ULUSLARARASI
SEYFUDDiN AMiDi SEMPOZYUMU
BiLDiRiLERi
INTERNATIONAL
CONFERENCE ON SAYFAL-DIN AL~AMIDI PAPERS
EDITÖRLER
Doç. Dr. Ahmet ERKOL
Yrd. Doç. Dr. Abdurrahman ADAK
Yrd. Doç. Dr. Ihrahim BOR
lstanbul2009
o " en sar
neşriyat
© Eserin Her Türlü Basım Hakkı Anlaşmalı Olarak
Ensar Neşriyat'a Aittir.
ISBN : 978-605-5623-02-9
KitabınAdı
lTiuslararası Seyfuddin Arnidi Sempozyumu Bildirileri
Editörler
Doç. Dr. Ahmet ER.KOL
Yrd. Doç. Dr. Abdurrahman ADAK
Yrd. Doç. Dr. Ibrahim BOR
Kapak Düze.ni
EtikAjans
Sayfa Düzeni
UtkuSÖNMEZ
Baskı-Cilt
Nesil Matbaaalık
ı. Basım
Ekim2009
İletişim I<ı.ztaşı Cad. No: 10 Fatih 1 İstanbul
Tel : (0212) 49119 03-04 Faks: (02U) 49119 30
www.ensamesriyat.com.tr e-mail : [email protected]
iTiKADT FIRKA TASNiFÇiLiGiNDE AMiDT'NiN YERi
AL-AMIDI'S PLACE IN THE CLASSIFICATIONS OF THEOLOGICAL GROUPS
ÖZET
Kadir GÖMBEYAZ*
Bu çalışmada, Eş'ar! kelamının önemli alimlerinden biri olan Seyfüddin el-Amidi'nin Ebkaru'l-efkar adlı eserinde yapmış olduğu itikadi fırka tasnifine odaklanılmış olup bu tasnifin genel özellikleri, onu diğer tasniflerden farklı ve ayrıcalıklı kılan yönleri ortaya çıkanlmaya çalışılmışhr. Bunun için de daha önce Eş' ari gelenekte kaleme alınan ve Arnidi'nin yararlanması muhtemel görünen İmam Eş'ar!'nin Makalatu'l-İslamiyyin'i, Abdülkahir el-Bağdadi'nin el-Milel .ve'n-nihal'i ile el-Fark beyne'l-fırak'ı, Ebu'I-Muzaffer el-İsferayini'nin et-Tebsir fi'd-din'i, Şehristani'nin el-Milel ve'n-nihal'i ve Fahruddin er-Raz'i'nin İtikadatu fırakı'lMüslim'in ve'l-Müşrikin'i gibi fırak eserlerindeki fırka tasnifleri ile birebir karşılaştırılıp elde edilen sonuçlar ortaya konulmuştur. Bunun yanında Arnidi'nin tasnifinin daha sonraki dönemlerdeki tesirlerinin izleri takip edilerek onun genel fırka tasnifçiliğindeki ve özellikle de Eş'ari fırka tasnifçiliğindeki yeri tespit edilmeye çalışılmıştır.
Böylelikle Amidl'nin, tasnifincieki kaynakları saptanmaya çalışılmış, bu tasnifin kendisinden sonraki dönemlerde özellikle
Araş. Gör., Uludağ Üniv. İlahiyat Fakültesi İslam Mezhepleri Tarihi, kgombeyaz@uludag. edu.tr
"270 KA DIR GÖMBEYAZ
itikadt fırka tasnifine girişen Eş' ari ulema arasında en çok tercih ve tekr~r ~dilen tası:ıiflerin başında geldiği örnekleriyle ortaya konulmuş, . bunun rriuht~mel sebepleri üzerinde fikir yürütülmüş ve jtikacİHırka Üısnifçiliğinde bir Arnidi çizgisinden bahsetme'nin .imkanıİ)a ~·urgu y.apılmışhr.
ABSTRACT
Giriş
al-Amidi's Place in the Classifications of Theological Groups
This study focuses on the classification of the Islamic theological sects as presented in Abkaral-afkar of Sayfal-Din al-Amidi, the prominent Ash'arite scholar, by giving a detailed analysis of the book to determine the value of this classification and to ca ll attention to the ways in which it differs from other classifications. T0 this end, al-Amidi's classification is compared with some of the heresiographical works of earlier scholars, who wrote within the Ash'arite tradition and must have been the possible sources of alAmidi, such as al-Ash'ari's Maqalat al-Islamiyyin, Abd al-Qahir al-Baghdadi's al-Milal wa'l-nihal and al-Farq bayn al-firaq, Abu al-Muzaffar al-Isfaraini's al-Tabsir
4
fi'l-din, Shahrastani's al-Milal wa'l-nihal, and Fakhr al-Din al-Razi's Itikadat firaq al-Muslimin wa'l-mushrikin. The study also aims to investigate the place of al-Amidi and his classification not only within the general genre of classifications of theological groups, but aEso, and more specifically, within the Ash'arite tradition.
By doing so, it is hoped to uncover the sources used by al-Amidi in his classification, and to show, with concrete examples, that it was one of the most }neferred and repeated classifications by later Ash'arite scholars. This line of argument will allow us to talk about, what can be called, an Arnidi ljne within the dassifications of theological groups.
İslam literatüründe özellikle hicri ilk 7 yüzyılda pek çok itikadi fırka tasnifinin yapılmış olduğunu görmek mümkündür. İtikadi fırka tasnifi yapan her:ıen her müellif, kendisinden önce yapılmış tasniflerden faydalanmış ancak çoğu zaman bunlardan herhangi birini aynısıyla tekrarlamak yerine kendince yeni bir tasnif metodu geliştirmeye çalışmıştır. Bu nedenle birbirinin aynı olan fırka tasnifi bulmak zordur. Nitekim Şehristaru bu konuda fırak yazarlarının
lTlKADI FIRKA TASNIFÇILIGINDE AMIOI'NIN YERI 271
herhangi bir temele veya verili bir kaideye dayanan belirli bir usulü takip etmediğinden, hatta tek bir yöntem üzerinde ittifak etmiş iki müellifin dahi bu~unamadığından yakınır. 1 Zira öncekilerden farklı bir tasnif geliştirmek sanki o dönem ulemasının bir özelliği, geleneği gibidir. Nitekim bu hususiyeti özellikle Eş'arl ulemada da görmek mümkündür. Bağdadi'nin (429/1037) el-Fark'ında
gerçekleştirmiş olduğu tasnifi birebir kullanan ve onun bir nevi muhtasar şeklini kaleme alan Ebu'I-Muzaffer el-İsferayinl'yi (471/1078) hariç tutarsak/bu dönem içerisinde birbirinin aynı fırka tasnifini yapan iki Eş'arl müellife rastlamak zordur. Bu geleneği Seyfüddin el-Amidl (631/1233) de devam ettirmiş ve kendince bir itikadi fırka tasnifi geliştirmiştir. Her ne kadar bir mezhepler tarihçisi veya bir fırak yazarı olarak nitelenemeyecek olsa da Aınidi'nin kelama dair eserinde bir itikadi fırka tasnifine girişmiş olması onun bir itikadl fırka tasnifçisi olarak nitelenmesi için yeterlidir. Zira İslam literatüründe itikadi fırka tasniflerine ya müstakil fırak türü eserlerde ya da herhangi bir sahada -özellikle de kelam sahasında- yazılmış bir eserin ilgili bir bölümünde rastlanmaktadır. İster müstakil bir fırak kitabı yazmış olsun isterse de eserinin bir bölümünü fırka tasnifine ayırmış olsun müellifler, genel yaklaşımları, konuyu ele alışları ve değerlendirmeleri itibariyle benzeşmektedirler. O nedenle bu müelliflerin hepsi itikadi fırka tasnifçiliği başlığı altında nitelenebilir.
Eş' ari ulemanın fırka tasnifçiliğinin tarihini mezhebin imam ı Ebu'I-Hasan el-Eş'arl'ye (324/936) kadar götürmek mümkündür. Eş'arl, yazmış olduğu Mnkfilatu'l-İslnmiyyin ve'htilfiftı'l-musnllfn adlı eseriyle kendi dönemine kadar İslam toplumunda ortaya çıkmış tüm itikadi fırka ve görüşleri iki kapak arasında toplamaya çalışmış ve sahanın en objektif_ en güvenilir kaynaklarından birini ortaya koymuştur. Her ne kadar Eş'ari'nin, bu eseri Mu'tezill olduğu dönemde mi yoksa Sünni düşüneeye dönüşünden sonra mı yazdığı çağdaş araştırmacılar tarafından tartışılıyor olsa da/ Mnklillit Eş' ar! ulema tarafından
Ebu'l-Feth Muhammed b. Abdülkecim eş-Şehristaru, el-Mi/el ve'ıı-ııilınl, I-II, (thk. Emir Ali
Mehna- Ali Hasan Faur), Beyrut: Oaru'l-Ma'rife 1996, l/20.
2 Krş. Abdülkarur el-Bağdadi, el-Fark beyııe'l-fırnk, (thk. Muhammed Muhyiddin Abdülhamid),
Kahire: Mektebetü Dari't-Türas, tsz.; Ebu'I-Muzaffer el-İsferayini, et-Tebsir ft'd-diıı ve temyizii'lfırknti'ıı-ıınciye nııi'l-Jırnkı'l-lıfiliklıı, (thk. Kemal Yı1suf el-Hut), Beyrut: Alemü'l-Kütüb 1983.
3 Makiilfit'ın, Eş' ari'nin hangi döneminde yazıldığt tartışmalan özellikle modem dönemde ve
oryantalist araştınnacılar tarafından gündeme getirilmiştir. Gelenekle böyle bir tarhşmanın
olmadığını ve bu eserin Eş' ari'nin Sünni dönemine ait olduğu hususunda doğal bir kabu
l ün olduğu izlenimini edinmek mümkündür. Zaten Mu' tezili dönemde yazıldığı iddiasın
da olan çağdaş araşbrmacılar da, eserin, Eş' ari'nin Sünni olduğu dönemde bir revizyondan
geçtiğini kabul etmek durumunda kalrnışlardır. Zira Eş' ari, Ashabu'l-Hadis'in görüşlerine
katıldığını açıkça beyan etmekte ve yer yer Sünni kimliğini izhar etmektedir. Eser hakkında
272 KA DIR GÖMBEYAZ
ve özellikle en yakın t~kipçisi Bağdadi ta~abndan kaynak olarak kullanılmış bir eserdi.ı;-. Ancak .sistematik ol.maktan :iı~ak :oluşu, tasnifindeki karışıklık ve tekrarların çokliığu, zaman zaman bir .. fırak !<itabı olmaktan ziyade tam bir kelam kitabı havasına bÜrünmesi .gibi J;ıususlar, Makiiliit'ın zayıf yönleridir.
Fırka tasnifçiliği noktasında Eş'ari'den sonra gelen ve bu sahada mezhebe daha çok etkide bulunan kişi Abdülkahir ei-Bağdadi'dir (429/1037). Bağdadl'nin iki fırak kitabı bulunmaktadır: ei-Milel ve'n-nihal ve el-Fark beıyıe'l-Jırak. Onun, el-Fark'ta el-Milel adlı eserine yaptığı referanslardan~ elMı1el'i daha önce yazdığı anlaşılmaktadır. Ayrıca el-Milel'in din ve mezhepleri kapsayan daha geniş bir eser olduğu da söylenebilir. Ancak bu eserin günümüze ulaşan halinde baş tarafı eksiktir.5
el-Fark beyne'l-Jırak'a gelince, bu eser Eş'ari'nin hiç zikretmediği ve esas almadığı 73 fırka hadisinin, tasnif için temel hareket noktası tayin edildiği ve mezheplerin bu sayıya göre düzenlendiği bir eserdir. Bağdadi ile birlikte Eş'ari fırka tasnifçiliğinde 73 fırka merkezli bir tasnifin egemen hale geldiği, Bağdadi'nin bu noktada mezhebi şekillendirici bir etki yaptığı söylenebilir. Nasıl ki Eş' ari kelamının sistemleşmesi m.ezhebin imamı Eş' ari ile değil daha ziyade sonraki takipçilerinden özellikle Bakılianı (403/1013) ile olmuşsa, mezhebin fırak tasnifçiliğinin temel çatısı da, yine Eş'aii'den ziyade, takipçilerinden Bağdadi ile oluşmuştur. Bağdad1 bu eserinde fırkalan başlıca 3 ana kategoriye ayırır: 72 sapık fırka, İslam ümmeti içerisinden çıktıklan için İslam'a nispet edilen ama görüşleri itibariyle İslam'dan sayılamayacak olan fırkalar ve kurtuluşa eren tek frrka, fırka-i naciye. Ancak Bağdad'i'nin yaptığı bu üçlü ayırım, İsferayinl dışında sonraki Eş'arller arasında pek tercih edilmemiş, onun İslam'dan saymadığı Gulat fırkalar, diğerleri tarafından 72 brkarun içerisinde sayılmaya devam etmiştir.
Bağdadi'den sonra, eserinde birkaç nokta hariç el-Fark'ı metot ve muhteva itibariyle taklit eden bir diğer Eş'arl fırak yazarı, Ebu'I-Muzaffer elİsferayml'dir (471/1078). Onun et-Tebsir fi'd-diıı ve teınyizii'l-fırkati'n-niiciye ani'l-Jırakı'l-hiilikin adlı eseri sanki el-Fark' ın bir özeti gibidir.
böyle bir problemingündeme getirilmesinde Eş' ari'nin diğer bir eseri olanel-İbti11e'nin taraf
lı ve savunmaa üslubu ile Maka/ôrın objektif üslubu arasındaki bariz farklılık rol oynamış
br. Ayrıca Makii/iii'ın tarihlendinne problemi kapsamında, eserin ana bölümlerinin farklı
tasnif ve ifade biçimlerine sahip olduğundan hareketle, bu bölümlerinde farklı zamanlarda
yazıldığı tartışmalarına da girişilmiştir. MaktiliU'ın yazılış tarihi ile ilgili iddialara dair bir
karşılaştırma ve değerlendirme için bkz. Kadir Gömbeyaz, Maktilili Geleneğillde İmam el
Eş'arl, Basılmamış Yüksek üsans Tezi, (dan. Tevfik Yücedoğru}, Bursa 2005, ss. 78-92. 4 Bağdadi, el-Fark, s. 109, 230, 271-272, 276, 336, 358.
5 Bağdadi, el-Milel ve'n-ııilıal, (thk. Albert Nasri Nadir), 2 bsk., Beyrut: Daru'l-Meşnk 1986.
iTiKADf FIRKA TASNIFÇiLIGINDE AMiDi'NiN YERi 273
Hem Eş'arl fırka tasnifçiliğinin hem de genel fırka tasnifçiliğinin en çok tanınan ve başvurulan eseri, ŞehrisHinl'nin (548/1153) el-Milel ve'ıı-nihnl'idir.
73 fırka hadisini esas alan bu eserde, ŞehrisHinl fırkaları önce ana ihtilaf konuları olarak belirlediği tevhid, adalet, va'd-vald, sem' ve akıl konularına göre 6 gruba ayırmakta, yani konu merkezli bir tasnif denemekte, daha sonra da bu fırkaları alt kollarıyla bu sefer fırka merkezli bir şekilde tasnif etmektedir. Sonraki dönemlerde Şehristanl'nin bu tasnifinden ziyade, vermiş olduğu malumatın daha çok tercih edildiği görünmektedir.
Şehristanl sonrasında en büyük Eş'ari kelamcılarından Fahruddin erRazl'nin (606/1209) de, İtikndiitu fırnkı'l-nıüslinızn ve'l-nıiişrik'iıı adlı bir fırak eserinin olduğunu görmekteyiz.6 Bu eser, hem İslam mezheplerini hem de diğer dinleri içine alan ancak çok muhtasar olan bir eserdir. 73 fırka hadisini zikretse de eserdeki fırkaların sayısı bu rakamın üzerindedir.
