36
Yaşam Boyu Öğrenme Suleyman Ari

Yaşam boyu öğrenme

Embed Size (px)

DESCRIPTION

 

Citation preview

Page 1: Yaşam boyu öğrenme

Yaşam Boyu Öğrenme

Suleyman Ari

Page 2: Yaşam boyu öğrenme

Bilim ve felsefe tarihindeki tüm gelişmeleri paradigm kavramı ışığında ele alıp yorumlayabiliriz. Bu bağlamda eğitim tarihi ve felsefesini de aynı kapsamda tutmak mümkündür; çünkü günümüzde eğitimin en onemli amaçlarından biri öğrenmeyi öğrenmek, unutmayı öğrenmek ve yaşam boyu öğrenme haline gelmiştir.

Page 3: Yaşam boyu öğrenme

Tüm insanlık tarihine bakıldığı zaman temel dinamiklerin; olay ve olgularla, bu olay ve olgular arasındaki etkileşim ve bu etkileşimlerin yayılmalarıyla ortaya çıkan etkilerden, yani sonuçlardan oluştuğunu söyleyebiliriz. Tarihte ilk önce avcı ve toplayıcı özellikte doğayla etkileşim içinde olan insan, daha sonra alet yapımında beceri kazanıp doğaya daha fazla egemen olmaya başlamış, bunu yerleşik hayata geçişi ve tarım devrimini yapışı izlemiştir. Tarım devriminden sonra da bir çok irili ufaklı devrimden söz edilebilse de, tarım devrimini izleyen en etkili devrimi sanayi devrimiyle yasayan insan 20. yüzyılla birlikte çok daha kompleks ve detaylı bir devrimin içinde bulmuştur kendini. İste bu devrimi genelde uzmanlar, bilgi ya da enformasyon, dijital ya da sayısal devrim diye adlandırmışlardır.

Page 4: Yaşam boyu öğrenme

Sonuç olarak tarihte yaşamı belirleyen temel dinamikler büyük ölçekli ve devingen olgular tarafından yönlendirilmekte ve bu bağlamda insan hayatına etki etmektedir. İşte bu büyük ölçekli olaylar ve olgulara paradigma demekteyiz. Paradigmayı kısaca tanımlarsak bilim, teknik, sanat, kültür ve eğitimde etkili olan ve etkilerini en çok hissettiren temel yaklaşımların ve üretim biçimlerinin temel özelliklerini ifade eden akımdır.

Page 5: Yaşam boyu öğrenme

Paradigma konusunda temel çalışmaya imza atan ünlü bilim tarihçisi Thomas Kuhn, ünlü yapıtı Bilimsel Devrimlerin Yapısı’nda tarihin aslında çok da doğrusal değil, tam tersine doğrusal olmayan bir çizgi izlediğini, bunu özellikle bilim tarihinde görmekte olduğumuzu söylemektedir. Kuhn’a göre bilim tarihindeki büyük değişimler farklı zihinsel ve yöntemsel koşullarla ve yöntemlerle ortaya çıkmaktadır. Örneğin, önemli bir bilimsel devrim olarak nitelediği Kopernik Devrimi’nde güneş evrenin merkezi olarak alınmış ve de dünya güneşin çevresinde döner denmiştir. Böylece Kopernik devrimi kendisinden önce gelen Aristo, daha da önemlisi Batlamyus gibi kozmolojik teorileriyle etkili olan düşünürlerin görüşlerinin etkilerini ortadan kaldırmıştır.

Page 6: Yaşam boyu öğrenme

Kopernik’in başlattığı paradigmayı Galileo ve Kepler daha da etkili hale getirmişlerdir. Bu devrim Newton’un yasalarıyla doruğa ulaşmıştır. İşte bir paradigmanın başlangıcı, devamında birçok çalışmaları da getirmekte, yeni bilimsel bakış açısını ve yöntemleri de zorunlu kılmaktadır. O halde yeni paradigmanın da kabulü ve geçişi bir anda olmamakta, bir süreç olarak sürmektedir. Hatta şunu söylemek yerinde olacaktır: Yeni paradigmanın kabulü ve etkisi paradigmal olarak sürmekte ve bu paradigma böylece hayata yön verirken kendisine de yön vermektedir.

