azote azot, azot gazı, nitrojen
azotic azot bulunduran
azotification azotlaşma, azotlaştırma
azotize azotlaştırmak
azure gök yüzü
azure metil tiyonin boyası
azurophil azür boyası ile kolayca boyanabilen element
azygos aizgos
azygot tek başına olan, çift olmayan
‐B‐
B.A. Britanya (‹ngiltere) vida dişleri birliği
B.D.C (bottom dead center) alt ölü nokta
B.G. Birmingham müşiri (geyci)
B.H.N. brineli sertlik numarası
b.h.p. fren beygir gücü, fren gücü
B.M. seviye işareti, hiza nişanı, röber noktası,
ayrıca eğilme momenti de demektir
b.m.e.p. fren ortalama tesir basıncı
B.O.T ticaret dairesi, ticaret meclisi
B.S. Britanya standardı, ingiliz standardı
B.S.F. Britanya inca vida dişi standardı
B.S.P. Britanya boru vida dişi standardı
B.S.S. Britanya standartla enstitüsünün Britanya
satandartlar şartnamesi
B.S.W. Britanya whitworth vida dişistandadı
B.T.H.U. Britanya sıcaklık birimi
B.W.G. Brimingham tel mastarı
babbit alaşımlı dökme yatak metali
babbit bearing babit madenli yatak, metal
dökümlü yatak
babbitt metal babbitt metali
babbitting metal yatak dökme, yatak yapma
babbitting yatakları babit metal veya beyaz metal ile kaplama tekniği
babbitt’s metal değişik miktarda kurşun içeren kalay, bakır ve antimon alaşımı. genellikle ilk
yüzde 40 kalay, 1,5 bakır, 10 antimon ve 48,5 kurşun içerir
bacharach number bacharah sayısı
bachelor lisans derecesi
bachelor of arts edebiyat lisans diploması
Bachelor of science fen lisans diploması
back 1. arka, geri; 2. geri gitmek; 3. desteklemek
back analysis 1. geriye çözümleme; 2. geri çözümleme (zeminin stabilite analizinde güvenlik
sayısını 1. eren zemin parametrelerinin saptanması yöntemi)
back axle arka aks
back axle casing arka aks kovanı
back azimuth geri azimut, geri semt
back beam ters ışın
back centre arka punta, iş parçasının aynadan uzaktaki ucunu mesnetliyen tornanın fener aynası
üzerindeki ucu sivri mil
back cock bir saatin arka plakasındaki sarkaçın
mesnetlendiği dirsek
back cone bie mahruti dişlinin diş açıklığı dairesi üzerindeki diş açılığı mahrutu jenaratörüne dik
olan jenaratörün konisi
back cone angle bir mahruti dişlisinin ekseni ile arka koni jenaratörünün arasındaki açı olup diş
açıklığı açısının tamamlayıcısıdır
back cut‐off valve buhar kesme sürgüsü, buhar kesme valfi, bir buhar makinasında ana sürgü
plakasının arka yüzünde bulunan ve buhar ayarını regüle eden ayrı bir exsantrikten tahrik
alarak bağımsız çalışan buhar regülatörü
back door gizli kapı
back filling arka dolgu, duvar arkasını doldurma
back flow ters akış
back flow prevention device geri akışı önleme cihazı
back frame arka şasi, kamyonların sandık altı şasisi
back gear geri dişli
back gear torna geri dişli mekanizması, geri dişli düzeni, torna milinin devrini düşürerek makine
gücünü arttırmak için kullanılan dişli kutusu
back hoe arka kazıcı, beko loder
back lash dişli boşluğu, ölü nokta
back loader arka yükleyici
back lobe arka kulak
back off geri çekme
back order ilk siparişte bulunamayan parçanın tekrar siparişi ve temini
back pay geri ödeme
back plate sırt, arka pano
back plate kuyruk takımı, arka plaka
back plate latch kuyruk takımı mandalı, arka plaka mandalı
back plate lock kuyruk takımı kilidi, arka plaka kilidi
back pressure sistemde kalan basınç, geri basınç
back pressure karşı basınç, geri tepme
back pressure karşı tazyik, mukabil tazyik, geri tepme, (a) bir içten yanmalı motor veya buhar
türbininde egzoz zamanı veya iş yapma zamanında pistonun hareket yönüne ters yönde
uygulanan basınç, (b) bir türbinin egzoz basıncı
back ‐pressure engine buharın ısıtma amacı ile kullanılmak için normal çıkış basıncının üzerinde
egzoz olarak verildiği bir buhar makinasıdır
back pressure regulator karşı basınç regülatörü (düzenleyicisi)
back pressure turbine karşı basınç türbini
back pressure valve karşı basınç vanası
back projection geriye izdüşüm
back rest arka dayanağı, mesnet, dayak, arkalık
back scattering geri saçılım
back seat arka koltuk
back seat driver oturduğu yerden sürücüye akıl öğreten, sürücüye karışan
back shaft arka mil, karşı mil
back side arka taraf
back sight geri rasat, geri bakış
back slope yarma şevi
back space geriletmek
back stairs hizmet merdiveni
back stay destek, dayak, paynada
back steady rest (back stay) bkz. steady
back stream ters akıntı
back tangent yatay güzergahta kurbun girişindeki tanjant
back to back sırt sırta
back to back mounting sırt sırta montaj
back tracking gerileme
back tracking geri iz sürme
back tracking (audit) geri iz sürme
back up geri gitme, geri basma, geriden rampa yapma
back up yedeklemek
back up alarm geri vites alarmı
back up clutch shoe geri basma kavrama pabucu
back up copy yedek kopya
back up frequency yedekleme sıklığı
back up light geri vites lambası
back up light cable geri gidiş lambasının kablosu
back up light cable plug geri gidiş lambasının kablosunun fişi
back up light mounting cup geri gidiş lambası tespit kabı
back up light socket geri gidiş lambasının yuvası
back up light socket ferrule geri gidiş lambası yuvası yüksüğü
back up ring dayanma halkası
back up ring dayanma diski
back up switch destek anahtarı
back washer talaşlı imalatta ovalama, kurutma ve çıkan talaşı atma makinası
backboard arkalık
backbone 1. omurga; 2. yolun çatısı, yol platformu
backbone network omurga ağ
backbone width platform genişliği
backdraught arka çekiş, geri akış
backdraught damper arka çekiş damperi
back‐end of nuclear fuel cycle nükleer yakıt stoklanması
backfill geri dolgu, kenar ayak arka dolgusu, kazılmış kısımların yeniden dolgusu veya duvar
arkası dolgusu
backfill material geri dolgu malzemesi
backfill pressure dolgu basıncı
backfill, earth bkz. earth backfill
backfilling trech geri doldurma
backfire benzin motorlarında buji kablolarının yanlış dizilmesi ile motorun geri tepmesi
back‐firing geri tepme, geri tepiş (a) bir içten yanmalı motorda sıkıştırma zamanı sona ermeden
meydana gelen erken ateşleme neticesi ortaya çıkan çalışma anında dönüşteki yön değiştirme.
(b) gazların egzos valfi hala açık iken ateşlenmesi
background artalan, arkaplan
background application arkaplan uygulaması
background data arkaplan verileri
background heating arkadan ısıtma
background information gerekli bilgiler
background irradiance ana ışınım
background irradiance arka plan ışınımı
background job arka plan işi
background job art alan işi
background level doğal kirlenme düzeyi
background noise arka plan gürültüsü
background processing önceliksiz işlemler, arka plan işlemleri
backhoe bekho, arka kepçe
backhoe loader bekolu yükleyici
backing 1. arka dolgu (toprak); 2. masif
backing‐ off boşluk payı, arkadan alma. (a) freze bıçağı ile dişlerin arka tarafının şivlenmesi,
boşluğunun alınması. (b) şivleme işleminde kılavuz çeken dişlerin ayrılma kenarı. (c) iplerin
bükülüp çekilme işleminden sonra makarayı boşaltmak için pamuk eğiren çırçı
backing plate takviye plakası, takoz plakası, mesnet
backing‐off lathe freze çakısı dişleri ile kılavuz
dişlerini sürgü mesneti üzerindeki kesicinin ileri hareketi ile konikleştirilen torna tezgahı
backlash boşluk (dişlide), laçkalık
backlash diş boşluğu
backlash compensation boşluk alma (makinede)
backlighted arkadan aydınlatmalı
backlighted, backlit arkadan aydınlatmalı
backlit screen arkadan aydınlatılmış ekran
backlog birikmiş, tamamlanmamış iş
backlog (işlem) bekleyen, birikim
backloggedd order karşılanamayan sipariş
backorder sonradan sevkedilecek (sipariş)
backout geri çekmek
backpack grouting dolgu enjeksiyonu
backpannel arka pano
backplane arkaplan, sırt
back‐pressure turbine ısıtma amacı için tüm egzoz olarak buharının uygun bir basınçta alındığı
buhar makinasıdır
back‐pressure valve geri basınç valfi, bir boruda, akışkanların geri akışını önleyen valf
backpropagation geri yayılım
backrest sırt dayanağı
backslash ters eğik çizgi (noktalamada)
backspace key geri tuşu
backspace, to (bir) geri almak
backstop tek yön kilidi
backtab geri sekme
back‐to‐back connection sırt sırta bağlanma
backtrack search geriye dönük arama
backup yedeklemek
back‐up geri vites lambası
back‐up alarm ikaz düdüğü
back‐up battery yedek batarya
backup center yedekleme merkezi
backup computer yedekleme bilgisayarı
backup copy yedek kopya
backup disk yedekleme diski
back‐up energy destek enerjisi
backup facility yedekleme merkezi
backup file yedekleme kütüğü
back‐up file yedekleme dosyası
backup frequency yedekleme sıklığı
back‐up gear geri vites
back‐up lamp geri vites lambası
back‐up light geri vites lambası
backup operations yedekleme işlemleri
backup procedure yedekleme yordamı
back‐up ring destek halkası
back‐up system yedek dizge
backup, to yedeklemek
backview mirror dikiz aynası, arkayı gösteren ayna
backwall kenar ayakta arka perde
backwall reinforcement arka perde donatısı
backward geriye
backward compatible öncesiyle uyumlu, geçmişle bağdaşır
backward curved geriye doğru eğik
backward eccentric motorun ters çalışması gerektiğinde buhar beslemesi için kayar valfi açan
eksantrik, buna bazen geri dişliside denir
backward erosion geriye doğru erozyon
backward gear buhar makinasında makinanın, buhar alışı sırasında ters çalışmasını sağlayan
eksantriklerin, vs’nin, relatif düzenlenmesi
backward motion geriye hareket
backward shift operator geri kaydırma işleci
backward signalling geri yönde imleşim
backward wave geri yönde dalga
backward‐curved (adj) geriye doğru meyilli
backwards geriye, geri
backwards compatibility geriye uyumluluk
backwash ters yıkama
backwash waste water ters yıkama atık suyu
backwash water ters yıkama suyu
backwater su kabarması, akarsuyun durgun bölümü
backwater curve su düzeyi
bad kötü
bad bearing yanık yatak, arızalı yatak
bad sector bozuk kesim
badge kimlik kartı
badge işaret, rozet
badge fors, kaputun altına konan fabrika forsu, rozet
badge kimlik kartı
badland çorak arazi
badly kötü şekilde
baffle baffıl, deflektör, saptırıcı, yönlendirici
baffle egzoz susturucusunun plakaları, palet
baffle grease strap yağı ve sıvıları çöpten ayıran ekranlı kap
baffle plate bir mekanizmanın iki kısmını birbirinden ayıran plaka, bir taraftan diğer tarafa yağ,
toz, vs geçmemesi için konan levha, egzoz muflör plakası
baffle spring tampon vazifesi gören yay
baffle wall perde duvarı
bag kese, torba
bag çanta
bag filter torba filtre
bag, paper bkz. paper bag
baggage bagaj
baggage compartment otomobilin arkasındaki
bagaj bölümü
bagging, cement bkz. cement bagging
baghouse doku elemanlı filtre
bail karbüratör ve gaz deposu fincanları vsnin askısı, askı kuşağı
bailer 1. kova; 2. çamur kutusu, vantilli tüp, darbeli sondaj
bailiff icra memuru, mübaşir
bailiff’s office icra dairesi
bakalite bakalit
bakalite cap bakalit kapak
bake ateşte kurutmak, fırında pişirmek
bakelite bakalit
balance 1. denge, terazi, balans, dengelemek
(yarma, dolguda); 2. bakiye, kalan para; 3. bilanço;
4. dengelemek, kasnağın veya volanın her noktasının ağırlığını eşit kılmak
balance bakiye, bilanço
balance arc saatin titreşen uzvunun çatal ile temasta olduğu süredeki temas eden bölümü
balance arm terazi kolu
balance ball dengeleme topu, dengeleme küresi,
krenlerde yüksüz halde kancayı aşağı indirmek için kancanın hemen üzerinde zincire tespit
edilmişolan ağırlık topu
balance box vinç kolu ağırlığı ile yükü dengelemek
için ankastre krenlerde kullanılan ağırlık kutusu
balance bridge bkz. bascule bridge
balance cock dengeleme çubuğunun üst muylusunu taşıyan sökülebilir kol
balance crane bkz. crane
balance crane ankastre kren
balance cup terazi kefesi
balance cylinder (balancing cylinder) makine kızak valfine bağlı dengeleme pistonunun alt
yüzüne buhar alarak, büyük düşey buhar makinalarında yük azaltmak için kullanılan küçük
yardımcı buhar silindiri
balance dial terazi kadranı
balance gear (U.S.) bir motorlu taşıtın
diferansiyel dişlisi
balance line denge çizgisi (brükner)
balance link denge çubuğu
balance pipe denge borusu
balance piston denkleştirme pistonu
balance point denge noktası
balance point temperature ayar noktası sıcaklığı
balance pressure denge basıncı
balance relay denge rölesi (bağlağı)
balance rim dengeleme çemberi, dengeleme tekerleği
balance scales tartı göstergeleri
balance spring dengeleme yayı
balance staff pandül direği, pandül mili
balance tank denge tankı
balance turning tool sert parça kesiminde kullanılan sağlam bir makinadı, döndürülen bir iş
parçasının iki zıt tarafını teğetsel olarak kesmek için iki kesici uca sahip olacak şekilde dizayn
edilmiştir
balance weight karşı ağırlık
balance wheel dengeleme kasnağı, volan
balance, remainder kalan
balance, to dengelemek
balanced dengeli, dengelenmiş
balanced (adj) dengelenmiş, dengeli
balanced beam dengeli kiriş
balanced circuit dengeleştirilmiş devre
balanced code dengeli kod
balanced crank dengeli krank, disk krank
balanced draft (USA) (see balanced draught) dengelenmiş çekiş
balanced draught dengeli çekiş
balanced error sıfır toplamlı hata
balanced flow dengeli (dengelenmiş) akış
balanced flue dengeli (dengelenmiş) ekzos
balanced mixer dengeli karıştırıcı
balanced mode dengeli kip
balanced modulator dengeli değiştirici
balanced network dengeli devre
balanced operation dengeli işletim (örülme
alanlarında hem örülme yapan hem de yapmayan taşıtların aynı hizmet düzeyine sahip olduğu
bir işletim koşulu)
balanced pulley dengeli kasnak, dinamik ve statik olarak dengeli kasnak
balanced reinforcement dengeli donatı
balanced sample ortalama vasıf örneği
balanced stock dengeli stok
balanced transmission line dengeli iletim hattı
balanced two‐port network dengeli iki‐kapılı devre
balanced valve dengeleme valfi
balanced wheel pandül, dengeli çark
balanced‐to‐ground circuit toprağa dengeli devre
balancer dengeleme sistemi
balancer motora ihtiyacına göre yakıt veren düzenek
balancer gears dengeleme, balans dişlileri
balancing dengeleme
balancing (dynamic) dinamik balance, dönen
makinalarda santrifüj kuwetlerin dengelenerek titreşime sebep olacak ortamın ortadan
kaldırılması
balancing (static) statik denge
balancing cylinder bkz. balance cylinder
balancing disc dengeleme diski, denge diski, volan diski
balancing machine balans ayar makinası
balancing speed denge hızı
balancing station denge istasyonu
balancing valve denge vanası
balancing wheel kasnak, avara kasnak, volan
bald tire kabak araç lastiği, aşınmış araç lastiği
bale balya
baler denkçi, balyacı, cenberci, balya presi,
denk cenderesi
baling machine balya makinası
ball top, küre, bilya
ball and socket bilyeli mafsal
ball and socket joint küresel ek, rotil
ball bearing bilyalı yatak, bilyalı rulman
ball bearing support rulmanlı yatak sandığı
ball bush bilya burcu, bilya kovanı
ball catch kendi çapından daha küçük bir delikten sarkan yay kontrollü bilya,çarptığı tabakadaki
deliğe girerek kapı sürgüsü,kapı emniyet sürgüsü görevini yapar
ball cock (see float valve) şamandıralı musluk
ball coupling bilyeli bağlantı
ball crusher bilyalı kırıcı
ball cutter bilyeli kesici
ball head yuvarlak mafsal başı, küre şeklinde uç
ball joint küresel mafsal
ball mill bilya taşlama tezgahı, bilyalı değirmen, öğütme bilyası
ball nut yuvarlak başlı somun
ball peen hammer yuvarlak başlı çekiç
ball pin perçin, yuvarlak başlı pim
ball pivot bearing dayanma yatağı
ball pliers yuvarlak kıskaç
ball point hammer yuvarlak başlı çekiç
ball point, adjustable bkz. adjustable ball point
ball race bilya yuvası
ball separator bilyalı yataklarda bilyaları yerinde tutan göz bilezik, bilya separatörü
ball socket mafsal bilyasının içinde oynadığı yatak
ball socket clamping screw bilya başlı mafsal sıkıştırma vidası
ball socket hammer yuvarlak başlı çekiç
ball socket joint yuva içinde oynayan bilya başlı mafsal
ball stud küre saplama
ball stud ( blade lift) küresel saplama (bıçak kaldırma)
ball turning. sonsuz dişli yardımı ile hareket ettirilen özel bir mesnet veya takım mihveri
dairesel bir yay boyunca hareket eden özel eğrisel bir takım yardımı ball valve bilyalı vana,
bilyalı supap, bilyalı valf
ball valve (see float valve) küresel vana
ball (spherical) resolver merkezinden sabit iki
serbestlik dereceli ve eksenleri birbirine dik olacak şekilde ekvatoral düzlemler içerisindeki iki
makaralı çıktıya sahip küre.tah
ball‐and‐disc integrator bkz. integrator
ball‐and‐socket joint mafsal, yuvalı mafsal, küre çubukmafsalı, bilyalı mafsallı bağlantı
ballast safra, balast
ballast balast (düzgün bir boyutu olmayan, küçük boy malzeme ve kum da ihtiva edebilen
elenmemiş taş ve kum karışımları)
ballast resistor balast direnci
ball‐bearing bilyeli yatak, rulmanlı yatak
ball‐cock bilyalı musluk şamandıralı valf
ball‐cutter bilyalı kesici, yuvarlak kenarlı küresel
kesme aleti veya kesicisi
ball‐end weldon shank yuvarlak uçlu weldon sapı
ballistic galvanometer balistik miniakımölçer
ballistics balistik
ballistik pendulum balistik sarkaç, benellikle ipin ucuna asılmış tek düzlemde hareket eden ağır
tahta blok olup sarkacın saoma açısından tahtaya saplanan mermi hızı hesaplanabilmektedir
balloon balon, top (grafik simge)
balloon tire balon lastik
ballottement 1. sıvı içindeki bir cismin, aniden ileriye doğru itilişini takiben tekrar eski yerine
dönüşü (sıvı ortamda bulunan tümör v.s. oluşumun varlığını ve büyüklüğünü tesbitte kullanılan
bir muayene metodu); 2. amnion sıvısı içinde fetüsün mevcudiyetini, dolayı
ball‐track bakınız ball‐bearing
balsam 1. pelesenk; 2. merhem
baluster parmaklık demiri, korkuluk düşey çubukları
balustrade parmaklık
band 1. bant şerit; 2. bilezik; 3. bağ, kuşak, askı veya tespit kuşağı
band brake bantlı fren, çemberli fren
band brake kolanlı fren,çemberli fren kaskılı baskı
band clutch bantlı debriyaj
band clutch. bantlı kavrama, çelik bantlı kavrama
band conveyor bant konveyör
band drain şerit dren
band elimination bant bastırma
band measure çelik şeritmetre
band mill geniş şerit testere
band printer kuşak yazıcı
band rejection bant bastırma
band resaw hatıl dilme şerit testeresi
band saw şerit testere
band width bant genişliği
bandage sargı, bandaj
band‐limited bant‐sınırlı
band‐pass amplifier bant‐geçiren yükselteç
band‐pass filter bant‐geçiren süzgeç
band‐pass process bant‐geçen süreç
bandsaw şerit testere
bandsaw file eşkenar üçgen kesitli, tek sıra dişli ve kenarları yuvarlak eğe
bandsaw (bandsawing machine) şerit testere
bandwidth band genişliği (aralığı)
bandwidth control bant genişliği denetimi
bangle bilezik
banister merdiven parmaklığı
banjo axle bir otomobilde merkezinde difrensiyalin bulunduğu arka muhafazası olup bir banko
ile iki boynu birleştirilir
