İzzettin Kassam’dan Bugüne Filistin’de Direnişin

Tarihi

Hazırlayan:Ahmet Varol

Filistin bir bütün olarak İslâm toprağıdır.

Siyonist işgal gayri meşrudur. Siyasi komplolarla ve şiddet yoluyla gerçekleştirilmiştir.

Filistin davası bir Ortadoğu veya Arap – İsrail sorunu değil ümmetin ortak davası, işgal altındaki toprakların kurtuluşu için sürdürülen mücadele de ümmet adına bir mücadeledir.

Tüm Müslümanların Filistin davasına İslâmî bilinç ve duyarlılıkla yaklaşması gerekir.

Filistin Tarihinin Anahatları638: Hz. Ömer’in fethi

1099: Haçlı işgali

1187: Haçlı işgalinden kurtarılması

1517: Osmanlı hâkimiyetine geçmesi

1917: İngiliz işgali

1948: İsrail işgal devletinin kuruluşu

1967: Altı Gün Savaşı ve ikinci büyük işgal

İsrail’in kuruluş ilanından sonra BM, 181 sayılı Genel Kurul kararıyla Filistin’i işgalcilerle Filistinliler arasında paylaştırdı.

İşgal devletinin kuruluş ilanıyla çıkan savaşta yerli işbirlikçi yönetimlerin ihanetleri sonucu Filistin’in bir kısmı daha işgalcilere verildi.

Filistinlilerin herhangi bir devlet kurmalarına imkân tanınmadı. Bu yüzden Batı Yaka ve Doğu Kudüs, Ürdün’ün, Gazze ise Mısır’ın hâkimiyetine verildi.

Buralar da 1967 Haziran Savaşı ihanetiyle işgalcilere devredildi.

İzzettin el-Kassam

Muhammed İzzeddin ibnu Abdülkadir el-Kassam, 1880'de Suriye'nin Lazkiye şehrine bağlı bir sahil ilçesi olan Cebele'de dünyaya geldi.

İlk öğrenimini kendi memleketinde tamamladı.1896’da Mısır’ın Ezher Üniversitesi’nde öğrenim görmeye başladı ve 1906’da buradaki öğrenimini tamamladı.

Filistin'e varınca Hayfa’ya yerleşti. Burada hem öğretim, hem de halkı İslâmi yönden şuurlandırmak için vaaz ve irşad çalışmaları başlattı. Vaazlarında Siyonist tehlikeye dikkat çekiyor, halkı bu tehlikeye karşı uyanık olmaya çağırıyor ve cihada teşvik ediyordu.

5 Nisan 1931'de fiilen cihad başlatıldı ve bu tarihte Şeyh Kassam'ın mücâhidleri el-Yecur'a düzenledikleri bir saldırıda bazı işgalci İngilizleri ve onlarla işbirliği içindeki üç Siyonisti öldürdüler.

Bu olayın arkasından gerek İngiliz işgalcilere ve gerekse onların getirip Filistin topraklarına yerleştirdikleri Siyonist teröristlere karşı çeşitli eylemler gerçekleştirildi.

İngiliz işgalciler 500 kişilik bir mücehhez birlikle karadan ve havadan onları kuşatıp teslim olmalarını istediler. Onlar karşı koymayı tercih ettiler. Bu kuşatmada Şeyh Kassam'ın beraberinde sadece 14 mücahit bulunuyordu.

İzzettin Kassam, 1935'te beraberindeki bazı mücahitlerle silah eğitimi için Cenin yakınındaki Ya'bed dağına çıktığı sırada İngilizlere casusluk yapan biri tarafından yeri ihbar edildi.

Şeyh İzzettin Kassam ve beraberinde şehit edilen mücahitlerin kabirlerinin bulunduğu kabristan

19 Kasım 1935’te meydana gelen bu çatışmada Şeyh İzzettin Kassam, Şeyh Yusuf Abdullah,

Şeyh Ömer Hasan Sa'di ve Hanefi ismiyle tanınan Mısırlı bir mücahid şehit edilirken diğer

mücahitler İngilizlere esir düştü.

Şeyh Kassam âlim ve mücahit biriydi.Kendisi Filistin cihadına öncü olduğu gibi adı

sembol bir isim olmuştur.Hamas’ın askerî kanadı adını onun adından

almaktadır.Filistin âlimleri cihada önderlik ederken

Türkiye’de DİB’nın Kudüs’ü İsrail şehri olarak göstermesine nasıl bakacağız?