Page 7: Yaşam boyu öğrenme

Bilimde ve tüm sistematik çalışmalarda temel amaç, olabildiğince çok olay, durum ve gözlemi açıklayabilen genellemelere, modellere ulaşıp bunları tutarlı bir sistem içinde kullanmaktır. Örneğin, tümdengelimde genel bir hipotez ya da önermenin destekçisi kanıtlara ve yargılara ulaşmak için çaba harcanırken, tümevarımda birçok farklı olayı birbiriyle karşılaştırıp onlar arasındaki temel mekanizmayı görmeye çalışmaktayız. Bilim aslında problemleri görme ve bunlara çözüm arama etkinliğidir. Ne zaman ki var olan yöntemler ve kabul gören temel kurallar karşılaşılan durumları ve sorunları açıklamakta sınırlı kalır ya da farklı bakış açılarına gereksinim duyulur, işte o zaman eski paradigmaların limitleri ortaya çıkar.

Page 8: Yaşam boyu öğrenme

Bu arada yeni arayışlara bir genel çerçeveye doğru ilerlemeye başlamaktadır. İşte paradigmal geçişin olduğu nokta böyle bir durumu ifade eder. Bu yüzden bilimde hem birikimsel ilerleme hem de devrimsel ilerleme vardır, çünkü tarih lineer olmaktan ziyade, daha kompleks bir yapıdadır. Yeni bir paradigmaya geçiş devrimsel de olsa birikimsel de olsa ortalığı gülistana çevirmeyecektir. Eski paradigmaların etkileri ve yöntemleri hala kabul görecek, işlevsel olacak, hatta birçok sorunda daha da etkili olacaktır. Bunda yeni paradigmanın yeterince bilgi birikimiyle kendini tamamlamamış oluşunun yanı sıra, eski paradigmanın yöntemsel olarak öğrenmedeki hazinesi, mirası da etkili olmaktadır. Yeni paradigma kendisini geliştirdikçe eski paradigma etkisini yitirecek ve yeni paradigma genel paradigmaya dönüşür dönüşmez de yeni sınırlar ve limitler keşfedilecek ve bu böyle devam edip gidecektir.

Page 9: Yaşam boyu öğrenme

Bu duruma bakarak aslında tüm tarihi bir köşe kapmaca oyunu olarak minimize etmek mümkündür. Önemli olan köşeyi nasıl ve niçin kapıyor olduğumuz ve bu sırada ne kadar soruna ne ölçüde verimle çözüm ulabildiğimizdir. Kuhn bu muhteşem eserinde, “yeni paradigmanın kendini kabul ettirişinden önceki ve eski paradigmanın sınırlarının görülüşüyle birlikte yeni yöntem ve tutumları gerektirdiğinin algılandığı noktada bir paradigmal kriz olmaktadır” demektedir. Bu durum yeni paradigmanın genel çerçeveye ulaşımıyla çözülecektir ve de yeni paradigma normal paradigma olacaktır.

Page 10: Yaşam boyu öğrenme

Keza, dünyada gelmiş geçmiş en büyük bilimsel yasalara imza atışıyla etkisini gösteren Newton Fiziği daha iki yüz yıl içinde yeni bir paradigmanın habercisi olmuş, arkasından Newton Fiziği, Einstein Fiziği ve görecelilik kuramına teslim olmuştur. Ne var ki Einstein fiziği; yani olasılık ve atom fiziği, genel ve özel görelilik kuramları, kendinden önce gelenleri tümüyle yok edip onların yerini almıştır demek doğru değildir. Newton fiziği ya da mekaniği büyük ölçekli nesnelerde ve olaylarda hareket ve pozisyon kavramına açıklamalar getirirken, Einstein fiziği klasik mekaniğin yetersiz kaldığı mikro nesne ve durumlarda gerekli açıklamaları sağlamıştır.