Bu dönemde Eş' ad kelamının özellikle felsefe ile mezcedilmiş döneminin önemli temsilcilerinden biri olan Seyfüddln el-Amidl'nin (631/1233) de, her ne kadar fırak edebiyatma dahil edebileceğimiz bir eseri olmasa bile, temel eseri Ebknrıı'l-efknr'ıriın son bölümünde itikad! fırkaları tasnif etme gayretine giriştiğini müşahede etmekteyiz.' Amidl, burada daha önceki fırka tasnifçilerinden, özellikle de Şehristanl'den yararlanarak kendince yeni bir fırka tasnifi yapmıştır. İleride işaret edileceği üzere Arnidi'nin bu tasnifi sonraki Eş'arl ulema üzerinde etkili olmuştur. Zaten sonraki dönemlerde yeni bir tasnif denemesine pek rastlanmamış daha önce yapılan tasnifler tekrar edilmiştir.
Eş' ar! fırka tasnifçiliğinin yanında İslam literatüründe gerek tasnif metodu gerekse muhteva açısından daha başka fırka tasniflerinin yapıldığını görmek mümkündür. Bu tasniflerde de genel itibariyle 73 fırka hadisi esas alınmış, mezheplerin sayısında bu rakam tutturulmaya çalışılmış ve bunun için de farklı yollar denenmiştir. Mesela, genelde Hanefi ve Matürld1 çevrelerde yaygın bulunan ve bazı çağdaş araştırmacıların Doğu Hanefi Fırnk
Geleneği veya Hnnefi-Mntiirldz Fırnk Geleneği olarak isimlendirdiği8 gelenek-
6 Fahruddin er-Razi, İtikiidiitıı fmıkı'l-i'vliislimiıı ve'l-Miişrikiıı, (thk. Muhammed Mu'tasım Billah el-Bağdadi), Daru'l-Kütübi'l-Arabl, Beyrut 1986.
7 Seyfüddin ei-Amidi, Ebkiiru'l-ejkfir ft ıısiili'd-diıı, I-V, (thk. Ahmed Muhammed el-Mehdi), Kahire: Matbaatu Dari'l-Kütüb ve'l-Vesaikı'l-Kavmiyye 1423/2002, V/37-106. Burada Ebkiilın, Ahmed Ferid el-Mez1di tarafından üç cilthalinde yapılmış bir başka tahkikinin de olduğu belirtilmelidir (Beyrut: Daru'l-Kütübi'l-İlmiyye 2003, ilgili bölüm için bkz. ID/334-405). Ancak her iki tahkik arasında hiçbir farklılığın bulurunaması ve daha önemlisi el-Mehdi' nin tahkikinin daha çok tercihe şayan görülmesi nedeniyle dipnotlarda bu tahkike referansta bulunu lacaktır.
8 Bu isimlendirmeyi yapan ve hrka tasnifçiliğini iki temel grupta toplayan Keith Lewinstein'e göre, bu sahada Mu' tezile'nin başlattığı ve daha sonra da Eş'arilerin devam ettirdiği Staıı-
274 KA DiR GÖMBEYAZ
te, fırkalar önce 6 ana kola ayrılmış, daha sonra da bu her ana kol 12 alt kola ayrılarak 72 sayısına ulaşılmış ve fırka-i oaciyenin de eklenmesiyle 73 rakamı elde edilmiştir. Yine 4 ana kol ve 18'er alt kolla 73 rakamına ulaşan (4x18+1=73) bir başka tasnif de vardır. Arnidi daha ziyade Eş' ari gelenek içerisinde kaldığı ve kaynaklarını bu gelenekten seçtiği için diğer gelenekler hakkında bilgi verilmeyecektir.
A- Arnidi'nin itikadi Fırka Tasnifi9
Amidi, itikadi fırkalara dair tasnifine, Ebkfim'l-efkiir adlı eserinin yedinci bölümü olan "İsimler ve Hükümler Hakkında" (fi'l-esma ve'l-ahkam) başlığının 4. faslı olan "Kıble Ehlinden Hakka Muhalif Olanların Kafir Olup Olmadığı" meselesi içerisinde yer vermiştir.10 Bu bölümün ana ilgisi, Ehl-i Sünnet dışındaki grupların din nokta-i nazarından dünyadaki isimlendirilmesi ve haklarında uygulanacak hükümlerin ne olduğu problemidir. Amidi, onların tekfir edilip edilerneyeceği tarhşmasına girmeden önce, bunların hangi fırka-
dnrt Fırnk Geleneği (Stnııdnrt Firnq Trndition) veya Mıı'tezili-Eş'nri Fırnk Geleneği (Mıı'tnzilite
Aslı'nrite Firnq Trndilion) ile Doğu İslam dünyasında geliştirilen ve Hanefi çevrelerde yaygınlık kazanan Doğu Fırnk Geleııeği (Enstenı Firnq Trndilioıı) veya Hnııcfi-Miiliirldi Fırnk Geleneği
(Hmınfite-Mnturidile Firnq Trnrlitioıı) şeklinde iki temel gelenek vardı.r. Bkz. Keith Lewinstein,
Studies in Islmııic Hereiogrnplıy: T/ıe Klınwnrij iıı Tıııo Firnq Trndilioıı, Basılmamış Doktora Tezi,
Princeton University 1989; "No tes on East em Hanafite Heresiogra phy'', foıımnl of llıe Ame
ricmı Orie11lnl Society, vol. 114 no. 4 (Oct.-Dec. 1994), ss. 583-598.
9 Bu bölümde Arnidi'nin fırka ıasnifi, Eş' ari'nin Mnkıllntıı 'l-İsltimiyyi,, Bağdaeli'nin el-Mi/e/ ı•e'll
nilınl ve el-Fark beyııe'I-Jırnk, İsferayini'nin et-Tebslr, Şehristan'i'nin el-Mi/el ve'n-m1ınl ile Razi'nin
İ'tikndntıı fir11k'1'1-Miislimln ve'I-Mılşrikin adlı eserlerindeki hrka tasnilleri yle karşılaştınlacak
br. Bu eserler, her ne kadar Arnidi'nin Ebklir'ı gibi kelam sahasına ait olup sadece ilgili kısımda itikadi fırka tasnifine girişen kaynaklar olmayıp müstakil· fırak türü eserler olsalar da,
Amidi'nin, fırka tasnifinde kaynak olarak bu eserleri seçmesinin h'U vveUe muhtemel olduğu fikri, bizi, Arnidi'nin itikadi fırka tasnifçiliğinde nerede durduğunu saptamamızda katkı sağ
layacağuu düşündüğümüz bu kaynaklarla mukayese yapmaya sevketmiştir. Zira Arnidi'nin
tasnifine bakıldığında Şehristaru'nin ei-.Milel'inden önemli ölçüde faydalandığı rahatlıkla an
laşılmaktadır. Bu noktada Şehristani'nin de kaynağı olan ~ağdlidi'ye ve onun kaynaklanndan
olan mezhep imamı Eş'ari'ye bakmanın faydalı olacağı düşünülmüştür. Ayrıca Arnidi'nin
kendisinden ve eserlerinden haberdar olduğunu bildiğimiz Razi'den bu hususta eıkilenip
etkilenmediği de merak edilmiştir. Tasnifinin diğer tasnif geleneklerine benzernemesinden
hareketle, onun, Eş'ari gelenek içerisinde değerlendirilmesinin yerinde olacağı öngörülerek
bu kaynaklann karşılaştırma için gerekli ve yeterli olduğu düşünülmüştür. 10 Aı:nidi, Ebklir, V/37-106.
iTiKADl FIRKA TASNiFÇiLiGINDE AMIDI'NiN YERI 275
lar olduğunu bilmeyi gerekli gördüğü için fırka tasnifine girişir. Arnidi'nin bu bölümü işleyişi şu şekildedir:
ilk ihtilaflar
Amid1, fırka tasnifine geçmeden önce Hz. Peygamber zamanında itikad1 bir bölünmenin olmadığının altını çizerek O'nun son günlerinden itibaren ortaya çıkmaya başlayan ilk ihtilafları zikreder. Bu, daha önce Bağdad1 ile başlayıp İsfediym! ile devam eden ve Şehristam'run de sürdürdüğü bir gelenektir. Aslında mezhep imam ı Eş' ar! de, Mnkfilfir ının başında Hz. Peygamber'in vefatından sonra ümmetin ilk ihtilafa düştüğü noktanın imamet_konusu olduğunu söyleyerek, Hz. Ebu Bekr'in halife seçilmesi ve sonraki dönemlerde yaşanan imarnet ile alakah tartışmaların ve oluşan grupların hikayesini tarihsel süreç içerisinde aktarır.11 Bu, Eş'ar!'den önceki fırak edebiyatı sahasında pek çok eser vermiş olan ve Eş' ari'nin de terk ettiği mezhebi olan Mu' tezile'ye mensup alimierin de bir üslübu olabilir. Örneğin elimize ulaşan ilk fırak kitabı olan ve Mu'tezill en-Naş1 el-Ekber'e (293/906) veya Ca'fer b. Harb'e (236/850) nispet edilen12 Mesfiilü'l-imfime unvanıyla anılan Usulü'n-nihal adlı eserde yazar, Müslümanların, Hz. Peygamber döneminde, her yönden bir birlik içerisinde iken, O'nun vefatının hemen akabinde ayrılığa düşerek bölündüklerini söyleyip halifenin kim olacağı noktasında oluşan gruplardan bahseder.13 Ancak gerek en-Naş'i el-Ekber/Ca'fer b. Harb gerekse de Eş' ar!, Arnidi'nin bahsetmiş olduğu kırtas hadisesi, Üsame ordusu, Hz. Peygamber'in vefat edip etmediği, nereye defnedileceği, fedek arazisinin durumu, Hz. Peygamber sonrasında ümmete kimin licferlik edeceği (imamet), Hz. Ebu Bekr döneminde karşılaşı-
ll Eş' ari, Ebu'l-HasenAli b. İsmail, Makii/iitu'l-İsliimiyyiıı ve'Jıtiliifıı'l-nıusa//iıı, (thk. Hellmut Rit
ter), Wiesbaden: Franz Steiner Verlag 1963, ss. 2-5.
12 Josef van Ess tarafından tahkik edilen bu eserin yazan en-Naşi el-Ekber olarak tespit edilir
ken (bkz. en-Naşl el-Ekber, Mesiiilii'l-imiime ve mııktetafiit miue'l-kitabi'l-eıısat ji'l-nıakiiliit, (nşr.
Josef van Ess), Franz Steiner Verlag, Beyrut 1971. Eserin almanca kısmı Friilıe Mıı'tazilitisclıe
Hiiresiograplıen adıyla neşredilmişlir), Wilfred Madelung, eserin diğer bir Mu'tezili olan
Ca'fer b. Harb'e ait olduğunu iddia ederek metinden hareketle bazı deliller öne sürer. (bkz.
Wilfred Madelung, "Frühe Mu'tazilitische Haresiographie: das Kitab al-Usul des Ga'far b.
Harb", Der Islam, LVll, 1980, ss. 220-236). Keith Lewinstein de Madelung'un bu tespitine
katılır ve eseri Ca'fer b. Harb'e nispet eder. (bkz. Lewinstein, Studies, s. 15, 32 .. ).
Bu eserin, diğer bir tahkiki de Seyit Bahcıvan tarafından yapdmıştır: Mezhepler Tarihi Yaz
nıalanııda Aidiyet Problemi 'Us{ifu'u-Nilıal ve el-Fıraku'l-İsliinıiyye' Önıeği ve Eserlerin Edisyou
Kritiği, Konya 2007. 13 Ustilii'ıı-ııilınl, (thk. van Ess), ss. 9-20.
276 KA DIR GÖMBEYAZ
lan zekat vermek istemeyenler, yalancı peygamberler, irtidat hadiseleri, Hz. Osman'ın seçimi, öldürülmesi, Muaviye'nin hilafet talebi, Cemel ve Sıffin savaşları gibi siyasi ve sosyal meselelerin yanında, keliile, dedenin mirasçı olup olmaması gibi bazı fıkhl tartışmalar gibi sahabenin ayrılığa düştüğü ihtilaflardan bahsetmemekte, sadece ana fırkalann ortaya çıkışına yol açan problemlerden biri olarak imamete değinmektedirler. Arnidi'nin zikrettiği bu ilk ihtilafların Bağdadi tarafından zikredilmeye başlandığı ve daha sonraki Eş' ari ulemada bir gelenek haline geldiği görünmektedir. Bu geleneği devam ettiren Arnidi'nin buradaki temel kaynağının Şehristanl olduğu ise açıktır.l4 Arnidi de Şehristanl gibi yukarıda zikredilen Kırtas, Üsame ordusu, Fedek gibi ihtilafları "ictihadl ihtilaflar" olarak nitelemekte, bu ihtilaflarda sahabenin gayesinin şeriatın ritüellerinin düzenlenmesi ve dini usullerin devam ettirilmesi olduğunu söylemektedir.15 Arnidi ve Şehristan!'nin eserlerinde ilk ihtilaflarla alakah bölümler karşılaştırıldığında, Amid]'nin Bağdadl ve İsferaylnl'den ziyade Şehristaru'ye dayandığı,ı6 onun kullandığı bazı ifade ve kavramlan kullandığı, sözkonusu malumat içerisinden seçmeler yaphğı, onları daha kısa ve öz bir şeki!de aktarmaya çalışhğı görünmektedir.
Amidi, ictihadl olarak nitelediği bu ilk ihtilaffarın akabinde, sahabe döneminin sonlarında kaderi inkar eden şahısların ortaya çıkışlarıyla birlikte ümmet içinde ayrışmaların başladığını, çeşitli görüşlerin ortaya çıktığını ve böylece İslam ümmetinin hadiste beyan edilen 73 fırkaya ayrılıncaya kadar bölünmeye devam ettiğini söyleyerek 73 fırka hadisine dair bir rivayeti aktarır.
73 Flfka Hadisi
73 fırka hadisi diye meşhur olan ve İslam ümmetinin 73 fırkaya ayrılacağını, bunlardan yalnızca birinin kurtulacağını diğerlerinin cehennemlik olduğunu bildiren hadis, itikadi fırka tasnifi yapan rnüelliflerin gerek şekil ve
14 İki eser arasındaki benzerlikler için krş. Amidi, Ebkiir, V/37-39 - Şehristilnl, el-Mi/el ve'ııııilınl, I/30-45.
15 Arnidi'nin bu ifadesi kelimesi kelimesine Şehristaru ile aynıdır. Krş. Amidi, Ebkıir, V/37-
Şehristaru, el-Milel, I/30.
16 AnudJ'nin Bağdildi'den ve İsferilyini'den ziyade Şehristaru'ye dayandığını gösteren çarpıo bir örnek de onun, ashabın son dönemlerinde kaderi inkar ederek ihtilaf çıkardığıru söy
lediği kişilerin isimlerinde görünmektedir. ArrudJ bu kişilerin Ma'bed el-Cüheni, Gayliin
ed-Dımeşlô ve Yunus el-Esvari olduğunu söyler (V/39). Bağdildi ve İsferilyini'de bu kişiler Ma'bed ei-Cüheni, Gayliln ed-Dımeşki ve Ca'd b. Dirhem iken {Bağdadi, el-Fnrk, ss. 18-19;
İsferilyini, et-Tebsir, s. 21) Şehristani'de aynı Arnidi'deki gibi Ma'bed ei-Cüheni, Gaylan ed
Dımeşki ve Yunus el-Esvari şeklindedir {l/40).
iTİKADi FIRKA TASNiFÇiliGiNDE AM iDi'NiN YERi 277
muhteva yönüyle eserlerini gerekse de zihniyetini ve ötekine bakışını önemli ölçüde etkilemiştir. Bu hadis pek çok fırka tasnifinin hareket noktası olmuştur. Ancak hadis karşısında her müellifin aynı tavrı sergilediğini söyleyemeyiz. Bu konuda 3 yaklaşım göze çarpmaktadır: Bir grup, hadisin sıhhatini kabul etmiş ve tasnifte hadise merkezi bir konum yüklemiştir. Bunların kendi içerisinde hadisteki sayının ifade ettiği anlam hususunda farklılıklar göze çarpar. Bir kısım ulema, hadisteki 73 rakamının hakikat ifade ettiğini ve fırkaların sayısının 73 tane olması gerektiğini düşünerek, 73 adet fırka belirlemeye çalışmıştır. Kimisi de bu rakamın, Arap dilinin bir özelliği olarak çokluktan kinaye olduğunu söylemiş, tasnifte 73 rakamma bağlı kalmamıştır. Hadis karşısında bir diğer grup, hadisi sahih görmeyenlerdir. Bunların başında İbn Hazm gelir. Üçüncü grup da bu hadisten hiç bahsetmeyen ve tasnifinde bu rakamı esas almayanlardır ki en önemli örneği Eş'arl'dirP
Eş'ar'i'nin 73 fırka hadisini zikretmemesine ve tasnifinde bu rakama itibar etmemesine rağmen, Bağdadl'nin etkisiyle Eş' ari ulemanın bu hadisi çok önemsediği, fırka tasnifinde temel mihenk olarak gördüğü bir vakıadır. Bunun bir örneği de Am id!' dir.
