İLETİŞİM -...

Preview:

Citation preview

İLETİŞİMHerhangi bir kişiden diğer bir kişi veya kişilere bilgi, veri, anlayış ve sezgi aktarmasına İLETİŞİM denir.

İLETİŞİM UNSURLARIİLETİŞİM SÜRECİİLETİŞİM SÜRECİNİN TEMEL FAKTÖRLERİİLETİŞİMİ ENGELLEYEN FAKTÖRLERİYİ BİR İLETİŞİM İÇİN GEREKENLERORGANİZASYONLARDA İLETİŞİM ŞEKİLLERİ

KLASİK İLETİŞİM YÖNTEMİ (DİKEY HABERLEŞME)NEO-KLASİK ve MODERN İLETİŞİM YÖNTEMİ (YATAY ve KÖŞESEL HABERLEŞME)

GRUPLARDA İLETİŞİM ŞEKİLLERİİLETİŞİM TÜRLERİ

SÖZLÜ İLETİŞİMSÖZSÜZ İLETİŞİM

İLETİŞİM SÜRECİ

Bu aktarma işleminde kullanılan her türlü metod, araç gereç ve tekniği, bu aktarma ile ilgili çeşitli sistemleri (kanalları), yazılı, sözlü, sözsüz her türlü mesaj şeklini içermektedir.

İnsanlar sosyal ilişkilerini olduğu gibi; ticari ve örgütsel ilişkilerini de doğru ve problemsiz iletişim ile sağlarlar.

İletişim süreci bir mesajın anlaşılır bir biçimde alıcıya gönderilmesi işidir.

KAYNAK / İLETİCİ ALICI / İLETİLENGönderilecek Kodlama Mesaj iletişim Mesajı Kod AlgılamaFikirler Aracı Alma Çözme

GERİ BESLEME

İLETİŞİM SÜRECİNİN TEMEL FAKTÖRLERİ

A. Kaynak/İletici : İletişimin başlatıcısıdır. İletişimin başarısı büyük ölçüde kaynağın becerisine bağlıdır.

B. Kodlama : Gönderilecek düşünce veya bilginin bir dizi sembole veya harekete çevrilmesidir.

C. Mesaj : Kodlanan düşünce veya bilginin aldığı şekildir. (söz, yazı, şekil, desen, grafik, renk,mimik,jest)

D. İletişim Aracı : Mesajın iletilme ortamıdır. (hava,kağıt,iletişim araçları ve gerekleri)

E. Alıcı : Göndericinin düşünce ve bilgi göndermek istediği kişi ya da kişilerdir.

İLETİŞİM SÜRECİNİN TEMEL FAKTÖRLERİ

F. Mesajı Alma : Alıcının kendisine ulaşan düşünce veya bilgileri duyma, görme ve okuma aşamasıdır.

G. Kod Çözme : Alıcının kendisine ulaşan mesajı yorumlayıp; anlamlı bilgilere dönüştürmesidir.

H. Algılama : Beyin anlamlı bilgi veya düşüncelere dönüşen uyarıları; alıcının beklentilerini, geçmiş yaşamını, duyu organlarından gelen başka uyarıları, toplumsal veya kültürel etkileri ve içinde bulunduğu durumu hesaba katarak analiz etmesi ve anlamsıdır.

I. Geri Besleme : Alıcının aldığı mesajla ilgili reaksiyonu kaynağa / ileticiye ulaşmasıdır.

İLETİŞİMİN TAMLIĞIAlıcının mesajı kaynağa gönderdiği

doğrultusunda algılanmasıdır.

İLETİŞİMİN ETKİNLİĞİAlıcının, kaynağın beklentisi (aldığı düşünce

veya bilgi) doğrultusunda davranış göstermesi, cevap vermesidir.

İLETİŞİMİ ENGELLEYEN FAKTÖRLER

İletişim süreci uygulamada çeşitli nedenlerle tam olarak zaman zaman tam olarak işlememektedir.

Günlük yaşantımızda hemen hemen her gün kullandığımız veya duyduğumuz;

Beni yanlış anladıBen onu demek istemedimBeni dinlemiyorBeni anlamıyorBeni anlamak istemiyor… gibi tabirler iletişim eksikliğinin birer örneğidir.