banjo bolt merkezinden kör bir delik açılıp onada çevresindeki bir oyuktan bir çok radyal deliğin
açıldığı cıvata
banjo frama kavisli biyel çubuğu
bank yığın
bank banko
bank 1. banka; 2. kıyı, nehir veya göl kenarı, banket, sedde, toprak vs yığını, kademe (şev
kademesi)
bank uç, kenar
bank gravel teras çakılı (doğal yataklar halinde
bulunan, genellikle az veya çok miktarda kum,
kil veya bunların bir karışımı olan ince bir malzeme ile karışık çakıl)
bank line şev etek hattı, banket hattı
bank measure yerinde ölçüm
bank of (filters) süzgeç öbeği
bank of capacitors sığaç grubu
bank run gravel dere kenarı çakılı
bank select sıra seçimi
banking pins durdurucu çivi
bankrupt iflas
banner büyük başlık, bar çubuk, pankart, bayrak
banquette 1. banket; 2. ziyafet
bar bar, çubuk
bar bar (1 bar=100kPa); çubuk
bar 1. basınç ölçü birimi; 2. demir çubuk, çubuk, donatı; 3. kol, levye, tırnak; 4. uzun kum veya
çakıl seti;5. çubukla bağlamak, çubuk şeklinde çizgiler çizmek
bar chart çubuk çizim, çubuklu grafik
bar code çubuk kod
bar code slot reader yuvalı çubukkod okuyucu
bar code wand çubukkod okuma kalemi
bbar gauge büyük çaplı deliklerin çaplarını ölçmek için tıpa geyç yerine kullanılan çubuk geyç
bar graph çubuk grafik
bar iron çubuk demir
bar latch switch püskürtme borusu kilitleme anahtarı
bar lathe çubuk torna tezgahı
bar mat reinforcement çubuk hasır donatı
bar movement üst mafsalların çubuklar içerisinde taşındığı saat hareketi
bar raise switch püskürtme borusu kaldırma‐indirme anahtarı
bar saw demir kesme makinesi, yavaş çalışan büyük güçlü mekanik demir ve çeliği çubuk
formunda kesen kollu kesme makinası
bar shift switch püskürtme borusu sağa‐sola hareket ettirme anahtarı
barb kanca, çengel
barb ok ucu
barba sakal
barbacan barbakan
barbed wire dikenli tel
barcode çubuk kod, bar kod
bare açık, çıplak
bare cable çıplak kablo
bare solid wire tekli çıplak tel
bare wire çıplak tel
baresthesiometer basınca karşı duyarlılığı ölçen alet
bargain pazarlık etmek
bargeboard saçak pervazı
barge‐in tone araya girme tonu
barge‐tipped fill denizde gemiden doldurma
barite barit
barium Ba sebmolü ile bilinen, atom no: 56 ve atom ağırlığı: 137.36 olan kimyasal element,
baryum
barium sulphate baryum sülfat
bark ağaç kabuğu
barker’s mill merkezden düşey konteynırına suyu alıp onu altan yatay kollardaki deliklerden
basınç altında saçarak (dışarı atarak) oluşan büyük hidrostatik basınç ile çalışan bir değirmendir
barley barley kalite antrasit kömür
barn garaj
barn yard çiftlik avlusu
barograph barograf, otomatik barometre
barometer basınç ölçer, barometre
barometer scale barometre taksimatı
barometer/aneroid barometre/aneroit
barometer/bulb barometre/hazneli
barometer/cistern barometre/hazneli
barometer/mercury barometre/cıvalı
barometer/recording barometre/yazıcı
barometer/siphon barometre/sifon
barometer/test barometresi/test
barometric barometrik
barometric altitude barometrik yükseklik
barometric condenser barometrik yoğuşturucu
barometric condenser barometrik kondenser
barometric damper barometrik klape
barometric effect barometrik etki
barometric levelling barometrik nivelman
barometric pressure barometrik basınç
barometric profile barometrik profil
baroscope havadaki basınç değişimlerini ölçen alet
barostat bir uçak motorunun yakıt ölçerine giren veya oradan dağıtılan basıncın regülesinde
kullanılan aneroid barometreye benzeyen bir alet
barotrauma atmosfer veya su basıncında meydana gelen bir değişikliğe bağlı olarak gelişen
yaralanma
barrack baraka, kışla
barracks baraka
barrage baraj
barrage with bulkhead gate baraj/küre başlı kapaklı
barrage with drum gate baraj/silindir kapaklı
barrage with flap gate baraj/klape vanalı
barrage with needle valve baraj/iğne kapaklı
barrage with radial gate baraj/radyal kapaklı
barrel silindir, fıçı
barrel pompa silindiri, yuva
barrel and pinion dişli ve gövdesi
barrel arbor bir saatteki ana yayın kurulma esnasındasında üzerine sarıldığı kasnağı taşıyan mil
barrel arch kutu kesitli kemer
barrel buoy fıçı şamandıra
barrel cab bir saatteki silindirik kovana
tutturulabilen kılıf
barrel cover saatteki kovanın ucundaki yivli boşluğa giren kapak
barrel distortion fıçı yankılaşımı bozunumu
barrel elevatör fıçı kaldıracı,fıçı asansörü
barrel hook saatteki ana yayın kovana
bağlanmış biçimi
barrel roller bearing oynak makaralı yatak,
fıçı makaralı yatak
barrel wheel bir krende kaldırma kasnağı ile aynı mile kamalanmış dişli mekanizmasının en
sonundaki büyük kasnak
barrel‐type crankcase benzinli motorlardaki karter. krank şaftının bir ucundan çıkarılabildiği
karter
barricade mania, barikat, engel
barrier 1. bariyer, engel (taşıtın karşı tarafa geçmesine engel olan yapı); 2. bariyer (doğal
çevrede biyotanın göçme ya da günlük hareketini engelleyen etken);3. izole vasıtası
barrier collision test bariyer çarpma deneyi
barrier layer engel katmanı
barrier layer capacitance engel katmanı sığası
barrier line geçilmez çizgi, sınır çizgisi
(taşıtın karşı şerite geçmesini engellemek amacıyla boyuna çizilmiş çizgi)
barter takas anlaşması
BAS (see building automation system) bina
otomasyon sistemi
basal 1. kaideye (tabana) ait, alt, kaidevi, basialis, basalis, basilaris, bazal; 2. temele (esasa) ait
basal esasa ait, temel
basalt bazalt (genellikle olivinin yanında başlıca kalsiyumlu plajioklas, ojit ve demir madeni
ihtiva eden koyu renkli ince kristalli magmatik dış püskürük kayacı) basaltic bazalta ait
bascule baskül
bascule bridge baskül köprü, kalkar köprü
base 1. temel, baz, iskelet; 2. temel (bir yolda kaplamanın hemen altında bulunan ve trafik
yüklerini taşıyan ve bir kısmını alt temele ve tabana ileten tabaka); 3. subasman; 4. taban, kaide,
bir parçanın ana bloğa monte edilen yüzü; 5. baz (kimyada)
base address taban adresi
base adjustment baz ayarı
base angle taban açısı
base area of a footing bir temelin taban alanı
base circle diş dibi dairesi
base coding temel kodlama
base components temel unsurlar, ana parçalar
base condition ana koşul, temel koşul
base course 1. temel tabakası (bir yol kaplamasında aşınma tabakasının hemen altına gelen
binder tabaka) 2. temel tabakası (gradasyonu, kalitesi, cinsi ve kesafeti dikkatle kontrol edilmiş,
yüksek evsaflı bir malzemeden oluşan bağlayıcılı veya bağlayıcısız tabaka)
base course material temel tabakası malzemesi
base cylinder(of agear) ınvolüt helikoid meydana getiricinin (üreticinin)teğet olduğu silindir
base determination baz tayini
base diameter diş dibi dairesi çapı
base diameter bir burgu düz dişli veye sonsuz dişlinin diş dibi dairesi çapı
base earth bazik toprak
base edge tabla kenarı
base exchange baz değişmesi
base exchange capacity baz değişim kapasitesi, baz değişmesi imkanı
base excitation tabandan uyarma
base failure taban göçmesi (şev topuğunun altında)
base helix bir invölüt helikoid diş açıcı ile diş açılacak silindirik parçanın temas noktasının
çizdiği yörünge
base helix angle temel helisin helis açısı
base isolation temel izolasyonu
base lead angle bir involüt helikoid dişlinin ana
helisin yönlendirici açısı
base length baz uzunluğu
base level of the foundation temel seviyesi, temel tabanı seviyesi
base line taban çizgisi, taban doğrusu, taban hattı
base line measurement baz ölçme
base load power station temel yük santralı
base map temel harita, baz harita
base mineral index esas‐mineral indeksi (02‐06 mm arasındaki toprak fraksiyonunda, mika
dahil, özgül ağırlığı 2,68 den daha büyük olan minerallerin yüzdesi) base of a clay stratum bir kil
tabakasının tabanı
base of a dam bir barajın tabanı
base of a footing temel tabanı, temel taban alanı
base of a number sayının tabanı
base of a quay wall bir rıhtım duvarının tabanı
base of filter filtre tablası, filtre yuvası
base period temel dönem
base pitch(normal) bir dişlide birbiri ardına gelen iki dişin benzer böğütleri arasında ortak
normal boyunca ölçülen mesafe
base pitch(transverse) bir involüt helikoid dişlide komşu iki dişlinin ortak normalleri boyunca
çapraz düzlem içerisinde ölçülen benzer profilleri
arasındaki mesafe
base plant temel plakası
base plate taban plakası, temel plakası
base projection baz izdüşümü
base quantity temel büyüklük
base record temel kayıt
base register taban yazmacı
base resistance taban direnci
base slab taban plağı, taban döşemesi
base soil bazik zemin
base station üs radyosu
base structure taban yapıları
base ten numerals on tabanına göre sayı
base unit of measurement temel ölçüm birimi
base vectors taban vektörleri
base water content asıl su içeriği
base, foundation bkz. foundation base
base/mid orta taban
base/perimeter of taban çevresi
base/upper üst taban
base‐average baz‐paçal
baseband taban bant, taban kuşak
baseband amplifier taban bant yükselteci
baseband local area network taban bant yerel alan ağı
baseband modem taban bant modemi
baseband signalling taban bantta sinyalleşme
baseboard süpürgelik, konvektör (döşemeye yakın, duavar tipi)
baseboard heater konvektör (döşemeye yakın,
duvar tipi)
baseboard radiator radyatör (döşemeye yakın,
duvar tipi)
baseline dayanak, taban çizgisi
baseline document dayanak belgesi
baseload generation ana (temel) yük enerji üretimi
basement zemin katı, bodrum katı
basement floor 1. bodrum kat 2. taban döşemesi
basement slab taban döşemesi
basic esas, temel, ana
basic angle temel açı, bir dişli dişinin dizayn ebatı için temel teşkil eden açı
basic capacity temel kapasite (yol ve trafik şartlarının mümkün olduğu kadar ideal şartlara
yaklaşması halinde, herhangi bir yolun veya trafiğe açık şeridin belli bir kesiminden bir saat
içinde geçebilen en fazla otomobil sayısı)
basic condition ana koşul, temel koşul
basic energy table temel enerji tablosu
basic feasible solution temel olurlu çözüm
basic form ana form, bir yüzeyin veya profilin dizayn formlarına teşkil eden form
basic form of screw thread içten ve dıştan dişlerin dizayn formlarına temel teşkil eden esas form
basic freeway section temel otoyol kesimi (örülme ayrılma ve birleşme manevralarında işletimin
etkilenmediği bir otoyol kesimi)
basic input/output system; BIOS temel giriş‐çıkış
sistemi
basic map baz harita, temel harita
basic member ana uzuv, esea eleman
basic size esas boy, ana boy
basic solution temel çözüm
basic taper dizayn boyutuna esas temel teşkil eden sivrilik koniklik boyutu
basic truncation (major or minor) temel üçgenin bititşik köşesinde ve uygun silindirler ve
koniler arasında eksenlere dik olarak ölçülen mesafe
basic unit temel birim
basically esasen, esasında
basil bir matkabın veya keskinin şivli kenarı
basilar vertebral insifficiency bkz. vertebrobasilar insufficiency;
basilic (al) bazilik: 1. kolun üst tarafının yüzeysel
venlerinden içyanda olanı; 2. bilek damarı
basin havuz
basin hazne, havza
basin küvet
basis esas, kaynak, temel
basis esas, prensip, ilke
basis of a space bir uzayın doğurayı
basis of payment ödeme esasları
basis set temel küme, doğuran küme
basoid bazik kolloid
bass control bas kontrolü
bastard kaba
bastard cut file saman eğesi
bastard file orta kalın dişli eğe
batch parti miktarı
batch toplu
batch 1. harman (belirli bir miktardaki agregayı sürekli besleme olmaksızın harmanlama) 2.
toplu
batch file toplu dosya, toplu iş kütüğü
batch heater malzemeyi harmanlar halinde ısıtan ısıtıcı (karışmış agreganın belirli bir miktarını,
yol malzemesi haline getirmek üzere katran veya bitüm ile karıştırabilmek için istenilen
sıcaklığa kadar ısıtmakta kullanılan, genellikle döner bir tambur şeklindeki mak
batch input toplu giriş
batch job, batch file toplu iş
batch meter harman sayısını gösteren sayaç
batch mixer karıştırıcı
batch mixing plant harman tipi karıştırma tesisi, beç plent (karışımı oluşturan her bir malzemeyi
ağırlıkça veya hacimce ölçerek karıştıran plent)
batch mode grup işlem yöntemi
batch mode koordinat geometri talimatlarının
bilgisayar yazılımına girişlerinin, girdi dosyalarının
kullanılması ile yapılması
batch plant beç tipi plent, harman usülü çalışan plent
batch processing toplu işlem, grup işlem
batch scale harc kantarı
batch variation parti değişimi
batch weight harman ağırlığı
batch, actual volume of bkz. actual volume of batch
batch, lot parti, yığın, toplu
batch, size of bkz. size of batch
batched goods parça mallar
batching harman yapma, karma
batching plant harman usulü çalışan plent (karışımı oluşturan her bir malzemeyi ağırlıkça veya
hacimce ölçerek karıştıran plent)
batching, automatic bkz. automatic batching
batching, central bkz. central batching
batching, volume bkz. volume batching
batchmeter miktar ölçer
bath yağ dolu çanaklı hava filtresi, bilyalı yatak ve
rulmanların yağ banyosu işlemi
bath banyo, küvet
bath grab bar banyo tutamağı
bath mixer banyo bataryası
bath tub banyo küveti
bathe banyo yapmak
bathe suya batırmak
batho‐ derinlik anlamı veren birleştirici
bathroom banyo mahalli (odası)
bathroom p‐trap banyo yer süzgeci
bathtube curve u‐eğrisi
batten ince tahta, ince tahta döşeme (parke)
batten çıta
batten takoz
batten kuşak,tiriz,çubuk, çıta,şişe,lata,ince tomruk,döşeme tahtası
batter eğik
batter boards tahtadan ip iskelesi
batter pile eğik kazık
batter shaft eğik keson
battered pile eğik çakılmış kazık
battery batarya, akü
battery akümülatör, batarya, akü, pil
battery acid akü asidi, sulandırılmış sülfürik asit
battery cable akü kablosu
battery cable clamp akü kablosu tespit kıskacı
battery cable clip akü kablosu tutucusu
battery carrier akü taşıyıcısı, akünün oturtulduğu kutu
battery cell akü elemanı, akü hücresi
battery charge akü şarjı
battery charger akü şarj cihazı, batarya doldurma redresörü
battery charger bulb redresör lambası
battery circuit akü devresi
battery clamp akü pensesi
battery corrosion hava ve asit etkisiyle akünün küflenmesi, akünün korozyona maruz kalması
battery disconnect switch akü çatal anahtarı
battery grid akü ızgara levhası
battery ground cable akü toprak hattı
battery ground terminal akünün şasi kablosu ucu, akünün şasi kablosu kutbu
battery hold down cover aküyü yerine tespit eden plaka
battery ignition akülü ateşleme
battery insulator akünün pozitif ve negatif plakalarını birbirinden ayıran izole plakaları
battery pack pil takımı
battery plate akü plakası
battery pole akünün kutupları
battery positive terminal akü pozitif kutbu
battery relay akü rölesi
battery resistance akü direnci, akü resistansı
battery room akü odası
battery room fire protection akü odası yangından koruma
battery room ventilation akü odası havalandırma
battery terminal akü kutbu
battery tester akü ölçme aleti
battery tester akü kontrol cihazı
battery tray akü tablosu, akünün yerleştirildiği
madeni kutu
battery voltage akü voltajı
battery/lead kurşunlu akü
baud baud
baud rate baud hızı
baudot code baudot kodu
baume bom, bome
bauxite boksit
bay yuva, kompartıman
bay resonance körfez rezonansı
bayes estimation bayes kestirimi
bayes solution bayes çözümü
bayesian decision theory bayesçi karar kuramı
bayesian statistics bayes istatistiği
bayonet süngülü
bayonet süngü, duy
bayonet coupling süngülü veya somunlu kavrama
bayonet engine milli makine, taşıyıcı plakanın krankın bir tarafına doğru kavis verilerek,bu
kavisli kısmında krank yataklarını taşımış olduğu yatay makine
bayonet gauge yağ kontrol çubuğu, karter yağ seviyesini kontrol çubuğu
bayonet socket bayonet duyu
b‐battery anot bataryası
BBR bkz. bending beam rheometer
BCD ikili kodlanmış onlu
BCS (see building control system) bina kontrol sistemi
beacon parıldak
beacon tracking parıldak yardımıyla izleme
bead hava kabarcığı
bead boncuk
bead araç lastiğinin topuğu, araç lastiğinin tırnağı
bead bundle araç lastiğinin topuğunu oluşturan
tellerin demeti
bead seat tırnak yuvası
bead seat band tırnak yuvası çemberi
bead seat band serration tırnak yuvası çemberi kenarı
bead unseating test araç lastiğini topuktan çıkarma deneyi
bead weld kordon kaynağı
bead welding aralıklı boncuk kaynak
beading köşe kıvırma, köşe süsleme
beading kıvırma işi ,şişe işi,boncuk işi, zırh, kordon işi
beading machine kordon makinesi
beak gaga
beak iron iki boyunlu örs
beam kiriş, huzme
beam demet, huzme
beam ışın
beam hatıl
beam 1. ışın, ışık demeti, huzme; 2. putrel, kiriş;
3. ön dingil, terazi kolu
beam çubuk,kiriş,direk,pulluk gövdesi, taban, kol, mertek, genişlik,ok,şua,küme ,hüzme,terazi
kolu,kirişleme,boylama
beam (building) kiriş, hatıl, putrel
beam (light) ışın
beam alignment ışın ayarı
beam angle huzme açısı
beam antenna yönlendirilmiş anten
beam axis huzme ekseni
beam built‐in at one end and supported at the other bir ucundan ankastre ve diğer ucundan
serbestçe
mesnetlenmiş kiriş
beam compasses kollu pergel
beam design kiriş hesabı, kiriş tasarımı
beam indicator ön far ikaz göstergesi
beam irradiance yönlendirilmiş ışın
beam of rays ışın demeti
beam of two materials iki malzemeli kiriş
beam of variable cross section değişken kesitli kiriş
beam on three supports üç mesnetli kiriş
beam power tube elektron ışınlı lamba
beam splitter huzme bölücü
beam strength kirişin direnme gücü
beam transmission yöneltilmiş yayın
beam width huzme açıklığı
beam with both ends built in her iki ucu ankastre kiriş
beam with overhangs çıkmalı kiriş (mümted)
beam, adjacent bkz. adjacent beam
beam, balanced bkz. balanced beam
beam, composite bkz. composite beam
beam, exterior bkz. exterior beam
beam, interior bkz. interior beam
beam, next bkz. next beam
beam, outside bkz. outside beam
beam, pocket bkz. pocket beam
beam, precast bkz. precast beam
beam, precast prestressed bkz. precast
prestressed beam
beam, prestressed bkz. prestressed beam
beam, reinforced concrete bkz. rein‐forced
concrete beam
beam, rolled bkz. rolled beam
beam, shallow bkz. shallow beam
beam, steel bkz. steel beam
beam, timber bkz. timber beam
beam‐engine en eski tip modası geçmiş bir buhar makinesi olup,tersine dönmüş buhar
silindirinin pistonu ile volan veya pompa silindiri arasındaki bağlantı
ucunun salınımı,iki çubuğun merkezleri arasında
olacakmış gibi ayarlanan,bir çubuk ile sağlanan buhar makinesidi
bear kaldırmak, üstüne almak, taşımak
bearded needle yaylı iğne
bearer services taşıyıcı hizmetler
bearing 1. yatak, yatak milinin içinde döndüğü yüzey;2. mesnet, destek 3. doğrultu
bearing yatak, rulman
bearing konum açısı, kerteriz; yatak (motor)
bearing adjuster yatak ayarlayıcısı
bearing adjuster lock yatak ayar kilidi
bearing adjuster ring yatak ayar bileziği
bearing adjuster sealing ring yatak ayar conta bileziği
bearing angle doğrultu açısı
bearing area taşıma alanı, taşıyıcı yüzey