Tasnifine 73 fırka hadisi ile başlayan Amid'i, hadisin birkaç versiyonunu zikredip sahih oluşunu ispat sadedinde birkaç söz söyleyen Bağda di' nin aksine, hadisin meşhur olan tek bir versiyonuna yer vermiştir. Bu versiyon, mana olarak Bağdadl, İsferay'in'i ve Şehristaru'nin rivayetleriyle aynı olmakla birlikte lafzen ufak tefek farklılıklara sahiptir. Arnidi hadisin şu rivayet şeklini zikreder:15
"Yahudller 71 fırkaya ayrıldılar. Hıristiyanlar 72 fırkaya bölündüler. Benim ümmetim de 73 fırkaya ayrılacaktır. Birisi hariç hepsi Cehennem'de
17 Eş'ari'nin eserinde 73 fırka hadisinden bahsetmemesi hakkında onun bu hadisten haber
dar olmadığı yorumu yapılabilir. Öte yandan bu hadisin, Eş'ari'nin hürmet ettiği ve tabi
olduğunu ilan ettiği (el-İbtine mı usftli'd-diytiııe, el-Cirniatu'I-İsHimiyye, Medine 1975, s. 8.)
Ahmed b. Hanbel'in Miisııed'inde geçiyor olması (e/-Miisııed, el-Mektebetü'l-İslami, 1-VJ,
Beyrut, tsz., ll/332, Ill/120, 145, IV/202.) ve Hanbeliler'in Bağdad'da en etkin olduğu de
virlerde, Eş'ari'nin burada yaşaması gibi sebeplere binaen, Eş'ari'nin bu hadisi duymuş
olabileceği, ancak onu sahih veya bağlayıo olarak görmediği veyahut da mezheplerle ilgili
anlatımlarda belirleyici bir bilgi kaynağı olarak kabul etmediği düşünülebilir.
73 fırka hadisi karşısında sergilenen bu üç tavır ile hadisin İslam literatüründe itikadi fırka
tasnifi yapan eserlerin şekil ve muhtevalan, bu eserlerin yazarlarırun zihniyetieri üzerin
deki etkisine dair bir araştırma için bkz. Kadir Gömbeyaz, "73 Fırka Hadisinin Mezhepler
Tarihi Kaynaklarında Fırkaların Tasnifine Etkisi", UÜİFD, c. 14, sy. 2 (2005}, ss. 147-160. 18 Amidi, Ebktir, V/39.
278 KA DIR GÖMBEYAZ
olacaktır. Dediler ki: Ey Allah'ın Resulü! Bildirdiğin o tek grup (el-milletii'lvahide) kimdir? Buyurdu ki: Benim ve ashabırnın yolu üzere bulunanlar."
Bu noktada ilginç olan, Arnidi'nin Hz. Peygamber'in İslam ümmetinin 73 tırkaya ayrıtaeağına dair hadisinin, O'nun vukuundan önce haber verdiği bir şeyin gerçekleşmesi kabilmden bir mucizesi olduğu şeklindeki değerlendirmesidir.19 Buna göre, tıpkı Hz. Peygamber'in hadiste işaret ettiği üzere ümmet gerçekten tam 73 tırkaya bölünrnüştür. Bu yorum daha önce Bağdadi ve Şehristanl'de açıkça söylenrnese bile, müellifler fırkalan 73'e tamamlayarak zımnen bu hadisin vakıada karşılık bulduğunu göstermeye çalışmışlardır. Nitekim el-İsferayW, Allah'ın Hz. Peygamber'in bu hadisinde haber verdiği durumu tahakkuk ettirdiğini belirtil-.20
73 tırka hadisini bir mucize olarak değerlendiren Am idi, bu rakamın hakikat ifade ettiğini kabul eden gruba dahildir. Bu hadisin zikrinden sonra, Arnidi 73 fırkanın sayımına geçer.
- itikadi F1rkalar
İslam literatüründe gerçekleştirilen çeşitli fırka tasniflerindeki temel farklılıklar ana fırkaların sayısında, hangileri olduğunda, sıralanışında ve alt kollarında görünmektedir. Bunu Eş' ari gelenek içerisinde ve Amid!' de de görmekteyiz. Arnidi'ye göre İslam Ümmeti 8 ana fırkaya bölünmüştür. Mezhep imaını Eş' ar! ana fırkalan lO'a; Bağdad! ve İsferayW ll'e; Şehristan16'ya; Razi ise Ehl-i Sünnet ile birlikte 9'a ayırmaktadır.
Arnidi'ye göre ana fırkalar : Mu'tezile - Şia - Havaric - Mürcie -Neccariyye- Cebriyye- Müşebbihe ve Fırka-i Naciye'dir.
Eş' ar!' de ise ana fırkalar Şia- Ha var i c- Mürcie- Mu' tezile - CehmiyyeDırariyye- Hüseyniyye21 - Bekriyye- Amme ve Ashabu'l-Hadis- Küllabiyye tarzında on fırkadır.22
Eş' ari'nin sistematik olmaktan uzak ve biraz da karışık olan tasnifini 73 fırka esasına göre düzenleyen ve daha sistematik hale getiren Bağdadt, ana fırkaları Ravafız - Havaric - Mu'tezile - Mürcie - Neccariyye - Cehmiyye -Bekriyye- Dırariyye-Kerramiyye- Müş"ebbihe ve Fırka-i Naciye şeklinde 11 adet saymaktadır. İsferaytru'de de bu şekildedir.
19 a.e., V/39.
20 el-İsferayini, et-Tebsir, s. 23.
21 Eş'ari'nin Hüseyniyye'den kastı Hüseyin b. Muhammed en-Neccar'a uyanlar, yani
A.rnidi'nin Neccariyye diye adlandırdığı gruptur. Makıilı1t, s. 283. 22 Eş' ari, Mnkıi/ıit, s. 5.
iTIKADT FIRKA TASNiFÇILIGINDE AMIDT'NIN YERI 279
Şehristanl'ye göre ana fırkalar Mu'tezile- Cebriyye- Sıfatiyye -Havihic - Mürcie ve Şia şekindedir. Bunlardan Cebriyye, Cehmiyye-Necdiriyye-Dırariyye'yi; Sıfatiyye de Eş'ariyye-Müşebbihe-Kerramiyye'yi içermektedir.
Tasnifinde 73 sayısını fazlasıyla aşan Fahruddin Razi'ye göre ana fırkalar, Mu'tezile- Havaric- Ravafız- Müşebbihe-Kerramiyye- Cebriyye - Mürciiyye- Sufiyye ve Ehl-i Sünnet şeklindedir.
Ana fırkaların sayısı ve hangileri oldukları hususundaki farklılıkların yanı sıra fırkaların sıralanışında da farklılık göze çarpmaktadır. Eş' ari ve onu takip eden Bağdacil ile İsferayini, tasniflerine Şia ile başlarken, durumun Şehristanl ile değiştiği, Şia yerine ilk sırada Mu' tezile'nin zikredildiği görünmektedir. Razı ve Am idi de tasniflerine tıpkı Şehristan! gibi Mu' tezile ile başlamıştır. Şehristan!, ana fırkaları temel ihtilaf konularına göre tasnif etmeye giriştiği ve bu konularm başına tevhidi yerleştirdiği için tevhid hususundaki en temel farklılaşmanın da Mu'tezile'de olması sebebiyle tasnifine Mu'tezile ile başlamıştır.
Eş' ari'nin ilk ortaya çıkan fırkarıın Havaric olduğunu söylemesine karşın tasnifine Şia ile ve onun 3 kolundan biri olan Gulat ile başlayarak, kendisinin de görüşlerini benimsediğini ilan ettiği Ashabu'l-hadis ile sona erdirmesi, İbn Teymiyye'nin de işaret ettiği gibi,23 sarıki onun, tasnifinde hak fırka olarak gördüğü ve en soncia zikrettiği Ashabu'l-hadis'e en uzak fırkadan en yakma doğru bir sıralama takip ettiği izlenimini doğurmaktadır.
Arnidi'nin tasnifine Mu'tezile ile başlaması, onun Eş'ari ve Bağdacil'yi değil de Şehristani'yi örnek aldığını göstermektedir. Ancak diğer fırkaların sıralanışı iki eserde farklılık arzetmektedir.
23 İbn Teymiyye, Eş'arl'nin Mnkiilfit'ta yaptığı Şia'dan başlayıp Ehl-i Hadis ve Küllabiyye ile
noktalanan fırka sıralamasını anlamlı bulmaktadır. Zira ona göre, 'Raviifız/Şia, cehalet, sap
kınhk, yalan ve bid'at konusunda diğer (ehl-i kıble) fırkalara nazaran en ileri giden, her
şerre en yakın, herhayrada en uzak fırkadır'. Bu nedenle Eş' ari, Mnkıilfit'ına Ravafız'ın gö
rüşleri yle başlarnakta, en son olarak da, Ehlü's-Sünne ve'l-Hadis'in görüşleriyle bitirmek
te ve kendisinin de onlann görüşlerini benimsediğini zikretmektedir. Bkz. İbn Teymiyye,
Miııhiicü's-Siiııne, 1-.D<, (thk. Abdülkadir ei-Amaiit-Mahmud ei-Amaut}, Beyrut 1410/1989,
11/607. Nitekim Eş' ari'nin Şia'yı tasnif ederken Gulat ile başlayıp İmamiyye ile devam ettik
ten sonra Sünniliğe en yakın kol olan Zeydiyye ile noktalaması; Bağdadi'nin kendi mezhebi
olan Eş'ariyye'ye en yakın gördüğü ve çoğu noktalarda birle.şt.iklerini söylediği Neccariyye fırkasının (el-Fnrk. s. 207) da Ashabu'l-Hadis'in evvelinde zikredilmesi İbn Teymiyye'nin tespitini güçlendirmektedir.
280 KA DIR GÖMBEYAZ
Mu'tezile
Arnidi Mu' tezile ile alakah verdiği bilgilere onlara verilen Mu'tezile, Ashabu'l-adl ve Kaderiyye gibi isimleri ve bunların veriliş sebebini açıklayarak başlar. "Kaderiyye bu ümmetin Mecusileridir" hadisini zikredip, onların "kaderiyye"nin kaderi kabul edenlere isim olarak verilmesi gerektiğini söyleyerek bu çirkin vasıftan kaçınmaya çalıştıklarını belirtir. Burada da Şehristanl ile ortak pek çok nokta göze çarpmaktadır.
Arnidi'ye göre, Mu'tezile 20 ftrkadan oluşmaktadır. Gerek alt kolların sayısında gerek onların hangileri olduğunda ve gerekse de sıralanışlarında Eş' ari müeiiiflerin birbirlerinden farklılık arzettikleri göze çarpmaktadır. Eş' ari, Mu'tezile başlığı altında alt kollar saymaz. Onun yerine Mu'tezile'nin kendi içlerinde ihtilaf ettiği tartışma konularını sıralar ve her bir konu altında o konuda farklı görüş beyan etmiş fırkaları değil, Mu'tezill şahısları zikreder. Bu tarz anlatım, konuyu öneeleyen ve ftrak türü olmaktan çok kelaml bir anlatırrıdır.
Bağdadi'de durum biraz karışıktır. Arnidi'nin aksine Mu'tezile'yi 3. sırada saya..n Bağdadl, el-Milel ve'ıı-nihal adlı eserinde tıpkı Arnidi gibi 20 fırka sayar. Hatta bunların büyük ölçüde sıralarnalari bile iki eserde ayniyet arzeder. Mesela her ikisinde de ilk 10 fırka aynı sırayla verilmiştir. Ancak farklılık da yok değildir. Örneğin Arnidi'deki Salihıyye fırkası Bağdadl'de yoktur; Bağdadi'deki Hımariyye ftrkası da Arnidi'de yoktur.24
el-Fark adlı eserinde el-Milel'deki tasnifini değiştiren Bağdadl, özellikle Habıtiyye-Hadsiyye ve Hımariyye'yi fikirlerindeki aşırılık sebebiyle "İslam'a Nispet Edildikleri Halde İslam'dan Olmayan Fırkalar" başlığı altında zikrederek, Mu' tezile'nin içinden çıkarır. Bunların yerineSalihKubbe'nin TaraftarlarıMerisiyye-Şehhamiyye fırkalarını ekler. Ancak nedense Bağdadi, Mu'tezile
24 Bağdadi'nin el-Mi/e/'indeki Mu'tezile fırkaları ile Amidi'dekiler arasındaki bu büyük ben
zerlik ilginçtir. 20 fırkanın 19'u, sıralamaları bazen değişse de, iki eserde de ortaktır. Ben
zer bir durum Makrizi'nin (845/1442) e/-Hılnl'mda yaptığı tasnifte de göriilür. Bu tasnifte
Mu'tezile'nin 20 fırk~ının 19'u Bağdadi'nin ei-Mi/e/'indekiyle aynıdır. Yalnız hem Arnidi
hem de Makr!zi, Bağdadl'nin 19 fırkasıru kabul edip birini dışanda bırakır ve yerine baş
ka bir fuka yerleştirir. Mesela A.midi, Bağdiidi'deki Hımariyye fırkasıru tasnifine almayıp onun yerine Salihıyye'yi yerleştirirken; Makrizi ise Bağdadldeki Hadsiyye'yi dışanda
bırakır, genelde Şia içerisinde zikredilen Şeytaruyye'yi dahil eder. Krş. Bağdadl, ei-J'vlile/,
ss. 82-138; Amidi, Ebktir, V/40-52; Makrizi, ei-Me-tJtiız ve'l-i'libtir bi zikri'l-flllnl ve'l-tiStir ~el
f!ıtntu'I-Mn!.:rizi, ı-m, (thk. Muhammed Zeynuhum- Mediha eş-Şerkavi), Kahire: Mektebe
tü Medbiili 1998, ID/394-4{)1.
iTiKADi FIRKA TASNIFÇiLiGiNDE AMIDi'NiN YERi 281
bölümünün hemen başında saydığı 20 fırkadan açıklama bölümünde 18'ini zikreder. Salih Kubbe'nin taraftarları ve Mer!siyye hakkında herhangi bir bilgi vermemektedir. Daha ilginç olanı Mer!siyye'yi Mürcie'nin bir kolu olarak ileride zikretmekte, hatta onu "cebr ve kaderden uzak duran Mürcie'den kabul edilir" diyerek nitelemektedir.25 Bağdadl'nin el-Fark'ında bu gibi karışıkIıkiara eserin başka yerlerinde de rastlanmaktadır.
