124
Yoksulluk ve gelir dağılımı sorunları Öğr. Kopy. 1 Doç. Dr. Mustafa Durmuş Şubat 2015 Doç. Dr. Mustafa Durmuş 1

Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 1

Yoksulluk ve gelir dağılımı sorunlarıÖğr. Kopy. 1

Doç. Dr. Mustafa DurmuşŞubat 2015

Page 2: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 2

Mutlak yoksulluk

• Mutlak yoksulluk; hane halkının ya da bireyin, asgari yaşam düzeyini sürdürebilmesi için gerekli olan en temel ihtiyaçlarını yeterince karşılayamaması durumunu anlatır.

• Dünya Bankası tarafından bu günde 1.25 doların altında gelire sahip olmak şeklinde tanımlanıyor (World Bank, 2015).

Page 3: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 3

Göreli-Kronik Yoksulluk

• Göreli yoksulluk; bireyin içinde yaşadığı toplumun ortalama refah düzeyinin altında kalması durumunu anlatır (Feng, 2014).

• Kronik yoksulluk; yoksulluğun bireylerin yaşamlarının uzun bir kesitinde devam etmesine ve hatta büyük ölçüde de yoksulun çocuklarına geçmesine atıfta bulunur .

• Günde 0.70 doların altında gelir elde etme durumunu anlatır (ODI, 2014: 16) .

Page 4: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 4

Yoksulluk: Sınıfsal bir sorun!

• Yoksulluk ile ilgili olarak yapılacak ilk tespit bunun sadece azgelişmiş ülkelerin değil,

• aynı zamanda gelişmiş ülkelerin de bir çarpıcı özelliği olduğu, ulusal olmaktan ziyade sınıfsal bir sorun olduğu.

• Yani dünyanın en az gelişmiş olarak kabul edilen Afrika ülkelerinde olduğu kadar,

• en gelişmiş olarak görülen ABD’de de yoksulluk ciddi boyutlardadır.

• Bunu küresel zenginlik verileri de ortaya koymaktadır.

Page 5: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 5

• Yoksulluk konusunun bir diğer boyutu bu olgunun tek başına var olmadığı, karşıtı ile birlikte var olduğu.

• Yani kapitalist üretim tarzında yoksulluk ve zenginlik iç içedir, yoksulluk, karşıtı olan zenginlik ile birlikte mevcuttur.

• Bu bağlamda hem dünyadaki hem de Türkiye’deki yoksulluğun boyutlarını ve nedenlerini anlayabilmek için öncelikle zenginliğe bakmak gereklidir.

Page 6: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 6

Susan George How the Other Half Dies?, 1974.

• “ Yoksulu değil zengini inceleyelim, Bırakın yoksullar kendilerini araştırsınlar. Aslında onlar hayatlarında nelerin ters gittiğini hali hazırda biliyorlar.

• Eğer onlara gerçekten yardımcı olmak istiyorsak, yapacağımız en iyi şey onlara, onları sömürenlerin nasıl faaliyette bulunduklarını, gelecekte ne yapılması gerektiğini açık bir şekilde anlatmaktır.»

Page 7: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Küresel servet eşitsizliği:En zengin % 1’in serveti kalan % 99’unkine eşit…

Oxfam Issue BriefingJanuary 2015

• Küresel servet giderek daha az sayıda zengin seçkinin elinde birikiyor.

• Bu zenginler zenginliklerini asıl olarak finans, ilaç ve sağlık sektörü gibi sektörlerden elde ediyorlar.

• Bu sektörlerde faaliyet gösteren şirketler her yıl siyasilere, çıkarlarını koruyan kollayan yönde politikalar uygulamalarını sağlamak için, milyonlarca dolarlık kaynak aktaran lobicilik faaliyetlerinde bulunuyorlar.

• ABD’de en büyük lobicilik bütçe ve vergi alanlarında dönüyor.

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 7

Page 8: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Küresel servet eşitsizliği:En zengin % 1’in serveti kalan % 99’unkine eşit…

Oxfam Issue BriefingJanuary 2015

• Credit Swiss’in verilerine göre, 2010 yılından bu yana dünyanın en zengin yetişkin % 1’i küresel servetten aldığı payı giderek artırdı.

• Öyle ki 2014 yılında bu en zengin % 1 küresel servetin % 48’ine, kalan % 99 ise % 52’sine sahip oldu.

• Bu kalan % 52’nin neredeyse tamamı ise en zengin % 20’lik gruba ait. • Yani dünyanın en yoksul konumundaki % 80’i servetin sadece % 5’ine

sahip olabiliyor. • Bu trend böyle devam ederse şekilde görüleceği gibi önümüzdeki iki yıl

içinde bu % 1’lik grup payını daha da artıracak ve 2016 yılında bu pay % 50’yi aşacaktır.

• Buna karşılık, en yoksul % 99’un payı daha da küçülecektir.

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 8

Page 9: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Küresel servet eşitsizliği:En zengin % 1’in serveti kalan % 99’unkine eşit…

Oxfam Issue BriefingJanuary 2015

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 9

Page 10: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Küresel servet eşitsizliği:En zengin % 1’in serveti kalan % 99’unkine eşit…

Oxfam Issue BriefingJanuary 2015

• Bu süreçte en tepedeki % 1’in payı en kalan % 99’dan daha hızlı arttı.

• 2010 yılında örneğin en zengin 80 kişinin toplam servetinin değeri 1,3 trilyon dolar iken 2014’te bu rakam 1,9 trilyon dolara ulaştı.

• Yani bu azınlığın servetinde 4 yılda 600 trilyon dolarlık artış ya da nominal olarak % 50 artış gerçekleşti.

• Diğer taraftan en yoksul % 50’nin payı özellikle de 2010 yılından bu yana giderek azalıyor.

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 10

Page 11: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Küresel servet eşitsizliği:En zengin % 1’in serveti kalan % 99’unkine eşit…

Oxfam Issue BriefingJanuary 2015

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 11

Page 12: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Küresel servet eşitsizliği:En zengin % 1’in serveti kalan % 99’unkine eşit… 

Oxfam Issue BriefingJanuary 2015

• Bu en zengin 80 seçkinin servetlerinin toplamı, dünya nüfusunun yarısının, yani 3,5 milyar insanın servetinin toplamına eşit.

• Diğerlerinin servetleri yerinde sayarken bu 80 kişinin servetindeki hızlı artış nedeniyle aralarındaki açık da giderek artıyor.

• Ayrıca milyarderlerin kendi aralarındaki servet farkı da açılıyor.

• Öyle ki 2010 yılında dünyanın en yoksul % 50’sinin servetine sahip olan toplamda 388 milyarder varken, 2014 yılında bu sayı 80’e geriledi.

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 12

Page 13: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Küresel servet eşitsizliği:En zengin % 1’in serveti kalan % 99’unkine eşit… 

Oxfam Issue BriefingJanuary 2015

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 13

Page 14: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 14

• Türkiye’de de servet bölüşümü son derece adaletsizdir ve zengin ve yoksul arasındaki uçurum giderek artmaktadır.

• Örneğin Türkiye’de 2013 yılında 79,000 dolar milyoneri mevcuttur ve bu sayının 2019 yılında % 39 oranında artarak 110,000 olması beklenmektedir.

• Keza 1,250 civarında ultra zengin mevcuttur ve bunların bir kısmının serveti 1 milyar doların üzerindedir (Forbes geçen yıl Türkiye’deki 1 milyar doların üzerindeki servet sahiplerinin sayısının 40’ın üzerinde olduğunu açıklamıştı).

Page 15: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 15

• Bu ultra zenginlerin yarısı 50–100 milyon dolar arasında ve % 40’ı 100–500 milyon dolar arasında bir servete sahiptir (Global Wealth Report, 2014: 24, 27, 43).

• Bu veriler Türkiye’deki yaşam standardına göre yaklaşık 25-30 milyon, AB standartlarına göre 41 milyon yoksulun olduğu ve bu yoksulluğun giderek arttığı Türkiye’de son on iki yıldır övünülen ekonomik büyümenin aslında bir servet büyümesinden başka bir şey olmadığını ortaya koymaktadır.

Page 16: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 16

• Yoksulluğun en önemli belirleyicilerinden olan gelirin Türkiye’deki bölüşümü de son derece adaletsizdir.

• Öyle ki TÜİK verilerine göre, en üstte yer alan % 20’lik hane halkı gurubu toplam gelirin neredeyse yarısına el koyarken, kalan yarısı Türkiye nüfusunun % 80’i tarafından paylaşılmak zorundadır.

• Ya da, en tepedeki üçte birlik bir nüfus gelirin üçte ikisine el koyarken, en alttaki % 60’lık nüfus kalan üçte bir ile yetinmek durumundadır (TUİK, 2014).

• Gelir bölüşümü göstergesi olarak kabul edilen Gini katsayısı 0.40 civarında olup, Türkiye, Şili ve Meksika’dan sonra OECD ülkeleri içinde en yüksek Gini katsayısına sahip ülkedir.

Page 17: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 17

• Diğer taraftan gelir ve servet bölüşümü eşitsizliği kapitalizm açısından sürpriz bir sonuç değildir.

• Son olarak Piketty’nin çalışmasında da ortaya konulduğu (Piketty, 2014) gibi,

• savaş ve bunalım ve refah devleti gibi istisnai dönemlerin dışında, 200 yıllık sanayi kapitalizmi döneminde

• servet gibi gelir de giderek artan bir biçimde işçiler ve emekçiler aleyhine olmak üzere eşitsiz ve adaletsiz bir biçimde bölüştürülmüştür.