bearing axle yatak mili
bearing block yükleme bloğu
bearing block yatak bloğu
bearing body yatak gövdesi
bearing bore yatak iç çapı
bearing boring machine yatak tornası
bearing box yatak muhafazası
bearing bushing yatak burcu
bearing cage yatak kovanı, yatağın içine geçirildiği yer, yatak mahfazası, yatak kafesi
bearing cage cap yatak kafesi kepi, yatak kovanı kapağı
bearing cage cap filler yatak kovan kapağı yağ deliği
bearing cage gasket yatak kovan contası
bearing cage sealing ring yatak kovan salmastrası
bearing cage shim yatak kovan şimi
bearing calibration kerteriz ayarı
bearing cap yatak kapağı, yatak kepi, metal yatak kabuğu
bearing cap packing ring yatak kapak salmastrası
bearing capacity taşıma kapasitesi
bearing capacity factor taşıma gücü katsayısı
bearing capacity of a pile bir kazığın taşıma gücü
bearing capacity of the ground zemin taşıma gücü
bearing capacity of the subgrade for a given deformation verilen bir deformasyona göre üstyapı
tabanının taşıma gücü
bearing capacity, safe bkz. safe bearing capacity
bearing capacity, ultimate bkz. ultimate bearing capacity
bearing carrier yatak taşıyıcısı, yatak mahfazası,
yatak kovanı
bearing cone yatak konu, yatak göbeği, iç yatak
bearing cone and cup yatak göbeği ve kabı
bearing contour yatak çevresi
bearing correction kerteriz düzeltme
bearing course taşıyıcı tabaka, taşıyıcı yatak
bearing crush yatak ezilmesi
bearing cup yatak dış zarfı, yatak kabı, bilya ve
rulmanlı yatakların dış çemberi
bearing end yatak ucu, mesnet
bearing error kerteriz hatası
bearing error doğrultu hatası
bearing face taşıyıcı yüzey, taşıma alanı
bearing failure yatak yanması, motorun yatak
yakması
bearing felt yatak keçesi
bearing housings yatak yuvaları
bearing indicator kerteriz göstergesi
bearing lockwire yatağı tespit eden tel
bearing materials yatak malzemeleri, bronze,beyaz metal,babit metali,bakır,naylon ve benzeri
metaller
bearing neck şaft bileziği,mil boynu
bearing nut lock bolt kontra cıvatalı yatak somunu
bearing oil channel yatak yağ kanalı, metalli, yatakların iç yüzüne yağı tutması için açılmış oluk
bearing packing yatak salmastrası
bearing pad mesnet yastığı
bearing pile taşıyıcı kazık
bearing plate 1. yükleme plakası; 2. mesnet levhası, taşıma levhası, işaretli levha 3yatak
kaplaması,
yatak plakası
bearing plate dayak levhası,istinad levhası,mesnet levhası,mesnet plakası,şua levhası
bearing point 1. doğrultu noktası; 2. küçük millerin yatak içinde dönen ucu, dönmenin yükünü
alan nokta
bearing power taşıma gücü, yük kapasitesi
bearing power of soil zeminin taşıma gücü
bearing pressure yatak basıncı
bearing pressure taban basıncı, taşıma gücü (gerilme)
bearing pressure yatak baskısı, yatak tazyiki
bearing resolution kerteriz çözünürlüğü
bearing retainer yatak tutucusu
bearing retainer locking screw yatak tutucusukilitleme vidası
bearing retainer washer yatak tutucusunun rondelası
bearing retaining nut yatak tutucu somunu
bearing roller bkz. roller‐bearing
bearing runout yatağın düşey gezinti boşluğu
bearing seat mesnetlenme bölgesi
bearing shell yatak kovanı
bearing soil taşıyıcı zemin
bearing spacer yatak ara parçası
bearing spring taşıyıcı yay. taşıtlarda gövdeyi taşıyıp titreşimleri ve şokları yutan yay
bearing stiffener mesnet destekleyici
bearing stratum taşıyıcı tabaka, yük taşıyıcı tabaka
bearing stress taşıma gerilmesi, temas basıncı veya gerilmesi (uygulanan mevcut temel
reaksiyonu)
bearing strip kılavuz yatağı
bearing support yatak mesnedi
bearing surface 1. doğrultu yüzeyi; 2. taşıma yüzeyi;3. yatak yüzeyi, dayanma yüzeyi
bearing test yükleme deneyi, yük deneyi
bearing value taşıma değeri
bearing wall taşıyıcı duvar
bearing with bushing burçlu yatak
bearing with sleeve yatak ve gömleği, iç zarflı yatak
bearing without sleeve iç zarfsız yatak
bearing/ball rulman/bilyalı
bearing/collar rulman/yakalı
bearing/journal rulman/düz
bearing/roller rulman/silindir bilyalı
bearing/tapered roller rulman/konik makaralı
bearings mil yatakları
bearings bkz. ball‐bearing, Cage, Journal, Plummer Block, Roller‐bearings, Spherical Roller‐
Bearing, Split Bearing, Taper Roller‐bearing
bearings, abutment bkz. abutment bearings
beat vuru
beat vurmak, çalmak, tokatlamak, silkmek, çalkalamak, dövmek, yenmek, alt etmek
beat frequency vuru sıklığı
beat oscillator vurulu salıngaç
beat pins bir yer çekimi maşasının kol uçlarından dışarıya doğru çıkan sivri uçlar
beat screws çatal ile sarkaç arasındaki relativ
pozisyonu ayarlayarak maşanın vuruş yapmasını sağlayan vida
beater döğücü, tokmak,tokaç (a) pamuğun açılıp atılması işinde kullanılan kanatlı dönelli mil. (b)
kağıt hamurunu eşit yoğunluğa getiren,silindirli ve hem silindir hemde kendisi bıçaklı tekne
beating dövme, tokaçlama, çarpma,vurma, tokatlama
beating engine ezme değirmeni, hamur değirmeni, ezme makinası, hamur makinası,cendere
beating‐up örgü atkısı ipini dokunan kumaşa doğru hareket ettiren dokuma tarağının hareketi
beaufort scale beaufort cetveli
beautification of road side yolun kenarının
güzelleştirilmesi
beaver tail kunduz kuyruğu
beaver‐breather aralıklı pozitif basınçla çalışan
respirator
because çünkü
beck dere
become due vadesi gelmesi
bed 1. tabaka (altında ve üstünde bulunan kayaçlardan gözle ya da fiziksel olarak az çok açıkça
ayrılabilen, kalınlığı 1 cm’den az olmayan tortul kayaç birimi);2. yatak, taban, mecra, dere yatağı,
sıra; 3. şasi yatağı
bed kaide, kızak
bed moisture damar yatağı nemi
bed of clay kil tabakası, kil yatağı
bed of tire dış lastiğin telli kenarı
bed plate yatak levhası
bed plate(base plate) yataklık, temel levhası, temel plakası, taşıyıcı levha
bedded ditch hazırlanmış hendek
bedded rock tortul kaya, som olmayıp katman
katman olan kaya
bedding temel, yatak, taban, tabakalaşma (tortulların bileşim tane büyüklüğü, fiziksel nitelikleri
bakımından birbirlerinden ayrımlı yataklar halinde üst üste
sıralanması)
bedding course taban tabakası, taban dizisi
bedding plane tabakalaşma düzlemi
bedding value yatak katsayısı değeri
bedding(bedding‐in) (a) yatak alıştırmak (b) oturma yeri veya yatak (c) bir makinayı mesnedine
oturtmak
bedew çiy taneleri ile ıslatmak, çiyle ıslatmak
bedim loşlaştırmak
bedrock ana kaya, yerli kaya, kaya tabanı, kaya temel
bedrock temel kaya, sağlam kaya
bedrock kaya yatağı
beep bip
beeper bipleyici
beetle ağaç tokmak, tokmak, tokaç,tokaç tezgahı
(bir sıra odun tokmaca sahip olan ve bu tokmaçların
dönerken sarılan kumaş üzerine düşerek ona yumuşak parlak bir görünüm kazandıran son işlem
makinası)
beetle‐head tokmak, şahmerdan tokmağı
before image değişiklik öncesi kopya
beginner’s all‐purpose symbolic instruction code BASIC (programlama dili)
behavior of soil under load yük altındaki zeminin davranışı
behaviorusim davranış şekline ait, kişinin olaylara ve çevresine karşı gösterdiği reaksiyonları
kendine konu edinen bir psikoloji dalı
behaviour davranış, başalarıyla kurulan ilişki, psikolojik anlamda, bir organizmanın bulunduğu
çevredeki
durumuna göre aldığı vaziyet
behaviour of mixtures karışımların davranışı
beidellite beidellit
bell çan, zil
bell chuck kovan ayna
bell crank dirsekli kol, manivela, mafsal
bell crank return spring manivela çekme yayı
bell curve çan eğrisi
bell hopper ocak hunisi
bell housing motorun volan mahfazası, kavrama kapağı, debriyaj mahfazası
bell mouth çan ağzı
bell type furnace çan tipi fırın
bell type gas holder çan tipi tank
bellcrank mafsallı levye, dirsekli kol
bell‐crank üç köşeli krank
bell‐crank lever dirsekli manivela
bell‐crank lever iki kollu, kolları birbirine dik olan ve birleştikleri noktadan ortak mesnetli
manivela
bell‐crank push rod lever washer mafsal itici mil
kolu pulu
bell‐crank push rod outer lever mafsal itici mili dış kolu
bell‐crank thrust washer manivela baskı pulu
bell‐crank, actuating bkz. actuating bell‐crank
belleville washer yaylı rondela
bellow körük
bellows körük, körük biçiminde
bellows (a) demirci körüğü (b) fotoğraf makinası
akordiyonu(körüğü) (c) boruların termal uzamasını karşılamak için kullanılan helezon körük
bellows seal körüklü yağ keçesi
bellows seal körük sızdırmazlık elemanı (contası)
bellows valve körüklü vana
bell‐shaped curve çan eğrisi
belong ait olmak
belonoid iğne şeklinde, iğneye benzer
below alt aşağı
below aşağıda, aşağıdaki
belt 1. kayış, kuşak, kemer; 2. araç lastiği gövdesini
saran kuşak
belt brake bantlı fren
belt bridge bantlı köprü
belt cleaner bant temizleyici
belt Compressor kayış kasnak vasıtasıyla belirli bir makinadan tahrik alan hava kompresörü
belt conveyor bant konveyör
belt conveyor kayışlı taşıyıcı, taşıma bandı,bantlı taşıyıcı
belt conveyor feed bant konveyör besleme
belt coupling kayışlı kavrama, kayışlı birleştirme
belt drive kayışla tahrik
belt driven kayışla tahrik edilen
belt driver kayışla çalıştırma, kayışla işleme, kayışla işletme düzeni
belt elevator bantlı elevatör
belt fastener kayış raptiyesi, kayışın iki ucunu birleştiren raptiye
belt feeder bant besleyici
belt fork (strap fork, belt striker) kayış çatalı
belt guide kayışın kasnaktan fırlamasına
engel olan siper
belt highway çevre yolu (bir şehir içi sahanın veya bir kısmının etrafında, trafiği kısmen veya
tamamen taşıyan bir anayol veya bunun bir parçası)
belt holding pawl şerit kayış tutma tırnağı
belt hook kayış raptiyesi, kayış kancası
belt lacing kayış dikme ipi
belt perch kayış kasnak düzeneği yanında kayışın tamir için sökülmesi sonrası üzerinde
bekletileceği çubuk veya mesnet
belt polisher kayışlı parlatıcı, parlatıcı veya cilayıcı malzeme ile kaplı kayış ve kasnaktan
oluşanparlatma makinesi
belt pulley kasnak, kayış kasnağı
belt punch saraç zımbası, kayış zımbası
belt sander zımpara kolon tezgahı
belt scale bant terazi
belt sheave kayış kasnağı
belt shifter(belt fork) avara kolu, aynı mile kamalı,
bir kasnaktan diğerine veya çalışan bir kasnaktan avare bir kasnağa kayış aktaran çatallı bir alet
belt shipping kasnağa kayış geçirmek veya bir
kasnaktan diğerine kayış aktarmak
belt skimmer bantlı toplayıcı
belt slip kayış kayması, kayış sürçmesi
belt speeder(U.S) kayışlı mahrut kasnak düzeni
hız değiştirmek için kullanılan konik kasnaklı kayış
kasnak düzeni
belt splice bant eki
belt tension kayış gerginliği
belt tightener kayış gergisi
belt tripper uygun bir noktadan yatırmak için kullanılan kayışlı veya tablalı konveyör cihazı
belt vulcaniser bant yapıştırma aleti
belt wiper bant silici
belt(belting:driving band) kayış, kayış kasnak düzeni, kayoşla tahrik
belt, finish bkz. finish belt
belt, generation kuşak
belt/super bant/süper
bench iş masası, tezgah
bench teras
bench ayna yüksekliği
bench 1. tezgah, banko, sıra; 2. basamak, kademe, palye
bench drill masa matkabı
bench drilling machine küçük masa matkabı, çalışma masasına tutturulan elle veya hız düşürücü
mekanizma kullanılarak elektrik motoru ile çalıştırılan küçük mat bench lathe masa tornası
bench mark röper
bench saw şerit testere
bench type lathe masa tezgah tipi torna
bench work tezgah işi, elde yapılmış iş, tezgah işi
benching basamaklı işleme, kademe işleme,
haddelemek
benchmark röper, referans noktası, nivelman noktası (poligon, nirengi vb hatlardaki belirgin
noktalar başlangıç noktası gibi)
benchmark description nivelman röper krokisi
benchmark problem denektaşı problemi, karşılaştırmalı değerlendirme
benchmark test karşılaştırmalı değerlendirme deneyi
benchmark test; test bench denektaşı sınaması
benchmarking denektaşına vurmak
bend 1. viraj, kurp, dönemeç; 2. dirsek; 3. eğilme,
bükülme, defleksiyon
bend bükülme
bend bükmek, eğmek
bend dirsek, kavis
bend pulley saptırma makarası
bender bükücü
bendiness virajlılık
bending bükme, kıvırma, döndürme, bükülme,
kıvrılma, belverme
bending axis eğilme ekseni
bending beam rheometer (BBR) kiriş eğme reometresi
bending line elastik eğri, defleksiyon eğrisi
bending load eğilme yükü
bending machine eğme makinesi,bükme makinesi
bending moment bükme momenti
bending moment eğilme momenti
bending press abkant pres
bending press bükme presi
bending radius kıvrılma yarıçapı
bending radius bükme yarıçapı
bending resistance eğilme mukavemeti, eğilme direnci
bending roll bükme merdanesi
bending roller bükme merdanesi
bending rolls eğme veya kıvırma merdanesi
bending stability eğilme kararlılığı
bending strain eğilme deformasyonu
bending stress eğilme gerilmesi
bending test bükme deneyi
bendix gear bendiks dişlisi, marş motoru
tahrik(kavrama) dişlisi
beneath altta, alttaki, altında
benedicts solution kolayca redüklenen bir bakır
sülfat çözeltisi
benefit kar, fayda
benkelman beam benkelman kirişi, def‐leksiyon kirişi
bent axle dirsekli aks
bent bar piliye demiri, eğik etriye
bent cap başlık kirişi
bent cap reinforcement başlık kirişi donatısı
bent pipe dirsekli boru
bent plate kıvrılmış demir
bentonite bentonit, şişen kil (büyük kısmı
montmorillonit hidratize alüminyum silikat olan
volkanik orijinli kil)
bentonite gel bentonit jeli, bentonit peltesi
bentonite slurry bentonit çamuru
bentonite suspension bentonit süspansiyonu
bent‐tail carrier tahrik plakasında veya gövdedeki kanala giren eğik saplı torna taşıyıcısı
benz‐ benzin anlamı veren birleştirici
benzene Uçma ve yanma kabiliyeti olan ve katandan çıkarılan renksiz bir karbonlu hidrojen,
benzen
benzin(e) benzin (yağ, kauçuk, reçina vs. eritmek için kullanılan bir sıvı)
benzine benzin
benzinium bkz. benzin
benzol katran tasfiyesinden hasıl olan bir karbonlu hidrojen, benzol
beraking load kopma yükü
beranger balance terazi kefelelerinin düşey hareket esnasında yatay konumlarını muhafaza
ettikleri denge hali, kefelere konan yüklerim pozisyonları dengeyi
etkilemeyip yardımcı çubuk ve uzuvlar ile keskin
kenarlardaki yatay itme kuwetlerinin etkileriortadan kaldırılmıştı
berkelium berkelyum
berm şev kademesi, palye
berm teras
bermo teras
bernouilli trials bernouilli denemeleri
berth 1. rıhtımda geminin yeri 2. cep, kaldırımlı otobüs durakları ve diğer tür indirme ve
bindirme faaliyetlerini içeren bir otobüsün yolcularını indirme ve bindirme yeri
beside yanında
besides bundan başka
bestard thread küt vida dişi. standart olmayan
vida dişi
beta beta
beta particle beta parçacığı
beta version, b version beta sürümü; ikincil sürüm
betatron betatron
betterment iyileştirme
between arasında
between centres merkezler arası, tomalama işleminde fener mesnedi ile punta başlığı arası
mesafe
between the lines entry beleş giriş
between‐group variance öbekler arası değişinti
bevel pah, şev, konik
bevel gear ayna mahruti dişli, konik dişli
bevel gear bearing ayna dişli yatağı
bevel gear carrier ayna dişli taşıyıcısı
bevel gear shaper(planer) mahruti çarka şekil veren makine takımı
bevel gear(bevel gearing) mahrut dişli, mil eksenleri kesişen konik dişli sistemi
bevel gear/spur düz konik dişli
bevel groove konik kanal
bevel mortise wheel eş çalışan
mahrut (konik) dişlilerden birinin dişlerine tahta dişler dercedilerek(dişlerin ortasına tahta
parçalar
sokularak)eş çalışmanın sessiz olması
bevel pinion mahruti dişli, küçük koni dişli
bevel pinion gear küçük ayna mahruti dişlisi
bevel pinion shaft mahruti dişli mili
bevel ring gear büyük ayna mahruti çember dişlisi
bevel wheel konik çark, mahruti çark
bevel wheels Mahruti çark, mahruti kasnak
bevelled face pahlı yüz, konik yüz
bevelled gear ayna mahruti dişlisi, konik dişli
bevelled plate kenarı eğik kesilmiş levha
bevelled rivet konik perçin
bevel‐turning slide bkz. profile‐turning slide
beverage içecek, meşrubat
beyond ötesinde
beyond‐the‐horizon ufuk ötesi
beyond‐the‐horizon propagation ufuk ötesine yayılım
bezel çerçeve, gösterge veya lamba çerçevesi
bezel bıçak ağzı, kalem ağzı, şivli kenar (a) kalem veya kesici aletin eğimli kesici kenarı. (b) saat
kristalinin veya mücevher taşının (kristalin) içinde durduğu çukur veya çıkıntılı kenar (c)
herhangi bir aletin veya saatin camının içerisine girdiği oyuk halka
BIOS; basic input/output system temel giriş‐çıkış
sistemi
bi‐ iki, çift anlamına ön ek
biannual yılda iki kere
bias yanlılık
bias çapraz, verev, yanlı
bias 1. herhangi bir ortalama işlemi ile ortadan kaldırılamayan bir çok değer grupları için ortak
olan, sabit yönlü bir hata; 2. şev, meyil, çapraz
bias kafes voltajı, öngerilme
bias current ön akım
bias error of a measuring instrument ölçme aygıtının yanlılık hatası
bias ply tire çapraz (diyagonal) katlı araç lastiği
biased automatic gain control eşikli otomatik
kazanç ayarı
biased estimator yanlı kestirici
biased sample yanlı örneklem
biaxial iki eksenli, iki eksen etrafında dönen
biaxial compression iki eksenli basınç
bibcock musluk
bibliography bibliyografya, kaynakça
bibulous sıvıyı kendi yapısına çekici nitelikgösteren, emici
bib‐valve vidalı musluk
bicameral iki boşluk veya iki bölüm gösteren, iki gözlü
bicapsular iki kapsülü bulunan, çift kapsüllü
bicentenary iki yüz yıl
biconcave her iki yüzeyi de konkav içbükey veyaoyuk olan
biconditional çift gerektirme
biconic antenna çift konili anten
bid teklif, teklif mektubu
bid eksiltme, arttırma, fiyat verme, ihale, teklif
bid bond geçici teminat mektubu
bid deadline son teklif verme günü
bid documents teklif evrakı, ihale evrakı
bid inquiry teklif talebi
bid price ihale fiyatı, teklif fiyatı
bid security geçici teminat
bid validity teklif geçerlik süresi
bid value ihale bedeli
bid, modified bkz. modified bid
bidder teklif sahibi, teklif sunmaya istekli, teklif veren
bidding eksiltme
bidding ihale, teklif verme
bidding specifications teklif isteme şartnamesi
bidet perineum’un uçine batırılabileceği alçak, tekne şeklinde leğen
bidirectional iki yönlü
bi‐directional iki yönlü
bidirectional antenna iki yönlü anten
bidirectional flow iki yönlü akış
biemetallic thermometer bimetal termometre
bifid iki bölüme ayrılmış durumda olan çatallı, yarık
bifilar çift dişli
bifilar suspensiyon çift telli askı
biflex iki bükümlü
bifocal iki fokuslu
bifurcate çatallı, iki dallı, bifurkus, bifurcatus
bifurcated fan iki taraflı fan
bifurcation ikiye ayrılma
bifurcation çatallaşma
bifurcation iki dala ayrılma, çatal (yeri),bifurkasyon, bifurcatio
big ben bkz. Gravity Escapement, Zinc and Steel, Pendulum
big‐end bolts krank kolu civataları
bight bir zincir veya bir halat ucundaki ilmekli (halka) kısım. elle çalışan palangalardaki makara
zincrindeki olduğu gibi
bihourly iki saatte bir
bilateral (a) iki taraflı, iki yanlı. (b) toleranslardaki uygulanan iki yönlü ölçüm
bilateral antenna iki yanlı anten
bilateral control çiftyanlı eşzamanlama
bilateral limit system bkz. limit system
bilateral tolerance bakınız tolerance
bilge sintine
