlar

Zamanaşımı hususunda on senelik tavan süre getiren TTK 1482, sigorta ettiren/ sigortalının sigortacıya yönelik tazminat talepleri hakkında da geçerlidir. Ancak bunun uygun bir çözüm olup olmadığı tartışmaya çok açıktır. (Almanya’da da zorunlu sigortalarda zarar gören üçüncü kişiye tanınan doğrudan dava hakkının tavan süresi VVG § 115 (2) cümle 2 uyarınca “on” yıldır. Fakat bu süre sadece zarar görenin talepleri hakkında geçerlidir; sigorta ettiren/sigortalının talepleri bunun dışındadır).

On yıllık tavan sürenin yol açacağı sonuçları açıklamak için şu yaşanmış örneği ele alabiliriz: “Zarar gören bir şirkette mühendis olarak çalışmaktadır. İş kazası sebebiyle sürekli sakat kaldığını öne sürerek, kazadan sekiz sene sonra (işten çıkarılması üzerine) sigortalı işverene dava açar. Dava 2,5 sene sürer ve zarar gören mühendis lehine sonuçlanır. Sigortalı işveren sigortacısına başvurur.”

Bu örnek olayda sigortalının sigortacıya yönelik talebi bakımından zamanaşımı, arada kesilmiş olmadığı takdirde, on yıl geçince dolmuş sayılacaktır. Sigortalı iş kazasını gecikmeden sigortacıya haber vermiş ve hasar dosyası açtırmıştır. Aleyhine kazadan sekiz buçuk sene sonra açılan davayı da yine süresi içinde bildirmiştir. Sigortacı herhangi bir şekilde devreye girmemiş ve sigortalıya karşı açılan dava kaybedilince ödeme yapmak zorunda kalmıştır.

Örnek olaya uygulanması gereken 1956 tarihli (önceki) TTK çerçevesinde, o olayda zamanaşımı şöyle idi:

Teminat “olay esaslı” verilmiş olduğundan, iş kazasının davadan sekiz sene önce •meydana gelmiş olması teminata engel oluşturmamaktaydı.Sigortacıya yönelik talepler iki senede zamanaşımına uğrayacak olmakla birlikte, •zamanaşımının başlangıcı sigortalının malvarlığı üzerinde cebri icra yürütülecek noktaya gelindiği tarih idi (iş kazasından = olaydan on buçuk sene sonrası)

Page 48: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

48 Dr. Iur. Samim Ünan

(Olayda faizin iş kazasından itibaren işletildiğini ve milyon liradan fazla tazminat •ödendiğini de vurgulayalım)

1956 tarihli (önceki) TTK ile 2011 tarihli (yeni) TTK arasındaki fark, sigortacı lehine “on senelik tavan zamanaşımı” sınırlaması getirilmiş olmasıdır. Bir tür “yasal claims made esası” öngörülmüştür. Yeni TTK sigorta ettiren/sigortalının haklarını kısıtlamıştır. Her ne kadar Borçlar Kanunu çerçevesinde, zarardan sorumlu sigorta ettirene/sigortalıya karşı kesilen zamanaşımı, BK 155/1 uyarınca sigortacıya karşı da kesilmiş olacaksa da, bu kesilme yalnızca zarar görenin talepleri bakımından gerçekleşecektir. Sigortacı doğrudan dava edilmiş değilse ve tazminat istemi yalnızca sigortalıya yöneltilmiş bulunuyorsa –özellikle sigortacının sigorta teminatını sağlama yükümlülüğünün bulunmadığını ileri sürdüğü durumlarda- 10 senelik zamanaşımı sigortacının yararına sonuç doğurabilecektir.

Talep esaslı (claims made) sigortalarda, TTK 1482 geçmişe etki süresi içinde meydana gelmiş ama tazminat talebine konu olmamış olaylar hakkında uygulanacaktır. Sigorta süresi içindeki olaylara uygulanması ise (çoğu zaman “sigorta süresi + uzatılmış bildirim süresi < on sene” olacağı için) pek olası değildir. Talep esaslı sigortalarda, sigorta süresi veya uzatılmış bildirim süresi sonuna kadar tazminat talebinin sigortalıya yöneltilmemiş olması, sigortacıya yönelik talebin zamanaşımına uğramasına değil, teminatın işlerlik kazanmamasına (rizikonun –zaman açısından- teminat dahilinde gerçekleşmemesine) yol açar.

Sigorta ettiren/sigortalı, zarar gören kişiye tazminat ödemiş ise, sigortacıya acaba müteselsil sorumlunun diğer müteselsil sorumluya rücu etme hakkına dayanarak başvurabilir mi? BK m.167/2 uyarınca “kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun , ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır. BK m.168/1 ise “diğerlerine rücu hakkına sahip olan borçlunun, ifa ettiği miktar oranında alacaklının haklarına halef olacağını” hükme bağlamaktadır. Borçlar Kanunu’nda yer alan bu (müteselsil sorumluluğa ilişkin) hükümlerin sigorta ettiren/sigortalı – sigortacı ilişkisinde uygulanması mümkün değildir. Çünkü sigorta ettiren/sigortalının sigortacıdan istemde bulunma hakkına sahip olup olmadığı münhasıran sigorta sözleşmesi hükümleri çerçevesinde belirlenmek lazımdır. Dolayısıyla TTK’nun sigorta sözleşmesinde zamanaşımına ilişkin hükümleri burada özellikle uygulanmalı ve BK hükümleri aracılığıyla dolanılmamalıdır.

Yukarıdaki açıklamalar ışığında, zorunlu hekim sorumluluğu sigortası bakımından şu saptamaları yapabiliriz:

10 yıllık tavan süre, malpraktis (hatalı meslek uygulaması = sigortalı hekimin •sorumluluğunu doğuran hukuka aykırı olay) tarihinden itibaren hesaplanacaktır.Hekimin sorumluluğu sözleşmeye dayanıyorsa (vekalete ilişkin) 5 senelik •zamanaşımına, sözleşme dışı sorumluluğa dayanıyorsa 1 senelik zamanaşımına tabidir.

Page 49: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

49Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

Her iki halde de, zamanaşımının başlangıcı zarardan sorumlu kişinin ve zararın •öğrenilmesi anıdır. Bu an olaydan çok sonra olabilir. Eğer olayın üzerinden takvime göre 10 yıl geçmişse, bu arada zamanaşımı henüz •işlemeye başlamamış (muacceliyet henüz söz konusu olmamış) veya işlemeye başlayıp ta henüz dolmamış olsa dahi, tavan süre tamamlandığı için sigortacı zamanaşımı savunmasında bulunabilecektir. Olayın üzerinden 10 yıl henüz geçmemiş fakat bu arada zarar görenin tazminat •alacağı muaccel hale gelerek bu alacak hakkında zamanaşımı işlemeye başlamış ve dolmuş ise, sigortacı yine zamanaşımı savunmasını ileri sürebilecektir (Mesela: Tıbbi müdahale 1.1.2005’te yapılmış, yanlış müdahalede bulunan hekim ve bu sebeple meydana gelen zarar 1.3.2005’te belirlenmiş, ancak zarar gören tazminat istemini 1.1.2012’de ileri sürmüştür. Hekime karşı yöneltilebilecek sözleşmesel sorumluluğa dayalı talep BK 147(5) uyarınca beş senelik sürenin sonunda 1.3.1010’da zamanaşımına uğradığından ve sigortacı da sorumluğunu sigorta ettiği hekimden daha fazla bir zamanaşımı süresine tabi olamayacağından, 10 senelik tavan süre henüz geçmiş olmamakla birlikte, olayda zamanaşımı mevcuttur).Zaman içinde (zamana yayılmış olarak) gerçekleşen zararlarda (mesela bakıcı •masrafı), zararın bir kısmı hakkında istem zamanaşımına uğramış olabilecektir.

Sigortalı-sigortacı arasında iç ilişki

Hekim sorumluluğu sigortasında, sigortalı hekim ile onun sorumluluğunu sigorta etmiş olan sigortacı arasındaki iç ilişki şu şekildedir:

Sigortacı sigortalıya karşı edim ile yükümlü ise, edim yükümlülüğü ölçüsünde bütün •mali yük sadece sigortacıya ait olur.Eğer sigortacı edim ile yükümlü değilse, mali yük o ölçüde sigortalıya ait olur. •

TTK, zorunlu sorumluluk sigortaları alanında zarar görenle olan ilişkiler bakımından eksik bir düzenleme getirmiş ve kendi sözleşmesine göre aslında herhangi bir yükümlülük altında olmayan fakat zarar görene karşı bu durumu bir savunma olarak ileri süremeyen sigortacının rücu hakkını özel olarak düzenlememiştir. Sigortacının rücu hakkına ilişkin zamanaşımı, ödeme tarihinden itibaren başlayacaktır. Bu sürenin uzunluğu –özel bir düzenleme söz konusu olmadığından- Borçlar Kanunu’na tabi olacaktır (BK 73, rücu alacağı hakkında tazminatın tamamının ödenmesinden itibaren iki yıllık ve her halde tazminat ödemesinin tamamlandığı andan başlayarak 10 yıllık sürelere yer vermektedir. Ancak sigortacının kendisinden tazminat istendiğini diğer borçlu sigortalıya bildirmemiş olması halinde zamanaşımı bu bildirimin yapılabileceği tarihten başlayarak hesaplanacaktır- BK 73(2)).