• 21yy için Piketty bu gidişin daha da kötüleşeceğini ve önüne geçilemez ise servetin milli gelirden aldığı payın daha da artacağını ileri sürüyor.

Page 18: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 18

http://delong.typepad.com/sdj/2014/04 W/Y’ nin tarihsel gelişimi:

Orta Çağ’da (MS 1500 öncesi) : Milli gelirin yüzde 26’sı servet zenginlerine gidiyordu

Page 19: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 19

http://delong.typepad.com/sdj/2014/04 W/Y’ nin tarihsel gelişimi:

Merkantilist Devrim Çağı (MS 1500-1800): Milli gelirin yüzde 36’sı servet zenginlerine gidiyordu

Page 20: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 20

http://delong.typepad.com/sdj/2014/04 W/Y’ nin tarihsel gelişimi:

Sanayi Devrimi ve Belle Epoque ( MS 1800-1914): Milli gelirin yüzde 47’si servet zenginlerine gidiyordu

Page 21: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 21

http://delong.typepad.com/sdj/2014/04 W/Y’ nin tarihsel gelişimi:

Kısa 20 yy (1914-1980): Milli gelirin yüzde 25’i servet zenginlerine gidiyordu

Page 22: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 22

http://delong.typepad.com/sdj/2014/04 W/Y’ nin tarihsel gelişimi:

Reagan Dönemi (Neo liberal dönem MD: 1980 sonrası): Milli gelirin yüzde 44’ü servet zenginlerine gidiyor

Page 23: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 23

Global Wealth Report 2013, Credit Swiss Research Institute, October 2013

• Yandaki haritada gelir düzeylerine göre ( 5,000 dolar- 100,000 dolar üstü) bireylerin servetlerinin dağılımı coğrafi olarak görülüyor.

• Küresel servet coğrafi olarak da asimetrik dağılıyor.

• 100,000 dolar üstü servete sahip olanlar Kuzey Amerika, Avrupa, Japonya ve Avustralya zenginlerinden oluşuyor.

• Büyük çoğunluk 5,000-25,000 arasında kalıyor.

• Türkiye 25,000 – 100,000 bandında yani ikinci en zengin bölge de yer alıyor.

• Kuşkusuz bu dağılım ülke içinde eşit değil.

Page 24: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 24

İktisadi kriz büyük sermaye ve servet sahiplerinin durumunu genelde daha da iyileştiriyor!

• 2012 yılından 2013 yılına toplam servetin en fazla arttığı ve azaldığı ülkeler yandaki grafikte sıralanıyor.

• ABD’deki artış 8 trilyon dolar ile ilk sırada.• Dolar milyonerlerinin ülkelere göre dağılımı

açısından % 41 ile ABD ilk sırada yer alıyor. • Son 6 yıldır ciddi kriz içinde olmasına

rağmen, bu ülkede 2011 yılındaki dolar milyoneri sayısı 11,534’ten 2012 yılında 13,216’ya yükseldi.

• ABD’yi, Çin, Almanya ve Fransa sırasıyla 1,8; 1,7 ve 1,6 trilyon dolar ile takip ediyor.

• Krizdeki İtalya ve İspanya’da da net servet artışı var.

• Sırasıyla; İtalya 400 milyar dolar, İspanya 300 milyar dolar.

• Kaybedenler tarafında ise 6, trilyon dolar ile Japonya başı çekiyor.

Page 25: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 25

Küresel servet kapitalist metropollerde birikti!

• Yandaki grafiğe göre yaklaşık 247 trilyon ABD dolarlık küresel servetin 150 trilyon doları ( % 61)Kuzey Amerika ve Avrupa’da kümelenmiş durumda.

• Asya Pasifik bölgesi (başta Japonya olmak üzere) buna dahil edildiğinde bu rakam 200 trilyon dolara oran da % 81’e fırlıyor.

Page 26: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 26

• En büyük adaletsizlik Rusya’da görülüyor, zira bu ülkede sadece 110 en zengin Rus toplam servetin % 35’ine sahip.

• Nüfusunun yaklaşık % 94’ünün serveti 10,000 ABD dolarının altında. Buna karşılık her 1000 Rus’un sadece 1 tanesinin serveti 1 milyon ABD dolarının üzerinde.

• Reel sosyalizmin çöküşü sonrası hızla piyasa ekonomisine geçiş ve şok terapi biçiminde yapılan devasa özelleştirmelerin bunda çok önemli bir payı var.

Page 27: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 27

En zengin küresel 25 şirket

• Gelirleri itibariyle en tepedeki 25 küresel şirket listesinin başında 469 milyar dolar ile Wall Mart Stores, ikinci sırada 467 milyar dolar dolar ile Royal Dutch Shell, 25 sırada 126 milyar dolar ile BNP Paribas geliyor.

• Aktiflerinin değeri itibariyle en tepedeki en büyük 25 çok uluslu listesinin başında 2,8 trilyon dolar ile Çin’li ICBC Bankası, 2,7 trilyon dolar ile İngiliz HSBC Holdings, 3. Sırada 2,65 trilyon dolar ile Japon Mitsibushi UF Financial, dördüncü sırada 2,5 trilyon dolar ile Fransız BNP bankası ve beşinci sırada 2,36 trilyon dolar ile ABD’li JP Morgan Chase, 25 sırada İsviçreli Bank of Nova Scotia 737 milyar dolar ile geliyor.

Page 28: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 28

Dünyanın en zengin insanları

• Dünyanın milyarderleri 2013 yılında % 11 daha fazla zenginleştiler.

• Buna karşılık dünyanın geri kalan bizlerin gelirleri ya hiç değişmedi ya da azaldı.

• Dünyanın en zengin 25 isminin serveti ise geçen yıl Ocak –Eylül döneminde % 9 ( 85 milyar dolar) artarak, 930 milyar dolara ulaştı.

• Liste başı Bill Gates’in serveti % 16 artarak 72,5 milyar dolar oldu.

Page 29: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Joseph Kishore, Wealth of world’s billionaires surges past $7 trillion

http://www.wsws.org/en/articles/2015/03/04/forb-m04.html?view=mobilearticle, 4 March 2015

• Geçen hafta Pazartesi günü yayımlanan Forbes Dergisi’ne göre, dünya milyarderlerinin toplam servetleri geçen yıl 6,4 trilyon dolardan, bu yıl itibariyle 7,05 trilyon dolara yükseldi.

• Bu arada milyarder sayısı da % 11 artarak 1,826’ya ulaştı. Kişi başı ortalama servetin tutarının 3,8 milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor.

• Bu kesimlerin servetleri, dünya borsaları ve diğer finansal piyasalar görülmemiş ölçüde yükselişe geçerken,

• düşen petrol fiyatları ve iyice zayıflayan avroya rağmen ülke ekonomilerin çok kötü durumda olması,

• miktarsal kolaylaştırmadan, ultra düşük faiz politikalarından ve diğer devlet politikalarından asıl yararlananların bu büyük finans zenginleri olduğunu ortaya koyuyor.

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 29

Page 30: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 30

• Bir başka anlatımla kapitalizmin şaşmaz bir biçimde başarılı olduğu yegâne şey eşitsizlikleri ve adaletsizliği yeniden üretmektir.

• Bunu öncelikle, adına birinci bölüşüm denilen ve artı değer üretimi ve buna el koyma biçimindeki normal işleyişi ile sağlamaktadır.

• İlave olarak, ikinci bölüşüm biçiminde, devlet aracılığıyla uygulanan sosyo ekonomik politikalar ve emek gücü politikaları ile eşitsizlikler daha da derinleştirilerek yeniden üretilmektedir.

• Yani vergi sistemi, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, sosyal alt yapı denilen konut, ulaştırma, kamusal alanlar gibi alanlar sermayenin ihtiyaçlarına ve kâr çıkarımı taleplerine göre belirlenmektedir.

• Böylece normal işleyişi içinde kapitalizmin temel özelliği tüm yönlerden eşitsizliği kalıcı bir biçimde genişletmek ve kontrolsüz bir hale geldiğinde bu eşitsizliği daha da derinleştirmek ve genişletmek olarak ortaya çıkmaktadır.

Page 31: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 31

Dünyada ve Türkiye’de yoksulluk

• Dünya Gıda Örgütü’ne (FAO) göre, dünyada 842 milyon insan, yani dünya nüfusunun % 12’si günlük gıda ihtiyacını karşılayamamakta, aç yaşamaktadır (FAO, 2013: 8).

• Dünya Bankası’nın aşırı yoksulluk kıstası olan, günlük 1.25 doların altında gelir tüketmesi kıstası esas alındığında bu sayı 1,2 milyara çıkmaktadır ve bunun yaklaşık 500 milyonunu çocuklar oluşturmaktadır (Olinto et al, 2013: 5).

• Çin ve Hindistan’da yaşam koşullarının son otuz yılda iyileşmesi dışında, diğer yoksul ülkelerdeki aşırı yoksulluk düzeylerinde gözle görülür bir iyileşme de söz konusu olmamış, 35 en az gelirli ülkede bu süreçte 103 milyon daha insan aşırı yoksul konumuna düşmüştür (Roberts, 2013).

Page 32: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 32

Jean Zieglerinterviewed by Éric Toussaint , Geopolitics of Hunger, http://brechtforum.org/economywatch/geopolitics-hunger, 16.02.2012

• Açlık nedeniyle günümüzde onlarca milyon insan ölüyor. • Her beş saniyede 10 yaşın altında 1 çocuk ölüyor, her gün 37,000 insan

açlıktan ölüyor ve 7 milyarlık dünya nüfusunun 1 milyarı kalıcı kötü ya da dengesiz beslenme (malnutrition) ile deforme olmuş durumda. Bu arada zenginleri sayısı da giderek kabarıyor.

