TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
ANADOLU YABAN KOYUNLARINDA
(Ovis gmelinii anatolica)
SİNDİRİM SİSTEMİ HELMİNTLERİ
Hasan EMİR
PARAZİTOLOJİ ANABİLİM DALI
DOKTORA TEZİ
DANIŞMAN
Prof. Dr. Bahadır GÖNENÇ
2013- ANKARA
Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü
Parazitoloji Doktora Programı
Çerçevesinde yürütülmüş olan bu çalışma, aşağıdaki jüri tarafından Doktora Tezi olarak kabul edilmiştir.
Tez Savunma Tarihi: 29.07.2013
iii
İÇİNDEKİLER
Kabul ve Onay……………………………………………………………...…………ii
İçindekiler...................................................................................................................iii
Önsöz……………………………………………………………….………………..v
Simgeler ve Kısaltmalar…………………………....…….………………………….vi
Şekiller ve Grafikler.......………………………….……..…………………………...vii
Çizelgeler………………………….………………………………………………..viii
1. GİRİŞ ....................................................................................................................... 1
1.1. Yaban Koyunları Hakkında Bilgi...................................................................... 1
1.1.1 Türkiyede Bulunan Yaban Koyunu Alttürleri ............................................. 1
1.1.2. Anadolu Yaban Koyununun Genel Özellikleri........................................... 1
1.1.3. Anadolu Yaban Koyununun Geçmişten Günümüze Yayılış Durumu ........ 5
1.1.4. Anadolu Yaban Koyununun Taksonomisi ................................................. 7
1.2. Koyunların Sindirim Sisteminde Bulunan Helmintlerin Sistematikteki Yeri,
Morfolojik Özellikleri, Biyolojileri ve Patojeniteleri............................................... 8
1.2.1. Trematodlar .................................................................................................... 8
1.2.2. Sestodlar ................................................................................................... 10
1.2.3. Nematodlar .............................................................................................. 12
1.3. Helmintlerin Yayılışları .................................................................................. 36
1.3.1. Yabani ve Evcil Koyunlarda Sindirim Sistemi Helmintlerinin
Türkiye’deki Yayılışları...................................................................................... 36
1.3.2. Yaban Koyunlarındaki Sindirim Sistemi Helmintlerinin Dünyaki
Yayılışları ........................................................................................................... 41
2. GEREÇ ve YÖNTEM ............................................................................................ 46
2.1.Saha Çalışmaları............................................................................................... 46
2.1.1. Sindirim Sistemi Örneklerinin Alınması .................................................. 46
2.1.2. Dışkı Örneklerinin Alınması .................................................................... 46
2.2. Laboratuar Çalışmaları .................................................................................... 47
2.2.1. Sindirim Sistemi Örneklerinin İncelenmesi.............................................. 47
2.2.1.1. Helmintlerin Toplanması ................................................................... 47
iv
2.2.1.2. Helmintlerin Tespit Edilmesi ve Saklanması ..................................... 48
2.2.1.3. Helmintlerin İdentifikasyonu ............................................................. 49
2.2.2. Dışkı Örneklerinin İncelenmesi ................................................................ 49
2.2.2.1. Fülleborn Flotasyon Yöntemi ............................................................ 50
2.2.2.2.Benedek Sedimentasyon Tekniği ........................................................ 50
2.2.2.3. Bearman-Wetzel Yöntemi .................................................................. 50
2.2.2.4. Modifiye McMaster Tekniği .............................................................. 51
2.3. İstatistik Analiz ............................................................................................... 51
3. BULGULAR .......................................................................................................... 52
3.1. Nekropsi Bulguları .......................................................................................... 52
3.2. Dışkı Muayenesi Bulguları ............................................................................. 72
4. TARTIŞMA ........................................................................................................... 76
5. SONUÇ VE ÖNERİLER ....................................................................................... 89
ÖZET.......................................................................................................................... 91
SUMMARY ............................................................................................................... 93
KAYNAKLAR .......................................................................................................... 95
ÖZGEÇMİŞ ............................................................................................................. 101
v
ÖNSÖZ
Yaban hayvanları ülkemiz biyolojik çeşitliliğinin önemli bir parçasını oluşturmakta,
yabani otçul memeliler de bu türler içerisinde ekosistemin sağlıklı bir şekilde
işlemesi açısından vazgeçilmez bir rol oynamaktadır.
Günümüzden 50-60 yıl öncesinde yaşam alanlarının daralması, kontrolsüz ve yasa
dışı avcılık gibi nedenlerle Ülkemizde birçok yaban hayvanı türünün nesli yok
olmanın eşiğine gelmiş, bu durumun farkına varılmasıyla başlayan koruma önlemleri
ve üretim çalışmaları ile birçok türümüzün tükenmesinin önüne geçilmiştir. Bu
türlerden bir tanesi de ülkemize endemik olan otçul memelilerden Anadolu yaban
koyunudur (Ovis gmelinii anatolica).
Anadolu yaban koyunu, günümüzde Konya Bozdağ ve buradan nakledilen bireylerle
kurulan Ankara Nallıhan üretme istasyonlarında üretilmekte ve bu üretme
istasyonları çevresinde ve yerleştirme çalışması yapılmış Karaman Karadağ’da doğal
ortamda yaşamaktadır.
Yabani ruminantlarında sindirim sistemi helmintlerinin belirlenmesi ile ilgili
ülkemizde yapılan ilk kapsamlı araştırma olan bu çalışma, Ankara Üniversitesi
Veteriner Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalında 2007-2012 yılları arasında
yürütülmüştür. Araştırmada, Anadolu yaban koyunlarının mide-bağısak helmimt
faunası ve yayılış oranlarının belirlenmesi ile söz konusu hayvanların ilgili parazit
enfeksiyonlardan korunma yolları ve tedavileri konusunda gerekli alt yapının
oluşturulmasına katkı sağlanması amaçlanmıştır.
Doktora çalışmam sürecinde her aşamada bana yardımcı olan, cesaretlendiren ve yol
gösteren danışmanım Prof. Dr. Bahadır GÖNENÇ’e, Tez İzleme Komisyonundaki
hocalarım Prof. Dr. Hatice ÖGE ve Prof. Dr. Aslan KALINBACAK’a, laboratuar
çalışmaları ve her aşamada bana yardımcı olan Araştrıma Görevlileri Gökben
ÖZBAKIŞ ve Ceren YILDIZ’a beni her zaman güler yüz ile karşılayan ve destek
olan Sekreter Ayla GÜNDOĞDU’ya teşekkür ederim.
Tez çalışmam sırasında bana her türlü desteği veren, doktoraya başlamam konusunda
beni cesaretlendiren çalışma arkadaşlarım, Daire Başkanı Cemal AKCAN,
Mühendis Haluk AKGÖNÜLLÜ ve Veteriner Hekim Dr. Taner HATİPOĞLU’na
minnettarlıkla teşekkür ederim. Yine yazım aşamasında desteğini esirgemeyen
Orman ve Su İşleri Uzmanı Dr. Fehmi ARIKAN’a, örnek toplama konusunda
yardımcı olan Orman ve Su İşleri Uzmanı Burak TATAR, Mühendis Evrim KURT,
Yaban Hayatı Teknikerleri İsmail EREN ve Y. Gökhan DURSUN ile Konya-Bozdağ
ve Ankara-Nallıhan üretme istasyonu çalışanlarına teşekkür ederim. Çalışmam
sırasında onlara ayırmam gereken zamanlardan çalmamı anlayışla karşılayan sevgili
eşim Aylin EMİR, annem Endam EMİR ve canım kızım Y. Zeynep EMİR’e çok
teşekkür ederim.
vi
SİMGELER VE KISALTMLAR
0C : Santigrad derece
cm : Santimetre
DNA : Deoksiribonükleik asit
epg : Gram dışkıdaki yumurta sayısı
gr : Gram
ha : Hektar
kg : Kilogram
km : Kilometre
L1 : Birinci dönem larva
L2 : İkinci dönem larva
L3 : Üçüncü dönem larva
µm : Mikron
mm : Milimetere
VHF : Very high frequency
vii
ŞEKİLLER ve GRAFİKLER
Şekil 1.1. Erkek Anadolu yaban koyunları, yaz formu 2
Şekil 1.2. Erkek Anadolu yaban koyunu, kış formu 3
Şekil 1.3. Dişi Anadolu yaban koyunu ve kuzusu, yaz formu 3
Şekil 1.4. Dişi Anadolu yaban koyunu, kış formu 4
Şekil 1.5. Dişi Anadolu yaban koyununda nadiren görülen boynuz 4
Şekil 3.1. Marshallagia marshalli bursa copulatriks 60
Şekil 3.2. Teladorsagia occidentalis bursa copulatriks 61
Şekil 3.3. Teladorsagia circumcincta bursa copulatriks 62
Şekil 3.4. Teladorsagia trifurcata bursa copulatriks 63
Şekil 3.5. Trichostrongylus probolurus 64
Şekil 3.6. Nematodirus lanceolatus spikülüm 64
Şekil 3.7. Nematodirus spathiger spikülüm 65
Şekil 3.8. Chabertia ovina ağız kısmı 65
Şekil 3.9. Trichuris skrjabini dişi vulva bölümü 66
Şekil 3.10. Trichuris skrjabini spikülüm kılıfı 66
Şekil 3.11. Trichuris discolor spikülüm kılıfı 67
Şekil 3.12. Trichuris discolor dişi vulva bölümü 67
Şekil 3.13. Trichuris ovis dişi vulva bölümü 68
Şekil 3.14. Avitellina centripunctata skoleks 69
Şekil 3.15. Thysaniezia ovilla skoleks 69
Grafik 3.1. Anadolu yaban koyunlarında 1.000’den fazla tespit edilen
helmintlerin yaz ve kış mevsimlerine göre dağılımları 59
Grafik 3.2. Anadolu yaban koyunlarında sayıca az rastlanan parazitlerinyaz ve
kışmevsimlerine göre dağılımları 59
viii
ÇİZELGELER
Çizelge 1.1. Anadolu yaban koyununun bulunduğu yerler ve sayıları 6
Çizelge 1.2. O. gmelinii türünün alttürleri ve bulunduğu ülkeler 7
Çizelge 1.3. 1997 ve sonrası Türkiye’de evcil koyunlarda yapılançalışmalarda
saptanan sindirim sistemi helmintleri 39
Çizelge 3.1. Anadolu Yaban Koyunlarında helmint türleri, yayılış oranları,
enfekte hayvan başına düşen ortalama (minimum-maksimum) ve
toplam helmint sayısı. 53
Çizelge 3.2. Enfekte Anadolu yaban koyunlarında bulunan helmintlerin
sindirim sistemi bölümlerine göre dağılım oranları ve toplam
helmint sayıları. 54
Çizelge 3.3. Enfekte hayvanlarda bulunan helmint türlerinin Anadolu yaban
Koyunu cinsiyetine göre enfeksiyon oranları ve helmint sayıları 55
Çizelge 3.4. Enfekte Anadolu yaban koyunlarında enfeksiyonu oluşturan
helmint türü sayısı ve enfekte hayvan sayısına oranı 56
Çizelge 3.5. Anadolu yaban koyunlarında bulunan toplam helmint sayı
aralıkları ve enfekte hayvan sayısına oranları 57
Çizelge 3.6. Anadolu yaban koyunlarından toplanan helmint türlerinin yaz ve kış
mevsimlerine göre enfekte hayvan sayıları ve parazit toplamları 58
Çizelge 3.7. İncelenen Anadolu yaban koyunlarından toplanan erkek
nematodların bazı morfolojik özellikleri 70
Çizelge 3.8. İncelenen Anadolu yaban koyunlarından toplanan dişi nematodların
bazı morfolojik özellikleri 71
Çizelge-3.9. İncelenen dışkı örneklerinde sidirim sistemi helmint
yumurtalarının, coccidia Oocystlerinin ve akciğer kıl
kurdu larvalarının erkek-dişi, genç-yaşlı ve Nallıhan- Bozdağ
popülasyonlarındaki bulunma oranları 73
Çizelge 3.10. Dışkı muayene sonuçlarına göre enfekte koyunlarda
enfeksiyon oluşturan tür sayıları ve oranları 74
Çizelge 3.11. Trichostrongylid tip ve Nematodirus sp. familyasına bağlı
helmint yumurtaları ile enfekte Anadolu yaban koyunlarında
gr. dışkı yumurta (epg) sayıları ve oranları 75
1
1. GİRİŞ
1.1. Yaban Koyunları Hakkında Bilgi
1.1.1 Türkiyede Bulunan Yaban Koyunu Alttürleri
Türkiye’de yaban koyunlarının (Ovis gmelinii) iki alttürü bulunmaktadır.
Bunlardan birincisi, Doğu Anadolu Bölgesi Hakkari ve Van illeri çevresinde
yaşayan, İran ile ülkemiz arasında göç eden yaban koyunu (Ovis gmelinii gmelinii),
ikincisi ise İç Anadolu’da yaşamını sürdürmeye çalışan ve Türkiye’ye endemik olan
Anadolu yaban koyunudur (Ovis gmelinii anatolica). Bu iki alttürü birbirinden ayıran
en önemli fenotipik özellik Doğu Anadolu’da yaşayan alttürün dişilerinde her zaman
boynuz bulunmasıdır (Arıhan, 2000).
İnsanlık tarihinin en eski yerleşim yerlerinden olan Anadolu, yabani hayvan
türlerinin evcilleştirilmesinde de önemli rol oynamıştır. Anadolu yaban koyunlarının
evcil koyunların sahip olduğu iki mitokondriyal DNA haplotip grubundan birisiyle
aynı grupta olduğu ortaya koyulmuş ve bu yaban koyunlarının günümüzde yaşayan
evcil koyunların atası olma ihtimalinin oldukça yüksek olduğu bildirilmiştir
(Hiendleder ve ark., 2002).
1.1.2. Anadolu Yaban Koyununun Genel Özellikleri
Anadolu yaban koyunlarının erkekleri 45-74 kg, dişileri ise 35-50 kg
arasındadır. Cidago yükseklikleri erkeklerde 80-90 cm, dişilerde 80-85 cm’dir.
Burun ucundan kuyruk ucuna kadar olan uzunluk 105-140 cm arasında
değişmektedir. Ortalama yaşam süresi 15-18 yıldır. (Kaya, 1991).
Yaz aylarında kılları kısa, kalın, düz ve seyrek, renkleri pas kırmızısı
kahverengidir (Şekil 1.1, Şekil 1.3). Kışın boz gri-kahverengiye dönüşen tüyler ince,
uzun ve sıktır (Şekil 1.2, Şekil 1.4). Erkeklerde, yanlardan yukarıya ve geriye doğru
kıvrılmış, kalın ve oldukça büyük boynuzlar vardır. Bu boynuzlar 75 cm’ye
2
ulaşabilmektedir ve üzerlerinde yaş tespitine yarayan belirgin yaş halkaları
bulunmaktadır (Şekil 1.1, Şekil 1.2). Dişilerdeki yaş tayininde ise kalıcı dişlerin çıkış
zamanları ve aşınma durumlarından faydalanılmaktadır. Özüt (2009) yaptığı
araştırmada, Doğu Anadolu’da yaşayan alttür olan Ovis gmelinii gmelinii’nin
dişilerinde her zaman görülen boynuzların (Turan, 1984; Kaya, 1989; Arıhan, 2000)
nadir olarak Ovis gmelinii anatolica’nın dişilerinde de görüldüğünü bildirmektedir.
Ovis gmelinii anatolica’nın boynuzlu dişilerinde en uzun boynuz uzunluğu 15 cm.
olarak ölçülmüştür (Şekil 1.5).
Cinsel olgunluğa ulaşma yaşı dişilerde 18 ay erkeklerde ise 24 ay olarak
kabul edilmektedir. Dişilerde, Kasım - Aralık aylarındaki çiftleşmeyi takiben
yaklaşık 5 aylık gebelik süresi sonrası doğum genellikle Mayıs ayında meydana
gelmekte, bir ya da iki yavru doğmaktadır. (Arıhan, 2000; Çelik, 2004; Özüt, 2009).
Şekil 1.1. Erkek Anadolu yaban koyunları, yaz formu.(Fotağraf, A. İnce, 2003)
3
Şekil 1.2. Erkek Anadolu yaban koyunu, kış formu (Fotoğraf, A. İnce, 2003)
Şekil 1.3. Dişi Anadolu yaban koyunu ve kuzusu, yaz formu (Fotoğraf, A. İnce, 2003)
4
Şekil 1.4. Dişi Anadolu yaban koyunu, kış formu (Fotoğraf, A. İnce, 2003)
Şekil 1.5. Dişi Anadolu yaban koyununda nadiren görülen boynuz (Fotoğraf, H. Emir,
2005)
5
1.1.3. Anadolu Yaban Koyununun Geçmişten Günümüze Yayılış
Durumu
Ovis gmelinii anatolica’nın 1945 yılına kadar Afyonkarahisar-Konya
arasındaki Emirdağları’ndan doğu-güney istikametinde Konya'ya kadar uzanan
dağlık arazide bulundukları belirtilmektedir. 1950'li yılların sonuna kadar Bozdağ'ın
doğusundaki Karacadağ ve Karamanın kuzeyindeki Karadağ'da görülmüşlerdir.
1957' ye kadar Ankara Nallıhan civarı, Sarıyer Barajı Vadisi, güneye doğru
Mihalıçcık -Sivrihisar arası, Sivrihisar'ın güneydoğusundaki Araidbaba Dağı’nda
yaşamışlar, Bolkar Dağı’nda ise 1963 yılına kadar görülmüşlerdir. Binboğa Dağları,
Tahtalı Dağları, Kahramanmaraş Engizek Dağı, Aladağlar ise daha eski yayılış
alanlarını teşkil etmektedir (Turan, 1984). Özüt, (2009) çeşitli yazarlara atfen,
Anadolu yaban koyunu hakkında önce 1841 yılında Blyth, 1856 yılında
Valenciennes ve daha sonra 1887 yılında Danford ve Alston adlı araştırmacılar
tarafından bilgi verildiğini, ancak bu türün 1937 yılına kadar korunma altına
alınmadığını bildirmektedir. Ülkemizde Anadolu yaban koyunu, 1937 yılında
yürürlüğe giren 3167 sayılı mülga kara avcılığı kanunu ile koruma altındaki türler
listesine alınmıştır. Korunma durumu, 1937’den günümüze kadar aralıksız devam
etmektedir (Özüt,2009).
Türkiye’deki birçok yaşama alanında insan nüfusunun artması, habitat kaybı,
kaçak avcılık gibi nedenle soyunun tükenmesi sebebiyle Konya-Aksaray yolunun 50.
km’sinde bulunan Bozdağ dışındaki tüm yerlerdeki Anadolu yaban koyunu
popülasyonları 1960’lı yıllara gelindiğinde yok olmuştur. Bu alt türün tek yaşama
alanı olarak kalmış Bozdağ’ın 42.000 ha.’lık kısmı, 1966 yılında Orman Bakanlığı
tarafından Konya-Bozdağ Yaban Hayatı Koruma Sahası olarak ilan edilmiş ve alan
her türlü avlanma faaliyetine kapatılmıştır. Yöre halkı tarafından yoğun olarak evcil
koyunculuk faaliyeti amacı ile de kullanılan bu alan, yaban ve evcil koyunlar
arasında besin rekabeti oluşturması, evcil koyun sürülerinde bulunan çoban
köpeklerinin yaban koyunu yavrularına zarar vermesi gibi nedenlerle 1986 yılında
telle çevrilip, 3.500 ha’lık kısım Yaban Koyunu Üretme İstasyonu olarak ayrılmıştır.
İstasyonun etrafındaki tel çit 1997 yılında elektro-şok sistemiyle donatılarak kurt gibi
predatörlerin saha içerisine girmesi engellenilmiştir (Arıkan, 2011).
6
Alınan bu önlemler sayesinde Konya-Bozdağ üretme istasyonunda yaban
koyunu sayısı hızlı bir artış göstermiş, 1967 yılında 50 civarında olan Anadolu yaban
koyunu sayısı 2004 yılında 1000’i geçmiştir (Özüt, 2009).
Yaban koyun sayısının içinde bulundukları 3500 ha’lık telle çevrili alan
içinde yeterince artması ve bu alt türün geçmişteki dağılımına yeniden
kavuşturularak uzun vadede yok olmasının önüne geçilebilmesi amacı ile 2004
yılında Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünce yeni alanlara yerleştirme
çalışmaları başlatılmıştır. Bu çalışma için Anadolu yaban koyunlarının daha önceden
yaşadığı Ankara-Nallıhan-Sarıyar ve Karaman Karadağ bölgeleri seçilmiştir. Bu
kapsamda yapılan çalışmalarda Ankara Nallıhan ve Karaman Karadağ’da doğaya
yerleştirme çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmalarda doğaya bırakılan yaban
koyunlarının bir kısmına VHF vericili tasmalar takılmış ve izleme çalışmaları Orta
Doğu Teknik Üniversitesi’nce yapılmıştır (Özüt 2009).
Günümüzde Anadolu yaban koyunu üretimi yapılan Konya Bozdağ ve
Ankara Nallıhan olmak üzere iki üretme istasyonu bulunmaktadır. Doğal ortamda ise
bu istasyonların çevresindeki bölgelerde ve Karaman Karadağ’da Anadolu yaban
koyunları yaşamlarını sürdürmeye devam etmektedir. Söz konusu alanlarda bulunan
Anadolu yaban koyunu sayıları Çizelge-1.1’de verilmiştir.
Çizelge 1.1. Anadolu yaban koyununun bulunduğu yerler ve sayıları (Doğa Koruma ve Milli
Parklar Genel Müdürlüğü, yayınlanmamış veri, 2013).
İl Alan Sayı
Konya Bozdağ Üretme İstasyonu 455
Konya Bozdağ doğal alan 50-70
Ankara Nallıhan Üretme İstasyonu 62
Ankara Nallıhan doğal alan 40-60
Karaman Karadağ doğal alan 30-40
7
1.1.4. Anadolu Yaban Koyununun Taksonomisi
Dünyada Ovis cinsine ait türler; Asya kıtasında yaşayan Argali Koyunu (Ovis
ammon), Rusya’nın kuzeydoğusunda bulunan Kar Koyunu (Ovis nivicola), Kuzey
Amerika’da yaşayan Büyük Boynuzlu Koyun (Ovis canadensis), İnce Boynuzlu
Koyun (Ovis dalli), Muflon Koyunu (Ovis gmelinii) ve Urial Koyunu (Ovis vignei)
olarak sınıflandırılmıştır (Özüt, 2009).
Son yapılan çalışmalara göre Çizelge 1.2’de verilen Ovis gmelinii alttürleri
(Arıkan, 2011) ve Anadolu yaban koyunun sınıflandırılması aşağıdaki gibidir (Özüt,
2009).
Sınıf: Memeliler (Mammalia)
Takım: Çift toynaklılar (Artiodactyla)
Alttakım: Gevişgetirenler (Ruminantia)
Familya: Sığırgiller (Bovidae)
Alt familya: Boş boynuzgiller (Caprinae)
Cins: Koyun (Ovis)
Tür: Ovis gmelinii
Alt tür: Ovis gmelinii anatolica
Çizelge 1.2. O. gmelinii türünün alttürleri ve bulunduğu ülkeler (Arıkan, 2011).
Alt tür Türkçe Adı Yaşadığı Ülkeler
O.gmelinii anatolica Anadolu Yaban Koyunu Türkiye
O.gmelinii gmelinii Argali Yaban Koyunu Çin ve Rusya
O.gmelinii laristanica Laristan Yaban Koyunu İran
O.gmelinii ophion Kıbrıs Yaban Koyunu Kıbrıs
O.gmelinii isphanica Esfahan Yaban Koyunu İran
O.gmelinii musimon Avrupa Yaban Koyunu Fransa ve İtalya
8
1.2. Koyunların Sindirim Sisteminde Bulunan Helmintlerin
Sistematikteki Yeri, Morfolojik Özellikleri, Biyolojileri ve Patojeniteleri
Bu bölümdeki parazitlerin sınıflandırmaları Tınar ve ark. (2011)’e göre
yapılmıştır.
1.2.1. Trematodlar
Sınıf : Trematoda
Altsınıf: Digenea
Takım: Distomata
Üstaile: Paramphistomoidea
Aile: Paramphistomidae
Cins: Paramphistomum
Vücut konik ve armut şeklindedir. Erişkinler 6-12 mm uzunluk, 2-4 mm
genişliğindedir. Karın çekmeni arka uçta veya buna yakın konumdadır ve iyi
gelişmiştir. Genital çekmen bulunmaz. Arka çekmenin çapı ağız çekmenin çapının
birkaç kat fazlasıdır. Ağız çekmeninde divertikül yoktur. Özefagus uzundur ve
posterior bulbus taşımaz. Testisler genellikle loplara ayrılmıştır ve küçük olan
ovaryumun önünde bulunmaktadır. Vitellojen bezler lateralde bulunur ve kural
olarak iyi gelişmiştir. Canlı iken açık kırmızı renktedirler ve her iki uçları daha
koyudur. Yumurtaları oval, gri renkli, 114-176 x 73-100 µm büyüklüğünde ve
kapaklıdır. Ruminatların rumen, retikulum, nadir olarak da safra kanallarında
bulunurlar. Bu cinste; Paramphistomum cervi, P. microbothrium, P. ichikawai gibi
yaygın türlerin yanı sıra çok sayıda başka tür bulunmaktadır (Güralp, 1981; Tınar,
2011).
9
Cins: Cotylophoron
Morfolojik olarak Paramphistomum cinsine benzemekle birlikte onlardan
farklı olarak genital delik çevresinde bir çekmen bulunmaktadır. Testisleri çok
lopludur. Uzunlukları 4,8-8 mm genişlikleri ise 2,5-3 mm civarındadır. Yumurtaları
125-135 x 61-68 µm’dur. Koyun, keçi, sığır ve diğer ruminantların rumen ve
retikulumlarında parazitlenirler. Bu cinste Cotylophoron cotylophorum türü
bulunmaktadır.
Cins: Calicophoron
Bu cinste manda, sığır ve koyunlarda yerleşen Calicophoron calicophorum ve
C. ijimai türleri bulunmaktadır (Güralp, 1981).
Cins: Ceylonocotyle
Sığır, koyun ve antiloplarda parazitlenmektedirler ve Ceylonocotyle
streptocoelium, C. scoliocoelium, C. gigantopharynx türleri bulunmaktadır (Tınar,
2011).
Paramphistomoidea üstailesinde bulunan türler gelişmelerinde su
sümüklülerini kullanırlar. Dışkıyla atılan yumurtayı terk eden mirasidyumlar suda
yüzerek su sümüklüsüne girmekte ve burada sporokist, redi ve serker dönemlerini
geçirmektedir. Kistlenmeyle oluşan metaserkerler uygun koşullarda 2-3 ay enfektif
kalabilmektedir. Son konaklar metaserker taşıyan otları yiyerek enfekte olmaktadır.
Bu hayvanların duodenumunda kistten çıkan metaserkerler 6-8 hafta süren ilk
gelişimlerini burada geçirirler, daha sonra abomasum ve retikulum yoluyla rumene
gelip olgunlaşırlar (Güralp, 1981; Toparlak ve Tüzer, 2005; Tınar 2011).
Patojenite alınan parazit miktarına bağlı olup, çok sayıda metaserkerin
alınması ile akut olarak görülür ve kuzularda ölümle sonuçlanabilmektedir. (Tınar.,
2011). Rumende bulunan olgun parazitler sayıları fazla olsa bile az patojen etki
göstermektedir. Asıl patojenite parazitlerin gelişme ve göç dönemini geçirdikleri
duodenum ve abomasumda olmaktadır (Güralp, 1981; Soulsby, 1982).
10
1.2.2. Sestodlar
Sınıf : Cestoda
Altsınıf: Eucestoda
Üstaile: Cyclophyllidea
Aile: Anoplocephalidae
Cins: Moniezia
Bu cins içerisinde yer alan Moniezia expansa, başta koyun ve keçi olmak
üzere ruminantlarda da parazitlenmektedir. Yaklaşık 6 m uzunlukta, 1,5 cm
genişlikte olan bu türün olgun halkaları arka kenarlarında halkanın enlemesine
uzanan rozet benzeri yapıya sahip interproglottidal bezler taşırlar. Yumurtalar 56-
57µm, üçgen veya tavla zarı şeklindedir. Bu cinsteki bir diğer tür olan M. benedeni
ise koyun ve keçilere nazaran daha fazla sığırlarda bulunmaktadır ve 4 m uzunluk,
2.5 cm genişliktedir. Bu türde halkalar arası bezler M. expansa’dan farklı olarak
halkaların orta kısımda bulunmaktadır (Güralp, 1981; Toparlak ve Tüzer, 2005; Ayaz
ve Tınar, 2011).
Aile: Thysanosomidae
Cins: Stilesia
Bu cinste bulunan türlerden Stilesia globipunctata 40-60 cm uzunlukta ve 2-
2.5 mm genişliktedir. Parazit koyun, keçi, rastlantısal olarak da sığır ve antilopların
ince bağırsağında yaşamaktadır. Skoleks büyük, küresel, oval çekmen taşımaktadır
ve 700-900 µm çapındadır. Olgun her halkada iki paruterin organ bulunmaktadır.
Testisler boşaltı kanallarının medyanında yer alır. Uterus, uzun olup olgun halkada
enlemesine halter biçiminde görülür. Koyu renkli ve mekik şeklinde olan yumurtalar
50 x 25 µm boyutlarındadır. Bu cinste bulunan diğer bir tür S. hepatica’dır ve
ruminantların safra kanallarında yaşamaktadır (Güralp, 1981; Toparlak ve Tüzer,
2005; Ayaz ve Tınar, 2011).
11
Cins: Thysanosoma
Bu cins içerisinde yer alan Thysanosoma actinoides türü koyun, keçi, sığır,
geyik gibi hayvanların bağırsakları ile safra ve pankreas kanallarında
parazitlenmektedir. Yaklaşık 30-37 cm uzunlukta, 8mm genişliktedir. En önemli
morfolojik özelliği her halkanın arka kenarında saçak şeklinde çıkıntılar taşımasıdır.
Her olgun halkada iki adet genital organ takımı vardır ve her gebe halkada yüzlerce
parauterin organ bulunmaktadır. Yumurtaları 27 x 19 µm çapındadır (Güralp, 1981;
Toparlak ve Tüzer, 2005; Ayaz ve Tınar, 2011).
Cins: Thysaniezia
Ruminantların ince bağırsaklarında parazitlenen bu cinse bağlı Thysaniezia
ovilla türü bulunmaktadır. Yaklaşık 1,5-4,5 m uzunlukta, 12 mm genişlikteki bu
sestodun gebe halkalarda çok sayıda parauterin organ bulunmaktadır. Dört çekmen
taşıyan skoleks 600-1200 µm çapındadır. Yumurtaların 10-15 adedi bir paruterin
organ içinde bulunur ve 22-25 µm büyüklüğündedir (Güralp, 1981; Toparlak ve
Tüzer, 2005; Ayaz ve Tınar, 2011).
Cins: Avitellina
Bu cins içerisinde yer alan Avitellina centripunctata, 300 cm uzunlukta, 3 mm
genişlikte olup başlıca koyun olmak üzere ruminantların ince bağırsaklarında yaşar.
Halkalar kısa ve segmentasyon belirsizdir. Son halkalar tamamen silindirik bir şekil
almıştır. Testisler boşaltı kanallarının her iki tarafında yer alır. Her halkada bir
genital organ takımı bulunur ve uterus halkanın ortasında enlemesine yer almıştır.