İLETİŞİMİ ENGELLEYEN FAKTÖRLER

1. KİŞİSEL FAKTÖRLERKişisel amaçlar, hisler, duygular, değer yargıları ve alışkanlıklar, bir yandan mesajı oluşturan sembolleri formüle etmeyi etkilerken bir yandan da kişilerden gelen mesajları kod çözme işleminde aynı nedenlerden dolayı etkilenir veya belirli kişilerden gelen mesajlara karşı olumsuz veya kayıtsız bir tavır takınmaya neden olabilir.

İLETİŞİMİ ENGELLEYEN FAKTÖRLER

2. FİZİKSEL FAKTÖRLERBu faktörler daha çok haberleşme kanalı ve bunu etkileyen çevresel koşullar ile ilgilidir. Çevresel gürültü, sözlü iletişimi, yine konuşma, yazma ve görme araçları da teknik nedenlerle iletişimi etkiler.

İLETİŞİMİ ENGELLEYEN FAKTÖRLER

3. SEMANTİK FAKTÖRLERSemantik faktörler mesajı kodlamak ve kod çözmekte kullanılan semboller ile ilgilidir. Bazı sembollerin birden fazla anlamı olması veya bir sembolün kişiler için farklı anlamlar ifade etmesi söz konusu olabilmektedir. Bu nedenle ileticinin bir sembole yüklediği anlam ile alıcının bu sembole verdiği anlam değişebilmektedir.

İLETİŞİMİ ENGELLEYEN FAKTÖRLER

4. ZAMAN BASKISIBazen iletişim sürecinin aldığı süre bir

engel olabilmektedir. Zaman baskısı varsa; mesaj alıcıya ulaştırılmak üzere bir aracıya aktarılır. Formal yol yerine informal bir yol kullanılabilir.

İLETİŞİMİ ENGELLEYEN FAKTÖRLER

5. ALGIDA SEÇİCİLİKBazı mesajların veya mesajın belli bir bölümün nedeni ile bilerek ya da bilmeyerek algılanmamasıdır.

İYİ BİR İLETİŞİM İÇİN GEREKLİ OLAN BECERİLER

1. Geri beslenmeden yararlanmayı iletişim süresi içinde belirli ararlıklarla kullanınız.

2. Yüz yüze iletişimi olanaklar dahilinde tercih ediniz.

3. Alıcıya karşı duyarlı (empatik iletişim) davranınız.

4. Dolaysız, sade ve basit bir dil kullanınız. 5. Gereğinden fazla tekrar yapmayınız.

İYİ BİR İLETİŞİM İÇİN GEREKLİ OLAN BECERİLER

6. Davranışlarınızla (eleştiri,karşı delil) savunuculuğa neden olmayınız.

7. Ne söylemek ve nasıl söylemek istediğinizden emin olunuz.

8. İletişimin gerçek amacını belirleyin ve beden diliniz ile mesajınızı destekleyin.

9. Tutarlı olunuz.

İYİ BİR İLETİŞİM İÇİN GEREKLİ OLAN BECERİLER

10. İletişim ortamını dikkate alınız; ortamı ve zamanı titizlikle belirleyiniz.

11. Alıcıyı anlamaya çalışınız.12. İyi (etkin) bir dinleyici olmayı beceriniz.

ŞÖYLE Kİ;

KONUŞMARAHAT BİR ORTAM HAZIRLAGÖZ TEMASI KURDİKKATİNİN ONDA OLDUĞUNU HİSSETTİRSABIRLI OLSORU SORCESARETLENDİRGEREKSİZ KONUŞMA

ORGANİZASYONLARDA İLETİŞİM ŞEKİLLERİ

Kişiler arasındaki iletişim esas itibarıyla davranışsaldır. Bir mesajın diğer bir kişiden diğer bir kişiye tam, doğru ve anlaşılabilir olarak iletilebilmesinde davranışların büyük rolü vardır. Organizasyonlardaki iletişim şekillerine bakıldığında iki farklı anlayış (uygulama) yöntemi hemen göze çarpmaktadır.

KLASİK İLETİŞİM YÖNTEMİ(DİKEY HABERLEŞME)

Bu yöntemde iletişim yani mesajlar ya yukarıdan aşağıya ya da aşağıdan yukarıya hiyerarşik bir düzen içinde akmaktadır.