• Aynı FAO Raporu, küresel tarımın 12 milyar insana yetecek kadar gıda (kişi başına günde 2200 kalori) üretme kapasitesine sahip olduğunu söylüyor.

• Bu sayı mevcut nüfusumuzun neredeyse iki katı. • Yani milenyumda açlık tehlikesi ya da her hangi bir nesnel yetersizlik söz

konusu değil. Eğer bir çocuk açlıktan ölüyorsa suikaste kurban gitmiş demektir.

• Açlığın nedeni yeterince besinin olmaması değil, bu besinlere herkesin erişebilmesini sağlayan herkesin gelirinin olmaması.

Page 33: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 33

2011–2013 döneminde açlığın bölgelere göre % dağılımı şöyle:Güneydoğu Asya: % 35, Sahra Altı Afrika: % 26, Doğu Asya: % 20. 1990–1992 dönemine göre, ikinci

dönemde açlık gelişmiş dünya da 4 puan azalmış (% 20–16), buna karşılık Güneydoğu Asya ve sahra Altı Afrika’a sırasıyla 4 puan ve 9 puan artmış

Page 34: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 34

Afrika nüfusunun % 32’si, Okyanusya’nın % 48’inin nitelikli suya erişimi yok!

Page 35: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 35

Yoksulluk her azaldığında açlık da azalır mı?

• Yoksulluk, gıda güvenliğine erişimde önemli bir rol oynuyor.• Aşırı yoksulluk günlük 1.25 dolar ve altında gelirle yaşayan

nüfusun oranı olarak tanımlanıyor. 1990’dan ( azgelişmiş dünyanın % 48’i idi) bu yana aşırı yoksulluğun azaltıldığı ileri sürülüyor.

• Açlık yoksulluktan çok daha önemli bir sorun olarak duruyor ve yoksulluğun azaltılmasıyla açlık oranı da azalıyor. Bol miktarda gıdanın olması sorunu çözmüyor

• . Buna erişim ve kullanım yeterli değilse açlık devam ediyor.•

Page 36: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 36

• Dünyadaki aşırı yoksulların % 80’e yakını kırsal bölgelerde yaşamakta ve bunların üçte ikisi de geçimliklerini tarımdan sağlamaktadırlar.

• Diğer taraftan bu yoksullar temel hizmetlere erişememektedirler.

• Öyle ki bunların sadece % 26’sı temiz suya erişebilmekte, % 49’unun elektriği var ve sadece % 20’si kanalizasyon ve sanitasyon hizmetlerinden faydalanabilmektedir (Olinto et al, 2013: 6).

Page 37: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 37

Page 38: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 38

Bölgelere göre Gini Katsayıları

Page 39: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 39

Yoksulluk kadın ve kızlar arasında çok daha yaygın. 2007 yılında kadınların % 20’si günlük 1.25 doların altında ve % 40’ı 2 doların altında gelir kullanabiliyordu. Genç

kadınlar ve kızlarda bu oranlar sırasıyla % 25 ve % 50 civarında

Page 40: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 40

Servet Gini-Gelir Gini

Page 41: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 41

JomoKwameSundaram, Finishing Off Hunger, DEC 9, 2013, http://www.project-syndicate.org

• Dünya Bankası’nın aşırı yoksulluk için yaptığı 1.25 dolar / gün tanımı işlevsel değil.

• Bugünün aşırı yoksulluk hattı,örneğin Nikaragua’da, eksik beslenme durumundan sakınabilmek için yeterli değil.

• Pek çok durumda, hibelerin yanı sıra, yeterli tarımsal yatırım ve yeterli sosyal koruma sağlamaya dönük kapsamlı yatırımlar açlık ve yoksullukta önemli azalmaları sağlayabiliyor.

• Bu insanların temiz su ve sanitasyon hizmetlerine de erişimini içermek durumundadır.

Page 42: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 42

• Dünya Bankası ekonomisti Adam Wagstaff’e göre Hindistan’da 1.25 dolar eşiğinin hemen üstündeki çocukların % 60’ı yetersiz beslenme sorunu yaşamaktadır.

• New Castle Üniversitesi’nden Prof. Peter Edward’a göre ise, gerçek bir yoksulluk eşiği enflasyondan arındırılmış olarak günde en az 5 dolar olmalıdır (Hickel, 2013).

Page 43: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 43

Considering this perspective, how do you relate the world famine crisis to the quasi-simultaneous 2007/2008 banking and economic crisis in the highly industrialized

countries?

• 2007/2008 krizinden sonra, hedge fonları ve büyük yatırım bankaları finansal piyasalardan mal piyasalarına özellikle de zirai ürünlere doğru ağır bir kayma gösterdiler.

• Bunun sonucunda dünya gıda tüketiminin % 75’ini oluşturan ve mısır, pirinç ve buğdaydan oluşan üç temel gıdanın fiyatları adeta patladı.

• 1.5 yılda mısırın fiyatı % 93 artarken, bir ton pirincin fiyatı da 105 dolardan 1010 dolar fırladı.

• 2010 Eylül ayından bu yana öğütmelik buğdayın fiyatı ikiye katlanarak tonu 271 avroya ulaştı.

• Bu fiyat artışları spekülatörler için astronomik kar demek iken, milyonlarca yoksulun ölümü anlamına geliyor.

Page 44: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 44

Considering this perspective, how do you relate the world famine crisis to the quasi-simultaneous 2007/2008 banking and economic crisis in the highly industrialized

countries?

• İkinci olarak kriz sonrasında hedge fonları ve diğer spekülatörler Güney yarım kürede tarım arazileri satın almaya başladılar.

• Dünya Bankası’na göre geçen yıl bu fonlar ve çok uluslu şirketler sadece Afrika’da 41 milyon hektar arazi satın aldılar.

• Bu da küçük çiftçinin yok oluşunu hazırladı. Sadece Dünya Bankası değil, Afrika kalkınma bankası da bu toprak gasplarını finanse etti.

• Bunu meşrulaştırmak için Afrika tarımsal üretiminin çok düşük olduğu biçimindeki bir habis teori sundular.

• Oysa Afrika tarımının bu gerilik durumu onun toprağının uygunsuzluğundan ya da daha az çalışılmasından değil, bu ulusların dış borçla boğuşur halde olmalarından kaynaklanıyor.

• Geçimlik tarıma yatırım yapacak kadar paraları ya da fonları yok. Bu nedenle de çözüm bu toprakları parası olan çok uluslulara devretmek olamaz.

• Afrika’nın ekilebilir topraklarının sadece % 3,8’i sulanabiliyor. • 250,000’den az ekim hayvanı ve birkaç bin traktörleri var ve ne tohumları ne de mineral

gübreleri var. • Çözüm bunların köylülere sağlanmasıdır.

Page 45: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 45

Considering this perspective, how do you relate the world famine crisis to the quasi-simultaneous 2007/2008 banking and economic crisis in the highly industrialized

countries?

• Gıda hakkının baş düşmanı gıda piyasasını kontrol altında tutan 10 kadar özel kıtalar üstü şirkettir.

• Fiyatları belirlerler, stokları kontrol derler ve sadece parası olanlar bu gıdayı alabileceğinden ötürü kimin yaşayıp kimin öleceğine karar verirler.

• Geçen sene örneğin Cargill ticari öğütülecek buğday piyasasının % 26’sını kontrol etti.

• IMF, DB ve DTÖ ise böyle şirketlerin en temel yol açıcısıdır. Açlığın berbat bir şey olduğunu kabul etseler de piyasalara müdahale etmenin adeta günah olduğuna inanırlar.

• Bu üçlü dünya gıda piyasasının % 95’ini kontrol etmekte ve açlığın sadece total bir liberalizasyon ve özelleştirme ile ortadan kaldırılacağını fikrini yaymaktadırlar.

• Oysa 20 yıldır dünyada sözü edilen bu serbestleştirme ve özelleştirmeler yapılıyor ama açlık sorunu devam ediyor.

Page 46: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 46

• Türkiye’deki emek örgütlerine göre, ülkedeki dört kişilik bir ailenin gerçek açlık sınırının net 1,300 lira civarında, yoksulluk sınırının ise 4,000 lira civarında olması gerekmektedir.

• Oysa asgari ücretin 1000TL’yi dahi bulmaması ve ücretli olarak çalışan yaklaşık 13 milyon işçinin % 60’ından fazlasının asgari ücretli olması nedeniyle, istihdam imkânı bulabilen işçilerin önemli bir kısmı çalışan yoksul konumundadır.

Page 47: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 47

Page 48: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 48

• Ancak devlete göre, Kasım 2013 itibariyle Türkiye’deki yoksul sayısı 13 milyon civarındadır.

• Zira Türkiye’de sadece, aylık geliri brüt aylık asgari ücretin üçte birinden az olanlar (yaklaşık 400 TL) yoksul sayılmakta ve bunların sağlık sigortası primleri devlet tarafından ödenmektedir (SGK, 2014).

Page 49: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 49

UNDP Human Development, Report 2013 The Rise of the South: Human Progress in a Diverse World Summary

Page 50: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 50

UNDP Human Development, Report 2013 The Rise of the South: Human Progress in a Diverse World Summary

Page 51: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 51

UNDP Human Development, Report 2013 The Rise of the South: Human Progress in a Diverse World Summary

Page 52: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 52

• Bu şekilde tescillenen yaklaşık 13 milyon yoksulun; % 35’i Doğu ve Güney Doğu’da yaşamaktadır.