Her gebe halkada, halkanın ortasında kalın duvarlı içi yumurtalarla dolu bir adet
paruterin organ bulunur. Uteruslar ve paruterin organlar strobilanın orta hattında
opak, gözle görülebilen bir çizgi oluşturur. Yumurtaları 21-45 μm çapındadır. Bu
cins içerisinde yaygın olmamakla birlikte A. chalmersi, A. goughi ve A. tatia türleri
de yer almaktadır. (Güralp, 1981; Toparlak ve Tüzer, 2005; Ayaz ve Tınar, 2011).
Moniezia ve Stilesia cinsine ait parazitlerin arakonakları Oribatidae
familyasına bağlı akarlar, Thysaniezia cinsine ait sestodların arakonakları Psocidae
ailesindeki insektler ve Oribatidae ailesindeki akarlar, Thysanosoma ve Avitellina
cinslerine ait türlerin arakonakları ise sadece Psocidae ailesindeki insektlerdir (Ayaz
12
ve Tınar, 2011). Arakonaklar tarafından alınan yumurtalardan çıkan embriyolar bu
akarların vücut boşluklarına göçmekte ve orada cycticercoid şeklini almaktadır.
Cysticercoidli akarları otlarla birlikte alan ruminantlar enfekte olmakta, bağırsakta
serbest kalan larvanın skoleksi son konağın bağırsak mukozasına yapışarak
gelişmeye başlamaktadır. Parazitlerin gelişme süreleri parazit türüne ve iklim
koşullarına göre değişiklik göstermektedir (Güralp, 1981).
Koyunlardaki sestod enfeksiyonlarının patojenitesi hayvanın yaşına,
kondisyonuna ve parazit sayısına göre değişmektedir. Enfeksiyon, 1 yaşından küçük
hayvanlarda şiddetli ve akut seyrettiği halde, yaşlılarda hafif ve kronik seyir
göstermektedir. Kronik formda yavaş ilerleyen bir anemi ve zafiyet ile kuru, sert ve
kolay kırılan yün yapısı dikkati çeker. Akut formda ise daire çizerek dönme, diş
gıcırdatma, titreme ve çırpınma gibi sinirsel semptomlar görülür. Bu formda pis
kokulu ve inatçı ishal, zayıflama ve bağırsak tıkanması sonucu ölüm
görülebilmektedir (Ayaz ve Tınar, 2011).
1.2.3. Nematodlar
Sınıf: Nematoda
Altsınıf: Phasmidia
Takım: Rhabditida
Üst aile: Rhabditoidea
Aile: Strongyloididae
Cins: Strongyloides
Strongyloides cinsinde bulunan nematodlar parazitik ve serbest evreleri
bulunan heterogenetik canlılardır. Serbest dönemi saprofit, parazitik dönemleri ise
omurgalıların bağırsaklarında yaşamaktadır. Bu cinste koyunlar için önemli olan
Strongyloides papillosus türü bulunmaktadır. Bu türe koyunların dışında keçi, sığır,
zebu, domuz, deve, tavşan ve yabani ruminantlarda da rastlanılmaktadır (Umur ve
ark., 2011a).
13
Bu nematodların sadece dişileri parazitik yaşam sürer ve bunlar 3,5-6 mm
uzunluk, 50-60 μm genişliktedir. Özefagusları 600-800 μm uzunluktadır. Tek çeperli
olan yumurtaları içerisinde birinci gelişme döneminde olan larva bulunmaktadır ve
yumurtaların çapı 40-60 x 20-30 μm arasındadır (Soulsby, 1982).
Biyolojik çemberde üreme, konakta partenogenezle olmakta, yani dişilerin
döllenmeden çıkardığı yumurtalar içinde embriyo gelişebilmektedir. L1 taşıyan
yumurtalar dışkıyla dışarı atıldıktan sonra yumurtayı terk eden L1’ler, ısı nem gibi
iklim koşullarının uygun olduğu durumda heterogonik, değil ise homogonik çembere
girmektedirler. Homogonik çemberde L1’ler iki kez gömlek değiştirerek enfektif
olan L3 formuna dönüşür. Heterogonik çemberde dış ortamda erkek ve dişi bireyler
oluşur ve iklim koşulları uygun olduğunda birkaç nesil serbest olarak yaşar. İklim
koşulları değiştiğinde tekrar homogonik çembere giren parazitler enfektif L3’ü
oluşturur. Enfektif L3’ler konağa, deri, ağız mukozası ya da özefagusu delerek
girmektedir. Venalar yoluyla akciğere gelen bu larvalar burada gömlek değiştirerek
L4 halini alır ve trakea yoluyla sindirim sitemine geçer. Bağırsağa yerleşerek erişkin
dişileri oluştururlar. (Toparlak ve Tüzer, 2005; Tınar 2011).
Larvaların deriden girişi kaşıntı, kızarıklık ve şişkinlikle karakterize deri
lezyonlarına neden olmaktadır. S. papillosus fazla patojen bir tür olmamakla birlikte
çok sayıda enfektif larvanın alınması ile kuzularda kilo kaybı, enteritis ve ölüme
neden olabilmektedir (Umur ve ark., 2011a).
14
Takım: Strongylida
Alttakım: Strongylina
Aile: Chabertiidae
Altaile: Charbertiinae
Cins: Chabertia
Koyun, keçi, bazen sığırların kalın bağırsaklarında ve özellikle kolonda
parazitlenen bu cinste Chabertia ovina türü yer almaktadır. Dişileri 17-20 mm,
erkekleri ise 11-14 mm arasında değişen uzunluklara sahiptir. Rengi beyazdır ve ön
kısmı ventrale doğru hafif kıvrıktır. Geniş ağız kapsülü içerisinde diş
bulunmamaktadır. Erkeklerde bursa kopulatriks iyi gelişmiştir ve spikülümler 1,5-1,8
mm uzunluğundadır. Gubernakulum 80-100 µm’dur. Dişilerde kuyruk küçüktür ve
sivri olarak sonlanmaktadır. Yumurtaları 90-105 x 50-55 µm boyutlarındadır
(Soulsby, 1982; Schnieder, 2006; Umur ve ark., 2011a).
Arakonaksız gelişim gösteren bu türde alınan L3’ler bağırsak mukozasına
girerek burada bir gömlek değiştirir. Daha sonra bağırsak lumenine dönen L4’ler
buradan sekuma göçerler ve burada da bir gömlek değiştirerek genç erişkin halini
alırlar (Umur ve ark., 2011a).
Patojen etkilerini L5 ve olgun dönemde gösterirler. Chabertia ovina bağırsak
mukozasını ağız kapsülü içine çekerek sindirmekte, kanama ve ülserlere neden
olmaktadır. Lezyonlu bağırsakta protein kaybı ve mukozada ödem şekillenmektedir.
Ağır enfeksiyonlarda bazen kanlı da olabilen ishal, zayıflama, hipoalbüminemi ile
birlikte yapağı, et ve süt veriminde düşme gözlenir (Toparlak ve Tüzer, 2005).
Altaile: Oesophagostominae
Cins: Oesophagostomum
Bu cinste koyunlarda parazitlenen iki tür bulunmakta olup, bunlar;
Oesophagostomum venulosum ve O. columbianum’dur. Oesophagostomum
15
venulosum özellikle küçük ruminantlarda bulunurken, O. columbianum’a daha çok
büyük ruminantlarda rastlanılmaktadır.
Baş vezikülü şişkince olan O. venulosum’un dış taç yaprakları 18, iç taç
yaprakları 36 eleman taşımaktadır. Servikal kanat bulunmaz. Erkekleri 11-16 mm,
dişiler ise 13-24 mm uzunluğundadır. Spikülümler 1,1-1,5 mm, gubernakulum 120
µm’dur. Dişilerde vulva anüsün 0,3 mm önünde bulunur. Yumurtalar 85-105 x 45-60
µm çapındadır (Soulsby, 1982).
Oesophagostomum columbianum’da ise baş vezikülü iyi gelişmiş, servikal
papil belirgindir. Dış taç yaprak sayısı 20-24, iç taç yaprak sayısı 40-48’dir. Erkekler
12-16 mm, dişiler 14-18 mm’dir ve vulva anüsün 0,7 mm önündedir. Spikülüm 750-
850 µm, gubernakulum 100 µm’dur (Soulsby, 1982; Schnieder, 2006; Umur ve ark.,
2011a).
Enfeksiyon L3'lerin otlarla oral yolla alınmasıyla olur. Koyunlarda larvalar
deriden de girebilmektedir. İlk defa enfekte olan hayvanlarda bu larvalar bağırsak,
özellikle de incebağırsağın ön kısmının mukozasına girer. Burada 5 gün kalarak
gömlek değiştirirler. Meydana gelen L4'ler bağırsak lümenine geçerek buradan
kalınbağırsaklara giderler. Bir kısmı tekrar mukozaya girerken diğerleri burada
gelişmelerini sürdürerek olgunlaşır. Prepatent süre 6 haftadır (Soulsby, 1982).
Bazı türlerde ikinci enfeksiyonlarda hayvanlarda çok az larva normal
gelişmesini sürdürerek erişkin hale gelir. Larvaların çoğu ise konak bağışıklığı
nedeni ile olgunlaşmaz ve mukozada tutunur. Bunun sonucu olarak çoğu L3'lerin
etrafında bir nodül oluşur. Larvalar bu nodüller içinde gömlek değiştirir ve 3-4 ay
hatta bir yıla kadar kalır. Konak bağışıklığının zayıfladığı durumlarda L4’ler
nodülleri terk ederek bağırsak lümenine geçer ve kalın bağırsaklara giderek
gelişmelerini tamamlarlar (Anderson, 2000).
Patojen etkiler parazitin mukoza göçü dönemi, erişkin parazit dönemi ve
nodül döneminde farklılıklar göstermektedir. Mukoza göçü ve erişkin parazit
dönemlerinde bağırsak duvarında ödem, mukozada kanama, albumin kaybı oluşur.
Buna bağlı olarak iştahsızlık, ishal, kilo kaybı, anemi, hipoproteinemi ve ölüm
meydana gelebilir. Bu her iki dönem özellikle enfeksiyona ilk kez yakalanan genç
16
hayvanlarda dikkati çeker. Koyunlarda özellikle O. columbianum türü ile oluşan
ikinci enfeksiyonlarda konak reaksiyonu sonucu larvaların etrafı bir kapsülle çevrilir.
Nodülün içi yeşil renkli bir irinle doludur ve genellikle bu nodüllerin içi bakterilerle
kontaminedir. Nodüllerin çapı koyunlarda 2-3cm'ye kadar ulaşabilmektedir. Çok
sayıda nodül bağırsakta bulunduğunda; gıda ve su absorbsiyonunu, bağırsak
hareketlerini ve sindirimi bozmaktadır. Konak reaksiyonunun kırıldığı ve larvaların
nodülleri terk ettiği zamanda yukarıda bahsedilen mukoza göçünde görülen
reaksiyonlar ortaya çıkar. Bu nodüller bazen peritona doğru yırtılır ve irin peritona
karışır. Hayvanlar peritonitisten ölebilir (Toparlak ve Tüzer, 2005; Taylor ve ark.,
2007).
Alttakım: Trichostrongylina
Üstaile: Trichostrongyloidea
Aile: Trichostrongylidae
Altaile: Trichostrongylinae
Cins: Trichostrongylus
Bu cinste ruminantların abomasumlarında parazitlenen Trichostrongylus axei
ile ince bağırsaklarında parazitlenen T. probolurus, T. colubriformis, T.vitrunus,
T.capricola, T. longispicularis, T.skrjabini gibi türler bulunmaktadır.
Trichostrongylus türleri küçük, açık kahverengimsi kırmızı, kıl benzeri ve
çıplak gözle görülmesi zor olan parazitlerdir. Bu cinsteki parazitlerde ağız kapsülü
yoktur veya çok küçüktür. Boyun papili bulunmamakta, boşaltım deliği ön uca yakın
ve küçük bir çentik şeklinde görünmektedir. Tür identifikasyonunda spikülümlerin
büyüklükleri ve şekillerinden yararlanılır, bu cinste bulunan parazitlerde spikülümler
kalın yapılı, kahve renkli ve çizgilidir ve aralarında gubernakulum bulunmaktadır.
Bu cinsteki dişilerde vulva vücudun arka yarımında yer almaktadır ve kenarlarında
kitinize dudaklar bulunmaktadır (Soulsby, 1982; Taylor ve ark., 2007; Umur ve ark.,
2011a).
Trichostrongylus axei erkekleri 2,5-6 mm uzunlukta, spikülümleri sarı-
kahverenginde olup sağdaki 74-96 µm, soldaki 96-123 µm kadardır.
17
Gubernakulum 52-61 µm’dur. Dişileri 3,5-8 mm uzunlukta olup vulvası vücudun
son 1/6’sında yer alır (Umur ve ark., 2011a).
Trichostrongylus probolurus erkekleri 4,3-5,8 mm uzunluğunda olup, burgulu
şekilde görülen spikülümler kalın yapılı ve koyu renklidir. Spikülüm boyları eşite
yakın olmakla birlikte aralarında küçük bir fark bulunmakta, birinin uzunluğu 125-
128, diğeri ise 129-134 µm arasında değişmektedir. Gubernakulum 72-83 µm’dur.
Dişiler 4,5-6,5 mm, ovojektörler 375-390, kuyruk ise 35-55 µm uzunluğundadır
(Umur ve ark., 2011a).
Trichostrongylus colubriformis erkekleri 4,3-7,7 mm uzunluktadır. Eşit
olmayan koyu kahverengi spikülümleri 135-156 µm’dur. Sol spikülüm 136-171 µm,
sağ spikülüm 133-154 µm uzunluğundadır. Spikülüm distal ucunda üçgenimsi bir
yapı yer almaktadır. Dalgalı ve ince yapılı olan gubernakum 65-78 µm
uzunluğundadır. Uzunluğu 5,0-8,5 mm olan dişilerde ovojetöerler 0,4-0,5 mm ve
kuyruk 66-92 µm uzunluğundadır (Umur ve ark., 2011a)..
Trichostrongylus longispicularis erkekleri 3,5-7,5 mm uzunlukta olup, bursa
kopulatrikste küçük bir dorsal lob taşımaktadır. Eşit olmayan spikülümlerden
ortalama olarak soldaki 186 µm, sağdaki 176 µm uzunluğundadır ve uçlarında
yuvarlak yarı saydam bir çıkıntı bulunmaktadır. Gubernakulum 94 µm’dur. Dişiler T.
colubriformis dişilerinden ayırt edilemez (Umur ve ark., 2011a).
Direk gelişim gösteren bu nematodlarda dış ortamda optimum koşullarda
yaklaşık olarak 7-10 gün içerisinde enfektif L3 gelişir. İnce bağırsakta görülen
türlerin enfektif yumurtalarının konak tarafından alınmasını takiben kılıftan ayrılan
larva ince bağırsak mukozasına penetre olur. Enfeksiyon başlangıcından yaklaşık 2
hafta sonra intestinal epitelyum altında 2 gömlek değişimi sonrası L5 gelişir.
Prepatent süre 2-3 haftadır (Taylor ve ark., 2007).
Ağır enfeksiyonlarda görülen temel klinik belirtiler hızlı kilo kaybı ve
ishaldir. Hafif enfeksiyonlarda ise iştahsızlık, gelişim geriliği ve bazen yumuşak
dışkılama görülür (Abbott ve ark., 2009; Simpson, 2000; Zajac, 2006).
18
Aile : Haemonchidae
Altaile : Ostertagiinae
Cins :Ostertagia
Bu cinste koyun ve keçilerin abomasumlarında görülen Ostertagia ostertagi,
O. lyrata, O. kolchida, O. leptospicularis, O. aegagri gibi türler bulunmaktadır.
Erişkin parazitler ince, kırmızı kahverengindedir. Erkekler 6-9 mm, dişiler 8-
10 mm uzunluktadır. Özefagusun son 1/3’ünde servikal papil vardır. Kütikülanın
anteriyor bölgesinde enlemesine çizgiler bulunur. Vücudun geri kalan bölgesinde ise
yaklaşık 30 adet boylamasına çizgi mevcuttur. Bursa kopulatrikste lateral ve dorsal
lop yanında dorsal kenarda aksesör bursal membran ile prebursal papil mevcuttur.
Lateral kaburgalar 2.1.2 şeklinde dizilmiştir ve genişçe bir prokonus bulunmaktadır.
Kahverengi olan spikülümlerin uç kısmı hafifçe kıvrıktır ve posteriyor ucu belirgin
olmayan 3 kısma ayrılır. Dişilerde vulvada küçük bir kapak bulunmasına karşın her
zaman gözlenmez (Soulsby, 1982; Taylor ve ark., 2007; Umur ve ark., 2011a).
Ostertagiinae altailesinde bulunan dişi parazitlerinin ayırımı oldukça zordur
ve bu cinslere ait dişiler 4 gruba ayrılarak tanımlanmaktadır (Umur ve ark., 2011).
1. Grup dişiler: Vulva parazitin çevresini saracak şekilde bir kapakla
çevrilidir ve bu kapak bazen hiç bulunmayabilir. Vulva kapak oranı 2:1’dir. Kuyruk
kısa ve küt olarak sonlanır. O. ostertagi ve O. lyrata dişileri bu grupta yer alır.
2. Grup dişiler: Vulva tipik olarak bir kapakla kaplıdır, ancak bu kapak 1.
Grup dişilerdeki kadar yaygın değildir. Kuyruk O.ostertagi’den uzundur ve sivri
olarak sonlanır. Kuyruk sonlanmadan önce enine çizgilerle boğumlanmış kalınca bir
bölgeye sahiptir. Ovojektörler vulva kapağından daha uzundur. Bu grupta T.
circumcincta, T. trifurcata ve T. davtiani dişileri bulunur.
3. Grup dişiler: Vulva şeklinde bulunan kapak tipik olarak dil şeklindedir. Bu
kapak 1.ve 2. grup dişilerden farklı olarak gövdeyi çok az sarar. Kuyruk kısmen
uzun, ucu yuvarkalça veya şişkincedir. Bu grupta O. leptospicularis ve O. kolchida
dişileri yer almaktadır.
19
4. Grup dişiler: Multilobüler olan vulva kapağı iyice yuvarlaktır. Tipik olarak
3 lopludur ve hiçbir zaman 2 loptan az olmaz. Vulva dudakları belirgin olarak
kıvrıktır. Kısmen uzun olan kuyruk, ucundaki şişkinlik ile O. circumcincta’ya
benzer. Bu grupta Spiculopteragia asymmetrica ve Apteragia quadrispiculata dişileri
bulunur. Ancak S. asymmetrica’nın dişileri ön uçta bulunan boşaltım deliği ile diğer
türlerden kolayca ayırt edilebilir.
Erkekleri 6-8 mm olan Ostertagia ostertagi’nin 200-280 µm uzunluğundaki
spikülümleri distal ucunda üçe ayrılmıştır. Gubernakulum 65 µm uzunluktadır.
Uzunlukları 8-12 mm olan dişilerde vulva arka uçtan 1,3-1,5 mm mesafede olup,
vulval kapak bulunmaktadır. Yumurtalar 74-90x38-44 µm boyutlarındandır (Güralp,
1981; Schnieder, 2006).
Ostertagia leptospicularis erkekleri 7-8 mm olup, distal ucu üç parçalı olan
spikülümler 153-210 µm uzunluğundadır. Erkeklerinde raket şeklindeki
gubernakulum bulunan bu türde dişiler yaklaşık 9 mm uzunluğundadır (Schnieder,
2006; Umur ve ark., 2011a) .
Ostertagia lyrata erkekleri yaklaşık 9 mm’dir. O. ostertagi’ye benzemekle
birlikte farklı olarak aksesör bursal membrandaki kütiküler yapı kabaca lire
benzemektedir. Spikülümler ortalama 230 µm uzunluğunda olup, gubernakulum 63
µm’dur. Yaklaşık olarak erkeklerle aynı boyda olan dişiler, daha yassı yapıdadır.
Yarığa benzeyen vulva, vucudun son 1/5’inde bulunur. Yumurta 75-85x34-42 µm
boyutlarındadır. (Levine, 1980).
Ostertagia kolchida erkekleri 8,2-9,2 mm uzunlukta, koyu kahve ve eşit
yapılı olan spikülümlerin uzunlukları 175-234 µm’dur. Spikülümlerin distal 1/3’ünde
bulunan çatallaşma yerinde açık renkli, göz benzeri yuvarlak alanlar bulunur.
Spikülümleri yandan ayakkabı şeklinde görülür. Distal ucu sivri, proksimal ucu rozet
şeklinde olan gubernakulumun boyu 50-52 µm civarındadır. Dişiler 8-10 mm
uzunluğundadır ve vücudun son 1/5’inde bulunan vulva kapak taşımaz. Yumurtalar
70-75x45-50 µm boyutlarındadır (Levine, 1980; Umur ve ark., 2011a).
Ostertagia aegagri erkekleri 9,5-10 mm uzunlukta olup, kütikülada bulunan
16-18 çizgi bursa kopulatriks bölgesinde yoğunlaşarak timsah derisini andırır.
20
Spikülümler ortalama 234 µm boyunda olup boru şeklindedir. Saydam ve düzensiz
kalpşeklinde olan gubernakulum 78 µm uzunluktadır (Umur ve ark., 2011a).
Ostertagia türlerinde gelişim direktir. Yumurtaların dışkı ile atılımını takiben
uygun koşullarda gelişerek yumurtayı terk eden L1’lerden 2 haftada dışkı içinde
L3’ler gelişir. Yağışlı ve nemli iklim koşullarında L3 dışkıdan ayrılarak otlar üzerine
göç eder. Konaklar tarafından ağız yolu ile alınan L3 abomazum bezlerine geçerek
gelişimine devam eder. Larvalar, burada 2 gömlek değiştirip L5 olarak abomazum
yüzeyine çıkarlar. Bunun yanında uygun olmayan koşullarda gelişim L4 aşamasında
duraklamaya uğrayabilmektedir. Hypobiosis olarak adlandırılan bu dönem 6 ay kadar
sürebilmektedir (Anderson, 2000; Taylor ve ark., 2007).
Çok sayıda larva alımı ile meydana gelen ağır enfeksiyonlarda, özellikle
larvaların abomazum bezlerini terk ettiği dönemde yaygın patolojik ve biyokimyasal
değişiklikler şekillenir. Bu değişikliklerin en önemlisi mide sıvısında meydana gelen
pH değişikliğidir. Meydana gelen değişiklikler sonrası pH 2.0’den 7.0’a
yükselmektedir. Bu durum ise pepsinojenin pepsine dönüşümünü durdurur. Her ne
kadar yem alımının durması ve şekillenen diyare nedeniyle canlı ağırlık kazancı
olumsuz olarak etkilenmekte ise de son yapılan çalışmalar zayıflamanın birincil
sebebinin mide bezlerinde meydana gelen lezyonlara bağlı olduğunu göstermektedir.
Organizma kaybolan proteinleri bir süre sonra kaslardan ve yağ dokudan elde etme
yoluna gitmektedir ve böylece kilo kaybı büyük boyutlara ulaşmaktadır (Fox, 1997;
Simpson, 2000).
Makroskobik olarak merkezi bir delik taşıyan nodüller şekillenir. Ağır
enfeksiyonlarda bu nodüller birleşir ve maroken derisine benzer görünüm alır.
Abomazum katları ödemli ve hiperemik görünümdedir. Bazı durumlarda nekrozis ve
mukozal dökülmeler şekillenir, bölge lenf yumruları şişkindir (Toparlak ve Tüzer,
2005; Taylor ve ark., 2007; Umur ve ark., 2011a).
Cins :Teladorsagia
Teladorsagia circumcincta, T. davtiani, T.occidentalis, T.trifurcata gibi türler
bu cinste bulunmakta olup, erişkinler kırmızımtırak kahverengidir ve kısa bukkal
kaviteleri vardır. Ostertagia cinsinden farklı olarak bursa kopulatriksde lateral
21
kaburgalar 2.2.1 şeklinde dizilmiştir ve aksesör bursal membran yoktur. Genital koni
iyi gelişmiştir. Teladorsagia türlerinin morfolojik ayrımı; bursa kopulatriks,
spikülüm, gubernakulum ve bursal membran yapısındaki farklılıklara göre
yapılmaktadır (Soulsby, 1982; Toparlak ve Tüzer, 2005; Taylor ve ark., 2007; Umur
ve ark., 2011a).
Teladorsagia circumcincta(Ostertagia circumcincta) erkekleri 8-11 mm’dir.
Spikülümler ince olup, 272-399 µm bazı örneklerde 450 µm uzunluktadırlar, distal
uçları yuvarlakça ve 3 parçalıdır. Gubernakulum raket şeklindedir ve uzunluğu 63-
136 µm’dur. Dişiler 10-14 mm uzunlukta olup, vucudun son beşte birinde yer alan
vulvada küçük bir kapak bulunur. Yumurtalar 85-103x44-56 µm boyutlarındadır
(Levine, 1980; Güralp, 1981; Schnieder, 2006).
Teladorsagia occidentalis (Ostertagia occidentalis) erkekleri 9-16 mm
uzunlukta olup, oldukça kalın yapılı ve koyu renkli olan spikülümlerin boyları 245-
345 µm’dur. Gubernakulum 110-145 µm uzunluktadır ve ön ucu daha kalın, distal
ucu sivrice sonlanır. Dişiler 7,4-14,5 mm uzunlukta olup, diğer türler ile ayrımı
zordur. (Umur ve ark., 2011a).
Teladorsagia trifurcata (Ostertagia trifurcata) erkekleri 7-11 mm uzunlukta
olup, ortadan sonra iki tane sivri kol veren ve diğer ucu ise balonumsu şekilde
sonlanan spikülümleri, 190-254 µm uzunluktadır. Gubernakulum 72-109 µm
uzunluktadır (Güralp, 1981). Dişiler T. circumcincta’dan ayırt edilemez (Umur ve
ark., 2011a).
Teladorsagia davtiani erkekleri 8-9 mm boydadırlar ve spikülümleri 182-210
µm’dur. Pigmentsiz olan gubernakulum 93-109 µm uzunluktadır (Umur ve ark.,
2011a).
Biyolojileri Ostertagia türlerine benzemektedir.
Klinik enfeksiyon Ostertagiosise benzer, ancak nekropside maroken derisine
benzer görünüm koyun ve keçilerde fazla yaygın değildir. Deneysel ve doğal
subklinik enfeksiyonlarda iştah kaybı ile birlikte plasma proteinlerinin sindirim
kanalına geçişinin yanında bağırsak epitelindeki erozyonlar nedeniyle proteinlerin
geri emilim metabolizmasında bozulmalar oluşur. Kuzularda T. circumcincta
22
enfeksiyonunda karkasta yağ ve protein miktarlarında azalmalar meydana gelir, aynı
zamanda iskelet gelişimi de olumsuz olarak etkilenir ( Taylor ve ark., 2007).
En önemli klinik belirti göze çarpar derecede kilo kaybıdır. İshal aralıklıdır
ancak enfekte hayvanın arka kısmı kirli görünümdedir. Koyun ve keçilerdeki
Teladorsagia enfeksiyonlarında sığır ostertagiosisinde rastlanılan sıvı dışkılama daha
az görülmektedir (Simpson, 2000; Zajac, 2006; Abbott ve ark., 2009).
Cins: Marshallagia
Bu cinste ruminantların abomasumlarında parazitlenen yaygın tür
Marshallgia marshalli’dir. Bu türden başka M. orientalis, M. mongolica, M.
schikhobalovi, M. dentispicularis gibi türler de bulunmaktadır. Bu cinste erkeklerde
aksesör bursal membran bulunur ancak gubernakulum yoktur. Uzamış olan bursa
kopulatrikste lateral kaburgalar 2.1.2 şeklinde dizilmiştir. Spikülümler sivri 3 uçla
sonlanmaktadır, uçlarında yelpaze şeklinde membran yoktur. Dişilerde vulva
vücudun arka yarımında bulunmaktadır (Umur ve ark., 2011a).
Marshallgia marshalli türü Ostertagialara benzer ve erkekler 10-13 mm,
dişiler 15-20 mm’dir. Erkeklerin uzun ve ince olan bir adet dorsal kaburgası uç
kısımda ikiye ayrılmıştır. Spikülümler 227-299 µm’dur ve uç kısımları 3 parçaya
ayrılmıştır. Elipsoidal olan ve çapı 160-200x75-100 µm olan yumurtaları Ostertagia
türlerinden daha büyüktür (Güralp, 1981; Soulsby, 1982; Taylor ve ark., 2007).
Biyolojide yumurtadan L2’nin çıkması dışında Ostertagialarla benzerlik
gösterir. Konak tarafından alınan enfektif larvanın abomazal mukozaya girmesini
takiben, gelişim sürecinde olan birkaç parazit içeren grimsi beyaz nodüller oluşur
(Taylor ve ark., 2007).
Bu parazitin genel olarak abomazumda önemli bir patojenik etki göstermediği
bildirilmiştir (Taylor ve ark., 2007). Yabani ruminantlar enfeksiyonun rezervuarı
durumundadır. (Manfredi ve ark., 2007).
Cins : Camelostrongylus
Genel özellikleri Ostertagia cinsine benzeyen bu cinste C. mentulatus türü
bulunmakta olup, bu tür daha çok develerin abomasum ve ince bağırsaklarında
23
görünmesine karşın; koyun, keçi, ceylan, antilop, lama gibi hayvanlarda da
parazitlenebilmektedir.
Erkekleri 6,5-7,5 mm uzunlukta olup, kutikülada uzunlamasına 30 çizgi
bulunmaktadır. Spikülümleri 600-730 µm’dur ve distal uçta kerpeten gibi ikiye
ayrılır. Çekiç şeklinde olan uçlardan biri diğerinden kısadır (Umur ve ark., 2011a).
Dişileri 8-10 mm olup, kapak bulunmayan vulva vücudun son 1/5’lik
kısmında yer alır. Kuyruk yuvarlakçadır ve konak türüne göre değişen yumurtalar
koyunlarda 35-40x70-73 µm’dur (Umur ve ark., 2011a).
Enfekte hayvanların abomasumlarında Ostertagia’daki gibi değişikliklere
neden olmakla birlikte, patojeniteleri daha azdır (Umur ve ark., 2011a).
Cins : Spiculopteragia
Ostertagia’lara benzeyen bu cinsteki nematodlar gubernakulum olmayışı ve
spikülüm uçlarında yelpaze şeklinde membran taşıması ile onlardan ayrılır. Yaban
koyunu, sığır, geyik, karaca, lama ve alpagalarda bulunan türleri mevcuttur.
Bu cinste bulunan S. spiculoptera erkekleri 6-7 mm uzunluktadırlar ve koyu
kahve renkli ve asimetrik olan spikülümleri 160-180 µm’dur. Dişilerde vulvada
küçük bir kapak vardır ve kuyruk ucu daralarak sonlanır (Umur ve ark., 2011a).
Altaile : Haemonchinae
Cins : Haemonchus
Bu cinste bulunan türler ruminantların abomasumlarında parazitlenirler ve
kan emerek beslenmesinden dolayı en patojen türler arasında yer alırlar. Dünyada
yaygın olarak bulunan Haemonchus contortus (Syn. H. placei) ve H. similis
türlerinin yanı sıra daha az yaygın olan türler de mevcuttur.