bilge pump sintine pompası, sintine tulumbası
bilge pump tank sintine tulumbası tankı
bilge water sintine suyu
bilinear iki çizgili olan
bilinear form çiftdoğrusal biçim
bilinear interpolation çiftdoğrusal aradeğerleme
bilingual iki dilli
bilingual keyboard iki dilli klavye
biliteral iki harften oluşan
bill fatura, poliçe, hesap pusulası, senet
bill of entry gümrük beyannamesi
bill of lading konşimento, manifesto
bill of lading yükleme kayıdı, konşimento
bill of landing yük senedi
bill of quantities miktar cetveli, metraj (bir mühendislik veya inşaat işi sözleşmesinin kapsadığı
işlerin kısa tanımlarını ve malzeme miktarlarını gösterir liste, tekliflerin kıyaslanması için esas
oluşturan keşif cetveli)
bill of sight gümrük muayene cetveli
bill/airway hava nakliye senedi
billboard ilan tahtası
billet demir bara
billet mill kütük demiri çubuk haline getirendöner merdane
billeting rolls kaba hadde,kaba çekme haddesi
billion milyar‐ Amerika
billion trilyon‐ ‹ngiltere
bilocular iki gözlü, iki boşluk veya iki bölüm gösteren
bimanual iki elin kullanılması
bimanually iki elle
bimetal bimetal
bimetal thermometer çiftmetalli sıcaklıkölçer
bimetallic çift madenli alaşım
bimetallic bearing alloy çift madenli yatak alaşımı
bimetallic element bimetalik eleman
bimetallic instrument çiftmetalli alet
bimetallic strip bimetal şerit
bimetallic thermometer bimetal termometre
bimodal distribution iki‐doruklu dağılım
bimotored çift motorlu
bin silo, depo
bin kova, kutu, sandık
bin silo, bunker
bin feed seleden besleme
bin gate silo kapağı
bin, storage bkz. storage bin
binarize ikilileştirmek
binary ikili, çift, ikiz, iki tabanlı
binary (adj) iki elemanlı
binary arithmetic operation ikili aritmetik işlem
binary array ikili dizilim
binary asynchronous communication ikilieşzamansız iletim
binary cell ikili göze
binary code ikili kod
binary coded decimal ikili kodlanmış onlu
binary coded decimal, BCD coding ikili kodlanmış onlu
binary digit ikili sayı
binary excess three ikili üç eklenmiş
binary file ikili kütük, ikili dosya
binary image ikili imge
binary logic gate ikili geçit
binary logic system ikili mantık dizgesi
binary number ikili sayı
binary number system ikili sayı dizgesi
binary one iki li tabanda bir
binary operation ikili işlem
binary rate ikili hız
binary relation ikili bağıntı
binary search bölerek arama
binary signal ikili sinyal
binary state ikili durum
binary symmetric channel ikili bakışımlı kanal
binary synchronous communication ikilieşzamanlı iletim
binary system ikili sayı sistemi
binary to decimal conversion ikiliden onluya çevrim
binary tree ikili ağaç
binary vapor cycle ikili buhar çevrimi
binary vapour engine çift buharlı makina
binary vapour turbine çift buharlı türbin
binary vapour‐engine çift buharlı makine, bir çevrimin yüksek ve düşük sıcaklık kısımlarında
farklı akışkan kullanan ısı makinesi
binary zero ikili tabanda sıfır
binary‐coded decimal ikili kodlanmış onlu
bind bağlamak
bind dondurmak
bind bağlamak, takılmak, takıntı yapmak, tutukluk yapmak (supap vb gibi hareketli parçaların
tutukluk yapması)
bind, to bağlamak
binder ciltçi
binder cilt
binder bağlayıcı (agregaları yapışık bir kütle halinde bir arada tutmak için kullanılan veya bir
sathi kaplamada olduğu gibi mıcırları yol sathına yapıştırmaya yarayan veya yine sathi
kaplamada kullanmak veya bir aşınma tabakasının yüzeyine serpilmek üzere haz
binder (harvester) biçer bağlar denetleme makinası
binder course binder tabakası (belirli bir gradasyona sahip mineral agrega ve bitümlü
bağlayıcının plent ünitesinde karıştırılması ile hazırlanan ve temel tabakası üzerine, aşınma
tabakası altına serilen bitümlü tabaka)
binder distributor bağlayıcı distribütörü (bir yol yüzeyine yol katranı veya bitümlü bir tabakanın
uygulanması için kullanılan komple ekipman)
binder pulley germe kasnağı
binding 1. bağlayıcı; 2. bağlantı
binding head screw bağlama civatası başı, sapı altan çevresel kesilerek vidalandığında
birleştirdiği parçanın içine gömülen vida başı
binding jumper iki hat arasında kısa devre bağlantısı
binding margins cilt payı boşluğu
binding post hat bağlama düğmesi
binding post slot hat bağlama düğmesi çentiği
binding screw bağlama vidası
bing kömür ocaklarından çıkan artık madde (yol malzemesi için uygun bir kaynak olabilen veya
olamayan geniş bir artık mineral madde yığını) binoculars dürbün
binodide of mercury potasyum iyodür çözeltisi içinde civa iyodür katılarak elde olunan sıvı
binomial ikiterimli, binom
binomial coefficient iki terimli katsayısı
binomial distribution iki terimli dağılımı
binomial term iki terimli terim
bioconversion ikili dönüştürme
biodegradable ayrıştırılabilir
biodegradable material biyolojik yok edilebilir madde
biodegrade biyolojik yok etme
bioelectricity biyoelektrik
bioengineering tıp mühendisliği
biofuel biyoyakıt
biogas biyogaz
biological treatment biyolojik arıtma (atık suyun mikroorganizmalar kullanılarak arıtılması)
bionics elektronik aletlerin işleyiş mekanizmalarını konu alan bilim dalı
bionics dirimkurgu
bionomics ekoloji
biotite biyotit (siyah mika, magnezyum,potasyum ve demirin hidratizealüminyum silikatları)
bipod iki ayaklı sehpa
bipolar çift kutuplu
bi‐polar cam. iki kutuplu kam
bipolar coding kutupsal kodlama
bipolar coordinates kutupsal koordinatlar
bipolar nonreturn to zero kutupsal sıfıra dönüşsüz
bipolar return to zero kutupsal sıfıra dönüşlü
biquadrate dördüncü kuvvet
biquinary iki beşli
birmingham wire gauge (B.W.G) bkz. gauges
commonly used
bisect ikiye bölmek, iki eşit parçaya ayırmak, ikiye kesmek
bisection iki bölümlü
bisector açıortay
bisectrist çizgiyi ikiye bölen açıortayı
bismuth bizmut
bispectrum ikiz‐spektrum
bistable iki durumlu
bistable amplifier iki durumlu yükselteç
bistable relay iki durumlu röle
bistratum iki tabakalı
bisymmetrical iki taraflı simetrik
bit 1. bit, ikil (bilgisayarda); 2. uç, matkap ucu, parça, lokma, burgu
bit ikili sistemde rakam
bit (a) bir mengene veya makine içerisinde döndürülen burgu. (b) kaya veya taş delmede
kullanılan burgunun kesici kenarı. (c) ağaç işleme tezgahı düzlemindeki kesici demir parça
bit (drill) uç (matkap)
bit allocation bit atama, bit ayırma
bit brace el matkabı
bit error probability bit hata olasılığı
bit error rate bit hata oranı
bit instruction bit komutu
bit interleaving bit biniştirme
bit map ikil eşlemi
bit map bit haritası, bit eşlemi
bit mapped bit eşlemli, ikil eşlemli
bit operation bit işlemi
bit pattern bit örüntüsü
bit position bit konumu
bit rate bit hızı
bit stop matkabın veya burgunun belirli bir derinlikte delme yapmasını sınırlamak için matkap
ucuna ilave edilen parça
bit stream bit katarı
bit string bit dizgisi
bit, diamond bkz. diamond bit
bit, rotating bkz. rotating bit
bit, tool bkz. tool bit
bit/s bit/saniye
bite Isırmak, kavramak, dişlemek, kesmek,koparmak, yeryapmak. (a) makinanın bir parçasının
diğerini kavraması, (b) torna aynası veya mengene çenelerinin tutuşu, kavraması, (c) herhangi
bir tutma, kavrama hareketi
bitmap ikil eşlemi (bilgisayarda)
bitmapped ikil eşlemli
bit‐order of transmission iletimde bit düzeni
bit‐oriented ikile yönelik, bite yönelik
bit‐oriented protocol bite yönelik protokol
bits per character ikil/karakter
bits per second ikil/saniye
bit‐serial bit‐dizisel
bitumen bitüm, katran, zift
bitumen bitüm (başlıca hidrokarbonlardan ibaret olan, petrolden türeyen veya doğal asfalt
içinde bulunan, karbon disülfürde çözünen, rengi siyahtan koyu kahverengine kadar giden,
yapıştırıcı özellikleri olan viskoz bir sıvı veya katı madde)
bitumen emulsion bitüm emülsiyonu (bitümün, su veya bir sulu çözelti içersinde uygun bir
emülsiyon verici maddenin yardımı ile, çok küçük zerrecikler halindeki süspansiyonundan
oluşan bir emülsiyon)
bitumen fluxed viskositesi düşürülmüş bitüm
bitumen macadam bitümlü makadam (kontrol edilen şartlar altında karıştırılmış agrega ile
bitümden ibaret, kaba agrega miktarının hakim olduğu çok boşluklu bir yol malzemesi)
bitumen mix bitümlü karışım
bitumen paper bitümlü kağıt
bitumen road emulsion bitümlü yol emülsiyonu
bitumen stabilized soil bitümle stabilize edilmiş toprak
bitumen, petroleum bkz. petroleum bitumen
bitumen, straight run bkz. straight run bitumen
bituminate bitümleme (bitüm ile bağlama, yapıştırma, bitüm ile doyurma veya bitümlü hale
getirme)
bituminiferous bitüm taşıyan, bitüm içeren
bituminize asfaltlamak
bituminize ziftlemek
bituminized paper bitümlü kağıt
bituminoid bitüminoid (bitümü andırır, kükürt muhtevası düşük olan bitüm ile doyurulmuş
özeltür bir kağıt)
bituminous ziftli
bituminous bitümlü
bituminous base course bitümlü temel tabakası (belirli bir gradasyona sahip mineral agrega ve
bitümlü bağlayıcının plent ünitesinde karıştırılması ile hazırlanan ve granüler temel üzerine
serilen tabaka) bituminous binder bitümlü bağlayıcı
bituminous carpet 1. bitümlü karpet (katran veya bitümlü bağlayıcı ihtiva eden 1./2 inçten daha
kalın olmayan bir aşınma tabakası) 2. bitümlü karton
bituminous coal bitümlü kömür (uçucu kısımlar muhtevası %19’dan fazla olan ve %35’e
kadarçıkabilen kömür)
bituminous coating bitümlü kaplama
bituminous concrete bitümlü beton
bituminous dispersions bitümlü dis‐persiyonlar
bituminous emulsion bitümlü emülsiyon (bitümlü malzemenin suda veya sulu çözelti içinde
veya suyun veya sulu bir çözeltinin, sıvı bitümlü malzeme içinde, çok ufak kürecikler halindeki
süspansiyonu)
bituminous fabric bitümlü dokuma, örtü, bez
bituminous felt bitümlü keçe (yalıtımlarda kullanılan asbest cam elyafı, keten kil veya diğer lifsel
maddelerden oluşmuş ve bitüm veya inceltilmiş zift ile doyurulmuş örtü malzemesi)
bituminous filler bitümlü filler, bitümlü dolgu
bituminous grout bitümlü harç (agre‐ga olarak kumlu bir mineral malzemenin, bağlayıcı olarak
da bitümlü malzemenin kullanıldığı karışım)
bituminous hot‐mix coating bitümlü sıcakkarışım kaplama
bituminous hot‐mixture bitümlü sıcak karışım
bituminous joint filler bitümlü derz dolgusu
bituminous material bitümlü malzeme (bünyesinde bitümün varlığı ile karakterize edilen veya
kendisinden bitüm elde edilebilen madde)
bituminous mixes bitümlü karışımlar
bituminous mixture bitümlü karışımlar
bituminous paints bitümlü boyalar (asfalt veya ziftin reçineler ve ısı işlemine tabi tutulmuş
yağlar ile birlikte oluşturduğu boyalar)
bituminous patch bitümlü yama
bituminous pavements bitümlü üst yapılar, bitümlüyol kaplamaları
bituminous sand kum asfaltı
bituminous seal bitümlü örtme tabakası
bituminous shale bitümlü şey
bituminous surface treatment bitümlü sathi kaplama (hazırlanmış bir temele, önce doğrudan
doğruya sıcak bir bitümün, ardından da agreganın uygulanması) bituminous surfacing bitümlü
yüzey kaplaması
bituminous treated base bitümle iyileştirilmiş temel tabakası
bitwise bit bit
bivalent çift değerli, iki kıymetli
bivalent heat pump çift enerjili ısı pompası
black base bitümlü temel, siyah temel, bitümle stabilize edilmiş temel
black body siyah cisim
black box kara kutu
black box model kara kutu modeli
black diamond. kara elmas.maden kömürü
black earth humus
black ice gizli buz, siyah buz
black lead grafit
black lignite kahverengi linyit
black point bkz. black spot
black powder taş ocağı işlerinde kullanılan barut
black rubber finish siyah lastik cilası
black seal bitümlü örtme tabakası
black sheet iron siyah sac
black smoke siyah duman (kömürün yanmasından ya da herhangi bir başka fosil yakıtın
yanmasındanoluşan duman)
black spot kara nokta (karayolunda, trafik kazalarının sıklıkla olduğu nokta)
black steel siyah çelik
black tide kara dalga
black topping asfaltlama
black work kara demir işi. makinadan geçirilmemiş, parlatılmamış kaba iş
blackbody equivalent temperature eşdeğer siyah cisim sıcaklığı
blacking mili döküm kalıplarının siyaha boyanması için hazırlanan grafit ve karbonlu
malzemenin öğütülmesinde kullanılan kapalı bir silindirin içersinde serbestçe dönen ağır
yuvarlanan uzuvlardan oluşan değirmen
blacking up kararma (bir sathi kaplamada trafiğin etkisiyle siyah bir sathın ortaya çıkması)
blackness test siyahlık testi
blackout karartma
blackout lamp karartılmış araç lambası
blacksmith demirci, nalbant
blacksmith anvil demirci örsü
blacksmith bellows demirci körüğü
blacksmith furnace demirci ocağı
blacksmith hammer demirci çekici
blacksmith tongs demirci kıskacı
bladder balon
blade kanat, pervane
blade ağız
blade bıçak, kanatçık (turbo)
blade bıçak, bıçak ağzı, kesici yüz, cam sileceğinin bıçağı, kanat, yelkovan, pervane kanadı,
palet,çark kanadı
blade pervane kanadı
blade (a) kesicinin kesme kenarı, (b) türbin veya fan kanadı. (c) pervanenin radyal kanadı, (d)
bıçaklı anahtarın hareketli kısım
blade angle kesme kenar açısı, kanat açısı
blade back pervane dış yüzü
blade bowl bıçak çanağı
blade damper. helikopter rotorunun sallanmasını önleyen cihaz
blade face pervane iç yüzü
blade lift bıçak lift
blade lift bıçak kaldırma
blade load kanat yükü
blade penetration bıçağın malzemeye girişi
blade pitch kanat adımı
blade profile kanat profili
blade radius kanat yarıçapı
blade sideshift bıçak yana kaydırmalı
blade snow plough sabit bıçaklı kar küreyicisi
blade stabilizer bıçak dengeleyici
blade tip pervane kanadı ucu
blade, one way bkz. one way blade
blade, plow bkz. plow blade
blade, reversible bkz. reversible blade
blaine air permeability apparatus blaine hava geçirgenliği cihazı
blank boş, boşluk
blank işlenmemiş parça, astarlı mukkawa, yüzü kaplamalı mukawa, boşluk, boş kağıt,
açma,temizleme, taslak
blank character, space character boşluk karakteri
blank endorsement açık ciro
blank flange kör flanş
blank, free, empty, null boş
blank, space boşluk
blanket şilte, örtü, battaniye
blanket of graded gravel geçirimli ta‐baka, geçirimli örtü, filtre tabakası
blanket type thermal insulation şilte tipinde ısı izolasyonu
blanket, drainage bkz. drainage blanket
blanket, grout bkz. grout blanket
blanket, impervious bkz. impervious blanket
blanketing (sinyal) ezme, örtme
blanking silme, tıkama
blanking boşaltma
blanking ince metal plakada kesme veya delikdelme işlemi
blanking level karartma düzeyi
blanks formlar
blast patlatma, püskürtmek (bujileri temizlemek için özel aleti ile zımpara kumu püskürtmek)
blast yakmak
blast ani rüzgar, şiddetli rüzgar
blast coil cebri hava akımlı serpantin
blast cooler cebri hava akımlı hava soğutucu
blast cooler üflemeli soğutucu
blast cooling (see air blast cooling) üflemeli soğutma
blast freezer cebri hava akımlı dondurma tesisatı
blast freezing üflemeli dondurma
blast furnace yüksek fırın
blast furnace eritme ocağı
blast furnace gas yüksek fırın gazı
blast furnace slag yüksek fırın cürufu
blast gate damper üfleme çıkış kapağı
blast heater üflemeli ısıtıcı
blast heater cebri hava akımlı ısıtıcı
blast hole lağım deliği, patlatma deliği
blast slag, foamed bkz. foamed blast slag
blasting patlatma (dinamitle veya başka bir patlayıcı madde ile kaya patlatma)
blasting cap dinamit kapsülü, kapsül kutusu,patlatma fünyesi
blasting, wet sand bkz. wet sand blasting
blast‐pipe egzoz borusu, üfürme borusu, hava borusu, rüzgar borusu
blaze etüt işlerinde arazide etütçüye veya araştırmacıya yol göstermek için geçici olarakkonan
işaret
blaze parlak alev
blaze alev parlaması, alevlendirmek
bleaching ağarma, beyazlaşma
bleb büyük kabarcık
bleed sızmak
bleed sızdırmak
bleed 1. kanamak 2. boşaltmak, akıtmak, dizel motorlarının yakıt sisteminin havasını almak, fren
hatlarından hidrolik sıvısını boşaltmak
bleed choke bkz. choke
bleed off (vb) boşaltmak, yük atma
bleed pipe tahliye (boşaltma) borusu
bleed port tahliye deliği
bleed valve tahliye vanası
bleed. (a) yardımcı bir servisi çalıştırmak için aksiyal kompresörden basınçlı hava almak
(b) hidrolik bir sistemden sıkışan havayı boşaltmak için sıvı almak
bleeder boşaltma musluğu
bleeder pipe boşaltma borusu, tahliye borusu
bleeder plug akıtma tapası
bleeder plug hava alma tapası
bleeder resistor kaçak direnci
bleeder type condenser boşaltmalı kondenser
bleeder valf akıtma vanası, hava pörjör vanası, boşaltma valfi
bleeder well 1. filtreli kuyu; 2. boşalt‐ma kuyusu
bleeding 1. havasını alma 2. terleme, asfaltın kusması (bağlayıcının sıcak havalarda bitümlü
kaplamadan dışarı çıkması)
bleeding istim çekme, boşaltma, çekme, sızma,akmak. kompresörden hava boşaltarak (a)
türbojet veya türboprop motorunun aşırı beslenmesini önlemek (b) yardımcı bir cihaza hava
beslemek (c) emişborusu dirseklerinde oluşan hareketsiz sınır tabakaların atılabilmesi
bleeding air hava alma
bleeding plug boşaltma tapası, boşaltma tıkacı
bleeding steering system dönüş tertibatının hidrolik sıvısını boşaltmak
bleeding, air bkz. air bleeding
blend birleştirmek, karıştırmak, harmanlamak
blender karıştırıcı
blending harmanlama,
blending karışım
blending box karışım hücresi
blending box karıştırıcı kutu
blending percentage birleşme yüzdesi
blennorrheal blenore ile ilgili
blind güneşlik
blind kör
blind algorithm gözü kapalı algoritma
blind area gölgeli bölge
blind brain kuru dren
blind cap kör tapa
blind curve görüşü olmayan kurp, kapalı kurp
blind equalizer gözü kapalı denkleştirici
blind flange kör flanş
blind hole kör delik
blind plug kör tapa
blind spot ölü nokta
blind test gözü kapalı sınama
blind text gizli bilgi, gizli metin
blinding körleştirme (yüzeydeki boşluklarıazaltmak için ince malzemenin gevşek bir tabaka
halinde uygulanması)
blindness körlük
blink çakma, yanıp sönme
blink göz kırpmak, sinyal vermek
blink yanıp sönme
blinker çakar söner ışık, flaş lambası, ışıklı sinyal aleti
blinker lamp ikaz sinyal lambası
blinking installation ışıklı uyarı sistemi
blistering kabarma, kabarcık oluşturma, pörtleme
blob (image region) imge bölgesi
block blok
block önünü kesmek, tıkamak
block takoza almak, blok, gövde mekanizmasınınana parçası
block tahta tezğah
block kütük, takoz, blok tuğla, külçe, kerpiç, tomruk, kalıp, makara, planga, bina bloku, iri
taşkömür, silindir bloku, kaide, tezgah, sinyal, tomruk mengenesi, sehpa, kurutma rafları, sehpa,
mermer perdah tezgahı
block 1. tıkamak, yolunu kesmek, geçmesine engel olmak; 2. tıkanma, kesilme, engel; 3. sinirsel
uyarı iletiminin kesilmesi; 4. ilaçla sınırlı bir bölgenin duyarsız hale getirilmesi, bölgesel his
iptali
block (cylinder) silindir bloğu
block (vb) önünü kesmek durdurmak
block and tackle palanga takımı, palanga bloku
block brake pabuçlu fren
block brake sert bir metal bloğunun donen bir taşıt tekerleği cantı kenarına el gücü veya bir
mekanizma yardımı ile bastırılması ile oluşturulan fren mekanizması.