Diğer bir deyişle emir ve talimatlar hiyerarşik bir sıra içinde yukarıdan aşağıya (alt kademelere) akmakta; Raporlar istekler ve bilgiler ise aşağıdan yukarıya (üst yönetime) akmaktadır. Departmanlar (gruplar) arasındaki iletişim ise hiyerarşik kanallar içindeki ortak üst (departman müdürleri, yöneticileri) tarafından sağlanmaktadır.

KLASİK İLETİŞİM YÖNTEMİ(DİKEY HABERLEŞME)

SF12 Gn.Md

NEO-KLASİK ve MODERN İLETİŞİM YÖNTEMİ(YATAY ve KÖŞESEL HABERLEŞME)

Bu yöntemde ise organizasyonlardaki gelişim ve modernizasyon sebebi ile yatay ve köşesel (diagonal) iletişim kurulabilmektedir. Yatay iletişimdeaynı kademedeki örgüt birimleri, bağlı oldukları ortak üste kadar gitmeden, kendi aralarında yatay olarak haberleşmektedirler. Köşesel iletişimde ise (özellikle fonksiyonel yetki ilişkilerinin bir sonucu olarak)ve farklı birimler arasında değişik kademeler ve farklı birimler arasında iletişim söz konusudur.

NEO-KLASİK / MODERN İLETİŞİM YÖN. (YATAY ve KÖŞESEL HABERLEŞME)

SF12 Gn.Md

GRUPLARDA İLETİŞİM ŞEKİLLERİ

Organizasyonlarda grupların yeri ve önemi iletişim açısından sonderece önemlidir.

Bir organizasyondaki her birimi (bölüm, departman) bir grup olarak kabul edersek; grubu oluşturan bireyler arasındaki iletişim değişik şekiller gösterebilir.

Bazen gruplardaki haberleşme belirli bir kişi etrafında yoğunlaşırken bazen mesaj bütün grup üyeleri arasında serbestçe akabilir.

Bir genelleme yaparsak gruplardaki iletişim çeşitlerini belli başlı beş model ile tarif edebiliriz.

GRUPLARDA İLETİŞİM ŞEKİLLERİ

SF13

DAİRESEL SERBEST

GRUPLARDA İLETİŞİM ŞEKİLLERİ

SF15MERKEZİ

Y MODELİ

ZİNCİR

Bu iletişim modellerinin olumlu ve olumsuz yönleri birbirinden farklılık göstermektedir.söz konusu karşılaştırmayı aşağıdaki tabloda net olarak görebiliriz;

AzAzOrtaYüksekYüksek7. Doğruluk

AzAzOrtaYüksekÇok Yüksek6. Hız

Çok AzAzOrtaYüksekYüksek5. KişiselTatmin

Çok AzOrtaOrtaAzAz4. GrupTatmini

Çok AzAzOrtaYüksekÇok Yüksek3. LiderlikTatmini

Çok YüksekYüksekOrtaAzÇok Az2. İletişim Kanalı

Çok AzAzOrtaYüksekÇok Yüksek1.MerkezileşmeDerecesi

SERBESTDAİRESELZİNCİRYMERKEZİKARŞILAMADEĞERLEMEFAKTÖRLERİ

Yukarıdaki iletişim modellerinin etkinliği, büyük ölçüde grubun yapacağı işin belirlilik veya belirsizlik derecesine bağlıdır.

Eğer grup belirlilik şartları (basit, tek düze) altında çalışıyorsa; muhtemelen merkezi veya Y modeli iletişimini uygular.

Eğer grup belirsizliği (çapraşık nitelikli, değişken) fazla olan işlerle uğraşmakta ise muhtemelen serbest model iletişim daha uygulanabilir olacaktır.

Daha önce de ifade ettiğimiz gibi organizasyon şemaları aynı zamanda formal iletişim sistemleri olarak da düşünülebilir. Bu durumdaki şemadaki yetki ilişkilerini gösteren bağlar mesajların aktığı formal haberleşme kanalları olarak ele alınabilir. Dolayısıyla en üst kademeden gönderilen bir mesaj, organizasyon bağını takiben bir alt kademeye oradan da yine organizasyon bağı vasıtasıyla bir alt kademeye (veya yukarı doğru iletişimde bir üst kademeye) akar.