Yaygın olarak görülen bu iki türün erişkinleri abomazumdaki spesifik
lokasyonları ve 2-3 cm’lik boyları ile kolayca ayırt edilebilmektedirler. Taze
örneklerde dişilerdeki beyaz renkli yumurtalıkların bağırsaklar etrafında spiral
sarmal oluşturması tipiktir. Erkeklerde asimetrik dorsal lob bulunur ve spikulumların
uç kısmı kanca şeklindedir. Dişilerde genellikle vulval kapak bulunur. Her iki türde
24
de servikal papil vardır ve ağız kapsüllerinde küçük lanset şeklinde bir dişçik taşırlar.
H. similis’te H. contortus’dan farklı olarak spikülümlerin daha kısa, dorsal
kaburganın daha uzun olması önem taşır (Taylor ve ark., 2007).
Haemonchus contortus erkekleri 18-21 mm boydadırlar ve spikülümleri 490-
540 µm uzunluğundadır. Sevical papil belirgin olup, ön uçtan yaklaşık 300 µm
uzaklıkta bulunur. Gubernakulum 200 µm uzunlukta, 25-30 µm genişliktedir. Dişiler
20-30 mm uzunluktadır ve vulvada dil şeklinde bir kapak bulunmaktadır. Kuyruk
hızla incelir ve sivri olarak sonlanır (Taylor ve ark., 2007).
Haemonchus similis’te ise daha küçük olan erkekler 8-12,5 mm
boyundadırlar ve spikülümları 310-380 µm uzunluktadır. Spikülüm uçlarında düğme
şeklinde yapı vardır. Gubernakulum 148-210 µm uzunluk, 25-30 µm genişliktedir.
Dişiler 12-17 mm uzunluktadır (Schnieder, 2006; Umur ve ark., 2011a)
Haemonchus sp. türlerinde gelişim direktir ve preparazitik dönem tipik
Trichostronglidae özelliği gösterir. L1’lerden 5 gün gibi bir sürede L3’ler oluşur.
Ancak soğuk hava koşullarında gelişim haftalarca ve aylarca gecikebilir (Waller ve
ark., 2004; Zajac, 2006). Rumende sindirim sonrası kılıfından kurtulan larva gastrik
bezler yakınında 2 kez gömlek değiştir. Son gömlek değiştirmeden önce oluşan delici
lanset parazitin kan emmesine yarar. Erişkin parazitler abomazum mukazası üzerinde
serbestçe hareket ederler. Prepatent periyot koyunlarda 2-3, sığırlarda 4 hafta
kadardır (Taylor ve ark., 2007).
Parazitin esas patojen etkisi kan emmeden kaynaklanan hemorajik anemidir.
Hastalıktan etkilenen dişi koyunlarda süt verimi durma noktasına geldiğinden kuzu
ölümleri görülür. Akut hemonchosis anemi ile karakterizedir ve değişik derecelerde
submandibular ödem, asites, uyuşukluk, koyu renkli ishal ve kıl dökülmesi görülür.
İshal her zaman görülmeyebilir. Nadir olarak 30.000’den fazla parazitin oluşturduğu
ağır enfeksiyonlarda sağlıklı koyunlar ciddi hemorajik anemi sonucu ani olarak
ölebilirler. Bu durum hiperakut hemonchosis olarak adlandırılır (Toparlak ve Tüzer,
2005; Taylor ve ark., 2007).
25
Cins: Mecistocirrus
Ruminantların abomasumlarında parazitlenen bu cinste Mecistocirrus
digitatus türü bulunmaktadır.
Çıplak gözle Haemochus contortus’tan ayırt edilemezler. Erkekler yaklaşık
30 mm, dişiler ise 42 mm’dir. Erkekler uzun, dar ve kaynaşmış spikülümleri
vasıtasıyla Haemonchus’tan ayırt edilebilir. Dişiler ise vulvanın kuyruk ucuna yakın
olması ve vulval kapağın bulunmaması ile Haemonchus’tan farklılık gösterirler.
Kutikulada bir çok uzunlamasına çizgi bulunur ve servikal papil belirgindir. Küçük
ağız kapsülünde bir adet lanset bulunur (Taylor ve ark., 2007).
Direkt gelişim gösterirler ve yaşam siklusları Haemonchus türlerine benzer.
Prepatent süre Haemonchus’ lardan uzun olarak 60-80 gündür. Bunun nedeni kısmen
abomazum mukozasındaki gelişimi uzun süren L4’ten kaynaklanmaktadır (Van Aken
ve ark., 1998; Taylor ve ark., 2007).
Endemik bölgelerde parazitin patogenezi ve ekonomik önemi Haemonchus
türlerine benzer şekildedir. Enfeksiyona bağlı olarak anemi, kilo kaybı ve aşırı
zayıflık gözlemlenmektedir (Van Aken ve ark., 1998).
Aile: Cooperiidae
Altaile: Cooperinae
Cins: Cooperia
Bu cins içerisinde Cooperia curticei, C. surnabada, C. oncophara, C. puctata
ve C. pectinata türleri bulunmakta olup, ruminantların ince bağırsaklarında
parazitlenmektedirler.
Bursa kopulatriksleri büyük olmasına karşın vücut yapıları küçüktür.
Makroskobik olarak saat yayı şeklinde görülürler. Erkekler 4,5-6,0 mm, dişiler 6,0-
8,0 mm’dir. Gubernakulum ve aksesör bursal membran yoktur. Karakteristik genital
koni bulunmaktadır. Taze iken pembemsi beyaz renktedirler Temel cins özelliği
küçük sefalik vezikül ve özefegal bölgedeki enlemesine çizgiler taşımalarıdır. Gövde
kısmında da uzunlamasına çizgiler bulunmaktadır. Spiküller kısa, kalındır ve orta
26
bölgelerinde kanat benzeri çıkıntılar bulunur. Dişilerin uzun sivrikuyrukları vardır.
Yumurtalar oval yapıda ince kabukludur (Soulsby, 1982; Taylor ve ark., 2007; Umur
ve ark., 2011a).
Cooperia curticei erkekleri 4,6-5,4 mm olup, spikülümleri 135-145µm
uzunluktadır ve distal kısmında ayakkabı benzeri yapılar vardır. Dişiler 5,8-6,2 mm
uzunluktadır ve vulva vucudun son 1/4’ünde transversal bir yarık görünümündedir.
Yumurtaları 30-40x67-87 µm çapındadır (Umur ve ark., 2011a)..
Cooperia onchopora erkekleri 5-8 mm uzunlukta, spikülüm boyları 240-300
µm’dur. Bursa copulatriks 3 loplu olup dorsallop iki parçalıdır ve küçük bir çentikle
lateral loplardan ayrılır. Dişiler 6-11 mm olup, vulva bölgesinde vücut yuvarlaklaşır
ve dorsal olarak eğilir (Umur ve ark., 2011a).
.Cooperia pectinata erkekleri 6-7 mm, spikülümler 240-390 µm’dur. 7-9 mm
boyunda olan dişilerde vulvada belirgin kütiküler dudaklar bulunmaktadır (Umur ve
ark., 2011a).
Cooperia surnabada erkekleri 5,8-6,8 mm uzunlukta olup, spikülüm
uzunlukları 228-290 µm’dur. Dişileri 7,4-12,3 mm uzunlukta olup, vulvanın arka uca
uzaklığı 1,3-2,7 mm’dir (Umur ve ark., 2011a).
Cooperia punctata erkekleri 4-7 mm boydadırlar ve spikülüm uzunlukları
123-145 µm’dur. Dişiler 6-8 mm olup, vulva ay şeklindedir ve longitudinal olarak
uzamıştır (Schnieder, 2006; Umur ve ark., 2011a).
Gelişim direktir. Konak hayvan tarafından alınmasını takiben kılıfından
kurtulan larva bağırsaklara gelir. Daha sonra 2 gömlek değişimini takiben erişkin
hale gelen parazit, gelişimini bağırsak mukozası üzerinde sürdürür. Prepatent süre 2
hafta civarındadır. Serbest dönemdeki yaşam şekilleri Teladorsagia ile benzerdir
(Taylor ve ark., 2007).
Cooperia türleri genel olarak genç hayvanlarda fazla patojen olarak
değerlendirilmemesine karşın bazı çalışmalarda iştahsızlık ve kilo almada gerilik gibi
belirtiler meydana getirdiği ortaya konmuştur. Enfektif larva alımını takip eden 8-12
ay sonra kısmi immunute gelişir (Yazwinski ve Tucker, 2006).
27
Düşük seviyedeki enfeksiyonlar genellikle asemptomatiktir. Fakat çok
miktarda parazite maruz kalındığında iştahsızlık ve kilo almada gerilik meydana
gelir. Cooperia’lar bağırsak epiteli içerisinde tünel açmaz, fakat ağır enfeksiyonlarda
bağırsak villusları üzerinde atrofiye neden olurlar. Bunun sonucunda sindirim
bozuklukları şekillenmektedir (Toparlak ve Tüzer, 2005, Taylor ve ark., 2007).
Üstaile: Molineoidea
Aile: Molideidae
Altaile: Nematodirinae
Cins: Nematodirus
Nematodirus helvetianus, N. spathiger, N. filicollis, N.lanceolatus, N. battus
gibi türler bulunan bu cins ruminantların ince bağırsaklarında parazitlenmektedir.
İnce olan yetişkin bireylerden erkekler, 7-16 mm, dişiler ise 15-26 mm
uzunluktadırlar. Parazitlerin ön kısımları arka bölgelerine göre daha incedir. Servikal
papil bulunmamaktadır. Kutikulada uzunlamasına çizgiler vardır. Sefalik vezikül
küçük ama belirgindir. Erkek bireyler her bir bursal lobda yalnızca bir çift bursal
kaburgaya sahip olmaları ile karakterizedir. Spikülümler ince ve uzun olup, tamamı
veya uçları bir membran tarafından sarılmıştır. Gubernakulum genellikle
bulunmamaktadır. Dişiler uzun ve noktalı kuyruğa sahiptirler. Kuyruk ucunda küçük,
diken şeklinde bir çıkıntı bulunmaktadır (N. aspinosus hariç). Vulva vücudun son
üçte birinde bulunmaktadır. Trichostrongylid tip yumurtalara göre büyük olan
yumurtaları dışkı ile atıldığında 8 blastomer taşımaktadır (Toparlak ve Tüzer, 2005;
Taylor ve ark., 2007; Umur ve ark., 2011a).
Nematodirus helvetianus erkekleri 11-17 mm boyunda olup spikülümler 900-
1250 µm uzunluğundadır. Spikülüm uç kısımları genişlemiştir ve lanset benzeri bir
membranla sonlanmaktadır. Dişiler 18-25 mm uzunluğundadır. Yumurtaları 160-
230x85-121 µm boyutlarındadır (Umur ve ark., 2011a).
Nematodirus filicollis erkekleri 10-15 mm’dir ve 750-925 µm uzunluğunda
olan spikülümlerin uçları lanset şeklinde bir membranla sarılıdır. Dişiler 15-20 mm
28
boyundadır. Kuyruk 65-80 µm uzunluktadır ve kısa bir diken taşımaktadır.
Yumurtaları 130-200 x 70-90 µm boyutlarındadır (Umur ve ark., 2011a).
Nematodirus spathiger erkekleri 8-19 mm boyunda olup, spikülümler 900-
1200 µm uzunluğundadır. Spikülüm uçları kaşık benzeri bir yapı ile sonlanır. Dişiler
12-20 mm uzunluğundadır. Vücudun son çeyreğinde yer alan vulva dışa çıkıntı
yapar. Kuyruk 70-99 µm uzunluğundadır, kalınca ve küt olarak sonlanmaktadır.
Kuyruk ucunda bir diken bulunur. Yumurtaları 175-260 x 106-110 µm
boyutlarındadır (Levine, 1980; Umur ve ark., 2011a).
Nematodirus lanceolatus (N. oiratianus) erkekleri 7-13 mm boyundadır.
Bursa küçük olup lateral loplar dörtgenimsi şekilde ve dorsal lobun lopçukları
belirgindir. Uç kısmı ince bir membranla sarılı olan ve lanset şeklinde sonlanan
spikülümlerin uzunluğu 691-871 µm’dur. Spikülüm uç kısımları N. filicollis’e
benzemesine karşın ondan daha genişçedir. Dişiler 14-17,7 mm boyutlarındadır.
Vulva vücudun arka 1/3’ünde bulunur, anüsün arka uca uzaklığı 83-116 µm’dur.
Yumurtaları 189-230x79-120 µm boyutlarındadır (Lichtenfels ve Pilitt, 1983; Umur,
1991; Umur ve ark., 2011a).
Nematodirus battus erkekleri 10-19 mm, dişileri 15-26 mm uzunluğundadır.
Spikülümler uçları yassı, oval ve uzunca bir membranla sarılıdır. Membran
spikülümlerin bittiği yerde başlamaktadır. Medio-lateral ve postero-lateral kaburgalar
birbirinden ayrıdır. Bu özelliği ile diğer türlerden ayrılmaktadır. Dişilerin kuyruk
kısmı diğer türlerden farklı olarak sivri olarak sonlanmaktadır (Schnieder, 2006;
Taylor ve ark., 2007; Umur ve ark., 2011a).
Nematodirus türlerinde yumurta içerisindeki larval gelişim diğer
Trichostrongylidae etkenlerinden farklı olarak L3 aşamasına kadar devam etmektedir.
Konak hayvan tarafından alınan L3’lerin ince bağırsak mukozasına penetre oluşunu
takiben gömlek değiştirmesi yaklaşık 4. günde olur. Bir gömlek daha değiştirerek L5
haline gelen parazitler bağırsak lümenine yerleşir. Bazen bağırsak villuslarına sarılı
şekilde bulunabilirler. Prepatent süre 14-16 gündür (Taylor ve ark., 2007).
Nematodirus enfeksiyonlarında bağırsak villuslarında ciddi hasar ve villöz
atrofiye neden olan mukoza erozyonları görülür. Bağırsakların sıvı ve gıda alış
verişinin belirgin biçimde bozulmasıyla birlikte diyarenin ortaya çıkması özellikle
29
kuzularda hızlı bir dehidrasyonun şekillenmesine yol açar (Zajac, 2006; Abbott ve
ark., 2009).
Çok ciddi enfeksiyonlarda yeşil-sarı renkli diyare en belirgin ön klinik
bulgudur. Bu durum prepatent periyotda bile şekillenebilir. Dehidrasyonun ilerlemesi
ile hayvanlarda su içme ihtiyacı artar. Enfekte sürüdeki koyunlar otlamaya devam
ederken, iştahsız olan kuzular su içme alanlarında toplanırlar. Tedavi edilmeyen
hayvanlarda mortalite oranı yükselir. Aynı zamanda görülebilecek coccidia
enfeksiyonları hastalığın şiddetini arttırabilir (Abbott ve ark., 2009; Taylor ve ark.,
2007).
Cins: Nematodirella
Bu cinsteki en önemli tür olan Nematodirella longissimespiculata, özellikle
yabani ruminantlarda görülmektedir. Morfolojileri Nematodirus cinsine benzemekte
olup, farklı olarak dişilerde vulva vücudun ön 1/3’ünde bulunmaktadır. Kütikulada
sayıları 50’yi bulan uzunlamasına çizgiler mevcuttur. Dişilerde vücudun 1/4‘ü ince
olup aniden genişler ve arkaya doğru kademeli olarak tekrar incelir. Kuyruk kısa ve
küttür. Erkeklerde bursa kopulatriks küçüktür ve 2 yada 3 loplu olabilmektedir.
Gubernakulum bulunmamaktadır, spikülümler ise eşit ve çok uzundur. Biyoloji ve
patojenitesi Nematodirus türlerine benzer (Umur ve ark., 2011a).
Alttakım: Metastrongyloidea
Üstaile: Ancylostomatoidea
Aile: Ancylostomidae
Altaile: Necatorinea
Cins: Bunostomum
Bu cinste yer alan Bunostomum trigonocephalum koyun, keçi ve geyiklerin
ince bağırsağında ileum ve yeyenum bölümlerinde yerleşim gösterir. Bir diğer tür
olan B. phlebotomum ise sığır, zebu ve nadiren koyunların duodenumunda
parazitlenmektedir.
30
Bunostomum trigonocephalum’da erkekler 12-17 mm, dişiler ise 19-26 mm
uzunluktadır. Antero-dorsal olarak açılan ağız kapsülü kısmen büyük olup, ventral
kenarında bir çift kitinli levha taşır. Tabanına yakın bir çift küçük ve subventral
lanset vardır. Erkeklerde bursa iyi gelişmiş, dorsal lob asimetriktir. Spikülümleri
581-636 µm uzunluktadır ve incelenerek sonlanır. Dişilerin kuyrukları küt olarak
sonlanır, vulva vücudun ön bölümünde ve arka uçtan 13-14 mm uzakta yer alır. Anüs
arka uçtan 299-381 µm uzakta yer alır. Yumurtaları 79-97 x 47-56 µm çapındadır.
(Levine, 1980; Tınar 2011).
Bunostomum phlebotomum’un erkekler ise 10-18 mm, dişileri 25-28 mm’dir.
Spikülüm 4 mm uzunluktadır. B. trigonocephalum’dan ağız kapsülündeki dorsal
koninin kısa olması, iki çift lanset bulunması ve spikülümün uzun olması ile ayırt
edilir. Yumurtaları 106 x 46 µm boyutlarındadır (Schnieder, 2006).
Cins: Gaigeria
Bu cinste morfolojik olarak B. trigonocephalum’a benzeyen Gaigeria
pachyscelis bulunmakta olup, koyun ve keçilerin duodenumlarına yerleşmektedir.
Ağız kapsülünde büyük bir dorsal koni ve her birinde çok sayıda sivri uç bulunan bir
çift lanset bulunur. İki lateral bir dorsal lob bulunan bursa kopulatriks iyi gelişmiştir.
Uçları düz sonlanan spikülümler incedir ve 1250-1330 µm boyundadır (Umur ve
ark., 2011a).
Ancylostomidae familyasına bağlı türlerde, üçüncü gelişme dönemindeki
enfektif larvalar ağız ve deri yoluyla konağın bünyesine girmektedirler. Deri yoluyla
olan enfeksiyonlarda akciğere gelen larvalar gömlek değiştirmekte, L4 halini
almakta ve 11 gün sonra bağırsaklara gelip yerleşmektedirler. Ağız yoluyla alınan
larvalar ise ince bağırsak mukozasından dolaşımla akciğere ulaşmakta, gömlek
değişimini takiben trakea, yutak ve mide yoluyla ince bağırsaklara gelip
olgunlaşmaktadırlar (Güralp, 1981).
Olgun parazitler ince bağırsak mukozasına yapışarak, kan emmekte ve
bağırsak mukozasında lezyonlara neden olmaktadırlar. Ancylostomidae familyasına
bağlı türler, yaşlılara oranla gençlerde daha fazla patojen olmakta, larvaların deriden
girişi sırasında kaşıntı, ürtiker ve dermatitis şekillenmektedir. Parazitlerin kanla
31
beslenmesinden dolayı anemi şekillenmekte, ishal ve kilo kaybı gözlenmektedir.
Bağırsak mukozasında meydana gelen kanama ve yıkımlardan dolayı, dışkı rengi
parçalanmış kan pigmentleri nedeni ile koyulaşır. Otopside difteroid duodenitis
gözlemlenir. Gaigeria pachyscelis diğer türlerden daha patojen olup, 100 tanesi bile
ölüme neden olabilmektedir (Levine, 1980; Güralp, 1981).
Takım: Oxyurida
Üstaile: Oxyuroidea
Aile: Oxyuridae
Cins: Skrjabinema
Koyun, keçi ve antilopların sekum ve kolonlarında parazitlenen Skrjabinema
ovis türü bu cinste bulunmaktadır. Erkekler 2.3-3.7 mm, dişiler 5-10 mm
uzunluktadır. Ağız deliğinin etrafında 3 adet büyük ve 3 adet küçük dudak
bulunmaktadır. Özafagusun arkası bulbusludur. Erkeklerin arka kısmında kuyruk
kanatları bulunmakta olup, tek olan spikülüm 60-120 µm uzunluktadır.
Gubernakulum 19-26 µm’dur (Levine, 1980; Güralp, 1981; Umur ve ark., 2011a).
Direk gelişime sahip parazitlerin kolon lümeninde çiftleşmesini takiben gebe
dişi anüse göç eder. Ön kısmını anüsten dışarı çıkarır ve anüs çevresine yumurtalarını
bırakır. Burada bir haftada yumurtalar içinde enfektif larva olan L3'ler oluşur.
Enfeksiyon enfektif larva taşıyan yumurtaların ağız yoluyla alınmasıyla oluşur. L3'ler
incebağırsaklarda yumurtayı terk eder ve kalın bağırsağa göç eder. Burada mukoza
kriptlerine girerek 10 gün içinde gömlek değiştirir ve L4'ler oluşur. L4'ler kriptleri
terk eder ve mukoza yüzeyine çıkar. Bunlar mukoza ile beslenir. L4'ler gömlek
değiştirir ve L5'ler oluşur. Bunlar daha sonra erişkin hale gelir. L5'ler ve erişkinler
bağırsak içeriği ile beslenir (Toparlak ve Tüzer, 2005).
Skrjabinema ovis patojen kabul edilmemekte, ancak Oesophagostomum
venulosum gibi parazitlerin genç şekilleri ile karıştırılabileceğinden identifikasyon
açısından önem taşımaktadır (Umur, 1991).
32
Takım: Spirurida
Üstaile: Spiruroidea
Aile: Gongylonematidae
Cins: Gongylonema
Bu cinste bulunan Gongylonema pulchrum; koyun, keçi, sığır ve birçok
hayvanın özefagus mokozası ve submukozasında, G. verrucosum; ruminantların
rumen, retikulum ve omasumlarında, G. mönnigi ise koyun ve keçilerin rumeninde
parazitlenmektedir. Bu parazitler mikroskobik olarak incelendiğinde ön taraflarında
kütikular plaklar bulunur (Umur ve ark., 2011a).
Gongylonema pulchrum’da erkekler 30-62 mm, dişiler 80-145 mm
uzunluktadır. İnce olan sol spikülüm 4-23 mm, daha kalın olan sağ spikülüm ise 84-
180 µm’dur. Gubernakulum 70-120 µm olup, kuyruk kısmında kanatlar ve papiller
bulunmaktadır. Dişilerde konik ve küt bir kuyruk bulunmaktadır. Vulva arka uçtan 2-
7 mm uzakta yer almaktadır. Yumurtalar 50-70 x 25-37 µm’dir (Güralp, 1981,
Schnieder, 2006).
Gongylonema verrucosum erkekleri 32-41 mm, dişileri 70-95 mm
uzunluktadır. Taze iken kırmızımtrak olan bu nematodlarda kütiküler levhalar ve
büyük festonlu servikal kanatlar sadece sol tarafta yer almaktadır. Erkeklerde sol
spikülüm 9,5-10,5 mm, sağ spikülüm ise 260-320 µm’dir. Gubernakulum 130-160
µm olup, yumurtaları 45-55 x 25-32 µm çaptadır (Umur ve ark., 2011a).
Gongylonema mönnigi’de servikal kanat tek ve dar olup, feston bulunmaz.
Erkekler 42 mm, dişiler 102-113 mm uzunluktadır. Sol spikülüm 15 mm, sağdaki ise
260 µm’dir. Gubernakulum 150 µm, yumurtaları 60-63 x 35-38 µm çapındadır
(Güralp, 1981).
Arakonak hamamböcekleri ve bazı koprofaj böceklerdir. İçinde L1 bulunan
yumurtalar dışkıyla atılır. Arakonaklar tarafından alınan yumurtalardaki larva,
arakonak bünyesinde yaklaşık bir ay içinde L3 dönemine ulaşır. Sonkonaklar enfekte
larva taşıyan arakonakları yiyerek paraziti almaktadır. Gongylonema türleri apatojen
olarak kabul edilmektedir (Toparlak ve Tüzer, 2005).
33
Üstaile: Habronematoidea
Aile: Habronematidae
Cins: Parabronema
Bu cinste bulunan Parabronema skrjabini deve, zürafa ve tüm ruminantlarda
parazitlenmekte olup, konakların abomazum mukozalarına gömülü olarak bulunur.
Erişkin parazitler 3,6 cm’ye kadar ulaşabilmektedir. Erkeklerde 15-18 mm
uzunluğunda tek spikülüm bulunmaktadır. Haemonchus türlerine çok benzemektedir
ancak, kırmızı spiral renklenmenin görülmemesi ile ayrılmaktadır. Genç parazitler
ise Ostertagia türlerine benzemekte olup, mikroskobik olarak abomasumda yaşayan
diğer parazitlerden büyük kütikular kılıflarının ve sefalik bölgede kordonların
bulunması ile kolayca ayrılmaktadır (Taylor ve ark., 2007; Umur ve ark., 2011a).
Arakonakları Haematobia, Lyperosia, Stomoxys cinslerine bağlı sinek
türleridir. Apatojen olarak kabul edilmektedirler (Taylor ve ark., 2007; Umur ve ark.,
2011a).
Altsınıf: Aphasmidia
Takım: Enoplida
Alttakım: Trichurina
Üstaile: Trichuroidea
Aile: Trichuridae
Cins: Trichuris
Bu cinste ruminantlarda bulunan Trichuris ovis, T. globulosa, T. discolor ve
T. skrjabini adında 4 tür yer almaktadır. Renkleri sarımsıdan grinin değişik tonlarına
kadar değişebilen bu cinse ait nematodlarda, özefagus uzunluğu toplam vücut
uzunluğunun 3/4-3/5’i kadardır. Parazitin arka kısmı silindir şeklinde ve
kalınlaşmıştır. Erkeklerde spikülüm tektir ve çoğu türde üzeri dikenli spikülüm kılıfı
bulunmaktadır. Dişilerde ovaryum iplik şeklindedir ve vulva özefagusun sonu
34
hizasında yer almaktadır. Yumurtaları kalın ve üç kat kabukludur, iki kutbunda da
tıkaçlar bulunmaktadır (Umur ve ark., 2011a).
Trichuris ovis erkekleri 50-80 mm, dişileri 35-70 mm uzunluktadır.
Erkeklerde spikülüm 5-6,9 mm uzunluktadır ve arka ucu çok ince sonlanmaktadır.
Spikülüm kılıfı 1,45 mm uzunlukta olup, proksimal bir sap taşır. Spikülüm kılıfının
üzerinde dikenler bulunmaktadır. Dişilerde vulva dışarı doğru çıkıntı yapmış olup,
üzerinde papil şeklinde dikenler bulunur. Kahverengi ve fıçı biçimindeki yumurtalar
70-80 x30-42 µm büyüklüğündedir ve her iki ucunda da tıkaç bulunmaktadır (Umur
ve ark., 2011a).
Trichuris discolor’da erkekler 54-69 mm, dişiler 51-65 mm uzunluktadır.
Erkeklerde spikülüm boyu 1,7-2,3 mm’dir ve proksimal kısmı 19-34 µm, sap kısmı
11-14 µm genişliktedir. Spikülüm ucu yuvarlaktır ve kılıfı küçük dikenlerle kaplıdır.
Dişilerde dışarı doğru uzamış olan vagina kısmında diken bulunmaz. Yumurtalar 55-
67 x 26-34 µm büyüklüğündedir (Umur ve ark., 2011a).
Erkekleri 40-70 mm olan T. globulosa’nın dişileri 42-60 mm’dir. Spikülüm
ince olarak sonlanmakta olup, 3,8-5,7 mm uzunluktadır. Spikülüm kılıfı dışarı doğru
çıktığında çan şeklinde bir görünüme sahip olur. Spikülüm kılıfındaki dikenler önde
küçük, arkada büyüktür. Dişilerde vulva herhangi bir çıkıntı yapmaz (Umur ve ark.,
2011a).
Trichuris skrjabini erkekleri 39-50 mm, dişileri 36-59 mm’dir. Spikülüm
0,94-1,30 mm uzunluktadır ve kılıfında küçük dikenler bulunur. Dişilerde dışarı
çıkıntı yapan vagina üzerinde sivri dikenler bulunur (Oğuz, 1976; Umur ve ark.,
2011a).
Direkt gelişim gösterirler. Dışkıyla atılan yumurtalarda dış ortamda 1-2 ay
içinde L1'ler gelişir. Bu gelişme, sıcak ve nemli ortamlarda 2-3 haftada
tamamlanabilir. İçinde L1 taşıyan yumurtalar enfektiftir ve konak bu yumurtaları oral
yolla alarak enfekte olur. L1'ler ağızlarındaki lanset yardımı ile sekum ve kolon
mukozası bezlerine girerler ve gelişme bu bezlerde tamamlanır. Erişkinler bezleri
terk eder. Başları mukozaya sokulu olarak bağırsak lümeninde bulunurlar. Prepatent
süre ruminantlarda 42-55 gündür (Toparlak ve Tüzer, 2005; Umur ve ark., 2011a)
35
Ruminantlarda genç dönemleri patojenik etki göstermekte olup, sekum ve
distal kolon mukozasında lokal yangısal değişikliklere neden olurlar. Genelde
semptomsuz seyretmektedir ancak, kronik trichurosis olgularında hayvanlarda
iştahsızlık, kıllarda karışıklık gibi spesifik olmayan semptomlar gözlenir (Umur ve
ark., 2011a).
Aile: Capillariidae
Cins: Capillaria
Bu cinste bulunan Capillaria bovis, C. brevipes ve C. longipes türleri
ruminantların ince bağırsaklarında parazitlenmektedir.
Erkekleri 11-13 mm, dişileri 18-25 mm uzunlukta olan C. bovis türünün
erkeklerinin arka ucunda kanat benzeri dar bir oluşum vardır. Spikülüm kılıfı
dikensizdir ve spikülüm 1-1,2 mm uzunluktadır. Yumurtaları 45-52 x 21-30 µm
büyüklükte ve elipsoit yapıdadır ve her iki uçta tıkaç bulunmaktadır. Capillaria
longipes türünde ise C. bovis türünden farklı olarak erkeklerde spikülüm kılıfı
üzerindeki seyrek dikenler bulunmakta ve dişilerde ise vulva ağzında çan benzeri
kapak bulunmaktadır. Diğer türlere oranla daha küçük olan C. brevipes erkekleri 8-9
mm, dişileri 12 mm kadardır ve spikülüm kılıfı dikensizdir. Dişilerde anüs terminal
olup, arka uç küt olarak sonlanmaktadır (Umur ve ark., 2011a).
Dışkıyla atılan yumurtaların içinde sıcak havalarda 9-14 gün içinde enfektif
larva (L1) gelişir. Konak bu gibi yumurtaları alarak enfekte olur. İncebağırsaklara
gelen yumurtalardan çıkan larvalar bir dizi gömlek değişimi ile burada erişkin hale
gelirler. Ruminantlarda bulunan Capillaria türleri fazla patojenik etki
göstermemektedir (Toparlak ve Tüzer, 2005).
36
1.3. Helmintlerin Yayılışları
1.3.1. Yabani ve Evcil Koyunlarda Sindirim Sistemi Helmintlerinin
Türkiye’deki Yayılışları
Günümüze kadar Türkiye’de yaban koyunlarının paraziter yönden sindirim
sistemi incelemesi yapılan tek çalışmada (Sevinç ve ark., 2004), bir Anadolu yaban
koyunu nekropsisi yapılmış ve 20 dışkı örneği incelenmiştir. Konya yöresinde
gerçekleştirilen çalışmada, sestodlardan Thysaniezia ovilla, nematodlardan
Cystocaulus ocreatus, Marshallagia marshalli, Ostertagia circumcincta, O.
occidentalis, Nematodirus sp., Chabertia ovina olmak üzere 6 helmint türü teşhis
edilmiştir. İncelenen dışkı örneklerinde ise Trichostrongylidae sp., Nematodirus sp.,
Marshallagia marshalli, Trichuris sp. yumurtaları, Dictyocaulus
filaria ve Cystocaulus ocreatus larvaları ve Eimeria sp. ookistleri saptanmıştır.