Sigorta ettiren/sigortalıya rücu edecek olan sigortacı BK 62 (2) uyarınca “alacaklıya” (zarar gören üçüncü kişiye) halef de olacaktır. Çünkü sigorta ettiren/ sigortalı ile sorumluluk sigortacısı zarar görene karşı müteselsil olarak sorumludurlar (aralarında BK 61 anlamında yukarıda da belirttiğimiz üzere “aynı zarardan çeşitli sebeplerden

Page 50: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

50 Dr. Iur. Samim Ünan

dolayı sorumlu olma” hali vardır). BK 62 (2) kendine payına düşenden fazlasını ödeyen müteselsil borçlunun diğer müteselsil borçlulara karşı zarar görenin haklarına sahip olarak rücu edebileceğini öngörmektedir. Böylece zarar görenin sigorta ettirene/ sigortalıya karşı sahip olduğu yan haklar da (mesela rehin) sigortacı tarafından kullanılabilecektir. Hekim sorumluluğu sigortasında, bu gibi yan hakların varlığı ender rastlanacak bir durumdur.

Sigortacının zarar görene ödemek zorunda kaldığı tutar için daha sonra sigorta ettiren/sigortalıya rücu etmesiyle ilgili olarak özellikle belirtilmesi gereken bir husus da şudur: Sigortacı sigorta ettirene (tıp kurumuna) değil, sigortalıya rücu hakkına sahip sayılmalıdır. Yasa (Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun Ek Madde 12 fk.3) gereği çalıştırdığı hekim hesabına sigorta yaptırmakla yükümlü tutulmuş olan (sigorta ettiren) tıp kurumuna rücu edilmesi, maksadı aşan ve adil olmayan bir sonuç oluşturur. Dolayısıyla zorunlu hekim sorumluluğu sigortasında geçerli olması gereken çözüm, Zorunlu Trafik Sorumluluğu Sigortası Genel Şartları uyarınca söz konusu olan çözümden farklıdır. Zorunlu Trafik Sorumluluğu Sigortası Genel Şartları B.4 “sigorta ettirene” rücu edilmesini öngörmektedir (Ancak, söz konusu genel şartlar, sigorta ettirenin aynı zamanda sorumlu kişi -araç işleteni- olduğu varsayımıyla bu çözümü getirmektedir).

Page 51: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

51Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

B.3.4. Sigortalıya Yardım

Sigortacı, sigortalı tarafından usulüne uygun olarak bildirimde bulunulması ya da zarar gören tarafından kendisine doğrudan talepte bulunulmasından itibaren beş gün içinde, zarara uğrayanın istemleriyle ilgili olarak ve sigortalının adına, fakat sorumluluk ve tüm giderler kendisine ait olmak üzere, gerekli hukuki işlemlerin gerçekleştirilip, kararların alınmasını ve ayrıca savunmaya yardımda bulunmayı üstlenip üstlenmeyeceğini sigortalıya bildirir. Bu sürenin sonuna kadar yapılması zorunlu işlemleri sigortalı yürütür. Sigortacı yaptığı işlemlerde sigortalının hak ve menfaatlerini gözetir.

Sigortacı bildirimde bulunmamışsa, sigortalı aleyhine kesinleşen tazminatı öder. Ancak, sigortalının sigortacının onayını almadan yaptığı sulh sözleşmesi, bildirimden itibaren onbeş gün içinde onay verilmemişse, sigortacıya karşı geçersizdir; sigortacı haklı olmayan sebeplerle sulhe onay vermekten kaçınamaz.

Yukarıda, çeşitli kereler sigortacının tazminat talebi hakkında “süreci yönetme” yetkisine sahip bulunduğunu belirtmiştik. Sonuçta sorumluluğun mali yükü (limit elverişli olduğu ölçüde) sigortacının üzerinde olacağından, bu çözüm makul ve mantıklıdır. Genel şartlar, TTK düzenlemesine paralel olarak, tazminat talebine karşı ne şekilde hareket edileceği hususunda sigortacının söz sahibi olacağını öngörmektedir.

Bu temel tercih yerinde olmakla birlikte, yasanın ve (onu izleyen genel şartların) getirdiği düzenleme yeterli görünmemektedir. Buna bağlı bazı sorunlarla karşılaşılması da kaçınılmazdır. Aşağıda (genel şartlar ile yasal düzenleme arasında fark olmadığından) sadece yasa hükümleri değerlendirilecektir.

TTK m.1476 (1), zarar gören kişi tarafından sigorta ettirene karşı ileri sürülen tazminat istemi üzerine (bunu haber alan) sigortacının hangi biçimde hareket edebileceğini düzenlemektedir. Buna göre sigortacı

sigorta ettiren adına (ancak masraf ve sorumluluk kendisine ait olmak koşuluyla) “hukuki süreci yönetebilecek” (yasa “gerekli hukuki işlemlerin gerçekleştirilip kararların alınması” biçiminde uzun bir anlatım içermektedir)

Page 52: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

52 Dr. Iur. Samim Ünan

ve ayrıca savunmaya yardımda bulunmayı üstlenebilecektir (bu ikinci hususun ilkinden ne bakımdan farklı olduğu belirsizdir).

Sigortacı, zarar görenin talebi kendisine bildirildikten sonra en geç beş gün içinde ne yapacağına karar verip sigorta ettirene açıklamakla yükümlüdür.

Eğer sigortacı hukuki süreci bizzat yürütme seçeneğini uygun görmez veya herhangi bir bildirimde bulunmazsa, sigorta ettiren aleyhine kesinleşen tazminatı ödemek zorunda kalacaktır.

Karar kesinleşmeden önce zarar görenin sigorta ettirenin malvarlığı üzerinde cebri icra yürütmesi durumunda, sigorta ettirenin malvarlığını korumak üzere, sigortacının teminat göstermesi gerekebilecektir; bu bakımdan sigortacının sadece “kesinleşen tazminatı ödemekle yükümlü olacağı” (tazminat kesinleşmeden önce herhangi bir yükümlülük altında olmayacağı) düşünülmemelidir.

Tazminatın kesinleşmesine kadar acaba sigortacı “sonradan” herhangi bir zamanda devreye girip hukuki, süreci yönetmek yetkisine sahip midir? Yoksa, ilk beş gün içinde “üstlenmede” bulunmamışsa acaba artık bu yetkisi kesin şekilde ortadan kalkmış mı sayılır? Sigorta ettiren aleyhine bir sonuca yol açmamak koşuluyla, sigortacının sonradan da devreye girmesine olanak vermek uygun düşer.

“Hukuki süreci yönetme yetkisinin sınırları” yasada çizilmemiştir. Bu bir eksikliktir. Özellikle teminat limitinin düşük olduğu hallerde, sigorta ettirenin tek başına veya en azından sigortacı ile birlikte devrede olması makul bir çözüm olabilir. Mesela sigorta ettiren aleyhine ileri sürülen tazminat talebi 5.000.000 TL., buna karşılık sigorta teminat limiti sadece 400.000 TL ise, sigorta ettirenin devre dışı kalması ve hukuki süreçte tazminat talebine karşı ne şekilde hareket edileceğine dair bütün yetkinin sigortacıya tanınması uygun bir çözüm oluşturmaz. Burada sigorta ettirenin de alınacak kararlara katılması gerekir.

TTK 1475 (1) sigorta ettirene yasal bir temsil yetkisi tanımış mıdır? Bu fıkra hükmü, sigortacının “üstlenme” bildirimi üzerine, sigorta ettiren adına hareket etme yetkisini yasa gereği kazanacağı biçiminde anlaşılmaya elverişli bir anlatım içermektedir. Oysa yasal bir temsil yetkisi söz konusu olmamak gerekir. Tersine sigorta ettirenin (sonucuna katlanmak kaydıyla) sigortacıyı devre dışı bırakma hakkı bulunmalı; sigortacının hukuki süreci yönetmek için gereksinim duyacağı temsil yetkisi ancak sigorta ettiren tarafından verilebilmelidir (bu bir “görev = külfet” olarak düzenlenebilir). Bu yetkinin verilmemesi ise hak kaybına yol açmalıdır.

Sigortacının devreye girmesine kadarki süreçte, savunmaya dönük gerekli işlemlerin sigorta ettiren tarafından yapılması lazımdır (TTK 1476 (2)).