Mu' tezile'yi 12 fırka olarak zikreden Şehristaru'nin tasnif olarak değil ancak muhteva olarak Arnidi'ye kaynaklık ettiği, alt kolların görüşlerine dair yapılan açıklamalarda hissedilmektedir. Bunun yanında mesela Şehristanl'nin Nazzam'la pek çok noktada ortak olan ancak bazı hususlarda ayrıldığını söylediği el-Esvarl, el-İskafi ve Ca'feran'ın (Ca'fer b. Harb ve Ca'fer b. Mübeşşir), Arnidi'de hem de aynı sırayla birer mezhep haline geldiğini (Esvariyyeİskafiyye-Ca'feriyye) görmek mümkündür. Yine Şehristanl, Habihyye ile Hadsiyye'yi; Hayyatıyye ile Ka'biyye'yi; Cübbaiyye ile Behşemiyye'yi tek fırka sayarken, Arnidi'nin bunları ayrı ayrı müstakil fırkalar olarak saydığı görülmektedir._ Buradan hareketle Arnidi'nin sanki Şehristanl'nin tasnifindeki 12 fırkayı 20'ye tamamlamaya çalıştığı gibi bir izienim edinmek mümkündür. Zira fırkalara dair verdiği bilgilerde de Şehristanl ile paralellikler mevcuttur. İki tasnif arasındaki en ciddi farklılık, Amidl'nin, Mu'tezill fırkalar içerisinde saydığı Salihıyye fırkasıdır. Bu fırka ne Bağdacil ne Şehristanl ne de Razi'de Mu'tezile'nin bir kolu olarak geçmektedir. Bu fırkanın kurucusu es-Salih!, Bağdadl'de Mu'tezile'nin ileri gelenlerinden biri olarak nitelenmesine karşın26 müstakil bir Mu'tezill fırka değildir. Yine o, Şehristan'i'de kader ile ircayı birleştiren ve Kaderiyye Mürcie'sinden biri olarak sayılmış/' ancak Amid'i'dekinin aksine Mu'tezile içinde değil Mürcie'nin altında anılmıştır. Ayrıca Arnidi'nin Salihıyye'ye nispet ederek zikrettiği görüş, Bağdad!'de de Şehristan'i'de de zikredilmemektedir. Ancak bu bilgiyi Eş'arl'de bulmak mümkündür.28 Bağdad'i ve Şehristanl'nin onun kader ve ircayı birleştirdiğini söylemeleri ve onu Mu'tezile'nin ileri gelenlerinden saymaları, Arnidi'nin Salihıyye'yi Mu'tezile'nin bir kolu olarak kabul etmesinde pek de hatalı olmayacağı anlamına gelir. Ancak Salihıyye'ye nispet edilen görüşte başka bir kaynaktan, belki de Eş'arl'den, yararlandığı anlaşılmaktadır.
25 Krş. Bağdadi, el-Fark, ss. 114-205.
26. Bağdadi, el-Fark, s. 116
27 Şehristaru, el-Mi/el, I/162. 28 Eş' ari, lvlnkfi/nt, s. 307,310,502,568-570.
282 KA DiR GÖMBEYAZ
Genel olarak Bağdadl ve Şehristanl'den farklı bir tasnif metodu sergileyen Razi'nin Mu'tezili ftrkalara dair tasnifi de diğerlerine nazaran Arnidi'den oldukça farkbdır. Mu' tezile'ye 17 fırka nispet eden Razi, Arnidi ve diğerlerinde olduğu gibi Vasıliyye ile değil Gaylaniyye ile Mu'tezile tasnifine başlamışdiğerlerinde Gaylaniyye zikredilmemiştir-, İhşidiyye ve Hüseyniyye gibi yine diğerlerinde yer almamış fırkaları zikretmiştir. Dolayısıyla Arnidi'nin Razi'den yararlandığını düşünmek güçtür.
Şia
Amidi, Mu' tezile'den sonra ikinci sırada Şia'yı zikreder. Bu noktada kendisinden çokça faydalandığı ve Şia'yı tasnifinin en son fırkası olarak zikreden Şehristani'den ayrılır. Eş'ari ve Bağdadi'de Şia ilk zikredilen fırkadır. Razi'de ise, Mu'tezile ve Havaric'in arkasından 3. sıradadır. Bu durum, geleneğin ana fırkaların sıralamasında da serbest bir yol izlediğini gösterir.
Arnidi'ye göre, Şia 3 ana koldan ve toplamda 22 fırkadan oluşur. Şia'nın kendi içerisinde ana kollardan oluşması diğer fırka tasniflerinde de görülen bir hususlyettir. Eş'aii, Şia'nın Galiye-Ravafız veZeydiyye olmak üzere 3 ana koldan oluştuğunu söyler. Bağdadi ise, el-Fark'ında, Gulat'ı, İslam ümmeti içerisinde sayılamayacak derecede aşırı gittiğini ve tekfir edilmesi gerektiğini düşündüğü için 73 fırka tasnifinin dışında bırakır. Çünkü hadiste İslam ümmetinin 73 fırkaya ayrılacağı belirtilmiştir. Halbuki Gulat'ın İslam ümmeti içerisinde sayılmasının imkanı yoktur. O nedenle Bağdadi, Gulat'ı 'İslam'a Nispet Edildikleri Halde İslam'dan Olmayan Fırkalar' başlığı ile açtığı ve 73 fırkanın dışında müstakil olarak saydığı bölümde zikreder. Buı Bağdacil'nin
geliştirdiği ve İsferaylni'nin de aynı şekilde tekrarladığı ancak gerek Şehristanl ve Razi gerekse de Arnidi ve sonraki Eş' ariler tarafından tercih edilmeyen bir usul olmuştur.
Bağdadl'nin daha önce yazmış olduğu fırak kitabı el-Milel've'n-niluıl'in baş tarafı eksik olduğu için29 Gulat'ı nasıl zikrettiğini bilemiyoruz. Ancak el-Milel'de, el-Fark'da olduğu gibi 72 bid'at fırkanın zikredilmesinden sonra "İslam'a Nispet Edildikleri Halde İslam'dan Olmayan Fırkalar" şeklinde bir bölümün olmaması ve bu grupta geçen bazı tırkaların diğer fırka tasniflerinde olduğu gibi ana ftrkalar içinde sayılmasından hareketle, Gulat'm Şia ve dola.yısıyla 73 fırka içerisinde sayılmış olabileceğini söyleyebiliriz. Bağdadi'nin
29 Bağdaeli bu eserinde de ilk fırka olarak Şia'yı zikretmiştir. Ancak elimizdeki halinde sadece
Keysaniyye bölümü kalrruştır. Bkz. Bağdadi, ei-Milel ve'n-ııilıal, ss. 47-56.
lTlKADI FIRKA TASNIFÇILIGINDE AMIDI'NIN YERI 283
el-Fark'ta uyguladığı sistemi, el-Milel'i yazdıktan sonra gerçekleştirmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Bağdadl el-Fark' ında Şia'nın ana kollarını Zeydiyye-Keysaniyye-İmamiyye şeklinde belirlerken, Eş'ar'i Keysaniyye'yi Ravafız/İmamiyye içerisinde zikreder. Şehristan'i, Şia'yı 5 anakola ayırır: Keysaniyye-Zeydiyye-İmamiyyeGulat ve İsmailiyye. Razi'de ise, Şia 4 ana koldan oluşur: Zeydiyye-İmamiyyeKeysaniyye ve Galiye. Arnidi'nin tasnifinde Şia Gulat-Zeydiyye ve İmamiyye şeklinde 3 ana kola ayırır. Amidi, selefierinin aksine Keysaniyye'yi Şia'nın ana kollarından biri olarak görmediği gibi, alt kollar içerisinde bile zikretmez. Yine Gulat'ı ana kollardan biri saymakla, Bağdadi'nin değil diğerlerinin usulünü tercih etmiş olmaktadır.
Arnidi'ye göre Şia, 18'i Gulat, 3'ü Zeydiyye ve l'i de İmamiyye olmak üzere 22 fırkadan oluşur. Eş'arl'de lS'i Gulat, 24'ü Ravafız ve 6'sı Zeydiyye olarak 45 fırka; Bağdadi'nin el-Fark'ında 3'ü Zeydiyye, 2'si Keysaniyye, lS'i İmamiyye şeklinde 20; Şehristanl'de 4'ü Keysaniyye, 3'ü Zeydiyye, 7'si İmamiyye, ll'i Gulat ve l'i de İsmailiyye olmak üzere 26; Razi'de ise 3'ü Zeydiyye, 13'ü İmamiyye, lS'i Gulat, 4'ü de Keysaniyye tarzında 35 fırka olarak sayılmaktadır. Dolayısıyla Arnidi'nin Şii fırkaların sayısı, kategorilendirilmesi ve sıralanışı noktasında önceki müellifleri takip etmediği anlaşılmaktadır.
Arnidi'nin zikrettiği bazı fırkalar önceki fırak kitaplarında başka fırkalar altında da zikredilebilmiştir. Mesela Kamiliyye, Arnidi'de Şehristani ve Razi'de olduğu gibi Gulat'ın içerisindeyken Bağdacil'de İmamiyye'nin içerisindedir. Beyaniyye Eş' ari, Bağdadi ve Razi'de Gulat'a dahilken, Şehristani'de Keysaniyye'nin bir koludur. Bunların dışında Şia'nın anlatımında da bilgi noktasında çokça faydalandığı Şehristani'nin zikretmeyip kendisinin zikrettiği fırkalar da vardır. Mesela Cenahıyye, Gurabiyye ve Mufavvıza Şehristani'de zikredilmemiştir. Yine Şehristani'nin kurucusuna nispetle 'Albaiyye olarak isimlendirdiği fırka, Amidl'de, savunduğu görüşe nispetle Zemmiyye olarak isimlendirilmiştir.30 Bunun dışında Aırlldi'nin zikrettiği ve Şia'nın pek çok fırkası tarafından kabul edilen bed~ fikrinde olduğunu söylediği Bedaiyye fırkasını31 diğer kaynaklarda görememekteyiz.
Arnidi'nin Şia tasnifincieki ilginç bir husus da, diğer müelliflerin aksine İmamiyye'nin tek bir fırka olarak sayılmasıdır. Aslında İmamiyye alt kol bakı-
30 Krş. Şehristaru, el-Mi/e/, I/206-207; Amidi, Ebkiir, V/57.
31 Amidi, Ebkiir, V/60.
284 KA DIR GÖMBEYAZ
ınından en zengin fırkadır. 12 imam inancı oluşuncaya dek neredeyse her bir imarnın ölümünden sonra onun ölmediğini ve bir gün döneceğini söyleyen veya imarnın öldüğünü kabul edip de kendisinden sonra kimin imam olarak bırakıldığı hususunda birçok görüşe ayrılan grupları görmek ve böylece her imarnın ölümüyle birkaç fırkanın oluştuğunu tespit etmek zor değildir. Hatta bu duruma işaret etmek üzere Şehristfuu, Zeynü'l-Abidin sonrası dönemde imarnın kimliği hususunda İmamiyye'nin diğer fırkalardan daha çok kola ayrıldığını, hatta hadiste belirtilen frrkalardan 70 küsür fırkanın sadece Şia'da olduğunu söyler.32 Razi de İmamiyye fırkalarını zikrettikten sonra "bu, denizden bir katre misalidir. Bazı Rafızi alimler tasnif ettikleri eserlerinde İmamiyye içerisinde 73 fırka saymışlardır."33 der. Fırka zengini olan>~ ve daha önceki müelliflerce 7 ila 24 arasında alt koluyla sayılan İmamiyye'nin, Arnidi'de tek fırka sayılması ilginçtir. Belki Arnidi alt koliarına girildiğinde işin içinden çıkılmaz bir hale gelebileceğini ve önceden planlanrruş sayının aşılabileceğini düşünmüş olabilir. Öte yandan İmamiyye'nin İsna 'Aşeriyye olarak teşekkülünü tamamlaması ve diğer İmami fırkaların zamanla mevcudiyetlerini kaybetmeleri sebebiyle onların zikrine gerek görmemiş de olabilir.
Arnidi'nin "İmamiyye-i Mutlaka" olarak isimlendirdiği b~ fırkanın İsna 'Aşeriyye'ye karşılık gelip ge~mediği net değildir. Onların hulul görüşünde olmadıkları ve imametin Ca'fer es-Sadık'a geçtiğinde ittifak edip daha sonrakilerde ihtilaf ettiklerini belirtir.35 Ayrıca onların bölündüklerini, kimisinin Mu'tezile; kimisinin ya Müşebbihe ya da Selefiyye şeklinde Ahbariyye36 ha-
32 Şehristaru, e-Mi/el ve'ıı-ııilınt, I/193.
33 Razi, i'tikMıit, s. 70.
34 Makrizi de Rafız1lerin imarnet konusunda 300 fırkaya varıncaya dek ihtilaf ettiklerini söy
ler. Bkz. Makrizl, e/-Hılatu'I-Makrizi, ill/408.
35 Her ne kadar Arnidi'de İmamiyye'nin İsna ·~eriyye olup olmadığı net değilse de, ileri
de işaret edileceği üzere, Arnidi'nin tasnifini birebir kullanan Adudüddin el-Ici'nin e/
Mevfikıfının iki şarihi Kirmaru ve Cürcani, bu fırkanın en sonunda 12 imam görüşünde ka
rar kıldıklanru söyleyip 12 imamı ismen zikrederler. Buradan da İmamiyye ile kastolunanın İsna ·~eriyye olduğu, en azından sonraki Eş' ariler tarafından o şekilde kabul edildiği an
laşılmaktadır. Bkz. Şemsüddin Muhammed b. Yusuf el-Kirmaru, e/-Fmıku'I-İslıinıiyye -Zeı;lii
Kilfibi Şeriıi'/-Mevakıf-, (thk. Seli me Abdürresul), Bağdad: Matbaatu'l-İrşad 1973, s. 61; Seyyid
Şerif Cürcaru, Şerlw'I-Mevfikıf, 1-VUJ, (tsh. Muhammed Bedreddin Ebu Firas en-Na'sani),
İntişaratu'ş-Şerifi'r-Radi, 2. bs~, Kum 1994 (Mısır 1907 baskısından ofset), VUJ/392.
36 Tahkikte İcbariyye şeklinde yazılmıştır ('1{71; Mezldi tahkiki ill/373). Ancak İci'nin eiMevıikıfında ve onun şarihleri Kirmani ve Cürcanl'nin eserlerinde bu ifade Ahbariyye olarak geçmekte ve Kirmani ile Cürdlni, on lan müteşabih haberlerin, te'vil edilmeksizin,
lTlKADI FIRKA TASNIFÇiliGINOE AMIDl'NiN YERi 285
line geldiğini; kimisinin de diğer bazı sapık fırkalara iltihak ettiğini söyler. Onların en önemli özelliği sahabenin bir kısmını tekfir edip onlar hakkında kötü konuşmalarıdır. Arnidi bu noktada bir eleştiri getirerek şöyle der: "Şayet Hz. Ömer' i tekfir ediyorlarsa, Hz. Ali de kızı Ümmü Gülsüm ei-Kübra'yı onunla evlendirrnek suretiyle kızını zinaya sürüklediği için kafir veya fasık olmuş olur. Zira Müslüman kadının kafirle nikahlanması icma ile batıldır ve vaki olacak ilişki de zinadır". Arnidi zaman zaman fırkaların görüşlerini aktardıktan sonra onların batı! olduklarını söyler, bazen bunu ispatlamak için yukarıda olduğu gibi delillendirmeye girişir, bazen de eserinin ilgili yerinde onların görüşlerini çürüttüğünü söyleyerek göndermede bulunur.
Yine Arnidi'nin Şia tasnifincieki önemli bir nokta da, GuHit'ın son fırkası olarak sayılan İsmailiyye'ye çok geniş bir bölüm ayrılmasıdır.37 Bu bölümde Amidi, İsmailiyye'ye verilen 7 lakaptan ve veriliş sebeplerinden bahsettikten sonra, onların insanları kendilerine çekmek için kullandıkları yöntemlerden, çeşitli görüş ve yaklaşımlarından bahseder. Bu, aslında Bağdadl ile başlayan bir gelenektir. Yalnız Arnidi'nin İsmailiyye'si Bağda di' de İmamiyye'nin bir fırkası olan İsmailiyye'nin iki kolundan Batıniyye İsmailiyye'sidir. İsmailiyye'ye uzunca bir bölüm açan diğer bir isim de Şehristani'dir. Arnidi'nin İsmailiyye hakkındaki kaynakları arasında Bağdadi ve Şehristani yanında Gazzall'nin Fedfiihu'l-Biitıniyye'sinin olması da kuvvetle muhtemeldir.38
Sonuç olarak Amidi, Şii fırkalarını tasnifte kendisinden önceki yapılan hiçbir tasnife bağlı kalmamış, her ne kadar onlardan malzeme olarak faydalansa bile kendince bir tasnif metodu geliştirmiştir.