Bizim önce bu çarpık anlayışa karşı mücadele etmemiz, kafalardaki işgale son vermemiz

gerekir.

1936 Hareketi1936 hareketinin

öncülüğünü Kudüs Müftüsü Emin el-Huseyni yapmıştı.

Emin el-Huseyni de bir ilim adamı ve aynı zamanda bir hareket önderidir.

1936 Hareketi, dokuz ay süren bir boykottur.

Bu boykot İngiliz işgalcileri dize getirme noktasına varmıştı.

Fakat bazı yerli işbirlikçilerin devreye girmesi ve eylemcilerin yanıltılmaları sonucu kırılmış ve asıl amacına ulaşması engellenmiştir.

1948 Savaşı 1948 Savaşında

mücahitlerin önderi Abdülkadir el-Huseyni idi.

Huseyni ailesi Filistin’de direnişe öncülük eden geniş ve saygın bir ailedir. Bu aileden birçok önemli şahsiyet çıkmıştır.

Mücahitler Siyonist işgalcilerden gasp ettikleri bölgelerin çoğunu kurtardılar.

Fakat günümüzde olduğu gibi 1948 savaşında da yerli işbirlikçiler Filistin direnişine ihanet etti.

Savaşa müdahale ederek Filistin’i işgalcilere teslim ettiler.

Sol ve Arap Ulusçusu Akımların Filistin Direnişine Etkisi

Arap dünyasında sol ve ulusçu akımların yaygınlaşması Filistin direnişini de etkilemiştir.

Bu etkilenmenin bir sonucu Fetih örgütünün ortaya çıkmasıdır.

Fetih: Hareketu’t-Tahriri’l-Vataniyyi’l-Filistini adlandırmasının aradan vâv atlanarak tersten kısaltmasıdır. el-Fetih isimlendirmesi galattır.

Fetih, Nasır darbesinden sonra Kuveyt’e kaçan Arafat tarafından burada 1958 civarında kurulmuştur.

Fetih kurulduğunda Arafat, Nasır’la arayı düzmüştü. Fetih de Nasırcı, Arap ulusçusu ve sol bir harekettir.

Asıl adı Abdurrahman Abdurrauf Arafat el-Huseyni olan Yasir Arafat 1929 Gazze doğumludur. Huseyni ailesine mensubiyeti anne yönündendir. Ama annesinin de aslen bu aileye mensup olmadığı söyleniyor.

1951'de Kahire Üniversitesi'nin Mühendislik Fakültesi'ne girdi.

1952'de Filistinli Öğrenciler Federasyonu'nun başkanlığına getirildi ve 1956'ya kadar bu görevi sürdürdü.

Arafat’ın hayatının farklı dönemlerinden kareler

Mısır’da Müslüman Kardeşler cemaatine girdi. Bu yüzden Abdunnasır darbesinden sonra Kuveyt’te kaçtı ve orada müteahhitliğe başladı.

1956’da Abdunnasır’la ilişkileri yeniden düzdü.

Abdunnasır darbesi döneminde Müslüman Kardeşler’le bağlantısı sebebiyle Mısır’dan kaçan Arafat daha sonra sosyalist Arap ulusçusu anlayışı Filistin’e taşıyan Fetih örgütünü kurmuştur.

Arafat, Cemal Abdunnasır muhabbeti

FKÖ’nün KuruluşuFilistin Kurtuluş Örgütü

(FKÖ) 1964’te Filistin’deki direniş gruplarını tek bir çatı altında birleştirme amacıyla kurulmuştur.

Kuruluşunda sosyalist ve Arap ulusçusu Cemal Abdunnasır’ın büyük rolü vardır.

Kuruluşunda başkanlığına Prof. Ahmed Şukeyri getirildi.

FKÖ, kurulmasından sonra Arap ülkeleri ve BM tarafından Filistin halkının resmi ve yasal temsilcisi kabul edildi.

Kuruluşunda Fetih örgütü FKÖ’ye girmedi.

Fakat daha sonra girdi ve 1969’da FKÖ liderliği de Fetih’in lideri Yasir Arafat’a geçti.

Arafat ölümüne kadar bu örgütün liderliği görevini sürdürdü.