• En yoksul ilk 20 il’in tamamı bu bölgelerde yer alırken, yoksulluk sıralamasında ilk üç sırayı sırasıyla;

• Ağrı ( nüfusunun % 50’si aylık 400 liranın altında gelire sahip), Hakkâri, Iğdır, Şırnak ve Van (nüfuslarının % 40’ı), Urfa ( % 38), Diyarbakır (% 37) ve Hatay ( % 24) paylaşmaktadır. Toplam yoksul nüfus sayılan 13 milyonun % 12’si (1,5 milyon) İstanbul’da yaşarken, İzmir, Ankara ve Adana’da yoksulluk oranı % 11 civarındadır (SGK, 2014).

Page 53: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 53

• Yoksulluk sadece azgelişmiş ülkelerin değil, dünyanın en gelişmiş kapitalist ülkesi sayılan ABD’nin de somut bir sorunudur.

• Öyle ki ABD Nüfus Bürosu’nun yaptığı bir araştırmaya göre bu ülkede 45 milyon insan yoksulluk sınırında yaşamaktadır. 2007 yılından bu yana ortanca hane halkı geliri % 8 gerilemiştir.

• 2013’te her beş çocuktan biri yoksuldur. • Nüfusun % 13.4ünün (42 milyon) sağlık sigortası yoktur. • Yoksulluk nedeniyle birlikte yaşamak zorunda kalan ailelerin oranı

% 19 olmuştur ve 49 milyon insan (% 16) güvenli gıdadan yoksun evlerde yaşamaktadır.

• Bu oran ve sayı çocuklarda sırasıyla % 21,6 ve 16 milyondur (Damon, 2014).

Page 54: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 54

Jean Ziegler interviewed byÉricToussaint , Geopolitics of Hunger, http://brechtforum.org/economywatch/geopolitics-hunger, 16.02.2012

• Araştırmalar yoksulluğun nedeninin kaynakların yetersiz olması değil, bu kaynakların eşitsiz bölüşümü olduğunu ortaya koymaktadır.

• Öyle ki “FAO Raporu’na göre, küresel tarım 12 milyar insana yetecek kadar gıda (kişi başına günde 2200 kalori) üretme kapasitesine sahiptir. Bu sayı mevcut nüfusumuzun neredeyse iki katıdır. Buna rağmen açlık nedeniyle günümüzde onlarca milyon insan ölmektedir. Her beş saniyede 10 yaşın altında 1 çocuk, her gün 37,000 insan açlıktan ölüyor ve 7 milyarlık dünya nüfusunun 1 milyarı kalıcı, kötü ya da eksik beslenme ile deforme olmuş durumdadır. Bu arada zenginlerin sayısı da giderek artmaktadır. Yani milenyumda açlık tehlikesi ya da her hangi bir nesnel yetersizlik söz konusu değildir. Eğer bir çocuk açlıktan ölüyorsa suikasta kurban gitmiş demektir. Açlığın nedeni yeterince besinin olmaması değil, bu besinlere herkesin erişebilmesini sağlayan herkesin gelirinin olmamasıdır” (Ziegler, 2012).

Page 55: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 55

Jean Ziegler interviewed byÉricToussaint , Geopolitics of Hunger, http://brechtforum.org/economywatch/geopolitics-hunger, 16.02.2012

• Yapısal açlık kırsal kesimdeki tarımın yetersiz gelişimiyle, konjonktürel açlık ise ekonomilerin savaş ya da doğal felaketler nedeniyle çökmeleri sonucunda ortaya çıkıyor.

• Dolayısıyla da borç ile açlığın neden olduğu tahribat arasındaki ilişki özellikle konjonktürel açlığa karşı mücadelede açıkça kendini gösteriyor.

• 2008-2010 döneminde Dünya Gıda Programı bütçesinin yarısını kaybetti (6 milyar dolardan 3.2 milyar dolara indi).

• Kendi bankalarının röfinansmanı ile uğraşan gelişmiş ülkeler çok borçlandıklarından bu Programa yaptığı ödemeleri önemli ölçüde kısıtlar.

• Savaş ya da doğal felaketlerle boğuşan ülkelere yardım yapmaktan sorumlu Programın eli kolu bağlı kaldı.

• Yani açlara yardım için gerekli gıdayı Program yeterince alamıyor. Kısaca borç yüz binlerce insanın yok olmasının sorumlusu.

Page 56: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 56

Jean Ziegler interviewed byÉricToussaint , Geopolitics of Hunger, http://brechtforum.org/economywatch/geopolitics-hunger, 16.02.2012

• 2007/2008 krizinden sonra, hedge fonları ve büyük yatırım bankaları finansal piyasalardan mal piyasalarına özellikle de zirai ürünlere doğru ağır bir kayma gösterdiler.

• Bunun sonucunda dünya gıda tüketiminin % 75’ini oluşturan ve mısır, pirinç ve buğdaydan oluşan üç temel gıdanın fiyatları adeta patladı.

• 1.5 yılda mısırın fiyatı % 93 artarken, bir ton pirincin fiyatı da 105 dolardan 1010 dolar fırladı. 2010 Eylül ayından bu yana öğütmelik buğdayın fiyatı ikiye katlanarak tonu 271 avroya ulaştı.

• Bu fiyat artışları spekülatörler için astronomik kar demek iken, milyonlarca yoksulun ölümü anlamına geliyor.

Page 57: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 57

Jean Ziegler interviewed byÉricToussaint , Geopolitics of Hunger, http://brechtforum.org/economywatch/geopolitics-hunger, 16.02.2012

• İkinci olarak kriz sonrasında hedge fonları ve diğer spekülatörler Güney yarım kürede tarım arazileri satın almaya başladılar.

• Dünya Bankası’na göre geçen yıl bu fonlar ve çok uluslu şirketler sadece Afrika’da 41 milyon hektar arazi satın aldılar.

• Bu da küçük çiftçinin yok oluşunu hazırladı. Sadece Dünya Bankası değil, Afrika kalkınma bankası da bu toprak gasplarını finanse etti.

• Bunu meşrulaştırmak için Afrika tarımsal üretiminin çok düşük olduğu biçimindeki bir habis teori sundular.

• Oysa Afrika tarımının bu gerilik durumu onun toprağının uygunsuzluğundan ya da daha az çalışılmasından değil, bu ulusların dış borçla boğuşur halde olmalarından kaynaklanıyor.

• Geçimlik tarıma yatırım yapacak kadar paraları ya da fonları yok. Bu nedenle de çözüm bu toprakları parası olan çok uluslulara devretmek olamaz.

• Afrika’nın ekilebilir topraklarının sadece % 3,8’i sulanabiliyor. 250,000’den az ekim hayvanı ve birkaç bin traktörleri var ve ne tohumları ne de mineral gübreleri var. Çözüm bunların köylülere sağlanmasıdır.

Page 58: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 58

Jean Ziegler interviewed byÉricToussaint , Geopolitics of Hunger, http://brechtforum.org/economywatch/geopolitics-hunger, 16.02.2012

• Gıda hakkının baş düşmanı gıda piyasasını kontrol altında tutan 10 kadar özel kıtalar üstü şirkettir.

• Fiyatları belirlerler, stokları kontrol derler ve sadece parası olanlar bu gıdayı alabileceğinden ötürü kimin yaşayıp kimin öleceğine karar verirler.

• Geçen sene örneğin Cargill ticari öğütülecek buğday piyasasının % 26’sını kontrol etti.

• IMF, DB ve DTÖ ise böyle şirketlerin en temel yol açıcısıdır. Açlığın berbat bir şey olduğunu kabul etseler de piyasalara müdahale etmenin adeta günah olduğuna inanırlar.

• Bu üçlü dünya gıda piyasasının % 95’ini kontrol etmekte ve açlığın sadece total bir liberalizasyon ve özelleştirme ile ortadan kaldırılacağını fikrini yaymaktadırlar.

• Oysa 20 yıldır dünyada sözü edilen bu serbestleştirme ve özelleştirmeler yapılıyor ama açlık sorunu devam ediyor.

Page 59: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 59

2011–2013 döneminde açlığın bölgelere göre % dağılımı: Güneydoğu Asya: % 35, Sahra Altı Afrika: % 26, Doğu Asya: % 20. 1990–1992 dönemine göre, ikinci dönemde açlık gelişmiş dünya da 4 puan azalmış (% 20–16), buna karşılık Güneydoğu Asya ve sahra Altı Afrika sırasıyla 4 puan

ve 9 puan artmış.

Page 60: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 60

Gıda fiyat endeksinde en büyük artış Güneydoğu Asya (92’den 113’e) görüldü.

Page 61: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 61

Afrika nüfusunun % 32’si, Okyanusya’nın % 48’inin nitelikli suya erişimi yok

Page 62: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 62

• Veriler yoksulluğun ve zenginliğin kapitalizmin doğal bir sonucu ve sınıfsal bir mesele olduğunu ortaya koyar nitelikte.

• Öyle ki küresel çapta ABD dünyanın en zengin ama bir o kadar da bu zenginliklerin en adaletsiz dağıldığı bir ülkedir.

• Bu ülkede en zengin % 1,57 trilyon dolara ya da zenginliğin % 35’ine, en zengin % 10 ise fiilen servetin % 80’ine sahiptir. En alttaki % 80 ise zenginliklerin sadece % 7’sine elde edebilmektedir.

• Hindistan ise dünyanın en yoksul ülkeleri arasında yer alırken, küresel olarak en zengin 100 dolar milyarderinin üçü Hintlidir (Ambani, Mithal and Azam Premji) ve bunların servetlerinin çok büyük bir kısmı Batılı bankalarda ya da off shore finansal kurumlarda tutulmaktadır (Kamyana ve Khan, 2013).