Devreye girerek savunmayı üstlenen sigortacı, sigorta ettirenin hak ve çıkarlarını gözetmekle yükümlüdür (TTK 1476 (3)). Ancak bu hükmün varlığı, sigortacının yasa gereği temsil yetkisiyle donatılmış olduğu biçiminde yorumlanmamalıdır. Başka bir anlatışla, sigortacıya böyle bir yükümlülüğün sigorta ettiren (kendisi arzu etmese de)

Page 53: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

53Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

tamamen devre dışı kalacağı için yüklendiği düşünülmemelidir.

Eğer sigortacı, hukuki süreci üstlenmezse, sigortalı aleyhine kesinleşen tazminatı ödeyecektir (TTK 1476 (4) ilk cümle). Burada sigortacının hukuki süreci, sigorta teminatının işletilmesine itirazı olmamasına karşın üstlenmediği (hukuki sürecin yönetilmesini tamamen sigortalıya bıraktığı) varsayılmaktadır. Bu süreçte sigortalı en temel savunmaları yapmaz ve bu sebeple tazminata mahkum edilirse sigortacı buna itiraz edemeyecek midir? Sigortacı hukuki süreci kısmen üstlenirse ne olacağı da açık değildir.

Sigortacının “sigortalı aleyhine kesinleşen tazminatı ödeme” yükümlülüğü sigorta sözleşmesi ve bu sözleşmeye uygulanacak yasa hükümleri çerçevesinde söz konusu olacaktır. Başka bir anlatışla sigortacı teminata girmeyen bir halin söz konusu olduğu anlaşılırsa (mesela sigortalının kastı kanıtlanmıştır) sorumlu olmaz; teminat limitini aşan tazminat taleplerinden ancak limite kadar sorumludur; tazminattan sigorta hukukuna göre (mesela bir görev çiğnenmiş olduğu için) indirim yapılması gerekmekte ise, bunu sigortalıya karşı savunma olarak ileri sürebilir.

TTK 1476 (4) sigortacının “hukuki süreci yönetip yönetmeyeceğine dair bildirimde bulunmaması halinde sigortalı aleyhine kesinleşen tazminatı ödeyeceğini” hükme bağlamakla beraber, sigortacı hukuki süreci yönettiği hallerde de –eğer yargı kararının beklenmesi yolunda tercih kullanmış ise- sigortalı aleyhine hüküm altına alınan tazminatı karşılamak zorundadır.

Kısaca sigortacı kendi tercihinin sonuçlarına katlanacaktır. Diğer taraftan, sigortalı aleyhine hükme bağlanan tazminat faiz ve masraflarla beraber sigorta limitini aşsa da, sigortacı, tazminat talebinin yapıldığı anda limit aşımı söz konusu değil idiyse, kendi yanlış tercihi sonucunda meydana gelen limit aşımını kendisi üstlenecektir.

TTK 1476 (4) sigorta ettirenin “sulh” sözleşmesi yapmış olması halinde, bunun sigortacıyı kural olarak bağlamayacağını; sigortacının bu sulh sözleşmesi ile bağlı olabilmesi için onay vermesi gerektiğini (sigortacının bu onayı 15 gün içinde vereceğini); ancak haklı sebep olmadıkça onay vermekten kaçınamayacağını hükme bağlamaktadır. Böylece “sigortacının onayı olmadan sigorta ettirenin aleyhine ileri sürülen tazminat talebiyle ilgili işlemleri hiç yapamayacağı; yaparsa sigortacının sorumluluktan kurtulacağı” kuralı 2011 tarihli TTK’da uygun görülmemiştir.

TTK 1476 (4) “ya hep ya hiç” mantığıyla kaleme alınmış görünmektedir. Ancak, bu madde uygulanırken “sulhun yerinde olmadığı” (mesela sigortalının makul olarak sulh olması gereken tutarın üç katı üzerinden “pahalı” bir sulh gerçekleştirdiği) saptanırsa, sigortacının bu sulh çerçevesinde hiç sorumlu olmayacağı düşünülmemeli; aksine aşırı sulh tutarı makul düzeye çekilerek sigortacı bunun üzerinden sorumlu sayılmalıdır.

Yasa makul bir sulh söz konusu ise, sigortacının bununla bağlı olacağını öngörmektedir. Bununla birlikte, sigortacı, sulh olunan tutarı yalnızca teminat limiti dahilinde karşılayacaktır.

Page 54: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

54 Dr. Iur. Samim Ünan

TTK 1476(4) sadece sulh sözleşmesinden bahsetmekte ve sigortacının haklı bir sebep olmadıkça buna onay vermekten kaçınamayacağını hükme bağlamakta ise de, tazminat borcunu “ikrar” veya “zarar görene ödeme yapılması” da benzer bir düzenlemeye tabi olmalıdır. Sigortacı, bu hallerde de haklı bir sebebin söz konusu olması hali hariç, sigorta teminatını işletmekle yükümlü bulunmalıdır.

Sigorta ettiren/sigortalının zarar görene karşı sorumluluğu, sigortacıya karşı da geçerli olacak bir şekilde,

Yargı kararı• sulh sözleşmesi veya• ikrar (kabul) ile • sabit olduğu zaman, sigortacı makul bir süre içinde edimini yerine getirmelidir. •

VVG § 105, eski düzenlemeden farklı olarak, sigorta ettirenin zarar görene tazminat ödemesi veya ona karşı sorumlu olduğunu ikrar etmesi halinde sigortacının sorumluluktan kurtulmuş olacağına dair sözleşme kayıtlarını “geçersiz” saymıştır. Ancak, söz konusu düzenleme sigortacının her halde sigorta ettirenin işlemleriyle bağlı olacağı anlamına da gelmemektedir. Çünkü aksi halde, sigorta ettirene sigortacıyı bağlayıcı haksız işlemlerde bulunma yetkisi verilmiş olurdu. Bu sebeple, sigortacı, sigorta ettirenin gereğinden fazla bir tutar üzerinden sulh anlaşması yapması veya gereğinden fazla bir tutar üzerinden sorumluluk ikrarında bulunması olasılıklarında, sigorta ettirenin bu işlemleri ile ancak sulh veya ikrarın makul olduğu tutara kadar bağlı olur; fazlası ise sigorta ettirenin üzerinde kalır.

“Sigortacının yardımları” başlıklı TTK 1476, zarar görenin doğrudan sigortacıdan talepte bulunmuş olduğu hallerde acaba devre dışı mı kalacaktır? Kanımızca sigortacının (sigortalıya ek olarak) doğrudan dava edildiği durumlarda da bu maddeyi işletmek mümkündür. Çünkü sigortacının sigortalıyla aynı savunmaların yapılmasında çıkarı vardır ve bu sebeple hukuki sürecin kendisi tarafından yönetilmesini talep edebilir.

Hem sigortalı hem de sigortacı hasım gösterilerek açılmış bir davada, sigortalıya yardım etmeyen ve aleyhindeki talebe karşı sadece sigorta teminatının işlemeyeceği (mesela teminat dışı kalan hallerden birinin söz konusu olduğu) savunmasını yapmış bulunan bir sigortacı, yargılama sonunda (mahkemece hem sigortalının sorumluluğu hem de sigortacının teminat sağlama yükümlülüğü sabit görüldüğü için) tazminat ödemek zorunda kalırsa, sigortalıya (mesela savunmanın gereği gibi yapılmamış olduğu gerekçesiyle) acaba rücu edebilecek midir? Burada sigortacının hatalı değerlendirmesinin sonucuna katlanması gerekeceği açıktır. Bu sebeple ona ödediği tutarı aynen geri alma olanağı tanınmamalıdır. Bununla birlikte duruma göre sigortalı hekimin de kendi kusuru (savunmayı ihmal etmiş bulunması) dolayısıyla bir miktar sorumluluk altında olacağı sonucuna varılabilir. Hakimin takdiri esastır.

Page 55: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

55Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

B.3.5. Sigortacının Zarar Görenden Bilgi Alma Hakkı

Sigortacı, zarara sebep olan olayın ve zarar miktarının belirlenmesi amacıyla, zarar görenden bilgi isteyebilir. Zarar gören, sağlanması ihtimali bulunan ve istenilmesi haklı görülebilecek ilgili tüm belgeleri sigortacıya vermek zorundadır. Zarar görenin bu zorunluluğa uymaması hâlinde, durumun zarar görene yazılı bildirilmiş olması kaydıyla, sigortacının sorumluluğu, zorunluluk yerine getirilmiş olsaydı ödemek zorunda kalacağı miktarla sınırlıdır.