Haviıric
Arnidi'nin 3. sırada saydığı Havaric, 7 alt koldan ve toplamda 20 fırka-. dan oluşan bir mezheptir. Havaric'in ana kolları: ei-Muhakkimiyyetü'l-ÜiaBeyhesiyye-Ezarika-Necedat-Sufriyye-İbazıyye ve 'Acaride'dir. Se'alibe'yi
zahirine işaret ettiğine inananlar olarak tanımlamaktadır. Krş. Adudüddin el-ki, el-iV!e'l'iikıf ft ilmi'l-kelfinı, Kahire: Mektebetü'l-Mütenebbi, tsz., 423; Kirmanl, el-Fırnkıı'l-İsliinıiyye, s. 61;
Cürcani, Şerlıu'l-Meııiikıf, Vill/392. Ayrıca Am.idi'rı.in, onların Müşebbihe ve Selefiyye şeklin
de tezahür ettiklerini söylemekle nasslan zahirierine hamleden bir grubu kastettiği ortaya
çıkmış olur ki bu itibarla kelimenin Ahbariyye şeklinde olması İcbariyye şeklinde olmasın· dan daha münasiptir. Zaten İmarıUyye Şia'sının da Usıiliyye ve Ahbariyye olarak iki temel
gruba bölünmüş olduğu da habrlanmalıdır.
37 Diğer fırkalara nispetle İsmailiyye için gerçekten uzun bir bölüm ayırmışbr. Bkz. ss. 61-70.
38 Özellikle İsmailiyye'ye verilen isimler ve onların adam çekme yöntemleri konusunda krş. Gazzall, Fedailıu'l-Biitıniyye, (thk. Abdurrahman Bedevi), Kahire: ed·Daru'I·Kavmiyye 1964.
286 KA DiR GÖMBEYAZ
Arnidi gibi 'Acaride'nin bir kolu olarak değil de müstakil bir fırka olarak sayan Şehristaru böylece 8 ana fırkaya ulaşır. Onun dışında farklılık yoktur. Arnidi Beyhesiyye'yi 2. fırka olarak saymasıyla ayrılır. Bağdadl'de ana kollar içinde sayılmayan Beyhesiyye, ŞehrisU1nl ve Razi'de Muhakkime-Ezarika-Necedat sıralamasından sonra zikredilir.
Arnidi'nin bu bölümde verdiği bilgiler çoğu zaman Şehristani ile benzeşmektedir.39 Ancak ayrıldığı durumlar da vardır. Mesela İbazıyye Eş'ar'i ve Bağdadl'de de olduğu gibi Arnidi'de 4 fırka iken Şehristani'de 3 fırkadır. Arnidi ve Bağdad'i'nirı zikrettiği Ashabu Taat fırkası Şehristanl'de yoktur.
Havaric içerisinde en çok alt kala sahip fırka Acaride'dir. Eş'ar!'de 15, Bağdadl'de 10, Şehristani'de 7 alt kolu bulunan Acaride, Arnidi'de lO fırkadan oluşur. Ancak Acaride'nin sonuncu fırkası Se'alibe kendi içinde 4 fırkadan oluşmaktadır. Bu durum Havaric'in sayısını 20'ye tamamlamada bazı sıkıntılar doğurmaktadır. Her ne kadar Amidi, Havaric'in tasnifinin bitiminde "böylece Havaric 20'ye ulaşmış oldu" dese bile, onun Şii fırkaların sayısının hesaplanmasındaki yöntemi takip edildiğinde, ilk S fırka, arkasından 4 tırkadan oluşan İbazıyye ve yine 9 koluna ilaveten 4 alt koldan oluşan Se'alibe ile toplamda 13'e ulaşan Acaride fırkasıyla birlikte Havaric'in fırka sayısı 22'ye ulaşmış olmaktadır. Arnidi'deki bu problemi onun tasnifini birebir alan Ic'i'nin iki şarihi Şemsüddin Kirınan1 (786/1374-5) ve Cürcani (816/1413) çözmeye uğraşmışlardır. Kirmani, 10 fırkalık Acaride'nin kendisinden önceki 6 fırkaya ilavesiyle fırka sayısının 16'ya, Se'alibe veya İbazıyye'den çıkan 4 fırkanın ilavesiyle de 20'ye ulaşacağını söylerken;4° Cürcanl, taksim edilen şeyin kısım-
39 Örnek olarak her ikisi de Muhakkime'nin 12000 kişi olduklaruu söyler ve akabinde ayru
hadisi naklederler krş. Şehristaru, el-Mi/el, I/134; Arnidi, Ebktir, V/73. Ezanka'nın anlatıldığı bölümde "Havaric'in müftüsü, zahidi ve şairi" olarak niteledikleri İmran b. Hıttan'ın şüriru
aynı ifadelerle verirler. Krş. Şehristani, el-Mi/el, I/140; Amidi, Ebkfir, V/75. Bu şiir Bağdadi'de
Sufriyye'nin altında verilir. Çünkü Bağdadi'ye göre İmran Sufridir. el-Fark, s. 93. Ayrıca Ezarika'nın görüşlerinden biri olarak verilen "Allah'ın peygamber olarak gönderilmeden
önce kafir olduğunu veya peygamberlikten sonra kafir olacağını bildiği bir kişiyi peyg!lm
ber olarak gönderebileceği" şeklindeki düşünce, Lewinstein'e göre, Eş' ari gelenek içerisin
de Şehristaru'den daha önce hiç zikrecülmemişti. (Lewinstein, Studies .. , s. 75; "The Azariqa
in lslarrüc Heresiography'', Bıılletiıı of tlıe Sclıool of Orieııtnl nııd Africnıı Studies, University of London, Vol. 54, No. 2, (1991), pp. 264). Ayru ifadeyi Arrudi de zikretmektedir (Ebkar, Vf76).
Yine Necedat fırkası, Şehrisilini ve Arnidi'de en-Necedatü'I-'Aziriyye olarak verilmiştir. 40 Kirmani bu ifadeleri "Anudi dedi ki: Havaric tırkalarının sayısı 20'ye ulaşmış oldu" de
dikten sonra aktarmaktadır ki sanki bu ifadeler Arnidi'ye ait gibi durmaktadır. (Kirmani,
ci-Fırnku'I-İslfimiyı;e, s. 81). Hatta Cürcaru de bu ifadeleri aynen aklardıktan sonra kendi
iTIKADT FIRKA TASNiFÇILIGINDE AMIDI'NIN YERI 287
larıyla birlikte sayılamayacağını, bu nedenle Se'alibe'nin, 4 fırkasıyla birlikte Acaride'nin 10. fırkası olarak tek fırka şeklinde sayılmayıp, 4 fırka olarak sayılması gerektiğini söyler. Böylece İbazıyye'nin 4 fırkası da dikkate alındığında toplam 22 fırkaya ulaşıldığını, 4 fırkadan oluşan iki gruptan birisini alıp diğerini bırakmanın ise keyfi/mesnetsiz bir tutum olduğunu söyler.41 Böylece o, bu tarz bir hesaplamayı doğru bulmamaktadır.42
Fırak yazarları arasında başlangıçta belirlenen sayıya anlatım safhasında ulaşılamaması veya bu sayının aşılması gibi hesap yanlışlarının görülmesi aslında şaşılacak bir durum değildir. Bu konuda en iyi örnek Bağdadl'dir. Onun özellikle Havaric kısmındaki tasnifi o kadar karışıktır ki, başlangıçta sayılan 20 fırka anlatım sırasında daha da çoğalmaktadır. Belki de müelliflerdeki bu hesaplama hataları, Şehristan1'nin el-Milel'inin başında, mütekellim ve fak'ih olduğu için hesap işlerine yabancı olduğu zannedilmesin diye hesap ilmiyle alakah bir mukaddime koymasında etkili olan hususlardan biri olmuştur.43
Mürcie
Arnidi'nin Mürcie'den kastı Halis Mürcie'dir. Çünkü selefi Şehristanl, Mürcie'yi Havaric Mürciesi, Kaderiyye Mürciesi, Cebriyye Mürciesi ve Halis Mürcie olarak 4'e ayınnış ve sadece Halis Mürcie'nin alt kollarını saymıştır. Nitekim Arnidi de Halis Mi.ircie'yi gruplandırır. Ebkiir'daki Mürcie bölümü, Arnidi'deki Şehristanl etkisinin bariz hissedildiği bir bölümdür. Mürcie'nin temel görüşleri, isminin kaynağı gibi konular ile alt fırkaların görüşleri konusunda verdiği malumat benzeşmektedir.
açıklamasını vermiştir. (Şerlııı'I-Meva/..ıj. s.396.) Ancak gerek elimizdeki Ebkiir'ın tahkikin
de gerekse de Ebkıir'daki tasnifi aynen kullanan İô'nin Meviik~fının mevcut tahkikinde bu
ifadeler geçmemekte, sadece 'Havaric fırkaJannın sayısı 20'ye ulaşmış oldu' ibaresi bulun
maktadır. Bkz. Amidi, Ebkiir, V/84; İci, el-Me'l!iikıf, s. 427.
41 Cürciini, Şer/ıu'I-M~ıiikıf, VID/396.
42 Muhakkik Prof. Dr. Ahmed Muhammed el-Mehdi, tahkikte Adiride'nin kollarını sayarken
Hiizımiyye, Halefiyye ve Etriifiyye'yi tek bir fırka olarak saymakta, böylece Se' iiiibe'nin 4
fırkasıyla birlikte Acaride'nin 11 kolu olduğunu, diğer 5 ana fırka ve 4 cılt koluyla birlikte
İbiizıyye'nin toplamıyla yekünde Havaric'in 20 fırkaya ulaştığını dipnotta belirtmektedir
(V/84, 2 nolu dipnot). Muhakkik problemi çözüyor görünse de, Arnidi'nin Acaride'nin 10
fırka olduğunu açıkça belirttiği (V/80), kendisinden sonra onun tasnifini birebir alan İci ve
şiirilileri Kirmani ile Cürcani'nin, tahkikte tek fırka olarak birleştirilen 3 fırkayı ayn ayrı
fırkalar olarak sayıp Se'alibe'yle lO'a tamamladıkları da bir gerçektir. Tahkikte yer alan,
ancak Arnidi'ye aidiyeti şüpheli bu tasarruf muhtemelen muhakkikin esas aldığı yazmalara ait olabilir. Zira diğer tııhkikte de durum aynıdır. (bkz. ID/380-383).
43 Şehristiini, el-Mi/el ı•e'u-ui/ınl, I/45-49.
288 KA DiR GÖMBEYAZ
Mürcie'nin fırkalarının sayısı Eş' ari'de 12, Bağda di ve İsferaylnl'de 5, Şehristanl'de 6 ve Razi'de S' dir. Bağdadl ve Razi'de 4 fırka Arnidi ile aynı olmak
la birlikte Bağdadl'de Merlsiyye, Razi'de Halidiyye ve Arnidi'de 'Ubeydiyye fırkaları onları farklı kılmaktadLr. 'Ubeydiyye fırkası Şehristanl ve Arnidi'de ortaktLr.
Şehristanl Mürcie'nin S fırkasını saydıktan sonra kader ve irca fikirlerini birleştirmiş es-Salihl, Ebu Şimr ve Gaylan'ı zikrederek görüşlerini verir.
Aynısının Arnidi tarafından da yapıldığı görülmektedir. Ancak Şehristan!'nin -en azından elimizdeki tahkikten hareketle- es-Salihl'ye uyanlar için Salihıyye
şeklinde 6. bir Mürcie fırkası oluşturduğunu görmekteyiz. Bu Salihıyye fırkası Arnidi'de Mu' tezile'nin bir kolu olarak sayılmıştı. Ancak burada Amid1 yine
es-Salih!' yi zikreder ve onun irca ile alakah görüşünü verir.
Mürcie ile ilgili tasnifteki önemli bir nokta, mezhebin imaını Eş'an tarafından Mnkfilfit'ında bir Mürcil fLrkasının lideri olarak sayılan Ebu Harufe'nin, Halis Mürcie'den olmadığı yönünde bir müdafaaya girişiimiş olmasıdır. Halis Mürcie'nin kollarından biri olan Gassaniyye zikredilirken Gassan'ın iman hakkındaki görüşünü Ebu Hanife'den aldığını söyletliğinin ve bunu imanın tefsiriyle alakalı eserinde zikrettiğinin nakledildiği belirtilir.44 Bağdadl ile başlayan Ebu Hanife niüdafaasında, bu rivayetinin bir hata ve yalan olup onların aynı görüşte olmadıkları vurgulanır. İmam Eş'arl Mnkfilfit'ında Ebu Harufe'yi Mürcie'nin 12 kolundan birinin lideri saymış ve onu tezkiye etme gibi bir girişimde de bulunmamıştır. Ancak Bağda di ile birlikte Ebu Hanife'yi Mürcillikten uzaklaştırma çabalarının mevcudiyetini görmekteyiz. Şehristanl ve Amidl, fırak yazarlarının Ebu Hanife'yi Mürcie'den saydıklarını, halbuki onun Süııııet
Miirciesi'nden olduğunu söylerler. Böylece yeni bir kategori oluşmuş olur. Ayrıca Amidl, Ebu Hanife'den böyle bir nakilde bulunan kişinin, kendi görüşünde, büyük ve meşhur bir zatın muvafakatını göstererek· bir bağlantı kurmak
niyetiyle yalan söylemiş olabileceği şeklinde özgün bir yorumda da bulunur.45
Yine Ebu Hanife'nin niçin bazı kaynaklarda Mürcie'den sayıldığı üzerinde de duran Şehristanl ve Amidl, bunun bir sebebinin Mu' tezile'nin kader konusun
daki muhaliflerinin tümüne Mürcie diye isim vermesinin veya onun 'iman kalp ile tasdiktir, artmaz ve eksilmez' şeklindeki görüşünün, arneli imanın gerisine
atıyor ve terk ediyor gibi zannedilmesinin olduğunu söylerler.46
44 Amidi, Ebkıir, V/86.
45 Bağdadi, el-Fark, s. 203; Şehrisıaru, el-Mi/el, I/164; Amidi, Ebkiir, V /86.
46 Şehrisıani, el-Mi/e/, l/164; Amidi, Ebktir, V/86.
lTlKADI FIRKA TASNlFÇILIGINDE AMIDl'NIN YERI 289
Neccôriyye
Arnidi'ye göre Neccariyye 3 fırkadan oluşur. Eş' ari'de tek bir fırka olarak zikredilirken, Bağdadl'de 3 fırkadır. Şehristani ise, onu Cebriyye başlığının altında müstakil bir fırka olarak zikreder. Tek bir fırka şeklinde zikredilmiş gibi görünmekle birlikte, Arnidi'nin Neccariyye'ye nispet ettiği 3 fırkanın yani Burglısiyye, Za'feraniyye ve Müstedrike'nin görüşlerini burada bulmak mümkündür. Razi, Neccariyye'yi Cebriyye'nin bir fırkası olarak sayar ve kendi içinde 4 kala ayrıldığını söyler.
Arnidi'nin Müstedrike'ye nispet ettiği, 'muhaliflerin söylediği her şeyin, La ilahe illailah deseler bile, yalan olduğu' şeklindeki görüş, Şehristani'de yoktur, ancak Bağdadl'de vardır. Buradan hareketle Arnidi'nin sadece Şehristani'den değil Bağdad1 veya başka kaynaklardan da beslendiği söylenebilir.
Cebriyye
Amidl, Cebriyye'nin kendi arasında Halis Cebriyye ve Mütevassıt Cebriyye olarak ikiye ayrıldığını; Halis Cebriyye'den kastolunanın Cehmiyye ol:duğunu, Mütevassıt Cebriyye'nin de Eş'ariyye, Neccariyye, Dırariyye, Hafsıyye gibi insana fiil değil kesb nispet eden grupları kapsadığıru söyler. Ancak onun 72 sapık fırka içerisinde saydığı Cebriyye'den kas h, Halis Cebriyye yani, Cehmiyye'dir ve bu bölümde onun görüşlerini aktarır.
