Hazini (ö. 1002/1593-4)'nin Menba'u'l-Ebhar fl Riyazi'l-Ebrar
Adlı Eseri
Nadirhan HASAN Dr., Özbekistan Fenler Akademisi. Ali Şlr Nevai Dil ve Ed. Enst
Büyük mutasavvıf ve şair Hoca Aluned Yesevl, tekke edebiyatınuzın ser-çeş
melerinden biridir. Tarihin çeşitli devirlerinde o zatın bir çok takipçisi orijinal edebiyat ürünleri ortaya koymuşlardır. XV1 yy.da yaşayıp, tarihe edebi ürünler bırakan Hisarlı Sultan Alımed b. Mahmud Hazici de Yeseviyye tasavvuf ve şiir ekolünün önde gelen simalarından biridir.
Hazini'nin hayatı ve Cevahiru'l-ebrar min emvacil-bihar adlı eseri hakkında
ki araştımıaınızda müellifin bir de Menba'u'l-ebhar fi riyazi'l-ebrar adında bir eseri olduğunu kaydetmiştik. Yakın bir zamanda bu eserin kopyasını almaya muvaffak olduk.
Menba'u'l-ebhar fi riy:hi' l-ebrar'ın (İyilerin bahçelerindeki denizierin kaynağı) bilinen tek nüshası Türkiye'de bulunmaktadır (Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 1425). Bu nadir kaynak hicr1995 (milad11586) senesinde, yani Cevahiru'l-ebrar'dan yedi yıl önce kaleme alınmıştı r. Kitabın tümü 81 varakrır. Eser Cevahiru'l-ebdir gibi güzel sülüs hamyla yazılmıştır. İstinsah ve müstensih kaydı olmadığı için bu nüshanın, rnüellif hattı olabileceği talunin edilmektedir.
Eser, Necdet Tosun tarafından kısaca tarutılıp ilim alemine duyurtılduktan sonra sonra (İLAlvl Araştırma Dergisi, 11/2, 1997, s. 42-43), Azerbaycanlı araştırınacı Simire Mahmudova tarafından yüksek lisans tezi olarak hazırlanmış, ancak eser hakkında başka ve geniş bir tanıtıcı çalışma yapılınanuştır. Menba'u'l-ebhir esasen Türkçe'dir. İçinde Farsça olarak toplam 280 beyit ve bazı nesir parçaları bulunmaktadır. Bu haliyle eser, Cevalıiru'l-ebrar gibi içinde Osmanlıca , Çağatay
ca, Farsça ve Arapça kelimeler bulunan, dili ağır bir metin dı.ınımundadır. Eser:
Bi>miltabirmhmanirrahfm,
Zat u sıjfit ile azim u kadim.
Zatı irür mı'~ftetih- ı kainat,
Fatih-i ehoab-ı hümayun cihtır,
beyideriyle başlıyor.