Sigortacının zarar görenden bilgi ve belge alması yasada yeni (ilk defa) düzenlenmiştir (TTK 1479). Zorunlu hekim sorumluluğu sigortası genel şartları B.3.5. maddesi bu yeni hükmü yansıtmaktadır. Burada zarar görene yüklenen bir “külfet” söz konusudur. Sigortacı, bilgi, veya bilge verilmesini dava yoluyla isteyemez; fakat eğer bilgi veya belge verilmezse, sorumluluktan tamamen veya kısmen kurtulmuş olabilecektir (zarar gören -veya halefleri- haklarını tamamen veya kısmen kaybetmiş olabilecektir). Bu düzenleme olumludur ve önemli bir gereksinime yanıt verecektir. Sigortacının doğrudan dava edilebildiği bir sistemde, ona davacının talebinin haklı olup olmadığını bizzat davacıdan bilgi alarak veya davacının sağlayacağı belgeleri değerlendirerek belirleme olanağının verilmesi uygun bir çözümdür.

TTK 1479 (1) uyarınca sigortacı zarara sebep olan olayın • ve zarar miktarının •

belirlenmesi amacıyla, zarar görenden bilgi isteyebilir. “Zarara sebep olan olay” deyimi en başta zararın sebebini (malpraktis oluşturan tıbbi uygulamayı) anlatır.

Zarar gören, sağlanması ihtimali bulunan • ve istenilmesi haklı görülebilecek •

ilgili tüm belgeleri sigortacıya vermek zorundadır. Burada sağlanması “ihtimali” bulunan belgelerin değil, sağlanması “olanaklı” bulunan belgelerin verilmesi söz konusudur. “İstenilmesi haklı görülebilecek belge” anlatımı da uygun

Page 56: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

56 Dr. Iur. Samim Ünan

değildir. Sigortacının makul biçimde isteyebileceği denmiş olması lazım gelirdi. Zarar görenin yasal görevine aykırı davranması halinde söz konusu olacak yaptırım TTK 1479 cümle 3’te açıklanmıştır. Aykırılık hâlinde, sigortacının sorumluluğu, göreve uygun davranılmış olması durumunda ödenmesi gerekecek miktarla sınırlı olacaktır. Başka bir anlatışla, göreve aykırılık sigortacının durumunu eylemsel olarak ne ölçüde ağırlaştırmışsa, sigortacı o oranda sorumluluktan kurtulmuş sayılacaktır. Ancak bunun kanıtlanması kolay olmayacaktır. Bu hususta kanıt yükünün sigortacıya ait olması gerekir.

Yasa, görevin çiğnenmiş olması halinde yaptırım uygulanabilmesini ayrıca “durumun zarar görene yazılı bildirilmiş olması” koşuluna da bağlamıştır. Ancak bildirimin hangi hususlara ilişkin bulunacağı açık değildir (Sadece bilgi ve belge verilmesi istemini içeren bir bildirim yeterli olacak mıdır? Yoksa buna ek olarak yaptırımın (görevin ihlali halinde doğabilecek sonuçların) da bildirilmesi lazım gelir mi?). Bu husus yargı kararlarıyla netleşecektir. Kanımızca sonuçların bildirilmiş olmasını da aramak amaca uygun düşer.

Page 57: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

57Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

B.3.6. Zarar Görenle İlişkide İfa YükümlülüğüSigortacı, sigortalıya karşı ifa borcundan tamamen veya kısmen kurtulmuş olsa da, zarar gören bakımından ifa borcu, zorunlu sigorta miktarına kadar devam eder.

Sigorta ilişkisinin sona ermesi, zarar görene karşı ancak, sigortacının sözleşmenin sona erdiğini veya ereceğini yetkili mercilere bildirmesinden bir ay sonra hüküm doğurur.

Zarar, sosyal güvenlik kurumları tarafından karşılandığı ölçüde sigortacının sorumluluğu sona erer.

B.3.6. hükmü, TTK 1484’ün aynen tekrarı niteliğindedir.

TTK 1484 (1) zorunlu sorumluluk sigortaları açısından çok önemli bir hükümdür. Buna göre, sigortacı, sigorta ettirenle arasındaki ilişkiden kaynaklanan savunmaları zarar gören üçüncü kişiye karşı ileri süremeyecektir.

Kural, Türk hukukuna ilk olarak Karayolları Trafik Kanunu m.95 (1) ile girmiştir. Amaç zarar göreni en geniş biçimde korumaktır. Ancak, sistemi tamamlayan (sigorta ettirene karşı sorumlu sayılmaması gereken fakat yasa gereği bu savunmayı zarar görene karşı yapamadığı için tazminat ödemek zorunda kalan sigortacının sigorta ettirene rücu hakkını düzenleyen) Karayolları Trafik Kanunu m.95 (2) hükmünün TTK’na alınması ihmal edilmiştir. Bu yönden yasal düzenlememiz eksiktir. Bununla birlikte, özel yasal düzenlemenin yokluğunda dahi, sigortacının sebepsiz zenginleşmeye dayanarak sigorta ettirene başvurabilmesi gerekir. Çünkü sigorta ettiren hekimin, tarafı olduğu sigorta sözleşmesi kendisine koruma sağlamadığı halde, sonuçta zarar görenleri korumak üzere öngörülen bir yasa hükmünden yararlanması haklı ve kabul edilebilir bir çözüm değildir. Aynı sonuca birlikte sorumlu olan kişiler arasındaki iç ilişki çerçevesinde de varılabilir. Sigortacı ile sorumluluğu sigorta edilen hekim zarar görene karşı birlikte (müteselsilen) sorumludurlar. BK m. 62 fk.1 gereğince iç ilişkide tazminatın paylaştırılmasında “bütün durum ve koşullar” dikkate alınacaktır. Zorunlu sorumluluk sigortasında üçüncü kişiye karşı yasa uyarınca sorumlu olan ve fakat aralarındaki sözleşme uyarınca sigorta ettirene/sigortalıya sigorta koruması sağlaması gerekmeyen sigortacının, sigorta ettirene/sigortalıya rücu hakkıyla

Page 58: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

58 Dr. Iur. Samim Ünan

donatılması gerektiği şüphesizdir. Zorunlu hekim sorumluluğu sigortasının hekimin çalıştığı özel tıp kurumu tarafından yaptırıldığı hallerde, rücu tıp kurumuna değil, hekime yapılacaktır.

Yasa yapıcının rücu imkanını açıkça hükme bağlamamış olması ise büyük bir ihmaldir.

1484 (2) sigorta ilişkisinin sona ermesi halinin zarar gören üçüncü kişiye karşı ne zaman ileri sürülebileceğini düzenlemektedir. Sigorta ilişkisinin sona ermesi (mesela sözleşme süresinin bitmiş olması) , zarar görene karşı ancak, sigortacının sözleşmenin sona erdiğini veya ereceğini yetkili mercilere bildirmesinden bir ay sonra hüküm doğuracaktır. Halen bu hususta yetkili mercilerin hangileri olacağı açıklığa kavuşmamıştır. Olasılıkla tek bir merci bütün zorunlu sigortalarla ilgili olarak yetkilendirilecektir.

TTK 1484 (1) ile (2) arasındaki ilişki ve bu iki hükmün uygulama alanları duraksamaya yol açabilecektir. TTK 1484 (1) sigortacının sigorta ettirene karşı, sözleşme sona ermeksizin sorumluluktan kurtulmuş olması hali ile ilgilidir (mesela sigorta ettirenin görevlere (külfetlere) aykırı davranması sebebiyle sigortacının sorumluluktan tamamen veya kısmen kurtulması). TTK 1484 (2) ise sözleşmenin süre bitmesi veya fesih dolayısıyla son bulmuş olması veya cayma nedeniyle hiç mevcut sayılmaması (geçmişe etkili olarak ortadan kalkmış bulunması) halinde uygulanacaktır.

Zararın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmış olduğu ölçüde sigortacının sorumluluğunun sona ereceğine ilişkin TTK 1484 (3) kısmen yanlış bir hükümdür. Şöyle ki:

SGK zararı karşılayan bir ödeme yapmış ise (SGK’nın bazı ödemeleri veya SGK •tarafından yapılan ödemelerin bazılarının bir kısmı zararı karşılamaya hizmet eder = bunlar “tazminat” niteliğinde ödemelerdir) zarar görenin zararı o oranda azalmış olur. Sigortacının, zarar başka bir kişi (burada SGK) tarafından karşılandığı ölçüde •tazminat yükümlülüğünden kurtulması esasen hukukun gereğidir. (Bir zarar, farklı hükümler uyarınca da olsa, bundan sorumlu bulunan kişilerden biri tarafından hangi oranda tazmin edilirse, diğer sorumlu(lar) o oranda borçtan kurtulmuş olurlar).

