DOĞU ANADOLU FAY SİSTEMİ’NİN GÖLBAŞI
KESİMİNDE
SAHA GÖZLEMLERİ ve TEKNİK İNCELEME (Yardımcı kitapcığı)
(Ali KOÇYİĞİT, Ercan AKSOY, Şefik İMAMOĞLU, Şule DEVECİ)
ADIYAMAN ÜNİVERSİTESİ
Aktif Tektonik Araştırma Grubu 14. Çalıştayı (ATAG-14)
03 – 06 Kasım 2010
Adıyaman
2
DOĞU ANADOLU FAY SİSTEMİ’NİN GÖLBAŞI KESİMİNDE
SAHA GÖZLEMLERİ ve TEKNİK İNCELEME
Giriş
Aktif Tektonik Araştırma Grubu’nun 14. Çalıştayı (ATAG-14), Adıyaman
Üniversitesi’nin ev sahipliği ve desteği ile 3-6 Kasım 2010 tarihleri arasında
Adıyaman’da gerçekleştirilmiştir. Bölgenin depremselliğinden birinci derecede sorumlu
olan yapı Doğu Anadolu Fay Sistemi’dir (DAFS). ATAG-14 kapsamı içinde, DAFS’nin
genel özelliklerini yakından ve yerinde görüp tanımak amacıyla, sistemin Gölbaşı
kesimine bir teknik inceleme etkinliğinin düzenlenmesi de uygun bulunmuş ve bu
etkinlik, .. yerbilimcinin katılımıyla, Ali Koçyiğit, Ercan Aksoy, Şefik İmamoğlu ve Şule
Deveci (Gürboğa)’den oluşan teknik inceleme ve gözlem ekibi liderliğinde, 6 Kasım
2010 tarihinde gerçekleştirilmiştir.
Ulaşım
Gölbaşı ilçesi, Kahramanmaraş-Malatya ana kara yolu üzerinde olup, saha gözlem
ve teknik incelemenin yapılacağı bu alana (Gölbaşı ilçesi ve yakın çevresi), Adıyaman
İli’nden batıya doğru hareketle asfalt bir yol ile kolayca ulaşılabilir (Şekil 1).
Şekil 1. Gözlem ve teknik inceleme alanını gösterir bulduru haritası.
3
Doğu Anadolu Fay Sistemi (DAFS)
Türkiye ve yakın çevresinin depremselliğinden birinci derecede sorumlu üç
önemli neotektonik yapı sırayla Sağ yanal doğrultu atımlı Kuzey Anadolu Fay Sistemi
(KAFS), sol yanal doğrultu atımlı Doğu Anadolu Fay Sistemi (DAFS) ve yine sol yanal
doğrultu atımlı Ölüdeniz Fay Sistemi’dir (ÖFS) (Şekil 2a).
Varlığından ve etkinliğinden ilkin Allen (1969) tarafından söz edilen ve
Güneydoğu Anadolu’nun depremselliğinden sorumlu olan ana yapı, yine ilkin Arpat ve
Şaroğlu (1972) tarafından bölgesel ölçekte haritalanıp “Doğu Anadolu Fayı (DAF)”
olarak adlanmıştır. İlk adlamayı izleyen yaklaşık 38 yıllık süreç içinde, DAF üzerinde
gerek yerel ve gerekse bölgesel ölçekte ve önemli sayıda özgün çalışmalar yapılmıştır
(Seymen ve Aydın 1972; Arpat ve Şaroğlu 1975; Ercan, 1979; Yalçın 1979; Hempton ve
Dewey 1983; Hempton ve Dunne 1984; Gülen ve diğ.1987; Kasapoğlu 1987; Perinçek ve
diğ. 1987; Şaroğlu ve diğ. 1987; Taymaz ve diğ. 1991; Herece ve Akay 1992; Lyberis ve
diğ. 1992; Şaroğlu ve diğ. 1992; İmamoğlu 1993; İmamoğlu ve Gökten 1996; Westaway
ve Arger 1996; Rojay ve diğ. 2001; Güneyli 2002; Nalbant ve diğ. 2002; Çetin ve diğ.