Page 11: Yaşam boyu öğrenme

Dahası, Einstein Fiziği de yerini çok geçmeden Heisenberg ve belirsizlik ilkesiyle yeni bir paradigmaya bırakacaktır. İşte bu paradigma da kuantum ve neutrino gibi yaklaşımları beraberinde getirecektir. Özetlemek gerekirse, bilimde ve onun tarihsel dinamiğinde gördüğümüz temel mekanizma bir çözüm arayışı tarihi ve bu çözüm arayışında en etkili yöntem ve kuramları oluşturma çabasıdır. Bu paradigmal geçişler ve etkiler bilim tarihi ve felsefesinde olduğu kadar aslında hayatın her alanında etkili ve benzer durumlara işaret etmektedir. Hayatımızın en temel unsuru olan eğitim sistemlerinde de böyle paradigmal geçişlere (shift) tanık olmaktayız

Page 12: Yaşam boyu öğrenme

Basitçe bir tanım yapmak istersek eğitim, yaşamda bize gerekli tüm becerileri öğrendiğimiz ortamlardır. Eğitim yerleşik hayata geçen insanlar için aslında bugünkü anlamda olmasa da hayatın her anında var olmuştur. Eğitim ilk çağlarda usta çırak ilişkisi şeklinde olmaktaydı. Örneğin, ilk ve hep verebileceğimiz bir örnek Sokrat’ın öğrencisi Platon’a eğitim vermesidir. Orta çağda kiliselerde yapılan eğitimler de bir tür usta çırak ilişkisiyle yapılan eğitimlerdir. Aslında bir çiftçinin tarlada çalışırken çocuklarıyla birlikte işe gidişi usta çırak ilişkisine dayalı eğitime en doğal örnektir.

Page 13: Yaşam boyu öğrenme

Ne zaman ki baskı makinesi kullanıma sunulmuştur, eğitim için gerekli bilgilerin insanların ayaklarına gelişi söz konusu olabilmiştir. Benedict Anderson’un Print Capitalism (Matbaa Kapitalizmi) diye adlandırdığı bu durum kitapların çoğaltılıp değişik yerlerde aynı şeylerin öğretilebilmesini mümkün kılmıştır. Böylece 15. yüzyıla gelindiğinde okul kavramının oturduğunu görmekteyiz. Hatta dünyanın ilk modern anlamdaki üniversiteleri, Paris ve Bologna, daha önce kurulmuştur (Prof. Ozkul, ders notları). Matbaa Kapitalizmi eğitimde bir devrime yol açmış ve böylece bilginin birikimini, kullanımını ve yeni teknolojilerin bulunuşunu hızlandırarak daha sonra anlatacağım durumlara imkan sağlayan bir ön paradigma olmuştur (Anderson, 2006).

Page 14: Yaşam boyu öğrenme

Paradigma açıklamasını tarihe de uygulamak zor değildir. Alvin Toffler, Üçüncü Dalga (1996) adlı eserinde tarihin üç temel gelişme çevresinde şekillendiğini ve toplumların da bu dalgalarla yaşamlarına yön verdiğini söylemektedir. Toffler’a göre, aynı Kuhn’daki paradigma geçişleri gibi, hayattaki dalgalar da bir önceki durumu etkisiz hale getirmektedir. Örneğin, Toffler’a göre ilk ciddi dalga tarım devrimidir ki bu kendisinden önceki avcı ve toplayıcı topluma yol vermiştir. İkinci dalgaysa Batı Avrupa’da başlamış ve bu sanayi devrimiyle tanımlanmıştır. Sanayi Devrimi’nin toplumunun özellikleri Toffler’a göre çekirdek aileler, eğitimin ve üretimin fabrikasyonu, kitle üretimi ve tüketimi, kitle dağıtımı, kitle eğitimi (mass education), kitle iletişimi ve de kitle imha silahları gibi niteliklerdir.