Hazini'nin Maverat:innehr'e ziyaret için sefer edeceğini duyan İstanbul'daki
bazı alim ve tar1kat mensupları, ondan Yesevllik ve Nakşbendüiğin tasavvufi eği
tim metodlan ve şeyhlerine dair bir eser yazmasını rica ederler. Hazını de bu ese
ri kaleme alır. Bu olayı ınüellif şöyle anlatıyor: "Tahtgah-ı hilafet destgahının ba
zı güzide lıieması ve berhi pesenelide sulehası ki silsile-i Yeseviyye ve tarika-i
Nakşbendiyye ada b ve kavaidine talib-i muhlis ve ragıb-ı mtı'tekıd idiler. Çün di
yar- ı Rümdan hıtta-i fallira-i Buhara ahrasahullahü teala anii-balaya (Allah Teala
onu belalardan korusun) azimet-isıla-i rahm istima' eyleyüb, mufarakat elemin
den ve muhaceret gamından bir risale istid'a eylediler ki, müştenlil ola silsile-i
aliyye-i Aleviyye-i Yeseviyye-i seviyyenin kavan1n-i meşayıhma (.kuddise arva
huhüm) ve tarlk:>-i sıdkıyye-i Sıddlkıyye-i Nakşbendiyye-i hafiyyenin ayin-i sali
kine (tuhhira aşbahuhüm) .. . (}b)
Eserin ismini müellif şu cümlelerle kaydediyor: "Funün-i Yeseviyye'den nu
müne ve kanün-i Nakşbendiyye'den nişane tahrlr ve tasvir olundu ve at koydum
bu risale ve kıbaleni Menba'u'J-ebhar fi riyazi'l-ebrar" (8 b). Hazini'nin ifadesine
göre o, Menba'u'l-ebhar'da kamil insaniann hayat ve faaliyetleri, ahlaki nlhl fa
ziletleri, sır denizleri, doğruluk ve sadakatleri, gayb sırları ve carikatın diğer ha
klkatlarından söz eder. "Batınl feyz, ilham ve Hakk kapılarını açan" bu eserini
Sultan Murad Han'a takdim ettiğini_, ondaki "fakr bostanının taravetlerinin" (der
vişlik bahçesi tazeliklerinin) ihlaslı gönülleri mutlu ettiğini asağıdaki mısralarda
beyan eder:
Bu rniiellej Menba'u'l-ebhar'dur,
Bu musannej kulzurn-i zebbardur.
Açılur raozat-ı dilining gü/leri,
Rayiha hahşa olur sünhıUleri.
Feth olur bu nushadan ehvab-ı Ha kk,
Feth-i Mrından virir Hakka sebak.
Mu kledalar medhi. olur nlh ruh.
Bu mena/..tthdan olur oech-i.fütı'Jh . (9h-JO a)
Hazini bu eserde kendi hayatıyla ilgili Cevahinı'l-ebrar'da rastlanmayan bazı
yeni bilgiler vermektedir. Mesela o, Yesevllik ve Nak.şbendiliği yaymak için Yes
rib, 1.3atha ve Kudüs gibi bir çok şehirlere gitmiş, Buhara'da bir kaç sene şeyhlik
yapmış, halka Yesevilik ve Nakşbendllik tarikatlarının adabını öğretmekle meş
gul olmuştur:
bazinf'nin me1ıba'11 '1-ebb!lr fl riyazt'l-ebriir 245
Nice yıl sıırdüm Buhara 'da tarfk,
Oldular men,~e murfd ikkifen"k. Nal?.şhendiyye tJe Cehrlyye raııuim,
Kıldılar ha-yat haı:lis ile aıi/im ...
Yesrih ue Batba ve Kudüs ve mülk-i Rı/m,
Rüşd tJe irşad ile gfzdürdün kudı1m. (29 a, h)
Hazint bu eserde, Yeseviyye tarikatının usUl ve kilidelerini telkin eden bir yazar olarak Hoca Ahmed Yesevi'nin hayatı, etkinliği ve tasavvufi düşünceleri üzerinde durmaktadır. Mesela, Ahmed Yesevl hakkında şöyle bir menkıbe nakleder:
"Silsile-i Yeseviyye'nün kutbu'l-akrabı ve üstad-ı kemyabı şeyhu'l -meşayıhı ' I
Alevl Hazret-i Sultan Hoca Alımed ei-Yesevl kuddise sirruhu'l-aziz, fi menkabe
ti sultani'l- mürşidln:
Kurbul akrab seyyid el-Aieıtf,
Hazret-i Hoca Ahmed el-YesetJf .
Kl.iş{(u 'n-nur t;e l.irifü '!-esrar, Şeyhler pehlitJdnı ve serdaı·.
Kudı,oe tll1 umde-i meşôytb-t. debr,
Hassa-i pir-i MaıJerdünnehr.
Çdker-i dergeh-i meşayıh-ı Türk,
Dergehinden hesf aziz u hıizii.rg.