Arnidi'deki bu ayırım Şehristan'i'de de mevcuttur. Yalnız o, Neccariyye ve Dırariyye'yi Cebriyye içerisinde sayaı-ken, Eş'ariyye'yi Sıfatiyye içerisinde zikretmeyi tercih etmiştir. Her ne kadar Halis Cebriyye'den saymasa bile Arnidi'nin Eş'ariyye'yi mütevassıt Cebriye olarak kabul etmesi ve Dırariyye, Neccariyye ve Hafsıyye ile aynı safta zikretmesi ilginçtir. Yine Hafsü'l-Ferd'e nispet edilen Hafsıyye'nin zikredilmesi de ilginç bir noktadır. Hafsü'l-Ferd'e Eş'aii'nin çok yer vermesine karşın,47 Bağdad!, Şehristaru ve Razi pek ilgi göstermemiş, Hafsıyye şeklinde bir fırka da zikretmemişlerdir.
Müşebbihe
Amidi, teşbihteki yolları farklı ve yaklaşımları değişik olsa da Müşebbihe'nin tek bir fırka olduğunu söyleyerek onun 3 farklı görünümünden bahseder: Gulat-ı Şia Müşebbihesi, Haşviyye Müşebbihesi ve Kerramiyye
47 Eş' ari, Mnkli/81, s. 154, 216, 282, 317-318, 320-321, 339-340, 407-408, 515.
290 KA DIR GÖMBEYAZ
Müşebbihesi. O, bunları Müşebbihe'nin alt kolları değil tek fikrin farklı gruplardaki yansımaları olarak görmektedir. Gulat-ı Şia Müşebbihesi ve Haşviyye Müşebbihesi Şehristanl'nin yaptığı bir ayırımdır. Kerramiyye Müşebbihesi Arnidi'ye aittir. İlginç olan, Eş' ari'de Mürcie'nin bir kolu, Bağdad!, İsferaylnl ve Razi'de müstakil bir fırka, Şehristanl'de Sıfatiyye'nin altında Eş'ariyye ve Müşebbihe ile ~irlikte müstakil bir fırka olarak sayılan Kerramiyye'nin Arnidi'de 72 fırka içerisinde sayılınayıp Müşebbihe'nin bir yansıması şeklinde tall bir konumda zikredilmesidir. Bağdadl Kerramiyye'nin 3 kola ayrıldığını söylerken, Şehristan112 kolu olduğunu ancak bunların aslolanlarının 6 tane olduğunu belirtir. Fakat onların görüşlerinin muteber alimlerden değil de cahil kimselerden sadır olduğu için ayrı ayrı fırkalar halinde zikre değmeyeceğini ve mezhep liderinin görüşlerini aktarmakla yetineceğini söyler.48 Belki de bu, Arnidi'yi Kerramiyye hakkında bu kadar ilgisiz kalmaya sevkeden bir husus olmuştur. Diğer kaynaklarda alt koliara nispet edilen görüşler Arnidi'de "Kerramiyye'den şöyle diyenler de vardır" tarzında dile getirilmiştir.49
Arnidi Müşebbihe ile birlikte 72 bid'at fırkasının tasnifini bitirmiş olmaktadır. Bu fırkaların Nebi'nin sözü gereğin~e Cehennem'i haketmiş, helak olacak sapık fırkalar olduğunu belirtir ve 72 sayısına nasıl ulaştığını rakamsal olarak ifade eder: 20'si Kaderiyye, 22'si Şia, 20'i Havaric, 5'i Mürcie, 3 Necdiriyye, l'i Cebriyye ve 1'i de Müşebbihe'dir.50
Amiöı saymış olduğu bu fırkaların dışında kalan fırkalar hakkında da her ne kadar onların ilavesiyle hadiste belirtilen 73 sayısı aşılıyor görünse de, ya bunların sayılan fırkaların görüşleri üzerinde ihtilafa düştükleri için ya da ilimden uzak kişilere ait oldukları için zikre değer olmadığını söyleyerek bir nevi tasnifindeki fırkaları belirlerken kullandığı kıstası dile getirmiş olmaktadır. Yani ayrıntıda kalanları değil, temel farklılıkları mezhep olarak değerlendirmiş ve yine görüşlerin cahil kişilerden deği~, alim kişilerden gelip gelmediğine bakmıştır.
Fırka-i Ndeiye
Hadiste "benim ve ashabımın yolu üzere bulunanlar" şeklinde tasvir edilen kurtuluşa eren fırka (fırka-i naciye) Arnidi'ye göre "Eş' ariler ile muhaddislerin ve Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat'in geçmiş nesilleridir (selefiyye mine'l-muhaddisln
48 Şehristaru, el-Milel, I/124.
49 Anudi, Ebktlr, V/94-95.
50 a.e., V/95.
iTIKADT FIRKA TASNIFÇILIGINDE AMIDi'NiN YERi 291
ve ehli's-sünne ve'l-cemaa).51 Onların fırka-i naciye oluşlarının sebebi ise, zikredilen bid'at tırkalarının hiçbirinin bid'atlerine bulaşmamış olmalarıdır.
Bid'at tırkalarını zikredip en son fırka-i naciyeyi anmak Bağdacil'nin bir usulüdür. Şehristani'de bu yoktur. o, fırka-i naciye hakkında ayrı bir
bölüm açmamıştır. Zaten kendi mezhebi olarak düşünülen Eş'ariyye'yi bile Sıfatiyye'nin altında saymıştır.
Bid'at F1rkalar Hakkmda Hüküm
Amidi, fırka-i naciyeyi de zikrettikten sorıra bir soru-cevap kurgusu içerisinde (şöyle sorulursa böyle deriz şeklinde) bid'at fırkaları hakkındaki hükümleri açıklamaya girişir. Bu bağlamdaki ilk soru "Şayet bid'at ve heva ehli olan sapık fırkaların hükmü ahirette helak olacak Cehennem ehli kişiler olmaları ise bu dünyadaki hükümleri nedir?" şeklindedir.52
Amidl, bu soruya Müslümanların bu hususta ihtilaf ettiğini Şeyh Ebu'IHasen el-Eş' ari ile onun takipçilerinden çoğunun ve yine Ebu Hallife ve Şafii gibi faklh imamlardan oluşan bir topluluğun kıble ehlinden olup da hakka muhalif olanların müslüman olduklarını kabul ettiğini, hatta Şafii'nin 'Kendi taraftarlarının muhaliflerine karşı yalan şahitlik etmelerini caiz gören Hattabiyye dışında, ehl-i ehvanın şahitliğine cevaz verdiği' şeklindeki sözünü nakleder.53 Bunun yanında bazı Eş'arllerin onları tekfirettiğini belirtir ve Kaderiyye, Şia, Havaric ve Müşebbihe'yi hangi gerekçelerle tekfir ettiklerine dair bilgiler verir. Bunun ardından Arnidi kendi yaklaşımını serdeder.
Arnidi bid'at fırkalannı iki kategoride değerlendirir. Birincisi, tüm Müslümanların, tekfir hususunda ihtilaf etmediği fırkalardır. Bunlar, Allah'tan başka bir ilahın varlığını veya Allah'ın bazı insanlara hulfıl ettiğini söyleyenler (Habitıyye, Sebeiyye, Cenahıyye, Zemmiyye, Rizamiyye, Nusayriyye, İshakıyye); Hz. Muhammed'in peygamberliğini kabul etmeyenler ve onu kötüleyenler (Gurabiyye ve Zemı:niyye) ile haramları helal sayan, şer'! yükümlülükleri düşüren, Hz. Peygamber'in getirdiklerini inkar edenlerdir
si n.e., V/96.
52 Sorunun soruluş biçiminden Arnidi'nin 72 fırka hakkında onların ahirette Cehennemlik ve
helak olacak kişiler olduklarını tartışmasız bir önkabul olarak gördüğü anlaşılmaktadır.
Aslında dayandığı 73 fırka hadisi de bu manayı ister istemez içermektedir. Zaten o, açık bir
şekilde "bunlar, Hz. Peygamber'in hadisi gereğince Cehenneme girme durumunda olan
sapkın ve helak olacak fırkalardır" demektedir ('//95).
53 Bu rivayet Bağdad'i'nin el-Fnrk'ında da geçmektedir. Bağdadi, el-Fnrk, s. 358.
292 KA DIR GÖMBEYAZ
(Cenahıyye, Mansfuiyye, Hattabiyye ve İs:mailiyye).~ İkinci grup ise, bu aşırı fırkaların dışında kalan ehl-i ehvadır. Tekfir noktasında esas ihtilaf ikinci grup hakkındadır.
Arnidi'ye göre, ikinci grubun tekfirini gerekli görenlerin öne sürdükleri gerekçeler yeterli değildir. O, bu gerekçeleri tek tek ele alıp niçin yeterli olmayacağını zikreder. Mesela Kur'an'ın yaratılrnışlığı ve rüyetullahın inkarı görüşleri sebebiyle Kaderiyye'nin tekfir edilmesine, bu görüşlerin küfür olmadığını söyleyerek cevap verir. Ancak burada bir nüansın altını çizmeyi ihmal etmez: Eğer Kur'an'ın yaratılmış olma durumundan kastolunan uydurolmuş olması ise ve yine rü'yetin inkarından kasıt Allah'a kavuşmanın inkarı ise bu küfrü gerektirir.55 Zaten Kaderiyye'nin yaptığı da bu değildir.
Yine "Kaderiyye bu ümmetin mecusileridir" ve "Kim Kur'an yaratılmıştır derse o kafirdir" gibi, Hz. Peygamber'e nispet edilen hadisler de, onların tekfirini gerektirmez. Zira bunlar haber-i vahid'dirler ve tekfir için yeterli değildirler.56
Ayrıca 'şu görüşleri ümmetin icmaına terstir bu yüzden tekfirleri gerekir' yaklaşımını da eleştirir ve ümmetin icmaına
4
ters olmanın küfrü gerektirmeyeceğini söyler. Buna, mesela suyun akıcı olmadığına inanan bir kişinin, tüm ümmet akıcı olduğuna inansa bile, kafir olmayacağını söyleyerek cevap verir.57
Bunun yanında Kaderiyye için sıfatları inkar etmelerini; Havaric ve Şia için bazı sahabilere dil uzatmalarını da tekfir için bir gerekçe olarak görmez. Çünkü bunlar tartışma sahasına ait (da'va mahalli'l-niza') hususlardır ve tekfire gerekçe olamaz. Bunu şöyle bir akıl yürütme ile destekler: "Mezhebirniz içerisinde kabul ettiğimiz ilahi sıfatlar dışında bazı sıfatiarın varlığı hususunda da farklı görüşlere sahip olanlar vardır. Bu mantıktan hareket edersek bu artı sıfatları ·inkar edenlerin de kafir olmaları gerekir."58 Arnidi'nin spekülatif mahiyetteki fikir ayrılıklarından dolayı tekfire başvurmayı yanlış görmesi önemli bir noktadır. O genel olarak tekfir hususunda çok temkinli davranınayı ve kolay kolay ona başvurmamayı tercih etmiştir. Zira kafirle bid'atçiyi ayırmak gerekir.
54, Anudi, Ebkılr, V/100.
55 n.e., V/101.
56 n.e., V/100-101.
57 n.e., V/101.
58 n.e., V/101.
lTlKADI FIRKA TASNiFÇILiGINDE AMiDl'NiN YERi 293
Yine ona göre, küfrü gerektirdiği beyan edilen görüşlere bakılır. Şayet bunlar bir te'vilden hareketle söylenmişse bu, küfür olmaz. Te'vil olmadan söylenmişse o zaman küfür olur. Mesela Havaric ve Şia'nın bazı sahabileri tekfir etmesi bir te'vil sebebiyle ise onların tekfiri gerekmez.59 Bu nedenle görüşleri te' vii kaideleriyle bağdaşan gruplar tek.fir edilmemelidir.
Arnidi'nin tektir karşısındaki bu zorlaştıncı ve kolayca başvurulmasının önüne geçici tavrını Gazzall'de de görmek mümkündür. Gazzal1'ye göre, telsefeciler dışındaki Mu'tezile, Müşebbihe gibi fırkaların tümü te'vil yapmakta, ancak te'villerinde hata etmektedirler. Bu nedenle onları tekiirden sakınılmalıdır. Çünkü bin tane kafirin hayatta bırakılması, bir müslümanın kanının akıtılmasından daha iyidir. Zira Hz. Peygamber 'Ben insanlar La ilahe illailah Muhammed ün Resuluilah deyinceye kadar onlarla savaşmakla emrolundum. Bunu söyledikleri takdirde, haklı durumlar dışında, kanlarını ve mallarını benden korumuş olurlar' buyurmuştur.60
Bundan sonra Amid1, tekfir edilmelerinde ihtilaf bulunmayan Gulat tırkalar hakkındaki kendileriyle alışveriş yapılması, öldürülmeleri, tevbeleri ve malları hususunda verilecek hükmü yine bir soru-cevap kurgusuyla açıklamaya girişir. O, onların bu hususlarda mürted hükmünde olduklarını, onlardan cizye kabul edilmeyeceğini, kurbanlarının yenmeyeceğini, kadınlarıyla
evlenilmeyeceğini, onlardan birini öldüren için diyet gerekmeyeceğini söyler. Tövbe etmeleri durumunda da bunun . gerisindeki sebebe bakılacağı, şayet korku sebebiyle tevbe etmemişler ve samimilerse kabul edileceğini, ancak korku sebebiyle olursa bu hususta mezhebin ihtilaf ettiğini söyler.61
B- Arnidi'nin Fırka Tasnifinin Sonraki Dönemlerdeki Etkileri
Arnidi'nin Ebkar'mda ortaya koymuş olduğu itikad'l fırka tasnifinin etkileri kendisinden sonraki dönemde başta Adudüdd'in el-Id (756/1355) olmak üzere, onun talebesi ve şarihi olan Şemsüddin el-Kirmanl (786/1374-5) ve sonraki dönem şarihlerinden Seyyid Şerif el-Cürcanl (816/1413) gibi kelamcıların eserlerinde bariz olarak görünmektedir. Id, onun bu tasnifini meşhur eseri el-
59 a.e., V/102.
60 Gazzali, el-İktisad .fi'l-i'tikad, (thk. İnsafRamazan), Dımaşk-Beyru ı: Daru'l-Kuteybe 1423/2003,
176-177. Bid'at fırkalann tekiiri noktasında Eş' ari ulemanın yaklaşımları için bkz. A. Saim
Kılavuz, İmaıı Küfiir Smırı Tekfir Meselesi, İstanbul: Marifet Yayınları 1977, ss. 212-226.
61 Arnidi, Ebkar, V/106.
294 KA DIR GÖMBEYAZ
Mevnkıfın en sonunda tezy'il başlığıyla daha muhtasar bir şekilde sunmuştur. el-Mevnkıfın şarihleri Kirmanl ve Cürcani'nin yine aynı tasnifi kullandıklarını ve Arnidi'deki İci tarafından zikredilmemiş malumattan faydalandıklarını, bunun yanısıra fırkalar hakkındaki bilgileri Şehristanl'nin el-Milel'inden de nakiller yaparak zenginleştirdiğini görmekteyiz.62 Kirman1 ve Cürcani zaman zaman Arnidi'nin ismini bizzat zikrederek ondan yararlandıklarını ifşa ederler.63
Arnidi'nin fırka tasnifinin özellikle İci ve daha sonra da şarihleri tarafından tekrarlanması ve bu eserlerin İslam coğrafyasında yaygınlaşmasıyla bu tasnifin sonraki dönemde kaleme alınan pek çok eserde tercih ve tekrar edilen bir fırka tasrıifi olduğunu görmekteyiz.64 Nitekim bu etkiyi özellikle Osmanlı ulemasında görebiliriz.65 Zira Osmanlı medreselerinde en çok okutulan kelam kitaplarından biri de Cürcani'nin Şerhu'l-Mevnkıfıdır.66
62 Kirmani kimi yerlerde Şehristaru'nin de ismini verir. bkz e/-Fırnku'l-İsltimiyye, s. 2, 8. 63 Kirmaru ve Cürcaru, Jô'nin, bu tasnifi Arnidi'den aldığının farkındadırlar. Hatta lci'nin,
Cehrniyye'nin görüşünü verdiği bir yerde, 'onların başka varlıklar hakkında da kullanılabilecek olan ilim, kudret gibi sıfatlan teşbih endişesiyle Allah'a nispet etmedikleri' şeklindeki ifadesini aklardıktan sonra, hem Kirmani hem de Cürcani, Arnidi'ınin bu hususta örnek olarak kudret değil hayat sıfatını kullandığım ve aslında İci'nin de böyle yapmış olsaydı, bunun daha uygun olacağını belirtirler. Zira Cehm, Allah dışındaki varlıklara kudret nispet etmediği için, bu sıfat Allah dışında hiçbir varlığa verilemez. krş. A.midi, Ebktir, V/92; Ici, el-Meuiikıf, s. 428; Kirmani, el-Fırnku'l-İsliimiyıJe, s. 91; Cürcaru, Şerlw'l-Meuıikıf, VID/398.