Bir zamanların eylemci ve direnişçi Arafat’ı, daha sonra uzlaşmacı ve görüşmeci Arafat’a dönüştü.

Namaz kılan Arafat.

Arafat tabancasını yanından ayırmıyordu

Oslo sürecindeki Arafat

Oslo sürecinin yıprattığı Arafat

Müslüman Kardeşler’in Filistin Direnişindeki Yeri

İmam el-Benna davet ve eğitim çalışmalarında Filistin davasına öncelikli olarak yer veriyordu.

Cemaatinin mensuplarını Filistin konusunda duyarlı olmaya çağırıyordu.

1948 Savaşında Filistinli mücahitlerin yanında savaşmaları için İhvan gençlerini gönderdi.

İmam el-Bennâ ayrıca Filistin'e tebliğ yapmaları üzere bazı gençleri gönderdi. Onlar, Filistinli gençleri çeşitli askeri kamplarda eğittiler ve bu gençler daha sonra Filistin'deki İslâmi hareketin çekirdeğini oluşturdular.

İmam el-Benna’nın gönderdiği mücahitler aynı zamanda Filistin’de İhvan’ın temellerini attılar.

Mavi Nil ile Beyaz Nil’in birleşmesi gibi İzzettin Kassam kaynağından beslenen direniş

bilinciyle İmam el-Benna kaynağından beslenen mücadele bilinci Filistin’de buluştu ve bundan

Filistin İslâmî hareketi doğdu.

1937’de Filistin'in Askalan şehrinin el-Cevra köyünde dünyaya gelen Ahmed Yasin Gazze'de İslâm Merkezi'ni kurmasından sonra iyice tanındı ve Filistin'in her tarafında adı duyulmaya başladı.

Şeyh Ahmed Yasin de işte bu kaynaktan beslenmiştir.

Şeyh Ahmed Yasin Filistin İslâmî hareketinin Müslüman Kardeşler’in metot ve bilincine göre şekillenmesine öncülük etmiştir.

İslâmî direniş bilincini güçlendirme çabalarından dolayı işgalciler tarafından hapse atıldı.

Şeyh Ahmed Yasin’in felçli ve tekerlekli sandalye mahkûmu olmasına rağmen onun medresesinden pek çok değerli hareket önderi yetişti.

22 Mart 2004 tarihinde sabah namazından çıktığı sırada işgalcilerin attığı füzelerle şehit edildi.

1987 İntifadası ve Hamas’ın İlanı1987 intifadasına

İslâmî hareket öncülük etmiştir.

Yeni bir döneme girildiğinden fiili mücadelenin organize edilmesi için 14 Aralık 1987’de Hamas’ın kuruluşu ilan edildi.

Hamas, Filistin İslâmî Direniş Hareketi adının

kısaltmasıdır.

Hamas, kökü eskiye giden bir yeniden yapılanmadır.

Müslüman Kardeşler’den kopma değil, Filistin’deki fiili mücadele şartlarına göre onun devamı niteliğinde bir örgütlenmedir.

Şeyh Ahmed Yasin 22 Mart 2004 tarihinde bir sabah namazı

çıkışında şehit edildi.

Başta hareketin kurucusu ve ilk lideri Şeyh Ahmed Yasin ve ondan sonra bayrağı teslim alan Prof. Abdülaziz Rantisi olmak üzere hareketin birçok lideri ve ileri geleni işgal devletinin saldırılarında şehit edildi.

Mercu’z-Zuhr sürgünlerinin de başkanlığını ve sözcülüğünü

yapan Prof. Abdülaziz Rantisi, Şeyh Ahmed Yasin’den 25 gün

sonra 17 Nisan 2004’te Siyonistlerin füzeleriyle şehit

edildi.

Şeyh Ahmed Yasin’den sonra sorumluluğu yüklenmenin ölümü göğüslemek anlamına gelmesine rağmen Rantisi bundan kaçınmadı ve şehadeti kucakladı.

Rantisi’nin arabası Gazze şehrinin kuzeyindeki el-Gifari mahallesinde bulunan el-Cela

caddesinde işgalci saldırganların helikopterleri tarafından atılan iki füzeye

hedef oldu.

23 Ekim 1947 tarihinde Yafa’nın Yebna köyünde dünyaya gelen ve 22 Nisan 2004’te Gazze’de şehit olan Abdülaziz Ali er-Rantisi, Filistin’deki İslâmî mücadelenin kilometre taşlarından biridir.