Yaban koyunları üzerinde yapılmış tek bir araştırma bulunmasına karşın,
ülkemizin değişik yörelerinde evcil koyunların sindirim sistemlerinde yerleşen
helmint türlerinin yayılışı ile ilgili olarak geçmiş yıllardan günümüze kadar çeşitli
araştırmalar yapılmıştır. Bu araştırmanın yapıldığı Konya yöresinde evcil ve yabani
koyunlarda yerleşen helmint türleri açısından paralellik bulunup bulunmadığı
konusunun belirlenmesi önem taşımaktadır. Bu bölgede, Güçlü ve ark. (1996), Nisan
1993-Mart 1995 yılları arasında evcil koyunların mide bağırsak nematodları ve
bunların mevsimsel dağılımlarını belirlemek amacı ile bir çalışma yapmıştır. İlgili
çalışmada, Konya’nın Beyşehir ve Cumra ilçelerinden 100 koyundan toplanan dışkı
örnekleri laboratuarda flatasyon, sedimentasyon ve gram dışkıdaki yumurta
miktarları yönünden muayene edilmiş, larva kültürü yapılarak larvaların cins
düzeyinde teşhisi yapılmıştır. Ayrıca aynı çalışmada, araştırma süresi olan 2 yıl
boyunca her ilçeden, her ay birer koyun olmak üzere toplam 48 koyunun nekropsisi
yapılmış, bulunan helmintler tür düzeyinde belirlenmiştir. Nekropsi sonuçlarına göre
rastlanan 17 tür nematodun enfeksiyon oranları sırasıyla; Ostertagia marshalli
%68.77, Trichuris ovis %47.91, O. occidentalis %39.58, Haemonchus contortus
%37.50, O. circumcincta %33.33, Nematodirus filicollis %25, Chabertia ovina
%20.83, Trichuris skrjabini %12.50, O. trifurcata %10.41, Oesophagostomum
37
venulosum %10.41, Ostertagia sp. %4,16, N. spathiger %4.16, Trichuris discolor
%4.16, Parabronema skrjabini %2.8, Cooperia sp. %2.8, T. vitrinus %2.8 ve T.
probolurus %2.8 oranında bulunmuştur. Dışkı kültürleri sonucu koyunlarda
enfeksiyon oluşturan önemli cinsler, Ostertagia, Nematodirus, Haemonchus,
Oesophagostomum ve Chabertia cinsleri olarak tespit edilmiştir. Yapılan modifiye
Mc Master testi sonucunda 1 gr dışkıda Beyşehir’de en fazla 1400, Çumra’da ise 400
yumurta saptanmış, genelde 1 gr dışkıda yumurta sayısının düşük olduğu tespit
edilmiştir. Çalışmada mide bağırsak nematodlarının en çok Kasım, Eylül, Ocak ve
Ekim aylarında rastlandığı, Beyşehir’de enfeksiyon oranının daha fazla olduğu, bu
durumun Beyşehir’de yıllık yağış ortalamasının daha fazla olmasından
kaynaklanabileceği bildirilmiştir. Mevsimsel dağılımda enfeksiyonun en çok
sonbahar ve kış mevsimlerinde, en az ise Beyşehir’de ilkbahar, Çumra’da ise yaz
mevsiminde rastlandığı kaydedilmiştir. Konak yaşı bakımından yapılan
değerlendirmede ise; kuzularda ilkbaharda düşük olan enfeksiyon seviyesinin yazın
son aylarından itibaren yükselerek sonbahar ve kış aylarında koyunlardaki seviyeye
ulaştığı, koyunlarda ise bazı dalgalanmalar ile birlikte her dönem yüksek seviyede
enfeksiyon bulunduğu bildirilmiştir.
Doğanay ve Öge, (1997), Türkiye’de evcil koyun ve keçilerde yerleşen
helmintler üzerine yapılan çalışmaları bir araya getirdikleri derlemede çeşitli
yazarlara atfen, 1997 yılına kadar ülkemiz koyun ve keçilerinin hemen hemen her
yörede yaygın olarak Trichostrongylidae etkenleri ile enfekte olduğunu, bu tarihe
kadar koyunlarda sindirim sisteminde 10 tür sestod ve 46 tür nematod tespit
edildiğini bildirilmektedir. En yüksek ve en düşük yaygınlık oranları bakımından
değerlendirildiğinde bu derlemede; koyunlardaki sestod türlerinin yayılışları, M.
expansa %16.5-43.8, M. benedeni %0.4-2.8, A. centripunctata %0.6-7.2, T. ovilla
%0.2-12.5, S. globipunctata %4.9-29; nematod türlerinin yayılışları; Haemonchus
contortus %6.32-53.1, Trichostrongylus axei %12.5-97.6, T. colubriformis % 6.3-
100, T. probolurus %2-100, T. vitrinus %1-44, T. capricola %3-35, T. skrjabini
%63-80, Ostertagia trifurcata %23-60, O. circumcincta %54-80, O. ostertagi % 5-
12.5, O. lyrata %2, O. occidentalis %2-32, Nematodirus filicollis %1-35, N.
spathiger %28-53, N. abnormalis %3-46, N. lanceolatus %34, N. helvetianus %5,
Cooperia onchopora %0.5-3, C. mcmasteri %2, Marshallgia marshalli %0.5-68.7,
38
Camelostrongylus mentulatus %0.5-0.7, Trichuris davtiani %6-13, T. ovis %7.5-
88.1, T. skrjabini %30-55, T. globulosa %3, T. discolor %8, Chabertia ovina %3.6-
75, Bunostomum trigonocephalum %1-55.8, Oesophogostomum venulosum %14-
72,4, O. columbianum %1, Skrjabibema ovis %0.3-3.8, S. papillosus %3.2-68.8,
Dictylocalus flaria %5-100, Mullerius capillaris %4-80, Cystocaulus ocreatus %1-
90, Protostrongylus rufescens %1.7-11.5, Neostrongylus linearis %0.08-19.5 olarak
bildirilmiştir.
Bu tarihten sonra evcil koyunlar üzerine Kars (Umur, 1997), Güney Marmara
Bölgesi (Öncel, 2000), Elazığ (Köroğlu ve ark., 2001), Kırıkkale (Yıldız ve
Aydenizöz, 2001; Aydenizöz ve Yıldız, 2003), Ankara-Kazan (Kırcalı, 2003),
Burdur (Umur ve Yukarı, 2005), Şanlıurfa (Altaş ve ark., 2006), Afyonkarahisar
(Kırcalı Sevimli ve ark., 2006), Iğdır (Gül, 2007) ve Van (Cengiz ve Değer, 2009)
illeri genelinde yapılan araştırmalarda 1997 yılına kadar tespit edilen yayılış
oranlarına benzer sonuçlar elde edildiği görülmektedir. Bu araştırmalarda sindirim
sisteminde yerleşen helmintler bakımından en yüksek ve en düşük yaygınlık oranları
değerlendirildiğinde koyunlardaki sestod enfeksiyonlarının yayılışları %4,43-18,
nematod enfeksiyonlarının yayılışları %34,50-100 arasında değiştiği kaydedilmiştir.
Bu çalışmalarla ilgili ayrıntılı tür ve yayılış oranları Çizelge 1.3’de verilmiştir.
39
Çizelge 1.3. 1997 ve sonrası Türkiye’de evcil koyunlarda yapılan çalışmalarda saptanan sindirim sistemi helmintleri
Nem
ato
dir
us lanceola
tus
N. spath
iger
N. abnorm
alis
N. flic
ollis
Cooperia
puncta
ta
Bunusto
mum
trig
onocephalu
m
Tric
hostr
ongylu
s p
robolu
rus
T. colu
briform
is
T. skrja
bin
i
T. axei
T. capric
ola
T. vitrin
us
Haem
onchus c
onto
rtu
s
Tela
dorsagia
trifurcata
T. occid
enta
lis
T. cir
cum
cin
cta
T. davtiani
Oste
rta
gia
oste
rta
gi
O. ly
rata
Marshallagia
marshallli
Cam
elo
str
ongylu
s m
entu
latu
s
Chabertia o
vin
a
Tric
huris
skarja
bin
i
T. dis
colo
r
T. ovis
T. glo
bulu
sa
Oesaphogosto
mum
venulo
sum
O. colu
mbia
num
Tric
hostr
ongylidae s
p.
Tric
huris
sp.
Str
ongylo
ides p
apillo
sus
Monie
zia
sp.
Anoplo
cephalidae s
p.
Monie
zia
expansa
Avitellin
a c
entr
ipuncta
ta
Thysanie
zia
ovilla
Sin
dir
im s
iste
mi n
em
ato
dla
rı
Kars (Umur, 1997) 34 28 3 1 23 66 63 41 3 1 8 33 32 56 6 2 63 4 55 8 30 3 14 1 100
Güney Marmara (Öncel, 2000) 12 18 32 20 18 46 6 34 38 20 78 30 28 6 2 28 8 14 2 18
Elazığ (Köroğlu ve ark., 2001) 19 13 25 42 62,67 67 89,3
Kırıkkale (Yıldız ve Aydenizöz, 2001) 38,7 27,8 5,6 34,5
Kırıkkale (Aydenizöz ve Yıldız, 2003) 4,4 4 0,9 0,2
Ankara-Kazan (Kırcalı, 2003) 14 30 4 58 8 66
Burdur (Umur ve Yukarı, 2005) 30 44 40 2 2 6 4 42 10 22 38 80 6 2 64 12 74 36 72 22 10 100
Şanlıurfa (Altaş ve ark., 2006) 14,6 16 9,3 4 14,6 26,6 10,6 32 16 13,3 76
Afyon (Kırcalı Sevimli ve ark., 2006) 75,21 4,5 13
Iğdır (Gül, 2007) 55,46 5,04 7,6
Van (Cengiz ve Değer, 2009) 75 65 19 19 33 40 10 36 75 15 85 1 87,5
Çalışmanın Yapıldığı Bölge ve
Yazarlar
Parazit türleri ve enfeksiyon oranları (%)
40
Türkiye’de evcil koyunlar üzerinde yapılan çalışmaların bir kısmında (Umur,
1997; Köroğlu ve ark., 2001; Umur ve Yukarı, 2005; Altaş ve ark., 2006 )
parazitlerin yayılışının mevsimlere bağlı değişiklikler gösterdiği saptanmış;
Marshallagia ve Trichostrongylus cinslerine bağlı türlerin kış ve sonbahar aylarında
Nematodirus, Ostertagia, Teladorsagia ve Trichuris cinslerine bağlı türlerin ise yaz
ve sonbahar aylarında daha yaygın görüldüğü kaydedilmiştir.
Yayılış üzerine cinsiyetin ve konak yaşının etkilerinin araştırıldığı Cengiz ve
Değer’in (2009) Van’da yaptığı çalışmada, enfeksiyon oranının genç hayvanlarda
yaşlılardan, dişi hayvanlarda ise erkeklerden daha fazla olduğu bildirilmiştir.
Şanlıurfa’da yapılan çalışmada (Altaş ve ark., 2006); incelenen 75 hayvanda,
dişilerin 23’ü (%69,7) ve erkeklerin 34’ü (%65,3) enfekte bulunmuş; O. trifurcata
(Syn. T. trifurcata) türünün dişilerde, O. circumcincta (Syn. T. circumcincta), O.
ostertagi ve T.ovis türlerinin erkeklerde daha yaygın olduğu kaydedilmiştir. Bir diğer
çalışmada (Yıldız ve Aydenizöz, 2001) enfeksiyon oranındaki cinsiyetler arasındaki
farklılığın istatistiksel olarak önemsiz olduğu kaydedilmiştir. Kırcalı (2003)
tarafından Ankara Kazan’da yapılan çalışmada ise erkek ve dişi hayvanlar arasındaki
enfeksiyon oranı benzer bulunmuş, gençlerde enfeksiyonun daha fazla görüldüğü
bildirilmiştir.
Yapılan çalışmalarda (Umur, 1997; Umur ve Yukarı, 2005) Türkiye’de evcil
koyunlarda tespit edilen M. marshalli, T. circumcinta, T. axei türlerinin abomasum,
T. probolurus, T. colubriformis, N. lanceolatus, N. spathiger, N. abnormalis
türlerinin ince bağırsak, T. ovis, T. skrjabini, C. ovina türlerinin sekum ve kolonda
yaygın olarak görüldüğü kaydedilmiştir. Araştırmalarda (Umur, 1997; Köroğlu ve
ark., 2001; Umur ve Yukarı, 2005; Altaş ve ark., 2006, Cengiz ve Değer, 2009)
özellikle Trichostrongylidea üstailesine bağlı türlerin çok fazla sayıda görüldüğü,
buna bağlı olarak miks enfeksiyon oranının yüksek olduğu ve koyunların aynı anda
çok sayıda helmint türü ile enfekte olduğu kaydedilmiştir.
41
1.3.2. Yaban Koyunlarındaki Sindirim Sistemi Helmintlerinin Dünyaki
Yayılışları
Montana’da (ABD) iki ayrı bölgeye ait 18 yaban koyunu (Ovis canadensis)
otopsisinde gastrointestinal nematodların Milli Bizon Bölgesi koyunlarında;
C.onchopora ve N. spathiger %92, O.ostertagi ve C. surnabada % 75, N. helvetianus
%33, O. lyrata %25 oranında, Wildhorse Adası koyunlarında N. lanceolatus %100,
M. marshalli %80, Ostertagia circumcincta ve N. archari %60, O. occidentalis %40
ve N. davtiani %20 oranında yayılış gösterdiği tespit edilmiştir (Becklund ve Senger,
1967). Bu araştırmada yapılan değerlendirmede, evcil koyun ve sığırlarla aynı
merada otlayan yaban koyunları arasında paraziter enfeksiyonların yer
değiştirmesine bağlı olarak enfeksiyon şiddetinin artarak devam ettiği
vurgulanmıştır. Özellikle kış aylarında ilgili parazitlerin yaban koyunlarında kışı
geçirerek baharda meraya çıkan evcil koyun ve sığırlara bulaştığı veya tam tersi
yaban koyunlarının sonbaharda merayı terk eden evcil hayvanların parazitleri ile
enfekte olduğu kaydedilmiştir.
Amerika Birleşik Devletleri Doğu Oregon’da 3 değişik sürüden avlanan Ovis
canadensis californiana’nın 18’inin akciğer ve 11’inin gastrointestinal sisteminin
incelendiği çalışmada (Kistner ve ark., 1977), 18 yaban koyununun tamamında
Protostrongylus stilesi tespit edilmiştir. Aynı araştırmada gastrointestinal sistemi
incelenen 11 yaban koyununda M. marshalli ve N. oiratianus’a %100, O. ostertagi
ve S. ovis %72,7, O. occidentalis ve C. oncophora %18.1, T. axei 27.2, oranında
rastlanmıştır. Hayvan başına ortalama parazit sayıları; Nematodirus oiratianus’ta
2761, Skrjabinema ovis’te 650.4, Marshallgia marshalli’de 138.6, Ostertagia
ostertagi’de 100.4, O. occidentalis’de 5.2, Trichostrongylus axei’de 6.1, Cooperia
onchopora’da 14.7, Trichuris sp.’de 3.8 ve Oesophagostomum sp.’de 0.1 olarak
tespit edilmiştir. Araştırmada, sindirim sisteminde yerleşen helmint enfeksiyonlarına
bağlı olarak yaban koyunlarında belirgin bir patolojik bozukluğun şekillenmediği
bildirilmiştir.
Kanada’nın 33’ü Alberta’daki 4 bölgesinden ve 3’ü British Columbia’daki
Kootenay Milli Parkı’ndan olmak üzere toplam 36 Rocky Mountain bighorn sheep
42
(Ovis c. canadensis) nekropsisi ve 462 dışkı örneğinin helmintler yönünden
incelendiği araştırmada 17 tür helmint saptanmıştır. Örneklerin toplandığı bölgeler
arasında helmint türleri açısından önemli farklılığın bulunmadığı bu çalışmada,
akciğer kılkurtları hariç hayvanlardan toplanan helmint sayısı 36 ile 8345 arasında
değiştiği kaydedilmiştir. Enfeksiyon oranları; Marshallagia marshalli’de %100,
Ostertagia circumcincta’da %13, O. occidentalis’te %88, Teladorsagia davtiani’de
%13, Nematodirus archari’de %84, N. davtiani’de %52, N. maculosus’ta %4, N.
oiratianus’ta %64, N. spathiger’de %12, Skrjabinema ovis’te %8, Trichuris ovis’te
%68, Moniezia expansa’da %12, Wyominia tetoni’de %4 ve Taenia hydatigena’da
% 20 olarak tespit edilmiştir. Yapılan dışkı analizlerinde enfeksiyon oranları
Ostertagia sp.’de %55, Nematodirus sp.’de %82, T. ovis’te %31 olmuştur. Yaşları
0.5-14 arasında değişen yaban koyunları üzerinde yürütülen bu araştırmada, yaş ve
mevsimsel faktörlerin parazit sayısı ve yoğunluğu üzerine istatistiksel olarak önemli
bir etkisinin bulunmadığı kaydedilmiştir. (Uhazy ve Holmes, 1971).
Çekoslovakya’da Brno yakınlarındaki Carst ve Grandiorite bölgelerinde,
1963-1974 yılları arasında 52 muflon (O. ammon musimon) otopsisinde;
Dicrocoelium dendriticum %80.8, Haemonchus contortus %61.5, Ostertagia
circumcincta %59.6, Ostertagia trifurcata %30.8, Ostertagia ostertagi %28.8,
Trichostrongylus colubriformis %25.0, Trichostrongylus axei %19.2,
Trichostrongylus vitrinus %9.6, Cooperia bisonis %19.2, Cooperia curticei %25.0,
Cooperia pectinata %17.3, Nematodirus filicollis %25.0, Chabertia ovina %40.4,
Oesophagostomum venulosum %55.8, Oesophagostomum columbianum %13.5,
Trichocephalus ovis %26.9, Mullerius capillaris %94.2, Neostrongylus linearis
%67.3 oranında tespit edilmiştir (Dyk ve Chroust, 1975). Çalışmada özellikle yaban
koyunlarında helmint çeşitliliğinin oldukça fazla olduğu, buna karşın tespit edilen
türlerle ilgili olarak konak spesifitesinin bulunmadığı kaydedilmiştir.
İran’ın değişik koruma alanlarında 1973 - 1976 yılları arasında avlanan 250
Ovis orientalis’in otopsisinde toplam 25 tür nematod saptanmıştır. Bu nematodlardan
M. marshalli, Ostertagia sp., Nematodirus sp. ve Skrajabinema ovis en çok
rastlanılan parazitler olmuştur. Çalışmada; Haemonchus contortus %0,8,
Marshallagia marshalli %93,6, Ostertagia occidentalis %51,6, O. circumcincta
%9,2, O. trifurcata %0,8, Nematodirus davtiani %36,6, N. archari %14,8,
43
Parabronema skrjabini %0,8, N. oiratianus %76, N. spathiger %36, N. filicollis
%21,6, N. abnormalis 11,2, N. gazellae 3,6, Trichostrongylus vitrinus %0,8,
Nematodirella longissimespiculata %26, Skrjabinema ovis %72, Chabertia ovina
%56, Trichuris skrjabini %38,4, T. discolor %18, T. parvispiculum %15,6, T. ovis
%10 ve T. gazellae %6,4 oranında tespit edilmiştir. Araştırmada özellikle aynı
merada otlayan evcil ve yabani ruminantlar arasında mevsime bağlı olarak paraziter
bulaşmanın şekillendiği ve bu durumun evcil ve yabani koyunlarda enfeksiyon
şiddetini büyük ölçüde artırdığı belirtilmiştir (Eslami ve ark., 1979).
Kuzey Batı İranda, Urmia Gölü içerisinde bulunan Kabodan Adası Milli
Parkından 1994-1995 yılları arasında alınan toplam 50 yaban koyunu (Ovis ammon
orientalis) örneği gastro intestinal helmintler yönünden incelenmiştir. Bu çalışmada
sestodlardan Moniezia benedeni %4, nematodlardan Marshallagia marshalli
%100, Ostertagia ostertagi % 4, O. trifurcata %2, O. lyrata %10, Nematodirus
archari %6, Trichuris ovis %4, T. skrjabini %2, T. discolor %100, T.
georgicus %36, T. infundibulus %86 ve T. vondwei %24 olarak saptanmıştır. Bir
bireyden elde edilen helmint sayısı 1-1417 arasında değiştiği kaydedilmiştir
(Tavassoli ve ark., 2000).
Zaffaroni ve ark. (2000), tarafından İtalya’nın merkez ve Doğu Alp Dağları
bölgesinde gerçekleştirilen araştırmada, 29 muflon koyunu (Ovis musimon)
incelenmiştir. İncelenen muflonların sindirim sistemlerinde Teladorsagia
circumcincta %100, T.trifurcata %38, T. pinnata %55, T. occidentalis %3,
Marshallgia marshalli %24, Ostertagia ostertagi %7, Trichostrongylus axei %3, T.
capricola %14, T. vitrinus %14, T. colubriformis %10, Nematodirus filicollis %38 ve
N. abnormalis %0.3 oranında bulunmuştur.
Merkez İtalya’nın Tuscany bölgesinde 6 erkek ve 6 dişi olmak üzere 12
muflon koyununu (Ovis gmelinii musimon), 1997-1999 yılları arasında postmortem
olarak incelenmiş ve Nematodirus filicollis ve Trichuris ovis %33.3, Chabertia ovina
ve Oesophagostomum venulosum %8.3 ve Bunostomum trigonocephalum ise %25
oranında tespit etmişlerdir. Çalışmada, evcil koyun ve keçi sürülerinin kullandığı
meralarda yabani hayvanların otlamasının iki yönlü olarak paraziter enfeksiyonları
arttırdığı vurgulanmıştır (Magi ve ark., 2002).
44
Macaristan’ın çeşitli özel avlak alanlarında 1989 - 1999 tarihlerini kapsayan
10 yıllık süreçte toplam 154 muflon koyununun nekropsisi sonucu yapılan
parazitolojik incelemede; 154 muflon koyununun 144’ü (93.5%) çeşitli helmint
türleri ile enfekte olduğu, özellikle Mullerius capilaris, Oesophagostomum
columbianum ve Trichuris ovis enfeksiyonlarının yaygın olarak görüldüğü
kaydedilmiştir (Takács, 2003).
İspanya’nın Salamanca bölgesindeki Las Batuecas Milli Rezerv Alanı ve bazı
özel av sahalarında avlanan 5 erkek ve 3 dişi olmak üzere toplam 8 Ovis musimon’un
sindirim sistemi organlarının incelenmesi sonucunda; T. circumcincta ve
Trichostrongylus axei %63, T. vitrinus, Cooperia oncophora ve N. spathiger %38,
Oesophagostomum venulosum %12 ve Tirchuris ovis %50 oranında bulunmuştur. Bu
çalışmada hayvan başına ortalama parazit sayıları T. circumcincta ve T. axei’de
1300, T. vitrinus ve C. oncophora’da 200, N. spathiger’de 250, O. venulosum 100 ve
T. ovis’te 20 olarak tespit edilmiştir. Araştırmada bulunan parazit türleri ile ilgili
yaş ve cinsiyete bağlı istatistiksel öneme haiz farklılık tespit edilememiş, bölgesel
olarak evcil ve vahşi ruminantlar arasında paraziter koralasyonun bulunduğu
kaydedilmiştir (Ramajo Martin ve ark., 2007).
Kuzey Batı İran’da, Urmia Gölü içerisinde bulunan Kabodan Adası Milli
Parkından 2002 - 2003 tarihleri arasında avlanan 41 Ovis ammon orientalis’den
direkt olarak rektumdan alınan dışkıların laboratuarda doymuş şeker santrafüj tekniği
ile incelenmesi sonucunda; yumurta tipine göre enfeksiyon oranları Strongylid tip
%19,5, Marshallgia %29,5, Trichuris %41,5 olarak tespit edilmiştir. Yine incelenen
dışkı örneklerinde akciğer kıl kurtları larvalarının oranı %34,1 ve Coccidia oocistleri
ile enfeksiyon oranı ise %80,48 olarak tespit edilmiştir. Çalışmada özellikle kuraklık
ve açlıkla ilgili olarak yaban koyunlarında paraziter enfeksiyonların çok daha önem
kazandığı vurgulanmış, hayvanların bu dönemlerde parazitlerden çok etkilendiği ve
patojenitenin çok yüksek boyutlara ulaştığı kaydedilmiştir (Tavassoli ve
Khoshvaghti, 2010).
Türkiye’de endemik bir tür olan, çok az sayıda doğada serbest olarak yaşadığı
bilinmekle birlikte, çoğunluğu üretme istasyonlarında yetiştirilmeye çalışılan
45
Anadolu yaban koyunlarının varlığı, ülkemiz biyolojik çeşitliliği açısından büyük
öneme sahiptir. Buna karşın zaman zaman çeşitli hastalıklar nedeni ile üretme
istasyonlarında yaban koyunu ölümlerinin görüldüğü bidirilmektedir. Anadolu yaban
koyunları’nın hangi nedenlerden öldüklerinin ve üretimde ortaya çıkan sorunların
araştırılması bu hayvanların nesillerinin devamı için büyük önem arz etmektedir.
Sindirim sistemi helmintlerinin özellikle genç hayvanlarda ölümle sonuçlanabilen
ciddi problemler oluşturduğu düşünüldüğünde, bu alanda yapılacak çalışmalar büyük
önem taşımaktadır.
Bu çalışma, Türkiye’de yabani ruminantlarında sindirim sistemi
helmintlerinin belirlenmesi ile ilgili olarak yapılan ilk kapsamlı araştırma olması
nedeni ile orijinal nitelik taşımaktadır ve sınırlı bir alanda yaşam mücadelesi veren
Anadolu yaban koyunlarının mide-bağırsak helmintlerinin tespit edilmesi
hedeflenmiştir. Elde edilen sonuçlarla, üretim faaliyetlerine devam edilen bu türün
neslinin devamına katkı sağlanabilmesi ve aynı bölgede bundan sonra evcil ve yaban
koyunlar üzerinde yürütülecek benzer araştırmalara temel hazırlanması planlanmıştır.
Özellikle aynı bölgede evcil koyunlar ve yaban koyunlarının birbirlerine çok
yakın olarak yaşadığı düşünüldüğünde, iki taraflı olarak helmint enfeksiyonlarının
yayılışının önlenebilmesi bakımından alınabilecek tedbirlerin belirlenmesi, yaban
koyunlarındaki bazı enfeksiyonlara karşı olası dirençlilik durumun ortaya
çıkarılabilmesi ve tespit edilen enfeksiyonların tedavileri konusunda gerekli alt
yapının oluşturulması çalışmanın ikincil hedeflerini oluşturmaktadır.
46
2. GEREÇ ve YÖNTEM
Sahada ve laboratuarda yürütülen bu araştırmada kullanılan Konya Bozdağ ve
Ankara Nallıhan’da yaşayan Anadolu yaban koyunlarının sindirim sistemleri ve dışkı
materyalleri, Ankara Üniversitesi Hayvan Deneyleri Yerel Etik Kurulu’nun
24.03.2010 tarih ve 2010-59-297 sayılı kararı ile uygun bulunarak, 25.02.2010 tarih
ve 141/1531-12129 sayılı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünden
alınan izinle temin edilmiştir.
2.1.Saha Çalışmaları
2.1.1. Sindirim Sistemi Örneklerinin Alınması
Araştırmada sindirim sisteminde yerleşen helmintlerin tür düzeyinde
belirlenmesi ve yayılışlarının saptanabilmesi için 2007-2010 tarihleri arasında elde
edilen 17 sindirim sisteminden 5’i av turizmi kapsamında avlanan, 12’si hastalıklar
nedeni ile ölen, 4-12 yaşları arasında, 9’u erkek, 8’i dişi Anadolu yaban koyunundan
alınan örneklerdir. Bu hayvanlara ait örneklerden 7’si Aralık-Şubat, 10’u ise
Temmuz-Ağustos ayları arasında alınmıştır. Bu nedenle, sindirim sistemi incelenen
Anadolu yaban koyunlarında saptanan parazitlerin mevsimsel dağılımı yaz ve kış
olarak 2 mevsimde incelenebilmiştir.
Araştırmada özefagustan başlanılmak üzere anüse kadar uzanan tüm sindirim
sistemini bölümü incelenmiştir. Hayvanlardan taze olarak alınan sindirim sistemi
bölümlerinin taşıma sırasında içeriklerinin karışmasını önlemek amacı ile organların
birbirleri ile ilişkili olduğu anatomik bölgelerine çift ligatür uygulanmış, toplanan bu
örnekler izoterm termosla laboratuara iletilmiştir.
2.1.2. Dışkı Örneklerinin Alınması
Dışkı örnekleri, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından
Anadolu yaban koyunlarını aşılamak ve markalamak üzere inşa edilen yakalama
47
kapanlarında anestezisiz olarak yakalanmış, fiziksel olarak hareketleri kısıtlanmış
hayvanların rektumundan direkt olarak alınmıştır. Plastik torbalara konulup
üzerlerine hayvanların kulak numaraları yazılan örnekler, izoterm termosla inceleme
yapılmak üzere laboratuara getirilmiştir.
Bu çalışmada Anadolu yaban koyunlarından 115 Konya Bozdağ ve 27 Ankara
Nallıhan olmak üzere toplam 142 dışkı örneği alınmıştır. Bu hayvanlardan 2 yaşa
kadar olanlar genç, 2 yaş ve yukarısı ise yaşlı olarak değerlendirilerek 43’ü genç,
99’u yaşlı, 52’si erkek, 90’ı dişi hayvanlardan oluşan ayrı cinsiyet ve iki ana yaş
grubu oluşturulmuştur. Temin edilen dışkı örneklerinin alım zamanı şartlara bağlı
olarak 2010 yılı Temmuz ve Ekim ayları gerçekleştirilebilmiş, bu nedenle dışkı
örneklerinde tespit edilen parazitlerin yayılışının mevsimsel dağılımı
belirlenememiştir.
Sindirim sistemleri ve dışkı örnekleri alınan koyunların erkeklerinde boynuzlar
üzerinde bulunan yaş halkalarından, dişilerde ise kalıcı dişlerin sayıları ve aşınma
durumlarına bakılarak yaşları belirlenmiştir (Turan, 1984; Arıhan, 2000).
2.2. Laboratuar Çalışmaları
2.2.1. Sindirim Sistemi Örneklerinin İncelenmesi
2.2.1.1. Helmintlerin Toplanması
Laboratuara getirilen sindirim sistemi bölümleri ligatüre edilmiş olduğu
kısımlardan kesilerek organlar özefagus, rumen ve retikulum, abomasum, ince
bağırsak, sekum ve kolon olarak birbirlerinden ayrılmış ve farklı küvetlere
yerleştirilmiştir.
Sırasıyla incelenen sindirim sistemi bölümlerinden özefagus makasla açılarak
ışık kaynağı altında Gangylonema türleri yönünden incelenmiştir.
Rumen ve retikulum içerikleri boşaltıldıktan sonra Paramphistomatidae
familyasına bağlı trematodlar aranmıştır. Daha sonra bu organlar çeşme suyu ile
yıkanarak temizlenmiş ve papillaların dip kısmında mukoza altında
Paramphistomatidae türlerinin varlığı araştırılmıştır.