Page 15: Yaşam boyu öğrenme

Yukarıdaki durum Toffler’a göre standardizasyon, merkezileşme, senkronizasyon, konsantrasyon, organizasyon yani bürokrasi gibi temel ölçütleri de yanında getirmiştir. Toffler’a göre üçüncü dalgaysa “post-industrial” denen sanayi ötesi toplumları içermektedir. Bu durum yine Toffler’a ait Şok: Gelecek Korkusu (1996) adlı eserde dijital ve enformatik devrimle ve de teknik inovasyonun hızı ve yenilenmesiyle açıklanmıştır. 20. yüzyılın ikinci yarısında bilgisayar ve iletişim teknolojileri öyle bir hızla gelişmişlerdir ki, birçok yenilik birçok hızda ve etkide ortaya çıkmış tüm hayatı ve tüm paradigma tarihini alt üst etmiştir. Bu üçüncü dalgaya genel olarak “enformasyon çağı” denmektedir.

Page 16: Yaşam boyu öğrenme

Bu sanayi ötesi toplumda yani enformasyon çağında Toffler’a göre şu özellikler görülmektedir: Ulus devlete yoğun saldırılar olmakta ve sivil toplum kuruluşları, uluslararası organizasyonlar ve uluslar üstü oluşumlar güç kazanmaktadır. Gücün yerini paradan çok bilgi ve enformasyon almaktadır. Fiziksel malzeme üretiminden çok bilgi ve enformasyon üretimi temel üretim biçimi olmuştur. Standardizasyon kültürünün her alanda olduğu gibi eğitimde de azalması görülmektedir. İnternet demokrasisi güç kazanmıştır. Facebook ve Arap Baharı konularını hatırlayınca aslında Toffler’ın öngörülerine hayran olmamak zordur. Ama yine de Toffler bu kitabında dördüncü dalganın çok da iyi bir açıklamasını ve tahminini yapamamıştır.

Page 17: Yaşam boyu öğrenme

Dahası yeni demokrasilerle ve yeni kuruluşlarla dünyanın nasıl bir dünya olabileceği konusunda da tatminkâr bir resim sunmamış. Örneğin, ulus devletlerin yerini neyin alacağını tam olarak söyleyememiş, ya da bugünkü Amerika Birleşik Devletleri’nin nasıl bir yapıya dönüşeceği konusunda yeterli açıklamalar getirmemiştir. Toffler’in bizim için daha önemli olan görüşleri aslında Şok: Gelecek Korkusu (1996) adlı kitabındadır. Toffler, bu eserinde artık günümüzde toplumların müthiş bir korku içinde olduğuna işaret etmekte ve bu korkuya gelecek korkusu demektedir çünkü yeniliklerin ve değişimin hızının inanılmaz bir duruma ulaştığını söylemektedir.

Page 18: Yaşam boyu öğrenme

Hayat öyle bir hız almıştır ki biz doğduğumuzdaki bilgiler üniversiteyi bitirinceye kadar en az dört katına ulaşmaktadır. Geçici bilgilerin yerini yeni geçici bilgilere bıraktığı hızlı bir hayatın ortasındayız. Bu hız her şeyi, ama her şeyi etkilemektedir. Los Angeles’taki California Üniversitesi’nin öğrencileri bir haftalık tatillerinde parti yapmak için Florida’ya giderken New York’taki öğrenciler Los Angeles plajlarında aynı anda tatile gelmektedirler. İnsanlar Avrupa’daki cilt bakım uzmanlarına görünmeye gidip, Londra’da kahvaltı edip başka bir ülkede öğle yemeği yemektedirler.