Organizasyonlardaki bu formal iletişimin bazı sorunları da vardır. Bir defa organizasyon kademeleri arttıkça mesajın filtrelenmesi (süzgeçten geçirilmesi) ihtimali de artmaktadır. Her kademeki pozisyondaki mesajlar, o pozisyonu işgal eden kişinin yaklaşımına göre ya filtrelenip özünden kaybetmiş olarak aşağıya akmakta ya da bazen mesaj o kademe hiçbir değerlenmeye tabi olmadan geldiği gibi aşağıya akmaktadır.

Birincisinde, yöneticiler bazen bir alt kademeye gitmesi gereken mesajı çeşitli nedenlerle göndermemekte eksik göndermekte veya geç göndermektedir. Bu durumun çeşitli nedenleri olabilir. Ancak; iletişimi kontrol eden kişi kimse, o kişinin diğerlerine oranla daha güçlü olacağı (diğer kişiler kendisine bağlı hale geleceği için) düşünülürse, bazen iletişim örgüt içi güç mücadelesinin bir aracı olarak kullanılabilmektedir. Ayrıca, astlar son durumu bilmedikleri için (mesaj kendilerine ulaşmadığı için) bir üst yöneticiye bağımlılıkları artmaktadır. Bu durumu bazı yöneticiler kendileri için bir tür prestij kaynağı (vazgeçilmez yönetici, kilit adam) olarak görebilirler.

İkincisinde ise, yönetici bir üst kademeden gelen mesajı, herhangi bir değerlendirmeye tabi tutmadan olduğu gibi alt kademeye aktarmakta ve bu alt kademe mesajı yorumlamak durumunda kalmaktadır. Yani mesajı ilk alan üst kademe yöneticisi, olayın içine girmemekte, kendisini mesaj ile ilgili olayda özdeşleştirmemekte kendisini biraz dışarıya çekmektedir. Dolayısıyla bir tür “havale memuru” gibi hareket etmektedir. Bu durumun en önemli sakıncası, mesajı algılamak durumunda olan kişilerin mesajın ilk muhatabı olmamalarıdır. Bu kişilerin, mesajı doğru algılayabilmek için gerekli bilgilere sahip olmamaları halinde organizasyon içinde ve grup içinde iletişim problemlerinin çıkması doğaldır.

Senin İletişim Kaliten Nedir?

1-Değiş tokuş yapmak İlham ver2-Bağlanmak

3-Motive etmek4-İlham vermek N O Motive et

E DT A

L Kİ Bağlan

K

Değiş tokuşyap

VİZYON

İletişimin Kalitesi = Yaşam kalitesi

İLETİŞİM TÜRLERİ

SÖZSÜZ İLETİŞİM

SÖZLÜ İLETİŞİM

Konuşma Beden DiliYazma

SÖZLÜ İLETİŞİMSözlü iletişimde iki farklı unsur bulunmaktadır.

Bunlar konuşma ve yazmadır. Her ikisinin de ortak özelliği kısa, öz, net ve anlaşılır olmaları gerektiğidir. Bu nedenle karşınızdaki kişi veya kişilerin anlayabileceği kelimeler ile düzgün cümle yapısı kurarak konuşmalı, vurgulamalara dikkat etmeli, gerekiyorsa; ses tonu farklılaştırmasına gidilmelidir.

Yazılı iletişim yönteminde yine daha önce açıkladığımız gibi konulara dikkat edilmeli; sayfa düzeni rahat ve hızlı okumaya olanak vermeli ve vurgulanması gereken noktalar büyük harf veya koyu yazı (bolt) tekniği ile belirginleştirilmelidir. Her iki yöntemde de mutlaka giriş, gelişme ve sonuç bölümleri bulunmalı; kısa ve özlü olmalıdır.

UNUTMA KUNUTMA Kİİ,,

SSÖÖZZÜÜNE ANE AĞĞZINDAN ZINDAN ÇÇIKINCAYA KADARIKINCAYA KADARHHÜÜKMEDEBKMEDEBİİLLİİRSRSİİNN……

AAĞĞZINDAN ZINDAN ÇÇIKTIKTAN SONRA SIKTIKTAN SONRA SÖÖZ Z SANA HSANA HÜÜKMEDERKMEDER……! !