48
Abomasum kesilerek çıkarılan içerik 90 µm’luk süzgeç içine boşaltılarak
bulanıklığı giderilinceye kadar çeşme suyu ile yıkanmıştır. Süzgeç üzerinde kalan
içerik beherde toplanmıştır. Yıkama sonrası abomasum mukozası 370C’lik ılık
fizyolojik tuzlu su içerisinde birkaç saat bekletildikten sonra elle ovularak gömülü
parazitlerin serbest kalması sağlanmıştır. Beherlere alınan yıkanmış içerik ve
mukozanın içerisinde bekletildiği fizyolojik tuzlu su azar azar petrilere alınmış,
öncelikle siyah bir zemin üzerinde gözle görülebilen parazitler, daha sonra petriler
stereo-mikroskop altına alınarak gözle görülemeyen parazitler toplanmıştır.
İnce bağırsak içeriği 90 m’lik bir süzgece boşaltıldıktan sonra, bağırsaklar
çeşmeye takılarak içerisinden en az 2 kez basınçlı su geçirilmiş ve süzgeç içine
yıkanmıştır. Makroskobik olarak şeritler arandıktan sonra süzgeçteki içeriğin
bulanıklığı kayboluncaya kadar çeşme suyu ile yıkanmıştır. Daha sonra makasla
bağırsaklar açılarak içerisinde paraziter bir nodül veya parazit olup olmadığına
bakılmıştır. İçeriğin muayenesi abomasumdaki gibi yapılmıştır.
Abomasum ve ince bağırsaklarda parazit sayısının az olduğu durumlarda
içeriğin tamamı incelenmiş, parazit yoğunluğunun fazla olduğu durumlarda ise 1/2,
1/4, 1/10 şeklinde sulandırılarak örnekleme yöntemi ile parazitler toplanmıştır.
Örnekleme yapıldığı durumlarda sayısal değerlendirme toplanan örneklerin
sulandırma oranı ile çarpımı sonucu hesaplanmıştır (Skerman ve Hillard, 1966).
Kalın bağırsaklardan kolon ve sekum birbirinden ayrıldıktan sonra içerikleri
ayrı, ayrı 90 m’lik süzgece boşaltıldıktan sonra çeşmeye takılarak içerisinden en az
2 kez basınçlı su geçirilmiş ve süzgeç içine yıkanmıştır. Süzgeçteki içeriğin
bulanıklığı kayboluncaya kadar çeşme suyu ile yıkanmıştır. Daha sonra makasla
bağırsaklar açılarak içerisinde paraziter bir nodül veya parazit olup olmadığına
bakılmıştır. İçeriğin muayenesi abomasumdaki gibi yapılarak parazitler toplanmıştır.
Sekum ve kolon içeriğinin tamamı incelenmiş örnekleme yöntemine
başvurulmamıştır.
2.2.1.2. Helmintlerin Tespit Edilmesi ve Saklanması
Toplanan tüm helmintler ılık fizyolojik su içerisinde temizlendikten sonra
kaynama sıcaklığındaki 70 0C’lik alkolde tespit edilmiştir. Tespit işleminden bir
49
hafta sonra 92 kısım 70 0C’lik alkol, 5 kısım gliserin ve 3 kısım %10’luk formolden
oluşan helmint saklama solüsyonuna (Becklund ve Walker, 1971) alınan helmintler,
teşhis işlemine kadar serin ve karanlık bir ortamda bekletilmişlerdir.
2.2.1.3. Helmintlerin İdentifikasyonu
İncelenen her hayvanda, her organ için parazit sayılarının az olduğu
durumlarda parazitlerin tamamı, parazit sayısı fazla olduğu zaman rastgele seçilmiş
200 erkek 200 dişi parazit, laktofenolde şeffaflandırıldıktan sonra belirlenen ayırıcı
özelliklerine göre teşhisleri yapılmıştır.
İncelenen sindirim sistemlerinden toplanan sestodlar doğrudan lam lamel
arasına konularak literatürler yardımı ile (Skerman ve Hillard, 1966; Güralp, 1981;
Soulsby, 1982) teşhis edilmiştir. Bu şekilde teşhis edilemeyenler laktofenolle
şeffaflandırılmasını takiben teşhis edilmiş, yapılan sayımda skoleks sayıları dikkate
alınmıştır. Teşhis esnasında parazitlerin ayırt edici özelliklerini gösteren fotoğraflar
çekilmiş gerekli ölçümler yapılarak kaydedilmiştir.
Toplanan nematodların, ilgili literatür bilgileri çerçevesinde (Oğuz, 1961;
Soulsby, 1965; Skerman ve Hillard, 1966; Becklund ve Walker, 1967; Knight, 1974;
Oğuz, 1976; Güralp, 1981; Gibbons ve Khalil, 1982; Lichtenfels ve Pilitt, 1983;
Lancester ve Hong, 1990; Durette-Desset ve ark., 1999; Anderson, 2000; Eysker ve
Ploeger, 2000; Bowman, 2008; Umur ve ark., 2011a; Barji ve ark., 2011) mikroskop
yardımı ile identifikasyonu yapılmıştır. Teşhiste erkeklerde spikülüm, gubernakulum,
dorsal kaburga, aksesör bursal membran, vb., dişilerde vulva, ovojektörler, anüs,
kuyruk, vb. yapılardan faydalanılmıştır. Parazitlerin ilgili bölümlerinin mikroskopta
ölçümü yapılarak ortalama değerler belirlenmiştir.
2.2.2. Dışkı Örneklerinin İncelenmesi
Üretme istasyonlarında yakalanan Anadolu yaban koyunlarından toplanan 142
dışkı örneği; sestod halkaları yönünden makroskobik, helmint yumurtaları ve akciğer
kıl kurdu larvaları yönünden mikroskobik olarak incelenmiştir. Mikroskobik
incelemede; Benedek sedimentasyon, Fülleborn doymuş tuzlu su flotasyon ve
Bearman-Wetzel yöntemleri kullanılmıştır. Dışkı miktarının yeterli olduğu
örneklerde Modifiye McMaster yöntemi ile dışkıda yumurta sayımı da yapılmıştır.
50
2.2.2.1. Fülleborn Flotasyon Yöntemi
Bir dışkı kabına 3-5 gr dışkı alınarak, üzerine 30 ml kadar yoğunluğu 1,20
gr/cm3 olan doymuş tuzlu su (Eckert ve ark., 1992) ilave edilmiştir. Homojen bir
karışım elde edilinceye kadar bir lamın kısa kenarı yardımı ile ezilen dışkı bulamaç
kıvamına gelince üzerine biraz daha doymuş tuzlu su ilave edilerek çay süzgecinden
bir diğer dışkı kabına süzülmüştür. Dışkı kabındaki süzülmüş içeriğin üzerine dışkı
kabının dolmasına yaklaşık 1 cm mesafe kalıncaya kadar tekrar doymuş tuzlu su
ilave edilerek üzerine 2 lamel atılarak yüzdürülmüş ve bu şekilde 10-20 dk
beklenilmiştir. Bekleme süresi sonunda lameller düz ağızlı bir pens yardımı ile
kenarlarından tutularak, altındaki damla düşürülmeden yavaşça bir lamın üzerine yan
yana yerleştirildikten sonra hazırlanan preparat mikroskop altında incelenmiştir
(Şenlik, 2011).
2.2.2.2.Benedek Sedimentasyon Tekniği
Bir dışkı kabına 3 gr koyun dışkısı koyulup, üzerine 60-100 ml musluk suyu
ilave edilerek homojen bir karışım elde edilinceye kadar karıştırmıştır. Elde edilen bu
karışım gözenekleri 250-300 µm olan bir süzgeçten bir behere süzüldükten sonra
beher ağzına kadar su ile doldurulmuştur. Bu şekilde 15-20 dk beklendikten sonra
dipteki tortu oynatılmadan ve 1cm yüksekliğinde sıvı kalacak şekilde üst kısım
dökülmüş ve içeriğin üzerine tekrar su doldurulmuştur. Bu işlem üstteki sıvı
berraklaşıncaya kadar 3-4 kez tekrarlanmış, son sedimasyon işleminden sonra üstteki
sıvı yine dikkatli bir şekilde dökülmüştür. Kalan tortu bir petriye alınarak üzerine
%1’lik metilen mavisinden birkaç damla ilave edilerek petrideki içerik stereo
mikroskopta incelenmiştir (Şenlik, 2011).
2.2.2.3. Bearman-Wetzel Yöntemi
Dışkıda bulunan akciğer kılkurtları larvalarını incelemek üzere, bir sehpa
üzerine yerleştirilen cam huni, bunun ucuna eklenmiş bir kauçuk hortum ve
hortumun ucunda bir santrifüj tüpünden oluşan Bearman düzeneği kullanılmıştır. Bu
düzeneğe yerleştirmek üzere, kare şeklinde kesilmiş bir gazlı beze 5-30 gr dışkı
konularak ağız kısmı iple bağlanmış ve çıkın haline getirilmiştir. Dışkı çıkını huniye
yerleştirilerek üzerini örtecek şekilde ılık su ilave edilmiş, oda ısısında bir gece
beklendikten sonra kauçuk borunun ucundaki santrifüj tüpü yavaşça alınmıştır.
51
Tüpün üst kısmındaki sıvı dipteki tortu oynatılmadan dökülmüş, dipte kalan tortudan
birkaç damla alınarak lam üzerine konulmuş ve üzerine helmintolojik iyodin ilave
edilerek mikroskop altında incelenmiştir (Şenlik, 2011).
2.2.2.4. Modifiye McMaster Tekniği
İçinde 45-50 adet cam boncuk bulunan 100 ml’lik şişeye 3gr dışkı ilave
edilmiş ve üzerine 42 ml su eklenmiştir. Kapağı kapatılan cam şişe çalkalandıktan
sonra dışkıların iyice parçalanması sağlanmıştır. Daha sonra 0,15 mm’lik süzgeçten
süzülen içerik pastör pipeti yardımı ile 15 ml’lik santrifüj tüpüne konulmuş, 1500
devirde 2 dk santrifüj işlemi sonrasında, tüpün alt kısmındaki tortu oynatılmadan üst
kısmındaki sıvı dökülüp tüp doymuş tuzlu su ile tekrar doldurulmuştur. Ağzı parafin
ile kapatılan tüp 5-6 kez ters yüz edilerek içeriğin homojenize olması sağlanmıştır.
Tüpteki sıvı pastör pipeti ile iyice karıştırılmış ve çekilerek McMaster lamının her iki
kamerası doldurulmuştur. Yumurtaların yüzmesi için 5 dk beklenmiş, bu süre
sonunda mikroskop altında her iki kameradaki sayılan yumurta sayısı 50 ile
çarpılarak gram dışkıdaki yumurta sayısı (epg) belirlenmiştir (Şenlik, 2011).
2.3. İstatistik Analiz
Nekropsi bulgularında tespit edilen parazitlerin Anadolu yaban koyunu
cinsiyeti ve mevsime göre, dışkı bakısında ise cinsiyet, yaş ve Bozdağ ve Nallıhan
popülasyonlarının gösterdiği dağılım farklılıklarına göre istatistiksel açıdan önem
taşıyıp taşımadığı Ki-kare (x2) testi ile hesaplanmıştır.
x
2 : Ki-kare
G : Her bir gözdeki gözlenen frekans
B : Her bir gözdeki belenen frekans
52
3. BULGULAR
3.1. Nekropsi Bulguları
Nekropsisi yapılan 9’u erkek, 8’i dişi toplam 17 Anadolu yaban koyununun
tamamı 2 yaş üzeri hayvanlar olduğu için genç ve yaşlı birey ayırımı yapılamamıştır.
Araştırma sürecinde incelenen iki yaş üstü 17 Anadolu yaban koyunu sindirim
sisteminin 15’inde (%88,24) çeşitli türlerden helmint varlığı tespit edilmiştir.
İncelenen hayvanlarda trematoda rastlanılmamış, 11 nematod ve 2 sestod olmak
üzere toplam 13 helmint türü saptanmıştır.
Çizelge 3.1’de Anadolu yaban koyunlarında bulunan helmint türleri, yayılış
oranları, enfekte hayvan başına düşen ortalama (minumum-maksimum) ve toplam
helmint sayıları verilmiştir. Bu türlerden N. lanceolatus % 88,24 ile en yaygın; T.
ovis ise % 5,88 ile en az yaygın tür, yine N. lanceolatus 29.144 parazitle en fazla; T.
ovilla ise 2 parazit ile en az sayıda rastlanılan tür olarak tespit edilmiştir. İnce
bağırsaklarda bulunan sestodlarda enfeksiyon oranı A. centripuncta ve T. ovilla’da
%11,76’ar olarak gerçekleşmiştir. Çalışmada Anadolu yaban koyunlarından toplanan
parazit sayısı toplam 59.838 olup; bunların 5’i 2 sestod türüne, geri kalan 59.833’ü
ise 11 nematod türüne aittir. Nekropsi sonucu enfekte bulunan 15 Anadolu yaban
koyununda hayvan başına düşen ortalama parazit sayısı 3.989 olarak bulunmuştur.
Bu sayı enfekte 8 erkek bireyde ortalama 4.065 ve enfekte 7 dişi bireyde ise ortalama
3.902 olarak saptanmıştır.
53
Çizelge 3.1. Anadolu yaban koyunlarında helmint türleri, yayılış oranları, enfekte hayvan başına düşen ortalama (minimum-maksimum) ve toplam helmint sayısı.
Helmint türü
Enfekte hayvan Enfekte hayvan başına
düşen helmint sayısı
ortalaması (min.-mak.)
Enfekte
hayvanlardan
toplanan
helmint sayısı Sayısı %
N. lanceolatus 15 88,24 1.942,93 (1-8.228) 29.144
N. spathiger 10 58,82 546,50 (1-1.556) 5.465
T. circumcincta* 9 52,94 1.387 (4-8.100) 12.483
C. ovina 9 52,94 72,67 (1-242) 654
T. skrajabini 9 52,94 19 (1-35) 171
M. marshalli 7 41,18 1.505,57 (6-2.731) 10.539
T. occidentalis 7 41,18 107,57 (7-272) 753
T. probolurus 6 35,29 53,67 (6-176) 322
T. trifurcata** 4 23,53 51,25 (5-180) 205
T. discolor 2 11,76 46 (5-87) 92
A. centripunctata 2 11,76 1,50 (1-2) 3
T. ovilla 2 11,76 1 (1) 2
T. ovis 1 5,88 5 (5) 5
*:T. circumcincta ve T. trifurcata dişileri ile T. circumcincta erkek sayısı toplamı
** T. trifurcata erkek sayısı
Sindirim sistemi bölümlerine göre enfekte Anadolu yaban koyunlarında
bulunan helmintlerin sayısal dağılımı ve toplam helmint sayıları Çizelge-3.2.’de
verilmiş olup, sindirim sistemi incelenen hayvanların abomasumlarında en yaygın
türler sırasıyla; T. circumcincta (% 47,15), M. marshalli (% 40,10) olarak
bulunmuştur. İnce bağısaklarda ise N. lanceolatus (% 86,07) ve N. spathiger (%
11,80) en fazla bulunan türler olarak saptanmıştır. Sekumda T. skrjabini (% 62,98)
en yaygın tür olurken bu türü T. discolor (% 35,11) izlemiştir. Kolonda ise C. ovina
% 99,09 oranında tespit edilmiştir.
54
Araştırmada nekropsi yapılarak paraziter yönden incelenen Anadolu yaban
koyunlarından en fazla toplanan parazit türü 29.144 ile N. lanceolatus olmuş, bu
parazitin %98,13’üne ince bağırsaklarda; %1,87’sine ise abomasumda rastlanmıştır.
En çok rastlanılan bir diğer tür olan T. circumcincta ise 12.483 adet bulunmuş ve
%97,05 abomasum, %2,95 ince bağırsaklarda tespit edilmiştir. Araştırma sürecinde
sestod invazyonu saptanan 4 hayvanda; A. centripunctata tamamı ince
bağırsaklardan 3, T. ovilla ise yine ince bağırsaklardan 2 adet toplanmıştır (Çizelge
3.2.).
Çizelge 3.2. Enfekte Anadolu yaban koyunlarında bulunan helmintlerin sindirim sistemi bölümlerine göre dağılım oranları ve toplam helmint sayıları.
Helmint türü Abomasum İnce Bağırsak
Kalın Bağırsak Toplam Helmint Sayıları Sekum Kolon
x xx xxx x xx xxx x xx xxx x xx Xxx
M. marshalli 7 10.533 40,10 2 6 0,02 - - - - - - 10.539
T. occidentalis 7 749 2,92 3 4 0,01 - - - - - - 753
T. circumcincta* 9 12.115 47,15 1 368 1,11 - - - - - - 12.483
T. trifurcata** 4 205 0,80 - - - - - - - - - 205
T. probolurus - - - 6 322 0,97 - - - - - - 322
N. lanceolatus 7 545 2,12 15 28.599 86,07 - - - - - - 29.144
N. spathiger 6 1.545 6,01 10 3.920 11,80 - - - - - - 5.465
C. ovina - - - - - - - - 9 654 99,09 654
T. skrajabini - - - - 9 165 62,98 3 6 0,91 171
T. ovis - - - - 1 5 1,91 - - - 5
T. discolor - - - - 2 92 35,11 - - - 92
A. centripunctata - - 2 3 0,01 - - - - - - 3
T. ovilla - - 2 2 0,01 - - - - - - 2
Toplam 25.692 100 33.224 100 262 100 660 100 59.838
x: Enfekte hayvan sayısı xx:Toplam helmint sayısı xxx: Helmint türlerinin organlarda bulunma oranları
*: T. circumcincta ve T. trifurcata dişileri ile T. circumcincta erkek sayısı toplamı ** : T. trifurcata erkek sayısı
Enfekte hayvanlarda bulunan helmint türlerinin Anadolu yaban koyunu
cinsiyetine göre enfeksiyon oranları ile erkek ve dişi hayvanlardan toplanan parazit
55
sayılarının verildiği Çizelge 3.3’ de M. marshalli, T. occidentalis ve T. probolurus
türlerinin erkeklerde, T. trifurcata türünün ise dişilerde yaygın olduğu görülmektedir.
Çalışmada, dişi ve erkek Anadolu yaban koyunları arasındaki enfeksiyon oranlarının
istatistiksel olarak değerlendirilmesi sonucu; M. marshalli ve T. occidentalis’in
konak cinsiyetine göre yayılış farkı istatistiksel olarak anlamlı (p<0,05) bulunmuştur.
Diğer helmint türlerinde konak cinsiyetine göre yayılış farkının istatistiksel açıdan
böyle bir anlamlılık (p>0,05) kaydedilmemiştir.
Çizelge 3.3. Enfekte hayvanlarda bulunan helmint türlerinin Anadolu yaban koyunu cinsiyetine göre enfeksiyon oranları ve helmint sayıları.
Helmint Türü
Enfekte hayvan Toplanan helmint sayısı
Erkek Dişi Erkek hayvanlardan
Dişi hayvanlardan sayı % Sayı %
N. lanceolatus 8 88,89 7 87,5 15.181 13.963
N. spathiger 5 55,56 5 62,5 3.932 1.533
T. circumcincta 5 55,56 4 50 3.469 9.014
C. ovina 5 55,56 4 50 545 109
T. skrajabini 6 66,67 3 37,5 137 34
M. marshalli a 6 66,67 1 12,5 8.171 2.368
T. occidentalisa 6 66,67 1 12,5 752 1
T. probolurus 5 55,56 1 12,5 316 6
T. trifurcata 1 11,11 3 37,5 12 193
T. discolor 1 11,11 1 12,5 5 87
T. ovis 0 0 1 12,5 0 5
A. centripunctata 1 11,11 1 12,5 1 2
T. ovilla 2 22,22 0 0 2 0
TOPLAM 32.523 27.315
a: Konak cinsiyetine göre yayılış farkı istatistiksel olarak anlamlı (p<0,05) bulunmuştur.
Araştırmada, incelenen hayvanların 2’sinde hiç parazite rastlanmazken, diğer
15 hayvanda en az 1, en fazla 9 türle enfeksiyon tespit edilmiştir. Yapılan
incelemede, 14 Anadolu yaban koyununda miks enfeksiyon gözlenmiş olup, en fazla
miks enfeksiyon 6 türle (%33,33) meydana gelmiştir. Miks enfeksiyon gösteren
yaban koyunlarından ikisi 2, biri 3, beşi 6, ikisi 7, üçü 8 ve biri ise 9 türle enfekte
56
bulunmuştur. Enfekte hayvanlarda miks enfeksiyon oluşturan tür sayısı ortalama 5,6
olarak tespit edilmiştir (Çizelge 3.4.).
Çizelge 3.4. Enfekte Anadolu yaban koyunlarında enfeksiyonu oluşturan helmint türü sayısı ve enfekte hayvan sayısına oranı.
Enfeksiyonu Oluşturan Tür Sayısı Enfekte
Hayvan Sayısı Enfekte Hayvan
Yüzdesi
1 1 6,67
2 2 13,33
3 1 6,67
6 5 33,33
7 2 13,33
8 3 20,00
9 1 6,67
Toplam 15 100
Çalışma sonucunda Anadolu yaban koyunlarında enfekte bir hayvanda bulunan
parazit sayısı en az 2, en fazla 16.906 olarak tespit edilmiştir. Yapılan incelemelerde,
2-250 parazit ile enfekte hayvan sayısı 4 (%26,67), 500-1.000 parazit ile enfekte
hayvan sayısı 1 (%6,67), 1.000-2.000 parazit ile enfekte hayvan sayısı 2 (%13,33),
2.000-4.000 parazit ile enfekte hayvan sayısı 2 (%13,33), 4.000-8.000 parazit ile
enfekte hayvan sayısı 4 (%26,67), 8.000-16.000 parazit ile enfekte hayvan sayısı 1
(%6,67) ve 16.000’den fazla parazitle enfekte hayvan sayısı 1 (%6,67) olarak
saptanmıştır (Çizelge 3.5.).
57
Çizelge 3.5. Anadolu yaban koyunlarında bulunan helmint sayı aralıkları ve enfekte hayvan sayısına oranları.
Helmint Sayısı Hayvan Sayısı Hayvan Yüzdesi
2-250 4 26,67
500-1.000 1 6,67
1.000-2.000 2 13,33
2.000-4.000 2 13,33
4.000-8.000 4 26,67
8.000-16.000 1 6,67
16.000'den çok 1 6,67
Toplam 15 100
Çalışmada Anadolu yaban koyunlarından toplanan parazitlerin mevsimlere
göre dağılım oranlarının verildiği Çizelge 3.6’da görüldüğü üzere, incelenen
hayvanlardan Aralık-Şubat (kış) döneminde elde edilen 7 örneğin tamamından M.
marshalli saptanmıştır. Bu dönemde toplam M. marshalli sayısı 10.533 olarak
bulunurken, Temmuz-Ağustos (yaz) döneminde incelenen 10 hayvanın sadece
birinden 6 parazit tespit edilmiştir. Araştırma sürecinde 12.483 adet saptanan T.
circumcincta, M. marshalli’nin tam tersi olarak kış dönemimde sadece 191 adet
tespit edilmiş, yaz döneminde ise saptanan parazit sayısı 12.292 olmuştur. Yine T.
occidentalis ile T. trifurcata arasında da benzer bir durum gözlenmiş olup, T.
occidentais’te kış sezonunda 7 hayvanın tamamından 747 parazit toplanmış, yaz
döneminde ise sadece bir hayvandan 6 parazit kaydedilmiştir. T. trifurcata ise
tamamı yaz dönemi olmak üzere 4 hayvandan 205 adet toplanmıştır. İncelenen
hayvanların kolonlarında tespit edilen C. ovina, toplanan parazit ve enfekte hayvan
sayıları bakımından kış aylarında daha yüksek oranda tespit edilmiştir. Bu
araştırmada toplam sayısı 1.000’in üzerinde ve altında tespit edilen helmintlerin yaz
ve kış aylarındaki sayısal farklılıkları daha belirgin şekilde Grafik 3.1 ve Grafik
3.2’de gösterilmiştir.
Çalışmada, yaz ve kış mevsimlerinde toplanan parazit sayılarının istatistiksel
olarak değerlendirilmesi sonucu; M. marshalli, T. circumcincta, T. trifurcata, T.
occidentalis ve C. ovina’nın yaz ve kış mevsimlerindeki parazit sayısı değişimi
istatistiksel olarak anlamlı (p<0,001) bulunmuştur. Araştırmada saptanan diğer
58
nematodlarda ise toplanan parazit sayısı bakımından yaz ve kış mevsimleri arasında
istatistiksel açıdan önemli bir farklılık tespit edilmemiştir (p>0,05).
Çizelge 3.6. Anadolu yaban koyunlarından toplanan helmint türlerinin yaz ve kış mevsimlerine göre dağılımları ve enfekte hayvan sayıları
Helmint Türü Toplanan Parazit Sayıları Enfekte Hayvan Sayıları
Kış Yaz Toplam Kış Yaz Toplam
M. marshalli a 10.533 6 10.539 7 1 8
T. circumcincta* a
191 12.292 12.483 4 5 9
T. occidentalisa 747 6 753 7 1 8
T. trifurcata* a
0 205 205 0 4 4
N. lanceolatus 12.689 16.455 29.144 7 8 15
N. spathiger 3.086 2.379 5.465 4 6 10
T. probolurus 146 176 322 5 1 6
T. skarjabini 90 81 171 4 5 9
T. discolor 5 87 92 1 1 2
T.ovis 0 5 5 0 1 1
C. ovina a
546 108 654 6 3 9
A. centripunctata 1 2 3 1 1 2
T. ovilla 2 0 2 2 0 2
* : T. circumcincta ve T. trifurcata dişileri + T. circumcincta erkek sayısı **: T. trifurcata erkek sayısı a : Parazit sayısındaki mevsimsel değişim istatistiksel olarak anlamlı (p<0,001) bulunmuştur.
59
Grafik 3.1. Anadolu yaban koyunlarında 1.000’den fazla tespit edilen helmintlerin yaz ve kış mevsimlerine göre dağılımları
Grafik 3.2. Anadolu yaban koyunlarında sayıca az rastlanan parazitlerin yaz ve kış
mevsimlerine göre dağılımları.
12689
191
10533
3086
16455
12292
6
2379
0
2000
4000
6000
8000
10000
12000
14000
16000
18000
N. lanceolatus T. circumcincta M. marshalli N.spathiger
kış
yaz
747
546
146
0
90
5 0 1 2 6
108 176
205
81 87
5 2 0 0
100
200
300
400
500
600
700
800
kış
yaz
60
Araştırma sürecinde saptanan nematod türlerine ait bazı morfolojik özellikler
ölçülerek erkekler için Çizelge 3.7., dişiler için Çizelge 3.8.’de gösterilmiştir.
Araştırma sürecinde belirlenen bu özellikler ve parazit türlerinin çekilen fotoğrafları
aşağıda verilmiştir.
M. marshalli
Erkeklerinin 10,53(9,47-11,53) mm, dişilerinin ise 14,57(11,35-16,71) mm
boyunda olduğu saptanmıştır. Erkeklerde spikülüm uzunluğu 236(218-258) µm
olarak tespit edilmiştir (Şekil 3.1). Dişilerde ovojektörlerin uzunluğu 659 (579-830)
µm, vulva başlangıcındaki kalınlık 147(129-159) µm, vulvanın arka uca uzaklığı ise
2914(2496-3829) µm bulunmuştur.
Şekil 3.1. Marshallagia marshalli bursa copulatriks
61
T. occidentalis
Erkeklerinin 10,2(7,84-14,34) mm, dişilerinin ise 9,01(8-11,43) mm boyunda
olduğu saptanmıştır. Erkeklerde spikülüm ve gubernakulum uzunlukları sırası ile
256(219-288) µm ve 130(109-149) µm olarak tespit edilmiştir (Şekil 3.2). Dişilerde
ovojektörlerin uzunluğu 541(490-610) µm, vulva başlangıcındaki kalınlık 103(90-
119) µm, vulvanın arka uca uzaklığı ise 1699(1602-1800) µm bulunmuştur.
Şekil 3.2. Teladorsagia occidentalis bursa copulatriks
T. circumcincta
Erkekleri 8,35(6,52-9,61) mm boyunda olduğu saptanmıştır. Spikülüm ve
gubernakulum uzunlukları sırası ile 312(269-328) µm ve 81(66-91) µm olarak tespit
edilmiştir (Şekil 3.3). T. trifurcata dişilerinden morfolojik olarak ayrımı yapılamayan
dişiler, 10,8 (9,29-13,51) mm dir. Ovojektörlerin uzunluğu 525(448-617) µm, vulva
62
başlangıcındaki kalınlık 136(99-179) µm, vulvanın arka uca uzaklığı ise 2202(1761-
3044) µm ölçülmüştür.
Şekil 3.3. Teladorsagia circumcincta bursa copulatriks
T. trifurcata
Erkeklerinin 9,42(8,58-10,17) mm boyunda olduğu saptanmıştır. Erkeklerde
spikülüm ve gubernakulum uzunlukları sırası ile 197 (189-209) µm ve 95 (85-106)
µm olarak tespit edilmiştir (Şekil 3.4). Dişiler, T. circumcincta dişilerinden ayırt
edilememiştir. T. circumcincta ve T. trifurcata tespit edilen yaban koyunlarında
organlara göre yapılan parazit sayımlarında erkek parazitlerin ayırımı ve sayımı
yapıldıktan sonra bu iki türe ait dişi parazitler, genel toplamda T. trifurcata sayısı çok
az (205) olduğu için T. circumcincta dişisi olarak kabul edilerek sayılmış, bu durum
ilgili çizelgelerde (Çizelge 3.1, Çizelge 3.2, Çizelge 3.6) dipnot şeklinde
belirtilmiştir.
63
Şekil 3.4. Teladorsagia trifurcata bursa copulatriks
T. probolurus
Erkeklerinin 5,48(4,12-6,62) mm, dişilerinin ise 6,19(5,51-7,08) mm boyunda
olduğu saptanmıştır. Erkeklerde spikülüm ve gubernakulum uzunlukları sırası ile
137(128-148) µm ve 85(79-91) µm olarak tespit edilmiştir (Şekil 3.5). Dişilerde
ovojektörlerin uzunluğu 336(226-403), vulva başlangıcındaki kalınlık 80(59-98) µm,
vulvanın arka uca uzaklığı ise 1271(1107-1387) µm bulunmuştur.
64
Şekil 3.5. Trichostrongylus probolurus bursa copulatriks
N. lanceolatus
Erkeklerinin 9,84(6,98-12,06) mm, dişilerinin ise 15,09(10,91-19,01) mm
boyunda olduğu saptanmıştır. Erkeklerde spikülüm uzunluğu 761(651-965) µm
olarak tespit edilmiştir (Şekil 3.6). Dişilerde ovojektörlerin uzunluğu 426 (378-487)
µm, vulva başlangıcındaki kalınlık 207(179-229) µm bulunmuştur.
Şekil 3.6. Nematodirus lanceolatus spikülüm
65
N. spathiger
Erkeklerinin 12,15 (10,15-14,07) mm, dişilerinin ise 15,07 (14,34-15,62) mm
boyunda olduğu saptanmıştır. Erkeklerde spikülüm uzunluğu 978 (865-1104) µm
olarak tespit edilmiştir (Şekil 3.7). Dişilerde ovojektörlerin uzunluğu 468 (457-477)
µm, vulva başlangıcındaki kalınlık 209(199-219) µm bulunmuştur.