Page 19: Yaşam boyu öğrenme

Hayat öyle bir hız almıştır ki biz doğduğumuzdaki bilgiler üniversiteyi bitirinceye kadar en az dört katına ulaşmaktadır. Geçici bilgilerin yerini yeni geçici bilgilere bıraktığı hızlı bir hayatın ortasındayız. Bu hız her şeyi, ama her şeyi etkilemektedir. Los Angeles’taki California Üniversitesi’nin öğrencileri bir haftalık tatillerinde parti yapmak için Florida’ya giderken New York’taki öğrenciler Los Angeles plajlarında aynı anda tatile gelmektedirler. İnsanlar Avrupa’daki cilt bakım uzmanlarına görünmeye gidip, Londra’da kahvaltı edip başka bir ülkede öğle yemeği yemektedirler. Toffler, bu durumun aslında toplumda ya da yeniliklere ve değişime hazır olmayan kesimlerde müthiş bir korkuya ve gelecek kaygısına yol açtığını söylemektedir.

Page 20: Yaşam boyu öğrenme

İnsanlar işe başladıklarında o işi zaten geçici ve kendilerini de orada geçici görmektedirler. Okulda öğrendiklerinin bir faydasını göremeden yeni şeyler öğrenmek zorunda kalan insanlar işlerinden ve kurumlarından çok mesleklerine aidiyet beslemektedirler. Aile kavramı, evlilik ve aşk, okul ve öğretim, her şey tamamıyla değişmektedir. Tarihin görebileceği en büyük devrimin tam ortasındayız. Aileler ancak geçici ve yeni dinamikte olabilecektir. Geçici ilişkiler ve alternatif aşk yaşantılarının yoğun olacağı, sanatın ve bilimin, hatta hayatın bir deneysel tasarım alanına dönüşeceği müthiş bir devrimin ortasındayız.

Page 21: Yaşam boyu öğrenme

İşte böyle bir ortamda eski sistem eğitim işlevsel değildir. Öğrencilerin nota ve dereceye dayalı sistemde öğrendikleri zaten okuldan mezun olunca anlamını ve işlevini yitirmektedir. Çünkü yaşam ve bilgiler korkunç bir hızla değişip gelişmektedir. Toffler’a göre eğitimde notlar ve dereceler ortadan kalkacaktır. Öğrenciler bilgisayarla istedikleri dersi istedikleri yerde öğrenebileceklerdir. İnsanlar neyi isterlerse onu öğreneceklerdir. Eğitimde merkeziyetçilik ve standardizasyon etkisini yitirecektir.

Page 22: Yaşam boyu öğrenme

Toffler, her ne kadar değişimin, üçüncü dalganın ve günümüzdeki gelecek korkusunun nedenleri konusunda derinlemesine bir örnekler kataloğu sunsa da, bugünkü bu devrimin nedeni (causality) konusunda bir bilgi verememiş, hatta belki de tüm çalışması bu yüzden temelsiz kalmıştır. Kitapta görebildiğim tek nedensellik açıklaması değişimin hızı ve yeniliklerdir. Değişim çok hızlı olmaktadır ve devir hızı inanılmaz yüksektir. Yeniler her gün yerlerini başka yenilere bırakmakta, gelenler gidici olmaktadır. Tüm bunlar sonuçtur. Toffler, nedenselliği vermemiştir. Sonuçta tüm değişimi teknik inovasyon ya da teknik hızdaki gelişmeler yardımıyla açıklamak mümkün olsa da yeterli olmamaktadır.

Page 23: Yaşam boyu öğrenme

Eğitim açısından biraz daha yakından analizde bulunacak olursak; eğitim de tarih boyunca değişimden etkilenmiş, o da paradigmalara paralel paradigmaları yaşamış ve yaşamaktadır. Yukarıda kısaca eğitimdeki kurumsal gelişmeleri anımsatmıştım. Bu süreç usta çırak ilişkisinden başlayıp baskı makinesinin etkisiyle okulların oluşumuyla devam etmiş ve daha sonraları da Sanayi Devrimi’yle eğitimin bir sanayi oluşu, fabrikasyon ya da “Industrialization of Education” halini almıştır. Nasıl ki Sanayi Devrimi standart ürünleri üretmekte ve kitle üretimi ve tüketimini gerektirmekteyse bu üretim biçiminin eğitim biçimi de benzer olmuştur.