2003; Gürsoy ve diğ. 2003; Koçyiğit ve diğ. 2003; Ulusay ve Aydan 2005; Aksoy ve
diğ. 2007; Çolak ve diğ. 2010). Ancak bu adlama tekil olup tek bir deformasyon
düzlemini yansıtmaktadır. Gerçekte levha sınırı türündeki yapılar geniş ve etkin
deformasyon alanı olup çok sayıda ve değişik yönde gelişmiş tekil fay ve fay zonlarıyla
temsil edilir. Bu bağlamda, “Doğu Anadolu Fayı” terimi, gerçekte var olan deformasyon
alanının tümünü temsil etmemektedir. Bu nedenle “Doğu Anadolu Fayı” terimi yerine
ilkin Koçyiğit (2003) tarafından Doğu Anadolu Fay Sistemi (DAFS) terimi kullanılmıştır.
DAFS yaklaşık 75 km genişlikte, 700 km uzunlukta, KD-gidişli, sismik bakımdan çok
etkin, sol yanal doğrultu atımlı ve kıta içi dönüşüm türü fay niteliğinde bir plaka sınırıdır.
DAFS kuzeydoğuda Karlıova ile güneybatıda Karataş-Samandağ ilçeleri arasında yer alır
ve Anadolu plakacığının güneydoğu sınırını oluşturur (Şekil 2a). DAFS, faylanma
mekanizması açısından sağ yanal doğrultu atımlı Kuzey Anadolu Fay Sistemi’nin
(KAFS) eşleniği olup, ondört ayrı bölüm, 20 fay zonu ve çok sayıda tekil faydan oluşur.
DAFS’nin ana bölümleri, kuzeydoğudan güneybatıya doğru sırayla, Karlıova-Göynük,
Bingöl, Palu-Yarpuzlu, Elazığ, Adıyaman, Dicle-Çermik, Çelikhan-Sürgü, Gölbaşı-
4
Pazarcık, Narlı-Hatay-Samandağ, Türkoğlu-Kırkhan (Amanos), Kahramanmaraş, Düziçi,
Osmaniye ve Yumurtalık-Karataş olarak sayılabilir.
DAFS’nin oluşum yaşı hakkında, bugüne değin ortak görüşe ulaşılamamıştır.
Genelde iki ayrı görüş vardır. İlk görüşe gore, Avrasya ve Arap plakaları arasındaki en
son kıta-kıta çarpışması Geç Serravaliyen’de (günümüzden 12 My önce) gerçekleşmiş
olup, bu tarih eski tektonik dönemin sonu yeni tektonik dönemin (neotektonik dönem)
başlangıcıdır; dolayısı ile yeni tektonik dönemin iki ana yapısından birini oluşturan
DAFS’nin oluşum yaşı da Geç Serravaliyen’dir (Şengör ve Yılmaz 1981; Dewey ve diğ.
1986). İkinci görüşe gore, egemen olarak bindirme türü faylanmalar ve kıvrımlanmalarla
temsil edilen eski tektonik dönem ve egemen olarak doğrultu atımlı faylanma ile temsil
edilen yeni tektonik dönem arasında yaklaşık 9 My’lık bir geçiş süreci vardır ve yeni
tektonik dönemin başlangıç yaşı Geç Pliyosen’dir (2.6-3 My). Dolayısı ile gerek KAFS
ve gerekse DAFS’nin oluşum yaşları da Geç Pliyosen’dir (Koçyiğit ve Beyhan 1998;
Koçyiğit ve diğ. 2001; Koçyiğit ve diğ. 2003).