Şekil 3.7. Nematodirus spathiger spikülüm
C. ovina
Erkeklerinin 15,75 (13,54-18,18) mm, dişilerinin ise 22,21 (19,21-29,11) mm
boyunda olduğu saptanmıştır. Erkeklerde spikülüm ve gubernakulum uzunlukları
sırası ile 1539 (1432-1641) µm ve 87(78-121) µm olarak tespit edilmiştir. Dişilerde
vulva başlangıcındaki kalınlık 514 (438-557) µm, vulvanın arka uca uzaklığı ise 629
(448-686) µm bulunmuştur(Şekil 3.8).
Şekil 3.8. Chabertia ovina ağız kısmı
66
T. skrajabini
Erkeklerinin 46(35-53), dişilerinin ise 48,27(35-56) mm boyunda olduğu
saptanmıştır. Erkeklerde spikülüm uzunluğu 1112(987-1183) µm olarak tespit
edilmiştir. Spikülüm kılıfının gittikçe genişleyen bir lobut görünümünde olduğu
saptanmış, üzerinde küçük dikencikler tespit edilmiştir. Dişilerde vulva
başlangıcındaki kalınlık 318(285-379) µm, vulvanın arka uca uzaklığı ise
11560(10270-12330) µm bulunmuştur. Dışarıya doğru düz bir boru şeklinde uzantı
yapan vulva çıkıntısında küçük dikencikler bulunduğu tespit edilmiştir (Şekil 3.9,
Şekil 3.10).
Şekil 3.9. Trichuris skrjabini dişi vulva bölgesi
Şekil 3.10. Trichuris skrjabini spikülüm kılıfı
67
T. discolor
Erkeklerinin 46,5(40-52) mm, dişilerinin ise 49(47-51) mm boyunda olduğu
saptanmıştır. Erkeklerde spikülüm uzunluğu 1711(1650-1795) µm olarak tespit
edilmiştir. Spikülüm kılıfı tersine oturmuş bir gaz lambası şişesi görünümünde tespit
edilmiş ve üzerinde dikencikler saptanmıştır. Dişilerde vulva başlangıcındaki kalınlık
293(285-300) µm, vulvanın arka uca uzaklığı ise 11400(10910-11890) µm
bulunmuştur. Vulva bölgesinde çıkıntı tespit edilmemiştir. (Şekil 3.11, Şekil 3.12).
Şekil 3.11. Trichuris discolor spikülüm kılıfı
Şekil 3.12. Trichuris discolor dişi vulva bölümü
68
T. ovis
Erkeklerinin 48,5(40-57) mm, dişilerinin ise 51(47-55) mm boyunda olduğu
saptanmıştır. Erkeklerde spikülüm uzunluğu 5050 (4803-5302) µm olarak tespit
edilmiştir. Dişilerde vulva başlangıcındaki kalınlık 302 (280-320) µm, vulvanın arka
uca uzaklığı ise 11710 (10910-12250) µm bulunmuştur. Vulva çıkıntısının şeklinin
yuvarlakça olduğu ve üzerinde papilimsi pulcuklar bulunduğu saptanmıştır (Şekil
3.13).
Şekil 3.13. Trichuris ovis dişi vulva bölümü
A. centripunctata
Scoleks 0,9 mm çapında ölçülmüştür ve yuvarlak bir delikle dışarıya açılan 4
adet çekmenden her birinin çapı 375 µm olarak saptanmıştır. Kısa ve segmentasyon
belirsiz olan halkaların genişliği 2,05-3,8 mm arasında saptanmıştır. Her halkada bir
genital organ tespit edilmiş olup, halkanın ortasında kalın duvarlı içi yumurtalarla
dolu bir adet paruterin organ gözlenmiştir (Şekil 3.14).
69
Şekil 3.14. Avitellina centripunctata skoleks.
T.ovilla
Scoleks 0,65 mm çapında ölçülmüştür ve yuvarlak bir delikle dışarıya açılan
4 adet çekmenden her birinin çapı 250 µm olarak saptanmıştır. Çok fazla sayıda
parauterin organ bulunduran halkaların genişliği 7,9-8,5 mm arasında saptanmıştır.
(Şekil 3.15).
Şekil 3.15. Thysaniezia ovilla skoleks.
70
Çizelge 3.7. İncelenen Anadolu yaban koyunlarından toplanan erkek nematodların bazı morfolojik özellikleri.
* : En kalın yeri.
Parazit Adı
toplam uzunluk özefagus uzunluğu servical papilin ön uca uzaklığı spikülüm uzunluğu
gubernakulum uzunluğu bursa önü kalınlık
( mm ) ( µm ) ( µm ) ( µm) ( µm ) ( µm )
M. marshalli 10,53 (9,47-11,53) 773 (706-855) 373 (338-417) 236 (218-258) - 147 (129-178)
T. occidentalis 10,20 (7,84-14,34) 795 (696-885) 389 (308-458) 256 (219-288) 130 (109-149) 205 (155-214)
T. circumcincta 8,35 (6,52-9,61) 633 (567-726) 361 (308-408) 312 (269-328) 81 (66-91) 122 (6-158)
T. trifurcata 9,42 (8,58-10,17) 695 (666-726) 382 (348-408) 197 (189-209) 95 (85-106) 105 (87-148)
T. probolurus 5,48 (4,12-6,62) 833 (768-891) - 137 (128-148) 85 (79-91) 87 (69-113)
N. lanceolatus 9,84 (6,98-12,06) 425 (388-477) - 761 (651-965) - 77 (54-93)
N. spathiger 12,15 (10,15-14,07) 468 (348-547) - 978 (865-1104) - 99 (74-123)
C. ovina 15,75 (13,54-18,18) 1543 (1373-1631) - 1539 (1432-1641) 87(78-121) 390 (328-477)
T. skrajabini 46 (35-53) - - 1112 (987-1183) - 671 (638-704)*
T. ovis 48,5 (40-57) - - 5050 (4803-5302) - 676 (649-702)*
T. discolor 46,5 (40-52) - - 1711 (1650-1795) - 458 (420-501)*
71
Çizelge 3.8. İncelenen Anadolu yaban koyunlarından toplanan dişi nematodların bazı morfolojik özellikleri.
Parazit Adı
toplam uzunluk özefagus uzunluğu
servikal papilin ön uca
uzaklığı
ovojektörlerin uzunluğu
(sfinkterler dahil)
vulva başlangıcındaki
kalınlığı vulvanın arka uca
uzaklığı kuyruk
uzunluğu
( mm ) ( µm ) ( µm ) ( µm ) ( µm ) ( µm ) ( µm )
M. marshalli 14,57 (11,35-16,71) 741 (656-825) 326 (268-368) 659 (579-830) 147 (129-159) 2914 (2496-3829) 223 (162-271)
T. occidentalis 9,01 (8-11,43) 712 (666-766) 336 (298-378) 541 (490-610) 103 (90-119) 1699 (1602-1800) 153 (139-169) T. circumcincta* T. trifurcata 10,8 (9,29-13,51) 654 (607-716) 345 (298-388) 525 (448-617) 136 (99-179) 2202 (1761-3044) 153 (109-209)
T. probolurus 6,19 (5,51-7,08) 995 (846-1293) - 336 (226-403) 80 (59-98) 1271 (1107-1387) 51 (48-61)
N. lanceolatus 15,09 (10,91-19,01) 509 (408-617) - 426 (378-487) 207 (179-229) - 64 (55-72)
N. spathiger 15,07 (14,34-15,62) 497 (487-507) - 468 (457-477) 209 (199-219) - 71 (67-75)
C. ovina 22,21 (19,21-29,11) 1665 (1472-1751) - - 514 (438-557) 629 (448-686) 226 (199-249)
T. skrajabini 48,27 (35-56) - - - 318 (285-379) 11560 (10270-12330) -
T. ovis 51 (47-55) - - - 302 (280-320) 11710 (10910-12250) -
T. discolor 49 (47-51) - - - 293 (285-300) 11400(10910-11890) -
*: Bu iki türe ait dişiler birbirinden ayrılamamıştır.
72
3.2. Dışkı Muayenesi Bulguları
Araştırmada, bölgelerde kurulan kapanlarda yakalanan 27’si Ankara Nallıhan,
115’i Konya Bozdağ’dan olmak üzere toplam 142 Anadolu yaban koyununun direkt
rektumundan alınan dışkı örneği incelenmiştir. Dışkı örnekleri toplanan 90’ı dişi,
52’si erkek 142 hayvanın yapılan boynuz ve diş muayenelerinde 43’ünün 2 yaş altı
(genç) ve 99’unun iki yaş ve üstü (yaşlı) olduğu belirlenmiştir.
Anadolu yaban koyunu dışkılarında yapılan Fulleborn doymuş tuzlu su
muayenesi sonucunda, 131(%92,25) Anadolu yaban koyunu sindirim sistemi
helmintleri ile enfekte bulunmuştur. En yaygın enfeksiyonun yumurtaları
mikroskobik olarak cins ve tür ayırımının yapılması mümkün olmayan (Nematodirus
sp. ve Marhallagia sp. dışında) Trichostrongyloidea üst ailesine ait helmintler olduğu
belirlenmiştir. Bu üst ailede bulunan yumurtalar Nematodirus sp. ve Marhallagia sp.
hariç Trichostronylid tip yumurta olarak ifade edilmiş ve enfeksiyon oranı %69,72
olarak saptanmıştır. Bakısı yapılan dışkılarda cins düzeyinde ayırt edilebilen
yumurtalardan Marshallagia sp. tespit edilememiş olup, Nematodirus sp. ile
enfeksiyon oranı %61,97 ve Trichuris sp. ile enfeksiyon oranı %16,90 olarak
bulunmuştur. Yapılan incelemelerde ayrıca %4.23 oranında protozoon
enfeksiyonlarından Coccidia oocyctlerine rastlanmıştır. Çalışmada, Bearman-Wetzel
yöntemiyle yapılan dışkı muayenelerinde akciğerde yerleşen akciğer kıl kurtları L1
leri 126 (%88,73) hayvanda tespit edilmiş, en yaygın akciğer kıl kurdu
enfeksiyonunun %76.76 ile Cystocaulus ocreatus olduğu bunu sırasıyla %68,31 ile
Protostrongylus sp., %15.49 ile Muellerius capillaris, %2.11 ile Dictyocaulus filaria
izlediği kaydedilmiştir (Çizelge 3.9).
Yapılan incelemelerde 142 Anadolu yaban koyunu dışkısının sadece 2’sinde
(%1,41) herhangi bir enfeksiyona rastlanmamış, geri kalan koyunların tümünün
(%98,60) sindirim sistemi nematodları ya da akciğer kıl kurtlarının en az bir türü ile
enfekte olduğu belirlenmiştir.
Dışkı muayenelerinde elde edilen veriler ışığı altında, erkek-dişi, genç-yaşlı ve
Nallıhan-Bozdağ popülasyonlarında enfeksiyon oranlarında meydana gelen
farklılıkların x2 yöntemiyle istatistiksel değerlendirmeleri yapılmıştır. Bu sonuçlara
göre anlamlılık tespit edilen bulgular:
73
1- Nallıhan’da %51 olan Trichostrongylid tip yumurtalar ile enfeksiyon oranı,
Bozdağ popülasyonlarında %73,91 olarak sapanmış, bu farklılığın istatistiksel açıdan
anlamlı olduğu tespit edilmiştir (p<0,05).
2- Dışkı örneklerinde bulunan Trichuris sp. yumurtaları açısından yapılan
değerlendirmede Nallıhan popülasyonunda tespit edilen %3,70’lik enfeksiyon oranı
ile Bozdağ popülasyonunda bulunan %20’lik oranın, istatistiksel olarak anlamlı
(p<0,05) olduğu kaydedilmiştir.
3- Coccidia oocystleri ile enfeksiyon oranı gençlerde %9,3 ve yaşlılarda %2,02
bulunmuş olup, genç ve yaşlı bireyler arasında yapılan x2 testi sonuçlarına göre bu
farkın istatistiksel olarak anlamlı (p<0,05) olduğu saptanmıştır.
4- Dışkıdaki akciğer kıl kurtları larvalarını tespit etmek amacı ile yapılan
Bearman-Wetzel yöntemi sonuçlarına göre Cystocaulus ocreatus larvaları ile
enfeksiyon oranı erkek bireylerde %88,46 ve dişi bireylerde %70 olarak tespit
edilmiş ve bu fark istatistiksel olarak anlamlı (p<0,05) bulunmuştur.
Çizelge-3.9. İncelenen dışkı örneklerinde sidirim sistemi helmint yumurtalarının, coccidia oocystlerinin ve akciğer kıl kurdu larvalarının erkek - dişi, genç - yaşlı ve Nallıhan - Bozdağ popülasyonlarındaki bulunma oranları.
a: Nallıhan ve Bozdağ popülasyonları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlıdır (p<0,05) b: Genç ve yaşlı bireyler arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlıdır (p<0,05) c: Erkek ve dişi bireyler arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlıdır (p<0,05)
Parazit Yumurta ve
Larva Tipi
Anadolu Yaban Koyunu
%
toplam
(n=142)
%
erkek
(n=52)
%
dişi
(n=90)
%
genç
(n=43)
%
yaşlı
(n=99)
%
Nallıhan
(n=27)
%
Bozdağ
(n=115)
Trichostrongylid tip 69,72 73,08 67,78 67,44 70,71 51,85a 73,91
a
Nematodirus sp. 61,97 63,46 61,11 51,16 66,67 77,78 58,26
Trichuris sp. 16,9 17,31 16,67 16,28 17,17 3,70a 20,00
a
Coccidia oocystleri 4,23 1,92 5,56 9,3b 2,02
b - 5,22
Cystocaulus ocreatus 76,76 88,46c 70
c 81,4 74,75 74,07 77,39
Protostrongylus sp. 68,31 71,15 66,67 65,12 69,7 55,56 71,30
Muellerius capillaris 15,49 15,38 15,56 13,95 16,16 14,82 15,65
Dictyocaulus filaria 2,11 1,92 2,22 - 3,03 - 2,61
74
Dışkılarda yumurta ve larva tespitine dayalı miks enfeksiyon durumu göz
önüne alınarak yapılan değerlendirmede; enfeksiyon saptanan hayvanlarda tek tip
enfeksiyon görülme oranının %7,86, miks (2-6 tip) enfeksiyon görülme oranının
%92,14 olduğu tespit edilmiştir. (Çizelge 3.10).
Çizelge 3.10. Dışkı muayene sonuçlarına göre enfekte koyunlarda enfeksiyon oluşturan tür sayıları ve oranları.
Enfeksiyon Oluşturan
Tür Sayısı
Enfekte Hayvan
Sayısı
Enfekte Hayvan
Yüzdesi
1 11 7,86
2 26 18,57
3 46 32,86
4 39 27,86
5 17 12,14
6 1 0,71
Toplam 140 100
Dışkı muayenesi yapılan 142 örnekten yeterli dışkı miktarı bulunan ve
Trichostrongylid tip ve Nematodirus sp. veya her iki tip helmint yumurtaları ile
enfekte 89’unda (%62,68) enfeksiyon şiddetini belirlemek amacıyla McMaster
yöntemi ile gr. dışkıda yumurta sayımı (epg) yapılmış ve sayım sonuçları Çizelge
3.11’de gösterilmiştir. Bu çizelgede, yumurta sayımı yapılan hayvanların 37’sinde
(%41,57) 50’den az, 52’sinde (%58,43) ise 50-300 arasında yumurta tespit edildiği
görülmektedir.
75
Çizelge 3.11. Trichostrongylid tip ve Nematodirus cinsine bağlı helmintler ile enfekte Anadolu yaban koyunlarında gr. dışkı yumurta (epg) sayıları ve oranları.
Gram dışkı yumurta sayısı
(epg)
Tric. ve Nem.
bulunan hayvan sayısı
Tric. ve Nem. (%)
Tric. bulunan hayvan sayısı
Tric. (%)
Nem. bulunan hayvan sayısı
Nem. (%)
50’den az 37 41,57 55 61,79 61 68,54
50 28 31,46 25 28,09 19 21,34
100 16 17,98 6 6,74 6 6,74
150 3 3,37 1 1,12 1 1,12
200 3 3,37 - - 2 2,25
250 1 1,12 2 2,25 - -
300 1 1,12 - - - -
Tric. : Trichostrongylid tip yumurta Nem. : Nematodirus sp. yumurta
76
4. TARTIŞMA
Çeşitli ülkelerde yaban koyunları üzerinde yürütülen sınırlı sayıda
araştırmada, sindirim sistemine yerleşen Paramphistomidae ailesine bağlı trematodlar
tespit edilmemiştir. Türkiye’de çeşitli yörelerde evcil koyunlar üzerinde yürütülen
araştırmalarda bu familyadan P. cervi ve P. ichikawai türlerine rastlandığı
kaydedilmiş (Doğanay ve Öge, 1997), son yıllarda yapılan çalışmalarda Güney
Marmara’da %4 (Öncel, 2000) ve İskenderun’da %2,44 (Gönenci ve Yıldırım,
2008) oranlarında P. cevri, Kars’ta %1,64 (Gıcık ve ark., 2003), Van’da %58,2
(Değer ve Biçek, 2005) ve %4,43 (Özdal ve ark., 2010) oranında Paramphistomum
sp. bildirilmiştir. Konya yöresinde evcil koyunlar üzerinde yapılan çalışmalarda
Paramphistomum sp. bulunduğuna dair bir kayıt bulunamamış olup, daha önce
Anadolu yaban koyunları üzerinde yapılan araştırmaya (Sevinç ve ark., 2004) benzer
şekilde bu araştırmada da adı geçen familyaya ait parazitlere rastlanmamıştır.
Sestodlardan Anoplocephalidae ve Thysanosomidae ailelerine bağlı M.
expansa, M. benedeni ve S. globipunctata türlerinin çeşitli ülkelerde yaban
koyunlarında %4-12 arasında değişen oranlarda tespit edildiği bildirilmektedir
(Uhazy ve Holmes, 1971; Tavassoli ve ark., 2000; Chowdhury ve Aguierre, 2001;
Takacs, 2003).
Yapılan çalışmalarda (Tiğin ve ark. 1989; Cantoray ve ark. 1993; Umur ve
Gıcık, 1995; Doğanay ve Öge, 1997; Öncel, 2000; Aydenizöz ve Yıldız, 2003; Gül,
2007) Moniezia expansa, M. benedeni, Avitellina centripunctata, Stilesia
globipunctata ve Thysaniezia ovilla gibi sestod türlerinin Türkiye’de evcil
koyunlarda tespit edildiği bildirilmektedir. Sevinç ve arkadaşları tarafından yapılan
çalışmada (2004) Anadolu yaban koyununda erişkin sestodlardan T. ovilla’ya ince
bağırsaklarda, sestod larvalarından Coenurus cerabralis’e beyinde ve Cysticercus
tenuicollis’e de omentumda rastlandığı bildirilmiştir. Sadece sindirim sistemi
bölümlerinin incelendiği bu çalışmada bakısı yapılan Anadolu yaban koyunlarında
ince bağırsaklarda Avitellina centripunctata ve Thysaniezia ovilla türlerinin her
77
ikiside %11,76 oranında saptanmış ve bu araştırmayla Anadolu yaban
koyunlarında A. centripunctata türü ilk kez tespit edilmiştir.
Koyunlarda sindirim sisteminde yerleşen helmint enfeksiyonların büyük
yoğunluğunu Nematoda sınıfında yer alan parazitler oluşturmaktadır. Bu sınıf
altında Strongyloididae ailesi içerisinde yer alan Strongyloides papillosus yaban ve
evcil koyunlarda enfeksiyondan sorumlu türdür. Yaban koyunları üzerinde yapılan
çalışmalarda S. papillosus’un Macaristan’da Muflon koyununda % 4,1 oranında
yayılış gösterdiği kaydedilmiştir (Takacs, 2003).
Türkiye’de evcil koyunlar üzerinde yürütülen çalışmalarda S. papillosus’un
ülkemizin değişik bölgelerinde %3,2-68,8 arasında oranlarda kaydedildiği
bildirilmektedir (Doğanay ve Öge, 1997). Dünyada yaban koyunlarında nadiren
görülen S. papillosus’a Konya yöresinde evcil ve yaban koyunları üzerinde yapılan
çalışmalarda (Güçlü ve ark., 1996; Sevinç ve ark., 2004) ve bu araştırmada Anadolu
yaban koyunlarında rastlanmamıştır.
Kozmopolit bir yayılış gösteren ve özellikle koyun, keçi nadiren de sığırların
kalın bağırsaklarında parazitlenen Charbertiinae alt ailesinden Chabertia cinsinde
bulunan C. ovina türüne bütün dünyada yaygın olarak rastlanılmakta ve bu parazitin
yayılışının ülkelere, coğrafi bölgelere ve araştırma niteliklerine göre yaban
koyunlarında İran, Çekoslovakya, İtalya ve Macaristan’da %8,3-%56 arasında
değiştiği kaydedilmektedir (Dyk ve Chroust, 1975; Eslami ve ark., 1979; Magi ve
ark., 2002; Takacs 2003). Ülkemizde evcil koyunlarda yapılan çalışmalarda ise bahse
konu parazitin %3,6-75 arasında değişen oranlarda yayılış gösterdiği bildirilmektedir
(Doğanay ve Öge, 1997; Umur, 1997; Öncel, 2000; Kırcalı, 2003, Umur ve Yukarı,
2005). Konya’da evcil koyunlarda yapılan çalışmada (Güçlü ve ark., 1996) % 20,83
oranında bulunduğu kaydedilen C. ovina, aynı yörede yapılan bu çalışmada evcil
koyunlardakinden daha yüksek oranda (%52,94), Anadolu yaban koyunlarında ilk
kez tespit edilmiştir.
Evcil koyunlarda yaygın olarak karşılaşılan Trichostrongylidae ailesinden
Trichostrongylus cinsine bağlı helmintlere, yaban koyunlarında yapılan çalışmalarda
da sıklıkla rastlanmaktadır. Çeşitli ülkelerde yaban koyunları üzerinde yürütülen
çalışmalarda; T. colubriformis ve T. axei türlerinin Amerika’da (Kistner ve ark.,
78
1977; Samuel ve ark., 2001); T. vitrinus türünün İran’da (Eslami ve ark., 1979) T.
capricola, T. probolurus, T. colubriformis, T. vitrinus ve T. axei türlerinin
Avrupa’da (Dyk ve Chroust, 1975; Zaffaroni ve ark., 2000; Chowdhury ve Aguirre,
2001; Takacs, 2003; Ramajo Martin ve ark., 2007) yaygın olarak görüldüğü
kaydedilmektedir.
Ülkemizde evcil koyunlarda, çeşitli bölgelerde Trichostrongylus cinsine bağlı
T. axei, T. vitrinus, T. capricola, T. probolurus, T. colubriformis, T. extenuatus, T.
skrjabini, T. longispicularis türlerin varlığı bildirilmiştir. Daha önce ülkemizde evcil
koyunların incelendiği çalışmalarda (Güçlü ve ark., 1996; Doğanay ve Öge, 1997;
Umur, 1997; Öncel, 2000; Köroğlu ve ark., 2001; Umur ve Yukarı, 2005), %2 ile
%100 arasında değişen oranlarda bulunduğu kaydedilen ve yaban koyunlarında daha
önce tespit edilmeyen T. probolurus’un, bu araştırmada Anadolu yaban koyunlarında
varlığı ilk kez ortaya konulmuş ve enfeksiyon oranı %35,29 olarak tespit edilmiştir.
Çeşitli ülkelerde yaban koyunları üzerinde yapılan çalışmalarda
Haemonchidae ailesinde Ostertagiinae altailesine bağlı türlerin yayılışı coğrafi
bölgelere, araştırma ve materyal niteliklerine göre değişiklik göstermektedir. Buna
karşın, Ostertagia cinsine bağlı türler ABD ve Kanada’da (Becklund ve Senger,
1967; Uhazy ve Holmes, 1971; Kistner ve ark., 1977), Teladorsagia cinsine bağlı
türler Çekoslovakya, İtalya ve Macaristan’da (Dyk ve Chroust, 1975; Zaffaroni ve
ark., 2000; Takacs, 2003), daha yaygın olarak görülmekte iken Marshallagia
cinsinden M. marshalli ise ABD, Kanada ve İran’da (Becklund ve Senger, 1967;
Uhazy ve Holmes, 1971; Kistner ve ark., 1977; Eslami ve ark., 1979; Tavassoli ve
ark., 2000) yaygın olarak görüldüğü bildirilmektedir. Özellikle bu araştırmada tespit
edilen Teladorsagia cinsine bağlı nematodlardan T. circumcincta’nın %9,2-100
(Eslami ve ark., 1979; Zaffaroni ve ark., 2000), T. occidentalis’in %3-88 (Uhazy
ve Holmes, 1971; Zaffaroni ve ark., 2000) ve T. trifurcata’nın %0,2-38 (Eslami ve
ark., 1979; Zaffaroni ve ark., 2000) arasında değişen oranlarda yaban koyunlarında
görüldüğü kaydedilmiştir.
Türkiye’de çeşitli bölgelerde evcil koyunlar üzerinde yapılan çalışmalarda
Ostertagiinae familyaaltına bağlı, Ostertagia cinsindeki türlerin %2-12,5 (Doğanay
ve Öge; 1997, Umur, 1997), Teladorsagia cinsine bağlı türlerin %0,4-80 (Umur ve
79
Yukarı 2005; Altaş ve ark., 2006) ve Marshallagia cinsine bağlı türlerin %0,5- 68,7
(Doğanay ve Öge; 1997) arasında değişen oranlarda görüldüğü kaydedilmiştir. Bu
araştırmanın yürütüldüğü Konya Bölgesinde evcil koyunlar üzerinde yürütülen
çalışmada (Güçlü ve ark., 1996) Ostertagiinae altailesine bağlı M. marshalli
(%68,77), T. occidentalis (%39,58), T. circumcincta (%33,33), T. trifurcata
(%10,41) türleri tespit edilmiştir. Yine aynı yörede bundan önce tek bir Anadolu
yaban koyununun sindirim sisteminin incelendiği çalışmada bu familyaaltına
bağlı, M. marshalli, T. circumcincta ve T. occidentalis türlerinin rastlandığı
bildirilmektedir (Sevinç ve ark., 2004). Bu araştırmada Anadolu yaban koyunlarında
daha önce varlığı bildirilen M. marshalli (%41,18), T. circumcincta (%52,94) ve T.
occidentalis (%41,18) türlerine ilave olarak T. trifurcata (%23,53) türü Anadolu
yaban koyunlarında ilk kez tespit edilmiştir.
Ostertagiinae altailesinden Camelostrongylus ve Spiculopteragia
cinslerindeki nematodlar evcil ve yabani koyunlarda daha nadir görülmekte olup,
bunlardan Camelostrongylus cinsi dünyada yaban koyunlarında tespit edilmemiş,
Spiculopteragia cinsinden S. spiculoptera ve S. böhmi’nin ise yayılış oranı
verilmeksizin Avrupa’da Muflon koyunlarında saptandığı bildirilmiştir (Chowdhury
ve Aguierre, 2001; Takacs, 2003). Ülkemize evcil koyunlarda yapılan çalışmalarda
Camelostrongylus mentulatus’un %0,5-1 arasında değişen oranlarda tespit edildiği
bildirilmiştir. (Doğanay ve Öge, 1997; Cengiz ve Değer, 2009), Spiculopteragia cinsi
ise evcil koyunlarda bildirilmemiş, ülkemizde sadece Samsun’da karaca (Capreolus
capreolus) üzerinde yapılan çalışmada bu cinsten S. spiculoptera ve S. (Rinadia)
mathevossiani türlerinin tespit edildiği kaydedilmiştir (Umur ve ark., 2011b). Bu
çalışmada ise nadir görülen bu iki cinse ait nematodlara Anadolu yaban koyunlarında
rastlanmamıştır.
Hem erginleri hem de 4. dönem larvaları kan emerek beslenen Haemonchinae
altailesine bağlı Haemonchus cinsine bağlı nematodlar ruminantlarda ciddi patolojik
etkilere neden olmakta, evcil ve yaban koyunlarında sıklıkla rastlanılmaktadır. Yaban
koyunları üzerinde yapılan çalışmalarda; İran’da (Eslami ve ark., 1979),
Çekoslovakya’da (Dyk ve Chroust, 1975) ve Macaristan’da (Takacs, 2003) %0,8 ile
%61,5 arasında değişen oranlarda H. contortus tespit edilmiştir. Ülkemizde evcil
koyunlarda yapılan çalışmalarda bu parazitin; Kars’ta %8 (Umur, 1997),
80
Şanlıurfa’da %9,3 (Altaş ve ark., 2006), Güney Marmara’da %38 (Öncel, 2000) ve
Van’da %40 (Cengiz ve Değer, 2009) oranında yayılış gösterdiği bildirilmektedir.
Konya yöresinde evcil koyunlar üzerinde yapılan çalışmada %37,50 gibi oldukça
yüksek oranında rastlanan H. contortus (Güçlü ve ark., 1996) yakın bölgede
yaşamlarını sürdüren yaban koyunlarında tespit edilmemiştir. Bu durumun yaban
koyunlarının yaşadığı bölgelerin evcil koyunların yaşam yerlerine oranla daha
yüksek ve kurak olması ve dolayısıyla H. contortus için ideal koşullar oluşturmaması
nedeniyle meydana geldiği düşünülmektedir.
Nematodirinae altailesine bağlı, Türkiye’de ve dünyada evcil ve yabani
ruminantların sindirim sisteminde sıklıkla karşılaşılan bir diğer cins olan
Nematodirus cinsinden çeşitli ülkelerde yaban koyunları üzerinde yürütülen
çalışmalarda; N. lanceolatus (Syn. N. oiratianus), N. spathiger, N. filicollis, N.
helvetianus, N. archari, N. davtiani, N. maculosus, N. oiratuanus interruptus, N.
odocoilei, N. andersoni türlerinin Amerika’da (Becklund ve Senger, 1967; Uhazy ve
Holmes, 1971; Kistner ve ark., 1977; Samuel ve ark., 2001); N. lanceolatus, N.
spathiger, N. filicollis, N. abnormalis, N. archari, N. davtiani, N. gazellae türlerinin
İran’da (Eslami ve ark., 1979; Tavassoli ve ark., 2000); N. spathiger, N. abnormalis,
N. filicollis, N. roscidus ve N. battus türlerinin Avrupa’da (Zaffaroni ve ark., 2000;
Chowdhury ve Aguirre, 2001; Magi ve ark., 2002; Takacs, 2003; Ramajo Martin ve
ark., 2007) değişik oranlarda tespit edildiği kaydedilmektedir.
Türkiye'de otopsi ve dışkı bakı sonuçlarına göre evcil koyunlarda %1-91,3
arasında değişen oranlarda saptanan Nematodirus cinsine bağlı türler; N. filicollis, N.
abnormalis, N. helvetianus, N. lanceolatus ve N. spathiger’dir (Doğanay ve Öge,
1997; Umur, 1997; Öncel, 2000; Köroğlu ve ark., 2001; Umur ve Yukarı, 2005;
Altaş ve ark., 2006; Cengiz ve Değer, 2009). Bu araştırmanın yapıldığı Konya
yöresinde evcil koyunlar üzerinde yürütülen çalışmada; N. filicollis ve N. spathiger
türleri sırasıyla %25 ve %4,16 oranlarında saptanmış (Güçlü ve ark., 1996), daha
önce Sevinç ve arkadaşları (2004) tarafından yapılan çalışmada ise Nematodirus sp.