Dabr ard bir azfz-i ferzdne,
Silsilesinde merd ii merdane.
Neued tl nuh hezar sahih-Mr,
Kıldılar kuth olduğun ikrtir.
K~ydi çün ki/di bırka-i mi'rac,
Ta kıyamet tarika-eş her reıNfic. (16 h-17 a)
Yani, Hazret-i Ali neslinden olan kutblar kutbu Hoca Ahmed Yesev1 hazretleri sırlar bilen, nurlar keşfeden, şeyhler serdan ve pelilivanıdır. Zamanın şeyhlerinin rehberi ve özüdür. Maveraünnehr şeyhlerinin seçkini, Türk şeyhleri der
gahının hizmetçisidir ki, o dergahtan bir çok ulu zatlar yetişmiştir. O, zamanı süsleyen aziz bir bilgedir, silsilesinde yiğitler bulunmaktadır. Doksan dokuz bin ta
ne meslek sahibi (mutasawıf) onun kutub olduğunu kabul etmiştir. O, mi'rac
lurkasını giyip geldiği için, kıyametekadar onun tarikatı revaç bulacak, itibar görecektir.
Müellif, eserinde Ahmed Yesevi'yi sadece şiir ile değil, aynı zamandanesir ile ranıtmakra ve onun tasavvufa dair kıymetli sözlerini naklermektedir (20 a, 26-27, 60, 74 b) Özellikle, Yesevl'nin çok üzerinde durduğu "Ölmeden önce ölünüz" hadisini ve fakr düşüncesini genişçe izah etmektedir (72 a). Menba'u'l-ebhar'da
2·16 ıasaı>l!ıif
Hiicegan tarikatının tasavvufi eğitim (siÜük) prensiplerini ortaya koyan Abdüllıi!ik Gicduvani hakkında da bir medhiye bulunmaktadır:
Hoca Ahdülhillik ol pir-i hiidii.
Nak.şbendiyye 'de şeyh-ı: parsa.
Rt1hı o/dı nıer-Bahavüddfn 'e pfr,
Mer Babdvüddfn'e odur destgfr.
Hufyede rehdan ve pir pehliuan,
C.:icduvan'da mukteda-yz nevcevan.
Gicduvlin ol Hoca'den hayru 'l-hilad,
Makdemiden ma 'hed-i ebi-i reştid.
Ka 'he-i erhdh-·ı dildir nıerkadi,
Kzhlegah-z ehl-i irjcm meşhedi.
Nak.şbend~)~ve onunla ser-~fraz,
Çe.sme-i ihfasıdan derya-yı nh ... (28 a)
Yani, Gicduvanl, hidayet ve irşad şeyhi, Nakşbendiyye'de zahid bir mürşiddir. Onun ruhu Bahaüdcün Nakşbend'e ınanen şeyhlik ve rehberlik yapıruş, ona yardımcı -Olmı.ışnır. O hat! (sessiz) zikir konusunda yol bilen bir pehlivandır. Gicduvan'da gençlerin tabi olduğu rehberdir. Gicduvan onun hürmetine en hayırlı şehir oldu ve o nun ayağı bastığı için bu şehir kamil insanların ibadet ettiği yer haline geldi. Onun türbesi, gönül ehlinin Kabe'si ve ariflerin kıblegatudır. Nakş
bendiyye onunla iftihar etmektedir, zikr-i hafi çesmesinden sır deryası meydana gelmiştir .
Yesevilerin zikir met.odu olan "zikr-i erre" (testere zikri) ile alakalı bir olayda ise müellif Hoca Ubeydullah Ahrar'ın zikr-i erı·eye dair sözlerini nakletmektedir: "Eğer bu zikir bir saat (süre) daha devam etseydi, Arş 'tan ferşe kadar her şey yanardı (24 a).