Arazi gözlem ve jeolojik haritalama sonucu elde edilmiş olan verilere (ötelenmiş
yapısal ve coğrafik belirteçler) göre, DAFS üzerindeki toplam atım miktarı birkaç yüz
metre ile 27 km arasında değişir (Arpat ve Şaroğlu 1972; Seymen ve Aydın 1972; Arpat
ve Şaroğlu 1975; Hempton 1985; Herece ve Akay 1992; İmamoğlu 1993; Aksoy ve diğ.
2007). Bu değerlere gore, DAFS üzerindeki ortalama yılık kayma hızı da yaklaşık 10
mm/yıldır. Buna karşın, sonlu elemanlar çözümü ve uzay bazlı GPS verilerine gore,
DAFS üzerindeki yıllık kayma hızı ise 9 mm/yıl ile 15 mm/ yıl arasında değişmektedir
(Kasapoğlu 1987; Reiliger ve diğ. 1997; Kahle ve diğ. 1998; McClusky ve diğ. 2000).
Gerek yapısal-coğrafik belirteçlere ve gerekse teorik-aletsel yöntemlerle hesaplamış olan
yıllık kayma verileri, DAFS üzerinde oluşacak büyük ve yıkıcı depremlerin (oluştuğunda
yüzey kırıkları ve onlar üzerinde 3 ile 6 m ye ulaşan yanal ötelemelere yol açan
depremler) ortalama yinelenme aralığının yaklaşık 300-600 yıl arasında değişeğini
gösterir.
DAFS ana fayının sağa ya da sola sıçraması, tek ya da çift bükülmesi ve kollara
ayrılması gibi doğrultu atımlı faylanmaya özgü karmaşıklıklar (strike-slip complexities)
nedeniyle, DAFS üzerinde çok sayıda doğrultu atımlı havza gelişmiştir. Bunlardan biri de
Gölbaşı havzasıdır (Şekil 2b). Gerek Gölbaşı doğrultu atımlı havzasının ve gerekse
5
Şekil 2. a. Türkiye ve yakın çevresindeki plakaları ve önemli neotektonik yapıları gösteren yalınlaştırılmış harita, b. Gölbaşı havzasının neotektonik haritası (İmamoğlu, 1993’den çok az değiştirilerek alınmıştır).
6
DAFS’nin bu bölgedeki genel özellikleri, Gölbaşı ilçesi ve yakın çevresine düzenlenen
bir gün süreli teknik gözlem ve inceleme etkinliğinin ana konusudur. Gölbaşı doğrultu
atımlı fay havzası ve gözlem yerleri aşağıda öz biçimde açıklanmıştır.
Gölbaşı Havzası
Havza ilkin İmamoğlu (1993) tarafından doktora tezi kapsamından ayrıntılı olarak
çalışılmış, haritalanmış, analiz edilmiş ve fay kaması türünde doğrultu atımlı bir havza
olarak adlanmıştır. Havzanın yapısal özellikleri ve havza dolgusunun stratigrafisi daha
sonra İmamoğlu ve Gökten (1996) tarafından yayımlanmıştır. DAFS’nin Gölbaşı-
Türkoğlu bölümü üzerinde ve doğu kesiminde yer alan Gölbaşı havzası yaklaşık 1.5-7
km genişlikte, 35 km uzunlukta ve K55ºD eksen gidişli doğrultu atımlı faylanma
havzasıdır (Şekil 2b). Havza kuzeydoğu ve güneybatı uçlarında daralıp sonlanırken, orta
kesimlerinde yaklaşık 7 km genişliğe ulaşır
Havza Dolgusu
Havza dolgusu, birbirleriyle yanal ve düşey geçişli değişik sedimanter
fasiyeslerden ve bazalt akıntılarından oluşur. Bazalt akıntısı dışındaki fasiyesler, tane
boyutu ve çökelim ortamlarına gore iki topluluğa ayrılır: (1) iri taneli kenar fasiyesleri ve
(2) ince taneli havza ortası fasiyesleri. Kenar fasiyesleri başlıca fay taraça çakıltaşları,
yelpaze-önlük sedimanları ve yelpaze-delta çökelleriyle temsil edilir. Havzanın ilk ve en
yaşlı birimini oluşturan taraça tortulları yarı pekişmiş, değişik tür katmanlı, çoğun
boylamasız, çoktür bileşenli çakıltaşı, kumtaşı ve çamurtaşı ardalamasından oluşur.