KONUŞMA veya YAZININ ORGANİZE EDİLMESİ

İyi bir konuşmanın organizasyonun (konusu önem taşımaksızın üç temel başlıkta ifade edilmelidir:

1. GİRİŞ2. GELİŞME3. SONUÇ

GİRİŞ

Bu dinleyici veya dinleyicilerin konuşmaya yönelttiği (dikkatlerin toplandığı) bölümdür ve konuşmanın tanıtımının başarısını direkt etkiler.Bir konuşmanın (veya yazının) giriş bölümü, aktarılacak temel konuların ana hatları ile verilmesine olanak tanımalı, başka bir deyişle konuşma rotasını dinleyiciye sunmalıdır. Önemli notların bir sayfaya önceden başlıklar halinde özetlenmesine konu geliştikçe oranlarındaki ilişkinin kavranmasını kolaylaştıracaktır.

GELİŞME

Konuşmanın (veya yazının) amacının gerçekleşeceği bölümdür. Bu bölümde üzerinde önemle durulması gereken husus zamanın kullanımıdır. İyi bir konuşma, fikir veya düşüncelerin tamamınınaktarılabildiği, dinleyiciye zaman kaybettirmeyen, yeterince açıklığı ve anlaşılırlığı sağlayabilecek uzunlukta olmalıdır. Her kelimenin dikkatli seçilerek kullanılması gerekmektedir. Keza, gelişme esnasında görüşler aktarılırken tanımlanan bölümlerin (ana hedef içindeki yeri açısından) öneminin vurgulanmasına dikkat edilmelidir.konuşmanın (veya yazının) gelişme adımında dikkat edilecek bir diğer husus da konuşma akışının giriş bölümünde uygulanan konuşma planına (outline) uygun olarak gidip gitmediğinin kontrol edilmesidir.

SONUÇ

Konuşmanın (veya yazının) sonuç bölümü, dinleyicilere kendimiz ve konumuz hakkında vereceğimiz izlenimin son noktası oluşur.

İyi bir sonuç bölümü için dikkat edilmesi gereken hususlar şöyleözetlenebilir:

Ses tonunun alçalması önlenmeli ve sonuç bölümünde vurgulanmak istenen sonuç “etkin bir cümle ile” ayarlanmış vurgulayıcı ve güvenli bir ses tonu ile ifade edilmeli ve beden dili ile desteklenmelidir.

Dinleyicilerden konuşmayı müteakiben yapmalarını istediğiniz veya reaksiyon beklediğiniz bir şey varsa sözünüzün sonunda harekete geçmeleri istenmelidir. Bu esnada, kibar, anlayışlı ve diplomatça davranmalı, istenilen ne ise açıkça söylenmelidir.

Hedef yalnızca bir bilginin verilmesi ya da açıklanması ise o zaman ana düşüncenin etkin bir cümle ile vurgulanarak konuşmanın sonuçlandırılmasına dikkat edilmelidir.

SÖZSÜZ İLETİŞİM (BEDEN DİLİ)

İletişim üzerine yapılan araştırmaların ortaya koyduğu bir gerçekle yüzyüze gelmenin zamanı gelmiştir.

Bir mesajın toplam etkisinin yaklaşık;

%7’si sözel (sadece kelimeler)%38’i sesli (ses tonu, sesin yükselip

alçaltılması, vurgu)%55’i sözel olmayan öğelerden (beden dili,

davranışlar) dan oluşmaktadır.

Genellikle sözel olarak temelde bilgi aktarımında , sözel olmayan kanalla da (sesli, davranış ve beden dili) kişilerarası tavırların aktarımını gerçekleştiririz. Örneğin; bir kadının bir erkeğe “öldürücü bir bakış” veya “son derece soğuk bir ses tonu ile konuşması” karşısındaki erkeğe açık bir mesaj gönderir.

Dünyadaki bütün varlıklar yaşadıkları alanları yani bölgelerini belirleme ve koruma eğilimindedirler.Kişide ise bölge tanımı, kendi vücudunun uzantısıymışçasına kendinin ortak olarak benimsediği alan veya boşluk olarak ifade edilir.Her birimizin çift veya duvarla çevrili evi, sitesi, araba parkı, arabasının içi, yatak odası, çalışma odası, ofisinde masası ve koltuğu gibi kendi vücudunun etrafında tanımlanmış bir oluşan ve kendi mallarını çevreleyen bir alanı içeren “kendi bölgesi” vardır.