Anadolu yaban koyununda sadece cins düzeyinde tespit edilmiştir. Bu araştırmada
söz konusu cinse bağlı N. lanceolatus (%88,24) ve N. spathiger (%58,24) olmak
üzere 2 türe rastlanmış, bu türler Anadolu yaban koyunlarında ilk kez tespit
edilmiştir.
81
Dünyanın değişik ülkelerinde yaban koyunları üzerinde yürütülen
çalışmalarda Cooperiinae altailesine bağlı Cooperia cinsinden; C. oncophora ve C.
surnabada türlerinin ABD (Becklund ve Senger, 1967; Kistner ve ark., 1977;
Samuel ve ark., 2001), C. pectinata, C. curticei ve C. bisonis türlerinin
Çekoslovakya’da (Dyk ve Chroust, 1975), C. pectinata türünün Macaristan (Takacs,
2003) ve C. oncophora türünün İspanya’da (Ramajo Martin ve ark., 2007) tespit
edildiği kaydedilmiştir. Türkiye’de evcil koyunlar üzerinde yapılan çalışmalarda ise
Cooperia cinsinden C. oncophora, C. mcmasteri, C. punctata ve C. curticei türlerinin
%0,5-27,2 arasında değişen oranlarda saptandığı bildirilmiştir (Doğanay ve Öge,
1997; Umur, 1997; Umur ve Yukarı, 2005). Yaban koyunları üzerinde yürütülen bu
çalışmada, aynı yörede evcil ve yaban koyunlarında yapılan çalışmalara (Güçlü ve
ark., 1996; Sevinç ve ark., 2004) benzer şekilde Cooperia türlerine rastlanmamıştır.
Yine ruminatlarda nadiren rastlanan ülkemizde evcil koyunlarda bildirilmiş
olmasına karşın (Güralp, 1981) dünyada ve Türkiyede daha önce yaban
koyunlarında saptanmayan Haemonchinae altailesine bağlı Mecistocirrus cinsinden
Mecistocirrus digitatus bu araştırmada tespit edilmemiştir.
Oesophagostominae altailesine bağlı Oesophagostomum cinsi türlerinden; O.
venulosum (% 55,8) ve O. columbianum (%13,5) Çekoslovakya’da (Dyk ve Chroust,
1975), O. venulosum (%8,3) İtalya’da (Magi ve ark., 2002), ve İspanya’da (%12)
(Ramajo Martin ve ark., 2007) yaban koyunlarından bildirilmiştir. Ülkemizde evcil
koyunlarda yapılan araştırmalarda bu cinse bağlı O. venulosum ve O. columbianum
türleri %1 ile %72,4 arasında değişen oranlarda saptanmıştır (Güçlü ve ark., 1996;
Doğanay ve Öge, 1997; Umur, 1997). Bu çalışmada, Anadolu yaban koyunlarında
Oesophagostomum türlerine rastlanmamıştır.
Necatorinae altailesine bağlı Bunostomum ve Gaigeria cinslerine bağlı
parazitlerden B. trigonocephalum türü bu güne kadar dünyada yaban koyunlarında
yapılan çalışmalarda sadece İtalya’da Magi ve ark. tarafından (2002), %25 oranında
bildirilmiş, yine aynı türün ülkemiz evcil koyunlarında %1-55,8 arasında değişen
oranlarda bulunduğu kaydedilmiştir (Doğanay ve Öğe, 1997; Umur, 1997; Öncel,
2000; Umur ve Yukarı, 2005). Bu araştırmada daha önce Türkiye’de yaban
82
koyunlarından bildirilmeyen Bunostomum ve Gaigeria cinslerine bağlı türlere
rastlanmamıştır.
Çeşitli ülkelerde yaban koyunlarının paraziter yönden incelendiği
çalışmalarda Oxyuridae ailesinden Skrjabinema ve Nematodirella cinslerine ait S.
ovis ve N. antilocaprae ABD’de (Kistner ve ark., 1977; Samuel ve ark., 2001), S.
ovis Kanada’da (Uhazy ve Holmes, 1971), S. ovis ve N. longissimespiculata’ya
İran’da (Eslami ve ark., 1979) değişik yayılış oranlarında rastlanıldığı
kaydedilmektedir. Türkiye’de evcil koyunlarda yapılan çalışmalarda Nematodirella
cinslerine ait nematodlara rastlanmamış olup, çeşitli araştırmalarda (Doğanay ve
Öge, 1997) S. ovis türünün %0,3-3,8 gibi düşük oranlarda tespit edildiği
kaydedilmiştir. Oxyuridae ailesine bağlı helmintler bu araştırmada yaban
koyunlarında tespit edilmemiştir.
Koyun, keçi, sığır ve yabani hayvanların özefagus mokozası ve
submukozasında yerleşen Gongylonematidae ailesinde bulunan Gongylonema
pulchrum türüne; yaban koyunlarında yapılan çalışmalarda sadece İran’da %5,6
oranında (Eslami ve ark., 1979), ülkemizde evcil koyunlarda ise %5,2 - %60 arasında
değişen oranlarda rastlandığı kaydedilmiştir (Doğanay ve Öge, 1997; Öncel, 2000;
Altaş ve ark., 2006). Bu çalışmada, Konya’da evcil ve yaban koyunları üzerinde
yürütülen çalışmalarda (Güçlü ve ark., 1996; Sevinç ve ark., 2004) olduğu gibi
Gongylonematidae ailesinden parazitler tespit edilmemiştir.
Habronematidae ailesinden Parabronema cinsinde bulunan ve ruminantların
abomasumlarında parazitlenen P. skrjabini türü İran’da yaban koyunlarında %0.8
oranında bildirilmiş, aynı parazitin ülkemiz evcil koyunlarında Kars’ta %1 (Umur,
1997) Konya’da %2,8 (Güçlü ve ark., 1996) oranında yayılış gösterdiği
kaydedilmiştir. Bu çalışmada, dünyada yaban koyunlarında seyrek olarak rastlanan
P. skrjabini türüne rastlanmamıştır.
Yaban koyunları üzerinde çeşitli ülkeler de yapılan çalışmalarda Trichuridae
ailesinden Trichuris cinsine bağlı; Kanada’da T. ovis (Uhazy ve Holmes, 1971),
İran’da T. skrjabini, T. discolor, T. parvispiculum, T. ovis, T. gazellae, T.
georgicus, T. infundibulus ve T. vondwei (Eslami ve ark., 1979; Tavassoli ve ark.,
2000), Çekoslovakya’da T. ovis ve T. globulosa (Takacs, 2003), İtalya’da ve
83
İspanya’da T. ovis (Magi ve ark., 2002; Ramajo Martin ve ark., 2007) türleri
saptanmıştır. Ülkemizde yapılan çalışmalarda Trichuris sp.’nin evcil koyunlarda %3-
90 arasında değişen oranlarda yayılış gösterdiği bildirilmiş; T. ovis, T. skrjabini, T.
discolor, T. globulosa, türlerinin varlığı ortaya koyulmuştur (Doğanay ve Öge, 1997;
Umur, 1997; Öcel, 2000; Köroğlu ve ark., 2001; Yıldız ve Aydenizöz, 2001; Kırcalı,
2003; Umur ve Yukarı, 2005; Altaş ve ark., 2006). Bu çalışmanın yapıldığı Konya
yöresinde evcil koyunlarda Güçlü ve arkadaşları, (2004) tarafından yürütülen
çalışmada; T. ovis %47,91, T. skrjabini %12,5 ve T. discolor %4,16 oranlarında,
daha önceden yaban Anadolu yaban koyunlarında yapılan çalışmada ise Trichuris sp.
oran verilmeksizin cins düzeyinde tespit edilmiştir. (Sevinç ve ark., 2004). Bu
çalışmada Anadolu yaban koyunlarında ilk kez tespit edilen T. skrjabini, T. discolor
ve T. ovis türlerinin yayılış oranları sırasıyla %52,94, %11,76 ve %5,88 olarak
kaydedilmiştir.
Evcil ve yabani ruminantların ince bağırsaklarında parazitlenen ve fazla
patojenik etki göstermeyen Capillariidae ailesinden Capillaria cinsi parazitler;
Kanada ve Macaristan’da yaban koyunlarında kaydedilmiştir ( Uhazy ve Holmes,
1971; Takacs; 2003). Ülkemizde evcil koyunlarda yürütülen çalışmalarda ise bu
cinse ait parazitlere %0,3-2 arasında değişen oranlarda rastlanmış olup (Doğanay ve
Öge, 1997), bu araştırmada, daha önce Konya yöresinde evcil ve yaban koyunlarında
yürütülen çalışmalara (Güçlü ve ark., 1996; Sevinç ve ark., 2004) benzer şekilde
Capillaria cinsi helmintler tespit edilmemiştir.
Bu çalışmada Anadolu yaban koyunlarında saptanan helmint türlerinin tür
ayrımında kullanılan ve tespit edilen morfolojik ölçüm ve genel özelliklerinin, yurt
içi ve yurt dışındaki çalışmalarda saptanan (Soulsby, 1965; Levine, 1980; Güralp,
1981; Lichtenfels ve Pilitt, 1983; Umur ve ark., 2011a) değerlerle uyum içerisinde
olduğu kaydedilmiştir.
Yurtdışında yaban koyunları üzerinde yürütülen çalışmalarda; Kanada’da
yaşları 0.5-14 arasında değişen yaban koyunlarında yaş ve mevsimsel faktörlerin
parazit sayısı ve yoğunluğu üzerine istatistiksel olarak önemli bir etkisinin
bulunmadığı kaydedilmiş (Uhazy ve Holmes, 1971), İspanya’da yapılan bir diğer
araştırmada yaban koyunlarında bulunan parazit türleri ile ilgili yaş ve cinsiyete bağlı
84
istatistiksel öneme haiz farklılık tespit edilememiştir (Ramajo Martin ve ark., 2007).
Çekoslovakya’da yürütülen çalışmada ise (Dyk ve Chroust, 1975), özellikle yaban
koyunlarında helmint çeşitliliğinin oldukça fazla olduğu, buna karşın tespit edilen
türlerle ilgili olarak konak spesifitesinin bulunmadığı kaydedilmiştir.
Türkiye’de evcil koyunlar üzerinde yapılan çalışmalarda konak cinsiyetine
göre enfeksiyon oranındaki farklılıklar tespit edilmiş olup, Şanlıurfa’da yapılan
çalışmada (Altaş ve ark., 2006); incelenen 75 hayvanda, dişilerin 23’ü (%69,7) ve
erkeklerin 34’ü (%65,3) enfekte bulunmuş, O. trifurcata (Syn. T. trifurcata) türünün
dişilerde, O. circumcincta (Syn. T. circumcincta), O. ostertagi ve T. ovis türlerinin
erkeklerde daha yaygın olduğu kaydedilmiştir. Yine Cengiz ve Değer’in (2009)
Van’da yapmış oldukları çalışmada oran verilmeksizin dişi hayvanlardaki enfeksiyon
oranının erkeklerden fazla olduğu bildirilmiştir. Kırcalı (2003) tarafından Ankara
Kazan’da sadece kalın bağırsakların incelendiği çalışmada genel olarak dişi ve erkek
bireyler arasındaki enfeksiyon oranı benzer bulunmuş, T. skrjabini, T. discolor, O.
venulosum ve C. ovina türlerinin dişilerde daha yaygın olduğu kaydedilmiştir. Bu
çalışmada; nekropsi yapılan 17 hayvandaki erkek ve dişilerdeki enfeksiyon oranları
sırasıyla %88,8 ve %87,5 olarak bulunmuş, M. marshalli, T. occidentalis ve T.
probolurus türlerinin erkeklerde, T. trifurcata türünün ise dişilerde yaygın olduğu
görülmüştür. Bu farkın istatistiksel olarak değerlendirilmesi sonucu; M. marshalli ve
T. occidentalis’in konak cinsiyetine göre yayılış farkı istatistiksel olarak anlamlı
(p<0,05) bulunmuş, diğer helmint türlerinde konak cinsiyetine göre yayılış farkında
istatistiksel açıdan böyle bir anlamlılık (p>0,05) kaydedilmemiştir. Dışkı bakısı
sonuçlarına göre ise mide bağırsak nematodları ile enfeksiyon oranı erkeklerde
%90,3 ve dişilerde ise %93,3 olarak bulunmuş olup, bu farklılık istatistiksel olarak
anlamlı bulunmamıştır (p>0,05).
Ülkemizde evcil koyunlarda yapılan çalışmaların bir kısmında yayılış üzerine
konak yaşının etkileri de araştırılmıştır. Bu çalışmalardan Cengiz ve Değer (2009)
Van’da, oran vermeksizin enfeksiyon oranının genç hayvanlarda yaşlılardan daha
fazla olduğunu bildirilmişlerdir. Ankara Kazan’da yapılan ve sadece kalın
bağırsakların incelendiği bir diğer çalışmada ise (Kırcalı, 2003) yine aynı şekilde
gençlerde enfeksiyonun daha fazla görüldüğü bildirilmiş, gençlerdeki enfeksiyon
oranının %70, yaşlılardaki oranın ise %60 olduğu kaydedilmiştir. Bu çalışmada
85
nekropsi yapılan hayvanların tamamı yaşlı olduğu için yaş açısından değerlendirme
yapılamamış, dışkı bakısına göre ise gençlerde ve yaşlılarda enfeksiyon oranları
sırasıyla %90,7 ve %88,8 olarak tespit edilmiş ve bulunan farklılık istatistiksel olarak
anlamlı bulunmamışır (p>0,05).
Parazitlerin coğrafi bölgelere göre dağılımında ve konaklarda gösterdiği
yayılış oranlarında iklim ve mevsim farklılıklarının büyük etkisi olduğu çeşitli
çalışmalarla ortaya konmuştur (O’Conner ve ark., 2006; Nwosu ve ark., 2007).
Örnek olarak evcil koyunlarda parazitlenen H. contortus’un sıcak ve nemli iklimlere
daha iyi uyum sağladığı, Teladorsagia ve Trichostrongylus cinslerine ait
nematodların ise soğuk iklim şartlarına uyumlarının daha başarılı olduğu
kaydedilmiştir (Zajac, 2006). Yine İran’da yapılan bir diğer araştırmada (Eslami ve
ark.,1979), özellikle aynı merada otlayan evcil ve yabani ruminantlar arasında
mevsime bağlı olarak paraziter bulaşmanın şekillendiği ve bu durumun evcil ve
yabani koyunlarda enfeksiyon şiddetini büyük ölçüde artırdığı belirtilmiştir
Türkiye’de evcil koyunlar üzerinde yapılan çalışmaların bir kısmında (Umur,
1997; Köroğlu ve ark., 2001; Umur ve Yukarı, 2005; Altaş ve ark., 2006 )
parazitlerin yayılışının mevsimlere bağlı değişiklikler gösterdiği saptanmış;
Marshallagia ve Trichostrongylus cinslerine bağlı türlerin kış ve sonbahar aylarında
Nematodirus, Ostertagia, Teladorsagia ve Trichuris cinslerine bağlı türlerin ise yaz
ve sonbahar aylarında daha yaygın görüldüğü kaydedilmiştir.
Bu çalışmada Anadolu yaban koyunlarında yapılan nekropsi sonucu Aralık-
Şubat döneminde M. marshalli, incelenen tüm hayvanlarda yaygın olarak
saptanmasına karşın, Temmuz-Ağustos döneminde sadece bir hayvanda tespit
edilmiştir. Araştırma sürecinde saptanan T. circumcincta, ise M. marshalli’nin tam
tersi olarak yaz döneminde daha yaygın olarak bulunmuştur. Yine T. occidentalis ile
T. trifurcata arasında da benzer bir durum gözlenmiş olup, T. occidentais bir hayvan
hariç tamamen kış sezonunda, T. trifurcata ise sadece yaz döneminde saptanmıştır.
İncelenen hayvanların kolonlarında tespit edilen C. ovina, toplanan parazit ve enfekte
hayvan sayıları bakımından kış aylarında daha yüksek oranda tespit edilmiştir. Elde
edilen veriler ışığında bu araştırmada, yaz ve kış mevsimlerinde toplanan parazit
sayılarının istatistiksel olarak değerlendirilmesi sonucu; M. marshalli, T.
86
circumcincta, T. trifurcata, T. occidentalis ve C. ovina’nın yaz ve kış
mevsimlerindeki parazit sayısı değişimi istatistiksel olarak anlamlı (p<0,001)
bulunmuştur. Araştırmada saptanan diğer nematodlarda ise toplanan parazit sayısı
bakımından yaz ve kış mevsimleri arasında istatistiksel açıdan önemli bir farklılık
tespit edilmemiştir (p>0,05). Bu araştırmada şartlara bağlı olarak dışkı örneklerinin
sadece Temmuz-Ağustos arası dönemde temin edilebilmesi sebebiyle dışkı
bakılarında bulunan parazitlerin mevsime bağlı değişimlerinin belirlenmesi mümkün
olmamıştır.
Çeşitli ülkelerde yaban koyunlarında ve ülkemizde evcil koyunlarda yapılan
çalışmalarda (Kistner ve ark., 1977; Eslami ve ark., 1979; Umur, 1997; Umur ve
Yukarı, 2005) tespit edilen M. marshalli, T. circumcinta, T. axei türlerinin
abomasum, T. probolurus, T. colubriformis, N. lanceolatus, N. spathiger, N.
abnormalis türlerinin ince bağırsak, T. ovis, T. skrjabini, C. ovina türlerinin sekum
ve kolonda yaygın olarak görüldüğü kaydedilmiştir. Araştırmalarda (Umur, 1997;
Köroğlu ve ark., 2001; Umur ve Yukarı, 2005; Altaş ve ark., 2006, Cengiz ve Değer,
2009) özellikle Trichostrongyloidea üstailesine bağlı türlerin çok fazla sayıda
görüldüğü, buna bağlı olarak miks enfeksiyon oranının yüksek olduğu
kaydedilmiştir.
Bu çalışmada da parazit türlerinin sindirim sistemi bölümlerine göre
bulunduğu kısımlar ilgili çalışmalar ile benzerlik göstermiş; M. marshalli, %99,94, T.
circumcinta %97,05, T. occidentalis % 99,47 ve T. trifurcata %100 oranında
abomasumda; N. lanceolatus, %98,13, N. spathiger, %71,73 ve T. probolurus %100
oranında ince bağırsaklarda; T. skrjabini, T. discolor ve T. ovis’in tamamı sekumda
ve C. ovina’nın tamamı kolonda saptanmıştır. Araştırma kapsamında incelenen 17
Anadolu yaban koyununun 14’ünde daha önceki araştırmalara benzer şekilde miks
enfeksiyon oranın oldukça yüksek olduğu gözlenmiş enfekte Anadolu yaban
koyunları arasında miks enfeksiyon oluşturan tür sayısı ortalaması 5,6 olarak tespit
edilmiştir.
Yurt dışında yapılan çalışmalarda, yaban koyunlarında hayvan başına düşen
ortalama parazit sayısının 1.012-2.520 arasında değişen miktarlarda olduğu
bildirilmiştir (Beklund ve Senger, 1967; Uhazy ve Holmes, 1971). Ülkemizde evcil
87
koyunlar üzerinde yapılan çalışmalarda ise bu sayının 47,5-4.402,5 arasında değiştiği
kaydedilmiştir (Umur, 1997; Umur ve Yukarı; Altaş ve ark., 2006; Cengiz ve Değer,
2009). Bu çalışmada ortalama parazit sayısı ise 3.989 olarak bulunmuştur. Bu
değerin yurtdışında yaban koyunlarında yapılan çalışmalarda saptanan değerlerden
daha yüksek, ülkemizde evcil koyunlarda yapılan çalışmalarda tespit edilen
değerlerin arasında olduğu görülmektedir.
Çalışma sürecinde 115 Konya-Bozdağ ve 27 Ankara-Nallıhan Anadolu yaban
koyunu üretme istasyonlarından alınan toplam 142 bireye ait dışkı örneği incelenmiş
tir. Bu incelemede; Nallıhan ve Konya popülasyonları arasında Trichostrongylid tip
ve Trichuris sp. yumurtaları ile enfekte hayvan sayıları açısından bulunan farklılıklar
istatistiksel açısından anlamlı (p<0,05) bulunmuş, her iki durumda da Nallıhan
popülasyonun enfeksiyon oranı daha az olarak saptanmıştır. Bu durumun, örnek
alımından yaklaşık bir yıl önce, Bozdağ’dan nakledilen ve Nallıhan’daki üretme
istasyonunda üretimine başlanan Anadolu yaban koyunlarının nakil öncesi parenteral
ivermectin ile ilaçlanmış olmasından kaynaklanabileceği düşünülmektedir.
Dışkı incelemesi sonucu Anadolu yaban koyunlarında Coccidia oocytleri
%4,23 oranında bulunmuş olup, enfeksiyon oranı genç bireylerde %9,3, yaşlı
bireylerde ise %2,02 olarak saptanmış, bu oranlar arasındaki farklılık istatistiksel
açıdan anlamlı bulunmuştur. Coccidia enfeksiyonunun gençlerde daha fazla
gözlenmesi önceki araştırmalara benzerlik göstermektedir (Taylor, 2007; Andrews,
2013).
Bu araştırmada enfeksiyon şiddetini belirlemek üzere enfekte 89 Anadolu
yaban koyunu dışkı numunesinde Modifiye McMaster yöntemi kullanılarak gr
dışkıdaki yumurta sayısı belirlenmiştir. Bu test sonucu hayvanların %41,57’sinin gr
dışkıda 50’den az yumurta, %58,42’sinin 50-300 yumurta saptanmıştır. Koyunlarda
miks enfeksiyonlarda gr dışkıda 1.000 yumurta bulunması orta şiddette, 2.000 ve
üzeri yumurta bulunması ise ağır enfeksiyon olarak değerlendirilmektedir (Skerman
ve Hillard, 1966). Bunun yanında klinik olarak şiddetli enfeksiyon oluşması için gr
dışkıda; Ostertagia sp.’de 500 ve yukarısı, Trichostrongylus spp ve Nematodirus
spp’de 500-2000 arası yumurta tespit edilmesi gerekliliği bildirilmektedir (Love ve
Hutchinson, 2003). Bu çalışmada yumurta sayımı yapılan 89 hayvanın sadece 8’inde
88
gr dışkıda 150-300 trichostrongylid tip yumurta tespit edilmiş olup, bu durum
Anadolu yaban koyunlarında sindirim sistemi nematodlarının ciddi enfeksiyon
oluşturacak sayıda olmadığını, enfeksiyonun hafif şeklinde seyrettiğini
göstermektedir.
Genel görüş olarak ruminantlarda nekropside hafif şiddette enfeksiyonların
1.000-2000, ağır enfeksiyonların ise 5.000’den daha fazla sayıda helmintle oluştuğu
kabulü göz önüne alındığında (Love ve Hutchinson, 2003), bu araştırmada nekropsi
sonucu saptanan enfekte hayvan başına ortalama 3.989 parazitin tespit edilmesi, dışkı
incelemesinde hafif şiddette görülen enfeksiyondan farklı olarak orta şiddette bir
enfeksiyonun varlığını işaret eder niteliktedir. Ortalama parazit sayısının yüksek
çıkmasındaki nedenler araştırıldığında bu duruma, nekropsi yapılan hayvanlar
içerisinde yer alan çok yaşlı ve kör bir dişide tek başına 16.906 parazit tespit
edilmesinin büyük etkisi olduğu anlaşılmaktadır. Zira bu koyun dikkate
alınmadığında ortalama parazit sayısının 2.862 düştüğü ve nekropsi yapılan
koyunların bazılarında hafif, bazılarında da orta şiddette enfeksiyon görüldüğü tespit
edilmiştir.
Akciğer kıl kurdu etkenleri gerek evcil gerekse yaban koyunlarında dışkı ve
nekropsi incelemesi sonucunda sıklıkla karşılaşılan nematodlardan olup, ülkemizde
evcil koyunlarda yapılan çalışmalarda Dictyocaulus filaria, Mullerius capillaris,
Cystocaulus ocreatus, Protostrongylus rufescens, P. unciphorus ve Neostrongylus
linearis türlerine değişik oranlarda rastlandığı bildirilmektedir (Doğanay ve Öge,
1997). Yine yurtdışında yaban koyunlarında yapılan çalışmalarda; Kanada’da Ovis
canadensis canadensis’te Protostrongylus rushi ve P. stilesi’ye (Uhazy ve
Holmes,1971), Çekoslovakya’da Ovis ammon musimon’da M. capillaris ve
N.linearis’e (Dyk ve Chroust, 1975), Macaristan’da Ovis ammon musimon’da M.
capillaris, D. flaria, P.rufescens ve C. ocreatus (Takacs, 2003) türleri saptanmıştır.
Bu çalışmada Anadolu yaban koyunlarında yapılan dışkı incelemesinde de yukarıda
ifade edilen çalışmalara paralel olarak en çok karşılaşılan 4 türden Cystocaulus
ocreatus %76,76, Protostrongylus sp. %68,31, Muellerius capillaris %15,49 ve
Dictyocaulus filaria %2,11 oranında saptanmıştır. Cystocaulus ocreatus ile
enfeksiyon oranı erkek bireylerde %88,46 ve dişi bireylerde %70 olarak tespit
edilmiş ve bulunan farklılık istatistiksel olarak anlamlı (p<0,05) bulunmuştur.
89
5. SONUÇ VE ÖNERİLER
Evcil hayvanlarda parazit sayısına bağlı olarak iştah kaybı ve verim
düşüklüğü ile başlayan, ağır enfeksiyonlarda ise paraziter gastro enteritis, anemi ve
ölüme kadar gidebilen ve önemli ekonomik kayıplar oluşturan paraziter hastalıların
yabani hayvanlardaki durumunun araştırılması, tespit edilen enfeksiyonlar
konusunda epidemiyolojik, epizootolojik, korunma ve kontrol verilerinin ortaya
konulması açısından büyük önem arz etmektedir. Türkiye’de günümüze kadar
paraziter hastalıkların yabani ruminantlardaki durumunu ortaya koymak üzere birkaç
hayvan üzerinde vaka takdimi tarzında çok az sayıda araştırma yapılabilmiştir. Bu
çalışma ülkemizde yaban hayvanları üzerinde tek türle yapılan geniş kapsamlı ilk
paraziter araştırma olmuştur. Çalışmada, Anadolu yaban koyunlarındaki sindirim
sistemine yerleşen helmint türleri belirlenmiş, dişi-erkek, genç-yaşlı bireyler
arasındaki enfeksiyon oranı farklılıkları tespit edilmiş, ve kısmende olsa mevsime
bağlı enfeksiyon oranlarındaki değişiklikler incelenmiştir. Araştırmada elde edilen
sonuçlar ülkemizde evcil ve yaban koyunları ve yurt dışında değişik yaban koyunu
türleri üzerinde yapılan benzer özellikli çalışmalar ile karşılaştırılmış, benzer ve
farklı olan bulgular ortaya koyulmuştur.
Bu çalışma ile sonuç olarak; Anadolu yaban koyunlarında sindirim sistemi
nematodlarından özellikle Nematodirus sp., Teladorsagia sp. ve Marshallagia
marshalli türleri ile enfeksiyonun diğer nematod türleri ile enfeksiyonlara nazaran
daha yaygın olduğu, bunun yanı sıra akciğer kıl kurtları ile enfeksiyonun
azımsanmayacak ölçüde (%88,73) olduğu ve cestod enfeksiyonlarından Avitellina
centripunctata(%11,76) ve Thysaniezia ovilla’nın(%11,76) Anadolu yaban
koyunlarında (%23,52) bulunduğu saptanmıştır. Dışkı bakısı yapılan 142 klinik
olarak sağlıklı Anadolu yaban koyununun 89’unda gr dışkıdaki yumurta sayısı tespit
edilmiş olup, bu hayvanlarda enfeksiyonun hafif seyrettiği saptanmıştır.
Bu çalışmada materyal toplamada karşılaşılan sorunlar nedeni ile daha fazla
sayıda hayvan üzerinde nekropsi çalışması yapılamamış ve Anadolu yaban
koyunlarında yakalama çalışmalarının sadece yaz mevsiminde yapılması nedeni ile
90
dışkı örneklerinde sadece bir mevsimdeki durum ortaya konabilmiştir. İleride
yapılacak çalışmalarda imkanlar el verdiği sürece daha fazla sayıda örnekle
çalışılması ve örneklemenin değişik mevsimlere yayılmasının faydalı olacağı
düşünülmektedir.
Bu çalışma sonucunda elde edilen veriler ışığında, özellikle Anadolu yaban
koyunlarının yaşam alanlarına yakın yörelerde evcil koyunlarda helmint fauna
tespitine yönelik çalışmalarda elde edilen türlerle hemen hemen aynı türlerin elde
edildiği ve herhangi bir helmint türüne karşı doğal direnç gelişmediği tespit
edilmiştir. Evcil ve yabani ruminantların otlak alanı olarak binlerce yıldır aynı
habitatı (İç Anadolu bozkırları) paylaşması sebebiyle meydana gelen bu durum,
parazit türlerinin mevsime bağlı sürekli olarak kendisine yaşamını sürdürecek bir
konak bulmasına ve enfeksiyon şiddetinin azalmadan hatta şidetlenerek devam
ettirmesine yol açmaktadır. Paraziter enfeksiyonların yoğunluğu ve önlenememesi
bölgede yapılan hayvancılığı ekonomik olarak büyük oranda etkilemekte ve bölgede
yaşam mücadelesi veren Anadolu yaban koyunları üzerinde paraziter ve sekonder
etkenler bakımından istenmeyen etkiler yaratmaktadır.
Anadolu yaban koyunlarında paraziter açıdan kapsamlı olarak yapılan bu ilk
çalışmanın örnek toplamda karşılaşılan sorunlara rağmen diğer yaban hayvanı
türlerinde de gerçekleştirilmesi, ülkemizdeki paraziter enfeksiyonların
epidemiyolojisi ve epizootolojisinin daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır. Bunun yanı
sıra milyonlarca yıldır doğal seleksiyona uğrayan yabanıl hayvanlardaki olası doğal
dirençlilik ve var olabilecek mekanizmalarının aydınlatılması ile günümüzde gittikçe
artan bir sorun haline gelen antiparaziter ilaçlara karşı direnç meselesine çözüm
bulunması mümkün görülmektedir. Gelişen gen transferi yöntemleri gibi yaklaşımlar
ile üstesinden gelinebilecek bu durumun, ülkemiz biyoçeşitliliğinin değerini büyük
oranda arttırabileceği düşünülmektedir.
91
ÖZET
Anadolu Yaban Koyunlarında (Ovis gimelinii anatolica) sindirim sistemi helmintleri
Bu çalışmada ülkemize endemik ve nesli tehlike altında olan Anadolu yaban koyunlarının
(Ovis gmelinii anatolica) sindirim sistemi helmintlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.
Türkiye’deki bir çok yaşama alanında insan nüfusunun artması sonucu habitat kaybı, kaçak
avcılık gibi nedenlerle soyunun tükenmesi ile Konya-Aksaray yolunun 50. km’sinde bulunan
Bozdağ dışındaki tüm Anadolu yaban koyunu popülasyonları 1960’lı yıllara gelindiğinde
yok olmuştur. Bozdağ’da kurulan üretme istasyonunda üretilen Anadolu yaban
koyunlarından bir kısmı 2004 yılında başlatılan proje ile eski yaşam alanlarından Ankara-
Nallıhan ve Karaman-Karadağ’a yeniden yerleştirilmiştir. Günümüz itibarı ile sayıları 550-
650 civarında olan bu alttür, ana popülasyon Konya-Bozdağ olmak üzere yeniden
yerleştirilen alanlarla birlikte üç popülasyon halinde yaşamaya devam etmektedir.