Havzanın bu ilk tortulları, havza gelişimi süresince, denetiminde çökeldiği faylar
tarafından kısmen deformasyona uğratılmıştır, başka bir deyişle sıkışıp basınç sırtları
olarak ya da yükseltilip fay taraçaları olarak, havza tabanına göre değişik yüksekliklerde
yüzeylemiştir. Bazan da faylara bitişik olarak yer yer 90º ye değin dikleşmiştir. Bu
birimler daha önce Pliyo-Kuvaterner olarak yaşlandırılmış ve Pazarcık Formasyonu
olarak adlanmıştır (İmamoğlu 1993). Bu birimlerin, 1.3-1.5 My yaşlı basalt akıntıları
tarafından da kesilmiş olması bu yaşı doğrulamaktadır. Diğer bir kenar fasiyesi ise
yelpaze-önlük sedimanlarıdır. Bunlar, havzaya akan derelerin, havza kenar fayları
boyunca ve onların denetiminde çökeltmiş olduğu yelpaze tortulları ile fay sarplığı ve
eteği boyunca çekim etkisi altında yığışmış olan yamaç birikintilerinden oluşur. Her iki
7
fasiyesin zaman içinde birleşmesiyle oluşan ve havzanın her iki kenarını bir örtü gibi
kaplayan çökel topluluğu da yelpaze-önlük fasiyesini temsil eder. Yelpaze önlük fasiyesi
üzerinde de yeni ve daha genç yelpazeler gelişmiştir (Şekil 2b). Genelde yelpaze-önlük
fasiyesi, fayların etkin olmadığı kısa dönemleri, onlar üzerinde gelişen genç yelpazeler
ise fayların etkin oldukları dönemi belirler. İri taneli kenar fasiyesleri sedimentasyonla
yaşıt ve daha genç çok sayıda ve değişik boyutta fay içerir. Havza dolgusunun ikinci
önemli fasiyesi ise, havza ortasında çökelmiş, daha ince taneli kum, silt ve organic
maddece zengin çamuurlardır. İnce taneli fasiyesler, iri taneli kenar fasiyesleri ile düşey
ve yanal yönde geçişlidir.
Gölbaşı havza dolgusu, kenar fayları ve basınç sırtları dışındaki alanlarda
deformasyon geçirmemiş (hemen hemen yatay konumlu) olup, kıvrımlı bir yapıya sahip
olan Geç Miyosen-Erken Pliyosen yaşlı birimleri (Esmepuru ve Döndükler
formasyonları), daha yaşlı diğer birimleri ve onlar arasındaki bindirme türü faylı
dokunakları açılı uyumsuzlukla örter. Bu gözlem, Esmepuru ve Döndükler
formasyonlarının (İmamoğlu 1993) çökelimi sonrası ile Gölbaşı havzası dolgusunun
çökelimi öncesindeki bir zaman diliminde, tektonik rejimde önemli bir değişimin
olduğunu gösterir.