Page 63: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 63

• Yoksulluğun nedenleri

Page 64: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 64

• Dünyada herkese günlük olarak 2 kg düşecek kadar gıda üretimi söz konusu iken 1 milyarın üzerinde insan kronik açlık ve yoksulluk içinde.

Page 65: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 65

Küresel yoksulluk azalıyor mu?

• Uluslar arası Medyanın aksini iddia etmesine rağmen, hem küresel yoksulluk artıyor, hem de yoksullarla zenginler arasındaki açık giderek artıyor.

• ►Yale Üniversitesi’nden Prof. Thomas Pogge’ye göre, küresel yoksulluğun azaldığı tezi yanlış bir hesaplamaya dayanıyor.

• 1996’da Roma zirvesinde uluslararası yardımlarla 2015 yılına kadar 836 milyon insanın yoksulluktan kurtarılacağı açıklandı, ama küçük bir kurnazlıkla bu sayı 2000 yılında yarıya indirildi.

• Bu da hedefin kolayca tutturulmasını sağladı, zira dünya nüfusu hızla artıyordu. Ayrıca hesaplamayı 1990’dan başlattılar. Bu dönem Çin’in yoksulluğu azaltmada çok önemli başarılar elde ettiği yıllardı. Böylece 836 milyon yoksulun sayısı 345 milyona indirilerek görev başarılmış ve BM’de yoksulluğu yarıya indirmiş oldu. (Absolute Poverty and Global Justice: Empirical Data - Moral Theories ...).

Page 66: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 66

Küresel yoksulluk azalıyor mu?

• ► Küresel yoksulluk eşiği (IPL) defalarca aşağıya doğru çekildi. • Milenyum kampanyasında temel alınan 1.25 dolar/gün ölçüsü

özellikle ve bilinçli olarak ilk kez de Dünya Bankası tarafından kullanıldı (2005). Ancak bu rakam 2 cent fazla olsaydı, yani 1.27 dolar olsaydı bu kampanyanın yoksulluğu azaltmada sağladığı bütün başarı silinip gidecekti.

• ► Aşırı yoksulluk için 1.25 dolar /gün hesabı gerçekçi değil.• World Bank ekonomisti Adam Wagstaff’e göre örneğin

Hindistan’da 1.25 dolar eşiğinin hemen üstündeki çocukların % 60’ı yetersiz beslenme sorunu yaşıyor.

• Newcastle Üniversitesi’nden Peter Edward’a göre ise, gerçek bir yoksulluk eşiği enflasyondan arındırılmış olarak günde en az 5 dolar olmalıdır.

Page 67: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 67

Uluslar arası kurumlar yoksullukla mücadelede başarısız oldular!

• Bu kurnazlıklara rağmen, BM, IMF ve Dünya Bankası’nın hazırladıkları yoksullukla mücadele programları ve bu konu ile ilgili olarak kurulan ve sektöre dönüşen STÖ’ler başarısız kaldılar.

• STÖ’lerin bazıları, Deniz Feneri örneğinden bildiğimiz gibi, yoksulluğun sürdürülmesinden çıkar sağlayan yolsuzluk yapan kurumlara dönüştüler.

Page 68: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 68

Zenginlik ve yoksulluk aynı anda var !

• Küresel olarak örneğin ABD dünyanın en zengin ama bir o kadar da bu zenginliklerin en adaletsiz dağıldığı bir ülke.

• En zengin % 1, 57 trilyon dolara ya da zenginliğin % 35’ine sahip. En zengin % 10 ise fiilen servetin % 80’ine sahip. En alttaki % 80 ise servetin sadece % 7’sine sahip.

• Hindistan ise dünyanın en yoksul ülkeleri arasında yer alıyor ama küresel olarak en zengin 100 dolar milyarderinin üçü Hintli (Ambani, Mithal and Azam Premji).

• Servetleri Batılı bankalarda ya da off shore finansal kurumlarda yatıyor.

Page 69: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 69

Zenginlik ve yoksulluk aynı anda var !

• Küresel düzeydeki ekonomik ayrışma ya da eşitsizlik şöyle netleştirilebilir:

• Dünyanın en zengin % 1’i servetin % 43’ünü; % 10’u % 83’ünü kontrol ediyor. En yoksul % 50 % 2’sini ve en yoksul % 80 ise sadece % 6’sını kontrol ediyor.

• En zengin 300 kişinin servetinin toplamı 3 milyar yoksulun servetinin toplamından fazla.

• Ya da en zengin 200 kişinin serveti 2,7 trilyon dolar iken, en yoksul 3,5 milyar insanın servetlerinin toplamı sadece 2,2 trilyon dolar.

• Son 20 yıl boyunca en tepedeki %1 ‘in serveti % 60 oranında arttı. 2008 krizinden bu yana ise bu eşitsizlik kat be kat arttı.

• Hangi açıdan bu piramide bakılırsa bakılsın sonuç aynı derecede korkutucu.

Page 70: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 70

Sistemin meşruiyeti krizi !

• Gelir eşitsizliği ve yoksulluk sorununu çözemeyen her ekonomik model eninde sonunda meşruiyet kriziyle karşılaşacaktır.

• Yakın zamanlarda küresel çapta gerçekleşen ayaklanmalar bunun bir kanıtı.

• Zira ortak hareket etmeseler de hemen hepsinin ayağa kalkma nedenleri ortak:

• İşsizliğin hızla artması, eksik istihdamın yarattığı mali zorluklar, küresel rekabet karşısında genç işçilerin ve insanların yeterli eğitim donanıma sahip olmaması, lobicilik gibi meşrulaştırılmış biçimleri de dâhil olmak üzere yolsuzluklara olan tepki, tüm dünyada artan gelir ve servet adaletsizliği.

Page 71: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 71

Gerçek ve görünürdeki nedenler?

• Kuşkusuz küresel kapitalist dünyayı sarmalına alan bu denli önemli bir sorun tek bir nedenle, “örneğin kapitalist sistemin doğal sonucudur “biçiminde bir yaklaşımla izah edilemez.

• Hem yoksulluğu, hem de nedeni ve aynı zamanda da sonucu olduğu yolsuzluğu yaratan etmenleri ayrıntılı bir biçimde çözümlemek gerekir.

• Gerçek nedenler yerine yüzeysel nedenlerle uğraşmak, bizi başarısız kılar.

Page 72: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 72

• 1740’dan bu yana yoksulluk kavramı kitaplara girmiş durumda.

• 1740–1790 arasında zirveye çıktı (Yoksulluk Aydınlanması).

• 19 ve 20yy da yoksulluğa karşı ilgisiz kalındı.• 1960’lardaki ikinci aydınlanmayla yeniden

popüler oldu ve hala popüler bir konumda.

Page 73: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 73

Tarihte «egemen görüş» yoksulluğu nasıl açıkladı?

• ►Modernite öncesi çağlarda yoksulluk kavramı, • Samuel Fleischacker’e göre (2004, p.7), modernite öncesi çağlarda yoksulluk hiçbir

şey hak etmeyen bir sınıfın durumunu tanımlamada kullanılırdı.• “başka bir şey olabilecek potansiyele sahip olmayan bir sınıfın durumunu” anlatır. • Devletin ya da Tanrının onlara verdiği ile yetinmesi gereken insanlardı yoksullar. • 1740 yılında Fransız doktor ve ahlakçı Philippe Hecquet yoksulların bir tablodaki

gölgelere benzediğini yani sadece gerekli kontrastı oluşturduklarını yazmıştı.• Yani yoksulluk tanımlanırken ya Allah’ın dileği, ya da hayatını kötü yönetmek-

tembellik gibi durumlardan kaynaklanan özel durum olarak tanımlanırdı.• Yoksulluk ya Tanrının isteği ya da kişilerin kendi tercihlerinin bir sonucu olarak

görüldü. • Ayrıca bu çağlarda yoksulluk ve açlık faydalı bir şey olarak ele alındı. • Öyle ki ülkenin çalışmaya istekli insanlara ihtiyacı vardır ve yoksulluk da, açlık da

çalışmak için en temel teşviktir (Patrick Colquhoun (1806).

Page 74: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 74

Tarihte «egemen görüş» yoksulluğu nasıl açıkladı?

• ►18 ve 19 yy’da Aydınlanma Dönemi’nin Kant ve Jean-Jacques Rousseau gibi filozofları yoksulluğun doğal düzenin değil sosyo-ekonomik nedenlerin bir sonucunu ileri sürdüler.

• 1780’de Fransa’da yeni bir sorgulama başladı. Bu tarihte yazılan Figaro’nun Düğünü’nde örneğin Paris halkı aristokrasiyle dalga geçen hizmetkârların tarafındaydı.

• Bu ruh bir miktar Britanya’ya da yansımıştı, ama orada buna direnç de söz konusuydu.

• Yoksulluğun bu şekilde ele alınmasında Fransız Devrim sürecinin de çok büyük etkisi oldu. Fransız Devrimi’nin ünlü sloganı:

• Özgürlük, eşitlik ve kardeşlik (liberty, equality, and fraternity ).• Bu gelişmelere rağmen yoksulluk hayatın bir gerçeği olarak görüldü ve

üzerine gidilmedi.• Derinleşen yoksulluk Avrupa’da 1848 devrimlerinin ve Paris Komünü’nün

(1871) önünü açtı.

Page 75: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 75

Tarihte «egemen görüş» yoksulluğu nasıl açıkladı?

• ►Dönemin Klasik ve Neo klasik iktisatçıları yoksulluk ve gelir eşitsizliği sorununa ilgisiz kaldılar.