block cancel character öbek silme damgası
block carriage. dökümhane asma vincinin yatay
aksları üzerinde hareket eden ve zincir makaralarını taşıyan çerçeve
block chain makaralı zincir.palanga zinciri
block chain. bağlantı uzuvları ve pimlerle birbirlerine bağlanmış büyük blokların oluşturduğu ve
alçak hızlarda kullanılan zincir
block chaining blok zincirleme
block clutch bakınız clutch
block clutch sürtünmeli fren papuçlarının kampananın iç yüzeyine sürtünmesinden veya tahrik
eden uzvun çevresine açılan oyuk içersine kuwet uygulanarak temas oluşturulan kavrama
sistemi
block copy öbek kopyalama
block cracking blok çatlaklar
block delete öbek silme
block delete öbek silme
block diagonal matrix öbek (blok) köşegen matris
block diagram öbek (blok) çizeneği
block diagram blok diyagram
block encryption blok şifreleme
block equipment palanga takımı
block gauge diğer geyçlerin (mastarların)
hassasiyetini ölçmek için kullanılan geyç (mastar)
block hammer tokmak
block heating blok (toplu) ısıtma
block house koruyucu, korugan
block length blok uzunluğu
block letters büyük harfler
block mode blok blok iletim
block move öbek taşıma
block move blok taşıma
block of loose rock küskülük kaya bloğu
block overhead blok destek bitleri
block pavement blok kaplama (dört köşe taş veya tahta bloklardan yapılmış kaplama)
block payload bloğun yararlı yükü
block quantization öbek (blok) nicemlemesi
block selection öbek seçimi
block selection blok seçimi
block sodding blok çimlendirme (erozyona maruz şevlerin çim parçalarıyla kaplanması)
block structured language blok yapılı dil
block system demiryolu blok sistemi tesisatı,blok sinyali sistemi ile işletme; yeryer ocak açıp
maden işletme;ada ada sulama
block transfer blok aktarma (birbirini takip eden bir grup kelimenin belleğin bir alanından diğer
bir alanına geçirilmesi)
block transfer blok gönderimi
block up the body karoseriyi takoza almak
block valve kısma (kapama) vanası
block, bearing bkz. bearing block
block, cinder concrete bkz. cinder concrete block
block, cylinder bkz. cylinder block
block, fitter bkz. fitter block
block, group öbek
block, spherically seated bkz. spherically seated block
block, to öbeklemek; tıkamak
blockage tıkanma, blokaj
block‐by‐block processing öbek‐öbek (blok‐blok) işleme
blocked bloke
blocked records bloke edilmiş kayıtlar
blocking iletimin veya geçişin kesilmesi,tıkanma, tıkama
blocking capacitor ayırma sığacı
blocking factor öbekleme (bloklama) boyu
blocking girders hareketli kren gövdesi altına ön ve arka kısımlara tespit edilen ve gövdeden
daha geniş olan kirişler, hatıllar. hatıllara tutturulan krikolar yere tespit edilerek yük kaldırma
esnasında krenin devrilmesini engeller
blocking‐down. bir gövde üzerine araya kurşun blok kullanılmak sureti ile ince metal lehvayı
çekiçle zerk etmek, tutturmak
blocking‐up. makinaların veya diğer yapı elemanlarının kren, kriko, levye ve tahta takoz yardımı
ile kaldırılması veya desteklenmesi
blockout (radyo iletişimi) kesilme
block‐type thermal insulation blok tipi ısı yalıtımı
block‐write blok yazma
blondin (cable‐way) havai hat, kablolu havai hat, vargel
bloom kütük demir
bloom çekilmiş ham demir bloku,demir kütüğü,
demir tomruğu. kesit alanı 36 inç’den büyük olandemir çubuk
bloom mill kütük demir haddehanesi
bloomer demirci ocağı
bloomer haddehane
blooming beneğin parıldaması (ekran)
blooming mili. ham demir haddehanesi, kütük demir haddehanesi
blooming‐down ham demir bloklardan çubuk çekmek, çubuk haline getirmek
blotter kurutma kağıdı
blotting paper kurutma kağıdı
blow üflemek, dışarıya doğru kuvvetle soluk vermek
blow vurma, darbe, üfleme
blow back. geri tepme, pistonlu makinada alçak devirde çalışılması esnasında, sıkışma
zamanında emme valfinın erken kapanması durumunda yakıt hava karışımının karbüratöre geri
tepmesi. blow‐by,pistonlu makinede maksimum basınç anında pistonun gaz kaçırması
blow by kaçak, karter basıncı
blow down blöf
blow down valve blöf vanası
blow down/continuous blöf/devamlı
blow hole hava deliği
blow jacking darbeli itme
blow off blöf
blow off valve blöf vanası
blow out sönmek, patlamak (araç lastiği)
blow out preventer vana/kuyu koruyucu vana
blow‐by karter basıncı
blow‐by crankcase karter basıncı
blowdown blöf etmek
blowdown valve blöf vanası
blower körük, kaloriferin vantilatörü, hava verici
blower and spreader. pamuk atma makinası
blower drive coupling körük tahrik kaplaması
blower end plate körük uç plakası
blower fan üfleme tipi vantilatör
blower. körük, vantilatör, üfürücü, şişe üfürücü
blowholes of a bit matkap ucundaki üfleme delikleri
blowing körükle basma
blowing cylinders körük silindirleri, izabe fırınına hava basan çift hareketli silindirler
blowing engine. körük makinesi, kompresör, hava veya gaz tulumbası
blowing through. buhar makinesinin çalşmaya başlamadan önce silindirlerinin ve valflerinin
buhar jeti yollanarak ısıtılması işlemi
blown asphalt bkz. oxidized asphalt
blown bitumen bkz. oxidized asphalt
blown out tyre patlamış lastik
blowoff valve blöf vanası
blow‐out coil üfleme bobini
blue mavi boya
blue mavi
blue annealing mavi tavlama
blue litmus paper mavi turnusol kağıdı
blueing. menevişleme,meneviş verme, (a) saat yaylarına istenilen esnekliği kazandırmak için
yapılan ısıl işlem, (b) parlatılmış çelik üzerinde koruyucu mavi oksit filminin oluşması için onu
odun külü veya güherçile ile tavlamak
blueprint ozalit baskı
blueprint copy kopya
blunge çamur hazırlamak
blunger (blunging machine) çamur karma makinası
blunt keskin olmayan, kör
blunt start sürekli olarak sökülüp takılan bir vidada dişlerin deforme olmaması için vidanın uç
kısmındaki bazı vida dişlerinin yok edilmesi işlemi.
blurring bulandırma
blurry bulanık
board devre kartı; pano
board levha
board of directors idare heyeti
board of managers yönetim kurulu
board type thermal insulation levha tipi ısı yalıtımı
boarding school yatılı okul
board‐type thermal insulation levha tipi ısı izolasyonu
boat gemi, sandal, tekne
bob çekül, şakul
bob saikımhevenk, dizi, askı, şavul, saçak, püskül, olta şamandırası, ağırlık, top, perdah kasnağı,
perdah silgisi, kızak, balçık toprağı
bobbin bobin,makara
bobbin masura, makara, yumak, bobin, fitil, sandal makarası, elektrik bobini
bo‐bo locomotive bo‐bo lokomotif
bob‐weight dengeleme ağırlığı
bode diagram bode çizeneği
body kurum
body gövde, esas kısım, ana blok, kaporta
body (dump) kasa, damper
body (of a valve). akışkan debisini kontrol eden valfin ana kısmı body boss (of a valve). bkz. boss
body and frame şasi ve kaporta
body and frame repair set şasi ve kaporta tamir takımı
body antisqueak kaporta ses önleyicisi
body center pillar kaporta orta takviyesi
body center pillar ratchet kaporta orta takviyesitespit mandalı
body center pillar reinforcement fastener kaporta orta takviye mesnedi tutturucusu
body forces kitle kuvvetleri, zati kuvvetler
body front panel ön karoser
body front pillar kaporta ön takviyesi
body front pillar gauge hole kaporta ön takviyesi gösterge deliği
body front pillar gauge hole plug kaporta ön takviyesi gösterge deliği tapası
body front pillar weatherstrip kaporta ön takviyesi hava tutucu keçesi
body gear mil üzerindeki dişli
body hammer kaportacı çekici
body hold down bolt kaportayı şasiye bağlayantespit cıvatası
body inner panel iç karoser
body insulation karoser yalıtımı
body insulator sleeve assembly kaporta tecrit parçaları takımı
body of a dam baraj gövdesi
body of soil zemin kitlesi, toprak kitlesi
body outer panel dış karoser
body plug ana gövdede diş açılan deliği veya boşaltma deliğini sızdırmasız bir şekilde kapatan
tıpa
body rear panel arka karoser
body seat ring değiştirilebilir valfin gövde yuvasının üzerinde işlem gördüğü kısmı, gövdeden
ayrı yapılıp onun içersine tespit edilir
body sheet karoser sacı
body side panel kaportanın yan plakası, sandığın yan parçaları
body sidewall cloth kaporta yan iç kumaş kaplaması
body sill karoseri yan pervazı, karoseri kuşak kirişi
body stress kütle gerilmesi
body to frame insulator kaporta ile şasi arası izolatörü
body to frame underbody shim kaportanın altında ve şasi ile kaporta arasında bulunan şim
body valve supap gövdesi
body wiring projektör, sinyal lambası, vb kablosu, kaporta kablo donanımı
body wiring terminal ışık vb sistemine giden kabloların tevzi ucu
bog bataklık, bataklık zemin, bataklığımsı alan (yoğun ötrofikasyon sonucu su kaynaklarının
zengin organik birikintilerle kaplanarak oluşturduğu alan)
bogie (bogie truck) dingil açıklığı az olan bir veya daha çok sayıda çift tekerlek üzerine oturan
lokomatif tarafından çekilen vagon
bogie engine bojili lokomatif.mafsallı lokomatif
bogie frame boji şasisi,alt düzen çerçevesi
bogie unit dingil ünitesi
bogie, rear axle bkz. rear axle bogie
boglime traverten, göl tebeşiri, göl marnı
bogus sahte
boil kaynama, kaynak, hidrolik tabangöçmesi, kaynamak
boil away kaynayıp buharlaşmak, buharlaşma yolu ile eksilmek (radyatör suyu, antifriz)
boil point kaynama noktası
boil, frost bkz. frost boil
boiler (a) içersinden duman borularının geçtiği buhar kazanı, kalorifer kazanı (b) banyolarda
kullanılan ellektrikli veya katı veya sıvı yakıtlı su kazanı
boiler capacity kazan verimi, kazan gücü, boiler pressure. kazan basıncı, boiler (stay) tap. ısıtıcı
(kazan) germelerini aldırmak (tutturmak) için deliklere geçen dişli vida
boiler casing kazan gövdesi (dış sacı)
boiler cleaning kazan temizleme
boiler drum kazan dramı
boiler efficiency kazan verimi
boiler end plate kazan arka sacı
boiler feed kazan besleme
boiler feed pump kazan besleme pompası
boiler feed water heater kazan besi suyu ısıtıcısı
boiler feed water pump kazan besi suyu pompası
boiler feedwater kazan besleme suyu
boiler feedwater heater kazan besleme suyu ısıtıcısı
boiler foaming kazan köpürmesi
boiler generator buhar jeneratörü
boiler heating surface kazan ısıtma yüzeyi
boiler horsepower kazan ısı kapasitesi
boiler house ısı merkezi, kazan binası
boiler jacket (see boiler casing) kazan ceketi
boiler mounting kazan montajı
boiler mountings kazan armatürleri
boiler mud drum kazan alt dramı, kazan çamur dramı
boiler outlet kazan baca gazı çıkışı
boiler plant/central kazan tesisi/merkezi
boiler plate kazan levhası
boiler plate text ortak metin
boiler priming kazan çalıştırma hazırlığı
boiler rating kazan kapasitesi
boiler rearwall kazan arka duvarı
boiler room ısı merkezi, kazan dairesi
boiler section kazan dilimi
boiler shell (see boiler casing) kazan gövdesi (dış sacı)
boiler shutdown kazanı devre dışına alma
boiler sidewall kazan yan duvarı
boiler slag toz kömürle çalışan termik santrallerden elde edilmiş siyah, köşeli ve cam gibi
parçacıklardan oluşan erimiş kül
boiler steam drum kazan buhar dramı
boiler sustained capacity kazan devamlı kapasitesi, kazan sürekli kapasitesi
boiler tube kazan borusu
boiler wall kazan duvarı
boiler water leg kazan su bölümü
boiler water level kazan su seviyesi, kazan suyu seviyesi
boiler water temperature control kazan suyusıcaklık kontrolü
boiler water/discoloration of kazan suyununrenk kirlenmesi
boiler waterline kazan suyu seviyesi
boiler/atmospheric kazan/atmosferik
boiler/auxiliary kazan/yardımcı
boiler/cast iron kazan/döküm
boiler/central heating kazanı/kalorifer
boiler/coal fired kazanı/kömür
boiler/commercial kazan/küçük sanayi tipi
boiler/conventional kazan/konvansiyonel tip
boiler/cross‐tube kazan/çapraz borulu
boiler/dual fuel kazan/iki yakıtlı
boiler/electric hot water kazanı/elektrikli sıcak su
boiler/electric steam kazanı/elektrikli buhar
boiler/electrode kazan/elektrikli
boiler/electrode kazan/elektrotlu
boiler/fire tube kazan/duman borulu
boiler/fire tube kazan/alev borulu
boiler/fluidized bed kazan/akışkan yataklı
boiler/forced draft kazan/cebri sirkülasyonlu
boiler/gas kazan/gazlı
boiler/high pressure kazan/yüksek basınçlı
boiler/hot water kazanı/sıcak su
boiler/hot water kazanı/kızgın su
boiler/inclined‐tube kazan/eğik borulu
boiler/industrial kazan/sanayi tipi
boiler/instantaneous kazan/ani ısıtmalı tip
boiler/locomotive kazanı/lokomotif
boiler/low pressure kazan/düşük basınçlı
boiler/multifuel kazan/çok yakıtlı
boiler/multipass kazan/çok geçişli
boiler/natural draft kazan/atmosferik
boiler/oil‐fired kazan/fuel oil
boiler/once through kazan/tek geçişli
boiler/packaged kazan/paket tip
boiler/power kazanı/güç üretim
boiler/pulverized fuel kazanı/toz yakıt
boiler/pulverized fuel kazanı/pulverize yakıt
boiler/recovery kazanı/geri kazanım
boiler/rectangular kazan/dikdörtgen
boiler/residential kazan/konut tipi
boiler/round kazan/silindirik
boiler/scotch kazan/‹skoç tipi
boiler/sectional kazan/dökme dilimli
boiler/sectional kazan/dilimli
boiler/semi circular kazan/yarım silindirik
boiler/square kazan/kare
boiler/steam kazanı/buhar
boiler/steel kazan/çelik
boiler/waste heat recovery kazanı/atık ısı
boiler/water tube kazan/su borulu
boiler/welded steel kazan/çelik
boiler/wet surface of kazan/ıslak yüzeyi
boiler‐burner unit kazan‐yakıcı ünitesi
boilerplate text ortak metin
boiling kaynama
boiling (adj) kaynayan
boiling hot kaynama derecesinde
boiling of sand kum kaynaması
boiling point kaynama noktası
boiling temperature kaynama sıcaklığı
bold kalın, koyu
boldface, thick, bold kalın
bollard baba
bolometer ışınım ölçer
bolster yastık, taban, altlık, başlık, altlık kirişi, payanda, destek, bıçak, kabza çenesi, kalıp takozu,
araba dingil yastığı, yapı kalıp tahtası
bolster dingil başı
bolster hitch dingil başı mafsalı
bolt 1. cıvata, bulon 2. saplama
bolt civata, saplama, pin, vida, sürgü, mandal, kilit, mandal, menteşe çivisi, taslak, sürgülemek,
civatalamak, vidalamak, çıkarmak, temizlemek
bolt connection cıvatalı bağlantı
bolt cutter cıvata tezgahı
bolt cutter cıvata keskisi
bolt cutter civata başı kesme makinası, sürgü silindiri.civata tezgahı
bolt die kare tip pafta
bolt down cıvata ile tespit etmek
bolt head civata başı
bolt hole civata deliği
bolt lock cıvata tespit plakası veya halkası
bolt on adapter cıvata bağlantılı adaptör
bolt on cutting edge cıvata bağlantılı ağız bıçağı
bolt on rim (sprocket) cıvatalı cer dişlisi
bolt track palet cıvatası
bolt/button head cıvata/yuvarlak başlı
bolt/countersink cıvata/havşa başlı
bolt/hexagon cıvata/altı köşe
bolt/rounded headed cıvata/yuvarlak başlı
bolt/square cıvata/kare
bolted connection cıvatalı bağlantı
bolt‐making machine (bolt machine) yuvarlak demirden cıvata başı işleme tezgahı
bomb bomba
bond yapıştırma, bağlama, bono, senet
bond 1. bono, senet, tahvil, kefalet, yazılı söz; 2. bağ, aderans, adezyon, bağlantı, yapıştırma,
kenetlenme
bond i. kimyasal bağ, zincir, komşu iki atom arasında onların birbirinden ayrılmasını önleyen
çekici kuvvet
bond angle bağ açısı
bond energy bağ enerjisi
bond financing tahvil finansmanı
bond strength bağ mukavemeti, aderans dayanımı
bond stress aderans gerilmesi
bond test aderans deneyi
bond, contract bkz. contract bond
bond. yapıştırmak, depolamak, ambarlamak, antrepoya koymak, depo etmek, ardiyeye koymak
bonded warehouse gümrük antreposu
bonding (see earthing) topraklama
bone kemik, os
bonnet kapak, şapka
bonnet baca külahı
bonnet (cover). başiık. baca külahı, takke, kapak, baca şapkası .körük, lamba başlığı, (a) çalışan
mekanizmayı taşıyan stop veya kapı valfinin gövdeye tutturulmuş kısmı, (b) taşıtlarda motor
kapağı
bonometer sıvı yoğunluğunu ölçme aleti, akü şarjını yoğunluğuna göre ölçen alet, bonometre
bonus prim, ikramiye
bookcase kitaplık
book‐foiding machine (or folding machine) katlama makinası
booking yer ayırtma
bookkeeping operations kırtasiye işlemleri
booklet broşür
bookmark yer imi
bookmarked area yer imli alan
books of account hesap defteri, muhasebe defteri
boolean boole
boolean algebra boole cebri (George Boole’e atfen isimlendirilmiş bir cebir)
boolean algebra boole cebri
boolean character boole damgası
boolean function boole işlevi
boolean instructions boole komutları
boolean operator, logical operator, mantık işleci, boole işleci
boom ok, bum
boom bum, ekskavatörün, vincin, kreynin, vs nin kolu
boom base pins bom kule bağlantı pimleri
boom cylinder bom silindiri
boom drum bom kampanası
boom foot bom pabucu
boom kict‐out bom otomatiği
boom type bom tipi
boom. koi, çubuk, dirsek, mania zinciri, engel, itmek, çubukla itmek, uzatmak, kaldırıp dikmek,
yaldızlamak, parlatmak, öbertmek. (a) dikmeli vincin vinç kolu (b) bir kirişin üst ve alt flanşı. (c)
kaldırma düzeneği ana direği. (d) baştan kıça yelkenin alt kısmını
boost itmek, arkasından dayanarak kuvvet vermek, itme kuvvetini artırmak
boost kuvvetlendirme
boost aşırı doldurulmuş pistonlu makinanınindiksiyon basıncını atmosferik basınçüzerine
çıkarmak
boost gauge aşırı beslemeli bir pistonlu makinanın manifolt basıncını çevre basıncına bağlı
olarakölçen alet
boost pressure emme manifold basıncı
booster kuvvetlendirici, takviye edici, ilave
booster güç artırıcı, fren takviyesi, hidrolik ve vakum sistemine dayanan fren
takviyemekanizması, buster
booster air cleaner buster hava süzgeci
booster amplifier ek güç yükselteci
booster check valve buster kontrol valfi, buster çek valfi, buster tek yönlü valfi
booster compressor takviye kompresörü
booster cylinder buster silindiri
booster cylinder control valve buster silindirikontrol valfi
booster cylinder diaphragm buster silindir diyaframı
booster cylinder piston buster silindiri pistonu
booster cylinder vacum diaphragm buster silindiri vakum diyaframı
booster cylinder vacuum chamber buster silindiri vakum hücresi
booster cylinder vacuum valve buster silindirivakum valfi
booster drain hose buster dönüş hortumu, buster boşaltma hortumu
booster fan booster fanı
booster fan jet vantilatör
booster heater buster ısıtıcısı, takviye kalorifer
booster intermediate chamber buster ara hücresi
booster manifold buster manifoldu, buster borusu
booster motor yardımcı motor
booster piston buster pistonu
booster piston return spring buster pistonu geri çekme yayı
booster pressure hose buster basınç hortumu
booster pump basınç arttırma pompası
booster pump ilave, destekleyici pompa
booster pump. (a) kapalı boru sisteminde akışkan basıncını arttıran pompa. (b) yakıt tankı ile
uçak motoru arasında pozitif basıncı muhafaza eden pompa. booster valve buster valfi
boot koruyucu kapak, papuç
boot 1. lastik veya köseleden yapılan ve içinde sıvı bulunan mekanizmanın ağız kısmına konan
muhafaza parçası, fren lastiği, körüklü muhafaza parçası; 2. araç lastiğini tamir için kullanılan iç
takviye; 3. aracın bagaj kısmı
boot bagaj
boot sector önyükleme sektörü
boot virus önyükleme virüsü
boot, to önyüklemek
booth kulübe
booth kabin
booth gişe, kulübe
boot‐sector infector önyükleme virüsü
bootstrap ön yükleme, bağlama
bootstrap pile load test boyunduruk ve kriko ile kazık yükleme deneyi
bootstrap routine önyükleme yordamı
bootstrap sector önyükleme sektörü
bootstrap sector virus önyükleme virüsü
bootstrap, to önyüklemek, kendini yükseltmek
bootstrapping başlatma, önyükleme
border bordür, sınır
border kenar, sınır
border beam kenar kirişi
border stone sınır taşı
border, boundary, limit sınır
bore çap, delik
bore delmek ,oymak, sondaj yapmak
bore delik, çap, deliğin iç çapı, kutur, sondaj yapmak, delik açmak, rektifiye etmek, rektifiye
deliği
bore (a) bir silindir veya borunun iç çapı. (b) yuva ve yivli kısmın her ikisinide ihtiva eden küçük
kolun veya kaide parçanın iç kısmı. (c) motor veya pompa silindirinin iç duvarı.