Araştırma sürecinde, 2007-2010 tarihleri arasında Konya-Bozdağ’dan elde edilen 9’u erkek,
8’i dişi olmak üzere 17 Anadolu yaban koyunu sindirim sistemi örneği ile 2010 yılı Temmuz
ve Ağustos ayları arasında 115 Konya-Bozdağ, 27 Ankara-Nallıhan olmak üzere 52’si erkek,
90’ı dişi hayvandan alınan toplam 142 dışkı örneği incelenmiştir.
İncelenen 17 Anadolu yaban koyunu sindirim sisteminin 15’inde (%88,24) 11 nematod ve 2
sestod olmak üzere toplam 13 tür helminte rastlanmıştır. Çalışmada Anadolu yaban
koyunlarından toplanan parazit sayısı toplam 59.838 olup; bunların 5’i 2 sestod türüne, geri
kalan 59.833’ü ise 11 nematod türüne aittir. Nekropsi yapılan 17 Anadolu yaban koyununda
hayvan başına düşen ortalama parazit sayısı 3.989 olarak bulunmuştur. Bu sayı erkek
bireylerde 4.065, dişi bireylerde ise 3. 902 olarak saptanmıştır.
Sindirim sistemi incelenen hayvanların abomasumlarında en yaygın türler sırasıyla;
Teladorsagia circumcincta (% 52,94), Marshallagia. marshalli (% 41,18) ve Teladorsagia
occidentalis (% 41,18) olurken, Teladorsagia trifurcata (% 23,53) bunları takip etmiştir.
İnce bağısaklarda ise Nematodirus lanceolatus (% 88,24), Nematodirus spathiger (% 58,82)
ve Trichostrongylus. probolurus (% 35,29) en fazla bulunan türler olarak saptanmıştır.
Sekumda Trichuris skrjabini (% 52, 94) en yaygın tür olurken bu türü Trichuris discolor (%
11,76) ve Trichuris ovis (% 5,88) izlemiştir. Kolonda ise Chabertia ovina % 52,94 oranında
tespit edilmiştir. İnce bağırsaklarda bulunan sestodlarda enfeksiyon oranı Avitellina
centripunctata ve Thysaniezia ovilla’da %11,76 olarak gerçekleşmiştir.
Dışkı örneklerinin incelemesi sonucunda Anadolu yaban koyunlarında en yaygın olarak
Trichostrongylid tip yumurta bulunmuş olup (%69,72), bunu %61,97 oranı ile Nematodirus
sp. izlemiş ve Trichuris sp.’ye ait yumurta oranı %16,90 olarak saptanmıştır. Çalışmada
Coccidia oocyctleri ise %4,23 oranında tespit edilmiştir.
92
Araştırmada, yeterli miktarda dışkısı bulunan 89 (%62,67) Anadolu yaban koyununda
Modifiye McMaster yöntemi ile gr. dışkıda yapılan yumurta sayımı sonucunda hayvanların
37’sinde (%41,57) negatif sonuç elde edilmiş, pozitif sonuç vererek gr. dışkıda 50 ile 300
arasında yumurta saptanan hayvan sayısının 52 (%58,42) olduğu tespit edilmiştir.
Çalışmada Anadolu yaban koyunlarının incelenen dışkı numunelerinde akciğer kıl kurdu
etkeni larvalarından Cystocaulus ocreatus’a %76,76, Protostrongylus sp. %68,31,
Muellerius capillaris’e %15,49’unda ve Dictyocaulus filaria’ya %2,11 oranında
rastlanmıştır.
Bu çalışma ile sonuç olarak; Anadolu yaban koyunlarında sindirim sistemi nematodlarından
özellikle Nematodirus sp., Teladorsagia sp. ve Marshallagia marshalli türleri ile
enfeksiyonun diğer nematod türleri ile enfeksiyonlara nazaran daha yaygın olduğu, bunun
yanı sıra akciğer kıl kurdu enfeksiyonlarının azımsanmayacak ölçüde (%88,73) görüldüğü ve
cestod enfeksiyonlarından Avitellina centripunctata ve Thysaniezia ovilla’nın Anadolu
yaban koyunlarında (%23,52) bulunduğu tespit edilmiştir. Bu araştırma ile Nematodirus
lanceolatus, N. spathiger, Teladorsagia trifurcata, Trichostrongylus probolurus, Trichuris
skrjabini, T. discolor, T. ovis, Avitellina centripunctata türlerine ait erişkin helmintler ile
Muellerius capillaris ve Protostrongylus sp.’ye ait akciğer kıl kurdu larvaları Anadolu yaban
koyunlarında ilk kez kaydedilmiştir.
Anahtar Sözcükler: Anadolu yaban koyunu (Ovis gmelinii anatolica), sindirim sistemi,
helmint, parazit, yayılış.
93
SUMMARY
Digestive Tract Helminths in Anatolian Mouflons (Ovis gmelinii anatolica)
In this study, it is aimed to determine digestive tract helminthes of Anotalian Mouflon, an
endemic and endangered subspecies living in Turkey.
Anatolian Mouflon is in danger of extinction due to increased human activities, habitat loss
and poaching by 1960s with the exception of the population in Bozdag Turkey, located on
the 50th km of Konya-Aksaray motorway.
Some of the Anatolian Mouflons, bred in the Bozdag Breeding Station, have been re-
introduced former living areas, Karaman Karadağ and Ankara-Nallıhan within a project
started in 2004. Today, the number of this sub-species is around 550 to 650 and they are
living in Konya-Bozdağ (main), Ankara-Nallıhan (re-introduced) and Karaman-Karadağ (re-
introduced).
During this research, 17 (9 male and 8 female) digestive tract samples received from Konya-
Bozdağ between 2007-2010, in addition to that, 142 fecal samples (52 male and 90 female)
collected between July-August 2010 from both Konya-Bozdağ Area (115) and Ankara-
Nallıhan(27) had been examined.
In total 13 helminth species, 11 nematod and 2 cestod, have been detected in 15 (%88,24)
digestive tract samples out of 17. In this research, total parasite number of collected from
Anatolian Mouflons was 59.833 and only 5 parasites were belonging to 2 cestod species,
while the others belonging to 11 nematode species. Mean parasite burden was 3.989 in
necropsied animals. This number was 4.065 in males and 3.902 in females.
The most common species in abomasum were, Teladorsagia circumcincta (52,94%),
Marshallagia marshalli (41,18%), Teladorsagia occidentalis (41,18%) and Teladorsagia
trifurcata (23,53%), respectively. In small intestines, Nematodirus lanceolatus (88,24%),
Nematodirus spathiger (58,82%) and Trichostrongylus probolurus (35,29%) were the most
commen ones. In ceacum, Trichuris skrjabini (% 52, 94) was the most common species
followed by Trichuris discolor (% 11,76) and Trichuris ovis (5,88%). Chabertia ovina was
found in colon with percentage of 52,94%. The infection rate for cestod species, Avitellina
centripunctata and Thysaniezia ovilla, detected in small intestine was the same (%11,76).
As a result, the most commonly detected egg type in fecal samples of Anatolian Mouflon
was trichostrongylid (69.72%), followed by Nematodirus sp. (61.97%), and Trichuris spp
(16.90%). It was determined that the rate of Coccidia oocycts was 4.23%.
In this study, the amount of 89 (62,97 %) samples out of 142 were adequate to study for
McMaster method. It was detected that, 37 (41,57%) samples were negative while 52
(58,42%) samples were positive, which means that 50 to 300 eggs per gr feces were found
in those positive samples.
94
The rates of larval form lungworms in Anatolian Mouflons’ fecal samples were Cystocaulus
ocreatus (76,76%), Protostrongylus sp. (68,31%), Muellerius capillaris (15,49%) and
Dictyocaulus filaria (2,11%) respectively.
In this study, it is concluded that the infection frequency of Nematodirus sp., Teladorsagia
sp. and Marshallagia marshalli were higher than the frequency of the other nematod species
located digestive track. In addition to that, the rate of the infections with the lungworms
(88,73%) were high enough to consider. It was detected that cestod infections with Avitellina
centripunctata and Thysaniezia ovilla (23,52%), exist in Anatolian Mouflons. Adult forms of
Nematodirus lanceolatus, N. spathiger, Teladorsagia trifurcata, Trichostrongylus
probolurus, Trichuris skrjabini, T. discolor, T. ovis, Avitellina centripunctata as well as
larval forms of lungworms, Muellerius capillaris and Protostrongylus sp., were recorded for
the first time in Anatolian Mouflon.
Key words: Anatolian Mouflon (Ovis gmelinii anatolica), digestive track, helminth,
parasite, prevalance.
95
KAYNAKLAR
ABBOTT, K.A., TAYLOR, M., STUBBINGS, L.A. (2009). Sustainable Worm Control
Strategies for Sheep. 3th Ed.
Erişim:[http://archive.defra.gov.uk/foodfarm/farmanimal/diseases/control/documents/
scops-technical-manual-0903.pdf ]. Erişim tarihi: 27.07.2013.
ALTAŞ, M., SEVGİLİ, M., GÖKÇEN, A., BAYBURS, H.C. (2006). Şanlıurfa yöresindeki
koyunlarda sindirim sistemi nematodlarının yaygınlığı. T. Parazitol. Derg., 30: 317-
321.
ANDERSON, R.C., (2000). Nematode Parasites of Vertebrates: Their Development and
Transmission, 2nd Ed. CAB International, Oxon, UK.
ANDREWS A.H. (2013). Some aspects of coccidiosis in sheep and goats. Small Ruminant
Res., 110: 93– 95.
ARIHAN, O. (2000). Population Biology, Spatial Distribution and Grouping Patterns of the
Anatolian Mouflon (Ovis gmelinii anatolica). Yüksek Lisans Tezi, Orta Doğu Teknik
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü.
ARIKAN, F. (2011). Konya Bozdağ Yaban Hayatı Geliştirme Sahasındaki Anadolu Yaban
Koyunlarında (Ovis gmelinii anatolica) Biyokimyasal Kan Parametreleri. Doktora
Tezi. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü.
AYAZ, E., TINAR, R., (Ed.). (2011). Cestoda. Veteriner Helmintoloji içinde. Dora Basım
Yayın Ltd. Şti. Bursa, s.: 77-150.
AYDENİZÖZ, M., YILDIZ, K. (2003): Prevalence of Anoplocephalidae species in sheep
and cattle slaughtered in Kirikkale, Turkey. Rev. Med. Vet., 154: 767-771.
BARJI, H., RAJI, A.R., NAGHIBI, A.G. (2011). The comparative morphology of
Marshallagia marshalli and Ostertagia occidentalis (Nematoda: Strongylida,
Trichostrongylidae) by scanning electron microscopy. Parasitol. Res., 108: 1391-
1395.
BECKLUND, W.W., SENGER, C.M. (1967). Parasites of Ovis canadensis in Montana, with
a checklist of the internal and external parasites of Rocky Mountain bighorn sheep in
North America. J. Parasitol. 53: 157–165.
BECKLUND, W.W., WALKER, M.L. (1967). Nematodirus of domestic sheep, ovis aries, in
the United States with a key to species. J. Parasitol., 53: 777-781.
BECKLUND, W.W., WALKER, M.L. (1971). Nomenclatur and morphology of Ostertagia
trifurcata Ransom, 1907, with data on spicule lengths of five stomach worms of
ruminants. J. Parasitol., 57: 508-516.
BOWMAN, D.D. (2008). Georgis' Parasitology for Veterinarians. 9th Ed., W. B. Saunders
Company, Philadelphia, Pennsylvania, p.: 156-163.
96
CANTORAY R., GÜÇLÜ F., AYDENİZÖZ M. (1993): Konya E.B.K. mezbahasında
kesilen koyunlarda Anoplocephalidae türlerinin yayılışı. Eurasian J. Vet. Sci., 9: 53-
57.
CENGİZ, Z. T., DEĞER, M. S. (2009). Van yöresinde koyunlarda Trichostrongylidosis. T.
Parazitol. Derg., 33: 222-226.
CHOWDHURY, N., A. A. AGUIRRE (2001). Helminths of Wildlife. Science Publishers,
Inc., Enfield, New Hampshire, p.: 157-197.
ÇELİK, M. (2004). Radyotelemetri ve Gözlem Araçları Kullanarak Anadolu Yaban
Koyunlarının (Ovis gmelinii anatolica Valenciennes 1856) Bazı Davranış
Özelliklerinin Araştırılması. Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri
Enstitüsü.
DEĞER, S., BİÇEK, K., (2005). Van ve yöresinde koyunlarda endoparaziter fauna tespiti ve
paraziter invazyonların kontrolü üzerine öneriler. Y.Y.Ü. Vet. Fak. Derg., 16: 51-54.
DOĞANAY A., ÖGE S. (1997). Türkiye’de koyun ve keçilerde görülen helmintler. Kafkas
Üniv. Vet. Fak.Derg., 3: 97-114.
DURETTE-DESSET, M.C., HUGOT, J.P., DARLU, P., CHABAUD, A.G. (1999). A
cladistic analysis of the Trichostrongyloidea (Nematoda). Int. J. Parasitol., 29: 1065-
1086.
DYK, V., CHROUST, K. (1975). The incidence and possible cross transmission of coccidia
and helminths in the mouflon and roe deer in Czechoslovakia. Vet. Parasitol., 1: 145-
150.
ECKERT, J., KUTZER, E., ROMMEL, M., BÜRGER, H.J., KÖRTING, W. (1992).
Veterinärmedizinische Parasitologie. Verlag Paul Parey, Berlin, Hamburg.
ESLAMI, A., MEYDANI, M,, MALEKI, S., ZARGARZADEH, A. (1979). Gastrointestinal
nematodes of wild sheep (Ovis orientalis) from Iran. J. Wildlife Dis., 15: 263-265.
EYSKER, M., PLOEGER, H.W. (2000). Value of present diagnostic methods for
gastrointestinal nematode infections in ruminants. Parasitol., 120: 109–19.
FOX, M.T. (1997). Pathosphysiology of infection with gastrointestinal nematodes in
domestic ruminants: recent developments. Vet. Parasitol., 72: 285-308.
GIBBONS, L.M., KHALIL, L.F. (1982). A key for the identification of genera of nemetode
family Trichostrongylidae Leiper, 1912. J. Helminthol., 56: 185-233.
GICIK, Y., ARSLAN, M.Ö., KARA, M., KÖSE, M. (2003). Kars ilinde kesilen koyunlarda
Paramphistomiosisin yaygınlığı. T. Parazitol. Derg., 27: 260-261.
GÖNENCİ, R., YILDIRIM, M. (2008). İskenderun mezbahasına getirilen sığırların rumen
ve retikulumlarında karşılaşılan yabancı cisimler ve oluşturdukları
komplikasyonlarının araştırılması. Y.Y.Ü. Vet. Fak. Derg., 19: 31-36.
97
GÜÇLÜ, F., DİK, B., KAMBURGİL, K., SEVİNÇ, F., AYTEKİN, H., AYDENİZÖZ, M.
(1996). Konya yöresi koyunlarında mide-bağırsak nematodlarının yayılışı ve
mevsimsel dağılımı. Veterinarium, 7: 51-55.
GÜL, A. (2007). Iğdır yöresinde koyunlarda endoparaziter fauna tespiti (Coccidiosis,
Helminthiasis). Y.Y.Ü. Vet. Fak. Derg., 18: 7-11.
GÜRALP, N. (1981). Helmintoloji. Ank. Ünv. Vet. Fak. Yay. No: 368 Ders Kitabı :266, 2.
Baskı. Ank Ünv Basımevi. Ankara.
HIENDLEDER, S., KAUPE B., WASSMUTH R., JANKE, A. (2002). Molecular analysis of
wild and domestic sheep questions current nomenclature and provides evidence for
domestication from two different subspecies. P. Roy. Soc. Lond. B. Bio., 269: 893-
904.
KAYA, M. A. (1989). Bozdağ’ da (Konya) Yaşayan Anadolu Yaban Koyunu, Ovis gmelinii
anatolica (Mammalia: Artiodactyla)’nın Biyolojisi. Dotora Tezi, Selçuk Üniversitesi,
Konya.
KAYA, M. A. (1991). Bozdağ (Konya)’da yaşayan yaban koyunu, Ovis orientalis anatolica
Valenciennes 1856’nın morfolojisi, ağırlık artışı, boynuz ve diş gelişimi. Tübitak -
Doğa Türk Zooloji Dergisi, 15: 135-149.
KIRCALI, F. (2003). Kazan Mezbahasında Kesilen Hayvanların Kalınbağırsaklarında
Saptanan Helmint Türleri. Doktora Tezi. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri
Enstitüsü.
KIRCALI SEVİMLİ F, KOZAN E, KÖSE M, ESER M. (2006). Dışkı muayenesine göre
Afyonkarahisar ili koyunlarında bulunan helmintlerin yayılışı. Ankara Üniv. Vet. Fak.
Derg., 53: 137-140.
KISTNER,T.P., MATLOCK, S.M, WYSE, D. AND MASON, G.E. (1977). Helminths
parasites of bighorn sheep in Oregon. J. Wildlife Dis., 13: 125-130.
KNIGHT, R. A. (1974). Trichuris oreamnos sp. from the mountain goat, Oreamnos
americanus (Blainville), in British Columbia, Canada, and a key to Trichuris in North
American ruminants. J. Parasitol. 60: 275-279.
KÖROĞLU, E., ŞİMŞEK, S., DİLGİN, N., GÜLTEKİN, İ., ALTAŞ, M.G. (2001). Elazığ
yöresi koyunlarında mide-bağırsak nematodlarının yaygınlığı. Fırat Üniv.Sağlık Bilim.
Derg., 15: 145-154.
LANCESTER, M.B., HONG, C. (1990). The identification of females within the subfamily
Ostertagiinae Lopez-Neyra 1947. Vet. Parasitol., 35: 21-27.
LEVINE, N. D. (1980). Nematode Parasites of Domestic Animals and of Man, 2nd Ed.
Minneapolis: Burgess Publishing.
LICHTENFELS, J.R., PILITT, P.A. (1983). Cuticular ridge patterns of Nematodirus
(Nematoda: Trichostrongyloidea) parasitic in domestic ruminants of North America,
with a key to species. P. Helm. Soc. Wash. 50: 261–274.
98
LOVE S.C.J., HUTCHINSON G.W. (2003). Pathology and diagnosis of internal parasites in
ruminants. In Gross Pathology of Ruminants, Proceedings 350, Post Graduate
Foundation in Veterinary Science, University of Sydney, Sydney; Chapter 16: 309-
338.
MAGI, M., BERTANI, M., DELL'OMODARME, M., PRATI, M.C. (2002).
Epidemiological study of the intestinal helminths of wild boar (Sus scrofa) and
mouflon (Ovis gmelini musimon) in central Italy. Parassitologia.44: 203-5.
MANFREDI, M.T., DI CERBO, A.R., TRANQUILLO, V., NASSUATO, C., PEDROTTI,
L., PICCOLO, G. (2007). Abomasal nematodes of the red deer (Cervus elaphus) in
north-eastern Italy. J. Helminthol., 81: 247-53.
NWOSU, C.O., MADU, P.P., RICHARDS, W.S. (2007). Prevalence and seasonal changes
in the population of gastrointestinal nematodes of small ruminants in the semi-arid
zone of north-eastern Nigeria. Vet. Parasitol., 144: 118-124.
O'CONNOR L.J., WALKDEN-BROWN S.W., KAHN L.P. (2006). Ecology of the free-
living stages of major Trichostrongylid parasites of sheep. Vet. Parasitol. 142:1-15.
OĞUZ, T. (1961). Ankara Mezbahasında kesilen koyunların bağırsaklarında görülen
Chabertia ovina (Gmelin, 1790) dair sistematik araştırmalar. Ankara Üniv. Vet. Fak.
Derg., 8: 298-305.
OĞUZ, T. (1976). Yurdumuz koyun ve sığırlarında tespit ettiğimiz Trichuris
(Trichocephalus) türleri. Ankara Üniv. Vet. Fak. Derg., 23: 412-421.
ÖNCEL, T. (2000). Güney Marmara Bölgesindeki koyunlarda helmint türlerinin yayılışı. T.
Parazitol. Derg., 24: 414-418.
ÖZDAL, N., GÜL, A., İLHAN, F., DEĞER, S. (2010). Prevalence of Paramphistomum
infection in cattle and sheep in Van Province, Turkey. Helminthologia, 47: 20-24.
ÖZÜT, D. (2009). Evaluation of the adaptation process of a reintroduced Anatolian mouflon
(Ovis gmelinii anatolica) population through studying its demography and spatial
ecology. Doktora Tezi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü.
RAMAJO MARTÍN, V., PÉREZ SÁNCHEZ, R., RAMAJO HERNÁNDEZ, A., OLEAGA,
A. (2007). Preliminary data about the parasitism caused by Protozoa, Helminths and
Ticks in cervids and wild bovids from Salamanca (western Spain). Rev. Iber.
Parasitol., 67: 69-77.
SAMUEL, W. M., PYBUS, M. J., KOCAN, A. A. (2001). Gastrointestinal Strongyles in
Wild Ruminants. Parasitic Diseases of Wild Mammals, 2nd Ed. Iowa State University
Press, Ames, Iowa, USA. p.: 193-227.
SCHNIEDER, T. (2006). Helminthosen der Wiederkäuer. In: Veterinärmedizinische
Parasitologie, Ed: T. Schnieder, 6. Auflage, Parey Verlag, Stuttgart, p: 166-234.
SEVİNÇ, F., GÜÇLÜ, F., USLU, U. (2004). Anadolu yaban koyununda (Ovis orientalis
anatolica) bulunan parazitler. Erciyes Üniv. Vet. Fak. Derg. 1: 87-89.
99
SIMPSON, H.V. (2000). Pathophysiology of abomasal parasitism: Is the host or parasite
responsible? Vet. J., 160: 177-191.
SKERMAN, K.D., HILLARD, J.J. (1966). A Handbook for Studies of Helminth Parasites of
Ruminants, Near East Animal Health Institute, Handbook 2. Teheran, Iran.
SOULSBY, E. J. L. (1965) Textbook of Veterinary Clinical Parasitology. Vol. I. Helminths.
Oxford: Blackwell Scientific publications, p.: 331-387.
SOULSBY, E. J. L. (1982). Helminths, Arthropods and Protozoa of Domesticated Animals.
Balliere, Tindall and Cassell, London.
ŞENLİK, B. (2011). Teşhis Yöntemleri. In: Veteriner Helmintoloji, Ed: R. Tınar, Dora
Basım Yayın Ltd. Şti. Bursa, s.: 427-482.
TAKÁCS, A. (2003). Helminthic infestation of the mouflon (Ovis ammon musimon) in
Hungary. Magy. Allatorv. Lap., 2: 94-98.
TAVASSOLI, M., SALIMI-RAD, M., BAGERZADEH-AZAR, A. (2000). Gastrointestinal
helminths of wild sheep (Ovis ammon orientalis) from Kabodan island National Park
of Urmia lake of Iran. Journal of Veterinary Parasitolog., 14: 77-78.
TAVASSOLI, M., KHOSHVAGHTI, H. (2010). Helminthes and Coccidia Infection of Wild
Sheep (Ovis ammon orintalis) in Kabodan Island of National Park of Urmia Lake,
Iran. Veterinary Research Forum, 1: 26-29.
TAYLOR, M.A., COOP, R.L., WALL, R.L. (2007) Veterinary Parasitology 3rd Ed.,
Blackwell Publishing, Oxford.
TINAR, R. (2011). Trematoda. In: Veteriner Helmintoloji, Ed: R. Tınar, Dora Basım Yayın
Ltd. Şti. Bursa, s.: 1-76.
TINAR, R., UMUR, Ş., KÖROĞLU, E., GÜÇLÜ, F., AYAZ, E., ŞENLİK, B. (2011).
Veteriner Helmintoloji. Ed: R. Tınar, Dora Basım Yayın Ltd. Şti. Bursa.
TİĞİN, Y., BURGU, A., DOĞANAY, A. , BOZAN, H., GÜÇLÜ, F. (1989). Koyun ve
sığırlarda Anoplocephalidae türlerinin yayılışı. A. Ü. Vet. Fak. Derg., 36(3): 614-627.
TOPARLAK M., TÜZER E. (2005). Veteriner Helmintoloji. İstanbul Üniversitesi Veteriner
Fakültesi Yayınları.
TURAN N. (1984). Türkiye’nin Av ve Yaban Hayvanları – Memeliler, Ongun Kardeşler
Matbaacılık Sanayi, Ankara.
UHAZY, L.S., HOLMES, J.C. (1971). Helminths of the Rocky Mountain bighorn sheep in
western Canada. Can. J. Zool., 49: 507–512.
UMUR Ş. (1991). Ankara Yöresi Tiftik Keçilerinde Sindirim Sistemi Helmintleri. Doktora
Tezi. Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü.
UMUR Ş. (1997). Kars yöresi koyunlarının mide-bağırsak nematodları ve mevsimsel
dağılımları. Turk. J. Vet. Anim. Sci., 21: 57-65.
100
UMUR, Ş., GICIK, Y. (1995). Kars yöresi ruminantlarında Anoplocephalidae türlerinin
yayılışı. T. Parazitol Derg., 19: 272-281.
UMUR, Ş., YUKARI, B.A. (2005). An abattoir survey of gastro-intestinal nematodes in
sheep in the Burdur region, Turkey. Turk. J. Vet. Anim. Sci., 29: 1195-1201.
UMUR, Ş., KÖROĞLU, E., GÜÇLÜ, F., TINAR, R. (2011a). Nematoda. In: Veteriner
Helmintoloji, Ed: R. Tınar, Dora Basım Yayın Ltd. Şti. Bursa, s.: 151-405.
UMUR Ş., GÜRLER A.T., BEYHAN Y.E., BÖLÜKBAŞ C.S., AÇICI M. (2011b). Two
new nematode species for Turkey helmint fauna in roe deer (Capreolus capreolus),
Spiculopteragia spiculoptera (Guschanskaia, 1931) and minor morph S. (Rinadia)
mathevossiani (Ruchliadev, 1948). Kafkas Üniv. Vet. Fak. Derg., 17: 649-54.
VAN AKEN, D., VERCRUYSSE, J., DARGANTES, A., VALDEZ, L., FLORES, A.,
SHAW, D.J. (1998). Development of immunity to Mecistocirrus digitatus (Nematoda:
Trichostrongylidae) in calves. Parasitol., 117: 83-7.
WALLER, P.J., RUDBY-MARTIN L., LJUNGSTRÖM, B.L., RYDZIK, A. (2004). The
epidemiology of abomasal nematodes of sheep in Sweden, with particular
reference to over-winter survival strategies. Vet. Parasitol., 122: 207-220.
YAZWINSKI, T.A., TUCKER, C.A. (2006). A sampling of factors relative to the
epidemiology of gastrointestinal nematode parasites of cattle in the United States. Vet.
Clin. N. Am- Food A., 22: 501-27.
YILDIZ, K., AYDENİZÖZ, M. (2001). Kırıkkale koyunlarında helmintlerin yayılışı. Ankara
Üniv. Vet. Fak.Derg., 48: 179-182.
ZAFFARONI, E., MANFREDI, M.T., CITTERIO, C., SALA, M., PICCOLO, G.,
LANFRANCHI, P. (2000). Host specificity of abomasal nematodes in free ranging
alpine ruminants. Vet. Parasitol., 90: 221–230.
ZAJAC AM. (2006). Gastrointestinal nematodes of small ruminants: life cycle,
anthelmintics, and diagnosis. Vet. Clin. N. Am- Food A., 22: 529-41.
101
ÖZGEÇMİŞ
I- Bireysel Bilgiler
Adı : Hasan
Soyadı : EMİR
Doğum yeri ve tarihi : Amasya, 07.01.1973
Uyruğu : T.C.
Medeni durumu : Evli
Askerlik durumu : Yaptı
İletişim adresi ve telefonu : Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli
Parklar Genel Müdürlüğü, Söğütözü Cad. No:14-E
Söğütözü/ANKARA
Telefon : 0 312 207 60 85
II- Eğitimi
2007- 2013, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi, Parazitoloji
ABD, Doktora
1989-1995, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi, Lisans
Yabancı dili : İngilizce
III- Ünvanları
1995, Veteriner Hekim
102
IV- Mesleki Deneyimi
2002-, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar
Genel Müdürlüğü, Veteriner Hekim
1997-2000, Deva İlaç Sanayi, Tıbbi Mümessil
1995-1997, Özel Veteriner Kliniği, Veteriner Hekim
V- Bilimsel İlgi Alanları
Yayınlar:
GÖNENÇ, B., ÖGE, H., ÖGE, S., EMİR, H., ÖZBAKIŞ, G., AŞTİ,
C. (2012). First record of Lyperosomum longicauda Rudolphi, 1809
(Trematoda: Dicrocoeliidae) in Northern Bald Ibis (Geronticus
eremita) in Turkey. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi
Dergisi, 59(3), 227-230.
GÖNENÇ, B., ÖGE, H., ÖGE, S., EMİR, H., ÖZBAKIŞ, G., AŞTİ,
C. (2011). Türkiye’de Kelaynaklarda (Geronticus eremita) İlk
Lyperosomum longicauda (Trematoda: Dicrocoeliidae) Olgusu, 17.
Ulusal Parazitoloji Kongresi, Kars, 4-10 Eylül 2011, Kongre Program
ve Özet Kitabı (Poster bildiri: 305).
VI- Bilimsel Etkinlikleri
Projeler
Ulusal Biyoçeştliliğin ve Gen Kaynaklarının Korunması Hedefleri
Doğrultusunda Büyük Memeli Türlerinin Araştırılması, Korunması ve
Yönetimi, TÜBİTAK 1007 Projesi (2010-), Yardımcı Araştırmacı.
Dünyadaki Tek Otokton Alageyik (Dama dama) Popülasyonun Yeni
Uygun Alanlara Aşılanmasının Yayılış Modellemesi, Alan
Değerlendirmesi ve Popülasyon Yaşayabilirlik Analizi Yöntemleriyle
Tasarımı ve İlk Aşılamanın Telemetri ile İzlenmesi, TÜBİTAK
Projesi (2010-), Yardımcı Araştırmacı.
103
Doğaya Salınan Ceylanlarda (Gazella subgutturosa) Uyum Sürecinin
Mikrosatelit Analizi ile Genetik, Radyo Telemetri ve GPS Telemetrisi
ile Ekolojik Yönlerden Değerlendirilmesi, TÜBİTAK Projesi (2007-
2009), Yardımcı Araştırmacı.
Tezler
EMİR, H. (2007). Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne Uyum Sürecinde
Yaban Hayatı Açısından Yapılan Çalışmalar. ATAUM Temel Eğitim
Kursu Bitirme Tezi.
Seminerler
Sığır, Koyun Ve Keçilerde Trichostrongylidae Etkenleri (2009)
Trichinellosis (2009)
Katıldığı Konferas ve Kongreler
17. Ulusal Parazitoloji Kongresi, Kars, Türkiye, 4-10 Eylül 2011.
VII- Diğer Bilgiler
Tömer Yabancı Dil Kursu (2006-2007)
Avrupa Toplulukları Uygulama ve Araştırma Merkezi (ATAUM)
Temel Eğitim Kursu (2007)