TTK 1484 (3) Alman hukukundan eksik ve hatalı olarak alınmıştır. 2008 tarihli VVG 117 (eski VVG 158 c) sigortacının,

sigorta ettirene/sigortalıya karşı sorumluluktan (sigorta sözleşmesine göre) •tamamen veya kısmen kurtulmuş olduğunu veya sigorta sözleşmesinin hiç mevcut olmadığını yahut sona erdiğini, bu durumu •yetkili kamu makamına bildirdikten sonra belirli bir zaman geçmedikçe

zarar görene savunma olarak ileri süremediği hallerde uygulanması gereken bir hükümdür. Eğer zarar görenin zararını bir “zarar sigortacısından” veya “sosyal sigorta

Page 59: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

59Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

kurumundan” alma olanağı varsa, zorunlu sorumluluk sigortacısı bu halde sorumlu olmayacaktır. Bu gibi bir durumda (zarar görenin zararını özel sigortacıdan veya sosyal sigorta kurumundan alma olanağı varsa) Alman yasa yapıcı zarar göreni ayrıca zorunlu sorumluluk sigortası kapsamında korumaya değer görmemiştir. Buna karşılık zorunlu sorumluluk sigortacısının kendi sözleşmesine göre teminatı işletmekle yükümlü tutulabildiği veya yaptığı sözleşmenin mevcut ve devam etmekte olduğu hallerde, zarar görene karşı sorumlu olması gerekmektedir.

Alman düzenlemesi ile Türk düzenlemesi arasında şu farklar gözlemlenmektedir: TTK sadece SGK’yı içeren bir hüküm getirmiştir. Zarar görenin zararını talep ve •tahsil edebileceği bir zarar sigortacısının mevcut olması hali TTK’da tamamen göz ardı edilmiştir.TTK zarar görenin SGK’dan fiilen tazminat almış olmasını şart koşmuştur. “Tazminat •alabilecek olması” ise yeterli sayılmamıştır. TTK uyarınca sigortacı sorumluluktan ancak SGK ödeme yapmışsa kurtulabilmektedir. (Almanya’da ise fiilen ödeme almış olma koşulu bulunmamaktadır). Zarar görene tazminat ödendiği oranda zarar ortadan kalkmış olacağı için, sorumluluk sigortacısının sorumluluktan kurtulması –yukarıda da altını çizmiş olduğumuz gibi- zaten kendiliğinden gerçekleşecek bir sonuçtur. Bunu bu şekilde yasada belirtmenin gereği ve anlamı yoktur. Hüküm ancak Almanya’daki gibi (yeniden) düzenlenirse anlam kazanacaktır.

Page 60: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

60 Dr. Iur. Samim Ünan

B.4. Halefiyet

Sigortacı, ödediği tazminat tutarınca, hukuken sigortalının yerine geçer.

Sorumluluk sigortalarında yasal halefiyet, sigortalının sorumluluğuna başka bir kişinin (sigortalının eylemlerinden sorumlu olduğu bir üçüncü kişinin) yol açmış bulunması halinde, ödeme yapan sigortacının hukuken sigortalının yerini alıp o üçüncü kişiye rücu edebilmesine olanak verir. Mesela, sigortalı hekimin asistanının kusurlu eylemiyle hastaya zarar verilmişse, sigortacı, hastanın uğradığı zararı karşılamak üzere ödeme yaptıktan sonra, asistana rücu edebilecektir.

Kanun “zarar sigortaları” hakkında “genel hükümler” başlıklı bir bölüm içinde bütün zarar sigortalarına ortak olan kuralları toplamadığı için, yasal halefiyeti bir de sorumluluk sigortaları bakımından ayrıca düzenlemek durumunda kalmıştır.

Belirtmek gerekir ki, TTK sigortacının halefiyetini hem zarar sigortalarına ilişkin bölümde hem de sorumluluk sigortalarına ilişkin bölümde eksik olarak düzenlemiştir.

En önemli eksiklik halefiyetin sigortalının zararına olarak ileri sürülemeyeceği (nemo subrogat contra se) kuralına yer verilmemesidir (sigortalı hekimin sorumluluğuna yol açan kişiye karşı hem sigortalı hem de sigortacı rücu etmekte iseler –mesela sigortalı muafiyet ve/veya limit üzerindeki kısım için sigortacı da ödediği tutar için rücu etmektedirler- kendisine rücu edilen kişinin malvarlığı hem sigortacının hem de sigortalının alacaklarını karşılamaya yetmediği takdirde öncelik sigortalıda olmalıdır).

İkinci eksiklik ise yasal halefiyetin kimlere karşı işlemeyeceğinin düzenlenmemiş olmasıdır (sigortalının sorumluluğuna sigortalının eşi veya altsoyu sebep olmuşsa sigortacı onlara rücu edebilecek midir?)

TTK m.1481 (1) sorumluluk sigortalarında halefiyetin nasıl işleyeceğine açıklık getirmektedir. Buna göre,

sigorta ettirenin sorumluluğunun doğmasına başka bir kişi (sigorta ettirenin • eylemlerinden sorumlu olduğu bir kişi) sebep olmuş ve bu kişi, bu yüzden sigorta ettirene karşı sorumlu tutulabilmekte ise, • sigortacı zararı tazmin edince sigorta ettirenin yerine geçecek ve onun • sorumluluğunun doğmasına yol açan üçüncü kişiden talepte bulunabilecektir.

Page 61: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

61Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

Sorumlu olduğu öne sürülen sigortalı hekimin sorumluluğunun mahkemece hüküm altına alınmasını beklemek söz konusu ise, sigortacının halefiyeti oldukça geç bir aşamada (sigorta ettiren aleyhindeki yargı süreci sonunda ödeme yapılınca) gerçekleşecektir. O ana kadar zarar görene karşı sadece sigorta ettiren hak sahibidir. (Ancak, rücu haklarının korunması görevi altındadır- TTK 1448 (1)).

Kanun sigortacının “sigortalıya” halef olmasından bahsetmektedir. Buna göre, sigorta ettiren ile sigortalının farklı kişiler olduğu durumlarda, sigortacı sigorta ettirene değil sigortalıya halef olacaktır.

Acaba sigortacı sigorta ettiren/sigortalıya mı yoksa zarar görene mi halef olmalıdır? Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca, sigortacı, sigortalının üçüncü kişiye karşı sorumlu olmasına yol açan eylemi gerçekleştiren ve bu eylem dolayısıyla zarar görene karşı kendisi de sorumluluk altına giren dördüncü kişiye karşı zarar gören alacaklının yerine geçecek, başka bir anlatışla alacaklıya halef olacaktır (BK 168).

TTK 1481 (3) hem “sigortalının” hem de “zarar görenin” sigortacının halefiyet hakkını zedelememesi gerektiğini, aksi halde sorumlu olacağını hükme bağlamaktadır. Sigortalı mesela (sorumlu kişiye karşı mevcut olan) delilleri vermeyerek sigortacının halefiyet hakkını kullanmasına engel olmuş bulunabilir. Buna karşılık zarar görenin halefiyeti zedeleyici davranışta bulunması (sigortacı zarar görene değil sigortalıya halef olduğu için) pek mümkün görünmemektedir. Sigortacının zarar görenden bilgi ve belge alma hakkı yasada özel olarak ayrıca düzenlendiği ve yaptırıma bağlanmış olduğundan (TTK 1479), o madde kapsamındaki haller zaten TTK 1481(3) hükmü dışındadır.

Page 62: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

62 Dr. Iur. Samim Ünan

B.5. Doğrudan Dava Hakkı

Zarar gören, uğradığı zararın sigorta bedeline kadar olan kısmının tazminini, sigorta sözleşmesi için geçerli zamanaşımı süresi içinde kalmak şartıyla, doğrudan sigortacıdan isteyebilir.

Bütün hukuk sistemleri zarar göreni koruyucu mekanizmalar öngörürler. Mesela:

Almanya’da, sigorta ettirenin sigortacıya yönelik “sorumluluktan kurtarılmayı isteme” alacağı ancak zarar gören üçüncü kişi tarafından cebri icra konusu yapılabilmektedir. Başka bir anlatışla bu alacağa sigorta ettirenin zarar gören dışındaki alacaklıları el uzatamamaktadırlar (VVG § 108). Bununla birlikte zorunlu sigortalarda Alman hukuku da zarar görene doğrudan dava hakkı tanımaktadır (VVG § 115). Ayrıca, sigorta ettiren acze düşmüş olduğu takdirde de sigortacıya doğrudan başvurabilmektedir- VVG §§ 110, 115(1)2).

İsviçre’de sigorta ettirenin sigortacıya yönelik sorumluluktan kurtarılmaya ilişkin alacağı üzerinde zarar gören lehine yasal bir rehin hakkı söz konusudur (1908 tarihli VVG’nin yerini almak üzere hazırlanan Taslak’ta ise –m.91- zarar görene sigortacıya karşı doğrudan ileri sürebileceği bir “alacak hakkı” tanınmıştır).