• Hatta bazı iktisatçılar yoksulluğu iktisadi gelişme için gerekli gördüler. • Onlara göre işçileri reel ücretlerdeki artış yoksulluğu azaltır, ancak

yoksul olmayan işçiler daha az çalışmak isteyeceklerinden, bu işgücü arzını, dolayısıyla da sermaye birikimini yavaşlatır, Merkantilist söylem altında ihracatın rekabet gücünü kaybetmesine ve lüks mallara yönelecek olan işçilerin değerlerinin sapmasına neden olur.

• Nitekim Malthus’tan daha iyimser olsa da ,burjuva iktisadının kurucusu A. Smith bu durumu şöyle meşrulaştırmıştır:

• “Refahın olduğu yerde büyük bir eşitsizlik de olacaktır. Her zengin bir kişi için en az 500 fakir olacaktır ve azınlığın refah içinde olması, kaçınılmaz olarak çoğunluğun sefaleti demektir” (Smith, 1776: 232).

Page 76: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 76

Tarihte «egemen görüş» yoksulluğu nasıl açıkladı?

• 18 yy’da Batı Avrupa’da var olan ve toplumun tüm üyelerinin asgari bir yaşam standardına sahip olması gerektiği fikrine dayanan bölüşümsel adalet düşüncesi, sonrasındaki 170 yıl boyunca yavaş yavaş öldü.

• Akademisyenlerin kitaplarında saklı kaldı (Alfred Marshall ,1890 Principles of Economics: 2)

• “ Yoksulluğun bir gereklilik olmadığı fikrini güçlendiremez miyiz?”).

Page 77: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 77

Tarihte «egemen görüş» yoksulluğu nasıl açıkladı?

• Gerçekte ikinci aydınlanma 1960’lara doğru geldi. Özellikle de ABD’ deki insan hakları hareketlerindeki uyanış yoksulluk ve varsıllık konularını gündeme taşıdı (John Kenneth Galbraith, 1958, The Affluent Society ve Michael Harrington 1962, The Other America).

• Johnson yönetiminde politikacılar yoksulları hedefleyen yeni sosyal programlarla yanıt verdiler (War on Poverty). Fakat 1980’lerden itibaren karşı ataklar gelişti ve yoksullukla mücadele sosyal refaha yapılan saldırılarla yer değiştirdi.

• Azgelişmiş dünyanın yoksulluğu yoksulluk konusunun özellikle de Dünya Bankası üzerinden gündemde kalmasını sağladı (The World Bank, 1990, World Development Report: Poverty).

Page 78: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 78

Tarihte «egemen görüş» yoksulluğu nasıl açıkladı?

• ► Bu dönem burjuva ideologları yoksulluk ve açlığı, hemen her şey de olduğu gibi, kaynakların kıtlığına, yetersizliğine de bağladılar.

• Bu nedenle de bugün de yaygın olarak kullanılan iktisat tanımı doğdu:

• “İktisat, kıt kaynaklarla sınırsız ihtiyaçları karşılama bilimidir”.

• ►Burjuvazi tarafında bu dönemde yoksulluğun bir diğer açıklaması piyasaların ve diğer kurumların başarısız kalmaları biçiminde oldu.

• Buna göre piyasa başarısızlıkları doğduğunda kaçınılmaz olarak yoksulluk gibi sorunlar da oluşmaktadır.

Page 79: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 79

19yyda alternatif yoksulluk açıklaması

• ►Bu yaklaşımlara yanıt yine 19yyda Marx ve Engels’ten geldi.

• Burjuva ideologlarının tersine, yoksulluğun kapitalizmin sınıfsal sömürü ilişkilerinin kaçınılmaz bir sonucu olduğunu ve kapitalizm içinde yoksulluğun ortadan kaldırılamayacağını ileri sürdüler.

• Yani Marksistlere göre işsizlik gibi, yoksulluk ve açlık da, kaynakların yetersizliğinden değil, üretim araçlarının bir avuç sermayedarın özel mülkiyetinde olmasından dolayı, bu kaynakların dağıtım biçiminden kaynaklanmaktadır.

Page 80: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 80

Tarihte «egemen görüş» yoksulluğu nasıl açıkladı?

• ►Sosyal Devlet Dönemi’nde (1960–1980), burjuva ideologlar yoksulluğun ve diğer sorunların nedeni olarak düzenlenmemiş kapitalist piyasaları gösterdiler.

• Bu görüşlerinde Büyük Depresyon (1929) deneyimi ve bu döneme damgasını vuran burjuva iktisatçısı Keynes’in görüşleri ve sosyalizmin yayılmasının yarattığı korku ve endişe etkili oldu.

• ►1980 sonrasında ise yoksulluğun kaynakları olarak uygulanan yanlış ekonomi politikaları, resesyon ve iktisadi krizler, artan finansallaşma ve spekülasyon, yolsuzluklar ve kayıt dışı ekonomi gösterildi.

Page 81: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 81

Egemen görüşçe «yolsuzluk» nasıl açıklanıyor?

• Günümüzde, yolsuzluklar ya azgelişmiş ülke politikacılarının yaptığı gibi, meşru bir ticari faaliyet gibi gösterilmeye çalışılıyor,

• ya da sözde bilimsel bir kılıf ile devletin aşırı büyümesi ve kaynak tahsisini elinde tutması ile açıklanıyor.

Page 82: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 82

Egemen görüşçe «yolsuzluk» nasıl açıklanıyor?

• “Leviathan Devlet Teorisi” ne göre, devlet politikacıların, bürokratların ve özel çıkar gruplarının çıkarlarını maksimize etmeye yarayan bir araçtır.

• Bu kesimler devletin elindeki kaynakları kendi çıkarlarına yönelik olarak kullanırlar ya da manipüle ederler.

• Örneğin Becker’e göre, özel çıkar ya da baskı grupları üyelerinin iktisadi güçlerini artırmak için politikayı bir araç olarak kullanırlar.

• Bu davranışlar özellikle belli sektörlere ve/veya faaliyetlere verilen sübvansiyonlar ve teşvikler, vergi indirimlerinin belirlenmesinde etkili olur.

• Çok iyi örgütlenmiş bu gruplar seçilmiş hükümetlere baskı uygulayarak ya da rüşvet gibi yollarla rant kollayıcı faaliyetlere girişirler.

• Bunun kaçınılmaz sonucu ya da yansıması ise yolsuzluklardır.

Page 83: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 83

• Bu açıklamalar hem yoksulluk sorununu hem de yolsuzlukla olan ilişkisini açıklamada yetersiz.

• O halde “yoksulluk olgusunun temel belirleyicileri neler olabilir ?”

Page 84: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 84

2012WORLD DEBT FIGURES

Damien Millet, Daniel Munevar & Éric ToussaintCADTM - Committee for the Abolition of Third World Debt

Page 85: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 85

2012WORLD DEBT FIGURES

Damien Millet, Daniel Munevar & Éric ToussaintCADTM - Committee for the Abolition of Third World Debt

Page 86: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 86

2012WORLD DEBT FIGURES

Damien Millet, Daniel Munevar & Éric ToussaintCADTM - Committee for the Abolition of Third World Debt

Page 87: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 87

2012WORLD DEBT FIGURES

Damien Millet, Daniel Munevar & Éric ToussaintCADTM - Committee for the Abolition of Third World Debt

Page 88: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 88

2012WORLD DEBT FIGURES

Damien Millet, Daniel Munevar & Éric ToussaintCADTM - Committee for the Abolition of Third World Debt

Page 89: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 89

Yoksulluk-iktisadi büyüme ilişkisi?

• ►Yoksulluğun nedeni yetersiz iktisadi büyüme, ya da büyümenin yavaşlaması mıdır?

• Dünya Bankası iktisatçılarının savunduğu bu görüşe göre ekonomiler büyüdükleri sürece gelir bölüşümüne müdahale etmeksizin yoksulluğun azaltılması mümkündür.

Page 90: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 90

Yoksulluk-iktisadi büyüme ilişkisi?

• Dünya Bankası aşırı ve kronik yoksulluğu 2030 yılına kadar ortadan kaldırmak gibi iki amacı belirledi.

• Bu, her toplumda nüfusun en yoksul % 40’ının durumunun iyileştirilmesiyle sağlanacaktır. BM bunu onayladı.

• DB günlük 1.25 doların altında gelirle yaşamak durumunda kalanların oranını % 3’ün altına düşürmek istiyor.

• Buna göre eğer ülkeler geçmişteki 20 yılda yaşanan büyüme oranlarında büyümeye devam ederlerse, gelir bölüşümünde bir değişiklik olmaksızın küresel yoksulluk 2030’a kadar %17,7’den % 7,7’ye düşer.

• Eğer büyüme hızları daha yüksek olursa bu oran % 5.5’e kadar geriler. • Ancak bazı ampirik çalışmalar büyümenin yoksulluğu azalttığını ortaya koysa

da buradan büyümenin tek başına yeterli olduğu, diğer kamu politikalarına gerek olmadığı sonucunu çıkartmak yanlış olur.

• Zira ampirik bir çalışma sonucunda bir önlemin faydalı olduğunu ortaya çıkartmak, bir başka önlem ya da politikanın faydasız olduğunu ortaya koymaz.

Page 91: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 91

Yoksulluk-iktisadi büyüme ilişkisi?

• Devletin, iktisadi büyüme için önce sermayeye gerekli tüm destekleri vereceği,

• sonra da, yeterli bir büyüme sağlandığında, bu kez düğmeyi çevirerek yeniden bölüştürücü politikalara kayacağı inancı,

• kapitalist devletin mutlak özerk olduğu biçiminde bir görüşün ürünüdür.

Page 92: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 92

Yoksulluk-iktisadi büyüme ilişkisi?

• Oysa sermaye ekonomik olarak güçlendikçe devlet üzerindeki etkisi de o denli artacak ve yeniden bölüştürücü politikalara karşı çıkacaktır.