Faylanma Mekanizması, Havzanın Yapısı ve Kenar Fayları
Gerek fay aynaları üzerinde korunmuş olan kayma verilerinin steografik yöntemle
analizi, gerekse fay segmentlerinden kaynaklanan depremlerin odak mekanizması
çözümü, bölgedeki gerilim dağılımında en büyük asal gereilmenin yatay ve yaklaşık K-G
yönde, orta asal gerilmenin de düşey yönde etkili olduğunu ortaya koymuştur. Bu veriler
ise, Gölbaşı havzası ve yakın çevresinin, doğrultu atımlı faylanmanın denetiminde
gelişimini sürdürdüğünü belgelemektedir. Bu durumda KD-doğrultulu faylar sol yanal
doğrultu atımlı, KB-doğrultulu faylar sağ yanal doğrultu atımlı, K-G doğrultulu faylar
verev atımlı normal, D-B-doğrultulu faylar ise verv atımlı bindirme faylarıdır. Doğrultu
atımlı fayların, belirtilen doğrultularından sapmaları halinde, faylar normal ya da
bindirme bileşeni kazanmaktadır. Eski tektonik dönemden günümüze geçen sure içinde,
enbüyük asal gerilmenin etkin olma yönünde önemli bir değişme olmayıp yaklaşık K-
G’dir. Buna karşın orta asal gerilme, eski tektonik dönemde yatay konumda iken, Geç
8
Pliyosen’den başlayarak yeni tektonik dönemde en küçük asal gerilme ile yer değiştirmiş
ve düşey konumda etkinliğini sürdürmektedir. Orta asal gerilmenin düşey konuma
geçmesi ile de bölge, bindirme türü faylanma ve kıvrımlanmanın egemen olduğu eski
tektonik dönemin etkisinden uzaklaşıp, doğrultu atımlı faylanmanın egemen olduğu yeni
tektonik dönemin etkisine girmiştir.
Gölbaşı havzası, Harmanlı kuzeydoğusunda yer alan Erkenek yerleşkesi
(inceleme alanı dışı) yakın batısında, DAFS ana fayının iki kola ayrılması ile, fay kaması
türünde doğrultu atımlı bir havza olarak, Geç Pliyosen’de gelişmeye başlamıştır. Havza
gelişiminin ilk evresinde, havzanın güneydoğu kenarı KD-gidişli sol yanal doğrultu
atımlı Kinirli fay zonu, kuzeybatı kenarı ise yine KD-gidişli sol yanal doğrultu atımlı
Azaplı fay zonu tarafından belirlenip denetlenmiştir. Her iki fay zonu da önemli miktarda
normal bileşene sahip olduğundan, iki fay zonu arasında kalan alanın zaman içinde
çökmesiyle havza günümüzdeki boyut ve geometrisini kazanmıştır (Şekil 3).
Şekil 3. ,Gölbaşı havzasının kuzeydoğu kesiminin genel görünümü. Beyaz oklar ana fayın izini gösterir
(kuzeydoğuya bakış).
Pliyo-Kuvaterner yaşlı Pazarcık Formasyonu bu iki fayın denetiminde çökelmiştir. Daha sonra (Erken Kuvaterner), DAFS’nin ana fayı (Şekil 4) kuzeybatıya havza içindeki güncel konumuna göç etmiştir.
9
Şekil 4. DAFS’ nin Gölbaşı ilçesi yakın doğusundaki ana fay sarplığının genel görünümü (güneydoğuya bakış). Bu sırada Pazarcık Formasyonu, özellikle havzanın ve Gölbaşı fay zonunun güney bloğu
boyunca yükselerek bir taraftan fay taraçalarını oluştururmuş, diğer taraftan da güncel
havza içinde ve ana fay boyunca uzun eksenleri kenar faylarının genel gidişine ve havza
uzun eksenine paralel basınç sırtları şeklinde deformasyon geçirmiştir (Şekil 2b de BS;
Şekil 5). Böylece güncel Gölbaşı havzasının göneydoğu kenarını, sistemin ana fayını da
içeren Gölbaşı fay zonu denetler konuma gelmiş, buna karşın Kinirli fay zonu etkinliğini
büyük ölçüde yitirmiştir.
Şekil 5. Balkar basınç sırtının (ön planda: BS) ve fay gölünün (geri planda: SP) genel görünümü (kuzeye bakış).