İslâmî mücadeledeki kararlılığı sebebiyle gerek işgal devleti ve gerekse Özerk Yönetim tarafından değişik zamanlarda hapse atılan Rantisi 10 Haziran 2003’te de işgal devleti uçaklarının füzelerine hedef olmuş fakat yaralı olarak kurtulmuştu.

Rantisi, bayrağı teslim aldığında ABD ve İsrail’in temennilerini yorum diye piyasaya sürenler Hamas’ta liderlik kavgası olacağını ileri sürmüşlerdi. Oysa Hamas’ta liderlik nimete konmak değil büyük bir fedakârlığı göğüslemektir.

Hamas’ın şehadetle sonsuzluğa adını

yazdıran liderlerinden

Cemal Mansur

Hamas liderleri kendileri sırça saraylara çekilip başkalarını öne sürmedi, tehlikeyi en önce kendileri göğüslediler.

Cephede düşmanın karşısında yer alarak mücadeleye öncülük ettiler.

Bu yüzden Hamas direnişine öncülük edenlerin birçoğunun şehit edildiğini görürüz.

Ama onların şehit edilmesiyle hareket zayıflamadı bilakis daha da güçlendi.

Filistin Âlimler Birliği Başkan Yardımcısı

Cemal Selim de Cemal Mansur’la birlikte

şehit oldu

Hamas, özgürlük mücadelesinin yanı sıra İslâmî bilgi ve bilince de önem verdiğinden ilim ve davet öncülerini saflarında toplamıştır. Pek çok değerli ilim adamının bu hareketin saflarında yer aldığını görürüz. Onlardan bazıları da şehitler kervanına katılmışlardır.

Hamas’ın şehitler kervanına katılan

liderlerinden İbrahim el-Mukadime.

Hareketin Gazze’deki liderlerinden el-

Mukadime 8 Mart 2003’te şehit edildi.

Şeyh Ahmed Yasin şöyle diyordu: “Bizim yolumuz cihad, şehadet ve fedakârlık yoludur. Yolumuz dikenli ve fedakârlıklar gerektiren bir yoldur. Ancak peygamberlerin izlerinden gidenler hak üzere kararlıdırlar ve yollarına devam ederler..."

Hamas liderlerinden İsmail Ebu Şenneb de 21 Ağustos 2003 tarihinde ABD’nin İsrail’e ikram ettiği Apaçi helikopterlerinden atılan füzelerle iki koruma görevlisiyle birlikte şehit edildi.

İsmail Ebu Şenneb, siyasi, akademik ve örgütçü kişiliği kendinde birleştirmiş bir liderdi. En etkin olduğu kitlesel kuruluş ise uzun süre başkanlığını yaptığı Mühendisler Sendikası idi.

Hamas’ın Batı Yaka bölgesindeki liderlerinden Salahuddin Nuruddin Derveze de 25 Temmuz 2001 tarihinde işgal güçlerinin tanklarından atılan mermilerle şehit edildi.

Zengin bir aileye mensup olan Salahuddin Nuruddin Derveze aynı zamanda cömert kişiliğiyle, sürekli ihtiyaç sahiplerinin yardımına koşmasıyla tanınırdı. Bu yüzden çevresinde Ebu’n-Nur olarak anılırdı.

Dahlan çetesini Gazze’den süpürerek bölgede fitnenin kaynağını kurutmayı başaran, Heniyye hükümeti İçişleri Bakanı Said Sıyam da işgalcilerin Gazze’ye yönelik geniş çaplı operasyonunda 15 Ocak 2009 tarihinde şehit edildi.

"Allah yolunda ölmek en yüce arzumuzdur" ilkesiyle yetişen Hamas önderlerini ölüm korkutamadığı için Siyonist işgalcinin azgınlığı da yıldıramamış, korkutamamıştır. Onlar bütün bu azgınlığa rağmen kararlılıklarından bir adım geri atmamışlardır.

Aynı zamanda Filistin’in tanınmış ilim adamlarından olan dava önderi Prof. Dr. Nizar Reyyan, Siyonist işgalcilerin son Gazze saldırılarında, 1 Ocak 2009’da ailesinden on beş kişiyle birlikte şehit edildi.