• Bunun ikinci engeli yabancı sermaye akımlarına olan bağımlılık anlamında ülke ekonomisinin küresel finansal sisteme olan bağımlılığıdır.

• Bu da devleti paradigma değiştirme anlamındaki mutlak özerkliğini imkânsız kılar.

• Zira küresel sermaye çıkışları hızlanır bu da finansal bir krize neden olur. Ayrıca “büyüme için adil bölüşüm şarttır, bu da eğitimli, sağlıklı insan demektir” tezi bir başka açıdan insanları büyüme için araçsallaştıran, onları özne değil nesne olarak tanımlayan bir tezdir.

• Oysa sözü edilen bu değerler büyümenin değil, demokrasinin bir ön koşuludur.

Page 93: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 93

Kriz-yoksulluk ilişkisi?

• ►Yoksullaşmanın nedeni iktisadi krizler midir? • Krizin yoksulluğu daha da artırdığı verilerle

doğrulanıyor. • Zira krizde işsizlik artarken, gelir dağılımı daha

da bozuluyor. • Kemer sıkma politikaları ise emekçileri daha da

yoksullaştırıyor. • Ancak yoksulluk kriz olmadığında da mevcut.• Yoksulluk sisteme içkin bir olgu.

Page 94: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 94

Kriz-yoksulluk ilişkisi?

• Kriz sadece azgelişmişlerdeki değil aynı zamanda AB ve ABD gibi metropol ülkelerdeki yoksulluğu da artırdı.

• Yoksulluk riski ölçütüne göre, yani ortanca harcanabilir gelirin yüzde 60’ı olarak hesaplanan yoksulluk oranı AB 27’de ortalama % 16,4.

• Bir başka anlatımla yoksulluk öyle arttı ki AB 27 nüfusunun % 24’ü, yani her dört kişiden biri yoksul.

• Bu etki özellikle de AB’nin göreli olarak daha az gelişmiş Güney ve Doğu bölgelerinde daha fazla hissediliyor.

• AB Komisyonu’nu araştırmasına göre AB’de şu anda 40 milyon insan ciddi yoksulluk içinde, 80 milyon insan, yoksulluk riski ölçütüne göre, yoksulluk eşiğinin altında kalıyor.

• 2020 yılında (The EU 2020 ‘vision’), 20 milyon insanı yoksulluktan kurtarma projesi hayata geçirilse bile hala 95 milyon insan yoksul kategorisinde yer alacak (27 milyonu çocuk).

• Dünyanın en varsıl bölgesinde böyle bir sosyal mahrumiyetin varlığı çok çarpıcı.

Page 95: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 95

Kriz sonrası politikalar -yoksulluk ilişkisi?

• ►Kriz sonrasında uygulanan ekonomi politikalar sayesinde, karlar hızla toparlanarak artıp, borsalar kriz öncesi düzeylere tekrar erişirken, reel ücretler ve hane halkı gelirleri azaldı, işsizlik kalıcı oldu.

• Servet belli ellerde yığılmayı sürdürdü. Gelir dağılımı daha da bozuldu, Gini katsayısı yükseldi.

Page 96: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 96

Kriz sonrası politikalar -yoksulluk ilişkisi?

• Paul Krugman: “Krizden bu yana uygulanan ekonomi politikaları pek çok açıdan tam bir başarısızlık olsa da sonuçları itibariyle zenginler için kötü olmadı.

• Uzun dönemli işsizlik kalıcı olsa da karlar çabuk toparlandı.

• Borsa değerleri Atlantik’in iki yakasında da kriz öncesi yüksek düzeylerine tekrar sıçradı, yükseldi.

• En tepedeki% 1 fiilen sürmekte olan depresyondan fayda sağlarken, kesinlikle hiç acı çekmiyor.”

Page 97: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 97

Kriz sonrası politikalar -yoksulluk ilişkisi?

• OECD, raporu gelir dağılımı eşitsizliğindeki kriz sonrası artışı doğruluyor:

• 33 gelişmiş OECD ülkesinde gelir eşitsizlikleri Büyük Resesyon’dan bu yana arttı.

• 2007–2010 döneminde vergi ve sosyal yardım sonrası gelirler artmazken, en zengin % 10’un durumu çok iyileşti.

• Halkın durumunun kötüleşmesi İspanya ve İtalya’da daha belirgindi.

• Örneğin en zengin % 10’un durumu vergiler sonrası değişmezken, en alttaki % 10’un gelirleri İspanya’da % 10 ve İtalya’da % 6 düştü.

• Yani kemer sıkma politikaları zenginleri değil yoksulları üzdü.

Page 98: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 98

Kriz sonrası politikalar -yoksulluk ilişkisi?

• OECD Raporu (Divided we stand 2011):• 2008 krizi pek çok OECD ülkesinde, vergileme ve

transfer önlemlerine rağmen, hane halkı gelirlerini düşürdü ve 2011 yılına kadarki üç yıl boyunca eşitsizliği artırdı.

• Bu üç yıl boyunca reel gelir, işsizlik ve düşen reel ücretler nedeniyle, OECD ortalamasında yılda % 2 düştü.

• En büyük düşüş İzlanda gibi Keynesyen poster modellerinde görüldü (yıllık % 12).

• Bu düşüşler Yunanistan, İspanya ve İrlanda gibi Güney ülkelerinde yıllık % 6–8 oldu.

• Sadece Almanya, Kanada, İsveç ve Polonya’da hane halkı gelirleri azalmadı.

• Düşüşler eşit dağılmadı. Gini katsayısı, OECD ortalaması olarak, 2007–2011 arasında % 1,3 puan artış gösterdi.

• Piyasa geliri eşitsizliği kriz öncesi 12 yıldan daha da fazla oldu.

• Bu etkiler simetrik dağılmadı: OECD’nin göreli olarak yoksul ülkeleri, yaşlılar (%20), gençler, çocuklar ve kadınlar bundan daha fazla etkilendiler.

Page 99: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 99

Kriz sonrası politikalar -yoksulluk ilişkisi?

• Dean Baker (ABD): Yoksulluğun bir diğer nedeni ise ekonominin içinde bulunduğu mevcut aşağı doğru gidiş trendidir.

• Bu yüzden 26 milyon işsiz, eksik istihdam edilen var. Tüm bunlar yoksulluğun ve zenginliğin nedenidir.

• Yoksulluğumuz izlenen yanlış politikaların bir sonucudur. Eğer hükümet işsizleri tam istihdam altında işe yerleştirecek dolayısıyla da onlara gelir yaratacak büyük alt yapı projeleri gibi projelere kaynaklarını aktarsaydı, hem büyüme hem de istihdam sağlanır, böylece de yoksulluk önlenmiş olurdu, ama bunu yapmıyor.

• Kısaca öyle bir ekonomik sisteme sahibiz ki düzgün işlediğinde dahi geliri zengine doğru dağıtıyor.

• Öyle bir politik sistemimiz var ki kriz dönemlerinde dahi en çok ihtiyacı olanların beslenme borularını kesiyor.

• Herkesin Wall Street’i işgal etmesinin nedenini anlamak zor değil.

Page 100: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 100

Kriz hem emek hem de sermaye gelirlerinin azalmasına neden oldu

Page 101: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 101

Piyasa gelirinin dağılımı daha da eşitsiz bir hal aldı

Page 102: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 102

Yoksulluğun Marksist açıklaması

• Artan gelir eşitsizliği ve yoksulluk, krizin bir sonucu değil, onlarca yıllık sürecin bir sonucudur.

• Bu süreçte sermaye sınıfı karlarını artırırken, işçi sınıfı giderek daha fazla sömürüye maruz kaldı.

• Yani her iki sorun da kapitalizmin işleyiş mantığından kaynaklanıyor.

• Sorun kapitalist sistemin kendidir.

Page 103: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 103

Yoksulluğun Marksist açıklaması

• Adam Booth:• Kapitalizmde yoksulluk ve gelir eşitsizliğinin nedeni

özünde iki temel mücadeledir.• Bunlardan ilki kendini emek-sermaye çatışması

olarak gösterir. • İkincisi ise kapitalistlerin kendi aralarındaki amansız

rekabettir.• Her ikisi de işçilerin ve genel olarak üretim

araçlarından yoksun olan emekçilerin yoksullaşmasına neden olur.

Page 104: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 104

Yoksulluğun Marksist açıklaması

• 1. Eşitsizlik kapitalist sistemin olmazsa olmaz bir koşuludur: Bir avuç zenginliğin tek kaynağı kitlelerin sömürülmesidir.

• Bu karşıt güçlerin bir arada olması (işçiler ve kapitalistler) kaçınılmaz olarak eşitsizliği beraberinde getirir.

• Sistemin işleyiş mantığı gereğince de her iki taraf da kendi payını artırma çabası içindedir, kapitalist karını artırır ve bu da eşitsizliği derinleştirir, yoksulluğu artırır.

• Türkiye’de net asgari ücret 850 lira. İşçilerin % 72’si asgari ücretli olarak çalışıyor.

• İşçiler ücretlerini artırır bu da eşitsizliği ve yoksulluğu azaltır.

• Bu sınıf mücadelesinin tam olarak anlamıdır.

Page 105: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 105

Yoksulluğun Marksist açıklaması

• 2. Kapitalizm kar çıkarımına dayalı bir sistemdir. Her kapitalist sürekli birikim yapmalı, yatırım yapmalı ve büyümelidir, aksi takdirde pazar payını kaybeder.

• Diğer taraftan bu kar artışını kovalarken, rekabet her bir kapitalisti emek tasarruf edici makinalara yatırım yapmaya, işçileri baskılamaya ve ücret biçimindeki maliyetleri kısmaya zorlar.