SP
BS
10
Gerek Gölbaşı fay zonu ve gerekse havzanın kuzeybatı kenarını belirleyip
denetleyen Azaplı fay zonu birbirine paralel-yarı paralel, sık aralıklı, değişik boyutlu (01-
15 km) ve genel olarak KD-gidişli çok sayıda yapısal fay segmentinden oluşur. Yer yer
korunmuş fay aynaları, fayların genel gidişine paralel olarak dizilmiş ve deformasyon
geçirmiş yelpaze-deltalar (Şekil 6), ötelenmiş ve/ya da S-biçiminde bükülmüş dereler,
yaşlı birimlerin Kuvaterner yaşlı sedimanlarla tektonik olarak karşı-karşıya getirilmiş
olması, basınç sırtları ve sıkışma yükselmeleri (Şekil 2b de PU), faylar boyunca
yükselmiş, parçalanmış ve faylara asılı kalmış taraçalar, yine faylar boyunca havza
dolgusunun dike yakın konum kazanması, havza dolgusu içinde yaygın olarak gözlenen
sedimantasyonla yaşıt ve daha sonra oluşmuş yapıların (özellikle fayların) (Şekil 7)
yaygın oluşu, uzun eksenleri fayların ve havzanın uzun eksenine koşut dizilmiş fay
gölleri (Gölbaş, Azaplı ve İnekli gölleri gibi) yapısal ve morfotektonik veriler buradaki
faylanmanın ve Gölbaşı havzası oluşumunun günümüzde de etkin olarak sürdüğünü
belgelemektedir.
Şekil 6. Gölbaşı havzası kuzey kenarında gelişmiş ve deforme olmuş fay denetimli yelpaz-deltanın genel görünümü (kuzeye bakış).
Yelpaze – delta
11
Şekil 7. Havza dolgusunu kesen aktif bir fayın yakın görünümü.
Teknik Gözlem ve İnceleme Sırasında Görülecek Yapılar
1. Havzanın genel geometrisi (Şekil 3)
2. DAFS ana fayı (Şekil 4)
3. Fay gölleri (sag ponds)(Şekil 5)
4. Basınç sırtları ( Balkar basınç sırtı) (Şekil 5)
5. Üzerlemiş yelpaze ve yelpaze-delta yapıları (Şekil 2b ve Şekil 6).
6. Havza dolgusu içinde gelişmiş birincil ve ikincil yapılar ( (özellikle faylar:
Şekil 7)
12
Değinilen Belgeler
Aksoy, E., İnceöz, M. 6 Koçyiğit, A. 2007. Lake Hazar Basin: A negative Flower Structure on the East Anatolian Fault System (EAFS), SE Turkey. Turkish Journal of Earth Sciences 16, 319-338.
Allen, C.R. 1969. Active faulting in northern Turkey. Contribution 1577, Div. Geol. Sciences California Inst. Technology 32.
Arpat, E., Şaroğlu, F., 1972. The East Anatolian Fault System: thougths on its development. Bulletin Mineral Research And Exploration Institute, 78, 33–39.
Arpat, E., Şaroğlu, F., 1975. Some significant recent tectonic events in Turkey. Geological Society of Turkey Bulletin 18, 91-101[in Turkish with English abstract].
Çetin H., Güneyli, H. &Mayer, L. 2003. Paleoseismology of the Palu-Lake Hazar segment of the East Anatolian Fault Zonme, Turkey. Tectonophysics 374, 163-197.
Çolak, S., Aksoy, E., Koçyiğit, A. & İnceöz, M. 2010. Palu-Uluova strike-slip basin on the East Anatolian Fault System, Turkey: Transition from paleotectonic period to neotectonic period. Turkish Journal Earth Sciences (in rivew)
Dewey, J.F., Hempton, M.R., Kidd, W.S.F., Şaroğlu, F., Şengör, A.M.C., 1986. Shorthening of continental lithosphere: the neotectonics of Eastern Anatolia-a young collision zone, Geol. Soc., London, Special Publ. 19, 3-36.