BÖLGELER

BÖLGELER

MAHREM

BÖLGE 15-46 cmKİŞİSEL BÖLGE 48 cm-1.2 m

SOSYALBÖLGE 1.2 m-6 m

ORTAKBÖLGE

3.6 müzeri

GÖZLER ve BAKIŞ

Yaşantımız boyunca hep insan gözlerinin ifadelerini yorumlamaya çalışıp durduk; veya karşımızdaki kişinin düşüncelerini bakışlarında aradık.

Farkında olmadan bu ifadeleri kullanırken karşımızdakinin gözbebeklerinin büyüklüğü veya küçüklüğünden bakışı ile ilgili davranışının yorumunu yapmaktayız. Göz bebeklerimiz belli ışık durumlarında incelendiğinde olumlu tavırlarda gözbebeğinin büyüdüğü, olumsuz tavırlar karşısında da küçüldüğü, tehlike sezgisi varsa nokta haline döndüğü izlenmektedir.

Yine Türkçemizdeki güzel bir söz, “Birileriyle konuşurken onun gözlerinin içine bak” der. Başkaları ile konuşurken veya pazarlık ederken “Gözbebeklerine bakma” egzersizleri yaparak duygu ve düşünceleri anlayabilirsiniz.

Beden dili ve hareketlerinin çoğu gibi bakış süresi de insanların kültürüne bağlıdır. Akdeniz bölgesi insanlarında karşısındakini rahatsız edebilecek bir bakış sıklığı ve süresi varken; Uzak Doğu kültüründe özellikle Japonlarda konuşurken özellikle göz göze gelmeme boyun ve omuz bölgesine bakma eğilimi ağır basar. HERHANGİ BİR SONUCA VARMADAN KÜLTÜREL FAKTÖRÜ DEĞERLENDİRMEYİ İHMAL ETMEYİN.

Bakışın süresi kadar, bakışınızı karşınızdakinin yüzünün hangi coğrafi bölgesine yönlendirdiğiniz

de önemlidir.

İŞ BAKIŞI

İş görüşmelerinde karşınızdakinin gözleri ile alnının ortasında bir üçgen olduğunu hayal ederek bakışlarınızı bu bölgeye yöneltirseniz ciddi bir ortam yaratırsınız ve karşınızdaki sizin iş yapma konusunda ciddi olduğunuzu anlar.

SOSYAL BAKIŞ

Bakışlarınız karşınızdakinin göz seviyesinin altına düştüğünde sosyal bir ortam oluşur. Yapılan incelemeler sosyal bir karşılaşma veya tanışma sırasında bakışların gözler ile dudaklar arasındaki bölgeye baktığını göstermektedir.

MAHREM BAKIŞBakışlarınız gözler ve dudakları içine alarak vücudun diğer alt bölgelerini kapsayacak bir bölgede ise; (yakın karşılaşmada gözler ile göğüs hizası, uzak karşılaşmalarda gözler ile vücudun tamamını kapsayan bölge) mahrem bir bakış ve ilgi söz konusudur. Kadın ve erkekler bu bakışları birbirleri ile ilgilendiklerini göstermek için kullanırlar. İlgi karşılıklı ise aynı bakışla cevap alınır.

YAN BAKIŞBu bakış ilgi veya saldırganlık iletmekte kullanılır. Hafif kalkmış veya tek kırık kaş ilgiyi gösterip flört işateri olarak algılanır. Aşağıya dönük kaşlar, çatılmış bir alın ve dudak kenarları aşağıya dönük ise şüphe, saldırganlık ve eleştiren bir tavır işaret eder.

GÖZLE DIŞARIDA BIRAKMA

Uzun süreli göz kırpma hareketi (göz kapaklarının kapalı kalması) ve dudak kenarlarından bir tanesinin yukarı kıvrılması karşınızdaki kişinin sizden veya anlatılan konudan bıkkınlığının, sıkıldığının veya ciddiye alınmadığının ifadesidir.