• Tüm kapitalistler buna yönelince işçi sınıfının bir bütün olarak ücretleri azaltılır, bu da işçilerin yoksullaşmasına neden olur.

Page 106: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 106

Gelir bölüşümü eşitsizliği- yoksulluk ilişkisi?

• ►Yoksulluğun nedeni birincil, piyasacı gelir bölüşümü eşitsizliğidir.

• Ücret düzeylerinin düşüklüğüdür. • Milli gelir içinde karların payının artmasına

karşılık ücretlerin payının azalmasıdır. • Yani yoksulluğun nedeni zenginliktir.

Page 107: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 107

Page 108: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 108

Gelir bölüşümü eşitsizliği- yoksulluk ilişkisi?

• Elise Gould, Inequality Is the Main Cause of Persistent Poverty, January 8, 2014, http://www.epi.org

• Krugman: Kalıcı yoksulluğun ana nedeni piyasa gelirlerindeki yüksek düzeydeki eşitsizliktir.

• Gelir bölüşümündeki adaletsizlik yoksulluğu en fazla artıran faktördür.

• Eğer ABD’de milli gelir artışından sağlanan kazanç eşit dağıtılmış olsaydı mevcut yoksulluk oranı 5,5 puan daha düşük olurdu.

• Yani vergi ve transferler öncesi piyasa gelirlerindeki adaletsizlik yoksulluk sorununun temel kaynağıdır.

Page 109: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 109

Gelir bölüşümü eşitsizliği- yoksulluk ilişkisi?

• Alvaredo, Facundo, Anthony B. Atkinson, Thomas Piketty, and Emmanuel Saez:

• ABD ve Kıta Avrupası ülkelerinde gelirlerin en üst dilimde yoğunlaşmasıyla sonuçlanan artan gelir bölüşümü adaletsizliğinin dört temel nedeni var:

• (i) Zenginlerin vergisini azaltan vergi politikaları, • (ii) İşçi sendikalarının toplu pazarlık rolünün ve gücünün

azalması, • (iii) Milli gelir içinde özel servet gelirlerinin payının giderek

artması (özellikle de Avrupa’da) ve • (iv) Kazanılmış emek geliri ile sermaye gelirleri arasında

giderek ortaya çıkan yakınlaşma (daha çok ABD’de).

Page 110: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 110

Milli gelir içinde özel servet gelirlerinin payının giderek artması

Page 111: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 111

Gelir bölüşümü eşitsizliği- yoksulluk ilişkisi?

• Euro Memorandum 2014: • Avrupa bölgesinde ufukta bir toparlanmanın

işareti olmadığı gibi ücretlerin GSYH içindeki payı da azalmaya devam ediyor.

• Birçok ülkedeki merkez sağ iktidarlar kemer sıkmayı, kamu kısıntılarını, ücret azaltımı ve yaşam standardını düşürmeyi, Yunanistan gibi bir mali krize düşmemek gerekçesiyle, kitlelerin gözünde meşrulaştırdılar.

Page 112: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 112

Michael Roberts Blog, Inequality: there’s no stopping it !http://thenextrecession.wordpress.com/2013/05/17

• Michael Roberts Blog, Inequality: ABD’de işçi başına sağlanan kar Büyük Resesyondan bu yana artış gösteriyor.

• Dolayısıyla da kurumsal karlar yeni bir yüksek düzeye erişti.

Page 113: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 113

ABD’de işçi başına sağlanan kar Büyük Resesyondan bu yana artış gösteriyor. Dolayısıyla da kurumsal karlar yeni bir yüksek düzeye eriştiler.

Page 114: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 114

Gelir bölüşümü eşitsizliği- yoksulluk ilişkisi?

• Richard D. Wolff, Capitalism and Poverty: • Şirketler üst düzey yöneticilerine ve hissedarlarına yüksek

ücretler ödemeyi, prim sunmayı ve hisse senedi vermeyi, yüksek karlar dağıtmayı da amaçlarlar.

• İşçilerine ne kadar az ödeme yaparlarsa bu kesimler o denli fazla gelir edeceklerdir.

• Keza şirketler fiyatlarını artırarak ve üretim maliyetlerini kısarak (böylece kaliteyi düşürerek) karlarını yükseltirler.

• Yüksek fiyatlar ve kötü kaliteli ürün sunumu da, tıpkı ücretlerin düşürülmesi ya da sosyal harcamalarda kısıntıya gidilmesi gibi, kendileri aynı zamanda tüketici olan işçi sınıfı ve geniş yığınların yoksullaşmasına neden olur.

Page 115: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 115

Gelir bölüşümü eşitsizliği- yoksulluk ilişkisi?

• Jamie McGeever, Why are US corporate profits so high? Because wages are so low:

• Karların yüksekliğinin nedeni ücretlerin düşüklüğüdür. Şirket nakitleri hiç bu kadar hem dolar olarak, hem de ekonomideki payları cinsinden büyük olmamıştı.

• Diğer yandan milyonlar hala işsiz ve yoksul, tesadüf mü? • Goldman Sachs’in baş ekonomisti Jan Hatzius: • “ Karların artışı saatlik ücret düzeyinin düşüklüğü ile doğrudan ilişkili.

Zira ücretler nominal olarak sadece % 2 büyüyor. Resesyon nedeniyle ürünlerinin fiyatlarını istediği gibi artıramayan şirketler olabildiğince az işçi ile aynı üretimi yapmayı becererek karlarını da artırmayı olanaklı kıldılar.

• Örneğin ABD’de 2008 krizi sonrasında, karlar tepeye tırmanırken, ücretler son elli yılın en düşük düzeyinde kaldı».

Page 116: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 116

Karlar en yukarıda iken, ücretler son elli yılın en düşük düzeyindeJamie Mc Geever, Why are US corporate profits so high? Because wages are so low, January 24, 2014, http://blogs.reuters.com

Page 117: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 117

Karlar en yukarıda iken, ücretler son elli yılın en düşük düzeyindeJamie Mc Geever, Why are US corporate profits so high? Because wages are so low, January 24, 2014, http://blogs.reuters.com

Page 118: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 118

Gelir bölüşümü eşitsizliği- yoksulluk ilişkisi?

• Economic Policy Institute, The 13 Most Important Charts of 2013:• ABD ekonomisinde tek iyi veri, kurum karları ile ilgili. Karlar hızla artmaya

devam ediyor.• 1969–2007 ortalama kar artışı % 20,4 iken 2013’ün üçüncü çeyreğinde

bu artış % 25,8 oldu. • Ortalama işçi ücreti ile ceo ücreti arasındaki fark 273 kata çıktı. Bu rakam

1965’te 20 kat, 1992’de 100 kat 2000 yılında 383 kat ve 2012’de 273 kat oldu.

• 2002 yılından bu yana en alt % 70’lik grubun ücretleri hiç değişmedi ya da enflasyon dışarda tutulduğunda düştü.

• 1970’li yılların sonlarından itibaren ücret artışları emek gücü verimlilik artışlarının gerisinde kaldı. 1979–2012 arasında işçilerin % 80’ini temsil eden sektörde emek gücü verimliliği % 63,8 artarken, saat başı ücret ve diğer ödemeler % 7,5 arttı. Bu da gelir dağlımı eşitsizliğini hem karlar hem de yüksek ücretliler bağlamında daha da bozdu.

Page 119: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 119

ABD ekonomisinde tek iyi rakam kurum karları ile ilgili. Karlar hızla artmaya devam ediyor

Economic Policy Institute, The 13 Most Important Charts of 2013, 12/20/13, http://brechtforum.org

Page 120: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 120

Ortalama işçi ücreti ile ceo ücreti arasındaki fark 273 kata çıktı. Bu rakam 1965’te20 kat, 1992’de 100 kat 2000 yılında 383 kat ve 2012’de 273 kat oldu

Economic Policy Institute, The 13 Most Important Charts of 2013, 12/20/13, http://brechtforum.org

Page 121: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 121

2002 yılından bu yana en alt % 70’lik grubun ücretleri hiç değişmedi ya da enflasyon dışarıda tutulduğunda düştü Economic Policy Institute, The 13 Most Important Charts of 2013, 12/20/13, http://brechtforum.org

Page 122: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 122

1970’li yılların sonlarından itibaren ücret artışları emekgücü verimlilik artışlarının gerisinde kaldı. 1979–2012 arasında işçilerin % 80’ini temsil eden sektörde emek gücü

verimliliği % 63.8 artarken, saat başı ücret ve diğer ödemeler % 7.5 arttı. Bu da gelir dağlımı eşitsizliğini hem karlar hem de yüksek ücretliler bağlamında daha da bozdu

Page 123: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç.Dr.Mustafa Durmuş 123

Gelir bölüşümü eşitsizliği- yoksulluk ilişkisi?

• 4 yıllık fakülte mezunlarının ücretleri de son 25 yıldır değişmedi.

• Bilgisayar kursları gibi teknik kurs almak da ücret artışı için yeterli olmadı.

• Güvencesiz emeklilik yoksulluğu artırdı. • Hane halklarının yarısının emeklilikte kullanacağı bir

birikimleri yok. • Güvencesiz ve yetersiz emeklilik koşulları en çok

siyahları ve Hispanikleri vuruyor. Zira beyazları göre birikimleri 6 kat az.

Page 124: Yok ve gel dağ 2015 öğr kop 1

Doç. Dr. Mustafa Durmuş 124

A: 4 yıllık fakülte mezunlarının ücretleri de son 25 yıldır değişmediB: Bilgisayar kursları gibi teknik kurs almak da ücret artışı için yeterli olmadı