Ercan, A. 1979. Doğu Anadolu Fayı üzerinde Küçük Deprem Çalışmaları. Yeryuvarı ve İnsan 2, 21-30 [in Turkish with English abstract].
Gülen, L., Barka, A., Toksöz, M.N., 1987. Continental collision and related complex deformation; Maraş triple junction and surrounding structures in SE Turkey. Hacettepe Univ., Earth Sciences 14, 319-336.
Güneyli, H., 2002. Doğu Anadolu Fay Sistemi, Palu-Hazar Gölü segmentinin neotektoniği ve paleosismolojisi. Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, 143s.
Gürsoy, H., Tatar, O., Piper J., Heimann, A. & Mesci, L. 2003. Neotectonic deformation linking the east Anatolian and Karataş-Osmaniye intracontinental transform fault zones in the Gulf of İskenderun, southern Turkey, deduced from paleomagnetic study of the Ceyhan-Osmaniye volcanics. Tectonics 22/6,
Herece, E., Akay, E., 1992. Karlıova-Çelikhan arasında Doğu Anadolu fayı. Türkiye 9. Petrol Kongresi, Bildiriler, 361-372.
Hempton, M.R. 1985. Structure and deformation history of the Bitlis Sture near Lake Hazar, southeastern Turkey. Geological Society of American Bulletin 96, 233-243.
Hempton, M.R. and Dewey, J.F., 1983. Earthquake-induced deformational structures in young lacustrine sediments, East Anatolian Fault, southeast Turkey. Tectonophysics, 98, 7-17.
Hempton, M.R. & Dunne, L.A. 1984. Sedimentation in pull-apart basins: active examples in eastern Turkey. Journal of Geology 92, 513-530.
İmamoğlu, M. Ş. ve Gökten, E., 1996. Doğu Anadolu Fay Zonu Gölbaşı kesimi neotektonik özellikleri ve Gölbaşı-Saray fay kaması havzası. Türkiye Jeoloji Kurultayı Bülteni, 11, 176-184.
13
İmamoğlu, Ş., 1993. Gölbaşı (Adıyaman)-Pazarcık-Narlı (K. Maraş) arasındaki sahada Doğu Anadolu Fayı’nın Neotektonik incelemesi (Neotectonic investigation of the East Anatolian Fault Zone in the area around Gölbaşı (Adıyaman), Pazarcık and Narlı (K. Maraş)). Graduate School of Natural and Applied Sciences of Ankara University, PhD Thesis, 137 p.
Kahle, H.G., Strauıb, C., Reilinger, R., McClusky, S., King, R., Hurst, K., Veis, G., Kastens, K. & Cross, P. 1998. The strain rate field in the eastern Mediterranean region estimated by repeated GPS measurements. Tectonophysics 100, 71-96.
Kasapoğlu, E. 1987. Seismotectonmic characteristics of Eastern Mediterranean: A finite elements analysis. Yerbilimleri 14, 309-317 [in Turkish with English abstract]
Koçyiğit, A., 2003. Segmentation and near future seismicity of the East Anatolian Fault System. International workshop on the North Anatolian, East Anatolian and Dead Sea Fault System: recent progress in tectonics and paleoseismology, 31 August to 12 September 2003, METU, Ankara. Abstracts , p.7.
Koçyiğit, A. & Beyhan, A. 1998. A new intracontinental transcurrent structure: the Central Anatolian fault zone, Turkey. Tectonophysics 284, 317-336.
Koçyiğit, A., Yılmaz, A., Adamia, S., Kuloshvili, S., 2001. Neotectonics of East Anatolian Plateau (Turkey) and Lesser Caucasus: Implication for transition from thrusting to strike-slip faulting. Geodinamica Acta, 14, 177-195.