Fransa’da ise, zarar görene doğrudan doğruya zarardan sorumlu sigorta ettirenin sigortacısını dava etme hakkı tanınmıştır.

Türkiye, bazı sigortalar için yasal düzenin öngördüğü “zarar görene sigortacıya karşı doğrudan dava hakkı tanıma” yolundaki çözümü, 2011 tarihli TTK’da “genel düzenleme” haline getirmiştir. Belirtmek gerekir ki, bu çözüm, esasen yargı kararlarında uzun zamandır benimsenmekte ve uygulanmaktaydı. “İçtihat” yoluyla doğrudan dava hakkı tanınmasının hukuken mümkün olup olmayacağı tartışması (çünkü sorumluluğun = bir kişinin diğerine karşı sorumlu olup olmayacağı hususunun yasada düzenlenmesi lazımdır) böylece sona ermiştir. Doğrudan dava hakkı bağlamında en önemli husus, sigortacının, zarar gören tarafından aleyhine açılan davada hangi savunmaları ileri sürebileceği, hangilerini ileri süremeyeceğidir. Bu hususta zorunlu sigortalarla isteğe bağlı sigortalar arasında ayırım yapılması gerekmektedir.

Yasa, sigortacının “edim yükümlülüğünden kurtulduğu” savunmasını zarar görene •karşı ileri sürmesine sadece zorunlu sigortalarda engel olmuştur. Sözleşmenin son

Page 63: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

63Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

bulması da zarar görene karşı ancak bazı şartlarla ileri sürülebilmektedir. Şu halde, isteğe bağlı sigortalarda, sigortacı, kendisinden talepte bulunan zarar •görene karşı, davacı sigorta ettiren olsa idi, hangi savunmaları ileri sürebilecek idiyse, o savunmaları yapabilecektir.

Zorunlu hekim sorumluluğu sigortası zorunlu sigortalara ilişkin kurala tabi olacaktır. Genel şartlar bu hususu kanuna tamamen paralel bir biçimde yukarıda incelediğimiz B.3.6. maddesinde düzenlemiştir. B.3.6’ya ilişkin açıklamalarımıza bkz.

Page 64: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

64 Dr. Iur. Samim Ünan

C. ÇEŞİTLİ HÜKÜMLER C.1. Sigorta Priminin Ödenmesi ve Sigortacının Sorumluluğunun Başlaması

Sigortacının sorumluluğu, primin ödenmesi ile başlar. Aksi kararlaştırılmadıkça, primin ödenmemesi hâlinde, poliçe teslim edilmiş olsa dahi sigortacının sorumluluğu başlamaz ve bu şart poliçeye yazılır.

Genel şartların bu hükmü yalnızca sigortacı ile sigorta ettiren/sigortalı arasındaki ilişkide söz konusu olur. Sigortacının sorumluluğunun “henüz başlamamış” olması, onun sorumluluktan kısmen veya tamamen “kurtulmuş” olması ile bir tutulmalı ve aynı kurallara tabi kılınmalıdır. Bu sebeple, bu savunmanın zarar gören üçüncü kişilere karşı öne sürülememesi gerekir.

Page 65: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

65Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

C.2. Sigortalı ve Sigorta Ettirenin Sözleşme Yapıldığı Sırada Beyan Yükümlülüğü

Sigorta ettiren sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise, önemli kabul edilir. Sigortacı tarafından yazılı veya sözlü olarak sorulan hususlar, aksi ispat edilinceye kadar önemli sayılır.

Sigortacı sigorta ettirene, cevaplaması için sorular içeren bir liste vermişse, sunulan listede yer alan sorular dışında kalan hususlara ilişkin olarak sigorta ettirene hiçbir sorumluluk yüklenemez; meğerki, sigorta ettiren önemli bir hususu kötü niyetle saklamış olsun.

Sigortacı için önemli olan bir husus bildirilmemiş veya yanlış bildirilmiş olduğu takdirde, sigortacı onbeş gün içinde sözleşmeden cayabilir veya prim farkı isteyebilir. İstenilen prim farkının on gün içinde kabul edilmemesi hâlinde, sözleşmeden cayılmış kabul olunur. Önemli hususun sigorta ettirenin kusuru sonucu öğrenilememiş olması veya sigorta ettiren tarafından önemli sayılmaması durumu değiştirmez. Ancak, bildirilmeyen veya yanlış bildirilen bir hususun ya da olgunun gerçek durumu sigortacı tarafından biliniyorsa, sigortacı beyan yükümlülüğünün ihlal edilmiş olduğunu ileri sürerek sözleşmeden cayamaz. İspat yükü sigorta ettirene aittir.

Sigortacı, cayma hakkının kullanılmasından açıkça veya zımnen vazgeçmişse veya caymaya yol açan ihlale kendisi sebebiyet vermişse ya da sorularından bazıları cevapsız bırakıldığı hâlde sözleşmeyi yapmışsa sözleşmeden cayamaz.

Cayma hâlinde, sigorta ettiren kasıtlı ise, sigortacı rizikoyu taşıdığı süreye ait primlere hak kazanır.

Bu hüküm eksik ve hatalıdır. Cayma ancak rizikonun gerçekleşmiş olmadığı safhada mümkündür. Rizikonun gerçekleşmiş olduğu hallerde ise cayma yerine TTK 1439(2)’de yazılı olan yaptırımlar söz konusu olacaktır.

Page 66: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

66 Dr. Iur. Samim Ünan

C.2 hükmü de sigortacı ile sigorta ettiren arasındaki ilişkide uygulanacaktır. Bu hükmün zarar göre üçüncü kişiye karşı ileri sürülmesi TTK 1484 uyarınca ya hiç mümkün değildir ya da ancak bazı koşullarla mümkündür. Şöyle ki:

Sözleşmeden cayılmadan önce riziko gerçekleşmişse sigortacı TTK’nun emredici • düzenlemesi uyarınca zaten cayma hakkına sahip değildir (TTK 1485; TTK 1439(2);TTK 1452(3)).

Riziko öncesinde cayma söz konusu olmuşsa (bu geçerlidir, ama uygun bir yaptırım • değildir, bu aşamada sigorta ettirene fesih olanağı verilmesi yeterli olurdu), TTK 1484(2) gereğince sözleşmenin cayma ile (geçmişe etkili olarak) sona erdiği ancak yetkili mercie bu durumun bildirilmesinden bir ay sonra hüküm doğuracaktır.

Zorunlu sorumluluk sigortalarında sigortacının cayma veya fesih (sözleşmeyi geçmişe etkili olarak veya ileriye etkili olarak sona erdirme) haklarıyla donatılmasının uygun ve mümkün olup olmayacağı tartışmaya açıktır. Çünkü her halde sigortacı kendisine yapılan sigorta başvurusunu kabul etmekle yükümlüdür. Caysa veya feshetse de aynı sigorta ettirenin sözleşme yapma önerisine olumlu yanıt vermek durumundadır. Buna karşılık prim farkı isteyebilmesi mümkündür (Bu olasılıkta da, sigorta ettirenin prim farkını kabul etmemesi halinde sigortacının fesih yoluna gidebilmesinin uygun bir çözüm olup olmayacağı tartışılabilir; sigorta ettiren başka bir sigortacıdan aynı teminatı prim farkı söz konusu olmaksızın elde edebilmekte ise, fark ödemeyi reddetmesi ve bunun üzerine de ilk sigortacının sözleşmeyi feshetmesi makul karşılanabilir).

Genel şartlar acaba yasadaki riziko gerçekleştikten sonra uygulanacak yaptırımlara yer vermeyerek (örtülü bir biçimde, zımnen) bu yaptırımların uygulanması olanağını ortadan kaldırmış mıdır? Başka bir anlatışla, acaba sigortacı zarar görene tam tazminat ödedikten sonra, (mesela sözleşme öncesinde kendisine önemli bir hususun kusur ile bildirilmediğini ve bu göreve aykırı davranış ile riziko arasında da bağlantı bulunduğunu riziko meydana geldikten sonra saptaması üzerine) sigorta ettiren hekimden, görevini ihlal etmiş olması sebebiyle ona karşı yapma hakkına sahip olduğu indirimi geri isteyebilir mi? Buna engel olmadığı düşüncesindeyiz. Genel şartların açıkça aksine düzenleme getirmediği durumlarda, yasal düzenleme uyarınca hareket edilmelidir. Kaldı ki, sigorta hukukunda temel bir görev olarak kabul edilen “sözleşme öncesi bildirim görevinin” (bunun ihlali halinde yaptırım uygulanması olanağının) sigortacının elinden alınması haklı bir çözüm de oluşturmaz.