Hazin!, eserinde Ahmed Yesevl'den sonra kendi şeyili Seyyid Mansur'dan bahsetmektedie ';Mürşidü' l-Kürd vel-Arab vel-Acem" diye andığı bu zat'ın ismi eserde Seyyid Mansur el-Belhi sümme'I-Hisarl vei-Buhar1 şeklinde kayıtlıdtr.
I-Iicr] 870 (miladi 1465-66) senesinde Belll're doğmuştur. Bir çok halifeler yetiştiren Seyyid Mansfı r değişik ülkelere sefer etmiş, hacca giderken Ilieri 965 senesinde 95 yaşında iken Diyarbakır'ın Karaamid şehrinde vefat etmiştir. O dönemde Hazini 25 yaşlarında idi. Seyyid Mansur bu şehrin adını Akamicl diye degiştiı·ıniştir. Şeyhinin ölümü ınünasebetiyle o, kıta tarzında ınersiye söylemiştir (55 b). Hazin! genç yaşından başlayarak şeyhinin ilgisine ve manevi reveccühüne mazhar olmuştur. 19 yaşında iken Seyyid Mansur ona halifelik yani halkı irşacl yetkisi vermiştir. Menba'u'l-ebhar'da Seyyid Mansur için yazdığı ınersiyede şu övi.icü cümleler bulunmaktadır:
hazinf'nin menba 'u '1-ebbiir fi riyilzi '1-chrtir 247
Şeyhler şahenşehi Mansı2r-i Emir, Salik-i sultan, azfz-i hf-nezfr.
Var idi meczıth-i sellik ol hılmam,
MCiveriUinnehr'den bahr-i tamam .. ( 12 a)
Kuth-i tan"'k.al) Yesevi.Y.r~ tarik,
J:."rre-keş-i kti1-şintis-i şe.fik. ( 14b)
Silsitedar-ı Ahmed el- YeseıJf,
Rehnılma-yı hüda Seyyid Mansur .. (48 a)
Hazin!, ınürşidini medbederken Yeseviyye şeyhlerinden Seyyid Aluned Ali
abadi'nin omı şöyle tarif ettiğini nakleder: "Seyyid Mansnr, meşayıh-ı alem için
de ınıknaus-ı ekberdir (en. büyük ınıknatısnr). istese ceml-i kainatı tasarruf eder
(idare eder), istemezse ehl-i alemi kendüsünden kaçurur ve çok e 'izze-i dehr
(zamanın büyükleri) bu derecal ve kemalatıarına muttali' ve agah olub i'tiraflar etmişler" (49 a).
Müellifin ifadesine göre, Seyyid Mansfır, Harezm bölgesindeki tarikal elıll in
sanlar arasında ortaya çıkan ihtilaf ve taıtışınalann çözülmesinde yardımcı olmuş,
yüksek ahlak sahibi, aşk aleminin münevver bir simasi, kaşık iınalatıyla geçimini
temin eden ve ömrünü helal ıwkla geçiren bir kişidir. O şahlıktan vazgeçip, der
vişlik yolw1a girmiş olan İbrahim Edhem'e benzer, Maveraünnehr ulularııun en
ulusu, tüm dünya büyüklerinin en seçilmişi , dervişlerin iyi bir terbiyecisidir.
Eserin önemli yönlerinden biri de, Hazini'nin Yeseviyye ve Nakşbendiyye ta
rlkatlarını aynı yol ve meslek olarak anJatmasıdır. O, kendi fikirlerini, hocası Sey
yid Mansur gibi meşhur şahısların bakış açılarına dayanarak ifade etmektedir.
Seyyid Mansur Yesev'ilikle beraber Nakşbendiyye tarikatında da kamil bir mürşiddir (48 a).