Koçyiğit, A., Aksoy, E., İnceöz, M., 2003. Basic neotectonic characteristics of the Sivrice Fault Zone in the Sivrice-Palu area, East Anatolian Fault System (EAFS), Turkey. International Workshop on the North Anatolian, East Anatolian and Dead Sea Fault systems: Recent progress in Tectonics and Paleoseismology, 31 August to 12 September 2003, METU-Ankara-Turkey. Pre-International workshop excursion guide-book, 20 p.
Lyberiss, N., Yürür, T., Chorowicz, J., Kasapoğlu, E., Gündoğdu, N., 1992., The East Anatolian Fault: an oblique collision belt. Tectonophysics 204, 1-15.
McClusky, S., Balassanian, A., Barka, A., Demir, C., Ergintav, S., Georgiev, I., Gürkan, O., Hamburger, M., Hurst, K., Kahle, H., Kastens, K., Kekelidze, K., King, R., Kotzev, V., Lenk, O., Mahmoud, S., Mishin, A., Nadariya, M., Ouzounis, A., Pradissis, D., Peter, Y., Prilepin, M., Reilinger, R., Sanlı, I., Seeger, H., Tealeb, A., Toksöz, M.N. and Veis, G., 2000. Global positioning system constraints on plate kinematics and dynamics in the eastern Mediterranean and Caucasus. J. Geophysical Res., 105, 5695-5719.
Nalbant, S., McClusky, J., Steacy, S. & Barka, A. 2002. Stress accumulation and increased seismic risk in eastern Turkey. Earth and Planetary Letters 195, 291-298.
Reilinger, R.E., McCulusky, S.C.,Oral, M.B., King, R.W., Toksöz, M.N., 1997. Global Positioning System measurements of present-day crustal movements in the Arabia-Africa-Eurasian plate collision zone. Journal of Geophysical Research 102, 9983-9999.
Perinçek, D., Günay, Y. & Kozlu, H. 1987. Newy observations on the strike-sslip faults in East and Souıtheast Anatolia. Seventh Biannual Petroleum Congres of Turkish Association of Petroleum Geologists, Ankara, Proceedings, 89-103.
14
Rojay, B., Heimann, A. & Toprak, V. 2001. Neotectonic and volcanic characteristics of the Karasu fayult zone (Anatolia, Tuırkey): the transition zone between the Dead Sea transform and the East Anatolian fault zone. Geodinamica Acta 14, 197-212.
Seymen, I., Aydın, A., 1972. Bingöl deprem fayı ve bunun Kuzey Anadolu Fay Zonu ile ilişkisi. Mineral Research and Exploration Institute of Turkey (MTA) Bulletin 79, 1-8.
Şaroğlu, F., Emre, Ö., Boray, A., 1987. Türkiye’nin diri fayları ve depremsellikleri. Mineral Research and ExplorationInstitute of Turkey (MTA). Report no. 8174, 394 p.
Şaroğlu, F., Emre, Ö., Kuşçu, İ., 1992. The East Anatolian Fault Zone of Turkey. Annales Tectonicae, 6, 99-125.
Şengör, A.M.C. & Yılmaz, Y. 1981. Tethyan evolution of Turkey: a plate tectonic approach. Tectonophysics 75, 181-241.
Taymaz, T., Eyidoğan , H., Jackson J., 1991. Source parameters of large earthquakes in the East Anatolian Fault Zone (Turkey). Geophysical Journal International 106,537-550
Ulusay, R. & Aydan, Ö. 2005. Characteristics and geo-engineering aspects of the 2003 Bingöl (Turkey) earthquake. Journal of Geodynamics 40, 334-346.
Westaway, R., Arger, J., 1996. The Gölbaşı Basin, southeastern Turkey: A complex discontinuity in a major strike-slip fault zone. Journal of The Geological Society, London, 153, 729-743
Yalçın, N., 1979. Doğu Anadolu yarılımı’nın Türkoğlu-Karaağaç (K.Maraş) arasındaki kesiminin özellikleri ve bölgedeki yerleşim alanları. Türkiye Jeoloji Kur. Altınlı Sippozyumu, 49-56.