Bununla birlikte, uygulanması gereken yaptırımın yalnızca prim farkından ibaret mi olması gerektiği tartışmaya açık bir husustur. Sigorta hukukunda sigortacının sözleşmeyi hiç yapmayacak olduğu hallere ek olarak farklı şartlarla (mesela daha fazla prim alarak) yapacak olduğu hallerde de ödenecek sigorta parasından (kusurun ağırlığına göre) orantısal indirim uygulama yoluna gidebileceği kabul edilmiştir. TTK 1439(2) bunu açıkça öngörmüştür. Şu halde, prim farkıyla yetinme zorunluluğu değil, indirim söz konusu olacaktır.

Page 67: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

67Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

Sigorta ettiren hekim, sözleşme öncesi bildirim görevini kasten ihlal etmiş ise, bu takdirde sigortacı bildirilmeyen hususla riziko arasında bağlantı varsa, zarar görene ödemiş olduğu tazminat tutarının tamamını sigorta ettirenden geri isteyebilecektir (çünkü, TTK 1439(2) bu durumda sigortacının edim yükümlülüğünden kurtulacağını öngörmektedir). Bağlantı yoksa, (gerçek durum bilinmeden) alınmış olan prim ile (gerçek durum bilinseydi) alınacak olan prim arasındaki oran dikkate alınarak indirim uygulanacaktır.

Page 68: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

68 Dr. Iur. Samim Ünan

C.3. Sözleşmenin Devamı Sırasındaki Beyan Yükümlülüğü

Sigorta ettiren, sözleşmenin yapılmasından sonra, sigortacının izni olmadan rizikoyu veya mevcut durumu ağırlaştırarak tazminat tutarının artmasını etkileyici davranış ve işlemlerde bulunamaz.

Sigorta ettiren veya onun izniyle başkası, rizikonun gerçekleşme ihtimalini artırıcı veya mevcut durumu ağırlaştırıcı işlemlerde bulunursa yahut sözleşme yapılırken açıkça riziko ağırlaşması olarak kabul edilmiş bulunan hususlardan biri gerçekleşirse derhâl; bu işlemler bilgisi dışında yapılmışsa, bu hususu öğrendiği tarihten itibaren en geç on gün içinde durumu sigortacıya bildirir.

Sigortacı sözleşmenin süresi içinde, rizikonun gerçekleşmesi veya mevcut durumun ağırlaşması ihtimalini ya da sözleşmede riziko ağırlaşması olarak kabul edilebilecek olayların varlığını öğrendiği takdirde, bu tarihten itibaren bir ay içinde sözleşmeyi feshedebilir veya prim farkı isteyebilir. Farkın on gün içinde kabul edilmemesi hâlinde sözleşme feshedilmiş sayılır. Meğer ki, rizikonun artmasına, sigortacının menfaatiyle ilişkili bir husus ya da sigortacının sorumlu olduğu bir olay veya insanî bir görevin yerine getirilmesi sebep olmasın.

Sigortacı, rizikonun gerçekleşmesinden önce, sigorta ettirenin beyan yükümlülüğünü kasıtlı olarak ihlal ettiğini öğrenince, birinci fıkraya göre sözleşmeyi feshetse bile, değişikliğin meydana geldiği sigorta dönemine ait prime hak kazanır.

Yasadaki rizikoyu ağırlaştırmama görevine ait düzenleme de genel şartlara eksik biçimde aktarılmıştır. Burada da (tıpkı sözleşme öncesindeki bildirim görevinde olduğu gibi) rizikonun gerçekleşmesi sonrasında uygulanacak yaptırıma yer verilmemiştir. Oysa TTK 1445(5) sigorta ettirenin (rizikoyu ağırlaştırma/ riziko ağırlaşmasını sigortacıya bildirme hususundaki) kusurunun riziko gerçekleştikten sonra belirlenmiş olması durumunda, sigortacı tarafından, rizikonun bu ağırlaşma ile bağlantılı biçimde meydana gelmesi koşuluyla (kusurun ağırlığı ile orantılı olarak) indirim uygulanmasına imkan tanımaktadır.

Page 69: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

69Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

Yukarıda sözleşme öncesi bildirim görevi ile ilgili açıklamalarımız burada da geçerlidir: Genel şartlar, sigortacının riziko gerçekleştikten sonra sigorta ettiren hekime karşı (riziko ağırlaşmasına ilişkin yasal düzenleme –TTK 1445(5)- çerçevesinde ödenecek sigorta parasından indirim yapması mümkün olduğu halde, yine yasa uyarınca –TTK 1484(1)- bunu zarar gören üçüncü kişiye karşı bir savunma olarak ileri süremediği için) yaptırım uygulama hakkına sahip olduğunu açıkça hükme bağlamamakla birlikte, sigortacı bu yola gidebilir. Uygulayabileceği yaptırımlar ise şunlardır: Riziko ağırlaşmasının kusur ile beyan edilmediği hallerde, eğer riziko bu ağırlaşma ile bağlantılı biçimde meydana gelmişse (kusurun ağırlığı dikkate alınarak) uygulanması gereken indirim tutarı kadar sigorta ettirene rücu edilebilecektir. Sigorta ettiren riziko ağırlaşmasını kasten bildirmemişse, riziko bildirilmeyen bu ağırlaşmadan kaynaklanmış olduğu takdirde (yasa bu halde edim yükümlülüğünün ortadan kalacağını hükme bağladığından) sigortacı zarar görene ödediği tutarın tümünü sigorta ettirenden geri alabilecektir. Kast yoksa, gerçek durum bilinmeden alınmış olan primin, gerçek durum bilinse idi alınacak olan prime olan oranı çerçevesinde indirim yapılabileceği göz önünde tutularak (o indirim tutarında) rücu söz konusu olacaktır.

Hekim sorumluluğu sigortasında riziko ağırlaşması ile istisnai hallerde karşılaşılır. Sigortalı hekimin mesela geceleri kumar oynamaya başlaması ve bu sebeple gündüz mesleki faaliyeti sırasında sürekli hata yapar hale gelmesi örnek verilebilir.

Page 70: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

70 Dr. Iur. Samim Ünan

C.4. Sigorta Ettirenin ve Sigortalının Durumu

Sigorta ettirenin bilgisine ve davranışına hukuki sonuç bağlanan durumlarda, sigortadan haberi olması şartı ile sigortalının da lehtarın bilgisi ve davranışı da dikkate alınır.

Genel şartların C.4 maddesi, sigortalı hekimin bilgi ve davranışlarının, tıpkı sigorta ettirenin bilgi ve davranışı gibi sonuç doğuracağını hükme bağlamaktadır. Buna göre, sigortanın, hekimin çalıştığı özel kurum tarafından yaptırılmış olduğu hallerde, görevlerin tamamı (aynı zamanda) sigortalı hekime yüklenmiş olacaktır.

Maddede “lehtar” sözcüğüne de yer verilmiştir. Bu fahiş bir hatadır. Bu sigortanın lehtar ile bir ilgisi yoktur.

Page 71: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

71Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

C.5. Tebliğ ve İhbarlar

Sigortalının ve sigorta ettirenin bildirimleri, sigorta şirketinin merkezine veya sigorta sözleşmesi yapan ya da yapılmasına aracılık eden acenteye yapılır.

Sigortacının bildirimleri de sigortalıya karşı yapılacaksa sigortalının, sigorta ettirene karşı yapılacaksa sigorta ettirenin son bildirilen adresine noter eliyle veya taahhütlü mektupla yapılır.

Taraflara imza karşılığı elden verilen mektup veya telgrafla yapılan bildirimler de taahhütlü mektup hükmündedir.

Güvenli elektronik imza kullanılarak elektronik ortamda yapılan ve sigortacıya, sigortalıya ve sigorta ettirene ulaştığı kanıtlanabilen bildirimler de geçerli sayılır.

Genel şartların “güvenli elektronik imza” koşuluna yer vermiş olması yerinde değildir. Türkiye’nin sigortacılık alanında dünyada yaygın biçimde kullanılmaya başlayan “textform” (metin biçimi) kavramını kabul etmesi ve hukuki düzenlemelerini de buna uygun olarak yapması gerekir.

TTK 1526(2), sigorta poliçesinin elektronik ortamda düzenlemesine ve gönderilmesine olanak tanımıştır. En azından poliçenin elektronik ortamda sigorta ettiren/sigortalıya yollanması yasa açısından mümkündür. Kaldı ki, Borçlar Kanunu da hukuki işlemlerde şekli düzenlerken elektronik ortamın kullanılmasına yeşil ışık yakmış bulunmaktadır. BK 14 fk.2 uyarınca “kanun aksini öngörmedikçe, teyit edilmiş faks veya buna benzer iletişim araçları ile gönderilip saklanabilen metinler de yazılı şekil yerine geçer”. Genel şartların bu yasal hükümleri dikkate almamış olması yerinde bir yaklaşım değildir.

(Bu bağlamda, elektronik ortamda gerçekleştirilen işlemlerin hangi koşullarla diğer tarafı bağlayacağı sorununun özel olarak incelenmesi gerektiğini ayrıca vurgulamak lazımdır).