Page 24: Yaşam boyu öğrenme

Eğitim, fabrikasyon şeklinde standart insanlar üreten bir mekanizmadır. Bu insanların işlevi Sanayi Devrimi sonucunda oluşan üretim biçimine en verimli biçimde katkıda bulunmaktır. Bugünkü eğitim paradigmasını bu bakış açısıyla yorumlamak mantıklı olacaktır. Üretim biçimi, üretim araçları ve tüketim pazarları ve de eğitim sistemi arasındaki ilişki çok anlamlıdır. Bugün kaçıncı dalga olursa olsun kitle üretimi ve eğitimin merkeziyetçi yapısı değişmektedir. Yani, eğitimde yeni bir paradigmaya geçiş vardır. Bu durumu Üstat Kuhn’un deyimiyle açıklarsak, eski paradigmayla yeni paradigma arasındaki “kriz” dönemindeyiz demek uygun olabilir.

Page 25: Yaşam boyu öğrenme

Weber, sistemlerin kalıcı, iş bölümlü ve hiyerarşik oluşuyla rasyonel bir yapıya kavuşacağını vurgularken arktik bugün geçicilik, yenilik, derinlemesine ve disiplinler arası uzmanlık önem kazanmaktadır. Meslek kavramına yeni anlamlar yüklenmektedir. Eğitim de bu bağlamda işlev vermeye yönelmiştir. Birçok şirket kendi üniversitelerini kurarken birçok kurum ve kuruluş kendi eğitim yöntemlerini çeşitlendirmeye gitmektedir. Yani, değişimin hızı ve yenilikleri eğitimin hızını ve yöntemlerini de derinden etkilemektedir. Üzücü olan şudur ki, bir sonraki paradigma çıktığında bu yeni paradigma da artık eskimiş olacaktır.

Page 26: Yaşam boyu öğrenme

Gelecek korkusu aramızda gezmeye devam edecektir, çünkü gelecek ya hep zamanından önce gelir ya da hep gelecek olarak kalır. Ne var ki yeni paradigmaları çalışırken daha farklı bir paradigmal bakış geliştirmek de mümkündür. Yeni bir paradigmal bakış için en önemli etken hayal gücüdür. Hayal gücünün özgür, olumlu ve yapıcı bir yönde çalışması tüm dünyadaki açlığı doyuracak ve de tüm sorunsallara ilişkin yeni bir perspektife pencere açacaktır. Bu yüzden özgür düşünce yeni bir eğitim paradigmasının en temel niteliği olmalıdır. Son savaş belki de düşünceyi özgürleştirme savaşı olacaktır. Dileriz ki insanlar bunu düşünceyle yaparlar, aletlerden uzak durmayı başarabilirler. Böylece şiddetin paradigması da iflas eder.

Page 27: Yaşam boyu öğrenme

Geleceğin üniversiteleri ve kampüsleri özgür düşüncenin filizlendiği, harmanlandığı ve somutlaştığı ilk yerler olmalıdır. Üniversitelerin temel amacı dinamik bir hayatta hangi paradigma olursa olsun bireyin ayakta kalmayı başararak yeni koşullara dimdik ayakta yanıt verebilmesi olabilmelidir. Bugün dünyada ancak bir milyar insan internet erişimine sahipken, yeni kampüsler tüm erişim, erişilebilirlik ve insana dair sağlık, ekonomik, sosyal ve psikolojik sorunları çözme odaklı olmalıdır. Eğitim tarihindeki en son paradigma dalgası olarak yaşam boyu öğrenmeyi gösterebiliriz. Hiç kimse geleceğin nasıl olması gerektiği konusunda söz sahibi olan, geleceği yasayacak olan gençlere, insanlara, yaşlılara, engellilere başvurmamakta ve kendi paradigmalarını tüm dünyaya dayatmaktadır. Jarvis de kitabında bunu söylemektedir.