BAKIŞLARIN DENETLENMESİ

İş görüşmeleri ya da bir kişiye herhangi bir anlatım sırasında görsel (kitap, şema, tablo vs.) bir sunuş yapıyorsanız; karşınızdaki kişi veya kişilerin bakışlarını denetlemeniz önemlidir. Araştırmalar beyne iletilen bilgilerin %87’sinin gözler, %9’unun kulaklar ve %4’ünün de diğer duyular aracılığı ile iletildiğini göstermiştir.

AVUÇ HAREKETLERİ

Tarih boyunca açık avuç gerçek, dürüstlük, sadakat ve teslimiyetle bağdaştırılmıştır.

Birinin açık ve dürüst olup olmadığını anlamanın en anlamlı yollarından biri avuç hareketlerine bakmaktır.

İnsanlar tamamen açık ve dürüst olmak istediklerinde (veya görünmek istediklerinde) her iki avuçlarını da karşılarındaki insana açık tutarak “sana karşı tamamen dürüst olacağım” mesajını verirler. Zaman zaman bu da hareketlerini sözel olarak desteklerler aynı durumu teslim olan askerler de görürüz. “Eller açık ve yukarıda” teslimiyetçi ve benden zarar gelmez ifadesini taşır.

Birisi açılmaya veya gerçeği anlatmaya başladığında avuçlarının tamamını veya bir kısmını karşısındakine açmaya başlar. Unutmayın; çocuklar yalan söylediğinde veya saklandığında ellerini ya arkasına saklar ya da ellerini kapatır.En az fark edilen ama en güçlü sözel olmayan işaretlerden bir tanesini avucumuzla yaparız. Doğru kullanıldığında avuç gücü kullanıcıya bir otorite ve diğerlerinin üzerinde sessiz bir iktidar sağlar.

ÜÇ TANE TEMEL AVUÇLA KUMANDA HAREKETİ VARDIR;

1. Avuç yukarıya bakıyor (edilgen)

2. Avuç aşağıya bakıyor (baskın)

3. Avuç kapalı parmak ileride (saldırgan)

Avucunuz açık pozisyondaki talebiniz karşınızdaki kimseye baskı yaratmayacak ve ast/üst ilişkisinde bu talebinizin bir tehdit oluşturmadığını düşünecektir.

Avucunuz aşağıya dönük pozisyondaki talebiniz karşınızdaki kimseye daha otoriter gelir; baskı hissi duymasını sağlar. Eşit pozisyonda iseniz karlınızdaki kişinin tepkisini alabilir, talebiniz reddedilebilir. Avuç kapalı ve parmak ileride pozisyonunda ise özellikle konuşma temposuna göre hareket ettirilir ise karşınızdaki insanı en rahatsız edici hareketlerden biridir. Karşınızdakini suçlayan, onu işaret eden, cevaplandırıcı bir tavır sergilediğiniz algılanır. Çok olumsuz bir etki yaratırsınız.

ÖRNEK;

Birisinden masa üzerindeki bir dosyayı dosya dolabına koymasını istediğinizi varsayalım. Aynı ses tonu, sözel ifade ve aynı yüz ifadesini üç farklı avuç hareketi ile kullanabiliriz.

EL SIKIŞMA

Birisi ile ilk tanıştığınızda el sıkışmak gelen olarak kabul gören bir adetse de bazı durumlarda el sıkışması için ilk hareketi sizin yapmanız akıllıca olmayabilir.Pazarlama/satış alanlarında çalışan bireylere el sıkışmak için ilk hareketi yapmasını beklemeleri ve yapmadığı durumlarda başlarıyla selam vermeleri önerilir.

El sıkışma karşılaştığına, tanıştığına veya konuştuğuna veya bunları yapacağına memnun insanların bir davranışı olduğu unutmayalım.

İşte bu bağlamda karşılaşan el sıkışma hareketlerinin kendi statülerini belirleme adına ayrı bir önemi olduğu bir gerçektir.

EL SIKIŞMA STİLLERİ

Avuç İçi Aşağıda:Bu durum karşısındakine eşit bir ilişki kurma şansı bırakmadığından kesinlikle en saldırgan ve baskın el sıkışma stilidir.

Avuç İçi Yere Dik:Bu durum karşınızdakini eşit kabul ettiğiniz ima eden ve tanıştığınız kişiye ilk olumlu mesajınızı taşıyan dengeli bir tavrınız olduğunu ifade eden el sıkma stilidir.