bore (of pipe) iç çap
bore hole sondaj deliği
bore of pipe boru iç çapı
bore out delmek veya mevcut deliğin çapını genişletmek
bore/internal iç çap
bored key yuvalı anahtar
bored pile delme kazık, fore kazık
borehole 1. sondaj kuyusu 2. sondaj deliği (toprak ve tabakasının tabii yapısının, tabii sırasının,
derinliğinin tayini amacı ile genellikle dikey doğrultuda açılan sondaj kuyusu)
bore‐hole sondaj
bore‐hole concentric pipe technology/single tekli sondaj yöntemi/çift borulu
borehole log sondaj logu, tabakaların işaretlenmesi, sondaj kesiti
bore‐hole technology/dual sondaj yöntemi/çoklu
bore‐hole technology/multi sondaj yöntemi/çoklu
bore‐hole technology/single sondaj yöntemi/tekli
borehole, lined bkz. lined borehole
borehole, trial bkz. trial borehole
borer burgu, delgi, matkap
boric borik, borakslı
boric acid borik asit
boride içinde bor bulunan bir bileşim
boring baralama
boring sondaj, sondaj kuyusu açma işi
boring burgu salma, delme, sondaj
boring bar sondaj çubuğu,matkap ucu
boring bar and bit delme torna kalemi
boring barge sondaj dubası (suda sondaj için kullanılan altı düz tekne)
boring collar bkz. cone plate
boring contractor sondaj müteahhidi
boring crown sondaj başlığı
boring equipment sondaj teçhizatı, düzeneği, sondaj aletleri
boring flange bkz. drill plate
boring foreman sondaj ekip başı, sondaj ustası,sondaj formeni
boring head (cutter head) matkap başı,matkap aynası, mandrel, burgu aynası
boring log sondaj logu, sondaj kaydı, sondaj tutanağı, sondaj cetveli, sondaj neticeleri, sondaj
tabakalarının işaretlenmesi, sondaj kesiti
boring machine delme makinası, delme tezgahı
boring machine rektifiye tezgahı
boring machine. sondaj makinası, burgu makinası, matkap maki naşı
boring mili. iş parçasının dönel bir tablaya tutturulduğu matkap ucunun ise tezgaha sabit olarak
monte edildiği düşey delme makinası
boring plan sondaj planı
boring profile sondaj kesiti
boring rig sondaj kulesi, sondaj tesisatı
boring rod sondaj çubuğu, sondaj borusu, sondaj tiji
boring stem artezyen sondaj makinalarında kesicilerin ucuna bağlandığı ağırlığından dolayı
delici kuwetin artmasına sebep olan kalın çubuk
boring tool matkap, sondaj matkabı, delik açma kalemi, delik açma aleti, kuyu açma ucu
boring tool holder matkap sapı, delik kalemi tutucusu
boring tool. delme kalemi, delik açma kalemi, delik çakısı, delik avadanlığı
boring, percussion bkz. percussion boring
boring, sample bkz. sample boring
boring, wash bkz. wash boring
boring/percussion darbeli sondaj
borings, exploratory bkz. exploratory borings
boron B sembolü ile bilinen, atom no: 5 ve atom ağırlığı: 10 olan kimyasal element, boron
boron bor
borrow ödünç almak, ariyet, alıntı (bir başka alanda dolgu malzemesi olarak kullanılmak üzere
başka alandan kazılıp alınan malzeme)
borrow area malzeme alanı, ariyet alanı
borrow digit ödünç sayamağı (basamağı)
borrow imported taşınan ariyet, ödünç malzeme
borrow local yerel ariyeti, yerel ödünç malzeme
borrow material ariyet malzemesi, ocak malzemesi
borrow pit malzeme ocağı, ariyet ocağı, ariyet çukuru, ödünç malzeme çukuru
borrow pit excavation ariyet ocağı kazısı
borrow pit of sand kum ocağı, kum alma yeri
borrow side yan ariyet
borrower alıcı, borçlu
boss yatak, yuva
boss genişletilmiş kısım
boss yuvarlak kabartı, yuvarlak şekil gösteren tümsek
boss patron
boss piston piminin geçtiği deliğin kenarında ve iç tarafındaki çıkıntılar
boss yuva, pim yuvası
boss. (a) tekerlek göbeği, (b) bir makinada mili ,şaftı destekleyen silindirik döküm veya dövme
parça (c) bir şaftın tekerlek bağlandığı veya diğer bir şaftla akuple olduğu kalın kısmı, (d)
herhangi bir iş, tümsek, yumru
boss/pin pimin geniş kısmı
bossed up. hassas kalınlıktaki bir dairesel diskin yüzeyinin tornada tekerlek göbek kenar
kıvrımlarının dövmek sureti ile oluşturulmasına denir.
bossing machine tekerlek parmaklıklarına göbeğin uygun bir sıcaklıkta kaynatılması için
kullanılanbuharlı çekiç
bottle şişe, kap, camdan fincan, benzin veya mazot deposunun veya filtresinin fincanı
bottle şişelemek
bottle jack kenarında sapı olan alt kısmı şişeye benzeyen hafif vidalı kriko
bottled gas tüp gaz
bottleneck darboğaz (seyahat edilen yol boyunca, bulunduğu yerde akış yönüne trafik miktarını
sınırlayan bir daralma)
bottom dibine ulaşmak
bottom taban, alt, alttaki, aşağıdaki
bottom ash kazan altı curufu
bottom ash toz kömürle çalışan termik santrallerde fırın dibinde kalan parçacıklar
bottom cap alt başlık
bottom charge taban yükü
bottom chord alt başlık (kafes kirişte)
bottom clearance eş çalışan dişlilerden birinin diş ucu ile diğerinin diş dibi arasındaki en küçük
boşluk
bottom cover alt kaplama
bottom cross arm alt çapraz kol
bottom dead center (B.D.C.) alt ölü nokta
bottom dump alttan boşaltmalı
bottom dump bucket alttan kapaklı kova
bottom dump truck alttan boşaltmalı kamyon
bottom end taban
bottom lug alt kulak
bottom margin alt kenar boşluğu
bottom mounting bracket alt bağlantı bloğu
bottom of an excavation kazı tabanı, temel çukuru tabanı
bottom of batter eğikliğin alt seviyesi
bottom oil pan alt karter
bottom outlet dipten boşaltma donanımı
bottom plate (dial plate) taban plakası, taban sacı. saat içersinde direklerin sabitlendiği plaka
bottom rake kesme kalemi sırt açısı
bottom seal alt conta
bottom tool dip kalemi.dip çakısı
bottom up design tabandan tepeye tasarım
bottom view alt görünüş
bottom water drive alt suyu drenajı
bottom, child alt
bottom. (a) dişlerin eş çalıştıkları dişlinin çevresine dokunmasına, (b) pistonun silindirin en uç
noktasına değmesine, (c) tıpanın kör bir deliğin dibine ulaşmasına denir. ayrıca taban, dip,
oturak,temel, kaide, alt
bottom‐dump tub dipten boşaltan kova
bottoming taban gecirme.temel atma,alt taban
bottoming tap. son el klavuzu
bottom‐up modeling bütünleştirerek modelleştirme
bottom‐up parsing aşağıdan yukarıya ayrıştırma
bottom‐up programming aşağıdan yukarıya programlama
bougie iğrilir uzun sonda, buji, vücudun tabii kanallarına tedavi maksadiyle konulan maden veya
lastikten iki tarafı kapalı borular.
boulder iritaş, kaba malzeme, moloz (tane boyutu sedimantolojik olarak 200 mm’nin üzerinde
olan tortul malzemelerin genel adı)
boulder clay moren buzul menşeli, tabakalaşmamış kil, silt, çakıl, kum ve blok depoları
bounce sıçrama (kontak), sekme
bounce yansıma
bounce zıplamak, sıçramak
bouncing pin detonation meter. pistonlu bir makinada patlamanın mertebesini quantitativ ölçen
yakıt‐test aparatı
bound sınırlamak
bound ciltli
bound kuşatmak, sınırlamak
bound electron bağlı elektron
bound/greatest lower en büyük alt sınır
bound/least upper en küçük üst sınır
bound/lower alt sınır
bound/upper üst sınır
boundary sınır, arazinin, haritanın dış sınırı, çevreleyicisi, mülkiyet sınırı, ayırma düzlemi,
tabaka sınırı
boundary conditions sınır şartları, sınır koşulları
boundary deformation sınır deformasyon şartları
boundary deformation conditions sınır deformasyon şartları
boundary layer sınır tabakası, sınır bölge
boundary lubrication çevre yağlama, iki yüzey arasında ince yağ filmi oluşturma
boundary stone sınır taşı
boundary stress conditions sınır gerilme şartları, gerilme şartları
boundary stresses çevre gerilmeleri, kenar gerilmeleri
boundary survey sınır etüdü
boundary value sınır değer
boundary value problem sınır değer sorunu
boundary zone sınır tabakası, sınır bölgesi
boundary, expropriation bkz. expro‐priation boundary
boundary, exterior bkz. exterior boundary
boundary, interior bkz. interior boundary
boundary, lower bkz. lower boundary
boundary, national bkz. national boundary
boundary, parcel bkz. parcel boundary
boundary, property bkz. property boundary
boundary, rural bkz. rural boundary
boundary, upper bkz. upper boundary
bounded sınırlı
bounded function sınırlı fonksiyon
bounded growth sınırlı büyüme
bounded input bounded output system sınırlı girdili sınırlı çıktılı sistem
bounded region sınırlı bölge
bounty prim, ihracat primi
bourdon gauge burdon manometresi (göstergesi)
bourdon gauge burdon göstergesi
bourdon gauge (pressure gauge) burdon manometresi
bourdon pressure gauge burdon manometresi
bourdon tube burdon tüpü
bourdon tube bourdon borusu
bourdon tube twisted burdon tüpü/burulmuş
bourdon tube/circular burdon tüpü/dairesel
bout nöbet
bow yay, kavis
bow tenteyi tutan ara bağlantı
bow kemer, yay, kiriş, keman, ok yayı, keman yayı, eğrilik, kavis, anahtar sapı,saat halkası
bow compass ayarlı pergel
bow connecting‐rod (banjo frame, kite
connecting‐rod) kemerle çevrili volanı tahrik eden kranka sahip buhar pompalarında kullanılan
üçgen biyel
bow drill kemaneli matkap,kemane matkap
bowden cable iki ucu sabit bir kablonun içersinde hareket eden tel. bisikletlerdeki vites
değiştirme donanımı
bowl kazan
bowl kova, fincan, depo veya filtre şişesi, filtre fincanı, filtre çanağı
bowl kap, kase, leğen
bowl carry valve kova kilitleme valfi
bowl cock fincan musluğu
bowl control lever kova kumanda levyesi
bowl cover karbüratör çanağı kapağı
bowl lift cylinder kova kaldırma silindiri
bowl lift cylinder rod kova kaldırma silindiri mili
bowl‐shaped settlement çanak şeklinde oturma
bow‐saw kol testeresi, bıçkı
bowstring baustring (yay sicimi prensibinde çalışan taşıma sistemi)
bowthruster bowthruster
box çerçeve
box sandık, kutu, takım sandığı, akü mahfazası
box kulübe
box kutu, sandık, çekmece, muhafaza, kasa, bölme. dökümderecesi kompartıman loca, kulübe,
poyra, burç, mekik yuvası, yukarı sürmeli pencere kasası, mil kutusu, dişli kutusu
box (Boxed) standard bir makinanın veya motorun maksimum dayanımı sağlayacak ve malzeme
tasarufu sağlanacak şekilde içi boşaltılmış olarak yapılan ana iskeleti
box angle plate iş parçasının hassas bağlanabilmesi için yüzeyine kanal açılan metal kutu veya
küp
box beam sandık kiriş, kutu kiriş
box caisson kutu keson
box coupling (muff coupling) kovanlı kavrama
box culvert kutu menfez
box culvert, multicell bkz. multicell box culvert
box culvert, single cell bkz. single cell box culvert
box drain kapalı drenaj
box girder kutu kiriş, sandık kiriş
box girder structure kutu kiriş yapı
box link iç yüzleri çekilerek kenarların ilave yatak vazifesi gördüğü kanallı mafsal
box loom çok sayıda mekik yuvası ihtiva eden dokuma tezgahı
box of tricks (escape motion) bobinin devrini regüle eden, kaldırma hattının yatay geçişini
tersine döndüren, ve böylece ipin kat kat bobine sarılmasını sağlayan uçan çerçevenin hareketi.
box section sandık kesit, kutu kesit
box shear apparatus kesme kutusu aleti, direkt
kesme aleti
box sockets yıldız lokma anahtar
box tools revolver tezgahına bağlantı yapmak için kullanılan ve bir kutu içinde tutulan değişik
takımlar
box wrench lokma anahtar
box wrench yıldız anahtar
boxed paragraph kutulanmış paragraf
box‐end wrench yıldız anahtar
boxer motor yatık çift sayıda silindirli ve silindirleri birbirine 180 derece açılı motor
boxing ambalajlama, kutulama
boyle’s anesthetic machine kloroform, eter, nitröz oksit ve oksijenle kullanılabilen anestezi aygıtı
bps bit/s
bps bkz. bits per second
brace kuşaklamak, payanda, destek, takviye, bağlantı çember, askı, çevirme kolu, kol, matkap
kolu, firkete, bağlantı kolu
brace güçlendirmek
brace burgu
brace kaşlı ayraç
brace bolt cıvata, somunlu ve iki taraflı dişli cıvata
brace clamp firkete kelepçesi
braced frame takviyeli şasi
bracelet bilezik
bracelet kelepçe
bracer destek, kol bağı, takviye askısı
bracing kuşak
bracing payandalama, destekleme, takviye etme, çapraz, destek, takoz, takviye askısı
bracket köşeli ayraç
bracket braket, bağlantı, kelepçe, şasi
bracket destek, kenet, konsol
bracket 1. konsol, çıkıntı, guse; 2. kenet, kol, dirsek, kulak (motor kulağı gibi)
bracket chain wheel zincir dişlisi
brackets raf desteği
brackish water acı su
brad tel çivi
brad awl tel çivi bizi
braid örmek
braid örgü (kablo)
braided wire örgülü tel
braiding of a cable kablo örgüsü
brain beyin,akıl, kafa, us
brake fren
brake fren yapmak
brake bkz. Air Brake, Band Brake, Block Brake, Brake Shoes, Disc Brake, Frcude Brake, Hydraulic
Brake, Rope
brake actuating bell crank fren çalıştırma manivelası
brake actuating cable fren çalıştırma kablosu
brake actuator fren tahrik kolu
brake adjustment fren ayarı
brake air bleeding fren havasının alınması (hidrolik tertibatlı frenlerde sıvı doldurma esnasında
fren mekanizmasına giren havanın alınması)
brake anchor bracket fren tespit plakası, fren tespit braketi
brake arm fren kolu
brake back plate fren arka levhası
brake band fren bandı
brake band fren kuşağı
brake band adjusting nut fren kuşağı ayar somunu
brake band anchor spring fren kuşağı tespit yayı
brake band anchor spring hood fren kuşağı tespit yayı kaputu
brake band lining fren kuşağı balatası
brake band pivot fren kuşağı mili
brake band pivot joint fren kuşağı mil bağlantısı
brake band pivot joint pin fren kuşağı mil bağlantı pimi
brake band return spring fren kuşağı geri çekme yayı
brake band set screw fren kuşağı tespit veya ayar vidası
brake band. fren kayışı
brake bleeder hidrolik frenlerin hava tahliye tapası, fren hidrolik tertibatına mayi doldurmak ve
aynı zamanda hava tahliye etmek için kullanılan alet
brake block. fren sisteminde sürtünme kuwetini uygulamak için kullanılan malzeme blokları
brake booster fren takviye mekanizması, fren busteri
brake booster fren servosu
brake booster cylinder fren buster silindiri
brake booster cylinder vacuum supply tank fren buster silindiri hava hücresi, deposu
brake cables fren kabloları
brake cam fren kamı, fren pabuçlarını açan armutçuk, fren eksantriği
brake camshaft fren eksantrik mili, fren kam mili
brake camshaft bearing fren eksantrik mili yatağı
brake chamber fren silindiri hücresi
brake control lever fren kumanda levyesi
brake control rod fren kumanda çubuğu
brake control valve fren kontrol valfi
brake cross shaft fren çapraz mili, fren terazi mili
brake cylinder fren hidrolik silindiri (tekerlek göbeğinde bulunan ve kamı tahrik ederek
pabuçları açan fren silindiri)
brake disc fren diski
brake disc facing fren disk balatası
brake disc facing rivet fren disk balatası perçini
brake distance fren mesafesi (fren balatalarının tambura değdiği anda taşıtın bulunduğu yer ile
taşıtın durduğu yer arasındaki mesafe)
brake drum fren kampanası, teker göbeğinde açılan fren pabuçlarının sürtüldüğü friksiyon
yüzeyi
brake drum and hub fren kampanası ve tekerlek göbeği
brake drum lathe fren kampanası torna cihazı
brake drum. (a) fren kasnağı (b) maden ocaklarındaki kabinleri veya arabaları,asansör
kabinlerini aşağı yukarı çekmede kullanılan halatların sarıldığı kasnak
brake failure fren patlaması, fren arızası
brake fluid fren hidrolik yağı
brake forming uzun ince şekil verme yatağına sahip fren preslerde standart bir kalıplama.
standart presler 30feet uzunluğundaki levhaları şekillendirebilmektedirler. (1 feet=30,5 cm)
brake grease baffle teker göbeğinin iç kısmını fren mekanizmasından ayıran plaka
brake horsepower fren beygir gücü, müspet frenlemeyi temin için motor gücünden 5‐10 beygir
gücü fazla hesaplanan fren gücü
Brake Horse‐power (B.H.P.) bir makinenin tahrik şaftına bağlanan bir dinanometre veya fren
düzeneği ile makine gücünün beygir gücü cinsinden ölçülmesi brake hydraulic cylinder fren
hidrolik silindiri
brake inspection hole fren kampanası ile balatalar arasındaki aralığı veya boşluğu ölçmek için
bırakılan sentil deliği
brake lag fren tutma mesafesi veya süresi
(belli bir süratte veya geçen zamanda bir şöförün
frene davrandığı yer veya an ile fren baltalarının kampanalara değdiği yer veya an sırasındaki
mesafe veya süreyi anlatmakta kullanılan terim)
brake lag distance fren tutma mesafesi (şöförün frene davrandığı anda taşıtın bulunduğu yer ile
fren balatalarının kampanalara değdiği anda taşıtın bulunduğu yer arasındaki mesafe, taşıtın
tamamen durması halinde)
brake lever fren levyesi
brake lever dirt seal fren levyesi pislik tutucu
keçesi
brake lever key fren levyesi tespit kaması
brake lining fren balatası
brake lining fren balatası, fren pabuçları üzerine perçin veya yapıştırma suretiyle kaplanan
sürtünmeye dayanıklı levha, balata
brake lining clamp fren balatasının yapıştırılması veya perçinlerinin takılması esnasında balatayı
fren pabucuna tutturmak için kullanılan kıskaç
brake lining grinder fren balatası tesviye aygıtı
brake lining reliner fren balatası perçinleme aygıtı
brake lining screws fren balatası vidaları
brake lining wear fren balatası aşınması
brake lining. fren balatası,fren astarı
brake lock plate fren kilit levhası
brake magnet fren elektromıknatısı
brake mark fren izi
brake master cyclinder fren ana merkezi
brake master cylinder fren merkez silindiri, ana hidrolik silindiri, fren hidrolik tevzi
mekanizması
brake mean effective pressure (b.m.e.p.). fren ortalama efektif basıncı
brake operating lever pedal ve hidrolik silindirinin birlikte çektikleri kol, kamı (eksantriği)
çeviren manivela kolu, traktör vb araçlarda fren yapmak için çekilen kol
brake operating lever return spring fren kolu geri çekme yayı
brake operating linkage fren bağlantısı
brake operating rod freni çalıştıran çubuk
brake partition fren bölmeleri
brake pedal fren pedalı
brake pedal fren ayak pedalı
brake pedal clearance fren pedal boşluğu
brake pedal draft pad ayak frenden çekildiği zaman pedalın kaportaya çarpıp ses yapmasını
önleyen lastik tampon
brake pedal pad ayak frenden çekildiği zaman pedalın kaportaya çarpıp ses yapmasını önleyen
lastik tampon
brake pedal pull‐back spring fren pedalı geri itme yayı, ayak çekildiği zaman pedalı normal
duruma getiren yay
brake pedal shaft fren pedalı mili
brake piston fren pistonu
brake plate fren levhası, fren plakası
brake power frenleme gücü
brake power cylinder fren servo silindiri
brake power. bir fren tarafından meydana getirilen sürtünme direnci
brake press. şekil vermek için enerji dolu büyük bir volanın aniden uygulamaya konulduğu pres
brake pressure governor fren basınç regülatörü
brake pressure indicator fren basıncı göstergesi
brake pressure tester fren basıncı kontrol aleti
brake pulley fren kasnağı
brake pulley rod yoke fren makara mili çatalı
brake rack plate fren dişli kavis levhası
brake ratchet fren mandalı
brake ratchet rack fren mandalı dişli kavisi
brake reaction distance frenleme mesafesi
(sürücünün yolu üzerinde cismi görüp durması gerektiğini anladığı andan fren yapana kadar
taşıtın kat ettiği mesafe)
brake reaction time frenleme zamanı (frenleme mesafesinde geçen zaman)
brake return spring fren pedalı geri çekme yayı
brake return spring anchor fren pedalı geri çekme yayı tespit düzeneği
brake rocket arm basılan fren pedalının ittiği fren çubuğu, fren kolu
brake rod fren kumanda çubuğu
brake rod adjustable clevis fren kumanda çubuğu ayarlanabilir mafsal çatalı
brake rod adjustable clevis end pin fren kumanda çubuğu ayarlanabilir mafsal çatalı uç pimi
brake rod end pin fren kumanda çubuğu uç pimi
brake shoe fren pabucu
brake shoe anchor fren pabucu tespit mihveri
brake shoe lining fren pabucu balatası
brake shoe link fren pabuçları mafsal bağlantısı
brake shoe pin fren pabucu pimi, mafsal pimi
brake shoe return spring fren bırakıldıktan sonra fren pabuçlarını geri çeken yay
brake shoes fren takozları,fren pabuçları
brake spring fren yayı
brake spring pin fren yayı pimi
brake strap. fren çemberi, bir krenin veya dinamometrenin fren bloklarının vidalandığı çember
brake stud fren saplaması
brake test fren testi
brake thermal efficiency. frenin termal verimliliği. dinamometrenin fren çıktısı ısı eşdeğerinin
makinaya buhar veya yakıt tarafından verilen ısıya
oranına denir.
brake tube fren hidrolik borusu
brake valve fren supabı
brake valve fren valfi
brake wheel. fren çarkı, baskı çarkı, frenli tekerlek.