Kirmani ve Cürcani'nin Arnidi'nin ismini açıkça zikrettikleri diğer yerler için bkz. Kirmani,
el-Fıraku'l-İsliinıiyye, s. 65, 80-81; Cürcani, Şerlıu'l-Meuıibf, Vlll/382, 384, 389, 391, 393, 397. 64 Fırka tasnifleri üzerine önemli araşbrmalarda bulunaJ1 Keith Lewirıstein, Standari Fırnk Ge
Ieııeği veya Mıı'lezili-Eş'nri Fırnk Geleneği şeklinde isim!endirdiği geleneğin Şehristaru sonrası dönemdeki temsilcisi olarak İci'yi göstermekte ve onun bu tasnifinin "Şehristaru'nin kaynağı açıkça belirtilmemiş bir özeti" (an unacknowledged epitome of Shahrastani) olduğunu söylemektedir (Lewinstein, Studies, s. 52, 53 nolu dipnot). Lewinstein'in Arnidi'yi atlayarak Ici'yi öne çıkarmasını doğal karşılamak gerekir, Zira tezini bitirdi ği yılda bile (1989) Arnidi'nin Ebkiirıı'l-efkiir'ı yazma halindeydi ve basılmamışh (2002).
65 Osmanlı uleması içerisinde bu tasnifin yanısıra genellikle Hanefi kimliği ağır basan ulema tarafından te.rcih edilen -Lewinstein'in Doğu Hanefi veya Hnııefi Mtiliiridi Geleneği diye
tarumJadığı- hatta bazı müelliflerce kaynağı Ebu Hanife'ye kadar götürülen (bkz. Birgivi, Muhammed b. Pir Ali, Tıılıftlii'I-nıüsle~idiıı fi beyiini nıeziihibi fırnkı'l-Müslinıiıı, (nşr. Avni İlhan), Do/mz Eylül Üııit•. İlnlıiynl Fnk. Dergisi, c. VI (1989), s. 200), 6 ana fırka belideyip bun-
' lardan her birine 12 alt kol nispet eden tasnifin (6x12+ 1:73) de yaygırı olarak kullanıldığını söylemek mümkiindür. Bu tasnifi kullanan Osmanlı müellifleri arasında İbn Kemalpaşa, İşkodralı Lütfi Paşa, Birgivi, Ebu's-Suud Efendi, Akkirmaru gibi müellifler sayılabilir.
66 Mefail Hızlı, "Osmanlı Medreselerinde Okutulan Dersler ve Eserler", U/ııdrığ Üııiv. İlnlıiynt Fnk. Dergisi, c. 17, sy. 1, 2008, s. 30, 38-39, 44.
iTIKADl FIRKA TASNIFÇiLIGINDE AMiDi'NiN YERi 295
Arnidi'nin tasnifini aynıyla kullanan Osmanlı müelliflerinden birisi de Sırrı Giridi'dir (1310/1894). Yazmış olduğu Ariiu'l-nıilel adlı eserindeki fırka tasnifi Amid!'ninkiyle aynıdır. Ancak onun, doğrudan Arnidi'den değil de, Cürdinl'nin Şerhu'l-Meviikıfı vasıtasıyla dolaylı olarak yararlandığı anlaşılmaktadır.67 Zira birkaç ekleme ve çıkarma hariç Cürcan!'nin Şerhu'lMeviikıfı ile aynıdır.68 Ancak Sırrı Giridi'de fırka-i naciye "Ehl-i Sünnet ve'lCemaat yani Ebu Mansur el-Matür!di ve Ebu'I-Hasan el-Eş'ar'i'ye tabi olanlar" şeklindedir.69 Böylece Matür'idlliğin Osmanlı toplumundaki etkinliliğini de gözlemlemek mümkündür.
Osman Aydınh'nın verdiği bilgilerden hareketle, Arnidi'nin tasnifini kullanan diğer bazı Osmanlı müellifleri arasında Ahmed Ziyaeddin Gümüşhanev! (1309/1893)70, Hasan b. Ömer es-Sunkur'ft, Ahmed Feyzi elÇorum! (1327/1909)72, Abdüllatlf Harputi)i (1842/1914)73 sayabiliriz. Bu
67 Zira iki yer hariç Cürcani'nin Arnidi'nin ismini açıkça zikrettiği yerleri o da tekrar etmekte
dir. Krş. Cürdlıü, Şerlıu'l-Mevlikıf, VIII/382, 3.84, 389, 391, 397; Sım Giridi, Arliıı'l-nıi/el, İstan
bul 1303, s. 98, 106, 126, 139, 182.
68 Murat Önder, Girilli Sırrı Paşa, Arliıı'l-Milel Adlı Eseri ve Mezhepler Tari/ı in deki Yeri, Basılma
mış Yüksek Lisans Tezi, (dan. Seyit Bahovan), SÜSBE, Konya 2006, s. 137.
69 Giridl, Arliıı'l-nıilel, s. 192. 70 Nakşibendiyye tarikatının Halidiyye kolu şeyhlerinden olan Ahmed Ziyaeddin el
Gümüşhanevi'nin fırka tasnifi yaptığı iki eseri vardır: Climiıı'l-miitıiıı ve Netliyicii'l-i'tikıldiyıje ft ıısüli'l-fırnkı'l-İsllimiyye. Gümüşhanevi bu eserlerinde ana tırkaları aynı Arnidi gibi 8 ana kola ayırrnaktadır. Bkz. Osman Aydınlı, Osmanlı'dan Cımılıuriyet'e İslam Mezhepleri Tarilıi Yazıcılığı, Ankara: Hititkitap Yayınevi 2008, ss. 196-200.
71 Nakşibendiyye tarikatının Halidiyye koluna bağlı bir alim olan Sunkuri, Zübdetii'l-akfiid mılıbetii'l-frvliid isimli eserini, kendi ifadelerine göre Gümüşhanevi'nin Netiiyicü'l-i'tikıld .isimli Arapça eserinin bazı kelam ve fırak kitaplarından yapılan ilave tercümelerle birlikte yeni bir eser haline getirilmesi olarak takdim etmiştir. Eser Türkçedir. Bu tasni.fte ilginç olan her bir alt fırkanın başına "şeytan" ifadesinin konmuş olmasıdır. Mesela 'Mu'tezile tırkalanndan Şeytan-ı Vasıliyye', 'Şeytan-ı Nazzamiyye'; 'Havaric fırkalarından Şeytan-ı Muhakkime' gibi. Bkz. Aydınlı, Osmmılı'dmı Cıımlıııriyet'e, ss. 200-206.
72 Ahmed.Feyzi b. Ali Arif el-Çorurıü Leblebici-zade, Şii İrnami alimlerden Ebu'l-Fütı1h erRazi'ye (552/1157) nispet edilen Hiis11iye adlı eserdeki Şii görüşlere cevap vermek üzere kaleme aldığı Feı;zıı'r-Rnbbiiııi adlı eserinde Arnidi'nin tasnifini kullanmıştır. Ancak pek çok alt fırkayı zikretmemi.ştir. Aydınlı, Osmaıılı'dan Cumlıuriyet'e, ss. 206-211. Ayrıca krş. Sayın Dalkıran, Alımet Feı;zi Çorıımi'nin el-Feyzü'r-Rabbiiııi'si Işığmda Osmanlı Devleti'nde E/ıl-i Siimıet'in Şi'i Akidesi11e Te11kidleri, İstanbul: Osmanlı Araştırmaları Vakfı 2000, ss. 228-253. Çorum i' nin bu eserinde, genelde Arnidi'nin tasnifinde pek fazla yer tutmayan İrnamiyye'ye geniş bir yer ayrıldığını ve burada değişik hikayelerin aktarıldığını görmek mümkündür. Dalkıran, age, ss. 245-249.
73 Daru'l-Fünfın ilm-i kelam muallirni olan Abdüllatif el-Harpilti'nin Tarilı-i İlm-i Kellim
adlı eserinde yapmış olduğu fırka tasnifi de Arnidi'nin tasnifidir. Aydınlı, Osma11lı'dan
296 KA DIR GÖMBEYAZ
eserlerin Amid'i tasnifinden farklı ortak noktaları fırka-i naciye'nin aynı Sırrı Giridi'de olduğu gibi Eş'ariyye ve Matür'idiyye olduğunu söyleyerek Matür'idiyye'yi de ilave etmeJeridir.
Görüldüğü üzere özellikle Ic'i ve Cürcan'i sayesinde Arnidi'nin fırka tasnifi Eş'arl kelamcılar arasında yaygınlık kazanmıştır. Belki burada akla şöyle bir soru gelebilir: Niçin Eş'arl ulema Şehristani'nin el-Milel'ini övmesine ve malumat noktasında çokça başvurmasına rağmen, onun tasnifini değil de Arnidi'nin tasnifini tercih etmiştir? Yine bu sorunun cevabına yardırncı olabilecek diğer bir soru da, niçin Amidi, Şehristaru'den bu denli faydalarunasına rağmen, onun tasnifini kullanmamış, yeni bir tasnif geliştirmiştir?74
Bu hususta Şehristani'nin yeni bir fırka tasnifi denemesi yaptığını ve bunun pek tutmadığını düşünebiliriz. Şehristaru, selefi Bağdad'i'nin fırka merkezli
Cumlıuriyet'e, ss. 238-241. Aynca krş. Abdüllatif el-Harputi, Keliim Tnrilıi, (sadeleştiren ve
notlanduan Muammer Esen), Ankara: Ankara Okulu Yayınları 2005. Bu sadeleştirmede bir
takım problemler göze çarpmaktadır. Tasnifin daha başında Mu'te:ı:ile'nin 20, Şia'nın 22,
Havaric'in 7, Mürcie'nin 5, Neccariyye'nin 3, Cebriyye'nin 2 ve Müşebbihe'nin 13 fırkaya
aynldı~ı söylenmektedir. (s. 33) Bu, Arnidi'nin tasnifiyle uyuşmayan bir sunumdur. Ancak
fırkaların ayrıntılı aniatmuna geçildiğinde hem tasnif hem de içerik -her ne kadar ismini zikretmese bile- Arnidi'nin tasnifinin aynıdır. krş. ss. 36-78. Bu kanşıklığın nüshadan veya
sadeleştirenden kaynaklandığı düşünülebilir. Aynca fırka-i naciye Selef ve Eş' ariler olarak
verilmiş (s. 78), Matüridiyye zikredilmerniştir.
74 Araştırmalan m ız sırasında Arnidi'nin fırka tasnifinin İbnü'l-Cevzi'ye (597/1200) nispet edi
len Keı;dii'ş-Şeytiin li nefsilıi adlı eserde yer aldığıru tespit ettik. (bk:ı:. İbnü'I-Cevzl, Keydii'şŞeytiin li ııefsilıi knble lıa/kı Adenı aleylıisselnm ve nmalıu beyiiıw meznlribi'/-firal..7'd-diille, (thk.
Ebu'I-Eşbal ez-Züheyrl), Kahire: Mektebetü İbn Teymiyye 1420/1999; eserin diğer bir tahkiki
(thk. Ahmed Feı'id el-Mezidi), (ei-Bıırlıiin fi mn' rifeli akiiidi e/ıli'l-edyiiıı başlıklı kitabın içinde
birkaç eserle birlikte ss.135-200 sayfaları arasında), Beyrut: Daru'I-Kütübi'I-İlmiyye 2004).
İbnü'l-Cevzi'nin Arnidi'den daha önce yaşarruş olmasından hareketle, Amidi'nin, yeni bir
fırka tasnifi geliştirmeyip İbnü'l-Cevzi'den aldığı ileri sürülebilirdi. Ancak eser incelendi
ğinde, metinde İbnü'I-Cev:ı:i'den sonra yaşamış Razi (606/1209), İbnü'I-'Arabi (638/1240), İbn Seb'ln (669/1270) gibi bazı şahısiann ve hatta Arnidi (631/1233) ve Cürcanl'nin (816/1413)
isimlerinin zikredilmiş olması, (bk:ı:. Züheyri tahkiki s. 64, 83, 85, 109, 124, 129, 163; Mezldi
tahkiki s. 152, 160, 161, 174, 182, 185, 199.), eserin İbnü'I-Cev:ı:i'ye ait olmadığını açıkça gös
termekte ve hatta Cürcaru'den sonraki bir dönemde kaleme alındığına işaret etmektedir.
Böylece Arnidi'nin yeni bir fırka tasnifi ortaya koyduğu ve İbnü'l-Cevzi'ye nispet edilen
eserin ise Arnidi etkisinin görüldüğü kaynaklardan biri olduğu vuzuha kavuşmuş olmak-
' tadır. Maalesef eserin gerçekleştirilen iki tahkikinde de bu hususların farkına varılmamış
olması; eserin aidiyeti konusunda ciddi bir araştırmanın yapılmayıp sadece yazma nüsha
sının başında İbnü'l-Cevzi'nin isminin yer almasından hareketle ona nispet edilmesi ciddi
bir dikkatsi:ı:Jik ürünüdür.
iTiKADl FIRKA TASNiFÇiLiGiNDE AMIDi'NiN YERI 297
yani, önce ana fırkaları belideyip onlara alt kollar takdir ederek sonra da onların çeşitli konulardaki görüşlerini vermek şeklindeki tasnifini değil de, ümmetin fırkalaşmasına sebep olan temel ayrım noktalarını tespit edip fırkaları onlara göre gruplandırmak şeklinde kısmen konu merkezli bir tasnif denemiştir. Kıs
men konu merkezlidir, çünkü ihtilaf konuları tevhid, adalet, va'd-vaid, sem'-akıl
şeklinde belirlenmiş, bunlar esas alınarak ana fırkalar tespit edilmiş, ancak alt kollara gelince, bunlar yine fırka merkezli bir ayınma tabi tutulmuştur. Gerek
ana fırkalar gerekse alt kollan sadece ayrıma konu olan ihtilaf mevzuundaki görüşleriyle değil, farklı konulardaki tüm görüşleriyle verilmiştir. Bu nedenle
Şehristanl'nin bu tasnifi biraz kafa karıştırıcı ve kullanışsızdır. Nitekim mezhep imamı Eş' ari'nin fırka tasnifinin de gelenek içerisinde tutmamasının bir sebebi
de budur. O, sistematik olmaktan uzak ve çok karışıktı. Mesela Eş' ar!' de, Şia'run Gulat kolu fırka merkezli tasnif edilirken, Rafıza/İmamiyye bölümü önce fırka merkezli tasnif ediliyor sonra da ihtilaf ettikleri konular tek tek zikredilerek o konı.ida farklı görüşler serdeden Rafızi/İmaml ulemanın görüşleri aktarılıyordu. Yine Mu' tezile bölümü tamamiyle konu merkezliydi. Hiçbir alt kol zikredilmiyor sadece ihtilaf mevzuları ve o mevzularda farklı görüşler serdeden Mu'tezill ulemanın ilgili görüşleri zikrediliyordu. Bu ise bir mezhep tasnifinden çok kelam kitabı havası veriyordu.