Page 28: Yaşam boyu öğrenme

Yasam boyu öğrenme de bir üretim biçiminin sonucudur. Bunu Jarvis’in kitabından öğreniyoruz. Üretim biçimi yaşam boyu öğrenmeyi gerektirmektedir çünkü okullarda öğrenilenler üretim yerlerinde, sanayilerde, fabrikalarda yetersiz kalmakta ve buralarda çalışırken okullarda öğrenilenler eskimiş olmaktadır. Bunda yine koşuma vurulan bireydir. Birey yaşam boyu öğrenirse işinde başarılı olur ve işte tutulur. Yoksa Toffler’ın dediği gibi gelenler gidicidir. Bireyin suçu birey olmaktır. Bu yüzden, yeni paradigma ne isterse onu yapmak zorundadır. Birey, bireyciliğin felsefesinin yazıldığı Amerikan toplumunda bile böyledir. Birey değildir. Aslında herkes bir çarkın dişlileridir; bu çark hangi hızda ve yönde dönerse birey de öyle olmalıdır yoksa çarkın dişlileri arasında ufalanacaktır.

Page 29: Yaşam boyu öğrenme

Yaşam boyu öğrenme bireye insani, vicdani, ruhsal yetiler ve karakter özellikleri kazandırmalıdır. Böyle bir yaşam boyu öğrenme aslında hep vardır. Bunu yeni paradigma, başarılı bir paradigma daha da düzenle hale getirmelidir. Eğitimde standartlar ve notlar kalkabilir, Toffler böyle diyor; yine de minimum bir standart olmalı ve yol haritalarından faydalanılmalıdır. Her yaşam boyu öğrenme kaynağı da açıklık esasıyla ve e-öğrenme teknikleriyle sunulmalı ve isteyenlere bu açıklık derhal verilmelidir. Esneklik ve açıklık eğitimin temel özelliklerinden olmalıdır. Uzaktan öğrenmenin yanı sıra “Harmanlanmış Öğrenme” ye de yatırım yapılmalı ve insanların kinestetik yakınlıkla birbirlerine olan bağları güçlü tutulmalıdır.

Page 30: Yaşam boyu öğrenme

Yaşam boyu öğrenme toplumun her kurumunda ve her yerinde olup her an geri bildirimlerin yapıcı ve geliştirici biçimde insani gücendirmeden alınabileceği geri bildirim veri tabanları olmalıdır. Bu geri bildirim, veri tabanları çok çeşitli olabileceği gibi evrensel tasarımla da olabilir. Ron ve Susan Zemke “Yetişkin Öğrenimi Hakkında Bilinen 30 Şey” adlı araştırmalarında yetişkin öğrenmesini üç temel grupta sınıflandırmışlardır. Bunlardan ilki yetişkinlerin öğrenme motivasyonudur. Bu bağlamda yetişkinler öğrenme deneyimleri arayışı içindedirler. Yetişkinler başkalarının yaşanmışlıklarına bakarak kendilerinin karşılaştıkları benzer durumlara uyarlama motivasyonu içindedirler. Örneğin, evlilik, ayrılık, taşınma gibi konularda başkalarının deneyimlerinden yararlanmak bu gruba girer.

Page 31: Yaşam boyu öğrenme

Yetişkin öğrenmesine dair ikinci temel gözlemse içerik tasarımıyla ilgilidir. Yetişkinler yeni bilgi ve becerilerini ilintilendirmek istemektedirler. Dahası, yetişkinler çok fazla araştırma ve kuramsal öğrenmelerden çok uygulamalı ve daha çok bir konuya odaklı öğrenmeleri tercih etmektedirler. Zemke’lerin araştırmasında vurgulanan üçüncü grup özellikse yetişkinlerin sınıf içi durumlarıdır. Yetişkinler sınıf içinde egolarının zedelenmesini istememektedirler. Yeni bilgilerin önceki öğrenmeler ve deneyimlerle bağlantılandırılmasını istemektedirler. Fiziksel ve ruhsal olarak rahat bir ortam arzulamaktadırlar. En önemlisi de yetişkinler sınıf ortamına beklentilerle gelmektedir.