fren kasnağı
brake wire fren teli
brake. (a) taşıtların durmasını sağlayan fren mekanizması, (b) bir makina veya motorun ürettiği
gücü ölçmeye yarayan düzenek
brake/air pressure fren/havalı
brake/disc fren/disk
brake/hand fren/el
brake/hydraulic fren/hidrolik
brake/parking fren/el
brake/pneumatic fren/havalı
brake/rope fren/halatlı
brake/westinghouse fren/westinghouse
braking fren yapma, frenleme, fren düzeni
braking control durdurma denetimi, frenleme denetimi
braking distance fren mesafesi (fren uygulanmasından sonra taşıtın durması için gereken
mesafe)
braking force coefficient fren kuvveti katsayısı, boyuna fren katsayısı (sadece boyuna hareketine
müsaade edilen ve bloke edilmiş bir tekerleğin yol üzerindeki kayma direncini ölçmeye yarayan
katsayı, tekerlek düzlemine yatay olarak gelen kuvvetin tekerlek üzerindeki yüke oranı)
braking moment frenleme momenti
braking propeller. eğimi değiştirilerek ters yönlü itme kuweti sağlayan ve uçaklarda ve deniz
taşıtlarında fren görevi gören kanat
bramah’s press. hidrostatik pres
branch kol, dal
branch dallanmak
branch bölüm, branş, şube
branch şube, dal, kol, bölme, saptırma, kollara ayırma, budak, dallanmak
branch address dallanma adresi, sapma adresi
branch admittance matrix dal geçiri matrisi
branch Chuck. bölümlü ayna, tornada iş parçasını tutmak için uç kısımları dönük ve vida
donanımlı dört çeneli ayna
branch duct branş kanalı
branch exchange ikincil santral
branch line branşman hat
branch line branş hattı
branch off ayrılma
branch pipe branşman borusu
branch pipe. pistonlu makinalarda silindirdeki gazı egzoz manifoltuna veren kısa boru
branch removal dal koparma
branch take‐off boru ayrımı, branşmanı
branch, to dallanmak, sapmak
branching dallanma
branching kollara ayırma
branching instruction sapma komutu
branching process dallanma süreci
brand işaretlemek
brand marka
brand dağlamak
brand new yeni, hiç kullanılmamış
brass pirinç (maden)
brass pirinç, sarı maden
brass brake lining rivet pirinç fren balatası perçini
brass bushing pirinç burç, pirinç bilezik
brass clutch facing rivet pirinç debriyaj balatası perçini
brass drift pirinç kalem
brass finisher’s lathe. prinç yatak açma tornası
brass gear stop pirinç dişli tahdit çenesi
brass housing pirinç mahfaza, pirinç kovan
brass pipe pirinç boru
brass plate pirinç levha
brass seal pirinç conta
brass shim pirinç şim, ince pirinç levha
brass tool. pirinç ve bronz işleme takımı
brass tube pirinç boru
brass ware pirinç aletler
brass wear plate bronz aşınma plakası (dönme dolayısıyla sürtünme olan yerlerde bloğun
aşınmasını önlemek amacıyla kullanılan bronz plaka)
brasses. şaft veya millerde kullanılan pirinç yatak
brass‐winding. ağaç bobin takımı kullanarak tel şeritler ile pirinç bobinlerin
sarılması,doldurulması
brattice tünelde geçici duvar
braze sert lehimlemek
braze pirinç kaplamak
braze welding sert lehimleme
brazed sert lehimlenmiş
brazed joint sert lehimlenmiş bağlantı
brazed tube sert lehimlenmiş boru
brazen pirinç malzeme
brazing sert lehimleme
brazing. sarı kaynak, lehim, lehimleme
breach 1. yarık, yıkılma (zeminde); 2. gedik, ihlal, riayetsizlik
breach plane kırılma düzlemi, kopma düzlemi
breach, to güvenliği kırmak
breadboard circuit deneysel devre
breadboard model deneme maketi
breadth genişlik, en
break kırık, kırılmak, kopmak
break ara
break frequency kesim sıklığı
break in alıştırmak, yerine alıştırmak
break in a curve bir eğrideki kırıklık
break lathe. boşluk,açıklık tornası
break of emulsion emülsiyonun kesilmesi (emülsiyon içersinde dağıtılmış olan maddenin
pıhtılaşarak karışımın sulu kısmından tamamen ayrılması)
break out force koparma gücü
break rolls. kırıcı merdane, buğday öğütme işleminde buğdayları ilk kıran merdane gurubu
break up aşağıdan yukarıya kazarak tünel kazma, kesme, kırılma, bozulma, dağılma, parçalar
break water pier dalgakıran, rıhtım
break, interrupt, truncate, cut off, cut kesmek
breakage frenleme
breakage kırılma
breakaway ayrım
breakaway point kopma noktası (kök yereğrisinin)
breakdown bozulma, durma, işletme arızası
breakdown arıza, bozulma, dağılma, çözülme
breakdown bozulma, delinme (gaz), belverme (madde); ayrıntılı döküm (yazılım)
breakdown crane (accident crane). taşıtlar veya tren vagonları üzerine tespit edilen hareketli,
kaza
yapan taşıtların kaldırılması ve taşınmasında
kullanılan kren, vinç
breakdown of an emulsion emülsiyonun kırılması
(bir emülsiyonun iki veya daha fazla bileşenine ayrılması, bitüm emülsiyonlarının bitüm ve su
halinde ayrılması)
breakdown of the equilibrium dengenin bozulması, kırılma, sürekli çökme
breakdown region belverme bölgesi
breakdown removal çekme kurtarma
breakdown rolling ilk silindiraj
breakdown services çekme‐kurtarma hizmetleri
breakdown truck çekici kamyon
breakdown, fault aksaklık
breakdowns of unit rates birim fiyatların dökümü
breaker 1. platin, devre kesici, devrede anahtar rolü oynayan uçlar (distribütör ve manyetoda
olduğu gibi); 2. çapraz katlı araç lastiğinin sırtındaki darbe katı breaker arm distribütör platin
çekici
breaker arm rubbing block platin çekicinin distribütör eksantriği üzerine sürtünen kısmı
breaker bar mafsallı lokma kolu
breaker cam distribütör kamı (eksantriği),
distribütör çekici ile örsünü birbirinden ayırarak
uçları açan armutçuk
breaker chamber platinlerin bulunduğu
odacık
breaker cover platin kapağı
breaker cover felt seal platin kapak keçesi
breaker gasket platin kapak contası
breaker plate irtibat levhası, platin irtibat plakası
breaker point platin, distribütör veya manyeto
devre kesici uçları
breaker point gap distribütör platin aralığı
breaker point set platin takımı
breaker post platin tespit pimi
breaker rotor distribütör göbeği, distribütörün dönen kısmının başı
breaker stationary arm distribütör örsü, sabit platin kolu
breaker strip darbe dokusu
breaker strip lastiğin dış yastığı
break‐even point başabaş noktası
break‐in point kavuşma noktası (kök yer eğrisinin)
breaking 1. kırılma, ufalama; 2. kesilme (kırılma bir emülsiyonun çok ince olarak dağılmış bitüm
zerrecikleri halinden suyun ayrılması ile,
ani olarak bitüm zerreciklerinin birleşmesi
sonucunda oluşan homojen bir film haline geçmesi)
breaking capacity kesme yeteneği (şalter)
breaking current kesme akımı (şalter)
breaking joint. gemilerdeki plakalarda veya piston segmanlanndaki bağlantılarda olduğu gibi
birbiri ardı gelen basamak bağlantılarının aynı doğrultu üzerinde olmaması hali.
breaking limit kırılma sınırı
breaking link bağlantı kesme
breaking load kırılma yükü, azami yük, kritik yük,
sınır yük
breaking of an emulsion emülsiyonun kesilmesi (emülsiyon içersinde dağıtılmış olan maddenin
pıhtılaşarak karışımın sulu kısmından tamamen ayrılması)
breaking pieces (a) bir makinanın aşırı yük
altında ilk kırılacak ve değiştirilmesi mümkün olan parçası. (b) bir merdaneyi makinaya
bağlayan ve aşırı yük anında kınlan kısa şaft. (c) çarpışma anında kırılabiien uçak motorunu
pervaneye bağlayan
zayıf bağlantı
breaking point kırılma noktası
breaking resistance kırılma direnci, kopma direnci
breaking strength kırılma dayanımı, kopma dayanımı
breaking stress kırılma gerilmesi
breaking test kırılma deneyi
breaking torque durdurma burusu
breaking‐down rolls. kaba hadde, kaba çekme haddesi
breakline arazi kırık çizgisi, su toplama çizgisi (kuru dere vb çizgisel detaylar)
breakout (force) koparma (gücü)
breakout box tesisat denetim kutusu
breakout noise devre kesme gürültüsü
breakpoint kesme noktası
break‐through yarılma, yırtılma, delik
breakwater dalgakıran, mendirek
breast göğüslemek
breast drill göğüse dayanılarak kullanılan
matkap, el matkabı
breast plate göğüslük
breast wheel. ortadan su alan çark,ortadan su alan dolap
breastboard destek kalası
breath nefes
breath analyser alkol tespit cihazı
breath test nefeste alkol ölçümü
breather nefeslik, havalandırma
breather havalandırıcı, karter, motor kafası vb yerlere hava veren düzenek, hava borusu
breather hava emici, nefeslik
breather pipe hava emici borusu, nefeslik borusu
breather pipe air cleaner havalandırma borusu süzgeci, havalandırma borusu filtresi
breather pipe screen havalandırma borusu tel süzgeci
breather plug havalandırma tapası, nefeslik
breather tube havalandırma borusu
breathing havalandırma, havalandırma düzeneği
breathing apparatus hava emiş cihazı
breathing filter havalandırma filtresi
breathing valve havalandırma valfi
breccia breş (köşeli taş kırıntılarının doğal bir
çimento maddesi ile birleşmesi sonucu oluşmuş bir
tür klastik kayaç)
breccia, volcanic bkz. volcanic breccia
breech kama
breech block kama gövdesi
breech block bushing kama gövdesi burcu
breech block carrier kama gövdesi taşıyıcısı
breech block operating handle kama kolu kabzası
breech block. kuyruk kaması,top kuyruk kaması
breech mechanism. kama mekanizması
breech operating handle sleeve kama kolu
kabzası kovanı
breech pin kama pimi
breech pin lock screw kama pimi tespit vidası
breech recess kama yatağı
breech ring kama payı
breeches joint çatal ek (kablo)
breeching baca duman yolu
breech‐lock thread. bkz. buttress screw thread
breed türetmek, üretmek
breeder element üretim elementi
breeding ratio sürjenerasyon oranı
breeze esinti, meltem
breeze block kül briketi
b‐register b‐kayıt yeri, indeks kayıt yeri
breguet sprfng. saatlerde kullanılan dış sarımı kendi yay düzlemi üzerinde olacak şekilde
yukarıya kalkan son ucu özel bir şekil aldıktan sonra direğe giren
denge yayı.
brick tuğla örmek
brick tuğla, briket
brick kiln tuğla ocağı
brick masonry tuğla inşaat
brick pavement tuğla kaldırım
brick paving tuğla yer kaplama (hazırlanmış bir temel üzerine uygun şekilde tuğla döşemesi ile
teşkil edilen bir kaplama)
brick plant tuğla fabrikası
brick trowel mala
brick wearing surface tuğla kaldırım kaplaması
brick, furnace bkz. furnace brick
brick/clinker curuf tuğlası
bricklayer duvarcı
brickwork tuğla işi
brickwork tuğlacılık
brickwork duvar işi, tuğla işi
brickworker tuğla işçisi
brickyard tuğla harmanı
bridge köprü
bridge 1. köprü; 2. akünün kutupları arasındaki kuşaklar, seri veya paralel bağlamalarda akü
kutuplarını birbirine bağlayan kablo, ara bağlantı bridge circuit köprü devresi
bridge construction köprü yapımı
bridge deck surfacing köprü tabliye kaplaması
bridge design köprü hesabı, köprü projesi, köprü tasarımı
bridge floor köprü döşemesi
bridge gauge. aşınmadan mütevellit iki makına uzvunun bağıl hareketini ölçmede kullanılan alet
bridge guard rail köprü korkuluğu
bridge inventory köprü envanteri
bridge layout köprü vaziyet planı
bridge log köprü listesi, köprü kütüğü
bridge maintenance köprü bakımı
bridge management system köprü yönetim sistemi
bridge member köprü elemanı
bridge pad köprü mesnedi
bridge panel panel köprü
bridge piece. boşluklu tornada bu boşluğu birleştiren kaidenin hareketli (gevşek) parçası
bridge pier köprü ayağı
bridge rail köprü korkuluğu
bridge railing köprü korkuluğu
bridge rating köprü taşıma kapasitesinin tayini,köprü değerlendirilmesi
bridge rectifier köprülü doğrultucu
bridge rehabilitation köprü iyileştirmesi
bridge repair köprü onarımı
bridge replacement köprü yenilenmesi
bridge seat köprü mesnet üstü, köprü mesnedi
bridge site köprü yeri
bridge substructure köprü altyapısı
bridge superstructure köprü üstyapısı
bridge tap hat çıkması, priz, aldı
bridge tree. (a) türbin gövdesi ana çerçevesi üzerindeki istavroz çubuk, (b) değirmen mili
adımını, yükselme veya alçalma esnasında,
kontrol ederek değirmen taşları arasındaki mesafeyi ayarlayan levye
bridge widening köprü genişletilmesi
bridging köprüleme
bridging genellikle ahşapta enine destekleme
bridging loss çıkma kayıbı
bridging, cross bkz. cross bridging
bridle road atlılara mahsus yol (insan taşıyan veya güdülen hayvanlara ve yayalara mahsus yol)
bridle rod. makas rayı bağlama çubuğu, dümen çubuğu
bridle way bkz. bridle road
bridle, path bkz. bridle road
bridle. şamandıraya verilen yuma, kol, bağlama çubuğu, fren zinciri, (a) buhar makinasında,
çubuğu (rotu) konumunda tutmak için kullanılan kayar valfin flanşı (b) valfin arka kısmını
tutması için kayar valf çubuğunda işlenerek oluşturulan halka kısım,
(c) test maki
brier‐tooth saw. kurt dişli testere
bright parlak
brightness parlaklık
brilliance parlaklık
brilliance of picture resim parlaklığı
brim boşluk gösteren bir oluşumun giriş kısmını çevreleyen kenar, boşluk ağzı
brimstone kükürt
brine tuzlu su, salamura
brine circuit tuzlu su devresi
brine circuit tuzlu su çevrimi
brine cooler tuzlu su soğutucusu
brine saumure tuzlama
brine spray refrigerating tuzlu su püskürtme soğutma
brine spray refrigerating system tuzlu su püskürtme dondurma sistemi
brine sump tuzlu su çukuru
brine system tuzlu su sistemi
brine tank tuzlu su tankı
brine. soğutma sistemlerinde kullanılan, genellikle kalsiyum klorit veya sodyum klorid,
solüsyonu olup buharlaştı rıcı yüzeyle temasa geldiğinde soğuyup soğutma işlemi yapacağı
bölgeye gidip soğutma işlemini yerine getiren akışkan
brinell hardness brinel sertliği
brinell hardness test. brinell sertlik testi
brinell test brinel deneyi
bring getirmek
bring to front öne getirmek
bring to front, to öne getirmek
briquet briket, kesek, kalıp
briquetting/binderless briketleştirme/yapıştırıcısız
briquetting/hot briketleştirme/sıcak
briquetting/with binders briketleştirme/yapıştırıcılı
British Association (B.A.) Screw Thread ‹ngiliz vida dişi cemiyeti
British Standard ‹ngiliz standartları
British Standard Brass Thread ‹ngiliz pirinç diş standardı
British Standard Channel ‹ngiliz yiv standardı
British Standard Cycle Screw Thread ‹ngiliz daire (çember) vida dişi standardı
British Standard Fine (B.S.F.) Thread ‹ngiliz ince vida dişi standartı
British Standard Pipe (B.S.P.) Thread (British Standard Gas Thread) ‹ngiliz boru dişi standart
British Standard whitworth Thread. bkz. whitworth Screw Thread
British Standard Wire Gauge (Imperial) (S.W.G.). ‹ngiliz tel kalınlığı, tel maştan, standartı
British Standards Institution (BSI) Britanya Standardtlar Enstitüsü
brittle gevrek, kırılgan
brittle fracture gevrek kırılma
brittle lacquer tochnique. gevrek cila tekniği, test edilecek parça gevrek cila ile kaplanır ve
parçaya kuwet uygulandığında cilada çatlamalar oluşur
brittle laquer gevrek cila
brittle materials gevrek malzemeler
brittle structure kırılgan yapı
brittleness. gevreklik, malzemenin alçak kuwet altında deformasyona uğramadan çatlaması
broach broş
broach şişleme, perdahlama
broach broşla boşaltmak
broach. ucu sivri kazık, biz, şiş, çivi, iğne, iğ, törpü, taşçı kalemi, uç, diş, tarak dişi, sekiz köşeli
direk, zımba, rayba, iğne, delik, tesviye makinesi, çekme malafasi, kilit dili, anahtar çivisi, fıçı tıpa
törpüsü, kebap şişi. şişlemek, perdahlamak, düzeltm
broaching şişleme, rayba salma
broaching machine broş tezgahı
broaching machine. şişleme makinesi
broaching. şişleme, rayba salma
broad enli, geniş
broad gauge ray mastarı/standart
broad gauge ray arası ölçüsü
broad gauge. geniş demir yolu hattı, geniş hat
broad side yansıtıcı ‐ yayındırıcı
broadband genişbantlı
broadband amplifier genişbantlı yükselteç
broadband antenna genişbantlı anten
broadband communication genişbantlı iletişim
broadband, wideband geniş bant
broadcast yayımlamak
broadcast bands yayın bantları
broadcast medium yayın ortamı
broadcast message yayın iletisi
broadcast station yayın istasyonu
broadcast studio yayın stüdyosu
broadcast topology yayın topolojisi
broadcast transmission radyo yayın,
radyofonik yayın
broadcasting network yayın ağı
broadcasting service yayın hizmeti
broaden genişlemek, genişletmek
broadside antenna enine ışımalı anten
brochure broşür
brocot suspension. saatlerde sarkacın
ayarlandığı askı
broken kırık
broken back curve hemen arka arkaya aynı yönde dönen iki kurb
broken coke kırılmış (kırma) kok
broken line kırık çizgi, kırık hat, kesik çizgi
broken sliding surface kırılmış kayma yüzü
broken stone kırma taş, kırılmış taş
broken word bölünmüş sözcük
bromethyl etil bromür
bromic brom’la ilgili
bromic acid bromür asidi, asid bromik
bromide bromür asidinin tuzu
bromine br sembolü ile bilinen atom no:35 ve atom ağırlığı; 80 olan kimyasal element, brom
bromine brom
bromism brom zehirlenmesi, brom bileşiklerinin devamlı kullanımı sonucu meydana gelen
kronik zehirlenme
bromum bkz. bromine
bronze bronz, tunç
bronze bushing bronz kovan, bronz burç,
bronz yatak
bronze electrode bronz elektrot
bronze lead krank mili veya eksantrik mili gibi dönen yerlerdeki yatakların dökümünde
kullanılan bir nevi yumuşak yatak metali, kurşun bronz alaşım
bronze plate bronz levha
brook çay, dere
broom süpürge
broom, finish bkz. finish broom
broom, rotary bkz. rotary broom
brooming ahşap kazık başının eğilmesi
brow 1. kaş; 2. alın
brown kahverengi
Brown and Sharpe Wire Gauge (B.W.G.). Amerikan tel mastarı standartı, çapların sınıflaması 48
(0.0315 mm) den 0000 (11.648mm) ye kadar değişen değişik standarttadırlar
brown coal kahverengi kömür veya linyit (Avustralya’da, Rusya’da ve Almanya’da çıkarılan,
turbadan daha yoğun fakat kömürden daha az yoğun bir kömür)
brown paper ambalaj kağıdı
brownian movement brown devinimi, brown hareketleri
browse göz atmak, rastgele gözden geçirmek
browse, to göz atmak, gözle taramak
browser göz atıcı, tarayıcı
bruch holder kömür yuvası
bruise 1. . yaralamak, ezmek; 2. çürümüş noktalar, döküm madendeki karınca ve çukurlar
bruise n.&v. 1. bere, çürük; 2. berelemek, çürütmek;
3. kontüzyon, dağılma
brush kömür, fırça
brush fırça, karbon fırça, kolektörün kömürü
brush fırça, elleri veya diğer bir oluşumu (diş v.s.) temizleme amacıyla kullanılan sert kıldan
yapılmış araç
brush fırçalamak
brush filter fırçalı filtre
brush flame hamlaç alevi, şaloma
brush guard kolektör kömürü mahfazası
brush guard fırça muhafazası
brush holder kömür yuvası
brush holder kömür tutucu yuvası
brush holder kömür tutucu
brush hook çalı kancası
brush knife çalı bıçağı
brush of bristle kıl fırça
brush off fırçayla temizlemek
brush, soldering acid bkz. soldering acid brush
brushing taze betonu süpürge ile pürüzlendirme
brushless fırçasız
brushless DC motor fırçasız doğru akım motoru
BS (bkz. British Standard) ‹ngiliz standartları
BSEC bkz. Black Sea Economic Coope‐ration
BSI bkz. British Standards Institution
BTU (British Thermal Unit) ‹ngiliz Isı Birimi (BTU)
bubble hava kabarcığı, kabarcık
bubble kabarmak, köpürmek (içinde hava bulunan mazotun sistemden boşaltılması sırasında
köpürmesi)
bubble board kabarcık bellek kartı
bubble flow hava kabarcıklarının akışı
bubble flow kabarcıklı akım
bubble memory kabarcık bellek
bubble of the level düzeç kabarcığı
bubble sort elemeli sıralama
bubble tube kabarcıklı düzeç, silindirik düzeç
bubble, air bkz. air bubble
bubbling pressure kabarcıklanma, hava giriş basıncı
bubukle kara kabarcık
buck saw çerçeveli bıçkı
bucket kova, su tulumbasının pistonu, ekskavatör kepçesi
bucket kova ile çekmek
bucket air pump. piston dip ve baş valfli buhar makinası, hava pompası
bucket and plunger pump. kova ve dalma pistonlu pompa
bucket capacity kepçe kapasitesi
bucket controls kepçe kumandaları
bucket conveyor. kovalı konveyor, bir çift sonsuz zincir dişli tekerlekleri üzerinde hareket
ederek, boşaltma ucunda otomatik olarak ters donen bir seri kovayı taşıyan sistem.