Bilindiği gibi, Yesevllik ve Nakşbendilik öncelikle zikir usulü yönüyle birbi
rinden ayrılmaktadır. Bazı Nakşl müellifler, hafi zikrin, cehrl (sesli) zikirden daha üstün olduğunu ifade etmeye çalışmış lar, buna karşı bazı Yesevl müellifler de
cehrl zikri müdMaa etmek ve faziletini ispat için gayret sarf etmişlerdir. Hem Yesevl, hem de Nakşl olan Hazini ise, bir cehfi' zikir türü olan zikr-i en·eyi hafi zi
kirden farklı görmüyor, her ikisini de makul görüp, Hakk'a götüren mü him esas
lar olarak telakki ediyordu . Hazini'nin ifadesine göre, Yesevüere has olan zikr-i erreyi cesitli milleelere mensup süt'iler uygulamıştır:
71'irk u Tacik, Hindii ve Kiird ü Arab,
Kerde M zikr-i erre vecd ü tamh ( 18 a).
248 msawuj
(Türk, Tacik, Hlndli, Kürd ve Arap inillt~tlerine mensup kişiler, zikr-i erre yani testere zikri ile vecde gelip neşelenmişlerdir).
Gerçekten de Türkistan'daki tarikat mensuplan ve önderleri birbirlerinin eğitim usüllerine ve irşad metocilarına hürmet! e bakmışla.r ve gerektiğinde diğerinin usülünü alıp kullanmışlardır. Seyyid Mansur'un yanına Kübreviyye, Nakşbendiyye ve Aşkıyye tarikatiarına mensup şeyiılerio gelip sohbet meclisleri kurduklarını Hazilll haber vermektedir. Eserde, Tayfôriyye, Kübreviyye, Aşkıyye, Çiştiyye, H<ılvetiyye gibi bir çok tarikattan söz edilmiştir 03-64 b). Bunlar arasında , detaylarda bazı metod farklılığı olsa bile, bepsi aynı gaye ve esas üzere kumlu, birbirine yakın tarikatlardır. Aşağıdaki beyit buna bir misaldir:
Aşk ile Aşkıyye'de şayeste kıl, Resm-i Tayfur{Jye'de biiyeste kıl (30 h).
Hazin!, Yeseviyye ve Nakşbendiyye ıneşayıhından eğitim göriip irşad alarak, arnelde her ikisini de tatbik etmiştir. O. eserinde mensup olduğu Yesevllik ve Nakşbendilik silsitelerini yazmıştır. Yeseviyye'de Seyyid Mansur'dan, Nakşbendiyye'de ise Molla Eınln'den halifelik kazeti almıştır (44 b-45 b, 28 a, b).
Bu eserde Yusuf Hemedanl, Hakim Ata, Zengi Ata, Mevlana Celaleddin RO
ml, Sadreddin Konevi, Hoca Ali, Sadr Ata, Kasm Şeyh, Süleyman Gaznevl, Hudaydad Buhar!, Şeyh Hadim Türkistan!, Ya'küb Çerhi, Hoca Vezir Keşl, Hoca Mevdüd Çişti, Babür Mirza. Hındal Mirza, Celaleddin Ekber Şah, Şahnıh Mirza, Mevlana Hafiz Tiişkendi, Dede Ömer Ruşeni, Seyyid Aluned Beşir gibi mutasavvıf ve devlet adamları değişik sebeblerle zikredilrniştir.
Hulasa, Menba'u'l-ebhar, Yeseviyye ve Nakşbendiyye tarikatlarının tarilıi,
kültürü ve usülleri hakkında verdiği bilgiler açısından değerli bir eserdir. Eserde, Ahmed Yesevl hakkında ve Yesevl'nin dilinden bazı fikirler aktanımıştı r ki, bunlar Divan-ı Hikmet'teki şlirlerin ve hikmetli cümlelerin aniaşılmasına yardımcı
olacak mahiyettedir. Bu yönüyle de eser ayrı bir önem arzetmektedir Biz, bu makalemizde eser hakkında genel bir bilgi vermeye çalıştık. Bundan
soma eserin daha geniş bir şekilde tahlilini yapmayı da arzu ediyor ve bunu bir
vazife telakki ediyoruz.