Page 32: Yaşam boyu öğrenme

Tartışmamızı sonlandırmak istersek, evet, tüm teknik ve bilimsel, sosyal ve kültürel tarihte olduğu gibi eğitim alanında da yeni krizler ve geçişler yaşanmaktadır. Bu geçişlere büyük ve egemen ölçekli olduklarında paradigma dendiğini yukarıda söylemiştim. Bu paradigmal geçişler eğitimde de açık seçik görülmektedir. Bugün klasik eğitim sisteminden, yani Sanayi Devrimi’nin gerektirdiği fabrikasyon şeklinde eğitimden daha bireyselleştirilmiş ve de sınıf ortamının yanı sıra uzaktan, mobil, senkron (eş zamanlı) ve asenkron (eş zamansız) yöntemlerle yeni üretim biçiminin, yeni toplumun, enformasyon toplumunun gerektirdiği yönde bir paradigmaya geçiş gözlenmektedir.

Page 33: Yaşam boyu öğrenme

Jarvis, Küreselleşme, Yaşam Boyu Öğrenme ve Öğrenen Toplum (2007) adlı eserinde bunu vurgulamaktadır. Jarvis’e göre yeni paradigmayla bir bilgi ekonomisi doğmuştur. Yaşam boyu öğrenme de bu bilgi ekonomisine yatkın bireyler için hazırlanmış bir program olup üretim biçimine hizmet edecek şekilde tasarlanmaktadır. Dahası, sadece yaşam boyu öğrenme ve bilgi ekonomisinin üretime hizmetinin amaçlanmasının yanı sıra, bilimsel ve tüm sistematik araştırmalar da bu durumdan etkilenmiş ve de bu doğrultuda ilerlemek zorunda kalmışlardır.

Page 34: Yaşam boyu öğrenme

Sonuçta farklı bir başlangıç noktası alternatif bir paradigmaya götürecektir. “Bu yeni başlangıç noktasında dinamik gerçeklikler ortasında nasıl bir kalıcı karakter ve öğrenme sistemine sahip olunmalıdır ki her dinamik gerçeklikte birey başarılı bir şekilde hayatını sürdürebilsin” sorusu bu yeni eğitim paradigmasının temel ontolojik ve epistemolojik sorusu olmalıdır. Bir örnekle ifade edecek olursak başarılı bir eğitim paradigması bir öğrenenine hem sörf yapmayı öğretirken öyle bir karakter özelliği vermelidir ki bu sörfçü sörf anında dalganın beklenmedik büyüklükte olmasından etkilenmemeli ve sörf yapma tekniğini bu yeni ve büyük dalgaya uyarlayabilmelidir. Böyle bir eğitim paradigması başarının paradigması olacaktır. Yoksa her yeni paradigmal geçişte eğitim tarihi tersine dönecek, eğitim felsefesi de bu tersine dönmüş eğitim tarihinin içinde yerini alacaktır.

Page 35: Yaşam boyu öğrenme

Kaynakça:• Anderson, Benedict. (2006). Print Capitalism.

Imagined Communities, Verso; New Edition • Jarvis, Peter. (2007). Küreselleşme, Yaşam Boyu

Öğrenme ve Öğrenen Toplum, Routledge.• Özkul, Ali Ekrem. (2012). Uzaktan Eğitimde Ileri

Konular Seminer Notları. Eskişehir Anadolu Üniversitesi.

• The Structure of Scientific Revolutions. (1962)2012 tarihinde

• Wikipedia: en.wikipedia.org/wiki/the_structure_of_scientific_revolutions adresinden alındı

Page 36: Yaşam boyu öğrenme

• Toffler, Alvin. (1996). Üçüncü Dalga. İstanbul: Altın Kitaplar Basımevi.

• Toffler, Alvin. (1996). Şok: Gelecek Korkusu. İstanbul: Altın Kitaplar Basımevi.

• Ron and Susan Zemke. (9 March 1984). 30 things we know for sure about adult learning: Natinonal Institute for staff and Organizational Development.