Page 72: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

72 Dr. Iur. Samim Ünan

C.6. Sigorta Sözleşmesinin Son Bulması

Sigorta sözleşmesi; poliçede tanımlanan mesleki faaliyete son verilmesi, sigortacının iflası, sözleşmenin feshi ve sözleşmeden cayılma hâllerinde son bulur.

Mevzuattan kaynaklanan özel hükümler saklı kalmak kaydıyla sözleşmenin son bulması durumunda işlemeyen günlere ait prim sigorta ettirene iade olunur.

C.6 hükmü sözleşmenin son bulacağı “bazı” halleri belirtmektedir. C.6 eksiktir. Sözleşme en başta sürenin dolmasıyla son bulmuş olur.

Sigortalı hekimin mesleği bırakması (mesleki etkinliğine son vermesi) halinde A.1 fk.2 uyarınca “iki senelik bir uzatılmış bildirim süresi” uygulanacaktır. Bu hususa ve genel şartlardaki düzenlemenin yetersizliğine A.1 maddesi açıklanırken değinilmiş idi.

Cayma ile sözleşmenin son bulması geçmişe etkilidir. Bu olasılıkta sözleşme baştan (kurulduğu andan) itibaren ortadan kalkmış olur ve karşılıklı edimlerin de geri verilmesi gerekir. Zorunlu sorumluluk sigortalarında sigortacının sözleşme yapmaktan kaçınması mümkün olmadığı gibi, var olan bir sözleşme ilişkisinden kurtulması da aslında uygun bir çözüm değildir. Buna rağmen, eğer caymanın hukuken geçerli olacağı kabul edilirse, caymanın geçmişe etkili olması dolayısıyla primin işlemeyen günler esasına göre değil, tümüyle geri verilmesi lazım gelirdi. Fakat, yasal düzenleme aksine, sigorta ettiren lehine sözleşme ile getirilen düzenlemeler geçerlidir. Sigorta genel şartları da sözleşme hükmündedir ve yasaya göre sigorta ettirenin lehine oldukları ölçüde geçerli sayılacaklardır. Yine de, temel hukuki kavramların anlam ve niteliğine uygun genel şart çözümleri öngörmeye özen gösterilmesi kuşkusuz daha uygun olurdu.

Page 73: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

73Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

C.7. Özel Fesih Nedenleri

Sigorta ettiren, sigortacının sorumluluğu başlamadan önce, kararlaştırılmış primin yarısını ödeyerek sözleşmeden cayabilir.

Sigortacının, konkordato ilan etmesi, ilgili sigorta dalına ilişkin ruhsatının iptal edilmesi veya sözleşme yapma yetkisinin kaldırılması gibi hâllerde; sigorta ettiren, bu olguları öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde sigorta sözleşmesini feshedebilir.

Sigorta ettiren, aciz hâline düşen veya hakkında yapılan takip semeresiz kalan sigortacıdan, taahhüdünün yerine getirileceğine ilişkin teminat isteyebilir. Bu istemden itibaren bir hafta içinde teminat verilmemiş ise sigorta ettiren sözleşmeyi feshedebilir.

İlk fıkra “ölü hüküm” niteliğindedir. Türkiye’de bu tür bir uygulamaya hiç rastlanmamaktadır. Dolayısıyla primin yarısını ödeyerek cayan sigorta ettiren yoktur. İleride olacağı da çok şüphelidir.

Sigorta ettirenin ekonomik zorluk içindeki sigortacıya karşı fesih ve teminat isteme hakkı da kağıt üzerinde kalma tehlikesi içeren düzenlemelerdir. Aciz haline düşmüş sigortacının teminat vermesini beklemek gerçekçi değildir.

Page 74: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

74 Dr. Iur. Samim Ünan

C.8. Ticari ve Mesleki Sırların Saklı Tutulması

Sigortacı ve sigortacı adına hareket edenler bu sözleşmenin yapılması dolayısıyla sigortalıya ve sigorta ettirene ilişkin öğreneceği sırların saklı tutulmamasından doğacak zararlardan sorumludur.

Sigorta ettirene ve sigortalıya ait sırların saklı tutulmasından önce, zarar gören (so-rumluluğu sigorta edilmiş olan hekimin gerçekleştireceği tıbbi uygulama dolayısıyla zarara uğrayan) kişiye (hastaya) ve yakınlarına ait sırların saklı tutulmuş olması lazım gelmektedir. Ancak genel şartlar sözleşme hükmü niteliğini taşıdığı ve sözleşme de kural olarak taraflar arasındaki ilişkiyi düzenlediği için sigortacının üçüncü kişi zarar görenlere yönelik sır saklama yükümlülüğü burada yer almamıştır.

Konu hakkında doğrudan uygulanacak hüküm Sigortacılık Kanunu m.31/A(1)’dir. Sır saklama yükümlülüğüne ilişkin bu fıkra aynen şöyledir:

Sır saklama yükümlülüğü (Ek R.G. 29.06.2012 - 28338)

MADDE 31/A – (1) Bu Kanunun uygulanmasında ve uygulanmasının dene-timinde görev alanlar, bu Kanuna tâbi kuruluşların görevlileri ve yetkilileri, bu Kanuna tâbi kişiler ile bunların yanında çalışanlar ve dışarıdan hizmet alımı yoluyla sigortacılık sektöründe iş görenler, sıfat ve görevleri dolayısıyla öğ-rendikleri bu Kanun kapsamında faaliyet gösteren kişi ve kuruluşlar ile bun-ların iştirakleri, kuruluşları ve sigorta sözleşmesi ile ilgili kişilere ait sırları bu konuda kanunen açıkça yetkili kılınan mercilerden başkasına açıklayamaz, kendilerinin veya başkalarının yararlarına kullanamaz. Bu yükümlülük söz ko-nusu sıfat ve görevlerin sona ermesinden sonra da devam eder.

Sır saklama yükümlülüğüne aykırılık halinde Sigortacılık Kanunu m. 35 fk.9’da yer alan ceza yaptırımları (hapis + adli para cezası) uygulanacaktır. İlgili düzenleme aşa-ğıdaki gibidir:

(9) Bu Kanuna tâbi kuruluşların görevlileri ve yetkilileri, bu maddenin sekizinci fıkrasında yazılı kişiler hariç olmak üzere bu Kanuna tâbi kişiler ile bunların yanında çalışanlar ve dışarıdan hizmet alımı yoluyla sigortacılık sektöründe iş görenler, sıfat ve görevleri dolayısıyla öğrendikleri bu Kanuna tâbi kuru-

Page 75: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

75Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

luşlara veya sigorta sözleşmesi ile ilgili kişilere ait sırları bu konuda kanunen açıkça yetkili kılınan mercilerden başkasına açıklamaları halinde bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ve ikiyüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.

Page 76: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

76 Dr. Iur. Samim Ünan

C.9. Zamanaşımı

Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel tarihten başlayarak iki yıl ve sigorta tazminatına ilişkin istemler her halde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren on yıl geçmekle zaman aşımına uğrar.

Zamanaşımı hususuna yukarıda B.3.3. maddesine ilişkin açıklamalarımızda değinmiş bulunduğumuz için, oraya yollamada bulunuyoruz.

Page 77: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım

77Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi)

C.10. Özel Şartlar

Taraflar, sigorta ettiren ve sigortalının aleyhine olmamak üzere özel şartlar kararlaştırabilir.

Genel şartların , taraflarca ayrıca kararlaştırılabilecek özel şartlara ilişkin “emredici” düzenleme getirmesi hukuken doğru değildir. Genel şart sözleşme hükmü niteliğindedir. Taraflar dilerlerse emredici hükümlere aykırı olmamak koşuluyla her türlü özel şartı serbestçe kararlaştırabilmelidirler. Sözleşme buna taraf olan sigortacı ile sigorta ettiren arasında, genel şartlara (sigorta ettiren/sigortalının aleyhine olarak) aykırı olsa dahi geçerlidir. Yalnızca Sigortacılık Kanunu’nda öngörülmüş olan yaptırımlar söz konusu olabilir.

Esasen ülkemizde Devlet tarafından düzenlenen sigorta genel şartlarının zorunlu olarak kullanılması biçimindeki uygulamayı değiştirmek lazımdır. Kanun emredici kurallar aracılığıyla yeterli koruma getirmektedir. Devlet de, denetim görev ve sorumluluğu çerçevesinde yaptırım uygulayarak gerekli gördüğü yerlerde işe karışabilir. Bunlar yeterlidir.

Page 78: Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortasısamimunan.com/wp-content/uploads/2016/01/Zorunlu-Hekim...Zorunlu Hekim Sorumluluğu Sigortası (Genel Şartlar Şerhi) / Dr. Iur. Samim ÜnanKasım