Gazze İslâm Üniversitesi’nin Usûlu’d-Din Fakültesi’nde hadis profesörü olan ve pek çok ilmî esere imza atan Prof. Nizar Reyyan, cephede görev çıktığında dersi bırakıyor, silahını alıp mücahitlerle birlikte en ön safta yerini alıyordu.

Uzun yıllar Hamas’ın askeri kanadı durumundaki İzzettin Kassam Birlikleri’nin liderliğini yapan Salah Şehâde, 22 Temmuz 2002 gecesi içinde bulunduğu binanın bombalarla üzerine yıkılması suretiyle şehit edildi.

İşgal devleti Hamas’ın siyasi liderlerini hedef alırken askerî liderlerini ve cephe komutanlarını ihmal edecek değildi. İzlerini tespit ettiğinde içinde bulundukları bir apartmanın tümünü üzerlerine yıkmak ve beraberlerinde onlarca insanı katletmek suretiyle de olsa onları ortadan kaldırmaktan çekinmiyordu.

Elli yıllık ömrünü İslâmî mücadeleye vakfeden Komutan Salah Şehade, işgal devletinin zindanlarında on yıl kaldı. Hamas’ın askeri kanadının lideri olması sebebiyle uzun yıllar işgal devletinin arananlar listesinin birinci sırasındaydı.

Siyonist işgal devletinin en çok hedefinde olan mücahit liderlerinden biri de İzzettin Kassam Birlikleri’nde şehadet eylemleri biriminin başkanı olarak bilinen Yahya Ayyaş’tı. O, işgalcilerin sağladığı üç kuruşluk dünya menfaatlerine aldanarak vatanlarına ihanet eden işbirlikçiler vasıtasıyla şehit edildi.

İşgal devletinin insanlık dışı cinayetlerinde hedef alınan direniş liderlerinden biri de İslâmî Cihad Hareketi’nin kurucusu ve başkanı Dr. Fethi Şikaki’ydi.

Siyonist devletin katilleri Dr. Fethi Şikaki’yi Malta’da ikamet ettiği bir otelin önünde bulup şehit etmişlerdi. Bu olay Siyonist devletin terörü uluslararası boyutta sürdürdüğünü gösteriyordu. İşgal devletinin sicilinde bundan başka da birçok uluslararası terör eylemi olduğu halde çağdaş emperyalizmin terör listesine alınmıyor.

İşgal devletinin tehditlerine ve terör saldırılarına rağmen ısrarla yollarına devam eden direniş liderlerinden Dr. Mahmud Zehhar.

“Mü'minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah'a verdikleri söze sadık kaldılar. Onlardan kimi (Allah yolunda şehid edilmek suretiyle) adağını yerine getirdi, kimi de (şehid olmayı) beklemektedir. (Ahidlerinde) hiçbir değişiklik yapmamışlardır.” (Ahzab, 23)

Müslüman Kardeşler cemaati 1948’de işgal edilmiş bölgede “İslâmî Hareket” adıyla faaliyet yürütmektedir. Bu bölgedeki İslâmî Hareket’in lideri Şeyh Râid Salah aynı zamanda Siyonistlerin saldırılarına ve tehditlerine karşı Mescidi Aksa’yı ayakta tutmak için sürdürdüğü mücadeleyle tanınıyor.

Filistin direnişinde kadınların da önemli rolü var. Yerine göre şehit annesi, yerine göre şehit eşi, yerine göre bizzat direnişçi olarak mücadeleye katılırlar. Direniş liderlerinden Cemal Mansur’un eşi Muna Mansur da direniş bayrağını şehit eşinden devraldı.

Kadınlar yerine göre meydanlara çıkıp işgale karşı seslerini yükseltiyor, kutlu direnişe sahip çıkıyorlar.

Filistinli kadın hayatı bütün yönleriyle yaşıyor. Yerine göre işgal karşısındaki varlık mücadelesinde ön saflarda yerini alıyor; "intifadada ben de varım" dediğinden dolayı İsrail zindanlarına atılıyor ve hayatını orada en kötü şartlarda sürdürmek zorunda kalıyor.

Siyonist devletin bütün saldırgan tutumuna rağmen dize getiremediği Gazze.

Gazze işgalciyi gasp ettiği topraklardan sürmenin yolunun direniş olduğunu da ispat etti.

“Onlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle onlara azap etsin, onları rezil etsin, onlara karşı size zafer versin ve mü'minler topluluğunun gönüllerini ferahlandırsın.” (Tevbe, 14)