Şehristanl'nin tasnifinin biraz karışık oluşu yanında, tasnifterahatsız edici bir noktanın da varlığından bahsedilebilir. O da, 73 fırka hadisini merkeze alan Şehristanl'nin, Bağdadl'nin muhtemelen hadisin söyleniş biçiminin ver
diği ilham ile yaptığı gibi önce 72 sapık fırkayı sıralayıp arkasından da kurtuluşa eren fırkayı açıklama şeklindeki metodunu takip etmemesidir. Kendi mezhebi olan Eş'arlliği kurtuluşa eren fırka olarak özel ve müstakil bir konuma yerleştirmesi beklenirken, Şehristani, konu merkezli ayırımının gerektiği
bir husus olarak Eş'arlliği, Sıfatiyye'nin içerisinde, 72 sapık fırka kapsamında değerlendirilecek olan Müşebbihe ve Kerramiyye ile birlikte zikretmiştir. Bu
durum, belki de Şehristanl'nin tasnifinin Eş' ari ulemanın tasvibini kazanma
sını engellemiş olabilir. Nitekim Arnidi de tıpkı Bağdadl'nin yaptığıgibi önce bid'at tırkalarını zikredip en son fırka-i naciyeyi ortaya koymuştur. Amidl'nin,
Bağdacil'nin tasnifini tercih etmemesinin gerisinde de, onun el-Fnrk'mda geliştirmiş olduğu ancak kendisi ve taklitçisi İsferaylnl dışında başka müellifin tercih etmediği Gulat'ı, 72 fırkanın dışında bırakma tavrı ile zaman zaman düştüğü hesaplama hataları ve bilgi dağmıklığı olabilir.
298 KA DiR GÖMBEYAZ
Bütün bunların yanında Şam'daki Aziziye Medresesi'nde on yıllık müderrislik hayatı da olan Amidl'nin,75 Şehristan!'nin tasnifini talebeler tarafından kolayca öğrenilip ezberlenebilecek pratik bir hale getirmeyi de amaçlamış olabileceği düşünülebilir.
Sonuç
Müteahh.irun dönemi kelamcılannın önde gelen isimlerinden olan Seyfüddin el-Arnidl, Ebkiirıı'l-ejkiir adlı eserinde kendisinden daha önceki birçok Eş'ar! alimin de yapmış olduğu gibi, yeni bir itikadl fırka tasnifi gerçekleştirmiştir. Önceki tasniflerden ve fırak eserlerinden özellikle de Şehristanl'nin el-Mi/el ve'n-nihal'inden ciddi bir şekilde yararianmış olsa da, onun tasnifini aynıyla benimsernek yerine, fırkalann tasnif ve dizilişinde farklı bir yol takip etmiştir. Onun tasnifi için, Şehristanl'nin tasnifinin yeni bir kalıba dökülmüş şekli diyebiliriz.
Amidi, fırka tasnifine geçmeden evvel, Hz. Peygamber'in son günlerinden itibaren ortaya çıkmaya başlayan ve sahabe- döneminin sonlarına doğru kaderi inkar eden bazı kişilerin ortaya çıkmasıyla ümmetin fırkalaşmaya başladığı döneme kadar saha be arasında yaşanan ihtilaflara değinmiş tir. Ona göre, bunlar itikadi değil ictihadi ihtilaflardır. Kaderin inkanyla ümmetin birliği parçalanmış ve fırkalaşma süreci başlamıştır. Böylece ümmet, Hz. Peygamber'in '73 fırka hadisi' diye meşhur olan hadisinde buyurduğu gibi, 73 fırkaya ayrılmıştır. Hz. Peygamber'in bu haberi, vukuundan önce bildirdiği bir şeyin gerçekleşmesi kabilinden bir mucizesidir. Ümmet gerçekten O'nun haber verdiği gibi 73'e bölünmüştür ve Arnidi de fırkalan 73 sayısına ulaştırmakla bu mucizenin gerçekleşmiş olduğunu gözler önüne serme çabası içinde olmuştur.
Amidi, 73 fırka hadisi karşısında, hem hadisin sıhhatini kabul eden hem de hadiste zikredilen 73 rakamının çokluktan kinaye olmayıp hakikate tekabül ettiğini düşünen fırka tasnifçilerindendir. O, İslam Ümmetini 8 ana fırkaya ayırmakta ve bunları da alt kollarıyla birlikte 73 sayısına (20+22+20+5+3+ 1+ 1 + 1=73) formülüyle ulaştırmaktadır.
Özellikle mezhepterin anlatımında, Şehristaru'nin el-Milel'inden çokça istifade eden Amidi'nin, niçin onun tasnifini olduğu gibi almayıp yeni bir tasnif
75 Emrullah Yüksel, "Amidi, Seyfeddin", DiA, ID/56.
lTlKADI FIRKA TASNIFÇiLiGiNDE AMIDI'NIN YERI 299
sistemi geliştirdiği hususu önemlidir. Belki de Amidi, kendisinden önce pek çok Eş'ari alimin kendince yeni bir fırka tasnifi geliştirme geleneğini devam ettirmek istemiş olabilir. Bunun yanında Şehristani'nin hem konu hem de fırka merkezli bir tasnif denedi ği, ancak bunun biraz karışık oluşu; ayrıca fırka-i oaciye olarak düşünülen Eş'ariyye'nin Sıfatiyye ·içerisinde Müşebbihe ve Kerramiyye ile birlikte zikredilmesini Arnidi'nin hoş karşılamamış olabileceği de düşünülebilir. Yine medrese hocahğı da yapan Amidt'nin talebeler için kolay kavranabilir ve ezberlenebilir bir tasnif yapmak istemiş olabileceği de akla gelmektedir. Nitekim onun tasnifi oldukça pratiktir.
Kendisinden sonraki Eş'ari ulema arasında yeni fırka tasniflerinin pek denenmediğini, daha önce yapılmış tasniflerin ve bunlar arasında da Arnidi'nin tasnifinin tekrarlandığını görmek mümkündür. Sonraki dönemin önemli kelamcılarından Adudüddin ei-İcl'nin, el-Mevnkıfının sonuna Arnidi'nin tasnifini muhtasar bir şekilde eklemesi, daha sonra da meşhur şarihleri Kirman! ve Cürcani tarafından bu tasnifin aynen kullanılması ve bu eserlerin medreselerde okutulan temel kaynaklar haline gelmesiyle, Arnidi'nin tasnifi özellikle Eş'ar'i kelamcıları ve Osmanlı müellifleri tarafından en çok tercih ve tekrar edilen tasniflerin başında gelmiştir. Şayet Amidi, bu tasnifini herhangi bir kaynaktan aynıyla almadıysa ve tamamiyle kendisine ait bir tasnif geliştir
miş ise -ki araşbrdığımız kadarıyla, bu tasnife Arnidi öncesinde herhangi bir kaynakta rastlamadık-, onun itikadl fırka tasnifçiliğinde önemli bir yeri olduğunu söylemek, hatta sonraki dönemlerdeki etkilerine bakarak bu sahada bir "Amidl çizgisi" nin varlığından bahsetmek mümkün görünmektedir.
Kaynakça
Ahmed b. Hanbel, el-Miisned, el-Mektebetü'l-İslaml, I-VI, Beyrut, tsz. Amidl, Seyfüddin, Ebkfinı'l-efkiır fi ıısiili'd-dlıı, I-V, (thk. Ahmed Muhammed el-Mehdi),
Kahire: Matbaatu Dari'l-Kütüb ve'I-Vesaikı'l-Kavmiyye 1423/2002. Ebkfinı'l-efkiır fi usa/i'd-dln, I-III, (thk. Ahmed Ferld el-Mezidi), Beyrut: Daru'l-Kütübi'l
İlmiyye 2003. Aydmlı, Osman, Osmıınlı'dmı Cımılıııriyet'e İslam Mezhepleri Tarihi Ynzıcılığı, Ankara:
Hititkitap Yayınevi 2008. Bağdadl, Abdülkarur, el-Fark beı;ne'l-fırnk; (thk. Muhammed Muhyiddin Abdülharnid),
Kahire: Mektebetü Dari't-Türas, tsz . . ... . . . . .. , el-Milel ve'ıı-11ihal, (thk. Albert Nasri Nadir), 2. bsk., Beyrut: Oaru'l-Meşrık
1986.
300 KA DiR GÖMBEYAZ
Bahcıvan, Seyit, Mezhepler Tarilıi Yazmnlannda Aidiyet Problemi 'Usülu'ıı-Nilınl ve el
Fırnkıı'l-İsliimiyye' Örneği ve Eserlerin Edisyon Kritiği, Konya 2007. Cürcani, Seyyid Şerif, Şerhu'l-Meviikıf, I-VIII, (tsh. Muhammed Bedreddin Ebu Firas
en-Na'saru), İntişaratu'ş-Şerifi'r-Radl, 2. bsk, Kum 1994 (Mısır 1907 baskısından ofset}, VIII/392.
Dalkıran, Sayın, Ahmet FeıJzl Çantml'nin el-FeıJZii'r-Rabbiinl'si lşığındn Osnınnlı Devleti'nde Elıl-i Sünnet'in Şi 'i Akldesine Tenkidleri, İstanbul: Osmanlı Araştırmaları Vakfı 2000.
Eş' ari, Ebu'i-Hasen Ali b. İsmail, Makfiliitıı'l-İslfimiyıJiıı ve'htiliiftı'l-mıısallfn, (thk. Heli
rout Ritter}, Wiesbaden: Franz Steiner Verlag 1963 . .... ... , el-İbiine mı ııslili'd-diyiiııe, el-Cfuniatu'l-İslfuniyye, Medine 1975, s. 8.)
Gazzali, Fediiihu'l-Bfitıııiyye, (thk. Abdurrahman Bedevi), Kahire: ed-Daru'I-Kavmiyye 1964 .
. . . . .. . . . , el-İktisiid fi'l-i'tikiid, (thk. İnsaf Ramazan), Dunaşk-Beyrut: Daru'l-Kuteybe
1423/2003. Gir id!, Sırrı, Ariiıı'l-milel, İstanbul 1303. Gömbeyaz, Kadir, Makfiliit Geleneğinde İmam el-Eş'ari, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi,
(dan. Tevfik Yücedoğru), Bursa 2005 . .. . .. . . . ... , "73 Fırka Hadisinin Mezhepler Tarihi Kaynaklarında Fırkaların Tasnifine Et
kisi", UÜİFD, c. 14, sy. 2 (2005}, ss. 147-160. Harpfıti, Abdüllanf, Keliim Tarihi, ( sadeleştiren ve notlandıran Muammer Esen), Anka
ra: Ankara Okulu Yayınları 2005. Hızlı, Mefail, "Osmanlı Medreselerinde Okutulan Dersler ve Eserler", Uludağ Üniv.
İlalıiynt Fak. Dergisi, c. 17, sy. 1 (2008), ss. 25-46. lci, Adudüddin, el-Meviikıf fi ilmi'l-keliim, Kahire: Mektebetü'l-Mütenebbi, tsz. İsfediyini, Ebu'l-Muzaffer, et-Tebslr fi'd-diıı ve temyizii'l-fırknti'ıı-nnciye ani'l-fırnkı'l
hfilikln, (thk. Kemal Yusuf el-Hut), Beyrut: Alemü'l-Kütüb 1983. Kılavuz, A. Saim, İmnıı Kiifiir Sının Tekfir Meselesi, İstanbul: Marifet Yayınları 1977. Kirmaru, Şemsüddin Muhammed b. Yusuf, el-Fırnkıı'l-İsliimiyıJe -Zeıjlii Kitabi Şerhi'I
Meviikıf-, (thk. Selime Abdürresul), Bağdad: Matbaatu'l-İrşad 1973.
Lewinstein, Keith, Studies iıı lslanıic Hereiogrnphy: The Klımvarij-iıı Two Firnq Tradition, Basılmamış Doktora Tezi, Princeton University 1989 .
. . . . . . . . ... , "The Azariqa in Islamic Heresiography", Bulleti11 of the School of Oriental n nd
Afıicnn Studies, University of London, Vol. 54, No. 2, (1991), pp. 251-268 . ...... .. ... , "Notes on Eastem Hanafite Heresiography", journal of the Anıericnn Orient al
Society, vol. 114 no. 4 (Oct.-Dec. 1994), ss. 583-598. Madelung, Wilfred, "Frühe Mu'tazilitische Haresiographie: das Kitab al-Usul des
, Ga'far b. Harb", Der Islnm, LV n, 1980, ss. 220-236. Makriz i, el-Mevfiız ve'l-i'tibiir bi zikri'l-hıtat ve'l-iisiir = el-Hıtntıı'l-Makrizi, I-III, (thk. Mu
hammed Zeynuhum- Mediha eş-Şerkavi), Kahire: Mektebetü MedbuJi 1998. N aşi el-Ekber?, Mesiiilii'l-imiime ve muktetnfiit nıiııe'l-kitnbi'l-evsat fi'l-mnkaliit, (nşr. Josef
lTlKADI FIRKA TASNIFÇiLIGINDE AMiDI'NIN YERI 301
van Ess), Franz Steiner Verlag, Beyrut 1971. Önder, Murat, Girit/i Sım Paşa, Ariiu'l-Milel Adlı Eseri ve Mezhepler Tarihindeki Yeri, Ba
sılmanuş Yüksek Lisans Tezi, (dan. Seyit Bahcıvan), SÜSBE, Konya 2006. Razi, Fahruddin, İtikiidtihı fırakı'l-Miislimln ve'l-Miişrikfn, (thk. Muhammed Mu'tasım
Billah el-Bağdadi), Daru'l-Kütübi'l-Arabi, Beyrut 1986. Şehristaru, Ebu'l-Feth Muhammed b. Abdü.lkerim, el-Milel ve'n-uihnl, I-ll, (thk. Emir
Ali Mehna - Ali Hasan Faur), Beyrut: Daru'l-Ma'rife 1996. Yüksel, Emrullah, 'Amidi, Seyfeddin", DİA, Ill/56.
??? (Yanlışlıkla İbnü'l-Cevzi), Keıjdii'ş-Şeytlin li nefsihi knble halkı Adem nleyhisselam ve maahu bl!lJiimı meziihibi'l-Jırab'd-dlille, (thk. Ebu'I-Eşbal ez-Züheyri), Kahire: Mekte
betü İbn Teymiyye 1420/1999 a.e. (thk. Ahmed Ferid el-Mezidi), el-Burhlin fi ma'rifeti ak/i idi ehli'l-edylin, Beyrut: Daru'l
Kütübi'l-İlmiyye 2004 içinde ss.135-200.
302 KADIR GÖMBEYAZ
EK
SEYFODDIN EL-AMIDI'NIN lTlKADI FIRKA TASNIFI
MU'TEZILE $lA HAVARIC MORCIE NECCARIYYE CEBRIYYE ~OŞEBBIHE FIRKA··I NACIYE
GULAT Muhakkimiyye
1 VAsıliyye rü'I·OI~
Yunusiyye Burgüsiyye Sebeiyye
2 Amrıyye K~miliyye Beyhesiyye 'Ubeydiyye Za'fer~niyye
3 Hüzeyliyye Bey~niyye Wrika Gas~niyye Müstedrike
4 Nammiyye Mugiriyye Necedar-ı
Sevb~niyye Aziriyye
s Esv~riyye Cen~hıyye Sufriyye Tümeniyye
6 lsk~fıyye Mansuriyye IBAZJYYE Hafsıvve
7 Ca'feriyye Hattabiyye Yeıidiyye
8 Bişriyye Gurabiyye HArisiyye
9 Murd~riyye • Zemmlyye AshAbu'ı-T~'ar . Eş'ariler
ACARiDE 10 Hişamiyye Hl~miyye +
Meymuniyye Muhaddlslerin
saiıhıyye zorariyye ve Ehl·i Sünnet
11 Hamzıyye ve'I·Cemaaı1n
geçmiş nesilleri 12 HAbitıyye Yıinusiyye Şu'aybiyye
13 Hadsiyee Şeyıaniyye Hazımiyye
14 ~uammeriyye Rlzamiyye Halefıyye
15 Sümamiyye Mufawıza Etrafıyye
16 Hayyatıyye Bedaiyye Ma'lümiyye
17 Cahızıyye Nusayriyye 1
Mechüliyye lshakıyye
18 Ka'biyye lsmalliyye Saltıyye
ZEYDIYYE SE'ALIBE
19 Cübbaiyye Carüdiyye Ahneslyye
. 20 Bahşemiyye SOieymaniyye Ma'bediyye
21 Bütriyye Şeybaniyye '
22 IMAMIYYE MOkerremiyye
Arnidi'nin Tasnifte Kullandı!'jı Formül: 20 + 22 + 20 +S+ 3 + 1 + 1 + 1 • 73