bucket cylinder kepçe silindiri
bucket dredger (bucket‐ladder dredger). kovalı tarak makinası
bucket dump / close kepçe boşaltma, toplama
bucket elevator kepçeli elevatör
bucket elevator kovalı asansör
bucket for general purpose genel hizmet kepçesi
bucket for multipurpose çok amaçlı kepçe
bucket for rock kaya kepçesi
bucket for slag cüruf kepçesi
bucket ladder excavator. zincirli kovalara sahip, taşıt yüklemesinde kullanılan mekanik bir iletici
(ekskavatör)
bucket loader kepçeli yükleyici
bucket pin kepçe pimi
bucket positioner kepçe otomatiği
bucket pump. kepçeli su çarkı, kovalı su çarkı
bucket range kepçe seçenekleri (gamı)
bucket side cutter kepçe kenar bıçağı
bucket valve. bir çeşit gidip gelen kaldırma pompalarında piston ve kovaya tutturulan tek yönlü
çarpma valfi
bucket with side dump yandan dökme kepçe
bucket. kova, bakraç, çanak, kepçe, kanat (su türbinlerinde), kazan, tulumba pistonu
buckle 1. burkulmak, flambaj yapmak; 2. bağlamak, kenetlemek; 3. toka, bağlantı, vida dişlileri
vasıtasıyla iki parça arasındaki mesafeyi ayarlamaya yarayan parça (mazot enjektör
kremayerinde olduğu gibi)
buckle of seat belt emniyet kemeri tokası (dil yuvası)
buckling burkulma, flambaj
buckling buruşma
buckling failure burkulma veya flambajla kırılma
buckling load, critical bkz. critical buckling load
buckling of piles kazığın burkulması
buckling of the model model bükülmesi
buckling stress burkulma gerilmesi, flambaj gerilmesi
budget bütçe
buffer 1. ara bellek; 2. baba; 3. tampon, tampon vazifesi gören parça, takoz, dayanak
buffer kimyasal reaksiyonun hızını yavaşlatan madde, eriyik’te bulunduğu zaman pH değişimini
önleyen kimyasal madde, tampon madde, buffer (proje yönetimi) yedek zaman aralığı
buffer amplifier yastık yükselteç
buffer box tampon kutusu
buffer disc tampon levhası, tampon aynası
buffer memory yastık bellek
buffer occupancy yastık bellek doluluğu
buffer register yastık saklayıcı
buffer rod. tampon çubuğu.,
buffer screw tampon vazifesi gören vida
buffer spring tampon yayı
buffer stock yedek stok
buffer storage ara bellek
buffer tank tampon tankı
buffering arabelleğe alma
buffers. tampon, top, top geri tepme freni, elektrik devre ayırıcı, cila makinası, perdah makinası
buffing wheel parlatma çarkı, taşlama tezgahına takılan macun sürülmüş bez disk, taşlama çarkı
buffing. meşin, deri kazıntısı, deri kazma, perdahlama, masatlama
bug çapar, yanlış
bug dust bitümlü kömür tozu
build yapmak, inşa etmek, imal etmek
build operate transfer (BOT) yap‐işlet‐devret
build own operate (BOO) yap‐sahiplen‐işlet
build together sökülen parçaları yerine takmak, monte etmek
build transfer operate (BTO) yap‐devret‐işlet
build up 1. birikmek, çoğalmak; 2. doldurarak düzeltmek, bir parçanın aşınan yerlerini takmak,
kaynakla doldurulup torna etmek suretiyle yenilemek building area bina alanı
building automation system yapı otomasyon sistemi, bina otomasyon sistemi
building block yapıtaşı
building by‐law yapı şartnamesi, yapı yönetmeliği
building code yapı şartnamesi, yapı yönetmeliği
building connection bina bağlantısı
building construction bina yapımı, yapım
building control system bina kontrol sistemi
building control system yapı kontrol sistemi
building cost yapı maliyeti
building design bina projesi, bina hesabı, bina tasarımı
building element bina elemanı
building element yapı elemanı
building energy management control system binanın enerji kullanımı kontrol sistemi
building energy management system bina enerji yönetim sistemi
building envelope bina kılıfı
building envelope yapı dış yüzeyi
building envelope void yapı kılıfı
building envelope void yapı dış yüzey boşlukları
building license yapı ruhsatı
building line bina cephe çizgisi
building management system yapı yönetim sistemi
building management system bina yönetim sistemi
building material yapı malzemesi
building motion. iğ tezgahı ve dönen makinalarda ipliğe yön veren veya onu saran ve onu yumak
haline getiren mekanizma
building mover (U.S.). geniş tekerlekli veya paletli
ağır yük taşıyıcı
building permit yapı ruhsatı
building pit temel çukuru, kazı
building plot imar parseli
building project bina projesi
building site inşaat sahası, şantiye
building space bina hacmi
building stone inşaat taşı, yapı taşı
building thermal load bina ısı yükü
building volume (see building space) bina hacimi
build‐ups betonarme kazığın kolon şeklinde devamı
built in yerleşik, ana parça içine önceden
yerleştirilmiş
built in gömme, gömme tip
built up girder çatma kiriş, bileşik kiriş
built‐in end ankastre mesnet
built‐in governor cihazın içine kendinden bir parça olarak yapılmış olan regülatör
built‐in headlamp ankastre far, gömme far
built‐in jack sabit tekerlek krikosu
built‐in speedometer gömme takometre
built‐in, on‐board, resident yerleşik
built‐up kaynakla doldurup eski haline getirilmiş
built‐up beams bileşik kirişler (tokmaklı ahşap kirişler, çelik teşkil edilmiş kirişler)
built‐up member imal edilmiş, bileşik eleman
built‐up roofing yerinde teşkil edilen çatı yalıtımı
(çatı üzerinde bitümlü çimento ve keçeden ibaret doymuş ve kaplanmış bir esnek membran)
built‐up roofs yerinde teşkil edilen çatı yalıtımı (aralarına bitümlü bağlayıcı sürülmüş bitümlü
kanaviçe örtülerden teşkil edilmiş çok tabakalı çatı yalıtımı) built‐up section bileşik kiriş kesiti
bulb ampul
bulb hissedici, ölçü cihazları için cam boru
bulb of pressure basınç soğanı
bulb pile soğan uçlu kazık, ucu genişletilmiş kazık
bulb socket ampul duyu
bulge şişkinlik, sivri nokta, şişmek, yük altında
eğilmek, bel vermek
bulger ram. bel verme gerilmesi deneylerinde metal plakaları aparata yerleştirmek için
kullanılan yuvarlak şekilli koç
bulging yanal genişleme, yanal şişme
bulk büyüklük, kütle
bulk toplu, yığınsal, yığın
bulk dökme malzeme
bulk toptan
bulk şişmek
bulk büyük miktar, kaba hacim, kabarmak,
hacmi artmak
bulk cement dökme çimento
bulk data transmission yığınsal veri iletimi
bulk delay yığınsal gecikme, toplu gecikme
bulk density yığma özgül ağırlığı
bulk density yığın yoğunluğu
bulk density 1. ıslak birim hacim ağırlık 2. hacim yoğunluğu (herhangi bir malzemenin
bünyesinde bulunan geçirimli ve geçirimsiz boşlukları dahil birim hacminin ağırlığı)
bulk density, specific bkz. specific bulk density
bulk freight yığma kargo
bulk head bölme
bulk load dökme yük
bulk material yığma malzeme
bulk purchase satın alma/toptan
bulk sampling yığın örneklemesi
bulk specific gravity hacim özgül ağırlığı (bir malzemenin belirli bir sıcaklıkta geçirimli ve
geçirimsiz tüm boşlukları dahil birim hacminin havadaki ağırlığının aynı sıcaklıkta ve aynı
hacimdeki saf suyun havadaki ağırlığına oranı)
bulk storage yığın bellek
bulk weight yığma ağırlığı
bulk, mass, stack yığın
bulkhead perde duvar, batardo, tahta perde, bölme perdesi
bulkhead gate küre başlı kapak
bulkhead plank kaplama kalası (ahşap kenar ayak arkası)
bulkhead with fixed earth support alt ucu ankrajlı perde, rijit perde
bulkiness irilik
bulking hacim artması (malzemenin konumunun değişmesinden dolayı veya nem artmasından
dolayı meydana gelen hacim artışı)
bulking factor hacimsel artma faktörü, şişme faktörü veya katsayısı
bulking of sand kum kabarması, kum şişmesi, kumun yığılması
bulking of the soil zeminin şişmesi, zeminin kabarması
bulking, permanent bkz. permanent bulking
bulk‐size parça boyutu
bulky hacimli, iri
bull gear fener dişlisi
bull rope ana kasnak halatı
bull wheel ana kasnak, ana çark
bulla (pl. bullae). sulu kabarcık
bullate kabarcıklı gibi görünen
bullation 1. deri üzerinde büllerin oluşması;
2. şişme, şişkinlik, şiş
bulldozer buldozer, dozer
bulldozer bıçak kolları, hidrolik
bulldozer. buldozer, putrel eğme tezgahı, küreme makinası demir şişirme makinası, sürgü yayıcı.
bull‐headed rail, yuvarlak başlı ray
buller’s shield gözlerden biri enfekte olduğunda, diğerini korumak için kullanılan bir çevresi
flasterle çevrili olan saat camı
bullet madde imi
bullet kurşun, mermi
bulleted list madde imli liste
bulleted paragraph madde imli paragraf
bulletproof kurşun geçirmez
bullock (or horse) gear hayvan gücü mekanizması, dairesel bir yörüngede hareket eden
hayvanların bir kolu döndürerek dişlileri hareket ettirmesi sonucu belirli güç elde etme
mekanizması.
bullous 1. büllerle ilgili, büllere ait; 2. bül özelliği gösteren, büllere benzeyen
bullseye gözetleme camı
bulls‐eye hedef, fedef merkezi
bulls‐eye gözetleme camı
bump çarpmak, vurmak
bump 1. kabarık yer, tümsek; 2. sıçrayış, vuruş, çarpış
bump stop. çarpmalı durdurucu, bir makinamn daha ileri gitmesini önleyen, sert lastikten
yapılmış tampon, bumpers, tampon çubuğu, karşılık, silme dolu bardak, çifte raket, çarpmak,
toslamak, kenetlenmek, şişmek, yumrulaşmak
bumper tampon, otomobil tamponu
bumper guard tampon boynuzu
bumper jack tampon krikosu
bumper plate tampon plakası
bumper shock absorber tampon amortisörü
bumper skirt tampon ile kaporta arasındaki levha, etek
bumper spring tampon yayı
bumpy eğri büğrü, yamuk, yamru yumru, ondüleli
(yol için)
bunch demet, deste
bunch demet yapmak
bunched conductor demet iletken
bunching dizi (geçme imkanı olmadığından taşıtların artarda aynı hızla hareket etmek zorunda
kalmaları halinde, durum konvoy trafiği)
bundle 1. lif; 2. hüzme; 3. küme 4. yol (tractus)
bundle demet, balya
bundle block adjustment ışın demetleri ile blok dengeleme
bundle of monochromatic light monokromatik ışık demeti
bundle of rays ışın demeti
bundled software donanımla gelen yazılım
bundling machine, demetleme, desteleme makinası. burnishing, perdahlama, parlatma, ovma,
cilalama, açma, sürtme, kara perdahlama, ağaç torna etme. bundling machine balya makinası
bundwall koruma duvarı
bung tapa, kör tapa
bunker silo, depo, büyük sandık, yeraltı sığınağı
bunker/coal kömür bunkeri
bunker/ditch hendek silo
bunsen burner bunzen beki
buoy cankurtaran yeleği
buoy şamandıra
buoy cankurtaran simidi
buoy dues şamandıra ücreti
buoyancy yüzdürme gücü, yüzme yeteneği
buoyancy yüzdürme gücü
buoyancy batmama özelliği
buoyancy suyun kaldırma kuvveti, hidrostatik kaldırma
buoyant batmaz cisim
buoyant unit weight su altındaki batık birim
hacim ağırlık
bupplings ufak taş kırıntıları
burden yük, motorun zorlanması, motorun fazla yüklenmesi
bureau büro, yazıhane
bureau of standards standartlar bürosu
buret bkz. burette
burette sıvı ölçmeğe mahsus cam tüpü, büret
burglar alarm hırsız alarmı
burial gömme, ölü gömme
buried beneath zemin altında bulunan, zemine gömülü
buried length of pile kazığın gömülü uzunluğu, kazığın çakma derinliği
buried section of a sheet pile palplanşın gömülü kısmı
buried structures gömülü yapılar
burn yanık, yanık yeri
burn yakmak, yanmak
burn yakma
burn in, to (yarıiletken) belleğe yazmak
burn out yağsızlık dolayısıyla yatağın yanması, kısa devreden dolayı akü veya bobinin yanması
burn out yanıp yokolmak
burnable poison reaktör zehiri
burned out yanmış (yatak, bobin, akü vb için)
burned‐in image izi kalan görüntü
burner alev beki, ocak, brülör
burner şaloma, ocak
burner control switch brülör kumanda anahtarı
burner flame‐failure response time yakıcının duruşu ve devreye kalkışı arasında geçen süre
burner flange yakıcı flanşı, brülör flanşı
burner ignition yakıcı ateşlemesi, brülör ateşlemesi
burner injector brülör enjektörü
burner nozzle brülör memesi
burner nozzle yakıcı memesi
burner plate yakıcı plakası
burner pot yakıcı potu
burner pot brülör potu
burner purge yakıcı temizliği
burner purge brülör süpürmesi
burner register yakıcı kaydedici
burner shroud (see burner tip) brülör kafası
burner throat brülör ağzı (boğazı)
burner tip brülör kafası
burner tip brülör ucu
burner unit brülör
burner window box brülör gözetleme camı kapsülü
burner/air atomizing brülör/hava atomizörlü
burner/atmospheric brülör/atmosferik
burner/automatic brülör/tam otomatik
burner/bruden brülör/bruden
burner/circular brülör/çember
burner/coal brülör/kömürlü
burner/combination brülör/çok yakıtlı
burner/conversion brülör/değişimli
burner/convertible brülör dönüştürülebilir
burner/cup brülör/taslı
burner/dual fuel brülör/iki yakıtlı
burner/forced draft brülör/basınçlı, fanlı brülör
burner/gas brülör/gazlı
burner/jet brülör/jet
burner/mechanical atomising brülör/mekanik atomize
burner/multifuel firing brülör/çok yakıtlı
burner/multijet brülör/çoklu jet püskürtmeli
burner/natural draft brülör/normal çekişli
burner/parallel flow brülör/paralel akışlı
burner/pressure atomizing brülör/basınçlı atomize
burner/pulverize brülör/pulverize
burner/rotary brülör/rotatif
burner/rotary atomizing brülör/rotatif atomize
burner/steam atomizing brülör/buhar atomizörlü
burner/universal brülör/üniversal
burner/vaporizing brülör/vaporizatör
burner/vortex brülör/girdaplı
burn‐in, type (to), write, print, register yazmak
burning yanma
burning process yanma işlemi
burnish cila vermek, parlatmak
burnout yanmış
burnt yanık
burnt brick yakılmış tuğla
burnt lime yanmış kireç, sönmüş kireç
burnt shale yanmış şeyl (bir kömür madeni ocağında veya kömür yığında, genellikle kendi
kendine yanarak değişime uğramış şeyl)
burnup nükleer yanma
burnup/specific nükleer enerji oranı
burr çapak, pürüz
burr çizik, kazıntı, torna kaleminin bıraktığı iz, çapak
burr. çapak, pürüz, hav, ipek deşesi, yün kafası, küçük daire bıçkısı, pul, civata pulu, somun,
oluklu rayba. kıvrım, değirmen taşı, bileyi taşı, kösele taşı, bursting. patlama, çatlama, yarılma,
deşilme
burring machine çapak alma makinası
burst kağıt ayırmak
burst patlamak
burst patlama
burst patlama, yarılma
burst communication çoğuşmalı iletişim
burst mode tekil kip
burst mode çoğuşma kipi
burst pressure patlama basıncı
burster kağıt ayırıcı
bursting patlama
bursting disc emniyet diski
bursting strenght patlama dayanımı
bury (vb) gömmek
bus 1. otobüs; 2. yol, iletme aracı (bilgi aktarılmasında kullanılan bir ana devre, kanal veya yol)
bus veriyolu, bara
bus (electrical) bara
bus access control veriyolu erişim denetimi
bus air conditioning. otobüs klimalandırması, bush, zıvana, kovan, poyra, yatak astarı, mil yatağı,
burç, bushing. kovan, burç, yatak astarı, izolasyon kovanı. bus driver veriyolu sürücüsü
bus lane otobüs şeriti
bus mouse seri (dizisel) bağlantılı fare
bus network veriyolu ağı
bus station otobüs terminali
bus stop otobüs durağı
bus terminal otobüs terminali
bus way otobüs yolu
bus, path, way yol
bus. otobüs, elektrik dağıtma çubuğu
busbar bara, toplayıcı çubuk
bus‐bay cep (yolcu indirme bindirme için yapılmış otobüs cebi)
bush çalı, çırpı
bush burç, yatak kovanı
bush chain burçlu zincir
bush half yarım burç
bush hammer murç, tarak çekici
bush matrix bush matrisi
bushing burç, kovan, muf, yatak
bushing retainer burç tutucusu
bushless chain burçsuz zincir
bush‐roller burçlu makara
business iş, ticaret
business case, feasibility study olurluk incelemesi
business center iş merkezi
business district iş yerlerinin bulunduğu bölge
business law ticaret kanunu
business type operation ticari tip işlem (ikmal, muhasebe gibi istatistik bilgilerin elden
geçirilmesiyle ilgili çalışmalara verilen ad)
bussiness iş, meşguliyet
bust tekerlek lastiklerinin balon yapması, patlamak
busy kullanımda, meşgul
busy meşgul etmek
busy hour meşgul saat
busy signal meşgul sinyali
busy state meşgul durum
busy tone meşgul sinyali
busy‐flash signal meşgul ışığı
butadiene butadiyen
butane bütan
butt coupling düz bağlantı
butt coupling. düz akuplaj, aynı eksende birleşme
butt diameter ahşap kazığın baş çapı
butt end küt uç
butt joint alın birleşme
butt joint küt ek, birbiri üzerine oturarak tespit suretiyle yapılan bağlantı
butt joint. düz ek, başabaş ek, kuşaklı düz ek,
uç uca ek
butt of a pile kazık ucu
butt weld nokta kaynağı
butt weld küt kaynak, uç uca kaynak
butt welded joint alın kaynaklı ek
butt welding düz kaynak, düz el kaynağı
butt welding alın kaynağı
butt‐end pile düğme uçlu kazık, kazık başı
butterfly kelebek
butterfly throttle, kelebek kısma sürgüsü
butterfly damper kelebek damper
butterfly nut kelebek somun
butterfly screw kelebek vida
butterfly tail kelebek kuyruk
butterfly valve kelebek valf
butterfly valve kelebek damper
butterfly valve. kelebek valf, kelebekti sürgü
buttering harçlama, duvarcılıkta sıvama, bulaştırma
buttering mixer harç mikseri
button buton, düğme
button 1. buton, çivi (kaplama üzerine yerleştirilen bir tür yatay işaretleme elemanı); 2. düğme,
kontrol düğmesi
button head yuvarlak başlı
button, pushbutton düğme
button‐headed screws (half‐round screws). yuvarlak başlı vida
buttress destek, payanda, destekleme, kontrofor
buttress screw thread (leanıng thread). set vida dişi, bir yüzü dik bir yüzü eğri dörtköşe vida dişi
buttress wall payandalı duvar
butt‐welded joint alın kaynaklı bağlantı
butyl bir karbonhidrat radikali. (C4H9)
butylene butilen
butylne gazlı karbonhidrat (C4H8)
buy satın almak
buy build operate (BBO) satınal‐yap‐işlet
buyer alıcı, akreditif amiri, müşteri
buyer’s risk alıcının bir malzeme ya da bir inşaatı kabul etmekle üstlendiği risk
buying alım
buzz sinyal sesi, sinyal zili
buzz saw disk testere, tepsi testere
buzzer sesli ikaz cihazı, zil
buzzer ikaz düdüğü
buzzer sesli uyarı
‐by yakın anlamı veren ek
by default, default varsayılan
by mutual consent karşılıklı uzlaşma ile
by pass valve baypas valfi
by‐contract sözleşmeye dayanan
by‐hand el ile
by‐law tüzük, iç tüzük, mevzuat
bypass yangeçit, yangeçiş
bypass 1. iş görmeden veya etki etmeden geçmek, ihmal etmek, baypas; 2. transit geçiş
by‐pass baypas
bypass capacitor yangeçiş sığacı
bypass capacitor sızdırma kondansatörü
bypass channel yangeçiş kanalı
bypass condenser sızdırıcı kondansatör
by‐pass damper kısa devre damperi
by‐pass engine. oldukça büyük, düşük basınçlı kompresöre sahip, bu kompresör vasıtası ile
havanın bir kısmını hem yüksek basınçlı kompresörü hem de türbini by‐pass ederek çıkış
borusuna veren turbo motor
bypass highway çevre yolu, servis yolu (etrafında dolaşmak veya dışından geçmek suretiyle
transit trafiğin belli bir engel veya sıkışık sahadan kaçınmasına olanak veren yol)
by‐pass line kısa devre hattı
bypass road bkz. bypass highway
bypass valve baypas valfi, yağ veya yakıtın fazlasının geri dönüşünü sağlayan valf
by‐pass valve. akımı by‐pass yönüne veren valf
bypass, jump, omit, skip atlamak
by‐pass. atlama, aşırma, dolaştırma, kestirme yol, ayrık geçit, köprü, ikinci geçit, aşma borusu,
elektrik yardımcı devresi
by‐product ana ürünün elde edilişi esnasında oluşan herhangi bir ikinci ürün, tali ürün
bystander üçüncü şahıs
byte sekiz ikil
byte bayt
byte stuffing sekizli (bayt) dolgulaması
byte, octet sekiz ikil, bayt
byte‐oriented bayta yönelik, sekizli
byte‐oriented memory bayt‐tabanlı bellek
byte‐oriented protocol bayta yönelik protokol
byte‐serial transmission bayt dizisel iletim
‐C‐