EL SIKIŞMA STİLLERİ

Eldiven Stili:Bu stile genellikle “politikacılar el sıkışı” denir. Bu hareketi yapan karşısındakine güvenilir ve dürüst olduğu izlenimini vermeye çalışırsa da yeni tanıştığınız birine uygulandığında tam ters etki yapabilir. Eldiven el sıkışı sadece iyi tanıdığınız insanlara ve size ihtiyaç duydukları, sizden yardım bekledikleri zaman onlara güven duymalarını sağlamak için yapılmalıdır.

EL SIKIŞMA STİLLERİ

Ölü Balık Stili:En itici el sıkışma stillerinden biridir. Özellikle el soğuk ve terli ise. Şaşırtıcı olan bu stili kullananların bunun farkında olmamalarıdır.

Parmak Ezici (kerpeten) Stili:Bu stil, saldırgan, kabadayı, tipinin işareti gibidir. Karşınızdakinden artık olumlu bir tepki beklemenizin bir anlamı yoktur.

EL SIKIŞMA STİLLERİ

Gergin Kol Uzatma:Avucun aşağıya bakması gibi gergin kol uzatma da saldırgan tipler tarafından kullanılmakta olup; amacı kontrolü ele almak veya baskın olmak değil; sizi belli bir mesafede ve mahrem bölgesinin dışında tutmaktır.

Parmak Ucundan Tutma:Parmak ucu tutarak el sıkışanların hevesli ve istekli tavrı varmış gibi görünse de aslında kendine güveni yetersiz tipler tarafından uygulanır. Amacı da sizi mahrem bölgesinin dışında rahat edebileceği bir mesafede tutmaktır.

EL SIKIŞMA STİLLERİ

Kol Çekme:Bu stil ise genellikle kırsal bölgelerde yaşayan insanların samimi gördükleri veya samimi olmak istedikleri kişilere karşı uyguladıkları ve bir nevi mahrem bölgesine yaklaştırma (buna izin verme mesajı) amacı taşır.

İki Eli Birden Kullanma:Bunun anlamı karşısındakine duyulan içtenlik, güven ve hislerin derinliğini belirtmektektir.

EL-KOL HAREKETLERİ

Elleri Ovuşturmak:Elleri ovuşturmak insanların olumlu beklentilerini ilettikleri özel olmayan yollardan birisidir. İyi bir sipariş alan satış elemanında kazanma umudu taşıyan rulet oyuncusunda, gezdiği ve beğendiği evin kirasını soran kiracıda bu davranışı görebiliriz.

Kenetlenmiş Eller:Eller yüzün karşısında kenetlenmiş, otururken eller masanın üzerinde veya kucakta kenetlenmiş, ayakta eller aşağıda kenetlenmiş. Bu üç şekilde kişinin olumsuz bir yaklaşımını dizginlemeye çalıştığını gösteren bir hayal kırıklığı belirtisidir.

EL-KOL HAREKETLERİ

El, Kol ve Bileklerin Tutulması:Bu hareket bir tür üstünlük, kendine güven ve otorite göstergesidir. Çeşitli ülkelerin kraliyet aileleri (özellikle erkekler) aristokrat ailelerde, devriye gezen polislerde, denetleme yapan askerlerde, otorite sahibi diğer insanlar arasında yaygın olarak kullanılır.Elle bileği tutma hareketi ise hayal kırıklığı olan ve bir çeşit kendini kontrol etme girişimidir. Kol tutma ise kızgınlık, kendini konrtol etmeye çalışma belirtisi olup; kol ne kadar yukarıdan tutuluyorsa, kişi o kadar kızgındır anlamına gelmektedir.

EL-KOL HAREKETLERİ

Çatı Stili:Bu hareketi kullananlar genellikle kendine güvenen üstün tipler veya minimal ya da kısıtlı miktarda vücut hareketi kullanan kişiler olup bu hareketle kendilerine duydukları aşırı belirtilerdir. Genellikle üst/ast ilişkilerinde kullanıldığı talimat veya tavsiye ifadesini güçlendirici ben bilirim tavrını güçlendirmek amacı ile kullanılır. Yöneticiler, muhasebeciler, avukatlar ve psikologlar arasında sıkça kullanıldığı gözlenmiştir.

Recommended